66

WoMEN Dergisi Şubat 2015

Embed Size (px)

DESCRIPTION

 

Citation preview

Page 1: WoMEN Dergisi Şubat 2015
Page 2: WoMEN Dergisi Şubat 2015

İMTİYAZ SAHİBİ–GENEL YAYIN YÖNETMENİ Berna Tuğçe ÇİL [email protected]

SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Gözde YILMAZ [email protected]

SOSYAL MEDYA YÖNETİCİSİ Gizem SABUNCU [email protected] MARKA VE İLETİŞİM DANIŞMANI Gonca KAYA [email protected]

MODA EDİTÖRÜ Serkan YILMAZ [email protected]

FOTOĞRAF EDİTÖRÜ Tutku TOPER

YAZARLAR Alaattin ÇAĞIL Barış ÇİLİNGİR Berna Tuğçe ÇİL Buse KURT Deniz EROZAN Dilara KIRMIT Doğa BEKLERİZ Emre AKKAYA Gizem SABUNCU Gülben YANARDAĞ Kaan UĞRASIZ Meltem Pırıl ŞENOL Nihan KIRLIKOVALI Nihal KANIK Osman ERBASAN Öykü Ege ERDOĞAN Semra ATASOY Serhan PEKTAŞ Serkan YILMAZ Ufuk ÖZTÜRK

4 Yeni Yıl Konseptinde Şıklık Yarışına Siz De Davetlisiniz!10 Kışa Damga Vuran Modeller, Kombinler! Kış Gardırobunuz Hazır Mı?16 2014 Yılına Damgasını Vuran Şıklar ve Rüküşler18 Röportaj: Up! Watch Kurucusu ve Ceo’su İle Bir Saat Hikayesi20 Karlar Ülkesinde Bir Kış Masalı22 Mucizenin Adı “Sen” Sin24 Soğuk Kış Günlerinin Sıcak Şıklık Dokunuşları27 Bu Yılın Rengi Marsala28 Röportaj: Estetik Plastik Cerrahi Uzmanı ve Ağız-Yüz-Çene Cerrahisi Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Haldun Kamburoğlu30 Dudaklarda Özel Titreşimler33 Diorskin Star İlk “Aydınlatıcı” Fondöten Dior Stüdyo Işığı34 Magazin36 Röportaj: Arzu Yanardağ39 Aşk İçin Fikirler40 Değişik Şeyler42 Kadın ve Erkek Neden Çatışıyor?43 Güzel ve Çirkin45 Zayıflama Klişesi: Kendime Yeni Bir Ben Lazım!48 Ömür Boyu Sürecek Sevgiyi Yaratmak50 Kadın Dediğin Nedir Ki, Bir Avuç Gözyaşı52 Aşk Kurabiyesi54 Instagram Tüyoları55 Sinema64 Sıkı ve Dik Kalçalar

İÇİNDEKİLER

Page 3: WoMEN Dergisi Şubat 2015

Yeni Yıl Konseptinde Şıklık Yarışına Siz De Davetlisiniz!

Röportaj: Up! Watch Kurucusu ve Ceo’su İle Bir Saat Hikayesi

Soğuk Kış Günlerinin Sıcak Şıklık Dokunuşları

Röportaj:Arzu Yanardağ

4

18

24

36

Page 4: WoMEN Dergisi Şubat 2015

YENİ YIL KONSEPTİNDE

ŞIKLIK YARIŞINA SİZ DE DAVETLİSİNİZ!

Moda

4

Page 5: WoMEN Dergisi Şubat 2015

ŞIKLIK YARIŞINA SİZ DE DAVETLİSİNİZ!

Dilara Kırmıt

5

Page 6: WoMEN Dergisi Şubat 2015

Kırmızı yine çok moda fakat diğer muhteşem renkleri çöpe atacak kadar değil…

Yeni yıla günler, dakikalar, saniyeler kala planlar programlar after partyler muhteşem moda organizasyonları şimdiden gündemimize oturdu bile. İyisi ve kötüsüyle koca bir yılı bitirdik ve içimizi yepyeni bir yıl telaşı, sıcaklığı, umutlar ve dilekler sardı. Bu özel günde kim kendini özel hissetmek istemez ki? Davetlerde farklı olmak, yeni yılda çizilen ve insanların beynine ipoteklenen “kırmızı” renginden kurtulmak, yeni bir imaj yaratmak için kendi yarattığınız moda dünyasına sarılmak. Evet kırmızı yine çok moda fakat diğer muhteşem renkleri çöpe atacak kadar değil, bir gül bahçesinde papatya olmak sizin elinizde ve emin olun güllerden daha değerli olursunuz hem de kendinize kattığınız değerlerle. Hala ne giyeceğinize karar veremediğinizi biliyorum evet arkadaşınız kıpkırmızı bir balık modeli elbise giyecekmiş, hem de tül detaylı onu da biliyorum peki sen saks mavisi püskül detaylı bir elbise neden düşünmüyorsun ya da neden elbise? Kırmızı giymek isteyenler ve kırmızı aşıkları, bayanlar sakın bana kızmayın. Ben sadece olduğunuz moda bahçesine baktığınız at gözlüklerinden sizleri kurtarmak istiyorum ama sizler içinde başarılı moda tasarımcılarının en özel parçalarından öneriler sunacağım! Şimdiden herkese muhteşem bir yıl ve moda kadar renkli, eğlenceli, bol kahkahalı bir yıl diliyorum! Her şey gönlünüzce olsun!

6

Page 7: WoMEN Dergisi Şubat 2015

YENİ YIL MODA’DA 60’LAR ESİNTİSİKısa elbiseler, uzun çizmeler, geniş yakalar ve Mary Jane ayakkabılar, bu sene bayanları 60’ların sokak modasına götürecek. Sizler de bunu kırmızı halı davetlerinize taşıyabilirsiniz.

METALİK ALTIN 2015 Kış elbise modasında ön plana çıkan bir diğer trend ise metalik altın rengi kullanılan elbise ve kıyafet kombinleri olmakta, bu yüzden bayanların altın rengine olan aşkı büyüyor! Gece ve gündüz kullanılabilecek metalik etkili altın sarısı kıyafetler, iddiayı seven bayanlar için tasarlanmış adeta.

ROMANTİK ESİNTİLİ DANTELLER Romantik dantel, 2015-2016 sonbahar/kış sezonunda yine popüler. Feminen duruşuyla bayanlarınsa göz bebeği. Günümüze ışık saçacak olan dantelli ve kadife femineni, maskülen takımlara karşı savaş açar nitelikte. 60’lardan esinlenerek tasarlanan kıyafet modellerinde kısa elbiseleri tavsiye ediyorum.

VAZGEÇİLMEZ DERİ

Son yıllardaki yükselişine devam eden deri, yeni sezonda en renkli halleriyle karşımızda olacak. Deri etek ve ceketlerden sonra, deri gömlek ve pardesüler podyumlarda dikkat çekiyor. Medyada izi kalacak davetlerde kalın kalın kumaşlara sarılmayın. Dişiliğinizi deri ile ortaya koyun. Arkanıza da bakmayın, sizden sonrası sizi ilgilendirmez.

7

Page 8: WoMEN Dergisi Şubat 2015

ŞIKLIĞIMIZIN GÖSTERGESİ AYAKKABILARŞimdi, asil ve şık yeni yıl parçalarımızın zarifliğini, bileklerimize ve davetlere taşımak için size önereceğim tek ayakkabı modeli, ince topuk ve bilekten bağlamaları moda akımını başlatan ayakkabılar olacak. Yüksek topuklu, bilekten bağlı ayakkabılar, şık ve zarif elbiselerinizin bu kış sezonunda ve yeni yılda da en uygun tamamlayıcısı olacak.

KADİFE SICAKLIĞIKışın vazgeçilmez kumaşı kadife, tasarımcıların farklı yorumlarıyla podyumdaydı. Kadife elbiseler, kabanlar ve tulumlar defilelerde dikkat çekerken, 2015-2016 sonbahar/kış sokak stillerinde de hemen yerini aldı. Vitrinlerde gözümüzü ısıtan asil kadife elbiseleri mutlaka deneyin. Her yer kırmızıyken siyah, asil, derin yırtmaçlı, derin sırt dekolteli bir kadife elbise düşünün derim.

LEOPAR GİYİM MODASIVahşi doğa yine sokaklarda. Leopar

deseni, aslan modası geçmeyecek desenler arasındaki yerini çoktan aldı. Yeni sezonda, her detayda ve parçada

leopar desenini görmek mümkün. Leopar desen her kadının dolabında bulunması

gereken nadide parçalardandır. Leopar desenli kıyafetler bu sezon da dolaplarda

sıkça yer alacak. Markalar 2015 modası için leopar desen ile birbirinden ilgi çekici

parçalar tasarladı. Bu parçalar genellikle açık kahve tonlarında yani leopara en

yakışan tonlara sahip.

8

Page 9: WoMEN Dergisi Şubat 2015

YILBAŞI İÇİN HOME PARTY DÜZENLEYENLER

Ev ortamında yılbaşı geçirecekler için ise en güzel yılbaşı kombini sanırım bu yılın en trend kıyafetlerinden olan skater elbiselerle yapılır. Yakası dantelli ya da sırt dekolteli, payet bantlı skater elbise kombinleri, 2015 yılbaşı koleksiyonları arasında rahatlık ve şıklığı bir arada sunması bakımından oldukça mantıklı seçeneklerdir. Skater elbiseler sizin için fazla iddialı ya da muhafazakar kalıyorsa, onlar dışında tütü etekler ya da dantelli kloş elbiselerin de göreve hazır olduğunu söyleyebilirim. Özel günlerin ve detay kurtarıcısı vücuda oturan kalem etek tarzı pullu abiyeleri de deneyebilirsiniz.

Renk ve Model ÖnerilerimYılbaşına doğru artık ufaktan geri sayıma geçtiğimiz şu günlerde, moda ve alışveriş piyasası inanılmaz canlı durumda. Özellikle Amerika ve İngiltere’de heyecanla beklenen geleneksel Black Friday günleri gardrobunu yenilemek isteyenler için mükemmel bir fırsat. Eh, gündem de yılbaşı olduğuna göre önceliği ona vermemek haksızlık olur. Hepimizin bildiği gibi yılbaşı ve moda denince akla ilk gelen kırmızı renk kıyafetlerdir ancak bu dominant renk doğru kullanılmadığı zaman ortaya göz tırmalayan sonuçlar çıkabiliyor. Yılın bu en önemli gecelerinden birindesiz ve şıklığınızı tescillemek istiyorsanız size birkaç küçük önerim olacak.Yılbaşına özel elbise kombinleri planlarken her şeyden önce ne kadar iddialı görünmek istediğinize karar vermeniz gerekli. Eğer bir bakan bir daha baksın istiyorsanız yeni koleksiyonlar arasında parlak kırmızı tonları tercih edebilirsiniz ancak daha mütevazı takılayım, ağırbaşlı olayım derseniz ilk tavsiyem, bordo ve şampanya tonlarına sahip bir kıyafet edinmeniz olacaktır. Örnek vermek gerekirse şampanya tonlarında şık bir abiyeyi altın takılar ve kızmızı rujla miksleyebilirsiniz.

9

Page 10: WoMEN Dergisi Şubat 2015

Kışa Damga VuranModeller, Kombinler!Kış Gardırobunuz Hazır Mı?

Dilara Kırmıt

10

Page 11: WoMEN Dergisi Şubat 2015

1-Sonbahar kış modasında deri yine gözde kıyafetler arasında yerini aldı. Sadece tek tip bir sınırlama ile değerlendirilmiyor. Sonbahar ve kışlık deri etek modelleri arasında siyah renk çok yoğun tercih edilse bile, bu renkle beraber; kahverengi, bordo, sarı gibi farklı renkler de tasarımcılar tarafından unutulmamış.  Deri özellikle kıyafette seksi bir görünüme zemin hazırlasa bile bunu artık senenin tişört kombinleri ile daha spor bir stil üzerinde de değerlendirmek mümkün.

2-Sezonun bir diğer popüler parçası da kuşkusuz leopar desenli ceket ve kabanlar. Özellikle sahte kürk olanları en fazla gündemde olanlardan. Sezon trendlerinden eksik kal-mayayım diyenler için hemen her markada mevcutlar...Leopar desenli kaban - ZaraKazak – Zara

11

Page 12: WoMEN Dergisi Şubat 2015

3- Şüphesiz, yazın olmazsa olmazı renklerinden biri olan pembe, bu kış da kabanlarda dikkat çekiyor…  Henüz pembe bir kaban edinmediyseniz havalar daha da soğumadan kavuşun derim.Büstiyer - Miss SelfridgeYüksek bel gri tek ve taşlı kolye - ZaraPembe desenli kaban - Uterque

12

Page 13: WoMEN Dergisi Şubat 2015

Elie Saab Elbiseler: Siyah, kırmızı ve mavinin her tonu şifon ve tül elbiseler de göze ilk çarpan detaylar arasında. Tadında verilen göğüs ve bacak dekolteleri; kıyafetlere ayrı bir şıklık kazandıran taşlarla Elie Saab Sonbahar/Kış koleksiyonu se-zonun en iyilerinde olmaya haliyle devam ediyor.

Network 2014-2015 Sonbahar-Kış Koleksiyonu zıtlıkların uyumunu yansıtan ve şehir yaşantısının değişkenliğini anlatan muhteşem bir koleksiyon yaratıp sezonun trendlerini oluşturan deri, leopar ve kürk detayları dikkat çekiyor.

Mango, 2014/2015  Sonbahar-Kış koleksiyonunu 080 Barcelona Fashion Week ile moda severlere sundu. Maskülen tarza devam eden zarif, seksi ve şık üçgeninden ayrılmayan tasarımlar seçeneklerini arttırarak, ister dar kesim bir pantolon-ceket takımı, ister rahat görünümlü pantolonlar ve bedene oturmayan mantolar… Stilettolar veya rahat spor ayakkabılarla kombinlemek size kalmış tabi ki.

13

Page 14: WoMEN Dergisi Şubat 2015

Versace: Omuzların ve bacakların öne çıkarıldığı koleksiyonda ihtişam, şatafat ve seksilik bir aradaydı. Siyah, beyaz ve lacivert koleksiyonun başlıca renkleriyken pembe, kobalt mavisi ve mor ile koleksiyona canlılık katılmıştı. Gece kıyafetlerinin yanında tulumların, pantolon ve etek takımların da yer aldığı koleksiyonda, en dikkat çekici tasarımlar, tek bacağı saran, pantolon görünümündeki detaylara sahip, uzun gece kıyafetleriydi. Eldivenlerin, püsküllerin, Swaroski taşların ve deri kayışların hareket kattığı koleksiyonda, kabarık formlu eteklere sahip gece kıyafetleri iştah kabartıcı derecesinde… Ayakkabılarda ise yağmur kış demeden parmak dekolteli, kumaş çizmelerin ve bilekten bağlı ayakkabıların kullanıldığı koleksiyonda, mankenlerin gergin, topuz saçları ve koyu renk makyajları gözden kaçması mümkün değildi.

Zara Ayakkabı: 2015’de bayanların en çok tercih ettiği model, diz üstünü aşan Zara çizmeleri… Genelde boyları uzun olan bayanların tercih etmesi gereken bir model. Eğer minyon bir bayansanız, botlar tercihiniz olmalı. Botlarda topuklu ve düz tabanlı modeller her zevke göre özenle tasarlanmış; şahsen bu sene favorim diyebilirim. Klasik topuklar ince detayıyla ilgi çekiyor. Aman yürürken dikkat edin! Dolgu topuklularında, spor ve klasik görünümüyle günlük yaşamınızda çok rahat kullanabileceğiniz modellerden günlük ve iş tempomda kullanmıyor değilim.

14

Page 15: WoMEN Dergisi Şubat 2015

Batik: Kadın hazır giyimin öncü markası Batik, 2014-2015 sonbahar kış sezonuna elit, feminen ve şık tasarımları ile biz kadınların gönlünü fethetmiş durumda. Desenlerin adeta 2014-15 sonbahar kışını ele geçirdiği sezonda kış çiçekleri, kontrastlar, kaz ayakları, geometrik detaylar, tribal desenler, kolajlar ve çizgiler, atmosfer desenleri, leopar ve hayvan baskıları, kış masalını tanımlayan ağaç ve doğa baskıları ile Batik kışa hızlı bir giriş yapıyor. Bu kış batiklenmeliyiz diye düşünüyorum.

Versace Çanta: Sofistike bir moda anlayışına sahip olan Versace, her sezon tüm koleksiyonları ile hanımların ilgi odağı olmakta. Stil sahibi hanımlar için dünya markaları arasında en ön sıralarda gelmekte olan ünlü markayı ben de yakından takip edenlerdenim. Çantalardaki ince işçilik ve detaylar, beni eski zamana alıp götürmüyor değil. Bu işçilik ise Versace markasının ne kadar özel olduğunu göstermekte. 

15

Page 16: WoMEN Dergisi Şubat 2015

2014 YILINA DAMGASINI VU RAN ŞIKLAR VE RÜKÜŞLER

Serenay Sarıkaya

Serenay Sarıkaya katıldığı GQ Türki-ye'nin ödül töreninde kırmızı elbisesiyle görenleri büyüledi.Hakan Yıldırım imzalı kırmızı, derin göğüs ve bacak dekolteli bir kıyafet tercih etti. Ben bir bayan olarak şahsen gözlerimi alamadım. Genelde davetlerde rahat ama şık olarak görmeye alıştığımız Mira o gece bambaşka bir kadın olup cesurluğunu kırmızı ile süsledi ve benden tam not aldı. Gecede "Yılın Kadını" ödülüne layık görülen Serenay Sarıkaya, güzelliği ve şıklığıyla herkesten tam not aldığının duyumlarını da aldım.

Açalya Samyeli Danoğlu

Muhteşem organizasyonlardan biri olan GQ gece-sine damga vuranlar arasında maalesef Açelya’yı göremiyorum. Ne kadar Türkiye güzellerimizden biri olsa da kıyafet seçimini çok beğendiğim söy-lenemez. Severek takip ettiğim ünlü modacı Arzu

Kaprol tasarımı ile kırmı-zı halıda boy gösteren Türkiye güzeli Açelyamız kıyafet seçimi ile kendini yaşça büyük gösterdi. Altın detaylar yerine sim-siyah düz bir balık model derin sırt dekolteli bir elbise seçseymiş daha makbulmüş. Ayrıca ünlü tasarımcı Arzu Kaprol’un bu elbise tasarımını, başka bir organizasyon-da da giydiğini biliyor muydunuz?

Burcu Güneş

Her yıl gerçekleşen KRAL TV Müzik Ödülleri gecesinde kırmızı halıda Burcu Güneş de vardı. Keşke uzun uzun cümleler kurup seçimin ile kıyafe-tinin sesin kadar güzel olduğunu söyleyebilsem. Tamam, güzel hoş, elbisesi çok şık ve son trendlerin tüm izini taşıyor ama push-up sutyeni o kadar abartmış ki hem memintolar iyice havalanmış hem de kıyafetin deri şeritlerinin tüm ayarını bozuvermiş. Elbiseye acıdım…

Yonca Evcimik

Yonca Evcimik kendini mumya-lamış olabilir mi?! Bu kadın ne zaman yaşlanacak merak ediyorum. Elbi-sesini birçok kişi eleştirmiş, yerden yere vurmuş ama ben sevdim. Elin Nicki Minaj’ı, Lady Gaga’sı giyinirken “ooo süper” deriz, iş bizimkilere ge-

lince özenti deriz. Aksine geceye en uygun giyinen kişi Yonca Evcimik diyorum. Hem onlar daha yav-ruyken Yoncacık çoktan böyleydi. Elbisesinin tümü kaset bantlarından yapılmış. Uğraş gerektiren bir iş olduğu aşikar. Ruhuyla, mesleğiyle, tipiyle çok örtüşen bir seçim olmuş.

16

Page 17: WoMEN Dergisi Şubat 2015

2014 YILINA DAMGASINI VU RAN ŞIKLAR VE RÜKÜŞLER

Bergüzar Korel

Kısa öz bir cümlem ile olayı kapatacağım olayı çünkü Bergüzar Korel’in GQ Türkiye dergisinin Men of the Year ödül töreninde giydiği bordo rengi elbise Tuvana Büyükçınar tasarımı… Elbisenin sırt dekoltesi ise olayı bitirmiş... Bergüzar tuvanam elbisesine Kısmet takılar kullanmış…

Atiye

Sade ve şık olmuş ama daha iyi olabilirdi, Ati-ye’de o potansiyel var bana göre... Neden o stiletto modeli ayakkabıları seçtiğine hala anlam veremedim. Zaten kısa, iyice yere çekmiş! Neyse daha fazla konuşmayacağım.

Ece Gürsel

Bakıyorum da Ece’nin bu gece her bir tarafı kapalı. Çok şaşkınım. Her-halde hava soğuk diye bunu tercih etti, bilemedim ama elbiseyi be-ğendim, hoşuma gitti zarif duruyor...

Burcu Esmersoy

Ne asil kadınsın sen! Ben her sarışına kırmı-zıyı pek yakış-tıramasam da kırmızı rujun ve sade makyajınla havalı saçlarınla efsane gözükü-yorsun. Küpe-lerinin ışıltısını göz makyajınla orantılı olarak ayarlaman sü-per olmuş.

Dilara Kırmıt

17

Page 18: WoMEN Dergisi Şubat 2015

WoMEN Dergisi: UP! markası nasıl doğdu?

Gürol Yığar: Türkiye saat pazarında yaptığım araş-tırmalar sonucu dijital led saatlerdeki boşluğu fark etmem ve doğru zamanlama ile oluştu. Ürün pro-jemi, büyük bir kaç firma ile görüştüğümde fikirleri, ürünlerin piyasada tutunamayacağı ve yapılan ya-tırımın boşa olacağıydı fakat bir marka oluşturabil-mek için bilirsiniz ki öncelikle ürün sizi heyecanlan-dırmalı! Ben UP!‘ta bunu hissettim ve yatırımın boş olmayacağını düşündüm.

WD: Up! Watch modayı yakından takip ediyor mu? Bloggerları takip edip, ünlülerin tarzını dikkate alı-yor mu?

Gürol Yığar: UP! Watch olarak sosyal medyada en aktif Instagram ağını kullanmaktayız. Bunların ar-kasından Facebook ve Twitter geliyor. Birçok ünlü blogger bize ürünü geliştirme yönünde olumlu kat-kılarda bulundu. Gold-siyah uyumundaki başarımı-zın mimarı, aslında ülkemizdeki tarz sahibi blogger-lardır. Son günlerde sosyal ağlarımızdan görüldüğü

UP! Watch Kurucusu ve CEO’su ile

Bir Saat HikayesiSon günlerin en dikkat çekici saatleri arasında yer alan UP! Watch’u yakın markaja aldık. Yaz kış demeden bize #armparty çılgınlığı yaratan UP! Watch, Merkezi İspanya’da bulunan bir marka. Up! Watch Kurucu CEO’su Gürol Yığar, Türkiye’deki ilk röportajını WoMEN Dergisi’ne veriyor.Röportaj: Nihal Kanık

18

Page 19: WoMEN Dergisi Şubat 2015

üzere, ünlüler de Up! Watch modellerini çok sevdi. Çekimlerde, kliplerde hatta günlük kombinlerinde sıkça tercih ediyorlar. Bizler de onların tarzını dikka-te alarak yeni modeller üzerinde çalışıyoruz.

WD: Up! Watch’un kişiselleştirme özelliği nedir?

Gürol Yığar: Kişiselleştirme özelliği, Up! Watch’u sı-radanlıktan çıkarıyor, yani hiç kimse saatinizi çıkarıp kolunuzdan alamaz çünkü bu saat size özel ve saati-nizde size ait bir kelime veya isim yazıyor!

Çıkış noktamız aslında ürün tasarımlarından ziyade kişiselleştirme özelliğidir. Türkiye’de kişiselleştirme ilk bizim tarafımızdan faaliyete geçti…

WD: Peki, Up! Watch sadece online olarak mı satış-ta?

Gürol Yığar: UP! Watch 1 yıl boyunca sadece Upwatch.com ve Lidyana.com üzerinden hizmet verdi fakat gelen yoğun talepler doğrultusunda ar-tık mağazalaşmamız gerekiyordu. İnsanların online alışverişte bu kadar talep ettiği ürün mağazalarda olmalıydı ancak bu durum bizim için bir büyük risk-ti. 2 model üzerinden mağazalaşmak büyük cesaret istiyordu. Türkiye’de büyük birkaç firma bunu başa-ramadı. Şu an ürünlerimiz, altı UP! Watch tabelası altında ve toplamda yirmi altı satış noktasında.

WD: Up! Watch’un gelecek planları nelerdir?

Gürol Yığar: 26 satış noktamızı 40 ilde sabitlemek

istiyoruz ve kocaman bir UP! ailesi olmak gelecek planlarımız arasında. Aynı zamanda 2015 yılında sosyal sorumluluk projelerinde daha sık yer alaca-ğız. Bu konuda görüşmelerimiz ve hazırlıklarımız devam ediyor.

WD: Bir gününüz nasıl geçiyor?

Gürol Yığar: Sabah çok erken saatte heyecanla güne başlayıp erken saatlerde sonlandıranlardanım. Gün içerisinde ekip olarak o kadar yoğun bir tem-poda çalışıyoruz ki yemek yemeyi bile unutuyoruz. Destek ekibinden ulaşıma, sosyal medya koordina-törlüğünden dağıtıma kadar tüm ekip mesai kav-ramı olmadan tüm emeklerini bu iş için kullanıyor. Hem onlara hem de Up! markasına ilgi duyanlara bir sorumluluğum olduğunu düşünerek sürekli yenilik-ler ve projeler üzerinde çalışıyorum.

WD: İşkolik olduğunu-zu söyleyebilir misiniz?

Gürol Yığar: Gecem gündüzüm UP! Sürek-li yurtdışında üretilen saatleri takip ediyorum ve Türkiye saat pazarı için neler yapabilirim diye düşünüyorum. Çı-karacağımız yeni ürün-lerin de başarılı olması gerekiyor. Ürünlerimizi kullanan müşterilerimiz her zaman daha iyisini hak ediyor.

WD: Tekrar UP! Wat-ch markasına dönecek olursak, belirli aralıklar-la özgün modeller satı-

şa çıkıyor, sırada ne var?

Gürol Yığar: Sırada UP! Slim Case, UPdate ve UPgra-de modellerimiz olacak.

WD: Up! Watch geçtiğimiz yılı nasıl geçirdi ve 2015 planlarınız neler?

Gürol Yığar: 2014 yılı bizim başarı yılımız çünkü UP! Watch 2014 yılında satış grafiklerini önceki yıla göre 20‘ye katladı. 2015 yılı ortalarında çıkaracağımız UPgrade Akıllı saat ile büyük beğeni toplayacağımı-zı düşünüyoruz ve tabi ki kişiselleştirmeli olarak.

WD: Teşekkür ederiz.

19

Page 20: WoMEN Dergisi Şubat 2015

Karlar ÜlkesindeBir Kış MasalıMasalsı şehirlerin büyülü kadınları bu yıl Patchwork tarzı birkaç renkten oluşan kürkler, sıra dışı renklerin fark yaratan çizgilerle buluşmasıyla sahte kürkler tekrar podyumlardan sokaklara taşındı. Kışın, karla taçlandığı yılın, en soğuk aylarında rahatlıkla kullanılabilir. Skinny bir jean ya da çan kesim mini mini bir eteğin üzerindeki bu yılın trendlerin başını çeken kürk mantolarla göz doldurabilirsiniz.Bu kadar kıştan kardan bahsedip de Cocoon’dan bah-setmeden geçmek olmazdı; tek düğme, geniş kalıp kesimi, düşük ve yuvarlar omuzlarıyla maskülenliğin doruklarda hissedildiği bir manto çeşididir. Coccon, farklı tarzı ile herkesin beğendiği fakat giymekte ce-saret aradığı bir model. Büyük şal, omuz battaniyesi olarak da ifade edilen Burberry şallarla ise gerçekten başkalaşan, fark yaratan bir stil yakalayabilirsiniz. Tayt-lar ve çan eteklerle fazlaca kombinlenen şallara kendi hayal gücünüzle kendi tarzınızı yakalayıp kendi masalı-nızı yaşayabilirsiniz.

20

Page 21: WoMEN Dergisi Şubat 2015

Nihan Kırlıkovalı

21

Page 22: WoMEN Dergisi Şubat 2015

Size her şey yakışır, yeter ki kendinizi tanıyın ve doğru kombinler tercih edin. Moda dünyasının içine girdiğiniz andan itibaren gözümüzü büyüleyen ve hepimizin hayran kaldığı mankenlerin güzel vücutları, uzun boyları mükemmel kıyafetleri bazen can sıkıcı olabiliyor. Sizin dünyanızın yansımasıdır gardırobunuz, sihirli bir-kaç dokunuş ile boyunuz 10 cm uzar, 10 kilo zayıf ve de zarif görünebilir, vücudu-

nuzda da kamufle etmek istediğiniz yerleri kolayca görünmez yapabilirsiniz.

Ayakkabıdan sonraki en büyük icattır platform topuklu ayakkabı. Sizin de kı-yafetinizin altında doğru etek veya paça boyu ile boyunuz en az 10 cm

uzadı bile. Burada dikkatli olmamız gereken en önemli nokta ultra yüksek platformlu ayakkabılar… Düzgün adımlar atmakta zorluk çekersek ta-

şıdığımız kıyafetin büyüsü bozulabilir.

Küçük illüzyonlar işimize çok yarayacak. Mesela kumaş desenleri, çizgilerin kumaşta doğru kullanımı, kıyafetin kesim detayları

çok önemli. Kilosundan memnun olmayan bayanlar, ken-dinize yapacağınız en büyük iyilik enine çizgili kıya-

fetlerinizi unutup hayatınızdan silmek. Hatta şuan kıyafet dolabınızda enine çizgili yazlık kışlık ne

varsa hepsini kaldırın. Enine çizgili modeller kısa boyu daha da kısalttığı gibi fazla ki-

losu olanları da daha da fazla kilolu göstereceğini unutmayın.

MUCİZENİN ADI

SEN SİN “ ”

22

Page 23: WoMEN Dergisi Şubat 2015

Vücudumuzda bizi olabildiğince zarif gösteren en önemli bölgemiz boynumuzdur. Boynunuz kısa ise kesinlikle bu kısmı kapatacak kı-yafetlerden uzak durmakta fayda var. V yakalı ve straplez modeller tercih ederek göğüs dekoltesini ön plana çıkaran tasarımlara göz atabiliriz.

Sizler için gece kıyafetleriyle ilgili yazmaya tabii ki devam ede-ceğim.

Kim demiş “Beyaz” yaz rengidir diye? Bu kış “Beyaz” renk kı-yafetler giyerek yaz aylarını düşünüp içimizi ısıtacağız. Artık beyaz rengin her tonunu, hem günlük hem de gece kıya-fetlerinde görmek mümkün fakat bu güzel rengi bir gece kıyafetinde tercih etmeye niyetlendiyseniz profesyonel dokunuşlar şart. Beyaz özellikle dikiş ve kumaş kalitesini anında gösterip sizi ele verebilir; yani sizi vezir de edebi-lir, rezil de. Vücut hatlarınızı ortaya çıkarma konusunda cüretkardır, saklayacak bir şeyleri olmayanlar şanslı olsa da bu durumunun tersi söz konusuysa uz-man tasarımcıların ellerinden çıkan kıyafet-lerle bu durum eşitlendi bile. Kırık beyaz, kemik renk tonlarını tercih etmeye karar verdiyseniz, kumaş üzerine renkli taş-larla süsleme, dantelin beyaz kuma-şa olan sonsuz aşkından yararla-nabilirsiniz. Bu, yeni yılda yeni bir “Sen” olmak için özel bir seçim olacaktır. Gardırobunuzda si-yah kıyafetlerinizin yanında beyaz yine fark yaratacak.

Sevgiler.

Nihan Kırlıkovalı

23

Page 24: WoMEN Dergisi Şubat 2015

Hep söylemişimdir, moda as-

lında kendini diğer herkesten

ayırmanın en keyifli yoludur

diye. Sanırım bu yüzden bir

şekilde trendleri ta

kip ediyor

ya da bir şekilde etkileniyo-

ruz. Havalar iyice soğudu,

nerede o yazın yaptığımız

harika kombinasyonlar, renkli

renkli giyinip enerjimizi yan-

sıttığımız günler diyorsanız,

yanılıyorsunuz. Doğru ya ar-

tık kış; üstümüzde kocaman

kabanlar, montlar, paltolar

içine giydiklerimiz yazın ol-

duğu kadar görünmüyor.

Peki ya dış giyimimiz? Bence

yazın enerjisini kaybetmeden

kışın da mevsime uygun ola-

rak şık giyinebilirsiniz. Aslında

kış mevsiminin bize getirdiği

büyük bir avantaj var. Daha

fazla detaya sahip olabil-

me. Yazın yapamayacağımız

birçok kombinasyonu kışın

gerçekleştirebiliriz. Atkılar,

eldivenler, bereler, şapkalar,

şallar, trikolar, yelekler, hırka-

lar, renkli çoraplar bunun gibi

birçok farklı objemiz var. Yani

bu açıdan bakınca aslında kış

aylarında şık giyinilmek adına

daha şanslıyız. Kıyafet seçim-

lerinizde aksesuar kullanmak-

tan asla kaçınmayın, aksine

kullandığınız her aksesuarın

sizi daha şık biri ve diğerle-

rinden daha farklı gösterece-

SOĞUK KIŞ

GÜNLERİNİN

SICAK ŞIKLIK

DOKUNUŞLARI

24

Page 25: WoMEN Dergisi Şubat 2015

ğini unutmayın. Buraya kadar

tamam, peki nasıl kullansak

uygun olur? Hangi kumaşları

birbirine uyduralım, nasıl bir

tarz yaratalım konusunda size

birkaç küçük tüyo vereceğim.

Altın kuralımız şık giyinmeye

çalışırken rüküş olmamak.

Ne tarzda giyindiğimiz pek

önemli değil. İster klasik, ister

spor, ister casual atkılarımız

kış aylarının şıklığını yaşama-

mızda elimizdeki en güzel

objeler arasında. Örneğin ta-

kım elbise kullanıyorsunuz.

Ne tarz bir atkı takmalısınız?

Takım elbisenizle birlikte kul-

lanmanız gereken kumaşların

ipek, cashmere ya da çok ince

yünler olmasına dikkat edin.

Takım elbise erkeğin elegant

görüntüsünün bir parçası ol-

duğundan çok fazla uçlara

kaçmadan şal desen, puan-

tiye, ekose ya da düz renkler

tercih edilebilir. Spor giyinen

biri iseniz takım elbise için

saydıklarımın tam tersinde

daha dinamik desenler, daha

farklı kumaşlar tercih etme-

lisiniz. Kalın yün atkılar, ko-

ton atkılar, daha desenleri ve

renkleri ön planda olan atkı-

lar tercih edebilirsiniz.

Serkan Yılmaz

25

Page 26: WoMEN Dergisi Şubat 2015

Atkımızı taktık, atkımızla kombinliyeceğimiz güzel bir be-reye ne dersiniz? Eğer kombinasyonunuza bere eklemek isterseniz burada dikkat edilmesi gereken en önemli konu takmış olduğunuz atkı ile kumaşlarının birbirini tutması. Aynı ya da çok yakın dokularda olmalı ki görsel bütünlüğü sağlayabilelim. Ayrıca bunu yapmak bize daha net bir gö-rünüm sağlayacaktır.

Saçlarınızı şekillendirdiğiniz için bere iyi bir seçim değil di-yelim. O zaman ikinci bir şansımız var kombinasyonumuza detay ve keyif katmak için, eldivenlerimiz. Klasik giyimde kıyafetinize uygun seçeceğiniz deri bir eldiven ya da spor kıyafetinize takacağınız renkli bir eldiven size çok farklı bir hava katacaktır.

Belki en az kullanılan ama kullanılması gerekenler listesinin en başında olması gereken yeleklerin halen gereken öneme kavuşamadığını düşünmekteyim. Çok farklı tarzlarda çokça çeşitleri olan yelekleri isterseniz jean pantolonla, isterseniz cashmere ceketinizin içine, isterseniz takım elbisenizle bir uçtan bir uca hangi tarzda giyinirseniz giyinin rahatlıkla kul-lanabilirsiniz.

Sıra geldi kullandığımız çoraplardan bahsetmeye. Eğer ço-rabı sadece kullanılması gerektiği için en kolay yol ile giy-diğiniz ayakkabının ya da pantolonun renginde kullanıyor-sanız bir detay daha kazanma şansını kaçırıyorsun. Çorap seçimi konusunda biraz daha farklı düşünerek onlarıda kıyafetlerinize renk, detay ve şıklık katacak bir obje olarak düşünmenizin vakti geçiyor... Giydiğiniz kıyafet, renk ve ku-maşlarına uygun olarak seçeceğiniz farklı desen ve renkler-deki çoraplar ile kıyafetinize bambaşka bir hava katacak ve çok daha trend bir görüntüye sahip olacaksınız. Renkli gi-yinmekten çekinmeyin. Sadece renkleri iyi kullanarak hem erkeksi hem daha tarz bir havaya sahip olun.

Son olarak başka bir konudan bahsetmek istiyorum. Genel algı olarak herkesin kış aylarında kullanmaktan çekindiği güneş gözlükleri. Adeta tabu haline gelmiş bir durum eğer kışın güneş gözlüğü ile geziyorsanız farklı bir algı yaratacı-ğınıza düşünerek büyük ihtimalle vazgeçiyorsunuzdur. Bu çok yanlış, güneş gözlüğü sadece yağmurlu havalarda kul-lanılmaz. Haricinde gözlüklerinizi 4 mevsim rahatlıkla kul-lanbilirsiniz. Bu size ayrı bir şıklık katacaktır.

Burada genel olarak bahsetmiş olduğum konulara kış mev-simi boyunca haftalık olarak sizler için daha da detaylandır-maya çalışacağım.

Sağlıkla ve şık kalın…

26

Page 27: WoMEN Dergisi Şubat 2015

Marsala rengini Hollywood yıldızları kırmızı halıya taşıyarak bize daha çok sevdirdiler.

Marsala rengi günlük kombinlerimizde çantalarda, ayakkabılarda ve takılarda bize renk katmaya hazır.

Makyajda ise Marsala renginin en çok yakıştığı yer bizce dudaklar. Mat dudakları hafif pırıltılı göz makyajınızla tamamlayabilirsiniz. Gözlerde bu rengi kullanmak istiyorsanız da bu sefer mat değil ışıltılı Marsala renklerini tercih edin ve nude bir ruj ile tamamlayın.

Marsala renginde önerebileceğimiz ruj: MAC Cosmetics Hearts Aflame.

Marsala rengini düğün organizasyonlarınızda, gelinliğinde kullanacağınız aksesuarlarda da tercih edebileceğiniz gibi ev dekorasyonunuzda da kulla-nabilirsiniz. Hep aynı tonları kullanmak yerine evi-nizi biraz da olsun renklendirmiş ve trend bir hava katmış olursunuz.

2015 yılında bir ok tasarımcının ve Makeup Artist'in kullanacağı hatta kullanmaya başladığı bu renk hak-kında siz ne düşünüyorsunuz?

GİZEM SABUNCU

Pantone Renk Enstitüsü, geçen yıl yani 2014 yılının rengini Orkide Mor'u olarak açıklamış ve tüm moda ve kozmetik dünyası tabir-i caizse morarmıştı. Bu sene ise bordolara bürünüyoruz. Çünkü Pantone, bu senenin rengini Marsala şarabından ilham ala-rak Marsala olarak aday gösterdi.

İtalya'nın Marsala adındaki küçük kasabasında üretilen şarapların renginden ilham alındı. Bu şa-rapların rengi toprağımsı, güçlü bir renk olarak ta-nımlanıyor. Marsala rengi de tam bu şekilde. İçinde kızıllıklar, kahvelikler taşıyan bir bordo!

Bu Yılın Rengi Marsala

27

Page 28: WoMEN Dergisi Şubat 2015

Öncelikle bize kendinizden bahseder misiniz? Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesinden 2002 yılında mezun olduktan sonra 2009 yılında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakül-tesi Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalından uzman oldum. Aynı yıl girdiğim sınavlarda başarılı olarak Avrupa Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Birliği (European Board of Plastic, Reconstructive and Aesthetic Surgery) uzmanlık belgesini aldım. 2013 yılında Ağız, Yüz ve Çene Cerrahisi ana-dal uzmanı oldum. 2012 yılında başlamış olduğum İleri Plastik ve Rekons-trüktif Cerrahi doktora programının Estetik Cerrahi alt ünitesinde halen çalışmalarıma devam etmekteyim. Aynı zamanda, öğretim üyeliği ile beraber, Hacettepe Üniversitesi Estetik Cerrahi Uygu-lama ve Araştırma Merkezinde müdür yardımcılığı görevini de yürütmekteyim.Güzellik nedir ve estetik plastik cerrahinin güzellik üzerindeki rolü nedir? Antik Yunan’da özellikle Sappho’nun mısralarında ve Praxiteles’in heykellerinde vücudun ve ruhun harmonisini ifade eden ‘kalo-kagathia’ kavramı dikkat çekmektedir. Antik Yunan’daki güzellik anlayışının bileşenleri harmoni, oranlar, simetri, ritim ve benzer-liktir. Burada temel alınan öge fiziksel güzelliktir. Gerçek güzellik ise bundan biraz daha komplekstir. Gerçek güzellik, gençliğin, sağlığın, biyolojinin, fiziksel çekiciliğin, estetiğin, antik yunan harmonisinin, zekanın, neşenin ve kişiliğin birleşimi ve uyumu-dur. Alman şair Friedrich Hebbel’in dediği gibi ‘Güzellik, yüzeyin derinliğidir’.

Estetik plastik cerrahide, fiziksel olarak en ve tam güzellik hali hedeflenir. Vücuttaki, özellikle de yüzdeki yapılar ideal estetik görünüm için birbirlerine göre çeşitli oranlara sahiptirler. Bu oranlarla beraber estetik anlayışta net olan şeylerden biri de Mi-chelangelo’nun fikir öğretmeni olarak kabul edilen, M.Ö. 1. yy’da yaşamış ünlü mimar Vitruvius’un dediği gibi “Symmetria forma absoluta est ”, yani ‘Nihai mutlak şekil simetridir’. Estetik cerrahi-de, vücudun değişik bölgeleri arasında; anatomi ile psikoloji ve hatta vücut ile ruh arasında ulaşılabilecek en yüksek harmoninin sağlanması istenir. O nedenle her ne kadar oranlar, simetri, ritim gibi kavramlar oldukça önemli olsa da kişinin estetik ameliyatı yapılan organının, tüm vücuduna harmonisi en önemli güzellik ögelerindendir. Yani yapılan her işlemin kişiye özel tasarlanması ve gerçekleştirilmesi gereklidir. Öte yandan ‘estetik’ ve ‘estetikli’ kavramlarını birbirinden ayırmak gerekir. Estetik kavramı gerçek güzelliğin bir parçası olup daima doğal olanı temsil eder. Estetikli ise kötü yapılan ve doğal durma-yan sonuç için kullanılan betimlemedir.Burnun estetik öneminden biraz bahseder misiniz?Estetik müdahalelerin yarısından fazlası yüz bölgesine uygu-lanmaktadır. Yüzümüzün ortasındaki en dikkat çeken yapı olan burunun estetiği ise cerrahi müdahaleler arasında ilk sırada gelmektedir. İnsanların burunlarının daha güzel görünmesini istemeleri gayet normaldir. Zira Stendhal’ın dediği gibi ‘Güzellik, mutluluğu getirir’. Öte yandan bu organın güzel görünmesi için yapılacak estetik müdahalenin sonucu, mutlaka yüzün harmoni-

Estetik Plastik Cerrahi Uzmanı ve Ağız-Yüz-Çene Cerrahisi Uzmanı olan

Yrd.Doç.Dr. Haldun Kamburoğluile burun ameliyatları üzerine

bir söyleşi yaptık. Dr. Kamburoğlu,

burun ameliyatlarında dikkat edilmesi gereken hususları

sizler için anlattı.

Doğal Burun, Sorunsuz Nefes

Nihal Kanık

28

Page 29: WoMEN Dergisi Şubat 2015

sine uyumlu, kişiye özel ve doğal olmalıdır. Aksi halde güzel olan yakalanamayacağı gibi mutluluk da hayal olur.Kimler burun estetiği olabilir?On altı yaşını doldurmuş kadınlarda ve 18 yaşını doldurmuş er-kekler eğer burunlarının görünümlerinden memnun değiller ise estetik burun ameliyatı olmaya adaydırlar. Buradaki en önemli nokta bireyin bu ameliyatı sağlam bir ruh hali içerisinde ve kesin olarak istemesi ve bu isteğinin cerrahı tarafından tıbben uygun bulunmasıdır. Örneğin ‘Burnumu alınıma koyun’ gibi bir istekle gelen hastanın ameliyatı elbette gerçekleştirilemez. Burun estetiği yapacağınız hastalarda nelere dikkat ediyorsu-nuz? Burun estetiği muayenesine hastanın beklentilerini ve isteklerini dinleyerek başlıyorum. Takiben hastanın burnunu, çenesini, ağız kapanışını, karşıdan ve profilden görüntülerini, alnının ve yanak-larının şekillerini, burun sırtından kaşa doğru devam eden estetik çizgilerin bütünlüğünü, burun ucu şekli ve yüksekliğini, dudak yapısını ve şeklini ve burun solunumunu detaylı olarak muayene ediyorum. Planlamamı her zaman kişiye özel ve hastanın yüzüne uyumlu olacak şekilde gerçekleştiriyorum. Herkese aynı burun yaparsanız hastalarınızın ancak küçük bir kısmını mutlu edebi-lirsiniz. Çünkü burun ameliyatı çok karakteristik ve kişiye özel bir cerrahidir. Son olarak planladıklarımı hasta ile paylaşıp onun onayına sunuyorum.Burun estetiği olurken aynı zamanda nefes alma problemlerin-den kurtulmak mümkün mü?Elbette, hatta aksi düşünülemez bile. Burun estetiği ameliya-tı, daima fonksiyonel burun cerrahisi dediğimiz nefes alma sorunlarının düzeltilmesini de kapsar. Hem nefes alma sorunu-nun giderilmesi hem de burun estetiğinin aynı anda yapılması hastanın ameliyat sonucunu olumlu etkiler. Bu iki ameliyat ayrı ayrı planlandığı takdirde (örneğin burun tıkanıklığı ameliyatını daha önce, estetik ameliyatı daha sonra olmak istenirse) burun tıkanıklığına neden olan ancak estetik ameliyatta tekrar şekillen-dirildikten sonra destek amaçlı kullanılabilecek kıkırdak parçaları alınmış olduğu için ikinci ameliyatta kullanılamazlar. Halbuki bu iki ameliyat aynı seansta olsa, tıkanıklık yapan parçalar uygun şekilde şekillendirildikten sonra hastanın estetik ameliyatında birçok dokuya destek amaçlı kullanılabilmektedir. Bu nedenle fonksiyonel burun cerrahisinin estetik cerrahiden ayrılması asla düşünülemez. Öte yandan hiçbir şekilde estetik ameliyat planla-mayan hastaların sadece fonksiyonel burun cerrahisi geçirmele-rinde de hiçbir sakınca yoktur.Tamponsuz burun estetiği mümkün mü?Tabi ki mümkün, hastanın burun yapısı buna uygunsa ya da has-ta özellikle tampon kullanılmasını istemiyorsa ben de bu tekniği tercih ediyorum. Öte yandan, tampon kullandığımız hastalarda içlerinde hava kanalı bulunan ve burunda dururken nefes alma-ya imkan veren, çıkarken de yapışıklık yapmadığı için hastanın canını acıtmayan silikon tamponları tercih ediyorum. Hep sorulan bir soru; eski usul, can yakan, gaz-lı beze krem sıkılmış tamponları klinik olarak hiçbir zaman kullanmı-yoruz.

Kime ameliyat olmak gerekir? Burun estetiği ameliyatı diğer estetik cerrahi işlemlerinden farklı olarak (örneğin yüz germeden ya da meme dikleştirmeden), dokularınızı eski haline değil, yeni haline getirmeyi amaçlayan bir cerrahi işlemdir. Bu nedenle felsefesi ve mantığı diğer estetik müdahalelerden daha farklıdır. Başarılı bir cerrahın başarısının üçte biri yeteneğinden, üçte biri tecrübesinden, üçte biri de bil-gisinden gelir. O nedenle burun ameliyatınızı, diğer tüm estetik ameliyatlarda olduğu gibi, deneyim sahibi bir estetik plastik cerraha yaptırmanızı öneririm. Ameliyat olmayı planlayan hastalara önerileriniz nelerdir?Öncelikle korkmasınlar, bu ameliyat her gün defalarca yapılan ve sonuçları hastalarımızı çok mutlu eden bir işlemdir. Öte yandan ameliyat olacak hastaların cerrahları ile ilgili detaylı araştırma yapmalarını öneririm. Mümkünse daha önce ameliyat ettiği hastalar ile iletişime geçip onların yorumlarını dinlemeleri faydalı olacaktır. Bunun en kolay yolları, diğer hastalarla ya internet üze-rinden iletişime geçmek ya da doktorunuzun muayenehanesinin en kalabalık olduğu saatte muayeneye gidip sonuçları bizzat görmektir. Diğer önemli bir konu da, ameliyattan sonra birkaç günde işe dönecek kadar çabukiyileşme olmasına rağmen, burnun nihai şeklini birkaç ayda aldığının unutulmamasıdır. Kaba şişlik ve mor-luklar çoğu hastada birkaç gün içerisinde tamamen geçmekle ve hatta bazı hastalarda hiç oluşmamaktadır. Az şişlik ve morluk oluşması, cerrahi tekniğin en az travmatik şekilde olması ve başarısı kadar hastanın bünyesi ile de ilgilidir. Öte yandan devam eden ince şişlikler (sizi tanımayanların anlamayacağı ancak sizin fark edebileceğiniz şişlikler) bir kaç ay sürebilmektedir. O neden-le burununuz nihai şeklini alırken biraz sabredip tadını çıkarın. Sonuçta gün geçtikçe detayları daha çok ortaya çıkan çok güzel bir buruna kavuşacaksınız. Dostoyevsky’nin dediği gibi ‘Güzellik dünyayı kurtaracaktır’...

29

Page 30: WoMEN Dergisi Şubat 2015

Dudaklarda Özel TitreşimlerYenilikçi - Zarif - Cesur

Dior, 2014 Yılbaşı koleksiyonunun en merkezine iki tonlu bir ruh oturtuyor – couture imza işlevi sunan teknik bir başarı.

Diorific Golden Shock bünyesinde iki etki sunulmaktadır; sade bir mat renk ve bunun altına bulanmış görünüme sahip bir hologramı. Mükemmel kırmızı, şeker pembesi, mercan ve bordo renkler, altın parıltılarıyla ışıldıyor. Gülüşünüz şimdi en ışıltılı renklerle taçlanıyor.

Nihal Kanık

30

Page 31: WoMEN Dergisi Şubat 2015

Üç makyaj görünümü için, Dior’un bu ikili ürünü toplamda altı renk sunulmaktadır:- Couture: her iki tarafı da katmanlar halinde uygulayın (önce sade renk, sonrasında ışıltılı ton).

- Dolgun: rujun ışıltılı tonu, dudaklara dolgunluk hissi kazandırır.- Titreşim: sade rengi bir dudağınıza, ışıltılı rengi ise diğer dudağınıza sürün.

Sınırlı sayıda üretilen iki Dior Addict Gloss tonları – Gold Rain ve Pink Excess – Golden Shock görünümünü tamamlamaktadır.

Son kat boyadan ziyade sihir etkisi gösteren Diorific Golden Shock, tek fırça darbesiyle tırnaklarınıza heyecan katar. Zarif altın varak etkisi sayesinde, yeni Diorific Vernis ve bunun tonları olan parlak bir

kırmızının, yoğun bir koyu mor tonunun ya da müthiş bir inci renginin zarafetini artırır. Tırnak cilasının üzerine veya cilasız tırnaklarınıza dilediğiniz her an ışıltı kazandırın.

31

Page 32: WoMEN Dergisi Şubat 2015

Altın karışımı - YüzParlak - Biçimli - Belirgin

Cilt tonunuza uyması için sarı veya pembe altın tonunda sunulmaktadır. Yeni, son derece zarif Diorific Golden Shock sıkıştırılmış toz, couture aşıklarının tatil mekânı olan Château de la Colle Noire

izlenimi uyandırarak stilize edilmiş bir rüzgâr gülü ortaya koymaktadır. Fırçanın dokunuşlarıyla, yüz hatları – şakaklar, burun ve elmacık kemikleri - parıldıyor. Işık, enfes bir uyuşmazlık altında gölgeyle

bir araya geliyor.

Çok yönlü gözlerSofistikte - Özgür - Kışkırtıcı

Göz kapakları üzerinde, renkler kendi ışıltılı yansımalarıyla buluşuyor. İmza niteliğinde bir görünüm sunan varak altın etkisi; mat, saten ve parlak bitişlerin kaleydoskobuyla bir araya geliyor. İki yeni 5 Couleurs paleti, aynı ikili durumu yansıtmaktadır. Katmanlar etkileyici ve büyüleyicidir. Çelik grisi, buz grisi ve

yumuşak bronz, platin ve beyaz altın etkileriyle dans etmektedir. Sınırsız ihtimal söz konusudur. Gözlerin büyüleyiciliği arttıkça, gözler de çok daha derin bir hal almaktadır.

Yoğun erik ve tafta pembesi, ciltte bir couture renk duvağı oluşturmakta ve yer yer altın ışıltısıyla parıldamaktadır. Doku ve etkiler, tonların parıldamasını sağlar.

Ciltteki ışıltı etkisi, Diorshow Fusion Mono ile sağlanır. Diorshow Fusion Mono, tek bir dokunuşla, sahne arkasındaki makyaj sanatçılarının eserleriyle yarışır nitelikte kontrast oyunları sunmaktadır.

İster dumanlı ister belirsiz olsun, gözler yıldızlı gecede tutkulu birer gizem kartı haline gelmektedir. Buzun altındaki ateş öldürücüdür.

32

Page 33: WoMEN Dergisi Şubat 2015

Bir stüdyo makyajının, anında ışıltı veren ve cildi mükemmelleştirici etkisi; aydınlatıcı cilt bakım uygulamasının devam eden ışıltısı. Şimdiye dek ilk kez, Dior bir fondötene bu iki boyutlu ışığı dahil etti. Diorskin Star, mükemmel, modern bir görünüş ve son derece ışıltılı güzel bir cilt için “aydınlatıcı” etki vaat ediyor: parlak ve dengeli, koyu renk gölgeler veya lekeler olmadan güzel bir doku.Bu benzersiz ve hafif fondöten, Dior stüdyolarının göz alıcı ve mükemmelleştiren ışığını kalıcı şekilde anında cildinizle buluşturuyor. Pigmentlerin ve ışık veren cilt bakım içeriklerinin konsantresi ile zenginleştirilen ürün, tek bir formülde makyaj ışığını, cilt bakım etkinliği ile birleştiriyor. Diorskin Star, her uygulamada ışığı EN ÜST DÜZEYE ÇIKARIR, renk kusurlarını DÜZENLER ve günden güne cilt dokusunu DÜZELTİR.

Diorskin Star, her cilt tonuna uygun 14 rengi ile mükemmel cilde kavuşmanız için bir palet sunuyor. Sıcak tondaki pigmentlerin ideal miktarını içeren bu sağlıklı parlak renkler, çok dengeli bir ışıltı sağlar. Uygulamadan sonra, şişede görünen aynı renk yaratılır ve gün boyunca bu ton değişmeden etkisini sürdürür.

DIORSKIN STARİLK “AYDINLATICI” FONDÖTENDIOR STÜDYO IŞIĞI

33

Page 34: WoMEN Dergisi Şubat 2015

MagazinNazlı Çelik ile Serdar Bilgili

evleniyor.Beraberliklerini bir süre önce duyuran Nazlı Çelik ile

Serdar Bilgili ilişkisinde sürpriz gelişme.

Ünlü spiker Nazlı Çelik ve ünlü iş adamı Serdar Bilgili'nin evlenecekleri iddia edildi. Günaydın'dan Bülent Cankurt'un haberine göre daha önce başından iki evlilik geçen Serdar Bilgili'nin evlilik fobisi olduğu konuşuluyordu. Hatta kendisini 50 yaşında ikinci kez baba yapan Fransız model sevgilisi Amelie Latournald bile Serdar Bey'i nikah masasına oturtmayı başaramamıştı. İki aydır birlikte olan çift geçtiğimiz günlerde evlilik kararı aldı.

Ünlü şarkıcı, Ozan Öğüt’ün aldığı tek taş yüzüğü Instagram hesabından paylaşıp altına kalp işareti koyarak “Evet” yazdı.

Hande Yener, 13 Yaş Küçük Sevgilisinin Evlilik Teklifine Ne Dedi?

Daha önce evliliği bir kez daha

düşünmediğini açıklayan Yener,

Öğüt’ün aldığı tek taş yüzüğü paylaşıp altına

kalp işareti koyarak “Evet”

yazdı.

Nur Fettahoğlu ile Levent Veziroğlu boşandı.

Tek celsede boşandılar.

Oyuncu Nur Fettahoğlu(35) ile 14 aylık eşi Levent Veziroğlu(48) anlaşmalı olarak boşandı. “Evliliğimizi sevgi ve saygı çerçevesinde sonlandırdık.” diyen ve birbirlerinden hiçbir talepte bulunmayan çift davayla ilgili yayın yasağı çıkardı.

34

Page 35: WoMEN Dergisi Şubat 2015

İsmail Hacıoğlu ile Vildan Atasever boşandı.

Oyuncu İsmail Hacıoğlu ile meslektaşı Vildan Ata-sever, anlaşmalı olarak boşandı.

Atasever’in avukatı Esin Turhan Gürel yaptığı basın açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Müvekkilim Vildan Atasever, 21.01.2015 tarihinde eşi İsmail Hacıoğlu ile anlaşarak boşanmışlardır. Taraflar 4,5 yıldır devam eden evliliklerini anlaşarak, sevgi ve saygı çerçevesinde sonlandırmışlardır. Müvekkilim ve eşi, evlilikleri süresince de özel hayatını topluma açmayan ve meslekleri ile gündemde kalmaya çalışan kişiler olup, yapılan bu açıklamayı yeterli buluyor. Konuyla ilgili yapılan bu açıklama dışında hiçbir bilgiye itibar etmemenizi rica ediyoruz. Her iki taraf için de hassas olan bu süreçte özel hayatın mahremiyetine göstereceğiniz saygı, anlayış ve duyarlılığa teşekkür ediyoruz.”

Beyaz Show’da Candan Erçetin canlı yayını

bastı, Beyaz dondu kaldı.Ünlü şovmen Beyaz ile Candan Erçetin arasındaki klip atışması Candan Erçetin’in canlı yayını bas-

masıyla başka bir hal aldı. Ünlü şarkıcıyı karşısında gören Beyaz el öperek af diledi...

Kanal D’de yayınlanan, sunuculuğunu Beyazıt Öztürk’ün yaptığı sevilen talk show programı Beyaz Show, bu hafta yine izleyenleri kırdı geçirdi. Ünlü sanatçı Candan Erçetin ile Beyaz arasında devam eden klip düellosunda sıra ünlü sanatçı Candan Erçetin’deydi.Candan Erçetin, Beyaz’ın klibine öyle bir cevap verdi ki ünlü şovmen neye uğradığını bilemedi... Ünlü şarkıcının cevabı ekrana geldi. Ardından, şarkı devam ederken sürpriz bir gelişme yaşandı. Klibin sonunda canlı yayına gelen Erçetin, şarkısını burada tamamladı. İkili arasındaki atışma sahnede de devam etti. Gecenin sonunda ise Beyaz af dileyerek, Candan Erçetin’in elinden öptü. Candan Erçetin’in cevap videosunda Emel Sayın ve Mazhar Fuat Özkan üçlüsü yer aldı. Ayrıca klipte Beşiktaş’ın yıldızı Demba Ba, Cem Yılmaz, Ata Demirer, Yılmaz Erdoğan gibi ünlü komedyenler de yer aldı.

Eyüboğlu şöyle konuştu: “Deniz’e açık görüş izni vermiyorlar. Kalın bir camın ardından telefonla görüşüyorsunuz. Geldiğinde saçlarını toplamıştı. Üstüne başına özen göstermeye çalıştığı belliydi. Geldikten beş dakika sonra ağlamaya başladı. Yüreğim dayanmadı ve görüşmeye ara verdim. Deniz’in içinde bulunduğu psikoloji moralimi bozdu. Deniz, “Ben mezarda gibiyim, insanlar beni ziyaret ediyorlar ve gidiyorlar, Allah kimseyi buraya düşürmesin” diye düşünüyor. Nişanlısı iki kuş almış, onlarla konuşuyor. Morali çökük olduğu için ona kitaplar verdim. Cezaevi anılarını yazmaya başlamış...”

Deniz Seki: “Mezarda gibiyim!”Deniz Seki’yi cezaevinde ziyaret eden gazete-ci Ali Eyüboğlu, konuk olduğu Söylemezsem Olmaz programında Deniz Seki hakkında

gündem yaratacak açıklamalar yaptı.

35

Page 36: WoMEN Dergisi Şubat 2015

Aşk

ARZU YANARDAĞ

RÖPORTAJ:BERNA TUĞÇE ÇİL

36

Page 37: WoMEN Dergisi Şubat 2015

WoMEN Dergisi: Uzun zamandır ekranda görünmü-yorsun, neler yapıyorsun?Arzu Yanardağ: Ne yapabilirim ki? Bilinçli şizofre-niye, yani oyunculuğa devam! Sinema, tiyatro, te-levizyon... Hangisinde benim kalbimi hoplatacak; heyecanlanmamı ve düşünmemi sağlayacak proje varsa onu seçiyorum. Şu aralar beni heyecanlandı-ran bir sinema filmi projesi var. Ufak ufak rolüme hazırlanıyorum. Aralık ayında Manavgat'ta çekimleri tamamlanan müthiş bir komedide yer aldım. Veysel Diker'in yazıp yönettiği Terzinin Türküsü adlı oyun-da rol almaya devam ediyorum. Hayatında tiyatro izlememiş, Türk sinemasını bir iki oyuncudan ibaret sanan insanlar bana gelip “Neden oyunculuğu bı-raktınız?” diye soruyorlar. Onlara sizin aracılığınızla cevap vereyim: Benim her anım performans, bebe-ğim!

WoMEN Dergisi: Sanat anlamında ruhen doyduğun yer beyaz perde mi, TV mi yoksa sahne mi?Arzu Yanardağ: Ruhen doyuma ulaşmak nedir inan bilmiyorum. Ancak geçen sezon başladığımız Terzi-nin Türküsü oyunundaki ekibim, ruhumu beslemiş olabilir. Veysel Diker, Ferdi Kurtuldu ve Hülya Şen ile müthiş bir enerji yakaladığımıza inanıyorum. Haya-tımda ilk kez “Daha çok turne olsa da, daha sık bir araya gelsek!” dediğim bir ekiple çalışıyorum. Nor-malde insanlardan çok çabuk sıkılırım. Hele birbirini tekrar eden hareketler ve samimiyetsizlik beni çok rahatsız eder. Setlerde ya da tiyatro kadrolarında mutlaka sevmediğim, keyfimi kaçıran bir tip olur ama son oyunum olsun, televizyonda rol aldığım konuk oyunculuklar olsun, keyfime keyif katıyor.

WoMEN Dergisi: Saçlarınla çok fazla uğraşman dik-katimi çekti. Sürekli bir sitil ve renk değişimi var... İn-sanlar bunu psikolojiye bağlıyor, sence nedir sebebi?Arzu Yanardağ: Erkek olsaydım sakalımla oynar-dım, kadın olduğum için ancak saçımla oynayabili-yorum. İnsanlar bu saç baş mevzusunu fazla ciddiye alıyor. Komik. Yok “Saçını kesen kadın hayatında bir şeyleri değiştirmek istiyormuş.”, “Sık sık saç rengiyle oynamak, sorunlu kişilik belirtisiymiş.”, bana haya-tında bir şeyleri değiştirmek istemeyen tek bir kadın gösterin. En mutlu ve refah içinde olanı bile en azın-dan gardırobunu değiştirmek istiyordur.

WoMEN Dergisi: Başından iki evlilik geçmiş bir kadın olarak ilişkilerine bakış açın nedir?Arzu Yanardağ: Evlilik kurumuna saygım ve inan-cım kalmadı artık. Buna sebep ise başarısız evlilikle-rim değil. İlişkiler ve evlilikler o kadar basitleşmiş ki... Ortalık aşk yaşamaya hevesli, evli adamlar kaynıyor. Gerçekten mide bulandırıcı. Erkeklerin kendini haklı çıkarmak için her zaman geçerli sebepleri de var üs-telik. Kız annesi olduğum için de “Evde bir adam ve Alara” fikrini dayanılmaz buluyorum. Evlilik, ancak yalnız kalmaktan endişelendiğimde yaşlanırsam, korkudan yapabileceğim bir şey. Yoksa hayatımın en güzel zamanları bekarken geçiyor.

WoMEN Dergisi: Aşk kelimesi sende neyi çağrıştırıyor?Arzu Yanardağ: Aşk, zannedişten ibaret bir şey. Ka-vuşunca geçiyor bende. Üç günden sonra kimseye tahammül edemiyorum. Kendimden başka kimseyi çok fazla önemseyemiyorum. Ancak, ikili ilişkilerde asla mantığımla hareket etmem. İç sesim ne diyorsa

37

Page 38: WoMEN Dergisi Şubat 2015

odur. Eskiden olduğu gibi, doludizgin aşklar yaşamı-yorum. Eksikliğini de hissetmiyorum. Zaten gençlik aşklarıma baktığımda, hepsini tek bir cümlede to-parlayabilirim. “Sadece zannetmişim.”WoMEN Dergisi: Hep mi zannetmişsin?Arzu Yanardağ: Ben, ilk ilişkim ve son ilişkim hari-cinde hiç aşk yaşamadım. Mutlu olmadım. İlk mutlu aşkım 4 sene sürdü. Son mutlu ilişkim 1 sene sürdü. 5 sene mutlu olmak yine iyi bir zaman. Onun dışın-daki zamanlarda hep cinnet ilişkileri yaşadım. Hep aşık olduğumu zannettim ve hep acı çektim. Seneler geçince, hele rahminde büyütüp, içinden çıkardığın; emzirip büyütüp, bu günlere getirdiğin bir evladın varsa aşkın en gerçeğini yaşıyorsun demektir. Sevgi içimden insana, hayvana, ağaca, toprağa, denize, sa-nata, edebiyata, müziğe, sinemaya, tiyatroya akıyor.

WoMEN Dergisi: “Kendimden başka kimseyi çok fazla önemsemiyorum.'' Diyorsun. Biraz megaloman oldu-ğunu sezdim sanki...Arzu Yanardağ: Hayır. Bu asla bir megalomanyaklık değil. Tersine, Portobello Cadısı gibiyim: “Öldüğüm-de ayakta gömülmek istiyorum, çünkü tüm hayatım dizlerimin üstünde geçti.” der. Bir ilişki yaşayıp, bir başkasının dertlerini yüklenmeyeceğim artık. Ken-dime verdiğim önem burada ortaya çıkıyor. Ben yoksam, hiçbir şey ve hiçkimse yok. O yüzden çok değerliyim.

WoMEN Dergisi: İleriye dönük planların var mı?Arzu Yanardağ: Allah'ın sevgili kuluyum. Bütün du-alarım er ya da geç gerçek oluyor! Tek sorun, kendi-mi daha çok sevmeliyim daha iyi şeyler isteyebilmek için.

38

Page 39: WoMEN Dergisi Şubat 2015

Gizem, heyecan artırır.Kadınlar, doğrudan verilen hediyeler yerine dolaylı yoldan gelenleri sever. Bunun için onu çocukluğu-

na götüren, “Define Avı” oyunu iyi bir seçenek olabilir. Bırakın evin belli köşelerine koy-

duğunuz notlarla hediyesini kendisi bulsun! Ona ulaşırken duy-

duğu heyecan, hediyeyi daha da değerli

kılar. Kitsch ama eğlenceli.Bir buket gerçek gülün tam ortasına plastik bir gül yerleştirin ve kenarı-

na şu notu ilistirin: “Seni son gül solana ka-

dar seveceğim. “

Paris’ten kart atın.Sevgilinize, aşıklar şehri Paris’ten kartpostal

yollayın. Bunun için Paris’e gitmenize gerek yok. Paris postası sitesine girin, kartınızı

seçin. Romantik mesajınızı yazın. Sevgiliniz bu basit ama üzer-

ine düşünülmüş hedi-yeyi ömür boyu

saklar.

Aşk emek ister.Birlikteliğiniz boyunca biriktirdiğiniz res-

imlerle bir albüm ya da görüntülerin-izle kısa bir film hazırlayabilir-

siniz. Gözleri şimdiden nemlenmiş

olmalı!

Sevgililer Günü'nde önemli olan, sevgilinize dünyanın en pahalı hediyesini almanız değil. Onu

düşündüğünüzü göstermenizin farklı yolları var.

AŞKİÇİN

FİKİRLER

39

Page 40: WoMEN Dergisi Şubat 2015

DEĞİŞİKŞEYLER

Emre Akkaya

40

Page 41: WoMEN Dergisi Şubat 2015

Şu hayatta garipsediğim, anlayamadığım, anlasam da güçlük çektiğim çok şey var ama bu iki şeyi hiç anlamıyorum. Birincisi sevgilisinden ayrılalı üç gün olmamışken hemen yeni bir iliş-kiye başlayan insan. Pardon, midesiz yaratık. İkincisi, aşk için intihar eden insan.

Bir insan sevgilisinden yeni ayrılmışsa ve hemen sevgili bul-muşsa gevşektir. Hiç alakası yok ne alaka demeyin. Tabii ki gevşektir. Sevgilinden ayrılıyorsun ve hemen yeni bir ilişkiye başlıyorsun. Demek ki sevgiliyken altyapıyı oluşturmuşsun, bir nevi yedekleme taktiği. Pis çakal. Bu erkek ya da kız fark etmez. Kesinlikle gevşektir. Şimdi bu cümleleri okuyunca ''mal ne alakası var belki un-utmak için yeni bir ilişkiye başlamış ya da kıskandırmak için başlamıştır, olamaz mı?'' diyen olacak. Hayır, olamaz. Ya ayrılır ayrılmaz daha “eski” tabirini bile almamış kişiyi kıskandırmak için biriyle birlikte oluyorsan karaktersizsindir. Aynı şekilde un-utmak için de hemen yeni bir sevgili bulduysan yine karakter-sizsin.

Kıskandırmak için yeni bir ilişkiye başlamak hem kendini, hem yeni sevgilini, hem de duruma göre bilmiyorum eski sevgilin seni “kıskanıyor mu, seviyor mu, aşık mı” onu yıpratır. O send-en ayrılmışsa zaten seni sevmemiştir. Ya seviyor gibi yapmıştır ya seviyorum sanmıştır ya da başlarda seviyordur sonradan soğumuştur, sevgisi bitmiştir. Yani senden ayrılan biri seni kıskanmaz. Kıskandırmak için saçma triplere girmene gerek yok. Anca kendine zarar verirsin, kendini yıpratırsın, kendini yorarsın. Onun için değerli olsan vazgeçilmez olsan zaten seni bırakmayı göze almazdı, ayrılmazdı. Kıskanır falan filan diye düşünüyorsan hiç düşünme bence. Kıskanmaz. Sen sadece kendini beynini ruhunu kandırırsın. Egolarını tatmin edersin. Eğer ayrılığa pişmansan hiç ego tatmini yapmana gerek yok. Ayrılıktan hemen sonra yeni sevgili bulmuşsan eski sevgilinin gözünde de küçülürsün. Ne der? “Ahaha aptala bak ne kadar basitmiş, şuna bak ben bu karaktersizle mi bir şeyler pay-laşmışım?” blablabla. Eğer içinde bir şeyler varsa, seviyorsan iletişime geçmeyi dene. Salak aptal entrikalar yapıp küçülme. Biraz gururlu ol, karakterli ve akıllı hareket et. Hiçbir şeyi zedeleme. Ara, mesaj at, Whatsapp’tan yaz, mail at ne biley-im nerden ulaşabiliyorsan oradan iletişime geçmeyi dene. Al karşına konuş, böyle böyle de... Gurur yapma ama pek de taviz verme. Ne konuşacağını sen bilirsin zaten, benim söylememe gerek yok, zaten söyleyemem. İlişkinizin içinde ben yoktum. Ne yaşadınız, ne ettiniz, nereye gittiniz, seviyor musunuz, aşık mısınız falan bunları ben bilemem; sen bilirsin. Onu en zayıf noktasından vur, tabii onun içinde sana karşı hala bir şeyler varsa. Yoksa zaten bir şey olmaz kahveni içip tokalaşıp ayrılırsın yanından. Ya da sana karşı hisleri yoksa bile sen iletişimi iyi ku-rup yine tav ettiysen onu bilemem. Sonuç iyi olursa ilişki de-vam eder. O kadar konuşup hala barışmıyorsa zaten bitirmiştir seni; daha fazla konuşma, zorlama. Bırak ne yapıyorsa yapsın. Ne hali varsa görsün nankör köpek. Senin yapacağın tek şey kendini ondan soğutman. Bu sayede kolay unutacaksın. Bun-dan sonra salla gitsin. Bunları yap. Ondan sonra yeni ilişkiye başla. Konuşmadan etmeden hırslarına egolarına kapılıp he-men yeni sevgili edinme. Seni istemediğini garantilediğin zaman istediğini yap yeni sevgili bul. Hemen bulma. Şimdi diyeceksin “Senin de ne dediğin belli değil. Bi’ bul diyorsun,

bi’ hemen sevgili bulan karaktersizdir diyorsun!” diyeceksin. Ne bileyim yahu benim de kafam karıştı şimdi ama sevmişsen daha yeni ayrılmışsan hemen yeni bir ilişkiye başlama. Ben ol-sam hemen yeni bir ilişkiye başlamam. Bi’ dinlen, kendine gel, ruhunu kafanı topla ya. Tabi bu dediklerim kimler için, gerçek-ten sevip bağlanmış, aşık olmuş kişiler için. Diğer türlü zaten ayrıl bir saat sonra yeni sevgili bul. Aşk sevgi falan yoksa amaç sadece seks ise.

Buna yine devam edeceğiz; diğer başlığa gelelim, yani intihar etmeye. Bir insan nasıl bir aşk için intihar edebilir gerçekten anlamıyorum. Bu acı sonlar bana her zaman anlamsız gelse de aşkın gücü şaşırtmıyor beni. Bak gerçekten aşk diye bir şey var mı diyoruz ya, var işte. Görmüyor musun aşk için insanlar can-larına kıyıyor. Hatta bazen rastlıyoruz haberlerde, hem sevgili-sini hem kendini öldürenler oluyor... Değişik kafalar. Nasıl bir bağımlılık, nasıl bir duygu yoğunluğu bilmiyorum. A şeyi un-uttum, sevgilisinden ayrılıp benim için öldü deyip sela okutan da oluyor. Dur intihar mevzusuna devam edeceğiz birazdan. Şu an çok aşık olasım geldi ama karşımda kimse yok ayna var. Kendimi görüyorum; kendime mi aşık olsam ne yapsam ya? Beni ben-den alırsam, beni bana bırakmam. Kızma tamam, kesiyorum saçmalamayı artık.

Aslında hayattan çok çok istediğim bir şey yok. Aslında bir şey var... Aslında iki şey var ama aslında iki şey yok. İki şey var ama biri zor. Diğeri çok zor. Sonuç olarak ikisi de zor. “Ne istiyor aca-ba?” diyeceksin şimdi bunları okurken. Bu iki şeyi herkes ister bence. Zaten mesela en basiti gugıldan tüm dünyada yapılan “insan önce ne ister” anketlerini, analiz sonuçlarını araştırın. Dünyadaki insanların %80'i önce para ve aşk istiyor. Para der-ken normal para değil, zengin olmak yani. Zor kanka zor... Ze-ngin olmak da zor aşık olmak da. Aslında ikisi de kolay, işini bilirsen... Aslında yanlış söyledim, ikisi kolay değil. Parayı aklını çalıştırarak bulursun ama aşkı maalesef bulamazsın. Yukarıda saçmalamayı kesiyorum demiştim ama yine saçmalamış ola-bilirim, çok çok özür diliyore.

Ben Safiye ile Faik gibi aşk yaşayayım yeter. Gerçi aşk, sevgi falan istiyoruz ama olunca da kafayı yiyoruz. Yalnızlık aslında iyi bir şey. Mesela Watsapp’ta çevrimi yakalamışsın, seninle konuşmuyor, ''Kimle konuşuyor lan bu?!'' diye kendi kendine atarlanma derdin yok. Instagram’da kimin fotosunu layklamış onları takip etme derdin yok. Twitter’da kimi takip etmiş, fa-vlamış, rtlemiş; Facebook’ta bunla neden arkadaş olmuş diye uzar gider. Ohoo daha bir sürü yer var, hangi birini kontrol ede-ceksin. Hepsi ayrı bir dert. Bunları düşünmekten mutlu olmaya fırsat bulamazsın ya. Bir de böyle düşün.

İntihar mevzusuna geri dönelim… Bir insan aşk acısından dolayı kendi canına nasıl kıyabiliyor çok ilginç. Ya bu dünyanın sonu mu abi? Bir insana göre hayatını odaklayıp, ona göre yaşayıp sonunda intihar etmek çok ağır deliliktir. Manyak mısınız lan siz?! En çok kendinizi seveceksiniz. Bu dünyada kimseden sana fayda olmaz. Olur sanırsın ama işin düşünce anlarsın kimsenin faydası olmadığını. Kendinin çaresi kendinsindir çoğu zaman. En çok kendini sevmelisin, başkasını değil. Kendini sevmekten kendini beğenmişlik, ego falan anlama. Kendini sevmeyen in-

41

Page 42: WoMEN Dergisi Şubat 2015

sana hiçbir zaman saygı duymadım duymam da. Bir insan önce kendini, sonra başkalarını sevmeli. Önce can sonra canan hes-abı. Kendini seven insan çoğu zaman mutlu olur. Mutsuz olsa bile bunu çabuk atlatır. Çünkü kendini seviyor bu sayede ruhu pozitif. Sıkıntıları acıları kolay atlatır. Kendini sevmek her şey de on değil yüz adım önde olmaktır. Kendini seversen mutlu olur-sun, huzurlu olursun, kendine güvenli olursun. Aman neyse sıkıldım ya. Sonuç olarak sevgilisinden ayrılır ayrılmaz hemen yeni bir ilişkiye başlayan insanlara karaktersiz gözüyle ve aşk için intihar edenlere de zavallı gözüyle bakıyorum. Çok acınası. Zamanında Murat Kekilli’den Bu Akşam Ölürüm dinleyip inti-har edenleri anıyorum buradan... Hiçbir şey buna değmezdi. Aşk olması gerekmez, hiçbir husus intiharı gerektirmez. Ha-yatın her anı çok güzel ve yaşamaya değer!

He, aklımdayken şunları da söyleyeyim; biliyorsunuz toplumu-muzun en kanayan yaralarından biri kadına şiddet. Bu konu-da herkesin duyarlı olması gerek. “Aman bana ne ya?” deme-yin, bu herkesin annesinin, ablasının, kardeşinin, teyzesinin, halasının başına gelebilir.

Toplum olarak bu konuda çok hassas ve duyarlı olmalıyız. Özellikle ülkemizde kadına şiddet çok yaygın biliyorsunuz, bili-yoruz hepimiz bunu. Sorunlar şiddetle kesinlikle çözülemez! Çok klişe olacak ama ne demişler ''Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır.'' Boşuna dememişler bu sözü. Gerçekten de öyle. Mesela emrivaki sert bir üslupla bana bir şey söylenilse hiç takmam; bir işse de bu, kesinlikle yapmam. Kaybedecek de ol-sam yapmam. Yaparsam zoruma gider. Bu işim de olsa böyle-

dir. Kendi kurallarımdan taviz vermem. Kimse bana bağıra çağıra sertçe bir şey söyleyemez, buna fırsat vermem, söylet-mem. Söyletsem de denileni yapmam tavrımı koyarım, lafımı sokarım. Ayrılacak da, kaybedecek de, kovulacak da olsam altta kalmam. Kalırsam içim içimi yer kendime yanlış yapmış olurum.

#Alo183KadınaŞiddeteSon #ŞiddeteKarşıDurSusma

Neyse uzatmayayım kısa keseyim devam edersek uzar da uzar bu... Yazılacak çok şey var. Kısacası kadınlara, kadınlarımıza şiddet uygulamayalım sayın hemcinslerim. Bazen duyuyoruz haberlerde kadınlar da birbirlerine şiddet uyguluyor, siz de buna son verin hanımlar. Her şeyi konuşarak halledelim. Kadını döverek adam olunmuyor. Bu konuda çok detaylar var açarsak ama şimdi uzun uzun cümleler kurmaya gerek görmüyorum. Ben her zaman ezilen, şiddet gören kadınların yanındayım ve de her zaman haklarının savunucusuyum. Bana ters bu işler, bir erkek olarak nasıl kadınımı dövebilirim?

Tanıyabileceğiniz en agresif insanlardanımdır, ışık hızıyla sinir-lenebilirim ama buna rağmen hiçbir sevgilime şiddet uygu-lamadım, uygulamam da. Erkekliğime ters. Benden güçsüz, hassas bir varlığa el kaldıramam. Kadına şiddet olaylarına sürekli tepkimizi göstermeliyiz. Biliyorsunuz artık hepimizin hayatında sosyal medya var, her şey çok çabuk yayılabilir; hat-alar, yanlışlar önlenebilir.

Okuduğun için çok sağ ol, kendine iyi davran, sonraki yazılarda görüşmek üzere.

KADIN VE ERKEK NEDEN ÇATIŞIYOR?Kadınlar ve erkekler ne kadar farklı iki yapı. Bir arada, huzur içinde kalmayı nasıl başarabilirler? İşte en önemli sorunlardan birisi… Erkekler, mağarasına çekilmek ister; kadınlar ise hep ilgi

görmek. Anlaşmazlıklar hep buradan çıkıyor. Pazar gününü, bir kadının evde yalnız geçirmesi büyük sorun olabilir; erkeğin hiç dışarı çıkmaması ise

dünyanın en büyük mutluluğu olabilir. Biyolojik açıdan da açıklanmış bunlar. Kadınlar oksitosin

hormonunu salgıladıklarında stresleri azalıyor. Ne zaman salgılar kadın bu hormonu? Biri onunla ilgilendiğinde, orgazm olduğunda ve doğum yaptığında. Erkeğin, stresini azaltması için ise başarılı olması (günümüzde bu, işteki başarı) ve karısını mutlu etmesi gerekiyor.

Tam bir kısır döngü. Adam eve geliyor ve televizyonu açıyor, kadın ise kocasından ilgi bekliyor. Bu ilgiyi görmediği için oksitosin salgılamıyor, suratı asılıyor. Adam da karısının yüzünü öyle görünce,

onu mutlu edemediğini düşünüyor ve strese giriyor. Sonrasında da tartışma çıkıyor.

Bir başka biyolojik bilgi de, tartışma sırasında erkeklerin sözel becerile-rinin yol olması. Erkeklerin çoğu “Karım öyle bir bağırmaya başlıyor ki, ne

diyeceğimi şaşırıp, susuyorum. Ben sustukça o daha çok bağırmaya başlıyor." diyor. Kadın o sırada ilgi görse stresi azalacak ama erkeğin

bunu yapacak hali yok. Onun da bir saat kadar yalnız kalıp kendine gelmesi gerekiyor. Ancak ondan sonra karısına ilgi gösterebilir.

Ufuk Öztürk

42

Page 43: WoMEN Dergisi Şubat 2015

Güzel ve Çirkin43

Page 44: WoMEN Dergisi Şubat 2015

Bir partiye gidiyorsunuz. İçeri alınmadan önce sizi alıcı gözüyle baştan aşağı süzen bir görevli, sizin göremeyeceğiniz şekilde bir kağıda numara yazı-yor. Sonra bu numarayı alnınıza yapıştırıyor. Numa-rayı bilmemeniz lazım. O yüzden çaktırmadan bir cep aynasına bakmak ya da alnınızdaki numarayı birine sormak yasak. Bu durumdayken selfie de çe-kemezsiniz. Selfiesi gelenler artık biraz dişini sıka-cak. En nihayetinde partiye giriyorsunuz. Herkesin alnında birden ona kadar rakamların yazılı olduğu kağıtların olduğunu görüyorsunuz. Alnınıza nu-marayı yapıştıran görevli, partinin amacının, sizinle çıkmak isteyecek en yüksek rakamlı kişiye ulaşmak olduğunu söylüyor ve rastgele diyor. Tamahkarlıkla hemen on numaraya yaklaşıyorsunuz. On numa-ra ayrıca partideki en güzel/yakışıklı kişi ama on numara sizi alıcı gözüyle süzdükten sonra çekip gidiyor ve dokuz, sekiz, yedi derken en sonunda bir numara sizinle çıkmayı kabul ediyor. Yani partideki en çirkin kişi… Ne büyük hayal kırıklığı… Artık alnı-nızdaki sayıya bakıp ister sesli ister sessiz “hassiktir” çekebilirsiniz. Çünkü siz de bir numarasınız. Peki, neden hala gözünüz on numarada?

İşte buna benzerlerin çiftleşmesi diyorlar.

Arabamızın boyası çizilince performansından bir şey kaybetmez. Ama yine de içimiz gider. Bir sürü para verip o çiziği yok ederiz. Herkes bir kelebek eline konsun diye uğraşırken, hamamböceğine piç muamelesi yapar. Halbuki bir kelebek hamam böceğinden daha az septik değildir. Aslında aynı şeyi kelebeğe de yapıyoruz. Tırtılken bakmaya bile iğreniyorken kelebek olunca iş değişiyor. Çünkü en çirkinimizden en güzelimize hepimiz estetiğin esirleriyiz.

Bu dünya güzellerin dünyası… Fakirsen bile güzel ya da yakışıklı bir fakir olacaksın. Yoksa masallardaki gibi bir aşk yaşaman imkansız. Kimse çirkinler için masal yazmaz, film yapmaz, yapsa da seyredilmez. Hiç bana “Güzel ve Çirkin” masalından bahsetme-yin, ya da Notre Dame’ın Kamburu’ndan… Çirkin bile sadece güzel bir kadına aşık oluyor ve onu da zaten parasıyla alıyor. Ayrıca sonunda çirkin de güzelleşiyor. Peki, Notre Dame’ın Kamburu’n-da Quasimodo Esmeralda’ya sahip olabiliyor mu? Maalesef güzelimiz sadece Phoebus’a veriyor ama Quasimodo da masum değil. Binlerce kadın ara-sından en güzeline aşık oluyor. Romeo ise tam bir şıpsevdiydi. Daha Rosaline’nin ayrılık acısı tazeyken Juliet’e bir görüşte aşık oluyor. Peki, Vanilla Sky’a

ne diyeceksiniz? Kim ne mana yüklerse yüklesin ama film yakışıklıyken kaza sonucu çirkin olan bir adamın, istediği kadını yatağa atabiliyorken, birden Elizabet’e mahkum oluşunun dramından başka bir şey değil.

Bu şunu gösteriyor ki; aşk sadece güzelliğe mahfuz bir şeydir. Adına şiirler, şarkılar, kitaplar yazılan aşk işte bu kadar bayağı bir duygudur. Hal böyle iken neden aşka bu kadar mana yüklüyoruz ki?

Şimdi denkleme bir de sevgiyi katalım. Sevgi aslın-da aşktan bağımsız bir duygudur ama yine de çok da masum bir duygu değildir. Aşk ve sevgi bencil-liktir. Sevgililerin birbirinde çıkarı vardır. Çıkarsız sevgi yoktur. Çünkü sevgilinin kendisi en büyük çıkardır. Başka sevdiği varken, sevmediği halde kendisini seven biriyle birlikte olan birini gördü-nüz mü? Kendi sevdiğiyle olmadığı için başkasını sevmediği halde sevdiğine kavuşturmak… İşte fedakarlık diye ben buna derim. Yemişim aşkını, sevgisini. Fedakar mısın?

Bu yazıyı okuyup da aşktan nasipsiz olduğumu sanmayın. Aşk diye bir şeye inanmadığımı da sanmayın. Ben de aşık oldum. Aşktan nasibi aldım ama aşkımdan hiç nasiplenemedim. O kadar çok sevmiştim ki bana küstüğünde hastalandım. Yatağa düştüm. Öksürmeye başladım. Üç ay bir fiil durma-dan öksürdüm. Artık boğazımdan kan geliyordu. Ağzımda sürekli bir kan tadı vardı. İyileşmek istemi-yordum. Ben hastalanınca kıyamayıp benimle yine konuşmaya başladı ama eskisi gibi değildik. Onunla yeniden eskisi gibi olana kadar iyileşemedim. Bana dünyada cehennem azabı yaşatsa da birini bu kadar çok sevmek gerçekten çok güzeldi ve o kişiye güzel olduğu için değil o kişi olduğu için aşıktım. O an için bir kadında olmasını istediğim neredeyse hiçbir özelliğe sahip değildi. Kafamda yarattığım eş olgusundan çok uzaktı ama yine de sadece onu istiyordum. “Birini yeniden o kadar çok sevmek ister misin?” diye sorsalar hiç düşünmeden “evet” derim. Çok isterim ama olamaz. Artık kimseyi bu kadar çok sevmeyeceğim değil sevemeyeceğim. İşte buna üzülüyorum. Çünkü biliyorum ki değmez. Ne o, ne ben, ne de siz sevgili okurlar. Hiçbirimiz bu kadar sevgiye değmeyiz. Hala o aşkın ekmeğini yiyorum. Hiç aşık olmayan biri aşk hakkında ne menfi ne de münferit bir yazı yazamaz. Benim hepsini yazmaya hakkım var. Yermeye de, övmeye de…

Osman Erbasan

44

Page 45: WoMEN Dergisi Şubat 2015

Psiko

Zayıflama Klişesi:

KENDİME YENİ BİR BEN LAZIM!

45

Page 46: WoMEN Dergisi Şubat 2015

Bu senen iyi geçme-di. Söylemen lazım.

Değil mi?

Yılbaşı ağacı, renkli ışıklar, “christmas” şarkıları, geçen sene aldığın ve içine gire-mediğim jean. Buna rağmen telefonuna gelen çeşitli ‘’Bu gece nereye gidiyoruz?’’ , ‘’Yeni açılan pancake kahvaltıcısına gidelim mi?’’ mesajları ve yine ‘’Yarın kesin diyete başlıyo-rum.’’ sözleri eşliğinde yediğin o son dilim pasta… Şimdi sana da benim, içinde bulunduğun durumu diyetisyen&psikolog olarak her açıdan görebildiğim bir gerçeğini söylemem lazım: Aslında bu senen o kadar da kötü geçmedi.

İnişler, çıkışlar, ortalama her senenin aynı-sıydı ama 2015 senin için daha iyi olsun diye yazının devamını okumanı tavsiye ediyorum.

Ayşe diyeti, 10 günde 10 kilo, aç kalmak, tuhaf kombinasyon diyetler denemek işe yaramadı değil mi? Binbir hevesle üyesi olduğun spor salonuna, saunası için ayıp olmasın diye totalde sadece 5 kere gittin. Tüm sosyal medya mecralarında önce/sonra fotoğrafları, motivasyon mesajları, seni ancak bir hafta idare etti değil mi? Yeni yılda kendine söz verdin. Her şeyi değiştirecektin. Yine 1. ayın ortasın-dasın ve değişen hiçbir şey yok değil mi?

Umudunu kaybetme! Problemi kabul etmekle başlayalım. Sen 1 Ocak sabahına kalktığında da çalışma saatleri aynı olan, dolayısıyla spor salonuna vakit yaratamamaktan söylenen sensin. Yine “Tatlıyı neden yemekten önce yemeyelim ki?” diyen. Yine arkadaşlarınla sosyal ortamlarda, büyük masalar-da yemek yemeyi seven. Gereğinden bir tık fazla uyuyan. Sigara içen sen… Ama bu sensin. Önce kendini kabul et. Sonra da sabırla adım adım ve her geçtiğin adımda gerçekten bunu hayatının parçası haline getirmeye çalışarak. Tutamayacağın sözler vermek, senin inancını azaltmaktan başka hiçbir işe yaramayacak. Gel hadi bu sene de böyle dene. Olmazsa suçu en kötü bana atarsın.

Bir erkekle tanıştığınızı düşünün.

İlk buluşma ve sen suşiden nefret ediyorsun. Laf arasında bir yerde çocuk sana suşiye bayıldığını söylüyor. Ortak zevklerimiz olsun mantığından çocuk sana ‘’Suşi sever misin?’’ dediğinde boş bulu-nup ’’Aaa tabi severim!’’ diyorsun. İş bu ya, çocukla birlikte olmaya başlıyorsunuz. Çocuk en büyük suşi fanı ya, bir gidiyorsunuz, iki gidiyorsunuz Japon mutfağının en hakkını veren restoranlarına. Kah burnunuzu tıkayarak, kah çiğnemeden yutarak bir şekilde yiyorsunuz ama sen suşiyi sevmiyorsun. Dolayısıyla 3. suşici ziyaretinizde, ben bunu artık yiyemiyorum diyorsun. Erkek arkadaşının meraklı bakışları içerisinde suşi ile bağlantıyı kesiyorsun…

Valla ne gariptir ki bu kısa süreli şok diyetler, bir-den başaramayacağınız hedefler sizde suşi-etkisi yapıyor. Tat vermiyor. Sadece kısa bir süre kendin mutlu olmadığın bir aktivite oluyor. Halbuki erkek arkadaşınızla ilk tanıştığınızda, ‘’Suşi sevmem ama noodle severim, suşiyi de belki denerim.’’ deseydi-niz, eminim daha az acı çekerek aşkınızı yaşardınız. Diyeceğim o ki, aşk da, alışkanlıklar da emek istiyor;

46

Page 47: WoMEN Dergisi Şubat 2015

radikal kararlardan nevri dönüyor. Kendini değiştir-me. Köşelerini yont. Mesela bu sene de önce küçük hedeflerle gideceğim diye başla. Sana 4 adımda, sadece şubat ayında yapman gerekenleri söyleye-ceğim. Farkı sen de hissedeceksin. Hatta belki de fark etmeden kendini bir diyet programının içinde bulacaksın. Hiç bırakmadığın, senin diyetin yani beslenme düzenin olan…

Emeklemen gereken ilk 4 adım…

1. Her gün 2.5 - 3 litre su iç. En kolay hesap, 1.5 litre-lik iki pet şişe hesabıdır. Koy masana. Gün sonunda bitirmiş ol. İçine tarçın çubuğu at, nane yaprağı at, limon ekle ama iç. Daha da kolay bir taktik, aynı zamanda öğün atlamamanı da kontrol eden ye-mekten önce su içme taktiği. Her masaya oturdu-ğunda 2 bardak su iç önce. Günde 5 öğün yapsan 10 bardak su eder. Başlangıç için hiç de fena değil.

2. Kendine günde sadece 30 dakika yürüyüş için ayır. 15 dakika gidip, 15 dakika dönmek gibi. Tele-fonla konuşabilirsin bu esnada istersen. Müzik din-leyebilirsin. Hani bir durak önce in klişesi yapma-yacağım. Evine gel önce bir otur, nefeslen. Mesela yakınındaki değil de uzaktaki marketten alışverişe yürüyebilirsin. Telefonuna yükleyebileceğin uygu-lamalar sayesinde ne kadar yürüdüğünü öğrenebi-lirsin. 4 km ile başla. 5, 7 km de sahalarda görmek istediğimiz rakamlar tabii.

3. Günde 3-4 porsiyon sebze-meyve tüket. Mesela sabah kahvaltıdan sonra öğleye kadar acıktığında 1 meyve ye. Yanına az sütlü bir kahve ya da 5 - 6 çiğ badem hiç fena olmaz. Sonra öğle yemeğinde bulabiliyorsan bir kase kadar yağsız ya da 1 tatlı kaşığı zeytinyağlı salata ye. Öğleden sonra Türk kahvesinin yanına 2 - 3 kuru kayısı ve 1 tam cevizle kendi lokumunu yap. Akşam yemeğinde salatayı tekrarla. Yanına da güzel bir sebze yemeği… Mis gibi 4 porsiyonu tamamladın bile.

4. Kendini güzel yemekten alıkoyma. Hesabını öde yeter. Haftada 1 gün en yakın arkadaşınla bir yağsız salata, bir küçük pizza paylaşıp, bir kadeh şarap içmekten kimseye zarar gelmez. AMA, o gün içeri-sinde mutlaka biraz hareket et. Ertesi gün de daha hafif bir beslenme planı takip et. Sabah 2 - 3 kaşık yulaf, bir kutu probiyotik yoğurt, 1 porsiyon meyve. Öğlen-akşam sebze suyuna mis gibi bir çorba, 1 dilim ekmek eşliğinde ızgara tavuklu ya da balıklı bir salata hiç fena olmaz.

Dediğim gibi… Suşi sevmiyorsan, yemek zorunda değilsin ama bir gün belki sen de ucundan birazcık denersin…

Meltem Şenol

47

Page 48: WoMEN Dergisi Şubat 2015

Hayatımızdaki bazı günler, özel olduğu-muzu hissetmek ve sevdiğimizi anlatmak için vardırlar. Eğer evliyseniz, evlilik yıl dönümü; değilseniz doğum günleri sevgi gösterileri için bir bahane aslında. Son yılların en gözde trendi ise “sevgililer günü”. Bu günün anlam ve önemi; sevdiğin insanı git şımart, hediyelere boğ, çünkü bugün ona sevgini kanıtlamak zorundasın! Sevgililer günü için yapılan planlar, alınan lüks hediyeler, kısa süreli bir mutluluk. Sonrası ise külkedisi misali zaten… Şubat ayına ithafen biraz “sevme” ve ikili ilişkiler konusuna değin-mek istiyorum. Günümüz toplumunda her şey hızlı başlıyor ve hızlı bitiyor. “Tek gecelik aşk masalları” ile meşhur bu sıralar sevdalar. Kısa zamanda tanışılan insanlar, kısa zamanda yapılan evlilikler ve peşi sıra boşanmalar. Çabuk başlayıp, çabuk tükettiğimiz için yaslarımız bile bir hayli kısa sürüyor.

Bundan 30 yıl evvele gidelim, biraz zamanda yolculuk yapalım. Telefon bu kadar yaygın değil, cep telefonu deseniz yok denecek kadar az, internet yok, sosyal medya hesapları yok! Ne kadar hoş değil mi? İnsanlar birbirlerine ulaş-mak için çaba harcıyor ve ulaşabildikleri kısa zamanı da eminim iyi değerlendirip, kıymetini biliyorlardır. Günümüz sevgisi ise bunun tam aksi! Biriyle tanışınca önce tüm sosyal medya hesapları araştırılıyor: Ortak arkadaş var mı? Sık gittiği yerler neresi? Ne tarz giyiniyor? gibi sorulara cevap bulunup, yola öyle devam ediliy-or. İnsanlar artık birbiriyle bir şey paylaşmıyor, çünkü öğrenmek istediği her şeyi sosyal medya sayesinde bir bir öğreniyor. İkili ilişkileri incelediğimizde uzun süreli il-işkilerin ve evliliklerin formülünü vermek pek kolay olmuyor fakat elde edilen en önemli bilgi şu; uzun süreli bir ilişki yaşamanın anahtarı, kişiler arasındaki farklar olsa bile önemli olan beklentiler arası ortaklığın bulunması düşünc-esidir. Bunu birazcık açtığımız zaman, amaç mutlu olmaksa ya da tutkulu bir aşk yaşamaksa amacınıza nasıl ulaştığınızın bir önemli yok.

Ömür Boyu Sürecek Sevgİyİ Yaratmak

48

Page 49: WoMEN Dergisi Şubat 2015

Farklı yollardan o tutkuyu yakalayıp beklentinize ulaşıyorsanız, kişiliklerinizin farklı olması çok da önemli değil bu noktada.

Uzun süreli ve sağlıklı ilişkiler diye adlandırdığımız ilişkilerin bir diğer anahtarı ise, bireylerin farklı yaşam alanlarına sahip olmasıdır. Hep deriz ya “Bana çok benziyor, benim için yaratılmış!”, fakat araştırmalara göre, bu kadar benzerlik ilişkiyi sağlıklı kılan bir unsur değil. İlişlerin sağlıklı olması için, kişilerin A ve B kümeleri olarak ayrılması, kendile-rine özgü sınırları ve çizgileri olması gerekmektedir. Bu sınırlar ve çizgiler olurken “ortak küme” olarak adlandırdığımız kısımda ise ortak beklentileriniz yer almalıdır. İlişkinin başında temelleri böyle atılırsa, devamı sağlıklı bir romantik ilişki olacaktır.

Tüm bu sevgi formüllerinden sonra gerçek hayata döndüğümüzde görüyoruz ki, 14 Şubat’ı kabus gibi geçirenler, bekarlık mertebesine taht kurmuş olanlar var. Evet, gönül isterdi ki, herkesin bir sevdiği olsa ya da sevdiği insan yanında olsa. Varsın olmasın bu sene de sevgiliniz. Hayattaki en büyük sevgi, kend-ini sevmektir. Hem siz önce kendinizi sevmezseniz

kim sizi sevmeye değer görsün ki? Hediyeyse hediye, hemen kendinize güzel bir armağan alın! Mutlu ol-manın zamanı mekanı olmaz… Madem bugün sevgi günü, siz de kendinizi şımartın biraz!

Konu aşk olunca söylenecek, yazılacak birçok şey oluyor fakat unutulan tek bir nokta var, hayat bazen bizleri öyle bir raddeye getiriyor ki, öğrendiğimiz her şeyi unutuyoruz. Hem ne demişler zaten “Aşk, karşındaki için yaptığın tüm mantıksız hareketlerin toplamıdır”. İşte sevgililer günü de buna en güzel örneklerden birisi. Evet, sevgi göstermek için koca bir yıl 14 Şubat’ı beklememek gerek ama madem elimizde böyle güzel bir fırsat var, neden fısıldamay-alım aşkımızı? Neden tutkumuzu tazelemeyelim, değil mi?

14 Şubat’ta yalnız olmamanız, yalnız olsanız bile sev-gi gününü içten bir şekilde karşılamanız tek temen-nim. Sevgi, çok yüce bir duygu; sevginizi hak eden insanlarla paylaşabilmek ise çok büyük bir bilgelik istiyor. Sevginiz ve seveniniz hep sizinle olsun, 14 Şubat SEVGİliler Gününüz kutlu olsun. Sevgiyle kalın…

Öykü Ege Erdoğan

49

Page 50: WoMEN Dergisi Şubat 2015

KADIN DEDİĞİN NEDİR Kİ,

BİR AVUÇ GÖZYAŞI50

Page 51: WoMEN Dergisi Şubat 2015

Dünya üzerini insan olarak yalnızca iki tür kullanıyor, kadınlar ve erkekler; fakat bu iki cins arasında binlerce yıldır süren adı kon-mamış bir mücadele yaşanıyor. Bir kadın olarak elbette başka bir konu yazacağımı düşünmeyiniz. Ezilen taraf için mücadele etmeyi tercih ettim daima. Erkekler de ezilseydi, horlansaydı veya bir Amazon ülkesinde yaşasaydık, eminim ki orada da erkekler için yazardım.Kısaca, haksızlığa uğramış tarafın sesini duyurmaya çalışıyorum sadece. Bir anne olarak kızımın haklarını koruduğum gibi, oğ-lumun haklarını da korumak için mücadele ederim ama erkek egemen bir dünyada yaşadığımız için kadınlar adına sesimizi çıkarıyoruz. İşine gelmeyenler de “Vay efendim bunlar feminist!” deyip etiketi yapıştırıyor.Ya adam, biz erkeklere erkekist diyor muyuz da siz kadınlara feminist deyip işin içinden çıkıyorsunuz?Bu topraklarda kadınlar çok acı çekti. Tarihe baktığımızda, çok çok eski zamanlarda kadınlar günümüzden çok daha fazla değer görüyorlardı. Ülke yönetiminde söz hakları bulunuyor, erkeklerle yan yana savaş ve barış görüşmelerinde bulunuyorlardı. Zama-nın bir yerinde işler tersine döndü. Kadınlar yavaş yavaş insan sınıfından çıkarılıp eşya konumuna kondu. Erkek, kadın üzerinde her türlü hakka sahip olduğunu düşünmeye başladı. İşte en merak edilen nokta da burası; işler hangi zamanda nasıl tersine döndü ve bir anda kadınlar neden ikinci sınıf insan mua-melesi görmeye başladı?Benim teorim elma yüzünden…Adem’i cennetten kovduran şu meşhur elma var ya, işte ne olduysa hep o elma yüzünden oldu. Adem, Havva anamızın cilvelerine dayanamayıp elmayı yedi ve cennetten kovuldu. İlahi dinler, insanın cennetten kovuluşunu açıkladı ve cennetten bir elma ve kadın yüzünden kovulduğunu öğrenen erkekler, kadın-lardan intikam almak için eziyete başladılar.Psikolojik bir sorun yaşadığımız zaman, psikologlar hemen ço-cukluğa inerler. Bir yetişkinin sorunlarının altında hep çocukluk-ta yaşanan travmalar vardır. Psikolog, çocukluğa inerek sorunları öğrenmeye çalışır. Kadın erkek sorunlarının temeli de bu yüzden ilk çağlara dayandırılabilir. Bilinmeyen bir tarihte bir sorun ol-muştur ve bu, günümüze kadar artarak devam etmiştir. Sorunun cevabı bu yüzden çok geçmişte kalmıştır.Kadın - erkek ilişkileri ve kadınların yaşadığı sorunlar lebi derya, öyle birkaç satırla bitmez. Ben bu köşeden daha çok bu konuda yazarım, cemşit pilavı gibi ısıtır ısıtır koyarım. Konu ilginç, konu derin…The New York Times gazetesinin haberine göre, 21. yüzyılda öldürülen kadınların sayısı, 20. yüzyılda savaşta ölen erkekler-den çok daha fazlaymış. Savaşta ölmeyince insandan sayılmadı kadın…

Bir of çeksek karşı ki dağlar yerinden oynar,Ben bu konuda daha çok şeyler yazar…

SemRa ATASOY

51

Page 52: WoMEN Dergisi Şubat 2015

52

Page 53: WoMEN Dergisi Şubat 2015

Aşk KurabiyesiNe güzel bir gün! Bir o kadar kötü ve manasız…Ne güzel çünkü; hayatın rutinine takılıp giderken, sanki sabah çalmaya kurulmuş saatin alarmı gibi hatırlatıverir yanındakine ilgi göstermeni ve bir çiçek alıp gitmeni.Ne kötüdür ki; diğer günler hiçe sayılırmışçasına bir ticari algı haline bürünüp, günün gerçek duygusu hissedilemeden öteleniverir. Ne manasızdır ki; işte bu da sevgilisiz geçen bir 14 Şubat’ta dile düşen bir tabir olarak literatüre geçmiştir. Ben de kullanmayayım dedim.Bu da benden size gelsin. Hayatta sevmek dahil hiçbir şeyden vazgeçme-yin!Tam umudumu kesmişkenBirden ve yenidenAma acaba mı? dedim içimden anidenGaliba ben elimden geleni yapıyorumVazgeçmemek için ümitlenmekten.İlgi göstermek ve ilgi görmek her zaman değerlidir; ne yaptığınızın önemi yoktur. Elbette, bizim köşemiz mutfak üzerine olduğu için bu yazımızı tabi ki yemeğe bağlamalıyız. Sevgililer gününe özel, sizlere hediye önerisi olarak güzel bir tarif vermek isterim.

Malzemeler;- Tereyağı- Pudra şekeri- Limon- Sıvı yağ- Yumurta- Un- Kabartma tozu- Vanilya- Frambuaz Şurup

3 çorba kaşığı tereyağını, yine 3 kaşık pudra şekeri ve 1 limon kabuğu ren-desi ile hamur mikserinde krema gibi kabarana kadar yoğurun. Bu aşama-dan sonra 3 çorba kaşığı sıvı yağı, karıştırma işlemi devam ederken ekleyin ve 1 adet yumurta akı ekleyin. Aldığı kadar un, kabartma tozu ve vanilya ile yoğurun. Yarım saat buzdolabında soğuduktan sonra hamuru açın ve kalpli kalıp ile sekil çıkarın. Çıkardığınız kalp kalıbının, bir küçük boyu ile tekrar şekil çıkarın. Yani bir kalp düz, bir kalp içi boş, diğeri ise içi dolu küçük kalp olacak. 160 derecede fanlı, önceden ısıtılmış fırında pişirin. Çıkarınca, bütün halindeki kalbin üzerine frambuaz şurup; diğer sadece kenarlı, ortası boş olan kalbi yerleştirin. Böylelikle, ortası kırmızı gözüken bir kalp elde etmiş olacaksınız. Üzerine de son olarak, kenar kısmına pudra şekeri dökebilir-siniz. Afiyet olsun.

DOĞA BEKLERİZ

53

Page 54: WoMEN Dergisi Şubat 2015

Her Fotoğrafınızı Paylaşmayın.İlginç ve yaratıcı resimlerin daha çok dikkat çektiğini göz önünde bulundurmak lazım. Birçok kaliteli kullanıcı her zaman Instagram’ın sanatsal açıdan çok başarılı bir uygulama olduğunu söylerler. Bu yüzden her fotoğrafınızı koymak yerine sanatsal fikirler ve yaratı-cılıklar ile fotoğraflar paylaşın.Resimlerinizi asla üst üste yüklemeyin. Zaman aralıkları çok önemlidir. Zaman aralıkların-da paylaşın; bir anda hepsini yüklemeniz sizin faydanıza değil zararınıza olacaktır.

Zirvede Olan Fotoğraflardan Fikir ÜretinÇekeceğiniz fotoğraflar için bir fikir üretemiyorsanız, "Keşfet" kısmından popüler fotoğ-raflara bakın. Popüler fotoğrafları taklit etmeden fikir üreterek ilham alın. Bu sırada kendi resimlerimizin de etkileşimini takip etmeyi unutmayalım. Instagram’ın analitik servisi Statigr.am 'dır. Bu servis üzerinden fotoğraflarınızın beğeni oranını takip edebilirsiniz.

Popüler Olan Hastagleri KullanınInstagram'da da Twitter’da olduğu gibi kullanıcılar hashtag kullanmayı çok seviyor. Resimlere tag koymak, o resimleri daha çok kişinin görebilmesi demektir. Siz de resimle-rinizi etiketlemek ve kategorize etme için hashtag kullanmaya özen gösterin. Webstag-ram uygulaması üzerinden popüler hastagleri keşfedebilirsiniz. Uygun ve özgün olması durumunda popüler hashtaglerle etiketlemek, resimlerinizin daha çok kişi tarafından görüntülenmesine yardımcı olacaktır.

Beğendiğiniz Kişileri Takip EdinGerçekten bir şeylere ulaşmak istiyorsanız, beğendiğiniz fotoğrafları paylaşan kişileri takip edin. Çok açık ve net işin özeti budur.

Harita Üzerinde Yer BildirimiInstagram’da lokasyonunuzu belirtmeniz, o harita üzerinde paylaşılan fotoğraflarda çık-manızı sağlar. Daha önce etiketlenmiş bir yerde yeni bir resim çekildiği zaman, o yerde etiketlenen diğer resimleri görmek mümkün olduğundan siz de bulunduğunuz yeri etiketleyin.

İlgi Çekebilmek için Beğenin ve Yorum YapınMutlaka ilgilinizi çeken fotoğraflara yorum yapın ve beğenin fakat fazla da abartmayın, yoksa istenmeyen kişi konumuna düşersiniz. İşte en çok kullanılan hashtagler:#love #instagood #me #follow #tbt #cute #photooftheday #followme #picoftheday#ins-tadaily Sadece Türk kullanıcılara hitap etmek istiyorsanız, #instaturk, #ig_turkey, #gununkaresi, #benimkarem, #turkinsta gibi hashtagleri kullanabilirsiniz. Hashtaglerin, Instagram pro-filiniz herkese açık olmadığı takdirde işe yaramadığını belirtmekte fayda var.

Sosyal Medya Uzmanı ya da Sosyal Medya Danışmanı olmadan da ufak çaplarda iler-leme kaydedebilirsiniz. Yaratıcı ve şanslı iseniz belki de kendi kendinize bir fenomen olursunuz.

ALAATTİN ÇAĞIL

Instagram Tüyoları

54

Page 55: WoMEN Dergisi Şubat 2015

LOVE STORY (1970)İlk olarak, en çok bilinen ve muhtemelen en güzel aşk filmlerinden biri Love Story’dir. Arthur Hiller’ın yönettiği ve Erich Segal’ın yazdığı Love Story, Amerikan Film Enstitüsü tarafından zamanın en romantik filmi seçilmişti. Film, zengin Oliver Barret ile orta sınıf Jennifer Cavalleri’nin aşkını anlatır. Oliver’ın babasının karşı çıkmasına rağmen, bu iki genç üniversite bitince evlenmeye karar verir. Babası mali desteği kesince, Oliver kendi imkanları ile Hukuk Fakültesini bitirmeye çalışır. Her şey düzgün gidecek gibiyken, Jennifer’ın lösemi olduğu ortaya çıkar ve her şey yeniden altüst olur. Film duygusal ve hüzünlü olduğu kadar, “büyük aşk” kavramını da bize yansıtıyor. Biraz ağlamak isteniyorsa, izlenebilecek en güzel aşk filmi budur diyebiliriz.

14 Şubat yaklaşırken, sevgililerimizle planlar kurmaya başladık. Bu planlar çoğunlukla dışarı çıkıp, güzel bir restoranda, romantik bir yemek

oluyor. Bazılarımız ise dışarı çıkmak yerine evde oturmak isteyebilir. Sevgililer Günü’nde evde romantik bir gece geçirmek için yapılabilecek

şeylerden biri de, bilindik, bilinmedik en romantik filmleri izlemek olabilir. Şimdi bu film önerilerimden birkaç tanesine bakalım:

Deniz Erozan

55

Page 56: WoMEN Dergisi Şubat 2015

WHEN HARRY MET SALLY (1989) Romantik olmasının dışında biraz da güldürsün istiyorsak seçeceğimiz film, benim favorim When Harry Met Sally’dir. Başrollerde romantik filmlerin yıldızı Meg Ryan ve sevimli ve komik Billy Crystal var. Yönetmenliğini Rob Reiner’ın yaptığı bu güzel filmde, Harry ve Sally birbirlerini senelerdir tanıyan iki iyi arkadaştır. Bir erkek ile bir kadın, araya romantik duygular giremeyeceğini düşünerek aralarına mesafe koyarlar. Arada bir karşılaşırlar ve eski ilişkilerinden bahsederler, ama anlayamadıkları tek şey, birbirlerine karşı bir şeyler hissedip hissetmedikleridir. Bu filmi tercih etmemin nedeni, hepimizin hayatlarımızda yaşadığı ikilemleri anlatması. Yakın arkadaşa karşı beslenmeye başlayan farklı hisler ve bu konuda ne yapılacağının bilinmemesi gibi durumları hepimiz yaşamışızdır. Benim Sevgililer Günü için tercihim kesinlikle bu film olurdu.

NOTTING HILL (1999) Roger Michell’ın yönettiği ve Hugh Grant ve Julia Roberts’ın başrolle-rde olduğu bu film, ünlü bir oyuncu olan Anna Scott ve bir kitapevi sahibi Will Thacker’ın tesadüfen tanışmalarını ve aşık olmalarını an-latıyor. Basit bir çarpışma ile tanışırlar. Daha sonra aralarında bir ilişki başlar fakat Anna’nın ünü sürekli olarak ikisinin aşkına engel teşkil etmektedir. Tam anlamıyla özel olamaz hiçbir şey. Zaten arada, biri-nin eski eşi ve diğerinin ünlü göstermelik sevgilisi vardır. Nothing Hill yine çok sevdiğim filmlerden biri. Ne zaman olursa olsun izlenmeli diye düşünüyorum fakat Sevgililer Günü için de uygun bir film. Hugh Grant’i sevenler varsa, bu filmi de çok seveceklerine eminim.

PRETTY WOMAN (1990) Başrollerde yine Julia Roberts ve bayanların gözdesi Richard Gere bulunmakta. Zengin ve başarılı bir avukat, Los Angeles’a iş görüşm-elerine gider ve orada kendisine eşlik etmesi için bir eskort tutar. Sadece yemeklere ve partilere giderken kendisine eşlik etmesi için tutmuşken, bir anda aralarında duygusal bir şeyler olmaya başlar. Zengin bir avukat ve fakir bir hayat kadını arasındaki aşkı anlatıyor kısacası bu film. Türk filmlerini andıran bu film de Sevgililer Günü için uygun bir film.

56

Page 57: WoMEN Dergisi Şubat 2015

MY BEST FRIEND’S WEDDING (1997)Çocukluğumun favori filmi diyebilirim bu film için. P. J. Hogan yöneti-yor ve başrollerde Julia Roberts, Dermot Mulroney ve Cameron Diaz var. En yakın arkadaşının evleneceğini öğrenen Julianne, kendisinin de aslında bunca senedir Michael’a aşık olduğunun farkına varır. Düğüne gitmeyi kabul eder fakat amacı ona aşkını itiraf etmek ve belki bir umut karşılık almaktır. Hatta mümkünse düğünü iptal et-mesini sağlamaktır. Her şey planladığı gibi giderken gelinle tanışan Julianne, fikrini değiştirir, kıyamaz. Aşkından vazgeçmek zorunda mı kalacak yoksa her şey istediği gibi mi olacak izleyip görmeniz lazım. Hep ağlamayalım, biraz da gülelim diyorsanız kesinlikle bu filmi izlemenizi öneririm. Oldukça komik ve başarılı bir film. Julia Roberts’ın diğer filmlerini pek beğenmesem de, bu filmde kendisini beğendiğimi belirtmek isterim.

FRENCH KISS (1995)Lawrance Kasdan’ın yönettiği ve başrollerinde Meg Ryan ve yakışıklı Kevin Kline’ın oynadığı bu film, diğerleri kadar güzel olmasa da yine eğlenceli bir film. Nişanlısı ile yüzleşmeye Fransa’ya gider. Uçakta yanına, kendisini kaçakçılık için kullanan bir dolandırıcı oturur ve her şey bir anda altüst olur. Bu ikisi arasındaki ilişki gitgide alevlenir.

SLEEPLESS IN SEATTLE (1993)Nora Ephron’un yönettiği bu filmde yine Meg Ryan oynuyor. Diğer başrol oyuncusu ise Tom Hanks. Sam’in oğlu Jonah, annesinin ölümünün üzerinden uzun zaman geçmesi üzerine babasının tekrar aşkı bulması için bir radyo programını arar. Bu radyo programını dinleyen Annie, Sam ile Sevgililer Günü’nde Empire State binasında buluşma planı yapar fakat bazı şeyler yolunda gitmez ve görüşeme-zler. Tanışana kadar kendi hayatlarına devam ederler.

57

Page 58: WoMEN Dergisi Şubat 2015

CITY OF ANGELS (1998)Yönetmen koltuğunda Brad Silberling var. Başrollerde ise Meg Ryan ve Nicholas Cage bulunuyor. Melekler Şehri, en ünlü romantik film-lerden biri. Bir ameliyat esnasında bir cerrah tarafından görülür ve birbirlerine aşık olurlar. Melek, kadını takip eder ve kollar. O kadar aşık olmuştur ki melek, insan olmak ister ve bunun yollarını arar. Oldukça hüzünlü bir film olmasına rağmen, 14 Şubat için çok güzel bir aşk filmi.

CRAZY STUPID LOVE (2011)Diğer efsane aşk filmlerinin yanında, daha yeni ve eğlenceli bir film izlemek istiyorsanız bu filmi tavsiye ederim. Başrollerde komedi oyu-ncusu Stece Carell, çekici Ryan Gosling ve dram filmlerinin gözdesi Jullianne Moore oynuyor. Karısının boşanma isteğinden sonra, barda yakışıklı genç bir çapkın ile tanışan bir adamı anlatıyor film. Bu genç yakışıklı, orta yaşlı bu adama çapkınlığın sırlarını öğretmeye başlar ve yeniden aşkı bulması için ya da gününü gün etmesi için yardım eder.

SHAKESPEARE IN LOVE (1998) Başrollerde Joseph Fiennes ve Gweneth Paltrow var. Genç Shake-speare, oyunlarından birini sahneye uyarlarken bir ilham arar. Ev-lenmek üzere olan bir kadın, erkek kılığına girerek rollerden birinin seçmelerine katılır ve seçilir. Zaman ilerledikçe Shakespeare gerçeği görür ve yasak aşk başlar. Romantik filmlere en güzel örneklerden biri bu film. Geceyi daha da romantikleştireceğine eminim.

58

Page 59: WoMEN Dergisi Şubat 2015

MY SUMMER OF LOVE (2004)Yorkshire kasabalarından birinde, erkeksi Mona egzotik ve şımarık Tamsin ile tanışır. Yazı beraber geçiren bu iki genç kız, birbirlerine öğretecekleri ve birbirlerinde keşfedecekleri çok fazla şey olduğunu görür ve farklı bir ilişki başlar. Arkadaşlık, aşk ve daha birçok güzel şeyi beraber yaşarlar. Başrollerde ise Emily Blunt ve Natalie Press var.

10 THINGS I HATE ABOUT YOU (1999)Gil Junger’ın yönettiği, başrollerinde rahmetli Heath Ledger’ın ve Ju-lia Stiles’ın oynadığı bir film. Herkesin beğendiği genç Bianca, ablası biriyle bir ilişkiye başlamadan önce kimseyle çıkamayacaktır çünkü babasının koyduğu kural budur fakat Bianca’nın ablası hiçbir erkek-ten hoşlanmamaktadır; hatta oldukça erkeksi ve zor biridir. Bianca’ya aşık bir genç, arkadaşı Patrick’ten Bianca’nın ablası ile çıkmasını onu kendine aşık etmesini ister ve komik olaylar başlar. En eğlenceli ro-mantik filmlerden biri bu film. Bu, Heath Ledger’ın kendine aşık etme ve aşk dönemini izlemek, kendisini özleyenler için ve sevgilisiyle eğlenceli vakit geçirmek için güzel bir deneyim olabilir.

MY BLOODY VALENTİNE (1981)George Mihalka’nın yönettiği bu film, Sevgililer Günü kıvamında ol-masa da, benim gibi, kötü de olsa slasher filmleri sevenler için izlene-bilecekler listesinde. “Biz aşk filmi izlemeyeceğiz. Bize daha heyecanlı, kanlı ve aksiyonlu film lazım.” diyenler varsa aranızda, isminden ve gerçekleştiği dönemden dolayı, bu filmi de buraya eklemek istedim. Sevgililer günü’nü kutlayan çiftleri öldüren bir katilin 14 Şubat’ta or-taya çıktığı efsanesi dolanmaktadır etrafta. Bir grup genç bu efsaneye rağmen kutlamaya kalkınca, herkes tek tek ölmeye başlar. Yenisi de çekilmiş olan bu filmin eski ve orijinal versiyonunu izlemek çok daha mantıklı diye düşünüyorum.

59

Page 60: WoMEN Dergisi Şubat 2015

SCOTT PILGRIM VS. THE WORLD (2010)Bu film daha genç işi olmakla birlikte, favori filmlerimden biri. Çok sevdiğim Michael Cera başrolde. Kendisini Juno’dan, Arrested Devel-opment’tan, Superbad’den tanıyoruz. Harika bir komedi oyuncusu olan Michael aynı zamanda romantik filmlerle de adını duyuruyor. Yardımcı oyuncu ise Mary Elizabeth Winstead. Filmin yönetmeni Cornetto üçlemesinden (Shaun of the Dead, Hot Fuzz ve The World’s End) tanıdığımız ve çok sevdiğimiz komedi ustası Edgar Wright. Tam anlamıyla romantik değil bu film de, fakat inanılmaz eğlenceli. Fantastik öğeler içeriyor. Scott Pilgrim, yalnız bir gençtir ve bir kıza aşık olur. Bu kızla beraber olabilmesi için, müstakbel kız arkadaşının 7 “şeytani” eski sevgilisini yenmesi gerekmektedir. Görsel efektler, atmosfer, müzikler ve oyunculuk mükemmel olunca, sevgilinizle izlemeye doyamayacağınız bir film çıkıyor karşınıza.

NICK AND NORAH’S INFINITE PLAYLIST (2008)Yine bir gençlik filmi olarak adlandırabileceğimiz bu romantik film-in başrollerinde, Michael Cera ve 2 Broke Girls’den tanıdığınız Kat Dennings var. Lise öğrencisi Nick, üniversiteye gidecek olan Norah ile tanışır ve Norah kendisinden 5 dakika için sevgilisi olmasını ister. Müzikleri ile etkileyici olan film, tam aşkı hissettirmese de, eğlenceli ve hoş bir film.

VALENTINE’S DAY (2010)Tekrar tipik romantik komedilere dönmek gerekirse, Garry Mar-shall’ın yönettiği ve başrollerinde Jessica Alba, Bradley Cooper, Julia Roberts, Jessica Biel, Kathy Bates, Eric Dane, Patrick Dempsy, Jenni-fer Garner, Anne Hathaway, Ashton Kutcher, Emma Roberts, Taylot Lautner ve hatta Taylor Swift’in bile oynadığı, oldukça geniş ve ünlü bir kadroya sahip bir film Valentine’s Day. Kısacası hangi oyuncuyu seviyorsanız “seç, beğen al” diyebiliriz. Neredeyse 2 düzine insanın, Sevgililer Günü boyunca aşkı buluşunu ve kaybedişini anlatıyor film. Bir çiçekçi, bir öğretmen, bir doktor, bir iş adamı, bir ordu komutanı gibi birçok karakterin aşk üzerine deneyimleri anlatılıyor.

60

Page 61: WoMEN Dergisi Şubat 2015

50 FIRST DATES (2004)Başrollerde Drew Berrymore ve Adam Sandler’ın olduğu romantik bir film var sırada. Henry tam bir playboyken, hayatının aşkı ile tanışarak sadık bir sevgili oluyor. Tek problem, hayallerinin kadınının kısa süreli hafızasının olması. Yani Drew’ın karakteri, her günü tekrar ve tekrar yaşamak zorunda kalıyor. Henry ise hayatının aşkını her gün kendine yeniden aşık etmek zorunda. Eğlenceli, komik ve hüzünlü bir film 50 First Dates.

500 DAYS OF SUMMER (2009)Yine favorilerimden biri olan bu filmin Başrollerinde Zooey De-schanel ve Joseph Gordon-Levitt var. Filmin başında “Bu bir aşk filmi değildir.” Yazıyor. Bir bakıma doğru. Sıradan bir şekilde, genç adam, genç bir kadınla tanışır ve aşık olur. Genç kadın ise ona karşılık vermez. Film ilişkilerini sıradan yönleriyle anlatmaz, tam tersine geleneksel olmayan bir şekilde izleriz ilişkilerini. Platonik aşk yaşamışların, izlerken aynı hisleri paylaşacağı bir film. Belki de Sevgil-iler Günü’nde yalnız olanların izleyebileceği bir film olabilir.

LOVE ACTUALLY (2003)Yine Valentine’s Day tarzından bir film. 8 İngiliz çiftin birbirleriyle çakışan ilişkileri anlatılıyor. Film Londra’da yılbaşından önceki bir ayda gerçekleşiyor. Başrollerde Hugh Grant, Bill Nighy, Colin Firth, Liam Neeson, Emma Thompson, Martin Freeman, Keira Knight-ley’nin olduğu filmi The Boat That Rocked’ın yönetmeni Richar Curtis yönetti. Yine romantik birkaç ilişkiyi aynı anda izlemek isteyenler için uygun bir film.

61

Page 62: WoMEN Dergisi Şubat 2015

THE NOTEBOOK (2004)Geleneksel romantik filmlerimize The Notebook’u eklemezsek olmaz tabi ki. Nick Cassavetes’in yönettiği filmde Rachel McAdams ve Ryan Gosling oynuyor. Eminim ki aranızda Gosling hayranı genç bayanlar vardır. Bu nedenle bu filmi izlemeden geçmek olmaz. Türk filmlerini andıran bir konusu var filmin. Fakir ve tutkulu genç bir adam, zengin genç bir kadına aşık olur. Kadına özgürlüğü tattırır fakat sosyal sınıf nedeniyle ayrılmak zorunda kalırlar ve araya ayrılık girer. Seneler içinde birbirlerini unutamazlar ama hayatlarına devam etmeye çalışırlar. Sonucu ise yine izleyerek göreceksiniz.

P.S. I LOVE YOU (2007)Sevgililer Günü’nde izlenmesi pek güzel olmasa da, aşk filmi old-uğu için listeye bu filmi de ekledim. Fazlasıyla duygusal, hüzünlü ve durmadan ağlatan bir film Not: Seni Seviyorum. Bir çift büyük bir aşk sonucunda evlenir ve daha sonra kadın kocasını kaybeder. Ardın-dan farklı yerlerden mektuplar ve mesajlar gelmeye başlar. Kocası ölmeden önce bu kayıp dönemini daha rahat geçirmesi ve yeni bir hayata başlamasına yardımcı olması için kendisine mektuplar gön-dermiştir. “Ben hüngür hüngür ağlamak istiyorum, yerlere mendiller serpmek istiyorum, Sevgililer Günü de neymiş?” diyorsanız ve gerçek aşk denilen şeyi merak ediyorsanız, kesinlikle izlenmesi gereken bir film. Başrollerde ise, Gerard Butler ve Hilary Swank var.

JULES AND JIM (1962)Mükemmel usta François Truffaut’nun yönettiği Fransız filmi Jules and Jim. Biraz da klasiklerden önerilerde bulunmam gerekirse ilk önereceğim filmlerden birisi bu. Alman Jules ve Fransız Jim, Cathrine adında bir kadını sevmektedir. Cathrine ikisine de bir şekilde karşılık vermektedir. Melankolik olmasının yanında güldürecektir de. Çoğun-lukla hüzünlendireceği ise bir gerçek. Truffaut’nun tarzını ve filmleri-ni seviyorsanız ve klasikçi iseniz, izlemeniz gerekli.

62

Page 63: WoMEN Dergisi Şubat 2015

MOULIN ROUGE (2001)Başrollerde Ewan McGregor ve Nicole Kidman var. Baz Luhrmann’ın yönetmenliğini yaptığı film bir müzikal. Aslına bakarsanız film bir dönem filmi. Christian, alkolik Henri ile tanışır ve Henri ise Christian’ı seks, uyuşturucu, müzik ve sahne hayatı ile tanıştırır. Daha sonra, bir nevi hayat kadını olan Satine ile tanışır ve Sttine Christian’ın yazdığı oyunun başrolünü oynayacaktır. Nirvana, Beatles, Madonna gibi ünlü müzisyenlerin şarklıları eşliğinde aşklarını yaşarlar.

BROKEBACK MOUNTAIN (2005)Çok fazla tartışmalara yol açmış olup, hak ettiği ilgiyi görememiş olan bir film Brokeback Mountain. Ang Lee’nin yönettiği filmin başrollerinde Heath Ledger ve Jake Gyllenhaal bulunmakta. Hep yanlış olduğunu öğrenen ve düşünen iki kovboyun, beraber çıktıkları yolda, birbirlerine karşı seksüel arzularını keşfetmelerini ve bununla kendi içlerinde ve yaşadıkları bölgede başa çıkmalarını anlatıyor film. Yine gerçek aşkı anlatan çok hoş bir film. Aşklarını gizli bir şekilde ve uzaktan yaşarken, beraber oldukları kadınların kalplerinin kırılmasını da anlatıyor. Aslında sadece iki kişinin zorlu aşkını değil, dört kişinin aşkını anlatıyor diyebiliriz. Fazlasıyla duygusal ve romantik bir film olduğu için, Sevgililer Günü’de izlenebileceğini düşünüyorum.

ETERNAL SUNSHINE OF A SPOTLESS MIND (2004)Michel Gondry’nin yönettiği filmin başrollerinde Jim Carey ve mükemmel Kate Winslet var. İlişkileri yıkıldıktan ve acı vermeye başladıktan sonra, birbirlerinin hafızalarından silinmek için opera-syon geçirirler, ancak kaybettikten sonra sahip oldukları şeyin farkına varmaya başlarlar. Yine oldukça duygusal olan ve gerçek anlamda yetenek nedir görebildiğiniz bir film bu. Oyunculuk, senaryo, atmos-fer ve yönetmenlik başarılı. Kaliteli bir filmle geçsin Sevgililer Günü istiyorsanız eğer, izlemenizi tavsiye ederim.

63

Page 64: WoMEN Dergisi Şubat 2015

Spora başlayan kadınların son trend sorusu; Kalçam nasıl dik ve sıkı olur? Herkeste bir bölgesel çalışma telaşı… Bana sadece kalça lazım gerisi tamam gibi cümleler havada uçuyor. Yazılarımda hep bahsediyorum, “bölgesel zayıflamak istiyorum sadece x bölgesini çalıştırsam yeter” gibi bir durum söz konusu olamaz. Rutin olması gereken egzersizlerinizi yapar, kardiyonuzu yapar sonra fazla olan bölgenizin üzerine daha çok gidersiniz.

Size anlatabileceğim birkaç egzersiz hareketi ile kalçalarınızı daraltıp poponuzu arkaya doğru çıkartıp kaldırabilirsiniz. Böylece popo kaslarınız biraz sıkılaştığı zaman, kotunuzun içinde çok seksi bir görünüm alacaktır. Bu hareketleri yaparken bacaklarınızın da sıkılaştığını ve selülitlerden kurtulduğunu görürseniz hiç şaşırmayın… (Tabi düzenli yapıldığı takdirde.)

Sıkı ve Dik Kalçalar

DAĞA TIRMANMA HAREKETİŞınav pozisyonu alarak ellerinizi yere koyun ve ayak parmaklarınızın üzerinde durun.Ellerinizi hareket ettirmeden, bir ayağınızı göğsünüze çekip diğerini arkaya ittirin. Hızlı bir şekilde diğer ayağınızı göğsünüze çekerken diğerini geriye fırlatın. 1 dakika boyunca ayak değiştirerek bacaklarınızı ve poponuzu çalıştırın.

64

Page 65: WoMEN Dergisi Şubat 2015

YÜZ ÜSTÜ BACAK KIVIRMAYüz üstü sehpaya uzanıp bir adet dambılı ayaklarınızın arasına sıkıştırın. Yavaşça topuklarınızı poponuza yaklaştırıp yeniden dizlerinizi düzleştirin. Bu hareketi 8-10 kere tekrar edin. Eğer dambılı ayaklarınızla taşımakta zorlanıyorsanız ağrılığı hafifletin.

Bu hareketi tekrarlayarak selülitlerinizden de kurtulmanız kolaylaşacaktır, çünkü komple popo, bacak ve baldırlarınızı sıkılaştıran bu harekete hiçbir yağ kütlesi dayanamaz.

ADIM ADIM ÇÖMELMEBir çift dambıl alıp kollarınızı yanlarda serbest bırakın. Sırtınız dik olsun.Geniş bir adım atıp, arkada kalan dizinizi neredeyse yere değdirin. Beliniz bükülmesin. Kalkarken, öndeki adımınızı çok hızlı bir şekilde yeri ittirerek geriye alın.Şimdi aynı şekilde diğer adımı öne atıp çömelin. Bu hareketi haftada 3 kez ikişer set halinde 10-12 tekrar yapmaya çalışınız.

ACEMİ SQUATIPopo kaldırma hareketlerinden en etkilisi squat dediğimiz çömelme hareketidir. Eğer bu hareketi daha evvel hiç yapmadıysanız, belki sizin için acemi squatı ile başlamak daha uygun olabilir.

Elleriniz ile her hangi bir direğe tutunup dizlerinizi aralayın. Vücut ağırlığınızı poponuza ve bacaklarınıza vererek çömelin. 1 saniye bekledikten sonra yavaşça doğrulun. Kalkarken kol kaslarınızı kullanmamaya ve kendinizi çekmemeye özen gösterin.

Bu hareketi gün içinde 8-12 kez tekrar etmeye çalışın, üst bacağınız ve poponuzda ısınma hissedeceksiniz, bu yağların eridiği ve kaslarınızın sıkılaştığına işarettir.

Berna Tuğçe Çil

65

Page 66: WoMEN Dergisi Şubat 2015

HALTER SQUATDaha evvelde bahsettiğim gibi kalçaları ve popoyu çalıştıran en etkili hareket, çömelme hareketidir. Bu yüzden olsa gerek profesyonel haltercilerin popoları ufacık ve dışarıya doğru çıkıktır.

Hafif ağırlıkta bir halter alıp iki elinizle omuzlarınıza yerleştirin. Belinizin bükülmemesine özellikle dikkat edin, eğer mümkünse bir ağırlık kemeri takıp belinizi destekleyin.

Ağırlığı poponuza ve bacaklarınıza vererek çömelin. 1 saniye bekledikten sonra yavaşça doğrulun. 2 set olarak 8-10 tekrar yapmanız yeterli olacaktır.

SMITH MAKİNASINDA SQUATSmith makinası yanlardan kızaklar üzerinde gidip geldiği için çok güvenli bir alettir. Çömelme hareketini ağır çalışmak istiyorsanız bu makinayı tercih etmelisiniz.

Ağırlıkları yerleştirdikten sonra barın altına geçerek ensenize koyun. Hafif yükselip barı elleriniz ile çevirin ki kancalar güvenlikten kurtulsun.

Ağırlığı poponuza ve bacaklarınıza vererek çömelin. 1 saniye bekledikten sonra yavaşça doğrulun. 3 set olarak 10 tekrar yapmanız yeterli olacaktır.

DAMBIL ile STEP HAREKETLERİBir çift dambıl alıp kollarınızı yanlarda serbest bırakın. Sırtınız dik olsun. Hafif yüksek bir basamak veya tahta kutuya tek adım ile çıkarak inin.

Üzerine çıkacağınız kutunun yüksekliği hareketin zorluğunu arttıracaktır. Bu yüzden, önce dambıllar olmadan bir dene yaparak sakatlanma riskinizi minimuma indirin.

Yorulana dek 15 tekrar yapmaya çalışın, eğer üzerine çıkabileceğiniz bir kutu veya basamak bulamazsanız apartmanınızın merdivenlerini de kullanabilirsiniz.

YATARAK BACAK KIVIRMAYüz üstü bacak kıvırma cihazına uzanın, pedli silindir baldırlarınızın çok az altında kalacak şekilde ayaklarınızı yerleştirin.Vücudunuzu pedden oynatmadan, dizlerden bükerek ağırlığı mümkün olduğunca kaldırın.İki saniye bekledikten sonra dizlerinizi düzleştirerek, ağırlığı yeniden başlangıç pozisyonunuza döndürün.

66