Upload
trinhtuong
View
236
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
T.C.
Sağlık Bakanlığı
Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi
Nöroşirürji Kliniği
Şef: Prof.Dr.Yunus AYDIN
KADAVRADA
BAZİLER ARTER VE PERFORANLARININ
MİKROANATOMİK YAPISI
UZMANLIK TEZİ
Dr. Suna DİLBAZ
İstanbul - 2007
KISALTMALAR
PİCA: Posterior inferior serebellar arter
VA: Vertebral arter
BA: Baziler arter
AİCA: Anterior inferior serebellar arter
SCA:Superior serebellar arter
PCA: Posterior serebral arter
PcomA: Posterior kommünikan arter
İCA:İnternal karotik arter
ECA: Eksternal karotik arter
CCA: Kommün karotik arter
N: Nervus
A: Arter
Ant: Anterior
Post: Posterior
İnf: İnferior
Sup: Superior
VBB: Vertebrobaziler bileşke
BT: Baziler tepe
2
İÇİNDEKİLER
GİRİŞ………………………………………………………………………………………..3
GENEL BİLGİLER……………………………………………............................................4
Embriyoloji.................................................................................................................4
Anjiogenez.………………………………………………………………………......8
Karotis-vertebrobaziler anastomozlar…………………………………………….....10
Vertebrobaziler sistemanatomisi…………………….................................................12
Vertebrobaziler sistemin klınik önemi………………………………………………22
GEREÇ VE YÖNTEMLER…………………………………………………………………..25
SONUÇLAR………………………………………………………………………………….28
TARTIŞMA…………………………………………………………………………………..50
SONUÇ……………………………………………………………………………………….56
KAYNAKLAR……………………………………………………………………………….57
3
TEŞEKKÜR
Öncelikle her türlü fedakarlığa katlanarak bugünlere gelmemi sağlayan aileme;
nöroşirürji eğitimim süresince modern bir çalışma ortamı sağlayan, fikirlerini
her daim özgür ve cesaretle savunan, bilgi ve tecrübelerinden faydalandığım
hocam Prof.Dr.Y.Aydın’a; tezimin hazırlanmasında katkılarını esirgemeyen
İ.Ü.Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Anatomi Anabilim Dalı öğretim üyelerinden
Prof.Dr.M.Yıldırım’a ve kliniğimiz uzmanlarından Op.Dr. R.A.Kaya’ya;
eğitimim süresince desteklerini esirgemeyen şef muavinime ve tüm
uzmanlarıma; kadavra çalışmalarını birlikte yaptığım uzm.Dr.F.F.Kesmezacar’a;
birlikte çalışmaktan mutluluk duyduğum asistan arkadaşlarıma; kliniğimiz ve
polikliniğimiz sekreterlerine; kliniğimiz, yoğun bakımımız ve
ameliyathanemizin tüm hemşire ve personeline teşekkürlerimi sunarım.
Dr. Suna DİLBAZ
4
GİRİŞ VE AMAÇ
Beyinin posterior arteriyel sirkülasyonu vertebrobaziler sistem ve onun dallarını içerir.
Küçük farklılıklar dışında, medulla, pons, midbrain ve serebellumun tamamının
vaskülarizasyonu vertebrobaziler sistem tarafından sağlanır. Posterior sirkülasyonun
mikroşirürjikal anatomisi oldukça kompleks ve değişkendir. Bu bölgeye yapılacak
cerrahi yaklaşımların, son derece önemli vasküler ve nöral yapılar nedeniyle oldukça
riskli olduğu kabul edilir. Bu bölge patolojilerini güvenli ve emin bir şekilde tedavi
edebilmek için, posterior sirkülasyonun mikrocerrahi anatomisini anlamak
nöroşirürjyenler için oldukça fazla önem arz eder. Literatürde Rhoton, Fujii ve
Yaşargilin yaptıkları çalışmalar, serebrumun posterior sirkülasyon mikrovasküler
anatomisi konusunda mihenk taşlarını oluşturur. Bununla birlikte, serebrumun
vasküler yapısında oldukça sık karşılaşılan varyasyonlar, özellikle lokal arteriyel
yapıların daha fazla incelenip ayrıntılı tanımlamaların yapılmasını gerekli kılar.
Biz de bu çalışmada yirmi üç insan kadavra beyninde posterior vasküler sistemi
inceleyerek, özellikle baziler arter ve perforanlarının hem ayrıntılı yapısını tarifleyecek
ölçümleri yaptık hem de varyasyonlarını araştırdık. Bununla birlikte, elde ettiğimiz
sonuçları literatürde yapılan tanımlamalarla karşılaştırarak, serebrumun posterior
sirkülasyon mikrovasküler anatomisi konusundaki bilgi dağarcığına katkı sağlamayı
amaçladık.
5
GENEL BİLGİLER
EMBRİYOLOJİ
Santral sinir sistemi ektodermal kaynaklı olup, embriyonun 3. haftasında nöral plak adı
verilen bir yapı halinde belirir. Bu plak, primitif çukurun önünde, orta-dorsal bölgede
yerleşmiştir. Nöral plağın lateral kenarları, kısa bir süre sonra nöral katlantıları
meydana getirmek üzere yükselir (1). Gelişimin daha ileri evrelerinde, nöral katlantılar
daha da yükselir, orta hatta birbirine yaklaşır ve sonuçta nöral tüpü oluşturmak üzere
kaynaşırlar. Kaynaşma servikal bölgede başlar, kaudal ve sefalik yönlere doğru ilerler.
Embriyonun, kaudal ve kranyal uçlarında kaynaşma daha geç meydana geldiğinden,
kranyal ve kaudal nöroporlar yoluyla, amnion boşluğuyla nöral tüp arasında geçici bir
ilişki kurulur. Kranyal nöroporların kapanması, biri servikal bölgeden başlayan ilk
kapanma noktasından başlayarak ve diğeri de ön beyinden kranyal ve kaudal yönlerde
olmak üzere iki yönlüdür. Kranyal nöropor 25. günde, kaudal nöropor ise, bundan iki
gün sonra kapanır (1).
Spinal kord santral sinir sisteminin kaudal ucunu oluşturur ve motor nöronları içeren
bir bazal plak, duyu nöronlarını içeren bir alar plak ve heriki tarafı birleştiren bir taban
ve bir tavan plağı ile karakterizedir. Bu temel yapılar, beyin veziküllerinin çoğunda da
bulunur.
Beyin, santral sinir sisteminin kranyal parçasını oluşturur. Başlangıçta primer beyin
vezikülleri denilen üç dilatasyon ortaya çıkar: Rhombensefalon (arka beyin),
mezensefalon (orta beyin) ve prosensefalon (ön beyin) şeklindedir. Rhombensefalon,
myelensefalon (medulla oblongatayı oluşturur) ve metensefalon (serebellum ve ponsu
6
oluşturur) olarak ikiye bölünür. Mezensefalon, en ilkel beyin vezikülü olup, görme ve
işitme reflekslerinin bir ara merkezi olan anterior (superior) ve posterior (inferior)
kollikulusları meydana getirir.Prosensefalon, telensefalon ve diensefalon diye iki
bölüme ayrılır. Arka bölümü oluşturan diensefalon, talamus, hipotalamus, hipofiz ve
pineal cisimi oluşturur. Beyin veziküllerinin en rostrali olan telensefalon, iki parçadan
meydana gelir. Lateral çıkıntılardan serebral hemisferler, median parçadan ise lamina
terminalis meydana gelir (1).
Boyun ve beyin damarları aortik arkustan gelişir (Şekil 1). Bu arkuslar, trunkus
arteriozusun en distal kısmı olan aortik keseden oluşur. Aortik arkuslar, farengeal
arkus mezenşimi içine gömülü durumdadır ve dorsal aortada sonlanır. Farengeal
arkuslar ve bunların damarları kranyalden kaudale doğru bir sıra halinde ortaya
çıktıklarından tümü aynı anda mevcut değildirler. Aortik kese her yeni oluşan arkusa
bir dal vererek, sonuçta toplam beş çift arter meydana getirir (5. arkus gelişmez veya
kısa sürede regresyona uğrar). Bu beş adet arkus 1, 2, 3, 4 ve 6 olarak numaralandırılır.
Asimetrik gelişenler 4. ve 6. arkuslardır (1) (Şekil 2 ).
Embriyonun gelişimi esnasında nöral tüp devamlı transformasyona uğrar. Bu nedenle
vasküler yapılar gelişim sırasında devamlı değişiklik gösterirler ve yeni yapılara
adaptasyon gösterirler. Nöral tüp vaskülarizasyonu kaudal kranyal yolu takip eder.
Yani assendan diferansiasyon oluşur.
24. günde ventral aortadan dorsal aortaya bir çift vasküler arkus çıkar. 26. günde ikinci
aortik arkus belirginleşirken, birincisi regresyona uğrar. 3. ve 4. aortik arkus 28.
günde, 6. aortik arkus 29. günde belirgin hale gelir. 1. ve 2. aortik arkus 29. günde
büyük oranda kaybolur. 2. arkusun proksimalinde hiyoid arterler stapedial arterlere
döner ve ileride eksternal karotid arter (ECA) oluşumuna katkıda bulunur. Fetal
hayatın erken döneminde serebral kan akımı, primitif İCA ile sağlanır. Bu arterin
proksimal segmenti 3. arkus ve ventral aortadan gelişerek CCA’ları yapar. 35. günde
6.arkus gelişir. 3. ve 4. arkuslar arasında dorsal aortik segment regresyona uğrar. Bu
dönemde İCA’lar ventral aorta ve 3. aortik arkustan kan alır. Arka beynin kanlanması
7
için 3. ve 4. arkusların arka bölümünden, bir çift longitudinal nöral arterden
pleksiform damarlar belirir. Bu arterler ileride birleşip baziler arteri oluşturur. İCA
geliştikçe longitudinal nöral artere beş damarla bağlanır. Bunlar posterior komünikan
arter, primitif trigeminal arter, hypoglossal arter, proatlantal intersegmenter arter ve
otik arterdir.
6. haftada fetüs 5-6mm olup, primitif İCA’nın kaudal bölümünden PcomA’lar çıkar
ve longitudinal nöral arterlerle anastomoz yapar. Bu sırada vertebral arteri oluşturmak
üzere ilk 6 servikal intersegmenter arter birleşir. Vertebral arterlerin oluşumu
sayesinde İCA kaudal bölümü ile longitudinal nöral arter arasında ilişki sağlanır.
Öncesinde İCA ile longitudinal nöral arterler arasındaki bağlantıyı sağlayan
proatlantal intersegmenter, otik, hipoglossal ve primitif trigeminal arterler regresyona
uğrar.
Fetal hayatın 7. haftasında, fetüs 7-12mm’dir ve bu sırada 4. ve 6. arkuslar asimetrik
değişime uğrar. 3. ve 4. arkusların arka bölümünden çıkan longitudinal nöral arter, orta
hatta birleşerek baziler arteri oluşturur. Baziler arter kaudal bölümünde vertebral arter
ile vertebrobaziler anastomozlarla birleşir.Bu anastomozlar PİCA’yı yaparlar.
8. haftada büyük arterler son şekillerini alırken, posterior sirkülasyonda birçok
değişiklik olur. Vertebral ve baziler arter erişkin halini alır (Şekil 3). İCA beyinde
intrakranyal dallarına ayrılır (2).
Fetüsün 40 mm’lik olduğu dönemde, serebral arterler erişkin vasküler yapıya sahip
olur.
8
Şekil 1. Şekil 2.
9
Şekil 3.
ANJİOGENEZ
3. haftada vitellüs kesesi ekstraembiryonik mezoderminde anjiogenezle damar yapımı
başlar. Bu sırada mezenkimal hücreler angioblastik kan adacıkları oluşturur.
Adacıklardaki sellüler elementler stoplazmik likeifikasyona uğrarlar ve kanalizasyon
gelişir. Bunlar zamanla kapillerlere dönüşür. Kanalizasyonlar ince bazal lamina ile
çevrilir. Angioblastlar yassılaşınca endotelyal hücreler oluşur. Bu endotelyal hücreler
kanalların içini döşer. Endotelyal hücrelerin oluşan filopodiaları büyümeyi aktive eder.
Filopodialar, etrafındaki hücrelere doğru ilerleyip birbiri ile birleşir. Yine bu dönemde
vitellus kesesi ve allantois duvarında hemositoblastlar gelişir. Kan yapımı 5. haftada
başlar. Karaciğer, dalak, kemik iliğinde fetal ve adult eritrosit yapılır.
Embriyolojik damarlar her yeni gelişen merkezi sinir sisteminin bölümünü çevreleyip
etrafında organize olur. Önce dokuyu perfore eder, ardından çevresinde bazal lamina
ve glial bariyer oluşur, takiben nöral doku içerisinde büyümeye devam eder.
10
Anjiogenezis bölgesindeki damarlarda bazal lamina yoktur. Damar büyüdükçe
endotelyal hücreler çoğalır. Bu da yeni damar şekillenmesini, yeni kanalizasyonu ve
içinde endotel ilerlemesini sağlar. Endotel hücresi gliaya dokunduğunda filopodia
oluşur. Filopodia proteolitik enzim salgılayarak glial dokuyu delip sinir dokusuna
invaze olur ve invaze damarın çevresinde bazal lamina oluşarak filopodialar füze olur.
Böylece damar ve sinir sistemi arasında anatomik devamlılık meydana gelir (2).
Beyin damarları çevresinde sinir pleksusu bulunmaktadır. Adventisyanın derin tabakaları adrenerjik lifler içermektedir. BA’nın adrenerjik innervasyonu iyidir. İCA ve MCA’da adrenerjik pleksustan zengindir. ACA’da ise pleksus azdır.
KAROTİS - VERTEBROBAZİLER ANASTOMOZLAR
Embriyoda arka beyin longitüdinal nöral arterle kanlanır. Buraya kan İCA’dan ayrılan
dört arter ile gelir. Bunlar sırası ile posterior komünikan, otik (akustik), hipoglossal,
proatlantal ve persistan trigeminal arterler olup, karotis ve vertebrobaziler dolaşımlar
arasında anastomozlar oluşturur (8,9,10). Bunlar birlikte seyrettikleri kranyal
sinirlerin isimleri ile anılırlar. Bu anastomozlara topluca presegmental arterler ismi
verilir. Presegmental arterler longitüdinal nöral arterler ile İCA’lar arasında bağlantıyı
sağlarlar. Yaklaşık bir hafta kadar devam eden anastomozlar, 8. haftada PcomA ve
VA geliştikçe kaybolur. Embriyo 7-12 mm iken longitüdinal nöral arterler kaybolup
yerlerine vertebrobaziler sistem gelişir. Sırası ile otik, hipoglossal, trigeminal ve
proatlantal arterler kaybolurken, PcomA doğumdan sonra tek devamlılık gösteren
kalıcı anastomozdur (Şekil 4). PcomA haricindekilerin doğumdan sonra görülme
sıklığı %0.1-1 olarak bildirilmiştir.
Persistan Trigeminal Arter: Erişkinde %0.1-0.6 oranında görülür. Ancak
saptanamamış olgular göz önüne alınırsa bu oranın %1 olduğu kabul edilmektedir.
Bilateral olabilir. ICA’nın kavernöz sinüse giriş yerinde veya girmeden hemen önce
çıkar. Ekstradural trigeminus rutları arasında sellanın lateralinde ilerleyip petroklinoid
ligament altından geçer. Klivus yakınlarında durayı deler, AİCA ile SCA’nın
arasından baziler artere katılır. Nadiren baziler arter yerine SCA veya PİCA’ya
bağlanır (8,10). Trigeminal sinirin oftalmik dalının ve trigeminal gangliyonun
medialinde yerleşir (9).Bu sinire komşuluğu nedeniyle fasyal ağrı, izole göz kası
11
paralizisi, pitozis ve trigeminal nevraljiye neden olur. Anevrizması görülebilir. PTA
bulunan vakalarda genellikle vertebral arterlerin bir veya ikisi hipoplaziktir.
Otik Arter: Erişkinde çok nadir görülür, ilk kaybolan arterdir (8,9). İCA’nın karotid
kanal kısmından çıkar ve meatus akustikus internusa girer. Baziler arterin kaudali ile
birleşir. Aynı taraftaki VA hipoplazik ise hemifasyal spazma neden olabilir.
Hipoglossal Arter: Erişkinde %0.02-0.03 oranında görülür. İCA’nın C1-3
bölümünden ayrılıp, hypoglossal kanal aracılığıyla arka kranyal fossada BA’nın
kaudali ile anastomoz yapar. Eşlik eden vasküler anomaliler aynı taraf posterior
komünikan arterin anjiyografik olarak gösterilememesi, vertebral arterin tek veya çift
taraflı hipoplazisi, anevrizmalar ve arteryovenöz malformasyonlardır.
Primitif Proatlantal Arter: Dorsal aortadan çıkan ilk beş inter segmenter arter
birleşmesinden meydana gelir. ICA’nın C2 seviyesinden çıkar. Suboksipital bölgede
VA’nın horizontal segmenti ile birleşir ve buna bağlı olarak aynı taraftaki vertebral
arterin hipoplazik ve aplazik olmasına yol açabilir. Bazen ECA’dan ayrılıp oksipital
arterle anastomoz yapar ve VA ile birleşebilir.
Vertebrobaziler anastomozlar erişkin yaşlarda görüldüğünde, anevrizmalar ve kranyal
sinir semptomları ile birlikte olabilir (10).
1-PcomA
2-Persistent Trigeminal Arter
3-OtikArter
4-HypoglossalArter
5-ProatlantalArter
Şekil 4.
12
VERTEBROBAZİLER SİSTEM ANATOMİSİ
Şekil 5.1) AcomA., 2) Pcom A., 3) Ant.Choroidal A., 4) Pontine Ramus, 5) Baziler A 6) Ant.Spinal A., 7) Vertebral A., 8) Post.Spinal A., 9) Crista Galli, 10) Ant.Cerebral A., 10 a) Pericallosal A. 11) Ophthalmik A.12) Middle Cerebral A. 13) Post.Cerebral A 14) Sup.Cerrebellar A. 15) Labrythine A. 16) Ant.İnf.Cerebellar A., 17) Middle İnf.Cerebellar A., 18) Post.İnf.Cerebellar A., 19) Great Foramen1982 M.G.Yaşargil Microneurosurgery In 4 Volumes
13
Vertebral Arter
Vertebral arter a.subklavia’nın ilk bölümünün dalı olup 0.92-4.09mm çapındadır. Üst
altı servikal vertebranın processus tranversus’undaki foramen transverserium’larından
geçerek boyunda yükselir. Atlasın arkusu üzerinde lup yapıp, atlantooksipital
membranı delerek foramen magnumdan posterior fossaya girer. İntraserebral olarak
lateral serebellomedullar sisternanın kenarından geçer ve medulla boyunca
anteromedial olarak hypoglossal köklerin hemen altında uzanır ve pontomedullar
sulkusta karşı vertebral arter ile birleşip baziler arteri oluşturur(6). Birleşme yeri
klivusun alt kısmındadır. Vertebral arterlerin kalibreleri farklıdır.%42 sol vertebral
arter, %32 sağ vertebral arter geniş olup %26 eşittir. Fenestrasyon, duplikasyon,
atrezi görülebilir (3) (Şekil 6). Bazen bir vertebral arter PİCA olarak sonlanıp diğeri
baziler arter olarak devam edebilir. %5 oranında VA arkus aorta orjinlidir.
Vertebral arterin dalları; meningeal dallar, arteria spinalis posterior, arteria spinalis
anterior, PİCA ve arteriae medullaresi içerir. Meningeal dallar fossa cranii
posterior’daki dura mater ve kemiği besler. Arteria spinalis posterior, a.vertebralis
veya PİCA’dan (%73) ayrılır. Medulla oblongata ve spinal kordun posterolateral
duvarı boyunca ince damar pleksusları olarak inerler. Medulla spinalisin arka 1/3’ünü
besler. Arteria spinalis anterior, medulla spinalisin ön yüzünde fissura mediana
anteriorda piamater içine gömülü olarak seyreder ve medulla spinalisin ön 2/3’ünü
besler. PİCA vertebral arterin en kalın dalı olup çapı 0.65-1.78mm’dir. Çıkış yeri çok
değişkendir. Bazen ekstrakranial VA’dan bazen baziler arterden çıkar genellikle
baziler arterin başlangıcına 1.5cm kala çıkmaktadır. Yapılan vakaların %90’nında
normal anatomik seyrinde, %6’sında duplikasyon gösterir, %4’ünde görülmez (3).
Serebellum ve medulla oblongatanın arasında seyreder. Nervus hypoglossus’un
önünden, nervus accessorius’un, nervus vagus’un ve nervus glossopharyngeus’un
arkasından geçer. Vermisin alt yüzünü, serebellumun santral çekirdeklerini, serebellar
hemisferlerin alt yüzünü, medulla oblongata ve dördüncü ventrikülün pleksus
koroidesunu besler. Arteriae medullares, medulla oblongatada dağılan çok küçük
dallardır (6).
14
%26 sağ %32 sağ %6.2 %0.75 %0 %0
sol %42 sol %4.5 3 vaka
%0 1 vaka %0 %0.75
3 vaka
Şekil 6. Vertebral arter varyasyonları (Yaşargil M.G.Microneurosurgery vol 1’den
alınmıştır)
15
Baziler Arter
İki vertebral arterin, pontomeduller bölgede (alt 1/3 ile orta 1/3 klivus hizası)
birleşmesiyle oluşup, prepontin sisternada pons yüzeyinde yukarıya doğru ilerler.
Distalde interpedinküler sisternaya kadar ulaşır ve burada dorsum sella seviyesinde iki
posterior serebral artere ayrılır. Vertebral arter ile birleşme yerinde 3-8mm’lik valve
benzer yapı görülebilir.
Baziler arterin düzgün gidişi insanların sadece %25’inde saptanmıştır (3). Yaş
ilerledikçe baziler arter şeklinde değişiklikler gözlemlenir. Kıvrımları artıp orta hattan
deviye olabilir, boyu uzayabilir, bifurkasyonu daha yukarılara taşınıp üçüncü
ventrikülün arkasını aşabilir. Tüm yaş guruplarında baziler bifurkasyonun yeri
değişkendir. %50 posterior klinoid proses seviyesinde, %30 posterior klinoid prosesin
üstünde ve %20 altındadır. Baziler arterin çapı 2.7-4.3mm arasında olup, yaklaşık
İCA kadardır. Uzunluğu ise 25-35mm’dir(3). Baziler arter çift veya fenestre olabilir
(Şekil 8) Posterior komünikan, persistan trigeminal, hipoglossal, proatlantik ve otik
arterler gibi karotis-baziler anastomozlar karotis sisteminden baziler arteri
doldurabilir. Baziler arterden anterior inferior serebellar arter, labirintin arter (%15
baziler arterden, %85 AİCA’dan doğar), superior serebellar arter ve posterior serebral
arter doğar. Çok ender olarakta posterior inferior serebellar arter baziler arterden
doğabilir (3). Baziler arterin bu büyük dalların haricinde pons ve mezensefalonu
besleyen paramedian ve sirkumfrentiyal perforan arterler ile pontin branşları da
bulunmaktadır. Pontin dallar, aterom plakları ile tıkanarak ağır nörolojik defisitlere yol
açabilir.
16
%26 %47 %18 %9
1 vaka 1 vaka 1 vaka 1 vaka
Şekil 8. Baziler arter varyasyonları (Yaşargil M.G.Microneurosurgery vol 1’den
alınmıştır)
17
Anterior İnferior Serebellar Arter (AİCA)
Baziler arterden doğan ilk büyük daldır. %75’i baziler arterin alt 1/3’ünden, %16’sı
orta 1/3’ten ve %9’u vertebrobaziler bileşkeden doğar. %2 AİCA görülmeyebilir. %58
tek dal, %20 iki dal ve %20 üç dal halindedir (3) (Şekil 9). Ponsun etrafından arkaya
yönlenir. Seyri sırasında prepontin sisternadan serebellopontin sisternaya geçerken,
n.abdusensi çaprazlayıp, önünden veya arkasından geçebilir. Serebellopontin sisterna
içerisinde ilerlerken aşağıya doğru yönelir ve bu sırada ponsla yakın komşuluk içinde
olup, ufak dallar verir. VII ve VIII. kranyal sinirlerin başlangıcına yakın ikiye ayrılır.
Ayrılan dallar bu sinirleri takip edip, internal akustik meatusa kadar ilerler
(3,4,6,7).Yapılan çalışmalarda AİCA’nın internal akustik meatusa ulaştığı tarif
edilmiştir (1945’te Sunderland, 1969’da Mazzoni, 1980’de Martin ve arkadaşları).
AİCA genelde bu sinirlerin ön altında veya ortasında yer alırken, bu sinirlerin çıkış
yerlerinide sular. İnternal akustik meatustan çıkıp, orta serebral pedinkülün tabanına
ve serebellumun alt yüzeyine ulaşır. AİCA gövdesi flokkulus, koroid pleksus ve
serebellumun alt yüzeyini besler.
AİCA ile PİCA arasında çok sayıda anastomoz olup; az sayıda süperior serebellar
arter ile de anastomoz yapmaktadır.
Labirintin arter, AİCA’dan orijin alıp, meatus akustikus internusa girer.Sunderland
1945 yılında yaptığı çalışmalar sonucunda, labirintin arterin %85 AİCA’dan ve %15
oranında da baziler arterden doğduğunu ifade etmiştir. 1980 yılında Martin ve
arkadaşlarının çalışmasında ise tüm vakalarda AİCA’dan doğduğu bildirilmiştir.
Labirintin arter, cochlea ile 7. ve 8. sinir kompleksini besler.
18
%3 (12) %7 (28) %6.5 (26) %6 (24) %1 (4) %9.6 (36)
%1 (4) % 5.5 (22) %2.2 (9) %4 (16) %19.5 (78) %10.7 (43)
%1.7 (7) %1 (4) %2.7 (11) %0.5 (2) %0.25 (1) 0
%3.5 (14) %1.5 (6) %5.2 (21) %3.2 (13) %0.75 (3) 0
%2 (8) %0.25 (1) %0.75 (3) %0.5 (2) %0.25(1) %25 (1)
Şekil 9. Anterior ve posterior inferior serebellar arterlerin varyasyonları
(Yaşargil M.G.Microneurosurgery vol 1’den alınmıştır)
19
Superior Serebellar Arter (SCA)
Baziler arterin infratentoriyal son yan dalıdır.Sıklıkla baziler arter apeksine yakın olup,
posterior serebral arter orjininden 1-3mm önce ayrılır. Baziler arterden çıkış yeri
ponsun ön yüzünde, pontomezensefalik sulkusun hemen altında ve interpedinküler
sisterna içerisindedir(3,4). Derin baziler bifurkasyon, SCA’ların, PCA tabanından
doğduğu izlenimini verebilir. Çok ender olarak baziler bifurkasyondan veya PCA’dan
doğduğu gözlenmiştir. Okulomotor sinirin altında, troklear sinirin üzerinde seyreder.
PCA, troklear sinir ve Rosenthalin bazal venini takip eder. Tentoryum altında,
interpedinküler sisterna içerisinde uzanır ve sisterna içerisinde ufak dallar verir. SCA
perimezensefalik sisterna içerisinde ponsun üst bölümünü ve mezensefalonun alt
bölümünü çevreleyecek şekilde arkaya doğru seyrederek; tektum, serebellum
hemisferlerine ve vermisin üst yüzeylerine ulaşır.
Baziler arterden tek kök olarak ayrılıp, lateral ve medial olmak üzere iki dal verir.
Medial dalı mezensefalon çevresini dolaşır, inferior kollükulus üzerinden
kuadrigeminal sisternaya girer ve tektuma ulaşır. İnferior kollükulusu, brakium
konjenktivumu, serebellar hemisferlerin süperomedialini ve nükleuslarını sular. Bu
seviyede PCA, AİCA ve PİCA’larla anastomoz yapar. Pons, glandula pinealis ve
velum medullare superiusu da besler. Lateral dalı trigeminal sinirin posterolateralinde
uzanır. SCA’nın kendisi veya dallarından biri bazen n.trigeminusu ileri derecede bası
ve distorsiyona uğratırlar (1978 yılında Hardy ve Rhoton, 1980 yılında Haines ve
Janetta tarafından yapılan çalışmalarda bildirilmiş). Sonuçta da trigeminal nevraljiye
yol açarlar (3,4).
Çapı 0.72-1.50 mm arasındadır. %33’ünde sağ ve sol SCA’lar eşit genişlikte, %
38’inde sol büyük ve %31’inde sağ büyüktür. Duplikasyon solda (%13.3) sağa (%8)
göre daha fazladır (3) (Şekil 10 ).
20
%50.5 %10.7 %0.25 %2.2 %4.2
%3 sağ % 10.2 %36.9 %0 1 vaka
sol %12.7
Şekil 10. Superior serebellar arter varyasyonları (Yaşargil
M.G.Microneurosurgery vol 1’den alınmıştır)
21
Posterior Serebral Arter (PCA)
Baziler arterin interpedinküler sisternada ayrılan terminal alıdır. Superior serebellar
arterin 1-3mm distalinden çıkar. Çapı 0.65-1.78 mm’dir (3). Mezensefalon’un
çevresinde arkaya, dışa ve yukarı doğru yönelip İCA’nın dalı olan posterior
komünikan arter ile birleşir. PCA’nın PcoA ile birleşimine kadar ki bu bölümü P1
segmenti (baziler segment) olarak adlandırılır. PCA embriyolojik olarak İCA’dan
doğar. Zamanla baziler segment, baziler ve posterior serebral arterler arasında
genişleyerek bağlantı oluşturur.Bu arter hem fonksiyonel hem de anatomik olarak
karotid ve vertebral sirkülasyon sistemleri arasında bir sınır oluşturur. Kanlanma
%67.5’i baziler arterden, %24.5’i İCA’dan, %8’i her ikisinden sağlanır (3). Benzer
sonuçlar 1963 yılında Kameyama ve Okinaka tarafından bildirilmiştir. Rosenthal
bazal veni altında, troklear sinir, tentoryumun kenarı ve superior serebellar arter
üzerinde paralel bir şekilde seyreder. P1 segmentinden thalamoperforan arterler çıkar.
PcomA’dan inferior temporal artere kadar olan kısmı P2 segmenti olarak adlandırılır.
P2 segmenti pedinkülün ön kenarından arka kenarına doğru yönlenip ambien
sisternaya girer. Kortikospinal yollar, kortikobulbar yollar, substantia nigra, red
nükleus ve diğer mezensefalik yapıları sular. P3 segmenti (kuadrigeminal segment),
inferior temporal arter ile kalkarin ve parieto-oksipital arterlere kadar olan bölüm
olup, posterior perikallosal arterleri ve inferior dalları içerir. P4 segmenti, kalkarin ve
parieto-oksipital dallardan oluşur (3,5). Bu segment görme korteksini besler.
22
VERTEBROBAZİLER SİSTEMİN KLINİK ÖNEMİ
Vertebrobaziler sistem, kompleks anatomik yapısı ve komşulukları nedeniyle cerrahi
müdahaleler sonrası çeşitli klınik semptomlara yol açabilir.
Bu bölgede tümör, anevrizma, arteriyovenöz malformasyon ve posterior dolaşımın
aterosklerotik tıkayıcı hastalıkları nedenleriyle cerrahi girişime ihtiyaç duyulabilir.
Operasyon sırasında vertebral arter, baziler arter ve dallarından herhangi birisinin
yaralanması asemptomatik olabileceği gibi kranyal sinir paralizileri veya iskeminin
boyutlarına bağlı olarak değişebilen komaya kadar uzanan defisitlere yol açabilir.
Karotise uygulanacak endovasküler tedavi öncesi bakılan anjiografilerde
vertebrobaziler anastomozlar gözden kaçabilir. Bunun sonucunda, girişim sırasında
kullanılan embolizan madde anastomozlar aracılığı ile posterior dolaşımda iskemi ya
da infarkta sebep olabilir (9).
İntrakranyal vertebral arter oklüzyonu asemptomatik olabilir. Lateral bulber , medial
bulber ve PİCA infarktına yol açabilir. Trombüsün baziler arter içine ilerlemesi
bilateral pons iskemisine yol açar. Ayrıca distal emboliler mezensefalon, talamus,
SCA ve PCA alanlarında infarkta neden olabilir.
Baziler arter oklüzyonunun yeri, yayılımı ve kollateral dolaşımı prognozu etkiler.
Çok hafif bulgularla seyredebileceği gibi, ciddi nörolojik sekellere yol açabilir.
Özellikle kortikospinal traktus tutulur. Başlangıçta güç kaybı tek taraflı olsada,
genellikle iki yanlı ve asimetriktir. Ataksi ve koordinasyon bozukluğu yanında
kortikobulber yolların lezyonu sonucu dizartri, disfaji, dil hareketlerinde güçsüzlük
23
gibi pseudobulber belirtiler görülebilir (11, 12, 13). Tek taraflı lezyonlarda çapraz
sendromlar ortaya çıkabilir. İpsilateral 6.sinir parezisi ile kontrlateral hemiparezi
çapraz sendrom örneklerindendir. Kuadriplejik olabilir. Pseudobulber belirtiler
nedeniyle konuşamaz ve yutamaz. Bilinci açık olan hasta yalnızca göz kırpma ve
vertikal göz hareketleri ile ilişki kurabilir. Bu tablo Locked-in ( içe kilitlenme)
sendromu olarak isimlendirilir. İki yanlı bazis pontis lezyonu sonucu kortikobulber ve
kortikospinal traktusların tutulumuna bağlıdır (11, 12). Baziler arter oklüzyonu sonucu
okülomotor belirtiler görülebilir. Bunlar konjuge horizontal bakış ve 6. sinir felci,
nistagmus, oküler bobbing (göz küreleri hızla birkaç milimetre aşağı inip, tekrar nötral
pozisyonlarına gelirler) ve pupilla anomalileri (pinpoint pupil, IR korunmuştur)
şeklindedir (11). Ayrıca pons tegmentumu ile mezensefalon arasında yer alan, retiküler
aktive edici sistem hasarı sonucu da bilinç değişikliği ve koma görülebilir.Rostral
baziler arter oklüzyonu sonucunda, baziler tepe sendromu oluşabilir. Mezensefalon,
talamus ve posterior serebral arterin hemisferik dallarının beslediği temporal ve
oksipital bölgelerde infarkta yol açabilir. Okulomotor belirtiler, pupilla değişiklikleri
ve uyanıklık kusurları oluşabilir.
AİCA bulbus, pons tabanı ve serebellumu besler. İnfarktı genellikle baziler arter
oklüzyonu sonucu görülür. Klınik belirtiler vertigo, kusma, tinnitus ve dizartridir.
İpsilateral fasyal parezi, işitme kaybı, trigeminal alanda duyu kusuru, Horner
sendromu, kontrlateral ekstremite ve gövdede ağrı, ısı duyusunda azalma görülür (11,
12, 13). Parsiyel AİCA infarktlarında izole vertigo ortaya çıkabilir.
SCA mezensefalonun dorso-lateral yüzünü, superior serebellar pedinkülü ve serebellar
hemisferlerin superior yüzünü besler. SCA infarktı sonucunda ipsilateral horner,
ekstremite ataksisi, tremor, kontrlateral spinotalamik duyu kusuru görülür.
24
PCA mezensefalonu, talamusu, oksipital lobu, inferior ve meziyal tempora lobu,
parietal lobun posterior ve inferior kısmını sular. Unilateral hemisferik PCA
oklüzyonunda görme alanı defektleri (homonim hemianopsi, kuadrianopsi), duyu
kusuru (ağrı ve dokunma duyusunda azalma, derin duyu kusuru), aleksi (okuma
güçlüğü), kelime bulma ve adlandırma güçlüğü ortaya çıkabilir. Bilateral PCA
oklüzyonlarında ise kortikal körlük (hasta görmediğini inkar eder), amnezi ve
ajitasyon görülebilir (11).
25
GEREÇ VE YÖNTEM
Türkiye’de yaşayan insanların vertebrobaziler arterlerinin dallanma özelliklerini ortaya
çıkarma amacı ile İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Anatomi Anabilim
Dalı disseksiyon salonlarında 23 kadavra beyninin (46 hemisfer) arterleri incelendi.
%10 formaldehit, %55 metanol, 15gr sodyum borat, 15gr sodyum sitrat, %15 gliserin,
%5 fenol, %15 su ve 5ml eosin karışımı kadavra beyinlerinin arteryel sistemine bir
pompa yardımıyla enjekte edildi. Altı ay formol havuzunda bekletildi. Altı ay sonra 23
kadavranın vertebrobaziler arterleri boyunda her iki yandaki İCA ve VA yoluyla
silikon materyal ( erken donma özelliğine sahip diş dolgu maddesi ) indikatör ile
karıştırıldıktan sonra 5cc ve 10cc plastik enjektöre doldurulup ilgili damarlara enjekte
edildi. Bütün kadavraların serebral damar sistemleri doldurulduktan sonra, kalvaryalar
kaldırılarak; beyinler disseksiyon yöntemleriyle dikkatle çıkartıldı. Çıkarılabilen
beyinler, korunmak üzere önceden hazırlanmış, formole edilmiş sıvı dolu kaplarda
saklandı. Çıkarılmış beyinlerin vertebrobaziler arterleri dikkatlice makroskopik
disseksiyon yapılarak incelendi (şekil 11). Bu sırada herhangi bir patolojisi olan
beyinler çalışma dışı bırakıldı. Formole edilmiş beyinlerdeki arter dış çap ve uzunluk
ölçümleri kumpas (şekil 12) kullanılarak gerçekleştirildi. Arterlerin disseksiyon ve
ölçümlerinin ardından bölge fotoğrafları çekilip vasküler anatomi ve varyasyonları
belgelendi. Vertebral arterlerden başlanılarak baziler arter ve dalları, baziler
bifurkasyona kadar disseksiyon yapılıp ortaya konuldu. Vertebral arterin çapı,
vertebral arterler arasındaki füzyon açısı, baziler arterin çapı, uzunluğu ve
yapısı,vertebrobaziler bileşkenin pontomedüller sulkusa uzaklığı ve konumuna,
AİCA, SCA ve PCA’nın çapları, AİCA’nın vertebrobaziler bileşkeye, SCA’nın baziler
bifurkasyona uzaklığı ve rami pontislerin sayısına bakıldı.
26
Şekil 11.
27
Şekil 12. Arter ölçümü yapılan kumpas görülmektedir.
28
SONUÇLAR
VERTEBRAL ARTER
Sağ ve sol her iki yandaki VA’nın birleşmesi sonucunda oluşan vertebrobaziler
bileşke, pontomedüller sulkus bölgesindedir. Çalışmamızda vertebrobaziler bileşke
13’ünde pontomedüller sulkusun karşısındayken, 5’inde aşağısında olup minimum
3.5mm, maksimum 18mm ve ortalama 6.7mm’dir; 5’inde de yukarısında oluşup
minimum 2mm, maksimum 7.5mm ve ortalama 3.78mm tespit edildi. Pontomedüller
sulkus aşağısında olanlardan sadece bir tanesi medülla spinalise daha yakın mesafede
olup; sulkusa uzaklığı 18mm iken medulla spinalise uzaklığı 3mm olarak ölçüldü
(Şekil 16).
Vertebral arterlerin çapları sağda en büyük 6 mm, en küçük 2.6 mm ve ortalama 3.81
mm olup; solda en büyük 6 mm, en küçük 2.5 mm ve ortalama 4.62 mm olarak
ölçüldü (Tablo 1) VA’ların 12’sinin (%52.26) çapı eşit, 6’sının (%26) çapı sağda
büyük ve 5’inin (%21.74) ise solda daha büyüktü. (Şekil 13)
VA fenestrasyonu veya duplikasyonuna rastlanılmadı.
VA’lar arasındaki füzyonun açısı en küçük 20ْ , en büyük 85ْ ve ortalama 46.609ْ
olarak ölçüldü. (Tablo 2)
29
Sağ vertebral arter çapı Sol vertebral arter çapı1) 4.5mm 4.5mm2) 4mm 4mm3) 3mm 5mm4) 3mm 3.6mm5) 4mm 4mm6) 3.5mm 3.5mm 7) 6mm 4mm8) 5mm 5mm 9) 2.6mm 2.6mm10) 3.9mm 3.9mm11) 3.9mm 3.9mm 12) 4mm 3mm 13) 3mm 6mm14) 5mm 5mm15) 3.5mm 3.5mm16) 5mm 3mm17) 3mm 2.5mm18) 3.5mm 3.5mm19) 4mm 4mm20) 4mm 3.5mm21) 3.5mm 4mm22) 4.5mm 4mm23) 4mm 4.5mm
Tablo 1.
30
Şekil 13. Sağ vertebral arterin sola göre hipoplazik olduğu spesimen.
31
VA füzyon açısı
1) 30ْ
2) 40ْ
3) 35ْ
4) 50ْ
5) 40ْ
6) 45ْ
7) 20ْ
8) 45ْ
9) 50ْ
10) 70ْ
11) 40ْ
12) 55ْ
13) 60ْ
14) 65ْ
15) 37ْ
16) 40ْ
17) 85ْ
18) 50ْ
19) 35ْ
20) 50ْ
21) 40ْ
22) 45ْ
23) 45ْ
Tablo 2.
32
BAZİLER ARTER
Baziler arterin orijini her iki vertebral arterin pontomedüller sulkusta birleşmesiyle
oluşur; ponsun yüzeyinde ilerleyip iki PCA ‘ya ayrılmasıyla sonlanır (Şekil 14).Orijini
5’inde (%21) pontomedüller sulkus aşağısında, 5’inde (%21) pontomedüller sulkus
yukarısında ve 13’ünde (%58) pontomedüller sulkus karşısındaydı. Baziler arter
seyri sırasında farklılıklar gösterebilmekteydi. Dördünde (%17) orta hattan deviye,
ondokuzunda ( %83) düz seyir izlendi (Tablo 3).
Baziler arterin boyu en küçük 24mm, en büyük 42 mm ve ortalaması 30.56mm; çapı
ise en küçük 3mm, en büyük 6 mm ve ortalama 5.11mm olarak ölçüldü (Tablo 4).
İncelenen baziler arterlerden sadece bir tanesinde fenestrasyon tespit edildi (Şekil
15). Duplikasyona rastlanılmadı.
Baziler arterden ayrılan rami pontislerin sayısı sağda 4-7 adet (ortalama 5 ), solda 3-
8 adet (ortalama 4.78) arasındaydı (Tablo 5). Baziler arterden ayrılan büyük dallar;
anterior inferior serebellar arter, superior serebellar arter ve posterior serebral arter
olarak tespit edildi. Sadece bir tane baziler arterden ayrılan AİCA görülmeyip, sağdan
ayrılan PİCA tanındı. PİCA olduğuna arterin seyrinden dolayı karar verildi (Şekil 16).
33
Şekil 14 .
34
Düz Uzanımlı BA Kurvaköz Uzanımlı BA1) ( + ) 2) ( + )3) ( + )4) ( + ) 5) ( + )6) ( + )7) ( + )8) ( + )9) ( + )10) ( + )11) ( + )12) ( + )13) ( + )14) ( + ) 15) ( + )16) ( + )17) ( + )18) ( + )19) ( + )20) ( + )21) ( + )22) ( + )23) ( + )
Tablo 3.
35
Şekil 15. Baziler arter proksimalinde fenestrasyon görülen spesimen.
36
Baziler arter çapı Baziler arter boyu 1) 4.5 mm 27mm2) 6mm 26mm3) 4mm 29mm4) 4mm 29mm 5) 6mm 33mm6) 6mm 30mm7) 6mm 32mm8) 5mm –8mm (ortalama6.5mm) 30mm 9) 4mm 30mm10) 5mm 30mm11) 5mm 30mm12) 5mm 42mm13) 6mm 35mm 14) 6mm 28mm15) 5mm 28mm 16) 5mm 35mm17) 3mm 35mm18) 5mm 30mm19) 5mm 27mm 20) 5mm 28mm 21) 5mm 24mm22) 5mm 30mm23) 6mm 35mm
:Tablo 4.
37
Şekil 16. Serimizin en uzun baziler arteri olup, 42mm ölçüldü. Bu baziler arterden ayrılan AİCA görülmeyip, sağdan ayrılan PİCA tanındı.
38
Sağ R.pontis adet Sol R.pontis adet Toplam sayı1) 7 5 122) 4 5 9 3) 6 5 114) 5 4 95) 5 4 96) 4 5 9 7) 4 4 88) 6 5 11 9) 5 6 1110) 4 3 711) 4 4 812) 5 5 1013) 4 4 814) 4 5 915) 6 5 11 16) 6 8 14 17) 5 4 918) 5 5 1019) 5 4 920) 6 6 1221) 4 4 822) 6 6 1223) 5 4 9
Tablo 5.
ANTERİOR İNFERİOR SEREBELLAR ARTER (AİCA)
Baziler arterden ayrılan ilk büyük dal olup vertebrobaziler bileşkeye uzaklığı sağda minimum 3mm, maksimum 13mm ve ortalaması 8mm; solda minimum 4mm, maksimum 15mm ve ortalaması 9.16mm olarak tespit edildi (Tablo 6).
39
6’sında (%26.09) tek AİCA (Şekil 17), 14’ünde (%60.86) çift AİCA (Şekil 18) ve 2’sinde (%8.69) üç AİCA tespit edilirken, 1’inde ( %4.34) AİCA görülmedi (Şekil 16).
AİCA’nın çapı sağda en küçük 1mm, en büyük 2.5mm ve ortalaması 1.39mm; solda
ise en küçük 0.8mm, en büyük 2mm ve ortalaması 1.3mm olarak ölçüldü (Tablo 7).
Sağ AİCA’nın VBB’ya uzaklığı Sol AICA’nın VBB’ ya uzaklığı1) 5mm 5mm2) 1- 4mm 2- 10mm iki adet 8mm3) 5mm4) 6mm 6mm5) 12mm 15mm6) 8mm 8mm7) 6mm 6mm8) 8mm 9) 13mm 13mm10) 6mm 9mm 11) 6mm12) 13) 11.7mm14) 9mm 4mm15) 9mm 9mm16 15mm 17) 13mm 13mm18) 11mm 12mm19) 10mm 1- 15mm 2- 12mm 20) 10mm21) 8mm 8mm22) 3mm 6mm23) 6mm 6mm
Tablo 6.
40
Şekil 17 .
41
Şekil 18.
42
Sağ AİCA çap Sol AİCA çap1) 2.5mm 2mm 2) 1- 1mm 2- 1mm iki adet 2mm3) 1.3mm4) 2mm 2mm5) 1.5mm 1.5mm6) 1.8 mm 1.8mm7) 1.7mm 1.2mm8) 1mm 9) 1.3mm 1.3mm10) 2mm 1.9mm11) 1.5mm12) 13) 2mm14) 1.5mm 1mm15) 1mm 1mm16) 1mm 17) 1.4mm 1mm 18) 1mm 1mm19) 1.5mm 1- 1.4mm 2- 1.4mm iki adet20) 1.4mm21) 1mm 1mm22) 1mm 1mm23) 1.5mm 1.5mm
Tablo 7.
SUPERİOR SEREBELLAR ARTER (SCA)
Baziler arterin dalları arasında yerleşim açısından en tutarlı olanıdır. Sıklıkla posterior
serebral arter komşuluğundan doğar (Şekil 19). Sağ SCA’nın baziler bifurkasyona
uzaklığı sağda minimum 0.8mm, maksimum 4.3mm ve ortalaması 2.38mm; solda ise
minimum 0.8mm, maksimum 3.2mm ve ortalama 2.13mm olarak ölçüldü (Tablo 8).
Sağ ve sol SCA’ların üçünde duplikasyon tespit edildi (Şekil 20 ve Şekil 21).
Duplikasyon görülen SCA’lar farklı olup; aynı SCA’da hem sağda, hem solda
duplikasyona rastlanılmadı.
43
SCA’nın çapı sağda en küçük 0.8mm, en büyük 2mm ve ortalaması 1.3mm; solda en
küçük 0.75mm, en büyük 2mm ve ortalaması 1.30mm ölçüldü ( Tablo 9).
Sadece bir tanesinde sol SCA, baziler arter yerine PCA’dan ayrılmıştı (Şekil 22).
Şekil 19 .
Şekil 20. Solda çift superior serebellar arterin görüldüğü spesimen.
44
Şekil 21 . Sağda çift superior serebellar arterin görüldüğü spesimen
Sağ SCA’nın BT’ye uzaklık Sol SCA’nın BT’ye uzaklık1) 2.5mm 1.5mm2) 1.3mm 1- 3mm 2- 1mm iki adet3) 2.6mm 1.3mm4) 1- 1.5mm 2- 1mm iki adet PCA’den ayrılıyor5) 2mm 2mm6) 3mm 3mm7) 3mm 1.7mm8) 3.2mm 3.2mm9) 1.7mm 1.7mm10) 3.7mm 1- 3.7mm 2- 2.2 mm iki adet11) 2.5mm 2.5mm12) 3mm 3mm13) 4.3mm 1- 3.2mm 2- 1.6mm iki adet 14) 2.5mm 2mm15) 9mm 9mm16) 1- 4mm 2-2mm iki adet 2mm17) 0.8mm 0.8mm 18) 2mm 1mm19) 1.5mm 3mm20) 1- 2.2 mm 2- 1.8mm iki adet 2.2mm21) 2mm 2.5mm22) 2mm 1.5mm23) 2.5mm 2.5mm
Tablo 8.
45
Sağ SCA çap Sol SCA çap1) 1.5mm 1.5mm2) 1.3mm 1- 1.3mm 2- 1.3mm iki adet3) 0.8mm 0.8mm4) 1- 1.2mm 2- 0.9mm iki adet Yok PCA’dan ayrılıyor. 5) 0.9mm 0.9mm6) 1.5mm 1.5mm7) 1.3mm 1.3mm8) 1.6mm 1mm9) 1mm 1mm10) 1.4mm 1- 0.9mm 2- 0.9mm iki adet 11) 1.2mm 1.2mm12) 2mm 2mm13) 0.8mm 1- 0.8mm 2- 1.3mm iki adet14) 1.5mm 1.5mm15) 1mm 1- 0.75mm 2- 0.75mm iki adet16) 1- 0.8mm 2- 1.48mm iki adet 1.48mm17) 1.7mm 1.7mm18) 1.5mm 1.5mm 19) 1.5mm 1.5mm20) 1.2mm 1.8mm21) 1mm 1mm22) 1.5mm 1.5mm23) 1.5mm 1.5mm
Tablo 9.
POSTERİOR SEREBRAL ARTER (PCA)
Baziler arter bifurkasyonundan doğup, interpedinküler sisterna içerisinde yeralır ve
posterior komünikan arter ile birleşir. PCA’nın çapı sağda en küçük 1.2mm, en büyük
3.2mm ve ortalaması 1.97mm; solda ise en küçük 1.2mm, en büyük 3.2mm ve
ortalaması 1.93mm olarak tespit edildi (Tablo 10). Soldaki PCA’lardan sadece bir
tanesinden SCA ayrıldığı gözlenildi (Şekil 22 ).
46
Şekil 22. Sol superior serebellar arterin posterior serebral arterden ayrıldığı spesimen.
Sağ PCA’nın çapı Sol PCA’nın çapı1) 2.5mm 2mm2) 2mm 2mm3) 1.3mm 1.3mm4) 2mm 2mm5) 1.8mm 1.8mm6) 2mm 2mm7) 1.7mm 1.7mm8) 3.2mm 3.2mm9) 1.7mm 1.7mm10) 2.4mm 2.4mm 11) 1.5mm 1.5mm12) 3mm 3mm13) 2.1mm 2.1mm14) 3mm 3mm15) 2mm 2mm16) 2mm 2mm17) 1.2mm 1.7mm18) 1.5mm 1.5mm19) 1.2mm 1.2mm20) 2.4mm 1.4mm21) 1.3mm 1.3mm22) 1.5mm 1.5mm23) 2mm 2mm
Tablo 10.
47
TARTIŞMA
Vertebrobaziler sistem anatomisi karmaşıktır. Bölgede görülebilen anevrizmalar,
arteriovenöz malformasyonlar gibi vasküler patolojiler, tümörler (astrositomlar,
medulloblastomlar, epandimomalar, hemanjioblastomalar, menengiomalar) ve
revaskülarizasyona (36) bağlı cerrahi girişimler yapılmaktadır.Bölge anatomisinin iyi
bir şekilde anlaşılması bölgede güvenle çalışılmasını sağlar ve çıkabilecek
komplikasyonları en aza indirip, sonucun yüz güldürücü olmasına yol açar. Ayrıca
anevrizmalar gibi vasküler hastalıkların oluşum mekanizları açısından da önem taşır.
Her iki vertebral arter ilk altı servikal vertebranın foramen transversariumundan
geçip, foramen magnumdan posterior fossaya girip, pontomedüller sulkus bölgesinde
birleşerek baziler arteri oluşturur (6). Vertebral arterler pontomedüller bölgenin bazen
öncesinde bazen de sonrasında birleşirler. Çalışmamızda vertebrobaziler bileşke
13’ünde (%58) pontomedüller sulkus karşısında, 5’inde (%21) aşağısında (ortalama
6.7mm) ve 5’inde de (%21) yukarısındaydı (ortalama 3.78mm). Pontomedüller sulkus
aşağısında olanlardan sadece bir tanesinde vertebro baziler bileşke medulla spinalise
daha yakın mesafede olup; pontomedüller sulkusa uzaklığı 18mm iken medulla
spinalise uzaklığı ise 3mm olduğu saptandı. Hindistan’da Pai Balaji (2007) ve
arkadaşlarınca yapılan çalışmada vertebrobazler bileşke pontomedüller sulkus veya
10mm altında (ortalama 2.7mm) olup pontomedüller sulkusun üzerinde hiç
saptamamışlardı (15). 1991 yılında Maximo Torche, Manuel Dujovny ve
arkadaşlarınca yapılan çalışmada da 20 kadavra incelenmiş olup; vertebro baziler
bileşke 10’unda (%50) pontomedüller sulkus karşısında, 7’sinde (%35) üzerinde ve
5’inde de (%21.74) aşağısında tespit etmişlerdir (19). Vertebral arter çapı Yaşargil’in
çalışmasında 0.92-4.09mm olup; %42 sol, %32 sağ dominant ve %26 eşit kalibrede
belirtilmiştir (3). Bulgularımıza en yakın sonuçları 2007 yılında Hindistan’da Pai
Balaji ve arkadaşlarının yaptığı çalışma göstermiştir. Bu çalışmada vertebral arter
çapları %53. 3 eşit, %40 sağ, %6.7 ise sol dominant olduğu gösterilmiştir (15). Bizim
çalışmamızda da VA büyüklükleri %52.26’sında eşit, %26’sında sağ büyük ve
48
%21.74’ünde de sol büyük olarak değerlendirildi. Vertebral arter anevrizmalarının
özellikle dominant olan taraf üzerinde görülmesi nedeniyle, vertebral arter çaplarının
klınik önemi vardır (19, 20, 21). Posterior dolaşım sistemi anevrizmaları içinde
vertebrobaziler bileşke anevrizmaları %6.5 oranında görülme sıklığına sahipken;
vertebral arter anevrizmalarının en sık rastlanıldığı yer olan PİCA-VA bileşke
anevrizmaları ise %12.5 görülmektedir.
Vertebral arterlerin duplikasyon, fenestrasyon, atrezi ve bazen bir vertebral arterin
baziler arter olarak devam ederken, diğerinin posterior inferior serebellar arter olarak
devam etmesi şeklinde anomaliler görülebilir. Çalışmamızda bu anomalilere
rastlanılmadı. VA hipoplastik veya bir alt kranial sinir etrafında fenestre olmasınında,
anevrizma oluşma olasılığı açısından yüksek risk taşıdığı bildirilmiştir.
Şüphesiz VA anatomisinin iyi bilinmesi, ameliyatta bu arterin yaralanma riskini en aza
indirecektir. Operasyon sırasında yaralanması sonucu, asemptomatik seyredebiliceği
gibi, Wallenberg sendromuna (lateral medüller sendrom) veya iskeminin boyutlarına
bağlı olarak komaya hatta ölüme kadar uzanan komplikasyonlara yol açabilir. En sık
karşılaşılan komplikasyon alt kranial sinir paralizileridir. Kranial sinirlerden IX, X ve
XI ile VA arasındaki yakın komşuluk, damarın cerrahi disseksiyonunu gerektiren
ameliyatlarda bu sinirlerin yaralanmalarına yol açabilir.
Baziler arter pontomedüller sulkus bölgesinde iki vertebral arterin birleşmesiyle
başlayıp prepontin sisternada yukarı doğru seyreder.Yaş ilerledikçe baziler arterin
daha kıvrımlı, daha uzun ve bifurkasyonu daha yukarıda lokalize hale gelebilir (3).
Çalışmamızda baziler arterin %30’unda orta hattan deviye, %70’inde düz bir seyir
izlediği tespit edildiği halde; Yaşargil ve arkadaşlarının serisinde baziler arterin düz
gidişi %25’inde (3), Manuel Dujovny ve arkadaşlarının serisinde (1991) %45’inde,
Pai Balaji ve arkadaşlarının serisinde ise %74’ünde bildirilmiştir (15).
Baziler arterin birçok konjenital anomalisi tanımlanmışdır. Fetal hayatın yaklaşık
yedinci haftasında primitif longitudinal nöral arterlerin birleşmesi sonucunda baziler
arter oluşur. Eğer bu birleşme tam olarak gerçekleşmezse fenestrasyonlar (tam veya
kısmi) görülebilir (17, 22, 23, 24). Son zamanlarda ikinci bir embriyolojik
49
mekanizmada fetal hayatın beşinci haftasında, persistent basivertebral anastomozların
(geçici köprü arterler) kaybolmayıp vertebral veya baziler arter fenestrasyonu
oluşturmasıdır (34). Günümüze kadar bu konuda bir çok çalışma yapılmış olup;
Yaşargil ve arkadaşlarına göre %1 oranında görülürken (3), Kawamoto ve arkadaşları
(1972) 216 vertebral anjiografi incelemişler ve 4 fenestrasyonlu vaka bildirmişlerdir.
Takahashi ve arkadaşları (1973) ise 500 vertebral anjiografiden sadece 3’ünde tespit
etmişlerdir. Bizim çalışmamızda 23 adet kadavra beyninin bir tanesinde (%4.3)
baziler arter fenestrasyonu tespit edildi. Baziler arter fenestrasyonları en sık
vertebrobaziler bileşkede görülür. Fenestre damarın tunica mediasındaki fokal
defektler anevrizmalara yol açabilir (26, 30, 35). Buna ek olarak fenestrasyonun
proksimal ucundaki flow phenomena göre hemodinamik gerilim ve
artan türbülans anevrizma oluşumuna katkıda bulunabilir (24, 31, 34, 38). Bu
anevrizmalar genelikle sakküler tipte olup, fenestrasyonun proksimalinde gelişir (16,
25, 27, 29, 34). Baziler arter fenestrasyonları ile anevrizmalar arasındaki ilişkiyi
araştırmak amacıyla 1979’da Wilson ve Hoffman, Hemati ve Kim, 1981’de Matricali
ve Van Dulken çalışmalar yaptıkları literatürde bildirilmiştir. Anevrizma ve
fenestrasyonların kompleks anatomisinin anlaşılması çok önemlidir. Preoperatif
yapılacak incelemelerde fenestrasyonlar anevrizmalardan ayrı olarak
değerlendirilebilirse; bu sayede operasyon sırasında fenestre damarın bir bacağının
yanlışlıkla kliplenmesi engellenebilir (27). Vertebrobaziler bileşke anevrizmaları
çoğunlukla öne doğru yönelimli olduklarından lateral suboksipital yaklaşım tercih
edilir (27, 38, 39). Presigmoid transpetrozal ve suboksipital transkondiler
yaklaşımlarıyla da iyi sonuçlar alınır; ancak BOS fistülü ve alt kranyal sinir felci
riskleri oluşturmaktadırlar (40). Alternatif tedavi yöntemi olarak guglielmi detachable
coil (GDC) embolizasyon tekniği de kullanılmaktadır (16, 33). Vertebrobaziler
fenestrasyonlar vasküler hasarlara ve iskemilere predispozan faktörlerdendir (34).
Çalışmamızda baziler arterin çapı 3-6mm arasında (ortalama 5.11mm) ölçülmüştü.
1967 yılında Wollschlager ve arkadaşları 2.7-4.3mm arasında, 2007 yılında Pai Balaji
ve arkadaşları ise 3-7mm arasında bildirmişlerdir.
50
Baziler arter yaşla birlikte değişken bir boya sahiptir. Bizim çalışmamızda 24-42mm
arasında (ortalama 30.96mm) ölçülmüştü. 2007 yılında Pai Balaji S ve arkadaşlarının
yaptığı çalışmada 24-35 mm arasında (ortalama 24.9mm) değişmekteydi.
Baziler arter AİCA, SCA, PCA gibi büyük damarlara ek olarak rami pontisleri
vermekte olup; tüm bunlar bu seridede gözlendi. Yaşargil ve arkadaşlarının serilerinde
gözlenen baziler arterin proksimalinden doğan iki ince uzun artere rastlanılmadı (3).
Baziler arter bifurkasyonu pontomesensefalik bileşkededir. Bu çalışmada bifurkasyon
%74 normal yerinde, %26 pontomezensefalik bileşkenin yukarısında yeralıp, hiçbir
vakada pontomezensefalik bileşkenin aşağısında yeraldığı görülmedi. Rhoton’un
çalışmasına göre baziler arter bifurkasyonu, %72 normal yerinde, %24 normal yerin
yukarısında ve %4 normal yerin aşağısında yeralmaktadır. Normal yerinde seyreden
baziler bifurkasyonlarda cerrahi müdahale sırasında transilvyan yaklaşım yeterlidir.
Baziler bifürkasyon yukarıda ise (dorsum sellanın üzerinde) bu bölgede oluşan
anevrizmalar mamiller cisimlere ulaşıp 3. ventriküle bası yapabilir. Bu durumda beyni
fazla ekarte etmek gerekeceğinden subtemporal yaklaşım seçilmelidir. Baziler
bifürkasyon aşağıda ise (dorsum sellanın altında) posterior klinoid yüksek devirli dril
ile drillendikten sonra müdahale doğru olacaktır. Anevrizma cerrahisinde alt baziler
bifürkasyon varlığında diğer bir göz önünde bulundurulması gereken nokta ise P1’ler
yukarıya doğru seyir göstereceklerinden dolayı anevrizma boynuna ulaşım güçleştirip
fenestre klip kullanmak ihtiyacı doğurabilir.
Çalışmamızda baziler arterin gövdesinden ayrılan rami pontislerin sayısı sağda 4-7
adet ve solda da 3-8 adet sayıldı. Baziler gövde anevrizmalarına cerrahi müdahale
sırasında sıkça karşılaşılan komplikasyon, klip yerleştirilirken farkına varılmayan
küçük arterlerin oklüzyonlarına bağlı oluşan iskemik hasarlardır.Bu bölge
anatomisinin iyi bilinmesi bu tür hasarları en aza indirir.
AİCA tek dal, çift dal, üç dal halinde çıkabileceği gibi hiç görülmeyebilir de. Yaşargil
ve arkadaşlarının serisinde %58 tek dal, %20 çift dal, %20 üç dal ve %2’de AİCA
olmadığı tespit edilmiştir (3). Bizim çalışmamızda ise AİCA %26.09 (6’sında) tek
51
dal, % 60.86 (14’ünde) çift dal ve %8.69 (2’sinde) üç dal olarak görülmüştü. Sadece
bir olguda (%4.34) AİCA yoktu.
Çalışmamızda AİCA’nın vertebrobaziler bileşkeye uzaklığı sağda 3-13mm arasında
(ortalama 8mm), solda 4-15mm arasında (ortalama 9.16mm) ölçülmüştü. 1991
yılında Maximo Torche ve arkadaşlarınca yapılan çalışmada ortalama 9.6mm
bildirilmiştir.
AİCA, Yaşargil ve arkadaşlarının serisinde %75 baziler arterin alt 1/3’ünden, %16
orta 1/3’ünden ve %9 VA ile birleşme yerinden doğmakta iken (3); bizim serimizde
AİCA’nın %65.22’si baziler arterin alt 1/3’den ve %34.78 orta 1/3’den doğduğu
saptandı.
AİCA’ya retrosigmoid, orta fossa, translabyrinthine, supra ve infratentoryal
presigmoid (kombine) yaklaşımlarla ulaşılabilir. Serebellopontin köşe tümörlerinin,
çok nadir görülen AİCA orijinli anevrizmaların, infratentoriyal AVM’lerin, beyin
sapı kitlelerinin ve orta klivus kordomalarının cerrahilerinde diseksiyon anında diğer
serebellar arterlerin yanı sıra AİCA’da yaralanabilir. Klınik belirtileri vertigo, kusma,
tinnitus, dizarthri, ipsilateral fasiyal parezi, işitme kaybı, trigeminal alanda duyu
kusuru, horner sendromu, ipsilateral serebelar bulgu ve kontrlateral ekstremite ve
gövdede ağrı, ısı duyusında azalma, ipsilateral hemiparezi olarak görülebilir. Bütün
bunları en aza indirmek için AİCA anatomisinin iyi bilinmesi gerekir.
SCA, baziler arterin lokalizasyonu açısından en tutarlı dalıdır. Genelde baziler
bifurkasyon yakınlarından orijin almakla birlikte çok seyrek olarak PCA’dan da
ayrılabilir. Bizim çalışmamızda sağ SCA’nın baziler bifurkasyona uzaklığı ortalama
2.38mm ve sol SCA’nın baziler bifurkasyona uzaklığı ortalama 2.13mm ölçüldü. Pai
Balaji ve arkadaşlarının çalışmasında ise sağda ortalama 1.45mm ve solda 1.33mm
ölçülmüştür. Serimizde SCA’lardan sadece bir tanesinin PCA’dan ayrıldığı tespit
edildi.
Wollschlager ve arkadaşlarının serisinde SCA çapı 0.72-1.5mm arasında, Pai Balaji
ve arkadaşlarının serisinde ise 0.5-2.5mm arasında ölçülmüştür. Bizim serimizde
52
SCA’nın çapı sağda 0.8-2mm arasında (ortalama 1.3mm), solda 0.75-2mm arasında
(ortalama 1.3mm) tespit edilmişti.
SCA duplikasyonu von Mitterwallner tarafından yapılan seride (1955) sağda %8,
solda ise %13.3; Mani ve arkadaşlarına ait (1968) seride ise %28’inde duplikasyon
saptanmıştır. Bizim serimizde sağda %8.7 ve solda %13.04 tespit edildi. SCA’nın çift
olması lateral dalın baziler arterden kendi orijini olmasına eşit olarak kabul
edilmektedir.
Anevrizma cerrahisi (baziler apeks, SCA veya PCA yerleşimli), tümör cerrahisi
(tentoriyal incisura, serebellopontin köşe, pineal bölge, klivus ve serebellumun üst
bölgesi yerleşimli) ve trigeminal nevralji nedeniyle yapılan trigeminal sinir vasküler
dekompresyonu anında yapılan diseksiyona bağlı SCA hasar görebilir. Sonuçta
iskemi ve infarktlara yol açabilir. Operasyon sonrası hastada başağrısı, kusma,
dizartri, ekstremite ve gövde ataksisi, ipsilateral horner sendromu, kontrlateral
spinotalamik duyu kusuru, üst motor nöron tipi fasyal parezi ve seyrek olarak 4. sinir
felci görülebilir.
PCA, BA bifurkasyondan doğar. İnterpedinküler sisternada yer alıp, sisternanın
lateralinde PComA ile birleşir. Dört segmenti olan PCA’nın bu çalışmada sadece P1
segmentine bakıldı. P1segmenti PCA’nın başlangıcından PComA’ya kadar olan
kısmıdır (Krayenbühl ve Yaşargil 1968). PCA’nın çapı bizim serimizde ortalama
sağda 1.93mm, solda 1.97mm olup, Wollschlager ve arkadaşları (1967) tarafından
0.65-1.78mm ölçülmüştü.Bizim serimizin bir vakasında P1 segmentinden doğan SCA
tanındı. Baziler tepe anevrizmalarının, PCA anevrizmalarının, suprasellar tümörlerin
cerrahisinde PCA hasarlanabilir. Sonuçtada görme alanı defektleri, karşı tarafta ağrı
ve dokunma duyusunda azalma, derin duyu kusuru, aleksi (okuma güçlüğü), kelime
bulma ve adlandırma güçlüğü (anomik afazi), gerstmann sendromu, hafıza bozukluğu,
ajitasyon ve delirium görülebilir.
53
SONUÇ
23 adet kadavra beyninde vertebral arter, baziler arter, AİCA, SCA, PCA çaplarına ve
sayılarına, vertebral füzyon açısına, baziler arter boyuna, rami pontislerin sayısına,
AİCA’nın vertebrobaziler bileşkeye uzaklığına, vertebrobaziler bileşkenin pons alt
sınırına göre konumu, SCA’nın baziler bifurkasyona uzaklığına, baziler bifurkasyonun
pons üst sınırına göre konumu ve tüm dalların varyasyonlarına bakıldı. Bütün bu
değerler şimdiye kadar yapılan çalışmalar ile karşılaştırıldı ve genel olarak literatür ile
uyumlu sonuçlar bulundu. Bütün bu verilerin cerrahi müdahalelerin seyrine etkileri
değerlendirildi.
Operasyon sırasında vertebral arter, baziler arter ve dallarından herhangi birisinin
yaralanması, asemptomatik olabileceği gibi kranyal sinir paralizileri veya iskeminin
boyutlarına bağlı olarak değişebilen komaya kadar uzanan defisitlere yol açabilir.Bu
da bölge anatomisinin iyi bir şekilde anlaşılıp, oluşabilecek komplikasyonların önüne
geçilmesiyle en aza indirilir.
54
KAYNAKLAR
1. Sadler T.W., Ph.D: Langman’s Medikal Embriyoloji , Başaklar A.Can
( çeviri editörü )Yedinci baskı, 1995
2. Padget DH.The development of the cranial arteries in the human embryo.
Contrib Embryol, 32:207-262, 1948
3. Yaşargil M.G. Microneurosurgery vol 1, Georg Thieme Verlag Stuttgart,
128-136, 1984
4. Rhoton AL, The Posterior Fossa: Microsurgical Anatomy and Approaches ,
29-51, 2000
5. Rhoton AL, The Supratentorial Cranial Space: Microsurgical Anatomy and
Surgical Approaches, 106-119, 2000
6. Snell R.Klınik Nöroanatomi. İngilizce 4. baskıdan çeviri. Editör M.Yıldırım.
Nobel Tıp Kitabevleri, İstanbul 2000.
7. Felten David L Netter’s Atlas of Human Neuroscience, 2003
8. Okay Özgür, Kitiş Ömer, Oran İsmail, Memiş Ahmet Persistan fetal karotid-
vertebrobaziler anastomozlar. Tanısal ve Girişimsel Radyoloji, 9:382-387,
2003
9. Yılmaz E, Ilgıt E, Taner D. Primitive persistent carotid-basilar and carotid-
vertebral anastomoses: a report of seven cases and review of the literature.
Clin Anat, 8:36-43, 1995
10. Luh GY, Dean BL, Tomsick TA, Wallace RC. The persistent fetal carotid-
vertebro-basilar anastomoses. AJR 172: 1427-1432, 1999
11. Öge A.Emre (editör) Nöroloji, İ.Ü.İstanbul Tıp Fakültesi Temel ve Klınik
Bilimler Ders Kitapları, Nobel Tıp Kitabevleri, 209-217, 2004
12. Oğul Erhan (editör), Temel ve Klınik Nöroloji, Uludağ Üniversitesi
Basımevi, 115-121, 1996
13. Bradley G Bradley, Daroff Robert B, Fenichel Gerald M, Jankovic Joseph,
Neurology in Clinical Practice, İngilizce 4. baskıdan çeviri. Editör K.Selekler
Güneş Kitabevi, 203-206, 2005
55
14. Rhoton AL, The Supratentorial Cranial Space: Microsurgical Anatomy and
Surgical Approaches, 137-140, 2000
15. Balaji Pai , Ravi Varma , Raghavendra N Kukarni ,S Nirmala , LC
Manjunath , S Rakshith : Microsurgical anatomy of the posterior circulation.
Neurology Indıa 55:31-41 2007
16. Grand Walter, MD, Budny James L, Gibbons Kevin J, Sternau Linda,
Hopkins L Nelson: Microvascular Surgical Anatomy of the Vertebrobasilar
Junction. Neurosurgery ,40:1219-1223, 1997
17.Hacein Lotfi, Muszynski Cheryl, Varelas Panayiotis: Saccular Aneurysm
Associated with Posterior Cerebral Artery Fenestration Manifesting as a
Subarachnoid Hemorrhage in a Child American Journal of Neuroradology
23:1291-1294, September 2002
18. Tsutsumi Masanori, Kazekawa Kiyoshi, Tanaka Akira, Ueno Yasushi,
Nomoto Yasuyuki: Duplication of Distal Part of the Basilar Artery. Radiation
Medicine Vol.20 No.5, 265-267, 2002
19. Torche Maximo, Mahmood Asim, Araujo Ricardo, Dujovny Manuel,
Dragovic Ljubsia: Microsurgical Anatomy of the lower basilar artery. Neurol
Res 4: 259-262, 1992
20. Grands W, Hopkins I.N.The microsurgical anatomy of basillar artery
bifurcation. Neurosurgery, 1:128-131, 1977
21. Tuccar Eray, Yazar Fatih, Kirici Yalçın, Ozan Hasan: Acomplex variation of
the vertebrobasilar system. Neuroanatomy, Volume 1, 12-13, 2002
22. AkarZC, Dujovny M, Slavin KV, Gomez-Tortosa E, et al. Microsurgical
anatomy of the intracranial part of the vertebral artery. Neurol.Res., 16:171-
180, 1994
23. Goldstein Jonas H, Woodcock, Do Huy M, Phillips Douglas, Dion Jacques:
Complete duplication or extreme fenestration of the basilar artery. AJNR Am
J Neuroradiol 20:149-150, January 1999
56
24. De Caro R. Serafini MT, Gali S, et al. Anatomy of segmental duplication in
the human basilar artery: possible site of aneurysm formation. Clin
Neuropathol 14:303-309, 1995
25. Black SP, Ansbacher LE. Saccular aneurysm associated with segmental
duplication of the basilar artery: a morphologic study. JNeurosurg 61:1005-
1008, 1984
26. Hoffman Wıllıam, M.D., Wılson Charles: fenestrated basilary artery with an
associated saccular aneurysm, J Neurosurgery 50:262-264, 1979
27. Crompton MR: The pathology of ruptured middle-cerebral aneurysms with
special reference to the difference between the sexes .Lancet 2: 421-425,
1962
28. Eustacchio S., Klein G.E., Pendl G.: Ruptured vertebrobasilar junction
aneurysm associated with basilar artery fenestraion , Acta Neurochirurgica
(Wien) 139: 923-927, 1997.
29. Abe T, Fujita H, Higano S, Tomura N, Inugami A, Shishido F, Uemura K,
Nagashima M, Yasur N: A saccular aneurysm arising from the fenestration of
the basilary artery, A case report. Kurumme Med J 34:203-206
30. Sanders WP, Sorek PA, Mehta BA: Fenestration of intracranial arteries with
special attention to associated aneurysms and other anomalies, Am J
Neuroradiol 14: 675-680, 1993
31. Giuffre R, Sherkt S: The vertebral artery: development pathology, J
Neurosurg Sci 43: 175-189, 1999
32. De Caro R, Parenti A, Munari PF: Fenestration of the vertebrobasilar
junction, Acta Neurochir (Wien) 108: 85-87, 1991
33. Kalia KK, Pollack IF, Yonas H: Apartially thrombosed, fenestrated basilar
artery mimicking an anerysm of the vertebrobasilar junction: case report,
Neurosurgery 30: 276-278, 1992.
57
34. Koyanagi S, Shiraishi T, Ureta K, Tabuchi K: Bilateral fenestration of the
vertebrobasilar artery with Huglielmi detachable coils. Acta Neurochir
(Wien) 31: 995-998, 1991.
35. Ahn Jae Heung, Kim Myoung Soo, Lee Hyun Koo, Lee Seung Jun, Park
Hyo, Lee Chae Heuck: Fenestration and duplication of the vertebrobasilar
artery detected by conventional angiography and magnetic resonanca
angiography, J Korean Neurosurg Soc 39: 355-359, 2006
36. Takahashi Mutsumasa, Tamakawa Yoshiharu, Kishikawa Takashi, Kowada
Masayoshi: Fenestration of the basilar artery, Radiology 109: 79-82, October
1973
37. Kawashima M, Rhoton AL Jr, Tanriover N, Ulm AJ, Yasuda A, Fujii K,
Microsurgical anatomy of cerebral revascularization. Part II: Posterior
circulation. JNeurosurg 102: 132-47, 2005
38. Campos J, Fox AJ, Vinuela F, Lylyc P, Ferguson GG, Drake CG, Peerless
SJ: Saccular aneurysms in basilar artery fenestration, AJNR 8: 233-236, 1987
39. Heros RC: Lateral suboccipital approach for vertebral and vertebro-basilar
artery lesions, J Neurosurg 64: 559-562, 1986
40. Kawase T, Bertalanffy H, Otani M, Shiobara R, Toya S: Surgical approaches
for vertebro-basilar trunc aneurysms located in the midline, Acta Neurochir
(Wien) 138: 402-410, 1996
58