4
F ederal parlamento seçimleri, dünya ka- pitalizminin 1930’lardan bu yana yaşa- dığı en derin krizinin ortasında gerçekle- şiyor. Avrupa, şiddetli sınıf mücadeleleri- nin öngünündedir. O, Berlin Duvarı ve “Demir Perde” döneminden daha derin bir şekilde bölünmüştür. Kıtanın bir ucundan diğerine, zenginler ile yoksullar arasında sürekli derinleşen bir uçurum uzanmakta- dır. Bir azınlık pervasız bir zenginlik içinde yaşar ve kendi dayatmalarını topluma zorla kabul ettirirken, geçimlerini sağlaya- mayan, kiralarını ya da eğitim masraflarını karşılayamayan insanların sayısı hergün artıyor. Mali aristokrasi, beş yıl önce, dünya eko- nomisini canice spekülatif işlemlerle çökü- şün eşiğine getirmişti. Avrupalı hükümet- ler, bunun üzerine, vergi mükelleflerinden toplanmış 1,6 milyar avro tutarında parayı çöken bankaları kurtarmaya yatırdılar. Şimdi bu paralar, sosyal hizmetlerde, eği- timde, emeklilikte ve sağlıkta yapılan ke- sintiler yoluyla yeniden halktan çıkar- tılıyor. Angela Merkel hükümeti, bu süreçte öncü rolü oynamaktadır. O, sanki 1933’teki fe- laket hiç yaşanmamış gibi, tüm Avrupa’da, milyonları işsizliğe ve yoksulluğa sürükle- yen pervasız bir kemer sıkma politikası sürdürmektedir. Merkel hükümeti, ser- maye akışını Almanya’ya yönlendirmek, Avrupa’nın güçsüz ülkelerini yağmalamak ve onlara egemen olmak için Avrupa Bir- liği’nden ve avrodan yararlanmaktadır. O, kendini beğenmiş bir tavırla, ulusal reka- betleri ve çatışmaları alevlendiriyor. Avru- pa’daki hükümetler yalnızca bir konuda; krizin faturasını çalışanlara çıkartmak ge- rektiği konusunda hemfikirler. Avrupa Birliği, şimdi gerçek yüzünü gös- teriyor. O, “Avrupa’nın birliği”ni değil; mali sermayenin Avrupa üzerindeki dikta- törlüğünü cisimleştirmektedir. Brüksel’den ve Berlin’den gelen talimatlar sosyal gü- venlik sisteminlerini tahrip ediyor, hak et- tikleri emeklilik maaşı ile yaşayan milyonlarca emekliyi ve çok sayıda aileyi sefalete sürüklüyor. Avrupalı seçkinlerin ilan ettikleri hedef, rekabet edebilirlik uğ- runa tüm Avrupa’da “Çin’deki koşulları” yaratmaktır. Yunanistan, Avrupa Birliği’nin geleceğini göstermektedir. Üç yıl içinde uygulanan beş kemer sıkma paketi, bu ülkedeki işsiz- likte patlama yarattı. Ücretler ve emekli maaşları ortalama yüzde 40 azaltıldı; sağ- lık ve eğitim sistemleri çöktü; yoksulluk, açlık ve evsizlik yaygınlaştı. Bu arada, Avrupa Birliği’nde, 26 milyon insan işsiz durumda. İspanya’da ve Yuna- nistan’da, yaklaşık her üç yetişkinden biri ve gençlerin üçte ikisi bir işten yoksun. Al- manya’da, resmi işsizlik oranı yalnızca yüzde 7 ama 42 milyon çalışandan yal- nızca 29 milyonu sosyal sigorta yükümlü- lüğüne sahip işyerlerinde istihdam ediliyor. Geri kalanlar, son derece ağır ça- lışma koşullarında çalıştırılıyor; 4 milyon insan saatte 7 avrodan az kazanıyor. Toplumun diğer ucunda, mali aristokrasi, krizden zenginleşiyor. Hisse senedi fiyat- ları rekor düzeylere ulaşıyor. Bu arada, Al- manya’da yaşayanların en zengin yüzde 10’u, toplam net parasal gelirlerin üçte bi- rinden fazlasına; yani yüzde 90’lık kesimin toplam gelirinden fazlasına sahip. Bir Alman anonim şirketinin yönetim kurulu üyesi, bir işçiden 200 kat fazla para kaza- nıyor ki bu, 25 yıl öncesine göre on kat artış demektir. Borçlu ülkelere ayrılmış olan kurtarma paraları da mali aristokrasi- nin kasasına gitmektedir. Bu yolla, Yuna- nistan’a akıtılan 188 milyar avroluk yardım kredisinin yalnızca 5 milyarı Yunan bütçe- sine gitmiş; geri kalan para bankalara, ser- best yatırım fonlarına ve diğer özel alacaklılara akıtılmıştır. Avrupa’nın her yerinde toplumsal gerilim- ler artıyor. Hoşnutsuzluk, öfke ve kızgınlık büyüyor. Sonu gelmeyen toplumsal saldı- rılar karşısında, toplumun geniş kesimleri, kapitalizmin ekonomik işlevselliğine ve ahlaki haklılığına olan güvenlerini yitiri- yor. Burjuva medyası, sık sık, Avrupa’nın “alevler içinde” kalmasına daha ne kadar kaldığı üzerine tartışıyor. İşçilerin, gençliğin, işsizlerin ve emeklile- rin çıkarları, Avrupa’nın resmi siyaset ya- şamı içinde karşılık bulmuyor. Ama bu siyasi görünümün altında güçlü bir top- lumsal fırtına mayalanıyor. Partiler, buna tepki olarak birbirlerine daha fazla yakın- laşıyor. Kendilerini ister tutucu, ister libe- ral, sosyal demokrat, yeşil ya da sol olarak adlandırsınlar, bütün düzen partileri, AB’nin tasarruf talimatlarını desteklemekte ya da ona yönelik muhalefeti sağcı, şove- nist kanallara akıtmaya çalışmaktadırlar. Avrupa Birleşik Sosyalist Devletleri PSG’nin seçim kampanyası, Berlin’den ve Brüksel’den gelen kemer sıkma talimatla- rına karşı yayılan muhalefete bir ses ve si- yasi yönelim sunmaktadır. Parlamento seçimlerine katılan partiler içinde, yal- nızca biz, hem Avrupa Birliği’ni hem de her türden ulusalcılığı uzlaşmaz şekilde reddediyoruz. Bizim hedefimiz, Avrupa Birleşik Sosyalist Devletleri’dir. İşçi sınıfı, kendi çıkarlarını yalnızca Avrupa’nın sos- yalist temelde birliği yoluyla gerçekleştire- bilir; Avrupa’nın yeniden ulusalcılığa ve savaşa sürüklenmesini önleyebilir; kıtanın zenginliğini ve üretici güçlerini bütün top- lumun yararına kullanıp geliştirebilir. Ekonomik ve toplumsal krizin nedeni, ka- pitalist sistemin küresel başarısızlığıdır. Ka- pitalizm reformdan geçirilemez. Krizi aşma ve acil toplumsal sorunları çözme yönündeki bütün çabalar, üretim araçları- nın özel mülkiyeti, ulus devlet sisteminin krizi, kapitalist piyasanın anarşisi, kar sis- Avrupa’da sosyal hizmetlerin tasfiyesine ve işsizliğe karşı sosyalist bir program Sosyalist Eşitlik Partisi, 22 Eylül 2013’te yapılacak federal parlamento seçimlerine kendi adaylarıyla katılıyor. Amacımız, Almanya’daki ve tüm Avrupa’daki işçileri ve gençliği, sosyal hizmetlerin tasfiyesine, işsizliğe ve militarizme karşı; demokratik hakların savunusu için birleştirmektir. Seçim kampanyamız, Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi’nin devrimci sosyalist işçi partilerini inşa etme yönünde dünya çapında sürdürdüğü kampanyanın bir parçasıdır. seçİm bİldİrgesİ

PSG'nin seçim bildirgesi

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Sosyalist Eşitlik Partisi'nin Eylül 2013'te Almanya'da yapılacak seçimlere ilişkin bildirgesi

Citation preview

Page 1: PSG'nin seçim bildirgesi

Federal parlamento seçimleri, dünya ka-pitalizminin 1930’lardan bu yana yaşa-

dığı en derin krizinin ortasında gerçekle-şiyor. Avrupa, şiddetli sınıf mücadeleleri-nin öngünündedir. O, Berlin Duvarı ve“Demir Perde” döneminden daha derin birşekilde bölünmüştür. Kıtanın bir ucundandiğerine, zenginler ile yoksullar arasındasürekli derinleşen bir uçurum uzanmakta-dır. Bir azınlık pervasız bir zenginlik içindeyaşar ve kendi dayatmalarını toplumazorla kabul ettirirken, geçimlerini sağlaya-mayan, kiralarını ya da eğitim masraflarınıkarşılayamayan insanların sayısı hergünartıyor.Mali aristokrasi, beş yıl önce, dünya eko-nomisini canice spekülatif işlemlerle çökü-şün eşiğine getirmişti. Avrupalı hükümet-ler, bunun üzerine, vergi mükelleflerindentoplanmış 1,6 milyar avro tutarında parayıçöken bankaları kurtarmaya yatırdılar.Şimdi bu paralar, sosyal hizmetlerde, eği-timde, emeklilikte ve sağlıkta yapılan ke-sintiler yoluyla yeniden halktan çıkar-tılıyor.Angela Merkel hükümeti, bu süreçte öncürolü oynamaktadır. O, sanki 1933’teki fe-laket hiç yaşanmamış gibi, tüm Avrupa’da,milyonları işsizliğe ve yoksulluğa sürükle-yen pervasız bir kemer sıkma politikasısürdürmektedir. Merkel hükümeti, ser-maye akışını Almanya’ya yönlendirmek,Avrupa’nın güçsüz ülkelerini yağmalamakve onlara egemen olmak için Avrupa Bir-liği’nden ve avrodan yararlanmaktadır. O,kendini beğenmiş bir tavırla, ulusal reka-betleri ve çatışmaları alevlendiriyor. Avru-pa’daki hükümetler yalnızca bir konuda;krizin faturasını çalışanlara çıkartmak ge-rektiği konusunda hemfikirler.Avrupa Birliği, şimdi gerçek yüzünü gös-teriyor. O, “Avrupa’nın birliği”ni değil;mali sermayenin Avrupa üzerindeki dikta-törlüğünü cisimleştirmektedir. Brüksel’denve Berlin’den gelen talimatlar sosyal gü-venlik sisteminlerini tahrip ediyor, hak et-tikleri emeklilik maaşı ile yaşayanmilyonlarca emekliyi ve çok sayıda aileyisefalete sürüklüyor. Avrupalı seçkinlerinilan ettikleri hedef, rekabet edebilirlik uğ-

runa tüm Avrupa’da “Çin’deki koşulları”yaratmaktır.Yunanistan, Avrupa Birliği’nin geleceğinigöstermektedir. Üç yıl içinde uygulananbeş kemer sıkma paketi, bu ülkedeki işsiz-likte patlama yarattı. Ücretler ve emeklimaaşları ortalama yüzde 40 azaltıldı; sağ-lık ve eğitim sistemleri çöktü; yoksulluk,açlık ve evsizlik yaygınlaştı.Bu arada, Avrupa Birliği’nde, 26 milyoninsan işsiz durumda. İspanya’da ve Yuna-nistan’da, yaklaşık her üç yetişkinden birive gençlerin üçte ikisi bir işten yoksun. Al-manya’da, resmi işsizlik oranı yalnızcayüzde 7 ama 42 milyon çalışandan yal-nızca 29 milyonu sosyal sigorta yükümlü-lüğüne sahip işyerlerinde istihdamediliyor. Geri kalanlar, son derece ağır ça-lışma koşullarında çalıştırılıyor; 4 milyoninsan saatte 7 avrodan az kazanıyor.Toplumun diğer ucunda, mali aristokrasi,krizden zenginleşiyor. Hisse senedi fiyat-ları rekor düzeylere ulaşıyor. Bu arada, Al-manya’da yaşayanların en zengin yüzde10’u, toplam net parasal gelirlerin üçte bi-rinden fazlasına; yani yüzde 90’lık kesimintoplam gelirinden fazlasına sahip. BirAlman anonim şirketinin yönetim kuruluüyesi, bir işçiden 200 kat fazla para kaza-nıyor ki bu, 25 yıl öncesine göre on katartış demektir. Borçlu ülkelere ayrılmışolan kurtarma paraları da mali aristokrasi-nin kasasına gitmektedir. Bu yolla, Yuna-nistan’a akıtılan 188 milyar avroluk yardımkredisinin yalnızca 5 milyarı Yunan bütçe-sine gitmiş; geri kalan para bankalara, ser-best yatırım fonlarına ve diğer özelalacaklılara akıtılmıştır.Avrupa’nın her yerinde toplumsal gerilim-ler artıyor. Hoşnutsuzluk, öfke ve kızgınlıkbüyüyor. Sonu gelmeyen toplumsal saldı-

rılar karşısında, toplumun geniş kesimleri,kapitalizmin ekonomik işlevselliğine veahlaki haklılığına olan güvenlerini yitiri-yor. Burjuva medyası, sık sık, Avrupa’nın“alevler içinde” kalmasına daha ne kadarkaldığı üzerine tartışıyor.İşçilerin, gençliğin, işsizlerin ve emeklile-rin çıkarları, Avrupa’nın resmi siyaset ya-şamı içinde karşılık bulmuyor. Ama busiyasi görünümün altında güçlü bir top-lumsal fırtına mayalanıyor. Partiler, bunatepki olarak birbirlerine daha fazla yakın-laşıyor. Kendilerini ister tutucu, ister libe-ral, sosyal demokrat, yeşil ya da sol olarakadlandırsınlar, bütün düzen partileri,AB’nin tasarruf talimatlarını desteklemekteya da ona yönelik muhalefeti sağcı, şove-nist kanallara akıtmaya çalışmaktadırlar.

Avrupa Birleşik Sosyalist DevletleriPSG’nin seçim kampanyası, Berlin’den veBrüksel’den gelen kemer sıkma talimatla-rına karşı yayılan muhalefete bir ses ve si-yasi yönelim sunmaktadır. Parlamentoseçimlerine katılan partiler içinde, yal-nızca biz, hem Avrupa Birliği’ni hem deher türden ulusalcılığı uzlaşmaz şekildereddediyoruz. Bizim hedefimiz, AvrupaBirleşik Sosyalist Devletleri’dir. İşçi sınıfı,kendi çıkarlarını yalnızca Avrupa’nın sos-yalist temelde birliği yoluyla gerçekleştire-bilir; Avrupa’nın yeniden ulusalcılığa vesavaşa sürüklenmesini önleyebilir; kıtanınzenginliğini ve üretici güçlerini bütün top-lumun yararına kullanıp geliştirebilir.Ekonomik ve toplumsal krizin nedeni, ka-pitalist sistemin küresel başarısızlığıdır. Ka-pitalizm reformdan geçirilemez. Kriziaşma ve acil toplumsal sorunları çözmeyönündeki bütün çabalar, üretim araçları-nın özel mülkiyeti, ulus devlet sistemininkrizi, kapitalist piyasanın anarşisi, kar sis-

Avrupa’da sosyal hizmetlerin tasfiyesine

ve işsizliğe karşı sosyalist bir programSosyalist Eşitlik Partisi, 22 Eylül 2013’te yapılacak federalparlamento seçimlerine kendi adaylarıyla katılıyor. Amacımız,Almanya’daki ve tüm Avrupa’daki işçileri ve gençliği, sosyalhizmetlerin tasfiyesine, işsizliğe ve militarizme karşı; demokratikhakların savunusu için birleştirmektir. Seçim kampanyamız,Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi’nin devrimcisosyalist işçi partilerini inşa etme yönünde dünya çapındasürdürdüğü kampanyanın bir parçasıdır.

seçİm bİldİrgesİ

Page 2: PSG'nin seçim bildirgesi

teminin ekonomik gerekleri ve egemen sı-nıfların dizginsiz hırsı karşısında başarısız-lığa uğramaktadır. Mali oligarşininegemenliği ortadan kaldırılmadan, tek birtoplumsal sorun bile çözülemez. Bu yüzden, büyük şirketler ve bankalar top-lumsallaştırılmalıdır. Onlar, özel mülkiyetaltında, kendi hissedarlarının ve sahiplerininkar taleplerine hizmet ederler. Büyük şirket-ler ve bankalar, toplumsal mülkiyet ve de-mokratik denetim altında, güvenceliişyerleri, eğitim, kültür, sağlık ve yaşlılık ba-kımı ile sosyal güvenlik gibi gereksinimlerinkarşılanmasında kullanılabileceklerdir.Biz, bu sosyalist programı gerçekleştirmekiçin, Avrupa işçi sınıfının bütün ulusal, etnikve başka sınırların ve ayrımların ötesindebirliği için mücadele ediyoruz. Biz, aynı za-manda, Doğu Avrupa’dan, Türkiye’den,Kuzey Afrika’dan ve çok sayıda başka ülke-den gelip Almanya’da ve Avrupa’da yaşayanmilyonlarca göçmenle özel olarak ilgileni-yoruz. İşçi sınıfı, toplumsal karşı-devrimekarşı mücadele etmek için, birleşmek zorun-dadır. O, bölünmemesi durumunda, altedi-lemez bir güçtür. Seçim kampanyamızda,Dördüncü Enternasyonal’in uluslararası Ko-mitesi’nin diğer şubeleriyle sıkı sıkıya bir-likte çalışıyoruz. Biz, programımızı diğerAvrupa ülkelerinde de tanıtacağız.Sosyalist bir program, mevcut kurumların,hükümetlerin ve partilerin katkısıyla gerçek-leştirilemez. O, işçi sınıfının siyasi gelişme-lere aktif müdahalesini ve işçi sınıfına -yaninüfusun büyük kesimine- yaslanan işçi ikti-darlarının kurulmasını gerektirir.PSG’nin programı, işçilerin ve gençliğin ge-reksinimlerine büyük önem verir ve onlarısosyalist devrim programıyla bağlantılandı-rır. İş, eğitim, sağlık hizmetleri, ucuz yaşamalanları ve insana yaraşır bir yaşlılık, kar su-nağına kurban edilmesine izin verilemeye-cek temel haklardır.Biz, işçilerin güvenini ve bağımsızlığını art-tırmaya hizmet eden bütün protestoları vemücadeleleri destekliyoruz. Ama bunların,kapitalizmi savunan ve gerçek mücadeleyisabote eden sendikalardan ve diğer örgütler-den bağımsız olmaları gerekir.Sendikalar, uzunca süredir, işçilerin çıkarla-rını temsil etmeyen; onlara karşı olan büro-kratik aygıtlar haline gelmiştir. Onlarıngörevlileri, işçileri yıldırmaları ve bastırma-ları karşılığında, eş-yöneticiler olarak yüklümaaşlar alıyorlar. uzun süredir, sendikalarınve onların işyeri görevlilerinin imzasını taşı-mayan tek bir işten çıkartma, ücret kesintisive işyeri kapatma yaşanmamıştır. Boc-hum’daki Opel Fabrikası’nın kapatılması,IG-Metal’in ve onun işyeri konseyinin tam

desteğiyle, bu şekilde gerçekleşti.Biz, işyerlerinde ve mahallelerde, işyeri ka-patmalarına, işten çıkarmalara ve sosyal hiz-metlerin tasfiyesine karşı direnişi örgütle-yecek; diğer kentlerden, eyaletlerden ve ül-kelerden işçilerle sıkı ilişki kuracak eylemkomitelerinin kurulmasını savunuyoruz.

Diktatörlüğe ve savaşa karşıSavaşa karşı mücadele ve demokratik hak-ların savunusu, PSG’nin programında mer-kezi bir yer tutmaktadır. Egemen sınıf, 80 yılönce olduğu gibi, toplumsal krizin ciddileş-mesine, devlet aygıtını silahlandırmayla veartan militarizmle yanıt veriyor.Demokratik seçimler, içi boş bir ambalaj ha-line getirilmiş durumda. İktidarların politika-ları, seçmenlerin kararından bağımsız birşekilde, mali piyasalar eliyle belirlenmekte-dir. Bütün Avrupa’da, devlet aygıtı, toplum-sal direnişi bastırmak için yenidensilahlandırılıyor. Almanya’da, AnayasaMahkemesi, polis ile istihbarat örgütleri ara-sındaki ayrılığı kaldırmış ve ordunun içeridesavaş konumu almasını meşrulaştırmış du-rumda. 11 Eylül 2001 saldırılarının ardındanİç Güvenlik Bakanlığı ile birlikte devasa birgözleme ve polis aygıtı inşa etmiş olan ABD,model işlevi görmektedir.Avrupalı büyük devletler, ekonomik krize,etki alanları, pazarlar ve hammadde kaynak-ları üzerine saldırgan bir mücadeleye girişe-rek tepki gösteriyorlar. Fransa, asıl olarakÇin’in artan etkisine karşı yeni bir “Afrika se-feri”nde başı çekiyor. O, libya savaşındabaşı çekmişti ve şimdi Mali’de kendi birlik-leriyle egemen oldu.Almanya, giderek artan bir saldırganlıkla, buemperyalist savaşlara dahil olmuş durumda.Alman ordusu, Alman emperyalizminin he-deflerine askeri yollarla ulaşmasıiçin,10’dan fazla uluslararası savaş alanındaaktif durumda. Onun öncelikli güvenlik çı-karları, “serbest ticaret yolları” ve “hammad-delere güvenli ulaşım”dır. Bu, resmisavunma politikası yönergesinde “yeraltızenginliklerine ve piyasalara ulaşım ile buzenginliklerin işletilmesinin ve piyasaya sü-rümünün güvenliği” olarak adlandırılıyor.Almanya, ABD ile rusya’nın ardından, dün-yanın en büyük üçüncü silah ihracatçısıdır.Avrupalı büyük devletler, kendilerini, eko-nomik güçsüzlüğünü devasa askeri aygıtınıdevreye sokarak dengeleyen ve içeridekipatlayıcı toplumsal gerilimleri dış düşman-lara yönlendiren Amerikan emperyalizminegöre yönlendiriyorlar. ABD ile onun mütte-fikleri, yalnızca yüzyılın başlangıcından buyana, Afganistan’da, Irak’ta ve libya’da, in-sanlar ve toplum üzerinde yıkıcı sonuçlarıolan üç büyük savaş gerçekleştirdi. Onlar,

sUsanne salamah (55) psG’nin yönetimkurulu üyesi vememur olarakçalışıyor. troçkistharekete 2000yılında katılmış

olan salamah, psG’nin Berlin eyaletörgütünde önder bir rol oynuyor. Berlin eyalet politikası konusundaWsWs’ye düzenli olarak yazılar yazan salamah iki çocuk annesi ve Berlin’deyaşıyor. salamah, Federal parlamento seçim-lerine Berlin eyalet listesinden adayı-mız.

C h r i s t o p hVandreier (32)psG’nin başkanyardımcısı. dünyasosyalist Web si-tesi’nin (WsWs)yayın kurulundaçalışıyor. ağırlıklı

çalışma alanı doğu ve Güneydoğu av-rupa’dır. Vandreier genç yaşta troçkistharekete katıldı ve uzun süre al-manya’daki toplumsal eşitlik için Ulus-lararası Gençlik Öğrenciler’e (IYsse)önderlik etti. Vandreier Berlin’de yaşıyorve yıllardır, Berliner droganhilfe’de psi-kolog olarak çalışıyor. Federal parla-mento seçimlerine Berlin eyaletlistesinden aday oldu.

ulrİcH rİPPErT(62) PSG’nin baş-kanı ve başbakanadayıdır. rippert,PSG’nin önceliSosyalist İşçilerBirliği’nin (BSA)kurucu üyesi ve

40 yıldan uzun süredir Troçkist hareketiçinde aktif faaliyet sürdürmektedir.Dünya Sosyalist Web Sitesi’nin uluslar-arası yayın kurulunun üyesidir; dahaönce, çok sayıda seçimde Federal Par-lamento ve Avrupa Parlamentosu se-çimlerinde aday olmuştur. rippert iki çocuk babası olan rippert,Berlin’de yaşıyor ve Federal Parlamentoseçimlerine Berlin’den den katılıyor.

adaylarımız

2

Page 3: PSG'nin seçim bildirgesi

İran’ın müttefiki devlet başkanı Hafız Esadyönetimini devirmek için, Suriye’de mez-hepsel bir iç savaşı alevlendirdiler. Onlar,Suriye’de, daha önce “terörle mücadele”debahane olarak kullanmış oldukları İslamcıgüçleri destekliyor ve silahlandırıyorlar.ABD, Ortadoğu’da yeni bir kan banyosunuhazırlarken, Çin’in yükselişini sınırlamakiçin, askeri gücünün ağırlık noktasını Asya-Pasifik bölgesine kaydırıyor. ABD, BaşkanObama tarafından ilan edilmiş olan “As-ya’ya dönüş” çerçevesinde, ekonomi alanın-daki en önemli rakibini sistematik olarakkuşatıyor, bölgesel müttefiklerini silahlandı-rıyor ve Güney Çin Denizi’nde bölgesel ça-tışmaları alevlendiriyor. Bu gelişmelerinmantıksal sonucu, tüm insan uygarlığının ge-leceğini tehdit eden nükleer bir savaştır.Avustralya Stratejik Politikalar Enstitüsü’nün(ASPI) bir araştırması, bunu, “Pentagon, ‘aklahayale gelmeyen’, Çin’e karşı zafer kazana-cağı bir savaş için bir askeri strateji üzerindedüşünmeye başladı” diyerek ifade ediyor.Bir üçüncü dünya savaşı tehlikesi, emperya-list hükümetlere yapılan pasifist çağrılar yo-luyla engellenemez. Emperyalist savaşa karşımücadele, kopmaz biçimde, onun kaynağıolan kapitalizme karşı mücadeledeye bağlı-dır. PSG ve Dördüncü Enternasyonal’inuluslararası Komitesi, uluslararası işçi sını-fını artan savaş tehlikesine karşı birleştirmemücadelesi vermektedir. Biz, artan savaştehlikesine; Ortadoğu’daki, Afrika’daki veAsya-Pasifik bölgesindeki emperyalist savaş-lara sistematik olarak karşı çıkan tek siyasigücüz. Bizim Avustralya şubemiz SosyalistEşitlik Partisi, bu konuyu seçim kampanya-sının merkezine yerleştirmiş durumda.Militarizm ve silahlanma, işçi sınıfı ve halkıngeniş kesimleri tarafından reddedilmektedir.Ama bu reddediş, aynı sosyal hizmetlerintasfiyesine karşı muhalefet konusunda ol-duğu gibi, resmi siyaset içinde ifadesini bul-mamaktadır. 2003’teki Irak savaşına karşıgösterileri henüz desteklemekte olan SolParti ve sahte-sol gruplar, bugün, Suriye’yekarşı bir savaşın en saldırgan yandaşları ara-sında yer alıyorlar. Pasifistler, sendikalar veSPD’nin büyük kesimi, Birinci Dünya Sa-vaşı’nın öngününde Alman emperyalizmininkampına geçmişti; bugün, Sol Parti ve onunsahte-solcu uyduları aynı yolda yürüyorlar.

Yeni bir işçi partisinin inşasıSosyalist Eşitlik Partisi’nin seçim kampanya-sının merkezinde, yeni bir işçi partisinin in-şası yer almaktadır. Bir zamanlar işçilerinçıkarlarını temsil ettiklerini ileri süren bütünpartiler, bir bütün olarak egemen sınıfınkampına geçmiş durumda.SPD, bu yıl 150. kuruluş yıldönümünü kut-

luyor. O, bu kutlamayı bir yıl ertelemeli veBirinci Dünya Savaşı’na verdiği onayın 100.yıldönümünü kutlamalı. Bu, onun günümüz-deki politikasına daha uygundur. İşçi sınıfıiçinde Marksist bir kitle partisini inşa etmişolan August Bebel’in ve Wilhelm liebk-necht’in geleneği ile Sigmar Gabriel ve PeerSteinbrück arasında ortak hiçbir şey yoktur.Bebel, işçi sınıfının eğitilip toplumun ege-meni konumuna gelebileceğinden eminiken, Gabriel, onun sonsuza kadar aptal ye-rine konulup satılabileceğine inanmaktadır.SPD, Hartz IV ve Gündem 2010 ile, bütü-nüyle mali sermayenin kampında yer aldı-ğını kanıtlamıştır. Ekonominin küreselleş-mesi, SPD’nin savaş sonrası dönemdeki eko-nomik büyüme sürecinde geçici olarak ye-niden etkili olmasına yardımcı olan sosyalreform programının altını oymuştur. Onundiğer burjuva partilerinden hiçbir farkı kal-mamıştır.Yeşiller, 1968’in protesto kuşağının ayna-daki görüntüsüdür. Onlar gençler olarak ba-balarına isyan etmiş ve bireyin -işçi sınıfınıda dahil ettikleri- burjuva toplumunun zor-lamalarından özgürleşmesi peşinde koşmuş-lardı. Bunu kariyer, toplumsal konumunyükselmesi ve sürekli bir sağa kayış izledi.Yeşiller, 1998’de federal hükümete katılma-larıyla birlikte, pasifizme ve toplumsal dog-malarına veda ettiler. Bugün onlar, FDP’den(Hür Demokrat Parti), yalnızca yaşam tarzıkonusunda ayrışmaktadır. Onların üyeleri-nin ortalama gelirleri, parlamentoda temsiledilen bütün partilerinkinden yüksektir.Onlar, kemer sıkma önlemlerini ve milita-rizmi destekliyor; Merkel hükümetini, libyasavaşına katılmadığı için, sağdan eleştiriyor-lar.Bütün burjuva partilerin en sefili Sol Par-ti’dir. Onun adından başka hiçbir şeyi soldeğildir. Sol Parti, bütün diğer partiler gibi,sosyal hizmetlerin tasfiyesini, silahlanmayıve militarizmi destekliyor. O, tüm Avru-pa’daki toplumsal karşı-devrimin en önemliaracı olan Avrupa Birliği’ni savunuyor. SolParti, hükümette yeraldığı her eyalette, sos-yal harcamaları kısıtlamakta ve devlet aygı-tını güçlendirmektedir. Sol Parti, dışpolitikada, Dışişleri Bakanlığı’nın eklentisigibi davranmaktadır. O, Suriye’de, emperya-lizm yanlısı muhalifler ile yakın ilişki içindeçalışıyor. Partinin başkanı Katja Kipping,SPD’nin, Yeşiller’in ve iktidardaki cDu’nunönde gelen politikacılarıyla birlikte, Suri-ye’ye emper- yalist müdahale talebinde bu-lunan bir çağrıya imza attı.Sol Parti’nin toplumsal alana ilişkin sözlemi,sonuçta, işçi sınıfının kafasını karıştırmayave bağımsız bir sosyalist hareketi önlemeye

elisaBeth Zim-mermann-modler (56)psG’nin yönetimkurulu üyesi.1975’ten buyana troçkist ha-rekette. Çalışma

yaşamı ve sendika- lardaki gelişmele-rin yanı sıra ordu ve göçmen politikasıüzerine WsWs’ye düzenli yazılar yazı-yor. Zimmermann-modler, daha önceçok sayıda seçimde psG’yi temsil etti.Bir şirketin satış bölümü sorumlusuolarak çalışan ve duisburg’da yaşa-yan Zimmermann-modler, Federalparlamento seçimlerine kuzey renVestfalya eyalet listesinden katılıyor.

dietmar Gai-senkerstinG(46) psG’nin yö-netim kuruluüyesi ve partininkuzey ren-Vest-falya’daki faali-yetine başkanlık

ediyor. 1989’da, Berlin duvarı’nın yı-kılmasının ardından troçkist hareketekatılan Gaisenkersting daha önce, çoksayıda Federal parlamento ve avrupaparlamentosu seçiminde psG’yi temsiletti. ruhr bölgesinde yaşayan Gaisen-kersting iki çocuk babası ve pedagogolarak duisburg’da çalışıyor. seçim-lere, kuzey ren Vestfalya eyalet liste-sinden katılıyor.

endrik Bastian(49) hastabakıcıolarak çalışıyorve psG’nin yöne-tim kurulu üyesi.alman demokra-tik Cumhuriye-ti’nde (ddr)

doğup büyüyen Bastian, stalinist dik-tatörlüğün çökmesinden kısa süresonra troçkist harekete katıldı. Bas-tian, psG’nin Berlin eyaletindeki faali-yetlerini yönetiyor. partinin Federalparlamento seçimlerine birçok kez ka-tılmış olan Bastian, üç çocuk babası veBerlin’de yaşıyor. Bastian, Federal par-lamento seçimlerine Berlin eyalet liste-sinden katılıyor.

adaylarımız

3

Page 4: PSG'nin seçim bildirgesi

hizmet etmektedir. Sol Parti, bu açıdan uzunbir geçmişe sahiptir. Onun kökü Alman De-mokratik cumhuriyeti’nin (DDr), toplumsalmülkiyetinin sırtından geçinmiş ve işçi sını-fını siyasi baskı altında tutmuş olan Stalinistdevlet partisindedir. O, kapitalizmin yeni-den inşasını, kendisini işçi sınıfı zararınazenginleştirmenin fırsatı olarak görmüştü.Ona göre, Almanya’nın birleşmesine gidenyol, son DDr Başbakanı Hans Modrow’unanılarında yazmış olduğu gibi, “kesinliklegerekliydi ve bu adım kararlılıkla atılma-lıydı.”Sol Parti, batıda, deneyimli sendika bürok-rasisine ve eski SPD görevlilerine yaslandı.Onlar, Hartz yasalarına karşı direnişin dev-rimci bir yönelim kazanmasını önlemek içinSPD’den ayrıldılar ve Doğu Alman Stalinist-leriyle birleştiler. Onun açıkça ilan edilmişamacı, bir SPD – Yeşiller hükümetinin ku-rulmasına yardımcı olmaktır.Sosyalist Alternatif (SAV) ve Marx21 gibisahte-sol gruplar, katıldıkları Sol Parti’ninişçi düşmanı politikalarını son derece çekicibuluyorlar. Onlar, orta sınıfların, işçi sınıfı-nın bastırılmasından yarar sağlayan halivakti yerinde kesimlerinin çıkarlarını temsiletmektedirler. Sol Parti’ye katılmak, onlarınmilletvekili adaylıklarına ve Sol Parti ilerosa luxemburg Vakfı’nın büyük mali kay-naklarına ulaşmalarını sağladı. Onlar, krizi,burjuva devletin içine daha derinden yerleş-menin fırsatı olarak değerlendirdiler. SolParti’nin içinde, sağcı sendika bürokrasisininve Suriye’ye emper- yalist müdahalenin ensaldırgan destekle- yicileri bulunuyor. Bugruplar, bilinen atasözünü yinelersek, sınıfmücadelesinde barikatın diğer yanında yeralmaktadırlar. İşçiler ve gençlik, bu grupla-rın “sol” söylemlerine aldanmamalı ve on-ları siyasi düşmanlar olarak görmelidirler.Kapitalizmin derin krizi ve geleneksel “sol”partiler ile onların sahte-solcu yandaşlarınıntam siyasi iflası, sağcı demagogların toplum-sal ve siyasal krizden kaynaklanan hoşnut-suzluktan yararlanmasına ve onu gerici,ulusalcı kanallara akıtmalarına yol açmıştır.İtalya’daki Beppe Grillo’nun Beş Yıldız Ha-reketi, mevcut siyasi koşullara yönelik güçlübir eleştirinin ardında, bütünüyle sağcı birprogramı hayata geçirmektedir. Alman-ya’da, medya tarafından “canlı bozulmamış-lık” olarak göklere çıkartılan saflık ve olupbitenlerden habersizlik rolüyle Piratenpartei(Korsanlar Partisi), gerçekte, sağ bir politi-kaya örtü oluşturmaktadır.Sosyalist Eşitlik Partisi, kendisini, iflas etmişburjuva partilerden ve onların sahte-solcueklentilerinden her yönden ayırt etmektedir.Bizim gücümüz, programımız, ilkelerimiz

ve kesintisiz geleneğimizdir. Biz, büyükMarksist devrimcilerin -Marx ve Engels’ten,lenin’den, Troçki’den ve rosa luxem-burg’tan gelen- sürekliliğini temsil ediyoruz.Bizim uluslararası hareketimiz, Sol Muhale-fet ve Dördüncü Enternasyonal, Troçki’nin,Sovyetler Birliği’nde işçi demokrasisiniezmiş, Ekim Devrimi’nin önderlerini öldür-müş; uluslararası işçi sınıfının -1933 Almanyenilgisi dahil- en büyük yenilgilerinin so-rumlusu olan ve nihayet Sovyetler Birliği’niyıkan Stalinizme karşı mücadelesinde doğ-muştur.

Dördüncü Enternasyonal’in uluslararası Ko-mitesi, II. Dünya Savaşı sonrası dönemin -Mao Zedung’dan cemal Abdül Nasır’a,Fidel Kastro’ya ve Hugo chavez’e kadar-bütün Stalinist ve ulusalcı önderlerine uyar-lanmış olan herkese karşı proletarya enter-nasyonalizmi perspektifini savundu. O,sosyalizmin, “solcu” burjuva politikacılarınsiyasi manevra- larının değil; yalnızca işçisınıfının bağımsız uluslararası hareketininürünü olabileceğinde ısrar etti.

Bu perspektif, günümüzde doğrulanmakta-dır. Sovyetler Birliği’nin ve DDr’nin yirmiyıl kadar önce çökmesi, sosyalizmin başarı-sızlığını değil; Stalinist ihanetlerin doruknoktasını ifade ediyordu. O çöküş, yeni birsert toplumsal sarsıntılar dönemini hazırladı.Avrupa’yı yüz yıl önce 30 yıllık savaşlar vedevrimler dönemine sürükleyen çelişkilerinhiçbiri çözülmüş değil. Onların hepsi yeni-den ortaya çıkıyor.

Yeniden barbarlığa ve savaşa dönüş, yal-nızca, Dördüncü Enternasyonal’in uluslar-arası Komitesi’nin ve PSG’nin işçi sınıfıiçindeki yeni devrimci önderlik olarak inşasıyoluyla önlenebilir. Bizim seçim kampanya-mızın asıl hedefi budur. Bunun için, 20.yüzyıldan, Dördüncü Enternasyonal’inuluslararası Komitesi’nde cisimleşmiş olandersleri çıkartmak gerekiyor. Dünya Sosya-list Web Sitesi’yle uluslararası Komite, işçisınıfına, her gün bu derslerden çıkan siyasibir yönelim sunan ve tüm dünyada on bin-lerce işçi tarafından izlenen bir yayın orga-nına sahiptir.

Bütün işçileri, öğrencileri, gençleri, sosyalistdüşünceye sahip aydınları ve serbest çalı-şanları, PSG’nin seçim kampanyasını des-teklemeye çağırıyoruz. Dünya SosyalistWeb Sitesi’ni okuyun; seçim kampanyamızaeylemli ve maddi destek verin; PSG’ye üyeolun!

HHHH

helmUt arens(64) 35 yıldanuzun süredir ho-echst aG’de kim-yager olarakçalıştıktan sonraemekli oldu. ikiçocuk babası

olan arens 40 yıldan bu yana troçkisthareketin üyesi. arens, hem psG’ninyönetiminde hem de onun önceli sos-yalist işçiler Birliği’nin yönetimindegörev aldı. partiyi çok sayıda Federalparlamento ve avrupa parlamentosuseçimlerinde temsil etti. 2003 ve 2008hessen eyalet seçimlerine de katılmışolan arens, hessen eyalet parlamen-tosu seçimleri adayı.

aChim hepp-dinG (59) bir si-gorta şirketindememur olarakçalışıyor ve 30yıldan bu yanatroçkist hareketiniçinde. hepp-

ding, WsWs’nin yayın kurulunda veağırlıklı olarak otomobil sanayindekigelişmelerle ilgileniyor. psG adına çoksayıda seçime katılmış olan hepp-ding, offenbach’ta yaşıyor. Federalparlamento seçimlerine hessen’denkatılan heppding, aynı zamanda hes-sen eyalet parlamentosu seçimlerindeoffenbach kenti seçim bölgesinden(43. seçim Bölgesi) yedek aday.

mariannearens (61)Frankfurt ammain’daki birfuar hizmetlerifirmasında teknikressam olarakçalışıyor. troçkist

harekete 1973 yılında katılmış olanarens, WsWs’ye italya üzerine düzenliyazılar yazıyor. isviçre’nin Bern ken-tinde doğmuş olan arens, 35 yıldırhessen’de yaşıyor. evli ve bir çocukannesi. Federal parlamento seçimle-rine hessen eyalet listesinden katılanarens, aynı zamanda offenbach kentiseçim bölgesinden (43. seçim Bölgesi)hessen eyalet meclisi adayı.

adaylarımız