Upload
lamquynh
View
231
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
T.C.
ANKARA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
ARKEOLOJİ
(TARİH ÖNCESİ ARKEOLOJİSİ)
ANABİLİM DALI
KARAİN MAĞARASI ALT PALEOLİTİK DÖNEM
YONTMATAŞ ENDÜSTRİSİ
Doktora Tezi
Yavuz AYDIN
Ankara – 2016
T.C.
ANKARA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
ARKEOLOJİ
(TARİH ÖNCESİ ARKEOLOJİSİ)
ANABİLİM DALI
KARAİN MAĞARASI ALT PALEOLİTİK DÖNEM
YONTMATAŞ ENDÜSTRİSİ
Doktora Tezi
Yavuz AYDIN
Tez Danışmanı
Prof. Dr. Harun TAŞKIRAN
Ankara – 2016
i
İÇİNDEKİLER
İÇİNDEKİLER
i
ÖNSÖZ
ii
I. GİRİŞ
1
II. AMAÇ, YÖNTEM, MATERYAL 2
III. JEOKRONOLOJİK ÇERÇEVE 6
III.1. Alt Pleistosen 8
III.2. Orta Pleistosen 12
IV. TÜRKİYE’DEKİ TABAKALI ALT PALEOLİTİK BULUNTULARI 14
IV.1. Dursunlu 16
IV.2. Kaletepe Deresi 3 20
IV.3. Yarımburgaz Mağarası
24
V. KARAİN ALT PALEOLİTİK YONTMATAŞ ENDÜSTRİSİ
29
V.1. Jeolojik Katlaşım 29
V.2. Endüstri Öğeleri 32
V.3. Hammadde 33
V.4. Yongalama Ürünleri (Düzeltisiz Parçalar) 48
V.5. Çekirdekler 57
V.6. Yontmataş Aletler 64
V.7. Tip Listesi 184
V.8. Yontmataş Endüstriyle İlgili Genel Değerlendirme
185
VI. LEVANT BÖLGESİ ALT PALEOLİTİK YERLEŞİMLERİ (<700Ka)
200
VII. KARŞILAŞTIRMALAR
211
VII.1. Türkiye 211
VII.2. Levant
218
SONUÇ
KAYNAKÇA
LEVHALAR
ÖZET - SUMMARY
ii
ÖNSÖZ
Anadolu arkeolojisi açısından Paleolitik Çağ araştırmalarının oldukça önemli
olmakla birlikte nicelik ve nitelik açısından yetersiz olduğu bilinmektedir. Asya ve
Afrika kıtalarıyla Avrupa kıtası arasında merkezi bir konuma sahip olması, Paleolitik
Çağ araştırmaları açısından Anadolu’nun ne kadar önemli olduğunu ortaya
koymaktadır. Güneydeki Afrika’dan Anadolu’ya açılan doğal bir geçit olan Levant
koridoru pek çok Paleolitik yerleşime ev sahipliği yapmıştır. Bunun yanında
Türkiye’nin kuzeydoğusunda ve Karadeniz’in kuzeyinde yine pek çok Paleolitik
yerleşimin varlığı bilinmektedir. Bu anlamda Anadolu topraklarının Paleolitik Çağ’ın
çeşitli evrelerinde göç yolu olarak kullanıldığını düşünmek yanlış olmayacaktır.
Zaten günümüzde de bu düşünce araştırmacılar tarafından kabul görmektedir.
Yukarıda bahsetmiş olduğumuz durumdan dolayı Anadolu toprakları
üzerindeki zengin Paleolitik potansiyeli ortaya çıkarıp elde edilen materyali çok iyi
analiz etmek ve yorumlamak artık bir zorunluluk olarak karşımızda durmaktadır.
Bu çalışma kapsamında, Türkiye’nin en uzun soluklu kazılarından olan
Karain kazılarında ele geçmiş olan Alt Paleolitik koleksiyonu ayrıntılı bir şekilde
analiz edip sonuçlarını ortaya koyma fırsatı tarafımıza verilmiştir. Bu önemli fırsatı
bana sağlayan ve tez çalışmam boyunca yardımlarını esirgemeyen başta Danışmanım
ve Hocam Sayın Prof. Dr. Harun Taşkıran olmak üzere tez izleme komitemde yer
alan değerli hocalarım Prof. Dr. Metin Kartal ve Yrd. Doç. Cevdet Merih Erek’e
değerli katkı ve yönlendirmelerinden dolayı teşekkürlerimi sunuyorum. Ayrıca tez
çalışmamızın oldukça önemli olan bazı kısımlarında çok değerli katkılarda bulunan
ve desteğini esirgemeyen değerli hocam Doç. Dr. Kadriye Özçelik’e de
teşekkürlerimi borç biliyorum.
iii
Özellikle tez çalışmamın son döneminde iş yükümü üzerlerine alıp sadece
tezime odaklanmama yardımcı olan değerli arkadaş ve meslektaşlarım Arş. Gör. Dr.
Gizem Kartal, Arş. Gör. Eşref Erbil, Arş. Gör. Hande Bulut ve Arş. Gör. Betül
Fındık’a teşekkürlerimi sunmak istiyorum.
Çalışmamızdaki tekno-tipolojik verilerin daha iyi anlaşılmasını sağlayan
teknik çizimleri gerçekleştiren meslektaşım Arş. Gör. Eşref Erbil ve söz konusu
çizimlerin basıma hazır hale getirilmesini sağlayan Arkeolog Murat Özturan’a
önemli katkılarından dolayı çok teşekkür ediyorum.
Son olarak, çalışmam boyunca her türlü kaprisime katlanan ve manevi
desteğini hiçbir zaman esirgemeyen değerli eşim ve meslektaşım Arkeolog Buket
Babataş Aydın’a da teşekkür ve sevgilerimi sunuyorum.
Ankara
30.06.2016
1
I. GİRİŞ
Tez çalışmamızın kapsamını oluşturan yontmataş materyalin ele geçmiş
olduğu Karain Mağarası, Antalya’nın yaklaşık olarak 25 km kuzeybatısında yer
almaktadır. İlk kez 1946 yılında İsmail Kılıç Kökten tarafından keşfedilen mağara,
günümüzde halen kazı çalışmalarına sahne olmaktadır.
Kireçtaşı bir tepe içerisinde suların etkisiyle açılmış olan mağara, daha
sonraki dönemlerde tektonik hareketlerle gün yüzüne çıkmıştır. Hemen önünde
uzanan geniş tufa ovasından yaklaşık olarak 150 m yukarıda yer almaktadır.
Mağara’nın içerisinde bulunduğu bölge hammadde ve su kaynakları açısından
oldukça zengindir. Söz konusu özelliği Pleistosen Dönem’de iskan eden topluluklar
açısından bir avantaj sağlamıştır.
Karain, bulunmuş olduğu bölgedeki Paleolitik devamlılığı göstermesi
açısından oldukça önemli bir yerleşimdir. Alt, Orta, Üst ve Epi-paleolitik
Dönemlerin önemli bir kesitini sunmaktadır. Bu geniş katlaşımın en altında Alt
Paleolitik seviyeler yer almaktadır. Toplam 7 jeolojik birimden oluşan dolgunun
yaklaşık uzunluğu 4 m’dir.
Yukarıda bahsetmiş olduğumuz Alt Paleolitik seviyeler oldukça önemli bir
buluntu topluluğu sunmaktadır. Söz konusu buluntu topluluğunu ayrıntılı şekilde
analiz edip sonuçlarını ortaya koymak Türkiye Alt Paleolitiği açısından da önemli bir
veri kaynağı olacaktır.
2
II. AMAÇ, MATERYAL, YÖNTEM
Günümüzde Paleolitik Çağ araştırmaları açısından yontmataş analizleri
şüphesiz ki en önemli hususlardan bir tanesidir. Paleolitik Çağ topluluklarının
kültürleri, davranışları ve ekonomileri hakkında yorum yapabilmek için söz konusu
toplulukların bırakmış oldukları materyalin çok iyi analiz edilmesi gerekmektedir.
Bu bağlamda çalışmamızda ilk olarak yontmataş materyalin kapsamlı bir şekilde
analiz edilmesi amaçlanmıştır. İkinci aşamada ise elde edilecek olan kapsamlı tekno-
tipolojik verilere dayanarak Karain Alt Paleolitik endüstrisinin tanımlanması
düşünülmektedir. Böylece mikro ve makro ölçekte karşılaştırmalar yapılıp Alt
Paleolitik açısından genel bir çerçevenin oluşturulması amaçlanmaktadır.
Analizlerini gerçekleştirmiş olduğumuz materyal Karain’in Alt Paleolitik
seviyelerinden ele geçmiştir. Söz konusu materyal toplamda 12 kazı sezonu sonunda
(1994-1995 / 2004-2013) elde edilmiş olup toplamda 4767 adet malzemeden
oluşmaktadır. Bu malzeme içerisinde yer alan endüstri öğeleri; yongalama ürünleri
(düzeltisiz parçalar – 250 adet), aletler (264 adet), çekirdek ve çekirdek parçaları (69
adet) ile yontma artıklarıdır (4184).
Bahsetmiş olduğumuz endüstri öğelerinin ayrımında belirlemiş olduğumuz
ölçütler şu şekildedir;
Yongalama ürünleri: Uzunluğunun 10 mm’nin üzerinde olması, bir yonga
üzerinde olması gereken özellikleri taşıyor olması (topuk, vurma
yumrusu, vs.), herhangi bir düzelti ya da kullanım izi taşımaması.
Aletler: Kenar ya da kenarlarında bilinçli olarak yapılmış düzeltiler veya
kullanımdan dolayı oluşmuş izler taşıması.
3
Çekirdekler: Denenmiş veya üzerinden bir ya da birden fazla ürün
çıkarılmış olması.
Yontma artıkları: Uzunluğunun 10 mm’nin altında olması.
Yukarıda belirtmiş olduğumuz temel endüstri öğeleri hammadde, teknolojik
analizler ve yontmataş alet analizleri başlıkları altında incelenmişlerdir. Çalışmamız
kapsamında yapmış olduğumuz analizlerde her bir endüstri öğesi için aşağıda
belirtmiş olduğumuz ölçüm ve gözlemler gerçekleştirilmiştir;
Tüm endüstri öğeleri üzerinde gerçekleştirilmiş olan ortak ölçüm ve
gözlemler;
Plankaresi Jeolojik seviyesi (GH)
Arkeolojik seviyesi (AH) Hammadde cinsi
Hammadde rengi Kırık/Kırık alan
Kabuk/Ham yüz Ölçümler (Uzunluk, genişlik,
Doğal Damar kalınlık)
ORTAK ÖLÇÜM VE GÖZLEMLER
Plankare 1x1 m boyutunda plankareler (örn. J19, I16)
GH Jeolojik seviye (örn. V.1.2, V.3)
AH Arkeolojik seviye (örn. AH 79)
Hammadde Örn. Radyolarit, Çakmaktaşı
Renk Örn. Kahverengi, Gri
Kırık Yok / Var
Kırık alan < ½ / ½ / >½
Kabuk/Ham yüz Yok / < ½ / ½ / >½
Doğal damar Yok / Var
Ölçüm Uzunluk / Genişlik / Kalınlık
4
Yongalama ürünleri üzerinde gerçekleştirilmiş olan ölçüm ve
gözlemler;
Yongalama ürün tipi Topuk tipi
Kopma açısı Vurma yumrusu
YONGALAMA ÜRÜNLERİNE AİT ÖLÇÜM VE GÖZLEMLER
Ürün tipi Örn. Yonga, Dilgi
Topuk tipi Örn. Düz topuk, Ham topuk, Kırık
Kopma açısı <90° / 90° / >90°
Vurma yumrusu Yok / Belirgin / Oldukça belirgin
Aletler üzerinde gerçekleştirilmiş olan ölçüm ve gözlemler;
Taşımalık tipi Topuk tipi
Kopma açısı Vurma yumrusu
Alet tipi Düzeltinin tipi
Düzeltinin konumu Düzeltinin pozisyonu
Düzeltinin dağılımı Düzeltinin kapladığı alan
Düzeltinin açısı
5
ALETLERE AİT ÖLÇÜM VE GÖZLEMLER
Taşımalık tipi Örn. Yonga, Dilgi, Tablet
Topuk tipi Örn. Düz topuk, Ham topuk, Kırık
Kopma açısı <90° / 90° / >90°
Vurma yumrusu Yok / Belirgin / Oldukça belirgin
Alet tipi Örn. Tek düz kenar kazıyıcı, Dişlemeli alet
Düzeltinin tipi Örn. Pulcuklu, Basamak pulcuklu, Kemirim
Düzeltinin konumu Örn. Distal, Mesial, Proksimal, Distal-Mesial
Düzeltinin pozisyonu Örn. İç yüz, Dış yüz, Almaşık
Düzeltinin dağılımı Örn. Kısmi, Devamlı
Düzeltinin kapladığı alan Örn. İnce, Uzun, Kaplayan
Düzeltinin açısı Örn. Dik, Yarı dik, Dar
Çekirdekler üzerinde gerçekleştirilmiş olan ölçüm ve gözlemler;
Çekirdek tipi Çekirdek alt tipi
Vurma düzlemi tipi Çıkarım yönü
ÇEKİRDEKLERE AİT ÖLÇÜM VE GÖZLEMLER
Çekirdek tipi Hazırlanmış, Hazırlanmamış
Çekirdek alt tipi Örn. Şekilsiz, Denenmiş
Vurma düzlemi tipi Örn. Ham, Düz, Yüzcüklü
Çıkarım yönü Örn. Tek, iki, Çok yönlü
6
III. JEOKRONOLOJİK ÇERÇEVE
Şu an içerisinde bulunduğumuz ve Alt Paleolitik kültürlerin de içerisinde
gelişmiş olduğu jeolojik periyod Kuvaterner olarak bilinmektedir. Jeolojik zaman
tablosunda en genç periyod olan Kuvaterner, Pleistosen (2.6 – 0.11 Ma) ve Holosen
(0.11 – 0 Ma) serilerini kapsayan bir periyottur. Kronolojik olarak Neojen’in son
evresi olan Pliyosen’den hemen sonra gelmektedir.
Son dönemlerde Kuvaterner’in kronolojik çerçevesiyle ilgili tartışmalar
gerçekleşmektedir. İlk olarak Kuvaterner’in tip kesiti olarak belirlenen ve İtalya /
Calabri’de yer alan Vrica istifinde “E” harfiyle isimlendirilen seviye Pliyosen /
Pleistosen sınırı olarak kabul edilmiştir. Burada gerçekleştirilmiş olan çalışmalar
sonucu Pleistosen’in sınır noktası 1.64 milyon yıl olarak kabul edilmiştir1. Daha
sonra 1991 yılında yapılan radyometrik yaşlandırmalara göre buradaki Pliyosen /
Pleistosen sınırının 1.8 milyon yıl öncesine ait olduğu tespit edilmiştir2. Son olarak
ise 2009 yılında, Uluslararası Stratigrafi Komisyonu (The International Commission
on Stratigraphy – ICS) Kuvaterner başlangıcını 2.6 milyon yıl öncesine çekmiştir.
Dolayısıyla Kuvaterner’in ilk evresi olan Pleistosen’in başlangıç tarihi de 2.6 milyon
yıl olarak belirlenmiştir (Levha.1). Pleistosen başlangıcının bu tarihe çekilmesinin
sebebi küresel soğuk iklim başlangıcının söz konusu tarihte başlamış olmasıdır3.
Kuvaterner’in başlangıcına sebep olan ana soğuma evresi 2.4 ile 2.6 milyon
yıl arasındaki süreçte başlamıştır4. Başlangıç noktası çeşitli bölgelere göre farklılıklar
göstermektedir (Kuzey Atlantik-2.74 Ma, Çin-2.6 Ma, Kuzeybatı Avrupa-2.54 Ma,
1 Aguirre ve Pasini, 1985: 119. 2 Kazancı, 2012: 7. 3 Mascarelli, 2009: 624. 4 Gibbard ve Head, 2009: 127.
7
Yeni Zelanda-2.4 Ma)5. Bölgeler arasındaki bu farklılığın sebebi, buzulların gelişmiş
olduğu coğrafik konum ile atmosferik ve topografya şartlarının bölgeden bölgeye
farklılık göstermesidir6.
Dünya iklimi bu dönemde buzullaşmalardan çok güçlü bir şekilde etkilenmiş
ayrıca insan türü ilk kez ortaya çıkmış ve evrim sürecini söz konusu dönemde
geçirmiştir7. Sıcaklıktaki azalmaya bağlı olarak yüksek enlemlerde 4 km kalınlığa
ulaşan kıtasal buzullar oluşmuştur. Havanın ısındığı buzul arası evrelerde ise kıta
buzulları nispeten geri çekilmişlerdir. Buzullaşmalara paralel olarak deniz seviyesi
günümüzdekine oranla 120 m kadar alçalmıştır8. Yoğun buzullaşmalar ve deniz
seviyelerindeki düşüşlerden dolayı birbirinden ayrı olan kıta ve kara parçaları
arasında karasal köprüler ortaya çıkmıştır. Bu karasal köprüler, Pleistosen süresince
insan ve hayvan türlerinin dünyanın farklı coğrafyalarına yayılmalarında oldukça
önemli bir yere sahip olmuştur.
Kuvaterner süresince, önceleri 41 bin yıllık daha sonraları ise 100 bin yıllık
döngüler şeklinde görülen buzul dönemlerinin 21 kez tekrarlandığı hesaplanmıştır9.
Kuvaterner buzullaşmalarının meydana gelmesinin temel nedenlerinden bir tanesi,
yeryüzünün periyodik olarak güneşten yeteri kadar enerji alamaması ve buna bağlı
olarak soğuk iklim koşullarının hakim olmasıdır. Kuvaterner’de meydana gelen uzun
süreli iklim değişiklerinin temel sebepleri şu şekilde sıralanmaktadır10.
- Güneş parlamaları ve güneş lekelerinin neden olduğu solar radyasyon
dalgalanmaları,
5 Pillans ve Naish, 2004: 2275, 2276. 6 Sarıkaya, 2012: 45. 7 Pillans ve Gibbard, 2012: 979. 8 Saraç, 2012: 109. 9 Çiner ve Sarıkaya, 2013: 28. 10 Turoğlu, 2011: 247.
8
- Atmosferdeki gazların – özellikle karbondioksit (CO2) ve metan (CH4)
gazlarının – oransal değişikleri,
- Dünyanın yörüngesel değişikleri (Milantkovitch döngüleri),
- Kuvaterner’de meydana gelen volkanik faaliyetler,
- Lokal tektonik hareketler ve onların dolaylı etkileri,
- Okyanus akıntılarının değişmesi sonucu ortaya çıkan etkiler.
Yukarıda bahsetmiş olduğumuz gibi 2.6 milyon yıl önce başlayan ve küresel
bazdaki soğuma ve buzullaşmalarla karakterize edilen Pleistosen çeşitli alt evrelere
ayrılmaktadır (Tablo.1). Çalışmamızla alakalı olarak, insanın ortaya çıktığı ve Alt
Paleolitik kültürlerin içerisinde gelişmiş olduğu periyodlar olan Alt ve Orta
Pleistosen üzerinde duracağız.
Dönem/Seri Evre Kat Bitiş (Ma) Başlangıç (Ma)
PLEİSTOSEN
Üst Tarantian 0.0117 0.126
Orta Ionian 0.126 0.781
Alt
Calabrian 0.781 1.806
Gelasian 1.806 2.588
P L İ Y O S E N
Tablo.1: Pleistosen’in evreleri (Gradstein, 2012: 9’daki tablodan uyarlama).
III.1. Alt (Erken) Pleistosen (2.588 – 0.781 Ma)
Uluslararası Jeoloji Bilimleri Birliği (International Union of Geological
Sciences – IUGS) tarafından alınan karara göre İtalya / Sicilya’da yer alan Monte
9
San Nicola’daki 2.58 milyon yıl öncesine ait Gelasian katı Pleistosen’in başlangıcı11,
1.8 milyon yıl öncesine tarihlendirilmiş olan İtalya / Vrica (Calabri) istifi ise Alt
Pleistosen’in ikinci evresi olarak kabul edilmiştir12. Alt Pleistosen’in bitişi ise 781
bin yıl öncesine denk gelmektedir (Tablo.1). Alt Pleistosen, oksijen izotop serilerine
dayanan yaşlandırmaya göre “Denizel İzotop Safhası 103-19 (MIS 103 – MIS 19)”
aralığına denk gelmektedir13. Paleomanyetik verilere göre hazırlanmış tablolarda ise
Alt Pleistosen’in başlangıcı Matuyama / Gauss sınırına denk gelmektedir14
(Levha.2).
Alp buzul kronolojisi dikkate alındığında Alt Pleistosen boyunca üç adet
buzul ve üç adet buzul arası evre gelişmiştir. Bunlar eskiden yeniye doğru şu
şekildedir15;
- Biber Buzullaşması (3.250 – 2.080 Ka)
3.250 Ka – Biber
3.200 Ka – Buzul Arası
3.160-2.800 Ka – Biber I
2.800 Ka – Buzul Arası
2.710-2.440 Ka – Biber II
2.400 Ka – Buzul Arası
2.350-2.080 Ka – Biber III
11 Gibbard ve diğ., 2010: 101. 12 Cita ve diğ., 2008: 416. 13 Ehlers ve Gibbard, 2008: 212. 14 Cohen ve Gibbard, 2011. 15 Turoğlu, 2011: 253, 260-261.
10
- Biber / Tuna Buzul Arası (2.000 – 1.900 Ka)
- Tuna Buzullaşması (1.990 – 1.270 Ka)
1.990-1.630 Ka – Tuna I
1.600 Ka – Buzul Arası
1.540-1.270 Ka – Tuna II
- Tuna / Günz Buzul Arası (1.200 – 1.180 Ka)
- Günz Buzullaşması (1.180 – 820 Ka)
1.080 Ka – Günz I
1.090 Ka – Günz II
1.000 Ka – Günz IIIa
910 Ka – Afrika-Kamasian
820 Ka – Günz IIIb
- Günz / Mindel Buzul Arası (900 – 780 Ka)
Yukarıdaki buzul evreleri içerisinde gösterilmiş olan “Biber” ve “Tuna”
buzullaşmaları Albrecht Penck ve Eduard Brückner’in geleneksel dört aşamalı Alp
buzulları sınıflandırmasında (Günz – Mindel – Riss – Würm) yer almamaktadırlar16.
Bunun sebeplerinden bir tanesi, Biber buzullaşmalarının morfolojik izlerinin sonraki
16 Penck ve Brückner, 1909.
11
süreçlerde gerçekleşen buzullaşmalar tarafından deforme edilmesidir17. Ayrıca söz
konusu buzullaşmalara dair kanıtların birçoğu buzul kökenli olmayan tortul
verilerine dayanmaktadır. “Biber” ve “Tuna” buzullaşmalarına dair yer şekillerinin
çok fazla korunmamış olması da, bu buzul gruplarının genellikle klasik Alp buzul
kronoloji içerisinde değerlendirilmemelerine yol açmıştır18.
Alt Pleistosen süresince dünya genelinde, daha ılıman evrelerle kesilmiş olan
toplam 41 adet soğuk evre tespit edilmiştir. Ancak bu soğuk evrelerin tümü
buzullaşma yaratacak kadar etkili olmamıştır.
Alt Pleistosen’de Anadolu’ya baktığımızda iklimsel koşulların Avrupa’ya
nazaran daha yumuşak olduğu söylenebilir. Söz konusu dönemde Anadolu’da
gerçekleşmiş olduğu düşünülen buzullaşmalarla ilgili farklı düşünceler vardır.
Örneğin Birman’a göre Erken Pleistosen’le ilgili herhangi bir buzullaşmaya ait kanıt
yoktur. Bunun sebebi, dönem buzullarıyla bağlantılı depolar ya daha sonraki
süreçlerde gerçekleşen buzullaşmalarla kapanmış ya da deforme edilmişlerdir.
Birman’ın bir diğer görüşü ise konuyla ilgili çalışmaların yetersiz olduğudur19. Yine
bir diğer düşünceye göre de Türkiye’de gerçekleştirilmiş olan buzul çalışmaları,
Pleistosen ve Holosen dönemlerdeki paleocoğrafya ve iklim özelliklerini
yorumlamak açısından oldukça az veri sunmaktadır20. Bu konudaki en önemli
eksikliğin ise Pleistosen buzullaşma evrelerinin tespiti için gerekli olan yaş tayinine
yönelik çalışmaların şu ana kadar gerçekleştirilememesi olarak belirtilmektedir21.
17 Turoğlu, 2011: 261. 18 Ehlers ve Gibbard, 2008, 212-213. 19 Birman, 1968: 1023. 20 Akçar ve Schlüchter, 2005: 110. 21 Çiner, 2003: 56.
12
III.2. Orta Pleistosen (0.781 – 0.126 Ma)
Orta Pleistosen’in tanımlanmış olduğu jeolojik kat için üç farklı yer
önerilmektedir. Bunlar Güney İtalya’da yer alan Montalbano Janico ve Valle di
Manche ile Japonya’da Yoro nehrinde yer alan Chiba katlarıdır22. 781 bin ile 126 bin
yıl öncesindeki tarih aralığına denk gelmektedir. Orta Pleistosen, yaklaşık olarak 773
bin yıl öncesine denk gelen Brunhes / Matuyama paleomanyetik sınırıyla
eşleşmektedir23. Denizel izotop serilerine (Marine Isotope Stages) göre yapılan
kronolojik tabloda ise 19-6 seri aralığına denk düşmektedir (MIS 19 – 6)24.
Alp buzul kronolojisi içerisinde Orta Pleistosen boyunca gelişmiş olan buzul
ve buzul arası evreler aşağıdaki gibidir25;
- Mindel Buzullaşması (730 – 429 Ka)
730 Ka – Mindel I
649-626 Ka – Mindel II
550-509 Ka – Mindel III
475-429 ka – Mindel IV
- Mindel – Riss Buzul Arası (421 – 360 Ka)
- Riss Buzullaşması (347 – 248 Ka)
347-344 Ka – Riss I
279-248 Ka – Riss II
22 Pillans ve Gibbard, 2012: 1003. 23 Subcommission on Quaternary Stratigraphy, 2013. 24 Ehlers ve Gibbard, 2008: 213. 25 Turoğlu, 2011: 261.
13
- Riss – Würm Buzul Arası (244 – 125 Ka)
Alt Pleistosen araştırmalarında karşılaşılan buzul deformasyonu olgusu Orta
Pleistosen için de geçerlidir. Söz konusu dönemdeki buzullaşmalara ait kalıntıların
çoğu, sonraki dönemde gelişen buzulların etkisiyle deformasyona uğramıştır.
Dolayısıyla bu dönemle ilgili buzul verileri de çok doyurucu değildir. Dönemin
iklimsel verileri daha çok okyanus ve polen araştırmaları gibi çalışmaların
sonuçlarına dayanmaktadır.
Denizel izotop serilerinden yola çıkılarak yapılmış olan tablolara bakıldığında
Orta Pleistosen içerisinde bir birini takip eden 7’şer adet soğuk ve sıcak evre tespit
edilmiştir. Yine izotop verilerine göre, ısı yükselmesine paralel olarak küresel
düzeydeki deniz seviyesi yükselmelerine sebep olan buzul sonlarına ait 6 adet tarih
mevcuttur (Glacier Terminations VII-II). Buna göre 621 bin, 533 bin, 424 bin, 337
bin, 243 bin ve 130 bin yıl öncesindeki dönemlerde küresel ısınmaya bağlı buzul
sonlanmaları yaşanmıştır (Levha.3).
14
IV. TÜRKİYE’DEKİ TABAKALI ALT PALEOLİTİK BULUNTULARI
Türkiye toprakları içerisinde gerçekleştirilmiş olan Paleolitik Çağ
araştırmalarının uzun bir geçmişi olmasına rağmen söz konusu araştırmaların çok azı
belli bir sistematik program dahilinde gerçekleştirilmiştir. Paleolitik Çağ
araştırmaları açısından sistemli çalışmaların başlangıcı ise 1980’li yılların başlarına
denk gelmektedir.
Şu ana kadar kaydedilmiş olan en eski Paleolitik Çağ buluntusu 1884 yılında
Birecik’de Fırat’ın eski alüvyonları içerisinde tespit edilmiştir. J. E. Gautier
tarafından keşfedilmiş olan buluntu bir iki yüzeyli alettir26 (Levha.1).
Yukarıda belirtmiş olduğumuz ilk buluntuyu takip eden dönemlerde planlı ya
da plansız gerçekleştirilmiş olan araştırmalar çok sayıda Paleolitik buluntuyu
sunmasına rağmen bunların çok azı stratigrafik konteksti içerisinde ele geçmiştir. Söz
konusu buluntuların çoğunun yüzeyden ele geçmiş olması, Paleolitik potansiyeli
ortaya koyması açısından önemli olmakla birlikte Anadolu kronolojisi açısından
sağlam bir temelin atılamamasına sebep olmuştur. Bu açıdan Anadolu’da gelişmiş
olan kültürel süreçlerin devamlılığını ve ne yönde geliştiklerini ortaya koymak için
sistemli Paleolitik araştırma ve kazılarının yoğunlaşması gerekmektedir.
Yukarıda bahsetmiş olduğumuz araştırma eksikliğinin dışında doğal süreçler
de Paleolitik (özellikle Alt Paleolitik) Çağ buluntularının tespitinde sıkıntılar
yaratmaktadır. Bunların en önemlileri doğal bitki örtüsü ve alüvyal birikintilerdir.
Özellikle Karadeniz Bölgesi gibi doğal bitki örtüsü açısından zengin olan bölgelerde
Paleolitik Çağ buluntularının tespiti oldukça güçleşmektedir. Kimi durumlarda söz
26 Chantre, 1898: 131.
15
konusu alanlarda gerçekleştirilen ve belli bir tahribata yol açan boru hattı, su hattı
veya yol çalışmaları gibi projeler ironik olarak saklı olan Paleolitik Çağ bulgularını
da ortaya çıkarıp önemli verilerin elde edilmesini sağlamaktadır. 2013 yılında
başlayan “Sakarya İli Tarih Öncesi Arkeolojisi Yüzey Araştırması” bu duruma iyi bir
örnektir27. Araştırma alanında, İstanbul’a su taşıyacak olan “Melen Suyu Projesi”
kapsamında boru hattı için açılan kesitlerden son derece önemli Paleolitik bulgular
tespit edilmiştir28. Bu duruma bir diğer örnek ise 2016 yılında başlayan “Uşak –
Sürmecik Paleolitik Çağ Kurtarma Kazısı” dır. Anadolu Paleolitik Çağ kronolojisi
açısından oldukça önemli olan buluntular yaklaşık 6-7 m’lik kalın bir traverten
örtüsünün altında tespit edilmektedir. Bölgede faaliyet gösteren bir traverten ocağı
söz konusu alanın Paleolitik potansiyelinin ortaya konmasına yardımcı olmuştur.
Uşak gibi Anadolu’nun batısında yer alan ve son dönemdeki araştırmalarla önemli
bir Alt Paleolitik potansiyele sahip olduğu anlaşılan bir diğer ilimiz ise Denizli’dir.
Söz konusu çalışmalar da Anadolu’nun Alt Paleolitik haritasının güncellenmesi
gerektiğini ortaya koymuştur. Türkiye’nin ilk Homo erectus fosili29 olarak kayıtlara
geçen önemli buluntudan sonra bölgede başlatılan ve ilk sonuçları itibariyle önemli
Alt Paleolitik bulguları sunan “Denizli İli Prehistorik Dönem Yüzey Araştırması”
da30 Batı Anadolu’nun Alt Paleolitik Dönem kronolojisini kurma açısından pek çok
sonuca gebedir.
Çalışmamız kapsamında tekno-tipolojik analizlerini yapmış olduğumuz
Karain Alt Paleolitik buluntularıyla karşılaştırması yapılabilecek çok fazla malzeme
yoktur. Bunun sebebi yukarıda bahsetmiş olduğumuz gibi tabakalı buluntu sayısının
27 Kartal ve diğ., 2015; Kartal ve diğ., 2016. 28 Kartal ve diğ., 2015: 12. 29 Kappelman ve diğ., 2008; Lebatard ve diğ., 2014. 30 Özçelik ve diğ., 2016.
16
oldukça az olmasıdır. Bu açıdan bakıldığında Konya yakınlarındaki Dursunlu açık
hava yerleşimi, Niğde yakınlarındaki Kaletepe Deresi 3 lokalitesi ve İstanbul –
Küçük Çekmece yakınlarında yer alan Yarımburgaz Mağarası yonga ağırlıklı
endüstrilerin görüldüğü Alt Paleolitik yerleşimler olarak dikkat çekmektedirler.
IV.1. Dursunlu
Orta-Güney Anadolu’da, Konya ilinin yaklaşık olarak 60 km kuzeybatısında
yer alan Dursunlu lokalitesi (Levha.2) terkedilmiş bir linyit yatağında (Resim.1)
tespit edilmiştir31. 1993 ve 1994 yılı yüzey araştırmalarında, maden çalışmaları
sırasında ortaya çıkan kömürün üst ve alt katmanlarındaki atıkların iki tepecik
halinde yığılı oldukları görülmüştür. Ardından yapılan incelemeler sonucu bu pasa32
malzemesi içerisindeki kalıplaşmış sediman bloklarının Paleolitik buluntular
barındırdığı tespit edilmiştir33.
Resim.1: Dursunlu Linyit İşletmesi (Saraç, 2001: 13).
31 Kuhn, 2002: 200. 32 Pasa: İş makineleri tarafından bloklar halinde çıkarılmış atık malzeme. 33 Güleç ve diğ., 2002: 81-82.
17
Dursunlu yontmataş endüstrisi, linyit arama işlemlerinin sonlandırılmasıyla
birlikte terk edilmiş olan alanda, bütünleşmiş vaziyetteki sediman bloklarının
içerisinden ve çevresinden ele geçmiştir34 (Resim.2, 3).
Resim.2: Blok içerisindeki yontmataş malzeme (Saraç, 2001: 14).
Resim.3: Blok içerisindeki yontmataş malzeme (Saraç, 2001: 15).
Dursunlu yontmataş endüstrisi içerisinde en sık rastlanan hammadde cinsi süt
beyaz renkli damarlı kuvarstır (Resim.4). Dursunlu’da yer alan çakıllıklar içerisinde
bu kuvars çakılları bulunmaktadır. Dolayısıyla bu hammaddeye ulaşmak oldukça
34 Güleç ve diğ., 2009: 15.
18
kolaydır. Bu cins hammadde dışında oldukça az sayıda çakmaktaşı ve volkanik
kökenli hammaddeye de rastlanmıştır35 (Tablo.1).
Resim.4: Dursunlu endüstrisinde kullanılmış olan hammadde (Saraç, 2001: 15).
Tablo.1: Dursunlu endüstrisi hammadde dağılımı (Güleç ve diğ., 2009: 17).
Dursunlu endüstrisi yoğunlukla yonga ve yonga parçalarını barındırmaktadır
(Tablo.2). Yonga ve yonga aletlerin önemli bir kısmı (%85,3) parçalıdır. %40’dan
daha azının vurma düzlemi korunmuşken, %36,2’sinin ne proksimal ne de distal
uçları korunmuştur. Bu yoğun kırık olgusu, hammadde olarak damarlı kuvarsın ve
35 Güleç ve diğ., 2009: 17.
19
yongalama esnasında iki kutuplu tekniğin kullanıldığı durumlarda oldukça sık
görülmüştür36.
Tablo.2: Endüstri içerisindeki yonga çeşitleri (Güleç ve diğ., 2009: 17).
Endüstride yer alan yongaların vurma düzlemleri (platform) genel olarak
düzdür (tek yüzlü). Azınlıkta olan diğer platform tipleri ise ham (cortex), ikiyüzlü
(dihedral) ve kırık ya da ezik (crushed / collapsed) olan tiplerdir (Tablo.3).
Tablo.3: Vurma düzlemi (platform) tipleri (Güleç ve diğ., 2009: 18).
Dursunlu’dan ele geçmiş olan fosil kalıntıları genel olarak Bihariyen (Alt-
Orta Pleistosen) yaşlı olarak yorumlanmışlardır. Ancak bu fosillerle birlikte bulunan
Microtus (Allophaiomys) nutiensis’in varlığı göreli olarak günümüzden 900.000 yıl
öncesine işaret etmektedir. Bunun dışında Dursunlu ocağında yapılan 45 m’lik
36 Güleç ve diğ., 2009: 17.
20
karotlu sondajın üst 7. metresinden elde edilen manyetostratigrafik yaşlandırma
sonucu günümüzden 780.000 yıl öncesine dayanan bir tarih elde edilmiştir37.
IV.2. Kaletepe Deresi 3
Kaletepe Deresi 3 (KD3), Göllüdağ volkanik çöküntüsünün birkaç km
doğusunda olup Kömürcü obsidiyen kaynağına yakın konumdadır (Levha.3, 4).
Anadolu topraklarındaki önemli Alt Paleolitik yerleşimlerden bir tanesi olan KD3
2000 yılı yaz sezonunda keşfedilmiştir. Bu alandaki Paleolitik bulgular, Kömürcü
obsidiyen kaynağındaki erken Neolitik atölyelerin araştırılması esnasında tespit
edilmiştir38. 2000 yılında Niğde Müzesi denetiminde ve İstanbul Üniversitesi,
Edebiyat Fakültesi, Prehistorya Anabilim Dalından Prof. Dr. Nur Balkan-Atlı’nın
bilimsel danışmanlığında39 yürütülen kazılarda, ekip üyesi olan Ludovic Slimak
tarafından, erozyonun yol açmış olduğu yenilenmiş kesitlerde önemli jeolojik ve
arkeolojik bir stratigrafi saptanmıştır (Levha.5). Birbirlerine 15 m uzaklıkta bulunan
bu kesitler stratigrafik olarak birbirleriyle bağlantılı olup40 ardı ardına Alt ve Orta
Paleolitik seviyeleri vermektedir41 (Resim.5). KD3 yerleşiminde 2000-2005 yılları
arasında gerçekleştirilen kazılar sonucu toplam 3941 adet yontmataş buluntu elde
edilmiş ve söz konusu buluntuların ele geçmiş olduğu seviyeler atölye olarak değil
yaşam alanı olarak nitelendirilmiştir42.
37 Güleç ve diğ., 2002: 81. 38 Slimak ve diğ., 2008: 100. 39 Balkan-Atlı ve diğ., 2002: 187. 40 Balkan-Atlı ve diğ., 2006: 384. 41 Balkan-Atlı ve diğ., 2002: 190. 42 Balkan-Atlı ve diğ., 2008: 55.
21
Resim.5: Kaletepe Deresi 3 – kesitler (Balkan-Atlı ve diğ., 2008: 69).
KD3 stratigrafisinde İlk 4 seviye Orta Paleolitik dolguları içerdiği için
çalışmamız kapsamında bu 4 seviyenin (I, Iˈ, II, IIˈ) altındaki Alt Paleolitik seviyeleri
dikkate alacağız. KD3 yerleşiminde jeolojik seviyelere göre endüstri öğelerinin
sayısal ve yüzdelik dağılımı Tablo.4’de gösterilmiştir.
Tablo.4: KD3 endüstri öğeleri (Balkan-Atlı ve diğ.,2008: 62).
22
KD3 yerleşiminde Alt Paleolitik Dönem’e atfedilen ilk seviye III. jeolojik
seviyedir. Acheulean tabakasının hemen üzerinde yer alan bu seviye Üst
Acheulean’e tarihlendirilmiştir43. Bu tabakada masif bloklardan çıkarılmış kalın
yongalar ele geçmiştir44 (Levha.6). Bu yonga ya da taşımalıkların topuk kısımları
düz olup herhangi bir hazırlık aşamasına işaret etmemektedirler. Kopma açıları
genelde 90˚ den büyüktür45. Alet tipleri olarak çentikler (çontuklular) ve dişlilerin
(dişlemeliler) olması bu tabakaya Clactonian havası katmaktadır. İki yüzeyliler ise
Acheulean karakteri yansıtmaktadırlar46. III. seviyeden ele geçmiş olan az sayıdaki
teknolojik eleman, hazırlanmamış ve düz platforma sahip olan çekirdeklerden
yapılmış olan tek kutuplu bir yongalamaya işaret etmektedir47. III. tabakada
hammadde olarak aşağı kesitte obsidiyen çoğunluktayken yukarı kesitte ise andezit
ve riyolitin daha fazla olduğu görülmektedir48.
IV. tabaka oldukça yoğun bir buluntu topluluğu vermiştir. Hammadde olarak
yoğunlukla andezit ve riyolitin kullanılmış olduğu seviyeye ait buluntuların %12’si
aletlerden oluşmaktadır. Aletler çoğunlukla çok yüzeyliler ve satır/kıyıcı satırlardan
meydana gelmektedir. Çok yüzeylilerin bazıları alet olarak kullanılmıştır (Levha.7).
Büyük çekirdeklerden elde edilmiş olan büyük yongalar nacak ve satır yapımında
kullanılmışlardır49. Satırlar ve kıyıcı satırlar çok yüzeylilere göre daha az
sayıdadırlar50. Bunların geneli andezitten üretilmesine rağmen51 (Levha.8) riyolit
43 Balkan-Atlı ve diğ., 2008: 58. 44 Balkan-Atlı ve diğ., 2007: 130. 45 Slimak ve diğ., 2008: 105. 46 Balkan-Atlı ve diğ., 2008: 58. 47 Slimak ve diğ., 2008: 105. 48 Balkan-Atlı ve diğ., 2007: 131. 49 Balkan-Atlı ve diğ., 2008: 58. 50 Balkan-Atlı ve diğ., 2008: 55. 51 Balkan-Atlı ve diğ., 2008: 55.
23
örnekler de mevcuttur52 (Levha.9). Bu masif yonga ve aletlere paralel olarak çok
küçük yonga ve aletleri kapsayan bir yongalama tekniği de IV. tabakada
gözlemlenmektedir. Küçük aletler genelde çontuklu yongalarla temsil edilmektedir53.
IV. seviyede de taşımalık üretimi III. seviyede olduğu gibi basittir. Çekirdeklerin
yongalama yüzeylerinde veya vurma düzlemlerinde herhangi bir hazırlık ya da
düzenleme yoktur. Bununla birlikte, büyük bir çekirdeğin geniş olan yüzünden
sistematik bir yongalama girişimi de söz konusudur54 (Levha.10).
V. jeolojik seviye içerisinde gerçek anlamda bir yonga üretimine dair kanıtlar
oldukça azdır. Endüstri içerisinde daha çok büyük boyutlu çekirdek aletlerin
üretiminin amaçlanmış olduğu görülmektedir. Endüstri, bazalt gibi iri tanecikli
volkanik kayaçlardan elde edilmiş oldukça kalın ve ağır aletlerin (kimisi 3 kg’dan
daha ağır) üretimiyle karakterize edilmektedir. Bunlar içerisinde baskın alet tipi ise
kıyıcı aletlerdir. Ayrıca hammaddesi andezit olan çok yüzeyliler de mevcuttur.
Obsidiyen ise daha çok el baltalarının üretiminde kullanılmıştır (Levha.11). Bunun
dışında bu seviyede birisinin hammaddesi obsidiyen, diğerininki andezit olmak üzere
2 adet yonga üzerine nacak tespit edilmiştir55 (Levha.12).
VI-XII. seviyeler yontmataş materyal açısından oldukça zengindir. Söz
konusu seviyeler içerisindeki materyal, tek bir seviye içerisinde değerlendirilecek
ölçüde benzerdir. V. seviyede olduğu gibi VI-XII. seviyeler içerisindeki endüstri de
Acheulean olarak karakterize edilmektedir. Bu seviyeler pek çok el baltası
içermektedir. Bunlar içerisinde asimetrik (Levha.13) ve “bir kenarı düz diğer kenarı
52 Slimak ve diğ., 2008: 106. 53 Balkan-Atlı ve diğ., 2007: 132 54 Slimak ve diğ., 2008: 105. 55 Slimak ve diğ., 2008: 107.
24
dışbükey”56 formlar yer almaktadır. Aynı zamanda iki yüzeyli üretimine işaret eden
atık yongalar da tespit edilmiştir57.
VI-XII. seviyelerde iki yüzeyli teknolojisi, özellikle obsidiyen hammadde
üzerinde devam etmektedir. Diğer lokal hammaddeler ise farklı teknolojik öğelerde
kullanılmıştır. Şekillendirilmiş parçalar içerisinde en yoğunu çok yüzeylilerdir.
Neredeyse tamamı andezitten üretilmiş olan bu parçaların çapları 5 ile 15 cm
arasında değişmektedir. Ayrıca bu seviyeler içerisinde hammaddesi bazalt, andezit ve
riyolit olan yontuk çakıllar da (kıyıcı ve kıyıcı aletler) vardır58.
Kaletepe Deresi 3 yerleşimini oluşturan tabakalar, K-Ar (Potasyum-Argon)
yöntemiyle 1.1 ± 0.02 milyon yılla tarihlendirilmiş olan riyolit ana kayanın üzerinde
uzanmaktadır59. Bunu göz önünde bulundurarak Kaletepe’deki iskanın 500-600 bin
yıl, hatta daha da öncesine inebileceği varsayımında bulunulmaktadır60.
IV.3. Yarımburgaz Mağarası
Yarımburgaz Mağarası ilk olarak Abdullah Bey (Dr. Hammerschmidt61)
tarafından 1869 yılında yayımlamış olduğu bir makale ile bilim dünyasına
tanıtılmıştır62. Takip eden dönemlerde ise farklı uzmanlar ve araştırıcılar tarafından
mağarada çalışmalar gerçekleştirilmiştir.
Coğrafi konumu bakımından mağara, Marmara denizi ile bağlantılı olan
Küçük Çekmece lagününe açılan geniş tabanlı bir vadinin kenarındaki kalker
56 Plano-convex. 57 Slimak ve diğ., 2008: 107. 58 Slimak ve diğ., 2008: 107. 59 Tryon ve diğ., 2009: 638. 60 Balkan-Atlı ve diğ., 2006: 387. 61 Eyice, 1978: 57. 62 Hammerschmidt, 1869.
25
kayalığın üzerindedir (Levha.14). Mağara, birbirine eğimli bir rampa ile bağlı, ayrı
girişleri olan, aşağı ve yukarı mağara olarak isimlendirilmiş iki kısımdan oluşur63
(Levha.15).
Mağaranın arkeolojik açıdan önemi ilk kez Şevket Aziz Kansu tarafından
ortaya koyulmuştur. Kansu 1959 yılında mağarada yapmış olduğu bir sondaj sonucu
bir seramik parçası bulmuş ve mağaranın prehistorik iskana elverişli olduğunu
anlamıştır64. Kansu sonraki yıllarda yapmış olduğu çalışmalarda da mağaranın
tabakaları içerisinde Paleolitik Çağ kültür belgelerine ve fosil insan kalıntılarına
rastlanılmasının çok kuvvetli bir ihtimal olduğunu belirtmiştir65.
Yine aynı dönemde Yarımburgaz Mağarası’nda araştırmalar yapmış olan bir
diğer bilim adamı ise İsmail Kılıç Kökten’dir. Kökten 1963 yılında İstanbul’da
düzenlenen bir seminer kapsamında mağarayı ziyaret etmiş ve incelemelerde
bulunmuştur. Mağaranın alt ağzında ve kuzey duvarları dibinde 2.50 x 1.50 m
çapında ve 1.10 m derinliğinde bir sondaj çukuru açmıştır. Kökten bu çalışmaları
sırasında 2. katın alt kısımlarında çakmaktaşından aletler bulmuştur. Hayvan
kalıntıları ve endüstri tiplerine göre bu kalıntıların büyük ihtimalle Orta Paleolitiğe
ait olabileceklerini söylemiştir66.
1972 yılında Şevket Aziz Kansu’nun67 bir kez daha araştırmalarda bulunduğu
Yarımburgaz Mağarası’nda 1986 yılında Mehmet Özdoğan başkanlığındaki bir ekip
tarafından yoğun tahribata karşı İstanbul Arkeoloji Müzeleri adına kurtarma kazıları
63 Özdoğan, 1988: 325. 64 Kansu, 1960: 708, 709. 65 Kansu, 1963: 660. 66 Kökten, 1962: 277, 278. 67 Kansu, 1972.
26
başlatılmıştır68. 1988-1990 yılları arasında ise İstanbul ve California (Berkeley)
üniversitelerinin işbirliğiyle daha çok Pleistosen dönem arkeolojisi üzerine
çalışmalar gerçekleştirilmiştir69. Bu dönemdeki kazılarda, özellikle mağaranın Alt
Paleolitik seviyeleri ve buluntularıyla ilgili kapsamlı çalışmalar gerçekleştirilmiştir.
Yarımburgaz mağarası Alt Paleolitik Dönem yontmataş endüstrisi içerisinde
1674 adet parçanın tekno-tipolojik analizleri yapılmıştır70. Endüstri içerisinde
hammadde olarak çok az miktarda jasp ve bazı metamorfik kayaçlar dışında temel
olarak çakmaktaşı, kuvars ve kuvarsit kullanılmıştır71. Aletler açısından iki temel tip,
yonga aletler (düzeltili) ve çekirdek aletlerdir. Bunlar dışında endüstri öğeleri
içerisinde çekirdekler, tüm yongalar, kırık yongalar ve atık parçalar yer almaktadır72
(Tablo.5).
Yarımburgaz Alt Paleolitik Dönem yontmataş endüstrisi bir bütün olarak ele
alındığında yongaların egemen olduğu görülür (Levha.16). Fakat bu endüstri kaba ve
büyük boyutlu bir endüstri değildir73. Kırık olmayan yonga aletlerin ortalama boyu
4.6 cm, düzeltisiz yongaların ise 4.8 cm’dir. Düzeltili yongalar çoğunluktadır.
Düzeltili yongalardan % 65’i pullu (pulcuklu), % 15’i kademeli (? basamak
pulcuklu), % 11’i pürüzlü (?), % 9’u Clacton ve geriye kalan % 4’ü ise sözde Quina
(?) türündedir. Levallois türü tek bir yonga bile yoktur74.
68 Özdoğan, 1988: 323. 69 Arsebük ve diğ., 1990, 1991, 1992. 70 Arsebük, 1996; Kuhn, S. L. ve diğ., 1996. 71 Arsebük, 1996: 36. 72 Arsebük, 1996: 48 (Şekil-10). 73 Arsebük ve diğ., 1990: 15. 74 Arsebük, 1996: 37.
27
ALET TÜRLERİ ÇAKMAKTAŞI KUVARS KUVARSİT DİĞER TOPLAM
ÇEKİRDEKLER 60 41 35 3 139
ÇEKİRDEK ALETLER 10 5 48 1 64
YONGA ALETLER 398 94 40 6 538
TÜM YONGALAR 147 22 32 12 213
KIRIK YONGALAR 111 16 20 6 153
ATIKLAR 373 119 62 13 567
TOPLAM 1099 297 237 41 1674
YÜZDE % 65.7 % 17.7 % 14.2 % 2.4 % 100
Tablo.5: Yarımburgaz Mağarası Alt Paleolitik Dönem yontmataş endüstrisi.
Yonga aletler içerisinde baskın tip dişlemeli aletlerdir. Dişlemelileri sırasıyla
kenar kazıyıcılar, çontuklular, delgiler ve bileşik aletler (combination) takip
etmektedir. Düzeltili ve düzeltisiz tüm yongalardaki topuk tiplerinde ise ilk sırada
ham topuk (cortical) yer almaktadır. İkinci sırada ise düz topuklu parçalar yer alır75.
Yarımburgaz Mağarası Alt Paleolitik seviyelerinden ele geçmiş olan bir diğer
temel alet grubu ise çekirdek aletlerdir. Ele geçen 64 adet örneğin 61 tanesi kıyıcı
türündendir76 (Levha.17, 18). Yarımburgaz Mağarası’nda klasik ya da klasik
olmayan tek bir iki yüzeyli alete dahi rastlanmamıştır77. Yalnızca 2 adet iki yüzeyli
alet öncüsü (proto-biface) denilebilecek tipte parçalar söz konusudur. Bunlardan bir
tanesi yonga üzerine, diğeri ise yumru üzerine yapılmış parçalardır78.
Yarımburgaz Mağarası’ndan ele geçmiş olan çekirdeklerin özellikle ağır
işlerde kullanılacak türden aletler olarak amaçlandığı ve bunların yalnızca yongaların
75 Kuhn ve diğ., 1996: 37. 76 Kuhn ve diğ., 1996: 38. 77 Arsebük, 1996: 37. 78 Kuhn ve diğ., 1996: 38.
28
çıkartılması amacına yönelik hammadde içerikli nesneler olmadıkları belirtilmiştir79
(Levha.19). Başlıca çekirdek tipleri içerisinde ilk iki sırada denenmiş parçalar (46
adet) ve merkezcil çekirdekler (43 adet) yer almaktadır. Bunları 18 adet örnekle
şekilsiz çekirdekler takip etmektedir80. Kırık olmayan çakmaktaşı çekirdeklerin
ortalama boyu 6.3 cm’dir. Kuvars örnekleri 5.8 cm, kuvarsitler ise 9.8 cm
boyutundadırlar81.
Yarımburgaz Mağarası’nda şu ana kadar iki farklı yöntemle elde edilen
tarihler mevcuttur. Bunlardan ilki 230Th/234U yöntemiyle karbonatlı sedimanlar
üzerinde gerçekleştirilmiştir. Buradan elde edilen tarih 160 ± 25 bin yıldır82. Ayrıca
mağaranın Alt Paleolitik Dönem endüstrisinin elde edilmiş olduğu kültür
tabakasından ele geçmiş olan birkaç Ursus deningeri dişine ESR (Electron Spin
Resonance) yöntemi uygulanmıştır. Bu yaşlandırma yöntemiyle elde edilen en eski
tarih 270-390 ± 40-60 bin yıl (Isotope Stage 8-10) olarak tespit edilmiştir83.
79 Arsebük, 1996: 37. 80 Kuhn, 2010: 108. 81 Arsebük, 1996: 37. 82 Blackwell ve diğ., 2010: 54. 83 Arsebük, 1996: 38, 39.
29
V. KARAİN ALT PALEOLİTİK DÖNEM YONTMATAŞ ENDÜSTRİSİ
V.1. JEOLOJİK KATLAŞIM
Tekno-tipolojik analizlerini gerçekleştirmiş olduğumuz yontmataş materyal
toplam 7 farklı jeolojik birimden ele geçmiştir (V, V.1, V.1.1, V.1.2, V.2, V.3 ve VI).
Söz konusu jeolojik birimlerden oluşan Alt Paleolitik dolgunun boyu yaklaşık olarak
4 m’dir (3.80 m).
GH V – V. jeolojik seviye, hemen üzerinde yer alan Orta Paleolitik seviyeden çok
net bir şekilde ayrılmaktadır. Koyu kahverengi, ince taneli ve oldukça yumuşak bir
sediman yapısı hakimdir. İnce bir seviye olup düze yakın bir uzanım göstermektedir
(Levha.4).
GH V.1 – Yeşilimsi rengiyle üzerinde yer alan V. jeolojik seviyeden ayrılmaktadır
(Levha.4). Doku olarak V. jeolojik seviyeye yakınlık göstermektedir. Genellikle
topaklar halinde yumuşak bir sediman yapısı sergilemektedir. Görünüm olarak hafif
dalgalı bir seviye olmakla birlikte I 18 ve I 19 plankarelerinde gözlemlenmiş olan
jeolojik kökenli konik yapıdan dolayı açmanın batısında kalan alanda keskin bir
dalgalanma göstermektedir.
V.1.1 – Yeşil renkli olan V.1 içerisinde bazı alanlarda ortaya çıkıp devamında bütün
alanı kaplayan kalsit kuşaklı yapı V.1.1 olarak isimlendirilmiştir (Levha.4).
V.1.2 – Karain E gözünde yer alan en kalın seviyelerden bir tanesidir. Genelde
kızılımsı renkli yumuşak bir sediman yapısına sahip olmasına rağmen kimi zaman
sert kısımlar da dikkat çekmektedir (Levha.4). Bu sertlikler, yer yer gözlemlenen
konkresyonlar ve kalsit kuşaklardan kaynaklanmaktadır. Söz konusu seviye bol
30
miktarda küçük boyutlu radyolarit çakılı bünyesinde barındırmaktadır. Bu anlamda
V.1.2 biriminin yağışlı ve mağara içerisine akıntıların gerçekleştiği bir evreyi temsil
ettiği söylenebilir. V.1.2 seviyesi bazı kısımlarda açık kahverengi, ince kumlu,
oldukça yumuşak ve çoğu zaman fırçayla kazılabilecek yapıdaki sedimanları da
içermektedir. Kazılar esnasında bu tip sedimanların, V.1.2’nin genelinde kimi zaman
rastlanan küçük boşluklara sızmış ve akıntılarla bu alanlara taşınmış oldukları tespit
edilmiştir.
V.2 – E gözünde yer alan geniş Alt Paleolitik dolgu içerisindeki lokal bir oluşumdur.
Dolayısıyla yatay olarak tüm alana yayılmış bir seviye değildir. V.2 birimi oldukça
sıkı ve sert bir yapıdadır. Dolguların depolanmasından sonraki süreçte, kalsit
minerali açısından zengin tavan akıntılarının doğal bir çimento rolü görerek alanda
yer alan sedimanları sertleştirmesiyle oluşmuş bir yapıdır. V.2 oluşumunun belli bir
noktadan başlayıp bir koni şeklinde aşağı kotlara doğru genişlemesi de bu düşünceyi
desteklemektedir (Levha.1, 4). V.2 içerisinde yer yer orta ve küçük boyutta kalker
döküntüler de dikkat çekmektedir. Bu kalkerlerin V.2 içerisinde oldukça iyi bir
şekilde korundukları görülmüştür. Dolayısıyla bu seviyenin oldukça sert bir yapıya
kavuşmasını sağlayan bileşenler, aynı zamanda içerisindeki malzemeye de oldukça
iyi bir koruma ortamı sağlamıştır.
V.3 – Genelde sert ve bol konkresyon içeren bir yapıdır. Bu birim içerisinde sıklıkla
kalsit kuşaklar da gözlemlenmektetir. V.3 birimi içerisinde, özellikle VI. jeolojik
seviyeyle olan sınıra doğru çok geniş boşluklar oluştuğu tespit edilmiştir. Bu
boşluklar VI. jeolojik seviyenin yumuşak sedimanlarının zamanla erozyona uğraması
ve akması sonucu oluşmuş boşluklardır (Levha.2). V.3 jeolojik seviyesi, kendisinden
önceki jeolojik oluşumlara göre oldukça farklı bir yapıdadır. Seviye içerisinde yer
31
alan materyalin (taş, çakıl, kemik, vs.) üzerinin manganez içerikli bir kimyasalla
örtülmesi sonucu oluşmuş olan ve konkresyon olarak isimlendirilen malzeme bu
birimin geneline hakimdir. V.3 içerisindeki bu malzemenin varlığı, yoğun yağışlı ve
mağara içerisine doğru akıntıların gerçekleştiği bir evreyi işaret etmektedir84
(Levha.4).
VI – Bu birim E gözünde yer alan dolgunun en altında bulunmaktadır. Koyu
kahverengi ve kızılımsı renkte, oldukça ince taneli ve nemli sedimanlardan oluşan bu
seviye V.3 ile sınır oluşturduğu üst kısımlarda oldukça yumuşak bir yapıdayken
tabana doğru bazı noktalardaki kalsitik oluşumların da etkisiyle sertleşmektedir.
Dolayısıyla bu birim kendi içerisinde iki farklı özellikte yapıyı barındırmaktadır.
Özellikle bazı alanlarda neredeyse taşlaşmış vaziyette bir VI. jeolojik seviye
sedimanı mevcuttur. Jeolojik seviye içerisinde farklı noktalarda sarkıt-dikit parçaları
ve kalker bloklar ile yoğun bir şekilde radyolarit çakıllar gözlemlenmiştir. Tabana
doğru oldukça iri boyutlardaki kalker bloklarıyla karşılaşılmaktadır (Levha.3).
Mağaranın ana kayası ile ilişkili olan bu kaya blokların aralarında, içlerinden hava
akımı gelen küçük boşluklar tespit edilmiştir.
84 Prof. Dr. Uğur Doğan ile kişisel görüşme (21.03.2014).
32
V.2. ENDÜSTRİ ÖĞELERİ
Tekno-tipolojik analizlerini gerçekleştirmiş olduğumuz yontmataş materyal,
Karain E gözünde 12 kazı sezonu boyunca gerçekleştirilmiş olan çalışmalar sonucu
elde edilmiştir (1994-1995, 2004-2013). Söz konusu sezonlarda, toplam 16
plankarede yer alan 40 farklı arkeolojik seviyede kazı çalışmaları gerçekleştirilmiştir.
Karain E gözü planının yer aldığı Levha.5’de Alt Paleolitik seviyelerin kazılmış
olduğu plankareler görülmektedir.
Analizlerini gerçekleştirmiş olduğumuz Alt Paleolitik yontmataş materyal,
temel olarak üç farklı endüstri öğesinden oluşmaktadır. Bunlar yongalama ürünleri,
aletler ve çekirdekler olarak sınıflandırılmışlardır. Bu temel öğeler dışında tüm
seviyeler içerisinde belli oranlarda tespit edilmiş olan mikro boyutlardaki yontma
artıkları da sayısal olarak değerlendirilmişlerdir (Tablo.1).
Endüstri Öğesi Adet Oran
Yongalama Ürünü (Düzeltisiz Parçalar) 250 %42,88
Alet 264 %45,28
Çekirdek 69 %11,84
Yontma Artığı 4184 -
TOPLAM 4767
Tablo.1: Endüstri öğelerinin sayısal ve oransal dağılımı.
Tabloda görüldüğü gibi temel endüstri öğeleri içerisinde en yoğun grubu
aletler oluşturmaktadır. Bu grubu çok yakın bir oranla, üzerlerinde herhangi bir
düzelti ya da kullanım izi taşımayan ve çok büyük bir çoğunluğunu yongaların
oluşturduğu yongalama ürünleri takip etmektedir. Çekirdekler ise %11,84 oranıyla
33
temel endüstri öğeleri içerisinde en az örneğe sahip olan parçalardır. Tüm
seviyelerde belli sayılarda ele geçen ve yerleşim içi üretime işaret eden parçalar olan
yontma artıkları ise toplam 4184 adet parçayla temsil edilmektedirler.
V.3. HAMMADDE
Karain Alt Paleolitik Dönem yontmataş malzemesi üzerinde yapılan analizler
sonucu endüstri içerisinde 4 farklı hammadde cinsinin kullanılmış olduğu tespit
edilmiştir. Toplam 580 adet endüstri öğesi arasında kalker ve silisli kalkere ait örnek
sayısı oldukça azdır. Karain Alt Paleolitik endüstrisi, hammadde açısından genel
olarak radyolaritin tercih edilmiş olduğu bir endüstridir. Radyolariti daha az bir
oranda çakmaktaşı takip etmektedir (Grafik.1).
Grafik.1: Yontmataş endüstri içerisindeki hammadde dağılımı.
Radyolarit ve Yakın Çevredeki Kaynaklar
Tüm Alt Paleolitik endüstrisi içerisinde 465 adet öğenin hammaddesi
radyolarittir. Radyolarit derin deniz ya da okyanuslarda yaşayan ve radiolaria
denilen mikroorganizmaların, öldükten sonra çamur haline gelmiş silisli sert
465
1113 1
0
100
200
300
400
500
Radyolarit Çakmaktaşı Kalker Silisli Kalker
HAMMADDE DAĞILIMI
34
kısımlarının birikimi neticesinde oluşmuş bir kayaç cinsidir85. Radyolaritin endüstri
içerisinde bu kadar baskın olmasının sebebi Karain çevresinde bu hammaddeye
sıklıkla rastlanmasıdır. Özellikle Karain yakınlarındaki Kızılin Deresi, Çakmak
Tepesi ve Burhan Deresi radyolaritin yoğunlukla bulunduğu alanlardır86.
Hammadde kaynakları içerisinde Kızılin Deresi Karain’e en yakın temel
hammadde kaynağı olarak gözükmektedir. Günümüzde kuru bir görünümde olan bu
dere yatağı Karain’e yaklaşık olarak 2 – 2.5 km uzaklıkta yer almaktadır87. Kayan’ın
tespitlerine göre Kızılin Deresi, silisli kayaçların kolay ufalanabilen bölümlerini
yağışlı zamanlarda taşıyıp götürmekte, geride doğal olarak ayıklanmış sağlam
bölümlerin iri blokları kalmaktadır88. Alanda yapmış olduğumuz gözlemlere göre
Kayan’ın bahsetmiş olduğu, kalitesiz kısımlarından arınmış ve masif görünümdeki
radyolarit çakıllara günümüzde dahi sıklıkla rastlanmaktadır. Kızılin Deresi
radyolaritleri, doğal ortamlarında iki farklı şekilde gözlemlenmektedirler;
1- Yukarıda bahsetmiş olduğumuz gibi yuvarlanmış dere çakılları şeklinde
(Resim.1),
2- Dere yatağı boyunca devam eden ince radyolarit tabakaları şeklinde.
85 Sür ve diğ., 2001: 176. 86 Taşkıran, 2007: 209. 87 Taşkıran, 2007: 209. 88 Kayan, 1990: 18.
35
Resim.1: Radyolarit dere çakılları (Kızılin Deresi).
Karain yakınlarındaki bir diğer radyolarit kaynağı ise Çakmak Tepesi’dir
(Resim.2a, 2b). Dolgu malzemesi çekmek suretiyle günümüzde tamamen
deformasyona uğramış olan bu hammadde kaynağı, Karain Alt Paleolitik sakinlerinin
hammadde temininde faydalandıkları olası kaynaklardan bir diğeridir.
Pawlikowski’nin ayrıntılı olarak çalıştığı bu radyolarit kaynağı da Karain’e yaklaşık
olarak 2.5 km uzaklıkta yer almaktadır. Burada yer alan ince radyolarit formasyonları
(maksimum 25-30 cm kalınlığındaki seviyeler şeklinde) tektonik kökenli kırılmalar
sonucu ortaya çıkmıştır89. Taşkıran bu alanda yer alan radyolaritlerin yongalama
açısından çok elverişli olmadıklarını, tepenin kuzey tarafında yer alan ve kuzey-
güney yönünde uzanım gösteren radyolaritlerin daha sağlam ve yontma açısından
uygun olduklarını belirtmektedir90.
89 Pawlikowski, 1995: 35. 90 Taşkıran, 2007: 209, 210.
36
Resim.2a: Çakmak Tepesi Resim.2b: Çakmak Tepesi
genel görünüm. radyolarit seviyeleri.
Kızılin Deresi ve Çakmak Tepesi’ne göre Karain’e daha uzak bir mesafede
yer alan bir diğer hammadde kaynağı ise Burhan Deresi’dir. Karain’e yaklaşık olarak
10 km uzaklıkta yer alan bu kaynak, hammadde çeşitliliği açısından Kızılin
Deresi’ne nazaran daha zengindir. Bunun sebebi, nehrin pek çok kolunun farklı ve
uzak noktalardan kopardıkları hammaddeleri yatağa taşımış olmasından
kaynaklanmaktadır91. Buradaki radyolaritler yuvarlanmış dere çakılları şeklinde
(Resim.3) yer almaktadırlar.
Resim.3: Radyolarit çakılları (Burhan Deresi).
91 Taşkıran, 2007: 210.
37
Radyolarit Endüstri Öğelerine Ait Gözlem ve Ölçümler
Analizlerini yapmış olduğumuz seviyeler içerisinde tespit etmiş olduğumuz
radyolaritler renk ve yapısal özellikler açısından farklılıklar göstermektedir. Yapmış
olduğumuz makroskopik gözlemler sonucu renk açısından 21 farklı radyolarit cinsi
tespit edilmiştir (Tablo.2). Söz konusu hammadde cinsleri tercih edilme
yoğunluklarına göre iki farklı gruba ayrılmaktadırlar.
Grup No Renk Adet
1.
Gru
p
1 Kahverengi 108
2 Gri 87
3 Kahverengi-Gri 64
4 Yeşilimsi Gri 53
5 Yeşil 53
6 Kahverengi-Yeşil 32
2.
Gru
p
7 Mor 12
8 Mor-Gri 10
9 Yeşil-Gri 8
10 Koyu Gri 7
11 Sütlü Kahverengi 6
12 Grimsi Kahverengi 4
13 Yeşilimsi Kahverengi 4
14 Sütlü Kahverengi-Gri 4
15 Krem 4
16 Mor-Yeşil 2
17 Beyaz-Gri 2
18 Belirsiz 2
19 Sütlü Kahverengi-Mor 1
20 Beyaz-Pembe 1
21 Pembemsi Gri 1
TOPLAM 465
Tablo.2: Yontmataş endüstri içerisinde tespit edilmiş olan radyolaritlere ait renk bilgileri.
38
Yukarıda yer alan tabloda görüldüğü gibi, radyolarit açısından hammadde
kullanımında bilinçli olarak belli tiplerin tercih edilmiş olduğu anlaşılmaktadır.
Tabloda gri fonda gösterilen renkteki 1. grup radyolaritler, ayrı ayrı incelenen tüm
endüstri öğeleri (yongalama ürünleri, aletler ve çekirdekler) içerisinde, sıralamaları
değişmekle birlikte ilk altı içerisinde yer almaktadırlar (Levha.6, Tablo.3).
Radyolarit cinsi Yongalama Ürünü Alet Çekirdek Toplam
1) Kahverengi 39 54 15 108
2) Gri 41 33 13 87
3) Kahverengi-Gri 26 32 6 64
4) Yeşilimsi Gri 31 13 9 53
5) Yeşil 26 23 4 53
6) Kahverengi-Yeşil 9 21 2 32
Tablo.3: En sık tercih edilen radyolaritlerin (1. grup) endüstri öğeleri içerisindeki sayısal dağılımları.
Yukarıda belirtmiş olduğumuz 1. grup radyolarit cinslerinin tercihinde
renkten çok şu üç ölçütün dikkate alındığı söylenebilir;
Hammadde kaynağına yakınlık,
Söz konusu hammadde cinslerinin yoğunluğu,
Söz konusu hammadde cinslerinin kalitesi (yongalama açısından uygun olup
olmadığı)
Bu üç ölçüt açısından bakıldığında hammadde temininde esas belirleyici
noktanın kaynağın yakınlığı ve tercih edilmiş olan hammadde cinslerinin çevredeki
yoğunluğu olduğu anlaşılmaktadır. Bunun sebebi 1. ve 2. hammadde grupları
içerisinde yer alan kaliteli hammadde oranının birbirine çok yakın olmasıdır. 1. grup
39
açısından baktığımızda tüm endüstri öğeleri içerisinde tespit edilmiş olan kahverengi
radyolaritlerin %80,56’sında damar olmadığı görülmüştür. Bu oran gri olanlarda
%75,86, kahverengi-gri olanlarda %81,25, yeşilimsi gri olanlarda %71,70, yeşil
olanlarda %79,25 ve kahverengi-yeşil olanlarda ise %75 olarak tespit edilmiştir. Bu
grubun genel ortalamasına baktığımızda da damar taşımayan daha kaliteli radyolarit
oranının %77,83 olduğu görülmektedir. Tablo.2’de 7’den 21’e kadar
numaralandırılmış olan 2. radyolarit grubunda da durum çok farklı değildir. Söz
konusu gruptaki 68 adet parçanın yalnızca 18 tanesi damarlıdır. Yani damar
taşımayan ve yongalama açısından daha uygun olan parçaların oranı % 73,53’dür. Bu
veri 2. hammadde grubundaki parçaların seçilmesinde de kalitenin ön planda
tutulduğunu ancak çevrede yoğun olarak bulunmadıkları için çok fazla tercih
edilemediklerini göstermektedir.
Teknoloji ve hammadde temini konusunda bilgi verebilecek bir diğer veri ise
radyolaritler üzerindeki ham yüzeylere ait oranlardır. Analizlerini yapmış olduğumuz
tüm radyolarit endüstri öğelerine ait ham yüzey bilgileri Tablo.4’de gösterilmiştir.
Radyolarit
Endüstri Öğeleri
Yok Var Belirsiz TOPLAM
<½ ½ >½
Yongalama Ürünü 104 92 7 - 1 204
Alet 91 98 11 4 1 205
Çekirdek 12 34 7 2 1 56
TOPLAM 207 224 25 6 3 465
Tablo.4: Radyolarit endüstri öğeleri üzerindeki ham yüzey oranları.
40
Tabloda görüldüğü şekilde hammaddesi radyolarit olan tüm endüstri öğeleri
içerisinde ham yüzey taşıyan parçaların oranı taşımayanlara oranla daha yüksektir.
207 (%44,81) adet endüstri öğesi üzerinde herhangi bir ham yüzey kalıntısı tespit
edilemezken 255 (%55,81) adet endüstri öğesinde ise belli oranlarda ham yüzey
tespit edilmiştir. Ham yüzey oranları açısından endüstri öğelerine ayrı ayrı
baktığımızda ise çekirdekler üzerinde tespit edilen oranların diğer endüstri öğelerine
göre oldukça farklılık gösterdiği dikkat çekmektedir. Yongalama ürünlerinde ham
yüzey taşıyan parçaların oranı taşımayanlara göre % 48,77’dir. Aletlerde ham yüzey
taşıyan parçaların oranı ise % 55,39 olarak tespit edilmiştir. Çekirdeklerde ise bu
oranın % 78,18 olduğu görülmektedir. Yongalama ürünleri ve aletler üzerindeki ham
yüzey oranlarının aksine çekirdekler üzerinde tespit edilmiş olan bu baskın ham
yüzey oranları dikkate alındığında işlem zinciri içerisinde hammaddenin
kaynağından temin edildikten sonra çok fazla bir işleme tabi tutulmadan mağaraya
taşınmış olduğu anlaşılmaktadır. Bunun sebepleri arasında yukarıda da değinmiş
olduğumuz gibi çevrede hammaddenin bol olması, kaynağın yakın ve kolay
ulaşılabilir olmasının yanında kaynakta yer alan radyolarit blok ve çakıllarının
genelde küçük boyutlarda olması gösterilebilir. Ayrıca dönemin yongalama
gelenekleri içerisinde çekirdek hazırlama işlemini gerektirecek herhangi bir tekniğin
olmaması da hammaddenin genelde doğal haliyle yerleşime getirildiğine işaret
etmektedir. Fakat şunu da belirtmemiz gerekir ki, analizlerini yapmış olduğumuz
yontmataş materyal içerisinde kabuk soyma yongası olarak da bilinen birincil
yongalara rastlanmamıştır. Bunlar topuk kısımları dahil olmak üzere tüm üst
yüzeyleri kabuk ya da ham yüzeyle kaplı olan karakteristik parçalardır.
Hammaddenin doğal haliyle ilk kez yerleşim içerisinde yongalanmış olduğundan
41
bahsedebilmemiz için bu parçaların ele geçiyor olması gerekmektedir92. Söz konusu
karakteristik parçaların endüstri içerisinde yer almaması, yukarıda değinmiş
olduğumuz gibi hammaddenin çok fazla bir işleme tabi tutulmamakla birlikte küçük
oranlarda ham yüzeyinden arındırılarak yerleşime taşınmış olduğunu göstermektedir.
Yukarıda belirtmiş olduğumuz verilere ek olarak, endüstri öğelerinin sayısal
olarak yoğunlaştığı seviyelerde bol miktarda mikro yontma artıklarının tespit edilmiş
olması, yongalama işleminin çoğunlukla mağarada gerçekleştirilmiş olduğunun bir
diğer işaretidir. Söz konusu verilere göre radyolarit açısından Alt Paleolitik
Dönem’de Karain’de gerçekleştirilmiş olan işlem zinciri şu şekilde özetlenebilir;
A. Hammaddenin temini;
1. Çoğunlukla yumrular şeklinde (dere yatağında suların etkisiyle
yuvarlanarak kalitesiz kısımlarından arınmış çakıllar),
2. Tablalar şeklinde (dere yatağı boyunca suların etkisiyle açılmış olan
kesitlerde in situ pozisyonunda yer alan ince radyolarit serileri).
B. Hammaddenin yerleşime taşınması;
Denenmiş ya da çok küçük oranlarda ham yüzeyinden arındırılmış
yumrular veya tablalar şeklinde.
C. Üretim;
Denenmiş ya da belli oranda ham yüzeyinden arındırılıp yerleşime
getirilmiş olan radyolaritlerin üretim zincirine sokulması.
92 Inizan ve diğ., 1992: 20.
42
Çakmaktaşı ve Yakın Çevredeki Kaynaklar
Karain Alt Paleolitik Dönem yontmataş endüstrisi içerisinde radyolaritin
ardından en çok kullanılmış olan hammadde cinsi çakmaktaşıdır. Genel olarak
karbonatlı kayaçlar içinde değişik görünümlerde rastlanılan silisli kayaçlara
çakmaktaşı denilmektedir93. Deniz suyundan ayrılan silisin kalker ve tebeşir
tabakaları içinde tortulanması neticesinde şekillenmiş olup sık yapılı, ince taneli ve
aşınmaya karşı dirençlidir94. Sert ve dayanıklı yapıda olmakla birlikte kavkısal
kırılmaya olanak sağlamasından dolayı Paleolitik Çağ’da en çok tercih edilen
hammadde cinslerinden bir tanesi olmuştur.
Analizlerini yapmış olduğumuz tüm endüstri öğeleri içerisinde 111 adet
parçanın hammaddesinin çakmaktaşı olduğu tespit edilmiştir. Çakmaktaşı, Karain’in
yakın çevresinde rastlanan bir hammadde cinsi değildir. Radyolarit başlığı altında
değinmiş olduğumuz kaynaklardan yalnızca Burhan Deresi’nde çakmaktaşı
yumrularına rastlanmıştır. Ancak bu kaynak için de yoğun bir çakmaktaşı varlığından
bahsetmek mümkün değildir.
1984 yılında İlhan Kayan ve Angela M. Déroche’un katılımıyla Işın
Yalçınkaya başkanlığında gerçekleştirilen Batı Toroslar Prehistorik yüzey
araştırmasında, Antalya ve Fethiye körfezleri arasındaki bölgede yer alan Gölova ve
Elmalı çevresinde çakmaktaşı yataklarından bahsedilmektedir (Resim.4a, 4b).
Kayan yine aynı bölgedeki Kocapınar’ın batısında kalan alanda tespit etmiş olduğu
93 Erkan, 2000: 90. 94 Sür ve diğ., 2009: 171.
43
ve çört olarak isimlendirdiği çakmaktaşı yumrularından söz etmektedir. Kayan’ın
belirttiğine göre bu çakmaktaşları donuk esmer-gri renkli çörtlerden oluşmaktadır95.
Resim.4a Resim.4b
Çakmaktaşı Endüstri Öğelerine Ait Gözlem ve Ölçümler
Analizlerini yapmış olduğumuz seviyelerden ele geçmiş olan 111 adet
çakmaktaşı içerisinde toplam 17 farklı tipte çakmaktaşı cinsi tespit edilmiştir
(Tablo.5).
95 Kayan, 1990: 26.
44
Grup No Renk Adet
1.
Gru
p
1 Gri 36
2 Kahverengi 13
3 Siyah 12
2.
Gru
p
4 Beyaz 8
5 Mor 7
6 Mavimsi Gri 7
7 Koyu Gri 5
8 Siyah-Gri 5
9 Beyaz-Gri 4
10 Sütlü Kahverengi 4
11 Krem 4
12 Grimsi Kahverengi 1
13 Sarımsı Kahverengi 1
14 Sütlü Kahverengi-Gri 1
15 Beyaz-Pembe 1
16 Beyaz-Kahverengi-Gri 1
17 Belirsiz 1
TOPLAM 111
Tablo.5: Yontmataş endüstri içerisinde tespit edilmiş olan çakmaktaşlarına ait renk
bilgileri.
Tabloya göre çakmaktaşları içerisinde belli renkteki tiplerin diğerlerine oranla
daha sık tercih edildikleri görülmektedir. Söz konusu çakmaktaşları tabloda gri fonla
gösterilmiş olup 1. grup başlığı altında toplanmışlardır. Bu çakmaktaşı tiplerinin
endüstri öğeleri içerisindeki dağılımı Tablo.6’da gösterilmiştir.
45
Çakmaktaşı cinsi Yongalama Ürünü Alet Çekirdek
Gri 11 21 4
Kahverengi 5 6 2
Siyah 7 5 -
Tablo.6: En sık tercih edilen çakmaktaşlarının (1. grup) endüstri öğeleri içerisindeki sayısal
dağılımları.
Radyolarit tercihinde olduğu gibi çakmaktaşı tercihinde de renk dışında başka
faktörler rol oynamıştır. Ancak çakmaktaşı tercihi açısından, radyolarit tercih
ölçütlerinde değinmiş olduğumuz kaynağa yakınlık ölçütü çok da geçerli değildir. En
yakın çakmaktaşı kaynağının yaklaşık 10 km uzaklıktaki Burhan Deresi olduğunu
varsayarsak yakınlık ölçütünden bahsetmek şu an için imkansızdır. Dolayısıyla
burada dikkat edilmesi gereken ölçütler şu şekilde sıralanabilir;
Söz konusu hammadde cinslerinin kalitesi ve yongalama işlemi açısından
uygun olup olmadıkları,
Söz konusu hammadde cinslerinin kaynak içerisindeki yoğunluğu.
Analizlerimiz sonucu Tablo.6’da gösterilmiş olan 1. grup çakmaktaşlarının
arasında damarsız ve daha kaliteli olanların oranı % 68, 85 olarak tespit edilmiştir.
Bu oran daha az sayıda ele geçmiş olan 2. grup çakmaktaşlarında ise %82’dir. Daha
az sayıda ele geçmiş olan çakmaktaşlarının daha kaliteli bir yapıda olması, söz
konusu hammaddenin temini konusundaki farklı olasılıkları akla getirmektedir;
1. Olasılık – Verilere göre tüm çakmaktaşları aynı kaynaktan sağlanmış olabilir.
Ancak buradaki belirleyici nokta, çakmaktaşı kaynağında 1. gruptaki tiplerin
diğerlerine göre çok daha yoğun ele geçtiğidir. Öte yandan 2. grupta yer alan
46
çakmaktaşları daha kaliteli olmalarına rağmen kaynakta daha az sayıda
bulunmaktadır.
2. Olasılık – 1. ve 2. gruptaki tiplerin kaynakları farklıdır. Daha kaliteli bir
yapıda olan 2. grup çakmaktaşlarının kaynağı daha uzak olduğu için endüstri
içerisinde daha az sayıda ele geçmektedirler.
Endüstri içerisinde tespit edilmiş olan çakmaktaşları arasındaki genel damar
oranına baktığımızda ise, damarsız ve daha kaliteli olan çakmaktaşlarının oranının %
73,87 olduğu göze çarpmaktadır. Bu noktada belirtmiş olduğumuz bu genel damar
oranı ve yukarıda belirtilmiş olan diğer veriler dikkate alındığında, radyolarit
tercihinde olduğu gibi çakmaktaşı tercihinde de kaliteli hammadde kaygısının ön
planda tutulduğu anlaşılmaktadır.
Çakmaktaşı açısından hammaddenin yerleşim alanına ne şekilde taşındığını
daha iyi anlayabilmek için hammadde üzerindeki kabuk oranlarına da bakmak
gerekmektedir (Tablo.7).
Çakmaktaşı
Endüstri Öğeleri
Yok Var TOPLAM
<½ ½ >½
Yongalama Ürünü 29 13 1 - 43
Alet 30 23 2 1 56
Çekirdek 8 4 - - 12
TOPLAM 67 40 3 1 111
Tablo.7: Çakmaktaşı endüstri öğeleri üzerindeki kabuk
oranları.
47
Tablo.7’de görüldüğü gibi tüm çakmaktaşı endüstri öğeleri içerisinde kabuk
taşımayan parçaların sayısı 67’dir. Kabuk kalıntısı taşıyan parçalarda ise bu sayı
44’dür. Endüstri öğelerine ayrı ayrı bakıldığında kabuk taşıyan parçaların
taşımayanlara göre oranı, yongalama ürünlerinde %32,56, aletlerde %46,43 ve
çekirdeklerde ise %33,33 olarak dikkat çekmektedir. Kabuk kalıntısı taşıyan
parçaların çok büyük bir çoğunluğunda da, yarısından az bir alanda kabuk tespit
edilmiştir (Tablo.7). Söz konusu oranlar radyolaritler üzerindeki ham yüzey
oranlarına nazaran oldukça düşüktür. Bu verilerden yola çıkarak, çakmaktaşının
yaşam alanına taşınmadan önce en azından büyük oranda kabuğundan arındırıldığı
anlaşılmaktadır. Bunun en önemli sebebi şüphesiz ki radyolarit kaynaklarına nazaran
çakmaktaşı kaynaklarının çok daha uzak mesafelerde yer almasıdır.
Yukarıda belirtilmiş olan verilere dayanarak, çakmaktaşı açısından işlem
zincirinin şu şekilde gerçekleştirilmiş olduğu anlaşılmaktadır;
A. Hammaddenin temini;
Yumrular şeklinde (dere yatağında dağınık olarak bulunan çakmaktaşı
yumruları).
B. Hammaddenin mağaraya taşınması;
1. Denenmiş çakmaktaşı yumruları şeklinde (daha az sayıda),
2. Büyük oranda kabuklarından arındırılmış çakmaktaşı yumruları
şeklinde
48
C. Üretim;
Denenmiş veya büyük oranda kabuklarından arındırılmış bir şekilde
yerleşime getirilmiş olan çakmaktaşlarının üretim zincirine sokulması.
V.4. YONGALAMA ÜRÜNLERİ (DÜZELTİSİZ PARÇALAR)
Alet ve çekirdek kategorisinde incelenmiş olan parçaların dışında kalan temel
endüstri öğeleri yongalama ürünleri başlığı altında incelenmişlerdir. Söz konusu
yongalama ürünlerinin çok büyük bir çoğunluğu basit yongalardan oluşmaktadır
(Grafik.2).
Grafik.2: Endüstri içerisindeki yongalama ürün sayıları.
Grafikte de görüldüğü gibi analizlerini gerçekleştirmiş olduğumuz yontmataş
endüstri içerisinde baskın yongalama ürünü yongalardır (%94,80). Yongaları 13 adet
parçayla dilgiler takip etmektedir (%5,20). Oldukça az sayıda ele geçmiş olan bu
parçaların hiç birisi planlı bir üretim sürecinin ürünleri değildirler. Analizlerimiz
esnasında bu parçalar tamamen formlarına bağlı kalınarak sınıflandırılmışlardır.
237
130
50
100
150
200
250
Yonga Dilgi
YONGALAMA ÜRÜNLERİ
49
Buna göre uzunlukları genişliklerinin en az iki katı olan yongalar dilgi olarak kabul
edilmişlerdir96. Yongalara baktığımızda ise bunların basit tip yongalar oldukları
görülmektedir. Bu parçalar içerisinde herhangi bir Levallois unsur tespit
edilememiştir.
Endüstri içerisindeki yongalama ürünleri kırık ve kırık olmayan parçalar
olmak üzere ikiye ayrılmaktadırlar. Toplamda 250 adet olan yongalama ürünlerinin
102 tanesi kırıktır. Bu parçalar içerisinde 59 adet parçanın proksimal kısmında kırık
olduğu tespit edilmiştir. 148 tane parça ise sağlam olarak ele geçmiştir (Levha.7).
Kırık tespit edilmiş olan yongalama ürünlerinde genel kırık alanlarına
baktığımızda ise parçaların büyük çoğunluğunun yarısından daha küçük bir alanının
kırılmış olduğu görülmektedir (Tablo.8).
Kırık Durumu Adet Oran
Yok 148 %59,20
Var
<½ 59 %23,60
½ 31 %12,40
>½ 12 %4,80
Tablo.8: Yongalama ürünleri kırık alanları
Proksimal kırık taşıyan parçalar üzerinde bir takım tanımlayıcı öğeler yer
almadığı için bu parçalardan bazı ölçümler alınamamıştır. Örnek olarak proksimal
kırığı olan bir yonganın, kırık alanın genişliğine göre topuğu, kopma açısı veya
vurma yumrusu gibi kısımlarına ait gözlem ve ölçümler gerçekleştirilememiştir.
Dolayısıyla söz konusu kriterlerde bu parçalar istatistik dışında tutulmuşlardır.
96 Shea, 2013: 32.
50
Topuk
Çekirdek üzerinde yer alan vurma veya baskılama düzleminin koparılan
parça üzerine taşınmış olan kısmı topuk olarak bilinmektedir97. Yongalar üzerinde
gözlemlenen farklı topuk tipleri, endüstri içerisinde kullanılmış olan farklı
yongalama gelenekleri hakkında fikir verebilmektedir. Yongalama ürünü üzerinde
gözlemlenen topuk kısımları kimi zaman, istenilen parçaya ulaşmak için yapılmış
olan hazırlığın izlerini taşıyabilirler98.
Analizlerini gerçekleştirmiş olduğumuz yongalama ürünleri içerisinde,
yukarıda bahsetmiş olduğumuz proksimal bölge kırıklarından dolayı 59 adet ürünün
topuğu tespit edilememiştir. Bunların dışında kalan parçalarda ise karşılaşılan en
yoğun topuk tipi düz topuktur (Tablo.9). Tabloda görüldüğü gibi düz topuğu sayısal
olarak ham topuklu parçalar takip etmektedir.
Topuk Durumu Topuk Tipi Sayı Oran
Yok Kırık 59 %23,60
Var
Düz 155 %62,00
Ham 29 %11,60
Ezilmiş 4 %1,60
İkiyüzlü 2 %0,80
Yüzcüklü 1 %0,40
Toplam 250 %100
Tablo.9: Topuk tip ve sayı/oranları.
97 Inizan ve diğ., 1992: 79. 98 Andrefsky, 2005; Shea, 2013.
51
Tek ve düz bir vurma düzlemiyle ifade edilen düz topuklu parçalar
(Levha.8/1), tüm yongalama ürünleri içerisinde %62’lik bir oranla temsil
edilmektedirler. Düz topuğa (vurma düzlemine) sahip yongalar, genellikle tek vurma
düzlemli (tek kutuplu) çekirdeklerden alınmaktadırlar99. Ancak analizlerini yapmış
olduğumuz seviyelerde baskın çekirdek tipinin çok yönlü (düzensiz) çekirdekler
olduğu göz önünde bulundurulduğunda (%56,52 oranında), düz topuklu parçaların
daha çok bu tip çekirdeklerden çıkarılmış oldukları anlaşılmaktadır. Bununla birlikte,
çekirdekler içerisinde çok yönlü çekirdeklerden sonra %23,19 oranına sahip tek
kutuplu çekirdeklerden de düz topuğa sahip parçaların alınmış olduğu görülmektedir.
Düz topuklu yongaların baskın olması, vurma düzlemi üzerinde herhangi bir hazırlık
yapılmadığı anlamına gelmektedir. Aynı zamanda topuk kısımlarının geniş olmaları
ise taş (sert) vurgaçların kullanıldığını gösterir.
29 adet parçayla temsil edilen ham topuklu yongalama ürünleri (Levha.8/2)
%11,60 oranıyla düz topuklu parçaları takip etmektedir. Söz konusu yongalama
ürünlerinin topuk kısımları, koparılmış oldukları çekirdek ya da yumruların ham
yüzünü veya kabuğunu taşımaktadırlar.
Yukarıda bahsetmiş olduğumuz topuk tiplerinin dışında yongalama ürünleri
içerisinde temsil edilen daha az sayıdaki tipler ise ezilmiş (4 adet), İkiyüzlü (2 adet)
ve yüzcüklü (1 adet) topuk örnekleridir.
Karain Alt Paleolitik endüstrisi içerisinde yer alan yongalama ürünlerinin
topukları geniş olmasına rağmen klasik Clactonian yongalarda görülen oldukça geniş
topuklara rastlanmamaktadır. Bunun sebebi örs üzerinde yongalamaya nazaran elde
99 Andrefsky, 2005: 95.
52
gerçekleştirilmiş görece daha kontrollü bir yongalamanın olması ve bununla birlikte
ürünlerin alınmış olduğu hammadde bloklarının küçük boyutlarda olmasıdır.
Kopma Açısı
Kopma açısı, bir yonganın iç yüzüyle topuğunun oluşturmuş olduğu açıdır
(Levha.9). Kopma açıları endüstri içerisindeki yongalama teknikleri hakkında fikir
verebilir. Alt Paleolitik endüstrilerde, yongalar üzerindeki kopma açıları genellikle
90°’nin üzerindedir. Bunun sebebi yongalama işleminin kontrollü olmayıp genelde
sert vurgaçla ve doğrudan yapılmış olmasıdır. Örs üzerinde yongalamanın yapılmış
olduğu Clactonian teknikte de yonga kopma açılarının oldukça geniş oldukları tespit
edilmiştir100.
Analizlerini gerçekleştirmiş olduğumuz yongalama ürünleri içerisinde, topuk
kısmı sağlam olarak ele geçmiş olan parçaların %92,47’sinin kopma açısı 90°’nin
üzerindedir. 64 adet yongalama ürününün ise kopma açıları tespit edilememiştir
(Grafik.3).
100 Oakley, 1965; Debénath ve Dibble, 1994.
53
Grafik.3: Endüstri içerisindeki yongalama ürünlerinin kopma açıları.
Grafik.3’de görüldüğü üzere Karain Alt Paleolitik endüstrisinde yer alan
yongalama ürünlerinin kopma açıları genellikle 90°’nin üzerindedir. Bu veri sert (taş)
vurgaçla doğrudan yongalama tekniğinin bir göstergesidir. Bununla birlikte
yongalama işleminin hareketli vurgaçla elde gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır.
Kopma açıları 90°’nin üzerinde olmasına rağmen, sabit vurgaçla (örs) elde edilen
Clactonian parçalarda görülen çok geniş kopma açıları Karain endüstrisi içerisinde
tespit edilememiştir.
Vurma Yumrusu
Vurma yumrusu bir yonganın iç yüzünde, vurma noktasının hemen altında
yer alan ve vurgacın tipi, sertliği ile yongalama tekniğine bağlı olarak genişliği
değişen bir oluşumdur. Vurma yumrusu da kopma açısı gibi yongalama tekniği
hakkında bilgi verebilir. Özellikle Alt Paleolitik endüstrilerde yongalar üzerinde
gözlemlenen vurma yumruları, sert (taş) vurgaç kullanımı ve doğrudan yongalama
tekniğine bağlı olarak genelde belirgin ve gelişmiş bir görünümde olurlar. Daha
yumuşak vurgaç kullanımında ise vurma yumrularının daha az gelişkin bir
14
64
172
0
50
100
150
200
yok 90° >90°
YONGALAMA ÜRÜNÜ KOPMA
AÇILARI
54
görünümde oldukları bilinmektedir. Clactonian teknik olarak da bilinen örs (sabit
vurgaç) üzerinde yongalamada ise yongalanmış olan ürünün vurma yumrusu ve
topuk gibi kısımlarının yine oldukça belirgin ve geniş oldukları tespit edilmiştir101.
Karain Alt Paleolitik endüstrisi içerisinde analizlerini gerçekleştirmiş
olduğumuz yongalama ürünlerinin %66’sının vurma yumruları belirgin bir
görünümdedir. %18,40 oranına sahip yongalama ürünleri ise oldukça belirgin vurma
yumrularına sahiptir. Tüm yongalama ürünlerinin %15,60’ının ise vurma yumruları
tespit edilememiştir (Grafik.4). Klasik Clactonian parçalarda görülen ve örs üzerinde
yongalamaya işaret eden oldukça geniş ve çok yaygın vurma yumrularına Karain
endüstrisi içerisinde çok fazla rastlanmamıştır. Dolayısıyla topuk ve kopma açısı
kriterlerinde belirtmiş olduğumuz gibi vurma yumrularından elde edilen veriler de
yongalama yöntemi açısından hareketli taş vurgaçla doğrudan yongalamaya işaret
etmektedir.
Grafik.4: Vurma yumrularına ait sayısal değerler.
101 Debénath ve Dibble, 1994: 22.
39 46
165
0
50
100
150
200
Oldukça belirgin Yok Belirgin
YONGALAMA ÜRÜNÜ VURMA
YUMRULARI
55
Boyut
Yongalama ürünlerine ait boyut analizleri sırasında her bir parçanın
uzunluğu, genişliği ve kalınlığı milimetre cinsinden ölçülmüştür. Distal veya
proksimal kırık taşıyan parçaların uzunluk ölçümleri alınmamıştır. Ayrıca genişlik
ölçümlerinde de parçanın kenarlarında kırık taşıyıp taşımadığı dikkate alınmıştır.
Yanılgıya yol açacağı için kenar kırığı taşıyan parçaların genişlik ölçümleri
alınmamıştır.
Karain Alt Paleolitik endüstrisi içerisinde tespit edilmiş olan tüm yongalama
ürünlerine ait minimum, maksimum ve ortalama boyut ölçümleri Tablo.10’da
gösterilmiştir.
YONGALAMA
ÜRÜN BOYUTLARI
Minimum Maksimum Ortalama
Uzunluk 14 mm 69 mm 41,5 mm
Genişlik 12 mm 62 mm 37 mm
Kalınlık 4 mm 24 mm 14 mm
Tablo.10: Yongalama ürünlerine ait genel boyut ölçümleri.
Tablo.10’a göre ortalama yongalama ürün uzunluğunun 41,5, genişliğinin 37
ve kalınlığının ise 14 mm olduğu görülmektedir. Ancak yukarıda yer alan genel
ortalama verileri kimi durumlarda yanıltıcı olabileceği için belli uzunluk, genişlik ve
kalınlık aralıklarında yer alan yongalama ürün sayıları da tarafımızca tespit edilmiştir
(Tablo.11).
56
Uzunluk Aralığı Yongalama Ürün Sayısı
10 – 20 mm 11
20 – 30 mm 55
30 – 40 mm 54
40 – 50 mm 31
50 – 60 mm 9
60 – 70 mm 2
Genişlik Aralığı Yongalama Ürün Sayısı
10 – 20 mm 21
20 – 30 mm 103
30 – 40 mm 62
40 – 50 mm 18
50 – 60 mm 5
60 – 70 mm 2
Kalınlık Aralığı Yongalama Ürün Sayısı
0 – 10 mm 133
10 – 20 mm 108
20 – 30 mm 6
Tablo.11: Farklı uzunluk, genişlik ve kalınlık aralıklarında yer alan
yongalama ürün sayıları.
Tablo.11’de gösterilen yonga uzunlukları dikkate alındığında 20 – 50 mm
uzunluk aralığındaki yongalama ürünlerinin en yoğun grubu oluşturduğu
görülmektedir. 10 – 20 mm ve 50 – 70 mm uzunluk aralığındaki yongalama ürünleri
çok daha az oranlarda temsil edilmektedir. Dolayısıyla yongalama ürünleri açısından
57
uzunluk ortalamasının 20 – 50 mm aralığındaki parçalar arasında hesaplanması ve
genel endüstri boyutlarının bu rakamlar üzerinden değerlendirilmesi daha sağlıklı
gibi gözükmektedir.
Yongalama ürünleri üzerindeki genişlik ölçümlerine baktığımızda ise boyut
aralığının biraz daha geniş olduğu görülmektedir. Tablo.11’de görüldüğü üzere
uzunluk ölçümlerinde olduğu gibi genişlik ölçümlerinde de 50 – 70 mm aralığındaki
parçaların oldukça az bir orana sahip oldukları görülmektedir. Dolayısıyla söz
konusu parçalar da genel ortalamada yanılgıya yol açabilecek parçalar olarak
değerlendirilmelidir.
Boyut analizlerinin son halkası olan kalınlık ölçümlerinden de anlaşılacağı
üzere Karain yontmataş endüstrisine ait yongalama ürünlerinin standart kalınlığı 0 –
20 mm aralığındadır. 20 – 30 mm kalınlık aralığındaki yongalama ürünlerinin sayısı
ise sadece 6’dır (Tablo.11).
V.5. ÇEKİRDEKLER
Tekno-tipolojik analizlerini gerçekleştirmiş olduğumuz Alt Paleolitik
yontmataş materyal içerisinde toplam 69 adet çekirdek tespit edilmiştir. Tüm Alt
Paleolitik temel endüstri öğeleri içerisinde çekirdeklerin oranı ise %11,90’dır. Söz
konusu parçalar hazırlanmış ve hazırlanmamış çekirdekler olarak
sınıflandırılmışlardır. 1 adet parça ise herhangi bir kategoriye sokulamamıştır.
58
Grafik.5: Çekirdek tiplerine ait sayısal değerler.
Analizleri gerçekleştirilmiş olan 69 adet çekirdeğin 21 tanesi kırık olarak ele
geçmiştir. Söz konusu kırık parçaların taşımış oldukları kırık alanlarına ait veriler
Tablo.12’de gösterilmiştir.
Kırık Durumu Adet Oran
Yok 48 %66,67
Var
<½ 7 %9,72
½ 12 %16,67
>½ 5 %6,94
TOPLAM 69 %100
Tablo.12: Çekirdekler üzerindeki kırık alanları
Grafik.5’de belirtmiş olduğumuz ana çekirdek tiplerinin altında farklı alt
tipler de tespit edilmiştir. Buna göre hazırlanmamış çekirdekler altında üç,
hazırlanmış çekirdekler altında ise iki farklı tipin ayrımı yapılmıştır (Tablo.13).
66
2 10
10
20
30
40
50
60
70
Hazırlanmamış
Çekirdekler
Hazırlanmış
Çekirdekler
Belirsiz
ÇEKİRDEK TİPLERİ
59
Tip Alt tip Adet
Hazırlanmamış Şekilsiz 43
Çekirdek parçası 19
Denenmiş 4
Hazırlanmış Çekirdek parçası 1
Proto-Levallois 1
Belirsiz - 1
Toplam 69
Tablo.13: Çekirdek alt tipleri.
Analizlerini gerçekleştirmiş olduğumuz çekirdekler içerisinde en yoğun alt
grup, hazırlanmamış çekirdekler grubunda yer alan şekilsiz çekirdeklerdir
(Levha.10-12). Bunlar şekil itibariyle standart bir forma sahip olmayan tiplerdir. Bu
tipi 19 adet örnekle çeşitli oranlarda kırıklar taşıyan çekirdek parçaları takip
etmektedir. Söz konusu tipler dışında 4 adet örnekle temsil edilen denenmiş
hammaddeler de diğer hazırlanmamış çekirdek alt tipi olarak dikkat çekmektedir.
Endüstri içerisinde analizlerini gerçekleştirmiş olduğumuz çekirdeklerden
yalnızca 2 tanesi hazırlanmış çekirdek olarak sınıflandırılmıştır. Bunlardan bir tanesi
çekirdek parçası iken diğer örnek ise Proto-Levallois bir çekirdektir (Levha.11/2).
Vurma Düzlemi
43 adet şekilsiz çekirdek içerisinde en yoğun grubu 30 adet örnekle düz
vurma düzlemli parçalar oluşturmaktadır. Bunları 5 adet örnekle ham vurma
düzlemine sahip çekirdekler izlemektedir. 7 adet şekilsiz çekirdek ise üzerlerinde
60
hem düz hem de ham vurma düzlemi taşımaktadırlar. 1 adet çekirdeğin ise vurma
düzlemi kırık olduğu için tespit edilememiştir.
Çekirdek parçaları üzerinde yapmış olduğumuz vurma düzlemi gözlemlerinde
de şekilsiz çekirdeklerde olduğu gibi düz vurma düzlemi taşıyan parçaların ağırlıkta
olduğu tespit edilmiştir. Toplam 19 adet çekirdek parçasından 16 tanesinin düz
vurma düzlemine sahip oldukları görülmüştür. 1 adet örnek ise hem ham hem de düz
vurma düzlemine sahiptir. 2 adet çekirdek parçası üzerinde ise vurma düzlemi tespit
edilememiştir.
Hazırlanmamış çekirdekler içerisinde oldukça az sayıda temsil edilen 4 adet
denenmiş çekirdeğin ise 2 tanesi düz, 2 tanesi de ham vurma düzlemine sahiptir.
Düz v.d. Ham v.d. Düz/Ham v.d Belirsiz v.d. Kırık v.d. Toplam
Şekilsiz 30 5 7 - 1 43
Çekirdek
parçası
16 - 1 2 - 19
Denenmiş 2 2 - - - 4
Toplam 48 7 8 2 1 66
Tablo.14: Hazırlanmamış çekirdeklere ait vurma düzlemi tipleri.
Oldukça az sayıdaki hazırlanmış çekirdekler içerisinde yer alan çekirdek
parçası ile Proto-Levallois örneğin her ikisinin de vurma düzlemleri düz olarak tespit
edilmiştir.
Analizlerini gerçekleştirmiş olduğumuz endüstri öğeleri içerisinde,
çekirdekler üzerindeki vurma düzlemleri ile yongalama ürünlerinde tespit edilmiş
olan topuk tipleri arasında tutarlılık olduğu görülmektedir. Çekirdekler açısından düz
61
vurma düzlemli parçaların ham vurma düzlemli parçalara oranı %87,72 olmakla
birlikte yongalama ürünleri açısından da düz topuklu parçaların ham topuklu
parçalara oranı %84,24 olarak tespit edilmiştir.
Çıkarım Yönü
Karain Alt Paleolitik yontmataş endüstrisi içerisindeki 69 adet çekirdeğin
büyük bir çoğunluğunun düzensiz (çok yönlü) vurma düzlemine sahip olduğu tespit
edilmiştir. Söz konusu parçaları çok daha az sayılarda tek (Levha.11/1, 4), merkezcil
(Levha.10/2), iki (Levha.10/1) ve çapraz (Levha.11/3) kutuplu çekirdekler takip
etmektedir. 3 adet örnekte ise çıkarım yönü tespit edilememiştir (Tablo.15).
Çıkarım yönü Adet
Düzensiz 39
Tek 16
Merkezcil 9
Belirsiz 3
İki 1
Çapraz 1
TOPLAM 69
Tablo.15: Çekirdek çıkarım yönleri.
Boyut
Çekirdeklere ait boyut analizlerinde de yongalama ürünlerinde olduğu gibi
uzunluk, genişlik ve kalınlık ölçümleri alınmıştır. Kırık olan parçalardan ise kırığın
konumuna göre söz konusu ölçümler alınmamıştır.
62
Sağlam olarak ele geçmiş olan hazırlanmamış çekirdeklere ait yapmış
olduğumuz boyut analizleri sonucu genel boyut ortalamalarının Tablo.16’da
gösterilen şekilde oldukları tespit edilmiştir.
HAZIRLANMAMIŞ
ÇEKİRDEK
BOYUTLARI
Minimum
Maksimum
Ortalama
Uzunluk 15 mm 107 mm 61 mm
Genişlik 22 mm 96 mm 59 mm
Kalınlık 9 mm 79 mm 44 mm
Tablo.16: Hazırlanmamış çekirdeklere ait genel boyut ölçümleri.
Tablo.16’da belirtilen genel çekirdek boyut ortalamalarını tespit etmiş
olmamıza rağmen, yongalama ürünlerinde olduğu gibi bu genel ortalamaların kimi
zamanlarda yanılgıya yol açabileceğini de belirtmemiz gereklidir. Örneğin 1’er adet
örnekle temsil edilen 107 ve 96 mm uzunluğundaki çekirdekler, genel çekirdek
ortalamasının çok üzerindeki parçalardır. Bu sebepten dolayı çekirdekler açısından
da belli boyut aralıklarına düşen parça sayısını tespit ettik. Böylece endüstri
içerisindeki çekirdek boyutlarına dair daha sağlıklı fikirlerin ortaya çıkacağını
düşünmekteyiz (Tablo.17).
63
Uzunluk Aralığı Çekirdek Sayısı
10 – 20 mm 2
20 – 30 mm 10
30 – 40 mm 15
40 – 50 mm 13
50 – 60 mm 5
60 – 70 mm 2
70 – 80 mm -
80 – 90 mm 1
90 – 100 mm 1
100 – 110 mm 1
Genişlik Aralığı Çekirdek Sayısı
20 – 30 mm 14
30 – 40 mm 19
40 – 50 mm 9
50 – 60 mm 3
60 – 70 mm 1
70 – 80 mm 1
80 – 90 mm 1
90 – 100 mm 1
Kalınlık Aralığı Çekirdek Sayısı
0 – 10 mm 1
10 – 20 mm 23
20 – 30 mm 17
30 – 40 mm 8
40 – 50 mm 3
50 – 60 mm 2
60 – 70 mm -
70 – 80 mm 1
Tablo.17: Farklı uzunluk, genişlik ve kalınlık aralıklarında yer alan
Hazırlanmamış çekirdek sayıları.
64
Tablo.17’de görüldüğü gibi Karain Alt Paleolitik Dönem hazırlanmamış
çekirdeklerinin uzunluklarına bakıldığında en yoğun grubu 20 – 50 mm aralığındaki
parçaların oluşturduğu görülmektedir. Söz konusu aralıktaki parçaların diğer uzunluk
aralığındaki parçalara oranı %76 olarak tespit edilmiştir. Genişlik kriterine
bakıldığında da yine 20 – 50 mm aralığındaki parçaların diğer genişlik aralığındaki
gruba olan oranının %85,71 olduğu görülmektedir. Kalınlık kriterinde ise standart
grubun 10 – 30 mm aralığındaki parçalar olduğu görülmektedir. Bu kalınlık
aralığında yer alan çekirdeklerin oranı diğer gruptakilere göre %87,27 olarak tespit
edilmiştir.
Hazırlanmış çekirdekler içerisinde incelemiş olduğumuz 1 adet Proto-
Levallois çekirdeğin uzunluğu ve genişliği 40’ar mm, kalınlığı ise 17 mm olarak
ölçülmüştür.
V.6. YONTMATAŞ ALETLER
Çalışmamız kapsamında tipolojik analizlerini yapmış olduğumuz Alt
Paleolitik Dönem’e ait seviyelerden ele geçmiş olan alet sayısı 264’dür. Bunlardan
yalnızca 3 adedi iki yüzeyli aletlerden oluşmaktadır. Söz konusu iki yüzeyli aletler
“Diğer aletler” kategorisinin altında incelenecektir.
Aletler üzerinde yapmış olduğumuz tekno-tipolojik analizler, her bir alet tipi
altında ayrı ayrı yapılmıştır. Buna göre her bir tip için aşağıda belirtmiş olduğumuz
Analiz, gözlem ve ölçümler gerçekleştirilmiştir;
65
Alet tipi
Alt tip (tanım, sayı)
o Hammadde
o Kabuk / Ham yüz
o Taşımalık
o Kırık
o Topuk
o Kopma açısı
o Vurma yumrusu
o Düzelti Analizleri
Tip
Konum
Dağılım
Pozisyon
Kapladığı alan
Açı
o Boyut Analizleri
Genel
Spesifik
Analizlerini yapmış olduğumuz seviyelerden tespit edilmiş olan 264 adet alet,
tiplerine göre sınıflandırılmış ve çeşitli alt bölümlere ayrılmıştır. Toplam 7 ana tip
içerisinde 41 adet alt tip tespit edilmiştir. Tanımlanamayan parçaların dışında kalan
ana alet tiplerine ait oranların yer aldığı grafik şu şekildedir (Grafik.6);
66
Grafik.6: Alet tipleri ve oranları.
KENAR KAZIYICILAR
Yonga, dilgi ya da döküntü parçalar üzerine yapılmış, bir ya da daha fazla
kenarı, salt kenar uzunluğunun büyük bir kısmını kaplayacak bir biçimde devamlı ve
düzenli düzeltilerle düz, iç ya da dışbükey olarak şekillendirilmiş aletlerdir102. Kenar
kazıyıcılar alet tipleri içerisinde toplam 57 adet parça ile temsil edilmektedirler.
Analizlerimiz sonucu bu ana tipin altında 8 adet alt tipin ayrımı yapılmıştır. Söz
konusu alet tipleriyle ilgili yapmış olduğumuz tekno-tipolojik inceleme ve analizler
şu şekildedir;
102 Yalçınkaya, 1989: 29.
%25,91 %25,91
%17,27
%14,55%13,18
%3,18
ALT PALEOLİTİK ALET TİPLERİ
67
KENAR KAZIYICI ALT TİPLERİ ADET
Tek dışbükey kenar kazıyıcı 17
Tek düz kenar kazıyıcı 9
Yatay kenar kazıyıcı 9
Tek yan kenar kazıyıcı 8
Yöneşen kenar kazıyıcı 5
Yatık yöneşen kenar kazıyıcı 4
Tanımlanamayan kenar kazıyıcı 3
Düz – dışbükey kenar kazıyıcı 2
TOPLAM 57
Tablo.18: Kenar kazıyıcı alt tipleri ve sayıları.
Tip.1 – Tek dışbükey kenar kazıyıcı: Dışarıya doğru belirgin ya da hafif yay yapan
bir kenar gösteren parçalardır103. Bu alt tip, kenar kazıyıcılar içerisinde 17 adet örnek
ile temsil edilmektedir. Bir tanesi kırık olarak ele geçmiş olan söz konusu kenar
kazıyıcıların 16 tanesinin taşımalığı yonga iken 1 adet örnek ise radyolarit bir tablet
üzerine yapılmıştır (Levha.13/1, 2).
Belirlemiş olduğumuz tek dışbükey kenar kazıyıcıların hammaddesinin büyük
oranda radyolarit olduğu tespit edilmiştir. 13 adet örneğin hammaddesi radyolarit
iken sadece 4 parçanın yapımında çakmaktaşının kullanılmış olduğu görülmektedir.
Söz konusu alt tipler üzerindeki kabuk veya ham yüzey oranlarına
bakıldığında 4 adet parçanın üzerlerinde herhangi bir kalıntı taşımadıkları tespit
edilmiştir. Toplam 11 adet parça yüzeylerinin yarısından daha az bir oranda
103 Yalçınkaya, 1989: 32.
68
kabuk/ham yüzey taşırken 2 adet parçada ise yüzey genişliğinin yarısı kadar
kabuk/ham yüzey kalıntısı tespit edilmiştir.
Tek dışbükey kenar kazıyıcıların topuklarına bakıldığında en yoğun tipin
endüstrinin geneline hakim olan düz topuklar (7 adet) olduğu görülmektedir. Bunu 4
adet örnekle ham topuklu parçalar takip etmektedir. Yine düzeltileme işlemi sonucu
topukları kaldırılmış olan parçalar 4 adet örnekle temsil edilmektedirler. Radyolarit
bir tabletin doğal formundan faydalanılarak kenar kazıyıcı haline getirilmiş olan
parçanın ise topuğu yoktur. Tek dışbükey kenar kazıyıcılar içerisinde kırık
olmasından dolayı yalnızca bir parçanın topuk kısmı tespit edilememiştir.
Topuk kısımları kaldırılmamış veya sağlam olarak ele geçmiş olan parçalar
içerisinde yapmış olduğumuz kopma açısı gözlemlerinde tüm örneklerin (11 adet)
kopma açılarının 90°’nin üzerinde olduğu tespit edilmiştir. Tablet üzerine yapılmış
olan parça dışında topuk kısımları kaldırılmış veya kırık olan parçaların kopma
açıları tespit edilememiştir (6 adet).
Tek dışbükey kenar kazıyıcılar üzerindeki vurma yumrularıyla ilgili yapmış
olduğumuz gözlemlerde, sert vurgaçla doğrudan yongalamanın bir belirtisi olan
belirgin vurma yumruları tespit edilmiştir. Söz konusu parçalardan 7 tanesinin vurma
yumrusu belirgin bir şekilde gözlemlenirken 5 adet parçanın ise vurma yumruları
diğerlerine göre oldukça belirgin bir formda gözlemlenmiştir.
Yontmataş aletler üzerindeki tipoloji çalışmalarında önemli noktalardan
birisi de düzeltilerle ilgili yapılan analizlerdir. Bu bağlamda yapmış olduğumuz
gözlem ve analizlerde, aletler üzerinde yer alan düzeltilere ilişkin çeşitli sonuçlara
varılmıştır.
69
Toplam 17 adet örnekle temsil edilen tek dışbükey kenar kazıyıcılarda tespit
edilen baskın düzelti tipi basamak pulcuklu düzeltidir (Levha.13/1, 2). Söz konusu
bu 14 adet parçayı 2 adet örnekle pulcuklu düzeltiye sahip aletler takip etmektedir. 1
adet örnek ise kenarlarında hem pulcuklu hem de basamak pulcuklu düzeltiler
taşımaktadır.
Yonga üzerine yapılmış olan 16 adet tek dışbükey kenar kazıyıcının tümü,
düzeltilerini üst (dış) yüzünde taşımaktadır. Radyolarit tablet üzerine yapılmış olan
örnekte ise herhangi bir yönlendirme yapmak mümkün değildir.
Tek dışbükey kenar kazıyıcılarının tümünde düzeltiler taşımalığın distal,
mesial ve proksimal bölümleri boyunca devam etmektedirler. Yani diğer bir deyişle
tüm parçalar devamlı düzeltiye sahiptirler.
Düzeltilerin taşımalık üzerinde kapladıkları alanlara baktığımızda 13 adet tek
dışbükey kenar kazıyıcının uzun düzeltilere sahip olduğu görülmektedir. 4 adet parça
ise ince düzeltiler taşımaktadır.
Düzeltiler açısından son analizimiz ise düzelti açılarıyla ilgili yapmış
olduğumuz gözlemlerdir. Söz konusu kriter açısından tek dışbükey kenar kazıyıcılar
içerisinde yarı dik düzeltilere sahip olan parçalar en yoğun grubu oluşturmaktadır. 11
adet örnekle temsil edilen bu grubu dar düzelti açılarına sahip olan parçalar takip
etmektedir (4 adet). 1 adet parça dik düzeltiye sahipken bir diğer parçanın düzeltileri
ise hem dik hem de yarı dik görünümdedir.
Yontmataş aletler açısından yapmış olduğumuz son analiz ise boyut
ölçümleridir. Buna göre söz konusu alt tiplere ait uzunluk, genişlik ve kalınlık
ölçümleri ile bunların genel ortalamaları tespit edilmiştir.
70
Yapmış olduğumuz ölçümler sonucu tek dışbükey kenar kazıyıcılara ait
minimum uzunluk ölçümü 25 mm, maksimum uzunluk ölçümü ise 71 mm olarak
tespit edilmiştir. Buna göre söz konusu alt tipin genel uzunluk ortalaması 48 mm
olarak ortaya çıkmaktadır. Genişlik ölçümlerinde ise minimum 18 mm, maksimum
46 mm ve ortalama 32 mm sonuçları ortaya çıkmıştır. Son ölçüm olan kalınlık
ölçümlerinde ise minimum kalınlık 6 mm, maksimum kalınlık 33 mm ve ortalama
kalınlık değeri ise 19,5 mm olarak tespit edilmiştir. Bu genel ortalamaların dışında
yapmış olduğumuz boyut standartlarına yönelik ölçümler sonucu tek dışbükey kenar
kazıyıcıların 30 – 60 mm uzunluk aralığında yoğunlaştıkları tespit edilmiştir.
Genişlik açısından 20 – 50 mm aralığında dengeli bir dağılım olduğu gözükmektedir.
Taşımalık kalınlıkları açısından ise 10 – 20 mm aralığındaki parçalar bariz bir
şekilde en yoğun grubu oluşturmaktadır.
Tip.2 – Tek düz kenar kazıyıcı: Tek bir düz kenarı kazıyıcı haline dönüştürülmüş
alet tipleridir104 (Levha.13/3-5). Bu alt tip toplam 9 adet örnekle temsil edilmektedir.
Söz konusu kenar kazıyıcı alt tiplerinde 2 tanesi kırık olarak ele geçmiştir. Alet
taşımalıkları açısından bakıldığında 7 adet örneğin yonga üzerine yapılmış olduğu
görülmektedir. Geriye kalan örneklerden birisi çekirdek kenarı diğeri ise bir
hammadde bloğu üzerine yapılmışlardır.
Bir önceki alt tipte olduğu gibi tek düz kenar kazıyıcılarda da baskın
hammadde cinsi radyolarittir. 7 adet örneğin hammaddesi radyolarit iken çakmaktaşı
yalnızca 2 adet parçada tercih edilmiştir.
104 Yalçınkaya, 1989: 32.
71
Parçalar üzerindeki kabuk veya ham yüzey oranlarına bakıldığında,
hammaddesi radyolarit olan tek düz kenar kazıyıcıların tümünün belli oranlarda ham
yüzey taşıdıkları tespit edilmiştir. Bu parçalardan 5 tanesi taşımalık yüzeyinin
yarısından daha küçük bir alanında ham yüzey taşırken 2 parçada ise ham yüzey
oranı ½ olarak tespit edilmiştir. Çakmaktaşı açısından bakıldığında ise söz konusu
parçalardan tekinin ½ oranında kabuk kalıntısı taşıdığı görülmüştür.
Tek düz kenar kazıyıcıların topuk tiplerine bakıldığında ham topuğa sahip
olan parçaların (Levha.13/4) yoğunlukta oldukları görülmektedir (4 adet). Bunları 2
adet örnekle düz topuklu parçalar takip etmektedir. Yalnızca 1 adet örnekte ise çatı
biçimli topuk tespit edilmiştir. Taşımalığı çakmaktaşı hammadde bloğu olan bir
örnek ise topuğa sahip değildir. 1 adet örneğin ise topuk kısmı kırık olduğu için tespit
edilememiştir.
Analizlerini gerçekleştirmiş olduğumuz parçaların tümünün kopma açıları, bir
önceki alt tipte olduğu gibi 90°’nin üzerindedir. Yukarıda bahsetmiş olduğumuz
hammadde bloğu üzerine yapılmış olan parça ile kırık taşıyan bir parçanın ise kopma
açıları yoktur.
Vurma yumruları ile ilgili yapmış olduğumuz gözlemler sonucu, endüstrinin
genelinde olduğu gibi tek düz kenar kazıyıcıların çoğunluğunun belirgin vurma
yumrularına sahip oldukları tespit edilmiştir. 2 adet parça ise diğer 5 örneğe göre
oldukça belirgin ve çıkıntılı bir görünüm sergileyen vurma yumrularına sahiptir.
Doğal formuyla kullanılmış olan hammadde bloğu ile kırık olan parçanın ise vurma
yumruları yoktur.
72
Tek düz kenar kazıyıcılar üzerinde yapmış olduğumuz düzelti analizlerine
göre bu alt tipin de karakteristik düzelti tipinin basamak pulcuklu düzeltiler olduğu
tespit edilmiştir (Levha.13/4). 9 adet örneğin 8 tanesi kenarlarında basamak pulcuklu
düzeltiler taşımaktadır. Geriye kalan 1 adet örnek ise hem pulcuklu hem de basamak
pulcuklu düzeltilere sahiptir.
Düzeltilerin taşımalık üzerindeki pozisyonlarına göre bakıldığında 6 adet alt
tipin, düzeltileri dış yüzünde taşıdıkları görülmektedir. 3 adet örnek ise iç yüzden
düzeltilenmiş parçalar olarak dikkat çekmektedir.
Düzeltilerin taşımalık üzerindeki konumları üzerinde yapmış olduğumuz
analiz ve gözlemlerde tek örnek dışındaki parçaların distal, mesial ve proksimal
bölümleri boyunca düzelti taşıdıkları görülmüştür. Söz konusu tek örnek ise
bölümlendirmesi yapılamayan hammadde bloğudur.
Parça kenarında yer alan düzeltilerin dağılımları da düzelti konumlarıyla
paralellik göstermektedir. Söz konusu alt tipe ait tüm parçalar devamlı düzeltilere
sahiptir.
Düzeltinin taşımalık üzerinde kapladığı alan büyük oranda düzelti tipiyle
bağlantılı bir kriterdir. Basamak pulcuklu düzelti tipinin baskın olduğu örneklerin
büyük kısmında düzeltiler uzun bir alanı kaplamaktadırlar (8 adet). Yalnızca tek
örnek ise taşımalık kenarında ince düzeltilere sahiptir.
Düzeltilerle ilgili yapmış olduğumuz son analiz olan düzelti açılarına
baktığımızda 6 adet örneğe ait düzeltilerin taşımalığın iç yüzüyle dar bir açı
oluşturdukları tespit edilmiştir. 2 adet örnek yarı dik bir görünüm sergilerken 1 adet
örnek ise kenarında dik düzeltiler taşımaktadır.
73
Tek düz kenar kazıyıcılarla ilgili yapmış olduğumuz son analizler boyut
ölçümleridir. Buna göre bu alt tipe ait minimum uzunluk değeri 34 mm, maksimum
uzunluk değeri 100 mm ve ortalama uzunluk değeri ise 67 mm olarak ölçülmüştür.
Genişliklere ait analizlerde ise minimum 26 mm, maksimum 78 mm ve ortalama 52
mm ölçümleri alınmıştır. Söz konusu parçalardan alınan son ölçüm ise kalınlık
ölçümüdür. Bu kritere göre minimum 9 mm, maksimum 35 mm ve ortalama 22 mm
sonuçları ortaya çıkmıştır.
Ortalama değerlerin dışında almış olduğumuz spesifik ölçümlere bakıldığında
uzunluk açısından en yoğun grubun 30 – 40 mm aralığındaki grup olduğu
görülmektedir. Bu grubu 2 adet örnekle 40 – 50 mm aralığındaki grup takip
etmektedir. Dolayısıyla söz konusu alt tip açısından standart uzunluk aralığının 30 –
50 mm olduğu söylenebilir. 100 mm uzunluğundaki bir adet örnek genel standardın
dışında tekil bir örnek olarak dikkat çekmektedir. Genişlik kriteri açısından
bakıldığında ise 20 – 50 mm aralığında dengeli dağılımın olduğu gözükmektedir.
Kalınlık değerleriyle ilgili almış olduğumuz ölçümlerde bir önceki alt tip olan tek
dışbükey kenar kazıyıcılarda olduğu gibi 10 – 20 mm aralığındaki parçalar 7 adet
örnekle çok net bir şekilde baskın grubu oluşturmaktadırlar.
Tip.3 – Yatay kenar kazıyıcı: Çoğunlukla topuğun karşı tarafındaki kenarın, ender
olarak da bununla birlikte topuk kenarının devamlı ve düzenli düzeltilerle kenar
kazıyıcı haline sokulduğu aletlerdir105 (Levha.13/6-8). Bu alet tipi de endüstri
içerisinde 9 adet örnekle temsil edilmektedir. Söz konusu 9 adet örneğin tümü
sağlam olarak ele geçmiştir. Bu örneklerin tümünün taşımalığı yongadır.
105 Yalçınkaya, 1989: 34.
74
Yatay kenar kazıyıcılarda karşımıza çıkan hammadde cinslerine baktığımızda
endüstri genelinden daha farklı bir görüntü ortaya çıkmaktadır. Söz konusu alt tipe
ait örneklerin 4 tanesinin hammaddesi radyolarit iken geriye kalan 5 adet parçanın
ise hammaddesi çakmaktaşı olarak dikkat çekmektedir.
Yatay kenar kazıyıcılara kabuk/ham yüzey kriteri açısından baktığımızda
radyolarit ve çakmaktaşları açısından farklı sonuçlar ortaya çıkmaktadır. 4 adet
radyolarit parçanın 3 tanesi ham yüzey taşırken 5 adet çakmaktaşında ise kabuk
taşıyan parçaların sayısı 2’dir. Yani toplamda 9 adet parçadan 5 tanesi belli oranlarda
kabuk/ham yüzey kalıntısı taşımaktadırlar.
Yatay kenar kazıyıcılar üzerinde tespit edilmiş olan topuk tipleri endüstrinin
genel görünümü paralelindedir. 6 adet parça düz topuğa sahipken 2 adet örneğin ise
topuğu kaldırılmıştır. Geriye kalan tek örnek ise ham topuğa sahiptir.
Yukarıda bahsetmiş olduğumuz ve topuk kısmı kaldırılmış olan 2 adet
parçanın dışında geriye kalan tüm örneklerin kopma açıları 90°’nin üzerindedir.
Analizlerini gerçekleştirmiş olduğumuz yatay kenar kazıyıcıların vurma
yumrularına bakıldığında 6 adet parçanın belirgin bir vurma yumrusuna sahip olduğu
görülmüştür. 3 adet örnek ise diğerlerine göre daha şişkin ve yaygın bir vurma
yumrusuna sahiptirler.
Yatay kenar kazıyıcıların düzelti tiplerine baktığımızda şu ana kadar ki alt
tiplerde olduğu gibi baskın düzelti tipinin basamak pulcuklu düzeltiler olduğu
görülmektedir (Levha.13/7, 8). 7 adet örnekle temsil edilen basamak pulcuklu
düzeltili parçaları 2 adet örnekle pulcuklu düzeltiye sahip parçalar takip etmektedir
75
(Levha.13/6). Söz konusu düzeltilerin tümü taşımalığın dış yüzü üzerine
yapılmışlardır.
Taşımalık üzerindeki düzelti konumlarına bakıldığında düzeltilerin büyük
oranda topuğun tam karşısında yer alan distal kenara yapılmış oldukları
görülmektedir. Bu genel görüntünün aksine tek bir örnekle temsil edilen parçada ise
düzeltiler topuğun yer aldığı proksimal kenara yapılmışlardır. Yine tek bir örnekle
temsil edilen bir diğer örnekte ise düzeltiler taşımalığın distal bölümüyle birlikte
mesial bölümün bir kısmında yer almaktadırlar. Söz konusu 9 adet parça üzerinde yer
alan düzeltilerin tümü yapılmış oldukları kenarın tamamı boyunca devam
etmektedirler. Dolayısıyla söz konusu parçaların tümünün devamlı düzeltilere sahip
oldukları görülmektedir.
Düzeltilerin taşımalık üzerinde kapladıkları alanlara bakıldığında uzun
düzeltilere sahip olan parçaların baskın oldukları görülmektedir. 6 adet örnekle
temsil edilen bu parçaların ardından 2 adet örnek ile ince düzeltili parçalar
gelmektedir. 1 adet örnek ise üzerinde hem ince hem de uzun düzeltiler taşımaktadır.
Yatay kenar kazıyıcılar üzerinde yer alan düzeltilerin açılarıyla ilgili yapmış
olduğumuz analizlerde 4 adet örneğin kenarında yer alan düzeltilerin, taşımalığın iç
yüzü ile dar bir açı oluşturdukları tespit edilmiştir. Geriye kalan 5 adet parçada ise
düzeltiler yarı dik bir görünüm sergilemektedirler.
Yatay kenar kazıyıcıların boyutlarına baktığımızda diğer alt tiplere göre
uzunlukların daha düşük, genişliklerin ise daha büyük olduğu görülmektedir. Bunun
en önemli sebebi parçalar üzerindeki düzeltilerin ya distal ya da proksimal uçta yer
almasıdır. Parçanın distal ya da proksimal uçta düzeltileme işlemine tabi tutulması
76
taşımalığın boyunun doğal olarak kısalmasına sebep olmuştur. Söz konusu parçaların
uzunlukları minimum 24, maksimum 51 mm olarak ölçülmüştür. Buna göre ortalama
uzunluk 37,5 mm olarak karşımıza çıkmaktadır. Genişlik ölçümlerinde ise minimum
34, maksimum 57 ve ortalama 45,5 mm değerleri alınmıştır. Genel boyut
analizlerinin sonuncusu olan kalınlık ölçümlerinde ise minimum değer olarak 9 mm,
maksimum değer olarak 18 mm ve ortalama değer olarak da 13,5 mm sonuçları elde
edilmiştir.
Yatay kenar kazıyıcılarda da diğer alt tiplerde olduğu gibi belli boyut
aralıklarındaki örnek sayıları tespit edilmiştir. Buna göre söz konusu alt tipte uzunluk
kriteri açısından en yoğun grubu 20 – 30 mm aralığında yer alan parçalar temsil
etmektedir. Genişlik açısından 30 – 60 mm arasında dengeli bir dağılım yer alırken
kalınlık kriteri açısından şu ana kadar ki kenar kazıyıcı alt tiplerinde olduğu gibi 10 –
20 mm aralığında yer alan parçalar baskın grubu oluşturmaktadırlar.
Tip.4 – Tek yan kenar kazıyıcı: Yonga ya da dilgi üzerine yapılmış, düzeltili kenarı
yonga eksenine az çok paralel olan kenar kazıyıcılardır106 (Levha.14/1, 2). Endüstri
içerisinde bu alt tipe ait 8 adet örnek tespit edilmiştir. Tespit etmiş olduğumuz tek
yan kenar kazıyıcıların yalnızca 1 tanesi taşımalık boyutunun yarısından daha az bir
alanında kırık taşımaktadır. Söz konusu kenar kazıyıcı alt tipine ait parçaların 6
tanesi yonga taşımalıklar üzerine yapılmışlardır. Diğer iki adet örneğin taşımalıkları
ise dilgi ve döküntü parçalardır.
106 Yalçınkaya, 1989: 32.
77
Tek yan kenar kazıyıcıların yapımında kullanılan hammadde baskın bir
biçimde radyolarittir (7 adet). Yalnızca 1 adet örneğin hammaddesi çakmaktaşı
olarak tespit edilmiştir.
Toplam 8 adet örnekle temsil edilen tek yan kenar kazıyıcıların 5 tanesi
üzerlerinde belli oranlarda kabuk/ham yüzey kalıntısı taşımaktadır. Fakat taşımalıklar
üzerindeki kabuk/ham yüzey oranları oldukça düşüktür. Yalnızca 1 adet çakmaktaşı
parça yüzeyinin yarısı oranında kabuk kalıntısı taşımaktadır. Geriye kalan parçalar
ise çok daha küçük oranlarda ham yüzeylere sahiptirler.
Parçaların topuk kısımlarıyla ilgili yapmış olduğumuz gözlemlerde endüstri
genelinde olduğu gibi düz topuklu parçaların (4 adet) çoğunlukta olmasına rağmen
ham topuklu parçalarında çok yakın bir sayıyla (3 adet) düz topuklu parçaları takip
ettikleri görülmüştür. Yalnızca tek bir adet örneğin ise topuk kısmının kaldırılmış
olduğu tespit edilmiştir.
Tek yan kenar kazıyıcıların kopma açılarına baktığımız zaman da endüstri
geneline ait bir görüntü karşımıza çıkmaktadır. Topuk kısmı gözlemlenebilen tüm
parçaların kopma açılarının 90°’nin üzerinde olduğu tespit edilmiştir.
Söz konusu alt tipe ait olan ve topuk kısmı sağlam olarak ele geçmiş
parçaların vurma yumrularının tümü belirgin bir görünümdedir. Şu ana kadar ki alt
tipler içerisinde nadiren de olsa görülen oldukça belirgin vurma yumrulu parçalar tek
yan kenar kazıyıcılar içerisinde yer almamaktadırlar.
Tek yan kenar kazıyıcılar üzerinde düzeltilerle ilgili yapmış olduğumuz
gözlemlerde baskın düzelti tipinin basamak pulcuklu düzeltiler olduğu görülmüştür
(5 adet). 2 adet örnek üzerinde pulcuklu düzeltiler tespit edilmişken 1 adet örnekte
78
ise pulcuklu ve basamak pulcuklu düzeltilerin aynı anda kullanılmış olduğu
görülmüştür. Parçalar üzerinde tespit edilmiş olan söz konusu düzeltilerin tümü
taşımalığın dış yüzü üzerine yapılmışlardır.
Düzeltilerin taşımalıklar üzerindeki konumlarına baktığımızda mesial ve
proksimal alanlarında düzelti taşıyan tek örneğin dışında geriye kalan tüm parçalar
distal, mesial ve proksimal alanlar boyunca devam etmektedirler. Bununla birlikte
söz konusu tek örnekte de düzeltiler kenar uzunluğunun %50’sinden fazlasını
kaplamaktadırlar. Dolayısıyla tüm parçalar açısından devamlı bir düzelti olgusundan
bahsedebiliriz.
Düzelti tipleriyle bağlantılı olarak düzeltilerin taşımalık üzerinde kapladıkları
alanlar da büyük oranda uzundur. 5 adet uzun düzeltili parçanın dışında 3 adet
örneğin ise ince düzeltilere sahip olduğu tespit edilmiştir.
Düzeltiler açısından son kriterimiz olan düzelti açılarında ise dengeli bir
dağılım söz konusudur. Dar ve yarı dik düzeltiye sahip olan parçalar 4’er adet
örnekle temsil edilmektedirler.
Tek düz kenar kazıyıcılar üzerinde yapmış olduğumuz genel boyut
analizlerinde uzunluk açısından minimum 28, maksimum 50 ve ortalama 39 mm
değerlerine ulaşılmıştır. Genişlik ölçümlerinde ise minimum 20, maksimum 32 ve
ortalama 27,5 mm değerleri tespit edilmiştir. Parçalar üzerinde almış olduğumuz son
ölçüm olan kalınlık ölçümlerinde ise minimum 7, maksimum 20 ve ortalama 13,5
mm değerleri karşımıza çıkmıştır.
Boyut analizlerinin son halkası olarak belli bir uzunluk, genişlik ve kalınlık
aralığında yer alan örneklerin sayıları tespit edilmiştir. Buna göre tek yan kenar
79
kazıyıcı uzunlukları açısından 40 – 60 mm aralığında dengeli bir dağılımının olduğu
görülmüştür. Taşımalık genişlikleri açısından ise baskın olan grubun 6 adet örnekle
temsil edilen 20 – 30 mm aralığındaki grup olduğu tespit edilmiştir. Kalınlık kriterine
bakıldığında standart aralığın 0 – 20 mm olduğu anlaşılmaktadır. Analizleri yapılmış
olan 8 adet örneğin 7 tanesi bu kalınlık aralığında yer almaktadır.
Tip.5 – Yöneşen kenar kazıyıcı: Düzenli düzeltilerle işlenmiş iki kenarı, parçanın
bir ucunda, özellikle de üst ucunda birleşen parçalardır107 (Levha.14/3). Bu kenar
kazıyıcı alt tipi toplam 5 adet örnekle temsil edilmektedir. Tümü sağlam olarak ele
geçmiş olan örneklerde en çok sayıyla temsil edilen taşımalık tipi döküntülerdir (3
adet). Bunları 1’er adet örnekle yonga ve yontma artıkları takip etmektedir.
Tespit etmiş olduğumuz yöneşen kenar kazıyıcıların tümünün hammaddesi
radyolarittir. Söz konusu parçaların 4 tanesi, üzerlerinde herhangi bir ham yüzey
kalıntısı taşımamaktadırlar. Yalnızca 1 adet parça ise yarısından daha az bir alanında
ham yüzey kalıntısı taşımaktadır.
Söz konusu alt tip açısından topuk tipleriyle ilgili yapmış olduğumuz
gözlemlerde 3 adet örneğin topuğunun olmadığı tespit edilmiştir. Geriye kala 2 adet
örnek ise düz topuk taşımaktadırlar. Bu verilerle bağlantılı olarak topuk tespit
edilemeyen 3 adet örneğin kopma açıları da yoktur. Yine bu örneklerle ilgili sağlıklı
vurma yumrusu tespiti de yapılamamıştır. 2 adet örneğin ise vurma yumruları
endüstri genelinde olduğu gibi belirgin bir görünümdedir.
Yöneşen kenar kazıyıcıların düzelti tiplerine baktığımızda 2 farklı düzelti tipi
karşımıza çıkmaktadır. Bunlar pulcuklu düzeltiler ile kullanım sonucu parçanın
107 Yalçınkaya, 1989: 33.
80
kenarında oluşmuş olan kertiklerdir. Söz konusu parçalar, belli bir kenarı boyunca
düzenli olarak bu kertikleri taşıdıkları için kullanılmış yongalardan ayrılıp kenar
kazıyıcı tipi altında incelenmişlerdir. Bu alt tip içerisinde geriye kalan son örnek ise
basamak pulcuklu düzeltiler taşımaktadır.
Taşımalıkların üzerinde yer alan düzeltilerin pozisyonlarıyla ilgili yapmış
olduğumuz gözlemlerde yalnızca tek parçanın taşımış olduğu düzeltilerin pozisyonu
tespit edilmiştir. Düzeltilerini dış yüzünde taşıyan bu örnek dışındaki parçalarda
düzelti pozisyonları belirlenememiştir.
Taşımalıkları üzerinde düzelti konumları belirlenmiş olan 2 adet parça, distal,
mesial ve proksimal alanları boyunca düzelti taşımaktadırlar. Geriye kalan 3 adet
parçanın ise taşımış oldukları düzeltilerin konumları tespit edilememiştir.
Tespit etmiş olduğumuz 5 adet yöneşen kenar kazıyıcının 3 tanesinin devamlı
düzeltilere sahip olduğu tespit edilmiştir. 2 adet parça ise kısmi düzeltilere sahiptir.
Söz konusu düzeltilerin 4 tanesi taşımalığın kenarında ince bir alanı kaplarken 1
parça üzerindeki düzeltiler ise uzun görünümdedir.
Düzelti açılarıyla ilgili yapmış olduğumuz gözlemlerde ise 3 adet örneğin dik
düzeltiler taşırken 2 adet örneğin ise dar düzeltilere sahip olduğu görülmüştür.
Yöneşen kenar kazıyıcılar açısından yapmış olduğumuz genel boyut
ölçümlerinde söz konusu alt tipe ait parçaların minimum uzunluklarının 20 mm,
maksimum uzunluklarının 52 mm, ortalama uzunluklarının ise 36 mm olduğu tespit
edilmiştir. Bir diğer boyut kriteri olan genişlik kriterinde ise minimum değer 13 mm,
maksimum değer 24 mm ve ortalama değer 18,5 mm olarak karşımıza çıkmıştır.
81
Genel boyut ölçümlerinin son halkası olan kalınlık ölçümlerinde ise minimum,
maksimum ve ortalama değerler sırasıyla 4, 13 ve 8,5 mm olarak ölçülmüşlerdir.
Yöneşen kenar kazıyıcılar üzerinde belli boyut aralıklarına göre yapmış
olduğumuz analizlerde 20 – 30 mm uzunluk aralığında 3 adet, 50 – 60 mm uzunluk
aralığında ise 2 adet parça tespit edilmiştir. Analizleri yapılmış olan parçaların çok az
sayıda olması ve farklı uzunluk gruplarında yer alan parça sayılarının birbirine yakın
olması, bu alt tip açısından belli bir uzunluk standardı belirlememize engel
olmaktadır. Genişlik ve kalınlık standartlarında ise daha net bir görüntü ortaya
çıkmıştır. Genişlik olarak 10 – 20 mm, kalınlık olarak ise 0 – 10 mm aralığındaki
gruplarda yer alan parçalar sayısal olarak baskın görünmektedirler.
Tip.6 – Yatık yöneşen kenar kazıyıcı: Alet ekseninin yonga ekseni ile 25˚ den
büyük bir açı oluşturduğu, yonga üzerinde yöneşen kenarların düzeltilenmesiyle
oluşturulmuş parçalardır108 (Levha.14/4). Bu alt tipe ait 4 adet örnek tespit
edilmiştir. Ele geçmiş olan parçaların yalnızca 1 tanesinin yarısından küçük bir
alanında kırık tespit edilmiştir. Söz konusu alt tipe ait parçaların tümünün taşımalığı
yongadır.
Hammadde açısından baktığımızda yatık yöneşen kenar kazıyıcılarda da
baskın cinsin radyolarit olduğu görülmektedir (3 adet). Tek parçanın hammaddesi ise
çakmaktaşıdır. Bu parçaların yalnızca 1 tanesi üzerinde küçük bir alanda ham yüzey
tespit edilmiştir.
4 adet örnekle temsil edilen yatık yöneşen kenar kazıyıcıların 2 tanesinin
topuk kısmı düzdür. Diğer 2 adet örneğin topukları ise ham ve kaldırılmış olarak
108 Yalçınkaya, 1989: 33.
82
dikkat çekmektedir. Topuk kısmı kaldırılmış olan bu parçanın dışında kalan diğer
örneklerin kopma açıları 90°’nin üzerindedir. Söz konusu örneklerin vurma
yumruları ise belirgin bir görünümdedir.
Düzelti tipleri açısından bakıldığında yatık yöneşen kenar kazıyıcılarda da
baskın tipin basamak pulcuklu düzeltiler olduğu görülmektedir. 3 adet örnekle temsil
edilen basamak pulcuklu düzeltili parçaları tek örnekle pulcuklu düzeltilere sahip
parça takip etmektedir.
Düzeltilerin taşımalık üzerindeki pozisyonlarına baktığımızda 3 adet örnekte
düzeltilerin dış yüzde oldukları görülmektedir. Diğer tek örnek ise almaşık
düzeltilere sahiptir.
Düzelti konumları açısından yapılan gözlemlerde 3 adet örneğin distal, mesial
ve proksimal alanları, tek örneğin ise distal ve mesial alanları boyunca düzelti
taşıdıkları tespit edilmiştir. Söz konusu parçaların tümü devamlı düzeltilere
sahiptirler.
Taşımalıklar üzerindeki düzeltilerin kapladıkları alanlar açısından yapmış
olduğumuz gözlemlerde 2 adet örneğin ince, 2 adet örneğin ise uzun düzeltilere sahip
oldukları görülmüştür.
Düzelti açılarıyla ilgili yapılan gözlemlerde tüm parçaların birbirinden farklı
açılara sahip düzeltiler taşıdıkları görülmüştür. 3 adet örnek üzerinde ayrı ayrı dik,
yarı dik ve dar düzeltiler görülürken tek bir örnek ise üzerinde dik ve yarı dik
düzeltileri bir arada bulundurmaktadır.
83
Yatık yöneşen kenar kazıyıcılar üzerinde yapılmış olan boyut analizleri
sonucu genel uzunluk, genişlik ve kalınlık değerleri tespit edilmiştir. Söz konusu
ölçümlere göre uzunluk kriteri açısından minimum, maksimum ve ortalama değerler
sırasıyla 25, 69 ve 47 mm olarak ölçülmüştür. Genişlik kriterinde elde edilmiş olan
ölçümler 27 (minimum), 60 (maksimum) ve 43,5 mm’dir (ortalama). Kalınlık
kriterinde ise söz konusu değerler 6 (minimum), 11 (maksimum) ve 8,5 mm
(ortalama) olarak karşımıza çıkmaktadır.
Belirli boyut aralıklarına göre yapmış olduğumuz sınıflamada ise 20 – 30 mm
uzunluk aralığındaki parçaların daha fazla oldukları tespit edilmiştir. Bu alanda
yapılan ölçümlerde 69 mm uzunluğundaki tek örnek genel standardın çok üzerinde
gözükmektedir. Genişlik kriteri açısından baktığımızda ise net bir yorum
yapılabilecek bir boyut aralığı tespit edilememiştir. Bu açıdan bakıldığında kalınlık
kriteri daha net görüntü sergilemektedir. Toplam 4 adet örneğin 3 tanesi 0 – 10 mm
kalınlık aralığında yer almaktadırlar.
Tip.7 – Tanımlanamayan kenar kazıyıcı: Yapılmış olan analizler sonucu, belirli
sebeplerden dolayı (kırık, bozulma vs.) herhangi bir alt tip içerisinde gösterilemeyen
kenar kazıyıcılardır. Bununla birlikte söz konusu parçalara ait mümkün olan tekno-
tipolojik analiz ve gözlemler gerçekleştirilmiştir. Bu parçalara ait 3 adet örnek tespit
edilmiştir. Söz konusu örneklerin tümü kırık olmakla birlikte taşımalıklarının yonga
oldukları tespit edilebilmiştir (Levha.14/5).
2 adet örneğin hammaddesi çakmaktaşıdır. Söz konusu örneklerden 1 tanesi
yarısından daha küçük bir alanında kabuk kalıntısı taşımaktadır. Hammaddesi
84
radyolarit olan diğer örneğin ise üzerinde herhangi bir ham yüzey kalıntısı tespit
edilmemiştir.
Proksimal kısmı sağlam olarak ele geçmiş olan tek örneğin topuğu düz olarak
tespit edilmiştir. Diğer 2 örneğin ise topukları kırıktır. Bu parçaların kopma açıları ve
vurma yumruları da tespit edilememiştir.
Tanımlanamayan kenar kazıyıcıların tümü kırık olmasına rağmen düzelti
tipleri tespit edilebilmiştir. Buna göre 2 adet örneğin pulcuklu, tek örneğin ise
basamak pulcuklu düzeltiler taşıdığı görülmüştür. Söz konusu parçalardaki
düzeltilerin tümü taşımalığın dış yüzü üzerine yapılmışlardır. Düzelti konum ve
dağılımlarıyla ilgili gözlemler, parçaların taşımış oldukları kırıklardan dolayı sağlıklı
bir şekilde gerçekleştirilememiştir.
Tanımlanamayan kenar kazıyıcılarla ilgili düzeltiler açısından tespit
edilebilen diğer kriterler ise düzeltilerin kapladığı alan ve düzelti açıları olmuştur.
Buna göre 2 adet örnek ince düzeltiler taşırken basamak pulcuklu düzeltiye sahip tek
örnekte ise düzeltiler daha uzun bir alanı kaplamaktadırlar. Düzelti açılarına
bakıldığında da 2 adet parçanın dar, tek parçanın ise yarı dik düzeltilere sahip olduğu
görülmüştür.
Tanımlanamayan kenar kazıyıcılarla ilgili boyut ölçümleri, söz konusu
parçaların az sayıda ve kırık olmalarından dolayı çok sağlıklı bir şekilde
gerçekleştirilememiştir. Bu parçalarla ilgili uzunluk ölçümleri, bahsetmiş olduğumuz
kırık olgusundan dolayı tespit edilememiştir. Genişliği tespit edilebilen 2 adet örneğe
göre ise minimum 41, maksimum 42 ve ortalama 41,5 mm ölçümleri elde edilmiştir.
85
Kalınlık kriteri açısından 3 örnekten de ölçüm alınabilmiştir. Buna göre minimum
değer 12, maksimum değer 22 ve ortalama değer 17 mm olarak tespit edilmiştir.
Tanımlanamayan kenar kazıyıcılar her bir alt tip için gerçekleştirmiş
olduğumuz spesifik boyut analizleri açısından sağlıklı bir veri sunmamaktadır. Buna
rağmen yetersiz de olsa tespit edilebilmiş olan veriler ışığında bazı sonuçlara
ulaşılabilmiştir. Genişliği tespit edilebilmiş olan parçaların ikisinin de 40 – 50 mm
genişlik aralığında oldukları görülmektedir. Kalınlık açısından da 10 – 20 mm
aralığında olan parçaların sayısı 2, 20 – 30 mm aralığında olanların ise sayısının 1
olduğu tespit edilmiştir.
Tip.8 – Düz-dışbükey kenar kazıyıcı: Bir birine bitişik olmayan iki kenarından biri
düz diğeri dışbükey görünümde olan parçalardır109 (Levha.14/6). Bu alt tip endüstri
içerisinde 2 adet örnekle temsil edilmektedir. Taşımalıkları yonga olan bu
parçalardan 1 tanesi kırık olarak ele geçmiştir.
Söz konusu kenar kazıyıcı alt tipine ait örneklerin her ikisinin de hammaddesi
radyolarittir. Bu parçalardan 1 tanesi, yüzeyinin yarısından daha küçük bir alanında
ham yüzey kalıntısı taşırken diğer örnekte ise herhangi bir ham yüzey kalıntısı tespit
edilememiştir.
Düz-dışbükey kenar kazıyıcıların topuklarıyla ilgili yapmış olduğumuz
gözlemlerde parçaların topuk kısımlarının olmadığı anlaşılmıştır. Söz konusu
parçaların 1 tanesinin topuğu kırıktır. Diğer örneğin ise topuk kısmının kaldırılmış
olduğu görülmüştür. Bununla bağlantılı olarak her iki örneğin de kopma açıları tespit
109 Yalçınkaya, 1989: 33.
86
edilememiştir. Yalnızca tek örneğin vurma yumrusunun belirgin olduğu tespit
edilmiştir.
2 adet örnekle temsil edilen söz konusu kenar kazıyıcı alt tipine ait parçaların
hepsi kenarlarında basamak pulcuklu düzeltiler taşımaktadırlar (Levha.14/6). Bu
düzeltilerin tümü taşımalıkların dış yüzü üzerine yapılmışlardır. Devamlı düzeltiye
sahip olan bu parçalardan 1 tanesi distal, mesial ve proksimal alanları boyunca
düzelti taşırken diğer örnekte ise düzeltiler distal ve mesial bölümleri kapsamaktadır.
İncelemesi yapılmış olan örneklerin her ikisinde de düzeltilerin kapladığı alan
açısından uzun düzeltilerin hakim olduğu görülmüştür. Bu durum basamak pulcuklu
düzeltilerin karakteristik özelliği olarak gözükmektedir. Söz konusu parçalar
üzerinde tespit edilen düzeltilerin her ikisi taşımalığın iç yüzüyle yarı dik bir açı
oluşturmaktadırlar.
Oldukça az örnekle temsil edilen düz-dışbükey kenar kazıyıcılara ait
parçalardan birisinin uzunluğu 54, genişliği 28 ve kalınlığı 10 mm olarak
ölçülmüştür. Genişliği tespit edilemeyen diğer örneğin uzunluğu 46 mm, kalınlığı ise
17 mm’dir. Söz konusu verilere dayanarak bu örneklerin, kenar kazıyıcılar açısından
genel uzunluk standardının içerisinde yer aldıklarını söyleyebiliriz.
KENAR KAZIYICILARLA İLGİLİ GENEL DEĞERLENDİRMELER
Kenar kazıyıcılar, analizlerini gerçekleştirmiş olduğumuz alet tipleri
içerisinde dişlemeli aletlerle birlikte en fazla örnekle temsil edilen parçalar olarak
dikkat çekmektedirler. Kenar kazıyıcılar içerisinde kırık oranları oldukça düşüktür.
Tüm kenar kazıyıcıların %84,21’i sağlam olarak ele geçmişlerdir (Grafik.7). Kırık
olarak ele geçmiş olan parçalarda ise kırık oranları oldukça düşüktür. Bu açıdan alet
87
tanımlamaları ile tekno-tipolojik analizlerin birçoğu belli tipler dışında sağlıklı bir
şekilde gerçekleştirilmiştir. Tüm örnekleri kırık olarak ele geçmiş olan tek alt tip ise
tanımlanamayan kenar kazıyıcılardır (Tablo.18).
Grafik.7: Kenar kazıyıcı genel kırık oranları.
Alt tipler içerisinde yapmış olduğumuz ayrıntılı analiz ve gözlemler sonucu
kenar kazıyıcılar içerisinde en yoğun grubu Tek Kenar Kazıyıcılar oluşturmaktadır.
Bunlar arasında 17 adetle tek dışbükey kenar kazıyıcılar en baskın tiplerdir. Bu
parçaları 9’ar adet örnekle Yöneşen ve yatay kenar kazıyıcılar takip etmektedir.
Tanımlanamayan parçalar bir tarafa bırakılacak olursa, en az örnekle temsil edilen alt
tip ise aynı taşımalığın farklı kenarları üzerinde düz ve dışbükey düzeltiler taşıyan İki
Kenar Kazıyıcılardır (Grafik.8).
15,79%
84,21%
Kenar Kazıyıcı Kırık Oranları
Kırık olan K.K. Kırık olmayan K.K.
88
Grafik.8: Kenar kazıyıcı alt tiplerine ait sayısal veriler.
Kenar kazıyıcılara, kullanılmış olan hammadde cinsleri açısından
bakıldığında endüstrinin genelinde olduğu gibi radyolaritin ilk sırada yer aldığı
görülmektedir (42 adet). Bu hammadde cinsini 15 adet örnekle çakmaktaşı takip
etmektedir. Tanımlanabilen alt tiplerin genelinde radyolarit çakmaktaşına göre daha
fazla tercih edilmesine rağmen istisnai olarak yatay kenar kazıyıcılarda çakmaktaşı
kullanım oranı daha fazladır (Tablo.19). Ancak bu veriye dayanarak söz konusu alt
tip açısından bilinçli bir çakmaktaşı tercihi durumundan bahsetmek mümkün
değildir.
Parçalar üzerinde yer alan kabuk/ham yüzey kalıntılarıyla ilgili yapmış
olduğumuz çalışmalarda kabuk veya ham yüzey taşıyan kenar kazıyıcıların
taşımayanlara oranla daha fazla oldukları tespit edilmiştir. Bu açıdan bakıldığında
örneklerin büyük kısmında düzeltili olan kenar veya kenarların dışında kalan
alanlarda kabuk veya ham yüzey kalıntısının, parçanın elde tutulmasını
kolaylaştıracak ölçüde bırakılmış olduğu görülmektedir. Kenar kazıyıcılar üzerindeki
17
9
9
8
5
4
3
2
0 2 4 6 8 10 12 14 16 18
Tip.1 Tek Dışbükey K.K.
Tip.2 Tek Düz K.K.
Tip.3 Yatay K.K.
Tip.4 Tek Yan K.K.
Tip.5 Yöneşen K.K.
Tip.6 Yatık Yöneşen K.K.
Tip.7 Tanımlanamayan K.K.
Tip.8 Düz-Dışbükey K.K.
Kenar Kazıyıcı Alt Tipleri
89
kabuk veya ham yüzeyler, aletin daha rahat kullanılmasına yönelik bir olgu gibi
gözükmektedirler.
Kenar Kazıyıcı Alt Tipi Adet Kırık Hammadde Kabuk/Ham y.
Yok Var Radyolarit Çakmaktaşı Yok <1/2 1/2 >1/2
Tek Dışbükey K.K. 17 16 1 13 4 4 11 2 -
Tek Düz K.K. 9 7 2 7 2 1 5 3 -
Yatay K.K. 9 9 - 4 5 4 5 - -
Tek Yan K.K. 8 7 1 7 1 3 4 1 -
Yöneşen K.K. 5 5 - 5 - 4 1 - -
Yatık Yöneşen K.K. 4 3 1 3 1 3 1 - -
Tanımlanamayan K.K. 3 - 3 1 2 2 1 - -
Düz-Dışbükey K.K. 2 1 1 2 - 1 1 - -
TOPLAM 57 48 9 42 15 22 29 6 -
Tablo.19
Analizlerini yapmış olduğumuz kenar kazıyıcıların taşımalıkları çok büyük
bir oranda yongalardan oluşmaktadır (Tablo.20). Bu durum yonga endüstrilerinin
baskın olduğu Alt Paleolitik Dönem açısından oldukça normal bir durumdur. Yonga
taşımalıkları oldukça az bir oranla döküntü taşımalıklar (4 adet) takip etmektedir.
90
Kenar Kazıyıcı
Alt Tipi
Adet
Taşımalık Tipi
Yonga Dilgi Tablet Döküntü Çekirdek
Kenarı
Yontma
Artığı
Hammadde
Bloğu
Tek Dışbükey K.K. 17 16 - 1 - - - -
Tek Düz K.K. 9 7 - - - 1 - 1
Yatay K.K. 9 9 - - - - - -
Tek Yan K.K. 8 6 1 - 1 - - -
Yöneşen K.K. 5 1 - - 3 - 1 -
Yatık Yöneşen K.K. 4 4 - - - - - -
Tanımlanamayan
K.K.
3 3 - - - - - -
Düz-Dışbükey K.K. 2 2 - - - - - -
TOPLAM 57 48 1 1 4 1 1 1
Tablo.20
Kenar kazıyıcılar üzerinde tespit etmiş olduğumuz baskın topuk tipi düz
topuktur. Yongalama ürünleri ve çekirdekler üzerinde yapmış olduğumuz teknolojik
analizlerin sonucunda da düz vurma düzlemli ve düz topuklu parçaların yoğunlukta
olduğu tespit edilmişti. Düz topuklu parçaları yine endüstri genelinde olduğu gibi 13
adet örnekle ham topuklu parçalar takip etmektedir (Tablo.21).
91
Kenar Kazıyıcı Alt Tipi Adet Topuk tipi
Düz Ham Çatı Kaldırılmış Yok Kırık
Tek Dışbükey K.K. 17 7 4 - 4 1 1
Tek Düz K.K. 9 2 4 1 - 1 1
Yatay K.K. 9 6 1 - 2 - -
Tek Yan K.K. 8 4 3 - 1 - -
Yöneşen K.K. 5 2 - - - 3 -
Yatık Yöneşen K.K. 4 2 1 - 1 - -
Tanımlanamayan K.K. 3 1 - - - - 2
Düz-Dışbükey K.K. 2 - - - 1 - 1
TOPLAM 57 24 13 1 9 5 5
Tablo.21
Kenar kazıyıcılar açısından yapmış olduğumuz kopma açısı ve vurma
yumrusu gözlemleri de yongalama ürün analizleriyle paralellik göstermektedir.
Topuk kısmı sağlıklı bir şekilde gözlemlenebilen parçaların tümünde kopma açıları
90°’nin üzerindedir (Tablo.22). Bu durum sert vurgaçla doğrudan yongalamanın bir
sonucudur. Söz konusu örneklerin iç yüzlerinde gözlemlenen vurma yumruları da
büyük oranda belirgin bir görünüm sergilemektedirler (Tablo.22).
92
Kenar Kazıyıcı Alt Tipi Adet Kopma açısı Vurma yumrusu
Yok <90° 90° >90° Yok Bel. Old. Bel.
Tek Dışbükey K.K. 17 6 - - 11 5 7 5
Tek Düz K.K. 9 2 - - 7 2 5 2
Yatay K.K. 9 2 - - 7 - 6 3
Tek Yan K.K. 8 1 - - 7 1 7 -
Yöneşen K.K. 5 3 - - 2 3 2 -
Yatık Yöneşen K.K. 4 1 - - 3 1 3 -
Tanımlanamayan K.K. 3 2 - - 1 2 1 -
Düz-Dışbükey K.K. 2 2 - - - 1 1 -
TOPLAM 57 19 - - 38 15 32 10
Tablo.22
Endüstri içerisindeki en yoğun alet gruplarından birisini oluşturan kenar
kazıyıcılarla ilgili yapmış olduğumuz düzelti analizlerinde en çok kullanılan düzelti
tipinin basamak pulcuklu düzeltiler olduğu tespit edilmiştir. Bunu 11 adet örnekle
pulcuklu düzeltiye sahip parçalar takip etmektedir. Yine 3 adet örnek üzerinde de
hem pulcuklu hem de basamak pulcuklu düzeltilerin bir arada kullanılmış oldukları
görülmüştür (Tablo.23). Alt Paleolitik seviyelerden ele geçmiş olan tüm alet
tiplerine baktığımızda basamak pulcuklu düzeltilerin en çok kullanılmış olduğu alet
tipinin kenar kazıyıcılar olduğu tespit edilmiştir. Bu anlamda basamak pulcuklu
düzelti tipinin kenar kazıyıcıların karateristik bir özelliği olduğu görülmektedir.
Düzeltilerin taşımalık üzerindeki pozisyonlarına bakıldığında tüm alt tiplerin
tamamına yakınında düzeltilerin dış yüz kenarına yapılmış oldukları görülmektedir.
Yalnızca tek düz ve yatık yöneşen kenar kazıyıcı alt tiplerinde toplamda 4 adet
93
parçanın pozisyonlarında farklılık gözükmektedir. Tek düz kenar kazıyıcılar
içerisinde yer alan 3 adet örnek düzeltilerini iç yüzlerinde taşımaktadırlar. Yatık
yöneşen bir örnek ise almaşık düzeltilere sahiptir. Düzelti konumlarına bakıldığında
da, düzeltilerin parçaların büyük çoğunluğunda distal, mesial ve proksimal alanları
boyunca devam ettiği tespit edilmiştir (Tablo.23).
Kenar Kazıyıcı
Alt Tipi
Adet Düzelti tipi Düzelti
pozisyonu
Düzelti konumu
P BP K P+
BP
DY İY A B D PR D+
M
M+
PR
D+M+
PR
B
Tek Dışbükey
K.K.
17 2 14 - 1 16 - - 1 - - - - 17 -
Tek Düz K.K. 9 - 8 - 1 6 3 - - - - - - 8 1
Yatay K.K. 9 2 7 - - 9 - - - 7 1 1 - - -
Tek Yan K.K. 8 2 5 - 1 8 - - - - - - 1 7 -
Yöneşen K.K. 5 2 1 2 - 1 - - 4 - - - - 2 3
Yatık Yöneşen
K.K.
4 1 3 - - 3 - 1 - - - 1 - 3 -
Tanımlanamayan
K.K.
3 2 1 - - 3 - - - - - - - - 3
Düz-Dışbükey
K.K.
2 - 2 - - 2 - - - - - 1 - 1 -
TOPLAM 57 11 41 2 3 48 3 1 5 7 1 3 1 38 7
Kısaltmalar (P: pulcuklu, BP: basamak pulcuklu, K:kullanım, P+BP: pulcuklu+basamak pulcuklu,
DY: dış yüz, İY: iç yüz, A: almaşık, B: belirsiz, D: distal, PR: proksimal, D+M: distal+mesial,
M+PR: mesial+proksimal, D+M+PR: distal+mesial+proksimal, B: belirsiz)
Tablo.23
94
Devamlı düzeltilerin hakim olduğu kenar kazıyıcılar üzerinde düzeltilerin
kapladıkları alanlara bakıldığında çok büyük bir oranda uzun düzeltilerin baskın
olduğu görülmektedir. Uzun düzeltilerin yoğunlukta olması, basamak pulcuklu
düzeltilerin hakim olduğu endüstrilerde beklenen bir durumdur. 18 adet kenar
kazıyıcının ise ince düzeltilere sahip oldukları tespit edilmiştir. Yine basamak
pulcuklu düzeltili parçalarda yoğunlukla görülmesi beklenen dik ya da yarı dik
düzeltiler, analizlerini yapmış olduğumuz kenar kazıyıcılar içerisinde en yoğun
grubu oluşturmaktadırlar. 26 adet kenar kazıyıcı yarı dik düzeltilere sahipken 23 adet
örnekte ise dik düzeltiler hakimdir (Tablo.24).
Kenar Kazıyıcı
Alt Tipi
Adet Düzelti
dağılımı
Düzelti kapladığı
alan
Düzelti açısı
K DE B İ U İ+U Dİ YDİ D Dİ+YDİ
Tek Dışbükey K.K. 17 - 17 - 4 13 - 1 11 4 1
Tek Düz K.K. 9 - 9 - 1 8 - 1 2 6 -
Yatay K.K. 9 - 9 - 2 6 1 - 5 4 -
Tek Yan K.K. 8 - 8 - 3 5 - - 4 4 -
Yöneşen K.K. 5 2 3 - 4 1 - 3 - 2 -
Yatık Yöneşen K.K. 4 - 4 - 2 2 - 1 1 1 1
Tanımlanamayan
K.K.
3 - - 3 2 1 - - 1 2 -
Düz-Dışbükey K.K. 2 - 2 - - 2 - - 2 - -
TOPLAM 57 2 52 3 18 38 1 6 26 23 2
Kısaltmalar (K: kısmi, DE: devamlı, B: belirsiz, İ: ince, U: uzun, İ+U: ince+uzun, Dİ: dik, YDİ: yarı
dik, D: dar, Dİ+YDİ: dik+yarı dik)
Tablo.24
95
Tüm kenar kazıyıcı alt tipleri içerisinde gerçekleştirilmiş olan genel boyut
ölçümleri sonucu minimum, maksimum ve ortalama değerler elde edilmiştir
(Tablo.25). Ancak aletler üzerinde gerçekleştirmiş olduğumuz analizler esnasında
bazı örneklerin boyut açısından endüstrinin genel standartlarının altında veya
üzerinde oldukları görülmüştür. Örneğin Tablo.25’de görüldüğü gibi tek düz kenar
kazıyıcılar içerisinde uzunluğu 100 mm olan bir parça dikkat çekmektedir. Yatık
yöneşen kenar kazıyıcılar içerisinde de genişliği 13 mm olan bir örnek mevcuttur.
Söz konusu parçalar yukarıda bahsetmiş olduğumuz gibi genel kenar kazıyıcı boyut
standartlarının dışında gibi gözükmektedirler. Bu durumdan yola çıkarak uzunluk,
genişlik ve kalınlık kriterleri açısından belli boyut aralıklarında yer alan kenar
kazıyıcıların sayıları tespit edilmiştir (Tablo.26-27-28).
Kenar Kazıyıcı
Alt Tipi
Uzunluk (mm) Genişlik (mm) Kalınlık (mm)
Min. Mak. Ort. Min. Mak. Ort. Min. Mak. Ort.
Tek Dışbükey K.K. 25 71 48 18 46 32 6 33 19,5
Tek Düz K.K. 34 100 67 26 78 52 9 35 22
Yatay K.K. 24 51 37,5 34 57 45,5 9 18 13,5
Tek Yan K.K. 28 50 39 20 32 27,5 7 20 13,5
Yöneşen K.K. 20 52 36 13 24 18,5 4 13 8,5
Yatık Yöneşen K.K. 25 69 47 27 60 43,5 6 11 8,5
Tanımlanamayan K.K. - - - 41 42 41,5 12 22 17
Düz-Dışbükey K.K. 46 54 50 - - 28 10 17 13,5
Tablo.25
Alt Paleolitik kenar kazıyıcılarının boyut standartlarına bakıldığında söz
konusu parçaların uzunluklarının 20 – 60 mm arasında değiştiği görülmektedir. Söz
96
konusu uzunluk aralığındaki örneklerin sayısında dengeli bir dağılımın olduğu
anlaşılmaktadır (Tablo.26). Kenar kazıyıcılar açısından özellikle uzunluğu 100 mm
olan parça marjinal bir örnek olarak gözükmektedir.
Kenar kazıyıcı
Uzunluk aralığı (mm)
Adet
Tip.1 Tip.2 Tip.3 Tip.4 Tip.5 Tip.6 Tip.7 Tip.8
20 - 30 1 - 5 1 3 2 - - 12
30 – 40 4 4 1 1 - 1 - - 11
40 – 50 4 2 1 3 - - - 1 11
50 – 60 5 1 2 3 2 - - 1 14
60 – 70 1 - - - - 1 - - 2
70 – 80 1 - - - - - - - 1
80 – 90 - - - - - - - - -
90 – 100 - - - - - - - - -
100 – 110 - 1 - - - - - - 1
Belirsiz 1 1 - - - - 3 - 5
TOPLAM 17 9 9 8 5 4 3 2 57
Tablo.26
Kenar kazıyıcı genişliklerine baktığımızda ise sayısal açıdan dengeli bir
dağılımın olduğu grup 20 – 50 mm aralığındaki gruptur. Ancak bu alanda yöneşen
kenar kazıyıcıların (Tip.5) diğer kenar kazıyıcı alt tiplerine göre daha küçük bir
genişlik aralığında (10 – 20 mm) oldukları belli olmaktadır (Tablo.27). Ancak bu
istisnai durumun, taşımalığın uç kısmında yöneşen her iki kenarın düzeltileme işlemi
sonucu budanması ve böylece parçanın genişliğinin azalması sonucu ortaya çıkmış
olduğunu da belirtmek gereklidir.
97
Kenar kazıyıcı
Genişlik aralığı (mm)
Adet
Tip.1 Tip.2 Tip.3 Tip.4 Tip.5 Tip.6 Tip.7 Tip.8
10 - 20 1 - - - 4 - - - 5
20 – 30 6 2 - 6 1 1 - 1 17
30 – 40 6 3 2 1 - 1 - - 13
40 – 50 4 2 4 - - - 2 - 12
50 – 60 - - 3 - - - - - 3
60 – 70 - - - - - 1 - - 1
70 – 80 - 1 - - - - - - 1
Belirsiz - 1 - 1 - 1 1 1 5
TOPLAM 17 9 9 8 5 4 3 2 57
Tablo.27
Tablo.28’de görülmekte olan kenar kazıyıcı kalınlık aralıklarına göre en fazla
parçanın yer aldığı grup 10 – 20 mm aralığındaki gruptur. Dolayısıyla Alt Paleolitik
kenar kazıyıcıları açısından kalınlık standardının 10 – 20 mm arası olduğu
söylenebilir. Genel ortalamanın aksine yöneşen (Tip.5) ve yatık yöneşen (Tip.6)
kenar kazıyıcılarda ise 0-10 mm kalınlığındaki parçaların daha fazla oldukları
görülmektedir. Tek dışbükey (Tip.1) ve tek düz (Tip.2) kenar kazıyıcılar içerisinde
yer alan ve kalınlığı 30 – 40 mm aralığında olan 2 adet örnek ise genel kenar kazıyıcı
kalınlık ortalamalarının üzerinde olan parçalar olarak dikkat çekmektedir (Tablo.28).
98
Kenar kazıyıcı
Kalınlık aralığı (mm)
Adet
Tip.1 Tip.2 Tip.3 Tip.4 Tip.5 Tip.6 Tip.7 Tip.8
0 - 10 1 1 1 4 4 3 - - 14
10 – 20 13 7 8 3 1 1 2 2 37
20 – 30 2 - - 1 - - 1 - 4
30 – 40 1 1 - - - - - - 2
Belirsiz - - - - - - - - -
TOPLAM 17 9 9 8 5 4 3 2 57
Tablo.28
DİŞLEMELİ ALETLER
Döküntü, yonga ya da dilgilerin bir ya da birden fazla bitişik olmayan kesici
kenarı üzerinde, bitişik ya da bitişik olmayan bir seri çontuğun oluşturduğu
aletlerdir110. Endüstri içerisinde toplam 57 adet parça ile temsil edilen dişlemeli
aletlere ait 5 adet alt tip tespit edilmiştir. Bu alt tipler şu şekilde sıralanabilir;
DİŞLEMELİ ALET ALT TİPLERİ ADET
Mikro dişlemeli 29
Makro dişlemeli 24
Almaşan dişlemeli 2
İkili dişlemeli 1
Karma dişlemeli 1
TOPLAM 57
Tablo.12: Dişlemeli alet alt tipleri ve sayıları.
110 Yalçınkaya, 1989: 48.
99
Tip.9 – Mikro dişlemeli: Dişlemeyi oluşturan çontuk genişliklerinin 5 mm ve ya 5
mm’den az olduğu parçalardır (Levha.15/1, 2). Mikro dişlemeliler endüstri
içerisindeki en yoğun alet tiplerinden bir tanesidir. Bu gruba ait toplam 29 adet örnek
mevcuttur. Söz konusu örneklerin yalnızca 5 tanesinde küçük oranlarda kırıklar tespit
edilmiştir. Mikro dişlemelilerin taşımalık tipi baskın bir şekilde yongalardan
oluşmaktadır (25 adet). Geriye kalan örneklerden 3 tanesi döküntü, 1 tanesi ise
çekirdek parçası üzerine yapılmıştır.
Mikro dişlemeli aletlerin yapımında tercih edilmiş olan hammadde cinsi
büyük oranda radyolarittir. 18 adet örnekle temsil edilen radyolarit parçaları 11 adet
örnekle çakmaktaşından yapılmış olan parçalar takip etmektedir.
Aletler üzerindeki kabuk veya ham yüzey durumuna bakıldığında 19 adet
parçada herhangi bir kabuk/ham yüzey kalıntısı olmadığı tespit edilmiştir. Yüzey
genişliklerinin yarısından daha az bir alanında kabuk/ham yüzey taşıyan parçaların
sayısı ise 10’dur.
Mikro dişlemeli aletlerin topuk tipleri üzerinde yapmış olduğumuz gözlemler
sonucu 12 adet örnekle temsil edilen düz topuklu parçaları 6 adet örnekle kaldırılmış
topuğa sahip parçalar takip etmektedir. 4 adet örneğin ise topuğu hamdır.
Taşımalıkları döküntü ve çekirdek parçası olan örneklerin ise topukları yoktur. 3 adet
örneğin ise topuk kısımlarının kırılmış olduğu tespit edilmiştir.
Sağlam olan örnekler üzerinde yapmış olduğumuz gözlemlerde tek bir örnek
dışındaki tüm parçaların kopma açılarının 90°’nin üzerinde olduğu tespit edilmiştir
(15 adet). 13 adet örneğin ise, kırık ve topuğun olmaması gibi durumlardan dolayı
kopma açıları tespit edilememiştir. Yine vurma yumrularına ilişkin yapmış
100
olduğumuz gözlemlerde, endüstri genelinde olduğu gibi parçaların büyük
çoğunluğunun belirgin vurma yumrularına sahip olduğu görülmüştür. 12 adet parça
üzerinde ise vurma yumrusu tespit edilememiştir.
Düzeltiler açısından yapmış olduğumuz gözlemler sonucu mikro dişlemeli
aletlerin düzeltilerinin büyük oranda pulcuklu tipte oldukları tespit edilmiştir. 19 adet
pulcuklu düzeltiye sahip olan parçaları 6 adet kemirim düzeltili örnek takip
etmektedir. 3 adet örneğin ise basamak pulcuklu düzelti taşıdığı görülmektedir. 1
adet örneğin ise düzelti tipi tespit edilememiştir.
Düzeltilerin taşımalıklar üzerindeki pozisyonlarına bakıldığında ise mikro
dişlemeli aletlere ait düzelti tiplerinin çok çeşitli olduğu görülmektedir. Dış yüzü
üzerinde düzelti taşıyan parçalar en yoğun ve baskın grubu oluşturmaktadırlar (19
adet). Söz konusu parçaları 4 adet örnekle almaşan düzeltiye sahip olan parçalar
takip etmektedir. Bu parçalar, bir kenarları boyunca hem iç hem de dış yüzlerinde
düzelti taşımaktadırlar (Levha.15/2). 2 adet örneğin ise yalnızca iç yüzlerinde düzelti
taşıdığı görülmüştür. İki yönlü ve almaşık düzeltiye sahip olan parçalar ise 1’er adet
örnekle temsil edilmektedirler.
Mikro dişlemeliler üzerindeki düzeltilerin konumlarına ilişkin yapılan
gözlemlerde, parçanın tüm kenarı boyunca düzeltinin devam ettiği dişlemelilerin
sayısının 6 olduğu tespit edilmiştir. Distal ve mesial bölümler boyunca düzeltinin
devam ettiği örneklerin sayısı ise 6’dır. 5 adet örnek üzerindeki düzeltiler sadece
distal bölüm boyunca devam etmektedirler. 3 adet örnekte ise düzeltilerin sadece
proksimal bölgeye ait kenarı kapladıkları görülmüştür. Yine mesial ve proksimal
alanları boyunca düzelti taşıyan parçaların da sayısı 3’dür. Yalnızca 2 adet örnekte
101
ise mesial bölüme ait kenarlarda düzeltileme işlemi yapılmıştır. 4 adet örnekte
düzeltinin taşımalık üzerindeki konumları tespit edilememiştir.
Mikro dişlemeli aletlerin taşımış olduğu düzeltilerin büyük çoğunluğunun,
kapladıklarıyla alan itibariyle ince düzeltiler olduğu söylenebilir. Söz konusu 29
parça içerisinde sadece 4 adet örneğin düzeltileri taşımalık üzerinde uzun alanlar
kaplamaktadır. İnce düzeltilerin yoğunlukta olması, düzelti tiplerinin büyük oranda
pulcuklu olmasından kaynaklanmaktadır. Bu açıdan bakıldığında uzun düzeltiye
sahip olan örneklerden 3 tanesinin basamak pulcuklu düzeltilerle şekillendirilmiş
oldukları görülmüştür.
Düzeltilerle ilgili yapmış olduğumuz son gözlemler düzelti açılarıyla ilgilidir.
Buna göre parçalar üzerindeki düzeltilerin yoğunlukla yarı dik (13 adet) ve dar (10
adet) oldukları tespit edilmiştir. Dik düzeltilere yalnızca 3 adet örnek üzerinde
rastlanmıştır.
Mikro dişlemeli aletler üzerinde yapmış olduğumuz boyut analizlerine göre
her bir parçanın uzunluk, genişlik ve kalınlık ölçümleri alınarak söz konusu parçalara
ait ortalama değerler tespit edilmiştir. Buna göre uzunluk kriteri açısından minimum
10, maksimum 39 ve ortalama 24,5 mm değerleri tespit edilmiştir. Genişlik
kriterinde söz konusu değerler sırasıyla 11, 41 ve 26 mm olarak ölçülmüştür.
Parçalar üzerinden alınan son ölçüm olan kalınlık ölçümlerindeki değerler ise
minimum 5, maksimum 19 ve ortalama 12 mm’dir.
Yukarıda belirtmiş olduğumuz genel boyut ortalamalarının dışında belli boyut
aralıklarına göre yapmış olduğumuz sınıflamada mikro dişlemeli uzunluklarının
yoğun olarak 20 – 40 mm aralığında olduğu tespit edilmiştir. Genişlik standardına
102
baktığımızda ise 10 ve 40 mm arasında bir yoğunlaşma olduğu görülmektedir.
Kalınlık aralığına baktığımızda da genel ortalama değerlerini destekleyen bir sonuç
ortaya çıkmaktadır. Söz konusu parçalar 0 – 20 mm aralığında dengeli bir dağılıma
sahiptirler.
Tip.10 – Makro dişlemeli: Dişlemeyi oluşturan çontuk genişliklerinin 5 mm’den
fazla olduğu parçalardır (Levha.15/3-5). Yine en yoğun alet gruplarından bir tanesi
olan makro dişlemelilere ait 24 adet örnek tespit edilmiştir. Söz konusu örneklerden
15 tanesi sağlam olarak ele geçmiştir. Makro dişlemeli aletlerin tümü tek örnekle
temsil edilen tablet parça dışında yonga üzerine yapılmışlardır.
Hammadde açısından endüstri genelinde olduğu gibi radyolaritin tercih
edilmiş olduğu görülmektedir. Yalnızca 4 adet örneğin hammaddesi çakmaktaşıdır.
Söz konusu çakmaktaşı örneklerin 2 tanesi yarısından küçük alanlarında kabuk
kalıntısı taşımaktadırlar. Diğer 2 örnekte ise herhangi bir kabuk kalıntısı tespit
edilmemiştir. Radyolaritlerde de ham yüzey taşıyan ve taşımayan parçaların sayısı
eşittir (10’ar adet). Ham yüzey gözlemlenen parçaların yalnızca 1 tanesi dış yüzünün
büyük bir alanında ham yüzey taşımaktadır (Levha.15/4).
Makro dişlemelilerin topuk tiplerine bakıldığında söz konusu alt tip içerisinde
de düz topuklu parçaların hakim oldukları görülmektedir (11 adet). Bu parçaları 5
adet örnekle kaldırılmış ve 4 adet örnekle ham topuklu parçalar takip etmektedir.
Taşımalığı tablet olan ve üzerinde topuk taşımayan parçanın dışında 3 adet örneğin
ise topuk kısımları kırık olarak ele geçmiştir.
Topuk kısımları kaldırılmış ya da kırık olduğu için 9 adet makro dişlemeli
aletin kopma açıları tespit edilememiştir. Yalnızca 1 adet örneğin kopma açısı 90°
103
olarak gözlemlenirken geriye kalan 14 adet örneğin ise 90°’nin üzerindedir. Söz
konusu parçaların vurma yumrularına bakıldığında da 12 adet örneğin belirgin bir
vurma yumrusuna sahip olduğu görülmektedir. Vurma yumrusu belirlenebilen
örnekler içerisinde 4 adet parça ise diğerlerine göre oldukça şişkin ve belirgin bir
vurma yumrusu taşımaktadırlar.
Makro dişlemeli aletlerin düzelti tipleri oldukça çeşitlidir. Kimi parçalar
üzerinde farklı tiplerde düzeltiler tespit edilmiştir. Mikro dişlemelilerde olduğu gibi
makro dişlemeli aletler içerisinde de baskın düzelti tipi pulcuklu düzeltilerdir. Bu
parçaları 4 adet örnekle pulcuklu+yongalama düzeltisine sahip olan örnekler takip
etmektedir. Daha sonra ise 2’şer adet örnekle basamak pulcuklu, yongalama ve
pulcuklu+kemirim düzeltilerine sahip parçalar gelmektedir. 1’er adet örnekte ise
kemirim, kemirim+yongalama ve pulcuklu+basamak pulcuklu düzeltiler tespit
edilmiştir.
Makro dişlemeli aletler içerisinde pozisyonları tespit edilebilmiş olan
düzeltilerin tümü taşımalıkların dış yüzü üzerinde yer almaktadır. Söz konusu
düzeltilerin konumları açısından yapılan gözlemlerde ise taşımalığın tüm kenarı
boyunca (distal+mesial+proksimal) devam eden düzeltiler 10 adet örnek üzerinde
tespit edilmiştir. 3’er adet örnek üzerinde düzeltiler distal+mesial ve
mesial+proksimal alanları kapsamaktadırlar. Bahsetmiş olduğumuz bu düzeltilerden
18 tanesi devamlı, 5 tanesi ise kısmi düzelti görünümündedir. Yine söz konusu
düzeltilerin taşımalık üzerinde kapladıkları alanlara bakıldığında ise ince ve uzun
düzeltilerin eşit oranlarda temsil edildikleri görülmektedir (12’şer adet).
104
Makro dişlemeli aletlerin düzeltileri üzerinde yapmış olduğumuz son
analizlerde ise 10 adet örneğin dik, 7 adet örneğin dar ve 6 adet örneğin ise yarı dik
düzeltilere sahip olduğu tespit edilmiştir. Yalnızca 1 adet örnekte ise yarı dik ve dar
düzeltiler bir arada bulunmaktadır.
Makro dişlemeli aletler üzerinde yapmış olduğumuz boyut ölçümleri sonucu
uzunluk kriteri açısından minimum 23, maksimum 57 ve ortalama 40 mm değerleri
elde edilmiştir. Söz konusu değerler genişlik kriterinde sırasıyla 20, 57 ve 38,5 mm
olarak ölçülmüştür. Son olarak alınmış olan kalınlık ölçümleri ise minimum 6,
maksimum 27 ve ortalama 16,5 mm değerlerini vermiştir.
Endüstrinin gerçek boyut standartlarını belirlemek açısından yapmış
olduğumuz çalışmalarda ise belli boyut aralıklarına denk gelen materyalin sayısal
değerleri tespit edilmiştir. Buna göre uzunluk açısından 20 ile 60 mm arasındaki her
10 mm aralığına düşen parçaların sayısı birbirinden çok farklı değildir. 20–30 mm
aralığında 5, 30–40 mm aralığında 7, 40–50 mm aralığında 2 ve 50–60 mm
aralığında ise 4 adet örnek tespit edilmiştir. Genişlik ve kalınlık kriterlerinde ise
parçaların belli bir aralıkta yoğunlaştığı anlaşılmaktadır. 20–30 mm genişlik
aralığında 8, 30–40 mm genişlik aralığında ise 9 adet örnek tespit edilmiştir. Yine
kalınlıkta ise 10–20 mm aralığındaki örnekler baskın grubu oluşturmaktadırlar.
Tip.11 – Almaşan dişlemeli: Taşımalığın, bir kenarı boyunca hem iç yüzde hem de
dış yüzde düzeltilenmesiyle oluşturulmuş aletlerdir (Levha.15/6). Endüstri içerisinde
almaşan dişlemeli aletlere ait yalnızca 2 adet örnek tespit edilmiştir. Sağlam olarak
ele geçmiş olan 2 adet örneğin de taşımalıkları yongadır.
105
Tespit edilmiş olan 2 adet örneğin de hammaddeleri farklıdır. Çakmaktaşı ve
radyolarit olan parçaların her ikisi de yarısından küçük alanlarında kabuk veya ham
yüzey taşımaktadırlar.
Örneklerden birisinin ham topuğa sahipken diğer örneğin ise topuğu ise
düzeltileme işlemi sonucu kaldırılmıştır. Bu örneğin kopma açısı ve vurma yumrusu
da tespit edilememiştir. Diğer örneğin ise kopma açısı 90°’den büyük olup vurma
yumrusu belirgin bir görünümdedir.
Almaşan dişlemeli aletlerin düzelti tiplerine bakıldığında örneklerden 1
tanesinin pulcuklu, bir diğerinin ise pulcuklu+yongalama düzeltisi (Levha.15/6)
taşıdığı görülmüştür. Bu örnekler, üzerlerinde hem mikro hem de makro dişlemelere
sahip oldukları için aynı zamanda karma dişlemeli alt tipinin de özelliklerini
göstermektedirler. Söz konusu düzeltilerden birisi taşımalığının distal, mesial ve
proksimal alanları boyunca devam ederken diğer parçadaki düzeltiler ise taşımalığın
distal bölümünde yer almaktadırlar. Bu düzeltilere kapladıkları alanlar açısından
bakıldığında her iki parçada yer alan düzeltilerin de uzun düzelti sınıfında yer
aldıkları görülmüştür. Her iki düzeltinin açısı da yarı diktir.
Almaşan dişlemeli aletler oldukça az örnekle temsil edildikleri için söz
konusu parçaların ortalama boyut ölçümlerinin alınması gerekli görülmemiştir. Bu
örneklerden 1 tanesinin uzunluğu 30, genişliği 32, kalınlığı ise 11 mm’dir. Diğer
örneğin ise uzunluk, genişlik ve kalınlık değerleri sırasıyla 34, 20 ve 13 mm olarak
ölçülmüştür.
106
Tip.12 – İkili dişlemeli: Taşımalığın karşılıklı iki kenarı üzerine dişlemeler
yapılması suretiyle oluşturulmuş olan aletlerdir (Levha.15/8). Endüstri içerisinde bu
alt tipe ait yalnızca 1 adet örnek vardır. Sağlam olarak ele geçmiş olan bu örneğin
taşımalığı yongadır.
Hammaddesi çakmaktaşı olan ikili dişlemeli aletin yarısından küçük bir
alanında kabuk kalıntısı tespit edilmiştir.
Topuk kısmı düz olarak tespit edilmiş olan söz konusu aletin kopma açısı
90°’nin üzerinde olup vurma yumrusu belirgin bir görünüm sergilemektedir.
Söz konusu alt tipe ait tek örneğin düzeltileri taşımalığın dış yüzü üzerine
yapılmışlardır. Kemirim tipteki düzeltiler devamlı olup taşımalığın distal, mesial ve
proksimal alanları boyunca devam etmektedirler. Söz konusu düzeltiler taşımalık
üzerindeki kapladıkları alan açısından ince düzeltilerdir. Bu düzeltiler taşımalığın iç
yüzü ile yarı dik bir açı oluşturmaktadırlar.
İkili dişlemeli alt tipine ait olan tek örneğin uzunluğu 33, genişliği 20 ve
kalınlığı ise 10 mm olarak ölçülmüştür.
Tip.13 – Karma dişlemeli: Taşımalık kenarındaki dişlemenin hem makro hem de
mikro çontuklarla yapılmış olduğu aletlerdir (Levha.15/9). Bu alt tipe ait 1 adet
örnek tespit edilmiştir. Kırık (kırık alan <1/2) olarak ele geçmiş olan bu örneğin
taşımalığı döküntüdür.
Hammaddesi radyolarit olan söz konusu parça, üzerinde az bir oranda (<1/2
oranda) ham yüzey kalıntısı taşımaktadır.
107
Karma dişlemeli alt tipine ait tek örneğin topuk, kopma açısı ve vurma
yumrusu gibi öğeleri tespit edilememiştir.
Pulcuklu düzelti taşıyan karma dişlemeli örneğin üzerindeki düzeltiler
taşımalığın dış yüzü üzerine yapılmışlardır. Taşımalık üzerindeki kapladıkları alan
dikkate alındığında düzeltilerin ince tipte oldukları görülmektedir. Parça üzerindeki
düzeltilerin açısı ise dişlemeli aletlerin çoğunda olduğu gibi yarı diktir.
Söz konusu alt tipe ait olan örneğin boyut ölçümleri kırık olmasından dolayı
sağlıklı bir şekilde gerçekleştirilememiştir. Örnek üzerinden yalnızca kalınlık ölçümü
alınabilmiştir (11 mm).
DİŞLEMELİ ALETLERLE İLGİLİ GENEL DEĞERLENDİRMELER
Kenar kazıyıcılarla birlikte en yoğun alet grubunu oluşturan dişlemeli
aletlerde kırık oranının kenar kazıyıcılara göre artmış olduğu görülmektedir. Söz
konusu tipe ait örneklerin %73,68’i sağlam olarak ele geçmişken %26,32’sinde ise
belli oranlarda kırık tespit edilmiştir (Grafik.4). Oldukça az sayıda ele geçmiş olan
alt tipleri bir kenara koyduğumuzda kırık oranının en yüksek olduğu alt tip makro
dişlemeliler olarak dikkat çekmektedir (Tablo.13).
108
Grafik.4: Dişlemeli Alet genel kırık oranları.
Analizlerini gerçekleştirmiş olduğumuz Alt Paleolitik endüstri içerisinde
toplam 57 adet örnekle temsil edilen dişlemeli aletlerde en yoğun grubu mikro ve
makro dişlemeli aletler oluşturmaktadır. Tüm dişlemeli aletlerin %50,88’i mikro
dişlemelilerden oluşurken %42,11’i ise makro dişlemelilerden oluşmaktadır.
Grafik.5’de görüldüğü gibi almaşan, karma ve ikili dişlemeli aletlere ait oldukça az
sayıda örnek mevcuttur.
Grafik.5: Dişlemeli alet alt tiplerine ait sayısal veriler.
26,32%
73,68%
Dişlemeli Alet Kırık Oranları
Kırık olan D.A. Kırık olmayan D.A.
29
24
2
1
1
0 5 10 15 20 25 30 35
TİP.9 MİKRO DİŞLEMELİ
TİP.10 MAKRO DİŞLEMELİ
TİP.11 ALMAŞAN DİŞLEMELİ
TİP.12 İKİLİ DİŞLEMELİ
TİP.13 KARMA DİŞLEMELİ
Dişlemeli Alet Alt Tipleri
109
Dişlemeli aletlerin yapımında tercih edilen hammadde cinslerine bakıldığında
endüstri genelinde olduğu gibi lokal hammadde cinsi olan radyolaritin baskın olduğu
görülmektedir. Bununla birlikte mikro dişlemeli aletlerde radyolarit ve çakmaktaşı
sayılarının birbirine yakın olduğu görülmektedir (Tablo.13). Ancak bu alt tip
açısından çakmaktaşı tercihiyle ilgili bilinçli bir seçimden bahsetmemiz şu an için
mümkün değildir.
Dişlemeli aletler üzerinde kabuk veya ham yüzeyler açısından yapmış
olduğumuz gözlemlerde alt tiplerin çoğunda gözlemlenmesine rağmen hiç birisinde
büyük oranlarda kabuk veya ham yüzey kalıntısına rastlanmamıştır. Bununla birlikte
hammadde bölümünde değinmiş olduğumuz genel alet kabuk/ham yüzey oranlarının
aksine dişlemeli aletlerde herhangi bir kalıntı taşımayan parçaların sayısı taşıyanlara
oranla fazladır (Tablo.13). Çekirdekler üzerindeki yoğun kabuk/ham yüzey varlığı
da dikkate alındığında dişlemeli alet tipine ait olan örneklerin büyük çoğunluğunun
kabuk/ham yüzey taşımayan ya da küçük oranlarda kabuk/ham yüzey kalıntısına
sahip olan ikincil yongalar üzerine yapılmış oldukları anlaşılmaktadır.
Dişlemeli Alet Alt Tipi Adet Kırık Hammadde Kabuk/Ham y.
Yok Var Radyolarit Çakmaktaşı Yok <1/2 1/2 >1/2
Mikro Dişlemeli 29 24 5 18 11 19 10 - -
Makro Dişlemeli 24 15 9 20 4 12 12 - -
Almaşan Dişlemeli 2 2 - 1 1 - 2 - -
İkili Dişlemeli 1 1 - - 1 - 1 - -
Karma Dişlemeli 1 - 1 1 - - 1 - -
TOPLAM 57 42 15 40 17 31 26 - -
Tablo.13
110
Dişlemeli aletlerin taşımalıklarına bakıldığında ise çok büyük bir oranda
yongaların baskın olduğu görülmektedir. Yongaları oldukça az sayılarda döküntü,
tablet ve çekirdek parçaları takip etmektedir (Tablo.14).
Dişlemeli Alet Alt Tipi Adet Taşımalık Tipi
Yonga Döküntü Tablet Çekirdek Parçası
Mikro Dişlemeli 29 25 3 - 1
Makro Dişlemeli 24 23 - 1 -
Almaşan Dişlemeli 2 2 - - -
İkili Dişlemeli 1 1 - - -
Karma Dişlemeli 1 - 1 - -
TOPLAM 57 51 4 1 1
Tablo.14
Topuk tipleri açısından bakıldığında dişlemeli aletlerdeki en yoğun topuk
tipinin düz topuk olduğu görülmektedir. Bu tipi 6 adet örnekle kaldırılmış topuğa
sahip olan parçalar takip etmektedir. Söz konusu örneklerdeki topuk kaldırma
işlemleri bir sapa takma amacıyla yapılmış uygulamalar değildir. Bu parçaları 4 adet
örnekle ham topuklu parçalar takip etmektedir (Tablo.15).
111
Dişlemeli Alet Alt Tipi Adet Topuk tipi
Düz Ham Kaldırılmış Yok Kırık
Mikro Dişlemeli 29 12 4 6 4 3
Makro Dişlemeli 24 11 4 5 1 3
Almaşan Dişlemeli 2 - 1 1 - -
İkili Dişlemeli 1 1 - - - -
Karma Dişlemeli 1 - - - - 1
TOPLAM 57 24 9 12 5 7
Tablo.15
Toplam 57 adet örnekle temsil edilen dişlemeli aletlerin 27 tanesinin kopma
açısı tespit edilememiştir. Geriye kalan örneklerin çok büyük bir çoğunluğunun ise
kopma açısı 90°’nin üzerindedir. Vurma yumruları ile ilgili yapılmış olan
gözlemlerde de 22 adet örneğin vurma yumrusunun olmadığı görülmüştür. Geriye
kalan örneklerden 25 tanesi belirgin, 10 tanesi ise oldukça belirgin vurma
yumrularına sahiptir (Tablo.16).
Dişlemeli Alet Alt Tipi Adet Kopma açısı Vurma yumrusu
Yok <90° 90° >90° Yok Bel. Old. Bel.
Mikro Dişlemeli 29 13 - 1 15 12 11 6
Makro Dişlemeli 24 9 - 1 14 8 12 4
Almaşan Dişlemeli 2 1 - - 1 1 1 -
İkili Dişlemeli 1 - - - 1 - 1 -
Karma Dişlemeli 1 1 - - - 1 - -
TOPLAM 57 24 - 2 31 22 25 10
Tablo.16
112
Dişlemeli aletler üzerinde yapmış olduğumuz düzelti analizlerinde baskın
düzelti tipinin pulcuklu düzelti olduğu tespit edilmiştir. Pulcuklu düzeltiye sahip olan
parçalar diğer düzelti tiplerine sahip olan parçalara göre oldukça baskındır
(Tablo.17). Bu açıdan dişlemeli aletlerin, basamak pulcuklu düzeltilerin baskın
olduğu kenar kazıyıcılardan oldukça farklı oldukları görülmektedir. Pulcuklu
düzeltiye sahip olan parçaları 8 adet örnekle kemirim düzeltili parçalar takip
etmektedir. Basamak pulcuklu ve pulcuklu+yongalama düzeltileri ise 5’er adet
örnekle temsil edilmektedirler. Dişlemeli aletler üzerinde tespit edilmiş olan diğer
düzelti tipleri ise yongalama, pulcuklu+basamak pulcuklu, pulcuklu+kemirim ve
kemirim+yongalama düzeltileridir (Tablo.17).
Dişlemeli Alet Alt Tipi Adet Düzelti tipi
P BP K Y P+BP P+K P+Y K+Y B
Mikro Dişlemeli 29 19 3 6 - - - - - 1
Makro Dişlemeli 24 11 2 1 2 1 2 4 1 -
Almaşan Dişlemeli 2 1 - - - - - 1 - -
İkili Dişlemeli 1 - - 1 - - - - - -
Karma Dişlemeli 1 1 - - - - - - - -
TOPLAM 57 32 5 8 2 1 2 5 1 1
Kısaltmalar (P: pulcuklu, BP: basamak pulcuklu, K: kemirim, Y: yongalama,
P+BP: pulcuklu+basamak pulcuklu, P+K: pulcuklu+kemirim, P+Y: pulcuklu+yongalama, K+Y:
kemirim+yongalama, B: belirsiz)
Tablo.17
Dişlemeli aletlerin düzelti pozisyonlarına bakıldığında, dişlemeyi oluşturan
düzeltilerin çok büyük bir oranda parçanın dış yüzü üzerine yapılmış oldukları
113
görülmektedir. Bunları 6 adet örnekle almaşan düzeltiye (aynı kenarda yer alan
düzeltilerin birbirini takip edecek şekilde hem dış yüz hem de iç yüz üzerine
yapılması) sahip olan parçalar takip etmektedir (Tablo.18).
Dişlemeli Alet Alt Tipi Adet Düzelti pozisyonu
DY İY İKY A AL B
Mikro Dişlemeli 29 19 2 1 1 4 2
Makro Dişlemeli 24 23 - - - - 1
Almaşan Dişlemeli 2 - - - - 2 -
İkili Dişlemeli 1 1 - - - - -
Karma Dişlemeli 1 1 - - - - -
TOPLAM 57 44 2 1 1 6 3
Kısaltmalar (DY: dış yüz, İY: iç yüz, İKY: iki yönlü, A: almaşık, AL: almaşan, B: belirsiz)
Tablo.18
Dişlemeli aletlerin büyük çoğunluğunda düzeltiler taşımalığın tüm kenarını
(distal+mesia+proksimal) kapsayacak şekilde yapılmışlardır. Bu parçaları, yalnızca
distal bölümünde düzelti taşıyan örnekler takip etmektedir. Düzeltilerin distal ve
mesial bölümlerini kapladığı dişlemeli alet sayısı ise 9’dur.
Düzelti konumları açısından bakıldığında kenar kazıyıcılarda olduğu gibi
dişlemeli aletlerde de parçanın tüm bölümünü kaplayan (distal+mesial+proksimal)
düzeltilerin baskın olmasına rağmen bununla birlikte çoğu parçanın da belli
kısımlarında düzelti taşıdığı görülmektedir (Tablo.19). Dolayısıyla bu parçaların tüm
kenarından ziyade belli kısımlarının kullanıma yönelik olarak düzeltileme işleminden
geçtikleri anlaşılmaktadır.
114
Dişlemeli Alet Alt Tipi Adet Düzelti konumu
D M PR D+M M+PR D+M+PR B
Mikro Dişlemeli 29 5 2 3 6 3 6 4
Makro Dişlemeli 24 5 - 2 3 3 10 1
Almaşan Dişlemeli 2 1 - - - - 1 -
İkili Dişlemeli 1 - - - - - 1 -
Karma Dişlemeli 1 - - - - - - 1
TOPLAM 57 11 2 5 9 6 18 6
Kısaltmalar (D: distal, M: mesial, PR: proksimal, D+M: distal+mesial,
M+PR: mesial+proksimal, D+M+PR: distal+mesial+proksimal, B: belirsiz)
Tablo.19
Düzeltilerin taşımalıklar üzerindeki dağılımları açısından yapmış olduğumuz
gözlemlerde dişlemeli aletlerin büyük çoğunluğunun (37 adet) devamlı düzeltilere
sahip oldukları görülmüştür. Bunları 18 adet örnekle kısmi düzeltili parçalar takip
etmektedir. Söz konusu düzeltilerin taşımalık üzerinde kapladıkları alanlara
bakıldığında ise 38 adet örneğin ince, 18 adet örneğin ise uzun düzeltilere sahip
oldukları görülmektedir (Tablo.20). Bu verilerin yukarıda bahsetmiş olduğumuz
düzelti tipleriyle bağlantılı oldukları görülmektedir. Pulcuklu ve kemirim düzeltilerin
yoğun olduğu tiplerde, düzeltilerin taşımalık kenarında kapladıkları alanın ince
olduğu tespit edilmiştir.
Düzeltilerle ilgili yapmış olduğumuz son analizler ise düzelti açılarıyla ilgili
olan gözlemlerdir. 57 adet dişlemeli aletin 27 tanesinin kenarında yer alan düzelti
açılarının yarı dik olduğu tespit edilmiştir. Bunu 17 adet örnekle dar düzeltiye sahip
olan parçalar takip etmektedir. Dik düzeltiye sahip olan parça sayısı ise 9’dur. Dik
115
düzeltiye sahip olan söz konusu bu 9 adet örneğin tümü 10 mm ve üzeri kalınlığa
sahiptirler. Yani taşımalık kalınlığı 10 mm ve altında olan parçaların hiç birisinde dik
düzelti gözlemlenmemiştir. Kalınlığı 10 mm ve üzerinde olan taşımalıklar üzerindeki
düzelti açıları ise yarı dik-dik aralığında yer almaktadırlar.
Dişlemeli Alet
Alt Tipi
Adet Düzelti
dağılımı
Düzelti kapladığı
alan
Düzelti açısı
K DE B İ U B Dİ YDİ D Dİ+
YDİ
YDİ+
D
B
Mikro Dişlemeli 29 13 15 1 24 4 1 3 13 10 1 1 1
Makro
Dişlemeli
24 5 18 1 12 12 - 6 10 7 - 1 -
Almaşan
Dişlemeli
2 - 2 - - 2 - - 2 - - - -
İkili Dişlemeli 1 - 1 - 1 - - - 1 - - - -
Karma
Dişlemeli
1 - 1 - 1 - - - 1 - - - -
TOPLAM 57 18 37 2 38 18 1 9 27 17 1 2 1
Kısaltmalar (K: kısmi, DE: devamlı, B: belirsiz, İ: ince, U: uzun, Dİ: dik, YDİ: yarı dik, D: dar,
Dİ+YDİ: dik+yarı dik, YDİ+D: yarı dik+dar)
Tablo.20
Dişlemeli aletler üzerinde yapmış olduğumuz boyut ölçümleri sonucu her bir
alt tipin uzunluk, genişlik ve kalınlık kriterleri açısından minimum, maksimum ve
ortalama değerleri tespit edilmiştir. Alt tiplere ait ölçülmüş olan boyut değerleri
Tablo.21’de gösterilmiştir.
116
Dişlemeli Alet Alt Tipi Uzunluk (mm) Genişlik (mm) Kalınlık (mm)
Min. Mak. Ort. Min. Mak. Ort. Min. Mak. Ort.
Mikro Dişlemeli 10 39 24,5 11 41 26 5 19 12
Makro Dişlemeli 23 57 40 20 57 38,5 6 27 16,5
Almaşan Dişlemeli 30 34 32 20 32 26 11 13 12
İkili Dişlemeli 33 - - 20 - - 10 - -
Karma Dişlemeli - - - - - - 11 - -
Tablo.21
Yukarıdaki tabloda belirtilen genel değerlerin dışında endüstrinin gerçek
boyut aralığını öğrenmek açısından yapmış olduğumuz standart boyut analizlerini
dişlemeli aletler için de gerçekleştirdik. Buna göre dişlemeli aletler açısından
standart uzunluk boyutunun 20–40 mm aralığında olduğu görülmektedir. Söz konusu
uzunluk aralığındaki parçaların sayısı 35’dir (Tablo.22). Bununla birlikte mikro
dişlemeliler (Tip.9) içerisinde 10–20 mm aralığında yer alan 5 adet örnek ile makro
dişlemeliler (Tip.10) içerisindeki 50–60 mm aralığında kalan 4 adet örnek standart
uzunluğun dışında kalmalarına rağmen kendi alt tipleri içerisinde belli bir çoğunluğa
sahiptirler (Tablo.22).
117
Dişlemeli Alet
Uzunluk aralığı (mm)
Adet
Tip.9 Tip.10 Tip.11 Tip.12 Tip.13
10 - 20 5 - - - - 5
20 – 30 12 5 - - - 17
30 – 40 8 7 2 1 - 18
40 – 50 - 2 - - - 2
50 – 60 - 4 - - - 4
Belirsiz 4 6 - - 1 11
TOPLAM 29 24 2 1 1 57
Tablo.22
Dişlemeli aletlerin genişlik standartlarına baktığımızda da uzunluk kriterinde
olduğu gibi 20–40 mm aralığındaki parçaların en yoğun grubu oluşturdukları
görülmektedir. Genişlik açısından genelde 20–40 mm aralığında bir yığılma olduğu
görülmekle birlikte mikro dişlemeli aletlerin (Tip.9) genişlik aralığının daha büyük
olduğu görülmektedir (Tablo.23).
118
Dişlemeli Alet
Genişlik aralığı (mm)
Adet
Tip.9 Tip.10 Tip.11 Tip.12 Tip.13
10 - 20 9 - - - - 9
20 – 30 9 8 1 1 - 19
30 – 40 6 9 1 - - 16
40 – 50 2 2 - - - 4
50 – 60 - 2 - - - 2
Belirsiz 3 3 - - 1 7
TOPLAM 29 24 2 1 1 57
Tablo.23
Kalınlık standartları açısından yapmış olduğumuz analizlerde ise 0 – 10 mm
aralığında önemli sayıda parça olmasına rağmen baskın grubun 34 adet parçayla 10 –
20 mm aralığında olan grup olduğu tespit edilmiştir. Dolayısıyla dişlemeli aletlerin
standart kalınlıklarının 10 – 20 mm arasında değiştiği görülmektedir. Uzunluk ve
genişlikte olduğu gibi kalınlık açısından da mikro dişlemeli aletlerin (Tip.9) genel
dişlemeli standardının dışında oldukları görülmektedir.
Dişlemeli Alet
Kalınlık aralığı (mm)
Adet
Tip.9 Tip.10 Tip.11 Tip.12 Tip.13
0 – 10 16 2 - - - 18
10 – 20 12 18 2 1 1 34
20 – 30 - 4 - - - 4
Belirsiz 1 - - - - 1
TOPLAM 29 24 2 1 1 57
Tablo.24
119
DÜZELTİLİ YONGALAR
Tip.14 – Düzeltili yonga: Bir yonganın en az bir kenarı üzerine devamsız düzeltiler
yapılmasıyla ortaya çıkmış olan aletlerdir (Levha.16/1, 2). Analizlerimiz sonucu
endüstri içerisinde toplam 38 adet düzeltili yonga tespit edilmiştir. Bu tip düzeltili
yonga ve düzeltili yonga parçalarından oluşmaktadır. Söz konusu tipe ait herhangi
bir alt tip ayrımı yapılmamıştır.
Analizlerini gerçekleştirmiş olduğumuz 38 adet düzeltili yonga içerisinde 10
adet örneğin kırık olduğu tespit edilmiştir (Tablo.25). Söz konusu parçalar oldukça
küçük oranlarda (<1/2) kırıklar taşımaktadır.
Düzeltili yongalara yapılmış oldukları hammadde cinsleri açısından
bakıldığında yerel hammadde olan radyolaritin baskın olduğu görülmektedir. Bunu
yalnızca 9 adet örnekle çakmaktaşı takip etmektedir. Söz konusu hammaddelerin
taşımış oldukları kabuk/ham yüzey oranlarıyla ilgili yapmış olduğumuz gözlemlerde
ise kabuk veya ham yüzey taşıyan parçalarla taşımayan parçaların sayısal olarak eşit
oldukları görülmüştür. Parçalar üzerindeki kabuk/ham yüzey oranları ise oldukça
azdır (Tablo.25). Bu açıdan bakıldığında düzeltili yongaların da, üzerlerinde
kabuk/ham yüzey taşımayan veya çok küçük oranlarda kabuk/ham yüzey kalıntısına
sahip olan ikincil yongalar üzerine yapılmış oldukları görülmektedir.
Düzeltili Yonga
Alt Tipi
Adet Kırık Hammadde Kabuk/Ham y.
Yok Var Radyolarit Çakmaktaşı Yok <1/2 1/2 >1/2
Düzeltili Yonga 38 28 10 29 9 19 19 - -
TOPLAM 38 28 10 29 9 19 19 - -
Tablo.25
120
Düzeltili yongalar üzerinde tespit etmiş olduğumuz topuk tipleri diğer tiplere
nazaran oldukça çeşitlidir. Ancak söz konusu topuk tiplerinin sayısal olarak oldukça
az örnekle temsil edilmesinden dolayı farklı bir teknolojik olgudan bahsetmek
mümkün değildir. 1’er adet örnekle temsil edilmekte olan yüzcüklü, çatı ve nokta
topuk tiplerinin dışında baskın tip endüstri genelinde olduğu gibi düz topuklardır. Bu
örnekleri çok daha az sayılarda sırasıyla ham ve kaldırılmış topuklu parçalar takip
etmektedir (Tablo.26).
Düzeltili Yonga
Alt Tipi
Adet Topuk tipi
Düz Ham Çatı Kaldırılmış Yüzcüklü Nokta Kırık
Düzeltili Yonga 38 22 6 1 4 1 1 3
TOPLAM 38 22 6 1 4 1 1 3
Tablo.26
Düzeltili yongalar üzerindeki kopma açısı verilerine bakıldığında örneklerin
büyük çoğunluğunun 90°’den büyük kopma açılarına sahip oldukları görülmektedir.
Yalnızca 3 adet örneğin ise kopma açısının 90° olduğu tespit edilmiştir. Vurma
yumruları açısından bakıldığında da belirgin görünümde vurma yumrularına sahip
olan parçaların çoğunluğu oluşturduğu görülmektedir (Tablo.27).
Düzeltili Yonga
Alt Tipi
Adet Kopma açısı Vurma yumrusu
Yok <90° 90° >90° Yok Bel. Old. Bel.
Düzeltili Yonga 38 7 - 3 28 4 24 10
TOPLAM 38 7 - 3 28 4 24 10
Tablo.27
121
Düzeltili yongalar üzerinde tespit edilmiş olan baskın düzelti tipi pulcuklu
(Levha.16/2) düzeltilerdir (22 adet). Söz konusu düzeltiye sahip olan örnekleri 9 adet
parçayla kemirim düzeltiye (Levha.16/1) sahip olan örnekler takip etmektedir. 5 adet
düzeltili yonga üzerinde ise basamak pulcuklu düzeltiler tespit edilmiştir.
Taşımalıklar üzerindeki düzeltilerin pozisyonlarına bakıldığında ise düzeltilerin çok
büyük bir oranda parçanın dış yüzü üzerine yapılmış oldukları görülmektedir.
Yalnızca 3 adet örnek üzerindeki düzeltiler iç yüz kenarında yer alırken tek örnekte
ise düzeltilerin pozisyonu almaşıktır. Düzeltili yongalar üzerindeki düzeltilerin
konumları da çeşitlidir. Taşımalıklar üzerinde düzeltilerin en yoğun yapılmış olduğu
bölüm distal+mesial bölümdür. Bu parçaları yoğunluklarına göre distal,
mesial+proksimal ve proksimal bölümlerinde düzelti taşıyan parçalar takip
etmektedir (Tablo.28).
Düzeltili
Yonga
Alt Tipi
Adet Düzelti tipi Düzelti
pozisyonu
Düzelti konumu
P BP K P+BP P+K DY İY A D PR D+
M
M+
PR
Düzeltili
Yonga
38 22 5 9 1 1 34 3 1 10 6 13 9
TOPLAM 38 22 5 9 1 1 34 3 1 10 6 13 9
Kısaltmalar (P: pulcuklu, BP: basamak pulcuklu, K:kemirim, P+BP: pulcuklu+basamak pulcuklu,
P+K: pulcuklu+kemirim, DY: dış yüz, İY: iç yüz, A: almaşık, D: distal, PR: proksimal, D+M:
distal+mesial, M+PR: mesial+proksimal)
Tablo.28
122
Düzeltili yongaların tümünde doğal olarak düzeltilerin dağılımı kısmidir.
Düzeltilerin taşımalık üzerinde kapladıkları alan ise baskın bir şekilde incedir. 9 adet
örnek üzerinde ise uzun düzeltiler tespit edilmiştir. Düzelti açılarına bakıldığında ise
kenar kazıyıcı ve dişlemeli aletlerin aksine dar açılı düzeltilerin yoğunlukta olduğu
görülmektedir (24 adet). Bu parçaları 11 adet örnekle yarı dik düzeltili yongalar takip
etmektedir (Tablo.29).
Düzeltili Yonga
Alt Tipi
Adet Düzelti dağılımı Düzelti
kapladığı alan
Düzelti açısı
K B İ U Dİ YDİ D
Düzeltili Yonga 38 37 1 29 9 3 11 24
TOPLAM 38 37 1 29 9 3 11 24
Kısaltmalar (K: kısmi, B: belirsiz, İ: ince, U: uzun, Dİ: dik, YDİ: yarı dik, D: dar)
Tablo.29
Düzeltili yongalar üzerinde yapmış olduğumuz boyut ölçümleri sonucu
minimum 18, maksimum 66 ve ortalama 42 mm uzunluk değerleri tespit edilmiştir.
Genişlikte ise minimum, maksimum ve ortalama değerler sırasıyla 13, 59 ve 36 mm
olarak ölçülmüştür. Kalınlık olarak ise minimum 5, maksimum 19 ve ortalama 12
mm değerleri elde edilmiştir (Tablo.30).
Düzeltili Yonga
Alt Tipi
Uzunluk (mm) Genişlik (mm) Kalınlık (mm)
Min. Mak. Ort. Min. Mak. Ort. Min. Mak. Ort.
Düzeltili Yonga 18 66 42 13 59 36 5 19 12
Tablo.30
123
Uzunluk kriteri açısından bakıldığında Tablo.31’de görüldüğü gibi 60–70
mm aralığında olan tek örneğin genel ortalama değerlerini etkilediği görülmektedir.
Bu örneği dışarıda tuttuğumuz zaman düzeltili yonga uzunluklarının 20–50 mm
aralığında değiştiği tespit edilmiştir. Genişlik açısından ise 20–30 mm aralığındaki
parçaların sayısı baskın grubu oluşturmaktadır. Düzeltili yongaların kalınlıklarının
ise 0–20 mm aralığında dengeli bir dağılım gösterdikleri anlaşılmaktadır (Tablo.31).
Düzeltili Yonga
Uzunluk aralığı (mm)
Adet Düzeltili Yonga
Genişlik aralığı (mm)
Adet Düzeltili Yonga
Kalınlık aralığı (mm)
Adet
10 – 20→ 5 10 – 20→ 3 0 – 10→ 19
20 – 30→ 11 20 – 30→ 18 10 – 20→ 19
30 – 40→ 9 30 – 40→ 8
40 – 50→ 7 40 – 50→ 4
50 – 60→ - 50 – 60→ 1
60 – 70→ 1 Belirsiz→ 4
Belirsiz→ 5
Tablo.31
ÇONTUKLU ALETLER
Döküntü, yonga ya da dilginin kesici kenarı üzerinde, düzeltilerle ya da
vurgacın tek bir darbesiyle elde edilmiş, içbükey bir girinti gösteren aletlerdir
(Levha.17/1-7)111. Tüm aletler içerisinde çontuklu aletlere ait toplam 29 adet parça
tespit edilmiştir. Bunlar 5 alt tip içerisinde toplanmaktadırlar;
111 Yalçınkaya, 1989: 47.
124
ÇONTUKLU ALET ALT TİPLERİ ADET
Clactonian çontuklu 13
Mikro çontuklu 5
Makro çontuklu 5
Düzeltili çontuklu 4
İkili çontuklu 2
TOPLAM 29
Tablo.32: Çontuklu alet alt tipleri ve sayıları.
Tip.15 – Clactonian çontuklu: Vurgacın tek bir darbesi sonucu bir çontuk
oluşturulmasıyla ortaya çıkmış olan aletlerdir112 (Levha.17/1, 2). Endüstri
içerisindeki yoğun alt tip gruplarından bir tanesi olan bu aletlere ait 13 adet örnek
tespit edilmiştir. Söz konusu örneklerin 9 tanesi herhangi bir kırık taşımazken 4 adet
örnekte ise belli oranlarda kırıklar tespit edilmiştir. Clactonian çontuklulara ait tüm
örneklerin taşımalığı yongadır.
Clactonian çontuklularda hammadde açısından baskın olan cins radyolarittir.
Söz konusu bu 11 adet örneğin dışında 2 adet parçada ise hammadde olarak
çakmaktaşının kullanılmış olduğu görülmüştür. Çakmaktaşları üzerinde herhangi bir
kabuk kalıntısı yoktur. Radyolaritlerde ise 5 adet örnek üzerinde küçük oranlarda
ham yüzey kalıntıları tespit edilmiştir.
Taşımalıklar üzerinde yapılmış olan topuk gözlemlerinde 6 adet örneğin
topuk kısmının olmadığı tespit edilmiştir. Bu parçalardan 2 tanesinin topuk kısmının
kırık, 4 tanesinin ise kaldırılmış oldukları tespit edilmiştir. Proksimal kısmı sağlam
olarak ele geçmiş olan 7 adet örneğin ise tümü düz topuğa sahiptir. Bu parçaların
112 Yalçınkaya, 1989: 48.
125
tümünün kopma açıları 90°’nin üzerindedir. Parçaların iç yüzünde gözlemlenen
vurma yumruları 6 adet örnek üzerinde belirgin bir görünümdeyken yalnızca tek
örnekte ise oldukça şişkin ve çıkıntılı bir görünüm sergilemektedir.
Düzeltiler açısından Clactonian çontuklulara baktığımızda tüm örnekler
üzerindeki düzeltilerin taşımalığın dış yüzü üzerine yapılmış oldukları görülmektedir.
Söz konusu düzelti örneklerinin tümü, vurgacın tek bir darbesiyle yapılmış
yongalama sonucu ortaya çıkmış olan düzeltilerdir. Bu tip düzeltiler Clactonian
çontukluların karakteristik bir özelliğidir.
Clactonian çontuklular üzerinde tespit edilmiş olan düzelti konumları
çeşitlidir. 4 adet örnekle temsil edilen ve taşımalığın proksimal bölümü üzerine
yapılmış olan çontukları 3 adet örnekle distal bölüm üzerine yapılmış olan çontuklar
takip etmektedir. Oldukça geniş olup taşımalığın distal, mesial ve proksimal
kısımlarını kaplayan çontuk sayısı 2’dir. Yine geniş olup bir parça üzerinde
distal+mesial, diğer parça üzerinde ise mesial+proksimal kısımları kaplayan
çontuklar ise 1’er adet örnekle temsil edilmektedirler.
Yongalama işlemi sonucu taşımalık kenarında ortaya çıkan derin çontuklar,
düzeltilerin kapladığı alanların uzun olmasına sebep olmuştur. Sadece tek örnek
üzerindeki çontuğun taşımalık kenarında ince bir alan kapladığı tespit edilmiştir.
Clactonian çontuklular üzerindeki düzelti açılarına bakıldığında, düzeltilerin
büyük bir oranda taşımalığın iç yüzüyle yarı dik bir açı oluşturacak şekilde yapılmış
oldukları görülmektedir. Yalnızca 2 adet örnek üzerindeki düzelti açılarının dar
olduğu gözlemlenmiştir.
126
Clactonian çontuklu alt tipine ait örnekler üzerinden almış olduğumuz boyut
ölçümlerine göre uzunluk ortalamasının 34,5, genişlik ortalamasının 40 ve kalınlık
ortalamasının ise 13,5 mm olduğu tespit edilmiştir. Uzunluk açısından bakıldığında
Clactonian çontuklular içerisinde en yoğun grubu 20–30 mm aralığındaki parçaların
oluşturduğu görülmektedir. Genişlik açısından da yine aynı aralıktaki çontuklular en
yoğun grubu oluşturmaktadır. Genişliği 65 mm olan 1 adet örnek endüstri
standartlarının çok üzerindedir. Kalınlık aralığı ise biraz daha geniştir. Örneklerin
büyük çoğunluğu 0–20 mm aralığında dengeli bir dağılım göstermektedir.
Tip.16 – Mikro çontuklu: Çontuk genişliğinin 5 mm veya 5 mm den az olduğu
parçalardır (Levha.17/3). Mikro çontuklular endüstri içerisinde 5 adet örnekle temsil
edilmektedirler. Bu parçalardan 2 tanesi kırık olarak ele geçmiştir. Tüm örneklerin
taşımalığı yongadır.
Mikro çontukluların 3 tanesinin hammaddesi radyolarit olarak tespit
edilmiştir. 2 adet örneğin ise hammaddesi çakmaktaşıdır. Radyolarit olan
örneklerden birisinde herhangi bir ham yüzey yokken diğer 2 adet örnek ise çok
küçük oranlarda ham yüzey taşımaktadır. Çakmaktaşı olan örneklere bakıldığında da
1 adet örneğin çok küçük bir oranda kabuk kalıntısı taşıdığı görülmüştür.
Mikro çontuklular üzerindeki topuk tiplerine bakıldığında poksimal kırık
taşıyan 1 adet örnek dışında diğer tüm parçaların farklı topuk tiplerine sahip
oldukları tespit edilmiştir. Bunlar kaldırılmış, ham, düz ve çatı topuk tipleridir. Bu
parçalar içerisinde kopma açısı tespit edilebilmiş olan örneklerin tümünün
çekirdekten 90°’den daha büyük bir açıyla kopmuş oldukları görülmüştür. Vurma
yumrusu tespit edilebilmiş örnekler de ise 2 adet parçanın belirgin, 2 adet parçanın
127
ise diğerlerine oranla çok daha belirgin ve yaygın vurma yumrularına sahip oldukları
tespit edilmiştir.
Düzelti tipleri açısından bakıldığında mikro çontuklular içerisindeki 2 adet
örneğin pulcuklu tip düzeltiye sahip oldukları görülmektedir. Bu tipi basamak
pulcuklu, kemirim ve kemirim+yongalama düzeltileri takip etmektedir. Söz konusu
düzeltilerin tümü taşımalığın dış yüzü kenarında yer alıp 3 tanesi proksimal, 1’er
tanesi ise mesial ve distal bölümler üzerine yapılmışlardır.
Düzeltilerin taşımalık üzerinde kapladıkları alanlara bakıldığında 4 adet örnek
üzerindeki düzeltilerin ince tipte oldukları görülmektedir. Yalnızca 1 adet örnek ise
uzun düzeltiler taşımaktadır. Söz konusu düzeltiler 2 adet örnekte dar, 2 adet örnekte
yarı dik ve tek örnekte ise dik açılarla yapılmışlardır.
Mikro çontukluların boyutlarına baktığımızda uzunluk açısından minimum
değere sahip olan örnek 12 mm uzunluğundadır. Maksimum değere sahip olan
örneğin uzunluğu ise 61 mm’dir. Söz konusu değerlere göre mikro çontukluların
ortalama uzunluk değeri 36,5 mm olarak belirlenmiştir. Genişlik açısından minimum
değer 22, maksimum değer ise 42 mm olarak ölçülmüştür. Buna göre ortalama
genişlik değeri 32 mm’dir. Kalınlıkta ise minimum, maksimum ve ortalama değerler
sırasıyla 4, 17 ve 10,5 mm olarak ölçülmüştür.
Mikro çontuklular içerisinde 2 adet örneğin uzunluğu tespit edilememiştir.
Geriye kalan 3 adet örneğin 2 tanesi ise genel endüstri boyut standartlarına uygun
uzunluğa sahiptirler. Yine uzunluğu tespit edilebilmiş olan son örnek ise boyut
açısından standartların üzerindedir. Bu parçanın uzunluğu 61 mm’dir. Bu örnek
128
dışındaki parçalar genişlik ve kalınlık açısından da endüstrinin boyut standartları
içerisinde yer almaktadırlar.
Tip.17 – Makro çontuklu: Çontuk genişliğinin 5 mm’den fazla olduğu parçalardır.
Bu çontuklu alt tipi de 5 adet örnekle temsil edilmektedir (Levha.17/4, 5). Makro
çontuklu aletlerin tümü sağlam olarak ele geçmiştir. Taşımalık açısından döküntü
olan 1 adet örneğin dışında tümü yongadır.
Tespit edilmiş olan makro çontuklu aletlerin 4 tanesinin hammaddesi
radyolarittir. Geriye kalan tek örnek ise çakmaktaşıdır. Söz konusu çakmaktaşı alette
kabuk kalıntısı yoktur. Radyolarit örneklerin ise 3 tanesi herhangi bir ham yüzey
kalıntısı taşımazken tek örnek üzerinde çok küçük bir oranda ham yüzey tespit
edilmiştir.
Taşımalığı döküntü olup bir topuğa sahip olmayan parça dışında 3 adet
örneğin topuk kısmının düz olduğu görülmüştür. Diğer örneğin ise topuk kısmı
kaldırılmıştır. Döküntü olan örnek ile topuğu kaldırılmış olan parçanın kopma açıları
ve vurma yumruları yoktur. Geriye kalan 3 adet örnek 90°’den büyük kopma
açılarına sahiptir. Vurma yumrusu oldukça belirgin ve yaygın olan tek örnek dışında
2 adet örneğin ise vurma yumruları belirgin bir görünümdedir.
Makro çontuklu aletlerin düzelti tiplerine bakıldığında 2 adet örneğin
pulcuklu, 1 adet örneğin ise kemirim düzeltilerle şekillendirilmiş olduğu
görülmektedir. 2 adet örnek üzerinde ise hem pulcuklu hem de yongalama düzeltileri
aynı anda tespit edilmiştir (Levha.17/5). Döküntü olan parça dışında söz konusu
düzeltilerin tümü taşımalığın dış yüzü üzerine yapılmıştır.
129
Düzelti konumları tespit edilebilmiş olan parçalar içerisinde 2 adet taşımalık
üzerindeki düzeltilerin distal+mesial bölümü, 1 adet taşımalık üzerindeki düzeltilerin
ise yalnızca mesial bölümü kapsadıkları görülmüştür. Söz konusu düzeltilerin tümü
kısmi görünümde olup 2 tanesi taşımalık kenarında uzun, 3 tanesi ise ince alanlar
kaplamaktadır.
Düzeltiler açısından yapılmış olan son analizlerde ise 3 adet örneğin
kenarındaki düzeltilerin yarı dik, 2 adet örneğin kenarında yer alan düzeltilerin ise
dik açılara sahip oldukları tespit edilmiştir.
Makro çontuklular üzerinde yapılmış olan boyut ölçümleri sonucu minimum,
maksimum ve ortalama değerler uzunluk açısından sırasıyla 23, 34 ve 28,5 mm;
genişlik açısından 16, 32 ve 24 mm; kalınlık açısından 8, 11 ve 9,5 mm olarak tespit
edilmiştir.
Makro çontuklulara ait olan örneklerin tümüne ait boyut verilerinin genel
yontmataş endüstri standartları içerisinde oldukları görülmektedir. Uzunluk açısından
20–30 mm aralığında 3, 30–40 mm aralığında ise 2 adet parçanın yer aldığı tespit
edilmiştir. Genişlik açısından 10–40 mm aralığında, kalınlık açısından ise 0–20 mm
aralığında alet sayısı bakımından dengeli bir dağılım söz konusudur.
Tip.18 – Düzeltili çontuklu: Çok sayıda ve çoğunlukla ince düzeltilerle elde edilmiş
olan çontuklulardır113 (Levha.17/6). Düzeltili çontuklulara ait 4 adet örnek tespit
edilmiştir. Söz konusu parçaların hiçbirisinde kırık tespit edilmemiştir. Tümünün
taşımalığı yongadır.
113 Yalçınkaya, 1989: 48.
130
Hammadde açısından baktığımızda 3 adet radyolarit örneğin yalnızca 1
tanesinin çok küçük bir oranda ham yüzey taşıdığı görülmektedir. Tek örnekle temsil
edilen çakmaktaşı parçanın üzerinde ise herhangi bir kabuk kalıntısına
rastlanmamıştır.
4 adet örnekle temsil edilmekte olan düzeltili çontukluların 2 tanesinin topuğu
düzdür. Tek örnek üzerinde görülen ham topuğun dışında 1 adet örneğin ise
topuğunun kaldırılmış olduğu görülmektedir. Kopma açısı belli olmayan bu parça
dışında diğer 3 adet örneğin kopma açıları 90°’nin üzerindedir. Söz konusu parçalara
vurma yumruları açısından bakıldığında da 2 adet örneğin endüstri standartlarına
uygun olarak belirgin, tek örneğin ise diğerlerine göre oldukça belirgin vurma
yumrularına sahip oldukları görülmüştür.
Düzeltili çontuklular açısından karakteristik düzelti tipi pucuklu düzeltidir.
Örneklerin üzerindeki düzeltilerin tümü pulcuklu tiptedir. Düzeltilerin pozisyonları
açısından baktığımızda ise taşımalıklar üzerindeki çontukların 3 tanesinin dış yüz 1
tanesinin ise iç yüz üzerine yapılmış olduğu görülmektedir.
Taşımalık üzerindeki düzelti konumu belirlenemeyen tek örnek dışında 2
örnek üzerindeki düzeltiler mesial ve proksimal kenarları kapsamaktadır. Diğer
örnekteki düzeltiler ise yalnızca distal bölüm üzerinde yer almaktadırlar. Söz konusu
3 parça üzerindeki düzeltilerin tümü dağılımları açısından kısmi görünümdedir.
Düzeltilerin taşımalıklar üzerinde kapladıkları alanlara bakıldığında uzun ve
ince düzeltiye sahip olan parçaların 2’şer adet örnekle temsil edildikleri
görülmektedir. Bu düzeltilere iç yüz ile oluşturdukları açılar bakımından
131
baktığımızda ise yine dar ve yarı dik düzeltilere sahip olan parçaların 2’şer adet
örneğe sahip oldukları görülmüştür.
Boyut analizlerini yapmış olduğumuz 4 adet düzeltili çontuklu alete ait
uzunluk, genişlik ve kalınlık değerleri şu şekildedir;
Uzunluk: minimum 20, maksimum 49, ortalama 34,5 mm
Genişlik: minimum 23, maksimum 39, ortalama 31mm
Kalınlık: minimum 9, maksimum 15, ortalama 12 mm
Söz konusu boyut değerlerine göre düzeltili çontuklu aletlerin genel endüstri
boyut standartları içerisinde yer aldıkları görülmüştür.
Tip.19 – İkili çontuklu: Taşımalığının farklı iki kenarı üzerine birbirinden bağımsız
olarak çontuklar yapılmasıyla oluşmuş aletlerdir (Levha.17/7). Bu alet tipi endüstri
içerisinde yalnızca 2 adet örnekle temsil edilmektedir. 1 tanesi kırık olarak ele
geçmiş olan parçaların ikisinin de taşımalığı yongadır.
İkili çontuklu alt tipine ait olan örneklerin ikisinin de hammaddesi
radyolarittir. Bu parçaların ikisi de üzerlerinde herhangi bir ham yüzey kalıntısı
taşımamaktadırlar.
Söz konusu örneklerden birisi proksimal kırık taşıdığı için bu parçanın topuk
tipi tespit edilememiştir. Diğer örneğin ise topuğu düzdür. Bu parçanın kopma açısı
90°’nin üzerinde olup vurma yumrusu belirgin bir görünüme sahiptir. Yine diğer
parçanın vurma yumrusunun da belirgin bir görünümde olduğu tespit edilmiştir.
132
Düzelti tipleri açısından bakıldığında taşımalıklardan birisinin üzerindeki
çontukların pulcuklu düzeltilerle, diğeri üzerindeki çontukların ise birisinin pulcuklu,
diğerinin yongalama tipi düzeltilerle şekillendirilmiş olduğu görülmüştür. Söz
konusu düzeltilerin tümü taşımalığın dış yüzü üzerine yapılmıştır.
Her iki örnek üzerinde yer alan düzeltilerin konumları taşımalığın distal ve
mesial bölümleri üzerinde olup düzeltilerin tümü kısmi görünümdedir. Taşımalıkları
kenarında kapladıkları alanların ise 1 parça üzerinde ince, diğerinde ince+uzun
olduğu tespit edilmiştir. Söz konusu parçaların 1 tanesinin yarı dik, diğerinin ise
dik+yarı dik açılı düzeltilerle şekillendirilmiş olduğu görülmektedir.
Analizlerini yapmış olduğumuz 2 adet örneğin 1 tanesi proksimal kırık
taşıdığı için bu parçadan uzunluk ölçümü alınamamıştır. Söz konusu parçanın
genişliği 23 mm, kalınlığı ise 6 mm’dir. Tüm ölçümleri sağlıklı bir şekilde alınmış
olan diğer örneğin ise uzunluğu 24 mm, genişliği 24 mm ve kalınlığı ise 8 mm olarak
tespit edilmiştir.
ÇONTUKLU ALETLERLE İLGİLİ GENEL DEĞERLENDİRMELER
Çontuklu aletler analizlerini yapmış olduğumuz Alt Paleolitik seviyelerin
temel alet gruplarından birisidir. Söz konusu alet tipleri açısından kırık oranlarının
çok yüksek olmadığı görülmektedir. Kırık olmayan parçaların oranı %75,86 iken
kırık olan parçaların oranı ise %24,14’dür (Grafik.6, Tablo.33).
133
Grafik.6
Toplamda 29 adet örnekle temsil edilen çontuklu aletler içerisinde en yoğun
grubu Clactonian çontuklular oluşturmaktadır. Tüm çontuklu aletler içerisinde
%44,83 oranına sahip olan Clactonian çontukluları %17,24 oranıyla mikro ve makro
çontuklu aletler takip etmektedir (Grafik.7).
Grafik.7
24,14%
75,86%
Çontuklu Alet Kırık Oranları
Kırık olan Ç.A. Kırık olmayan Ç.A.
13
5
5
4
2
0 2 4 6 8 10 12 14
TİP.15 CLACTONIAN Ç.
TİP.16 MİKRO Ç.
TİP.17 MAKRO Ç.
TİP.18 DÜZELTİLİ Ç.
TİP.19 İKİLİ Ç.
Çontuklu Alet Alt Tipleri
134
Çontuklu aletlerde hammadde tercihi açısından herhangi bir farklılık göze
çarpmamaktadır. Endüstri genelinde olduğu gibi radyolaritin baskın hammadde cinsi
olduğu görülmektedir. Çakmaktaşı tüm çontuklu aletler içerisinde yalnızca 6 adet
örnek ile temsil edilmektedir (Tablo.33). Söz konusu alet tipleri üzerindeki kabuk
veya ham yüzeylere bakıldığında parçaların çok büyük bir çoğunluğunun kabuk/ham
yüzey taşımadıkları görülmektedir. Kabuk/ham yüzey taşıyan parçaların %90’ı ise
yüzey genişliklerinin yarısından daha küçük alanlarında kalıntı taşımaktadırlar
(Tablo.33). Bu açıdan bakıldığında çontuklu aletlerin çok büyük bir oranda
çekirdekler üzerinden alınmış olan ikincil yongalar üzerine yapılmış oldukları
anlaşılmaktadır.
Çontuklu Alet Alt Tipi Adet Kırık Hammadde Kabuk/Ham y.
Yok Var Radyolarit Çakmaktaşı Yok <1/2 1/2 >1/2
Clactonian Çontuklu 13 9 4 11 2 8 5 - -
Mikro Çontuklu 5 3 2 3 2 2 2 - 1
Makro Çontuklu 5 5 - 4 1 4 1 - -
Düzeltili Çontuklu 4 4 - 3 1 3 1 - -
İkili Çontuklu 2 1 1 2 - 2 - - -
TOPLAM 29 22 7 23 6 19 9 - 1
Tablo.33
Çontuklu aletlerin topuk tipi yüksek bir oranla düz topuk olarak dikkat
çekmektedir. Toplam 14 adet örnekle temsil edilen düz topuklu parçaları 7 adet
örnekle kaldırılmış topuğa sahip olan parçalar takip etmektedir. Özellikle Clactonian
çontuğa sahip olan parçalarda gözlemlenen kaldırılmış topuk kısımlarının herhangi
bir işleve yönelik olduklarını söylemek mümkün değildir. Endüstri genelinde düz
135
topuğun ardından gelen ham topuğa sahip olan örneklerin sayısı ise yalnızca 2’dir
(Tablo.34).
Çontuklu Alet Alt Tipi Adet Topuk tipi
Düz Ham Çatı Kaldırılmış Yok Kırık
Clactonian Çontuklu 13 7 - - 4 - 2
Mikro Çontuklu 5 1 1 1 1 1 -
Makro Çontuklu 5 3 - - 1 1 -
Düzeltili Çontuklu 4 2 1 - 1 - -
İkili Çontuklu 2 1 - - - - 1
TOPLAM 29 14 2 1 7 2 3
Tablo.34
Proksimal kırık taşımayan veya topuğu gözlemlenebilen çontuklu aletlerin
tümünün kopma açısı 90°’nin üzerindedir (Tablo.35). Sert vurgaçla direkt
yongalamanın yapıldığı Alt Paleolitik endüstrilerde olağan olan bu durumun yanında
söz konusu parçaların vurma yumruları da belirgin bir görünümdedir. Diğerlerine
oranla daha belirgin ve yaygın vurma yumrusuna sahip olan parçaların sayısı ise
5’dir (Tablo.35). Ancak bu örneklerden yola çıkarak farklı bir yontma tekniğinden
bahsetmek mümkün değildir. Örneğin örs üzerinde yongalamanın yapılmış olduğu
Clactonian tekniğin Karain’de uygulanmış olduğunu söylemek çok zordur.
136
Çontuklu Alet Alt Tipi Adet Kopma açısı Vurma yumrusu
Yok <90° 90° >90° Yok Bel. Old. Bel.
Clactonian Çontuklu 13 6 - - 7 6 6 1
Mikro Çontuklu 5 2 - - 3 1 2 2
Makro Çontuklu 5 2 - - 3 2 2 1
Düzeltili Çontuklu 4 1 - - 3 1 2 1
İkili Çontuklu 2 1 - - 1 - 2 -
TOPLAM 29 12 - - 17 10 14 5
Tablo.35
Çontuklu aletler üzerindeki düzelti tiplerine bakıldığında baskın tipin
yongalamayla yapılmış olan düzeltiler olduğu görülmektedir (Tablo.36). Ancak söz
konusu 13 adet örneğin tümü Clactonian çontuklulara aittir. Vurgacın tek bir
darbesiyle oluşturulmuş olan bu düzelti tipini 9 adet örnekle pulcuklu düzeltiye sahip
olan parçalar takip etmektedir (Tablo.36).
Çontuklu Alet Alt Tipi Adet Düzelti tipi Düzelti pozisyonu
P BP K Y P+KU P+Y K+Y DY İY B
Clactonian Çontuklu 13 - - - 13 - - - 13 - -
Mikro Çontuklu 5 2 1 1 - - - 1 5 - -
Makro Çontuklu 5 2 - 1 - - 2 - 4 - 1
Düzeltili Çontuklu 4 4 - - - - - - 3 1 -
İkili Çontuklu 2 1 - - - - 1 - 2 - -
TOPLAM 29 9 1 2 13 - 3 1 27 1 1
Kısaltmalar (P: pulcuklu, BP: basamak pulcuklu, K: kemirim, Y: yongalama,
P+Y: pulcuklu+yongalama, K+Y: kemirim+yongalama, DY: dış yüz, İY: iç yüz, B: belirsiz)
Tablo.36
137
Çontuklu aletlere ait düzeltilerin taşımalıkları üzerindeki konumları çeşitlidir.
Tablo.37’de görüldüğü gibi çontuklu aletler içerisinde taşımalığın proksimal kısmı
üzerinde yer alan düzeltiler en yoğun grubu oluşturmaktadır. Bunu 5 adet örnekle
distal bölüm üzerinde yer alan düzeltiler takip etmektedir. Bazı örnekler üzerindeki
düzeltilerin ise taşımalığın birden fazla bölümünü kapladığı görülmektedir. Örnek
olarak distal ve mesial bölümleri kapsayan düzelti sayısı 4’dür. Ancak söz konusu bu
parçaların 2 tanesini ikili çontuklular oluşturmaktadır. Yani bu parçalar üzerinde yer
alan düzeltiler taşımalık üzerinde farklı konumlarda yer almaktadırlar. Taşımalığın
tüm kenarını (distal+mesial+proksimal) kapsayan düzeltilere sahip örnek sayısı ise
2’dir. Söz konusu parçaların ikisi de taşımalık kenarında geniş bir alanı kaplayan
Clactonian çontuklardır. Bu örnekler tüm kenar boyunca devam ettikleri için aynı
zamanda devamlı düzelti sınıfına da girmektedirler. Diğer 10 adet örneğin ise
dağılım itibariyle kısmi düzelti oldukları tespit edilmiştir (Tablo.37).
Çontuklu Alet
Alt Tipi
Adet Düzelti konumu Düzelti dağılımı
D M PR D+
M
M+
PR
D+M+
PR
B K D B
Clactonian Çontuklu 13 3 - 4 1 1 2 2 10 2 1
Mikro Çontuklu 5 1 1 3 - - - - 5 - -
Makro Çontuklu 5 - 1 - 1 - - 2 5 - -
Düzeltili Çontuklu 4 1 - - - 2 - 1 3 1 -
İkili Çontuklu 2 - - - 2 - - - 2 - -
TOPLAM 29 5 2 7 4 3 2 5 25 3 1
Kısaltmalar (D: distal, M: mesial, PR: proksimal, D+M: distal+mesial, M+PR: mesial+proksimal,
D+M+PR: distal+mesial+proksimal, B: belirsiz, K: kısmi, D: devamlı, B: belirsiz)
Tablo.37
138
Çontuklu aletler üzerindeki düzeltilerin kapladıkları alanlara bakıldığında
ince ve uzun düzeltilerin sayısal olarak birbirine yakın oldukları görülmektedir. Uzun
düzeltilerin çok büyük bir çoğunluğunun Clactonian tip çontuklular üzerinde
oldukları tespit edilmiştir (Tablo.38).
Çontuklu Alet
Alt Tipi
Adet Düzelti kapladığı alan Düzelti açısı
İ U İ+U B Dİ YDİ D Dİ+YDİ B
Clactonian Çontuklu 13 1 11 - 1 - 10 2 - 1
Mikro Çontuklu 5 4 1 - - 1 2 2 - -
Makro Çontuklu 5 3 2 - - 2 3 - - -
Düzeltili Çontuklu 4 2 2 - - - 2 2 - -
İkili Çontuklu 2 1 - 1 - - 1 - 1 -
TOPLAM 29 11 16 1 1 3 18 6 1 1
Kısaltmalar (İ: ince, U: uzun, İ+U: ince+uzun, B: belirsiz, Dİ: dik, YDİ: yarı dik, D: dar,
Dİ+YDİ: dik+yarı dik, B: belirsiz)
Tablo.38
Alet taşımalıkları üzerinde yapmış olduğumuz boyut ölçümleri sonucunda
ortalama uzunluk değeri en yüksek olan çontuklu alet tipinin mikro çontuklular
olduğu tespit edilmiştir. Ancak bu alt tipe ait ortalamanın yüksek olmasının sebebi 1
adet örneğin 61 mm uzunluğunda olmasıdır. Bu durum mikro çontukluların genel
ortalamasını yükseltmektedir. Bu tipi 34,5 mm ortalama uzunlukla Clactonian ve
düzeltili çontuklu alt tipleri takip etmektedir. Genişlik ve kalınlık ölçümleri sonucu
ise Clactonian çontukluların en yüksek ortalamaya sahip oldukları görülmüştür
(Tablo.39).
139
Çontuklu Alet
Alt Tipi
Uzunluk (mm) Genişlik (mm) Kalınlık (mm)
Min. Mak. Ort. Min. Mak. Ort. Min. Mak. Ort.
Clactonian Çontuklu 18 51 34,5 15 65 40 6 21 13,5
Mikro Çontuklu 12 61 36,5 22 42 32 4 17 10,5
Makro Çontuklu 23 34 28,5 16 32 24 8 11 9,5
Düzeltili Çontuklu 20 49 34,5 23 39 31 9 15 12
İkili Çontuklu - - - - - - - - -
Tablo.39
Yukarıda bahsetmiş olduğumuz 61 mm uzunluğundaki mikro çontuklunun
genel çontuklu alet ortalamasını da yükselttiği görülmektedir. Şu ana kadar yapmış
olduğumuz analizlerde endüstri içerisindeki yongalama ürünü veya alet
taşımalıklarının 20–40 ile 20–50 mm uzunluk aralığında oldukları görülmektedir. Bu
açıdan bakıldığında 61 mm uzunluğundaki söz konusu alet gerçek endüstri
ortalamasının çok üzerinde yer almaktadır.
140
Çontuklu Alet
Uzunluk aralığı (mm)
Adet
Tip.15 Tip.16 Tip.17 Tip.18 Tip.19
10 – 20 1 1 - - - 2
20 – 30 4 1 3 2 1 11
30 – 40 2 - 2 1 - 5
40 – 50 2 - - 1 - 3
50 – 60 1 - - - - 1
60 – 70 - 1 - - - 1
Belirsiz 3 2 - - 1 6
TOPLAM 13 5 5 4 2 29
Tablo.40
Genişlik açısından da yukarıda bahsetmiş olduğumuz durumun bir benzeri
söz konusudur. Clactonian çontuklulara ait olup genişliği 65 mm olan 1 adet örneğin
genel genişlik ortalamasını yükselttiği görülmektedir. Söz konusu parçayı spesifik bir
örnek olarak gördüğümüzde çontuklu alet genişliklerinin 20–30 mm aralığında
değiştiği anlaşılmaktadır (Tablo.41).
141
Çontuklu Alet
Genişlik aralığı (mm)
Adet
Tip.15 Tip.16 Tip.17 Tip.18 Tip.19
10 – 20 3 - 2 - - 5
20 – 30 8 1 1 1 2 13
30 – 40 1 2 2 3 - 8
40 – 50 - 1 - - - 1
50 – 60 - - - - - -
60 – 70 1 - - - - 1
Belirsiz - 1 - - - 1
TOPLAM 13 5 5 4 2 29
Tablo.41
Çontuklu aletlerin kalınlık ortalamaları ise genel yontmataş endüstri
verilerinin doğrultusundadır. Söz konusu örneklerin neredeyse tümü 0–20 mm
aralığında dağılmaktadırlar (Tablo.42).
Çontuklu Alet
Kalınlık aralığı (mm)
Adet
Tip.15 Tip.16 Tip.17 Tip.18 Tip.19
0 – 10 5 4 2 1 2 14
10 – 20 6 1 3 3 - 13
20 – 30 1 - - - - 1
Belirsiz 1 - - - - 1
TOPLAM 13 5 5 4 2 29
Tablo.42
142
BİLEŞİK ALETLER
Aynı taşımalık üzerinde birden fazla temel aletin bir arada
gerçekleştirilmesiyle oluşturulmuş aletlerdir114 (Levha.18/1-6). Yalnızca 7 adet
parçayla temsil edilen bileşik aletlere ait 6 alt tip tespit edilmiştir;
BİLEŞİK ALET ALT TİPLERİ ADET
Çontuklu - Dişlemeli 2
Clactonian çontuklu – Mikro dişlemeli 1
Kenar kazıyıcı - Dişlemeli 1
Kenar kazıyıcı – Clactonian çontuklu 1
Dişlemeli – Düzeltili yonga 1
Dişlemeli – omurgalı ön kazıyıcı 1
TOPLAM 7
Tablo.43: Bileşik alet alt tipleri ve sayıları.
Tip.20 – Çontuklu – Dişlemeli: Endüstri içerisinde çontuklu - dişlemeli alet tipine
ait 2 adet örnek tespit edilmiştir (Levha.18/1). Bu örneklerin her ikisi de sağlam
olarak ele geçmiştir. Söz konusu örneklerin taşımalıkları yongadır.
Hammaddeleri radyolarit olan parçalardan bir tanesi herhangi bir ham yüzey
kalıntısı taşımazken diğer örnek üzerinde ise çok küçük bir oranda (<1/2) ham yüzey
tespit edilmiştir.
Çontuklu – dişlemeli aletlerin topuk tiplerine bakıldığında 1 adet örneğin
topuğunun kaldırılmış olduğu görülmektedir. Diğer örnek ise düz topuğa sahiptir.
Topuk kısmı kaldırılmış olan aletin kopma açısı ve vurma yumrusu da belirsizdir.
114 Yalçınkaya, 1989: 10.
143
Düz topuğa sahip olan örneğin kopma açısı 90°’nin üzerinde, vurma yumrusu ise çok
olmamakla birlikte belirgin bir görünüme sahiptir.
Çontuklu – dişlemeli aletler üzerinde yer alan düzeltilerin tümü pulcuklu tip
düzeltilerdir. Söz konusu parçaların birisinde, bileşik aleti oluşturan düzeltilerin her
ikisi de taşımalığın dış yüzü üzerine yapılmışlardır. Diğer örnekte ise düzeltilerden
birisi taşımalığın dış yüz kenarında yer alırken diğer düzelti ise iç yüzde ve
taşımalığın diğer kenarı üzerinde yer almaktadır. Dolayısıyla söz konusu parça
üzerindeki düzeltiler pozisyonları itibariyle almaşık tiptedir (Levha.18/1).
Taşımalık üzerindeki konumu belirlenebilen tek örnekte düzeltiler taşımalığın
distal ve mesial bölümlerini kaplamaktadır.
Her iki örnek üzerindeki düzeltiler de dağılımları itibariyle kısmi düzelti
olarak sınıflandırılmışlardır. Aynı şekilde düzeltilerin tümü taşımalıkları kenarında
kapladıkları alanlar açısından ince tip düzeltilerdir.
Parçalar üzerindeki düzeltilerin açılarına bakıldığında ise tüm düzeltiler yarı
dik tipte oldukları görülmektedir.
Söz konusu alt tipe ait oldukça az sayıda örnek olmasından dolayı boyut
ölçümleri sırasında ortalama değerlerin alınmasına gerek duyulmamıştır. Mevcut
örneklerden birisinin uzunluğu 18, genişliği 28, kalınlığı ise 4 mm’dir. Diğer örneğin
ise uzunluğu 38, genişliği 24, kalınlığı 15 mm olarak ölçülmüştür.
Tip.21 – Clactonien çontuklu – Mikro dişlemeli: Bileşik aletler içerisindeki bu alt
tip endüstri içerisinde yalnızca 1 adet örnekle temsil edilmektedir (Levha.18/2). Söz
konusu örnek herhangi bir kırık taşımamaktadır. Bu örneğin taşımalığı yongadır.
144
Hammaddesi radyolarit olan örnek üzerinde herhangi bir ham yüzey kalıntısı
tespit edilmemiştir.
Tek örnekle temsil edilen Clactonian çontuklu – mikro dişlemeli aletin topuk
kısmı düzdür. Söz konusu parçanın kopma açısı 90° olarak tespit edilmiştir. Vurma
yumrusu ise oldukça belirgindir. Kopma açısı ve vurma yumrusu ile ilgili bu veriler,
söz konusu kriterler açısından endüstri standartlarının dışındadır. Ancak oldukça az
sayıdaki örnekten yola çıkarak farklı bir teknolojik durumdan bahsetmek mümkün
değildir.
Analizi yapılmış olan örneğin taşımalığı üzerinde yer alan düzeltiler farklı
tekniklerle yapılmışlardır. Clactonian çontuk vurgacın tek bir darbesiyle
yongalanarak oluşturulmuştur. Taşımalığın diğer kenarında yer alan dişlemeli kısım
ise pulcuklu tip düzeltilerle şekillendirilmiştir.
Taşımalık üzerindeki düzeltilerin pozisyonlarına bakıldığında çontuklu olan
kısmın parçanın dış yüzü üzerine yapılmış olduğu görülmektedir. Mikro dişlemeyi
oluşturan düzeltiler ise aynı kenar üzerinde hem iç hem de dış yüz üzerinde yer
almaktadırlar. Söz konusu düzeltilerin her ikisi de konum itibariyle yonganın distal
bölümü üzerinde yer almaktadırlar. Her iki düzelti de devamlı olmayıp kısmi
görünümdedirler.
Taşımalık üzerindeki Clactonian çontukluyu oluşturan kısım kapladığı alan
itibariyle uzun tip bir düzelti olup düzeltinin açısı dardır. Dişlemeli olan kısım ise
taşımalık kenarında ince bir alanı kaplamaktadır. Söz konusu dişlemeli düzeltinin
açısı yarı dik görünümdedir.
145
Boyut analizleri yapılmış olan Clactonian çontuklu – mikro dişlemeli tipine
ait örneğin uzunluğu 34, genişliği 25, kalınlığı ise 12 mm olarak ölçülmüştür.
Tip.22 – Kenar kazıyıcı – Dişlemeli: Tek örnekle temsil edilen bileşik alet tipinin
taşımalığı yongadır (Levha.18/3). Söz konusu örnek sağlam olarak ele geçmiştir.
Radyolarit olan örnek üzerinde çok küçük bir oranda ham yüzey kalıntısı
tespit edilmiştir.
Düz topuğa sahip olan örneğin kopma açısı 90°’nin üzerinde olup vurma
yumrusu ise belirgin bir görünümdedir.
Bileşik aleti oluşturan her iki düzelti de farklı tiptedir. Kenar kazıyıcıyı
oluşturan düzelti tipi basamak pulcuklu düzeltidir. Dişlemeli olan kısım ise pulcuklu
düzeltilerle şekillendirilmiştir. Her iki düzelti de taşımalığın dış yüzü üzerine
yapılmışlardır. Düzeltiler konumları itibariyle taşımalığın tüm bölümünü
kaplamaktadırlar (distal+mesial+proksimal). Bundan dolayı düzeltiler aynı zamanda
devamlı tipte düzeltilerdir.
Düzeltilerin taşımalık üzerinde kapladıkları alanlara bakıldığında her iki
düzeltinin de taşımalık kenarında uzun bir alan kapladığı görülmektedir. Yine her iki
düzeltinin açısı da yarı dik olarak tespit edilmiştir.
Gerçekleştirilmiş olan boyut analizleri sonucu ele geçmiş olan tek örneğin
uzunluğu 34, genişliği 22 ve kalınlığı ise 14 mm olarak ölçülmüştür.
Tip.23 – Kenar kazıyıcı – Clactonian çontuklu: Bu alt tipe ait olarak da tek örnek
tespit edilmiştir (Levha.18/4). Küçük oranda bir kırık taşıyan örneğin taşımalığı
yongadır.
146
Söz konusu alt tipe ait örneğin hammaddesi çakmaktaşı olup çok küçük bir
alanında kabuk kalıntısı taşımaktadır.
Tek örnekle temsil edilmekte olan kenar kazıyıcı – Clactonian çontuklu aletin
topuğu hamdır. Taşımalığın kopma açısı 90°’nin üzerinde olup iç yüzde gözlemlenen
vurma yumrusu ise oldukça belirgin bir görünümdedir.
Taşımalığın farklı kenarlarında yer alan ve bileşik aleti oluşturan düzeltiler
farklı tiplerdedir. Kenar kazıyıcı kısmı oluşturan düzeltilerin tipi basamak
pulcukludur. Çontuklu kısmı oluşturan düzelti ise bir Clactonian karakteristiği olarak
yongalama tipi bir düzeltidir. Söz konusu düzeltilerin tümü pozisyonları itibariyle
taşımalığın dış yüzü üzerinde yer almaktadırlar.
Düzelti konumları ile ilgili yapmış olduğumuz gözlemlerde taşımalık
üzerindeki düzeltilerin parçanın distal, mesial ve proksimal alanlarını kapladığı
görülmüştür. Bunun paralelinde dağılım açısından düzeltilerin devamlı oldukları
tespit edilmiştir.
Her iki düzelti de taşımalık kenarında uzun bir alanı kaplamaktadır. Parça
üzerindeki düzeltilerin açılarına baktığımızda da söz konusu düzelti açılarının yarı
dik oldukları tespit edilmiştir.
Analizlerini yapmış olduğumuz bileşik alet distal kırık taşıdığı için uzunluk
ölçümü alınamamıştır. Örneğin genişliği 66, kalınlığı ise 34 mm olarak ölçülmüştür.
Bu ölçümlere göre söz konusu alet tipinin endüstri boyut ortalamalarının çok
üzerinde olduğu görülmektedir (Levha.18/4).
147
Tip.24 – Dişlemeli – Düzeltili yonga: Tespit etmiş olduğumuz bu bileşik alet alt tipi
endüstri içerisinde 1 adet örnekle temsil edilmektedir (Levha.18/5). Distal kırık
taşıyan örneğin taşımalığı yongadır.
Hammaddesi radyolarit olan parçanın üzerinde herhangi bir ham yüzey
kalıntısı tespit edilmemiştir. Topuk kısmı düz olan örneğin kopma açısı 90°’nin
üzerinde olup vurma yumrusu ise belirgin bir görünüme sahiptir.
Dişlemeli – düzeltili yonga alt tipini oluşturan düzeltilerin tipi pulcukludur.
Söz konusu düzeltilerin pozisyonları ise farklıdır. Düzeltili yongayı oluşturan
düzeltiler taşımalığın dış yüz kenarında yer almaktadırlar. Dişlemeyi oluşturan
düzeltiler ise almaşan tiptedirler. Bu kısımdaki düzeltiler aynı kenar üzerinde
birbirini takip edecek şekilde hem iç yüz hem de dış yüz üzerine yapılmışlardır
(Levha.18/5).
Yukarıda bahsetmiş olduğumuz düzeltiler taşımalığın yalnızca distal bölümü
içerisinde yer almaktadırlar. Bu açıdan bakıldığında kısmi düzelti olarak
sınıflandırılmışlardır. Düzeltiler taşımalık kenarında ince alanlar kaplarken açıları ise
dar olarak tespit edilmiştir.
Dişlemeli – düzeltili yonga tipine ait olan örnek distal kırık taşıdığı için
uzunluk ölçümü alınamamıştır. Söz konusu parçanın genişliği 32, kalınlığı ise 11 mm
olarak ölçülmüştür.
Tip.25 – Dişlemeli – Omurgalı ön kazıyıcı: Bileşik alet tipi içerisinde yer alan son
alt tip dişlemeli – omurgalı ön kazıyıcıdır (Levha.18/6). Bu alt tip de endüstri
içerisinde yalnızca tek örnekle temsil edilmektedir. Sağlam olarak ele geçmiş olan
parçanın taşımalığı yongadır.
148
Tespit edilmiş olan tek örneğin hammaddesi çakmaktaşıdır. Söz konusu parça
oldukça küçük bir alanında kabuk kalıntısı taşımaktadır.
Yapılan gözlemler sonucu ele geçmiş olan tek örneğin topuk kısmının
kaldırılmış olduğu görülmüştür. Bu sebepten dolayı parçanın kopma açısıyla birlikte
vurma yumrusu da tespit edilememiştir.
Düzelti tipleri açısından yapmış olduğumuz gözlemler sonucu ön kazıyıcı
alnının paralel düzeltilerle şekillendirilmiş olduğu anlaşılmıştır. Dişlemeyi oluşturan
kısımdaki düzeltiler ise pulcuklu tiptedir. Her iki düzelti de pozisyonları itibariyle
taşımalığın dış yüzü üzerinde yer almaktadır.
Düzeltilerin taşımalık üzerindeki konumlarına bakıldığında dişlemeli kısmın
taşımalığın tüm kenarını (distal+mesial+proksimal) kapladığı görülmektedir. Ön
kazıyıcı alnı ise taşımalığın proksimal ucu üzerine yapılmıştır. Her iki düzelti de
devamlı düzelti görünümündedir. Kapladıkları alanlar açısından uzun düzelti olup
taşımalığın iç yüzüyle dik bir açı oluşturmaktadırlar.
Boyut ölçümleri sonucu sağlam olarak ele geçmiş olan parçanın uzunluğu 32,
genişliği 28 ve kalınlığı ise 16 mm olarak tespit edilmiştir.
BİLEŞİK ALETLERLE İLGİLİ GENEL DEĞERLENDİRMELER
Analizlerini yapmış olduğumuz yontmataş endüstri içerisinde tespit etmiş
olduğumuz bileşik aletler yalnızca 7 adet örnekle temsil edilmektedirler. Söz konusu
parçaların 2 tanesi çok küçük oranda kırıklar taşımaktadırlar (Tablo.44).
149
7 adet örneğin 2 tanesi çontuklu – dişlemeli alet olarak sınıflandırılmıştır.
(Tip.20). Diğer bileşik alet alt tipleri ise 1’er adet örnekle temsil edilmektedirler
(Grafik.8).
Grafik.8
Hammadde tercihi açısından bakıldığında yalnızca tip.23 (kenar kazıyıcı –
Clactonian çontuklu) ve tip.25’e (dişlemeli – omurgalı ön kazıyıcı) ait olan
örneklerde çakmaktaşının tercih edilmiş olduğu görülmektedir. Hammaddesi
çakmaktaşı olan parçaların her ikisi de üzerlerinde çok küçük oranlarda kabuk
kalıntısı taşımaktadır. Geriye kalan ve hammaddesi radyolarit olan örneklerin 3
tanesinde ham yüzey gözlenmemiştir. 2 adet örnek ise çok küçük oranlarda ham
yüzey kalıntısı taşımaktadır (Tablo.44). Kabuk ve ham yüzey verilerine bakıldığında
bileşik aletlerin de ikincil yongalar üzerine yapılmış oldukları anlaşılmaktadır.
2
1
1
1
1
1
0 1 2 3
TİP.20 ÇONTUKLU - DİŞLEMELİ
TİP.21 CLACTONIAN ÇONTUKLU - MİKRO
DİŞLEMELİ
TİP.22 KENAR KAZIYICI - DİŞLEMELİ
TİP.23 KENAR KAZIYICI - CLACTONIAN
ÇONTUKLU
TİP.24 DİŞLEMELİ - DÜZELTİLİ YONGA
TİP.25 DİŞLEMELİ - OMURGALI ÖN
KAZIYICI
Bileşik Alet Alt Tipleri
150
Bileşik Alet
Alt Tipi
Adet Kırık Hammadde Kabuk/Ham y.
Yok Var Radyolarit Çakmaktaşı Yok <1/2 1/2 >1/2
Tip.20 2 2 - 2 - 1 1 - -
Tip.21 1 1 - 1 - 1 - - -
Tip.22 1 1 - 1 - - 1 - -
Tip.23 1 - 1 - 1 - 1 - -
Tip.24 1 - 1 1 - 1 - - -
Tip.25 1 1 - - 1 - 1 - -
TOPLAM 7 5 2 5 2 3 4 - -
Tablo.44
Bileşik aletler üzerindeki topuk tiplerine bakıldığında endüstri genelinde
olduğu gibi düz topuklu parçaların hakim oldukları görülmektedir. Düz topuklu
parçaları 2 adet örnekle kaldırılmış topuğa sahip olan parçalar takip etmektedir.
Yalnızca tek örnek üzerinde ise ham topuk tespit edilmiştir (Tablo.45).
Bileşik Alet Alt Tipi Adet Topuk tipi
Düz Ham Kaldırılmış
Tip.20 2 1 - 1
Tip.21 1 1 - -
Tip.22 1 1 - -
Tip.23 1 - 1 -
Tip.24 1 1 - -
Tip.25 1 - - 1
TOPLAM 7 4 1 2
Tablo.45
151
Teknolojik veriler sunan kopma açısı ve vurma yumrusu gözlemleri de genel
endüstri standartları paralelinde sonuçlar vermiştir. Yukarıda bahsetmiş olduğumuz
kaldırılmış topuğa sahip olan parçaların kopma açıları ve vurma yumruları tespit
edilememiştir. Bunlar dışında kalan 5 adet örnekten 4 tanesinin kopma açısı 90°’nin
üzerindedir. 90°’lik bir kopma açısına sahip olan örnek sayısı ise 1’dir. Vurma
yumrusu tespit edilebilmiş örneklerde ise belirgin bir yumruya sahip olan parça
sayısı 3’dür. Bunu 2 adet örnekle oldukça belirgin bir vurma yumrusunda sahip olan
parçalar takip etmektedir.
Bileşik Alet
Alt Tipi
Adet Kopma açısı Vurma yumrusu
Yok <90° 90° >90° Yok Bel. Old. Bel.
Tip.20 2 1 - - 1 1 1 -
Tip.21 1 - - 1 - - - 1
Tip.22 1 - - - 1 - 1 -
Tip.23 1 - - - 1 - - 1
Tip.24 1 - - - 1 - 1 -
Tip.25 1 1 - - - 1 - -
TOPLAM 7 2 - 1 4 2 3 2
Tablo.46
Bileşik alet tipleri içerisinde en sık rastlanan düzelti tipi pulcuklu
düzeltilerdir. Taşımalığı üzerinde yalnızca pulcuklu düzelti taşıyan parça sayısı
3’dür. Diğer örneklerin tümü, üzerlerinde 2 farklı tip düzelti taşımaktadırlar
(Tablo.47). Bileşik aletler içerisinde dikkat çekici parçalardan birisi dişlemeli –
omurgalı ön kazıyıcıdır (Tip.25). Bu parça üzerinde yer alan ve paralel düzeltilerle
şekillendirilmiş olan ön kazıyıcı alnı Alt Paleolitik tipolojisi açısından biraz yabancı
152
durmaktadır. Daha çok Üst Paleolitik Dönem’de örneklerine rastlanan parça 75.
arkeolojik seviyeden ele geçmiştir. Söz konusu seviye Alt Paleolitik materyalin
yoğun olarak ele geçmiş olduğu seviyelerdendir. Dolayısıyla üstte yer alan ve daha
yakın dönemlere ait olan seviyelerle bir karışıklık olma ihtimali düşük gibi
gözükmektedir. Yakındoğu Alt Paleolitiği açısından örneklerine pek rastlanmayan
ancak Avrupa Alt Paleolitiğinde az da olsa karşımıza çıkan bu tip parçalar115, Karain
Alt Paleolitiği açısından şu an için ünik bir konumda yer almaktadırlar.
Bileşik Alet
Alt Tipi
Adet Düzelti tipi Düzelti pozisyonu
P P+BP P+PA P+Y BP+Y DY A DY+A DY+AL
Tip.20 2 2 - - - - 1 1 - -
Tip.21 1 - - - 1 - - - 1 -
Tip.22 1 - 1 - - - 1 - - -
Tip.23 1 - - - - 1 1 - - -
Tip.24 1 1 - - - - - - - 1
Tip.25 1 - - 1 - - 1 - - -
TOPLAM 7 3 1 1 1 1 4 1 1 1
Kısaltmalar (P: pulcuklu, P+BP: pulcuklu+basamak pulcuklu, P+PA:
pulcuklu+paralel, P+Y: pulcuklu+yongalama, BP+Y: basamak
pulcuklu+yongalama, DY: dış yüz, A: almaşık, DY+A: dış yüz+almaşık, DY+AL:
dış yüz+almaşan)
Tablo.47
Bileşik aletler üzerindeki düzeltilerin pozisyonlarına bakıldığında genelde
taşımalıkların dış yüzü üzerinde düzeltileme işleminin yapılmış olduğu
görülmektedir (Tablo.47).
115 Bordes, 1988: pl.32, 34.
153
Bileşik aletler içerisinde 3 adet örnek taşımalığın tüm alanını
(distal+mesial+proksimal) kaplayacak şekilde düzelti taşımaktadır. Bu parçalardan
Tip.22 ve Tip.23 üzerinde yer alan ve kenar kazıyıcı kısmı oluşturan düzeltiler
konumları itibariyle taşımalıklarının distal, mesial ve proksimal alanlarını
kaplamaktadır. Yine Tip.25 üzerinde yer alan ve dişlemeyi oluşturan düzeltiler de
taşımalığın her 3 bölümünü kaplayacak şekilde yapılmışlardır. Tip.21 ve Tip.24
üzerinde yer alan düzeltiler ise taşımalığın yalnızca distal bölümü üzerinde yer
almaktadırlar (Tablo.48).
Bileşik Alet
Alt Tipi
Adet Düzelti konumu Düzelti dağılımı
D D+M D+M+PR B K D
Tip.20 2 - 1 - 1 2 -
Tip.21 1 1 - - - 1 -
Tip.22 1 - - 1 - - 1
Tip.23 1 - - 1 - - 1
Tip.24 1 1 - - - 1 -
Tip.25 1 - - 1 - - 1
TOPLAM 7 2 1 3 1 4 3
Kısaltmalar (D: distal, D+M: distal+mesial, D+M+PR:
distal+mesial+proksimal, B: belirsiz, K: kısmi, D: devamlı)
Tablo.48
Düzeltilerin taşımalık kenarlarında kaplamış oldukları alanlar açısından
yapmış olduğumuz gözlemler sonucu 3 adet örnek üzerindeki düzeltilerin ince, 3
adet örnek üzerindeki düzeltilerin ise uzun alanlar kapladıkları görülmüştür
(Tablo.49). Düzeltilerin taşımalık kenarında uzun alanlar kapladığı tipler kenar
154
kazıyıcı – dişlemeli (Tip.22), kenar kazıyıcı – Clactonian çontuklu (Tip.23) ve
dişlemeli – omurgalı ön kazıyıcı (Tip.25) tipleridir. Bunlar içerisinde Tip.22 ve
Tip.23’ün üzerinde yer alan kenar kazıyıcı kenarlar basamak pulcuklu düzeltilerle
şekillendirilmiş oldukları için taşımalık kenarında uzun alanlar kaplamaktadırlar.
Tip.25’de ise ön kazıyıcıyı oluşturan alın kısmı uzun paralel düzeltilerle yapılmış
olduğu için yine taşımalık üzerinde uzun bir alanı kaplamaktadır. Bu alan özellikle
profilden bakıldığında daha iyi görülebilmektedir.
Bileşik Alet
Alt Tipi
Adet Düzelti kapladığı
alan
Düzelti açısı
İ U İ+U Dİ YDİ D YDİ+D
Tip.20 2 2 - - - 2 - -
Tip.21 1 - - 1 - - - 1
Tip.22 1 - 1 - - 1 - -
Tip.23 1 - 1 - - 1 - -
Tip.24 1 1 - - - - 1 -
Tip.25 1 - 1 - 1 - - -
TOPLAM 7 3 3 1 1 4 1 1
Kısaltmalar (İ: ince, U: uzun, İ+U: ince+uzun, Dİ: dik, YDİ: yarı dik, D:
dar, YDİ+D: yarı dik+dar)
Tablo.49
Bileşik aletler üzerinde yer alan düzeltilerin açılarına baktığımızda da
düzeltilerin büyük bir çoğunluğunun yarı dik açılı oldukları görülmektedir
(Tablo.49).
155
Bileşik aletlerin boyutları açısından yapmış olduğumuz çalışmalarda söz
konusu örneklerin yalnızca genel boyut ölçümleri ve ortalamaları tespit edilmiştir.
Oldukça az sayıda örnekle temsil edildikleri için diğer yoğun alet tipleri içerisinde
yapmış olduğumuz ve alet boyut standartlarını gösteren analizlere gerek
duyulmamıştır. Tablo.50’ye bakıldığında yalnızca Tip.23’e (kenar kazıyıcı –
Clactonian çontuklu) ait olan örneğin genel boyut standartlarının oldukça üzerinde
olduğu görülmektedir. Kırık olduğu için uzunluğu ölçülememiş olan parçanın
genişliği 66 mm olarak tespit edilmiştir. Söz konusu parçanın kalınlığı ise 34
mm’dir.
Bileşik Alet
Alt Tipi
Uzunluk (mm) Genişlik (mm) Kalınlık (mm)
Min. Mak. Ort. Min. Mak. Ort. Min. Mak. Ort.
Tip.20 18 38 28 24 28 26 4 15 9,5
Tip.21 34 - - 25 - - 12 - -
Tip.22 34 - - 22 - - 14 - -
Tip.23 - - - 66 - - 34 - -
Tip.24 - - - 32 - - 11 - -
Tip.25 32 - - 28 - - 16 - -
Tablo.50
DİĞER ALETLER
Diğer aletler başlığı altında incelemiş olduğumuz toplam 13 alt tip mevcuttur.
Bunlar şu şekilde sınıflandırılmıştır;
156
DİĞER ALET ALT TİPLERİ ADET
Ham sırtlı bıçak 8
Kullanılmış yonga 6
Mikro taş delgi 4
İki yüzeyli alet 3
Omurgalı ön kazıyıcı 2
Kullanılmış çekirdek 2
Kıyıcı 1
Kıyıcı alet 1
Düzeltili çekirdek 1
Kullanılmış parça 1
Kısmi düzeltili dilgi 1
Tayac ucu 1
Gaga alet 1
TOPLAM 32
Tablo.51: Diğer alet alt tipleri ve sayıları.
Tip.26 – Ham sırtlı bıçak: Sırtı, ayrılmış olduğu yumrunun ham yüzü ya da büyük
bir çoğunlukla kabuğundan oluşmuş parçalardır116 (Levha.19/1, 2). Endüstri
içerisinde bu alet tipine ait 8 adet örnek tespit edilmiştir. Taşımalıkları yonga olan
parçaların tümü sağlam olarak ele geçmiştir.
Tespit edilmiş olan ham sırtlı bıçakların 7 tanesinin hammaddesi radyolarittir.
Tek örneğin ise hammaddesinin çakmaktaşı olduğu tespit edilmiştir. Tüm parçalar
sırt kısımlarında belli oranlarda kabuk ya da ham yüzey kalıntısı taşımaktadır. Söz
konusu parçalardan yalnızca 1 tanesi dış yüzünün yarısı kadar bir alanında ham
116 Yalçınkaya, 1989: 44.
157
yüzey kalıntısı taşımaktadır. Diğer parçaların ise daha küçük oranlarda kabuk veya
ham yüzey taşıdıkları tespit edilmiştir.
Ham sırtlı bıçaklar üzerinde gerçekleştirmiş olduğumuz topuk gözlemleri
sonucu 5 adet örneğin düz topuğa sahip olduğu tespit edilmiştir. Diğer 3 adet örnek
ise ham topuk taşımaktadır. Bu örneklerin tümünün kopma açıları 90°’nin
üzerindedir. 7 adet örneğin vurma yumruları belirgin bir görünümdeyken tek örnek
üzerinde gözlemlenen vurma yumrusu ise diğerlerine nazaran daha belirgin bir
görünüm taşımaktadır.
Ham sırtlı bıçakların tümü kullanılmış olan kenarlarında bir takım kertikler
taşımaktadır. Dolayısıyla bu alt tipin düzelti tipi kullanım düzeltisi olarak
kaydedilmiştir (Levha.19/1, 2). Söz konusu kullanım izlerinin çoğu pozisyonları
itibariyle taşımalıkların dış yüzü üzerinde yer almaktadır (5 adet). 2 adet örnek
üzerinde yer alan kullanım izleri ise iki yönlü görünümdedir.
Ham sırtlı bıçaklar üzerindeki düzeltilere konumları açısından bakıldığında 4
adet örnek üzerindeki düzeltilerin taşımalığın mesial ve proksimal kenarı boyunca
devam ettiği tespit edilmiştir. Geriye kalan 4 adet örnek üzerindeki düzeltiler ise
taşımalığın tüm kenarı boyunca (distal+mesial+proksimal) devam etmektedirler. Söz
konusu düzeltilerin taşımalık kenarında kapladıkları alanlara bakıldığında ise tüm
izlerin ince bir alanı kapladığı görülmektedir.
Ham sırtlı bıçaklar üzerinde yapmış olduğumuz boyut ölçümleri sonucu
uzunluk açısından minimum 34, maksimum 54 ve ortalama 44 mm değerleri tespit
edilmiştir. Genişlik açısından ise minimum 21, maksimum 49 ve ortalama 35 mm
değerleri söz konusudur. Kalınlıkta ise sırasıyla 10, 19 ve 14,5 mm değerleri
158
ölçülmüştür. Boyut açısından bakıldığında ham sırtlı bıçakların genel yontmataş
endüstri standartları içerisinde yer aldıkları görülmektedir. Bununla birlikte özellikle
taşımalık kalınlıkları açısından baktığımızda tespit edilmiş olan tüm örneklerin
kalınlıklarının 10 – 20 mm aralığında olduğu görülmektedir. Bu açıdan bu aletlerin
kullanımında belli kalınlıktaki yongaların tercih edilmiş oldukları anlaşılmaktadır.
Tip.27 – Kullanılmış yonga: Herhangi bir düzelti yapılmamış fakat kullanımdan
dolayı kenar ya da kenarlarında çentikler taşıyan yongalardır (Levha.19/3-5).
Kullanılmış yongalara ait endüstri içerisinde 6 adet örnek mevcuttur. Taşımalıkları
yonga olan parçalar üzerinde herhangi bir kırık tespit edilmemiştir.
Söz konusu alt tipe ait örneklerin tümünün hammaddesi radyolarittir. Bu
parçalardan 2 tanesi herhangi bir ham yüzey kalıntısı taşımazken 4 adet örnek
üzerinde ise çok küçük oranlarda ham yüzey tespit edilmiştir.
Topuk tipleri açısından bakıldığında düz topuklu parçaların baskın oldukları
görülmektedir. 4 adet düz topuklu parçayı 2 adet örnekle ham topuklu parçalar takip
etmektedir. Söz konusu örneklerden 5 tanesinin kopma açısının 90°’den büyük
olduğu gözlemlenmiştir. Tek örneğin ise kopma açısı 90°’dir. Vurma yumruları
açısından baktığımızda ise örneklerin büyük çoğunluğunun belirgin bir vurma
yumrusuna sahip olduğu görülmektedir. Yalnızca tek örneğin vurma yumrusu
diğerlerine göre daha şişkin ve belirgin bir görünümdedir.
Yukarıda da belirtmiş olduğumuz gibi bu parçaların hiçbirisi üzerinde bilinçli
yapılmış bir düzelti yoktur. Bundan dolayı söz konusu parçaların düzelti tipi
kullanım düzeltisi olarak değerlendirilmiştir. Bu parçalar üzerindeki kullanım
izlerinin pozisyonları ise çeşitlidir. 3 adet örnek üzerinde yer alan izler taşımalığın
159
dış yüzü üzerindedir. Geriye kalan 3 adet örnek üzerinde ise iki yönlü, almaşık ve
almaşık+almaşan tip düzeltiler (kullanım kertikleri) tespit edilmiştir.
Kullanım izlerinin taşımalık kenarındaki konumlarına bakıldığında parçaların
genel olarak kenarlarının büyük kısmının ya da tamamının kullanılmış olduğu
görülmektedir. 4 adet örnek üzerindeki izler distal, mesial ve proksimal kenarlar
boyunca uzanmaktadır. Diğer 2 örnek üzerindeki kullanım izleri de mesial ve
proksimal bölümler üzerinde yer almaktadırlar.
Düzeltilerle ilgili son olarak, taşımalık kenarında kapladıkları alanlar ve
açılarıyla ilgili gözlemler yapılmıştır. Buna göre 6 adet örnek üzerindeki izlerin tümü
taşımalık kenarında ince alanlar kaplamaktadır. Söz konusu izlerden 5 tanesi
taşımalık kenarında dar, 1 tanesi ise yarı dik bir açıyla yer almaktadır.
Kullanılmış yongalar üzerinde yapılmış olan boyut ölçümlerine göre
minimum 21, maksimum 43 ve ortalama 32 mm uzunluk değerleri tespit edilmiştir.
Genişlik açısından ise minimum, maksimum ve ortalama değerler 14, 40 ve 27 mm
olarak ölçülmüştür. Yapmış olduğumuz kalınlık ölçümleri sonucu ise minimum 6,
maksimum 14 ve ortalama 10 mm değerleri elde edilmiştir. Uzunluk açısından
bakıldığında söz konusu örneklerin genelde 20 – 40 mm aralığında yer aldıkları
görülmektedir. 43 mm uzunluğundaki tek örnek ise bu alt tipin boyut ortalamasını
arttırmaktadır. Söz konusu parçanın genişliği de diğer örneklere göre daha yüksektir.
Tip.28 – Mikro taş delgi: Taşımalığın bir kenarı üzerinde veya iki kenarının
bitiştiği noktada, düzeltilerle şekillendirilmiş delici özellikteki mikro bir uca sahip
olan parçalardır (Levha.19/6, 7). Bu alt tip yontmataş endüstri içerisinde 4 adet
160
örnekle temsil edilmektedir. Taşımalıkları yonga olan söz konusu örneklerin 2 tanesi
kırık olarak ele geçmiştir.
Mikro taş delgilere ait olan örneklerin tümünün hammaddesi radyolarittir. Bu
parçalardan 3 tanesi çok küçük oranlarda ham yüzey kalıntısı taşımaktadır.
Tespit edilmiş olan parçalar içerisinde 1 örneğin topuk kısmı kırık olduğu için
belirlenememiştir. 2 adet örneğin topuğu ise hamdır. Tek örnek üzerindeki topuk ise
yüzcüklü görünümdedir. Topuk kısmı sağlam olarak ele geçmiş olan örnekler
içerisindeki 2 adet parçanın kopma açısı 90°’nin üzerindedir. Diğer örnek ise 90°’lik
bir kopma açısına sahiptir. Söz konusu parçaların vurma yumrularına bakıldığında da
2 adet örneğin belirgin, tek örneğin ise oldukça belirgin bir vurma yumrusu taşıdığı
görülmektedir.
Taşımalıklar üzerinde mikro taş delgiyi oluşturan kısımlar pulcuklu
düzeltilerle şekillendirilmiştir. Söz konusu düzeltilerin 2 tanesi taşımalığın dış yüzü
üzerindedir. Diğer 2 örnekte ise taş delgiyi oluşturan düzeltiler pozisyonları itibariyle
almaşık tiptedir (Levha.19, 6).
Taş delgileri oluşturan düzeltilerin konumları her bir örnek üzerinde farklıdır.
Buna göre parçalar üzerindeki düzeltiler taşımalıklarının mesial, proksimal,
distal+mesial ve distal+mesial+proksimal bölümleri üzerine yapılmışlardır. Söz
konusu düzeltilerin tümü taşımalık kenarlarında ince bir alanı kaplamaktadır. 3 adet
taşımalık üzerindeki delgi kısımları yarı dik düzeltilerle şekillendirilmiştir. Tek
örnekte ise delgiyi oluşturan düzeltiler dardır.
Boyut analizleri sonucu mikro taş delgilerin taşımalıklarının da oldukça
küçük olduğu tespit edilmiştir. Yapılmış olan ölçümlere göre mikro taş delgilere ait
161
uzunluklar minimum 22, maksimum 26 ve ortalama 24 mm olarak ortaya çıkmıştır.
Genişlik değerleri ise minimum 20, maksimum 23 ve ortalama 21,5 mm’dir. Kalınlık
açısından ise ortalama değer 7,5 mm’dir (min. 5 mm / mak. 10 mm).
Tip.29 – İki yüzeyli alet: İki yüzeyli aletler, genellikle çakmaktaşı yumrularının,
fakat aynı zamanda çakmaktaşı, kuvarsit ve kumtaşı gibi büyük yongaların her iki
yüzünden kaplayan düzeltilerle ya da en azından bürüyen düzeltilerle yontulmasıyla
oluşmuş çeşitli formlardaki aletlerdir117 (Levha.20, 21). Alt Paleolitik Dönem
içerisinde özellikle Mode 2 endüstrilerinin tipik alet tiplerinden olan iki yüzeylilere
ait 3 adet örnek tespit edilmiş ve bunların analizleri gerçekleştirilmiştir. Söz konusu
örneklerin tümü sağlam olarak ele geçmiştir.
2007 yılında V.2 seviyesi içerisinden ele geçmiş olan örnek büyük bir yonga
üzerine yapılmıştır. Parçanın dip kısmında yer alan topuğun bir kısmı ile özellikle
profilden bakıldığında iç yüzde yer alan vurma yumrusu belli olmaktadır (Levha.21).
Bordes’un iki yüzeyli alet ölçüm sistemine göre yapılmış olan analizlere göre söz
konusu tipin badem biçimli sınıfına girdiği tespit edilmiştir. Parça üzerinden alınmış
olan çıkarımların sayısına bakıldığında ise her iki yüzeyden de eşit sayıda yonga
çıkarımı alınmış olduğu görülmektedir (20’şer adet).
Analizini yapmış olduğumuz iki yüzeyli aletin hammaddesi net olarak
belirlenememiştir. Ancak A.Ü. D.T.C.F. Coğrafya Bölümü Öğretim Üyelerinden
Prof. Dr. Hakan Yiğitbaşoğlu’nun yapmış olduğu gözlem ve küçük analizler sonucu
117 Bordes, 1988: 71; Yalçınkaya, 1989: 52, 53; Taşkıran,1990: 11.
162
söz konusu parçanın hammaddesinin karbonatsız bir kayaç olduğu tespit
edilmiştir118.
Söz konusu iki yüzeyli aletten alınmış olan ölçümler şu şekildedir;
Maksimum uzunluk (L): 10,9 cm
Maksimum genişlik (m): 6,8 cm
Maksimum kalınlık (e): 3,4 cm
Maksimum genişlikte olan kısım ile dip arasındaki uzunluk (a): 4,7 cm
L/a: 2,31 cm
L/m: 1,6 cm
m/e: 2 cm
Diğer iki yüzeyli alet örnekleri ilk dönem Karain kazıları sonucu İsmail Kılıç
Kökten tarafından bulunmuş olan örneklerdir. Söz konusu örneklerden birisi
hammaddesi belirlenemeyen bir doğal yumru üzerinde yapılmıştır. Dip kısmındaki
belli bir alanda yapılmış olduğu yumruya ait kabuk / ham yüzey kalıntısını
taşımaktadır (Levha.20/1). Bu örneğin bir yüzünün diğer yüzüne göre daha çok
sayıda yonga çıkarımıyla işlenmiş olduğu görülmüştür. Söz konusu parçanın bir
yüzünden 21 diğer yüzünden ise 12 adet çıkarım alınmıştır.
Analizleri yapılmış olan bu parça üzerinden alınmış olan boyut ölçümleri şu
şekildedir;
118 Hakan Yiğitbaşoğlu ile kişisel görüşme, 12.05.2013.
163
Maksimum uzunluk (L): 11,9 cm
Maksimum genişlik (m): 6,4 cm
Maksimum kalınlık (e): 5,1 cm
Maksimum genişlikte olan kısım ile dip arasındaki uzunluk (a): 4,9 cm
L/a: 2,42 cm
L/m: 1,85 cm
m/e: 1,25 cm
Yukarıda belirtmiş olduğumuz ölçüm ve gözlem sonuçlarına göre söz konusu
iki yüzeyli alet tipinin Micoquian tip bir iki yüzeyli olduğu tespit edilmiştir. Aynı
parça üzerinde analiz ve ölçümler gerçekleştirmiş olan Işın Yalçınkaya’da söz
konusu parçanın içbükey kenarları, ileriye doğru çıkmış ucu ve yuvarımsı dibiyle
Micoquian iki yüzeylilerin tanımına uyduğunu belirtmektedir119.
Analizleri yapılmış olan son iki yüzeyli alet ise diğerlerine göre daha küçük
bir örnektir. Bu örnek de Kökten’in ilk dönem Karain kazılarında ele geçmiş olan bir
parçadır (Levha.20/2). Yine bu parçanın da hammaddesi belirsizdir. Ancak yapılmış
olan gözlemlere göre doğal küçük bir yumru üzerine yapılmış olduğu
anlaşılmaktadır. Söz konusu parçaya şeklini veren yonga çıkarım sayılarına
baktığımız zaman parçanın bir yüzü üzerinde 16, diğer yüzü üzerinde ise 23 adet
çıkarımın alınmış olduğu görülmektedir.
Bu son iki yüzeyli aletten alınmış olan ölçümler şu şekildedir;
119 Yalçınkaya, 1989: 106.
164
Maksimum uzunluk (L): 8,3 cm
Maksimum genişlik (m): 4,9 cm
Maksimum kalınlık (e): 3,6 cm
Maksimum genişlikte olan kısım ile dip arasındaki uzunluk (a): 3,7 cm
L/a: 2,24 cm
L/m: 1,69 cm
m/e: 1,36 cm
Alınmış olan boyut ölçümlerine göre söz konusu iki yüzeyli alet tipinin de
badem biçimli olduğu anlaşılmaktadır. Ancak bu parça diğerlerine göre çok daha
küçük bir görünümde olduğu için kısa badem biçimli iki yüzeyli olarak
nitelendirmek çok yanlış olmayacaktır.
Tip.30 – Omurgalı ön kazıyıcı: Profilden ters çevrilmiş karina şeklinde, alnı
dilgicik çıkarımlarıyla çevrelenmiş, geniş ve kısa ya da dar ve uzun olabilen kalın
yongalar üzerine yapılmış ön kazıyıcılardır120 (Levha.19/8). Yoğun olmayan bu alt
tip grubuna ait 2 adet örnek mevcuttur. Söz konusu 2 örnek de sağlam olarak ele
geçmiştir. Her iki örneğin taşımalığı da yongadır.
Hammaddeleri çakmaktaşı olan örneklerden birisi üzerinde herhangi bir
kabuk kalıntısı yoktur. Diğer örnek ise üzerinde çok küçük bir oranda kabuk kalıntısı
taşımaktadır.
120 Yalçınkaya, 1989: 38.
165
Tespit edilmiş olan omurgalı ön kazıyıcıların topuk tiplerine bakıldığında 1
adet örneğin düz topuk tipine sahip olduğu görülmektedir. Diğer örnek üzerindeki
topuk kısmı ise kaldırılmıştır. Bu örneğin kopma açısı ve vurma yumrusu da tespit
edilememiştir. Düz topuğa sahip olan parça ise 90°’den büyük bir kopma açısına
sahiptir. Söz konusu örneğin vurma yumrusu da belirgindir.
Omurgalı ön kazıyıcılara ait olan örneklerin birisinde, kazıyıcı alnı oluşturan
düzeltiler pulcuklu tiptedir. Diğer örnekte ise alın kısmı paralel düzeltilerle
şekillendirilmiştir (Levha.19/8). Her iki örnek üzerindeki düzeltiler de taşımalığın
dış yüzü üzerinde yer almaktadırlar.
Parçalar üzerindeki düzeltilere konumları itibariyle bakıldığında örneklerden
birisi üzerindeki düzeltilerin yalnızca distal kısım üzerinde yer aldığı görülmektedir.
Diğer örnek üzerindeki düzeltiler ise taşımalığın distal kısmı ile birlikte mesial
alanına kadar uzanmaktadır. Her iki parça üzerindeki düzeltiler de kapladıkları
alanlar açısından uzun düzelti olarak değerlendirilmişlerdir. Düzelti açıları ise bir
parça üzerinde dik diğerinde ise yarı dik olarak gözlemlenmiştir.
Omurgalı ön kazıyıcı örneklerinden birisi boyut açısından endüstri
standartlarının oldukça üzerindedir. Söz konusu parçanın taşımalık uzunluğu 67,
genişliği 46, kalınlığı ise 26 mm olarak ölçülmüştür. Diğer örneğin ise uzunluğu 42,
genişliği 35 ve kalınlığı 17 mm’dir.
Tip.31 – Kullanılmış çekirdek: Herhangi bir düzelti yapılmaksızın mevcut haliyle
kullanılmış olan çekirdeklerdir (Levha.19/9). Bu parçalar endüstri içerisinde 2 adet
örnekle temsil edilmektedirler. Bu tipe ait olan parçaların her ikisi de sağlam olarak
ele geçmiştir.
166
Hammaddeleri radyolarit olan örneklerin birisi, yarısından daha küçük bir
alanında ham yüzey kalıntısı taşırken diğer parçada ise yarısından fazla oranda ham
yüzey kalıntısı tespit edilmiştir.
Bu tipe ait olan örneklerin taşımalıkları çekirdek olduğu için söz konusu
parçalar üzerinde topuk, kopma açısı ve vurma yumrusu gibi öğeler
bulunmamaktadır.
Söz konusu parçaların düzeltileriyle ilgili de söylenebilecek çok fazla bir şey
yoktur. Her iki parça da üzerlerinde kullanıma bağlı izler taşımaktadırlar. Bir parça
üzerindeki kullanım alanı ise diğerine göre daha uzundur.
Yapılmış olan ölçümler sonucu her iki örneğin de boyut olarak birbirine çok
yakın oldukları görülmüştür. Örneklerden birisinin uzunluğu 59, genişliği 39 ve
kalınlığı 21 mm olarak ölçülmüştür. Diğer örneğin ise uzunluğu 56, genişliği 40 ve
kalınlığı 30 mm’dir.
Tip.32 – Kıyıcı: Bir yüzü, ucundan bitişik birkaç yonga çıkarılmasıyla yuvarlak, yarı
oval ya da düz bir kesici ağız gösteren; çakıllar üzerine yapılmış aletlerdir121.
Analizlerini yapmış olduğumuz endüstri öğeleri içerisinde Yontuk Çakıl Kültürü’nün
(Mode 1) karakteristik alet tiplerinden olan kıyıcılara ait tek örnek tespit edilmiştir
(Levha.22/1). Sağlam olarak ele geçmiş olan bu örnek ince bir radyolarit tablet
üzerine yapılmıştır. Çıkarımların alınmış olduğu kısım dışında parçanın bütünü ham
yüzey taşımaktadır.
Yine bu tip üzerinde de topuk, kopma açısı ve vurma yumrusu gibi öğeler
bulunmamaktadır.
121 Yalçınkaya, 1989: 56.
167
Düzelti tipi açısından bakıldığında söz konusu örnek üzerindeki tip
yongalama düzeltisidir. Tabletin uç kısmından, aynı yüz üzerinde 2 adet yonga
çıkarımı alınmasıyla kesici bir ağız oluşturulmuştur.
Boyut analizi yapılmış olan kıyıcı üzerinden alınmış olan uzunluk ölçümü 51
mm’dir. Söz konusu parçanın genişliği 71 mm, kalınlığı ise 18 mm’dir.
Tip.33 – Kıyıcı alet: Çakılın iki yüzünden bitişik ve almaşık birçok yonganın
alınmasıyla elde edilmiş, genellikle yılankavi bir kesici ağız gösteren aletlerdir122.
Mode 1 endüstrilerinin tipik aletlerinden olan bu örnek Karain Alt Paleolitik
endüstrisi içerisinde tek örnekle temsil edilmektedir (Levha.22/2). Yapılmış olan
gözlemler sonucu söz konusu kıyıcı aletin taşımalığının çekirdek olduğu tespit
edilmiştir.
Hammaddesi radyolarit olan örnek, taşımalığının yarısı oranında ham yüzey
kalıntısı taşımaktadır. Taşımalık tipi itibariyle söz konusu örnek üzerinde de topuk,
kopma açısı ve vurma yumrusu bulunmamaktadır.
Kıyıcı aleti oluşturan düzeltiler yongalama yoluyla oluşturulmuşlardır.
Dolayısıyla söz konusu parça üzerindeki düzelti tipi yongalama düzeltisidir. Yonga
çıkarımları taşımalığın her iki yüzünden birbirine bitişik bir şekilde alınmışlardır. Bu
açıdan bakıldığında taşımalık üzerindeki düzeltilerin pozisyonu iki yönlüdür.
Analizlerini yapmış olduğumuz endüstri öğeleri içerisinde yontuk çakıl
kültürüne atfedilen aletlerden birisi olan kıyıcı alet, diğer tip olan kıyıcıya göre daha
büyük bir boyuttadır. Söz konusu parçanın uzunluğu 72, genişliği 96 ve kalınlığı ise
57 mm olarak ölçülmüştür.
122 Yalçınkaya, 1989: 56.
168
Tip.34 – Düzeltili çekirdek: Bir çekirdek ya da çekirdek parçasının bir ya da daha
fazla kenarı üzerine düzeltiler yapılması suretiyle oluşmuş alet tipidir. Bu alt tipe ait
tek örnek tespit edilmiştir (Levha.23/1). Parça kırık olarak ele geçmiştir.
Söz konusu tek örneğin hammaddesi çakmaktaşıdır ve bu örnek yarısından
küçük bir alanında kabuk kalıntısı taşımaktadır.
Taşımalığı çekirdek parçası olduğu için örnek üzerinde topuk, kopma açısı ve
vurma yumrusu gibi öğeler yer almamaktadır.
Analizini yapmış olduğumuz parça üzerindeki düzeltilerin tipi pulcukludur.
Bu düzeltiler parçanın küçük bir kısmında yer aldıkları için aynı zamanda kısmi tip
düzeltilerdir.
Tek örnekle temsil edilmekte olan düzeltili çekirdek parçası kırık olarak ele
geçtiği için yalnızca genişlik ve kalınlık ölçümleri alınabilmiştir. Söz konusu
parçanın genişliği 37 mm, kalınlığı ise 15 mm olarak ölçülmüştür.
Tip.35 – Kullanılmış parça: Herhangi bir düzelti yapılmamış fakat kullanımdan
dolayı kenar ya da kenarlarında çentikler oluşmuş, taşımalığı yonga, dilgi, çekirdek
yontma artığı ya da döküntü dışında bir parça olan alet tipleridir. Bu alt tipe ait
yontmataş endüstri içerisinde 1 adet örnek tespit edilmiştir (Levha.23/2). Taşımalığı
radyolarit bir tablet olan örnek sağlam olarak ele geçmiştir. Söz konusu parça
kullanılmış olan kenarı dışında tümüyle ham yüzeyle kaplıdır. Tablet olmasından
dolayı yongalarda gözlemlenen topuk, kopma açısı ve vurma yumrusu öğeleri bu
parça üzerinde yoktur.
169
Analizini yapmış olduğumuz parça tipik ve yaygın bir örnek olmadığı için
düzeltileriyle ilgili çok fazla veri mevcut değildir. Yukarıda da belirtmiş olduğumuz
gibi söz konusu parça, bir kenarında kullanıma bağlı izler taşımaktadır. Bu izler
taşımalık kenarında devamlı bir görünüm sergilemekle birlikte oldukça ince bir alanı
kaplamaktadırlar. Dolayısıyla söz konusu parçanın çok yoğun bir kullanıma tabi
tutulmadığı anlaşılmaktadır.
Üzerinde kullanım izi taşıyan bu parça boyut açısından oldukça küçüktür.
Yapmış olduğumuz ölçümlere göre bu parçanın uzunluğu 26, genişliği 24 ve
kalınlığı ise 9 mm olarak tespit edilmiştir.
Tip.36 – Kısmi düzeltili dilgi: Dilginin en az bir kenarının kısmi düzeltilerle
şekillendirilmiş olduğu alet tipidir. Bu alet tipi endüstri içerisinde tek örnekle temsil
edilmektedir (Levha.23/3). Parça üzerinde herhangi bir kırık tespit edilmemiştir.
Hammaddesi radyolarit olan örneğin üzerinde ham yüzey kalıntısına
rastlanmamıştır.
Kısmi düzeltili dilginin topuk kısmı düzdür. 90°’den daha büyük bir kopma
açısına sahip olan parçanın vurma yumrusu oldukça belirgindir.
Kısmi düzeltili dilgi üzerinde gözlemlenen düzeltiler pulcuklu tip
düzeltilerdir. Söz konusu düzeltilerin tümü taşımalığın dış yüzü üzerine
yapılmışlardır. Bu düzeltiler konum itibariyle taşımalığın proksimal bölümüyle
birlikte mesial bölümün bir kısmı üzerinde yer almaktadırlar. Düzeltilerin taşımalık
kenarında kapladığı alan incedir. Düzelti açısı ise dardır.
170
Yapılmış olan ölçümler sonucu alet taşımalığı olan dilginin uzunluğunun 43
mm olduğu tespit edilmiştir. Taşımalık genişliği 25, kalınlığı ise 12 mm olarak
ölçülmüştür.
Tip.37 – Tayac ucu: Genellikle kalın, fakat bazen yassı yongalar üzerine yapılmış
yöneşen dişlemelilerdir123. Yontmataş endüstri içerisindeki tekil parçalardan olan bu
tipe ait tek örnek tespit edilmiştir (Levha.23/4). Kırık olan parçanın taşımalığı
yongadır.
Hammaddesi radyolarit olan örnek üzerinde herhangi bir ham yüzey kalıntısı
tespit edilmemiştir.
Kırık olduğu için topuk kısmı görülemeyen örneğin kopma açısı ve vurma
yumrusu da tespit edilememiştir.
Parça üzerinde yer alan düzeltiler pulcuklu tip düzeltilerdir. Tümü taşımalığın
dış yüzü üzerinde yer alan düzeltiler kapladıkları alan itibariyle ise ince tip
düzeltilerdir. Söz konusu düzeltiler taşımalığın iç yüzü ile dar bir açı
oluşturmaktadırlar.
Yukarıda bahsetmiş olduğumuz kırık durumundan dolayı parçanın uzunluk
ölçümü alınmamıştır. Alınmış olan diğer ölçümler sonucu taşımalığın genişliği 28,
kalınlığı ise 9 mm olarak tespit edilmiştir.
Tip.38 – Gaga alet: Bir döküntü, yonga ya da dilgi üzerine yapılmış bitişik iki
çontukla elde edilmiş, taş delgiye göre daha kuvvetle ileriye doğru çıkmış az çok
123 Yalçınkaya, 1989: 41.
171
sivri, kalın, bazen iri bir çıkıntı gösteren aletlerdir124. Bu alet tipi de endüstri
içerisinde tek örnekle temsil edilmektedir (Levha.23/5). Sağlam olarak ele geçmiş
olan örneğin taşımalığı yongadır.
Söz konusu tipe ait olan örneğin hammaddesi radyolarittir. Taşımalık
yüzeyinin yarısından daha küçük bir alanında ham yüzey kalıntısı taşımaktadır.
Analizini yapmış olduğumuz gaga alet örneğinin topuk kısmı kaldırılmıştır.
Söz konusu örneğin kopma açısı ve vurma yumrusu ise belirsizdir.
Taşımalık üzerinde, alet tipine ismini vermiş olan gaga kısmı 2 adet çontukla
belirgin hale getirilmiştir. Söz konusu çontuklar yongalama yöntemiyle elde
edilmişlerdir. Her iki çontuk da taşımalığın dış yüzü üzerinde yer almaktadır.
Gaga alet üzerinde yer alan düzeltiler konum itibariyle taşımalığın distal ve
mesial bölümleri üzerinde yer almaktadırlar. Yarı kaplayan görünümdeki düzeltilerin
açısı ise yarı diktir.
Endüstri içerisinde tek örnekle temsil edilen gaga alete ait örnek küçük
boyutlu bir parçadır. Uzunluğu 24 mm olan aletin genişliği 27, kalınlığı ise 13 mm
olarak ölçülmüştür.
DİĞER ALETLERLE İLGİLİ GENEL DEĞERLENDİRMELER
Diğer aletler başlığı altında incelemiş olduğumuz tipler toplamda 32 adet
örnekle temsil edilmektedirler. Söz konusu örnekler içerisinde yalnızca 4 adet örnek
üzerinde kırık tespit edilmiştir (Grafik.9).
124 Yalçınkaya, 1989: 50.
172
Grafik.9
Ham sırtlı bıçaklar, diğer alet tipleri içerisinde 8 adet örnekle en yoğun olarak
temsil edilen parçalardır. Bunu 5 adet örnekle kullanılmış yongalar, 4 adet örnekle
mikro taş delgiler ve 3 adet örnekle iki yüzeyli aletler takip etmektedir. Geriye kalan
tipler ise daha az sayıda örnekle temsil edilmektedirler (Grafik.10). Söz konusu
aletlerden ham sırtlı bıçaklar ve iki yüzeyli aletler Alt Paleolitik Dönem’in tipik
parçalarındandır.
Grafik.10
12,50%
87,50%
Diğer Alet Kırık Oranları
Kırık olan D.A. Kırık olmayan D.A.
8
6
4
3
2
2
1
1
1
1
1
1
1
0 1 2 3 4 5 6 7 8 9
TİP.26 HAM SIRTLI BIÇAK
TİP.27 KULLANILMIŞ YONGA
TİP.28 MİKRO TAŞ DELGİ
TİP.29 İKİ YÜZEYLİ ALET
TİP.30 OMURGALI ÖN KAZIYICI
TİP.31 KULLANILMIŞ ÇEKİRDEK
TİP.32 KIYICI
TİP.33 KIYICI ALET
TİP.34 DÜZELTİLİ ÇEKİRDEK
TİP.35 KULLANILMIŞ PARÇA
TİP.36 KISMİ DÜZELTİLİ DİLGİ
TİP.37 TAYAC UCU
TİP.38 GAGA ALET
Diğer Alet Alt Tipleri
173
Hammadde açısından bakıldığında endüstri genelindeki görüntünün diğer
aletler açısından da geçerli olduğu görülmektedir. 32 adet örneğin 25 tanesinin
hammaddesi radyolarittir. 4 adet örnek ise çakmaktaşından yapılmıştır (Tablo.52).
Analizleri yapılmış olan 3 adet iki yüzeyli aletin ise hammadde tespiti
yapılamamıştır. Söz konusu aletlerden birisinin karbonatsız bir kayaç olduğu tespit
edilmiştir.
Diğer Alet
Alt Tipi
Adet Kırık Hammadde Kabuk/Ham y.
Yok Var Radyolarit Çakmaktaşı Belirsiz Yok <1/2 1/2 >1/2
Tip.26 8 8 - 7 1 - - 7 1 -
Tip.27 6 6 - 6 - - 2 4 - -
Tip.28 4 2 2 4 - - 1 3 - -
Tip.29 3 3 - - - 3 1 2 - -
Tip.30 2 2 - - 2 - 1 1 - -
Tip.31 2 2 - 2 - - - 1 - 1
Tip.32 1 1 - 1 - - - - - 1
Tip.33 1 1 - 1 - - - - 1 -
Tip.34 1 - 1 - 1 - - 1 - -
Tip.35 1 1 - 1 - - - - - 1
Tip.36 1 1 - 1 - - 1 - - -
Tip.37 1 - 1 1 - - 1 - - -
Tip.38 1 1 - 1 - - - 1 - -
TOPLAM 32 28 4 25 4 3 7 20 2 3
Tablo.52
Diğer aletler başlığı altında incelemiş olduğumuz aletlerin büyük bir
çoğunluğu üzerlerinde kabuk veya ham yüzey kalıntısı taşımaktadırlar. 32 adet
174
örnekten yalnızca 7 tanesinde kabuk veya ham yüzey kalıntısı bulunmamaktadır
(Tablo.52). Kabuk/ham yüzey kalıntısının en yoğun görüldüğü tipler ham sırtlı
bıçaklardır (Tip.26). Tipolojileri itibariyle söz konusu parçalar sırt kısımlarında belli
oranlarda kabuk veya ham yüzey taşımaktadırlar. Bir diğer alet tipi olan iki yüzeyli
örneklerinden (Tip.29) birisinde herhangi bir kabuk/ham yüzey kalıntısı yoktur.
Diğer iki örnek ise küçük oranlarda kabuk/ham yüzey taşımaktadır. Özellikle 1 adet
örneğin dip kısmında belli bir alanda yer alan kabuk/ham yüzey kalıntısı dikkat
çekmektedir. Bu alan söz konusu parçanın dip kısmının asimetrik bir görüntüde
olmasına sebep olmaktadır. Diğer kısımları muntazam bir şekilde işlenmiş olan aletin
yalnızca bu kısmında bir ham alanın bırakılmış olması farklı ihtimalleri akla
getirmektedir. Bu ihtimallerden birisi parçanın yarım bırakılmış olmasıdır. Bir diğer
ihtimal ise bu alanın bilinçli bir şekilde ham olarak bırakılmış olabileceğidir. Eğer bu
ikinci ihtimal gerçekse parçanın dip kısmında yer alan bu ham alanın aletin tamamen
daha rahat bir şekilde kullanılması amacıyla bırakılmış olabileceği söylenebilir.
Analizleri yapılmış olan diğer alet tipleri içerisindeki parçaların taşımalıkları
büyük oranda yongalardan oluşmaktadır. Kullanılmış çekirdek (Tip.31) ve düzeltili
çekirdek (Tip.34) gibi tiplerin taşımalıkları ise isimlerinden de anlaşılacağı üzere
çekirdeklerden oluşmaktadır (Tablo.53). Ayrıca taşımalığı çekirdek olan bir diğer tip
ise kıyıcı alettir (Tip.33). Bu tipe ait olan örnekler Alt Paleolitik Dönem içerisinde
genellikle yumrular üzerine yapılmışlardır. Analizini yapmış olduğumuz parçanın
ise, üzerinden daha önceden yonga çıkarımları alınmış olan büyük boyutlu şekilsiz
bir çekirdek üzerine yapılmış olduğu anlaşılmaktadır.
Analizlerini yapmış olduğumuz iki yüzeyli aletlerin taşımalıkları iki farklı
tipten oluşmaktadır (Tablo.53). Söz konusu örneklerden birisinin taşımalığı büyük
175
bir yongadır. Bu örneğin düz olan topuk kısmı ile düzeltilerle kapanmış olmasına
rağmen oldukça şişkin olan vurma yumrusu belli olmaktadır. Ancak yonga üzerine
yapılmış olsa da taşımış olduğu yonga çıkarımları ve tipi itibariyle söz konusu örnek
klasik bir iki yüzeyli olarak değerlendirilmelidir. Analizlerini yapmış olduğumuz
diğer iki yüzeyli alet örneklerinin ise hammadde yumruları üzerine yapılmış
oldukları anlaşılmaktadır.
Diğer Alet
Alt Tipi
Adet Taşımalık Tipi
Yonga Dilgi Çekirdek Tablet Hammadde yumrusu
Tip.26 8 8 - - - -
Tip.27 6 6 - - - -
Tip.28 4 4 - - - -
Tip.29 3 1 - - - 2
Tip.30 2 2 - - - -
Tip.31 2 - - 2 - -
Tip.32 1 - - - 1 -
Tip.33 1 - - 1 - -
Tip.34 1 - - 1 - -
Tip.35 1 - - - 1 -
Tip.36 1 - 1 - - -
Tip.37 1 1 - - - -
Tip.38 1 1 - - - -
TOPLAM 32 23 1 4 2 2
Tablo.53
Diğer alet tipleri üzerinde yapmış olduğumuz topuk gözlemleri de endüstri
genelinin paralelinde sonuçlar ortaya koymuştur. Topuk kısmı gözlemlenebilen ya da
176
sağlam olarak ele geçmiş olan örnekler içerisinde baskın tip düz topuktur. Bunu ham
topuklu parçalar takip etmektedir. 8 adet örnek ise taşımalık tipleri itibariyle doğal
olarak topuk taşımamaktadırlar (Tablo.54).
Diğer Alet
Alt Tipi
Adet Topuk tipi
Düz Ham Yüzcüklü Kaldırılmış Kırık Yok
Tip.26 8 5 3 - - - -
Tip.27 6 4 2 - - - -
Tip.28 4 - 2 1 - 1 -
Tip.29 3 1 - - - - 2
Tip.30 2 1 - - 1 - -
Tip.31 2 - - - - - 2
Tip.32 1 - - - - - 1
Tip.33 1 - - - - - 1
Tip.34 1 - - - - - 1
Tip.35 1 - - - - - 1
Tip.36 1 1 - - - - -
Tip.37 1 - - - - 1 -
Tip.38 1 - - - 1 - -
TOPLAM 32 12 7 1 2 2 8
Tablo.54
Diğer alet tipleri içerisinde yer alan 13 adet örneğin kopma açısı belirsizdir.
Bunun sebebi parçalar üzerindeki proksimal kırıklar yanında topuğun kaldırılmış
olması ya da hiç olmamasıdır. Bunlar dışında kalan parçalardan 17 tanesinin kopma
açısı 90°’nin üzerindedir (Tablo.55). Yine vurma yumruları açısından da elde etmiş
olduğumuz veriler endüstri genelini yansıtmaktadır. 12 adet örneğin vurma yumrusu
177
çeşitli nedenlerden dolayı yoktur. Geriye kalan 20 adet örneğin 15 tanesi ise belirgin
vurma yumrularına sahiptirler (Tablo.55). Vurma yumrusu oldukça belirgin olan
örnekler içerisindeki iki yüzeyli alet dikkat çekicidir. Yonga üzerine yapılmış olan bu
örnek endüstri boyut ortalamalarının çok üzerindedir. Mevcut uzunluğu 109 mm olan
örneğin alet haline çevrilmeden önceki hali çok daha büyük olmalıdır. Söz konusu
boyut verilerinin yanında parça üzerinde belli olan vurma yumrusunun genişliği de
bu yonganın farklı bir teknikle yongalanmış olabileceğine işaret edebilir.
Diğer Alet
Alt Tipi
Adet Kopma açısı Vurma yumrusu
Yok <90° 90° >90° Yok Bel. Old. Bel.
Tip.26 8 - - - 8 - 7 1
Tip.27 6 - - 1 5 - 5 1
Tip.28 4 1 - 1 2 1 2 1
Tip.29 3 3 - - - 2 - 1
Tip.30 2 1 - - 1 1 1 -
Tip.31 2 2 - - - 2 - -
Tip.32 1 1 - - - 1 - -
Tip.33 1 1 - - - 1 - -
Tip.34 1 1 - - - 1 - -
Tip.35 1 1 - - - 1 - -
Tip.36 1 - - - 1 - - 1
Tip.37 1 1 - - - 1 - -
Tip.38 1 1 - - - 1 - -
TOPLAM 32 13 - 2 17 12 15 5
Tablo.55
178
Diğer alet tipleri içerisinde baskın düzelti tipi kullanım düzeltisidir. Söz
konusu 17 adet örneği 8 adet örnekle pulcuklu düzeltiye sahip olan parçalar takip
etmektedir. 6 adet örnek üzerinde tespit edilen düzelti tipi ise yongalamadır
(Tablo.56). Yongalama düzeltisine sahip olan örnekler iki yüzeyli aletler (Tip.29) ile
yontuk çakıllardır (Tip. 32, 33). Diğer örnek ise 2 adet Clactonian çontukla
oluşturulmuş olan gaga alettir (Tip.38).
Paralel düzelti tipi endüstri içerisinde çok nadir rastlanan bir düzelti tipidir.
Paralel düzeltiler taşıyan omurgalı ön kazıyıcının bir diğer örneği de bileşik aletler
içerisinde karşımıza çıkan dişlemeli-omurgalı ön kazıyıcı tipidir (Levha.18/6).
Ancak söz konusu alet Alt Paleolitik buluntuların yoğun olarak ele geçtiği 75.
arkeolojik seviyeden ele geçmiştir. Diğer aletler içerisinde incelemiş olduğumuz
omurgalı ön kazıyıcıların arkeolojik seviyeleri ise 59 ve 61’dir. Yani bu parçalar Alt
Paleolitik seviyenin en üst kısımlarında yer alan parçalardır. Dolayısıyla söz konusu
parçalara şüpheyle yaklaşmakta fayda vardır.
Taşımalığı yonga olan aletler üzerindeki düzeltilerin büyük bir
çoğunluğu parçanın dış yüzü üzerine yapılmıştır. Bunu iki yönlü düzeltiye sahip olan
parçalar izlemektedir. 6 adet örneğin ise düzelti pozisyonları belirsizdir (Tablo.56).
Bunların çoğunluğu taşımalığı yonga olmayan parçalardır. Dolayısıyla düzelti
pozisyonlarına dair bir şey söylemek mümkün değildir.
179
Diğer Alet
Alt Tipi
Adet Düzelti tipi Düzelti pozisyonu
P PA Y K DY A İKY A+AL B
Tip.26 8 - - - 8 5 - 2 - 1
Tip.27 6 - - - 6 3 1 1 1 -
Tip.28 4 4 - - - 2 2 - - -
Tip.29 3 - - 3 - - - 3 - -
Tip.30 2 1 1 - - 2 - - - -
Tip.31 2 - - - 2 - - - - 2
Tip.32 1 - - 1 - - - - - 1
Tip.33 1 - - 1 - - - 1 - -
Tip.34 1 1 - - - - - - - 1
Tip.35 1 - - - 1 - - - - 1
Tip.36 1 1 - - - 1 - - - -
Tip.37 1 1 - - - 1 - - - -
Tip.38 1 - - 1 - 1 - - - -
TOPLAM 32 8 1 6 17 15 3 7 1 6
Kısaltmalar (P: pulcuklu, PA: paralel, Y: yongalama, K: kullanım, DY: dış yüz,
A: almaşık, İKY: iki yönlü, A+AL: almaşık+almaşan, B: belirsiz)
Tablo.56
Taşımalıklar üzerinde yer alan düzeltilerin büyük bir çoğunluğu devamlı
düzelti olup parçaların distal, mesial ve proksimal bölümleri boyunca devam
etmektedirler (Tablo.57).
180
Diğer Alet
Alt Tipi
Adet Düzelti konumu Düzelti dağılımı
D M PR D+M M+PR D+M+PR B K D B
Tip.26 8 - - - - 4 4 - 2 6 -
Tip.27 6 - - - - 2 4 - 2 4 -
Tip.28 4 - 1 1 1 - 1 - 3 1 -
Tip.29 3 - - - - - 3 - - 3 -
Tip.30 2 1 - - 1 - - - 1 1 -
Tip.31 2 - - - - - - 2 - 1 1
Tip.32 1 - - - - - - 1 - 1 -
Tip.33 1 - - - - - - 1 - 1 -
Tip.34 1 - - - - - - 1 1 - -
Tip.35 1 - - - - - - 1 - 1 -
Tip.36 1 - - - - 1 - - 1 - -
Tip.37 1 - - - - - - 1 - - 1
Tip.38 1 - - - 1 - - - - 1 -
TOPLAM 32 1 1 1 3 7 12 7 10 20 2
Kısaltmalar (D: distal, M: mesial, PR: proksimal, D+M: distal+mesial, M+PR:
mesial+proksimal, D+M+PR: distal+mesial+proksimal, B: belirsiz, K: kısmi, D: devamlı)
Tablo.57
Parçalar üzerindeki düzeltilerin kapladıkları alanlara baktığımızda ise ince tip
düzeltilerin büyük bir oranla baskın oldukları görülmektedir. Endüstri içerisinde yer
alan alet tipleri arasında, kapladıkları alan itibariyle kaplayan düzeltiye sahip olan tek
tip ise iki yüzeyli aletlerdir (Tablo.58).
181
Diğer Alet
Alt Tipi
Adet Düzelti kapladığı alan Düzelti açısı
İ U YK K B Dİ YDİ D B
Tip.26 8 8 - - - - - - 8 -
Tip.27 6 6 - - - - - 1 5 -
Tip.28 4 4 - - - - - 3 1 -
Tip.29 3 - - - 3 - - - 3 -
Tip.30 2 - 2 - - - 1 1 - -
Tip.31 2 1 - - - 1 - - 1 1
Tip.32 1 - 1 - - - - - 1 -
Tip.33 1 - 1 - - - - - 1 -
Tip.34 1 1 - - - - - - 1 -
Tip.35 1 1 - - - - 1 - - -
Tip.36 1 1 - - - - - - 1 -
Tip.37 1 1 - - - - - - 1 -
Tip.38 1 - - 1 - - - 1 - -
TOPLAM 32 23 4 1 3 1 2 6 23 1
Kısaltmalar (İ: ince, U: uzun, YK: yarı kaplayan, K: kaplayan, B: belirsiz, Dİ: dik, YDİ: yarı
dik, D: dar)
Tablo.58
Diğer aletler içerisinde incelemiş olduğumuz alt tiplere ait boyut ölçümleri
Tablo.59’da gösterilmiştir. Tabloda görüldüğü üzere tek örnekle temsil edilen tiplere
ait ortalama değerler yoktur. Ayrıca iki yüzeyli aletlerde kullanmış olduğumuz ölçüm
sistemi daha farklı olduğu için söz konusu aletlere ait boyut verileri Tablo.60’da
gösterilmiştir. Tablo.59’da bazı tiplere ait olan örneklerin endüstri boyut
ortalamalarının üzerinde olduğu görülmektedir (Tip.30, 31, 32, 33). Bu parçalar
182
içerisinde yalnızca 1 adet omurgalı ön kazıyıcının taşımalığı yongadır. Diğer parçalar
ise iri boyutlardaki tablet ve çekirdekler üzerine yapılmışlardır.
Diğer Alet
Alt Tipi
Uzunluk (mm) Genişlik (mm) Kalınlık (mm)
Min. Mak. Ort. Min. Mak. Ort. Min. Mak. Ort.
Tip.26 34 54 44 21 49 35 10 19 14,5
Tip.27 21 43 32 14 40 27 6 14 10
Tip.28 22 26 24 20 23 21,5 5 10 7,5
Tip.29 - - - - - - - - -
Tip.30 42 67 54,5 35 46 40,5 17 26 21,5
Tip.31 56 59 57,5 39 40 39,5 21 30 25,5
Tip.32 51 - - 71 - - 18 - -
Tip.33 72 - - 96 - - 57 - -
Tip.34 - - - 37 - - 15 - -
Tip.35 26 - - 24 - - 9 - -
Tip.36 43 - - 25 - - 12 - -
Tip.37 - - - 28 - - 9 - -
Tip.38 24 - - 27 - - 13 - -
Tablo.59
İki yüzeyli alet boyut analizlerinde F. Bordes’un geliştirmiş olduğu iki
yüzeyli alet ölçüm sistemi kullanılmıştır. Buna göre elde edilmiş olan ölçümler
Tablo.60’da sırasıyla gösterilmişlerdir. Söz konusu ölçüm sonuçlarına göre
analizlerini yapmış olduğumuz iki yüzeyli aletlerin tümünün badem biçimli oldukları
tespit edilmiştir.
183
İki Yüzeyli Alet L (cm) m (cm) e (cm) a (cm) L/a (cm) L/m (cm) m/e (cm)
Tip.29 – 01 10,9 6,8 3,4 4,7 2,31 1,6 2
Tip.29 – 02 11,9 6,4 5,1 4,9 2,42 1,85 1,25
Tip.29 – 03 8,3 4,9 3,6 3,7 2,24 1,69 1,36
Kısaltmalar (L: maksimum uzunluk, m: maksimum genişlik, e: maksimum kalınlık, a: maksimum
geniş olan kısım ile dip arasındaki uzunluk)
Tablo.60
TANIMLANAMAYAN ALETLER
Formundan ya da taşımış olduğu düzeltilerden yola çıkılarak herhangi bir alet
kategorisine sokulamayan parçalardır. Söz konusu parçaların büyük bir çoğunluğu
kırık olarak ele geçmiştir.
Grafik.10
Herhangi bir alet kategorisine sokulamayan tanımlanamayan aletler endüstri
içerisinde toplam 44 adet örnekle temsil edilmektedir.
70,45%
29,55%
Tanımlanamayan Alet Kırık
Oranları
Kırık olan T.A. Kırık olmayan T.A.
184
V.7. TİP LİSTESİ
KENAR KAZIYICILAR 57 1 Tek Dışbükey Kenar Kazıyıcı 17
2 Tek Düz Kenar Kazıyıcı 9
3 Yatay Kenar Kazıyıcı 9
4 Tek Yan Kenar Kazıyıcı 8
5 Yöneşen Kenar Kazıyıcı 5
6 Yatık Yöneşen Kenar Kazıyıcı 4
7 Tanımlanamayan Kenar Kazıyıcı 3
8 Düz-Dışbükey Kenar Kazıyıcı 2
DİŞLEMELİ ALETLER 57 9 Mikro Dişlemeli 29
10 Makro Dişlemeli 24
11 Almaşan Dişlemeli 2
12 İkili Dişlemeli 1
13 Karma Dişlemeli 1
DÜZELTİLİ YONGALAR 38 14 Düzeltili Yonga 38
ÇONTUKLU ALETLER 29 15 Clactonien Çontuklu 13
16 Mikro Çontuklu 5
17 Makro Çontuklu 5
18 Düzeltili Çontuklu 4
19 İkili Çontuklu 2
BİLEŞİK ALETLER 7 20 Çontuklu-Dişlemeli 2
21 Clactonien Çontuklu-Mikro Dişlemeli 1
22 Kenar Kazıyıcı-Dişlemeli 1
23 Kenar Kazıyıcı-Clactonien Çontuklu 1
24 Dişlemeli-Düzeltili Yonga 1
25 Dişlemeli-Omurgalı Ön Kazıyıcı 1
DİĞER ALETLER 32 26 Ham Sırtlı Bıçak 8
27 Kullanılmış Yonga 6
28 Mikro Taş Delgi 4
29 İki Yüzeyli Alet 3
30 Omurgalı Ön Kazıyıcı 2
31 Kullanılmış Çekirdek 2
32 Kıyıcı 1
33 Kıyıcı Alet 1
34 Düzeltili Çekirdek 1
35 Kullanılmış Parça 1
36 Kısmi Düzeltili Dilgi 1
37 Tayac ucu 1
38 Gaga Alet 1
TANIMLANAMAYAN ALETLER 44 39 Tanımlanamayan Alet 44
TOPLAM 264
185
V.8. YONTMATAŞ ENDÜSTRİYLE İLGİLİ GENEL DEĞERLENDİRME
Analizlerini yapmış olduğumuz Alt Paleolitik yontmataş materyal toplam 16
plankare içerisindeki 39 arkeolojik seviyeden elde edilmiştir. Söz konusu materyale
ilişkin ölçüm, gözlem ve analizler hammadde, yongalama ürünleri ve çekirdekler ile
alet başlıkları altında gerçekleştirilmiştir.
Hammadde bölümünde, endüstri içerisinde yer alan yontmataş öğelerin hangi
hammadde cinslerinden yapılmış oldukları ve söz konusu hammadde cinslerinin
çeşitleri anlatılmıştır. Endüstri içerisinde yoğunlukla gözlemlenen belli tip
hammaddelerin neden daha fazla tercih edilmiş oldukları açıklanmıştır. Ayrıca bu
hammadde cinslerinin kaynaklarına yönelik gözlem ve yorumlara yer verilmiş
hammaddenin işlem zinciri içerisindeki rolüne değinilmiştir. Bu kısımda ayrıca tüm
endüstri öğeleri içerisindeki hammadde cinslerinin dağılımlarına ayrı ayrı yer
verilmiştir. Bahsetmiş olduğumuz bu gözlem ve analizlerin sonucuna göre Karain
endüstrisi içerisinde baskın bir şekilde radyolaritin tercih edilmiş olduğu
görülmektedir. Bu hammadde cinsinin tercihinde çevresel faktörler rol oynamıştır.
Karain’in yakın çevresinde son derece zengin radyolarit yatakları yer almaktadır.
Dolayısıyla endüstri içerisinde yer alan yontmataş materyalin üretiminde oldukça
yakında yer alan bu kaynakların tercih edilmesi bir zorunluluktan kaynaklanmıştır.
Radyolaritin ana hammadde kaynağı olarak kullanılması zorunlu bir tercih olsa da
kendi içerisinde bir takım özel tercihlerin de olduğu belli olmaktadır. Örneğin
yapmış olduğumuz gözlemler sonucu, çevrede çok çeşitli radyolarit cinsleri olmasına
rağmen özellikle kahverengi ve gri renkli olanların tercih edilmiş olduğu
görülmüştür. Söz konusu renklerdeki radyolaritler aynı zamanda yakın çevredeki
186
kaynaklarda yer alan en kaliteli ve yontmaya en uygun tipler olarak dikkat
çekmektedirler.
Yukarıda bahsetmiş olduğumuz ana hammadde cinsi dışında tercih edilmiş
olan diğer hammadde cinsi ise çakmaktaşıdır. Çakmaktaşı radyolarite nazaran çok
daha az bir orana sahiptir. Bunun en büyük sebebi hammadde kaynaklarına olan
uzaklıktır. En yakın kaynak yaklaşık olarak 10 km uzaklıkta yer almaktadır (Burhan
Deresi). Çakmaktaşının çok da yoğun olmadığı bu kaynak dışında daha uzak
mesafelerde yer alan Elmalı ve Gölova çevrelerinde de çakmaktaşı kaynakları tespit
edilmiştir. Söz konusu mesafeler Paleolitik Çağ açısından çok uzun mesafeler olmasa
da çok daha yakında yer alan kaynaklardan faydalanmak her açıdan daha mantıklı
gibi görünmektedir.
Analizlerimiz sırasında hammaddeler üzerinde tespit etmiş olduğumuz kabuk
veya ham yüzey oranları, işlem zinciri hakkında bize fikirler vermiştir. Radyolarit
açısından baktığımızda üzerinde ham yüzey taşıyan parçaların oranının
taşımayanlara oranla daha yüksek olduğu görülmüştür. Ayrıca yine işlem zinciri
hakkında net fikirler verebilecek bir takım öğelerin olmadığı tespit edilmiştir. Buna
örnek olarak birincil yongalar verilebilir. Çalışmış olduğumuz seviyelerin hiç
birisinde birincil yonga tespit edilmemiştir. Bunlar topuk kısmı dahil tüm dış yüzeyi
veya dış yüzeyinin çok büyük bir bölümü kabuk veya ham yüzeyle kaplı olan
parçalardır. Bununla birlikte çalışmış olduğumuz malzeme içerisinde yontma artığı
ve kıymık gibi üretim aşamasına işaret eden pek çok parça vardır. Radyolarit
açısından bu veriler dikkate alındığında, hammaddenin az bir oranda ham
yüzeyinden arındırıldıktan veya denendikten sonra yerleşime taşınmış olduğu ve
yongalama işleminin yoğunlukla yerleşim içerisinde gerçekleştirilmiş olduğu
187
anlaşılmaktadır. Çakmaktaşı açısından ise durumun biraz daha farklı olduğu
görülmüştür. Endüstri içerisindeki çakmaktaşları üzerinde yer alan kabuk oranları,
radyolaritler üzerinde yer alan ham yüzey oranlarına göre çok daha düşüktür.
Çakmaktaşı kaynaklarının uzaklığını da göz önünde bulundurulduğunda söz konusu
hammadde cinsinin kendi kaynağında daha fazla işleme tabi tutulduğu
anlaşılmaktadır. Hammadde, büyük oranda kabuğundan arındırıldıktan sonra
yerleşime taşınmış ve üretim burada devam etmiştir. Malzeme içerisinde tespit
edilmiş olan çakmaktaşı çekirdekler de bu duruma işaret etmektedir.
Çalışmamızın ikinci kısmı yongalama ürünleri üzerinde gerçekleştirmiş
olduğumuz gözlem ve ölçümlerden oluşmaktadır. Bu kısımda, endüstri öğeleri
üzerinde yapılmış olan gözlemlere dayanarak baskın yongalama ürünlerinin tipleri
ortaya konmuştur. Kullanılmış olan teknolojiyi tanımlamaya yönelik olarak söz
konusu parçalar üzerinde gözlemlenen kırık, topuk, kopma açısı ve vurma yumrusu
gibi unsurlarla ilgili analizler gerçekleştirilmiştir. Ayrıca yongalama ürünleri
üzerinde gerçekleştirilmiş olan ölçümler sonucu endüstriye ait boyut verileri ortaya
konmaya çalışılmıştır. Boyut ölçümleri iki aşamalı olarak gerçekleştirilmiştir. İlk
aşamada yongalama ürünlerine ait minimum, maksimum ve ortalama değerler ortaya
konmuştur. İkinci aşamada ise endüstrinin standart boyutlarını öğrenmek için belli
boyut aralıklarında yer alan yongalama ürünlerinin sayıları tespit edilmiştir.
Böylelikle endüstriye ait gerçek boyut değerleri tespit edilmeye çalışılmıştır.
Yukarıda belirtmiş olduğumuz kriterler doğrultusunda yapmış olduğumuz
gözlemler sonucu yongalama ürünleri içerisindeki baskın grubun %94,80’lik oranla
yongalar olduğu tespit edilmiştir. Söz konusu tipler üzerinde herhangi bir Levallois
unsura rastlanmamıştır. Bunlar basit tip yongalardır.
188
Yongalama ürünleri içerisindeki kırık oranının oldukça yüksek olduğu
görülmektedir. Söz konusu kırıklar doğal kırıklardır. Proksimal kırık taşıyan
parçaların bir kısmında topuk, kopma açısı ve vurma yumrusu gibi öğelere ait
gözlemler gerçekleştirilememiştir. Topuk kısmı gözlemlenebilen yongalama ürünleri
içerisindeki baskın tipler düz topuklu parçalardır. Düz topuklu parçaları ham topuğa
sahip olanlar takip etmektedir. Bunlar hazırlanmamış, basit şekilsiz çekirdeklerden
yongalanmış parçalardır. Parçalar üzerindeki topuk kısımları genellikle geniş
olmasına rağmen Clactonian tip yongalarda görülen oldukça geniş topuklara
rastlanmamaktadır. Bu durumda teknolojinin yanında hammadde boyutlarının küçük
olması da etkendir.
Yongalama ürünleri üzerinde gözlemlenen ve yonganın iç yüzüyle topuğu
arasındaki açının karşılığı olan kopma açılarının %92,47 oranında 90°’nin üzerinde
olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca vurma yumruları tespit edilebilmiş olan parçaların
çok büyük bir çoğunluğu belirgin vurma yumrularına sahiptir. Kopma açısı ve vurma
yumrusuna ait bu veriler, Karain’de kullanılmış olan teknoloji hakkında fikirler
vermektedir. Alt Paleolitik seviyelerden ele geçmiş olan yontmataş endüstri
öğelerinin üretilmesi sırasında sert (taş) vurgaçla doğrudan yongalama tekniği
kullanılmıştır. Örs üzerinde yongalamaya dair herhangi bir kanıt tespit edilememiştir.
Yontmataş öğeler üzerinde yapılmış olan ölçümler sonucu endüstrinin boyut
standartları tespit edilmiştir. Buna göre analizlerini yapmış olduğumuz yongalama
ürünlerinin uzunlukları 20 – 50 mm aralığında değişmektedir. 10 – 20 mm ve 50 – 70
mm uzunluk aralığında yer alan örnekler olmasına rağmen bunların sayısı oldukça
azdır. Genişlik standardının ise 10 – 50 mm aralığında değiştiği görülmektedir. 50 –
70 mm aralığında yer alan parçaların sayısı oldukça azdır. Kalınlıkta ise yongalama
189
ürünlerinin 0 – 20 mm aralığında dengeli bir şekilde dağıldıkları tespit edilmiştir. 20
– 30 mm kalınlık aralığında yalnızca 6 adet örnek tespit edilmiştir. Ölçüm
sonuçlarından görüldüğü üzere Karain Alt Paleolitik endüstrisi küçük boyutlu bir
endüstridir. Ancak endüstri boyutlarının küçük olmasının, kullanılmış olan
hammaddenin boyutlarından kaynaklandığını da göz ardı etmemek gereklidir.
Üretimde tercih edilmiş birincil hammadde olan radyolarit, yakın çevrede oldukça
küçük yumru ve tablalar halinde bulunmaktadır.
Tekno-tipolojik analizlerimizdeki bir sonraki aşama çekirdekler üzerindeki
gözlem ve ölçümlerdir. Bu kısımda endüstri içerisindeki toplam çekirdek sayısı,
tipleri ve alt tipleri verilmiştir. Ayrıca söz konusu parçalar üzerinde kırık, vurma
düzlemi ve çıkarım yönü gibi teknolojik kriterler doğrultusunda gözlemler
gerçekleştirilmiştir. Son olarak ise çekirdekler üzerinde gerçekleştirilmiş olan boyut
ölçümlerine yer verilmiştir.
Alt Paleolitik endüstri içerisinde toplam 69 adet çekirdek tespit edilmiştir. 3
örnek dışında söz konusu parçaların tümü hazırlanmamış çekirdeklerden
oluşmaktadır. Hazırlanmamış çekirdeklerin çok büyük bir çoğunluğu şekilsiz
çekirdeklerden oluşmaktadır. Çekirdekler üzerindeki vurma düzlemleri büyük oranda
düzdür. Bunu çok daha az örnekle ham vurma düzlemine sahip olan çekirdekler
izlemektedir. Bu durum yongalama ürün verileriyle örtüşmektedir. Yukarıda da
değinmiş olduğumuz gibi yongalama ürünlerinin topuk kısımlarının baskın bir
şekilde düz olduğu tespit edilmişti. Düz topuklu parçaları ham topuğa sahip olan
örneklerin takip etmesi de çekirdeklerle yongalama ürünleri arasındaki paralelliğe
işaret etmektedir. Hazırlanmış çekirdekler içerisinde yer alan ve tek örnekle temsil
edilen Proto-Levallois çekirdeğin de vurma düzleminin düz olduğu tespit edilmiştir.
190
Çekirdekler üzerinde yapılan gözlemlere göre parçaların çok büyük bir
çoğunluğunun düzensiz çıkarım yönlerine sahip oldukları görülmüştür. Söz konusu
parçaları daha az sayıda örnekle tek kutuplu parçalar takip etmektedir.
Çekirdeklerle ilgili yapılmış olan son analizler ise boyut analizleridir. Buna
göre çekirdek uzunluklarının genel olarak 20 – 50 mm arasında değiştiği
görülmektedir. Yukarıda yongalama ürünleriyle ilgili değinmiş olduğumuz boyut
analizlerinde de parçaların yoğunlukla 20 – 50 mm aralığında dağıldıkları
bilinmektedir. Bu açıdan bakıldığında çekirdek boyutlarıyla yongalama ürün
boyutları arasında bir uyum olduğu görülmektedir. Çekirdekler açısından standart
genişlik 20 – 50, standart kalınlık aralığı ise 10 – 30 mm olarak tespit edilmiştir.
Çalışmamızda yontmataş endüstri açısından yapılmış olan son analizler ise
aletler üzerindeki tekno-tipolojik gözlem ve ölçümlerdir. Bu kısımda her bir alet tipi
açısından kendi içerisinde bir tekno-tipolojik çalışma gerçekleştirilmiştir. İlk olarak
endüstri içerisinde tespit edilmiş olan temel alet tipleri sayısal ve oransal olarak
ortaya konmuştur. Ardından her bir temel alet grubunun altında yer alan alt tiplerin
ayrımı ve tanımlamaları yapılmıştır. Her bir alt tipe sayısal dağılımlarına göre bir
numara verilmiş ve söz konusu alt tip oluşturmuş olduğumuz tip listesine
yerleştirilmiştir.
Aletler üzerindeki analizler üç aşamadan oluşmaktadır. İlk olarak alet
taşımalıkları üzerinde hammadde ve teknolojiye yönelik analizler
gerçekleştirilmiştir. Bu kısımda yongalama ürünleri üzerinde de gerçekleştirilmiş
olan ve bir takım teknolojik kriterlere bağlı gözlem ve ölçümler yapılmıştır. İkinci
aşamada ise aleti bir tip içerisine sokmamızı sağlayan düzeltilere ilişkin ayrıntılı
191
analiz ve gözlemler gerçekleştirilmiştir. Son olarak ise her bir alet tipi içerisinde ayrı
ayrı boyut ölçüm ve analizleri gerçekleştirilmiştir. Boyut ölçümleri sırasında yalnızca
iki yüzeyli aletler açısından farklı bir ölçüm sistemi kullanılmıştır. Geriye kalan diğer
alet tiplerinde kullanılmış olan ölçüm sistemi standarttır.
Gerçekleştirmiş olduğumuz yontmataş alet analizlerine göre Karain Alt
Paleolitik endüstrisi içerisinde karşılaşılan en yoğun tiplerin kenar kazıyıcılar ve
dişlemeli aletler oldukları tespit edilmiştir. Bu tipleri sırasıyla düzeltili yongalar ve
çontuklu aletler takip etmektedir. Endüstri içerisindeki bu temel tiplerin dışında
bileşik aletler ve diğer aletler başlıkları altında iki grup daha mevcuttur. Bileşik
aletlere ait oldukça az sayıda örnek mevcuttur. Diğer alet grubu içinde ise en sık
rastlanan parçalar ham sırtlı bıçaklardır. Bu grup içerisinde dikkat çeken diğer
örnekler ise oldukça az sayıda olan yontuk çakıl ve iki yüzeyli aletlerdir.
Aletler üzerinde yapmış olduğumuz analizler sonucu teknolojik olarak
yongalama ürünlerinden farklı sonuçlar ortaya çıkmamıştır. Hammadde açısından
radyolaritin baskın olduğu görülmektedir. Bu durum bütün tipler açısından geçerlidir.
Belli alet tiplerinde belli bir hammadde tercihi söz konusu değildir. Alet üretiminde
de tamamen ana hammadde kaynağına bağımlılık söz konusudur.
Aletler üzerinde yer alan kabuk veya ham yüzey kalıntılarına baktığımızda bu
oranların çok düşük olduğu görülmektedir. Alet tiplerine ait örneklerin çok büyük bir
çoğunluğunda ya kabuk/ham yüzey yoktur ya da küçük oranlarda tespit edilmiştir.
Bu açıdan bakıldığında aletlerin özellikle çekirdeklerden alınmış olan ikincil
yongalar üzerine yapılmış oldukları anlaşılmaktadır. Yalnızca birkaç adet örnek
192
üzerinde yüksek oranda kabuk/ham yüzey tespit edilmiştir. Söz konusu örnekler de
genelde taşımalığı tablet, yumru ya da çekirdek olan örneklerdir.
Alet taşımalıkları üzerinde gözlemlemiş olduğumuz topuk, kopma açısı ve
vurma yumrusu gibi öğeler yongalama ürünleri paralelinde sonuçlar vermiştir. Söz
konusu öğelere sahip olan parçalar içerisinde düz topuklu, 90°’den büyük kopma
açısına sahip ve belirgin vurma yumrulu parçalar baskındır.
Alet taşımalıkları üzerinde gerçekleştirilmiş olan teknolojik çalışmaların
ardından aletler üzerinde yer alan düzeltilerle ilgili gözlemlerde bulunulmuştur. Buna
göre parçalar üzerinde yer alan düzeltilerin çoğunlukla pulcuklu tip düzeltiler
(%39,85) olduğu tespit edilmiştir. Pulcuklu tip düzeltiye sahip olan parçaları ise
basamak pulcuklu tip düzeltiye sahip olan örnekler izlemektedir (%22,99). Bunları
sırasıyla kullanım (%10,34), kemirim (%9,58) ve yongalama (%6,51) düzeltileri
takip etmektedir. Endüstri içerisindeki ana alet tiplerine bakıldığında basamak
pulcuklu düzeltilerin yoğunlukla kenar kazıyıcılar üzerinde tespit edildiği
görülmektedir. Söz konusu parçaların genellikle kalın ve kaba taşımalıklar üzerinde
yapılmış olması, bu parçaların alet haline çevrilirken daha çok basamak pulcuklu
düzeltilerle şekillendirilmiş olduğunu göstermektedir. Analizleri gerçekleştirilmiş
olan diğer ana alet grupları olan dişlemeli aletler, düzeltili yongalar ve çontuklu
aletlerde ise baskın düzelti tipinin pulcuklu düzeltiler olduğu tespit edilmiştir. Bir
istisna olarak çontuklu aletler içerisinde yer alan Clactonian çontuklular üzerindeki
çontuk kısımlarının yongalama yoluyla oluşturulmuş oldukları görülmektedir.
Kullanım düzeltisi taşıyan parçalar ise 25 adet örnekle temsil edilmektedirler. Söz
konusu parçaların çoğunluğunu ham sırtlı bıçaklar oluşturmaktadır. Aletler içerisinde
kullanım düzeltisi veya çentiği taşıyan parçaların oranı %9,47’dir.
193
Aletler üzerinde yapmış olduğumuz son analizler boyut ölçümleri olmuştur.
Söz konusu ölçümlere göre çontuklu aletler, düzeltili yongalar ve dişlemeli aletler
üzerinden elde edilen değerlerin yongalama ürünlerine oldukça yakın oldukları tespit
edilmiştir. Burada yalnızca kenar kazıyıcıların boyutlarının diğer endüstri öğelerine
göre biraz daha büyük olduğu görülmektedir. Bu durum kenar kazıyıcıların bilinçli
bir şekilde daha büyük ve kalın olan taşımalıklar üzerine yapılmış olduklarını
göstermektedir. Kenar kazıyıcılar içerisinde yer alan ve uzunluğu 100 mm olan bir
parça ise spesifik bir örnek olarak değerlendirilmelidir. Kenar kazıyıcılar dışında
boyut olarak endüstri standartlarının üzerinde olan örnekler oldukça az sayıda ele
geçmiş olan yontuk çakıl ve iki yüzeyli alet tipleridir.
Yukarıda tekno-tipolojik analizlerine yer vermiş olduğumuz yontmataş
endüstri öğelerinin arkeolojik seviyeler içerisindeki dağılımlarını görmek açısından
bir takım analizler gerçekleştirilmiştir. Söz konusu analizlerimiz sonucu
Levha.24’de görülen tablo ortaya çıkmıştır. Tabloyu hazırlarken yanılgıya yol
açmaması için her bir arkeolojik seviye için kazılmış olan plankare sayısı da tespit
edilmiş ve tablonun sağ tarafındaki sütuna yerleştirilmiştir. Arkeolojik seviyeler
aslına uygun şekilde yukarıdan aşağıya doğru dikey olarak, plankareler ise doğu-batı
yönündeki dizilimleri dikkate alınarak yatayda gösterilmişlerdir. Söz konusu I, J ve
K plankareleri kuzey-güney yönünde arka arkaya sıralanmaktadırlar.
Levha.24’deki tabloda görülen siyah alanlar yongalama ürünleri, aletler ve
yontma artıklarının bir arada ele geçmiş olduğu seviyeleri göstermektedir. Gri renkle
gösterilen seviyelerde ise yalnızca yontma artıkları ele geçmiştir. Buna göre endüstri
öğelerinin belli arkeolojik seviyeler arasında yoğunlaştığı görülmektedir.
194
Kazılmış olan plankare sayısı oldukça az olduğu için 53 ve 56. arkeolojik
seviyeler arasında yer alan endüstri öğelerinin dağılımıyla ilgili net bir şey söylemek
şu an için mümkün değildir. Fakat 57. arkeolojik seviyeden itibaren 90. arkeolojik
seviyeye kadar kazılmış olan plankare sayılarının birbirine çok yakın oldukları
görülmektedir. Dolayısıyla 57 – 90. arkeolojik seviyeler arasındaki dağılım için daha
net yorumlar yapmak mümkündür.
57 ve 68. arkeolojik seviyeler arasındaki yontmataş yoğunluğunun çok fazla
olmadığı görülmektedir. 62. ve 69. arkeolojik seviyeler, çalışmış olduğumuz
plankareler içerisinde genel olarak V.1.2 jeolojik biriminin üst sınırını
oluşturmaktadırlar. Buna göre V.1.2 jeolojik seviyesinin, yoğun bir insan
aktivitesinin olduğu dönem içerisinde kaldığı anlaşılmaktadır. V.1.2’yi takip eden
jeolojik birim ise V.2’dir. V.2 biriminin kazılar esnasında yapmış olduğumuz
gözlemler sonucu V.1.2’nin içerisinde gelişmiş olan lokal bir oluşum olduğu tespit
edilmiştir. Zaten bu birim yatay olarak tüm alanda gözlemlenmemektedir.
Dolayısıyla V.2 birimi içerisinden ele geçmiş olan yontmataş materyali V.1.2
içerisinde değerlendirmek gerektiği kanaatindeyiz.
Karain Alt Paleolitik stratigrafisi içerisinde yoğun buluntu grubunun
bulunduğu bir diğer birim ise V.3’dür. V.3 biriminin üst sınırı genelde 68 ve 78.
arkeolojik seviyeler arasında kalmaktadır. VI. jeolojik birim ile oluşturduğu sınır ise
genelde 85 ve 86. arkeolojik seviyeler arasındadır.
Karain Alt Paleolitik stratigrafisi içerisinde yer alan diğer jeolojik birimler ise
yontmataş materyal açısından fakir bir görünümdedirler. Söz konusu seviyelerden V.
jeolojik birim genel olarak 53 – 59. arkeolojik seviyeler arasında yer almaktadır.
195
Yaklaşık olarak 64. arkeolojik seviyeye kadar devam eden V.1.1’in dışında Alt
Paleolitik dolgunun en alt kısmında yer alan VI. jeolojik birim ise genelde 85 – 86 ile
91. arkeolojik seviyeler arasında yer almaktadır.
Yukarıda belirtmiş olduğumuz gibi jeolojik birimlere ait alt ve üst sınırlar her
plankare için aynı değildir. Bu durum jeolojik seviyelerin paralelden ziyade bazen
oldukça keskin olmak üzere genelde dalgalı bir uzanım göstermesinden
kaynaklanmaktadır. Kimi durumlarda aynı jeolojik birimin üst sınırının farklı
noktalarda 1 m’lik oynamalar gösterdiği tespit edilmiştir (Tablo.1). Hatta farklı
jeolojik birimlerin birbirlerinin içine geçtiği düşünülebilir. Ancak bu durum tamamen
jeolojik birimlerin değişik noktalardaki yükseklik farklılıklarından
kaynaklanmaktadır.
JEOLOJİK BİRİMLER AH (Üst sınır) ~ AH (Alt sınır) ~
GH V 53 59
GH V.1.1 59 64
GH V.1.2 62-69 82
GH V.2 V.1.2 içerisinde
GH V.3 68-78 85-86
GH VI 85-86 91
Tablo.1: Jeolojik birimlerin yaklaşık alt ve üst sınırları
Yontmataş materyal üzerinde, yukarıda belirtmiş olduğumuz jeolojik
birimleri ve buluntu yoğunluğunu göz önünde bulundurarak yapmış olduğumuz
analizler sonucu 69 ve 86. arkeolojik seviyeler arasında kesintiye uğramayan bir
kültürel devamlılığın olduğu tespit edilmiştir. Söz konusu seviyeler arasındaki
196
jeolojik birimler (V.1.2, V.2 ve V.3) içerisinde yer alan yontmataş materyal tekno-
tipolojik açıdan çok büyük farklılıklar taşımamaktadır.
V.1.2 ve V.2 seviyelerinin baskın alet tipleri kenar kazıyıcılar ve dişlemeli
aletlerdir. Kenar kazıyıcılar genelde tek ve yöneşen kenar kazıyıcılardan
oluşmaktadır. Bunlar genellikle basamak pulcuklu düzeltilerle şekillendirilmişlerdir.
Pulcuklu düzeltiye sahip olan parçaların sayısı ise daha azdır. Kenar kazıyıcıları
dişlemeli aletler takip etmektedir. Bunlar makro ve mikro dişlemelilerden
oluşmuşlardır. Söz konusu parçalar genelde pulcuklu ve kemirim düzeltilerle
şekillendirilmişlerdir. Bahsetmiş olduğumuz bu tipleri sırasıyla çontuklu aletler ve
düzeltili yongalar takip etmektedir. Çontuklu aletlerin yarısı Clactonian tiplerden
oluşmaktadır. Düzeltili yongalar ise büyük bir oranda pulcuklu tip düzeltiler
taşımaktadırlar. Ham sırtlı bıçaklara ait ise tek örnek tespit edilmiştir. Bu grup
içerisinde yer alan çekirdekler Alt Paleolitik teknolojisini yansıtan genelde şekilsiz
tipte ve düzensiz vurma düzlemine sahip olan örneklerdir. 74. arkeolojik seviyeden
ele geçmiş olan tek örnek ise merkezcil çıkarımların alınmış olduğu Proto-Levallois
bir çekirdektir.
V.3 içerisinde de yontmataş aletler açısından çok farklı bir durum söz konusu
değildir. Kenar kazıyıcıları sırasıyla dişlemeli aletler, düzeltili yongalar ve çontuklu
aletler takip etmektedir. Kenar kazıyıcılar içerisindeki en yoğun tipler tek kenar
kazıyıcılardır. Bu seviye içerisindeki kenar kazıyıcılar üzerinde de basamak pulcuklu
düzeltilerin baskın olduğu görülmektedir. Makro ve mikro dişlemelilerden oluşan
dişlemeli aletlerde ise yoğunlukla pulcuklu tip düzeltiler kullanılmıştır. Bunu
kemirim düzeltili parçalar takip etmektedir. Düzelti yongaların büyük bir çoğunlukla
pulcuklu düzeltilerle şekillendirilmiş olduğu görülmektedir. V.1.2-V.2 içerisinde
197
olduğu gibi V.3 içerisinde de en yoğun çontuklu tipi Clactonian çontuklulardır. Söz
konusu aletlerin yarısına yakını Clactonian çontuklulardan oluşmaktadır. Ayrıca az
sayıda ham sırtlı bıçak tespit edilmiştir. V.3 grubu içerisindeki farklı alet tiplerinden
birisi 79. arkeolojik seviyeden ele geçmiş olan Acheulean tip bir iki yüzeylidir.
Hemen altındaki 80. arkeolojik seviyede ise iri boyutlarda bir kıyıcı alet tespit
edilmiştir.
Analizlerini gerçekleştirmiş olduğumuz parçalar içerisinde en ilginçleri
yukarıda bahsetmiş olduğumuz 79. arkeolojik seviyeden ele geçmiş olan iki yüzeyli
alet dışında kalan diğer iki yüzeylilerdir. Söz konusu parçaların arkeolojik seviyeleri
belirsizdir. Bu parçalar ilk dönem Karain kazıları sırasında İsmail Kılıç Kökten
tarafından tespit edilmiş olan parçalardır. Söz konusu parçaların ikisi de Acheulean
tip iki yüzeylilerdir. Özellikle örneklerden bir tanesi Üst Acheulean yerleşimlerde
sıklıkla görülen Micoquian tiplere çok benzemektedir. Bu parçaların gerçek
stratigrafik konumlarını anlayabilmek için İsmail Kılıç Kökten’in 1954 yılında
yapmış olduğu sondaj çalışmasının125 sonuçları üzerine yoğunlaşılmıştır;
Kökten söz konusu çalışma sonucu 9.64m kalınlıkta olan ve toplam 8 evreden
oluşan bir dolgudan bahsetmektedir. Buna göre kültür bakımından fakir olan 5. katın
altında yer alan 6, 7 ve 8. katları Acheulean ve Chellean’le yaşıt olan bir Alt
Paleolitik evreye bağlamıştır. Kısır olan kına rengindeki seviyenin altında yer alan
katlarda (6-8. katlar) kaba yonga aletler ve el baltaları bulduğundan bahsetmiştir.
Aynı zamanda söz konusu seviyelerdeki kültürel verileri Micoquian ve Clactonian
olarak tanımlamıştır.
125 Kökten, 1957.
198
Kökten aynı zamanda ana kayanın hemen üzerinde uzanan 6-8. katların
genişliklerinden de bahsetmiştir. Kökten’in vermiş olduğu maksimum verilere göre
söz konusu seviyelerin toplam kalınlığı 3.31m’dir. Bu değeri son dönem kazılarında
takip edilmiş olan sistemle karşılaştırdığımız zaman sonuçların birbiriyle örtüştüğü
görülmektedir. Buluntu bakımından fakir olan ve Kökten’in kına renkli olarak
tanımladığı GH V’i bir kenara koyarsak 59. ve 91. arkeolojik seviyeler arasında 3.30
m’lik bir Alt Paleolitik dolgunun olduğu görülmektedir.
Yukarıda yapmış olduğumuz karşılaştırma ve Kökten’in vermiş olduğu
kültürel veriler ışığında analizlerini gerçekleştirilmiş olduğumuz iki yüzeylilerin tam
konumları tespit edilemese de yüksek ihtimalle çalışmış olduğumuz seviyelerden ele
geçmiş olduğunu söyleyebiliriz. 2007 yılında, stratigrafik konteksti içerisinde tespit
edilmiş olan Acheulean tip iki yüzeylinin varlığı da bu sonucu destekler niteliktedir.
Yukarıda belirtmiş olduğumuz gibi yontmataş alet tipleriyle ilgili yapmış
olduğumuz analiz ve gözlemler sonucu en yoğun alet tiplerinin arkeolojik seviyelere
göre sayısal dağılımları tespit edilmiştir. Buna göre Levha.25’de görülen tablo
ortaya çıkmıştır.
Tekno-tipolojik analizleri yapılıp sonuçları ortaya konmuş olan buluntuların
ele geçmiş olduğu Alt Paleolitik seviyeler açısından en eski tarih aralığı G.Ö. 370 –
400 bin (OIS 11) olarak bilinmektedir126. Dolayısıyla yontmataş malzemesini
çalışmış olduğumuz seviyelerin 400 bin yıldan daha eski bir süreç içerisinde gelişmiş
olan kültür veya kültürleri yansıtmış olduğunu söyleyebiliriz. Diğer taraftan söz
konusu kültürel süreçlerin kronolojik açıdan ne kadar eskiye gittiği konusunda şu an
126 Otte ve diğ., 1998: 419.
199
için net bir şey söylemek mümkün değildir. Ancak yontmataş materyal üzerinde
gerçekleştirmiş olduğumuz tekno-tipolojik çalışmalar konuyla ilgili bize bir takım
fikirler vermektedir.
Yapmış olduğumuz analizler sonucu Karain Alt Paleolitik endüstri öğelerinin
bir takım tekno-tipolojik ölçütler bakımından Levant Bölgesi’nde yer alan ve 700 bin
yıldan daha genç olup küçük boyutlu yonga endüstrilerinin hakim olduğu Orta
Pleistosen (~ G.Ö. 780 – 120 Ka) yerleşimleriyle benzerlikler ve kısmen de ayrılıklar
taşıdığı tespit edilmiştir (Bkz. Bölüm VII.2). Bununla birlikte yaklaşık 2,5 m’lik bir
dolgu içerisinde (V.1.2, V.2, V.3) takip edilen tekno-tipolojik devamlılık Karain Alt
Paleolitik endüstrisinin kendine has özellikler taşıdığını da göstermektedir.
200
VI. LEVANT BÖLGESİ ALT PALEOLİTİK YERLEŞİMLERİ (<700Ka)
Levant Bölgesi’nin şu ana kadar ki en eski tarihleri vermiş olan yerleşimleri
Yiron (2.4 Myr), Ubeidia (1.4 Myr), Gesher Benot Yaaqov (0.8 Myr), Bizat Ruhama
(0.99 – 0.48 Myr)127 ve Erq el-Ahmar (2 – 1.8 Myr)128 sitleridir.
Oldukça arkaik bir görünümde olan ve çok az sayıda düzeltili parça örneği
veren Yiron yerleşimi dışında Ubeidia ve özellikle Gesher Benot Yaaqov
yerleşimleri zengin iki yüzeyli ve nacak buluntularıyla öne çıkmaktadır. Bizat
Ruhama yerleşimi (Levha.10) ise diğer erken Paleolitik yerleşimlere göre oldukça
farklı tekno-tipolojik özellikler sergilemektedir. Burada tespit edilmiş olan Alt
Paleolitik endüstri genelde oldukça küçük boyutludur. Endüstrinin bu denli küçük
boyutlarda olmasının sebebi çekirdek olarak küçük boyutlardaki çakılların
kullanılmasından kaynaklanmaktadır129.
Bizat Ruhama’da, paleomanyetik olarak 480±120 bin tarihinin elde edilmiş
olduğu C seviyesinden tespit edilen yontmataş endüstri içerisinde iki yüzeylilere ait
herhangi bir kanıt yoktur. Bu endüstri “Mikrolitik Acheulean” ya da “Küçük Alet
Geleneği” olarak tanımlanmaktadır130. Aletler içerisinde kalın yongalar üzerine
yapılmış deliciler ve dik düzeltilerle işlenmiş kenar kazıyıcılar dikkat çekmektedir
(Levha.1). Bizat Ruhama C1 endüstrisinin, yontmataş teknolojisi ve yongalama ürün
boyutları açısından, İsrail’in güneyinde yer alan Kefar Menachem (Batı)
endüstrisiyle bir takım benzerlikler taşıdığı belirtilmektedir131.
127 Ronen, 2006. 128 Shea, 2013: 49. 129 Ronen, 2006: 348. 130 Zaidner ve diğ., 2003; Ronen ve diğ., 1998. 131 Barzilai ve diğ., 2006: 33.
201
Söz konusu açık hava yerleşimi İsrail’de Güney Shephela Bölgesi’nde yer
almaktadır132 (Levha.10). Kefar Menachem Batı yerleşiminde 3 adet kazı alanından
(Area A, B, C) toplamda 1008 adet yontmataş endüstri öğesi ele geçmiştir. Söz
konusu endüstri iki yüzeylilerin yokluğuyla Acheulean endüstrilerinden
ayrılmaktadır. 3 farklı yongalama tekniği dikkat çekmektedir. Bunlar çok yönlü,
merkezcil ve prizmatik yongalama teknolojileridir. Ürünlerin büyük çoğunluğu
ezilmiş topukların yanında belirgin vurma yumruları sergilemektedirler. Bu durumun
sert vurgaç kullanımıyla bağlantılı olduğu düşünülmektedir.
Kefar Menachem’in alet çantası içerisinde düzeltili yongalar, kazıyıcılar,
çontuklular, dişlemeliler, deliciler ve az sayıda çekirdek kıyıcılar yer almaktadır
(Levha.2, 3). İki yüzeyli aletlere dair herhangi bir kanıt yoktur133.
İsrail’de Kudüs şehrinin güneydoğusunda kalan Umm Qatafa Mağarası
(Levha.10), ilk kez 1931 yılında Neuville tarafından kazılmıştır134. Yerleşimde tespit
edilmiş olan Üst Acheulean seviyenin altındaki E3, F ve G1-2 seviyeleri (2-3 m
kalınlığında) Tayacian’e atfedilmiştir. G1 ve G2 Tayacian I, E3 ve F seviyeleri ise
Tayacian II olarak ayrılmışlardır. Tayacian II olarak isimlendirilmiş olan seviyelerde
yontma teknikleri ve alet yapımı açısından bir gelişme olduğu gözlemlenmiştir.
Buluntular küçük ve kaba görünümdeki yonga ve dilgilerden oluşmaktadırlar.
Söz konusu parçaların kenarlarında çentikler ve kullanım düzeltileri olduğu tespit
edilmiştir. Oldukça az sayıdaki Levallois benzeri yonganın dışında aletler içerisinde
atipik kenar kazıyıcılar, çontuklular, dişlemeliler ve kaba uçlar yer almaktadır.
Endüstrinin büyük bir çoğunluğu Levallois olmayan ürünlerden oluşmaktadır. 1 adet
132 Barzilai ve diğ., 2006: 7. 133 Barzilai ve diğ., 2006. 134 Neuville, 1931.
202
Proto-Levallois yonga tespit edilmiştir. Tayacian sonrasındaki evre ise (E1) az
sayıdaki tipik iki yüzeylilerin yer aldığı Üst Acheulean evredir135.
Yine Üst Acheulean seviyelerin altında tespit edilmiş olan bir diğer endüstri
ise El Kown havzasında yer alan Hummal 13-18 buluntularından oluşmaktadır. El-
Kown (Levha.10), Suriye’nin kuzeydoğusunda, çöl ortamında birçok doğal kaynağı
barındıran bir vahadır136. Bu alanda Paleolitik Çağ’ın farklı evrelerine ait 186
yerleşim yeri tespit edilmiştir. 2001 yılında söz konusu yerleşimlerden birisi olan
Hummal’da yaklaşık 25 m’lik dolgunun altında Tayacian buluntular tespit
edilmiştir137. Söz konusu buluntular 13-18. Seviyeler arasından ele geçmiştir.
Buluntular genelde kalın ve düzensiz yongalardan oluşmaktadır. Düzeltili
parçaların büyük çoğunluğu ise çontuklu ve dişlemeli aletlerdir. Kenar kazıyıcıların
oranı ise daha azdır.
İlerleyen yıllarda söz konusu seviyelerden 2 adet tipik Acheulean iki
yüzeylinin ele geçmiş olması bu seviyelerdeki kültürün Acheulo – Tayacian olarak
isimlendirilmesine sebep olmuştur138 (Levha.4).
Levant Bölgesi’nde yer alan ve tekno-tipolojik verileri itibariyle Tayacian
geleneğine atfedilen bir diğer yerleşim ise Ras Beirut (Cordon Littoral) yerleşimidir
(Levha.10). Söz konusu alan Lübnan’da Beyrut şehrinin batısında kalan ve
Akdeniz’e doğru çıkıntı gösteren kireçtaşı bir burundur. Bu alanda tespit edilmiş olan
Alt Paleolitik endüstri iki yüzeylilerin yer almadığı, büyük-küçük yongalar, dilgiler
ve çekirdeklerden oluşan bir buluntu topluluğu sunmaktadır. Yongalama ürünleri,
135 Copeland, 2003: 95. 136 Le-Tensorer ve diğ., 2007b: 621. 137 Le-Tensorer ve diğ., 2007b; Copeland, 2003. 138 Le-Tensorer ve diğ., 2007a: 3.
203
sahilde bulunan kaliteli çakmaktaşı çakıllarının sert vurgaçla yongalanmasıyla elde
edilmişlerdir. Taşımalıklar kalın olup düz topuk taşımaktadırlar. Aynı zamanda
yüksek kopma açıları ve belirgin vurma yumruları sergilemektedirler139.
Seçilmiş olan endüstri öğeleri üzerinde yapılmış olan çalışmalara göre
%53,8’lik oranıyla baskın alet tipleri ham sırtlı bıçaklardır. Ham sırtlı bıçakları kenar
kazıyıcılar, dişlemeliler ve çontuklular takip etmektedir. Ham sırtlı bıçaklar kullanım
izi (düzeltisi) taşıdıkları için düzeltili parçalar içerisinde değerlendirilmişlerdir. Bu
parçalar yonga ve dilgi taşımalıklar üzerine yapılmışlardır (Levha.5, 6).
Tespit edilmiş olan kenar kazıyıcı tipleri tek düz, dışbükey ve ikili kenar
kazıyıcılardır. Ayrıca 1 adet yatay kenar kazıyıcı tespit edilmiştir. Yine yonga ve
dilgi taşımalıklar üzerine yapılmış olan örneklerin hiç birisinde Quina tip (basamak
pulcuklu) düzelti gözlemlenmemiştir.
Çontuklu aletler içerisinde Clactonian tipler oldukça azdır. Bunlar genelde
basit tip çontuklardan oluşmaktadırlar.
Endüstri içerisinde 1’er adet ön kazıyıcı ve Tayac ucu tespit edilmiştir. Ön
kazıyıcı örnek Levallois benzeri bir yonga üzerine yapılmıştır ve aynı zamanda
kenarsal düzeltiler taşımaktadır.
Çekirdek olarak genelde kırılmış sahil çakılları tercih edilmiştir. Çekirdekler
genelde 2 gruba ayrılmaktadırlar. Bunlar tek kutuplu yassı ve prizmatik
çekirdeklerdir. Bu örnekler genelde düz vurma düzlemlerine sahiptirler. Parçalar
üzerinde çok az sayıda basit yüzcüklü vurma düzlemine rastlanmıştır. Çekirdekler
içerisinde 1 adet Proto-Levallois örnek tespit edilmiştir.
139 Copeland, 2003: 89.
204
Endüstri öğeleri üzerinde yapılmış olan boyut ölçümlerine göre 3 adet grup
tespit edilmiştir. Büyük boyutlu endüstri grubunun ortalaması 16 x 10 x 3.7 cm’dir.
Orta boy yongaların uzunlukları ise 6 – 9 cm arasındadır. En küçük endüstri
grubunun ortalama boyutları ise 3.7 x 2.8 x 0.8 cm olarak ölçülmüştür140.
İsrail’in kuzey kıyısındaki Karmel Dağı’nda yer alan Tabun Mağarası
(Levha.10), Garrod’un 1929-1934 yılları arasında gerçekleştirmiş olduğu kazılar
sonucu uzun bir kültürel süreci ortaya koymuştur141.
Tabun Mağarası’nda Tayacian’e atfedilen ve TL tarihlendirmesine göre G.Ö.
415 ±27 bin (OIS 11) tarihini142 veren G seviyesi (Tabunian), bir üstteki Geç
Acheulean seviyenin (F) hemen altında yer almaktadır. Garrod’un araştırmalarına
göre endüstri içerisinde yer alan parçalar düzensiz ve küçük boyutlu yongalardan
oluşmaktadır. Bunlar genelde çentikler ve kullanım düzeltileri taşımaktadırlar. Söz
konusu endüstri öğeleri dere ve sahil çakıllarından yongalanmış olan parçalardan
oluşmaktadırlar. Çok az sayıda dilgi tespit edilmiştir. Diğer teknolojik özellikler
Cordon Littoral ile benzerdir. Bununla birlikte Tabun G’den küçük kaba kıyıcılar da
ele geçmiştir143.
Tabun G’nin hemen üzerinde yer alan Üst Acheulean seviye (F) ile onun
üzerinde yer alan Acheulo-Yabrudian seviyenin (E) yaşları ise birbirlerine çok
yakındır. İki yüzeylilerin ele geçmiş olduğu Üst Acheulean seviyenin yaşı G.Ö.
140 Copeland, 2003. 141 Jelinek ve diğ., 1973: 151. 142 Mercier ve diğ., 2000. 143 Copeland, 2003: 93.
205
324±31 bin, Acheulo-Yabrudian seviyenin yaşı ise G.Ö. 302±27 bin olarak tespit
edilmiştir144.
Tayacian’e atfedilen bir diğer yerleşim olan Bezez Mağarası, Lübnan’ın
güneyindeki Sidon Bölgesi’nde yer almaktadır (Levha.10). Söz konusu yerleşimde
tespit edilmiş olan 118 adet örneğin bir takım teknolojik özellikler açısından
Tayacian’i andırdığı belirtilmiştir. Tayacian olarak nitelendirilmiş olan bu seviye
Acheulo-Yabrudian seviyenin altında tespit edilmiştir.
Analizleri yapılmış olan endüstri öğeleri içerisinde Clactonian tip sert vurgaç
kullanımının ve Levallois olmayan yongalama ürünlerinin baskın olduğu tespit
edilmiştir. Ürünlerin büyük çoğunluğu düz topuklu ve geniş kopma açılıdır.
Taşımalıklar küçük boyutlardadırlar. Söz konusu parçaların basit ve prizmatik
çekirdeklerden koparılmış oldukları anlaşılmıştır145 (Levha.7).
Bezez C seviyesinin üst kısmı ise Acheulo-Yabrudian buluntularıyla ön plana
çıkmaktadır. Söz konusu seviye Mousterian ve Acheulean kültür öğelerini bir arada
barındırmaktadır. Düzeltili parçalar içerisinde özellikle kenar kazıyıcılar önemli bir
yer tutmaktadır. Söz konusu parçalar büyük oranda kalın taşımalıklar üzerine
yapılmış ve basamak pulcuklu (Quina tip) düzeltilerle şekillendirilmişlerdir146
(Levha.8).
Levant Bölgesi’nin küçük boyutlu yonga endüstrileri sunan bir diğer Alt
Paleolitik yerleşimi olan Yabrud Kaya Sığınağı Suriye’de Anti-Lübnan Dağları’nın
Suriye düzlüğüne bakan yamaçları üzerinde yer almaktadır (Levha.10). Söz konusu
144 Mercier ve Valladas, 2003: 405. 145 Copeland, 1983, 2003. 146 Copeland, 1983.
206
kaya sığınağının IV. seviyesinden ele geçmiş olan ve aynı zamanda Shemsian olarak
da bilinen buluntu topluluğu Levant’ın diğer Tayacian endüstrilerini andırmaktadır.
222 adet çekirdeğin yanında yonga ve dilgiler üzerine yapılmış olan 102 adet ham
sırtlı bıçak tespit edilmiştir. Bunların dışında 92 adet çontuklu (çoğunluğu Clactonian
tip), 97 adet dişlemeli ve yine taşımalıkları Levallois olmayan yonga ve dilgilerden
oluşan düzeltili parçalar (1’er adet Tayacian uç ve iki yüzeyli düzeltiye sahip uçlu
kazıyıcı dahil) ele geçmiştir.
Endüstri sert vurgaç yardımıyla el içerisinde gerçekleştirilmiş bir yongalama
tekniğine işaret etmektedir. Bunun sonucu geniş kopma açılı ve belirgin vurma
yumrulu parçalar ortaya çıkmıştır. Topuk kısımları çok büyük bir oranda düzdür.
Shemsian endüstrisinin Umm Qatafa ve Tabun G endüstrileriyle oldukça
benzer olduğu belirtilmektedir.
Tabun G’den elde edilmiş olan TL tarihlendirmesi baz alındığında Yabrud
IV’ün G.Ö. 415 bin (OIS 11) civarında bir tarihe sahip olduğu düşünülmektedir147.
Yabrud IV seviyesindeki endüstri aynı zamanda Cordon Littoral’de (Ras Beirut)
tespit edilmiş olan Tayacian’le de çağdaş olmalıdır148.
İsrail’de Tel Aviv şehrinin yaklaşık olarak 40 km güneydoğusunda kalan
Revadim açık hava yerleşim yeri149 de (Levha.10) önemli buluntular sergilemiştir.
Çok sayıda iki yüzeyli aletin ele geçmiş olduğu B2 ve C5 seviyelerinin altında yer
147 Mercier ve diğ., 2000. 148 Copeland, 2003: 95. 149 Marder ve diğ., 2011.
207
alan C1 – C4 seviyeleri küçük boyutlu çok sayıda yonga ve yonga aletlerin baskın
olduğu bir endüstri topluluğu sunmuştur150.
4 seviye içerisinden ele geçmiş olan binlerce parçanın içerisinden yalnızca 6
adet iki yüzeyli alet tespit edilmiştir. Endüstri içerisindeki yongalama ürünleri sert
vurgaçla doğrudan yongalamaya işaret etmektedirler. Yongaların ortalama
uzunlukları 25 mm’dir. Dilgiler, yongalama ürünlerinin yalnızca %1.4’ünü
oluşturmaktadırlar. Yontmataş aletlerin büyük çoğunluğu ikincil ve üçüncül yongalar
üzerine yapılmıştır. Çok az aletin büyük oranda kabuk taşıyan birincil öğeler üzerine
yapıldıkları tespit edilmiştir. Alet tipleri içerisinde kenar kazıyıcılar, dişlemeli ve
çontuklular, ön kazıyıcılar ve deliciler yoğunluktadır. Kenar kazıyıcılar üzerinde
tespit edilmiş olan düzeltiler genellikle dik ve yarı dik şekilde işlenmiş basamak
pulcuklu ya da kaplayan tip düzeltilerdir151 (Levha.9).
Revadim yerleşiminden tespit edilmiş olan örnekler üzerinde yapılmış olan
U-th yaşlandırmasına göre G.Ö. 300 – 500 bin yıl öncesine ait bir tarih aralığı tespit
edilmiştir152.
Yukarıda bahsedilmiş olan ve Karain endüstrisiyle benzerlikler taşıyan
Levant Alt Paleolitik yerleşimleri ve söz konusu yerleşimlerle ilgili bilgiler
Tablo.1’de gösterilmiştir.
150 Malinsky-Buller ve diğ., 2011a. 151 Malinsky-Buller ve diğ., 2011a. 152 Malinsky-Buller ve diğ., 2011a: 511; Malinsky-Buller ve diğ., 2011b.
208
Yerleşim yeri Tarih (GÖ) MIS Kültür / Gelenek
Ras Beirut (Cordon Littoral) - 11 Tayacian
Umm Qatafa E3-F / G1-G2 - 11 Tayacian
Umm Qatafa E1 - - Üst Acheulean
Hummal 13-18 - - Acheulo-Tayacian
Kefar Menachem (Area A-B-C) - 11 Tayacian
Bizat Ruhama C 480±120 Ka
(Paleomanyetik)
12-13
Mikrolitik Acheulean
Tabun G (Tabunian) 415±27 Ka (TL) 11 Tayacian
Tabun F 324±31 Ka (TL) 8-9 Üst Acheulean
Tabun E 302±27 Ka (TL) 8 Acheulo-Yabrudian
Bezez C (Alt) - 11 Tayacian
Bezez C (Üst) - - Acheulo-Yabrudian
Yabrud IV (Shemsian) - 11 Tayacian
Revadim C1 – C4 300 – 500 Ka (U-th) 9-12 ? (Tayacian benzeri)
Revadim B2 – C5 - - Acheulean
Tablo.1: Bahsedilen Alt Paleolitik yerleşimler.
Yukarıda bahsetmiş olduğumuz yerleşimlerden elde edilmiş olan mutlak ve
göreceli tarihlerin yanında genel olarak Levant Bölgesi’nin Alt Paleolitik Dönem
kronolojisine bakıldığı zaman yaklaşık olarak G. Ö. 700 ile 400 bin yılları arasında
kalan süreçte Orta Acheulean, G. Ö. 500 – 200 bin yılları arasında da Üst Acheulean
gelenekli endüstrilerin hakim olduğu görülmektedir153. Bununla birlikte Levant
Bölgesi’nin bazı alanlarında Orta Acheulean sonu ve Üst Acheulean’in bir kısmını
kapsayan aralıkta (G. Ö. 480 – 412 Ka), Acheulean geleneğinden farklı olarak iki
yüzeyli teknolojisinin olmadığı ya da çok ender olarak görüldüğü, yoğunlukla küçük
153 Shea, 2013.
209
boyutlu yonga endüstrileriyle tanımlanan farklı bir tekno-kültürel sürecin varlığı
bilinmektedir. Bu süreç Levant’ın Alt Paleolitik Döneminde Tayacian evre olarak
bilinmektedir. Tayacian aslında Avrupa kökenli bir terimdir. Bu terim ilk kez Fransız
arkeolog Denis Peyrony tarafından Güneybatı Fransa’da yer alan La Micoque Kaya
Sığınağı’nda ele geçmiş olan endüstrileri tanımlamak için kullanılmıştır154. Benzer
endüstrilerin karşılaşıldığı seviyelerde genel olarak iki yüzeyli gibi Acheulean
öğelerle karşılaşılmamaktadır. Ayrıca Levallois tekniğine işaret eden öğeler ya
yoktur ya da oldukça az oranlarda ele geçmektedir. Bazı araştırmacılar tarafından
Pre-Acheulean ya da iki yüzeylilerin yer almadığı bir Acheulean olarak
değerlendirilmektedir155. Söz konusu endüstrilerin genelinde çakıllardan yapılmış
olan küçük boyutlu yongalar baskındır. Levant Bölgesi’nde benzer endüstrilerin
tanımlamasında da aynı terim kullanılmaktadır. Ancak kimi yerleşimlerdeki söz
konusu endüstriler lokal isimlendirmelerle anılmaktadır (Tabunian, Shemsian).
Levant Bölgesi’nde, Alt Paleolitik Dönem’in sonlarında hem Acheulean hem
de Orta Paleolitik Dönem’in Mousterian öğelerini bir arada barındıran ve Acheulo-
Yabrudian (~ G. Ö. 400 – 215 Ka) olarak isimlendirilmiş geleneğe ait kültürel öğeler
de tespit edilmiştir. Söz konusu periyod kimi araştırmacılar tarafından Orta Paleolitik
Dönem’e geçiş evresi olarak görülmektedir. Acheulo-Yabrudian süreci de kendi
içerisinde farklı evreleri barındırmaktadır156;
Acheulean evre – İki yüzeyli parçaların yoğun olduğu ve düzeltili parçaların daha az
oranlarda temsil dildiği evre.
154 Dibble ve diğ. 2006: 1. 155 Copeland, 2003: 88. 156 Shea, 2013: 78.
210
Yabrudian evre – Düzeltili parçaların yoğunlukta olduğu ve iki yüzeylilerin oldukça
az oranlarda temsil edildiği evre.
Amudian evre – Düzeltili yonga ve dilgilerin hakim olduğu, taş kalemler ve ön
kazıyıcılar gibi Üst Paleolitik tipte aletlerin sıklıkla görüldüğü evre.
211
VII. KARŞILAŞTIRMALAR
Çalışmamızın daha önceki bölümlerinde, Karain Alt Paleolitik yontmataş
endüstrisinin kendine has özellikleri olmakla birlikte Anadolu ve Levant Bölgesi’nde
yer alan bir takım endüstrilerle benzerlikler ve ayrılıklar gösterdiğini belirtmiştik. Bu
bölümde Karain Alt Paleolitik endüstrisi ile söz konusu bölgelerde yer alan bir takım
yerleşimlerin endüstrileri arasındaki karşılaştırmalara yer verilecektir.
VII.1. Türkiye
Türkiye’ye baktığımızda tekno-tipolojik açıdan karşılaştırma yapılabilecek
yerleşimlerin oldukça az olduğu görülmektedir. Söz konusu yerleşimler daha önceki
bölümlerde bahsetmiş olduğumuz (Bkz. Bölüm IV) Yarımburgaz Mağarası,
Dursunlu ve Kaletepe Deresi 3 açık hava yerleşimleridir.
Yarımburgaz Mağarası, ihtiva ettiği zengin yontuk çakıl buluntularıyla
(çekirdek aletler) Karain endüstrisine göre daha arkaik bir görünüm sergilemektedir.
Bununla birlikte Yarımburgaz Mağarası’nda yontuk çakıl topluluğu zengin olmasına
rağmen yonga endüstrisinin baskın olduğu da belirtilmektedir157. Karain’de yontuk
çakıl olarak nitelendirebileceğimiz yalnızca 2 adet örnek mevcuttur. Endüstri
genelinde düzeltisiz ve düzeltili yongaların hakim olması Karain ve Yarımburgaz
endüstrilerinin ortak özellikleridir. Ancak yukarıda değinmiş olduğumuz gibi
Yarımburgaz Mağarası’ndaki zengin yontuk çakıl endüstrileri, söz konusu iki
yerleşimin farklı kültürel süreçler içerisinde değerlendirilmeleri gerektiğini otaya
koymaktadır.
157 Arsebük ve diğ., 1990.
212
Söz konusu Alt Paleolitik endüstrilere boyut verileri açısından baktığımızda
birbirine yakın sonuçların ortaya çıktığı görülmektedir. Yarımburgaz’da düzeltisiz
yonga boylarının ortalama 48 mm olduğu belirtilmektedir. Bu değer düzeltili
yongalar için ise 46 mm olarak tespit edilmiştir158. Karain’de düzelti taşımayan
yongalama ürünlerinin ortalama boyları 41,5 mm olarak ölçülmüştür. Düzeltili
yongaların (aletler) ise ortalama uzunlukları 55 mm’dir. Ancak endüstri içerisinde
genel boyut standardını yüksek gösteren 1 – 2 parçayı çıkardığımızda (Bkz. Bölüm
V.6) düzeltili yonga boyut ortalamalarının da Yarımburgaz’la birbirine yakın olduğu
görülmektedir. Boyut verileri açısından her iki endüstri birbirine çok yakın sonuçlar
sergilemektedir.
Yarımburgaz’ın Alt Paleolitik seviyeleri için endüstrinin neden bu kadar
küçük boyutlu olduğuyla ilgili bir bilgi yoktur. Levant Bölgesi’nin bazı
yerleşimlerinde tamamen küçük taşımalıklar elde etme amacının olduğu
bilinmektedir. Karain gibi birçok yerleşimde ise endüstrinin küçük boyutlu olmasının
hammadde kaynaklı zorunlu bir tercih olduğu görülmektedir.
Yongalar üzerinde yer alan düzelti tipleriyle ilgili yaptığımız
karşılaştırmalarda Karain ve Yarımburgaz endüstrilerinde benzer tip düzeltilerin
tercih edilmiş olduğu görülmektedir. Ancak tercih edilme oranlarında farklılıklar söz
konusudur.
Yapılmış olan çalışmalarda Yarımburgaz aletleri üzerindeki düzeltilerin
tanımlanmasında farklı bir terminoloji tercih edilmiştir. Söz konusu parçalar için
“Pullu”, “kademeli” ve “pürüzlü” gibi tabirlerin kullanıldığı görülmektedir159.
158 Arsebük, 1996. 159 Arsebük, 1996: 37.
213
Yayınlarda verilmiş olan çizimlerle karşılaştırıldığında “pullu” tabirinin,
çalışmamızda tercih etmiş olduğumuz terminoloji açısından “pulcuklu” tabiri ile
eşleştirilebileceği anlaşılmaktadır. Bu açıdan bakıldığında Karain’de olduğu gibi
Yarımburgaz’da da baskın düzelti tipinin pulcuklu düzelti olduğu görülmektedir.
Ancak söz konusu parçalar Yarımburgaz endüstrisinde daha baskın oranlarda
görülmektedir (%65). Karain’de ise pulcuklu düzeltinin yine en çok tercih edilmiş
olan düzelti tipi olmasına rağmen oranının %39,85 olduğu tespit edilmiştir.
Yarımburgaz’da en sık görülen ikinci düzelti tipi ise kademeli (?) tip düzeltilerdir.
Bunların basamak pulcuklu düzelti tipi için kullanılmış olabileceği düşünülebilir.
Karain’de de pulcuklu tip düzeltileri özellikle kenar kazıyıcılar üzerinde görülen
basamak pulcuklu düzeltilerin takip ettiği tespit edilmiştir.
Teknolojik açıdan bakıldığında ne Karain’in ne de Yarımburgaz’ın Alt
Paleolitik seviyelerinde Levallois tekniğinin olmadığı görülmektedir. Karain’de
Levallois’yı çağrıştırabilecek tek parça Proto-Levallois bir çekirdektir. Bunun
dışındaki çekirdeklerin büyük çoğunluğu hazırlanmamış – şekilsiz çekirdek
kategorisindedir. Yarımburgaz’da ise şekilsiz çekirdekler denenmiş ve merkezcil
tiplerin arkasından gelmektedir160. Yarımburgaz Alt Paleolitik endüstrisi içerisinde
çekirdeklerin yalnızca yonga elde etmek için değil aynı zamanda ağır işlerde
kullanılacak aletler olarak da amaçlandığı belirtilmektedir161. Karain’de bu duruma
uyabilecek tek parça 80. arkeolojik seviyeden ele geçmiş olan bir kıyıcı alettir
(Tip.33). Söz konusu parça, üzerinden birkaç parça alındıktan sonra bir kıyıcı alete
çevrilmiştir. Bu açıdan bakıldığında aynı zamanda alet olarak tasarlanmış olan
Yarımburgaz çekirdeklerinden ayrılmaktadır.
160 Kuhn, 2010: 108. 161 Arsebük, 1996: 37.
214
Yarımburgaz Mağarası Alt Paleolitik seviyelerinden ele geçmiş olan yonga
aletler içerisinde en yoğun grubu dişlemeliler oluşturmaktadır. Bu grubu kenar
kazıyıcılar ve çontuklular takip etmektedir162. Söz konusu yontmataş alet grupları
Karain’de de en yoğun gruplar olarak dikkat çekmektedirler. Bununla birlikte Karain
Alt Paleolitik seviyelerinde baskın alet tipleri dişlemelilerle birlikte kenar
kazıyıcılardır. Bu grubu düzeltili yongalar ve çontuklular takip etmektedir. Genel
olarak bakıldığında her iki endüstri topluluğu içerisinde yer alan aletlerin tekno-
tipolojik açıdan benzer özellikler taşıdığı görülmektedir. Ancak yukarıda da
bahsetmiş olduğumuz gibi Yarımburgaz endüstrisini Karain’den ayıran en büyük
özelliklerden birisi yontuk çakıl öğelerinin yoğunlukla ele geçiyor olmasıdır.
Karain’de ise yontuk çakıl olarak değerlendirebileceğimiz yalnızca 2 adet örnek
mevcuttur. Ayrıca Karain endüstrisi içerisinde rastlanan iki yüzeyli teknolojisine
Yarımburgaz Mağarası’nda rastlanmaması da iki yerleşim arasındaki en büyük
farklardan birisi olarak göze çarpmaktadır.
Karain ve Yarımburgaz Alt Paleolitik endüstrileri bir takım tekno-tipolojik
özellikler (yonga ve yonga aletlerin baskın olması) açısından yakın olsa da zengin
yontuk çakıl topluluğu, Yarımburgaz yerleşiminin Anadolu Alt Paleolitik
kronolojisinde daha eski bir evreye bağlanması gerektiğine işaret etmektedir
(Levha.1). Ancak diğer taraftan söz konusu yerleşimden elde edilmiş olan en eski
tarih 390 bin yıl163 öncesine aittir. Gerek Yakındoğu gerekse de Avrupa açısından
bakıldığında Yontuk Çakıl Kültürü’ne (Mode 1) atfedilen yerleşimler 1 milyon
yıldan daha yakın tarihler vermemektedir. Anadolu’da ise maalesef söz konusu
endüstri ile tekno-tipolojik açıdan bire bir karşılaştırma yapılabilecek bir topluluk
162 Kuhn ve diğ., 1996. 163 Arsebük, 1996: 38, 39.
215
yoktur. Dolayısıyla Yarımburgaz buluntuları şu an için hem kronolojik hem de
tekno-tipolojik açıdan izole bir görünüm sergilemektedirler.
Anadolu toprakları içerisinde tespit edilmiş ve kazısı gerçekleştirilmiş olan
bir diğer tabakalı Alt Paleolitik yerleşim Kaletepe Deresi 3’dür. Söz konusu yerleşim
toplam 12 seviyeli bir Paleolitik dolgu sunmaktadır. Bunlardan en üstte yer alan 4
seviyeden Orta Paleolitik (Mousterian) aletler tespit edilmiştir (I, Iˈ, II, IIˈ).
Kaletepe Deresi 3 yerleşiminin Karain endüstrilerine benzer tekno-tipolojik
özelliklerin görüldüğü seviyeleri III. ve IV. seviyelerdir. Söz konusu seviyeler az
sayıda iki yüzeylilerin olduğu bir endüstri sergilemektedirler. Bununla birlikte
Karain’den bilinen iki yüzeylileri de dikkate aldığımızda kısmen de olsa VI. ve XII.
Seviyeler arasındaki buluntu topluluğunu da dikkate almak gerekmektedir.
III. seviyede, hazırlanmamış çekirdeklerden tek kutuplu yongalamayla elde
edilmiş olan kalın, düz topuklu ve 90°’den büyük kopma açılarına sahip yongalar ele
geçmiştir164. Bu parçalar, analizlerini yapmış olduğumuz Karain örneklerine göre
daha masif bloklardan (çekirdek) çıkarılmışlardır ve boyut olarak da daha büyük
parçalardır. Söz konusu boyut farklılığı hammadde kaynaklı bir farklılıktır. Endüstri
içerisinde kullanılmış olan obsidiyen, andezit ve riyolit Kaletepe Deresi çevresinde
sıklıkla ve büyük bloklar haline rastlanan hammadde cinsleridir. Dolayısıyla ürün
boyutlarının hammadde boyutlarıyla paralellik göstermesi durumu Karain’de olduğu
gibi Kaletepe Deresi 3 yerleşiminin III. katında da karşımıza çıkmaktadır. Öte
yandan IV. seviyede söz konusu büyük yongalama ürünlerinin yanında küçük yonga
ve aletleri de kapsayan bir tekniğin varlığından bahsedilmiştir. Buradaki küçük
164 Slimak ve diğ., 2008: 105.
216
boyutlu yonga aletlerin çoğu çontuklulardan oluşmaktadır. Bunun dışında alet tipleri
açısından III. seviyede yine çontuklular ve dişlemelilerden bahsedilmektedir. Ayrıca
III. seviyede tespit edilmiş olan iki yüzeylilerin Acheulean tip iki yüzeyliler oldukları
bildirilmektedir165. Bunlar dışında yayınlarda yer alan çizimlere göre kazıyıcı
aletlerin varlığı da anlaşılmaktadır166.
Yontmataş alet tipleriyle ilgili çok ayrıntılı veriler olmamasına rağmen
yukarıda belitmiş olduğumuz mevcut tekno-tipolojik bilgilere dayanarak Kaletepe
Deresi 3 yerleşiminin III. ve IV. katlarının, Karain’de tespit etmiş olduğumuz
Tayacian ve Acheulean öğeleri bir arada barındıran endüstriye yakın olduğu
görülmektedir. Dolayısıyla söz konusu yerleşimlerdeki seviyelerin tipolojik olarak
hemen hemen çağdaş olduğunu belirtebiliriz. Kronolojik olarak baktığımızda ise
durumun biraz daha karmaşık olduğu görülmektedir. Kaletepe Deresi’nin bulunduğu
alandan tespit edilmiş olan tarih 1.1 milyon yıldır. Ancak bu tarih Kaletepe Deresi
katlaşımını oluşturan dolguların altında uzanan riyolit ana kayadan elde edilmiş olan
tarihtir. Dolayısıyla Karain’de olduğu gibi Kaletepe Deresi’nde de Alt Paleolitik
seviyelerin gerçek tarihi henüz tespit edilmemiştir. Bununla birlikte Kaletepe’nin
500-600 bin yıl öncesine kadar inebileceği varsayımında bulunulmaktadır167
(Levha.1).
Levant Bölgesi kronolojisini dikkate aldığımızda ise IV. seviyenin Tayacian,
III. seviyenin ise Üst Acheulean evrelerine yakın olduğu görülmektedir. Bölüm
VI’da değinmiş olduğumuz gibi Levant yerleşimlerindeki iki yüzeylilerin olmadığı
165 Balkan-Atlı ve diğ., 2008. 166 Balkan-Atlı ve diğ., 2007: 137. 167 Balkan-Atlı ve diğ., 2006: 387.
217
yongalı endüstrilerin (~ G.Ö. 400 bin civarı) genelde Üst Acheulean seviyelerin (~
G.Ö. 500-200 bin civarı) hemen altında uzandıkları belirtilmektedir.
Çalışmamızda dikkate almış olduğumuz bir diğer yerleşim Konya
yakınlarındaki Dursunlu lokalitesidir. Dursunlu, şu an için in situ olarak ele geçmiş
en eski yontmataş buluntu topluluğunu sergilemektedir168. G.Ö. 780 - 900 bin yıl169
aralığına denk gelen materyal tamamıyla yonga ve yonga parçalarından
oluşmaktadır. Dursunlu’da tespit edilmiş olan endüstrideki hammadde cinsinin farklı
olması (kuvars), büyük bir çoğunluğu yongalardan oluşan endüstri öğelerinin
çoğunun kırık olması ve yongalar dışında başka bir endüstri öğesinin de ele
geçmemiş olması Dursunlu endüstrisinin tekno-tipolojik olarak belli bir kültürel
sürece bağlanmasını güçleştirmektedir. Yontmataş endüstriyle ilgili yalnızca iki
kutuplu yongalama tekniğinden ve yongalar üzerinde tespit edilmiş olan topuk
tiplerinden bahsedilmiştir170. Söz konusu durumdan dolayı Dursunlu yerleşimini
Karain veya bahsetmiş olduğumuz diğer yerleşimlerin endüstrileriyle karşılaştırmak
çok zordur. Şu an için yalnızca teknolojik olarak herhangi bir hazırlık aşamasını
yansıtmayan çekirdeklerden alınmış olan oldukça arkaik ve küçük boyutlu bir yonga
endüstrisinden bahsedebilmekteyiz. Bunun dışında yayınlarda tipolojik açıdan da
herhangi bir bilgi tespit edilememiştir. Yukarıdaki tarihleri dikkate alıp kronolojik
açıdan baktığımızda ise Dursunlu’yu, Karain’de yaşanmış olan kültürel sürecin daha
öncesindeki bir evreye bağlamak doğru olacaktır (Levha.1).
168 Gediz Nehri sekilerinde yapılmış olan araştırma sonucu tespit edilmiş olan ve yaklaşık olarak 1.2 milyon yılla
yaşlandırılmış yontmataş materyal (yonga) tekil bir örnektir. Dolayısıyla böylesi bir parçanın varlığını kabul
etmekle birlikte şu an için şüpheli bir konumda olduğunu da belirtmekte fayda görüyoruz (Maddy ve diğ., 2015). 169 Güleç ve diğ., 2002. 170 Güleç ve diğ., 2009.
218
VII.2. Levant
Türkiye topraklarındaki Alt Paleolitik buluntuları da dikkate aldığımızda hem
nicelik hem de nitelik olarak Levant Bölgesi’nde karşılaştırma yapılabilecek
materyalin daha fazla olduğu görülmektedir (Bkz. Bölüm VI).
Levant Bölgesi’nde yer alan Alt Paleolitik yerleşimlerle karşılaştırmalar
yaparken hem tekno-tipolojik hem de kronolojik kıstaslar dikkate alınmıştır.
Kronolojik kıstasımız, Karain’in çalışmış olduğumuz seviyelerinden bilinen
tarihlerdir (G.Ö. 370 – 400 bin / OIS 11). Bununla birlikte tekno-tipolojik veri ve
benzerliklere de bağlı kalarak daha eski veya yeni tarihler veren yerleşimlerin
endüstrileri de dikkate alınmıştır. Buradaki amacımız birbirine yakın ya da aynı tarih
aralığında görülen farklı kültürel süreçlere (Tayacian, Orta Acheulean, Üst
Acheulean, Acheulo-Yabrudian) ait özelliklerin Karain Alt Paleolitiğinde var olup
olmadıkları veya ne derecede olduklarını tespit etmektir.
Karain ve Levant endüstrilerini karşılaştırdığımızda, ilk planda G.Ö. 400 bin
yıl civarında Levant Bölgesi’nde görülen ve Tayacian kültüre atfedilen endüstrilerle
tekno-tipolojik özellikler bakımından benzerlikler olduğu görülmektedir. Karain’le
birlikte Bölüm VI’da bahsetmiş olduğumuz Ras Beirut, Umm Qatafa, Hummal,
Kefar Menachem, Tabun, Bezez ve Yabrud gibi yerleşimlerinin bazı seviyelerinden
ele geçmiş olan endüstriler tekno-tipolojik açıdan birbirlerine yakındır. Söz konusu
tekno-tipolojik özellikler genel olarak şu şekilde sıralanabilir;
- Küçük boyutlu çekirdeklerden (genelde küçük boyutlu dere veya deniz
çakılları) sert vurgaç yardımıyla elde edilmiş küçük boyutlu basit
yongalama ürünlerinin baskın olması,
219
- Levallois tekniğinin çok nadir görülmesi ya da hiç görülmemesi,
- Genelde çontuklular, dişlemeliler ve kazıyıcılardan oluşan alet tiplerinin
basit düzeltiler (kimi zaman kullanım düzeltisi) taşıması,
- İki yüzeylilerin var olmaması.
Yukarıda bahsetmiş olduğumuz özelliklere sahip olan Levant Bölgesi’nin
Tayacian endüstrileri genelde Üst Acheulean seviyelerin hemen altında yer
almaktadırlar. Bu durumun aksini gösteren tek yerleşim Bezez Mağarası’ dır. Burada
yer alan Tayacian seviye, Acheulo-Yabrudian özellikler gösteren bir endüstrinin
altında tespit edilmiştir.
V. Bölüm’ün sonunda bahsetmiş olduğumuz gibi Karain endüstrisinin
yukarıda bahsedilmiş olan yerleşimlerin endüstrileriyle taşımış olduğu benzerliklerin
dışında bir takım farklılıklarının da olduğu görülmektedir.
Teknolojik açıdan bakıldığında söz konusu Levant yerleşimlerinde tespit
edilmiş olan çekirdeklerin herhangi bir hazırlık aşamasından geçmeden sert vurgaçla
düzensiz bir şekilde yongalama işlemine tabi tutuldukları görülmektedir. Şekilsiz
çekirdeklerin yanında kimi yerleşimlerde (Ras Beirut, Kefar Menachem) prizmatik
çekirdeklere de rastlanmaktadır. Bu parçaların bazen dilgi çıkarımı için de
kullanıldıkları belirtilmektedir.
Karain çekirdeklerine baktığımızda ise şekilsiz tiplerin baskın olduğu
görülmektedir. Levant’ın bazı yerleşimlerinde görülen ve yukarıda bahsetmiş
olduğumuz prizmatik çekirdeklere Karain’de rastlanmamaktadır. Yalnızca 1 adet
örneğin söz konusu prizmatik çekirdekleri andırdığı söylenebilir (Bölüm V -
Levha.11/1). Levant yerleşimlerinde çok nadir olarak görülen çekirdek tiplerinden
220
birisi ise Proto-Levallois tiplerdir. Ras Beirut yerleşiminde 1 adet Proto-Levallois
çekirdekten bahsedilmektedir. Yine incelemiş olduğumuz seviyelere baktığımızda
söz konusu tipe ait 1 adet örnek dikkat çekmektedir (Bölüm V - Levha.11/2).
Yongalama ürünleri açısından baktığımızda yukarıda bahsetmiş olduğumuz
yerleşimlerin tümünde küçük boyutlardaki yonga endüstrilerinin baskın oldukları
görülmektedir. Bu parçaların çok büyük bir çoğunluğu kalın ve kaba tiplerdir. Vurma
düzlemleri (topuk) genelde düz ve geniş olup, bazen de koparılmış oldukları
yumrunun kabuk ya da ham yüzünü taşımaktadırlar. Kopma açılarının ise genelde
90°’nin üzerinde olduğu belirtilmektedir. Bu veriler sert vurgaçla doğrudan
yongalamanın göstergeleridir. Aynı durum Karain için de geçerlidir. Yongalama
ürünleri ve aletler üzerinde yapmış olduğumuz gözlemlerde, endüstrinin baskın öğesi
olan yongaların genelde düz topuklu (%62 oranında) ve 90°’nin üzerinde kopma
açısına sahip (%68,80 oranında) oldukları tespit edilmiştir. Yongalama ürünlerinin
vurma yumruları ise büyük bir oranda belirgindir (%66 oranında).
Hem Levant hem de Karain endüstrilerinde yongaların dışında çok az
oranlarda dilgilere de rastlanmaktadır. Ancak söz konusu örneklere dayanarak planlı
bir dilgi üretiminden bahsetmek mümkün değildir. Karain’de baskın olan yongaların
(%94,80) dışında dilgilerin oranı yalnızca %5,20’dir.
Yongalama ürün boyutları açısından bakıldığında bahsedilen yerleşimlerde
endüstri öğelerinin genelde küçük boyutlarda olduğundan bahsetmiştik. Boyut
ölçümlerinde bahsedilmiş olan yerleşimlerden Ras Beirut’da küçük boyutlu grup
olarak nitelendirilen yongaların ortalama uzunlukları 37 mm olarak belirtilmiştir.
Revadim yerleşiminde ise yonga uzunluk ortalamaları çok daha küçüktür (25 mm).
221
Analizlerini yapmış olduğumuz Karain endüstri öğelerinin ortalama uzunlukları ise
41,5 mm’dir.
Teknolojik verilerin ardından tipolojik açıdan da Levant endüstrileriyle
karşılaştırmalar yapılmıştır. İlk olarak alet tiplerine bakıldığında genel olarak benzer
tiplerin yaygın olduğu görülmektedir. Tayacian’e atfedilen yerleşimlerinin
endüstrilerine baktığımızda genel olarak en yaygın tiplerin kenar kazıyıcılar,
dişlemeliler, düzeltili yongalar ve çontuklular olduğu görülmektedir. Bazı
yerleşimlerde ise ham sırtlı bıçakların daha baskın oldukları belirtilmektedir (Ras
Beirut, Yabrud IV). Yerleşimlerden elde edilen verilere göre deliciler, ön kazıyıcılar,
Tayac uçları ve çekirdek kıyıcılar ise daha az oranlarda görülen alet tiplerindendir.
Karain’e baktığımızda da kenar kazıyıcılar ve dişlemelilerin baskın grubu
oluşturdukları görülmektedir. Bu parçaları düzeltili yongalar ve çontuklu aletler takip
etmektedir. Ham sırtlı bıçaklar ise söz konusu alet tiplerinin arkasından gelmektedir.
Yine Levant yerleşimlerinde olduğu gibi Karain’de de çok az sayılarda delici / taş
delgi (Bölüm V – Levha.19/6, 7)), ön kazıyıcı (Bölüm V – Levha.19/8) ve tek
örnekle temsil edilmekte olan Tayac ucu (Bölüm V – Levha.23/4) tespit edilmiştir.
Ayrıca Tayacian endüstrilerde oldukça az sayıda gözlemlenen yontuk çakıllara ait
Karain’de 2 adet örnek tespit edilmiştir (Bölüm V – Levha.22/1, 2).
Yukarıda da belirtmiş olduğumuz gibi iki yüzeylilerin yokluğu Tayacian
yerleşimlerin karakteristik özelliklerinden bir tanesidir. Ancak bu durumun dışında
kalan birkaç yerleşim de söz konusudur. El Kown havzasında yer alan Hummal
yerleşiminin 13 ve 18. Seviyeleri arasında kalan endüstri Tayacian öğeleri
barındırmaktadır. Bununla birlikte söz konusu seviyelerde gerçekleştirilen kazılarda
2 adet Acheulean tip iki yüzeyli de tespit edilmiştir. Bu buluntulara dayanarak
222
buradaki endüstri için Acheulo-Tayacian terimi kullanılmıştır. Hummal (13-18)
yerleşiminin, barındırmış olduğu az sayıdaki Acheulean iki yüzeylinin varlığı
açısından Karain’le benzer özelliklere sahip olduğu görülmektedir. Karain’de 2007
yılında tespit etmiş olduğumuz iki yüzeyli (Bölüm V – Levha.21) ile birlikte Kökten
kazılarında tespit edilmiş olan ve yapmış olduğumuz stratigrafik korelasyonla Alt
Paleolitik seviyelerden geldiğine inandığımız 2 adet iki yüzeyli alet de Acheulean
özellikler göstermektedir (Bölüm V – Levha.20/1, 2). Yine Levant Bölgesi’nde yer
alan ve küçük boyutlu yonga endüstrisinin hakim olduğu Revadim yerleşiminin C1-
C4 seviyelerinden ele geçmiş olan binlerce parça içerisinde yalnızca 6 adet iki
yüzeyli alet tespit edilmiştir. Revadim yerleşimi de az sayıdaki iki yüzeylinin
varlığıyla Karain endüstrisiyle benzer özelliklere sahip bir buluntu topluluğu
sunmuştur.
Alet tipleri açısından genel olarak Levant’ın Tayacian yerleşimleriyle benzer
özellikler sergileyen Karain Alt Paleolitik aletleri, düzelti tipleri açısından ise bir
takım farklılıklar sergilemektedir. Bu farklılıklar özellikle kenar kazıyıcılarda göze
çarpmaktadır. Endüstri içerisindeki aletlerin büyük çoğunluğu pulcuklu düzelti
taşımasına rağmen kenar kazıyıcılarda en sık gözlemlenen düzelti tipi basamak
pulcuklu düzeltilerdir (Bölüm V – Levha.13). Tayacian yerleşimlerin büyük bir
çoğunluğundaki endüstrilerde basamak pulcuklu düzelti teknolojisine rastlanmaz.
İncelemiş olduğumuz yerleşimlerden yalnızca Revadim’de, kenar kazıyıcıların
genellikle dik ve yarı dik şekilde işlenmiş basamak pulcuklu ya da kaplayan tip
düzeltilere sahip oldukları belirtilmektedir. Kalın taşımalıklar üzerine basamak
pulcuklu düzeltilerle (Quina tip) şekillendirilmiş olan kenar kazıyıcı örnekleri,
Levant Bölgesi’nde daha çok Acheulo-Yabrudian evre içerisinde görülmektedirler.
223
İncelemiş olduğumuz Levant yerleşimleri içerinde yer alan Bezez Mağarası’nın
Tayacian buluntuları veren C seviyesinin üst kısmında bu tip parçalara rastlanmıştır
(Bölüm VI – Levha.7). Ayrıca Acheulo-Yabrudian evreye atfedilen Qesem
Mağarası’nda da benzer parçalar yer almaktadır171. Yabrudian tip denilen söz konusu
kenar kazıyıcılar genelde iri ve kalın taşımalıklar üzerine yapılmışlardır. Parçalar
üzerindeki basamak pulcuklu düzeltiler çoğu zaman taşımalığın üst yüzünün büyük
bir kısmını kaplamaktadır. Karain kenar kazıyıcıları tipolojik olarak Yabrudian tip
kenar kazıyıcılardan biraz daha farklıdır. Karain’de tespit etmiş olduğumuz kenar
kazıyıcılar üzerindeki basamak pulcuklu düzeltiler, taşımalığın üst yüzünde genelde
uzun bir alan kaplamasına rağmen taşımalığın tamamını kaplama eğiliminde
değildirler. Ayrıca teknolojik olarak elimizde olan verilerden bir diğeri ise Levant
yerleşimlerinde görülen Acheulo-Yabrudian seviyelerin az oranlarda da olsa
Levallois tip çekirdek ve yongaları barındırdıklarıdır. Karain Alt Paleolitik seviyeleri
açısından ise böyle bir durumdan bahsetmek mümkün değildir.
171 Barkai ve diğ., 2009.
SONUÇ
Tekno-tipolojik analizlerini gerçekleştirmiş olduğumuz yontmataş materyal
Karain Mağarası’nın Alt Paleolitik seviyelerini simgeleyen V. ve VI. jeolojik
seviyelerden ele geçmiştir. V. jeolojik seviye, kazılar esnasında gözlemsel olarak
ayırt edilebilen değişik sediman yapılarına dayanarak farklı alt birimlere ayrılmıştır.
Bu alt birimler V, V.1, V.1.1, V.1.2, V.2 ve V.3 olarak isimlendirilmektedirler. Söz
konusu jeolojik birimleri barındıran dolgunun yüksekliği yaklaşık olarak 4 metredir.
Bu geniş dolgunun en altında ise VI. jeolojik birim uzanmaktadır. VI. jeolojik
birimin bitiminde karşılaşılan masif görünümdeki kaya blokları ise yüksek ihtimalle
mağaranın ana kayasıyla bağlantılı öğelerdir. Söz konusu kaya bloklarının
aralarındaki boşluklardan sızan hava akımları bu iddiamızı güçlendirmektedir.
Dolayısıyla genel olarak -14.30 / -14.50 metre kotlarında mağaranın ana kayasının
uzanmakta olduğu anlaşılmaktadır.
Çalışmamız kapsamında modern kazı yöntemleriyle belirlenmiş olan jeolojik
stratigrafinin dışında ilk dönem kazılarında İsmail Kılıç Kökten tarafından tespit
edilmiş ve yayınlarda belirtilmiş olan stratigrafiye ait bilgiler de göz önünde
tutulmuştur. Kökten stratigrafisinde 5, 6, 7 ve 8. katlar bizim açımızdan önem
taşımaktadır. Kökten’in oldukça kısır bir seviye olarak nitelendirdiği kına renkli 5.
kat, modern yöntemlerle belirlenmiş olan ve Alt Paleolitik seviyelerin başlangıcı
olarak kabul edilen V. jeolojik birime denk gelmektedir. Kökten’in yayınlarda
vermiş olduğu maksimum verilere dayanarak yapmış olduğumuz hesaplama sonucu
6 ve 8. katlar arasındaki yüksekliğin yaklaşık olarak 3.31 metre olduğu tespit
edilmiştir. Günümüz kazılarını dikkate alarak yapmış olduğumuz tespitlere göre de,
buluntu bakımından kısır olan V. jeolojik birimi bir kenara koyduğumuzda geriye
kalan seviyelerin yüksekliğinin 3.30 metre olduğu görülmüştür. Dolayısıyla Kökten
stratigrafisi ile günümüz modern stratigrafisinin bire bir uyuştukları görülmektedir.
Bu durum Kökten’in bahsetmiş olduğu iki yüzeyli aletleri konumlandırmak açısından
oldukça önemli bir veridir.
Yukarıda bahsetmiş olduğumuz jeolojik birimler içerisinde yontmataş
materyal açısından en verimlileri V.1.2, V.2 ve V.3 birimleridir. Söz konusu
birimlerden V.1.2 ve V.3 yatay olarak tüm depolanma alanına yayılmaktadırlar.
Ancak kazılar esnasında V.2 biriminin belli bir alanda meydana gelmiş bir oluşum
olduğu tespit edilmiştir. Geniş bir koni biçiminde uzanan bu seviyenin V.1.2
içerisinde gelişmiş olan lokal bir oluşum olduğu düşünülmektedir.
Analizlerini gerçekleştirmiş olduğumuz yontmataş materyalin çok büyük bir
çoğunluğu yukarıda bahsetmiş olduğumuz V.1.2, V.2 ve V.3 birimlerinden ele
geçmiştir. Bu birimler içerisindeki söz konusu yontmataş yoğunluğunu tespit ederken
arkeolojik seviyelerin kaç adet plankarede kazılmış oldukları da dikkate alınmıştır.
Dolayısıyla herhangi bir yanılgıya düşmeden arkeolojik materyalin gerçek anlamda
hangi seviyelerde yoğunlaştığı tespit edilmiştir. Bölüm V – Levha.24’e baktığımızda
56 ve 90 arasında kalan arkeolojik seviyelerin neredeyse eşit sayılardaki
plankarelerde kazılmış oldukları görülmektedir. Dolayısıyla mağara içerisinde gerçek
anlamda iskan izlerine rastlanan seviyelerin V.1.2, V.2 ve V.3 seviyeleri olduğunu
söyleyebiliriz.
Endüstri öğelerinin yapımında kullanılan hammadde cinsleri açısından
baktığımızda radyolaritin oldukça baskın olduğu görülmektedir. Tüm endüstri öğeleri
içerisinde radyolaritin oranı %80,17’dir. Daha az sayıda tercih edilmiş olan
çakmaktaşının oranı ise %19,14 olarak tespit edilmiştir. Radyolarit, Karain
çevresinde sıklıkla gözlemlenen bir hammadde cinsidir. Ancak özellikle Kızılin
Deresi ve Çakmak Tepesi, Karain’e olan yakınlıkları itibariyle tercih açısından ilk
sırada yer alan radyolarit kaynaklarıdır. Söz konusu kaynaklara göre daha uzak bir
mesafede (yaklaşık 10 km) yer alan Burhan Deresi de diğer bir büyük radyolarit
kaynağı olarak dikkat çekmektedir. Söz konusu kaynaklarda yer alan radyolaritler
oldukça çeşitli olmakla birlikte Karain endüstrisi içerisinde bunların belli tipleri
tercih edilmiştir. Bu tercihte hammadde kalitesi en büyük rolü oynamaktadır. Tespit
edilmiş olan 21 farklı radyolarit cinsinden 6 tanesi endüstri içerisinde en çok tercih
edilen tipler olmuştur. Bunlar kahverengi, gri, kahverengi-gri, yeşilimsi gri, yeşil ve
kahverengi-yeşil renklerdeki radyolaritlerdir. Söz konusu tipler üzerinde genelde az
oranlarda damar tespit edilmiştir (%22,17). Bu özelliklerinden ve çevrede yaygın
olarak bulunduklarından dolayı söz konusu hammaddelerin endüstri içerisinde en
yoğun grubu oluşturdukları anlaşılmaktadır.
Radyolarit hammadde açısından ham yüzey oranlarına bakıldığında
üzerlerinde belli oranlarda ham yüzey taşıyan parçaların oranının daha yüksek
olduğu görülmektedir (%55,19). Ancak söz konusu parçaların %87,84’ü çok küçük
oranlarda (<1/2) ham yüzey taşımaktadırlar. Üst yüzü tamamıyla ham yüzeyle kaplı
olan ve kabuk soyma yongası olarak da bilinen birincil yongalara kesinlikle
rastlanmamıştır. Dolayısıyla çekirdek olarak tercih edilmiş olan radyolaritlerin,
yerleşime taşınmadan önce küçük de olsa bir işlemden geçtikleri anlaşılmaktadır.
Arkeolojik seviyelerin birçoğunda karşılaşılan yontma artığı ve kıymık gibi parçalar
radyolarit hammadde açısından yongalama işleminin büyük kısmının yerleşim
içerisinde gerçekleştirildiğinin kanıtlarıdır.
Yontmataş endüstri içerisindeki bir diğer hammadde cinsi olan çakmaktaşı ise
yalnızca %19,14 oranında temsil edilmektedir. Çakmaktaşı Karain çevresindeki
bölgede çok sık rastlanan bir hammadde cinsi değildir. Yukarıda değinmiş
olduğumuz gibi genelde radyolaritin yoğunlukta olduğu Burhan Deresi’nde az sayıda
çakmaktaşı yumrularına rastlanmaktadır. Çakmaktaşının doğal konumunda daha
yaygın olarak görüldüğü en yakın yerler ise Gölova ve Elmalı çevreleridir. Ancak
söz konusu alanların Karain’e olan uzaklığı çakmaktaşının endüstri içerisinde çok
fazla tercih edilmemesine sebep olmuştur. Oldukça yakın bir mesafede mevcut bir
kaynak dururken yalnızca hammadde odaklı olarak yüksek mesafeler kat etmek söz
konusu dönem açısından çok mantıklı gözükmemektedir.
Endüstri içerisinde tespit etmiş olduğumuz çakmaktaşları üzerindeki kabuk
oranlarının radyolaritler üzerindeki ham yüzey oranlarına göre oldukça farklı olduğu
görülmektedir. Radyolaritlerin aksine çakmaktaşları açısından kabuk taşıyan
parçaların oranının daha az olduğu görülmektedir (%39,64). Bu parçaların %90,91’i
ise çok az oranlarda (<1/2) kabuk kalıntısı taşımaktadırlar. Dolayısıyla kaynağın
uzaklığını da göz önünde bulundurduğumuzda çakmaktaşlarının radyolaritlere
nazaran daha fazla bir işleme tabi tutulduktan sonra yerleşime taşındıkları
anlaşılmaktadır.
Tekno-tipolojik analizleri yapılmış olan endüstri öğeleri, mağaranın E
gözündeki 16 farklı plankarede yer alan 40 arkeolojik seviye içerisinden ele
geçmiştir. Yontmataş endüstri öğeleri düzeltisiz parçalar (250 adet), aletler (264
adet), çekirdekler (69 adet) ve yontma artıklarından (4184 adet) oluşmaktadır.
Düzeltisiz ve düzeltili parça (alet) sayılarının birbirine oldukça yakın oldukları
görülmektedir.
Çalışmamız kapsamında yukarıda bahsetmiş olduğumuz endüstri öğelerinin
analizleri ayrı ayrı gerçekleştirilmiştir. İlk olarak yongalama ürünleri (düzeltisiz
parçalar) üzerinde teknolojiye dair gözlem ve ölçümler yapılmıştır. Yongalanmış
olan parçalar iki gruba ayrılmaktadırlar. Bunlar yonga ve dilgilerdir. Yongalar çok
net bir şekilde endüstrinin baskın öğeleridirler (%94,80). Dilgiler ise yalnızca 13 adet
örnekle temsil edilmektedirler. Söz konusu yongalama ürünlerinin tümü şekilsiz
çekirdeklerden koparılmış basit tip yongalardır. Yongalama ürünleri içerisinde
Levallois tekniğe işaret edebilecek parçalar yoktur. Yongalama ürünlerinin yarısına
yakını (%40,80) kırık olarak ele geçmiştir. Kırık parçaların ise %57,84’ü proksimal
kırık taşımaktadır. Dolayısıyla bu parçalar üzerinde teknolojik bir takım öğeler
(topuk, kopma açısı, vurma yumrusu) tespit edilememiştir.
Yongalama ürünleri üzerinde tespit edilmiş olan topuk tipleri çok çeşitli
değildir. Söz konusu parçaların bir kısmının (%23,60) topuğu kırık olduğu için tespit
edilememiştir. Geriye kalan parçalar içerisinde ise düz topuklu parçalar büyük bir
oranla baskındır (%62). Ham topuklu parçalar ise %11,60 oranında temsil
edilmektedirler.
Yongalama ürünleri üzerindeki bir diğer teknolojik öğe ise kopma açılarıdır.
Topuk kısmı sağlam olarak ele geçmiş olan örnekler içerisinde 90°’den büyük
kopma açısına sahip olan parçaların oranı %92,47’dir. Yine bir diğer teknolojik
eleman olan vurma yumruları açısından da net sonuçlar ortaya çıkmıştır. Yongalama
ürünlerinin çok büyük bir çoğunluğunun (%80,88) belirgin vurma yumrularına sahip
oldukları görülmektedir.
Yukarıda vermiş olduğumuz topuk, kopma açısı ve vurma yumrusu ile ilgili
veriler yongalama tekniği hakkında ipuçları vermektedir. Düz ve geniş topuklu
yongalama ürünlerinin baskın olması, kopma açılarının büyük oranda 90°’den büyük
olması ve belirgin vurma yumruları, endüstri içerisinde sert (taş) vurgaçla doğrudan
yongalamanın hakim olduğunu göstermektedir. Ayrıca ne çekirdekler ne de yongalar
üzerinde bir hazırlık işlemine işaret eden öğeler tespit edilmemiştir. Endüstri
içerisinde örs üzerinde yongalamaya dair de herhangi bir kanıt bulunmamaktadır.
Ayrıca baskın hammadde olan radyolaritlerin boyut açısından da örs üzerinde
yongalamaya müsait olmadıkları görülmektedir.
Yongalama ürünleriyle ilgili yapmış olduğumuz son analizler boyut ölçümleri
olmuştur. Buna göre yongalama ürünlerinin ortalama uzunlukları 41,5, genişlikleri
37 ve kalınlıkları ise 14 mm olarak ölçülmüştür. Görüldüğü gibi Karain Alt Paleolitik
endüstrisi genel olarak küçük boyutlu bir endüstridir. Ancak analizlerimiz sırasında
nadir de olsa genel boyut standartlarının üzerinde parçalar da olduğu tespit edilmiştir.
Çok az sayıdaki söz konusu parçaları bir kenara koyduğumuzda yongalama
ürünlerinin standart uzunluklarının 20-50 mm aralığında değişkenlik gösterdiği tespit
edilmiştir. Söz konusu standart aralığı genişlikte 10-50 mm, kalınlıkta ise 0-20 mm
olarak ölçülmüştür. Endüstrinin küçük boyutlarda olmasının bilinçli bir tercihten
ziyade hammadde kaynaklı bir zorunluluk olduğu görülmektedir. Temel hammadde
kaynağı olan radyolaritin küçük çakıllar ya da tabletler halinde bulunduğunu
düşündüğümüz zaman yontmataş endüstrinin de küçük boyutlu olması kaçınılmaz bir
durumdur.
Teknolojik analizlerin ikinci aşaması çekirdekler üzerinde gerçekleştirilen
gözlem ve ölçümler olmuştur. Çekirdekler incelemiş olduğumuz endüstri öğelerinin
%11,90’ını oluşturmaktadırlar. 69 adet çekirdek içerisinden hazırlanmış
diyebileceğimiz yalnızca 2 adet çekirdek tespit edilmiştir. Geriye kalan çekirdeklerin
tümü hazırlanmamış tip çekirdeklerdir. Hazırlanmış diyebileceğimiz tiplerden dikkat
çeken örnek ise bir Proto-Levallois çekirdektir. Bu parça endüstri içerisinde
Levallois tekniği çağrıştıran tek örnektir (Bölüm V – Levha.11/2).
Çekirdekler üzerindeki vurma düzlemleri, yongalama ürünlerine ait topuk
verileriyle paralellik taşımaktadır. Tüm çekirdeklerin %73,53’ü düz vurma
düzlemine sahiptirler. Ham vurma düzlemine sahip olan çekirdeklerin oranı ise
%10,29’dur. %11,76 oranına sahip olan parçalar ise hem düz hem de ham vurma
düzlemi taşımaktadırlar.
Çekirdekler, çıkarım yönleri itibariyle genel olarak üç gruba ayrılmaktadırlar.
Baskın olan grup çıkarım yönleri düzensiz olan çekirdeklerden oluşmaktadır
(%56,52). Düzensiz çıkarım yönüne sahip olan çekirdekleri tek (%23,19) ve
merkezcil (%13,14) yönlü çekirdekler takip etmektedir.
Çekirdekler üzerinde gerçekleştirilmiş olan son analizler boyut ölçümleridir.
Yapmış olduğumuz ölçümlere göre çekirdeklerin ortalama boyutlarının (uzunluk-
genişlik-kalınlık) 61x59x44 mm olduğu tespit edilmiştir. Söz konusu standart
boyutların yanında 70 mm ve üzerinde yalnızca 3 adet parçanın olduğunu da
belirtmemiz gerekmektedir. Özellikle 107 (Bölüm V – Levha.12) ve 96 mm
uzunluklarındaki parçalar çekirdek standartlarının bir hayli üzerinde olan örnekler
olarak dikkat çekmektedirler. Bu spesifik örnekler dışında çekirdeklerin temel boyut
standardının 20-50 mm aralığında olduğu tespit edilmiştir.
Yontmataş endüstri öğeleri içerisinde tekno-tipolojik analizleri
gerçekleştirilmiş olan son grup ise aletlerden oluşmaktadır. 264 adet alet, tüm
yontmataş endüstri içerisinde %45,28’lik bir orana sahiptir. Söz konusu 264 adet
aletin 3 tanesi iki yüzeyli aletlerden oluşmaktadır. Bu iki yüzeyli aletlerden birisi
2007 yılı kazılarında 79. arkeolojik seviyeden ele geçmiş olan örnektir. Tabakası
bilinen bu örnek dışındaki diğer iki örnek Kökten kazılarında tespit edilmiş olan
parçalardır. Kökten’in Alt Paleolitik seviyelerden tespit etmiş olduğunu belirttiği iki
yüzeyliler olduğunu düşündüğümüz bu parçalar Yalçınkaya tarafından da incelenmiş
ve Acheulean evreye atfedilmişlerdir. Çalışmamız kapsamında gerçekleştirmiş
olduğumuz stratigrafik korelasyon (Sonuç 2. pragraf) ile birlikte Kökten ve
Yalçınkaya’nın vermiş olduğu bilgileri de göz önünde bulundurduğumuzda söz
konusu iki yüzeyli aletlerin çalışmış olduğumuz Alt Paleolitik seviyelerden gelmiş
olduğuna inanmaktayız.
Aletler üzerinde gerçekleştirmiş olduğumuz teknolojik analizler yongalama
ürünlerinden elde etmiş olduğumuz sonuçlara paralellik göstermektedir;
Hammadde açısından baktığımızda yongalama ürünlerinde olduğu gibi aletler
içerisinde de baskın cinsin radyolarit olduğu görülmektedir. Ancak çok az da olsa
çakmaktaşı oranının arttığı anlaşılmaktadır. Yongalama ürünleri içerisinde
çakmaktaşlarının oranı %17,20 iken aletlerde bu oran %21,46 olarak karşımıza
çıkmaktadır. Ancak çok küçük orandaki bu artıştan yola çıkarak, alet üretiminde
çakmaktaşının daha fazla tercih edilmiş olabileceğine dair net bir yorum yapmak
mümkün değildir. Alet açısından da çok büyük oranda mevcut hammadde kaynağına
bağımlı kalındığı görülmektedir.
Yine yongalama ürünleriyle aletler arasında hammadde açısından bir diğer
benzerlik de aynı tip radyolaritlerin tercih edilmiş olmasıdır (Sonuç 5. pragraf). Söz
konusu radyolaritler karşılaşılan diğer radyolarit tiplerine göre daha az damarlı ve
yongalama işlemi açısından daha uygundurlar. Bu hammadde grubunda damar
taşımayan ve daha kaliteli olan parçaların oranı %77,83 olarak tespit edilmiştir.
Tüm alet tipleri açısından bakıldığında taşımalıkların çok büyük bir oranda
yongalardan oluştuğu görülmektedir (%85,44). Söz konusu parçalar içerisinde
kabuk/ham yüzey taşıyan (%49,78) ve taşımayan (%50,22) parçaların sayısı
neredeyse eşittir. Kabuk/ham yüzey taşıyan parçaların ise %94,59’u dış yüzleri
üzerinde çok küçük alanlarda (<1/2) kalıntı taşımaktadırlar. Dolayısıyla yontmataş
aletlerin (taşımalıkları yonga olan) büyük oranda çekirdeklerden alınmış olan ikincil
yongalar üzerine yapılmış oldukları anlaşılmaktadır.
Yontmataş endüstri içerisinde analizlerini yapmış olduğumuz aletlerdeki kırık
oranları çok yüksek değildir. Aletlerin %70,72’sinin sağlam olduğu tespit edilmiştir.
Geriye kalan alet örnekleri ise belli oranlarda kırıklar taşımaktadır. Yarısından fazla
alanı kırık olan parçaların oranı ise yalnızca %3,80’dir.
Aletler üzerinde gerçekleştirmiş olduğumuz diğer teknolojik gözlem ve
ölçümler topuk, kopma açısı ve vurma yumrularıyla ilgilidir. Söz konusu öğelerden
elde etmiş olduğumuz sonuçlar da yongalama ürünleri sonuçlarıyla benzerdir.
Proksimal kırık taşımayan aletler içerisinde düz topuğa sahip olan parçaları ham ve
kaldırılmış topuğa sahip olan parçalar takip etmektedir. Söz konusu kaldırılmış
topuğa sahip olan parçalarda ise topuk kaldırma işleminin herhangi bir fonksiyonel
amacı yoktur (örneğin sap düzenlemesi gibi…). Bu işlem, ya taşımalığı istenen
forma sokmak için ya da kullanılacak olan kısmı düzeltilemek için
gerçekleştirilmiştir.
Aletler üzerinde gerçekleştirilmiş olan kopma açısı analizlerinde, ilgili kısmı
gözlemlenebilen parçaların %94,12’sinin 90°’den büyük kopma açılarına sahip
oldukları tespit edilmiştir. Söz konusu parçaların %72,29’u ise belirgin vurma
yumrularına sahiptir.
Yukarıda aletler açısından bahsetmiş olduğumuz topuk, kopma açısı ve
vurma yumrusu sonuçları, taşımalık üretiminde de aynı yongalama tekniğinin tercih
edilmiş olduğunu göstermektedir.
Yontmataş aletler açısından ikinci analiz kısmı tipolojiye yönelik olarak
gerçekleştirmiş olduğumuz alet tipleri ve düzelti analizleridir;
Karain Alt Paleolitik endüstrisinde tanımlanabilmiş aletler içerisinde tespit
etmiş olduğumuz en yoğun tipler kenar kazıyıcılar (%25,91), dişlemeli aletler
(%25,91), düzeltili yongalar (%17,27) ve çontuklu aletlerdir (%13,18). Bunlarla
birlikte bileşik aletler (%3,18) ve diğer aletler içerisinde incelemiş olduğumuz ham
sırtlı bıçaklar da (%3,64) önemli alet tipleri arasında yer almaktadırlar. Endüstri
içerisindeki bir diğer önemli tip ise iki yüzeyli aletlerdir. Söz konusu tipe ait 3 adet
örnek mevcuttur.
Tüm alet tipleri açısından bakıldığında pulcuklu düzeltilerin endüstri geneline
hakim oldukları görülmektedir (%39,85). Pulcuklu düzeltiye sahip olan parçaları
basamak pulcuklu düzeltili parçalar (%22,99) takip etmektedir. Endüstri içerisinde
gözlemlenen diğer temel düzelti tipleri ise kullanım (%10,34), kemirim (%9,58) ve
yongalama (%6,51) düzeltileridir.
Düzelti tipleri açısından en dikkat çekici tipler kenar kazıyıcılardır. Tüm
endüstri içerisinde baskın düzelti tipi pulcuklu düzeltiler olmasına rağmen kenar
kazıyıcılarda basamak pulcuklu düzeltilerin hakim olduğu görülmektedir. Kenar
kazıyıcıların %71,93’ü basamak pulcuklu düzelti taşımaktadır. Dişlemeli aletler ve
düzeltili yongalar ise genelde pulcuklu ve daha az sayıda da kemirim düzeltilerle
şekillendirilmişlerdir. Çontuklu aletlerin baskın düzelti tipi ise yongalama
düzeltisidir. Bu durumun en büyük nedeni çontuklular içerisindeki en yoğun grubun
Clactonian çontuklular olmasıdır. Söz konusu parçaların üzerinde yer alan çontuk
kısmı yongalama yoluyla elde edilmiştir.
Tekno-tipolojik verileri de göz önünde bulundurup yontmataş buluntuların
arkeolojik ve jeolojik seviyelere göre dağılımlarını anlamak açısından yapmış
olduğumuz analizlere göre endüstri öğeleri arasında belirgin bir ayrım tespit
edilememiştir. Seviyeler arasında kimi zaman buluntu yoğunluğu açısından
farklılıklar olsa da tekno-tipolojik verilere göre tüm seviyelerin benzer bir görünüm
sergiledikleri görülmektedir.
Çalışmamızın bazı bölümlerinde de belirttiğimiz üzere, yukarıda tekno-
tipolojik analiz sonuçlarını vermiş olduğumuz Karain Alt Paleolitik endüstrisi birçok
farklı kültürel özelliği bir arada barındırmaktadır. Belki de öncelikli olarak
belirtilmesi gereken en önemli noktalardan birisi, Alt Paleolitik seviyelerde tespit
etmiş olduğumuz Acheulean geleneğinin varlığıdır. 79. arkeolojik seviyeden tespit
edilmiş olan örnek ile yukarıda belirtmiş olduğumuz gibi (Sonuç 2 ve 19. pragraflar)
Alt Paleolitik seviyelerden geldiği anlaşılan 2 adet iki yüzeyli alet Karain’in yonga
ağırlıklı endüstrisi içerisinde Acheulean geleneğinin de kesinlikle bilindiğini
göstermektedir. Karşılaştırmalar kısmında değinmiş olduğumuz gibi Karain’in Alt
Paleolitik seviyelerinde tespit etmiş olduğumuz bu durumun bazı örneklerine Levant
Bölgesi’nde de rastlamaktayız. Örneğin Hummal ve Revadim yerleşimlerinde zengin
küçük boyutlu yonga endüstrilerinin içerisinde oldukça az sayıda (birkaç adet)
Acheulean tip iki yüzeylilere rastlanmıştır. Bu durumu tanımlamak için Hummal
yerleşimindeki yontmataş topluluğu için Acheulo-Tayacian terimi tercih edilmiştir.
Az sayıdaki Acheulean kültür öğesi dışında Karain endüstrisi içerisinde
kanıtlarına rastlanan bir diğer kültür ise Tayacian’dir. Yukarıdaki tekno-tipolojik
analiz sonuçlarında belirtmiş olduğumuz pek çok özelliğe göre Karain endüstrisi
Levant Bölgesi’nde Tayacian’e atfedilen yerleşimlerin endüstrileriyle benzerlikler
taşımaktadır. Söz konusu benzerlikler özellikle hammadde tercihi, yongalama
teknikleri, yongalama ürün tip ve boyutları ile genel alet tiplerinde ortaya
çıkmaktadır. Ayrıca Levallois tekniğe rastlanmaması da diğer bir ortak özellik olarak
dikkat çekmektedir. Analizlerimiz sonucu tespit etmiş olduğumuz farklılıklar ise
yukarıda değinmiş olduğumuz iki yüzeylilerin varlığı ve bazı alet tipleri üzerindeki
düzelti çeşitlerinden kaynaklanmaktadır. Karain endüstrisi içerisindeki kenar
kazıyıcılar üzerinde görülen basamak pulcuklu düzelti (Quina tip) teknolojisi, genel
anlamda tekno-tipolojik benzerlikler taşıdığı Tayacian endüstrilerinden ayırmaktadır.
Tayacian kültüre atfedilen alet tiplerinde genel olarak pulcuklu ya da kemirim
düzeltilerin kullanılmış olduğu görülmektedir. Hatta çoğu zaman parçaların
kullanıma bağlı çentikler taşıdıkları belirtilmektedir. Tayacian’e atfedilen ve
basamak pulcuklu düzelti teknolojisinden bahsedilen nadir yerleşimlerden birisi
Revadim’dir.
Basamak pulcuklu düzelti teknolojisinin özellikle Yakındoğu açısından Alt
Paleolitik Dönem’in son evresinde görülen Acheulo-Yabrudian geleneği içerisinde
yaygın olduğu bilinmektedir. Bu evrede görülen kenar kazıyıcılar genelde iri ve kaba
yongalar üzerine yapılmış ve basamak pulcuklu düzeltilerle şekillendirilmişlerdir.
Kenar kazıyıcılarda baskın olan tipler yatay ve yatık yöneşen tiplerdir. Karain’e
baktığımızda ise kenar kazıyıcılar üzerinde basamak pulcuklu düzeltiler hakim
olmasına rağmen baskın kazıyıcı tipleri tek kenar kazıyıcılardır. Ayrıca söz konusu
parçalar Acheulo-Yabrudian yerleşimlerde bariz bir şekilde en baskın alet
tipleridirler. Karain’de ise kenar kazıyıcılar dışındaki diğer alet tiplerinin de ciddi
oranlarda temsil edildiklerini söyleyebiliriz. Ayrıca Acheulo-Yabrudian
yerleşimlerde az oranlarda da olsa Levallois tekniğinin var olduğu bilinmektedir.
Analizlerini yapmış olduğumuz Karain endüstrisi içerisinde Levallois tekniğe ait
izlerle karşılaşılmamıştır. Dolayısıyla söz konusu endüstriyi Acheulo-Yabrudian
periyoduna bağlamak da çok doğru değildir.
Kronolojik açıdan baktığımızda Karain Alt Paleolitik seviyelerine ait üst tarih
G.Ö. 370 – 400 bin olarak bilinmektedir. Alt tarih açısından ise herhangi bir bilgi
yoktur. Ancak söz konusu tarihin elde edilmiş olduğu üst seviyelerden ana kayanın
hemen üzerinde yer alan VI. jeolojik seviyeye kadar devam eden silsilede tekno-
tipolojik açıdan herhangi bir farklılık olmadığı tespit edilmiştir.
Yukarıda belirtmiş olduğumuz mevcut tarihi de dikkate alığımızda Karain Alt
Paleolitik seviyelerinin G.Ö. 700 – 400 bin aralığında yer alan Levant Bölgesi’nin
Orta-Üst Acheulean ve Tayacian yerleşimleriyle çağdaş olduğu anlaşılmaktadır.
Tekno-tipolojik olarak da söz konusu kültürlere ait verileri barındırdığı
belirlenmiştir. Dolayısıyla Karain Alt Paleolitiğini belli bir kültüre atfetmektense
Acheulean ve Tayacian öğelerin bir arada bulunduğu kendine özgü bir kültür
topluluğu olarak kabul etmenin daha doğru bir düşünce olacağı kanaatindeyiz.
Bununla birlikte Türkiye’de karşılaştırma yapılabilecek buluntu topluluğu sayısı ve
kronolojik verilerin son derece az olması Alt Paleolitik Dönem’deki kültürel
süreçlerin Anadolu’da ne şekilde geliştiği konusunda büyük bir eksikliği ortaya
çıkarmaktadır. Şu ana kadar tespit edilmiş olan tabakalı Alt Paleolitik buluntular
birbirlerinden kopuk bir görünüm ortaya koymaktadırlar. Dolayısıyla kronolojik bir
devamlılığı ortaya koymak son derece güçtür.
Bahsetmiş olduğumuz kronolojik sıkıntılar, özellikle Acheulean kültürün
Türkiye topraklarındaki yayılımını ortaya koymak açısından da büyük bir engel
teşkil etmektedir. Mevcut Acheulean kanıtların çok büyük bir çoğunluğu yüzeyden
tespit edilmiş olan buluntulardır. Tabakalı olarak Acheulean kültür öğelerini sunan
yerleşimlerin ise mutlak tarihlendirmeler açısından eksiklikler taşıdığı görülmektedir.
Ayrıca buluntu yoğunluğu açısından bakıldığında bugün Türkiye’nin pek çok
bölgesinde Acheulean’in var olduğu bilinmekle birlikte söz konusu buluntuların
yayılımı hakkında çok az bilgi mevcuttur. Örnek olarak Ege Bölgesi’nde (Denizli)
tespit edilmiş olan Homo erectus kalıntıları (1.1 milyon yıl) ile 400 bin yıl
öncesindeki bir evreye ait Karain iki yüzeylilerini (Acheulean) aynı gruba atfetmek
mümkün değildir. Aradaki kronolojik farkı göz önünde bulundurduğumuzda söz
konusu kalıntıların farklı zamanlarda gerçekleşmiş olan göç hareketlerinin sonuçları
oldukları anlaşılmaktadır.
Yukarıda bahsetmiş olduğumuz durumları göz önünde bulundurduğumuzda
Alt Paleolitik Dönem açısından daha sağlıklı yorumlar yapabilmek için modern
yöntemlerle gerçekleştirilecek olan araştırma ve kazıların artması, aynı zamanda bu
çalışmalara paralel olarak sağlıklı tarihlendirme çalışmalarının gerçekleştirilmesi
gerektiği kanaatindeyiz. Kültür öğelerinin yanında güvenilir kronolojik verilerin de
varlığı önümüzdeki dönemlerde Türkiye Alt Paleolitiği açısından daha sağlıklı bir
çerçevenin oluşturulmasını sağlayacaktır.
KAYNAKÇA
Aguirre, E., Pasini, G., 1985, “The Pliocene-Pleistocene Boundary”, Episodes 8,
s.116-120.
Akçar, N., Schlüchter, C., 2005, “Paleoglaciations in Anatolia: A Schematic
Review and First Results”, Eiszeitalter und Gegenwart 55, s. 102-121.
Andrefsky, W., 2005, Lithics Macroscopic Approaches to Analysis, Cambridge
University Press, UK.
Arsebük, G., Howell, F. C., Özbaşaran, M., 1990, “Yarımburgaz 1988”, 11. Kazı
Sonuçları Toplantısı 1. Cilt, Ankara Üniversitesi Basımevi, s. 9-38.
Arsebük, G., Howell, F. C., Özbaşaran, M., 1991, “Yarımburgaz 1989”, 12. Kazı
Sonuçları Toplantısı 1. Cilt, Ankara Üniversitesi Basımevi, s. 17-42.
Arsebük, G., Howell, F. C., Özbaşaran, M., 1992, “Yarımburgaz 1990”, 13. Kazı
Sonuçları Toplantısı 1. Cilt, Ankara Üniversitesi Basımevi, s. 1-21.
Arsebük, G., 1996, “Trakya’da Eski Bir Yerleşim Yeri: Yarımburgaz Mağarası Alt
Paleolitik Çağ Bulguları”, Anadolu Araştırmaları XIV, s. 33-50.
Arsebük, G., Özbaşaran, M., 1999, “Pleistocene Archaeology at the Cave of
Yarımburgaz in Eastern Thrace/Turkey: Preliminary Results”, The
Palaeolithic Archaeology of Greece and Adjacent Areas içinde Bailey, G.N.,
Adam, E., Panagopoulou, C.P., Zachos, K. (eds.), s. 59-72.
Balkan-Atlı, N., Binder, D., Faydalı, E., 2002, “Kömürcü/Kaletepe Obsidiyen
Atölyesi 2000 Yılı Kazısı”, 23. Kazı Sonuçları Toplantısı I. Cilt, Kültür
Bakanlığı Milli Kütüphane Basımevi, s. 187-196.
Balkan-Atlı, N., Slimak, L., Açıkgöz, F., 2006, “Kömürcü-Kaletepe, 2004”, 27.
Kazı Sonuçları Toplantısı 2. Cilt, Kültür ve Turizm Bakanlığı Dösimm
Basımevi, s. 383-390.
Balkan-Atlı, N., Slimak, L., Kuhn, S., Açıkgöz, F., 2007, “Kömürcü-Kaletepe
Paleolitik Dönem Kazıları, 2005”, 28. Kazı Sonuçları Toplantısı 2. Cilt,
Kültür ve Turizm Bakanlığı Dösimm Basımevi, s. 125-140.
Balkan-Atlı, N., Slimak, L., Kuhn, S., Açıkgöz, F., 2008, “Kömürcü-Kaletepe
Obsidyen Atölyesi Paleolitik Dönem 2006 Yılı Kazısı”, 29. Kazı Sonuçları
Toplantısı 2. Cilt, Kültür ve Turizm Bakanlığı Dösimm Basımevi, s. 53-70.
Barkai, R., Lemorini, C., Shimelmitz, R., Lev, Z., Stiner, M. C., Gopher, A.,
2009, “A Blade for All Seasons? Making and Using Amudian Blades at
Qesem Cave, Israel”, Human Evolution, Vol.24 / No.1, s. 57-75.
Barzilai, O., Buller, A. M., Ackermann, O., 2006, “Kefar Menachem West: A
Lower Palaeolithic Site in the Southern Shephela, Israel”, Journal of the
Israel Prehistoric Society 36, s. 7-38.
Birman, J. H., 1968, “Glacial Reconnaissance in Turkey”, Geological Society of
America Bulletin, Vol. 79, s. 1009-1026.
Blackwell, B. A. B., Schwarcz, H. P., Farrand, W. R., Hundburg, J., Skinner, A.
R., Divjak, M. N., Blickstein, J. I. B., 2010, “Electron Spin Resonance
(ESR) and 230Th/234U Dating in The Lower Chamber at Yarımburgaz,
Turkey”, Culture and Biology at a Crossroads: The Middle Pleistocene
Record of Yarımburgaz Cave (Thrace, Turkey) içinde Howell, F. C., Arsebük,
G., Kuhn, S. L., Özbaşaran, M., Stiner, M. C. (eds)., ss.51-71, İstanbul.
Bordes, F., 1988, Typologie du Paleolithique Ancien et Moyen, C.N.R.S.
Chantre, E., 1898, Mission en Cappadoce 1893-1894, Paris.
Cita, M. B., Capraro, L., Ciaranfi, N., Di Stefano, E., Lirer, F., Maiorano, P.,
Marino, M., Raffi, I., Rio, D., Sprovieri, R., Stefanelli, S., Vai, G. B.,
2008, “The Calabrian Stage Redefined”, Episodes, Vol. 31, No. 4, s. 408-419.
Cohen, K. M., Gibbard, P., 2011, Global Chronostratigraphical Correlation Table
for the Last 2.7 Million Years, Subcommission on Quaternary Stratigraphy
(International Commission on Stratigraphy), Cambridge, England.
Copeland, L., 1983, “The Paleolithic Industries at Adlun”, Adlun in the Stone Age:
The Excavations of D.A. Garrod in the Lebanon 1958-1963 Part I içinde D.
A. Roe (eds.), s. 89-366.
Copeland, L., 2003, “The Tayacian of the Cordon Littoral, Ras Beırut (Lebanon)
and its Relations with Other Tayacian Sites in the Levant”, Paléorient,
Vol.29/2, s. 87-108.
Çiner, A., 2003, “Türkiye’nin Güncel Buzulları ve Geç Kuvaterner Buzul
Çökelleri”, Türkiye Jeoloji Bülteni, Cilt 46, Sayı 1, s. 55-78.
Çiner, A., Sarıkaya, M. A., 2013, “Buzullar ve İklim Değişikliği: Geçmiş,
Günümüz ve Gelecek”, Türkiye’de İklim Değişikliği ve Sürdürülebilir Enerji
içinde Volkan Ş. (eds.), ENİVA-Enerji ve İklim Değişikliği Vakfı, İstanbul,
s.19-59.
Debénath, A., Dibble, H. L., 1994, Handbook of Paleolithic Typology – Volume
One: Lower and Middle Paleolithic of Europe, USA.
Dibble, H. L., McPherron, S. J. P., Chase P., Farrand, W. R., Debénath A.,
2006, “Taphonomy and the Concept of Paleolithic Cultures: The Case of the
Tayacian from Fontéchevade”, PaleoAnthropology 2006, s. 1-21.
Ehlers, J., Gibbard, P., 2008, “Extent and Chronology of Quaternary Glaciation”,
Episodes, Vol. 31, No. 2, s. 211-218.
Erkan, Y., 2000, Sedimanter Petrografi, Hacettepe Üniversitesi Yayınları.
Eyice, S., 1978, “Tarihte Küçükçekmece”, Güney-Doğu Avrupa Araştırmaları
Dergisi 6-7, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Basımevi, s.57-120.
Gibbard, P., Head, M. J., 2009, “The Definition of the Quaternary System/Era and
the Pleistocene Series/Epoch”, Quaternaire 20(2), s. 125-133.
Gibbard, P. L., Head, M. J., Walker, M. J. C., The Subcommission on
Quaternary Stratigraphy, 2010, “Formal Ratification of the Quaternary
System/Period and the Pleistocene Series/Epoch with a Base at 2.58 Ma”,
Journal of Quaternary Science 25(2), s. 96-102.
Gradstein, F. M., 2012, “Introduction”, The Geologic Time Scale 2012 içinde F. M.
Grandstein, J. G. Ogg, M. D. Schmitz., G. M. Ogg (eds.), Elsevier, s. 1-29.
Güleç, E., Howell, F. C., White, T. D., Karabıyıkoğlu, M., 2002, “Anadolu’da İlk
İnsan İzleri: Dursunlu Alt Paleolitik Buluntu Yeri”, Antropoloji 15, s. 79-90.
Güleç, E., White, T., Kuhn, S., Özer, İ., Sağır, M., Yılmaz, H., Howell, F. C.,
2009, “The Lower Pleistocene Lithic Assemblage from Dursunlu (Konya),
Central Anatolia, Turkey”, Antiquity 83, s. 11-22.
Hammerschmidt, A., 1869, “Die Umgebung des See’s Kütschücktsehekmetché in
Rumelien”, Geologischen Reichsanstalt 30 September 1869 No.12, ss.263-
284.
Hilgen, F. J., Lourens, L. J., Van Dam, J. A., 2012, “The Neogene Period”, The
Geologic Time Scale 2012 içinde F. M. Grandstein, J. G. Ogg, M. D.
Schmitz., G. M. Ogg (eds.), Elsevier, s. 923-978.
Inizan, M. L., Roche, H., Tixier, J.,1992, Technology and Terminology of Knapped
Stone, Préhistoire de la Pierre Taillée Tome 3, France.
Jelinek, A. J., Farrand, W. R., Haas, G., Horowitz, A., Goldberg, P., 1973, “New
Excavations at the Tabun Cave, Mount Carmel, Israel 1967-1972: A
Preliminary Report”, Paleorient, Vol.1 No.2, s. 151-183.
Kansu, Ş. A., 1960, “İstanbul ve Trakya Bölgesinde Tarih Öncesi Araştırmaları:
Yarımburgaz Mağarası”, Belleten Sayı: 96 / Cilt: 24 – Haberler, s. 708-709,
TTK Basımevi-Ankara.
Kansu, Ş. A., 1963, “Marmara Bölgesi ve Trakya’da Prehistorik İskan Tarihi
Bakımından Araştırmalar (1959-1962) – Recherches sur le Peuplement
Préhistorique dans la Région de Marmara et en Thrace Turque (1959-1962)”,
Belleten Sayı: 108 / Cilt: 27, s. 657-705, TTK Basımevi-Ankara.
Kansu, Ş. A., 1972, “Yarımburgaz Mağarasında TTK Adına Yapılan Prehistorya
Araştırmaları ve Tuzla Kalkolitiğinde Yeni Gözlemler”, TTK VII. Kongre
Raporları, s. 22-32, Ankara.
Kappelman, J., Alçiçek, M. C., Kazancı, N., Schultz, M., Özkul, M., Şen, S.,
2008, “First Homo erectus from Turkey and Implications for Migrations into
Temperate Eurasia”, American Journal of Physical Anthropology, Vol. 135,
Issue 1, s. 110-116.
Kartal, M., Karakoç, M., Erbil, E., 2015, “Sakarya İli Tarih Öncesi Arkeolojisi
Yüzey Araştırması (I)”, 32. Araştırma Sonuçları Toplantısı 1. Cilt, s. 9-26.
Kartal, M., Erbil, E., Karakoç, M., 2016, “Sakarya İli Tarih Öncesi Arkeolojisi
Yüzey Araştırması (II)”, 33. Araştırma Sonuçları Toplantısı 2. Cilt, s. 387-
408.
Kazancı, N., 2012, “Kuvaterner Bilimi; Kapsamı ve Gelişimi”, Kuvaterner Bilimi
içinde N. Kazancı ve A. Gürbüz (eds.), Ankara Üniversitesi Yayınları,
Ankara, s. 1-15.
Kayan, İ., 1990, “Tarih Öncesi Yerleşme Yerleri Olarak Antalya Mağaralarının
Jeomorfolojik Özellikleri”, Ege Coğrafya Dergisi 5, s. 10-31.
Kökten, İ. K., 1957, “Antalya’da Karain Mağarasında Yapılan Tarihöncesi
Araştırmalarına Toplu Bir Bakış”, Türk Arkeoloji Dergisi, Sayı VII-1, s. 46-
48.
Kökten, İ. K., 1962, “İstanbul Batısında Eskitaş (Paleolitik) Devrine Ait Yeni
Buluntular”, Ankara Üniversitesi D.T.C.F. Dergisi Cilt:20 / Sayı:3-4, s. 277-
278.
Kuhn, S. L., Arsebük, G., Howell, F. C., 1996, “The Middle Pleistocene Lithic
Assemblage from Yarimburgaz Cave, Turkey”, Paléorient Vol: 22 No: 1, s.
31-49.
Kuhn, S. L., 2002, “Paleolithic Archeology in Turkey”, Evolutionary Anthropology
11, s. 198-210.
Kuhn, S. L., 2010, “The Yarımburgaz Lithic Assemblage”, Culture and Biology at a
Crossroads: The Middle Pleistocene Record of Yarımburgaz Cave (Thrace,
Turkey) içinde Howell, F. C., Arsebük, G., Kuhn, S. L., Özbaşaran, M.,
Stiner, M. C. (eds), s. 93-129, İstanbul.
Le-Tensorer, J-M., Schmid, P., Muhesen, S., Al Sakhel, H., 2007a, Rapport
Préliminaire des Fouilles Préhistoriques de la Mission Syro-Suisse Concernant
les Gisements de Hummal et Nadaouiyeh (El-Kown, Syrie Centrale): Résultats
de la Campagne 2007, Institut de Préhistoire de L’Université de Bale Centre
de Recherches Tell Arida.
Le-Tensorer, J-M., Jagher, R., Rentzel, P., Hauck, T., Ismail-Meyer, K.,
Pümpin, C., Wojtczak, D., 2007b, “Long-Term Site Formation Processes at
the Naturel Springs Nadaouiyeh and Hummal in the El-Kown Oasis, Central
Syrie”, Geoarchaeology: An International Journal, Vol.22 No.6, s. 621-639.
Lebatard, A.-E., Alçiçek, C. M., Rochette, P., Khatip, S., Vialet, A., Boulbes, N.,
Bourlès, D. L., Demory, F., Guipert, G., Mayda, S., Titov, V. V., Vidal,
L., de Lumley, H., 2014, “Dating the Homo erectus Bearing Travertine from
Kocabaş (Denizli, Turkey) at least 1.1 Ma”, Earth and Planetary Science
Letters 390, s. 8-18.
Lisiecki, L. E., Raymo, M. E., 2005, “A Pliocene-Pleistocene Stack of 57 Globally
Distributed Benthic δ18O Records”, Paleoceanography, Vol. 20, Pa 1003, s.
1-17.
Maddy, D., Schreve, D., Demir, T., Veldkamp, A., Wijbrans, J. R., van Gorp,
W., van Hinsbergen, D. J. J., Dekkers, M. J., Scaife, R., Schoorl, J. M.,
Stemerdink, C., van der Schriek, T., 2015, “The Earliest Securely-Dated
Hominin Artefact in Anatolia?”, Quaternary Science Reviews 109, s. 68-75.
Malinsky-Buller, A., Grosman, L., Marder, O., 2011a, “A Case of Techno-
Typological Lithic Variability & Continuity in the Late Lower Palaeolithic”,
Before Farming: The Archaeology and Anthropology of Hunter-Gatherers,
2011/1 Article 3, s. 1-32.
Malinsky-Buller, A., Hovers, E., Marder, O., 2011b, “Making Time: ‘Living
Floors’, ‘Palimpsests’ and Site Formation Processes – A Perspective from the
Open-air Lower Paleolithic Site of Revadim Quarry, Israel”, Journal of
Anthropological Archaeology 30, s. 89-101.
Marder, O., Malinsky-Buller, A., Shahack-Gross, R., Ackermann, O., Ayalon,
A., Bar-Matthews, M., Goldsmith, Y., Inbar, M., Rabinovich, R., Hovers,
E., 2011, “Archaeological Horizons and Fluvial Processes at the Lower
Paleolithic Open-air Site at Revadim”, Journal of Human Evolution 60, s.
508-522.
Mascarelli, A. L., 2009, “Quaternary Geologists Win Timescale Vote”, Nature, Vol.
459/4, News, s. 624.
Mercier, N, Valladas, H., Froget, L., Joron, J-L., Ronen, A., 2000, “Datation par
Thermoluminescence Gisement Paléolithique de Tabun (Mount Carmel,
Israel)”, Earth and Planetary Sciences 330, s. 731-738.
Mercier, N, Valladas, H., 2003, “Reassessment of TL Age Estimates of Burnt Flints
from the Paleolithic Site of Tabun Cave, Israel”, Journal of Human Evolution
45, s. 401-409.
Neuville, R., 1931, “L’Acheuléen Supérieur de la Grotte d’Oumm Qatafa
(Palestine), L’Anthropologie XLI, s. 13-51.
Oakley, K. P., 1965, Man The Tool-Maker, London.
Otte, M., Yalçınkaya, I., Kozlowski, J., Bar-Yosef, O., Bayon, I. L., Taşkıran,
H., 1998, “Long-term Technical Evolution and Human Remains in the
Anatolian Palaeolithic”, Journal of Human Evolution, Vol.34 Number 4, s.
413-431.
Özçelik, K., Kartal, G., Fındık, B., 2016, “Denizli İli Prehistorik Dönem Yüzey
Araştırması”, 33. Araştırma Sonuçları Toplantısı 1. Cilt, s. 377-396.
Özdoğan, M., 1988, “Yarımburgaz Mağarası 1986 Yılı Kazı Çalışmaları”, 5.
Araştırma Sonuçları Toplantısı 2. Cilt, s. 323-346.
Pawlikowski, M., 1995, “Karain and Öküzini Caves, Turkey General Geology of
Area Preliminary Report”, A. Ü. Türkiye Coğrafyası Araştırma ve Uygulama
Merkezi Dergisi, s.3 1994’den ayrıbasım, s. 351-36.
Penck, A., Brückner, E., 1909, Die Alpen im Eiszeitalter, 3 vols, Leipzig, C. H.
Tauchnitz.
Pillans, B., Naish, T., 2004, “Defining the Quaternary”, Quaternary Science
Reviews 23, s. 2271-2282.
Pillans, B., Gibbard, P., 2012, “The Quaternary Period”, The Geologic Time Scale
2012 içinde F. M. Grandstein, J. G. Ogg, M. D. Schmitz., G. M. Ogg (eds.),
Elsevier, s. 979-1010.
Ronen, A., 2006, “The Oldest Human Groups in the Levant”, Palevol, Vol.5, Issues
1-2, s. 343-351.
Saraç, G., 2001, “Anadolu’nun Bilinen En Eski Sakinleri”, Mavi Gezegen Popüler
Yerbilim Dergisi 04, TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası, s.12-17.
Saraç, G., 2012, “Kuvaterner Memeli Faunaları ve Türkiye Örnekleri”, Kuvaterner
Bilimi içinde N. Kazancı ve A. Gürbüz (eds.), Ankara Üniversitesi Yayınları,
Ankara, s. 103-137.
Sarıkaya, M. A., 2012, “Kuvaterner Buzullaşmaları; Yayılımı ve Zamanlaması”,
Kuvaterner Bilimi içinde N. Kazancı ve A. Gürbüz (eds.), Ankara
Üniversitesi Yayınları, Ankara, s. 41-58.
Shea, J. J., 2013, Stone Tools in the Paleolithic and Neolithic Near East – a Guide,
Cambridge University Press.
Slimak, L., Kuhn, S. L., Roche, H., Mouralis, D., Buitenhuis, H., Balkan-Atlı,
N., Binder, D., Kuzucuoğlu, C., Guillou, H., (2008), “Kaletepe Deresi 3
(Turkey): Archaeological Evidence for Early Human Settlement in Central
Anatolia”, Journal of Human Evolution 54, s. 99-111.
Subcommission on Quaternary Stratigraphy, 2013, Business Meeting Strati 2013,
Report, Lisbon/Portugal 5th July 2013.
Sür, A., Sür, Ö., Yiğitbaşoğlu, H., 2001, Mineraller ve Kayaçlar, Ankara.
Taşkıran, H., 1990, Biçimsel Tipoloji Açısından Anadolu İki Yüzeyli Aletleri,
Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi.
Taşkıran, H., 2007, “The Supply Areas of Karain Cave in Southwest Anatolia”, Bar
International Series 1725, s. 207-211.
Tryon, C. A., Amelia, M., Logan, V., Mouralis, D., Kuhn, S., Slimak, L., Balkan-
Atlı, N., (2009), “ Building a Tephrostratigraphic Framework for the
Paleolithic of Central Anatolia, Turkey”, Journal of Archaeological Science
36, s. 637-652.
Turoğlu, H., 2011, Buzullar ve Buzul Jeomorfolojisi, İstanbul.
Yalçınkaya, I., 1989, Alt ve Orta Paleolitik Yontmataş Endüstrileri Biçimsel
Tipolojisi ve Karain Mağarası, TTK Yayınları VI. dizi, sayı. 29, Ankara.
LEVHALAR
BÖLÜM III / Levha.1: Neojen / Kuvaterner sınırını gösteren jeoloji tablosu (Hilgen
ve diğ., 2012: 946).
BÖLÜM III / Levha.2: Küresel kronostratigrafik korelasyon tablosu (Cohen ve
Gibbard, 2011).
BÖLÜM III / Levha.3: Denizel İzotop Serileri – MIS
(Lisiecki ve Raymo, 2005).
BÖLÜM IV / Levha.1: Türkiye’nin en eski
Paleolitik Çağ buluntusu (Chantre, 1898: 131).
BÖLÜM IV / Levha.2: Dursunlu’nun konumu
BÖLÜM IV / Levha.3: Kaletepe Deresi 3’ün konumu.
BÖLÜM IV / Levha.4: Kaletepe Deresi 3 yerleşiminin konumu
(Tryon ve diğ., 2009:638).
BÖLÜM IV / Levha.5: Kaletepe Deresi 3 stratigrafisi
(Slimak ve diğ., 2008: 101).
BÖLÜM IV / Levha.6: III. tabaka çekirdek ve kazıyıcı
(Balkan-Atlı ve diğ., 2007: 137).
BÖLÜM IV / Levha.7: IV. tabaka’ya ait çok yüzeyli alet
(Balkan-Atlı ve diğ., 2008: 68).
BÖLÜM IV / Levha.8: Kıyıcı-satır - BÖLÜM IV / Levha.9: IV. seviye’den
Aşağı Kesit IV. tabaka riyolit kıyıcı
(Balkan-Atlı ve diğ., 2008: 66). (Slimak ve diğ., 2008: 106).
BÖLÜM IV / Levha.10: IV. seviye’den obsidiyen çekirdek
(Slimak ve diğ., 2008: 106).
BÖLÜM IV / Levha.11: V. seviyeden obsidiyen el baltası
(Slimak ve diğ., 2008: 107).
BÖLÜM IV / Levha.12: V. seviyeden nacaklar –
(1) Obsidiyen nacak, (2) Andezit nacak (Slimak ve diğ., 2008: 107).
BÖLÜM IV / Levha.13: Kaletepe Deresi 3 – VI. seviyeden
ikiyüzeyli aletler (Slimak ve diğ., 2008: 108).
BÖLÜM IV / Levha.14: Yarımburgaz Mağarası’nın konumu.
BÖLÜM IV / Levha.15: Yarımburgaz Mağarası’nın planı –
Aşağı ve Yukarı Mağara (Arsebük ve Özbaşaran, 1999: 61).
BÖLÜM IV / Levha.16: Yarımburgaz Mağarası Alt Paleolitik Dönem düzeltili
yonga aletleri (Arsebük ve Özbaşaran, 1999: 66).
BÖLÜM IV / Levha.17: Yarımburgaz
Mağarası satır / kıyıcılar (Arsebük ve Özbaşaran, 1999: 67).
BÖLÜM IV / Levha.18: Yarımburgaz
Mağarası satır / kıyıcılar (Arsebük ve Özbaşaran, 1999: 68).
BÖLÜM IV / Levha.19: Yarımburgaz Mağarası Alt Paleolitik Dönem çekirdekleri
(Arsebük ve Özbaşaran, 1999: 69).
BÖLÜM V / Levha.1: Karain E / V.2 birimi.
BÖLÜM V / Levha.2: Karain E / V.3 ve VI. birim arasındaki boşluk.
BÖLÜM V / Levha.3: Karain E gözü tabanı
BÖLÜM V / Levha.4: Karain E stratigrafisi içerisinde Alt Paleolitik kesitten bir
örnek.
BÖLÜM V / Levha.5: Alt Paleolitik seviyelerin kazılmış olduğu plankareler.
BÖLÜM V / Levha.6: 1. grup radyolarit cinsleri.
BÖLÜM V / Levha.7: Yongalama ürünleri üzerinde tespit edilen kırık sayı ve
çeşitleri.
BÖLÜM V / Levha.8: Yongalama ürünleri üzerinde tespit edilen topuk tipleri.
BÖLÜM V / Levha.9: Kopma açısı.
BÖLÜM V / Levha.10: Karain E Alt Paleolitik çekirdek örnekleri.
BÖLÜM V / Levha.11: Karain E Alt Paleolitik çekirdek örnekleri.
BÖLÜM V / Levha.12: Karain E Alt Paleolitik çekirdek örneği.
BÖLÜM V / Levha.13: Karain E Alt Paleolitik kenar kazıyıcılar.
BÖLÜM V / Levha.14: Karain E Alt Paleolitik kenar kazıyıcılar.
BÖLÜM V / Levha.15: Karain E Alt Paleolitik dişlemeli aletler.
BÖLÜM V / Levha.16: Karain E Alt Paleolitik düzeltili yongalar.
BÖLÜM V / Levha.17: Karain E Alt Paleolitik çontuklu aletler.
BÖLÜM V / Levha.18: Karain E Alt Paleolitik bileşik aletler.
BÖLÜM V / Levha.19: Karain E Alt Paleolitik ham sırtlı bıçaklar (1, 2), kullanılmış
yongalar (3-5), mikro taş delgiler (6, 7), omurgalı ön kazıyıcı (8), kullanılmış
çekirdek (9).
BÖLÜM V / Levha.20: Karain E Alt Paleolitik iki yüzeyli aletler.
BÖLÜM V / Levha.21: Karain E Alt Paleolitik iki yüzeyli alet.
BÖLÜM V / Levha.22: Karain E Alt Paleolitik kıyıcı (1) ve kıyıcı alet (2).
BÖLÜM V / Levha.23: Karain E Alt Paleolitik düzeltili çekirdek (1), kullanılmış
parça (2), kısmi düzeltili dilgi (3), Tayac ucu (4) ve gaga alet (5).
BÖLÜM V / Levha.24: Endüstri öğelerinin jeolojik ve arkeolojik seviyelere göre
dağılımı.
K19 K18 K17 J19 J18 J17 J16 J15 J14 J13 I19 I18 I17 I16 I15 I14 G13
43 1
53 1
54 2
55 5
56 9
57 11
58 11
59 11
60 11
61 11
62 11
63 12
64 12
65 12
66 12
67 12
68 12
69 13
70 13
71 13
72 13
73 13
74 13
75 14
76 14
77 14
78 14
79 14
80 14
81 14
82 14
83 13
84 13
85 12
86 13
87 13
88 13
89 13
90 12
91 6
YONTMA ARTIĞI
PLANKARELER
A
R
K
E
O
L
O
J
İ
K
S
E
V
İ
Y
E
L
E
R
K
A
Z
I
L
A
N
P
L
A
N
K
A
R
E
S
A
Y
I
S
I
YONGALAMA ÜRÜNÜ+ALET+YONTMA ARTIĞI
BÖLÜM V / Levha.25: Yontmataş Aletlerin arkeolojik seviyelere göre dağılımı.
12
34
56
78
91
01
11
21
31
41
51
61
71
81
92
02
12
22
32
42
52
62
72
82
93
03
13
23
33
43
53
63
73
83
9
53
11
1-1
0.4
0/-
10
.50
54
-10
.50
/-1
0.6
0
55
1-1
0.6
0/-
10
.70
56
21
11
-10
.70
/-1
0.8
0
57
11
11
11
-10
.80
/-1
0.9
0
58
2-1
0.9
0/-
11
.00
59
11
11
-11
.00
/-1
1.1
0
60
11
1-1
1.1
0/-
11
.20
61
11
11
2-1
1.2
0/-
11
.30
62
11
-11
.30
/-1
1.4
0
63
11
1-1
1.4
0/-
11
.50
64
11
1-1
1.5
0/-
11
.60
65
3-1
1.6
0/-
11
.70
66
11
3-1
1.7
0/-
11
.80
67
11
21
11
11
-11
.80
/-1
1.9
0
68
11
-11
.90
/-1
2.0
0
69
11
13
2-1
2.0
0/-
12
.10
70
11
11
21
11
1-1
2.1
0/-
12
.20
71
11
21
13
-12
.20
/-1
2.3
0
72
21
11
21
-12
.30
/-1
2.4
0
73
21
13
13
-12
.40
/-1
2.5
0
74
12
11
22
21
11
-12
.50
/-1
2.6
0
75
32
17
31
11
12
12
-12
.60
/-1
2.7
0
76
12
34
11
14
-12
.70
/-1
2.8
0
77
11
42
11
4-1
2.8
0/-
12
.90
78
12
12
12
2-1
2.9
0/-
13
.00
79
12
24
31
11
11
13
-13
.00
/-1
3.1
0
80
12
21
11
31
11
21
4-1
3.1
0/-
13
.20
81
12
11
15
21
-13
.20
/-1
3.3
0
82
21
11
21
11
-13
.30
/-1
3.4
0
83
21
-13
.40
/-1
3.5
0
84
11
-13
.50
/-1
3.6
0
85
11
-13
.60
/-1
3.7
0
86
1-1
3.7
0/-
13
.80
87
1-1
3.8
0/-
13
.90
88
-13
.90
/-1
4.0
0
89
1-1
4.0
0/-
14
.10
90
-14
.10
/-1
4.2
0
91
1-1
4.2
0/-
14
.30
78
-86
1
YO
NT
UK
ÇA
KIL
LA
R
YO
NT
MA
TA
Ş
A
LE
T
TİP
LE
Rİ
KO
T
A R K E O L O J İ K S E V İ Y E L E R
KE
NA
R K
AZ
IYIC
ILA
R
DİŞ
LE
ME
Lİ
AL
ET
LE
R
DÜ
ZE
LT
İLİ
YO
NG
AL
AR
ÇO
NT
UK
LU
AL
ET
LE
R
HA
M S
IRT
LI
BIÇ
AK
LA
R
İKİ
YÜ
ZE
YL
İ A
LE
TL
ER
BÖLÜM VI / Levha.1: Bizat Ruhama yerleşiminden Alt Paleolitik aletler: 1-5 –
Delici aletler; 6-7 – Kenar kazıyıcılar.
BÖLÜM VI / Levha.2: Kefar Menachem - Yonga aletler (Barzilai ve diğ., 2006:26).
BÖLÜM VI / Levha.3: Kefar Menachem – Kazıyıcılar, dişlemeliler ve çoklu aletler
(Barzilai ve diğ., 2006:27).
BÖLÜM VI / Levha.4: Hummal 13-18 içerisinden ele geçmiş olan Acheulean iki
yüzeyliler (Le-Tensorer ve diğ., 2007a: 30).
BÖLÜM VI / Levha.5: Ras Beirut yontmataş örnekleri (Copeland, 2003: 100).
BÖLÜM VI / Levha.6: Ras Beirut yontmataş örnekleri (Copeland, 2003: 101).
BÖLÜM VI / Levha.7: Bezez C (Alt) Tayacian tip aletler ve çekirdekler (Copeland,
1983: 193).
BÖLÜM VI / Levha.8: Bezez C (Üst) Acheulo-Yabrudian tip aletler (Copeland,
1983: 189).
BÖLÜM VI / Levha.9: Revadim C1-4 yontmataş alet örnekleri: 1 – Düzeltili parça,
2 – Delici, 3 – Ön kazıyıcı, 4-5 – Düzeltili parçalar, 6 – Çoklu alet (Ön kazıyıcı-
Kenar kazıyıcı), 7 – Düzeltili parça, 8-9 – Kenar kazıyıcılar (Malinsky-Buller ve diğ.,
2011: 23).
BÖLÜM VI / Levha.10: Bahsedilen Levant Bölgesi yerleşimleri.
BÖLÜM VII / Levha.1
ÖZET
Tekno-tipolojik analizleri yapılmış olan Alt Paleolitik yontmataş buluntu
topluluğu, düzeltisiz parçalar (%42,88), aletler (%45,28), çekirdek ve çekirdek
parçalarından (%11,84) oluşmaktadır. Bunlar dışında 4184 adet yontma artığı tespit
edilmiştir.
Düzeltisiz parçalar büyük bir oranda (%94,80) basit yongalardan
oluşmaktadır. Endüstri içerisinde Levallois tekniği tespit edilmemiştir. Düzeltisiz
parçaların büyük çoğunluğu düz topuklu, 90°’den büyük kopma açısına sahip ve
belirgin vurma yumrulu parçalar içermektedir. Çekirdekler içerisinde ise baskın
tipler hazırlanmamış ve şekilsiz çekirdeklerdir. Yongalama yönleri genelde çok
yönlüdür.
Yontmataş aletler içerisinde baskın grubu kenar kazıyıcılar ve dişlemeli
aletler oluşturmaktadır. Bunlar dışındaki temel tipler ise düzeltili yongalar, çontuklu
aletler ve bileşik aletlerdir. Ayrıca üç adet Acheulean tip iki yüzeyli alet tespit
edilmiştir.
G.Ö. 370 – 400 bin ve daha öncesindeki bir sürece ait olan yontmataş
endüstrinin genel özelliklerine bakıldığında Acheulean ve Tayacian kültür öğelerini
bir arada barındırdığı görülmektedir.
SUMMARY
The Lower Paleolithic chipped stone assemblage which analizied techno-
typologically consist of unretouched pieces (%42,88), tools (%45,28), cores and core
fragments (%11,84). Except these pieces, 4184 end-products were identified.
Non-retouched pieces are mostly consist of simple flakes (%94,80). There is
no evidence of Levallois Technology. Most of the non-retouched pieces have plain
butts, wider than 90° flaking angels and the pronounced bulbs. Among the cores, the
dominant types are unprepared and amorphous cores. Flaking directions are usually
multi-directional.
Side scrapers and denticulates are the dominant types among the stone tools.
Besides these, main types are retouched flakes, notches and combined tools. Also
three Acheulean bifaces have detemined.
It appears that Acheulean and Tayacian Culture elements are exist together
when exemined the general characteristics of the chipped stone industry in 370 – 400
Ka and previous years before present.