Upload
emelda
View
47
Download
0
Embed Size (px)
DESCRIPTION
V AAZLARDA A YETLERDEN Y ARARLANMA Y ÖNTEMLERİ Doç. Dr. İsmail KARAGÖZ. VAAZ ETMEK DİNÎ BİR GÖREVDİR اِنَّ اللّٰهَ نِعِمَّا يَعِظُكُمْ بِه۪ۜ (4/58) فَذَكِّرْ اِنَّمَآ اَنْتَ مُذَكِّرٌۜ (88/21) وَعِظْهُمْ (4/63) وَذَكِّرْ فَاِنَّ الذِّكْرٰى تَنْفَعُ الْمُؤْمِن۪ينَ (51/56). - PowerPoint PPT Presentation
Citation preview
VAAZLARDA AYETLERDEN
YARARLANMAYÖNTEMLERİ
Doç. Dr. İsmail KARAGÖZ
VAAZ ETMEK DİNÎ BİR GÖREVDİR
• � �م� ب �ع�ظ�ك �ع�م�ا ي ��ه� ن �ن� الل ��ا (4/58 )ه
• � �ت� م�ذ�ك �ن �م�ا ا �ن �ر� ا ��ف�ذ�ك (88/21 )ه
• (4/63 )و�ع�ظ�ه�م�
• ين� �م�ؤ�م� �ف�ع� ال �ن ى ت �ر� �ن� الذ�ك �ر� ف�ا (51/56 )��و�ذ�ك
ALLAH ÖĞÜT VERİRVAAZLARIN KUR’AN MERKEZLİ YAPILMASI GEREKİR
�ر6 �ال� ذ�ك �ن� ه�و� ا O ancak bir öğüttür. (36/69) ا
�ا �ن ل �ز� �ن ك6 ا �ار� �ر6 م�ب ��و�ه�ذ�ا ذ�ك ه
İşte bu (Kur’ân), indirdiğimiz mübarek bir öğüttür. (21/50)
ون� �ر� �ذ�ك �ت �ه�م� ي �ع�ل �ك� ل ان �ل�س� �اه� ب ن ر� �س� �م�ا ي �ن ف�اBiz Kur’ân’ı senin dilinle kolaylaştırdık. Umulur ki onlar öğüt alırlar. (44/58)
�ن� ا �ق�ر� �ال �ر� ب Kur’ân ile öğüt ver. (50/45) ف�ذ�ك
ALLAH ÖĞÜT VERİRKUR’AN MERKEZLİ VAAZLAR
1. Konu merkezli
2. Ayet merkezli
Her iki yöntemde VAİZ:
Önce ayetleri seçer
Sonra ayetleri anlar
Ayetleri iyice anladıktan sonra anlatır
I. AYETLERİ SEÇMEK
Kur’ân-ı Kerim, konularına göre tertip edilmiş bir kitap
değildir.
Bir konu birçok sure ve ayette dile getirilebilmektedir.
Mesela faiz konusu, 4 surede 8 ayette geçmektedir.
Bir konu birçok sure ve ayette dile getirildiği gibi bir
ayet, birden çok konuyu içerebilir.
ALLAH ÖĞÜT VERİRÖRNEK
3/104 ayeti 4 konuyu içermektedir:
ون� ي�ا�م�ر� ي�ر� و� ة� ي�د�ع�ون� ا�ل�ى ال�خ� ن�ك�م� ا�م� ل�ت�ك�ن� م� و�
وف� ع�ر� ب�ال�م�
ون� ل�ح� ف� ل'&ئ�ك� ه�م� ال�م� � ا ن�ك� و� و�ن� ع�ن� ال�م� ي�ن�ه� و�و� �� ر1. Hayra davet
2. Marufu emir
3. Münkeri men
4. Kurtuluşa ermek
ALLAH ÖĞÜT VERİR
1. Konu Merkezli Vaaza Örnek
DİB yayını “Elli İki Konuda Vaaz Örnekleri” adlı eser ile
TDV yayını “Kur’ân’dan Öğütler” adlı eserde vaazlar
konu merkezli olarak hazırlanmıştır.
Bu yöntemde;
a) Bir konu seçilir, konu ile ilgili ayetler ve hadisler toplanır.
b) Ayet ve hadislerin konu ile ilgili cümleleri anlatılır.
ALLAH ÖĞÜT VERİR
2. Ayet Merkezli Vaaza Örnek
Ömer Nasuhi BİLMEN Hoca, Fatih, Beyazıt, Süleymaniye ve Ayasofya camilerinde vaazlarını ayet merkezli yapmıştır.
Bu vaazlardan 30’u, Bilmen Yayınevi tarafından “Kur’ân-ı Kerim’den Dersler ve Öğütler” adıyla basılmıştır.
�وة� ك �و�ا الز� �ت �وة� و�ا �ق�ام�وا الص�ل �ح�ات� و�ا �وا الص�ال �وا و�ع�م�ل �م�ن ين� ا � �ن� ال ��ا
�ون� ن �ح�ز� �ه�م� و�ال� ه�م� ي �ي �ه� و�ال� خ�و�ف6 ع�ل ب �د� ر� ن ه�م� ع� �ج�ر� �ه�م� ا ل م
BİLMEN Hoca bu ayeti; 1. iman, 2. salih amel, 3. namaz, 4. Zekat, 5. iman ve salih amelin mükâfatı başlıklarıyla işlemiştir.
ALLAH ÖĞÜT VERİR2. Ayet Merkezli Vaaza Örnek
TDV yayını“Kur’ân-ı Anlamak Kırk Ayet ve Yorumu”
adlı eserde 40 ayetin yorumu yapılmıştır. Mesela
�ين� �م�ؤ�م�ن �ل ح�م�ة6 ل ف�اء6 و�ر� آن� م�ا ه�و� ش� �ق�ر� ل� م�ن� ال ��ز �ن و�ن
ا Rار � خ�س� �ال �م�ين� إ �ز�يد� الظ�ال � ي و�ال
ayeti; 1. Kur’ân Allah kelamıdır, 2. Kur’ân Müminler
için şifa ve rahmettir, 3. Kur’ân Kâfirlerin Ziyanını
artırır başlıklarıyla işlenmiştir.
ALLAH ÖĞÜT VERİRAYETLER NASIL SEÇİLİR?
Ayetleri bulmada öncelikli olarak faydalanılabileceğimiz eser Muhammed Fuat Abdulbaki’nin,
el-Mu’cemü’l-Müfehres Li Elfazı’l-Kur’âni’l-Kerim
adlı eseridir.
-Bu eserin her vaizin elinde bulunması gerekir.
-Kur’ân meallerinin fihristlerinden yararlanılabilir.
-Bir vaizin, Kur’ân’a iyi hâkim olması, bir konu ile ilgili ayetleri Kur’ân’dan bulabilmesi gerekir.
ALLAH ÖĞÜT VERİRII. AYETLERİ ANLAMAK
1. Önce ayetin ne dediğini
2. Sonra ne demek istediğini
anlamak gerekir.
Bir ayetin ne dediği anlamadan
ne demek istediğini anlayamayız.
1. Ayetin Ne Dediğini Anlamak
Bir ayetin ne dediğini anlamak, o ayeti öğrenmek ve
içeriğini kavramaktır.
Ayetin ne dediğini anlayabilmek için
a) Önce sözcükleri
b) Sonra cümleleri anlamak gerekir.
a) Kelimeleri Anlamak
Kelimeleri anlamak, anlamlarını öğrenmektir.
Kelimelerin anlamlarını doğru bir şekilde öğrenmek
ancak Kur’ân’ın indiği zaman diliminin esas alınması
ile mümkün olur. Çünkü kelimelerin anlamları
zamanla değişebilmekte veya anlam daralmasına veya
anlam genişlemesine uğrayabilmektedir. Hatta
kelimelere zamanla farklı anlamlar yüklenebilmek-
tedir.
KELİMELERİN ANLAMLARI
1. Esas ve İzafî Anlam
Kelimelerin anlamları, yalnız başlarına değil, daima bir
sistem veya sistemler içinde değer kazanır. Her
sözcüğün kendine özgü bir anlamı vardır ki, o sözcük
bulunduğu sistem dışında kullanılsa bile aynı anlamı
taşır.
Esas ve İzafî Anlam
Sözcüklerin bu sürekli anlamına "esas mana" denir.
Sözcüklerin anlamı, "esas manadan" ibaret değildir.
İkinci bir anlamı daha vardır ki bu anlam, sözcüğün
bulunduğu sistem içerisinde oluşur. İşte sözcüklerin
kökünden gelmeyen, fakat içinde bulunduğu sistemden
doğan bu manaya "izafî mana" denir.
Örnek: İbadet, küfr, zulüm, yevm, saat
2. Çok Anlamlı Kelimeler:
م� ذ�ل�ك� ع�ل�ى �ر� و�ح�ر �و� م�ش� انW ا �ال� ز� �ك�ح�ه�ا ا �ن �ة� ال� ي �ي ان � و�الز� ر�ك �و� م�ش� �ةR ا �ي ان �ال� ز� �ك�ح� ا �ن ي ال� ي ا �لز� ��ا م � ة ��
ين� �م�ؤ�م� ��ال
Zina eden erkek, zina eden veya Allah’a ortak koşan bir kadınla evlenir. Zina eden
bir kadınla da ancak zina eden veya Allah’a ortak koşan bir erkek evlenir. Bu
müminlere haram kılınmıştır. Zina eden erkek ancak zina eden veya Allah’a
ortak koşan bir kadınla cima eder. Zina eden bir kadınla da ancak zina eden
veya Allah’a ortak koşan bir erkek cima eder. Bu (zina), müminlere haram
kılınmıştır. (24/3)
2. Çok Anlamlı Kelimeler:
�ك�ح�وا �ن �ؤ�م�و�ال� ت ��ى ي ت �ات� ح� ر�ك �م�ش� ���ال (2/221 )ه
İman etmedikleri sürece Allah’a ortak koşan kadınlarla evlenmeyin.
�و �ؤ�م�ن ��ى ي ت ين� ح� ر� �م�ش� �ك�ح�وا ال �ن ه�و�ال� ت ��
İman etmedikleri sürece Allah’a ortak koşan erkeklerle,
kadınlarınızı evlendirmeyin.
Çok Anlamlı Kelimeler
�ك� ع�ن� �ون ]ل ـ �س� ي و�ي �م� ��ال ه اء� ف�ي �� �س� �وا الن �ز�ل �ذR ف�اع�ت ( 2/222 )ى�ق�ل� ه�و� ا
�ط�ه�ر� ��ى ي ت �وه�ن� ح� ب �ق�ر� ي و�ال� ت �م� ��ال م �� ى ��
hayız hali ve hayız yeri
�ة� �ث �ل ه�ن� ث �ف�س� �ن �ا �ص�ن� ب ب �ر� �ت �ق�ات� ي �م�ط�ل وaو�ال ��ق�ر� (2/228 ) ه
temizlik ve hayız hali
anlamında çok anlamlı bir sözcüklerdir.
Çok Anlamlı Kelimeler
� �ن� ف�ل ]ل ـ �س� �ه�م� ن �ي �ل ل� ا س� �ر� ين� ا � (7/6 )��ال
Kendilerine peygamber gönderilenlere mutlaka (hesap) soracağız.
Wذ� �و�م�ئ ]ل� ف�ي ـ �س� �س6 و�ال� ج�اال� ي �ن � ا �ب ���ع�ن� ذ�ن م �� �( 55/39)
İşte o gün ne insana, ne cine günahı sorulmayacak,
(çünkü her şey kayıt altına alınmıştır)
�م�ا �ل� و�ا ائ �ه�الس� �ن �ف�ال� ت ه Sakın isteyeni, soranı azarlama. )93/10(
Çok Anlamlı Kelimeler
Çok anlamlı kelimeler, bazen çok anlamı, bazen kelimenin anlamlardan
sadece birini ifade eder.
م�س� �ر�ض� و�الش� م�و�ات� و�م�ن� ف�ي اال� �ه� م�ن� ف�ي الس� ج�د� ل �س� ��ه� ي �ن� الل �ر� ا �م� ت �ل ا
؟ mآب�الد�و�ر� و�ج �ال� و�الش� �ج�ب mج�وم� و�ال �ق�م�ر� و�الن (22/18 )و�ال
Görmedin mi ki şüphesiz, göklerdeki herkes, yerdeki herkes, Güneş, Ay,
yıldızlar, ağaçlar, hayvanlar ve insanların bir çoğu Allah’a secde etmektedir.
"Secde"; “secde-i teshîr” ve “secde-i ihtiyar”
Çok Anlamlı Kelimeler
�م�وا ل �ه� و�س� �ي mوا ع�ل �وا ص�ل �م�ن ين� ا � mه�ا ال �ي �ا ا � ي �ب �ص�لmون� ع�ل�ى الن �ه� ي �ت �ك �aئ ��ه� و�م�ل �ن� الل ��ا �� هيمRا �س� (33/56) ��ت
Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamber’e salat ediyorlar. Ey iman edenler! Siz de ona salât edin, selam edin.
Allah’ın Peygamberine salâtı; ona merhamet ve ihsan etmesi, onu övmesi, ondan razı olması, şan ve şerefini yüceltmesi, itibar ve değerini
artırmasıdır.
Meleklerin ve müminlerin salâtı ise; onun şan ve şerefinin yücelmesi, itibar ve değerinin artması için dua etmeleridir.
Çok Anlamlı Kelimeler
�ل� �ت �اب� ا �ت �ك �ك� م�ن� ال �ي �ل ح�ي� ا � (29/45 )و�م�ا ا
1. Kur’ân’ı oku,
2. Kur’ân’ın içeriğini anla,
3. Kur’ân hükümlerini uygula,
4.Kur’ân hükümlerini anlat .
Çok Anlamlı Kelimeler
�و� �م�ا ت �م�س� اء� ل �س� 5/6 الن
Fiziksel temas veya cinsel ilişki
KELİMELERİ BİLMEK
Kelimelerin mübalağalı veya mübalağasız olması, fiillerin dili geçmiş
zaman veya geniş zaman, şimdiki zaman veya gelecek zaman olması;
isim ve fiillerin üç, dört, beş veya altı harfli olması anlamda etkilidir.
Mesela ب�� kelimesi “bağışlayan” anlamına غ�اف�رayetindeki غ�اف�ر� الذ�ن
gelirken يم� �غ�ف�ور� الر� �ه� ه�و� ال �ن ��ا “Çünkü o, çok bağışlayandır, çok
merhamet edendir” ayetinde geçen ف�ور��غ� kelimesininغ�اف�ر kelimesi ال
mübalağalı şekli olup “çok bağışlayan” demektir.
�ون� �ف�ع�ل �ون� م�ا ال� ت �ق�ول �م� ت �وا ل �م�ن ين� ا � mه�ا ال �ي �ا ا ��ي
Bazı meallerde ayet, “Yapmadığınız şeyi niçin söylüyorsunuz”
şeklinde tercüme edilmiştir. Bu tercüme ayetin orijinali ile
örtüşmemektedir.
Bu çevirinin Arapça karşılığı وا� �ف�ع�ل �م� ت .dür م�ال
Hâlbuki ayet �ون� �ف�ع�ل .şeklindedir م�ا ال� ت
�ون� �ف�ع�ل ,gelecek zamanın olumsuz şeklidir م�ا ال� ت
“yapamayacağınız şey” demektir.
�وا �ف�ع�ل �م� ت .ise “yapmadığınız şey” demektir م�ال
KELİMELERİ BİLMEK
Bir kelimenin edatlı veya edatsız kullanılması, anlam bakımından
önemlidir. Mesela bir kelimenin (b), (ilâ) ve (min) edatı ile
kullanılması farklı anlamlar ifade edebilir:
ب�ى 16/19 �ق�ر� �ائ� ذ�ي ال يت ان� و� �ح�س� �ع�د�ل� و�اال� �ال �م�ر� ب �ا ��ه� ي �ن� الل ��ا
Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı ve yakınlara
Yardım etmeyi emreder.
Allah yararlı amelleri en güzel biçimde yapmayı ve yakınlara
Yardım etmeyi emreder.
KELİMELERİ BİLMEK
R ان �ح�س� �ن� ا �د�ي �و�ال �ال �اه� و�ب �ي �ال� ا �د�وaا ا �ع�ب �ال� ت mك� ا ب ه�و�ق�ض�ى ر�
Rabbin, kendisinden başkasına asla ibadet etmemenizi,
anaya-babaya iyi davranmanızı kesin olarak emretti. (17/23)
من كان يؤمن بالله و اليوم االخر فاليحسن الى جاره
Allah’a ve ahiret gününe iman eden kimse komşusuna
iyilik etsin, iyi davransın (İbn Mâce, Edeb, 3)
KELİMELERİ BİLMEK
�ه�و�ن� ع�ن� �ن وف� و�ي �م�ع�ر� �ال ون� ب �م�ر� �ا �ر� و�ي ي �خ� �ل�ى ال �د�ع�ون� ا �م�ة6 ي �م� ا �ك �ن� م�ن �ك �ت و�ل
� �ك �م�ن ��ال �م�ف�ل�ح�ون� ه �ك� ه�م� ال �aئ ل � 3/104 و�و�ا
Sizden, hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten men eden
bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa erenler onlardır.
Siz insanları , hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten men eden
bir toplum olun. İşte kurtuluşa erenler onlardır.
FİİLLERDE ZAMİRLERİN MERCİLERİ
�ب� �م� الط�ي �ل �ك �ص�ع�د� ال �ه� ي �ي �ل يعR ا ة� ج� �ع�ز� ��ه� ال �ل ة� ف�ل �ع�ز� يد� ال � �ان� ي ه�م�ن� ك � ��
�ح� �ع�م�ل� الص�ال ف�ع�ه�و�ال �ر� ي
"Kim şan ve şeref istiyorsa bilsin ki şan ve şeref, tamamen Allah'a aittir. Ancak ‘iyi kelimeler’ O'na yükselir. Salih amele (gelince) onu da Allah'a iyi kelimeler yükseltir“
"Kim izzet ve şeref istiyor idiyse bilsin ki izzet ve şerefin hepsi Allah'ındır. O'na ancak güzel sözler yükselir (ulaşır),
Onları da Allah'a amel-i salih ulaştırır.” (35/10)
Hangisi anlam doğru?
FİİLLERDE ZAMİRLERİN MERCİLERİ
ه�م� �ار� �د�ب �ون� و�ج�وه�ه�م� و�ا �ض�ر�ب �ة� ي �ك �aئ �م�ل �ه�م� ال �و�ف�ت �ذ�ا ت �ف� ا �ي ف�ك
“Melekler, onların (Allah ve Peygamberine karşı
gelenlerin) yüzlerine ve sırtlarına vurarak canlarını
alırken halleri nasıl olacak?”
“Melekler onların canlarını alırlarken (işin fecaatini
görünce) onlar yüzlerini ve sırtlarını dövmeğe başladıkları
zaman (durumları) nasıl (olur?)”
Hangisi anlam doğru? (47/27)
HAZİFLER
�ر� �ف�ع�ت� الذ�ك �ن� ن �ر� ا ه�ف�ذ�ك
“Eğer fayda verirse öğüt ver”
"Fayda versin vermesin sen öğüt ver.“
"Öğüt ver, çünkü öğüt muhakkak fayda verir.“
Birinci mealde ن�� .şart edatı olarak alınmıştır ا
İkinci mealde, ع��ف� �ن �م� ي �ن� ل .cümlesinin hazfedildiği dikkate alınmıştır ا
Doğrusu ikinci mealdir. Bunu hem devamındaki,
ق� �ش� �ه�ا اال� �ب ن �ج� �ت �خ�ش� و�ي �ر� م�ن� ي �ذ�ك ي ى�س� ى� ayetinden hem de
ين� �م�ؤ�م� �ف�ع� ال �ن ى ت �ر� �ن� الذ�ك �ر� ف�ا ��و�ذ�ك ayetinden anlıyoruz.
Hangisi anlam doğru?
3. Hakikî ve Mecazî Anlam
Rيال �ض�لm س� �ع�م�ى و�ا ة� ا �خ�ر� �ع�م�ى ف�ه�و� ف�ي اال� ي ه�ذ� ا �ان� �!و�م�ن� ك �� � "�
“Bu dünyada (Allah'ın nimetlerini, varlığının delillerini ve
kudretini) göremeyen kimse ahiret (ve nimetleri) hakkında
daha basiretsiz, hatta daha da şaşkındır.” (17/72)
3. Hakikî ve Mecazî Anlam
�مRا و�ص�م} �ك Rا و�ب �م�ة� ع�ل�ى و�ج�وه�ه�م� ع�م�ي �ق�ي �و�م� ال ه�م� ي ر� �ح�ش� )17/97) ه�و�ن
Onları kıyamet günü yüzüstü körler, dilsizler ve sağırlar olarak
haşredeceğiz.
�م�ة� و �ق�ي �و�م� ال ه� ي ر� �ح�ش� Rا و�ن �ك ةR ض�ن يش� �ه� م� �ن� ل ي ف�ا � �ع�ر�ض� ع�ن� ذ�ك �#و�م�ن� ا ���م� ب� ل �ع�م�ى ق�ال� ر� ا)127-20/124 (ا Rير � �ت� ب �ن �ع�م�ى و�ق�د� ك يa ا � ت ر� �$ح�ش� ��
“Her kim de benim zikrimden yüz çevirirse mutlaka ona dar bir geçim
vardır. Bir de onu kıyamet gününde kör olarak haşrederiz.” O da
şöyle der: “Rabbim! Dünyada gören bir kimse olduğum halde, niçin
beni kör olarak haşrettin?”
3. Hakikî ve Mecazî Anlam
Rص�ر�ف�ا م�ه� �ج�د�وا ع�ن �م� ي �ه�م� م�و�اق�ع�وه�ا و�ل �ن mوaا ا �ار� ف�ظ�ن �م�ج�ر�م�ون� الن � ال ا ا�و�ر�
Suçlular (o gün) ateşi görünce onun içine düşeceklerini iyice anlayacaklar ve ondan kurtuluş yolu da bulamayacaklardır. (18/53)
�ه�ا �ا م�ن ن �خ�ر�ج� �ا ا �ن ب ين� ر� �ا ق�و�مRا ض�ا �ن �ا و�ك �ن ق�و�ت �ا ش� �ن �ي �ت� ع�ل �ب �ا غ�ل �ن ب �وا ر� �ق�ال� �
�م�ون� �ا ظ�ال �ن �ا ف�ا �ن� ع�د�ن (107-23/106) ف�ا
Onlar da şöyle derler: “Ey Rabbimiz! Biz azgınlığımıza yenik düştük ve
sapık bir toplum olduk.” “Ey Rabbimiz! “Bizi buradan çıkar. Eğer
(tekrar günaha) dönersek şüphesiz kendimize zulmetmiş oluruz.”
3. Hakikî ve Mecazî Anlam
�ق�ي� �ل �م�ا ا �ل � ك �غ�ي �ز� م�ن� ال �م�ي �اد� ت �ك �ف�ور� ت يقRا و�ه�ي� ت �ه�ا ش� م�ع�وا ل يه�ا س� �ق�وا �ل �ذ�آ ا ه�&ا �� "�
�ا �ن �ا و�ق�ل �ن �ذ�ب ير6 ف�ك � �ا ن اء�ن �ل�ى ق�د� ج� �وا ب ير6 ق�ال � �م� ن �ك �ت �ا �م� ي �ل �ه�ا ا �ت ن �ه�م� خ�ز� �ل ا ��يه�ا ف�و�ج6 س� �� "�
�و� م�ع� ا �س� �ا ن �ن �و� ك �وا ل ير و�ق�ال � لW ك ي ض�ال� �ال� �م� ا �ت �ن �ن� ا ي� ا ��ه� م�ن� ش� ل� الل �ز� �!م�ا ن "� �� م
ير� �ص�ح�اب� الس� يa ا �ا �ن �ع�ق�ل� م�ا ك �#ن "�
Oraya (cehenneme) atıldıklarında, onun kaynarken çıkardığı korkunç
uğultuyu işitirler. Neredeyse cehennem öfkeden çatlayacaktır! Oraya
herhangi bir topluluk atıldıkça oranın bekçileri onlara, “Size bir
uyarıcı gelmemiş miydi?” diye sorarlar. Onlar da şöyle derler: “Evet,
bize bir uyarıcı gelmişti. Fakat biz onu yalanlamış ve ‘Allah hiçbir şey
indirmemiştir. Siz ancak büyük bir sapıklık içindesiniz’, demiştik.”
3. Hakikî ve Mecazî Anlam
Kur’ân’da “umy” (görme engelli), “bükm” (konuşma engelli) ve
“summ” (işitme engelli) kelimeleri hem hakikî anlamda hem de
mecazî anlamda kullanılmıştır.
Acaba ahirette hangi anlamda kullanılmıştır?
Konu ile ilgili ayetlere baktığımız zaman ahirette kafirlerin
göreceği, duyacağı ve konuşacağını öğreniyoruz.
3. Hakikî ve Mecazî Anlam
Kur’ân’da çelişki olmadığına göre iki grup ayet nasıl anlaşılacak?
Buna iki şekilde cevap vermek mümkündür:
a) Biri kâfirler görme, işitme ve konuşma engelli olarak diriltilirler sonra görme, işitme ve konuşma yetenekleri kendilerine iade edilir veya cehenneme girince görme, işitme ve konuşma engelli olurlar.
(Kurtubî, X, 333)
b) Diğeri görme, işitme ve konuşma engelliliği mecazi anlamdadır. Kâfirler; kendilerini sevindirecek şeyleri göremez, duyamaz ve
kendilerini ibra edecek delil ile konuşamazlar. Birçok müfessir bu yorumu tercih etmiştir. (Taberî, IX, 16/229 )
3. Hakikî ve Mecazî Anlam
Rا و يم�ان �ه�م� اد�ت �ه� ز� �ات �ي �ه�م� ا �ي �ت� ع�ل �ي �ل �ذ�ا ت )8/2( ���ا ayetindeki
“ayetlerin imanı artırması” “mecaz-ı aklî” (ayetler imanın artmasına
sebep olmuştur, ancak fiil, Allah’ındır.)
ين� � اك �ع�وا م�ع� الر� ك )2/43(�#و�ار� ayetindeki “rüku edin”
“mecaz-ı mürsel”
4. Hass ve Amm Kelimeler
Hass; bir tek anlamı ifade etmek üzere konulmuş ve bir tek ferde kesin
olarak delalet delalet eden sözcüklere denir. Mesela
�م�ا �ي �م� اال� �م�ا ع�ق�د�ت �م� ب �ؤ�اخ�ذ�ك �ك�ن� ي �م� و�ل �ك �م�ان �ي يa ا �غ�و� �الل ��ه� ب �م� الل �ؤ�اخ�ذ�ك ��ال� ي م "�
�ط�ع�ام� �ه�a ا ت �ف�ار� ة� ف�ك ر� �م�ع�ش� يك �ه� �ط�ع�م�ون� ا �و�س�ط� م�ا ت ين� م�ن� ا ا �م�س�� ��
ير� ر �ح� �و� ت �ه�م� ا و�ت �و� ك�س� � ��ا �ق�ب� �ام� ه �ج�د� ف�ص�ي �م� ي �ة� ف�م�ن� ل �ث �ل �م� ث �ك �م�ان �ي ة� ا �ف�ار� �ك� ك �ا ذ�ل �ي �ا ه
ون� �ر� ك �ش� �م� ت �ك �ع�ل � ل �ات �ي �م� ا �ك ��ه� ل �ن� الل �ي �ب �ك� ي �ذ�ل � ك �ك �م�ان �ي � و�اح�ف�ظ�وaا ا �ف�ت ل �ذ�ا ح� ��ا ه ه
Ayetteki on, boyun ve üç kelimeleri hastır.
4. Hass ve Amm Kelimeler
Hass sözcükler; mutlak ve mukayyet kısımlarına ayrılır.
ا م�ن� Rير � �م� ك �ج�ه�ن �ا ل �ن ا �ق�د� ذ�ر� � �'و�ل �ن �ج�ن� و�اال� �)ال �ه� ة �ف�ق�ه�ون� ب �ه�م� ق�ل�وب6 ال� ي ة�ل
�ك� �aئ ل � �ه� ا م�ع�ون� ب �س� �ذ�ان6 ال� ي �ه�م� ا �ه� و�ل ون� ب �ص�ر� �ب �ن6 ال� ي �ع�ي �ه�م� ا و�و�ل ه� ة�� � ك �ع�ام �ن �ون�اال� �غ�اف�ل �ك� ه�م� ال �aئ ل � �ض� ا �ل� ه�م� ا و�ب ��� )7/179 )ه
Ayetteki cin, insan ve en’am kelimeleri amm lafızlardır.
� اط� ا �ا الص�ر� ي ه�د�ن � ت �م�س� �ال ى �ر� �( �ه� غ�ي �ي �ع�م�ت� ع�ل �ن ين� ا � اط� ال ص�ر� ى ��
ين� �ه�م� و�ال� الض�ا �ي �م�غ�ض�وب� ع�ل �ال� �( 1/6(
Ayetteki el-müstekîm kelimesi mukayyettir.
MUKAYYET KELİMELER
Emir ve Nehiy kısımlarına ayrılır.
Emir ve nehiy prensip olarak zorunluluk ifade eder,
bağlayıcıdır. Bir karine ile ibaha, irşat ve tehdit gibi farklı
anlamlar ifade edebilir:
�م� ف�اص�ط�اد�و �ت �ل ل �ذ�ا ح� ه�و�ا )5/2( İbaha
�ر�ض� وا ف�ي اال� ر� �ش� �ت �وة� ف�ان �ت� الص�ل �ذ�ا ق�ض�ي )62/10) ف�ا irşat
ير � �ع�م�ل�ون� ب �م�ا ت �ه� ب �ن � ا �ت ئ �وا م�ا ش� �ع�م�ل �$اا )41/40) ى tehdit
KELİMELER
Aslî anlamda mı? İzafî anlamda mı?
Hakikî anlamda mı ? Mecazî anlamda mı ?
kullanılmıştır?
Çok anlamlı kelimeler ayette hangi anlamda
kullanılmıştır?
Ayetleri doğru anlayabilmek için bütün bu anlamların iyi
bilinmesi gerekir.
YANLIŞ ANLAMAYA BİR ÖRNEK
• ون� ع�ر� �ش� �ث� ال� ي �ع�ذ�اب� م�ن� ح�ي �يه�م� ال �ت �ه�م� ف�ا �ل ين� م�ن� ق�ب � �ذ�ب� ال ��ك
Onlardan öncekiler de yalanladılar ve azap kendilerine
farkına varamadıkları bir yerden geldi. (39/25)
KELİMELER YANLIŞ ANLAŞILIRSA AYET DE YANLIŞ ANLAŞILIR
�ه�ه� ه�و�يه� و�)45/23 ( �ل �خ�ذ� ا �ت� م�ن� ات �ي ا �ف�ر� ��ه�ا �ه� الل �ض�ل Wا �م ل ع�ل�ى ع�
Nefsinin arzusunu ilah edinen, Allah’ın; halini bildiği için saptırdığı
kimseyi gördün mü?
Nefsinin arzusunu ilah edinen, Allah’ın; halini bildiği için sapıklıkta
bıraktığı kimseyi gördün mü?
ض� �ر� وا ي �ر� ك �ش� �ن� ت �ف� و�ا �ك �اد�ه� ال �ع�ب ض�ى ل �ر� �م� و�ال� ي �ك �ي� ع�ن ��ه� غ�ن �ن� الل وا ف�ا �ف�ر� �ك �ن� ت ��ا و �� م
� �ك ل ه
Eğer inkar ederseniz şüphesiz ki Allah sizin iman etmenize muhtaç
değildir. Ama kullarının inkar etmesine razı olmaz. (39/7)
KUR’AN BÜTÜNLÜĞÜ
�ام�ه� ي م�ن �م�ت� �م� ت ي ل �ه�ا و�ال� ين� م�و�ت �ف�س� �ن �و�ف�ى اال� �ت ��ه� ي �لل م�ا "� *� ��
م} �ج�لW م�س� �ىa ا �ل ىa ا �خ�ر� س�ل� اال� �ر� �م�و�ت� و�ي �ه�ا ال �ي ي ق�ض�ى ع�ل �م�س�ك� ال� ه�ف�ي *�
Allah (ölen) insanların ruhlarını öldüklerinde,
ölmeyenlerinkini de uykularında alır.
Ölümüne hükmettiklerinin ruhlarını tutar,
diğerlerini belli bir süreye kadar bırakır. (39/42)
ج�ع�و �ر� �م� ت �ك ب �ل�ى ر� �م� ا �م� ث �ك �ل� ب ي و�ك �م�و�ت� ال� �م� م�ل�ك� ال �و�ف��يك �ت ��ق�ل� ي ا ��
De ki: Sizinle görevlendirilen ölüm meleği
canınızı alacak, sonra Rabbinize döndürüleceksiniz. (32/11)
b) CÜMLEYİ BİLMEK
Cümleler;
1. İsim cümlesi veya fiil cümlesi olur.
2. İhbarî veya inşaî olur.
3. Emir cümlesi veya nehiy cümlesi olur.
Cümlede tekit, takdim ve tehir var mı?
Cümle muhkem mi müteşabih mi?
b) CÜMLEYİ BİLMEK
Emir ve nehiy;
Vücup mu?
Nedb mi?
İbaha mı?
İrşat mı ifade ediyor?
Emr-i sarih ve gayr-ı sarih
Nehy-i sarih ve gayr-i sarih
b) CÜMLEYİ BİLMEK
Anlamı açısından sözcüklerin tekil, ikil veya çoğul, eril veya dişil, nekre veya
marife olması dikkate alınır. Mesela bir kelimenin nekre olması umum ifade
edebildiği gibi başındaki elif-lam bulunması istiğrak ifade edebilir.
Mesela ا�ق�ه ��ه� ر�ز� �ال� ع�ل�ى الل �ر�ض� ا �ةW ف�ي اال� Yeryüzünde hiçbir canlı“ و�م�ا م�ن� د�آب
yoktur ki rızkı Allah’a ait olmasın” (11/6) ayetinde Wة� kelimesi nekre د�آب
olduğu için umum ifade eder.
��ه� �ل �ح�م�د� ل �ل ,cümlesindeki hamd kelimesinin başındaki “el” istiğrak ifade eder ا
dolayısıyla م�د��ح� �ل hür türlü övgü” anlamına gelir“ ا
2. AYETİN NE DEMEK İSTEDİĞİNİ ANLAMAK
Ayetin ne demek istediğini anlamak, o ayeti derinlemesine
bilmek, doğrudan ve dolaylı anlamlarını, işaretlerini, ilke ve
hükümlerini, toplumlara ve çağlara vermek istediği mesajlarını,
fıkhî hükümlerini anlamak ve bilmektir.
Ayetin ne demek istediğini anlamak, anlamın anlamını
bilmektedir.
“Ayet ne diyor” sorusuna verilen cevap ayeti anlamaktır.
“Ayet ne demek istiyor” sorusuna verilen cevap dinde
derinlemesine bilgi sahibi olmaktır.
Ayetin ne dediğini belirli düzeyde bilgi sahibi
olanlar anlayabilir,
Ayetin ne demek istediğini anlamak için
konunun uzmanı olmak gerekir.
Örnek
ا Rار� �ص�ل�ى ن ي �س� س� �ه� و�م�ا ك �ه� م�ال �ى ع�ن �غ�ن � م�ا ا �ه�بW و�ت ي ل � �د�آ ا �ت� ي �ب �!ت ه !�� ه !�Wد �ل6 م�ن� م�س� ب يد�ه�ا ح� ي �ح�ط� �ة� ال � ح�م�ال �ت ا �ه� و�ام�ر� �+ذ�ات� ل "� !� م �� ه !� م
Ebû Leheb’in elleri kurusun. Zaten kurudu. Ona ne malı
fayda verdi, ne de kazandığı. O, bir alevli ateşe
girecektir,Boynunda bükülmüş hurma liflerinden bir ip
olduğu halde sırtında odun taşıyarak karısı da (o ateşe
girecektir)
Ayetin Nüzul Sebebi
�ن� �ك �� و�ال� ت يك� الل �ر� �م�ا ا �اس� ب �ن� الن �ي �م� ب �ح�ك �ت �ح�ق� ل �ال �اب� ب �ت �ك �ك� ال �ي �ل �ا ا �ن ل �ز� �ن �ا ا �ن ��ا ه
�ج�اد�ل� ع�ن� يمR و�ال� ت ا ر� Rف�ور�غ �ان� ��ه� ك �ن� الل �� ا �غ�ف�ر� الل ت يمR و�اس� ين� خ� � ائ �خ� �ل م�ل �� �� ه ى� $� ��
Rيم � Rا ا �ان� خ�و�ان �ح�بm م�ن� ك ��ه� ال� ي �ن� الل ه� ا �ف�س� �ن �ون� ا �ان ت �خ� ين� ي � م�ال '� ه �� (4/105-107)
Rifâa b. Zeyd isimli sahabî, yabancı tüccarların Medine’ye getirdikleri has
undan bir miktar satın alır ve bunu, içinde silâhlarının da bulunduğu evin
sofasına koyar. Übeyrık ailesinden biri gece sofaya girer ve unla birlikte
Rifâa’nın silâhlarını çalar. Rifâa durumu fark edince, yeğeni Katâde b. Nu‘mân’a
anlatır. Katâde gerekli araştırmayı yapar ve hırsızlığı Übeyrık ailesinden birinin
yaptığını tespit eder. Übeyrık ailesi, suçu Lebîd isimli bir Müslüman’ın üzerine
attılar. Lebîd kılıcını çekip üzerlerine yürüyerek “Ben çalacağım ha! Vallahi ya
hırsızı haber verirsiniz ya da şu kılıcımla sizi doğrarım!” deyince suçlamadan
vazgeçerler.
Ayetin Nüzul Sebebi
Hırsızın Übeyrık ailesinden olduğuna kesin kanaata varıldığı için konu
Resûlüllah’a iletilir. Hz. Peygamber “Gerekeni yapacağım” cevabını verdi.
Übeyrık ailesi, durumu öğrenince bir plan kurarlar. Plan şöyledir: Birini
Resûlüllah’a göndererek iftiraya uğradıklarını, ortada bir delil bulunmadığı
halde Katâde tarafından hırsızlıkla suçlandıklarını bildirip yakınırlar.
Katâde durumu öğrenmek üzere Hz. Peygamberin yanına gider. Hz. Peygamber
Katâde’ye, “Bana Müslüman ve iyi insanlar oldukları söylenen kimseleri, elinde
bir delil olmadığı halde hırsızlıkla suçladın!” diyerek serzenişte bulunur. Katâde
olup bitenden son derecede üzüntü duyarak amcasına geldi ve durumu anlattı.
Rifâa “İşimiz Allah’ın yardımına kaldı” cevabını verir. Bu olay üzerine yukarıda
ayetler iner. (Tirmizî, Tefsîr, 5/22)
-Ayetleri kendi terkibi ve bağlamı içinde anlamak,
-Aynı konudaki ayetleri birlikte değerlendirmek,
-Kur’ân-Sünnet bütünlüğüne dikkat etmek gerekir.
-Ayeti bağlamından koparmamak,
-Ayetin öncesini ve sonrasını dikkate almak,
-Anlamı bozacak veya değiştirecek şekilde ayetteki
cümleleri yarım olarak almamak gerekir.
Örnek
Ayeti anlamada ayetin bağlamı, öncesi ve sonrası dikkate
alınması gerekir.
�و ع�ن� اء�ل �س� �ت �ا ي ن ي ج� ي � �ي �ص�ح�اب� ال �ال� ا � ا ين �ت� ر� ب �س� �م�ا ك �ف�سW ب �لm ن ��ك ى *� ه "� �� ه � � ى ��
�ك� �م� ن ي و�ل �م�ص� �ك� م�ن� ال �م� ن �وا ل ق�ر� ق�ال ي س� �م� �ك �ك ل ي م�ا س� �م�ج�ر� ��ال ى �� � "� �� ى �ي � ال �و�م �ي �ذ�ب� ب �ك �ا ن �ن ي و�ك � ائ �خ� �خ�وض� م�ع� ال �ا ن �ن ي و�ك �م�س� �ط�ع�م� ال ��ن ى -� � �� ى �� �� ى ��
ي اف� ف�اع�ة� الش� �ف�ع�ه�م� ش� �ن ي ف�م�ا ت � �ي �ا ال �ين �ت ��ىa ا ت ��ح� ه #� �� ه )�
Ayetleri anlama faaliyetinde
sözlük ve tefsir kitaplarından istifade edilir,
sahabe, tâbiî ve diğer âlimlerin ayete nasıl anlam
verdiklerine bakılır.
Bir ayetin ne anlama geldiğini anlamak kadar
niçin ve nasıl o anlama geldiğini anlamak da gerekir.
AYETLERİ ANLAMADA YARARLANABİLECEĞİMİZ TEFSİRLER
1. Mehmet Vehbi, Hülasatü’l-Beyan fî Tefsîri’l-Kur’ân
2. Kurtubî, el-Cami’u Li Ahkâmi’l-Kur’ân
3. Hazin, Lübâbü’t-Te’vîl fî Meâni’t-Tenzîl,
III. AYETLERİ ANLATMAK
Ayetin ne dediği ve ne demek istediği iyice
anlaşıldıktan sonra vaaza konu olarak seçilen ayetin
veya ayetlerin müteaddit defalar okunarak zihne iyice
yerleştirilmesi gerekir.
Ayetlerin seçiminde ve anlatımında, muhatap kitlenin
durumunun dikkate alınması gerekir, aksi takdirde
istenilen etkiyi göstermek ve netice elde etmek mümkün
olmaz.
� �ق�د�ر� ه�م�م �و�اع�ظ�ين� ب �م�ة� ع�ل�ى ل�سان� ال �ح�ك �ق�ي ال �ل ��ه� ي �ن� الل ا
�م�ع�ين� ت �م�س� ال
ÖZET1. Vaazlar ayet veya konu merkezli yapılır.
2. Vaaz konu merkezli yapılacaksa ilgili ayetler seçilir. Vaaz, ayet merkezli yapılacaksa bir ayet seçilir.
3. Önce anlatılacak ayetlerin iyice anlaşılması gerekir.
4. Önce ayetin ne dediğini sonra ne demek istediğini anlamak gerekir.
Ayetin ne dediğini ve ne demek istediğini anlamak için:
(a) Önce kelimeleri (b) sonra cümleleri anlamak gerekir. Kelimeleri anlamadan cümleleri; ayetin ne dediğini anlamadan
ne demek istediğini anlamak mümkün değildir.
5. Konu ve ayetleri iyice anladıktan sonra anlatma aşamasına geçilir.
teşekkür ederteşekkür eder
saygılar sunarımsaygılar sunarımDoç. Dr. İsmail KARAGÖZDoç. Dr. İsmail KARAGÖZ