40
1 T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI İSTANBUL KARTAL KOŞUYOLU YÜKSEK İHTİSAS EĞİTİM ve ARAŞTIRMA HASTANESİ KOŞUYOLU KALP CERRAHİSİ MERKEZİ KALP ve DAMAR CERRAHİSİ KLİNİĞİ STENTSİZ BİYOLOJİK AORT KAPAK KULLANIMININ AKUSTİK KONFORU Kalp ve Damar Cerrahisi İhtisas Tezi Dr. Eyüp Murat Ökten İSTANBUL - 2006

stentsiz biyolojik aort kapak kullanımının akustik konforu

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: stentsiz biyolojik aort kapak kullanımının akustik konforu

1

T.C.

SAĞLIK BAKANLIĞI

İSTANBUL KARTAL KOŞUYOLU

YÜKSEK İHTİSAS EĞİTİM ve ARAŞTIRMA HASTANESİ

KOŞUYOLU KALP CERRAHİSİ MERKEZİ

KALP ve DAMAR CERRAHİSİ KLİNİĞİ

STENTSİZ BİYOLOJİK AORT KAPAK

KULLANIMININ AKUSTİK KONFORU

Kalp ve Damar Cerrahisi İhtisas Tezi

Dr. Eyüp Murat Ökten

İSTANBUL - 2006

Page 2: stentsiz biyolojik aort kapak kullanımının akustik konforu

2

İÇİNDEKİLER

Özet 3

Abstract 4

Giriş 5

Tarihçe 6 – 8

Genel Bilgiler 9 – 23

Materyal Metod 24 -27

Sonuçlar 28 –30

Tartışma 31 –33

Kaynaklar 34 –40

Page 3: stentsiz biyolojik aort kapak kullanımının akustik konforu

3

ÖZET

Amaç: Mekanik kapak replasmanı yapılan hastaların ortak şikayetlerinden biri de kapak sesinin

hastalara vermiş olduğu rahatsızlıktır. Yapılan bu çalışmadaki amaç biyolojik kalp kapaklarının

sağladığı akustik konforun hastaların yaşam kalitesini etkileyip etkilememesidir.

Materyal ve Metod: Bu çalışmada Ocak 2005 ile Aralık 2005 tarihleri arasında 10 hastaya

stentsiz aortik biyoprotez kapak replasmanı ve aynı dönemde kontrol grubu olarak 10 hastaya

da mekanik aort kapak replasmanı uygulandı. Biyolojik aort kapak replasmanı uygulanan

hastaların yedisi erkekti ve yaş ortalamaları 64 ± 14 idi. Mekanik kapak replasmanı yapılan

hastaların dördü erkekti ve yaş ortalamaları 68 ± 16 idi. Aort kapak replasmanı sonrasında

hastalar kontrole çağrılarak Lutron SL-4022 dijital ses seviyesi ölçüm cihazı ile kapak ses

düzeyleri ölçüldü ve hastalar kapak sesi ile ilgili ankete tabi tutuldu.

Bulgular: Hasta anket formundan elde edilen bilgiler ışığında mekanik kapak replasmanı

uygulanan hastaların yedisi kapak sesini duymakta idi. Mekanik kapak takılan hastaların

üçünde operasyon öncesinde olmayan uyku bozukluğu mevcuttu. Hastaların üçü gün içerisinde

kapak sesinden rahatsız olurken, hastaların dördü daha düşük sesli kalp kapağına sahip olmak

isteyeceğini belirtti. Biyolojik kapak takılan grupta ise tüm hastalar, akustik konforun

psikolojilerini olumlu etkilediğini belirttiler.

Sonuç: Kalp kapak hastalıklarının cerrahi tedavisinde optimal durabilite, daha düşük

tromboembolik risk ve antikoagülan kullanımı gerektirmemesi bakımından uygun olgularda

biyoprotez kullanımı ileri yaşlarda tercih edilmektedir. Herhangi bir ses çıkarmamaları nedeni

ile biyolojik kapakların yaşam kalitesine olumlu katkısı, yapay kapak seçiminde sadece

cerrahın değil, hasta ve ailesinin de vereceği kararda etkili olabilmektedir.

Page 4: stentsiz biyolojik aort kapak kullanımının akustik konforu

4

ABSTRACT

Background: The noise of the new valve is one of the common complaintments of the patients

who underwent mechanical valve replacement procedure. In this study we aimed to evaluate the

quality of life of patients who underwent biological valve replacement procedure, by the means

of acustic comfort provided by biological heart valves.

Methods: In this study, between January 2005 and December 2005, 10 patients underwent

stentless aortic bioprosthetic valve replacement procedure and at the same time interval

randomly selected 10 patients underwent mechanical valve replacement procedure as a control

group. Seven of the patients in the study group were male and mean age of the all patients were

64 ± 14. Four of the patients in the control group were male and mean age of the all patients

were 68 ± 16. Following 15 days of discharge patients were called for control to measure their

valve noise level with digital sound level meter (Lutron-SL-4022) and applied an inquiry test.

Results: According to the inquiry, the seven of ten patients who underwent mechanical valve

replacement was hearing the valve noise. Three patients were complaining of new onset

sleeplessness. The click sound was disturbing three of patients in daily life and four patients

declared they would be pleasured in case they had less noisy valve. In study group all the

patients declared they were positively effected by the accustic comfort that was provided by

biological valves.

Conclusion: In the surgical management of heart valve diseases; optimal durability, less

tromboembolic risks and anticoagulation free follow-up are the properties of biological valves

to be preferred in elderly. Positive effect of biological valves to quality of life with their

noiseless properties, would determine not only surgeons’ but also patients’ and their families’

decisions.

Page 5: stentsiz biyolojik aort kapak kullanımının akustik konforu

5

GİRİŞ

Kalp kapak hastalıklarının cerrahi tedavisinde son 30 yılda görülen hızlı ilerlemeye

karşın, günümüzde kalp kapakçıklarının yerini tutacak ideal bir yapay kapak hala

geliştirilememiştir. İdeal hemodinamik fonksiyon, sınırsız durabilite ve minimal

tromboembolizm riski elde etmek amacıyla protez kapaklar üzerinde yapılan çalışmalar hala

devam etmektedir. Mekanik kapaklar mükemmel akım özellikleri göstermelerine karşın,

tromboembolizm riski nedeni ile sürekli antikoagülan kullanımı gerektirir [1-4].

Mekanik kapakların bir diğer dezavantajı da gürültü oluşturmalarıdır. Kapak replasmanı

uygulanan hastaların taburcu olduktan sonra poliklinik kontrollerinde doktorlara söyledikleri ilk

şikayet, mekanik kapak sesinin vermiş olduğu rahatsızlıktır. Mekanik kalp kapağına sahip

hastalar, hayatlarının geri kalan kısmında mekanik kapağın kapanma sesine alışmak

zorundadırlar. Aortik mekanik kapaklardaki kapanma sesi, sol ventrikül relaksasyon oranı

(dp/dt) ve aort kökünde depolanan potansiyel enerji gibi hemodinamik parametrelerle ilişkilidir

[5]. Bu nedenle aynı kapak tipine sahip olsalar bile, ses basınç düzeyleri hastadan hastaya fark

edebilir. Bu değişiklik vücut yapısı ve hemodinamik duruma bağlanmaktadır.

Stentsiz biyoprotez kapakların kullanımı, antikoagülan gerektirmemesi ve daha konforlu

bir yaşam sunması nedeni ile teşvik edilmektedir. Biyolojik yapay kapak alanındaki yeni

teknolojik gelişmeler, erken dejenerasyon ve bu nedenle reoperasyon riskinin az olduğu 65

yaşın üstündeki hastalarda biyoprotez kapakların bir seçenek olmasını sağlamıştır [6,7].

Stentsiz kapakların implantasyonu daha karmaşık bir cerrahi yaklaşım gerektirir, fakat kapak

yaprakçıkları doğal ortamında kalır ve non-obstrüktif merkezi akım sağlar. Stentin

eliminasyonu sonucu doku bölümünde azalmış mekanik gerilime ilave olarak,

antimineralizasyon ajanları ile birlikte sıfır basınç altında fiksasyon metodlarının kullanılması

durabiliteyi uzatmaktadır.

Page 6: stentsiz biyolojik aort kapak kullanımının akustik konforu

6

TARİHÇE

Aort kapak lezyonlarının düzeltilmesi için açık kalp cerrahisi metodları geliştirilmeden

önce bazı kapalı ameliyat teknikleri denenmiş, fakat sonuçta başarısızlığa uğranıldığı görülerek

terk edildi. 1914 yılında Paris’te Tuffier [8], ilk kez aort darlığı olan bir hastada aort duvarından

parmak sokarak aort kapağında dilatasyon yapılmasını tanımladılar. 1947’de Smity ve Parker

[9] aort kapak cerrahisinde deneysel bir çalışma bildirdiler. 1952 yılında Bailey ve arkadaşları

[10] valvüler aort darlığını düzeltmek amacı ile triangüler şekilli bir dilatatör ile aortadan

retrograd olarak veya apeksten transventriküler yolla kommissürotomi yaptılar. Fakat bu metod,

sık sık aort disseksiyonu ve akut aort yetersizliği gelişmesi nedeniyle kısa sürede terkedildi.

Aort yetersizliğinin kapalı teknikle düzeltilmesi için de yine aynı yıllarda ‘Circumclusion’

metodu ortaya atıldı [11]. Bu ameliyatta koronerlerin altından geçecek şekilde aort kökü

etrafına yerleştirilen sütür materyali ile kapak anülüsü büzülmekte ve böylece yetmezlik

miktarının azaltılması amaçlanmakta idi. Fakat bu teknik de kısa zamanda yararsız bulunarak

bırakıldı.

Valvüler kalp hastalıklarında ilk başarılı protez implantasyonunu 1952’de Hufnagel ve

Harvey [12] tarafından kapalı metodla gerçekleştirdi. İleri derecede bir aort yetersizliği

vakasında inen aortaya yerleştirilen top-kafes bir kapak, bu hastalıkların tedavisinde yeni bir

dönemi başlattı. İlk yapay kapak fikri ve kapak şekli bu şekilde ortaya çıktı.

Aortik kapak hastalığının etkin cerrahi tedavisi, 1954’de Gibbon [13] tarafından

kardiyopulmoner bypass tekniğinin geliştirilmesiyle başladı. 1960 yılında Dwigt Harken’in

aortaya subkoroner pozisyonda implante ettiği top-kafes kapak ile 7 vakadan ikisini

yaşatabilmesi, bu konuda yapılmış büyük aşamaların başlangıcı olarak kabul edilebilir. Harken

valvinin sakıncalı yönleri göz önüne alarak Star ve arkadaşları [14] yeni bir top-kafes kapağı

(Star-Edwards) geliştirdiler ve 1961 yılından itibaren seri halde kullanmaya başladılar. Elde

edilen başarılı sonuçlar üzerine daha sonraki yıllarda bir çok yapay kalp kapağı yapıldı.

Page 7: stentsiz biyolojik aort kapak kullanımının akustik konforu

7

Aort kapak replasmanı için pratik bir mekanik kapak yapma çalışmaları ile hasta aort

kapağını biyolojik doku kapaklarıyla değiştirme çabaları aynı döneme rastlamaktadır. 1952’de

Lam ve arkadaşları [15] bir köpeğin inen aortasına aortik bir homogreft implante ettiklerini

bildirdiler. 1956’da Murray [16], daha sonra Beall ve arkadaşları [17] insan inen aortasına

homogeft aort kapağı implantasyonu yaptılar. 1961’de Bigelow ortotopik pozisyonda bir

homogreft implantasyonu yapmış, fakat hasta erken postoperatif dönemde koroner trombozdan

ölmüştü. 1961’de Heimbecker bir aortik homogreft ile mitral kapak replasmanı yapmış, fakat

hasta 4 hafta sonra akciğer enfeksiyonundan kaybedilmişti.

1962’de tek dikiş hattı metodu kullanarak bir homogreftin subkoroner implantasyonu

tekniği bildirildi [18]. Aynı yıl bir insanda ilk başarılı ortotopik homogreft aort kapağı

replasmanı Ross [19] ve kısa bir süre sonra Barratt-Boyes [20] tarafından yapıldı. Daha sonra 6

hafta formalinde saklanmış bir homogreft implantasyonu gerçekleştirildi [21]. Zamanla birçok

kalp cerrahı homogreft ile aortik kapak replasmanı uyguladı [22-24]. Mekanik kapaklar sonsuz

durabilite sağlarken, ilk homogreft koruma teknikleri erken klinik dejenerasyona neden

oluyordu [25-28]. Ayrıca uygun homogreft temini sınırlıydı ve gerekli olduğunda uygun

boyutta bir kapak her zaman bulunamıyordu. Henüz miyokardiyal koruma yöntemlerinin

yeterince gelişmediği bir dönemde homogreftler, hemodinamik üstünlüklerinin çok az

anlaşılmış olmasına karşın ciddi bir alternatif olarak görülmekteydi. İmplantasyon kolaylığı için

bir desteğe yerleştirilmiş homogreftler ile laboratuar deneyimi yayınladı [29]. 1960’ların

sonlarında Angell [23] aort, mitral ve triküspit replasmanı için stente yerleştirilmiş homogreft

kullandı. Bu kapaklar çok küçük aortik anuluslar hariç hemen hemen tüm olgularda kolay

implante edilebiliyordu.

Homogreftlerin stent ile birlikte kullanımı, aortik homogreftlerde görülen %20-30 erken

postoperatif aort yetersizliğinde belirgin bir azalma meydana getirdi [30,31]. Bununla birlikte,

stent yerleştirilen homogreftlerde orta dönem durabilitenin de sınırlı olduğu gösterildi. 1967’de

Page 8: stentsiz biyolojik aort kapak kullanımının akustik konforu

8

Senning [32] otojen fasya lata grefti ile üç yaprakçıklı bir biyolojik kapak oluşturarak

subkoroner pozisyonda “freehand” tekniği ile yerleştirdi. Ionescu [33] ve Ross [34] bir destek

üzerine yerleştirilmiş otolog fasya latalı (daha sonra perikard) bir biyoprotez kullandılar. İlk

defa 1960’da pulmoner kapak yaprakçıkları inen aortaya deneysel olarak implante edilerek,

otojen pulmoner kapak ile aortik replasman imkanı araştırılmaya başlandı [35]. 1967’de Ross

[36] hastalarda pulmoner otogrefti kullandı, fakat bu metod operasyonun karmaşıklığı nedeni

ile kardiyoplejik arrest döneminden önce yaygın olarak kullanılamadı. Bir insana stentli porcine

kapak replasmanı ilk defa Duran ve Gunning [37] tarafından 1964’de gerçekleştirildi. 1965’de

merkürokrom ve formalin ile muhafaza edilmiş stentli heterogreftler ile erken sonuçlar

bildirildi [38]. 1966’da O’Brien [39] formalin ile korunmuş domuz ve dana aortik

heterogreftleri ile dokuz hastada, 1968’de Carpentier ve arkadaşları [40] stentli heterogreft ile

mitral ve triküspit kapak replasmanlarında deneyimlerini bildirdiler.

Ionescu ve Wooler formalin ile fiske edilmiş B-propionolakton ile sterilize edilerek

dondurulup kurutulmuş heterogreftleri aort ve mitral kapak replasmanında kullandılar.

Formalin fiksasyonu ile başlangıç sonuçlarının iyi olmasına rağmen, orta dönem durabilite

sonuçları olumsuzdu. Bu problem 1968’de glutaraldehit fiksasyon yönteminin kullanılması ile

çözüldü [41]. Glutaraldehit ile fiske edilmiş stentli porcine kapaklar ticari olarak kolayca

bulunur hale geldi ve büyük bir talep oldu. Takılması kolay ve akım özellikleri ilk-kuşak

mekanik kapaklardan daha iyi idi ve ayrıca antikoagülan kullanımı da gerekmiyordu. Bu

nedenle çoğu cerrah stentli biyoprotezleri tercih etmeye başladı ve stentli biyoprotez kapakların

gelişimi stentsiz biyoprotezlerin kullanımının önüne geçti. Ancak, stentli biyolojik kapaklara ait

uzun dönem yüksek dejenerasyon oranlarının bildirilmesi üzerine stentsiz tasarımlar son

onyılda tekrardan gündeme geldi. Homogreftlerin temin edilemediği durumlarda bir alternatif

olabileceği düşünülen stentsiz biyoprotez kapakların üretim teknolojisinde 1990’lı yıllarda

büyük ilerlemeler oldu.

Page 9: stentsiz biyolojik aort kapak kullanımının akustik konforu

9

GENEL BİLGİLER

Gürültü

Gürültü, insanların işitme sağlığını ve duyusunu olumsuz yönde etkileyen, fizyolojik ve

psikolojik dengesini bozan, iş verimini azaltan, çevrenin hoşluğunu ve sakinliğini azaltarak

veya yok ederek niteliğini değiştiren, gelişigüzel bir spektruma sahip istenmeyen seslerden

oluşan önemli bir problemdir.

A. Frekans Spektrumuna Göre Gürültü Türleri

1- Sürekli geniş band gürültüsü

Birçok gürültü sürekli bir spektruma sahiptir. Yani gürültüyü meydana getiren sesin

frekansı, tüm frekans boyunca yayılmıştır. Tabiatta mevcut bulunan bütün renklerin karışımı

nasıl beyaz ışığı meydana getirirse, bütün frekans aralıklarına sahip sürekli spektrumlu sesler de

"Beyaz Gürültü"yü meydana getirir. Beyaz gürültüye en iyi örnek makine gürültüsüdür.

2- Sürekli dar band gürültüsü

Böyle seslerde birkaç frekans yoğun olarak yer alır. Örnek olarak dairesel testerenin

çıkardığı ses özellikle yüksek frekansları ihtiva eder ve bu sınıf içinde yer alır.

B. Zamana Bağlı Olarak Gürültü Türleri (Kararsız Gürültü)

Gözlem süresince gürültü seviyesinde önemli değişiklikler görülen gürültülerdir.

a) Dalgalı Gürültü: Gözlem süresince seviyesinde sürekli ve önemli ölçüde

değişiklikler olan gürültüler.

b) Kesikli Gürültü: Gözlem süresince seviyesi aniden ortam gürültü seviyesine düşen

ve ortam gürültü seviyesi üzerindeki değeri bir saniye veya daha fazla sürede sabit

olarak devam eden gürültüdür: trafik gürültüsü, durup yeniden çalışan vantilatörler.

Page 10: stentsiz biyolojik aort kapak kullanımının akustik konforu

10

c) Vurma Gürültüsü (Anlık Gürültü): Herbiri bir saniyeden daha az süren bir veya

birden fazla vuruşun çıkardığı gürültüdür: çekiç ve perçin makinası gürültüsü.

Gürültünün İnsan Sağlığı Üzerine Etkileri

a) Psikolojik: Davranış bozuklukları, öfkelenme, genel rahatsızlık duygusu, sıkılma.

b) Fiziksel: Geçici veya kalıcı işitme hasarları.

c) Fizyolojik: Vücut aktivitesinde değişiklikler, kan basıncında artış, dolaşım bozuklukları,

solunumda hızlanma, kalp atışlarında hızlanma, ani refleksler.

d) Performans: İş veriminde azalma, konsantrasyon bozukluğu, hareketlerin engellenmesi

Meydana getirdiği olumsuz etkilere bağlı olarak gürültü seviyeleri bazı araştırmacılar

tarafından derecelendirilmektedir (Tablo 1). Bunlara ek olarak, gürültü kişilerde bitkinliğin

kronikleşmesine neden olmakta ve vücudun direncini azaltarak hastalıklara yakalanma

ihtimalini arttırmaktadır. Son araştırmalara göre fetus ve prematüre doğumlar üzerinde

gürültünün olumsuz etkileri olduğu anlaşılmaktadır.

Duyma hassasiyetimiz düşük ve yüksek fekanslarda daha kötüdür. Bu sebeple ses seviye

ölçümlerinde insan kulağı gibi davranan filtreler kullanılmalıdır. Bu filtreleme işlemine

“weighting” denir. Halihazırda en sık kullanılan frekans-weighting eğrisine A-weighting denir.

Birimi dB (A) olarak verilir ve insan kulağına en yakın özelliğe sahiptir. Diğer bir eğri ise C-

weighting olarak adlandırılır. Bu tip daha yüksek ses seviyeleri veya düşük frekanslı seslerin

ölçümünde kullanılır.

Page 11: stentsiz biyolojik aort kapak kullanımının akustik konforu

11

Tablo 1. Gürültü seviye derecelendirmesi.

1. Derece 30 dB (A) - 65 dB (B) Konforsuzluk, rahatsızlık, öfke, kızgınlık, uyku

düzensizliği, konsantrasyon bozukluğu

2. Derece 65-90 dB (B) Fizyolojik reaksiyonlar, kan basıncı artışı, kalp

atışlarında ve solunumda hızlanma, beyin

sıvısındaki basıncın azalması, ani refleksler

3. Derece 90-120 dB (B) Fizyolojik reaksiyonların artması, baş ağrıları

4. Derece 120 dB (B) İç kulakta devamlı hasar, dengenin bozulması

5. Derece 140 dB (B) Ciddi beyin tahribatı

Mekanik kapaklarda gürültü nedenleri

1- Mekanik kapaktan kaynaklanan intrinsik sebepler

2- Kardiyak hemodinami

Hastanın duyduğu kapak sesinin büyük bölümü izovolumetrik faz sırasında oluşmaktadır.

Hızlı basınç değişiklikleri ve kavitasyon oluşumu gibi diğer pek çok neden kardiyak yapı ve

sıvı dolaşımında değişikliklere neden olarak ses basınç spektrumunu etkiler. Teorik olarak

kapakta oluşan kalsifikasyon, trombüs formasyonu, ayrılma gibi nedenler kapakların açılma ve

kapanma sırasında ses değişikliğine neden olur. Bu yüzden kapak seslerinin analizi kapak

bütünlüğü hakkında bilgi verir. Bazı araştırmacılar yüksek frekanstaki ses düzeyinde meydana

gelen azalmayı mekanik kapaktaki fonksiyon bozukluğuna bağlarkan, bazıları bunun sadece

göğüs ve iç organ yapısı ile farklılık gösterebileceğini bildirmiştir.

Mekanik kapak sesinin oluşumunun kapanma karakteristiğini değerlendirmek üzere,

fizyolojik basınç ve akım durumunu yansıtan kardiyovasküler simülatörlerden faydalanılmıştır

Page 12: stentsiz biyolojik aort kapak kullanımının akustik konforu

12

[42]. Biyolojik ve mekanik kapak sesleri karşılaştırılmış ve kapak sesleri total duyulabilir

frekans aralığında (20 Hz - 15 KHz) yükseltici kullanılarak kaydedilmiş, kardiyovasküler

simülatör tam bir doğal ventrikül gibi akım ve basınç sağlamıştır. Carpentier Edwars domuz

aortik biyoprotez hemen hiç ses çıkarmamıştır. Bu ölçüm esnasında kalp atım hızı 70/dak,

ortalama akım hızı 5 L/dak, sol ventrikül peak basıncı 120 mmHg olacak şekilde düzenleme

yapılmıştır. Araştırmacılar simultane kayıt ile intrakardiyak ve torasik fonokardiyogramların

analizi üzerine yapılan köpek çalışmasında kalp/toraks akustik sisteminin zaman değişken

özellikleri incelemişlerdir. İntrakardyiak fonokardiyogramda instrumental gürültü

kaydedilmiştir. Köpeklerde yapılan bu çalışmayla kalp/toraks akustik sisteminin aortta,

mitralden daha fazla zayıflama gösteren bandpass filtresine benzediği ortaya konmuştur. Kapak

çapı, çıkan ses basıncı ile doğru orantılı bulunmuştur. Araştırmalar sonucunda mekanik kapak

sesinden rahatsızlık duyan hastalar daha çok genç, daha iyi duyma kapasitesine sahip ve

genellikle sinüs ritmine sahip hastalardı.

Stentsiz Aortik Biyoprotezler

Stentli porcine xenogreftler biyolojik ve mekanik yapılardan oluşur ve böylece biyoprotez

olarak adlandırılır. Santral akım özelliğine sahip olmakla beraber stent kısmen obstüksiyona ve

türbülan akıma yol açar. Hemodinamik özellikleri birinci kuşak mekanik kapaklar ile

homogreftler arasında yer alır. Uzun dönem sonuçları homogreftlerden iyi değildir. Özellikle

çocuklarda ve genç hastalarda dejenerasyon, kalsifikasyon ve erken dönemde yaprakçık

yırtılmasına eğilim vardır [43,44]. Durabilitedeki bu fark, ideal olmayan kapak geometrisi ve

yaprakçıklar üzerindeki gerilimin uygunsuz dağılmasına yol açan stent ile açıklanabilir. Stentli

aortik homogreftlerdeki dejenerasyon oranı da buna benzerdir [45].

Biyoprotez hazırlama metodlarının durabilitedeki farklılıkta etkisi olmasına karşın,

hızlandırılmış yetersizlik testleri biyoprotez stentlerinin biyolojik komponente yansıyan gerilim

Page 13: stentsiz biyolojik aort kapak kullanımının akustik konforu

13

için major bir faktör olduğunu gösterdi [1,2]. Gluteraldehit ile fiske edilen bir porcine xenogreft

için en iyi stent nativ aort köküdür. Sinüslerin yapısı, yüksek aortik basınçta yaprakçıklar

kapandığında mekanik gerilimleri dağıtır. Bu insanda aortik kapak replasmanı için kullanılan

stentli aortik homogreft ile frehand aortik homogreft arasındaki durabilite farkını açıklayabilir.

Aortik pozisyonda stentli porcine xenogreftlerin ortalama dejenerasyon süresi, implante edildiği

yaşla değişiklik göstermekle birlikte genellikle sekiz yıldır [46,47]. Stentsiz olanlarda bu süre

12 yılı aşar.

Çıkarılan biyolojik protezlerin patolojik özellikleri, dejenerasyonun mekanizmaları

hakkında fikir edinilmesini sağlar. Kalsifikasyon, yaprakçık yırtıkları ve perforasyonlar

dejenerasyonun en belirgin şeklidir. Kommissüral stent ayrılması 27 mm den büyük kapaklarda

sık oluşur. Fleksible bile olsa yapay bir stentin eliminasyonu doku gerilimini azaltır ve

durabiliteyi düzeltir. Bir stent ve dikiş halkasının yokluğu, transvalvüler basınç gradiyentini

düşürür. Nativ aortik kök ve sinüsler, yüksek basınçta yaprakçıklar kapandığı sırada mekanik

stresi dağıtır [48,49]. 1988’de David [50] glutaraldehit ile fiske edilmiş stentsiz aortik

xenogreftlerin kullanımını hem deneysel olarak, hem de in vivo yeniden inceledi. Bu ilk

implantlarda çok düşük istirahat gradiyenti ve minimal aort yetersizliği görüldü. Düşük basınç

ile kapak ve aortik sinüslerin fiksasyonu için subanüler dokuları yaprakçıkların tabanının 1.5-2

mm altından kesti. Koyunlara implante edilen bu kapaklarda önemli derecede kapak ayrılması

olması ve dokunun kısmen frajil olması nedeniyle bir Dacron kumaş ile desteklendi. Bu aynı

zamanda insan dokusu ile porcine kapak arasında bir ayrım düzeyi sağlar (muhtemel bir

reoperasyonda bu değerlidir). Bu kumaş ile kaplama, septal kas bandının reabsorbsiyonunu

önler. Düşük basınç fiksasyonu, yaprakçıkların elastikiyetinin ve kollejeninin doğal yapısının

korunmasını sağlar. Bu kapakların takılmasını takiben 1 ay süre ile 5 yıl süre içinde

reoperasyon yapılan 4 hastada kapağın morfolojik bulguları tanımlandı. Pannus dikiş hatlarını

kaplamış, valsalva sinüslerine komşu kommisüral alanlara ve yaprakçık tabanlarına uzanmıştı.

Page 14: stentsiz biyolojik aort kapak kullanımının akustik konforu

14

Bu homogreftlerdeki bulgulara benzer bir sonuçtu. Yaprakçık dokusu yumuşak ve pliable

kalmıştı, önemli kalsifikasyon ya da yırtılma yoktu, fakat aortik duvarda kalsifikasyon

başlamıştı. Daha sonra diğer gruplar tarafından aort kök replasmanı için gluteraldehit ile

muamele edilmiş porcine aortik kök xenogreftler hazırlandı.

Gluteraldehit ile muamele edilmiş aortik kökler, taze insan ve domuz sinüslerinden

anlamlı derecede daha az genişleyebilme özelliğine sahiptir. Taze aortik köklerin çapı, iç

basıncın sıfırdan 120 mmHg’ya yükselmesiyle %45 artar, aksine gluteraldehit ile muamele

edilmiş aortik köklerde bu oran %10’dan azdır. Sonuç olarak, gluteraldehit ile muamele edilmiş

aortik kökler, taze homogreftler ile karşılaştırıldığında, belirgin olarak yüksek akım ve düşük

basınç özelliklerine sahiptir.

Page 15: stentsiz biyolojik aort kapak kullanımının akustik konforu

15

BİYOPROTEZ KAPAKLARIN KLİNİK KULLANIM ÖZELLİKLERİ

Biyoprotez Kapakların Hazırlanışı

Porcine biyoprotezler, domuzlardan taze doku olarak elde edilir. Birkaç saat içerisinde

aort dokusu etraf dokulardan temizlenerek aort kökü şeklinde eksize edilir, incelenir ve bundan

sonra gluteraldehit solüsyonu ile fiksasyon ve sterilizasyon işlemlerine geçilir. Aort kapağını

kapalı halde fiske etmek için aort içine hidrostatik basınç uygulanır. Aortik root biyoprotezlerin

hem giriş, hem de çıkış bölümüne eşit miktarda karşılıklı basınç (40 mmHg) uygulanır.

Dolasıyla yaprakçıklar düzeyinde net basınç farkı sıfırdır. Yaprakçıklar sıfır basınç altında fiske

edilir. Bu metod ile aort kök basıncı altında yaprakçıkların ve aort duvarının doğal yapısı

korunur. 2 mmHg veya hatta daha düşük basınçlarda bile, fiske edilen yaprakçıklarda gerilme

ve düzleşme oluşarak doğal yapının değiştiği histolojik olarak gösterilmiştir.

Biyoprotezler, doğal olarak oluşan bir yağ asidinin (olek asit) derivesi olan alfa –amino

oleik asit (AOA) ile muamele edilir. Bu yaprakçık kalsifikasyonunu azaltır. Hayvan

deneylerinde AOA ile muamele edilen domuz kapaklarında yaprakçık kalsifikasyonunun

azaldığı gösterilmiştir. Hazırlanmış aortik biyoprotezin miyokard ve giriş bölüm kenarları ince

tek tabaka Dacron kumaş ile kaplanır, daha sonra da tamponlanmış %2 gluteraldehit

solüsyonunda steril saklanır.

Aortik kök biyoprotezlerinin koroner arterleri, daha sonra operasyonda hastanın koroner

arterlerinin implante edilmesini kolaylaştırmak amacıyla 5-6 mm’lik bir bölüm bırakılarak

bağlanır. Kapağın giriş bölümünün yaklaşık 2 mm alt kısmına konan 5-0 yeşil dikiş hattı aynı

zamanda cerrahın dikiş hattıdır. Her bir kommissürün alt hizasına denk gelecek şekilde, Dacron

kumaş üzerine 120 derecelik eşit aralıklarla yerleştirilmiş yeşil renkli üç adet işaret noktası

vardır. Bunlar implantasyon esnasında cerrahın kılavuz noktalarıdır. Biyolojik kapağın stentinin

kaldırılması ile durabilitenin uzadığına inanılmaktadır.

Page 16: stentsiz biyolojik aort kapak kullanımının akustik konforu

16

Biyoprotez Kapağın Hemodinamisi

İn vitro pulsatil akım hidrodinamik çalışmalar ile, stentsiz biyoprotezlerin şu anda klinik

kullanımda olan stentli biyoprotezlerden daha fazla efektif orifis alanı (EOA) sağladığı

gösterilmiştir. Ayrıca, en küçük çaplarda bile (19 mm, 21 mm, 23 mm) akım özellikleri standart

bileaflet mekanik kapaklardan daha iyi bir koaptasyon sağladığı görülmüştür.

Hem kapağın büyüklüğünün, hem de implantasyon tekniğinin gradiyent ve regürjitasyonu

anlamlı derecede etkilediği görülmüştür. 23 mm kapağın 21 mm aortaya takılması, bütün

implantasyon tekniklerinde en fazla orifis alanı sağlamıştır. Özellikle root replasman ve

inklüzyon tekniği ile en yüksek EOA elde edilmiştir. En düşük EOA, total scalloped

implantasyon tekniğinde gözlenmiştir [48].

Aortik Kompleks

Aort kökü, sol ventrikül ile asandan aorta arasında tüpe benzeyen bir bileşke yeridir [51-

53]. Aort kökü, aort kapak yaprakçıklarını içerir ve sıklıkla aortanın bir parçası olarak incelenir,

ancak sol ventrikül çıkım yolunun bir parçası olarak da dikkate alınmalıdır. Aort kökünün 2/3

alt kısmı interventriküler septumla birleşir, geri kalan 1/3 lük kısmı mitral kapağın aortik veya

anterior yaprağının fibröz dokusuna yapışır. Aort kökünün üst kısmı ise asandan aorta ile

birleşir.

Aort kapağın kendisi kompleks bir yapı olup, şu anatomik yapıları içerir: Anulus, kapak

yaprakçıkları, Valsalva sinüsleri, Sinotübüler bileşke ve aortik duvar. Bu yapılar kapağın

kompetansını sürdürebilmek için sinerji içinde çalışır. Aortik kompleks 4 düzeyde incelenirse:

Anulus: Aort kapağın tabanı kaslar tarafından desteklenir. Bu kas yapıları kardiyak siklus

süresince kapağın genişleme ve gevşemesine izin verir. Bu durumu ventrikülün sistolik ve

diyastolik paterni takip eder. Gerçek bir taban ya da anulus olmadığı söylenebilir, ama yerine

Page 17: stentsiz biyolojik aort kapak kullanımının akustik konforu

17

aortik kompleksin içinde bir plan mevcuttur. Bu temel olarak kapak yaprakçıklarının daha

altındaki bölümler tarafından oluşturulan anuler bileşkedir ve aort kökünün içinde sol ventrikül

çıkım yolunda inlet kısma karşılık gelir.

Kapak yaprakçıkları: Sinetubuler bileşkede aort duvara tutunurlar. Her bir yaprakçık

koaptasyon yüzeyi ve menteşe noktası içerir. Normal aort kapak yaprakçıklarının tabanı serbest

uçlarının 1.5 katı genişliğindedir. Yaprakçıklar küspis oluşturan semilunar şeklinde aortik

duvara ilişki kurarlar ve yaprakçıklar arası üçgenler komşu kapak yaprakçıklarının birbiri ile

kıvrık ilişki oluştururlar. Herbir yaprakçık aortik duvara yarım ay biçiminde tutunur ve üç

yaprakçıklı kapak oluşur.Yaprakçıklar arası üçgenler birbirine komşu yaprakçıkların kavisli

olarak tutunmasından dolayı oluşur.Bu üçgenlerin tepeleri kommissür adını alır.

Valsalva Sinüsleri: Sinotubuler bileşke ve distal yaprakçık bağlantı yerlerinin proksimalinde

yer alan bülböz alanlardır. Koroner arterler sinüslerden orijin alır. Sağ ve sol koroner ostiumlar

sinüs çıkıntılarının altında bulunur. Sinüsler türbülan akımların oluştuğu bölge olması itibari ile

önemlidir. Sistolün erken fazında aortik kapak yaprakçık ve sinüs duvarı arasında laminer

olmayan bir akım oluşturur. Kan sinotübüler bileşkenin kenarından girer, duvar etrafında

dolaşır ve aortik kompleksin sabit akımına geri döner. Kapak açıldığı zaman türbülan akımlar

yaprakçıkların aortik duvar ile temasını engeller. Sistolün en tepe noktasından sonra (aortik

peak sistol) türbülan akımlar yaprakçıkların aort duvarından uzaklaşmasına yardımcı olur.

Sinüslerin şekli yaprakçıklardaki stresin yayılmasını sağlar. Bu yapılanma ile, diyastol

esnasında yaprakçıkların taşıdığı stresin sinüslerdeki stresin dört katı kadar olabileceği

gösterilmiştir. Bu, yaprakçıklardaki yükün bir bölümünün sinüs duvarları tarafından taşındığı

anlamına gelir. Yaprakçık stresi sinüslerce paylaşılmasaydı sinüs duvarı diyastolde içeri doğru

çekilirdi. Tersine sinüs duvarları dışa doğru hareket etmektedirler. Bu dağılım veya paylaşım

Page 18: stentsiz biyolojik aort kapak kullanımının akustik konforu

18

yaprakçıklar üzerindeki gerilme ve yırtılma olasılığını azaltmaktadır. Sonuç olarak sinüsler

aortik kompleksin fonksiyonel bir ünitesi olarak kabul edilmelidir.

Sinotübüler bileşke: Sinotübüler bileşke, sinüslerin sonu ve aortanın başlangıcını ayıran bir

kavşaktır. Sinotübüler bileşke, kapak yaprakçıklarının stabilizasyonunda önemli rol oynayan

kollejen ve elastinden oluşmaktadır. Son zamanlarda aort kapağını koruyan girişimlerde,

stentless kapak implantasyonlarında sinotübüler bileşke önem kazanmıştır. Sağlıklı bir insanda

sinotübüler bileşke anulusdan yaklaşık %10-15 daha küçüktür. Yaşla beraber sinotübüler

bileşkenin çapı da büyür. Bunun nedeni, bu bölgedeki elastin ve kollajen liflerin yapısal

değişikliğe gitmesidir.

Sol ventrikül çıkım yolu: Aort kapak fonksiyonları, mitral kapağın fonksiyonel durumu ve sol

ventrikül miyokardı göz önünde bulundurulmadan değerlendirilemez. Sol ventrikül çıkım

yolunu oluşturan kısımlar müsküler komponent, interventriküler septum, mitral kapak ve aort

kapak arasındaki bölgeden oluşan fibröz komponenttir. Aortik kapağın yaprakçıkları kısmi

olarak mitral kapağın anterior yaprakçığı ile bitişiktir. Bu indirekt olarak sol ventrikül

miyokardına bitişiktir. Bu nedenle aort kapak fonksiyonları kısmen mitral kapak aparatusu ve

sol ventrikül miyokardının fonksiyonel durumuna bağlıdır.

Sağ ventrikül çıkım yolu: Aort kökü ile çevre yapılarının ilişkilerini bilmek önemlidir. Çünkü

kalp içinde merkezi yerleşimli olan sinüsler hem iki atriyumla, hem de sağ ventrikül çıkım yolu

ile ilişki içindedirler. Küspislerin yakınlık ilişkisi de önemlidir. Sağ koroner küspis, sağ

ventrikül çıkım yolu ile ilişkilidir. Non-koroner küspis kommisürel birleşime yakın kısmı ile

sağ atriumla ilişkilidir. Non-koroner küspis her iki atriumla ilişkilidir. Sol koroner küspis sol

atriyumla ilişkilidir ve pulmoner gövde ile sol atriyal appendiks arasındaki keseciğe bakar.

Page 19: stentsiz biyolojik aort kapak kullanımının akustik konforu

19

Ayrıca her iki non-koroner ve sol koroner küspisler mitral kapağın anterior yaprakçığı ile

ilişkilidir.

İMPLANTASYON TEKNİKLERİ

a. Subkoroner implantasyon tekniği

b. Modifiye subkoroner implantasyon (Aortik Root İnklüzyon Tekniği)

c. Aort kök implantasyonu (Total Root Replasmanı)

1) Subkoroner implantasyon tekniği

Sinotübüler bileşkenin 0.5-1 cm üzerinden transvers aortotomi yapılır. Aort kapak rezeke

edildikten sonra aortik anulus ve sinotübüler bileşkenin çapları dikkatliçe ölçülür. Hastaların

çoğunda bu iki çap benzerdir (1ya da 2 mm farklılık ile). Sinotübüler bileşke ile aynı çapta bir

kapak seçilmelidir ve implantasyon için hazırlanmalıdır. Sadece aort anulusuna yerleştirilen

stentli biyoprotezlerin aksine, stentsiz biyoprotezlerin hastanın aort köküne tamamen

yerleştirilmesi çok önemlidir. Stentsiz biyoprotez daha çok bir silindire benzer, proksimal ve

distal seviyelerde çapları yaklaşık aynıdır. Temelde hastanın aort anulusunun ve sinotübüler

bileşkesinin çaplarının aynı olması önemlidir.

4-0 polyester tek tek dikişler (20-25 adet), aort anulusunun en alt seviyesinde, horizantal

planda, sol ventrikül çıkım yolundan geçilir. Bu dikişler aortik anulusun ‘scalloped’ şeklini

izlememelidir, fakat aynı horizontal planda olmalıdır. Nonkoroner aortik sinüs sıklıkla sağ ve

sol aortik sinüslerden daha aşağı seviyede uzanır. Bu durumlarda nonkoroner sinüsün arteriyel

duvarı dikişlerle birleştirilebilir ya da kapak bu bölümde supraanüler pozisyonda

yerleştirilebilir.

Page 20: stentsiz biyolojik aort kapak kullanımının akustik konforu

20

Üç kommissürünün uzaysal ilişkisi bu kapağın fonksiyonunun nasıl iyi olacağını

belirleyecektir. Bu dikiş sinüsün en alt seviyesine gelinceye kadar devam eder, burada

durulmalıdır. Sağ aortik sinüsün diğer kommissürü aort duvarına benzer şekilde yerleştirilir ve

sağ aortik sinüsün dikiş hattı tamamlanır. Nonkoroner yaprakçığın kommissürleri

yerleştirildikten sonra, biyoprotez nonkoroner aortik sinüse dikilir.

Biyoprotezin aort köküne dikilmesi sırasında kapak yaprakçıklarının cerrahi aletlerden

ve dikiş iğnelerinden zarar görmemesine aşırı dikkat edilmelidir. Eğer bir yaprakçık hasara

uğrarsa, kapak çıkarılmalıdır.

Eğer sinotübüler bileşkenin çapı biyoprotezin çapından büyük ise ya kapak

kommissürlerini hemen üzerinden asendan aortayı pilike ederek veya bu seviyede dışarıdan

aortun çevresinde bir Dacron şerit sarıp dikerek bu çap azaltılmalıdır.

2) Modifiye Subkoroner implantasyon (Aortik Root İnklüzyon Tekniği)

Aortotomi sinotübüler bileşkenin ve sağ koroner arterin çıkışının 5 mm üzerinden

transvers olarak yapılır. Bu sayede aort silindirik pozisyonda açık tutularak içerisine

yerleştirilecek olan porcine ksenogreft pozisyonu doğru ayarlanabilir ve kommissürlerin

distorsiyonu önlenir. Nativ aortik silindir ile ksenogreft silindir arasında iyi bir uyum elde

edilmelidir, bu açıdan ksenogreftin ölçüsü önemlidir. Uygun ölçüde kapak seçildikten sonra,

aort anulusu ksenogreftin yerleştirilmesini tek bir planda tutacak şekilde yerleştirilir. Daha

sonra sadece ksenogreftin koronerlerinin nativ koronerlere karşılık gelen sinüsler bölgesindeki

aort duvarları koroner ostiumları da içine alacak şekilde ‘U’ şeklinde kesilirken, nonkoroner

sinüs tarafı intakt bırakılır. Stentsiz biyoprotez kapak implantasyonunun en önemli yönü,

biyoprotezin kommissürleri ile nativ kommisürlerin aynı hizaya getirilmesidir. Teknik hatalar

yaprakçıklarda artmış doku gerilimine ve aort yetersizliğine yol açar. Çok küçük aort kökleri

için aortik kök replasmanı yapılabilir. Özellikle aort kökü küçük (< 23 mm) kadın hastalarda

Page 21: stentsiz biyolojik aort kapak kullanımının akustik konforu

21

daha yüksek gradiyentler gözlenmektedir. Ancak, erken postoperatif yüksek ölçülen

gradiyentler perivalvüler hematomun ve inflamasyonun rezolüsyonu, nativ sinüslere göre

ksenogreft kökün uyumu ve genişlemesi, septal hipertrofinin gerilemesi ile çıkım yolu

gradiyentinin azalması gibi faktörlerden dolayı zamanla anlamlı oranda düşer. Transvalvüler

gradiyent stentli kapaklardan anlamlı derecede düşüktür ve sol ventrikül hipertrofisinin

gerilemesi çok hızlıdır [ 54,56]. Hem sıfır basınç ile yaprakçık fiksasyonu, hem de alfa-amino

oleik asit muamelesi ile antikalsifikasyonun sağlanmasına rağmen, ksenogreft aort duvarı

zamanla kalsifiye olmaya başlar ve elastikiyeti kaybolur.

3) Aortik Kök İmplantasyonu (Total Root Replasmanı)

Aort, sinotübüler bileşkenin hemen üzerinden kesilir. Her iki koroner ostium aort

duvarından geniş butonlar şeklinde mobilize edilir.Valsalva sinüsünün geri kalan dokusu ve

nativ aort kapağı rezeke edilir. Ksenogreft aort köküne implante edilir, koroner ostiumlar

anastomoz edilir ve distal aort anastomozu yapılır.

Biyoprotez Kapakların Endikasyonları [56,58]

1. 65 yaşın üzerinde olan ve antikoagülan tedavinin kontrendike olduğu hastalarda idealdir

(Homogreft olmadığı zaman)

2. Sürekli antikoagülan tedaviyi uygulamayan, bu konuda isteksiz davranan ya da

izlenemeyeceği düşünülen gelişmekte olan ülkelerde yaşayan hastalar

3. Genç (< 40 yaş), özellikle çocuk sahibi olmayı düşünen kadınlar (pulmoner otogrefte

alternatif olarak)

4. Aktif endokarditli hastalar (homogreft mevcut olmadığı zaman)

5. Küçük aortik anuluslu hastalar

Page 22: stentsiz biyolojik aort kapak kullanımının akustik konforu

22

Biyoprotez kullanımı için mutlak bir kontrendikasyon yoktur. Ancak aortik anulus ve

sinotübüler bileşkenin çapları arasında büyük bir fark (asimetrik aortik kök), total scalloped

subkoroner impantasyon için rölatif bir kontrendikasyondur.

Aortik Stentsiz Bioprotezin Klinik Sonuçları

Mortalite

Çeşitli stentsiz biyoprotez kapaklar ile çok merkezli çalışmalarda erken mortalite %3-8

arasındadır [56]. Total root replasmanında bu oran %10-15 arasında bulunmuştur.Mortalite

nedenleri çeşitli serilerde değişiklik göstermekle beraber; endokardit, sepsis, kardiak arrest,

perioperatif miyokard infarktüsü, ritim bozuklukları, postoperatif kanama, multiorgan

yetmezliği sayılabilir.Mortalite ileri derecede yaşlı, hepatik ve renal fonksiyonları bozuk olan

hastalarda daha çok görülmüştür.Özelikle aktif endokardit ile karşılaşılan hastalarda

postoperatif endokardit, paravalvüler kaçak ve reoperasyon oranları daha fazla görülmüştür.

%1967 ‘de O’Brien ve arkadaşları [57] 23 vakalık ilk serisini yayınlamışlar, iki erken ve bir geç

mortalite bildirmişlerdir. Yaşayan 20 hastadan birisinde 14 ay sonra ani aort yetersizliği

gelişmiş ve reoperasyon uygulanmıştı. Stentli biyoprotezlerin geç dönem sonuçlarının iyi

olmaması üzerine dikkatler tekrar stentsiz biyoprotezlere çevrilmiş ve 1988 yılında David ve

arkadaşlarının [5] ilk deneysel ve klinik çalışmaları yayınlamaları ile yeni bir dönem

başlamıştır. Daha sonra 1990 ‘lı yıllarda stentsiz biyoprotez kapak teknolojisinde büyük

ilerlemeler olmuş ve çeşitli firmalar tarafından, çeşitli stentsiz biyoprotez kapaklar üretilmiştir.

İlk uzun dönem (10 yıllık ) klinik deneyim 1998’de David tarafından bildirilmiştir [50].

Morbidite

Tromboembolik komplikasyonlar %1-2 arasında görülmüştür. Daha çok, mitral kapak

cerrahisi yapılan ve atrial fibrilasyon olan hastalarda görülür.Kalıcı nörolojik sekel %1

civarındadır. Bunların yarısında karotis arter hastalığı belirlenmiştir

Page 23: stentsiz biyolojik aort kapak kullanımının akustik konforu

23

Kapak sesi

Pek çok mekanik kalp kapağı, kapak kapandığı sırada maksimum ses basınç düzeyine

erişerek, sessiz bir odada hastanın yaklasık 1-2 metre uzağından duyulabilecek şekilde sese

neden olur [60]. Aynı kapak tipine sahip olsalar bile ses basınç düzeyleri hastadan hastaya fark

edebilir. Bu değişiklik, vücut yapısı ve hemodinamik duruma bağlanmıştır. Aortik mekanik

kapaklardaki mekanik kapanma sesi sol ventrikül relaksasyon oranı (dp/dt) ve aortik kökteki

depolanan potansiyel enerji gibi hemodinamik parametrelerle ilişkilidir. Moritz ve arkadaşları

[61] yaptıkları bir çalışmada 1 metre uzaklıktan değişik kapak markalarına ait ses basınç

düzeyleri ölçmüşler ve sonuç olarak; Duramedics Edward: 33.5 +- 6 Db, St.Jude Medical: 24 +-

4 dB, Carbomedics: 25+-6 dB Bjork Shiley Monostrut: 31+-4 dB ‘lik ses basınç düzeyleri elde

etmişlerdir. Aynı literatürde Duromedics-Edwards protez en fazla ses çıkaran, St.Jude ise en az

ses çıkaran kapak markası olarak bulunmuştur.

Page 24: stentsiz biyolojik aort kapak kullanımının akustik konforu

24

MATERYAL ve METOD

Bu çalışmamızda Ocak 2005 ile Aralık 2005 tarihleri arasında Kartal Koşuyolu Yüksek

İhtisas Eğitim ve Araştıma Hastanesi’nde stentsiz biyoprotez replasmanı uygulanan 10 hasta ile

aynı dönemde kontrol grubu olarak mekanik aort kapak replasmanı uygulanan 10 hasta

karşılaştırıldı. Biyolojik aort kapak replasmanı uygulanan hastaların yedisi erkek, üçü kadın idi.

Kontrol grubunda hastaların altısı kadın ve dördü erkek idi. Her iki gruptaki hastaların yaş

ortalaması 68.8 ± 18 dı. Biyoprotez takılan hastalara ait preoperatif demografik özellikler, yaş,

cinsiyet, elektrokardiyografi, fonksiyonel sınıflaması, ek kardiyak patoloji ve ek sistemik

hastalıkları Tablo 2 ‘de belirtilmiştir.

Tablo 2. Biolojik AVR uygulanan hastaların preoperatif demografik bulguları.

Hastalar Yaş Cinsiyet EKG NYHA Sis.Has. EKP

Hasta 1 81 E AF 3 - AAA

Hasta 2 80 K sinüs 4 - KAH

Hasta 3 69 K sinüs 4 - KAH

Hasta 4 65 E AF 3 KOAH PHT

Hasta 5 65 E sinüs 3 DM

Hasta 6 80 E AF 4 - KAH

Hasta 7 65 E sinüs 3 - -

Hasta 8 71 E sinüs 4 - -

Hasta 9 71 E sinüs 3 DM KAH

Hasta 10 72 K sinüs 3 - MD

AAA = Asandan aort anevrizması; AF = Atrial fibrilasyon; DM = Diabetes mellitus; EKP = Ek kardiyak patoloji;

KAH = Koroner arter hastalığı; KOAH = Kronik obstrüktif akciğer hastalığı; NYHA = NewYork Heart

Assosiation; PHT = Pulmoner hipertasyon; Sis. Has = Sistemik hastalık.

Page 25: stentsiz biyolojik aort kapak kullanımının akustik konforu

25

Biyoprotez kapak takılan hastaların preoperatif ekokardiografik özellikleri ise Tablo 3’de

belirtilmiştir. Mekanik kapak replasmanı altı hastada St. Jude, üç hastada Carbomedics, bir

hastada Bjork Shiley ile gerçekleştirildi.

Tablo 3. Biolojik AVR uygulanan hastaların preoperatif ekokardiografik bulguları.

Hastalar Max. Grad

(mm-Hg)

Mean

Grad

LVSSÇ

(cm)

LVDSÇ

(cm)

EF

%

Septum

(cm)

AKA

(cm2)

AY Arka

Duvar

Ek

Bulgu

1.Hasta 68 40 4.1 5.9 30 1.2 0.65 + 1 Dej.

2.Hasta 71 48 3.0 4.7 50 1.5 0.58 ++ 1.5 Kal.

3.Hasta 76 50 3.8 5.0 45 1.5 0.7 ++ 1.4 Kal.

4.Hasta 80 40 6.1 7.0 30 1.2 0.8 + 1.2 Dej.

5. Hasta 82 47 3.7 5.3 45 1.6 0.8 + 1.3 Dej.

6.Hasta 45 25 2.9 4.1 60 1.3 0.95 +++ 1.3 Dej.

7.Hasta 64 46 4.8 6.3 60 1.6 0.80 ++ 1.2 Dej.

8.Hasta 78 50 4.0 6.4 60 1.5 0.60 ++ 1.5 Dej.

9.Hasta 130 75 2.5 4.4 35 1.7 0.78 + 1.7 Kal.

10.Hasta 85 42 3.8 4.7 70 1.3 0.80 ++ 1.3 Kal.

AKA = Aort kapak alanı; AY = Aort yetmezliği; Dej = Dejeneratif; Kal = Kalsifik; LVDSÇ = Sol ventrikül

diyastol sonu çapı; LVSSÇ = Sol ventrikül sistol sonu çapı

Tablo 4’de ise mekanik kapak takılan hastaların yaş, cinsiyet, vücut kitle indeksi, primer

patoloji, takılan kapak ölçüsü, takılan kapak markası, duyma kaybı derecesi, operasyon

sonrasında ölçülen kapak ses frekansı gösterilmistir

Page 26: stentsiz biyolojik aort kapak kullanımının akustik konforu

26

Tablo 4. Mekanik Kapak Takılan Hastaların Pre- ve Postoperatif Özellikleri.

Postoperatif dönemde tüm hastalara hastanede kalış süreleri içerisinde kapak

fonksiyonlarını değerlendirmek üzere transtorasik ekokardiyografi yapıldı. Mekanik kapak

takılan hastalar postoperatif dönemde Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Kulak Burun

Boğaz Kliniği’nde bilateral odyometre muayenesinden geçirildi. 2000 Hz ile < 30 dB duyma

kaybı normal, 30-60 dB hafif, 60-90 dB orta, >90 Db ileri duyma kaybı olarak değerlendirildi.

Daha sonra biyomedikal labaratuvarına davet edilen hastalar burada kendilerine önceden

tarafımızdan hazırlanan ve Tablo 5’de gösterilen, hastaların kapağa bağlı ses rahatsızlık

düzeylerini değerlendiren bir anket formu dolduruldu. Ardından Lutron marka SL-4022 Dijital

Ses Seviyesi Ölçüm cihazı ile mekanik kapak takılan hastaların kalp kapak sesleri oturur

pozisyonda, sesten yalıtılmış bir ortamda, torasik duvardan bir metre uzakta iken in vitro olarak

ölçüldü. Ölçüme ait ses frekans düzeyleri Tablo 6’da karşılaştırıldı.

Hastalar Yaş Cinsiyet Vücut Kitle

İndeksi

Ritim Primer

Patoloji

Kapak

Ölçüsü

Kapak

Markası

Duyma

kaybı

Hasta 1 68 K 29.0 AF AD 19 St. JUDE N

Hasta 2 73 E 22.7 sinüs AD 21 Carbo-Med H

Hasta 3 35 E 20.4 sinüs AY 23 Bjork-Shiley N

Hasta 4 67 K 27.3 AF AD 21 St. JUDE H

Hasta 5 65 E 21.8 sinüs AD-AY 23 St. JUDE H

Hasta 6 74 K 20.8 sinüs AD 21 St. JUDE İ

Hasta 7 73 K 22.6 sinüs AD 21 St. JUDE H

Hasta 8 65 E 25.8 AF AY 23 Carbo-Med N

Hasta 9 71 K 23.7 sinüs AD 23 Carbo-Med H

Hasta 10 67 K 26.7 sinüs AD 21 St. JUDE N

Page 27: stentsiz biyolojik aort kapak kullanımının akustik konforu

27

Tablo 5. Hastalara ait kapağa bağlı ses rahatsızlık anket formu.

KARTAL-KOSUYOLU YÜKSEK İHTİSAS EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ

MEKANİK AORT KAPAK REPLASMANI YAPILAN HASTALARIN KAPAĞA BAĞLI SES

RAHATSIZLIK DÜZEY ANKET FORMU

HASTA

AD-SOYAD:

YAŞ:

HASTANE PRO.NO:

SORU 1:

Mekanik kapak sesinden rahatsız oluyor musunuz?

a) Olmuyorum

b) Çok az rahatsız oluyorum

c) Oldukça fazla rahatsız oluyorum

SORU 2:

Kapak sesine bağlı ameliyat öncesinde olmayan uyku problemi yaşıyor musunuz?

a) evet

b) hayır

SORU3:

Eşiniz uyku sırasında kapak sesinden rahatsız oluyor mu?

a) evet

b) hayır

SORU4:

Kapak sesinden duymuş olduğunuz rahatsızlıktan dolayı yeni bir ameliyatla sessiz bir kapağa sahip olmak ister miydiniz?

a) evet

b) hayır

c) kararsızım

Page 28: stentsiz biyolojik aort kapak kullanımının akustik konforu

28

SONUÇLAR

Yapılan bu çalışmada toplam 20 hastaya takılan farklı kalp kapak protezlerinin klinik

olarak erken dönem sonuçlarının yanında esas olarak mekanik kapak replasmanı uygulanan

hastaların akustik konforu incelenmiştir.

Mortalite

Biyolojik kapak replasmanı yapılan hastaların birinde erken dönemde mortalite

gerçekleşti. Bu hastada postoperatif 6. gün solunum sıkıntısı, hipotansiyon ve bradikardi

gelişmesi üzerine yoğun bakım ünitesine alınarak hastaya acil olarak transtorasik

ekokardiyografi ile kardiyak tamponad teşhisi konuldu. Acil olarak operasyona alınan hastanın

perikardiyal efüzyonu drene edildi. Yoğun bakım takiplerinde hemodinamisi bozulan hastaya

medikal destek tedavisinin yanında mekanik destek (İABP) sağlandı. Hasta postoperatif 10.

günde multiorgan yetmezliği sonrasında kaybedildi.

Morbidite

Tromboembolik komplikasyonlar: Mekanik kapak takılan bir hastada geçici

serebrovaskuler hadise gelişti.

Endokardit: Hastaların hiçbirinde klinik veya ekokardiyografik olarak endokardit

gelişmedi.

Perikardiyal efüzyon: Bir hastada kalbi çepeçevre saran ve tamponad bulgusu veren 2.5-

3 cm’lik perikardiyal efüzyon saptandı ve bu kaybedilen hasta idi.

Aort Yetmezliği: Klinik ve ekokardiyografik olarak hiçbir hastada aort yetmezliği

görülmedi.

Page 29: stentsiz biyolojik aort kapak kullanımının akustik konforu

29

Ritm Sorunları: Biyolojik kapak takılan bir hastada preoeratif dönemde olmayan hızlı

geçişli atriyal fibrilasyon saptandı ve amiodarone tedaisi ile sinüs ritmine döndü. Hastaların

hepsi postoperatif 7-10.gün taburcu edildiler.

Hastaların Akustik Konforu:

Hasta anket formundan elde edilen bilgiler ışığında mekanik kapak replasmanı uygulanan

hastaların %70’i kapak sesini duymakta idi. Mekanik kapak takılan hastaların %30’unda

operasyon öncesinde olmayan uyku bozukluğu mevcuttu. Hastaların %30’u gün içerisinde

kapak sesinden rahatsız olurken, %40’ı daha düşük sesli kalp kapağına sahip olmak istediğini

belirtti. Vücut kitle indeksi yüksek olan hastalarda daha düşük frekanslı kalp kapak sesi elde

edildi. Yüksek ses basıncına sahip olan hastalarda rahatsızlık bu basınçla orantılı olup, uyku

problemi bu hastalarda daha fazla idi. Rahatsız olan hastalar nispeten yaş olarak daha genç,

daha iyi duyma kapasitesine sahip ve genellikle sinüs ritminde idiler. Çıkan ses kapak çapı ile

doğru orantılıydı. Çıkan sesin boyutu ile herhangi bir kapak markası ilişkili değildi. Tablo 6’da

hasta karakteristikleri ile desibelmetre ile ölçülen kapak ses düzeyleri gösterilmiştir.

Buna ilave olarak Grafik 1’de St. Jude aortik mekanik protez takılan bir hastanın toraks

duvarından bir metrelik uzaklıktan mikrofon aracılığıyla ölçülen 10 kalp atım süresince

kaydedilen zaman-ses basınç diyaframı gösterilmiştir.

Page 30: stentsiz biyolojik aort kapak kullanımının akustik konforu

30

Tablo 6. Hasta Karakteristikleri ile Ölçülen Kapak Ses Düzeyleri *

Hastalar Vücut kitle

indeksi

Cinsiyet Kapak

Ölçüsü

Kapak Markası Ölçülen kapak

sesi (dB)

Hasta 1 29.0 K 19 St. JUDE 30

Hasta 2 22.7 E 21 Carbo-Med 43

Hasta 3 20.4 E 23 Bjork-Shiley 44

Hasta 4 27.3 K 21 St. JUDE 34

Hasta 5 21.8 E 23 St. JUDE 43

Hasta 6 20.8 K 21 St. JUDE 44

Hasta 7 22.6 K 21 St. JUDE 43

Hasta 8 25.8 E 23 Carbo-Med 38

Hasta 9 23.7 K 23 Carbo-Med 42

Hasta10 26.7 K 21 St. JUDE 39

* Desibel cinsinden verilmis olan ölçülen kapak ses seviyeleri A modunda ölçülmüştür.

Grafik 1. St. Jude aortik mekanik protez kaydedilen zaman-ses basınç diaframı

Page 31: stentsiz biyolojik aort kapak kullanımının akustik konforu

31

TARTIŞMA

Hem in vitro, hem de in vivo biyoprotez kapağın ideal akım performansı implantasyon

tekniğine ve kapağın büyüklüğünün belirlenmesi kriterlerine bağlı olacaktır.

Kalp cerrahisinde 40 yılı aşkın bir süredir kullanılmakta olan kapak protezleri uygun

hasta grubunda semptomları azaltmakta ve yaşam süresini önemli ölçüde arttırmaktadır. Her

sene dünyada yaklaşık 100,000 hastaya prostetik kalp kapağı takılmaktadır. Günümüzde

kullanılan bir çok farklı protez kapak tipi vardır. Teknolojideki gelişmeler ile yeni jenerasyon

kapaklar öncekilere göre önemli üstünlüklere sahip olmaktadır. Buna karşın kalp kapak

replasmanı gereken hastaların tamamında tüm cerrahlar tarafından kullanılabilecek, mükemmel

bir hemodinami sağlayan, erken ve geç komplikasyon riski olmayan ve istenildiği an

bulunabilen ideal bir protez kapak yoktur ve büyük bir olasılıkla gelecekte de olamayacaktır.

Her protez tipinin kendine özgün avantaj ve dezavantajları bulunmaktadır. Bu yüzden kapak

seçimi konusu her hasta ve hastalık için ayrı olarak değerlendirilmelidir. Kapak seçiminde

belirleyici olan özellikler hastanın yaşı, cinsiyeti, sosyokültürel durumu, kapağın patolojisi,

annulus boyutu, antikoagulasyon, endikasyon ve kontrendikasyon durumu, hastanın tercihi ve

cerrahi ekibin deneyimleridir. Mekanik kalp kapağına sahip olan hastalar hayatlarının geri

kalan kısmında kapak sesine alışmak zorundadırlar. Her ne kadar takılan mekanik kapağa bağlı

rahatsızlık hastaların sosyal hayatını ciddi şekilde etkilese de, bu konuda yapılan çalışma sayısı

oldukça kısıtlıdır. Literatürde mekanik kapak sesine dayanamayıp ikinci bir operasyonla daha

önceden takılmış olan kapağın biyoprotezle değiştirildiği vakalar bildirilmiştir [59].

Pek çok mekanik kalp kapağı, kapak kapandığı sırada maksimum ses basınç düzeyine

erişerek sessiz bir odada yaklaşık 1-2 metre uzaklıktan duyulabilecek şekilde sese neden olur

[60]. Aynı kapak tipine sahip olsalar bile ses basınç düzeyleri hastadan hastaya fark edebilir. Bu

değişiklik, vücut yapısı ve hemodinamik duruma bağlanmıştır. Aortik mekanik kapaklardaki

mekanik kapanma sesi sol ventrikül relaksasyon oranı (dp/dt) ve aortik kökteki depolanan

Page 32: stentsiz biyolojik aort kapak kullanımının akustik konforu

32

potansiyel enerji gibi hemodinamik parametrelerle ilişkilidir. Yapılan bu çalışmada biyoprotez

ve mekanik kapak replasmanı yapılan toplam 20 hastanın erken dönem klinik sonuçlarının

yanında esas olarak mekanik kapakların oluşturduğu gürültünün hastaların yaşam kalitesini ne

derecede etkilediği araştırılmıştır. Moritz ve arkadaşları [61] yaptıkları bir çalışmada bir metre

uzaklıktan değişik kapak markalarına ait ses basınç düzeyleri ölçmüşler ve sonuç olarak

Duramedics Edward 33.5 ± 6 Db, St. Jude Medical 24 ± 4 dB, Carbomedics 25 ± 6 dB, Bjork

Shiley Monostrut 31 ± 4 dB’lik ses basınç düzeyleri elde etmişlerdir. Aynı literatürde

Duromedics-Edwards protez en fazla ses çıkaran, St. Jude ise en az ses çıkaran kapak markası

olarak bulunmuştur. Oysa bu çalışmada her ne kadar hasta sayısı kısıtlı olup istatistiki olarak

anlamlı olmasa da. ölçülen kapak sesleri (A mod) daha yüksek düzeyde idi (30-44 Db). Diğer

taraftan pek çok çalışmada St. Jude markalı kapaklarda daha düşük ses düzeyi elde edildiği

belirtilmişse de [62-64], yapılan bu çalışmada kapak markaları arasında ses düzeyleri

bakımından bir farklılık gözlenmemiştir.

Johansen ve arkadaşlarının [5] daha önceden bu konu ile ilgili yaptığı çalışmalara

paralel olarak bu çalışmada da mekanik kapak replasmanı uygulanan hastaların %70’i kapak

sesini duymakta idi. Laurens ve arkadaşlarının [60] yaptığı diğer bir çalışmada ise hastaların

%14.2’sinde uyku bozukluğu, irritasyon, sinirlilik ve korku gözlenmesine karşın, bizim

çalışmamızdaki mekanik kapak takılan hastaların %30’unda operasyon öncesinde olmayan

uyku bozukluğu ortaya çıktı. Hastaların %30’u gün içerisinde kapak sesinden rahatsız olurken,

%40’ı daha düşük sesli kalp kapağına sahip olmak istediğini belirtti. Vücut kitel indeksi yüksek

olan hastalarda daha düşük frekanslı kalp kapak sesi elde edildi. Yüksek ses basıncına sahip

olan hastalarda rahatsızlık bu basınçla orantılı olup, uyku problemi bu hastalarda daha fazla idi.

Rahatsız olan hastalar nispeten yaş olarak daha genç, daha iyi duyma kapasitesine sahip ve

genellikle sinüs ritminde idiler. Çıkan ses valf çapı ile doğru orantılıydı. Thulin ve arkadaşları

[63] yaptıkları in vitro çalışmada kalp kapak sesinin sistemik kan basıncı, kapağın pozisyonu ve

Page 33: stentsiz biyolojik aort kapak kullanımının akustik konforu

33

kalp ritmi ile bağlantılı olduğunu gözlemlemişlerdir. Yine Sigrid ve arkadaşlarının [64] yaptığı

başka bir çalışmada vücut kitle indeksi ile kapak sesi arasında herhangi bir bağlantı

kurulamamış olmasına rağmen bu çalışmada vücut kitle indeksi ile duyulan rahatsızlık arasında

ters korelasyon gözlemlendi. Tüm bunlara ilaveten literatürdeki diğer çalışmalara paralel olarak

bu çalışmadada preoperatif atrial fibrilasyonlu, mekanik aort kapak replasmanı uygulanan

hastalarda kapak ses ölçüm düzeyleri düşük bulunmuştur. Diğer yandan biyolojik kapak takılan

hastaların hiçbirinde yukarda anlatılmış olan hiçbir şikayet söz konusu olmamıştır. Pek çok

mekanik kalp kapağı, kapak kapandığı sırada maksimum ses basınç düzeyine erişerek, sessiz

bir odada hastanın yaklaşık 1-2 metre uzağından duyulabilecek şekilde sese neden olur. Kapak

replasmanından sonra, hasta ve yakınlarının hayat kalitesinde bir etkilenme olur. Yapılan

çalışmalarda kapak ameliyatından sonra hastaların ½ ‘sinin hasta yakınlarının ise 1/3’ünün bu

durumdan rahatsız olduğu bildirilmiştir [64].

Sonuç olarak; stentsiz biyoprotezler üstün hemodinamik perforansları, sol ventrikül

hipertrofisinin gerilemesi üzerinde olumlu etkileri ve orta dönem takipte kapağa bağlı

komplikasyon oranının çok düşük olması nedeni ile mekanik ve stentli biyoprotezlere göre daha

iyidir. Uzun dönem dayanıklılıkları ile ilgili yeterli klinik çalışma olmamasına karşın, ileri

yaştaki hastalarda mekanik ve stentli biyoprotezlere göre iyi bir seçenektir [65]. Kapak

replasmanı yapılmadan önce hastaya mekanik kapağın oluşturacağı ses detaylı şekilde

anlatılmalı ve en uygun kapak seçim kararını gerekirse kitabi bilgilerin dışına çıkılarak hastayla

hekim birlikte vermelidir.

Page 34: stentsiz biyolojik aort kapak kullanımının akustik konforu

34

KAYNAKLAR

1. Brom N.D. Fatigue inducet damage in gluteraldeyde preserved heart valve tissue. J

Thorac Cardiovase Surg 1978;76:202.

2. Reis F L, Hancock W D, Yarborough JW, Glaney D, Morrow AG. The flexible stent. A

new concept in the fabrication of tissue valve prostheses. J Thorac Cardiovase Surg

1971;62:683-9.

3. Girardot N, Girardot JM, Schoen FJ. Alpha –amino oleic acid ,a new compound, prevents

calcification of bioprosthetic heart valves. The 17 th Annual Meeting of the Society for

Biomaterials,May 1991, Scottsdale, AZ.

4. Chen W, Guyton RA, Myers DJ, Levy RJ Surface modification of stentless bioprosthetic

heart valve with 2-amino oleic acid: a viable antimineralization strategy. 19 th Annual

Meeting of Society for Biomaterials , Birmingham, AL April 28-May 2, 1993.

5. Johansen P, Hansen SB, Hasenkam JM, Nygaard H. Noise levels of closing sounds in

vivo are equal for different bileaflet mechanical heart valves. J Heart Valve Dis

2003;12:764-71.

6. David TE, Bos J, Rakowski H. Aortic valve replacement with the Toronto SPV

bioprosthesis. J Heart Valve Dis 1992;1:244-8.

7. David TE ,Feindel CM ,Bos J, Sun Z, Scully HE, Rakowski H. Aortic valve replacement

with a stentless porcine aortic valve. A six–year experience. J Thorac Cardiovasc Surg

1994;108:1030-6

8. Tuffier T. Etüde experimentale surla chirurgie des valves de coeur. Bull Acad Med Paris

1914;71:293.

Page 35: stentsiz biyolojik aort kapak kullanımının akustik konforu

35

9. Smithy HF, Parker EF. Experimental aortik valvulotomy, preliminary report. Surg

Gynecol Obstet 1952;34:625.

10. Bailey CP, Ramirez HP, Lanselere HB. Surgical treatment aortic stenosis. JAMA

1952;150:1647.

11. Lefrak EA, Star A. Historic aspects of cardiac valve replacement. In cardiac valve

prothesis. Appleton–Century–Crofts, New York,1979:3.

12. Hufnagel CA, Harvey WP. The surgical correction of aortic regurgitation: Preliminary

report Bull Georgetown. U Med Ctr 1953;6:60.

13. Gibbon JH. Application of a mechanial heart and lung apparatus of cardiac surgery. Minn

Med 1954;37:171.

14. Star A Edwards, ML, McCord, CW, Griswold HE. Aortic replacement: Clinical

experience with a semirigid ballvalve prothesis. Circulation 1963;27:779.

15. Lam CR, Aram HH, Munnell ER. An experimental study of aortic valve homografts.

Surg Gynecol Obstet 1952;94:129.

16. Murray G. Homologous aortic-valve segment transoplants as surgical treatment for aortic

and mitral insufficieney Angiology 1956;7:466.

17. Beall AC, Morris GC, Cooley DA, De Bakey ME. Homotransplantation of the aortic

valve. Thorac Caridiovasc Surg 1961;42:497-506.

18. Duran CG, Gunning AJ. A method for placing a total homologous aortic valve in the

subcoronary positon. Lancet 1962;2:488-9.

19. Ross DN. Homograft replacement of the aortic valve. Lancet 1962;2:487-8.

20. Barratt-Boyes BG. Homograft aortic valve replacement and aortic incompetence and

stenosis. Thorax 1964;19:131-50.

21. Paneth M, O’Brien MF. Transplantation of human homograft aortic valve. Thorax

1968;21:115-8.

Page 36: stentsiz biyolojik aort kapak kullanımının akustik konforu

36

22. Heksema TD, Tistus JL, Guilhari ER, Kirklin JW. Use of homografts for replacement of

the aortic valve in man. Circulation 1966;34:129-34.

23. Angell WW, Ibsen AB, Stenson EB, Shumway ME. Fresh aortic homografts for

multiple valve replacement. J Thorac Surg 1968;56:323-28.

24. Stenson EB, Angell WW, Ibsen AB, Shumway ME. Aortic replacement with the fresh

aortic homograft. Am J Surg 1969;116:204-10.

25. Barratt–Boyes BG, Roche AHG, Brandt PWT, Smith JC, Lowe JB. Aortic homograft

valve replacement. A very long term follow up a initial series of 101 patients. Circulation

1969;40:763-69.

26. Bowman FO, Malm JR, Haris PD, Kaiser GA, Kovalik ATW. Further evaluation of aortic

homografts sterilised by electron beam energy. Ciculation 1969;39(Suppl):40-6.

27. Gonzalez–Lavin L, Ross DN. Homograft aortic valve replacement. A five year

experience at the National Heart Hospital, London. J Thorac Cardiovasc Surg 1970;60:1-

8.

28. Young WP ,Kroncke GM, Dacumos GL, Rowe GG. A follow up study of aortic valve

homografts for two four and one half year. Ann Thorac surg 1971;12:155-60.

29. Weldon CS ,Amali MM, Morovati SS, Shaker IJ. A proshetic stented aortic homograft for

mitral valve replacement. J Surg Res 1966;6:548-52.

30. Bratt–Boyes BG, Roche AHG, Subramaryan R, Pemberton JR, Whitlock RML. Long

term follow up of patients with antibiotic sterilized homograft valves inserted freehand in

the aortic position. Ciculation 1987;75:768-75.

31. Anderson ET, Hancock EW. Long–term follow up of aortic valve replacement with fresh

aortic homograft. J Thorac Cardiovasc Surg 1976;72:150-56.

32. Senning A. Fascia lata replacemet of aortic valves. J Thorac Cardiovasc Surg 1967;465-

70.

Page 37: stentsiz biyolojik aort kapak kullanımının akustik konforu

37

33. Ionescu MI, Ross DN, Wooler GH, Deac R ,Ray D. Replacement of heart valves with

autogenous fascia lata. Surgical technigue. Br J Surg 1970;57:437-42.

34. Ionescu MI, Pabraski BC, Holden MP, Mary DA, Wooler GH. Results of aortic valve

replacement with frame supported fascia lata and pericardial grafts. J Thorac Cardiovasc

Surg 1972;64:340-53.

35. Lower RR, Stofer RC, Shumway NE. Autotransplantation of the pulmonic valve into the

aorta. J Thorac Cardiovasc Surg 1960;39:680-87.

36. Ross DN. Replacement of aortic and mitral valve with a pulmonary autograft. Lancet

1965;2:114-15.

37. Duran CG, Gunning AG. Heterologous aortic valve transplantation in the dog. Lancet

1965;2:1275.

38. Binet JP, Duran CG, Carpentier A, Langlois J. Heterologous aortic valve transplantation.

Lancet 1965;2:1275.

39. O’ Brien MG, Clarebrough JK. Heterograft aortic valve transplantation for human

valve disease. Med J Aust 1966;2:228-30.

40. Carpantie A, Blondeau P, Laurens P, Mancel P, Laurent D, Dubost C. Replacement des

valvules mitrales et tricuspides par des heterogreffes. Am Chir Thorac Cardiovas

1966;7:33-6.

41. Carpantier A, Deloche A, Relland J, Fariani JN, Forman J, Camileri JP, Soyer R, Dubost

C. Six year follow up of glutaraldehyde-preserved heterografts with particular to the

treatment of congenital valve malformations. J Thorac Cardiovas Surg 1985;499-507.

42. Catherine Mason, Regis Rieu. Time–frequency analysis of the noise produced by the

closing of artificial heart valves: an in vitro study. Medical Engineering & Physics

1998;20:418-24.

Page 38: stentsiz biyolojik aort kapak kullanımının akustik konforu

38

43. Williams DB, Danielson GK, McGoon DC, et al. Porcine heterograft valve replacement

in children. J Thorac Cardiovas Surg 1982;84:446-50.

44. Dunn JM. Porcine valv edurability in children. An Thorac surg 1981;32:357-68.

45. Angell WW, Grehl TM, Buch W, Wuerflei RD. Mounted fresh homografts for aortic

valve replacement. Med J Aust (Spec Suppl) 1973;21:74-76.

46. Cohn LH, Alfred BD, Di Sesa VJ, Sawtelle K, Shenin RS, Collins JJ. Early ad late

risk of aortic valve replacement. J Thorac Cardiovas Surg 1984;88:695-705.

47. Angell WW, Angell D, Ohri JH, Lamberti JJ, Grehl TM, Log term follow–up of viable

frozen aortic homografts: a viable homograft bank. J Thorac Cardiovas Surg

1987;93:815-22.

48. Yogonathan AP, Eberhardt CE, Walker PG. Hydrodynamic performance of the medtronic

freestyl aortic root bioprosthesis. The Journal of Heart Valve Disease 1994;3:571-80.

49. Dossche K, Vanermen H, Wellens F, DeGesst R, Degrieck I, Deloof T. Free–hand sew

allografts, stenless (prima EDwards) and stented (CESA) porcine bioprostheses. A

comparative hemodynamic study. Eur J Cardiothorac Surg 1995;9:562-66; discussion

566-67.

50. David TE, Feindel CM, Scully HE, Bos J, Rakowski H. Aortic valve replacement with

stentless porcine aortic valves: a tenyear experience J Heart Valve Dis 1998;7(3):250-4.

51. Becker M, et al. Surgical and pathological anatomy of the aortic valve and root. Op Tech

Card Thorac Surg 1996;1:3-14.

52. Kunzelman KS, Grande J, David TE, et al: Aortic root and valve relationships: impact on

surgical repair. J Thorac Cardiovasc Surg 1994; 107:162

53. Jesse Edwards Registry of Caridovascular Disease, St Paul Heart and Lung Center,

Compiled by Dr.Karen Kelly.

Page 39: stentsiz biyolojik aort kapak kullanımının akustik konforu

39

54. Huysmans HA, Medtronic Freestyle bioprosthesis: Clinical study. Stentless bioprostheses

1995:152-56.

55. Westaby S. Cylinder within a cylinder method for porcine aortic root implantation.

Stenless Bioprostheses Oxford, UK 1995:157-64.

56. Westaby S, Piwnica A. Why stentless valves? Stentless bioprostehese. Sis Medical

Media, Oxford, 1995;3-16.

57. O’Brien MF-Hvass U. The crylife–O’Brien model 300 composite stentless porcine aortic

xenograft implantation Brochure. 1998 Cryolife International Inc.

58. Hvass U, O’Brien–Angill. Stentless Valve: Early results of 120 implants stentless

bioprostheses 1995;182-89.

59. Kerendi F, Guyton RA. Replacement of mechanical mitral valve prosthesis due to the

patient intolerance of clicking noise: case report. J Heart Valve Dis 2005;14:261-3.

60. Laurens RR, Wit HP, Ebels T. Mechanical heart valve prostheses: sound level and related

complaints. Eur J Cardiothorac Surg 1992;6:57-61.

61. Moritz A, Steinseifer U, Kobina G, Neuwirth-Riedl K, Wolters H,Reul H, Wolner E.

Closing click of St Jude Medical and Duramedics Edwards bileaflet valves: complaints

created by valve noise and their relation to sound pressure and hearing level. Br Heart J

1992;67:460-5.

62. Perry GJ, Helmeke F, Nada NC, Byard C, Soto B. Evaluation of ortic insufficiency by

doppler color flow mapping. J Am Coll Cardiol 1987;9:952-59.

63. Thulin LI, Reul H, Giersiepen M, Olin CL. An in vitro study of prosthetic heart valve

sound. Scand J Thorac Cardiovasc Surg 1989;23:33-7.

64. Sigrid A. Blome-Eberwein, MD, Dieter Mrowinski, PhD, Joseph Hofmeister, MD,

Roland Hetzer, MD, PhD. Impact of Mechanical Heart Valve Prosthesis Sound on

Patients' Quality of Life Ann Thorac Surg 1996;61:594-602.

Page 40: stentsiz biyolojik aort kapak kullanımının akustik konforu

40

65. S.Göksel, K.Göl, Z.İşçan, Ü.Yıldız, M.A.Özatik, B.Mavitaş, O.Taşdemir. Medtronik

Freestyle Stentsiz Biyoprotez’lerle Yapılan Aort Kapak Replasmanlarının Erken ve Orta

Dönem Çalışmaları. Türk Göğüs Kalp Damar Cer Derg 2000;8:658-62.