149

This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

  • Upload
    others

  • View
    5

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-
www.princexml.com
Prince - Personal Edition
This document was created with Prince, a great way of getting web content onto paper.
Page 2: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

YAKLAŞAN İSYAN*

Görünmez bir komite tarafından kaleme alınan elinizdeki bu kitap,büyük çoğunluğu Fransa’nın Tarnac köyünde 11 Kasım 2008’de tutuk-lanan dokuz kişiye açılan “terör” davasının temel kanıtlarından birihaline gelmiştir. Söz konusu kişiler Fransız ulusal demiryolu ağı üzer-indeki elektrik hatlarına düzenlenen bir sabotaja karıştıkları ilerisürülerek “Terör amaçlı yasadışı örgüt kurmak”la suçlandılar. Bu dok-uz kişiyle ilgili yalnızca ikinci dereceden zayıf kanıtlar bulunmasınarağmen, Fransa İçişleri Bakanı, yazmakla suçlandıkları ve “terörizminel kitabı” olarak tanımladığı bu kitabı özellikle seçerek onlarıgelişmekte olan aşırı-sol bir hareketle alenen ilişkilendirdi. Aşağıdakitabın metnini, hemen ardından da Görünmez Komite’nin tutuk-lamalardan sonra yaptığı açıklamayı bulacaksınız.

Page 3: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

*SEL YAYINCILIKPiyerloti Cad. 11 / 3 Çemberlitaş - İstanbulTel. (0212) 516 96 85 Faks: (0212) 516 97 26http://www.selyayincilik.comE-mail: [email protected]*SEL YAYINCILIKDÜŞÜNSEL : 09YAKLAŞAN İSYANGörünmez KomiteTürkçesi: R. Işık GüngörKitabın Özgün Adı:L’insurrection qui vient© La Fabrique-Éditions, 2008© Sel Yayıncılık, 2011Genel Yayın Yönetmeni: İrfan SancıDizi Editörü: Bilge Sancı - M. Onur DoğanEditör: Bülent O. DoğanKapak ve teknik hazırlık: Gülay TunçKapak görseli: Raymond Verdaguer, Kasım 2005,The New York Times, detayBirinci Baskı: Şubat 2012

Page 4: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

Görünmez Komite

Yaklaşan İsyanTürkçesi: R. Işık Güngör

Yayın Kolektifi’nin katkılarıyla

Page 5: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

Yaklaşan İsyanHangi açıdan bakarsanız bakın, içinde bulunduğumuz zaman bize bir

çıkış yolu bırakmıyor. Sahip olduğu tek meziyet de bu değil. Her şey-den önce umudunu korumak isteyenlerin ayaklarının altındaki zeminiçekiyor. Ellerinde bir çözüm olduğunu öne sürenlere karşı hemenitirazlar yükseliyor. Herkes işlerin ancak daha da kötüye gidebileceğinoktasında birleşiyor. “Geleceğin bir geleceği yok” anlayışı,görünüşteki kusursuz normalliğe rağmen, ilk dönem punkçıların bilinçseviyesine ulaşmış bir çağın bilgeliğidir.

Politik temsil alanının sonu geldi. Kurtarıcı ya da imparator edalarınıtuzla buz eden hiçlik duygusu solda da sağda da aynı, ellerindeki sonanketin neticesine göre nutuk atan aynı tezgâhtarlar çıkıyor karşımıza.Hâlâ oy kullananlarınsa, oy kullanmayı katıksız bir protesto biçimihaline getirip oy sandığının kutsallığını kirletmekten başka amaçlarıyokmuş gibi görünüyor. Oy kullanmaya devam eden insanların bunusadece oy kullanmanın bizzat kendisine karşı yaptığından kuşkulan-maya başlıyoruz. Bize gösterilen hiçbir şey durumu açıklamaya yet-miyor. Avam kendisini nasıl yönetecekleri konusunda aralarında an-laşamayan bu kuklalar karşısında tam da suskunluğuyla çok daha olgungörünüyor.

Kahvehanede oturan yaşlı amcaların (chibani)[*] dereden tepedenkonuşmaları sözde liderlerimizin bildirilerinden çok daha fazla bilgelikiçeriyor. Toplumsal kazanın kapağı üç kat sıkılaştırılmış ve içindekibasınç artmaya devam ediyor. Arjantin’den gelen Que Se VayanTodos[1] hortlağı yönetici sınıfın kulaklarında gümbür gümbüryankılanmaya başladı.

Kasım 2005’in alevleri hâlâ hafızalarda tazeliğini koruyor. Bu ilkşenlik ateşleri vaatlerle dolu on yılın adını koymuştu. Medyanın “Cum-huriyet’e karşı banliyö” masalı işe yarayabilir ama etkililik bakımından

Page 6: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

kazançlı çıkanlar doğruluklarını bir o kadar yitiriyorlar. Ateş şehirmerkezlerinde tutuşmuştu ama haberlerin yayılması sistematik birbiçimde engellendi. Barselona’daki koca koca caddeler dayanışmaiçinde yakıldı ama orada yaşayanlar dışında kimsenin bundan haberibile olmadı. Hatta ülkedeki yangının söndüğü de doğru değil. Var olantopluma duydukları nefretin dışında hiç ortak yanı olmayan -sınıf, ırkve hatta aynı sınıftan, aynı ırktan ve hatta aynı mahalleden olmayan-tutuklular arasında çok farklı tipte insanlar vardı. Yeni olan şey, zaten80’lerden beri devam eden banliyö ayaklanmaları değil, onun yerleşikyapısındaki kırılmaydı. Bu saldırganlar, ne ablalarının ne ağabeylerininsözünü dinliyorlardı, hatta normale dönüşü sağlamaktan sorumlutoplumsal örgütler de dâhil hiç kimseyi dinlemiyorlardı.

“SOSRacism”[2] türü hiçbir örgüt, aşikâr sonuçlarının sadece yorgun-luğun, yıpranmışlığın ve omerta[3] basınının hanesine yazılabilenkanserli hücrelerini, bu olaylara bulaştıramadı. Gece yarısı yaşanan buvandalizm dizisi, faili meçhul saldırılar, bu sessiz yıkım politika ilepolitik olanın arasındaki çatlağı büyüttü. Dürüstlüğünü koruyan hiçkimse bu kadar bariz bir şeyi inkâr edemezdi: Bu saldırının talep ettiğihiçbir şey yoktu ve mesajı olmayan bir tehdit olduğu gibi “politik” birtarafı da yoktu. Politikanın bu denli kararlı bir biçimde olumsu-zlamasının kusursuz politik niteliğini görmemek için insanın 30 yıldırdevam eden otonom gençlik hareketinden tamamen habersiz olmasıgerek. Kanlı Hafta’nın[4] sonunda Paris anıtlarından daha fazla saygıyıhak etmeyen ve bunun da farkında olan bir toplumun değerli biblolarınıkayıp çocuklar misali ayaklarımızın altına alıp ezdik.

Bugünkü duruma toplumsal çözümler üretilemeyecek. Birincisi,çünkü sosyal ortamların, kurumların ve tezat yapılarak “toplum” diyeadlandırılan tekil baloncukların belli belirsiz toplanışında bir tutarlılıkyoktur. İkincisi, artık ortak deneyimin ortak bir dili yok. Eğer ortak birdilimiz yoksa serveti de paylaşamayız. Fransız İhtilali’ni ger-çekleştirmek Aydınlanma konusunda mücadeleyle dolu bir yarım asra;

6/149

Page 7: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

heybetli “refah devletini” kurmak ise çalışma konusunda mücadeleyledolu bir asra mal oldu. Mücadele yeni düzenin ifadesini bulduğu birlisan yarattı ama günümüzde durum hiç de böyle değil. Şu andaAvrupa, gizlice indirim mağazalarında alışveriş yapan iflas etmiş birkıtaya dönüşmüş durumda ve eğer seyahat etmek istiyorsa ucuz havay-olu şirketlerine muhtaç. Toplumsal terimlerle ifade edilebilecek hiçbir“sorun” çözüm kabul etmiyor. ”Emekli maaşları”, “iş güvenliği”,“genç nüfus” ve genç nüfusun ürettiği “şiddet” gibi sorunlar, sadece birsüre için ertelenebilirler: Bu gibi terimlerin üstünü örttüğü meselelere,daha ileri boyutta bir huzursuzluğa yol açmamaları için polisiye yön-temlerle müdahale edildiği müddetçe. Hiçbir şey asgari ücretkarşılığında emeklilerin kıçını temizlemeyi çekici hale getiremez. Suçdünyasını yerleri temizlemekten daha az aşağılayıcı bulup daha çok ge-tirisi olduğunu düşünen insanlar, silahlarını teslim etmeyeceklerdir vede hiçbir hapishane onlara toplumu sevmeyi öğretemez. Maaşlarındakikesinti emekliler sürüsünün umutsuz zevk arayışını baltalayıp onlarıendişeye sevk edecek ve gençler arasında giderek daha da yaygınlaşançalışmanın reddi ile ilgili kendi aralarında telaşlı telaşlı konuşacak-lardır. Ve en nihayetinde, ayaklanma benzeri bir şeyin hemen ertesindebahşedilen hiçbir garantilenmiş gelir yeni bir Yeni Görüş’ün’[5] (NewDeal) yeni bir anlaşmanın ve de yeni bir barışın temellerini atamaya-cak. Bunu sağlayacak toplumsal hissiyat çoktan buharlaşıp gitti.

Başvurulan çözüm yollarından biri olan, hiçbir şey olmayacağındanemin olmak için baskı oluşturma yöntemi, bölgelerdeki polis denetim-iyle birlikte giderek yoğunlaşacaktır. Polisin de sonradan doğruladığıüzere, geçen 14 Temmuz’da Seine-Saint-Denis[6] üzerinde uçan in-sansız hava aracı, gelecekle ilgili bize bulanık hümanist tahminlerdençok daha net bir fikir veriyor. Uçağın silahsız olduğuna bizi temin et-mekte gösterdikleri özen, tepe taklak gittiğimiz bu yol konusunda bizeaçık seçik işaretler veriyor. Bölgeler, giriş çıkışların daha da kısıt-landığı alanlara bölünecektir. “Problemli mahalleler”in etrafına inşaedilen otoyollar, buraları orta sınıfın yaşadığı bölgelerden ayırdığı için

7/149

Page 8: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

zaten görünmez duvarlar oluşmuş durumda. Cumhuriyet’in savunucu-ları ne düşünürlerse düşünsünler, mahallelerin bizzat “mahallelitarafından” denetimi, herkesin malumu olan gayet etkili bir yöntemdir.Ülkenin tamamen metropole dönüşmüş bölgeleri olarak şehirlerin anamerkezleri, her zamankinden daha açıkgöz, daha akıllı ve daha gözalıcı bir yapısökümle birlikte bolluk içinde yaşamlarına devamedecekler. Giderek daha utanmazca bir hukuki koruma şemsiyesininaltında BAC[7] devriyelerinin ve özel güvenlik şirketlerinin (bir anlam-da paramiliter birimlerin) sayısı artarken, gezegeni ışıl ışıl neonlarlaaydınlatmaya devam edecekler.

Günümüzün bu bariz çıkmazı, her yerde kendini gösteriyor, her yerdeinkâr ediliyor. Bir sonuca varmaktan özellikle kaçınan uzmanlık ter-imleriyle konuşan psikolog, sosyolog ve edebiyatçıların bu meseleyegösterdiği ilginin sonu gelmeyecektir. Birlikte var olma halininyakında ortadan kalkacağı, karar verme vaktinin yaklaştığını bilmekiçin günümüzün şarkılarını dinlemek yeterli. Bir yanda Mafia K’1Fry’ın[8] savaş ilanı niteliğindeki şarkıları, öbür yanda küçük bur-juvanın ruhsal durumunu kılı kırk yararak tahlil eden saçma sapan “alt-folk” şarkıları.

Bu kitap hayali bir kolektif adına imzalandı. Kitaba katkıda bulunankişiler kitabın yazarları değildir. Günümüzün klişelerini biraz hizayasokmak, meyhane masalarında ve yatak odalarının kapalı kapıları ar-dında homurtular yaratmak onları zaten yeterince memnun etmiştir.Tek yaptıkları, her yerde bastırılan, bastırıldıkları için de hastaneleriakıl hastaları ve gözlerimizi acıyla dolduran birkaç önemli hakikati günışığına çıkarmaktan ibaret. Zamanımızın kâtipleri olma görevini üs-tlendiler. Mantığı sağlam bir şekilde hayata geçirmenin devrime kapıaçması, radikal koşulların kendine has bir özelliğidir. Yapmamızgereken gözlerimizin önünde cereyan eden olayları dile getirmek,sonuçlar çıkarmaktan korkmamaktır.

8/149

Page 9: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

Birinci Halka

“Neysem O’yum”

“Neysem o’yum.” Pazarlamacılığın dünyaya en son sunduğu şey bu,reklamcılığın gelişimindeki son aşama, bütün farklı olma tavsiyelerin-in, “kendin ol”ların ve “Pepsi iç”le-rin çok ötesinde bir söylem. Şu anbulunduğumuz yere gelmemiz, ben=ben’in katıksız totolojisineulaşmamız için kafa yoruldu yıllar boyu. Adam jimnastik salonundaaynanın karşısına geçmiş koşu bandının üzerinde yürüyor. Kadın akıllıarabasının direksiyonuna geçmiş işten dönüyor. Acaba yolları kesişe-cek mi?

“Neysem oyum.” Bedenim bana ait. Ben benim, sen de sen ama yan-lış giden bir şeyler var. Kitlesel kişiselleşme. Bütün koşulların birey-selleşmesi: hayatın, işin ve de sefaletin. Yaygın şizofreni. Azmış de-presyon. Ufacık paranoyak parçalar halinde atomlaşma. Temasın his-teriye yol açması. Kendim olmak istedikçe daha büyük bir boşlukhissediyorum. Kendimi ifade ettikçe içim daha da boşalıyor. Kendipeşimden koştukça daha da yorgun düşüyorum. Kendi’mize sıkıcı birgişe filmi muamelesi yapıyoruz. Tuhaf bir alışverişte kendi kendimizintemsilcisine, neticede bir uzvumuz kesilmiş hissi veren bir kişiselleştir-menin kefillerine dönüşmüşüz. Az çok gizli bir beceriksizlikle iflasnoktasına varıncaya dek kendimizi sağlama alıyoruz.

Bu arada, idare ediyorum. Bir ben, benim bloğum, benim dairemarayışı, en son moda çer çöp, ilişki dramları, kim kimi sikiyor... “Ben”etutunmak artık hangi protezleri gerektiriyorsa! Eğer “toplum” bu kadarsoyutlamadan ibaret hale gelmesiydi, görünmeye devam etmemisağlayan bir varoluşsal koltuk değnekleri, kimliğimin bedeli olarak üs-tlendiğim bağımlılıklar kümesi anlamına karşılık gelirdi. Engellileryarının örnek vatandaşlarıdır. Onları istismar eden derneklerin

Page 10: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

engelliler için “asgari ücret” ödenmesini talep etmesi bir öngörüdenyoksun değil.

Sağda solda sürekli duyduğumuz “adam ol” buyruğu, bu toplumugerekli kılan hastalıklı durumun sürmesini sağlıyor. Güçlü ol emri, tamda kendisini sürdüren bir zayıflık üretiyor. İşte bu yüzden her şey, hattaçalışma ve aşk bile, iyileştirici bir nitelik taşıyormuş gibi görünüyor.Bütün bu karşılıklı söylediğimiz “ne var ne yok?” lafları, birbirininateşini ölçen hastalardan oluşmuş bir toplum olduğumuz izleniminiveriyor. Toplumsallık artık duvarlardaki binlerce oyuktan vesığınılabilecek binlerce sığınaktan oluşan bir şey. Dışarıdaki sertsoğuktan daha iyi olduğu kesin. Isınma bahanesinden başka bir şey ol-madığı için her şeyin sahte olduğu bir yer. Hep birlikte sessizcetitreşmekle fazlaca meşgul olduğumuzdan hiçbir şeyin olmayacağı biryer. Yakın bir zamanda bu toplum, sadece hayali bir iyileşme uğrunaçaba sarf eden tüm sosyal atomlarının gerginliğiyle bir arada tutulabile-cek. Akmayan gözyaşlarının devasa barajı sayesinde türbinleriçalıştıran, her daim taşma eşiğinde bir elektrik santrali bu toplum.

“NEYSEM O’YUM.” Tahakkümün bundan daha ma-sum tınılı birsloganı olmamıştı hiç. Benliğin daimi bir bozulma halinde, kronik birçökmek-üzerelik halinde tu- tulması, günümüzdeki düzenin en iyikorunan sırrıdır. Za-yıf, morali bozuk, kabahati kendinde arayan, sanalbenlik, üretimdeki hiç bitmeyen yeniliklerin, hızla modası geçen tekno-lojilerin, sürekli altüst olan toplumsal normların ve genelleşmiş es-nekliğin temelde gereksinim duyduğu sonsuz uyum sağlamayeteneğine sahip olan öznedir. O aynı zamanda doymak bilmez birtüketicidir ve çelişkiye bakın ki asli larva haline dönebilmek amacıylaen kıytırık “proje”le-re azim ve istekle kendisini dahil eden, ama sonraasli larva haline dönen “en üretken ben” de O’dur.

O halde NEYİM BEN? Çocukluğundan beri sütün, kokuların,öykülerin, seslerin, duyguların, tekerlemelerin, cisimlerin, işaretlerin,fikirlerin, izlenimlerin, bakışların, şar- kıların ve yiyeceklerin meydana

10/149

Page 11: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

getirdiği akışla iç içeyim. BEN neyim? Mekâna, çilelere, atalarıma,arkadaşlarıma, sevdiklerime, olaylara, dillere, anılara, kesinlikle “benolmayan” her şeye her yönden bağlıyım. Beni dünyaya bağlayan herşey, beni ben yapan bağlantılar, beni meydana getiren unsurlar bana birkimlik, çıkarılıp gösterilecek bir şey vermezler; belli zaman ve yerlerde“BEN” diyen varlığı doğuran tekil, ortak, yaşayan bir varoluş verirlerbana. Uyumsuzluk duygusu benliğin sürekliliğine duyduğumuz aptalcainancın ve bizi biz yapan şeylere yeterli özeni göstermememizin basitbir sonucudur.

Reebok’ın, Şanghay’daki bir gökdelenin tepesine kondurulmuş“NEYSEM O’YUM” sloganını görmek insanın başını döndürüyor.Batı her yere en sık başvurduğu Truva atını yerleştiriyor: benlik iledünya, birey ile grup, bağlılık ile özgürlük arasındaki çıldırtan çelişki.Özgürlük, bağlarımızı koparma durumu değil, bağlarımız üzerindedeğişiklikler yapmak yönündeki pratik kapasitemizdir. Aile yalnızcasakatlayan mekanizmasını değiştirmeye çalışmaktan vazgeçenler veyabunu nasıl değiştireceklerini bilmeyenler için cehennemdir. İnsanınkendi köklerinden kur- tulma özgürlüğü hayali bir özgürlük olmaktanöteye geçememiştir. Bizi güçlü kılan ve bir arada tutan o çok önemlişeyi kaybetmeksizin kendimizden kurtulamayız.

“NEYSEM O’YUM”, o halde sadece basit bir yalan, basit bir reklamkampanyası değildir. Aynı zamanda askeri bir kampanyadır. İnsanlararasında var olan her şeye, insanlar arasında fark edilmeden dolaşımdakalan her şeye, onları görünmez bağlarla birbirine bağlayan her şeye,tamamen yalnızlaşmamızı önleyen her şeye, bizi var eden ve dedünyanın her yerinin sadece gelip geçilen bir yer, bir eğlence merkeziveya yeni kurulmuş bir şehir, bir yanıyla katıksız bir can sıkıntısı vetutkusuzluktan oluşurken diğer yandan müthiş bir düzenden, sessiz-likten, moleküler arabalar ve ideal metaların dışında hiçbir şeyinhareket etmediği donmuş bir boşluk görüntüsü ve hissi vermediğinebizleri inandıran her şeye karşı yöneltilmiş bir savaş çığırtkanlığıdır.

11/149

Page 12: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

Eğer Fransa saatlik üretimde Avrupa şampiyonu olmasaydı, bugünolduğu gibi anksiyete haplarının anavatanı, anti-depresan cenneti, nev-rozların Kâbe’si de olmayacaktı. Hastalık, zihinsel yorgunluk, depresy-on tedavi edilmesi gereken bireysel rahatsızlık belirtileri olarak görüle-bilir. Bütün bunlar sadece var olan düzenin devamına, aptalca normlarıkuzu kuzu kabullenmeme ve koltuk değneklerimin modernize edilmes-ine hizmet ediyor. Bunlar, bir yandan benim uyumlu, itaatkâr ve üreticieğilimlerimi seçiyor diğer yandan da hissettirmeden benden ayıklan-ması gereken şeylerin ne olduğunu belirliyor. “Değişmek için asla geçdeğildir, biliyorsun.” Ama benlik varsayımında başarısızlıklarım biryıkıma da neden olabilir. Sonra da, bugünkü savaşta direniş eyleminedönüşebilirler. Bizi normalleştirip sakatlamak için kurulan tuzaklarakarşı bir isyan, bir güç halini alabilirler. Benlik dedikleri, içdünyamızdaki kriz yaşayan bir şey değil; sırtımıza damgasını vurmakistedikleri biçimdir. Aslında hepimiz başka yaratıklar arasında bireryaratık, benzerlikler arasında tekillikler, dünyanın bedenini oluşturancanlı bedenlerken, kendimizi keskin bir şekilde tanımlanan, tek başına,nitelikler çerçevesinde değer biçilebilir, kontrolü mümkün şeyler halinegetirmemizi istiyorlar. Çocukluğumuzdan beri bize söylene gelen şeyinaksine, zekâ uyum sağlamayı bilmek anlamına gelmiyor – ama öyle birzekâ türü varsa bile bu köleliğin zekâsıdır. Bizi köleleştirmeyihedefleyenlerin bakış açısına göre, tek uyum sağlayamayışımız, bitkin-liğimiz sadece sorun. Uyum sağlayamayışımız ve bitkinliğimiz aslındabize yeni suç ortaklıkları için bir başlangıç, bir buluşma noktası işaretediyor. Tüm tahrip edilmişliklerine rağmen bu toplumun kendiamaçları doğrultusunda oluşturduğu bütün hayal ürünü şeylerden çokdaha paylaşıma açık bir manzara ortaya koyarlar.

Depresyonda falan değiliz; grevdeyiz. Kendi kendilerini idare etmeyireddedenler için “depresyon” bir hal değil, politik ayrışmaya doğrugiden bir geçit, vazgeçme, dışarı adım atmadır. O noktadan itibaren il-aç tedavisi ve polis, uzlaşmanın tek yoludur. Tam da bu yüzdenbugünkü toplum hiperaktif çocuklarını Ritalin[9] almaya zorlamakta,

12/149

Page 13: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

insanları hayat boyu ilaca bağımlı kılmakta hiç tereddüt etmiyor veyine bu yüzden üç yaşındaki çocuklarda bile “davranış bozukluğu” bul-gulanabildiğini iddia ediyor. Çünkü benlik varsayımı her yerde çatır-damaya başladı.

13/149

Page 14: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

İkinci Halka

“Eğlence Olmazsa OlmazBir İhtiyaçtır”

On beş yaşındaki bir çocuğa karşı olağanüstü hal ilan eden bir devlet.Bir futbol takımı aracılığıyla göçmen alan bir devlet. Hastaneyatağında “saldırı”ya kurban gitmekten şikâyet eden bir polis. Ağaç evyapımına karşı emir çıkaran bir amir. Chelles’de bir atari salonunuyakmakla suçlanan on yaşında iki çocuk. Çağımız kimsenin farkındabile olmadığı bazı durumsal saçmalıklar konusunda çok başarılı. Ger-çek şu ki haber medyasının ağlamaklı, onursuz tonu bu haber başlık-larına eşlik edecek kahkaha patlamasını bastırmakta zorlanıyor.

Kahkaha atmak, haber yorumcularının yapmacık bir tavırla ortayakoyduğu bütün bu ciddi “sorunlar” karşısında verilecek tek doğruyanıt. İçlerinde en sıradanını ele alalım: Göçmen sorunu diye bir şeyyok. Zaten günümüzde kim doğup büyüdüğü yerde kalıyor ki? Kimyaşadığı yerde çalışıyor ki? Kim atalarını yaşadığı yerde yaşıyor ki?Çağımızın çocukları anne-babalarına mı yoksa televizyona mı ait? Ger-çek şu ki bütün aidiyetlerimizden bütünüyle koparılmış durumdayız.Artık hiçbir yere ait değiliz. Sonuç ise, yeni bir turizm düşkünlüğününyanı sıra inkâr edilemez bir ıstırap. Tarihimiz bir sömürüler, göçler,savaşlar, sürgünler ve her türlü kökün yok edilişi tarihi. Bizi budünyada bir yabancı, kendi ailemiz içinde bir konuk durumuna düşürenher şeyin hikâyesi bu. Eğitimle dillerimize, TV yarışmalarıylaşarkılarımıza, kitlesel pornografiyle bedenlerimize, polis aracılığıylaşehirlerimize ve ücretli emek yoluyla arkadaşlarımıza el konuldu.Fransa’da buna bir de kökleri çok eskilere dayanan acımasız bir birey-selleştirme gayretlerini eklemek gerek. Bu bireyselleştirme, çok gençyaşlardan başlayarak halkını bölen, disiplin altına sokan, kıyaslayan,sınıflara ayıran; elinden kurtulmaya çalışan bütün dayanışma

Page 15: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

biçimlerini vatandaşlık -saf, hayali bir Cumhuriyet’e aitlik hissi-dışında geride hiçbir şey bırakmayıncaya kadar içgüdüsel zalimlikleezen bir devlet gücü vasıtasıyla gerçekleştirilir. Fransızlar diğeruluslardan çok daha fazla mülksüzleştirmeye tabii tutulmuşlardır.Yabancılara karşı duydukları nefret aslında bir yabancı olarakkendilerine olan nefretlerinin bir parçasıdır. “Sitelere”[10] karşı hisset-tiği kıskançlık ve korku karışımı duygu, kaybettiği şeylerden ötürü his-settiği hıncın dışavurumundan başka bir şey değildir. “Sorunlu” diyenitelenen bu mahallelerde var olmaya devam eden bir parça komünalhayatı, bir takım insani ilişkileri, devletin güdümünde olmayan birmiktar dayanışmayı, gayri resmi ekonomiyi, kendi kendilerini örgüt-leyen insanların elinden hâlâ alınamamış örgütlülüğü kıskanmaktankendilerini alamazlar. Öyle bir zavallılık noktasına eriştik ki göçmen-leri ve görünümlerinden yabancı olduğu anlaşılan insanları lanetlemekFransız gibi hissetmenin artık tek yolu oldu. Bu ülkede, göçmenler çokilginç bir hâkimiyet alanı yükleniyor: Burada olmasalar Fransızlar varolmaya devam edemeyebilir.

Fransa okulların eseri. Aksi iddia bile edilemez. Herkesin hayatınındönüm noktası olarak bakolarya[11] sınavını hatırladığı son derece eğit-sel bir ülkede yaşıyoruz. Öyle ki emekli insanlar size, ta kırk seneönce, bilmem ne sınavında başarısız oldukları için hayatlarının ve kari-yerlerinin nasıl mahvolduğunu anlatır. Bir buçuk asırdır ulusal eğitimsistemi öteki ülkelerden çok daha ileri düzeyde devlet tarafındanyapılandırılan öznellik türü yaratıyor. Eşit koşullarda başlayanyarışmaya katılmayı kabul eden insanlar yaratıyor. Tıpkı yarışmalardaolduğu gibi becerilerine göre ödüllendirilecekleri beklentisinde olan.Bir şey almadan önce daima izin isteyen insanlar yaratıyor. Kültüreldeğerlere ve kurallara sessizce boyun eğen ve en yüksek notları alantipler yaratıyor. Eleştirel zihniyete sahip büyük aydınlara bağlılıkları vekapitalizmi reddedişlerinin üzerinde bile bu okul sevgisinin damgasıvardır. Eğitim kurumlarının gerileyişiyle birlikte gün be gün devlettarafından inşa edilen öznellik parçalanmaktadır. Yirmi yıldan daha

15/149

Page 16: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

uzun bir süredir sokak eğitimi ve sokak kültürünün yeniden ortayaçıkıp Cumhuriyet’in okulları ve onun kartondan kültürüyle yarışır dur-uma gelmesi Fransız evrenselliğinin son zamanlarda maruz kaldığı enbüyük travmadır. Bu noktada aşırı sağla en zehirli sol arasında hiçbirfark yok. Jules Ferry ismi bile -Paris Komünü’nün ezilmesi sırasındaThiers’in[12] bakanı ve sömürgeciliğin teorisyeni- bu kurumu şüphelihale getirmeye yeter.[13]

“Citizens’ vigilance commiteee”[14] üyesi bir öğretmenin okullarınınyakılışını anlatmak üzere akşam haberlerine çıktığını gören herkes,çocukluğunda kendisinin de aynı şeyi yapmayı nasıl hayal ettiğinihatırlamıştır. Ne zaman solcu bir entelektüelin sokaktan gelip geçen-lere sataşan, dükkânları soyup arabaları yakan ve çevik kuvvet polisler-iyle kedi köpek gibi oynayan çocuk çetelerinin barbarlığından demvurduğunu duysak, 50’lerde greaser’lar[15] ya da daha da iyisi “BelleEpoque” filmindeki apaçiler için neler söylendiğini hatırlarız.“Apaçiler sözcüğü,” diye yazıyor bir yargıç 1907’de Seine Tribunal’da“son birkaç yıldır bütün tehlikeli kişiler, toplum düşmanları, yersizyurtsuzlar, sorumluklarından kaçanları adlandırmak için kullanılıyor vebu kişiler her tür arsız meydan okumaya, kişilere ve mallarına her türlüsaldırıya hazır biçimde bekliyorlar. İşten kaçan, adlarını oturduklarımahallerden alan ve polisle karşı koyan bu gençler iyi ve birey-selleşmiş Fransızların kâbusu: Bir Fransız’ın yüz çevirdiği her şeyisahiplenip onun asla tadamayacağı her türlü zevki tadıyorlar. Kendisiniiyi hissettiği için şarkı söyleyen bir çocuğun “Ortalığı ayağa kaldıra-caksın,” denilip susturulduğu, eğitimin iğdiş ediciliği sayesinde heryanımızı terbiyeli çalışanların doldurduğu bir ülkede varolmanın küs-tah bir yanı var. Mesrine’in[16] etrafında oluşan havanın esas nedenidürüstlüğü ve cesareti değil, bizim almamız gereken intikamları almaişini üstlenmiş olmasıydı. Daha doğrusu, tereddüt edip sürekli ertele-mek yerine doğrudan doğruya almamız gereken intikamları. Çünkübinlerce gizli kapaklı yöntemle, her türlü karalayıcı söz, minik kindar

16/149

Page 17: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

ifadeleri ve zehirli nezaketleriyle, Fransızların boyun eğerek kendiler-ini ezdirmenin intikamını sürekli biçimde ve de herkesten almayadevam ettiğine şüphe yok. Hemen memur bey! edasını bırakıp Sikmişimpolisi! safhasına geçme vaktidir. Bu bağlamda, kimi çetelerin açık düş-manlığı, pek o kadar bastırılmayan bir sesle bu zehirli atmosferi,çürümüşlük ruhunu, ülkeyi yerle bir edecek kurtarıcı yıkım arzusunuortaya koyuyor.

Orta yerinde yaşadığımız bu yabancılar kalabalığını “toplum” diyenitelemek kavramı öyle bir gasp etmektir ki bir asırdır ekmek ve sukadar ihtiyaç duydukları halde sosyologlar bile artık kullanıp kullan-mamakta tereddüt ettikleri bu kavramı gasp etmektedir. Şimdilerdesanal yalnızlıklar arasındaki ilişkiyi ve de “mesai arkadaşı”, “bağlantı”,“ahbap”, “tanıdık” veya “flört” gibi başlıklar altında kurulan zayıfetkileşim biçimlerini tanımlamak için “ağ” imgesini tercih ediyorlar.Bu tür ağlar kimi zaman iyice sıkışıyor, kodların dışında hiçbir şeyinpaylaşılmadığı ve sürekli yenileri oluşturulan yeni kimliklerintüketilmesi dışında hiçbir bir şeyin yapılmadığı ortamlar halinegeliyor.

Bugünkü toplumsal ilişkilerde can çekişen her şeyin detayına inmekvakit kaybı olur. Ailenin, çift olmanın geri döndüğünü söylüyorlar.Ama geri gelen aile ile giden aile aynı değil. Ailenin dönüşü,maskelediği hakim ayrışmanın, bu maskeli baloda düştüğü şu ankivaziyetin derinleştirilmesinden başka bir şey değil. Zorakigülümsemeler, herkesin rol yaptığını görmenin tatsızlığı, sanki mas-anın üzerinde bir ceset varmış duygusu ve de herkesin hiçbir şey yok-muş gibi davranma gayretleriyle birlikte aile toplantılarındaki hüzündozajının her geçen yıl biraz daha arttığına herkes tanıktır. Flörttenboşanmaya, birlikte yaşamaktan üvey ailelere, mutsuz çekirdek aileninanlamsızlığının herkes farkında ama ondan vazgeçmenin daha büyükmutsuzluk vermesinden korkuyormuş gibi görünüyorlar. Ailegünümüzde dayağın ataerkilliğiyle ve annenin boğucu baskısıyla kend-isini ifade etmekten çok; her şeyin tanıdık olduğu huzurlu anların

17/149

Page 18: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

keyifli bağımlılığına kendini çocuksu bir bırakıştır; dünya yıkılsaumurunda olmama halidir. “Kendine yeterli olmanın”, “kendine birpatron bulmak” anlamında kullanılan hoş bir tabir olduğu bir dünyadırbu. İçimizde tutkuyla yanan ne varsa yok etmek için biyolojik ailenin“yakınlığı” bahanesini kullanmak; bizi yetiştirdikleri mazeretini önesürerek çocukluğumuzun ciddiyet içeren her şeyinden olduğu gibiyetişkin olma şansından da bizleri uzaklaştırmak istiyorlar. Kendimizibu tür bir aşınmaya karşı korumak zorundayız.

Çift olmak bu müthiş toplumsal çöküşün son evresi, insanlık çölününortasındaki bir vahadır. Bugünün toplumsal ilişkilerinin bariz şekildeortadan kaldırdığı sıcaklık, sadelik, dürüstlük, oyunsuz ve seyircisiz birhayat gibi şeylerin arayışıyla, “mahremiyet” şemsiyesi altında ilişkilereyöneliyoruz. Ama romantizmin büyüsü ortadan kalktığında, “mahremi-yet” çırılçıplak kalıyor ortada: Zaten mahremiyetin kendisi toplumsalbir uydurmadır, albenili dergilerin ve psikolojinin diliyle konuşur;diğer her şey gibi, bulantı verecek kadar stratejilerle yüklüdür. Artık bualan da diğer alanlar gibi yozlaşır ve orada da dürüstlük adına bir şeykalmaz; buraya da yalanlar ve yabancılaşma kanunları hâkim olur. Birişans eseri bu gerçeği keşfettiğinde, tam da çift olmanın doğasıylaçelişen bir paylaşım kendini dayatır. Varlıkların birbirini sevmesinisağlayan şey, aynı zamanda onları sevilebilir kılan şeydir. Ve bu da iki-kişilik-otizm ütopyasını darmadağın etmektedir.

Aslında bütün bu toplumsal formların çözülüşü bir şans. Yeni düzen-leme ve bağlılığı içeren çılgınca, geniş çaplı deneylerimiz için ideal birdurum. Ünlü “ebeveyn istifası” bizleri, çabucak olgunlaşmamızı gerek-tiren dünyayla ve de yaklaşmakta olan sevgili ayaklanmanın belirtiler-iyle yüzleşmeye zorluyor. Bugün, çiftin ölümüyle birlikte sorun yar-atıcı ortak duygulanım biçimlerinin doğuşuna tanık olu- yoruz, seksartık tümden tüketildi, erkeklik ve kadınlık güve yeniği giysilerle ciritatıyor, otuz yıldır ardı arkası kesilmeyen pornografik yenilikler sınırlarıaşmanın ve özgürleşmenin çekiciliğini artık tümüyle tüketti. Devletinmüda- halesine karşı Çingene kampları kadar direngen, ilişkilerin

18/149

Page 19: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

olmazsa olmazı bir politik dayanışmayı üreteceğimize inanıyoruz.Akrabaların proleterleştirilmiş kuşaklara yapmak zorunda kaldığı bit-mez tükenmez yardımların, toplumsal altüst oluşu kolaylaştıracak birhimaye biçimine dönüşmemesi için bir neden yok. “Otonom oluştur-mak”, bir anda sokaklarda kavga etmeyi, boş evleri işgal etmeyi, birişte çalışmaktan vazgeçmeyi, birbirini çılgınca sevmeyi, dükkânyağmalamayı öğrenmek anlamına gelebilir.

19/149

Page 20: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

Üçüncü Halka

“Hayat, Sağlık ve Aşk İstikrarsızdır. İş Niyeİstisna Olsun?”

Fransa’da iş meselesi kadar allak bullak edilmiş bir mesele yoktur.Fransızlarla iş arasındaki ilişkiden daha çarpık bir ilişki yoktur.Endülüs’e, Cezayir’e veya Napoli’ye gidin. İşi gerçekten küçümserler.Almanya’ya, Amerika’ya veya Japonya’ya gidin. İşe büyük saygı gös-terirler. İşlerin duruma göre değiştiği doğru. Japonya’da pek çokotaku,[17] Almanya’da frohe Arbeitslose[18] ve Endülüs’te işkolik var.Ama bunlar şimdilik sadece birer ilginçlikten ibaret. Fransa’da, hiyer-arşi basamaklarını tırmanmak için dizlerimizin üzerine çökeriz ama hiçkafaya takmıyormuşuz gibi kendimizle böbürlenmekten de geri dur-mayız. Başımızı kaşıyacak vaktimizin olmadığı iş yerimizde saat onakadar kalırız ama iş yerinin mallarını alıp sağda solda satmaya veyadaha sonra satmak niyetiyle malları arabamıza doldurup götürmeyevicdanımız elvermez. Patronlardan nefret ederiz ama ne pahasınaolursa olsun bir işimiz olsun isteriz. Çalışmak bir kölelik belirtisi gibigörülür ama öte yandan işlerinin olması insanlara gurur verir. Özetle:histerinin kusursuz klinik tanımı. Nefret ederken seviyor, severken ne-fret ediyoruz ve kurbanını -efendisini- kaybeden histeriklerin yaşadığısersemleme ve kafa karışıklığı halini hepimiz biliriz. Çoğu kez de bunuatlatamazlar. Bu arada işten atılmış yöneticiler Seine nehri kıyısı boy-unca uzanan Kızıl Haç barınaklarına cep telefonlarıyla kamp kuruyor.Art arda gelen hükümetlerin “istihdam mücadelesi” verdiklerini iddiaedip işsizliğe karşı savaş ilan etmelerinin temelinde bu nevroz vardır.İşçi Bulma Kurumu işsiz sayısını iki milyonun altına göstermek içinsürekli istatistiklerle oynuyor, bu arada sosyal yardım çekleri ve zehirtacirliğinin her an ortaya çıkabilecek toplumsal bir patlama olasılığınakarşı tek garanti olduğunu Fransa Devleti bile kabul ediyor. İşçi

Page 21: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

masalının korunması hem Fransa’nın ekonomisinin ruhu, hem deülkenin siyasi istikrarı için zorunludur.

Hiç umurumuzda olmadığı için kusura bakmayın.

Biz bu masalla uyutulmadan da keyfi gayet yerinde olan bir nesle aid-iz. Öyle bir nesil ki iş yerindeki haklar şöyle dursun, iş hakkına ya daemekliliğe bile bel bağlamıyor. Marjinal solun en ileri unsurlarınınteorileştirmekten hoşlandığı gibi “istikrarsız” bile değillerdir, çünküistikrarsız olmak yine de kendini iş alanıyla, yani o alanın çürümesiyleilişki halinde tanımlamak demektir. Bir şekilde para elde etmeningerekliliğini kabul ediyoruz, çünkü günümüzde onsuz yaşamanınimkânı yok. Fakat çalışmanın gerekli olduğunu reddediyoruz. Ve deartık çalışmıyoruz. Zamanımızı istediğimiz gibi kullanıyoruz. İş bizimvar olma alanımız değildir, uğrayıp geçtiğimiz bir yerdir. Kinik insan-lar değiliz, sadece aldatılmak istemiyoruz. Tüm o motivasyon, kalite,kişisel gelişim nutukları bir kulağımızdan girip öbür kulağımızdan çık-tığı için personel müdürlerinin canını sıkarız. İş konusunda hayalkırıklığına uğradığımızı, ebeveynlerimizin sunduklarının hakkının ver-ilmediğini, iş dünyasının onları erken salıverdiğini söylüyorlar. Yalansöylüyorlar. Hayal kırıklığına uğramak için önce bir beklentinin olmasıgerek. Bizim işle ilgili hiçbir beklentimiz olmadı: Biz onun geçmişteve şimdi neye hizmet ettiğini, rahatlık derecesi değişen aptalca bir oy-un olduğunu biliyoruz. Ailemizi, en azından bu söylenenlere inananlarıdüşündüğümüzde tek üzüntümüz, bu tuzağa düşmüş olmalarıdır.

İş meselesinin yarattığı duygusal kafa karışıklığı şöyle de açıklanabi-lir: iş kavramının birbiriyle zıt iki farklı boyutu olmuştur: Sömürü boy-utu ve katılım boyutu. Artı değere özel ve toplumsal düzeyde el konul-masıyla kolektif ve bireysel emek gücünün sömürüsü; üretim evrenindeişbirliği yapan kişileri birbirleriyle bağlayan ilişkiler aracılığıyla ortakçabaya katılım. Hem katılım boyutunu inkâr eden Marksist retoriğinhem de sömürü boyutunu inkâr eden işletmeci retoriğinin ortaya koy-duğu iş kavramında, işçilerin kayıtsızlığının nedeni açıklanırken bu iki

21/149

Page 22: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

boyut en nihayetinde bilerek ve isteyerek çarpıtılır. Yaptığımız işekarşı bizi yabancılaştıracak ölçüde utanç verici ama aynı zamanda biz-im bir parçamız olacak kadar da sevip hayranlık duyduğumuz işleilişkinin çok anlamlılığı bu noktada devreye girer. Felaket zaten olupbitti: Felaket yok edilmesi, kökü kazınması gereken her şeyde, işin varolmanın tek yolu olmasında yatıyor. İşin kendisinin verdiği dehşet asır-lardır iş olmayan her şeyin, insanların mahallesine ve zanaatına,köyüne, mücadeleye, akrabalığa aşinalığının; yaşanılan yerle kurulanbağa, insanlara, mevsimlere, eyleme ve konuşma biçimine duyduğubağlılığın düzenli olarak tahrip edilmesinin verdiği dehşetten daha az.

İşte bugünün paradoksu da burada yatıyor: İş varolmanın diğer bütünyönleri karşısında mutlak bir zafer kazandı, ama aynı süreçte işçiler lü-zumsuzlaştı. Verimlilik, fason üretim, makineleşme, otomasyon vedijital üretimdeki artış, herhangi bir ürünün imalatında canlı emeğeduyulan gereksinimi neredeyse yok edecek ölçüde bir gelişim göster-mekte. Eğlence, tüketim, boş zaman gibi kavramların, aslındadikkatimizi başka yönlere çekmesi gereken şeylerin eksikliğinin altınıçizdiği, işsiz bir işçi topluluğunun paradoksunu yaşıyoruz. Bir asırdırşiddet içeren grevleriyle meşhur Carmaux’daki maden, şu anda CapeDecouever’le eğlence merkezine dönüştürülmüş durumda. O artıkturistler için metan gazı patlamalarının simülasyonunun gösterildiği bir“Maden Müzesi” kılığında, bisiklet ve kaykaya binmek için kullanılançok katlı bir eğlence merkezi.

İş, şirketlerde giderek belirgin bir biçimde yüksek vasıf gerektirenaraştırma, düşünce, kontrol, koordinasyon ve sibernetik yeni üretimsüreçleri için gerekli bütün bilgiyi yayan iletişim birimleri ile busüreçlerin bakım ve gözetim gibi vasıf gerektirmeyen birimler olarakbelli başlı kısımlara ayrılmış durumda. İlk grupta çalışan kişilerinisayısı azdır ve de kazançları çok yüksektir; bu yüzden gıptayla bakılanbu azınlık, pozisyonlarını kaybetmemek için her şeyi yapmaya hazırdır.Kaybetme endişesiyle işlerine dört elle sarılırlar. Yöneticiler, bilim in-sanları, lobiciler, araştırmacılar, programcılar, geliştiriciler,

22/149

Page 23: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

danışmanlar ve mühendisler, abartısız bir şekilde, gece gündüz hiç dur-madan çalışırlar. Cinsel hayatları bile üretkenliklerini artırmaya hizmeteder. Bir İnsan Kaynakları filozofu şöyle diyor: “En yaratıcı işler çoksayıda yakın ilişkiyle bir arada yürüyenlerdir.” Daimler-Benz’in insankaynakları yöneticilerinden biri onu doğruluyor: “İş ortakları işletmesermayesinin önemli bir parçasıdır. […] Motivasyonları, becerileri,yenilik yapma kapasiteleri ve müşteri ihtiyaçlarına odaklanmaları yeni-likçi hizmetlerin hammaddesini oluşturur. […] Davranışları, toplumsalve duygusal yeterlilikleri yaptıkları işin değerlendirilmesinde giderekdaha önemli olur. Artık bunlar çalışma saatlerinin uzunluğuyla değil,yakalanan hedefler ve elde edilen sonuçların niteliğiyle değerlendirile-cektir. Onlar girişimcidir.”

Otomasyona devredilemeyen bir dizi görev, makineler yapamadığıiçin yaşlı birinin yaptığı ambar memurluğu, depo sorumluluğu, montajişçiliği, sezonluk işçilik vb. bir takım işler belirsiz işler grubunuoluşturuyor. Bu esnek, bir görevden diğerine gönderilen ve hiçbir göre-vde uzun süre kalamayan tanımı belirsiz işgücü artık bir araya gelipgüç bile oluşturmaz. Çünkü üretim sürecinin çeperine itilmişlerdir,makineleşmemiş alanlarda oluşan boşlukları doldurmak için istihdamedilenler, adeta çatlaklar arasında un ufak edilmişlerdir. Geçici işçilikartık işçi olmayan, satacak yer bulduğu sürece sattığı becerileri dışındamesleği kalmayan ve de işi el altında bulunmak olan işçiliğin tanımıhaline gelmiştir.

Makinelerin işlemesi için etkili ve gerekli olan bu iş gücünün kenar-larında, üretimin akışında son derece gerekli olan ama başka da bir işeyaramayan, başıboşluğu yüzünden makineyi sabote etme riskibarındıran, fazlalık haline gelmiş ve de gittikçe büyüyen bir çoğunlukmevcut. Bu genel dağılma tehdidi mevcut üretim sisteminin aklını yer-inden uğratacak bir hortlaktır. Herkes “neden iş?” sorusuna eskidensosyal yardım alan şu adamla aynı yanıtı vermiyor: “Kendi iyiliğimiçin. Kendime bir meşgale yaratmak için.” İşte tam da bu başıboşluğugayet iyi kullanmamız gibi ciddi bir riskle karşı karşıyalar. Hareket

23/149

Page 24: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

halindeki bu nüfusu bir şekilde oyalayacak şeyler bulunmalı. Amabugüne kadar ücretten daha disipline edici bir yöntem bulamadılar.“Toplumsal kazanımları” tek tek yok etmek de zaten bu yüzden okadar önemli. Böylece en memnuniyetsizler bile, yani bir tek açlıktanölmek veya soluğu hapiste almak seçenekleriyle yüz yüze kaldığındateslim olacaklar yeniden ücretli emeğin kollarına atılacaklardır.Temizlik, yeme-içme, masaj, evde bakım, fahişelik, özel dersler, terapi,psikolojik yardım vb. “bireysel hizmetler”de filizlenen köle ticaretidevam etmeli. Güvenlik, temizlik, kontrol ve kültür standartlarındevamlı yükselişi ve modanın son sürat geri dönüşümü, bu tür hiz-metlere gereksinimi ortaya çıkaracak her şey buna eşlik eder. Rouen’deartık sokakta bekleyip size park fişinizi getiren ve yağmur yağdığındasize şemsiye kiralayan bir “insan otopark sayacı”mız var.

İş düzeni dünyanın da düzeniydi. Bu düzenin yıkılışının kanıtlarısonradan neyin geleceğinden korkanlar için felç edicidir. Günümüzdeiş, mal üretiminin ekonomik gerekliliğinden çok, üretici ve tüketicilerüretmenin, iş düzenini mümkün mertebe korumanın politik zorunlu-luğuna bağlıdır. Üretimin artık herhangi bir amaç taşımadığı birtoplumda kendi kendini üretmek en önde gelen meşguliyet haline geliy-or: Dükkânını mahkeme kararıyla tahliye etmek zorunda kalıp çaresiz-likten çekiciyle kendi kendini dövüp testeresiyle kendini kesmeyekalkan bir marangoz örneğindeki gibi. İş görüşmelerinde gülümsemeyeçalışan, çekiciliklerini artırmak için dişlerini beyazlatan, şirket ruhunugeliştirmek için gece kulüplerine giden, kariyerini ilerletmek için İngil-izce öğrenen, merdivenleri hızla tırmanmak için boşanan veya evlenen,“çatışmaları yönetme” becerilerini geliştirmek için liderlik ve “kişiselgelişim” kursları alan nice genç var. “Gerçek bir ‘kişisel gelişim’ diyor,bir guru “daha yüksek düzeyde bir duygusal dengeyi, ilişkilerdedürüstlüğü ve açıklığı, entelektüel odaklanmada keskinliği ve bunlararacılığıyla daha iyi bir ekonomik performansı beraberinde getirir.Elden geldiğince doğal gözükmeye çalıştığı halde işe alınmak içinsabırsızlıkla bekleyen küçük ve telaşlı kalabalık, mobilite miti

24/149

Page 25: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

aracılığıyla iş düzenini kurtarma girişiminin sonucudur. Mobilize ol-makla iş arasında kurulan ilişki faaliyet değil olasılık ilişkisidir. Eğerişe alınan kişi piercingini çıkarıp berbere gidiyor ve kendisini projel-erin arasına gömüyorsa, kendini “işverilebilir” kılıyorsa, dedikleri gibi,bunun nedeni mobilize olma yeteneğini ortaya koymasıdır. Mobilite bi-reyin kendinden bu uzaklaşması, bizi biz yapan şeylerden bu asgarikopuş, kişinin artık bir çalışma aracı olarak işe alınmasıyla oluşan buyabancılık durumudur ve bu noktadan sonra artık bireylerin işgücünden ziyade kendisini satması, yaptığı işe değil olduğu şeye,toplumsal kodlarımızın eşsiz derin bilgisine, ilişki kurma becerilerimiz,gülümsememiz ve kendimizi ifade ediş şeklimize ücret ödenmesimümkün hale gelmiştir. Toplumsallaşmanın yeni ölçütü budur.Mobilite çalışmanın iki zıt kutbunu bir araya getiriyor: Kendi kendim-izin sömürüsüne katılıyoruz ve de her türlü katılımımız sömürülüyor.Aslında zaten patronu, ürünü kendisi olan küçük birer işiz. Kişininçalışıp çalışmaması önemli değil. Bu bir bağlantı, beceri ve iletişimağı, yani kısacası “insan sermayesi” oluşturma sorunudur. Kanser, “ter-örizm”, deprem, barınma sorunu gibi en ufak bahanelerle gezegeni se-ferber eden buyruklar, sahne arkasında gücü elinde tutanların işinsaltanatını devam ettirme kararlılığını özetliyor.

Bu yüzden mevcut üretim araçları, bir yandan maddi ve manevi se-ferberliği sağlayıp ihtiyaç kalmayana kadar insan enerjisini emendevasa bir makinedir, diğer yandan yaşamı itaatkâr özneler arasındapaylaştıran, bütün “sorunlu bireyleri”, başka türlü bir yaşam biçimioluşturup bu şekilde makineye direnenleri reddeden bir ayıklama mak-inesidir. Hayaletler diriltilmiş, yaşayanlar ölüme terk edilmiştir.Bugünkü üretim araçlarının politik işlevi tam da budur.

İşin ötesinde ve karşısında örgütlenebilmek, mobilite rejiminikolektif bir biçimde terk etmek, demobilizasyon yoluyla bir gücün vedisiplinin varlığını açıkça ortaya koymak, dizleri üzerine çökmüş birmedeniyetin asla bağışlamayacağı bir suçtur. Ama mevcut düzeni sağsalim atlatmanın da tek yolu budur.

25/149

Page 26: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

Dördüncü Halka

“Daha Basit, Daha Eğlenceli,Daha Hareketli, Daha Güvenli”

“Şehir” ve “kır” ile ilgili, özellikle de ikisi arasında varsayılan eskikarşıtlık hakkında yeterince şey duyduk. İster yakından ister uzaktanbakın, bizi kuşatan dünya hiç de öyle değil: tek parça bir kent giysisi,biçimsiz ve düzensiz; sevimsiz bir alan, sonsuz ve tanımsız; müze ben-zeri büyük merkezler ve doğal parkların, banliyölerdeki devasa sitelerve büyük tarımsal projelerin, sanayi alanları ve parsellerin, oteller vetrend barların küresel boyutta uzanışı: metropol. Tabii ki Ortaçağ vemodern çağlarda olduğu gibi eski çağlarda da şehirler vardı ama metro-pol diye bir şey yoktu. Metropol her türlü bölgeyi içeriyor. Coğrafiolarak değilse bile iç içe geçmiş ilişki ağları nedeniyle her şeyi birarada bulabilirsin.

Bunun nedeni şehrin en sonunda fetişleştirilip, tarihleşip gözden kay-bolmasıdır. Lille’in fabrikaları konser salonlarına dönüştü. Le Havre’ınyeniden inşa edilen beton yapısı artık UNESCO Dünya Mirası alanı.Pekin’de Yasak Şehri çevreleyen hutonglar yıkılıp yerlerini taklitlerinebırakarak turistlere sergilenmek üzere biraz öteye taşındılar. Troyes’üntuğla binalarının ön cephesini yarı ahşap yarı kagire çevirdiler; cephel-er bu haliyle Paris Disneyland’ındaki Viktorya dönemi vitrinlerine ben-ziyor. Eski tarihi merkezler, devrimci ayaklanmaların geçmiştekiyuvaları, gayet akıllıca metropolün örgütsel şemasına entegre ediliyor.Buralar turizme ve gösterişli tüketime ayrılmış durumda. Sergilerle,süslerle ve gerektiğinde de güçle desteklenen birer masalımsı metaadası. Noel panayırlarının[19] bunaltıcı duygusallığı hiç olmadığı kadarçok sayıda güvenlik görevlisi ve polisle dengelenir. Denetimin, görmekisteyen herkese otoriter yüzünü göstererek kendini bu meta

Page 27: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

manzarasının içine entegre etmek için harika yöntemleri vardır. Devirfüzyonların, muzakların,[20] teleskopik polis coplarının ve pamukşekerlerin devri. Ne kadar polis gözetimi o kadar cazibe!

“Otantiklik” ve onunla kol kola giden kontrol sevdası, işçi sınıfına aitmahallelerde kolonileşen küçük burjuvaziye eşlik ediyor. Şehirmerkezlerinden uzaklaştırılanlar, banliyölerdeki prefabrik evlerindeyitirdikleri “komşuluk duygusu”nu sınır bölgelerde bulurlar. Yoksul-ları, arabaları ve göçmenleri önlerine katıp kovalayan, ona bir düzenveren, bütün bakterilerden kurtulan küçük burjuvazi bulmak içingeldiği şeyi ortadan kaldırıyor. Bir şehrin billboardlarından birindekifotoğrafta bir polis memuruyla çöpçü el sıkışıyor. Slogan da şu: “Mon-tauban, temiz şehir.”

Şehir plancılarını (yok ettikleri) “şehir” hakkında konuşmaktan menedip onun yerine kentlilikten konuşmaya mecbur bırakan terbiye, on-ları (artık var olmayan) “kırsal”ı da ağızlarına almamaya zorlamalı.Yerlerinden sökülüp atılmış, aşırı çalışmaktan gergin kitlelere, kır man-zarası yerine, yok olmaya yüz tutmuş köylülüğün artık sahnelenmesikolay geçmişi sergileniyor. Bu, her şeyin ulusal miras olarak değer-lendirildiği ya da yeniden yapıldığı “arazi” üzerine bir pazarlama kam-panyasıdır. Aynı soğuk boşluk her yere, en uzak ve en ücra köşelerebile ulaşıyor.

Metropol hem şehrin hem kırın eş zamanlı ölümüdür. O, kırsaldankaçışın olduğu kadar kentin yayılmasının da sonucu olarak, alab-ildiğine uzanan bu orta sınıfın ortasında, bütün küçük burjuvaların bu-luşma noktasıdır. Gezegeni camla kaplamak günümüz mimarisinin sin-izmine mükemmelen uyan davranıştır. Okullar, hastaneler veya medyamerkezleri aynı temanın başka başka çeşitlemeleri: şeffaflık, tarafsızlıkve eşbiçimlilik. Bu devasa, bu pürüzsüz binalar içlerinde neyinbarındırılacağına dair düşünme ih- tiyacı duyulmaksızın tasarlanmıştır.Burada olabilecekleri gibi başka bir yerde de olabilirlerdi. Paris’tekiLa Défense’te iş kuleleri, Lyon’da La Part Dieu’deki konutlar ya da

27/149

Page 28: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

Euralille’deki alışveriş merkezleri ne için kullanılacak? “Flambantneuf”[21] ifadesi kaderlerini tam anlamıyla ifade ediyor. İskoç bir gez-gin, asilerin 1871 yılının mayıs ayında, Paris’teki Hôtel de Ville’iyakışından sonra ateşin eşsiz çekim gücünü şöyle anlatıyor: “Bu kadarolağanüstü bir güzelliği hayal bile edemezdim. Harika. Komün’deki in-sanların korkunç birer haydut olduğunu inkâr edemem. Ama nasıl birsanatçılıktır o öyle! Oluşturdukları başyapıtın farkında bile değillerdi.[…] Akdeniz’in gök mavisi sularının kabarışıyla yıkanan Amalfi ha-rabelerini, Pencap’taki Tung-hoor tapınağının harebelerinigörmüşlüğüm var. Roma’yı ve daha pek çok şeyi gördüm ama bu gecegözlerime çekilen ziyafetle kıyaslanabilecek hiçbir şey görmedim.”

Metropolün ağına yakalanmış kırsaldan bazı izler ve şehre dair kimikırıntılar hâlâ duruyor. Ama sözde “sorunlu” bölgelerdeki mahallelericanlanış etkisi altına aldı. Geçmişte en yaşanmaz sayılan bu yerlerinaslında yaşamanın bir şekilde hâlâ mümkün olduğu yegane yerler çık-ması bir paradoks. Kaçak gecekondular, mobilyayla donatmanın vedekore etmenin ancak başka bir yere taşınmadan hemen önce mümkünolduğu sözde lüks dairelerden çok daha fazla yaşanılası yerlerdir.Bugünün büyük kentleri içinde, gecekondu bölgeleri en canlı veyaşanabilir ama aynı zamanda da tabii ki en ölümcül alanlar. Buralarküresel metropolün elektronik dekorunun öteki yüzü. Paris’in kuzey-indeki, yüzme havuzu avına çıkan küçük burjuvaların terk ettiği konutkuleler kitlesel işsizlik sebebiyle hayata döndü. Şu anda Quarti-er’dan[22] bile daha çok enerji saçıyorlar. Sadece ateşin değil sözlerinde sıcaklığını yayıyorlar.

2005 Kasımı’ndaki büyük yangın, sık sık ileri sürüldüğü gibi uç nok-tada bir mülksüzleştirmenin sonucu değildi. Aksine bölgeye tam an-lamıyla sahip çıkılmasıydı. İnsanlar tepeleri attığı için arabaları yakabi-lir ama bir aydır devam eden isyanı sürdürebilmek, hem de polisin sıkıkontrolü altındayken bunu yapabilmek için, örgütlenmeyi bilmek, suçortaklıkları oluşturmak gerekir. Yani bölgeyi mükemmelen bilmen,

28/149

Page 29: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

ortak bir dile ve düşmana sahip olman gerekir. Ateş fersah fersah vehafta hafta yayıldı. Yeni alevler en beklenmedik yerlerde ortaya çıkıpyangını harladı. Fısıltı gazetelerinin telefonlar gibi dinlemeye alın-masına imkân yoktur.

Metropoller Basra, Mogadişu ve Nablus işgallerinde doruk noktasınaçıkmış, sürekli düşük yoğunluklu çatışmaların vücut bulduğu bölgeler-dir. Uzun bir süre, şehirler orduların uzak durduğu, ya da gerekirsekuşattığı yerler oldu; fakat metropoller savaşa son derece uygun yerler-dir. Silahlı çatışmalar sadece onun sürekli yeniden düzenlenmesindekibir uğraktır sadece. Büyük devletlerin muharebeleri metropollerin karadeliklerinde vuku bulan bitmez tükenmez polis kampanyaları gibidir.“İster Burkina Faso’da, Güney Bronx’ta, Kamagasaki’de, Chiapas’taister La Courneuva’da olsun. Bu müdahaleler zaferi, düzenin veyabarışın yeniden tesisini amaçlamaz; tam aksine sürekli yürürlükte olandevasa güvenlik operasyonlarını devam ettirmek için uygulanır. Savaş,artık belirli bir zaman diliminde yapılan bir şey değil, onun yerine ask-er ve polis tarafından güvenliği sağlamak üzere yapılan bir dizi mikrooperasyon halinde zamana yayılmış durumda.

Asker ve polis birbirine paralel olarak uygun adım evrimleşiyor. Birkriminoloji uzmanı, çevik kuvvet polisinin kendisini küçük gruplarhalinde, daha profesyonel, mobil birimler halinde yeniden organize et-mesini istiyor. Disiplin metotlarının beşiği olan harp akademileri, kendihiyerarşik yapısını tekrar gözden geçiriyor. Bir NATO subayı, em-rindeki piyade taburu için katılımcı metodu devreye sokuyor: “Katılım-cı metot, bir hareketin analiz, hazırlık, icra ve değerlendirilmesiyle il-gili olan herkesi içine alır. Plan eğitim aşamasında ve de son istihbaratagöre tekrar tekrar gözden geçirilir. […] ekibin bütünlüğünü sağlama vemoralini yükseltme konusunda grup planlamasının üzerine yoktur.”

Silahlı güçler metropole kendilerini adapte etmiyor, bilakis onuüretiyorlar. Bu yüzden Nablus savaşından beri İsrail askerleri birer içmimara dönüştüler. Filistinli gerillalar tarafından, artık kendileri için

29/149

Page 30: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

iyiden iyiye tehlikeli hale gelmiş sokakları terk etmeye zorlanan İsrailaskerleri, gereğinde kullanmak üzere duvar ve tavanlarda delikleraçarak kent mimarisinin içinde yatay ve dikey olarak ilerlemeyiöğrendiler. İsrail Savunma Bakanlığından felsefe mezunu bir subayşöyle izah ediyor: “Düşman mekânı geleneksel, klasik yöntemlerledeğerlendirir ve ben bu değerlendirmeye boyun eğip onun tuzağınadüşmek istemiyorum. […] Onu şaşırtmak istiyorum. Savaşın özü bu-dur. Kazanmak zorundayım. […] Bu nedenle duvarların içinde hareketetme yöntemini tercih ediyoruz. […] Önündeki engeli kemirerek iler-leyen kurtçuklar gibi.” Kentsel mekan sadece karşı karşıya gelinen alandeğil, aynı zamanda araçtır da. Gelecekteki Paris ayaklanmalarındapozisyonların korunabilmesi için barikat kurulmuş sokaklardaki evleriele geçirmeyi, evler arasında geçişi mümkün kılmak için duvarlardadelikler açmayı, saldırıya karşı kendini savunabilmek amacıyla zeminkatlardaki merdivenleri yıkıp tavanda delik açmayı, kapıları söküp pen-cereye dayamayı, her katı birer taret silahına dönüştürmeyi tavsiyeeden (tabii asilere) Blanqui’nin[23] sözlerini hatırlıyor insan.

Metropol sadece bu kentsel yığılma değil, şehir ve kır arasındaki sonçarpışma alanıdır. Aynı zamanda canlıların ve şeylerin akışı, fiber op-tik ağlar ve yüksek hızlı tren hatları, uydular, video kameralar arasındagidip gelen, bu dünyanın kendi sonuna doğru koşar adım gitmesinisağlayan bir akıntıdır. Herkesi seferber etmek, umutsuz hareketiylesürekli, önüne çıkan her şeyi katarak sürüklemek isteyen bir akış. En-formasyonun sanki düşmanmış gibi tepemize tepemize indiği bir yer-dir. Kaçmaktan başka yapacak bir şeyin kalmadığı, sık geçen metrotrenlerini bile beklemenin iyice zorlaştığı bir yer.

Hareket ve iletişim olanaklarının çoğalması ve sürekli başka biryerde olmanın cazibesiyle devamlı bir biçimde şimdiden ve buradankoparılıyoruz. Şehirlerarası veya banliyö trenlerine atladığın ya da tele-fonun ahizesini kaldırdığın an oradasın. Hareketliliğin bu kadarı,kökünden koparılma, yalıtılmışlık ve sürgünlüğün ötesinde bir şey

30/149

Page 31: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

değil. Kişisel bir alanın, taşınabilir bir iç dünyanın da hareketliliği ol-masa bu durum katlanılmaz bir hale gelirdi. Kişisel baloncuklar pat-lamayıp etrafta süzülüyor. Koruyucu bir zırh oluşturma süreci ortadankalkmıyor, sadece daha yeni yeni başlıyor. Bir tren istasyonundan bir işyerinin parkına, ticari bir bankaya; bir otelden diğerine her yerde biryabancılık, bayağılık ve neredeyse tanıdık hiçbir şeyin olmadığı duy-gusunu veren sıradanlık. Metropollere özgü aşırılık, işte bu belirli ruhhallerinin bu kaprisli karışımının belirsizce yeniden birleştirilmesidir.Metropollerin merkezleri kendi kendilerinin birer kopyası değildir, bizekendilerine özgü bir atmosfer sunarlar; birini seçip ötekini reddederek,farklı tarzlardaki barlar, insanlar, tasarımlar veya şarkı listeleri arasındabir tür varoluşsal alışveriş yolcuğunun melodisiyle birinden diğerinesüzülürüz. Reklamın başlığı şudur: “mp3 çalarım varsa kral benim.”Bizi çepeçevre saran bu tekdüzelikle başa çıkabilmenin tek yolu, aynıküçük evi tekrar tekrar inşa eden bir çocuk veya ıssız adadaki kenditüccar dünyasını yeniden üreten Robinson Crousoe gibi iç dünyamızısürekli yenilemektir. Ama medeniyetin kendisi bizim için bir ıssız adave milyarca insan hep birlikte sürekli kıyısına sürükleniyoruz.

Mimarisinin akışkan tabiatı nedeniyle metropol, bugüne kadarki enkırılgan insani düzenlemedir. Kıvrak, incelikli ama kırılgan. Öfkeli birsalgını defetmek için sınırların ani bir biçimde ve tamamen kapanışı,ikmal hatlarında ani bir kesinti, iletişim noktalarının örgütlü blokajı.Bütün sahne değişiverir, metropole sabah akşam musallat olan kıyımsahnelerini artık maskeleyebilecek bir şey kalmaz. Kendi çöküşündenkaçıyor olmasaydı dünya bu kadar hızlı hareket etmezdi.

Metropol kaçınılmaz arızalarından ağ yapısı, bağlantı ve devrelerininteknolojik altyapısı ve merkezsizleşmiş mimarisi aracılığıyla korun-mayı hedefler. İnternetin nükleer bir saldırıdan sonra bile varlığınıdevam ettirebileceği söyleniyor. Bir yandan takip sistemleri sayesindehiçbir konteynerin kaybolmadığından, işlemler sırasından tek birdoların çalınmadığından ve hiçbir uçağa teröristlerin binmediğindenemin olunurken, diğer yandan bilgi akışı, insanlar ve ürünler

31/149

Page 32: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

üzerindeki sürekli kontrol metropolün hareketliliğini güvence altınaalır. RFID[24] çipleri, biyometrik pasaportlar ve DNA profilleri sağolsun.

Ama metropol kendi sonunu getirecek araçları da üretiyor. Amerikalıbir güvenlik uzmanı, Irak’taki yenilginin nedenini gerillaların yeniiletişim yöntemlerinden çok iyi faydalanabilmesine bağlıyor. ABDişgali Irak’a demokrasiden çok sibernetik iletişim ağları ihraç etti.Yenilgilerine neden olacak silahlardan birini de kendileriyle birlikteIrak’a getirdiler. Cep telefonları ve internet bağlantı noktalarınınsayısındaki artış, gerillaların kendi kendilerini örgütlemeleri için yeniyeni yöntemler geliştirmesinde ve ele geçirilmesi zor hedefler halinegelmesinde etkili oldu.

Her ağ kendi içinde zayıf noktalar barındırır, dolaşımı kesmek ve ağıbozmak için kullanılması gereken devreleri vardır. Avrupa’daki sonbüyük elektrik kesintisi bunu kanıtladı: Yüksek gerilim kablolarınınbaşına gelen olayla birlikte kıtanın hatırı sayılır bir kısmı karanlığagömüldü. Metropolün ortasında bir ayaklanma çıkarmak ve başkaolasılıkları devreye sokmak için atılacak ilk adım onun devridaimmekanizmasını sekteye uğratmaktır. Taylandlı asilerin elektrik istasy-onunu yerle bir etmelerinin altında yatan neden buydu. 2006’dakiCPE[25] karşıtı Fransız göstericilerin bütün ekonominin şalterini in-dirme perspektifiyle üniversitelerin kapısına kilit vururken farkınavardıkları şey buydu. Amerikalı liman işçilerinin on gün boyunca WestCoast’taki ana limanları işgal edip 300 kişinin işten çıkarılmasını en-gelledikleri Ekim 2002 grevlerinde farkına vardıkları nokta buydu.Amerikan ekonomisinin Asya’dan gelen mallara aşırı bağımlılığınedeniyle bu işgalin Amerika’ya günlük maliyeti bir milyar dolarınüzerinde oldu. Sadece on bin kişi dünyanın en büyük ekonomik gücünediz çöktürülebildi. Bazı “uzman”lara göre, eğer olay bir ay daha devametseydi “Amerika Birleşik Devletleri’nde resesyona, Güneydoğu Asyaülkelerinde ise ekonomik bir kabus”a yol açabilirdi.

32/149

Page 33: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

Beşinci Halka

“Daha Az Mülkiyet,Daha Çok Bağlantı!”

Son otuz yılın “krizler”le geçmesine, işsiz kitlelere ve iyiden iyiyeyavaşlayan büyümeye rağmen hâlâ ekonomiye inanmamızı bekliyorlar.Bu otuz yılın yanıltıcı ara dönemlerle kesintiye uğradığı doğru:1981-83 arasında sol bir hükümetin herkes için daha iyi olacağıdüşüncesiyle alda- tıldığımız ara dönem, 1986-89 arasında borsa oyna-yarak zenginleşeceğimiz bir “kolay para” dönemi; bağlantıda kalarakherkesin sanal bir kariyer elde edeceği, renkli ama birleşik, hemkültürlü hem çok kültürlü Fransa’nın dünya kupasını kaldırdığı1998-2001 internet ara dönemi. Ama artık yeter. Gırtlağımıza kadargeldi, dibe vurmuş durumdayız, meteliksiziz ve borç batağındayız.

Ekonominin krizde olmadığını, ekonominin kendisinin bir krizolduğunu artık görmemiz gerek. Yeterince iş olmaması değil mesele,haddinden fazla iş var. Her şeyi göz önüne alırsak, bizi baskı altındatutan kriz değil büyüme. Borsa fiyatları ayinini en az Kilise ayinlerikadar önemsediğimizi kabul etmek gerek. Neyse ki bu durumunfarkında olan epeyce kişi var. Ufak çapta dolandırıcılık yapanlardan,her türlü alım satım işlerine bakanlardan veya son on yıl süresince dev-let yardımıyla geçinenlerden bahsetmiyoruz. Yaptıkları işle özdeşleşe-meyip boş vakitlerinde yaşayanlar da değil söz konusu olan; halınınaltına süpürülenlerden, en azla yetinmek zorunda kaldıkları haldesayıca en kalabalık olanlardan da bahsetmiyoruz. Emeklilere ve artıkutanmazlığa varan boyutlarda sömürülen esnek emek gücüne ek olarak,bütün bu tuhaf kitlesel ayrışmalardan etkilenenlerden bahsetmiyoruz.Ama öyle ya da böyle onlar da durumun farkına varacaklardır.

Page 34: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

Gürültü patırtının ve büyük kayıpların arasında IMF’nin gelipgidişine tanıklık ettikleri ya da Dünya Bankasının acı reçetelerinibildikleri için ekonomiye güvenini yitirmiş bütün ülkelerden ve debütün kıtalardan bahsediyoruz. Şu anda Batı’nın yaşadığı hafif iş krizikesinlikle oralarda bilinmiyor. Gine’de, Rusya’da, Arjantin veBolivya’da yaşanan şey, bu dinin ve onun rahipler sınıfının kirliçamaşırlarının şiddetle ve uzun süre için kalıcı olarak ortayadökülmesidir. Dünya Bankası’nda “Denizin dibinde yatan bin IMF ikt-isatçısına ne denir?” “İyi bir başlangıç.” şakaları yapılıyor. Alın size birRus şakası: “İki iktisatçı karşılaşır ve biri diğerine sorar: ‘Ne olup bit-tiğini anlayabiliyor musun?’ Diğeri cevap verir: ‘Dur, sana açık-layayım.’ ‘Hayır, hayır!’ der ilki, ‘açıklamak değil mesele, ben de ikt-isatçıyım. Sormak istediğim o değil. ‘Sen asıl olup biteni anlayabiliyormusun?’ Bu rahipler sınıfının bütün birimleri ise muhalif rolü oynayıpbu dinin dogmalarını eleştiriyormuş numarası yapıyorlar. Sözde “ikt-isat bilimi”ni, hiç istifini bozmadan kendisini “post otistik iktisat”olarak adlandıran akımı canlandırmak için yapılan son girişim, bugüngeçimini birkaç hak gaspının önüne geçip bir-iki el çabukluğuyla gözboyayarak sağlıyor; efendilerinin çılgınca fikirleri için para toplamak,itaat çağrılarına hafiften tören havası vermek ve de en nihayetindebütün dinlerin yapageldiği gibi açıklamalar tedarik etmekten başka elletutulur işlevi olmayan bir bilimle kitap dizinlerini kirletiyorlar. Çünküçekilen sefaletin tamamen gereksiz ve anlamsız olduğu ortaya çık-tığında sefalet katlanılmaz hale gelecektir.

Artık, ister zengin ister yoksul olsun, kimse paraya saygı duymuyor.Gelecekte ne olmak istedikleri sorulduğunda, genç Almanların yüzdeyirmisi “sanatçı” yanıtını veriyor. İş verili bir insanlık hali olma özel-liğini yitirmiştir. Şirketlerin muhasebe bölümleri değerin kaynağının neolduğu konusunda hiçbir fikirleri olmadığını itiraf ediyor. Piyasa savu-nucularının öfkesi ve geniş olanakları olmasaydı, geçtiğimiz on yıldapiyasanın kendisi kötü şöhretinin kurbanı olurdu. İlerlemenin felaketleeş anlamlı olduğunu görmek artık aklıselimin bir gereği. Ekonomi

34/149

Page 35: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

dünyasında da, Andropov[26] döneminin SSCB’sinde olduğu gibi herşey birbirine girmiş durumda. Sovyetler Birliği’nin son birkaç yılınıanaliz etmek için biraz mesai harcamış olan herkes, yöneticilerimizdengelen iyi niyet çağrılarının, hiçbir iz bırakmadan ortadan kaybolmuşgelecekle ilgili bütün palavraların, şu ya da bununla ilgili “reform”yeminlerinin hepsinin duvardaki ilk çatlaklar olduğunu çok iyi bilir.Sosyalist bloğun çöküşü hiçbir surette kapitalizmin zaferi değil, kapit-alizmin aldığı biçimlerden birinin başarısızlığa uğramasıydı. Bununlabirlikte, SSCB’nin ölümü insanların başkaldırısı sonucu ortaya çık-madı, bunun nedeni nomenklatura’nın[27] alttan alta geçirdiği büyükdeğişimdi. Sosyalizmin sona erdiği ilan edilince, yönetici sınıfın küçükbir bölümü bir zamanlar halkla aralarındaki bağı oluşturan bütün tarih-sel görevlerden kendilerini azat ettiler. “Herkes” adına ellerinde tuttuk-ları her şeyi tamamen kendi ellerine aldılar. Fabrikalarda şöyle bir şakadilden dile dolanıyordu: “Biz çalışırmış gibi yapıyorduk, onlar da bizeücret ödüyormuş gibi.” Oligarşinin yanıtı gecikmedi: “Artık numarayapmayı bırakalım!” Onlara hammadde kaynakları, altyapı, askerisanayi tesisleri, bankalar ve gece kulüpleri düştü. Onların dışındaherkes yoksullaştı veya göç etmek zorunda kaldı. Nasıl Andropovzamanında kimse SSBC’ye inanmamışsa bugün de toplantı salon-larında, atölye veya iş yerlerindeki hiç kimse Fransa’ya inanmıyor.“Ekonominin çelik yasaları”nın sivri köşelerini biraz olsun törpülemekzahmetine bile girmeyen patronlar ve siyasi liderler “Hiç anlamı yok”yanıtını veriyorlar. Gece yarısı fabrikaları boşaltıp işçilere ertesi sabahkapandığını söyleyiveriyorlar. Feribot[28] ve Rennes’deki geridönüşüm merkezi işgallerinde olduğu gibi, artık grevleri kırmak içiniçeriye anti-terör timlerini göndermekte hiçbir sakınca görmüyorlar.Bugün iktidarın acımasız faaliyetleri, bir yandan “yeni ekonomi”ninçerçevesini oluştururken bir yandan da hâlihazırdaki yıkıntıyı yönet-meyi kapsıyor.

Yine de ekonomiye iyice alışmış durumdayız. Nesiller boyu disiplineedildik, pasifleştirildik, sadece tüketerek tatmin olan, doğuştan üretici

35/149

Page 36: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

öznelere dönüştürüldük. Ama unutmak için onca çaba harcadığımız herşey su yüzüne çıktı: ekonomi politik bir olgudur. Ve bugün, bupolitikalar, büyük ölçüde gereksiz duruma düşmüş bir insanlığın kal-binde hüküm süren ayıklamacı bir politikadır. Colbert’ten[29] başlayıpIII. Napolyon’dan de Gaulle’e uzanan çizgide, devlet ekonomiyi politikbir mesele olarak görmüştür. Bu durumdan kâr eden burjuvazi vekarşısına dikilen proletarya da ekonomiye aynı gözle bakar. Bütünbunlardan geriye nüfusun tuhaf, orta halli kısmı, yan tutmayan meraklıve güçsüz kümesi, yani küçük burjuva kalıyor. Ekonominin ger-çekliğine inanırmış gibi yapmaya devam ediyorlar. Çünkü böylecetaraf olmak zorunda kalmıyorlar. Küçük esnaf, küçük patronlar, alt ka-deme bürokratlar, müdürler, profesörler, gazeteciler ve her türden or-talama adam Fransa’da belli bir sınıfa ait olmayıp tarihten ve onunhengâmesinden uzakta bir yerde küçük özel hayatlarını yaşamak istey-en kitlelerin oluşturduğu toplumsal jelatinin içinde yer alır. Bu bataklıkyanlış bilinç, uyku sersemliği ve her yanı kırıp geçiren savaşa gözlerinikapatmaya her an istekli oluş konusunda ipi göğüsleyebilecek yetenek-tedir. Bu nedenle, Fransa’da ne zaman bu savaşın safları belirgin-leşmeye başlasa, ona yeni bir garabetin icadı eşlik eder. Geçtiğimiz onyılın en son modaları ATTAC[30] ve mali piyasalara karşı çıkarak “ger-çek ekonomi”ye sempati duyan, hatta dokunaklı bir devlet nostaljisibarındıran olanak dışı Tobin vergisi oldu. Bu öyle bir vergi ki uygu-lanabilmesi için en azından küresel ölçekte bir hükümet gerekir. Birsüre sonra komedi maskaralığa dönüşüyor. Sonra onu başka bir garabettakip ediyor. Şimdilerde “negatif büyüme[31]”var sırada. ATTAC veonun popüler eğitim kuruluşları iktisadı “bir bilim olarak” nasıl kur-tarmaya çalışmışsa negatif büyüme de onu etik olarak kurtarmanınpeşinde. Bu garabeti şöyle tarif edebiliriz: Yaklaşan kıyametin tek biralternatifi var; sınırlı büyüme. Az tüketip az üretmek. Kanaatkâr ol. Or-ganik yiyeceklerle beslen, bisiklete bin, sigarayı bırak ve satın aldığınşeylerin içe-riğine dikkat et. Gerçekten gerekli şeylerle yetin. Gönüllüsadelik. “Sağlıklı bir dünyada tomurcuklanan keyifli toplumsal

36/149

Page 37: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

ilişkilerin hakiki zenginliğini yeniden keşfet.” “Doğal sermayemizitüketme.” “Sağlıklı ekonomi”ye yönel. “Kaosun yarattığı düzenehayır.” “Demokrasiyi ve insanlığı tehdit eden toplumsal krizlerdenuzak dur.” Sözün kısası: idareli ol. Annenin ekonomisine, 50’lere, yaniküçük burjuvazinin altın çağına geri dön. “Kişi kanaatkâr olduğundamülkiyet, bireyin özel hayat mabedinde toplumsal varlığa karşı korun-aklı yaşamının tadını çıkarmasına olanak tanıyan işlevini kusursuz birbiçimde yerine getirir.”

Örme kazak giymiş bir grafik tasarımcısı, bir etno-kafenin terasındaarkadaşlarıyla birlikte meyve kokteyli içiyor. Hepsi de arkadaş canlısı,hoş sohbet görünüyorlar, etraftakilerle şakalaşıyor, gürültü yapmamayaama çok da sessiz kalmamaya özen gösteriyorlar, keyifle birbirlerinegülümsüyorlar: Ne kadar da medeniyiz ama. Sonra içlerinden birkaçımahallenin ortak bostanına gidip çalışacak, diğerleri ise çömlek, ZenBudizmine ya da çizgi film yapım atölyesine takılacaklar. Daha aklıbaşında ve eskisinden daha rafine bir yeni insanlık oluşturma konu-larında ortak duyarlılık gösteriyorlar. Ve haklılar da. Apple ile negatifbüyüme hareketi, geleceğin medeniyeti konusunda tuhaf bir uzlaşıiçindeler. Birilerinin mazideki iktisada geri dönme fikri, başkalarınaileriye dönük büyük bir teknolojik atılım fikrini gizleme ortamı sağlıy-or. Çünkü tarih tekerrür etmez. Geçmişe dönüş içeren her tavsiye, şim-dinin bilincinden doğan formlardan birinin, çoğunlukla da en modernolanının ifadesidir. Casseurs de Pub[32] dergisinin muhalif reklam-cılarının negatif büyümeyi bayrak edinmesi şans eseri değildir.1972’de Roma Kulübü’nde sıfır büyümeyi icat edenler, MIT (Mas-sachusetts Institute of Technology) sibernetikçilerinin yaptığı biraraştırmadan yola çıkan bir grup sanayici ve bürokratın ta kendisiydi.

Bu hiç de tesadüf eseri değildir. Bu modernize edilmiş ekonomiyedoğru mecburi bir yürüyüştür. Kapitalizm eski toplumsal bağlarınçözülmesinden sağlayabileceği faydayı sağladı ve artık aynı bağlarıkendi yöntemiyle yeniden inşa etme sürecinde. Günümüz

37/149

Page 38: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

metropollerindeki toplumsal yaşam onun kuluçka makinesi. Aynışekilde, doğayı mahvetti ve şimdi de onu kontrollü çevre olarak,gerekli bütün sensörleri döşeyip yeniden inşa etmek gibi çılgın bir fikrekapıldı. Bu yeni insanlık türü, ayrı bir varoluş alanı değil, doğrudan in-sanlığın dokusu, insan ilişkilerinin hammaddesi olacak yepyeni bir ikt-isadı gerektirir. Bu yeni insanlık türü, kendi kendine çalışmak anlamınagelecek yeni bir iş tanımını, yeni bir sermaye tanımı olarak insan ser-mayesini, yeni bir üretim fikri olarak ilişkilerin üretimini ve tüketimolarak durumların tüketimini; hepsinden öte insani niteliklerin tümünüçevreleyen yeni bir değer fikrini gerektiriyor. Bu filizlenen “biyoeko-nomi”, gezegeni yönetilmesi gereken bir kapalı sistem olarak görüyorve bütün hayat parametreleriyle bütünleşecek bilimsel temeller kur-acağını öne sürüyor. Bilimin böylesi, GSMH gibi güvenilmez istatistik-lerin insanların refah durumlarını ölçtüğü o eski güzel günleri özle-memize neden olabilir. En azından onlara inanan kimse yoktu.

“Yaşamın ekonomiyle ilgili olmayan yanına yeniden değer kazandır-mak” negatif büyüme hareketi ve sermaye reformu programının ortaksloganı. Çevre dostu köyler, güvenlik kameraları, spiritüalizm,biyoteknolojiler ve sosyalleşme; bütün bunlar tepeden tırnağa yenideninşa edilen ekonominin yeni yeni şekillenen “uygar paradigma”sına ait.Bunun entelektüel sibernetiğin, sistemler biliminin -yani onların kon-trol biliminin- ta kendisi. 17. yüzyıldaki ekonomik sistemin, kendi işethosunu ve katıksız aç gözlülüğünü kabul ettirebilmesi için ayak-takımından oluşan aşağı kitleyi, üçkâğıtçıları, cadıları, delileri, haydut-ları ve aylak aylak dolaşan bütün yoksulları, varlığıyla çıkar ve kısıt-lama düzeninin foyasını ortaya çıkarabilecek bütün insanlığı hapsedipayıklaması gerekmişti. Yeni ekonomi de aynı şekilde, dönüşüm içinayıklanacak kurbanları ve bölgeleri belirlemeden kurulamaz. Sürekliadını duyduğumuz kaos, ya bu ayıklama için fırsat yaratacak ya da buiğrenç projeye karşı bizim zafer kazanmamızı sağlayacak.

38/149

Page 39: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

Altıncı Halka

“Çevre Endüstriyel Bir Meseledir”

Çevrebilim son yılların en büyük icadı. Son otuz yıl boyunca, pazar-ları onunla ilgili şakalar yapıp pazartesileri de ciddiye alırmış gibiyaparak çevre konusunu çevrecilere bırakmıştık ama ne zaman ki aralıkayındaki sıcaklıklar 20 dereceyi buldu, çevre konusu hit birşarkıymışçasına, bütün rad- yo ve televizyon kanallarını işgal edip bizietkisi altına aldı.

Balık türlerinin dörtte biri yok oldu. Gerisinin durumu da pek parlaksayılmaz.

Kuş gribi alarmı: Gökyüzünde uçan yüz binlerce göçmen kuşunvurulacağı konusunda bizi temin ettiler.

Anne sütündeki cıva oranı, inek sütündeki yasal kabul edilebilir oran-lardan on kat daha fazla. Hale gelen elmayı ısırınca dudaklarımız şişiy-or. En basit besinler zehir haline geldi. Geri kalan her şey gibi gözetimaltında tutulan “uzun süren bir hastalık” nedeniyle daha otuz beşindeölenler var. Buraya, hafifletici tedavi merkezinin B koğuşunadüşmeden önce meselenin farkına varmamız gerekirdi.

Kabul etmek zorundayız: Bağıra çağıra geliyorum di-yen bütün bu“felaketler” bize tesir etmiyor. En azından öngörülebilir sonuçlarındanbiri bize çarpana kadar bu böyle. Bizi kaygılandırabiliyor ama tesir et-miyor. Gerçek felaket bu aslında.

“Çevre felaketi” yok. Felaket çevrenin kendisi. Çevre, her şeyini kay-betmiş insana kalan tek şey. Onların, yani mahallelerde, sokakta, va-dide, savaş bölgesinde veya bir atölyede yaşayanların bir “çevre”siyoktur. Çeşitli varlıklarla, tehlikelerle, arkadaşlarla, düşmanlarla, hayatve ölümle, her türden varoluş biçimiyle dolu bir dünyada yaşamaya

Page 40: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

devam ederler. Böyle bir dünya, bizi eşya ve mekânla bütünleştirenbağların yoğunluğu ve niteliğine göre farklılaşan bir öze sahiptir. Birtek bizler, yani son mülksüzleştirmenin çocukları, ahir zaman sürgün-leriyiz. Beton yığınları içinde dünyaya gelmiş, meyvelerini süpermar-ketlerden satın alıp televizyonlardan dünyanın yansımasını seyredenbir tek bizlerin çevresi var. Sanki basit bir dekor değişimiymişçesine,felaketin iyice ilerlemesi karşısında infiale kapılıp sabırla ansikloped-isini oluşturan ve de kendi imhasına tanıklık eden de bir tek biziz.

Çevre olarak somutlaştırılan şey işletmeye, başka bir deyişleyabancılaştırmaya dayalı bir dünyayla kurulan ilişkidir. Hışırdayanağaçlar, binalardan yükselen kızartma yağı kokusu, köpürerek akan su,dersliklerden gelen curcuna ve yaz akşamlarının boğuculuğu ile birolamadığımız bir dünyayla ilişki. İçinde yaşadığım ve hemen yanıbaşımda beni çevreleyen ama beni gerçek anlamda oluşturmayan birdünyayla ilişki. Gezegenin yönetim kurulu toplantısında hepimizkomşu olduk. Bundan daha kusursuz bir cehennem hayal etmekmümkün değil.

Muhtemelen bugünün metropolü dışında, hiçbir maddi habitat“çevre” diye adlandırılmayı bu kadar hak etmemiştir. Duyuru yapandijital sesler, 21. yüzyılın uğultusuyla geçen tramvaylar, dev birer kib-rit çöpü gibi görünen mavimtırak sokak lambaları, tutunamamışmankenler gibi süslenmiş yayalar, güvenlik kameralarının sessizsedasız dönüşleri, metro turnikelerinden çıkan belirgin sesler, süper-market kasaları, işyeri puantörleri, internet kafelerin elektronik ortamı,plazma ekranların bolluğu, transit yollar ve lateks. Hiçbir dekor baştansona bu kadar ruhsuz olmayı başaramamıştır. Hiçbir ortam daha oto-matik olmamıştır. Hiçbir bağlam bu kadar duygusuz olmamış veyaşamımızı devam ettirmenin karşılığında aynı ölçüde duygusuzolmamızı talep etmemişti. Sonuç olarak çevre dünyayla kurulan, met-ropole uygun düşen, bir ilişkiden başka bir şey değildir. Kendisindenkaçan her şeyde izini bırakır.

40/149

Page 41: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

Durum şu: Bu dünyayı mahvetme işini ailelerimize yaptırdılar vesanki bu hakaret yetmezmiş gibi, onu yeniden inşa etmek için bizleriçalıştırmak istiyor hem de –yararlanmaya bir de hakaret ekleyerek-bundan kâr etme hesabı yapıyorlar. Bugünlerde küresel ısınmayla ilgiliyeni bir kanıtın haberini verirken gazetecileri ve reklamcıları motiveeden hastalıklı heyecan, 70’lerden beri oluşum halinde olan, yeniyüzyılın başında beklediğimiz halde bir türlü gelmeyen çevreci yenikapitalizmin çelikten sırıtışını ortaya çıkartıyor. Buyurun işte geldi!Adı sürdürülebilirlik. Alternatif çözümler, bir de bu var. Gezegeninsağlığı için gerekli bu. Onun yemyeşil bir manzara olduğu konusundaartık kimsenin kuşkusu kalmadı; çevre 21. yüzyıl politik ekonomisininen önemli konusu olacak. Her yeni felaket olasılığı yeni bir “endüstri-yel çözümler” salvosuyla karşılanıyor.

Hidrojen bombasını bulan Edward Teller, küresel ısınmayı durdur-mak için atmosfere milyonlarca ton metalik toz göndermeyi teklif ediy-or. NASA, füze kalkanı fikrini soğuk savaş korku müzesine kaldırmakzorunda kalmanın hüsranıyla, bizi güneşin ölümcül hale gelen ışın-larından koruması için ayın yörüngesine dev aynalar yerleştirmeyi ön-eriyor. Bir başka gelecek vizyonu: Sao Paulo’dan Stockolm’e kadarbiyoetanol[33] yakıtla çalışan arabalar kullanan mobilize insanlık;bütün dünyadaki tahıl üreticilerinin hayali bu, çünkü bunun anlamıgezegendeki tüm ekilebilir alanların soya fasulyesi ve şeker pancarı tar-lasına dönüştürülmesidir. Çevre dostu arabalar, temiz enerji ve çevredanışmanlığı gibi konuların dergilerin parlak sayfalarında en sonChanel reklamlarıyla yan yana boy göstermesinde hiçbir tuhaflıkgörünmüyor.

Bize, çevrenin insanlığın karşı karşıya bulunduğu en önemli küreselsorun olmayı hak ettiği söyleniyor. Küresel bir sorun denerek sadeceküresel ölçekte organize olanların çözebileceği bir sorun kastediliyor.Tabii biz onların kim olduğunu biliyoruz. Bunlar, neredeyse bir asırdırfelaketin öncülüğünü yapan ve logo değişikliği gibi küçük bir bedelle

41/149

Page 42: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

buna devam etme niyetinde olan o bildiğimiz zümre. EDF[34] nükleerprogramını küresel enerji krizine yeni çözüm olarak göstermearsızlığını yaptı. Yeni çözümlerin eski problemleri ne çok anımsattığıortada.

Bakanlıklardan alternatif kafelerin arka salonlarına kadar her yerde,kaygılar her zamanki bilindik sözcüklerle ortaya konuluyor. Seferberolmamız gerek. Bu defa savaş sonrası dönemdeki gibi ülkeyi yenideninşa etmek için değil, 80’lerdeki gibi Etiyopyalılar meselesi veya 90’lıyıllardaki gibi işsizlik sorunu için de değil. Hayır, bu defaki çevre için.Katılımınız için size minettar. Solun küçük adamlarını ve gençliğinmeşhur idealizmini yeniden canlandırma konusunda kendi üzerlerinedüşeni yapmak amacıyla Al Gore ve negatif büyüme hareketi, Cumhur-iyet’in sonsuz yüce ruhu etrafında omuz omuza veriyor. Logolarındakikocaman gönüllü tasarruf ibaresiyle, büyük bir yardımseverlik örneğigöstererek bizi “yaklaşan ekolojik olağanüstü hal”e hazırlama gayretiiçindeler. Kabahatlerinin pis yükü yorgun omuzlarımıza biniyor,bahçemizi ekip biçmemiz, çöplerimizi seçip ayıklamamız ve bukorkunç şölenden artakalanları çevre dostu gübre niyetine kullanmamıziçin bize baskı yapıyor.

Nükleer enerjinin, atmosfere CO2 salınımının, eriyen buzdağlarının,kasırgaların, salgınların, küresel çapta aşırı nüfus artışının, toprakerozyonunun, canlı türlerinin tükenmesinin yavaş yavaş azaltılması…Bunlar bize yüklenecek. “Herkes üzerine düşeni yapmalı,” diyorlarbize, tabii bu güzel gezegeni kurtarmak istiyorsak. Tüketimi sürdürebil-mek için biraz daha az tüketmeliyiz. Üretmeye devam edebilmek içinorganik üretim yapmalıyız. Kontrol etmeyi sürdürebilmek için kendim-izi kontol etmeliyiz. Kendini onarmaya çabaladığı bir sırada tarihsel birkırılmanın eşiğinde olunduğu hissi yaratmaya çalışan bir dünyanınmantığı bu. Bu yüzyılın büyük endüstriyel sorunlarını bizim üzerimizeyıkmak için gösterdikleri gayretin bir kanıtıdır bu. Kafamız allak

42/149

Page 43: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

bullak edildiği için, bizi kurtaracakları ümidiyle bu hasarın esas sebebiolan insanların kollarına atılıyoruz.

Çevrecilik, bütün ekonominin sadece mantığı değil; aynı zamandasermayenin yeni ahlakıdır da. Sistemin içinde bulunduğu kriz durumuve hâlihazırda yürütülen sıkı eleme, bu ayıklamanın gerçekleştirile-bilmesi için yeni ölçütler gerektiriyor. Bir çağdan diğerine geçilirken,erdem fikri kötülük icat etmekten başka bir anlama gelmez oldu.Çevrebilim/ekoloji sözcüğü olmasaydı, biri zenginlere ve zenginçocuklarına yönelik “sağlıklı ve organik”, diğeri avam tabakasına veonların obeziteye mahkûm çocuklarına yönelik herkesin toksikolduğunu bildiği iki farklı beslenme biçimine nasıl bir gerekçe göstere-bilirdik? Gezegenin hiper burjuvaları gelip geçici heveslerinin en so-nuncusu olan “çevreye saygı” meselesinin üzerine bu kadardüşmeselerdi, ellerinde günlük yaşamlarını saygın gösterecek bir şeykalmazdı. Çevrebilim sözcüğü olmasaydı, hiç kimse kontrol süreçlerin-in bu denli gelişimi nedeniyle yapılan her türlü itirazı yapanın ağzınatıkacak otoriteye sahip olamazdı.

Takip, şeffaflık, belgelendirme, çevre vergisi, çevresel mükemmellikve su polisi.[35] Bütün bunlar bize yaklaşmakta olan çevre krizihakkında epeyce fikir veriyor. Otoritesini Doğa’ya, sağlığa ve refahadayandıran iktidar yapılarına her şey serbest.

“Yeni ekonomik ve davranışsal kültür bir kez ortak uygulama alanıbulduğunda hiç şüphesiz artık zorlayıcı tedbirlere gerek kalmayacak-tır.” Hem böyle donuk bir perspektife sahip olup hem de “gezegen içinüzüntü” hissi aşılayarak bizi harekete geçirebilmek için bir insanın te-levizyondaki müstehcen yayınları şikayet edenlerin gülünç özgüveninesahip olması gerek. Hal böyleyken bütün bu kısıtlama ve terbiye içerenşeyleri izlemeye devam edebilmesi için de insanın iyiden iyiye uy-uşmuş olması gerek. Bu yeni çevreci-çileciliğin, kendi kendini rehintutan sistemi kurtarma operasyonu üzerinde müzakare etmek için hep-imize şart koşulan kendini kontrol hali olduğu ortada. Geçmişte

43/149

Page 44: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

ekonomi için kemer sıkmıştık, bundan böyle çevre için kemer sıkmakzorunda bırakılacağız. Elbette araba yolları bir gün bisiklet yolunadönüştürülebilir, belli oranda sabit bir gelire kavuşmanın mutluluğunuda yaşayabiliriz ama tamamen gezegenin tedavisine adanmış birvaroluşun karşılığında. Herkesi kapsayan bir kendini kontrol duru-munun bizi çevresel diktatörlükten kurtaracağını ileri sürenler yalansöylüyorlar: Biri diğerine kapı aralayacak ve böylece ikisi birden bizehükmedecektir.

İnsan ve çevre var olduğu müddetçe polis ikisinin arasına girmeyedevam edecektir.

Çevrecilerin söylemlerindeki her şeyin tersi yapılmalı. Onlarınmevcut sistemin yanlış işleyişinin insan ve doğa için “felaket” getird-iğini söylediği yerde, biz asıl felaketin sistemin son derece iyi işley-işinden kaynaklandığını görmeliyiz. Tropik kuşakta şimdiye kadarbilinen en büyük açlık dalgası (1876-1879), küresel ölçekte bir kur-aklıkla aynı zamana denk gelmişti, fakat asıl önemlisi, sömürgeciliğindoruk noktasına eriştiği bir dönemle de çakışmış olması. Köylülüğünve yerel beslenme biçimlerinin tahrip edilmesi kıtlıkla başa çıkmak içinkullanılan araçların da yok olmasına neden olmuştu. Mesele suyunolmaması değil, ardında bir deri bir kemik kalmış milyonlarca cesetbırakarak bütün Tropik bölgelere yayılan ve hızla büyüyen sömürgeekonomisiydi. Şimdi dört bir yanda çevresel felaket diye sunulan şeyher şeyden önce dünyayla kurduğumuz tahrip edici ilişkinin tezahürüolarak zaten hep ortadaydı. Aslında belli bir yerde yaşamıyor oluşu-muz, sistemi sarsan en küçük darbede, iklimle ilgili en ufak değişik-likte bizi savunmasız hale getiriyor. Son tsunami yaklaşırken, turistler-in dalgalarla oynayıp eğlendiği sırada, adada yaşayan avcı ve to-playıcılar kuşları izleyerek sahilden uzaklaşmaktaydı. Çevreciliğiniçinde bulunduğu çelişki, gezegeni harap olmaktan koruma bahanesiyleonun harap oluşuna neden olan yapıyı ayakta tutuyor olmasıdır.

44/149

Page 45: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

Dünyanın alışılagelmiş düzenini devam ettiriyor olması, bizim fecihalde mülksüzleştiğimiz gerçeğini gizliyor. “Felaket” dedikleri şey buduruma mecburen ara vermek zorunda kalındığı, dünyadakivarlığımıza bir şekilde geri kavuştuğumuz ender anlardan biridir.Bırakın petrol rezervleri umulandan erken bitsin; metropolün tem-posunu belirleyen uluslararası akış kesintiye uğrasın, büyük birtoplumsal bozulma ve “halkın barbarlığa geri dönüşü”, “küresel çaptabir tehdit” “medeniyetin sonunun gelmesi” bırakın yaşansın. Hiç farketmez. Kontrolün bir şekilde kaybedilmesi, kafalarında canlandırdıklarıbütün kriz yönetimi senaryolarından daha iyidir. Bütün bunlar ger-çekleştiğinde, sürdürülebilir kalkınma uzmanlarının tavsiyelerine artıkihtiyaç kalmayacak. Problemin kendisini ortadan kaldırmak gerektiğidüşüncesinden yola çıkan bir yanıtın nüveleri zaten sistemin kendiarıza ve kısa devrelerinin içinde mevcut. Kyoto sözleşmesini imzalay-an ülkelerin arasında, kendi durumlarına rağmen taahhütlerini yerinegetiren iki ülke Ukrayna ve Romanya’dır. Tahmin edin niye. Küreselçapta en ileri “organik” tarım deneyleri 1989’dan beri Küba adasındayapılmakta. Tahmin edin niye. Araba tamircilerinin popüler sanatıyepyeni bir biçime taşıdıkları yer Afrika boyunca uzanan otoyollardanbaşkası değil. Nasıl olduğunu tahmin edin bakalım.

Krizi arzu edilir hale dönüştüren, kriz durumunda çevrenin çevre ol-maktan çıkmasıdır. Ölümcül bir potansiyele sahip bile olsa, gerçeğinritmini yeniden keşfetmek için, orada bulunan şeyle tekrar ilişki kur-mak zorunda kalırız. Bizi kuşatan şeyi artık bir manzara, panorama,veya tiyatro sahnesi gibi değil; yerleşebileceğimiz, kabullenmekzorunda olduğumuz ve kendisinden öğreneceklerimizin bulunduğu birşey olarak görmeye başlarız. Bizi “felaket”e sürükleyenler tarafındandaha fazla kandırılmayacağız. Bizi yönetenlerin kendi aralarında,“bankalara zarar vermeden” karbondioksit emisyonlarını nasıl azalta-caklarını platonik bir biçimde tartışırken, bizim için tek gerçekçiseçenek mümkün olan en kısa zamanda “bankalara zarar vermek” ve

45/149

Page 46: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

bu arada sistemin çöküşünden istifade edip kendi gücümüzü güçkatmaktır.

New Orleans. Katrina Kasırgasının bir hafta sonrası. Bu kıyametsahnesinde, şöyle ya da böyle hayat kendi kendini yeniden örgütlüyor.French Quarter’daki turistik bölgelerin temizliği ve mağazaları koru-makla meşgul olan kamu otoritelerinin şehrin yoksul kesimlerineyardımdaki ataleti karşısında, unutulmuş yaşam biçimleri yeniden can-lanmıştı. Güç kullanarak bölgeyi boşaltma girişimlerine ve beyaz ırkınüstünlüğüne inanan linç çetelerine rağmen pek çok kişi bölgeyi terk et-meyi reddetti. Ülke genelinde “Çevre felaketi nedeniyle göç”edermişçesine sürgüne gönderilmeyi reddeden insanlar ve eski KaraPanterler’den gelen çağrıya uyarak dayanışma için ülkenin dört biryanından gelenler arasında kendi kendini örgütleme meselesi tekrargündeme geldi. Birkaç hafta içinde, Common Ground Clinic[36] (OrtakZemin Kliniği) kuruldu. İlk günden itibaren, akın akın gelen gönüllülersayesinde bu hakiki “sahra hastanesi” ihtiyaç duyanlara bedava veetkili bir tedavi sağladı. Bir yıldan fazla bir süredir klinik, şehrin buyakasını gayrimenkul komisyoncuları için çayırlık alana dönüştürmegayretindeki devlet buldozerlerinin yıkım operasyonlarına karşı diren-işin üssü haline geldi. Halk mutfakları, levazım, sokaklarda satılan il-açlar, yasadışı alışveriş, acil ev ihtiyacını karşılayacak inşaatlar; hay-atın gidişatının ürünü olarak oradan buradan derlenmiş bütün bu pratikbilgiler kullanım alanı buldu. Üniformaların ve sirenlerin uzağında.

Felaketten önce New Orleans mahallelerinin beleş eğlencesinden,devlete karşı isyan geleneğinden ve kendi başının çaresine bakabilmepratiğinden haberdar olanları burada ortaya çıkan hiçbir şey şaşırtmay-acaktır. Öte yandan yaşadığımız çölün kanı çekilmiş ve atomize olmuşgünlük rutinine takılıp kalmış olanlar bir yerlerde böyle bir kararlılığınmümkün olmasına şüpheyle yaklaşacaktır. Akıp giden bir hayatın ru-tininde küllenmiş bu tür davranışlarla tekrar temas etmek, dünya ile

46/149

Page 47: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

birlikte batıp gitmemenizin tek yolu. Bu tür davranışların bizi yenidenheyecanlandıracağı bir çağ düşlemeye devam edelim.

47/149

Page 48: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

Yedinci Halka

“Burada Medeni Bir Ortamİnşa Ediyoruz”

Şehir ve kırsal kesimlerdeki proleterlerin önemli bir bölümünü or-tadan kaldıran ilk küresel katliam 1914-1918 yılları arasında özgürlük,demokrasi ve medeniyet adına ger- çekleştirilmişti. Geçtiğimiz birkaçyıldır, özel operasyonlar ve hedef güden suikastlarla yürütülen sözde“teröre karşı savaş” da aynı değerler adına sürdürülüyor. Ama hepsi okadar, sadece görünüş düzeyinde bir benzerlik bu. Medeniyet denilenşeyi, paket olarak yerli halklara sunmanın artık yeterli olmadığı ortada.Özgürlük, artık duvarlara çiziktirdiğimiz o malum kelime değil artık,bugün “güvenlik” sözcüğü onu gölgesi gibi takip ediyor. Demokrasininsaf ve basit “acil durum” mevzuatında eriyiverdiği çok iyi bilinen birgerçek. ABD’de işkencenin resmi olarak yeniden kurumsallaşmasıveya Fransa’daki Perben II yasası buna örnektir.

Özgürlük, demokrasi ve medeniyet kavramlarının hipotez konumunagerilemesi için tek bir asır yetti. Şu andan itibaren liderlere düşen iş, buhipotezlerin az çok geçerli olabileceği sembolik ve toplumsal koşul-ların yanında maddi ve manevi koşulları biçimlendirmeyi sürdürüpyine bu hipotezlerin az çok bir işlev yerine getirirmiş gibi görüneceğialanlar yaratmaya devam etmektir. Bu amaca yönelik her araç, de-mokrasi ve medeniyetten çok uzak, son derece baskıcı olsa bile mu-bahtır. Demokrasilerin düzenli biçimde faşist rejimlerin doğuşunuöncelediği, medeniyetin devamlı olarak imhayla –ya Wagner’in ya daIron Maiden’ın ezgisine göre- uyak oluşturduğu bir asırdı. Yıl 1929’ugösterirken bir gün özgürlük iki yüzü birden ortaya koydu: kendisinipencereden atan bir bankacı ve açlıktan ölen bir işçi ailesi. O gündenberi, hadi 1945’ten bu yana diyelim, demokrasi, özgürlük ve medeni-yeti garanti altına almanın en uygun yöntemi haline geldi. Kitlelerin

Page 49: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

manipüle edilmesi, gizli servis operasyonları, toplumsal özgürlüklerinkısıtlanması ve envai çeşit polis gücünün eksiksiz hükümranlığı doğalkarşılanmaya başlandı. Bu sürecin son sahnesinde de, yoksul mahallel-er için yeni bir polis protokolü içeren kentsel asayiş antlaşmasına sondüzeltmeleri yapan Paris’in ilk sosyalist belediye başkanını görürüz.Durumu özenle seçtiği şu sözlerle açıklıyordu: “Burada medeni bir or-tam inşa ediyoruz.” Sözün bittiği yerdeyiz, her şey yerle bir edilmeli.

Genel olarak öyle görünmesine rağmen, medeniyet sorunu doğası it-ibarıyla felsefi bir sorun değildir. Medeniyet ayakları yere basmayanbir soyutlama değildir. Hükmeden, ele geçiren, en bayağı, kişiselgündelik varoluşu sömürgeleştiren şeydir. En mahrem olanla en genelolanı bir arada tutan şeydir. Fransa’da medeniyet devletten ayrıdüşünülemez. Devletin varlığı ne kadar eski ve güçlüyse toplumunüstyapısı ve koruyucu kabuğu olma hâli de o kadar azdır ve toplumuoluşturan öznelliklerin o kadar derinine işlemiştir. Fransa Devleti,Fransız öznelliklerinin dokusunu oluşturur, yüzlerce yıldır özneleriniiğdiş etmesiyle aldığı biçimdir. Bu yüzden, ruh hastalarının hezeyanakapıldıklarında kendilerini sürekli politik figürlerle karıştırmasında,bütün hastalıklarımızın kökeninde liderlerimiz olduğunu düşünmem-izde, sürekli onlardan şikâyet etmekten aldığımız keyifte ve aslında buşikayetin onları efendimiz olarak taçlandırdığımız bir tür kutsamatöreni oluşunda şaşılacak bir şey yok. Bu noktada, siyaset bizimdışımızdaki bir şey olarak değil; bir parçamız olarak düşünülmelidir.Bu figürlere bağladığımız hayatlar bizlerden çalınmış kendihayatlarımızdır.

Fransızlar bir istisna ise sebebi budur. Her şey, hatta Fransız edebiy-atının evrensel etkisi bile bu sakatlığın bir ürünüdür. Fransa’da,iğdişleri eğlendirmek için belirlenmiş bir alandır edebiyat. Gerçeközgürlüğün olmayışına alışamayanlara verilmiş biçimsel bir özgürlük-tür. Bu durum, bu ülkedeki devlet adamlarının ve entelektüellerininyüzyıllardır niye hevesle birbirinin kılığına girerek birbirlerine muzırcagöz kırptığını açıklıyor. Ve yine buradaki entelektü- ellerin niye en

49/149

Page 50: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

yumuşak oldukları anlarda bağıra çağıra konuşma eğilimi gösterdikler-ini ve karar anlarında, yani varlıklarına anlam katacak ve tabii bu aradamesleklerinden atılmalarına da neden olabilecek anlarda hep sınıftakaldıklarını anlatıyor.

Modern edebiyatın, 1848 Haziranında devlet tarafından yapılan kat-liama verilen bir tepki olarak Baudelaire, Heine ve Flaubert’le doğ-duğuna dair inandırıcı tezler mevcut. Parisli direnişçilerin kanı üzer-inde ve yapılan kıyıma seyirci kalınması karşısında melankoli, çok an-lamlılık, biçim fetişizmi ve hastalıklı yansızlık gibi modern yazınbiçimleri doğmuştur. Fransızların Cumhuriyet için hissettikleri hastalıkderecesinde düşkünlük, -her hata kendilerine saygınlık kazandırdığı veen büyük namussuzluklar devletten en yüksek düzeyde onay aldığıiçin- Cumhuriyet’in özünde yatan fedakârlık baskısını an be an artır-maktadır. 1500 kişinin çarpışmalarda ölümünden ve binlercemahkûmun yargısız infazından sonra, Meclis’in son barikatın da elegeçirilişini “Çok Yaşa Cumhriyet!” nidalarıyla karşıladığı 1848 yılınınHaziran ayı ve 1871’deki Kanlı Hafta hiçbir ameliyatın yok edemeye-ceği doğum izleridir.

Kojeve,[37] 1945’te şöyle yazıyordu. “Fransa’nın ve Fransızların “re-smi” siyasi idealleri bugün hâlâ ulus-devlet, ‘bir ve bölünmez Cumhur-iyet’tir. Öte yandan, ülke, ruhunun derinliklerinde, bu idealin yetersiz-liğinin ve “ulusal” idealin politik anakronizminin farkında. Bu duyguhenüz açık ve belirgin bir fikir düzeyine erişmedi: Ülkemiz bunu açık-tan açığa ifade edemez ve etmeyecektir de. Dahası, ulusal geçmişininemsalsiz görkemi nedeniyle Tarihin ‘ulusçuluk’ evresinin sonunagelindiği gerçeğini samimiyetle kabul edip açıkça kabullenmek vebunun bütün sonuçlarını anlamak Fransa için özellikle çok zor. Ulusal-cılığın ideolojik çerçevesini sıfırdan yaratıp bütün dünyaya ihraç etmişbir ülke için, artık onun bütün kalıntılarının tarihin tozlu raflarınakaldırıldığını kabullenmek zor.”

50/149

Page 51: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

Ulus-devlet ve onun matemini tutmak meselesi, son yarım asırdır an-cak Fransız keyifsizliği olarak adlandırılabilecek şeyin temelini oluştur-ur. Gittikçe şiddetlenen bu kararsızlığa, önce sağdan sola sonra dasoldan sağa bu sarkaç benzeri sallanışa biz kibarca “münavebe (altar-nasyon ç.n.)” diyoruz. Depresyon evresinden sonraki manik evre mis-ali, en acımasız kinizm ile bireyselliğin bütünüyle retorik bir eleştir-isinin veya kalabalıklara karşı olağanüstü bir cömertlik ile tiksintininaynı anda var oluşu gibi bir münavebe bu. 1945’ten bu yana yalnızca‘68 Mayısındaki isyanların hararetiyle biraz dağılmış gibi gözüken bukeyifsizlik giderek daha da kötüleşti. Devletler, uluslar, cumhuriyetlerçağı sona eriyor ve bütün enerjisini bu biçimler için feda eden bu ülke,bu gerçek karşısında sersemliyor. Jospin’in kurduğu basit “Devlet herşeye yetişemez” cümlesinden kaynaklanan sıkıntı, devletin artık hiçbirşey yapamayacağının ortaya çıktığı gün oluşacak tepkiyi hayal etmem-ize yetiyor. Aldatılmışlık duygusu giderek azan bir yara gibi. Sonzamanlarda hemen hemen her şeye karşı insanların içinde birikenöfkenin altında bu duygu yatıyor. Bu ülkede uluslar çağının ölümünüartık ilan etmemiz gerektiği gerçeği, Fransız anakronizmi veFransa’nın yedeğinde tuttuğu devrimci olanaklar açısından hayatiöneme sahiptir.

Neticesi ne olursa olsun, önümüzdeki başkanlık seçimleri Fransızyanılsamasının sona erdiğine ve içinde yaşadığımız tarihi balonun pat-ladığına dair bir işaret olacak. Bu da, (diğer ülkelerin 70’lerden kopupgelen kötü bir rüyaymışçasına kafasını karıştıran) CPE karşıtı hareketebenzer olayları mümkün kılıyor. Bu yüzden, kalplerinin derinliklerindekimse bu seçimleri istemiyor. Fransa aslında Batı’nın kızıl feneridir.[38]

Bugün Batı, M1 Abrams tanklarının üstünde son ses heavy metal din-leyerek Felluce’yi vuran Amerikan askeridir. O, Moğol ovalarında kay-bolmuş, herkesin kafa bulduğu, kredi kartına cankurtaran hal-atıymışçasına sarılan bir turisttir. O, Go[39] oyununa iman etmiş birCEO’dur. Mutluluğu giysilerde, erkeklerde ve nemlendirici kremlerde

51/149

Page 52: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

arayan genç kızdır. Dünyadaki bütün asilerle dayanışma göstermek için-ama yenilmiş olmaları kaydıyla- yeryüzünün dört bir yanına seyahateden İsveçli insan hakları aktivistidir. Cinsel özgürlüğü olduğu sürecepolitik özgürlüğe değer vermeyen bir İspanyol’dur. Gerçeküstücülük-ten Viennese Actionism’e[40] kadar medeniyetin yüzüne en iyi kimintükürebileceğini görmek için yarışan sanatçılar yüzyılının “moderndahisi” önünde huşu duymamızı isteyen bir sanat aşığıdır. Budizm’degerçekçi bir bilinç teorisi bulmuş bir sibernetikçi ve Hindu metafiz-iğiyle amatör düzeyde uğraşmanın yeni bilimsel keşiflere ilhamvereceğine inanan bir kuantum fizikçisidir.

Batı, çöküşüyle ilgili bütün kehanetler karşısında tek bir stratejiyleayakta kalmış bir medeniyettir: Burjuvazi işçisinden baronuna bütünolarak toplumun burjuvalaşmasına olanak tanımak için bir sınıf olarakkendisini inkâr etmek zorunda kalmıştır; sermaye kendisini bir sosyalilişki olarak –finans kapitale ek olarak kültürel sermayeye ve sağlıksermayesine dönüşmek yoluyla- dayatabilmek için sermaye, bir ücretilişkisi olarak kendisini feda etmek zorunda kalmıştır; Hıristiyanlık in-sanlar için yaygın bir şefkatli ve zayıf olma emri, duygusal bir yapıolarak kendisini devam ettirebilmek için bir din olarak kendisini fedaetmek zorunda kalmıştır. Batı da aynı şekilde, evrensel bir kültürolarak kendisini empoze edebilmek için özgün bir medeniyet olarakkendini feda etmiştir. İşleyiş şöyle de özetlenebilir: Can çekişen birvarlık, biçim olarak yaşayabilmek için içerik olarak kendisini fedaeder.

“Manevi” danışmanlık teknolojileri sağ olsun, parçalanmış bireybiçim olarak yaşamaya devam ediyor. Ataerkillik, erkeklerin inatçılık,kendini tutma, duyarsızlık gibi en berbat özelliklerini kadınlarayükleyerek yaşamaya devam ediyor. Parçalanmış bir toplum sosyalleş-menin ve eğlencenin bulaşıcılığını artırarak ayakta kalıyor. Batı’nınkendi kendisiyle bile her noktada çelişen hileler sayesinde sürebilenbüyük ve eski moda kurguları için de aynı şey geçerlidir.

52/149

Page 53: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

“Medeniyetler çatışması” diye bir şey yok. Dünyanın atmosferinekendine has bir veba yayan, yaşam destek cihazlarının hayatta tuttuğutıbben ölü bir medeniyet var. Bu noktada, kendi yarattığı “değerler”inhiçbirine artık kendisi de inanmıyor ve bu değerlere ilişkin her olum-lama edepsizlik, paramparça edilmesi, yapısöküme uğratılması vetekrar şüphe ortamına döndürülmesi gereken, hatta bunun zorunluolduğu bir provokasyon olarak görülüyor. Bugünkü Batı emperyalizmi,göreceliğin, yani “her şey senin bakış açına bağlı” fikrinin emperyal-izmi; Batı emperyalizmi hâlâ bir şeylere inanıp olumlayacak kadaraptal, ilkel ve kendini bilmez insanlara şaşma ve gücenmedir. Süreklisorgulama dogmatizminin, üniversitelerin her yanında ve hatta edebiy-at camiasında yardakçılar misali birbirine göz kırptığını görebilirsiniz.Kesinliğin bu toptan yokluğu sürdüğü sürece, postmodern düşünürlerarasındaki hiçbir eleştiri çok radikal boyutlara çıkmaz. Bugün, her-hangi bir tereddütsüz olumlama skandal olarak görülürken yüzyıl önceasice ve patırtılı olumsuzlamalar skandal olarak tanımlanırdı.

Hiçbir toplumsal düzen, kendisini uzun bir süre hiçbir şeyin doğru ol-madığı düşüncesine dayandıramaz. Ama her düzen sağlama alınmakzorundadır. Günümüzde, “güvenlik” fikrini hemen hemen her şeye uy-gulama merakı, insanların boyun eğmeye hazır olmadığı bir idealdüzeni mekân, davranışlar ve hatta bizzat insanla sıkı sıkı ilişki-lendirme projesinin bir dışa vurumu. “Hiçbir şey doğru değil” demek,dünyayla ilgili hiçbir şey ifade etmiyor ama Batı’nın gerçek algısıylailgili her şeyi söylüyor. Batı için doğru, kişilerin veya şeylerin değilonların temsillerinin bir niteliğidir. Deneyimle uyum sağlayan bir tem-sil doğru sayılır. Bilim, son tahlilde bu evrensel doğrulamanın imparat-orluğudur. En cahilinden en eğitimlisine kadar insanın bütün dav-ranışları, kabaca formüle edilmiş gerçeklerin üzerine kurulmuştur amapratikte şeyler ile şeylerin temsilleri ayırt edilemez hale geldiğindenBatılı anlayışın dışladığı bir hakikat ölçüsü günlük hayata dahil olmak-tadır. Biz Batılıların “gerçek insanlar” hakkında konuştuğu olur amasadece onları alaya almak istiyoruzdur. Batılıların sömürdükleri

53/149

Page 54: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

insanlarca yalancı ve iki yüzlü olarak görülmesinin nedeni budur.Sahip oldukları ve teknolojik gelişmişlikleri nedeniyle kıskanıldıklarıhalde insani yönleri söz konusu olduğunda durumun hiç de böyleolmamasının, haklı olarak hor görülmelerinin nedeni budur. Eğerdoğruyla ilgili fikirlerin itibarı çoktan sarsılmamış olsaydı Sade, Nietz-sche ve Artaud okullarda öğretilmezdi. İster istemez açığa çıkan tümolumlamaları sınırlandırmak bütün kesinlikleri devre dışı bırakmak:Batı zekâsının uzun süredir verdiği emeğin ürünü. Polis ve felsefe buamaca yönelik araçlar, görünüşte farklı olsalar da burada çakışıyorlar.

Tabii, bu görecelik emperyalizmi her tür boş dogmatizmde, Marks-izm ve Leninizm’de, Selefilik’te ya da Neo-Nazizim’de kendisine uy-gun birer düşman buldu: Batılılar gibi olumlamayla provokasyonubirbirine karıştıran herkes.

Bu noktada, karşı karşıya olduğumuz şeyin bir toplum krizi değil, birmedeniyetin tükenişi olduğunu görmezden gelen her türlü katı toplum-sal mücadele, onun varlığını sürdürmesini sağlayan bir suç ortağınadönüşür. Medeniyeti kurtarma gibi boş bir umuda kapılanlar içintoplumu eleştirmek çağdaş bir strateji haline geldi.

Yani sırtımızda bir tabutla geziyoruz ama ondan öyle kolayca kurtul-mak mümkün değil. Medeniyetin sonunun gelmesinden, beyinölümünün gerçekleşmiş olmasından herhangi bir beklentimiz yok.Böyle bir şey sadece tarihçilerin ilgisini çekebilir. Ama bir olgu bu vebir karara varmamız gerek. Gerçeklerin üzeri örtülebilir ama karar siy-asi bir şeydir. Medeniyetin ölümüne karar vermek, ardından bununnasıl gerçekleşeceği sorununu çözmek: Ancak bir karar sayesinde bucesetten kurtulabiliriz.

İŞE KOYUL!

Artık bir isyanın nasıl başlayabileceğini bile bilmiyoruz. Tarihselkabarmaların önlenmesiyle, yatıştırılmasıyla geçen altmış yıl,

54/149

Page 55: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

demokrasi anestezisiyle ve olayların kontrol altında tutulmasıyla altmışyıl gerçekle ilgili algımızı ve sürmekte olan savaşla ilgili duyularımızıuyuşturdu. İşe bu algının canlandırılmasından başlamalıyız.

Perben II[41] gibi anayasaya açıkça aykırı düzenlemeler karşısındaiçerlemenin hiçbir anlamı yok. Yasal çerçevenin tamamen yerle biredilişini yasal olarak protesto etmek abesle iştigaldir. Örgütlenmeliyiz.

Şu ya da bu yurttaş grubuna, aşırı solun şu ya da bu çıkmaz sokağınaveya son kurulan yasal mahalli organizasyona meyletmenin hiçbir an-lamı yok. Mevcut düzenle mücadele ettiğini öne süren her örgüt,minyatür devletlerin biçimini, adetlerini ve dilini taklit ediyor. Şimdiyekadar hiçbir “farklı politika yapma” hamlesi devletin kollarının sonsu-zca yayılmasına yardım etmekten öteye geçemedi.

Günlük haberlere tepki vermenin bir anlamı yok. Bunun yerine herhaberi, düşmanın deşifre edilmesi gereken stratejik bir manevrası, bellibaşlı tepkiler ortaya çıkarmak için girişilen operasyonlar olarakgörmeliyiz. Bu haber kırıntılarının içindeki gerçek bilginin tam da buoperasyonlar olduğu görülmelidir.

Ani bir saldırının, devrimin, nükleer kıyametin gerçekleşmesini veyatoplumsal bir hareketin ortaya çıkmasını beklemenin hiçbir anlamı yok.Felaket gelmiyor, çoktan gelmişti zaten. Çöküş halindeki bir medeni-yetin içinde çoktan yerimizi almış durumdayız. Tarafımızı belirlemekzorunda olduğumuz bu gerçekliğin içinde felaket.

Beklemekten vazgeçmek, şu ya da bu şekilde, isyan mantığına bürün-mek demektir. Kapıldıkları dehşet nedeniyle liderlerimizin seslerinintitrediğini bir kez daha duymanın zamanı geldi. Çünkü yönetmek,kalabalığın seni ipe çekeceği anı bin bir hokkabazlıkla geciktirme ça-basıdır; devletin bütün yapıp ettikleri, halkın üzerindeki kontrolü eldenbırakmamaktan öte bir amaç taşımaz.

55/149

Page 56: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

Yola çıkış noktamız uç noktada bir yalıtılmışlık ve de güçsüzlük. Birisyan hali en baştan inşa edilmeli. Hiçbir şey bir isyan kadar ihtimaldışı görünmüyor olabilir, onun için hiçbir şey daha zorunlu da değil.

BİRBİRİNİZİ BULUN

Doğru olduğunu düşündüğünüz şeye dört elle sarılın.İşe oradan başlayın.

Rastlantılar, keşifler, büyük grev dalgaları, depremler: Her olay budünyadaki varoluş biçimimizi değiştirerek hakikat üretir. Öte yandanbizde ilgi uyandırmayan, bizi etkilemeyen, bizleri bir şeyler yapmayaitmeyen yorumlar artık hakikat diye adlandırılmayı hak etmezler. Herhareketin, davranışın, ilişkinin ve durumun altında bir hakikat yatar. Buhakikati görmezden gelip durumu idare etmek, çağımızda pek çok in-sanın çıldırmasına neden olmuştur. Aslında her şey birbirine bağlıdır.Büyük bir yalanın içinde yaşıyor olmak hissi de bir hakikattir. Ama buboş verip geçilemeyecek bir meseledir, hatta işe tam da oradan başla-mak gerek. Hakikat, dünyayı görme biçimi değil, bizi indirgenemez birbiçimde dünyaya bağlayan şeydir. Biz hakikate tutunamayız ama o bizitaşır. Birey olarak beni yapar ve yıkar, birleştirir ve çözer; pek çokşeyle arama mesafe koyarken aynı deneyimi yaşayanlarla da yakın-laştırır. Hakikate bağlılığından dolayı yalıtılmış birey kendisi gibibirilerini bulmasının önüne geçilemez. Aslında, her isyan sürecivazgeçmeyi reddettiğimiz bir hakikatle başlar. Hamburg’da 80’li yıl-larda, İşgal Evlerinde[42] yaşayan birkaç kişi, oradan sadece cesetlerin-in çıkarılabileceği noktasında kararlılık göstermişti.

Mahallenin biri günlerce süren sokak savaşları ve büyük gösterilersırasında tanklar ve helikopterlerle kuşatılmıştı. Sonunda belediyebaşkanı şartları kabul etmek zorunda kalmıştı. 1940’ta “Fransa’nın ilkdirenişçisi” Georges Guingouin, direnişe başladığında, emin olduğu tekşey Nazi işgalini kesinkes reddettiğiydi. Komünist Parti için o, “or-manda yaşayan çılgın bir adam”dan öte bir şey değildi. Sonra ormanda

56/149

Page 57: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

yaşayanların sayısı 20, 000’i bulup Limoges kentini kurtardılar,Komünist Parti’nin o zaman fikri değişti.

Arkadaşlığın politik yanından çekinmeyin.

Bize arkadaşlığın politikadan bağımsız, sevgiden başka hiçbir amacıolmayan bir duygu olduğu öğretildi. Ama her tür yakınlık ortak birdoğrunun etrafında kurulmuş bir yakınlıktır. Her bir karşılaşma, ortakbir olumlamanın etrafında gerçekleşir, hatta bu yakıp yıkmanın olum-lanması bile olabilir. Bir şeylere tutunmanın veya bir şeylerin elindenuçup gitmesini engellemeye çalışmanın genellikle işsizlikleneticelendiği, çalışmak için yalan söylemenin gerektiği ve yalanınısürdürmek için çalışmaya devam etmek zorunda kaldığın bir çağdahiçbir ilişki masum değildir. Kuantum fiziğinin her alana uygulanabile-ceğine inanan ve buna göre yaşayanlar, çokuluslu tarım ticaretine karşıdövüşen yoldaşlardan daha az politik bağlara sahip değildir. Enindesonunda sistemden kopmak ve dövüşmek zorunda kala- caklardır.

İşçi hareketinin öncüleri birbirleriyle önceleri atölyelerde, sonrakidönemlerde ise fabrikalarda buluşurdu. Grevlerde kaç kişi olduklarınıgösterirler, grev kırıcıların maskesini düşerdi. Sermayenin partisiniemeğin partisi karşısında mücadele alanına çekip küresel ölçekte day-anışma ve savaş hatlarını çizmelerini sağlayan bir ücret ilişkisinesahiptiler. Birbirimizi bulabileceğimiz koca bir toplumsal alana sahib-iz. Kaç kişi olduğumuzu ortaya koyup korkakların maskesini düşüre-cek gündelik başkaldırı olanaklarına sahibiz. Bu medeniyete karşı,küresel ölçekte dayanışma ve savaş hatlarını belirleyecek düşmanlıkduygusuna sahibiz.

Örgütlerden hiçbir şey beklemeyin.Hiçbir mevcut sosyal ortama rağbet etmeyin,Ve hepsinden önemlisi, sosyal ortam haline gelmeyin.

Toplumsal bağlarda önemli kırılmaların yaşandığı bir süreçte politikve insani örgütlerin, işçi örgütlerinin veya toplumsal derneklerin vb.

57/149

Page 58: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

birlikte hareket etmeleri az rastlanır bir durum değil. Aralarındasamimi ama çaresiz, ateşli ama cingöz bireyler de bulunabilir. Örgütlergörünüşteki somutluklarından dolayı çekicidirler. Çünkü birgeçmişleri, yönetim büroları, isimleri, kaynakları, liderleri, stratejilerive söylemleri vardır. Hâlbuki köklü bir geçmişe sahip olmalarına rağ-men, bir türlü içi doldurulamayan boş birer yapıdır bu örgütler. Birşekilde örgütün varlığını devam ettirmesi her şeyden daha önemlidir.Örgüt tekrar tekrar ihanet ettiği için sık sık neferlerinin örgütle bağlarıgevşer. Bu yüzden içlerinde ara sıra değerli kişilere rast gelebilirsiniz.Fakat sadece örgütün dışına çıktıklarında ve kaçınılmaz olarak örgütleanlaşmazlığa düştüklerinde bu karşılaşmalardan bir sonuç çıkar.

Asıl korkutucu olan esnek yapısı, dedikoduculuğu ve gayrı resmi hiy-erarşisiyle sosyal ortamlardır. Her türlü ortamdan arkanıza bakmadankaçın. Bu ortamların her biri hakikatin etkisizleştirilmesine hizmeteder. Edebi çevreler yazının berraklığını bulandırmak için vardır. An-arşist ortamlar doğrudan eylemin keskinliğini köreltmek için. Bilimselortamlar araştırmalarının içeriğini toplumunun çoğunluğundan sakla-mak için. Spor ortamları, değişik hayat biçimleri yaratma olasılığıolanları salonlara kapatmak için. Özellikle de kültürel ve aktivistçevrelerden uzak durmak gerekir. Onlar bütün devrimci arzuların gele-neksel olarak ölüme gönderildiği huzur evleridir. Aktivist çevreleringörevi yaptığınız şey için gereken enerjiyi yok etmek; kültürel çevrel-erin görevi, oluşmaya başlayan yoğunluğu tespit ederek, yaptığınız şeyideğersizleştirip içini boşaltmaktır. Fransa’nın her yanını örümcek ağımisali saran aktivist ortamlar, her devrimci gelişmenin yoluna çıkıyor-lar. Pek çok yenilgi öyküsü ve bu öykülerin ağızlarında bıraktığı buruktattan başka verebile- cekleri bir şey yok. Tükenmişlikleri bugününolanaklarını kavrayabilme yetisini ellerinden almış durumda. Bununlabirlikte, sefil pasifliklerini beklemek için öyle çok konuşuyorlar ki pol-isiye meselelerde onlara güven olmaz. Onlardan bir şey beklemenin an-lamı yok, böyle donup katılaşmaları nedeniyle hayal kırıklığına uğra-mak da aptalca olur. En iyisi bu yükten kurtulmak.

58/149

Page 59: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

Bütün ortamlar karşı-devrimcidir çünkü onların tek umursadığı şey içkarartıcı rahatlıklarının bozulmamasıdır.

Komünler oluşturun.

Komünler ancak insanlar birbiriyle buluşup kaynaştıklarında vekendilerine ortak bir yön tayin ettiklerinde hayata geçer. Yol ayrımınagelindiğinde, büyük olasılıkla komünler kendiliğinden oluşacaktır.Kendisini bekleyen sondan kurtularak buluşmanın keyfi.Komün nor-malde yollarımızı ayıracağımız zaman kararlaştırılan bir şeydir belkide. Kendisini bekleyen sondan kurtularak buluşmanın bir keyfidir. Bize“biz” dedirten ve bunu bir olgu haline getiren şey. Tuhaf olan insan-ların birbiriyle anlaşıp komün oluşturması değil ayrı düşmeleridir.Niçin her yerde komünler üremesin? Her fabrikada, her sokakta, herköyde ve her okulda. En sonunda da taban komitelerinin gerçekhükümranlığı! Var oluş biçimlerini ve bulundukları yeri kabullenenkomünler. Mümkünse aile, okul, sendika, spor kulüpleri vb. toplumsalkurumların yerini alacak pek çok komün. Politik faaliyetler dışında,bütün üyelerinin ve etraflarında kendi haline terk edilmiş herkesinmaddi ve manevi ihtiyaçları için örgütlenmekten korkmayan komünler.Kolektiflerin yaptığı gibi neyin içerde neyin dışarıda kaldığına göredeğil özündeki ilişkilerin yoğunluğuna göre kendini tanımlayankomünler. Üyelerine göre değil, kendilerine hayat veren ruha göretanımlanan komünler.

Bir komün, üzerlerine giydirilmiş deli gömleğini çıkarıp sadecekendilerine güvenen ve gerçek karşısındaki gücünü iyi tartabilen birkaçkişi tarafından oluşturulur. Her yasadışı grev bir komündür; net bir ilkeetrafında hep beraber işgal edilmiş her bir bina komündür. AmerikaBirleşik Devletlerindeki Maroonlar,[43] 1977’de Bologna’daki RadyoAlice[44] birer komündü ve 1968’in faaliyet komiteleri de birkomündü.

59/149

Page 60: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

Her komün kendi temelleri üzerinde yükselmelidir. Kendi gereksin-imlerini gidermeye çalışmalıdır. Her türlü ekonomik bağımlılığı vepolitik itaati yerle bir etmelidir; temel aldığı hakikatle bağlarını yitird-iği anda sosyal bir ortama dönüşüp yozlaşması kaçınılmazdır. Artıküye, araç ve o asla gelmeyecek “doğru zamanı” beklemeden oluşturul-muş pek çok komün var.

ÖRGÜTLENİN

Artık bir işte çalışmak zorunda kalmamak için örgütlenin.

Hayatlarını kazanmak ve bir parça toplumsal varoluş elde edebilmekiçin zamanlarını satmak zorunda kalan bireylerin kendi yaşamlarınınçok azına sahip olduğunu biliyoruz. Toplumsal varoluş için kişisel za-man gerekir: iş böyledir; piyasa böyledir. Komün, zaman tanımını işüzerinden yapmaz, o böyle bir plana göre işlemez, başka planları terciheder. Arjantin’deki Piqueteros Grupları[45] her birlikte, birkaç saatlikçalışma koşuluyla hizmet veren bir tür yerel sosyal yardım kurumuoluşturdular.

Kimin ne kadar çalıştığının kaydını tutmuyorlar; ortak faydayı öneçıkarıp giyim atölyeleri ve fırınlar kuruyor, ihtiyaç duydukları ürünleriyetiştirebilecekleri bostanlar kuruyorlar.

Komünler de paraya ihtiyaç duyarlar ama bunun nedeni geçinmekzorunda olmamız değil. Her komünün kendine ait bir karaborsasıvardır. Alavere dalaveresi boldur. Sosyal yardımlardan ayrı olarak; tah-sisatlar, engelli ödenekleri, birikmiş öğrenci bursları, sahte çocukdoğumlarından elde edilen paralar, her tür kaçakçılık, kontrol sis-temlerindeki her dönüşümle ortaya çıkan diğer pek çok şey vardırorada. Bütün bunlardan faydalanmayı yasaklamak ya da bu geçiciçözümlere bel bağlamak, içeridekileri ayrıcalıklardan biriymişçesinekorumaya kalkışmak bizim işimiz değil. Önemli olan bu hilelereyatkınlığı besleyip yaygınlaştırmak ve yeni yöntemleri paylaşmak. İşmeselesi, komünler için yalnızca var olan gelirler ışığında ele alınan bir

60/149

Page 61: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

sorun. Belli başlı zanaatları, meslekleri icra ederken ve önemli pozisy-onlarda çalışırken son derece değerli bilgiler elde edilebileceği degözden kaçırmamak gerek.

Komünün acil ihtiyacı, insanlar için mümkün olduğunca çok zamanözgürleştirmektir. Söz konusu olan, ücretli emek sömürüsündeki gibibirkaç saatlik boş zaman dilimi değil. Özgürleştirilmiş zaman tatileçıkmak anlamına gelmiyor. Boş zaman, zaman öldürme, ara verme,boş zamandan duyulan korku; bütün bunlar işle ilgili zaman kavram-ları. Artık doldurulması gereken bir zaman yok; “zaman”ın sınırla-madığı bir enerji özgürleşmesi söz konusudur; kendi kendine şekilalan, birbirine vurgu yapan, fırsat bulduğumuzda sonuna kadar,diğerleriyle yollarının kesiştiğini görünceye kadar izleyebileceğimizçizgiler olacak.

Yağmalayın, işleyin, üretin.

Bazı eski MetalEurop çalışanları, hapishane bekçisi olmak yerinebanka soyguncusu olurlar. Bazı EDF çalışanları arkadaşlarına elektriksayaçlarıyla nasıl oynanacağını öğretir. “Kamyonun kasasındandökülen” mallar sağda solda satılır. Kinizmini açıkça ortaya koymuşbir dünyanın proleterlerden sadakat bekleme hakkı yoktur.

Bir komün “refah devleti”nin varlığına sonsuza kadar belbağlayamaz, dükkânlardan bir şeyler söğüşlemeye, gece yarısı süper-marketlerin veya sanayi bölgelerindeki ambarların çöp bidonlarına,devlet desteklerini yanlış yönlendirmeye, sigorta şirketlerini dolan-dırmaya ve diğer üçkâğıtçılık biçimlerine, kısacası yağmaya da belbağlayamaz. Bu yüzden kendi kendini örgütleme düzeyini vekapsamını sürekli olarak nasıl artırabileceğini düşünmek zorundadır.Tornayı, freze tezgahını ve kapanmış bir fabrikanın indirimli satılan fo-tokopi makinelerini meta toplumuna karşı düzenlenen bir komployudesteklemek amacıyla kullanmaktan daha mantıklı bir şey olamaz.

61/149

Page 62: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

Eli kulağında bir çöküşün kokusu bugünlerde her yeri sarmış durum-da. Öyle ki inşaat, enerji, tekstil, illegalite veya tarım alanlarındasüregelen bu deneyimleri tek tek saymak hayli zaman alır. Hümanist,sokak kültürü veya çevre dostu gibi tuzaklardan koparılıp yağmalan-mayı bekleyen bir dolu bilgi ve teknik var. Fakat bu deneyimler ge-cekondu bölgelerinde bulunan tüm sezgilerin, teknik bilginin ve de-hanın sadece bir parçası. Metropol çölünü yeniden iskan etme niyet-indeysek ve de isyanının yarı yolda kalmayacağından emin olmakistiyorsak mutlaka kullanmamız gerekir.

Bütün akışın tamamen kesintiye uğradığı bir sırada nasıl iletişim kur-up hareket edeceğiz? Kırsal kesimlerdeki gıda üretimini, altmış yılönce olduğu gibi, tekrar nüfusu besleyebilecek noktaya nasıl taşırız?Betonlaşmış yerleri, Küba’nın hem Amerikan ambargosu hem deSSCB’nin tasfiyesi karşısında dayanabilmek için yaptığı gibi, şehiriçindeki bostanlara nasıl dönüştüreceğiz?

Eğitim ve öğrenme...

Pazar demokrasisi tarafından bahşedilen tüm boş zaman aktivitelerinitükettikten sonra ne kalıyor geriye? Pazarları sabah sabah koşmamızısağlayan şey neydi? Bu karate çılgınlığının, DIY’lerin (“Doityourself”[kendinyap] ç.n.), balığa çıkmaların veya mantar bilimi acayipliklerininsürüp gitmesini sağlayan ne? Hiçbir iş yapmadan geçen zamanı birazolsun doldurma, emek gücü veya “sağlık sermayesi”ni yeniden düzen-leme ihtiyacı değilse nedir bu? Eğlence faaliyetinden pek çoğusaçmalık olmaktan çıkarılıp kolaylıkla başka şeylere dönüştürülebilir.Boks her zaman gösterişli maçlarla sınırlanmış değildi. 20. Yüzyılınbaşlarında sömürgeciler güruhu tarafından paylaşılan ve uzun kuraklık-lar sonucu kıtlık baş gösteren Çin’de, yüz binlerce yoksul köylü,sömürgecilerin ve zenginlerin onlardan çaldıklarını geri alabilmek içinsayısız açık hava boks kulüplerinde kendi kendilerine örgütlendiler.Buna Boksör İsyanı denir. Bu kadar yatıştırılmış bu kadar öngörülebilirolmayan zamanlarda bizlere gerekli olabilecek şeyleri öğrenip pratik

62/149

Page 63: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

yapmak için vakit hiç de erken sayılmaz. Metropole, onun ilaçlarına,tarımına ve polisine bağımlılığımız, şu anda öyle fazla ki kendimizitehlikeye atmaksızın ona saldırmamız mümkün değil. Farkında olun-duğu halde dillendirilemeyen bu kırgınlık, bugünkü toplumsalhareketlerin kendi kendisini sınırlamasının, kriz korkumuzun ve“güvenlik” tutkumuzun nedenini açıklamaya yeter. Grevlerdeki devrimufkun normale dönüş karşılığında satılmasının nedeni budur. Bu kader-den kurtulmak için uzun ve sürekli bir çıraklık evresi, çok sayıda vebüyük çaplı deneylerin yapılması gerektiriyor. Nasıl kavga edildiğini,anahtar kullanmaksızın kapıların anahtarsız nasıl açıldığını, kırıkkemiğin nasıl sarılacağını ve hastalıkların nasıl tedavi edildiğini,korsan radyo vericisinin nasıl kullanılacağını, sokak mutfaklarının nasılkurulacağını, doğru düzgün nişan almayı bilmemiz gerek. Dağınıkhaldeki bilgilerin nasıl bir araya getirileceğini, seferberlik tarımınınnasıl örgütlenebileceğini öğrenmeliyiz. Plankton biyolojisini, toprakbileşimini, bitkilerin etkileşim biçimlerini analiz etmeyi, kaynak-larımızı tamamen tüketmemek için ötesine geçmememiz gereken sınır-ların yanı sıra dolaysız çevremizi kullanmayı ve onunla ilişki kurmanınyollarını bilmemiz gerek. Beslenme ve diğer ihtiyaçlarımızın sadecesembolik bir kısmını değil çok daha fazlasını karşılamamızın gereke-ceği günler için hazırlanmaya bugünden başlamalıyız.

Kendinize alan yaratın. Bulanık alanları çoğaltın.

Bugün giderek daha çok sayıda reformist “petrolün bir sonu olduğuyaklaşım”ını haklı buluyor ve “sera gazları emisyonunu azaltmak” için“ekonomiyi yeniden yerelleştirip” bölgesel ikmal hatlarını, küçük çaplıdağıtım hatlarını desteklemek ve bugün uzak bölgelerden kolayca ger-çekleştirilebilen ithalattan vazgeçmek zorunda kalacağımız vbgörüşlerine katılıyor. Yerel ekonomiyi karakterize eden her şey “resmiolmayan” yollarla el atından gizlice yapılır; ekonomiyi tekrar yer-elleştirmekle ilgili bu basit ekolojik önlemler ya devlet kontrolünün uz-ağında tam bir özgürlük ya da bütünüyle ona boyun eğme anlamıtaşıdığını unutuyor.

63/149

Page 64: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

Bugünkü bölgesel sınırlar yüzyıllardır yapılan polis operasyonlarınınbir ürünüdür. İnsanlar önce tarlalarından, sonra sokaklarından, sonramahallelerinden ve en sonunda da apartmanlarının önünden, mahremi-yetin nemli dört duvarı arasında bütün bir hayatın geçirebileceği gibiçılgın bir fikrin sonucunda kovuldular. Bizim için toprak sınırı, mıntıkasorunu devlet için olduğundan çok ayrı bir sorun. Bizim için meseleonu “mülk edinmek” değil. Aksine, her türlü otorite için toprak sınırlarıanlaşılmaz ve kavranamaz hale gelinceye kadar komünleri, dolaşımı vedayanışmayı belli bir yoğunluğa getirme meselesidir. Biz toprağı işgaletmek değil, toprağın kendisi olmak istiyoruz.

Toprağı var eden üzerindeki yaşamdır: Ticaret, avlanma ve çocuklaraoyun alanı olarak ayrılmış topraklar; âşıkların veya asilerin toprağı;çiftçilerin, kuşbilimcilerin veya gezginlerin toprağı, mıntıkası. Kuralgayet basit: Verili bir alana yeni yeni toprakların, mıntıkaların eklen-mesi demek, bunların arasında daha çok dolaşım olması, iktidarın on-larla başa çıkabilmesinin giderek zorlaşması demek. Lokantalar, kırtas-iyeler, spor tesisleri, boş araziler, ikinci el kitap tezgâhları, binalarınçatıları, derme çatma sokak pazarları, kebapçılar ve garajlar, yeterincesuç ortaklığı yaratıldığı takdirde, resmi amaçları dışında da kullanılabi-lir. Yerel örgütlenmeler devletin haritasını karmaşıklaştırıp bu-landırarak üzerine kendi coğrafyalarını ekleyebilirler: Bu da devlettenayrılmaları sonucunu doğurur.

Seyahat edin. Kendi iletişim kanallarını oluşturun.

Komünlerin ilkesi metropole ve onun hareketliliğine yerel yavaşlıkve kök salma yoluyla karşı çıkmak değildir. Komünlerin bileşimindekigeniş kapsamlı devinim, fark ettirmeden metropolün devinimininönüne geçmelidir. Ticari altyapının bize sunduğu seyahat ve iletişimolanaklarını reddetmek zorunda değiliz; sadece sınırların farkında ol-malıyız. Biraz açıkgöz olmakta ve zararsız görünmekte fayda var.Kişisel ziyaretler daha güvenlidir ve arkada iz bırakmaz; internettekiarkadaş listesinden çok daha kalıcı arkadaşlıklar oluşmasına neden

64/149

Page 65: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

olur. İçimizdeki pek çok kişi baştanbaşa bütün kıtayı, hatta hiç sorunlakarşılaşmadan bütün dünyayı “özgürce dolaşabilmenin” ayrıcalığınıyaşıyor. Sıra direnişçiler arasındaki iletişime geldiğinde bunun değerigörmezden gelinemez. Metropolün çekici yanlarından biri, stratejik birtartışma için buluşulması gerektiğinde Amerikalı, Yunanlı ve Mek-sikalıların Paris’te çaktırmadan bir araya gelebilmesine olanaksağlamasıdır.

Dost komünler arasındaki sürekli devinim, onları kuruyup gitmektenve terk edilmenin kaçınılmazlığından kurtaran şeylerden biridir.Yoldaşları misafir edip, onların girişimleri hakkında bilgi sahibi olabil-mek, deneyimlerden yararlanıp geliştirdikleri yeni teknikleri kullanımasokmak, bir komün için kapalı kapılar ardında steril bir biçimde kendibaşına didinmekten çok daha iyidir. Devam etmekte olan savaşla ilgiligörüş alışverişinde bulunarak geçirilen bütün bir akşamın mutlakyararını küçümsemeye kalkmak bir hata olur.

Bütün engelleri birer birer aşın.

Sokakların kaba sabalıklarla dolu olduğunu herkes bilir. Olan şeyleolması gereken şey arasında, düzeni tekrar tesis etmek için elinden gel-eni yapan polisin merkezcil kuvveti ve aksi yöndeki merkezkaçhareketi, yani biz yer alırız. Öfke ve kargaşa patlamaları yaşandığındaelimizde olmadan seviniriz. Artık hiçbir yerde hiçbir şeyi kutlamayanulusal bayramların sistematik bir biçimde kötüleşmesi hiç şaşırtıcıdeğil. İster parlak ister döküntü olsun, kent mobilyaları -ama neredebaşlayıp nerede biterler?- bizim ortak mülksüzleştirilmişliğimizincisimleşmesidir. Hiçliklerinde direnerek, bizim kendilerine geri dön-memiz dışında hiçbir şey istemiyorlar. Etrafımızdaki şeylere bir bakın:Hepsinin de son saatleri gelecek. Metropol, bir harabe alanı gibi anidennostaljik bir havaya giriyor.

Bırakın sokakların bu kaba sabalığı, yöntemsel ve sistematik bir halegelerek hükmedilemezliğimizi, iptidai azgınlığımızı bize gerikazandıracak dağınık ve etkili bir gerilla savaşına doğru yol alsın.

65/149

Page 66: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

Direnişçilerin geçerliliğini kabul ettirmiş pek çok askeri erdemiarasında o aynı disipline gelmezliğin çok öne çıkması kimileri için en-dişe kaynağı oluyor. Aslında, öfke ve politika birbirinden ayrılamaz.İlki olmazsa ikincisi sözde kalır; ikincisi olmazsa ilki bağırıp çağır-manın ötesine geçemez. “Enragés” ve “exaltés” gibi sözcükler politikaalanında yeniden ortaya çıktıklarında daima uyarı atışlarıyla karşılanır-lar.[46]

Yöntemlere gelince, sabotaj eylemlerinin şu ilkesini burada benimse-mek gerek: Eylem anında asgari risk, asgari süre ama azami tahribat.Strateji temizlenen -ama yarattığı boşluk doldurulamayan- her engelinyerini, eskisinden çok daha dirençli ve iyi korunan başka bir engelinalacağını unutmamalıyız.

Üç tür işçi sabotajıyla çok fazla vakit kaybetmeye gerek yok: “İşiyavaştan almak”tan başlayıp “temel hizmetlerin sürdürülmesine” doğruevrilen iş yavaşlatma eylemleri, makineleri kırma veya çalışmalarınıengelleme ve şirket sırlarını ifşa etme. Sabotaj ilkeleri hem üretim hemde dağıtıma uygulanarak toplumsal fabrikanın[47] her boyutunayaygınlaştırılabilir.

Metropolün teknik altyapısı kırılgandır. Metropoldeki akış, mallarınve insanların taşınmasından ibaret değildir. Bilgi ve enerji; kabloluağlar, fiber kablolar ve kanallar aracılığıyla dağılır ve bunlarasaldırılabilir. Günümüzde toplumsal makineye düzenlenecek her etkilisabotajın yöntemi, onun şebekelerini kesmenin bir yolunu arayıp bul-maktan geçiyor. Bir TGV[48] hattı veya elektrik şebekesi nasıl kul-lanılamaz duruma getirilir? Bilgisayar ağlarının zayıf noktaları nasılbulunabilir veya radyo dalgaları nasıl bozulup ekranlar parazitledoldurulabilir?

Ciddi engellere gelince, bunların da öyle bütün tahribatlara karşıbağışık olduğunu düşünmek yanlış olur. Bütün bunlardaki Prometh-eusvari yan, ateşin doğru yerde kullanımı olarak özetlenebilir ama bu

66/149

Page 67: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

körü körüne yapılacak iş değildir. MÖ 356’da Erostratus dünyanın yediharikasından biri olan Artemis Tapınağı’nı yaktı. Tam bir çöküşünyaşandığı çağımızda, tapınakların bizde yarattığı tek düşünce zaten bi-rer harabe oldukları gerçeğidir.

Bu hiçliği imha etmek çok da üzücü bir görev değil. Bu imhayakatılanlar onda gençleştirici bir yan bulur. Zaman, mekân, arkadaşlık;hepsi bir araya gelip belli bir mantığa oturur. İmha hareketimizde,bütün araçları kullanmalı ve bu araçların kullanımı üzerinde -tabii biraraç olarak kendimizin de- tekrar kafa yormalıyız. Büyük olasılıklaiçinde bulunduğumuz bu sefalet anında “hepsinin icabına bakma”düşüncesi, son bir kolektif ayartma -boşu boşuna değil- işlevi görecek.

Görünmez olmaya devam edin. Saldırı anında kimliğinizinaçığa çıkmamasına özen gösterin.

Gösterinin birinde, bir sendika üyesi az önce camları indirmiş birgöstericinin onu tanınmaz kılan maskesini yırtıp çıkarıyor. “Kendinigizlemeyi bırak da yaptığın şeyin sorumluluğunu üstlen.” Ama görünürolmak, ortada olmak ve hepsinden önemlisi savunmasız olmak demek-tir. Dünyanın her yerinde solcular devamlı olarak, halledileceği umu-duyla davalarını -bu ya evsizler, ya kadın ay da belgesiz göçmenlersorunudur- görünür kıldıklarında yapmaları gerekenin tam tersini yap-mış oluyorlar. Kendimizi görünür kılmak yerine anonimliği av-antajımız için kullanmak ve komplolar, gece eylemleri ya da yüzleringörünmediği eylemlerde yaralanmaz bir saldırı konumu yaratmakgerek. 2005 Kasım’ının ateşi bize bir model sunuyor. Ne lider, ne talepne de örgüt var ortada, sadece sözcükler, hareketler ve suç ortaklığıvar. Toplumsal olarak var olmamak, bir aşağılanma değildir, tanın-mama halinden doğan trajik bir durum değildir. (Zaten kimden tanınmabekliyoruz ki?) Tam aksine bize azami bir hareket serbestîsi sağlayanbir durumdur. İllegal eylemlerini açığa vurmayıp bunlar için sadecebazı hayali kısaltmalar kullanmak -kısa ömürlü BAFT (Brigade Anti-

67/149

Page 68: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

Flic Des Tarteréts)[49] hâlâ hatırımızda- bu özgürlüğü muhafaza etmen-in bir yoludur.

Açıkça görülüyor ki rejimin en önemli savunma manevralarındanbiri, “Kasım 2005’teki ayaklanmalarından” sorumlu tutabileceği bir“banliyö” öznesi yaratmaktı. Bu toplumun birisi işte gördüğü kişilerinsuratına şöyle bir bakmak, hiç kimse olmanın niye böylesine keyifliolduğunu anlatacaktır.

Görünür olmaktan kaçınmak gerekir. Öte yandan sadece gölgelerdetoplanan bir güç sonsuza dek gölgelerde kalamaz. Bir güç olarak ortayaçıkışımız uygun an gelene kadar ertelenmelidir. Görünür olmaktan nekadar uzak kalabilirsek o kadar gelişip kuvvetlenebiliriz. Görünür halegeldiğimizde günlerimiz sayılı olacak. Ya kısa bir sürede gizliliğeihtiyaç duymayacak kadar yıkıcı bir güce dönüşeceğiz ya da bir andaezilip yok edileceğiz.

Savunma oluşturun.

Bir kuşatmanın, bir polis kuşatmasının altında yaşıyoruz. Belgesi ol-mayan göçmenler sokak ortasında toplanıyor, sivil görünümlü polis ar-abaları caddelerde devriye geziyor, metropol bölgeleri sömürgeülkelerde üretilmiş teknikler kullanılarak pasifize ediliyor, İçişleriBakanı “çetelere” karşı bize Cezayir savaşını hatırlatan açıklamalaryapıyor. Bu gerçek bize her gün hatırlatılıyor. Bütün bunlar, artık itilipkakılmaya son verip kendi savunmamızı örgütleme zamanınıngeldiğini göstermeye yeter.

Bir komün, büyüyüp serpildiği ölçüde iktidarın onun varlığını hedefalan operasyonlarını fark etmeye başlar. İktidarın karşı saldırıları, öncebir kışkırtma ve yeniden kazanma; en son çare olarak da kaba kuvvetbiçiminde olur. Komün için savunma, pratik ve teorik olduğu kadarkolektif bir gerçek de olmalı. Tutuklamaları engelleme, zorla çıkarmagirişimlerine karşı hızla ve kalabalık bir biçimde toplanabilme ve deiçimizden biri için barınma sağlama önümüzdeki dönemde önem

68/149

Page 69: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

kazanan refleksler haline gelecek. Sürekli sıfırdan başlayarak kendim-izi yeni baştan inşa edemeyiz. Baskıdan yakınmayı bırakıp onunlayüzleşmeye hazırlanalım.

Mesele o kadar basit değil, çünkü toplumda giderek artan sayıdakişinin, gammazlamadan tutun yurttaş milislerine katılıma kadar pol-islik işine soyunması beklenebilir. Polis güçleri kalabalıkların içine sız-acaktır. Her yerde, hatta başkaldırı durumlarında bile polisin müdahalemodeli artık sivil elbiselerle araya karışmasına dayanıyor. Son CPEkarşıtı gösteriler sırasında polisin bu kadar etkili olmasının nedeni, ara-mıza karışan ve fırsatını bulunca gerçek yüzlerini gösteren sivil giyimlipolis memurlarıydı: gaz, cop, şok tabancaları, alıkoyma. Hepsi de gös-terinin güvenliğinden sorumlu sendika görevlileriyle sıkı bir eşgüdümiçindeydi. Aralarında polis olabileceği ihtimali bile göstericilerarasında kimin kim olduğu kuşkusunu yaratmaya ve eylemi felç et-meye yetti. Eğer gösterilerin sadece ayakta dikilerek tek tek sayılmakolmadığı, aksine bir eylem aracı olduğu konusunda hemfikirsek,maskelerini düşürdüğümüz sivil polisleri önümüze katıp kovalayabil-memizi ve tutuklamaya kalktıkları kişiyi ellerinden alabilmemiziolanaklı kılan bir donanıma sahip olmak zorundayız.

Polis sokaklarda yenilmez değil, sadece organize olacak araçlara,eğitime ve devamlı yeni silahlar deneme olanağına sahipler. Öteyandan, bizim silahlarımız ise daima ilkel, derme çatma olup hemen oanda uydurulmuştur. Bizim silahlarımızın ateş gücü kesinlikle on-larınkiyle karşılaştırılamaz ama onları belli bir mesafede tutmak,dikkatlerini başka yöne çekip psikolojik baskı uygulamak, polisbarikatın yaymak ya da şaşırtmacalarla üstünlük sağlamak için kul-lanılabilir. Fransız polis akademilerinde, şehir gerillalarıyla savaşmakiçin öğretilen hiçbir yeni teknik, aynı anda pek çok yeri vurup her daiminisiyatifi elinde tutmaya gayret eden hareket halindeki bir çoğunluğasürekli karşılık vermeye yetmez.

69/149

Page 70: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

Komünler, gözetlenmeye ve polis soruşturmalarına, polisin elindekiteknolojilere ve istihbarat toplamasına karşı savunmasızdır elbette. İta-lya’da anarşistlere, ABD’de çevrecilere karşı tutuklama dalgası büyükolasılıkla telefon dinlemeleri yoluyla gerçekleştirilmişti. Polisin birşekilde gözaltına aldığı herkesin DNA örnekleri alınıp gittikçe eksiksizbir hale gelen veritabanına ekleniyor. Barselonalı bir ev işgalcisi dağıt-tığı el ilanlarında parmak izi kaldığı için tutuklandı. İzleme yöntemleri,özellikle de biyometrik teknikler sayesinde giderek gelişiyor. Eğerelektronik kimlik kartlarının dağıtımı başladığında işimiz bir kat dahazorlaşacak. Paris Komünü, tutulan kayıtlarla ile ilgili şöyle bir kısmiçözüm yöntemi bulmuştu: Belediye binasını yakıp bütün resmi kayıt-ları ve hayati önemdeki istatistikleri yok etmek. Bizim de bilgisayarveritabanlarını kalıcı olarak yok etmenin bir yolunu bulmamız gerek.

İSYAN

Komün direniş gerçeğinin en temel birimidir. Bir isyanın kabarmasıkomünlerin sayısının katlanarak artması, birbirleriyle temasa geçipyeni yeni bağlar oluşturmasından başka bir şey değildir. Olaylargelişirken, komünler ya daha büyük ölçekli yapılar içinde eriyeceklerya da küçük parçalara ayrılacaklardır. “Hayat boyu” insanları birbirinebağlayan kardeşlik bağı ile, ikmal ve savunma örgütlemek üzere ma-hallenin birinde ve hatta bazen bir isyan bölgesinde bir araya gelendeğişik grup, komite ve çetelerin bağı arasında sadece derece farkıvardır. Hepsi birer komündür.

Her komün, doğası gereği kendine yeterli olma eğilimindedir vekendi içlerinde parayı aptalca ve en nihayetinde yersiz bir şey olarakgörür. Paranın gücü, birbiriyle bağlantısı olmayan insanlar arasındabağlantı kurmasından, onları birer yabancı olarak birbirinebağlamasından, böylece kendisi aracılığıyla eşitlenen her şeyi dolaşımasokmasından ileri gelir.

Paranın her şeyi birbiriyle ilişkilendirme kapasitesinin bedeli, aldat-manın kurala dönüştüğü bir ilişki tarzındaki yüzeyselliktir. Güvensizlik

70/149

Page 71: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

kredi ilişkilerinin temelidir. Bu yüzden paranın saltanatı her zamankontrolün saltanatı olmuştur. Paranın fiilen ortadan kaldırılışı komün-lerin büyümesiyle mümkün. Genişleme halindeki her komün ancakkendi iç bağlantılarını kaybetmeyecek ve kendi içinde, kaçınılmazbiçimde, hâkim bir kast oluşmasına sebebiyet vermeyecek ölçüdebüyümelidir. Bu tür talihsiz sonuçlardan kaçınmak için, komünlerinbölünerek yayılması tercih edilebilir.

Cezayirli gençlerin 2001 baharında patlak verip Kabiliye’nin heryanına yayılan ayaklanması, polis karakollarına, mahkeme binalarınave devleti temsil eden her şeye saldırarak, düzen güçlerini tek taraflıolarak geri çekilmeye zorladı ve isyanı seçimlerin yapılmasını engel-leyecek noktaya kadar genelleştirerek hemen hemen bütün mahalleleriele geçirmeyi başardı. Eylemin gücü, dağınık haldeki pek çok unsurunbir bütünlük oluşturabilmesinden geliyordu. Bu unsurlar umutsuz birbiçimde erkek egemen olan sayısız köy kurullarında ve diğer halk ko-mitelerinde kısmen temsil ediliyorlardı. Hala içten içe kaynayan bu isy-anda “komünlerin” pek çok renkli yüzü vardı: Tizi Ouzou’daki bir bin-anın çatısından çevik kuvvete gaz tüpü fırlatan miğfer giymiş ateşligençler; sırtına giydiği dökümlü kaftanıyla yaşlı bir direnişçinin alaycıalaycı gülümseyişi; bölge ekonomisi üzerindeki ablukanın o kadarsürekli ve sistematik kılınmasının mümkün kılan, geleneksel çiftçiliğeinatla devam eden dağ köylerinde yaşayan kadınların ruhu bunlardanbirkaçıdır.

Krizlerde yangına körükle gidin.

“Bütün Fransa halkını iyileştiremeyeceğimizi kabul etmek gerek.Bazı tercihler yapılmak zorunda.” Bir virüs bilimi uzmanı, 7 Eylül2005 tarihli Le Monde gazetesindeki bir makalede, kuş gribi salgınıhalinde ne olacağını böyle özetliyor. “Terör tehdidi”, “doğal afetler”,“virüs salgını uyarıları”, “toplumsal hareketler” ve “şehirlerdeki şiddetolayları” toplumu yönetenler için, işlerine yarayanları seçip işlerinizorlaştıranları eleyerek güçlerini pekiştirmelerine yarayan istikrarsızlık

71/149

Page 72: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

durumlarıdır. Açıkçası bu durum, öteki güçler açısından da karşıkampta toplanıp birbirlerini desteklemek için bir fırsattır.

Ticari metaların akışındaki kesinti, normal hayata (her şeyin birden-bire kesintiye uğradığı bir şehirde hayatın nasıl olacağını hayal etmekiçin apartmanlarda yaşanan ani elektrik kesintilerinde toplumsal hay-atın nasıl dönüştüğünü fark etmek yeterlidir) ve polis kontrolüne birsüre ara verilmesi kendi kendini örgütleme açısından başka durumlardahayal bile edilemeyecek potansiyellerin açığa çıkmasına imkân verir.İnsanlar bunu görüyor. Devrimci işçi hareketi bunu çok iyi anlayıp bur-juva ekonomisinin krizde olmasının avantajlarını güç elde etmek içinkullanmayı bildi. Bugün, İslami hareketler devletin zayıf olduğu nok-talardaki açıkları akıllıca kapatarak çok güçlü bir konuma geldiler.Cezayir’in Bourmerdes bölgesindeki depremden sonra oraya yardımgötürmeleri veya İsrail ordusunca yerle bir edilen Güney Lübnan’dayaşayan halka günlük yardım sunmaları buna örnektir.

Yukarıda da bahsettiğimiz Katrina kasırgasının New Orleans’tayaptığı tahribat, zorla tahliye edilmeyi reddedenlerin yanında duranKuzey Amerika’daki anarşist hareketin büyük bir bölümüne, kitlelerlegörülmemiş düzeyde bir kaynaşma fırsatı verdi. Sokak mutfakları herşeyden önce erzak tedarikini gerektirir; acil tıbbi yardım sağlamak vekorsan radyo kurmak ancak gerekli bilgi ve malzemenin edinilmesiylemümkün olabilir. İçerdikleri keyif, bireysel çileciliği aşma tarzları,düzen ve işin rutin atmosferinden kaçan somut bir gerçekliğin tezahürüolmaları bu tür deneyimlerin politik zenginliğini garanti altına alır.

Fransa gibi radyoaktif bulutların sınırda durduğu, AB’nin endüstriyelgüvenlik ajansı tarafından mahkûm edilmiş eski bir azot gübre fab-rikasının bulunduğu yere kanser araştırma merkezi kurmakta tereddütetmeyen bir ülkede, toplumsal krizi “doğal” krizlerden çok daha fazlaönemsemek gerekir. Felaketin normal seyrini değiştirmek genellikletoplumsal hareketlere kalır. Son yıllarda gerçekleştirilen grevlerinçoğu, “asgari hizmetleri” iş bırakmanın sembolik olmaktan öte bir

72/149

Page 73: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

anlam taşımayacağı bir noktaya dek genişletip genişletemeyeceklerinisınamak isteyen hükümet ve de şirket yöneticileri için birer fırsatadönüştü. Böylece grevler kar fırtınası veya tren raylarında gerçekleşenbir intihardan daha fazla bir hasara sebep olmayacaktı. Sistematikolarak kurumları işgal edip inatçı ablukalarıyla yerleşik aktivist pratik-lerini alt üst eden lise öğrencilerinin 2005 yılında gösterdikleri çaba veCPE yasasına karşı verilen mücadele, geniş katılımlı eylemlerin sorunve rahatsızlık yaratma potansiyellerini bize bir kez daha hatırlattı. On-lardan türeyen benzeri çeteler aracılığıyla, yeni komünlerin doğab-ilmesi için ne tür toplumsal koşullar gerektiğinin işaretlerini görebildik.

Her türlü temsili otoriteyi sabote edin.Konuşmaları yaygınlaştırın.Genel kurulları feshedin.

Her toplumsal hareketin yüz yüze geldiği ilk sorun polis değil,sendikalar ve bütün işi mücadeleyi denetim altına almak olan her türlümikro bürokrasidir. Komünler, kolektifler ve çeteler doğal olarak butür yapılara güven duymazlar. Bu yüzden yarı bürokratlar geçtiğimizyirmi yıldır, üzerine yerleşik bir etiket taşımadığı için masum görünenama gerçekte onların ideal manevra alanı olan koordinasyon komiteler-ini ve konuşma konseylerini icat ettiler. Başıboş bir topluluk ne zamanbir otonomi kurma girişiminde bulunsa, bu adamlar her türlü gerçeksorunun ele alınmasını engelleyip girişimin bütün içeriğini boşaltanakadar rahat edemezler. Hiddetlenirler ama onları hararetlendiren şeytartışma isteği değil meseleyi kapatma arzusudur. İnatla savunduklarıhissizlik hali topluluk üzerinde hâkim olunca, başarısızlığı politik bilin-cin olmayışına bağlarlar. Fransa’daki militan gençliğinin politikmanipülasyon sanatında uzmanlaştığını belirtmeden geçmemek gerek.Troçkist fraksiyonların çılgınca faaliyeti sağ olsun. 2005 Kasımındakiyangından ders çıkarmaları zaten beklenemezdi: gerçek bir eşgüdümünvar olduğu yerde eşgüdüm grupları fazlalıktır, insanların kendikendilerini örgütlediği yerde örgütlere ihtiyaç yoktur.

73/149

Page 74: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

Bir diğer refleks de en küçük bir hareketlenme kırıntısı görüldüğündehemen meclis toplayıp oylama yapmak. Bu bir hata. Basit bir oy vermeve bir galip yaratma hadisesi meclisleri bir kâbusa, güç üzerinde hakiddia eden her türlü küçük adamın birbiriyle karşı karşıya geldiği birtiyatroya dönüştürmeye yeter. Burjuva parlamentosunun bize kötüörnek olmasından dolayı yaşıyoruz bu sıkıntıyı. Meclisler karar vermedeğil konuşma yeridir, ifade özgürlüğünün amaçsızca gerçekleştirildiğibir mekândır.

İnsanlar arasında toplanma ihtiyacı ne kadar fazlaysa karar vermegerekliliği o kadar azdır. Meclis toplantıları ile ortak güç duygusununverdiği keyif kol kola ilerler. Kararlar ancak demokratik uygulama ko-nusunda zaten görüş birliğine varıldığı acil durumlarda hayati bir önemtaşır. Geri kalan zamanlarda “karar vermenin demokratik karakteri” sa-dece usule kafayı takmış olanların meselesidir. Bu meclislerin eleştirisiveya onlardan vazgeçme meselesi değil; özgürce konuşma, konuşurkenelini kolunu rahatça kul- lanabilme ve bireyler arasındaki etkileşimiözgür bırakma meselesidir. İnsanların kurullara yalnızca belli bir bakışaçısı veya güdülerle değil; arzuları, bağları, kapasiteleri, güçleri,üzüntüleriyle ve diğerleriyle ilişki kurmaya açık ve hazır bir biçimdegeldiğini görmek zorundayız. Eğer Genel Meclis fantezisini bir kenarabırakıp yerine mevcudiyetler meclisini koymayı becerirsek, hege-monyanın sürekli canlanan baştan çıkarıcılığından yakamızı kurtarabi-lirsek ve karar vermenin kendisini hedef haline getirmekten vazgeçebi-lirsek o zaman bir şekilde kritik çoğunluk’a[50] erişebilmemiz için birşans doğacak, aniden bir kararın insanları tamamen veya kısmen etkisialtına aldığı kolektif billurlaşma anlarından biri yaşanacak.

Aynı şey eylem kararı alırken de yaşanıyor. “Söz konusu eylem, me-clisin gündemini belirlemeli” prensibinden başlayarak işe koyulmakhem sağlıklı tartışma ortamını ortadan kaldırıyor hem de etkilieylemler yapmayı imkânsızlaştırıyor. Birbirini tanımayan çok sayıdakişiden oluşan meclisler “profesyonel eylemcilerin” işe el atmasına

74/149

Page 75: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

neden olur, bu da kontrol etmek uğruna eylemden vazgeçmektir.Eylem görevlileri tanımları gereği yapabilecekleri sınırlandırılmış in-sanlardır, öte yandan hiçbir şey onların herkesi aldatmasına engelolmaz.

İdeal bir eylem biçimi yoktur. Esas olan eylemin belli bir biçim al-ması, ama kendisine dayatılanı sahiplenmek yerine kendisinin biçimyaratmasıdır. Bu da, Fransız Devrimi esnasında Paris Komünü’nünseksiyonlarındaki gibi, ortak bilginin herkese açık olmasını gerektirdiğikadar ortak bir politik ve coğrafi duruşu da gerektirir. Sıra eylemekarar vermeye gelince, şöyle bir ilke konulabilir: Herkes kendiaraştırmasını yapar, sonra da bilgiler bir araya getirilir ve kararkendiliğinden oluşur, böylelikle biz kararı değil karar bizi alır. Bilgininherkese açık olması hiyerarşiyi yok eder; böylece herkes eşitlenir.Yatay iletişimi artırmak hem farklı komünler arasındaki en iyieşgüdüm biçimi, hem de hegemonyayı son erdirmenin en iyi yöntemiolacaktır.

Ekonomiye bloke edin, ama kendi kendinizi örgütleme seviy-enizden yola çıkarak gücünüzü ölçün.

Oaxaca eyaletinde 2006 Haziranın son günlerinde, belediye işgalleriartar ve isyancılar hükümet binalarını işgal ederler. Kimi komünlerde,belediye başkanları kapı dışarı edilip resmi araçlara el konulur. Bir aysonra, bazı oteller ve turizm komplekslerine girişler engellenir. Mek-sika Turizm Bakanı “Wilma kasırgasıyla kıyaslanabilecek ölçüde” birfelaket olduğunu açıklar. Birkaç yıl önce, ablukalar Arjantin’de entemel devrimci eylemlerden biri haline gelmişti. Yerel gruplar ardı ar-dına ana yolların tıkanması için birbirlerine yardım ediyor, eğer ta-lepleri yerine getirilmezse, eylemleri birleştirerek tüm ülkeyi felç etmetehdidinde bulunuyorlardı. Uzun yıllar boyunca bu tehditler demiryoluişçilerinin, kamyon şoförlerinin, elektrik ve gaz dağıtım çalışanlarınınelinde güçlü birer koz olarak kaldı. Fransa’da CPE karşıtı hareket trenistasyonlarını, çevre yollarını, fabrikaları, otoyolları, süpermarketleri

75/149

Page 76: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

ve hatta havaalanlarını bloke etmekte tereddüt etmedi. Rennes’te, şehregiren anayolları saatler boyu kesmek ve 40 kilometre uzunluğunda birtrafik sıkışıklığına yol açmak için üç yüz kişi yetmiş de artmıştı bile.

Her şeyi bloke etmek. Var olan düzene karşı ayaklanan herkesin ilkrefleksi bu olacaktır. Şirketlerin “sıfır stok” çalıştığı, değerinkaynağının sistemin ağlarına dahil olmaktan geçtiği, taşerondan taşer-ona, sonra da montaj için başka bir fabrikaya giden maddi niteliğiniyitirmiş üretim zincirinde otoyolların bağlantıyı sağladığı böyle ma-halsizleştirilmiş bir ekonomide dolaşımı engellemek, üretimi de en-gellemek anlamına gelir.

Ama blokaj, isyancıların kendi ihtiyaçlarını gidermesini, birbirleriyleiletişim kurmasını ve de farklı komünlerin kendi kendilerini örgütlemekapasitesini engelleyecek noktaya ulaşmamalıdır. Her şey felçolduğunda nasıl besleneceğiz? Arjantin’de yapıldığı gibi dükkânlarıyağmalamanın bir sınırı var; tüketim tapınakları ne kadar büyük olsalarda sonsuz bir kaynak değiller. Kişinin kendi temel ihtiyaçları karşılaya-cak becerileri zamanla elde etmesi, bütün bunları üretmek için gerekliaraçlara el koymasını da gerektirir. Bu bakımdan artık beklemenin biranlamı yok. Nüfusun yüzde ikisinin diğer herkesin besinini üretmesihem tarihsel hem de stratejik bir anomali halidir. Bugün böyle bir an-omali sürüp gidiyor.

Bölgenizi polis işgalinden kurtarın.Mümkünse polisle karşı karşıya gelmemeye çalışın.

Şuurlu bir polis, son çarpışmalarda ilgili “Bu iş toplumsal taleplerdebulunan gençlerle değil Cumhuriyet’e karşı savaş açmış bireylerleuğraştığımızı gösteriyor,” diyordu. Bölgeyi polis işgalinden kurtarmazorunluluğu zaten devam eden bir süreç ve karşı saftaki düzen güçler-ine karşı duyulan öfkenin bereketli kaynağından besleniyor. “Toplum-sal hareketler” bile isyan tarafından giderek rayından çıkarılıyor.Rennes’te 2005 yılının her Perşembe gecesi polisle çatışan bayram

76/149

Page 77: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

kalabalığı veya Barselona’da botellion[51] esnasında bir alışveriş böl-gesini tahrip edenler buna örnektir.

CPE karşıtı eylemler molotof kokteylinin geri dönüşüne tanıklık etti.Ama kuşkusuz bu konuda başı çekenler yoksul banliyölerdir. Özelliklede bir süredir kusursuzlaşmak için uğraştıkları teknik söz konusuolduğunda: Pusu atma. 13 Ekim 2006’da Epinay’da yaptıkları gibi.Arabanın birinden bir şeyler çalındığı ihbarı alan özel bir güvenlikekibi yola çıktı. Olay yerine vardıklarında, güvenlik görevlerinden biri,“sokağa çaprazlama park edilmiş iki araç tarafından yolun kesilmişolduğunu” gördü, “ellerinde demir çubuklar ve tabancalar taşıyan;araçlarını taşlayıp polise karşı göz yaşartıcı gaz kullanan otuzun üzer-inde kişi tarafından sıkıştırılmış halde bulmuştu kendisini.” Dahaküçük ölçekte, gece yarısı saldırı düzenlenen polis merkezlerinin halinidüşünün: Kırık camlar, yakılmış polis arabaları.

Bu son eylemlerin sonuçlarından biri gerçek bir gösterinin “vahşi”olmasının gereğinin ve de polise önceden haber verilmemesininöneminin anlaşılması oldu. Yeri kendimiz seçerek, 2001 yılında Cen-ova’da Kara Blok’un[52] yaptığı gibi, sendikacıların ve barış yan-lılarının bulunduğu tehlikeli bölgelerden geçmeyip buralarda polisledoğrudan karşı karşıya gelmekten kaçınabiliriz.

Kendi rotamızı belirleyerek polis tarafından kovalanmak yerine bizonları yönlendirebiliriz. Cenova’da bin tane kararlı insanın carabin-ieri[53] dolu otobüsleri geri püskürtüp araçları ateşe verdiklerine tanıkolduk.

Önemli olan daha iyi silahlanmış olmak değil inisiyatifi elde tutmak-tır. Tek başına cesaretin bir önemi yok, cesaretten gelen özgüvendir es-as olan. İnisiyatifi elinde tutmaksa buna katkıda bulunur.

Yine de her şey, düşman güçlerini oyalayıp bize biraz zamankazandıracak ve yakınlarda bulunan başka bir yere saldırmamıza

77/149

Page 78: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

olanak sağlayacak bir yöntem olarak doğrudan karşılaşma fikrini aklagetiriyor. Karşı karşıya gelmemizin engellenemez olduğu gerçeği onubasit bir şaşırtmaca olarak kullanamayacağımız anlamına gelmez.Kendimizi eylemden çok onun koordinasyonuna adamalıyız. Polisicanından bezdirmek demek artık etkili olamayacağı noktaya gelene dekonları her yerde olmaya zorlamak demektir.

Her bezdirici hareket 1842’de ifade edilen şu gerçeğe yeniden hayatveriyor: “Polis ajanının hayatı çok usandırıcıdır; toplumsal konumusuçun kendisi kadar aşağılanıp hor görülür… Utanç ve rezilliği heryönden onu kuşatır, toplum onu istenmeyen bir kişi olarak dışlayıpyalıtır; yaptığının cezası olarak toplum, en küçük bir acıma, vicdanhesabı veya pişmanlık duymadan polis ajanı için hissettiği aşağılamayıdile getirir. Cebinde taşıdığı kimlik kartı polisin utanç ve kepazeliğininbelgesidir.” 21 Ocak 2006’da Paris’te gösteri yapan itfaiyeciler çevikkuvvete çekiçlerle saldırıp on beş tanesini yaraladı. “İnsanları koruyupve hizmet etmek” istedikleri söylemi polis olmak için asla geçerli birbahane olamaz.

Silahlanın. Silahları gereksiz kılmak için gereken her şeyiyapın. Orduya karşı zaferin tek yolu politikadır.

Barışçıl isyan diye bir şey yoktur. Silahlar gereklidir; mesele onlarıgereksiz kılmak için gereken her şeyi yapmaktır. İsyan, silahlı birmücadele olmaktan çok silahlanıp“silahlı mevcudiyeti” devam ettirmehalidir. Silahlı olmakla silah kullanmayı birbirinden iyice ayırt etmeliy-iz. Devrim hallerinde silah daimidir ama nadiren kullanılır ve kırılmanoktalarından seyrek olarak tayin edici bir rol oynar: 10 Ağustos 1792,18 Mart 1871, Ekim 1917. İktidar kendi bataklığına saplandığındaüzerine basıp geçmek yeterlidir.

Bizi onlardan ayıran mesafe yüzünden, silahlar sadece onlara dokun-arak üstesinden gelebileceğimiz, hem çekici hem itici bir tür çift karak-ter edindi. Gerçekten barış yanlısı olmak silahları değil onu kullanmayıreddetmek demektir. Tek mermi atamayacak ölçüde barışçıl olmak

78/149

Page 79: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

kudretsizliğin teorik olarak formüle edilmesinden başka bir şeydeğildir. Böyle apriori bir barışçılık bir tür önleyici silahsızlandırma,yani tam bir polis operasyonudur. Gerçekte, barışçılık sadece ateş açmaolanağına sahip olanlar için ciddiye alınabilecek bir sorunsaldır. Buaçıdan bakıldığında barışçılık, kendimizi ateş etme zorunluluğundankurtaracak kadar kuvvetli olduğumuz bir noktada gücümüzün sem-bolüne haline gelir.

Stratejik bir bakış açısıyla dolaylı asimetrik hareketler en etkili,zamanımıza en uygun olan hareketlerdir: İşgal ordularıyla yüz yüzeçarpışamazsın. Saldırıya geçmenin olanaksızlığı nedeniyle uzayıpgiden Irak türü bir kent gerilla savaşının pek de arzu edilir bir durumolmadığı, aksine korkutucu olduğu söyleniyor. İç savaşın askerileşmesiisyanın yenilmesi demektir. Kızıllar, 1921’de savaşı kazandılar amaRus Devrimi çoktan yitirilmişti.

İki tür devlet tepkisi olacağını göz önünde bulundurmak zorundayız.Birincisi açıkça, diğeri ise daha kurnazca ve demokratik yollarla düş-manlık. İlki tamamen yok etmeyi, ikincisi ise bizi incelikli amaacımasız bir biçimde adam etmeyi amaçlar. Diktatörlük bizi yenilgiyeuğratabilir ama sadece diktatörlüğe karşı çıkmakla yetinmek de yenil-memize neden olabilir. Yenilgi savaşı kaybetmekten olduğu kadarhangi savaşı sürdüreceğimiz noktasında yaptığımız seçimden dekaynaklanabilir. 1936’da İspanya’da kanıtlandığı gibi her ikisi demümkün: Devrimciler hem faşizm hem Cumhuriyet tarafından iki kezyenildiler.

İşler ciddiye binince ordu bölgeyi kuşatır. Bunun bir çatışmayadönüşüp dönüşmeyeceği belli olmaz. Bu devletin kan banyosuna nekadar istekli olduğuna bağlıdır ama şu an itibariyle boş tehditten öteyebir şey değil. Geçtiğimiz elli yıl boyunca yapılan nükleer silah kul-lanma tehdidini hatırlatıyor biraz. Uzun süredir yaralı bile olsa devletincanavarlığı hala tehlikelidir. Orduya meydan okumak için, onun sa-flarını istila edip askerleriyle dostluk kuracak ölçüde büyük bir

79/149

Page 80: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

kalabalık gerekir. Bize 1871 yılının 18 Mart’ı gerek. Ordu sokağa çık-tığında isyan zaten başlamış olacak. Ordunun işin içine girmesi işlerihızlandıracaktır. Herkes ya anarşiyi ya da anarşiden korkmayı seçerektaraf tutmak zorunda kalacaktır. İsyanlar politik güç olarak zaferkazanır. Politika yoluyla bir orduyu alt etmek imkânsız değildir.

Yerel düzeyde devlet görevlilerini azledin.

Her isyanın hedefi artık geri dönmenin mümkün olmadığı bir noktayagelmektir. Hem otoriteyi hem de otoriteye ihtiyacı, hem mülkiyeti hemde sahip olma isteğini, hem hegemonyayı hem de egemen olma ar-zusunu yok ettiğinde isyan artık geri dönüşü olmayan bir noktayataşımış demektir. Bu yüzden isyan süreci kendi içinde hem zafer hemde mağlubiyet potansiyeli taşır. Yıkmak bir şeyi geri dönülemez yap-mak için asla yeterli değildir. Önemli olan yıkımın nasıl yapıldığıdır.Yok edilen şeyin eksiksiz bir biçimde geri dönüşüne neden olacak pekçok yıkma biçimi vardır. Gücünü düzenin cesedini tekmelemek içinharcayanlar bunun intikam arzusu uyandıracağından emin olabilirler.Bu nedenle ekonomi bloke edilip polis etkisiz hale getirildiğinde, in-sanlarda devrilen yönetim için mümkün olduğunca az acıma duygusuuyandırmak gerekir. Onları görevlerinden alırken gösterilecek kayıt-sızlık ve alaycılık konusunda azami dikkat gösterilmelidir.

Böyle zamanlarda, iktidarın ademi merkezileşmesi, devrimci merkez-ileşmelerin sona ermesi sonucunu doğurur. Kışlık Saraylar hala varama devrimci kalabalıklardan çok turistler tarafından saldırıyauğrayınca değerlerini yitirdiler. Bugün Paris’i, Roma’yı veya BuenosAires’in yönetimini ele geçirmek mümkün ama mutlak zafer anlamınagelmez. Rungis’i[54] ele geçirmek, Elysée sarayını ele geçirmektenkesinlikle daha etkili olurdu.

İktidar artık dünyanın tek bir noktasında yoğunlaşmıyor; iktidardünyanın bizzat kendisi, onun akışı ve caddeleri, insanları ve kuralları,şifre ve teknolojisidir. İktidar metropolün kendisini örgütlemesidir.

80/149

Page 81: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

İktidar, meta dünyasının her yerdeki yekpare bütünlüğüdür. Onu yerelolarak alt eden herkes, metropolün kendi bağlantıları üzerinden küreselölçekte bir şok dalgası göndermiş olacaktır. Clichy-sous-Bois’te[55]

başlayan isyanlar birçok Amerikalının evini neşeyle doldurdu, öteyandan Oaxaca’daki asiler Paris’in tam kalbinde kendilerine suç ortağıbuldu.

Fransa’da ise, merkezi iktidarın kayboluşu Paris’in artık devrimcietkinliğin merkezi olmadığı anlamına geliyor. 1995 grevlerinden beriortaya çıkan her yeni hareket bunu doğruluyor. En cüretkâr ve entutarlı eylemler artık Paris’te yapılmıyor. Açıkça söylemek gerekirse,Paris artık sadece baskın yapılacak bir hedef, yağmalanıp harapedilmeye çok uygun bir bölge olarak dikkat çekiyor. Azami yoğunluknoktasına ulaşmış metropol akışı dışarıdan kısa ve acımasız akınlarahedef olacaktır. Bu sahte bereket çölünü üzerinde öfke belirip beliripkayboluyor. İktidarın korkunçluğunun katılaşmış hali olan bu başkentgörkemli bir harabeye dönüşecek ama başka yerlerdekinden çok dahaileri bir düzeyde gerçekleşecek.

Bütün iktidar komünlere!

Metrolarda, yolcuların hareketlerine engel olan utangaçlık sahneler-inden artık eser kalmadı. İnsanlar boş boş birbirine bakmayı bırakmış,birbiriyle gerçek anlamda sohbet ediyor. Bir grup yoldaş sokağınbaşında kendi aralarında bir konuyu tartışıyor. Bulvarlarda kendileriniciddi bir tartışmaya kaptırmış çok daha kalabalık gruplar var. Her günyeni bir şehirde zincirleme saldırılar düzenleniyor. Yine bir askeri kışlayağmalanıp yerle bir edildi. Bir binanın zorla tahliye edilmiş sakinleribelediyeyle pazarlık yapmaktan vazgeçip belediye binasına yerleşti.Bir şirket yöneticisi, toplantının ortasında bir avuç çalışma arkadaşınınbeynini dağıtıverdi. Bütün polislerin, jandarmaların ve hapishane göre-vlilerinin adreslerinin bulunduğu dosyaların sızması, şehirde eşi ben-zeri görülmemiş ani bir göç dalgasına neden oldu. İhtiyaç fazlası

81/149

Page 82: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

malları eski bir köy barına ve bakkalına götürüp oradan gereksinimduyduğumuz şeyleri alacağız. Aramızdan bazıları genel durumu ve tor-na dükkânı için ihtiyaç duyduğumuz donanım meselesini konuşmakiçin bir araya geldiler. Radyo hükümet güçlerinin geri çekilişi hakkındaasileri bilgilendiriyor. Az önce bir roket Clairvaux[56] hapishanesininduvarında gedik açtı. “Olaylar”ın başlangıcından bu yana aylar hattayıllar geçtiğine inanmak neredeyse imkânsız. Ve başbakan sükûnetçağrısı yaparken çok yalnız görünüyor.

Aydınlığa Kavuşturulması GerekenBir Nokta

Herkes aynı fikirde. Patlama yakın. Dün kafelerde sürekli konuşul-duğu gibi bugün Meclis salonlarındaki ciddi ve kendini bir şey sananadamlar tarafından da kabul ediliyor. Riskleri hesaplamanın kesinliklekeyifli bir yanı var. Ülke topraklarının güvence altına alınması içingereken önleyici tedbirlerin ayrıntılı mönüsüyle zaten tanıştık. Yeni yılşenlikleri keskin bir dönüşüm geçiriyor: “Önümüzdeki yıl istiridye ol-mayacak, hâlâ bulunabiliyorken tadını çıkarın.” Alliot-Mariel[57], kut-lamaları alışılagelmiş kargaşadan kurtarmak için şapkasından 36.000polis ve 16 helikopter çıkardı. Aynı hokkabaz, Aralık’taki lise gös-terilerini Yunanistan’daki eylemlerinden en küçük bir izi gözdenkaçırmamaya çalışarak ürkekçe izlemiş, ne olur olmaz diye polis ay-gıtını hazırda tutmuştu. Güven teskin eden vızıltıların altında, açıktanaçığa yürütülecek bir savaş hazırlığının gürültüsü olduğunu her günbiraz daha net fark ediyoruz. Artık kendisini barışçıl bir operasyonolarak sunma zahmetine bile girmeyen bu soğuk ve pragmatik uygu-lamaları göz ardı etmek mümkün değil.

Gazeteler bu ani huzursuzluğun sebeplerini alt alta özenle sıraladılar.Yarattığı işsizlik patlaması, genel umutsuzluk ve sosyal

82/149

Page 83: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

planlamalarıyla, Kerviel ve Madof skandallarıyla[58] bir mali krizinvarlığı zaten ortada. Eğitim sistemindeki ve onun işçi, vatandaş üreti-mindeki başarısızlık ortada; hatta orta sınıf çocuklarının sistemin ham-maddesi olması da durumu değiştirmiyor. Hiçbir siyasi temsiliyeteoturmayan, toplumun vicdanlı davranış ile emirlerine amade kıldığı be-dava bisikletleri kırmaktan başka işe yaramayan bir gençlik var.

Bu can sıkıcı konuların hiçbiri, başlıca idare biçiminin kriz yönetimiolduğu bu çağda aşılamaz görünmüyor olsa gerek. Tabii iktidarın karşıkarşıya kaldığı şeyin ne yeni bir kriz ne art arda gelen kronik sorunlarne de az çok beklenen arızalarla karşı karşıya kaldığını; aslında tek birtehlike olduğunu göz önünde bulundurmazsak. O tehlike de artıkyönetilebilir olmayan bir çatışma biçiminin doğması ve herkesin bunagöre konumunu almasıdır.

Bu tehlikeyi yaratanlar, bütün bunların nedenleriyle ilgili saçma sap-an sorular sorup önüne geçilemez eylem ve çatışma olasılıklarını sor-gulamak yerine kendilerine yeni sorular yöneltmeliler. Mesela Yun-anistan’daki kaosun Fransa’da nasıl yankı bulduğunu sormaları gerek.Buradaki bir başkaldırı orada olan şeyin buraya taşınması olamaz.Küresel iç savaşın, yerel ölçekte yine de kendine has nitelikleri vardır.Fransa’daki genel bir ayaklanma durumu bambaşka bir eğilimin patlakvermesini tetikleyebilir.

Yunanlı isyancılar, kendileri güçlü bir popülaritenin avantajlarınıkullanabilecek durumdayken zayıf bir devletle karşı karşıyalar. Bundansadece otuz yıl önce, Albaylar Cuntası’na karşı uygulanan politik şid-detin temelleri üzerine demokrasinin kurulduğunu kimse unutmasın.Belleklerde hâlâ tazeliğini koruyan bu şiddet, Yunanların büyükçoğunluğu tarafından içselleştirilmiş görünüyor. Sosyalist partiliderlerinin bile gençliklerinde bir iki molotof atmışlıkları vardır. Amaklasik politika bu deneyimleri dönüştürmenin ve ideolojik çöpleriniisyancılarını kalbine yer- leştirmenin bin bir türlü yolunu bilecek don-anıma sahiptir. Yunanistan’daki mücadelenin sokaklarda bastırılmasına

83/149

Page 84: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

karar verilmemişse -polis sokaklarda iyiden iyiye üstünlüğü yitirmişti-bunun nedeni onun başka alanlarda etkisizleştirilmesidir. Tatsız tuzsuzritüelleri, düşünce üretmeyen beyni, küçük ve dar dünyasıyla klasikpolitikadan daha bıkkınlık verici, daha ölümcül bir şey yoktur.

Fransa’daki son derece asil sosyalist bürokratlarımız, Meclis salon-larını dolduran buruşuk suratlılar olmaktan öteye geçemediler. Buradaher şey, politik derinliğin en küçük biçimini bile imha etmek içinpusuda bekler. Bunun anlamı askeri operasyonlarla kol kola yürütülendilsel operasyonlarla yurttaş ile suçluyu karşı karşıya getirmenin herzaman mümkün olduğudur. 2005 Kasımındaki ayaklanmalar, başka birbağlamda 2007 sonbaharındaki toplumsal hareketler bize bunun birkaçörneğini gösterdi. Nanterre’de sınıf arkadaşlarını kapı dışarı ettiğisırada polisi alkışlayan sağcı öğrencilerin çizdiği portre gelecekte bizinelerin beklediğine dair bir fikir veriyor.

Fransızların, evrensel değerlerin koruyucusu, felakete karşı sonsığınak olan devlete bağlılığının, tedavisi zor bir hastalık noktasındaolduğunu söylemeye gerek yok. Hepsinden önemlisi, bu kurgununnasıl süreceğini artık kimse bilmiyor. Yöneticilerimizin bizzat kendilerigiderek devleti gereksiz bir yük olarak görmeye başladılar, çünkü buçatışmayı gerçek haliyle -askerî açıdan- ele alıyorlar. Ayaklanmalarıbastırmak ya da işçilerce işgal edilen bir geri dönüşüm merkezini kur-tarmak için üst düzey terörle mücadele birimlerini göndermekten hiçyüksünmüyorlar. Refah devleti çökerken düzen yandaşları ve karşıtlarıarasında ortaya çıkan vahşi bir çatışmaya tanık oluyoruz. Fransızpolitikasının devre dışı bırakmayı başardığı her şey, şu anda zincirler-inden boşanma yolunda. Baskı mekanizmaları kesinlikle işe yaramaya-caktır. Toplumsal dağılmanın bu ileri düzeyinde, yaklaşan hareketin,ihtiyaç duyduğu nihilizm damarını bulacağına güvenebiliriz. Tabii bu,hareketin başka sınırlamalara maruz kalmayacağı anlamına gelmez.

Devrimci hareketler bulaşma yoluyla değil yankılanma yoluylayayılır. Burada kurulan bir şey, orada kurulan başka bir şeyin çıkardığı

84/149

Page 85: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

şok dalgasıyla yankılanabilir. Yankılanan bir yapı bunu tamamen kenditarzında yapar. İsyan ne veba ne de orman yangınına benzer, ilk kıvıl-cımdan sonra oradan oraya yayılan, doğrusal bir süreç değildir. Aksinemüzik gibidir; odak noktaları zaman ve mekân içinde dağılmaklabirlikte, kendi titreşimlerinin ritmini harekete kazıyabilir, yoğunluğunudaima arttırır. Ta ki normale dönmenin artık istenmediği, hatta akıldanbile geçirilmediği bir noktaya kadar.

İmparatorluktan söz ettiğimizde, herhangi bir durumda, devrimcipotansiyeli müdahale ve engelleme yoluyla boğan iktidar mekan-izmalarının adını koymuş oluruz. Bu noktada, İmparatorluk doğrudanyüz yüze geldiğimiz bir düşman değildir. O kendini dayatan bir ritim,yayılan ve dağılan gerçeğin bir biçimidir. Ağır basan yanı bir dünyadüzeni oluşması değil üzücü, ağır ve militarist bir tasfiye olmasıdır.

İsyancılar grubu derken kastettiğimiz bambaşka bir kompozisyonun,Yunanistan’dan yoksul Fransız banliyölerine kadar tutarlılıkarayışındaki gerçeğin başka bir yüzünün taslağıdır.

Kriz durumunun tahakkümün yeniden inşası için sayısız fırsatlar yar-attığı herkesin malumu. Zaten bu sebeple Sarkozy mali krizin “birdünyanın sonu” olduğunu, 2009’da Fransa’nın yeni bir çağa girişinetanık olacağımızı ilan ederken çok da yalan söylemiyormuş gibigörünüyor. Bu ekonomik kriz maskaralığının bir yenilik olduğusöyleniyor: Eşitsizliğe ve küresel ısınmaya karşı topyekûn bir savaşvereceğimiz yeni bir çağın şafağındaymışız. Fakat krizlerin içindedoğan ve de ekonomik, mali, toplumsal ve çevresel krizlerden başkabir şey görmeyen kuşağımız için bunu kabul etmek hayli zor. “Herşeye en baştan başlıyoruz” ve “Yalnızca birazcık kemer sıkmamızgerek” minvalinde laflarla bizi artık aptal yerine koyamazlar.Doğrusunu isterseniz, korkunç işsizlik rakamları artık bize sökmüyor.Kriz de insanları yönetmenin bir yöntemi. Ancak kendi çöküşünün son-suz yönetimi vasıtasıyla bir arada kalabilen bir dünyada yaşıyoruz.

85/149

Page 86: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

Bu savaş, toplumu yönetmenin farklı biçimleri arasında değil, in-dirgenemeyen, bağdaşmayan mutluluk tanımları ve bunlar üzerine kur-ulu bir dünya için veriliyor. Biz bunun farkındayız ve tabii iktidarlarda. Giderek çoğalıp tanınır olduğumuzu gören militan kalıntıları, biziküçük beyinlerinin içindeki küçük tanımlamalara uydurma çabasıylasaç baş yoluyorlar. Kollarını bize doğru uzatıyorlar ki başarısızlıkları,kötürüm halleri ve aptalca sorunlarıyla bizi daha kolay boğabilsinler.Militanlar seçim ve ”geçiş aşaması” sözleriyle bizi komünizm ihtim-alinden her gün biraz daha uzaklaştırmaktan öte bir şey yapmayacaklar.Ne var ki artık onların ihanetlerine de aldatmacalarına dakanmayacağız.

Geçmiş, hatanın soruların kendisinden kaynaklandığını fark etmemiziengelleyen pek çok kötü yanıtla karşı karşıya bıraktı bizi.Kendiliğindenlik fetişizmi ile örgütsel denetim arasında bir seçim yap-mak zorunda değiliz; aktivist örgütlenmelerin “sensiz bir kişi eksiğiz”düşüncesiyle hiyerarşik disiplin arasında; can havliyle hemen bir şeyleryapmakla eli kolu bağlı şekilde geleceği beklemek arasında; ertelendiğimüddetçe giderek daha da cehenneme dönüşen bir cennet adınayaşanıp deneyimlenecekleri paranteze alanlarla, ölüm kusan ağızlarıylabahçede havuç yetiştirmenin bu kâbusu sona erdirmeye yeteceğinitekrarlayanlar arasında bir seçim yapmak zorunda değiliz.

Örgütler kendimizi örgütlememiz önündeki engeldir.

Aslında ne olduğumuz, ne yaptığımız ve neye dönüştüğümüzarasında bir boşluk yoktur. İster siyasi örgüt, ister emek örgütlenmesi,ister faşist ya da anarşist örgütler, var oluşun bu yönlerini uygulamadabirbirinden ayırmakla işe başlarlar. Böylelikle aptal biçimciliklerini buayrılığın tek çözümü olarak bize sunmaları kolaylaşır. Örgütlenmek za-yıflık üzerinden bir yapı oluşturmak değildir. Örgütlenmek her şeydenönce bağ kurmaktır, tarafsız olmayan bağlar, hem de müthiş bağlarkurmaktır. Örgütlenme derecesi maddi ve manevi paylaşımın yoğun-luğuna bakarak ölçülür.

86/149

Page 87: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

Bundan böyle, hayatta kalmak için gerçekleştirilen örgütlenme, aynızamanda saldırı için örgütlenmedir. Her yerde yepyeni bir komünizmfikri üzerinde kafa yorulacak. Barların kuytu köşelerinde, matbaalarda,işgal evlerinde, çiftliklerde, işgal edilmiş spor salonlarında yeni bir suçortaklığı doğacak. Bu değerli suç otaklıklarından, güçlerinin mevzilen-mesi için gerekli araçlar esirgenmemeli.

Bugünün gerçek devrimci potansiyeli tam da burada yatıyor. Giderekartan sıklıktaki çatışmaların şöyle korkutucu bir yanı var: Her zamanbu tür suç ortaklıkları için bir fırsat yaratıyorlar. Kimi zaman kısaömürlü oluyorlar ama kimi zaman da ihanete uğramaları imkânsızoluyor. Birkaç bin genç dünyaya savaş açmaya karar verdiğinde, bununaltında maddi bir çıkar, yönlendirme veya fitne aramak için polislerkadar aptal olmak gerek.

Piyasa nihilizminin ve kapitalizmin iki yüzyılı bizi en uç noktadayabancılaşmaya götürdü: kendimizden, diğerlerinden ve bütündünyadan. Birey kurgusu gerçeğe dönüştüğü hızla dağıldı. Metropolünçocukları, şunu iddia ediyoruz: Komünizm potansiyeli varoluşun enderin yoksunluğunda, daima ötelenmiş, kaşla göz arasında ortadankaldırılmış olanlarda yatmaktadır.

İşin aslı bütün bir antropoloji bilimiyle savaş halindeyiz. İnsan fikrin-in ta kendisiyle.

O halde bir önkoşul ve deney olarak komünizm. Bir duyarlılığın pay-laşımı ve paylaşımın detaylandırılması. Ortak olanın keşfi ve bir gücünyapılandırılması. Tahakküme karşı cesur bir saldırının döl yatağı olarakkomünizm. Emperyal pasifleştirmeye direnen bütün dünya, metanınsaltanatına indirgenemeyecek her tür dayanışma, savaşın gereklerinikabul eden bütün arkadaşlıklar için bir çağrı, bir ad olarak komünizm.KOMÜNİZM. İhtiyatla kullanılması gereken bir terim olduğunubiliyoruz. Büyük sözcükler geçidinde artık modası geçtiği için değil.En büyük düşmanlarımız bu sözcüğü kullandığı ve kullanmaya dadevam ettiği için. Israr ediyoruz. Böyle sözcükler savaş alanı gididir:

87/149

Page 88: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

İster devrimci ister gerici olsunlar, anlamları aslanın ağzından alınacakbirer zaferdir.

Klasik politikadan kopuş dil alanında da yaşanacak bir savaşı gözealmak demektir. Sözcüklerimizle olduğu kadar, hareketlerimizle dehayatımız bir bütündür. Eğer birileri Yaklaşan İsyan’ın yayınlan-masında görev aldığı farz edilen birkaç genç komünisti teröristsuçlamasıyla hapse atma gayretindeyse, bunun nedeni “düşünce suçu”işlemiş olmaları değil, aksine düşünce ve eylemleri arasında mutlak birtutarlılık bulunmasıdır. Böyle şeylere çok nadiren müsamaha gösterilir.

Bu insanların suçlandığı şey bir kitap yazmış olmak ya da metro-polleri sulayan kutsal akışa fiziksel saldırıda bulunmak değil. Bununnedeni akışın karşısına politik tutum ve düşüncenin yoğunluğuyla çık-mış olma ihtimalleridir. İmparatorluğun çoktan terk etmiş olduğu başkabir tutarlılık dünyasında anlamı olan bir eylemle yüzleşmeolasılıklarıdır. Anti-terörizm geleceğin olası “suç örgütü”nesaldırdığını iddia etmekte. Ama aslında saldırıya uğrayan içinde bulun-duğumuz durumun geleceğidir. Her bakkalın arkasında kötü niyetli birşeyler saklama olasılığı, her düşüncenin gerisinde çağrısını yaptığıedimleri barındırma olasılığı saldırı altındadır. İfade özgürlüğünün de-posuna havale edilemeyecek -anonim ama hoş karşılanan, bulaşıcı vekontrol edilemez- bir siyasi düşünce ile ifade edilen bir olanak saldırıaltındadır.

İktidara vahşice kafa tutacak ilk kesimin gençler olacağından hemenhemen kimsenin kuşkusu yok. Son birkaç yıl içinde, 2001 baharındakiCezayir isyanlarından, Aralık 2008’deki Yunanistan isyanlarına kadarbu bağlamda pek çok işaret ortaya çıktı. 30-40 yıl önce anne-babasınakarşı isyan bayrağını çekenler, bunu olası bir ergenlik belirtisinedeğilse bile, kuşaklar arası çatışmaya indirgemekten sakınmayacaktır.

Bir “kuşak”ın tek geleceği eski kuşak haline gelmektir. Mezarlığaçıkması kaçınılmaz bir yoldur bu.

88/149

Page 89: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

Gelenek icabı her şey “toplumsal bir hareket”le başlar. Özellikle deçürümesini henüz tamamlayamamış solun ikiyüzlü bir biçimde sokak-lardaki itibarını geri kazanmaya çalıştığı bir anda. Fakat artık sokak-ların tekelini elinde bulundurmuyor. Lise öğrencileri her hareketegeçtiğinde -solun hâlâ desteklemeye cesaret ettiği her şeyde olduğugibi- mızmızlanan talepleri ile şiddet düzeyi ve kararlılığı arasındakiuçurumun sürekli genişlediğini fark etmek yeterli olacaktır.

İşte bu uçurumu kendimize siper yapmalıyız.

Eğer birbiri peşi sıra gelip arkalarında görünür hiçbir iz bırakmayanhareketler görmeyi sürdürüyorsak, bir şeylerin kalıcılaştığını kabul et-mek durumundayız. Yeni çıkan bir kanunun geri çekilmesinin veyabaşka bahanelerin saçma geçiciliğinin ele geçiremediği şeyleri birbirinebağlayan bir pamuk ipliği var. Gelişigüzel bir şekilde ve kendi ritmiyleşekillenen bir güç görüyoruz. İçinde bulunduğu zamana hizmet et-meyip kendini sessiz sedasız ona dayatan bir güç.

Artık, çöküşle ilgili kehanette bulunmak veya sevindirici ihtimalleritasvir etmek meselesi değil bu. Amaç er ya da geç çöküş ger-çekleştiğinde buna hazır olmaktır. Nasıl bir isyan olması gerektiğininşeması çıkarmak da değil mesele. Mesele bu başkaldırı halinin kesinti-ye uğramaması, yaygın bir kanı olduğu kadar gençliğin içinde uyananani bir dürtü olmayı sürdürmesidir. Nasıl hareket etmesi gerektiğininbilincinde olan biri için, bir şemanın yokluğu engel değil fırsattır.Direnişçiler için işin özü şudur: İnisiyatifi elde tutmak. Bu noktada yar-atılması gereken, ateşi canlı tutar gibi canlı tutulması gereken belli birbakış açısı, belli bir taktik heyecan kalıyor geriye; bir kez doğduktansonra (şimdi bile) tayin ediciliğini -daimi bir belirlenim kaynağıolduğunu- gösteren bir bakış açısı bu. Daha dün demode ve groteskgörünen belli başlı sorular zaten tekrar gündeme geliyor; bu sorulardeğerlendirilmeli ama yapılması gereken bu sorulara kesin yanıtlarınıbulmak değil sorulmaya devam etmelerini sağlamaktır. Bu soruların

89/149

Page 90: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

tekrar tekrar sorulmasını sağlamak Yunan başkaldırısının en büyük er-demlerinden biridir:

Genel bir ayaklanma durumu nasıl isyana dönüştürülür? Bir keresokaklar ele geçirilip polisler kesin bir yenilgiye uğratıldıktan sonra neyapılmalı? Parlamentolar hâlâ saldırılmaya değer yerler midir? Yerelölçekte iktidarı devirmenin pratik anlamı nedir? Nasıl karar vereceğiz?Nasıl geçineceğiz?

Birbirimizi nasıl bulacağız?

Görünmez KomiteOcak 2009

90/149

Page 91: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

[*] Chibani, Arapça yaşlı adam. Genellikle Paris’in göçmen mahaller-inde tavla oynayan yaşlı adamlar kastediliyor.

Page 92: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

[1] Hepsi gitsin! -2001 Arjantin isyanın şarkısı.

Page 93: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

[2] 1980’lerde Fransa’da Sosyalist Parti lideri Francois Mitteranttarafından kurulmuş ırkçılık karşıtı bir sivil toplum örgütü.

Page 94: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

[3] Mafyanın “sessizlik kuralı”: Herhangi bir devlet görevlisiyleişbirliği yapılmayacak ve hizmetlerinden yararlanılmayacaktır.

Page 95: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

[4] 1871’deki Paris Komünü’nü dağıtan savaş. Paris civarındaki yüz-lerce bina komün üyelerince kundaklanmıştı.

Page 96: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

[5] 1932 yılında, Roosevelt’in ABD ekonomisini bunalımdan çıkar-mak için uygulamaya koyduğu ekonomik, sosyal ve siyasal nitelikliönlemlerin tümüne “New Deal” (Yeni Görüş) adı verilmişti.

Page 97: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

[6] Paris’in kuzeydoğusunda bir banliyö. 27 Kasım 2005’te polistenkaçan iki gencin öldürüldüğü, 2005 ayaklanmalarının başladığı yer.

Page 98: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

[7] Anti-kriminal sivil polis ekibi. Banliyölerde ve gösterilerde çetel-erle mücadele görevi yaparlar. Ama bölge ve kaynak mücadelelerindekendileri de çete gibi davranır.

Page 99: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

[8] Popüler bir Fransız rap grubu.

Page 100: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

[9] Hiperaktif çocukların tedavisinde kullanılan ilaç.

Page 101: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

[10] Fransa’da yoksul banliyö alanlarında tipik bir konut projesi.

Page 102: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

[11] Baccalauréat. Orta öğretimi bitirme sınavları (Ç.N.)

Page 103: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

[12] Louis Adolphe Thiers. Fransa’da Üçüncü Cumhuriyet’in kurucu-larından ve ilk cumhurbaşkanıdır. Almanlarla işbirliği yaparak ParisKomünü’nü (Mart-Mayıs 1871) acımasızca bastırdı.

Page 104: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

[13] Ferry Kanunları -Fransa’da laik ve cumhuriyetçi eğitim sistemin-in kurucusu- Jules Ferry’nin adından gelir. 1881’de ilk kez teklifedilmiştir.

Page 105: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

[14] Sivil vatandaşlar tarafından, devletin yetersiz kaldığınıdüşündükleri alanlarda yasa ve düzeni korumak için oluşturulmuş ko-miteler. (Ç.N.)

Page 106: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

[15] 1950’lerde Amerika’da işçi sınıfına ait gençler arasında ortayaçıkan altkültür. Asiliğin simgesi haline gelmiştir.

Page 107: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

[16] Efsanevi Fransız kanun kaçağı.(1936-1979)

Page 108: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

[17] Herhangi bir şeye hayatını adamış, aşırı derecede hayranlıkduyan, kişilere ya da anti sosyal ve kendine özgü sebeplerden ötürüevden çıkmaya korkan bu yüzden değişik bağımlılıkları olan (koleksiy-onculuk, arşivcilik) kişiler için kullanılmaktadır.(Ç.N.)

Page 109: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

[18] Almanya’da Mutlu İşsizler Hareketi

Page 110: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

[19] Noel Köyü, noel zamanı kurulan geçici panayır alanı.

Page 111: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

[20] Halka açık alanlarda insanları rahatlatmak için çalınan müzik.

Page 112: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

[21] Genel olarak “yeni yeni parlayan” anlamında kullanılır. Gıcırgıcır, çiçeği burnunda.

Page 113: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

[22] Paris’te üniversitelerin yoğun olduğu, öğrenci yaşamının can-lılığıyla ünlü bölge. (ç.n.)

Page 114: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

[23] (1805-1885) Fransız sosyalisti ve ihtilâlcisi.

Page 115: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

[24] Radyo Frekansı ile Tanımlama (RFID) teknolojisi, radyo frekansıkullanarak nesneleri tekil ve otomatik olarak tanıma yöntemidir.

Page 116: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

[25] 2006 yılında Fransa’da, özellikle üniversite ve lise öğrencileriningençlerin iş güvencesini azaltan yeni iş kanununa karşı (Contratpremiere embauche-CPE) yaptıkları eylem.

Page 117: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

[26] Andropov 1982-1984 yılları arasında Sovyetler Birliği’ndeKomünist Parti Genel Sekreteri olarak görev yapmıştır.

Page 118: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

[27] Sovyet yönetici sınıfı (Ç.N.)

Page 119: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

[28] National Corsican Mediterranean Maritime Corporation. FransaEski BaşbakanıVillepin, şirketi eski sınıf arkadaşlarından birineözelleştirme yoluyla satmak isteyince sendikalar ayağa kalkıp grevbaşlamıştı.

Page 120: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

[29] Jean-Baptiste Colbert 1665-1683 yılları arasında görev yapanFransız maliye bakanı.

Page 121: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

[30] Association for the Taxation of Financial Transactions for theAid of Citizens’ın kısaltılması. Toplumsal-demokratik reformları, özel-likle de yabancı paraların değerini düşürmeye dönük döviz spekülasy-onu üzerine konulmuş “Tobin Vergisi”ni ve toplumsal fonları savunanpartileşmemiş bir siyasi kuruluş.

Page 122: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

[31] Negatif Büyüme, çevresel sürdürebilirlik ve yaşam kalitesininyükselmesi için tüketim ve üretimin kısılması gerektiğini savunanFransız solu ve çevreci hareket.

Page 123: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

[32] Tüketim karşıtı, çevreci ve kâr amacı gütmeyen bir Fransızdergisi.

Page 124: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

[33] Hammaddesi şeker pancarı, mısır, buğday ve odunsular gibişeker, nişasta veya selüloz gibi özlü tarımsal ürünlerin fermantasyonuile elde edilen ve benzinle belirli oranlarda harmanlanarak kullanılanalternatif bir yakıt.

Page 125: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

[34] Electricite de France (EDF) Fransa’nın ana elektrik üretici vedağıtıcısı olan şirket. Ürettiği enerjinin büyük bir kısmını nükleer reak-törlerden elde eden ve dünyada da önde gelen şirketlerden biridir.

Page 126: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

[35] Su güvenliğiyle ilgili polis birimi.

Page 127: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

[36] Belli bir mesafeden bakınca olaylar farklı görünüyor. CommonGround, faaliyetlerinin normale dönüşe hizmet ettiği gerçeğindendolayı ABD’de eleştirildi-Yani işlerin normal yürütülmesine yardım et-tiği için. Bir şekilde bu hareket de klasik politikanın içine çekildi.Comon Ground’un kurucusu ve aynı zamanda eski Kara Panter üyesiolan Malih Rahim, netice olarak projeyi 2008’de ABD kongresiseçimleri için yürüttüğü başarısız yarışın bir parçası olarak kullandı.Daha sonra proje sözcülerinden biri olan Brandon Darby’nin FBI ajanıolduğu ortaya çıktı.

Page 128: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

[37] Alexandre Kojève (1902- 1968). Rusya doğumlu Fransız filozof.20. Yüzyıl Fransız felsefesini çok etkilemiştir. Fransa’nın dış politikasıüzerinde etkili olmuştur. (Ç.N.)

Page 129: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

[38] “Kızıl Fener” Fransa Bisiklet Turu’nun bitiş noktasıdır.

Page 130: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

[39] Tahta üzerinde oynanan, Çin’de ortaya çıkmış iki kişilik birstrateji oyunudur. (Ç.N.)

Page 131: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

[40] Viyana’da kurulmuş anti-entelektüel bir sanat okulu.

Page 132: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

[41] Fransa’da 2004 yılında çıkan “organize suçlar” ve “görevi ihmal”suçlarını kapsayan ve mahkeme görülmeksizin cezalandırmaya olanakveren terörle mücadele yasası.

Page 133: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

[42] Terk edilmiş ve izinsiz olarak işgal edilmiş yer. Avrupa’da hemev hem de kültür merkezi olarak kullanılır. (Ç.N.)

Page 134: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

[43] Kaçak köleler. Karayipler’de, Orta, Güney ve Kuzey Amerika’dakölelikten kaçıp bağımsız yerleşimler oluşturmuşlardır. (Ç.N.)

Page 135: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

[44] 1970’lerde İtalya’da kurulmuş otonom radyo.

Page 136: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

[45] İşsizleri, geçici ve güvencesiz işsizleri örgütleyen hareket. 90’lıyıllarda ortaya çıkmış olan bu gruplar 2011 sonundaki ayaklanmalardaçok önemli bir rol oynamışlardır.

Page 137: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

[46] “Enragés” ve “exaltés”. Her ikisi de Fransız İhtilalindeki radikalgruplardır.

Page 138: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

[47] Üretimin hayatın her safhasını sömürüp hayatın bütünüyle işetrafında şekillenmesi anlamında kullanılan terim. (Ç.N.)

Page 139: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

[48] TGV (Train à grande vitesse, [hızlıtren]) Alstom ve SNCF tarafından geliştirilen ve SNCF tarafından iş-letilen hızlı tren servisidir.

Page 140: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

[49] Tarteséets Fransa’nın Essonne Bölgesinden bir banliyödür.“Tarteréts Anti-Cop Brigade”, 80’lerde bu bölgede polise karşı yapılaneylemlerden sorumlu olduğu öne sürülmek için ortaya atılmış birisimdir.

Page 141: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

[50] Toplumsal sistemdeki meydana gelen bir yeniliği benimseyenler-in yeterli sayıya ulaştığını, böylece benimseme halinin kendi kendinisürdürebilir ve kendi başına ilerleyebilir noktaya ulaştığını belirtmekiçin kullanılan bir terimdir. (Ç.N.)

Page 142: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

[51] Bar ve kulüplerde içkinin pahalılaşmasından sonra, İspanyolgençlerin içkilerini marketten alıp sokaklarda gruplar halinde bir arayagelmesi. Bu buluşmaya “botellion” adı verilir.

Page 143: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

[52] Deşifre olmamak, göz yaşartıcı sprey ve biber gazından korun-mak için siyah giyinip maske takan anti-faşist, anti-kapitalist ve küre-selleşme karşıtı gruplardır. (Ç.N.)

Page 144: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

[53] Hem sivil hem de resmi görevler üstlenen İtalyan polisi.

Page 145: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

[54] Paris’in güneyinde bir pazar. Dünyanın en büyük yiyecek pazarıolduğu söylenir. (Ç.N.)

Page 146: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

[55] Paris'te 27 Ekim 2005 akşamı, kimlik kontrolüyapan polis tarafından kovalanırken yüksek gerilim trafosuna sığınanKuzey Afrikalı Zyed Benna (17) ile Traore Bauna’nın (15) elektrikçarpması sonucu ölümü ve Muhittin Altun’un (17) ağır yaralanmasınınardından başlayan ayaklanma.

Page 147: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

[56] Tam güvenlikli hapishane. (Ç.N.)

Page 148: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

[57] Fransa İçişleri Bakanı.

Page 149: This document was created with Prince, a great way of ...YAKLAŞAN İSYAN* Görünmezbirkomitetarafındankalemealınanelinizdekibukitap, büyükçoğunluğuFransa’nınTarnacköyünde11Kasım2008’detutuk-

[58] Jerome Kerviel 2008 yılında Fransa’nın önde gelenbankalarından Societé Général’i 4.9 Milyon Avro dolandırdı. BernardL. Madoff 2008’de ABD’de tek kişi tarafından gerçekleştirilen enbüyük yatırımcı dolandırıcılığı ile suçlanmıştır.