15

Türkiye’de Tüm Yönleri ile Siyer Çalışmaları Sempozyumuisamveri.org/pdfdrg/D254114/2016/2016_GULM.pdf · Siyerin kurgusal olarak anlatıldığı eserler, sadece akademik,

  • Upload
    danganh

  • View
    254

  • Download
    4

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Türkiye’de Tüm Yönleri ile Siyer Çalışmaları Sempozyumuisamveri.org/pdfdrg/D254114/2016/2016_GULM.pdf · Siyerin kurgusal olarak anlatıldığı eserler, sadece akademik,
Page 2: Türkiye’de Tüm Yönleri ile Siyer Çalışmaları Sempozyumuisamveri.org/pdfdrg/D254114/2016/2016_GULM.pdf · Siyerin kurgusal olarak anlatıldığı eserler, sadece akademik,

Türkiye’de Tüm Yönleri ile Siyer Çalışmaları SempozyumuTebliğler Kitabı

Cilt II

ISBN Takım: 978-605-85696-1-4 II. Cilt: 978-605-85696-3-8

Bu kitap, Meridyen Destek Derneği tarafından Sonpeygamber.info projesi kapsamında gerçekleştirilen Türkiye’de Tüm Yönleri ile Siyer Çalışmaları

Sempozyumu’nda (9-12 Nisan 2015 – İstanbul) sunulan tebliğlerin derlenmesiyle oluşturulmuştur. Tebliğlerin içeriğinden yazarları sorumludur.

© Meridyen Destek Derneği | Kasım 2016 - İstanbul

İletişim / Contact:Mimar Sinan Mah. Dr. Fahri Atabey Cad. No: 5 34672 Üsküdar – İstanbul – Türkiye

www.meridyendernegi.org – [email protected]

Editöryal Sekreterya: Hatice Sarı TanRedaksiyon: Fatih Demir

Kapak: Salih PulcuMizanpaj: Yunus Emre Kaya

Baskı ve Cilt: Seçil Ofset

www.sonpeygamber.infowww.lastprophet.info

www.derletzteprophet.infowww.posledniyprorok.info

www.ledernierprophete.infowww.hadisvesiyer.org

www.onlinehadis.comwww.onlinesiyer.com

www.sonpeygambercocuk.infowww.seerahforkids.info

www.peygamberinizinde.infowww.hadithandsira.info

Page 3: Türkiye’de Tüm Yönleri ile Siyer Çalışmaları Sempozyumuisamveri.org/pdfdrg/D254114/2016/2016_GULM.pdf · Siyerin kurgusal olarak anlatıldığı eserler, sadece akademik,

241

Hadislerin Ma’nen Rivayeti Bağlamında Siyerin Kurgusal Anlatımı

Mutlu Gül*

GirişHz. Peygamber’in hayatını konu alan sîret/siyer ilminin temel mal-

zemesini, Hz. Peygamber’in hayatı ve savaşlarına (megâzî) dair rivayetler oluşturmaktadır.1 Rivayetlerin siyer ilminin temel kaynağı olması hasebiyle, hadisin anlaşılması ve yorumlanması konusundaki metodolojik hassasiyet ve problemler, bir yönüyle bu ilmin de problemi olmaktadır.2

Asr-ı Saadet’ten günümüze kadar, özellikle de Türk-İslam coğrafya-sında, Hz. Peygamber’i anlamak ve anlatmak için muazzam bir literatür oluşmuştur. Gerek manzum gerek mensur olarak siyer, megâzî, miraciyye, mevlid, naat, mucizât-ı Nebî, delâil, şemâil vb. pek çok tür, Hz. Peygamber’i anlatmaya tahsis edilmiştir.3 Bunların çoğunda, üslup ve muhtevanın ya-nında, muhatap kitle üzerinde etki bırakma, onların hissiyatına hitap etme, bu sayede de Hz. Peygamber’i tanıtma ve sevdirme amacının ön planda tu-tulduğu söylenebilir. Aynı ihtiyaç, halen devam etmekte olup bunun karşı-lanması gerekmektedir.

Son on beş yıl göz önüne alındığında ülkemizde siyer ve Hz. Peygam-ber’in hayatına yönelik çalışmalarda ciddi bir artış yaşandığı söylenebilir.4

* Yrd. Doç. Dr., Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, [email protected] Mustafa Fayda, “Siyer Sahasındaki İlk Telif Çalışmaları”, Uluslararası Birinci İslam

Araştırmaları Sempozyumu, Dokuz Eylül Üniversitesi Yayınları, İzmir, 1985, s. 357-358; Selahattin Polat, “Siyerin Neliği Bağlamında Siyer Yazıcılığının Sorunları”, Sîret Sempozyumu I, Türkiye’de Siret Yazıcılığı, Ankara, 2012, s. 258.

2 Hadis ve tarih ilimleri arasındaki ilişki ve mukayese için bkz: Ayhan Tekineş, “Hadis ve Tarih: Metodolojik Bir Karşılaştırma”, Hadis Tetkikleri Dergisi, Cilt 2, Sayı 2, İstanbul, 2004, s. 8, 24.

3 Türk-İslam edebiyatında Hz. Peygamber’le ilgili edebi türler için bkz: Bilal Kemikli, Türk-İslam Edebiyatı, Emin Yayınları, Bursa, 2010, s. 117.

4 2000-2010 yılları arasında hazırlanan siyer çalışmaları ve Kutlu Doğum

Page 4: Türkiye’de Tüm Yönleri ile Siyer Çalışmaları Sempozyumuisamveri.org/pdfdrg/D254114/2016/2016_GULM.pdf · Siyerin kurgusal olarak anlatıldığı eserler, sadece akademik,

242

Ancak bu yayınların çoğuna aynı tarz ve üslubun hâkim olduğu görülmektedir. Sözgelimi bu eserler içerisinde ortaokul ve lise öğrencilerinin ilgiyle okuyacağı, onların hayal dünyasına ve beklentilerine hitap edecek, sürükleyici örnekler gös-terilmesi zordur. Hâlbuki son yıllarda çocuk edebiyatı ve gençlere yönelik görsel ve edebî yayınların revaçta olduğu, hatta bunun ciddi bir sektör haline geldiği görül-mektedir. Genç yaştaki okuyucuya hitap eden hikâye, roman, fantastik bilim kurgu tarzında eserlerin bu kadar yaygın olduğu ve okunduğu bir ortamda, ilk dönem İslam tarihini bu kuşakların seveceği ve okuyacağı bir şekilde, kurgulayıcı ve etkili bir dille anlatan eserlerin eksik olduğunu üzülerek belirtmek zorundayız. Tebliğin hazırlanmasına etki eden nedenlerden biri, söz konusu eksikliktir.

Bildirinin başlığında yer alan “siyerin kurgusal anlatımı” ifadesi ile kastedilen, Hz. Peygamber’in hayatının siyer kaynaklarına bağlı kalınarak kronolojik bir şe-kilde aktarılması ve genç kuşaklara öğretilmesi değil; Hz. Peygamber veya ashâbı-nın hayatına dair hikâyenin, olayın kahramanı olarak seçilen bir kişinin ağzından kurgusal bir anlatımla işlenmesidir. Anlatılacak şeyler, ilk dönem İslam tarihini ilgilendirdiği için başlıkta “siyerin anlatımı” ifadesine yer verilmiştir; yoksa söz konusu üslubu kullanarak siyerin öğretilmesi veya bu kuşaklara aktarılması kas-tedilmemektedir. Yani amaç pedagojik, dinî ve akademik olmaktan ziyade edebi olmalıdır.

Başlıkta yapılan kurgusal anlatım vurgusu da popüler bir kaygıdan ilham al-mış, dönemin moda eğilimlerine kapılmış bir etkilenmenin neticesi değildir. He-def, genç kuşakların severek okuyacakları ve istifade edecekleri eserlerin, onlara uygun bir anlatım tekniğiyle sunulması, böylece Hz. Peygamber’in ve ilk dönem İslam tarihinin tanıtılması ve sevdirilmesidir. Bildiri, siyerin farklı bir tarzda anla-tımı konusunda katkı sağlayacak olursa amacına ulaşmış sayılacaktır.

Siyerin kurgusal olarak anlatıldığı eserler, sadece akademik, pedagojik veya dinî hedefler gözetilerek değil, edebiyatın da öncelendiği eserler olmalıdır. Bu tür eserleri hazırlarken sadece pedagojik veya dinî amaçlar göz önünde bulundurulur-sa çalışma, istenen neticeyi veremeyebilir. Bizce bu konuda yazılacak iyi bir eserin öncelikli gayesi, o yaştaki çocuğa bilgi vermek, onu eğitmek, onu daha ahlaklı veya dindar yapmaya çalışmak değil; onu eğlendirmek, mutlu etmek, hayal dünyasını okuduğu şey üzerinde zenginleştirmek olmalıdır.5 Yukarıda sayılan faydalar da belki ikincil, üçüncül hedefler olarak planlanabilir. Bu tür eserlerde siyerin dinî veya pedagojik yönü, belki satır aralarında, dolaylı olarak ama kesinlikle vaaz ve nasihat üslubu kullanılmadan verilmeye çalışılmalıdır.

programlarıyla ilgili istatistikî bilgiler için bkz. Şaban Öz, “Son Dönem (2000-2010) Türkçe Siyer Kitaplarındaki Hatalar Çerçevesinde Siyer Yazıcılığının Sorunları ve Çözüm Önerileri”, Sîret Sempozyumu I, Türkiye’de Siret Yazıcılığı, Ankara, 2012, s. 291-293.

5 Melike Günyüz, “Çocuk Edebiyatı İncelemeleri”, Siyer Atölyesi Tebliğler Kitabı, Meridyen Kitaplığı, İstanbul, 2013, s. 164.

Page 5: Türkiye’de Tüm Yönleri ile Siyer Çalışmaları Sempozyumuisamveri.org/pdfdrg/D254114/2016/2016_GULM.pdf · Siyerin kurgusal olarak anlatıldığı eserler, sadece akademik,

243

Çocuklara yönelik yazılan siyer eserlerinin kurgusal anlatımında amaç, bil-gilendirici olmaktan ziyade etkileyici ve iz bırakıcı, örnek oluşturucu, çocuğun bilinçaltında olumlu bir Peygamber ve İslam tarihi imajı yerleşmesini sağlamak olmalıdır. Hz. Peygamber’in üstün özellikleri ve örneklik vasfı, ilk Müslümanların hayatı, çocuklara vaaz üslubuyla değil; daha ziyade onun bilinçaltında olumlu bir imajın oluşmasını sağlayacak olay örgüsü içerisinde anlatılmaya çalışılmalıdır. Bu eserlerde ahlâkî ilkelere ağırlık verilip dinî mesajların açık bir şekilde işlenmesi, etkileyici olmaktan ziyade, muhatabını sıkacaktır. Bunun yerine ahlâkî ilkelerin, dinî mesajların sürükleyici bir olay örgüsü eşliğinde satır aralarında verilmesi daha doğru olacaktır. Kanaatimizce siyer yazarken, çocuklara ve gençlere o olayları an-latmaktan ve öğretmekten ziyade yaşatmak, kendilerini olayların içerisinde hisset-tirmek şeklinde bir gaye ön planda tutulmalıdır.

“Hadislerin Ma’nen Rivayeti Bağlamında Siyerin Kurgusal Anlatımı” isimli bildirimizde öncelikle, hadis ve fıkıh usulünün konusu olan mana rivayeti ve ge-çerliliği meselesinden hareketle siyer çalışmalarında yukarıda bahsedilen kurgusal dilin imkân ve sınırları üzerinde durulacaktır. İlk dönem İslam tarihini kurgusal bir üslupla kaleme almanın, Hz. Peygamber’e yalan isnad etmek veya siyeri tah-rif anlamına gelmeyeceği, ancak bu üslubu kullanan kişinin de metodolojik olarak uyması gereken birtakım kuralların bulunduğu belirtilerek; genç kuşaklara Hz. Peygamber, sahabe ve İslam tarihinin sevdirilmesi ve okutulması noktasında bu anlatım şeklinin gerekliliğine vurgu yapılacaktır. Son olarak, seçilen güncel birkaç eser örnek olarak zikredilerek bazı tespit ve önerilerde bulunulacaktır.

1- Siyerin Anlatımında Kurgusal Üslup Anlatımda kurgu demek, “yaşanmamış/gerçeklik değeri olmayan bir olayın

eserin kahramanına nispet ederek aktarılması” veya “parçalardan anlamlı bir bü-tün oluşturma ameliyesi” demektir.6 Eserin konusu, Hz. Peygamber’in hayatı veya ilk dönem İslam tarihi olunca, akla şöyle bir soru gelebilir: Hz. Peygamber’in ha-yatı veya Asr-ı Saadet’in anlatımı ile kurgunun birlikte zikredilmesi nasıl mümkün olabilir? Veya Hz. Peygamber’den bahseden bir eserde gerçeklik değeri olmayan bir bilginin yeri nedir? Bu durumda öncelikle “siyerin anlatımında kurgusal üslup” derken neyin kastedildiğinin netleştirilmesi gerekmektedir.

Siyer veya İslam tarihi bir roman veya hikâye şeklinde işlenecekse,7 bize göre şöyle bir yöntem izlenebilir: Öncelikle anlatılacak/işlenecek konuyla ilgili sahih

6 TDK Sözlük, “Kurgu” Mad.7 Siyerin, roman şeklinde anlatımının peygamber imajına zarar vereceği, Batı edebiyatı kaynaklı

roman formuyla Hz. Peygamber’in hayatını anlatmanın mümkün olamayacağı konusunda şu çalışmaya bakılabilir: M. Fatih Andı, “Modern Edebiyatta Hz. Peygamber’i Anlatmak”, Siyer Edebiyat İlişkisi –Siyer Atölyesi 2-, Meridyen Kitaplığı, İstanbul 2010, s. 121-129.

Page 6: Türkiye’de Tüm Yönleri ile Siyer Çalışmaları Sempozyumuisamveri.org/pdfdrg/D254114/2016/2016_GULM.pdf · Siyerin kurgusal olarak anlatıldığı eserler, sadece akademik,

244

kaynaklarda yer alan haberler bir araya getirilir Daha sonra şerh, tarih, tabakât, terâcim ve megâzî literatürü taranarak, konunun mekânı, şahısları, zamanı ile ilgili malzeme de toplanarak, anlatılacak konu bir nebzeye kadar netleştirilmeye çalışılır. Buna bir anlamda konunun iskeletinin oluşturulması veya sınırlarının be-lirlenmesi de diyebiliriz. Sonra yazar, kendi kurgusunu bu malzemenin sınırlarını zorlamayacak, bu yapıya zarar vermeyecek şekilde oluşturmaya çalışır. Bir başka ifadeyle yazar, sahih ve zayıf rivayet malzemeleriyle çizilen sınırlar çerçevesinde, olayı kendi kurgusuyla işlemeye/oluşturmaya çalışır.

Bu noktada olayın kahramanının Hz. Peygamber değil de sahabeden biri ola-rak seçilmesi daha isabetli olacaktır. Böylece hem Hz. Peygamber üzerinden bir kurguya gitmenin muhtemel mahzurlarından sakınılmış hem de yazar, kendini dinî/ilmî bir baskı altında hissetmeyerek edebî yeteneğini daha rahat bir şekilde ortaya koymuş olur. Olayın kahramanının sahabeden seçilmesinin bir diğer fay-dası, müsned türüne giren klasik hadis kaynaklarında o sahabeye ait rivayetlerin bulunabilmesidir. Aynı şekilde sahabe biyografilerine tahsis edilen kitaplarda veya tabakât-terâcim literatüründe de o sahabe ile ilgili detaylı bilgilere ulaşmak müm-kündür. Bu kaynaklarda yer alan bilgiler de kurgunun sınırlarının belirlenmesi ve iskeletinin oluşturulmasında yazara imkân tanıyacaktır.

Siyerin kurgusal üslupla kaleme alınmasında dikkat edilmesi gereken bazı noktalar bulunmaktadır. Bunlardan ilki, eserde özellikle Hz. Peygamber’le ilgili kı-sımların kurguyla değil kaynaklarda yer alan sahih bilgiler çerçevesinde işlenmeye gayret edilmesidir. Çünkü Hz. Peygamber, pek çok yönden diğer insanlardan farklı bir konumdadır. Müslümanlar için söz ve fiillerinin bağlayıcı olması, üsve-i hase-ne makamında bulunması, söz ve eylemlerinin zahirî anlam ve maksatlar dışında başka birtakım amaçlar taşıması, O’na söylemediği veya yapmadığı bir şeyi isnad etmenin dinen haram oluşu vb. nedenlerle, kurguyu Hz. Peygamber’le ilgili kısım-lara karıştırmamak gerekmektedir. Ancak bu hassasiyetin, bu işe niyetlenecek ki-şileri de bundan vazgeçirmemesi gerektiğinin altını çizmek lazımdır. Bu hususta dikkat edilmesi gereken nokta, Hz. Peygamber’in söylemediği veya yapmadığı bir şeyi ona izafe etmemeye özen göstermektir.

Bu konuda söylenebilecek bir diğer tespit de şudur ki çocuklara yönelik hazır-lanan siyer kitaplarında tıpkı genel okuyucu kitlesine hitap eden veya akademik siyer eserlerinde olduğu gibi, Hz. Peygamber’in hayatı kronolojik olarak anlatıl-makta, siyerle ilgili bütün malumat verilmeye çalışılmakta, arada hiçbir bilginin atlanılmamasına özen gösterilmektedir. Sonuç olarak hazırlanan eser, malumatla dolu hale gelmekte ve kısmen sıkıcı olmaktadır.8 Kanaatimizce bu tarz bir metot, zikrettiğimiz yaş grubundaki okuyucular için uygun değildir. Dolayısıyla siyerin

8 Süleyman Karacelil, “Yakın Dönem Çocuk Edebiyatında Hz. Peygamber’in Hayatına Dair Çalışmaların Mahiyeti”, Sîret Sempozyumu I, Türkiye’de Sîret Yazıcılığı, Ankara, 2012, s. 501.

Page 7: Türkiye’de Tüm Yönleri ile Siyer Çalışmaları Sempozyumuisamveri.org/pdfdrg/D254114/2016/2016_GULM.pdf · Siyerin kurgusal olarak anlatıldığı eserler, sadece akademik,

245

anlatımında kronolojik olarak Hz. Peygamber’in hayatının aktarılması yerine, te-matik bir anlatımın tercih edilmesi veya İslam tarihinden belirli bir zaman dilimi-nin ya da seçilen önemli bir olayın bir kahramanın gözüyle anlatılmasını daha isa-betli olacaktır. Örneğin Ebu Bekir’in gözüyle Hicret’in, Abbas b. Abdülmüttalib’in gözünden Mekke’nin fethinin, Kaʽb b. Mâlik’in anlatımıyla Tebük Seferi’nin veya bir başka sahabenin gözünden Bedir ya da Uhud savaşlarının bir roman veya uzun hikâye formatında kurgulanarak anlatılması, çocuklar ve genç kuşaklar için daha ilgi çekici olabilir.

Bahsettiğimiz üslubun Hz. Peygamber’le ilgili kısmının, Peygamber imajını veya siyerin kendisini tahrif edebileceği ihtimali de üzerinde düşünülmesi gere-ken bir husustur. Kurgusal anlatımın bu sakıncaya yol açmaması, kanaatimizce onun serbest bir şekilde kullanılmasından ziyade, yukarıda zikredildiği gibi, sahih rivayetler ve kaynaklarda yer alan bilgiler çerçevesinde işlenmesiyle mümkündür. Yani müellif kurgusunu, elde var olan sahih malzemelerden hareketle, Kur’an ve Sünnett’e yer alan Peygamber telakkisi ve dinin genel ilkelerini aşmayacak şekilde, edebî yeteneğine göre ve okuyucu kitlesinin de ilgisini çekecek şekilde işlemelidir. Kanaatimizce bu ilkelere dikkat edildiği sürece, siyerin kurgusal bir üslupla anlatı-mı, onu tahrif etmek anlamına gelmeyecektir.

Siyerin kurgusal anlatımında günümüz çağdaş çocuk edebiyatından yararla-nılırken, Hz. Peygamber’i günümüz telakkileriyle değerlendirmemeye veya günü-müz değer yargılarına, popüler kültürün kodlarına uygun (anakronik) bir peygam-ber tasavvuru çizilmemesine de dikkat etmek gerekir. Bu işi yapacak kişi, çağdaş kavramları Hz. Peygamber’e ve o günün anlayış ve kültürüne isnad etmemeye özen göstermelidir. Kanaatimizce bu hataya düşmemenin yolu da yine, Hz. Peygamber veya sahabe ile ilgili kurguyu, yukarıda ifade edildiği üzere sahih haberler çerçeve-sinde işlemeye çalışmakla mümkündür.

Bugüne kadar bu şekilde bir anlatım üslubunun kullanılmaması veya böyle-si bir üslubun yaygınlık kazanmamış olması, muhtemelen siyerin veya ilk dönem İslam tarihinin anlatımında “gerçeklik imgesi”nin aşılamamış olmasından kaynak-lanmaktadır. Oysaki edebiyatta, özellikle de çocuk edebiyatında, en az başvurul-ması gereken, gerçekliğin dışına çıkmama hassasiyetidir.9 Bu üslup, çocuklar için son derece sıkıcı olduğu gibi, bir edebiyat metni için düşünüldüğünde, anlatan açısından da oldukça zordur. Hâlbuki Hz. Peygamber’in hayatında yer alan muci-zeler, fiten ve melâhim ile ilgili rivayetler, anlatımı zenginleştirecek ölçüde zengin malzeme içermektedirler.

Kaynaklarda yer alan haberlerden hareketle Hz. Peygamber’e yakın olan bir sahabenin gözünden ilk dönem İslam tarihinin ve siyerin kurgusal bir üslupla ka-leme alınmasını, merfû veya mevkuf haberlerin manen nakledilmesine benzetebi-

9 Melike Günyüz, a.g.m., s. 163.

Page 8: Türkiye’de Tüm Yönleri ile Siyer Çalışmaları Sempozyumuisamveri.org/pdfdrg/D254114/2016/2016_GULM.pdf · Siyerin kurgusal olarak anlatıldığı eserler, sadece akademik,

246

liriz. Nitekim sahabenin Hz. Peygamber’e ait filleri kendi ifadeleriyle aktardıkları, aynı olayın farklı sahabelerden farklı şekilde geldiği bilinmektedir. Her ne kadar hadislerin manen aktarımı, sözün veya fiilin kurgulanarak aktarılmasından ziya-de, mürâdif lafızlarla manayı bozmayacak şekilde nakledilmesi anlamına geliyorsa da, sahih kaynaklarda yer alan rivayetlerden hareketle sahabenin başından geçen olayların kurgulanarak anlatılmasını da buna dâhil edebiliriz.

2- Ma’na RivayetiHz. Peygamber’e (merfû) veya sahabeye ait (mevkuf) haberler, lafız (rivâye

bi’l-lafz) ya da ma’na (rivâye bi’l-ma’na) ile olmak üzere iki şekilde nakledilir. La-fız rivayeti, söyleyenin ağzından çıktığı şekliyle, rivayetin lafızlarında herhangi bir değişiklik yapılmadan nakledilmesi demektir. Ma’na rivayeti ise hadisin, muhteva-sı bozulmamak şartıyla, belli şartları haiz kimseler tarafından, söyleyenin kullan-dığı lafızların dışındaki lafızlarla aktarılmasıdır.10 Hadisin kısaltılarak, özetlenerek veya bir kısmını zikretmemek suretiyle nakledilmesi de ma’na rivayeti içerisinde değerlendirilmiştir. Hadislerin naklinde lafız rivayeti esas (azimet) olarak kabul edilmekle birlikte, bu konudaki genel kanaat, belli şartlarla ma’na rivayetinin de geçerli (ruhsat) olacağı yönündedir.11

Hadislerin ma’nen nakli, ilk dönem âlimleri arasındaki ihtilaflı meselelerden biridir. Hz. Peygamber’in ümmetine tebliğ ettiği iki tür bilgi/muhteva vardır: Bun-lardan ilki Kur’an olarak adlandırılan Allah’tan aldığı vahiydir ki bunun nakli an-cak lafız yoluyla mümkündür. Kur’an, hem lafız hem de ma’na itibariyle muciz sa-yıldığı için tek bir lafzının bile değiştirilmesi caiz görülmemiştir.12 Kur’an dışında tebliğ edilen ikinci bilgi türü ise hadis ve sünnetlerdir. Bazıları hadis ve sünnetlerin de Kur’an gibi tamamen vahiy mahsulü olduğu tezinden hareketle, ma’nen aktarıl-

10 Abdullah Aydınlı, Hadis Istılahları Sözlüğü, Hadisevi Yayınları, İstanbul, 2006, s. 261.11 Fahru’l-İslâm Pezdevî, Kenzu’l-Vusûl (Abdülaziz Buhârî’nin şerhi ile birlikte), I-IV, Dârü’l-

Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut, 1997, Cilt 3, s. 82; Ebû Bekir Muhammed b. Ahmed Serahsî, Usûl, Cilt 1-2, Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut, 1996, Cilt 1, s. 379. Hadislerin manen rivayeti konusunda ayrıntılı bilgi için şu çalışmalara da bakılabilir: Abdullah Hikmet Atan, Mana ile Hadis Rivayeti, (Yayımlanmamış Doktora Tezi), Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, 1999, s. 55-83; Selman Başaran, “Hadislerin Lafız ve Mana Olarak Rivayeti Meselesi”, Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt 3, Sayı 3, Bursa, 1991, s. 52-64; Selman Başaran, “Hadislerde Mana Rivayetinin Sonuçları”, Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt 3, Sayı 3, Bursa 1991, s. 65-74; Enbiya Yıldırım, “Hadislerin Manayla Rivayeti”, Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Sayı 1, Sivas, 1996, s. 299-307; Zişan Türcan, ““Bazı Hanefî Usulcülerin Mana ile Rivayet Meselesine Yaklaşımları”, Süleyman Demirel Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Sayı 27, Isparta, 2011, s. 109-123.

12 Kur’an’ın da yedi harf üzerine indiği, haramını helal, helal hükmünü de haramla değiştirmedikçe, istenildiği şekilde okunabileceğine ruhsat verilmesine de burada değinebiliriz. Bu husustaki rivayetler için bkz. Ebû Davud, “Vitir”, 22; Ahmed b. Hanbel, Müsned, Cilt 5, 124.

Page 9: Türkiye’de Tüm Yönleri ile Siyer Çalışmaları Sempozyumuisamveri.org/pdfdrg/D254114/2016/2016_GULM.pdf · Siyerin kurgusal olarak anlatıldığı eserler, sadece akademik,

247

malarına karşı çıksa da, en azından rivayetlerin tasnif edildiği hicri ikinci yüzyıla kadar ma’na rivayetinin yaygın olduğu genel kabule mazhar olmuş bir görüştür.

Tarafların görüşlerini desteklemek için öne sürdükleri delillere göz atıldığın-da, lafız rivayetini şart koşanları da, ma’nen nakli geçerli görenleri de destekle-yecek mahiyette haberlerin geldiği görülür.13 Bu husustaki rivayetlerin tahliline girmek, bildirimizin sınırını aşacağı için şu kadarıyla yetinmek istiyoruz: Hz. Pey-gamber’den nakledilen haberlerin lafızlarında bir kelimenin dahi değiştirilemeye-ceğini savunanlar, delil olarak Hz. Peygamber’in Berâ b. Âzib’e yatarken okuyacağı bir duayı öğretmesiyle ilgili haberi gösterirler. Buna göre Berâ (ra), duayı tekrar ederken “nebî” lafzını “rasûl” lafzıyla değiştirerek okuyunca Hz. Peygamber hemen müdahale etmiş ve kendi kullandığı “nebî” kelimesini söylemesini istemiştir.14 Du-rum böyle olmakla birlikte bu haberin geçtiği hadis kaynaklarına bakıldığında, biz-zat bu rivayetin farklı lafızlarla nakledildiği görülür. Yani ma’nen rivayetin geçerli olmayacağı konusunda delil olarak kullanılan haberin bizzat kendisi, bu olgunun varlığını ve yaygınlığını yeteri kadar göstermektedir.15

Hadislerin ma’nen rivayeti konusunda özetle şu söylenebilir: Teorik olarak la-fız rivayetinin gerekli olduğu ifade edilse de hadis kaynaklarında yer alan merfû, mevkûf ve maktû haberlerin çoğunun ma’nen nakledildiği bilinmektedir.16 Bunun en önemli sebebi, ilk dönemde rivayetlerin yazılı olarak değil ezberden muhafa-za edilmesidir. Yazı malzemesinin yeterli olmaması, okuma yazma bilenlerin az-lığı vb. sebeplerle, hicri birinci asrın sonlarına dek hadis ve sünnetler daha ziyade ezberlerde korunmuştur. Bu da neticede lafızlar arasında birtakım farklılıkların oluşmasına sebep olmuştur.17

13 Bu konudaki rivayetleri bir arada görmek için bkz. Abdullah Hikmet Atan, a.g.t., s. 85-109; Selman Başaran, a.g.m., s. 53-64; Enbiya Yıldırım, a.g.m., s. 299-307.

14 Buhârî, “Vudû’”, 77; “Daavât”, 6; Müslim, “Zikir”, 56; Tirmizî, “Daavât”, 16, 117; Ebû Dâvûd, “Edeb”, 5.

15 Selman Başaran, a.g.m., s. 54. Aynı şekilde İbn Mesud ve Enes b. Malik gibi ashabın önde gelenlerinin, Hz. Peygamber’den bir hadis naklettiklerinde, rivayetin sonunda “ev kemâ kâle”, “ev nahvehû kezâ” gibi ifadeler kullanmaları da, onların Hz. Peygamber’e söylemediği bir şeyi isnad etmemeye gayret ettiğini göstermesinin yanında, mana rivayetinin geçerliliğine de delalet etmektedir. Bu konudaki rivayet örnekleri için bkz. Dârimî, “Mukaddime”, 28; İbn Mâce, “Mukaddime”, 3; Ahmed b. Hanbel, “Müsned”, Cilt 1, 452.

16 Selman Başaran, a.g.m., s. 58.17 Hadislerin manen nakledilebileceğini ifade eden haberlerden bazıları şöyledir: İbn Mesud’dan

nakledildiğine göre bir adam Hz. Peygamber’e gelerek şöyle bir soru sorar: “Ey Allah’ın Rasülü! Sen bize bir hadis söylüyorsun, ancak biz onu senden işittiğimiz şekilde nakledemiyoruz. (Bu durumda ne yapalım?)” Hz. Peygamber, bu soruya şöyle cevap vermiştir: “Manayı isabet ettirdiğin sürece nakledebilirsin.” Bir başka rivayette Hz. Peygamber buna şöyle cevap vermiştir: “Haramı helal, helali de haram yapmadığınız ve manayı da isabet ettirdiğiniz sürece, hadislerimi nakletmenizde bir sakınca yoktur.” Bkz: Ebû Bekir Ahmed b. Ali Hatîb el-Bağdadî, el-Kifâye fî ilmi’r-rivâye, thk: İbrahim Hamdi el-Medenî, el-Mektebetü’l-İlmî, Medine, (t.y.), s. 199-200. Sıhhat bakımından bazı tenkitlere maruz kalmalarına rağmen hadislerin manen naklinin geçerli olduğunu ifade eden diğer rivayetler için şu kaynaklara da bakılabilir:

Page 10: Türkiye’de Tüm Yönleri ile Siyer Çalışmaları Sempozyumuisamveri.org/pdfdrg/D254114/2016/2016_GULM.pdf · Siyerin kurgusal olarak anlatıldığı eserler, sadece akademik,

248

Rivayetlerin ma’nen nakledilebilmesi için hadis ve fıkıh usulünde pek çok âlim kendine göre özel bazı şartlar öne sürmüş olsa da bunları râvi ve rivayetin muhtevası ile ilgili olanlar şeklinde iki kısma ayırmak mümkündür.

Hadisin râvisi ile ilgili şartlar şunlardır:

a- Arap dilini ve kurallarını iyi bilmesi,

b- Dinin genel ilke ve amaçlarına vâkıf olması.

Hadisin lafız ve muhtevası ile ilgili şartlar ise şöyledir:

a- Cevâmiu’l-kelim türünden olmaması,

b- Amele dair olmaması,

c- Metninin ezberde tutulamayacak kadar uzun olması,

d- Dua ve teşehhüd hadisleri gibi namazda okunan rivayetlerden olmaması.18

Usul eserlerinde geçen ve daha ziyade Hz. Peygamber’e ait rivayetler için söz konusu olan ma’na rivayeti ve geçerli olması için öne sürülen şartlar, genel olarak yukarıda özetlendiği gibidir. Konunun siyer ve İslam tarihini ilgilendiren yönünü ise şöyle izah etmek mümkündür: Siyer ve megâzî alanındaki rivayetler, daha ziya-de tarihî bilgi ihtiva eden haberler olduğu için, bu tür hadislerin naklinde, sıhhat şartları ve amele konu olması hususunda daha toleranslı (mütesâhil) bir tutumun sergilendiği söylenebilir.19 Dolayısıyla Hz. Peygamber’e ait hadislerin ma’nen nak-line, lafzın mürâdifini zikretmek suretiyle de olsa ruhsat verildiği dikkate alındı-ğında, İslam tarihi alanına giren rivayetlerin bu şekilde nakledilebileceği rahatlıkla söylenebilir. Özellikle de Hz. Peygamber’in ağzından çıkan veya bizzat fiiline dela-let eden haberler değil de sahabeye ait tarihî haberlerin ma’nen naklinin mümkün ve caiz olduğu buna kıyasla ileri sürülebilir.

Hadis ve İslam tarihi ilim dalları, kaynak olarak hadisleri kullanmakla birlikte muhaddislerin ve tarihçilerin rivayetleri kullanma şekli birbirinden farklıdır. Bir muhaddis bir hadisi naklederken, rivayetin her bir tarikini ayrı ayrı zikretmeye özen gösterir. Klasik İslam tarihi müellifleri ise aynı rivayetin farklı varyantlarını birleştirerek tek bir haber şeklinde nakletmekte bir mahzur görmemişlerdir. Hatta olaylar arasındaki boşlukları, zayıf rivayetlerle veya kendi yorum ve kurgularıyla tamamlamaktan çekinmemişlerdir. Örneğin ilk dönem İslam tarihçilerinden İbn İshak ve Vâkıdî, bu şekilde davrandıkları için muhaddislerin eleştirilerine maruz

Celâlüddîn Abdurrahman b. Ebî Bekr Suyûtî, Tedrîbü’r-râvî fî şerhi Takrîbi’n-Nevevî, thk: Ebû Abdirrahman Salâh b. Muhammed, Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut, 1996, Cilt 2, s. 60-61.

18 Abdullah Hikmet Atan, a.g.t., s. 147-170; Enbiya Yıldırım, a.g.m., s. 288-289.19 Örneğin zayıf hadisle amel konusunda, şayet haber aşırı bir zayıflık içermiyorsa bu türden

haberlerle amel edilebileceği kabul edilmektedir. Aynı şeyin siyer ve İslam tarihi konusundaki haberlerin mana olarak nakli konusunda da geçerli olduğu söylenebilir.

Page 11: Türkiye’de Tüm Yönleri ile Siyer Çalışmaları Sempozyumuisamveri.org/pdfdrg/D254114/2016/2016_GULM.pdf · Siyerin kurgusal olarak anlatıldığı eserler, sadece akademik,

249

kalmışlardır.20 Siyer ve İslam tarihi kaynaklarında yer alan bilgilerin bir kısmının bu tarzda, yani aynı olayla ilgili farklı haberleri bir araya getirmek suretiyle, akta-rıldığı bilinen bir gerçektir. Bu haberlerin çoğu, gerek isnad gerekse metin yönün-den hadis tenkidi kriterleri açısından tahlile tâbi tutulduğunda, hadisçiler nazarın-da zayıf veya kabul edilemez oldukları görülür. Ancak bu durum, o dönemde dahi, bu türden haberleri kullanarak siyer ve İslam tarihi yazımının önünde bir engel olarak görülmemiştir. Sonuç olarak burada, hadis rivayeti ve tarih rivayetinin nakil keyfiyeti açısından farklı değerlendirilmesi gerektiği söylenebilir. Yani hadis ilmi açısından kabul edilemez görünen metin inşası ve zayıf haberlerle olayların birleş-tirilip kurgulanması gibi hususlar, tarih ilmi için bazı durumlarda kaçınılmaz bir yöntem gibi durmaktadır.

Aşağıda ismini vereceğimiz iki eserin, bizim yukarıda anlattıklarımıza örnek oluşturabilecek mahiyette hazırlandığı söylenebilir. Bunlardan ilki, İtalyanca ola-rak Ahmed Abdülveliy Vincenzo isimli bir mühtedi tarafından kaleme alınan ve Türkçe’ye de Ahmed Yüksel Özemre ve Fezâ Özemre tarafından Yesrib’de Bahar is-miyle tercüme edilen romandır.21 Eserde vahiy kâtiplerinden biri olan ve Kur’an’ın cemi ve yazılması işini bizzat deruhte eden Zeyd b. Sabit’in gözünden İslam’ın ilk yılları roman üslubuyla anlatılmaktadır. Hacmi, görünüşü ve üslubu itibariyle, ese-rin belki lise ve üzeri seviyedeki okur kitlesine hitap ettiği söylenebilir. Ancak dili-nin sadeliği ve akıcılığı sayesinde, yaş itibarıyla daha alt seviyedeki kitapseverlerin de rahatça okuyup anlayabileceği bir romandır. Kitabın tercümesinin, onun akıcı-lığı ve anlaşılır olmasında önemli bir katkısının olduğu da burada belirtilmelidir.

Eserin Önsöz’ünde yer alan şu ifadeler, aslında bizim yukarıda anlatmak iste-diğimiz hususları özetler mahiyettedir:22

“Uzunca bir süredir İslam dininin kökeni üzerine, Batı romanının akıcılığı ve Doğu bilgeliğinin içeriğini haiz bir hikâye yazmak istiyordum. Bana esin verecek edebî modeller aradım durdum. Ancak ya şansım yaver gitmedi ya da gerektiği ka-dar araştırma yapamadım. Bununla birlikte, bana ipuçları sağlayan dini ve edebi bir sürü sarsıcı kaynak buldum. Bu hikâyenin sizlere birkaç zevkli saat armağan ede-ceğini umuyorum. Eğer sonunda Doğu ve Batı birbirine biraz daha yakınlaşırsa ve daha iyi tanıma arzusu, kuşkuyu ve korkuyu biraz da olsa bastırırsa kendimi tüm

20 Bkz: Şemsüddîn Ebû Abdillah et-Türkmânî Zehebî, Siyeru a’lâmi’n-nübelâ, Dâru’l-Hadîs, Kahire, 2006, Cilt 6, s. 499; Yusuf b. Abdirrahman Mizzî, Tehzîbü’l-kemâl fî esmâi’r-ricâl, thk: Beşşâr Avvâd Maruf, Müessesetü’r-Risâle, Beyrut, 1980, Cilt 24, s. 421; Ahmed b. Ali el-Askalânî İbn Hacer, Tehzîbü’t-Tehzîb, Matbaatü Dâri’l-Meârif en-Nizâmiyye, Haydarâbâd, 1326, Cilt 9, s. 43. Tarihçilerin ve muhaddislerin hadisleri kullanma şekli konusunda bkz. Imtiaz Ahmed, “Bir Muhaddis Olarak Vâkıdî”, Yüzüncü Yıl Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Sayı 3, Van, 2000, s. 436; Ayhan Tekineş, a.g.m., s. 27.

21 Ahmad Abd al-Waliyy Vincenzo, Yesrib’de Bahar –Müslümanlığın Doğuş Öyküsü-, çev: Ahmed Yüksel Özemre, Fezâ Özemre, Timaş Yayınları, İstanbul, 2012.

22 Ahmad Abd al-Waliyy Vincenzo, a.g.e., s. 7-8. (Alıntıdaki vurgular bize aittir.)

Page 12: Türkiye’de Tüm Yönleri ile Siyer Çalışmaları Sempozyumuisamveri.org/pdfdrg/D254114/2016/2016_GULM.pdf · Siyerin kurgusal olarak anlatıldığı eserler, sadece akademik,

250

çabalarımın karşılığını görmüş addedeceğim.

Bu kitapta İslam dininin gelişimi, hikâyenin başlangıcında yaklaşık sekiz ya-şında olan bir çocuğun, Sabit’in oğlu Zeyd’in gözlemlerinden aktarılmaktadır. Hak-kında bilinenler çok kısıtlı olmakla birlikte, Zeyd tarihî bir kişiliktir…

Kitap, başlıca kaynak olarak Hz. Muhammed’in biyografilerine dayanmakla birlik-te bunları, orijinal bir hikâyenin akışına monte eden bir özellik arz etmektedir. Bu akış, İslam tarihinin genel içeriğine sadık kalırken, bir yandan da bireysel kişilikler ve olaylar çerçevesinde serbestçe dolanmaktadır. Kitabın sonundaki kaynakça bölümünde, bu kita-bı tarihi romandan ayıran çizgiye ve kaynaklar ile ilgili ayrıntılı bilgilere ilişkin notlara da yer verilmiştir.”23

Siyerin kurgusal anlatımına örnek olarak zikredilebilecek bir diğer çalışma ise Vejdi Bilgin tarafından kaleme alınan Enes’in Günlüğü –Hz. Peygamber’in Hizme-tinde On Yıl- isimli eserdir.24 Bu çalışma, tam olarak bizim ifade ettiğimiz şekilde, muteber hadis kaynaklarından ve İbn Hacer’in el-İsâbe’si gibi sahabe biyografisine ait eserlerden derlenen rivayetler çerçevesinde, ancak orada yer alan bilgilerin de dışına çıkmamaya gayret edilerek ve kurgulanarak hazırlanmıştır. Eserin bu konu-da oldukça başarılı olduğu söylenebilir.

SonuçGünümüzde genç kuşaklara hitap edecek, onların ilgisini çekecek, severek

okuyacakları eserlere ihtiyaç bulunmaktadır. Son zamanlarda siyer ve ilk dönem İslam tarihi konuları ile ilgili yazılan eserlerde sayısal bir artışın olduğu görülmek-tedir. Ancak özellikle 9-15 yaş arası çocuklara hitap eden, onların ilgisini çekecek türde eserlerin maalesef bir elin parmaklarını geçmeyecek ölçüde az olduğu da be-lirtilmelidir. Kanaatimizce bunun sebebi, siyerin kuru bir anlatımla, bilgilendirici ve daha ziyade kronolojik olarak işlenmesinin bir teamül halinde yerleşmiş olma-sıdır. Bu türdeki eserler de ne yazık ki zikredilen yaş aralığındaki çocukların ilgisini çok fazla çekmemektedir.

Çocuklara yönelik popüler fantastik bilimkurgu niteliğindeki yayınlar, günü-müzde son derece revaç bulduğu için ciddi bir sektör haline gelmiştir. Buradan anlaşılan, çocuklar bu türdeki eserlere doğal bir eğilim duymaktadırlar. Bizim öne-rimiz, siyer ve ilk dönem İslam tarihinin de akıcı, kurgusal bir üslupla kaleme alın-

23 Yazar, eserin sonuna bir kaynakça eklemiş ve orada faydalandığı eserleri sadece isimlerini zikretmek suretiyle değil, daha ziyade hangi yönlerden o kaynaklardan faydalandığını ve çalışması için taşıdıkları değeri de açıklamıştır. Bkz: Ahmad Abd al-Waliyy Vincenzo, a.g.e., s. 297-303.

24 Vejdi Bilgin, Enes’in Günlüğü –Hz. Peygamber’in Hizmetinde On Yıl-, Genç Nesil Yayınları, İstanbul, 2011.

Page 13: Türkiye’de Tüm Yönleri ile Siyer Çalışmaları Sempozyumuisamveri.org/pdfdrg/D254114/2016/2016_GULM.pdf · Siyerin kurgusal olarak anlatıldığı eserler, sadece akademik,

251

ması gerektiğidir.

İlk dönem İslam tarihinin kaynaklarda yer alan rivayetlerden hareketle kur-gusal bir üslupla anlatımı, bize göre Hz. Peygamber veya sahabeye yalan isnad etme anlamına gelmemektedir. Buradaki kurgusal üslupla kastedilen, yazarın ken-di inisiyatifine bırakılmış, mutlak anlamda özgürce hareket ettiği bir anlatım biçi-mi değil; anlatacağı konunun çerçevesini sahih rivayetlerin çizdiği ve dinin genel ilkelerinin de göz önünde bulundurulduğu bir üsluptur. Bu sebeple tebliğimizde bunun, hadislerin ma’na olarak aktarılmasına benzetilebileceğini ifade ettik. Ni-tekim Hz. Peygamber’e ait bir hadisin delalet ettiği hükmün değiştirilmeden, ehil kimseler tarafından ma’nen nakledilebileceği, ilim ehlinin çoğunluğunun kabul et-tiği bir yaklaşımdır. Aynı kriterlere dikkat edildiği takdirde, seçilen bir sahabenin gözünden o dönemin kurgusal bir üslupla anlatımının, siyeri veya Hz. Peygamber imajını tahrif anlamına da gelmeyeceğini söyleyebiliriz.

Yukarıda sayılan hususlar göz önüne alındığında, bir siyer çalışmasının ya-pılabilmesi; kurumsal bir yapıya büründürülerek, bireysel gayretlerin ötesinde, akademisyenler, pedagoglar, çocuk psikologları, çocuk edebiyatı uzmanlarının da dâhil edildiği profesyonel bir ekip ve alana hâkim uzmanların katkılarıyla müm-kün gözükmektedir.

Teklif ettiğimiz bu yayıncılık faaliyeti, popüler kültüre ve güncele teslim ol-mak değil, bilakis çocuk edebiyatı alanında kendi gündemimizi oluşturma çabası olarak üzerinde düşünülmesi gereken bir durumdur. Böylece çocuklarımız, popü-ler kültürün ürettiği fantastik bilimkurgu eserlerine mahkûm olmaktan kurtulup kendi medeniyetimizin zenginlikleri ile karşılaşmış olurlar.

Page 14: Türkiye’de Tüm Yönleri ile Siyer Çalışmaları Sempozyumuisamveri.org/pdfdrg/D254114/2016/2016_GULM.pdf · Siyerin kurgusal olarak anlatıldığı eserler, sadece akademik,

252

Bibliyografya

Ahmed, Imtiaz, “Bir Muhaddis Olarak Vâkıdî”, Yüzüncü Yıl Üniversitesi İlahiyat Fa-kültesi Dergisi, Sayı 3, Van, 2000, s. 429-440.

Andı, M. Fatih, “Modern Edebiyatta Hz. Peygamber’i Anlatmak”, Siyer Edebiyat İlişkisi –Siyer Atölyesi 2-, Meridyen Kitaplığı, İstanbul 2010, s. 121-129.

Atan, Abdullah Hikmet, Mana ile Hadis Rivayeti, (Yayımlanmamış Doktora Tezi), Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, 1999.

Aydınlı, Abdullah, Hadis Istılahları Sözlüğü, Hadisevi Yayınları, İstanbul, 2006.

Başaran, Selman, “Hadislerin Lafız ve Mana Olarak Rivayeti Meselesi”, Uludağ Üni-versitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt 3, Sayı 3, Bursa, 1991, s. 52-64.

Başaran, Selman, “Hadislerde Mana Rivayetinin Sonuçları”, Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt 3, Sayı 3, Bursa 1991, s. 65-74.

Bilgin, Vejdi, Enes’in Günlüğü –Hz. Peygamber’in Hizmetinde On Yıl-, Genç Nesil Ya-yınları, İstanbul, 2011.

Fayda, Mustafa, “Siyer Sahasındaki İlk Telif Çalışmaları”, Uluslararası Birinci İslam Araştırmaları Sempozyumu, Dokuz Eylül Üniversitesi Yayınları, İzmir, 1985, s. 357-367.

Günyüz, Melike, “Çocuk Edebiyatı İncelemeleri”, Siyer Atölyesi Tebliğler Kitabı, Me-ridyen Kitaplığı, İstanbul, 2013, s. 159-165.

Hatîb el-Bağdadî, Ebû Bekir Ahmed b. Ali, el-Kifâye fî ilmi’r-rivâye, thk: İbrahim Hamdi el-Medenî, el-Mektebetü’l-İlmî, Medine, (t.y.)

İbn Hacer, Ahmed b. Ali el-Askalânî, Tehzîbü’t-Tehzîb, Matbaatü Dâri’l-Meârif en-Nizâmiyye, Haydarâbâd, 1326.

Karacelil, Süleyman, “Yakın Dönem Çocuk Edebiyatında Hz. Peygamber’in Hayatı-na Dair Çalışmaların Mahiyeti”, Sîret Sempozyumu I, Türkiye’de Sîret Yazıcılığı, Ankara, 2012, s. 498-520.

Kemikli, Bilal, Türk-İslam Edebiyatı, Emin Yayınları, Bursa, 2010.

Mizzî, Yusuf b. Abdirrahman, Tehzîbü’l-kemâl fî esmâi’r-ricâl, thk: Beşşâr Avvâd Ma-ruf, Müessesetü’r-Risâle, Beyrut, 1980.

Öz, Şaban, “Son Dönem (2000-2010) Türkçe Siyer Kitaplarındaki Hatalar Çerçevesinde Siyer Yazıcılığının Sorunları ve Çözüm Önerileri”, Sîret Sem-pozyumu I, Türkiye’de Siret Yazıcılığı, Ankara, 2012, s. 291-293.

Pezdevî, Fahru’l-İslam Ebu’l-Usr, Kenzu’l-Vusûl (Abdülaziz Buhârî’nin şerhi ile bir-likte), I-IV, Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut, 1997.

Page 15: Türkiye’de Tüm Yönleri ile Siyer Çalışmaları Sempozyumuisamveri.org/pdfdrg/D254114/2016/2016_GULM.pdf · Siyerin kurgusal olarak anlatıldığı eserler, sadece akademik,

253

Polat, Selahattin, “Siyerin Neliği Bağlamında Siyer Yazıcılığının Sorunları”, Sîret Sempozyumu I, Türkiye’de Siret Yazıcılığı, Ankara, 2012, s. 257-270.

Serahsî, Ebû Bekir Muhammed b. Ahmed, Usûl, Cilt 1-2, Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut, 1996.

Tekineş, Ayhan, “Hadis ve Tarih: Metodolojik Bir Karşılaştırma”, Hadis Tetkikleri Dergisi, Cilt 2, Sayı 2, İstanbul, 2004, s. 7-38.

Türcan, Zişan, “Bazı Hanefî Usulcülerin Mana ile Rivayet Meselesine Yaklaşım-ları”, Süleyman Demirel Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Sayı 27, Isparta, 2011, s. 109-123.

Vincenzo, Ahmad Abd al-Waliyy, Yesrib’de Bahar –Müslümanlığın Doğuş Öyküsü-, çev: Ahmed Yüksel Özemre, Fezâ Özemre, Timaş Yayınları, İstanbul, 2012.

Yıldırım, Enbiya, “Hadislerin Manayla Rivayeti”, Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Sayı 1, Sivas, 1996, s. 299-307.

Zehebî, Şemsüddîn Ebû Abdillah et-Türkmânî, Siyeru a’lâmi’n-nübelâ, Dâru’l-Ha-dîs, Kahire, 2006.