Upload
others
View
6
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
Yrd.Doç.Dr.Yosun MATER
TÜRLERİN KÖKENİ
Yrd.Doç.Dr.Yosun MATER
Yrd.Doç.Dr.Yosun MATER
Giriş
Charles Darwin, volkanik yapılı Galapagos Adalarına geldiğinde,
gördüğü türlerden çok etkilendi.
Günlüğüne, “Zaman ve mekan içerisinde , büyük bir gerçeğin
”gizemlerin- gizeminin”, Dünya üzerindeki ilk başlangıcının
göründüğü yerin yakınında olabiliriz”
Bu yorum, Darwin’in “Gizemlerin- gizemi” dediği, türlerin
oluşumu, türleşme hadisesinden çok etkilendiğinin kanıtıdır.
Buradan yola çıkarak inanılmaz çeşitliliğe ulaşan canlıların bir
atasal yapıdan (common ancestor) oluşması ve sonsuz sayıda
farklılaşması etkileyici bir süreçtir.
Yrd.Doç.Dr.Yosun MATER
Tür (Species), Latince’den olan, “Çeşit” veya “Görünüş” anlamına
gelen bir kelimedir.
Biz çeşit kelimesini farklılık şeklinde alırız.
Burada geçen farklılık kelimesinin karşılığı sadece Morfolojik (Dış
görünüş, Görünüm) farklılıklar değil aynı zamanda, Fizyolojik
(Hücresel, Yapısal işleyiş), biyokimyasal ve DNA düzeyindeki
farklılıkları içerir.
Bu durumda canlıların sahip olduğu özellikler, yaşamın gelişmesi
sürecinde “gen akışı” sayesinde ortaya çıkar (Şekil 24.2).
Yrd.Doç.Dr.Yosun MATER
Yrd.Doç.Dr.Yosun MATER
1. Biyolojik Tür Kavramı ve Üreme izolasyonu
Bu gerçekten yola çıkılarak, en çok kabul gören “Biyolojik
Tür” tanımı Ernst Mayr (1942) tarafından yapılmıştır.
Biyolojik Tür; üyeleri doğada kendi aralarında üreme
potansiyeline sahip olan ve yaşayan, verimli döller oluşturan
ancak diğer türlerin üyeleri ile yaşayabilir ve verimli döller
oluşturamayan populasyon veya populasyonlar grubudur.
Yrd.Doç.Dr.Yosun MATER
Ernst Mayr (1942) tarafından Türün özellikleri
belirlenmiştir.
Üyeleri arasında gen alışverişleri mümkün olan en büyük
populasyon (Biyolojik Tür);
1.Farklı populasyonlardan genetiksel olarak yalıtılmış;
2.Türün üyeleri potansiyel olarak birbirleri ile üreme
bakımından uygundur.
3.Tür üreme yalıtımına dayanmaktadır dolayısıyla her bir tür
diğer türler ile üremeyi önler ve genetik olarak karışmayı
engelleyen etkenler ile yalıtılmıştır.
Yeni türler oluşmasında gen akışı önemli bir etkendir.
Gen akışı rastgele ve her iki tür arasında olmaz.
Türler arasında “Üreme İzolasyonu (Reproductive isolation)” vardır.
Bunlara üreme bariyerleri-engelleri adı da verilir. Diğer bir değişle her tür-her
türle çiftleşip çoğalamaz.
Ör: insan ve Şempanze aynı yerde yaşayabilen, benzerlikleri görülse de gen
akışının mümkün olmadığı, diğer bir değişle birbirinden tamamen farklı
türlerdir.
Bu nedenle doğada çok az sayıda hibrit tür vardır.
Bunlar genellikle aynı cinsin farklı türleri arasında ekolojik şartlarla
çiftleşmek zorunda kalabilirler (Şekil 24.4).
Genel olarak üreme engelleri Prezigotik ve Postzigotik engeller olarak iki
grupta toplanır (Şekil 24.3).
Yrd.Doç.Dr.Yosun MATER
Prezigotik engeller; zigot veya döllenmiş yumurtanın
oluşumundan önce meydana gelen engellere verilen isimdir. Bu
engeller türler arasındaki çiftleşmeyi veya çiftleşme girişiminde
bulunurlarsa yumurtanın döllenmesini engeller.
Postzigotik engeller; zigot veya döllenmiş yumurtanın
oluşumundan sonra meydana gelen engellere verilen isimdir.
Farklı türler arasında döllenme engellenememişse zigotun
yaşaması veya verimli ergin bir bireye dönüşmesi engellenmeye
çalışılır.
Yrd.Doç.Dr.Yosun MATER
Prezigotik engeller;
1.Habitat yalıtımı; Aynı alan içinde farklı habitatlarda yaşayan
iki tür coğrafik engel olmamasına karşın
nadiren karşılaşabilirler.
2.Zamana bağlı yalıtım; İki tür günün farklı saatlerinde, farklı
mevsimlerde, yılın farklı zamanlarında ürüyorsa
bu türlere ait gametler birbiriyle karşılaşamaz.
3. Davranış yalıtımı; Eşleri cezbeden özel hareket ve işaretler
türlere özgüdür ve yakın akraba türler arasında bile farklılıklar
oluşturarak üreme engelini oluştururlar.
Yrd.Doç.Dr.Yosun MATER
Prezigotik engeller; (Devam)
4.Mekanik Yalıtım; Yakın akraba türler çiftleşme girişiminde
bulunabilirler ancak anatomik olarak birbirlerine uygun
olmadıklarından çiftleşme gerçekleşemez.
5. Genetik Yalıtım; Farklı türlere ait gametler birbirleri ile
karşılaşsa bile çoğunlukla birleşip gamet oluşturamazlar.
Gametlerin birbirini tanıması yumurtayı saran kılıf üzerinde yer
alan özgül moleküllerin varlığına dayanır ve bu özgül moleküller
sadece aynı türün sperm hücreleri üzerinde yer alan uygun
moleküllere tutunur.
Yrd.Doç.Dr.Yosun MATER
Postzigotik engeller;
1.Hibritin yaşama yeteneğinin engellenmesi; Hibrit zigotlar oluşsa bile
iki tür arasındaki genetik uyumsuzluk birkaç embriyonik evrede hibritin
gelişmesini durdurabilir.
2.Hibritin üreme yeteneğinin engellenmesi; Farklı iki tür çiftleşip güçlü
hibrit yavrular verse bile hibritler tamamen kısır olabilir. Hibrit her bir atasal tür
ile geri çaprazlanamadığından türler arasında serbest gen akışı olmaz. İki türün
kromozom sayıları veya yapıları farklı ise mayoz ile normal gametler üretilemez.
3. Hibritin kırılması; Farklı iki türün çiftleşmesi ile oluşan birinci kuşak
hibritleryaşayabilir ve üreyebilir. Ancak bu hibritler kendi aralarında veya ata
türler ile çiftleştirilirse bir sonraki kuşağın bireyleri zayıf veya kısır
olabilmektedir.
Yrd.Doç.Dr.Yosun MATER
Yrd.Doç.Dr.Yosun MATER
Günümüzde farklı tür tanımlarına da rastlamak mümkündür.
Morfolojik Tür Kavramı; bu kavram vücut şekli ve diğer yapısal farklılıklar
göz önene alınarak yapılan bir tanımlamadır.
Genellikle subjektif bir tanımlamadır.
Kabaca benzerlikler dikkate alınarak yapılır ve bu nedenle seçilen türler
arasında gerçekten bir akrabalık olmayabilir.
Ekolojik Tür Kavramı; aynı ekolojik çevrede, alanda yaşayan canlı ve cansız
yapılar arasındaki ilişkiler, onların benzer özellikler kazanmasına neden
olabilir.
Burada oluşan bu benzerlikler sadece yaşam ortamına adaptasyon sonucu
ortaya çıkar. Bu akrabalıklarını gerektirmez. Benzer olarak aynı türler Ör Meşe
ağacı gibi farklı ekolojik ortamlarda farklı şekilllerde ve özelliklerde
görülmesine rağmen aynı türlerdir.
Filogenetik Tür Kavramı; bu kavram bütün türlerin
az sayıda atasal hücreden kökenlendiğini ve dallandığını
kabul eden tür kavramıdır.
Bu ata türlerin sayısının 20 den fazla olduğu
düşünülmektedir.
Burada biyologlar, fosil verilerine ait karakteristikleri,
morfolojik ve DNA dizi benzerliklerini karşılaştırarak
farklı türler arasındaki akrabalık ilişkilerini anlamaya
çalışırlar.
2. Coğrafik Şartlara Bağlı yada Bağımsız Gerçekleşebilen Türleşme
Coğrafik şartlarla etkilenen türleşme şekilleri Allopatrik türleşme ve
Simpatrik türleşme olmak üzere iki gruba ayrılır.
Allopatrik türleşme; Türleşme coğrafik olarak birbirinden ayrılmış
populasyonlarda gerçekleşir. İki populasyon bulundukları alanda
birbirlerinden ayrılmış olduklarından dolayı aralarındaki gen akışı
başlangıçta kesilir veya indirgenir.
Simpatrik türleşme; Türleşme yayılış alanları coğrafik olarak üst üste
binen populasyonlarda gerçekleşir. Kromozom değişiklikleri ve rastgele
olmayan çiftleşmeler gibi biyolojik etkenler gen akışını indirger.
Yrd.Doç.Dr.Yosun MATER
Allopatrik Türleşmenin İşleyişi; bu işleyiş aslında türün yaşam ortamına
adaptasyonuna bağlıdır.
Bazı jeolojik olaylar ile (Ovalarda oluşan dağ sırası, denizel yaşamı birbirinden
ayıran kara köprüsü) ya da
Jeolojik olaylar olmaksızın bireyler coğrafik olarak uzak olan yeni bir alana
yerleşip, ana populasyon ile bağlantısını kopartırsa, coğrafik yalıtım ve allopatrik
türleşme gerçekleşir.
Bir populasyon hem küçük hem de yalıtılmış ise allopatrik türleşme olasılığı artar.
Küçük bir populasyonda yalıtım ile yeni türler oluşurken, çok daha yüksek sayıda
tür, yeni koşullara adapte olup yaşamlarını sürdüremediklerinden dolayı ortadan
kalkmıştır.
Ortak bir atadan, oldukça farklı şekilde adaptasyonlara sahip çok sayıda türün
evrimleşmesine «uyumsal açılım» denir.
Örneğin Bahama adalarından, Andros adalarında, göllerde yaşayan Sivrisinek
balığı (Gambusia hubbsi) coğrafik izolasyon ile farklı vücut şekilleri kazanmıştır
(Şekil 24.6).
Allopatrik Türleşmenin İşleyişi (Devam);
Allopatrik türleşmede her ne kadar coğrafik yalıtım
populasyonlar arasındaki üremeyi açıkça önlemesine karşın
biyolojik anlamda üreme yalıtımını kast etmemektedir.
Bir populasyon hem küçük hem de yalıtılmış ise allopatrik
türleşme olasılığı artar.
Türleşme bir populasyonun çevresine üreme engelleri koyan bazı
kuvvetlere uygun olarak oluşmamaktadır.
Üreme engelleri doğal seçme ve genetik sürüklenmeye uygun
olarak gen havuzlarındaki değişiklikler nedeniyle tesadüfi olarak
oluşmaktadır.
Böyle bir örnekte Panama kanalının iki tarafında yaşayan ve yaklaşık 30 farklı türü
olan bir karides türü olan Alpheus grubu için geçerlidir.
Bu türde kanalın iki tarafında kalarak coğrafik izolasyona uğrayan tür farklı renk
özellikleri kazanmıştır (Şekil 24.7).
Simpatrik Türleşme ve Poliploidi;
bazı canlı türlerinde özellikle bitkilerde
mitoz bölünme sırasında kromozom
katlanmasını sitokinez izlemezse aynı
hücre içinde kromozomlar takım halinde
artar, bu mutant duruma poliployidi
denir.
Fazla kromozom takımına sahip olan
bir bireyin tüm kromozomları tek bir
türden köken alırsa bu birey
autopoliployittir .
Simpatrik Türleşme ve Poliploidi (devam)
Allopoliployidi ise bir poliployit hibrite iki farklı türün katkısı
ortaya çıkar.
Bir allopoliployidin gelişimi, iki farklı türün kendi aralarında
üreyip kromozomlarını bir araya getirmesi ile başlanır.
Türler arasında gerçekleşen hibritler, genellikle verimsizdir ama
bu hibrit vegetatif (eşeysiz) olarak çoğaltılabilir (Şekil 24.9).
Poliployit hibritler, kendi aralarında üreyebilir ancak atasal tür
ile üreyemezler.
Bunlara örnek olarak buğday ve teke sakalı bitkisi verilebilir
(Şekil 24.10).
Yrd.Doç.Dr.Yosun MATER
Yrd.Doç.Dr.Yosun MATER
Simpatrik türleşme (Devam);
Hayvanlarda simpatrik türleşme daha az görülmekle birlikte,
gerçekleşmektedir.
Örneğin, genetik etkenler bir hayvan populasyonunu, ana
populasyonun kullanmadığı kaynaklar üzerine bağımlı kılarsa, bu
populasyon, ana populasyonun coğrafik yayılış alanı içersinde
üreme bakımından yalıtılabilir.
Hayvanlarda simpatrik türleşme bir polimorfik populasyonda
dişi bireylerin çiftleşmek için belirli görünüşe sahip erkek
bireyleri seçme konusunda katı davranmaları sonucu ortaya
çıkabilmektedir.
Simpatrik türleşme (Devam);
Örneğin, doğu Afrika’da yer alan Victoria Gölün’deki ciklet
balıklarının dünyada yaklaşık 600 türü vardır.
Bu balıkların Pundamilia pundamilia türü erkek bireyleri üreme
döneminde mavimsi bir renge, Pundamilia nyererei türü erkek
bireyleri ise kırmızımsı bir renge sahiptir (Şekil 24.11).
Her iki türün dişileri bu renk ayrımına göre uygun türün erkeği
ile çiftleşirler.
Buna karşın monokromatik ışık altında, dişi bireylerin renk
seçimi yapamadıkları ve hata yaparak, farklı eşleşmeler
yapabildikleri gösterilmiştir.
Yrd.Doç.Dr.Yosun MATER
Yrd.Doç.Dr.Yosun MATER
3. Hibrit bölgeler/zonlar üreme izolasyonuna neden olan faktörlerin ortaya
çıkma sebebidir;
Hibrit zonlarda yaşayan pek çok tür aynı cinsin farklı türleri ile yaşayabilir ve bu
türlerle karşılaşarak üreyebilir.
Böylece atalardan farklı özelliklere sahip yavrular oluşabilir.
Bu yavrular habitatın stabilitesine bağlı olarak güçlenerek habitatta hakim
olabilir ve/veya tam tersine elemine olarak gen havuzundan tamamen silinebilir.
Buna örnek olarak Bombina türü kurbağalar verilebilir.
Bombina variegata, sarı benekli ve yüksek rakımda yaşayan kurbağalardır.
Bombina bombina ise ateş renkli benekleri olan ve düşük rakımda yaşayan
kurbağalardır.
Bunların yaklaşık 10km hibrit habitatında; Bombina variegata oranı %50 iken,
Bombina bombina oranı %0’dır (Şekil 24.12).
•Bazen bu hibrit zonlarda, zamanla melezler için bir melez bölge
oluşturulması söz konusu olur.
•Bu durumun olası sonuçları,
•1.Bir türün üreme bariyeri oluşturması ile farklılaşmaya başlamasına yol açar,
güçlü bir üreme bariyeri oluşur. Kuvvetlenir (Reinforcernent) tamamen
yeni bir tür oluşturur.
•2.Bu farklılaşan tür, zaman içerisinde, ata türden farklı bir görünüme ve zayıf
üreme bariyerine sahip Füzyon (Fusion) yapılı olabilir.
•3. Bir şekilde hibrit zonlar/habitatlar yardımıyla, hibrit türlerin gen
havuzunda bulunmadığı ya da çok az bulunduğu kararlı (Stabil) bir yapı
gösterebilir. Yani hibrit zonda ayrılık devam eder(Şekil 24.13).
Yrd.Doç.Dr.Yosun MATER
•Kuvvetli
(Reinforcernent)
bireyler kararlı ve seçici
olarak kendi türlerinde
yer alan erkek bireyler ile
çiftleşir.
•Örneğin sinek yiyen
kuşu bu duruma örnek
gösterilebilir (Şekil
24.14).
•Füzyon (Fusion)
yapılı olan türe
örnek olarak çiklet
balıkları verilebilir.
Bunlar zayıf üreme
bariyerine sahiptirler
(Şekil 24.17).
•Kararlı (Stabil) bir yapı gösteren duruma ise Bombina türleri örnek
verilebilir. Hibrit zonda bir tür çok az diğeri ise hiç bulunmaz (Şekil 24.12).
4.Türleşme sırasında meydana gelen değişiklikler yavaş veya hızlı
olabilir, bunun sonucunda da az veya çok değişiklik/farklılık ortaya
Yeni türlerin meydana gelmesi hızlı olabilir. Bu hızın miktarı son derece
değişkendir.
Bu süre birkaç bin yıldan –milyon senelere kadar değişebilir.
Örneğin bir kelebek türü 5 milyon yıl önce ani değişikliklerle noktalanmış
denge modeli ile iki türe ayrılırken, yine aynı tür 50.000yıl içerisinde çok daha
az bir zaman içerisinde totaline göre yaklaşık%1’lik bir farklılaşma gösterebilir
(Şekil 24.16-24.17).
Yeni gelişmeler bize bazı gen ve gen gruplarının değişeme diğerlerinden daha
açık olduğunu ve özellikle bunların türleşmede daha etkili olduğunu
düşündürmektedir.
Yrd.Doç.Dr.Yosun MATER
Yrd.Doç.Dr.Yosun MATER
Yrd.Doç.Dr.Yosun MATER
Noktalanmış Denge Modeli
Paleontologist Niles Eldredge ve Stephen Jay Gould fosil formlarla ilgili
kademeli geçişlere nadiren rastlarken, daha çok yeni türlerin aniden
ortaya çıktığını tespit etmiştir.
Bu mantıktan yola çıkarak, bu türler ortaya çıktıktan sonra fosil
kayıtlardan aniden kaybolmaları Noktalanmış Denge Modelini
önermelerine yol açmıştır.
Darwin’de bu bağlantıyı sağlayan (ara form) fosillerin yokluğuna
şaşırarak, “Her bir tür aslında çok sayıda geçiş evresi geçirmiş olması
gerekir. Her birinin değişiklik geçirdikleri süre çok uzun ve yıllarla
ölçülmekle birlikte değişmeden kaldıkları süre ile karşılaştıklarında kısa
kalmaktadır.” demiştir.
Yrd.Doç.Dr.Yosun MATER
Noktalanmış Denge Modeli (devam)
Noktalanmış denge modeline göre türler yavaş ve kademeli
değişmek yerine oransal olarak hızlı değişim geçirerek aniden
birbirinden ayrılmaktadır.
Yeni türler morfolojik değişikliklerinin çoğunu, atasal türden ilk
tomurcuklandıklarında geçirirler.
Daha sonra, ek türlerin ortaya çıkmasına neden olsalar bile çok
az değişirler.
Noktalanmış denge terimi uzun süren bir dengenin türleşme
olayları ile noktalanması fikrinden türemiştir (Şekil 24.16).
Yrd.Doç.Dr.Yosun MATER
Mikroevrim:
Mikroevrim, bir populasyonun allel frekanslarında büyük ölçüde genetik
sürüklenme ve doğal seçme sayesinde kuşaklar geçtikçe bir değişimin
olmasıdır.
Türleşme:
Bir populasyon kendi atasal populasyonundan genetik olarak sapma
gösterdiği zaman bu bir üreme yalıtımı ile sonuçlanırsa türleşme oluşur.
Makroevrim:
Çok geniş bir zaman süreci içinde milyonlarca türleşme olayı sırasında
zamanla biriken değişiklikler toplu olarak makroevrimden sorumludur.
Yrd.Doç.Dr.Yosun MATER
Türleşmeden Makroevrime geçişte;
•Çok gelişmiş karmaşık yapılar, aynı temel işleve sahip çok daha
basit bir yapıdan, karmaşıklığın yavaş yavaş artmasıyla ortaya
çıkmıştır.
•Bir ortam koşulunda gelişen yapılar eğer başka bir işlevi
gerçekleştirmeye başlarlarsa buna görev kayması denir.
•Görev kayması bir organizmanın var olan koşullar içerisinde
bazı işlevlere sahip olan bir seri ara evre boyunca yeni
özelliklerin kademeli olarak nasıl ortaya çıktığına ilişkin
açıklama sunar.
Yrd.Doç.Dr.Yosun MATER
Bazı genetik türleşmeler yavaş yavaş ortaya çıkar ve
morfolojik yapıyı etkiler;
•Türlerin sahip oldukları bazı genlerdeki farklılıklar, türün farklı
görünmesine yani türün farklı bir morfoloji sergilemesine neden
olabilir.
•Bunun en iyi örneklerinden biri Mimulus cardinalis ve M.
lewisii bitkisidir (Şekil 24.19).
• Maymun çiçeği denilen, aslan ağzı benzeri bitkide farklı renk
ve morfoloji görülmektedir.
Yrd.Doç.Dr.Yosun MATER
Kaynaklar Campbell Biology 10th ed.(2014) Neil A. Campbell,
Jane B. Reece, Unit 4, Part:24, p: 500-518 Pearson Benjamin Cummings, 1301 Sansome St., San Francisco, CA 94111.
Yrd.Doç.Dr.Yosun MATER