7
Türkiye Selçuklular›nda Devlet Yap›s›n›n ekillenmesi PROF. DR. M‹K‹L BAYRAM Selçuk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi / Türkiye TÜRKLER ORTAÇA/ 169 Giriok iyi bilinen bir husustur ki, Türk örfünde ve tö- resinde devlet, devleti kuran ailenin (hanedan›n) erkek fertlerinin ortak mal› kabul edilir, haneda- na mensup fertlerin tamam›n›n devlet yönetimine kat›l- ma haklar› bulunmaktad›r. Devlet, kutsal bir varl›k ol- du¤u gibi, onu kuran ailenin fertleri de kutlu kiilerdir. Devletin ba›nda bir hakan bulunur. Hanedana mensup olan di¤er fertler ikinci, üçüncü dereceden yöneticiler olarak ülkenin (Devletin) kendi pay›na düen yöresini elinde bulundurur ve bataki hakana tabi olarak yöneti- me itirak ederler. Bu hiyerarinin bozulmas› durumun- da hanedan üyeleri aras›nda savalar vuku bulmaktad›r. Zaman zaman bu savalar s›ras›nda hanedan üyesi olan prenslerin ölümleri veya öldürülmeleri de meydana gel- mektedir. Bu prenslerin kanlar›n›n yere (topra¤a) akma- s› u¤ursuzlu¤a ve talihin dönmesine sebep olaca¤›na ina- n›ld›¤› için, onlar›n bo¤ularak öldürülmelerine azamî itina gösterilirdi. Bu inançlar›ndan dolay› Türkmenler hakan soyundan olmayan kiilerin etraf›nda toplanmaz ve siyasî mücadelelerinde onlara destek olmazlar. te bu inanç ve töreden dolay› birçok Türk devlet- leri, kurulduktan k›sa bir zaman sonra, do¤u-bat› veya kuzey-güney gibi isimlerle bölünmeler meydana gelmekte, bu durum devletlerin k›- sa sürede parçalanmas›na yol açmaktad›r. Kök Türklerde (Göktürk) ve Karahanl›- larda oldu¤u gibi. Dönem dönem devle- tin birli¤ini muhafaza etmek için hane- dan içi çat›malar yaanmaktayd›. Büyük Selçuklu Devleti’ndeki Yabguluk sava- lar› ve taht mücadeleleri gibi. Birçok Türk devletlerinin k›sa ömürlü olmas› da bundan kaynaklanm›t›r. ‹slâmiyet’ten sonra kurulan Türk devletle- rinde de bu inanç ve törenin (Töre hukuku) ba- z› de¤imelere u¤ramakla beraber, devam etti¤i görülmektedir. Bu dönemde devletin ve hane- dan›n kutsall›¤›n› vurgulamak için menkabeler imâl edildi¤i, devlete esrarengiz bir hüviyet verilmeye çal››l- d›¤› görülür. Bunun için genel olarak tasavvufî motifler- den ve teorilerden yararlan›lmaktad›r. Türkmenler taraf›ndan kurulan Büyük Selçuklu Devleti döneminde Gaznelilere kar› kazan›lan Danda- nakan Zaferi’nden hemen sonra (1040) bu devleti kuran Selçuklu Hanedan› üyelerinin devletlerini Türk töresine ve örfî kanunlara göre yap›land›rmaya çal›t›klar› müa- hede olunmaktad›r. Tu¤rul Bey Niabur’da Sultan (Bü- yük Hakan) olarak ilân edilmi, di¤er hanedan üyeleri- nin her biri bir yöreye “Melik” (Yabgu) ünvan› ile gön- derilmilerdir. Ça¤r› Bey, Musa Yabgu, Kavurt, Alp Ars- lan, Yakuti, Kutalm›ve o¤ullar›, ‹brahim Yinal vs. her bir hanedan üyesi bir yörede devlet yönetimine itirak etmilerdir. Bu yolla “Türk-Cihan Hakimiyeti Ülkü- sü”nün gerçeklemesine çal››lmaktad›r. Her melik bu- lundu¤u yörede fetihler yaparak, ülkesini imar ederek hükümranl›¤›n› devam ettirmektedir. Bu yaz›da Türkiye Selçuklular›nda yukar›da ana hat- lar›yla tasvir edilen Türk devlet anlay››n›n uygulanma- s›nda ne gibi yenilikler oldu¤u, nas›l bir yap›lanmaya gi- dildi¤i gösterilmeye çal››lacakt›r. Anadolu’daki sosyal, kültürel ve siyasî artlar›n bu yap›lanmada ne gibi de¤iik uygulamalara yol açt›¤› belirti- lecek ve bunun fikrî ve felsefî temelleri aç›klanacakt›r. Anadolu’da ortaya ç›kan bu devlet anlay›› ve yap›lanman›n Os- manl› Devleti’ne de temel tekil etti¤i bu vesile ile gösterilecektir. Anadolu’da Siyâsî Birli¤in Tesisi Genel olarak Türklerin Anadolu’yu fet- hi Malazgirt Zaferi (M. 1071) ile balat›l›r. Rahmetli Fuat Köprülü’nün de iaret etti¤i üzere 1 Malazgirt zaferini takip eden ilk yüz senede Türkler Küçük Asya’y› askerî bak›m- Ç II. K›l›ç Arslan ad›na Konya’da kesilen dirhem. (1186-7) (Yap› Kredi Kolleksiyonu)

Türkiye Selçuklular›nda Devlet Yap›s›n›n fiekillenmesidocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/Ansiklopedi/TÜRKLER... · prenslerin ölümleri veya öldürülmeleri

  • Upload
    others

  • View
    3

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Türkiye Selçuklular›nda Devlet Yap›s›n›n fiekillenmesidocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/Ansiklopedi/TÜRKLER... · prenslerin ölümleri veya öldürülmeleri

Türkiye Selçuklular›ndaDevlet Yap›s›n›n fiekillenmesi

PROF. DR. M‹K‹L BAYRAMSelçuk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi / Türkiye

TÜRKLER ORTAÇA⁄169

Giriflok iyi bilinen bir husustur ki, Türk örfünde ve tö-resinde devlet, devleti kuran ailenin (hanedan›n)erkek fertlerinin ortak mal› kabul edilir, haneda-

na mensup fertlerin tamam›n›n devlet yönetimine kat›l-ma haklar› bulunmaktad›r. Devlet, kutsal bir varl›k ol-du¤u gibi, onu kuran ailenin fertleri de kutlu kiflilerdir.Devletin bafl›nda bir hakan bulunur. Hanedana mensupolan di¤er fertler ikinci, üçüncü dereceden yöneticilerolarak ülkenin (Devletin) kendi pay›na düflen yöresinielinde bulundurur ve bafltaki hakana tabi olarak yöneti-me ifltirak ederler. Bu hiyerarflinin bozulmas› durumun-da hanedan üyeleri aras›nda savafllar vuku bulmaktad›r.Zaman zaman bu savafllar s›ras›nda hanedan üyesi olanprenslerin ölümleri veya öldürülmeleri de meydana gel-mektedir. Bu prenslerin kanlar›n›n yere (topra¤a) akma-s› u¤ursuzlu¤a ve talihin dönmesine sebep olaca¤›na ina-n›ld›¤› için, onlar›n bo¤ularak öldürülmelerine azamîitina gösterilirdi. Bu inançlar›ndan dolay› Türkmenlerhakan soyundan olmayan kiflilerin etraf›nda toplanmazve siyasî mücadelelerinde onlara destek olmazlar.

‹flte bu inanç ve töreden dolay› birçok Türk devlet-leri, kurulduktan k›sa bir zaman sonra, do¤u-bat›veya kuzey-güney gibi isimlerle bölünmelermeydana gelmekte, bu durum devletlerin k›-sa sürede parçalanmas›na yol açmaktad›r.Kök Türklerde (Göktürk) ve Karahanl›-larda oldu¤u gibi. Dönem dönem devle-tin birli¤ini muhafaza etmek için hane-dan içi çat›flmalar yaflanmaktayd›. BüyükSelçuklu Devleti’ndeki Yabguluk savafl-lar› ve taht mücadeleleri gibi. BirçokTürk devletlerinin k›sa ömürlü olmas› dabundan kaynaklanm›flt›r.

‹slâmiyet’ten sonra kurulan Türk devletle-rinde de bu inanç ve törenin (Töre hukuku) ba-z› de¤iflmelere u¤ramakla beraber, devam etti¤igörülmektedir. Bu dönemde devletin ve hane-

dan›n kutsall›¤›n› vurgulamak için menkabeler imâledildi¤i, devlete esrarengiz bir hüviyet verilmeye çal›fl›l-d›¤› görülür. Bunun için genel olarak tasavvufî motifler-den ve teorilerden yararlan›lmaktad›r.

Türkmenler taraf›ndan kurulan Büyük SelçukluDevleti döneminde Gaznelilere karfl› kazan›lan Danda-nakan Zaferi’nden hemen sonra (1040) bu devleti kuranSelçuklu Hanedan› üyelerinin devletlerini Türk töresineve örfî kanunlara göre yap›land›rmaya çal›flt›klar› müfla-hede olunmaktad›r. Tu¤rul Bey Niflabur’da Sultan (Bü-yük Hakan) olarak ilân edilmifl, di¤er hanedan üyeleri-nin her biri bir yöreye “Melik” (Yabgu) ünvan› ile gön-derilmifllerdir. Ça¤r› Bey, Musa Yabgu, Kavurt, Alp Ars-lan, Yakuti, Kutalm›fl ve o¤ullar›, ‹brahim Yinal vs. herbir hanedan üyesi bir yörede devlet yönetimine ifltiraketmifllerdir. Bu yolla “Türk-Cihan Hakimiyeti Ülkü-sü”nün gerçekleflmesine çal›fl›lmaktad›r. Her melik bu-lundu¤u yörede fetihler yaparak, ülkesini imar ederekhükümranl›¤›n› devam ettirmektedir.

Bu yaz›da Türkiye Selçuklular›nda yukar›da ana hat-lar›yla tasvir edilen Türk devlet anlay›fl›n›n uygulanma-s›nda ne gibi yenilikler oldu¤u, nas›l bir yap›lanmaya gi-dildi¤i gösterilmeye çal›fl›lacakt›r. Anadolu’daki sosyal,

kültürel ve siyasî flartlar›n bu yap›lanmada negibi de¤iflik uygulamalara yol açt›¤› belirti-

lecek ve bunun fikrî ve felsefî temelleriaç›klanacakt›r. Anadolu’da ortaya ç›kanbu devlet anlay›fl› ve yap›lanman›n Os-manl› Devleti’ne de temel teflkil etti¤ibu vesile ile gösterilecektir.

Anadolu’da Siyâsî Birli¤in Tesisi

Genel olarak Türklerin Anadolu’yu fet-hi Malazgirt Zaferi (M. 1071) ile bafllat›l›r.Rahmetli Fuat Köprülü’nün de iflaret etti¤iüzere1 Malazgirt zaferini takip eden ilk yüzsenede Türkler Küçük Asya’y› askerî bak›m-

Ç

II. K›l›ç Arslan ad›naKonya’da kesilendirhem. (1186-7)

(Yap› Kredi Kolleksiyonu)

Page 2: Türkiye Selçuklular›nda Devlet Yap›s›n›n fiekillenmesidocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/Ansiklopedi/TÜRKLER... · prenslerin ölümleri veya öldürülmeleri

TÜRKLER ORTAÇA⁄170

dan fethetmekle meflgul idi. Bu dönemde Anadolu’da si-yasî bir belirsizlik hüküm sürmüfltür. Bir yandan Selçuk-lu Devleti ile Anadolu’da kurulan di¤er Türk Beylikleriaras›ndaki mücadeleler, bir yandan da Anadolu toprakla-r›n› çi¤neyip geçen Haçl› dalgalar› bu topraklarda siyasîistikrar›n sa¤lanmas›n› hem zorlaflt›rm›fl, hem geciktir-mifltir. Selçuklular zaman›nda Anadolu’da siyasî birlikve istikrar ancak II. K›l›çarslan’›n saltanat›n›n son y›lla-r›nda sa¤lanm›flt›r. Bu istikrar›n sa¤lanmas›yla birlikteAnadolu’da yo¤un bir ilmî, fikrî, kültürel ve ticarî faali-yetler bafllam›flt›r. Gene bu istikrarla birlikte Anado-lu’da sosyal kültürel ve s›naî nitelikli halk örgütlenme-leri görülmektedir.

Anadolu’ya O¤uzlarla birlikte ‹ranl›lar da gelmifller-di. ‹ranl›lar daha çok tâcir, ilim adam›, meflayih ve mü-ridler olarak Anadolu’ya gelmifller ve daha çok flehirler-de yerleflmeyi tercih etmifllerdir. Türkmen halklar ise,daha çok göçebe topluluklar halinde idiler ve fethedilentopraklara göçüyor ve k›rsal bölgelere yerleflmeyi tercihediyorlard›. Böylece Anadolu pek çok farkl› kültürlerinbirbiriyle tan›flt›¤› ve etkilendi¤i bir muhit olmufltu.Yerli H›ristiyan Rum ve Ermeni halk kahir ekseriyetiMüslüman olan milletlerle yüz yüze gelmifl ve iç içe ya-flamak durumunda olmufllard›r. fiüphesiz Anadolu’dafarkl› dinlere ve ›rklara mensup insan-lar, zümreler bulunuyordu. Fakatekseriyet itibariyle ‹slâm H›ris-tiyan kültürünün etkileflmesiön plândayd›. Bu iki dinemensup insanlar›n karfl›l›kl›kültürel etkileflmeleri daima‹slâmiyet lehine bir geliflmegöstererek Anadolu’nun ‹slâm-laflmas› gerçekleflmifltir. Tabiikültürel faaliyetler içinde Türklerinön plânda bulunmalar›, Türk nüfusunun göç-lerle sürekli art›fl göstermesi siyasî otoritenin MüslümanTürklerde olmas› Anadolu’nun ‹slâmlaflmas› yan›ndaTürkleflmesi sonucunu da do¤urmufltur.

II. K›l›ç Arslan uzun mücadelelerden sonra Danifl-mendo¤ullar› Devleti’ni ortadan kald›rarak Anadolu’dasiyasî birli¤i sa¤lad›¤› halde ülkesini 11 o¤lu aras›ndapaylaflt›rarak bu siyasî birli¤i kendi eliyle da¤›tm›flt›r.O, her o¤lunu bir yöreye Melik statüsü ile tayin etmiflti.Kendisini de Sultan olarak merkeze al›p bu meliklerinüstünde siyasî otorite kurmay› düflünmüfltür. Ancakkendisinden sonra ülkesinin birli¤inin devam›n› sa¤la-yacak düzenlemeyi belirleyememifl veya düflündü¤ünüuygulamaya koyamam›flt›r. Bu yüzden o daha hayattaiken her biri bir yörede Melik olan o¤ullar› Selçuklu tah-t›n› ele geçirmek ve Sultan olmak için birbirleriyle mü-cadeleye tutufltular. II. K›l›ç Arslan’›n ölümünden sonrada devam eden bu mücadelede Malatya’daki kültürelfikrî çevrede yetiflen ve e¤itim gören I. G›yasüddin Key-hüsrev ile Tokat ve Amasya çevresindeki kültürel ve fik-rî ortamda yetiflen ve Tokat Meliki olan Rüknüddin Sü-leyman fiah ön plâna ç›kt›klar› görülür. Bunun sebebifludur:

Selçuklular zaman›nda Tokat ve Malatya çevresindebirbirinden farkl› ve birbiriyle z›tlaflan ve rekabet halin-de bulunan iki ayr› fikrî ve kültürel çevre teflekkül et-mifltir. Tokat Amasya, Niksar çevresinde DaniflmendO¤ullar›ndan tevarüs eden Türk millî kültürüne dayal›bir kültürel çevre, Alpl›k ve Gazilik ülküsünden kay-naklanan siyasî bir yap›lanma meydana gelmifltir. Bunakarfl›l›k Malatya ve yak›n çevresinde ise ‹ran millî kültü-rüne dayal› bir kültürel yap›lanma teflekkül etmifltir. Odönemde birbiriyle siyasî rekabet halinde bulunan bu ikifarkl› kültürel çevrede farkl› siyasî güç odaklar› olufl-mufltur. Bu iki farkl› siyasî zihniyet aras›ndaki rekabetve z›tlaflma Türkiye Selçuklular› tarihi boyunca devametmifl, pek çok sosyal ve siyasî olaylar›n meydana gelme-sine ve hatta devletin y›k›l›fl›n›n en önemli sebebi ol-mufltur.

Tokat ve Malatya Daniflmendo¤ullar› zaman›nda bukültürel özellikleriyle iki önemli ilim ve fikir merkezihaline gelmifltir. Bu durum bu iki beldenin Selçuklularzaman›nda da flehzadelerin tahsil ve e¤itim merkezi ola-rak belirlenmesine sebep olmufltur. Böyle olunca da buiki kültürel çevre zaman zaman kendi beldelerinin fleh-zadelerini iktidara getirme gayreti içinde olmufllar ve buyönde faaliyetlerde bulunmufllard›r. Bu da flehzadeler

aras›nda s›k s›k taht mücadeleleri-nin bafl göstermesine ve sultanla-

ra suikast düzenleme olaylar›-n›n yaflanmas›na sebep olmufl-tur.

Bu devirde devlet hizme-tinde bulunan beyler ve emir-

ler de ya bu iki zihniyetten biri-ne mensup veya birini tercih etme

durumunda olmufllard›r. Genel olarakMalatya çevresindeki zihniyetin iktidarlar üze-

rindeki ilmî, kültürel ve siyasî a¤›rl›¤›n›n daha müessirve yönlendirici oldu¤u görülmektedir. Bu iki siyasî zih-niyet mensubu yöneticiler ve fikir adamlar› bu günkü si-yasî partilere benzer bir faaliyet içinde bulunmufllard›r.O dönemde Anadolu’da bulunan dinî ve sosyal niteliklikurulufllar (tarikatlar ve s›naî ve sosyal kurulufllar) da busiyasî zihniyetlerden birine destek olmufllar ve destekle-dikleri zihniyetin halk içindeki siyasî taban›n›n oluflma-s› yönünde faaliyet göstermifllerdir. Bu konuyu ayr› birmakalede örnekler göstererek genifl olarak ele al›p yay›n-lam›fl oldu¤umuzdan2 burada k›sa kesiyor ve esas konu-ya dönüyoruz.

II. K›l›ç Arslan’›n ölümünden sonra yukar›da sözü-nü etti¤imiz iki flehzade aras›ndaki taht mücadelesi Har-put ve Malatya’da e¤itim gören I. G. Keyhüsrev ile To-kat ve çevresindeki Türkmen muhitin meliki olan Rük-nü’d-din Süleyman fiah aras›nda bafl göstermesi iflte buiki kültürel çevrede odaklaflan iki farkl› siyasî iradeninön plâna ç›kmas›ndan kaynaklanm›flt›r.

Anadolu Selçuklu Sultan› I. G. Keyhüsrev 1192 y›-l›nda babas› II. K›l›ç Arslan’›n deste¤i ile tahta geçmifl-

I. Keyhüsrev ad›nakesilen bak›r para

(1204-11)

Page 3: Türkiye Selçuklular›nda Devlet Yap›s›n›n fiekillenmesidocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/Ansiklopedi/TÜRKLER... · prenslerin ölümleri veya öldürülmeleri

TÜRKLER ORTAÇA⁄171

ti. Fakat bir müddet sonra Tokat meliki olan kardefli Sü-leyman fiah kendisine karfl› ayaklanm›fl ve onu Konya’damuhasara alt›na alm›flt›. Sonuçta I. G. Keyhüsrev1196’da Konya’y› ve Anadolu’yu terk etmeye mecburkalm›flt›r. Keyhüsrev flehzadeli¤i döneminde bir süreUluborlu Melikli¤i’nde bulunmufltur. Burada bir çevre-si ve destekçileri vard›. Bu yüzden Süleyman fiah onuAnadolu’yu terke mecbur ederken bat›ya yani day›lar›-n›n bulundu¤u Bizans’a ya da Uluborlu yönüne gitmesi-ne müsaade etmemifl olmal›d›r. Taht›n› kaybeden Key-hüsrev önce Haleb’e Selahü’d-din Eyyübî’nin o¤lu elMelikü’z-zahir’in yan›na gitmifltir. Oradan Diyarbekir,Ahlat ve Harput’a gitmifl, Güney ve Do¤u Anadolu’da-ki devletlerden umdu¤u destek ve yard›m› bulamay›ncaTrabzon’a gelmifltir. Trabzon Komnenler Hanedan›’n›nyard›m› ile deniz yoluyla ‹stanbul’a, gi-derek day›lar›na s›¤›nm›flt›r. Sekizy›l sürgün hayat› yaflayan G. Key-hüsrev burada iken Türkiye Sel-çuklular› Devleti’nin Bizans’a s›-n›r olan Uç bölgelerdeki hudutmuhaf›zlar› konumundaki Türk-men be¤lerle irtibat kurmufl ve on-lardan, kaybetti¤i taht›n› tekrar elegeçirmek hususunda destek sözü alm›flt›r. BuTürkmen be¤ler uygun bir zamanda onu Ana-dolu’ya davet etmifllerdir.

Kay›npederi olan Komnenler sülalesinden ManuelMavrazemos’u da yan›na alan G. Keyhüsrev onun çokbüyük destek ve yard›mlar›na nail olarak ‹zmit, Kütah-ya üzerinden Uluborlu’ya gelmifltir. Onun bu güzergah›takip ederek Anadolu’ya intikali tamamen Manuel Mav-razemos’un yard›m ve çabalar›yla gerçekleflmifltir. UçTürkmenlerinden ve Mavrazemozos’un Bizansl› askerle-rinden müteflekkil bir ordu ile Uluborlu’dan Konya üze-rine yürümüfltür. Büyük güçlüklerden sonra nihayet1204 y›l› bafllar›nda tekrar taht›na kavuflmufl, tahtan in-dirdi¤i ye¤eni Süleyman fiah’›n o¤lu III. ‹zzüddin K›l›çArslan’› tutuklatm›fl bilahare de onu bo¤durmufltur.

Türkiye Selçuklular›nda Devletin Yeniden Yap›lanmas›I. G›yasüddin Keyhüsrev yeniden taht› ele geçirme-

sinin ard›ndan devlet yap›s›nda ve yönetimde yeni biryap›lanma çal›flmalar›na girdi¤i görülmektedir. O bunuyapmak suretiyle devlete kal›c› bir düzen vermifl olaca-¤›n› ve bu yolla Anadolu’da bulunan farkl› etnik ve dinîzümreler aras›nda bar›fl ve güven ortam› yaratm›fl olaca-¤›n› düflünüyordu. Bu yolla güçlü, toplay›c› ve birleflti-rici büyük bir devlet modelini gerçeklefltirmeyi plânl›-yordu. Böylece Türkiye Selçuklular›nda yeni bir devletanlay›fl› ve yeni bir mutlu toplum infla etme düflüncesido¤mufltur. Bunu Türk Cihan Hakimiyeti Ülküsü’nünyeni bir uygulama biçiminin gündeme getirilmesi ola-rak düflünebiliriz.

I. G. Keyhüsrev bu amac›n› gerçeklefltirmek içinilk ifl olarak yeniden taht› ele geçirmekte Komnen Ma-

nuel Mavrazemos’dan çok büyük yard›m ve destek gör-dü¤ü için ikinci defa iktidara geliflinin hemen ard›ndanEmir Mavrazemos’u Melik unvan›yla Uç bölgesine gön-dermifl Uluborlu, Denizli ve Honas’› ona vermifltir.Böylece Anadolu’da ilk olarak yöneticisi Hristiyan olanSelçuklu Devleti’ne ba¤l› bir Meliklik kurulmufltur.Kendisi ve o¤lu Yohannes Hristiyan olarak bu görevle-rini sürdürdüler. Fakat torunu olan Denizlili Mehmedel-Mevrazemî Müslüman olmufl ve Uç Be¤i olarak göre-vine devam etmifltir. Bilahare Hülagu Han taraf›ndanöldürüldü.3

I. G›yasüddin büyük o¤lu ‹zzüddin Keykâvus’u yu-karda bahsedildi¤i üzere ‹ran kültürünün merkezi duru-munda olan Malatya’ya melik olarak Güneydo¤u Anado-lu’nun yönetimini de ona vermifl oluyordu. Di¤er o¤lu

Alâüddin Keykubad’› da Tokat’a genemelik olarak gönderdi. Türkmen-

lerin yo¤un oldu¤u ve Daniflmendili diye an›lan Kuzey Anado-lu’nun idaresini de bu o¤luna ver-mifltir. Kendisi de büyük Sultan

olarak baflkent Konya’dan bütünbu melikliklere vaz’iyyet ediyordu.

Böylece I. G. Keyhüsrev Afrasyab’›n so-yunda gelen bir hakan olarak Turanî kavimle-rin büyük hakan›, destanî ‹ran flahlar›n›n un-van› olan Keyhüsrev unvan›n› kullanarak eski

‹ran flahlar›n›n devam› oldu¤unu ve nihayet Diyar-›Rum’da Kayser-i Rum’un yerine kaim bir Kayser oldu-¤unu, Anadolu’daki dinî ve etnik zümrelere empoze veonlar›n hamasî duygular›n› tatmin etmeyi düflünmüfltür.

Nitekim o dönemde Anadolu’da yaflayan Türkmenas›ll› fieyh Evhadüddin Hâmid el Kirmanî, G. Keyhüs-rev’e hitaben yazd›¤› bir rubaide flöyle demektedir:

“ Kayser’in aya¤›n›n alt›nda yer eskimekteydi. Köflkügökyüzüne yükselmiflti. Ey Keyhüsrev onun yerini alm›fl du-rumdas›n. Söyle o köflk nerede? Kayser ise sanki hiç yaflama-d›.”4

O halde I. Giyesüddin, o¤ullar› ve ahfad›n›n Key-hüsrev, Keykâvüs, Keykubad, Keyferidün gibi destanî‹ran flahlar›n›n unvanlar›n› kullanmalar› ‹ran kültürüneduyulan hayranl›ktan çok politik bir amac› bulundu¤ugöz ard› edilmemelidir. I. G. Keyhüsrev bütün bu dinîve etnik zümreleri kendi siyasî otoritesi alt›nda toplaya-rak ve kendini merkeze alarak Anadolu’da istikrar ve ba-r›fl ortam› yaratmaya çal›flm›flt›r. Böylece bu yeni devletfelsefesinin ve siyasî anlay›fl ve düflünüfl biçiminin yap›-lanmas›na yönelik bir çal›flma yürütülmüfltür. Nitekimbundan sonrad›r ki bu dönemde Anadolu’da SelçukluDevleti hizmetinde çok say›da Rum ve Ermeni kökenliKontlar ‹ran ve Türkmen kökenli Emirler görülmekte-dir. I. G›yasüddin Keyhüsrev, bu düzenlemeleri gerçek-lefltirdikten sonra bu emir ve kontlar›n deste¤i ile Antal-ya’y› ve Samsun’u fethederek devletinin s›n›rlar›n› Ak-deniz ve Karadeniz’e ulaflt›rm›flt›r. Bundan sonraki Tür-kiye Selçuklular› sultanlar› “Sultanü’l-Arabi ve’l-Acem”(Arap ve Arap olmayan halklar›n sultan›) unvanlar›na,

Süleyman fiah ad›naKonya’da kesilen dirhem,

(1202-3) (Yap› KrediKoleksiyonu)

Page 4: Türkiye Selçuklular›nda Devlet Yap›s›n›n fiekillenmesidocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/Ansiklopedi/TÜRKLER... · prenslerin ölümleri veya öldürülmeleri

TÜRKLER ORTAÇA⁄172

“Sultanü’l-bahreyn” (‹ki denizin sultan›) unvan›n› dakatm›fllard›r. Ondan sonra gelen Selçuklu sultanlar› dabu unvan› kullanacaklard›r.

G›yasüddin ikinci defa iktidara gelince hocas› Ma-latyal› fieyh Mecdüddin ‹shak’› cülûsunu 34. Abbasî Ha-lifesi en-Nas›r li Dinillah’a bildirmek üzere diplomatolarak Ba¤dad’a göndermifltir.5 Bu dönemde Abbasî Ha-lifesi bütün ‹slâm dünyas›n›n ruhanî lideri olarak “Fü-tuvvet Teflkilât›” diye an›lan bir örgüt kurmufl ‹slâmdünyas›ndaki bütün fleyh ve müritleri ve devlet adamla-r›n› bu örgüte üye olmaya ça¤›rm›flt›.6 O bu örgüt vas›-tas› ile hilâfet otoritesini bütün ‹slâm alemine kabul et-tirmeye çal›fl›yordu. ‹slâm dünyas›n› kontrolü alt›ndatutmak amac›yla fleyhler ve müritlerden oluflan ajanlar›vas›tas› ile kendisine ve siyasetine muhalifleri tespit edi-yor ve onlara karfl› tedbirler almaya çal›fl›yordu.7 Mec-düddin ‹shak Ba¤dad’da halife ile görüfltükten sonra oy›l hacca da gitmifl, hac dönüflü gene Ba¤dad üzerindenAnadolu’ya dönerken Fütuvvet Teflkilât›’n›n üyeleriolan çok say›da fleyh, ilim ve fikir adam› zevat›Anadolu’ya celbetmifltir. Bunlar aras›nda ünlüMa¤ribli sofi Muhyiddin ‹bnü’l-Arabi, fieyhEvhadüddin Hamid el-Kirmanî Ahi Evrendiye bilinen Hace Nasirüddin Mahmudda bulunmaktad›r.8 fieyh Mecdüddin ‹s-hak’›n bu diplomatik faaliyetleri ileAnadolu Selçuklu Devleti ile Abbasî hal-ifesi aras›nda siyasî ve kültürel iliflkilerkurulmufl oluyordu. Bu iliflki ve dayan›fl-ma sonunda Selçuklu sultan› halifeninkurdu¤u Fütuvvet Teflkilât›’na üye olmufl vebu teflkilât›n üniformas› olan fled ba¤lam›fl veflalvar giymifltir. Böylece Sultan I. G›yasüddinKeyhüsrev kutsal bir kiflilik kazanm›fl oluyor-du. Türkiye Selçuklu Devleti ‹slâm dünyas› ile de kültü-rel ve siyâsî ba¤›n› bu yolla devam ettirmeye çal›flm›flt›r.

Bu yeni siyâsî yap›lanman›n devrin yazarlar› üzerin-de de etkisini gösterdi¤i görülmektedir. Meselâ: AhiTeflkilât›’n›n fikrî mimar› olan Ahi Evren Hace Nasi-rüddin Mahmud 1257 y›l›n›n Zi’l-hicce ay›nda SultanII. ‹zzüddin Keykavus’a sundu¤u bir siyaset-name olan“Letâif-i hikmet” adl› eserinde sultana: Anadolu’dakiHristiyan halka karfl› iyi davranmas›n› ve devlet bütçe-sinden onlar› da faydaland›rmas›n› tavsiye etmektedir.9Ahi Evren diye ünlenen Hace Nasirüddin Mahmud’unAnadolu’da “Latifeler”i ile meflhur olan Hoca Nasreddinveya Nasreddin Hoca ile ayn› kifli oldu¤unu tesbit etmiflbulunuyoruz.10

Böyle bir siyasî tedbir ve proje ile Daniflmendo¤ul-lar› zaman›nda Malatya çevresinde mevcut olan ‹ran mil-lî kültürüne dayal› kültürel yap›lanmadan nefl’et eden si-yasî ve kültürel çevre ile Tokat, Sivas, Amasya yöresindeTürk kültürü ve Türk töresinden kaynaklanan siyasî vekültürel çevre aras›ndaki rekabet ve mücadeleye son ver-me plânlanm›flt›r. Yerli H›ristiyan halklar ile Müslümanhalklar aras›nda da bar›fl ve güven ortam› yaratmaya ça-l›fl›lm›flt›r.

G›yasüddin Keyhüsrev’den sonra o¤ullar› da onunbu düzenlemelerine azamî riayet etmifllerdir. I. ‹zzüddinKeykâvus, Sinop’u zaptetmifl ve burada bir tersane inflaederek Karadeniz’e aç›lm›fl, güneyde Antalya’y› yenidenfethederek flehrin kale ve surlar›n› tahkim etmifl ve bura-da da muhkem bir tersane infla etmifltir. Güneydo¤uAnadolu’da da fetihler gerçeklefltirerek Anadolu’ya aç›-lan ticaret yollar›n› güvence alt›na almaya çal›flm›flt›r.Ulu¤ Sultan Alaüddin Keykubad da Hüsamüddin Ço-ban komutas›nda bir donanmay› Karadeniz’in kuzeyinesevk ederek K›r›m ve Deflt-i K›pçak’› fethetmifl ve böy-lece Türkiye Selçuklular›nda ilk defa deniz afl›r› bir ülkefethedilmifltir. Alâüddin Keykubad güneyde Alanya’y›da fethederek flehri yeniden kurmufl, muhkem surlar vetersaneler infla etmifltir. Alanya yak›nlar›nda infla etti¤iAlara Han› kitabesinde kendisini “Sultanü’l-Arabi ve’l-Acemi” (Arab›n ve Arap olmayanlar›n sultan›) lâkaplar›-n›n yan›nda “Sultanü’r-Rumi ve’l-Ermeni ve’l-Efrenc”

(Rum, Ermeni ve Bat›l› halklar›n sultan›) lâkaplar› ilede tavsif etmesi onun dedesi I. G›yasüddin Key-hüsrev’in gerçeklefltirmeye çal›flt›¤› politik dü-flünceyi daha da ileriye götürdü¤ünü göstermek-

tedir.Bu cihan hakimiyeti ülküsünün I.

Alâüddin Keykubad zaman›nda doruknoktada oldu¤u farkedilmektedir. Bununen önemli belirtisi Antalya Müzesi’ndebulunan bir mühürdür. Bu mührün biryüzünde ortada Ulu¤ Sultan Alâüddin

Keykubad’›n portresi bulunuyor. Bununetraf›na “es-Sultanu’l-muazzam Alâü’d-dun-ya ve’d-din Keykubad b. Keyhüsrev” ibaresiyaz›larak bu portrrenin Alâüddin Keyku-bad’a ait oldu¤u ifade edilmifltir. Burada

Alâüddin Keykubad Do¤ulu bir hükümdar de¤il, Bü-yük ‹skender’e benzetilerek resmedilmifltir. Böylece Bü-yük ‹skender yerine Alâüddin Keykubad ikame edilmekistenmifltir.

Onun da ‹skender gibi Do¤u’nun ve Bat›’n›n hü-kümdar› oldu¤u mesaji verilmeye çal›fl›lm›flt›r. Bu müh-rün di¤er yüzünde de Anadolu Selçuklu Devleti’ninsembolü olarak bir arslan motifi bulunmaktad›r. Buradada kenarda “Ebü’l-feth” ibaresi okunmaktad›r.11 Selçuk-lu sultanlar› fethettikleri topraklar› vatanlaflt›rmak içinfetih ifllerine büyük bir önem atfetmifllerdir. Devletin y›-k›lmaya yüz tuttu¤u günlerde bile lakaplar› aras›nda bu“Ebü’l-feth” lakab›n› kullanm›fllard›r. Bu mühürde defetih ülküsü vurgulanmaktad›r. Arslan da Anadolu Sel-çuklular› hakanlar›n›n gücünü simgelemekte ve eski‹ran’›n arslan olan armas›n› dillendirmektedir. Böyleceeski ‹ran flahlar›n›n devam› olduklar› mesaj›n› vermekistemifllerdir. Muhtemelen bu mühür, resmî yaz›larda veposta ifllerinde kullan›l›yor, Müslim ve gayr› müslimteb’aya bu yönde bir mesaj ulaflt›r›lm›fl oluyordu.

I. Alâuddin Keykubad’›n iki o¤lu vard›. Büyük o¤-lu II. Giyasü’d-din Keyhusrev Malatya Meliki konu-mundayd›. Di¤er o¤lu Eyyubi ailesinden olan Adiliy-

Beyflehir KubadabadSaray› av sahneli alç› pano

parças›, (1236) (Konya-Karatay Müzesi)

Page 5: Türkiye Selçuklular›nda Devlet Yap›s›n›n fiekillenmesidocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/Ansiklopedi/TÜRKLER... · prenslerin ölümleri veya öldürülmeleri

TÜRKLER ORTAÇA⁄173

ye’den do¤an ‹zzüddin K›l›ç Arslan da Türkmen çevre-lerin sahiplendikleri flehzade idi. Türkmenlerin ulu¤sultan dedikleri A. Keykubad küçük o¤lu olan ‹zzüddinK›l›ç Arslan’› veliahd tayin etmifl idi. Baz› tarihçilerimizSultan Alâüddin Keykubad’›n büyük o¤lu G›yasüddin’ieylenceye düflkün ve hükümdar olmaya yetersiz buldu¤uiçin onu veliahd tayin etmedi¤ini iddia etmifllerdir. Buiddia katiyyen varit de¤ildir. Alâüddin Keykubad Türk-men çevrelerin deste¤i ile iktidara gelmifl ve daimaTürkmenler lehine bir siyaset izlemifltir. Bu itibarla okendisinden sonra da bu siyasetin devam etmesini dü-flünmüfl ve bu amaçla Türkmen çevrelerin sahiplendi¤iküçük o¤lu ‹zzüddin K›l›ç Arslan’› veliahd tayin eyle-mifltir. Bu durumda Malatya yöresinin meliki olan Giya-sü’d-din Keyhüsrev, annesi Hond Hatun (Mahperi Ha-tun) ve A. Keykubad’a muhalif olan baz› ümera ile iflbirli¤i yaparak ulu¤ sultana suikast düzenledi ve böyle-ce Anadolu Selçuklu taht›na oturmay› baflard›. KardefliK›l›ç Arslan’› ve onun annesi Adiliyye Hatun’u, kendi-sinin Atabe¤i konumunda olan Sadüddin Köpek’e öl-dürttü. Onun bu uygulamas› yani Türkmen çevrelerinbüyük hamisi olan babas›n› ve gene buçevrelerin flehzadesi olan kardeflini veonun annesini öldürtmesi bütün Türk-men çevreleri derinden yaralam›flt›.

II. G. Keyhüsrev, dedesi I. G. Keyhüs-rev taraf›ndan belirlenen ve uygulanan,babas› taraf›ndan da güçlü bir flekildehayata geçirilen bu siyasî anlay›fla veyap›lanmaya muhalif bir siyasî tutumiçinde oldu¤u görülmektedir. Bu mu-halefetini iktidara geldi¤i y›l yani 635(1238) y›l›nda infla etti¤i E¤irdir Han›’n›nkitabesinde göstermektedir. O, bu kitabedekendisini Zü’l-karneyn’in soyundan gelenzaman›n Keyhüsrev’i ve zaman›n ikinci ‹s-kender’i olarak göstermekte ve Türkmenzümreleri (Havaric) ezen onlara göz açt›rmayan bir Ha-kan oldu¤unu bildirmektedir. ‹flte onun bu tutumuAnadolu’daki Ahi ve Türkmenlerin 638 (1240) y›l›ndaonun iktidar›na karfl› isyan etmelerine sebep olmufltur.Bu isyan Türkmen babalar (fleyhler) taraf›ndan ç›kar›ld›-¤› için “Babailer ‹syan›” diye meflhurdur. Anadolu’da ilkdinî-siyasî nitelikli bir isyand›r ki do¤rudan do¤ruya II.G›yasüddin Keyhüsrev’i ve onun etraf›ndakilerin iktida-r›na karfl› bafllat›lm›fl bir hareket oldu¤u anlafl›lmakta-d›r. Bu isyan›n dinî lideri olan Baba ‹lyas-i Horasanî’ninnebiresi Elvan Çelebi de bu isyan›n II. G›yasüddin Key-hüsrev’e karfl› bir hareket oldu¤unu ifade etmektedir12

‹syan›n dinî lideri Baba ‹lyas-i Horasani taraf›ndan kale-me al›nd›¤›n› tespit etti¤imiz zulum-nâme tarz›ndaki“Cihad-nâme” ad›n› verdi¤i eserde Türkmen halk› baflta-ki zâlim sultana karfl› ayaklanmaya teflvik etmektedir13

Bu sultan›n, Türkmen yörelerin meliki iken sultan olanve saltanat› döneminde Türkmenlerle iyi iliflkiler içindebulunan babas› Alâüddin Keykubad’a suikast düzenleye-rek tahta geçmesinden dolay› Türkmen ve Ahi çevrele-

rin tepkisi ile karfl›laflt›¤› için saltanat›n›n ilk y›l›ndanitibaren iktidar›na muhalif olanlara karfl› menfi bir tu-tum içine girmifl oldu¤u aç›kça görülmektedir. Bunda‹ranî çevrelerin de rolü bulundu¤unu düflünüyorum.

II. G›yasüddin Keyhüsrev’in ölümünden sonra üço¤lu saltanata talip konumda olmufllard›r. Bu sultan öl-meden önce en küçük o¤lu (7 yafl›nda) olan II.Alâüddin’i veliahd tayin etmiflti. Fakat devlet adamlar›sultan›n bu tavsiyesine uymam›fllar, büyük o¤lu (12 ya-fl›nda) II. ‹zzüddin Keykâvus’u tahta geçirmeyi uygunbulmufllard›. Bu y›llarda 1243 y›l›nda vuku bulan Köse-da¤ yenilgisinden beri Türkiye Selçuklu Devleti, Mo-¤ollar’a tabi bir devlet konumuna düflmüfl bulunuyordu.O s›rada Mo¤ol Kaan›n›n tahta geçifl (cülûs) törenineAnadolu’yu temsilen II. G›yasüddin’in ortanca o¤luIV.Rüknü’d-din K›l›ç Arslan gönderilmiflti. DönüflündeMo¤ol Kaan› ona menflur vererek onu Anadolu’nun (Di-yar-i Rum) sultan› olarak gönderdi. Böylece her üç fleh-zade de sultan olma hak ve yetkisine sahip konuma gel-mifllerdir. Bu durum haliyle Anadolu’da ciddi bir krizinortaya ç›kmas›na sebep olmufltur. ‹flte böyle bir durum-

da ünlü devlet adam› Celâlüddin Karatay(Rum kökenlidir) her üç flehzadeyi ayn›

anda sultan konumuna getirerek bu kriziaflmaya çal›flt›. Karatay üç flehzadenin naibi

(Naibü’s-saltana) olarak onlar ad›na yapa-ca¤› her ifl ve uygulamada her üç sultan-

dan onay alarak devleti yönetmifl vebaflar›l› da olmufltur. Bu devreye üçlüsaltanat dönemi diyoruz.

Celâlüddin Karatay 1254 y›l› Ra-mazan ay›nda vefat etmesi ile bu üçlü sal-

tanat devresi sona erdi. II. Alâüddin Keykubadbu tarihten önce ölmüfl oldu¤u için tahtmücadelesi di¤er iki kardefl aras›nda baflgösterdi. II. ‹zzüddin Keykâvus, IV. K›l›çArslan’› bertaraf ederek I. G›yasüd Din Key-

hüsrev’in belirledi¤i devlet yap›s›n› yeniden ihya etmeyeçal›fl›yordu. Anadolu’da Ahi ve Türkmen çevreler buyönde ona destek veriyorlard›. Bilge bir kifli olan Kad›‹zzüddin’i kendisine vezir edinmiflti Bu amac›na ulafl-mak için öncelikle Mo¤ollar› Anadolu’dan söküp atmakve onlar›n Selçuklu Devleti’nin iç ifllerine müdahalesiniönlemek gerekiyordu. Fakat kardefli IV. K›l›ç Arslan vedestekçileri Mo¤ollar›n da askeri deste¤ini yanlar›na ala-rak ‹zzüddin Keykâvus’u Anadolu’yu terke mecbur etti-ler. Böylece IV. K›l›ç Arslan l261 (659) y›l›nda Mo¤ol-lar›n deste¤i ile iktidara gelmifl oldu.

Bu olaylardan sonra art›k Mo¤ollar Türkiye Selçuk-lular› Devleti’nin yönetimini tamamen kontrolleri alt›naald›lar Diledikleri flehzadeyi iktidara getiriyor veya taht-tan indiriyorlard›. Devletin yüksek kademelerine kendiadamlar›n› tayin ediyorlard›. Bu yüzden Anadolu’da ar-t›k bir Selçuklu Devleti yap›s›ndan ve bu yap›n›n uygu-lamas›na iliflkin Selçuklu Devleti’nin iradesinden söz et-mek imkâns›zd›r. IV. Rüknüddin K›l›ç Arslan, HulaguHan’›n menfluru ile Selçuklu taht›na geçti¤i gibi Mu-

Tunç Kandil zarf› (1280),(Ankara-Etno¤rafya Müzesi)

Page 6: Türkiye Selçuklular›nda Devlet Yap›s›n›n fiekillenmesidocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/Ansiklopedi/TÜRKLER... · prenslerin ölümleri veya öldürülmeleri

TÜRKLER ORTAÇA⁄174

inüddin Süleyman’› Pervane, Tacüddin Mu’tez’i Vezir,Fahruddin Ali’yi Sahib ve Hatiro¤lu fierefüddin’i Emi-rü’l-ümera olarak Anadolu’da görevlendiren de HulaguHan olmufltur. Demek oluyor ki, bu tarihten itibarenyüksek devlet hizmetlerine tayin edilecek kiflileri Mo-¤ollar belirliyorlard›.

Bu yeni iktidara karfl› Anadolu’nun birçok yörele-rinde Ahi ve Türkmen çevreler yeni bir isyan bafllatt›lar.Konya, Karaman, Aksaray, K›rflehir, Sivas Tokat, Çank›-r›, Denizli ve Uç illerinde bafl gösteren bu isyan bu yö-neticiler taraf›ndan fliddetli bir flekilde bast›r›ld›. Devrinyönetim yanl›s› tarihçisi Kerimü’d-din Mahmud el-Ak-sarayî: “mum rüzgar karfl›s›nda sönmeye mahkumdur” diye-rek memnuniyetini ifade et-mektedir.14 Ahi Teflkilât›’n›nbafl mimar› Ahi Evren HaceNasirü’d-din Mahmud ve be-raberindekiler, K›rflehir’dekiisyan› bast›rmaya memuredilen Nuruddin Caca tara-f›ndan kâmilen k›l›çtan geçi-rildiler. Bu isyanlar›n bast›-r›lmas›ndan sonra Ahilerdevlet hizmetinden tamamenuzaklaflt›r›lm›fl oldular.15

Birçok vilayette Ahiler katli-ama u¤rad›lar. Bu yeni yöne-tim döneminde Sultan Rük-nüddin K›l›ç Arslan’dan al›nan bir ferman›n hükmünebinaen Ahilerin ellerinde bulunan tekke, hanikah, med-rese, iflyeri gibi hizmet yerleri ve vak›flar› müsadereyetabii tutuldu.16 Bu durum Ahilerin Uç bölgelere göç et-melerine yol açt›. Baz› Ahilerin Anadolu d›fl›na göçtük-leri de görülmektedir. Bu olaylar ayr› bir araflt›rmam›zakonu olmufltur.

I. G. Keyhüsrev zaman›nda ortaya ç›kan bu devletfelsefesi ve huzurlu, mutlu toplum infla etme düflüncesizamanla Osmanl›lara da intikal etmifltir. fiüphesiz budüflüncenin Osmanl›lara intikalinde Anadolu’daki tasav-vufî zümreler rol oynam›fllard›r. Osmanl› Devleti’ninkuruluflunda ve devletin yap›lanmas›nda Orta Anadoluorijinli üç dinî ve fikrî ak›m önemli rol oynam›flt›r. Bun-lar Konya’da Sadrüddin-i Konevî’nin (öl. 1274) bafllatt›-¤› “Ekberiyye” denilen fikir ak›m›, Ahi Evren Hâce Nâ-sirüddin Mahmud (öl. 1261) önderli¤ini yapt›¤› “Ahi veBac› Teflkilât›” ve Hac› Bektafl-› Veli (öl. 1271) ve hali-felerinin kurdu¤u “Bektafli Hareketi”dir. Selçuklu Dev-leti’nin önde gelen ilim ve fikir adamlar› olan bu üç za-t›n kurduklar› örgütlerin mensuplar› Selçuklular zama-n›nda mevcut olan yukar›da bahsini etti¤imiz yüksekdevlet düflüncesini Osmanl›lara intikal ettirmifllerdir.Osmanl›larda bu düflünce çeflitli dinden ve etnik zümre-lerden olan teb’a aras›nda adaleti tevzi’ etmek suretiylehuzurlu ve güvenli bir toplum yaratma fleklinde kendinigöstermektedir. Buna ilave olarak devleti tasavvuftaki“Kutbiyyet Nazariyesi” esas›na göre infla ederek devletekudsiyyet ve ebed-müddet vasf› verilmeye çal›fl›lm›flt›r.

Sultan Yavuz Selim’in M›s›r’› fethetmesinden sonra Os-manl› sultanlar› Halife unvan› da alarak devletlerininkudsiyyetini Halifelik ile de te’yid etmifllerdir.

Bu Siyasetin Toplumsal EtkileriTürkiye Selçuklular›nda sözünü etti¤imiz yap›lan-

man›n gerçekleflmesinden sonra Anadolu’da sosyal, kül-türel, siyasî ve ticarî alanlarda büyük geliflmelere vesileoldu¤u görülmektedir. Huzurlu ve güvenli bir toplu-mun yarat›lmas› çal›flmalar› öncelikle ticarî alanda bü-yük geliflmelerin gerçekleflmesini sa¤lam›flt›r. Bu da ha-liyle Anadolu’da sosyal refah›n bilimsel çal›flmalar›n vekültürel faaliyetlerin geliflmesine yol açm›flt›r.

Bilinen bir husustur ki,Selçuklular zaman›nda yazaylar›nda (A¤ustos-Eylül)Orta Anadolu’da Kayseri’demilletler aras› panay›r yerikurulurdu. Yabanc›lar›n ka-t›lmalar›ndan dolay› bu pa-zara “Yabanlu Pazar›” denili-yordu. XIII. asr›n birçokyerli ve yabanc› yazarlar›öneminden ve ününden do-lay› bu pazar yeri hakk›ndabilgi vermifllerdir. Bugündahi ‹ran’da çok genifl ve çe-flitli olan pazar yerlerine

“Kayseriyye” denmektedir. Bu durum Kayseri’deki “Ya-banlu Pazar›”n›n ünü ve flöhretinin ne kadar yayg›n ol-du¤unu göstermektedir.

Bu pazar›n kuruldu¤u yer bugün hâlâ Pazarören di-ye an›lmaktad›r. Her sene kurulan bu panay›ra ‹ran,Irak, Suriye, M›s›r, Kafkasya ve Deflt-i K›pçak’tan tacir-ler geliyorlar, getirdikleri mallar› sat›yorlar, ihtiyaç duy-duklar› mallar› buradan temin edip memleketlerine gö-türüyorlard›. Ma¤rip’ten, Venedik ve Bizans’tan gelentacirler buruda do¤u mallar› (hal›, kilim, ipek, bez vebak›r eflya gibi.) sat›n al›yorlard›.17 Bu ticari münasebet-ler vesilesi ile Ma¤rip’ten (Kuzey Afrika) Anadolu’ya ge-lip yerleflenler olmufltu. Konya’da buraya yerleflen Ma¤-riplilere mahsus bir mahalle de vard›. Bu ma¤riplilermahallesinin camii (Mescid-i Me¤aribe) bu gün halâayaktad›r.

Bu dönemde Anadolu’da yo¤un bir ticarî faaliyetmevcut idi. Bu ticarî faaliyetlerin sa¤l›kl› yürümesi vekorunmas› için Anadolu bafltanbafla kervansaraylar a¤›ile örülmüfltü. Bu kervansaraylar›n pek ço¤u hâlâ ayaktaduruyor ve hayranl›k uyand›rmaktad›r. Kervan yollar›do¤udan ve güneyden birkaç güzergâhtan Anadolu’yaaç›lmakta ve Kayseri’de birleflmektedir. Kayseri’den debirkaç güzergâhtan Akdeniz ve Karadeniz limanlar›naba¤lanmaktad›r. Zekeriyâ Kazvinî “Diyar-i Rum’un(Anadolu’nun) a¤›r k›fl flartlar›na ra¤men k›fl mevsimle-rinde de bu kervan yollar› çal›flmaktad›r. Bu kervansa-raylar› ço¤unlukla sultanlar›n han›mlar› ve k›zlar› inflaetmektedir.” diyor.18

Eski Malatya, Ulu Camii minber, ayr›nt›, (13. yüzy›l)

Page 7: Türkiye Selçuklular›nda Devlet Yap›s›n›n fiekillenmesidocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/Ansiklopedi/TÜRKLER... · prenslerin ölümleri veya öldürülmeleri

TÜRKLER ORTAÇA⁄175

O dönemde Anadolu’daki esnaf ve sa-natkarlar›n örgütlendikleri görülmekte-dir. Bunlar›n örgütüne Ahi teflkilât› (Ahi-yân-› Rum) denmektedir. Bu örgütün ka-d›nlar koluna da Bac› Teflkilât› (Bac›yân-› Rum) denmektedir. Bu iki teflkilât dailk olarak Kayseri’de kurulmufl daha son-ralar› Anadolu’nun di¤er flehirlerinde deörgütlenmifllerdir. I. G›yasüddin Keyhüs-rev, Kayseri’de Ahiler için büyük bir sa-nayi sitesi infla etmiflti. Otuz iki çeflit es-naf ve sanatkâr burada sanatlar›n› icraediyorlard›. Anadolu Ahili¤i san›ld›¤› gi-bi sadece Selçuklu Türkiyesi’nde Türk-men esnaf ve satakâr çevrelerin kendi ara-lar›nda oluflturduklar› bir halk kuruluflude¤ildir. Bu kuruluflun teflekkülündedevletin güçlü himayesi ve yönlendirme-si söz konusudur. O dönemde Anado-lu’daki sosyal kültürel, ilmî ve ekonomikflartlar devletin bu yönde tedbirler alma-s›n› ve düzenlemede bulunmas›n› gereklik›lm›flt›r. Yukar›da ifade edildi¤i gibibirtak›m idarî ve askerî düzenlemeler yan›nda dinî-ta-savvufî örgütlerin (tarikatlar) Ahi ve Bac› teflkilât› gibisosyal ve kültürel ve ekonomik nitelikli kurulufllar›n te-

flekkülünde devletin öncülük yapt›¤› gö-rülmektedir. Selçuklular zaman›nda ku-rulan bu halk örgütleri Osmanl› Devleti’-ni kuruluflunda ve yap›lanmas›nda önem-li hizmetler ifa etmifller ve Osmanl› tari-hi boyunca varl›klar›n› sürdürmüfllerdir.

Bu siyasî düflünce Anadolu’daki dinîve etnik zümreler aras›nda genifl bir hofl-görü ortam› yaratmay› gerekli k›lm›flt›r.Devlet böyle bir ortam yaratmaya itinagöstermifltir. Bu yüzden o dönemde Ana-dolu her türlü fikrî, dinî, tasavvufî faali-yetlere aç›k olmufltur. Muhtelif dinî ta-savvufî etnik zümreler, Anadolu’yu duy-gu ve düflüncelerini tasavvufî ve dinîmeflreplerini yaymak için uygun bulmufl-lar ve uzak ülkelerden Anadolu’ya göç-müfller ve yerleflmifllerdir. Mevlânâ’n›nbabas› Bahâ Veled, fiems-i Tebrizî mefl-hur sufî Muhyiddin ‹bnü’l-Arabî, Evha-dü’d-din Hamid el-Kirmanî, Ebu CaferMuhammed el-Berzaî Necmü’d-din-iDaye bunlardan birkaç örnektir. Selçuk-

lular zaman›nda Anadolu’dan do¤mufl olan dinî ve tasav-vufî hareketlerin bir ço¤u (Mevlevilik, Bektaflilik gibi)günümüzde de varl›klar›n› devam ettiriyorlar.

1 Türk Edebiyat› Tarihi, ‹stanbul 1928, s. 246.2 Bkz. “Selçuklular Zaman›nda Anadolu’da Baz› Yöreler Aras›ndaki

Farkl› Kültürel Yap›lanmalar ve Siyasî Boyutlar›”, S. Ü. TürkiyatAraflt›rmalar› Dergisi, Konya 1994, Say›: 1, s. 79-92; M. Bayram,fieyh Evhadüddin el Kirmanî ve Evhadiye Hareketi, Konya 1999,önsöz, VI-IX.

3 Bkz. Aksarayî, Müsameretü’l-ahbar, Neflr. O. Turan, Ankara 1944,s. 66-70.; Bedreddin Aynî, ‹kdu’l-cuman, Neflr. M. M. Emin, Kahi-re 1407/1987 I, 321-324. Ahmed Eflâkî, Menak›bü’l-ârifin, Neflr T.Yaz›c›, I, 485-486. M. Bayram, “Uc Beyi Mehmed Bey Kimdir?”, S.Ü Uluslararas› Selçuklu Kültür ve Medeniyeti Kongresi Tebli¤-leri, (Konya 11-13 2000) Konya 2001.

4 Bayram, Evhadiyye Hareketi, s. 23.5 ‹bn Bibi, el-Evamirü’l-alâiyye, Neflr. A. Sad›k Erzi, Ankara 1956, s.

88-92.6 ‹bnü’l-Esir, el-Kâmil fi’t-tarih, Beyrut1386/1966, XII, 440; ‹bnü’t-

Tiktaka, el-Fahri, Beyrut (Tarihsiz), s. 322.7 Ez-Zehebi, Devletü’l-‹slâm, M›s›r 1974, II, 127; ‹bnü’t-Tiktaka, el-

Fahri, s. 322; Ebü’l-Ferec Tarihi, Terc. Ö. R›za Do¤rul, Ankara1950, II, 518-520.

8 Mecdüddin ‹shak’tan o¤lu Sadru’d-din Konevî’ye intikal eden ve bu-gün Konya Yusufa¤a Kütüphanesi’nde bulunan kitaplar›n sema’ ve k›-

raat kay›tlar›nda daha pek çok ilim ve fikir adamlar›n›n adlar› geç-mektedir. Misal olarak Bkz. 7850, 4868, 4668, 5050 nolu kitaplar.

9 Letâif-i hikmet, Neflr. G. Yusufî, Tahran 1340, s. 252-253. Bu eserinKad› Siracüddin Mahmud el-Urmevî’ye nisbeti kat’iyyen yanl›flt›r.

10 M. Bayram, Tarihin Ifl›¤›nda Nasreddin Hoca ve Ahi Evren, ‹stan-bul 2001.

11 Bu sikke hakk›nda genifl bilgi için bkz. T. M. P. Duggan, The Face ofSultan Alaeddin Keykubad I. a Unique 13. Century Seljuck Natu-ralistic Portrait, Turkish Daily News Special, Friday-August 24,2001.

12 Menakibu’l-kudsiyye, Neflr. ‹. Erünsal ve A. Y. Ocak. ‹stanbul 1984,s. 40-58.

13 Bkz. Mikâil Bayram, Baba ‹lyas-i Horasanî ve “Cihad-nâme” si,Cem Dergisi, Nisan 1997, Say›: 65, s. 50-52.

14 Müsameretü’l-Ahbâr, s. 73-75.15 Ayn› eser, s. 75.16 Menak›bu’l-arifîn, II, s. 754-758; genifl bilgi için bkz. Ahi Evren ve

Ahi Teflkilât››n›n Kuruluflu, s. 115-121.17 Bu konuda genifl bilgi için bkz. Faruk Sümer, “Yabanlu Pazar›”, Türk

Dünyas› Araflt›rmalar› Dergisi, ‹stanbul 1985, Say›: 37.18 Asarü’l-Bilâd, Beyrut 1389/1956, s. 531-532.

Dipnotlar

Rahle, (13. yy.)(Berlin Museum fürIslamische Kunst.)