13
Klasilderlmiz/Vm ççel-Mektubat,, Rabhani Ahnied-i Farilki es-Serhendi- 971/1564-1034/1624) · Ethem Prof. Dr., Ankara ü. ilahiyat Fakültesi Tasavvuf tarihinde tezkire ve tabakat türü eserlerin tasavvufun genel sistemini ve teorik-pratik ikilemeyle anlatan kaynaldar da önemli bir yer tutar. Rabbam'nin er- Risak!si, Muhasib!'nin er-Riayt!si, el-Lumai, Sühreverdl'nin Avarifi, Kelabazi'nin et- Taarrufu ve Hucvirl'nin 'l-Mahculfu gibi eserler tasavvuf sistemini arneli onu temel edinen önemli bir refe- rans gibi Hz. Peygamber (s.a.v.) yaymak üzere Bizans, Ye- . men, gibi ülkelere mektup Bundan etkilenen Rabbam gibi Cüneyd-i itibaren genel- de özelde onun manev! cephesini anlatmak üzere mektup göndermeyi bir metot olarak Tasavvuf tarihinde bu ko- leksiyonundan "Mektübat" türü eserlerin hayli Mesela, Muhammed Masum'un, Mevlana Halid Aziz Hüdayi'nin, Bursev1'nin bu türden olmak üzere Rabbant'nin Halifeleri ve Eserleri A. Rabbaru, 4 1564 tarihinde Serhend!Hindistan'da dünyaya 1 Ansari, Muhammed Abdulhaq, and Sbari'ab, A Study of Sbaykb Abmad Sirbindi 's Ef- fort to Reform London 1986, s. ll.

Pages from D02193c3s9y2002 - tasavvufdergisi.net...Muhammed Masum'un, Mevlana Halid Bağdadl'nin, Aziz Mahmud-ı Hüdayi'nin, İsmail Hakkı Bursev1'nin bu türden olmak üzere mektübatı

  • Upload
    others

  • View
    3

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Pages from D02193c3s9y2002 - tasavvufdergisi.net...Muhammed Masum'un, Mevlana Halid Bağdadl'nin, Aziz Mahmud-ı Hüdayi'nin, İsmail Hakkı Bursev1'nin bu türden olmak üzere mektübatı

Klasilderlmiz/Vm ççel-Mektubat,,

(İmam-ı Rabhani Ahnied-i Farilki es-Serhendi- 971/1564-1034/1624)

· Ethem CEBECİOGLU Prof. Dr., Ankara ü. ilahiyat Fakültesi

Tasavvuf tarihinde menakıb, tezkire ve tabakat türü biyografık eserlerin yanı sıra tasavvufun genel sistemini doğrudan ve teorik-pratik ikilemeyle anlatan kaynaldar da önemli bir yer tutar. İmam-ı Rabbam'nin Mektubtifı, Kuşeyri'nin er­

Risak!si, Muhasib!'nin er-Riayt!si, Serrac'ın el-Lumai, Sühreverdl'nin Avarifi, Kelabazi'nin et-Taarrufu ve Hucvirl'nin Keşfu 'l-Mahculfu gibi eserler tasavvuf sistemini fıkıi- arneli açıdan İslam'abağlayıp onu temel edinen önemli bir refe­rans kitaplandır.

Bilindiği gibi Hz. Peygamber (s.a.v.) İslam'ı yaymak üzere Mısır, Bizans, Ye-. men, İran, Habeşistan gibi ülkelere mektup göndermiştir. Bundan etkilenen İmam-ı Rabbam gibi sı1filer, Hasan-ı Basıi, Cüneyd-i Bağdildi'den itibaren genel­de İslam'ı, özelde onun manev! cephesini anlatmak üzere mektup göndermeyi bir metot olarak uygulamışlardır. Tasavvuf tarihinde bu şekilde mektupların ko­l eksiyonundan oluşan "Mektübat" türü eserlerin sayısı hayli kabarıktır. Mesela, Muhammed Masum'un, Mevlana Halid Bağdadl'nin, Aziz Mahmud-ı Hüdayi'nin, İsmail Hakkı Bursev1'nin bu türden olmak üzere mektübatı vardır.

ı. İmam-ı Rabbant'nin Hayatı, Halifeleri ve Eserleri

A. Hayatı İİnam-ı Rabbaru, 4 Şevval971/27 Mayıs 1564 tarihinde Serhend!Hindistan'da

dünyaya gelmiştir. 1

ı Ansari, Muhammed Abdulhaq, Sılfism and Sbari'ab, A Study of Sbaykb Abmad Sirbindi 's Ef­

fort to Reform Sfijısm, London 1986, s. ll.

Page 2: Pages from D02193c3s9y2002 - tasavvufdergisi.net...Muhammed Masum'un, Mevlana Halid Bağdadl'nin, Aziz Mahmud-ı Hüdayi'nin, İsmail Hakkı Bursev1'nin bu türden olmak üzere mektübatı

370 tasawıif

İmam-ı Rabbam'nin lakabı Bedrüdd.in, h.iinyesi, Ebu'l- Berekat, makamı Kay­

yum-ı Zaman Müceddid-i Elf-i Sam'dir.2

1 Babası Çişti Tarikatı'na mensup Şeyh Abdulehad (927 /1521 - 1007 /1598) en-

telektüel bir sufidir.3 Soyu şu ~ilsile ile Hz. Ömer'e (ra) dayanır: İmam-ı Rabbam,

Abdulehad, Zeynelabidin, Abdulhay, Muhammed, Habibullah, İmam Refiüddin,

Nur Nasıruddin, Süleyman, Yusuf, Abdullah, İshak, Abdullah, Şuayb, Ahad, Yu-.

suf b. Şihabedd.in (Farah Şah el-Kabili diye tanınır), Nasırudd.in Mahmud, s·üley­

man, Mesud, Abdullahel-Vaiz el-Asgar, Abdullah Vaiz el-Ekber, Ebu'l-Feth, İs­

hak, İbrahim, Nasır, Abdullah b. Ömer (r.a), Hz. Ömer (r.aY

İmam-ı Rabbam ilk tahsilini, Kenzü 'l-Hakiiik adlı eserin sahibi babası Şeyh

Abdulehad'dan alır. Babası ona zahiri ve batınl bilgi mirasını aktarır. Akl! ilimler­

de ilerlemesi için oğluna felsefe, kelam ve mantık dersleri aldırır.5 İmam-ı Rab­

bam bundan sonra Yakub-ı Sarfi el-Kübrevi (ö. 1003/1594)'den hadis, kadı Beh­

lül-i Bedahşani'den de tefsir ve hadis Irietinleri tahsil etti. 6 Devrindeki geçerli di­

m ilimleri tedris eden İmam-ı Rabbam henüz on yedi yaşında iken ilk eserini ya­

zar; bu eser Şia İmamiyyesi'ne reddiye mahiyetinde bir risaledir.7

Ekber Şah'ın ifrata varan fikir ve uygulamaları ile ilk kez yirmi yaşlannda iken

Agra'da tanışan İmam-ı Rabbam, burada şair Feyzi ve rasyonalist Ebu'l- Fazı ile

karşılaştı. Onlarla aklın sınırlılığı ve peygambere ihtiyaç gibi konularda tartıştı. Bu hararetli tartışmalar, İmam-ı Rabbam'nin yirmi yaşında İsmetü 'n-Nübüvve ad­

lı eserini yazmasına vesile oldu." Agra'da çektiği sıkıntıların farkına varan babası

onu Serhend'e çağırır. Orada ona Çişti Illiafet icazeti ve lıırkası verir.9

Şeyh Sultan adlı maneviyat ehli bir zat rüyasında Hz. Peygamber'den aldığı

manevi bir işaretle kızını, yirmi yaşını henüz geçmiş İmam-ı Rabbam ile evlendi­

rir. 10 İmam-ı Rabbam'nin bu evlilikten ikisi kız olmak üzere dokuz eviadı olur. Muhammed Sadık, Muhammed Said, Hazinü'r-Rahınan, Urvetü'l-Vüska, Mu­

hammed Ma'sum, Muhammed Yahya, Muhammed İsa, Muhammed Ferruh, Mu­

hammed Eşref, Hatice, Bağnu, Ümmü Gülsüm. 11

Babasından S übreverdi'ye ve Kadiriyye hilafet hırkası giyen İmam-ı Rabbani,

2 Şarkpfiri, Muhammed Halim, İmam-ı Rabbiinf, çev. Ali Genceli, Konya 1978, s. 10.

3 Abdülhay b. Falıreddin el-Haseni, Nıizbetü '1- Hava tır, Haydaraba d 1976, s. 43.

4 el-Hiinl, Abdülmecid b. Muhammed, el-Hadikatı/ 'l-Verdi;ye fl Hakiiiki Ecilliii'n-Nakşfbendiy­

ye, İsıanbul1306, ss. 178-9.

5 Abdulhay, age., c. V, s. 43.

6 Aynı yer, el-Hani, age., s. 179; Ansari, Sıyısm, s. ll; Cebecioğlu, Ethem, İnıam-ı Rabbiinf

Hareketi ve Tesirleri, İstanbul 1999, s. 59.

7 Abdulhay, age., c. V, s. 43.

8 Ansari, age., ss. 11-12.

9 Ansari, age., s. 12; Cebecioğlu, age., s. 60.

lO Şarkpfiri, age., s. 18.

ll Aynı eser, ss. 93-4; Cebecioğlu, age., ss. 88-9.

Page 3: Pages from D02193c3s9y2002 - tasavvufdergisi.net...Muhammed Masum'un, Mevlana Halid Bağdadl'nin, Aziz Mahmud-ı Hüdayi'nin, İsmail Hakkı Bursev1'nin bu türden olmak üzere mektübatı

"el~mektı1biit" 371

onun vefatı üzerine hac maksadıyla yola çıkar. Kabil'e geldiğinde Muhammed Hace Bak! Billah'ı Kabili (971/1563-012/1603) ile karşılaşır, sohbetlerinde bulu­nur ve ondan Nakş1bendilik kazeti alır. Mektubiifın ilk yirmi mektubu, İmam-ı Rabbam'nin Baki Billah'a göndermiş olduğu mektuplardan oluşmaktadır. 12

Şeyhinin 1012/1603'de vefatı üzerine Hint topraklarında Nakşllik yolunu yay­maya, insanları irşad etıneye başlayan İmam-ı Rabbam'nin çeşitli bölgelere çok sayıda halife gönderdiği kaydedilir.13 İmam-ı Rabbam'nin irşad görevini yapar­

ken okuyup şerh ettiği eserler şunlardır: Hidaye, Pezdevf, Şerbu'l-Meviikıf, Bey­

zavf, Mişkiit, Buhari, Avarifvs.14

Devlet adamlan ve askeri erkanın önemli bir bölümü İmam-ı R4bbam'nin ir­şad halkasına girer. Yazdığı mektupları ve halifeleriyle bu maneviyar yolunu As­ya alt kıtasında hızla yayar. 15 Kısa zamanda bu şekilde parlayışını çekemeyenler onu Sultan Nureddin Cihangir'e yanlış bilgilerle jurnal ederler. Bunun sonucu, İmam-ı Rabbam iki buçuk yıl kaldığı Güvalyar'daki hapishaneye atılır. 16 Ancak Sultan Cihangir'in oğlu Şah Cihan İmam-ı Rabbant'nin bağlılan arasındadır ve

onun kurtulması için çok çaba sarf etmiştir. Nihayet İmam-ı Rabbam Şah Ci­han'ın gayretleri sonucu zindandan çıkartılmış, hatta askeri bir karargahta görev­lendirilmiştir.17 Sultan Cihangir, İmam-ı Rabbam'yi zamanla sevdi ve saydı, hatta

onu vefatına kadar danışman olarak istihdam etti. Bu görev vasıtasıyla İmam-ı Rabbam'nin yönetimin üst kademesindekilere yapıcı etkide bulunduğu görü­lür.16 Cilıangir'den önceki yönetici Ekber Şah'a yanlışlannı bizzat onun yakınla­

rına söyleyerek iletınesi, İmam-ı Rabbam'deki azim ve cesareti gösterir: "Padişah (Ekber Şah), Hak Teala'ya ve O'nun resulüne as! olmuştur. Benim tarafıından kendisine söyleyip hatırlatın ki onun padişahlığı da kudreti de iktidan da askeri de ordusu da her şeyi ile aklına bile gelmeyen mütlıiş bir musibetle dağılacak,

perişan olacaktır. Tevbe etsin. Allah ve O'nun resulünün (s.a.v.) yolunu tutsun.

Aksi halde Allah'ın kahrını, ·gazabını beklesin!" Bu sert uyan karşısında, kurdu­

ğu sapıl{ "dini ilahi"sinin sarhoşluğu etkisinde bulunan Ekber Şah, intibaha ge­lemedi ve sonunda İmam-ı Rabbam'nin dediği akıbete uğrayarak vefat etti.19

Ekber Şah'ın yerine geçen Cihangir ile İmam-ı Rabbam'nin ilişkileri önceleri ol­dukça soğuktur. Fakat bu ilişki İmam-ı Rabbant'nin danışmanlığa tayin edilmesiy-

12 el-Mevdüdi. Ebu'l-Ala, İslam'da İhya Hareketleri, çev. A. Ali Genç, İstanbul1986, s. 102; el-

Hani, el-Hediiik, ss. 179-180; Şarkpüri, İmam-ı Rabbiin~ s. 20.

13 Ansari, Sılf'ısm, s. 16.

14 Abdulhay, Nıizhe, c. II, s. 44. 15 Ansari, age., s. 18.

16 Ahmad, Aziz, Studies in İslfimic Cıilture in 11ıe Indian Environment, London 1966, s. 182,

17 Abdulhay, age., c. n, s. 44. 18 Cebecioğlu, İmam-ı Rabbiin~ ss. 65-6.

19 Şarkpüri, age., ss. 31-2.

Page 4: Pages from D02193c3s9y2002 - tasavvufdergisi.net...Muhammed Masum'un, Mevlana Halid Bağdadl'nin, Aziz Mahmud-ı Hüdayi'nin, İsmail Hakkı Bursev1'nin bu türden olmak üzere mektübatı

372 tasavvıif

le dostluk yönünde gelişme kaydetmiştir. O, yazdığı mektuplarla Sultan Cihangir'e İslam'ın yayılması, İslam dışı uygulamalann kaldınlması (özellikle din1 ilahi), İsla­

mi kurumlarm yeniden tesis edilmesi ve İslam'ı yıkabilecek odakların kontrol al­

tında tutulması yönünde telkinlerde bulundu. ıo Zamailla aralarındaki samirniyet o kadar ileder ki, Cihangir ondan bir an bile ayn kalamaz hale gelir. Artık nereye gi­derse İmam-ı Rabbirn'yi de oraya götürmektedir. Tabii bu arada İmam-ı Rabha­ni'nin onu sürekli olumlu telkinlerle yönlendirdiğini de kaydetmek gerek.21

Üç yıl ordugah hayatı yaşayan İmam-ı Rabbaru, sıhhl bakımdan uyum sağla­yamadığı bu ortamdan artık aynimak ihtiyacını hisseder, kendisine izin verilir. O da Serhend'e giderek orada zikir, tedris ve manevi eğitim ile meşgul olur. Sonun­da altmış üç yaşında 28 Safer 1034/10 Aralık 1624'de çok sevdiği Mevla'sına ka­vuşur.22

Cihangir'in ona olan sevgisini, ömrünün sonlannda yaptığı şu itirafta açıkça

görmek mümkündür: "Ben, bana kurtuluş ümidi verecek bir işin sahibi değilim, benim kurtuluş ümidim ve dayanağım, İmam-ı Rabhani Müceddidi Elfı Sam'nin "Allahu zü'l-Celal bize cenneti lütfederse, sensiz oraya girmeyeceğim" sözüdür. İşte ben huzur u ilahlye onunla varacağım, dayanağım bu sözdür. Kurtuluşumu da bu sözden ümit ediyorum. "23

B. Eserleri 1. er-Risaletü't- Tehliliyye: Tasavvufla ilgili bir eserdir. Urduca çevirisiyle bir­

likte Arapça metrıi neşreden Gulam Mustafa Han, İdare-i Müceddidiyye yay., Ka­

raçi 1384/1965. 2. er-Risale fi İsbati'n-Nübüvve: Kelarnl bir eserdir. Peygamber olmadan sırf

aklın yeteceğiili savunan Mutezili:-meşrep saray ilim adamlarından Ebu'l-Fazl'a cevap mahiyetinde yazılmıştır. Bu konudaki görüşleri Maturud1 inanç sistemine

dayanır.24 Bu eser İlıHis Vakfı'nca Türkçeleştirilerek 1990'da İstanbul'da neşredil­miştir. Aynca Urduca'dan Arapça'ya Gulam Mustafa Han tarafından çevrilerek 1964 yılında Karaçi'de yayımlanmıştır,

3. Risale-i Redd-i Ravaftz: Şia'nın aslıab-ı kirama yönelttiği suçlamalara ce­

vap mahiyetinde kelarru bir eserdir. Bu esere İmam-ı Rabbam'nin vefatından

sonra geniş bir şerh yazıldığı kaydedilir. 25 Yine bu eser Mektubtifın Lucknow baskısının sonuna eklenerek yayımlanmıştır.26

20 Cebecioğlu, İmam-ı Rabbiinf, ss. 76-7.

21 Ansari, Siü'ism, s. 29. 22 Aynı yer.

23 Şarkpı1r:i, İmam-ı Rabbiinf, s. 43. 24 Abdulhay, Nıizbe, c. II, s. 45; Şarkpı1rl, age., s. 94; Ansari, age., s. 18. 25 Ansari, age., s .20.

26 Cebecioğlu, age., s. 86.

Page 5: Pages from D02193c3s9y2002 - tasavvufdergisi.net...Muhammed Masum'un, Mevlana Halid Bağdadl'nin, Aziz Mahmud-ı Hüdayi'nin, İsmail Hakkı Bursev1'nin bu türden olmak üzere mektübatı

uel-mektüblit" 373

4. er-Risate fi'l-Mebde' ve'/- Mead: Tasavvufa ait konulan işleyen bu eser Del-

. hi'de Matbaa-ı Ensan'de basılnııştır. Türkçe çevirisi ise ihias Vakfı'nca Te'yidü

Ehli's-Sünneyle birlikte ı989'da İstanbul'da yayımlanmıştır. Aynca ı90ı'de Mu­

hammed Murad-ı Gazarulnin Arapça'ya çevirip yayımladığı iki cilt Mektubiifın

kenanna dere olunmuştur.

5. Mektubtit; Makalemizde özellikle ele aldığımız için, ilerideki sayfalarda

hakkında kafi miktarda bilgi verilecektir.

6. er-Risale fi Adabi'l- Müridfn: Tasavvuf yoluna girenierin uyması gereken

kurallan ihtiva eder. Baskısının olup olmadığını tespit edemedik.

7- er-Risale fi Müktişejati'l- Gaybiyye: Adı Müktişejat-ı Ayniye o:larak da ge­

çer. Urduca ile birlikte Farsça metin, Gulfun Mustafa Han tarafından İdare-i Mü­

ceddidiyye'de ı965 senesinde Kiraçi'de neşredilmiştir.

8. er-Risale fi Ma'arifi'l-Ledünniyye: Tasavvufla ilgili olan bu eser Lahor'da

Abdülınecid Selefi tarafından ı964 yılında basılıniştır.

9. et-Ta 'liktit ale'!- Avarif Sühreverdi'nin Avarifü 'l-Ma'arifadlı eserine yapıl­

mış ta'likattır. Baskısının yapılıp yapılmadığını tespit edemedik.

ı o. Şerh-i Rubiiiyyat-ı Hoca Abdulbiiki: Şeyhi Bakl Billah'ın ruhailerini açık­

layan bir eser.

ı ı. Risale-i Halat-ı Hacegan-ı Nakşbend: Nakş! şeyhlerinin hallerini anlatan

biyografik türü bu eserin basılıp basılmadığını tespit edemedik.

ı2. Risa!e-i Silsile-i Hadis: Hadislerdeki isnad zinciriyle ilgili olan eserin de

basılıp hasılınadığı belli değildir.

ı3. Risate-i Tehliliyye: Tasavvufi bir eser olup Urduca'ya çevirisiyle birlikte

Arapça metin Gulanı Mustafa Han tarafından İdare-i Müceddidiyye'ce ı965 se­

nesinde Karaçi'de neşredilmiştir.

ı4. Cezbe ve sülı1k ile ilgili bir Risale: Baskısı tespit edilememiştir.

ı5. Keşfu'l-Gaynfi Şerhi Rubiiiyyeteyn: Bu eser, Baki Billah'ın iki ruhaisinin

açıklamasından ibaret olup ı892 tarihinde Delhi'de basılmıştır. ı:ı

C. Halifeleri

İmanı-ı Rabbani, insan inşa' etmede fevkalade bir kabiliyet sahibidir. Yetiştir­

diği, icazet verdiği halifelerin sayıca çok olduğu kesindir. Ancak, kaynaklardan

yaptığımız taramayla, bunlardan sadece otuz ikisini tespit edebildik: ı. Hoca Mu­

hammed Sadıl< (ö. ı025/ı6ı5), 2. Hoca Muhammed Said (İ. Rabbant'nin ikinci

oğlu), 3. Urvetu'l- Vüska Muhammed Ma'sı1m (İ. Rabbam'nin oğlu ı007 /ı597-

ı097 /ı688), 4. M1r Muhammed Nu'man-ı Bedahşaru, 5. Hoca Haşim, 6. Şeyh Ta­

hir-i Lahor!, 7. Şeyh Bedi'uddin-i Seharenpı1d, 8. Şeyh Nur Muhammed, 9. Şeyh

i7 Cebecioğlu, İmam-ı Rabbiinf, ss. 85-8.

Page 6: Pages from D02193c3s9y2002 - tasavvufdergisi.net...Muhammed Masum'un, Mevlana Halid Bağdadl'nin, Aziz Mahmud-ı Hüdayi'nin, İsmail Hakkı Bursev1'nin bu türden olmak üzere mektübatı

374 tasawıif

Müzzemmil, ı o. Şeyh Hfunid-i BengaJl, ı ı. Şeyh Tahir-i Bedahşaru, 12. Mevlana

Yusuf-ı Semerkand!, 13. Mevlana Ahmed-i Berkl (ö. 1026/1617), 14. Mevlana Sa­

lih, 15. Mevlana Yar Muhammed, 16. Mevlana Abdülvahid-i Lahori, ı 7. Hoca Ab­

dullah, 18. Hoca Ubeydullah, 19. Şeyh Adem-i Nebari, 20. Hasan-ı Berkl, 21.

Şeyh Nur-ı Feteru, 22. Muhammed Sıdaık-ı Bedahş!, 23. Şeyh Ahmed-i Deyberu,

24. Abdulhay el-Belh!, 25. Hasan Kerimüddm-i Ebdall, 26. Muhammed Eşref-i

Kabili, 27. Sefer Ahmed-i Rı1m1, 28. Şeyh Osman-ı Yemaru, 29. Şeyh Abdülaziz

en-Nahv! el-Hanbel!, 30. Şeyh Ali el-Malik!, 31. Şeyh Ali et-Taberi, 32. Şeyh Yar

Muhammed Kadlnı-i Talakaru. 28

2. Mektübat'ın Yazılış Sebebi ve Yazılış Serüveni

İmam-ı Rabbamnin yaşadığı dönemde Hint Müslümanlan çok sıkıntılı bir or­

tamı teneffüs ediyorlardı. İslam'ın iç ve dış düşmanlan, akıl almaz boyutlarda, di­

m, ictima!, alılili, iktisadi, idari açıdan tırmanışa geçmiş, her yeri kaos kaplamış­

tl. Müslümanlara, dış düşman olarak Sihlerin, Marat, Raçput ve Sat Hindı1larının,

ek olarak da Hindı1 milliyetçilerinin baslası artmıştı. Sihizm, önceleri banşçı karal<­

terde il<en Sadlm Nanale (1469-1539)'dan sonra şiddet ve savaş yanlısı bir alum ha­

line geldi.29 Sihler yönetirnin başına gaileler açtı. Hatta Yeni Delili Türk Sultanları­

nın en güçlüsü Şah Alemgir Evrengzib ile savaşı göze alacak kadar ileri gittiler.30

Yine Raçput ve Maratlılar tarafından XIII. yüzyılda Avadh Bartu adlı bir fiindı1

racanın yüz yimli bin Müslümanı lalıçtan geçirmesiyle başlayan İslam karşıtı kan­

lı eylerrıler, sürekliliğini ta günümüze kadar korudu. Gücerat'taki Babri mescidi

olayında olduğu gibi günümüzde bu hareket, öldürme, gasp, tehdit gibi eylerrıle­

ri ile kendini göstermiştir. Müslümanlar öldürülüyor, kadınlara tecavüz ediliyor ve

Kur'an-ı Kerim parça parça ediliyordu. Medreseler, camiler yılalıyor, İslam kültür

mirasının tüm izleri silinip yofc ediliyordu. Hindı1 racası Partaph Sirıgh ve ondan

sonraki Şivacı önderliğindeki Maratlı isyanı, Müslüman zillinlerde unutulmaz izler

bıraktı. Satlar, milliyetçi bir hareket olarak, kendilerine sempati. ile yaldaşan Ekber

Şah'ı bile öldürmekten çekinmediler. Aynı durum Keşmir_için de söz konusuydu.31

Mehdev! hareketleri denen ve sayıları Hint topraklannda bini bulan mehdile­

rin! Müslümanların inanç ve kültürlerine yaptıkları yıkım dirll bir kirlenme ola­

rak rıitelendirilebilir.32 Ekber Şah'ın "dirı-1 ilahl" adıyla ve günümüzdeki Moon

28 Şarkpüri, İmam-ı Rabbilnf, ss. 93-4, 106-7, 110-7, 142-8; el-Hani, el-Hadikiit, ss. 191-5; ayr.

bk. Kışnıi, Muhammed Haşim, Ztibdetıı'l-.Makiimat, Kanpur 1307.

29 Tanyu, Hikmet, "Sihler" TA, c. XXIX, Ankara 1980, s. 18.

30 Aynı makale, s. 18.

31 Rafızı, Abdul Qaiyunı, St?jısm iıı Kashmir, Delhi trs., ss. 38-9; Naswoni, A: M. K., Tbe Siijfs of East Pakistan, Karaebi 1971, s. 17. .

32 Ahınad, Aziz, An Intellectııal History of Islam iıı India, Islamic Sıtroeys, Edinburgh 1969, c. Vll, ss. 27-30.

Page 7: Pages from D02193c3s9y2002 - tasavvufdergisi.net...Muhammed Masum'un, Mevlana Halid Bağdadl'nin, Aziz Mahmud-ı Hüdayi'nin, İsmail Hakkı Bursev1'nin bu türden olmak üzere mektübatı

"elcmektı2biit" 37;

Hareketini andıran safsatayla dolu eklektik karakterli yeni bir din ilidas etmeye

çalışması, inançlan ve kafaları allak bullak etmiş, çoğunlukta olan Müslümanlar

yanlış uygulanan siyasetle azınlık durumuna düşürülmüşlerdir.33 Yine Revşani­

ye, Bolısalar ve Hocalar denen bozuk inaçlı, Şü karakterli mezhepler Hint Müs­

lümanlannın imalliİll tehdit eden dahili tehditler olarak dikkat çekmekteydi.34

Bütün bu sıkıntıların üzerine Moğolların yanlış siyaseti, Ekber Şah ve Bara Şi­

koh'la uygulanma imkanı bulmuştur. 35

Siz entelektüel bir müslüman olarale böylesi korkunç kaotik bir ortamda olsay­

dınız, ne yapardınız? Şüphesiz, İslam'ın ve müslümanların savunmasına geçer, eli­

nizdeki her türlü imkanı kullanırdınız; zira d.in1 ve ictima! refleks bunu gerektirir.

İmam-ı Rabbam çok geniş bir Hint coğrafyasına önce halife (temsilci) leriyle, son­

ra da mektuplarıyla ulaşarak bu miicadelesini sürdürmüş ve sonun da da büznil­

lah başarılı olmuştur. İman, ilılas, ümid ve çaba bu başarının dört ana temelidir.

Mektubiit, başlı başına bir eser olarak yazılmamıştır. İmam-ı Rab bam, Hindis­

tan'ın dört bir yanına dağılmış halife ve müridlerine, dilli, ictima!, siyası, ilmi ko­

nularda yönlendirici, inşa edici, motive edici bir takım mektuplar göndermiş ve

yukarıda kısaca bahsettiğimiz rahatsızlıklara karşı mücadele vermiştir. Zayıfla­

yan inancı güçlendirmek üzere alıkama sıklıkla vurgularda bulunmuştur. Genel­

lilde yöneltilen sorulara cevap ihtiyacıyla kaleme alınmış mektupların sayısı beş

yüz otuz dört'tür. Bu mektuplar gününün Hint-İslam dünyasının iç bünyesini ve

ona ait problenıleri yansıtması açısından ve birinci el kaynak hüviyetiyle, genel­

de tarih, özelde tasavvuf için büyük önem arzeder.

İmam-ı Rabhani'nin kaleminden Farsça olarak çıkan bu mektuplar, o hayatta

iken kitap haline getirilmiştir. Bu konuda emeği geçen Haşim-i Kışrili şöyle der:

"Mektubiit cUtlerinin bu şekilde tertibine karar verildilrten sorıra meh."tUpların sa­

hibi (yani İmam-ı Rabbam ) dördÜncü cildi oluşturmak üzere, başka mektuplar

da yazdı. Ancak mektup sayısı dördü bulmadan ahirete intikal etti"36 Bu ifadeler­

den İmam-ı Rabbam hayatta iken eserin, mektupların toplanmasıyla oluştuğunu

anlıyoruz.

Mektübiifın birinci cildi 1025/1616'da toplanmaya başlanınıştır. İmam-ı Rabba­

m'nin Bedalışan'da oturan bir müridi ilkcildi teşkil eden mektuplan topladı. Birin­

ci cilt toplam üç yüz on üç mektuptan oluşur Id, bu Bedir Ashabı sayısına eşittir.

Mektfibat'ın ildnci cildi, İmam-ı Rabbam'nin halifelerinden Mevlana Abdul­

hay el- Hisari'nin himmetleriyle 1028/1619'da derlenmiş olup, toplam doksan

33 Aziz, An lntellectllal, s. 30; Bayur, Hikmet, Hindistan Tarihi, Ankara 1947, c. II, ss. 7492. 34 Aziz, age., s. 31.

35 Fazlurrahnıan, Islam and Modemity, Chicago 1982, ss. 39-40; Nasr, Seyyad Hosein, Sı1fi Es-

says, Plywoutlr1972, s. 141. .

36Şarkpurl, İmam-ı Rahbiin~ ss. 94;.

Page 8: Pages from D02193c3s9y2002 - tasavvufdergisi.net...Muhammed Masum'un, Mevlana Halid Bağdadl'nin, Aziz Mahmud-ı Hüdayi'nin, İsmail Hakkı Bursev1'nin bu türden olmak üzere mektübatı

378 tasaumif

Şeyhlere gönderilen mektuplar : 88 ·

Hacelere gönqerilen mektuplar : 99 Seyyidlere gönderilen mektuplar : 2ı

Hacılara :6 Seyyid Nakib Şeyh gönderilen mektuplar : ı5

Seyyid Meyan : 3 Şerif : ı

Hace Müfti : ı

Sfifi :3

Ka diri

Mevlana Şeyh

Fakir

:3 :ı

Derviş :ı

• İlın! Güç Sahiplerine Gönderilen Mektuplar

Bu sosyal gruba gönderilen mektup sayısı ı30'dur. Mektubiifın geneline gö-

re bu sayının oranı% 24,3'tür. Mevlana :44 mektup

Molla :69 " Kadı :5

Hacı Molla :1

Mevlana Hacı . :ı

Müftl :ı

Hiifız :5

Mevlana Fakil1 :ı

Molla Naib :ı

Şeyhü'l- İslam :2

• Hangi sosyal gruba gönderildiği belli olmayan mektup sayısı ı5'tir.41

İmam-ı Rabbam'nin anlaşılabilmesi için, onun temasa geçtiği bu çevreleri iyi

tanımak gerekir. Prof. A. Schimmel bu mektupların sadece siyası olanlarının bi­

le doktora seviyesinde bir çalışmayı gerektirdiği kanaatindedir.42

Mektupların Hangi Coğrafyaya Gönderildiği

Aşağıda belirtildiği gibi mektuplar 39 farklı coğrafyaya gönderilmiştir. Belh: 2,

Bengal: 5, Buhara: ı6, Canpur: ı, Çeter: 5, Delhi: 3, Eınkenek: 3, Enbal: 8, Ferida­

bad: ı, Firket: 4, Harezm: ı, Hoten: ı, Isfahan: 2, Kabil: 37, Keşmir: 3ı, Kubatlıan:

ı, Külab: ı2, Lahor: ı6, Lod: 3, Mangpur: ıo, Napor: ı, Nehar: 2, Nişabur: 2, Per­

kene: ı, Rahbol: ı, Rum (Anadolu): 2, Samane: 2, Sarenlcpur: 8, Semerkant: 3, Ser­

hind: 4, Sultanpur: ı, Senam: ı, Tebriz: 3, Teköne: ı, Talekan: 2, Tilıaniser: 5 mek­

tup: Toplam 279 mektup. Geri kalan mektupların coğrafyasını tespit edemedilc.

41 Cebecioğlu, İmam-ı Rabbiin~ ss.l35-141

42 Schiınınel, Annemarie, Tasawııfim Boyut/an, çev. Ender Gürel, İstanbul İ992, s. 339.

Page 9: Pages from D02193c3s9y2002 - tasavvufdergisi.net...Muhammed Masum'un, Mevlana Halid Bağdadl'nin, Aziz Mahmud-ı Hüdayi'nin, İsmail Hakkı Bursev1'nin bu türden olmak üzere mektübatı

"ef-mektı?bllt" 379

İmam-ı Rabhani'nin mektuplannın bu coğrafi dağılımı, onun Asya toprakla­nnın yaklaşık üçte birine ulaşabildiğini gösterir. Teknik imkanlannın bugüne gö­re son derece geri olduğu o dönemde bu kadar büyük bir coğrafyada kısa ömür içinde etki etmesi, bizce çok anlamlıdır."3

B. Konu Muhtevalarıyla Mektfibat

Mektubiifm ele aldığı muhteva özet olarak şöyledir.

İlirn adamlarına itikadi, ameü, di.nl, dünyev! her konuda uyarılar, azimete ya­pışmalan, hizmet, ibadet, ihlas ve ilmi ihtisas gibi konulardaki tavsiyeler. Ayrıca

ilim adamlarının, bölgenin 'siyasi-idari otoriteleriyle temasa geçip onlara istika­met, · zalirnlere şiddetli davranma, mazlumların yanında olma, ma'rufu emir ve münkeri (kötülüğü) nehy ile ilgili telkinlerde bulunmalaoru öğü.tler. Para, mev­

ki, kadın, şöhret, hırs peşinde koşan ilim adarnlarının din ve dünyalannın fesa­da uğrayacağını ilim adarnlanna söyleyen İmam-ı Rabbam, onları özellikle hak­kı söyleme konusunda cesaretlendirmektedir.

Tasavvufla ilgili Mektuplar: Bunlar bir takım tasavvufi ıstılahiarı açıklar. Eski tasavvuf üstadlannı, onlaon sözlerini açıklar, dervişterin maneviyat yolunda kar­

şılaşabileceği sıkıntılar, fetihler, haller ve ulaşacağı makarnları anlatır. Süfilerin siyasi, ilnıl çevre ile temasta bulunmakla beraber halkla da ilgilenmeleri, dünya­yarağbet etmemeleri, Kur'an'a ve Hz. Peygamber (s.a.v.)'in sünnetlerine sımsı­kı sarılmalan, bid'atlerle mücadele etmeleri yolundaki öğütler, hep Mektubiifın

muhtevasını oluşturur. Vahdet-i vücüd ve şuhüd, kayyıJrruyyet gibi ilginç husus­lar Mektubiifta yerlerini alırlar.

Siyasi güç sahiplerine yazılan mektuplarda İmam-ı Rabbam, onlara Allah'ın yolundan, Resülünün sünnetinden ve adaletten aynlrnamalannı Allah (cc.)'ın is­mini yer yüzi.inde yüceltmelerini, Hindülarca ezilen Müslümanlara yardım etme­

lerini, İstikametten aynlrnamalarını, mernleketi ma'mur hale getirmelerini, haklı­nın hakkını zalimden almalarını, sefahata dalmamalarını, halka mü.şfık olmalao­

nı, ilme ve ilim adamlaona saygı göstermelerini tavsiye eder. Devlet adarnlanna

fukarayı kollamalaonı, reayayı ezmemelerini de tavsiye eden İmam-ı Rabbam,

toplumun yıkılmasına, tefessüh etmesine neden olacak hususlarda uyanık bu.:

lunmalarını ısrarla vurgular.44

Mektfibat'ın Kaynakları

İmam-ı Rabbam'nin ilk ve değişmez referansı Hz. Kur'an'dır. O, bomo-cora- ·· ııicus denecek kadar Kur' an' ı Kerim ile bütünleşmiş Rabbam bir Allah (cc.) dos­tu idi. O, bizzat ayetlere dirayeten canlı ve parlak yorumlar getirdiği gibi Fahred-

43 Cebecioğlu, İmam-ı Rabbiinf, ss. 142-4.

44 bk. İmam-ı Rabbani, Mektılbiit-ı Rabbiinf, çev. Abdülkadir Akçiçek, İstanbul 1977, c. I-II.

Page 10: Pages from D02193c3s9y2002 - tasavvufdergisi.net...Muhammed Masum'un, Mevlana Halid Bağdadl'nin, Aziz Mahmud-ı Hüdayi'nin, İsmail Hakkı Bursev1'nin bu türden olmak üzere mektübatı

380 tasavvıif

din-i RaZı'nin Tefsir-i Kebiri ve Zemahşeri'nin Keşşafı başta olmak üzere çok sa­

yıda tefsir onun referansları arasında yer almıştır.

Hindistan o devirde neredeyse diyar-ı bid'ata dönüşmüş, her yerde cehalet ka­

ranlığı hüküm sürer hale gelmişti. İmam-ı Rabbani, Siyalkou'nin deyimiyle ikinci

bin yılının müceddid'i ve bir numaralı bid'at savaşçısıydı. O, Resulull:lh (s.a.v.)'ın

sünnetlerini yaşamayı üsve telakkisi çerçevesinde zorunlu görüyor, Kur'an ve .

sünnetin tamamlayıcı birlikteliği bağlamında bir İslami hayatı Mektubiifta ısrarlı sıklıkla vurguluyor ve hep ahkami ön plana çıkarıyordu. Ayrıca o, Kütüb-i Sit­te'nin tamamını ve diğer hadis literatüründeki eserleri kaynak olarak kullanmış,

mektuplarında Buhari ve Müslim'in şerhlerini de referans olarak gösterıniştir.

Özellikle ehl-i sünnet ve'l-cema'at çizgisindeki eserler, mektupların baş kay­

nağı olarak dikkati çeker: Taftazani, Id, Bakıllani, İmam Hasan el-Eş'ari ve İmam

Matur1d1 başta olmak üzere eimme-i mütekellimlne ait eserlerin tamamını bu

babda zikretınek gerekir. Şia ile (özellikle Bohralar) ciddi hesaplaşmalarda bu­

lunan İmam-ı Rabhani'nin zaman zaman bu mezhebin kaynaklarına atıfta bulun­

duğu, ayrıca Şehristani'nin el-Milel ve'n-Nihatinden yararlandığı görülür.

İmam-ı Rabbani, çeşitli fıkıh kitaplarını mektuplarında kaynak olarak kulla­

nır. Kendisi Hanefıyyu'l-Mezhep idi. Mektuplarında İmam Ebu Yusuf'un ve

İmam Muhammed'in görüşlerine geniş yer verıniştir. Onun ayrıca yer yer İmam Şafıl ve Ahmed b. Hanbel başta olmak üzere çeşitli mezhep imamlarının görüş­

lerine de atıflarda bulunduğu görülür.

Mektuplardan onun tabakat ve tarih kitaplarını kullandığı, sirelere baş vurdu­

ğu anlaşılır. İbn-i Sa'd'ın Tabakti.fı, İbn-i İshak'ın ve İbn-i Hişam'ın Sin>J.eri, Ta­

beri'nin Tarih'i vs.

İmam-ı Rabhani'nin Mektubiifından; kendinden önceki tasavvuf külliyatının

hemen hemen tamamına yakınını okuduğu anlaşılır. O, bu eserlerden alıntılar

yapar, onları yorumlar, izah ve istişhadlarda bulunur. Özellikle ontoloji proble­

minde Şeyhu'l-Ekber'le hesaplaşmaya girişir, onun vahdet-i vücfiduna karşılık vahdet-i şuhı1du alternatif bii görüş olarak savunur. İbn Arabl'nin Futuhafına ve

Fıısusuna atıflarda bulunur. O, Muhasibi'nin Riaye'si, Tirmizi'nin Hatmü'l- Velaye'sini, Serrac'ın

Lumainı, Kuşeyfi'nin Risale'sini, Kelabazi'nin Ta'arrufunu, Sühreverdl'nin

Avarifini, Ebu Nuaym'ın Tabakiifını, Gazzali'nin İhyası başta olmak üzere pek

çok eserlni., Attar'ın çok sayıda te'lifatını, Sa'di'nin Bostan ve Giilistan'ını, Rı1-m1'nin Mesnevi'sini kaynak olarak kullanınıştır.

Şah-ı Nakşbend başta olmak üzere, hacası Baki Billah, Abdülhalık-ı Gücdü­

varu, Bayezici-i Bistami gibi Nakşi büyüklerinin sözlerini delil getirmiş ve bu ko­

nuda açıklayıcı yorumlarda bulunmuştur. Bu şekilde sayageldiğimiz eserleri göz

önünde tutarsak İmam-ı Rabbiini'nin entelektüel birikiminin oldukça geniş oldu­ğu görülür.

Page 11: Pages from D02193c3s9y2002 - tasavvufdergisi.net...Muhammed Masum'un, Mevlana Halid Bağdadl'nin, Aziz Mahmud-ı Hüdayi'nin, İsmail Hakkı Bursev1'nin bu türden olmak üzere mektübatı

"el-mektiibat" 381

5. Mektfibat'm Yaziliş Yöntemi

İmam-ı Rabhani metot olarak yazım dilinde Farsça'yı kullarımıştır. Kendisinin çok iyi derecede Arapça bilmesine karşılık, devletin resınl dilini yazımda kullan­

ması: onun devrini iyi değerlendirebilmesi ve konjonktürel yorum gücünü gös­terir. Mektuplar arasında konu bütünlüğü yoktur. Tasavvufla ilgili veya ilgisiz ya

bir soru sorolmuş veya bir ihtiyaç arz edilmiş, yahut da ülkenin herhangi bir ye­rinde İslam'a zarar do ğurabilecek bazı dururnlar olmuştur ... İşte bunlann çö­

ZÜmleri mektuba yansımıştır. Mektubiit konu itibariyle yek-reng değil heb-reng­

dir. İmam-ı Rabbani, Kur'an-ı Kerim'deki istiareli anlatım yöntemini de kullan­

mıştır. Muhatabın aniayabilmesi için sık sık metaforlara başvurmuştur. Ayedere ve hadisiere işarl yorumlar getirerek, kendisine keşf olan manalaca yer vermeyi,

diğer sı1fi-daşlan gibi sürdürmüş görünür. Mektuplarm uzunluk kısalığında fıx-format kullanılmarnıştır. Duruma göre 5-

6 satırla biten mektupların yanında beş sayfayı bulanlar da vardır. İçerik yönün­

den bazı mektuplarda sadece selam sayılabilecek ifadeler olmasına rağmen, ba­zılarında 5-6 önemli meseleyi çözecek kompozisyonlar yazılmıştır. Bazen uzun mektuplarda birkaç konu işlenmesine karşılık, aynı tür bazı mektuplar sadece

bir meselenin çöZÜmüne hasr edilmiştir. Mektuplarda bazen ilm1 ağırlık dikkat çeken ölçülerde kendini belli ederken, bazen de sanki birisine sohbet ediyor­

muş edası vardır.

Metot olarak anlatımlar mutlaka Kur'an, hadis ve irfan ehlinin açıklamalanyia:

zenginleştirilir. Mektuplarda sanat gayesi yerine en iyi, en kısa bir şekilde ve ba­

sitçe aniatılma gayesi göze çarpar. Buna rağmen eserin Farsçası yani orijinali,

edebi ve san'adı ifadelerle doludur. Mektuplarda prensip olarak fazla menkıbe

nakline yer vermekten ziyade, fıkirler alanında zihnl faaliyedere yer verilir. Mek­

tuplarda metot olarak, tasavvuf yolunun büyüklerine ait genellikle bir veya ikişer

beyider hillinde şiir san'atından, derin hikeınl anlamlarla yüklü nakiller görülür.

Mektubiifın muhtevasındaki mektuplarm isim olarak muhatabı bellidir. Yani

534 mektuptan 528'inin ismi bellidir.45 Mektuplar ağırlıklı olarak tasavvufi muhte­valıdır. Ancak sosyal ve siyasi hedeflere yönelik olanlar da Aziz Ahmed ve Schim­

mel gibi araştırmacıların dildmtini çekecek kadar çoktur.46 Mektupların üslubu İs­

lam'ın muhafazası konusunda sert, mü'minlere yön verme hususunda ise olduk­

ça yumuşaktır. Din düşmanları anlatılıp, tehlil{eler söz konusu edilirken İmam-ı Rabbiini'de görülen cel:1det, onun İslam konusundaki derin duyarlılığını gösterir. -

Mektubiitanlatımda didaktik iken bu yönüyle tebliğe yönelik bir metot izlen-

45 Cebecioğlu, imarn-ı Rabbdn~ ss. 145-157

46 Alıma d, Aziz, "Trends in The Political Thought of Medieval Muslim In dıa", Stadia Islamıca,

no: XVII, Paris 1962.

Page 12: Pages from D02193c3s9y2002 - tasavvufdergisi.net...Muhammed Masum'un, Mevlana Halid Bağdadl'nin, Aziz Mahmud-ı Hüdayi'nin, İsmail Hakkı Bursev1'nin bu türden olmak üzere mektübatı

382 tasawıif

. diği de söylenebilir. Mektuplar dikkatle okunduğunda son derece açık yürekli­

likle, samimi yazılmış, tesirli ifadelerle yüklüdür. Peygamber efendimiz

(s.a.v.)'in "Cevfu:niu'l-kelim" (yani az sözle çok şey anlatma) özelliği Melatil.btit

için de geçerlidir.

6. Mektfibat'ın Diğer Tasavvufi Eserler İçindeki Yeri

Bilindiği gibi İmam-ı Rabbaru, 1200 yıllık Nakşbendilik geleneği içinde ictihad

seviyesine ulaşmış ve mezkGr tarikatın Müceddidiyye alt dalını oluşturmuş önem­

li bir sı1fidir. Bugün akadeıİıik alanda batıda, doğuda ve Türkiye'ınizde yüksek li­

sans ve doktora seviyesinde çalışmalara konu olan Müceddidilik, genel tasavvuf

tarilli içinde de müstesna bir yere salıiptir. Bu hareket, doğduğu Hint-İslam dün­

yasında kalmamış, zamanla Muhammed Emin Tokad!, Hoca Yekdest-i Cüryan!

gibi isimlerle Anadolu'ya, Halid-i Bağdiid! hazretleriyle Kafkasya, Orta Doğu'ya

ve Şeyh Zeynullah gibi zevat-ı kiramla Türki Cumhuriye:..:.erin bulunduğu bölge­

lere taşırınuştır. Acaba bu muazzam etkiye sahip İmam-ı Rabbam ve onun özgün

eseri olan Mektı?bfifı ne gibi yenilikler ve mesajlar taşıyor? İşte tasavvuf tarihinin

önemli dönüm noktalarından birini teşkil eden İmaın-ı Rabbam ve kıymetli mek­

tupları, araştırmacıları doyuracak kadar yeterli bilgi donanırnına sahip olması yö­

nüyle günümüze ışık tutacak hüviyette birinci el bir kaynak durumundadır.

Mektil.btit, Nakşiliğin kazandığı yeni ivmenin tarih! boytitlarına katkıda bulu­

nacak çok yönlü bir eserdir. Onda Nakşiliğin on bir esasına getirilen yorumlar,

tasavvufi kavraınların yeniden gözden geçirilmesi, Hint-İslam dünyasının genel­

de kültürel, özelde tasavvufi görüntüsü, problemler karşısında üretilen çözüm­

ler, insanlığa hizmet; İslam'ın özünün korunması, kanıil insanın inşası ve hizmet

alanlarının yelpaze açılımı halindeki çeşitliliği ve benzeri din!, tasavvufi, ictirna!,

kültürel, fikri muhteva donanıını yer alır.

Özelde daha spesifık ele alacak olursak onun Muhyiddin b. Arabl'nin Vah­

det-i Vücud teorisine yaptığı tenkitlerle, yeni bir fikr! oluşuma yol açarak Vah­

det-i Şuhud'u inşa ettiğini görürüz. Vahdet-i Şuhı1d'un tam olarak anlaşılabilme­

si için Mektı?btit birinci el kaynak olma vasfını korumaktadır.

Bütün bunlardan ayrı olarak, tasavvuf tarihinde mektup yazma yöntemi ile ir­

şadda bulunması ve mektı1bat geleneğine sımsıkı sahip çıkarak ona yeni ve zin­

de bir yapı kazandıro1ası, İmam-ı Rabbam'nin Mektılbiifını genel tasavvuf taril1i

kaynakları arasında ayrıcalıklı bir konuma yükseltir.

Eğer bir tasavvufi mektebin geniş coğrafyalarda sosyolojik olarak cemaatleş­

me bazında nasıl teşekkül ettiğinin cereyan tarzını anlamak istiyorsanız, yine

İmam-ı Rabbam'nin Mektı?btifı orijinalliğiyle birlikte size çok yardımcı olacaktır,

tezini gönül rahatlığıyla söyleyebilir ve savuna biliriz.

Page 13: Pages from D02193c3s9y2002 - tasavvufdergisi.net...Muhammed Masum'un, Mevlana Halid Bağdadl'nin, Aziz Mahmud-ı Hüdayi'nin, İsmail Hakkı Bursev1'nin bu türden olmak üzere mektübatı

"el-mektı?bllt" 383

Mektubiit, genelde Hindistan'daki Moğôl Türk Sultanlığı dönemi için de mühim bir kaynaktır. Yani, genel tarih bilimine Mektubiit'ın verebileceği, birinci elden pek çok malzeme vardır. Özelde ise İmam-ı Rabbam'nin biyografisiyle il­gili olarak yine Mektubiitin, akademik araştırma yapanlar için eı::r önemli refer­ans eser olma özelliği vardır.

7. Mektfibat'm Tesirleri

Tasavvuf tarihinde mektupla sillikl.erin irşadı bir gelenek olarak vardı. İmam-ı Rabbam bu geleneğe yeni ve zinde bir güç kattı. Kendisinden sonra yerine irşad postuna oturan Muhammed Ma'sum ile devam eden, Mevlana Hftlid-i Bağdildi ile de günümüze kadar gelen bu yöndeki faaliyetlerin sonucu çoğu süfi liderin bir Mektubiit oluşturduğunu görüyoruz. Şeyh Ziyauddin HazneVı, Muhammed Es'ad Erbili, İhsan Oğuz vs. gibi yakın zamanlarırnızın Mektubiit müelliflerinin akademik çalışmalara mevzu olduğu hususu da, İmam-ı Rabbam'nin Mektübiit anlayışının ve geleneğinin halen devam ettiğine şehiidet eder.

Mevlana Halid-i Bağdildi (ö. 1826)'nin Anadolu'ya ve Ortadoğu'ya müced­didiliği taşımasıyla, Süleyman Sa'deddin Efendi'nin 1770'li yıllar yaptığı Mektü­bat çevirisinin mezkür tarihten bir asır sonra neşredilmesi önemli bir olaydır. Bu gün Anadolu İslamlığını zihniyet olarak etkileyen önemli eserlerden birisi, İmam-ı Rabbam'nin Mektubtifıdır.

İmam-ı Rabbam'nin fikirlerinden etkilenen süfi liderler taril1in akışı içinde şunlardır (Tespit edebildiğimiz kadarıyla): Hace Meyan Muhammed Ma'sum (1009/1600-1080/1669), Şeyh Seyfuddin (1055/1845-1098/1686), Seyyid Nur Muhammed Bedagum (ö. 1135/1722), Şeyh Şemsüddin BabYbullah Can-ı Canarı Dehlevi (1158/1745-1240/1824), Pir Muhammed Zübeyr (ö. 1140/1740), Mev­lana Halid-i Bağdildi (ö. 1826), Hace M1r Dard (1134/1721-1200/1785), Mir Muhanimed Nasır. Andelib (1109/1697-1169/1755), Şah Veliyyullah-ı Delilevi (1114/1704-il 75/1763), Alıdülaziz-i Dehlevi (1159/1746-1240/1824).

Bir de, İmam-ı Rabbam ve Mektübtifının ilham verdiği siyas1liderlerden bah­sedilir ki bunların en önemlisi Şili Cihan ve Sultan Alemgir Evrengzib'dir. Yine Hindistan'da İngiliz emperyalizmine karşı çıkan en ciddi direnişlerinden Farayizi ve Müclihidun Hareketleri, İmam-ı Rabbam'nin Mektubtifındaki ruhtan etkilen­miştir.

1943'de vefat eden Alıdülhakim-i Arvasi hazretlerine ait bir anekdot, Mektü­btifın ve müelllifinin çağımızdaki etkisine örnek teşkil eder: Sormuşlar hazreti Arvas1'ye "Abdulkadir-i Geylan! mi, İmam-ı Rabban1 mi? Hangisini seversiniz?" Merhum uzun uzun Şah-ı Geylam'nin faziletlerini anlatır, över, anlatır, över, an­latır. Konuşmasının sonunu şu cümleyle tamamlar:

-Ama ben yine de İmam-ı Rabbiini'yi daha çok severim ...