Upload
others
View
3
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
Klasilderlmiz/Vm ççel-Mektubat,,
(İmam-ı Rabhani Ahnied-i Farilki es-Serhendi- 971/1564-1034/1624)
· Ethem CEBECİOGLU Prof. Dr., Ankara ü. ilahiyat Fakültesi
Tasavvuf tarihinde menakıb, tezkire ve tabakat türü biyografık eserlerin yanı sıra tasavvufun genel sistemini doğrudan ve teorik-pratik ikilemeyle anlatan kaynaldar da önemli bir yer tutar. İmam-ı Rabbam'nin Mektubtifı, Kuşeyri'nin er
Risak!si, Muhasib!'nin er-Riayt!si, Serrac'ın el-Lumai, Sühreverdl'nin Avarifi, Kelabazi'nin et-Taarrufu ve Hucvirl'nin Keşfu 'l-Mahculfu gibi eserler tasavvuf sistemini fıkıi- arneli açıdan İslam'abağlayıp onu temel edinen önemli bir referans kitaplandır.
Bilindiği gibi Hz. Peygamber (s.a.v.) İslam'ı yaymak üzere Mısır, Bizans, Ye-. men, İran, Habeşistan gibi ülkelere mektup göndermiştir. Bundan etkilenen İmam-ı Rabbam gibi sı1filer, Hasan-ı Basıi, Cüneyd-i Bağdildi'den itibaren genelde İslam'ı, özelde onun manev! cephesini anlatmak üzere mektup göndermeyi bir metot olarak uygulamışlardır. Tasavvuf tarihinde bu şekilde mektupların kol eksiyonundan oluşan "Mektübat" türü eserlerin sayısı hayli kabarıktır. Mesela, Muhammed Masum'un, Mevlana Halid Bağdadl'nin, Aziz Mahmud-ı Hüdayi'nin, İsmail Hakkı Bursev1'nin bu türden olmak üzere mektübatı vardır.
ı. İmam-ı Rabbant'nin Hayatı, Halifeleri ve Eserleri
A. Hayatı İİnam-ı Rabbaru, 4 Şevval971/27 Mayıs 1564 tarihinde Serhend!Hindistan'da
dünyaya gelmiştir. 1
ı Ansari, Muhammed Abdulhaq, Sılfism and Sbari'ab, A Study of Sbaykb Abmad Sirbindi 's Ef
fort to Reform Sfijısm, London 1986, s. ll.
370 tasawıif
İmam-ı Rabbam'nin lakabı Bedrüdd.in, h.iinyesi, Ebu'l- Berekat, makamı Kay
yum-ı Zaman Müceddid-i Elf-i Sam'dir.2
1 Babası Çişti Tarikatı'na mensup Şeyh Abdulehad (927 /1521 - 1007 /1598) en-
telektüel bir sufidir.3 Soyu şu ~ilsile ile Hz. Ömer'e (ra) dayanır: İmam-ı Rabbam,
Abdulehad, Zeynelabidin, Abdulhay, Muhammed, Habibullah, İmam Refiüddin,
Nur Nasıruddin, Süleyman, Yusuf, Abdullah, İshak, Abdullah, Şuayb, Ahad, Yu-.
suf b. Şihabedd.in (Farah Şah el-Kabili diye tanınır), Nasırudd.in Mahmud, s·üley
man, Mesud, Abdullahel-Vaiz el-Asgar, Abdullah Vaiz el-Ekber, Ebu'l-Feth, İs
hak, İbrahim, Nasır, Abdullah b. Ömer (r.a), Hz. Ömer (r.aY
İmam-ı Rabbam ilk tahsilini, Kenzü 'l-Hakiiik adlı eserin sahibi babası Şeyh
Abdulehad'dan alır. Babası ona zahiri ve batınl bilgi mirasını aktarır. Akl! ilimler
de ilerlemesi için oğluna felsefe, kelam ve mantık dersleri aldırır.5 İmam-ı Rab
bam bundan sonra Yakub-ı Sarfi el-Kübrevi (ö. 1003/1594)'den hadis, kadı Beh
lül-i Bedahşani'den de tefsir ve hadis Irietinleri tahsil etti. 6 Devrindeki geçerli di
m ilimleri tedris eden İmam-ı Rabbam henüz on yedi yaşında iken ilk eserini ya
zar; bu eser Şia İmamiyyesi'ne reddiye mahiyetinde bir risaledir.7
Ekber Şah'ın ifrata varan fikir ve uygulamaları ile ilk kez yirmi yaşlannda iken
Agra'da tanışan İmam-ı Rabbam, burada şair Feyzi ve rasyonalist Ebu'l- Fazı ile
karşılaştı. Onlarla aklın sınırlılığı ve peygambere ihtiyaç gibi konularda tartıştı. Bu hararetli tartışmalar, İmam-ı Rabbam'nin yirmi yaşında İsmetü 'n-Nübüvve ad
lı eserini yazmasına vesile oldu." Agra'da çektiği sıkıntıların farkına varan babası
onu Serhend'e çağırır. Orada ona Çişti Illiafet icazeti ve lıırkası verir.9
Şeyh Sultan adlı maneviyat ehli bir zat rüyasında Hz. Peygamber'den aldığı
manevi bir işaretle kızını, yirmi yaşını henüz geçmiş İmam-ı Rabbam ile evlendi
rir. 10 İmam-ı Rabbam'nin bu evlilikten ikisi kız olmak üzere dokuz eviadı olur. Muhammed Sadık, Muhammed Said, Hazinü'r-Rahınan, Urvetü'l-Vüska, Mu
hammed Ma'sum, Muhammed Yahya, Muhammed İsa, Muhammed Ferruh, Mu
hammed Eşref, Hatice, Bağnu, Ümmü Gülsüm. 11
Babasından S übreverdi'ye ve Kadiriyye hilafet hırkası giyen İmam-ı Rabbani,
2 Şarkpfiri, Muhammed Halim, İmam-ı Rabbiinf, çev. Ali Genceli, Konya 1978, s. 10.
3 Abdülhay b. Falıreddin el-Haseni, Nıizbetü '1- Hava tır, Haydaraba d 1976, s. 43.
4 el-Hiinl, Abdülmecid b. Muhammed, el-Hadikatı/ 'l-Verdi;ye fl Hakiiiki Ecilliii'n-Nakşfbendiy
ye, İsıanbul1306, ss. 178-9.
5 Abdulhay, age., c. V, s. 43.
6 Aynı yer, el-Hani, age., s. 179; Ansari, Sıyısm, s. ll; Cebecioğlu, Ethem, İnıam-ı Rabbiinf
Hareketi ve Tesirleri, İstanbul 1999, s. 59.
7 Abdulhay, age., c. V, s. 43.
8 Ansari, age., ss. 11-12.
9 Ansari, age., s. 12; Cebecioğlu, age., s. 60.
lO Şarkpfiri, age., s. 18.
ll Aynı eser, ss. 93-4; Cebecioğlu, age., ss. 88-9.
"el~mektı1biit" 371
onun vefatı üzerine hac maksadıyla yola çıkar. Kabil'e geldiğinde Muhammed Hace Bak! Billah'ı Kabili (971/1563-012/1603) ile karşılaşır, sohbetlerinde bulunur ve ondan Nakş1bendilik kazeti alır. Mektubiifın ilk yirmi mektubu, İmam-ı Rabbam'nin Baki Billah'a göndermiş olduğu mektuplardan oluşmaktadır. 12
Şeyhinin 1012/1603'de vefatı üzerine Hint topraklarında Nakşllik yolunu yaymaya, insanları irşad etıneye başlayan İmam-ı Rabbam'nin çeşitli bölgelere çok sayıda halife gönderdiği kaydedilir.13 İmam-ı Rabbam'nin irşad görevini yapar
ken okuyup şerh ettiği eserler şunlardır: Hidaye, Pezdevf, Şerbu'l-Meviikıf, Bey
zavf, Mişkiit, Buhari, Avarifvs.14
Devlet adamlan ve askeri erkanın önemli bir bölümü İmam-ı R4bbam'nin irşad halkasına girer. Yazdığı mektupları ve halifeleriyle bu maneviyar yolunu Asya alt kıtasında hızla yayar. 15 Kısa zamanda bu şekilde parlayışını çekemeyenler onu Sultan Nureddin Cihangir'e yanlış bilgilerle jurnal ederler. Bunun sonucu, İmam-ı Rabbam iki buçuk yıl kaldığı Güvalyar'daki hapishaneye atılır. 16 Ancak Sultan Cihangir'in oğlu Şah Cihan İmam-ı Rabbant'nin bağlılan arasındadır ve
onun kurtulması için çok çaba sarf etmiştir. Nihayet İmam-ı Rabbam Şah Cihan'ın gayretleri sonucu zindandan çıkartılmış, hatta askeri bir karargahta görevlendirilmiştir.17 Sultan Cihangir, İmam-ı Rabbam'yi zamanla sevdi ve saydı, hatta
onu vefatına kadar danışman olarak istihdam etti. Bu görev vasıtasıyla İmam-ı Rabbam'nin yönetimin üst kademesindekilere yapıcı etkide bulunduğu görülür.16 Cilıangir'den önceki yönetici Ekber Şah'a yanlışlannı bizzat onun yakınla
rına söyleyerek iletınesi, İmam-ı Rabbam'deki azim ve cesareti gösterir: "Padişah (Ekber Şah), Hak Teala'ya ve O'nun resulüne as! olmuştur. Benim tarafıından kendisine söyleyip hatırlatın ki onun padişahlığı da kudreti de iktidan da askeri de ordusu da her şeyi ile aklına bile gelmeyen mütlıiş bir musibetle dağılacak,
perişan olacaktır. Tevbe etsin. Allah ve O'nun resulünün (s.a.v.) yolunu tutsun.
Aksi halde Allah'ın kahrını, ·gazabını beklesin!" Bu sert uyan karşısında, kurdu
ğu sapıl{ "dini ilahi"sinin sarhoşluğu etkisinde bulunan Ekber Şah, intibaha gelemedi ve sonunda İmam-ı Rabbam'nin dediği akıbete uğrayarak vefat etti.19
Ekber Şah'ın yerine geçen Cihangir ile İmam-ı Rabbam'nin ilişkileri önceleri oldukça soğuktur. Fakat bu ilişki İmam-ı Rabbant'nin danışmanlığa tayin edilmesiy-
12 el-Mevdüdi. Ebu'l-Ala, İslam'da İhya Hareketleri, çev. A. Ali Genç, İstanbul1986, s. 102; el-
Hani, el-Hediiik, ss. 179-180; Şarkpüri, İmam-ı Rabbiin~ s. 20.
13 Ansari, Sılf'ısm, s. 16.
14 Abdulhay, Nıizhe, c. II, s. 44. 15 Ansari, age., s. 18.
16 Ahmad, Aziz, Studies in İslfimic Cıilture in 11ıe Indian Environment, London 1966, s. 182,
17 Abdulhay, age., c. n, s. 44. 18 Cebecioğlu, İmam-ı Rabbiin~ ss. 65-6.
19 Şarkpüri, age., ss. 31-2.
372 tasavvıif
le dostluk yönünde gelişme kaydetmiştir. O, yazdığı mektuplarla Sultan Cihangir'e İslam'ın yayılması, İslam dışı uygulamalann kaldınlması (özellikle din1 ilahi), İsla
mi kurumlarm yeniden tesis edilmesi ve İslam'ı yıkabilecek odakların kontrol al
tında tutulması yönünde telkinlerde bulundu. ıo Zamailla aralarındaki samirniyet o kadar ileder ki, Cihangir ondan bir an bile ayn kalamaz hale gelir. Artık nereye giderse İmam-ı Rabbirn'yi de oraya götürmektedir. Tabii bu arada İmam-ı Rabhani'nin onu sürekli olumlu telkinlerle yönlendirdiğini de kaydetmek gerek.21
Üç yıl ordugah hayatı yaşayan İmam-ı Rabbaru, sıhhl bakımdan uyum sağlayamadığı bu ortamdan artık aynimak ihtiyacını hisseder, kendisine izin verilir. O da Serhend'e giderek orada zikir, tedris ve manevi eğitim ile meşgul olur. Sonunda altmış üç yaşında 28 Safer 1034/10 Aralık 1624'de çok sevdiği Mevla'sına kavuşur.22
Cihangir'in ona olan sevgisini, ömrünün sonlannda yaptığı şu itirafta açıkça
görmek mümkündür: "Ben, bana kurtuluş ümidi verecek bir işin sahibi değilim, benim kurtuluş ümidim ve dayanağım, İmam-ı Rabhani Müceddidi Elfı Sam'nin "Allahu zü'l-Celal bize cenneti lütfederse, sensiz oraya girmeyeceğim" sözüdür. İşte ben huzur u ilahlye onunla varacağım, dayanağım bu sözdür. Kurtuluşumu da bu sözden ümit ediyorum. "23
B. Eserleri 1. er-Risaletü't- Tehliliyye: Tasavvufla ilgili bir eserdir. Urduca çevirisiyle bir
likte Arapça metrıi neşreden Gulam Mustafa Han, İdare-i Müceddidiyye yay., Ka
raçi 1384/1965. 2. er-Risale fi İsbati'n-Nübüvve: Kelarnl bir eserdir. Peygamber olmadan sırf
aklın yeteceğiili savunan Mutezili:-meşrep saray ilim adamlarından Ebu'l-Fazl'a cevap mahiyetinde yazılmıştır. Bu konudaki görüşleri Maturud1 inanç sistemine
dayanır.24 Bu eser İlıHis Vakfı'nca Türkçeleştirilerek 1990'da İstanbul'da neşredilmiştir. Aynca Urduca'dan Arapça'ya Gulam Mustafa Han tarafından çevrilerek 1964 yılında Karaçi'de yayımlanmıştır,
3. Risale-i Redd-i Ravaftz: Şia'nın aslıab-ı kirama yönelttiği suçlamalara ce
vap mahiyetinde kelarru bir eserdir. Bu esere İmam-ı Rabbam'nin vefatından
sonra geniş bir şerh yazıldığı kaydedilir. 25 Yine bu eser Mektubtifın Lucknow baskısının sonuna eklenerek yayımlanmıştır.26
20 Cebecioğlu, İmam-ı Rabbiinf, ss. 76-7.
21 Ansari, Siü'ism, s. 29. 22 Aynı yer.
23 Şarkpı1r:i, İmam-ı Rabbiinf, s. 43. 24 Abdulhay, Nıizbe, c. II, s. 45; Şarkpı1rl, age., s. 94; Ansari, age., s. 18. 25 Ansari, age., s .20.
26 Cebecioğlu, age., s. 86.
uel-mektüblit" 373
4. er-Risate fi'l-Mebde' ve'/- Mead: Tasavvufa ait konulan işleyen bu eser Del-
. hi'de Matbaa-ı Ensan'de basılnııştır. Türkçe çevirisi ise ihias Vakfı'nca Te'yidü
Ehli's-Sünneyle birlikte ı989'da İstanbul'da yayımlanmıştır. Aynca ı90ı'de Mu
hammed Murad-ı Gazarulnin Arapça'ya çevirip yayımladığı iki cilt Mektubiifın
kenanna dere olunmuştur.
5. Mektubtit; Makalemizde özellikle ele aldığımız için, ilerideki sayfalarda
hakkında kafi miktarda bilgi verilecektir.
6. er-Risale fi Adabi'l- Müridfn: Tasavvuf yoluna girenierin uyması gereken
kurallan ihtiva eder. Baskısının olup olmadığını tespit edemedik.
7- er-Risale fi Müktişejati'l- Gaybiyye: Adı Müktişejat-ı Ayniye o:larak da ge
çer. Urduca ile birlikte Farsça metin, Gulfun Mustafa Han tarafından İdare-i Mü
ceddidiyye'de ı965 senesinde Kiraçi'de neşredilmiştir.
8. er-Risale fi Ma'arifi'l-Ledünniyye: Tasavvufla ilgili olan bu eser Lahor'da
Abdülınecid Selefi tarafından ı964 yılında basılıniştır.
9. et-Ta 'liktit ale'!- Avarif Sühreverdi'nin Avarifü 'l-Ma'arifadlı eserine yapıl
mış ta'likattır. Baskısının yapılıp yapılmadığını tespit edemedik.
ı o. Şerh-i Rubiiiyyat-ı Hoca Abdulbiiki: Şeyhi Bakl Billah'ın ruhailerini açık
layan bir eser.
ı ı. Risale-i Halat-ı Hacegan-ı Nakşbend: Nakş! şeyhlerinin hallerini anlatan
biyografik türü bu eserin basılıp basılmadığını tespit edemedik.
ı2. Risa!e-i Silsile-i Hadis: Hadislerdeki isnad zinciriyle ilgili olan eserin de
basılıp hasılınadığı belli değildir.
ı3. Risate-i Tehliliyye: Tasavvufi bir eser olup Urduca'ya çevirisiyle birlikte
Arapça metin Gulanı Mustafa Han tarafından İdare-i Müceddidiyye'ce ı965 se
nesinde Karaçi'de neşredilmiştir.
ı4. Cezbe ve sülı1k ile ilgili bir Risale: Baskısı tespit edilememiştir.
ı5. Keşfu'l-Gaynfi Şerhi Rubiiiyyeteyn: Bu eser, Baki Billah'ın iki ruhaisinin
açıklamasından ibaret olup ı892 tarihinde Delhi'de basılmıştır. ı:ı
C. Halifeleri
İmanı-ı Rabbani, insan inşa' etmede fevkalade bir kabiliyet sahibidir. Yetiştir
diği, icazet verdiği halifelerin sayıca çok olduğu kesindir. Ancak, kaynaklardan
yaptığımız taramayla, bunlardan sadece otuz ikisini tespit edebildik: ı. Hoca Mu
hammed Sadıl< (ö. ı025/ı6ı5), 2. Hoca Muhammed Said (İ. Rabbant'nin ikinci
oğlu), 3. Urvetu'l- Vüska Muhammed Ma'sı1m (İ. Rabbam'nin oğlu ı007 /ı597-
ı097 /ı688), 4. M1r Muhammed Nu'man-ı Bedahşaru, 5. Hoca Haşim, 6. Şeyh Ta
hir-i Lahor!, 7. Şeyh Bedi'uddin-i Seharenpı1d, 8. Şeyh Nur Muhammed, 9. Şeyh
i7 Cebecioğlu, İmam-ı Rabbiinf, ss. 85-8.
374 tasawıif
Müzzemmil, ı o. Şeyh Hfunid-i BengaJl, ı ı. Şeyh Tahir-i Bedahşaru, 12. Mevlana
Yusuf-ı Semerkand!, 13. Mevlana Ahmed-i Berkl (ö. 1026/1617), 14. Mevlana Sa
lih, 15. Mevlana Yar Muhammed, 16. Mevlana Abdülvahid-i Lahori, ı 7. Hoca Ab
dullah, 18. Hoca Ubeydullah, 19. Şeyh Adem-i Nebari, 20. Hasan-ı Berkl, 21.
Şeyh Nur-ı Feteru, 22. Muhammed Sıdaık-ı Bedahş!, 23. Şeyh Ahmed-i Deyberu,
24. Abdulhay el-Belh!, 25. Hasan Kerimüddm-i Ebdall, 26. Muhammed Eşref-i
Kabili, 27. Sefer Ahmed-i Rı1m1, 28. Şeyh Osman-ı Yemaru, 29. Şeyh Abdülaziz
en-Nahv! el-Hanbel!, 30. Şeyh Ali el-Malik!, 31. Şeyh Ali et-Taberi, 32. Şeyh Yar
Muhammed Kadlnı-i Talakaru. 28
2. Mektübat'ın Yazılış Sebebi ve Yazılış Serüveni
İmam-ı Rabbamnin yaşadığı dönemde Hint Müslümanlan çok sıkıntılı bir or
tamı teneffüs ediyorlardı. İslam'ın iç ve dış düşmanlan, akıl almaz boyutlarda, di
m, ictima!, alılili, iktisadi, idari açıdan tırmanışa geçmiş, her yeri kaos kaplamış
tl. Müslümanlara, dış düşman olarak Sihlerin, Marat, Raçput ve Sat Hindı1larının,
ek olarak da Hindı1 milliyetçilerinin baslası artmıştı. Sihizm, önceleri banşçı karal<
terde il<en Sadlm Nanale (1469-1539)'dan sonra şiddet ve savaş yanlısı bir alum ha
line geldi.29 Sihler yönetirnin başına gaileler açtı. Hatta Yeni Delili Türk Sultanları
nın en güçlüsü Şah Alemgir Evrengzib ile savaşı göze alacak kadar ileri gittiler.30
Yine Raçput ve Maratlılar tarafından XIII. yüzyılda Avadh Bartu adlı bir fiindı1
racanın yüz yimli bin Müslümanı lalıçtan geçirmesiyle başlayan İslam karşıtı kan
lı eylerrıler, sürekliliğini ta günümüze kadar korudu. Gücerat'taki Babri mescidi
olayında olduğu gibi günümüzde bu hareket, öldürme, gasp, tehdit gibi eylerrıle
ri ile kendini göstermiştir. Müslümanlar öldürülüyor, kadınlara tecavüz ediliyor ve
Kur'an-ı Kerim parça parça ediliyordu. Medreseler, camiler yılalıyor, İslam kültür
mirasının tüm izleri silinip yofc ediliyordu. Hindı1 racası Partaph Sirıgh ve ondan
sonraki Şivacı önderliğindeki Maratlı isyanı, Müslüman zillinlerde unutulmaz izler
bıraktı. Satlar, milliyetçi bir hareket olarak, kendilerine sempati. ile yaldaşan Ekber
Şah'ı bile öldürmekten çekinmediler. Aynı durum Keşmir_için de söz konusuydu.31
Mehdev! hareketleri denen ve sayıları Hint topraklannda bini bulan mehdile
rin! Müslümanların inanç ve kültürlerine yaptıkları yıkım dirll bir kirlenme ola
rak rıitelendirilebilir.32 Ekber Şah'ın "dirı-1 ilahl" adıyla ve günümüzdeki Moon
28 Şarkpüri, İmam-ı Rabbilnf, ss. 93-4, 106-7, 110-7, 142-8; el-Hani, el-Hadikiit, ss. 191-5; ayr.
bk. Kışnıi, Muhammed Haşim, Ztibdetıı'l-.Makiimat, Kanpur 1307.
29 Tanyu, Hikmet, "Sihler" TA, c. XXIX, Ankara 1980, s. 18.
30 Aynı makale, s. 18.
31 Rafızı, Abdul Qaiyunı, St?jısm iıı Kashmir, Delhi trs., ss. 38-9; Naswoni, A: M. K., Tbe Siijfs of East Pakistan, Karaebi 1971, s. 17. .
32 Ahınad, Aziz, An Intellectııal History of Islam iıı India, Islamic Sıtroeys, Edinburgh 1969, c. Vll, ss. 27-30.
"elcmektı2biit" 37;
Hareketini andıran safsatayla dolu eklektik karakterli yeni bir din ilidas etmeye
çalışması, inançlan ve kafaları allak bullak etmiş, çoğunlukta olan Müslümanlar
yanlış uygulanan siyasetle azınlık durumuna düşürülmüşlerdir.33 Yine Revşani
ye, Bolısalar ve Hocalar denen bozuk inaçlı, Şü karakterli mezhepler Hint Müs
lümanlannın imalliİll tehdit eden dahili tehditler olarak dikkat çekmekteydi.34
Bütün bu sıkıntıların üzerine Moğolların yanlış siyaseti, Ekber Şah ve Bara Şi
koh'la uygulanma imkanı bulmuştur. 35
Siz entelektüel bir müslüman olarale böylesi korkunç kaotik bir ortamda olsay
dınız, ne yapardınız? Şüphesiz, İslam'ın ve müslümanların savunmasına geçer, eli
nizdeki her türlü imkanı kullanırdınız; zira d.in1 ve ictima! refleks bunu gerektirir.
İmam-ı Rabbam çok geniş bir Hint coğrafyasına önce halife (temsilci) leriyle, son
ra da mektuplarıyla ulaşarak bu miicadelesini sürdürmüş ve sonun da da büznil
lah başarılı olmuştur. İman, ilılas, ümid ve çaba bu başarının dört ana temelidir.
Mektubiit, başlı başına bir eser olarak yazılmamıştır. İmam-ı Rab bam, Hindis
tan'ın dört bir yanına dağılmış halife ve müridlerine, dilli, ictima!, siyası, ilmi ko
nularda yönlendirici, inşa edici, motive edici bir takım mektuplar göndermiş ve
yukarıda kısaca bahsettiğimiz rahatsızlıklara karşı mücadele vermiştir. Zayıfla
yan inancı güçlendirmek üzere alıkama sıklıkla vurgularda bulunmuştur. Genel
lilde yöneltilen sorulara cevap ihtiyacıyla kaleme alınmış mektupların sayısı beş
yüz otuz dört'tür. Bu mektuplar gününün Hint-İslam dünyasının iç bünyesini ve
ona ait problenıleri yansıtması açısından ve birinci el kaynak hüviyetiyle, genel
de tarih, özelde tasavvuf için büyük önem arzeder.
İmam-ı Rabhani'nin kaleminden Farsça olarak çıkan bu mektuplar, o hayatta
iken kitap haline getirilmiştir. Bu konuda emeği geçen Haşim-i Kışrili şöyle der:
"Mektubiit cUtlerinin bu şekilde tertibine karar verildilrten sorıra meh."tUpların sa
hibi (yani İmam-ı Rabbam ) dördÜncü cildi oluşturmak üzere, başka mektuplar
da yazdı. Ancak mektup sayısı dördü bulmadan ahirete intikal etti"36 Bu ifadeler
den İmam-ı Rabbam hayatta iken eserin, mektupların toplanmasıyla oluştuğunu
anlıyoruz.
Mektübiifın birinci cildi 1025/1616'da toplanmaya başlanınıştır. İmam-ı Rabba
m'nin Bedalışan'da oturan bir müridi ilkcildi teşkil eden mektuplan topladı. Birin
ci cilt toplam üç yüz on üç mektuptan oluşur Id, bu Bedir Ashabı sayısına eşittir.
Mektfibat'ın ildnci cildi, İmam-ı Rabbam'nin halifelerinden Mevlana Abdul
hay el- Hisari'nin himmetleriyle 1028/1619'da derlenmiş olup, toplam doksan
33 Aziz, An lntellectllal, s. 30; Bayur, Hikmet, Hindistan Tarihi, Ankara 1947, c. II, ss. 7492. 34 Aziz, age., s. 31.
35 Fazlurrahnıan, Islam and Modemity, Chicago 1982, ss. 39-40; Nasr, Seyyad Hosein, Sı1fi Es-
says, Plywoutlr1972, s. 141. .
36Şarkpurl, İmam-ı Rahbiin~ ss. 94;.
378 tasaumif
Şeyhlere gönderilen mektuplar : 88 ·
Hacelere gönqerilen mektuplar : 99 Seyyidlere gönderilen mektuplar : 2ı
Hacılara :6 Seyyid Nakib Şeyh gönderilen mektuplar : ı5
Seyyid Meyan : 3 Şerif : ı
Hace Müfti : ı
Sfifi :3
Ka diri
Mevlana Şeyh
Fakir
:ı
:3 :ı
Derviş :ı
• İlın! Güç Sahiplerine Gönderilen Mektuplar
Bu sosyal gruba gönderilen mektup sayısı ı30'dur. Mektubiifın geneline gö-
re bu sayının oranı% 24,3'tür. Mevlana :44 mektup
Molla :69 " Kadı :5
Hacı Molla :1
Mevlana Hacı . :ı
Müftl :ı
Hiifız :5
Mevlana Fakil1 :ı
Molla Naib :ı
Şeyhü'l- İslam :2
• Hangi sosyal gruba gönderildiği belli olmayan mektup sayısı ı5'tir.41
İmam-ı Rabbam'nin anlaşılabilmesi için, onun temasa geçtiği bu çevreleri iyi
tanımak gerekir. Prof. A. Schimmel bu mektupların sadece siyası olanlarının bi
le doktora seviyesinde bir çalışmayı gerektirdiği kanaatindedir.42
Mektupların Hangi Coğrafyaya Gönderildiği
Aşağıda belirtildiği gibi mektuplar 39 farklı coğrafyaya gönderilmiştir. Belh: 2,
Bengal: 5, Buhara: ı6, Canpur: ı, Çeter: 5, Delhi: 3, Eınkenek: 3, Enbal: 8, Ferida
bad: ı, Firket: 4, Harezm: ı, Hoten: ı, Isfahan: 2, Kabil: 37, Keşmir: 3ı, Kubatlıan:
ı, Külab: ı2, Lahor: ı6, Lod: 3, Mangpur: ıo, Napor: ı, Nehar: 2, Nişabur: 2, Per
kene: ı, Rahbol: ı, Rum (Anadolu): 2, Samane: 2, Sarenlcpur: 8, Semerkant: 3, Ser
hind: 4, Sultanpur: ı, Senam: ı, Tebriz: 3, Teköne: ı, Talekan: 2, Tilıaniser: 5 mek
tup: Toplam 279 mektup. Geri kalan mektupların coğrafyasını tespit edemedilc.
41 Cebecioğlu, İmam-ı Rabbiin~ ss.l35-141
42 Schiınınel, Annemarie, Tasawııfim Boyut/an, çev. Ender Gürel, İstanbul İ992, s. 339.
"ef-mektı?bllt" 379
İmam-ı Rabhani'nin mektuplannın bu coğrafi dağılımı, onun Asya topraklannın yaklaşık üçte birine ulaşabildiğini gösterir. Teknik imkanlannın bugüne göre son derece geri olduğu o dönemde bu kadar büyük bir coğrafyada kısa ömür içinde etki etmesi, bizce çok anlamlıdır."3
B. Konu Muhtevalarıyla Mektfibat
Mektubiifm ele aldığı muhteva özet olarak şöyledir.
İlirn adamlarına itikadi, ameü, di.nl, dünyev! her konuda uyarılar, azimete yapışmalan, hizmet, ibadet, ihlas ve ilmi ihtisas gibi konulardaki tavsiyeler. Ayrıca
ilim adamlarının, bölgenin 'siyasi-idari otoriteleriyle temasa geçip onlara istikamet, · zalirnlere şiddetli davranma, mazlumların yanında olma, ma'rufu emir ve münkeri (kötülüğü) nehy ile ilgili telkinlerde bulunmalaoru öğü.tler. Para, mev
ki, kadın, şöhret, hırs peşinde koşan ilim adarnlarının din ve dünyalannın fesada uğrayacağını ilim adarnlanna söyleyen İmam-ı Rabbam, onları özellikle hakkı söyleme konusunda cesaretlendirmektedir.
Tasavvufla ilgili Mektuplar: Bunlar bir takım tasavvufi ıstılahiarı açıklar. Eski tasavvuf üstadlannı, onlaon sözlerini açıklar, dervişterin maneviyat yolunda kar
şılaşabileceği sıkıntılar, fetihler, haller ve ulaşacağı makarnları anlatır. Süfilerin siyasi, ilnıl çevre ile temasta bulunmakla beraber halkla da ilgilenmeleri, dünyayarağbet etmemeleri, Kur'an'a ve Hz. Peygamber (s.a.v.)'in sünnetlerine sımsıkı sarılmalan, bid'atlerle mücadele etmeleri yolundaki öğütler, hep Mektubiifın
muhtevasını oluşturur. Vahdet-i vücüd ve şuhüd, kayyıJrruyyet gibi ilginç hususlar Mektubiifta yerlerini alırlar.
Siyasi güç sahiplerine yazılan mektuplarda İmam-ı Rabbam, onlara Allah'ın yolundan, Resülünün sünnetinden ve adaletten aynlrnamalannı Allah (cc.)'ın ismini yer yüzi.inde yüceltmelerini, Hindülarca ezilen Müslümanlara yardım etme
lerini, İstikametten aynlrnamalarını, mernleketi ma'mur hale getirmelerini, haklının hakkını zalimden almalarını, sefahata dalmamalarını, halka mü.şfık olmalao
nı, ilme ve ilim adamlaona saygı göstermelerini tavsiye eder. Devlet adarnlanna
fukarayı kollamalaonı, reayayı ezmemelerini de tavsiye eden İmam-ı Rabbam,
toplumun yıkılmasına, tefessüh etmesine neden olacak hususlarda uyanık bu.:
lunmalarını ısrarla vurgular.44
Mektfibat'ın Kaynakları
İmam-ı Rabbam'nin ilk ve değişmez referansı Hz. Kur'an'dır. O, bomo-cora- ·· ııicus denecek kadar Kur' an' ı Kerim ile bütünleşmiş Rabbam bir Allah (cc.) dostu idi. O, bizzat ayetlere dirayeten canlı ve parlak yorumlar getirdiği gibi Fahred-
43 Cebecioğlu, İmam-ı Rabbiinf, ss. 142-4.
44 bk. İmam-ı Rabbani, Mektılbiit-ı Rabbiinf, çev. Abdülkadir Akçiçek, İstanbul 1977, c. I-II.
380 tasavvıif
din-i RaZı'nin Tefsir-i Kebiri ve Zemahşeri'nin Keşşafı başta olmak üzere çok sa
yıda tefsir onun referansları arasında yer almıştır.
Hindistan o devirde neredeyse diyar-ı bid'ata dönüşmüş, her yerde cehalet ka
ranlığı hüküm sürer hale gelmişti. İmam-ı Rabbani, Siyalkou'nin deyimiyle ikinci
bin yılının müceddid'i ve bir numaralı bid'at savaşçısıydı. O, Resulull:lh (s.a.v.)'ın
sünnetlerini yaşamayı üsve telakkisi çerçevesinde zorunlu görüyor, Kur'an ve .
sünnetin tamamlayıcı birlikteliği bağlamında bir İslami hayatı Mektubiifta ısrarlı sıklıkla vurguluyor ve hep ahkami ön plana çıkarıyordu. Ayrıca o, Kütüb-i Sitte'nin tamamını ve diğer hadis literatüründeki eserleri kaynak olarak kullanmış,
mektuplarında Buhari ve Müslim'in şerhlerini de referans olarak gösterıniştir.
Özellikle ehl-i sünnet ve'l-cema'at çizgisindeki eserler, mektupların baş kay
nağı olarak dikkati çeker: Taftazani, Id, Bakıllani, İmam Hasan el-Eş'ari ve İmam
Matur1d1 başta olmak üzere eimme-i mütekellimlne ait eserlerin tamamını bu
babda zikretınek gerekir. Şia ile (özellikle Bohralar) ciddi hesaplaşmalarda bu
lunan İmam-ı Rabhani'nin zaman zaman bu mezhebin kaynaklarına atıfta bulun
duğu, ayrıca Şehristani'nin el-Milel ve'n-Nihatinden yararlandığı görülür.
İmam-ı Rabbani, çeşitli fıkıh kitaplarını mektuplarında kaynak olarak kulla
nır. Kendisi Hanefıyyu'l-Mezhep idi. Mektuplarında İmam Ebu Yusuf'un ve
İmam Muhammed'in görüşlerine geniş yer verıniştir. Onun ayrıca yer yer İmam Şafıl ve Ahmed b. Hanbel başta olmak üzere çeşitli mezhep imamlarının görüş
lerine de atıflarda bulunduğu görülür.
Mektuplardan onun tabakat ve tarih kitaplarını kullandığı, sirelere baş vurdu
ğu anlaşılır. İbn-i Sa'd'ın Tabakti.fı, İbn-i İshak'ın ve İbn-i Hişam'ın Sin>J.eri, Ta
beri'nin Tarih'i vs.
İmam-ı Rabhani'nin Mektubiifından; kendinden önceki tasavvuf külliyatının
hemen hemen tamamına yakınını okuduğu anlaşılır. O, bu eserlerden alıntılar
yapar, onları yorumlar, izah ve istişhadlarda bulunur. Özellikle ontoloji proble
minde Şeyhu'l-Ekber'le hesaplaşmaya girişir, onun vahdet-i vücfiduna karşılık vahdet-i şuhı1du alternatif bii görüş olarak savunur. İbn Arabl'nin Futuhafına ve
Fıısusuna atıflarda bulunur. O, Muhasibi'nin Riaye'si, Tirmizi'nin Hatmü'l- Velaye'sini, Serrac'ın
Lumainı, Kuşeyfi'nin Risale'sini, Kelabazi'nin Ta'arrufunu, Sühreverdl'nin
Avarifini, Ebu Nuaym'ın Tabakiifını, Gazzali'nin İhyası başta olmak üzere pek
çok eserlni., Attar'ın çok sayıda te'lifatını, Sa'di'nin Bostan ve Giilistan'ını, Rı1-m1'nin Mesnevi'sini kaynak olarak kullanınıştır.
Şah-ı Nakşbend başta olmak üzere, hacası Baki Billah, Abdülhalık-ı Gücdü
varu, Bayezici-i Bistami gibi Nakşi büyüklerinin sözlerini delil getirmiş ve bu ko
nuda açıklayıcı yorumlarda bulunmuştur. Bu şekilde sayageldiğimiz eserleri göz
önünde tutarsak İmam-ı Rabbiini'nin entelektüel birikiminin oldukça geniş olduğu görülür.
"el-mektiibat" 381
5. Mektfibat'm Yaziliş Yöntemi
İmam-ı Rabhani metot olarak yazım dilinde Farsça'yı kullarımıştır. Kendisinin çok iyi derecede Arapça bilmesine karşılık, devletin resınl dilini yazımda kullan
ması: onun devrini iyi değerlendirebilmesi ve konjonktürel yorum gücünü gösterir. Mektuplar arasında konu bütünlüğü yoktur. Tasavvufla ilgili veya ilgisiz ya
bir soru sorolmuş veya bir ihtiyaç arz edilmiş, yahut da ülkenin herhangi bir yerinde İslam'a zarar do ğurabilecek bazı dururnlar olmuştur ... İşte bunlann çö
ZÜmleri mektuba yansımıştır. Mektubiit konu itibariyle yek-reng değil heb-reng
dir. İmam-ı Rabbani, Kur'an-ı Kerim'deki istiareli anlatım yöntemini de kullan
mıştır. Muhatabın aniayabilmesi için sık sık metaforlara başvurmuştur. Ayedere ve hadisiere işarl yorumlar getirerek, kendisine keşf olan manalaca yer vermeyi,
diğer sı1fi-daşlan gibi sürdürmüş görünür. Mektuplarm uzunluk kısalığında fıx-format kullanılmarnıştır. Duruma göre 5-
6 satırla biten mektupların yanında beş sayfayı bulanlar da vardır. İçerik yönün
den bazı mektuplarda sadece selam sayılabilecek ifadeler olmasına rağmen, bazılarında 5-6 önemli meseleyi çözecek kompozisyonlar yazılmıştır. Bazen uzun mektuplarda birkaç konu işlenmesine karşılık, aynı tür bazı mektuplar sadece
bir meselenin çöZÜmüne hasr edilmiştir. Mektuplarda bazen ilm1 ağırlık dikkat çeken ölçülerde kendini belli ederken, bazen de sanki birisine sohbet ediyor
muş edası vardır.
Metot olarak anlatımlar mutlaka Kur'an, hadis ve irfan ehlinin açıklamalanyia:
zenginleştirilir. Mektuplarda sanat gayesi yerine en iyi, en kısa bir şekilde ve ba
sitçe aniatılma gayesi göze çarpar. Buna rağmen eserin Farsçası yani orijinali,
edebi ve san'adı ifadelerle doludur. Mektuplarda prensip olarak fazla menkıbe
nakline yer vermekten ziyade, fıkirler alanında zihnl faaliyedere yer verilir. Mek
tuplarda metot olarak, tasavvuf yolunun büyüklerine ait genellikle bir veya ikişer
beyider hillinde şiir san'atından, derin hikeınl anlamlarla yüklü nakiller görülür.
Mektubiifın muhtevasındaki mektuplarm isim olarak muhatabı bellidir. Yani
534 mektuptan 528'inin ismi bellidir.45 Mektuplar ağırlıklı olarak tasavvufi muhtevalıdır. Ancak sosyal ve siyasi hedeflere yönelik olanlar da Aziz Ahmed ve Schim
mel gibi araştırmacıların dildmtini çekecek kadar çoktur.46 Mektupların üslubu İs
lam'ın muhafazası konusunda sert, mü'minlere yön verme hususunda ise olduk
ça yumuşaktır. Din düşmanları anlatılıp, tehlil{eler söz konusu edilirken İmam-ı Rabbiini'de görülen cel:1det, onun İslam konusundaki derin duyarlılığını gösterir. -
Mektubiitanlatımda didaktik iken bu yönüyle tebliğe yönelik bir metot izlen-
45 Cebecioğlu, imarn-ı Rabbdn~ ss. 145-157
46 Alıma d, Aziz, "Trends in The Political Thought of Medieval Muslim In dıa", Stadia Islamıca,
no: XVII, Paris 1962.
382 tasawıif
. diği de söylenebilir. Mektuplar dikkatle okunduğunda son derece açık yürekli
likle, samimi yazılmış, tesirli ifadelerle yüklüdür. Peygamber efendimiz
(s.a.v.)'in "Cevfu:niu'l-kelim" (yani az sözle çok şey anlatma) özelliği Melatil.btit
için de geçerlidir.
6. Mektfibat'ın Diğer Tasavvufi Eserler İçindeki Yeri
Bilindiği gibi İmam-ı Rabbaru, 1200 yıllık Nakşbendilik geleneği içinde ictihad
seviyesine ulaşmış ve mezkGr tarikatın Müceddidiyye alt dalını oluşturmuş önem
li bir sı1fidir. Bugün akadeıİıik alanda batıda, doğuda ve Türkiye'ınizde yüksek li
sans ve doktora seviyesinde çalışmalara konu olan Müceddidilik, genel tasavvuf
tarilli içinde de müstesna bir yere salıiptir. Bu hareket, doğduğu Hint-İslam dün
yasında kalmamış, zamanla Muhammed Emin Tokad!, Hoca Yekdest-i Cüryan!
gibi isimlerle Anadolu'ya, Halid-i Bağdiid! hazretleriyle Kafkasya, Orta Doğu'ya
ve Şeyh Zeynullah gibi zevat-ı kiramla Türki Cumhuriye:..:.erin bulunduğu bölge
lere taşırınuştır. Acaba bu muazzam etkiye sahip İmam-ı Rabbam ve onun özgün
eseri olan Mektı?bfifı ne gibi yenilikler ve mesajlar taşıyor? İşte tasavvuf tarihinin
önemli dönüm noktalarından birini teşkil eden İmaın-ı Rabbam ve kıymetli mek
tupları, araştırmacıları doyuracak kadar yeterli bilgi donanırnına sahip olması yö
nüyle günümüze ışık tutacak hüviyette birinci el bir kaynak durumundadır.
Mektil.btit, Nakşiliğin kazandığı yeni ivmenin tarih! boytitlarına katkıda bulu
nacak çok yönlü bir eserdir. Onda Nakşiliğin on bir esasına getirilen yorumlar,
tasavvufi kavraınların yeniden gözden geçirilmesi, Hint-İslam dünyasının genel
de kültürel, özelde tasavvufi görüntüsü, problemler karşısında üretilen çözüm
ler, insanlığa hizmet; İslam'ın özünün korunması, kanıil insanın inşası ve hizmet
alanlarının yelpaze açılımı halindeki çeşitliliği ve benzeri din!, tasavvufi, ictirna!,
kültürel, fikri muhteva donanıını yer alır.
Özelde daha spesifık ele alacak olursak onun Muhyiddin b. Arabl'nin Vah
det-i Vücud teorisine yaptığı tenkitlerle, yeni bir fikr! oluşuma yol açarak Vah
det-i Şuhud'u inşa ettiğini görürüz. Vahdet-i Şuhı1d'un tam olarak anlaşılabilme
si için Mektı?btit birinci el kaynak olma vasfını korumaktadır.
Bütün bunlardan ayrı olarak, tasavvuf tarihinde mektup yazma yöntemi ile ir
şadda bulunması ve mektı1bat geleneğine sımsıkı sahip çıkarak ona yeni ve zin
de bir yapı kazandıro1ası, İmam-ı Rabbam'nin Mektılbiifını genel tasavvuf taril1i
kaynakları arasında ayrıcalıklı bir konuma yükseltir.
Eğer bir tasavvufi mektebin geniş coğrafyalarda sosyolojik olarak cemaatleş
me bazında nasıl teşekkül ettiğinin cereyan tarzını anlamak istiyorsanız, yine
İmam-ı Rabbam'nin Mektı?btifı orijinalliğiyle birlikte size çok yardımcı olacaktır,
tezini gönül rahatlığıyla söyleyebilir ve savuna biliriz.
"el-mektı?bllt" 383
Mektubiit, genelde Hindistan'daki Moğôl Türk Sultanlığı dönemi için de mühim bir kaynaktır. Yani, genel tarih bilimine Mektubiit'ın verebileceği, birinci elden pek çok malzeme vardır. Özelde ise İmam-ı Rabbam'nin biyografisiyle ilgili olarak yine Mektubiitin, akademik araştırma yapanlar için eı::r önemli referans eser olma özelliği vardır.
7. Mektfibat'm Tesirleri
Tasavvuf tarihinde mektupla sillikl.erin irşadı bir gelenek olarak vardı. İmam-ı Rabbam bu geleneğe yeni ve zinde bir güç kattı. Kendisinden sonra yerine irşad postuna oturan Muhammed Ma'sum ile devam eden, Mevlana Hftlid-i Bağdildi ile de günümüze kadar gelen bu yöndeki faaliyetlerin sonucu çoğu süfi liderin bir Mektubiit oluşturduğunu görüyoruz. Şeyh Ziyauddin HazneVı, Muhammed Es'ad Erbili, İhsan Oğuz vs. gibi yakın zamanlarırnızın Mektubiit müelliflerinin akademik çalışmalara mevzu olduğu hususu da, İmam-ı Rabbam'nin Mektübiit anlayışının ve geleneğinin halen devam ettiğine şehiidet eder.
Mevlana Halid-i Bağdildi (ö. 1826)'nin Anadolu'ya ve Ortadoğu'ya müceddidiliği taşımasıyla, Süleyman Sa'deddin Efendi'nin 1770'li yıllar yaptığı Mektübat çevirisinin mezkür tarihten bir asır sonra neşredilmesi önemli bir olaydır. Bu gün Anadolu İslamlığını zihniyet olarak etkileyen önemli eserlerden birisi, İmam-ı Rabbam'nin Mektubtifıdır.
İmam-ı Rabbam'nin fikirlerinden etkilenen süfi liderler taril1in akışı içinde şunlardır (Tespit edebildiğimiz kadarıyla): Hace Meyan Muhammed Ma'sum (1009/1600-1080/1669), Şeyh Seyfuddin (1055/1845-1098/1686), Seyyid Nur Muhammed Bedagum (ö. 1135/1722), Şeyh Şemsüddin BabYbullah Can-ı Canarı Dehlevi (1158/1745-1240/1824), Pir Muhammed Zübeyr (ö. 1140/1740), Mevlana Halid-i Bağdildi (ö. 1826), Hace M1r Dard (1134/1721-1200/1785), Mir Muhanimed Nasır. Andelib (1109/1697-1169/1755), Şah Veliyyullah-ı Delilevi (1114/1704-il 75/1763), Alıdülaziz-i Dehlevi (1159/1746-1240/1824).
Bir de, İmam-ı Rabbam ve Mektübtifının ilham verdiği siyas1liderlerden bahsedilir ki bunların en önemlisi Şili Cihan ve Sultan Alemgir Evrengzib'dir. Yine Hindistan'da İngiliz emperyalizmine karşı çıkan en ciddi direnişlerinden Farayizi ve Müclihidun Hareketleri, İmam-ı Rabbam'nin Mektubtifındaki ruhtan etkilenmiştir.
1943'de vefat eden Alıdülhakim-i Arvasi hazretlerine ait bir anekdot, Mektübtifın ve müelllifinin çağımızdaki etkisine örnek teşkil eder: Sormuşlar hazreti Arvas1'ye "Abdulkadir-i Geylan! mi, İmam-ı Rabban1 mi? Hangisini seversiniz?" Merhum uzun uzun Şah-ı Geylam'nin faziletlerini anlatır, över, anlatır, över, anlatır. Konuşmasının sonunu şu cümleyle tamamlar:
-Ama ben yine de İmam-ı Rabbiini'yi daha çok severim ...