443

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

  • Upload
    others

  • View
    4

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★
Page 2: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

İskenderiye Dörtlüsü 3 MountoliveIII of İskenderiye Dörtlüsü

Lawrence DurrellCan Yayınları (1997)

Derecelendirme: ★★★★★Etiketler: Roman, Tarihi Kurgu

Durrell, İngiliz edebiyatının 20. yüzyıla kazandırdığı en önemliyazarlardan biri, tüm dünyada edebiyat okurlarının gözdesi.20. yüzyılın en büyük romancılarından biri olan Lawrence Durrell,Justine, Balthazar, Mountolive, Clea adlı kitaplarından oluşanİskenderiye Dörtlüsü'nü, yapısal özellikleri bakımından bir "Avruparomanı" olarak tanımlar. Bu dörtlü, roman kurgusu olarak birbiriniizleyen bir süreci yansıtmaz. Aynı roman kahramanlarının, aynı zamandiliminde yaşadıkları olayları, kendi bakış açılarından, kendiyorumlarına göre farklı biçimde dile getirmeleriyle biçimlenir. Durrell'ınamacı, bakış açıları değişince, olayların ve kişilerin görünümlerinin dedeğişik anlamlar aldığını vurgulamaktır. Bu, çağımız roman sanatındaçok önemli bir anlatı devrimidir. Bir gizem açılırken, yeni bir gizeminörtüsüne bürünür, okuma zevki aralıksız devam eder. Romanlarınanlattığı olaylar ve kahramanlar aynı olmakla birlikte, dörtlününbaşkahramanı, olayların geçtiği İskenderiye kentidir. Dörtlünün üçüncükitabı olan Mountolive de diğer üç kitapta olduğu gibi hayatın enönemli öğesi sayılan aşkın gerçeğini araştırır ve aşkın kural, töre, sınırtanımayışını hikâye eder.

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

2

Page 3: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

3

Page 4: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

İSKENDERİYE DÖRTLÜSÜ: 3MOUNTOLIVE

Lawrence Durrell

Türkçesi

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

4

Page 5: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

ÜLKER İNCE

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

5

Page 6: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

İSKENDERİYE DÖRTLÜSÜMOUNTOLIVE

Lawrence DurrellÜçüncü Kitap

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

6

Page 7: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

ÇAĞDAŞ DÜNYA- YAZARLARI

Bu kitap 1984 yılında, İstanbul’da, Ağaoğlu Basımevi’ndedizilip basıldı.

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

7

Page 8: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

İSKENDERİYE DÖRTLÜSÜÜçüncü Kitap

MOUNTOLIVE

Lawrence Durrell1984 AZRA ERHAT ÇEVİRİ ÖDÜLÜ

ROMAN

Türkçesi

ÜLKER İNCE

CAN SANAT YAYINLARI LTD. ŞTİ.

Ankara Caddesi 40, Kat 2, Cağaloğlu, İstanbul

Telefon: 5286113

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

8

Page 9: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

Özgün adıThe Alexandria Quartet

MOUNTOLIVE1985

İSKENDERİYE DÖRTLÜSÜ

JUSTINEBALTHAZAR

MOUNTOLIVECLEA

Açıklama: İskenderiye Dörtlüsü ve Lawrence Durrell

hakkında topluca bilgi edinmek için, dörtlünün ilk kitabı olanJustine’in başındaki sunuş yazısına bakılabilir.

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

9

Page 10: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

NOT

(JUSTINE ile BALTHAZAR’ın ana-baba-bir kardeşi, birdörtlünün üçüncü cildi olan) bu kitapta yer alan bütün kişiler,bütün oluntular tam anlamıyla düşseldir. Çağdaş Ortadoğutarihine, Diplomatlık Hizmetleri personel düzenine pek bağlıkalmadığım zamanlar oldu, gerekli gördüğüm yerlerde birromancının kayıtsız kalma hakkını kullandım. Trafalgar Alanı’nınçıplaklığını yumuşatmak için birkaç karaağaç ekleyerek orayıgüzelleştirdim. Honi soit qui mal y pense.

1

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

10

Page 11: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

Düş bir kez dağılıp yok olduktan sonra insan eski sağlamkafa düzenine kavuşabilseydi olay pek de önemli olmayacaktı —zihinsel suç işlemenin öyküsüdür bu. Herkes çok iyi bilir de hiç kimsebundan rahatsız olmaz. Ama ne yazık! bazan biri çıkar işi birazdaha ileriye götürür. Acaba, diye merak ediyor insan, acababöylesine ululanmış soyut biçimiyle bile insanı böylesine derindensarsan bir düş bir de gerçekleşirse, neler olmaz? Lânetli kuruntudirilir, onun var olması bir suçtur.

JustineD. A. F. DE SADE

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

11

Page 12: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

I

Geleceği son derece parlak küçük bir görevli olarakArapça’sını ilerletmek üzere bir yıllığına Mısır’a gönderilmişti;orada ilk diplomatik görevine atanmayı beklerken kendisini birtür yazıcı sıfatıyla Yüksek Komisyon’da çalışırken buldu; amailerideki görevinin tam anlamıyla ayırdında, sanki elçiliğin gençbir sekreteriymiş gibi davranıyordu. Ancak şu sıralar sakıngandurmak her zamankinden daha zordu, çünkü balık avı çokheyecanlı olmaya başlamıştı.

Zaten kırışmış olan tenis pantolonunun, kolejliceketinin daha da kırışmasına, taban tahtalarının arasındantaşan sintine suyunun bembeyaz lastik ayakkabılarının burnunukara bir yama gibi lekelemesine gerçekten de hiç aldırdığı yoktu.İnsan Mısır’da hep böyle kendisini koyuverirdi. Onu İskenderiyeyakınlarındaki Hosnani topraklarına, göller ağının üstünekurulmuş, dört yöne düzensizce yayılan eski zaman evinegetiren o rasgele tanıtma mektubuna bin teşekkür ediyordu.Evet.

Şu anda içinde bulunduğu altı düz sandal, dalyanınkara kamış çubuklarla işaretlenmiş av bölgesini giderek çemberiçine alan sandalların büyük yarı dairesinde yerini almak üzereküçük küçük dürtüklemelerle çamurlu suda burnunu doğuyaveriyordu. Küçük sırık hareketleriyle daire olurlarken havakararmıştı — birden her şey altın-menekşe rengi zemin üzerindeyarı kabartma gibi görünmeye başladı. Leylâk rengi sonaydınlıkta, toprak duvar halısı gibi koyulaştı, gölden yükselen

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

12

Page 13: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

nem dolayısıyla sağda solda su serapları titreşiyordu. İnsan, yokolmanın eşiğinde titreyen bir sabun köpüğünde bütün dünyanınyansıdığı sanısına kapılırdı. Suyun ötelerinden gelen sesler deöyle, bir yükseliyor, bir alçalıyor, saydamlaşıyordu. Kendiöksürüğü hızlı kanat çırpışlarıyla çabucak uzaklaştı. Akşamkaranlığı basmıştı, ama hala sıcaktı, gömleği sırtına yapışıyordu.Onlara kadar ulaşan karanlığın parmakları, dev iğnedenliklergibi, hayvan pençeleri gibi, küçük yastıklar gibi suda benekbenek duran, kıyıları sazlarla çevrili adacıkların sınırlarınıkoyultmuştu yalnızca.

Sandallar ağır ağır, dua ya da tefekküre dalış hızıylailerleyerek büyük çemberi yavaş yavaş daraltıyorlardı, ama aynıhızla toprak ve su da eridiği için ona hep Mareotis’in alüvyonlusularında değil de gökyüzünde yolculuk ediyorlarmış gibigeliyordu. Görünmeyen kazların şapırtıları duyuluyordu, acı acıbağırarak, ayaklarını halicin sularında sürükleyerek denizuçakları filosunu andıran bir kuş filosu, havalanmış, suyla göğübir köşeden ikiye bölmüştü. Mountolive içini çekti, çenesiavucunda, bakışlarını kahverengi suya dikti. Böylesine mutluolmaya hiç alışkın değildi. Gençlik umutsuzluk yaşıdır.

Sırığı suya her daldırışta hırıldayan tavşan dudaklıküçük kardeş Naruz’un sesi arkadan geliyor, sandalın sarsıntısıböğründe yankılanıyordu. Melas gibi koyu çamur flop flop suyadamlıyor, sırık iştahla ağız şapırdatıyordu. Çok güzeldi, ama öylekötü kokuyordu ki: Gene de halicin leş gibi kokularındanhoşlandığını görmek çok tuhafına gitti. Ötelerden, denizkıyısından esen rüzgârın hava akımları zaman zamançevrelerinde dolanıp geri çekiliyor, zihinlere tazelik veriyordu.Yukarıda, güneşin sönen gözünde gümüş rengi yağmur gibiduran sivrisinek korosu vızıldamaktaydı. Değişmekte olan ışıkağı zihnini tutuşturmuştu. Yüreğinin acelesiz atışlarınıdinlerken, «Naruz, öyle mutluyum ki,» dedi. Genç oğlan utangaç,

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

13

Page 14: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

ıslıklı bir kahkahayla güldükten sonra, «Çok iyi, çok iyi,» diyerekbaşını önüne eğdi: «Bu daha bir şey değil. Bekle. Çemberidaraltıyoruz.» Mountolive gülümsedi. Kendi kendine bir kadınınadını yinelermiş gibi, «Mısır,» dedi. «Mısır.»

Naruz, kısık, tatlı sesiyle, «Şuradaki ördekler rusé2

değil, biliyor musun?» dedi. İngilizcesi kötü ve tumturaklıydı.«Onları kaçak avlamanın en kolay yolu, (‘Kaçak avlamak’ denirdeğil mi?) altlarına dalıp bacaklarından yakalamaktır. Tüfeklevurmaktan daha kolay, öyle değil mi? İstersen yarın gideriz.»Sırığı sallarken yine hırıldamış, içini çekmişti.

«Peki ya yılanlar?»Mountolive o gün öğleden sonra suda kocaman

yılanların yüzdüğünü görmüştü. Naruz iri omuzlarını kaldırıpkıkırdadı,

«Yılan yok,» dedikten sonra bir kez daha güldü.Mountolive yanağını sandalın pruva tahtasına

dayamak için başını yan döndürdü. Göz ucuyla ayakta sırıksallayan yol arkadaşını görebiliyor, onun kıllı kollarını, ellerini,güçlü, sıkı bacaklarını inceleyebiliyordu. Arapça olarak, «Biraz daben kullanayım mı?» diye sordu. Ev sahiplerine kendi dillerindebir şeyler söylediği zaman onları ne kadar sevindirdiğinibiliyordu. Gülümseyerek verilen yanıtları kucaklama gibi birşeydi. «Kullanayım mı, ha?»

Naruz olağanüstü güzel gözlerinin, kalın koyu sesininkapattığı çirkin gülümsemesiyle, «Olur mu hiç,» karşılığınıverdi. Alnına dökülmüş kara buklelerinden terler damlıyordu.Olumsuz yanıtının kaba kaçmış olabileceği korkusuyla hemenardından şöyle ekledi: «Karanlık basar basmaz sürek avıbaşlayacak. Ben neler yapmam gerektiğini biliyorum. Sen izle,balıklara bak.» Dudağının sökük yerinin iki kıyısındaki iki küçükpembe et parçası tükürükten ıslanmıştı. İngiliz gencine sevgiylegöz kırptı.

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

14

Page 15: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

Karanlık hızla üstlerine çöküyor, ışık ölüyordu. Naruzbirden haykırdı: «Tam zamanı şimdi. Şuraya bak... Ellerini büyükbir gürültüyle çarparak suyun karşısına doğru haykırmış, başınıkaldırıp parmağının gösterdiği yere bakan yol arkadaşınıürkütmüştü. «Nereye?» En uzak sandaldan atılan tüfeğin donukpatlama sesi havada yankılandı, apansız havalanan bir kuş ufukçizgisini ikiye bölmüştü. Öncekilerden daha ağır yükselen bu kuş— tıpkı kabuğundaki çatlaktan hafifçe görülen nar taneleri gibi— pembe bir yara halinde ilerleyerek toprakla havayı birbirindenayırıyordu. Daha sonra pembeden ala dönüşüp birden aklaştı,suya değer değmez eriyen bir kar sağanağı halinde gölünyüzeyine indi. İkisi birden «Flamingo,» diye bağırıp gülmeyebaşladılar. Karanlık çökmüş, görünür dünyayı silmişti.

Uzun süre derin, soluklar alıp vererek gözlerininkaranlığa alışmasını beklediler. Uzaktaki sandallardan gelensesler, gülüşmeler ta onlara kadar ulaşıyordu. Birisi, «Ya Naruz,»diye seslendi, bir kez daha yineledi: «Ya Naruz,» Naruzkıkırdamakla yetinmişti. Sonra kısa bağlamalı vuruşlarla çalınanbir darbukanın sesi duyuldu. Müziğin ritimlerini, aynı andaMountolive’in zihni yankılıyordu. Az sonra kendi parmaklarınında tahtaya vurmaya başladığını gördü. Artık göl dipsizleşmiş,sarı çamur — tarih öncesi göl çatlaklarının yumuşak çamuru yada denize dökmek üzere Nil’in önüne katıp sürüklediği karakatran gibi çamur — görünmez olmuştu. Bütün karanlık hâlâçamur kokuyordu. «Ya Naruz,» diye bir kez daha bağırıldı.Mountolive aralarını aça aça şu sözcükleri söyleyen büyükkardeş Nessim’in deniz rüzgârıyla taşınan sesini tanımıştı:«Işıkları... yakma... zamanı... geldi.» Naruz kısa, sert bir bağırışlakarşılık verdi. El yordamıyla kibriti bulmaya çalışırken keyiftenhırıltılar çıkarıyordu. Gururla. «Şimdi göreceksin.» dedi.

Sandalların oluşturduğu çember dalyanın çevresindedaralmaya başladı, sıcak karanlıkta kibritler parladı, az sonra

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

15

Page 16: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

pruvalara takılı karpit lâmbalarında sarı titrek çiçekler açtı,parlaklaşmadan önce yalpalayan ışıklar sırayı bozmuş olanlarındüzeltmelerine olanak sağlamıştı. Naruz özür dileyerekkonuğunun üstünden eğilip elleriyle pruvayı araştırdı. O böyleeğilmiş lastik tüpü yoklar, lambanın karpit taşlarıyla dolubakalit kutusunu sallarken, Mountolive onun güçlü gövdesininter kokusunu duyuyordu. Naruz bir düğmeyi çevirip kibritiçaktıktan sonra bir anda oturdukları yeri koyu dumanlar sardı,soluklarını tuttular, ama dumanlar çarçabuk dağıldı. Aşağıda gölsuyu koskoca renkli bir kristal gibi yarım daire biçimindeışımıştı. Şaşkın, meraklı, hatta belki de sevinçli devinimlerlekaçışan, yeniden toplaşan balıkların imgelerini sihirli bir lambagibi pırıl pırıl yansıtıyordu. Naruz soluğunu sertçe dışarı vererekyerine döndü. «Aşağı bak.» diye üsteledikten sonra, «sakın başınıyukarı kaldırma,» diye ekledi. Bu son öğüdü anlamamış olanMountolive ona sormak üzere başını çevirdiğinde o, «Başına birpalto ört. Devekuşları balık gördüler mi çılgına dönerler, amagözleri gece iyi görmez. Geçen kez yanağımı yardırdım; Sohhi birgözünden oldu. Yüz ileri, aşağı doğru duracaksın,» dedi.

Mountolive kendine söyleneni yaparak oraya uzandı,lâmba ışığının kıpır kıpır havuzcuğunun üstünde yüzüyordu,havuzcuğun dibinde çamur değil, eşsiz bir kristal vardı, içinde sukaplumbağaları, kurbağalar, kaygan balıklar — yukarıdakidünyanın bu saygısızca konukluğundan rahatları kaçanyaratıklar — kaynaşıyordu. Sal sendeleyerek yeniden hareketederken, soğuk sintine suyu ayağının baş parmaklarına kadaryükselmişti. Göz ucuyla ışıklardan oluşan büyük yarı-dairenin,çiçek zincirinin, daha büyük bir hızla kapandığını görebiliyordu;sanki sandallara yön ve tempo vermek isteyen bir davulun sesi,bir türkü duyuldu; yumuşak, hüzünlü ama buyurucuydu. Bir kezdaha dönen sandalın sarsıntısının sırt kemiğinde yankılanışınıduydu. Bu duyumları şimdiye kadar tanıdığı hiçbir şeye

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

16

Page 17: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

benzemiyordu, yepyeniydi.Su koyulaşmış, yoğunlaşmıştı; ağır bir ateşte

karıştırıla karıştırıla pişirilen yulaf çorbası gibi koyulmuştu.Ama daha dikkatli bakılınca bu görünümü suyun değil,balıkların çoğalmasının yarattığı anlaşılıyordu. Kum gibikaynaşmaya başlamışlardı, sürüler halinde ok gibi gidiyorlardı,kendi sayılarının bilincine varmaktan heyecanlanmışlardı, amagene de her biri bir yöne çekiyor, bir yöne savuşuyordu. Kordon,bir ilmek gibi daraldı, en yakın sandalla, en yakın balmumuhavuzcuğuyla aralarında yalnızca 6-7 metre uzaklık kalmıştı.Kayıkçılar boğuk boğuk haykırıyor, pat pat suya vuruyorlardı,yumuşak göl tabanına doluşan, sığlıklar başladıkça, aydınlıkdairenin içinde tuzağa düştüklerini anladıkça daha da çoktelaşlanan balık sürülerinden kendileri de heyecanlanmıştı. Bukaynaşmada, bu fırıl fırıl dönüşlerde çıldırmışlık vardı.Sandalların içinde silik insan gölgeleri balıkçı kepçelerinihazırlıyorlardı, bağrışmalar sıklaştı, Mountolive heyecandankanının daha hızlı aktığını duyumsuyordu. Naruz, «Az kaldı. Hiçkımıldama,» diye bağırdı.

Sular zamk gibi koyulaşmıştı, karanlığın içinde gümüşgövdeler sıçrıyor, ama madeni para gibi parlayarak yenidensığlıklara düşüyorlardı. Işık daireleri birbirine değiyor, üst üstebiniyordu, bütün sur tamamlanmıştı, kıvır kıvır kıvrananbalıkların, Noel çorapları gibi tıklım tıklım dolu, bitişik düzendizilmiş balıkçı kepçelerinin uzun ağından yukarı sıçrayıpsığlıklara atlayan kara gövdelerinin şapırtıları dört yanı sarmıştı.Kurtulanlar da korku içindeydi, onların telaşlı atlayışlarıyladalyanın bütün yüzeyi parçalanmıştı, titrek lâmbaların üstünesoğuk sular sıçratıyor, sandalların içine kapaklanıyorlardı. Soğukbalık pullarından, çırpınan kuyruklardan oluşan ürpertici birhasat. Onların heyecanlı ölüm kavgaları davulun sesi kadarbulaşıcıydı. Ağlar doldukça hava kahkahalarla çınlıyordu.

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

17

Page 18: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

Mountolive uzun beyaz entarilerinin eteklerini bellerinesıkıştırmış Araplar’ın en yakın pruvaları elleriyle tutaraksandalların sallanmasını önlemeye çalışırken birbirine bağlıağları yavaş yavaş öne doğru iterek ilerlediklerini görüyordu.Kara kalçalarında ışıklar donuk donuk parlıyordu. Bütünkaranlık onların yabansı neşeleriyle dolmuştu.

Birden beklenmedik bir olguyla daha karşılaştılar —tıpkı aşağıdaki su gibi tepelerindeki gök de koyulmaya başladı.Karanlığın içinde ansızın tanınmaz biçimler belirmişti, çünküyüksek atlayıcılar göllerin kıyılarında uyuyanları uykularındanuyandırmıştı. Bataklık otlarıyla çevrili halicin ötelerinden keskinkarmakarışık bağırtılarla kopup gelen yeni konuklar da avakatıldılar — yüzlerce pelikan, flamingo, turna kuşu, derekuşuburaya üşüşmüştü, yanlamasına uçarak sıçrayan balıklarınüstüne çullanıyor, onları kapıyorlardı. Hem su, hem de gök, canlıvarlıklarla dolmuştu, balıkçılar ağlarını düzeltiyor,yakaladıklarını sandallara boşaltıyor ya da ağları tersine çeviripküçük dalgacıklı bir gümüş sağanağını küpeşteye bocaediyorlardı. Oturmakta olan dümencilerin ayakları kıvranangövdelerin içine bileklerine kadar gömülmüştü. Bunca balıkherkese yeterdi, hem insanlara, hem kuşlara. Gölün uzunbacaklıları kanatlarını, eski moda renkli şemsiyeler gibi,beceriksizce açıp kaparlarken ya da fıkır fıkır kaynaşan suyunüstünde biçimsiz sürüler halinde süzülürken açgözlülükten,heyecandan çılgına dönmüş devekuşları, martılar yıldırımhızıyla dört yönden akın ediyorlardı. Ölümlerine susamışçasınauçan bu kuşların kimileri bodoslamasına sandallarıngüvertesine çarpıp boyunlarını kıracak, kimileri o tüylerürpertici gözü dönmüşlük içinde gagasını bir balıkçının karagövdesine saplayacak, bir yanağı ya da kalçayı parçalayacaktı.Sıçrayan sular, boğuk bağırtılar, gaga, kanat çatırtıları,darbukaların çılgın takırtıları, hepsi olay yerine unutulmaz bir

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

18

Page 19: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

güzellik katıyor, Mountolive’e firavunların ışık-gölgeyle yapılmışeski duvar resimlerini anımsatıyordu.

Kuşları uzaklaştırmak için çabalayan adamlar havayısopalarla dövmeye başladılar, sonunda kıpırtılı balık yığınlarınınarasında gökkuşağının bütün sihirli renklerini taşıyan kuştüyleri, balıkların gümüş pullarının üstüne kanları sızan kırıkgagalar görmek çok tuhaftı. Karanlık sandallar tepelemedoluncaya kadar bu sahne üç çeyrek saat kadar böylece sürdü. Oarada Nessim yakınlarda bir yerden onlara seslenmişti: «Geridönmek zorundayız.» Suyun karşı yakasında sallanan bir fenerigösteriyordu; fenerin oyduğu ışık mağarasının içinde dönen biratın düzgün böğürlerini, hurma ağaçlarının testere dişliyapraklarını gördüler. Nessim, «Annem bizi bekliyor,» diyebağırdı, güzel başını eğmişti, bir ışık gölünün içindegülümsüyordu. Yüzü ancak Ravenna’daki duvar resimlerindegörülebilecek türden bir Bizanslı yüzüydü — badem biçimli,koyu renk gözlü, düzgün çizgili. Ama Mountolive onun yüzünde,ona çok benzeyen annesi Leyla’nın yüzünü görüyordu denebilir.Boğuk bir sesle, «Naruz,» diye bağırdı, çünkü kardeşi bir ağıbağlamak üzere suya atlamıştı. «Naruz!» Bu patırtıda insanınsesini duyurması çok güçtü.

«Geri dönmek zorundayız.»Böylece sonunda Tepegöz-ışıklı iki sandal karanlık

sulardan geriye, Leyla’nın, sivrisinek seslerinden başka hiçbirşeyin duyulmadığı sessizlikte atlarla birlikte kendilerinibeklediği iskeleye döndüler. Yeni ay çıkmıştı.

Geç kaldıkları için kendilerini azarlayan Leyla’nınsevinçli sesini gölün değişken rüzgârlarının arasındanduyabiliyorlardı. Naruz kıkırdadı. Nessim, «Bir sürü balıkgetirdik.» diye bağırdı. Karanlıktan daha koyu olan gölgesiayakta duruyordu, sanki ikisinin bilinçli düşüncelerinde hiç yeriolmayan olgunlaşmış bir içgüdünün kılavuzluğuyla elleri hemen

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

19

Page 20: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

buluşmuştu. Ayağa kalkıp onun yardımıyla iskeleye tırmananMountolive’in yüreği titredi. İki kardeş kıyıya adımlarını ataratmaz Naruz, «Eve kadar yarışa var mısın, Nessim?» diye bağırdı.Atlarına atladılar, bu gülüşmeli saldırı karşısında atlar ürküpsıçradı. Leyla, «Dikkat,» diye sert sert bağırdı, ama onlar ok gibiuzaklaştılar. Atların ayakları kıyı setinin yumuşak yollarınıdövüyor, Naruz Mefisto gibi kıkır kıkır gülüyordu. Leylayapmacık bir boyun eğişle, «N’aparsın?» dedi, o sırada çiftlikkâhyası onlara atlarını getirmişti.

Binip yola koyuldular. Uşağa fenerle birlikte öndengitmesini söylemişlerdi. Leyla atını onunkine öylesineyaklaştırdı ki, diz dize sürtünerek gidiyorlar, gövdelerinidokundurmakla yetinmeye çalışıyorlardı. Birbirlerinin sevgilisiolalı şurada kaç gün vardı — topu topu on gün — ama gençMountolive’e tam bir yüzyıl, umutsuzluklardan sevinçlerdenoluşan çok uzun bir zaman geçmiş gibi geliyordu. İngiltere’deklasik bir eğitim görmüş, duygulanma isteği duymayacakbiçimde eğitilmişti. Bütün öteki derslerini, gençliğine karşın, çokiyi bellemişti — kabul salonlarının, yaşadığı çevrenin sorunlarınısoğukkanlılıkla karşılamayı biliyordu; ama kişisel coşkularakarşı koyabilmek için elindeki tek silâh, beceriksiz birsuskunluğa dönüşecek derecede uyuşturulmuş ulusal birduyarlılığın sinirli sessizliğiydi: İnsana susmayı, utanmayıöğreten bir eğitim. Duyarlılıkla eğitimin yan yana yürüdüğü pekgörülmemiştir, ama aradaki gediği genel davranış kurallarıyla,dışarıya karşı takınılacak tutumla hiç açık vermeksizin gizlemeolanağı vardır. Tutku diye bir şey duymuş, kitaplarda okumuştu,ama kendi başına asla gelmeyeceğini düşünmüştü hep, oysaşimdi tutku, genellikle birden boy atan okul çocuklarındagörüldüğü gibi gündelik davranışlara, uğraşlara, her günkükonuşmalara, dostluklara kendini bırakmışlık perdesininardında başlı başına varlığını sürdüren gizli yaşamına burnunu

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

20

Page 21: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

sokmuştu. İçindeki erkek henüz büyüyemeden toplumsal kişiliğiaşırı derecede olgunlaşmış biriydi. Eski bir sandığı boşaltır,içinden çıkanları karmakarışık atar gibi Leyla onun içini dışınaçıkarmıştı. Bütün yedek güçleri elinden alınmış toy, tatsız birgenç olduğu konusunda kuşkuları vardı. Neredeyse öfkeyle, iştesonunda burada uğruna ölmeye bile hazır olduğu bir şeyinbulunduğunu anlıyordu — ruhunu en can alıcı noktasındanyakalayan kanatlı ileti o şeyin hamlığından kaynaklanıyordu.Hatta karanlıkta bile yüzünün kızarmasını istiyordu. Bu çoksaçmaydı. Sevmek saçmaydı, eşekten düşmüş karpuza dönmekgibi bir şey. Acaba yeni ayı yansıtan gölün kıyısında, hurmaağacı tayflarının arasında annesi ikisini böyle diz dize giderkengörebilseydi, ne derdi? Leyla, «Mutlu musun?» diye fısıldadı.Mountolive bileğini yalayıp geçen dudaklarının dokunuşunuduydu. Sevgililer birbirlerine söyleyecek —daha önce binlercekez söylenip geri alınmamış— bir söz bulamazlar. Öpüşler bubinlerce hiçi yaralara çevirmek için uydurulmuştur. Leyla bir kezdaha, «Mountolive, David, sevgilim,» dedi. «Evet.» — «Çoksuskunsun. Uyudun sandım.» Kendi allak bullak dünyasıyla yüzyüze gelmekten Mountolive’in kaşları çatılmıştı.«Düşünüyordum.» dedi. Bir kez daha dudakların bileğindegezindiğini duydu.

«Sevgilim.»«Sevgilim.»Tatlı su kanallarıyla halici bölen setler ağının üstüne

kurulmuş dört köşeli bir yapı olan eski ev görününceye kadar dizdize gittiler. Havada yavru yarasalar uçuşuyordu. Evin üstbalkonları pırıl pırıl aydınlıktı, hastalıklı adam, yamuk, yılıkgövdesiyle orada tekerlekli iskemlesine oturmuş, kıskançbakışlarını geceye dikmiş, onları bekliyordu. Leyla’nın kocasıbilinmeyen bir kas hastalığından ölmek üzereydi; gün gündeneridikçe aralarındaki zaten büyük olan yaş farkı —çünkü Leyla

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

21

Page 22: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

kırk yaşındaydı, kırktan da genç gösteriyordu, oysa kocasıaltmışın üstündeydi— daha da fazlaymış gibi görünüyordu. Buzayıflama hastalığı adamcağızı yiyip bitirmiş, şalların,battaniyelerin arasında içi boş bir kabuğa çevirmişti, bu kabuğuniçinden iki uzun duyarlı el uzanıyordu. Küçük oğlunun yüzündeyankısını bulan suskun kaba çehresiyle, iki omuzunun arasındaçarpık duran başı bazan karnavallarda sopalara geçirilip taşınanmaskeleri andırıyordu. Bunlara eklenecek bir tek şey kalıyor, oda, Leyla kocasını seviyordu!

«Leyla onu seviyordu!» Mountolive kendi beynininsessizliğinde bu sözcükleri papağan gibi acı acı haykırmadandüşünemiyordu. Nasıl sevebilirdi? Bunu kendisine kaç kezsormuştu. Böyle bir şey nasıl olabilirdi?

Döşeme taşlarının üzerinde atların nal seslerini duyankoca iskemlesini balkonun önüne iterek hırçın bir sesle sordu:«Sen misin, Leyla?»

Sesi sanki, aşağıdan yukarıya ona kalkangülümsemedeki sevgiden, yalnızca çocukların anlayabileceği biravutuculukla doğulu uysallığını birleştirerek, «Sevgilim,» diyeyanıtlayan boğuk, tatlı kontralto sesin sıcaklığından alınmayahazır yaşlı bir çocuğun sesine benziyordu. Yüksek tahtamerdivenleri bir koşuda çıkan Leyla onu kucaklayarak, «Hepimizkazasız belasız döndük işte,» diye bağırmıştı. Mountolive atındanağır ağır inerken, hasta adamın rahatlayarak içini çekişiniduydu. Onları kucaklaşırken görmektense bir kolanı gereksizyere sıkıştırmaya çalışarak oyalanmayı yeğledi. Kıskançlıklailgisi yoktu, onun kuşkuculuğu kendisini çok üzüyor, çokyaralıyordu. Genç olmak, toy olmak, kendi gizli köşenden dışarısürüklendiğini duyumsamak iğrenç bir şeydi. Bütün bunlar nasılgelmişti başına? Sanki İngiltere’den milyonlarca kilometreuzaktaydı, sanki deri değiştirir gibi geçmişini çıkarıp atmıştı. Ilıkgeceyi yasemin ve gül kokuları dolduruyordu. Daha sonra Leyla

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

22

Page 23: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

odasına gelecek olursa kazık gibi kaskatı kesilecek, hiçkonuşmadan, hiçbir şey düşünmeden o şaşılası genç gövdeyineredeyse hiç istek ya da pişmanlık duymadan kollarının arasınaalacaktı; başından aşağı soğuk su dökülmüş gibi oldu, gözlerinikapadı. Merdivenleri ağır ağır çıkıyordu; uzun boyluydu, dik veyakışıklı, bunu ona öğreten oydu.

Hasta adam kulak tırmalayıcı sesiyle, «Hoşuna gittimi, Mountolive?» diye sordu. Sesinde (suyun yüzüne çıkan yağgibi) gurur ve kuşku yüzüyordu. Uzun boylu kara bir uşaktekerlekli masayı ona doğru sürdü, üstünde bir sürahi viskiduruyordu — ne şaşılası bir aykırılıklar dünyası: Olağanüstügüzel halılarla, İkinci İmparatorluk döneminin Türk yapısıalelacayip eşyalarıyla dolu, duvarları Omdurman’da elegeçirilmiş Güney Afrika mızraklarıyla kaplı bu eski, kocamanevde sömürgeciler gibi «akşam» içkisi içmek!

«Otursana.»Mountolive gülümseyerek otururken kitapların,

dergilerin —Leyla’nın yenilmemek için sürekli doyurduğu birdüşünce açlığının simgelerinin— ta buralara, konuk odasınakadar yayıldığına dikkat etti. Doğal olarak kitaplarını, dergileriniharemde saklardı, ama her zaman evin başka yerlerine detaşıyorlardı. Kocasının bu dünyadan hiç nasibi yoktu. Bedenselyetersizliği arttıkça, daha kaygılandırıcı boyutlara ulaşankıskançlığından çekindiği için, Leyla bunu ona elindengeldiğince fark ettirmemeye çalışırdı. Oğullar yıkanıyordu —Mountolive’in kulağına bir yerlerden akar su sesi geliyordu. Birazsonra özür dileyip, yemek için beyaz takımını giymek üzereodasına çekilecekti. Bir yandan içkisini yudumluyor, bir yandantekerlekli iskemlede oturan kâğıt gibi buruşturulmuş adamlayumuşak, ahenkli sesiyle konuşuyordu. Bu adamın karısınınâşığı olmak ona ürkünç, ürkünç olduğu kadar yakışıksızgörünüyordu, oysa Leyla bu aldatmacayı öylesine olağan,

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

23

Page 24: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

öylesine rahat sürdürüyordu ki, Mountolive şaşmadanedemiyordu. (Soğukkanlı, tatlı sesi, falan filan; onu fazladüşünmemeye çalışsa iyi olacaktı.) Kaşlarını çatarak içkisiniyudumladı.

Tanıtma mektubunu sunmak üzere ta buralara gelmekonun için hiç kolay olmamıştı; otomobil yolu ırmağın sığ geçityerine kadar geliyordu, halâ da öyleydi, daha sonra kanallarınarasındaki eve ulaşabilmek için ata binmek gerekiyordu.Neredeyse bir saat tek başına bekledikten sonra kendisine atverecek iyiliksever bir yolcuya rastlamasaydı, varmak istediğiyere ulaşamayacaktı. O saatte hasta adamın dışında evde kimseyoktu. Tumturaklı, ağdalı bir Arapça’yla kaleme alınmış tanıtmamektubunu okurken adamın sanki mektubun yazankarşısındaymış gibi mektuptaki selâmlara verilmesi gerekenkibar yanıtları yüksek sesle verdiğini görmek Mountolive’i çokeğlendirmişti. Sonra birden başını kaldırıp genç İngiliz’in yüzünesevecenlikle bakarak konuşmaya başladı, Mountolive de alçaksesle yanıtlar verdi. «Gelir bizimle kalırsın — Arapça’nıilerletmenin tek yolu bu. İstersen iki ay. Oğullarım İngilizcebilirler, seninle konuşmak hoşlarına gidecektir. Karımın da öyle.Evde yeni bir yüz, bir yabancı görmek en bayıldıkları şeydir.Sevgili Nessim’in bu yıl Oxford’da son yılı.» Bir an gözlerindeparlayan övünç ve mutluluk daha sonra sönerek yerini herzamanki acı ve kedere bıraktı. Hastalık aşağısamayı üstüneçeker. Hasta bir adam bunu çok iyi bilir.

Mountolive kabul etmiş, hem yerel izinlerinden, hemyıllık İngiltere izninden vazgeçerek Kıpti toprak ağasının evindeiki ay kalma izni almıştı. Bu, şimdiye kadar bildiği her şeydenkopmak demekti, hiç kuşkusuz ta ortaçağa, belki onun da ötesineuzanan bir derebeyliğin bilinçsiz şatafatına dayanan, onunlabeslenen bir aile yaşamının içine girecekti. Burton, Beckford,Lady Hester dünyasına... Acaba onlar da hala yaşıyorlar mıydı?

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

24

Page 25: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

Ama burada, kendi hayal gücünün fırçasıyla boyanmış tuvalintam ortasında bulunan birinin elverişli konumundan bakıldığızaman, yabancıl şeylerin birdenbire bütünüyle normalleştiğinigörmüştü. Yabancılın bütün şiiri onu bilinçsizce yaşamaktandoğuyordu. Arap dilinin açıl susamının şimdiden el vermeyehazır olduğunu anlayan Mountolive, ilk kez yabancı bir ülkenin,yabancı bir yaşam biçiminin içine gerçekten girdiğiniduyumsamaya başladı. Böyle durumlarda herkes bu duyguyuyaşardı, yani eski bir benliği yitirip onun yerine yeni bir benlikgeliştirmenin baş döndürücü erincini. Sanki kayıyor, kendirenklerini yitiriyor denebilirdi. Eğitimin gerçek anlamı bumuydu acaba? El değmemiş, kocaman büsbütün bir dünyayıimgeleminden söküp yeni yaşamının toprağına aktarmayabaşlamıştı bile.

Hosnani ailesinde garip bir uyum vardı. İncelikliNessim’le annesinin ruh yapıları birbirine çok yakındı, ikisi deaynı yoğun duyarlılık ve zekâ dünyasını paylaşıyorlardı. Enbüyük oğul olan kendisiyse, annesine hizmet edebilmek için hephazırolda bekliyordu, ona bir kapı mı açılacak, yerden mendili mialınacak, hemen fırlıyordu. Hem İngilizce’si hem de Fransızca’sıdavranışları kadar kusursuz, gövde yapısı kadar güçlü ve zarifti.Sonra, mum ışığının öteki yanında karşılarında oturan öteki ikikişi: paçavralara sarılı hasta adamla onun küçük oğlu. Bir çobanköpeği kadar sert ve kaba olan küçük oğulda sanki her an silahbaşına çağrılmayı beklermiş gibi anlatılması zor bir hal vardı.İrikıyım, çirkin ve inceliksizdi, ama babasının ağzından çıkanher sözü nasıl can kulağıyla dinlediğini görseydiniz, onun sevgibağlantısının nereyle kurulduğunu anlardınız. Basitliğigözlerinde yansıyordu, o da her an hizmete hazırdı. Gerçekten detoprak işlerinden fırsat bulup evde kalabildiği zamanlar,tekerlekli iskemlenin arkasındaki uşağa yol verir, göğsü gururlakabararak babasına hizmet eder, hatta onu kucağına alıp

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

25

Page 26: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

sevecenlikle, neredeyse şeytansı bir hazla tuvalete götürmektenmutluluk duyardı. Annesine bakışlarında sakat adamıngözlerinde parlayan gurura, çocuksu kedere benzer bir şeylervardı. Ama her ne kadar iki kardeş bir zeytin çubuğu gibi böyleikiye ayrılmışlarsa da, aralarında kopukluk yoktu, aynı dalındevamıydılar, bunu biliyor, birbirlerini yürekten seviyorlardı,çünkü aslında birbirlerinin tamamlayıcısıydılar, birinin güçsüzolduğu yerde öteki güçlüydü. Nessim kan dökmekten, elişlerinden, çirkin davranışlardan hoşlanmaz, Naruz’sa bunlarınhepsine bayılırdı. Peki Leyla? Kuşkusuz Mountolive onu güzel birbilmece olarak görüyordu, oysa biraz daha deneyimli biriolsaydı, ondaki doğallıkta tam bir ruh arılığı, taşkın doğasındakendini özgürce gerçekleştirmesine izin verilmemiş, bu yüzdende uzlaşmaların arasına uysalca geri çekilmiş bir yaradılışgörebilirdi. Örneğin, kendinden bunca yaşlı bir adamla evliliğitam bir uzlaşma evliliğiydi — her şeye karşın Mısır buydu işte.Onun ailesinin mal varlığıyla Hosnani’lerinki denk görülmüştü— bütün bu tür evliliklerdeki gibi iki büyük şirket birleşmişti.Mutlu muydu, değil miydi, bunu düşünmek hiç aklındangeçmemişti. Açtı, hepsi bu; servetlerinin dayanağı bu ağıryükümlülüklü toprakların sınırları dışında, bu eski evinduvarlarının ötesinde kalan kitaplar, toplantılar dünyasına açtı.Uysaldı, yumuşak başlıydı, çok iyi eğitilmiş bir hayvan gibisevdiklerine bağlıydı. Ama tekdüzelikten çok canı sıkılıyor, neyapacağını şaşmıyordu. Genç kızlığında Kahire’de başarıylaöğrenimini tamamladıktan sonra, Avrupa’ya gidip sürdürmeumudunu birkaç yıl yitirmemişti. Doktor olmak istiyordu. Amao dönemde Mısırlı kadınlar için —Mısır düşünce biçiminin,toplumunun dar kalıpları şöyle dursun— kara peçedenkurtulmak bile büyük bir şanstı. Mısırlılar Avrupa’yı yalnızcazenginlerin uğrağı bir alışveriş merkezi olarak görürlerdi.Kuşkusuz ana babasıyla birkaç kez Paris’e gitmiş, hepimiz gibi, o

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

26

Page 27: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

da oraya âşık olmuştu, ama iş Mısır alışkılarının engellerini aşıpana baba ağından büsbütün kurtulmaya — yetenekli bir beynidoyurabilecek bir yaşama kaçmaya — gelince, işte o noktadabüyüklerinin tutuculuğu kaya gibi karşısına dikildi. Evlenmeli,Mısır’da kalmalıydı, aldığı soğuk yanıt bu oldu. Tanıdıklarızenginler arasından ona bulabildiklerinin en iyi yüreklisini, enelverişlisini seçtiler. Düşler kayalığının kıyısında duran, halagüzel ve zengin Leyla (gerçekten de İskenderiye’nin kibarlarçevresinde «kara kırlangıç» diye bilinirdi) her şeyinrenksizleşmeye, yavanlaşmaya başladığını görüyordu. Uymakzorundaydı. Kuşkusuz birkaç yılda bir alışveriş etmek ya da tatilyapmak üzere kocasıyla birlikte Avrupa’ya gitmesine kimseninbir diyeceği yoktu... Ama yaşamı Mısır’a aitti.

İster istemez kabul etti, onların kendisi için düşünüpçizdikleri yaşam biçimine tepkisi önceleri umutsuzluk, dahasonra boyun eğiş oldu. Kocası iyi yürekli, düşünceli bir adamdı,ama kafası biraz kalıncaydı. Bu yaşam Leyla’da istek diye bir şeybırakmadı. Kocasına aşırı bağlılığı onu büsbütün kocasınınişleriyle ilgilenmeye itmişti, Avrupa yaşam biçiminin uzak daolsa izlerini taşıyan tek başkent İskenderiye’den, kocasınınisteğine uyarak, uzak duruyordu. Kendisini Delta’nın körelticihavasına, Hosnani topraklarındaki yaşamın tekdüzeliğinebırakalı yıllar olmuştu. Daha çok yurt dışında eğitim gören,seyrek de olsa ziyaretleriyle eve biraz canlılık getiren Nessimaracılığıyla soluyordu. Ama bitip tükenmeyen dünya merakınıyatıştırmak için dört dilde dergilere, kitaplara abone olmuştu;dört dilin dördünü de ana dili kadar iyi, belki ondan daha iyibiliyordu, çünkü yürürlükten düşmüş boyutsuz Arapça hiçkimsenin düşünmesine ya da duymasına tek başına yetmez.Böylece yıllardır süren bu boyun eğiş kavgasında umutsuzlukögesi zaman zaman sinir hastalığı biçiminde su yüzüne çıkıyor,kocası buna hiç de akılsızca olmayan bir ilâç öneriyordu;

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

27

Page 28: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

İskenderiye’de on günlük bir tatil. Her gidişinde yanaklarına kangelirdi. Ama zamanla bu ziyaretler de seyrekleşti. Hiç anlamadandost çevresinin dışına kaymış, onların hafif konuşmalara, ıvırzıvır görüşlere dayanan dünyasında gittikçe daha acemikaldığını görmeye başlamıştı. Kent yaşamı onu sıkıyordu. Büyükgölün suları gibi sığlaşmış, kurumuştu; yıllar onun içgözlemgücünü artırırken dostları ona yetişememiş, birkaç ad, birkaçyüzden başka çevresinde kimse kalmamıştı — örneğin, DoktorBalthazar, örneğin, Amaril, onlar gibi birkaç kişi daha. Amaİskenderiye çok yakında kendisinin olmaktan çıkıp bütünbütüne Nessim’in olacaktı. Öğrenimini bitirir bitirmez,gemiciliğe, petrole, tungstene kadar kol atan, suyu arayankökleriyle hızla büyüyüp dal budak salmakta olan bankacılıkkuruluşunun başına geçirilecekti... Ama bu işler gerçekleştiğindeLeyla sözcüğün tam anlamıyla dünyadan geçmiş olacaktı.

Aralarına bir yabancının, Mountolive’in gelişinehazırlıklı olmadığını duyumsamasında bu yalnız yaşamın payıvardı. O ilk gün çölde yaptığı at gezintisinden geç saatte dönmüş,kocasıyla konuğun arasındaki yerine tatlı bir heyecanlasüzülmüştü. Mountolive ona hemen hemen hiç bakmadı, çünküo ürpertici ses bile yüreğinde alelacayip küçük titreşimlerdoğurmaya yetiyordu, yüreği bu titreşimleri kayda geçiriyor,ama anlamaya çalışmak istemiyordu. Leyla beyaz bir külotpantolon, sarı bir frenk gömleği giymiş, boynuna eşarpbağlamıştı. Küçük, düzgün elleri beyaz ve yüzüksüzdü — o günoğulların ikisi de öğle yemeğinde görünmediler, yemekten sonraona evi ve bahçeyi gezdirme önerisi ondan geldi. Hayli ileriArapça’sıyla, kusursuz Fransızca’sıyla Leyla’yı şaşırtmak gençadamı sevindirmişti. Mountolive’e, bir kadının biricik oğluçocuk-adama göstereceği hafif kaygılı özeni gösteriyordu. Ondagördüğü gerçek öğrenme isteği, hevesi Leyla’yı, kendisinin deşaştığı bir gönül borcu duygusunun coşkusuyla doldurmuştu.

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

28

Page 29: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

Çok saçmaydı; ama o zamanlar onları, onların dillerini, dinlerini,alışkılarını öğrenmek, değerlendirmek isteyen tek bir yabancıçıkmıyordu. Mountolive kendi kendine söz geçirmede ne kadargüçsüzse, davranışlarında o kadar kusursuzdu. Birbirlerininseslerini sanki bir düşteymiş gibi duyarak gül bahçesinde yanyana yürüyorlardı. Solukları yetmiyor, neredeyse boğulacak gibioluyorlardı.

O akşam Mountolive Leyla’nın kocasının önerisinikabul ederek yakında geri dönüp kendileriyle kalmak üzereevden ayrılırken Leyla’yı hiçbir yerde bulamadılar. Uşaklardanbiri hanımının baş ağrısından rahatsız olarak yattığı haberinigetirdi. Ama Leyla onun dönüşünü inatçı, kuruntulu bir meraklabeklemişti.

Kuşkusuz ilk günün akşamı iki oğulla da tanıştı, çünküo gün öğleden sonra Nessim İskenderiye’den çıkageldi.Mountolive ona bakar bakmaz, onun kendisi gibi yaşamı yasakitabına dönüşmüş biri olduğunu anlamıştı. Birbirlerinetepkilerinde sinirlilik göze çarpıyordu, tıpkı müzikteki uygunsesler gibi.

Naruz’a gelince. Leyla kocasına, «Nerede şu kocaNaruz?» diye sormuştu, sanki ikinci oğul kendisinden çokkocasını ilgilendiriyormuş, onun yaşamdan payı oymuş gibi,«Kırk gündür kuluçka evinde kapalı kaldı. Yarın döner.» Leylahafifçe utanmış gibi görünüyordu. Belli belirsiz kızararakMountolive’e açıklamada bulundu: «O, ailenin çiftçisi olacak,Nessim bankeri.» Sonra bir kez daha kocasına dönerek,«Mountolive’le birlikte Naruz’u çalıştığı yerde görmeye gidebilirmiyiz?» diye sordu. «Elbette.» Mountolive, Leyla’nın adınısöyleyişine bayılıyordu. Fransız ses titremlemesiyle «Montolif»diyordu, sanki dünyanın en romantik adıydı. Bu düşünce deyeniydi. Leyla koluna girdi, birlikte gül bahçesini geçiphurmalıktan yürüdüler, kuluçka makinelerinin yerleştirildiği,

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

29

Page 30: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

toprak düzeyinin epeyce altında kalan tuğladan yapılmış uzun,alçak yapıya geldiler. Toprağa gömülü kapıyı bir iki kez çaldıktansonra Leyla beklemeden kapıyı itti, dar, uzun bir koridoragirdiler, iki yanında karşı karşıya dizilmiş on tane fırın vardı.

Naruz örümcek ağlarıyla kaplı köşesinden kalkıpgelenlerin kim olduğuna bakmak için karanlığın içindenyürürken, «Kapıyı kapayın,» diye bağırmıştı. Onun asıkyüzünden, tavşan dudağından, bağırışının sertliğindenMountolive’in biraz gözü korkmadı değil; sanki bir kayalığıntepesindeki küçük kilisenin, genç olmasına karşın, derbederkeşişinin yalnızlığına el uzatmışlardı. Derisi sarıydı, kaç gündüruyumamaktan gözlerinin çevresi kırışmıştı. Ama onları görürgörmez özür diledi, kendisini yoklamak için ta buralara kadargelmiş olmalarına çok sevinmiş göründü. Kuluçka makinelerininnasıl çalıştığını anlatması gerekince hemen canlanmıştı,isteklenmişti. Leyla kurnazca meydanı ona bıraktı. Mountoliveyapay sıcaklıkla yumurtadan civciv çıkarma sanatında Mısır’ınöteden beri ünlü olduğunu biliyordu, bu süreç konusundaaydınlatılmaktan hoşlanmıştı. Yılların örümcek ağlarıyla,süpürülmemiş tozlarla kaplı bu yeraltı geçidinde ikisitekniklerden, ısılardan konuşurlarken, yanlarında duran kadınınkaçamaklı kara gözleri üstlerinde dolaşıyor, birbirine hiçbenzemeyen gövde yapılarını, davranışlarını, sesleriniinceliyordu. Naruz’un güzel gözleri şu anda keyiften çakmakçakmaktı. Konuğunun ateşli ilgisi onu da coşturmuşabenziyordu. Termometrenin bozulması durumunda yumurtayıgöz yatağına yerleştirerek sıcaklığına bakmak gibi tuhafyöntemlere kadar her şeyi ayrıntılarıyla anlattı.

Daha sonra Leyla’yla birlikte gül bahçesindengeçerlerken Mountolive, «Oğlun ne tatlı bir çocuk,» dedi. Leylahiç beklenmedik bir biçimde kızararak başını öne eğdi. Alçak,duygulu bir sesle, «Zamanında davranıp tavşan dudağını

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

30

Page 31: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

diktirmediğimiz için öyle vicdan azabı duyuyoruz ki. Sonra sonraköy çocukları onunla alay etmeye başladılar, ona deve diyorlardı,bunlar onu çok yaraladı. Develerin dudağının ikiye yarıkolduğunu bilir misin? Hayır mı? Öyledir. Naruz kendisineuğraşacak bir şeyler bulmuştur hep,» karşılığını verdi. Yanındayürüyen genç adamın yüreğinde ona karşı bir duygudaşlıkkabardı. Ama dili tutulmuş gibiydi. O akşam daha sonra Leylaortalarda görünmedi.

Başlangıçta kendi duyguları kendisini şaşırtmıştı,içgözleme alışık değildi, yani kendi kişilik kalıtını tanımıyordu —tek sözcükle genç olduğu için onları başarıyla başından savmıştı.(Daha sonra, eski moda bir aynanın önünde tıraş olur ya dakravatını bağlarken her bir ayrıntıyı kendi kendine ciddiyetleanımsayarak bütün her şeyi zihninden geçirmişti. Bu olayısaplantı halinde dönüp dönüp yeniden inceliyordu, sankiLeyla’nın vekilliğini edip, kendi içinde onun uyandırdığı yepyenicoşkuları harekete getirip onlara egemen olmak istiyordu. Bazansıkılmış dişlerinin arasından duyulur duyulmaz bir sesle «Allahkahretsin» diye bir sövgü fırlardı, sanki aklına korkulu birfelaket gelmiş gibi. Büyümeye zorlanmak hiç hoş bir şey değildi.Büyümek heyecan vericiydi. Korkuyla, tuhaf bir sevinç arasındagidip geliyordu.)

Sık sık kocasının önerisi üzerine Leyla’yla çölde atgezintisi yaparlardı. Bir gece dolunaydı, rüzgârın etkisiyle kar yada enfiye gibi ince ince tozuyan bir kumulda yan yanauzanırlarken, kendisini yepyeni bir Leyla’yla karşı karşıya buldu.Yemeklerini yemişler, soluk aydınlıkta konuşuyorlardı. Leylabirden, «Dur. Dudağında bir kırıntı var, » dedi. Öne doğru eğilipdiliyle yavaşça kırıntıyı aldı. Mountolive bir an alt dudağındaMısırlı bir kedinin küçük ılık dilini duyumsamıştı. (İşte «Allahkahretsin,» sözü zihninde hep bu noktada yineleniyordu.) Bununüzerine Mountolive’in rengi soldu, bayılacak gibi olmuştu. Ama o

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

31

Page 32: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

kendisine öylesine yakındı, öylesine zararsızca gülümseyerek,burnunu yukarı doğru buruşturarak yanına sokulmuştu ki, onukollarına alıp, aynaya çarpan bir adam gibi sekerek ilerlemektenbaşka bir şey yapamazdı. Mırıltılı gölgeleri bir göl suyununyüzeyine düşen yansımalar gibi buluştu. Bin parçaya bölünenaklı kanatlanıp çevredeki çöle dağıldı. Birbirinin aşığı olmak işteböylesine kolay, böylesine düşünülüp taşınılmadan olan birşeydi. Kendisi bile bir süre ne olduğunu anlayamadı. Uçan aklıyeniden başına gelince, «Ama neden ben, Leyla?» diyekekeleyerek ne kadar toy olduğunu belli etti. Sanki Leyla’nınönünde dünyanın bütün seçenekleri hazır bekliyormuş gibi. Yereuzanan Leyla’nın bu soruyu müzikli sesiyle alay edercesineyinelediğini duyunca çok şaşırdı; bu sorudaki çocuksuluğagerçekten bozulmuştu Leyla. «Neden mi sen? Çünkü,» dediktensonra yumuşak, tatlı sesiyle en beğendiği yazarlardan birindenbir bölümü ezbere okumaya başlaması Mountolive’i iyiceafallattı.

«Şu anda bizim önümüzde olabilir bir gelecek uzanıyor— bir ulusun kabul etmesi ya da yadsıması için karşısınaçıkarılacakların en büyüğü. Soyumuz henüz bozulmadı; kanınasoylu kuzey kanı karışmış bir soy. Henüz bileşimimizdedüşkünlük yok, ama hâlâ yönetme kararlılığımız, boyun eğmeerdemimiz sürüyor. Bize katıksız bir bağışlama dini öğretildi, yaondan uzaklaşacağız ya da onun buyruklarına uyarak onukorumasını öğreneceğiz, başka çaremiz yok. Binlerce yıllık soylubir tarihin armağanı olan zengin bir saygınlık kalıtımız var,hayranlık uyandıracak bir açgözlülükle onu her gün biraz dahaartırmak en büyük özlemimiz olmalı, öyle ki, eğer saygınlığıkıskanmak günahsa, İngilizler yeryüzündeki canlıların engünahlısı olsunlar.»

Mountolive onun sesini şaşkınlık, acıma ve utançladinledi. Leyla’nın onda, artık yalnızca kendi imgeleminde

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

32

Page 33: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

yaşayan bir ulusun en yetkin örneğine benzer bir şey gördüğüanlaşılıyordu. İngiltere’nin boyalı imgesini öpüyor, onuseviyordu. Şimdiye kadar Mountolive hiç bu kadar tuhaf bir şeyyaşamamıştı. Leyla pürüzsüz sesini düzyazının ezgisineuydurarak o olağanüstü söylevin sonunu getirirken, Mountolivegözlerinin yaşardığını duyumsadı. «Ya da, ey siz İngiliz gençliği,ülkenizi kralların sonsuz tahtı, krallık asasına boyun eğmiş birada, bütün dünyayı aydınlatan bir ışık, bir barış merkezi, bilgi vesanatın öğreticisi, saygısız ve kısa ömürlü saplantılarınortasında büyük anıların vazgeçmez koruyucusu yapabilecekmisiniz; budalaca denemelerin, çapkınca isteklerinkışkırtmalarına karşın zamanla doğruluğu kanıtlanmış ilkelerininançlı kulu; bütün ulusların acımasız, velveleci kıskançlıklarıarasında şaşılası yiğitliğiyle, insanlara karşı iyi niyetiyle saygıgören bir ulus olabilecek misiniz?» Sözcükler Mountolive’inkafasının içinde yankılanmaya başlamıştı. Sertçe,

«Yeter, yeter,» diye bağırdı. «Biz artık böyle değiliz,Leyla.» Şu Kıpti’nin kendisinin bulup yorumladığı bu düşkitaplarla beslenmiş saçma bir düştü. Bütün o sihirlikucaklamaları, nedense, düzmecilikle kazanmış gibisinegeliyordu — onun kafasındaki saçma sapan düşünceler bütünolayı önemsizleştiriyor, sözgelişi, bir sokak kadınıyla kurulan birilişki kadar karanlık, gerçek olmayan bir şey durumunaindirgiyordu. Ölmüş bir haçlı erinin taş yontusuna âşık olabilirmi insan?

Hala alaylı sesiyle, «Bana neden diye soruyorsun.Çünkü,» diyerek içini çekti, «sen bir İngiliz’sin, yanılmıyorsam.»(Bu sahneyi zihninde her canlandırışında şaşıp şaşıp kalıyor,hayretini ancak bir küfürle dile getirebiliyordu. «Allahkahretsin.»)

Sonra, dünya kuruldu kurulalı bütün acemi âşıklargibi, işleri oluruna bırakmaya razı olmuyordu; bilinçli

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

33

Page 34: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

düşüncesinde her şeyi irdelemeli, değerlendirmeliydi. Leyla’nınverdiği yanıtlar arasında şaşırtıcı olmayanı yok gibiydi.Mountolive kocasından söz açmaya kalksa, hemen öfkeleniputandırıcı bir dolaysızlıkla onu susturuyordu: «Onu seviyorum.Onu küçümsemene izin veremem. O soylu bir adamdır. Onuyaralayacak bir şeyi asla yapmam.»

Genç Mountolive «Ama... ama...» diye kekeledi. Şimdide onun afallayışına gülmüş, bir kez daha kollarını boynunadolayarak, «Sersem, David, sersem! Seni kendime sevgiliedinmemi bana o söyledi. Bir düşünsene, kendi açısından çokakıllıca bulmuyor musun? Bir terslik olabileceğinden, benibüsbütün yitireceğinden korktuğunu düşünürsen? Aşközlemiyle yandığın oldu mu hiç? Aşkın ne kadar tehlikeliolduğunu bilmez misin?» demişti. Hayır bilmiyordu.

Bir İngiliz bu alelacayip düşünce kalıplarından, bukarışık, çatışık bağlılıklardan ne anlasın Tanrı aşkına?Şaşkınlıktan taş kesilmişti. «Benim tek yapacağını şey âşıkolmamaya çalışmak, olmayacağım da.» Peki neden? Kendisinideğil de, kendisi yoluyla ülkesini sevmeyi seçtiği için mi? Busoruya yanıt bulamıyordu. Toyluğun verdiği tutukluktan dilibağlanmıştı. Gözlerini kapadı, sanki kapkaranlık bir boşluğasırtüstü yuvarlanıyordu. Leyla bunu sezmişti, onda çok sevimlibir saflık buluyordu: Bir bakıma bütün kadınlık ateşini, bütünaçık sözlülüğünü kullanarak onu erkek yapmayı kendisine görevedinmişti. Ona hem sevgilisi, hem de büyümesine önderlikedebileceği zavallı bir çocuk-adam gözüyle bakıyordu. Ancak(neden sakınması gerektiğini kendi kafasında açıklıkla saptamışolmalıydı), Mountolive’in bu vesayete duyabileceği herhangi birkızgınlığa karşı gözünü dört açması gerekiyordu. Böylece kendigörgü ve bilgisini ona belli etmemiş, onun neredeyse kendiyaşıtıymışcasına arkadaşı olmuştu. Ortak oldukları suç öylesinegünahsız, öylesine ayıplanması olanaksız görünüyordu ki.

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

34

Page 35: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

Mountolive’deki suçluluk duygusundan en küçük iz kalmadı;Leyla yoluyla yepyeni bir kararlılık, kendine güven kazanmayabaşladı. Onun sakınımlarına saygı göstermesi, ona âşıkolmaması gerektiğini kendi kendine aynı kararlılıkla söylemişti,ama gençler için bu tür ayrımlamaları yürütmek olanağı yoktur.Kendi çeşitli coşkusal gereksinimlerini, tutku-aşkını, besininikendine tutkunluktan alan aşk serüveninden ayıramıyordu.Arzudan boğulur gibi oluyor, bunu niteleyecek söz bulamıyordu.Bu kertede İngiliz eğitimi onun her adımını köstekliyordu.Suçluluk duymadan mutlu olması bile olanaksızdı. Ama her şeyipek açık seçik anladığı söylenemezdi: Bir sevgilinin, bir suçortağının çok ötesinde biriyle karşı karşıya bulunduğunu ancakbelli belirsiz sezebiliyordu. Leyla yalnızca ondan daha deneyimliolmakla kalmıyordu, aynı zamanda, onun canını sıkacak kadar,onun kendi dilinde kendisinden daha çok şey okumuş, daha çokşey öğrenmişti. Gelgelelim, örnek bir dost, örnek bir sevgiliolarak bunu ona asla belli etmiyordu. Deneyimli bir kadınınbaşvurabileceği öyle çok çözüm yolu vardır ki. Her zamantakılma biçiminde yansıyan bir sevecenliğe sığınır, bilisizliği içinonu haşlayarak merakını kışkırtırdı. Tutkusunun onunüzerindeki etkisini görünce için için seviniyordu — kızgın ütüyetükürük değmiş gibi cas diye dağlayan öpüşlerinin. Artık Mısır’ıLeyla’nın gözleriyle yeniden görmeye başlıyordu — ama yepyenibir boyut eklenmiş olarak. Bir dili çok iyi bilmenin hiçbir anlamıyoktu, bunu ancak şimdi anlıyordu, çünkü Leyla ona anlamayadayanmayan bilginin boşluğunu göstermişti.

Not tutma alışkanlığı iliklerine işlemiş biri olarak,küçük cep günlüğünün Leyla’yla yaptıkları uzun at gezintilerisırasında gözüne çarpan verilerle dolup taştığını gördü, amabunlar ülkeyle ilgili verilerdi, çünkü kendi duygularıyla ilgili tekbir sözcük, hele hele Leyla’nın adını yazmaktan ödü kopuyordu.İçinde şöyle şeyler vardı:

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

35

Page 36: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

«Pazar. Yoksul, sinek yuvası bir köyden geçerken dostumparmağıyla evlerin duvarlarına kazınmış çivi yazısı benzeriişaretleri göstererek onları okuyup okuyamadığımı soruyor. Ben deaptal gibi hayır yanıtını veriyorum. Sakın Amharca olmasın?Gülüyor. Açıklama şu: Her altı ayda bir buradan geçen saygıdeğerbir çerçi Medine’den özel bir kına getirirmiş, kutsal kentleilişkisinden dolayı buralarda pek tutulan bir şeymiş. Genellikleburalılar çok yoksul oldukları için, onlara daha sonra ödenmeküzere satış yapan çerçi unutma olasılığına karşı toprak duvara birtuğla parçasıyla çentik atıyormuş.»

«Pazartesi. Ali’nin dediğine göre uçan yıldızlar göktekimeleklerin attıkları taşlarmış. Cennetteki konuşmaları gizlicedinleyip geleceğin gizlerini öğrenmeye çalışan kötü cinleri kovmakiçin atıyorlarmış. Bütün Araplar çölden korkuyorlar, Bedeviler bile.Tuluat.»

«Sonra, konuşmanın birden kesildiği zaman, bizim‘Melekler geçti’ dediğimiz duraklamaya onlar başka türlü tepkigösteriyorlar. Bir anlık bir suskunluktan sonra biri, ‘Wahid Dhu,’ yada ‘Tanrı bir,’ diyor. bunun ardından orada bulunan herkescoşkuyla ‘La İllah İlla Allah" ya da ‘Tanrı’dan başka Tanrı yoktur’karşılığını yineliyor, ondan sonra konuşmaya dönülüyor. Bu küçükalışkılar son derece sevimli.»

«Sonra: Ev sahibim artık çalışmamaktan sözederken çoktuhaf bir deyim kullanıyor, ‘Ahiretini yapmak,’ diyor.»

«Sonra: Bir zerre amber eklenmiş Yemen kahvesi. şimdiyekadar hiç içmemiştim. Çok hoş tadı var.»

«Sonra: Muhammed Şebab, kendisiyle tanışmamızsırasında bana cam tapalı küçük bir şişeden yasemin esansı ikrametti — hani Avrupa’da bizim sigara ikram edişimiz gibi.»

«Sonra: Kuşları çok seviyorlar. Yarı yıkık bir mezarlıkta,mezarların üstündeki mermerlere kuşların su içmesi için oyulmuşküçük çukurlar gördüm, dostum cuma günleri ziyarete gelen köy

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

36

Page 37: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

kadınlarının bunlara su doldurduklarını söyledi.»«Sonra: Zenci Kahya Ali, dev bir haremağası, bana en çok

mavi gözden, kızıl saçtan korktuklarını, onları uğursuz saydıklarınıanlattı. Tuhaf değil mi, Kurandaki sorgucu meleklerin en korkutucuyanları mavi gözleri.»

Böylece genç Mountolive aralarında yaşamak üzeregeldiği insanların tuhaf yönlerini not edip, kendininkilere çokyabancı davranışları öğrenmeye çalışan birine yakışacak birözenle bunların üstünde düşünüyordu. Okuduğu şeylerdenedindiği doğunun düş-imgesiyle gerçeklik arasında bir tür şiirseltutarlılık görünce çok seviniyordu. Bunlar Leyla’nın kanatgerdiği ikiz imgeler —İngiltere’nin şiirsel imgesiyle, bu imgenincanlı örneği sıfatıyla kendisine sevgili seçtiği utangaç, hattabirçok yönlerden toy oğlan imgesi— kadar büyük uyuşmazlıkgöstermiyordu. Ama Mountolive büsbütün de budala değildi;hayatta öğrenilmesi gereken çok önemli iki dersi öğreniyordu:dürüstçe sevişmek ve düşünmek.

Sonra ona bambaşka bir heyecan, bir duygu verenbaşka öyküler, başka sahneler de vardı. Bir gün hepsi atlarınaatlayıp tarlaların arasından sürerek, artık onurlu bir emeklilikyaşayan eski dadıları Halima’yı görmeye gittiler. Oğlanlarküçükken onların hem en birinci dadıları, hem de dostlarıymış.«Hatta,» diyerek Leyla açıklamada bulundu, «benim sütümçekildiği zaman onları emzirdi bile.»

Naruz boğuk boğuk güldü, Mountolive’e: «Bizim‘çiğneyicimiz’di. Ne demek biliyor musun?» dedi. O zamanlarMısır’da küçük çocuklara yiyecekleri kaşıkla vermeden önceçiğneyen hizmetçiler vardı, çocukları onlar doyuruyordu.

Halima azat edilmiş Sudanlı zenci bir köleydi, o daşeker kamışı tarlalarının ortasında küçük sazlardan örülmüş birkulübede sayısız çocuklar, torunlar arasında, esenlik içinde«ahiretini yapıyordu.» Yaşını kestirmek olanaksızdı. Hosnani

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

37

Page 38: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

ailesinin gençlerini görünce nasıl sevindi bilemezsiniz. Onlarınatlarından atlayıp doğruca onun kucağına koşuşları Mountolive’içok duygulandırdı. Leyla da sevgi gösterisinde onlardan aşağıkalmadı. Yaşlı zenci kadın şaşkınlığı geçince bu ziyaretinonuruna küçük bir dans yapmakta diretti; acayip de görünseinceliksiz değildi. Hepsi sevgi içinde halka olup el çırpmayabaşladılar, önce bir topuğunun sonra ötekinin üstündedönüşüne uygun tempo tutuyorlardı. Oyun bitincekucaklamalar, gülüşmeler yinelendi. Bu yapmacıksız, içten sevgiMountolive’in çok hoşuna gitmişti. Parlayan gözlerle sevgilisinebaktı, Leyla onun gözlerinde yalnızca aşk değil, yepyeni bir saygıokudu. Şu anda Leyla’yla yalnız kalmaktan, onu kucaklamaktanbaşka hiçbir isteği yoktu, ama ailenin üstün niteliklerini anlatanHalima’yı sabırla dinledi, hizmetlerine karşılık kendisinin iki kezKutsal Kent’i ziyaret etmesine olanak sağlamışlardı. Bir elinitatlılıkla Naruz’un omuzuna koymuştu, bir hayvan sevgisiyledolu bakışlarını ara sıra onun yüzünde dolaştırarakkonuşuyordu. Daha sonra Naruz yanından hiç eksik etmediğieski, tozlu av çantasından ona getirdikleri armağanları çıkarıncakadının yaşlı yüzünde kederler sevinçleri, sevinçler kederleriizledi, peş peşe ay tutulmaları gibi. Ağladı.

Ama başka sahneler de vardı, belki daha az iç açıcı,ama gene de Mısır moeur’lerine

3 örneklik edecek şeyler. Bir sabah

erkenden penceresinin altında, avluda geçen küçük bir olayatanık oldu: Bu kez çok değişik bir Naruz’un karşısında, kara, gençbir çocuk tedirgin bir biçimde duruyordu. Yüzünü çatmış, öfkeliama cesareti gittikçe azalan bakışlarını o mavi gözlere dikmişti.Mountolive uzanmış kitap okurken oğlanın alçak, duru bir sesleiki kez, «Yalan değildi efendim,» dediğini duydu. Yataktan kalkıptam zamanında pencereye giderek, sıkılmış dişlerinin arasındanbir yılan ıslığı gibi çıkan, «Gene yalan söylüyorsun,» sözlerinialçak sesle yineleyen Naruz’un kösnül kabalığıyla tüyler

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

38

Page 39: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

ürperten davranışına tanık oldu; ev sahibinin cebinden çıkardığıbir bıçakla oğlanın kulak memesini kesip ayırışını görmeyeyetişmişti, ama o bu işi hiç acelesiz, çok sakince yapıyordu, sankimeyve makasıyla bir üzüm salkımını dalından kesermiş gibi.Boynundan aşağı sel gibi kan boşanmasına karşın uşak hala hiçkımıldamadan duruyordu. Naruz aynı iblisçe tıslamayla. «Haydigit şimdi,» dedi, «söyle babana, her yalan söyleyişinde etindenbir parça keseceğim, ta ki doğruyu söyleyecek parçanı buluncayakadar. Oğlan birden sendeleye sendeleye koşmaya başladı, soluksoluğa gözden kayboldu: Naruz bıçağın kanını şalvarına sildi,ıslık çala çala evin merdivenlerini çıktı. Mountolive taşkesilmişti!

Sonra (bu olayların en akıl almaz yanı çeşitlilikleriydi),aynı gün öğleden sonra Naruz’la at gezintisi yapıyorlardı, onlaraait toprakların sona erdiği, çölün başladığı yere geldiklerindekocaman bir dilek ağacına rastladılar. Çocuk isteyen ya da başısıkıntıda olan köylülerin akla gelebilecek her türlü adağıyla üstüsalkım saçak doluydu; her bir çubuğundan sallanan yüzlercepaçavrayla filiz sürmüş gibiydi. Ağacın dibinde çok yıllar önceölmüş, belki de adını birkaç yaşlı köylü dışında hiç kimseninanımsamadığı bir evliya mezarı vardı. Ama gene de bu yarı yıkıkmezar, Müslümanlar kadar Kiptiler için de bir ziyaret, bir şeraatyeriydi; işte tam burada Naruz atından inerek sanki çokdoğalmış gibi, «Gel dua edelim, olur mu? Buradan duasızgeçtiğim olmaz,» dedi. Mountolive biraz bozulmuştu, ama hiçbirşey söylemeden atından indi, ikisi birlikte adı unutulmuş azizintozlu mezarının başında yan yana durdular. Naruz gözlerinigökyüzüne kaldırmıştı, yüzünden şeytansı bir uysallık akıyordu.Mountolive ellerini onun gibi kâse biçimine getirip göğsünekoyarak onun duruşuna öykündü. Sonra başlarını öne eğip uzunbir dua okudular, dua bitince Naruz sanki rahatlamış gibisoluğunu yavaş, uzun bir tıslamayla dışarı verdi. Duadan yayılan

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

39

Page 40: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

kutsamayı içine emmek için parmaklarını yukarıdan aşağıyüzüne sürttü. Çok duygulanan Mountolive de onun gibi yaptı.

Atlarına binerlerken Naruz, «İyi. Duamızı da ettik,»dedi. Göl suyunu emip sulama kanallarına pompalayantulumbaların bulunduğu yerler dışında, güneş ışığının altındasessizce uzanan tarlaların arasından yola koyuldular. Gölgelitarım işletmelerinin bittiği yerde, tahta su çarklarının iniltileriarasında, daha tanıdık bir sesle karşılaştılar: Mısır’ın sakiyesi.

4

Naruz, anlayan, beğenen kulağını rüzgâra dikti. «Dinle,» dedi,«sakiyeleri dinle. Onların öyküsünü biliyor musun? Hiç değilseköylülerin neler anlattığını? Büyük İskender’in eşek gibikulakları varmış, ama bu gizi kendisinden başka yalnız bir kişibiliyormuş. O da Yunan berberi. Yunan olup da ağzı sıkı olmakgörülmüş şey mi! Böylece berber içini rahatlatmak için tarlalaragidip bir sakiyeye söylemiş; o gün bugündür, sakiyelerbirbirlerine acı acı bağırırlarmış: ‘İskender’in eşek kulakları var,’diye. Ne acayip değil mi? Nessim İskenderiye’deki müzedeİskender’in, Ammon’un boynuzlu bir resminin bulunduğunusöyledi, belki de bu öykü oradan kalmadır. Kimbilir?»

Bir süre atlarını sessizce sürdüler. Mountolive,«Gelecek hafta sizden ayrılacağımı düşünmek hiç hoşumagitmiyor. Burası öyle güzeldi ki,» dedi. Naruz’un yüzü kuşkuylaikircimli bir sevinç karışımı, çok tuhaf bir anlam aldı; bu ikisininarasında Mountolive’in kendi kendine kıskançlık —annesininkıskançlığı— dediği hayvansı bir güceniklik vardı. Mountoliveonun yüzünün sert yanay görünüşüne bakıyor, bu şeyleri nasılyorumlayacağını bilemiyordu. Ama Leyla’nın sorunlarıkendisini ilgilendirirdi, öyle değil mi? Ya da belki de, aralarındakiaşk ilişkisi onun aile duygusunu herhangi bir biçimde zedelemişolabilirdi, çünkü Hosnani ailesinde sorumluluklarla sevgiler sıkısıkıya birbirine bağlıydı. İki kardeşle açıkça konuşabilmeyiisterdi. Hiç değilse Nessim kendisini anlayabilir, ona yakınlık

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

40

Page 41: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

gösterebilirdi, ama Naruz’u düşününce kuşku duymaya başladı.Küçük oğlan... küçük oğlana nedense pek güven olmazdı.Konuktaki biraz önceki genel hoşnutluk, sevinç havası yavaşyavaş değişti, oysa apaçık bir kin ya da soğukluk belirtisisayılabilecek bir şey görmüş değildi. Hayır, çok daha güçayrımsanacak, tanımlanacak bir şeydi. Mountolive birden, acababu duyguyu kendi suçluluk kompleksim yüzünden kendimuydurmuş olmayayım, diye düşündü. Naruz’un korku vericikeskin yüzünün yandan görünüşüne bakarken bunu meraketmişti. Atını onunkiyle yan yana sürüyordu. Bu düşünce aklınıkarıştırdı.

Kuşkusuz küçük oğlanın kafasını kurcalayan şeyin neolduğunu bilemezdi, çünkü birkaç hafta önce herkesuykudayken geçmiş, yalnız kendisinin tanık olduğu küçük birolay vardı. Bazan hasta adam her zamankinden daha geç saatekadar oturup genellikle toprakların işletilmesi, ormancılık ya dabuna benzer bir konudaki bir el kitabını balkonda, tekerlekliiskemlesinde okumayı aklına takardı. Ödevine çok bağlı olanNaruz, böyle zamanlarda bitişik odadaki divana uzanır,babasının yatağına gitmek için yardım çağırmasını köpek gibisabırla beklerdi; kendisi, pek çaresiz kalmadıkça kitap ya dagazete okumazdı. Ama lâmbanın sarı aydınlığında divanauzanmaktan, bir kibrit çöpüyle dişlerini karıştırarak babasınınboğuk, huysuz sesinin kendisini çağırmasını beklerken derindüşüncelere dalmaktan hoşlanırdı.

Sözkonusu gece Naruz uyuyakalmış olmalı, çünküuyandığı zaman her tarafın karanlık olduğunu hayretle gördü.Odayı, balkonu parlak bir ayışığı doldurmuştu, ama görünmezbir el tarafından bütün ışıklar söndürülmüştü. Yerinden fırladı.Çok tuhaf, balkon da boştu. Bir an için düş gördüğünü sandı,çünkü daha önce babasının yalnız başına yatağına gittiği hiçolmamıştı. Ama ayışığında, olup biteni algılayamama

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

41

Page 42: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

duygusundan, kuşkulardan kurtulmaya çabalayarak ayaktadikilirken, hasta adamın yatak odasının tahtaları üstündeyuvarlanan lastik tekerlekli iskemlenin sesini duyar gibi oldu. Buonun bilinen alışkanlıklarına aykırı, şaşırtıcı bir şeydi. Balkonugeçip büyük bir merakla parmak uçlarına basa basa koridordailerledi. Babasının yatak odasının kapısı açıktı. Gizlice içeriyebaktı. Ayışığı bütün odayı aydınlatıyordu. Tekerleklerinçekmeceli dolaba çarpışını, bir tokmağı arayan parmaklarıntırmalanışını, ardından bir çekmecenin açılışını duydu. İçinimüthiş bir korku kapladı, çünkü çekmecede babasının Coltmarka tabancasının saklandığını anımsadı. Carcurun açıldığını— belleğinin hemen yorumladığı — düpedüz kâğıt hışırtısınıduyduğu sırada, ne konuşmasının, ne de kımıldamasının olanağıvardı. Daha sonra yuvalarına kayan mermilerin yanılmaztıkırtısı. Hani insan düşünde var gücüyle koşar da yerindenkımıldayamaz ya, işte öyle bir düşte gibiydi. Carcur yerinegirdiği, tabancanın bütün parçaları birleştirildiği sırada Naruzdoğruca odaya dalmak için kendini toparlamaya çalıştığında,yerinden kımıldayamadığını anladı. Belkemiği karıncalanıyordu,ensesindeki tüylerin diken diken olduğunu duyumsadı. Küçükçocukluğunda geçirdiği tutukluklardan birine yakalanmıştı, tekbir ağır adım atıp kapı aralığında durarak çarpmaması içindişlerini sıkmaktan öte bir şey yapamadı.

Aynaya dik vurup yansıyan ayışığında Naruztekerlekli iskemlesine dimdik oturan babasını aynadakigörüntüsüne bakarken buldu, daha önce onun yüzünü hiç böylegörmemişti. Solgun ve ağrısızdı, camdan vuran hayaletli ışıktabütün insanca duygulardan, durmadan içini kemirenheyecanlardan arınmış gibiydi. Küçük oğulmanyetizmalanmışçasına kımıldamadan bakıyordu. (Birzamanlar küçük çocukluğunda böyle bir şey görmüştü — bununkadar sert, bunun kadar dondurucu değildi, ama babasının kötü

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

42

Page 43: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

Kâhya Mahmud’un ölümünü katı yüreklilikle anlatırkenkiyüzüne benziyordu. «Bunun üzerine gelip onu ağaca bağladılar.Et on lui a coupe les choses,

5 ağzına tıktılar.» Bir çocuk olarak bu

sözcükleri, babasının yüzünün aldığı biçimi anımsamak bileNaruz’un bayılacak gibi olmasına yeterdi. Ayışığıylaaydınlatılmış yansımasıyla karşı karşıya duran hasta adamıntabancasını kaldırıp, şakağına değil, aynaya çevirerek boğukçatlak bir sesle, «Aşık olacak olursa artık ne yapmak gerektiğinibiliyorsun,» deyişini duyduğu zaman o olayı, ürkünçlüğü iki katdaha artmış olarak anımsadı.)

Sonra bir sessizlik oldu, kuru, bitkin bir hıçkırıkduyuldu. Naruz sevgiden gözlerinin yaşardığını duyumsuyordu,ama hâlâ krizden kurtulamamıştı; ne kımıldayabiliyor, nekonuşabiliyor, hatta ne de yüksek sesle hıçkırabiliyordu.Babasının başı göğsüne düşerken tabancayı tutan eli de yanınasarktı. Naruz namlunun hafifçe yere değdiğini duydu. Odayı,koridoru, balkonu —yüreğinde, damarlarında tıkanıp kalmışkanının yeniden akmaya başlamasını sağlayan— bir rahatlamasessizliği doldurdu; uzun, yürek kaldıran bir sessizlik. (Biryerlerde uykusunda içini çeken Leyla paylaşılamayan akkollarını yastıkların arasında serin bir yere bastırarak bir yandanbir yana dönmüş olsa gerek.) Tek bir sivrisinek vızıldadı. Büyübozuldu.

Naruz koridordan geri dönerek balkona çıktı, «Baba, »diye bağırmadan önce gözyaşlarının akmasını engellemek içinbir süre bekledi; sesi cırlak ve sinirliydi — bir okul çocuğununsesi gibi. Babasının odasında ışık hemen yandı, bir çekmecekapandı, tahtaların üzerinde lastik tekerleklerin yuvarlanışıduyuldu. Uzunca bir an bekledi, sonra her şeyin yolundaolduğunu anlatan o tanıdık hırçın homurtu geldi: «Naruz.»Naruz hemen burnunu koluna silip yatak odasına koştu. Babasıdizinde bir kitapla yüzü kapıya dönük oturuyordu. «Tembel

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

43

Page 44: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

mahlûk, seni uyandıramadım,» dedi.«Özür dilerim.» Naruz birden neşelendi. Öylesine

rahatlamıştı ki, kendini yerden yere çalmak istedi, kendisinesövülüp sayılsın, hakaret edilsin istedi. «Tembel bir mahlûkumben, sersem bir domuzum, beş para etmem,» dedi. Babasını dahaincitici suçlamalar yapmaya kışkırtmak umuduyla, içten gelereksöylemişti bunları. Gülümsüyordu. Hasta adamın öfkesindebüyük bir hazla yıkanmak istiyordu.

Babası kısaca, «Beni yatır,» dedi ve oğul onun hâlâsoluduğunu görmenin anlatılmaz sevinciyle o erimiş gövdeyitekerlekli iskemlesinden almak üzere, gözü doymaz birsevecenlikle eğildi...

Ama gerçekten de, Mountolive bunu nereden bilecekti?O yalnızca Naruz’da, tatlı tatlı gülümseyen Nessim’de olmayanbir çekince sezmişti. Naruz’un babasına gelince, açık söylemekgerekirse, ondan, onun öne sarkan hasta başından, sesindensızan kendine-acıma duygusundan çok tedirgin oluyordu. Aksigibi, öyle ya da böyle, er geç patlak vermesi gereken bir başkauyuşmazlık daha vardı. Bu kez de Mountolive, öteki insantakımından çok diplomatları ürküten bir gaffe

6 yaparak

istemeden buna kapı açmış oldu; böyle bir şeyi anımsamak bileonların uykularını yıllarca kaçırabilirdi. Oldukça saçma bir dilsürçmesiydi, ama hasta adama, Mountolive’in onda tipikgördüğü bir öfke patlaması için gerekli özrü sağlamış oldu. Herşey bir akşam yemek masasında Mountolive’in kırdığı potlabaşladı, ilkin herkes hafifçe gülmüştü — ortak neşeningenişleyen halkasında Leyla’nın karşı çıkışı dışında hiçbirkötülük yoktu: «Ama sevgili David, biz Müslüman değil, seningibi, Hıristiyan’ız.» Bunu biliyordu kuşkusuz; ağzından o sözlernasıl kaçabilirdi? Bir kez söylendikten sonra bağışlanmaz olduğukadar onarılmaz görünen o korkunç sözlerden birini etmişti.Nessim gene de alınmış değil, neşelenmiş görünüyordu, her

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

44

Page 45: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

zamanki inceliğiyle, Mountolive yaptığı yanlışlığa değil,kendisine güldüğünü sanmasın diye eliyle dostunun bileğinedokunmadan kahkahasını koyuvermedi. Ama kahkahasısönerken tekerlekli iskemledeki hiç gülümsemeyen tek kişinintaş gibi sertleşmiş yüzünden eski bir yaranın deşildiğinianlamıştı. «Ben gülünecek bir şey göremiyorum.» Parmaklarıiskemlenin parlak madensel kollarını çekiştiriyordu. «Hem dehiç. İngilizlerin bakış açılarını olduğu gibi yansıtan bir dilsürçmesi — biz Kıptiler’in oldum olası karşı çıktığımız bir görüş.Onlar gelmeden önce Mısır’da Müslümanlarla bizim aramızdahiç ayrım yoktu. İngilizler Müslümanlar’a Kıptiler’den nefretetmeyi, kendilerini onlardan ayırmayı öğrettiler. Evet,Mountolive, İngilizler. Bu sözlerime iyi dikkat et.»

Mountolive hâlâ yaptığı gaffe’ı bağışlatmaya çalışarak,«Özür dilerim.» dedi«Özür dileyecek bir şey yok. Bu konuları açık açık

konuşmamızda yarar var, çünkü biz Kıptiler onları burada,yüreğimizin içinde duyuyoruz. İngilizler Müslümanları bizebaskı yapmaya ittiler. Komisyonun ağzını ara, oradakiyurttaşlarına Kıptiler’den söz et de bak, onların bizi nasılhorladıklarını, bizden nasıl nefret ettiklerini göreceksin.Müslümanlar’a da aynı şeyi aşıladılar.»

Mountolive kendini bağışlatmanın sancısıyla, «Ah,kuşkusuz, efendim!» dedi.

Hasta adam, bükülmüş çubuğa benzeyen boynununüstündeki başını sallayarak, «Evet, ya,» diye onayladı, «biz herşeyi biliyoruz.» Leyla kocasını gürültülü bir söyleve kendisiniiyice kaptırmadan önce durdurmak istermiş gibi birtakımistemsiz hareketler, neredeyse işaretler yaptı, ama kocası hiçoralı olmadı. Ağzındaki ekmek parçasını çiğneyerek geriyeyaslanıp bulanık bir sesle, «Ama zaten sizler, siz İngilizler,Kiptiler konusunda ne bilirsiniz, onları ne kadar umursarsınız?

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

45

Page 46: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

Ne idüğü belirsiz bir sapkınlık gibi görürsünüz dinlerini,bozulmuş bir dilleri, Arapça’nın, Yunanca’nın etkisiyle, onmazderecede karmakarışık bir dua kitapları vardır. Bu hep böyleolagelmiştir zaten. İlk Haçlılar Kudüsüşerifi ele geçirdiklerizaman Kiptiler’in kente —kendi Kutsal Kentimiz’e —sokulmamaları için bir karar çıkardılar hemen. İşte böyle, batılıHıristiyanlar kendilerini Askelon’da yenilgiye uğratanMüslümanlarla Kıptiler —yani Hıristiyan Kilisesi’nin doğuylabütünleşmiş tek kanadı— arasında hiçbir ayrım gözetmediler.Ama sonra, sizin saygıdeğer Salisbury Piskoposunuz bu doğuluHıristiyanlar’a Tanrı’ya inancı olmayanlardan bile daha kötügözle baktığını açık açık söyleyince, sizin Haçlılar da onları seveseve kılıçtan geçirdiler,» diyerek sözünü sürdürdü. Kini acı birgülümsemeye dönüşerek yüzünde parlayıp söndü. Daha sonraher zamanki huysuz, süngüsü düşük halini alırken, dudaklarınıyalayarak bir kez daha tartışmayı sürdürdü. MeğerMountolive’in ilk geldiği günden beri o bu konuya içerliyormuş,Mountolive şimdi anlıyordu. Gerçekten de bütün konuşmayıkafasında daha önceden kurmuştu, içini boşaltabileceği anıngelmesini bekliyordu. Naruz sevgi dolu bir hayranlıkla babasınabakıyor, söylenen şeylere göre yüzü anlam değiştiriyordu —«Kendi Kutsal Kentimiz» denince gurur, «Tanrı’ya inancıolmayanlardan daha kötü» denince öfke belirtileri gösterdi.Leyla solgundu, dalgınlaşmıştı, bakışlarını balkon yönüneçevirmişti; ciddi ama rahat görünen yalnızca Nessim vardı. Sevgive saygıyla babasına bakıyordu, ama hiçbir heyecangöstermeden. Hem de neredeyse hâlâ gülümseyerek.

Baş yine sallandı:«Bize ne diyorlar duydunuz mu — Müslümanlar? Dur

sana anlatayım: Gins Pharoony. Evet, biz genus Firavunicus’uz —eski ataların torunları, Mısır’ın çekirdeği. Kendimize Gypt deriz— yani eski Mısırlılar. Tıpkı sizin gibi Hıristiyan’ız, ama

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

46

Page 47: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

dünyanın en eski en katışıksız soyundan geliyoruz. Tarihboyunca Mısır’ın beyni olduk — Hidiv zamanında bile. Dinyüzünden işkence görmemize karşın, buradaki onurlu yerimizikoruduk; Hıristiyanlığımız her zaman saygı gördü. Burada,Mısır’da, orada, Avrupa’da değil. Evet, Yunanlılar’dan,Yahudiler’den nefret eden Müslümanlar Mısır’ın en eski soyununkalıtçılarının Kıptiler olduğunu kabul etmişlerdir. Mehmet AliMısır’a geldiği zaman ülkenin bütün mali işlerini Kıptiler’in elinebırakmıştı. Ondan sonra gelen İsmail de aynı şeyi yaptı. Mısır’ıyönetenlerin şu aşağılık Kiptiler olduğunu kaç örneklegösterebilirim sana, çünkü biz ötekilerden daha akıllı, dahakişilikliyiz. Gerçekten de Mehmet Ali ilk geldiğinde bütün devletişlerinden sorumlu kişi olarak bir Kıpti bulmuş, onu kendine BaşVezir yapmıştı.»

Naruz dersini şaşırmadan ezbere söyleyen bir okulçocuğunun övüncüyle, «İbrahim El Gohari,» dedi.

Babası onunkinden hiç de aşağı kalmayan bir gururlayanıtladı:

«Evet. İlk Hidiv’in karşısında tütün içmesine izinverilen tek Mısırlı oydu. Bir Kıpti!»

Mountolive kendisini böyle bir paylama dinlemekzorunda bırakan o dil sürçmesine bin lanet okuyor, ama aynızamanda büyük bir dikkatle konuşmayı izliyordu. Hiç kuşkusuzbunlar yüreklerine işlemiş üzüntülerdi.

«Peki, Gohari ölünce Mehmet Ali nereye yüz tuttu?»Naruz bir kez daha sevinçle atıldı: «Ghali Doss’a.»«Evet, öyle. Devlet gelirleri, vergi toplama konusunda

tam yetkiye sahip bir Maliye Vekili. Bir Kıpti. Yani başka bir Kıptidaha. Onun oğlu olan Basileus’u Bey yaptılar, Meclis-i has üyesioldu. Bu adamlar çok onurlu bir biçimde Mısır’ı yönettiler. Büyükgörevlere atanmış böyle daha pek çok kişi vardı.»

«Esneh’te Sedarous Takla, Assiout’da Şehata

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

47

Page 48: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

Hasaballah, Beni Souef’ta Girgis Yakub.»Gözleri parlayarak bu adları sayan Naruz, güneşte

ısınan bir yılan gibi babasının onaylarının sıcaklığındaısınıyordu. Hasta adam iskemlesinin koluna elini vurarak,«Evet,» dedi. «Evet. Said ve İsmail zamanında bile Kiptileryerlerini korumayı başardılar. Her ilin savcısı bir Kıpti’ydi.Bunun ne demek olduğunu anlayabiliyor musun? Bir Hıristiyanazınlığa böylesine güven duyulmasının? Müslümanlar bizi iyitanırlardı, bizim her şeyden önce Mısırlı, sonra Hıristiyanolduğumuzu bilirlerdi. Hıristiyan Mısırlılar — Müslümanlarkonusunda romantik düşünceleri olan siz İngilizler bu sözlerinanlamını hiç düşündünüz mü? Müslüman bir devletle yüzde yüzbütünleşmiş tek doğulu Hıristiyanlar olmanın anlamını? Mısır’ınböyle bir anahtarını eline geçirmek herhalde Almanlar’ın enbüyük düşü olurdu, öyle değil mi? Her yerde, önemli kilitnoktalarında mudir, vali gibi görevlerde Hıristiyanlar. İsmail’ekadar Savunma Bakanlığı bir Kıpti’nin elindeydi.»

Naruz büyük bir kıvançla. «Ayad Bey Hanna.» dedi.«Evet. Hatta Arabi zamanında Kıpti bir Adalet Bakanı

vardı. Bir de Saray Tören Amiri. İkisi de Kıpti. Daha niceleri.»«Bütün bunlar nasıl oldu da değişti?» diye sordu

Mountolive yumuşakça. Hasta adam paçavraların arasındadikleşerek titreyen parmağını konuğuna yöneltti: «İngilizlerdeğiştirdi, onların Kıptiler’e olan nefreti değiştirdi. Gorst, HidivAbbas’la diplomatik bir dostluk başlattı, onun çevirdiği dolaplarsonucu saray çevresinde, hatta nezaret hizmetlerinde bile tek birKıpti kalmadı. Gerçekten de İngilizler’in desteklediği o soysuzcanavar herifin çevresindekilerle konuşsaydınız, Hıristiyannüfus dışında düşman yok sanırdınız. Söz buraya gelmişkendurun size bir şey okuyayım.» Naruz rolünü ezberlemiş biryardımcı gibi hemen yan odaya seğirtip elinde sayfasıişaretlenmiş bir kitapla geri döndü. Kitabı açık olarak babasının

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

48

Page 49: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

dizlerinin üstüne koyduktan sonra hemen yerine geçti. Boğazınıtemizleyen hasta adam sert sert okumaya başladı:

«‘İngilizler Mısır’da egemenlik kurdukları zaman,birtakım önemli devlet görevleri Kıptiler’in elindeydi. Çeyrekyüzyıldan daha az bir zaman içinde illerdeki hemen hemenbütün Kıpti Kısım Amirleri temizlendi. Önceleri hâkimlikkürsüsünde fazlasıyla temsil edilirlerken, sonra sonra sayılarısıfıra düştü; onları görevlerinden uzaklaştırma, yeni görevlerinkapılarını yüzlerine kapama işi hiçbir umutları kalmamacasınacesaretlerini kırıncaya kadar sürdü!’ Bunlar bir İngiliz’in sözleri.Bunları yazmış olmak onun için ne büyük bir onur.»

Kitabı çat diye kapattıktan sonra, «Bugün İngilizyönetiminde Kıptiler Vali, hatta Mamur —bir ilin idari memuru— bile olamıyorlar. Devlet hizmetindekiler pazarları da çalışmakzorundalar çünkü, Müslümanlara saygılarından, cuma gününüibadet günü yaptılar. Kıptiler’in ibadeti için hiçbir şeydüşünülmedi... Devlet Konseyi’nde, Komite’lerde doğru dürüsttemsil bile edilmiyorlar. Eğitim için ödedikleri verginin haddihesabı yok — ama bu paranın Hıristiyanların eğitimineharcanması için hiçbir önlem alınmadı. Hep İslâmlığa.Dertlerimizi daha çok anlatarak senin başını ağrıtmak istemem.Ama İngilizler’in bizden nefret ettiklerini, bizi ezip yok etmekistediklerini düşünmemizin nedenini anlaman iyi olur,» diyekonuştu.

Eleştirinin açıklığından bir ölçüde heyecanlanan, amaneresinden, nasıl tutacağını bilemeyen Mountolive hafif birsesle, «Bunun böyle olabileceğini hiç düşünemiyorum,» dedi. Bukonunun çok yabancısıydı, çünkü Mısır üzerine Lane’in İncildurumuna gelmiş incelemesini okumak dışında hiçbir çalışmasıolmamıştı. Hasta adam yine başını salladı, sanki böyle yaparaksorunu onun kafasına daha iyi yerleştireceğini düşünüyordu.Yüzü konuşmadaki çeşitli duyguları ayna gibi yansıtan Naruz da

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

49

Page 50: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

başını sallıyordu. Daha sonra baba parmağıyla büyük oğuluişaret etti. «Nessim. Nessim’e bak. Gerçek bir Kıpti. Zeki,ağırbaşlı, tam Mısır diplomasisi için biçilmiş kaftan. Öyle değilmi? Sen bir diplomat olarak bunu benden daha iyi bilirsin. Amahayır, o bir iş adamı olacak, çünkü biz Kiptiler için başka çareyok, yok.» Tekerlekli iskemlenin koluna bir kez daha vurdu, ağzıtükürük içindeydi.

İşte Nessim de bu fırsatı bekliyordu, çünkü babasınınkolunu tutup bağlılığını dile getirir biçimde öptü, bir yandan dagülümseyerek, «Ama David bunları nasıl olsa öğrenecek.Şimdilik bu kadar yeter,» diyordu. Başını yana çevirip annesinede gülümsemiş, böylece onun yemeği sona erdirmek üzereuşaklara verdiği kurtuluş işaretini de onaylamış oldu.

Tedirgin bir suskunluk içinde balkonda kahveleriniiçtiler. Hasta adam yüzünü asıp onlardan uzak oturmuş,gözlerini karanlığa dikmişti. Ortak bir konuşma başlatmakamacıyla yapılmış birkaç girişim sonuçsuz kaldı. Hakkınıyemeyelim, hasta adam birden böyle patladığı için şu andakendinden utanıyordu. Bu konuyu konuğunun önündeaçmamaya kaç kez kendi kendine ant vermişti; böyle yaparakkonukseverlik kurallarına aykırı davrandığını biliyordu. Ama buana kadar karşılıklı beslenmiş, iyi duyguyu geçici olarak sarsankonuşmayı bağışlatmanın yolunu şimdi de o göremiyordu.

Tam o sırada Nessim’in inceliği bir kez daha yardımayetişti; Leyla’yla Mountolive’i gül bahçesinde dolaşmayagötürdü. Orada üçü birlikte, zihinleri çiçeklerin yoğun gecekokularına bulanmış olarak sessizce yürüdüler. Balkondanduyulamayacak kadar uzaklaşınca, büyük oğul kaygılı olmayanbir sesle, «David, umarım babamın yemekte birden öfkelenişinealınmamışsındır. Bu konularda çok duyarlıdır,» dedi.

«Anlıyorum.»Leyla bu konudan kurtulmak, yeniden her zamanki

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

50

Page 51: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

dostluk havasına geri dönmek isteğiyle atıldı:«Biliyor musun, düşüncesini şöyle ya da böyle

anlatmış olabilir, ama gerçekte haksız değil. Hiç de imrenilecekbir durumumuz yok, bunun tek nedeni de siz İngilizler’siniz.Neredeyse gizli bir toplum gibi yaşıyoruz — en zeki, gerçekten debir zamanlar bu ülkenin en önemli topluluğu olmuş olan bizler.»

«Hiç anlayamıyorum.»«Anlaması o kadar güç değil,» dedi Nessim. «Her şey

cenge kalkışan Kilise’nin başının altından çıkıyor. Tuhaf değilmi, bizim için Haç ile Hilal arasında hiçbir zaman gerçekanlamda bir savaşın olmaması? Bu tümüyle Batı Avrupa’nın biruydurması. O ‘kötü yürekli Müslüman kâfirler’ uydurması daöyle. Müslümanlar hiçbir zaman dinsel nedenlerden Kıptiler’eeziyet etmediler. Tam tersine en başta Kuran’ın kendisi İsa’nıngerçek bir peygamber, Muhammed’in bir müjdecisi olarak kabuledildiğini gösterir. Geçen gün Leyla sana bir sura okumuştu,İsa’nın çocukluğunu anlatan bir sura — anımsadın mı? Ötekiçocuklarla birlikte çamurdan yaptığı kuş örneklerine canverdiğini...»

«Anımsıyorum.»«Hattâ, daha da tuhafı, Muhammed’in mezarında

İsa’nın bedeni için hep boş tutulan o odanın varlığı.Peygamberlik kitabına göre onun bedeni de İslâmlığın merkeziMedine’ye gömülecek, anımsıyor musun? Burada, Mısır’daMüslümanlar Hıristiyanlar’ın Tanrı’sına saygı ve sevgiden başkabir şey duymazlar. Hatta bugün bile. Kime istersen sor, hangimüezzine istersen sor,» dedi Leyla. (Sanki, «Doğru söyleyen kimesorarsan sor,» der gibiydi — çünkü pirüpak olmayan hiç kimse,de ki bir ayyaş, bir deli, ya da bir kadın, Müslümanlar’ın ibadetçağrısını okuyamaz.)

Nessim yumuşak, alaylı bir sesle, ama dudaklarındangülümsemesi eksilmeden, «Aslına bakarsan hepiniz birer haçlı

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

51

Page 52: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

olarak kaldınız,» dedikten sonra arkasını dönüp güllerinarasından yavaşça uzaklaştı, onları yalnız bırakmıştı. Leyla’nıneli hemen alışık olduğu elin kucaklamasını aradı. Leyla şimdi çokbaşka, tasasız bir sesle, «Sen bunlara aldırma. Sizin yardımınızolsa da, olmasa da, biz bir gün yine merkezdeki yerimizi almanınyolunu bulacağız! Çok uzun bir geçmişimiz var,» dedi.

Yere devrilmiş bir mermerin üstünde bir süreoturdular, yalnız kalır kalmaz büyük sorunları unutup başkaşeylerden konuşmaya başlamışlardı.

«Bu gece ne kadar karanlık. Yalnızca bir tek yıldızgörebiliyorum. Anlaşılan sis var. İslam inanışına göre herinsanın bir yıldızı olduğunu, o doğduğunda görünüp, oöldüğünde yok olduğunu biliyor muydun? Belki de şu seninyıldızındır, David Mountolive?»

«Belki de senin?»«O benim olamaz, çünkü çok parlak. Biliyorsun, insan

yaşlandıkça yıldızı da sönükleşir. Benimki epeyce solmuş olmalı,orta yaşı geçtim artık. Hem sen bizi bırakıp gittiğin zaman dahada sönükleşecek.»

Kucaklaştılar. Sık sık buluşma kararları, onun izin alıralmaz hemen buraya kaçma niyeti... bunlardan konuşuldu. Leylakaygısız, her şeyi şansa bırakan gülüşüyle, «Ama Mısır’da zatençok kalmayacaksın ki. Yakında bir yere atanırsın. Nereye, Tanrıbilir? Bizi unutacaksın — ama hayır, İngilizler eski dostlarınabağlıdırlar, öyle değil mi? Öp beni,» dedi.

«Şimdi bunları düşünmeyelim.»Gerçekten de bu ayrılığı soğukkanlılıkla karşılayacak

gücünün olmadığını sezinliyordu. «Başka şeylerden konuşalım.Bak, dün Ali’ye, İskenderiye’ye gidip öteki uşaklara armağanedecek uygun bir şeyler buluncaya kadar dolaşmadık yerbırakmadım.»

«Ne buldun?»

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

52

Page 53: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

Yukarıda, bavulunda mühürlü mavi şişeler içindeMekke’nin kutsal Zem Zem kuyusunun suyu vardı. Bunlarıpourboire

7 olarak onlara vermeyi düşünüyordu. Kaygıyla sordu:

«Bir kafirin böyle bir şey armağan etmesi hoş karşılanır mıdersin?» Leyla çok sevinmişti. «Ne iyi düşünmüşsün, David. Tamsana yakışacak bir incelik! Ah, sen gidince biz kendi başımıza neyapacağız?», Mountolive saçma bir kendinden hoşnutlukduygusu içindeydi. Böyle kucaklaşamayacakları, karanlıkta eleleoturup, yavaşça sessizliğe akıp giden zamanın çetelesini tutannabız atışlarını —geçmiş deneyimlerin yayıldığı ölü alanı—duyumsayamayacakları bir zamanın geleceğini düşünmek olasımıydı? Kafasından bu düşünceyi kovdu. Acıtıcı gerçeğedayanabilecek gücü yoktu. Oysa tam bu sırada Leyla şöylediyordu: «Ama hiçbir şeyden korkma, önümüzdeki yıllar içinbenim bütün tasarılarım hazır; gülme — daha iyi bile olabilir,sevişmelerimiz bitip şey başladığı zaman... ne? bilmiyorum —her nasılsa nötr bir konumdan bakarak birbirimizi düşünmeye,yani birbirinden koparılmış âşıklar olarak, belki de birbirlerinehiç âşık olmamaları gereken... Sana sık sık mektup yazarım.Aramızda yeni bir ilişki başlayacak.»

Yavaş yavaş umutsuzluğa kapıldığını anlayanMountolive, «Lütfen yeter,» dedi.

«Neden?»Leyla üzüntüsüzce gülümseyerek şakaklarını öptü.

«Ben senden daha çok görmüş geçirmiş biriyim. Bak göreceksin.»Onun üzüntüsüzlüğünün altında Mountolive sağlam bir şeyinvarlığını sezinledi, dirençli, dayanıklı bir şeyin — kendisindeeksik olan deneyimliliğe özgü bir nitelik. Babayiğit bir kadındı,kötü zamanlarda ancak babayiğit kişiler neşelerini yitirmedenkalabilirler. Ama söz vermesine karşın, Mountolive ayrılmadanönceki gece odasına gelmedi. Ayrılık sancılarını keskinleştirmek,daha da kalıcılaştırmak isteyecek kadar kadınlığı vardı.

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

53

Page 54: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

Kahvaltıda, Mountolive’in açıkça acı çektiğini gösteren yorgungözleri, bitkin hali, onun için sonsuz bir haz kaynağı oldu.

Giderken onu kayığa kadar atla geçirdi, ama Naruz’laNessim’in varlığı özel konuşmalarına olanak vermiyordu,neredeyse buna da sevinmişti. Aslında ikisinin de söyleyecek birşeyleri yoktu. Leyla bütün âşıktaşlıklara askıntı olan, sonundaonların tazeliğini kaçıran bitip tükenmez yinelemelerdenbilinçsizce kaçınmak istiyordu. Kafasında net ayarı iyiceyapılmış, tertemiz bir imge kalmalıydı; çünkü bunun çok dahadönüşsüz bir ayrılığın örneği, daha doğrusu küçük bir modeliolduğunu, eğer aralarındaki iletişim, sözcükler ve kâğıtaracılığına bağlı kalacaksa, kendisine Mountolive’i büsbütünyitirtecek bir ayrılık olduğunu anlayan yalnızca kendisiydi.Söyleyecek yeni şeyler bulma sıkıntısına düşmeden birdüzineden çok mektup yazamazsınız. İnsan deneyimlerinin enzengini olan şey, aynı zamanda anlatım olanakları bakımındanen sınırlısıdır. Sözcükler her şeyi öldürdükleri gibi aşkı daöldürürler. Leyla aralarındaki ilişkiyi daha zengin olan başka birdüzleme kaydırma kararını çoktan vermişti, ama Mountoliveonun kendisine sunabileceği şeyden —hayal gücününzenginliklerinden— hala nasıl yararlanacağını bilemeyecekkadar gençti. Büyümesi için ona zaman tanıması gerekecekti.Onu çok sevdiğini, aynı zamanda onu bir daha hiç görmemeyekendisini razı edebileceğini, çok açık bir biçimde biliyordu. Onunaşkı nesnesinin ortadan yok oluşunu —kendi ölümünü— zatenhesaba katmış, onun üstüne çıkmış bir aşktı! Kafasındabillurlaşmış bu düşünce ona şaşılacak bir üstünlük sağlıyordu —çünkü Mountolive hâlâ kendi saçma sapan çapraşıkcoşkularının, isteklerinin, kendine dönüklüğün, süt dişleriçıkaran bir aşkın her türlü bebek bakımı sorunlarının çırpıntılıdenizinde bocalarken, Leyla gücünü, öz güvenini kendidurumunun umutsuzluğundan alıyordu. Ruh ve zekâsından

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

54

Page 55: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

kaynaklanan gururu ona yepyeni, kuşku duyulmayacak birgüçlülük veriyordu. Yüreğinin bir yanıyla onun böyle çarçabukgidişine üzülür, onun acı çektiğine tanık olmaktan sevinir, birdaha geri döndüğünü hiç görmemeye hazırlanırken, bir yandanda ona zaten sahip olduğunu, ona güle güle demenin, tuhaf ama,hiç de zor olmadığını biliyordu.

Kayığın bulunduğu yere vardıklarında güle güledediler, uzun uzun vedalaşma kucaklaşmalarına dördü dekatıldı. Seslerle çınlayan güzel bir sabahtı, alçalan sis gölünkıyılarını kapatmıştı. Nessim’in çağırttığı araba titrek kara birnokta gibi ta karşıdaki hurma ağacının altında bekliyordu.Mountolive kayığa adımını attığı sırada bir kez daha çevresineçılgınca baktı — sanki bu toprakların, kendisine iki dilde de iyişanslar dileyen, gülümseyen üç yüzün bütün ayrıntılarınısilinmemecesine belleğine yerleştirmek istermiş gibiydi. «Geridöneceğim!» diye bağırdı. Ama Leyla onun sesinin tonundakibütün kaygıyı, acıyı anlamıştı. Naruz’un havaya kalkan eğrikolu, yüzünde çarpık bir gülümseme; Nessim bir kolunuLeyla’nın omuzuna atmış el sallıyordu; Leyla’nın nelerduyduğunu çok iyi anlıyordu, ama böylesine karışık, böylesinegerçek duygulara sözcük bulmak olanaksızdı.

Kayık uzaklaştı. Her şey bitti. Perde kapandı.

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

55

Page 56: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

II

Güzün sonlarına doğru yeni görev yeri belli oldu. PragElçiliğine verildiğini duyunca çok şaşırdı, çünkü Arapça’sınıilerletmeye bunca zaman harcadıktan sonra sanki öğrendiği buözel şeylerin işe yarayacağı bir yerde, Doğu Akdenizülkelerindeki bir konsoloslukta çalıştırılacağı inancınakapılmıştı. Başlangıçtaki düş kırıklığına karşın kısmetine razıolup Dışişleri Bakanlığının uzdilli bir kişisizlikle salonlardaoynadığı müzikli sandalye oyununda yerini aldı. Küçük de olsatek avuncu gittiği ilk görev yerindeki herkesin o ülkenin diliyle,siyasasıyla ilgili konularda kendisi kadar bilgisiz olmasıydı.Elçilik iki Japonya uzmanıyla üç Latin Amerika uzmanındanoluşuyordu. Çek dilinin acayiplikleri konuşulurken hepsi birdensıkıntılı yüzlerini buruşturuyor, bakışlarını yaklaşmakta olan birSlav felaketinin uyarılarıyla dolu, karla aydınlanmış kasvetligörünümlere açılan pencerelerden dışarıya çeviriyorlardı. ArtıkMesleğe adımını atmıştı.

İskenderiye’de Leyla’yı ancak beş altı kez görebildi —görülmek korkusuyla gizli tutulması gereken, bu yüzden deheyecan verici olmaktan çok tedirgin edici olmuş anlamsızbuluşmalar. Üzüntü, tasa duymaması gerekirdi — ama doğrusukendini biraz bayağı bir yaratık gibi duyumsuyordu. Hosnaniçiftliğine ancak bir kez, üç günlük bir izinle dönebildi — o üç günsüresince de eski durumun ve mekânın düşmanca büyüsündenbir an bile kurtulamadı; öylesine çabuk geçti ki — geçen ilkyazınyangınından sonra kaçak bir akşam kızıllığı kadar kısaydı. Leylanedense gitgide soluyor, zaman içinde yol alan bir dünyanıneğrisi üzerinden çekiliyor, Mountolive’in onunla ilgili

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

56

Page 57: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

anılarından siliniyor gibiydi. Yeni yaşamının ön yüzünümesleğinin renkli ve pahalı oyuncakları —resmi yemekler,yıldönümleri, kendisi için çok yeni olan davranış biçimleri—kaplamaya başlamıştı. İlgisi dağılıyordu.

Ama Leyla için durum böyle değildi, o kendisi içintasarladığı yeni rolle kendini yenilemeye öylesine hevesliydi ki,her gün içinden rolünü prova ediyor, tuhaf ama, bu ayrılığıngerçekleşmesini, eski bağların kopuşunu sabırsızlıklabekliyordu. Yeni rolünde ne kadar başarılı olacağını bilemeyenbir oyuncu sahneye çıkış işaretini nasıl kaygıyla beklerse, öyle.En çok korktuğu şeyi, «Hoşça kal,» sözünü duymak için canatıyordu.

Ama Prag’dan gönderilen ilk kederli mektupla birlikteiçinde erinç denebilecek yeni bir şeylerin kımıldadığınıduyumsadı, çünkü Mountolive’e ancak şimdi istediği gibi —doymak bilmezcesine, düşüncesinde— sahip olabilmeözgürlüğüne kavuşuyordu. Suda yüzen buz kalıpları arasındagittikçe genişleyen yarıklar gibi artan yaş farkları gövdelerinihızla birbirinden uzaklaştırıyor, koparıyordu. Vaatlerin, okşayıcısözlerin diliyle tenin tutanağa geçirdiği şeylerin hiçbirindesüreklilik yoktu, bunların hepsini artık ilk çiçeklenmedöneminde olmayan bir güzellik silmişti. Ah, ama yüreğin yerineaklı koyabilecek yürekliliği bir gösterebilseydi, onu olgunlukdöneminde insanın en çok önem verdiği özel bir anlamda hiçkimseye kaptırmayacak kadar kendi iç güçlerinin sağlamlığınainanıyordu. Eğer içlerinden geldiği gibi kendilerini şiddetliarzuya bırakmakta özgür olabilselerdi, bu ilişkinin on iki aydandaha çok süremeyeceğini düşünmekte de haksız değildi Leyla.Gene de uzaklık, aralarındaki ilişkiyi yeni bir alana aktarmazorunluluğu, birbirlerinin kafalarında yaşayan imgeleri üzerindetazeleyici bir etki yarattı. Mountolive için Leyla’nın imgesisilinmiş değil, kağıt üzerinde yeniden biçimlenirken bambaşka,

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

57

Page 58: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

heyecan verici bir değişim geçirmişti. Leyla Mountolive’inyazdığı, çaresi ette aranan her şey gibi çok yakıcı olan bir açlığı —dostluk açlığını, unutulmak korkusunu — gizleyemeyen uzun,güzel anlatımlı, ateşli mektuplardaki büyüyüş hızına ayakuyduruyordu.

Prag’dan, Oslo’dan, Bern’den gönderilen bumektupların akışı bir ileri bir geri dalgalandı, boyutları uzadı yada kısaldı, ama ipleri elinde tutan zekâ gücüne — Leyla’nın canlı,adanmış zekâsına — bağlılığını yitirmedi. Yavaş yavaş büyüyenMountolive içtenlikli bir İngilizce ya da özlü bir Fransızca’ylayazılmış bu mektuplarda, kendi büyüme sürecine yardımcıolacak bir yüreklendirme, bir kışkırtmaca buluyordu. Birbahçıvan nasıl ıtırşahinin sarılacağı sopayı toprağa dikerse, o daçekicilik ve ağırbaşlılık dışında fazla bir şey istemeyen meslekyaşamının yumuşak toprağına, Mountolive’in yanıbaşına,düşünceler ekiyordu. Aşkın biri öldüyse başkası boy atmıştı.Leyla onun biricik akıl hocası, sırdaşı, yüreklendiricisi olmuştu.İngilizce’yi, Fransızca’yı iyi yazabilmeyi öğrendiyse, onunisteklerini karşılamak için öğrenmişti. Doğal olarak kendi ilgialanının dışında kalacak — resim, müzik gibi — şeylerdenanlamayı öğrenmişti. Ona bir şeyler aktarabilmek için kendisibir şeyler öğreniyordu.

«Gelecek ay Zagreb’te olacağını yazıyorsun. Lütfenfalan yere git ve sonra bana falan şeyi anlat...» ya da«Amsterdam’dan geçecek olmana çok sevindim; orada geçmişeyönelik bir Klee sergisi var, Fransız basını çok ilgi gösterdi.Lütfen o sergiye git, olumsuz da olsa, bana dürüstçe izlenimleriniyaz. Ben şimdiye kadar onun resimlerinin asıllarını hiçgörmedim, » yollu şeyler yazıyordu. Leyla’nın aşk karikatürüydübu, zihinlerin cilveleşmesi, ama artık roller değişmişti, çünkü şuanda Avrupa’nın hazinelerinden yoksun olan Leyla’ydı, daha daartan açlığını ondan gelen mektuplarla, kitap paketleriyle

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

58

Page 59: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

doyurmaya çalışıyordu. Bu istekleri karşılamak için bütüngücünü kullanan genç adam şimdiye kadar kapalı olan resim,müzik, yontu ve yazı dünyasının kapılarının birdenbirekendisine açıldığını gördü. Böylece Leyla ona kendi başına eldeedemeyeceği bir dünyada neredeyse bedava eğitim veriyordu.Genç yaşındaki eski bağımlılığı yavaş yavaş azalırken onunyerini yenisi alıyordu. Mountolive sözcüğün tam anlamıylagönlüne göre bir kadın bulmuştu.

Onun gövdesine duyduğu (başlangıçta çok şiddetliolan) özlem, onun yokluğuyla ölmek şöyle dursun, onunyokluğuyla beslenen yakıcı, kişisiz bir sevecenliğe dönüşürken,aşkı da yavaş yavaş hayranlık biçimini aldı. Birkaç yıl sonraLeyla şu açıklamayı yapabiliyordu: «Bugün kâğıt üstünde sanakendimi nedense ayrılmadan öncekinden çok daha yakınduyumsuyorum. Acaba neden?» Ama ne yazık ki nedenini çok iyibiliyordu. Gene de dürüstlük uğruna hemen şunları eklemişti:«Acaba bu biraz sağlıksız bir duygu mu? Dışarıdan bakanlaraacıklıca ya da gülünç görünebilir — kimbilir? Sonra şu uzunmektuplar, David — acaba bir Severina’nın yeğeni Fabrizio’ylaolan ilişkisinin tatlı acıları olmasın? Acaba birbirlerinin aşığımıydılar? diye sık sık merak ediyorum — aralarındaki yakınlıköylesine içten, öylesine sıcaktır ki. Stendhal böyle olduğuna dairhiçbir şey söylemiyor. İtalya’yı tanımak isterdim. Yoksa sevgilinyaşlandıkça kocamış bir teyzeye mi benziyor? Öyle olduğunubilsen bile bana söyleme. Ama bir bakıma ikimizin de yalnızolması, yüreklerimizde — Afrika’nın ilkçağlardaki haritası gibi —ele geçirilmemiş geniş boşlukların bulunması, bunun sonucundada hâlâ birbirimize gereksinim duymamız da iyi bir şey. Yani senannesinden başka düşünecek kimsesi olmayan tek evlât gibisin,benimse — kuşkusuz — düşünecek çok şeyim var, ama çok darbir kafesin içinde yaşıyorum. O balerin için, o balerinle olan aşkserüvenin için anlattıkların hem hoştu, hem de dokunaklı; bana

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

59

Page 60: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

anlattığın için teşekkür ederim. Kendine dikkat et, sevgilidostum, kendini yaralama.»

İşte aralarında gelişmiş olan anlayışın bir ölçüşüydübu, Mountolive başından geçen birkaç serüveni hiç çekinmedenona bütün ayrıntılarıyla açabilmişti: Az kalsın başına zamansızbir evlilik belası açayazan Grishkin’le aralarında geçen aşkserüvenini, kendisini belki bir düelloyla, belki de utandırıcı birdurumla karşı karşıya getiren bir Büyükelçi’nin karısınatutuluşunun mutsuz öyküsünü anlatmıştı. Leyla acı duyuyorsabile bunu saklıyor, görünüşteki kayıtsızlığının içtenliğiyle onaöğütler veren, onu avutan mektuplar yazıyordu. Birbirlerinekarşı açık sözlüydüler, ama bazan Leyla’nın bilerek söylediği,genellikle konuşacak kimseleri olmayan insanların yalnızcakâğıda aktardıkları kendini-sorgulamaya yönelik şeyler onuneredeyse tiksindiriyordu. Örneğin şöyle şeyler yazdığı zaman:«Nessim’in çıplak gövdesini, seninkine çok benzeyen inceciksırtını, bel altını aynada hayalet gibi gezinirken birden görmeknasıl şaşırtıcıydı bilemezsin. Tuhaf değil mi, yere çöküpağlamaya başladım, çünkü acaba sana olan bağlılığım yüreğimingizli bir köşesinde yatan, su yüzüne çıkmamış yasak zinaisteklerinin arasına mı yuvalandı? diye bir soru takıldı kafama.Doktorların büyük çabalarla bulgulamaya çalıştıkları cinselliğingizleri konusunda çok az şey biliyorum. Onların bulguları benikuşkulara boğuyor. Sonra, bende biraz da vampirlik olupolmadığını düşündüm, ne zamandır sana sakız gibi yapışmışım,kolundan çekiştirip duruyorum, oysa sen şimdiye çoktanbüyüyüp beni geçmişsindir. Ne dersin? Bana yaz, güvenimitazele, David, küçük Grishkin’i öperken bile olsa, olur mu? Baksana en son çekilmiş bir fotoğrafımı gönderiyorum, ne kadaryaşlandığıma kendin karar ver. Bu fotoğrafı ona da göster, onagereksiz kıskançlığından başka hiçbir şeyden korkmadığımısöyle. Ama zaten bunu görürse yüreğine su serpilir. Doğum-

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

60

Page 61: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

günümde gönderdiğin telgrafa teşekkür etmeyi deunutmamalıyım — birden seni balkonda oturmuş Nessim’lekonuşurken görür gibi oldum. Artık öylesine zenginleşti,öylesine bağımsızlaştı ki, topraklarını görmeye gelme zahmetinebile hiç girmiyor gibi bir şey. Kentteki önemli işler bütün vaktinialıyor. Ama... benim yokluğumun engin boşluğu yüreğinden hiççıkmıyor; diz dize yaşasaydık bu kadar ayırdına varamazdı, bunusenin de duymanı isterdim. Birbirimize sık sık uzun mektuplaryazıyoruz; ruhlarımız sanki birbirinin dublörü, amayüreklerimizi özgür bırakıyoruz, sevmeleri, büyümeleri için.Onun sayesinde bir gün biz Kıptiler’in Mısır’da eski yerimizialacağımıza inanıyorum — ama bu konuyu şimdilik keselim...»

Açık kafalılık, ağırbaşlılık, yüreklilikle seçilmişsözcükler o dik, işlek elyazısıyla değişik renkli kâğıtların üstünedökülüyordu, dünyanın kimbilir hangi uzak köşesindeki Elçilikevinin bahçesinde Mountolive bu mektupları sabırsızlıkla açar,okurken kafasında yarı oluşan yanıtı hemen kâğıda geçiripzarflayarak giden posta evrakı çantasına yetiştirirdi. Sözgelişisanatta ya da aşkla (Mountolive’in aşkı) ya da yaşamla(Mountolive’in yaşamı) ilgili mektupların başına hâlâ biçimselolarak «Biricik aşkım» sözcüklerini yazdırtan bu dostluğa çokbağlanmaya başlamıştı.

O da kendi payına Leyla’ya karşı dürüst davranıyordu— örneğin sevdiği balerin kız konusunu ona açmıştı: «Bir araonunla evlenmeyi düşündüğüm de doğru. Kuşkusuz çok âşıktım.Ama o beni zamanla bu hastalıktan kurtardı. Benim bilmediğimbir dil konuşuyor olması bütün bayağılığını benden gizlemişti,biliyor musun. Neyse ki, herkesin içinde beni buz gibi donduranbirkaç senlibenli davranışı oldu; bir keresinde bale topluluğu birresmi kabule çağrılıydı, aramızdaki ilişkiyi bilmeyen meslekarkadaşlarımın yanında dikkatli davranacağını düşündüğümiçin gidip yanına oturdum. Biz böyle yanyana oturmuş yemek

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

61

Page 62: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

yerken bir ara elini başımın arkasına uzatıp kaba bir okşamahareketiyle saçlarımı karıştırmaz mı! Arkadaşlarımın ne kadaralay ettiklerini, benim tüylerimin nasıl diken diken olduğunubilemezsin. Bunu hak etmiştim. Ama işin aslını yavaş yavaşkavradım, hatta o en son alçakça hamilelik öyküsü bile banatümüyle numara gibi geldi. Neyse kurtuldum.»

En sonunda ayrılırlarken Grishkin, «Sen yalnızca birdiplomatsın, senin ne siyasan var, ne de dinin!» diyerek onahakaret etmişti. Ama bu etkili suçlamanın aydınlatılması içindosdoğru Leyla’ya koşmuştu. Eski bir sevgilinin eğitimdengeçmiş şen sevecenliğiyle bunu onunla tartışacak kişi, Leyla’danbaşkası olamazdı.

Leyla böylece kendi usta yöntemiyle onu, gençlikacemiliği geçene, kendisine denk bir olgunluğa erişene kadaryıllarca elinde tuttu. Aşk dilinin ancak bir lehçesinikonuşuyorlardı, ama bu Leyla’ya yetiyor, berikini de oyalıyordu;gene de Mountolive için sınıflandırılması, çözümlenmesiolanaksız bir şey olarak kaldı.

Öte yandan takvim yılları birbirini izlerken, görevyerleri değiştikçe, gözlerinin önünden düş gibi geçen ülkelerin —kiraz yıldızlı Japonya’nın, kama burunlu Lima’nın, iç karartıcıPortekiz’in, karlı Helsinki’nin — renkleri, yaşantıları Leyla’nınimgesinin içine karışıyordu. Ama boşalmış ya da boşalacakyerler olduğunu bilmesine, oraya atanmak için çeşitli kerelerbaşvuruda bulunmasına karşın, bu ülkelerin arasında asla Mısıryoktu. Galiba Dışişleri Bakanlığı Arapça öğrenmiş olduğu içinonu asla bağışlamayacaktı. Sanki inadına öyle yerleriseçiyorlardı ki, iznini geçirmek üzere oralardan kalkıp Mısır’agitmek ya çok güç ya da olanaksızdı. Ama ilişkisi sürüyordu. İkikez Nessim’le Paris’te buluştular, hepsi bu. Birbirlerinden, kendidünyasal başarılarından çok hoşnut kaldılar.

Mountolive’in can sıkıntısının yerini zamanla boyun

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

62

Page 63: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

eğme alıyordu. Yalnızca sağduyuya, serinkanlılığa, sakınımlıdavranışa değer veren mesleği ona dünyanın en katı, enkötürümleştirici dersini öğretmişti: küçük düşürücü birdüşünceyi asla yüksek sesle söylememek. Bu, aynı zamanda onakendini aldatma konusunda uzun bir Cizvit eğitimi yerinegeçmişti, böylece insanlık deneyimini derinleştirmeksizin dışdünyaya eskisinden çok daha parlak bir görüntü vermekolanağına kavuşmuştu. Eğer kişiliği büsbütün seyreltilmediyse,Leyla sayesindeydi; çünkü çevresi ona başkalarının hoşunagiderek meslekte kolayca ilerleye-bilmesini sağlayacak konuşmabiçimlerinde, incelikli kibarlıklarda herkesi geride bırakmanınyollarından başka hiçbir şey öğretmeyen hırslı, dalkavukinsanlarla doluydu. Gerçek yaşamı, diplomatların o yapmacıkdünyasında çok seyrek görünen bir yeraltı ırmağına benziyordu— hava basınçlı bir tulumbada havasızlıktan yavaş yavaşboğulan bir kedi gibiydi. Mutlu muydu, mutsuz mu? Bunu artıkhiç bilmiyordu. Yalnızdı, hepsi bu. Birkaç kez, Leyla’nınyüreklendirmesiyle (bencilliğe dönüşmekte olan) koyuyalnızlığını hafifletmek için evlenmeyi düşünmüştü. Amaçevresinde bir yığın genç, bekâr kadınlar olmasına karşın ya evliya da kendinden çok yaşlı kadınlara ilgi duyduğunu gördü.Yabancılarsa hiç hesapta yoktu, çünkü o dönemlerde bileyabancı kadınlarla yapılan evlilikler meslekte ilerlemeyiköstekleyici sayılıyordu. Hariciyecilikte her şeyin olduğu gibi,evliliklerin de doğrusu yanlışı vardı. Ama yıllar yılları izlerkenkendisinin — çıkarlarını kollama, uzlaşma, çalışkanlık sayesinde— ağır ağır dönen bir sarmal üzerinde yukarıya, diplomatik yetkinoktasının — müsteşarlık ya da elçilik aşamasının — darbekleme odasına doğru tırmandığını görüyordu. Sonra bir gün,bir yerlerde küllenip unutulmuş olan bütün o parlak serapyeniden dirildi, yeniden ufukta belirdi, geçmişin içinden ışıyıpçıkarak belirginleşti; tam yetkinliğe eriştiği sırada bir sabah,

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

63

Page 64: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

herkesin göz diktiği «Şövalyelik»in kendisine verildiğiniöğrenmek için uyandı, ondan daha çok istediği bir şey dahaolmuştu — nicedir kendisinden esirgenen Mısır Büyükelçiliği...

Ama Leyla ilişkilerinin benzersiz örneğini az kalsınzedeleyen bir güçsüzlük anı yaşayabilecek yapıda biri olmasaydı,kadın olmazdı zaten. Kocasının ölümünden sonra ortaya çıktı bu.Ama çok sürmedi, bir çılgınlık anında terketmeyi düşlediğiyalnızlığına eskisinden daha çok gömülmesine yol açanromantik bir cezaya çarptırıldı. Belki böylesi daha iyi olmuştu,çünkü düşündüğünü yapabilseydi her şeyi yitirebilirdi.

Leyla’nın Faltaus’un ölümünü bildiren telgrafındansonra uzun bir suskunluk oldu; bunun ardından daha öncekilerehiç benzemeyen kararsızlıklarla, belirsizliklerle dolu bir mektup.«Kararsızlıktan böylesine kıvrandığımı görmek beni çokşaşırtıyor. Gerçekten de aklım başımda değil. Şimdi sanayapacağım öneriyi çok iyi düşünmeni istiyorum. Çözümlemesiniçok iyi yapmalısın, eğer içinde en küçük bir tiksinti, en küçük birçekince duyuyorsan bu işi unutur, bir daha hiç sözünü etmeyiz.David! Bugün aynanın karşısına geçmiş, en eleştirici, en acımasızbakışlarla kendime bakarken yıllardır kafamdan çıkarıp attığımbir düşünce aklıma geldi. Seni yeniden görmek düşüncesi. Amaböyle bir buluşma hangi durumda, hangi koşullarda yapılabilir,hiç mi hiç bilmiyorum. Kapkara bir kuşku bulutu bunugörebilmemi engelliyor. Faltaus öldüğüne, toprağın altınagömüldüğüne göre, yaşamımın o dalı koptu demektir. Seninlepaylaştığım dal dışında bir şey kalmadı — yani kâğıttan biryaşam. Açıkçası, her geçen yıl yaşça birbirlerinden uzaklaşan ikiinsan gibiydik. Bilinçaltımla Faltaus’un ölümünü bekliyordumanlaşılan, her ne kadar bunu dilemesem de... yoksa içimdeki buumut, bu çılgın düşünce başka nasıl kımıldanabilirdi? Geçengece birden aklıma geldi: Daha önceki gibi ilişkimizi büsbütünkesmeden önce seninle birlikte bir altı ay geçirebiliriz. Saçmalık

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

64

Page 65: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

mı dersin? Evet! Tasarladığım gibi iki ay sonra Paris’egelebilirsem sana yük olmaktan, seni utandırmaktan başka birşey yapmamış mı olurum? Tanrı aşkına, bana hemen yaz, beniyalancı umutlarımdan, bu tür budalalıklardan vazgeçir — çünküiçimden bir ses bana bunun budalalık olduğunu söylüyor. Ama...buraya dönüp, bu yaşama başlamadan önce senden nasibimialmak: insanın umudundan vazgeçmesi ne zor. Bu işe engel ollütfen, hem de hemen; sonuçta gelirsem içim rahat olsun (yıllaryılı yaptığım gibi) seni en yakın dostumdan öte bir şey olarakdüşünebileyim.»

Onu böyle zor bir durumda bırakmanın haksızlıkolduğunu biliyordu; ama kendini engellemek olanaksızdı. Ozaman onu böylesine nazik bir karar verme zorunluluğundankurtaran yazgıya teşekkür mü etmeli? Çünkü Leyla’nın mektubugeldiği zaman Leyla’nın hastalığının başladığını haber verenNessim’in uzun telgrafı da masasının üzerinde duruyordu. Ogene de ne yazsam diye düşünüp dururken, Leyla’nın eskiyazısına hiç benzemeyen iri, biçimsiz bir elyazısıyla kartı geldi:«Mektubunu okuyabilecek duruma gelinceye kadar bana hiçbirşey yazma. Her tarafım sargılar içinde. Çok kötü, çok dönüşsüzbir şey oldu, sözleriyle kendisini yanıt yazmaktan kurtaran birkart.

Bütün yaz süren —belki de insanların kendinibeğenmişliklerinin en acımasız panzehiri olarak icat edilmiş—çiçek hastalığı o ünlü güzelliğinden arta kalanların hepsini silipsüpürmüştü. Bunun bütün yaşamını değiştirmeyeceğini ilerisürmek kendine karşı bile yararsızdı. Ama nasıl? Mountoliveyeniden mektuplaşmaya başlayabilecekleri zamana kadarkararsızlıktan kıvranarak bekledi, bazan Nessim’e, bazan Naruz’ayazıyordu. Ayaklarının dibinde birden büyük bir boşlukaçılmıştı.

Daha sonra: «İnsanın yuvarlak çukurlarla, toprak

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

65

Page 66: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

kaymalarıyla dolu yüzüne bakması çok tuhaf bir şey — tanıdık,ama bombalanmış bir manzaraya bakar gibisin. Korkarım, yaşlıbir umacı olduğum duygusuna alışmak zorundayım. Ama kendigücümle. Kuşkusuz bütün bunlar kişiliğimin başka bir yönünügüçlendirebilir — tıpkı asitler gibi — benzetmenin ucunukaçırdım! Ah! bunların hepsi boş söz, çünkü kurtuluş yok. Sonuzun mektubumdaki önerilerimden nasıl utanıyorumbilemezsin. Avrupa’da dolaştırılacak bir yüz olmaktan çıktı artıkbu, ya da senin çok yakın dostun olduğunu söyleyerek seniutandırmayı göze alamam. Bugün bir düzine kara peçeısmarladım, benim dinimden olan zavallı kadınların hâlâtaktıkları peçelerden! Öte yandan yeni bilezik ve yüzük ölçüsüvermek üzere mücevhercimi çağırtmam da bana o derece acıgeldi. Son zamanlarda öyle zayıfladım ki. Hani çok acı bir ilâcayiğitçe göğüs geren bir çocuğu şekerle ödüllendirirler ya, onungibi ben de yürekliliğimi ödüllendirdim. Zavallı Hâkim. Banamallarını gösterirken nasıl acı acı ağlıyordu görsen. Gözyaşlarıparmaklarıma dökülüyordu. Ama ben, nasıl oluyor bilmem,gülebiliyordum. Sesim de değişti. Karanlık odalarda yatmaktanöylesine bıktım ki. Peçeler beni özgürlüğüme kavuşturacak. Evet,hiç kuşkusuz canıma kıyıp kıymamayı çok düşündüm — böyledurumlarda kim düşünmez ki? Hayır, yaşayacaksam kendimeacımak için yaşamayacağım. Bir kadının kendini beğenmişliğiöyle sandığımız gibi dermanı olmayan bir dert — öldürücü birsorun değil mi yoksa? Güvenli ve güçlü olmalıyım. Lütfensuratını asıp bana acımaya kalkma. Bana yazacağın mektup herzamanki gibi neşeli olsun, olur mu?»

Ama bunun ardından, eski yazışma düzeninedönmeden önce uzun bir suskunluk oldu. Leyla’nınyazdıklarında yeni bir nitelik — acı bir boyun eğiş okunuyordu.Naruz’la birlikte yalnız yaşadığı topraklarına geri çekildiğiniyazmıştı. «Yumuşak yabanıllığıyla Naruz benim için bulunmaz

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

66

Page 67: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

bir arkadaş. Üstelik ara-sıra artık kafamda da bozukluklaroluyor, compos mentis

8 olmaktan çıkıyor, böyle zamanlarda

küçük yazlık eve çekilip günlerce oraya kapanıyorum — o evianımsıyor musun? Bahçenin ucundaydı. Yanımda yılanımlaorada okuyor, yazıyorum — kocaman tozlu bir kobra, şimdilerdeevin cini o, bir kedi kadar evcil. Basbayağı bir arkadaş. Üstelik şugünlerde başka kaygılarım, başka tasarılarım var. Dışarısı çöl,içerisi çöl!

Çok güzel, çok özel bir yerdir peçe:Ama, sanırım, kucak açmaz hiç kimseye. «(Uşakların dediği gibi) ifrit ruhumu ele geçirdiği

zaman sana saçma sapan şeyler yazarsam sakın yanıtlama. Bunöbetler en çok bir ya da iki gün sürüyor;»

Böylece yeni bir dönem başladı. Dünyadan elini eteğiniçekmiş, tuhaf, peçeli bir kadın olarak yıllarca Karm Abu Girg’deyaşadı, o uzun, şaşılası mektupları yazdı, Mountolive’in kendinihala bir konuk gibi gördüğü Avrupa’nın yitik dünyalarında ruhuözgürce at koşturdu. Ama eski türde, doymak bilmez isteklerazalmıştı. Artık eskisi gibi gözü dışarıda, yeni deneyimlerdedeğildi pek, daha çok küçük şeylerin anısını tazelemek isteyenbiri gibi geriye, geçmişe bakıyordu. Tour Magne’da ağustosböcekleri duyuluyor muydu? Bougival’da Seine ırmağı geneyemyeşil miydi? Siena’nın Pallio’sunda kostümler ipeklidenmiydi? Navarra’nın vişne ağaçları... Geçmişin doğruluğunukanıtlamak, omuzunun üstünden geriye bakmak istiyordu ve buyeniden doğrulama işini üstlenmek her yolculuğundaMountolive’e düşüyordu. Rembrandt’ın küçük maymunu —acaba Leyla böyle bir şey görmüş müydü yoksa tablolarındagördüğünü mü sanıyordu? Hayır, vardı — Mountolive ona bunusöylerken büyük bir keder duyuyordu. Çok seyrek de olsa arada

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

67

Page 68: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

bir yeni bir şeyle ilgili bir isteğin geldiği de olmuyor değildi.«Values’da (Eylül sayısında) Ludwig Pursewarden imzalı bazışiirler ilgimi çekti. Yepyeni, haşin bir şey var onlarda.Önümüzdeki hafta Londra’ya gideceğine göre, lütfen onun kimolduğunu benim için araştırır mısın? Alman mı acaba? Afrika’ylailgili o acayip iki romanın yazarı o mu? Ad aynı çünkü.»

Daha sonra Mountolive’in yaşamında hayli önemli birrol oynayacak olan ozanla tanışmasına doğrudan doğruya fırsathazırlayan şey işte bu dilekti. Sanatçılara karşı (Leyla’danöğrendiği) neredeyse Fransızlar’a özgü bir düşkünlüğü olmasınakarşın, yayımcının eliyle gönderdiği kartın üzerinePursewarden’in adını yazmak ona biraz tuhaf, hatta gülünçgeldi. Bir ay ses seda çıkmadı, ama üç aylık bir eğitim kursu içinLondra’da bulunduğuna göre acele etmeye gerek yoktu. Ensonunda gelen yanıtın Dışişleri’nin tanıdık mektup kâğıdınayazıldığını görmek çok şaşırtıcıydı; anlaşıldığına göre KültürDairesinde küçük bir görevli olarak çalışıyordu! Hemen onutelefonla aradı, ağırbaşlı, cana yakın sesini duyunca hoş birşaşkınlık geçirdi. Biraz terbiyesizce, küstah biriylekarşılaşacağını ummuştu, Pursewarden’m sesindeki ağırbaşlı birmizahın uygar tonunu duymak içini rahatlattı. O akşamWestminster Köprüsü yakınlarındaki «Compasses»da buluşupiçki içmeyi kararlaştırdılar. Mountolive bu buluşmayı kendisiiçin olduğu kadar Leyla için de sabırsızlıkla bekledi, çünkü onabu buluşmanın öyküsünü yazmayı, merak ettiği sanatçıyı onaayrıntılarıyla anlatmayı düşünüyordu.

Kaldırımlara düşer düşmez eriyen, ama paltolarınyakalarında, şapkalarda daha uzun süre kalan dayanıksız bir karyağıyordu. (Kirpiğe düşen bir kar tanesi dünyayı ansızın birprizmanın ışıltılı renklerine böler) Mountolive tam başını eğipköşeyi döndüğü sırada, genç görünüşlü bir çiftin «Compasses»ınbarına girdiklerini gördü. Kapı açılırken yanındaki arkadaşına

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

68

Page 69: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

bir şey söylemek için başını yana çeviren kızın omuzlarındaparlak renkli İskoç kumaşından bir atkı vardı, yakasına kocamanbeyaz taşlı bir iğne iliştirilmişti. Sokak fenerinin yumuşak ışığı,koyu kıvırcık saçların miğferinin altındaki geniş solgun yüzünüstüne döküldü. Çarpıcı bir güzelliği vardı, tuhaf bir biçimdeinsanı etkileyen bu güzellikteki dinginliğin nereden geldiğiniMountolive ilk anda kavrayamadı. Daha sonra kızın körolduğunu farketti, arkadaşınınkinin hafifçe yukarısına çevrilmişyüzü, bakışları hedefini — yani öteki kişinin gözlerini — bir türlübulamayan insanlara özgü bir davranıştı. Gülerek bir şeylersöyleyen arkadaşı onu barın kapısından içeri itinceye kadar uzunbir an öylece kaldı. Onların ardısıra bara giren Mountolivekendisini Pursewarden’ın demir gibi güçlü sıcak elini sıkarkenbuldu. Kör kız anlaşıldığına göre kardeşiydi. Köşedeki parlak kokkömürü ateşinin yanına yerleşip içkilerini ısmarlayana kadargeçen birkaç dakika biraz yabancılık çektiler.

Pursewarden’da hiçbir dikkat çekici yön yoktu, bunakarşın hoş bir normallik göze çarpıyordu. Orta boylu, biraz solukrenkliydi, son derece biçimli bir ağzın üstüne küçücük birinceltme işareti çizen düzgün bıyıkları vardı. Renk bakımındankız kardeşine hiç benzemiyordu, o yüzden Mountolive kör kızınolağanüstü güzel kara saçlarının boyalı olabileceğine karar verdi,oysa çok doğal görünüyorlardı, incecik kaşları da karaydı. BuAkdeniz renklerinin gizini çözecek ipucunu belki gözlerverebilirdi, ama onlar da görkemli bir eksiklik oluşturuyorlardı.Başı bir Meduza başına, körlüğü bir Yunan yontusununkinebenziyordu, — belki de yüzyıllar boyu salt güneş ışığına, mavisuya bakmaktan kör olmuş gözler. Ama gene yüzündebüyüklenme değil, yumuşaklık ve dokunaklılık okunuyordu. Birkonser piyanistinin parmaklarına benzeyen, uçları yuvarlak veyumuşak, uzun, ipek parmakları — sanki Mountolive’in sesinesıfatlar bulmakta kararsız kalıyorlarmış gibi — meşe ağacından

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

69

Page 70: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

yapılmış orta masasının üstünde yavaş yavaş dolaşıyor, sankiyokluyor, inceliyor, kesinliğe kavuşturmaya çalışıyordu.Kendine söylenen sözlerin tınlamalarını, anlamlarını aradasırada yeniden yakalamak istermişçesine, onları kendi kendineyinelermiş gibi, hafifçe dudaklarını kımıldatıyordu; bir besteyinotasından izleyen biriydi tıpkı.

«Liza, hayatım?» dedi ozan.«Konyak-soda.»Sakin bir kesinlikle yanıtlamıştı, sesi hem duru, hem

de tatlıydı — söylediği sözcüklere «Balla nektar» falan gibianlamlar katan bir ses. İçkiler gelip dağılıncaya kadar sıkıntıdanne yapacaklarını bilemediler. Onlar, iki kardeş, yanyanaoturuyorlardı, savunmaya çekilmiş gibiydiler. Kör kızın bir eliağabeyinin cebindeydi. Ta akşamlara kadar süren, daha sonra,Mountolive’in inanılmaz belleği sayesinde Leyla’ya harfi harfineaktardığı konuşmalar işte böyle beceriksizce bir biçimde başladı.

«Başlangıçta biraz utangaçtı, sevimli bir çekingenliğesığınmıştı. Gelecek yıl Kahire’de bir göreve aday olduğunuduymak beni çok şaşırttı. Ona biraz oradaki dostlarımdansözettim, en başta Nessim olmak üzere, birtakım kişilerletanışması için kendisine birkaç mektup vermeyi önerdim. Onunüstü olmam başlangıçta onu biraz ürkütmüş olabilir, ama bu daçabucak geçti. İçkiye pek dayanamıyor, ikinci bardaktan sonraçok eğlenceli, çok atak konuşmalar yapmaya başladı. Bambaşkabir kişi çıktı ortaya — bir sanatçıdan beklenebileceği gibi tuhafve kapalı — ama birçok konuda belirgin görüşleri var, kimileribenim pek hoşuma gidecek cinsten değildi. Ama hepsinde dealışılmamış bir kişisellik yankılanıyordu. Bunların hepsinindeneyimden çıktığını anlıyordu insan, salt épater

9 için

geliştirilmiş şeyler değildi. Örneğin, dünya görüşü bakımındanbiraz modası geçmiş bir gerici, bu yüzden de faşist olduğundankuşkulanan meslek arkadaşları ona pek iyi gözle bakmıyorlar; sol

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

70

Page 71: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

kanattaki düşünce karışıklığından, daha doğrusu köktenciliktennefret ediyor. Ama düşünenlerini hiç ateşlenmeden şakaylakarışık dile getiren biri. Örneğin İspanya sorunu konusunda nededimse onu galeyana getiremedim. (‘Solcu İncil Kulübü uğrunaölmeye koşan bütün o beige

10 insanlar’.)»

Doğrusu sivri olduğu kadar açık seçik olan budüşünceler Mountolive’i şaşırtmıştı, çünkü kendisi o günlerinyaygın eşitlikçi eğilimlerini paylaşıyordu — Bakanlıktauygulanan uyuşturucu liberalliğe karşın. Birtakım büyüknefretlerinin olması Pursewarden’ı göz korkutucu bir kişiyapıyordu. «Açık söylemek gerekirse onu tam olarak bir yereoturtabildiğim kanısında değilim,» diye yazıyordu. «Amatutumlardan çok görüşlerden sözetti, dahası birkaç çarpıcı şey desöyledi, onları sana aktarabilmek için aklımda tuttum, şöyle: ‘Birsanatçı öteki insan kardeşleriyle tek doyurucu ilişkiyi yapıtıaracılığıyla kurabilir, çünkü o gerçek dostlarını ölüler vedoğmamış olanlar arasında bulmaya çalışır. İşte bu yüzdenpolitikayla uğraşamaz, politika onun işi değildir. Dikkatinisiyasalardan çok değerlere çevirmelidir. Bu işler bana artıkaptalca bir gölge oyunu gibi geliyor, çünkü yönetmek birsanattır, bir bilim değil, tıpkı toplumun bir sistem değil, birorganizma olması gibi. Toplumun en küçük birimi ailedir, krallıkbuna en uygun düşen kuruluştur — çünkü krallık ailesi insancaolanı yansıtan bir imgedir, usa yatkın bir putatapıcılıktır. Yanibiz İngilizler gibi temelde Don Kişot yaradılışlı, tembel zihinliinsanlar için demek istiyorum. Başkalarını bilmem. Kapitalizmegelince, adaletli bir vergilendirmeyle bütün yanlışlar,adaletsizlikler düzeltilebilir. İnsanlar arasında düşsel bir eşitlikdeğil, doğru dürüst bir eşitlik bulmaya çalışmalıyız. Ama ozaman Çin’de olduğu gibi kralların şöyle ya da böyle bir felsefeüretmeleri gerekir; bugün artık bizim için kayıtsız şartsız birkrallık olanaksızdır, çünkü krallık felsefesi tam bir düşüş içinde.

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

71

Page 72: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

Aynı şey diktatörlük için de doğru.«‘Komünizme gelince, onu da umutsuz görüyorum.

İnsanı ekonomik davranışçılık açısından çözümlemek, yaşameğlencesinin içine etmek demektir, hele onu kendine ait birruhtan yoksun bırakmak, tam bir çılgınlık!’ Bunun gibi şeyler. BirKültür Heyeti’yle birlikte bir aylığına Moskova’ya gitmiş, oradasezinlediği şeyler hiç hoşuna gitmemiş; ‘Kederli Yahudiler,onların yüzlerinde gizli bir aritmetiğin bütün hüznünügörebilirsiniz: Kiev’de yaşlı bir adama Rusya’nın mutlu bir ülkeolup olmadığını sordum. Soluğunu sertçe içine çekip çevresinebaktıktan sonra bana şöyle fısıldadı: «Bizim buralarda anlatılanbir şey var: Bir keresinde Lucifer’in iyiliği tutmuş, yüreği insafagelmiş. Değişiklik olsun diye bir iyilik yapmak istemiş — ama birtane iyilik. İşte Yeryüzü cehennemi böyle doğmuş, adını daSovyet Rusya koymuşlar,» gibi başka boutade’lar.»

11

«Bütün bu şeyler konuşulurken kız kardeşi hiç sözekarışmadan uzdilli bir sessizlik içinde oturdu, asma filizi gibiuçları kıvrık parmaklarıyla hafif hafif masaya dokunuyor, onunözdeyişlerine sanki gizli bir yaramazlıkla gülüyordu. Yalnızca birkez, o da Pursewarden kısa bir süre için masadan ayrıldığında,bana dönüp şöyle dedi: ‘Bu şeylerle kesinlikle uğraşmamasıgerekir. Onun için en önemli şey umutsuzluğa nasıl boyuneğeceğini öğrenmektir.’ Onun ağzından böylesine bir doğallıkladökülen bu kâhince sözler beni çok şaşırttı, ne yanıt vereceğimibilemedim. Pursewarden döndüğü zaman yerine otururkensanki kendi kendine o konuyu yeniden düşünmüş gibikonuşmasını kaldığı yerden sürdürdü. ‘Hayır,’ dedi, ‘onlarbiyolojik bir gereksinim, şu krallar. Belki de onlar insan ruhunungerçek yapısını yansıtıyorlar? Onların Tanrısallığı sorunuylaöylesine iyi uzlaşmışız ki, onların yerini bir diktatörün ya da birİşçi Meclisiyle bir idam mangasının alması hiç hoşuma gitmez.’Ben bu yersiz görüşe karşı çıkacak oldum, ama o çok ciddiydi.

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

72

Page 73: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

‘İnanın sol kanadın niyeti bu; bir iç savaş — Shaw ve arkadaşlarıgibi katı bağnazların dâvalarını kurnazca sunuşları sayesinde —bu amaç belki anlaşılmıyor, ama var. Marxçılık İrlandalılar’laYahudiler’in intikamıdır!’ Bu söz üzerine güldüm — hakkınıyemeyeyim — o da güldü. ‘Ama hiç değilse bana neden iyi gözlebakmadıklarını anlarsınız,’ dedi, ‘İngiltere dışında, hiçbirahlaksal sorumluluk, hiçbir can sıkıcı açıklama bulma gereğiduymadığım ülkelere gitmekten neden her zaman hoşlandığımıanlarsınız. Hem bana ne canım! Ben bir yazarım!’

«O zamana kadar üç-beş kadeh içmiş, oldukçarahatlamıştı. ‘Bu kısır konuyu bırakalım! Kadınları tarafındanyaratılmış kentlere gitmeyi ne çok istiyorum bilemezsiniz; dişikösnülerine yanıt olarak kurulmuş bir Paris’e, bir Roma’yaörneğin. Ne zaman yaşlı Nelson’un Trafalgar alanındaki isliyontusunu görsem, şöyle düşünmüşümdür: Zavallı Emma’cıkgüzel ve kuş beyinli olma hakkını, yatakta dune splendeur

12 olma

hakkını savunmak için ta Napoli’ye kadar gitmek zorunda kaldı.Ben Pursewarden, burada, töreyle aklını bozmuş insanlarınarasında ne arıyorum? Bırakın, kendi insanca edepsizlikleriyleuzlaşmış insanların arasında, bir ozanın görünmezlikmaskesinin güvenliği içinde dolaşayım. Hiçbir şeyiaşağılamadığım gibi, hiçbir şeye saygı duymamayı öğrenmekistiyorum — yeni başlayan bir öğrencinin önünde çok çetin biryol vardır!’

«Liza neşeyle haykırdı: ‘Sen sarhoşsun, bitanem!’«‘Sarhoş ve kederliyim. Kederli ve sarhoş. Ama keyfim

yerinde, yerinde!’«Şunu söylemeliyim ki, kişiliğinin bu yeni, iç açıcı

yönü beni onun insan yanına daha çok yaklaştırdı gibime geldi.‘Bütün bu basmakalıp coşkulara ne gerek var? Korkmaya,titremeye ne gerek var? Ya o iç karartıcı helalarda doğru dürüstişeyip işemediğine bakmak için dikilen o yağmurluklu kadın

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

73

Page 74: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

polislere? Krallık topraklarının her yanında sürüp giden kılıkuygunluğu tutkusunu düşünün bir! Otlara basma yasağını:Buraya her geri dönüşümde «Yalnızca Yabancılar İçindir» diyeyazılı kapıya yönelmemde şaşılacak bir şey var mı?’

«Liza bir kez daha haykırdı: ‘Sen sarhoşsun.’«‘Hayır, mutluyum,’ dedi ve ciddiydi. ‘Mutluluk

etkimeyle uyandırılabilecek bir şey değildir. Bir bıldırcını ya dayorgun kanatlı bir kızı bekler gibi onu bekler, pusuyadüşürürsün. Sanatla ustalık arasında değişmez bir uçurumvardır!’

«Bu yeni galeyan da böylece yokuş aşağı sürdü; artıkbilincini yitirmiş bir zihnin böylesi rahat hareket edebilmesi,doğrusu beni çok şaşırttı. Kuşkusuz birkaç kez kaba, hattâterbiyesizce sözleri karşısında irkilmedim değil, kaygıyla kızkardeşine baktım, ama onun dalgın ve eleştirisiz yüzünde körgülümsemesinden başka bir şey yoktu.

«Yağan karın altında birlikte Trafalgar Alanına doğruyürürken epeyce geç olmuştu. Ortalıkta pek az insan vardı, karayak seslerimizi boğuyordu. Alana varınca senin ozan, Nelsonyontusuna bir konuşma yapmak üzere durdu. Tam olarak nelersöylediğini unuttum, ama beni kahkahalarla güldürecek kadarkomikti. Sonra birden ruh hali değişti, kız kardeşine dönerek,‘Bütün gün neye içerledim hep biliyor musun, Liza? BugünBlake’in doğumgünü. Düşün, şu kartoloz Blake’in doğumgünü.Bu ülkenin çehresinde bunun bir belirtisini görmem gerektiğinidüşünüyordum, bütün gün sağa sola baktım. Ama hiçbir izgöremedim. Gel sevgili Liza’cığım şu yaşlı p.. .in doğum gününübiz kutlayalım, ne dersin ha? Sen, ben ve David Mountolive —sanki bizler Fransız ya da İtalyan’mışız gibi, sanki bizim içinanlamı varmış gibi.’ Kar hızla yağıyordu, yerdeki en son yaprakkümeleri iyice ıslanmıştı, kumrular pıhtılaşmış geniz sesleriçıkarıyorlardı. ‘Ne dersin, ha, Liza?’ Liza’nın yanakları pembe

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

74

Page 75: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

pembe olmuştu. Dudakları aralıktı. Kara saçlarında kar tanelerieriyen mücevherler gibiydi. ‘Nasıl? Ama nasıl?’ diye sordu.

«Pursewarden yüzünde gülünç bir ciddilikle, ‘Blakeiçin dans edeceğiz,’ diye yanıtladı. Onu kollarının arasına alıpMavi Tuna’yı mırıldanarak vals yapmaya başladı. Başını geriyeçevirerek, düşen kar tanelerinin arasından, ‘Will ve Kate Blakeiçin,’ dedi. Neden hayret ettiğimi, neden duygulandığımı hiçbilemiyorum. Tam vals ritmi adımlarıyla gittikçe hızlanarakdans ediyorlardı, daha sonra alanda, bronz aslanların altındakaymaya başladılar, fıskiyeden fışkıran sular kadar hafifgörünüyorlardı. Bir gölün ya da buz tutmuş bir havuzunpürüzsüz yüzeyinde kayan çakıl taşları gibi... Çok acayip birgörüntüydü. Onları izlerken üşüyen ellerimi, paltomunyakasında eriyen karları unutmuştum. Boş alanda yavaş yavaşbir yay çizerek dans ediyor, gecenin soğuk havasında soluklarıbaca gibi tüterken etrafa kuru yapraklar, kumrular saçıyorlardı.Sonra onları bana — yanıbaşımda dikilen son derece kuşkulubakışlı polisle birlikte durduğum yere — taşımak için çizdikleriyayı yumuşacık, çabasızca uzattılar. Doğrusu çok eğlenceliydi.Güvensiz bir hayranlıkla onları izleyen aynasız, ‘N’oluyor burda?’dedi. Öyle güzel vals yapıyorlardı ki, onun bile bundanetkilendiğini sanıyorum. Onlar durmadan dönüyor,dönüyorlardı, aralarında olağanüstü bir uyum, esmer kızınardısıra uçuşan saçları, isli tüneğinin üstündeki yaşlı Amiral’edönük gözsüz yüzü. Sıkıla sıkıla, ‘Blake’in doğumgününükutluyorlar,’ diyerek açıklamada bulundum, hayran bakışlarlaonları izleyen görevlinin yüzünde belli belirsiz bir rahatlamaoldu. Öksürdü ve "Ee, böyle dans edebildiğine göre sarhoş değildemektir, ha? Doğumgünlerinde insanlar ne icatlar çıkarıyorlar!’dedi.

«En sonunda geri döndüler, gülüşüyor, hızlı hızlısoluyor, birbirlerini öpüyorlardı. Pursewarden’in neşesi

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

75

Page 76: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

adamakıllı yerine gelmiş görünüyordu. Onları bir taksiyebindirip yollarken bana öyle sıcak bir biçimde iyi geceler dilediki. İşte böyle! Sevgili Leyla’m, bu anlattıklarımdan sen ne anlamçıkaracaksın. bilmiyorum. Özel yaşam koşulları ya da geçmişiyleilgili hiçbir şey öğrenemedim, ama daha ileride onu ziyaret etmeolanağım olacak; sonra önümüzdeki yıl Mısır’a geldiğinde senkendin de onunla tanışacaksın. Bana verdiği en son şiirlerindenküçük bir demeti sana gönderiyorum. Bunlar henüz hiçbir yerdeyayımlanmamış.»

Kulübün merkezi-ısıtmalı sıcak yatak odasında küçükkitapçığın yapraklarını zevkten çok ödev duygusuylaçeviriyordu. Yalnızca çağdaş şiirden değil, şiir denen şeydensıkılırdı. Ne kadar çabalarsa çabalasın, deyim yerindeyse, birtürlü dalga boyunu tutturamıyordu. Sözcüklerin dans etmesiniengellemek için onları kendi zihninde başka sözcüklereçevirmeye zorlanıyordu. Kendisindeki bu eksiklik (Leyla onabunu böyle kabul etmeyi öğretmişti) sinirini bozuyordu. Gene deküçük kitapçığın yapraklarını çevirirken birden belleğinesıçrayan, içinde beklenmedik bir kuşku ürpertisi uyandıran birşiir ilgisini çekti. Ozanın kız kardeşine adanmış, açıktan açığa«saçları siyah kör bir kıza» yazılmış aşk şiiriydi. Birden şiiriniçinden Liza Pursewarden’ın soluk, dingin yüzü beliriverdi.

Yunan yontuları, birer kurşun deliği göz yerineŞaşkınlıktan kör olmuşlar Eros gibi.Saklarlar gizini öksüz yüreğinSeven ve sevilen... İlk bakışta göze çarpan bir çeşit kaba, bilinçli bir

beceriksizlik vardı, ama bunu ancak çağdaş bir Catullusyazabilirdi. Mountolive’i derin derin düşündürdü. Yutar gibi birkez daha okudu. Onda utanmasızlığın yalın güzelliği vardı.

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

76

Page 77: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

Kitapçığı zarfa koyup zarfın üstüne Leyla’nın adresini yazmadanönce ciddileşmiş bir yüzle uzun süre duvara baktı.

Bu ziyareti sırasında Pursewarden’ı bir iki kez çalıştığıdaireden telefonla aradıysa da, bir daha görüşemediler. Herdefasında ya izinliydi ya da anlaşılmaz bir görevle Kuzeyİngiltere’de. Ama buna karşın kız kardeşinin izini yakalamış, onuçok şirin ve nedense çok dokunaklı bir can yoldaşı bulduğu içinbirkaç kez yemeğe çıkarmıştı.

Normal bir süre sonra Leyla’dan verdiği bilgilereteşekkür eden bir mektup aldı. Çok tipik bir biçimde şunlareklenmişti: «Şiirler olağanüstü güzeldi. Ama kuşkusuzbeğendiğim bir sanatçıyla tanışmak istemem. Yapıtla yazararasında hiçbir ilgi olmuyor bence. Ama Mısır’a geliyor olmasınasevindim. Belki Nessim’in ona yardımı olur — belki de onunNessim’e, kimbilir?»

Mountolive son tümceyi anlayamadı.Bunu izleyen yaz her nasılsa yıllık izni Nessim’in

Paris’e geleceği zamana rastladı. İki dost buluşup galerilerigezdiler, resim yapmak üzere Brötanya’ya tatile gitmeyikararlaştırdılar. İkisi de son yıllarda resim denemelerinebaşlamışlardı, yepyeni bir ortama girmiş amatörlerin ateşiyledoluydular. Kahire’deki görevine başlamadan önceki bir aylıkiznini kullanan Pursewarden’la işte burada, Paris’te rastlaştılar.Bu çok mutlu bir rastlantıydı, çünkü Pursewarden Mısır’aNessim’le birlikte dönebilecekti. Ayrıca Mountolive bu mutlutanışmayla onun işini kolaylaştırma fırsatını bulduğu için çoksevinçliydi. Pursewarden’ın kendisi de oldukça değişmiş,dünyanın en neşeli adamı olmuştu, Nessim onu aşırı derecedesevmişe benziyordu. Hemen hemen üç hafta birbirlerinden hiçayrılmadılar, vedalaşma zamanı geldiğinde Mountolive iyiyemekler yemenin, neşe içinde yaşamanın ötesinde birdostluğun kurulup perçinlendiğine yürekten inanıyordu. Onları

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

77

Page 78: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

istasyondan uğurladıktan sonra aynı akşam en sevdiğikahvehanenin başlığını taşıyan mektup kâğıdına Leyla’yaşunları yazdı: «Onları trene bindirdikten sonra bir dahakihaftaya Rusya’ya döneceğimi düşününce gerçekten çokkederlendim! Bu aklıma geldikçe yüreğim eziliyor. Ama P’yi dahaçok sevmeye, daha iyi anlamaya başladım. Kaba, azarlayıcıtavırlarını eskisi gibi onun terbiyesizliğine değil, son derece gizlibir utangaçlığa, hatta suçluluk duygusuna yorar oldum. Bu kezkikonuşmaları çok gönül çeliciydi. Nessim’e sormalısın. Hiçkuşkum yok, Nessim onu benden daha çok sevdi. Peki... sonra?Bir boşluk, buz gibi soğuk bir yolculuk, önümde ruh tüketici birüç yıl. Ah, sevgili Leyla’m, seni ne çok özlüyorum bilemezsin —senin simgelediğin her şeyi. Bir daha ne zaman görüşeceğizacaba, merak ediyorum? Gelecek iznimde yeteri kadar paramolursa bakarsın seni görmek için doğruca aşağı uçarım...»

Henüz üç yıl dolmadan bir kez daha Mısır’a — uzaklıkve sürgünün, bir duvar kilimindeki akıldan çıkmayan parlakrenkleriyle bezediği sevgili ülkeye — gitmenin yolunubulacağından habersizdi. Bellek kadar zengin bir şeydolandırıcılık edebilir mi? Bu soruyu kendine hiçbir zamansormadı.

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

78

Page 79: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

III

Elçiliğin balo salonundaki merkezî-ısıtmadan koyu,tüylü bir sıcaklık yayılıyor, havaya temiz değilmiş kokusuveriyordu; ama bu sıcaklık, yüksek pencerelerden görünen vesanki yalnızca Rusya’ya değil, bütün dünyaya tekdüze yağankarla kaplı, çam-yıldızlı, kaskatı donmuş görünümlerle hoş birkarşıtlık oluşturuyordu. Haftalardır durmamacasına yağmıştı.Hepsi Sovyet kışının miskin uyuşukluğu içindeydiler.Çevrelerini kuşatan duvarların dışında sanki çok az devinim, çokaz ses var gibiydi. Demir kapıların dışındaki eski püskü ikinöbetçi kulübesi arasında gidip gelen askerlerin postal seslerikışın sessizliğinde yitiyordu şimdi. Bahçelerde, yağan beyazlığınağırlığı altında gittikçe daha çok aşağı sarkan dallar, sessizcegerçekleşen parıl parıl kristal patlamalarıyla üstlerinden karyükünü atarak birer birer geriye fırlayıncaya kadar öylecekalıyorlardı; sonra aynı olaylar zinciri yeniden başlıyordu,yukarıdan yuvarlanan kar taneleri dalların üzerindekümeleniyor, taşınamayacak derecede ağırlaşıncaya kadardalların üzerinde kalıp onları yay gibi aşağıya büküyorlardı.

Bugün İncil’i okuma sırası Mountolive’deydi. Aradasırada başını rahleden kaldırıp baktığında kendi sesini izleyendaire personelinin, sekreter meslektaşlarının, balo salonununkasvetli karanlığı içinde korkunçlaşmış yüzlerini görüyordu;beyazlık, güneş görmemişlik ışığı saçan yüzler — yakalandıklarıbuz tuzağının aynasından yukarıya ışıkları vuran kurbağagövdeleri gibi, o yüzleri birden karlı bir gölde karın-yukarıyüzerken görür gibi oldu. Eliyle ağzını kapatarak öksürdü,bulaşıcı bir hastalık gibi dalga dalga yayılan bu öksürük yalnızca

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

79

Page 80: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

pipo hışırtılarının yankılandığı ruhsuz bir sessizlikte yitti. Bugünherkes suratsız ve hasta gibiydi. Elçiliğin altı bekçisinde gülünçbir dindarlık göze çarpıyordu, acemicesine giyilmiş en iyi takımelbiseler, alna yapıştırılmış yola gelmez saçlar. Hepsi de eskidenizcilerdi, votka mahmurlukları çok belli oluyordu.Mountolive Aziz Yuhanna İncili’nin sayfa şeridinin altındabulduğu — oradakilerin hiçbirinin anlayamayacağı — bölümüngörkemini sakin ezgili sesinin yansıtmasına engel olmazkeniçinden iç geçiriyordu. Kafuru kokan kartal — neden, hiçanlayamıyordu. Büyükelçi her zamanki gibi yataktaydı; son biryıldır adamakıllı gevşemişti, kendi görevlerini büyük bir incelikve akılcılıkla yerine getirmeye, neyse ki, her zaman hazırbekleyen — Mountolive’e yıkmaya çok hevesliydi. Sir Louisburadaki küçük topluluğun fiziksel ya da ruhsalgereksinimleriyle ilgileniyormuş gibi görünmeyi bile bırakmıştı.Neden bırakmasın? Üç ay sonra kesin olarak emekliyeayrılacaktı.

Mountolive herkesin katıldığı böyle durumlarda onunyerini almanın güç, ama yararlı olduğunu düşünüyordu.Yöneticilik yeteneklerini rahatça sınayabilmesi için iyi birfırsattı. Şu anda Elçiliği gerçekten yöneten kendisiydi, Elçilikonun elindeydi. Gene de...

Elçilik İdare Amiri Cowdell’ın kendisinin dikkatiniçekmeye çalıştığını farketti. Hiç duraksamadan okumayı bitirdi,sayfa şeritlerini yerleştirip ağır ağır yerine döndü. Papazınağzından çıkan kısa, nezleli tümce üzerine yapraklar çevrildi vekendilerini Dış Görev İlâhiler Kitabı’nın on birinci baskısındaki«Hıristiyan Askerleri, İleri» adlı bayağı metinle karşı karşıyabuldular. Köşedeki küçük org otobüse yetişmek için koşanşişman bir adam gibi solumaya başladı; sonra sesini bularakkışın suskunluğu içinde bağırsakları deşiliyormuş gibi kulaktırmalayıcı bir perdeden ilk iki tümcenin ağır genizsel müziğini

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

80

Page 81: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

carlattı. İçinden kalkan titremeyi bastıran Mountolive, âletin herzamanki biçimde — sanki neredeyse bir insan gibi hıçkırmaküzereymişcesine — sol notası üzerinde yatışmasını bekledi.Karmakarışık yükselen sesler... neyi?.. kanıtlamak için?Mountolive bunu merak ediyordu. Düşman bir ülkede, insanaklının küçük bir yanılgısı yüzünden kocaman bir toplamakampından farkı kalmamış bir ülkede, küçük bir Hıristiyanazınlığıydılar. Cowdell dirseğiyle kendisini dürtüyordu, ille dedinsel olması gerekmeyen acil bir konuda konuşmaya hazırolduğunu belli etmek için o da dürttü. Elçilik İdare Amiri şarkısöylemeyi sürdürdü:

Ne mutlu bir gündür bugünSavaşa gider gibi bu yolda yürüyenler için(fortisimo-dindarca)Acelesi var şifrelerinÖnden koşturuyorlar onun için(fortisimo - dindarca) Mountolive’in canı sıkılıyordu. Pazar günleri Şifre

Dairesi üç beş gerekli görevliyle açık tutulurdu, ama yapılacakpek iş olmazdı. Neden sanki her zamanki gibi villaya telefon edipkendisini çağırtmamışlardı? Belki de yeni ödemelerle ilgili birşeydi? Sonraki kıtayı ağlamaklı bir sesle söylemeye başladı:

Biri söylemeliydi banaBen nereden bilecektim?Kimdir şifreyi çözmekle görevli? Cowdell şu eklemeyi yaparken başını sallayıp kaşlarını

çattı: «Halâ işinin başında-da-da.»Deyim yerindeyse, köşeyi kıvrıldılar ve müzik tekrar

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

81

Page 82: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

ara geçitten aşağı yürüyüşe geçtiği zaman, toplu halde solukaldılar. Bu kadarcık bir ara Cowdell’in kısık bir sesle şuaçıklamayı yapmasına yetti:

«Hayır, ivedi bir Kişiye Özel. Henüz çözemedikleriyerler var.»

Mountolive çok şaşırdı, ama ilahinin sonuna gelenekadar yüzlerindeki ve içlerindeki dalgalanma geçti. Hiç rahatolmayan minderlerin üzerine diz çöküp yüzlerini elleriyleörttükleri zaman, Cowdell parmaklarının arasından, «Sana hem‘Şövalyelik’ nişanı, hem de elçilik verilmiş. İzin verirsen seni ilkkutlayan ben olmak istiyorum, v.b..» dedi.

Mountolive büyük bir şaşkınlıkla, «Tanrım!» diyefısıldadı, ama bu sözü Yaratıcı’ya değil, kendi kendine söylemişti.«Teşekkür ederim,» diye ekledi. Birden dizleri kesilmişti. Yenidensoğukkanlı görünümünü kazanmaya çalışmalıydı. Elbette dahaçok mu gençti? Bir kılıç balığı gibi papazın oradan oraya atlayankonuşmaları onu şimdi her zamankinden çok sinirlendiriyordu.Dişlerini sıktı. Zihninden, gittikçe artan bir şaşkınlıkla şusözlerin geçtiğini duydu: «Rusya’dan kurtulmak ha!» Yüreğiağzına geldi.

Sonunda ayin bitti, hepsi kederli kederli ardarda dizilipbalo salonundan çıktılar, öksüre fısıldaşa Elçilik konutununtabanları parlak cilalı salonlarını geçtiler. Mountolive ağır,dindarca bir yürüyüşü yansılamayı başardı, oysa bu zihnininhızına tam ters düşüyordu. Ama Elçilik binasına gelir gelmezkapitoneli kapıyı yavaşça kapayıp, iki kanadın aradaki havayıyavaşça soluyarak kenetlenişini duyumsadıktan sonra, derin birsoluk alarak Arşiv Bölümünün girişindeki kapıya gidenmerdivenleri paldır küldür indi. Orada bir müstahdem,eldivenlerine, paltolarına vura vura karları silkeleyen birkaççizmeli kuryeye çay dağıtıyordu. Posta evrakıyla doldurulupkapatılmayı bekleyen bez çantalar yerlere yayılmıştı. Kısık sesli

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

82

Page 83: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

günaydınlar, şifre odasının kapısına seğirten ve kapıyı tıklatıpBayan Steele’in kendisini içeri almasını bekleyen Mountolive’inardından yetişti. Bayan Steele suratsızca gülümsüyordu. «Neistediğinizi biliyorum. Şu tepside duruyor — Elçilik kopyası.Sizin tepsinize koydurdum. Ekselansları için bir tane de sekretereverdim,» dedi.

Sarı saçlı başını yeniden önündeki şifrelere indirmişti.İşte oradaydı, düzgünce daktilo edilmiş resmi yazısıyla, o zar gibiincecik pembe kâğıt. Bir iskemleye oturup onu iki kez ağır ağırokudu. Bir sigara yaktı. Bayan Steele başını kaldırdı.

«Sizi kutlayabilir miyim, efendim?»Mountolive bir teşekkür sözü homurdandı. Düşünceye

daldığı sırada parmaklarını ısıtmak için bir an ellerini elektriksobasına uzatıp çekmişti. Kendisini bambaşka biri gibiduyumsuyordu. Bu duygu onu sersemletmişti.

Bir süre sonra ağır adımlarla dalgın dalgın yukarıya,kendi odasına çıktı, hala bu yeni, bu doyumsuz düşün içindeyüzüyordu. Pencerelerin perdeleri açıktı — demek ki sekreteridaha önce içeriye girmiş. Demir çubuklarına buzların yığıldığıana giriş kapısının önünde, karların üzerinde bir gidip bir gelennöbetçileri izleyerek bir süre ayakta durdu. Şu uçsuz bucaksızkarlı görünümün gerisinde bir yerdeki düşsel bir dünyaya karagözlerini dikmiş orada dikilirken birden sekreteri içeriye girdi.Sevinçle gülümsüyordu. «Sonunda geldi işte,» dedi. Mountoliveağır bir gülümsemeyle karşılık verdi:

«Evet. Acaba Eksalansları bir zorluk çıkarır mı?»«Ne münasebet. Neden çıkarsın?» dedi üstüne basa

basa.Mountolive çok iyi tanıdığı masasına bir kez daha

oturup çenesini oğuşturdu. Kız, «Zaten kendisi de üç ay kadarsonra ayrılıyor,» diye ekledi. Mountolive’e şaşkınlık, neredeyseöfkeyle bakıyordu, çünkü onun sakin yüzünde en küçük bir

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

83

Page 84: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

sevinç, kendi başarısından hoşnutluk belirtisi göremiyordu.Büyük bir özenle geliştirilmiş bu kendini tutmanın duvarlarınıböyle bir başarı bile yıkamıyordu. Ağır ağır, «Evet,» dedi çünkühala şaşkınlıktan, hak edilmemiş başarının doyumsuz düşündenkurtulamamıştı. «Göreceğiz bakalım.» Şu anda daha da başdöndürücü yeni bir düşüncenin etkisine girmişti. Pencereyebakarken gözlerini alabildiğine açtı. Hiç kuşkusuz artık sonundaistediği gibi davranmakta özgür mü oluyordu? İşte sonundayıllardır süren kendini gizleme, sürekli vekillik etme sıkıdüzenisona mı eriyordu? Bunu düşünmek korkutucu, ama aynızamanda heyecan vericiydi. Artık gerçek kişiliğinidavranışlarında yansıtma olanağı bulabileceği kanısındaydı;hala kurtulamadığı o hülyayla dolu olarak ayağa kalkıpgülümseyerek kıza, «Her neyse, yanıtlamadan önceEkselanslarının onayını almalıyım. Bu sabah ortalarda yok, onuniçin sen bunu kilitle. Yarına kalsın, » dedi. Kız ona ait tepsiyitoparlayıp onun özel gözünün anahtarını çıkartmadan önceşaşkın bakışlarını bir an üzerine dikti.

«Peki.»«Aceleye gerek yok.»Mountolive gerçek yaşamının şimdi başladığını

duyumsuyordu; yeniden doğmak üzereydi. «Exequator’umun,13

örneğin, hazirandan önce geleceğini sanmıyorum. Bunun gibibirtakım şeyler daha var.» Ama aynı anda zihni buna koşut birçizgide hızla koşturuyordu: «Haziranda bütün Elçilikİskenderiye’ye, yazlık merkeze taşınır. Eğer ben gidişimi ozamana denk getirebilirsem ...»

Sonra bu sevinç duygusunun yanısıra birden çok tipikbir hasislik sancısı duydu. Sevgi gösterecek kimseleri olmayaninsanların çoğu gibi Mountolive de para konularında hasislikeğilimleri gösteriyordu. Yeni görevi için gerekli pahalı üniformaaklına gelince, saçma ama, birden içine sıkıntı bastı. Daha geçen

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

84

Page 85: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

hafta Diplomat Üniformalarındaki büyük fiyat artışlarınıgösteren Skinners’ın bir kataloğunu görmüştü.

Yerinden kalkıp Elçinin özel sekreterini görmek üzerebitişik odaya geçti. Oda boştu. Elektrik sobası kıpkırmızıolmuştu. Üzerlerine «Bay Eks.», «Bayan Eks.» yazılmış iki zilinyanındaki kül tablasında bir sigaradan dumanlar çıkıyordu.Onların yanındaki bir not kâğıdına kadınsı yuvarlak yazısıylaSekreter, «On birden önce uyandırılmayacak,» diye yazmıştı.Kuşkusuz bu «Bay Eks.»i ilgilendirirdi. Çünkü «Bayan Eks.»Moskova’ya ancak altı ay dayanmayı başarmış, daha sonraNice’in konforuna kapağı atıp kocasının emekliliğini oradabeklemeye başlamıştı. Mountolive sigarayı tablaya bastıraraksöndürdü.

Öğleden önce Şefine uğramanın yararı yoktu, çünküSir Louis Rusya’da sabahları kederli bir gevşeklikten yakasınıkurtaramıyor, bu da onda hiçbir şeye kafa yoracak halbırakmıyordu. Kuşkusuz Mountolive’in açılan şansını azaltacakbir şey yapamazdı ama, gelenek gereğince, Birinci ÖzelSekreterin kendisine danışmamış olmasına kolaycagücenebilirdi. Her neyse. Şu anda bomboş olan bürosuna çekilipThe Times’ın son sayısına yumuldu, pek iyi gizleyemediği birsabırsızlıkla Elçiliğin duvar saatinin uyumsuz vırıltılar,solumalarla öğleyi vurmasını bekliyordu. Sonra aşağı inip tekrarkapitone kapıdan Elçilik konutuna süzüldü, donuk renkliyumuşak halı takımadalarıyla kaplı, yerleri cilalı salonlardan,hızlı, aksak yürüyüşüyle geçti. Her şeyde kullanılmamıştık vemobilya cilası kokusu vardı; perdelerse sigara dumanıkokuyordu. Her pencerede çarpışan kar taneciklerinin tülperdesi.

Oda hizmetçisi Merritt elinde bir tepsi, tepsininüstünde Martini’yle dolu bir kokteyl kabı ve tek bir kadehle temmerdivenleri çıkmak üzereydi. Soluk renkli, güçlü yapılı bir

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

85

Page 86: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

adamdı, konut içindeki işlerini yapmak için dönenirken kilisemalları yöneticisine özgü bir ağırbaşlılık geliştirmişti.Mountolive sahanlığa adımını attığı sırada durup boğuk bir sesle,«Yeni kalktı, resmi bir öğle yemeği için giyiniyor, efendim,» dedi.Mountolive başını sallayıp onun yanından geçerek merdivenleriikişer ikişer çıkmaya başladı. Oda hizmetçisi tepsiye bir kadehdaha eklemek üzere kilere geri döndü.

Sir Louis kendi kendine giyinirken büyük aynadakiyansımasına neşesizce ıslık çaldı. Arkasında Mountolive’inbelirdiğini görünce hafifçe, «Ohoo,» demişti. «Hemengiyiniyorum. Biliyorum. Biliyorum. Çok şanssız birgünümdeyim. Elçilikten saat on birde telefon ettiler. Sonundabaşardın demek. Kutlarım.»

Mountolive haberin böylesine rahat karşılandığınıgörmekten ferahlayarak yatağın ayak ucuna oturdu. Şefi birkravat ve bir kolalı yakayla boğuşmasını sürdürürken, «Sanırımhemen ayrılmak istersin, öyle değil mi? Bizim için bir kayıp,»dedi.

Mountolive yavaşça onayladı: «Çok iyi olur,»«Yazık. Senin beni geçireceğini umuyordum. Ama her

neyse (boşta kalan eliyle fiyakalı bir hareket yaptı) , sen bu işibaşardın. Üç köşeli şapkadan köşeli şapkaya, kamadan kılıca —en son utku. (Kol düğmelerini araştırdı, sözünü düşünceli birbiçimde sürdürdü.) Kuşkusuz bir süre daha burada kalırsın,agrément

14 almak falan biraz zaman ister; sonra Saray’a gidilir,

eller öpülür, falan filan. Ha?»Mountolive çekingenliğinin altında yatan

kararsızlığını hafifçe belli eder biçimde, «Bir sürü vedalaşmayapmam gerekecek,» dedi. Sir Louis banyoya girip musluğunaltında takma dişlerini ovmaya başladı.

«Peki, ya daha sonraki Onur Listesi? Onu bekleyecekmisin?» diye bağırdı.

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

86

Page 87: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

«Sanırım.»Merritt elinde tepsiyle içeri girdi, yaşlı adam, «Bir yere

koy. Fazla bardak getirmedin mi?» diye sordu.«Getirdim, efendim.»Uşak dışarı çıkıp kapıyı yavaşça çekerken Mountolive

kokteyli kadehlere boşaltmak üzere ayağa kalktı. Sir Louishomurtulu bir sesle kendi kendine konuşuyordu: «Diplomatlıkgörevi çok belalı bir görevdir. E, her neyse, David, haberiduyduğun zaman bahse girerim ilk aklına gelen şey, ‘İşte ensonunda artık istediğim gibi davranmakta özgür olacağım.’demek olmuştur, öyle değil mi?» Tavuk gıdaklamasına benzeyenkikirtilerle büyük bir neşe içinde tuvalet masasına geri döndü.Mountolive bu hiç beklenmedik sezgi gücü karşısındaşaşkınlıktan donup kalmış, içkiyi boşaltamamıştı. Kaşlarınıçatarak, «Nereden bildiniz, allahaşkına?» diye sordu. Sir Louissevincini belli eden bir kikirti daha çıkardı.

«Hepimiz öyle yaparız. Hepimiz. En son kuruntumuzbudur. Hepimiz gibi sen de aynı yollardan geçeceksin kuşkusuz.Çok alçakça bir andır o. Çevrendekilere karşı poz atmayabaşladığını görürsün — dikkatli olmazsan Ruhulkudüs’e karşıgünah işlersin.»

«O da ne demek?»«Diplomaside bu, azınlığın görüşüne dayanarak

politikanı saptamak demektir. Herkesin en güçsüz noktası. Birdüşünsene, biz burada nasıl sık sık sağın görüşüne göredavranma gafletine düşüyoruz. Öyle değil mi? Olmaz. Azınlıklarkavgaya hazır olmadıkça hiçbir işe yaramazlar. İşte işin püfnoktası burada.» Gül pembe yaşlı parmaklarla içkisini alırkenkadehlerin üzerindeki terli buğunun güzelliği de gözündenkaçmadı. Kadehlerini tokuşturarak birbirlerine sevgiylegülümsediler. Son iki yıldır- çok yakın iki dost olmuşlardı. «Seniözleyeceğim. Ama sonra, topu topu üç ay sonra ben kendim de

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

87

Page 88: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

şu... şu yerden ayrılacağım.» Bu sözleri gizlemeye çalışmadığı biröfkeyle söylemişti. «Nesnel olma konusunda daha fazlasaçmalığa gerek yok. Doğuyla ilgili rapor istiyorlarsa LondraEkonomi Okulu’nun o dörtdörtlük, yansız getiştirmelerindenalsınlar.» Son zamanlarda Dışişleri Bakanlığı Elçiliğintelgraflarındaki tutarsızlıklardan yakınmıştı. Sir Louis buna çoksinirlendi. Bu hakareti anımsayınca çileden çıkıyordu. Kadehiniyere bırakarak aynada kendi kendine konuşmasını sürdürdü:«Tutarlılıkmış! Dışişleri Bakanlığı Polinezya’ya bir elçilik heyetigönderse onlardan şöyle telgraflar bekleyecek (sözlerininbundan sonrasını yalak, ağlamaklı bir ses tonunu yansılıyaraksürdürdü): ‘Her ne kadar buralı halkın açlıktan birbirini yediğidoğruysa da, kişi başına düşen yiyecek tüketimi oldukçayüksektir.’» Birden konuşmasını yarıda kesip ayakkabısınıbağlamak üzere oturdu. «Ah, evladım, David, sen gittikten sonraben burada hangi allahın kuluyla konuşacağım? Ha? Sen oradagülünç üniformanla, devekuşu tüylü şapkanla az bulunur birHint kuşunun süslü erkeği gibi dolaşırken, ben de — ben de o cansıkıcı yaratıkları görmek için Kremlin’e mekik dokuyacağım.»

İçkiler biraz sertçeydi. İkinciye başladılar. Mountolive,«Ben de şimdi sizin üniformanızı düşünüyordum, acaba onusizden satın alabilir miyim — eğer ısmarlama değilse?Değiştirtebilirdim,» dedi.

«Üniforma mı? Bu hiç aklıma gelmemişti.»«Üniformalar müthiş pahalı.»«Biliyorum. Daha da pahalılanıyorlar. Ama benimkini

av hayvanlarının derisini dolduranlara gönderip eldengeçirtmen gerekir. Biliyor musun, bunların boyun kısımları hiçoturmaz. Bütün o saç örgüleri falan. İlik çevresindeki bir-iki şeritgevşemiş galiba. Tanrı’ya şükür burada krallık yok — tek iyi yanıda bu zaten. Usulünce redingotlar falan? Bilmem ki.»

Bu soru üzerine ikisi oturup uzun uzun düşündüler.

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

88

Page 89: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

Sonra Sir Louis «Bana ne kadar öneriyorsun?» diyerek gözlerinikıstı. Mountolive birkaç saniye düşünüp taşındıktan sonraşaşırtıcı bir canlılık ve kararlılıkla, «Otuz İngiliz lirası,» dedi. SirLouis oransızlığı yansılar biçimde ellerini havaya fırlattı.

«Topu topu otuz mu veriyorsun? Ama o bana...»«Biliyorum.»Öfkenin kıyılarında dolaşan Şef, «Otuz İngiliz lirası

ha,» diyerek düşünmeye daldı. «Bana kalırsa, evlat...»«Kılıcı biraz eğrilmiş,» diye diretti Mountolive.«Çok değil ama. Siyam kralı onu özel otomobilinin

kapısına sıkıştırmıştı. Onurlu bir yara.»Yeniden gülümseyerek giyinmeyi sürdürdü, kendi

kentline homurdanıyordu. Bu pazarlıkta saçma bir zevkbulmuştu. Birden arkasına dönerek,

«Şunu elli yap,» dedi.Mountolive düşünceli düşünceli başını salladı. «O

kadarı da çok fazla, Sir.»«Kırk beş...Mountolive ayağa kalkarak odada bir tur gitti geldi.

Böyle bir irade kavgasından yaşlı adamın açıkça zevk aldığınıgörmek onu neşelendirmişti. Sonunda «Kırk veririm,» diyerekkararlı bir biçimde yeniden yerine oturdu. Sir Louis arkasıkaplumbağa kabuğundan yapılmış ağır bir saç fırçasıyla sert sertsaçlarını fırçaladı.

«Mahzende içkin var mı?»«Doğruyu söylemek gerekirse, evet, var.»«Peki öyleyse, kırka veriyorum ama, sen de bana birkaç

kasa... hangi içkilerin var? Doğru dürüst bir şampanyan var mı?»«Evet.»«Çok güzel. İki, yoo, üç kasa ondan.»İkisi de güldüler. Mountolive, «Çok sıkı pazarlık

ediyorsunuz,» dedi. Sir Louis bu iltifattan çok hoşlandı. Bunun

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

89

Page 90: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

üzerine el sıkıştılar. Büyükelçi tam içki tepsisine yöneldiği sıradaMountolive, «Özür dilerim ama efendim, bu üçüncü olacak,»dedi.

Yaşlı diplomat kendisine sanki gerçekten şaşırmışsüsü vererek, «Ee, n’olmuş?» dedi. Ne olduğunu çok iyi biliyordu.Mountolive dudağını ısırdı: «Sizi uyarmamı bana sıkı sıkı tembihetmiştiniz.» Bunu biraz suçlar gibi söylemişti. Sir Louis daha dayapmacık bir şaşkınlıkla geriye kaykıldı. «Öğle yemeğinden önceşu kemikeriticiden son bir kadeh daha içsek ne çıkar, ha?»

Mountolive can sıkıntısıyla, «N’olacak,mırıldanırsınız,» dedi.

«Amma yaptın, evlat!»«Öyle, efendim.»Son bir yıldır, emeklilik arifesinde, Büyükelçi —

saçmalamaya başlayacak kadar değil ama — fazla içiyordu. Aynıdönem içinde yeni, biraz da şaşırtıcı bir huy edinmişti. İçkininetkisiyle neşelenince, kabul törenlerinde ağzının içinde alçaksesle sürekli bir mırıltı çıkarıyordu; bu da onun biraz kuşkuuyandırıcı bir ün kazanmasına yol açtı. Ama kendisi bualışkanlığının hiç farkında değildi, gerçekten de başlangıçtaböyle bir şeyin varlığını şiddetle yadsımıştı. Cenaze Marşının birbölümünü içinden basso profunda mırıldanma alışkanlığınınolduğunu görünce çok şaşırdı. Dostluksuz meslektaşları, boşkafalı kalburüstü kişiler arasında geçirilmiş son derece sıkıcı biryaşamı bundan daha güzel özetleyecek bir şey olamazdı. Bu belkide onun yıllardır bilinçsizce dayanılmazlığını duyumsadığı birduruma. bir anlamda tepkisiydi; bu alışkanlığını yüzüne vurmayürekliliğini gösterdiği, böylece ondan kurtulmasına yardımettiği için Mountolive’e gönül borcu duyuyordu. Gene de, herşeye karşın astının bunu anımsatmasına her defasında karşıçıkmadan edemiyordu. Öfkeyle somurtmuş, «Ne mırıldanması?»diyordu. «Ben öyle saçma sapan şeyler yapmam.» Ama kadehini

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

90

Page 91: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

elinden bırakıp son bir kez daha kılık kıyafetine bakmak içinaynaya doğru yürüdü. «Her neyse canım, vakit geldi,» dedi. Birzile basınca elindeki tepsinin üstünde bir gardenyayla Merrittgöründü. Sir Louis çiçek konusunda az çok bilgili sayılırdı. tenuede ville

15 giydiği zaman yakasına en sevdiği çiçeği mutlaka

takardı. Karısı Nice’den ona kutularca bu çiçekten göndermişti,Merritt onları kilerdeki buz dolabında saklıyor, sanki dinsel birgörevi yerine getirirmiş gibi vesikayla çıkarıp veriyordu.

«Ah, David,» diyerek Mountolive’in koluna sevgiylevurdu, «iyi değişikliklerin pek çoğunu sana borçluyum. Bugünmırıldanmak yok, çok uygun düşecek olsa da.»

Kıvrımlı yüksek merdivenlerden ağır ağır salonaindiler, orada Mountolive dahili telefonla resmi arabaya habervermeden önce Şefinin eldivenlerini, paltosunu giymesineyardımcı oldu. «Ne zaman gitmek istiyorsun?» Yaşlı adamın sesiiçten bir üzüntüyle titremişti.

«Gelecek ayın birinde, efendim. İşlerimitamamladıktan sonra vedalaşmalar için de yeterince vaktimolacak.»

«Benim sürem dolana kadar beklemeyeceksin demekki?»

«Emrederseniz beklerim, efendim.»Sir Louis ak saçlı başını sallayarak, «Böyle bir şey

istemeyeceğimi bilirsin,» dedi, oysa geçmişte bundan daha beterşeyler istemişti. «Hiçbir zaman istemem.»

Onlar bir kez daha dostça el sıkışırlarken, Merrittkurşun gibi ağır ön kapının kanadını açıp tutmak içinyanlarından geçti, çünkü kulağına dışarıdaki özel araba yolundabuzların üstünde kayan tekerlek zincirlerinin sürtünme sesiçalınmıştı. Kar ve rüzgâr sağanağının saldırısına uğradılar.Halılar yerden havalanıp indi. Büyükelçi kocaman kürkmiğferini başına giydi, ellerini manşonuna soktu. Sonra iki

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

91

Page 92: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

büklüm olup kışın griliğine daldı. Mountolive içini çekerkenElçilik konutundaki duvar saatinin biri vurmadan önce tozluboğazını güzelce temizleyişini duydu.

Rusya artık arkasında kalmıştı. Berlin de karın pençesindeydi, ama burada Rusya’daki

asık suratlı, her yönden körüklenen çaresizliğin yerini hiç dedaha az keyif kaçırıcı olmayan, kötü bir rahatlık almıştı.Ortalıkta sıkıntı ve bekleyişin gölgesi dolaşıyordu. Elçiliğin gri-yeşil lâmba ışığında yeni Attila’nın en son yorumlarını, aylardırAlmanya Servisi’nin müzekkerelerini ve SY — Siyasal Yorumlar— yayınlarının sütunlarını kirleten, harelendiren ölçülü öntahminlerin değerli bir özetini dalgın dalgın dinledi. Bütün birulusu sarmış olan bu siyasal şeytanlığın sonunda bütünAvrupa’yı bir kan gölüne çevireceği artık gerçekten böylesinegün gibi ortada mıydı? Durdurulması olanaksız görünüyordu.Ama bir umut vardı — Attila doğuya yönelebilir, korkupgerilemiş olan Avrupa’yı barış içinde ufalanmaya bırakabilirdi.Avrupa’nın bilinçaltında dolaşan iki kara melek birbirleriylekapışır da birbirlerini yok ederlerse... Böyle bir şey gerçektenolabilirdi. Genç ataşe yavaşça «Tek umut bu, efendim,» demişti;bunu hem de tuhaf bir hazla söylemişti, çağdaş insanınklasikleşmiş ennui’sinin

16 tek çaresi, toptan yok etme umudu,

insan zihninin belli bir noktası için öylesine tatlı bir umut ki.«Tek umut,» diye yineledi. Aşırı görüşler, diye düşündüMountolive, kaşlarını çatarak. Ona bunlardan sakınmasıöğretilmişti. Düşünce yönünden hiçbir şeye bağlanmadanyaşamak onun ikinci doğası olmuştu.

O gece Büyükelçi bir görevle oradan ayrılmış olduğuiçin, genç diplomat ona biraz abartılıca bir akşam yemeğiyedirip, yemekten sonra kabare izlemek üzere şık bir gece kulübüolan «Tanzfest»e götürdü. Duvarları mavi damaskoyla kaplı,

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

92

Page 93: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

mumlarla aydınlatılmış mahzenler, «Fox Macabre Totentanz»atempo tutan, deniz gergedanı suratlı iriyarı hünsayı aydınlatanbeyaz ışıkların çapı dışında ateş böceği gibi parlayan yüzlercesigara ateşiyle doluydu. Zenci saksafoncuların boncuk boncukterleriyle sırılsıklam olan nakarat çılgınca bir bitiş müziğiylesürüyordu:

Berlin, dein Taenzer ist der Tod!Berlin, du wühlst mit Lust im Kot!Halt ein! lass sein! und denk ein bisschen nach:Du tanzt dir doch vom Leibe nicht die Schmach.denn du boxt, und du jazzt, und du foxt auf demPulverfass!

17

Öğleden sonraki düşüncelerden sonra bu sözler çok

güzel bir yorum oluşturuyordu. Söylenen şarkının gözü dönmüşbaşıbozukluğunun, öfkesinin altında daha eski bir fısıltının hafifhafif sürdüğünü duyar gibi oldu - belki Tacitus’tan bölümlerdi?Yoksa Valhalla yolunda ölüme adanmış savaşçılar mı? Simlikumaşlara, kâğıt şeritlere karşın ortalıkta gene de ağır birmezbaha kokusu vardı. Mountolive düşünceli beyaz purodumanlarının arasına oturarak Black Bottom dansının solucansıkaba hareketlerini izlemeye başladı. Şarkının sözleri zihnindeyankılanıp duruyordu. Dans edenler açılır, ışıklar sarı veyeşilden menekşe rengine dönüşürken, kafasından, «istediğinizkadar dans edin, utancı kanınızdan silkeleyip atamazsınız,»sözleri geçti.

Sonra birden doğrularak, «Aman Tanrım!» dedi.Mahzenin uzak bir köşesinde tanıdık bir yüz gözüne ilişmişti.Nessim’in yüzü. Fraklı, yaşlı adamların arasında bir masadaoturuyor, ince bir yaprak sigarası içerek arada sırada başınısallıyordu. Kabareyle pek az ilgiliydiler. Masaya kocaman bir

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

93

Page 94: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

şampanya şişesi dikilmişti. İşarete güvenilemeyecek kadaruzaktaydı, bu yüzden Mountolive garsonla bir kart gönderip,garsonun kendisini işaret eden parmağını Nessim’in izlediğinigörene kadar bekledikten sonra gülümseyerek elini kaldırdı. İkiside ayağa kalktılar, yüzünde o sıcak utangaç gülümsemesiylehemen masaya gelen Nessim’in ağzından alışılmış şaşkınlık vesevinç haykırışları döküldü. Bir iş için iki günlüğüneBerlin’deymiş, öyle dedi. Yavaşça, «Tungsten pazarlamak için,»diye ekledi. Ertesi sabah erkenden uçakla Mısır’a dönüyordu.Mountolive onu ev sahibiyle tanıştırıp birkaç dakikamasalarında oturmaya razı etti. «Bu benim için öylesine ayrı birsevinç ki — hele şimdi. Ama Nessim yakında çıkacak atamaylailgili söylentiyi duymuştu. «Henüz kesinleşmediğini biliyorum,ama haber gene de kulağımıza geldi — Pursewarden’dansızdığını söylememe bilmem gerek var mı. Bunca zaman sonrane kadar sevindiğimizi tahmin edemezsin.»

Bir süre konuştular, Nessim, Mountolive’in sorularınıgülümseyerek yanıtladı. Ama önceleri Leyla’nın adı hiç geçmedi.Bir süre sonra Nessim’in yüzünde tuhaf bir anlam belirdi —temiz yürekli şeytanlık gibi bir şey. Hafifçe duraksayarak, «Sanaküçük bir sır açayım. Galiba evleniyorum» dedi. Geriye kaykılıpyaprak sigarasını yavaş yavaş içine çekti. Mountolive onukutlarken içinden geçen hafif kaygıyı, yerinmeyi gizleyememişti— bir dostun evliliği insanı her zaman kaygılandırır, çünkü yeniev düzeninin kendisini dostundan ayırabilme tehlikesi vardır.Kuşkularını yatıştırmaya çabalayarak, «Bu gerçekten de çok iyibir haber!» diye coşkuyla yineledi. Leyla’nın adını ancak o zamanağzına alabildi. «Leyla çok sevinecek.» Nessim ona uzunkirpiklerinin altından yukarıya doğru kısa bir bakış yönelttiktensonra başını çevirdi.

«Orası pek belli değil — henüz.»Mountolive nazikçe sorarmış gibi baktı. Nessim büyük

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

94

Page 95: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

bir soğukkanlılıkla açıkladı:«Sözkonusu kız her şeyden önce bir Yahudi —

Kıptiler’in saçma bir Yahudi ürküsü olduğunu bilirsin. Hattaşöyle bir atasözümüz bile vardır: ‘Yahudi bir tilkinin bağınagirmesine izin verirsen canını zor kurtarırsın.’»

«Biliyorum, ama, kuşkusuz Hosnani’ler?..»«Sonra, sosyeteden biri değil. Üstelik boşanmış.»Nessim gittikçe artan bir soğukkanlılıkla bu etkenleri

birer birer saydı. Yaprak sigarasını söndürdükten sonraMountolive’e kaçamak bir bakış daha yöneltti. Arkadaşı yavaşça

«Ama onu seviyorsan?» dedi.İşte bu soru üzerine Nessim’in yüzünde kendini

hafifser gibi küçük, çirkin bir gülümsemenin belirmesi çokşaşırtıcıydı. Çenesini koluna sürtmüş, ağır, düşünceli bir seslesanki kendi kendine, «Aşk,» demişti. «Evet, şey, öylevarsayalım.» Ama hemen ayağa fırlayıp geriye dönerek uzakçabir masada oturan arkadaşlarına doğru baktı. «Gitmeliyim.Lütfen bu konu aramızda kesinlikle bir sır olarak kalsın, olurmu?»

Mountolive yeni atandığı yere gitmeden önce onunlaİngiltere’de buluşabilme olanakları üzerine konuştular. Nessimkesin bir şey söyleyemiyordu, ne zaman nerede olacağı bellideğildi. Bakalım olaylar ne gösterecekti. Ama tam o sıradaMoııntolive’in ev sahibi vestiyerden geri dönmüştü, böylece dahafazla özel konuşma olanakları kalmadı. Sıcak bir biçimdevedalaştılar, Nessim ağır ağır masasına doğru yürüdü.

Oradan çıkarlarken genç diplomat, «Arkadaşınız silahüreticisi mi?» diye sordu. Mountolive ‘hayır’ anlamında başınısalladı. «Banker. Tungstenin silâhla bir ilgisi yoksa kuşkusuz —gerçekten de bilmiyorum.»

«Önemli değil. Benimkisi yalnızca merak. Biliyormusunuz, masadaki adamların hepsi Krupps’tandı. onun için

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

95

Page 96: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

merak ettim. Hepsi bu...»

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

96

Page 97: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

IV

Uzun süredir sevgilisinden ayrı kalmış bir aşığın ürkeksabırsızlığıyla dönerdi Londra’ya her defasında; bu kez sanki birsoru notasıyla döndü. Yaşam değişmiş miydi? Yeni bir şeyler varmıydı? Sonunda bütün ulus uykudan uyanmış, yaşamayabaşlamış olamaz mıydı? Trafalgar alanına ince ince çiseleyenkaranlık yağmur. Whitehall’un is bağlamış kornişleri, şoseüzerinde hızla dönen araba tekerleklerinin ardarda kayışı, sisperdesinin arkasında ırmak trafiğinin, çevrilen gizli işlerin sesi— bunlar hem bir güvence, hem de gözdağıydı. Anlaşılmaz birbiçimde burayı seviyordu, buranın hüznünü seviyordu, oysaburada sürekli yaşayamazdı, çünkü mesleği onu yurdundandışarıda yaşamaya mahkum etmişti. Yumuşak, yapışkan biryağmurun altında kalın paltosuna sarınmış. Downing Caddesinedoğru yürürken, arada bir kendini De Reszke sigarasının reklamafişlerinden gülümseyen tiyatrocu Büyük Dük’e, biraz da hoşunagiderek, benzetiyordu.

Pursewarden’ın başkentleri konusundaki acıeleştirilerini anımsayınca gülümsedi, o sözleri neredeyse birövgü anlamında kıvançla zihninden geçirdi. Pursewarden arıgibi kaynaşan kumru sürülerinin altındaki kömürleşmiş Nelsonkaraltısına doğru yaptığı anlaşılmaz bir el hareketinitamamlayabilmek için kızkardeşinin elini bir kolundan ötekineaktarırken amansız soğuğa karşı tüylerini kabartılmış gibişişinmişti. «Ah Mountolive! Bak şuraya. Çizgi dışı insanların,cinsel yetersizlerin yurdu. Ey Londra! Besinlerin baryumluyiyecekler kadar iştah açıcı, bize layık gördüğünhuzursuzlukların, yitirilmemiş, ama çok gerilerde kalmış

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

97

Page 98: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

dâvaların.» Mountolive gülümseyerek karşı çıktı. «Aldırma. Genede bizim o — toplam kusurlarının yanında çok daha büyükkalır.» Ama arkadaşı böyle duygusallıkları yersiz buluyordu.Mountolive şimdi onun iç sıkıntısını, huzursuzluğunu ulusalbarbarlığı eleştiren alaycı sözlerini anımsayınca gülümsedi.Kendisiyse onunla besleniyordu, iç sıkıntısıyla; bir tilkinin kendiinine duyduğu sevgiye benzer bir şey duyuyordu. Arkadaşıyapmacık bir öfkeyle anavatanı olan adanın imgesine, «Eyİngiltere! Hayvanları Koruma Derneği üyelerinin günde iki kez etyediği, çıplaklar derneği üyelerinin karlı havada sıcak ülkelerdengelen meyveleri tıkındıkları İngiltere. Yoksulluğundan utanantek ülke,» sözleriyle çektiği söylevini tamamlayışını rahat, güleçbir dalgınlıkla dinledi.

Big Ben birdenbire insanın tepesinden inen notalarınıçaldı. Lambalar prizmadan süzülen çizgi çizgi ışıklar saçmayabaşlamışlardı. Yağmura karşın 10 numaranın

18 demir

parmaklıklarının önünde her zamanki turistlerden, aylaklardanoluşan küçük kalabalık vardı: Birden yönünü değiştirip DışişleriBakanlığının sessiz, kemerli yoluna saptı, buraların yabancısıolan adımlarını şu anda hemen hemen boşalmış olan resmiyazılar dairesine yöneltti, orada kendini tanıttıktan sonrakendisine gönderilecek postayla ilgili birtakım bilgiler verdi,daha şatafatlı yeni davetiyeler sipariş etti.

Sonra daha düşünceli bir halde ve bu haline uyan dahatetik adımlarla örümcekağı kokan merdivenleri tırmandı,önünde üniformalı kapıcıların kol gezdiği büyük salonun mazgaldeliklerine vardı. Vakit epeyce geç olmuştu, Pursewarden’ın hep«Merkezi Güvercinlik» diye sözettiği yerdeki görevlilerin çoğuanahtarlıklara takılı anahtarlarını teslim edip gitmişlerdi.Parmaklıklı pencerelerin gerisinde, koca yapının ötesindeberisinde küçük ışık vahaları vardı. Görünmeyen bir yerden çayfincanı tıkırtıları geliyordu. Birisi, koridora yığılmış, postaya

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

98

Page 99: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

verilecek al renkli kutulara takılarak düştü. Mountolivekendisine yabancı olmayan bir kıvançla içini çekti. Yapacağı ilkbirkaç görüşme için, bile bile akşam saatini seçmişti, çünküKenilworth’ü de görecekti... bu konudaki düşünceleri pek deaçıklık kazanmış sayılmazdı; ama belki de içki içmek üzere onukulübe götürürse, ona karşı olan soğukluğunu biraz bağışlatmışolabilirdi? Meslek yaşamının bir noktasında onu kendinedüşman etmişti, ama nerede, hiç bilmiyordu, çünkü aralarındaaçıkça ortaya çıkmış bir anlaşmazlık olmamıştı. Ama beyle birşey vardı, tahtadaki bir budak gibi.

Öğrencilik yıllan hemen hemen aynı zamanarastlıyordu, ama ne okul, ne de üniversite arkadaşlıkları vardı.Mountolive mesleğinde hiç aksamadan adım adım ilerlerken onasılsa takılmış, ayağını hiçbir zaman basması gereken yerlerebasamamış, önemsiz bölümler arasında tıkanıp kalmıştı.Alışılmış dereceleri tıkır tıkır alıyordu, ama bir türlü uygun birakıntı yakalayamamıştı. Adamın zekâsını, çalışkanlığını hiçkimse yadsıyamazdı. Neden bir türlü başaramamıştı?Mountolive bu soruyu kendi kendine hayıflanarak, öfkeylesoruyordu. Şans mı demeli? Her neyse, işte şimdi Kenilworthburada personel işlerine bakan yeni bir bölümün başındaydı. Pekkötü bir yer de sayılmazdı hani, ama onun bu başarısızlığıMourıtolive’in suçluluk duymasına yol açıyordu. Onunyeteneklerine sahip bir adam için politika dünyalarına kapılankapalı sıkıcı yönetim birimlerinden birinin başında bulunmakutanç verici bir şeydi. Bir çıkmaz sokak. Olumlu bir gelişmegösteremezse başarısızlık duygusunun etkisiyle başkalarınıengelleyecek olumsuz güçler geliştirebilirdi.

Mountolive bunları düşünerek ağır ağır üçüncü kataçıkıp Granier’e gelişini haber vermek üzere menekşe renklialacakaranlığın içinden krem renkli yüksek kapılara doğruyürüdü, o kapıların ardında donmuş bir yeşil ışık küresinin

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

99

Page 100: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

içinde ikinci sekreter oturuyor, bir kitap açacağıyla pembekurutma kâğıdına şekiller oyuyordu. Buradaki kutlamalarınetkisi daha bir başkaydı, çünkü mesleksel kıskançlık onlara dahabaşka bir çeşni katıyordu. Granier zeki, nükteci, iyi huylu biradamdı, onda biraz da Fransız büyükannelerin zihinsel çevikliğive enerjisi vardı. Hızlı, güvenli konuşuyor, tümcelerini kâğıtlarınüstüne konan fildişi ağırlığın küçük hareketleriyle noktalıyordu.Mountolive doğal olarak onun kullandığı dilin — geldiği sınıfıngözle görülmez ayırıcı işaretlerini, belirtisini taşıyan, iyi eğitimve inceliğin göstergesi olan bir İngilizce’nin — etkisinde kaldı.

«Anladığıma göre Berlin’deki Elçiliğe uğramışsınız.Çok iyi. Her neyse, P. D.’yi izliyorsanız ileride işlerin nasılgelişeceğini şimdiden kestirebiliyorsunuzdur ve sizinatanışınızın biçim için taşıdığı önemi de anlarsınız sanırım. Öyledeğil mi?»

«Savaş » sözcüğünü kullanmak istememişti.Tiyatrovari buluyordu.

«Düşündüğümüzden de kötü bir şey olursa Süveyş’le— hatta tüm Arap devletleriyle ilgilenmemize zaten hiç gerekkalmaz. Ama siz orada görev yapmış biri olduğunuza göre, sizedaha fazla nutuk çekmeme gerek yok. Sizden gelecek raporlarımerakla bekleyeceğiz. Hele Arapça bildiğinizi düşünürsek.»

«Arapça’m kalmadı, iyice küflendi.»«Aman yavaş, duymasınlar. Bu görevi büyük oranda

ona borçlusunuz. Unuttuklarınızı kısa zamanda yenidenkazanabilecek misiniz?»

«Hakkım olan izin verilirse.»«Elbette. Üstelik şimdi Komisyon çalışmaları sona

erdiğine göre agrément falan almamız gerekecek. Sonra kuşkusuzDışişleri Bakanı Washington dönüşü sizinle görüşmekisteyecektir. O zaman resmi kıyafetler, el öpmeler falan? Bunlarivedi atamalar sınıfına girer... ama benim kadar siz de bilirsiniz,

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

100

Page 101: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

Dışişleri oldum olası işleri ağırdan alır.»Yüzünde zekice, hoşgörülü bir gülümseme belirdi. Bir

Türk sigarası yaktı. «Bunun iyi bir felsefe olmadığını peksöyleyemem. Hiç değilse siyasette genel bir eğilim olarak. Üstelikbiz her zaman kaçınılmaz, çözümsüz olan durumlarla karşıkarşıya kalıyoruz; ne kadar acele edersek işler o kadar karışıyor!Ne kadar telaşlanırsak güvenimizi o kadar yitiriyoruz.Hariciyecilikte insan planlar yapabilir, ama yazılanı bozamaz. OTanrı’ya kalmış bir şey, sizce de öyle değil mi?» Granier, Tanrı’yagüdülerinden kuşku duyulamayacak, kendisi gibi bir demeküyesi gözüyle bakan bu dünyacı Katoliklerden biriydi. İçini çekti,bir anlık bir suskunluktan sonra şöyle ekledi: «Hayır, satrançtahtasını senin işini kolaylaştıracak bir biçimde düzenlemeliyiz.Mısır’ı herkes iyi bir lokma gibi görmez. Bu senin için daha daiyi.»

Mountolive kafasının içinde bir Mısır haritası tomarınıaçıyordu: ortada iki yanı çöllerle sınırlı, yeşil bir omurga;halklarının, insanlarının tozlu olağandışılıkları; sonra üç yöneyöntemsizce yayılmış çöllere ve otlaklara doğru gidereksoluklaşan renkler; kuzeyde Süveyş, sezaryen ameliyatıyla erkendoğum yaptırılmış doğunun çıktığı yarık gibi; sonra yenidendağlarla ölü granitin oluşturduğu kıvrımlı bileşik, sınırlarınoktalarla belirtilmiş, haritaya coğrafi açıdan rasgele dağılmışmeyve bahçeleri, ovalar... Satranç benzetmesi çok yerindeydi.Kahire bu örümcekağının tam ortasında kalıyordu. İçini çekerekizin istedi, mutsuz Kenilworth’ü selâmlamak için yeni bir yüztakınması gerekiyordu.

Birinci kata, kapıcıların kol gezdiği yere düşüncelidüşünceli yeniden dönerken, ikinci görüşmeye on dakikagecikmiş olduğunu farketti, çok telaşlandı, bunun bile bileyapılmış bir önemsemeyiş anlamına alınmaması için dua etti.

«Bay Kenilworth iki kez telefon etti, efendim. Sizin

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

101

Page 102: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

nerede olduğunuzu kendisine söyledim.»Mountolive biraz rahatladı, yeniden merdivene

yöneldi, ama bu kez sağa dönüp Kenilworth’ün burundankıstırmalı, çerçevesiz gözlüğünü geniş düzgün bir baş parmağahafif hafif vurarak beklemekte olduğu odaya giden soğuk, amakokusuz koridorları geçti. Karşılıklı soğukluklarını başarılı birbiçimde gizleyen tuhaf bir coşkuyla selâmlaştılar. «Vay, sevgili,David,»... Acaba bu yalnızca fiziksel görünüşüne ısınamamaktangelen bir soğukluk mu, diye düşündü Mountolive? Kenilworthiriyarı, domuz gibi bir şeydi, ondaki yağ, ondaki kültür züppeliğiyüz kilonun üstündeydi. Saçları erken ağarmıştı. Tombul,manikürlü parmaklarıyla sanki bir yün ya da dantel tığı tutarmışgibi zarif bir biçimde kalem tutuyordu. «Vay, sevgili David!»Coşkuyla kucaklaştılar. Ayağa kalktığı zaman Kenilworth’üngövdesindeki bütün yağlar aşağı sarktı. Eti kablo kalınlığındaipliklerle dokunmuş gibiydi. Mountolive kendinden tiksinerek,istemeye istemeye, «Sevgili, Kenny,» dedi. «Ne güzel bir haber.»Kenilworth’ün yüzünde şeytanca bir anlam belirdi, «Bu işte çokküçük, çok önemsiz de olsa bir katkımın bulunmasıylaövünüyorum. Dışişleri Bakanının seni yeğlemesinde Arapça’nağır bastı, bunu da ben anımsadım! Bellek dediğin böyle olur,insan kâğıtlarla oynarsa.» Nedendir bilinmez, kıkır kıkırgülüyordu, yerine otururken Mountolive’in de oturması için birsandalye gösterdi. Bir süre genel konulardan sözettiler, sonundaKenilworth yayın balığını anımsatan bir hareketle parmaklarınıbirleştirerek, «Biz konumuza dönelim, dostum. Senin incelemeniçin orada çalışan bütün personelin evraklarını bir arayatopladım. Hepsi sıraya sokulmuş durumda. Çok iyi oturmuş birelçilik olduğunu göreceksin, çok iyi. Sizin Elçilik İdare AmiriErrol’a sonsuz güvenim var. Kuşkusuz senin kendi tavsiyemektuplarının da rolü olacak. Personel durumunu gözdengeçirir, bana da bilgi verirsin, öyle değil mi? Yaverlik sorununu

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

102

Page 103: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

da bir düşün istersen ha? Bir sekreter için ne düşünürsünbilemem, daktilo havuzundakilerden birini almam dersen. Amabekar biri olarak toplumsal ilişkiler açısından birinegereksinimin olacak, öyle değil mi? Üçüncü Katibin senin pekişine yarayacağını sanmam,» dedi.

«Elbette, bunların hepsini hemen yapabilirim.»«Tabii, tabii. Benimkisi yalnızca senin yeni yerine

elden geldiğince rahat bir biçimde yerleştiğini görmek isteği.»«Teşekkür ederim.»«Benim kendi düşündüğüm bir değişiklik var. Birinci

Siyasal Danışman Pursewarden’la ilgili.»Mountolive büyük bir şaşkınlıkla, «Pursewarden mı?»

dedi.«Onun yerini değiştiriyorum. Yasal süresi doldu,

oradan da pek hoşnut görünmüyor. Bence bir değişikliğegereksinimi var.»

«Öyle mi söyledi?»«Bu kadar fazla sözcük kullanmadı.»Mountolive’in yüreğine bir sıkıntı düştü. Yalnızca

zihni karıştığı anlarda kullandığı sigara ağızlığını çıkarıpmasanın üstündeki gümüş kutudan aldığı sigarayı ağızlığayerleştirdikten sonra, eski moda ağır koltuğa yaslandı. Sakince,«Daha başka nedenlerin var mı? Çünkü bana kalırsa, ben hiçdeğilse bir süre onu orada tutmak isterdim,» dedi. Kenilworth’ünküçük gözleri kısıldı. Yüzüne doğru tırmanmaya çalışan birsıkıntı kızartısının etkisiyle kalın boynu mosmor oldu. Kısaca,«Açık söylemem gerekirse, evet,» dedi.

«Anlat, lütfen.»«Şuraya koyduğum kâğıtlar arasında Errol’un onunla

ilgili uzun bir raporunu bulacaksın. Onun pek uygun bir kişiolduğu kanısında değilim. Ama zaten anlaşmalı memurlar hiçbirzaman meslek memurları kadar güvenilir olmazlar. Bu bir

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

103

Page 104: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

genellemedir, biliyorum. Sözkonusu arkadaşın bizimkuruluşumuza dürüst davranmadığını söylemek istemiyorum,bununla hiç ilgisi yok. Ama saplantılı görüşleri olan, güç birinsan. Ee, soitl

19 Ne de olsa bir yazar, öyle değil mi?»

Kenilworth bilincinde olmadığı bir küçümsemeyansıtan hafif bir gülümsemeyle Pursewarden imgesinin gözünegirmeye çalıştı.

«Errol’la aralarında bitip tükenmez sürtüşmeler oldu.Biliyor musun, Anlaşma imzalandıktan sonra YüksekKomisyon’un yavaş yavaş dağılmasından bu yana korkunç birkopukluk yaratıldı, ara çok açıldı; 1918’den beri orada gelişipKomisyon için çalışmış olan bütün haberalma merkezleri anagövde yerini bir Elçiliğe bırakırken birbirlerinden koptular.Senin birtakım köklü kararlar alman gerekecek. Her şey tem birkeşmekeş içinde. Geçen yılki sorun bütün etkinliklerin askıyaalınmasıydı, bunun yanısıra Şefi olmayan bir Elçilikle ölmemekiçin kavga veren o yetim kalmış organlar arasında askıyaalınmamış bir yarı düşmanlık vardı. Anlıyor musun?Pursewarden zeki olabilir, ama pek çok kişiyi kendine düşmanetti — yalnızca elçilik içinde değil; örneğin, son beş yıldırSavunma Bakanlığının Haberalma Şubesini yöneten Maskelynegibi kişilerle çatıştı. Onunla boğaz boğaza geldiler.»

«Peki ama bir Haberalma Şubesinin bizimle ne ilgisivar?»

«İlgisi yok kuşkusuz. Ama Yüksek Komisyon’unSiyasal Şubesi Maskelyne’in verdiği raporlara göre iş görüyordu.H. M. Ortadoğuyla ilgili bütün haberler o merkezde toplanıpdeğerlendiriliyordu.»

«Anlaşmazlık nereden çıkıyor?»«Pursewarden Elçiliğin Komisyondan bir anlamda

Maskelyne’in Şubesini de miras aldığını ileri sürüyor. Maskelynebunu kabule yanaşmıyor. O eşitlik istiyor, hatta tam anlamıyla

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

104

Page 105: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

özgürce saltanat sürmek istiyor. Ne de olsa bir asker kuruluşu...«En iyisi şimdilik onu bir askeri Ataşeliğin yönetimine

bırakmak.»«Güzel, ama Maskelyne sizin elçiliğe bağlanmaya razı

olmuyor, çünkü onun kıdemi sizin yeni atanmış ataşeninkindendaha fazla.»

«Ne pis bir iş böyle bu. Rütbesi ne?»«Tuğgeneral. Biliyor musun, 1918 patırtısının sona

erişinden bu yana Kahire haberalma örgütlerinin en büyükpostahanesi durumundaydı, bütün haberler Maskelyne’inelinden geçerek dağılıyordu. Şimdiyse Pursewarden onu kendinebağlamak, zapturapta almak istiyor. Krallık kavgası, açıkçası.Zavallı Errol, bazı bakımlardan güçsüz olduğunu kabulediyorum, ama ikisinin arasında gevşemiş bir yelken gibiçırpınıyor. İşte bu yüzden Pursewarden’ı oradan alırsan işininkolaylaşacağını düşündüm.»

«Ya da Maskelyne’i.»«Güzel ama, o Savunma Bakanlığının adamı. Onu

atamazsın. Ayrıca o senin oraya gidip hakemlik etmeni dörtgözle bekliyor. Ona tam bir özerklik tanıyacağına hiç kuşkusuyok.»

«Güven mektubuyla elçi atandığım bir yerde SavunmaBakanlığının özerk bir haberalma merkezine hoşgörügösteremem, öyle değil mi?»

«Haklısın. Çok haklısın, dostum.»«Savunma Bakanlığı ne diyor?»«Askerleri bilirsin! Senin vereceğin karar ne olursa

olsun destekleyeceklerdir. Desteklemek zorundalar. Amayıllardır oraya öylesine mevzilendiler ki. Kendilerine özgüpersonelleri, İskenderiye’de verici istasyonları var. Bence kalmakisteyeceklerdir.»

«Bağımsız olamazlar. Buna nasıl izin veririm?»

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

105

Page 106: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

«Haklısın. Pursewarden da böyle söylüyor. Güzel ama,hakseverlik uğruna birinin oradan gitmesi gerek. Bu didişmeböyle süremez.»

«Ne didişmesi?»«Maskelyne raporları elinde tutuyor. Siyasal Şubeye

vermesi için zorluyorlar. Bu kez Pursewarden raporları kusurlubuluyor, H. M. şubesinin öneminden kuşku duyduğunusöylüyor. Sana bir şey söyleyeyim mi, havai fişek gibi bir adam.Şaka etmiyorum. En iyisi sen onu oradan defle, sonra hepimizbiliyoruz, o biraz da... onun birtakım tuhaf arkadaşları var. Errolonun can güvenliğinden endişeli. Sakın yanlış anlama,Pursewarden’a karşı bir şey yok ortada. Ama o arkadaş biraz...nasıl desem, bayağı mı demeli? Nasıl niteleyeceğimibilemiyorum. Errol’un raporu o.»

Mountolive içini çekti. «Örneğin Eton ‘kolejiyleWorthing arasındaki aynına benzer bir ayrım bu, öyle değil mi?»Birbirlerine baktılar. İkisi de bu sözün gülünç olduğunudüşünmedi. Kenilworth kırgınlığını açıkça belli eder bir biçimdeomuz silkti. «Bak sevgili dostum, bunu Dışişleri Bakanlığıylaaranda bir sorun yapmayı öneriyorsan, sana bir diyeceğim yok;benim önerilerimi geri çevirtirsin. Ama benim görüşlerim bir kezkayda geçti. Errol’un raporları üzerine belirtilmiş görüşler olarakonları öylece bırakırsam, beni bağışla. Ne de olsa bugüne kadarişleri yürüten oydu.»

«Biliyorum.»«Ona karşı pek de haklı bir davranış olmaz bu.»Mountolive’in bilinçaltında artık iplerin eline geçtiği

duygusu bir kez daha hafifçe kımıldadı — şimdiye değin yazgıyaya da aracı istemlerin rasgele zorlamalarına bırakılagelmiş böyledurumlarda kararlar vermesini sağlayacak bir güç; kestirmesonucu düşünülecek olursa, duyulacak pişmanlıklara,kararsızlıklara değmeyecek durumlar. Ama davranış

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

106

Page 107: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

özgürlüğüne sahip çıkacaksa, bir yerden başlamalıydı. BirElçiliğin başkanı kendi yeğlediği personeli önerebilir, onunsorumluluğunu üstüne alabilirdi. Bu küçük yönetimsorunlarının acısını neden Pursewarden çekecekti, nedenuygunsuz bir yere atanmanın rahatsızlıklarına katlanacaktı?

Hiç de inandırıcı olmayan bir biçimde, «KorkarımDışişleri Bakanlığı onunla böyle oynarsa, onu büsbütün yitirir,»dedikten sonra sanki böylesine dolambaçlı bir öneri yaptığı içinözür dilemek istermişçesine, «Her neyse, ben onu bir süre dahatutmak istiyorum.» diyerek kestirip attı.

Yüzündeki gülümsemeye Kenilworth’ün gözleri hiçkatılmamıştı. Mountolive sessizliğin bir mahzen kapısı gibiüstlerine kapandığını duyumsadı. Bu konuda yapılacak hiçbirşey yoktu. Abartılı bir kararlılıkla yerinden kalkıp sigarasınıçirkin kül tablasına söndürürken, «Her neyse, bunlar benimgörüşlerim, işime yaramadığı zaman onu bir yere postalarım,»dedi.

Kenilworth sessizce yutkundu, bir taşın altındaki karakurbağa gibi; boş gözleri renksiz duvar kağıdına dikilmişti,Londra trafiğinin sessiz hışırtısı aralarına doldu. Artık kendinesinirlenmeye başlayan Mountolive, «Ben gideyim. Yarın akşamköye giderken bu dosyaları da götüreceğim. Bugün yarın gerekligörüşmeleri tamamlarım... sonra belki biraz izin yapanın. Hoşçakal, Kenny,» dedi.

«Güle güle.»Ama masasından hiç kımıldamamış, Mountolive

kapıyı kaparken o yöne doğru gülümseyerek başını sallamaklayetinmişti; sonra içini çekip üstünde Yeni Atanan BüyükelçininDikkatine sözcükleri bulunan gri bir dosyaya konmuş, Errol’untitizce daktilo ettiği raporlara döndü. Birkaç satır okudu, başınıkaldırıp bezgin karanlık pencereye baktıktan sonra odanınkarşısına yürüyüp perdeleri kapattı, telefonu kaldırdı;

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

107

Page 108: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

«Bana Arşiv’i bağlar mısınız, lütfen?»Şimdilik kendi görüşünde diretmemek daha akıllıca

olacaktı.Bu önemsiz bir bozuşmaydı, ama gene de

Mountolive’in Kenilworth’ü kulübe götürme tasarısındanvazgeçmesine neden oldu. Bir bakıma buna sevinmişti de. Onunyerine Liza Pursewarden’a telefon edip onu yemeğe götürdü.

Dewford Mallows kentten yalnızca iki saat uzaktaydı,ama Londra dışına çıkar çıkmaz, her yerin derin karlarla kaplıolduğunu gördüler. Araba yavaşlamak zorunda kaldı. Yürüyüşhızıyla gitmek Mountolive’in çok hoşuna gitti, ama resmiarabanın sürücüsünü öfkelendirdi. «Bu gidişle Noel’den öncevaramayız, efendim, varabilirsek tabii!» dedi.

Buz çağını yaşayan köyler, karın unlu beyazlığıylagedikleri tıkanmış, sanki usta bir şekercinin vitrininde parlayansaz damlı ahırlar, kulübeler; su samurlarının, kuşların çiviyazısına benzeyen küçük ayak izleriyle ya da sığırların karı eritenayaklarının bıraktığı lekelerle dolu kıvrıla kıvrıla yol alanbembeyaz çayırlar. Arabanın camlarına hemen zamk gibisıvanan don, görüşlerini kapatmıştı. Ne zincirleri vardı, ne dekaloriferleri. Köyden beş kilometre uzaklaştıklarında kazayapmış bir kamyonla karşılaştılar, donmuş parmaklarınahohlayarak oralarda boş boş duran birkaç köylü vardı. Telgrafdirekleri yere yıkılmıştı. Donmuş Newton gölünün parlak gri buztabakasının üstünde ölü bir kuş yatıyordu — bir atmaca. ParsonSırtına varmaları olanaksızdı, sürücüye acıyan Mountolive onuyayaların kullandığı köprüden kestirme olarak anayola çıkarttı.Sürücüye, «Bizim ev hemen şu tepenin arkasında. Oraya yirmidakikada yürüyebilirim,» dedi. Geri döndükleri için adam çokmutluydu, Mountolive’in önerdiği bahşişi almak istemedi. Sonraarabayı yavaş yavaş ters çevirip yönünü kuzeye verdi, bu sıradaarabadaki yolcu parlak beyazlığa çıkmıştı, yoğunlaşan soluğu

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

108

Page 109: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

önünde bir sütun gibi yükseliyordu.Görünmeyen bir ufuk çizgisine doğru gittikçe dikleşen

tarlaların arasından yukarıya tırmanan tanıdık bir patikayı,Cavendish’in ilk uçağı kadar basit bir şema çizerek (ama gözüyledeğil belleğiyle) izliyordu. Görünmeyen bir güneşin ışığıyla aşırıderecede gizemlilik kazanmış olan ulu manzara, önüsıra geriçekilip toparlanarak, açılan sisin koyu perdesinin gerisindeki biryerlere doğru ilerliyordu. Anılarla dolu bir yürüyüştü bu — amagörülmediği için, tepedeki iki küçük köyü, sık kayın ağacıormancıklarını, bir Norman şatosunun kalıntılarını gözündecanlandırmak zorunda kaldı. Her adımda ayakkabıları, tırpangibi, sulu otlardan titrek yağmur damlalarını biçiyordu; sonundapantolonunun paçaları sırılsıklam oldu, ayak bilekleri buzgibiydi.

Görünmezliğin içinden gölgeli meşe ağaçları ilerifırladı, birden bir tıkırtı, bir şıpırtı duyuldu — sanki soğuktanağaçların dişleri birbirine çarpıyordu; yerdeki kuru yapraklardanoluşan halının üstüne yukarıdaki dallardan eriyen kardamlıyordu.

Tepeyi aşar aşmaz görüş uzaklığı kısaldı. Her yerdetavşanlar sessizce döneniyordu. Düzgünce taranmış uzun otlar,soğuktan donmuş çiviye benzemişlerdi. Arasıra solgun birgüneşin ışığı görünüyordu, sisin arasından görünen bu tüylüparlaklık sanki harıl harıl yanan, ama ısı vermeyen gaz bir mantogibiydi. Evin yüksek parmaklıklı bahçe kapısına doğruadımlarını hızlandırdığı sırada makadam yol üzerindeayakkabılarının tıkırtısını duydu. Buralarda meşe ağaçlarıpırlantalarla bezenmişti; o geçerken ağaçlardan fırlayan ikitombul güvercin — sanki binlerce kitap kapanıyormuş gibi —hızlı hızlı kanat çırpışlarıyla gözden kayboldular. Önce ürktü,sonra güldü. Evin hemen yanı başındaki çayırda bir yabantavşanının «kalıbı» kalmıştı. Ağaçlardan pürüzlü bir çatırtıyla

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

109

Page 110: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

buz parmaklar yuvarlanıyordu — kırılan binlerce şarap kadehi.Elini cebine sokup soğuk Yale anahtarını aradı. Anahtarı çeviripkayısı, eski kitap, cila ve çiçek kokan unutulmuş bir sıcaklığagirince gülümsedi; onu dosdoğru Piers Plowman’e, midilli atına,balık oltasına, pul albümüne geri götüren bütün anılar oradaydı.Holde durup yavaşça süslendi.

Annesi tıpkı en son bıraktığı gibi, dizinde açık duranbir kitapla ocağın yanında oturmuş, gülümsüyordu. Kendisiningidiş gelişlerini olay yapmamak aralarında bir kural halinialmıştı: Büyük ocağın başında annesinin kitap okuyarak, resimyaparak ya da örgü örerek yaşamını geçirdiği bu dostlukluodadan sanki biraz önce ayrılmış da geri geliyormuş gibidavranmak. Şu anda — uzamla zamanı birleştirmeye, o yokkenkendisini kuşatmış olan yalnızlığı yumuşatmaya çalışanannesinin yüzünde o her zamanki gülüş vardı. Mountolive ağır elçantasını yere bırakıp ona doğru giderken, istemeden küçükkomik bir harekette bulundu. «Aman Tanrım. Her şeyiduymuşsun, yüzünden anladım. Haberlerimle seni şaşırtmakiçin nasıl da sabırsızlanıyordum!»

Bu olaya ikisi de çok üzüldüler. Annesi onu öperken,«Geçen hafta Garnier’ler çaya geldiler. Ah, David, çok özürdilerim. Sürprizini bozmamayı öyle çok isterdim ki. Amaduymamış gibi yapmayı beceremedim işte,» dedi.

Mountolive salt kızgınlıktan neredeyse ağlamakbudalalığında bulunacaktı: Bütün sahneyi tasarlamış, soruları,yanıtları bile düşünmüştü. Büyük emeklerle, düşgücüyleyazılmış bir oyunun yırtılması gibi bir şeydi bu. «Allahkahretsin, ne düşüncesiz insanlar!» dedi.

«Beni sevindirmek istiyorlardı — sevindirdiler de. Neçok sevindiğimi düşünebiliyorsun, değil mi?»

Ama bu noktadan bir kez daha geriye, annesininçevresinde evin uyandırdığı, onu hemen hemen on birinci

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

110

Page 111: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

yaşgününe, ocaktan yayılarak kendisini selamlayan ılıklık gibibir mutluluk ve bolluk duygusuna götüren anıların akıntısınayavaşça, kolayca kendini kaptırdı.

Daha sonra annesi, bilinçsiz bir kıskançlıkla — uzunsüredir isteksiz bir boyun eğişe geri ödediği bir tutkununizleriyle — dolu olduğu için daha sertleşmiş, başkalaşmış birsesle, «Baban çok sevinecek. Sana gelen postayı onun çalışmaodasına koydum,» dedi. Onun çalışma odası — yani babasınınhiç görmediği, içinde hiç oturmadığı oda. Onun eksikliği ikisininarasındaki en güçlü bağdı, pek ender konuşulan, ama her nasılsahep duyulan bir eksiklik — ikisinden de uzakta, dünyanın birbaşka köşesinde, mutlu mu mutsuz mu olduğunu hiçbilmedikleri varlığının görünmez ağırlığı. «Dünyanın kıyılarındadolaşan, henüz hiçbir Tanrı’nın kulu olmamış bizim gibi insanlariçin bir tek doğru var. Çalışmak Aşktır.» Bilimsel bir Palimetninin önsözüne bu tümceyi koyması çok tuhaf, çok dikkatçekici bir şey! Mountolive yeşil kitabı elinde evirip çeviriyor,sözcüklerin anlamları üzerinde düşünüyor, onları — açlıktan birderi bir kemik kalmış bir deniz kuşu gibi sıska, nahif bir kişi olan,bu görünüşüyle hiç bağdaşmayan mantar bir şapka giyen —babasının anısıyla yanyana koyuyordu. Herhalde şimdilerde birHint fakiri gibi giyiniyordur! Gülümsemek mi gerekir acaba? Onbirinci yaşgününde Hindistan’dan ayrılalı beri onu görmemişti;işlediği bir suç yüzünden başka bir ülkeye sürülmüş biriydisanki... kesin kesin «şudur» denemeyecek bir SUÇ. Yıllardır tektutkusu olan Doğu Bilim dünyasına gönüllü bir çekiliş. Anlamakgüçtü.

Baba Mountolive, yitik Hindistan’ın malıydı;görevlerine düşkünlüklerinin aynı kastta birleştirdiği yöneticilerkesiminin malıydı; ama Onur Listesine değil, Budist Bilimekendini vermiş bir rehinle övünen bir kast. Böylesine çıkarsızbağlılıklar genellikle onların konulan olan şeyle — kastları,

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

111

Page 112: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

inanları, anıtları, inançları ve kalıntılarıyla dört yana yayılan bukıtaaltıyla — tutkulu bir özdeşleşme biçiminde sonuçlanırdı.Başlangıçta yalnızca bir yargıçtı, ama birkaç yıl içinde HintBiliminde ün yaptı, az rastlanan unutulmuş metinlerin basımahazırlayıcısı ve yorumcusu oldu. Genç Mountolive ile annesi,emekli olunca yanlarına geleceği inancıyla rahat rahatİngiltere’de oturuyorlardı; uzun bir çalışma yaşamındakazanılmış başarı anmalıklarıyla, kitaplarla, resimlerle bu ev iştebu amaç için böyle döşenmişti. Şimdi müzeyi andıran birgörünüşü varsa bu (artık ikisinin de çok iyi bildiği gibi),yaşamının sonuna kadar sürecek çalışmalarını tamamlamakamacıyla Hindistan’da kalmaya karar vermiş olan, evin gerçekvarlık nedeni kişi tarafından yüzüstü bırakılmış olmasından ilerigeliyordu. Dağıtılmış olan kurallardaki görevliler için buolağandışı bir olgu değildi. Ama yavaş yavaş aklına girmiş birşeydi. Bu karara varmadan önce çok düşündüğü belliydi, çünkübu kararını açıklayan mektubu uzun süre düşünülerekhazırlanmış bir belge niteliğini taşıyordu. Gerçekte bu, ikisininde ondan aldıkları son mektup oldu. Ama arasıra Hindistan’ayolu düşüp Madras yakınlarında kapandığı Budistler Evinde onuziyaret eden kişiler onun sevgilerini getiriyorlardı. KuşkusuzÜniversite Yayınevlerinin gösterişli adlarını taşıyan, şık kitaplarbirbiri ardına hiç aksamadan geliyordu. Bunlar bir bakıma onunhem özrü hem de aklanmasıydı.

Mountolive’in annesi bu karara saygı duyuyordu; artıkbu konuyu hiç açmaz olmuştu. Ancak ortak yaşamlarınıngörünmez varlık nedeni arasıra burada, bu karlı adada «onun»çalışma odası diye bir şeyden sözedilirken ya da (onlar için)bilinmeyen, açıklanmamış bir etkeni temsil eden bir yaşamıngizi içinde buharlaşan bunun gibi, hiç yorumsuz, başka bir sözdeortaya çıkıyordu. Mountolive bu yokluğun annesini ne dereceincittiği konusunda bir yargıda bulunabilmek için onun

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

112

Page 113: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

gururunun gerisinde neler yattığını hiçbir zaman görememişti.Bu konuyu açmaya her ikisi de çekiniyordu, çünkü her biriötekinin yarasına basmaktan korkuyordu.

O akşam yemek için giyinmeden önce, Mountolivekitap raflarıyla çevrili çalışma odasına gitti, orası aynı zamandasilah odasıydı; evde olduğu zamanlarda hep yaptığı gibi«babasının» masasına büyük bir ciddilikle yerleşti. Dosyaları biryere sıkı sıkı kilitledikten sonra, postayı gözden geçirmeyebaşladı. Mektupların, kartların arasında, üstüne Kıbrıs puluyapıştırılmış, Pursewarden’ın tanıdık yazısını taşıyan kalın birzarf vardı. İlk bakışta bir yazı müsveddesine benziyordu, birazduraksadıktan sonra mühürü parmağıyla kırdı. «Sevgili Dostum.David,» diye başlıyordu, «Benden böylesine uzun bir mektupalınca çok şaşıracaksın kuşkusuz. Ama senin buraya atandığındedikodusunu daha yeni duydum. Atanmış bir Büyükelçi olaraksana resmen bildiremeyeceğim birtakım durumlar konusundaöğrenmen gereken pek çok şey var. (Gizli: Uşakla) Hımm!»

Mountolive içini çekti, bütün bu raporları inceleyecekzamanım olacak, diye düşündü. Onu da öteki kâğıtların yanınakilitlemek için masanın gözünü açtı.

Bir süre odadaki eski eşyaların — Bir Birmanyatürbesinden alınmış mandala resimlerinin, Lepça bayraklarının,Ormanlar Kitabı’nın ilk baskısı için hazırlanmış çerçeveliresimlerin, Tavuskelebeklerinin durduğu küçük vitrinlerin,kullanılmayan bir tapınakta kalmış adakların — çağrıştırdığışeylere dalarak büyük masada, sessizlik içinde oturdu. Dahasonra nadir kitaplar, broşürler — Thacker and Spink, Kalküta,yayınevinin adını taşıyan ilk Kipling baskıları, EdwardsThompson fasikülleri, Younghusband, Mallows, Derby... Bir günbir müzeyi sevindirecek şeyler. Deftere işlenip yenidenadsızlaşacaklardı.

Masanın üstünde duran Tibet dua-çarkını alıp bir iki

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

113

Page 114: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

kez döndürdü. Dindar kalemlerin yıllar önce üstüne Om ManiPadme Hum klasik yakarısını karaladığı sararmış kâğıtparçacıklarıyla dolu kasnağın hafif sürtünüşünü duydu. Burasgele bir ayrılık armağanıydı. Gemi hareket etmeden öncebabasına selüloit bir uçak isterim diye tutturmuştu. İkisi bütünçarşıyı dolaştılar, ama bulamadılar. Sonra babası birden birçerçinin önünde durup birkaç rupiye bu çarkı aldı, isteksizparmaklarının arasına uçak yerine bunu tutuşturdu. Geçolmuştu. Acele etmeleri gerekiyordu. Vedalaşmaları baştansavmaydı.

Sonra, sonra? Arsız bir güneşin altında koyu sarı birırmak ağzı, yüzleri bulandıran sıcaklığın gökkuşağı renkliparıltısı, Hinduların ölülerini yaktıkları alandan yükselendumanlar, haliçten aşağı doğru yüzen morarıp şişmiş erkekcesetleri... Anıları buralara kadar uzanıyordu. Ağır çarkı elindenbırakıp içini çekti. Rüzgâr sanki ona nerede olduğunuanımsatmak istermiş gibi karları camlara savuruyor, pencerelerisarsıyordu. Arapça okuma kitaplarını, büyük sözlüğünü çıkardı.Gelecek birkaç ay süresince bunlar yatağının yanındadurmalıydı.

O gece, eve her dönüşünde gelişini kutlayan oanlaşılmaz hastalık onu gene yokladı — dayanılmaz bir kulakağrısı, acıdan kıvranırken bir hayalete dönüşüyordu. Hiçbilinmeyen bir hastalıktı, çünkü şimdiye kadar hiçbir doktorşiddetini azaltmak şöyle dursun, ne olduğunu bile adamakıllıtanımlayamamıştı. Yalnızca eve döndüğünde oluyordu. Herzamanki gibi annesi iniltilerini duymuş, bunların ne anlamageldiğini anlamıştı. Birden karanlığın içinde yatağının yanındabitiverdi, çocukluk günlerinden beri onun derdiyle savaşırkenkullandığı bir ilaçla birlikte tanıdık bir yüz getirmişti. O ilacıyatağının yanındaki dolapta hep el altında tutuyordu. Mumışığında bir çay kaşığında ısıtılmış salata yağı. Yağın ılıklığının

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

114

Page 115: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

beynine yayılışını, beynini ilaçlayışını duyumsadı, öte yandanannesinin karanlıktan yükselen sesi iyileşme vaatleriyle onuyatıştırdı. Kısa bir süre sonra sancı dalgası geri çekilip gitti, yaniuykunun kıyılarında silindi — annesinin paylaştığı çocuklukhastalıklarının rahatlatıcı anılarıyla gelen bir uyku. Sankiduygudaşlık yüzünden ikisi birden hastalanırlardı. Bu yüzden miacaba bitişik odalarda yatar, birbirleriyle konuşur, birbirlerinekitap okur, ortak bir iyileşmenin lüksünü paylaşırlardı?Bilmiyordu.

Uyudu. Ancak bir hafta sonra resmi raporlara sırageldi de Pursewarden’ın mektubunu okuyabildi.

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

115

Page 116: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

V

«Sevgili Dostum David,«Benden böylesine uzun bir mektup alınca çok

şaşıracaksın, kuşkusuz. Ama senin buraya atandığındedikodusunu daha yeni duydum. Atanmış bir Büyükelçi olaraksana resmen bildiremeyeceğim birtakım durumlar konusundaöğrenmeni istediğim pek çok şey var. (Gizli: Uçakla) Hımm!

«Üff! Ne can sıkıcı bir şey! Mektup yazmaktan nefretettiğimi bilirsin. Ama... herhalde sen gelmeden ben buradanayrılmış olacağım, çünkü başka bir yere verilmem için girişimdebulundum. Hesaplı kitaplı nice domuzluklar yaptıktan sonranihayet iki yıldır bir çekidüzen vermeye uğraştığım Özel GörevliKurul için uygun biri olmadığıma zavallı Errol’u inandırmayıbaşardım. Tam iki yıl! Bir ömür! Errol öylesine iyi, öylesinedürüst, öylesine değerli bir insan ki; gene de dünyaya ters gelmişizlenimini veren keçi gibi bir yaratık! Raporuna hiç istemeyeistemeye benim için kötü şeyler yazdı. Lütfen o rapordan sonrabenim için uygun görülecek yer değişikliğini bozmak için bir şeyleryapmaya kalkışma, benim senden özel isteğimdir bu. Çok ricaediyorum.

«Son beş haftadır görevime gitmemem bardağı taşıranson damla oldu, büyük bir telaş yarattı, böylece Errol da sonundakararını verdi. Sana her şeyi anlatacağım. Paris’te Bac sokağındaoturan şişman Fransız diplomatını anımsıyor musun acaba?Nessim bizi bir yere yemeğe götürmüştü? Adı Pombal’dı? Herneyse, ben onun evine sığındım — o da burada görevli. Evigerçekten çok şenlikli bir yer. Yaz sona erdi, başsız elçilik Saray’labirlikte Kahire’ye kışlığa taşındı, ama bu kez bendeniz onlarla

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

116

Page 117: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

birlikte gitmedim, yeraltına kaçtım. Şimdilerde sabah saat onbirde kalkıyor, kızları kovalayıp sıcak banyomuzu aldıktan sonraöğle yemeği saatine kadar tavla oynuyoruz; daha sonra Al Aktarkahvesinde Balthazar ve Amaril (sana sevgileri var) ile birer arakatıp Union Bar’da öğle yemeği yiyoruz. Daha sonra ya Clea’yauğrayıp yaptığı resimlere bakıyor ya da sinemaya gidiyoruz.Pombal’ın bunları yapmaya yasal olarak hakkı var, çünkü izinde.Ben en retraite

20 haldeyim. Öfkeden deliye dönen Errol arasıra

benim izimi yakalamak için Kahire’den telefon ediyor, ama benona güneyli bir poule

21 sesiyle karşılık veriyorum. Öyle fena

sinirleniyor ki, konuşanın ben olduğumu anlıyor, ama bir türlükesinleyemiyor. (Eski bir Winchester öğrencisinin özelliğidir bu,bir insanı kırmayı göze alamamak.) Öyle sevimli, öyle sevimlikonuşmalar yapıyoruz ki. Dün ona ben, Pursewarden, profesörPombal’ın evinde bir beze dolayısıyla tedavi görmekteolduğumu, ama tehlikenin artık atladığını söyledim. ZavallıErrol! Ona yaptığım bütün bu eziyetler için bir gün ondan özürdileyeceğim. Ama daha değil. Siyam ya da Santos’a atanıncayakadar değil.

«Bütün bunlar benim için hiç de iyi şeyler değil,biliyorum ama... çocukluktan bir türlü kurtulamamış insanlarladolu şu Elçilik öylesine can sıkıcı ki! Errol’lar akıl almaz derecedeBritanyalı’lar. Örneğin ikisi de çok idareli. Neden ikisi de, diyesoruyorum kendi kendime? Biri sürekli gereksizlik duygusunakapılıyordur herhalde. Ondalık sistemin salt iki hanesiniseviyorlar. Çocuklarında bayağı kesirlerin bütün özellikleri var!

«Evet. En hoşu Donkin’ler; koca zeki, neşeli, karı birazsıradan; çok ruj sürdüğü için hoppa gibi görünüyor. Ama...zavallıcık, sakal bırakıp Müslüman olan kocasının ayıbınıfazlasıyla örtüyor! Kocasının masasının üstüne oturur, hızlı hızlısigara içerek bacaklarını sallar. Kıpkırmızı dudaklar. Bir

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

117

Page 118: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

hanımefendi denecek yeri yok, bu yüzden tehlikeli midir dersin?Kocası çok zeki bir genç, ama haddinden fazla ağırbaşlı. Karılarınyedek akçalarına el koymaya, hakkı olduğu gibi, niyetinin olupolmadığını sormaya cesaret edemiyorum.

«Ama dur sana bütün bu saçmalıkların gerisinde yatanşeyleri şu yorucu üslubumla anlatayım. Biliyorsun ben burayaanlaşmalı olarak gönderildim, bana verilen görevi de eksiksizolarak yerine getirdim — (genellikle mezar taşlarında kullanılanharf türüyle yazılmış) Majestelerinin Britanya Hükümetiyle falanfalan arasındaki Kültür Anlaşması Metni başlığını taşıyan okocaman kâğıt tomarı bunun tanığıdır. Aslında yürümesiolanaksız bir sözleşme — çünkü Hıristiyan kültürüyle Müslümanya da Marx’çı kültür arasında ne gibi bir ortaklık olabilir? Bizimöncüllerimiz aşılması olanaksız engellerle karşı karşıya. Herneyse! Bunu yapmam istendi, ben de yaptım. Buradaki sistemiçok beğeniyorum, Augustine ve Aquinas ile birlikte çok gerilerdekalmış olan Tanrıbilim’e, Sayı-boncuğuna dayalı bir eğitimsisteminden sözetmelerini hiç anlayamıyorum. Ben kendi adımaher iki tarafın da işleri karmakarışık ettikleri kanısındayım, benbu konuda yansız davrandım. Falan falan. On yedi karılı birpaşaya D.H. Lawrence ne söyleyebilir anlamıyorum, her ne kadarbu on yedinin içinde en mutlusunun hangisi olduğunubiliyorsam da... Her neyse, ben bu işi yaptım, anlaşmayı yani.

«Bunu yapar yapmaz da baktım hemen SiyasiSekreterliğe yükselmişim. Bu sayede bütün belgeleri inceleyipOrtadoğu Bileşiğini tutarlı bir bütün siyasal bir serüven girişimiolarak değerlendirmek olanağını buldum. Uzun incelemelerdensonra istemeyerek de olsa vardığım sonuç şu: Bu işte ne tutarlılıkvar, hatta ne de siyaset — hiç değilse burada kurulmak istenenbaskılara dayanabilecek kadar bir siyaset.

«Ahlâk yönünden kokuşmuş olan bu devletleristedikleri kadar gevşek, kolay satınalınabilir olsunlar, gene de

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

118

Page 119: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

bu konuyu iyi düşünmek gerek; şu anda yaptığımız gibi onlarınen güçsüz, en bozuşmuş yönlerini daha da körükleyerek onlarıbir arada tutamayız. Bu yaklaşım önümüzdeki elli yıl içinde barışöngören, bizim kendi ülkemizin seçmen kitlesinde hiçbirdeğişiklik olmayacağını öngören bir yaklaşım. Böyle gidersebelki status quo

22 korunabilir. Ama şu andaki güçlü eğilim bu

kadar ortadayken İngiltere bu derece uzağı göremeyen bir ülkeolabilir mi? Belki. Bilemiyorum. Bir sanatçı olarak bunları bilmekbana düşmez; siyasal sekreter olarak kuşkularım pek çok. Biryandan Arap Birliği’ni körüklemek, bir yandan da zehir kadehinikullanacak gücü gösterememek, bana sonu çok kuşkulu bir şeygibi geliyor: buna siyaset değil, delilik denir. Bize karşı çalışanbütün öteki akımlara bir de Arap Birliği’ni eklemek doğrusu pekhoş bir budalalık. Birden çok yasal karı alabilme düşüncesinebilinçaltlarıyla gerçekten tepki duymuş olan, Victoria çağınıncinsel açıdan yanlış yönlendirilmiş üç kuşağından bize kalanBinbirgece Masalları’nın mahzun düşü içinde mi yaşıyoruz hala?Ya da Bells’in, Lawrence’ın romantik Bedevi aşklarının mı? Belki.Ama bu düşü bizim omuzlarımıza bırakan Victoria çağı insanlarıgeçerli değerlerini korumak için savaşmak gerektiğine inananinsanlardı; siyaset dünyasının bir yaban orman olduğunubiliyorlardı. Bugünse Dışişleri Bakanlığı o ormanda izlenecek eniyi yolun çırılçıplak dolaşıp çıplak gövdesini sergileyerek yabancanavarı kazanmak olduğuna inanır görünüyor. İçini çekişiniduyar gibiyim. «Şu Pursewarden da neden sanki daha açıkkonuşmaz. Bunca boutades

23 niye?’

«Çok güzel. Baskılardan sözettim. Errol gibi, bubaskıları önce ikiye ayıralım, tamam mı? Benim görüşlerim birazaykırı gelebilir, ama gene de yazıyorum.

«İlkin, varlıklılarla yoksullar arasındaki uçurum — bukesinlikle Hindistan’daki gibi. Örneğin, bugün Mısır’da

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

119

Page 120: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

toprakların dörtte üçünden çoğu nüfusun yüzde altısının elinde,böylece geri kalanların yaşaması için kişi başına bir feddan’dandaha azı düşüyor. Evet! Sonra, nüfus her iki — yoksa üç mü? —kuşakta bir iki katına çıkıyor. Ama herhangi bir ekonomikaraştırmadan bunu öğrenebilirsin. Bu arada sesini duyuranokumuş-yazmış bir orta sınıf gittikçe büyüyor, oğullarıOxford’da bizim rahat liberallerin arasında öğrenim görüyorlar— buraya döndüklerinde kendilerini bekleyen bir iş de yok.Babu’lar güçleniyor, her yerdeki gibi burada da aynı sıkıcı öyküyineleniyor. ‘Dünyanın bütün aydın kulileri birleşiniz.’

«Bütün bu iç baskılara biz, doğrudan doğruyakörüklediğimiz bağnaz dindarlığa dayanan bir ulusalcılığınağırlığını da bir güzel ekliyoruz. Doğrusu ben diyecek sözbulamıyorum, ama bu dinin fizikötesiyle değil, yalnız ve yalnızetikle uğraşan bir savaş dini olduğunu asla unutmayın. ArapBirliği falan... Kardeşim, kendi sorunlarımıza yenileriniekleyecek bu saçma icatları nereden çıkarıyoruz — özellikleburadaki etkimizin sürdüğünü en iyi kanıtlayacak olan etkin roloynama gücümüzü yitirdiğimiz gün gibi ortadayken. Bugün,nesnelerin özünde doğal olarak bulunan yıkıcı ögelere karşı bugeri, yıkılmaya yüz tutmuş derebeylikler ancak silâhlakorunabilir; ama silah kullanmak demek, Lawrence’ın deyimiyle,‘kılıçla öğüt vermek’ demektir. İnsan kendi soyundan gelenözelliklere, kendi yaşam gizine inanmalı. Dışişleri Bakanlığı neyeinanıyor? Hiç bilmiyorum. Örneğin, Mısır’da barışı korumanınötesinde çok az şey yapıldı; Yüksek Komisyon — 1888’den mikalmadır? — bir kural gereğince kalkıyor, ama arkasında,görünüşte kendi başına buyruk bir devlet saydığımız, karakalabalığın çoğunlukta olduğu bu acayip şeyi dengeleyecekuzmanlaşmış bir sivil yönetimin izlerini bile bırakmıyor. Buinsanların duyduğu kitlesel hoşnutsuzluğa karşı güzel sözler,dalkavukça duygunluklar daha ne kadar başarılı olabilirler? Bir

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

120

Page 121: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

antlaşma kralı halkına ne kadar güveniyorsa, biz de ona o kadargüvenebiliriz. Bir kıvılcımın beklendiği noktaya gelmek daha nekadar sürer? Bilmiyorum — açık söylemem gerekirse umurumdadeğil. Ama şunu söyleyeyim, hiç öngörülmeyen savaş gibi bir dışbaskı bütün bu bostankorkuluğu beylikleri bir anda yıkıverir.Her neyse, bunlar yer değiştirmek istememin genel nedenleri.Siyasetimize yeni bir yön vermemiz, burada sahne gerisinde birYahudi gücü oluşturmamız gerektiğine inanıyorum. Hem devakit yitirmeden.

«Gelelim özel sorunlara. Siyasal yaşamımın dahabaşında Savunma Bakanlığının genel haberalma konusundauzman bir şubesiyle çatıştım. Adı geçen bölümün yöneticisiTuğgeneral kendi dairesinin bizim önümüzde diz çökmesidüşüncesine çok içerledi. Kıdem sorunu, belki ücret sorunu, belkide bunun gibi başka bir saçmalık! Komisyon zamanında az çokistediği gibi davranmasına izin verilmiş. Bu arada şunu dasöyleyeyim, bir taşın altına gizlenmiş bir kara kurbağa gibisessizce yaşamakta olan 1918 artığı eski Arap Bürosu’nunkalıntısı bu! Yeni bir genel düzenleme sırasında (bana öylegeliyor ki) onun takımı bir başkasıyla bütünleşmiş. O sıradaMısır’da ancak çekirdek halinde bir Elçilik vardı. Daha önceKomisyon’un siyasal şubesi için çalıştığını göz önüne alınca,şimdi de bana çalışması gerektiği sonucuna vardım — gerçektende nice sert kavgalardan sonra onu kıramadıysam bile büktüm— Maskelyne adında bir yaratık. Biraz ilginççe olacak kadar tipik.Adetim olduğu üzere yazacağım kitap için onunla ilgili bir sürünot tuttum. (İnsan eski saflığına yeniden kavuşmak için yazar! )

«Evet. Ordu, düşgücünün korkaklığın en büyük etkeniolduğunu anladı anlayalı Maskelyne gibilerde karşı-düşgücüözelliklerini geliştirdi: neredeyse Türklere özgü bir bellek kaybı.Ölümü küçümseme, yaşamı küçümseme biçimine dönüşmüş, butür bir insan, yaşamı ancak kendi koşullarıyla kabul edebilir. Son

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

121

Page 122: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

derece sıkıcı gündelik yaşam çarkını sürdürmeyi, donmuş birbeyinden başka hiçbir şey sağlayamaz. Çok zayıf, çok uzun boylu.Hindistan’da çalıştığı sıralar derisi koyulaşıp tütsülenmiş yılanderisi ya da tentürdiyot sürülmüş yara kabuğu rengini almış.Kusursuz dişleri piposunun sapında tüy kadar hafif duruyor. Çoktuhaf bir hareketi var — sana anlatabilmek isterdim, bana çokilginç geliyor, konuşmaya başlamadan önce yavaşça piposunuağzından çıkarıp küçük kara gözlerini karşısındakine dikerekneredeyse fısıldar gibi ‘Ah, gerçekten de öyle midüşünüyorsunuz?’ deyişini. Sesliler sonsuz bir bitkinliğin,kendisini kuşatan sessizliğin sıkıcılığı içinde uzayıp gidiyorlar.Sivil giysiler içinde rahat edememesine neden olan bir yetişmebiçiminin sınırları belli kusursuzluğu onun ömür törpüsüdür.Biçimli süvari ceketinin içinde gerçekten de Noli me tangere

24 der

gibi dolaşır. (Tip yetiştirmeye çalışılırsa davranış bozukluklarıyaratılır.) Dosyalarına kapanmış çalışırken ayaklarının dibinde,geceleyinse yatağının üstünde uyuyan o nefis kızıl tüylü avköpeği Nell her yere ardından gelir. İçinde — kitap, fotoğraf,gazete gibi — hiçbir kişisel eşya bulunmayan bir otel odasındakalıyor. Gümüş arkalıklı fırça takımı, bir şişe viski ve bir gazetebunların dışında. (Bazan onu parlak kara saçlarını şakaklarındangeriye doğru gittikçe daha sert bir biçimde tarayarakkafatasından sessiz öfkesini süpürmeye çalışırkendüşünüyorum. Ah, böylesi daha iyi — daha iyi!)

«Bir gün gecikmeli olarak satın aldığı DailyTelegraph’ıyla saat sekizde daireye gelir. Başka bir şeyokuduğunu hiç görmedim. Çevresindeki insanların, belki debütün insan soyunun çıkarcılığına karşı duyduğu nefretleyanarak büyük çalışma masasına oturur. Hiç heyecangöstermeden insanların çeşitli bozukluklarını, hastalıklarınıdüşünür, onları sınıflandırır, küçük gümüş dolma kalemiylesinek gibi, küçük, acemi elyazısıyla imzaladığı mermer gibi

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

122

Page 123: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

soğuk not kâğıtlarının üstünde onları özetler. Nefretidamarlarında ağır ağır, sellerle taşan Nil gibi, ığıl ığıl akıyordunNasıl bir numéro

25 olduğunu görüyorsun işte. Tam anlamıyla

askeri düşler içinde yaşar çünkü raporlarına konu olmuşkişilerin çoğunu ne görmüş, ne de onlarla tanışmıştır; titizliklekarşılaştırdığı bilgileri rüşvetle kandırılmış görevlilerden,küskün uşaklardan, baskı yapılan hizmetçilerden toplar. Bu okadar da önemli değil. Tıpkı gözle görülmeyen, bilinmeyenşeylerin haritalarını inceleyen bir müneccim gibi, yaptığı haberdeğerlendirmeleriyle gurur duyar. Halife kadar kendinibeğenmiş, eleştirici ve sarsılmazdır. Ona bayılıyorum. Gerçektenöyle.

«Maskelyne kendine iki çizgi saptamıştır(termometrede dereceleri gösteren çizgiler gibi). ‘Bu Raca’nınhoşuna gider’ ya da ‘Bu Raca’nın hiç hoşuna gitmez’ biçiminde ikitümceyle dile getirdiği beğenme-beğenmeme derecelerininancak bu iki çizgi arasında değişmesine izin vardır. Kuşkusuz olanet olası Raca’ya gerçekten kötü bir gösteri düşünemeyecekkadar saplantılı bir adam. Böyle bir adamın çevresindekidünyaya apaçık bakması olanaksız gibidir; o zamanda mesleği,sakıngan davranma zorunluluğu onun dünyadan elini çekmişyalnız bir insan, tepeden bakıp yargıladığı dünyanın işlerikonusunda deneyimsiz biri olmasına yol açar... Bunu biraz dahasürdürüp bizim casus avcısının portresini tamamlamak içinşeytan beni dürtüyor, ama daha çok uzatmayacağım. Bundansonraki dört ciltlik romanımı oku, onda Telford’un bir taslağınıda bulacaksın, Maskelyne’in iki numaralı adamı — takma dişleriağzına oturmayan iriyarı, çilli, sevimli bir sivil. Sinirlikahkahalar arasında insana bir saniyede yüz kez ‘Cancağızım’demeyi başarıyor. O soğuk, yılan gibi askeri nasıl sevip saydığınıgörsen şaşarsın. ‘Evet, Tuğgeneralim’, ‘Hayır, Tuğgeneralim!’Onun için koşuştururken sandalyelere takılıp düşüyor,

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

123

Page 124: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

patronuna âşık sanırsın. Maskelyne koyu renk bir çukurcuklaikiye ayrılmış, ucu ok gibi sivri çenesiyle oturup onunşaşkınlığını soğuk soğuk izler. Ya da döner koltuğunda geriyeyaslanıp iyi bir yemek yedikten sonra midesini okşayan boğazdüşkünü biri gibi arkasında duran kocaman kasanın kapağınahafif hafif vururken, ‘Bana inanmıyor musun? Hepsi burada işte,hepsi burada,’ diyecektir. Bu abartmalı, her şeyi içeren çalımıgören de o dosyalarda bütün dünyayı suçlu çıkarmaya yetecekmalzeme var sanır. Belki de vardır.

«Bak ne oldu: Bir gün masamın üzerinde Maskelyne’intipik bir raporunu buldum, Nessim Hosnani başlığının altındaKiptiler Arasında Gizli Bir Anlaşma yazıyordu, biraz telaşlandım.Rapora göre bizim Nessim, Mısır Sarayına karşı bir komplohazırlamak-taymış. Nessim’i tanıyan biri olarak verilerin çoğunugüvenilmez buldum, ama raporun bütünü beni çok zor birdurumda bıraktı, çünkü ayrıntıların Elçilik aracılığıyla MısırDışişleri Bakanlığına aktarılması nazikçe öneriliyordu! Soluğunusertçe içine çekişini duyar gibiyim. Böyle bir şeyin doğruolduğunu varsaysak bile, bu yollu bir davranış Nessim’inyaşamını büyük oranda tehlikeye atardı. Mısır milliyetçiliğininen belirgin özelliklerinden birinin buradaki — yarım milyonfalan dolaylarındaki Müslüman olmayan — yabancılar’a karşıgittikçe artan düşmanlık ve nefret olduğunu sana daha önceyazmış mıydım? Mısır tam bağımsızlığını ilan eder etmezMüslümanlar’ın yabancılara karşı horozlanmaya, mallarına elkoymaya başladıklarını? Senin de bildiğin gibi, yabancıtopluluğu Mısır’ın beynidir. Bizim yönetimimizde güvenilir biryerken bu ülkeye akan kapital şimdi koca işkembeli paşalarınelinde. Ermeniler, Yunanlar, Kiptiler, Yahudiler — hepsi de bunefretin bıçak gibi bilendiğini biliyorlar; pek çoğu akıllılık edipburadan gidiyor, ama pek çoğu da gidemiyor. Pamuk falan gibişeylere yatırılmış paralar bir gecede bırakılıp gidilemez. Yabancı

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

124

Page 125: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

topluluklar rica ve rüşvetle yaşıyorlar. Bütün ömürleriniyatırdıkları sanayilerini, paşaların yavaş yavaş uzananellerinden kurtarmaya çalışıyorlar. Biz onları sözcüğün tamanlamıyla aslanların önüne attık!

«Evet, dediğim gibi, iyiden iyiye kaygılanarak belgeleriokudum, dönüp bir daha okudum. Bunları Errol’a verseydim,hemen krala koşar, hepsini bir bir anlatırdı. Bu yüzden kuşkulubulduğum noktaların doğruluğunu araştırma işine kendimgiriştim — bereket versin Maskelyne’in en iyi raporlarından birideğildi — onun savlarının çoğunu sarsmayı başarabildim. Amaonu en çok kızdıran şey, raporu tam anlamıyla geciktirmişolmamdı — Elçiliğin eline düşmemesi için bunu yapmakzorundaydım! Görev duygum çokça inciniyordu, ama başka birseçeneğim yoktu; bitişik odadaki o genç okullu budalaların neyapacakları belli olmazdı. Nessim, Maskelyne’in düşündüğü gibibir komplo hazırlama suçu işlediyse, bir diyeceğim yoktu; insanonunla kozlarını daha sonra kendi ölçülerine göre paylaşırdı.Ama... Nessim’i tanırsın. Böyle bir raporu yukarı göndermedenönce iyice emin olmayı ona karşı bir borç bildim.

«Ama kuşkusuz Maskelyne belli etmeme inceliğinigöstermesine karşın çok öfkelendi. Toplanmış kanıtları,ajanlarının verdiği belgeleri daha bürosunda gösterirken,aramızdaki konuşmanın ısısı sıfır derecedeydi, giderek dedüşüyordu. Kanıtların çoğu korktuğum kadar sağlam çıkmadı.Maskelyne ötüp duruyordu: ‘Elimde rüşvetle satın alınmış Selimgibi bir adam var, kendi sekreteri de yanılacak değil ya. Düzenlitoplantılar yapan küçük gizli bir demek var — Selim arabaylakapısında bekleyip onları eve götürüyor. Sonra Balthazar’ınkliniğinden bütün Ortadoğu’ya yayılan o acayip şifreli yazılarvar, sonra İsveç’te, Almanya’da silah üreticileriyle görüşmelervar...’ Sana bir şey söyleyeyim mi, başım sersem gibi oldu! MısırGizli Polisi’nin bütün dostlarımızı bir mermerin üstüne yatırıp

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

125

Page 126: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

kefen ölçülerini aldığını görür gibi oluyordum.«Başka bir şey daha söyleyeyim, rastlantı bu ya.

Maskelyne’in yaptığı çıkarsamalar bana kuşku götürmez gibigörünüyordu. Durum kötüydü; ama bereket versin temelnoktalardan birkaçını — örneğin dostumuz Balthazar’ın iki aydabir Ortadoğunun büyük kentlerindeki belli alıcılara postaladığısözde şifreler gibi şeyleri — çözümlemek olanak dışıydı.Maskelyne hâlâ bunların ardını bırakmıyordu. Ama verileryeterli olmaktan çok uzaktı, ben de elimden geldiğince bunoktayı vurguluyordum. Telford çok huzursuz oldu, oysaMaskelyne kolay kolay cesaretini yitirmeyecek kadar soğukkanlı,yırtıcı bir kuştu. Gene de bu varsayımın temellerinigüçlendirecek daha somut kanıtlar buluncaya kadar raporubekletmeye onu razı ettim. Benden hiç hoşlanmadı, ama bunusineye çekti, böylece hiç değilse geçici bir süre için zamankazanmış oldum. Sorun bundan sonra ne yapacağımdı —zamandan nasıl yararlanacaktım? Bu tuhaf suçlamalarlaNessim’in hiçbir ilişkisi olmadığına inanıyordum kuşkusuz. Amaşunu da kabul etmem gerekir ki, Maskelyne kadar inandırıcıaçıklamalar bulamıyordum. Acaba amaçları ne? diye meraketmemek elimde değildi. Maskelyne’in balonunu söndürmekistiyorsam bunu öğrenmeliydim. Çok rahatsız ediciydi, meslekaçısından da uygunsuz — ama que faire?

26 Bu işin altından

kalkabilmek için küçük Ludwig özel dedektiflik yapacaktı. Amanereden başlayacaktı?

«Maskelyne ile Nessim arasındaki bağlantıyı rüşvetleayartılmış sekreter Selim sağlıyordu. Onun aracılığıyla çeşitlialanlardaki — toprak, banka, deniz taşımacılığı örgütü, çırçırfabrikaları gibi — Hosnani mal varlığı konusunda ilginç, amaaslında hiç kaygı verici olmayan pek çok veri toplamıştı. Gerisisöylenti, dedikodu; kimileri zararlı, ama hiçbiri ayrıntıdan öteyegitmeyen şeyler. Ne var ki, hepsi bir araya geldiklerinde bizim

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

126

Page 127: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

yumuşak Nessim adeta göz korkutucu birine dönüşüyor. Neyapıp yapıp bunların hepsini tek tek soruşturmam gerektiğikanısına vardım. Özellikle çoğu evliliğiyle ilgiliydi, evliliğininçevresinde toplanıyordu — tembel ve kıskanç insanlarınacımasız dedikoduları, tam İskenderiye’ye özgü bir şey, belki deher yerde böyledir. Bunda kuşkusuz Anglo-Saxonların bilinçdışıahlak yargıları başı çekiyordu. — yani Maskelyne’in değeryargılarında demek istiyorum. Justine’e gelince — doğrusu onubiraz tanıyorum, onun hırçın güzelliğine biraz hayran olduğumugizlememeliyim. Bana dediklerine göre onu evliliğe razı edinceyekadar Nessim bir süre ardına çok düşmüş; bu konuda dahaönceden kuşkulanın olduğunu pek söyleyemem, ama... bugünbile evlilikleri tuhaf bir tutmamışlık duygusu veriyor. Kusursuzbir çift oluştursalar da, birbirlerine hiç dokunmazmış gibigörünüyorlar, gerçekten de bir keresinde Nessim kürkünden biripliği alırken Justine’in irkildiğini gördüm. Belki de benimkuruntum. Acaba o kapkara saten gözlü kadının gerisindepusuda bekleyen bir fırtına bulutu mu var? Nice asapbozuklukları. Nice çılgınlıklar. Nice Yahudi kederi. Herkes onubiraz da başı tepsiyle sunulan bir adamın dostu olarak tanır... Nedemek mi istiyorum?

«Maskelyne kuru, kof bir küçümsemeyle ‘Daha evlenirevlenmez bir başka adamla ilişki kuruyor, hem de biryabancıyla,’ diyor. Yabancı dediği Darley kuşkusuz, arasıraPombal’ın sandık odasında kalan sevimlice, gözlüklü yaratık.Öğretmenlik yaparak hayatını kazanıyor ve roman yazıyor.Kafasının arkası bebek kafası gibi yuvarlacık, hani kültürlütiplerin olur ya. Hafif bir kamburluk, sarı saçlar, pek başarıyladenetlenemeyen Büyük Coşkulara yaraşır bir utangaçlık.Romantik bir arkadaş! Yüzüne dikkatle bakınca kekelemeyebaşlıyor. Ama iyi bir insan, kibar, uysal... Nessim’in karısı gibiyaman biri için uygun bir kumaşa benzemiyor. Kadının

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

127

Page 128: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

iyilikseverliğinden mi geliyor, yoksa sapık bir saflık sevgisindenmi? Burada küçük bir giz var. Her neyse, Justine’in daha öncekikocasının yazdığı (nemfomani ve ruhsal iktidarsızlık modasınauygun fiyakalı bir inceleme olan) Moeurs adında bir Fransızromanını — İskenderiye’de çok tutulan livre de chevet’yi

27 —

bana tanıtan Pombal ile Darley oldu. O romanı yazdıktan sonraadam akıllılık edip boşanarak buradan sıvışmış, ama herkeskitabın ana konusunun Justine olduğu kanısında, ona herkesölçülü bir yakınlık gösteriyor. Burada herkesin hem çokbiçimlihem de sapık olduğunu düşünürsen, bir roman vache’ın

28

başkişisi olarak herkesten ayrılmak korkunç bir şey olsa gerek.Her neyse, bu artık gerilerde kalmış, şimdi Nessim onu lemonde’un

29 saflarına katmış, orada sınırları çok dikkatle çizilmiş

bir incelik ve yabansılıkla deviniyor. Justine’in bakışlarınaolduğu kadar Nessim’in karanlıkta kalmış ama yalın görkemineçok uyan iki nitelik. Nessim mutlu mu? Ama dur, bu soruyubaşka türlü sorayım. Hiç mutlu olmuş muydu? Şimdi eskisindendaha mı mutsuz? Hımm. Bana kalırsa bundan daha kötüsü deolabilirdi, çünkü kız ne çok saf, ne de çok aptal. Her ne kadarkasvetli bir vurguyla da olsa, gerçekten güzel piyano çalıyor,sonra çok okuyor. Doğrusu bendenizin kitapları onun tarafındançok seviliyor — bende direnecek hal bırakmayan bir içtenlikle.(Enselendim! Evet, ondan hoşlanır gibi olmamın nedeni bu.)

«Öte yandan Darley’de ne buluyor bilmiyorum. Zavallıadam, Justine’in geldiğini görür görmez tabladaki kedibalığı gibititremeye başlıyor. Ama Nessim’le ikisinin dostluğuna diyecekyok, sık sık görüşüyorlar. Şu alçakgönüllü İngilizler — hepsi degizli birer Türk mü ne? Darley’de kesinlikle bir şey, bir çekicilikvar, çünkü Melissa adlı hoşça sayılabilecek küçük bir kabaredansözüyle de son derece karışık bir ilişkisi var. Onu görsen, aslaiki kişilik bir bisiklet kullanabilecek biri demezsin, öylesine

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

128

Page 129: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

kendini yönetmekten aciz birine benziyor. Temiz duygularınkurbanı mı dersin? İkisinden birinin adı geçer geçmez ellerinioğuşturur, gözlükleri buğulanır. Zavallı Darley! Küçük adaşınınyazdığı bir şiiri okuyarak onu nasıl sinirlendiriyorum bilsen:

Ey kutsal söylencesiz Tütsü AğacıGörkemli Arabistan’da yananKırmızı kokuyla tütsüleyen havayıSerpilinceye dek dünya yaşamı o cennetsi yerde. «Yüzü kızarır, n’olur okuma diye bana yalvarır, ama

hangi Darley adına yüzünün kızardığını bilmem; ben tumturaklıbir biçimde sürdürürüm:

Yarı gömülmüş alevli göğüslerinin arasınaKurar yuvasını bu parlak ağacaYüzlerce güneşi olan Anka! En sonundaUfalanması gerekirken saygıdeğer toprakta! «Justine için hiç de kötü bir eğretileme değil. Her

defasında ‘Sus’ diye bağırır. Göz kamaştırıcı ölüm yatağı! Görkemli odun yığınıYanar kokulu bir ateşle!Küllerinin konduğu vazo kaçırılmış yağmacıların

gözünden!Doğum yeri olacak doğduğu zaman küllerinden yeniden! «‘Lütfen. Yeter.’«‘Nesi var? Pek de kötü bir şiir değil ki.’«Sonra Dresden’in on sekizinci yüzyılda Çinli bir

çobankızı kılığına soktuğu Melissa’ya geçerim.

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

129

Page 130: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

Dağsız yeşil ıssızlıklar arasında,Burada son bulur yankısız türküsüKehribar gözyaşlarıyla korkulu iç çekmelerleYas tutar çöl onun öldüğü yerde! «Darley’dan bu kadar sözetmek yeter! Ama bu işte

Justine’in payının ne olduğu konusuna hiçbir mantık, hiçbiruyak bulamıyorum, Pombal’ın nüktelerinden birini yüzeyselanlamıyla kabul etmekten başka yol kalmıyor. Şişman birciddilikle, ‘Les femmes sont fidèles au fond, tu sais? Elles netrompent que les autres femmes!

30 Ama Justine’in silik rakibesi

Melissa’yı tromper31

etmek istemesi için hiçbir somut neden ilerisürmez görünüyor. Toplumda onun durumunda olan bir kadıniçin bu infra dig

32 olurdu. Ne demek istediğimi anlıyor musun?

«Ha, sonra bizim Maskelyne’in dağ gelinciğininkilerebenzeyen o uğursuz gözlerini diktiği kişi, Darley; Selim bize güyaNessim’le ilgili en önemli bilgilerin büroda değil, evdeki küçükbir duvar kasasında saklı olduğunu söylüyor. Bu kasanın bir tekanahtarı var, onu da Nessim hep üstünde taşıyor. Selim’indediğine göre, özel kasanın içi kâğıtlarla doluymuş. Amakâğıtların ne olabileceği konusunda açık bir şey söyleyemiyor.Belki de aşk mektuplarıdır? Hımm. Her neyse, Selim birkaç kezkasayı açma girişiminde bulundu, ama başaramadı. Bir günMaskelyne kasayı kendisi yakından inceleyip, gerekirse,balmumuyla kilidin kalıbını almaya karar verdi. Selim onakapıyı açmış, arka merdivenden yukarı çıkan Maskelyne az dahayatak odasında bizim Darley ve Justine’le burun burunageliyormuş! Bereket içeri girmeden önce ikisinin sesleriniduymuş. Bana hâlâ İngilizler’in Püriten olduklarını söylemeyekalkma. Bir süre sonra Darley’ in yayınlanan bir öyküsünü

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

130

Page 131: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

gördüm, kadın kişilerden biri: ‘Onun kollarının arasındaykenezilmiş, çiğnenmiş gibi oluyorum, sanki kocaman, kızışmış birkedinin pençelerindeymişim, bütün derim tükürüklerebulanmış gibi,’ diyerek şaşkınlığını dile getiriyor. Afalladım. ‘Vayalçak,’ diye düşündüm, ‘Demek Justine zavallı herife böyleyapıyor, onu diri diri yiyor!’

«Beni bayağı güldürdüğünü söylemeliyim. Darleybenim yurttaşlarım arasında en tipik olanı — hem züppe, hem dedar kafalı. Öylesine de iyi ki! İçinde en küçük bir kötülük yok.(Benimle alay eden şu İrlandalı’yla şu Yahudi sağolsunlar.) Benneden sanki böyle yükseklerde dolaşıyorum? Justine’le yatmakson derece güzel bir şey olsa gerek, herhalde öpüşleri gökkuşağıgibidir, koca kıvılcımlar saçıyordur — evet. Peki Darley’i öperkende mi? işte burası su götürür. Gene Maskelyne’in dediği gibi ‘bukokuşmuş yaratık’ onun bütün aklını başından almışa benziyor,ya da en son gördüğümde öyleydi. Neden?

«İyi yürekli Errol’un bile hayır diyemediği, görevliolarak çıktığım haftasonu tatilini güvenceye aldıktan sonraarabam İskenderiye’ye yaklaşırken kafamda bu çarpanlardönenip duruyordu. O zamanlar bir yıl sonra kendimi bu gizlerleboğuşurken bulacağım hiç aklıma gelmemişti. Ben yalnızca,becerebilirsem, Maskelyne’in savını çürütmek, Elçiliği Nessimsorunundan uzak tutmak istediğimi biliyordum. Ama ayrıca neyapacağıma karar vermemiştim. Ben casus değildim ki, gizlikulaklıklarla, peruk takıp İskenderiye’de sinsi sinsi dolaşarakarkadaşımın adını temize çıkarmaya mı çalışacaktım? Yoksadosdoğru Nessim’in karşısına çıkıp boğazımı temizlediktensonra sakin sakin, ‘Şimdi gelelim burada kurmuş olduğunuzcasus şebekesine...’ mi diyecektim? Her neyse, bunları düşünerekarabayı sürüyordum. Dümdüz, sığınaksız Mısır iki yanımdangeriye doğru hızla uzaklaşıyordu. Yeşil maviye, mavitavuskuşunun göz rengine, gazal kahvesine, panter siyahına

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

131

Page 132: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

dönüştü. Çöl kupkuru bir öpücük gibiydi, kirpiklerin zihinde birkanat çırpışı. Hım! Karanlık gökyüzü çiçek açmış bir badem ağacıgibi yıldızlarla benek benekti. Birkaç içkiden sonra yeni bir ayınaltında uzanan kente anlaşılmaz bir şeyler mırıldandım; yarıaydınlığını açık denizden alıyormuş gibiydi. Her şey yenidengüzel güzel kokmaya başladı. Kahire’de başımı sıkan demir halka(alev alev yanan çöllerle çepeçevre kuşatılmışlık bilinci) buradaeridi, çözüldü, yerini bir açık deniz umuduna, insanındüşüncesini Avrupa’ya taşıyacak açık bir yol umuduna bıraktı...Özür dilerim. Konu dışına çıktım.

«Eve telefon ettim, ama ikisi de bir kabultörenindeymiş, biraz rahatladım, ruhumu okşayacak bir arkadaşbulmak umuduyla Al Aktar kahvesine gittim, buldum da: amabizim Darley’i. Ondan hoşlanıyorum. Neden bilmem, özelliklebendenizle tartışmaktan hiç vazgeçmediği sanat konularınıkonuşurken tutulup kalışını. Elimden geldiğince onu yanıtlarkenbir yandan da arak içiyorum. Ama böylesine genelleştirilenkonuşmalar beni çok sinirlendiriyor. Bence sanatçı için —toplum için de öyle ya — sanat diye bir şey yoktur; sanat yalnızcaeleştiriciler, önkafada yaşayanlar için vardır. Sanatçı olsun,toplum olsun bir sismograf gibi hiçbir mantıklı açıklamasıolmayan elektromanyetik bir yüklemeyi kaydederler. İnsandoğru ya da yanlış, başarılı ya da başarısız, bu tür bir iletininrasgele sürdüğünü bilir. Ama onları ögelerine ayırmak,burunüstü yere çakmak — insanı hiçbir yere götürmez. (Sanatateslim olamayanlara özgü bir yaklaşım bu, sanıyorum.) Mantığaaykırı gibi mi? Neyse.

«Darley’in bu akşam dili çözüldü, isteksiz bir zevkleonu dinliyorum. Gerçekten çok iyi bir oğlan, çok duyarlı.Tavlamaya çalıştığı bir genç kızla birlikte az sonra Pombal’ınsinemadan çıkıp buraya geleceğini duyunca seviniyorum.Oteller çok pahalı, beni evinde konuk etmeyi önereceğini

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

132

Page 133: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

umuyorum. O zaman aldığım yolluğu içkiye yatırabilirim. Evetsonunda P. görünüyor, onları fuayede yakalayan kızın annesitarafından yüzü tokatlanmış olarak. Olağanüstü güzel bir akşamgeçiriyoruz, umduğum gibi onun evinde kalıyorum.

«Ertesi sabah hiçbir planım olmamasına karşınerkenden kalktım, kafam hala aynı sorunla zonkluyordu. Amahiç değilse her zamanki gibi Nessim’i bürosunda ziyaret edebilir,bir merhaba deyip kahvesini içebilirdim. Bizans lahitinebenzeyen, hışırtıyla yukarı çıkan kocaman cam asansörün içindetedirgindim. Bu ziyaret için bir konuşma hazırlamamıştım.Orada çalışanlar, daktilolar, beni görünce çok sevindiler, hemenonun oturduğu kubbeli odaya götürdüler... İşte şimdi bundansonrası çok tuhaf. Beni beklermiş gibi bir hali vardı, bu kadarlada kalmıyor, geliş nedenimi sezmiş görünüyordu! Sevinç verahatlamanın yanında şeytanca bir dinginlik vardı. ‘Ne zamandırseni bekliyordum,’ dedi. Gözleri oynuyordu. ‘Bakalım ne zamangelip sakalıma yapışacak, bana sorular soracak, diye merakediyordum. Sonunda geldin. Çok şükür!’ Bunun üzerinearamızda hiçbir engel kalmadı, onunla açıkça konuşabileceğimiduyumsadım. Öylesine içten, öylesine açık yanıtlar veriyordu ki.Güvenimi kazanmakta gecikmedi.

«O sözde gizli dernek, dediğine göre, salongizemciliğinin karmaşık ayinleriyle uğraşan Kabalaöğrencilerinin tekkesiymiş. Ne kadar doğru bilmem, burasıboşinanların başkenti. Clea bile her sabah yıldız falına baktırıyor.Mezhep bolluğu mu ararsın. Balthazar’ın küçük bir sözdeHermesçi çete — öğrenci topluluğu — yönetmesinde tuhafsayılabilecek bir şey var mı? Şifreye gelince, o da gizemli birhesap türü — bildiğimiz bostrofedondan başka bir şey değil —Ortadoğu’daki tekke öğretmenleri arasındaki ilişki onunlasağlanıyor. Bir borsa raporundan ya da aynı problem üzerindeçalışan matematikçilerin kibar mektuplaşmasından daha

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

133

Page 134: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

gizemli bir yanı yok, kuşkusuz. Nessim bana bir tene çizip nasılkullanıldığını şöyle bir anlattı. Ayrıca Hermesçi bilgileridağarcığına katmak isteyen Darley, Justine ile birlikte butoplantılara dadanmış, bunların doğru olup olmadığını ondanöğrenebileceğimi ekledi. Onların ne kadar yıkıcı olduklarını osöyleyebilirmiş! Buraya kadar iyi. ‘Ama’ diyerek sözünüsürdürdü, ‘doğrudan doğruya ilgili olduğum, büsbütün siyasalbaşka bir hareketin varlığını senden saklayacak değilim. Tamanlamıyla bir Kıpti hareketi. Kıptiler’i güçlendirmeyi amaçlayanbir şey — hiç kimseye başkaldırmaya niyetimiz yok (nasılolsun?), yalnızca aramızdaki birliği sağlamak istiyoruz; dinsel vesiyasal bağlar güçlendirilmeli ki, topluluğumuz eskisi gibi varlıkgösterebilsin. Artık Mısır Kıptiler’den nefret eden İngilizler’inboyunduruğundan kurtulduğuna göre, kendi insanlarımızıyüksek görevlere getirtmeye çabalamak, meclise üye seçtirmekgibi şeyleri rahatça yapabileceğimiz inancındayız. Bu yaptığımızşeylerde aklı başında bir Müslüman’ı korkutacak bir şey yok.Yasal olmayan ya da zararlı bir şey istemiyoruz, Mısır’ın en eski,en zeki, en yetenekli topluluğu olarak kendi ülkemizde hakkımızolan yeri istiyoruz yalnızca.’

«Kıpti topluluğunun geçmiş tarihi, çektiği sıkıntılarkonusunda daha bir yığın şey anlattı — bunlarla senin başınıağrıtmak istemiyorum, belki de sen zaten hepsini biliyorsun.Ama öylesine yumuşak, utangaç bir öfkeyle konuştu ki, bizimtanıdığımız o sakin Nessim’den hiç beklemediğim için çok ilgimiçekti. Daha sonra anneleriyle tanıştığım zaman anladım; bukendine özgü azınlık düşünün gerisindeki itici güç o, ya da banaöyle geldi. "Fransa’nın ya da İngiltere’nin bizden korkmasınagerek yok,’ diye konuşmasını sürdürdü. ‘Her ikisini de severiz. Şuanki çağdaş kültürümüz kendine onları örnek almıştır. Yardımda istemiyoruz, para da. Kendimizi Mısır yurtseverleri sayıyoruz,ama Arap Milliyetçiliği öğesinin ne kadar aptalca, ne kadar gerici

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

134

Page 135: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

olduğunu bilmiyor değiliz, bağnazca buluyoruz, sizlerleMısırlılar arasında şiddetli ayrılıkların başlayacağı günler de pekuzak değil. Şimdiden Hitler’le cilveleşmeye başladılar bile. Savaşçıktı diyelim... bilinmez ki, Ortadoğu Fransa’nın ve İngiltere’ninelinden her gün biraz daha çıkıyor. Bu böyle sürdükçe, bizazınlıklar kendimizi tehlikede görüyoruz. Tek umudumuz savaşgibi bir geçici ertelenme, o zaman geri gelir, yitirdiklerinizi gerialırsınız. Yoksa mallarımıza el konacak, köle durumunageleceğiz. Ama hala sizlerden umudumuzu kesmedik. Şimdi buaçıdan bakarsak, son derece varlıklı Kıpti işadamlarından,bankerlerden oluşan tam bir birlik içindeki küçük bir topluluksayısıyla oranlanamayacak ölçüde büyük etkisi olabilir.Hıristiyan kardeşlerimiz, bizler sizin Mısır’daki beşinci kolunuzuz.Önümüzdeki bir yıl içinde bu hareket amacına ulaştığı zamanülkenin ekonomik ve sanayi yaşamında bir baskı ögesi olabiliriz— gerekli gördüğünüz siyasayı sonuna kadar götürmenizeyardımcı olacaksa. İşte sana bizlerden sözetmek içinsabırsızlanmamın nedeni buydu, çünkü İngiltere’nin bizi doğuyauzanan bir köprü, her gün size biraz daha düşman olan birbölgede dost bir üs olarak görmesi gerekiyor.’ Çok yorgungörünüyordu, ama gülümseyerek arkasına yaslandı.

«‘Ama hiç kuşkusuz,’ dedi, ‘senin bunlarla ancak görevgereği ilgilendiğini biliyorum. Lütfen bu konu aramızda kalsın,dostluğumuz adına rica ediyorum. Mısırlılar biz Kıptiler’inmallarına el koymak için her fırsatı ganimet bileceklerdir —milyonlarımıza konmak, hatta belki de bazılarımızı öldürmekiçin. Bu konuyu hiç bilmemeliler. İşte bu yüzden gizlibuluşuyoruz, hareketi böylesine dikkatle, böylesine ağıryürütmemizin nedeni bu. Hiç açık vermemeliyiz, anlıyormusun? Öte yandan sevgili Pursewarden, anlattığım şeylerehiçbir kanıtsız inanmanı beklemenin doğru olmayacağını dabiliyorum. Bu yüzden biraz olağandışı sayılacak bir şey daha

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

135

Page 136: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

yapacağım. Yarından sonra Sitna Damiana var, çölde birtoplantımız olacak. Senin benimle birlikte gelmeni istiyorum,her şeyi gör, konuşmaları dinle, bileşimimiz, amaçlarımızkonusunda kafanda hiçbir karanlık nokta kalmasın. İlerideİngiltere’ye en büyük hizmeti burada biz yapabiliriz. Sanadurumu yerinde göstermek istiyorum. Gelir misin?’

«Gider miydim?«Gittim. Benim için çok önemli bir deney oldu, meğer

ben Mısır’ı neredeyse hiç bilmiyormuşum — sineklerin ciritattığı havasız kentler, kalabalık salonlar, bankerlerin denizşıpırtılı villaları, Borsa, Yat Kulübü, Cami dışında gerçek Mısır’ıgörmemişim. Ama dur.

«Soğuk, leylak rengi bir şafakta yola çıktık, bir süre

Aboukir yolunu izledikten sonra deniz kıyısını bırakıp içeriyesaptık; eski paşaların göl kıyısındaki av kulübelerine gitmek içinyaptırdıkları toprak yolları, ayak basılmayan şoseleri keserek,kanalları, patikaları izleyerek yol aldık. Sonunda bir yerdearabayı bırakmamız gerekti, orada öteki kardeş, atlarla bizibekliyordu — insana benzer bir maymun, gueule cassee, kırıkyüzlü Naruz. Bu esmer köylü, Nessim’e göre ne korkunç birkarşıtlık oluşturuyordu! O ne güç öyle! Beni çok etkiledi. Büyükbir suaygırının belkemiğinden yapılmış fiyakalı bir kırbacıokşuyordu — şu klasik kurbaş. Onunla on beş adım ötedençiçeklerin üstündeki yusufçukları koparıp aldığını gördüm; dahasonra çölde bir yaban köpeğini kovalayıp birkaç vuruştaparçaladı. Bu oyuncağın birkaç vuruşuyla zavallı hayvancıkgerçekten de elsiz ayaksız kaldı! Sonra ciddi yüzlerle eve gittik.Sen oraya çok eskiden gitmiştin, değil mi? Anneleriyle oturupuzun uzun konuştum, peçeyle sımsıkı örtünmüş, kara bir çıkıngibi, tuhaf, sözünü geçirten bir kadın. Susuzluktan çatlamış,çılgınlığın sınırlarında dolaşan bir sesle, dikkate değer bir

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

136

Page 137: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

İngilizce’yle konuşuyordu. Her nedense hoş, ama bir tuhaf, birazsinirli — bir çöl rahibinin ya da rahibesinin sesi gibi, mi?Bilmiyorum. Anladığıma göre beni çöldeki manastıra iki kardeşgötürecekti. Gene anladığıma göre, Naruz konuşma yapacaktı —hayatında ilk kez. Açık söylemem gerekirse, bu kıllı yabanınbunu yapabileceğini hiç sanmıyordum. Durmadan oynayanşakak kaslarını geren çeneler! Uykuda dişlerini gıcırdatıyordur,diye düşündüm. Ama öte yandan, tuhaf değil mi, bir genç kızınkikadar utangaç mavi gözler! Nessim ona çok düşkündü. AmanTanrım, o nasıl ata binmek öyle!

«Ertesi sabah yola çıktık, yanımızda gürültüsüzceyürüyen bir bölük at, ayaklarını sürüyen bir deve katarı —kesilip yenmek üzere Naruz’un halka armağanı. Çok uzun,yorucu bir gidişti, ısının neden olduğu seraplar insanın zihninitoparlama, görme gücünü berbat ediyordu, tulumların içindekisular çok sıcak, çok kötüydü, bendeniz sıkıntı ve yorgunlukduyuyordum. İnsanın beynini pişiren o güneş! Yer kabuğunudelip çıkmış ilk hurma ağaçlarının oraya — yüce Tanrı’mıza şanolsun diye zavallı Damiana’nın başını omuzlarından ayırdıklarıyerdeki çöl manastırının titreyen, vızıldayan imgesinevardığımızda kafatasımın içindeki beynim cızırdıyordu.

«Oraya vardığımızda karanlık basmıştı, çok renkli birgravürün içine girdik, ne gravürü desem sana?.. Vathek! Şenlikiçin kurulmuş kulübelerden, evlerden oluşan koca bir kamp. Çalıçırpıdan, kâğıttan, bezden, kilimden yapılma evlerin içindekonaklayan altı bin kadar hacı olmalıydı. Kendi ışıklandırması,kendi kanalizasyonuyla koca bir ilçe kurulmuştu — amatastamam bir kent, hatta küçük, ama şık bir genelev mahallesibile vardı. Yarı karanlıkta dört bir yandan develerin güm gümayak sesleri duyuluyordu, meşaleler fenerler titreşip dumançıkarıyorlardı. Adamlarımız bir kemer kalıntısının altına, ciddiyüzlü, sakallı iki dervişin konuşmakta oldukları yere, bize bir

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

137

Page 138: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

çadır kurdular, üstümüzde parlak kuş kanatları gibi toplanmışbayraklar, biraz ötemizde üstü yazılarla kaplı kocaman kâğıt birfenerin ışığı. Artık iyice koyulmuş bir karanlık, ama panayırınbütün neşesini yansıtan pırıl pırıl aydınlatılmış gösteri çadırları.Ben dolaşıp çevreyi görmek için can atıyordum, bu ötekilerin deişine geldi, çünkü kilisede yapılacak işleri vardı. Böylece birbuçuk saat sonra Nessim’le bizim çadırda buluşmayıkararlaştırdık. Beni neredeyse bir daha hiç bulamayacaktı, çünkütoprak sokaklarıyla, her türlü yiyeceği, kavunları, yumurtaları,muzları, tatlıları perili bir ışıkta sergileyen parıltılı tezgâhlarındizildiği uzun bulvarıyla bu garabet kent beni öylesinebüyülemişti ki. İskenderiye’de ne kadar gezginci satıcı varsa,hepsi hacılara bir şeyler satmak için çölü aşıp buraya gelmiştigaliba. Karanlık köşelerde oyun oynayan, fare gibi bağrışançocuklar vardı, anneleriyse rüzgârda titreyen küçük mumlarlaaydınlatılmış kulübelerde, çadırlarda yemek pişiriyorlardı.Çeşitli şans oyunlarıyla eğlenceler bütün hızıyla sürmekteydi.Kulübelerden birinde sevimli bir orospu sarmal payetli dar birelbisenin içinde dönerken kesik çeyrek tonlar ve yankılı kafasesleriyle dokunaklı bir türkü söylüyordu. Kapıda fiyatıyazılıydı. Fazla değil, diye düşündüm, iradesiz bir adam olaraktoplumsal zorunluluklarıma lanet okudum. Bir başka köşede birmasalcı El Zahur’un aşk serüvenini tekdüze bir iniltiyleanlatıyordu. Şerbet, tarçın içenler bayraklı, ışıklı yollarakurulmuş eğreti kahvehanelerde sere serpe yayılmışoturuyorlardı. Manastırın duvarlarından papazların tekdüzeokuma sesleri taşıyordu. Dışarıdaysa değneklerle kılıçoynayanların şaşmaz takırtısı, her güzel hareketi alkışlayankalabalığın gürültüsü vardı. Çiçeklerle dolu mezarlar, tereyağ gibiışık saçan karpuzlar, havayı kokutan tepsi tepsi etler —ızgaralarda cızırdayan sosisler, pirzolalar, kokoreçler. Her şeyzihnimde ses ve müzik bileşimi etkileyici bir imgede birleşti. Ay

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

138

Page 139: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

hızla yükseliyordu.«Ringa dansı edilen çadırlarda dikey tuşlu, boru yerine

boyalı su kabaklarıyla yapılmış küçük, dingildek orgun acayipmüziğiyle oynayan parlak, leylak renkli, dalgın bakışlı Sudanlılarvardı; ama adımlarını, çadır direğinden aşağı sarkan demirparçasına çelik bir çubukla vuran zenci bir delikanlının çıkardığıpatırtıya uyduruyorlardı. Orada Cervoni’nin uşaklarından birinerastladım, beni görünce çok sevindi, merissa denen Sudanbirasından bana zorla biraz doldurdu, oturup o zihin yorucu,neredeyse, delice dansı izledim — bir merkez çevresinde ağır ağırdönüşler, hamamböceği ezer gibi, başparmağı yere bastırıpdöndürmeler. Davulların dalgacıklanan sesleriyle ayılıp, parlakbakır bir yarım daire biçimindeki davuluyla geçen bir dervişgörünceye kadar orada kaldım. Karaderiliydi — bir Rifiya — ateşüstünde yürüme, akrep yeme numaralarını hiç görmemiştim,onun ardına takılırsam bu gece görebileceğimi düşündüm. (BirHıristiyan azizi olan Damiana’ya Müslümanların ilahilersöylemesi çok dokunaklıydı: ‘ Y a Sitt Y a Bint El Wali’ sözleriniardarda uluyan sesler duydum. Tuhaf değil mi? ‘Ya hanım YaVali’nin Hanımı.’) Karanlığın ötesinde aydınlık bir köşede küçükbir derviş kalabalığı gözüme ilişti. Dansın sonuna gelmişlerdi.İçlerinden biri şamdan olmuştu, her yanı mumlarla kaplıydı,üstüne başına sıcak damlalar düşüyordu. Gözler bulanık, esrikti.Bu dansın sonunda deneyimli biri çıkıp kocaman bir kamayı ikiyanağından geçirdi. Kamanın iki ucuna yanan mumlarla dolubirer şamdan dikti. Kamayla birlikte yavaş yavaş ayakparmakları üzerinde yükselerek — tutuşmuş bir ağaç gibi — dansetmeye başladı. Danstan sonra kılıcı oğlanın çenesinden hızlaçektiler, yaşlı bir adam parmaklarını tükürükle ıslatıp yaralaradokundu. Bir saniye sonra çocuk gülümseyerek ayaktaduruyordu, herhangi bir acısı olduğunu gösterir bir belirti yoktu.Ama artık ayılmış gibiydi.

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

139

Page 140: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

-Bütün bunların yanısıra, soluk renkli çöl ayışığınınaltında kafataslarıyla, değirmen taşlarıyla dolu bir tarlagörünümünü alıyordu. Borazan ve davul seslerinin içineellerinde tahta kılıçlar sallayarak, kadın gibi tiz çığlıklar atarakkoni şapkalı atlılar daldı. At ve deve yarışları başlayacaktı. İyi,diye düşündüm, onlara da bakarım; ama ben böyle hiç dikkatetmeden yürürken öyle tuhaf bir sahneyle karşılaştım ki, elimdeolsa böyle bir şeyi hiç görmemek isterdim. Ziyafet için Naruz’undeveleri kesiliyordu. Zavallıcıklar, kedi gibi ön ayaklarınıaltlarına alıp uysal uysal diz çökmüşler, bir sürü adam baltalarlaayışığında üstlerine saldırdılar. Taş kesildim, ama bugörülmemiş manzaradan gözlerimi alamıyordum. Hayvancıklarbaltalardan korunmak için en küçük bir çaba göstermediler,uzuvları gövdelerinden ayrılırken hiç ses çıkarmadılar. Sankibedenleri mantardanmış gibi baltalar kolayca saplanıyor, ittikçedaha derinlere giriyordu. Bütün bütün kollar, bacaklar, hiç acısız— öyle görünüyordu — odun keser gibi kesildi. Çevrede oynayıpsıçrayan çocuklar kocaman kanlı et parçalarını kapıp aydınlık ilmerkezine kaçıyorlardı. Gözlerini aya dikmiş bakan develerdençıt çıkmıyordu. Bacaklar kesildi, bağırsaklar deşildi; en sonundaheykel başı gibi başlar baltanın altına yatıp açık gözlerlekumların üzerine yuvarlanacaklardı. Baltalı adamlar bu işleriyaparken bağrışıyor, şakalaşıyorlardı. Siyah kanlar çevredekikum tepeciklerinin arasına kalın, yumuşak bir halı gibi yayıldı,çıplak ayaklı çocuklar kan izlerini ilçeye taşıyorlardı. Birdenkorkunç bir mide bulantısı duydum, bir içki içmek üzere ışıklıbölgeye döndüm; bir sıranın üzerine oturup kendime gelinceyekadar geçit alayını izledim. İşte Nessim beni orada buldu,duvarlardan içeri yürüdük, ‘bal peteği’ denen hücrelerinönünden geçtik. (Bütün ilk dinlerin bir hücre modeline göregeliştiklerini biliyor muydun, kimbilir hangi biyolojik yasayaöykünerek?..) Böylece sonunda kiliseye vardık.

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

140

Page 141: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

«Son derece güzel resimli bir sunak perdesi, altınyaldızlı kürsünün üstünde yanan sakallı mumlar, buradatütsüyle karışarak çiçek tozu rengini almış yumuşak bir ışık; AzizBasil’in dua kitabının çakıl taşlı tabanının üstünden bir ırmakgibi akan boğuk sesler. Yumuşacık yükselip alçalıyor, duraklayıphızlanıyor, en kalın noktalardan başlayıp bu kara, parıltılıinsanların boğazlarına, kafalarına çıkıyordu. Korodakileraramızdan kuğu gibi geçtiler, kırmızı miğferleri, kırmızı haçlıbeyaz entarileriyle soluk kesiciydiler. Işıkta parlayan o kara saçbukleleri, o terli yüzleri! Akları ışık saçan, bir duvar resmindençıkmışa benzeyen kocaman gözler! Sanki erken Hıristiyanlıkdöneminde gibiydik; kırmızı, köşeli şapkalarıyla genç oğlanlarınher biri birer İkinci Ramses’ti. Büyük şamdanlar göz kırpıyor, isçıkarıyorlardı; tütsü dumanı bulutçukları yükseldi. Dışarıdadeve yarıştıran kalabalığın gürültüsü, içerideyse yalnızca KutsalKitap homurtusu vardı. Yukarıdan sarkıtılmış uzun lambalarınaltına devekuşu yumurtaları asılmıştı. (Bu bana her zamanaraştırmaya değer bir şey gibi görünmüştür.)

«Burada kalacağımızı sanmıştım, ama kalabalığısıyırtıp birkaç merdiven inerek kemerli bir mahzene geldik.Burasıydı. Büyük birer arı kovanı gibi tertemiz beyaz badanalı,sıra sıra odalar. Odalardan birinde derme çatma tahta sıralaraoturmuş, mum ışığında bizi bekleyen yüz kadar insan vardı.Nessim kolumdan tutup beni en arka sırada bana yer açan yaşlıadamların arasına doğru itti. ‘İlk konuşmayı ben yapacağım.’diye fısıldadı, ‘sonra Naruz konuşacak — hayatında ilk kez.’ Ötekikardeş henüz ortalarda görünmüyordu. İki yanımdaki adamlaruzun entariler giymişlerdi, ama altlarında Avrupalı gibi takımelbiseleri vardı. Kimilerinin başları örtülüydü. Bakımlı elleri,tırnakları hiçbirinin emekçi olmadığını gösteriyordu. Arapçakonuşuyorlardı, ama alçak sesle. Sigara içilmiyordu.

«Sonra seçkin Nessim ayağa kalktı, alışılmış bir

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

141

Page 142: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

yönetim kurulu toplantısı yapan işbilir birinin soğukkanlılığıylasöze başladı. Çok sakin konuşuyordu, anladığım kadarıyla onlarason gelişmeler, bazı kişilerin çeşitli komitelere seçilmesi, paravakıflarının kurulması falan gibi konularda ayrıntılardansözetti. Belki de hissedarlarla konuşuyordu. Ciddi ciddidinlediler. Alçak sesle sorulan birkaç soruya Nessim açık, kesinyanıtlar verdi. Sonra, ‘Ama hepsi bu kadar değil, bunlar yalnızcaayrıntılar. Ulusumuz ve inancımızla ilgili bir şeyler de duymakisteyeceksinizdir, rahiplerimizin bile söyleyemeyeceği şeyler.Şimdi biraz da hepinizin iyi tanıdığı kardeşim Naruz konuşacak.’dedi.

«Acaba bu Habeş maymununun söyleyecek ne sözüolabilir, diye merak ettim. Çok ilginçti. Bitişik hücreninkaranlığından Naruz göründü, sırtında beyaz bir entari vardı,benzi kül gibiydi. Saçlarına yağlı bir briyantin sürmüş, alnınayapıştırmıştı, sanki izin günü şık giyinmiş bir maden-kömürüişçisi gibi. Hayır, ütüsüz beyaz keten cüppeli, korkmuş bir papazabenziyordu; kocaman ellerini göğsünde birleştirmişti, boğumyerleri sıkmaktan bembeyazdı. Üstünde bir mumun yandığıtahta kürsü gibi bir şeyin başında yerini aldı, yüzünde apaçıkyansıyan delice bir korkuyla dinleyicilere baktı, kollarındaki,omuzlarındaki bütün kasları sıkıyordu. Yere yıkılacak sandım.Kenetlenmiş çenelerini açtı, ama hiç ses çıkmadı. Her yanı felçolmuş gibiydi.

«Dinleyiciler arasında bir kıpırdanma, bir fısıldaşmaoldu, sanki yardım etmek gerekebilirmiş gibi Nessim’in onakaygıyla baktığını gördüm. Ama Naruz sanki bizim arkamızdakibeyaz duvarların gerisinde geçen ürkünç bir sahneye bakarmışgibi karşıya bakarak sopa gibi dimdik duruyordu. Gerilimhepimizi tedirgin etmişti. Sonra sanki dili şişmiş gibi ya da bellietmemeye çalışarak yumuşak damağını yutuyormuş gibi çoktuhaf bir ağız hareketi yaptı, boğuk bir feryat çıktı. ‘Meded!

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

142

Page 143: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

Meded!’ Bu söz Tanrı’sal gücü yardıma çağırmak için kutlanılır,çöl papazlarının — dervişlerin — bazan esrimeye girmeden öncebunu söylediklerini duyarsın. Yüzü oynadı. Sonra bir değişmeoldu — sanki birden gövdesine, kaslarına, böğürlerine elektrikakımı dolmaya başladı, sanki onu konuşturan güç yarı-istemsizbir güçmüş, ona dayanılmaz derecede fiziksel acı veriyormuşgibi o acayip gözlerini deviriyordu... Çok korku verici birgösteriydi, ilk birkaç dakika ne dediğini hiç anlamadım,sözcükleri öylesine kötü söylüyordu. Sonra birden o perdeyi dedeldi geçti, mum ışığında bir müzik aleti gibi titreşen sesi gücünekavuştu.

«’Bizim Mısır’ımız, bizim sevgili ülkemiz.’ Sözcüklerikaramela gibi uzatıyor, neredeyse şarkı gibi söylüyordu.Konuşmasını daha önceden hazırlamadığı belliydi — bu birkonuşma değil, içinden geldiği gibi söylenen bir yakarıydı —sarhoşların, halk türkücülerinin, ya da öbür dünyayla ilgilikehanetlerde bulunan, şiirler haykırarak cenaze alayınınardından giden ücretli ağıtçıların ağızlarından kendiliğindendökülen parlak sözler duymuşsundur ya, onlar gibiydi.

Onun gücü, onun gerilimi bütün odaya taşıyordu,hepimiz elektriklenmiş gibiydik, Arapça’sı çok kötü olan ben bile!Sesinin tonu, gürlüğü, sözcüklerinin taşıdığı yatıştırılmış öfke,dokunaklılık hepimizi çarptı, müzik gibi hepimizi teslim aldı.Anlayıp anlamamış olmak hiç önemli görünmüyordu. Şimdi bileöyle. Aslında söylenenleri özetlemek de olanaksızdı. ‘Nil...yüreklerimizde akan yeşil ırmak, çocuklarını duyuyor. Çocuklarıondan geldi, ona dönecekler. Firavunların torunları, Ra’nınçocukları. Aziz Mark’ın dölleri. Işığın doğduğu yeri bulacaklar.’Falan falan. Arasıra konuşmacı gözlerini kapıyor, kendini engeltanımadan akan sözcüklerin seline bırakıyordu. Bir keresindeköpek gibi gülümseyerek başını geriye attı, gözleri hâlâkapalıydı, ta en arkadaki dişleri bile görünmüştü. Ne sesti o!

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

143

Page 144: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

Bazan bir kükremeye bazan bir fısıltıya dönüşüyor, titriyor,türküleşiyor, inliyor, kendiliğinden akıp duruyordu. Birdenmakineli tüfek gibi sözcükleri fırlatıyor, bazan bal gibiyumuşacık yuvarlıyordu. Tam anlamıyla büyülenmiştik —hepimiz. Ama Nessim’in ilgisini, şaşkınlığını görmek çok tuhaftı.Böyle bir şeyi hiç beklememiş anlaşılan, çünkü yaprak gibititriyordu, benzi sapsarıydı. Arasıra konuşma sanatının etkisiylekendinden geçtiği oldu, neredeyse içi kabararak gözünden birdamla yaş akıttığını gördüm.

«Bu konuşma üç çeyrek saat kadar böylece sürdü,sonra nedendir bilinmez, birden bıçakla kesilmiş gibi durdu,konuşmacının islimi kesiliverdi. Naruz karşımızda — sankiiçindeki bir müziğin gelgitiyle yabancı bir kıyıya atılmış — birbalık gibi soluyarak duruyordu. Bir demir kepengin inişi kadarani olmuştu bu — bir daha bozulması olanaksız bir suskunluk.Elleri yeniden kenetlendi. Korkmuş gibi bir inilti çıkararak osendelemeli yürüyüşüyle dışarı kaçtı. Müthiş bir suskunlukvardı — bir tiyatro oyuncusunun başarılı bir oyunundan ya dabir orkestranın başarılı bir seslendirmesinden sonra çökensuskunluk gibi — tohum suskunluğu gibi bir şey, haniruhundaki tohumcukların kımıldadığını, kendini-bilmeninışığına doğru yol almaya çabaladığını duyumsarsın ya, öyle, Çoketkilenmiştim, bitkinlikten ölüyordum. Döllenmiştim!

«Sonunda Nessim ayağa kalkıp belirsiz bir el hareketiyaptı. O da çok yorgundu, yaşlı bir adammış gibi yürüyordu;elimden tutup beni yeniden kiliseye götürdü, birden zillerin,çanların çılgın velvelesiyle karşılaştık. Şimdi de yerküreninmerkezinden — insanların yaşadığı dünyanın altında, meleklerleşeytanların uğrağı olan yerden — yüzümüze üfleniyormuş gibigörünen büyük tütsü bulutlarının içinden geçiyorduk. Ay ışığınaçıktığımızda Nessim, ‘Hiç bilmiyordum, Naruz’dan böyle bir şeybeklemiyordum. Bir vaiz gibiydi. Yalnızca bizim tarihimizden

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

144

Page 145: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

sözetmesini istemiştim — ama çok iyi başardı doğrusu...’ dedi.Söyleyecek başka söz bulamıyordu. Anlaşılan aralarında böylebir büyücünün yaşadığını bilen yokmuş — şu kamçılı adamabakın! Kendi kendime, ‘Dinsel bir hareketin öncüsü olabilir,’ diyedüşündüm. Hurma ağaçlarının arasından geçerken yanımdayürüyen Nessim yorgun ve dalgın görünüyordu. Büyük birhayretle, ‘Gerçekten de tam bir vaiz,’ dedi. ‘Demek bunun içinTaor’u görmeye gidiyor.’ Naruz’un Wadi Natrum yakınlarındakiküçük bir mağarada yaşayan (ha sonra, üç memeli olduğusöylenen) ünlü bir azizeyi görmek için sık sık atla çöle gittiğinianlattı. Hastalıkları iyi etmekle ünlü bir kadın, ama ortayaçıkmak istemiyor. Nessim, ‘Evde olmadığı zamanlar ya adadabalık avlıyordur ya da Taor’un yanındadır, ikisinden birinde,’dedi.

«Çadıra vardığımızda yeni vaizi bir battaniyeyesarınmış yatarken bulduk, yaralı bir dişi deve gibi acı bir sesçıkararak hıçkırıyordu. Biz içeri girince sustu, ama titremesihemen geçmedi. Utandık, hiçbir şey söylemedik, o gece derin birsuskunluk içinde yataklarımıza girdik. Gerçekten de çok önemlibir deneyim benim için!

«Bir süre uyuyamadım, olan biteni zihnimdengeçiriyordum. Ertesi sabah şafakta kalktık (Mayıs ayı için çoksoğuktu — çadır kaskatı donmuştu) güneşin ilk ışıklarıgöründüğünde biz atların sırtındaydık. Naruz iyice kendinegelmişti. İki parmağının arasında kamçısını fırıldak gibiçeviriyor, çiftlik kâhyalarına oyunlar yapıyordu, neşe içindeydi.Nessim’se biraz düşünceli, biraz dalgın gibi geldi bana. Uzunyolculuk oldukça sıkıcıydı, başları taçlı palmiyelerin yenidenyükseldiğini görünce çok sevindik. Karm Abu Girg’de kalıpgeceyi orada geçirdik. İlkin anneleri ortada yoktu, onu akşamgörmeye gitmemizi söylediler. Orada çok tuhaf bir sahneylekarşılaştık, galiba benim kadar Nessim de buna hazırlıklı değildi.

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

145

Page 146: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

Üçümüz birlikte gül bahçesinden küçük yazlık köşke doğruyürürken annesi elinde bir fenerle kapıya çıktı, ‘Evet, çocuklar.nasıl geçti bakalım?’ dedi. Bunun üzerine Naruz diz üstü çöküpkollarını ona uzattı. Nessim’le ben şaşkın şaşkın bakıyorduk.Annesi gelip kollarını at gibi horuldayan, hıçkıran, aynı zamandada uzaklaşmamız için bize işaret eden köylüye doladı. Nessim’inhemen gül bahçesine sıvıştığını görünce çok sevindim, ben dearkasına takıldım. Çok içten bir şaşkınlıkla, ‘Bu yepyeni birNaruz, onun böyle yetenekleri olduğunu hiç bilmiyordum,’ diyeyavaş sesle söyleniyordu.

«Daha sonra Naruz son derece büyük bir neşeyle evedöndü, birlikte kâğıt oynadık, arak içtik. Bana sonra Münih’teyaptırdığı tabancayı övünerek gösterdi. Suyun altında ağır birzıpkın fırlatan, havalı bir tüfek. Bu yeni sualtı balıkçılığıyöntemini bana uzun uzun anlattı. Çok heyecanlı bir oyunabenziyordu, bir hafta sonu onunla birlikte balık avı yaptığı adayagidip şansımı denemeliydim. Şu anda vaiz gitmiş, onun yerinebön küçük oğul gelmişti.

«Üff! Ben gittikten sonra sana yararlı olabilirdüşüncesiyle dikkat çekici bütün ayrıntıları yazmayaçalışıyorum. Canını sıktıysa özür dilerim. Kente geri dönerkenyolda Nessim’le uzun uzun konuştum, kafamda açıklanmamışhiçbir şey kalmadı. Kıpti topluluğun un siyasal açıdan bize çokyararlı olabileceği kanısına vardım; Maskelyne’e bunu doğrudürüst anlatabilirsem onun da kabul edeceğini düşünüyordum.Büyük umutlar!

«Böylece satranç tahtasını yeniden buna göredüzenlemek üzere, sevinerek Kahire’ye döndüm. İyi haberlerimiiletmek için Maskelyne’i görmeye gittim. Beni nasıl afallattıbilemezsin, öfkeden yüzü sözcüğün tam anlamıyla bembeyazkesildi, burnu sıkılmış gibi oldu, kulakları tazı kulağı gibi birparmak geriye kaydı. Sesi ve gözleri değişmemişti. ‘Yani sen

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

146

Page 147: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

araştırma konusu olan kişinin ta kendisine danışarak gizli birrapor doldurmaya çalıştığını mı söylemek istiyorsun bana? Böylebir şey haberalmanın bütün temel kurallarına aykırıdır. Gerçeğigizlemek için uydurulmuş bir öykünün tek sözcüğüne bileinanmak olası mıdır? Ömrümde böyle bir şey duymadım. SenSavunma Bakanlığının belgesini bile bile geciktir, benim olgu-öğrenme örgütüme çamur at, bizim işimizi bilmediğimizi söyleBu tür bir azarın gerisini bilirsin. Ben öfkelenmeye başladım.Soğuk bir sesle, ‘Ben bu işi on beş yıldır yapıyorum,’ dedi. ‘Bu iştesilah kokusu, yıkıcılık kokusu aldığımı söylemeliyim. Sen benimhaber kaynaklarıma güvenmiyorsun, bence seninkiler de komik.Neden belgeleri Mısırlılar’a teslim etmiyorsun, onlar kendileriaraştırsınlar.’ Kuşkusuz bunu yapamazdım, o da biliyordu. Dahasonra Savunma Bakanlığından Londra’da bunun protestoedilmesini istediğini, ‘düzeltme’ istemesi için Errol’a dayazacağını söyledi. Kuşkusuz bunların hepsi beklenirdi. Ama bukez ben onu başka bir yerden yakaladım. ‘Bak,’ dedim, ‘seninbütün haber kaynaklarını gördüm. Hepsi Arap. Arap olduklarıiçin de güvenilir olmaktan uzak. Efendi efendi anlaşmaya nedersin? Aceleye gerek yok — Hosnani’ler konusunu hiç aceleetmeden araştırabiliriz — ama yeni haber kaynakları bulmaya nedersin — İngiliz? Yorumlar gene birbirini tutarsa sana sözveriyorum, ben bu işten vazgeçip bütün sözlerimi geri alacağım.Yoksa sonuna kadar savaşacağımı bilesin.’

« ‘Senin düşündüğün haber kaynakları hangileri?’«‘Mısır Polis örgütünde Arapça konuşan, sözkonusu

kişileri tanıyan birkaç İngiliz var. Neden onları kullanmıyoruz?’«Uzun uzun bana baktı. ‘Ama onlar da en az Araplar

kadar sahtekâr. Nimrod gizli haberleri basına satıyor. Globe gizlihaberler için ona ayda yirmi İngiliz lirası pey akçesi ödüyor.’

«‘Başkaları vardır.’«‘Allah için var. Onları bir görseydin!’

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

147

Page 148: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

«‘Peki Darley var, seni bu kadar kaygılandırantoplantılara o gidiyor işte. Neden ondan yardım istemiyorsun?’

«‘Bu tür kişileri içimize alarak örgütümün onurunuzedelemek istemem. Değmez. Güvenilir bir yol değil!’

«‘Öyleyse neden ayrı bir şebeke kurmuyorsun — bırakTelford kursun. Özellikle bu kişiler için. Asıl örgüte onları hiçkarıştırmazsın. Bunu kesinlikle yapabilirsin.’

«Yavaş yavaş gözlerini bana indirdi. ‘İstersemyaparım,’ diye onayladı. ‘Bizi bir yere götüreceğine inansaydım.Ama götürmez.’

«‘Peki neden denemiyorsun? Bir Büyükelçi gelip ikimizarasında hakemlik edinceye kadar senin buradaki durumunkarışık. Bu belgeyi verdiğimi, bu insanların hepsinintemizlendiğini düşün?’ «‘Peki n’olmuş?’

«‘Eğer bunlar benim düşündüğüm gibi bu bölgedekiİngiliz siyasetine yararlı olacak kişilerse Mısırlıların onları dahatomurcukken koparmalarına izin verdiğin için kimse sanateşekkür etmeyecektir. Gerçekten de durum bu olursa sen...’

«‘Bu konuyu düşünürüm.’ Hiç düşüneceği falan yoktu,anlıyordum, ama düşünmüş galiba. Fikrini değiştirdi; ertesigünü telefon edip benim dediğim gibi yapacağını söyledi, ama‘önyargısız’,- aramızdaki savaş bitmemişti. Belki de senin burayaatandığını duydu, dost olduğumuzu da biliyordu. Bilmiyorum.

«Uff! Sana söyleyebileceklerim hemen hemen bukadar; gerisini buraya gelince kendin görürsün — kuraldışı,çapraşık, çokbiçimli, dolambaçlı, kaypak, karanlık, kapalı, çatallı,ya da düpedüz sapıkça ne varsa, hepsi burada var. Ben gittiktensonra sen burada güle güle otur! İlk elçilik görevinde çok başarılıolacağını biliyorum. Belki de bu bilgileri öğrendiğine hiç pişmanolmayacaksın.

Saygılarımı sunarım,Ludwig van Pursewarden.»

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

148

Page 149: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

Mountolive bu belgeyi büyük bir özenle inceledi.

Mektubun havası can sıkıcı, verilen bilgiler de biraz rahatsızediciydi. Ama her elçilikte böyle bölünmeler olurdu; kişiseldertler, aykırı görüşler hep öne çıkardı. Bir an için acabaPursewarden’in istediği yer değişikliğinin yapılmasına izinversem mi, diye düşündü; ama bu düşünceye baskın çıkan birbaşkası onu caydırdı. İpleri elinde tutmak istiyorsa bu evredekararsızlık göstermemeliydi — hatta Kenilworth’e karşı bile.Olayların kendi geleceğinin çevresinde kesin biçimlerinialmasını beklerken bu kış görünümünün ortasında gezinipduruyordu. Sonunda Pursewarden’a çok düşünülmüş, birkaç kezyeniden kaleme alınmış gecikmeli bir notu diplomatik postaylagönderdi.

Sevgili P.,İlginç verilerle dolu mektubun için teşekkür ederim.

Oraya kendim gelmeden herhangi bir karara varmam olanaksız.Olaylar konusunda önyargıya kapılmak istemiyorum. Ama senibir yıl daha Elçilikte tutmaya kararımı şimdiden verdim. Disiplinkonusuna, sizin kançılaryadakilerin gösterdiklerini sandığımtitizlikten daha fazlasının gösterilmesini isteyeceğim; oradakalmak düşüncesi senin pek hoşuna gitmese de bendenyardımcılarını esirgemiyeceğini umarım. Bu konuda yapılacakçok şey var, ayrılmadan karar vermem gereken çok şey.

Saygılarımı sunarım,David Mountolive

Arka çıkma ve eleştiri dozunu iyi ayarladığını

düşünüyordu. Ama kuşkusuz Pursewarden onun yanındaçalışacağını aklına getirseydi böyle ciddilikten uzak bir mektupyazmazdı. Gene de meslek yaşamına doğru bir biçim vermek

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

149

Page 150: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

istiyorsa, en baştan başlaması gerekmez miydi?Ama Maskelyne’i başka yere sürüp Pursewarden’ı

birinci siyasal danışmanlığa terfi ettirme kararını kafasındaşimdiden almıştı. Gene de içinde hafif bir tedirginlik vardı. Amayola gelmez dostundan bir kart alınca gülümsemeden edemedi:«Sevgili Büyükelçim,» diyordu, «haberlere üzüldüm. Burada oyüksek Eton’lılardan sürüyle var, içlerinden biriniseçebilirdiniz... Her neyse. Hizmetinizdeyim.»

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

150

Page 151: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

VI Uçak alçaldı, yavaş yavaş yere, menekşe renkli akşam

karanlığına doğru inmeyi başladı. Rüzgârın oyguladığı tekdüzekum tepecikleriyle kahverengi çöl, yerini deltanın bellektekalmış kabartma bir haritasına bıraktı. Boz renkli ırmağınuyuşuk kıvrımları tam uçağın altındaydı, ırmağın ütünde küçükküçük noktalara benzeyen tekneler geziyordu. Issız haliçler, kumsetler — kuşlarla balıkların gizlendikleri, kıyı gerisinin boş,insansız bölgeler? Arasıra ırmak bir bambu dalı gibi ikiyeayrılıyor, üstünde incir ağaçları, minaresi, kurumaya yüz tutuşhurma ağaçları olan bir adanın çevresini dolanıyordu — sıcakhava, seraplar, ıslak sessizlik yüklü dümdüz, bitkin bir doğaparçasında derin kırışıklıklar oluşturan hurma ağaçlarının tüygibi bir yumuşaklığı vardı. Boz renkli suyun kalın sınırçizgileriyle çevrelenmiş zift gibi bataklık dilimleri arasında,şurada burada işlenmiş toprak parçaları sanki kareli yünlüdeneski bir atkının büyük emeklerle örülüp onarılmış yerlerinebenziyorlardı. Şurada burada el boğumu gibi fırlamış pembekireç taşları.

Uçağın küçük kamarası korkunç sıcaktı. Mountoliveüniformasının içinde sıcaktan pişiyordu. Terziler bütünustalıklarını döktürmüşlerdi — eldiven gibi oturuyordu üstüne;ama ağırlığına ne demeli, tam bir boks eldiveni. Haşlanıyordu.Terlerin göğsüne aktığını duyumsadı, gıdıklanıyordu. Birbirinekarışan sevinç ve kaygı, mide bulantısına dönüştü. Uçak mıtutmuştu yoksa — ömründe ilk kez? Sakın ha. Elden geçmiş buşık, fiyakalı şapkanın içine kusmuk rezil bir şey olurdu. «Beşdakika sonra inmiş olacağız.» Bu sözler bir bloknot kâğıdınınüstüne karalanmıştı. İyi. İyi. Başını makine gibi salladı, o

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

151

Page 152: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

müzikli-komedi nesnesiyle yüzünü yelpazelemekte olduğunufarketti. Neyse canım, kendisine yakışıyordu. Yakışıklılığını biraynada görünce çok şaşırdı.

Yavaşça daire çizerek indiler, leylâk rengialacakaranlık onları karşılamak için yükselmişti. Sanki bütünMısır bir mürekkep kuyusunun içine bir tül gibi iniyordu. Kumsavruntularının altın renkli fırıldaklarının arasındanminarelerin sivri tepeleri, ünlü türbelerin kuleleri göründü;Moquattam tepeleri pembeydi, tırnak gibi sedefli.

Kendisini resmen karşılamakla görevli üst yöneticilerhava alanında öbek öbek toplanmışlardı. İki yanda karılarıylabirlikte kendi personeli duruyordu — hepsi sanki bir bahçe-toplantısına gelir gibi şapkalar, eldivenler giymişlerdi. Gene deherkes bol bol ter döküyordu, hem de sel gibi. Mountolive parlakayakkabılarının altında terra firma’yı

33 duyumsadı, rahat bir

soluk aldı. Toprak neredeyse uçaktan daha sıcaktı, ama midebulantısı geçmişti. El sıkışmak için kararsızca öne ilerledi, buüniformayı giydikten sonra artık her şeyin değişmiş olduğunuanladı. Yalnızlık duygusu yüzüne bir şamar gibi indi — çünküBüyükelçi sıfatı kendisine saygı gösteren sıradan insanlarladostluğa artık izin vermiyordu. Üniforması onu çelik tellerdenörülme bir zırh gibi sarıyor, insanlar arası doğal ilişkilerdünyasına kapalı tutuyordu. «Aman Tanrım! Rütbeme saygıgöstermekle yükümlü kişilerde normal, insanca bir tepkiuyandırmaya çalışmakla geçecek bütün ömrüm!» diye düşündü.«Sussex’teki o korkunç papaza benzeyeceğim: Dik ve yüksekyakasına karşın hâlâ öteki insanlar gibi biri olduğunukanıtlamak için hep alçak sesle küfredermiş!

Ama bir an süren bu yalnızlık krizi yeni bir üstünlükduygusunun sevinciyle yok oldu. Artık bu büyüden sonunakadar yararlanmaktan başka yapılacak bir şey yoktu; insanın hiçkendini suçlamadan, yakışıklılığının, yetenekliliğinin bilincini

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

152

Page 153: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

taşımaya hakkı yok muydu? Kusursuz bir Arapça’yla selamladığıen dış halkadaki Mısırlı görevliler üstünde kendini kanıtladı.Bütün yüzlerde açılan gülücükler, kutlayan bakışların ırmağınakarıştı. İlk konuşmasını yaparken flaş lambalarının aniparıltılarına yandan poz vermeyi de bildi. Sevimli birçekingenlikle Arapça olarak söylenmiş, okşayıcı, yavan sözler,gösterişi seven gazeteci topluluğu arasında neşe ve heyecanmırıltılarına yol açtı.

Bando birden karman çorman bir şeyler çalmayabaşladı, acınacak kadar yanlış sesler çıkıyordu; nasılsa çeyrektonlarla çalınan bir Avrupa ezgisinin kederli yinelemeleriningerisinde kendi ulusal marşlarını tanıyabildi. Çok şaşırtıcıydı,gülmemek için kendini zor tuttu. Misyoner polis örgütü sürgülütrombon kullanımında Mısır ordusunu kendisine örnek alırdı.Ama bunlar hiç hazırlıksız, birbirini tutmaz bir şeyler çalargibiydiler, sanki maşa-kürek-demir çubuk gibi ocak takımlarıylaçok eski zamanlardan kalmış tuhaf bir müzik türünü (Palestrinamı?) seslendiriyorlardı. Dimdik, hazırolda duruyordu. Bandonunönünde cam gözlü yaşlı bir Binbaşı vardı, o da hazıroldaydı —pek dimdik sayılmasa da. Sonra bitti. Nimrod Paşa, «Bando içinözür dilerim, efendim,» diye fısıldadı. «Derme çatma bir takımkurduk. Müzikçilerin çoğu hasta da.» Mountolive ciddi ciddi,anlayışla başını sallayıp daha sonra yapılacak şeye geçti. Aşırısert bakışlarla şeref kıtasını tepeden tırnağa süzerek yürüdü;adamlar kötü kötü susamyağı ve ter kokuyorlardı, içlerinden bir-ikisi kibarca gülümsedi. Bundan çok hoşlandı. Gülümseyerekkarşılık verme isteğini bastırdı. Sonra geriye dönüş yapıpbaşlarına parlak kırmızı çiçek saksıları giymiş, gene terli, kötükokulu Protokol bölümüne saygı görevini tamamladı. Oradaiyice olgunlaşmamış karpuz dilimleri gibi dudaklar birbiri ardınaaçıldı. Arapça konuşan bir Büyükelçi! Maskelerinin en etkileyicisiolduğunu bildiği güleryüzlü, saygı ifadesini takındı. Bunu

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

153

Page 154: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

öğrenmişti. Hafif çarpık gülümsemesi sevimliydi — kendipersoneli bile, ama özellikle karıları, gözle görülür biçimdekendisinden hoşlanmıştı, bunu görmekten gurur duydu. Hepsigevşemiş, tuzaklı bakışlarını ona çevirmişlerdi. Mountolivesekreterlerin her birine söyleyecek birkaç söz bulmuştu.

Sonunda büyük araba onu alıp Nil kıyısındaki Elçilikkonutuna sarsıntısızca götürdü. Konutu dolaştırıp göstermek,evde çalışan personelle tanışmak için Errol da onunla geldi.Yapının büyüklüğü, güzelliği heyecan vericiydi, aynı zamandagöz korkutucu. Bunca odayı istediği gibi kullanabilecek olmak,bir erkeği bekârlıktan caydırmaya yeterdi. Neredeyse üzüntülübir sesle, «Ama konuk ağırlamak için sanırım bunlar gerekli,»dedi. Görkemli balo salonunda dolaştı, limonluklardan,taraçalardan geçip, taa kakao renkli Nil’in sularına kadar uzananyeşil çimenliğe baktı, ev seslerle yankılanıyordu. Dışarıda, kazboyunlu fıskiyeler gece gündüz demeden hışırdayarak dönüyor,zümrüt yeşili kaba otları ıslatarak diri kalmalarını sağlıyorlardı.Gereksiz renkli camlarla süslü, gösterişli banyoda soyunupsoğuk duş alırken fıskiyelerin iç çekişlerini duydu; Errol’u,yemekten sonra görüşmek üzere, başından savdı. İçtenlikle,«Yorgunum,» dedi, «Tek başıma sakin bir akşam yemeği yemekistiyorum. Ne sıcak! Bu sıcağı unutmamam gerekirdi, amaunutmuşum.»

Nil yükseliyor, yıllık sel baskınlarından sonra yazlarıbuğulaşan ıslaklıkla havayı doyuruyor, Elçilik bahçesininucundaki duvara, zift gibi, azar azar tırmanıyordu. Yarım saatkadar yatakta uzanıp Elçiliğin girişinde duran arabalara, holdengelen ayak seslerine kulak verdi. Bütün personel, kırmızımaroken kaplı o cafcaflı ziyaretçi defterini imzalamaya gelmişti.Yalnızca Pursewarden görünmedi. Hala saklanıyor olmalıydı?Mountolive ilk fırsatta onu biraz hırpalamaya karar verdi; ötekipersonelin önünde kendisini zor durumda bırakacak birtakım

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

154

Page 155: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

saçmalıklara artık göz yumamazdı. Dostu onu yetkisinikullanmak gibi hiç de hoş olmayan şeylere zorlamazdı inşallah —Tanrı göstermesin. Gene de...

Biraz dinlendikten sonra uzun taraçanın bir köşesindeyalnız başına yemeğini yedi; pantolonunun üzerine gömlekgiymişti, ayağında sandaletler vardı. Sonra ayağındakileriçıkartıp projektörle aydınlatılmış çimenlikten ırmağa doğruyalınayak yürümeye başladı, çıplak tabanlarında parlak renkliçimlerin sivri uçlarını duyumsuyordu. Ama bunlar Afrika cinsikaba çimlerdi, fıskiyelerin altında bile, sanki kepek hastalığınayakalanmış gibi, dipleri tozluydu. Kuyrukları Argus gözlü üçtavuskuşu gölgelerle dolaşıyordu. Gökyüzünün kadife karası,yıldızlarla tozlanmıştı. Evet, gelmişti işte — hem de sözcüğüngerçek anlamıyla. Pursewarden’ın bir kitabından bir yeranımsadı: «Yazar, yeryüzündeki yaratıkların en yalnızı...»Elindeki viski bardağı buz gibi soğuktu. Esintisiz karanlıktaotların üzerine uzanıp gözlerini gökyüzüne dikti, hemen hemenhiçbir şey düşünmüyordu, bahçenin sonunda yükselen ırmaksuları gibi azar azar, sessizce yükselen uykuya bıraktı kendini.Gücüne bunca inandığı, böylesine kararlı olduğu bir sıradayüreğindeki bu ince keder de neyin nesiydi? Bilmiyordu.

Errol çabucak yenmiş bir akşam yemeğinden sonrauygun zamanda geri dönmüş, şefini temiz çimlerin üzerine denizyıldızı gibi serilmiş, neredeyse uyurken bulmaktan çokhoşlanmıştı. Resmilikten uzak bu tür davranışlar güzelbelirtilerdi. Mountolive’in bütün iyiliği üzerindeydi, «Zili çal, içkiiste, sonra da buraya gel otur; burası az buçuk serin. Irmaktanhafif bir esinti geliyor,» dedi. Errol söylenenleri yapıp yanınageldi, çekine çekine otların üzerine oturdu. Genel durumukonuştular. Mountolive, «Biliyorum, bütün personel yazınİskenderiye’ye taşınmayı sabırsızlıkla bekliyor. Komisyondaküçük bir görevli olarak çalışırken ben de öyle yapardım.

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

155

Page 156: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

İtimatnamemi verir vermez bu boğucu yerden gideceğiz. Kral üçgün sonra divanı toplamayacak mı? Evet, havaalanında AbdelLatif’ten öğrendim. Güzel. Öyleyse yarın bütün sekreterlerieşleriyle birlikte çaya davet etmek istiyorum; akşam da küçükgörevlileri kokteyle çağırırız. Özel bir tren bulup resmi belgesandıklarını yükleyene kadar başka işler bekleyebilir.İskenderiye’den ne haber? » dedi.

Errol hafifçe gülümsedi. «Her şey yolunda efendim.Yeni Elçilik heyetlerinin gelişiyle her zamanki itiş kakış başladı;ama Mısırlılar işin üstesinden geldiler. Protokol bize olağanüstügüzel bir elçilik konutu buldu, çok güzel bir yazlık kançılaryası,daha başka bölümleri de var. Her şey çok iyi. Ev dışındaKançılarya için de birkaç adama gereksinimimiz olacak, birnöbet çizelgesi hazırladım, böylece sırayla hepimizin üç haftatatil yapma şansımız olacak orada. Evdeki personel süreklikalabilir. Sanırım, birtakım davetler vereceksinizdir. Saray ikihafta kadar sonra taşınıyor. Sorun yok.»

Sorun yok! Rahatlatıcı bir söz. Mountolive içini çekipsustu. Irmak suyunun karşı yakasındaki karanlığın içinde hafifbir gürültü koptu, an kovanı uğultusuna benzer bir uğultu davardı; sistrumun

34 sert ve titrek takırtısına şarkı ve kahkaha

sesleri karışıyordu. «Nasıl da unutmuşum? İsis’in Gözyaşları! Bugece Gözyaşı Gecesi, öyle değil mi?» Errol çekingence başıylaonayladı, «Evet, efendim.» Irmak ince, alımlı filikalarla dolacak,gitar ve insan sesleriyle çınlayacaktı. İsis-Diana gökyüzündeparlak görünecekti, ama burada, projektörle aydınlatılmışçimenlik beyaz ışıklı bir koza oluşturuyor, dışında kalan gecegöğünü karartıyordu. Gözlerini karanlığa dikip takımyıldızlarıaradı. «Evet, hepsi bu kadar,» dedi. Errol ayağa kalktı, boğazınıtemizledi: «Pursewarden ortalarda görünmedi, çünkü grip.»Böyle bir sevgi bağlılığının iyiye işaret olduğunu düşündüMountolive. Gülümsedi. «Hayır, seni üzdüğünü biliyorum.

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

156

Page 157: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

Uzatmaması için gerekeni yapacağım.» Errol sevinçli birşaşkınlıkla ona baktı. «Teşekkür ederim, efendim.» Mountoliveyavaş yavaş eve doğru sürükledi onu. «Maskelyne’le de yemekyemek istiyorum. Uygunsa yarın akşam.»

Errol ağır ağır başını salladı. «Kendisihavaalanındaydı, efendim.» — «Görmedim. Lütfen sekreterimesöyle, yarın akşam için bir çağrı kartı yazsın. Ama daha öncetelefonla arayıp bir söyleyin, uygun değilse bana haberverirsiniz. Sekiz on beşte, smokinli.»

«Peki, efendim.»«Yeni bir düzene girdiğimize göre onunla özellikle

konuşmak, onun yardımlarını rica etmek istiyorum. Zeki biraskermiş, bana öyle söylediler.»

Errol duraksadı. «Pursewarden’la aralarında birazsertçe konuşmalar geçti. Şu geçtiğimiz hafta neredeyseelçiliğimizi kuşatmaya aldı. Zeki olmasına zeki ama... biraz kalınkafalı mı desem?» Kararsızdı Errol, daha çok konuşmakistemezmiş gibi görünüyordu. Mountolive, «Peki, onunla benkendim konuşur, bir çözüm yolu bulurum. Yeni düzenlemesanırım herkese uygun gelecek, üstat Pursewarden’a bile,» dedi.

Birbirlerine iyi geceler dilediler.Ertesi gün Mountolive için tanıdık alışılmışlıklarla

dolu bir gündü, ama şimdiki konumu oldukça değişiktidenilebilir, çünkü herkes onu görünce ayağa fırlıyordu. Bu hemhoş, hem de rahatsız edici bir şeydi; ta müsteşarlık kademesineyükselinceye kadar, her düzeydeki astlarıyla rahatlık temelinedayanan ilişkiler kurmayı becermişti. Kançılarya MuhafızBölüğünün izbandut denizcileri bile onunla dozu iyi ayarlanmışbir rahatlıkla, dostça ve eşit düzeydeymiş gibi konuşurlardı.Şimdiyse çekingenlik gösteriyor, neredeyse savunmayageçiyorlardı. Yeni rolüne boyun eğerken, bunların gücün acımeyveleri olduğunu düşündü.

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

157

Page 158: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

Gene de ilk karşılaşmalar aksaksız geçti, hattapersoneline verdiği akşam partisi öylesine iyiydi ki, hiç kimseayrılmak istemedi. Yemek için üstünü değiştirmeye geç kaldı,banyo yapıp giyinmiş olarak geldiğinde, sevimsiz oturmasalonunda beklerken buldu Maskelyne’i. Ayağa kalkıp, soğuk vedonuk bir durgunlukla elini uzatan asker, «Ooo, Mountolive!Merakla sizin gelmenizi bekliyordum,» dedi. Mountolive bütüngün gördüğü saygıdan sonra bu kişi tarafından böyle ünvansızbırakılınca, birden alınır gibi oldu. («Aman Tanrım,» diyedüşündü, «yoksa bende gizli bir taşralılık mı var?»)

«Sayın Tuğgeneralim,» diye başlayan sözlerinde sonuçolarak küçük, ama farkedilir bir soğukluk vardı. Maskelyne’inDışişleri Bakanlığının değil de, Savunma Bakanlığının bir adamıolduğunu vurgulamak için böyle demişti belki de? Çokbeceriksizce yapmıştı bunu. Gene de, yalnızlığı yüzündenokunan bu yorgun gözlü, yavan sesli, sıska adamı ilgi çekicibuluşuna canı sıkıldı Mountolive’in. Çirkinliğinde kaya gibisağlam bir incelik vardı adamın. Eskiden kalma yemek kılığı pekiyi ütülenmemiş, fırçalanmamış da olsa, hem kumaşı, hem dekesimi birinci sınıftı. Maskelyne yanı yöreyi kollayarak tazıçenesini bardağına yaklaştırıyor, içkisini ağır ağır, sakinceyudumluyordu. Mountolive’i büyük bir soğukkanlılıkla inceledi.Bir süre ev sahibi-konuk gibi, o biçimsel nezaket cümleleriylekonuştular; o kuru, güven vermeyen tutumuna karşın, onu genede sevdiğini farkedince biraz bozuldu Mountolive. Birden onunkişiliğinde, tıpkı kendisi gibi, hayata belli bir anlam vermektekararsız birini görür gibi oldu.

Çimenlikte yemeklerini yerlerken uşakların varlığıgenel konular dışında bir şey konuşmalarına izin vermemişti. Birfırsat çıkana kadar beklemeye razı görünüyordu Maskelyne.Yalnızca bir kez Pursewarden’ın adı geçti, o zaman da sanki oanda aklına geliveren bir şeyleri söylermiş gibi,

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

158

Page 159: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

«Evet. Evet. Pek tanımıyorum onu, kuşkusuz, resmiilişkiler dışında. Ne tuhaf değil mi, babası — yanılıyor olamam,çünkü bu ad pek sık duyduğum bir ad değil — savaş sırasındabenim bölüğümdeydi. Savaş Nişanı kazandı. Gerçekte, adınıgünlük emirde ben anmıştım, böylece nişana aday yapmışoldum onu: Kuşkusuz işin tatsız angarya yanı da bana düşerdi.Oğlu o zamanlar küçük bir çocuktu herhalde. Elbet, yanılıyor daolabilirim, önemli de değil zaten,» dedi.

Mountolive’in merakı dürtüklendi. «Gerçekten degaliba siz haklısınız, bana bir keresinde böyle bir şeydensözetmişti. Bu konuyu kendisiyle hiç konuştunuz mu?» dedi.

"‘Yok canım, hayır! Neden konuşayım.»Hafifçe afallamış gibi görünüyordu Maskelyne. «Oğlu

aslında... bana göre biri değil,» dedi. Hiçbir kötü niyetiolmaksızın, yalnızca bir olguyu dile getirir gibi sakincesöylemişti bunu. «O... ben... şey, bir zamanlar onun bir kitabınıokumuştum.» Sanki bunu söylemekle her şeyi söylemişoluyormuş gibi durdu; sanki bu konuyu bir dahaaçılmamacasına kapatmış gibi.

«Yürekli bir adamdı herhalde,» dedi Mountolive, kısabir suskunluktan sonra.

Konuğu, ağır ağır ve düşünceli bir biçimde yanıtladı:«Öyleydi — belki de değildi.» Bir an sustu. «İnsan bilemiyor.Gerçek bir asker değildi. Buna cephede sık sık tanık olurduk.Yapılan yiğitlikler bazen yüreklilikten olduğu kadar,korkaklıktan da olabilir. İşin tuhafı da bu ya. Onun davranışı,özellikle söylemem gerekirse, hiç de askere yakışacak birdavranış değildi. Tuhaf değil mi?

«Ama,» diyerek Mountolive karşı çıktı.«Ne demek istediğimi açıklamama izin verin. Gerekli

kahramanlıkla gereksizi arasında fark vardır. Bir asker olarakkendisine öğretilenleri anımsasaydı, o yaptıklarını yapmazdı.

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

159

Page 160: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

Belki bu sözüm kaçamaklı gibi gelebilir size. Sözcüğün tamanlamıyla pusulayı şaşırdı, düşünmeden hareket etti. Bir insanolarak ona büyük bir hayranlığım var, ama asker olarak değil.Bizim hayatımız çok daha fazla titizlik isteyen bir hayattır, bilimgibi şeydir yani, ya da öyle olmalıdır.»

Sözcükleri tane tane söyleyerek sert ve düşüncelikonuşuyordu. Bu konunun kendi kendine sık sık tartıştığı birkonu olduğu belliydi.

«Hayret,» dedi Mountolive.«Yanılıyor olabilirim.»Sessiz ayaklı uşaklar, onları şarap ve purolarıyla

başbaşa bırakıp çekildiler sonunda. Maskelyne ziyaretinin asılkonusuna değinmekte bir sakınca görmedi. «Umarım sizinsiyasal şubeyle bizim aramızda çıkmış olan bütünanlaşmazlıkları incelemişsinizdir. Son derece şiddetlianlaşmazlıklar; onları çözmeniz için sizi bekliyorduk.»

Mountolive başını salladı. Çok hafif bir can sıkıntısıyla(sıkboğaz edilmekten hoşlanmazdı), «Benim açımdan her şeyçözülmüş durumda. Salı günü sizin generalinizle görüştüm, yenibir düzenleme yaptım, beğeneceğinizden kuşkum yok. Bu haftasize çalışmalarınızı Kudüs’e aktarmanızı bildiren bir yazı gelecek,Kudüs sizin genel karargâhınız olacak. Böylece, kıdem ve öncelikhakkı sorunları çözülmüş oluyor. Burada, kendisi sivil olduğunagöre, Telford yönetiminde bir temsilcilik bırakabilirsiniz, amakuşkusuz alt kademe bir temsilcilik olur bu. Kolaylık açısından otemsilcilik bizimle çalışır, bizim haberalma şubemizle ilişkideolur,» dedi.

Bir sessizlik oldu. Maskelyne purosunun külünüinceliyordu, o sırada ağzının kıyısında hafif bir gülümsemedolaştı. Yavaşça,

«Demek, Pursewarden kazandı. Güzel, güzel!» dedi.Gerçekte hiçbir kötülük taşımıyor gibi görünen bu

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

160

Page 161: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

gülümseme, Mountolive’i hem şaşırttı, hem de onurunadokundu.

«Pursewarden Savunma Bakanlığının bir belgesinigeciktirmekten dolayı kınanmakta; öte yandan, o belgeninkonusunu ben de tesadüfen biraz biliyorum, bizden herhangi birdavranışta bulunmamızı istemeden önce o belgeyi daha esaslıtamamlamak isteyeceğinizi kabul ederim.»

«Aslında çalışıyoruz; o Hosnani için pusuda bekliyorTelford, ama Pursewarden’ın önerdiği kimi adaylar, biraz... nasıldesem, yumuşak söylemek gerekirse, önyargılı. Gene de Telfordonun dediğine uyup o adamları çalıştırıyor. Ama... birisi, şusıralar Bayan Hosnani’nin gönlünü avutanı, basına habersatıyor. Scobie adında biri daha var, o derseniz kadın kılığınagirip İskenderiye limanında dolanıyor — kılık değiştirerekpolislik yaptığını düşünmek safdillik olur. Her şeye karşın,örgütü Telford’un ellerine teslim edip biraz daha ciddi bir şeyleuğraşmak beni daha çok memnun eder. Ne insanlar, Tanrım!»

«Henüz durumları bilmediğim için bir şeysöyleyemiyorum. Ama inceleyeceğim...

«Size bir örnek vereyim de ne derece yetkili olduklarınıgörün. Geçen hafta Telford, Scobie denen o polisten sıradan birşey yapmasını istemiş. Suriyeliler dalavere çevirmek istediklerizaman diplomatik kurye kullanmazlar; posta torbasını birkadına, konsolos yardımcısının yeğenine verirler, o da trenleKahire’ye götürür. Biz, özellikle, bir torbanın içindekileri görmekistiyorduk, onda gemilere yüklenen silahların ayrıntılı bilgisi varsanıyorduk. Scobie’ye uyku ilaçlı çikolatalar verdik, uyku ilaçlısıaçıkça işaretlenmişti. Yapacağı tek şey kadını birkaç saatuyuttuktan sonra torbayı alıp yürümekti. Ne oldu biliyormusunuz? Kahire’de trende uyurken buldular polis hafiyesini,neredeyse yirmi dört saat uyanmadı. Amerikan hastanesineyatırmak zorunda kaldık. Anladığım kadarıyla, o kadının

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

161

Page 162: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

kompartımanında otururken, tren birden sarsılınca paketiniçindeki çikolatalar tersine dönmüş. Kuşkusuz, bizim büyük birözenle işaretlediğimiz çikolatalar da öyle. Hangisinin işaretliolduğunu hatırlayamamış ve o telâşla ilaçlı olanı kendisi yemiş.Şimdi sorarım size...»

B u öyküyü anlatırken, Maskelyne’in şakası olmayanbakışları parlamıştı. Sertçe şunları ekledi: «Böyle insanlaragüvenilir mi?».

«Size söz veriyorum, Pursewarden’ın önerdiği kişilerinuygun olup olmadığını araştıracağım; gene söz veriyorum,belgeleri bana havale ederseniz hiçbir engelleme olmayacak, butür başına buyruk davranışlar bir daha olmayacak.»

«Teşekkür ederim.»İzin istemek için ayağa kalktığında gerçekten de gönül

borcu duyarmış gibi görünüyordu. Kapıda bekleyen bayraklıresmi arabayı eliyle geri çevirdi, «Sağlığa yararlı bir akşamyürüyüşü» gibi bir şeyler mırıldandı. Smokinini gizleyen ince birpardösü giyerek özel araba yolundan aşağı yürüdü. Mountoliveön kapıda durup, sokak lambalarının sarı ışık gölcüklerine gireçıka ilerleyen, uzaklaştıkça tuhaf bir biçimde boyu daha dauzayan o sırık gibi ince uzun karaltıyı izledi. Yorgunluk verahatlamanın etkisiyle içini çekti. Günü çok yüklü geçmişti.«Maskelyne işi bu kadar.»

Yatmadan önce sessizlikte bir içki daha içmek üzereıssız çimenliğe döndü. Her şeye karşın o gün tamamlanan işlerhiç de fena değildi. Bir düzine sevimsiz işten kurtulmuştu,Maskelyne’e geleceğiyle ilgili şeyleri söylemek belki de bugörevlerin en zoruydu. Artık rahat bir soluk alabilirdi.

Ama yukarıya çıkmadan önce bir süre sessiz evdedolaştı, bir odadan bir odaya geçiyor, düşünüyor, gebe olduğunuöğrenen bir kadının gizli gururuyla, güce kavuşmanın bilgisinesıkıca sarılıyordu.

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

162

Page 163: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

163

Page 164: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

VII Başkentteki resmi görevlerini kendi içine sinecek

şekilde tamamladıktan sonra, Saray’dan önce davranıpkarargâhını ikinci başkent İskenderiye’ye taşıması için hiçbirengel kalmamıştı. Buraya kadar her şey yolunda gitti. Kral,Arapça’sının akıcılığını övmüş, topluluk önünde dili yerliyerinde kullanabilmesi de basının gözdesi olmasını sağlamıştı,alışılmadık bir ayrıcalıktı bu. Bu günler hangi gazeteyi açsa kendiresimleriyle karşılaşıyordu, yüzündeki o yamuk, o çekingengülümsemeyle. Gazetelerden kesilmiş resimler tomarınıkarıştırırken şöyle düşünüyordu: «Aman Tanrım, yavaş yavaşkendimi kendim bile mi dayanılmaz buluyorum?» Resimler çokgüzeldi; aklaşan şakakları, keskin yüz çizgileriyle yakışıklılığınadiyecek yoktu. «Ama kültürden gelen alışkanlık, insanı kendiçekiciliğine karşı korumaya yetmez. Hiç hoşlanmadığım birtoplumsal yaşamın bu yumuşak, kolay yavanlıklarının içine diridiri gömüleceğim.» Çenesini bileğine dayayıp düşündü: «Leylaniçin yazmıyor? Gelecek hafta İskenderiye’ye gidinceye kadar birhaber alır mıyım ki?» Ama hiç değilse, Kahire’den ayrılırkenarkasında iyi bir esinti bırakıyordu. Öteki yabancı elçiler onunbaşarısı karşısında çılgına dönmüşlerdi.

Hamarat Errol’un ve konut personelinin çabalarıylaörnek bir çabuklukta tamamlandı taşınma işi. Kendisi istediğikadar ağırdan alabilirdi, çünkü Dışişlerinin bütün eşyası özeltrene yüklenmişti, burada bulunmadıkları süre içindekendilerini çalışıyor göstermelerine yarayacak bavullar,sandıklar, üstlerinde yaldızlı markalar bulunan kırmızı postakutuları ... Kahire artık dayanılmayacak kadar sıcaktı. Oysa trençölün içinden deniz kıyısına doğru gıcırtıyla ilerlerken, onların

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

164

Page 165: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

yürekleri kuş gibi hafifti.Taşınmaya en elverişli zaman buydu, çünkü kötü

hamsin rüzgârları sona ermiş, kent yazlıklarını giymişti:Corniche boyunca sıralanmış renkli tenteler, savaş gemilerininkara kulelerinin altında kat kat uzanan, yelkenlerle süslenmişYat Limanı’nı çevreleyen renk renk filikalar. Yaz şölenlerizamanı gelmişti, böylece Nessim geri dönen dostu için çoktandırsözünü ettiği şöleni verdi. Görülmemiş bir şenlikti, Mountolive’esaygılarını sunmak için bütün İskenderiye gelmişti, sankihayırsız oğlan geri dönmüş gibi, oysa Nessim ve ailesi dışındapek az kişiyi tanıyordu. Ama Balthazar ve Amaril’le — her zamanbirlikte gezen, her zaman birbirlerine takılan iki doktorla —dostluğunu tazelemek hoşuna gitmişti; sonra Avrupa’datanıştığı Clea’yla. Akşam denizinin üstünde solan güneş ışığımetal çerçeveli geniş pencerelerde tutuştu, kendisi erimedenönce onları erimiş elmaslara dönüştürdü, sonra Mısır’ın mavimsiyeşil alacakaranlığında yeniden yumuşadı. Perdeler kapanmıştı,şu anda yüzlerce mumun alevi uzun masaların beyaz örtülerindedonuk donuk parlıyor, kadehlerin ince uzun ayakları arasındagöz kırpıyordu. Tam eğlence zamanıydı, çünkü balolar, atgezintileri, havuz partileri başlamıştı, ya da hepsinin elikulağındaydı. Denizden esen serin rüzgârlar ısıyı düşürüyordu,hava tatlı ve canlıydı.

Mountolive kendisini olayların bildik akışına büyükbir güven, neredeyse mutluluk duygusuyla bıraktı. Nessim,deyim yerindeyse, bir resim gibi duvardaki özel yerineyerleşmişti, sonra Justine’in eşliği — yanıbaşında duran şu esmeryüzlü, göz kamaştırıcı güzellik — onun dış dünyayla ilişkilerinibozmaktan çok, daha da güçlendirmişti. Mountolive, Justine’denhoşlandı, sevecen bir merak ve hayranlıkla parlayan karagözlerinin bakışını sevdi. Çok güzel bir çift oluşturuyorlar, diyedüşündü, neredeyse içinde hafif bir kıskançlık duyarak:

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

165

Page 166: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

Çocukluklarından bu yana birlikte çalışmak üzere yetiştirilmiş,birbirlerinin içlerinden geçen isteklere, gereksinimlere içgüdüselolarak karşılık veren, birbirlerinin yardımına tam zamanındagülümseyerek yetişen iki insan gibi. Güzelliğine, çekingenliğine,az konuşur görünmesine karşın, Mountolive onun cümlelerininarasından birden fırlayıveren hoş bir açıksözlülük yakaladığınısandı — sanki sıcaklık fışkırtan gizli bir kaynaktan geliyormuşgibi. Kocasına kendisi kadar yürekten değer veren birini bulmakhoşuna mı gitmişti acaba? Elini kötülüksüzce, kayıtsızca sıkışıona bu düşünceyi vermişti, heyecan verici sesiyle, «Öylesineuzun bir süredir sizden David diye sözedildiğini duyuyorum ki,sizi başka türlü çağırmam güç olacak,» dediği zaman da öyle.Nessim’e gelince, ayrı kaldıkları süre içinde hiçbir şeyyitirmemiş, bütün inceliklerini korumuş, ancak o inceliklere,böylesine taşralı bir çevrede kendisini dikkat çekecek kadarAvrupalı gösteren, deneyimden gelme bilgeliğin ağırlığınıkatmıştı. Örneğin, Mountolive’in resmi göreviyle ilişkiliolabilecek herhangi bir konudan hiç sözetmeme inceliğinigöstermesi doğrusu çok hoş bir şeydi — hem de sık sık birlikte atgezintileri yapmalarına, avlanmalarına, yüzmelerine, tekneyledolaşıp resim yapmalarına karşın böyleydi bu. İletmesi gerekensiyasal nitelikli haberleri Pursewarden aracılığıyla iletmeye özengösteriyordu. İşle eğlenceyi birbirine karıştırarak ya daMountolive’i görev duygusuyla arkadaş sevgisi arasındabocalamak zorunda bırakarak dostluklarını tehlikeye atmıyordu.

En güzeli de Pursewarden’ın kendisinin yükseltildiğiyeni görevine olumlu tepki göstermiş olmasıydı ve «yeni birsayfa açmak» dediği şeyi yapar gibiydi. Yalnızca elçiliğinşeflerinin kullanmaya yetkili olduğu o korkunç kırmızımürekkeple yazılmış birkaç sert pusula onu yola getirmiş, ondan« adam olma» sözü almıştı. Söz verdiği gibi yaptı. Tepkisigerçekten de çok içtendi. Mountolive, kendi sınırlarının dışına

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

166

Page 167: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

taşmamakta ya da onu kolay bağımlılıklarla kuşkular arasındabırakmamakta kararlı olan bir sağduyuya güvenebileceğinigörmenin rahatlığını, gönül borcunu duyuyordu. Başka? Evet,yeni yazlık konut çok güzeldi, Rüşdi sırtlarında çamlarla kaplıserin bir bahçenin içindeydi. İki tane son derece iyi, sert zeminlitenis kortu vardı, bütün gün raket sesleriyle çınlıyordu. Bütünpersonel yeni patrondan hoşnut görünüyordu. Ama... Leyla’nınsuskunluğu hala anlaşılır gibi değildi. Derken, bir akşam Nessimona bir zarf uzattı, üzerindeki yazıyı tanımıştı. Yalnız kaldığızaman okumak üzere mektubu cebine koydu.

«Mısır’a dönüşün — belki sen de tahmin etmişsindir?— beni nedense allak bullak etti: Bütün düzenimi bozdu. Her birparçam bir yana dağıldı, bir türlü bir araya getiremiyorum.Kafamı karıştırdı, kabul ediyorum. Düş dünyamda öylesine uzunbir süredir — hem de yapayalnız — seninle birlikte yaşıyordumki, şimdi seni neredeyse yeniden türetmek, yeniden hayatakavuşturmak zorundayım. Belki de bu geçen yıllar süresincesana kendimce bir suret çizerek kara çaldım? İnsanların,ışıkların, siyasal yaşamın ortasında devinen etli kanlı bir büyükadam değil de, belki yalnızca bir varsayımsın. Henüz kendidoğrumu gerçeklikle karşılaştırabilecek cesaretim yok;korkuyorum. Ne yapacağını bilmez görünen bu dikkafalı ahmakkadına karşı sabırlı ol. Kuşkusuz çoktan rastlaşmamız gerekirdi— ama ben salyangoz gibi kabuğuma çekiliyorum. Sabırlı ol.İçimde bir yerde bir akıntının yön değiştirmesini bekliyorum.Senin buraya geleceğini duyunca öylesine kızdım ki, öfkeden deligibi bağırdım. Yoksa korku muydu? Sanırım, yıllardır yüzümü...gerçekten unutmayı başarmıştım. Birden bir Demir Maske gibiüstüme çöktü. Peh! Yakında cesaretimi toplarım. korkma. Er yada geç buluşup o sarsıntıyı atlatmalıyız. Ne zaman? Henüzbilmiyorum. Bilmiyorum.»

Akşam karanlığında oturmuş, onmaz bir kederle bu

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

167

Page 168: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

sözleri okurken şöyle düşünüyordu: «Ona akıllıca bir yanıtyazmama elverecek kadar duygularım durulmuş değil. Ne desemya da ne yapsam? Hiç. Ama bu sözcük boş boş çınlıyordu. Kendikendine yavaşça, «Sabır,» dedi, sözcüğü daha iyi incelemek içinzihninde bir o yana, bir bu yana evirip çeviriyordu. Daha sonra,Cervoniler’in balosunda, mavi ışıkların, kağıt şeritlerin arasındasabırlı olmak gene kolay göründü. Kendisini öteki insanlardankopuk hissetmediği mutlu bir dünyada deviniyordu gene;dostlarla dolu bir dünya, o dünyada Nessim’le çıktıkları uzun atgezilerinin anısını tazeleyebiliyor, Amaril’le sohbet edebiliyor yada sarışın Clea’yla dans etmenin tedirgin edici zevkinitadabiliyordu. Evet, burada, herkese böylesine yakınken sabırlıolabilirdi. Zaman, yer ve koşullar, hepsi de sabrın ödülleriydi.Bulutsuz gelecekten baş veren kötü belirtileri duyumsamıyordu,hatta yavaş yavaş yaklaşan savaşın uyarıları bile başkalarıylaortak paylaşabileceği şeylerdi. Clea yavaş sesle, «Gerçektenbütün başkentleri kökünden kazıyabilirler mi, şu bombacılar?İcat ettiğimiz şeylerin gizli isteklerimizi yansıttığınainanmışımdır hep. Şimdi de kentli insanı yok etmek istiyoruz,öyle değil mi? Hepimiz mi? Evet, ama Londra ve Paris’i teslimetmek o kadar kolay değil. Siz ne düşünüyorsunuz?» diye sordu.

O ne mi düşünüyordu? Mountolive güzel kaşlarınıçattı, başını iki yana salladı. Bir rahibe gibi kapkara çarşaflarasarılı, Karm Abu Girg’deki tozlu yazlık köşkte, olağanüstü güzelgüllerin arasında, tek dostu bir yılanla birlikte oturan Leyla’yı...

Kaygısız, acelesiz yaz böylece sürüp gidiyordu —ağustos, eylül. Böylesine dostluğa doymak bilmez, kibarlığa karşıböylesine dayanıksız, zevk alma konusunda böylesineuzmanlaşmış bir kentte meslek açısından kendini yıldıracak birşeyle pek karşılaşmadı Mountolive. Çelik kalelerin arasındakilimanın aynasında her gün renkli yelkenler kanat çırptı, aylakaylak dolaştılar, Afrika güneşinin yakıp küle çevirdiği çölün

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

168

Page 169: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

kumsallarını sihirli beyaz dalgalar kusursuz bir düzenlilikle hergün dövdü. Geceleyin, ateş böcekleriyle bezeli bir bahçeyetepeden bakarak otururken dünyanın ta öteki ucundaki limankentlerine yön tutmuş, liman açıklarındaki derin suları kıyı kıyıizleyen gemilerin derinden derine top gibi gürleyen uskurlarınınsesini duyuyordu. Çölde su seraplarıyla titreşen, düşmüş gibigörünen yeşil vahalar buldular, ya da kentin çevresindekikumtaşı sırtının bronz parmak eklemlerini atlarla arşınladılar;atlar, bütün tez canlılıklarına karşın, geveze binicilerinin açlık vesusuzluğunu dindirecek yiyecek ve içecekleri taşıyorlardı.

Petra’yı, Kızıldeniz kıyısında, gökkuşağı rengi tropikalbalıkların kaynaştığı mercan deltasını ziyaret etti. Yazlıkkonutun uzun, serin balkonlarında her gece uzun içkibardaklarındaki buzların şıngırtısı yankılandı, zahmete değertek şeyin haz olduğuna inanan bir kente uygun düştükleri için,zaman ve mekanın etkisiyle ona heyecan verici gelen yavansözler, beylik konuşmalar çınladı, tarihle beslenen mavi kıyılarabakan, yumuşak mum ışıklarıyla aydınlanmış bu balkonlarda oyarım dostluklar doğdu ve içinde, eline geçirdiği güçlerinkendisini öteki insanlardan yalıttığı duygusunu yok eden yenisevgiler biçimlendi. Yaygın bir ünü vardı, yakında çok sevilenbiri olabilirdi. Kentin hastalıklı ruhsal bitkinliği, zevkdüşkünlüğü bile, para sorunu olmayan, bunların dışındayaşamaya gücü yeten biri için hoş şeylerdi. İskenderiye’nin hertürlü sevgiye, sözcüğün Yunanca anlamıyla yabancı sevgisineaçık, güzel bir yazlık konaklama yeri olduğunu düşünüyordu.Ama rahat edememesinin nedeni neydi?»

İskenderiyeliler’in kendileri de kendi düşlerindenoluşan pırıltılı yüzeyin altında, sıcak çöllerle kuşatılmış,dünyasal hazları yadsıyan bir inancın kederiyle savrulan birMısır’da yabancıydılar, sürgündüler — yoksulluk ve acı, güzellikve olursuzluk ülkesi Mısır’ da, İskenderiye hala Avrupa’ydı —

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

169

Page 170: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

Asya Avrupası diye bir şey olursa onun başkenti. Bütün yaşamınMısırlılık damgası taşıdığı, bol bol Arapça konuşulan Kahire’yeasla benzeyemezdi; burada Fransızca, İtalyanca, Yunancaegemendi. Genel havası, toplumsal yaşayışı, her şeyi farklıydı,Avrupa kalıplarına uygundu; buradaki develer, hurma ağaçları,çarşaflara sarınmış yerliler yalnızca çok renkli bir duvar süsüolarak, kendini oluşturan ögelerine ayrılmış bir yaşamın arkaplanı olarak vardılar.

Sonra güz geldi, görevi onu yeniden kışlık başkentegeri çağırdı, gerçi Leyla’nın suskunluğuna bir türlü anlamverememiş, bundan incinmişti; ama sıkıcı olmaktan uzakbulduğu bir meslek yaşamının insanı yutan ilgilerine döndü.Hazırlanacak belgeler, yazılacak çeşitli — ekonomik, toplumsal,askeri — raporlar vardı. Artık personel yerine oturmuştu, canlabaşla çalışıyordu, dahası, Pursewarden bile elinden geleniyapmaktaydı. Zaten, Errol’un aslında çok şiddetli olmayandüşmanlığı başarıyla etkisizleştirilmiş, uzun süreli bir ateşkeseçevrilmişti.

Sonunda, karnaval zamanı Leyla’dan haber geldi,onunla buluşma niyetini bildirmişti — ama her ikisi de,anlaşıldığına göre, mevsimin geleneksel siyah dominosunu —İskenderiyeliler’in eğlenirken giydikleri maskeyi — giyeceklerdi.Onun tedirginliğini anlıyordu. Buluşma düşüncesi onu gene deçok sevindirdi, çağrıyı kabul ettiğini söylerken telefondaNessim’le çok sıcak konuşmuştu. Bütün Kançılarya’yı karnavaliçin İskenderiye’ye taşımayı tasarlıyordu, kendisiyle birliktebütün sekreterliğin bu olaydan yararlanarak eğlenmesiniistiyordu. Taşınıldı, bir kuş yumurtası kadar mavi, çölün geceayazlarından hemen hemen hiç etkilenmeyen gevrek bir kışgöğünün altında yatmış ısınan bir kent buldular.

Ama burada onu bekleyen başka bir düş kırıklığı vardı;çünkü Cervoniler’deki balonun şamatası arasında Justine gelip

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

170

Page 171: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

onu kolundan yakalayıp bahçeye, yüksek çitlerin arasındabuluşmayı kararlaştırdıkları yere sürüklediği zaman, bula bulaüzerine dudak boyasıyla bir şeyler çiziktirilmiş bir notuniliştirildiği ipek bir el çantasıyla boş bir mermer sıra buldular.«Son anda sinirlerim dayanmadı. Bağışla.» Can sıkıntısını,uğradığı bozgunu Justine’den saklamaya çalıştı. Justine’inkendisi de gözlerine inanamamış görünüyordu. «Ama Karm AbuGirg’den sırf bu buluşma için geldi. Hiç anlayamıyorum. Bütüngün Nessim’le birlikteydi,» dedi. Bahçede gülüşen maskelikaraltıların yanından aceleyle geçerek, başları önlerinde, olayyerinden geri dönerken, Justine’in ılık elinin dirseğini sıkışındabir sevecenlik buldu.

Havuzun yanında gözüne Amaril ilişti, ipince maskelibir karaltının önüne başlıksız olarak oturmuş, alçak, yalvarır gibibir sesle konuşuyor, arasıra karşısındakini kucaklamak için öneeğiliyordu. Tanrı biliyor ya, şu anda Leyla’yı görme isteğindehiçbir tensel arzu bulunmamasına karşın, yüreğine bıçak gibi birkıskançlık sancısı saplandı. Tuhaf değil mi, Leyla’yı görmedenMısır’ın onun için yaşayan bir yer durumuna gelmesi olanaksızdı— çünkü Leyla Mountolive’in her gün yaşadığı, kamulaştırdığıgerçekliğin ikinci, neredeyse mitsel bir imgesini simgeliyordu.Mercek ayarını tam yapabilmek için fotoğraf makinesininbakacındaki çift görüntüyü birleştirmeye çalışan biri gibiydi.Onu bir kez daha görmeden sanki hiçbir şey yapamayacak, ne bubüyülü doğa parçasıyla ilgili anılarını doğrulayabilecek, ne deyeni izlenimlerini gerektiği gibi değerlendirebilecekti. Gene deyazgısını filozoflara özgü bir uysallıkla kabul etti. Ne de olsatelaşa kapılmak için hiçbir somut neden yoktu. Sabır — sabır içinbol zaman vardı, onun cesaretini toplamasını beklemek için.

Üstelik bu arada o boşluğu dolduracak başkadostluklar olgunlaşmıştı — (sık sık yemek yemeye, satrançoynamaya gelen) Balthazar’la, Amaril’le, Pierre Balbz’la, Cervoni

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

171

Page 172: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

ailesiyle. Clea da şu günlerde yavaş yavaş onun portresiniyapıyordu. Annesi çok yalvarmış, kendisi için yağlıboya birportresini yaptırmasını istemişti; Sir Louis’in büyük bir iyilikedip kendisine sattığı o şatafatlı üniformayla poz verebilirdiartık. Bu resmin çok sevindirici bir Noel armağanı olacağınısanıyordu, bu yüzden de Clea’nın bir türlü hoşnut kalmadığıoranları yeniden ayarlayarak işi ağırlaştırmasına hiç sesçıkarmıyordu. O yaz Clea’dan (çünkü Clea modellerinin yüzlerinicanlı tutmak için çalışırken onlarla konuşurdu)İskenderiyeliler’in yaşam biçimleri, uğraşları konusunda çok şeyöğrendi — buradaki durumlarının sürgünü olan insanlarınyaşadığı biçimiyle hayatın akılalmaz şiirini, tuhaf dramını; birgöl üzerine kurulmuş çağdaş bir kentte yaşayanların, Farosyıkıntılarının üstünden gözlerini Avrupa’ya dikmişgökdelenlerde oturanların öykülerini.

Bu öykülerden biri çok hoşuna gitti — giderek özel birsevgi beslemeye başladığı (çok sevilen, zarif doktor) Amaril’inaşk öyküsü. Amaril adı, Clea’nın dudaklarından, hiçbir zaman birkadın tarafından sevilmek şansına sahip olamayacağına sık sıkyemin eden bu çekingen, bu zarif adama duyulan ortak sevgiyledökülüyordu. Bir yandan resim yaparken içini çekip, «ZavallıAmaril,» dedikten sonra, «Sana onun öyküsünü anlatayım mı?Çok ilginç bir öykü. Bütün dostlarını mutlu etti, çünkü hepimizartık onun bu dünyada aşk işinden umudunu kestiğini —otobüsü kaçırdığını — düşünmeye başlamıştık,» diye ekledi.

«Ama Amaril yurt dışına, İngiltere’ye gidiyor. Vize içinbaşvurdu. Bir sorunu olmasın? Sonra şu Semira da kim?Anlatsana n’olur?»

«İffetli Semira!» Clea birkaç kez daha sevgiylegülümsedi, bir an işini bırakıp Mountolive’in eline bir dosyasıkıştırdı. Mountolive yapraklarını çevirdi. Şaşkınlıkla, «Hepsi deburun,» dedi, Clea başıyla onayladı.

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

172

Page 173: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

«Evet, burun. Amaril beni tam üç ay uğraştırdı,dolaşmadık yer bırakmadım, hep burun topladım, o aralarındanbirini beğensin diye; ölülerin, yaşayanların burunlarını. YatKulübünden, Etoile’den. Müzedeki duvar resimlerinden, madeniparalardan... Karşılaştırmalı bir çalışma için onları toplamakkolay iş değildi. Sonunda, bir duvar resmindeki Tebli bir askerinburnunu beğendiler.»

Mountolive anlayamadı. «Lütfen, Clea, bana öyküyüanlat.»

«Kımıldamadan oturacağına söz veriyor musun?»«Veriyorum.»Peki öyleyse. Artık sen de Amaril’i iyi tanıyorsun, evet

— çok dürüst bir dost, çok bilge bir doktor olan —bu romantik,sevimli yaratık, yıllardır hepimiz için bir üzüntü kaynağıydı. Hiçâşık olamıyor, olamayacak gibi görünüyordu. Onun için çoküzülüyorduk — biliyor musun, dışardan katı görünmemizekarşın biz İskenderiyeliler çok duygusal insanlarızdır.dostlarımızın hayattan tat almalarını isteriz. Mutsuzolduğundan değil — hatta zaman zaman sevgilileri de olurdu;ama bizim bildiğimiz özel anlamda une amie’ si yoktu. Kendisisık sık bunun için ah vah ederdi — bana kalırsa amacı yalnızcaacındırmak ya da eğlendirmek değil, bu işte hiçbir tuhaflıkolmadığına, kadın milletinin kendisini canayakın ve çekicibulduğuna kendini inandırmaktı. Sonra efendim, geçen yılkarnavalda o beklenen mucize gerçekleşti. İnce, uzun boylu,maskeli biriyle karşılaştı. Birbirlerine deli gibi âşık oldular —Amaril gibi çok ölçülü bir âşıktan beklenmeyecek kadar ilerigittiler. Bu deneyim onu büsbütün değiştirdi ama... kız geldiğigibi maskeli olarak, adını bile bırakmadan çekip gitti. Bir çiftbeyaz elle sarı taşlı bir yüzük, bütün bildikleri bunlar — çünkübütün tutkularına karşın kız maskesini çıkarmayı kabuletmemiş, çok tuhaf değil mi, bir öpücüğü ona çok görürken...

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

173

Page 174: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

başka şeyleri vermiş. Aman Tanrım, dedikodu yapıyorum!Boşver.

«O günden sonra Amaril çekilmez oldu. Romantikcoşku ona çok yaraşıyor, amenna — çünkü parmaklarınınuçlarına kadar romantik bir insan. Bütün yıl kentte o elleri aradı,her yere baktı, kendisine yardım etmeleri için dostlarınayalvardı, işi gücü boşladı, neredeyse herkesin alay konusu oldu.Acısı bizi hem güldürüyor, hem de üzüyordu, ama neyapabilirdik? Onun izini nasıl bulabilirdik? Bu yıl Karnavalzamanını sabırsızlıktan yanarak bekledi, çünkü kız buluşmayerine geleceğine söz vermiş. İşte buradan sonra gırgır başlıyor.Kız gerçekten de gelmiş, bir kez daha birbirlerine ateşli sevgisözlerini yinelemişler, ama bu kez yaş tahtaya basmamayakararlıymış Amaril — çünkü ad, adres konusunda kız birazkaçamaklı konuşuyormuş. Amaril arsızlığı ele almış, kızıbırakmamış, bunun üzerine kız gerçekten çok korkmuş. (Bütünbunları bana kendisi anlattı — çünkü sabah erkenden benim evegeldi, sarhoş gibi yürüyordu, saçları diken dikendi, sevinçli, birazda korkmuş gibiydi).

«Kız onu atlatmak için çeşitli yollar denemiş, ama obırakmamış, o eski faytonlardan biriyle onu evine bırakmaktadiretmiş. Kız iyice deliye dönmüş, kentin terkedilmiş büyükmalikânelerle, bakımsız bahçelerle dolu biraz yoksul ve tenhaolan doğu yakasına gelince kaçmaya başlamış. Romantikcoşkusundan deliye dönen Amaril orman perisinin ardına takılıptam karanlık bir avluya süzülmek üzereyken onu yakalamış. Otelâşla başlığına yapışıp çekmiş, sonunda yüzü ortaya çıkan kızgözyaşları içinde kapının eşiğine çökmüş. Amaril’in anlattığı busahne çok dehşet vericiydi. Kız orada oturmuş hıçkırıklarlasarsılıyor, hüngürdüyor, elleriyle yüzünü örtüyormuş. Burnuyokmuş. Amaril bir an çok korkmuş, çünkü dünyanın enkörinanlı insanıdır, karnaval zamanı ortaya çıkan vampirlerle

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

174

Page 175: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

ilgili bütün inançları bilir. Hemen haç çıkarmış, cebindesakladığı sarımsağa dokunmuş — ama kız gözden kaybolmamış.Bu kez doktor yanı ağır basmış, kızı avluya götürüp (zavallıcıkutançtan, korkudan yan baygın gibiymiş) yakından incelemiş.Bana dediğine göre saat gibi işleyen, olası tanıları büyük birayıklık ve açıklıkla birer birer sayan beyninin tıkırtısınıduyuyormuş, öte yandan yüreğinin artık çarpmadığını, boğulurgibi olduğunu farketmiş... Ansızın frengi, cüzzam, deri veremigibi sözcükleri korkuyla yineleyerek, bozuk çizgili, küçük yüzü,bir o yana bir bu yana çevirerek böyle bir görünümün olasınedenlerini bir daha gözden geçirmiş. Sonra öfkeyle bağırmış:‘Senin adın ne?’ Kız ağzından kaçırmış: ‘Semira. İffetli Semira.’Birden sinirleri öylesine bozulmuş ki, kahkahalarla gülmeyebaşlamış.

«Şimdi şurası garip. Semira, çok yaşlı, sağır bir babanınkızı. Hidivler zamanında aile zengin ve ünlüymüş, Osmanlısoyundan geliyor. Ama çeşitli felâketlerden, akıl hastasıoğullardan kurtulamamış, bugüne gelinceye kadar büsbütünunutulacak kadar düşmüş. Yoksulluk da yakalarına yapışmış.Yaşlı, yarı deli baba, Semira’yı bu kocaman evde kilit altındatutuyormuş, çoğunlukla da peçeli olarak. Sosyete arasında onungizemli öykülerini duyardık — peçe takan, bütün yaşamınıduayla geçiren, evin bahçe kapısından dışarı adım atmamış,dindar ya da sağır, dilsiz, yatalak kızı anlatan öyküler. Karanlıköyküler, İskenderiye’de anlatılan bütün öyküler gibi çarpıtılmış.O sözde iffetli Semira’nın çok silik bir yankısı kalmıştı, ama onuhiçbirimiz tanımıyorduk, ailesi unutulmuş bir aileydi. Anlaşılan,karnaval zamanı dış dünya merakı ağır basmış, dominoylabalolara davetsiz girmiş!

«Ama Amaril’i unuttuk. Onların ayak sesleri üzerineyaşlı bir uşak elinde mumla dışarıya çıkmış. Amaril evin reisinigörmek istediğini söylemiş. Kararı kesinmiş. Yaşlı baba, evin ta

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

175

Page 176: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

tepesinde, yarasa pislikleriyle kaplı bir odada, eski moda dörtdirekli bir karyolada uyumaktaymış. Semira artık tam anlamıylauyurgezer gibiymiş. Ama Amaril çok önemli bir karara varmış.Bir eline bir mum almış, bir koluna Semira’cığı takıp evin tatepesine tırmanıp babanın odasının kapısını tekmeyle açmış.Yatağında doğrulan baba için böyle bir sahneyle karşılaşmak çoktuhaf, çok olağandışı bir şey olsa gerek — ama Amaril’in bunuromantik birinin dokunaklı coşkusuyla öyle bir anlatışı var ki,kendi kendini bile duygulandırıp ağlatıyor. Bana öyle geliyor kionu asıl duygulandıran şey kendi düşgücünün görkemiydi.Elindeki mumu yatağın yanına bırakıp Semira’yla birlikte yerediz çökerek, ‘Kızınızla evlenmek, onu dünyaya döndürmekistiyorum,’ deyişini anlattığı zaman, onu bu kadar seven ben degözyaşlarımı tutamadım. Bu beklenmedik ziyaret karşısındayaşlı adamın duyduğu korku ve şaşkınlık epeyce sürmüş,adamcağız söylenenlerden hiçbir şey anlamamış. Sonra,titremeye, yatağının yanına diz çökmüş, burunsuz kızını kolunatakmış, olanaksız bir şeyi böylesine övünç ve tutkuyla önerenyakışıklı hayaleti merak etmeye başlamış.

«Yaşlı adam, ‘Ama bunu kimse almaz ki, bunun burnuyok.’ diyerek karşı çıkmış. Kirli bir gecelik entarisiyle yataktançıkıp, diz çökmüş durumdaki Amaril’in çevresinde dolanmış,tıpkı bir böcek inceler gibi inceliyormuş bizimkini. (Onunsözlerini aktarıyorum.) Sonra çıplak ayağıyla dokunmuş — sankietli canlı biri olup olmadığını anlamak istermiş gibi. ‘Böyleburunsuz bir kızı almaya kalkışan sen kimsin?’ diye sormuş.Amaril, ‘Ben Avrupalı bir doktorum, onu yeni bir burun sahibiyapacağım,’ diye yanıtlamış, çünkü bu düşünce, bu akılalmazdüşünce kafasında yeni yeni oluşmaktaymış. Bu sözler üzerineSemira’dan bir hıçkırık duyulmuş, kız, o güzel, o korkunç yüzünüona çevirmiş. Amaril, ‘Semira karım olur musun?’ diyehaykırmış. Kızcağızın sevinçten dili dolaşmış, sonuçtan babası

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

176

Page 177: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

kadar kuşkulu görünmüyormuş. Amaril orada kalıp onlarlakonuşmuş, kendilerini inandırmış.

«Ertesi günü geri gittiğinde Semira’yı göremeyeceği,önerdiği şeyin olanaksız olduğu söylenmiş. Amaril öyle kolaykolay pes eder mi, bir kez daha içeri zorla girip babayı paylamış.

«İşte çoktandır bu çılgın düşün içinde yaşıyor. Çünküsevgisi ve isteği eskisine göre hiç azalmamış olan Semira, osözünü yerine getirinceye kadar evi bırakıp dış dünyayaçıkamıyor. Amaril hemen evlenmeyi önerdi, ama kuşkucu babaönce burnu sağlama bağlamak istiyor. Ama nasıl bir burun?Önce Balthazar’a başvuruldu, ikisi birlikte Semira’yı muayeneettiler, hastalığın cüzzam ya da frengiden değil, pek enderrastlanan bir deri vereminden ileri geldiğine karar verdiler —Dimyat bölgesine özgü, tuhaf, olağandışı bir deri veremi. Yıllarcatedavi edilmediği için sonunda burun düşmüş. Korkunç bir şeyolduğunu söylemeliyim — balık galsaması gibi yarık. Çünküdoktorların görüşmelerine ben de katılıyor, yaşamının büyükbölümünü geçirdiği karanlık odada Semira’ya kitap okumak içindüzenli olarak gidiyordum. Olağanüstü kara gözleri vardı, birodalığın gözleri gibi, biçimli bir ağız, düzgün bir çene; sonra obalık galsamaları! Çok haksız bir şeydi. Ameliyatla bu kusurungiderilebileceğine inanması yıllar aldı. Amaril gene burada dazekâsını gösterdi, yüzünün eski durumuna getirilmesi işine kızınkendisini de soktu, kendinden tiksintisini yenmesini sağladı, budosyadan kendisine bir burun seçmeyi ona bıraktı, birliktetasarıyı ayrıntılarıyla tartıştılar. Sanki sevdiği kadınaPierantoni’den pahalı bir bilezik seçtirirmiş gibi burnunu onunkendisine seçtirdi. Bundan daha iyi bir yaklaşımdüşünemiyorum, çünkü kız yavaş yavaş utancını yeniyor,neredeyse bu pahalı armağanı seçme özgürlüğünün kendisineverilmesinden gurur duyuyordu — bir kadının yüzünde bütünbakışları doğrultan, bütün anlamı değiştiren en değerli çizgi:

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

177

Page 178: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

Gözler, dişler, saçlar istedikleri kadar iyi olsunlar, burunolmayınca hiçbiri beş para etmez.

«Ama bu kez de başka güçlükler çıktı, çünkü bir burnueski durumuna getirmek için henüz yeni olan birtakım cerrahiteknikler gerekiyor; Amaril kendisi de cerrah olmasına karşın,hatasız bir sonuç almak istiyor. Yani, senin anlayacağın, kendibeğenisine uygun bir kadın, bir kocaya ısmarlanan bir yüz...Daha önce yalnızca Pygmalion’un böyle bir şansı olmuştu! Sankibütün yaşamı buna bağlıymış gibi bu tasarının üzerindeçalışıyor — sanırım bir bakıma da öyle.

«Ameliyatın aşama aşama yapılması gerekiyor,tamamlanması yıllar alacak. Bu işi en ince ayrıntısına kadartartışmalarını öyle bir dinledim ki, neredeyse ben bileyapabilecek gibiyim. İlkin, şuradan, omurgaların göğüskemiğiyle birleştiği yerden bir kıkırdak şeridi kesilip yüzeaşılanacak parça yapılacak. Sonra alından üçgen bir deri parçasıkesilip burnu örtecek şekilde aşağıya çekilecek — Kızılderilitekniği, Balthazar böyle diyor; ama hala oyluğun iç kısmındanbir et ve deri parçası alma sorununu tartışıyorlar... Bir ressam veyontucu için böyle bir şeyi tasarlamanın ne kadar büyüleyici birşey olduğunu düşünebiliyor musun? Ama bu arada Amaril en iyihocaların yanında ameliyat tekniklerini geliştirmek içinİngiltere’ye gidiyor. Vize istemesinin nedeni bu. Kaç ay kalacakbilemiyoruz, ama İsa’nın son yemekte kullandığı Kutsal Kase’yiaramaya çıkan bir şövalye havasıyla yola çıkıyor. Çünküameliyatı kendisi tamamlamak hevesinde. Bu arada Semira onuburada bekleyecek, ben de Semira’yı sık sık yoklayacağım,elimden gelirse onu oyalayıp merakta tutacağıma söz verdim.Güç bir şey değil, çünkü onun için evin dört duvarı dışında kalanyaşam tuhaf, acımasız ve romantik. Karnaval zamanı kısa birkarşılaşma dışında bizim yaşamlarımız konusunda çok az bilgisivar. Onun için İskenderiye bir peri masalı kadar parlak renkli.

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

178

Page 179: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

Onu olduğu gibi görmesi için daha zaman geçmesi gerek — sert,sımsıkı kapalı sınırlarını, acımasız, zevk düşkünü,romantiklikten uzak insanlarını. Ama sen kımıldadın!»

Mountolive özür diledi.« ‘Romantiklikten uzak’ sözünü kullanman beni çok

şaşırttı, çünkü yeni gelmiş birine bütün bu anlattıklarının nekadar romantik göründüğünü düşünüyordum ben de tam busırada.»

«Amaril, çok sevilen biri ama, kural dışı bir insan.Onun kadar cömert, onun kadar çıkarını düşünmeyen az insanvardır. Semira’ya gelince — şimdilik gelecek günlerin ona aşkserüveni dışında ne hazırladığını bilmiyorum.»

Clea içini çekti, gülümsedi, bir sigara yaktı.« Espérons,»

35 dedi yavaşça.

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

179

Page 180: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

VIII Pombal yakınmalı bir sesle, «Sana yüz kere söyledim

şu usturamı kullanma diye, gene kullanıyorsun. Frengidenkorktuğumu sen de biliyorsun. O küçük kesiklerden nelersızıyordur kimbilir?» dedi. Dimdik duran Pursewarden (dudağınıtraş ediyordu) onurunun kırıldığını belirteceğini sandığı bir yüzburuşturmasıyla, «Mon cher collègue,

36 ne demek istiyor

olabilirsin acaba? Ben İngiliz’im. Hein?» diye yanıtladı.Şöyle bir durakladı, Pombal’ın adam-boğazlayanıyla

tempo tutarak, yapmacık bir ciddilikte ezberden söylemeyebaşladı:

«Atsız arabayı geliştiren İngilizlerŞimdi de cinselliksiz evlilik üzerine çalışıyorlar.Pek yakındır caiz sayılmaması birleşmelerinİzin vermedikçe sendikalar... Bidet’nin üstünde açılan şişman baldırıyla kopmuş

çorap askılarını idare etmeye çalışırken çıkardığı homurtulararasında arkadaşı, «Kanın mikroplu olabilir. Neredenbileceksin,» dedi.

Pursewarden biraz kabararak, «Ben bir yazarım,»dedikten sonra, kulağını silip, gizemli bir şey söylermiş gibiekledi: «Bu yüzden ben bilirim. Benim damarlarımda kan yok.Protoplazma var. Benim damarlarımda akan o. Yoksa buyaptığım işleri yapabilir miydim? Düşünsene Spectator’da Ubiqueoluyorum, New Statesmande Mens Sana, Daily Worker’a, CorporeSano olarak imza atıyorum. Sonra The Times’da Paralysis Agitans,New Verse’te Ejaculatio Praecox’um. Şeyde...» Ama burada

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

180

Page 181: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

uyduracak bir şey bulamadı.«Hiç çalıştığını görmüyorum.»«Az çalışıp daha az kazanıyorum. Yazdıklarım yılda

yüz İngiliz lirasından daha çok para getirseydi, yanlışanlaşılmaya sığınma olanağım kalmazdı!» Sıkılmış bir hıçkırıksesi çıkardı.

«Compris.37

İçki içiyorsun. Eve geldiğimde içki şişesiniholdeki masanın üzerinde gördüm. Neden bu kadar erkenbaşladın?»

« Bu konuda çok namuslu davranmak istedim. Ne deolsa şarap senin şarabın. Hiçbir şeyi gizlemek istemedim. Birkaçyudum içtim. »

«Kutlama mı?»«Evet. Bu gece, sevgili George, pek lâyık olmadığım bir

şey yapacağım. Tehlikeli bir düşmandan kurtuldum vemesleğimde önemli bir ilerleme yaptım. Bizim dairede bu,gıdaklamaya değer bir olay sayılır. Bunu kutlamak için kendimebir yemek ısmarlayacağım.»

«Parasını kim ödeyecek?»«Kendim ısmarlayıp, kendim yiyip, kendim

ödeyeceğim.»«Pek iyi sayılmaz.»Pursewarden sabrı tükenmiş gibi aynada yüzünü

buruşturdu.«Tam tersine. En çok istediğim şey sakin bir gece

geçirmek. Diamandakis’te koca istiridyeleri atıştırırken birkaçözyaşamöyküsü bölümü daha kaleme alacağım.»

«Adı ne?»«Bin Dereden Su Getirmek. Şu sözlerle başlıyor: ‘Henry

James’le ilk kez Cezayir’de bir genelevde karşılaştım. Her ikidizinde birer çıplak huri oturuyordu.’»

«Henry James ablacıydı, galiba.»

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

181

Page 182: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

Pursewarden duşu sonuna kadar açıp altına girerekbağırdı: «Fransız biçimi yazın eleştirisini bırak, lütfen.»

Pombal sıkıntılı bir sabırsızlıkla fırçayı karasaçlarından geçirip saatine baktı. «Merde, gene geri kalacağım.»

Pursewarden bir sevinç çığlığı attı. Birbirlerinindillerini hiç çekinmeden cesaretle kullanır, konuşmalarınınarasında ağızlarından kaçıveren yanlışlara çocuk gibisevinirlerdi. Her yanlış bir velveleyle karşılanır, sonra savaşçığlıkları atılırdı. Pursewarden neşeden zıp zıp zıplıyor, suyunhışırtısının gerisinden şen şakrak bağırıyordu: «Neden evdekalıp kısa kıllardan küçük, sevimli bir gece müziği yayınıdinlemiyorsun?» (Geçen gece Pombal bir radyo yayını için böylesöylemişti, bir türlü unutulmadı gitti.) Yalancıktan canı sıkılmışgibi yüzünü gözünü oynattı. «Ben öyle demedim.»

«Öyle bir dedin ki.»«Ben ‘Kısa kıl’ demedim, ‘kısa titreme’ dedim — des

ondes courtes.»«O daha mı iyi sanki. Siz Quai d’Orsay’liler

38 beni

şaşırtıyorsunuz. Benim Fransızca’m kusursuz değildir belki, amaben hiçbir zaman bir —»

«Ben şimdi senin yanlışlarını saymaya başlarsam —hah, haa!»

Pursewarden banyoda zıplıyor, «Kısa kıldan yapılanGece Müziği!» diye bağırıyordu. Pombal bir havluyu büküp onafırlattı, etkili bir misillemeye girişmeden kendini banyodandışarı attı.

Fransız Pombal yatak odasındaki aynada üstünü başınıdüzeltirken bu ağız dalaşını sürdürdüler. «‘Daha sonra varyeteizlemek için Etoile’e gelecek misin?»

«Elbette geleceğim. Darley’in kız arkadaşıyla ya daSveva’yla Fox Macambre dansı yapacağım. Bir değil, birkaç kezhem de. Sonra da, azığı tükenmiş bir kâşif gibi, sırf beden ısısını

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

182

Page 183: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

korumak için, oradan birini kaldırıp Akbaba Dağı Oteli’negötüreceğim. Pençelerimi onun etine sürterek bilemek için... Birakbabanın et yerken çıkardığı sese benzediğini sandığı bir sesçıkardı — yumuşak, gırtlaktan çıkan bir gaklama. Pombalürperdi.

«Canavar. Ben gidiyorum — hoşçakal.»«Güle güle. Toujours la maladresse!»

39

«Toujours.»40

Yalnız kalan Pursewarden yırtık banyo havlusuylakurulanır, tuvaletini tamamlarken, hafif hafif ıslık çalıyordu.Akbaba Dağı Oteli’ndeki su sisteminin düzensizliği yüzündenacelesiz bir banyo alıp traş olabilmek için ta alanın karşısındakiPombal’ın dairesine geçmek zorunda kalıyordu. Arasıra, Pombalizinli olarak bir yere gittiği zaman burayı kiralayıp, evin uzak birköşesinde kendine özgü gizli bir hayat yaşayan Darley’le evi,biraz da tedirginlikle, paylaşırdı. Arada bir otel odasınınyalnızlığından, yazmakta olduğu romanın çevresinde büyüyüpduran karmakarışık kâğıt yığınından kaçmak hoş oluyordu.Kaçmak — her zaman kaçmak... Bir yazarın kendi kendisiyleyalnız kalma isteği — «Yazar, insan denen hayvanların enyalnızı»; kravatını bağlamak için cebelleşirken aynadakigörüntüsüne, «Büyük Pursewarden’ın kendisinden bir alıntı bu,»dedi. Bu gece sakince, kendi keyfince bir yemek yiyecekti!Kendisini aptalca kâğıt oyunlarıyla ya da briçle geçirilecek omünasebetsiz, sıkıcı akşamlardan birinin ağına düşüreceğinibildiği Errol’un çekingen yemek davetini kibarca geri çevirmişti.Pombal, «Aman Tanrım, şu senin yurttaşlarının zaman öldürmeyöntemi! Suçluluk duygularıyla doldurdukları o odalar. Birdüşünceni söylemek demek yemekli bir toplantıyı zınk diyedurdurup sıkıntılı bir sessizlik yaratmak demek… Ben elimdengeleni yapıyorum, ama her zaman pot kırdığımı biliyorum. Bu

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

183

Page 184: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

yüzden ertesi sabah hiç düşünmeden ev sahibesine çiçekgöndermek âdetimdir... Ne biçim bir ulussunuz! Biz Fransızlariçin çok dalaverecisiniz, çünkü yaşama biçiminiz öylesine iğrençki!» demişti.

Zavallı David Mountolive! Pursewarden sevgi veüzüntü duyarak onu düşündü. Gücün meyvelerini toplamak içinmeslekten bir hariciyecinin ödemesi gereken fiyat ne kadar dayüksek! «Düşleri, katlanmak zorunda kaldığı budalalıklarınanıları içinde yüzüyordur — bu meslekte en kutsal olan şeyleradına, yani başkalarını hoşnut etmek isteği adına, onlarıetkileyebilmek için gönülleri çelmek adına, bile isteyekatlanılmış budalalıklar. Eh! Bir dünyayı bozmaya yetecek hertürlü şey.»

Saçlarını geriye doğru tararken o anda Maskelyne’idüşünmekte olduğunu farketti. Şu anda Kudüs ekspresinde,ciddi bir yüzle dimdik oturmuş, uzun piposunu çekerek kumtepecikleri, portakal bahçeleri arasından gidiyordur, sıcak birvagonda, dışarıda sineklerden rahatsız olarak, içeride, ölmekteolan — neden ölmesine izin vermeli? — bir geleneğin tüzelgururundan pişerek... Başarısızlık duygusuyla, yükselme getirenyeni bir görevin alçaklığıyla dolu bir Maskelyne. En son acımasızdarbe. (Bu düşünceden bir pişmanlık duydu, çünkü kendiçıkarını düşünmeyen asker kişiliğini azımsamıştı.) Bir insanolarak dar kafalı, sert ve kuruydu, ama gene de yazarPursewarden ona değer veriyordu, insan Pursewarden istediğikadar kınarsa kınasın. (Gerçekten de onunla ilgili uzun notlartutmuştu — Maskelyne bunu bilse çok şaşardı.) Piposunu tutuşu,burnunu havaya dikişi, sakınımları... Bir gün kullanmakisteyebileceği düşüncesiyle yapmıştı bunu yalnızca. «Gerçekinsanlar bir gün kullanılacak mizaç uzantıları durumuna mıgeliyorlar, bu, insanı onlardan biraz koparmıyor mu? Evet.Çünkü, gözlem, gözlenen insan ya da nesnenin çevresinde boş bir

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

184

Page 185: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

alan bırakıyor. Evet. Koşullanmamış tepkiyi daha güçleştiriyor— her günkü bağlara, sevgilere, aşka, vb., tepkiyi. Ama buyalnızca yazarın sorunu değil — herkesin sorunu. Büyümekdemek daha iyi, daha aklıbaşında bir birleşme adına ayrılmakdemek... Pöh’.» Maskelyne’e duyduğu gizli yakınlığa karşı onunbirkaç budalalığını anımsayarak kendini avuttu. Onunküstahlığı! «Sevgili dostum, Gizli Servis’e benim gibi yıllarınıverdiğin zaman sezgi diye bir şey geliştirirsin. Bir mil ötedekişeyleri görürsün.» Maskelyne gibi birinin sezgi geliştirebileceğidüşüncesi çok komikti. Pursewarden karga gibi bir kahkaha attıve paltosuna uzandı.

Parasını sayarak ve gülümseyerek çevik adımlarlamerdivenden aşağı indi, alacakaranlık sokağa çıktı.İskenderiye’de günün en güzel saatiydi — yavaş yavaş karbonkâğıdının metalsi maviliğine dönüşen, ama hala güneşinsıcaklığını yayan sokaklar. Kentin bütün ışıkları henüzyanmamıştı, leylak rengi kocaman alacakaranlık çıkınlarıoradan oraya yer değiştiriyor, bütün dış çizgileri bulandırıyor,yapıları, insanları yeniden dumanla çiziyordu. Uykulukahvehaneler, beyaz giysili insanlarla, benek benek kırmızıtarbuş’larla dolup canlanan sokakların asfaltı üzerinde ısınanaraba tekerlerinin tiz cayırtılarına karışan mandolinlerinsızlanışıyla uyanıyorlardı. Pencere içlerindeki çiçekliklerdenkeskin bir humuslu toprak ve sidik kokusu geliyordu. Borsamahallesinden çıkan arabalar, göç eden değişik türde parlaktüylü kazlar gibi, yumuşak sesli kornalarını çalarak uçupgidiyorlardı. Leylak renkli alacakaranlıktan yarı kamaşmışgözlerle, bu kuru, canlandırıcı havada kalabalıkla omuz omuza,içinde bir hafiflik duyarak, barışıklık içinde yürümek... bunlaronun hiç aramadan, şans eseri, rasgele önüne çıkan endermutluluk anlarıydı. Kaldırımların içleri tıpkı akşam karanlığındakesilen karpuzlar gibi hala sıcaktı; insanın ayakkabılarının ince

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

185

Page 186: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

tabanlarından içeriye ıslak bir sıcaklık sızıyordu. Denizrüzgârları, yukarı mahalleleri ıslak bir serinlikle doldurmaküzere içlere doğru ilerliyorlardı, ama henüz kesik kesikesiyorlardı. Durgun elektrikle dolu (saç fırçalarken çıkançıtırtılar) kuru havada, yavaş yavaş ilerleyen soğuk akıntılarladolu ılık bir yaz denizinde yüzer gibi kayıyordunuz. Yanınızdangeçip giden bir kadının bıraktığı parfüm kokusu ya da karanlıkkemerli bir yoldan gelen yasemin buğusu gibi küçük kokuadacıkları arasından, biraz sonra ıslak deniz rüzgârlarıylahepsinin silineceğini bilerek, Baudrot’ya doğru ağır ağıryürüyordu. Yarı aydınlıkta bir apéritif almak için en uygun andı.

Alacakaranlıkta, sulanmış toprak kokusu yayan çiçeksaksılarıyla bezeli uzun tahta balkonlar artık insanlarla doluydu,ama serap hepsini yarı yarıya eritiyor, hareketlerini yapıldığıanda yutulan, hemen soluveren karikatürlere dönüştürüyordu.Gittikçe kararan ara yollarla rahatsızmış gibi yer değiştiren mavitüllerin üstünde renkli tenteler, tıpkı buluşacakları insanlarıbekleyerek dolanıp duran, hareketleri İskenderiye’nin akşamumutlarıyla dolu âşıkların sinirleri gibi hafif hafif seğiriyordu.Biraz sonra sis dağılır, ışıklar çatal-bıçak takımlarının, beyazsofra örtülerinin, küpelerin, gözalıcı takıların, koyu renkleriyüzünden daha parıltılı görünen düzgün taranmış yağlı saçların,gülüşlerin, beyaz dişlerle yarılmış kahverengi derilerin üzerindealevlenildi. Sonra, yukarı mahalleden akşam yemeği için, dansetmek için inen şık, zarif yolcularıyla arabalar bir kez daha aşağıakarlardı... Bu günün en iyi saatiydi. Burada sırtını tahta kafesedayayıp oturarak gizlisi saklısı olmayan sokaklara, hiçtanınmadan, hiç selamlanmadan mahmur mahmur bakabilirdi.En yakın masada oturanları bile tanımak olanaksızdı, yalnızcabirer insan karaltısı halindeydiler. Borsa fiyatlarını konuşan yada — neden olmasın? — Arap aşk şiirlerinden mıymıntı dizelerokuyan İskenderiyelilerin leylak rengi yaşmaklı sesleri

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

186

Page 187: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

alacakaranlıkta uyuşuk uyuşuk kendisine kadar geliyorlardı.Çoktandır terkedilmiş, ama İskender’in bu sefil

başkentindeki şu elle tutulmaz yaşamın yüzeyi altında hâlâunutulmadan varlığını sürdüren bir Avrupa’nın somut anısıdemek olan şu zeste de citron’lu

41 Dubonnet’nin tadı öyle hoş

oluyordu ki! Onu tadınca kıskançlıkla Pombal’i düşündü,dostunun bir gün bütün yüreğiyle dönmeyi dilediğiNormandiya’daki çiftlik evini. Kendi ülkesiyle aynı sağlamilişkileri sürdürebilmek, bir gün oraya döneceğine inanmak neolağanüstü bir şey olurdu! Ama bunu düşünmek bile midesinibulandırıyordu; bir yandan da bunun böyle olması gerektiğinibilmenin acısı, üzüntüsü. («Kitapları bunca ağır okumamınnedeni kör kabartma yazısını henüz hızlı çözememem değil;düşüncelerin çekirdeğine ulaşabilmek için, kendimi her birsözcüğün etkisine, hatta acımasızlıklarına, güçsüzlüklerineteslim etmek için,» demişti.) Çekirdek! Bu söz insanın çokyakınından geçen bir kurşunun vınıltısı gibi kulaklarındaçınlıyordu. Onu görür gibiydi — deniz tanrıçasının mermerbeyazlığındaki yüzünü, omuzlarından aşağı geriye taranmışsaçlarını, sonbaharın kuru yapraklarının, kuru dallarının dumanduman tüttüğü parkın ötesine dikilmiş gözlerini; omuzlarınaatılmış eski, kareli, yünlü şalıyla karların arasında bir Meduza.Körler bütün günlerini gölge ve ışık gölcükleriyle dolu bu sıkıcıyeraltı kitaplığında geçirir, parmaklarını, bir makineninkendileri için kabartmayla yazdığı kitapların delikli yüzeylerindekarınca gibi dolaştırırlardı. («Anlamayı öylesine istedim, amaanlayamadım.») Güzel, işte soğuk terler dökmeye başladığın yerburası; üç yüz altmış beş derecelik bir daire, bir insanküre çizip,inleyerek yüzümü yastığa gömdüğüm yer burası! (Artık ışıklaryanıyor, tüller yukarıya, gecenin içine doğru çekilipbuharlaşıyordu. İnsan yüzleri...) Onlara bütün dikkatiyle,neredeyse yiyecek gibi bakıyor, sanki sarı ışıklı barlara,

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

187

Page 188: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

ateşböcekleri gibi başıboş girip çıkanların buralara gelmekteki entemel amaçlarını, en gizli niyetlerini ansızın yakalamakistiyordu; parlak yüzüklerle dolu bir parmak, şimşek gibi çakanbir kulak, sevdalı bir gülümsemenin ortasına çakılıp kalmış biraltın diş. «Garson, kam wahed, bir tane daha, lütfen,» Kafasındabir kez daha yarı saydamlaşmış düşünceler yüzmeye başladı(karanlık ve alkolün etkisiyle günahlarından arınmış kafasında):Daha sonra giyinip süslenebilecek, şiir kılığına girebilecekdüşünceler... Başka yaşamlardan gelen konuklar.

Evet, bir yıl daha geçirecekti — koca bir yıl daha, sırfMountolive’e duyduğu sevgi yüzünden. İyi bir yıl olması içinçalışacaktı da. Sonra başka bir yer — ama bunu hemenkafasından uzaklaştırdı, çünkü felaket bir yer olabilirdi. Seylanmı? Santos mu? Şu Mısır’da kendisini boğan bir şey vardı, ateşgibi yanan havasız mekânlarında, bilincine varılmamışgenişliğinde — ölü firavunlar için sert kayalardan yapılmışacayip anıtlarında, kentlere dönüşmüş bu mezarlarda, bir şey.Burada belleğe yer yoktu — her günkü dünyanın keskin; kurugerçeği neredeyse bir insanın dayanabileceğinden fazla bir şeydi.Açık yaralar, cinsellik, parfüm ve para.

Çok heyecan verici, çorba gibi — bileşiminde Yunanca,Arapça, Fransızca’nın başı çektiği — bir dille akşam gazetelerisatıyorlardı. Çocuklar yeraltından gelmiş kanatlı haberciler gibiuluya uluya sokaklarda koşuşturuyor... neyi bildiriyorlardıdesem. Bizans’ın çöküşünü mü? Beyaz entarileri dizlerininüzerine sıkıştırılmıştı. Sanki açlıktan ölüyorlarmış gibi,ağlamaklı bir sesle bağırıyorlardı. Tek başına yemek yerkenokumak üzere tahta taraçadan eğilip bir akşam gazetesi aldı.Yemek yerken bir şey okumak vazgeçemeyeceği keyiflerdenbiriydi.

Sonra kemerli yoldan, kahvelerin bulunduğu sokaktanyürüye yürüye, leylak renkli bir caminin (gökte yüzen), bir

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

188

Page 189: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

kitaplığın, bir tapınağın (pencereleri parmaklıklı: «Bir zamanlarBüyük İskender’in gövdesi burada yatıyordu.») yanındangeçerek, geniş kıvrımlı yoldan aşağı, deniz kıyısına indi. Serinakıntılar burunlarını uzatıp çevreyi kokluyor, gelir gibi yapıpgelmeyerek şımarıklık ediyorlardı.

Birden yağmurluklu biriyle çarpıştı, sonra onun Darleyolduğunu gördü. Birbirlerine, karşılıklı acemiliğin sıkıntısınıtaşıyan şaşkın şakalar yaptılar. Kibarlıkları yüzünden, deyimyerindeyse, birbirlerine takılıp kaldılar, sanki sinek kâğıdınayapışır gibi birden sokağa çakıldılar. Sonunda, Darley yapıştığıyerden kendini kurtarıp, «Ah, seni tutmayayım. Ben de ölü gibiyorgunum. Banyo almak için eve gidiyorum,» diyerek karanlıksokaktan geriye dönmeyi başardı. Pursewarden bir sürekımıldamadan olduğu yerde dikilip onun arkasından baktı,kendi şaşkınlığına şaşıyor. Pombal’ın banyosuna atılmışbıraktığı ıslak kirli havluları, lavabonun üzerinde duran,kıllardan grileşmiş traş sabununu düşünüyordu... Zavallı Darley!Ama nasıl olur da bu adamı sevmesine, saymasına karşın onunyanında doğal davranamıyordu? Onu görür görmez doğalolmayan, candan bir tutum takınmıştı, sırf ürkeklikten. Bututum kırıcı, küçümseyici görünüyor olsa gerekti. Hastasınıgüçlendirmeye çalışan bir kasaba doktorunun canlı, babacantutumu... Allah kahretsin! Bir gün onu oteline götürüp onunlabaşbaşa içki içerek biraz tanımaya çalışmalıydı. Gene de birlikteyaptıkları kış yürüyüşlerinde çeşitli fırsatlardan yararlanarakonu tanımaya çalışmıştı. Kendi kendine, «Ama bu zavallı herif dehala edebiyatla ilgileniyor,» diyerek ondan hoşlanmayışının aklayatar nedenini buldu.

Ama deniz kıyısında istiridye satan küçük Yunanlokantasına vardığında neşesi yerine gelmişti. Lokantanınduvarlarında her boyda fıçılar, balık sepetleri diziliydi,mutfağından zeytinyağında kızaran ahtapotların, beyaz

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

189

Page 190: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

balıkların kokuları, dumanları yayılıyordu. İstiridye yemek vegazetesine gömülmek için buraya, levanten kökenli biracıların,kılıksız kayıkçıların arasına oturdu, bu arada, akşam büyük birerinç içinde çevresinde durulmaya başlamıştı, her günküinsafsızca yavan şeyleri konuşmak için onu rahatsız eden hiçkimse ya da kafasını kurcalayan hiçbir düşünce yoktu. Anlamsızbir meslek yaşamından, hatta tembelliği ve sürü halinde yaşamasevgisi yüzünden kendi kendine yarattığı koşullardan çaldığı, buçok zor elde edilmiş kaçak anlarda ağır ağır, onca çabasıylatamamlamaya çalıştığı kitabına bu düşünceleri daha sonraaktarabilirdi. («Bir içki daha alır mıydınız?» — «Neden olmasın?»Böyle böyle kaç akşam yitirilmişti?)

Ya gazeteler? Çoğunlukla Faits Divers42

üzerindedururdu, — insanı gerçek toplumsal sınıfını yansıtan, saltsözcüklerden oluşan soyutlamaların gerisinde varlığınısürdüren, tekdüzelikle, dazlak aklın zorbalığıyladuyarsızlaştırılmış yaşamlar, güldürüyü, mucizeyi arayan insandavranışlarının küçük tuhaflıkları. Ertesi gün Mountolive içinbir rapor halinde yorumlaması gereken ARAP BİRLİĞİ İÇİN YENİBİR ÇAĞRI gibi iri puntolarla yazılmış bir başlığın yanında, yazgıve koşulların ürkünç akıldışılığını yansıtan BÜYÜK DİN ÖNDERİASANSÖRDE YAKALANDI ya da BİR DELİ MONTE CARLOBANKASINI SOYDU gibi bir haberde ölümsüz insangüçsüzlüklerini bulabilirdi.

Daha sonra, Coin de France’daki nefis yemeğin etkisiylegeceyi, afyonlu bir sigara gibi, daha da büyük keyifle tüttürmeyebaşladı. Gerilimli iç dünyasının sarılmış makaraları çözüldü,kesik kesik mors sinyalleri gibi bilincinde yanıp sönen düşünceşeritleri halinde dışarı aktı. Tam bir alıcı durumuna gelmişti —insanın çok iyi kayıt yaptığı ender anlar!

Saat onda, bir banka mektubunun arkasına kitabınagirecek olan özlü cümlelerden birkaçını not etmişti. Şöyle: «On.

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

190

Page 191: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

Bu hafta hippogrif43

hiç saldırmadı. Yaşlı Parr için birkaçkonuşma mı?» Sonra, bunun altına şu anda zihninde çiy gibiyoğunlaşan, belki sonra inceleyip kişilerin davranışlarının argaçipliği biçimini alabilecek bağlantısız sözcükler.

(a) Bilinenden bilinmeyene doğru yaklaştıkça gizemartar.

(b) İşte şurada iki bacak üzerinde yürüyen, bir adı olanben — Avrupa’nın Rabelais’den Sade’a kadar bütün düşünseltarihi.

(c) Tanrılar kendilerini geliştirdikleri zaman insanmutlu olacak.

(d) Bir Aziz bile bütün kusurlarının günahınıboynunda taşıyarak ölür.

(e) Tanrıların kusur bulamayacağı biri varsa insanlarınhor göremeyeceği kadar alçaktır.

(f) İnsan yüreğinin tek mülkü — dermansız dert.(g) Bütün büyük kitaplar acıma duygusunun içinde

yapılmış bir gezintidir.(h) Sarı darı düşü görmek herkesin huyu.Bu kehanetli düşünceler böyle gelişigüzel fışkırdıkları

zaman, en son aşamada nasıl bir düzene konacakları konusundahiçbir ipucu vermemelerine karşın, romanın kösnü düşkünüTiresias’ı Yaşlı Parr’ın kişiliğine yavaşça yedirilecekti.

Esnedi. İkinci armagnac liköründen sonra hoş birsarhoşluk duydu. Gri tentelerin ötesinde kent gerçek geceninrenklerine yeniden bürünmüştü. Kara yüzler karanlığın içindeeriyordu; tıpkı Görünmez Adam’daki gibi, içleri boş görünengiysileri ortalıkta dolaşıyordu. Karanlığın karanlığı, silinmişyüzlerin üzerinde kırmızı kapsüller duruyordu. Hafifçe ıslıkçalarak hesabı ödeyip çevik adımlarla yeniden Corniche’eyürüdü, dar bir sokağın bitiminde yeşil bir su kabarcığı gibiyanıp sönen Etoile onu çağırıyordu; kendisini dar

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

191

Page 192: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

merdivenlerden aşağı atıp havasız bir salona girdi, neonlâmbalarının parlak ışığından gözü kamaştı, yağmurluğunuvestiyere götürmesi için bir an durdu. Ödenmemiş içkihesaplarının korkusuyla ilk kez irkilmedi — çünkü yenimaaşından dolgunca bir avans çekmişti. Küçük garson boğuk birsesle kulağına eğilip, «İki yeni kız, ikisi de Macar,» dedikten sonradudaklarını yalayıp sırıttı. Sanki zeytinyağında, çok ağır ateşte,parlak koyu kahveye dönüşünceye kadar kızartılmış gibiydi.

Salon çok kalabalıktı, varyete hemen hemen bitmişti.Çevrede hiçbir tanıdık yüz görünmüyordu, Tanrı’ya şükür.Işıklar kısıldı, maviye dönüştü, sonra karardı — sonra tefşıngırtıları, davul gümbürtüleriyle göz kamaştırıcı gümüş biryuvarlağın içine dansöz fırladı. Döndükçe üstündeki pullar alevalıyor, bir Viking gemisi gibi parıldıyor, şıngırtıları kötü kokulukoridordan ta giyinme odalarına kadar gidiyordu.

Aylarca önce ilk tanışmasından bu yana Melissa’ylaçok seyrek görüşmüştü, onun Pombal’ın dairesine uğradığızamanlarla kendisininki pek denk düşmüyordu. Darley de aşırıderecede kapalı kutuydu — belki kıskançlıktan, belki deutançtan? Kimbilir? Sokakta birbirlerinin yoluna çıkarlarsagülümseyip selamlaşıyorlardı, hepsi bu. Şimdi burada viskisiniiçerek onu dalgın dalgın izlerken, içindeki ışıkların yavaş yavaşdaha parlak yanmaya başladığını, zenci cazının yumuşaktemposuna ayaklarıyla karşılık verdiğini duyumsuyordu. Dansetmekten çok hoşlanıyordu, dört dörtlük vuruşla, ayakparmaklarının bastığı yerin içine işleyen ritimle ayaklarınkolayca sürünmesinden hoşlanıyordu. Dans etse miydi acaba?

Ama hiçbir aşırı hareket yapmayacak kadar iyi dansediyordu, Melissa’yı öylece kollarının arasında tutarken kendikendine Jamais de la Vie’yi mırıldanarak pistin çevresinde hafif,yumuşak adımlarla dolaşmaktan öte bir şey yapmak sıkıntısınagirmiyordu. Melissa ona gülümsedi, dış dünyadan tanıdık bir

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

192

Page 193: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

yüzle karşılaştığı için mutlu görünüyordu. Omuzunda duranincecik bilekli uzun elini, bir serçe pençesi gibi ceketini tutanparmaklarını duyumsadı. «Formdasınız,» dedi Melissa, o da«Formdayım,» diye yanıtladı. Bulundukları yere ve zamanauygun anlamsız şakalar yaptılar. Pursewarden onun iğrençFransızca’sını çok ilginç, çok alımlı buluyordu. Daha sonraMelissa masasına geldi, Pursewarden onun için birkaç coups dechampagne

44 parası ödedi — özel konuşmalar için yönetimin

aldığı zorunlu ücret. O gece Melissa nöbetçiydi, onunla dans edenherkes her dans için bir ücret ödemek zorundaydı, bu bakımdan,dansa biraz ara vermek hoşuna gitti, çünkü ayakları acımıştı.Çenesi avucunda, çok ciddi konuşuyordu, Pursewarden onuizlerken biraz solmuş bir güzelliği olduğunu düşündü. Gözlerigüzeldi — ancak aşırı derecede namusluluğun yaşamdan aldığıağır yaraların izi olan küçük ürkekliklerle mi doluydu? Amahasta görünüyordu, hatta hasta olduğu apaçık ortadaydı.Defterine, «ince hastalığın tatlı goncası,» diye yazdı. Viski, yüzü-gülmez neşesini arttırmıştı, yaptığı şaklabanlıklar çok hoşlandığızorlamasız bir kahkahayla ödüllendirildi. Darley’in onda nebulduğunu anlar gibi oldu — kentin yaramaz çekiciliğini,inceliğini, sade güzelliğini: sokaktaki arabın katı bir dünyayahazır yanıtı. Yeniden dans ederlerken, ama sarhoş bir alaycılıkla,şöyle dedi: «Melissa, comment vous défendez-vous contre lasolitude?»

45 Onun verdiği yanıt, tuhaf bir nedenle, yüreğine

bıçak gibi saplandı. Melissa, ona, deneyimsizliğinin bütünyalansızlığıyla bakarak sakince yanıt verdi: «Monsieur, je suisdevenue la solitude même.»

46 Gülümseyen yüzün kederinde en

küçük bir kendine acıma duygusunun izi yoktu. Sanki bütündünyayı gösteriyormuş gibi küçük bir el hareketi yaptı ve«Baksanıza,» dedi — bu havasız mahzende Etoile’in patronlarınınbedenleşmiş kirli arzu ve istekleri bütün çevrelerine yayılmıştı.

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

193

Page 194: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

Anladı, şimdiye kadar onu ciddiye almamış olmasından büyükbir üzüntü duydu. Kendini beğenmişliğine çok öfkelendi. Birdeniçinden gelen bir dürtüyle yanağını onunkine bir ağabeysevgisiyle bastırdı. Melissa sözcüğün tam anlamıyla doğaldı!

Artık aralarındaki engel kalkmıştı, eski iki dost gibirahatça konuşabileceklerini anladılar. Gece ilerledikçe onunladaha çok dans etmeye başladı. Melissa bundan hoşnut gibiydi,her ne kadar Pursewarden dans pistinde hiç konuşmadan,gevşeklik, mutluluk içinde dans ediyorsa da, Pursewardenyakınlık belirtisi olabilecek hiçbir hareket yapmadı, amabununla birlikte Melissa’nın kendisini kabul etmiş olduğunuduyumsuyordu. Daha sonra, gece yarısına doğru, şişman, parababası bir Suriyeli banker geldi, Melissa için onunla ciddi ciddiyarışmaya başladı. Pursewarden tedirgin olduğunu,tedirginliğinin neredeyse mülkiyet kıskançlığı biçimini aldığınıgörünce çok rahatsız oldu. Ağzının içinde bir küfür savurdu!Ama, gene de, müzik başlar başlamaz Melissa’ya daha kolay elkoyabilmek için piste yakın bir masaya taşındı. Melissa’yagelince, bu ateşli çekişmenin hiç farkında değilmiş gibigörünüyordu. Yorgundu. Sonunda Pursewarden, «Buradançıkınca ne yapacaksın? Bu gece Darley’e gidecek misin?» diyesordu. Bu adı duyunca Melissa gülümsedi, ama bitkin bitkinbaşını sallayıp alçak bir sesle, «Hayır, şey için paraya ihtiyacımvar — boşver,» dedi. Sonra birden sanki içten davranmadığınıdüşüneceğinden korkmuş gibi aceleyle ekledi: «Kışlık bir mantoiçin. Çok az paramız var. Bu işte insan giyinmek zorunda. Anlıyormusunuz?» Pursewarden, «Şu iğrenç Suriyeli’yle olmasın sakın?»dedi. Para! Büyük bir acı duyarak bunu düşündü. Melissa, olacağaboyun eğmekte üzülecek bir şey yokmuş gibi baktı. Alçak sesle,ama hiç vurgulamadan, hiç utanç duymadan, «Kendisiylegitmem için 500 kuruş önerdi. Şimdilik hayır diyorum amasonra — sanırım gitmek zorunda kalacağım,» dedi ve omuzlarını

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

194

Page 195: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

silkti.Pursewarden usulca sözdü. «Hayır. Benimle gel.

İhtiyacın varsa sana bin kuruş veririm.»Böylesine yüklü bir paradan sözedildiğini duyunca

Melissa’nın gözleri yusyuvarlak açıldı. Pursewarden, onunparayı zihninden kuruş kuruş saydığını, sanki parmaklarıylasayı boncuklarını ayırır gibi yiyecek, ev kirası, giyecek içinayırdığını görür gibiydi. Sertçe, «Ciddi söylüyorum,» dedi.Hemen arkasından ekledi: «Darley biliyor mu?»

«A, evet. Biliyor musunuz, çok iyi bir insan. Çoksıkıntılı bir yaşamımız var, ama o beni tanıyor. Bana güveniyor.Hiçbir zaman ayrıntıları öğrenmek istemez. Bir gün buradangidecek kadar paramız olduğunda bu işlerin hepsinibırakacağımı bilir. Bizim için bunlar önemli değil,» Bu sözler, birçocuğun ağzından korkunç küfürler duymak gibi tuhaf geldiona. Pursewarden güldü, «Haydi yürü,» dedi birden; ona sahipolmak için yanıp tutuşuyordu, onu yalancı bir sevecenliğiniğrenç öpücüklerinin beşiğine yatırmak, yok etmek için. «Haydigel, Melissa sevgilim,» dedi. Ama Melissa irkildi, bu sözcüğüduyunca sapsarı kesildi. Pursewarden bir hata yaptığını anladı.Çünkü herhangi bir cinsel birleşme, onun Darley’e duyduğusevginin kesinlikle sınırları dışında kalmalıydı. Kendisindentiksindi, ama başka türlü davranması olanaksızdı. «Sana nediyeceğim bak, bu ay sonu Darley’e para vereceğim — sizingitmenize yetecek kadar,» dedi. Melissa sanki dinlemiyor gibiydi.Kısık, kuru bir sesle konuştu: «Ben mantomu almaya gidiyorum,seni holde bulurum,» Yöneticiyle konuşmaya gitti, Pursewardensabırsızlıktan kıvranarak bekledi onu. Ahlakdışı bir yaşamınaldırmazlık perdesinin gerisinde pusuya yatmış bekleyen aşırıkatı vicdanının sancılarını bastırmanın en iyi yolunu bulmuştu.

Üç beş hafta önce Nessim aracılığıyla Leyla’dan, sonderece güzel bir elyazısıyla, şöyle bir pusula almıştı:

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

195

Page 196: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

«Sevgili Bay Pursewarden,«Sizden benim için tuhaf bir şey yapmanızı istemek

için yazıyorum. Geçenlerde çok sevdiğim amcam öldü.İngiltere’nin, neredeyse kendi dilinden daha iyi konuştuğuİngilizce’nin büyük bir hayranıydı; vasiyetinde mezarınaİngilizce yazıtlı bir taş dikilmesini istemiş, şiir ya da düzyazı veolanağı varsa özgün. Ben onun anısı olacak bu şeye yaraşacaksaygıyı göstermek, son isteğini yerine getirmek istiyorum, sizeyazmamın nedeni bu: Böyle bir şeyi üstlenmeyi düşünürmüydünüz acaba? Eski Çin şairlerinin çok alışık olduğu birşeydir, ama günümüzde pek yapılmıyor. Bu işi size beş yüzİngiliz lirasına sipariş etmeye hazırım.»

Mezar yazıtı uygun bir biçimde yazılıp verildi ve parası

bankaya kondu, ama tuhaf bir körinanca saplanmıştı. Daha önceısmarlama şiir yazmamıştı, hele mezar yazıtı hiç. Böylesinebüyük bir paradan neredeyse bir uğursuzluk kokusu alıyordu.Para, bankada el sürülmeden duruyordu. Şimdi birden onuDarley’e vermek gerektiği inancına kapıldı! Başka şeylerinyanısıra, onun niteliklerine dikkat etmemiş olmasının, kabaacemiliklerinin günahını ödeyecekti.

Melissa bir bıçak kını gibi bedenini Pursewarden’ınbuduna sımsıkı yapıştırarak otele yürüdü — tam bir sokak kadınıyürüyüşüyle. Pek konuşmadılar. Sokaklar boştu.

Kıyılarına tozlu kahverengi saç örgüsü şeritlergeçirilmiş oturma yerleriyle, çürümüş dantel perdeli aynalarıyla,eski, pis asansör, onları silkeleyerek, ağır ağır, yukarı, örümceklibir karanlığın içine çıkartıyordu. Biraz sonra küçük kapıdan içerigireceklerini, boğazını bir ilmek sıkıncaya, gözyuvarlarınıngerisinde yıldızlar patlamaya başlayıncaya kadar, kolları vedudakları kenetlenmiş duracaklarını düşündü Pursewarden.

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

196

Page 197: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

Acıların dindirilmesi, unutma... tanımadığı bir kadınıngövdesinden insan başka ne bekleyebilirdi?

Odasının kapısı önünde onu uzun uzun, bilinçli birbiçimde öptü, dişleri hafif bir çarpma sesiyle birbirine değinceyekadar Melissa’nın büzülmüş dudaklarının yumuşak kozasınadudaklarını bastırdı. Melissa ne karşılık veriyor, ne de geriçekiliyordu (karanlıkta hiçbir şey görmeyen) küçük, anlamsızyüzünü donmuş bir pencere camı gibi ona sunuyordu. En küçükbir heyecan duymadan, yalnızca çok derin, iç kemirici birbezginlikle. Elleri soğuktu. Pursewarden onları avuçlarına aldı,içine anlatılmaz bir hüzün bastı. Yine kendisiyle başbaşa kalmasımı gerekiyordu? Birden komik bir sarhoşluğa sığındı, yalandanöyle görünmeyi çok iyi becerirdi, böylece gerçekliğin çevresinegerçekliğin düzenini bozacak, rahatını kaçıracak sözcüklerdenbir yapı iskelesi kuracaktı. Darley’in yanındayken takındığıyapmacık şakacılığa bürünerek sertçe, «Viens, viens!» dedi, «Lemaitre vous invite.»

47 Melissa hiç gülümsemeden, kuzu gibi

uysalca eşikten atlayıp odaya girerek çevresine bakındı.Pursewarden gece lambasını el yordamıyla buldu. Lambayanmadı. Komodinin üzerinde, bir çay tabağının içinde duranmumu yakıp ona döndüğünde, burun deliklerinde, gözçukurlarında gölgeler oynaşıyordu. Birbirlerine baktılar,Pursewarden kendi tedirginliğini gizlemek için yabancıaskerlerin bozuk diliyle öfkeli homurtular çıkartıyordu. Sonrasustu, çünkü Melissa gülümseyemeyecek kadar yorgundu. Hiçkonuşmadan, hiç gülümsemeden soyunmaya başladı,üstündekileri tek tek çıkartıp yıpranmış halının üzerinebırakıyordu.

Pursewarden bir süre yatağa uzanıp onun (eğreltiyebenzeyen) ince gövdesini, eğik inen kaburga kemiklerini, küçük,olgunlaşmamış, ama sert memelerini inceledi. Onunsessizliğinden tedirgin olan Melissa içini çekip duyulmayan bir

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

197

Page 198: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

şeyler söyledi. Pursewarden onu susturmak için, «Laissez. Laissezparler les doigts... comme ça,»

48 diye fısıldadı. Basit, somut bir söz

söylemek isterdi. Sessizlikte, onun, cinsel istek uyandırankaranlıkla Pursewarden’ın gittikçe artan iştahıyla savaştığını,duygularını bölmelere ayırmaya, varoluşun gidişi içinde onlarıözel yaşamından uzak tutmaya çabaladığını duyumsadı. «Ayrıbir bölme,» diye düşündü, «üstüne Ölüm damgası mıvurulmuş?» Onun güçsüzlüğünden, damarlarında gidip gelensevecenliğinden yararlanmaya kararlıydı, ama şimdi de kendigücü geri çekilmiş, mum gibi erimişti. Yüzü soldu, parlak, ateşligözlerini pis tavana dikmiş, sırtüstü yatıyordu, bakışları geçmişeuzanmıştı. Bir yerden sert bir çalar saat sesi geldi, bu sesMelissa’yı canlandırdı, bitkinliğini alıp götürdü, bunun yeriniyeni bir tedirginlik, bu işi bitirme, yenilmemek için savaştığıuykuya kendini bırakma isteği aldı.

Birbirlerine karşı oyun oynadılar, kendileriyle alayeden, bir türlü alevlenemediği gibi bir türlü sönmeyen gelgeç birtutkuyu arkası varmış gibi gösterdiler. (Dudaklarınız,bacaklarınız aralanmış böyle sonsuza kadar yatabilir, sanki birşey unuttuğunuzu, dilinizin ucuna geldiğini, yakalayacak gibiolduğunuzu düşünürsünüz. Öldür Allah, ne olduğunuanımsayamazsınız, o adı, o kenti, o günü, o saati... biyolojikbelleğinizin gücü kesilmiştir.) Melissa sanki ağlıyormuş gibihafifçe burnunu çekti, solgun, düşünceli parmaklarıyla sankiyuvadan düşmüş bir kuş yavrusunu tutarmış gibi, incitmeyekorkarcasına onu tutuyordu. Yüzünde kuşku ve kaygı çırpıntılarıvardı — sanki akımın kesilmesi, iletişimin kopması kendisuçuymuş gibi. Sonra inledi — Pursewarden onun parayıdüşündüğünü biliyordu. Böylesine büyük bir para! İşte şimdiacemice kaygısı, kabalığı Pursewarden’ı öfkelendirdi.

«Chéri!»49

Kucaklaşmaları mumyaların, klasik

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

198

Page 199: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

mezarların alçı kabartmalarının kucaklaşması gibi kuruydu.Melissa’nın elleri, kaburgalarının, böğürlerinin, boğazının,yanaklarının yarı-silindiri üzerinde hiçbir heyecanuyandırmadan dolaşıyordu; karanlıkta bir duvarda gizli birkapak, geriye bastırılınca zamanın ötesinde başka bir dünyayıaydınlatacak, unutulmuş bir düğme arayan bir körünparmakları gibiydi. Hiç yararı yoktu, galiba. Çıldırmış gibiçevresine bakındı. Deniz ışığıyla dolu, karabasan benzeri birpencerenin altında yatıyorlardı; pencerenin önünde yelken gibiyumuşacık kalkıp inen tek parça perde, ona Darley’in yatağınıanımsattı. Odada ekşimiş Çin buhurunun, çürüyen kitapmüsveddelerinin, çalışırken yediği elmaların kokusu vardı.Çarşaflar kirliydi.

Pursewarden her zaman yaptığı gibi kendindeniğrenmenin, aşağısamanın erişemeyeceği bir yerde, apaçık birzihinle, durmadan yazıyordu. Tabakalarca kâğıt dolduruyordu.Yıllardır yaşamını zihnine yazma alışkanlığı sürüyordu —yaşamakla yazmak eşzamanlıydı. Yaşadığı anı yaşadığı anda,fırından yeni çıkmış ekmek gibi sıcağı sıcağına, çıplak ve açıkolarak kâğıt üzerinde somutlaştırıyordu...

Kafasında daha şimdiden harcadığı, şimdidenkazandığı parayı kaçırmamaya kararlı olan Melissa, «Bak sanaşimdi La Veuve yapacağım,» dedi. Pursewarden fransızgiyotininin eski takma adlarından aşırılmış olan ve iğdiş etmekompleksinin gizli iğretilemesi biçiminde yansıyan o korkunçdişleri çağrıştırıcı bu olağanüstü güzel argo deyimini duyunca,sözcüğün tam anlamıyla keyiften titreyerek soluğunu içine çekti.Ölüme yazgılı gemicinin gömüldüğü köpek balıklı aşk denizleri,eli ayağı kesik insanı durmadan daha derinlere çeken derin denizdüşünün sessizce donup kalışı... sonra bayağı bir dokunuşla inençelik bıçak, sepete tak diye düşüp balık gibi kıvranan, kanfışkırtan o münasebetsiz düşünen-kafa.. Pursewarden, «Mon

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

199

Page 200: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

coeur,»50

dedi boğuk bir sesle, «mon ange»;51

en bayağıiğretilemeleri denemek istiyor, yitmiş, parçalanmış, kadarıniçine fırlatılıp atılmış bir sevecenliği onlarla yakalamayaçalışıyordu. «Mon ange». Çok renkli ve tuhaf bir şeye açılan birdeniz penceresi!

Melissa birden öfkeyle bağırdı: «Öf Tanrım! Ama neoluyor? İstemiyor musun?» Sesi neredeyse ağlamayadönüşmüştü. Onun yumuşak, biraz kadınsı elini alıp dizinekoydu, avucunu kitap gibi açtı, umutsuz, meraklı yüzünüüzerine eğdi. Çizgileri daha iyi görebilmek için mumuyaklaştırdı, ince bacaklarını karnına çekti. Saçları yüzününönüne düştü. Pursewarden onun omuzuna vuran pembe ışığadokunarak, «Fal bakıyorsun,» dedi. Ama o başını kaldırmadankısa bir yanıt verdi: «Bu kentte herkes bakar.» Uzun bir süre, hiçkıpırdamadan, böylece bir tablo gibi durdular. Pursewardenkendi kendine «Bir aşk sahnesinin caput mortuum oluşu» diyedüşündü. Daha sonra Melissa sanki rahatlamış gibi içini çekipbaşını kaldırdı. Yavaşça, «Şimdi anlıyorum. Kendi içine kapalı birinsansın, yüreğin kapalı, tamamen öyle,» dedi. Bir tavşanıboğarken yapılabilecek bir el hareketi yaptı, işaret parmağınıişaret parmağına, baş parmağını baş parmağına değdirdi. Gözlerisevgiyle ışıldadı. «Senin yaşamın ölü, kapalı. Darley’inki gibideğil. Onunki geniş... çok geniş... açık.» Kollarını yenidendizlerinin üstüne bırakmadan önce öne uzattı. Sonradürüstsözlülüğün korkunç bilinçsiz gücüyle şöyle ekledi: «O halasevebilir.» Pursewarden ağzına bir tokat yemiş gibi oldu. Mumtitredi. Öfkeyle, «Bir daha bak elime, bir şeyler daha söyle,» dedi.Ama o, onun sesindeki öfkeyi, sıkıntıyı yakalayamadı, bilmecegibi karışık beyaz elin üzerine bir kez daha eğildi. «Her şeyisöyleyeyim mi?» diye fısıldadı. Berikinin bir an için soluğukesildi. Kısaca, «Evet,» dedi. Melissa çok tuhaf, çok değişik birbiçimde gülümsedi.

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

200

Page 201: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

«Çok iyi bakamam. Sana yalnızca gördüklerimisöyleyeceğim.» Sonra yalansız gözlerini ona çevirip, «Çokyakında ölüm görüyorum,» dedi. Pursewarden kötü kötügülümseyerek, «İyi,» dedi. Melissa bir parmağıyla saçlarınıkulağının arkasına ittikten sonra bir kez daha yüzünü onun elineeğdi. «Evet, çok yakın. Birkaç saat içinde bir ölüm haberiduyacaksın. Ne saçma!» Hafifçe güldü. Daha sonra, şaşılacak birbiçimde kızkardeşini anlatmaya başladı. «Kör olan — karındeğil.» Gözlerini kapadı, Pursewarden’ın elini geri itmek içinkollarını uyurgezer gibi öne uzattı. Pursewarden, «Evet, bu o.Benim kızkardeşim,» dedi. Melissa donup kalmıştı... «Kızkardeşinmi?» Pursewarden’ın elini ellerinden düşürdü. Daha önce buoyunu oynadığında hiç böyle doğru kehanette bulunduğuolmamıştı. Pursewarden durumun ağırlığına uyan bir sesle,«Onunla ben birbirimize âşıktık. Bir daha başka insanlarısevmemiz olanaksız,» dedi. Artık bir kez başladıktan sonragerisini söylemek, her şeyi anlatmak birden kolaylaşmıştı.Büyük bir soğukkanlılık içindeydi. Melissa, gözlerinde acıma vesevecenlikle ona bakıyordu. Acaba Fransızca konuşmak mı işlerikolaylaştırmıştı? Fransızca’da tutkunun gerçekliği, insandeneyimi sınavına soğukça, acımasızca kafa tutar. Bu dili kendituhaf deyimiyle, «küçük, hinoğluhin imalardan etkilenmeyenbir dil» olarak nitelerdi. Yoksa Melissa’nın kaçak duygudaşlığı mıbu olayları konuşmayı kolaylaştırmıştı? O, kendisini hiçyargılamıyordu, onun için hepsi bilinen, denenmiş şeylerdi.Pursewarden aşkını, bu aşktan bilerek kaçışını, evliliğideneyişini, tutturamayışını anlatırken, ciddi bir yüzle başınısallıyordu.

Acımayla hayranlık arasında gidip gelirken öpüştüler,ama bu kez tutkuluydular, çünkü yazıya geçmiş insandeneyiminin bağlarıyla, bir şeyleri paylaşmış olma duygusuylabirleşmişlerdi. «Bunu elinde, senin elinde gördüm ben.»

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

201

Page 202: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

Neredeyse, kendi kehanetinin bu hiç alışılmamış doğruluğu onubiraz korkutmuştu. Peki öteki? O hep her şeyi rahatçaanlatabileceği birini aramaktaydı — ama bunu tam olarakkavrayamayacak birini bulmak istiyordu! Mum titredi. Aynanınüzerine traş sabunuyla Justine için şu alaycı dizeleri yazmıştı:

Ah ne korkunçtur o gem!Acısı çok yaman.Bir kez kulak duymayaGöz görmeye başladığı zaman! Zihninin yalnızlığında bu sözleri kendi kendine

mırıldandı, burada mum ışığında gördüğü esmer, sakin yüzüdüşünüyordu — tıpkı şu anda Melissa’nın oturduğu gibioturmuş, çenesini dizinin üzerine dayamış, sevgiyle elini tutarakkendisine bakmış olan esmer varlığı. Dingin sesiyle kızkardeşini,sürekli olarak anımsayabildiklerinden, bile bile kaçtıklarındandaha iyi olabilecek doyumlar arayışını anlatırken zihnindenbaşka dizeler geçti; deneyimlerinden olduğu kadarokuduklarından çıkmış karmakarışık yorumlar. Hatta bir kezdaha o mermer gibi beyaz yüzü, ince bir boynun arkasına atılmışdalgalı siyah saçları, kulak memelerini, küçük gamzeylesüslenmiş çeneyi — onu her defasında o kocaman boşgözyuvalarına götüren o yüzü — görür gibi olduğunda bilezihninin içinde şu dizelerin yinelendiğini duyuyordu:

Amors par force vos demeine!Combien durra vostre folie?Trop avez mene ceste vie. Kendisinin başka yerlere ait bir şeyler söylediğini

duyuyordu. Örneğin acı bir gülümsemeyle, «Zina sözcüğünü

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

202

Page 203: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

Anglo-Saksonlar buldu, çünkü aşkın çeşitliliğine inanmazlardı,»gibi. Sonra böylesine ciddilikle, böylesine sevimli bir biçimdebaşını sallayan Melissa daha önemli görünmeye başlamıştı —işte şurada kendisine anlayamayacağı gizler, ayyaşçaduygusallıkla hayvanca şiddet arasında gidip gelen gizemli erkekdünyasının gömülerini açan bir adam vardı! «Benim ülkemde birkadına yapabileceğiniz gerçekten tat verici şeyler ya cezagerektiren suç sayılır, ya da ayrılma nedeni,» Sert ve çatlakgülüşünden korkuyordu. Birden öyle çirkin görünmüştü ki.Sesini yeniden alçalttı, sanki bir yaranın üzerine bastırırmış gibiMelissa’nın elini kendi yanağına bastırıp duruyordu; içindeyse oduyulmaz yorum sürüyordu.

«Bunca değişik dinde ne anlama gelir Tanrı?Benlik bölünmesinin nedeni mi Eros ile Agape?» Korkmuş öpüşlerle artık bir daha hiç geri gelmeyecek

içli dışlılıklar arasında bu büyülü şatoda hapsolmuşlar, LaLioba’yı incelemişlerdi! Ne delilik! Öteki âşıklara karşı hiç birdaha savaşa girmeyi göze alabilir miydi? Jurata fornicatio —zihninde damla damla akıp tükenen o dizeler; onun gövdesi,Rudel’e göre, «gras, delgat ve gen». İçini çekti, eliyle örümcekağlarını itermiş gibi anılarını kovaladı, kendi kendine, «Dahasonra, bir askesis’i ararken çöl papazlarının ardına takılıpİskenderiye’ye gitti, iki çöl arasında bir yere, Melissa’nın ikimemesi arasına. O morosa delectatio. Ve başını oraya, kumtepeciklerinin arasına gömdü, onun diri saçlarıyla örtüldü,»dedi.

Sonra sustu, dupduru gözlerle ona bakıyordu, titreyendudakları ilk kez şimdi gerçekten ateşli, gerçekten tutkulu, sevgisözlerinin üzerine kapandı. Melissa birden titredi, onun elindenkurtulamayacağını, bütünüyle boyun eğmesi gerektiğini anladı.

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

203

Page 204: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

Bir utku kazanmışçasına, «Melissa,» dedi.Bu kez, uzun süredir birbirlerini arayan, gürültülü

kentin her günkü kalabalığı içinde bulan iki dost gibi,birbirlerinden bilgece, sevecence tat aldılar. İşte şimdi bulmayıtasarladığı bir Melissa’yla karşı karşıyaydı — kapalı gözler —kapalı gözler, pembe mum ışığının öpüşüyle uykudankopartılmış gibi sıcak, açılmış, soluyan bir ağız. «Gitme zamanıgeldi.» Ama, yorgunluktan ağlamaklı sesler çıkartarak gövdesinionun gövdesine daha çok bastırıyordu Melissa. Pursewardenkolunun çengelinde yatan Melissa’ya sevgiyle baktı. «Başkakehanetin yok mu?» dedi neşeyle. Uykulu uykulu yanıtladıMelissa: «Saçma, hepsi saçma. Bir insanın kişiliğini elindenokuyabiliyorum — ama geleceğini hayır! O işi pekbeceremiyorum.»

Pencerenin gerisinde gün ağarıyordu. Pursewardenbirden banyoya koşup suyu açtı. Su kaynar sıcaklıktaydı, birbuhar hışırtısı çıkararak küvetin içine fışkırmaya başladı! Böylebir saatte banyoda sıcak su bulup başka zaman damlasını bilebulamamak tam Akbaba Dağı Oteli’ne göre bir şeydi. Bir okulluçocuk gibi heyecanlanarak Melissa’ya seslendi: «Melissa, gel,suya bas kendini, kemiklerin dinlensin, yoksa seni evine aslagötürmem.» Şu beş yüz İngiliz lirasını Darley’e nasıl vermeliydiki paranın kimden geldiğini anlamasın? Bir Kıpti’nin mezaryazıtını yazmış bir rakibin gönderdiğini asla bilmemeliydi. Birkez daha «Melissa» diye seslendi, ama o uyuyordu.

Onu kucağına alıp banyoya götürdü. Sıcak sularıniçine yumuşacık uzatınca Melissa uyandı, suda açılan oolağanüstü kâğıt Japon çiçekleri gibi uykunun içinden gerinerekçıktı. Sıcaklığı elleriyle sığ göğsüne büyük bir hazla sıçrattı,sıcaklıktan kırmızılaştı, kalçaları pembeleşmeye başladı.Pursewarden bir eli suyun içinde, bidet’nin üzerine oturmuş,uykusu yavaş yavaş açılan Melissa’yla konuşuyordu: «Biraz

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

204

Page 205: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

çabuk ol, yoksa Darley kızacak.»«Darley! Hah! Dün gece gene Justine’le birlikte çıktı.»

Doğrulup göğüslerini sabunlamaya başladı, su ve sabun bolluğuiçinde sanki çok ender bir şarabın tadına bakıyormuş gibisoluyordu. Rakibinin adını, kendi kişiliğine hiç uymayan hafifyaltaklanmalı bir tiksintiyle söylemişti. Pursewarden çok şaşırdı.Melissa burun bükerek, «Böyle işte bunlar — Hosnaniler,» dedi.«Zavallı Darley’cik de onlara inanıyor, o kadına. Oysa kadın onukullanıyor. Darley çok iyi, çok saf.»

«Kullanıyor mu?»Duşu açtı ve buhar bulutunun zevkini çıkartırken

küçük, kısılmış bir yüzle ona baş salladı. «Onlarla ilgili her şeyibiliyorum.»

«Ne biliyorsun?»Pursewarden içinde birden bir sıkıntının kımıldadığını

duydu, nitelenemeyecek kadar apaçık bir şeydi. Melissa tıpkıdikkatsizlikle mürekkep hokkasını ya da balık kavanozunudevirir gibi onun dünyasını altüst etmek üzereydi. Yüzünde hepsevgi taşıyan bir gülümseme. Orada, buhar bulutunun içinde, biron yedinci yüzyıl kabartmasında, yavaş yavaş gökte beliren birmelek gibi duruyordu. «Ne biliyorsun?» diye bir kez daha sordu.

Melissa bir el aynasıyla dişlerindeki çürükleri inceledi,gövdesi hala ıslaktı, parlıyordu. «Anlatacağım. Ben eskidenCohen adında çok önemli bir adamın kapatmasıydım, çokönemli, çok zengin biri.» Böyle övünmesinde dokunaklı bir şeylervardı. «Nessim Hosnani’yle birlikte çalışıyordu, bana o anlattı.Sonra uykusunda da konuştu. Artık yaşamıyor. Galiba onuzehirlediler, çünkü çok şey biliyordu. Nessim Hosnani adınasilâhların Ortadoğu’ya, Filistin’e götürülmesine yardımediyordu. Ama çok sayıda silah. ‘Pour faire sauter les Anglais!’

52

derdi.» Bu sözcükleri kinli kinli, küfür eder gibi söyledi, sonra biran düşündükten sonra birden, «Şöyle yapardı,» diye ekledi.

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

205

Page 206: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

Cohen’in parmaklarını bir araya toplayıp öptükten sonra Tout atoi, John Bull!»

53 derken elini sallayışını yansılaması çok komikti.

Ölü adamın kötülüğünü yansıtmak için yüzünü kırıştırdı,çarpıttı.

Pursewarden yavaşça, «Giyin artık,» dedi. Öteki odayageçti, dalgın dalgın durup kitap rafının üstündeki duvara birsüre baktı. Sanki kulağının dibinde bütün kent gürültüyleparçalanmış gibiydi.

Melissa banyodan bir balıkçı kadının madensel sesiylebağırıyordu:

«İşte bu yüzden Hosnaniler’i sevmem. Gizli gizliİngilizler’den nefret ederler.»

Sanki bir atla konuşuyormuş gibi sertçe, «Giyin. Çabukol,» dedi.

Birden böyle azarlanan Melissa kurulanıp parmakuçlarına basarak banyodan çıktı. «Birazdan hazır olurum.»Pursewarden hiç değişmeyen donuk bakışlarını duvara dikmiş,put gibi duruyordu. Oraya başka bir gezegenden düşmüşsanırdınız. Öylesine kımıltısızdı, gövdesi ağır bir madenden biryontu olabilirdi. Melissa giyinirken birkaç kez göz ucuyla onabaktı. «Ne var?» diye sordu. Ama Pursewarden karşılık vermedi.Çılgınca bir öfkeyle düşünüyordu.

Melissa giyinince kolundan tuttu, ikisi birlikte sessizcemerdivenleri indiler, sokağa çıktılar. Gün yavaş yavaşağarıyordu. Hala sönmemiş sokak lambaları vardı ve yeregölgeleri düşüyordu. Melissa arada bir onun yüzüne bakıyordu,ama onun yüzü hiçbir şey yansıtmıyordu. Her bir sokaklambasına yaklaştıklarında gölgeleri uzuyor, daralıyor, yarıışıkta yok oluyor, sonra yeniden eski biçimlerini alıyorlardı.Pursewarden hâlâ onun kolundan tutarak, ağır, yorgun,düşünceli adımlarla yürüyordu. Bu uzamış, sıçrayan gölgelerinher birinde şimdi açıkça yenilmiş Maskelyne’in karaltısını

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

206

Page 207: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

görüyordu.Alanın köşesinde durdu, yüzünde hâlâ o dalgın

ifadeyle, «Tiens!»54

dedi. «Unuttum. İşte sana söz verdiğimbinlik.»

Yanağından öptükten sonra tek söz söylemeden geriye,oteline döndü.

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

207

Page 208: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

IX

Mountolive, Delta’daki çırçır fabrikalarında resmi birgeziye çıkmıştı, Telford ona haberi telefonla ulaştırdı.Mountolive şaşkınlıktan kulaklarına inanamadı. Telford ağzınaiyi oturmamış takma dişlerinin armağanı olan tuhaf, hışırtılı,kendi önemine inanan bir sesle konuşuyordu; onun işinde ölümönemli bir konuydu. Bir düşmanın ölümü dışında! Ağırbaşlı,üzüntülü, acıyan bir ses tonunu sürdürmek, kendi kendinikutlayışını belli etmemek için büyük bir çaba göstererek.Kuşkulu ölüm olaylarını inceleyen bir bölge savcısı gibikonuşuyordu: «Bilmek isteyeceğinizi düşündüm efendim, buyüzden gezinizi yarıda kesme cesaretini gösterdim. Nimrod Paşabana gece yarısı telefon etti, ben de gittim. Polis, savcılıkaraştırması için orayı mühürlemişti; Dr. Balthazar oradaydı. Oölüm raporunu yazarken ben de ortalığa bir göz attım. Merhumaait birtakım kişisel kâğıtları almama izin verdiler. Pek önemli birşey yok. Bir romanın müsveddeleri. Her şey öyle birdenbire olduki. Çok fazla içiyordu — her zamanki gibi, maalesef. Evet.»

Mountolive duyulur-duyulmaz bir sesle, «Ama...» dedi,kafasında öfkeyle inanmazlık yağla su gibi birbirine karışıyordu.«Ne demeye...» Ayaklarının bağı çözüldü. Bir iskemle çekipoturarak telefonun başında kızgınlıkla ağlamaya başladı: «Evet,evet, Telford — anlat. Ne biliyorsan anlat.»

Telford verdiği haberin uyandırdığı ilgininfarkındaydı, boğazını temizleyip, sersemlemiş beyninde olgularısıraya sokmaya çalıştı. «Efendim, neler yaptığını araştırıpöğrendik. Traş olmadan, çok bitkin bir durumda buraya gelmiş(Errol bana öyle söyledi), sizi sormuş. Ama siz biraz önce

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

208

Page 209: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

çıkmıştınız. Sekreterinizin dediğine göre sizin masanıza oturupbir şeyler yazmış — bu epeyce sürmüş — size kişisel olarakverilmesini istemiş. «Gizli,» damgası basması ve mühürlemesiiçin. Şimdi sizin dolabınızda duruyor. Sonra gitmiş, galiba... evet,içki içmeye. Montaza yakınlarında sık sık gittiği küçük birmeyhanede bütün gün oturmuş. Deniz kıyısında kulübe gibi birşey — birkaç tahta direk üzerinde hurma yapraklarıyla örtülmüşbir çatı — bir Yunan işletiyor. Bütün günü orada içerek, yazarakgeçirmiş. Lokanta sahibinin dediğine göre pek çok zibib içmiş.Tam denizin kıyısına, kumların üzerine bir masa kurdurmuş.Hava rüzgârlıymış, içeri girerse daha iyi olacağını söylemişler.Ama hayır. O denizin kıyısına oturmuş. Öğleden sonra geç saattebir sandviç yemiş, tramvaya binip kente dönmüş. Bana uğradı.

«Güzel; sonra.»Telford durakladı, soluğu tıkandı.«Büroya geldi. Traşsız olmasına karşın çok neşeli

göründüğünü söyleyebilirim. Birkaç şaka yaptı. Ama benden birsiyanür hapı istedi — ne olduğunu biliyorsunuz. Daha fazlasınısöylemeyeceğim. Bu telefon hattı güvenilir bir hat değil.Anlıyorsunuz değil mi, efendim?»

«Evet, evet, sen devam et canım,»Bunu sağlama aldıktan sonra Telford heyecanla devam

etti: «Hasta bir köpeği zehirlemek istediğini söyledi. Bana çoknormal geldi, bu yüzden ona bir tane verdim. Dr. Balthazar’a göregaliba bunu kullanmış. Umarım efendim, benim herhangi birbiçimde...»

Mountolive kendi elçiliğinden birinin bütün dikkatleriüzerine çekecek, böylesine can sıkıcı bir hareket yapmasına karşıgitgide artan bir öfkeden başka bir şey duymuyordu! Hayır,aptalca bir şeydi bu. Kendi kendine, «Aptallık,» diye fısıldadı.Ama Pursewarden’ın bir şeylerden suçlu olduğu duygusunuönleyemiyordu. Allah kahretsin, düşüncesizce, bayağıca bir

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

209

Page 210: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

şeydi — aynı zamanda da gizemli. Bir an için gözünün önüneKenilworth’ün yüzü dikildi. Daha net duyabilmek için telefonunkulaklığını sarstı: «Peki ne demek oluyor bütün bunlar?»

«Bilmiyorum, anlaşılması güç bir şey.»Sapsarı kesilmiş olan Mountolive arkasına dönüp, o iç

sıkıcı ek yapıda telefonun çevresinde duran paşalara birtakımsözler mırıldandı. Sanki uçmaya hazırlanan bir kumru sürüsü«rica ederim,» diyen ellerini uzattılar. Hiçbir uygunsuzluk yoktu.Bir büyükelçi önemli olayların ardını bırakamazdı. Onlarbekleyebilirdi.

Mountolive sertçe ve öfkeyle, «Telford,» dedi.«Evet efendim,»«Başka ne biliyorsan anlat bana.»Telford boğazını temizleyip hışırtılı sesiyle anlattı;«Benim açımdan olağanüstü önemli bir şey yok. Onu

canlı olarak en son görmüş kişi öğretmen Darley. Siz belki de onutanımıyorsunuz, efendim. Evet, otele geri dönerken onunlayolda karşılaşmış. Bir içki içmek üzere Darley’i içeri davet etmiş,epeyce konuşmuşlar, içki içmişler. Otelde. Merhum özellikle ilgiçekici hiçbir şey söylememiş — kuşkusuz yaşamına son vermeyitasarladığını esinlendirecek hiçbir şey. Tam tersine, akşamtreniyle Gaza’ya, tatile gideceğini söylemiş, Darley’e en sonromanının paket edilmiş, üzerine adres yazılmış müsveddelerinigöstermiş, yolculukta gerekecek şeylerle bir yağmurluk —pijama, diş macunu falan. Onu bu kararından caydıran ne oldu?Bilmiyorum, efendim, ama yanıtı sizin dolabınızda olabilir. Buyüzden size telefon ettim.»

Mountolive, «Anlıyorum,» dedi. Tuhaftı, amaşimdiden Pursewarden’ın sahneden çekilmiş olduğudüşüncesine alışmaya başlıyordu. Şaşkınlığı azalıyor, geçiyordu:Yalnızca giz kaldı. Telford hâlâ telefonda cızırdayıp duruyordu.Kendini toparlayıp, «Evet, » dedi. «Evet.»

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

210

Page 211: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

Mountolive’in o yapay, resmi ağırbaşlılığını yenidentakınıp, gürültüyle çalışan makinelere nazik ilgisini göstermeyebaşlaması ancak birkaç dakika sürdü. Kafasının dağınıklığınıbelli etmemek, kendisine gösterilenlerden gerektiği biçimdeetkilenmiş görünmek için büyük bir çaba harcıyordu. Bir yandanda böylesine... iğrenç bir terbiyesizlik! yapmış olduğu içinPursewarden’a duyduğu saçma öfkeyi çözümlemeye çalışıyordu.Ne saçma. Ama tam ona göre bir davranıştı, çünkü çoksaygısızcaydı; belki de bunu önceden sezmesi gerekirdi? Öfkeduygusuyla büyük bir yürek sıkıntısı yer değiştiriyordu.

Öğleden sonra, otomobiliyle geri dönerken sabırsız birbekleyiş ve gerginlik içindeydi. Sanki Pursewarden’ı suçlamaya,andan açıklama istemeye, onu hakettiği gibi paylamayagidiyordu. Güzel bir akşam aydınlığında elçiliğe vardığında,çalışkan Errol hâlâ bürosunda resmi belgelerle oyalanıyordu,ama elçilik kapanmak üzereydi. Şifre görevlilerine kadar herkes,beklenmedik ölümler karşısında huzuru kaçan insanların gebesuskunluğu içindeydi. Ağır ağır yürümek, ağır ağır konuşmak,acele etmemek için büyük bir çaba harcıyorlardı. Coşku gibi acelede her zaman çok kötü şeydi, çünkü aklın egemen olmasıgereken yerde içtepi ya da duygunun egemen olduğunugösterirdi. Sekreteri gitmişti, ama dolabın anahtarlarınıArşiv’den aldı, acele etmeden iki kısa merdiveni tırmanıpbürosuna geldi. Bereket versin yürek atışlarını kendinden başkaduyan yoktu.

Ölünün «eşyaları» (nedenselliğin şiirini bu sözdendaha iyi anlatacak bir söz yoktur) masanın üzerine yığılmıştı,tuhaf bir şekilde cisimsizleşmiş görünüyorlardı. Bir kitapmüsveddesi ve kâğıt demeti, bir yayıncıya adreslenmiş bir paket,bir yağmurluk, (Mountolive için pek az güzelliği olan) doğrulukadına titiz Telford tarafından seçilmiş birtakım ıvır zıvır. Yazıaltlığının üzerinden Pursewarden’in kanı çekilmiş yüzünün

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

211

Page 212: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

kendisine baktığını görünce çok kötü irkildi — ölünün yüzününalçıyla alınmış kalıbı, yanında da Balthazar’dan şöyle bir not:«Ölünün yüzünün kalıbını çıkarma pervasızlığını gösterdim.Umanın akıllılık etmişimdir.» Pursewarden’ın yüzü! Bazıbakımlardan ölüm bir surat asma gibi görünebilir. Mountoliveisteksizce, boş inanları varmışçasına kalıba dokundu, sağa solaitti. Eli hafif bir tiksinti duygusuyla ürperdi; birden ölümdenkorktuğunu anladı.

Sonra zarfın durduğu dolaba sıra geldi, masasınaotururken titreyen baş parmağıyla zarfın acemi mührünü kırdı.Bu büyük terbiyesizliğin akla yatkın bir açıklamasını hiç değilseburada bulmalıydı! Derin bir soluk aldı.

«Sevgili David,«Bunu sana ayrıntılarıyla anlatmak için başladığım

yarım düzine mektubu yırtıp attım. Yalnızca edebiyat yaptığımıanladım. Çevremde yeterince var zaten. Kararım yaşamımlailgili. Paradoks! Çok üzgünüm, dostum.

«Tam bir rastlantı sonucu, hiç ummadığım bir yerde,bana Maskelyhe’in Nessim’le ilgili görüşlerinin doğru,benimkinin yanlış olduğunu gösteren bir şey çıktı karşıma.Nereden öğrendiğimi sana söylemiyorum, söylemeyeceğim.Ama Nessim’in Filistin’e silah kaçırdığını, bir süredir kaçırmaktaolduğunu artık çok iyi biliyorum. Yedi numaralı belgede —anımsayacaksın — anlatılan uygulamalara boğazına kadarbatmış olan o gizli kaynağın o olduğu apaçık ortada. (341numaralı Gizli Buyruk dosyası. Haberalma Servisi.)

«Ama bu bulgudan çıkan daha basit ahlaksal sonuçlaradayanabilecek durumda değilim. Bu konuda ne yapılmasıgerektiğini biliyorum. Ama n’aparsın, adam benim dostum. Buyüzden... quietus

55 (Daha derin öteki sorunları da çözecek bir

şey.) Ah! kendimize ne sıkıcı bir dünya yarattık. Gizli dolaplar,

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

212

Page 213: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

karşı-dolaplar balçığı. Bunun benim dünyam olmadığını yenianladım. (Okurken küfür ettiğini duyar gibiyim.)

«Sorumluluklarıma böyle yan çizdiğim için kendimiçok aşağılık biri gibi hissediyorum, ama gerçekte onların hiçbirzaman benim olmadıklarını biliyorum. Onlar seninsorumlulukların! Ve çok acı bulacaksın onları. Ama... seninmesleğin bu... benim bir türlü gönlümün razı olmadığı şeyi seninyapman gerek!

«Bende görev duygusunun eksik olduğunu biliyorum,ama Nessim’e oynadığı oyunların anlaşıldığını, haberin gerekliyere iletildiğini dolaylı olarak bildirdim. Elbet, doğruluğukuşkulu olduğuna göre sen bunu örtbas edebilir, unutabilirsin.Senin günah eğilimlerini kıskanmıyorum. Benimkilere, gene de,bir neden aramaya gerek yok. Yorgunum, sevgili dostum,yaşayanların dedikleri gibi çok bıktım.

«İşte bu yüzden...«Kızkardeşime sevgilerimi söyler misin, onu hep

düşündüğümü? Teşekkür ederim.Sevgilerle,

L.P.»

Mountolive’in ağzı şaşkınlıktan bir karış açık kaldı.Okurken renginin solduğunu duyumsamıştı. Sonra oturup alçıkalıbının yüzüne uzun uzun baktı — dingin olduğu zamanlarPursewarden’in yanay görünüşünden hiç eksilmeyen, kendineözgü o küstahlık havası; öte yandan kafasında kımıldanan, heryana ışık saçan bir şimşeğin süngüleri gibi yanıp sönen saçmabir diplomatlık kızgınlığıyla inatla boğuşma. Avucuyla masayavururken öfkeyle bağırdı:

«Budalalık bu! Buz gibi budalalık! Resmi işiyle ilgili birneden yüzünden hiç kimse kendini öldürmez!» Bunları söylerkensözcüklerin saçmalığına lanet okudu. İlk kez kafası tam

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

213

Page 214: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

anlamıyla allak bullak olmuştu.Kafasının durulması için Telford’un daktiloyla

yazılmış raporunu ağır ağır, dikkatli bir biçimde, sanki alıştırmaödeviymiş gibi sözcükleri söylerken dudaklarını kımıldatarakokudu. Pursewarden’ın ölümünden önceki yirmi dört saat içindeneler yaptığını anlatıyordu, onu gören çeşitli kişilerin yazılıtanıklıkları vardı. Raporların kimileri ilginçti, özelliklePursewarden’ı Al Aktar kahvesinde sabahleyin arak içipcroissant

56 yerken görmüş olan Balthazar’ınki. O sabah anlaşılan

kızkardeşinden bir mektup almış, çok ciddi bir dalgınlıkla onuokuyormuş. Balthazar gelir gelmez mektubu hemen cebinekoymuş. Traşsız ve solgunmuş. Balthazar’ın belleğinde kalan birsöz (belki de bir şaka?) dışında aralarında geçen konuşmada pekilgi çekecek bir şey yok görünüyordu. Bir gece önce PursewardenMelissa’yla epeyce dans etmiş, onun evlenilebilecek biriolduğuyla ilgili bir şeyler söylemiş. («Bir şaka olsa gerekti,» diyeekliyordu Balthazar.) «Tümüyle aşkı konu alan» bir kitababaşladığını söylemiş. Mountolive gözlerini yavaş yavaşdaktiloyla yazılmış sayfanın aşağılarına kaydırırken içini çekti.Aşk! Sonra tuhaf bir şeyle karşılaştı. Basılı bir vasiyetname kâğıdıalıp doldurmuştu, yazınsal vasiliğini kızkardeşine veriyor,öğretmen Darley ile sevgilisine beş yüz İngiliz lirası bırakıyordu.Buna, nedense, eski bir tarih koymuştu — belki de günün tarihiniunuttu? İki şifre görevlisini de tanık yapmış.

Kızkardeşinin mektubu da oradaydı, ama Telfordincelik edip onu ayrı bir zarfa koyarak mühürlemişti. Mountoliveşaşkınlıktan başını sallayarak okudu, sonra utançla cebinesıkıştırdı. Dudaklarını yaladı, kaşlarını iyice çatarak duvarabaktı. Liza!

Çekinerek başını kapıdan uzatan Errol, şefininyanaklarından süzülen gözyaşlarıyla karşılaşınca çok şaşırdı.Kibarca geri çekilip hemen odasına gitti. Diplomatlığa

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

214

Page 215: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

yakışmayan bu durum karşısında çok sarsılmıştı, tıpkı Telfordtelefon ettiği zaman hemen hemen aynı şeyleri duyanMountolive gibi. Tetik ve kaygılı bir biçimde masasına oturmuşdüşünüyordu: «İyi bir diplomat asla duygularını göstermemeli,»Sonra sıkıntılı bir dalgınlıkla bir sigara yaktı. İlk kez,Büyükelçinin kolayca yıkılabilir biri olduğunu görüyordu. Bukendisine olan saygısını bir dereceye kadar artırdı. Ne de olsaMountolive de bir insandı... Ama insan gene de şaşırıyordu.

Üst katta Mountolive de sinirlerini yatıştırmak için birsigara yaktı. Zihni yavaş yavaş Pursewarden’ın tatsız eyleminden(böyle bir yersizce adsızlığa dalıştan), eylemin asıl anlamınakayıyordu — onun getirdiği yeni bilgilere. Nessim! O anda kendiruhunun büzülüp kasıldığını, daha derin, daha anlaşılmaz biröfkenin kabardığını duyumsadı. Nessim’e güvenmişti! (İçindenbir ses «Neden?» diyordu. «Böyle yapmaya hiç gerek yoktu.»)Sonra, Pursewarden bu haince perendeyle aslında ahlaksalsorunun bütün yükünü Mountolive’in omuzlarına yıkmıştı.Eşekarısı yuvasına çomak sokmuş; görevle, akılla kişisel sevgiduyguları arasındaki o eski çatışmayı dürtüklemişti. Bütünsiyaset adamları, sırtlarında bu haçı taşıdıklarını, yaşamlarınınen güçsüz noktalarının bu olduğunu bilirler! Şu Pursewarden nehınzır adammış, diye düşündü (neredeyse hayranlıkla),omuzundan yükü nasıl da kolayca silkiverdi — böylesine birkararın ayartıcı kolaylığı: dünyadan elini çekmek. Acıyla ekledi:«Leyla yüzünden Nessim’e inandım!» Terslik üstüne terslik.Şimdi sigara içiyor ve gözlerini kırpmadan bakıyordu,Balthazar’ın acemi negatifinden Clea’nın sevecen ellerle çıkardığıo beyaz alçı yüzde, Leyla’nın oğlunun sıcak, yaşayan yüzünügörüyordu: Ravenna’daki bir duvar resminden fırlamış, koyu,bulanık yüz çizgileri! Dostunun yüzü. Sonra, düşündüğü şeylerkendi kendilerini fısıldadılar: «Belki de her şeyin altında Leylavar.»

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

215

Page 216: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

(Grishkin onu yaralamak, onu öfkelendirmekamacıyla, «Diplomatlar için gerçek dost diye bir şey yoktur,»demişti acımasızca. «Onlar herkesi kullanırlar.» Yani Mountoliveonun gövdesini, onun güzelliğini kullanmıştı, ama şimdi gebekalınca...)

Kendisini canlandıran nikotin yüklü oksijene, sinirleriyatıştıracak, beynini açacak zaman vermek için soluğunu ağırağır, sonuna kadar dışarı veriyordu. Gözlerinin önünden siskalktıkça yepyeni bir manzara görür gibi oldu; çünkü raslantı vedostluk durumlarını, Mısır’da geçirdiği — tenisli, yüzmeli, atgezintili — günlerden derlenmiş sevgili takvimin üzerindeki herbir tarihi değiştirmemesi olanaksız bir şeyle karşı karşıyaydı.Hatta sıradan toplumsal alışkanlıklar ve zevkler dünyasınakatılmak, yalnızlığının taedium vitae’sinden

57 kurtulmak gibi

basit hareketler bile bu yeni bilgiden çok kötü etkilenmişti.Dahası, Pursewarden’ın paldır küldür onun kucağına yıktığıbilgileri ne yapacaktı? Kuşkusuz rapor edilmesi gerekiyordu. İştebu noktada bir an duraklayabildi. Rapor edilmesi gerekiyormuydu? Mektupta verileri destekleyen hiçbir kanıt yoktu — belkide tek ezici kanıt olarak bu ölüm vardı... Bir sigara yakıp şusözleri fısıldadı: «Ama ruh dengesi bozuktu.» Hiç değilse buacımasız bir gülümsemeye değerdi! Her şeye karşın siyasal işlerlegörevli birinin intiharı pek rastlanmayan bir şey değildi;Rusya’da bir kabare dansözüne âşık olan o genç adam, Greavesvardı... Yazara duyduğu dostluğa karşılık böylesine kötü birkazık yediği için nedense çok içerliyordu.

Çok güzel. Diyelim ki mektubu yaktı, böylece demektubun taşıdığı ahlaksal sorumluluğun yükünden kurtuldu?Bu işi yapmak çok basitti, şu ocakta, bir kibrit çaktı mıydıtamam. Kendisine sanki böyle bir açıklama hiç yapılmamış gibidavranmayı sürdürebilirdi — ama Nessim böyle bir şeyinyapıldığını biliyordu! Hayır, kurtuluş yoktu.

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

216

Page 217: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

İşte şimdi görev duygusu, ayağına uymayan birayakkabı gibi her adımda acıtmaya başlamıştı. Gözleri yarıkapalı, esmer yüzleri birbirine bakmayan, hiç konuşmadan,duygusuzca dans eden Justine’le Nessim’i düşündü. Onlar kendigözünde şimdiden yeni bir boyut kazanmışlardı — ilkel bir duvarresmindeki duygusuz insan izdüşümleri. Belki onlar da bir görevve sorumluluk duygusuyla savaşıyorlardı — kime karşı?Üzüntüyle, «Belki de kendilerine karşı,» diye fısıldadı, başını ikiyana sallayarak. Bir daha asla Nessim’le göz göze gelemezdi.

Birden her şeyi anladı. Bugüne kadar Nessim’in incezekâsı — ve Pursewarden’in varlığı — aralarındaki kişisel ilişkininzarar görmesini önlemişti. Yazar resmi ilişkiyi sağlayarak onlarıkişisel yaşamlarında özgürleştirmişti. İki adam resmi konularlauzaktan yakından ilgili hiçbir şeyi tartışmak zorundakalmamışlardı. Artık bir daha aynı mutlu taban üzerindekarşılaşamazlardı. Bu bağlamda bile Pursewarden onunözgürlüğünü elinden almıştı. Leyla’ya gelince, belki deanlaşılmaz suskunluğunun, kendisiyle karşı karşıyagelememesinin nedenini burada aramak gerekiyordu.

İçini çekti, Errol’u çağırmak için zile bastı. « Şuna birgöz atsanız iyi olur,» dedi. Elçilik İdare Amiri oturup belgeyiyutarcasına okumaya başladı. Arasıra başıyla onaylıyordu.Mountolive boğazını temizledi: «Bana oldukça tutarsız göründü.»Böyle dediği için, anlamları apaçık sözlere gölge düşürmeye,kendi kafasında gizlice verdiği yargı konusunda Errol’uetkilemeye çalıştığı için kendinden tiksindi. Errol ağır ağır iki kezokuyup mektubu masanın üstünden ona uzattı. Saygılı vekararsız bir biçimde, «Oldukça şaşırtıcı.» dedi. Mektuptailetilmek istenenler konusunda değerlendirmeler yapmak onadüşmezdi. Bu şefinin hakkıydı. Yardımcı olmak için, çekineçekine, «Bana biraz tutarsız geldi,» diye ekledi.

Mountolive sıkıntıyla yanıtladı: «Korkarım tam

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

217

Page 218: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

Pursewarden’dan beklenecek bir şey. Onunla ilgili başlangıçtakiöğütlerinizi dinlemediğim için şimdi üzülüyorum. Galiba benyanıldım, onun uygunluğu konusundaki görüşlerinizde sizhaklıydınız.»

Errol’un gözlerinde alçakgönüllü bir sevinç ışığıparladı. Gene de Mountolive’e bakarken hiçbir şey söylemedi.Beriki, «Kuşkusuz, sizin de çok iyi bildiğiniz gibi, bir süredirHosnani’den kuşkulanıyordu,» diye ekledi.

«Biliyorum, efendim,»«Ama burada söylenenleri destekleyen hiçbir kanıt

yok.» Sinirli sinirli iki kez mektuba hafifçe vurdu. Errol geriyeyaslanıp, burnundan soluyarak, kararsızca, «Bilmiyorum. Banaoldukça inandırıcı geldi,» dedi.

«Bunun bir rapora dayanak olabileceğini sanmıyorum.Ama elbette Londra’ya olduğu gibi bildireceğiz. Gene de benbunu savcılığa verip araştırmalarına yardımcı olmak niyetindedeğilim. Ne dersiniz?»

Errol dizlerini iki yana salladı. Kurnazca birgülümseme yavaş yavaş ağzına doğru ilerledi. Sakince, «Belki deen iyisi onu Mısırlılar’a vermek, kendilerini ona göre ayarlamakisteyebilirler. Kuşkusuz... daha sonra, her şey daha somut birdurum alırsa, bizim yapmak zorunda kalabileceğimiz diplomatikbaskıya da gerek kalmaz. Hosnani’nin sizin dostunuz olduğunubiliyorum, efendim,» dedi.

Mountolive hafifçe kızardığını duyumsadı. Sertçe, «İşkonularında bir diplomatın dostu yoktur,» dedi. Bunu tamPontius Pilatinus’un vurgusuyla söylediğini farketti.

«Haklısınız, efendim.» Errol ona hayranlıklabakıyordu.

«Hosnani’nin suçu kesinleşir kesinleşmez hareketegeçmek zorunda kalacağız. Ama destekleyici kanıtlarımızyokken durumumuzun güçlü olmadığını bilmemiz gerekir.

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

218

Page 219: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

Memlik Paşa için — onun pek İngiliz yanlısı olmadığını bilirsin...düşüncem şu...»

«Evet, efendim?»Mountolive durdu, vahşi bir hayvan gibi havayı içine

çekiyor, kararını Errol’un onaylamaya başladığının kokusunualıyordu. Bir süre alacakaranlıkta sessizce oturup düşündüler.Sonra aktörce bir hareketle büyükelçi masanın üzerindekilambanın düğmesine dokundu, kararlılıkla, «Siz de onaylarsanız,gerekli belgelerimizi toplayıncaya kadar bunu Mısırlılar’avermeyeceğiz. Londra’ya gönderilecek. Gizli ve yetkili kişiye özelolarak, kuşkusuz. Resmi sıfatı olmayan, hatta ailesinden kişilerebile değil. Sırası gelmişken, yakınlarına mektup yazma işini sizüstünüze alabilir misiniz? Bir şeyler uydurursunuz, bunu sizebırakıyorum,» dedi. Gözlerinin önünde Liza Pursewarden’ınyüzü belirince yüreğine bir sancı saplandı.

«Evet. Burada dosyası var. Karısı dışında,yanılmıyorsam, Körler Enstitüsü’nde bir kızkardeşi olacak.»Errol titizlik edip yeşil bir dosyaya başvurdu, ama Mountolive,«Evet, evet. Onu tanıyorum, » dedi. Errol ayağa kalktı.

Mountolive ekledi. «Sonra hakkını yemiş olmamak içinMaskelyne’e, Kudüs’e bir suret göndermeliyiz, öyle değil mi?»

«Elbette, efendim.»«Şimdilik kararımız aramızda kalsın, olur mu?»«Peki, efendim.»Mountolive alışılmışın dışında bir içtenlikle, «Çok

teşekkür ederim,» dedi. Birden kendini çok yaşlı, çok güçsüzduyumsadı. Gerçekten de öylesine büyük bir güçsüzlükduyuyordu ki, bacaklarının kendisini aşağıya, elçilik konutunataşıyamayacağından kuşkulandı. «Yalnızca şimdilik.» Errol izinisteyip çıktı, kapıyı bir dilsizin ciddiliğiyle yavaşça kapadı.

Mountolive büfeye telefon edip etsuyuyla bisküviistedi. Gözlerini maskla roman müsveddesinden ayırmaksızın,

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

219

Page 220: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

çok acıkmış gibi yiyordu. İçinde hem derin bir tiksinti, hem desonsuz bir keder vardı — hangisinin daha baskın olduğunusöyleyemezdi. Pursewarden’ın, gene istemeyerek, kendisinisonsuza dek Leyla’dan ayırdığını düşünüyordu. Evet, bunu dayapmıştı, belki de sonsuza dek.

Gene de o gece İskenderiye Ticaret Odası toplantısında(Errol’un yazdığı) nüktelerle dolu konuşmasını yapmış, orayatoplanan bankacıları akıcı Fransızca’sıyla büyülemişti.Muhammed Ali Kulübü’nün görkemli yemek salonundaalkışların sesi gittikçe çoğaldı. Masanın ta öteki başında oturanNessim, ağırbaşlı, sakin bir konuşmayla ona yanıt verdi. Yemeksırasında Mountolive dostunun kara gözlerinin birkaç kezkendisininkileri aradığını, sorarcasına baktığını farketti, amaona yakalanmamaya çalıştı. Aralarında bir uçurum açılmıştı,ikisi de nasıl kapatacaklarını bilmiyorlardı. Yemekten sonraholde paltosunu giyerken bir an için Nessim’le karşılaştı. Birden,onunla Pursewarden’ın ölümünü konuşmak için dayanılmaz biristek duydu. Bu konu, aralarına kaya gibi çakılmıştı. Sankibedensel bir sakatlıktan, sanki gülüşünü çirkinleştiren eksik biröndişten utanırmış gibi utandı. Hiçbir şey söylemedi, Nessim deöyle. Kapının önünde ayakta durmuş sigara içerek arabalarınıbekleyen iki uzun boylu adamın neşeli, incelikli davranış vekonuşmalarında yüzeysel görünüşün gerisinde neler olupbittiğini belli edecek bir şey yoktu. Ama aralarına, yeni,sakınımlı, katı yürekli bir bilginin varlığı girmişti. Bir kâğıtparçasının üstüne karalanmış birkaç sözcüğün onlarıbirbirlerine düşman etmesi ne tuhaftı.

Daha sonra, bayraklı arabasında arkasına yaslanıpgüzel purosunu içerek, sarsıntısızca ilerleyen Mountolive,benliğinin en derin köşesinin bir Mısır mezarı kadar tozlanmışolduğunu, havasızlaştığını duyumsadı. Ne tuhaf, insan zihniböylesine derin şeylerin yanısıra sığ şeylerle de uğraşıyordu;

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

220

Page 221: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

bankacıları büyülemek konusunda gösterdiği başarınınbüyüklüğü onu çok sevindirmişti! Gerçekten de çok gözkamaştırıcıydı. Konuşmasının elden ele dolaşan kopyalarınınyarınki gazetelerde, yeni fotoğraflarıyla birlikte, sözcüğüsözcüğüne yayınlanacağını biliyordu. Öteki elçiler her zamankigibi onu kıskanacaklardı. Para değerini altına dayandırmakonusunda neden hiç kimse böyle dolambaçlı bir biçimde genelbir açıklama yapmayı akıl etmedi? Bu coşkuyu yitirmemeye,kendini kutlama düzeyinde dikiş tutturmaya çabaladı, amaboşunaydı. Elçilik yakında kışlık karargâhına dönecekti. Leyla’yıgörmemişti. Acaba onu bir daha hiç görecek miydi?

İçinde bir yerlerde bir duvar yıkılmış, bir barajdelinmişti. Kendi kendisiyle yeni bir çatışmanın içine düşmüştü,yüz çizgilerine yeni bir gerginlik, adım atışlarına yeni birkararlılık geldi.

O gece, eve her dönüşünü kutlayan, acılı kulak ağrısınöbeti çıkageldi. Ama anasının kanadı altındaki yuvadan uzaktailk kez böyle bir şey oluyordu. Bu nöbet onu telaşlandırdı.Annesinin her zaman kullandığı ev ilacıyla kendi kendinedoktorluk etmeye çalıştı, ama başaramadı, yanlışlıklazeytinyağını fazla ısıtıp işlem sırasında kendini çok kötü yaktı.Bu olaydan sonra, dedektif öyküleri okuyarak, okumayı bırakıpbeyaz badanalı duvara dalgın dalgın bakarak yatakta üç sıkıntılıgün geçirdi. Hiç değilse Pursewarden’ın yakılma töreninekatılmaktan kurtulmuştu — yoksa, yüzde yüz Nessim’lekarşılaşacaktı. Rahatsızlığı duyulur duyulmaz yağmaya başlayangeçmiş olsunların, armağanların arasında Nessim’le Justine’dengelmiş bir çiçek buketi de vardı, bir an önce iyileşmesinidiliyorlardı. Birer İskenderiyeli olarak, birer dost olarak bundanazını yapamazlardı!

Uykusuz geçen o uzun günlerde, gecelerde derin derinonları düşündü, yeni bilgisinin ışığında ilk kez onları birer

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

221

Page 222: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

bilmece gibi gördü. Ne olduklarını çözemiyordu, hattaaralarındaki özel ahlaksal ilişki onda hep tam olarakanlayamadığı, hiçbir zaman açıkça değerlendiremediği bir şeyduygusu uyandırıyordu. Nedense onlarla olan dostluğu onları,kendisi gibi, aynı anda çeşitti düzeylerde birden yaşayabilecekkişiler olarak düşünmesini engellemişti. Gizli işbirliği yapankişiler, aşıklar olarak... bu bilmecenin anahtarı neydi? Bunu birtürlü bulamıyordu.

Ama belki de onun aradığı ipuçları çok daha gerilerdegömülüydü — ne kendisinin ne de Pursewarden’ın şimdikizamanın bakış noktasından göremeyecekleri kadar uzakgeçmişte.

Onun bilgisi dışında kalan, Justine’le, Nessim’le ilgilipek çok olgu vardı — bunların kimilerini bilmeden onlarındurumunu anlamak olanaksızdı. Bu olguları da işin içinekatabilmek için evliliklerinden önceki döneme bir kez dahakısaca dönmek gerekiyor.

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

222

Page 223: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

X

İskenderiye’nin mavi akşam karanlığı henüz onlarıbüsbütün örtmemişti. «Ama sen... nasıl söylesem bilmem ki?..Onu gerçekten beğeniyor musun, Nessim? Kuşkusuz bir sürediraklının onda olduğunu biliyorum; o da senin kafandan geçenleribiliyor,»

Clea’nın pencereye dayanmış başı kımıldamadanduruyordu, bakışları yapmakta olduğu pastel resme dikilmişti.Hemen hemen bitmek üzereydi resim; o çevik, akıcı çizgilerdenbirkaç tane daha koydu mu, modelini rahat bırakabilirdi. Nessimona poz vermek için çizgili bir kazak giymişti. Hiç de rahatolmayan küçük kanepeye uzandı, elinde çalmasını bilmediği birgitar vardı, kaşları çatılıydı. Sonunda alçak sesle, «İskenderiye’deaşk sözcüğü nasıl söylenir? İşte sorun burada? Uykusuzluk,yalnızlık, bonheur,

58 chagrin

59 — ona kötülük etmek, ya da onun

rahatını kaçırmak istemiyorum, Clea. Ama öyle ya da böyle, biryerde benim ona gereksinim duyduğum kadar o da banaduymalı. Konuşsana, Clea,» dedi. Yalan söylediğini kendisibiliyordu. Ama, Clea, hayır.

Gözlerini önündeki kâğıttan ayırmadan kuşkuylabaşını salladı, sonra omuzlarını silkti. «Benim gibi ikinizi deseven birinin bundan daha iyi bir dileği olabilir mi? Sonra seninisteğin üzerine onunla konuştum da, onu kurcaladım, deşmeyeçalıştım. Hiç umut yok görünüyor.» Bu kesinlikle doğru muydu,kendi kendine bunu soruyordu. İnsanların ağızlarındançıkanlara inanmaya büyük bir eğilimi vardı.

«Yapmacık bir gurur olmasın?» dedi Nessim sertçe.«Umutsuzca gülüyor, (Clea umutsuzluk anlatan bir el

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

223

Page 224: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

hareketi yaptı) şöyle! Bana kalırsa, o Moeurs adlı kitabın kendisinisokak ortasında çırılçıplak bıraktığını düşünüyor. Artık hiçkimseye ruh huzuru veremeyeceğini düşünüyor! Ya da, böylesöylüyor.»

«Ondan bunu isteyen kim?»«Senin isteyeceğini sanıyor. Sonra, kuşkusuz, senin

toplumsal durumun da sözkonusu. Sonra, ne de olsa, o birYahudi. Kendini onun yerine koy.» Clea bir an sustu. Sonra yine odalgın ses tonuyla ekledi: «Sen ona bir tek yönden gerekliolabilirsin, çocuğunu aramak için senin servetindenyararlanmak isteyebilir. Oysa bunu yapmayacak kadargururludur. Ama... Moeurs’ü okudum. Aynı şeyleri bir kez dahaneden söyleyeyim?»

Heyecanla atıldı Nessim: «Moeurs’ü okumadım, aslaokumayacağımı da biliyor. Bunu kendisine söyledim. Ah canımClea’cığım.» İçini çekti. Bu da başka bir yalandı.

Clea duraksadı, gülümseyerek onun esmer yüzünedikkatle baktı. Sonra, başparmağını resmin bir köşesine sürterekkonuşmasını sürdürdü: «Chevalier sans peur,

60 falan filan. Tam

sana göre bir davranış, Nessim. Ama biz kadınları böylesineyüceltmek akıllıca bir şey mi acaba? Bir İskenderiyeli olarak hâlâbiraz bebeksin.»

«Hiç yücelttiğim falan yok. Onun ne kadar acınası, delive kötü biri olduğunu biliyorum. Kim bilmiyor ki? Geçmişi veşimdisi... herkes biliyor. Yalnız onun benim şeyime çok iyiuyacağını...»

«Senin neyine?»Şaşılacak bir biçimde, «Kuruluğuma,» diyerek yan

döndü, hem gülümsüyor hem de kaşlarını çatıyordu. «Evet,bazan annem ölmeden hiç kimseye doğru dürüst âşıkolamayacağımı düşünüyorum — hala da genç sayılır. Konuş,Clea!»

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

224

Page 225: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

Sarışın baş yavaş yavaş iki yana sallanıyordu. Clea,sehpasının yanındaki kül tablasında yanan sigarayı alıp birduman çekti, sonra yine işine döndü. «Eh, bu gece onu kendimgörüp kendimi anlatmak için ciddi bir girişimde bulunacağım,»dedi Nessim.

«Kendini sevdirmekten söz etmiyorsun.»«Nasıl edebilirim?»«O sevmezse, severmiş gibi yapması hiç de dürüstçe

olmaz.»«Henüz ben de sevip sevemeyeceğimi bilmiyorum;

ikimiz de tuhaf bir biçimde âmes veuves61

gibiyiz, anlamıyormusun?»

Clea kuşkuyla, ama gülümseyerek, «Ya, ya!» dedi.Nessim kaşlarını çatmış duvara bakıyordu. «Aşk bir

süre incognito62

kalabilir bizim aramızda. Ama olacak. Bunu onagöstermeye çalışacağım.» Dudaklarını ısırdı. «Gerçekten sanabilmece gibi mi görünüyorum, Clea?» Aslında, «Seni aldatmayıbaşarabiliyor muyum?» demek istiyordu.

Clea paylarcasına, «Ama kımıldadın,» dedi; bir andurakladıktan sonra sakince sürdürdü konuşmasını: «Evet. Birbilmece. Tutkun bana son derece voulue

63 geliyor. Besoin d’être

aimé’siz64

bir besoin d’aimer.65

Allah kahretsin!» Genekımıldamıştı. Clea öfkelenerek durdu, tam onu paylayacağısırada gözü ocağın rafındaki saate ilişti. «Gitme zamanın gelmiş.Onu bekletmemelisin.»

Nessim, yattığı yerden kalkarak, sertçe, «Güzel,» dedi,çizgili kazağı çıkartıp iyi kesimli ceketini giydi, arkasınadönerken arabanın anahtarını bulmak için cebini karıştırıyordu.Sonra birden aklına aynaya bakmak geldi, siyah saçlarınısabırsızca, hızlı hızlı geriye fırçaladı, Justine’e nasıl görüneceğinigözünün önüne getirmeye çalışıyordu. «Ne demek istediğimi ona

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

225

Page 226: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

tam olarak anlatabilmek isterdim. Ruhları henüz sevmeye hazırolmayan insanların bir aşk sözleşmesi yapabileceklerineinanmıyor musun Clea? Amour-passion’a

66 karşı bir tendresse.

67

Anababası olsaydı onu kendilerinden hiç düşünmeden satınalırdım. On üç yaşında olsaydı ne söyleyebilecek bir şeyi olurdu,ne de duyguları, öyle değil mi?

Clea, tiksintiyle, «On üç!» diyerek titredi ve ceketininarkasını aşağıya çekerek düzeltmesine yardım etti. Nessim alaylıbir biçimde, «Belki,» dedi, «mutsuzluk benim için bir tür dikta...Ne dersin?»

«Ama öyle olsaydı tutkuya inanırdın. Oysa inan-mıyorsun.»

«İnanıyorum... ama...»Tatlı tatlı gülümsedi, yarı boyun eğiş, yarı öfke

yansıtan, yumuşak, umutsuz bir el hareketi yaptı. «Ah, sendenyardım ummamalı boşu boşuna. Hepimiz başkalarının şöyle yada böyle bir şeyler öğretmesini bekliyoruz.»

«Git artık. Bu konudan bıktım. Ama önce öp beni.»İki dost kucaklaştılar, Clea, «İyi şanslar,» diye fısıldadı.

Bu sırada Nessim dişlerinin arasından, «Seni böyle çocukçasorguya çekip durmamalıyım. Saçma. Bu konuyu onunla benkendim bir sonuca bağlamalıyım,» diyordu. Yumruğunu iki kezavucuna vurdu. Böylesine çekingen bir insanda, böylesinealışılmamış bir ateşlilik görmek Clea’yı çok şaşırttı. Mavigözlerini şaşkınlıktan koca koca açarak, «Oo, bu yeni bir şey!»dedi. İkisi de güldüler.

Nessim onun dirseğini sıktıktan sonra arkasına dönüp,gittikçe karanlıklaşan merdivenlerden hafif adımlarla inereksokağa çıktı. Tüy gibi ustaca dokunuşlarına hemen tepkigösteren büyük araba klakson uyarılarıyla, seke seke SaadZaghleul’dan geçti, tramvay yolunu keserek yokuş aşağı, denizedoğru hızla inmeye başladı. Kendi kendine alçak sesle, hızlı hızlı

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

226

Page 227: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

Arapça konuşuyordu. Belki de şimdi Cecil Oteli’nin kasvetlisalonunda, eldivenli ellerini çantasının üzerinde kavuşturmuş,pencereden dışarı bakarak, küçük belediye alanında gevşekyelkenler gibi çırpınan, gıcırdayan palmiyelerin oluşturduğukafesli perdenin arkasında denizin yerde sürüne sürüneyayılışını, yükselip inişini izleyerek kendisini bekliyordu.

Köşeyi döndüğü sırada, yukarı mahalleye gidenkarmakarışık bir geçit alayıyla karşılaştı, açtıkları parlak renklisancaklarını limandan yükselen serpintiyle birlikte ince biryağmur da dövüyordu; her şey büyük bir karmaşa içinde devinipdalgalanıyordu. Ezgiler ve metal üçgenlerin sesleri havadaçekingen çekingen çınlıyordu. Huzursuz bir yüzle arabadan indi,kilitledi, kaygıyla saatine baktı, büyük salonun tozlu sessizliğineaçılan yuvarlak kapılarla arasındaki son yüz metreyi koşarakgeçti. İçeri girdiğinde soluk soluğaydı, ama durumun tümüylebilincindeydi. Justine kuşatması aylardır sürüyordu. Nasılsonuçlanacaktı — utkuyla mı, yenilgiyle mi?

Clea’nın sözlerini anımsadı: «Bence bu tür yaratıklarinsan değildir. Yaşıyorlarsa, insan biçimine girdikleri içinyaşıyordurlar. Ama tek bir tutkunun tutsağı olmuş kişi de aynıgörüntüyü verir. Çoğumuz için yaşam hoş bir vakit geçirmevesilesidir. Ama o, doğanın en yapay, en güçlü biçimiyle canlı birbetimlemesine benziyor; gergin ve ayrıntılı. O takınaklı bir insan— takınaklı insanlar hiçbir şey öğrenemezler, onlara kimse birşey öğretemez. Arkasındaki itici gücün ölüm olması onu daha azsevimli yapmaz! ama sevgili Nessim, hangi açıdan kabuledeceksin onu?»

Henüz bilmiyordu; hala dolaşıyorlar, başka dillerkonuşuyorlardı. Bunun sonuna kadar böyle sürebileceğinidüşündü umutsuzca. Evlilik konusunu konuşmak için neredeyseiki iş ortağı gibi birkaç kez resmen buluşmuşlar, şirketlerinibirleştirmek isteyen İskenderiyeli pamuk simsarlarının

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

227

Page 228: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

soğukkanlılığıyla konuşmuşlardı. Ama bu kentin adetiydi bu.Çok İlginç olduğunu sandığı bir girişimde bulunmuş

ve ona büyük bir para önermişti: «Senin karar vermeni servetlerarasındaki eşitsizlik güçleştiriyorsa, sana bir doğumgünüarmağanı verebilirim, böylece kendini büsbütün bağımsız birinsan — yalnızca bir kadın — olarak düşünebilirsin, Justine. Bukentte herkesin kafasına sızan şu iğrenç nesne her şeyizehirliyor! Herhangi bir karar vermeden önce gel biz bundankurtulalım...»

Ama bu da sökmedi; daha doğrusu onur kırıcı,anlayışsız bir soruya yol açmaktan başka bir işe yaramadı: «Yanigerçekten benimle yatmak mı istiyorsun? Olur. Ah, senin içinher şeyi yaparım, Nessim.» Bu sözler onu çok tiksindirdi, çoköfkelendirdi. Kendini kaybetti. Bu da çıkar bir yol gibigörünmüyordu. Bir an düşündükten sonra birden kafası şimşekgibi çakan bir doğrunun ışığıyla aydınlandı. Şaşkınlıkla kendikendine mırıldandı; «Ama beni anlamamasının nedeni bu;gerçekten dürüst davranmıyorum.» Başlangıçta tutkusununetkisinde kalmış olabilirdi, ama hoşuna gitmek için ilkin (sözde«özgürleştirmek» bahanesiyle, ama aslında kendine bağlamakiçin) para armağan etmekten başka çıkar yol bulunmadığınıkabul ediyordu — evet, daha sonra da, umutsuzluğu arttıkçakendini onun insafına bırakmaktan başka yapılacak bir şeybulamadı. Bir anlamda delilikti bu — ama onda bütün ötekibağların temelini oluşturacak bir gönül borcu duygusuuyandırmanın başka yolunu düşünememişti. Bazan çocuklarannelerinin kendilerinden esirgediğini düşündükleri sevgi veilgisini zorla kopartabilmek için kendilerini tehlikelere atarlar.

Yeni titreşimlerle dolu yepyeni bir sesle, «Bak,» dedi,yüzü o anda kâğıt gibi olmuştu. «Seninle açık konuşmakistiyorum. Gerçek yaşam beni hiç mi hiç ilgilendirmiyor.» Sesiylebirlikte dudakları da titredi. «Ben bir bakıma tutkunun

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

228

Page 229: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

yaratabileceğinden çok daha yakın bir ilişki düşlüyorum — ortakinanç bağı.» Justine, bir an için, acaba bilinmedik garip bir dinimi var, onu mu demek istiyor, diye meraklandı. İlgiyle bekledi,onun ne kadar heyecanlandığını görmek eğlendirici, aynızamanda rahatsız ediciydi. «Sana şimdi bir gizimi açmakistiyorum, ama sır aramızda kalmazsa hem benim, hem deailenin başına büyük belalar açılabilir; en önemlisi de benimhizmet ettiğim dava zarar görür. Kendimi tümüyle senin ellerineteslim etmek istiyorum. İkimizin de aşk duygularının ölüolduğunu varsayalım... Senin böyle tehlikeli bir şeyekatılmanı...»

Çok tuhaf, böyle konuşmaya, düşündüklerine yakınşeyler söylemeye başladığı zaman Justine gerçekten ilgilenmiş,onu gerçekten ilk kez bir erkek olarak görmeye başlamıştı. İlkkez, aşk itirafından tuhaf bir biçimde uzak bir itiraf sayesindeonun duyarlı noktasına dokunabiliyordu. Justine büyük birşaşkınlık, keder ve sevinç içinde, kendisinden yalnızca yatağınıpaylaşmasını değil — bütün yaşamının kökeninde yatan teksaplantıyı paylaşmasını istediğini, anlamaya başlıyordu. Doğalolarak böylesine tuhaf, böylesine bencil olmayan bir sözleşmeönerisi ancak bir sanatçıdan gelebilir, kadınım diyen hiçbir kadında böyle bir sözleşmeyi geri çeviremez. Ona evlenme değil(söylediği yalanlar yüzünden böyle bir yanlış anlama doğmuştu)biricik tutkusuna ortaklık öneriyordu. «Aşk» sözcüğüneyükleyebileceği tek anlam kesinlikle buydu. Ona her şeyianlatmaya karar verdiği için büyük bir heyecanla kendinitoparlayıp, sözcüklerini seçerek, tutumlu kullanarak, ağır ağır,sakince konuşmaya başladı: «Fransızlar ve İngilizlerOrtadoğu’nun denetimini yitirdiklerine göre buradakigünlerimizin sayılı olduğunu biliyorsun, hepimiz biliyoruz. Bizyabancı toplulukların, bizim burada kuruculuğunu yaptığımızher şeyi bir Arap, bir İslâm akımı yavaş yavaş yutuyor.

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

229

Page 230: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

Kimilerimiz ona karşı bir şeyler yapmaya çalışıyoruz; Ermeniler,Kiptiler, Yahudiler, Yunanlar, burada, Mısır’da, başkaları dabaşka başka yerlerde örgütleniyorlar. Burada, bu işi, büyükoranda ben üstlenmiş durumdayım... Kendimizi savunmakistiyoruz, hepsi bu, yaşamlarımızı savunmak, burada yaşamakhakkımızı savunmak. Bunu biliyorsun, herkes biliyor. Ama birazdaha ilerisini görenler için...»

«Biraz daha ileriyi görenler bunun yalnızca bir gölgeoyunu olduğunu biliyorlar; bu dünyadaki yerimizi bütünbölgeye egemen olacak kadar güçlü ve uygar bir ulusun desteğiolmadan asla koruyamayacağız. Ne kadar sevsek de Fransa veİngiltere dönemi artık sona erdi. Peki onların yerini kimalabilir?» Derin bir soluk alıp sustu, daha sonra ellerini dizlerininarasına sokup sıkıştırmaya başladı, sanki söylenmemişdüşünmeyi dışarı çıkarmak için bir süngeri yavaş yavaş, hazduyarak sıkarmış gibi.

Konuşmasını fısıltıyla sürdürdü: «Ortadoğu’da herşeyin geleceğini saptayabilecek bir tek ulus var. Her şeyin, hattatuhaf değil mi, sefil Müslümanlar’ın kendilerinin yaşamdüzeyleri bile ona, onun gücüne, olanaklarına bağlı. Adınısöylemem gerekir mi? Belki sen bu işlerle ilgilenmiyorsun?» Onabakarak ışıl ışıl gülümsedi. Gözgöze geldiler. Ancak tutkuylaseven iki insan gibi karşılıklı oturmuş birbirlerinin gözlerinebakıyorlardı. Nessim onu hiç bu kadar solgun, bu kadar dikkatkesilmiş görmemişti, bütün zekası birden bakışlarındaparlamaya başlamıştı. Daha sert bir biçimde, «Söylememe gerekvar mı?» diye yineledi; soluğunu birden uzun bir iç çekişledışarıya bırakan Justine başını iki yana sallayarak o tek sözcüğüfısıldadı:

«Filistin.»Aralarında uzun bir sessizlik oldu, Nessim büyük bir

mutluluk ve övünçle ona bakıyordu. Sonunda, «Yanılmamışım,»

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

230

Page 231: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

dedi; Justine birden onun ne demek istediğini anladı: Uzunsüredir kafasında biçimlenen, onunla ilgili yargısındayanılmadığını söylemek istiyordu. «Evet, Justine. Filistin.Yahudiler özgürlüklerini kazanabilirlerse hepimiz rahatlarız.Bizim için tek umut bu... kapı dışarı edilen yabancılar için.» Osözcüğü söylerken sesi hafifçe acılaşmıştı. İkisi de şimdititremeye başlayan parmaklarıyla birer sigara yakıp dumanınıbirbirlerine doğru üflediler, yepyeni bir erinç ve anlayışhavasının içine girmişlerdi. Sesini alçaltarak, «Bütün servetimizorada patlak vermek üzere olan savaşa gidiyor,» dedi. «Her şeyona bağlı. Kuşkusuz biz de burada boş durmuyoruz, sana bunlarıanlatacağım. İngilizler, Fransızlar bize yardım ediyorlar, bundabir sakınca görmüyorlar. Onlar adına üzgünüm. Çok acınacak birdurumdalar, çünkü artık ne savaşmak, hatta ne de düşünmekisteği duyuyorlar.» Acımasızca, ama aynı zamanda bastırılmışsevecenlikle dolu bir aşağısamaydı. «Ama Yahudiler’e gelince —onların genç bir yanı var: ölmekte olan bir soyun kokuşmuşbataklıklarında Avrupa’nın ileri karakolu.».

Durakladı, sonra birden keskin ve genizsel bir sesle:«Justine,» dedi. İkisi aynı anda ağır ağır, düşünceli bir biçimdeellerini birbirlerine uzattılar. Soğuk parmakları birleşti, sımsıkıkenetlendi. Her ikisinin yüzünde de kıvançlı bir kararlılık, hattakorku okunuyordu.

Nessim’in imgesi birden başkalaşmıştı. Yepyeni, dahaçok da korkutucu bir görkem kazandı. Sigarasını içerken onuizleyen Justine onun yerinde başka birini görüyordu — birserüvenci, insanların ölüm-kalımlarıyla oynayan bir korsan;elindeki güç, parasının gücü de bu oyunun bir tür trajik arkafonunu oluşturuyordu. Şu anda Nessim’in gözünde Justineparlak aynaların geri yansıttığı ya da pahalı giysilere, düzgünleregömülü bir kadın değil, yastığını paylaşacağı sevgiliden çok dahayakın biriydi: Justine bunun farkındaydı.

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

231

Page 232: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

Nessim ona Faust’vari bir sözleşme öneriyordu. Dahaşaşırtıcısı da şuydu: İçinde ilk kez arzunun kımıldadığınıduyumsadı; yalnızca haz aradığını, aynadan gerçekliğe birgönderme olduğunu düşündüğü, daha önceleri satılmış olan şusöküntü gövdenin belden aşağısında ilk kez bir kımıltı oluyordu.Birden onunla yatmak için dayanılmaz bir istek duydu — hayıronunla değil, onun tasarılarıyla, düşleriyle, takınaklarıyla,parasıyla, ölümüyle! Onun kendisine nasıl bir aşk önerdiğiniancak şimdi anlarmış gibiydi; kendisine tek servetiniöneriyordu, bu acınası siyasal tasarı yüreğinde öylesine uzunzamanda, öylesine büyük acılar pahasına olgunlaşmıştı ki, artıkbaşka içtepilere ya da isteklere yer kalmamıştı. Sanki birdenbütün duyguları büyük bir örümcek ağına yakalanmış, bilinçliisteminin, arzularının, insan kişiliğinin kendi kendini tüketengelgitinin altında yatan yasaların tutsağı olmuş gibiydi.Parmakları hala birbirine kenetliydi, bir müzik akoru gibi, bubağla gövdelerinin gücünü birbirlerine geçiriyorlardı. «Artıkyaşamım senin elinde,» dediğini duymak Justine’in beyninitutuşturdu, yüreği göğüs kafesinde güm güm atmaya başladı.Daha önce hiç tanımadığı yeni bir yılgınlıkla, «Benim gitmemgerek,» dedi, «Gerçekten gitmem gerek.» Her türlü bedenselçekicilikten çok daha yeğin bir gücün koltuklamalarınınetkisinde kalmış olmasına karşın, kararsızlık ve güçsüzlükduyuyordu. «Tanrı’ya şükürler olsun,» dedi Nessim alçak sesle,«Tanrı’ya şükürler olsun.» Sonunda her şey sonuca bağlanmıştı.

Ama kendi rahatlamasında korku da vardı. Nasılolmuş da sonunda anahtarı kilidin içinde döndürmeyibaşarmıştı? Doğruya kurban olarak, kendini onun ellerine teslimederek. Bu akılsızlığı etmekten başka çıkar yol kalmamıştı. Oyolu denemek zorundaydı. Doğulu kadının Avrupa’dakianlamında kösnü düşkünü olmadığını bilinçaltıyla biliyordu;onun hamurunda yalancı duygululuk yoktur. Kendisi ne kadar

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

232

Page 233: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

kabul etmese de, onun gerçek tutkusu güç, siyaset ve mülktür.Cinsellik hep düşüncesinde tıkırdar durur, ama cinselliğindevinimlerini paranın kinetik hoyratlığı kızıştırır. Bu ortakdavranış alanında Justine ilk kez kendi olmayı başarmış, birçiçeğin ışığa tepkisi kadar doğal bir tepki göstermişti. İşte tam osırada, sakin sakin, serinkanlılıkla konuşup dururlarken, başlaniki çiçek gibi birbirlerine doğru eğilmiş ve sonunda Justine şugörkemli sözleri söyleyebilmişti: «Ah, Nessim, kabuledebileceğim hiç aklıma gelmemişti. Benim yalnızca banainanan insanlar için yaşadığımı nereden bildin?»

Nessim gözünü kırpmadan ona bakıyordu,heyecanlanmış, biraz da korkmuştu, onda tam doğu ruhunavergi başeğişi görüyordu — yeryüzünün en büyük güçlerindenbiri olan saltık kadın uysallığını.

İkisi birlikte çıkıp arabaya kadar yürüdüler. Justine,sanki kendi gizli köşesinden çok uzaklara sürüklenmiş,okyanusun ortasında bırakılıvermiş gibiydi, büyük bir bitkinlikduyuyordu. «Daha başka ne diyeceğimi bilemiyorum.»

«Hiçbir şey. Yaşamaya başlamalısın.» Gerçek aşkıntuhaflıkları bitmek bilmez. Justine suratının ortasına bir tokatyemiş gibiydi. En yakın kahvehaneye girip bir fincan sıcak kakaoısmarladı. Titreyen ellerle içti. Sonra saçlarını fırçaladı,makyajını tazeledi. Tek satış aracının güzelliği olduğunu biliyor,onu önemsemeden diri tutuyordu.

Nessim masasına oturup uzun uzun düşündüktensonra parlak telefonunu kaldırıp Capodistria’nın numarasınıçevirdiğinde aradan birkaç saat geçmişti. Sesini alçaltarak, «DaCapo, Justine’le evlenme tasarımı hatırlıyor musun? Her şeyyolunda. Yeni bir yandaş kazandık. Bunu kurula söyleyen senolasın istiyorum. Sanırım artık — bir Yahudi’yle evlendiğimegöre — benim Yahudi olmamam onları kaygılandırmaz. Nedersin?» dedi. Dostunun alaylı kutlamalarım sinirlenerek

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

233

Page 234: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

dinledi. Sonunda soğuk bir sesle, «Birtakım hesaplarım dışındaduygularım olmadığını düşünmek küstahlıktır. Eski bir dostumolarak seni uyarıyorum, bir daha benimle böyle konuşma. Benimözel yaşamım, özel duygularım beni ilgilendirir. Başkakaygılarımla da uyuşuyorsa ne mutlu. Ama beni onursuz birinsan sanıyorsan, haksızlık edersin. Onu seviyorum,» dedi. Busözcükleri söylerken midesi bulandı; birden kendinden tiksindi.Gene de tam yerinde bir sözcük kullanmıştı — sevmek!

Sanki bir ton ağırlığındaymış gibi telefonun almacınıyavaş yavaş yerine koydu, parlak cilalı masadaki kendiyansımasına bakmaya başladı. Kendi kendine konuşuyordu:«Açıkçası benim bir insan olarak sevebileceğimi sanmıyor. Onaönerecek böyle bir tasarım olmasaydı belki daha yüz yılyalvarırdım. Zar atar gibi düşüncemizden çıkarıp ortayaattığımız o üç harfli sözcüğün anlamı ne? — Aşk?» Kendineduyduğu tiksintiden boğulacak gibiydi.

O gece duvar saatleri tam on biri vururken Justine hiçhaber vermeden büyük eve çıkageldi. Nessim henüz giyinikti,yatmamıştı, şöminenin yanında oturmuş kâğıtlarınıdüzenliyordu. Şaşkınlık ve sevinçle, «Telefon etmedin ha? Negüzel bir sürpriz,» diye haykırdı. Justine kendini içeri alan uşakgidinceye kadar kapıda hiçbir şey söylemeden, ciddi bir yüzledurdu. Sonra kürkünü omuzlarından aşağı kaydırırken bir adımilerledi. Sessizce, tutkuyla kucaklaştılar. Daha sonra, ocağınışığında hem korkmuş, hem de sevinçli görünen gözlerini onadikerek, «İşte artık seni tanıyorum, Nessim Hosnani,» dedi. Aşkher türlü gizli işbirliği demektir. Justine’in içinde zenginliğin veentrikanın gücü, tutkunun elçileri harekete geçmişti. Yüzünde,ancak kendilerini dine adamışlarda görülebilecek bir arılığınparıltısı vardı! «Senden talimat almaya geldim. yeni bilgileralmaya geldim,» dedi. Nessim’in yüzü değişti. Hemen yukarıya,küçük kasasına koşup kocaman yazışma dosyalarını getirdi —

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

234

Page 235: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

sanki dürüst olduğunu, söylediği sözleri hemen oracıktakanıtlayabileceğini göstermek istiyordu. Şu anda ona neannesinin ne de erkek kardeşinin bildiği şeyi — Filistinkomplosundaki suç ortaklığını açıklıyordu. Ocağın başına çöküpgün ağarıncaya kadar konuştular.

«Benim şu anki kaygılarımın neler olduğunuanlayacaksın. O konuda işime yarayabilirsin. İlkin YahudiKurulu’nun duyduğu kuşku ve kaygıların giderilmesi var.Onlarla senin konuşmanı istiyorum. Buradaki Yahudiler hiçbirşeye bulaşmaz, Mısırlılar’la aralarının bozulmasındankorkarlarken, bir Kıpti’nin kendilerini desteklemesini kuşkuylakarşılıyorlar. Onları inandırmalıyız, Justine. Gerekli silahlarıyığına işi en azından bir yıl sürer. Sonra, bütün bunları buradakiiyi yürekli dostlarımız İngiliz ve Fransızlardan saklamalıyız.Benim ne yaptığımı, yeraltı etkinliklerimi öğrenmeyeçalıştıklarını biliyorum. Şu ana kadar kuşkulandıklarınısanmıyorum. Ama bizi özellikle ilgilendiren iki kişi var. Darley’inMelissa’yla olan ilişkisi, point nevralgique’lerden

68 biri bu; sana

söylediğim gibi Melissa bu yıl ölen yaşlı Cohen’in metresiydi.Cohen silahların taşınması işinden sorumlu olan kişiydi, bizimleilgili her şeyi biliyordu. Acaba ona bir şeyler söylemiş miydi?Bilmiyorum. Ondan daha tehlikeli bir başka kişi de Pursewarden;elçiliğin siyasal şubesinden olduğu gün gibi ortada. İkimiz çok iyidostuz, falan filan ama... nelerden kuşkulandığını biliyorum.Gerekirse onun kuşkularını dağıtmak için Kıpti topluluğuiçindeki hareketi ele veririz! Başka ne bilebilir, ya da nedenkorkusu olabilir? Sen bana burada da yardımcı olabilirsin. Ah,Justine, anlayacağını biliyordum!» Ocağın ışığında öylesinedingin görünen esmer, gerilmiş yüzünde yeni bir aydınlık, yenibir güç vardı. Başını salladı. Boğuk sesiyle, «Teşekkür ederim,Nessim Hosnani. Şimdi ne yapmam gerektiğini anlıyorum,»dedi.

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

235

Page 236: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

Daha sonra yüksek kapıları kilitlediler, kâğıtlarıkaldırdılar, gecenin en kıpırtısız saatinde, erkekleri düşlerindealdatan dişi şeytanların tutkulu ilgisizliğiyle sevişmek üzereocağın önünde birbirlerine sarılıp yattılar. Hoyratça, coşkuylaöpüşüyorlardı, ama kendi insanlık durumlarının saydamsuretinden başka bir şey değildiler. Birbirlerinin en gizligüçsüzlüklerini görmeye başlamışlardı, aşkın gerçek yerini. İşteartık Justine’in kafasında hiçbir çekingenlik, hiçbir yasakkalmamıştı, bir anlamda aşiftelik gibi görünebilecek şey aslındatam anlamıyla kendini aşka bırakışın güçlü bir etkeniydi —şimdiye kadar hiçbir erkeğin ona tattırmadığı gerçek bir kimlikbiçimi! Birlikte paylaştıkları giz onun rahat davranmasınısağlamıştı. Nessim ise acayip derecede yumuşak — neredeysegenç kızlara özgü — kadınsılığıyla onun kollarının arasındasarsılıp tartaklandıkça, kendini bir bez bebek gibiduyumsuyordu. Hafif hafif ısıran dudakları ona çocukluğundasahip olduğu beyaz Arap kısrağını anımsattı; karmakarışıkanılar, renkli kuş sürüleri gibi gözünün önünde uçuşmayabaşladılar. Bütün gücü tükenmişti, neredeyse ağlayacaktı, amaaynı zamanda sınırsız bir gönül borcu ve sevecenlikle doluydu.Bu olağanüstü güzel öpüşler, içindeki yalnızlık duygusunu söküpatmıştı. Gizini paylaşabileceği birini bulmuştu — tam kendigönlüne göre bir kadın. Aykırılık içinde aykırılık!

Justine’e gelince, sanki Nessim’in sahip olduğuşeylerin — silâhların soğuk çeliğinin, bombaların tungstenmadeni soğuk başlıklarının, Arap zamkının, Hint keneverinin,deniz taşımacılığının, opalin, tıbbi otların, ağaç ve ipeğin —tuhaf bir biçimde simgelediği manevi gücün bütün hazinesiniyağmalamıştı.

Nessim onun yönlendirici üstünlüğünüduyumsuyordu, Justine’in kasığının saldırılarında kendisiniçoğaltmak, hareketlerini döllemek tutkusunu farkediyordu;

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

236

Page 237: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

gücünün ölümcül silahlarına meyve verdirmek, gerçekten kısırbir kadının yürekler acısı kavgasına yaşam gücü vermektutkusu. Justine’in yüzü Siva’nın

69 maskı kadar anlatımsızdı. Ne

güzeldi, ne de çirkin, ama güç’ün kendisi gibi çıplaktı.Kendilerini daha iyi tanımak için meni tutmayı soğuk bir sanathaline getirmek konusunda ustalaşmış azizlerin Faustsalaşklarıyla yaşıt görünüyordu bu aşk, çünkü mavi alevler gövdeyiısıtmaz, soğuturdu. Ama istenç ve ruh, sönmemiş kireçkuyusuna batırılmış gibi yanıp kül oldular. Gerçek birkösnüllüktü bu, uygar zehirlerle uyuşturulmamış, romantik birdoğruluk düşüncesine dayanan bir toplumun ağız zevkineuydurulmamış bir kösnüllük. Bu yüzden daha az mı aşktı?Paracelsus, Kabalacılar arasındaki bu tür ilişkileri anlatmıştı.Bunlarda insan Afrodit’in o özgün, yalın, aldırışsız yüzünügörebilir.

Bir yandan da kendi kendine hep şöyle düşünüyordu:«Bütün bunlar bitince, yitik çocuğunu bulduğum zaman — ozaman birbirimize öylesine yakın olacağız ki, artık benibırakması diye bir sorun kalmayacak.» Kucaklaşmalarındakicoşku suç ortaklığından geliyordu, etin ya da ruhun gelişigüzelkışkırtmalarından çok daha derin, çok daha acımasız olan birşeyden. Nessim, ona göstermelik bir evlilik, ama aynı zamandaikisini de ölüme sürükleyebilecek bir amacın biçimlendirdiği birevlilik önererek kazanmıştı onu! Justine için cinselliğin bütünanlamı bu olabilirdi şimdi! Ölümlerini beklemek nasıl da büyükbir heyecan. cinsel bir heyecan veriyordu!

Güneşin ilk soluk titrek ışıklarıyla birlikte Nessim onuarabasıyla evine götürdü; asansörün ağır ağır, zorlana zorlanaüçüncü kata çıkıp geri dönmesini bekledi. Asansör hafifçesarsılarak önünde durdu ve ışık tık diye söndü. O gitmiş, amakokusu kalmıştı.

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

237

Page 238: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

Adı «Jamais de la vie»70

olan koku.

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

238

Page 239: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

XI

O yaz, o güz, kentte işine pek ender rastlanır bir dizieğlence düzenlemek için elele verdi iki fesatçı. Artık büyük evinbirkaç saatten çok sessiz kaldığı görülmüyordu. Ya yaylı çalgılardörtlüsünün eğreltiotu benzeri motifleriyle ya da kara kuşlargibi geceye haykıran saksafonlardan dökülen çağlayanlarladolup taşıyordu. Bir zamanların boş, ıssız mutfakları, şimdi yineverilecek bir şölen için hazırlık yapan ya da bitmiş bir şöleninardından ortalığı toplayan uşaklarla kaynaşıyordu. Kentte,Nessim’in Justine’i sosyeteye sokmaya kararlı olduğusöyleniyordu — sanki onun gibi ruhunda Avrupalılık olan biradamın İskenderiye’nin taşra debdebesinden beklediği bir şeyolabilirmiş gibi. Hayır, ikinci başkentin sosyetesine yöneltilen buhesaplı saldırıların amacı başkaydı: bilgi edinmek ve oyalamak.Fesatçılar ancak bu perdenin önünde çalışmaları için gereklidavranış özgürlüğünü bulabiliyorlardı. Yorulmak bilmedençalışıyor, olayların baskısı çok arttığı zaman, Nessim’in«Justine’in Yazlık Sarayı» adını taktığı küçük yazlıkta kısa tatilkaçamakları yapıyorlardı; orada, okur, yazar, yüzer — Clea,Amaril, Balthazar gibi — en yakın dostlarıyla hoşça vakitgeçirirlerdi.

Ama yemek tabakları, şarap şişeleri ormanında,konuşma seslerinin dağdağası içinde geçirilen bir geceden sonra,her zaman kapıları kendileri kilitlerler, sürgülerini sürer, içleriniçekerek merdivene yönelirlerdi, uykulu hizmetçilere döküntüleritemizlemeye başlamak kalırdı; çünkü sabahleyin evin tümüyledüzene sokulmuş olması gerekiyordu; kolkola, ağır ağır yürürler,birinci sahanlıkta ayakkabılarını çıkarıp atmak, büyük aynada

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

239

Page 240: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

birbirlerine gülümsemek için duraklarlardı. Sonra, zihinleriniyatıştırmak için, son derece güzel bir izlenimci resimkoleksiyonu içeren galeride ağır ağır bir aşağı, bir yukarı dolaşır,önemsiz şeylerden sözederlerdi; o sırada, özel dünyasının, gizliisteklerinin sarsılmazlığının sessiz kanıtları olan büyük tablolarıdoymak bilmez gözleriyle tarardı Nessim.

Sonunda, evin kuzey yanına bakan serin yanında,zevkle döşenmiş, sıcak havalı, birbirine bitişik yatak odalarınagelirlerdi. Hep aynı şeyler olurdu, Nessim giyinik olarakyatağının üzerine uzanırken Justine ispirto ocağını yakar,yatmadan önce Nessim’in sinirlerini dinlendirmek için içtiğikediotunu demlerdi. Burada bile hemen yatağın yanına küçükoyun masası kurulurdu, birkaç el iskambil oynar, konuşurlardı,uyanan zihinlerine takılan işleri konuşurlardı hep. Böylezamanlarda, yumuşak ışıkta, esmer, tutkulu gözleri gizliliğin, birortak iradenin isteklerinin, ikiz arzularının armağanı olan bir türkutluluk ışığı saçardı. Bu gece de böyle oldu, Justine ilk elinkâğıtlarını dağıttığı sırada yatağın yanındaki telefon çaldı,Nessim açtı, bir saniye dinledi, sonra hiçbir şey söylemedenJustine’e verdi. Justine gülümsedi, kocasına sorarcasına kaşlarınıkaldırdı, kocası başını olumlu anlamda salladı. Justine sankiuykudan uyandırılmış gibi boğuk bir sesle konuştu: «Alo. Evet,sevgilim. Elbette. Hayır, uyumuyordum. Evet, yalnızım.» Nessimkartları sakince yelpaze gibi açtı. sıraya soktu, hiçbir anlatımıolmayan bir yüzle incelemeye koyuldu. Konuşma kesik kesiksürüyordu, sonra telefon eden kişi iyi geceler dileyip telefonukapattı. Justine içini çekerek almacı yerine koydu, sanki kirlieldivenlerini çıkarırmış ya da bir yün çilesinden kurtulmayaçalışırmış gibi yavaş bir el hareketi yaptı. Kartlarını eline alırken,«Zavallı Darley’di,» dedi. Nessim bir an için gözlerini kaldırıpbaktı, masaya bir kart koyup peyini sürdü. Oyun başladığısırada, Justine alçak sesle kendi kendine konuşurmuş gibi

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

240

Page 241: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

konuşmaya başladı:«Günlüklere deli gibi vurgun. Hatırlıyor musun?

Arnauti bileğini incittiği zaman Moeurs’ün notlarını benelyazımla kopya ederdim. Onları ciltletmiştik. Arnauti’ninromanında kullanmadığı bölümler. Onları benim günlüğüm diyeDarley’e verdim.» Acılı bir gülümsemeyle yanakları çukurlaştı.«Benim olduğunu sanıyor ve haklı olarak, erkeksi bir kafa yapımolduğunu söylüyor! Fransızca’m da iyi değilmiş — Arnauti duysasevinirdi, öyle değil mi?»

«Onun adına üzülüyorum. Öyle iyi bir insan ki. Bir günona dürüstçe her şeyi anlatacağım,» dedi Nessim.

Justine gene sanki onunla değil de kendi kendinetartışırmış gibi, «Ama senin Melissa için kaygılanmanıanlamıyorum. Darley’i konuşturmak için ne yapılabilirseyaptım. Hiçbir şey bilmiyor. Melissa’nın hiçbir şey bilmediğikesin. Cohen’in metresi oldu diye... Bilmem ki,» dedi.

Nessim elindeki kartları açtı. «Onun bir şey bildiğiduygusundan bir türlü kurtulamıyorum. Cohen övüngen,budala bir adamdı, bilinmesi gereken her şeyi de biliyordu.»

«Ama ona neden söylesin?»«Onun ölümünden sonra ne zaman Melissa’ya

rastlasam bana bir tuhaf bakıyor da ondan — sanki benimle ilgiliduyduğu bir şeyin, yeni bir bilginin ışığında bakarmış gibi.Anlatması zor.»

Çaydanlık cızırdamaya başlayıncaya kadar sessizceoynadılar. Sonra Justine kartlarını masaya bırakıp kediotu çayınıkoymaya gitti. Nessim çayını yudumlarken kendisi soyunmakiçin odasına geçti. Çayını yudumlarken dalgın dalgın duvarabakan Nessim, Justine’in kulağından çıkardığı küpelerin hafif birşırak sesiyle kapanışını, bardağa düşen uyku haplarının çıkardığıküçük gürültüyü duydu. Justine geri dönüp oyun masasınaoturdu.

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

241

Page 242: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

«Mademki ondan korkuyordun, neden kendisindenkurtulmanın bir yolunu bulmadın?» Nessim büyük birşaşkınlıkla bakınca şöyle ekledi: «Ona bir zarar vermektensözetmiyorum canım, başka bir yere gönderebilirdin.»

Nessim gülümsedi. «Öyle yapacağımı sanıyordum,ama sonra Darley ona âşık olunca... Darley’e karşı sevgim var.»

Justine sertçe, «Bu tür düşüncelere burada yer yok.»dedi. Nessim başıyla onaylarken, neredeyse güçsüzlüğünü kabuleder gibi, «Biliyorum,» dedi. Justine yeniden kart dağıttı, sessizceellerine baktılar.

«Şimdi onu ben buradan göndermeye çalışıyorum —Darley’in aracılığıyla. Amaril onun hastalığının ciddi olduğunusöylüyor, özel bakım için Kudüs’e gitmesini salık vermiş.Darley’e gerekli parayı önerdim. Acınacak derecede şaşırmışdurumda. Çok İngiliz. Şu sıralar senden ödü kopuyor, kendikendini korkutmak için gulyabaniler icat ediyor, ama iyi birinsan o, Nessim. Ona acıyorum, öylesine çaresiz ki.»

«Biliyorum.»«Ama Melissa’nın gitmesi gerek. Ona böyle söyledim.»«Güzel.» Daha sonra bambaşka bir sesle ve siyah

gözlerini Justine’inkilere kaldırarak, «Ya Pursewarden?» dedi.Bu soru, ikisinin arasında, odanın durgun havasında,

bir pusula iğnesi gibi titreyerek asılı kaldı. Nessim yenidengözlerini elindeki kartlara indirdi. Justine’in yüzünde yeni biranlam belirmişti, hem acı, hem kederli. Ağır ağır bir sigarayaktıktan sonra, «Sana daha önce söylediğim gibi, o oldukça çizgidışı biri — c’est un personnage.

71 Onun ağzından laf almak

neredeyse olanaksız. Anlatılması güç bir şey,» dedi.Uzun uzun Nessim’e baktı, onun başka bir yöne

çevrilmiş esmer yüzünü dalgın dalgın inceledi. «İkisininarasındaki ayrımla ilgili olarak söylemek istediğim şu: Darleyöylesine duygusal, bana öylesine bağlı ki, bizim için en küçük bir

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

242

Page 243: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

tehlike oluşturmuyor. Bize zarar verebilecek bir bilgi eline geçsebile onu kullanmaz, içine gömer. Ama Pursewarden, hayır!» Şuanda gözleri parıldıyordu... O nedense soğuk, zeki, kendindenbaşkasını düşünmeyen biri. Tam anlamıyla ahlak dışı, tıpkı birMısırlı gibi! Biz yarın ölsek umurunda bile olmaz. Kısacası, onaulaşamıyorum. Ama olası bir düşman olarak hesaba katmayadeğer.»

Nessim gözlerini onunkilere kaldırdı, uzun bir süregörmeyen gözlerle birbirlerinin zihinlerindekini okumayaçalıştılar. Nessim’in gözlerinde garip, soylu bir yırtıcı kuşungözlerindekine benzer ateşli, tutkulu bir tatlılık vardı. Diliyledudaklarını ıslattı, ama konuşmadı. Neredeyse ağzından şusözler fışkıracaktı: «Ona âşık olabileceğinden korkuyorum.» Amagarip bir haya duygusu engelledi onu.

«Nessim,»«Evet.»Justine sigarasını söndürdü, ayağa kalktı, elleri

koltukaltlarında, odanın içinde bir aşağı bir yukarı yürümeyebaşladı, çok derin düşüncelere dalmıştı. Böyle düşünceye daldığızamanlar hep yaptığı gibi bir tuhaf, tedirgin tedirgin dolaşıyordu— Nessim’e yırtıcı bir hayvanı anımsatan sinsi bir yürüyüş.Nessim’in gözleri bulanmış, donuklaşmıştı. Hiç düşünmedeniskambil kağıtlarını alıp birkaç kez karıştırdı. Sonra kartlarımasaya bırakıp avuçlarını ateşi yükselmiş yanaklarına götürdü.

Justine hemen yanına gelip ılık elini alnına koydu.«Gene ateşin var.»

Nessim kurulmuş bir makine gibi, sertçe, «Hiçsanmıyorum,» dedi.

«Dereceyle ateşini alayım.»«İstemez,»Justine, Nessim’in karşısına oturdu, ileri doğru

eğilerek gözlerinin içine baktı. «Nessim, ne oluyor? Sağlığın... bu

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

243

Page 244: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

ateşler, sonra uyumuyorsun da?» Nessim bezgince gülümsedi,Justine’in elinin sırtını yanağına bastırdı.

«Hiçbir şey yok.» dedi. «işlerin sonuna yaklaşıyoruz ya,onun gerilimi. Sonra bütün gerçeği Leyla’ya anlatmak zorundakalmam. Tasarılarımızın büyüklüğünü görmek onu kaygı vekorkuya düşürdü. Ayrıca, Mountolive’le olan ilişkilerini daha dagüçleştirdi. Karnaval toplantısında onu görmek istememesininnedeni de buydu, anlıyor musun? O sabah her şeyi anlatmıştım.Aldırma. Topu topu altı ay sonra bütün destek tamamlanmışolacak. Gerisi onlara kalmış bir şey. Ama kuşkusuz Leylaburadan gitme düşüncesinden hoşlanmıyor. Hoşlanmayacağınıbiliyordum. Sonra başka ciddi sorunlarım da var.»

«Ne sorunları?»Ama başını iki yana sallayarak soyunmak üzere ayağa

kalktı Nessim. Yatağa girip çayını bitirdikten sonra uzandı,çaprazlanmış ayakları ve elleriyle bir haçlı askeri betimlemesinebenziyordu. Justine ışığı kapatıp kapı aralığında bir süre sessizcedikildi. Dayanamayıp, «Nessim. Korkarım, sana benimanlayamadığım bir şeyler oluyor. Bu günler... hasta mısın?Benimle konuş lütfen,» dedi.

Uzun bir sessizlik oldu. Justine, «Bunun sonu neyevaracak?» dedi.

Nessim, yastıktan başını kaldırıp ona baktı.«Sonbaharda her şey hazır olunca biz de durumumuzu yenidenayarlayacağız. Bu belki de bir yıllık ayrılık anlamına gelebilir,Justine. Oraya gitmeni, o işler olurken orada bulunmanıistiyorum. Leyla da Kenya’daki çiftliğe gitmeli. Hiç kuşkusuzburada çok sert tepkiler olacak, ben kalıp bunlara göğüsgermeliyim.»

«Uykunda konuşuyorsun.»Öfkeyle, «Yorgunum,» diye kestirip attı.Justine kapı aralığının aydınlığında kımıltısız bir gölge

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

244

Page 245: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

halinde put gibi duruyordu. Yumuşak bir sesle, «Peki ötekiler neolacak?» diye sordu. Nessim bir kez daha yastıkların üzerindedoğrulup hırçınca yanıtladı. «Şu anda bizi ilgilendiren tek kişi DaCapo. Herhalde öldürülmesi gerekiyor ya da ortadan yok olmalı,çünkü çok fazla uzaklaştı. Ayrıntıları tam olarak düşünmedim.Her ne olursa olsun sigorta parası için benim başvurmamıistiyor, çünkü gırtlağına kadar borçlu, batmış durumda, böyleceortadan yok oluşu uygun düşecek. Bunu daha sonra konuşacağız.Bunu düzenlemek bir oranda kolay olsa gerek.»

Justine düşünceli düşünceli aydınlık odaya döndü,yatma hazırlıklarına başladı. Yan odada Nessim’in içini çektiğini,bir sağa bir sola döndüğünü duyuyordu. Büyük aynada, acılı,dalgın yüzündeki boyaları temizlerken, kara saçlarını zevkduyarak fırçalarken kendini inceliyordu. Sonra, çarşaflarınarasına çırılçıplak süzüldü, ışığın düğmesini kapattı, birkaçdakika içinde çabasızca uykuya daldı.

Nessim onun odasına yalınayak geldiğinde günağarmak üzereydi. Justine, Nessim’in kolları omuzlarına değinceuyandı, yatağının yanına diz çökmüştü, sarsılıyordu, ilk andabunun bir ağlama nöbeti olduğunu sandı. Ama sanki ateşivarmış gibi titriyor, dişleri çarpıyordu. Sayıklar gibi, «Ne var?»dedi, ama Nessim eliyle ağzını kapatarak onu susturdu. «Nedenböyle tuhaf davrandığımı söylemek istiyorum yalnızca. Bugerilime daha çok dayanamayacağım, Justine. Başka bir sorunlakarşı karşıya geldim. Korkunç bir şey, Naruz’u temizlemekzorunda kalabilirim. İşte bu yüzden yarı deli gibiyim. Artık eleavuca sığmaz oldu. Ne yapacağımı bilemiyorum! Ne yapacağımıbilemiyorum!»

Bu konuşma Pursewarden’ın Akbaba Dağı Oteli’ndekibeklenmedik intiharından biraz önce oldu.

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

245

Page 246: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

246

Page 247: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

XII

Pursewarden’ın tek başına korkakça davranışıyla —onun ölümünün başlıca nedeni olan o hiç umulmadık bulguyla— satranç tahtasındaki durumlar birdenbire yalnızcaMountolive için değişmiş olmuyordu. Nice zamandır son biryetkin eylem düşüyle kendini aldatmakta olan, yönü çizilmiş biristencin içtepisi kadar rahat ve çekinmesiz olan Nessim de, dostugibi, davranışlarımızın temelindeki devindirici gücün özündebulunan, bir leke beyaz bir tavanda nasıl yayılırsadavranışlarımızın öyle yayılıp dağılmasına, çarpılmasına yolaçan çekim güçlerinin bir kurbanı gibi görmeye başladı kendini.Gerçekten de, şimdi büyük ustalar kendilerinin hareketegeçirdikleri güçlerin tutsağı durumuna geldiklerini, doğanınaslında yönetilmez olduğunu anlıyorlardı. Çok yakında, ikisi de,ayın buyruğuyla gelgitlerin sırasını düzenleyen ya da parıltılısom balığını uğultulu bir ırmağın yukarılarına iten güçleringirdabına yakalanıp kendi seçmedikleri bir yolda, ölümlülerinyön veremeyeceği ya da yönünü değiştiremeyeceği bir geleceğedoğru gelişen olayların içinde sürüklenip gideceklerdi. Yatağınauzanmış, purosundan çıkan uyuşuk duman halkalarının boştavana yükselişini izleyen Mountolive bunu belli belirsizsezinliyor ve tedirginlik duyuyordu; soğuk alınları birbirinedönük, o görkemli, karanlık yatak odasında gözleri fal taşı gibiaçık, birbirleriyle fısıldaşarak yatan Nessim’le Justine bunu dahada açık bir biçimde biliyorlardı. İstencin sınırlarını aştığınıbiliyorlardı, çevrelerinde — kendilerini gerçekleştirmelerigereken, dizginlerinden boşanmış güçlerin örnekleri olan — kötübelirtilerin biriktiğini duyumsuyorlardı. Ama kendilerini nasıl

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

247

Page 248: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

gerçekleştireceklerdi? Hangi yolla? Henüz bu pek açıklığakavuşmuş değildi.

Pursewarden dünya gözüyle o kirli yatağa, Melissa’nınya da Justine’in fısıltılı, unutulmuş imgelerinin — daha başkakimbilir hangi özel anıların — yanına uzanmadan önce Nessim’etelefon etmişti: Sesinde acı bir boyun eğiş ve yaklaşan ölümüngörkemi vardı. «Kitaplarda yazdığı gibi bu bir ölüm kalımsorunu. Evet, lütfen hemen gel. Sana iletmek istediğim bir şeyvar, uygun bir yerde bulacaksın: aynada.» Telefonun ötekiucunda donup kalmış, dikkatle dinleyen adamı korkutacakküçük bir kıkırtı çıkartarak telefonu kapadı; Nessim bunun olasıbir felâketin uyarısı olabileceğini hemen sezinledi. O sefil otelodasının aynasında, yazarlık yaşamının özel kullanımı olanalıntıların arasında, ıslak bir traş sabunuyla yazılmış şu sözleribuldu.

NESSİM. COHEN, FİLİSTİN, VB. HER ŞEY ÖĞRENİLDİ

VE RAPOR EDİLDİ. Holde insan sesleri duyulmadan, kapıya hafifçe

vurulmadan önce, hemen hemen silmeyi başardığı sözlerbunlardı işte; Balthazar’la Justine parmak uçlarına basarak odayagirmeden önce. Ama o sözler (yeniden dirilmiş bir Pan’ın sesinebenzeyen), o küçük ayrılık kikirtisi beynini yakıp duruyordu.Daha sonra bu olanları Justine’e anlatırken yüzünde en küçük biranlam yoktu, sinir felci geçirmiş birinin yüzü gibiydi yüzü,çünkü bu davranışın yol açacağı rezaleti düşünmek her yanınıuyuşturmuştu. Uyumasına olanak olmadığını anlamayabaşlıyordu. O karanlık odada, ölü yıldızlara, kuvars aynalarabenzeyen açılmış gözlerle insan dışı nesneler gibi kör körbirbirlerine bakarak, İskenderiye mezarlarının üzerindekitasvirler kadar kımıltısız, yanyana yattıkları yatakta uzun uzun

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

248

Page 249: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

tartışılması, elekten geçirilmesi, çözülmesi gereken bir iletiydibu. Elele iç çektiler, mırıldandılar, hatta Nessim, «Sana Melissaolduğunu söylemiştim... Bana hep nasıl baktığını... Bundankuşkulanıyordum,» derken bile. Durumla ilgili öteki kaygı vericisorunlar kafasında birbirine kenetlenmiş, üstüste geçmişti,Naruz sorunu da bunların arasındaydı.

Bir kalenin sessizliğinde, birdenbire kazma kürektakırtıları duyan, düşmanın istihkâm erlerinin duvarların altınıkazarak adım adım yaklaştıklarını bilen, çevresi kuşatılmış birşövalye neler duyarsa herhalde onları duyuyordu. Kendisinesöylendiğini varsayarsak, acaba, Mountolive şimdi ne yapmakzorunda kalacaktı? (Aynı açıklamaların, insan istencininyörüngesi dışına çıkarak, her ikisini de ele vermesi çok tuhaftı.)Artık her ikisi de zorunluluk altındaydı, ikisinin de eğilimleriniaçıklamayan, her şeyi gözler önüne seren bir hareketin kölesigibi birbirlerine bağlanmış durumdaydılar. Özgür istençlerinikullanmaya girişmişler, ama kendilerini tarihsel sürecinzincirleriyle bağlanmış, duvarlarıyla sarılmış durumdabulmuşlardı. Bütün bunlar da bir çiçek dürbününün küçük birdönüşüyle ortaya çıkmıştı. Pursewarden! «İnsanlar bir günolayların gerçekten olmasını sağlayabilecek kişinin sanatçıdanbaşkası olmadığını, bu yüzden toplumun onun üzerineoturtulması gerektiğini anlayacaklar,» demeyi çok seven yazar.Bir deus ex machina!

72 Ölümüyle onların ikisini de sanki kendi

özdeyişinin doğruluğunu göstermek istermişçesine bir... genelhela gibi kullanmıştı! Başka çıkış yolları bulabilir, ölümüyleonları böyle birbirinden ayırmayabilir, ikisine de yararıolmayacak bir bilgiyi açıklayarak aralarını açmayabilirdi! Amaşimdi her şey — yeni bir olasılığın en ince deyimiyle — kılüzerinde duruyordu. Mountolive harekete geçecekti, ama yabunu yapmak zorunda kaldıysa: Memlik Paşa’ya tek sözsöylemesi yeni güçlerin, yeni düşmanların sökün etmesine yol

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

249

Page 250: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

açardı...Ölümün diretken ritmiyle birlikte, çevresinde kentin

sesleri karanlıkta titreşiyordu — boş alanlarda araba lastiklerinincayırtıları, rüzgârın önüne katılmış giden gemiler, iç limandakibir çatananın kulak tırmalayıcı çığlığı; Mareotis’in çıplak kumtepelerine her yıl biraz daha gömülen tozlu kentin ölümesürüklenişini hiç bu kadar somut olarak duyumsamamıştı. Birkum saati gibi zihnini ters çevirip duruyordu; ama elenen hepaynı kum, aynı ağırlıkta birbirini izleyen aynı yanıtsız sorulardı.Önlerinde, olası bir felaket uzanıyordu — tehlikeyi bütünayrıntılarıyla, nesnel bir biçimde de değerlendirmiş olsalar — ofelâket için başvuracakları hiçbir yedek güç yoktu. Tuhaftı. Ama,çatılmış kaşları, dişlerine dayanmış yumruğuyla, öfke içindedüşünen Justine hâlâ etkilenmemiş görünüyordu, Nessim’inyüreği ona karşı sevgiyle doldu, çünkü onun suskunluğundakionurluluk (falcı kadının hiç kımıldamayan bakışı) onadüşünmek, ikilemi değerlendirmek cesareti verdi. Her şeyindeğiştiği sırada hiçbir şey değişmemiş gibi davranmalıydılar.Zırhlarının içine çivilenmiş şövalyeler gibi hiçbir şey bellietmeden sonu bilinen yolda yürümek zorunda olduklarınıbilmek aralarında hem bir ayrılık, hem de yeni, derin bir bağ,daha tutkulu bir dayanışma duygusu yaratmıştı; tıpkı savaşalanında aşk-aile-dostlar-ev anlamında insanın sürekliliğidüşüncesini yadsıdıklarını — onlara giydirilmiş görevmaskesinde simgelenen demir bir istencin kölesi olduklarınıbilen askerlerde görüldüğü gibi. İçtiği sigaradan dudaklarıkurumuş olan Nessim, «Her türlü sonuca kendimizi hazırlamalı,her şey tamamlanıncaya kadar direnmeliyiz — Noel dolaylarınakadar diyelim. Önümüzde sandığımızdan da çok zaman olabilir;aslında bunlardan hiçbir şey çıkmayabilir de. Belki Mountolive’inhaberi yoktur,» dedi. Ama bunun ardından gerçeği görmeninsıkıntısıyla dolu, daha alçak bir sesle şöyle ekledi: «Ama haberi

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

250

Page 251: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

varsa, anlarız; tutumundan belli olur.»Bir sokak köşesinde eli tabancalı bir adamla karşı

karşıya gelebilirdi — kentin karanlık bir sokak köşesinde; ya dabir gün ayartılmış bir uşak yemeğine zehir katabilirdi. Hiçdeğilse, bu olasılıklara karşı bir tutum takınabilir, onlara karşıuyanık olabilirdi. «Sonra yarın Naruz’la konuşmam gerek. Onaanlatmalıyım,» dedi.

Birkaç hafta önce bürosuna girdiğinde, konuksandalyesine oturmuş, sessizce sigara içen, asık yüzlü, kır saçlıSerapamoun’la karşılaşmıştı. Kıpti pamuk krallarının en etkilisi,en önemlisiydi ve Nessim’in başlattığı topluluk hareketinindesteklenmesinde kesin bir rol oynamıştı. Yaşlı adam başka birkuşaktandı, ama ikisi eski dosttular. Sakin, yumuşak yüzü, kalınsesi, Avrupalı olduğunu haykıran bir eğitimin, bir ağırbaşlılığınüstünlüğünü taşıyordu. Konuşmasında düşüncelerle dolu birzihnin hızlı nabzı çarpıyordu. Yumuşak bir sesle, «Nessim,burada kendi adıma değil, kurulun bir temsilcisi olarakbulunuyorum. Pek sevimli olmayan bir görevi yerine getirmekzorundayım. Seninle öfkesiz, kinsiz, açıkça konuşabilir miyim?Biz çok kaygılıyız,» dedi.

Nessim kapıyı kapadı, kilitledi, telefonun fişini çıkardı,kendi yerine geçmek için konuk sandalyesinin arkasındandolaşırken sevgiyle Serapamoun’un omuzunu sıkarak, «Benimde istediğim bu. Konuş,» dedi.

«Kardeşin, Naruz.»«N’olmuş ona?»«Nessim, sen bu topluluk hareketini başlatırken bir

cihad — kutsal bir din savaşı — başlatmayı ya da Mısırhükümetini tedirgin edecek yıkıcı bir şey yapmayıdüşünmemiştin, değil mi? Kuşkusuz hayır. Biz de öyledüşündük, sana katıldıysak Kıptilerin birleşmesi, kamu işlerindedaha çok söz sahibi olmaya çalışması gerektiğine inandığımız

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

251

Page 252: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

için katıldık.» Bir an derin derin düşünerek sessizce sigarasınıiçti. Sonra sözünü şöyle sürdürdü: «Bizim kendi halkımıza olansevgimiz bir Mısırlı olarak yurtseverliğimizden hiçbir şeyeksiltmez, öyle değil mi? Dinimizin ve soyumuzun doğrularınıNaruz’un dile getirmesi hoşumuza gitmişti, evet, çok mutluolduk, çünkü bu şeylerin söylenmesi, hissedilmesi gerekiyordu.Ama... sen üç aydır toplantılara gelmiyorsun. Nasıl bir değişiklikolduğundan haberin var mı? Naruz kendi yetilerine kendisiniöylesine kaptırdı ki, bugün artık hepimizi ciddi biçimdetehlikeye sokacak şeyler söylüyor. Çok kaygılanıyoruz.Kendisinin özel bir görev üstlenmiş olduğunu sanıyor. Kafasınıniçi öylesine tuhaf bilgi kırıntılarıyla dolu ki, konuşmayabaşladığı zaman ağzından çıkanı kulağı duymuyor, MemlikPaşa’nın kulağına giderse çok kötü olur... Uzun bir suskunlukoldu. Nessim korkudan yüzünün giderek solduğunu duyumsadı.Serapamoun yumuşak, sertleşmeden yükselen sesiyle sözünüsürdürdü: «Kıptiler’in bu dünyada kendilerine bir yerbulacaklarını söylemek başka şey; toprakların yüzde doksanınıellerinde bulunduran paşaların bozuşmuş yönetim biçiminidevirmekten sözetmek başka şey... Mısır’ın yönetimini elegeçirmekten, yanlışlarını düzeltmekten sözetmek...»

Nessim, «Öyle mi söylüyor?» diye kekeledi, ciddi yüzlüadam başıyla onayladı.

«Evet. Tanrı’ya şükür toplantımız hâlâ gizli. Sonunda,melboos (cin tutmuş) biri gibi çılgınca bağırıp çağırmaya başladı,gerekirse amacımıza ulaşmak için bedevileri silâhlandıracakmış.Bu konuda bir şeyler yapabilir misin?»

Nessim kuruyan dudaklarını yaladı, «Hiç bilmiyorum,» dedi.

«Bu tür vaazlardan sonra biz hareketimizin geleceğiiçin çok kaygılıyız. Bu konuda ancak sen bir şeyler yapabilirsin,sana güveniyoruz. Onun durdurulması gerekiyor, sevgili

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

252

Page 253: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

Nessim; ya da hiç değilse bizim rolümüzü anlaması sağlanmalı.Yaşlı Taor’la çok sık görüşüyor — her zaman çölde, onun yanındaO kadının siyasal görüşleri olduğunu sanmıyorum, ama Naruzdin coşkusunu onunla buluşmalarından alıyor. O kadından bizesözetti, yakıcı güneşin altında, kumların üzerine birlikte dizçöküp saatlerce dua ettiklerini anlattı. ‘O artık bana hepgörünüyor, ben de ona,’ dedi. Böyle söyledi. Sonra çok içki içmeyebaşladı. Hemen ilgilenilmesi gereken bir konu bu.»

Nessim, «Onu hemen göreceğim,» demişti. Şimdi,kendisinden çok daha güçlü olduğunu bildiği bir Justine’in kara,tasasız gözlerine bakmak için başını döndürürken aynı cümleyi,sanki bir bıçağın keskinliğini denermiş gibi kafasında sınayarak,alçak sesle yineledi. Şu ya da bu bahaneyle onu görmeyi erteleyipdurmuştu, oysa er geç görmek, zapturapt altına almakzorundaydı — ama bu onun bildiğinden çok daha başka birNaruz olacaktı.

Bütün bunlar yetmiyormuş gibi araya bir dePursewarden’ın münasebetsiz ölümü ve ihaneti girmiş,Naruz’un aklının ermediği kaygılarını büsbütün ağırlaştırmıştı;hummalı zihni sonsuza doğru uzanan iki koşut ray üzerindegidip geliyordu... Çemberin yavaş yavaş daraldığını, kenditürettiği kaygıların ağırlığı altında boğulur gibi olmayabaşladığını duyumsuyordu. Her şey öylesine birdenbire olmuştuki — birkaç haftalık bir sorundu. Kararları kendi istencininürünü gibi değil, kendi dışında oluşmuş baskılara bir tepki gibigöründüğü için çaresizlik duygusu gittikçe artıyordu; insanyutan kumlar gibi kendisini yutan bir tarihsel sürecinkaçınılmazlıkları.

Ama artık olayları denetleyemiyorsa bile kendini,kendi sinirlerini denetim altına alması gerekiyordu. Haftalardırözdenetimini yatıştırıcı ilaçlara bırakmıştı, oysa bunlarbilinçaltının seğirmelerini geçici olarak kovmaktan başka işe

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

253

Page 254: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

yaramıyorlardı; alçakça öldürülme tehlikesine karşı tabancatalimleri yapmak gibi çocukça, yararsız bir şeydi, sorunuçözmüyordu. Çocukluk düşlerinin saldırısına uğramış, onlarıntutsağı olmuştu, durup dururken dışarı fırlıyor, uyanık yaşamınıneredeyse ele geçiliyorlardı. Balthazar’a danıştı, ama kendinisıkan gerçek kaygılarını ona açamadı kuşkusuz, bunun üzerinekurnaz dostu düşlerini elinden geldiğince bir kâğıda notetmesini önerdi ona, bu da yapıldı. Ama insan ruhsal baskılarlaaçıkça yüzyüze gelip, onlara egemen olmadıkça, titreyen usunkorkularıyla kavgaya tutuşmadıkça onlardan kurtulamaz...

Naruz’la yapacağı görüşmeyi daha sonraya, kendinibuna dayanacak kadar güçlü ve iyi duyumsayacağı zamanaertelemişti. Neyse ki toplantılar pek sık yapılmıyordu. Amakardeşiyle karşılaşmak için durumunu her gün biraz daha azelverişli buluyordu. Sonunda, tam zamanında söylenen bir sözleonu Karm Abu Girg’e gönderen Justine oldu. Paltosunun yakasınıtutarak, ağır ve kesin bir biçimde,

«Bizi birbirimizden sonsuza dek ayıracağını bilmesemgidip onu ben kendim öldürmeyi önerirdim. Ama bununyapılması gerektiğine karar verdiysen senin yerine bu buyruğuverecek cesaretim var,» dedi.

Ciddi değildi kuşkusuz. Onun aklını başına getirmekiçin başvurulmuş kurnazca bir oyundu. Nessim’in kafası o anhemen duruldu, kararsızlık bulutları dağıldı. Böylesine korkunç,ama aynı zamanda böylesine sakince söylenmiş, içindekararlılığın gururunu bile taşımayan bu sözler onun Justine’eolan tutkulu aşkını yeniden alevlendirmiş, neredeyse gözleriniyaşartmıştı. Koyu dindar birinin bir ikonaya bakışı gibi baktı ona— gerçekten de şu anda kımıltısız asık yüzüyle, için için yanangözleriyle eski zamana ait bir Bizans resmine benziyordu.

Elleri titreyerek, «Justine,» dedi.Justine kurumuş dudaklarını yaladı, boğuk bir sesle,

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

254

Page 255: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

«Nessim,» diye yanıtladı, ama gözlerinde vahşice bir kararlılığınışığı parlıyordu. Nessim neredeyse sevinçle (çünkü engel ortadankalkmıştı), «Ben bu akşam gideceğim, korkma. Şöyle ya da böyleher şey yoluna girecek,» dedi. Birden bütün damarlarına güçdolmuştu, kardeşinin aklını başına getirmeye, halkının,Kıptilerin başını belaya sokacak bir tehlikeyi savuşturmayakararlıydı.

O öğleden sonra büyük arabayla yola çıktığı zaman,telefonla çağırttığı atların kendisini bekleyeceği kanallara gidentozlu şosede, düşüne düşüne hızla ilerlerken de en son kararlıruh durumu onu yalnız bırakmamıştı. Kardeşini görmek, onameydan okumak, otoritesini göstermek, kendi gözündesaygınlığını yeniden kazanmak için sabırsızlanıyordu. Çiftlikkâhyası Ali, ondaki bu yeni kararlılık durumunu rahatlatıcı birbiçimde onaylar görünen geleneksel inceliğiyle onu ırmağıngeçit yerinde karşıladı. Ne de olsa kendisi büyük oğuldu. AdamNaruz’un beyaz Arap atını getirmişti, kanalların kıyısınıizleyerek büyük bir hızla eşkin yürüyüşe geçtiler, çalkantılısudaki yansımaları da onlarla birlikte yarışıyordu. Yalnızcakardeşinin evde olup olmadığını sormuş, evde olduğunu bildirensözsüz bir yanıt almıştı. Yol boyu başka bir şey konuşmadılar.Akşam karanlığının menekşe rengi ışığı şimdiden ortalığıkaplamıştı, gölden yeryüzünün buğusu yükseliyordu.Sivrisinekler gümüş renkli akınlar halinde sönen güneşin gözüneyükseliyor, sıcaklığın anısını kanatlarına biriktirmekistiyorlardı. Kuşlar ailelerini topluyorlardı. Her şey nasıl dadingin görünüyordu! Yarasalar karanlık köşelerde ağır ağırzikzaklar çizmeye başlamışlardı. Yarasalar!

Hosnaniler’in evi menekşe renkli, serin yarı karanlığaşimdiden gömülmüştü, uzun beyaz minaresi günbatımında halaalev alev parlayan küçük köyün gölgesinde, sanki alçak tepeciğinkoltukaltına sıkıştırılmış gibiydi. Attan inerken kırbacın uyuşuk

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

255

Page 256: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

şakırtısını duydu, evin en üst balkonunda ayakta durmuş,avlunun mavi havuzuna gözlerini dikmiş adamın karaltısıgözüne ilişti. Naruz’du; ama gene de nedense Naruz değildi.İnsanın iyi tanıdığı birinin tek bir hareketi bile ondaki içdeğişimi ele verebilir mi? Orada, ayakta durmuş, avlunun loşkuyusuna dikkatle bakan adamın duruşunda yeni, kaygılandırıcıbir gösterişçilik, Naruz’un anımsayabildiği davranışdağarcığından olmadığı söylenebilecek bir güç yansıyordu. Atınyularını tutan çiftlik kahyası alçak sesle, «Her akşam böyleçalışıyor, kamçısını yarasalarda deniyor,» dedi. Nessim birden nediyeceğini şaşırdı. Alçak sesle, yavaşça, «Yarasalar mı?» diyesordu. Balkondaki adam — bu çok yeni izlenimi uyandırmış olanNaruz — birden bir kıkırtı çıkartarak boğuk bir sesle, «On üç,»diye haykırdı. Nessim kapının iki kanadını da ardına kadar açtı,arkasından vuran ışıkta kapı pervazıyla çerçevelenmiş olarakdurdu. Sakin, neredeyse sohbet eder gibi bir sesle, yukarıya,kararan gökyüzüne doğru konuştu; sesini, merdiven boşluğununen tepesinde, yanıbaşında çöreklenmiş yatan kırbacıyla birlikteayakta duran, o paltoya sarınmış karaltıya doğru bir vantrilokgibi fırlattı. Çocukluklarının geleneksel selamını sevecenliklehaykırdı. «Ya Naruz!»

Kısa bir duraksamadan sonra, «Ya Nessim,» yanıtıgeldi ve ardından, gittikçe kapanan uzun bir suskunluk çöktü.Gözleri alacakaranlığa alışan Nessim, yırtılmış şemsiyeparçalarına benzeyen yarasa gövdeleriyle dolu olduğunu gördüavlunun. Kimileri kendi kanlarının gölcüğünde çırpınıpdebeleniyor, kimileri parçalanmış durumda hiç kımıldamadanyatıyordu. Demek akşamları Naruz bu işle uğraşıyordu ha —«yarasalarda kamçısını denemek»le! Kararsızlık içinde nesöyleyeceğini bilemeden bir süre durdu. Çiftlik kâhyası onunarkasından büyük kapıları hemen kapattı. Şu anda, karanlığıniçinde koyu bir karaltı halinde dikilen Nessim, merdivenin

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

256

Page 257: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

yukarısına, tanımadığı kardeşinin tetik bir uyanıklıkla ayaktadurduğu yere bakıyordu. Bir yarasa ışığı yarıp geçti, Naruz’unkolunun istemsiz bir hareketle ileri fırlayıp sonra yanınadüşüşünü gördü; merdivenlerin ta tepesindeki o elverişlinoktadan aşağıdaki hedeflerini vurabiliyordu. Bir süre ikisi dekonuşmadılar; sonra gıcırtıyla bir kapı açıldı, Nessim’in yolunaçaprazlama bir ışık oku düştü, çiftlik kahyası elinde birsüpürgeyle ek yapıdan çıkıp avlunun zeminine karmakarışıkserilmiş, çırpınan gövde parçalarını süpürmeye başladı. Naruzbiraz öne eğilip onun süpürüşünü dikkatle izledi, parçalanmışgövdeler ek yapının önüne yığıldığı zaman kısık bir sesle, «On üç,değil mi?» diye seslendi.

«On üç.»Nessim’in sıkıntılı, asabi bir titreme geçirmesine yol

açtı sesi, çünkü uyuşturucu almışa benziyordu — belki haşiş yada afyon içmiş birinin sert, buyurgan sesiydi; bilinmeyen birevrende, yeni bir yörüngeden buyruk gönderen birinin sesi.Ciğerleri iyice doluncaya kadar ağır ağır içine çekti soluğunu,sonra merdivenin tepesindeki karaltıya başını kaldırarak bir kezdaha konuştu:

«Ya Naruz. Çok önemli bir konuda seninle konuşmayageldim.» Naruz, bir çoban köpeği sesiyle, terslercesine, «Yukarıçık. Seni burada bekliyorum, Nessim,» dedi. Bu ses Nessim’e pekçok şeyi açıkladı, çünkü kardeşinin sesinde eskisi gibi gelişinesevindiğini gösteren en küçük bir belirti yoktu. Başka zaman olsakendisini karşılamak için merdivenleri ikişer ikişer atlayarakpaldır küldür iner, «Ne iyi ettin de geldin, Nessim!» diyehaykırırdı. Nessim avluyu geçip elini tozlu, tahta tırabzanakoydu. Gökyüzüne karşı tek başına ayakta dikilen, ağırlıksız,uzun kamçısını elinde zahmetsizce tutan insan gölgesiyle gölgeliavlunun birlikte çizdikleri tablonun içinde kendi varlığını kabulettirmek istermişçesine sert ve kesin bir sesle konuştu: «Çok

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

257

Page 258: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

önemli,» dedi. Naruz alçak bir ses perdesiyle, «Yukarı gel,»sözlerini yineledikten sonra birden yere oturup kamçısınıyanıbaşına, en üst basamağa bıraktı. Nessim, Karm Abu Girg’egelişinin ilk kez böyle selamsız sabahsız karşılandığını düşündü.Gözlerini yukarı dikerek dik merdivenleri ağır ağır çıktı.

Birinci kat daha aydınlıktı, en üst kattaysa kardeşininyüzünü görecek kadar ışık vardı. Naruz sırtında paltosu,ayağında çizmeleri, hiç kımıldamadan oturuyordu. Ağırlıksızkamçısı korkuluğun üzerinde kıvrılmış yatıyordu, sapı Naruz’undizlerindeydi. Yanıbaşında, tozlu tahta döşemenin üzerinde yarıyarıya boşalmış bir cin şişesi vardı. Çenesini göğsüne dayamış,yaklaşan yabancıya tuhaf, kararsız bir kederin yanısıra kıyıcılıkda yansıtan bir yüzle, kabarık tüylü kaşlarının altından, yan yanbakıyordu. Eski bir numarasını yineliyor, azı dişlerini sıkıpbırakarak, şakak kaslarının kirişlerini kasıp gevşeterek, sankişakakları atıyormuş görüntüsü yaratıyordu. Ağabeyinin ağırağır çıkışını bu sıkıntılı kararsızlık içinde izledi; kararsızlığınınarkasında, göstermemeye çalıştığı öfke birikiminin için içinyanan ateşi görülüyordu. Nessim en son sahanlığa vardığı, enson merdiveni tırmanmaya başladığı sırada Naruz yerindenkımıldadı, birden — ancak ev köpeğine bağırırken çıkartılacak —boğulur gibi bir ürüme sesi çıkardı ve kıllı elini öne uzattı.Nessim durakladı, kardeşinin yeni, buyurgan, ama özel birkorkutma anlamı taşımayan bir sesle, «Orada dur, Nessim,»dediğini duydu. Durdu, hiç tanımadığı bu el hareketinin —neredeyse lanet okuma durumunda öne uzatılmış güçlü elin,gergin ama durmadan titreyen parmakların — ne anlamageldiğini daha iyi yorumlayabilmek için merakla öne eğildi.

Sonunda, sakin ama derin bir tiksintiyle çınlayan birsesle, «Sen içki içiyorsun. Naruz, böyle bir şey yaptığını ilk kezgörüyorum,» dedi. Kardeşinin çarpık dudaklarında kendikendini aşağısarmış gibi bir gülümsemenin gölgesi dolaştı.

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

258

Page 259: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

Gülümseme birden yayılıp tavşan dudağını bütün çıplaklığıylaortaya seren ağır bir sırıtmaya dönüştü; sonra, sankiyansıtamayacağı bir düşünce tarafından geri çağrılmış gibi içerikaçtı, yok oldu. Şu anda Naruz, güvensiz bir kendini kutlama,hem tatsız, hem şaşkın bir kendini beğenmişlik havasınagirmişti. Boğuk sesiyle, «Benden ne istiyorsun? Hemen söyle,Nessim. Ben çalışıyorum,» dedi.

«Haydi içeri girip başbaşa konuşalım,»Naruz başını ağır ağır iki yana salladı, bir süre

düşündükten sonra kırıcı bir sesle.«Burada konuşabilirsin,» dedi.Bu alışılmamış yanıtlara çok içerleyen Nessim uyuyan

bir insanı uyandırmak istermişçesine, «Naruz, lütfen,» diyesertçe bağırdı. Merdivenin başında oturan adam anlaşılmaz birbiçimde öfkeli, ama kederli bakışlarla dik dik baktıktan sonra birkez daha başını iki yana salladı, «Sana söyledim, Nessim,» dedibelirsizce. Nessim’in sesi kırıldı, avlunun sessizliğinde birdenbiredüştü. Şimdi neredeyse acır gibi, «Seninle kesinlikle konuşmamgerek, anlıyor musun?» dedi.

«Şimdi, burada konuş. Dinliyorum,»Gerçekten de şu paltonun içindeki adam yepyeni, hiç

umulmadık biriydi. Nessim yanaklarının yavaş yavaş kızardığınıduyumsadı. Birkaç basamak daha çıkıp, sertçe, «Naruz beni onlargönderdi. Sen onlara neler söylüyorsun Allah aşkına?Sözlerinden Kurul ürkmüş,» diye tısladı. Birden sustu veSerapamoun’un kendisine bıraktığı pusulayı kararsızcasallayarak bağırdı: «Bu ... bu yazı onlardan geldi,»

Naruz’un gözleri bir an için çok duygulu bir gururlaparıldadı, ileriye çıkmış çenesi, dikleşmiş geniş omuzlarıgururuna nedense bir görkem katıyordu. «Benim sözlerim ha,Nessim?» diye hırıldadı, sonra başıyla onaylayarak ekledi:«Kuşkusuz Taor’un sözleri aynı zamanda. Zamanı geldiğinde biz

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

259

Page 260: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

nasıl davranacağımızı biliyoruz. Kimse korkmasın. Biz düşgörmüyoruz.»

Nessim boğulur gibi, «Düş görüyorsunuz!» diyehaykırdı; yılgınlık ve tiksintiden çılgına dönmüş, bir küçükkardeşin ağabeyiyle göreneğe uymayan konuşma biçimindençok gocunmuştu. «Düş görüyorsunuz! Sana ne yapmayaçalıştığımızı... amacımızın ne olduğunu bin kez anlatmadım mı?Köylünün, budalanın birisin.» Eskiden olsa bu sözler Naruz’unyüreğine bıçak gibi saplanabilirdi, ama şimdi hiç yaralayıcı, hiçetkileyici gelmiyordu. Ağzını sımsıkı kapadı, avucuyla ağır ağırbir kesme hareketi yaptı, kendi gövdesinin önündeki havayısoldan sağa doğru kesti. Kulak tırmalayıcı bir sesle, «Sözler. Seniartık tanıyorum, ağabey.» dedi. Nessim sanki yardım ararmışgibi, sanki anlatmak zorunda olduğu şeyin doğrusunu oturanadamın kafasına sokabilmek için ağır bir âlet ararmış gibi bir anhırsla çevresine baktı. Çılgınca bir öfkeye kapılmıştı, ricalarınıböylesine anlayışsızlıkla karşılayan bu ayyaş herife karşıkorkunç bir kızgınlık duyuyordu. Titremeye başladı; kuşkusuzaçıkça kararını vermiş olarak, sakin kafayla İskenderiye’den yolaçıktığı zaman böyle bir şeyle karşılaşacağını hiç düşünmemişti.

Sertçe, «Leyla nerede?» diye bağırdı, sanki ondanyardım umuyordu. Naruz kısa bir kikirti çıkardı. Ciddileşerekparmağını şakağına götürdü, «Bildiğin gibi, yazlık köşkte.İstersen yanına git,» diye homurdandı.

Yeniden kikirdedi, gülünç, çocukça bir yüz ifadesiylebaşını aşağı yukarı sallayarak ekledi: «Şu günler sana çok kızıyor.İlk kez bana değil, sana kızıyor. Onu ağlattın, Nessim.» Alt dudağıtitredi.

Nessim çaresizlikle, «Ayyaş, » diye tısladı. Naruz’ ungözleri yanıp söndü. Başını geriye atarak çatlak bir kahkaha, kısabir ürüme sesi çıkardı. Sonra, birden, beklenmedik bir biçimdegülümsemesi yok oldu, yüzü daha önceki tetik, kederli

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

260

Page 261: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

görünüşünü aldı. Dudaklarını yalayarak çok alçak bir sesle, «YaNessim,» diye fısıldadı, sanki yavaş yavaş ölçüyü buluyorgibiydi. Ama öfkeden yüzü bembeyaz kesilmiş olan Nessimumut kırıklığından deliye dönmüştü. Son birkaç adım basamağıda çıkıp Naruz’u omuzundan sarstı. Artık neredeyse bas basbağırıyordu: «Budala, hepimizin başını belaya sokacaksın.Şunlara bak, şu Serapamoun’un verdiği rapora. Sen öylekonuşmayı bırakmazsan kurul dağılacak. Anlıyor musun? Sendelirmişsin, Naruz. Tanrı aşkına, Naruz, dediklerimi anlamayaçalış...» Ama kardeşinin karşıt dışavurumlar arasında yalpalayankoca kafası öne eğilmişti. «Naruz, beni dinle.» Yavaş yavaşNessim’in yüzüne doğru kalkan yüz sanki genişlemiş,anlamsızlaşmıştı, gözler sönüktü, ama usun köklüdeğişikliklerine pek az şey borçlu olan yeni bir bilginin acısıyladoluydu; gözlerinde şaşkın, kaygı verici bir öfke vekavrayamamazlık biçimlenmeye çalışıyordu. Birbirlerine öfkeylebaktılar. Nessim’in dudakları bile bembeyaz kesilmişti, hızlı hızlısoluyordu, ama kardeşi sanki ipnotize olmuş gibi hiçkımıldamadan oturmuş ona bakıyordu, dudakları gerilmiş,beyaz dişleri görünüyordu.

«Beni duyuyor musun? Sağır mısın?» Nessim onusarsıyordu, ama Naruz geniş omuzlarının bir hareketiyle ohaddini bilmez eli silkeledi, yüzü kızarmaya başladı. Nessim hiçaldırmadan devam ediyordu, suçlama sağanağı biçimindedışarıya fışkıran yakıcı kaygılarının seline kapılmıştı.«Hepimizin canını tehlikeye soktun, Leyla’nın, kendinin, hattaMountolive’inkini.» Nasıl oldu da bu uğursuz ad ağzından çıktı?O adı duyan Naruz sanki elektrik akımına tutulmuş gibi oldu,neredeyse kıvançla yeni bir acıya boğuldu.

«Mountolive! Bu sözcüğü kalın, iniltili bir seslehaykırmış, duyulur bir biçimde dişlerini gıcırdatmıştı; sankiöfkeden patlamak üzereydi. Ama eli istemsiz olarak kucağında

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

261

Page 262: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

duran kırbacın sapına gitmesine karşın yerinden kımıldamadı.Neredeyse tükürür gibi, «O İngiliz domuzu!» sözcükleri korkunçbir hırsla ağzından döküldü.

«Neden öyle söylüyorsun?»Sonra umulmadık çabuklukta bir değişiklik daha oldu,

çünkü Naruz’un bütün gövdesi gevşedi, sakinleşti; şeytancabakışlarını Nessim’e kaldırıp küçük bir kikirti çıkartarak,fısıltıdan hafifçe yüksek bir ses tonuyla: «Annemizi ona sensattın, Nessim. Babamın ölümüne neden olacağını biliyordun,»dedi.

Artık bu kadarı da fazlaydı. Nessim onun üzerineçullandı, sıkılmış yumruklarını indirmeye başladı, Arapça genişsesiyle sövgü üstüne sövgü yağdırıyordu. Onu dövüyordu. Amao koca gövde karşısında yumrukları etkisizdi. Naruzkımıldamadı, ne kaçmaya, ne de ağabeyinin yumruklarınakarşılık vermeye yeltendi — hiç değilse burada Nessim’inbüyüklüğü geçerliğini korumuştu. Ağabeyine karşı elikalkmıyordu. Ama etkisiz yumruk yağmurunun altında ikibüklüm kikirderken «Annemizi sen sattın!»ı kinle yineleyipduruyordu.

Nessim, kendi parmak eklemleri morarıncaya kadaryumrukladı onu. Naruz bu ateşli saldırı karşısında başını eğmiş,o aşırı duygulu, acı, sakin gülümsemesiyle sabır gösteriyor,kışkırtıcı bir fısıltıyla aynı cümleyi tekrarlayıp duruyordu.Sonunda Nessim, «Yeter!» diye haykırdı ve yumruklamayıbıraktı, kendini merdivenin trabzanına atıp bitkinlikle sahanlığakadar kaydı. Her yanı titriyordu. Yumruğunu yukarıda oturanesmer karaltıya doğru sallayıp abuk sabuk konuşmaya başladı:«Serapamoun’a ben kendim gideceğim. Kimin efendi olduğunugöreceksin.» Naruz hafifçe aşağısayıcı bir biçimde güldü, ama birşey söylemedi.

Üstünü başını düzelten Nessim, sendeleyerek

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

262

Page 263: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

merdivenlerden inip şimdi iyice kararmış olan avluya çıktı.Kendi atıyla Ali’ninki büyük kapının dışındaki demir kazığabağlanmıştı. Hâlâ titreyerek ve homurdanarak atına bindiğisırada kâhya kemerli geçitten koşarak gelip kapıların sürgüsünüaçtı. Yukarıda dikilmiş duran Naruz şimdi salondan vuran sarıışıkta görülebiliyordu. Nessim’in kafasının içinde hâlâ tutarsızöfkenin şimşekleri yanıp sönüyordu — ayrıca sorunu çözememişolmak da vardı, çünkü giriştiği işi tamamlamak şöyle dursun,iyice sarpa sardığını anlıyordu. Susan adama yeni bir tartışmafırsatı vermek ya da yeniden yakınlaşmaya çalışmak gibikafasında yarı oluşmuş bir düşünceyle atını avluya sürüp başınıkaranlığa kaldırdı. Naruz kımıldadı.

Nessim yumuşak bir sesle, «Bak Naruz sana son kezsöylüyorum. Kimin efendi olduğunu göreceksin. Akıllılık etmekistersen...» dedi.

Ama yukardaki koyu karaltı bir kahkaha patlattı.Küçümser bir sesle haykırdı:

«Efendi ve uşak. Evet, Nessim. Göreceğiz. Haydişimdi...» Trabzanın üstünden aşağı eğildi, Nessim karanlıktabüyük kırbacın kuru tahtaların üstünden kobra yılanı gibi aşağıkayışını, avlunun durgun alacakaranlığını yalayışını duydu.Sanki büyük bir fare kapanı kapanmış gibi bir şaklama oldu,Nessim’in kolunun altındaki kâğıt demetine küçük bir fiskevuruldu, kâğıtlar döşeme taşlarının üzerine yayıldı. Naruz bu kezdaha isterikçe güldü. Nessim kırbaç darbesinin sıcaklığını elindeduydu, oysa kamçı kendine hiç dokunmamıştı.

Naruz, «Haydi şimdi git,» diye bağırdı. Kamçı bir kezdaha havada tısladı, atın sağrısının gerisinde gözdağı verircesineşakladı. Nessim üzengilerin üzerinde doğrulup yumruğunu birkez daha kardeşine doğru sallayarak, «Görürüz bakalım!» diyehaykırdı.

Ama kafasından geçen sövgülerden boğazı tıkanmış,

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

263

Page 264: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

sesi çok güçsüz çıkmıştı. Topuklarıyla atı mahmuzlayıp birdendönerek dörtnala avludan dışarı çıkarken taş eşikten kıvılcımlarsaçıldı, eyerin üzerine yatmıştı. Yüzü öfkeden çarpılmış,arabasının beklediği geçit yerine deli gibi gidiyordu; ama yoldanabız atışları yavaşladı, öfkesi, zehirli bir yılan gibi ağır ağırkafasına çöreklenen itici bir tiksintiye dönüştü. Bu arada hiçbeklenmedik pişmanlık dalgaları da saldırmaya başlamıştı,çünkü sağlam aile kalesinde onarılmaz bir biçimde yara alan,yıkılan bir şey vardı. Derebeylik yaşam biçiminin büyük kardeşetanıdığı üstünlük elinden gidince, birden kendisini sanki elindeavucunda hiçbir şey kalmamış, neredeyse öksüz biri gibiduyumsadı. Bu öfkenin tam ortasında bir suçluluk duygusu davardı; kirlenmiş, kendi kanından biriyle bu umulmadık kavgayatutuşarak kendini alçaltmış gibiydi. Kente dönerken arabayı ağırağır sürüyordu, yeni bir bitkinliğin, kendine acımanın rahatlatıcıgözyaşlarının yanaklarından aşağı süzüldüğünü duyuyordu.

Kardeşiyle aralarındaki bu onarılmaz kopukluğuönceden sezmiş olması ne tuhaf, ne açıklanmaz bir şeydi —Serapamoun ölçülü konuşmasına daha başlarken böyle bir şeyinolacağını sezmiş, bundan korkmuştu. Kendisinin başlattığı,şimdi de hizmet etmek zorunda olduğu davalara karşı olan görevve sorumluluk tayfı bir kez daha gündeme geliyordu. Öyleyseböyle bir bunalım anında Naruz’u aradan çıkarmaya, kardeşlikfalan tanımamaya hazır olmalıydı, hatta gerekirse onu...!(Arabanın frenine basıp durdurdu, homurdanmaya başladı. Budüşünceyi kafasında yüz kez sansürden geçirmişti. Ama onundurumundaki bir kişi giriştiği işin niteliğini apaçık görmekzorundaydı. Naruz’u hiçbir zaman anlayamamıştı, dalgın dalgınbunu düşündü. Ama bir insanı sevmek için anlamakgerekmiyordu ki. Onun üzerinde, anlayıştan kaynaklanan, derinbir etkisi yoktu; her ikisinin de ait olduğu ailenin göreneklerinedayanıyordu bu duygu. Şimdiyse bu bağ birden kopmuştu.)

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

264

Page 265: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

Arabanın direksiyonuna avuçlarını acıtırcasına vurup, «Ona aslazarar veremem,» diye haykırdı.

Kavrama pedalına bastığında «Asla» sözcüğünüiçinden yineleyip duruyordu. Öte yandan bu kararın başka birgüçsüzlük olduğunu da biliyordu, çünkü sevgisi görev ülküsünekara çalmaktaydı. Ama bu noktada ikinci benliği yardımınakoşuyor, ona durumu yumuşatıcı formüller buluyordu: «Aslındapek de öyle ciddi değil. Kuşkusuz geçici bir süre için bu hareketidurdurmak zorunda kalacağız. Daha sonra Serapamoun’asöylerim, buna benzer yeni bir şey başlatır. Bu... kaba yobazı dabaşımızdan savarız.» Kafasının içi düşlerle dolu olan, düşlerinindinsel şiiriyle Mısır ülkesine yeni, ülküsel bir gelecek armağaneden, hiç hoşlanmadığı kardeşini bu kadar sevdiğini bilmiyordu.«Doğadaki sonsuzluğun düzenine bu dünyada, yüreklerimizde,bizim olan Mısır topraklarında boyut kazandırmalıyız.»Serapamoun, Naruz’un konuşmasından birtakım bölümlerinkopyasını yazdırmıştı, orada Naruz başka pek çok şeyin arasındaşöyle diyordu: «Burada, bu yerkürede, dünyasal haksızlıklarakarşı savaşmalıyız, yüreklerimizdeyse yalnızca insanın kendiruhuna sahip olma savaşımına saygı duyan bir üstün gücünadaletsizliklerine karşı durmalıyız.» Bunlar Taor’un deli saçmasısözleri miydi yalnızca, yoksa bilisiz bir kaba yobazın dilegetirdiği ortak bir düşün parçaları mıydı? Şiirin görkemli dikenlitelleriyle donatılmış başka cümleler de geldi usuna: «Yönetmekdemek yönetilmek demektir; ama yöneten olsun, yönetilen olsunkendi rollerinin, Tanrısal’ın mirasçıları olduklarının kutsalbilincini taşımalıdır. Mısır’ın çamuru ciğerlerimizi boğmak içinyükseliyor, yaşayan Tanrı’ya haykıran ciğerlerimizi.»

Birden o eğrilmiş yüz gözlerinin önüne geldi, Naruz’unkendini kaybettiği o ilk gün, kutsal ruhu kendisine doğruyuaçıkça göstermesi için yardıma çağırırkenki o kısık, boğulur gibisesini anımsadı. «Medet! Medet!» Titredi. Sonra Naruz’un uyuyan

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

265

Page 266: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

istenci ateşleme isteğinin tuhaf bir biçimde doğru olduğunuyavaş yavaş anlamaya başladı — çünkü o dünyayı siyasal birsatranç tahtası olarak değil, yalnızca mezmurların şiiriyleyardıma çağrılabilecek, biçim verebilecek büyük bir istenciniçinde atan bir nabız gibi görüyordu. Yalnızca sınırlı formülleriniçinde kalan önbeyinin içtepilerini değil, onun altında uyuyangüzeli uyandırmak — herkesin yüreğinde zemberek gibikıvrılmış yatan şiirsel bilinci. Bu düşünce onu az korkutmadı:çünkü birden kardeşinin, bir başka zamanda, bir başka yerde,daha değişik koşullarda bir din önderi olabileceğini anladı — hiçdeğilse Nessim bunları değerlendirebiliyordu. Şaşılasıyetenekleri olan bir insandı, ama bu yetenekleri, kendisini aslabeslemeyecek, öldüresiye boğacak kıraç bir toprağa dağıtmakzorundaydı.

Ev vardı, arabayı bahçe kapısının önünde bırakıp üçerüçer atlayarak merdivenleri tırmandı. Son haftalarda sık sıkbaşına gelen ishal ve kusma nöbetlerinden birine tutulmuştubirden. Okuma lambasının ışığında, bir konçertonun piyanonotalarını göğsünün üzerine yaymış, ardına kadar açılmışgözlerle yatakta yatan Justine’in yanından yıldırım gibi geçti.Justine hiç kımıldamadı, düşünceli düşünceli sigarasını içerken,«Çok erken döndün,» diye fısıldadı. Nessim hemen banyoyadaldı, öğürtüsü duyulmasın diye hem musluğu, hem de duşuaçtı, sanki kirli sargıları açarmış gibi üstündeki giysileritiksintiyle çıkartıp kafasına dolan yakışık almaz şeyleri yıkamakiçin sıcak su yağmurunun altına girdi. Justine’in sesleridüşünceli düşünceli dinlediğini, bir saat sarkacı kadar düzenlihareketlerle sigarasını içtiğini, kendisinin konuşmayabaşlamasını beklediğini, duvardan kendisine alaylı alaylıgülümseyen maskın ve kitap rafının altında boylu boyuncauzandığını biliyordu. Sonra su kapandı, Justine onun birhavluyla gövdesini hızlı hızlı kurulayışını duydu.

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

266

Page 267: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

Yavaşça, «Nessim,» diye seslendi.Nessim hemen yanıtladı: «Başaramadım. İyice

zıvanadan çıkmış o, Justine, hiçbir sonuç alamadım. Çokiğrençti.»

Gözlerini perdelere dikmiş olan Justine sessizcesigarasını içmeyi sürdürdü. Oda, telefonun yanındaki büyükkâsede yanan çivitotuna kokuyordu. Justine notaları yatağınyanına bir yere koydu. Nessim’in çok sevmeye başladığı boğuksesiyle, «Nessim,» dedi.

«Evet.»«Ne düşünüyorum bak.»Nessim hemen banyodan çıktı, saçları ıslak ve

darmadağınıktı, ayakları çıplaktı, ellerini sarı ipekrobdöşambrının ceplerine iyice sokmuştu, ağzının köşesindeyanan bir sigara vardı. Yatağın ayak ucunda ağır ağır bir aşağı biryukarı yürüdü. Çok düşünülmüşlükten gelen bir kesinlikle.«Bütün bu huzursuzluk ona bir kötülük yapmak zorundakalabileceğimiz korkumdan geliyor. O bizi tehlikeye soksa bile,biz ona zarar vermemeliyiz, asla. Kendi kendime bunu söyledim.Her şeyi uzun uzun düşündüm. Görevi savsaklamak gibigörünebilir, ama bu konuda anlaşmalıyız. Ben ancak o zamanhuzura kavuşabilirim. Buna katılıyor musun?» dedi. Justine’e birkez daha özlemle, düş gücünün gözleriyle baktı. Koyu renk, Şamişi yatak örtüsünün üstünde yüzermiş gibi kımıltısızcayatıyordu, bir mezar kabartması gibi ellerini, ayaklarınıçaprazlamış, kara gözlerini ona dikmişti. Kara bir saç buklesialnına düşmüştü. En gizli düşünceleri (duvarların kulakları olsada söylese) barındıran bir odanın sessizliğinde, gözevleriaydınlatılmış bir Tibet maskının altında yatıyordu. Arkasındakiraflarda, hepsini okumamış da olsa biriktirdiği kitaplarparıldıyordu. (Kitaplardaki metinleri geleceğin falına bakmakiçin kullanırdı, başparmağını sayfaların arasına sokup açar,

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

267

Page 268: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

parmağını gelişigüzel bir yere koyardı — bu sanata «kitap falı»denirdi.) Schopenhauer, Hume, Spengler, işin garibiPursewarden’ın üç kitabı da içinde olmak üzere birtakımromanlar da vardı. Parlak ciltleri mum ışıklarını yansıtıyordu.Justine boğazını temizledi, sigarasını söndürdü, sakin bir sesle,«Ben senin her dediğini kabul edebilirim. Şu sırada senin şugüçsüzlüğün her ikimiz için de tehlikeli. Üstelik sağlığın da biziendişelendiriyor, hele Balthazar’ı, Darley gibi dikkatsiz insanlarbile farketmeye başladılar. Bu hiç iyi değil,"‘ dedi. Sesi soğuk verenksizdi.

Nessim’in içinde büyük bir hayranlık kabardı. Gidipyatağın üzerine, yanına oturdu. kollarını ona dolayıp tutkuylakucakladı. «Justine, ben öylesine güçsüzüm ki,» dedi.

Justine’in yanına uzanıp kollarını başının altınakoydu. Sessizce düşünmeye başladı. Uzun süre böylece hiçkonuşmadan yanyana yattılar. Sonunda Justine,

«Darley bu akşam yemeğe geldi, sen gelmeden birazönce gitti. Gelecek hafta bütün elçilikler Kahire’ye dönmek üzeretoplanmaya başlayacaklarmış. Mountolive Noel’den önce birdaha İskenderiye’ye gelmez. Böylece biz de biraz soluk almak,eski gücümüzü toparlamak fırsatını buluruz. Selim’e gelecekhafta bir aylığına Abu Sueir’e gideceğimizi söyledim. Artıkdinlenmen gerek Nessim. Yüzeriz, çölde atla dolaşırız ve hiçbirşey düşünmeyiz — hiçbir şey duyuyor musun? Bir süre sonra,gelip bizimle kalması için Darley’i davet ederim, böylece sen debenim dışımda konuşacak birini bulmuş olursun. Onu sevdiğini,arkadaşlığından hoşlandığım biliyorum. İkimiz için de iyi olur.Ben arada sırada bir geceliğine buraya gelir, ne olup bittiğinebakarım... ne dersin?» diye sordu.

Nessim hafif bir inilti çıkartarak başını çevirdi. Justineyavaşça, «Neden?» diye fısıldadı. «Neden başını çeviriyorsun?»

Nessim derin derin içini çekti. «Düşündüğün gibi

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

268

Page 269: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

değil.» dedi, «Onu ne kadar sevdiğimi, ikimizin ne kadar iyianlaştığımızı biliyorsun. Canımı sıkan, insanın dostlarına karşıbile sürekli rol yapması, yalancılık etmesi. Keşke rol yapmayısürdürmek zorunda olmasaydık, Justine.»

Ama Justine’in iri iri açılmış gözlerle kendisinebaktığını gördü, yüzünde dehşet ya da ürpertiye yakın bir şeylerokunuyordu. Bir süre sonra, «Ah!» dedi, gözlerini kapatarak,düşünceli düşünceli, keder dolu bir sesle, «Ah! Nessim! O zamankim olduğumu bilmemem gerekirdi.»

İki erkek ılık limonlukta, fildişi taşlı satranç tahtasının

başında sessizce karşı karşıya oturuyorlardı — çok iyi anlaşan ikidost. Satranç takımı yirmi birinci doğum günü için annesininMountolive’e armağanıydı. Arasıra her ikisi de dalgın dalgın,yüksek sesle düşünüyordu. Konuşmak denemezdi buna, yükseksesle düşünmek olabilirdi ancak, satrancın büyük savaşoyunlarını düşünmeye dalmış kafaların sohbeti: kökleri bugörkemli oyunun bereketli sessizliğinde yatan bir dostluğun yanürünü. Balthazar, Pursewarden’den söz ediyordu. «Çok canımsıkılıyor intiharına. İşin aslını nedense anlayamadım gibimegeliyor. Dünyaya, dünyanın gidişine karşı bir küçümsemeanlamında alıyorum davranışını.»

Mountolive hızla başını kaldırdı. «Yo, yo. Görevle sevgiçatışması... Sonra hemen ekledi: «Ama sana fazla bir şeysöyleyemem. Kızkardeşi geldiği zaman, sana daha başka şeyleranlatabilir, belki, anlatırsa...» Sustular. Balthazar içini çekti.«Çıplak ve utanmasız ‘doğru’. Çok güzel bir söz. Ama biz onu hepolduğu gibi değil, göründüğü gibi görüyoruz. Herkes kendinegöre yorumluyor.»

Uzun bir suskunluk daha. Balthazar kendi kendine,düşünürmüş gibi konuştu: «Bazan insan kendini Tanrılıktaslamaya, kaptırıyor ve bundan da çok acı bir ders alıyor. Dmitri

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

269

Page 270: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

Randidi’den nefret ederdim, ama tatlı kızına karşı böyle birduygum yoktu; salt adamı küçük düşürmek için (karnavalbalosunda çingene kılığına girdim) kızının falına baktım. Ona,‘Yarın,’ dedim, ‘bütün yaşamınızı değiştirecek önemli bir şeylekarşılaşacaksın, sakın kaçırma — Taposiris’teki yıkık kuledeoturan bir adam. Onunla konuşmayacaksın,’ dedim, ‘gözlerinikapa, doğruca onun kollarına koş. Adı L ile başlıyor, soyadı J ile.’(Kuşkusuz bunları söylerken kafamda adının baş harfleri böyleolan çirkin bir delikanlı vardı, o gece, caddenin karşı yakasında,Cervoniler’in balosunda. Renksiz kirpikler, uzun bir burun,sarımtırak kızıl saçlar.) Kız bana inanınca kıs kıs güldüm, kancagibi burnumla tam bir çingeneye benziyordum — bunuayarladıktan sonra, caddenin karşısına gittim, L.J.’yi aradım, onahaber getirdiğimi söyledim. Boşinanlı biri olduğunu biliyordum.Beni tanımadı. Ona hangi rolü oynaması gerektiğini anlattım.Haince, kötü bir şey yaptığımı kabul ediyorum. Ben yalnızcaRandidi’yi üzmek istiyordum.

Her şey tasarladığım gibi oldu. Çünkü tatlı kızçingenenin dediklerini yapıp o kızıl saçlı, çilli kurbağaya âşıkoldu. Bundan daha uygunsuz bir birleşme düşünülemezdi. Amabenim amacım da buydu. Randidi’yi çileden çıkartacak bir şeyyapmak! Çıkardı da, hem de nasıl, bu kurnazlığımlaövünüyordum. Kuşkusuz evlenmelerini yasakladı. İki sevgili —benim türettiğim, benim sevgililerim — ayrıldılar. Daha sonra ogüzel kız, Gaby Randidi kendini zehirledi. Kendimi ne kadar zekibuluyordum bilemezsin. Bu yüzden babasının sağlığı bozuldu,sonunda sinir hastalığına (ailesinde sık sık görülen bir hastalık)tutuldu. Geçen güz kentin en ünlü asma çardağında asılıbulundu ve...»

Bunu izleyen sessizlikte şu sözleri eklediğiduyulabilirdi: «Bizim acımasız kentimizin öykülerinden yalnızcabiri. Ama Vezir’in tehlikede, yanılmıyorsam...»

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

270

Page 271: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

271

Page 272: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

XIII

Güzün ilk yağmurlarıyla birlikte Mountolive kış nöbetiiçin kendini Kahire’ye dönüş hazırlıkları içinde buldu, izleneceksiyaset konusunda henüz hiçbir önemli karar alınmamıştı;Londra, Pursewarden’ın veda mektubundaki açıklamalarla ilgiliolarak susuyordu. Anlaşılan, kendisini eleştirmekten ya dakonuyu enine boyuna araştırmaktan çok, değerlerinden kuşkuduyulacak astlarla çalışan bir Büyükelçinin üzüntüsünüpaylaşmak eğilimindeydi. Belki de, bu felaket ‘üzerine bir şeyleryazma gereği duyan, «Bakanlıktaki herkesin çok üzüldüğü amaşaşırmadığı konusunda inancalar veren Kenilworth’ün uzun vetumturaklı mektubu genel duyguyu en iyi dile getiriyordu.Pursewarden’a hep outre

73 gözüyle bakılmıştır, öyle değil mi?

Böyle bir sonuçtan kuşkulanılmaktaymış zaten. Kenilworth,«dengeli bir değerlendirme» denen şey için bir kıyıda saklanan ogörkemli düzyazı üslubuyla, «Onun sevimliliği,» diye yazıyor,«anormalliklerini gizleyemiyordu. Sana gösterdiğim özeldosyasının ayrıntılarına girmeme gerek yok. Huzur içinde yatsın.Ama onun davranışlarını çekilmez, görüşlerini sağlıksız bulanbir elçilikte ona bir fırsat daha tanımak için senin bütün bukaygıları bir yana itip vefalı bir davranışta bulunmanı hepimizanlayışla karşılıyoruz.» Mountolive mektubu canı sıkılarakokuyordu; ama hoşnutsuzluğunun yanısıra usa aykırı gelecek,aslı olmayan bir rahatlama da duyuyordu, çünkü bütün bu sözdedikkat ve özenin arkasına iki yasadışı kişinin, Nessim’leJustine’in gölgelerinin sindiğini görüyordu.

İskenderiye’den ayrılmak konusunda isteksizce, Leylasorununu kafasından bir türlü çıkartamadığı içindi. Onun bu

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

272

Page 273: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

fesattaki rolüyle ilgili birtakım yeni düşünceleri göz önünealmak zorunda kalmaktan korkuyordu — eğer gerçekten bir fesatvarsa — henüz ortaya çıkmamış bir işin suçunu örtbas eden birsuçlu durumuna düşecekti. Onu görmek için kendi olanaklarınızorlasaydı daha iyi olmaz mıydı — hiç haber vermeden bir günKarm Abu Girg’e çıkıp gitse, doğruyu onun ağzından öğrense?Bunu yapamazdı. Bu noktada yüreklilik gösteremiyordu.Uğursuz geleceği düşünmemeye çabalıyor, oflaya puflayayolculuk hazırlıklarını sürdürüyor, zihnini başka şeylerleoyalamak için yeniden toplumsal etkinliklerin ılık sularınadalma tasarıları yapıyordu.

Hayatında ilk kez resmi görevinin yavanlıkları şirin,hatta çekici görünmeye başladı. Zaman öldüren, ama aynızamanda acıları unutturan şeyler; zorunlu eğlence çarkınaöylesine büyük bir ilgiyle kendisini bırakmıştı ki, neredeysebunları uyuşturucu yerine kullanıyor gibiydi. Hiç böylesinehesaplı bir çekicilik saçtığı, gözetilen önemsiz şeylere böylesineözen gösterdiği, toplumun hoşuna gittiği olmamıştı. Ortalıkta nekadar can sıkıcı insan varsa onu arayıp buluyordu. Herkesinonun ne kadar kısa bir zamanda yaşlandığını farketmeyebaşlaması uzun sürmedi, bu değişikliği kendini sonu gelmezeğlence çarkına çılgınca bir coşkuyla bırakışına yordular. Şutersliğe bakın! Toplumdaki geçerliliği dalga dalga yayılıyordu.Ama çevresine gösterdiği yakışıklı, tembel maskenin gerisindeartık yepyeni bir korku ve güvensizlikten başka hiçbir şeyyokmuş gibisine geliyordu. Leyla’dan bu tür bir kopuşla sankiyersiz yurtsuz kalmış gibiydi. Umutsuzca sarıldığı görevlerininacı ilacından başka hiçbir sığınağı yoktu.

Sabahları sofracıbaşı tarafından — Juliet’in mezarınınperdeleri gibi yavaşça, saygıyla — açılan perdelerin sesiyleuyanır, gazeteleri ister, yaşam biçiminin alıştırdığı belirli güzelyiyeceklerle dolu kahvaltı tepsisinin hakkından gelirken merakla

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

273

Page 274: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

okurdu. Ama aynı zamanda randevu defterini, işiyle ilgili ötekiayak-bağlarının listesini getirecek olan genç, sakallı üçüncükâtibin gelişini haber veren kapı vuruluşunu sabırsızlıklabeklerdi. Dolu bir gün olması için deli gibi dua ederdi, ancakbirkaç randevulu ender günlerden biriyse çok canı sıkılırdı.Sabırsızlığını göstermemeye çalışarak yastıklara dayanmışuzanırken, Donkin sanki Hıristiyan amentüsünü törenleokurmuş gibi günlük programı okumaya başlardı. Her zamankigibi can sıkıcı gelseler de, bu resmi randevular Mountolive içinbir umut, sıkıntı ve huzursuzluğa karşı bir reçete gibiydi. Şunlarıokuyan sesi eğlenceye çok meraklıymış gibi dinledi: «İngilizuyrukluların önerdiği yatırımla ilgili bir aide-mémoire

74 sunmak

üzere saat on birde Rahad Paşa ziyaret edilecek. Veriler elçiliksekreterliğinde. Sonra Sir John ve Lady Gilliatt öğle yemeğinegeliyorlar. Errol uçağı karşıladı. Evet, otele Lady için çiçekgönderdik. Bugün saat on birde defteri imzalayacaklar. Kızlarırahatsız, bu yüzden öğle yemeğinin oturuş düzeni bozuldu, amazaten Haida Paşa’yla Amerikan ortaelçisi de geleceğine göre,Errol’la eşini de sokuşturmakta sakınca görmedim; böyleceplacement

75 sorunu çözümlenmiş oldu. Protokola sorma gereğini

duymadım, çünkü Sir John özel bir ziyaret için buradabulunuyor — basında böyle haber çıktı.» Sert, başlıklı kâğıdınüzerine güzelce yazılmış notları bırakan Mountolive içiniçekerek, «Yeni aşçıbaşı iyi mi bari? Daha sonra benim büromagönderebilirsin. Gilliatt’ların sevdikleri bir yemek biliyorum,»dedi.

Donkin saygıyla başını eğdi ve tınısız bir sesleokumasını sürdürmeden önce not aldı: «Saat altıda Haida’lardaSir John için bir kokteyl var. İtalyan Büyükelçiliğindeki akşamyemeğini kabul etmiştiniz — Signor Maribor’un onurunaveriliyor. Çok kalabalık olacak.»

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

274

Page 275: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

Mountolive, «Daha önce üstümü değiştiririm,» dedidüşünceli düşünceli.

«Burada sizin elyazınızla birkaç not daha var, amaokuyamıyorum, efendim. Birinde Koku Pazarı’ndan sözediliyor,İran Leylâğından.»

«Güzel, evet. Lady Gilliatt’ı götürmeye söz verdim. Buziyaret için araba işini ayarlayın lütfen, onlara da geleceğimibildirin. Öğle yemeğinden sonra — üç-üç buçuk diyelim.»

«Sonra, ‘Öğle yemeği armağanları’ diye bir not dahavar.»

«Ha, evet.» dedi Mountolive. «Tam bir doğulu olmaküzereyim. Sir John, Londra’da, Bakanlıkta, bizim işimize çokyarayabilir, bu yüzden, onun nelerle ilgilendiğini bildiğim içinbu ziyaretini unutturmayacak şeyler yapmayı düşündüm. Acabarica etsem, Süleyman Paşa’daki Karda mağazasına gidip Tel AlAktar heykelciklerinden birkaç tane alır mısınız, renklilerden?Bana büyük bir iyilikte bulunmuş olursunuz. Çok güzeloyuncaklar. İçlerine birer kart iliştirerek tabakların yanınakoymalarını söyler misiniz? Çok teşekkür ederim.»

Yine yalnız kalınca çayını yudumlamaya başladı, biryığın can sıkıcı soruyla kendi kendini üzmesine zamanbırakmayacak oyalanma umutlarıyla dolu kalabalık günüdüşünmeye daldı. Banyo alıp, yavaş yavaş giyinmeye başladı,öğleye yakın bir saatte yapacağı resmi ziyarete uygun bir kılıkseçme işine özellikle kafa yordu, aynaya bakarak boyunbağınıözenle bağladı. «Yakın bir zamanda yaşama biçimimi temeldendeğiştirmeliyim,» diye düşündü, «yoksa çok boşlaşacak. Bunu eniyi nasıl yapabilirim? Neden-sonuç ilişkisinin bir yerinde‘arkadaşlık’ sözcüğünün çevresinde kafasında billurlaşmış birboşluk olduğunu farketti. Evet, orada bir kopukluk vardı. «Birköpek edinmeliyim,» diye düşündü, biraz içlenmiş gibi, «banaarkadaş olur. Bakacak bir şeyin olur. Nil kıyısında yürüyüşe

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

275

Page 276: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

çıkarız.» Sonra bir saçmalık duygusuna kapılıp gülümsedi. Genede, her sabahki gibi elçilikteki büroları dolaştığı sırada başınıkançılaryanın kapısından içeri uzatıp, en iyi ev köpeğininhangisi olduğunu Errol’a ciddi ciddi sordu. Çeşitli soylar üzerineuzun, hoş bir sohbetten sonra, bekâr bir adam için enuygununun fox-terrier olacağına karar verdiler. Fox-terrier!Ataşelerin bulunduğu bölüme uğramak için sahanlığı geçerkenkendi eşekliğine gülerek bu sözcükleri yineledi. «Peki sonra!»

Sekreteri evrakları düzgünce tepsilere dizmiş, kırmızıposta çantalarını duvarın kıyısına dayamıştı; elektrik ocağınıntek çubuğu büroyu gündelik işleri yürütmeye yetecek birsıcaklıkta tutuyordu. Abartılmış bir dikkatle telgrafların, gençataşe takımınca yazdırılmış mektup taslaklarının başına oturdu.Cümleleri buduyor, değiştiriyor, oraya buraya cümleler ekliyor,çıkmalar yapıyordu; bu yeni bir huydu, çünkü şimdiye kadarresmi İngilizce konusunda aşırı bir gayretkeşlik göstermemişti,hatta kendisinin üslupçu olduğunu sanan — Dışişlerindesanmayan var mı ki — bir ortaelçinin yanında çalışırken, kendiyazdığı taslaklara doldurmak zorunda kaldığı ne idüğü belirsizçapraşık sözlerden gözü korkardı. Hayır. Kendisi böyle bir şeyihiç istememişti, ama şimdi dikkatini zorla bir noktayatoplayarak yaşamaya, çalışmaya başlayınca, doğal olarak,herkesin işine karışan, bilgiçlik taslayan biri olup çıkmıştı,çalışkan Errol’u ve personelini hafiften kızdırıyordu. Bunubiliyor, ama gene de bildiğini okuyordu; zaten çok iyi yapıldığınıbildiği şeyleri Oxford sözlüğü ve Skeat’in yardımıyla — birortaçağ bilgini gibi Tanrıbilim’in kılını kırk yararcasına —eleştiriyor, sorguluyor, değiştiriyordu. Hareli not kâğıdınınüzerinde düzeltmeler yaparken bir puro yakıp dalgın dalgıntüttürürdü.

Saat onda çay fincanlarının alışılmış hoş tıkırtısıduyuldu, Kançılarya bekçisi Bohn bir fincan Bovril ve bir tabak

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

276

Page 277: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

bisküviyle birlikte, bir şeyler içmek için ara verme saatiningeldiğini haber vermek için biraz korka korka içeri girdi.Mountolive, bir koltukta çayını yudumlayarak, beyazduvarlardaki — Bayındırlık Bakanlığı’nın bütün Büyükelçilikbüroları için seçtiği değişmez süsler — renksiz Japon baskılarınabakarak bir çeyrek saat dinlendi. Biraz sonra Filistin postasınasıra gelecekti, şu anda Arşiv Bölümü’nde ayırıyorlardır —görevliler yerde duran, ağızları açık çadırbezi çantalardanseçtikleri evrakı yeşil çuhayla kaplı sehpaların üzerine hızlı hızlısıralıyorlardır, çeşitli bölümlerin sekreterleri tahta kafesindışında, paylarına düşecek ganimetleri sabırla beklerler... Busabah postayı beklerken, içinde önsezisel bir sıkıntı vardı, çünküşimdiye kadar sesi soluğu çıkmamıştı Maskelyne’in.Pursewarden’ın son mektubuyla ilgili yorumlarını bildirmekşöyle dursun, mektubu aldığını bile bildirmemişti. Nedeninimerak ediyordu.

Kapı vuruldu, içeriye çekingen, çirkin yürüyüşüyleErrol girdi, elinde mühürlü, üzeri adresli, dikkat çekici bir zarfvardı. «Maskelyne’den efendim,» dedi. Mountolive, ayağa kalkıpsoğukkanlı görünmeye büyük bir özen göstererek uzandı.«Aman Tannm!» dedi, Errol’a geri vermeden önce paketi elindeşöyle bir tarttı. «Galiba bu posta güverciniyle geldi ha? Ne olabiliracaba? Bir romana benzemiyor mu?»

«Evet efendim.»«Peki, aç bakalım, evlâdım.» (Bu babayani konuşma

tarzını Sir Louis’den kapmıştı, üzülerek farkına varıyordu; çokgeç olmadan bu alışkanlığı değiştirmeye dikkat etmeliydi.)

Errol kocaman zarfı kağıt açacağıyla beceriksizce açtı.İkisinin arasına, masanın üzerine, kalın bir notayla, bir demetfotokopi yuvarlandı. Mountolive, başlıklı kâğıda yazılmış ekmektupta askerin ince elyazısını tanıyınca hafif bir ürpertigeçirdi. Masasına geçerek, «Bakalım ne diyor?» dedi. «Aziz

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

277

Page 278: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

Büyükelçim,»... mektubun gerisi iri harfli daktiloyla kusursuzcayazılmıştı. Errol, düzgünce zımbalanmış fotokopileri meraklı birparmakla çevirir, şurasından burasından birtakım sözcüklerokurken hafifçe ıslık çaldı. Mountolive okuyordu:

«Aziz Büyükelçim,«Zarfın içindeki verilerle ilgileneceğinize inanıyorum,

bunlar benim şubemin burada, Filistin’de yaptığı yaygınaraştırmalar sonucunda, son zamanda ortaya çıkartılmışşeylerdir.

«Son birkaç yıl içinde, benim askıda bekleyen asılraporumun konusu olan, Hosnani’yle Hayfa ve Kudüs’tekisözümona Gizli Yahudi Mücahitleri arasındaki ayrıntılıyazışmaların büyük bir bölümünü size gönderme olanağınıbuluyorum. Sözkonusu bayla ilgili benim ilk tahminlerimin fazlainsaflı kaldığını anlamak için yansız bir kişinin bunlara bir kezgöz atması yeter. Ekli listede ayrıntılarıyla gösterilen silâhlarınve cephanenin miktarı öylesine fazla ki, Manda yetkililerini ciddibir biçimde kaygılandırabilir. Bu cephanelikleri saptamak ve elkoymak için gerekli her şey yapılıyor, ama henüz pek başarılıolamadık.

«Kuşkusuz bütün bunlar, sözkonusu baya karşı nasılbir siyaset güdüleceği sorununu bir kez daha, hem degeciktirmeye gelmez bir biçimde gündeme getiriyor. Bildiğinizgibi benim başlangıçtaki görüşüm bunu hiç geciktirmedenMısırlılar’a çıtlatmanın sorunu çözeceği yolundaydı. Baskıyapılırsa, Memlik Paşa’nın bile harekete geçmeye yanaşmayarakMısır -İngiliz ilişkilerini, Mısır’ın yeni kazanılmış özgürlüğünütehlikeye atmak isteyip istemeyeceğinden kuşku duyarım.Kullanabileceği yöntemleri çok yakından araştırmamıza dagerek yok. Hiç değilse biz elimizi bulaştırmamış oluruz. Ama,kuşkusuz, Hosnani’ye dur denilmesi gerek — hem de hiç vakit

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

278

Page 279: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

yitirmeden.«Savunma Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı için bu

raporun birer suretini hazırlıyorum. Londra’ya gönderileceksuret Şube Müdürü’nün bu konuda acele harekete geçilmesihususunda Dışişleri Bakanı’na yazdığı Kişiye Özel ve Acele birnotla birlikte uçak postasıyla gönderiliyor. Büyük bir olasılıkla,hafta sonundan önce Londra’nın tepkisini öğrenmiş olursunuz.

«Pursewarden’ın bana bir kopyasını gönderdiğinizmektubu hakkında, bu aşamada bir yorumda bulunmayıgereksiz buluyorum. Bu notayla birlikte size zarflanan şeyleryeterli açıklamayı getiriyor. Görevini yapmaktan kaçtığı açıkçaortada.

«En sadık bendeniz, efendim,Oliver Maskelyne, Tuğgeneral»

İki adam aynı anda içlerini çekerek birbirlerine

baktılar. Sonunda, Errol parlak fotokopileri kösnül bir parmaklakarıştırarak, «Evet. Sonunda elimizde kesin bir kanıt var,» dedi.Sevinçten yüzü parlıyordu. Mountolive, başını hafifçe iki yanasallayıp bir puro daha yaktı. Errol, «Ben yalnızca mektuplara gözattım, efendim, ama her mektupta Hosnani imzası var. Hepsi dedaktiloyla yazılmış, kuşkusuz. Bunların üzerinde rahatçadüşünmek isteyeceğinizi sanırım, ben bir saatliğine sizi yalnızbırakıyorum, bana ihtiyacınız olunca gelirim. Başka bir şeyyoksa?» dedi.

Mountolive, büyük kâğıt demetini bıkkınlıkduygusuyla, iç bulantısıyla evirip çeviriyordu, hiçbir şeysöylemeden kafasını salladı.

Errol, sertçe, «Peki,» deyip geri döndü. Mountolivekendi kulaklarına hem boğuk, hem de güçsüz gelmesine karşınkendi sesini bulmuştu. «Errol, yalnız bir şey var; Londra’yaMaskelyne’in notasını aldığımı, au courant

76 olduğumu bildirin.

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

279

Page 280: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

Emirlerini beklediğimizi söyle.» Errol başını salladı,gülümseyerek geri geri koridora çekildi. Mountolive masasınayerleşti, bulanık ters bakışlarını kopyalara yöneltti. Bir ikimektubu neredeyse anlamazmış gibi okudu, birden bir başdönmesi duygusuna yakalandı. Sanki odanın duvarları yavaşyavaş üzerine geliyor gibiydi. Gözlerini sımsıkı kapatıpburnundan derin derin soludu. Yazı altlığının üzerindeparmaklarını istemsiz olarak oynatmaya, insanın her akşamduyabileceği, uzaklardaki bir sandaldan Nil’in sularıyla taşınandarbuka seslerinin aksak, beli kırık ritmine öykünmeye başladı.Böyle kör gibi gözlerini kapatmış, Mısır’ın bu sinsi raks ölçüsünegöre parmaklarını hafif hafif vururken, kendi kendine şu soruyusorup duruyordu: «Şimdi ne olacak?»

Ama ne olabilirdi?«Bugün öğleden sonra bizi harekete geçirecek bir

telgraf beklemeliyim.» diye mırıldandı. İşte böyle durumlardagörevi bir koltuk değneği gibi yardımına yetişiyordu. Kafasınıniçindeki kaygılara karşın bu görevlerin kendisini, dağılandikkatini, boynuna tasma takılmış bir köpek gibi sürüklemesineçoktan razıydı. Bir oranda hareketli bir sabah oldu. Öğleyemeğinin başarısına diyecek yoktu, daha sonra Koku Pazarı’nayapılan sürpriz gezi, zeki ve düşünceli bir ev sahibi olarakyeteneğini kanıtladı. Bu iş bittikten sonra, perdeleri kapatılmışodasında yarım saat uzandı, bir fincan çayını yudumlarken.«Züppe olmaktansa budala mı olmayı yeğlesem — işte sorunburada?» cümlesiyle başlayan her zamanki tartışmayısürdürüyordu. Kendisine duyduğu nefretin şiddeti,Kançılarya’nın yeniden açıldığı saate, altıya kadar Nessimsorununu unutturdu. Soğuk bir duş alıp üstünü değiştirdiktensonra Elçilik konutundan aşağı yürüdü.

Bürosuna vardığında çalışma masasındaki lambayıyanık buldu, Errol bir koltuğa oturmuş, parmaklarının arasında

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

280

Page 281: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

pembe telgrafı tutarken tatlı tatlı gülümsüyordu. «Biraz öncegeldi, efendim,» dedi. Sanki özellikle kendisi için toplanmış birçiçek demetini verir gibi telgrafı Mountolive’e uzattı. Mountolivegürültüyle boğazını temizledi — bu fiziksel hareketle hemzihnini, hem de dikkatini toplamaya çalışıyordu. Elinde tutarkenparmaklarının titremesinden korktuğu için, telgrafı özenle yazıaltlığının üzerine yerleştirdi, ellerini pantolon ceplerine soktu,okumak için eğildi, nazik bir heyecansızlığın ötesinde (galiba) birşey belli etmiyordu. Errol, Şef’inden ses getirecek heyecankıvılcımını çakmak ister gibi, yüzü umutla parlayarak, «Oldukçaaçık, efendim,» dedi. Ama Mountolive başını kaldırıp bakmadanönce ağır ağır, düşünceli düşünceli, iki kez okudu. Birdenlavaboya gitmek istedi. Telaşla, «Çişimi yapacağım,» diyerekgenç adamı resmen kapı dışarı etti.

«Bu konuyu tartışmak için biraz sonra aşağı inerim.Aslında anlaşılmayacak bir şey yok. Yarın harekete geçerim. Birdakikanı rica edebilir miyim?» Errol hayal kırıklığına uğramışdurumda gözden kayboldu. Mountolive tuvalete koştu; dizlerititriyordu. Gene de çeyrek saat içinde kendini toparlayıp,Errol’un alt kattaki bürosuna çevik adımlarla inmeyi başardı;elinde telgraf yavaşça içeri girdi — Errol masasında oturuyordu;tam o sırada telefonu kapatmıştı, gülümsüyordu.

Mountolive pembe telgrafı ona uzatıp kendini birkoltuğa attı, Errol’un masasının rahatsız edici dağınıklığıdikkatini çekti, üzeri kişisel eşyalarıyla doluydu — köpekbiçiminde porselen bir kül tablası, bir İncil, toplu iğne yastığı,kapağı yeşil bir mermer parçasına tutturulmuş pahalı birdolmakalem, kâğıt üzerine konan Atena biçiminde bir kurşunağırlık... Ancak yaşlı bir kadının dikiş sepeti bu kadar karışıkolabilirdi, ama zaten Errol’da da bir yaşlı kadın havası vardı.Errol boğazını temizledi, gözlüklerini çıkararak, «Şey, efendim,Protokolde konuştum, çok acil bir konuda yarın Dışişleri

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

281

Page 282: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

Bakanı’yla görüşmek istediğinizi söyledim. Sanırım üniformagiyersiniz?» dedi.

Mountolive kararsızlıkla, «Üniforma mı?» diye sordu.«Mısırlılar’ı her zaman etkiler.»«Anlıyorum. Evet, öyle yaparım sanıyorum.»«Söylemek istediğiniz şeyin önemini onu söylemek

için giydiğiniz kılıkla ölçmeye yatkındırlar. Donkin bize bunuhep söyler, galiba haklı.»

«Doğru, evlât.» (İşte. Gene o babayanice tutum! Allahkahretsin.)

«Sanırım bu sözlü notanızı daha sonra bir aide-memoire’la desteklemek isteyeceksinizdir. Savımızındoğruluğunu göstermek için onlara gerekli bilgileri vermekzorunda kalacaksınız, öyle değil mi?»

Mountolive başını sertçe sallayarak onayladı. İçindeNessim’e karşı daha önce hiç duymadığı ölçüde büyük bir nefretduymasına şaşırdı. Kuşkusuz öfkesinin kökenini yine biliyordu— dostunun düşüncesizliği yüzünden içine düştüğü durum, onakarşı harekete geçmek zorunda kalmak. Zihninde birdenbirtakım görüntüler hızla birbirini izledi — ülke dışına kaçanNessim, uşağı tarafından yemek masasında zehirlenen Nessim...Mısırlılar’ın ne yapacağı belli olamazdı. Bilisizlikleriyle yarışanaşırı acarlıkları insanı her yere gönderebilirdi. İçini çekti.

«Kuşkusuz üniforma giyeceğim,» dedi ciddice.«Ben aide-memoire taslağını hazırlarım.»«Çok güzel.»«Yarım saat içinde randevuyu kesinleştirsem iyi olur.»«Sağol. Donkin’in de benimle gelmesini istiyorum.

Onun Arapça’sı benimkinden çok daha iyi, hem de görüşmenintutanağını tutar, böylece Londra’ya ayrıntılı bilgi veren birtelgraf gönderebiliriz. Dosyayı gösterdikten sonra onu burayagönderir misin? Teşekkür ederim.»

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

282

Page 283: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

Sabahın geri kalan bölümünü evrakları gelişigüzelkarıştırarak, kendini çalışmaya zorlayarak, hiçbir şey yapmadangeçirdi. Öğle üzeri, elinde daktilo edilmiş aide-memoire’la birliktesakallı genç Donkin geldi ve Mountolive’in randevusunun ertesisabah dokuzda olduğunu söyledi. Keçi sakalının arkasınagizlenmiş küçük sinirli yüzü, ıslak gözleri onu her zamankindengenç gösteriyordu. Uzatılan sigarayı aldı, kızlar gibi içineçekmeden hızlı hızlı pofurdattı. Mountolive gülümseyerek,«Evet, benim dava dosyası konusundaki görüşlerinizi öğrenmekistiyorum. Errol size söyledi mi?» dedi.

«Evet, efendim.»«Bu... sert, resmi protesto için ne diyorsunuz?»Donkin derin bir soluk alıp kaygılı bir biçimde

konuştu: «Şu anda hemen harekete geçerseniz bir sonuç eldeedeceğinizden kuşkuluyum. Kralın hastalığından bu yanahükümet içindeki çekişmeler, gerilimler onları tam anlamıylakarıştırdı. Hepsi birbirinden korkuyor, hepsi başka yöne çekiyor.Nur’un bizi destekleyeceğinden, sizin raporunuz üzerine MemlikPaşa’yı harekete geçirmeye çalışacağından kuşkum yok... ama...»Sigarayı tutan dudaklarını gereli, düşünceli düşünceli,«Bilmiyorum. Siz Memlik’in ününü biliyorsunuz. İngiltere’dennefret eder,» dedi.

Mountolive birden, kendine karşın, yürekleniverdi:«Allah, Allah! Ben bunu böyle düşünmemiştim. Ama

bu anlamdaki bir protestoyu görmemezlikten gelivermeklekurtulamazlar. Aslında, evlat, bu örtülü bir gözdağı.»

«Biliyorum efendim.»«Nasıl görmezlikten gelirler, hiç anlamıyorum.»«Şey, efendim, şu anda Kralın yaşamı pamuk ipliğiyle

bağlı. Örneğin bu akşam ölebilir. Neredeyse altı aydır Divan’açıkmadı. Bu günler herkes kıskançlık içinde, kişisel nefretler,yarışlar su yüzüne ha çıktı, ha çıkacak, hem de alabildiğine.

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

283

Page 284: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

Kralın ölümü her şeyi değiştirecek, bunu herkes biliyor.Herkesten çok da Nur. Ha sonra, efendim, Memlik’le aralarınınaçık olduğunu da duyuyorum. Halkın Memlik’e verdiği rüşvetlerkonusunda ciddi sorunlar var.»

«Ama Nur kendisi rüşvet almıyor, değil mi?»Donkin’in dudaklarında hafif bir acı gülümseme

dolaştı, ağır ağır, kuşkusunu yansıtır biçimde başını salladı.Ciddileşerek, «Bilmiyorum, efendim. Korkarım hepsi alıyorlar,alırlar. Yanılıyor olabilirim. Ama Hosnani’nin yerinde olsamMemlik’e cömertçe bir rüşvet ödeyerek harekete geçmesiniönlerdim. Onun rüşvet zaafı... Mısır’da dillere destan,» dedi.

Mountolive, öfkeyle kaşlarını çatmak için çaba harcadı.«Umarım yanılıyorsundur. Çünkü Majestelerinin hükümeti bukonuda bir şeyler yapmaya kararlı, ben de öyle. Neyse, bakalım,göreceğiz, öyle değil mi?»

Donkin, hala sessizce, ciddi ciddi, kişisel bir düşünceyisürdürüyordu. Bir süre sigarasını içerek oturdu, sonra ayağakalktı. Düşünceli düşünceli, «Errol, Hosnani’nin izindeolduğunuzu bildiği anlamına gelecek bir şey söyledi. Eğer budoğruysa neden izini kaybettirmedi? Bizim neredensaldıracağımız konusunda açık bir düşüncesi olmalı, öyle değilmi? Hiç kılını kıpırdatmadığına göre Memlik’i şöyle ya da böyleelinde tutacağından kuşkusu yok. Ben yalnızca yüksek sesledüşünüyorum, efendim,» dedi.

Mountolive gözlerini açarak ona uzun süre baktı.Birden bastıran, kendisine neredeyse haince görünen biriyimserlik duygusunu dağıtmaya çalışıyordu. Sonunda, «Çokilginç. Bunu bu açıdan düşünmediğimi açıkça söylemeliyim,»dedi.

Donkin kurnaz kurnaz, «Ben olsam bunu Mısırlılar’ahiç açmazdım,» dedi. Şefine takılmaktan hiç çekinmiyordu.

«Bunu söylemek bana düşmez ama, Maskelyne için bu

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

284

Page 285: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

sorunu çözmenin birden çok yolu vardır. Bana kalırsa biz en iyisihariciye kanalını bir yana bırakıp Hosnani’yi parayla vurdurmalıya da zehirletmeliyiz. Yüz İngiliz lirasından daha aza patlar.»

Mountolive güçsüz bir sesle, «Evet, çok teşekkürederim,» dedi, iyimserliğinin yerini sürekli olarak yaşamayayazgılı göründüğü yarı bilinçli duyguların karanlık girdabı aldı.«Teşekkür ederim, Donkin.» (Birden öfkeyle, Donkin, diyedüşündü, bıçaktan, zehirden söz ederken Lenin’e korkunçbenziyordu. Üçüncü kâtiplere başkasının adına cinayet işlemekçok kolay geliyordu.) Tekrar yalnız kalınca yeşil halıyıarşınlamaya başladı, sırayla umut ve umutsuzluk biçimini alançelişik duyguların arasında dengede duruyordu. Olacaklarıdeğiştirmek şu anda olanaksızdı. Sonuçları insansal deyimlerleyargılanamayacak siyasalara adanmış bir damdı. Kuşkusuz bubilgiden kazanılacak birtakım felsefi boyun eğmeler olmalıydı. Ogece, geç vakte kadar oturdu, koca gramofonda en sevdiği müziğidinledi, her zamankinden daha çok içti. Arasıra odanın karşıtarafına yürüyüp George üslubu masasında, başlıklı bir mektupkâğıdının başında, elinde kalemiyle oturdu.

«Sevgili Leyla: Şu anda seni görmem her zamankindençok daha gerekli görünüyor, senin yenmeni istediğim...»

Ama yazamıyordu. Mektupları buruşturup çöpsepetine attı. Neyi yenmesini istiyordu? Artık Leyla’dan da mınefret etmeye başlamıştı? Bilincinin derinliklerinde bir yerdebütün bu korkunç tasarıları başlatanın Nessim değil de Leylaolduğu düşüncesi, neredeyse, inancı kımıldıyordu. Asıl itici güçoydu. Nur’a bunu söylemeli miydi? Ailenin eylem adamı olanNaruz’ un bu fesattaki payı Nessim’den çok daha fazla olamazmıydı? İçini çekti. Başarılı bir Yahudi ayaklanmasından bunlarınher birinin kazancı ne olabilirdi? İngiliz gizemcisi Leyla’nın böylebir şeye, böyle bir şeyin gelecekte güven ve düzen getireceğineinanmayacağını çok iyi biliyordu Mountolive.

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

285

Page 286: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

Hayır, bütün bunlar ona nedensiz bir delilik gibigeliyordu; büyük karlar umuduyla kuş beyinlice bir kumaraatılmak gibi bir şey! Tam Mısır’a göre! Bir hardal kabını karıştırırgibi bu düşünceyle kendi nefretini karıştırıyordu. Tam Mısır’agöre! Ama, ne tuhaf, Nessim’e ne kadar aykırı!

O gece uyku olanaksızdı. Üstüne, daha çok gizlenmekiçin, ince bir pardösü alıp düşüncelerini yatıştırmak amacıyla Nilkıyısında yürüyüşe gitti, ardısıra gelecek, kafasını meşgul edecekbir küçük köpeği olmadığı için budalaca bir hayıflanmaduyuyordu. Uşakların bölümünden dışarıya gizlice çıkmıştı,gece yarısından sonra ikide, hiçbir Büyükelçinin yapmasına izinverilmemesi gerektiği biçimde iki ayağıyla yürüyerek ön kapıdangirdiğini gören kawass’la iki nöbetçi polis çok şaşırdılar. Arapçaolarak hepsine kibarca iyi geceler diledikten sonra konutunkapısını anahtarıyla açıp içeri girdi. Pardösüyü çıkartıp, aydınlıkkoridordan aksayarak geçti, o gerçekdışı köpek arkasındangeliyor, parlak parkelerin üzerinde ıslak ayak izleri bırakıyordu...

Yatak odasına çıkarken birinci sahanlıkta duvaradayanmış garip garip duran, Clea’nın yaptığı kendi portresiylekarşılaştı. Bir küfür fısıldadı, çünkü tümüyle kafasından çıkıpgitmişti; altı haftadır bunu annesine göndermeye niyetediyordu. Yarın, bu konuyla ilgilenmeleri için Diplomatik PostaOdası’na özel bir not gönderecekti. Belki de boyutları onlarıdüşündürecekti, ama ne olursa olsun, sözde «sanat yapıtı» birşeyi (değildi kuşkusuz) dışarı çıkarma izni alma zahmetindenkurtulmak için üsteleyecekti. Ama bir Alman kazıbilimcisi Mısıryontuları çalıp onları Avrupa müzelerine sattı satalı, Devletsanat yapıtlarının yurt dışına çıkartılması konusunda çokduyarlı davranıyordu. Bu sorun gündemdeyken böyle bir iznikuşkusuz geciktireceklerdi. Hayır, bu işi Diplomatik Posta’yabırakmalıydı; annesi mutlu olacaktı. Kar kaplı bir doğagörünümünün ortasında, ocağın başında kitap okuyan annesini

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

286

Page 287: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

duygusal bir yürek sızısıyla düşündü. Ona gerçekten uzun birmektup borcu vardı. Ama şimdi değil. «Her şeye karşın bu işbitti,» dedi, küçük, istemsiz bir ürperti geçirdi.

Yatağa girer girmez hiç de dinlendirici olmayanbudalaca düşlerin dar labirentine girdi — balık kaynayan, kuşbulutlarıyla kaplı büyük göller ağının imgeleri, menekşe rengigece görünümünün ötelerinden gelen yumuşak darbuka sesininnoktalamalarına uyarak suya yumuşacık inen küreklerinahengiyle kamçılanmış durumda oralarda gezinen Leyla’ylakendisinin gençlikleri; düşün içine gölge gibi bir sandal dahagirdi, içinde iki kişi — uzun namlulu tüfeklerle silahlanmış ikierkek kardeş. Biraz sonra arkasından yetişeceklerdi; amaActium’daki Antonius gibi, Leyla’nın sıcak kucağında korkuduyamıyordu. Konuşmadılar, hiç değilse o hiç ses duymadı.Kollarının arasındaki kadından kendisine, kendisinden kadınageçen iletileri duyumsuyordu yalnızca — damarlarında akankandan geçiyor gibiydi. Konuşmak ya da düşünmek, onların çokgerisinde kalmıştı — unutulmuş, özlenmeyen ama geri gelmezolduğu için şimdi sonsuz derecede sevilen bir geçmişin gittikçeküçülmüş kişileri. Düşün ortasında düş görmekte olduğunubiliyordu, uyandığı zaman yastığının gözyaşlarıyla ıslanmışolduğunu hayret ve acıyla gördü. Benimsenmiş göreneğe görekahvaltı ederken, birden sanki ateşi varmış gibi geldi, amatermometre bu inancını doğrulamadı. İsteksizce yataktan kalktı,tam dakikası dakikasına, giyinmiş olarak ortalıkta boy gösterdi,Donkin koltuğunun altındaki kâğıt tomarıyla holü sinirli sinirliarşınlıyordu. Mountolive kılığını göstermek istediğini pek bellietmeyen bir el hareketiyle, «Evet, işte sonunda geldim,» dedi.

Flaması dalgalanan büyük siyah arabayla kentinsokaklarından kayar gibi geçerek, maymun kılıklı utangaçMısırlı’nın rahatsız bir özen ve telâşla kendilerini beklediğiBakanlık’a geldiler. Üniformadan ve İngiliz Büyükelçiliği’nin en

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

287

Page 288: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

iyi Arapça bilen iki görevlisinin kendisini ziyaretlegörevlendirilmiş olmaları olgusundan etkilendiği apaçık bellioluyordu. Gülümseyerek eğilmiş, her zamanki alışkanlığıylaoyunun — karşılıklı nezaket gösterilerinin — açışını otomatikolarak yapmıştı. Madeni kol düğmeli, keçi sakallı, ufak tefek,mahzun bir adamdı. Konuklarını hoşnut etmek, ağırlamak isteğiöylesine fazlaydı ki, aşırı duygululuğa varan ahbaplık durumunakolayca düşüyordu. Gözleri kolayca yaşlanıyordu. Konuklarınınkahve ve Türk lokumu almaları için üsteledi, sanki bu davranışlabir sevgi itirafı yapıyormuş gibi. Sürekli olarak alnını siliyor,yaltakça sırıtışı maymunsu yüzünden eksilmiyordu. Gönülokşayıcı sözlerden sonra sıra işe gelince, «Ah, sayın Büyükelçim,siz bizim dilimizi, ülkemizi çok iyi biliyorsunuz. Sizegüveniyoruz,» dedi. Bu sözlerin anlamı şuydu: «Siz bizdeki parayeme hastalığının iyileşmeyeceğini, eski bir kültürün kalıntısıolduğunu biliyorsunuz, bu yüzden sizin yanınızda utançduymuyoruz.»

Daha sonra, Mountolive sert sözlerle protestokonuşmasını yapar, Maskelyne’in çabalarını göklere çıkartırken,Nur, zarif gri yeleğinin üzerinde ellerini kavuşturmuş, şişeiçindeki bir dölüt gibi, suratını asıp oturmuştu. Arasıra başınıkuşkuyla sallayarak dinliyordu, suratı uzamıştı. Mountolivekonuşmasını bitirince öteki ayağa kalktı, ateşli bir biçimde,«Kuşkusuz. Hemen. Derhal,» dedi. Sonra sanki kuşkuya düşmüşgibi tekrar kararsızca yerine oturup kol düğmeleriyle oynamayabaşladı. Mountolive ayağa kalkarken içini çekti.

«Pek hoş bir iş değil, ama gerekli. Konunun ivedilikleizleneceği konusunda hükümetime güvence verebilir miyim?»

«İvedilikle. Acilen.»Çelimsiz adam başını iki kez sallayıp dudaklarını

yaladı; sanki kullandığı sözcüklerin anlamını anlamamışizlenimi veriyordu. Daha alçak bir sesle, «Bugün Memlik’le

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

288

Page 289: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

görüşeceğim,» dedi. Ama sesinin tınısı değişmişti. Öksürdü, birşekerleme yedi, parmaklarına bulaşan şekeri ipek mendille sildi.«Evet,» dedi. Önünde duran kalın belgeyle ilgilendiysefotokopiler merakını çektiği için ilgilendi (ya da Mountolive’eöyle geldi) Daha önce böyle bir şey görmemişti. BunlarBatılılar’ın yaşadığı büyük, kendisine yabancı bilim vehokkabazlık dünyasına — büyük güçler ve sorumluluklardünyasına — ait şeylerdi; bazan Batılılar bu dünyadanolağanüstü güzel üniformalar giymiş olarak aşağı iner, zavallıMısırlılar’ın yazgısını eski güzel günlerdekinden daha çokgüçleştirirler. Nur bir kez daha, «Evet. Evet. Evet,» dedi, sankikonuşmaya belli bir durulmuşluk, derinlik vermek, konuğunuiyi niyetine inandırmak istiyordu.

Mountolive’in hiç hoşuna gitmedi; genel olarak,içtenlikten, kararlılıktan uzak bir tutumu vardı. O saçmaiyimserlik duygusu yeniden kabardı, kendisini bu duyguyüzünden cezalandırmak için (ayrıca son derece vicdanlı olduğuiçin) bir adım daha attı, konuyu biraz daha zorladı. «İsterseniz,Nur, bana kesin bir yetki verirseniz, ben bütün olguları,yapılması salık verilen şeyleri kendim Memlik Paşa’ya sunmayahazırım. Yeter ki siz evet deyin.» Ama bu sözleriyle, protokol veulusal duygunun yeni yeni oluşan ince derisine bastırıyordu.Yalvarır gibi gülümseyen Nur, varlıklı bir adama el açan birdilencinin hareketiyle. «Aziz Ekselans, bu kuraldışı bir şey olur.Çünkü sorun bizim içişlerimizle ilgili. Böyle bir şeyi kabul etmemhiç doğru olmaz,» dedi.

Ve haklıydı da, Mountolive huzuru kaçmış olarakelçiliğe dönerken böyle düşündü; bir zamanlar YüksekKomisyonun yaptığı gibi artık Mısır’da kimseye buyrukveremezdi. Donkin, yüzünde alaylı, düşünceli bir gülümsemeylekendi parmaklarına bakıyordu. Arabanın radyatörününüzerinde neşeyle dalgalanan flama Mountolive’e Nessim’in

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

289

Page 290: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

liman sularını yaran dokuz ketrelik kotrasının uçuşan bayrağınıanımsattı... Kolunu sakallı gencin kolunun üzerine koyarak,«Senin yorumun ne, Donkin?» diye sordu.

«Açık söyleyeyim, efendim, kuşkulandım.»«Ben de öyle.» Sonra birden bağırdı. «Ama bir şey

yapmak zorunda kalacaklar, yapmak zorundalar; beni böylesavuşturamazlar. (Şöyle düşünüyordu: «Londra’nın hoşunagidecek bir şeyler yapmazsam hayatımızı cehennemeçevirirler.») Sanki bir hileyle üstüste basılmış iki fotoğraf gibi —yüz çizgileri Maskelyne’in asık yüz çizgileriyle karışmış olanNessim imgesine karşı içi yeniden nefretle doldu. Salondangeçerken büyük duvar aynasında gözüne kendi yüzü ilişti,yüzündeki güçsüz, hırçın ifadeyi görünce çok şaşırdı.

O gün, gerek personeline, gerek Konuttaki uşaklarakarşı gittikçe daha çok aksileştiğini farketti. Kendisini,neredeyse, işkenceden geçmiş gibi duyumsuyordu.

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

290

Page 291: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

XIV

Nessim eğer davetiyeyi incelerken kendi kendinehafifçe gülme gözüpekliğini gösteriyorsa; önündeki boşluğakeyfi kaçık bir biçimde usulca gülerken o cicili bicili şeyi daha iyiincelemek için mürekkep hokkasına dayadıysa, bu şöyledüşündüğü içindi:

«Bir adamın utanmaz olduğunu söylemek, onun şimdigörmezlikten gelmeyi yeğlediği birtakım utanma duygularıyladoğduğu anlamına gelir. Ama düpedüz vicdansız doğmuş biradam gözünüzün önüne getirebilir misiniz? Ruhun en olağaneğiliminden yoksun doğmuş bir adam? (Memlik)»

Evet, bacaksız, kolsuz ya da kör olsaydı onu gözünüzdecanlandırmak kolay olurdu; ama salgı bezlerindeki belli birbozukluk, ruhun belli bir bölümünün eksikliği, işte bu, insanıhayret ya da acıma duygularının hedefi yapar. (Memlik.)İnsanlar vardır, duyguları püskürtülmüş gibi ince toz halindedağılır; duygularını — «yürek üzüntüsünü» — dondurmuşinsanlar; değer duygusundan yoksun doğmuş insanlar vardır —ahlaksal açıdan renk körü olan insanlar. Çok güçlü insanlargenellikle böyledir — kendileri için nasılsa bir anlam taşımayandavranışlarının düş bulutları içinde yürüyen insanlar. Bu da mıMemlik’ti? Bir böcek bilgini için sınıflandırılmamış bir örnekolabilecek bu adamı Nessim çok merak ediyordu.

Bir sigara yaktı. Ayağa kalkıp odada yürümeye başladı,arasıra durup davetiyeyi okuyor, sessizce gülüyordu. Kaygınınyerini rahatlama, rahatlamanın yerini kaygı alıyordu. Telefonukaldırıp güleç bir sesle, sakince konuştu Justine’le. «DağMuhammed’e gitmiş.» (Mountolive ve Nur için şifre.) «Evet,

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

291

Page 292: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

sevgilim. Bunu kesin olarak bilmek rahatlatıcı. Zehirlerle ilgilibilgilerim, tabanca talimlerim! Şimdi budalaca görünüyor,biliyorum. Ben de böyle olmasını isterdim; ama kuşkusuz önlemalmadan da olmazdı. Evet, Muhammed’e baskı yapılıyor, o dadoğura doğura küçük bir fare doğuruyor — bir Wird için davetiyeyolluyor. Justine’in inanmaz gibi güldüğünü duydu. «Lütfen,sevgilim,» dedi, «bulabileceğin en güzel Kur’an’ı al ve büromagönder. Kitaplıktaki koleksiyonda sedef kakma kapaklı birkaçeski Kur’an var. Evet, çarşamba günü onu Kahire’ye götüreceğim.Kur’an kuşkusuz onun olacak.» (Memlik’in) Bütün bunlar şakaolarak çok iyi, çok hoştu. Ancak geçici bir süre için rahat solukalabilecekti; ama hiç değilse şu sırada zehirlenmektenkorkmasına gerek yoktu ya da dar bir sokakta sinsice arkasındangelen, onu... Evet. Yararlı bir geciktirme umudu vardı.

Bugün, bin dokuz yüz ellilerde, Memlik Paşa soyu,kurucularının adını taşıyan bankalarının kendine özgü mimarisiyüzünden dünyanın en uzak başkentlerinde bile ünlüdür;gerçekten de yapıların üslubu bu anlaşılmaz adamın beğenisinintuhaf izlerini taşır — çünkü bütün yapılar bir örnektir, Mısırmezarlarının bir tür karikatürü, hem de Corbusier’nin biröğrencisi tarafından yapılmışlar! İster Roma’da, ister Rio’daolsun, insan yürürken elinde olmadan birden dönüp çirkin önyüzlerine şaşkınlıkla bakar. Bodur sütunlar fil hastalığınatutulmuş mamutları andırırlar, özünde ölümü taşıyan bir şeyinartıkları ya da dirilmişleri — bir tür Osmanlı — Mısır gotiği midesem? Sanki Euston istasyonu ikiye bölünme yoluyla üremişgibi! Ama adamın gücü bu garip huniler aracılığıyla bütündünyaya yayılmış durumda — üzerinde yazı yazdığı (yazdıysa)sedef kakmalı kahve masası, uyuşukluğu yüzünden her günçakılıp oturduğu, lime lime olmuş sarı divan, ününü artıran,yavan şeylerdi. (Özel önemi olan görüşmeciler için fesini ve sarısüet eldivenlerini giyerdi. Elinde pazardan alınma bir sinek

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

292

Page 293: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

kovacağı tutardı, ama kuyumcusu sapını küçük incilerlesüslemişti.) Hiç gülmezdi. Bir Yunan fotoğrafçısı sanat adınabiraz gülmesini rica edince yaka paça avluya, çatırtılıpalmiyelerin altına götürülüp bu hakaretine karşılık on iki kamçıyemişti.

Belki de tuhaf bir karışım olan kalıtımının bununlailgisi vardı; çünkü kanında çirkin kavgaları çocukluk uykularınıkaçıran Arnavut bir babayla güney Mısırlı bir anneninhayaletleri dolaşıyordu. Tek oğuldu. Belki de katıksız yırtıcılığıngörünürdeki uyuşuklukla boy ölçüşmeyi başarmasının nedenibuydu, arasıra kadın sesi kadar tizleşen, ama el kol hareketiyapılmadan kullanılan fısıltılı bir ses. Ayrıca vücut yapısı da —uzun, ipeksi, girift saçlar, Güney Mısır kumtaşına oyulmuş,yusyuvarlak Alpli bir kafaya kabartma halinde yerleştirilmişyassı bir burun ve ağız — bunlar da foyasını ortaya çıkartıyordu.Gerçekten gülmüş olsaydı, lastik gibi genişleyip düzleşen burundeliklerinin altında zencilerin beyaz hilali görünecekti. Derisibenlerle kaplıydı, hem de Mısır’da en beğenilen renkte — tütünyaprağı rengi. Halawa gibi kıl dökücüler sayesinde gövdesinikıllardan temizliyordu, hatta ellerini, kollarını bile. Ama gözleriküçüktü, buruşuklar arasına yerleştirilmiş iki karanfil tanesi.Tedirginliklerini sürekli bir uyuşukluk ifadesiyle iletiyorlardı —rengi kaçık göz akları sanki gök mavisi bir dalgınlık taşıyordu —sanki bu koca gövdede oturan ruh hiç geri dönmemecesine tatileçıkmıştı. Dudakları da çok kırmızıydı, özellikle alt dudağı; çürükizlenimi veren olgunlukları insanda... sara etkisi miuyandırıyordu?

Nasıl böylesine çabuk yükselmişti? Komisyon’da (onaefendilerinden nefret etmeyi öğreten) ağır ve yorucu yazıcılıkgörevi, sonra da akraba kayırıcılık sayesinde adım adımilerleyerek. İyi düşünülmüş seçkin yöntemler kullanıyordu.Mısır özgürlüğünü kazanınca bir sıçrayışta İçişleri Bakanlığı’na

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

293

Page 294: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

oturması en yakınlarını bile şaşırttı. Yıllardır ardına gizlendiğiniteliksizlik maskesini ancak o zaman çıkartıp attı. Adınınçevresinde kamçısıyla — çünkü artık kamçı kullanıyordu —yankılar uyandırmayı çok iyi bildi, Mısırlıların ödlek ruhu herzaman kamçı ister. Atasözü şöyle der: «Kadın ve erkekleri sinekgibi görmeye alışmış insanlar tarafından kolayca karşılananihtiyaç.» Adı bir yıl içinde korkulan bir ad oldu: hatta yaşlıKral’ın bile onunla açıktan açığa çatışmaktan korktuğusöyleniyordu. Ülkenin yeni kazanılmış özgürlüğünün yanısıraonun göz kamaştırıcı bir özgürlüğü vardı — hiç değilse MısırlıMüslümanlarla karşı. Anlaşma gereği, Avrupalılar’ın hukuksalsorunları ya da kendilerine yöneltilen suçlamalara karşısavunmaları için Les Tribunaux Mixtes denen, yani Avrupalıdavacı ya da savunma avukatlarının görev yaptığı Avrupalımahkemelere başvurma hakları vardı. Ama Mısır hukuksistemini (böyle demeye insanın dili varırsa) Memlik türündenadamlar, anlamsız olduğu kadar korkunç olan bir derebeyliğinkalıntıları yürütüyordu. Kadılık dönemi onlar için halayürürlükteydi, Memlik elinde Sultan fermanı ya da icazetibulunan birinin yetkileriyle davranıyordu. Aslında ona karşıçıkacak kimse yoktu. Soru sormadan, salt söylentiye ya da enilgisiz kuşkulara dayanarak durmadan sert cezalar yağdırıyordu.İnsanlar, hiç iz bırakmadan, sessizce ortadan yok oluyorlardı,dâvalarına — eğer açarlarsa — bakacak yargıtay diye bir şeyyoktu, ya da kibarca sakat edilmiş, ustaca körleştirilmiş olaraktoplum yaşamında tekrar boy gösteriyorlardı — nedensebaşlarına geleni herkesin içinde konuşmaktan anlaşılmaz birbiçimde çekinerek. («Bakalım ötebilecek mi?» Memlik’in sık sıkkullandığı ünlü bir cümleydi; bununla, iyi ötmeleri içinkanaryaların gözlerinin kızgın demirle kör edilmesi işlemineanıştırma yapıyordu.)

Bu tembel, ama zeki adamın yanında çalışanların çoğu

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

294

Page 295: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

Yunan ve Ermeni’ydi. Bakanlıktaki odasına pek seyrek giderdi,oranın yönetimini gözdelerine bırakmıştı, dilekçe vermeyegelenlerin orada kendisine zaman kaybettirdiklerindenyakınıyordu. (Aslında, bir gün orada haince öldürüleceğindenkorkuyordu -— bu işe çok elverişli bir yerdi. Örneğin, farelerinsararmış dosyalar arasında cirit attığı temizlenmemişdolaplardan birine bir bomba yerleştirmek çok kolaydı. Onunkafasına bu düşünceyi, kendisi bakanlıkta istediği gibi atoynatabilsin diye Hakim Efendi sokmuştu. Memlik bunu biliyor,ama aldırmıyordu.)

O da Nil kıyısındaki eski, büyük evi bu tür görüşmelereayırmıştı. Sık bir palmiye korusu ve portakal ağaçlarıylaçevriliydi ev. Pencerelerden kutsal ırmak görünüyordu,görülecek, izlenecek başka şeyler de vardı: Irmakta gidip gelenfilikalar, gelip geçen şenlik alayları, arada sırada bir motor...Ayrıca dilekçeciler ta buralara kadar gelip hapisteki yakınları içinkendisini rahatsız edemezlerdi. (Nasıl olsa rüşvetleripaylaşıyordu Hakim.) Memlik burada, bir oranda başındansavamayacağı kadar önemli insanları görürdü yalnızca: Sarıdivanın üzerinde dik oturmaya çabalarken, (gri tozluklarıylabirlikte) temiz ayakkabılarım önündeki Şam kumaşı kaplı küçükayak iskemlesinin üzerine koyar, sağ elini göğüs cebine sokar,pazar malı sinek kovacağını da sanki bağış armağan ederkenkullandığı bir simgeymişçesine sol elinde tutardı. Buradakigündelik işlerinde kendisine yardım eden iki kişi vardı; biriErmeni sekreter (Cyril), öteki, Memlik’e arkadaşlık eden, parayadoymazlık dışında hiçbir zihinsel iştahı kalmamış görünen birinsanın bile isteklerini tutuşturabilecek ölçüde sapıkça hazlarönererek iş sıkıntılarını gideren küçük, bebeksi yüzlü (mesleğiberberlik ve pezevenklik olan) İtalyan Rafael. Memlik’in hiçgülmediğini söyledim, ama bazan, keyfi yerinde olduğuzamanlar, Rafael’in saçlarını düşünceli düşünceli okşarken

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

295

Page 296: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

gülmesini engellemek için parmaklarını dudaklarına götürürdü.O alçak sesiyle birisiyle konuşmak, ya da adını söylediği zamantelefon memurumun apaçık telâşını duymak zevki adına MerkezCezaevini aramak için eski moda, kaz boyunlu telefonunalmacını kaldırmadan önce derin derin düşünürken yapardıbunu. O zaman Rafael dalkavukça kıkırdamaya başlar,gözlerinden yaş gelinceye kadar güler, ağzına mendil tıkardı.Ama Memlik gülmezdi. Yanaklarını hafifçe çukurlaştırır, «Allah!gülüyorsun,» derdi. Böyle olaylar çok az, çok seyrekti.

Ünlendiği kadar korkunç muydu gerçekten? Doğrusubu hiçbir zaman bilinemeyecek. Böyle bir insanın çevresindesöylenceler oluşur, çünkü yaşamdan çok söylenceye aittir. («Birzamanlar cinsel gücünü yitirme tehlikesi belirdiğindehapishaneye gidip iki kızı gözlerinin önünde ölünceye kadarkırbaçlatırken, zayıflayan gücünü canlandırması içinüçüncünün hoşnut edilmesini buyurmuş.» — Peygamber’indilindeki şiirsel mecazlar ne kadar da canlı. Bütün idamlarıizlediği, izlerken tir tir titrediği, sürekli olarak tükürdüğüsöyleniyordu. Daha sonra susuzluğunu gidermek için madensuyu istermiş... Ama bu söylencelerin doğru olup olmadıklarınıkim bilebilir?)

Hastalık derecesinde boşinanlı, paraya satılmışlığıiflâh olmaz biriydi — gerçekten de aldığı rüşvetlerle uçsuzbucaksız bir servet yığıyordu; ama o aşırı dindarlık olgusunubütün bunlara nasıl ekleyeceğiz — Mısırlı olmayan birininanlayamayacağı, bu din kurallarına bağnazca bağlılık çabasını?Dine saygılı Nur ile anlaşamadıkları nokta da burası; çünküMemlik, neredeyse, rüşvet almanın saray töresini kurmuştu.Kur’an koleksiyonu çok ünlüydü. Yukarıda, evin yıkılacak gibigörünen çatı arasında duruyorlardı. Ona yaklaşmanın en kibaryolunun, özel değeri olan bir Kutsal Kitap nüshasının yapraklarıarasına banknotlar ya da her türlü para koyup (saygıyla eğilerek)

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

296

Page 297: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

büyük kütüphanesine bir katkı olarak sunmak olduğunuduymayan kalmamıştı. Armağanı alır, teşekkür ettikten sonrabu nüshalardan kendisinde daha önceden var olup olmadığınabakmak için hemen yukarı çıkması gerektiğini söylerdi. Memlikdönüşünde bir kez daha teşekkür eder, kitabı kitaplığınakoyduğunu söylerse, ricacı başarılı olduğunu anlardı; ama onüshanın kendince bulunduğunu söyler, kitabı geri verirse(kuşkusuz arasındaki paralar alınmış olarak) ricasının kabuledilmediğini anlardı ricacı. İşte Nur’un «Peygamberi küçükdüşürmek» olarak nitelediği şey bu küçük törendi — ve buyüzden Nur, Memlik’in sessiz nefretini kazanmıştı.

«L» biçimindeki özel divan odası da başlıbaşına birgarabetti. Katedral pencerelerine benzeyen pencerelerdekipespaye renkli camlar, uzun odada ev sahibini selamlamak içinilerleyen konukların yüzlerine, giysilerine yeşil, kırmızı, mavirenkler fışkırtarak onları renkli soytarı kılığı giymiş gibigösteriyordu. Bulanık pencerelerin gerisinde kakao renkli ırmakakıyordu, ırmağın başka bir kıyısında, Mountolive’in yalnızolduğu akşamlar gezindiği zarif bahçeleriyle İngiliz Sefaretivardı. Memlik’in büyük konuk odasının uzun duvarını, adıbilinmeyen bir ustanın yaptığı iki kocaman, münasebetsizVictoria çağı tablosu hemen hemen kaplıyordu. Asılamayacakkadar büyük ve ağır olduklarından yere dayanmışlardı veçerçevelenmiş halli görüntüsü veriyorlardı. Ama konularınıgörecektiniz! Birinde, İsrailliler geçsinler diye Kızıldeniz kibarcaiyi yana çekilmiş; ötekinde, saçlı sakallı bir Musa, dekorsu birkayayı çoban değneğiyle ikiye bölmüş. Gene de bu sulandırılmışİncil konulan eşyaların gerisiyle kusursuz bir uyum içindeydi —koca koca Osmanlı halıları, mavi Şam kumaşı kaplı, çirkinarkalıklı, kazık gibi iskemleler, halka halka buzlu elektrikampulleri gece gündüz yanan burmalı pirinç şamdan. Sarıdivanın bir kıyısında, münasebetsizliğiyle ricacıların

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

297

Page 298: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

dikkatlerini hemen çeken, boyutları gerçeğe uygun bir Fouche77

büstü. Bir Fransız diplomatı birinde Memlik’e iltifattabulunmuştu: «Çağdaş tarihimizin en iyi İçişleri Bakanısayılıyorsunuz — gerçekten de Fouche’den bu yana sizinle boyölçüşebilecek hiç kimse yok.» demişti. Bu sözler belki de onuortaya çekmek için söylenmişti, ama ne olursa olsun onunhoşuna gitti, Fransa’ya hemen bir Fouche büstü ısmarladı.Mısırlılarla dalkavukları karşısında büst hafifçe kınarmışçasınabakıyordu, çünkü üzeri bir karış toz bağlamıştı. Aynı diplomat,Memlik’in konuk salonunu bakımsız bir yerbilim müzesiyleBillûr Saray’dan bir köşe arası bir melezleme olarak tanımlamıştı— acımasızca ama doğru bir benzetme.

Kapı aralığında beklerken adının ünlenişini duyduğusırada Nessim’in nazik bakışları bütün bu ayrıntılarıyakalamıştı. Korkunç Memlik’le birlikte bir ibadet toplantısına,bir Wird’e katılmak için böyle çağrılması çok hoşuna gitmişti.Tuhaf gelecek ama, bu tür toplantılar olağandışı şeyler değildi,çünkü Memlik bu sözde «Tanrı Geceleri»ni sık sık yapıyordu;sofuluğu gizemli kişiliğinin öteki özellikleriyle uyumsuzgörünmüyordu; yüksek sesle okunan Kur’an’ı sabahın ikisine,üçüne kadar, kış uykusuna yatmış bir yılan gibi, hiçkımıldamadan, dikkatle dinlerdi. Özellikle içe işleyici birbölümden duydukları zevki dile getirenlerin geleneksel «Allah!»böğürtülerine zaman zaman o da katılıyordu...

Nessim çevik, canlı adımlarla odayı geçti, gelenekselbiçimde elini göğsüne ve dudağına götürdü, Memlik’in karşısınaoturup kendisine büyük bir onur veren bu çağrı için onateşekkürlerini sundu. O gece, Nessim’den başka yalnızca dokuzon konuk daha vardı, anlaşılan Memlik kendisini incelemek,hatta fırsat bulursa kendisiyle özel bir görüşme yapmakistiyordu. İnce paket kâğıdına sarılmış o küçük, güzel Kur’an’ı dayanında getirmişti; yaprakların arası İsviçre’ye aktarılabilir

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

298

Page 299: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

banka çekleriyle doluydu. Yavaşça, «Ah Paşam, sizin o dilleredestan kitaplığınızı ben de duydum, benim gibi birkitapseverden ona bir katkıda bulunma zevkini esirgememenizidilerim,» dedi. Armağanı küçük masanın üzerine bırakıp önünekonan kahve ve şekerlemeyi aldı. Memlik divanın üzerinde hiçkımıldamadan oturarak uzun süre sustu, konuğunun kahvesiniyudumlamasına zaman bıraktı, sonra önem-semezmiş gibi, «EVsahibini onurlandırdınız. Bunlar benim dostlarım,» dedi. Ötekikonuklarla şöyle baştan-savma tanıştırıverdi. Kur’an dinlemekiçin bundan daha garip insanlar bir araya getirilemezdi;aralarında Kahire sosyetesinde tanınmış kimse yoktu, bu kadarıNessim’in dikkatinden kaçmadı. Hepsine karşı nazik olmayadikkat ediyordu, ama hiçbirini tanımıyordu. Daha sonra konukodasının güzelliği, zevkliliği, duvara dayalı tablonun değerliliğikonusunda birkaç yuvarlak söz söylemekte sakınca görmedi.Söyledikleri Memlik’in hoşuna gitmemiş değildi, uyuşuk uyuşuk,«Bu benim hem çalışma, hem de konuk salonum. Ben buradayaşıyorum,» dedi.

Nessim, «Sizi iş için ya da ahbaplık için ziyaret etmeşansına erişenlerden burayı çok dinlemiştim,» diye yaltaklandı.

Memlik’in gözleri parladı: «Yalnızca salı günleri işyaparım. Haftanın geri kalan günlerinde dostlarımla vakitgeçiririm,» Bu sözlerdeki gözdağını anlamayacak kadar budaladeğildi Nessim; bir Müslüman dünyasal girişimler için salıgününü pek yeğlemez, çünkü Tanrı’nın bütün kötü şeyleri salıgünü yarattığına inanır. İdamlar salı günü yerine getirilir. Hiçkimse salı günü evlenmeyi göze alamaz, çünkü atasözü «Salıgünü evlenen salı günü asılır,» der. Peygamberin deyimiyle,«Tanrı salı günü saltık karanlığı yarattı.»

Nessim gülümseyerek, «Bereket versin pazartesi,Tanrı’nın ağaçları yarattığı gün,» dedi. Bundan sonra sözüpencerenin dışında başlarını eğip kaldıran güzel palmiyelere

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

299

Page 300: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

getirdi: Buzları kıran, öteki konukların hayranlığını kazanan birkonu değişikliği.

Artık rüzgârın yönü değişmişti, yarım saat kadardereden tepeden konuştular, sonra odanın öteki ucundakikapılar iki yana açıldı, iki büyük masaya kurulmuş ziyafet sofrasıonları bekliyordu. Oda olağanüstü güzel çiçeklerle donatılmıştı.Hiç değilse burada, Memlik’in sofrasındaki pahalı yiyeceklerinbaşında neşe ve dostluk havası biraz biraz esmeye başladı. Bir ikikişi konuşuyordu, Memlik’in kendisi bir şey yemiyor, ama hergrubun yanına uğrayıp, alçak sesle nezaket sözleri söylüyordu.Nessim’in oturduğu köşeye gelip tam bir açık sözlülüklekonuştu. «Özellikle sizi görmek istiyordum, Hosnani,» dedikısaca.

«Benim için onurdur Memlik Paşa.»«Sizi kabul törenlerinde görüyordum; ama bizi

tanıştıracak ortak dostlarımız yok. Çok yazık.»«Çok yazık.»Memlik içini çekti, çok sıcak bir gece olduğundan

yakınarak sinek kovacağıyla yelpazelendi. Daha sonra bir şeyikendi kendine tartışılmış gibi bir ses tonuyla, neredeysekararsızca,

«Efendim, Peygamberimiz ne kadar güçlüyseniz okadar düşmanınız olur, demiş. Sizin güçlü olduğunuzubiliyorum,» dedi.

«Benim önemli bir gücüm yok, ama düşmanlarım var.»«Çok yazık.»«Gerçekten öyle.»Memlik gövdesinin ağırlığını sol bacağına aktardı, bir

an düşünceli düşünceli dişlerini karıştırdı, sonra konuşmasınısürdürdü:

«Yakında birbirimizi çok iyi anlayacağımızısanıyorum.»

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

300

Page 301: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

Nessim başını önüne eğdi ve sustu, ev sahibi ağzıylaağır ağır düzenli soluklar alıp verirken kafasından kimbilir nelergeçirerek onun yüzüne bakıyordu. «Bir şikâyeti olan bana gelir,şikâyetlerin toplandığı kaynağa. Bu işi çok yorucu buluyorum,ama bazan şikâyetçiler adına harekete geçmek zorundakalıyorum. Ne demek istediğimi anlıyor musunuz?»

«Çok iyi anlıyorum.»«Bazan herhangi bir davranışta bulunmak

zorunluluğum yoktur. Ama bazan da çok vardır. Bu yüzden,Nessim Hosnani, akıllı adam şikâyete meydan vermez.»

Nessim bir kez daha zarifçe eğdi başını ve sustu.Sunduğu armağan kabul görünceye kadar karşılıklıdurumlarının eytişimini sürdürmek yararsızdı. Memlik belki debunu anladı, çünkü içini çekerek başka bir kümenin yanına gitti.Biraz sonra yemek sona erdi, konuklar yeniden konuk salonunaçekildiler. Şimdi Nessim’in nabzı daha hızlı atıyordu, çünküMemlik ince kâğıda sarılmış paketi alıp, «Ben şunukoleksiyonundaki kitaplarla karşılaştırayım. Bu geceki şeyh —İmbabi şeyhi — biraz sonra gelecek. Buyurun oturun, rahatınızabakın. Ben biraz sonra gelirim,» diyerek izin istedi. Salondançıktı. Saçma sapan konuşmalar yapılıyordu, Nessim yüreğininrahatsız edecek kadar hızlı çarptığını, sigarayı dudaklarınagötürürken parmaklarının titrediğini farkediyordu. Bir süresonra içeriye yaşlı, kör bir şeyh girdi, bu «Tanrı Gecesi»nebaşkanlık etmek için gelmişti. Herkes çevresinde toplandı, elinisıktı, gönül okşayıcı sözler söyledi. Sonra birden içeri Memlikgirdi, Nessim ellerinin boş olduğunu gördü; içinden şükür duasıokuyup alnını kuruladı.

Tekrar sakinleşmesi uzun sürmedi. Boş, şaşkın yüzüses dalgalarını kayda geçirmek için yapılmış mekanik bir aygıtgibi bir sesten ötekine dönen yaşlı, kör hafızın çevresini sarankara giyimli kalabalıktan biraz uzak duruyordu; hafızın

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

301

Page 302: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

yüzündeki telaşsız şaşkınlık, akılla tam olarak kavranamadığıiçin daha doyurucu olan bir şeyi, inancın manevi mutluluğunuyansıtıyordu. Ellerini göğsünde kavuşturmuştu; ruhu bir adaknesnesi durumuna gelmiş bir insanın kinetik güzelliğiyle dolu,utangaç, yaşlı bir çocuğa benziyordu.

Geri dönen paşa yavaş yavaş Nessim’e doğruyaklaşıyordu, ama bu işi öylesine adım adım, geciktirerekyapıyordu ki, beriki onun asla kendisine ulaşamayacağını sandı.Bu ağır gelişme, gönül okşayıcı sözlerle, özenli bir ilgisizlikledaha uzatılmaktaydı. Sonunda geldi; Nessim’in dirseğinindibindeydi, uzun, hünerli parmaklarının arasında sapı incilisinek kovacağı vardı. Sonunda, o kısık ses hafifçe tatlılaşarak,«Armağanınız gerçekten çok güzel. Kabule değer. Gerçekten,bayım, sizin hem bilginiz, hem de yetiniz dillere destan.Armağanınıza şaşırmak bu gerçeği bilmemek anlamına gelir,»dedi.

Memlik’in kullandığı değişmez, kalıplaşmış sözlerArapça’da öylesine oyuntulanmıştı ki, Nessim elinde olmaksızınşaşırdı, hayran kaldı. Gerçekten kültürlü bir insanın sahipolabileceği eşsiz bir konuşma becerisi vardı. Memlik’in bunlarıböyle durumlar için ezberlemiş olduğunu bilmiyordu. Şövalyeliktörenindeymiş gibi başını eğdi, ama hiçbir şey söylemedi.Memlik bir başka ses tonuyla konuşmasını sürdürmeden öncesinek kovacağıyla bir süre oynadı: «Kuşkusuz, yalnız bir noktavar. Bana, yani effendi’ye, gelen şikayetlerden söz etmiştim. Budurumlarda ergeç nedenlerini araştırmak zorundayım. Çokyazık.» Nessim yumuşak, kara gözlerini Mısırlı’ya çevirdi,gülümseyerek, alçak sesle, «Efendim, Avrupalılar’ın Noelmevsimi geldiğinde — yani birkaç aylık bir sorun — şikâyetleriçin hiçbir neden kalmayacak,» dedi. Sessizlik oldu. Memlikdüşünceli düşünceli yanıtladı: «Demek ki zaman önemli.»

«Zaman soluduğumuz havadır, böyle der atasözü.»

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

302

Page 303: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

Paşa şu anda sanki oradakilere söylermiş gibi, yarıdönük durumda, «Koleksiyonumun sizin derin bilginizegereksinimi var. Umarım bana Kutsal Kelâm’ın daha başkadeğerli nüshalarını da bulursunuz.» diye ekledi.

Nessim başını eğdi.«Kabule değer ne kadar bulabilirsem, paşa hazretleri.»«Daha önce tanışmadığımız için üzgünüm. Çok yazık.»«Çok yazık.»Ama yeniden ev sahipliği ağır bastı, arkasını döndü.

Fırdolayı dizilmiş, kazık gibi dik arkalıklı rahatsız iskemleleröteki konuklarla neredeyse dolmuştu. Memlik sarı divana ulaşıpokyanus ortasında bir sala tırmanan yüzücü gibi üzerinetırmanırken, Nessim de kendine halkanın en ucundaki iskemleyiseçti. Memlik’in bir işareti üzerine uşaklar gelip kahvefincanlarını, şekerlemeleri aldılar; hâfız için, uzun, zarif, yüksekarkalıklı, kolları oymalı, yeşil döşemeli bir sandalye getiripodanın bir kıyısına koydular. Konuklardan biri kalkıp, birtakımsaygı sözleri homurdanarak kör adamı sandalyesine götürdü.Düzenlice geri çekilen uşaklar, odanın ucundaki yüksek kapılarıkapatıp sürgülediler. Wird başlamak üzereydi. Memlik,tanrıbilimci Gazalî’den alınmış sözlerle oturumu resmen açtı —Nessim gibi, bu adamı yalnızca dedikodulardan tanıyan biri içinbu çok şaşırtıcı bir şeydi. Memlik, «Tanrı’yla birleşmenin tek yoluonunla sürekli ilişkide olmaktır,» dedi. Bu sözleri söylediktensonra sanki harcadığı çabadan yorulmuş gibi arkasına yaslanıpgözlerini kapadı. Ama bu cümle bir işaret etkisi yarattı, çünkükör hafız ince boynunu uzattı, başlamadan önce derin bir solukaldı, orada bulunanlar tek bir kişiymişler gibi tepkigösteriyorlardı. Bütün sigaralar söndürüldü, üstüste atılmışbacaklar indirildi, ceket düğmeleri iliklendi, her türlü uygunsuzhal ve tavır düzeltildi.

Yaşlı, kulak okşayıcı, yorgun sesten Kutsal Kitap’ın ilk

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

303

Page 304: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

kıtalarını duymayı heyecanla bekliyorlardı, parayla satınalınabilecek bu yüzlerde okunan tutkulu sevgide en küçük biryapmacık yoktu. Kimileri sanki cümleleri dudaklarının üzerindetoplamak istermiş gibi dudaklarını yalayıp öne eğildiler; kimileriyeni bir müzik deneyimine hazırlanır gibi başlarını eğip gözlerinikapattılar. Yaşlı hafız balmumu gibi sapsarı ellerini kucağındakavuşturmuş oturuyordu, ilk sûre’yi okudu, tanıdık bir anlayışınyumuşak, sıcak rengini taşıyordu, sesi önce titrekti, ama sonragiderek sessizlikten güç ve güven kazandı. Gözleri şimdi ölü birtavşanın gözleri gibi açık ve donuktu. Dinleyicileridudaklarından dökülen dizeleri ilgi ve coşkuyla izliyorlardı,içgüdüleriyle bir önderin ardına takılarak derin denize ulaşanbalık sürüsü gibi hepsi birlikte şiirin büyük ırmağına giden yolubulmaya çalışıyorlardı. Nessim’in sıkıntısı, huzursuzluğudağıldı, yüreğine bir ılıklık yayıldı, çünkü o da sûreler’iseviyordu, sonra hafızın konuşma sesi, henüz şimdilik buğulu vevurgulamasız olmasına karşın olağanüstü güzeldi. «Yürektengelen» bir sesti — o eşsiz dizelerde bütün ruhsal varlığı ırmakgibi akıyor, onlara kendi coşkusunu katıyordu; insan,dinleyenlerin de tıpkı bir geminin rüzgârda sallanan ipleri gibititrediklerini, tepki gösterdiklerini duyumsayabiliyordu.Güzelliği belleklerde tazelenen her söz için «Allah» diye içgeçiriyorlar ve bu iç geçirmeler yüksek perdelere çıkabilen tatlı,yaşlı sesin kendine güvenini arttırıyordu. Atasözü, «Ezgisiiyilikten daha tatlı bir ses,» der. Çok değişik üslûplar kullanarakdramatik bir okuma yapıyor, sözlerin içeriğine göre ses tonunudeğiştiriyordu — bazan korkutucu, bazan yakarıcı, bazanpaylayıcı, bazan öğüt verici. En küçük bir hata yapmadanokumasında şaşılacak bir şey yoktu, çünkü Mısırlı kör hafızlarınezberleme yetenekleri çok ünlüdür, üstelik Kur’an’ın uzunluğuİncil’in üçte ikisi kadardır. Nessim halıya bakarak onu sevgi vehayranlıkla dinliyordu. Mountolive’in yapmak zorunda kaldığı

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

304

Page 305: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

baskılara karşı Memlik’in tepkisinin ne olabileceği konusundabitmez tükenmez tahminler yürüten zihnini başka yöne çekenşiirin gelgitiyle yarı yarıya kendinden geçmiş gibiydi.

Sûreler arasında birkaç saniyelik bir suskunlukoluyordu, hiç kimse kımıldamıyor, konuşmuyor, herkes dahaönce söylenenleri düşünmeye dalmış görünüyordu. O sıradahafız sanki tükenen gücünü yeniden kazanmak için çenesinigöğüs kemiğine dayıyor, parmaklarını yavaşça birleştiriyordu.Sonra, tekrar yukarıya, görmediği ışığa bakıp bağırmayabaşlıyordu, insan gene dinleyenlerin uyanık bilinçlerinden hızlageçen sözcüklerin gerilimini duyumsuyordu. Kur’an okumabittiğinde saat gece yarısını geçmişti, yaşlı adam atalardankalma öykülere başlayınca dinleyicilere belli ölçüde birrahatlama geldi; bunlar müziğin bir parçasıymış gibidinlenmiyor, atalar sözüne ilgi duyan etkin bir kafaylaizleniyordu; çünkü bu öyküler önemli ipuçlarının eytişimiydi —ahlak bilimi ve uygulaması. Genel havanın değişmesiyle birlikteorada bulunanların yüzleri de değişti, dünyadaki alışılmış işleriyapan, bankacıların, öğrencilerin ya da işadamlarının anlamaisteğiyle parladı.

Akşam sona erdiğinde saat ikiydi, Memlik konuklarınıön kapıya kadar geçirdi, tekerlekleri, kromlu yüzeyleri beyazçiyle kaplı arabalar kapının önünde bekliyordu. Nessim’e sakin,kararlı bir sesle — ağır bir çekül gibi, aralarındaki ilişkinin tadibine kadar inen bir sesle, «Sizi gene çağıracağım, bayım, birengel çıkmadığı sürece. Ama iyi düşünün,» dedi. Sanki busözlerinin altını çizmek istermiş gibi parmağıyla konuğununpaltosunun düğmesine hafifçe dokundu.

Teşekkür eden Nessim iki yanı palmiyeli yoldan aşağı,büyük arabasını bıraktığı yere yürüdü; gözle görülürrahatlamasına kuşkunun karışmadığını söylemek olanaksızdı.Bu olsa olsa kendine karşı cephe almış güçlerin düşmanlığını

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

305

Page 306: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

temelde değiştirmeyecek bir ertelemeydi yalnızca, böyledüşünüyordu. Ama buna bile teşekkür ediyordu; gelgelelim nekadar sürecekti? Bu aşamada bu konuda bir yargıda bulunmakolanaksızdı.

Justine yatmamıştı. Shepheards Oteli’nin salonunda,saatin altında, hiç dokunulmamış bir Türk kahvesinin başındaoturuyordu. Yüzünde her zamanki tatlı gülümsemesiyleNessim’in yaylı kapıdan içeri girdiğini görür görmez ayağakalktı; hiç kımıldamadan, tuhaf, zorlama bir dikkatle ona baktı— sanki görünüşünden duygularını anlamaya çalışıyor gibiydi.Sonra gevşedi, derin bir oh çekerek gülümsedi. «Oh, sırtımdanbir yük kalkmış gibi oldu! Tanrı’ya şükür! İçeri girdiğin zamanyüzünden anladım.»

Kibarca kucaklaştılar, Nessim onun yanındakiiskemleye çökerken fısıldadı: «Aman yarabbim, hiç bitmeyeceksandım. Bir süre ben de kaygılandım. Yalnız mı yemek yedin?»

«Evet. David’i gördüm.»«Mountolive’i mi?»«Büyük bir yemeğe gelmiş. Bana başını eğerek soğuk

bir selam verdi, ama konuşmak için oturmadı. Ama canım,yanında insanlar vardı, bankacılar falan gibi.»

Nessim kendisine bir kahve söyledi, kahvesini içerkenMemlik’le geçirdiği akşamın öyküsünü anlattı. Düşünceli birbiçimde, «Açıkça anlaşıldığına göre İngilizlerin yaptığı baskıFilistin’de ele geçirdikleri mektup dosyasına dayanıyor. Hayfabürosu Capodistria’ya böyle söylemiş. Bunları Nur’a verip onu...harekete geçmeye zorlamak iyi bir numara,» dedi. Bir zarfınarkasına kalemle küçücük bir darağacı çizdi, darağacından sinekkadar bir kurban sallanıyordu.

«Memlik’in sözlerinden çıkardığıma göre hareketegeçmeyi geciktirebilir, ama sonsuza dek savsaklayamaz, çünkübüyük bir baskı altında; er ya da geç Nur’u hoşnut edecek bir şey

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

306

Page 307: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

yapmak zorunda kalacak. Noel zamanına kadar... tehlikelibölgenin dışına çıkacağımı söyledim ona. Araştırmalarısonuçsuz kalacak.»

«Eğer her şey tasarladığımız gibi olursa.»«Her şey tasarladığımız gibi olacak.»«Peki sonra?,,«Sonrası ha!» Nessim esneyerek uzun kollarını başının

üstünde gerdi, ona yan yan bakarak kafa salladı. «Durumlarımızıyeniden ayarlayacağız. Da Capo ortadan yok olacak; sen buradanuzaklaşacaksın, Leyla Naruz’la birlikte Kenya’ya uzun bir tatilegidecek. Sonrası bu!»

«Peki sen?»«Ben burada işleri yürütmek için bir süre daha

kalacağım. Topluluğun bana gereksinimi var. Hâlâ siyasal açıdanyapılması gereken çok şey var. Sonra senin yanına gelirim,ikimiz birlikte Avrupa’da uzun bir tatil yaparız ya da sen neredeistersen...»

Justine hiç gülümsemeden ona bakıyordu. Sonundahafifçe bir ürperti geçirerek, «Sinirlerim bozuk, Nessim, haydiNil kıyımda biraz arabayla dolaşalım, yatmadan önce birazkafamızı toparlayalım,» dedi.

Nessim onu şımartmaktan hoşlanırdı, araba Nilkıyısındaki üç şeritli görkemli yollarda, yakaranda ağaçlarınınaltında hırıldayarak ilerlerken, onlar alçak sesle, kesik kesikkonuşuyorlardı. Justine, «Beni endişelendiren Memlik’in elinihep omuzunda taşıyacak olman. Nasıl silkip atacaksın? Sanakarşı sağlam kanıtları varsa limon gibi sıkıp bütün suyunuçıkartıncaya kadar seni avucundan bırakmaz,» dedi.

Nessim sakince yanıtladı: «Bizim için ikisi de kötü.Çünkü açık bir soruşturmaya girişirse, hükümete bizimmallarımıza el koyma fırsatı vermiş olacağını çok iyi biliyorsun.Ben gücüm elverdiği sürece onun açgözlülüğünü doyurmayı

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

307

Page 308: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

yeğlerim. Sonra bakalım n’olur. Önemli olan bütün gücümüzü şuönümüzdeki... çarpışmaya yöneltmek.»

«Çarpışma» sözü tam ağzından çıktığı sırada İngilizBüyükelçiliği’nin pırıl pırıl aydınlatılmış bahçelerinin önündengeçiyorlardı. Justine hafifçe yerinden sıçrayıp Nessim’in kolunudürttü, çünkü yeşil çimenlerin üzerinde dalgın dalgın yürüyenince, uzun, pijamalı, tanıdık bir karaltı gözüne ilişmişti.«Mountolive,» dedi. Nessim kederli kederli arkadaşına baktı,birden arabayı durdurup bahçeye girerek karşısına çıkmak, onuşaşırtmak için dayanılmaz bir istek duydu.

Böyle bir davranış — üç ay önce olsa — karşılıklıtutumlarına çok uygun düşerdi. Şimdi her şeye ne olmuştu?«Üşütecek, yalınayak dolaşıyor. Elinde bir telgraf var,» dediJustine.

Nessim hızlandı, araba bulvardan aşağı kıvrılıp gitti.«Herhalde uykusuzluk çekiyor, uyumaya çalışmadan önceayaklarını otlarda serinletmek istedi. Sen de bunu sık sıkyapardın. Unuttun mu?»

«Peki ya telgraf?»Aslında uykusu kaçan büyükelçinin elinde tuttuğu,

purosunu içerek derebeylik arazisinde ağır ağır gezinirken aradabir okuduğu telgrafın hiçbir gizemli yanı yoktu. Haftada bir,telgraf aracılığıyla Balthazar’la satranç oynarlardı — bu onuniçin yorgun işadamlarının bilmece çözmesi gibi dinlendirici,avutucu bir şeydi. Bahçenin önünden geçip kente yönelenarabayı görmedi,

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

308

Page 309: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

XV

Belki de Tanrı’nın hikmetinin nasıl hesaba gelmez birşey olduğunu gösteren durumlarının tutsağı olan bu büyükoyuncuların haftalarca böyle kalması gerekiyordu. Mesleğiaçısından yetersiz olduğunu, (artık bir etken değil) bir araçolmaktan öte davranma gücünün bulunmadığını Mountoliveherkesten daha iyi kavramıştı, siyaset dünyasının çekim alanınayakalandığını yüreğinde duyumsuyordu. Kişisel huyların, iç-tepilerin hiçbir değeri yoktu. Acaba Nessim’e de her şey durgunsu gibi kokuyor muydu? Geçmiş günleri, özellikle aynadasaçlarını tararken Sir Louis’nin rasgele söylediği sözleri acı acıdüşündü: «Davranma özgürlüğü ha, hüsnükuruntu!» Zamanzaman başı oyulur gibi ağrıyordu, dişleri de rahatsız etmeyebaşlamıştı. Her nedense bunun aşırı sigara içmekten olduğunakarar verdi ve bu alışkanlığını bırakmak istediyse de başaramadı.Tütünle savaşmak acısını çoğaltmaktan başka bir işeyaramıyordu.

Ama şu anda kendisi bu kadar güçsüzse, kimbilirötekiler ne durumdaydı? Onlar hasta bir düş gücünün solukyansımalarına benziyorlardı, içleri boş giysiler gibiydiler;çekişen istemlerin bu renksiz dramında yerlerini alıyorlardı.Nessim, Justine, Leyla — artık cisimsizleşmişlerdi — sankibalmumundan yapılmış donuk yüzlü insanlarla dolu birdünyada devinen düşsel yansımalar gibi. Artık onlara karşı sevgiborcu duymak çok güçtü. Hele Leyla’nın suskunluğu onun suçortaklığım daha da belirginleştiriyordu.

Güz sonu geldi, Nur hâlâ eyleme geçtiğini gösterecekbir kanıt ortaya koyamadı. Elçiliği Londra’ya bağlayan hatlar,

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

309

Page 310: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

artık Mountolive’in basit bir rastlantı değil, düpedüz yazgıolduğunu bildiği eylemi etkilemeye çalışan zihinlerin kurnazcayinelemeleriyle dolu, gittikçe uzayan telgraflarla tıkanıpkalmıştı. Mesleğinin ona öğrettiği bu ilk büyük ders de, tuhaf daolsa, ilginçti; çünkü kendi kişisel korkularının, kararsızlıklarınındışında kalan olayları yoğun bir dikkat, neredeyse korkunç birhayranlık duygusuyla izliyordu. Ama Nur’un kafasında sinirlibir mumya olarak kalmıştı, o elden düşme üniformanıngörkeminden şimdi utanç duyuyordu, Bakan’ı uyarmak ya dakorkutmak için giyildiği belliydi. Yaşlı adam onu hoşnut etmekiçin çırpınmıştı; zincirin ucunda zırlayıp duran bir maymunabenziyordu. Ama ne yapabilirdi? Saydam özürler öne sürerkenyüzünü buruşturuyordu. Memlik henüz araştırmalarınıtamamlamamıştı. Gerçeğin doğrulanması gerekiyordu. İpuçlarıhala izleniyordu. Falan filan.

Mountolive meslek yaşamında hiç yapmadığı bir şeyiyaptı, kıpkırmızı kesilerek, aralarındaki tozlu masaya düşmancaolmayan bir öfkeyle yumruğunu vurdu. Yüzü fırtına bulutu gibikararmıştı, diplomatik ilişkilerde bir kopukluk olabileceğinihaber verdi. Hatta Nur’a bir nişan verilmesi önerisindebulunacağını söyleyecek kadar ileriye gitti... bunun son çareolduğunu bile bile. Gene de işe yaramadı.

Her şey için söz veren, ama hiçbir şey yapmayanMemlik’in taş gibi kımıltısız, heyecansız, ama biraz kötü niyetliiri-kıyım karaltısı gün ışığının önüne bağdaş kurup oturmuştu.Herkes kibarca uzlaşmanın sınırlarını aşıp birbirinisıkıştırıyordu. Maskelyne ile birlikte Yüksek Kurul Üyesi,Londra’yı harekete geçmeye zorluyordu; ahlaksal yüceliklerdendem vuran Londra Mountolive’i; Mountolive de Nur’usıkıştırıyordu, kendi çaresizlik duygusunu yaşlı adama dabulaştırmıştı, çünkü Kral’ın yardımı olmadan onun Memlik’lebaşa çıkması olanaksızdı; öte yandan Kral hastaydı, çok hasta. Bu

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

310

Page 311: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

piramidin en altında tozlu dolaplara kilitlenmiş Kur’ankoleksiyonuyla birlikte İçişleri Bakanı’nın küçük karaltısıoturuyordu.

Gene de diplomatik baskıyı sürdürmek zorunda olanMountolive (yaşlanmış bir jeune premier gibi) oturmuş, Nur’unyağdırdığı özürleri dinlerken yaptığının boşunalığını anladı. Oyaşlı, yalvaran gözlere bakarak geleneksel kahvesini içerken,

«Peki ama benim getirdiğim raporlardan başka dahane kanıt istiyorsunuz, Paşa?»

Bakan ellerini iki yana açtı, aralarındaki havayı sankikremle ovar gibi yumuşattı; özür dileyici, uzlaşmacı birsevecenlik, sanki merhem salgılıyordu. Çatlak bir sesle, çaresizlikiçinde, «Ama konuyla ilgileniyor,» dedi. «Her şeyden önce birtane Hosnani yok ki,» diye ekledi. Kaplumbağa benzeri buruşukbaş bir sarkaç düzenliliğiyle bir ileri bir geri sallanıyordu.Mountolive bağırsak şeridi gibi uzayıp giden sonu gelmeztelgrafları düşününce içinden inledi. Nessim düşmanlarınınarasında, hiç kimsenin kendisine ulaşamayacağı bir yere kendinisıkıştırmıştı — şimdilik. Oyun ilerlemiyordu.

Son derece Mısır’a özgü olan bu çekişmeler Donkin’içok eğlendiriyordu. O, Müslümanlar’a olan sevgisi sayesindeonların güdülerini anlamayı, bir bakanın aktörcesuskunluğunun, kolayca verdiği sözlerin altındaki çocukçaaçgözlülük oyunlarını görmeyi öğrenmişti. Hatta bu engellerkarşısında Mountolive’in gittikçe artan sinirliliği bile bu gençsekreter için eğlendiriciydi. Bu baskılar karşısında fodul, huysuzbiri durumuna gelmişti şefi. Böyle bir değişiklik olabileceğinekim inanırdı?

Birden çok Hosnani olduğu uyarısı çok tuhaf bir şeydi,bir sabah efendisini her zamanki gibi sessizce traş eden, sezgilerigüçlü Rafael’den çıkmıştı bu düşünce; Memlik berberininsözlerine çok önem verirdi — o da Avrupa’lı değil miydi?

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

311

Page 312: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

Çelimsiz berber sabahleyin kendisini traş ederken o günle ilgiliişleri konuşurlardı. Rafael pek çok düşünceleri, görüşleri olan birinsandı, ama onları dolaylı, kolayca anlaşılacak bir biçimdesöylerdi. Memlik her ne kadar göstermese de onun Nur’unbaskılarından rahatsız olduğunu biliyordu. Ancak Kral’ın sağlığıNur’la görüşmeyi kabul edecek kadar düzelince Memlik’inharekete geçeceğini biliyordu. Bu bir şans ve zaman işiydi; buarada Hosnani’yi olabildiğince yolmamak için hiçbir nedengörmüyordu. Kral’ın rahatsızlığı sırasında epeyce tozlanmışböyle bir düzine sorundan (belki de rüşvet sorunu) yalnızcabiriydi bu.

Güzel bir günde, yeni Alman doktorların bakımıaltında Majesteleri kendilerini çok iyi hissedip yenidenoturumlara başlayacak, Nur’u çağıracaktı. İşte böylece konuortaya dökülecekti. Ondan sonra sarı divanın yanındaki kazboyunlu eski telefon zırlayacak ve yaşlı adamın sesi (sevincinibelli etmemeye çalışarak) «Ben Nur, beni huzuruna kabul edenKral’ın Divan’ından telefon ediyorum. İngiliz hükümetiyle ilgilisizinle konuştuğumuz bir konu vardı. O konuda gerekli adımlaratılacak, Elhamdülillah!» diyecekti.

«Elhamdülillah!», ve işte o noktadan sonra Memlik’ineli kolu bağlanacaktı. Ama şimdilik özgürdü, kılını bilekıpırdatmamakta, yaşlı bakana olan nefretini göstermekteözgürdü.

Rafael o bebeksi yüzüne sıkıntılı bir olgunluktakınarak, «İki erkek kardeş var, Ekselans,» dedi, «iki Hosnanivar, bir tane değil, Ekselans.» Usturasını çalıştırabilmek içinMemlik’in torbalanmış kara derisini beyaz parmaklarınınarasına alırken içini çekti. Sonra yavaş yavaş hedefe yaklaşmayabaşladı, çünkü bir Müslüman’ın kafasına bir düşünce sokmak,bir duvarı boyamaya çalışmak gibidir: İkinci kat boyayısürmeden birinci katın (birinci düşüncenin) kurumasını

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

312

Page 313: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

beklemek zorundasınız. «İki erkek kardeşten birisinin toprağı,ötekinin parası var — Kur’an getirenin. Ekselansıma toprağın neyararı olacak? Ama kesesi dipsiz kuyu olanı...» Sesinde bütüntopraksız insanların sağlam toprağa duydukları küçümsemeokunuyordu.

Memlik dışa vurulmamış ağır hareketli bir sabırla, amakeskin usturanın dokunuşlarının altındaki dudaklarınıkımıldatmadan, «Çok güzel, çok güzel, ama...» dedi. Bu izleğiişlemek için sabırsızlanıyordu. Rafael gülümsedi, bir anlıksuskunluktan sonra, düşünceli bir biçimde, «Gerçekten de,Ekselans’tan gelen kâğıtlar Hosnani imzasını taşıyordu — yaniaile adını. İki kardeşten hangisinin imzaladığını kim söyleyebilir,hangisinin suçlu, hangisinin suçsuz olduğunu? Siz gerçektenakıllı bir adamsanız, parası olanı toprağı olana feda eder misiniz?Ben etmem, Ekselans, etmem,» dedi.

«Peki ne yapardın, Rafael’im.»«İngilizler gibilerine zengin olan kardeş değil, yoksul

olan suçlu gösterilebilir. Ben yalnızca yüksek sesle düşünüyorumEkselans, böyle büyük işler bizim haddimizi aşar.»

Memlik gözlerini kapamış ağzından yavaş yavaşsoluyordu. Hiçbir zaman şaşkınlık göstermemekte birinciydi.Gene de bu düşünce kafasında asıldı kaldı, onu düşündürücü birşaşkınlığa sürükledi. Son bir ay içinde kitaplığına üç kitap dahakatılmıştı, müşterisinin — büyük Hosnani’nin — zenginliğikonusunda en küçük kuşkusu yoktu. Hıristiyanlar’ın Noelmevsimi yaklaşıyordu. Derin derin düşündü. Hem İngilizler’ihoşnut etmek, hem de kendi açgözlülüğünü doyurmak için... Bu,çok zekice bir şey olurdu!

Memlik’in yayılıp oturduğu iskemleden en çok sekizyüz metre ötede, Nil’in kahverengi sularının karşı yakasındaMountolive kâğıtların başında oturuyordu. Önündeki parlakmasanın üzerinde yılın en önemli toplumsal olaylarından birine

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

313

Page 314: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

— Mareotis gölünde Nessim’in düzenlediği ördek avına —katılmasını ferman buyuran süslü çağrı kâğıdı vardı. Kaçak birsitem ifadesiyle onu bir kez daha okumak için mürekkephokkasına dayadı.

Ama bundan daha da önemli bir başka haber dahavardı; chypre kokan çizgili zarfın üzerindeki Leyla’nın sinirlielyazısını bunca uzun bir suskunluktan sonra bile tanıdı. Amazarfın içinde bir not defterinden kopartılmış bir yaprak buldu;sözcükler, cümleler alelacele çiziktirilmişti.

«David, yurt dışına gidiyorum, belki uzun, belki kısabir süre için, hiç bilmiyorum; isteğim dışında. Nessim diretiyor.Ama gitmeden önce seni görmeliyim. Bütün cesaretimitoplamalı, bir gece önce seninle buluşmalıyım. Gelmemezliketme. Sana soracağım şeyler var, anlatacağım şeyler. ‘Şu konu!’Yemin ederim karnavala kadar bu konuda hiçbir şeybilmiyordum, artık yalnızca sen kurtarabilirsin...»

Mektup böylece karmakarışık sürüyordu; tuhafduygular içindeydi Mountolive — nedense kızgınlığın kıyısındatitreşen tutarsız bir rahatlama duyuyordu. Bunca zaman sonra,Auberge Bleue’nun yanında, yol kıyısındaki palmiyelerin altınaçekilmiş eski bir faytonun içinde, karanlık bastıktan sonrakendisini bekliyor olacaktı! Bu tasarıda hiç değilse onun eskiacayip düşüncelerinden bir şeyler vardı. Bazı nedenlerdenNessim’in bu buluşmayı bilmemesi gerekiyormuş — neden karşıçıksındı? Ama oğlunun kışkırtıcılık ettiği fesatlarda hiçbirpayının olmadığını öğrenmek — işte içini rahatlatan, sevgiylekabartan buydu. Bunca zamandır Leyla’yı Nessim’in düşmancauzantısı olarak görmüştü, kendisine ondan nefret etmeyiöğretmekteydi! Chypre kokusunu içine çekmek için zarfıburnuna götürürken yüksek sesle, «Zavallı Leyla’m,» dedi.Telefonu kaldırıp Errol’a yumuşak sesle şunları söyledi: «SanırımHosnaniler’in av partisine elçilikteki herkes çağrılıdır? Evet?

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

314

Page 315: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

Haklısınız, böyle bir zamanda bile soğukkanlılığını koruyabiliyordemek ki... Doğal olarak ben çağrıyı kabul etmeyeceğim, amasizlerin kabul etmenizi, benim adıma özür dilemenizi istiyorum.Hiçbir tuhaflık yokmuş görünümünü yaratmak için. Olur mu?Teşekkür ederim. Bir şey daha var. Avdan önceki gece özel bir işiçin bir yere gidip ertesi günü döneceğim — belki de çöl yolundarastlaşırız. Hayır, sizlerin bu fırsatı kaçırmayacak olmanızaseviniyorum. Hiç kuşkusuz, iyi avlar.»

Bundan sonraki on gün bir düş gibi geçti, ancak artıksinirlerini yatıştırıcı bir eğlence, bir ilâç olmaktan çıkangerçeklik, bu düşün içine arada sırada çomak sokmuştu;görevleri birer can sıkıcı işkenceydi. Banyodaki aynada,gizlemeye çalışmadığı bir hoşnutsuzlukla usturanın ağzınauzattığı yüzüyle karşılaştığı sırada kendini ölçüsüz derecedeyorgun, tükenmiş buluyordu. Şakakları farkedilecek kadaraklaşmıştı. Uşakların bulunduğu bölümün bir yerindecızırdayan bir radyodan bütün bir İskenderiye yazının akıllardançıkmamış eski bir şarkısı duyuluyordu: «Jamais de la vie». Artıkondan hoşlanmaz olmuştu. Bu yeni dönemde — alışkı, görev vekoşulların dört yana saçılan parçalarıyla dolu bir Arafat’ta, —içini kemiren bir sabırsızlıkla doluydu; alttan alta, çoktandırbeklenen bu buluşma için bütün gücünü topladığını biliyordu.Bu Mısır’a dönüşünün fiziksel, somut anlamından çok kendi içdünyasıyla ilgili olan ruhsal anlamını belirleyecekti. Tanrım! neacemice bir açıklama — ama insan bu tür şeyleri başka nasılanlatabilir? Kendi içinde, üzerinden aşılması gereken bir engeldibu, duyguların atlatılması gereken buluğ çağı.

Flamalı arabasıyla çıtırtılı çölde ilerlerken serinleyenmotorun tatlı ıslığından, yan camlarda vızıldayan rüzgârınsesinden mutluluk duyuyordu. Bir süredir çölde böyle yalnızbaşına yolculuk edebiliyordu — eski, mutlu yolculuklarıanımsadı. Altmış milin altına düşmeyen bir hız göstergesiyle

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

315

Page 316: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

durgun, renksiz havanın içinde uçarken, hiç hoşlanmamasınakarşın şarkının nakaratını mırıldanmaya başladı:

Jamais de la vie, Jamais dans la nuit.

Quand ton coeur se démange de chagrin ... 78

Ne zamandır kendini böyle şarkı söylerken

görmemişti? Yıllardır. Gerçekte mutluluk değildi bu, ötekiduygulara üstün gelen bir gevşeme. Hatta şu nefretlik şarkı bileİskenderiye’nin bir zamanlar çekici bulduğu imgesini gerigetirmişti. Tekrar eskisi gibi olacak mıydı, olabilir miydi?

Çöl kıyısına varıp, kentin kavgaya tutuşmaya hazır dışmahallelerine giden yolda, içerilere doğru ağır ağır kıvrılmayabaşladığında, öğle sonrasının epeyce ilerlemiş bir saatiydi.Gökyüzü bulutlarla kaplıydı. İskenderiye’nin üstünde fırtınakopacaktı. Doğuda, gölün buzlu yeşil sularına sağanak yağmuruboşalıyordu — suları kabarcıklandıran parıltılı iğnecikler;arabanın hışırtısının ötesinde yağmurun suskunluğunu uzaktanuzağa duyuyordu. Koyu bulut örtüsünün arasından gözüneincimsi kent ilişti, erken bir günbatımının bulut çizgilerini delipgeçen minareler; kana bulanmış keten bezi. Halicin denize açılankıyılarını deniz rüzgârı tartaklıyor, çekiştiriyordu. Dahayükseklerde, kentin sokaklarına, alanlarına tuhaf bir aydınlıksaçan kan lekeli bulut, buhar kümeleri dolanıyordu.İskenderiye’de yağmur kısa süren, seyrek rastlanan bir kışolgusuydu. Biraz sonra deniz rüzgârı çıkar, yön değiştirir, ağırbulutları halı gibi yuvarlayarak götürür, birkaç dakikaya kalmazgökyüzünü pırıl pırıl ederdi. Kış göğünün camsı tazeliği yenidenaydınlanır, kent çölün üzerinde kuvars gibi, elle işlenmiş güzelbir nesne gibi parıldamaya başlardı. Artık sabırsız değildi.Alacakaranlık, günbatımını yutmaya başlıyordu. Dış limankıyısındaki derme çatma kulübelerden, ambarlardan oluşan

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

316

Page 317: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

çirkin şeride yaklaşırken, hafif bir çisentiyle ufunetisöndürülmüş ıslak asfaltın üzerinde arabasının tekerlekleritütmeye, cızırdamaya başladı. Yavaşlama zamanı gelmişti...

Fırtınanın yarı-aydınlık-yarı-karanlığına yavaşçagirdi, bir yay gibi gerilmiş ufka, aydınlığa şaşkınlıkla baktı.Güneş ışığının tuhaf ışınlan koydaki (boynuzlu kurbağalarbenzeri, top namlularının altında yere çömelmiş) savaşgemilerinin üzerine yakutlar saçıyorlardı. İşte kent yine eskikentti; yağmurun altında Yazlık Konut’a giderken geçtiğisokaklara yayılmış hüznü içinde duyumsadı. Yağmurfırtınasının alışılmamış şimşeği onu yeniden var etmiş, onamasal kitaplarına özgü bir tayf görünümü vermişti — kalaykâğıdından, salyangoz kabuğundan, boynuz kırıklarından,mikadan yapılmış bozuk yollar; öküz kanı rengini almış tuğlayapılar; Muhammed Ali Alanı’nda gezinen, bu alışılmadıkyağmur karşısında nereye kaçacaklarını şaşırmış, akortsuzçalgılar gibi bozuk çalan sevgililer; palmiyelerin bileşikyapraklarının mekik örgüsü arasından kıyı boyu ilerleyenmenekşe rengi tramvayların takırtısı. Sokakları çevredeki çöldenesen ıslak tozla sıvalı eski bir kentin kullanılmaz duruma gelişi.Kentin kuşbakışı görünümü gözünde canlanırken her şeyi başkatürlü algılıyordu — günbatımı çizgisine doğru ağır ağır yaklaşanbir yolcu gemisinin iniltisi, ya da ülkenin içlerine doğru elmassağanağı gibi akan trenler, çakıllı akarsu yarıklarında takırdayantekerlekleri, tapınakların yıllardır el değmemiş, birikmiş tozu...

Mountolive bütün bunları yetişkin bir insanınomuzlarında olgunluk çağının bıraktığı bir kamçı izi — insanıyaşlandıran yaşam deneyimlerinin damgası — olarak kabulettiği bir bıkkınlıkla görüyordu. Limanda rüzgâr fırtınalarkoparıyordu. Gemilerin ıslak ipleri büyük bir ağacın yaprakörtüsü gibi sallanıyor, sarsılıyordu. Ön camda sessizce çalışansilgeçlerin altından gözyaşları süzülüyordu... Bu tuhaf, çürük

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

317

Page 318: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

karanlıkta bir anlık bir şimşek parıltısı, ardından rüzgâr gelecekti— rüzgârların şahı kuzey rüzgârı, denizi yumruklayıp ona kendibeyaz tüylü giysisini giydirecek, gökkubbenin kapılarını zorlayıpaçacak, kadınların, erkeklerin yüzleri yeniden göğün aynasıolacaktı. Çok zaman vardı.

Gelişinin personele haber verilip verilmediğinianlamak için Yazlık Konut’a gitti; niyeti akşamı burada geçiripertesi günü Kahire’ye dönmekti. Zile bastıktan sonra kendianahtarlarıyla kapıyı açıp içeri girdi, Ali’nin ayak seslerinibekledi. Onun yaklaşan ayak seslerini duyduğu sırada kuzeyrüzgârı da kükreyerek ardından yetişmişti, bütün camlarıçerçevelerine zımbaladı, yağmur birden durdu, sanki musluğukapanmış gibi.

Buluşma zamanına bir saat falan vardı; rahat rahatbanyo alıp üstünü değiştirebilirdi. Bu kadar sakin oluşu çokgaribine gitti, ne kuşkuların işkencesi, ne de rahatlamanın erincivardı. Hiç çekinmeden kendini rastlantının eline bırakmıştı.

Bir sandviç yiyip iki tane sert viski içtikten sonra yolaçıkıp, büyük arabayla Corniche’ten aşağı, kentin kum tepeleri vebiçimsiz palmiye öbekleriyle çevrili kenar mahallesi dolayındakiAuberge Bleue’ye doğru kaymaya başlamıştı. Gökyüzü şimdi yineaçıktı, beyaz köpüklü dalgacıklar Chatby’nin madenpayandalarında parçalanıp toz gibi dağılmak üzere kıyıya doğruyarışıyorlardı. Ufuk çizgisinde ara ara hâlâ şimşek parıltısıtitreşiyordu, ama sönük bir parıltıydı. Belki de bu soluk ışıklaruzak bir yerde yapılan bir deniz savaşında gemilerin topateşleriydi.

Arabayı yavaşça yoldan çıkartıp Auberge’in boş arabaparkına soktu, bir yandan da ışıkları söndürdü. Bir süre arabadaoturup gözlerini mavimsi alacakaranlığa alıştırdı. Auberge boştu— şık salonun, barların, dans etmeye, yemek yemeye gelenlerledolması için henüz saat erkendi. Sonra onu gördü. Park yerinin

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

318

Page 319: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

tam karşısında, yolun dışında, birkaç eğik palmiyeyle çıplak birkumul parçasının bulunduğu yerde. Orada bir faytonduruyordu. Eski moda gaz lambaları yanıktı, denizden gelen inceesintide ateşböcekleri gibi hafifçe titreşiyorlardı. Arabacı yerindefesli bir karaltı vardı — uyur gibiydi.

Hafif, neşeli adımlarla yolun karşısına yürüdü,ayakkabılarından çıkan gıcırtıyı duyuyordu, faytona yaklaşıncaalçak sesle, «Leyla!» diye seslendi. Gök boşluğunun üzerinde,arabacının karaltısının geriye dönüp kulak kesildiğini gördü;arabanın içinden bir sesin — Leyla’nın sesinin — şöyle bir şeylersöylediğini duydu: «Ah! David, demek sonunda buluşuyoruz. Benta buraya kadar sana şunu söylemek için geldim...»

Ne yapacağını şaşırarak gözlerini kısıp öne eğildi, amaarabanın uzak köşesinde oturan birinin karanlık biçimi dışındabir şey göremedi. Leyla buyururcasına bağırdı: «Bin. Bin, seninlekonuşacağız.»

İşte o anda Mountolive’e her şey gerçek dışıymış gibigeldi; nedenini anlayamadı. Ama tıpkı insanın düşünde yerebasmadan yürüdüğü ya da bir şişe mantarı suyun üzerinde nasılyükselirse, havada öyle bile isteye yükseldiği zamanki gibi.Duyguları anten gibi, kara gölgeye doğru uzanıyor, bu ipe sapagelmez sözlerin anlamını yakalamaya, kavramaya, tanıdıkseslerin içine sızan yabancı bir ses perdesi benzeri, içlerindetaşıdıkları yönünü yitirmişlik duygusunu çözümlemeyeçalışıyordu; kafasında şimdiye kadar oluşmuş olan bütünizlenimler yıkılmıştı.

Sorun şuydu: Sesi tanıyamamıştı. Ya da, bir başkadeyişle, Leyla’yı tanıyabildi, ama kendi kulaklarının tanıklığınapek inanamıyordu. Belleğindeki Leyla imgesiyle birlikte hepyaşayagelmiş olan o canım ses değildi yani. Kesinliği birazkırpılmış sesiyle, boşboğazca, sözcükleri yutarak, tutarsızkonuşuyordu. Belki de heyecanın etkisiydi, daha kimbilir hangi

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

319

Page 320: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

coşkuların? Ama... ya o yarıda kesilen, sonra yine ortadanbaşlayan, iki düşünceyi birleştirmeye çalışırken yavaş yavaşeriyen cümleler? Bu sesteki bu tuhaf, gerçekdışı şaşkınlığınniteliğini çözümlemeye çabalarken, karanlıkta kendi kendinekaşlarını çattı. Bu Leyla’nın sesi değildi — yoksa onun muydu?Tam o sırada kolunun üzerine bir el kondu, faytonun arabacıyerinin yan tarafındaki sarı pirinç fenerin içinde yanan gazlâmbasından vuran yumuşak ışık gölcüğünde bu eli büyük birdikkatle inceleme olanağı buldu. Tombul, inceliksiz, küçük bireldi, etleri alınmamış, kısa, boyasız tırnakları vardı. Neredeyseelinde olmadan, «Leyla — gerçekten sen misin?» diye sordu,gerçekdışılık, şaşkınlık duygusu hâlâ sürüyordu; sanki üstüsteçakışan, birbirinin yerini alan iki düş içindeydi. GörünmezLeyla’nın yeni sesi, «Bin.» dedi.

Bu buyruğa uyup arabaya bindiği sırada burnunaonun tuhaf, karmakarışık kokusu çarptı — bilinen anılara tersdüşen rahatsız edici bir aykırılık daha: Portakal çiçeği, nane,kolonya, susam. Yaşlı bir Arap kadını gibi kokuyordu! Sonra pekkeskin olmayan viski kokusu geldi. Demek ki o da bu buluşmaiçin sinirlerini alkolle yatıştırmıştı! Yakınlık duygusuylakararsızlık arasında bocalıyordu; bir zamanların zeki, yetenekli,zarif Leyla’sının imgesi bu yenisiyle üstüste gelmeyireddediyordu. Yüzünü görmeliydi. Leyla sanki onun budüşüncesini okumuş gibi, «İşte sonunda seninle buluşmayageldim, hem de peçesiz.» dedi. Mountolive ürküp sıçrayarak,«Aman Tanrım!» diye düşündü, «Leyla’nın ne kadar yaşlıolabileceğini hiç düşünmedim!»

Leyla küçük bir işaret yaptı, fesli arabacı atınıCorniche’in ışıklı şosesine çıkarıp faytonu yürüyüş hızıylasürmeye başladı. Birbiri ardına gelen keskin ışıklı mavi sokaklâmbaları içeriye merakla başlarım uzatıyorlardı. Faytona izinsizgiren bu ışık parıltılarının daha ilkinde, Mountolive yanında

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

320

Page 321: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

oturan kadına bakmak için döndü. Onu çok az tanıyordu.Tombul, köşeli yüzlü, yaşı belli olmayan bir Mısırlı kadın,korkunç çiçek bozuğu bir yüz, rastık kalemiyle gülünç biçimdebüyütülmüş gözler. Acemice çizilmiş bir karikatürünbaşkaldıran, acılı gözleri: İnsanlar gibi giyinen, insanlar gibidavranan hayvanların bir karikatürü. Karşısında oturan, duvarresimlerinde gördüğümüz boyalı gözlerle, umutsuz, acınası,yalvaran bakışlarla kendisine bakan şu yabancı kadınınyüzünden peçeyi çıkarması büyük bir yüreklilik işiydi doğrusu.Sert lastik tekerlerin yolda her sallanışında dudakları titriyor,geniş çene kemiği sarsılıyordu, ama sevgilisinin karşısında,yüzünde sarsılmaz bir korkmazlık okunuyordu. Karanlık ışığıyutuncaya kadar tam iki saniye birbirlerine baktılar. SonraMountolive onun elini dudaklarına götürdü. Yaprak gibititriyordu el. Bir anlık aydınlıkta ensesinden aşağı dökülentaranmamış, dağınık saçlarını, özensiz, buruşuk, siyah elbisesinigördü. Senlibenli, sallapati bir görünümü vardı. Çiçekhastalığının yara izleriyle bozduğu esmer derisi fil derisi gibikalın görünüyordu. Onu hiç mi hiç tanıyamadı! Sonundasevgilisinin (bir daha geri gelmemecesine eriyip yok olmuş)imgesini, yaşlılığın ve ayrıksılığın bütün görünür izlerini taşıyanbu Mısırlı şişman kadında, bu acınası gülünç yaratıkta sankitanımış da sevincini belli ediyormuş gibi «Leyla!» diye haykırdı(neredeyse inledi). Her sokak lambasında ona bir daha baktı, herdefasında hayvan karikatürü gibi bir şeyle — sözgelişi bir fille —karşı karşıyaymış duygusuna kapıldı. Söylediği sözlereneredeyse hiç dikkat etmiyordu, ardarda sökün eden duygularla,anılarla doluydu kafasının içi. Mountolive’in elini sıktı: «Bir günyeniden görüşeceğimizi biliyordum. Biliyordum.» Mountoliveyine soluğunun ağır susam, nane ve viski kokusunu aldı.

Leyla konuşuyor, beriki tedirginlik içinde, amabilmediği yabancı bir dili dinlermiş gibi olanca dikkatiyle

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

321

Page 322: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

dinliyordu: sokak lâmbaları onlara bakmak için yaklaştıkça o damerakla Leyla’ya bakıyordu — acaba, görünüşünde, birden,büyülü bir değişiklik oldu mu diye. Sonra kafasından başka birdüşünce geçti: «Ya ben de onun kadar değiştiysem — ya bugerçekten oysa?» Ya öyleyse? Çok eskiden birbirlerine sankimadalyon içinde fotoğraflarını vermişlerdi; ondaki fotoğrafsolmuş, değişmişti. Peki Leyla onun yüzünde ne görüyorduacaba — gençlikteki gücünü, kararlılığını ezip geçmiş olangüçsüzlüğünün izlerini mi? Artık o, yaşamla kibarca uzlaşmışinsanların safına katılmıştı. Kuşkusuz etkisizliği, erkekçeolmayan hali, o budala, güçsüz. yakışıklı yüzünden okunuyordu.Göz ucuyla üzgün üzgün, kendisini gerçekten tanıyıptanımadığını anlamak için acınası bir merakla ona baktı.Kadınların, sevgililerinin imgesinden asla vazgeçmedikleriniunutmuştu; hayır, onun gözü eski aşkından başkasını görmez,yenisinin onu bozmasına izin vermezdi. Bu tanımadığı, çirkinkokulu kadın, «Hiç değişmemişsin. Canım, sevgilim, meleğim,»dedi. Mountolive tanımadığı bir kişinin ağzından böyle okşayıcısözler duyunca karanlıkta kıpkırmızı kesildi. Ya tanıdığı Leyla’yane olmuştu? Yıllardır yüreğinde sakladığı o biricik imgenindünyadan tümüyle silindiğini birden farketti! Birden aşkın vezamanın anlamıyla karşı karşıya geldi. Artık birbirlerininruhlarını dölleme güçlerini hepten yitirmişlerdi! Aşk duymasıgerekirken kendine acıma ve nefret duyuyordu! Hem de buduyguları hoş görmeye olanak yoktu. Kış denizinin kıyısındakikaranlık şosede temiz hava almaya çıkmış iki hasta gibi, eski atlıarabanın içinde elleri birbirine değerek bir aşağı bir yukarı gidipgelirken kendi kendine içinden küfretti. Leyla şimdi daha hızlı,bir konudan ötekine atlayarak, anlaşılmaz bir biçimdekonuşuyordu. Ama gene de biraz sonra söyleyeceği asıl sözleringirişini yapar gibiydi. Yarın buradan gidiyordu: «KararlarıNessim veriyor. Justine gölden dönüp beni almaya gelecek.

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

322

Page 323: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

İkimiz birlikte gidiyoruz. Kantara’da ayrılacağız, ben Kenya’yaçiftliğe geçeceğim. Nessim şimdilik ne kadar kalacağımısöylemiyor, söyleyemiyor. Seni görmek zorundaydım. Seninle birkez konuşmak zorundaydım. Kendim için değil — asla kendimiçin, kendi gönlüm istediği için değil. Karnaval zamanıNessim’den öğrendiğim şeyler. Seninle buluşmaya gelmeküzereydim; ama bana Filistin’le ilgili şeyleri söyledi! Kanım buzgibi dondu. İngilizler’e karşı bir şey yapmak ha! Ben bunu nasılyapardım! Nessim aklını kaçırmış olmalıydı. Gelmedim, çünküsana ne diyeceğimi, senin yüzüne nasıl bakacağımıbilmiyordum. Ama şimdi her şeyi biliyorsun.»

Sertçe soluk almaya, sanki bunlar asıl konuşmasınıngirişiymiş gibi acele etmeye başlamıştı. Sonra birden dilininaltındaki baklayı çıkardı. «Mısırlılar Nessim’e kötülük edecekler,İngilizler de yangına körükle gidiyorlar. David, bunlarıengellemek için gücünü kullanmalısın. Senden oğlumukurtarmanı istiyorum. Dinlemelisin, bana yardım etmelisin.Daha önce senden hiç iyilik etmeni istememiştim.»

Yanaklarındaki gözyaşı ve boya karışımı çizgilerlesokak ışıklarında daha da yabancı görünüyordu. Mountolivekekelemeye başladı. Leyla bağırdı: «Yalvarırım, yardım et.»Sonra birden Mountolive’i tiksindirecek bir biçimde inlemeye,Araplar gibi sallanmaya, yakarmaya başladı. Mountolive, «Leyla!Yapma!» diye bağırdı. Ama o, «Onu yalnızca sen kurtarabilirsin,»diyerek, bu cümleyi sanki ona değil de, kendi kendineyineleyerek iki yana sallanmaktan başka bir şey yapmıyordu.Daha sonra arabanın içinde diz çöküp Mountolive’in ayaklarınakapanmaya yeltendi. Öfkeden, şaşkınlıktan, tiksintiden artık tirtir titriyordu Mountolive. Öfke içinde, «Böyle davranmayıbırakmazsan,» diye bağırdı, ama o gene feryat figan edincearabadan aşağı beceriksizce atladı. Görüşmelerinin böyle sonaermesi çok iğrenç bir şeydi. Araba durdu. Geçerliliği kalmamış

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

323

Page 324: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

sinirliliği dışında hiçbir tanınabilir anlam taşımayan, çokuzaklardan gelirmiş gibi görünen bir sesle, çok aptalca bulduğubir şey söyledi: «Resmi bir konuyu özel bir kişiyle konuşamam.»Bundan daha saçma bir şey söylenebilir miydi? Daha söylerkenutandı. Alçak sesle, aceleyle, «Hoşça kal, Leyla,» dedi ve arkasınadönmeden önce bir kez daha elini sıktı. Koşarcasına uzaklaştı.Arabasının kapısını anahtarla açtı, dehşet verici bir budalalıkduygusunun altında ezilerek soluk soluğa bindi. Faytonkaranlığa doğru uzaklaşıyordu. Corniche’te ağır ağır kıvrılarakgözden kayboluşunu izledi. Sonra bir sigara yakıp arabayıçalıştırdı. Birden sanki gidecek hiçbir yeri yokmuş duygusunakapıldı. Bütün içtepileri, istekleri sarsılmış, solmuştu.

Uzun bir duraklamadan sonra, arabayı Yazlık Konut’adoğru ağır ağır sürmeye başladı, kendi kendine bir şeylerfısıldıyordu. Konut karanlıktı, kapıyı kendi anahtarıyla açtı.Bütün ışıkları yakarak odaları dolaştı, birden yalnızlıktan başıdöndü; bırakıp gittikleri için uşakları suçlayamazdı, çünkü Ali’yeakşam yemeğini dışarda yiyeceğini söylemişti. Uzun süre ellericeplerinde, bir aşağı bir yukarı dolaştı salonda. Burnunaısıtılmamış, nemli odaların kokusu geliyordu; duvar saatininboş, azarlayıcı yüzü saatin dokuzu biraz geçtiğini söylüyordu.Birden içki dolabına yürüyüp, kendine çok sert bir viski-sodadoldurarak bir dikişte içti — sanki meyve tuzu içiyordu. Zihniyüksek gerilimli bir elektrik teli gibi vızıldıyordu. Dışarı çıkıp biryerde kendi kendine yemek yemesi gerektiğini düşündü. Amanerede? Sanki birden bütün İskenderiye, bütün Mısırtatsızlaşmış, ruhuna sıkıntı, bıkkınlık verir olmuştu.

Birkaç viski daha içti, kanına yayılan sıcaklık hoşunagidiyordu — alkollü içkilere pek alışkın değildi, genellikle idareliiçerdi. Leyla onu romantik sanıların tozlu kiliminin ardında heppusuda beklediğini sandığı bir gerçeklikle yüzyüzebırakıvermişti. Bir anlamda o Mısır’dı, şimdi bu eski imgenin

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

324

Page 325: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

kabuğu soyulmuştu. Kadehini boşaltırken kendi kendine, «Birazdaha içmek ölçüsüzlük etmek olur,» dedi. Evet, öyle olurdu! Hiçölçüsüzlük etmemiş, yaşama karşı tutumunda hiç doğal ve açıkolmamıştı. Hep ölçülülüğün, uzlaşmacılığın ardına gizlenmişti.Ona kendisini yıllar yılı beslemiş olan Mısır imgesini yitirten debu kusuruydu. Öyleyse her şey yalan mıydı?

Sanki içinde bir baraj çökme tehlikesi gösteriyordu, birduvar yıkılmak üzereydi. Bu cisimleşmiş ülkenin yaşamıylakopan bağlarını yeniden kurmak isteği ona gençliğinden beriyapmadığı bir şeyi yapma düşüncesini verdi: Kentin herhangi birmemuru, bir esnafı, bir tüccarı gibi Arap mahallesine gidecek,basit, gösterişsiz bir yemek yiyecekti. Küçük bir yerlilokantasında güvercin, pilav ve tatlı yiyecekti; yemekler onuayıltır, yatıştırır bulunduğu çevre de ona gerçeklikle ilişkiduygusunu yeniden kazandırırdı. Şimdiye kadar hiç bu kadarsarhoşladığını, ayaklarının demir gibi ağırlaştığınıanımsamıyordu. Kafasının içi dile getirilmemiş pişmanlıklariçinde yüzüyordu.

Gene de aklına takılan tutarsız, yan bilinçli bir isteklebirden salondaki dolaba gidip içini karıştırarak, geçen yaz birkokteylde birisinin unuttuğu kırmızı fesi aradı. Birdenanımsamıştı. Golf değnekleri, üzengiler, tenis raketleri gibidöküntülerin arasında duruyordu. Kendi kendine gülerek başınagiydi. Görünüşü büsbütün değişmişti. Salondaki aynadasallanarak kendine bakarken bu değişikliğe çok şaşırdı: Mısır’dakonuk olarak bulunan seçkin bir yabancı değil, herhangi biradamla — Suriyeli bir işadamı, Süveyşli bir komisyoncu, TelAvivli bir havayolları temsilcisiyle — karşı karşıyaydı.Ortadoğululuk savında bulunabilmek için bir tek şeyi eksikti, oda kışın bile, içeride takılan kara gözlükler! Yazı masasının üstçekmecesinde bir tane olacaktı.

Arabasını Ramleh istasyonunun yanındaki küçük

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

325

Page 326: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

alana ağır ağır sürdü, değişik kılığı ona saçma bir heyecanveriyordu, Cecil Otel’in yanındaki araba parkına girerek durdu;kapısını kilitledikten sonra bir ömürlük bir alışkanlığı yüzüstübırakan biri gibi sakince yürüyerek uzaklaştı — aradığı akşamyemeğini bulacağını umduğu Arap mahallelerine doğru yepyeni,tatlı bir soğukkanlılıkla yürüdü. Corniche’i kıyı kıyı izlerkenbirden kötü bir korkuya kapıldı — çünkü ileride tanıdık birkaraltının yolun karşısına geçerek deniz kıyısındaki duvarboyunca kendisine doğru geldiğini görmüştü. Balthazar’ın sinsiyürüyüşünü tanımamaya olanak yoktu; Mountolive sersemce birutangaçlık duydu, ama yolunu değiştirmedi. Neyse ki Balthazarona şöyle bir göz ucuyla baktıktan sonra bakışlarınıuzaklaştırmış, dostunu tanımamıştı. Fırt diye birbirlerininyanından geçtiler, Mountolive rahat bir soluk aldı; insanın yüzçizgilerini böylesine değiştiren şu her yerde hazır ve nazırkırmızı çiçek saksısı külahın verdiği kimliksizlik çok tuhaf birşeydi. Sonra şu kara gözlükleri. Deniz kıyısından ayrılırken kendikendine güldü, ticaret limanı çevresindeki Arap çarşısına,aşevlerine çıkabileceğini düşündüğü dar, dolambaçlı yollarıseçiyordu.

Buralarda tanınma olasılığı yüzde birdi — çünkükentin bu kesimine Avrupalılar pek gelmezdi. Kırmızı fenerlievlerin oluşturduğu halkanın ötesindeki bölgede küçük esnaflar,tefeciler, kahve kaçakçıları, gemi gereci satanlar, kaçakçılaroturuyordu; burada, sokakta, insan zamanın dümdüz yayıldığısanısına kapılıyordu — deyim yerindeyse — öküz derisi gibi;insanın belli ilişki noktalarıyla içini doldurabileceği, bir baştanbir başa okuyabileceği bir zaman haritası. Bu Müslüman zamanharitası ta Otello’ya, ondan daha gerilere uzanıyordu — kafesleriaynalarla doldurulmuş, böylece yalnız olmadıklarını sanankuşların ötüşleriyle çınlayan kahveler, kuşların kendiyankılarından başka bir şey olmayan düşsel dostlarına

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

326

Page 327: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

söyledikleri aşk türküleri! Ne kadar da dokunaklı şakıyorlardı,insanlararası aşkı örnekleyen bu kuşlar! Burada da neftyağıalevlerinin solgun ışığında yaşlı hadımlar nargilelerini içerek,her çekişte nargileden kumru hıçkırığı gibi küçük müzikli bir seskabarcığı çıkartarak tavlalarının başında oturuyorlardı; eskikahvehanelerin duvarları askılara asılan feslerden sızan terizleriyle doluydu; amber çiçeği gibi renk renk nargileleri uzunraflara sıra sıra dizmişlerdi, nargile içiciler kendi değerlimarpuçlarını kendileri getiriyorlardı. Burada da kâhinler,iskambil falcıları — ya da avucunuza çok ustaca mürekkepdoldurup yarım kuruşa özel yaşamınızın gizlerini okuyanlarvardı. Buraya çerçiler, uzun tüylü Şiraz ve Belücistanhalılarından tutun da oyun kartlarına kadar binbir türlü, binbirrenkli nesnelerden oluşan sihirli bir yükle gelirlerdi; Hicazbuhuru, yeşil nazar boncukları, taraklar, tohumlar, kuş kafesleriiçin aynalar, baharatlar, muskalar, kâğıt yelpazeler... saymaklabitmeyecek şeyler; sonra kuşkusuz hepsi — günah bağışlamabelgesi satan ortaçağ papazları gibi — özel bir cüzdanda bizinsanların en çok düşünü kurduğumuz, aynı zamanda en çokkorktuğumuz o eylemin acıklı çeşitlemelerinin resimlerinigösteren kartlar, mendiller biçimine dönüşmüş dünyanın enbüyük pornografisinin kazancını taşıyorlardı. Yeraltında sürekliakan, kendi koyduğumuz ters yasalarla, hazlara düşman kişilerinayıplamalarıyla kurduğumuz dayanıksız barajdan kolayca sızancinsellik ırmağı... Petronius’tan başlayıp Frank Harris’e kadaruzanan geniş ırmak. (Mountolive’in sarhoşlayan zihnindeoradan oraya sürüklenen, üstüste binen, yarı belirgin yüzlerdegörünüp kaybolan, sabun köpükleri gibi gökkuşağı renklidüşünceler.) Şu anda çok rahattı; alışkın olmadığı sarhoşluğuylauzlaşmış, onu hiç duyumsamaz olmuştu, ancak kendiniönemseme ve yüksek görme duygusu onu öylesinepompalamıştı ki, hareketlerine olağanüstü bir ağırlık geldi.

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

327

Page 328: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

Doğumu yaklaşmış bir gebe kadın gibi, sesleri, görüntüleriemerek, ağır ağır yürüyordu.

Sonunda küçük bir lokantaya girdi, çünkü alev alevyanan ocakları, ocaklardan çıkan, dükkânın içine parça parçaçöreklenen büyük duman bulutları hoşuna gitmişti; kekikkokusu, kızarmış güvercin ve pilav kokusu birden karnınıacıktırdı. İçeride ancak birkaç müşteri vardı, onlar da dumanbulutlarından hemen hemen hiç görünmüyorlardı. Mountoliveistemeye istemeye, yerçekimi yasasına boyun eğermiş gibioturdu, kusursuz Arapçası’yla yemeğini ısmarladı, karagözlüklerini, fesini çıkarmamıştı hâlâ. Kendini kolaycaMüslüman diye yutturabilecekti demek. Dükkân sahibi, Tatarsuratlı, dazlak, iriyarı bir Türk’tü, ısmarlananları hiçbir şeysöylemeden hemen getirdi. Ayrıca Mountolive’in tabağınınyanına iri bir bardak koyup hiç konuşmadan içine mastikadedikleri, sakız ağacından yapılan renksiz arakı ağzına kadardoldurdu. Araktan bir yudum alan Mountolive boğulur gibi olupbiraz öksürdü, ama çok hoşuna gitti — çünkü bu onun tattığı ilklevanten içkisiydi, yıllardır varlığını unutmuştu. Ne kadar sertbir içki olduğunu da unutup, geçmişe özlemin etkisiyle, sıcakpilavın, (şişten yeni çıkmış, parmaklarıyla tutamayacağı kadarsıcak) güvercinin yanına bir tane daha ısmarladı. Leyla’ylagörüşmesinden sonra yitirdiği Mısır’ın bulanık imgesi yenidengeri gelmek üzereydi.

Dışarıda, sokak tef şangırtıları, şarkı söyler gibi bir türdua okuyan çocukların sesleriyle doluydu; küçük topluluklarhalinde dükkân dükkân dolaşıp aynı kısa dörtlüğü yineleyipduruyorlardı. Mountolive üç kez dinledikten sonra şu sözlerisökebildi. Evet, elbette!

Silkelenen ecel ağacının TanrısıKötülükten uzak dallardan ayırma

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

328

Page 329: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

Bizim küçük yapraklarımızıÇünkü senin küçük çocuklarınız! «Hay Allah cezamı versin,» dedi. Karşısında

pencerenin önünde oturmuş, uzun boyunlu bir nargile içen,yaşlı, saygıdeğer bir şeyh vardı. Yaşlı, zarif elini gürültüye doğrusallayıp, «Allah! çocukların gürültüsü!» diye bağırdı. Mountolivede ona gülümseyerek, «Yanılıyorsam söyleyin, efendim, ama ElSidr için bağırıyorlar, öyle değil mi?» karşılığını verdi. Yaşlıadamın yüzü aydınlandı, azizlere yaraşır biçimde gülümseyerekbaşıyla onayladı. «Doğru bildiniz, beyim.» Mountolive çoksevindi, o yarı unutulmuş yıllara daha da derin bir özlem duydu.«Öyleyse bu gece Şaban ayının ortası, Ecel Ağacı silkelenecek.Öyle değil mi? »

Yaşlı şeyh bir kez daha gülümseyerek başını salladı.«Düşen yapraklarda ikimizin de adının bulunmayacağını kimsöyleyebilir?» Sakince, durumunu kabul etmişçesine, oyuncakbir tren gibi küçük bir duman çıkardı. «Allah ne yazdıysa o olur.»

İnanışa göre, Şaban ayının ortasına rastlayan geceCennet’teki Ecel Ağacı silkelenir, düşen yapraklarda bir sonrakiyıl ölecek insanların adları bulunur. Mountolive bu küçük şarkıyıtanıdığı için öyle çok sevindi ki, son bir kadeh daha arakısmarladı, hesabı öderken ayakta içti. Yaşlı şeyh nargilesiniiçmeyi bıraktı, dumanların arasından yavaş yavaş ona doğrugeldi. «Efendim, burada bulunuşunuzun sebebini anlıyorum.Öğrenmek istediğiniz şeyi size ben öğreteceğim,» dedi. İkikahverengi parmağını Mountolive’in bileğine koymuştu, açmakistediği gizleri varmış gibi alçak sesle konuşuyordu. Yüzünde birçöl ermişinin temizliği, açıklığı vardı. Mountolive ondanhoşlanmıştı. «Saygıdeğer şeyhim, öyleyse bu değersiz Suriyelikonuğa düşüncelerinizi açıklayın.» Yaşlı adam iki kez eğildi,kuşkuyla çevresine baktıktan sonra, «Benimle gelmek lütfunda

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

329

Page 330: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

bulunur musunuz, değerli efendim, » dedi.Sanki gözleri görmeyen bir adam gibi iki parmağını

Mountolive’in bileğinde tutuyordu. İkisi birlikte çıktılar;Mountolive’in romantik yüreği deli gibi çarpıyordu — acabaşimdi ona dinsel doğrunun bir gizi mi bağışlanacaktı? Pazaryerlerinde dolaşan, büyücülük bilginlerinin özenle korunan ruhdünyaları adına birtakım gizli görevleri yerine getirmek içinfırsat kollayan din adamlarından sözedildiğini duymuştu.Yumuşak bir bilinmezlik bulutunun içinde yürüyorlardı, suskunşeyh birkaç adımda bir yalpalayıp kendini toparlıyor, ağlamaklıbir mutlulukla gülümsüyordu. Geceyle birlikte uzun karanlıktünellere ya da biçimsiz mağaralara dönüşmüş olan, boğukgayda müziğini ya da kalın duvarların, parmaklıklı pencerelerinboğduğu karakol seslerini hala hafif hafif yansıtan sokaklardanikisi birlikte, ağır adımlarla geçtiler.

Mountolive’in gittikçe artan merak duygusu, incecikbir sopanın ucundan sarkan ve rüzgârda sallanan bir elektrikampulünün ya da neft yağı lâmbasının tanınabilir köşeleroyduğu bu aydınlık saçıcı karanlıklar yöresinin gizemine,güzelliğine tepkisiz kalamıyordu. Sonunda, boydan boya renklisancaklarla donatılmış uzun bir sokağa sapıp, hafifçe deve sidiğive yasemin kokan kapkaranlık bir avluya girdiler. Kalınduvarlarla çevrilmiş bir ev çıktı karşılarına; gökyüzünde evingölgesi seçilebiliyordu. Yarı açık duran bir kapıdan, dermeçatma, kışla gibi bir yere girerek daha da koyu bir karanlığıniçine daldılar. Derin derin soluyarak yarım saniye kadardurdular. Mountolive, boş duran üst katların duvarlarınatırmanan merdivenleri gördü, ya da, daha doğrusu,merdivenlerin varlığını duyumsadı, ıssız tavanaralarında itişipkakışan, bağrışan farelerin gürültüsünün yanısıra bir başka sesdaha duydu — insanları anımsatan bir ses, ama hangikoşullarda, pek anımsayamıyordu. Uzun bir koridordan aşağı,

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

330

Page 331: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

ağır ağır, ayak patırtılarıyla geçtiler, taban tahtaları öylesineçürümüştü ki, bastıkça çatırdıyor, sallanıyordu. Kapı aralığı gibibir yere gelince yaşlı şeyh tatlı bir sesle, «Bizim basiteğlencelerimizin sizin ülkenizdekilerden aşağı kalmadığınıgöstermek için sizi buraya getirdim, değerli efendim. Birazbenimle gelir misiniz?» dedi.

Mountolive’in bileğini tutan parmaklar çözülmüştü.Mountolive kapanan kapının rüzgârını omuzlarında duyumsadı.Bir iki saniye sakin, güvenli sessizliğini korudu.

Sonra, karanlık öylesine koyuydu ki, ışık birdenyanınca ona sanki çok uzakta, gökyüzünde yanmış izleniminiverdi. Sanki gökyüzünde birisi bir fırının kapağını açıpkapamıştı. Alt tarafı bir kibrit çakılmıştı. Ama o sarı, yumuşakparıltıda sıvası dökülmüş duvarları resimlerle — körinançlıkişileri kem göze karşı koruyan — kara avuç izleriyle kaplıyüksek tavanlı, iç sıkıcı bir odada olduğunu gördü. Taş bir lahitgibi orta yerde duran kocaman kırık bir sedirden başka odadahiçbir şey yoktu. Bütün camları kırık tek pencereden yıldızlıgökyüzünün mavi karanlığı yavaş yavaş belirdi. Titreyen,yalpalayan ışığa baktı, cıyaklayan farelerin seslerini,fısıltılardan, kikirtilerden, tahtalar üzerindeki çıplak ayakseslerinden oluşan öteki tuhaf hışırtıyı duydu... Birden aklına birokulun kızlar yatakhanesi geldi: Sanki bu düşünceden türemişgibi, odanın öteki ucundaki açık kapıdan beyaz, kirli entarilergiymiş küçük karaltılar kalabalığı, yenik melekler gibi, içeriyedoluştular. Birden, büyük bir tiksinti ve acıma duyarak, bir çocukgenelevine geldiğini anladı. Çocukların yüzleri boyalıydı, saçlarıkurdelelerle, örgülerle boğulmuştu. Nazara karşı yeşil boncuklartaşıyorlardı. Yunan vazolarında oymalarını gördüğümüz küçükyaratıklar, adaletten kaçan suçluların acılı ifadesiylemezarlarından, kemik mahzenlerinden çıkmış gibiydiler. Enöndekinin elinde bir lamba vardı — bir çay tabağına konmuş

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

331

Page 332: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

zeytinyağının içinde yanan bir iplik parçası. Bu zavallı lâmbacığıyere, köşeye koymak için eğildi, çocukların çubuk gibi ince uzungölgeleri hiçleştirilmiş istençler ordusu gibi birden tavanayayıldı. Mountolive boğuk bir sesle, «Aman Tanrım, olamaz!»diye haykırarak kapalı kapıyı el yordamıyla bulmak için arkasınadöndü. Tahta mandalı bu taraftan açmaya olanak yoktu. Yüzünükapıdaki yarığa yapıştırıp, «Hey, şeyh, neredesin?» diye bağırdı.Küçük yaratıklar yanına gelip çevresini sarmışlardı, kırgınmeleklerin sesiyle mesleklerinin gereği, yürek sızlatıcı edepsizcesevgi sözleri mırıldanıyorlardı; incecik, sıcak parmaklarınınomuzlarına dokunduğunu, paltosunun kollarını çekiştirdiğiniduyumsuyordu. Ürpererek bir kez daha bağırdı, «Hey, şeyh, benböyle bir şey istemedim.» Ama kapının öteki yanından hiç sesgelmiyordu. Çocukların kemikli kolları tropik ormansarmaşıkları gibi beline dolanıyor, küçük kemikli parmaklarpaltosunun düğmelerini araştırıyordu. Silkinip onlardankurtuldu, boğuk bir sesle karşı koyarak yüzünü onlara döndü. Busırada, içlerinden biri, yanan fitilli yağ tabağını ayağıylaistemeden devirdi, çalılığı saran bir yangın gibi, karanlıktakorkunun hepsini sardığını hissetti. Yağlı bir müşteriyikaybetmekten korkuyorlardı. Ona yaltaklanır, hafifçe gözdağıverir gibi konuşurlarken seslerinde korku, öfke ve kaygıokunuyordu; kaçmaya kalkarsa Tanrı bilir ona ne cezalarvereceklerdi! Çekiştirmeye, saldırmaya başladılar; çevresineyığılan aç, küçük gövdelerin çalkantısını duyumsadı,yalvarmaktan solukları kesiliyordu, ama onu kaçırmamayakararlıydılar. Üzerinde karıncalar gibi dolaşan parmaklar —okuduğu kitapların birinden aklında kalan bir sahne gözlerininönüne geldi, kısa sürede bütün etlerini kopartıp yalnızcakemiklerini bırakacak olan beyaz karıncaların yuvasının üzerinekazığa bağlanmış bir adam.

Bir kez daha, saçma bir biçimde, «Hayır,» diye bağırdı;

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

332

Page 333: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

yaradana sığınıp şöyle birkaç tokat savursa belki kendinikurtarabilirdi, ama buna eli varmıyordu. (Çocuklar çok küçüktü.)Kollarını yakalamışlar, sırtına tırmanıyorlardı — okulda,karanlık yatakhanedeki yastık kavgalarının saçma anıları girdiaraya. Dirsekleriyle kapıya çılgınca vuruyordu, çocuklar sızlananseslerle yakarışlarını iki katına çıkardılar. Solukları odun dumanıkadar sıcaktı. «Ah, efendi, yoksulların koruyucusu, bize yardımet...» Mountolive iniltiler çıkarıyor, boğuşuyordu, ama yavaşyavaş yıkılmak üzere olduğunu hissetti: üstün geldikçetaşkınlaşan bu saldırının altında dizlerinin giderek bağıçözülüyordu.

Acılı bir sesle, «Hayır!» diye haykırdı, öteki sesler korohalinde onu yanıtladılar, «Evet, evet, Allah hakkı için!» Keçisürüsü gibi kokuyorlardı. Gülüşmelere, edepsiz fısıltılara,yaltaklanmalara, sövgülere boğulmuştu. Bayılacak gibiydi.

Sonra birden sanki bir perde açılmış gibi ortalıkaydınlandı, gürül gürül yanan ocağın başında, kucağında açıkduran resimli kitabıyla, annesinin yanında otururken gördükendini. Annesi yüksek sesle okuyor, o da sözcükleri izlemeyeçalışıyordu; ama Lilliput cücelerinin eline düşen Gulliver’igösteren renkli resme kayıyordu dikkati durmadan. İnceayrıntılarıyla çok büyüleyici bir resimdi. Kalın bacakları, kalınkollarıyla kahraman yıkıldığı yerde uzanıyordu, gövdesi gerçekbir halat ağıyla yere sımsıkı bağlanmıştı, bir yandan da kocagövdesinin üzerinde gezinen karınca gibi insanlar bu devi, hertürlü kurtulma çabasını etkisizleştirmek için, yeni halatlarladaha da sıkı bağlıyorlardı. Resimde alçakça bir bilimsel doğrulukvardı: Ayak ve el bilekleriyle boynu kımıldamayacak biçimdeyere tutturulmuştu; kocaman elinin her bir parmağı parmakaralarına çakılmış çadır kazıklarına bağlanmıştı. Saç örgüleriyere çakılmış minik serenlere düzgünce dolanmıştı. Ceketininkuyrukları bile kat yerlerinden ustaca yere bağlanmıştı.

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

333

Page 334: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

Büzülmüş dudakları, şaşkınlıktan açılmış gözleriyle boş boşgökyüzüne bakıyordu. Lilliputlular ordusu el arabalarıyla,çivilerle, iplerle gövdesinin üzerinde dolaşıyordu; karıncalaraözgü bir ele geçirme çılgınlığı içindeydiler. Ve Gulliver orada,mikroskopla görülebilecek kadar küçük çiçekli bir vadide,Lilliput’un yeşil otlarının üzerinde tutsak bir balon gibiuzanıyordu...

Sonunda (nasıl kurtulduğunu hiç bilmiyordu) kendiniCorniche’te buz gibi soğuk taş duvara dayanmış buldu, aşağıdadeniz, dalgalarını taş payandaların üzerine ağır ağır yuvarlıyor,olukların içine dolduruyordu. Yalnızca, karanlıkta, kıvrımlısokaklardan aşağı şaşkın şaşkın koşuşunu, sendeleyerek yolunkarşısına, deniz kıyısına geçişini anımsadı. Uzayıp gidendalgaların ötesinde, suyla çalkalanmış soluk bir tan ağarmaküzereydi, hafif deniz esintisi zift kokusuyla birlikte yapışkan tuzıslaklığı getirmişti. Sanki dünyanın öbür ucunda yabancı birlimana bırakılmış bir gemici gibiydi. Cepleri, elbise kolu gibitersine çevrilmişti. Üzerinde yırtık bir gömlekle pantolondanbaşka bir şey yoktu. Pahalı yaka ve kol düğmeleri, kravat iğnesi,cüzdanı gitmişti. Mide bulantısından ölüyordu. Ama birazkendine geldiğinde palmiye kümeleri arasından güneşin ilkışıklarını alan Goharri Camiini görünce nerede olduğunu anladı.Biraz sonra kör müezzin yaşayan tek Tanrı’ya sabah övgüsünüsöylemek için yaşlı bir kaplumbağa gibi dışarı çıkardı. Arabasınıbıraktığı yer neredeyse beş yüz metre ötedeydi. Fesiyle karagözlükleri olmadığı için kendisini çırılçıplak kalmışhissediyordu. Taş korkuluk duvarı boyunca güç belâ yürümeyebaşladı, ortalıkta kendisini tanıyacak hiç kimse olmadığı içinseviniyordu. Otelin önündeki ıssız alan ilk tramvayla birlikteyeni yeni uyanıyordu. Mazarita’ya doğru takırdayarak geçti,boştu. Arabasının anahtarları da yoktu, bagajdan aldığıtornavidayla kapının kolunu kırmak gibi rezil bir iş yapacaktı, bu

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

334

Page 335: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

işi yaparken bir polis gelir de kendisine soru sorar ya dakuşkulanıp tutuklar diye ödü kopuyordu. Kendinden nefretediyor, tiksiniyordu, başı ağrıdan çatlayacak gibiydi. Sonundakapıyı kırdı — bereket versin şoförün anahtarı içerdeydi — ıssızsokaklarda arabayı Ruşdi yönüne deli gibi sürüyordu. Okarışıklıkta sokak kapısı anahtarı da yok olmuştu, eve girebilmekiçin salon pencerelerinden birini kırmak zorunda kaldı. Banyoalıp üstünü değiştirdikten sonra sabahı uyuyarak geçireceğinisanıyordu, ama sıcak duşun altında dikilirken kafasının çokkarışık olduğunu anladı; düşünceleri arı oğulu gibi vızıldıyordu,onu uyutmayacaklardı. Birden evden ayrılıp; hizmetçiler bilekalkmadan Kahire’ye dönmeye karar verdi. Onların yüzünebakamayacağını düşünüyordu.

Gizlice üstünü değiştirdi, eşyalarını topladı ve yolaçıktı, kenti geçip arabayı çöl yoluna doğru sürerek adi bir hırsızgibi alelacele ayrıldı. Kafasında yeni bir karara varmıştı. Başkabir ülkeye atanmasını isteyecekti. Bu aldatıcı, pis Mısır’a,coşkuları, anıları toza dönüştüren, dostlukları yıkan, aşkı yokeden bu kalleş görünüme daha çok zaman harcamakistemiyordu. Artık Leyla’yı bile düşünmüyordu; bu gece sınırıgeçecekti. Ama zaten sanki hiç var olmamış gibiydi.

Geri dönüş için depoda yeteri kadar benzin vardı. Enson dönemeçleri de kıvrılıp kent dışına çıktığı sırada, tiksintidenürpererek, gölün buğusunun, tan vakti sisinin arasındanyükselen minarelerin incimsi serabına dönüp bir kez daha baktı.Uzaklarda bir yerde bir tren düdük çaldı. Gümüş renkli çölkarayolu boyunca kışlık Başkent’e doğru hızla yol alırkendüşüncelerinin sesini duymamak için arabanın radyosunusonuna kadar açtı. Düşünceleri, ürkmüş tavşanlar gibi, dört biryandan dışarı fırlıyor, hızla giden arabayla birlikte çılgınca birkorku içinde koşturuyorlardı. Kendi içinde yeni bir sınırageldiğini anlıyordu; bundan sonra yaşam bambaşka bir şey

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

335

Page 336: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

olacaktı. Şimdiye kadar bir tür tutsaklık yaşamıştı; artık zincirlerkopmuştu. Sapık gevşekliğiyle, eski zamandan kalma bilgelikleri,korkularıyla kentin tanıdık sesleri, gemi iplerinin yumuşakhışırtıları yeniden sökün etmişti.

Jamais de la vie,Jamais dans ton lit.Quand ton coeur se démange de chagrin... Bir küfür savurarak radyoyu kapattı, sesi boğazladı,

kaşlarını çatarak arabayı kum tepeciklerinin gölgeliyamaçlarından çekilen gün ışığına doğru sürdü.

Kahire’ye erken vardı, büyükelçiliğin önünegeldiğinde, Errol’la Donkin’i avcılık mesleğinin bütün gereklieşyasını — tüfek kılıflarını, fişeklikleri, dürbünleri, termosları —Donkin’in büyük arabasına yüklerlerken buldu. Ağır ağır,utanarak, onlara doğru yürüdü. İkisi de onu neşeyleselamladılar. İskenderiye’ye gitmek üzere öğleyin yolaçıkacaklardı. Donkin heyecanlı ve neşeliydi. O sabah gazetelerKral’ın iyileşme gösterdiğini, hafta sonunda görüşmelereyeniden başlayacağını yazıyordu: «Nur’un Memlik’i hareketegeçirmesi için işte şimdi eline fırsat geçecek,» dedi.

Mountolive heyecansızca başını salladı. Gelecekle ilgilihiçbir şey söylemeyen, renksiz, ruhsuz bir haber dinler gibiilgisizce dinledi. Ne olacağı onu artık hiç ilgilendirmiyordu. Yenibir yere atanmayı istemek kararı, sanki onu kendi duygularıaçısından, bütün sorumluluklarından kurtarmış gibiydi.

Düşünceli düşünceli yürüyerek elçilik konutuna girdi,kahvaltı tepsisini salona getirmelerini söyledi. Sinirli ve dalgındı.Zili çalıp, özel mektuplarına bakmak için posta kutusunu istedi.Pek önemli bir şey yoktu: Nice’te mutluluk içinde güneşlenen SirLouis’ den uzun gevezeliklerle dolu bir mektup; ortak dostlarıyla

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

336

Page 337: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

ilgili bir yığın eğlendirici dedikodu. Kuşkusuz sonunda ünlü birraconteur’ün

79 kaçınılmaz kapanış fıkrası: «Üniforma sırtına

uyuyordur inşallah mirim. Geçen hafta, aynı zamanda sefir deolan Fransız şairi Claudel’e rastladığımda seni düşündüm, çünkübana üniformayla ilgili çok ilginç bir fıkra anlattı.Japonya’dayken olmuş. Bir gün yürüyüşe çıkmış, döndüğündebir de ne görsün, bütün elçilik konutu bir tabaka kâğıt gibi çıtırçıtır yanıyor; ailesi de yanındaymış, bu bakımdan onlar içinkorkmasına gerek yokmuş. Ama kitap müsveddeleri, pahabiçilmez kitap koleksiyonu, mektupları — hepsi yanan eviniçindeymiş. Büyük bir telaş içinde koşmuş. Hiçbir şeyinkurtulmasına olanak yokmuş. Tam bahçeye vardığı sırada, ufaktefek bir adamın kasıla kasıla kendisine doğru yürüdüğünügörmüş — Japon sofracıbaşı. Uyurgezer gibi kolları öne uzatılmışolarak ağır ve dikkatli bir biçimde büyükelçiye doğruyürüyormuş; kollarının üzerinde şairin üniformasını taşıyarak.Sofracıbaşı sakin bir sesle ve övünçle, ‘Telâşlanmanıza hiç gerekyok, efendim. En değerli şeyinizi kurtardım,’ demiş. O yarılanmışoyunlar, yukarıda, yanan masanın üzerindeki şiirler? Birdenaklıma sen geldin, neden bilmem.»

Üzünç ve kıskançlıkla gülümseyerek içini çekti veokumayı sürdürdü; şu anda Nice’te emeklilik sürmek için nelervermezdi? Annesinden bir mektup, Londra’ da alışveriş yaptığıdükkâncıdan birkaç hesap faturası, komisyoncusundan bir not,Pursewarden’in kızkar-deşinden kısa bir mektup vardı... Yaniönemli bir şey yoktu.

Kapı vuruldu, içeriye Donkin girdi. Süngüsü düşükgörünüyordu. «Nur’un bürosundan telefonla bir haber ilettiler.Nur hafta sonunda kralla görüşecekmiş. Ama... Gabr, Memlik’inkendi araştırmalarının bizim davamızı desteklemediği yolundabir şeyler söyledi,» dedi.

«Ne demek istiyor?»

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

337

Page 338: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

«Yani biz Hosnani konusunda yanılmışız. Asıl suçluİskenderiye dışında bir çiftlikte yaşayan erkek kardeşiymiş.»

Mountolive şaşkınlıktan kulaklarına inanmayarak,«Naruz ha!» dedi.

«Evet. Anlaşılan o...»İkisi birden sinirli sinirli gülmeye başladılar.

Mountolive yumruğunu avucuna vurarak, «Doğrusu şu Mısırlılarçok acayip insanlar. Böyle bir sonuca nereden, nasıl vardılar akılsır ermiyor,» dedi.

«Her neyse, Memlik olayı böyle. Bilmek istersiniz diyedüşündüm, efendim. Errol’la ben yola çıkmak üzereyiz. Başka birşey yok, değil mi?»

Mountolive başıyla olmadığını işaret etti. Donkindışarı çıkarak kapıyı yavaşça kapadı. «Demek şimdi Naruz’unüzerine gidecekler. Amma tutarsız davranışlar, oyalamalarbunlar.» Umutsuzca bir koltuğa oturup kaşlarını çatarak uzunsüre parmaklarına baktıktan sonra kendine bir çay dahadoldurdu. Hiçbir şey düşünemeyecek, en küçük bir karar bileveremeyecek durumdaydı. Hemen bu sabah Kenilworth’e,Dışişleri Sekreterliği’ne yazacak, yer değişikliği isteyecekti. Bunuçoktan düşünmeliydi. Derin derin içini çekti.

Kapısı yine çalınıyordu, ama daha çekingen bir çalıştıbu. Bitkin bir sesle, «Girin,» dedi. Kapı açıldı, içeriye sosis biçimli,utangaç bir köpek girdi, arkasında Angela Errol vardı. Angela,içinde sataşkan bir cilvelilik olmadığı söylenemeyecek tiz seslibir içtenlikle, «Sizi rahatsız ettiğim için bağışlayın ama elçilikgörevlilerinin hanımları adına geliyorum. Sizin biraz yalnızolduğunuzu düşündük ve kafa kafaya verdik. Sonuç işte şuFluke,» dedi. Köpekle adam, şaşkın ve kuşkulu bir sessizlik içindebir an birbirlerine baktılar. Mountolive söyleyecek bir sözbulmaya çalışıyordu. Sosis biçimli köpeklerden oldum olasınefret ederdi, o kısacık bacaklarıyla sanki yürümüyor,

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

338

Page 339: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

karakurbağalar gibi yalpalıyorlardı. Fluke işte böyle, dahaşimdiden soluk soluğa kalmış, salyaları akan bir hayvandı.Sonunda yere oturdu, sanki köpekli durumu konusunda hiçbirkuruntusu olmadığını açık açık göstermek istermiş gibi güzelimŞiraz halısının üzerine küçük bir gölcük konduruverdi. Elçilikİdare Amiri’nin karısı, «Çok tatlı değil mi?» diye haykırdı.Gülümseyebilmek, hoşlanmış görünmek, böylesine incedüşünceli bir davranış karşısında duyduğu gönül borcunu dilegetirebilmek için Mountolive’in epeyce çaba göstermesi gerekti.Kızgınlıktan çıldıracak gibiydi, ama o tatlı gülümsemesiyle, «Çoksevimli, gerçekten çok sevimli. Nasıl teşekkür edeceğimibilemiyorum, Angela. Çok nazik bir davranış,» dedi. Köpektembel tembel esnedi. Angela, «Öyleyse hanımlaraarmağanımızın iyi karşılandığını söyleyeyim,» diyerek kapıyadoğru yürüdü. «Çok sevinecekler. Köpekten daha iyi dost olmazinsana, öyle değil mi?» Mountolive ciddi ciddi başını salladı«Olmaz,» dedi. Doğru söylüyormuş gibi görünmeye çalıştı.

Kapı kapandığı sırada yeniden yerine oturup çayfincanını dudaklarına kaldırırken gözlerini köpeğin parıltısızgözlerine dikmiş, ters ters bakıyordu. Ocak rafının üzerindekisaat gevşekçe çaldı. Büroya gitme saati gelmişti. Yapılacak çok işvardı. En son ekonomi raporunu bu haftaki postayayetiştireceğine söz vermişti. Portresinin postalanmasıkonusunda adamları sıkıştırmalıydı. Daha sonra...

Ama yerinden kımıldamıyor, halının üzerindeki ürkekyaratığa bakmayı sürdürüyordu. Birden insanlık için küçültücübir durumun girdabında buldu kendini — hayranlarınıngetirdiği istenmeyen armağan bunu çok iyi yansıtıyordu. Birgarde-malade olacaktı, kısa bacaklı bir süs köpeğinin erkek hastabakıcısı. Kederini savuşturmak için ona bundan başka yapacakşey kalmamış mıydı? İçini çekti, içini çekerken zile bastı...

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

339

Page 340: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

340

Page 341: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

XVI

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

341

Page 342: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

Öldüğü gün, Karm Abu Girg’deki bütün öteki kış

günleri gibi bir gündü; ya da herhangi bir başkalık varsa bilebaşlangıçta dikkatini çekmeyen çok küçük, şaşırtıcı bir ayrıntıdavardı: Uşaklar birden ortalıktan çekilmiş, onu evde yalnızbırakmışlardı. Bütün gece kendi kuruntularının sık ormanında,karabasanlar içinde uyudu; arada sırada uyanıyor, karanlıktaevin tepesinden geçen turna kuşlarının tatlı ıslık sesleriniduyunca rahatlıyordu. Artık kış gelmiş, büyük kuş göçübaşlamıştı. Büyük, camsı göl alanı, sanki geniş bir son durak gibitüylü konuklarla doluyordu. Bütün gece ardı arkası kesilmeyenkuş sürülerinin sesleri duyuldu — yaban ördeklerinin tok kanatsesleri — ya da çok yükseklerden geçen, kış göğündeki ayı tırnakiçine alan kazların metalsi kraonk kraonk sesleri. Sık kamışların,bataklık otlarının arasında, ender görülen yapışkan, donuk gölsularını parlak siyah ya da engerek yeşiline dönüştürdüğüyerlerde ördeklerin gurultusunu duyabilirdiniz. Tuğlalarınıntozlu yarıklarında akreplerin, pirelerin kış uykusuna yattığıküflü duvarlarıyla ev Leyla’nın gidişinden sonra çok ıssız, çokboş görünüyordu. Evin içinde meydan okurcasına dolaşıyor,köpeklere bağırıyor, avluda kamçısını şaklatıyordu. Her yerde,her zaman bulunan kem göze karşı duvarlara boydan boyadizilmiş, küçük, oyuncak yeldeğirmeni kopyaları kış rüzgârınınsert esintileriyle durmadan çalışıyorlardı. Küçük selüloitpervaneleri dönerken, insanı nedense rahatlatan tok bir sesçıkartıyorlardı.

Nessim ona yalvarmıştı, Leyla ve Justine’le birliktegitmesi için, ama o dinlemedi — annesinin olmadığı ıssız bir evedayanmasının çok güç olacağını bile bile, domuz gibi inatetmişti. Kuluçkaevine kapanıp kilitlendi, ağabeyininbağırmalarına, kapıyı yumruklamalarına sert bir sessizlikle

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

342

Page 343: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

karşılık verdi. Nessim’e hiçbir şey anlatmanın olanağı yoktu.Leyla gelip yalvardığı zaman bile, onun üstelemelerinedayanamayacağı korkusuyla ortaya çıkmadı. Sırtını duvaravererek çömelmiş, sessiz hıçkırıklarını boğmak için yumruğunuağzına bastırmıştı — söz dinlemeyen bir oğul olmanın verdiğisuçluluk duygusu ne ağır bir şeydi! Sonunda onu rahat bıraktılar.Atların ayak seslerinin avludan uzaklaşmasını duydu. Yalnızdı.

Bundan sonra, kardeşinin sesini telefonda duyuncayakadar tam bir ay geçti. Naruz, bütün gün, kendi yürek atışlarınınormanında dolaşarak çiftlik işlerine büyük bir özenle göz kulakolmuş, kendi mülkü olan durgun ırmak boyunca, sudakiyansısıyla birlikte, dörtnala at koşturmuştu; yılan gibi kıvrılmışbüyük kamçısı hep eyerinin kaşındaydı. Anlatılmaz derecedeyaşlandığını duyumsuyordu — ama aynı zamanda göbekkordonunun ucundaki dölüt kadar dünyaya yeni gelmiş gibiydi.Yağmur altında kalan bir şarap tulumu gibi kahverengi ve lekelitoprak, kendisinin toprağı, ona zorla boyun eğdiriyordu. Ondanbaşka düşünecek, gözetecek bir şeyi kalmamıştı — soğuktanmorarmış ağaçlardan, çölün tuzuyla zehirlenmiş kumlardan,içleri balıklarla, kazlarla dolu gölcüklerden, asker-tanrınınmikroplu anısının çiçek tozlarını tarihe yeniden saçmak içinrüzgârlarla dünyanın dört bir yanına taşınan o sonu gelmezduyuruyu («İskender’in eşek kulakları gibi kulakları var.»)yineleyen su dolaplarının iniltileri, iç çekişleri ya da kanallardadebelenen mandanın çamura batıp çıkma sesleri dışındakisessizlikten başka elinde ne kalmıştı? Sonra geceleyin karanlıktasağa sola yayılan, merak ya da sevinç içinde birbirlerine seslenenördeklerin çoğul sesleri — göçmen kuşların şifreleri. Sis ve alçakbulut perdelerinin arasından örneği görülmemiş bir görkemlefırlayan tanlar, günbatımları, her biri bir dünyanın sonu, moryakut taşında, sedefte birer ölüm.

Normal zamanda olsa, bu onun en çok sevdiği, dev

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

343

Page 344: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

odun ateşleriyle, ortalıkta dolanan av köpekleriyle canlanan avmevsimiydi: Çizmelerin ayı yağıyla yağlandığı, uzun namlulutüfeklerin ayarlandığı, saçmaların türlerine göre ayrıldığı, tuzakhayvanlarının boyandığı mevsimdi... Bu yıl Nessim’indüzenlediği büyük ördek avına canı katılmak bile istememişti.Her şeyden kopmuş, bir başka dünyada yaşıyormuş gibiydi.Günahlarının bağışlanması kabul edilmemiş birinin sert, kinciyüzünü taşıyordu. Artık bir tüfek, bir köpekle bile kederinigizlice dağıtamıyordu, artık sadece Taor’u, onunla paylaştığıdüşleri düşünüyordu — burada, kendi topraklarında, bütünMısır’da kendisine düştüğüne inandığı ve tutkuyla sahip çıktığırolü... Bu akıl karıştırıcı düşler tıpkı bir ırmağın yan kolları gibibirbirine ekleniyor, birleşiyor, kesişiyorlardı. Leyla’nın sevgisibile düşleri için bir tehlike oluşturuyordu — bir ağacınbüyümesini engelleyen asalak bir sarmaşık gibiydi. Kentteoturan — (daha bir süre oradan ayrılmaması gereken) —ağabeyini, mum bebekler gibi gerçek olmayan insanlar,İskenderiye’nin boyalı sosyete kadınları arasında, en küçük birküçümseme duymadan, bulanık bir biçimde düşünüyordu.Clea’ya olan aşkını düşünüyorsa, bir dilencinin cebindeunutulmuş pırıl pırıl parlayan bir madeni para gibi elinde kalmışolan aşk adına düşünüyordu... İşte böyle, ırmak ağzının yosunyeşili toprak setleri boyunca rüzgârın kemirdiği, çürüyenpalmiyeler arasında, delice bir sevinç içinde, dörtnala atkoşturarak, işte böyle yaşıyordu.

Geçen hafta bir gün Ali çiftliklerinde birtakım adamlargördüğünü söyledi, ama Naruz hiç üzerinde durmadı. Serseri birbedevinin daha kestirme olsun diye çiftliklerinden geçtiği ya dakent yoluna çıkmak için bir yabancının arazilerinin sınırınıçiğnediği sık sık görülen şeylerdi. Nessim telefon edip, gölde yenibir ördek türü görüldüğü söylentilerinin doğruluğunuaraştırmak isteyen Balthazar’la birlikte Karm Abu Girg’e

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

344

Page 345: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

geleceğini haber verdiği zaman daha çok ilgilendi. (Evinçatısından, güçlü bir dürbünle bütün halici tarayabilirdi).

Şu anda onun yaptığı şey de buydu. Sabırlı ve meraklıbakışını eski teleskop aracılığıyla bir ağaçtan öteki ağaca, bir sazkümesinden ötekine, toprağın üzerinde dolaştırmak. Tanışığında toprak sessiz, insansız ve gizemliydi. Ağabeyinigörmemek için, elinden gelse, bütün gününü dışarda, tarımişletmesinde geçirirdi. Ama şu anda uşakların ortadagörünmemesi şaşırtıcıydı, buna bir açıklama düşünemiyordu.Uyandığı zaman, genellikle, «Ali!» diye kükrerdi, Ali de içi sıcaksu dolu, uzun fıskiyeli büyük bir bakır kap getirir, yan bele kadargelen yamrı yumru banyonun içinde soluyarak, ıslıklı seslerçıkartarak ayakta dikilen Naruz’un tepesinden aşağı suyukoyuverildi. Ama bugün? Avlu sessizdi, Ali’nin yattığı odanınkapısı kilitliydi. Anahtar dışarıdaki çivide asılı duruyordu.Ortalıkta tek bir canlı yoktu.

Birden, teleskobunu almak için, hızlı adımlarlabalkona çıktı, sonra, güvercin kuleleri arasında durup Hosnanitopraklarını gözden geçirmek amacıyla tahta merdivenlerdençatıya tırmandı. Uzun ve sabırlı bir tarama sonucunda olağanolmayan hiçbir şey göremedi. Homurdanarak dürbünü katladı.Bugün kendi başının çaresine bakması gerekiyordu. Tüneğindenaşağı indi, eski deri av çantasını alıp içine yiyecek doldurmakiçin mutfağa gitti. Mutfakta kahve suyu cızırdıyordu, kömürateşinin üzerinde ısınan birtakım kaplar vardı, ama ahçılardan izyoktu. Homurdanarak ağzına bir parça ekmek attı, onuçiğnerken öğle yemeği için bir şeyler aramaya başladı. Sonraaklına bir şey geldi. Avluya çıkıp bir ıslık çalsa, av köpekleri doğalolarak soğuktan korunmak için girdikleri köşelerden çıkıp gelir,çizmelerinin çevresinde hırıldamaya, yaltaklanmaya başlarlardı;ama bugün, rüzgârın geri getirdiği kendi ıslığının boşyankısından başka gelen bir şey olmadı. Acaba Ali onları

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

345

Page 346: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

kendisiyle birlikte gezintiye mi götürmüştü? Bu pek olasıgörünmüyordu. Daha yüksek sesle bir kez daha ıslık çalıp,çizmeli bacaklarını iki yana açıp, ellerini kalçalarına koyarakbekledi. Hiçbir yanıt yoktu. Ahıra gidip atını buldu. Burada herşey son derece normaldi. Atın eğerini, yularını taktı, at bağlamadireğine götürdü. Sonra kamçısını almak üzere yukarı çıktı. Onudolarken aklına başka bir şey geldi. Oturma odasına gitti, yazımasasından bir tabanca aldı, dolu olup olmadığına baktı.Tabancayı beline soktu.

Sonra yola çıktı, atını ağır ağır doğuya sürdü: Bütüngününü geçirmeyi tasarladığı sık, yeşil tarım alanlarınadalmadan önce araziyi şöyle bir dolaşıp kolaçan etmeyidüşünüyordu. Hava sertti, hızla açılıyordu, çabucak solanrenkler ve biçimlerle dolu bataklık sisi hızla kalkıyordu. At vebinicisi, tanıdık yollarda hiç zorluk çekmeden ilerliyorlardı. Çölsınırına yarım saatte vardı, gür kaşlarının, altından çevreyidikkatle süzmesine karşın buraya kadar hiçbir şey görmedi.Yumuşak toprakta atın toynakları çok az gürültü çıkartıyordu.Çiftliğin doğu kesiminde tam on dakika oyalanıp dürbünüyleçevreyi bir kez daha gözden geçirdi. Gene, özellikle önemli bir şeygörmedi. Bir yabancının geldiğini gösterecek en küçük bir işaretibile kaçırmamak için çölde tekerlek izleri olup olmadığına baktı,salın oradaki setin yumuşak toprağında ayak izleri aradı. Güneşgittikçe yükseliyordu, ama toprak seyrelen sisin içinde halâuykudaydı. Su pompalarını denetlemek için atından indi,pompaların gevşek yürek atışlarını büyük bir hazla dinledi, biriki yeri yağladı. Sonra atına atlayıp o canım Trablusgarpzeytinlerinin, akasyaların, humuslu toprak yapan ardıçların,rüzgârı tutan hışırtılı mısırların bulunduğu tarım işletmesininsık yeşil koruluğuna yöneldi. Ama hâlâ tetikteydi, kısakoşulardan sonra atının dizginlerini çekip bir süre ortalığıdinliyordu. Uzaklardaki kuşların şamatalarından, göl suyunu

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

346

Page 347: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

yalayan Flamingo kanatlarının hışırtısından, boru sesli yabanördeklerinin uyumlu çığrışmalarından ya da (sanki avaz avaztuba öttürür gibi) bağıran kazlardan başka bir şeyduyulmuyordu. Hepsi tanıdık, bildik şeyler. Kafası hâlâ karışıktı,ama tedirgin değildi.

Sonunda, bitkilerin arasındaki kendi boş alanındakaskatı ayakta duran, sungularla donatılmış dalları yoğunlaşansis damlalarıyla dolu nubk ağacının yanına gitti. Burada, yıllarönce, gene insanların tuhaf yemişlerle doldurdukları kutsaldalların altında Mountolive’le birlikte durup dua etmişlerdi;inananların ex voto’ları

80 olan renkli kumaş parçaları, basmalar,

boncuklar içinde çiçek açmış gibiydi. Her dalına, her çubuğuna,her yaprağına bir şey bağlanmıştı, dev bir Noel ağacınabenziyordu. Burada atından inip birkaç çubuk kopardı, güzelcesarıp yerleştirdi. Sonra birden dikleşti, çevresindeki yeşillikleriniçinde hareket eden bir şeyin sesini duymuştu. Tanınması güçbir ses — yaprakları yalayan bir insan gövdesi mi, yoksasaklandığı yerden dışarı çıkarken eyeri çalılara takılan bir atlımı? Dinledi, sonra kendi kendine alaylı alaylı güldü, sanki birfıkra anımsamış gibi. Böyle bir yerde kendisine saldırmaya gelenbirine acırdı, çünkü buradaki bütün yolları, açık alanları ezberebilirdi. Burada kendi toprağındaydı — yani efendi.

O tuhaf, çarpık bacaklı yürüyüşüyle atının yanınakoşup sırtına atladı, ama sessizce. Yavaş yavaş büyük dallarıngölgesinden çıktı, kamçısıyla bilek oyunu yapabilmek içinyeterince geniş bir alanda olmak, ekili yerlerin iki girişininönüne tutmak istiyordu. Düşmanları, varsa, iki geçitten birindengelip onunla karşılaşacaklardı. Sırtını ağaca, ağacın dikenli çitineverdi. Çevreyi dinleyen bir av köpeği gibi başı bir yana dönük,atının üzerinde dikkat kesilmiş otururken keyiften küçük birkıkırtı çıkardı; kamçısının kıvrımlarını büyük bir hazla yerdehafif hafif kımıldatıyor, onlara daireler çizdiriyor, otların arasına

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

347

Page 348: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

yılan gibi çöreklendiriyordu... Belki de telâşı boşunaydı — belkide sabahki kusuru için Ali özür dilemeye geliyordu? Her neyse,efendisini böyle hazırda görünce korkardı, çünkü daha öncekamçıyı nasıl kullandığına tanık olmuştu... Gene bir ses. Bir sufaresi kanalın içine cop diye atlayarak hızla yüzmeye başladı.Yolun iki yanındaki çalıların arasında birtakım belirsizhareketler görülüyordu. Atının üzerinde bir taş yontu kadarkımıltısızdı, sol eliyle hafifçe tabancasını kavramıştı, kamçısıbiraz arkadaydı, kolu oltayı çok uzağa fırlatmaya hazırlanan birbalıkçının kolu gibi kıvrıktı. Böyle gülümseyerek bekliyordu.Sabrı sonsuzdu.

Gölün uzaklarından gelen tüfek atışları, göl sesleridağarcığına hiç yabancı değildi; deniz kıyısından konukluğagelen martıların, sazlıkların baskınına uğramış sığ gölcükleredoluşan öteki kuşların müziğinin bir parçasıydı. Büyük avlarbaşladığı zaman aynı anda hep birlikte ateşlenen tüfekler,Mareotis’in göğünü sürekli dalgalandırırlardı. Alışkanlık, insanayavaş yavaş sesleri birbirinden ayırt etmeyi, tanımayıöğretiyordu — Nessim de çocukluğunu tüfekle buralardageçirmişti. Yüksekte uçan bir kaza nişan almış tang diye patlayanbir tüfeğin boğuk sesiyle bir on ikiliğin donuk patlayışınıbirbirinden ayırmayı bilirdi. Küçük bir hava fıştırmasındanbaşka bir şey olmayan, kulak zarını hızla titreten sesiduyduklarında iki adam salda, atlarının yanında duruyorlardı:Bir kürekten süzülen su damlacıklarının sesinden, eski bir evdesızan musluğun sesinden daha yüksek değildi. Ama silah sesiolduğuna kuşku yoktu. Balthazar başını çevirip gölü süzdü.«Tabanca sesine benziyordu,» dedi; Nessim gülümseyerek başınıiki yana salladı. «Bana kalırsa küçük çaplı bir tüfek. Duran birördeği avlamaya çalışan bir kaçak avcı.» Ama her iki silâhın dacarcuruna sığmayacak sayıda ateş edildi. Atlarına bindiler,Ali’nin atları getirip ortadan yok olmasına şaşıyorlardı.

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

348

Page 349: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

Hayvanları salın içindeki kazığa bağlamış, salcıya bırakıpgitmişti.

Toprak setleri izleyerek, yanyana, hızlı hızlıgidiyorlardı. Güneş yükselmişti, göl yüzeyi bir tiyatro sahnesigibi, sisle birlikte gökyüzüne doğru kalkıyordu; seraplar, göktentepe aşağı sarkan ya da dördü beşi üstüste binmiş görünümler,gerçekliği yok ediyordu. Tuhaf bir şeyler olduğunu gösteren ilkbelirti, beyazlar giymiş bir karaltının sisin içine seğirtmesi oldu— bu sessiz kırlıklarda hiç duyulmamış bir şey. Karm Abu Girgyolunda iki atlıdan kim kaçabilirdi? Merak içinde durdular.Nessim, alçak, sıkıntılı bir sesle, «Ev yönünden bağrışmalarduyar gibi oldum,» dedi. Sanki ikisi aynı anda aynı kamçıylakamçılanmış gibi, atlarını eve doğru dörtnala kaldırdılar.

Bir at, Naruz’un atı, binicisiz olarak konağın açık durangiriş kapısının önünde duruyordu. Dudaklarından vurulmuştu— sıyrık epeyce kanıyor, kanlı, uğursuz bir gülümsemeyiandırıyordu. Onlar yaklaşınca at hafifçe kişnedi. Atlarındaninecek vakit bulamadan hurma ağaçları korusundan bağrışmalarduydular, ağaçların arasından yıldırım gibi çıkan biri onlara elsalladı. Ali’ydi. Ekili alanların aşağısında bir yeri gösteriyor,Naruz’un adını haykırıyordu. Nessim için kötü önbelirtilerledolu olan bu ad bir ölüm haberi gibi çınladı, oysa henüzölmemişti. Ali, «Kutsal ağacın orada,» diye bağırdı. İki adamatlarını mahmuzlayıp ellerinden geldiğince hızlı tarım bölgesinedaldılar.

Nubk ağacının altında, otların üstünde yatıyordu, başıve boynu ağaca dayalıydı, biraz dikçe bir açıyla dayandığı içinyüzü öne doğru eğilmişti; sanki gövdesindeki kurşun yaralarınıinceler gibiydi. Yalnızca gözleri kımıldayabiliyor, ama onlar dakurtarıcılarının ancak dizlerine ulaşabiliyordu; acıdan solmuş,Cezayir menekşesi mavisinden donuk grafit mavisinedönüşmüşlerdi. Nasıl olduysa kamçısı gövdesine dolanmıştı,

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

349

Page 350: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

belki de eyerden düşerken olmuştu bu. Balthazar atından inipağır ağır ve düşünceli bir biçimde ona doğru yürüdü, dilini herzamanki gibi şıklatıyordu; bunda sevgi ve acıma yok değildi, amaaslında kendi merakını, insanın felaketi karşısında sevinenmeslek adamlığını ayıplama vardı. Böylesine çok ilgi duymayahakkı yokmuş gibisine gelirdi her zaman. Cık, cık. Nessim çoksolgun, çok sakindi, ama kardeşinin yerde yatan gövdesineyaklaşamıyordu. Oysa korkunç bir çekim gücünün etkisialtındaydı — sanki Balthazar her an patlayıp her ikisini deöldürebilecek çok güçlü bir patlayıcı yerleştirmeye uğraşıyor,kendisiyse yalnızca atları tutarak ona yardım edebiliyordu.Naruz alçak ve hırçın bir sesle — aradığı sevgiyi bulmak içinhastalığını kullanan ateşli bir çocuğun sesiyle — hiçbeklenmeyecek bir şey söyledi: «Clea’yı görmek istiyorum.» Busözler ağzından sakince döküldü, sanki yüzyıllardır aklındaduran tek cümleyi söylüyordu. Dudaklarını yalayıp ağır ağır birkez daha yineledi. Balthazar baktığı noktadan Naruz’ugülümsermiş gibi görüyordu, ama bunun bir acı kasılmasıolduğunu anladı. Ördekleri halkalamak üzere yumuşak telkesmek amacıyla yanında getirdiği eski ameliyat makasınıhemen arayıp bularak Naruz’un giysisini kuzey-güneydoğrultusunda dümdüz kesti. Bunun üzerine Nessim yanınayaklaştı, ikisi birlikte mavi, kansız kurşun delikleriyle budaklı birmeşe ağacına benzeyen tüylü, güçlü gövdesine baktılar. Ama çokkurşun deliği vardı, çok. Balthazar kendi kendisiyle el sıkışan birÇinli’nin yansılamasına benzeyen kendine-özgü o küçük kuşkuluel hareketini yaptı.

Şimdi yanlarına başka insanlar da gelmişti. Düşünmekdaha kolaylaştı. Naruz’u eve taşımak için erguvan rengi kocamanbir perde getirmişlerdi. Ayrıca, şimdi, daha önce ortalardançekilmiş olan hizmetkârlar nasıl olduysa bir bir ortayaçıkıyorlardı. Onların kaygılı görüntüleriyle hava daha da

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

350

Page 351: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

ağırlaştı. Erguvan rengi büyük örtünün üzerine konup yaralı birgeyik gibi ekili alanların arasından taşınan Naruz dişlerinigıcırdatıyor, inildiyordu. Eve yaklaştıkları zaman aynı duru,çocuksu sesle, «Clea’yı görmek,» dedikten sonra titremeli iççekişleriyle kesilen sıtmalı bir sessizliğe gömüldü.

Hizmetkârlar, «Tanrı’ya şükür doktor burada! Birşeyciği kalmaz inşallah!» diyorlardı.

Balthazar, Nessim’in kendisine baktığını duyumsadı.Başını umutsuzca, sıkıntıyla iki yana salladı, hafifçe dilinişaklatıyordu. Saat, dakika, saniye sorunuydu. Böylece küçükoğulun vücudunu taşıyarak tuhaf bir dinsel alay gibi evevardılar. Hıçkıran, kedi gibi miyavlayan, ama iyileşeceğiumudunu, inancını yitirmeyen kadınlar, vücudunun ağırlığıaltında yelken gibi şişmiş erguvan rengi perdenin içindeyayılmış yatan gövdeye, dışarıya sarkmış başa bakıyorlardı.Nessim. «Aman yavaş», «Köşeye dikkat», gibi küçük sözlerleonları yönetiyordu. Böylece, bu sabah fırlayıp çıktığı kasvetliyatak odasına geri getirdiler onu. Bu sırada Balthazar, gölkazalarına karşı bir dolapta saklanan tıbbi gereç paketini yırtmış,enjeksiyonla morfin şişesini arıyordu. Naruz’un ağzından küçükküçük iniltiler, kuğurdamalar çıkıyordu. Gözleri kapalıydı. Evinbir başka köşesinde Nessim’in Clea’yla yaptığı donuk konuşmayıduyamıyordu.

«Ama ölüyor, Clea.»Clea anlaşılmaz bir iniltiyle karşı çıktı. «Ne

yapabilirim, Nessim? O benim için bir hiç, eskiden de öyleydi,gelecekte de öyle kalacak. Ah, çok iğrenç — n’olur bana gel deme,Nessim.»

«Demem elbette. Ben yalnızca mademki ölüyordedim.»

«Ama gelmem gerektiğini düşünüyorsan o zaman işdeğişir.»

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

351

Page 352: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

«Hiçbir şey düşünmüyorum. Yaşayacak fazla vaktiyok, Clea.»

«Gelmem gerektiğini sesinden anlıyorum. Ah Nessiminsanların karşılık görmeden âşık olmaları çok iğrenç bir şey!Arabayı gönderir misin, yoksa Selim’e mi telefon edeyim?Kemiklerimin üzerinde etimin titrediğini hissediyorum.»

Nessim başı öne eğik, çok üzüntülü bir sesle, kısaca,«Teşekkür ederim, Clea,» dedi; nedense o «iğrenç» sözcüğü onuçok yaralamıştı. Ağır ağır yatak odasına dönerken, avlununinsanlarla dolduğunu gördü — yalnızca hizmetkârlarla değil,meraklı konuklarla. Nessim, açık bir yaranın sinek çekişi gibifelaket de insanları çekiyor, diye düşündü. Naruz uyukluyordu.Bir süre fısıltıyla konuşarak oturdular. Nessim büyük birüzüntüyle. «Demek annesi burada yokken ölecekmiş ha?» dedi.Leyla’yı buradan gitmeye kendisinin zorladığını düşününcesuçluluk duygusu bir kat daha arttı. «Böyle, yapayalnız.»Balthazar yüzünü sabırsızlıkla buruşturdu. «Hâlâ yaşıyor olmasışaşırtıcı. Ve kesinlikle yapılacak hiçbir şey yok...» Balthazar okara, akıllı başını ağır ağır iki yana salladı. Nessim ayağa kalkıp;«Öyleyse onlara iyileşme umudunun olmadığını söyleyeyim.Ölümü için hazırlık yapmak isterler,» dedi.

«Nasıl istersen.»«Rahip Tobias’ı çağırtayım. Son töreni o yapsın —

Ekmekli-Şarap törenini. Hizmetkârlar gerçeği ondanöğrensinler.»

Balthazar kuru bir sesle, «Nasıl uygun bulursan öyleyap, » dedi. Arkadaşının ince uzun karaltısı merdivenlerdenaşağı kayıp gerekli buyrukları vermek üzere avluya çıktı. Hemenbir atlı gönderilecek, ona kiliseden kutsanmış ekmek ve şarapalıp Naruz’un son törenini yapmak üzere çabucak Karm AbuGirg’e gelmesi söylenecekti. Bu haber duyulunca korkuylabekleşenlerden büyük bir iç çekişi yükseldi, hizmetkârların

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

352

Page 353: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

yüzleri asıldı. Kaygıyla sordular: «Peki, ya doktor. Peki, yadoktor?»

Can çekişen adamın yanında oturan Balthazar kötükötü gülümsedi. Alçak sesle kendi kendine soruyu yineledi:«Peki, ya doktor?» Ne acı bir alay! Bir an için soğuk avucunukesin bir boyun eğmişlikle Naruz’un alnına koydu. Yüksek ateş,bir düzine kurşun deliği... «Peki, ya doktor?»

İnsan uğraşlarının boşunalığını, yaratıkların engünahsız, en az kuşkulusunu hayatın nasıl korkunç kazalarlakarşı karşıya bıraktığını düşünerek bir sigara yakıp balkona çıktı.Yüz tane meraklı bakış onun gözüne bakıyor, sihrinin gücüylehastayı sağlığına kavuşturması için yalvarıyordu. Kaşlarınıadamakıllı çatarak hepsine baktı. İncil’deki Mısır masallarınıneski büyülerine başvurabilseydi Naruz’a ayağa kalkmasını seveseve söylerdi. Ama... «Peki, ya doktor?»

İç kanamaya, nabzının kulaklarında zonklamasına,ateş ve sancıya karşın yaralı direniyor — bir anlamda —enerjisini Clea’nın gelişine saklıyordu. İnsanlardan yükselenhafif uğultuyu, merdivenlerdeki ayak seslerini buna yordu, oysagelen rahipti. Kirpikleri hafifçe aralandı sonra tekrar kapandı,süt domuzu yemekten geliyormuş gibi görünen yağlı yüzlü gençadamın yağlı sesini duymaktan bıkmıştı. Kendi uzak bekleyişinedöndü, Tobias kendisine duygusuz, hatta ölüymüş gibidavranabilirdi, yeter ki o — her zamanki gibi uzak ve elegeçirilmez olan, ama bu kadar acı karşısında belki de duygusuzkalamayacak — o sarışın imgeye bitmek üzere olan gücündenbirazını ayırabilsin. Acıması bile yeterdi. İstekten şişmiş, gebe birkadın gibi gerilmişti. İnsan âşıksa, aşkın ne kadar utanmasız birdilenci olduğunu bilir: aşkın olmadığı yerde insan acımaduygusunun tepkileriyle, düşlediği mutluluğun kalpıylaavunabilir. Ama saatler ilerliyor, Clea görünmüyordu. Onunlabirlikte bütün evdekilerin kaygısı da büyüdü. Naruz’un sabrının

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

353

Page 354: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

nedenini sezgiyle doğru olarak oranlayabilen Balthazar’ın aklınakışkırtıcı bir düşünce geldi: «Sesimi Clea’nın sesinebenzetebilirim — nereden bilecek? Onun sesiyle söyleyeceğimbirkaç söz onu avutur.» Birinci sınıf bir vantrilok ve mimciydi.Ama bu sese başka bir ses karşılık verdi: «Hayır. Ne kadar acıolursa olsun, insan bir yazgıya yalanlarla burnunu sokmamalı.Nasıl ölecekse öyle ölmeli.» Birinci ses acı acı yanıtladı: «Morfine,dinin avuntularına evet de, çok istenen bir insanın öykünülmüşsesinin, elinin dokunuşunun vereceği mutluluğa neden hayır?Bunu yapmak senin için işten bile değil.» Ama Kutsal Kitap’tanbalkonda bölümler okuyan, sesi avludaki insanlarınmırıltılarına, ayak patırtılarına karışan rahibin çirkin sesinidinlerken kendi kendine kara başını sallayarak, inatla, «Hayır,»dedi. Clea’nın sesinin yansılaması neyse İncil de o değil miydi?Bunları düşünürken hastasını yavaşça, üzüntüyle alnından öptü.

Naruz, ruhlar diyarının çekiştirmelerini, duyularınınbeş vahşi köpeğinin dizginleri gittikçe daha çok zorladığınıduyumsamaya başladı. Sağlam istencinin güçleriyle onlara karşıkoyuyor, zaman kazanmaya çalışıyor, duyularını mumyalayıp,değerli bir taş gibi mezara gömdüğü kızın sesini, kokusunu, budünyada kendisine görünür kılınmasını bekleyebileceği tek şeyibekliyordu. Sancı burgularının içinde sinirlerinin tıkırtısını,kanında patlayacak olan oksijen kabarcıklarının daha yavaşyükseldiğini duyuyordu. Kaynaklarının, zamanının tükendiğinibiliyordu. Yavaş yavaş artan kötürümlüğün ağırlığı, acınınuyuşukluğu zihnine çöküyordu.

Nessim yeniden telefona gitti. Balmumu gibisararmıştı, iki yanağında verem kızartısına benzeyen birerpembelik vardı, annesinin yüksek, tatlı ve isterili sesiylekonuştu. Clea, Karm Abu Girg’e gelmek üzere yola çıkmıştı, amagaliba bir toprak setin çökmesi sonucu yolun bir bölümünü sualıp götürmüştü. Clea’nın o akşam sala kadar gelip

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

354

Page 355: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

gelemeyeceğinden kuşkuluydu Selim.Naruz’un göğsünde şimdi de büyük bir savaş

başlamıştı — içinde kavgaya tutuşmuş olan güçlerin arasındakidengeyi sürdürme savaşı. Bekleme çabasının etkisiyle kaslarıdemet demet kasılıyordu, kendini sıkmaktan abanoz gibisiyahlaşmış, istenciyle denetlediği damarları dışarı fırlamıştı.Yavaş yavaş tükendiğini anladıkça, dişlerini bir yaban domuzugibi vahşice gıcırdatmaya başladı. Balthazar’sa bir elini Naruz’unalnına koymuş, öteki eliyle de kasları burulmuş bileğini sıkı sıkıtutarak bir yontu gibi oturuyordu. Arapça bir şeyler fısıldadı:«Sakin ol canım. Yavaş, bir tanem.» Üzüntü onu sakinleştirmiş,kendine getirmişti. Gerçek öylesine acıdır ki, onun bilgisinevarmak bir tür lükstür.

Bir süre hiçbir değişiklik olmadı. Sonra can çekişenadamın kıllı boğazından tek bir kocaman sözcük fırladı: Clea’nınadı; yaralı bir aslanın mağara gibi boş sesiyle söylenmişti: Birdenkükreyen, içinde öfke, sitem, sonsuz keder taşıyan bir ses.Öylesine çıplak bir ad, onun adı, «Tanrı» ya da «Anne» kadarsıradan — ama gene de gövdesinin, soluğunun için içineridiğinin bilincinde olan, can çekişen bir fatihin, yitik bir kralındudaklarından dökülmüş gibiydi. Onun büyük acısınıngörkemine boğulmuş olan Clea’nın adı bütün evde yankılandı,bunun üzerine fısıldaşan hizmetkârlar, konuklar suspus oldular,av köpekleri kulaklarını düşürüp yere çökerek yaltaklanmayabaşladılar: Nessim’in zihninde yepyeni, ürkütücü bir acılıklayankılandı, acısı ağlayamayacağı kadar derindi. Bu korkunçhaykırış yavaş yavaş sönerken, onun ölüm haberi yeni ve ezicibir ağırlıkla oradakilerin üstüne çöktü — umudun üstünekapanan büyük bir mezar kapağının ağırlığı gibi.

Acının yattığı yatağın yanı başında, doktorunkımıltısız, yenik, acının kendisi kadar kocamaz yontusuoturuyordu. Anlamanın parlak ışığıyla dolu olarak kendi

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

355

Page 356: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

kendine düşünüyordu. «‘Ölümün ağına düşmemek’ gibi bir söz,Naruz’un o bağrışma benzer bir şey anlatabilirdi. Ya da‘Cehennemin ağına düşmemek’ Bir zihnin kendi özel cehennemianlamına gelse gerek. Hayır, hiçbir şey yapamayız.»

O büyük haykırış, tarak-kâğıt çıtırtısına benzeyenuzun ölüm hırıltısında, uzak bir örümcek ağına yakalanmış birsineğin vızıltısında yavaşça son buldu.

Bunun üzerine balkonda Nessim’in ağzından küçük,yumuşak bir hıçkırık çıktı — gövdesinden koparılan bir bambudalının çıkardığı sese benzer bir ses. Bu hıçkırık büyük birsenfoninin ilk ölçüleri gibi, aşağıda, karanlıkta yankılandı,dudaktan dudağa, yürekten yüreğe geçti. Hıçkırıklar —birbirinden alev alan mumlar gibi — birbirini tutuşturdu, ogüzelim keder temasının orkestra müziği, karışık iniltilerin uzuntitreşimi boş kuyudan yukarıya yükselerek kararan gökyüzünetırmandı, Mareotis Gölü’ne yağan yağmurun sessizliğine karışanuzun, sessiz bir iç çekişi oldu. Naruz’un ölümüne herkesin aklıyatmaya başlamıştı. Balthazar başını eğmiş, kendi kendine,yavaşça Yunanca dizeler okuyordu:

Artık ayrılma zamanı gelince kederGezinir rüzgâr gibi gemisinin iplerindeİnsanın ölümünün, beyaz gövdenin pruvası,Dolar yelkenleri ruhunSoluğun Hayaleti’yle, alabildiğine ve sonsuza dek. Bu bir tetiğin çekilmesi için işaretti, çünkü biraz sonra

evde Kıptilerin ölü bekleme törenlerinin kaçınılmaz korkunçsahneleri, eski zamandan kalma korkularla, esrikliklerle yüklüsahneleri oynanacaktı.

Ölüm, krallıklarının kapılarını kadınlara açmış, herbirinin keder kalıtını sunmaya gelmelerine izin vermişti. Hepsi

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

356

Page 357: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

topluca yukarı çıkıyorlardı, merdivenleri tırmandıkçahızlandılar, ilk ürkünç çığlıklarım atarlarken yüzleri esrikleşti,başkalaştı. Hızla yukarı çıkarlarken, kanca gibi kıvrılmışparmaklarla etlerini, göğüslerini, yanaklarını kösnül bir esriklikiçinde tırmalamaya başladılar. Zagreet denen o tuhaf, ürperticiulumayı çıkartıyor, dillerini damaklarında mandolin teli gibititretiyorlardı. Değişik perdelerde kulak zarı patlatıcı bir dil-titretme korosu. Eski ev, içeriye postu atan, ölünün odasınadoluşup sessiz cesedin çevresinde toplanan, tüyler ürperticiölüm çığlıklarını yineleyen, dayanılmaz, hayvanca bir esrikliğegirmiş acuzelerin acı feryatlarıyla çınlıyordu. Onlar törensel yasdanslarına başladıklarında, Nessim’le Balthazar sandalyelerininüzerinde, başları önlerine eğilmiş, elleri kenetlenmiş, sessizceoturuyorlardı — insan başarısızlığının gerçek bir tablosu.Kendilerini bu keskin titreşimli çığlıklarla delik deşik olmayabırakmışlardı. Şimdi ancak eski bir kederin töresine boyuneğmek yakışık alırdı ve keder, deliliğin sınırlarında dolaşan birBaküs şenliği çılgınlığına dönüşüyordu. Gövdenin çevresindehalka olan kadınlar göğüslerini yumruklayıp-uluyarak dansediyorlardı, ama bu, eski dünyanın çoktan unutulmuş mezarkabartmalarından anımsanmış bir danstı, o dansın ağırölçülüsüydü. Yürüyor, sallanıyor, tepeden tırnağa titriyor,kıvrılıyor, ölüye kalkmasını söyleyerek dönüyorlardı. «Kalkbenim büyük acım! Kalk benim ölümüm! Kalk benim bir tanem,ölümüm, devem, koruyucum! Ah tohum dolu sevgili gövdekalk!» Sonra, gırtlak paralayıcı korkunç bir uluma koparıyorlar,yaslarının büyüsüne kapılmış durumda dönüp duruyorlar,kederlerini bütün eve bulaştırıyorlardı; aşağıdaki karanlıkavludan onların erkeklerinin daha derin, daha karanlıkhomurtusu duyuluyordu; erkekler birbirlerinin ellerinedokunuyor, birbirlerini avundurmak için «Ma-a-leş! Bağışla YaRabbim! Hiçbir şey acımızı hafifletemez! » diyorlardı.

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

357

Page 358: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

Böylece, keder katlanarak çoğalıyordu. Kadınlar dörtbir yandan akın akın gelmeye başladılar. Kimileri şimdiden yaskılıklarını giymişlerdi — koyu mavi pamukludan pis bir örtü.Yüzlerini çivitle boyamışlar, salınmış saç örgülerine külsürmüşlerdi. Yukarıdaki kızkardeşlerinin acı feryatlarını parlakdişlerini göstererek aşağıdan yanıtlıyor, merdivenleritırmanarak acımasız iblisler gibi odalara doluşuyorlardı. Yolluyöntemli bir çıldırmışlıkla eski eve oda oda saldırdılar; her yenisaldırıdan önce duraklıyor ve aynı ürkünç feryatlarıyineliyorlardı.

Karyolalar, dolaplar, kanepeler balkona sürükleniporadan avluya fırlatıldılar. Her çarpma sesinden sonra yeni birferyat — uzun, kabarcıklı bir zagreet — kopuyor, bu feryatlaraevin dört bucağından yanıtlar geliyordu. Daha sonra aynalar binparça edildi, resimler, halılar ters çevrildi. Evde ne kadar cam veporselen eşya varsa — cenaze törenlerinde kutlanılan siyahkahve takımı dışında — kırıldı, ayaklar altında çiğnendi, unufakedildi. Hepsi balkona sürüklenip yığıldı. Dünya yaşamının düzenve sürekliliği düşüncesini ileri süren her şeyin, ister kişisel, isterailesel, ister toplumsal olsun, atılıp yok edilmesi gerekiyordu.Tabaklar, resimler, süs eşyaları ya da giysilerle birlikte ölününanısının yöntemli olarak yok edilmesi... Şimdi ev tam biryıkıntıya dönüşmüştü, geri kalan eşyaların üzerine kara örtülerserildi.

Bu sırada, aşağıya kocaman renkli bir çadır, bir otağkurulmuştu; yas tutmaya gelen konuklar «Yalnızlık Gecesi»niorada kara fincanlardan kahve içerek, zaman zaman acıferyatlarla, bayılan ya da sara nöbetine yakalanarak yereyuvarlanan bir kadının gürültüsüyle kesilen yukardaki derin,yürek kaldırıcı iniltiyi dinleyerek geçireceklerdi. Bu büyükadamın cenaze töreninin başarılı olması için hiçbir şeyesirgenmemeliydi.

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

358

Page 359: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

Yeni yeni yasçılar da gelmeye başlamıştı, aralarında buişi meslek olarak yapanlar da vardı; yalnızca bir dostun cenazetöreninde bulunmak amacıyla gelenler geceyi parlak ışığınaltında, renkli otağda geçirmek için gelmişlerdi. Ama çevreköylerden, meslekleri yasçılık olan kişiler de vardı, onlar içinölüm, yas şiirleri yarışması gibi bir şeydi; arabalarla, develerle,yaya olarak geliyorlardı. Her biri avlu kapısından içeri girergirmez, cinsel boşalma çığlığı gibi, uzun titremeli bir çığlıkatıyor, öteki yasçıların acısını kamçılıyor, evin her köşesindenyanıtlar alıyordu — alçak hıçkırıklar giderek sinir sisteminietkileyici, tüyler ürpertici, uzatmalı bir dil titremesinedönüşüyordu.

Meslekleri yasçılık olan bu insanlar kendi kastlarının,yıllardır birikmiş ölüm deneyimlerinin anılarının yaban şiirinide birlikte getiriyorlardı. Çoğu genç ve güzeldi. İyi şarkısöylüyorlardı. Törene, teflerle, davullarla geliyor, bunları çalarakdans ediyor, onlarla kendi acılarını vurguluyor, daha önce gelmişolanların gevşeyen acılarını kamçılıyorlardı. Ölünün çevresindezarif, oranlı devinimlerle ağır ağır dans etmeye, incelikli, şiirselArapça’yla Naruz için kasideler okuyup acıma duygusununesrikliği içinde kıvrılıp dönmeye başlarlarken, kıvançla, «Evinsahibine övgüler olsun!» diye bağırıyorlardı. Onun yiğitliğini,dürüstlüğünü, güzelliğini, varlıklılığını övdüler. Kusursuzcaaktarılan bu uzun şiir parçaları, aşağıdaki ve yukarıdakidinleyicilerin hıçkırıklarıyla, iniltileriyle kesiliyordu; hattaaşağıdaki çadırda, dik arkalıklı sandalyelerde oturan, şiire hiçdayanamayan yaşlı adamların bile boğazları düğümleniyor,dudaklarından kuru bir hıçkırık çıkıyordu; başlarını öne eğip«Ma-a-leş,» diye fısıldaşıyorlardı.

Hosnaniler’in dostu olan yaşlı öğretmen MuhammedŞebab konukların arasındaki özel yerinden dolayıböbürleniyordu. En iyi kılığını, hatta eskiden kalma yarım

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

359

Page 360: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

tozluklarını, yeni kırmızı fesini giymişti. Eski evin balkonunda,Nessim’le, Naruz’la birlikte müzik dinleyerek, Leyla’yla gevezelikederek geçirdiği unutulmuş akşamların anısı ona yapmacıkolmayan, gerçek bir acı veriyordu şimdi. Toplu yaslarla özelacılarını üstlerinden atmak için ölü bekleme gecelerini fırsatbilen Delta insanları gibi o da ölmüş kızkardeşini düşünüphıçkırmaya başladı. Oradaki uşaklardan birinin eline parasıkıştırarak,

— Alam’a söyle, Kadınların İmgesi ağıdını bir dahasöylesin, lütfen. Onunla bir daha yas tutmak istiyorum, dedi.

O uzun şiir başlarken, şiir aracılığıyla üzerindenatacağı tazelenmiş kederle dolu olarak, büyük bir hazla geriyeyaslandı. En sevdikleri ağıtın söylenmesini isteyen, şarkıcılaragerekli parayı ödeyen başkaları da vardı. Böylece o yörelerinbütün kederi yaşayanlarca dile getirilmiş, acılığındanarındırılmış, Naruz’un ölü imgesi aracılığıyla anımsanmışoluyordu.

Bu şamata sabaha kadar sürecekti — ölününçevresinde dönüp duranların o tuhaf dansı, teflerin titreşimleri,dalgacıkları, dil titreterek çıkartılan feryatlar, olağanüstü güzeliğretilemelerle, imgelerle süslü ağıtların ağır nabız atışları — ölüevinin bütün şiiri. Kimileri erken yoruldu, evin uşaklarından beşon kadarı iki saat böyle ağıt söyledikten sonra isteridenbayıldılar; meslekten ağıtçılar güçlerinin sınırlarını biliyor; törenyöneticisiymiş gibi davranıyorlardı. Aşırı kederden ya da uzunhaykırışlardan sonra güçsüz düşünce yere çöküp kısa bir süredinleniyor, hatta sigara içiyorlardı. Sonra güçlerini kazanmışolarak yeniden dansa katılıyorlardı.

İlk uzun acı tutkusu dile getirildikten sonra. Nessim,su ve sünger sesine — çünkü Naruz’un yıkanması gerekiyordu —ilahi seslerini, uzun soluk mumların ışığını ekleyecek olanpapazları çağırttı. Sonunda geldiler. Ölü yıkayıcılar küçük Kıpti

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

360

Page 361: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

kilisesinin iki kayyumuydu — iki yontulmamış odun. Aralarındaçok sert bir tartışma çıktı, çünkü ölünün giysileri ölüyügiydirecek olanların bahşişidir, oysa kayyumlar Naruz’unkılıksız dolabında zahmetlerinin karşılığı olabilecek bir şeybulamadılar. Bir iki eski palto, çizme, yırtık bir gecelik entarisi,sünnetinden kalma küçük, işlemeli bir başlık — işte Naruz’unbütün varı yoğu buydu. Kayyumlar para kabul etmezlerdi —uğursuz sayılırdı. Nessim öfkelenmeye başladı, ama geleneğeuygun ödeme yapılmadan Naruz’u yıkamamakta katır gibidirettiler. Sonunda, Nessim’le Balthazar kendi üstlerindekileriçıkarıp kayyumlara vermek zorunda kaldılar. Kayyumlar,Naruz’un eski püskü giysilerini bir korku titremesi geçirereküstlerine giydiler — uzun bedenlerinden mezuniyet cübbesi gibiaşağıya inen harmaniler. Ama törenin tamamlanması için negerekiyorsa yapılmalı, gün ağarırken gömülmek üzere kiliseyegötürülmeliydi cenaze — yoksa bu yas işi daha kimbilir kaç gün,kaç gece sürermiş! Nessim bir yandan da tabut yaptırıyordu,şarkı sesleri, tekerlekçinin az ilerideki avlusundan gelen çekiç vetestere sesleriyle kesiliyordu. Nessim artık yorgunluktan bitmişdurumdaydı, bir iskemlenin üzerinde ara ara uyukluyor, keskinbir feryatla ya da özel bir sorunun çözümü için kendisinedanışmaya gelen hizmetkârlar tarafından uykusundanuyandırılıyordu.

Şarkıcıların mırıltısı, gül renkli titrek mum ışığı,süngerlerin fışırtısı, ölünün gövdesini kazıyan ustura sesi. Artıkolaydan acı duyulmuyordu, ruhlar ölü gibi duyarsızlaşmıştı.Akan suyun, kardeşinin bedenine yavaşça sürtülen süngerlerinsesi, yepyeni bir düşünce ve coşku dokusunun parçası gibigörünüyordu. Ölüyü ters çeviren yıkayıcıların iniltileri; dönengövdenin masanın üzerinde güm diye çıkardığı düşme sesi.Mutfak masasına atılan ölü bir tavşanın yumuşak düşme sesi...Titredi.

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

361

Page 362: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

Sonunda Naruz yıkanmış, yağlanmış, biberiye ve kekiksuyu serpilmiş, her Kıpti gibi bugün için sakladığı, Ürdünırmağına batırılmış beyaz keten kefenle sarılmış olarak kabatabunun içinde yatıyordu. Mezarına götüreceği ne değerlitakıları, ne de giysileri vardı, ama Balthazar kan lekeli büyükkamçıyı dolayıp yastığının altına koydu. (Ertesi sabahhizmetkârlar bu silâhın vuruşlarıyla yüzü paramparça olmuş biralçagın cesedini getireceklerdi; anlaşılan çığlıklar atarak ekilitoprakların içine dalmış, bir su kanalına düşerek boğulmuştu.Kamçı öylesine başarılı olmuş ki, adam tanınacak durumdadeğildi.)

İşin yarısı tamamlanmıştı, artık günün doğuşunubeklemekten başka yapacak bir şey kalmamıştı. YasçılarNaruz’un yattığı odaya tekrar alındılar, tutkulu danslar, tef,davul sesleri yeniden başladı. Balthazar artık gitmek üzere izinistedi, çünkü yapabileceği bir şey yoktu. İki adam kolkola, ağırağır, sanki yorgunluktan tükenmiş gibi birbirlerine dayanarakavluyu geçtiler. Nessim,

«Salda Clea’ya rastlarsan onu da geri götür,» dedi.«Elbette.»Ağır ağır el sıkışıp kucaklaştılar. Sonra Nessim

esneyerek, titreyerek eve döndü. Bir sandalyenin üzerine oturupuyuklamaya başladı. Üç günden önce evdeki kederli havadağılmaz, Naruz’un ruhu papazların törenleriyle«uzaklaştırılamaz»dı. İlkin, sabahın çok erken saatinde, siskalkmadan, ellerinde fenerler, sancaklarla, dağınık, uzun bir alaygelecekti, yüzleri siyaha boyanmış, saçlarını yolan cadalozlar.Kalın, yürek kaldırıcı sesleriyle, «Senin alemine geldiğim zamanbeni unutma Yüce Tanrım,» diye mırıldanan papaz çömezleri.Sonra, kilisenin soğuk tabanında Naruz’un soluk yüzününüstüne yağan hıçkırıklar, «Topraktan geldik toprağa gidiyoruz»uezbere okuyanların sesleri, onu göğe göndermek için okunan

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

362

Page 363: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

İncil cümleleri. Kapak kapanırken metal vidaların gıcırtısı.Kabaca yontulmuş tabutun yanıbaşında, dik arkalıklı sandalyedeuyaklarken, Nessim bütün bunları zihninde önceden gördü.Yastığının altında kıvrılmış yatan kamçısıyla, Naruz acabadüşünde ne görüyordu?

ÜÇÜNCÜ KİTABIN SONU

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

363

Page 364: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

Notlar[←1]

Kötü düşünen utansın. (Çev.)

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

364

Page 365: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←2]Rusé: Kurnaz.

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

365

Page 366: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←3]Gelenek, yaşam biçimi. (Çev.)

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

366

Page 367: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←4]Su dolabı. (Çev.)

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

367

Page 368: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←5]Şeylerini kestiler. (Çev.)

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

368

Page 369: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←6]Gaffe: Gaf.

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

369

Page 370: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←7]Bahşiş. (Çev.)

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

370

Page 371: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←8](Lat.) Aklı başında. (Çev.)

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

371

Page 372: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←9]Şaşırtmak. (Çev.)

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

372

Page 373: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←10]Bej. (Çev.)

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

373

Page 374: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←11]Şaka. (Çev.)

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

374

Page 375: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←12]Görkemli. ( Çev.)

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

375

Page 376: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←13]Konsoloslara gittikleri ülkelerce verilen çalışma izni. (Çev.)

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

376

Page 377: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←14]İzin, onanı. (Çev.)

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

377

Page 378: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←15]Günlük kıyafet. (Çev.)

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

378

Page 379: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←16]Can sıkıntısı. (Çev.)

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

379

Page 380: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←17]Berlin, ölümdür senin dansçın!Berlin, pisliği eşelemekten zevk alırsın!Dur! Bırak artık bunu, düşün biraz!Dans, rezilliği üzerinden atamaz,boksunu da, cazını da, foksunu dabarut fıçısı üzerinde yapıyorsun çünkü!

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

380

Page 381: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←18]Başbakanlık. (Çev.)

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

381

Page 382: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←19]Olsun. (Çev.)

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

382

Page 383: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←20]Emekli. (Çev.)

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

383

Page 384: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←21]Orospu. (Çev.)

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

384

Page 385: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←22]Statüko.

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

385

Page 386: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←23]Naz, kapris. (Çev.)

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

386

Page 387: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←24]Lat. — Bana dokunmayın. (Çev.)

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

387

Page 388: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←25]Bitirim. (Çev.)

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

388

Page 389: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←26]Elden ne gelir. (Çev.)

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

389

Page 390: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←27]Başucu kitabı. (Çev.)

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

390

Page 391: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←28]Kıyak bir roman. (Çev.)

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

391

Page 392: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←29]Sosyete. (Çev.)

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

392

Page 393: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←30]Biliyorsun kadınlar aslında sadıktırlar. Yalnızca başka kadınları

aldatırlar. (Çev.)

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

393

Page 394: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←31]Aldatmak. (Çev.)

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

394

Page 395: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←32]Şanına yakışmaz. (Çev.)

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

395

Page 396: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←33]Lat. — Kara toprak. (Çev.)

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

396

Page 397: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←34]Eski bir mısır çalgısı. (Çev.)

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

397

Page 398: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←35]Umalım

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

398

Page 399: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←36]Sevgili meslektaşım.

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

399

Page 400: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←37]Anlaşıldı. (Çev.)

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

400

Page 401: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←38]Paris’te Fransa Dışişleri Bakanlığı’nın bulunduğu rıhtım. (Çev.)

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

401

Page 402: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←39]Her zaman bir sakarlık. (Çev.)

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

402

Page 403: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←40]Her zaman. (Çev.)

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

403

Page 404: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←41]Limon dilimi, limon kabuğu. (Çev.)

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

404

Page 405: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←42]Çeşitli olaylar. (Çev.)

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

405

Page 406: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←43]Mitolojide baş tarafı kartal, arka tarafı at biçiminde tasarlanan

yaratık. (Çev.)

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

406

Page 407: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←44].......kadeh şampanya. (Çev.) »

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

407

Page 408: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←45]«Melissa, yalnızlığa karşı kendinizi nasıl savunuyorsunuz? (Çev.)

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

408

Page 409: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←46]«Bayım, yalnızlığın kendisi oldum ben.» (Çev.)

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

409

Page 410: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←47]Gelin, gelin! Üstat sizi davet ediyor. (Çev.)

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

410

Page 411: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←48]Bırakın. Bırakın parmaklar konuşsun... böyle. (Çev.)

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

411

Page 412: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←49]Sevgilim. (Çev.)

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

412

Page 413: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←50]Canım, hayatım. (Çev.)

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

413

Page 414: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←51]Meleğim. (Çev.)

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

414

Page 415: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←52]İngilizlerin canına okumak için. (Çev.)

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

415

Page 416: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←53]Hepsi sana, John Bull! (Çev.)

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

416

Page 417: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←54]Hay Allah! (Çev.)

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

417

Page 418: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←55](Lat.) Son, ölüm. (Çev.)

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

418

Page 419: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←56]Ay çöreği. (Çev.)

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

419

Page 420: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←57](Lat.) Yaşamdan bıkkınlık. (Çev.)

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

420

Page 421: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←58]Mutluluk. (Çev.)

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

421

Page 422: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←59]Acı. (Çev.)

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

422

Page 423: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←60]Korkusuz şövalye. (Çev.)

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

423

Page 424: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←61]Dul ruh, dul gönül; dul ruhlu, dul gönüllü. (Çev.)

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

424

Page 425: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←62](Lat.) Kendini tanıtmadan, kimliğini gizleyerek; gizlice. (Çev.)

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

425

Page 426: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←63]Hesaplı kitaplı. (Çev.)

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

426

Page 427: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←64]Sevilme gereksinimi. (Çev.)

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

427

Page 428: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←65]Sevme gereksinimi. (Çev.)

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

428

Page 429: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←66]Karasevda. (Çev.)

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

429

Page 430: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←67]Sevecenlik, şefkat. (Çev.)

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

430

Page 431: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←68]Hassas nokta. (Çev.)

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

431

Page 432: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←69]Brahmanizmin üç büyük tanrısından biri. (Çev.)

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

432

Page 433: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←70]Asla. (Çev.)

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

433

Page 434: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←71]Önemli kişi. (Çev.)

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

434

Page 435: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←72]Yunan ve Roma tiyatrosunda, güç bir duruma el at mak için sahneye indirilen Tanrı.(Çev.)

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

435

Page 436: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←73]Aşırı. (Çev.)

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

436

Page 437: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←74]Özet, akıl defteri, akıl kitabı. (Çev.)

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

437

Page 438: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←75]Yerleştirme. (Çev.)

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

438

Page 439: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←76]Haberli. (Çev.)

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

439

Page 440: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←77]Joseph Fouche (1759-1820): Hayatı karışık ve hareketli, kötü ünlü,

rüzgâr gülü gibi bir politikacı.

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

440

Page 441: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←78]Asla, geceleri asla, yüreğin hüzünle doluyken...

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

441

Page 442: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←79]Anlatıcı, anlatma meraklısı.

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

442

Page 443: İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountoliveturuz.com/storage/her_konu-2019-8/9696-3-Mountoliv-Isk... · 2019. 7. 11. · Lawrence Durrell Can Yayınları (1997) Derecelendirme:★★★★★

[←80]Adak.

İskenderiye Dörtlüsü 3 Mountolive Lawrence Durrell

443