Upload
psiko-ram
View
247
Download
0
Embed Size (px)
DESCRIPTION
Şanlıurfa RAM PDR Bölümü tarafından çıkarılan PsikoRAM Şubat Sayısı Sizlerle.
Citation preview
R A M P s i k o
HALİLİYE-Şanlıurfa Rehberlik ve Araştırma Merkezi E-Dergi
Şubat 2015 Sayı 2
Sağlıklı Bağlanma Bağımlılığın Panzehiridir Bozan DOĞAN
Sağlıklı Beslenme ve
Bağımlılık A. Sinan YILDIRIM
Film ve Kitap Önerileri
Sanal Zorbalık Muharrem EROĞLU
ÖNSÖZ
Merhabalar. Başta madde olmak üzere bağımlılıkla ilgili problemlerin sıklıkla gündemde olduğu günümüzde, dergimizin ikinci sayısının ana konusunu bağımlılığa ayırdık. Bu sayımızda madde, alkol, sigara, internet bağımlılığı ve sağlıklı yaşam ile ilgili çalışmaları incelemeye çalıştık.
Rehberlik ve araştırma merkezi olarak bundan sonraki süreçte bağımlılık konusunda çalışmalarımızı sürdürmeye devam edeceğiz. Şubat ayı itibariyle Milli Eğitim Bakanlığı ile Yeşilay arasında yapılan protokol çerçevesinde psikolojik danışmanlara yönelik eğitim programını başlatıyoruz. Bu sayımızda başta Aslıhan YILMAZ olmak üzere katkı sunan tüm arkadaşlarımıza teşekkür ediyoruz.
NOT: Mart sayısında okulda şiddet problemi ve akran baskısı konusunu işliyoruz ,okullarımız da görev yapan meslektaşlarımızın katkılarını bekliyoruz. *RAM PDR bölümüne atanan meslektaşımız A. Sinan YILDIRIM’ a yeni görevinde başarılar diliyor aramıza hoş geldin diyoruz.
Uzm. Psikolojik Danışman Bozan Doğan
Editör
Aslıhan YILMAZ Görsel Tasarım İbrahim UZUN
Yayın Kurulu
Bozan DOĞAN İbrahim UZUN
Gazi TUNÇ A.Sinan YILDIRIM Aslıhan YILMAZ
Son zamanlarda bonzai vb.kimyasal uyuşturucu maddelerin yol açtığı ölümlerin medyada daha fazla yer almasıyla madde bağımlılığı ve buna bağlı üzücü sonuçlar üzerine yeniden düşünmeye başladık. Bağımlılık bir sonuç aslında,sebeplere inmeden,kaynağı kurutmadan ,bağımlılığın yol açtığı zararları ortadan kaldırmak mümkün görünmüyor maalesef.Bu ölüm tuzağına saplanan grupları incelediğimizde ,baskın olarak iki kitle önümüze çıkıyor. Bunlardan biri düşük sosyo-ekonomik düzeyde hayatını sürdüren kitle,bir diğeri de ekonomik olarak yüksek gelir durumuna sahip bir diğer kitle. Birinci gruptaki bireyler hayata ilişkin bir isyanın ,öfkenin ,bir çıkış bulma çabasındaki gençler oluştururken diğer gruptakiler ,maddi anlamdaki her ihtiyacının sınırsızca karşılandığı ama anlam arayışında istekleri tam olarak karşılanamayan grubu temsil ediyor. Her iki grubun ortak yönü aile ve toplum tarafından sağlıklı bağlar kurma yönünden tam olarak anlaşılmamış gruplar olmalarıdır. Psikolojide en çok işlenen kavramlardan biri bağlanma kavramıdır. Birey erken yaşlardan başlayarak ailesiyle özelliklede anneyle güven ilişkisine dayalı bir bağ kuramadığında hayat boyu devam eden bir problemi çözme arayışına giriyor. Gelişim kuramcıları anneyle çocuk arasında temassal yaşantının ve süt emme sürecinin istenilen düzeyde olmadığı durumlarda ,ilerleyen yaşlarda değişik takıntıların ortaya çıkabileceğini ifade ediyorlar. Oral fiksasyon olarak tanımlanan ağız takıntısının sigara içme vb. problemle-re kaynaklık ettiğini biliyoruz. Madde kullanımının başlangıç aşamasının büyük ölçüde sigara kullanımından başladığını göz önünde bulundurduğumuzda, probleme bu pencereden bakmamızı zorunlu hale gelmektedir.
Psikolojik Danışman Bozan DOĞAN
Sağlıklı Bağlanma Bağımlılığın Panzehiridir
Aslında basit bir tez gibi gözükmekle birlikte yapılan araştırmaların madde kullanımıyla ilgili çözüm önerilerinin aile faktörleriyle açıklanması bize bu tezin doğruluğunu göstermesi açısından önem taşıyor. Bağımlılıkla mücadele programlarına baktığımızda maddeden arınmayla başlayan tedavi sürecinden sonra rehabilitasyon sürecinin devreye sokulduğunu görüyoruz. Rehabilitasyon aşamasında bireye sağlıklı bir psiko-sosyal ortam sağlanarak aile faktörlerinin devreye girdiğini ve aile bağlarının yeniden dinamik hale getirilerek bağımlılığa sürdürülebilir çözümler arandığını fark ediyoruz. Çözüm aşamasında en büyük dayanak olarak aileyi ve sağlıklı ilişkiyi görüyorsak ,bağımlılıktan koruma adına da aile faktörünü en baştan güçlü tutarsak sanırım çocuklarımızı bu trajik sonuçlardan koruyabiliriz. Ruh sağlığı alanında çalışan uzmanların ,bireyin sağlıklı kişilik geliştirmeleri adına aileleri bilgilendirip motive etmeleri ,madde kullanımı ile ilgili önleyici tedbirlerin en önemlisini oluşturuyor. Madde kullanan gençlerin en büyük tuzağı maalesef arkadaş ortamı oluyor, anne-babaların ihmal ettiği gençler sosyal ve duygusal ihtiyaçları karşılanmadığında kendilerine sahte bir mutlu dünya vaat eden arkadaş ortamlarına yöneldiklerini görüyoruz. Bu noktada ebeveynlerin çocuklarını madde tuzağından koruyacak ve maddenin etkilerini bilebilecek düzeyde eğitilmelerinde ciddi önem taşıyor. Başta okul psikolojik danışmanları olmak üzere ruh sağlığı alanında çalışan tüm uzmanların aile eğitimi konusunda daha fazla duyarlılık göstermeleri, risk altındaki grupları inceleyip önleyici müdahaleleri yapmaları hayati önem taşıyor. Bebeklikten yetişkinliğe kadar olan süreçte ebeveynlere, sevgi temelli kişilik geliştirmenin önemini yeniden hatırlatmamız gerekiyor. Bu süreçte herkese büyük sorumluluk düşüyor. ailenin, eğitimcilerin, din adamları ve kanaat önderlerinin, Yeşilay vb sivil toplum kuruluşlarının, ruh sağlığı alanında çalışan uzmanların, medyanın ve tabi ki devletin ,bağımlılık konusunda birlikte hareket ederek önleyici, tedavi edici ve rehabilite edici çalışmalarda bulunması büyük önem arz ediyor.
Sorumluluk hepimizin sırtında dururken bu probleme duyarsız kalma lüksümüz
yok. Biz psikolojik danışmanlara düşen görev ,bireyi tanıma çalışmalarını sürdürmek ve
aile eğitim programlarında bağımlılıkla mücadele konusunda gerekli bilgilendirmenin
yapılmasıdır. Sevgi temelli aile yaklaşımıyla bu probleme kalıcı çözümler bulunabilir.
Unutmayalım ki sağlıklı bağlanma bağımlılığın panzehiridir. Sağlıklı bağlanma da sevgi
üzerine inşa edilmiş aile bağlarıyla mümkün olur ancak.
SANAL ZORBALIK
Sanal zorbalık, internet aracılığıyla veya cep telefonuyla kısa mesaj atma, sosyal ağlar veya
kişisel web siteleri kullanarak, kişiyi rahatsız edici ve kişisel alanına saldırı niteliği taşıyan
davranış ve eylemleri ifade etmektedir. Kişiyi tehdit etmek, onunla ilgili dedikodu yapmak, yalan
ve incitici sözler kullanmak, cinsel içerikli mesajlarla kişiyi rencide etmek, sanal zorbalığın
şekillerindendir. Yapılan araştırmalar bize bu durumun giderek arttığını ve eğer tedbir alınmazsa
birçok gencimizin canının yanacağını
göstermektedir. Genelde sanal zorbalıkla
gerçek zorbalık arasında ilişki bulunmaktadır
ve okullarda artan zorbaca davranışlar
internet ortamında daha hızlı ve sinsice
yayılmaktadır. Israr ederek ve sürekli bu
durumu yineleyerek karşıdakine zarar verme
şeklinde elektronik ortamda yapılan bu
zorbalık türü, antisosyal kişilik özelliklerini
taşıyan kişilerce çok kullanılmaktadır. Ama
aynı zamanda gerçekte kendini ve öfkesini
ifade edemeyen edilgen kişilikler de kendisini
gizleyerek, sahte hesap açarak karşıdakine
örtülü şekilde zarar vermektedir. Günümüzde
sanal zorbalığın giderek yaygınlaşmasında,
sanal ortamda tehditkâr ve aşağılayıcı
materyalleri olabildiğince çok kişiye çabuk biçimde iletmenin kolay olmasındandır. Bu tür
materyallerin web sitelerinde veya sosyal paylaşım sitelerinde diğer bireylerin göreceği şekilde
uzun süre paylaşılabilmesi kontrolümüzü zorlaştırmaktadır. İnternet teknolojisi bu tür materyal-
lerin kopyalanmasını ve kopyalanan materyallerin uzun süre saklanmasını kolaylaştırmaktadır.
Sanal zorbalıkta kurbanla yüz yüze iletişim kurulmamasının, sanal zorbanın davranışlarının
sorumluluğunu almasını hem önlemekte hem de onu cesaretlendirmektedir.
Okullarda sanal zorbalığın getirdiği sorunlarla baş etmek için; okul yöneticilerinin, psikolojik
danışmanların, öğrenci ve velilere bilgilendirici çalışmaların yapılması yararlı olacaktır. Bu tür
çalışmalarla öğrencilerimizin farkındalığını artırmak zorundayız. Hangi durumlarda ne yapmamız
gerektiği özellikle velilere aktarılmalıdır. Anne babalara, çocuklarına bilgisayar ve internet erişimi
satın aldıklarında görevlerinin bitmediğini ve onları internette meydana gelen tehlikelerden
korumak için gerekli önlemleri almaları konusunda bilgiler verilmelidir. Psikolojik danışman,
ailelerle işbirliği halinde çocukların boş zamanda neler yapabileceğiyle ilgili yöntemler ve
etkinlikler üzerinde tavsiyelerde bulunabilir ve süreci yönetebilir. Pek çok araştırmacının
söylediği gibi sınıf, okul bahçesi, okul kantini ve oyun alanlarının yanı sıra sanal ortam da zorbaca
davranışlar açısından bir risk alanı haline gelmiştir. Okul içerisindeki tüm görevliler ve özellikle
psikolojik danışman mutlaka süreç içinde aktif olmalıdır. Ailelerin bu durum karşısında ne yapacağı
kadar çocukların bu duruma sürüklenmemesi için ne yapması gerektiği de düşünülmelidir.
Çocuklarının özerkliğine zarar vermeden onları takip etmeleri ve psikolojik açıdan neler yaşadığını
anlamaları risk durumlarını azaltacaktır. Her zaman söylediğimiz gibi çocukları anlamak ve onlara
yardım etmek, onların duygularını anlamaktan ve buna göre tepki vermekten geçer. Doğru iletişim,
onları mağdur olmaktan da, zalim olmaktan da alı koyacaktır.
Psikolojik Danışman Muharrem EROĞLU
Kayseri RAM
SAĞLIKLI BESLENME VE BAĞIMLILIK
Bağımlılık genellikle sigara, alkol ve uyuşturucu maddelerle ilişkilendirilirken
çoğu zaman yediklerimizle ilişkisi gözardı edilebilmektedir. Bazı besin maddeleri
var ki faydalarından çok zararlarıyla gündeme sık sık gelmektedir. Bu yazımızda da
başlıca bağımlılık yapan
besin maddelerini ele
almak istedik.
Bağımlılık yapan
besinler dediğimizde ilk
akla gelenlerden biri
şüphesiz kahve ve çay
olmaktadır . İçinde
bulunan kafein maddesi-
nin bağımlılık yapma
etkisinin yanı sıra
geleneksel alışkanlıklar
da bu içeceklerin bolca
tüketilmesine neden
olabilmektedir. Oysaki
günde 700 mili gramın
üzerinde kafein alımı bağımlılık anlamına geliyor, bu da yaklaşık 2-3 fincan kahve ve
7-8 bardak çaya eşit. Bağımlıların yoksunlukları, 'kahve içmeden uyanamıyorum'
bahanesiyle başlıyor ve gün içindeki tüm boş vakitler kafeinli içeceklerle
dolduruluyor. Gereksinim karşılanamadığında; baş ağrısı, yorgunluk, uykusuzluk ya
da uyku hali, konsantrasyon eksikliği, iş gücü kaybı gibi yoksunluk belirtileri ortaya
çıkarken, beraberinde depresyon, ülser başlangıcı ve çarpıntı gibi ciddi sağlık
sorunları da gözlenebiliyor. Ayrıca kafein barındıran içeceklerin içinde nikotin
bulunan tütün mamulleriyle birlikte tüketilmesi sağlık problemlerine davetiye
çıkarmaktadır. Sigara ve kahvenin birlikte tüketilmesi bu iki zararlı maddenin
metabolizma arafından ilişkilendirilerek alışkanlıkların vazgeçilemez olmasına neden
olmaktadır. Bu nedenledir ki sigarayı bırakan kişinin kafein bağımlılığından da
kurtulması gerekmektedir. Aksi takdirde kafein ile nikotini beraber almaya alışmış
metabolizmanın nikotin eksikliği nedeniyle yoksunluk belirtilerini daha yoğun
yaşaması kaçınılmazdır.
Psikolojik Danışman A. Sinan YILDIRIM
Kafein içeren maddeler bolca tüketilirken kafein bağımlılığının yanı sıra
şeker bağımlısı da olduğumuzu unutmadan
belirtmeliyiz. Günlük yaşamda çay ve kahve
bolca tüketilirken içine atılan şekerle de
bağımlılıklar maalesef pekiştirilmektedir.
Ayrıca şeker sadece çay ve kahvede değil
hemen hemen her besinle vücuda alınabil-
mektedir. Bu nedenle bağımlı olma ihtimali
hayli artmaktadır. Çok fazla şeker tüketimi
beyindeki ödül mekanizmalarını geliştirme-
siyle bilinmiştir bu nedenle de alışkanlıktan
kurtulmak çok zor olabilir. Bu da eğer ofis
çekmecenizde veya evinizde gofret, jelibon,
şeker gibi yiyecekler bulunduruyorsanız,
mutlaka onları yemek isteyeceğiniz anlamına
gelir. Eğer onlar orada bulunuyor ve sizde
bunun için bir tercih yapmak zorunda
kalıyorsanız, birçoğunu yemek isteyeceğiniz
düşüncesi oldukça yüksektir. Ve yedikten
sonra da oldukça iyi hissedeceksinizdir, an-
cak sadece bir süreliğine ve bir sonraki yeme
isteğiniz gelene kadar.
Gündemde sürekli bahsedilen bir diğer besin bağımlılığı ise şüphesiz
“fastfood” bağımlılığıdır. Fastfood denince akla içinde bolca kafein ve şeker
barındıran gazlı içeceklerle fazlasıyla işlenmiş et ürünleri gelmektedir. Hayvansal
gıdalar sindirilirken açığa toksikmetabolik maddeler çıkar, ve damarlarınızda gezme-
ye başlar, ne zamanki hayvansal gıdaları aniden azaltırsınız o zaman adeta diğer
bağımlılıklarda olduğu gibi yoksunluk bulguları gün yüzüne çıkar. Bunun yanında
bağımlılığı tüm dünya tarafından kabul görmüş olan gazlı içecekler de tüketilince
vazgeçmesi zor bir bağımlılıkla yüzleşmek hiç de zor olmamaktadır.
Görüldüğü üzere besin bağımlılığı kolayca oluşabilen ama zor vazgeçilen bir
durumdur. Bu bağımlılığa dikkat çekmek en az diğer zararlı maddelere dikkat
çekmek kadar önemli olduğunu düşünüyoruz ve bağımlılık yapan besin maddelerinin
makalemizde belirttiklerimizden çok daha fazla olduğunu hatırlatmak istiyoruz.
Uzaydan gelecekler, üstlerine, iki ayağı üzerinde duran zeki varlıkların
pek çoğunun ağzında dumanlı bir çubukla görüldüğünü rapor edeceklerdir.
Kristof Kolomb'dan beri, tütün, yalnızca onu ilk defa gören yabancılara tuhaf
gözükür. Yaşam için hiç gerekli olmayan, bu ilk bakışta lüzumsuz gözüken
"ek," doğanın ruhu en kırılgan varlığı olan insanın ileri güvenlik ve anlam ge-
reksinmelerini sömürerek, kısa sürede bize bizden bile yakın görünmeyi ba-
şarır. 8 bin yıl öncesinin paganist Kızılderilileriyle, günümüzün hedonist top-
lumlarında aynı oranda rağbet gören, idamla bile önüne set çekilememiş bu
küresel tsunamiye yol açan depremin merkez üssü çok derinlerde gözüküyor.
Kökleri en derinde olduğu için bize en normal gözüken kazanımlarımızı
kullandığından ve yasak meyvelerin en meşrusu olma torpilinin dokunulmazlı-
ğını arkasına aldığından, "tiryakilik" ile yumuşatılmış bu devasa bağımlılığın
gerçek azmettiricileri, bugüne kadar en Sokratvari sorgulamalardan bile
kaçmayı başarabilmiş. Artık zamanı gelmiş olacak ki, elinizdeki kitap, insanlı-
ğın ergenliğinde tutunduğu yılan gözüken tütün bağımlılığının azmettiricileri-
ni tüm kadrosuyla ihbar ediyor.
www.idefix.com’dan alıntıdır.
Film savaş sonrası Fransa'da 1949 yılında geçer. İşsiz müzik öğretmeni
Clement Mathieu (Gérard Jugnot) gelen bir teklif üzerine yatılı erkek öğ-
rencilerden oluşan bir okulda işe başlar. "Suyun Dibi" (Fond de l'Etang) adı
verilen okulda tamamen birbirlerinden farklı karakterlerden oluşan ve ol-
dukça asi tavırlar sergileyen genelde kimsesiz fakir öğrenciler bulunmakta-
dır. Okulun müdürü (François Berléand) ise öğrencilere karşı oldukça sert
davranmakta, hücre cezası ve dayak gibi acımasız cezalar vererek disiplini
sağlamaya çalışmaktadır. Bu gibi cezalar ile hiçbir sonuca varılamayacağını
düşünen Clement, cezaların caydırıcı olmak bir yana öğrencilere ispiyonculu-
ğa özendireceğini ve aralarındaki çatışmanın artacağını düşünür. Aklına ge-
len en iyi çözüm, en iyi bildiği iş olan müzik sayesinde öğrencilere ulaşarak
onlara farklı bir dünyanın kapılarını aralayabilmek olur.
tr.wikipedia.org’dan alınmıştır.
''Bırakmak İstiyorum'' filminin sigara içen izleyiciler için bir müjdesi
var! Zira film, şimdiye kadar sigaranın sağlığa ne denli zararlı olduğunu alışı-
lagelmiş metin ve yöntemler üzerinden izleyiciye sunan yapımların aksine
sigara içenleri sigara bağımlılığıyla yüzleştiriyor ve sigaranın aslında yaşanan
sıkıntıların çözümünden ziyade bu sıkıntıların nedeni olabileceği noktasının
üzerini çiziyor.
Terapist ve eğitmen Emre Üstünuçar’ın mesleki deneyimleri eşliğinde siga-
ra bağımlılığına ayna tutan filmin yönetmeni Yücel Yolcu.
www.beyazperde.com’dan alınmıştır.
Psikolojik Danışman Aslıhan YILMAZ
KİTAP ÖNERİLERİ
FİLM ÖNERİLERİ
Şanlıurfa Halk Sağlığı Müdürlü-
ğü Ruh Sağlığı Programları Tütün ve Di-
ğer Bağımlılık Yapıcı Maddeler Şube ola-
rak Madde kullanımın toplumun her kesi-
minde önlenmesi, risk guruplarının korun-
ması, Madde Bağımlılığı ile mücadelenin
etkin bir biçimde sürdürülmesi için yerel
ve ulusal anlamda yapılan çalışmaların
mevcut durumlarının paylaşılması ve uy-
gulamalarda karşılaşılan sorun ve aksak-
lıklara çözüm önerilerilerinin geliştirilme-
si amacıyla İl Madde Bağımlılığı Kurulu
Sekreterya Yürütücülüğü rolünde olan
Müdürlüğümüzce 1 Ekim tarihinde ilgili
Vali Yardımcısı Aylin KIRICI DUMAN’ın
katılımı ile başlamıştır. Şanlıurfa RAM
olarak çalışmaya katılan Psikolojik Danış-
manlarımız Bozan DOĞAN ve Aslıhan
YILMAZ.
Şanlıurfa RAM PDR bölümü olarak
Çocuk İhmali ve İstismarı ile Okullarda
Akran Zorbalığı- Şiddet Önleme konula-
rında, okullarda görev yapan Psikolojik
Danışmanlarımızla beraber çalışmalar ya-
pıldı. Bu çalışmaya katkı sunan tüm mes-
lektaşlarımıza teşekkür ediyoruz.
RAM'DAN HABERLER
TÜRKİYE BAĞIMLILIKLA MÜCADELE EĞİTİM MERKEZİ
PROJESİ
Yeşilay, Türkiye Bağımlılıkla Mücadele Eğitim Programı (TBM) kapsamında
Türkiye’nin 81 ilinden toplam 487 ve Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden de 11
formatörü, Sağlıklı Yaşam, Madde, Alkol, Tütün ve Teknoloji Bağımlılığı alanında
eğitime tabi tutuyor.
“Büyük değişimler küçük bir dokunuşla başlar”
sloganıyla yola çıkıldığını ifade eden Yeşilay Genel
Başkanı Prof. Dr. M. İhsan Karaman program
hakkında şu açıklamalarda bulundu: “Bağımlılıklar
dokunmadan her çocuğa bizim dokunmamız gerektiği
fikriyle üzerinde çalıştığımız bu programda
öğretmenlere bağımlı olma riski taşıyan genci tanıma,
karşı stratejiler geliştirme ve gençliği tehlikeli
süreçlere girmeden koruyabilme yeteneğinin
kazandırmayı hedefliyoruz. Bu çalışmamız da,
kelebek etkisi oluşturarak ülkemizde topyekûn bağımlılıkla mücadele
seferberliğini başlatmış olacaktır.”
Yeşilay Bilim Kurulu ve alanında uzman eğitimciler tarafından hazırlanan
programda çocuk ve gençlerin bağımlılıklardan korunması için alınması gereken
önlemler anlatılırken, çocuk ve gençlerin sosyal ve psikolojik kazanımlar elde
ederek bağımlılıklara karşı dirençli hale getirilmesini öngörüyor. Anaokulundan
başlayarak Lise çağına kadar her yaş grubuna özel geliştirilmiş içeriklerle Yeşilay
bilimsel kanıta dayalı yöntemlerle okul bazlı bağımlılık mücadelesi programına
öncülük ediyor.
Eğitimlerde okullarda görevli rehber öğretmenler ve branş öğretmenlerine
öncelik tanınıyor. Katılımcılar ağırlıklı olarak rehber öğretmenlerden oluşuyor ve
çoğunluğu gönüllü. Her alan için tasarlanan Formatör Eğitimi Programı ana
hatlarıyla; TBM’yi tanıma, kendi alanlarıyla ilgili derinlemesine bilgi sahibi olma,
sunum becerileri ve hedef grup özelliklerine ilişkin eğitim ilkelerinden oluşuyor.
meb.gov.tr’ den alınmıştır.
GÜNCEL HABERLER
YARARLANEBİLECİĞİNİZ KAYNAKLAR
Çocuk Sağlığı ve Kafein Alkol Bağımlılarında Psikososyal Uygulamalar, Kısa Girişimler ve
Motivasyonu Artırma Çocuk ve Gençlerde İnternet ve Bilgisayar Bağımlılığı Madde Bağımlılığı Tanı ve Tedavi Klavuzu Madde İle Mücadele Öğretmen El Kitabı Sigarayı Bırakma Yolları Madde Bağımlılığı Öğretmen El Kitabı Not: Kaynakları İndirmek İçin CTRL ve Farenin Sağ Tuşunu Kullanın
PSİKOLOJİK DANIŞMA VE
REHBERLİK BÖLÜMÜ
Adres : Kamberiye Mah. No:57 Akbank Karşısı Haliliye/ŞANLIURFA
Telefon : 0414 216 91 00
http://sanliurfaram.meb.k12.tr/
facebook.com/ŞANLIURFA PsikoRAM
@PsikoRAM