1
SİLİKOZİS TEDAVİSİ & ÖNLEMLER Polivinilpiridin-N-oksit, hücre içinde silika partiküllerini toplamakta, hastanın fonksiyonel kabiliyetini geliştirmekte ve hastalığı stabilize etmektedir. Polivinilpiridin-N-oksit’in kullanımı, laboratuvar hayvanlarında karaciğer ve böbreğe bağlı toksiklik nedeniyle sınırlı olmaktadır . Diğer önerilen terapiler, interleukin-1 karşısında alveolar makrofaj inhibitörler ve monoklonal antikorların kullanımını kapsamaktadır . Silikozis kaynaklı ölümün azaltılmasında faydalı bir terapi ispatlanmamış olmakla birlikte, silikozis hastaların daha fazla silikaya maruz kalmaları önlenmeli, bronkodilatör (bronş pasajlarını rahatlatmak ve havanın akciğerlere akışını kolaylaştırmak için kullanılan herhangi bir ilaç) ile tedavi uygulanmalı ve destekleyici oksijen uygulaması yapılmalıdır . 1902’de Madenci Veremi Komisyonu, ‘tozun güvenli çalışma seviyelerini’ belirlemek için kurulmuştur . Kum püskürtmede çalışanları korumak için çeşitli mekanizmalar geliştirilmiştir . Prosedür esnasında ortaya çıkan büyük toz miktarına maruziyeti azaltmak için püskürtme kamaraları kurulabilmektedir. 50 ppm CO ve 1000 ppm CO 2 ’den fazla olmayacak şekilde hava filtrasyonu sağlayan kasklarda tavsiye edilmektedir. Ayrıca püskürtme kamaraları ve ventilasyon-filtrasyon sistemlerinin en azından aylık olarak kontrol edilmeleri gerekmektedir. Çalışanların kamarada 40 dk. ’dan daha uzun bir süre sürekli kalmalarına izin verilmemekte ve bir gözlemcinin de prosesi kamara dışından kontrol etmesi gerekmektedir. Eğer abrasif, silika içermekte ise gaz maskesi CE tipi ve basınca dayanıklı olmak zorundadır . A.B.D. ’de kum püskürtme abrasifi %1’den daha az serbest silika içermesi şartı mevcut olup, İngiltere’de 1950’den beri silika içeren abrasiflerin kullanımı yürürlükten kaldırılmıştır . Uluslararası Kanser Araştırma Komisyonu’nca insanlar için silikanın kansorejen olarak sınıflandırılmasıyla ve OSHA limitinin altındaki silika seviyelerinde dahi silikozis gelişimini gösteren çalışmalar nedeniyle, kristalin silikaya maruz kalma limitinin düşürülmesi baskısı giderek artmaktadır . Silika tozu, toksik olmasına rağmen, kokusuz olup maruz kalanlara herhangi bir uyarı imkanı vermemektedir. Maruz kalınma süresine bağlı olarak silikozis, üç aşama ile ifade edilmektedir; Kronik Silikozis: 10 yıldan uzun süre maruz kalınması durumu, Hızlanmış Silikozis: İlk maruz kalınmadan itibaren 5-10 yıllık süreç (Göğüs radyografisinde görülmeyebilmektedir .), Akut Silikozis: 1 hafta 5 yıl arası süreç (Fibrosis görülmeyebilmektedir .) (Fibrosis: Akciğerlerdeki lifli bağ dokusunun artışı). Silikozis semptomları; nefes darlığı, ateş, yorgunluk, iştah kaybı, göğüs ağrısı, kuru öksürük, ölümle sonuçlanabilen solunum yetersizliğidir . Vaka 1: 29 yıl pirinç, bronz ve alüminyum esaslı metallerin dökümü ve kalıphanesinde çalışan C. C., ölümünden 2 yıl önce (Mayıs 1945’te) ‘Akciğer problemi’ile bir göğüs kliniğine başvurmuştur . Detaylı X-ışını radyografisi, ‘Tüberküloz infiltrasyonlu silikozistanısı konmuştur . Mikroskobik inceleme (Şekil 1), siliko-tüberküloz nodülasyonu ve silikotik fibrosisli alanlar tespit edilmiştir . GİRİŞ Silika, dünya üzerindeki en yaygın mineral olup, yer kabuğunun çoğunluğunu meydana getirmektedir. Amorf ve kristalin formlarda bulunmaktadır . Flint ve Kiselgur, iki amorf formudur. En yaygın karşılaşılan kristalin form, köşelerde oksijen ve merkezde silisyum atomuyla bir tetrahedral yapıdan meydana gelmektedir. Kristalin silikanın diğer formları; doğal olarak oluşan kristobalit ve tridimit olup, endüstriyel proseslerin yüksek sıcaklık uygulamalarından da yaygın olarak elde edilmektedir. Silikatlar olarak bilinen silikanın çeşitli formlarına maruz kalınması, akciğerde kalıcı hasar oluşumu ile sonuçlanmaktadır . Çizelge 1’de kristalin silikaya maruz kalınan endüstriyel meslekler verilmektedir. ÖZET Silisyum (Si) %28,2 ile yer kabuğunda en çok bulunan elementtir ve silisyumun en yaygın karşılaşılan bileşiği silika (SiO 2 )’dır . Silika, antik zamanlardan beri cam, seramik ve metalurji gibi alanlarda kullanılmaktadır . Silika kullanımının yoğun olduğu sektörlerde karşılaşılan en büyük sağlık problemi, silikozis hastalığıdır . Çimento, taşlama, kumlama ve cam endüstrilerine benzer şekilde döküm endüstrisinde de silikozis hastalığı önemli bir yer teşkil etmektedir. Bu çalışmada silikozis hastalığı, türleri, potansiyel sektörler, teşhis, tedavi ve risklerin azaltıması detaylı olarak verilmektedir. 7. ULUSLARARASI ANKIROS DÖKÜM KONGRESİ Poster No Aşındırıcı kumlama aletleri Kaya kırıcılar, deliciler Aşındırıcı imalatçıları Kaya öğütücüler Tarım Kaya elek cihazları Oto-garaj çalışanları Kauçuk bileşen mikserleri Duvarcılar Kum pulverizatör Tuğla imalatçıları Kum püskürtücüler Öğütme-taşı çalışanları Zımpara kağıdı imalatçıları Zımpara imalatçıları Bıçkıcılar Döküm temizleyiciler Kuyumcular Dökümhane çalışanları Jet makinası çalışanları Çimento imalatçıları Litografyacılar Flint çalışanları Duvarcılar Fırın astarları Madeni parlatıclar Fırın astarları Harç imalatçıları Fused-silika çalışanları Yağ saflaştırıcılar Cam imalatçıları Bileytaşı imalatçıları Çömlek imalathaneleri Optik cihaz imalatçıları Granit çalışanları Boya mikserleri Taşlama diski imalatçıları Porselen imalatçıları Öğütme taşı imalatçıları Çömlek imalatçıları Sert kaya madencileri Taş ocağı çalışanları Böcek ilacı imalatçıları Silis tuğla çalışanları İzolasyon maddeleri Gümüş parlatıcıları Çimento mikserleri Şist çalışanları Seramik imalatçıları Sodyum silikat çalışanları Cam kesim çalışanları Taş kesiciler Kömür madencileri Taş planyaları İnşaat çalışanları Sokak süpürücüleri Kozmetik imalatçıları Metro inşaatı çalışanları Bıçak imalatçıları Seramik imalatçıları Elektronik donanım imalatçıları Diş macunu imalatçıları Emaylama çalışanları Tünel inşaatı çalışanları Refrakter imalatçıları Yol inşaatı çalışanları Çizelge 1 : Kristalin silikaya maruz kalınan endüstriyel meslekler Silis tozunun teneffüs edilerek alınmasıyla ortaya çıkan silikozis, bilinen en eski meslek hastalıklarından bir tanesidir. Silikozis hastalığının tam ismi, ingilizce dilindeki en uzun kelime olup, 45 harften pneumono ultramicroscopicsilicovolcanokonios isoluşmaktadır . Tarih boyunca silis tozu ile ilişkili mesleklerde çalışanların uğradıkları felaket ‘madenci veremi’, ‘toz tüketimi’, ‘mason’s hastalığı’, ‘taşlayıcı astımı’, ‘çömlekçi çürütücüsü’, ‘taş kesici hastalığı’ ve ‘taş yontucu çürütücüsü’ şeklinde değişen isimler aldığı bilinmektedir. Bugün ise hastalık, silikozisolarak bilinmektedir. Maden işçilerinin akciğerlerinde silis tozunun varlığı ilk kez 1860’larda Peacock ve Greenhow tarafından bulunmuştur . 1870’de Visconeti, flintin neden olduğu hastalık için silikozisifadesini türetmiştir . Amerikan Halk Sağlık servisinde çalışan Victoria M. Trasko, 1937-1971 yılları arasında silikozis hastalığını, eyalet, endüstri ve meslek tanımlaması ile sınıflara ayırmıştır . Günümüzde mesleklerin bir çoğunda (kaya madenciliği, taşçılık, seramik ve cam imalatı, gemi yapımı, v.b.) silikaya maruz kalınmasının söz konusu olduğu bilinmektedir. Silika kaynaklı akciğer hasarı, 0.5-3.0 mikron boyut aralığındaki kristalin silika partiküllerinin akciğer bronşcuklarına girmesiyle başlamaktadır . Tam mekanizma bilinmemekle birlikte, birçok teori mevcuttur. Klasik inanç, bir bronşcuk makrofajının silika partikülünü içine aldığı ve protein parçalayıcı enzimler bırakarak öldüğüdür . Daha sonrasında silika partikülü, bir diğer makrofaj tarafından yutulmakta ve çevrim kendisini devam ettirmektedir. Bir diğer teori ise; bronş makrofajları, silika tanelerinin yutulmasıyla aktive olmakta fakat ölmemektedir . Silikaya maruz kalan jastalardan alınmış bronş lavaj sıvısının taramalı elektron mikroskobu incelemesi, toz içeren makrofajlardaki aktivasyonun (kabartı ve mikroçubuk oluşumu) morfolojik belirtilerini gösterdiği rapor edilmiştir . Bronşçuk makrofajların aktivasyonu, kollejenaz üretimine (kollajeni katalize eden enzim) ve sonrasında parenkim (dokusal) akciğer hasarı ile sonuçlanabilmektedir . Şekil 1 : Fokal amfizemli tüberkülo- silikotik nodül. Şekil 2 : Retikülasyonlu lineer çizgilenme görülen göğüs X-ışını filmi. Vaka 2: 32 yıl pirinç kalıplamada çalışmış olan H. R., ölümünden 6 yıl önce (1942) bir göğüs kliniğe başvurmuş, herhangi bir tüberküloz varlığı tespit edilmemiştir . 1946’da çekilen X-ışını göğüs filminde (Şekil 2), retikülasyonlu (ağ şeklinde) lineer çizgilenme oluşumu görülmüş, nodülasyon varlığı görülmemiştir .

Poster 7. ULUSLARARASI ANKIROS DÖKÜM KONGRESİ No · uzun bir süre sürekli kalmalarına izin verilmemekte ve bir gözlemcinin de prosesi kamara dışından kontrol etmesi gerekmektedir

  • Upload
    others

  • View
    4

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Poster 7. ULUSLARARASI ANKIROS DÖKÜM KONGRESİ No · uzun bir süre sürekli kalmalarına izin verilmemekte ve bir gözlemcinin de prosesi kamara dışından kontrol etmesi gerekmektedir

SİLİKOZİS TEDAVİSİ & ÖNLEMLER Polivinilpiridin-N-oksit, hücre içinde silika partiküllerini toplamakta, hastanın fonksiyonel kabiliyetini geliştirmekte ve hastalığı stabilize etmektedir. Polivinilpiridin-N-oksit’in kullanımı, laboratuvar hayvanlarında karaciğer ve böbreğe bağlı toksiklik nedeniyle sınırlı olmaktadır. Diğer önerilen terapiler, interleukin-1 karşısında alveolar makrofaj inhibitörler ve monoklonal antikorların kullanımını kapsamaktadır. Silikozis kaynaklı ölümün azaltılmasında faydalı bir terapi ispatlanmamış olmakla birlikte, silikozis hastaların daha fazla silikaya maruz kalmaları önlenmeli, bronkodilatör (bronş pasajlarını rahatlatmak ve havanın akciğerlere akışını kolaylaştırmak için kullanılan herhangi bir ilaç) ile tedavi uygulanmalı ve destekleyici oksijen uygulaması yapılmalıdır. 1902’de Madenci Veremi Komisyonu, ‘tozun güvenli çalışma seviyelerini’ belirlemek için kurulmuştur. Kum püskürtmede çalışanları korumak için çeşitli mekanizmalar geliştirilmiştir. Prosedür esnasında ortaya çıkan büyük toz miktarına maruziyeti azaltmak için püskürtme kamaraları kurulabilmektedir. 50 ppm CO ve 1000 ppm CO2’den fazla olmayacak şekilde hava filtrasyonu sağlayan kasklarda tavsiye edilmektedir. Ayrıca püskürtme kamaraları ve ventilasyon-filtrasyon sistemlerinin en azından aylık olarak kontrol edilmeleri gerekmektedir. Çalışanların kamarada 40 dk.’dan daha uzun bir süre sürekli kalmalarına izin verilmemekte ve bir gözlemcinin de prosesi kamara dışından kontrol etmesi gerekmektedir. Eğer abrasif, silika içermekte ise gaz maskesi CE tipi ve basınca dayanıklı olmak zorundadır. A.B.D.’de kum püskürtme abrasifi %1’den daha az serbest silika içermesi şartı mevcut olup, İngiltere’de 1950’den beri silika içeren abrasiflerin kullanımı yürürlükten kaldırılmıştır. Uluslararası Kanser Araştırma Komisyonu’nca insanlar için silikanın kansorejen olarak sınıflandırılmasıyla ve OSHA limitinin altındaki silika seviyelerinde dahi silikozis gelişimini gösteren çalışmalar nedeniyle, kristalin silikaya maruz kalma limitinin düşürülmesi baskısı giderek artmaktadır.

Silika tozu, toksik olmasına rağmen, kokusuz olup maruz kalanlara herhangi bir uyarı imkanı vermemektedir. Maruz kalınma süresine bağlı olarak silikozis, üç aşama ile ifade edilmektedir; Kronik Silikozis: 10 yıldan uzun süre maruz kalınması durumu, Hızlanmış Silikozis: İlk maruz kalınmadan itibaren 5-10 yıllık süreç (Göğüs radyografisinde görülmeyebilmektedir.), Akut Silikozis: 1 hafta – 5 yıl arası süreç (Fibrosis görülmeyebilmektedir.) (Fibrosis: Akciğerlerdeki lifli bağ dokusunun artışı). Silikozis semptomları; nefes darlığı, ateş, yorgunluk, iştah kaybı, göğüs ağrısı, kuru öksürük, ölümle sonuçlanabilen solunum yetersizliğidir. Vaka 1: 29 yıl pirinç, bronz ve alüminyum esaslı metallerin dökümü ve kalıphanesinde çalışan C. C., ölümünden 2 yıl önce (Mayıs 1945’te) ‘Akciğer problemi’ile bir göğüs kliniğine başvurmuştur. Detaylı X-ışını radyografisi, ‘Tüberküloz infiltrasyonlu silikozis’ tanısı konmuştur. Mikroskobik inceleme (Şekil 1), siliko-tüberküloz nodülasyonu ve silikotik fibrosisli alanlar tespit edilmiştir.

GİRİŞ Silika, dünya üzerindeki en yaygın mineral olup, yer kabuğunun çoğunluğunu meydana getirmektedir. Amorf ve kristalin formlarda bulunmaktadır. Flint ve Kiselgur, iki amorf formudur. En yaygın karşılaşılan kristalin form, köşelerde oksijen ve merkezde silisyum atomuyla bir tetrahedral yapıdan meydana gelmektedir. Kristalin silikanın diğer formları; doğal olarak oluşan kristobalit ve tridimit olup, endüstriyel proseslerin yüksek sıcaklık uygulamalarından da yaygın olarak elde edilmektedir. Silikatlar olarak bilinen silikanın çeşitli formlarına maruz kalınması, akciğerde kalıcı hasar oluşumu ile sonuçlanmaktadır. Çizelge 1’de kristalin silikaya maruz kalınan endüstriyel meslekler verilmektedir.

ÖZET Silisyum (Si) %28,2 ile yer kabuğunda en çok bulunan elementtir ve silisyumun en yaygın karşılaşılan bileşiği silika (SiO2)’dır. Silika, antik zamanlardan beri cam, seramik ve metalurji gibi alanlarda kullanılmaktadır. Silika kullanımının yoğun olduğu sektörlerde karşılaşılan en büyük sağlık problemi, silikozis hastalığıdır. Çimento, taşlama, kumlama ve cam endüstrilerine benzer şekilde döküm endüstrisinde de silikozis hastalığı önemli bir yer teşkil etmektedir. Bu çalışmada silikozis hastalığı, türleri, potansiyel sektörler, teşhis, tedavi ve risklerin azaltıması detaylı olarak verilmektedir.

7. ULUSLARARASI ANKIROS DÖKÜM KONGRESİ Poster

No

Aşındırıcı kumlama aletleri Kaya kırıcılar, deliciler

Aşındırıcı imalatçıları Kaya öğütücüler

Tarım Kaya elek cihazları

Oto-garaj çalışanları Kauçuk bileşen mikserleri

Duvarcılar Kum pulverizatör

Tuğla imalatçıları Kum püskürtücüler

Öğütme-taşı çalışanları Zımpara kağıdı imalatçıları

Zımpara imalatçıları Bıçkıcılar

Döküm temizleyiciler Kuyumcular

Dökümhane çalışanları Jet makinası çalışanları

Çimento imalatçıları Litografyacılar

Flint çalışanları Duvarcılar

Fırın astarları Madeni parlatıclar

Fırın astarları Harç imalatçıları

Fused-silika çalışanları Yağ saflaştırıcılar

Cam imalatçıları Bileytaşı imalatçıları

Çömlek imalathaneleri Optik cihaz imalatçıları

Granit çalışanları Boya mikserleri

Taşlama diski imalatçıları Porselen imalatçıları

Öğütme taşı imalatçıları Çömlek imalatçıları

Sert kaya madencileri Taş ocağı çalışanları

Böcek ilacı imalatçıları Silis tuğla çalışanları

İzolasyon maddeleri Gümüş parlatıcıları

Çimento mikserleri Şist çalışanları

Seramik imalatçıları Sodyum silikat çalışanları

Cam kesim çalışanları Taş kesiciler

Kömür madencileri Taş planyaları

İnşaat çalışanları Sokak süpürücüleri

Kozmetik imalatçıları Metro inşaatı çalışanları

Bıçak imalatçıları Seramik imalatçıları

Elektronik donanım imalatçıları Diş macunu imalatçıları

Emaylama çalışanları Tünel inşaatı çalışanları

Refrakter imalatçıları Yol inşaatı çalışanları

Çizelge 1 : Kristalin silikaya maruz kalınan endüstriyel meslekler

Silis tozunun teneffüs edilerek alınmasıyla ortaya çıkan silikozis, bilinen en eski meslek hastalıklarından bir tanesidir. Silikozis hastalığının tam ismi, ingilizce dilindeki en uzun kelime olup, 45 harften ‘pneumono ultramicroscopicsilicovolcanokoniosis’ oluşmaktadır. Tarih boyunca silis tozu ile ilişkili mesleklerde çalışanların uğradıkları felaket ‘madenci veremi’, ‘toz tüketimi’, ‘mason’s hastalığı’, ‘taşlayıcı astımı’, ‘çömlekçi çürütücüsü’, ‘taş kesici hastalığı’ ve ‘taş yontucu çürütücüsü’ şeklinde değişen isimler aldığı bilinmektedir. Bugün ise hastalık, ‘silikozis’ olarak bilinmektedir. Maden işçilerinin akciğerlerinde silis tozunun varlığı ilk kez 1860’larda Peacock ve Greenhow tarafından bulunmuştur. 1870’de Visconeti, flintin neden olduğu hastalık için ‘silikozis’ ifadesini türetmiştir. Amerikan Halk

Sağlık servisinde çalışan Victoria M. Trasko, 1937-1971 yılları arasında silikozis hastalığını, eyalet, endüstri ve meslek tanımlaması ile sınıflara ayırmıştır. Günümüzde mesleklerin bir çoğunda (kaya madenciliği, taşçılık, seramik ve cam imalatı, gemi yapımı, v.b.) silikaya maruz kalınmasının söz konusu olduğu bilinmektedir. Silika kaynaklı akciğer hasarı, 0.5-3.0 mikron boyut aralığındaki kristalin silika partiküllerinin akciğer bronşcuklarına girmesiyle başlamaktadır. Tam mekanizma bilinmemekle birlikte, birçok teori mevcuttur. Klasik inanç, bir bronşcuk makrofajının silika partikülünü içine aldığı ve protein parçalayıcı enzimler bırakarak öldüğüdür. Daha sonrasında silika partikülü, bir diğer makrofaj tarafından yutulmakta ve çevrim kendisini devam ettirmektedir. Bir diğer teori ise; bronş makrofajları, silika tanelerinin yutulmasıyla aktive olmakta fakat ölmemektedir. Silikaya maruz kalan jastalardan alınmış bronş lavaj sıvısının taramalı elektron mikroskobu incelemesi, toz içeren makrofajlardaki aktivasyonun (kabartı ve mikroçubuk oluşumu) morfolojik belirtilerini gösterdiği rapor edilmiştir. Bronşçuk makrofajların aktivasyonu, kollejenaz üretimine (kollajeni katalize eden enzim) ve sonrasında parenkim (dokusal) akciğer hasarı ile sonuçlanabilmektedir.

Şekil 1 : Fokal amfizemli tüberkülo-silikotik nodül.

Şekil 2 : Retikülasyonlu lineer çizgilenme görülen göğüs X-ışını filmi.

Vaka 2: 32 yıl pirinç kalıplamada çalışmış olan H. R., ölümünden 6 yıl önce (1942) bir göğüs kliniğe başvurmuş, herhangi bir tüberküloz varlığı tespit edilmemiştir. 1946’da çekilen X-ışını göğüs filminde (Şekil 2), retikülasyonlu (ağ şeklinde) lineer çizgilenme oluşumu görülmüş, nodülasyon varlığı görülmemiştir.