Upload
shihanziya
View
441
Download
9
Embed Size (px)
Citation preview
TWF 2006-2011
OLAYLAR İNSANLAR SONUÇLAR
E.Bekir Hocaoğlu
1
TWF 2006-2011
OLAYLAR İNSANLAR SONUÇLAR
Sevgili Okur,
Bu yazıyı, ilgili dönemde baĢkanlık yaptığım Türkiye Wushu Federasyonu (TWF) ile 1.
BaĢkanvekilliği yaptığım Avrupa Federasyonu‟nda (EWUF), anmaya değer bulduğum
olaylar ve insanları anlatmak için yazdım. Bu yönüyle dönemin bir tarihçesi olarak da
değerlendirilebilir. Fakat bilinmelidir ki; sadece kendi baktığım açıdan ve her Ģeyiyle
değil, ibretlik olacağına inandığım kısmını kaleme aldım. Umarım bu metin, baĢkalarını da
benzer yazılar yazmaya teĢvik eder. Böylece Savunma Sporlarının bir yazılı tarihi
ortaya çıkar…
Metinde “kimin söylediği, kimin yaptığından” öte “ne söylendiği ne yapıldığı”
önemsenmiĢtir. GeçmiĢteki tüm olayları ve isimleri doğru hatırlamıyor olabilirim. Bazı
hususlar kiĢisel yorumlarımı da içeriyordur. Nihayet yazdığım her Ģey Ģahsi görüĢlerimdir.
Aklımın kenarından bile geçmez ki, herhangi birini karalayayım, zan altında
bırakayım vs.. Ders alınması gereken bölümlerden, ders alması gerekenler istifade
etsin isterim. Metinde adı geçenlerden herhangi biri, benim yazdıklarımın aksini
iddia ederse biline ki doğrusu onların söylediğidir. Bazı hatıraların anlatımından
gönlü kırılan olursa peĢinen özür dilerim. Kastım gönül kırmak değildir, tespit yapmaktır.
Adını iyilikle yâd etmem gereken ama hatırlayamadığım, baĢka kiĢiler de vardır. Kusura
bakmasınlar, onları da hatırladığımda anarım inĢallah.
Tepkiyi doğuran etkidir. Bende farklı izlenimler bırakan insanların, baĢkaları nazarında
nasıl göründükleri bu yazının konusu değildir. Ben, kendi gözlerimin gördüğünün
beynimdeki yansımasını ve kalbimde yarattığı duyguları yazdım. Elbette yazılanlar tevile
ve tenkite açıktır ve hatta belki de muhtaçtır… Bir kavga ve husumet oluĢturmayacak bir
üslupla yazdıklarımın tenkit edilmesi ve metinde ismi geçenlerin kendi zaviyelerinden
olayları anlatmaları, camia açısından Ģayan-ı takdir bir hizmet kabul edilecektir.
Metinde geçen olaylar tarihsel sıraya göre yazılmamıĢtır. Daha çok etkisel öncelik dikkate
alınmıĢtır. Tekrar belirtmek isterim ki bu yazı, resmi niteliği olan bir yazı değil
TWF 2006-2011
OLAYLAR İNSANLAR SONUÇLAR
E.Bekir Hocaoğlu
2
bir sohbettir. Lütfen bir sohbet esnasında serdedilen sözler olarak algılana ve hoĢ
görüle.
Ġnsanın Ģerle yâd edilmemek gibi bir misyonu olmalıdır. Hatta insan belki iyilikle yâd
edilmese bile olur ama kötü anılmamalıdır. Ġyi veya kötü anılmak bir iĢte geçirdiğiniz
süreyle değil icraatlarınızla ilgilidir.
Satırlarımda görünenler her ne kadar aklı muhatap alıyorsa da esas gayem duygulara
hitap etmektir. Böylece muhataplarım, öz benliklerinde mevcut olan asil duyguları ortaya
çıkarabilirler umarım.
ĠĢte bir dönem ve o dönemin hafızamda iz bırakan olayları…
“Sözüm odun gibi olsun Hakikat olsun tek.” Mehmet Akif
NEDEN ġĠMDĠ YAZIYORUM?
Bu metni belki de daha evvel kaleme almam gerekirdi diye düĢünenler olabilir. Olayların
üzerinden makul bir zaman geçmesi sağlıklı düĢünmek için Ģart. Ayrıca görevi baĢındaki
bir yönetimi zan altında bırakacak bir bilgilendirme yapmam yanlıĢ olurdu. Ben
ayrıldıktan sonra telefonla arayan çok kiĢi, Federasyon hakkında bir Ģeyler konuĢmak
istedi ama müsaade etmedim. Edebim ve yönetim anlayıĢım gereği federasyon ve
camiadaki insanlarla ilgili menfi yönde ağzımdan tek kelime bile duymamıĢsınızdır.
Üstelik Ģahsıma yapılan doğrudan kara propagandalara bile cevap verme ihtiyacı
duymadım. Çünkü eylemin bütünü ile kıyaslandığında Ģahsımız göz ardı edilebilecek
kadar önemsizdi.
Artık yeni bir dönemin arifesinde olduğumuz için bu yazının zamanlaması münasiptir.
GeçmiĢten ders almadan Ģekillendirilen gelecek, çökmeye mahkûmdur. Hem
de Ģekillendirenleri enkazı altında bırakarak!
Bir de tabii muhatap meselesi var. Ortalıkta gerçek bir muhatap yoktu. Evet birçok Ģey
olmuĢtu ama bunları kime yazacaktım. Kime faydası olacaktı anlatılanların… Bu bilgilere
TWF 2006-2011
OLAYLAR İNSANLAR SONUÇLAR
E.Bekir Hocaoğlu
3
ihtiyaç duyan birisi olmalıydı muhatap. Olayları birlikte yaĢadığım kiĢilere, ya Ģahsa özel
bilgi notları veya raporlar yazmıĢtım zaten zamanında. Bazıları da olan bitene Ģahitti…
Yani bunlar muhatabım değildi.
MUHATAP, MÜSEBBĠP
Hayatının önemli bir kısmını Büyükada‟da geçirmiĢ meĢhur Rus düĢünür Troçki,
konferanslarında söyleyeceklerini anlayacağına inandığı bir çift gözle temas kurmadan
konuĢmasına baĢlamazdı. Sözler yavan kaldığında gözler duyguları açığa vurur.
Doğrusu bu yazıyı yazmama sebep olan muhatabı bulmam da zaman aldı. Geç
tanımaktan piĢmanlık duyduğum bir arkadaĢım… Wushu camiasında olan biten her Ģeyin
arĢivini tutan adam.
Bu metni, Wushu camiasının duayeni, kaliteli insan, iyi bir dost, sevgili Cevat
Alp Hoca‟ya hitaben yazıyor ve O‟na ithaf ediyorum. Okuduğunda burada
yazılanları ve hatta yazılmayanları anlayacağına emin olduğum kiĢi kendisidir. Ama
biliyorum ki okuyan herkes, kendi meĢrebince bir Ģeyle bulacaktır metinde.
Bir gün Türk Wushu ‟sunun kitabını yazacak olanlar, tuttuğun arĢiv için sana minnettar
kalacaklardır Cevat Hocam.
Yazdıklarım öncelik sırasına göre Ģu kiĢiler için önemlidir;
1. Camianın akil adamları: Eski hocalar, 2. Antrenör ve Hakemler, 3. Sporun ne olduğunu bilen cemiyet gönüllüleri, 4. Federasyonların yöneticileri ve yönetime aday olanlar.
HOġ BĠR BAġLANGIÇ ve YÜREKTEN BĠR TAKDĠR
Hikâye 1986 senesinde baĢlıyor. Çoğu kiĢi bilmez, Uzakdoğu sinemasının revaçta olduğu
seksenli yıllarda ilk kez Trabzon‟da, onur timsali çok değerli hocam Ġbrahim Aktürk‟ün
okulunda baĢladım Kung Fu‟ ya. Bugünlerde ellili yaĢlarının baĢında olan Ġbrahim
Hocamın kiĢiliğine ve azmine bakıyorum da, böyle sağlam bir damardan giriĢ yaptığıma
seviniyorum. Aynı salondan, Hocamın iki talebesinin T.C. Spor Federasyonlarına baĢkan
seçilmesi tesadüf olmasa gerek. (Diğeri eskrim federasyon baĢkanı Müminhan Bilgin‟dir).
BaĢlamadan sevgili hocama minnet ve Ģükran sunuyor ve diyorum ki; iyi ki varsın
TWF 2006-2011
OLAYLAR İNSANLAR SONUÇLAR
E.Bekir Hocaoğlu
4
kıymetli Hocam! Bilgeliğin ve yol göstericiliğin değerlidir ve bana çok Ģey katmaya devam
etmektedir.
Camiada her dönem Ģampiyonlar yetiĢtiren Ġskender Oflu Hoca da, Ġbrahim Aktürk‟ün
rahle-i tedrisatından yetiĢmedir. Zannederim benden daha eskiydi Ġskender Hoca. O
nedenle okuldan hatırlamıyorum kendisini. Bilen bilir, taktik ve motivasyon dehasıdır.
Yılmak, usanmak yazmaz kitabında. Her an yeniden baĢlamaya hazırdır. Dost canlısıdır.
Geleni ağırlamasını, gideni uğurlamasını bilir. Usul erkân sahibidir. Gelgelelim en çok
takdir ettiğim yanı bu özellikleri değildir.
HemĢeri olmamız üstüne üstlük aynı hocadan ders almamıza rağmen hiçbir seçimde beni
desteklememiĢtir. Sebebini de “birlikte hareket ettiği arkadaĢlarına karĢı ters düĢmemek
ve onlara verdiği sözü yememek” olarak anlatmıĢtır. Hiçbir zaman aklını çelmek,
fikrinden caydırmak için baskı altına almak aklımdan geçmemiĢtir Hocayı.
Ġskender‟e hiçbir zaman kırılmadım. Bırakın kırılmayı bu düzgün tutumundan dolayı onu
hep takdir ettim. Seçilenin baĢkan değil ekip olduğunun farkına varanlardandı Ġskender
Hoca. Kurallara her zaman uyan, kanaatkâr, resmi görevlerini icra ederken bana rapor
yazan çok az sayıdaki teknik adamdan biri olmuĢtur görev yaptığım süre zarfında.
BaĢarıları ve azmi Wushu‟ nun Türkiye‟de geldiği yer dikkate alındığında kilometre
taĢlarından önemli birini teĢkil eder. Zamanımda, eskiden gasp edilmiĢ bir hakkını
verebilmek için çok gayret etmiĢ ama baĢaramamıĢtım. Umarım halletmiĢtir.
BaĢkanlıktan ayrıldıktan sonra dahi beni arayan soran ve benim de zaman zaman
kendisini arama ihtiyacı hissettiğim ender insanlardan biridir. Karadeniz insanının o
delikanlılık damarı, Hoca‟nın saçının teline kadar iĢlemiĢtir. Umarım TWF, kendisinden
daha aktif istifade eder. Var olsun.
DÖNÜM NOKTASI: YILMAZ AYDIN
Ġbrahim Hocamdan sonra oldukça uzun bir süre ara verdim spora.
Aradan seneler geçti. 2002‟de Sirkeci‟deki ofisime ĠTÜ‟den bir sınıf arkadaĢım çıkageldi:
Hüseyin Erdem… Yıllardır görmüyorduk birbirimizi. Bana bir kavgada kafa darbesi
aldığını, beyninin hasar gördüğünü, hastanede yattığını, bunun üzerine bir arkadaĢıyla
özel savunma dersi almak için arayıĢa girdiklerini ve Yılmaz Aydın diye bir Kung Fu
Hocasını bulduklarını, hem bilge kiĢiliğinden hem de eğiticiliğinden çok etkilendiklerini
anlattı. Yanında da Ģimdi Ġstanbul Üniversitesinde doçent olan Zekeriya Erkal vardı.
Hem Hüseyin hem Zekeriya çok kiĢilikli, dolu, zor beğenen, entelektüel ve sofistike
zevklere sahip iki arkadaĢımdı. Söylediklerini ciddiye aldım.
TWF 2006-2011
OLAYLAR İNSANLAR SONUÇLAR
E.Bekir Hocaoğlu
5
Çok eskiden beri Yılmaz Aydın‟ın adını duyardım. Efsaneydi… Kung Fu denince akla
gelen isimlerden biri Bruce Lee ise biri de Yılmaz Aydın‟dı. Hüseyin‟e Hoca ile tanıĢmak
istediğimi söyledim. Niyetim Kung Fu çalıĢmak değildi. Sadece çok meĢhur biri olan
Hocayla tanıĢmaktı.
Bir gün Hüseyin, Zekeriya ve Yılmaz Hoca ofise teĢrif ettiler. TanıĢtık… Yılmaz Hoca‟dan
ben de çok etkilendim. Ofisin spor salonu olacak büyüklükte bir bölümü vardı. Oraya
baktık, ölçtük biçtik. Yılmaz Hoca burası uygundur dedi. Karar verdik. Ofiste Kung fu
dersleri almaya baĢlayacaktık...
O dönemler dünyaya doğru yürümekle meĢguldüm. Hem Avrupa, hem Çin hem
Türkiye‟de üretim tesisleri, sorumluluğum altında sayısını unuttuğum kadar çok iĢletme
ve çalıĢan, bunların stresiyle sürekli yükselen tansiyonum ve sair sağlık sorunları…
Nihayetinde bizim ofiste değil ama Hüseyinler ‟in baĢka arkadaĢlarının da katıldığı
Fatih‟teki bir salonda Yılmaz Hoca‟dan ders almaya baĢladık. Hayatımın en güzel
yıllarıdır. Hem tansiyonum hızla normale döndü hem de iĢe ve hayata bakıĢım kökten
değiĢti. Odur budur herkese savunma sporu yapmalarını ve Ģanslılarsa Yılmaz Aydın gibi
bir hoca edinmelerini tavsiye ediyorum.
FATĠH‟TEKĠ ANTRENMANLARIMIZ
Hani insanın hayatında yerleri doldurulamaz, bıraktıkları boĢluk krater kadar
derin olan kimseler vardır ya iĢte Yılmaz Aydın, bu listenin en baĢındaki
insandır. Sürekli Ģen Ģakrak, hiperaktif, her Ģeyini her zaman bırakın paylaĢmayı, elinde
avucunda ne varsa hepsini son kuruĢuna son lokmasına kadar baĢkalarına vermeye
hazır, karĢılık beklemeyen bir adam. Hocalığımızı yaptığı onca zaman içerisinde bir gün
bile, antrenmanlarımıza bir dakika geç kaldığına Ģahit olmadık. Bırakın geç kalmayı ben
bazen yarım saat filan erken gittiğimde bakardım hoca salonda. Oysa ta Pendik‟ten
gelirdi Fatih‟e. Biz iki adımlık mesafede olmamıza rağmen gecikirdik bazen. “Hocam
neden bu kadar erken geliyorsun?” diye sorduğumda; “Biz insanlara disiplin kazandırmak
için bu sporlara gönül verdik. Zamanlama en hayati Ģeydir. Ayrıca bana hakkınızın
geçmesinden korkarım” derdi. Sonradan Hoca ile yurtdıĢına çıktığımızda, Hocayı gören
yabancı mevkidaĢlarının kendisine Bay Disiplin diye hitap ettiklerine Ģahit olacaktım. O
günlerden hatırımda kalan Ģey; PerĢembe günleri “Kurtlar Vadisi” dizisine geç
kalamamak için hocanın antrenmandan sonra nasıl apar topar ve koĢarak salondan
çıktığıdır. “Bizi anlatıyor” derdi Hoca dizi için.
TWF 2006-2011
OLAYLAR İNSANLAR SONUÇLAR
E.Bekir Hocaoğlu
6
KĠM BU YILMAZ AYDIN
Yılmaz Aydın, benim hayatımda bir Kung Fu hocası olarak değil, ömür boyu
bir dost, felsefesi yaygınlaĢtırılması gereken bir bilge, sapasağlam bir adam,
bir örnek insan olarak yer almıĢtır. Zaten baĢkan olmayı da, Ģahit olduğumuz
ve hayran kaldığımız kiĢiliğine sahip sporcular yetiĢtirilmesine destek vermek
için kabul edecektim sırası geldiğinde. O sert mizacının arkasında Ģok edici bir
uysallık, bir merhamet pınarı ve olağanüstü güzel Ģiirler yazdıran bir duygu seli vardır.
Bir kalem ustasıdır aynı zamanda Hoca. Edebiyatı, hitabeti ve ikna kabiliyeti güçlüdür.
Ġbadetlerini dünya yıkılsa aksatmaz. Fikri zikri ne olursa olsun herkesi sever, herkesin de
kendisini sevip saydığına hep Ģahit oldum. Son derece kibar, nazik , adımı bir kez olsun
unvansız kullanmayan, sürekli “bey”, “reis”, “kardeĢ” diye hitap eden, sonra nasıl alçak
gönüllü, nasıl yardımsever acayip bir adam. Sır değildir hep “ adamlarım bana ihanet
etti” der durur Hoca. “Adamlarım” dediği sadece yetiĢtirdikleri değil, hizmetinde
bulunduklarıdır da. Doğrudur. Çünkü hocadaki bu üstün özellikleri kullanmak isteyen
kötü niyetli nice kimseler çıkmıĢtır. Çıkmaya da devam etmektedir.
Umarım sevgili Yılmaz Hocam bana hakkını helal eder. Bu camianın bir türlü sükûn
bulamamasının sebebi en baĢta Yılmaz Hoca‟ya, arkasından Cevat Alp, Ġbrahim Aktürk,
Enver Beygova ve adlarını bilemediğim aynı kuĢaktan hocalara sahip çıkılmaması ve
gereken makamlara yerleĢtirilmemeleridir. Bu apaçık bir “aslını inkar” doğurmakta ve
herkes layık olduğunu bulmaya devam etmektedir. Bu duruma behemehâl müdahale
edilmeli, çözüm üretilmelidir... Yoksa kimse boĢuna rahmet beklemesin!
Suya düĢen ilk cemreyle bahardan baĢlayıp kıĢa kadar Kınalı Ada sahilinde yaĢayan,
Boğazı karĢıdan karĢıya, Bostancıdan Adalara kadar kaç yüz kere yüzdüğünü kendisi bile
hatırlamayan Yılmaz Hoca‟nın, inanılması zor bir zaafı vardır. Dünyalara meydan okuyan,
hakkında efsaneler uydurulan, sağlam cüsseli, görünüĢü sert bu yiğit adam, -laf
aramızda- müthiĢ kılıbıktır. Sonradan fark ettim ki meğer evlerini her ziyaretimde,
cennetten bir esinti hissettiğim ve mis gibi leziz nimetlere gark olduğum atmosferin bir
nedeni kıymetli Hocamsa, diğer nedeni de kendini her Ģeyiyle Allah yoluna adamıĢ
Yenge‟mizmiĢ. E Allah layık olana, böyle bir eĢe karĢı kılıbık olmayı nasip etsin!
Federasyonu yönetirken sorunların beni çaresiz bıraktığı dönemlerde eksikliğini
hissettiğim ve aradığım yaslanılası çınar, Yılmaz Aydın olmuĢtur. Bu iĢten el etek
çekmeme sebep de, aynı ulu çınardır. Ender bir Ģahsiyet arayıĢındaki insana tavsiyem
Ģudur: Yılmaz Aydın‟la yolculuğa çık, Kınalı Ada‟ya git sofrasını paylaĢ, ada sakinlerinin ve
hatta martıların ona nasıl davrandığı izle… Çok ĢaĢıracaksın!
TWF 2006-2011
OLAYLAR İNSANLAR SONUÇLAR
E.Bekir Hocaoğlu
7
Hoca hakkında söylediklerim, sahip olduğu özelliklerden benim Ģahit olabildiğim küçük
bir kısımdır. Kalanı da bende saklı kalsın. Zaten bu yazdıklarımı hiç yüzüne karĢı
söylememiĢimdir. Söylesem utanır, kızarır, yerin dibine girer. Yeri geldiğinde bir orduya
kafa tutar, yeri geldiğinde bir kuĢun ötüĢüne çocuklar gibi oturur ağlar. Kim bilir günün
birinde baĢka güzel özelliklerini de yazarım. Çünkü Yılmaz Hoca ancak hakkında bir kitap
yazılarak anlatılabilecek bir ömür sürmüĢtür. Bir akademidir Hoca.
BambaĢkadır Yılmaz Hocam. Kimselere benzemez. Gittikçe kirlenen dünyada ĠnĢallah
yetiĢtirdiklerinden hocamın bu üstün özelliklerini kısmen de olsa taĢıyacak arkadaĢlar
çıkar. Bu arkadaĢlardan iyi Wushucu olmalarını filan beklemiyoruz. Bunun önemi yok.
Çünkü Wushu yapacak çok adam bulunabilir. Mesela Çin‟de çok var. Topraklarımızın ve
gezegenimizin ihtiyacı, Yılmaz Aydın gibi adamlardır.
Bir gurup arkadaĢla Fatih‟teki salonda hem bedenimize hem ruhumuza ilaç gibi gelen
Kung Fu seanslarına devam ediyorduk. Hepimizin yaĢı otuzu aĢkın olduğundan Yılmaz
Hoca bizimle olağanüstü bir hassasiyetle ilgileniyordu. Benimle ilgileniĢi ise bir baĢkaydı.
Sanırım Hoca beni sevmiĢti… En küçük bir aksaklıkta üstüme titriyor, diğer arkadaĢları
bana karĢı sert davranmama hususunda ikaz ediyor hatta Hüseyin‟i bazen fırçalıyordu.
Ġyi bir sporcu olan sevgili arkadaĢım Hüseyin bu duruma içerler ben de bıyık altından
gülerdim.
Hocamızın yanında hepimiz kendimizi Ģımarık çocuklar gibi hissederdik. Zorlandığımızda
hemen boyundan nabzımızı ölçer ve sırt üstü yere yatırırdı bizi. Antrenman sonrasında
yaptığı masajları da hiç unutamam. Ġronik gelecek belki ama Federasyon
BaĢkanlığının bana verdiği yegâne zarar, Yılmaz Hoca gibi bir eğitmeni
kaybetmek olmuĢtur. Odur budur düzenli bir spor yapamadım. BaĢlayacağız tekrar
inĢallah… Ne zaman baĢlayabiliriz Yılmaz Hocam?
SĠNGAPUR YOLCULARI
2004 sonuna doğru Yılmaz Hoca, yıllardır yakın temas içinde olduğu Endonezya orijinli
savunma sporu Pencak Silat‟ın Singapur‟daki dünya Ģampiyonası bilgisini getirdi ve
beraber gitmeyi teklif etti. Daha evvel Singapur‟da yaĢamıĢlığım vardı ve çok sevdiğim
bir yerdi. Hoca ile de aramızdan su sızmıyordu. Memnuniyetle kabul ettim.
ġirketlerimizden birinin sponsorluğunda hazırlıklara baĢladık. Ama ne hazırlık. Yılmaz
Hoca sanki Türk Milli Olimpiyat kafilesini Olimpiyat Oyunlarına götürüyordu. Wushu
camiasından insanlarla ilk tanıĢmam böyle baĢladı.
TWF 2006-2011
OLAYLAR İNSANLAR SONUÇLAR
E.Bekir Hocaoğlu
8
Kafileden hatırlayabildiklerim; bizim Hüseyin, Akif Ġnci ve oğlu sevgili Ġsmail, Karate
camiasından antrenör bir arkadaĢ, Yılmaz Hocanın kardeĢi Ahmet, Yılmaz Hocanın genç
bir öğrencisi Mehmet Kapukaya bir de Abdurrahman Akyüz. Saydıklarımdan Hüseyin
hariç hiç birini daha öncesinden görmemiĢtim.
Singapur‟a indik. Bir protokol adamı olan Yılmaz Aydın‟la en evvela Türk Büyükelçisini
ziyaret ettik, hediyeleĢtik. YarıĢmalara birkaç gün daha vardı. Sıkı antrenmanlara
baĢladık.
ABDURRAHMAN AKYÜZ‟ÜN AZMĠ
Abdurrahman Akyüz de müsabık idi. En azimli çalıĢan, iĢi en ciddiye alan ve en iyi maç
çıkaranlardan biri Akyüz‟dü. ġampiyon olacağına inancı tamdı. Ama yaptığı Pencak Silat
değil, sanda idi. Rakibi de muhtemelen yarı yaĢında filandı. Uzun zamandır bizimkiler bu
yarıĢmalara katılmamıĢtı. Meğer kurallar çok değiĢmiĢ. AkĢamdan bize kuralları içeren
kitapçığı verdiler. Pencak Silat‟ın “P” sini dahi bilmeyen ben, eski ve yeni kurallardan bi
haber, kafileye yarım saat kadar seminer verdim ama ne ben ne de onlar pek bir Ģey
anlamadık. Semineri benim vermemin sebebi; lisanı anlayabilen tek kiĢi olmamdan
kaynaklıydı.
Odur budur antrenör ve hakemlerimizden uluslar arası müsabakalara gitmeye
talip olanlarının dil bilmelerini arzu ederim. Bu mesele Federasyon BaĢkanlarının
dil bilmelerinden daha mühimdir. Benim dönemimde diğer devletlerden gelen antrenör
ve hakemler içinde, yabancı dil bilgisi en zayıf olan hep bizimkilerdi. Bununla ilgili çalıĢma
yapmam gerekirdi ama yapamadım. ġimdi yapılmalı. Dil; insanları kaynaĢtırır,
kaynaĢma da insanların sivri yanlarını törpüler. KaynaĢma huzur ve barıĢa
hizmet eder.
Orda gördüm ki Pencak Silat, çok estetik ve çok teknik bir spor. Sanda ile kıyaslanması
güç. Neyse, bizimkiler maçlarda teker teker döküldü. AnlaĢılan kimse kuralları
öğrenememiĢti. En diĢli rakip Akif Hocaya düĢtü. Maçlarda yüze vurmak yasaktı ama
Akif Ġnci rakibinin kendisine karĢı sergilediği türlü Silatlara okkalı bir kroĢeyle karĢılık
verdi ve ceza aldı. KarĢı tarafın dudağı patladı. Akif Hoca‟nın da performansı iyiydi ama
kendinden en az on beĢ yaĢ genç rakibe karĢı yetersiz kaldı.
Bu yüze vurma meselesiyle ilgili Yılmaz Hoca‟nın bize anlattığı hoĢ bir anısı vardır.
Çekemeyenleri Hoca‟nın ġeyhi‟ne; “Yılmaz Hoca Kung Fu maçlarında yüze yumruk atıyor”
diye ihbar etmiĢler. Yüz, kutsal kabul edildiğinden Ulema sınıfı, sporlarda yüze
vurulmasını men ederler. ġeyh çekmiĢ Yılmaz Hoca‟yı bir gün kenara ve ihbarın doğru
TWF 2006-2011
OLAYLAR İNSANLAR SONUÇLAR
E.Bekir Hocaoğlu
9
olup olmadığını sormuĢ. Yılmaz Hoca, o malum nüktedan tavrıyla, “doğrudur, yüze
yumruk vardır ġeyhim ama ben vurmuyorum.” ġeyh tam bir oh çekmiĢti ki devam etmiĢ
Yılmaz Hoca: “ġeyhim ben yüze tekme atıyorum. Çünkü yumruk 1 tekme 3 puan…” ġeyh
Yılmaz Hoca‟ya Ģefkatle bakar ama fazla dayanamaz ve kahkahayı basar. Konu
kapanmıĢtır.
HERKÜL: AHMET AYDIN
Müsabakalarda hakemliğe çok önem veriliyordu ve biz kurallar gibi jestleri de
öğrenememiĢtik. Sayısını hatırlayamadığım kadar çok hakem gurubu yönetiyordu
maçları. Ahmet Aydın ağır sıklette tatamiye çıkacaktı. Body Ģampiyonu da olan Ahmet‟in
kusursuz bir fiziği vardı ve maç öncesi Fransız televizyonu, rakibi Fransız olan Ahmet‟in
kaslarını çekiyordu yakın plan. Ahmet de kameralar karĢısında Ģovunu sergiliyordu. Zaten
Ģehirde Ahmet‟i gören herkes kendisiyle resim çektirmek için sıraya giriyordu. Maç
baĢladı.
Ahmet, o dev cüssesinden beklenmeyen çeviklikle olmadık hareketler, kusursuz döner
tekmeler sallamaya baĢladı. Son maçımızdı. Bayağı öndeydik. Fransız periĢandı.
Ahmet‟in bir hamlesiyle rakip yere düĢtü. Hakem düdük çaldı. Maç durdu. Orta hakem
masa hakemlerine bir takım jestlerle bir Ģeyler gösterdi. Ahmet puanın kime gittiğini
anlayamadı. Bize baktı. Biz de anlayamamıĢtık. Sonunda kendi aleyhinde olduğuna
kanaat getirdi. Hakem masasına yaklaĢtı, masadaki küçük bayrağı alarak sapını masaya
vurdu ve hakemlere bağırıp hakaret etti. Sonuç: diskalifiye… Sahadan zar zor çıkardık
Ahmet‟i. Çok iyidir, çok hoĢtor Ahmet ama bu durumlarda kendine hakim olamaz.
Mensubu olduğum kafile ve millet adına çok ciddi utanç duyduğum bir andır o an…
ABDURRAHMAN HOCA SALAVAT GETĠRĠYOR
Ekibin benim dıĢımda kalanı Ġstanbul‟dan ayrılmadan Yılmaz Hoca‟nın meĢhur Ģeyhini
ziyaret edip el öpmüĢ dua istemiĢler. ġeyh bizim ekibin sıfır antrenmanlı ve sıfır kural
bilgisiyle dünya Ģampiyonasına gittiğini bilse, herhalde bunları kovardı.
Singapur‟da müsabakalar devam ederken ġeyh telefonla bir adamına sürekli Yılmaz
Hocayı arattırıyor, dualar fayda etti mi diye sorduruyordu ama ne gezer. Bizimkiler
ayakları üstüne duramıyor. Silat denilen bir form var bu sporda. Üç adımlık mesafede el
ve ayaklar marifetiyle yapılan bir dizi estetik hareketler. Rakibe doğrudan saldırmak
yasak. Bir hamle yapmadan evvel Silat yapmanız gerekiyor ki puan alabilesiniz. Yani bir
nevi evvela Silat sonra Pencak...
TWF 2006-2011
OLAYLAR İNSANLAR SONUÇLAR
E.Bekir Hocaoğlu
10
Yılmaz Hoca kafilenin bütün ihtiyaçlarından sorumlu tek adam... Hataya müsamaha
göstermeyen mükemmeliyetçi yapısı ona hem koçluk, hem masörlük, hem
baĢkanlık hem kameramanlık hem de badigartlık yaptırıyor.
Abdurrahman Akyüz‟ün maçında Yılmaz Hoca bir yandan da kameramanlık yapıyor.
Görüntü kayıtları çok önemli. Hoca hem arĢiv tutuyor hem de dönünce bu teknikler
çalıĢılacak salonda. Diğer yandan bir maç spikeri profesyonelliğiyle Orhan Ayhanvari,
olan biteni anlatarak kayda alıyor. Bu sırada telefonu çalıyor Hocanın. Arayan yine
ġeyh‟in adamı. Gayet rahat ve kendinden emin, ġeyhin beklediği cevabı almak umuduyla
soruyor adam: “Ne oldu, dualar tuttu mu Yılmaz Hocam.” Yılmaz Hoca bir yandan
telefonda konuĢurken bir yandan da maçı Ģu Ģekilde anlatmaya devam ediyor kameraya:
“ Evet, Abdurrahman Silat yapıyor, bir tekme çıkardı, çok güzel oğlum, Ģimdi
gene Silata devam ediyor.” Telefondaki, Hoca‟nın kendisiyle konuĢtuğunu sanıyor ve
Silatı, Salavat diye anlamıĢ olacak ki devam ediyor sormaya: “Hocam Abdurrahman
Hoca Salavat mı getiriyor. Durum çok mu kötü yani, Hocam?”. Bu esnada bitiĢ
gongu çalıyor ve sonuç aleyhimize. Hoca üzgün. Telefondaki elçiye mesajı net ve kısa
oluyor Hocanın: “Oğlum! ġeyhime söyle. Duayı kessin. Dualar hep rakiplere
gitti.” KarĢıdaki üzgün, ġeyhe bu bilgiyi nasıl vereceğini düĢünerek kapatıyor telefonu.
Telefonlar kesilmiĢtir.
ĠĢte her durumda böyle nüktedan bir adamdır Yılmaz Hoca. Gerçi çok sonra duydum ki
Ġstanbul dönüĢünde rakiplerin hangi milletten olduğunu sormuĢ ġeyh bizim Hocaya.
Endonezya, Malezya gibi Müslüman ülkelerden oldukları cevabını alınca son hükmü
vermiĢ ġeyh: “Ben Müslümanların galibiyeti için dua etmiĢtim, demek onlar hak
etmiĢ.”
Maçlar bitti. Hoca makûs talihimize üzüldü ve gözyaĢı döktü. Orada amatör ruhun ne
demek olduğunu anladım. Zaten maçları Yılmaz Hoca ile Abdurrahman Akyüz dıĢında
ciddiye alan olmamıĢtı.
“ġAHSIN GÖRÜNÜR RÜTBE-Ġ AKLI ESERĠNDE”
Türkiye‟den pasaportların alınmasıyla baĢlayan, üzerimize tek tip, gıcır gıcır üniforma gibi
lacivert takım elbiseleri çekmemiz sonra Singapur‟da büyükelçilik ziyareti, kulis
faaliyetleri, yabancı heyetlere hediyeler, seremoni... Her Ģey kusursuzdu. O günden
sonra onlarca Ģampiyonaya katıldım ki bunlar arasında Pekin 2008 Olimpiyat
Oyunlarındaki Wushu yarıĢmaları da vardır, Orda bile bu içtenlik, ekip ruhu ve
kusursuzluğu göremedim. ĠĢte Yılmaz Hoca organizasyonlarının farkı böyleydi.
TWF 2006-2011
OLAYLAR İNSANLAR SONUÇLAR
E.Bekir Hocaoğlu
11
Güle oynaya tadı damağımızda bir yolculuk yaptık ve döndük.
Abdurrahman Akyüz ile tanıĢmamız iĢte böyle oldu. Singapur‟da bize ikram ettiği, hepsi
çok özel bal, peynir, yayık tereyağı ve özel poğaça çok makbule geçmiĢti. Sonraları
çokça istifade ettiğim bu ziyafetler hala hasretini çektiğim, özlediğim lezzetlerdendir.
Abdurrahman Hoca ile yolculuk yapanların açlık çektiği duyulmamıĢtır zaten. Misafirlerine
karĢı ikramı ve ağırlaması dillere destandır. Çok çok cömerttir Abdurrahman Hoca.
WUSHU DĠYE BĠR KELĠME
Yılmaz Hoca Pencak Silat‟ı Türkiye‟de federe etmek istiyordu. Ġstanbul‟a dönerken uçakta
Abdurrahman Akyüz‟ün sık sık Wushu diye bir kelime kullandığını duyuyordum. Nedir bu
Wushu diye sorduğumda öğrenmiĢ oldum ki Kung Fu‟ imiĢ. Singapur‟da olan bitenler
Pencak Silat Federasyonu hevesimizi kursağımızda bıraktı. Pencak Silat‟tan vazgeçip
Wushu‟ya yoğunlaĢtık.
Akyüz; çok azimli, alçakgönüllü, dost canlısı birisiydi. Kendine has çok tatlı kırma bir Oflu
Ģivesiyle ve çok az konuĢuyordu. Alamet-i farikalarından biri iç cebinde taĢıyıp sürekli
okuduğu küçük boy Kur‟an‟ı Kerim‟di. Yılmaz hocayla birbirlerinin gölgesi gibiydiler
Singapur‟a. Hoca‟nın en eski öğrencilerinden ve eski Avrupa ġampiyonu idi ve Yılmaz
Hoca benim gibi onun da üstüne titriyordu. Kanım hemen ısınmıĢtı Abdurrahman
Hoca‟ya. Singapur seyahati birlik beraberlik içinde tadı damağımızda kalan bir yolculuk
oldu. Sonraki dönemlerdeki çok sayıdaki seyahatten, o samimiyet ve amatör ruh
ikliminde hatırladığım ancak bir yolculuğumuz daha olabildi. Sırası gelince onu da
anlatacağım.
YILMAZ AYDIN: “BANA GÜVENME ABDURRAHMAN‟A GÜVEN”
Döndüğümüzde Wushu, bağlı bulunduğu Mücadele Sporları Federasyonu‟ndan ayrılmak
üzereydi ve Abdurrahman Akyüz Ankara‟da dönemin GSGM Müdürü ile yakın
arkadaĢlığından dolayı bu iĢ için büyük mesai harcıyordu. Yılmaz Aydın Hoca
Abdurrahman Akyüz‟ü bana takdim ederken kendisine ne kadar güvendiğini izah için
“benim söylediklerime itibar etme onunkilere et, benden çok ona güven”
demiĢti. Hocanın A. Akyüz‟e itimadı tamdı.
Yılmaz Hoca, Abdurrahman Akyüz ile olan hukukunu anlatırken Ģöyle bir anısını
paylaĢmıĢtı bir ara bir dost meclisinde. Abdurrahman Hoca da bizimleydi. Belki bazı
yerlerini yanlıĢ hatırlıyorumdur Hocalarım mazur görsün:
TWF 2006-2011
OLAYLAR İNSANLAR SONUÇLAR
E.Bekir Hocaoğlu
12
Yılmaz Hocalar ekibiyle Konya‟da mı nerde bir gösteri yapmaya gidiyormuĢ. Ekipte
Hoca‟nın parlak öğrencisi Abdurrahman Akyüz de vardır. Gösteri, dönemin meĢhur çivili
tahtasıyla baĢlayan ve Ģov Ģeklinde devam eden bir dizi aksiyonu içermektedir. Planlanan
gösteride yanlıĢ hatırlamıyorsam Yılmaz Hoca, Abdurrahman Akyüz‟ün karnında Samuray
kılıcı ile karpuz kesecektir. Buna çalıĢılmıĢtır. Otobüse binmeden ekipten biri gazetede bir
haber görür. Ġstanbul‟daki büyük hocalardan ya Cevat Alp yahut da kendisini “ Dünya
küçük Enver Beygova büyük” diye tanıtan Enver Hoca erken davranmıĢ ve bir gösteride
Yılmaz Hocanın bugün sergileyeceği kılıçla karpuz kesme numarasını yapmıĢtır. Her
zaman yeni ve özgün Ģovlar peĢinde olan Yılmaz Aydın‟ın morali bozulur ama ziyanı
yoktur. Mırıldanır: “Onlar kılıç kullanmıĢsa ben de balta kullanırım”… Ekip hafiften
tırsar. “Hocam baltayla karpuzu kesmek bir sıkıntı doğurmasın” diye endiĢelerini
dile getirirler. Yılmaz Aydın bu, dinler mi kimseyi…
“SÜVARĠNĠN RÜYASI”
Esas bomba geridedir oysa… Hemen kafalar çalıĢmaya baĢlar. Yeni bir senaryo bulunur
ve koreografi hazırlanır. Ama bir sorun vardır. Vakit çok dardır ve antrenman yapmak
mümkün olamayacaktır. Olayın kalan kısmını Yılmaz Hocamın ağzından dinleyelim:
“Baktım durum kritik, karizmamız çizilecek, gösteri güme gidecek, rezil olacağız. O
zamanlar öyle canlı, birbirinden haberdar bir camia vardı ki, biri bir Ģey yapsa anında
duyulurdu. Artık karpuz kesemezdik kılıçla. Bizim altında kalmamamız lazım. Anlatmaya
baĢladım: “ArkadaĢlar dikkatle dinleyin sıfır hata olmalı, tehlikeli bir Ģey
yapacağız” . Herkes nefesini tuttu. “Ben” dedim, “çivili tahtaya yatacağım, biriniz
karnımda altı tuğla kıracak balyozla. Oradan kalkacağım. Kalkar kalkmaz sırtımda iki
sopa birden kıracaksınız. Tahta var mı elimizde” diye sordum. “Var” dediler. “Güzel,”
dedim. “Sopalar kırıldıktan sonra döner tekmeyle havada tuttuğunuz tahtaları
parçalayacağım. Bir kavga ortamı olduğunu hayal edelim. Ben tam koĢup uçan tekme
attığım esnada biriniz bana balta fırlatacaksınız. Baltayı havada yakalayacağım ve yere
indiğimde o esnada yerde sırt üstü up uzun yatan Abdurrahman‟ın alnındaki elmayı
baltayla ikiye böleceğim”. Gösteriye de bir isim vermiĢtim: Süvari‟nin Rüyası…(Zaten
Hoca‟nın bu gösterisi ancak rüyalarda olur). Baktım kimsede çıt yok, yüzler sapsarı.
Abdurrahman hafiften titriyor. “Oğlum Abdurrahman sakın titreme” dedim. (Gerçi
Yılmaz Hoca bu tip hikâyeleri anlatılırken susan ve gülümseyen Abdurrahman Akyüz, bu
noktada “ ne titreyeceğim ya” diye müdahale etti ama herkes can kulağıyla Yılmaz
Hoca‟yı dinliyordu).
TWF 2006-2011
OLAYLAR İNSANLAR SONUÇLAR
E.Bekir Hocaoğlu
13
“E OĞLUM, BEN SANA TĠTREME DEMEDĠM MĠ?”
Gösteri baĢladı. Tuğlaları kıran sporcum, balyozu çok sert indirdi karnım hasar gördü. Ġki
sopa fazla demiĢiz meğer bir tanesi yetermiĢ, bayağı bi canım yandı. Çok Ģükür tahtaları
döner tekmeyle parçaladım ama bu arada her nasılsa lenslerimden biri gözümden düĢtü.
(Yılmaz Hoca‟nın gözler 8 numara miyoptur.) Uçan tekme atmak için koĢarken baltayı
fırlattılar. Lens düĢtüğünden baltayı çift görüyordum. Bereket versin ki lenssiz gözümü
kapadım da baltayı son anda yakalayabildim. Uçar tekmeyi atıp yere indiğimde 20 bin
kiĢilik salonda çıt yoktu. Herkes nefesini tutmuĢtu. “Bismillah” dedim içimden ve çaldım
baltaya elmayı. Ġki parçaya ayrılan elma, iki yana düĢtü. Salon alkıĢtan yıkılıyordu. Bu
esnada cılız bir ses iĢittim yerden: “Ahhh!” Baktım Abdurrahman‟ın kaĢ yarılmıĢ kan
süzülüyor. “E oğlum” dedim, “ben sana titreme demedim mi?”
Abdurrahman Akyüz‟ü hastaneye götürdüler. KaĢına bilmem kaç dikiĢ attılar. Tabi
Abdurrahman Hoca sırtüstü yatarken ne kadar ve nasıl titreyebilir muamma ama Yılmaz
Hoca‟nın anlatması böyle. Bir ara baltayı son anda bulduklarını, bu gösteri için çok büyük
ve keskin olduğunu kaçırmıĢtı ağzından… Usta avcı; attığını vuran, vuramadığına bahane
bulan, gözü kesmediğine atmayandır.
FEDERASYON ÇALIġMALARI
Federasyon çalıĢmalarına baĢlamıĢtık. Sene 2006. Gerek Abdurrahman Akyüz‟ün gerek
benim farklı çevrelerden tanıdıklarımız vardı. Yönetim Kurulu listesi oluĢturmak için
sıkıntımız yoktu. Federasyon baĢkanlığına aday olmam için Abdurrahman Akyüz ve
Yılmaz Hoca çok ısrar etmiĢlerdi bana. Kıramayacağım adam Yılmaz Hoca idi. Hayır
diyebilecek durumum yoktu. Zaten bana karĢı öyle teveccüh göstermiĢlerdi ki baĢka bir
isim akıllarından geçmiyordu bile. Bu itibar ve teveccühün sebebi sonradan çook
arayacağımız Singapur organizasyon, oradaki birlik beraberlik, dostluk ve muhabbet idi…
Gerçi ekip birbirini tanıyordu yeni olan bendim. Ama bana meçhul ve mayınlı bir saha
gibi geliyordu federasyon…
Plan basitti. Yılmaz Hoca‟ya göre, BaĢkan olduğumda sadece Ģampiyonalara gelip beĢ
dakika görünecek, alkıĢları toplayıp ayrılacaktım. Yılmaz Hoca‟nın kendisi de en baĢ
koltukta oturacaktı. Bu özellikle A. Akyüz‟ün talebiydi. Zor bir Ģey değilmiĢ diye
düĢündüm o günkü aklımla. Sonradan aramızda olacakları o gün nerden bilebilirdim.
Abdurrahman Akyüz Wushu Federasyonu müstakil hale geldiği 2006‟dan baĢlayarak ben
ayrıldığım güne kadar Wushu için çok emek harcadı, çok gayret gösterdi. Kendisine
TWF 2006-2011
OLAYLAR İNSANLAR SONUÇLAR
E.Bekir Hocaoğlu
14
müteĢekkirdim ve itimadım tamdı. 2009‟daki ikinci seçimlere kadar da bu durumu
sarsacak hiç bir Ģey olmadı, gül gibi geçinip gittik. Ondan sonra yaĢadığımız deneyimden,
zaman içinde olayların insanları nasıl değiĢtirebildiğini veya nasıl saklı bazı Ģeyleri açığa
çıkarabildiğini esefle gördüm. Biz tekrar ilk döneme dönelim.
BAġLARKEN YOL ARKADAġLARIMIZ
Alt yapısı Abdurrahman Hoca tarafından hazırlanan seçim kampanyasının hitama
erdirilmesi için Ankara‟ya gittim. Ġlk iĢ, GSGM Genel Müdürü Mehmet Atalay ve diğer
delege bürokratlar ile görüĢtük. Seçim günü geldi çattı. Önce baĢkan seçimi yapılacak
sonra da yönetim listesini oluĢturacaktık. Doğrusu heyecanlıydım ama olayın ağırlığının
henüz farkında değildim. Seçim salonunda adaylar ile tesadüfen tanıĢtık. Sivas‟tan adını
Ģu an hatırlayamadığım bir beyefendi ve sanırım Beyoğlu Belediyesinde görevli Abdullah
Karadeniz adında aydınlık yüzlü genç bir arkadaĢ. Ġkisi de farklı gurupların desteğiyle
adaydı. Ben kimsenin adına aday olmamıĢtım. Yılmaz Hoca ve A. Akyüz ile görüĢmüĢ,
ikna olmuĢ ve kabul etmiĢtim. Abdurrahman Hoca kulis faaliyetlerini iyi yapmıĢ olacak ki,
GSGM Delegeleri beni oyladı. Böylece Müstakil Wushu Federasyonunun ilk
baĢkanı oldum.
Hemen A. Akyüz ile kolları sıvadık ve içinde parlamenterlerden, ĠTO ve ĠGDAġ BaĢkanına
kadar ĢaĢaalı bir yönetim kurulu oluĢturduk. Abdurrahman Akyüz tüm çalıĢmaları
insanüstü bir gayret ve samimiyetle yapıyordu. Gece gündüz demiyor koĢturuyordu.
ġahsıma karĢı son derece saygılı ve nazik idi. Öyle ki bu saygısından bazen ben hicap
duyuyordum. Bana “BaĢkanım” diyordu. Oldum olası bu tip hitapları sevimsiz
bulmuĢumdur. Ama Abdurrahman Hoca devleti ve hiyerarĢiyi bilen biriydi. Ve o birine
“baĢkan” diyorsa o kiĢi hakikaten kendini baĢkan gibi hissediyordu. Benim kendisine
hitabım, aramızdaki yaĢ farkı ve saygımdan ötürü her zaman“ Abdurrahman Abi”
olmuĢtur.
En iyi çalıĢan, en amatör ruha sahip, en heyecanlı, en proaktif yönetim kurulumuz; bu ilk
kurul oldu. Ġkinci yönetim kurulumuz yorgun ve daha renksizdi. ġimdi piĢman
olduğum Ģeylerden biri, kurulu oluĢtururken unvanlarına veya ticari
iliĢkilerimize atıfta bulunarak, bazı gönüllüleri kırma pahasına listeye
yazdığımız isimlerdir. Hiçbir faydaları olmadı bize. TOKĠ‟den ve baĢka resmi
kurumlardan yönetim kurulu üyelerimiz vardı ama ben üyelerin neredeyse
yarısını ilk üç sene boyunca bir kere bile görmemiĢtim. Sadece A. Akyüz zaman
zaman bunları dolaĢıp karar defterini imzalatıyordu. Bakıyorum da aynı yöntem bugün de
TWF 2006-2011
OLAYLAR İNSANLAR SONUÇLAR
E.Bekir Hocaoğlu
15
birçok federasyonda devam ediyor. Bugün düĢünüyorum da, faal olmayacak insanlara
hiç lüzum yokmuĢ…
Bu noktada, yönetim kurullarımızdan veya baĢka kurullardan Wushu Federasyonuna
olağanüstü katkıları olan, o dönem itibariyle, ĠGDAġ‟ın Genel Müdürü çok müstesna
insan Sn. Levent Tüfekçi‟ye, Adapazarı BüyükĢehir Belediyesi Genel Sekreteri
vefakâr ve mert arkadaĢım Sn. Rıdvan Duran‟a, Bize her zaman destek olan
ĠTO Yönetim Kurulu BaĢkanı Sn. Murat YalçıntaĢ‟a, Sn. Vali Selahattin
Akyurt‟a, E. General ve Milletvekili Sn. KürĢat Atılgan‟a, bambaĢka bir insan
Sami Eryılmaz PaĢa Hazretlerine, Milletvekilleri Sn. Ahmet Faruk Ünsal ve
Prof. Cevdet Erdöl‟e, Değerli Rektör Sn. Prof. Burhanettin Uysal‟a, Sn.
MüsteĢar Mücahit DemirtaĢ‟a, Budokaido branĢı için varını yoğunu ortaya
koyan Sn. Dr. Orkun Yıldırım‟a, teĢekkürlerimi ve minnetlerimi sunmayı gecikmiĢ bir
borç telakki ediyor, saygı ve selamlarımı sunarım. Olağanüstü uyumlu ve azimli çalıĢtılar.
Yürekten ve cansiperane… Bu arkadaĢlar öyle yüksek potansiyele sahip, öyle samimi
niyetli idiler ki bunlarla birlikte birkaç memleket muntazaman idare edilebilir. Bu
saydıklarıma maalesef gerekli itibarı gösteremedim. Kendilerinden tam manasıyla istifade
edemedim. Bir kısmı küsmüĢ bile olabilir. Haklarını helal etmelerini istirham ediyorum.
Ecirleri indi Ġlahi‟de âli olsun inĢallah.
ANMAYA DEĞER ĠKĠ ÖZEL ĠNSAN
Ġlk Genel Sekreterimiz dünyalar güzeli ve baĢarı pınarı Sevgili Mustafa Genç‟i
anmadan geçersem büyük ayıp etmiĢ olurum. Hala ve her gün çok özlediğim mert
insanların baĢında gelir. Olağanüstü organizasyon kabiliyeti, her an tavan yapmıĢ
enerjisi, problem çözme yeteneği, dik duruĢu, yüksek iletiĢim becerisi, kimseye eyvallahı
olmayıĢı idi onu özel yapan. Mükemmel bir denge adamıydı. Kıymetini gittikten sonra
anladım. ġimdi sanırım çok sevdiği boks antrenörlüğü yapıyor. Bizdeyken çok baĢarılıydı
ama giriĢeceği her iĢte baĢarılı olacağına eminim. Talihi açık olsun. ĠnĢallah memleketin
yarınlarında Spor Genel Müdürü olur da nihayet iĢ ehline teslim edilmiĢ olur. Dünya
ġampiyonluğu kariyeri, Federasyon genel sekreterliği, Gençlik Spor il müdürlüğü
tecrübesi ve insanları idare etme yeteneğiyle bu iĢe çok yakıĢır.
Sonraki dönemlerde acıyla fark ettim ki Wushu Federasyonunda dengeler, Mustafa
kardeĢimin gittiği anda bozulmaya baĢlamıĢ. O kaybedilmeseydi Ģimdi çok farklı bir yerde
olurdu Federasyon… Mustafa, Genel Sekreterken hiçbir zaman endiĢeye kapılmadım.
Abdurrahman Hoca ile eski arkadaĢtılar ve saygıya dayalı iniĢli çıkıĢlı bir hukukları vardı.
TWF 2006-2011
OLAYLAR İNSANLAR SONUÇLAR
E.Bekir Hocaoğlu
16
Ve sevgili kardeĢim Evren. Evren Baykal. Akıl küpü, beyefendi, idare-i maslahatçı ve
doğuĢtan bir stratejist. Senden de çok baĢarılar bekliyoruz Evren. Ama bundan sonra
hiçbir Ģey veremesen de, bugüne dek yaptıklarınla birçok insanın kalbinde olduğu gibi
benim de kalbimde yerin müstesna… Bilen bilir, Evren olmasaydı ben dâhil herkes
tahkimden ceza alır, Ģimdi esamimiz bile okunmazdı.
Öyle SMS‟ le e-maille iyi dileklerini sunacak biri değildir Evren. Ġnsan iliĢkilerinde ustadır.
Federasyondan ayrıldıktan sonra hiçbir bayram, hiçbir kandil yoktur ki Evren telefonla
arayıp günümü gecemi kutlamamıĢ olsun. YurtdıĢında veya toplantılarda olduğum
zamanlarda bile aramalarını ben cevap verinceye dek ısrarla sürdürür. Onun da önü çok
açık ama en mühimi Allah, Evren‟e sağlık ve huzur ve daha mühimi ektiklerini biçmek
nasip etsin. Akciğerindeki kronik bir sağlık sıkıntısından çok çekti, bizi de üzdü ama Ģimdi
sapasağlam maĢallah. Hatırıma düĢtüğünde Ģimdi olduğu gibi ben hep gülümseten Evren
kardeĢim, soylu duruĢuyla bu ülkenin gençlerine olan güvenimi hep taze tutmuĢtur.
KURULLARIN TEġEKKÜLÜ VE CAMĠA ĠLE TANIġMAM
Ġstanbul‟da Hilton Oteline bir faaliyet vardı. GeçmiĢ zaman ne faaliyeti olduğunu
unuttum. Yılmaz Hoca, kendi öğrencilerini çağırdı oraya. Kurulların oluĢumu için toplantı
yaptılar. Daha doğrusu önceden Yılmaz Hoca ile koordineli kurulları oluĢturmuĢtular,
orda da bir sunum Ģeklinde Abdurrahman Hoca ile bana deklare ettiler. Hissettiğim,
Wushu denen branĢı yapanların en usta hocaların orda bulunan bir avuç insan
olduğuydu. BaĢları da Yılmaz Hoca idi. Kalanlar ya hain, ya kifayetsiz yahut da yabancı
idi. Yani kısaca “yok” hükmündeydiler…
Ġlk Hocam Ġbrahim Aktürk Hocayı sordum oradakilere. Camiadan uzaklaĢtığını ve yurt
dıĢında olduğunu söylediler. Üzüldüm. Kendisiyle temas kurmam çok sonralardan bir
tesadüf eseri oldu. Sonra baĢka antrenör ve hakemleri de Türkiye ġampiyonalarında
tanıdım. Diğer bir kesimi de toplantılarda ve seminerlerde gördüm. Ġlginçtir bugün
camiada propaganda yapan ve 30 yıldır bu iĢin içindeyim diyen bir kiĢiyi, görevde
olduğum dönemde hiç görmedim. Üstelik adını da duydum. Yani onca zaman baĢkanlık
yaptıktan sonra bugün bile adlarını yeni iĢittiğim insanlar var camiada. ĠĢte baĢarısız
olduğum konulardan biri de budur. Bir yönetici olarak ne pahasına olursa olsun herkese
ulaĢmak, onlara kucak açmak, gerekirse baskı yaparak görevlendirmek benim vazifemdi.
Bazılarına vazife de teklif ettim ama kabul etmediler.
Karalama kampanyalarında kimse sınır tanımıyordu. Bana bir Ģekilde ulaĢan herkes diğer
gurup veya kiĢi aleyhinde tezvirat da bulunuyordu. Hatta benimle yüz yüze görüĢen ve
olumlu intiba bırakan bazı antrenörler, benim bulunmadığım toplantılarda aleyhimde
TWF 2006-2011
OLAYLAR İNSANLAR SONUÇLAR
E.Bekir Hocaoğlu
17
broĢürler dağıtıyordu. Yüz yüze geldiğimizde de tekrar hiçbir Ģey olmamıĢ gibi
yapıyorlardı. Bazen kendimi bir sirkte gibi hissediyordum. Karanlıklarda iĢ tutan, kendi
menfaatleri için her Ģeyi yapmaya hazır, daimi bir öfke içinde bulunan, baĢkalarının kiĢilik
ve özel hayatına saygısı olmayan bu tipler camiaya çok zarar verdi, vermeye de devam
ediyorlar. Üstelik bunları yaparken sürekli din, iman, kul hakkı gibi kutsal sözleri
kullanmaktan çekinmiyorlardı. Alın size dinin siyasete alet edilmesinin bir baĢka
versiyonu…
ÇekiĢme günden güne büyüyerek içinden çıkılması gayrı mümkün kör bir
siyasi propagandaya dönüĢüyordu. En çok bunu engellemek için gayret sarf ettim.
Ama maalesef kendi hocamı dahi ikna edemediğimden baĢaramadım. Gerçi Yılmaz
Hoca‟nın da kendince haklı sebepleri vardı…
SĠYASET SPOR MESELESĠ
Ġçim en çok, spor bahsinde siyaset kelimesini duyduğumda cız eder. Bugün
Federasyon yönetimine talip olacak ekibin ilk iĢi, federasyon dâhilinde
siyasetin “s” sinin bile anılmasını engellemek olmalıdır. Günlük hayatta siyaset,
belli gurupların iktidar hırsıyla yaptıkları, kendi içinde tutarlı ve makul bir yöntemken,
federasyonlar asla bu sisteme uygun bir mecra değildir. Siyaset sadece kendi
destekçilerine açıkken ve sadece onların menfaati için politikalar üretirken, federasyon
yediden yetmiĢe herkese açıktır. Sağcısı da solcusu da, dinlisi de dinsizi de, kadını da
erkeği de, Türk‟ü de, Ermeni‟si de federasyon imkânlarından istifade eder ve sporunu
yapar. En tehlikeli Ģey, sporu fraksiyonların güdümüne sokmaktır. Spor siyasete
kurban edilemeyecek kadar yücedir ve elde kalmıĢ, kurtarılmıĢ yegâne
sahadır. Siyasetçilerin de behemehâl ellerini sporun yakasında çekmeleri elzemdir. Din
dâhil her alanın bir çatıĢma ve çıkar arenasına dönüĢtüğü günümüz Türkiye‟sinde,
insanları normalleĢtirecek tek Ģey kalmıĢtır, spor. Ömrüm ve imkânım oldukça
siyasetin federasyona girmemesi için çaba sarf edeceğim ve dua edeceğim. Bu
boynumun borcu olsun.
Bu arada Federasyon BaĢkanı olmak isteyenlere camiadakilerin sorduğu ilk soru hala
gündemdeki sıcak yerini korumaya devam etmektedir:” Siyasi bağlantılarınız güçlü mü?”
Ne kadar utanç verici… Siyasi bağlantıları olan birinin yapacağı Ģey bellidir. Gidip bir
yerden belediye reisliği yahut milletvekilliği için aday olmak. Aslında spor, siyasetin
bütün zemini üzerinde sonuçlara etki eden bir mevhumdur. Siz bunu
değiĢtirdiğinizde siyaset, spora etki etmeye baĢlıyor.
TWF 2006-2011
OLAYLAR İNSANLAR SONUÇLAR
E.Bekir Hocaoğlu
18
Yıllardır Ģunu savundum ve savunmaya devam ediyorum. Toplumun bütün
kesimlerine spor bilincini ve günlük yapma kültürünü aĢılamak, savunma
sporlarındaki Do Felsefesini hayatın bir parçası haline getirmek, böylece
eğitilmiĢ, dengeye kavuĢmuĢ insanlarla adil ve sıhhatli bir toplum vücuda
getirmek. Hep inandım ki böyle bir toplum yalanlara kanmadan, rüĢvetlere
göz kırpmadan, baskılara pabuç bırakmadan adaleti ve doğruyu önceleyecek,
böylece kendisi için en iyi olan nizamı tesis edip fikriyatının gerçek
temsilcilerini de seçebilecekti.
Hiçbir vakit, ne pahasına olursa olsun madalya, Ģan, Ģöhret peĢinde koĢan bir spor
topluluğu arzu etmedim. Bir madalya almak için doping dahil her cins çirkin iĢ ve iliĢki
içinde olmaktan çekinmeyen, diğer masum sporcuların haklarını gasp etmekten
çekinmeyip kendi yandaĢını üste çıkaran, böylece kendi adamına da ahlaksızlık aĢılayan
tipleri hep menfur buldum. Bütün uluslara arası yarıĢmalar öncesinde sporculara
verdiğim söylevde, onlardan madalya değil örnek kiĢilik sergilemelerini beklediğimizi
söyledim. Zaten bu bilinçteki birisi olarak yöneticiliğim sırasında, antrenmanları ve
gösterileri izlemekten haz duymuĢ ama madalya müsabakalarını izlemekten mümkün
olduğunca kaçınmıĢımdır. Çünkü fikrime göre bu madalya müsabakaları, teknik kurul ve
antrenörlerin iĢtigal alanıydı. Devleti ilgilendiren en önemli Ģey maalesef madalya
olduğundan, kaynak kullanabilmek için onlara çok ihtiyaç vardı. Ama bu devleti memnun
etmek için gerekli bir ödülden baĢka bir Ģey değildi. Çünkü SGM idarecilerinin de spordan
sorumlu bakanın da baĢarı ölçütü kazandırdıkları madalyalardı. Bu baskı altında ve ne
pahasına olursa olsun madalya kazanma sevdasına düĢülünce skandalların ve hak hukuk
gaspının ardı arkası gelmiyordu. Oysa benim düĢüncem son derece basitti. Spor
kültürünü yaygınlaĢtırmak, çok sayıda insanın amatör olarak spor yapması için zemin
hazırlamak ve bunların içinden en iyileriyle devleti de tatmin edecek tüm uluslararası
madalyaları toplamak… Bunu da kendi kafamdan icat etmiĢ değildim. Yıllardır Çin‟de
yaĢamıĢtım ve bu duruma orda Ģahit olmuĢtum. Devletimiz madalya getiren sporcu ve
ekibe baĢ döndürücü ödüller sunarken birçok ülke sadece seyahat masraflarını
ödüyordu. Her Ģeye rağmen bu yazı; sporun reorganizasyonu için gerekli
adımları anlatan bir tavsiye yazısı olmadığından bu fikirlerimi ihtiyaç duyan
olursa sonradan anlatmayı taahhüt ederek bu bahsi burda kapatıyorum. Yoksa
mefkure ve fiiliyat iç içe girecek.
Bir Federasyon Yönetiminin vazifesi; bir vizyon belirlemek ve bu vizyonun
zenginleĢtirilerek sporun yayılmasını sağlamaktı. ĠĢte biz sporu böyle ulvi bir
amaç uğruna yönlendirmeye çalıĢtık. Fakat bu bilince de çok az arkadaĢım eriĢebildi.
Wushu‟dan çok Budokaido‟daki arkadaĢlar daha yatkın oldular bu yaklaĢıma. Bugün stres
ve ihtiras çemberinde bunalan millet, bir müktesebata dayanmayan siyaset bilinciyle, o
TWF 2006-2011
OLAYLAR İNSANLAR SONUÇLAR
E.Bekir Hocaoğlu
19
an için kendisine en yakın gördüğü seçimi yapmakta ve siyaset kurumunu verimli
iĢletememektedir. Siyasi seçimlerde ön planda olan, anlık menfaatlerdi. Bu bazen bir
kadro, bazen bir milli takım antrenörlüğü bazen de bir torba kömür, bir çuval makarna
olabiliyordu. Federasyon seçimlerinin de siyasi seçimlerden farkı kalmamıĢtı…
NASIL BAġLADIK?
Abdurrahman Akyüz, Yılmaz Aydınla üzerinde mutabık kaldığımız yegâne Ģey;
her iĢi birlikte istiĢare ederek yapmaktı. Yılmaz Hoca‟nın evinde çok toplantılar
yaptık.
Hilton‟da o gün; Ahmet ve Akif Hoca‟nın dıĢında, Hacı Türk, Fatih Çakmak, Ahmet
Kurt, FerĢat Türkyılmaz‟ı hatırlıyorum. Belki baĢkaları da vardı. Orda teknik ve hakem
kurul listeleri hemen onaylandı ve hatta yanlıĢ hatırlamıyorsam Aikido‟nun bile listeleri
orda hazırlandı ve onaylandı. Aikido yine Yılmaz Hoca üzerinden kendisiyle sonradan
tanıĢtığım beyefendi arkadaĢımız Aytekin Karaca öncülüğünde yapılanmıĢtı. Aikido ile
ilgili hazırlayacağım tarihçede inĢallah Aytekin Karaca‟dan bahsedeceğim. Maalesef
Federasyon‟dan ayrıldıktan sonra bir daha görüĢmek konuĢmak nasip olmadı kendisiyle.
Ekip belirlenmiĢti ve benim o dönem hiç birini tanımadığım ve yanımdakilerin
bana muharip Rus düĢmanlarımız olarak lanse ettiği ve “muhalif” diye
yaftaladığı dıĢarda kalan taife, ya hain, ya kifayetsiz veya doğrudan
“Bizanslılar” olarak anılıyordu. Sebep; Ankara‟da benim kazandığım formalite
seçimde baĢkalarının seçilmesi için kulis yapmaları imiĢ meğer. ġimdi baktığımda nasıl
gülünç buluyorum bunu. Ama en azından ve muhtemelen sadece ben, her Ģeyin
acemisiydim ve etrafımdaki ekip doğal olarak bundan istifade ediyordu.
MÜZMĠN MUHALĠF
Ġlk yasak ettiğim Ģey, “muhalif” kelimesinin kullanılmasıdır. Ama gördüm ki ben ne
kadar yaklaĢmaya gayret etsem, kendilerine “muhalifler” denen ve daha önemlisi
kendilerini öyle hisseden gurup yumuĢamıyordu. Bu kavga siyasetin ve menfaatlerin
gölgesinde bir kör dövüĢü olarak süregeliyordu.
Ġlk dönem yapılan Türkiye ġampiyonlarında Akif Ġnci, sürekli seçimlere hazırlık
yapılmasının, oy verecek adamların kazanılmasının öneminden bahsediyordu. Ben
bunların anlamını hakikaten bilmiyordum ama Akif Ġnci‟nin neredeyse yegâne iĢi buydu.
Ġlk dönem, delege denen gücü ardına takmayan klikler bizi fazla hırpalamadı çok Ģükür.
TWF 2006-2011
OLAYLAR İNSANLAR SONUÇLAR
E.Bekir Hocaoğlu
20
Beni baĢka seçtiren camia değil Abdurrahman Akyüz‟ün kendisi ve GSGM idi. Bu
dönemde gerçekten çok rahat çalıĢtık.
SĠMALAR
Hacı Türk; birlikte mutlu ve medeni çalıĢtığım, kendisine saygı duyduğum bir
arkadaĢtır. MHK BaĢkanlığı yaparken hatırladığım kadarıyla bir soruĢturma geçirmiĢ ve
küçük bir ceza almıĢtı. Cezanın nedeni trajikomikti. KarĢılaĢmalarda görev alan
hakemlerin kulüplerde antrenörlük yapmaları. Ta baĢından beri böyle olmayan yoktu.
Ama birileri bu açığı yakalamıĢ ve canla baĢla çalıĢan Hacı Türk ve ekibini biçmiĢti.
Muhalefet iĢ baĢındaydı. Hacı Hoca‟nın Referansı Yılmaz Aydın‟dı. Ve bu referansa hiç
gölge düĢürmeyen benim tanıdığım nadir adamlardan biri oldu. Gayretli, otorite
oluĢturmaya çalıĢan güçlü bir kiĢilikti. Federasyonun ciddiyetine de gölge düĢürmedi.
Birazcık kendini toparlayarak MHK BaĢkanı olarak devam etse hayırlı olabilirdi. Gelgelelim
çok duygusaldı da. Kimi hakemlere kırıcı davrandığı, tabii olmayanlara görev vermediğini
kendisi de kabul ediyordu. En azından birine ben de Ģahit olmuĢtum. Bazı Ģahsi veya
tarafgir husumetten dolayı, bizim yönetim olarak izin verdiğimiz Mahmut Bulut adındaki
bir hakem hakkında ilgili deftere karar almayı reddetmiĢlerdi ve bunun neticesinde bir
daha çalıĢamadık. Mahmut Bulut‟a Ģahsi taahhüt vermiĢtim, o da uluslararası bir kursa
katılmıĢtı. Sanırım döndüğünde tescilini yapmadılar. Bu durumda baĢkan olarak ya ben
istifa etmeliydim yahut MHK. Ama hukukumuz hep sürdü. Her zaman yetiĢmiĢ bir hakem
olarak her alanda, herkese ve her Ģeye rağmen desteklediğim birisi olmuĢtur. Wushu
hakemliğinde çok çaba sarf eden, kendi maddi imkânlarını sonuna kadar seferber
etmekten çekinmeyen bir arkadaĢımızdı. Antalya‟da Avrupa ġampiyonası yapılacağı
zamanda kendisini MHK‟nun onaylamayacağını düĢündüğümden, Avrupa
Federasyonundan özel davet çıkarttırmıĢtım. Beraber çalıĢtığımız dönemde olan biten
olaylar bazıları hakkında benden daha çok bilgi sahibidir Hacı Türk. Bu bilgileri keskin ve
kuvvetli kalemi ile yazarsa, camia adına büyük hizmet etmiĢ olur.
Fatih Çakmak; sürekli koĢturan bir yandan da mesleki kariyer için gayret eden bir
arkadaĢtı. Sonunda mesleki kariyeri Wushu ile ilgilenmesinin önüne geçti. Zamanla
Yılmaz Aydın üzerinde etki uyandıran biri olmuĢtur. Birçok uluslararası faaliyete
katılması için kiĢisel çaba harcadım. Bugünkü aklım olsa o faaliyetlere Hacı Türk ve
Kemal Yolcu‟nun katılmasını temin ederdim. Çünkü bu ikisi daha özverili idiler. Böyle
düĢünmemin nedeni Antalya‟daki Avrupa ġampiyonasıdır. O Ģampiyonaya özel davet
ettirdiğim biri de Fatih Hoca idi ama icabet etmedi. Çok az Taolu hakemimiz vardı ve
Fatih Çakmak‟ın yetiĢmesi için gerçekten masraf ve çaba göstermiĢtik.
TWF 2006-2011
OLAYLAR İNSANLAR SONUÇLAR
E.Bekir Hocaoğlu
21
Bu arkadaĢların tamamı Yılmaz Aydın Hocamdan referanslı oldukları için haklarında karar
vermem kolay oluyordu. Yılmaz Hoca için ne düĢünüyorsam onlar için de aynını
düĢünüyordum. Sonradan bazılarının çekiĢmeleri öyle güçlü ve kırıcı oldu ki beni hayal
kırıklığına uğrattılar. ĠĢte bugün gelinen noktada Federasyonun onca emek ve masraf
ettiği Fatih Çakmak ve hakiki bir kabiliyete sahip Hacı Türk maalesef artık görev alamıyor
veya almıyorlar.
EKSĠKLĠKLER ve KĠġĠLĠKLER
Her ne pahasına olursa olsun muktedir olma hırsı, daha görmüĢ geçirmemiĢ yaĢları genç
insanların zaman zaman yanlıĢ yerlerde durmalarına sebep olabiliyor. Bugün birinin
yanında yıkılmamacasına duran biri biraz sonra ona düĢman olabiliyor. Bu kiĢisel bir
düĢmanlık veya dostluk değildi. Tamamen kiĢisel menfaat merkezli bir hareketti. KiĢiler
ahlaki ve etik kıstaslara bakmaksızın pozisyon alabiliyordu. Bunları ayıplamadım ve
ayıplamıyorum. Çünkü oyun böyle kurulmuĢ ve kazanan kaybedeni ancak silerek varlığını
sürdürebilmektedir. Yani saf dıĢı klanlar, Ģayet bugün görev baĢında olsalardı,
bugün görev baĢında olanlar saf dıĢı kalacaktı. En büyük çıkmaz buydu iĢte.
Sadece Wushu değil, Spor Ġdaresi ve Bakanlık dâhil tüm federasyonlar bu
soruna çözüm olacak bir yönetiĢim modeli bulmak zorundadır.
Sorun; seçim sisteminin bizzat kendisindedir. Bu sistemde insanları kadirĢinas
ve onurlu olmaya zorlamak onlardan kapasitelerinin üzerinde bir Ģey
istemekle eĢdeğerdir. Sonuçta da gördük ki bunu yapabilen insan sayısı çok az ve
yetersiz. Ben, yönetimimiz dönemimde bunun örneğini çok az gördüm ve net
olarak sevinçle ve gururla diyebilirim ki, benimle çalıĢan ekipten Budokai Do
camiasında iki altın insan bu listenin en baĢındadır: Hasan Vanlıoğlu,
Ramazan Sevinç… Çok önemsediğim bu arkadaĢlarımla ilgili ayrı bir metin
yazacağım. Benimle çalıĢmayanlardan da, elbette Cevat Alp ve Ġbrahim
Aktürk. Bu sıfata layık ama adlarını unuttuğum arkadaĢlar olabilir. Mesela Haydar
Vanlıoğlu, mesela Ziya Özkan, mesela Teslime Çelik, Murat AltuntaĢ… Ama
eminim adı unutulanlar bunu önemsemeyecektir. Çünkü karakter sahibi olanların
hatırlanmak dertleri yoktur… Mesela Hasan Vanlıoğlu‟nu hiç anmasam daha
çok sevinir!
TWF 2006-2011
OLAYLAR İNSANLAR SONUÇLAR
E.Bekir Hocaoğlu
22
NELER OLUYOR HAYATTA
Çok sonradan mesai arkadaĢım, Avrupa Wushu Federasyonu Genel Sekreteri Patrick
Van Campenhout‟un Ġstanbul‟daki bir hukuk bürosundan noter aracılığıyla bazı eski
Federasyon yöneticileri ile iĢ birliği yaparak TWF, Spor Bakanı ve GSGM‟ye aleyhimizde
göndermiĢ olduğu tezviratlarda, bu iĢe destek verenleri öğrenince neredeyse küçük
dilimi yuttum. Hatta içlerinden en güvendiğim biri bunu bir toplantıda bana bizzat
söyledi. Ama hayatın genel akıĢını bilen ve eğitimimin önemli bir kısmını bu alanda yapan
biri olarak bunlar benim için sürpriz olmadı. Bunu yapanlara karĢı da asla bir husumetim
yok… Her ne kadar ben beğenmesem de oyunun kurallarında bütün bunlar var… Bu
Ģikâyetlerle ilgili GSM‟nin açtığı soruĢturmaya verdiğim cevabı ekte ve ilk kez
burada yayınlıyorum. Böylece geçmiĢte örtülü bir Ģey kalmasın. Böylece bilmesi
gerekenler, bilinmesi gerekenleri bilsin... Bilsin ki aynı hatalar yapılmasın. Biz
incinmiĢ olabiliriz ama bu Ģahsi ve göz ardı edilebilecek bir Ģey, varsın olalım…
Ahmet Kurt; çok az tanıdığım birisi oldu. Samsundan olduğunu ve yine Yılmaz Hoca‟nın
en sevdiği adamlarının baĢında geldiğini biliyorum. Yılmaz Hoca bu arkadaĢı bana
özellikle kendisi ve özel olarak refere edip ve koruyup kollamamı rica etmiĢti. Değerli ve
onurlu bir arkadaĢımız olarak hatırlıyorum. Yılmaz Hoca‟nın içine düĢürüldüğü vahim
durumun yaĢandığı günlerde, bir arkadaĢ olarak Ahmet Kurt Hoca ile istiĢare ederdim.
Sanırım hala Yılmaz Hocamın en değerli arkadaĢlarından biridir.
Bugün geriye dönüp baktığımda, Wushu federasyonuna BaĢkanlık yaparken
baĢarabildiğimiz iĢlerin baĢarılabilecek olanların ancak ve en fazla yüzde
yirmisi olduğunu görüyorum. Ama yine görüyorum ve anlıyorum ki bu yüzde yirmi
hiç de fena değilmiĢ. Bu satırları yazıyorum ki bizim hataya düĢtüğümüz yerlerde bundan
sonraki arkadaĢlar düĢmesin. Sorumluluk sahibi insanın yapacağı budur... Hatalarıma
gelince onları buraya yazmaya kalksak bütün iyi Ģeylerin anlamı kaybolur. Sizden ricam,
hatalarımı Ģahsi hatalar olarak kabul etmeniz, bütün sorumluluğunu Ģahsıma yüklemeniz
ve bunların üstüne bir sünger çekerek geleceğe doğru yürümenizdir. Cevat Alp‟in bir
beyanında belirttiği gibi “geçmiĢi yok farz ederek değil ama geçmiĢi
unutarak”…
YILLAR SONRA GELEN ĠDRAK
Bugün yani yıllar sonra camianın kahir ekseriyetini tanıdığımda ne büyük hatalar yapmıĢ
olduğumu piĢmanlıkla daha net anlıyorum. Olayların esasına bi haber, camiadaki
aktörleri tanıyacak zamanı olmamıĢ insanların federasyonlara baĢkan olarak
getirilmek istenmesinin arkasındaki kötü niyet bu noktada ortaya çıkıyor:
TWF 2006-2011
OLAYLAR İNSANLAR SONUÇLAR
E.Bekir Hocaoğlu
23
“Sorgulamadan önlerine konan listeleri onaylamak, kararları imzalamak”.
Ġtiraz ettiğinde de hemen delegelerden yükselen “ kendisi bilir, kongreyi toplar
keseriz biletini” veya “ seni biz getirdik oraya” nidaları… BaĢıma geldiğinden ve
bana söylendiğinden biliyorum bunları. Beni hala gülümseten anılardır bunlar… ġöyle bir
tasavvur edin lütfen. Hem zamanından, iĢinden gücünden feragat edip sosyal sorumluluk
bilinciyle hizmet etmeye çalıĢacak bir baĢkan, hem de karĢılaĢtığın manzara Ģu:
“Ġstemezük!” Ġner misin çıkar mısın? Akıl sağlığı yerinde olan hangi insan bunu kabul
eder ki? Demek ki sorun sistemde. Ve düzenlenmesi gereken Ģey sistem.
Bereket versin ki bugün hala camianın baĢında sağ olan büyük hocalarımız
ağabeylerimiz bu sorunu tespit etmiĢ ve düzeltme için gayrettedirler. Bunlar
var oldukça umutlar da var olacaktır. Allah saklasın bu adamların sesi kesilirse, gönülleri
kırılırsa, illallah derlerse, bir köĢeye çekilmeye zorlanırsa bilin ki kimse artık felah
bulamaz. Lütfen dikkat!
YILMAZ AYDIN ÇĠMENTOSU ve GÖNÜL BAHÇESĠ
Seçimlerden sonra organizasyonlar baĢladı. BaĢlangıç çok iyiydi. Ġğneden ipliğe Yılmaz
Aydın‟ın elinden çıkan bir Türkiye ġampiyonası yaptık Bağcılar‟da. Bilen bilir Hocanın Ģov
yanı çok güçlüdür. Kendi okulundaki Japon Kapısı dâhil birçok objeyi Bağcılar‟a taĢıdı.
Cebinden bir dünya masraf etti. Her Ģey mükemmeldi. Ben maalesef bir daha öyle
Ģampiyona görmedim kendi dönemimde.
Abdurrahman Akyüz, Yılmaz Hocanın talebesi ve arkadaĢı idi ve baĢkaları tarafından da
referansı vardı. Benim için baĢkalarının referansının kıymeti yoktu. Yılmaz Hoca yeterdi.
Daha evvel ne Ģahsi dostluk ne de bir fikri yakınlığımız yoktu ama aldığımız
sorumluluğun bilinciyle hemen kaynaĢtık Abdurrahman Abi‟yle. Yegâne birleĢtiricimiz ve
ortak paydamız her zaman Yılmaz Aydın‟dı. Sonradan anladım ki Yılmaz Aydın gidince
bizim birlikteliğimiz anlamını yitirdi ve çöktü. Göreve geldikten sonra hiyerarĢik bir düzen
içinde çalıĢtık. Abdurrahman Hoca her yerde tanınan namlı bir Ģahsiyetti. Adı birçok
kapıyı açıyordu. Bu özelliği resmi makamlarla olan iliĢkilerinde hep üst perdeden
konuĢmasını ve bazen sevimsiz sonuçlar doğmasına neden oluyordu. En yüksek
makamlardaki görevlilere hakarete varacak ağır laflar edebiliyordu. Ben bu konuda hep
teenni ve itidal tavsiye etmiĢimdir ona. Çoğunlukla da buna uymuĢ beni kırmamıĢtır.
Daha fazla yapabileceğim Ģeyler vardı ama yapamadım. Çok samimiyet ve gayretle
çalıĢan Abdurrahman Akyüz‟ün gönlünü kırmaktan korkuyordum. Bugün olsa farklı mı
davranırdım diye düĢünüyorum zaman zaman. Sanırım aynını yapardım yine. Müsebbibi
kim olursa olsun, insanın kırılan gönlünü tamir etmesi mümkündür. Fakat
kırdığı gönülleri tamiri çoğunlukla mümkün değildir. Çünkü gönlünü
TWF 2006-2011
OLAYLAR İNSANLAR SONUÇLAR
E.Bekir Hocaoğlu
24
kırdıklarımız, o gönlü onarmamız için bize bir fırsat daha vermeyebilir. ĠĢte
Abdurrahman Hoca karĢısında aldığım tavrın nedeni budur ve doğruyu yaptım.
KÜSKÜNLER BARIġSIN
Burada bir anımı paylaĢmak istiyorum. Ġlk faaliyette Sivas‟tan çok güzel bir arkadaĢla
tanıĢtım. Adı Salih Urhan. Çok azimli ve çok pozitif bir görüntüsü vardı. Taolu
Antrenörü idi ve etrafında pırıl pırıl iki evladı ve kendi evlatlarından hiç ayırmadığı baĢka
talebeleriyle gelmiĢti Ģampiyonaya. Yıllardır bu iĢi yapıyor, adam yetiĢtiriyordu. Fakat
dikkat ettim Abdurrahman Hoca ile birlikteyken hiç bize yaklaĢmıyordu. Bir gün
Abdurrahman Hoca‟dan hikâyesini dinledim.
Her ikisi de Yılmaz Hoca‟nın aynı dönemden öğrencileriymiĢler. Saygın bir zatın evladı
imiĢ Salih Hoca. Bir gün bir müsabakada Abdurrahman ve Salih Hoca‟nın sporcuları maç
yapmıĢ ve Abdurrahman Hoca Salih Hoca‟nın öğrencisine haksızlık yapılmasını sağlamıĢ.
Olayın özü –hatırladığım- buydu. Bu durum Salih Hoca‟ya çok dokunmuĢ ve bu tarafla
iliĢkisini toptan kesmiĢ. Otomatik olarak baĢka bir safın kollarına itilmiĢ. Abdurrahman
Hoca bu olaydan hem samimi piĢmanlık duyuyordu hem de üzgündü.
Bu hikâyeyi dinledikten sonra bir gün gün Abdurrahman Abi‟yle otururken Salih Hoca‟yı
davet ettim ve aralarında geçenden hiçbir Ģey bilmiyormuĢum gibi hiyerarĢik bir düzen
içinde konuĢmalarını sağladım. Böylece ikisi barıĢmıĢ oldular. Sonra da beraberce çok
hizmet gördüler. Özlediğim bir samimi adam da Salih Urhan Hoca‟dır. Hoca ile ilgili
sevimsiz bir anım da vardır. ġöyle ki;
SEÇĠM KAZANMAK ĠÇĠN BĠZANS ENTRĠKALARI: NAYLON TORBADAN
KULÜPLER
2009‟daki seçimlerde bir baktım ki Sivas‟ta Salih Hoca‟nın 15-20 delege hakkı var. Bu
nasıl olur dedim. Her sporcusunu baĢka bir kulüpten yarıĢtırarak bu hakkı elde ediyor
dediler. Meğerse bizim taraftakiler de aynını yapıyormuĢ. Böylece bütün olay, birkaç
kiĢinin oyuyla belirlenir hale geliyormuĢ. Bilmem bugün de aynı Ģey geçerli midir ama
bunu çok ayıp ve büyük bir zulüm olarak gördüğümü ifade edeyim. Tabi birileri yaptığı
için diğer taraf da yapmak zorunda kalıyor ama bu durum kalpazanlığa eĢ değer. Buna
derhal dur demek gerekiyor. Böyle Ģeylerin olduğu ortamlarda adaletin esamisi
okunmaz.
TWF 2006-2011
OLAYLAR İNSANLAR SONUÇLAR
E.Bekir Hocaoğlu
25
YÖNETĠM ANLAYIġIMIZIN ESASLARI
Akyüz ile birlikte federasyonu idare etmek benim için çok kolaydı. Bana tam destek
veriyordu. Ama O‟nun için aynı Ģeyi söylemek güçtü. Abdurrahman Hoca her zaman
olaylara, yetiĢtiği, kültürünü paylaĢtığı çevrenin siyasi penceresinden bakar, her durumda
bir muhalif ve hain yaratabilir ve bu denklemde iĢleri yürütmeyi sağlamaya çalıĢırdı.
Siyaseten doğru olan bu denklemin, Wushu camiasının hayrına olmadığını biliyor ve her
durumda kendisine bunu anlatıyordum. AlıĢkanlıkların kırılması depremler gibiydi. Ancak
kırıldıktan sonra yeni bir düzen inĢa edilebilirdi. Bugün bu tavrının hala kırılmamıĢ
olduğunu görmek üzücü… Ama tekrar belirteyim ki Abdurrahman Abi bütün bu
keĢmekeĢin berisinde sadık bir yol arkadaĢı ve iyi bir insandı. Buna rağmen içindeki
iktidar hırsı ve kiĢisel özellikleri hatalar yapmasına sebep oldu. Neyse….
Olaylara hiç iktidar muhalefet olarak bakmamıĢtım. Gitgide artan bir güçler ayrılığı
dengesiyle daha düzgün iĢler çıkarmaya baĢlamıĢtık. Abdurrahman Hoca, bende var
olan ama benim fark edemediğim özellikleri kullanmamı her zaman teĢvik
etmiĢ bana cesaret aĢılamıĢtır. Bu sayede bazı özelliklerimi, özellikle
uluslararası alanda Wushu hizmetinde kullanma fırsatı buldum. Ama sonuca
yönelik bir çalıĢma yapamadığımızdan bu yarım kalmıĢ binalar ya
tamamlanamadı ya da çöktüler. Enkazında bizleri bırakarak üstelik…
Bunca pozitif özelliğine, arkadaĢları için her türlü fedakârlığı yapmasına, alçak
gönüllülüğüne rağmen Abdurrahman Akyüz, sahip olduğu keskin siyasi kültürden ötürü
Wushu Federasyonunun genlerinde mevcut çatıĢma olgusunu derinleĢtirdi. Mesela
seçimler konusunda hep ters düĢmüĢüzdür. Sürekli siyasi kavramları kullanıyordu
federasyon iĢlerinde ve bunlar yanlıĢtı. Umarım bir gün kendisi sporun bir sağ sol, iktidar
muhalefet meselesi olmadığını idrak eder.
Gelgelelim bazen de hayretle izliyordum ki, seçimleri kazanabilmek için normal Ģartlarda
siyaseten bir araya gelmeyeceği insanlarla iĢ birliği yapabiliyor, ahlakını hiç onaylamadığı
insanların bir dediğini iki etmeyebiliyordu. Bu bende hep bir paradoks oluĢturmuĢtur.
Bugün de savunuyorum ki siyasete bulaĢmıĢ insanların, Federasyon
yönetimlerine talip olmaları yakıĢıksız ve zararlıdır. Sporun yöneticileri, siyasi
yönleriyle ön plana çıkmayan ama insani ve ahlaki değerleriyle tebellür eden
zatlar olmalıdır.
TWF 2006-2011
OLAYLAR İNSANLAR SONUÇLAR
E.Bekir Hocaoğlu
26
AZINLIK RAPORU
OluĢturduğumuz vizyon, ortak vizyonumuz olmasına rağmen icrasında Akyüz‟ün katkısı
daha fazla idi. Çok çalıĢkandı. Yılların verdiği siyasi deneyimle çok Ģüpheci ve komplo
teorilerine yatkındı. Sonunda, BaĢkanvekilimken beni de muhalefet saflarına dâhil
etmekten çekinmeyecekti. SeyretmiĢ midir bilmem ama bugün kendisine Ģiddetle
baĢrolünü Tom Cruise „un oynadığı, Azınlıklar Raporu(Minority Report) filmini
izlemesini tavsiye ediyorum. Böylece, son hakkında bir bilgi edinmiĢ olacaktır.
Bir de eski bir sporcu olduğundan federasyonu ve sporu gereğinden fazla ciddiye
alıyordu. Öyle ki bu durumu zaman zaman beni bile etkiliyor, iĢten kaytarma noktasına
getiriyordu. Bana karĢı genel tavrından memnun olduğum bir insan olduğundan tekrar
iĢlere dönüyordum. Öyle hissediyordum ki Abdurrahman Akyüz BaĢbakanlık ve Wushu
Federasyonu BaĢkanlığı arasında seçim yapmak zorunda olsa, dünya Ģampiyonu olmayı
tercih ederdi.
ÇalıĢtığımız dönemde bütün kararları kendisi yazar ve hepimiz o kadar güvenirdik ki
okumadan imzalardık.
PLAN ÜSTÜNE PLAN
Ġyi bir planlama yapmıĢ ve baĢarıyla sahneliyorduk. Karada bize ölüm yoktu. Plan basitçe
Ģöyleydi:
Öncelikli olarak Wushu Federasyonu müstakilleĢtirecek sonra özerk olmasını temin
edecektik. Benim Ģiddetli ısrarlarıma rağmen kendisi 2009‟da federasyon baĢkanlık
adaylığını kabul etmemiĢti. Sonunda anlaĢtık: 2009 da yapılacak seçimlerde ben aday
olacaktım. 2010‟da Avrupa Federasyonu seçimlerinde de BaĢkanvekilliğine adaydım.
2010 sonunda TWF‟den istifa edecek ve Avrupa Federasyon BaĢkanlığına geçecektim.
Ta en baĢından beri mutabakatımız; uluslararası federasyonlarda benim görev almam
yönündeydi. Aslında Wushu için iyi kötü becerebileceğim tek görev buydu. Ve
görmüĢtüm ki uluslararası alanda yapılan çalıĢmalar hem dünyada hem de ülkemizde
Wushu‟nun çok ileri gitmesini sağlayabilirdi. Tamamıyla buna konsantre oldum. Bir gün
belki bu alandaki faaliyetlerimi ve yazıĢmalarımı içeren baĢka bir metin yazarım. Hiç biri
sonuçlanmadığı için bugün yazmanın bir âlemi yok.
Türkiye‟deki iĢleri yürütmeyi baĢkan vekili olan Abdurrahman Hoca üstlenmiĢti. Zaten
gelecekte de baĢkan olarak Abdurrahman Akyüz yapacaktı bunları.
TWF 2006-2011
OLAYLAR İNSANLAR SONUÇLAR
E.Bekir Hocaoğlu
27
SPORUN ÇĠRKĠN YÜZÜ
2009‟da spordaki entrikaların nasıl sonuçlar doğurabileceğini görmeye baĢladım. Çok
çirkindi. Ġstanbul‟dan bir gurup kulüp seçim arifesinde ziyaretime gelerek açıkça “bize ne
vereceksin” diye sordular. Bu benim için Ģoktu. Oysa gurubu getirenler, benim onlar için
her türlü fedakârlıkla çalıĢtığımı bilmesi gereken insanlardı ve sessizdiler. Çok ağır bir
Ģekilde bunları uyardım ve bilinçlenmelerini sağlamaya çalıĢtım. Sonucun ne olduğunu
bilmiyorum. Belki de hala aynı taleplerin peĢindedirler. DüĢünmeye baĢladım: “Bu
federasyon baĢkanlığının sağladığı bazı menfaatler vardı da, bizim mi
haberimiz yoktu.”
ĠĢ baĢında olduğum süre boyunca ana gayem, birlik ve beraberlikti. Hala bazı kimselerin
ağzında sakız olan benim Ordu‟daki bir Ģampiyonada söylediğim “Kurullarımızın
arkasındayım “ sözüdür. Her ne kadar o kurulda arkalarında olduğum
kiĢilerden bazıları veya arkadaĢları Antalya‟daki olaylarda var olmadığım
halde beni tahkime göndermiĢse de umarım her daim bu federasyonlarda
kurullarının arkasında duracak dirayette federasyon yöneticileri olur. Yoksa
kurulların hali periĢandır. Diğer yandan arkasındayım dediğim kurullara da yaranmadım
ya o ayrı bir konu. Zaten ne yaranmak gibi bir derdim olmuĢtur ne de yaranılmasına izin
vermek…
Bir de meseleyi gayr-ı ahlaki seviyeden takip eden zayıf karakterli kimseler vardı. Bunlar
maalesef bugün de sahnededir ve yönetmeye talip insanları asker kaçağı, kumarbaz gibi
yaftalarla karalamayı sürdürmektedir. Sesimin ulaĢtığı herkese bu söylemlere müsaade
etmenin adamlık olmadığını haykırıyorum. Bunları dillendirenleri de kenara çekin ve
uyarın. Islah olmazlarsa iliĢkinizi kesin. Spor ve özellikle Wushu, felsefesi olan bir
spordur ve erdemi onuru önceler. Camiamız, piĢmanlık duymuĢ olmaları
kaydıyla bazı hataları olan kimseleri, edepsizlik yapmamaları ve hatada ısrar
etmemeleri kaydıyla bünyesine kabul eder. Ama nifak çıkaranları, insanların
açıklarını ortaya dökmeye çalıĢanları, iĢin içine siyaset ve din sokanları kabul
etmez. Bu karanlık kiĢiler derhal uzaklaĢtırmalıdır.
DÜġMANLIKLAR ÜZERĠNE BĠR HAYAT
Seçim öncesinde kılıçlar iyice çekildi. Artık yavaĢ yavaĢ baĢka insanlarla temas etmeye
de baĢlamıĢtım. Ne Abdurrahman Akyüz ne de Akif Ġnci bu gurupları dikkate almıyordu.
Bunlar müzmin vakalardı onların gözünde, tövbelerinin kabulü gayrı mümkün
TWF 2006-2011
OLAYLAR İNSANLAR SONUÇLAR
E.Bekir Hocaoğlu
28
günahkarlar… Zaten bir seçim kampanyası sürdürmenin gereksizliğine ve yersizliğine
inanan bana da, belki birlik sağlayabilirim diye bu kiĢilerle görüĢme imkânı doğdu.
Bunlardan Ġskender Oflu‟yu yukarıda anlattım.
Ali Kalaycı adında bir arkadaĢla tanıĢtım günün birinde. ĠĢine aĢk ve saygıyla sarılan
çok azimli on dört yaĢındaki bir gencin Ģevkiyle sürekli öğrenmeye çalıĢan bir hoca idi.
Tao çalıĢtırıyordu. Çok saygılı bir arkadaĢtı. Kabiliyeti yüksekti. Kendi imkânları ile sürekli
Çin‟e seyahat ediyor ve kurs görüyordu. Anladım ki benim bu insanları bulup toplantı
yapmam gerekiyor. Ali Kalaycı‟nın kendisine de toplanıp konuĢalım taleplerimi ilettim.
Ama mesele biz değildik. Teknik kadrolar birbirlerine düĢmandı ve varlık sebepleri bu
düĢmanlıktı. ĠĢ baĢına her gelen gurup, diğerine hayat hakkı vermeyecekti. Bunu
anlamıĢtım. Seçimden hemen sonra bu sonucu acıyla tecrübe ettim. Kesinlikle seçim
olmaması, olacaksa da çok adaylı olmaması gerektiğini anlatmaya gayret ettim ama
nafile...
Bazı illeri ziyaret ettik. Hiç kimseden beni seçin diye oy istemedim. Herkese
beraber yapalım dedim. Çünkü benim, oylarını istemem gereken kiĢilerden
hiçbir üstünlüğüm olmazdı. ĠstemiĢ olsaydım bazılarından bana oy
vermemelerini isteyebilirdim. Çünkü çok baĢka yerlerdeydik.
YAYLA ÇĠÇEKLERĠ
Bu arada camiadan çok güzel insanlarla tanıĢmaya devam ediyordum. Sporcular bana
karĢı her zaman çok saygılı, sevgi dolu ve içtendi. Onlarla olduğumda öyle huzur
doluyordum ki… Hepsi bahar baĢlarında Karadeniz Yaylalarında açan çiçeklere
benziyordu. Nasıl oluyordu da bu çiçekler, ilerleyen dönemlerde birbirlerine kılıç çeken
düĢmanlara dönüĢüyordu. Ne oluyordu da bu spor centilmenliği yerini, kof bir kavgaya
bırakıyordu. Cevap, “seçim”di… Siyasi seçimler halk arasındaki ayrılığı nasıl
derinleĢtiriyorsa, federasyon seçimleri de antrenörler arasında aynı sonucu doğuruyordu.
Halk arasında yapılan siyasi seçimin kendi içinde tutarlı bir yanı olsa da,
Federasyonlardakinin yoktu. Her kesim ikna edebildiği, bir taahhütte bulunduğu
veya baĢka bir takım ahlaksız menfaat iliĢkisi kurduğu kesimin oyuna talipti.
Böylece ne seçen, ne de seçilen ahlaktan nasibini alabiliyordu. Kavga ve kin de
hiç bitmemesiye devam ediyordu. Bugün de böyle…
TWF 2006-2011
OLAYLAR İNSANLAR SONUÇLAR
E.Bekir Hocaoğlu
29
KRONĠK MUHALĠF: Teslime Çelik
Mersin‟de Teslime Çelik diye bir kardeĢimiz vardı. Çok değerli bir hanımdı. Bazılarıyla
bir takım sorunları oldu, horlandı, dıĢlandı. Kendisine mümkün olduğunca arka çıktım ve
içerde tutmaya çalıĢtım. BaĢarabildim mi emin değilim. Belki de bana küstür. Bu yazıyı
okuduğunda beni ararsa öyle olmadığını anlayacağım. Çok faydalı olabilecek birisiydi.
ĠnĢallah yine olacaktır. Antalya‟daki Avrupa ġampiyonasında içinde Zülbiye Kaçay‟ın da
bulunduğu bir gurup hanım sporcu için yaptığı giriĢimler, bendeki makamını daha da
yükseltmiĢtir. Zülbiye Kaçay da , benim zamanımda çok iyi tercümanlık hizmetleri
görmüĢtü. Sevgili Teslime Hocam ne yapsa kimseye yaranamamıĢtır ve herkes
tarafından muhalif olarak yaftalanmıĢtır. Ama ben bilirim ki Teslime Hoca, tek baĢına bir
dünyadır… Kendisini özlüyorum…
Ġzmir‟den yiğit bir arkadaĢım da Ġsam Akgül‟dür. Öyle iri bir cüsseye sahip bir adamın
öyle ince bir ruha da sahip olabileceğine kimse inanmaz. Tertemiz yüzlü sıra dıĢı birisidir.
Ege‟den diğer arkadaĢlarla çok temasım olamadı. Sadece hayatımdaki bir kötü hatıra,
tafsilatını sonradan vereceğim bir EWUF hakem kursunun sonuçlarından dolayı bir gün,
hem de baĢkanlığa devam ettiğim bir gün, Ġzmir‟den birinin beni arayıp, oradaki hocalar
adına biz sana destek vermiyoruz demesi olmuĢtur. Sebep Ġzmir‟den bazı hocaların
sınavda baĢarısız olması ve bunu benim sağladığım suçlamasıdır. Bu yersiz hitap, beni en
çok üzen olay olmuĢtur. Birkaç gün telefonlarımı kapattığımı hatırlıyorum. Ġsam Hoca‟yı
arayıp konuĢmak geçmiĢti o zaman aklımdan ama yapmadım. Sonradan gördüm ki
adlarına konuĢulan hocalardan biri benim dazlak kafalı yiğit arkadaĢım Ġsam Akgül
değildi. Kalanı teferruattı…
Bodrum‟dan özellikli bir hoca da Ali Top‟du. Hayatını Almanya‟da geçirmiĢ bu bilge hoca
çok güzel Ģiir yazar ve okur. Biyoenerji alanında uzmandır. Ailesiyle birlikte oldukça
edepli ve mütevazı bu sporlara hizmete gayret eder. Her zaman istifade edilebilecek bir
arkadaĢ. Dik, onurlu ve sevecen bir duruĢu olmuĢtur hep ve her daim güleç…
NEDEN SONUÇ ĠLĠġKĠSĠ
Yılmaz Hoca‟nın üzerine titrediği küçük kardeĢi Ahmet Aydın çok aklıselim bir
arkadaĢtır. Sorunu, duygusal olması ve zaman zaman sinirlerine hâkim olamamasıdır.
YurtdıĢındaki bir Ģampiyonada itirazında hududu aĢmıĢ ve Avrupa federasyonundan ceza
almamak için kurullarda görev almamasını talep etmiĢtim. Kendisi bunu olumlu karĢıladı.
Sonradan hep keĢke Ahmet kurullarda olsaydı diye vahlanmıĢımdır. Çok kilit bir adamdı
ve omurga sahibiydi. Her zaman medeni bir kiĢilik ve ağabeyi kadar dikti. Yılmaz
TWF 2006-2011
OLAYLAR İNSANLAR SONUÇLAR
E.Bekir Hocaoğlu
30
Hoca‟dan farkı yönetme kabiliyeti idi. Bugün Wushu camiasında aktif olmaması bir
kayıptır.
Akif Ġnci Singapur‟da tanıdığım ve orda sevdiğim bir arkadaĢtı. Mücadeleye inanan,
siyaset yapma yönü kuvvetli biriydi. Tek adayla seçime gidilmeli fikrime, “bu iĢin zevki
karĢı tarafı yenip kazanmakta” diyerek karĢı çıkardı. Yüzü sürekli gergin ve destek için
herkesle temas halinde olan biriydi. Seçim siyaseti açısından yaptıkları kabul edilebilirdi.
Ama acıyla gördük ki bu anlayıĢ, teknik kurullara mesela tenis oynayan adamların bile
girebilmesine izin veriyordu. Akif Ġnci‟ye göre liyakat mühim değildi. Aslolan ve önemli
olan kimin kaç oya sahip olduğuydu. Yılmaz Aydın, Cevat Alp, Ġbrahim Aktürk, Enver
Beygova, Can Yılmaz, Aziz Köp gibi delege hakkı olmayan büyük hocaların hiçbir hükmü
yoktu. Veya çok zorlasan durum” ne olacak ki bir oyu var” a kadar gidiyordu. Bu
kabul edilemezdi. Abdurrahman Akyüz, Akif Hoca‟nın sözcüsü gibiydi.
Her Ģey gözümün önünde olup bitiyordu ama basiretim bağlanmıĢtı. Abdurrahman
Akyüz‟e ve Yılmaz Aydın‟a karĢı hala kendimi sorumlu hissettiğimden geri
çekilemiyordum. Akyüz bütün ısrarlarıma rağmen baĢkan adayı olmuyordu. Olan biteni
de değiĢtiremiyordum. ġimdi piĢmanım. Bugün olsa adaylıktan hemen çekilirdim.
Sevgili Ahmet‟i kurban verdikten sonra teknik kurulun baĢına Akif Ġnci geldi. Sonradan
Teknik Direktör olduğunu da duydum. Benim için o zamanlar bunlar anlamı olmayan
makamlardı. Kimin ne göreve geldiğini önemsemiyordum. Ama sadece Ankara‟daki
seçimden sonra Akif Ġnci‟ye kurulların her kesim tarafından kabul gören kiĢiler tarafından
oluĢturulması talimatını verdim. O da kurulları böyle oluĢturacaklarını söyledi. Kalan
kısmıyla ben ilgilenmedim, Akyüz ilgilendi. Ama görüyordum ki yavaĢ yavaĢ kendi
arkadaĢlarının tümüyle ters düĢmüĢlerdi. Hatta Yılmaz Hoca‟nın kendisi ile bile.
Yılmaz Hocanın da çok hataları vardı. Yılmaz Aydın iyi bir Hoca, iyi bir arkadaĢ, değerli
biri idi ama asla bir yönetici değildi. Herkesten etkileniyordu. Ben üzerinde etkili olmaya
çok gayret ettim ama baĢaramadım. ġayet Yılmaz Hoca ile el birliği yapabilseydik bugün
olan biten rahatsız edici olaylar olmaz, hak eden hak ettiği yerde olurdu. Akif Hoca‟da,
Ali Kalaycı da, Hacı Türk‟te, Kemal Yolcu da kol kola, omuz omuza Wushu‟nun baĢarısı
için çalıĢırdı. Ama Hoca‟yı ikna edemedim. Ve gördüm ki insan aynı anda her Ģey
olamazmıĢ. Bu en çok da benim için geçerli…
Aslında Akif Ġnci‟nin baĢlangıçta sorunları Hacı Türk ileydi. Ben buna inanamadım bile ve
bir gün GümüĢhane‟de bir Ģampiyonada ikisini yan yana getirdim ve konuĢturdum. Sorun
yok dediler. Sonradan bu didiĢmeler tatsız sonuçlar doğurdu. Akif Ġnci rahatlıkla
federasyon baĢkanı olabilecek özelliklere sahip biridir. Hatta belki en iyi yapabileceği Ģey
baĢkanlıktır. Mesela ondaki özelliklerden bazıları bende de olsaydı çok iyi baĢkanlık
TWF 2006-2011
OLAYLAR İNSANLAR SONUÇLAR
E.Bekir Hocaoğlu
31
yapabilirdim. Ama Federasyon baĢkanlığı için doğru olan özellikler, MHK baĢkanlığı için
doğru olmayabiliyor. Çok iyi bir organizatör olan Akif Hoca iyi bir yönetici değildir. Sahip
olduğu özellikler daha çok, liderde bulunması gereken özelliklerdir. Umarım Akif Ġnci bir
gün bu federasyonun baĢkanı olur da, yukardan baktığında aĢağıdaki olayların ne Ģekilde
olması gerektiğini anlar. Ve yine umarım Akif Hoca heba edilmez…
BENDEN ÖTE ĠġLER
2009 seçimleri arifesinde kıyasıya bir yarıĢ vardı ama benim dıĢımda. Rakip; en baĢta
eski federasyon baĢkanı olan zat görünüyordu. Bazıları kendisinden sitayiĢle
bahsediyordu. Sonraları anladım ki kendisinden hayırla bahseden kiĢilerin kendileri çok
değerli kiĢilermiĢ ve bu değerin sebebi de bizzat o destekçilermiĢ. Aralarında özellikle
Cevat Alp‟in ve Prof. Ġbrahim Öztek‟in adını anmak isterim. Bu zat, Yönetim
kurulumuzdaki çok kiĢiyle temas etti ama benimle etmedi. Oysa benimle etmiĢ olsa ben
onun baĢkan adayı olmasını sağlayabilirdim belki de benim yerime. Bunu da
dillendiriyordum sağda solda. Makyavelist ve sevimsiz çıkıĢları olan biri olduğundan
temasımı sürdürmedim. Sonra TBMM „de görevli bir beyefendiyi aday gösterdi icazet
vererek. Doç.Dr. ġeref Ġba‟yı.
ġeref Bey de iĢe siyaset karıĢtırdı. Abdurrahman Akyüz için bu bulunmaz nimetti. Oysa
benim en haz etmediğim Ģeydi bu. Bir parti liderinden icazet alındığı sözleri ortalıkta
dolaĢıyordu. Hakikaten çok yakıĢıksızdı.
HAVADA KALAN EL
Bu süreçte çok değerli bir adam tanıdım. Kick Box federasyon baĢkanı Salim
Kayıcı… Safi enerji dolu bir adam. Rahatlıkla bu ülkede spor bakanlığı yapabilecek hatta
yapması gereken birisidir. Tecrübe ve taktik sahibi. Farkında değildir belki ama bana çok
faydası dokundu. Seçimden bir akĢam önce otele ziyarete gelen ġeref Ġba‟nın uzattığı eli
sıkmayarak havada bıraktı. Kendisine çok kırıldım ve uyardım. Bana nezaket ve letafetle
“sevgili BaĢkan sen bunların neler yaptığını, seçim kazanmak için ne yalanlar
uydurduğunu ve özel hayatımızı nasıl didik didik ettiklerini bilmezisin” dedi.
Çook sonradan değerli Salim Kayıcı BaĢkan‟ın haklı olduğunu ben de esefle anladım.
Salim Kayıcı bahsi geçmiĢken Kick Boks Federasyonunun bu günlerde yayınladıkları 2012
bütçesine baktım da BaĢkan hakkındaki düĢüncelerimi ve takdirimi daha da
kuvvetlendirdim... Çok daha eski bir camia olan Wushu‟da ayrılıklar almıĢ baĢını
gitmiĢken, yıllardır federasyonu yöneten Kayıcı, bu dönemde de seçimlere rakipsiz
TWF 2006-2011
OLAYLAR İNSANLAR SONUÇLAR
E.Bekir Hocaoğlu
32
girmektedir. Devletten sadece 500.000. TL destek alan Kick Boks, neredeyse bu rakamın
iki katı kadar baĢka gelirler üretmiĢ, sayısız faaliyet yapmıĢ ve Wushunun parasızlıktan
döküldüğü beyan edilirken, Kick Boks kasasındaki 300 bin lirayı fon hesaplarında
değerlendirir duruma gelmiĢtir. ĠĢte bir federasyon yönetiminden beklenen budur. Devlet
ve camiayla nasıl iletiĢim kurulması gerektiğini bilen, yılmadan çalıĢan baĢkan iĢte böyle
baĢarılı olur. Bir gün Kick Boks camiası, Salim Kayıcı‟ nın heykelini dikecektir. Umarım
Wushu, Kick Boks‟tan ders çıkarır.
YEDĠ MAHALLEYE ZARAR
ġeref Bey seçim kazanamadı ama tüm spor camialarına ciddi bir zararın gelmesine sebep
oldu. Kendisi TBMM‟de Kanunlar ve Kararnameler bölümünde görevliydi.
Federasyonlarda siyasetin etkisi kırılsın diye o zaman hem iktidar (AKP) hem de bir
muhalefet partisinden(MHP) As BaĢkanlık yapan iki yönetim kurulu üyemiz vardı. CHP ve
BDP‟ den de birer milletvekilini As BaĢkan yapmak için çalıĢıyorduk. Böylece en büyük
sivil toplum örgütleri olan siyasi partilerin birer temsilcisi Federasyonumuzda olacak ve
içerde artık birlik ve hizmet konuĢulacaktı. Güzel bir kardeĢlik tesis edecektik. Sporun
zemini buna müsaitti. ġeref Bey bu durumun anayasa veya iç tüzüğe aykırı
olduğunu ispat etti. Bize çok faydası olan bizimkiler de dâhil diğer
federasyonlardaki milletvekillerinin hepsinin üyeliği düĢtü. Güçlü destekçilerimizi
kaybetmiĢtik. Türk spor tarihinde düzeltilmesi gereken talihsiz bir dönüm noktası
olmuĢtur bu olay. Sebep olanlar utansın.
BĠR DRAM: ENVER BEYGOVA
Ordu‟da yapılan bir Ģampiyonada bana eski namlı hocalardan Enver Beygova‟yı takdim
ettiler. Zamanında çok büyük hoca imiĢ. Ama bir takım meseleler onun kötü bir duruma
düĢmesine sebep olmuĢtu. Hoca periĢandı. Bir spor salonunda yatıp kalkıyordu. Hak
ettiği yerde değildi. Ta baĢından destek olunması ve düĢmesine engel olunması gerekirdi
ama yapılmamıĢtı. Bir Ģekilde bir kurumda antrenör olabilmek için yardım istiyordu. Çok
üzüldüm… Arkadan itilmiĢ de yere yuvarlanmıĢ gibi hissettim kendimi. Bu muydu yani?
Koca koca sıfatlarla caka satan, konuĢunca mangalda kül bırakmayan bizler, bu camiada
ömrünü tüketmiĢ bir adamı bu durumda mı bırakacak, karĢımıza bu taleple gelmesine mi
sebep olacaktık. Gerçekten durum karĢısında söylenebilecek tek Ģeyi Orhan Gencebay
söylemiĢti: “Batsın bu dünya!”
TWF 2006-2011
OLAYLAR İNSANLAR SONUÇLAR
E.Bekir Hocaoğlu
33
Bir daha Enver Beygova‟yı yanıma yanaĢtırmadılar. Antalya‟da delikanlı Hocam Cevat Alp,
Enver Hocayla eski kavgalarını gülerek hatırat Ģeklinde bana anlattı ve “bu arkadaĢımızın
sorununu lütfen çözelim baĢkan, masrafı neyse ben karĢılayayım” dedi o gür sesiyle. Bir
adamın sırf yürek olması böyle bir Ģeydi iĢte.
Görev sürem Enver Beygova ve benzerlerinin sorununu çözmeye kifayet etmedi. Ama
eminim Abdurrahman Akyüz bu sorunu çözmüĢtür. Çünkü adının manasından kaynaklı
merhametli adamdır Abdurrahman Hoca. DüĢeni yerde komaz. O dönemden
hatırladığım, prosedür yerine gelsin diye Enver Beygova‟nın katılabileceği üç dünya spor
faaliyeti hangileri olabilir diye düĢünmektir. Sahip olduğum uluslararası iliĢkiler, bunu
yapmaya müsaitti. Ġçerde durum sarpa sarmıĢtı. Enver Hoca‟yı sporcu olarak uluslararası
müsabakalara göndermek, antrenör olarak göndermekten daha kolaydı. Çünkü onu bu
duruma düĢüren camianın teknik kurulundaki adamların antrenör olarak yurt dıĢına
çıkmasına rıza göstermeyeceklerini adım gibi biliyordum. DüĢmek ve tekmelemek üzerine
olan meĢhur aforizma geçerliydi. Her nereye gidilecekse, her nerde boĢluk varsa herkes
ben gideceğim, ben olacağım diyordu. Tek istisna sonradan tanıdığım Cevat Alp Hocaydı
ama onun da elinden bir Ģey gelmiyordu.
Bugün sadece Enver Hoca‟mın sorununu çözmek için yetecek süre kadar baĢkan olmayı
arzu ederim. Cevat Hocanın geçmiĢ ve bugün üzerine anlattıkları, yeni nesillere kendisi
tarafından sunulacak konferanslara, seminerlere dönüĢtürülmelidir. Yılmaz Hoca için de
aynı durum geçerlidir. Bunu bizzat federasyon organize etmelidir. Böylece nesiller
nerden geldiklerini ve ne olacaklarını idrak etmiĢ olurlar. Cevat Alp, Yılmaz Aydın,
Enver Beygova, Ġbrahim Aktürk ve bunlar gibi hocalar Ģayet Kung Fu değil de
baĢka bir spor yapmıĢ olsalardı veya mahalle aralarında top oynasalardı yahut
Memati‟nin rol arkadaĢlığına soyunsalardı bugün Türkiye‟de Wushu diye bir
spor dalı olmazdı. Ortalık da artistten geçilmezdi. Ne zaman bunu hep birlikte
idrak edeceğiz?
CEVAT ALP‟i NEDEN ÖNEMSĠYORUM?
Son gün geldi. Seçimin yapılacağı salondaki hava çok gerilimliydi. ArkadaĢlarımdan biri
benim listemden as baĢkan adayıydı ve tesadüfen salonda Cevat Alp Hoca ile karĢılaĢtı.
Eskiden hocanın öğrencisiymiĢ meğer: Mükremin Atmaca. HoĢ bir tesadüf olmuĢtu.
Seçim salonunda sohbet ettiler.
Üç yıla yakın baĢkanlık yapmıĢtım ama Cevat Alp‟i yakinen tanımıyordum. Etrafımızda
duvarlar örülüydü. Üzücü olan sadece benim değil, bu duvarlar herkesi kuĢatmıĢtı.
Ġnsanlar kendi kalelerini, sadece merkezi zapt etmeye niyetlendikleri seçim
TWF 2006-2011
OLAYLAR İNSANLAR SONUÇLAR
E.Bekir Hocaoğlu
34
günlerinde terk ediyorlar; merkezi zapt edemeyen guruplar bir sonraki
seçimlere kadar kıĢlamak ve hazırlıklar yapmak üzere tekrar kalelerine geri
çekiliyorlardı. Manzara böyleydi. Cevat Alp‟i tanımıyordum ama Yılmaz Hoca Cevat Alp‟
den hep sitayiĢle bahsediyordu. Seçim konuĢmama baĢlarken en evvela Yılmaz Hoca‟yı
anarak baĢlamıĢtım. Bu önemli bir mesajdı delegelere. Ama sanırım bu mesajı sadece
Cevat Alp aldı ve Mükremin‟e “iĢte bu adam” dedi “ evvela hocasını anarak konuĢmasına
baĢlayan bu adam saygındır…”
Cevat Hoca ile muhabbetimiz o gün baĢlamadı. Ama bu konuĢma bana ulaĢmıĢtı ve ben
bunu söyleyen adamın çapını tahmin etmiĢtim. Not ettim ve ilk karĢılaĢmamızda hoca ile
iyi dost olduk…
EZBER BOZMAK
Seçim günü eski federasyon baĢkanının masasına gittim ve kendisine saygı ve
teĢekkürlerimi sundum. Rakip listede baĢkanvekilliğine adaydı. Beni bir kez bile
aramamıĢtı. Aslında Kick Boks federasyonu baĢkanlığının peĢinde olduğu ve Wushu‟yu
paravan olarak kullanmak istediği söyleniyordu. Neyse gıybetini yapmayalım.
ġeref Ġba‟ya aynı masada oturmayı teklif ettim. Kabul etti. Gergin hava bir parça
yumuĢadı. Seçimde divan baĢkanlığı ile ilgili bir sorun çıktı. Acemi olduğumuzdan
kuralları bilmiyorduk. Bizim düĢündüğümüz aday, aynı zamanda yönetim kurulu aday
listemizdeydi. Öyle olmazmıĢ meğer. Gözetmen uyardı bizi. Hiçbir tecrübesi olmadığı
halde, kabiliyetli biri olduğundan Ġzmir‟den ġakir Bayramoğlu Hocayı aday gösterdik.
O da fevkalade divan baĢkanlığı yaptı. ġakir Hoca, çok nüktedan, stil sahibi ve dik bir
arkadaĢtı.
ġeref Ġba daha evvel federasyonlarda asbaĢkanlık yapmıĢtı. Salim Kayıcı ile husumeti de
sanırım oradandı. Ama medeni bir insandı. Bir gün evvel bana geldi ve Ģayet seçimi
kendileri kazanırsa EWUF seçimlerinde beni desteklemeye devam edeceklerini söyledi.
ġık bir hareketti ama bir mana ifade etmiyordu benim nezdimde. Seçimlerin sonucu
benim umurumda bile değildi. Bi Abdurrahman Hoca ve Yılmaz Aydın ile bir çalıĢma
içindeydik. Böyle emek gerektiren ve tatmin dıĢında baĢka bir karĢılığı olmayan bir görev
için seçim yarıĢına girmek çok ağırıma gidiyordu. Ne bir seçim çalıĢması yapmıĢtım ne de
yapılmasını tasvip ediyordum. Federasyon siyasi bir mevki değildi ve parçalara ayırarak
değil, tamamen birleĢtirerek yönetilebilirdi. Fakat Abdurrahman Akyüz ciddi çalıĢma
yapmıĢtı. ÇalıĢmanın esası da bölüp büyük parçayı alarak yönetmek üzerineydi. Bu
konuda hiç anlaĢamıyorduk. Zaten iĢ bölümümüz gereği ben, sadece organize ettiği
ziyaretleri yapmıĢtım. Oralarda da eğitim faaliyetleri vardı zaten.
TWF 2006-2011
OLAYLAR İNSANLAR SONUÇLAR
E.Bekir Hocaoğlu
35
ORHAN AYHAN ETKĠSĠ
ġeref Ġba teknik bir sunum yaptı ve önünde yazılı metne bağlı kalarak detaylarıyla
projelerini anlattı. Benim yanımda sevgili Orhan Ayhan Ağabey oturuyordu. Oraya
gelmesini ve beni desteklemesini sağlayan Salim Kayıcı idi. Orhan Ağabey Kick Boks‟ta
As BaĢkan‟dı aynı zamanda. MDK üyesi olduğundan da doğal delege idi. Sevgili Orhan
Ayhan‟ın Ģahsıma desteği kuru bir oy atma Ģeklinde olmadı. ġeref Ġba konuĢurken salonu
izledi ve topluluğun heyecanlanmadığını, esnediğini, anlatılanlarla ilgilenmediğini tespit
etti ve bana yapacağım konuĢmanın iskeletini ve çarpıcı mesajlarının ne olması
gerektiğini söyledi. Bütün bunlar, usta spikerin iki dakikasını bile almamıĢtı. Hayran
kalmıĢtım. Oysa ġeref Ġba konuĢurken ben dikkatlice onu dinlediğimden salondakilerin
tavrından habersizdim. Çıktım. Dediğini yaptım. Ġlk cümlemi zaten kendisi kurmuĢtu
bana:” Bugün bu federasyonu böyle bir seçim ortamına taĢıdığım için çok
mutluyum. Artık adaylar bu büyük potansiyeli yönetmek için istekli
durumda.” Oldum olası bir konuĢma yapmak için hazırlık yapmam ve bir yazılı metne
bağlı kalmam. Ġrticalen konuĢurum. Ġnsanların tepkisine göre konuĢmamın seyrini
değiĢtirebilirim. KonuĢurken de sık sık Orhan Ayhan‟la göz göze gelerek onayını aldım.
Hatırlayanınız var mıdır bilmem ama tatmin edici bir konuĢma olduğunu söylemiĢti Orhan
Abi… AlkıĢlar da bunun göstergesiydi sanırım.
SĠÇĠLDĠKTEN HEMEN SONRASI
Seçim günü trajikomik bir olay da oldu. Yönetim Kurulu aday listemizden Sivas‟lı bir
arkadaĢım vardı. 2006‟daki seçimlerde Sivas‟tan da bir aday var demiĢtim ya meğer
bunlar tanıĢıyormuĢ. Sivaslı eski aday rakipleri desteklemektedir ve Sivas‟taki yirmiye
yakın oyu temsil etmektedir. Orda sarıldılar hoĢ beĢ ettiler ve bizim arkadaĢ ben bunu
ikna ederim deyip kendisiyle konuĢmayı denedi. Ama bilmiyordu ki hakiki bir seçimdi bu
ve seçimlerde insanlar babalarına kefil olmazdı. Eski aday bizimkine “ 2006‟daki emaneti
geri almaya geldik” diyerek uğurlamıĢ… Rivayetlere göre Sivas‟tan bir kiĢi beni
destekleyecekmiĢ bu kulis faaliyetinden evvel o da karĢı tarafa geçmiĢ…
Sonuçta ben 117, ġeref Ġba 74 delegenin desteğini aldı. Evet, sözde biz kazanmıĢtık ama
ötekiler de vardı. Seçim biter bitmez birlik ve beraberlik tesis etmeye çalıĢtım ama imkân
yoktu. Birlik beraberlik seçimden sonra sağlanacak bir Ģey değildi çünkü
TWF 2006-2011
OLAYLAR İNSANLAR SONUÇLAR
E.Bekir Hocaoğlu
36
seçimden önce sağlanmalıydı. Bizi destekleyen ekip bir araya geldi ve kurullar
oluĢturuldu. Ġstisnası Budokaido‟dur.
Seçim biter bitmez kavgalar baĢladı. Çünkü ben kurulların herkesin temsili ile seçilmesini
istiyordum. Ama Akif Hocalar doğal olarak kendi destekçilerinden oluĢmasını
savunuyorlardı. Yoksa seçimin anlamı kalmayacaktı. Aslında haklıydılar. Destek verenler
makam bekliyordu doğal olarak. Seçimden sonra hak seçilenlerindi. Orda anladım
ki seçim, baĢkan seçimi filan değil, kendilerinin belirlediği teknik listelere,
kendi seçtikleri bir baĢkanın kerhen onay vermesi seçimi idi. Kimse ne senin
uluslararası ve sosyal projelerinle ne de Wushu‟ nun yaygınlaĢması ile ilgileniyordu.
Bunda da haklıydılar. Nitekim sistemi bunlar icat etmemiĢti. Herkes talandan mal
kapmaya çalıĢıyordu. Zaman bu zamandı. Böylece o 74 delegelik ġeref Ġba
destekçilerinden nice nitelikli adamlar kenarda kalırken, diğer 114 kiĢiden harcı alem
kimseler bile kurullara girdi. Hatta bazı rivayetlere göre kıyıdan kenardan alakası
olmayan insanlar bile girdiler. Ne diyelim, oyunun kuralı böyleydi. Bu durumda garip
olan, bu 74 kiĢinin seçim biter bitmez kurulların liyakat sahibi insanlardan oluĢmadığına,
baĢka branĢlardan yetiĢen adamların kurullara girdiğine dair Ģikâyetleriydi. Çok acı, çok
gayrı adil, çok kabul edilemez bir sonuçtu ama sistem olarak bunda bir anormallik yoktu.
Kazanan kurulları belirliyordu. Siyasetin kuralı buydu. Yani bu 74 kiĢilik ekip kazanmıĢ
olsa, kurullarına Akif Ġnci‟yi mi alacaklardı yani? Bereket versin ki MHK daha adil bir
Ģekilde oluĢturuldu ve Kemal Yolcu makul bir yönetim anlayıĢıyla iĢi bugüne
kadar getirdi.
Son günlerde camianın büyük hocalarının yayınladıkları deklarasyonda, bu kurulların
nasıl seçilmesi gerektiğine dair kıstasları ve talepleri çok yerindedir. Soru Ģudur: Camia
gerçekten adil kurullar mı yoksa bir gurubun kendi destekçilerinden müteĢekkil kurullar
mı istiyor. Cevabını siz biliyorsunuz…
KIRILMALAR
Seçimden bir müddet sonra bir milli takım kampı yapıldı. Kamptaki hocalardan biri
Ġskender Oflu idi ve benim herkesten yaptığım talebe sadece o uyarak bana hem sözlü
hem yazılı rapor verdi. Bu bizimkilerin küplere binmesine sebep oldu. Seçim bitmiĢti ama
kıtal devam ediyordu. Ben nasıl olurdu da bir müzmin muhaliften rapor isterdim. Sevgili
Abdurrahman Akyüz ile birbirimizi kırdığımız ilk sürtüĢme burda yaĢandı. Artık
birlikteliğimiz çatırdıyordu… Beni desteklediklerine inananlar, artık bana iĢ yaptırmanın
zor olduğunu düĢünüyorlardı. Çünkü ben ısrarla herkese baĢkanlık yapmaya
çalıĢıyordum. Öyle garip sonuç doğdu ki büyük oranda ne beni desteklediklerini
TWF 2006-2011
OLAYLAR İNSANLAR SONUÇLAR
E.Bekir Hocaoğlu
37
söyleyenler ne de yine büyük oranda karĢıtlar, beni baĢkan olarak benimsememeye
baĢlamıĢtı.
DÜNYA ġAMPĠYONASININ TÜRKĠYE‟YE ALINMASINDA KULĠS FAALĠYETLERĠ
Kanada‟daki 10. Dünya Büyükler ġampiyonası çok önemli idi. Çünkü Avrupa
Federasyonu ile bir çalıĢma yapmıĢ ve bazı taahhütler karĢılığında dünya
Ģampiyonasının Türkiye‟ye alınması için mutabakat sağlamıĢtık. EWUF BaĢkanı
Raymond Smith, bu iĢin baĢarılması için ağır hastalığına rağmen elinde bastonla Yeni
Zelanda‟daki tedavisini yarıda bırakıp gelmiĢti. IWUF‟un Ġzmir ziyareti dâhil tüm olaylarda
kiĢisel olarak bulunmuĢ inisiyatif almıĢtı. Çok akıllı ve strateji sahibi bir adamdı. Yoğun ve
dört baĢı mamur bir çalıĢma yapmıĢtı. Etki edebildiği tüm IWUF Yönetim Kurulu üyelerini
aramıĢ ve gerekli olan çoğunluk desteğini sağlamıĢtı. Tabii Bay Smith ve ona destek olan
Genel Sekreter Patrick Van Campenhout bu çalıĢmaları babalarının hayrına değil bir
anlaĢma çerçevesinde yapıyorlardı. Sonradan gördüm ki TWF‟de etrafımızda bulunanlar,
köprüyü geçinceye kadar dayı diyormuĢlar herkese.
Avrupa ġampiyonası Antalya‟da yapılacaktı ve ülkemizde yeni federe olmuĢ bir branĢ, bir
yıl sonra da Dünya ġampiyonasına talipti. Bu Ģampiyonaların ülkemizde Wushu‟ nun
tanınırlığına çok fayda sağlayacağının bilincindeydim. Hem Abdurrahman Akyüz, hem
yönetim kurulundaki bazı arkadaĢlar hem de Genel Müdür Yunus Akgül bu eylemde
destekçilerimizdi. Yunus Bey bütçe olarak ta destekliyordu. Hele kıta veya dünya
federasyonlarının baĢkanlığını elde etmek için çok açık desteği vardı. Bu olayların
devamında Abdurrahman Akyüz duruĢ değiĢtirdi ve EWUF karĢısında sözlerimizi yutma
gibi bir durumla karĢı karĢıya kaldık. Bazı neticeleri itibariyle bu tavır hayırlı ola da, özü
itibariyle boynumuzun bükülmesine neden oldu. Bu önemli bir vizyondu ve maalesef biz
bu vizyonu baĢarıya kavuĢturamadık. Ülkemiz ve Wushu adına, gergef gergef iĢlenerek
yaratılan bir fırsat heba olmuĢ oldu. Acı ama, sağlık olsun!
KAFĠLEMĠZĠN KURU ĠNCĠR MERAKI ve LOBĠCĠLĠK
Toronto‟ya giderken IWUF Kongresine katılacak tüm delegeler için birer kilo kuru incir
götürmüĢtük. Ġzmir ziyaretinde kendisine bu incirlerden ikram ettiğimiz Raymond
Smith‟in fikriydi bu. Lobi faaliyetimizin sevimli ve etkili bir parçasını teĢkil edecekti incirler
ve çok ta ekonomikti. Kafilemiz için de ayrıca 10 kilo almıĢtık. 100 ülkenin gelmesini
bekliyorduk kongreye ama sanırım 80 ülke katılmıĢtı. Otele indiğimizde incirleri ve
TWF 2006-2011
OLAYLAR İNSANLAR SONUÇLAR
E.Bekir Hocaoğlu
38
dağıtacağımız diğer dokümanları hazırlamaya baĢladık. Fakat bir sorun vardı. Ġncirlerin
yarısı yoktu…
Türkiye‟den ayrılırken incirleri kafiledeki arkadaĢlara teslim etmiĢtik ve Kanada da geri
topladık. Tekrar tekrar sayıyoruz: 65 paket. Türkiye‟yi aradık, paketler orda kalmamıĢtı.
Toplamda 110 paket olmalıydılar. Proje çökecekti. En az 15 paket daha gerekliydi ki
dağıtabilelim. AraĢtırdık… Ġncirlere ulaĢtık. Kafilede kimlerin çantasından çıktıklarını
söylemeyeceğim tabii burada ama bu durum benim, bu iĢe ve camiamızdaki insan
kalitesine bakıĢım üzerinde çok menfi bir tesir bıraktı. Sadece sporcular almamıĢtı
paketlerden. Hem yönetim kurulu üyeleri hem de diğer teknik adamlar baskımız ve
hakaretlerimiz üzerine eksik paketleri birer birer teslim ettiler…
Ġncirler çok etkili oldu. Türkiye‟ye özgü bir meyve olan incirden hiç yememiĢ Dünya
Wushu ailesinin delegeleri, ertesi gün bizden yine incir istediler. Elimizde kalanlardan
dağıttık. Toplam 2000 Liralık bir ikramla ġampiyonayı ülkemize kazandırdık.
Önceki çalıĢmaları ve masraflar hariç tabii.
ĠPLERĠN KOPUġU
Kanada‟da Yılmaz Hoca ile Abdurrahman Akyüz kanlı bıçaklı idi. Ağır laflar ediyordu
Hoca. Bana karĢı da soğuktu. Teknik Direktörlükten düĢürülmüĢ yerine Akif Ġnci gelmiĢti.
Kuvve-i maneviyemiz bozulmuĢtu. 2009‟un sonlarındaydık…
2010‟da Antalya‟da Avrupa ġampiyonası yapacaktık. Camiadaki ihtiyacı göz önüne
alarak, o zamana kadar 16 olan milli takım kotasını EWUF‟la görüĢüp ana
statü değiĢikliği yaparak 52 ye çıkardım. Teklifi ben yaptım ve daha evvel
anlaĢtığımız üyeler EWUF kongresinde kabul etti. Bunun manasını bilen bilir. EWUF ile
çok iyi gidiyorduk. Sırf benim için hiç olmayan 1. BaĢkanvekilliği diye bir makam icat
ettiler. Gaye oradan doğrudan EWUF BaĢkanlığına geçmekti. Raymond Smith, bir Türk
üyenin doğrudan EWUF BaĢkanlığı yapmasını Avrupa‟daki üyelerin kabul etmesinin zor
olduğunu, o nedenle kademeli olarak Birinci BaĢkanvekilliğinden sonra geçmenin doğru
ve kolay olacağını söylemiĢti. MüthiĢ strateji sahibiydi ve 20 yıldan fazla bir zamandır
EWUF BaĢkanıydı. Türkiye‟deki durumu da çok iyi biliyor ama benimle iyi anlaĢıyordu.
Ellili yaĢlarının ortalarındaydı ve biraz da rahatsızdı. Bu nedenle artık devam etmek
istemiyordu aslında. Abdurrahman Akyüz ile kurguladığımız bir planla bütün dengeleri
değiĢtirdik ve ciddi bir pozisyon aldık EWUF‟ta. Tabii bunlar için makul masraflar da
ediyorduk. Sonradan bu çalıĢmalar, kiĢisel egolarımıza kurban gitti.
TWF 2006-2011
OLAYLAR İNSANLAR SONUÇLAR
E.Bekir Hocaoğlu
39
ĠKTĠDARDAN MUHALEFETE GĠDEN ĠNCE YOL
Seçimlerden sonra önceki dönemin Ġstanbul Ġl temsilcisi değiĢtirilmek istendi. Yılmaz
Hocaya maalesef muhalif damgası vurulmuĢ ve bütün ekibi iĢten el
çektirilmiĢti. Bunu yapan kendi öğrencileriydi. AnlaĢamamıĢlardı. Kusur sadece
talebelerinin değildi ama büyük çoğunluğu onlarındı. Öğrencilerinin belki Yılmaz Hoca ile
o kadar sorunları yoktu ama kendi aralarında kavgaya tutuĢmuĢlardı. Yine söylüyorum
Yılmaz Hoca‟nın da ciddi kusurları vardı. Her Ģeye tek baĢına hâkim olmak istiyor, sadece
onun söylediği kiĢilerin görev almasında bastırıyordu. Birilerine duraksamadan hain
damgasını vuruyor ve yeri geldiğinde çok ağır laflar edebiliyordu. Ġyi yanı Hoca‟nın her
kesimle yakın iliĢkisi vardı. Planında aynı ekipte Ali Kalaycıya da, Akif Ġnciye de,
Ġskender Ofluya da, Hacı Türk‟e de, Salih Urhan‟a da yer vermek istiyordu
aslında ama artık Yılmaz Hoca‟yı dinleyen yoktu. O da itidal yolunu değil, kavga
yolunu seçmiĢti. Vaz geçirme ısrarlarım sonuç vermedi ama son ana kadar Hacı Türk ve
Oktay Avcı üzerinden itidal çağrısı yapmayı sürdürdüm.
Eski Ġstanbul Ġl Temsilcisi Oktay Avcı iyi bir yönetim sergilemiĢ, herkesin teveccühüne
mazhar olmuĢ, aklı baĢında, çalıĢkan, bürokrasiyle iyi iliĢkiler kurmuĢ, birçok faaliyet
yapan, baĢarılı ve beyefendi biriydi. Eski bir Hoca idi ve özel sektördeki kariyerini teperek
Wushu okulu açmıĢtı. Olabilecek en iyi adaydı. Sadece Ġstanbul ili için değil, Federasyon
BaĢkanlığı için bile uygun bir adaydı. ĠĢten el çektirilmesine gerek yoktu. Üstelik
seçimlerde de beni desteklemiĢti. Belki de bunun bedelini ödettireceklerdi Oktay
Hoca‟ya.
OYUNLAR ve TRAJEDĠLER
Seçimlerden sonra MHK‟ nun baĢkanı Kemal Yolcu olmuĢ Teknik Kurul‟un baĢına da Akif
Ġnci gelmiĢti. Zaten seçimden önce de aynı kiĢiler iĢ baĢındaydı. Kurullardaki diğer
adamları çok tanımıyordum ama sanırım bir kısmı değiĢmiĢti. Kemal Yolcu ile o
dönemden itibaren birçok kez konuĢtum. Ġyi niyetli, azimli, yöneticilik vasfı olan bir
arkadaĢtı. Oldukça iyi çalıĢtık. Hakemliği bilmediği Ģayiası ortalıkta dolaĢıyordu ama ben
buna hiç kulak asmadım. Yönetici kabiliyeti çok iyiydi ve benim aradığım da buydu.
Hakemliğinde eksiklik varda bu, bir iki uluslararası kursla düzeltilebilirdi. Sürekli gayret
içinde, camiaya Abdullah Bey gibi yeni nitelikli adamlar kazandıran biri idi. Çok hassas bir
durumdaydı. Yılmaz Hoca‟nın ekibi kavgaya tutuĢunca aradan sıyrılıp koltuğa oturmuĢtu.
Liyakat derdinde olmayan ekibin, Kemal Hoca‟yı feda etmekten çekinmeyeceğini en iyi
kendisi biliyordu. Bu iĢlere emek sarf etmiĢti ve amatör bir ruhla çalıĢıyordu. Bazı
durumlar karĢısında Kemal Yolcu‟nun alttan aldığına Ģahit oldum. Federasyon BaĢkanını
TWF 2006-2011
OLAYLAR İNSANLAR SONUÇLAR
E.Bekir Hocaoğlu
40
bile genel kurulu toplayıp indirmekle tehdit eden anlayıĢ, MHK BaĢkanını Fizan‟a sürebilir
ömür boyu hakemlik yapmasını engelleyebilirdi. Akıllı bir adamdı Hoca ve bütün bunların
bilincindeydi. Bu Ģartlar altında görev yapıyordu. Diğer yandan gelin görün ki çok hırslı
ve sanırım kin tutan biriydi. Ġçerdeki yerini doğal olarak sağlama almaya çalıĢıyordu.
Bunu daha sonra fark ettim… Kendisinden memnundum. Bugün de MHK için en ideal
yöneticilerden biridir. KarĢılaĢmalarda MHK kaynaklı Ģikâyetler olmuyor, teknik kurul
kaynaklı Ģikâyetler oluyordu.
Ġstanbul camiası ortak aday bulunamayınca il temsilcisini seçme kararı aldılar. ĠĢlemleri
Gençlik Spor Ġl Müdürlüğü üzerinden yürütüyorlardı. Amaç Federasyon seçimini kazanan
ekibin Ġstanbul‟da da güçlü ve sayıca üstün olduğunu ispattı. Kemal Yolcu‟nun kulübünün
baĢkanı değerli bir beyefendiyi il temsilciliği için aday gösterdiler. Son derece yanlıĢ bir
seçimdi. Yönetim Kurulunda As BaĢkan olarak görev yapması münasip bir arkadaĢ,
birilerinin ihtiraslarına kurban edilerek pasifize ediliyordu. Üstelik diğer aday çok tecrübeli
ve baĢarılıydı. Ama dediğim gibi liyakat Kaf dağının ötesindeki bir kavramdı camia için.
Varsa yoksa güçtü. Güce itaat ve iman edilmesi isteniyordu. Öbür aday, doğal olarak
Oktay Avcı idi.
UTANILACAK BĠR HATIRA: ANTALYA OLAYLARI
Ġstanbul camiasına aklıselim ve insaf hâkim oldu ve seçimi Oktay Avcı kazandı. Ġl Müdürü
Tamer TaĢpınar da memnundu. Sorunlu bir mesele sulh yoluyla ve seçimle bertaraf
edilmiĢti. Abdurrahman Hoca birkaç kez Tamer Bey‟i aramıĢ ve ağır konuĢmuĢtu. Tamer
Bey de beni aradı ve üzüntülerini bildirdi. Gönlünü aldım. Tam Ġl Müdürlüğünde Oktay
Avcı‟ya beratı veriliyordu ki, faks çaldı. TWF antetli bir belge ağır ağır görünmeye
baĢladı. Belgede TWF Yönetim Kurulu‟nun seçimi kaybeden adayı Ġl Temsilcisi olarak
atadığı bildiriliyordu Ġl Müdürlüğüne. Gerçekten kanuna göre böyle bir yetkisi vardı
TWF‟nin. Ama bunca seçim neden yapılmıĢtı? Tamer Bey küplere bindi. Bu eylemi GSGM
otoritesine karĢı yapılan bir aĢağılama olarak algılamıĢtı. O da seçimlerde beni
destekleyenlerdendi. Ne yapabilirdim. ĠĢin kabul edilebilir bir yanı yoktu. Sonradan
Abdurrahman Akyüz ile konuĢtuğumda, belgeyi seçim tam sonuçlanmadan gönderdiğini
ifade etmiĢti bana. Yönetim gurupların oyuncağına dönmüĢtü.
Nihayetinde nur topu gibi iki il temsilcimiz olmuĢtu. TWF il temsilcisi ve GSGM Wushu
Spor temsilcisi. Ama her iki taraf da birbirlerine diĢ biliyordu. Ve daha acısı zamanı
geldiğinde hangisinin gerçek il temsilcisi olduğunu ispat etmek için masum
sporcu çocukları kullanacaklardı… Ondan sonra geliĢen olaylar bırakın spor
TWF 2006-2011
OLAYLAR İNSANLAR SONUÇLAR
E.Bekir Hocaoğlu
41
hayatımı, ömrümün en incitici ve en üzücü olayları olarak hafızama
kazınmıĢtır.
GÜN OLUR ASRA BEDEL…
Bu çekiĢmelerin hemen sonrasında Antalya‟daki Türkiye Ģampiyonasına 70 kadar
sporcunun alınmaması vicdanımda tedavisi imkânsız bir yara olarak kalmıĢtır. Sorunun
kaynağı Antalya değildi. Ġstanbul‟da Akif Ġnci ve Kemal Yolcu‟nun desteklediği adayın
seçimde mağlup olması ve sonrasında gelen otorite kimin hakkı tartıĢmalarıydı. Gerisi
hakikaten çok hazin ve sevimsiz bir hikâye. Hazin sonuçları sonradan ben bir talimatla
düzeltmeye çalıĢtım. Olayın tafsilatını yazmayacağım ama ilgilenenler için tahkim
kuruluna verdiğim savunmamın tam metnini ve Teknik Kurul BaĢkanı Akif Ġnci‟ye
gönderdiğim talimatın kopyasını ekte sunuyorum. Bir travma yaĢamıĢtım. Hastanede
yatan babamla ilgileniyordum ve hatırladığım sevgili kardeĢim Niyazi Akça‟nın beni
arayıp durumu anlatması, ne olur yardım edin baĢkanım demesi ve hüngür hüngür
ağlamasıdır. Elim kolum bağlıydı. Ne olup bittiğin bilmiyordum ve mutabakatımız gereği
TWF nin Türkiye‟deki tüm sorumluluğu Abdurrahman Akyüz‟deydi. O gün olanların
elekten süzülmüĢ halini ve aramızdaki konuĢmaların medeni bir dile dönüĢmüĢ Ģeklini
ekte ibretle okuyun. Okuyun da bir daha “çocuklara kıymayın efendiler”…
Bu camia için büyük bir değer olan Niyazi Akça da Teknik Kurul‟un gözünde zencilikten
bir türlü terfi edememiĢtir. Milli Takımların baĢına en çok yakıĢan adamlardan biridir
aslında kendisi ama zulme rıza göstermemesi ve makam için eğilmemesi omzundaki
rütbelere sürekli yıldızlar eklediğinden olduğu yerde adam gibi durmaya devam
etmektedir. Birçok baĢarılı sporcuyu milli takımlara vermesi ve onlarla yurtdıĢına çıkmayı
çok arzu etmesine rağmen bu emeline henüz nail olamamıĢtır. Aldırma hocam, onun da
zamanı gelir. (Niyazi Hocam zıpkınla balık avına gideceğiz unutma. Sen tutacaksın biz
yiyeceğiz.) Ben her Ģeye rağmen inanıyor ve Nazım Hikmet‟in mısraını onuyorum:
“Güzel günler göreceğiz çocuklar/güneĢli günler göreceğiz.”
HATASIZ KUL OLMAZ…
Cevat Alp gibi bir büyük hoca bile camiaya yazdığı mektupta “geçmiĢte hatalarımız
olmuĢtur” diyor. Ben Ġstanbul‟da baĢlayan ama Antalya‟da ortaya çıkan bu
büyük hatadan ötürü her zaman özür diledim yine diliyorum. Ama sadece
sporcu ve velilerinden. Çünkü biliyorum ki, o çocukları oraya götürenlerle, maça
almayanlar aynı intikam duygusuyla hareket eden guruplarmıĢ. Ve kendi kavgalarının
TWF 2006-2011
OLAYLAR İNSANLAR SONUÇLAR
E.Bekir Hocaoğlu
42
bedelini gencecik çocuklara ve onların aileleriyle, federasyona ödettiler… (Bu metinde
yazdıklarım karĢısında düzeltme veya tekzip talep edeceklerden ricam, bu Antalya
konusuna girip bana maval okumamalarıdır. Camiada Ġstanbul il Müdürlüğü dahil hiçbir
taraf, yazdıklarımdan kendisine bir haklılık payı çıkaramaz.)
Nitekim benim bu olayla ilgili giriĢimlerimi ekteki metinde göreceksiniz. Sporcuları
yarıĢmalara alınmayan ve olayın sıcaklığıyla kendilerine her türlü desteği verdiğim aynı
arkadaĢlar özellikle benden Ģikâyetçi oldular. Hem mahkemede aleyhimde dava açtılar
hem de tahkime gönderdiler. Sevgili Oktay Avcı‟ya o zaman bunu sorduğumda bana, “
avukat sizin de dava edilmenizin daha kesin sonuç aldıracağını söyledi” demiĢti.
Oktay Hoca‟ya hak verdim. Nasıl bir insan kaynağına sahip olduğumuzun anlaĢılması
açısından önemli bir tespittir bu. Sonuçta kimin ne yaptığı değil, federasyon yönetiminin
düĢürülüp yeniden seçim yapılabilmesidir mühim olan ve bu sebeple kaybeden taraflar
sürekli teyakkuzda bekler. Her dönem, teftiĢte, tahkimde ve mahkemelerde davalarla
cebelleĢir federasyon yönetimi. ĠĢte bunların sebebi, farklı baĢkanlarla kendi
hükümranlığını oluĢturmak isteyen guruplardır. Bu camianın hayrına bir Ģey yapmak
isteyen herkes, bu sorunun çözüme kavuĢturulması, bu kardeĢ kavgasının son bulması
için mücadele vermelidir.
Bir daha inĢallah böyle sevimsiz bir olay olmaz bu federasyonlarda… Burada Akif Ġnci ve
Kemal Yolcu ne kadar kusurluysa, karĢılarındaki adamlar da o kadar kusurludur. Birinci
gurubun ilave ve kabul edilemez tavrı; bir seçime girip sonucunu kabul etmemek
çiğliğidir. Her Ģeye rağmen sporcular, Federasyon BaĢkanvekili tarafından maça
alınmalıydı. Müsebbipler hakkında da sonradan iĢlem yapılmalıydı. Ama olay her iki
kesim açısından da planlanarak yapıldığı için bu olmadı. Acaba ibret aldık mı? ĠnĢallah!
TAHKĠM ve EVREN BAYKAL
Burada mahkemenin ve özellikle Evren Baykal‟ın taktik bir giriĢiminden ötürü tahkimin
aleyhimizde ciddi bir ceza kararı vermemesi, yönetmeliklerdeki bir açıktan kaynaklandı.
Vicdanen Ģahsım, fiilen daha evvel kendisi de maça alınmayan BaĢkanvekili , MHK ve
Teknik kurul baĢkanları, hepimiz sorumluyuz. Bizim kadar, otorite kurmak adına o
sporcuların oraya o Ģekilde gönderilmesini teĢvik eden Ġstanbul il Spor Müdürlüğü,
Ġstanbul‟da o planlamanın içine karıĢan ve bu Ģekilde federasyon yönetimini düĢürmeyi
amaçlayan herkes de sorumludur. Kesin masum olan zavallı sporculardır.
Ekteki savunmamı Ģu nedenle açıklıyorum. Bu seçim günlerinde bu menfur olay hala
politika malzemesi yapılmaktadır. Olay vicdanlı insanların yüreğinde kötü bir anı
bırakarak kapanmıĢtır. Tekrar edilmemesi açısından hatırda bulundurulmalıdır. Ayrıca
TWF 2006-2011
OLAYLAR İNSANLAR SONUÇLAR
E.Bekir Hocaoğlu
43
dava tahkimde ikaz mahkemede takipsizlikle bitmiĢtir. Dava, kamu görevi yapan birinin
Ģahsi davası olmadığından sizlerin savunmaları ve olayların iç yüzünü bilme hakkınız
vardır. ĠĢte ekteki belgeyi koymamın amacı budur.
Bu olayın Yönetim kurulumuz içerisinde de yansımaları ve tepkileri ağır oldu. Mesele
ciddi bir Ģekilde basına yansımıĢtı. ĠTO BaĢkanı Murat YalçıntaĢ Abdurrahman Hoca ve
benimle toplantı yaptı ve istifa etti. ġunu söyleyeyim; Murat Bey‟e karĢı çok utanmıĢtım...
Bu konuda baĢka bir Ģey yazmayacağım…
TÜRKĠYE‟DE BĠR ĠLK: AVRUPA ġAMPĠYONASI
2010‟da Antalya‟daki Avrupa ġampiyonasının organizasyonunda, organizasyondan kim
sorumlu olacak diye sevimsiz tartıĢmalar yaĢadık Abdurrahman Hoca ile ve bu bizi daha
da gerdi. Gerginlik artık her Ģeye yansıyordu. Ama artık ben ülkedeki olaylarla
ilgilenmiyordum. Bunu da camiaya müteaddit zamanlar beyan etmiĢtim. Buna rağmen
canı yananlar, arkasız kalanlar durmadan beni arıyordu. Ġnsanlara zulmedildiğini
hissediyordum.
Avrupa ġampiyonasında en dikkat çekici Ģey, EWUF hakem kursu ve sınavlarıdır. Herkes
istifade etsin diye EWUF‟a Antalya‟da Hakem Kursu düzenlettik. Bir sürü Türk hakem
kursa katıldı. Öyle ki, bu kursun sonunda neredeyse diğer ülkelerin toplamı kadar Türk
EWUF Hakemi olacaktı. Burada yaĢananlara Ģahit olan birilerinin, mesela Kemal
Yolcu‟nun veya Hacı Türk‟ün, yahut Orhan Özaktı‟nın bu hikayeyi kaleme almasını çok
arzu ederim.
Bir federasyona baĢkanlık yapabilecek nitelikte bir baĢka kiĢiyi de orda tanıdım. Orhan
Özaktı… Umarım birçok milli sporcu ve Türk EWUF Hakemi, sevgili Orhan Hocanın
oradaki çabalarını takdir ediyordur. Hiç kimseye eğilmeyen ama herkesle dost kalabilen
nadir adamlardan biri Orhan Hoca‟dır. Çekemeyenler aleyhinde konuĢur durur ama
“dinime küfreden bari Müslüman ola”… Ülkenin uluslararası lobicilik gerektiren bir
kuruluĢuna tavsiyede bulunulmalı ve Orhan Hoca orda görev almalı. Yanımda Orhan
Özaktı olsa Olimpiyat Oyunlarını Türkiye‟ye almak için çalıĢmaya cesaret edebilirim. Hem
bizden önce Uzak doğudaki bir dünya Ģampiyonasında sporcuların yarıĢabilmesi için
neler yaptığını baĢkalarından dinledim hem de Danimarka‟daki Dünya ġampiyonasında
neler yaptığını. Antalya‟da yaptıklarına da zaten dünya âlem Ģahit. Ama Hocam toplum
senin gibi adamlardan haz etmez. Ben seni Hüseyin Nihal Atsız‟ın bir Ģiiriyle anayım ve
sen de bunu benden naçizane bir muvaffakiyet madalyası olarak kabul et:
TWF 2006-2011
OLAYLAR İNSANLAR SONUÇLAR
E.Bekir Hocaoğlu
44
“Hayatın kamçısıyla sızar derinden kanlar,
Senin büyük derdinden baĢkaları ne anlar?
Vicdanını 'Paris'e, 'Moskova'ya satanlar,
Küfür diye bakarlar senin dualarına.”
Benim açımdan sevindirici iki Ģey vardır Avrupa ġampiyonasında. Birincisi eski
federasyon baĢkanım Prof. Dr. Ġbrahim Öztek Beyefendinin teĢrif ederek bizi
onurlandırmaları ve Cevat Alp ile tanıĢmam.
BĠR DOST KAZANMAK
Cevat Hoca ile nihayet derinlemesine Antalya‟da tanıĢıp sohbet edebildik. Büyük bir hoca
olduğu herkes tarafından kabul ediliyordu da büyük bir insan olduğuna da ben Ģahit
oldum. Meyveye duran dallar gibi eğilmiĢ, çok mütevazı ve saygılıydı. Herkese itidal
tavsiye ediyordu. Hayranlığımı gizlemedim. Yılmaz Hocayı da bir barıĢ imkânı buluruz
diye yalvar yakar ġampiyonaya gelmesi için ikna etmiĢtim ama benden sonra kimle
konuĢmuĢsa Hocamı engellediler ve bizden ayırdılar. Yıllarca bu büyük hocalar bu iĢe
emek vermiĢti ve Ģimdi içlerinden numune olarak sadece Cevat Alp vardı bu nadide
organizasyonda. Bu mu olmalıydı yani? Heyecanımız kursağımızda kalmıĢtı. Üstelikte
ikinci jenerasyon hocaların kavgası doludizgin devam ediyordu. ġampiyonayı Türkiye‟ye
almamızın amaçlarının birinde baĢarısız olmuĢtuk. Cevat Hoca‟yla bütün bunları uzun
uzun müzakere ettik. Bu yazıdaki birçok meseleyi, o konuĢmadan çıkardığım tahlillerden
anladım.
Bir ara mücadele sporunun duayenlerinden Muzaffer Ilıcak Beyefendi de teĢrif ettiler
Antalya‟ya. Onunla da genel konular ve sorunlar hakkında sohbet ettik. DüĢüncelerimiz
farklı değildi. Ertesi gün kongremize de katıldı ve sanırım memnun bir Ģekilde ayrıldı.
Kendisinin bu sporlarda emeği ve hizmeti büyüktür. Katkılarını çok gördük, teĢekkür
ediyorum bir daha kendisine.
AVRUPA FEDERASYONU TEKNĠK KURULLARINA KĠM GĠRDĠ?
O dönem EWUF‟ta öyle güçlüydük ki istediğimiz kiĢiyi istediğimiz kurula sokabilirdik. Ben
beĢ kiĢilik kontenjan almıĢtım Türkiye için. Tanıdıktan sonra gönlümden bunlardan birinin
mutlaka Cevat Alp olması geçti. Bu görevler fonksiyonel değil ama onursal görevlerdi.
TWF 2006-2011
OLAYLAR İNSANLAR SONUÇLAR
E.Bekir Hocaoğlu
45
Herkes görünüĢte kabul etmiĢti Cevat Alp‟in adaylığını. Cevat Hoca‟nın EWUF Teknik
Kurulu‟na giriĢi an meselesiydi. Ama ben camianın desteğiyle adaylar belirlensin
istiyordum.
EWUF BaĢkanlığına doğru yürüdüğüm için, yanımda içinde bizim büyük hocalardan da
adam bulunan kurullar hazırlamak lazımdı. Ama camiamız çok baĢka sevdalara yelken
açmıĢ durumdaydı. Cevat Hoca, seçimlerin kaybeden tarafında bulunmuĢtu. Teknik Kurul
ve MHK üyeleri aday belirlemek için ayrıldılar. BaĢ baĢa kaldığımızda bana “bunlara
güvenme” dedi Cevat Hoca, “burada böyle söylerler ama kapının arkasında hemen fikir
değiĢtirler.” Hoca görmüĢ geçirmiĢti. Kendi hataları da dâhil herkesin her Ģeyini biliyor
ama herkese bir Ģans daha veriyordu. ArkadaĢlar seçim yaptı ve adayları belirlediler.
Hatırladığım kadarıyla listede Teknik Kurul baĢkanı, MHK BaĢkanı ve baĢka isimler vardı.
Cevat Alp „in adı geçmiyordu listede. Oysa az evvel olur demiĢlerdi. Moralim bozuldu,
sinirlendim…. Moralimin bozulması biraz evvel olur dediklerine karĢı
çıkmalarıydı. Sinirlenmemin sebebi bambaĢkaydı. Öyle saçma bir duruma
sokmuĢtuk ki camiayı, Cevat Alp gibi Yılmaz Aydın gibi adamları bir saf
tutmaya mecbur ediyor ve bir oy olarak değerlendiriyorduk. Hakikaten
paradigmanın sonuydu…
Nitekim Cevat Alp Hoca isminde anlaĢamayan teknik adamlarımızdan hiç biri EWUF
kurullarına giremedi. ġimdi de EWUF ‟la iliĢkilerimiz malum… Artık bir daha hangi
bahara girmek nasip olur meçhul!
Cevat Alp‟i her Ģeye rağmen EWUF Teknik Kuruluna gönderemedim ama Ģunu
bilsin ki, sadece onun için bu camiaya hizmet etmeye değer. Hoca adil bir
adamdır, cana yakın, nüktedan ve bilgedir. Camia için çok kıymetlidir.
Umarım kıymet bilenlerinin sayısı artar.
Cevat Alp Hocayı bu kadar geç tanımamıĢ olsaydım, bu federasyon Ģimdi farklı bir
atmosferde olurdu. Yılmaz Hoca‟nın desteğini çektiği dönemde Cevat Hoca‟ya dayanmak
mümkündü ama iĢ iĢten geçmiĢti.
BĠRLĠK OLUN EY AKIL SAHĠPLERĠ!
Büyük hocaları bir araya getirmek için çok gayret ettim. Ġbrahim Aktürk Hocam çok
uğraĢtı ama her seferinde Yılmaz Hoca ikna olmadı. Yılmaz Hoca olmadan da toplanmayı
ben kabul etmedim. Çok kırılmıĢtı Hocam. Haksız değildi ama bize düzeltme yapmak için
yardım da etmiyordu. En son telefonlarıma da cevap vermeyince o ortamda kalmanın
manasız olduğunu anladım ve sessizce veda vaktinin geldiğine karar verdim.
TWF 2006-2011
OLAYLAR İNSANLAR SONUÇLAR
E.Bekir Hocaoğlu
46
Muhtemelen bugün, Yılmaz Hoca ve Ģahsımı bir parça tanıyan ve fikirlerimi tam olarak
paylaĢmayan insanlar açısından en kötü baĢkan örneği benim. Çünkü ben kesin olarak,
onların istedikleri insanları ve belgeleri kayıtsız Ģartsız onaylamam.
EWUF 1. BAġKANVEKĠLLĠĞĠNDEN DÜġÜRÜLMEM
Abdurrahman Akyüz ile mutabakatımız, içerdeki iĢlere tamamen onun bakması Ģeklinde
idi. Hatta zımnen Federasyon baĢkanı yetkisiyle harekete ediyordu. Ben, yılsonunda istifa
edecek ve EWUF baĢkanlık seçimlerine girecektim. O da bu süre zarfında baĢkan
yetkilerini kullanarak tecrübe kazanacak ve yumuĢak bir geçiĢ yapacaktı. Aynı Ģeyi 1.
BaĢkanvekili olarak ben, EWUF‟ta yapacaktım. AnlaĢmamız böyleydi.
Sebeplerini yazmayacağım ama Abdurrahman Akyüz ile aramızdaki sürtüĢmelerden
kaynaklı bir dizi can sıkıcı olaydan ötürü bu plan iĢlemedi. TWF‟deki eski rakip gurupların
temsilcilerinin de gayretiyle tarihinde ilk kez bir EWUF 1. BaĢkanvekili güvensizlik oyuyla
EWUF yönetimden düĢürüldü. 2011 baĢlarında Estonya‟daki EWUF Kongresinde yaĢandı
bu olay. DüĢürülen kiĢi bendim… Onur kırıcıydı…
Yönetimden düĢürüldüğüm aynı gün IWUF‟un Kurulu Üyelikleri için son baĢvuru
günüydü. Abdurrahman Akyüz‟ün bundan haberi yoktu. Mutabakatımız gereği benim
aday olmam gerekirdi. Abdurrahman Akyüz kendisini yazmamı istedi. Tepki vermedim.
Yazdım ve gönderdim. Bu kiĢisel bir Ģey değildi. DuruĢla ilgili bir Ģeydi. Ġstanbul‟a
döndüğümüzde benden helallik istedi ve ayrıldık. Böylece iyice çirkinleĢmiĢ bir iliĢkiye
son verdik. Sanırım ikimiz için de iyi oldu. Ama zaman zaman eski günlerdeki
Abdurrahman Ağabeyi özlüyorum… Sorunlar baĢladığında bir gün bana “ikimiz çok iyi bir
ekip olabilirdik” demiĢti. Bugün anlıyorum ki Sevgili Abdurrahman Abi, olamazmıĢız…
Ekip arkadaĢlığı yolun sonuna kadar devam eder. Yolun açık olsun!
BAZI SONUÇLAR
2010 sonlarında Türkiye‟nin 2011 IWUF Ģampiyonasına adaylığına halel gelmesin diye
Singapur‟da bir araya geldik ve IWUF yetkilileri ile görüĢtük. IWUF‟un Avrupalı üyeleri
bizim kendilerini aldattığımız ve taahhütlerimizi yerine getirmediğimizi bütün dünyaya
ilan ettiler. Aleyhimizde bazıları doğru ama çoğu yalan yanlıĢ Ģeyler yazdılar çizdiler.
Gerçekten onlara karĢı sözümüzü henüz tutmamıĢtık ve Avrupalılar menfaatlerine zarar
geldiğinde dünyayı ateĢe vermekten çekinmezlerdi. Ama Allah‟ı var Abdurrahman Hoca
kısmen de olsa sözümüzü tutacaktı seçildikten sonra. Fakat adamlar Abdurrahman
Akyüz‟ün baĢkan seçildiği gün Ġstanbul‟daki muhaliflerle birlikte (maalesef buna Yılmaz
TWF 2006-2011
OLAYLAR İNSANLAR SONUÇLAR
E.Bekir Hocaoğlu
47
Hocamın adamları da dâhil) eski bir yöneticinin ofisini üs tutarak GSGM ye Ģikâyet ve
Federasyona protesto gönderdiler. Üstelik Türkiye‟de TWF‟nin davetlisi olarak
bulunuyorlardı ve seyahat ve konaklama masraflarını biz ödüyorduk. Çok çirkin bir
hareketti. Beslediğimiz karga, gözümüzü oymak istiyordu. Daha neler neler yaptılar ama
burada yazmayacağım.
Böylece Abdurrahman Akyüz‟ün eli kolu bağlandı. EWUF ile iliĢkilerimiz koptu. En acısı
ise Ģu idi: Avrupa Federasyonu Genel Sekreteri bütün bunları yaparken lojistik
desteği bizimkilerden alıyordu. Üstelik bazıları kendi arkadaĢlarımızdı…
Aklıma “Gençliğe Hitabe”‟de geçen “müstevlilerin siyasi emelleri ile tevhid
(birleĢtirme)” geldi, gülümsedim. Ey menfaat, sen nelere kadirdin!
Sakın bunları yapanlara kırgın olduğum, gönül koyduğum anlaĢılmasın yazdıklarımdan.
Asla! Bunlar siyasi manevralardır bilirim ve rakibi yıpratmak için bazen babanı bile
tanımaman gerekebilir. Bu iĢlerin üstadı Niccolo Macchiavelli‟dir (Makyavel) ve
felsefesi benim tez konumdur. O nedenle yapanları ayıplamıyor ve hak
veriyorum. Sadece bu camianın aklıselim ve vicdanlı insanlarına, olayların
nerelere kadar varabileceğini ve ne sonuçlar doğuracağını göstermektir
niyetim.
EN ĠYĠ DOSTUMUZ EN KÖTÜ DÜġMANIMIZ OLDU
EWUF‟takilerle anlaĢmazlığa düĢünce Ģampiyonanın Türkiye‟den alınması için çalıĢmaya
baĢladılar. Eminim eski Federasyon yöneticileri de onlara destek veriyordu. Camia
menfaatine olan Ģey onların aleyhineydi. Türlü iftira ve yalanlar havada uçuĢuyordu.
IWUF‟takilerin bir kısmı onlara inanmıyor ve özellikle benimle görüĢmek istiyorlardı. Artık
baĢkan değildim. Abdurrahman Hoca Singapur‟da ve zordaydı. Telefon etti ve benden
Gençler Dünya ġampiyonasının yapıldığı Singapur‟a gelmemi rica etti. Hikâye
Singapur‟da baĢlamıĢtı ve anlaĢılan oydu ki, Singapur‟da bitecekti. Ertesi sabah uçağa
atlayıp gittim.
Singapur‟da Önder Karan ile sohbet etme imkânı bulduk. Çok cana yakın ve hitabeti
güçlü bir arkadaĢımız. Cefa çekmiĢ biri. Kendisine hizmetlerinden ötürü buradan teĢekkür
ediyorum.
IWUF‟takilerle yaptığım görüĢmede, TWF‟de baĢkanın değiĢmesinin hiçbir sorun
yaratmayacağını A. Akyüz‟ün Dünya ġampiyonası Organizasyonunu benim baĢkanlığım
döneminden çok daha iyi yapabileceğini söyledim. Ġkna oldular. Sonra birlikte
görüĢmelere geçtik. A. Akyüz yeni baĢkan seçilmiĢti daha. GörüĢmelerin sonuna doğru
TWF 2006-2011
OLAYLAR İNSANLAR SONUÇLAR
E.Bekir Hocaoğlu
48
benden dıĢarı çıkmamı rica etti ve özel bir Ģey konuĢacaklarını söyledi IWUF Genel
Sekreteriyle. Çok çiğ bir teklifti. Hemen ayrıldım. Orda anladım ki Hoca çok değiĢmiĢti.
Oldum olası madalya müsabakalarını seyretmeyi sevmemiĢimdir. Bir Federasyon
BaĢkanının amacı madalya kazandırmak değil, sporu ve imkânları geliĢtirmektir.
DemiĢtim ya bunu yapınca madalyalar akar zaten. Artık Singapur‟da kalmamın bir anlamı
yoktu. Hava iyice bozulmuĢtu. Yıllar evvel geldiğimizde bir muhabbet yumağı
oluĢturduğumuz bu Ģehir arık bana katlanılmaz geliyordu. Daha uzun kalmayı
planladığım halde ertesi sabah sessizce o sıralar yaĢadığım Çin‟e uçtum.
NEDEN SONUÇ ĠLĠġKĠLERĠ
Antalya‟daki olaylardan dolayı bizi tahkime Ģikâyet eden ekip, federasyonun düĢmesini
arzuluyordu. DüĢecek ceza almadık ama fırsat doğmuĢtu ve Abdurrahman Hoca benden
kurtulmak için taktik bir giriĢim yaptı. Bana rağmen ve benim bulunmadığım bir
toplantıda seçim kararı aldırdı. BaĢarılı bir giriĢimdi. Ben bunu umursamadım çünkü daha
evvel yazdığım gibi destekçim Yılmaz Aydın‟ı kaybetmiĢtim.
Bizi Ģikâyet ettiklerinde ve savunmalarımızı gönderdiğimizde bir yönetim kurulu toplantısı
yaptık Ankara‟da. Sanırım bir iftardı. Abdurrahman Akyüz yönetimdeki arkadaĢlarımıza
kendisinin beni desteklemediğini çünkü bir siyasi partiden milletvekilliği teklifi aldığımı
söyledi. ġok olmuĢtum. Devamla, bana karĢı olduğunu ve düĢmem için çalıĢacağını
beyan etti arkadaĢlarımıza. Lafın bittiği yere gelmiĢtik. Birçok onurlu arkadaĢ da Ģok
olmuĢtu kurulda. Toplantıyı kısa kestim. Alındığı bir baĢka Ģey de, ekte sunduğum
Antalya‟daki olaylarla ilgili savunma dilekçemde kendisini suçluyor olduğumu
düĢünmesiydi…
Daha bu iĢler baĢlamadan Yılmaz Hocam trenle Ankara‟ya gidip gelirdi. Onu yad etmek
için ertesi sabah hayatımda ilk kez trenle Ġstanbul‟a döndüm ve yolda uzun uzun
düĢündüm. Kararımı verdim. Çıktığım son tren yolculuğuydu bu ve beĢ saat rötarla
varmıĢtık Ġstanbul‟a.
HÜZÜNLÜ VEDA
En son onca gayret sarf ettiğim Ankara‟daki dünya Ģampiyonası açılıĢ seremonisine
katılmaya hazırlanıyordum. Dünyanın değiĢik ülkelerinden yıllardır birlikte çalıĢtığım ve
tanıĢtığım insanlara kendi ülkemde veda edecek helalleĢecektim. Özellikle Afrika‟dan
olanlarla çünkü Afrika federasyonundaki sorunların çözülmesi için çok çalıĢmıĢ ve baĢarılı
TWF 2006-2011
OLAYLAR İNSANLAR SONUÇLAR
E.Bekir Hocaoğlu
49
olmuĢtum. Seremoniden iki gün evvel Abdurrahman Akyüz çok saygı
duyduğum değerli dostum onurlu ve güngörmüĢ insan Rıdvan Duran Bey‟e
beni aratarak Ankara‟ya gelmememi istedi. Sebep; seçimlerde onların
desteklemediği tarafı tuttuğum yaftasıydı. Öyle komik bir durum oluĢtu ki ne
Abdurrahman Akyüz, ne onları destekliyorsun dediği kanlı bıçaklı olduğum Avrupa bloku
kongreye katılmamı istemiyordu. Tabii ki gerçek sebep bu değildi. Sayın BaĢkan A. Akyüz
belki de benim Ankara‟da bulunmamın kendi Ģanına gölge düĢürebileceğini düĢünmüĢtü.
Yoksa ileri sürdüğü bu sebeplere kargalar bile inanmazdı.
Gitmedim ve her iki tarafı da memnun ettim. Bu konuda hiçbir kimseye tek bir kelime
bile etmedim, edemedim. Abdurrahman Hoca‟nın benden sonraki görev süresi boyunca
da aynı tavrım sürdü. ġu anda ara dönemde olmasaydık yine tek kelime etmezdim ama
Dünya ġampiyonasının Türkiye‟ye alınmasını sağlayan adama Türkiye Wushu
Federasyonun reva gördüğü davranıĢ, ettiği teĢekkür buydu. Bu adamın ben
olmasının yahut Yılmaz Aydın veya Abdurrahman Akyüz olmasının ne önemi vardı ki…
“Ben olsaydım Ģöyle yapardım” demiyorum çünkü Antalya‟da yaptım. Yıllar evvel
Wushu‟nun bağlı bulunduğu federasyona baĢkanlık yapan Ġbrahim Öztek‟e Antalya‟daki
Avrupa ġampiyonasında gösterdiğim alakayı görenler bu durumu kafalarında
canlandırsınlar ve hükümlerini versinler lütfen.
Birkaç gün önce dostum Afrika Wushu Federasyonu BaĢkanı Elardawi Ġstanbul‟daydı ve
ziyaretime geldi. IWUF yönetiminde olan biteni anlattı ve insanların bana selamını
getirdi. DeğiĢen bir Ģey yokmuĢ…
Bir kıssa ile bitireyim, çok uzadı artık!
BĠR ĠBRET LAHĠKASI : LUCIUS QUINCTIUS CINCINNATUS
ABD‟de Ohio eyaletinde güzel bir Ģehir vardır. Adı Cincinnati‟. 1778‟de verildi bu isim
Ģehre. Bu ismin nerden geldiğinin hikâyesini bilir misiniz? Anlatayım:
GelmiĢ geçmiĢ en uzun ömürlü imparatorluk Roma‟dır. M.Ö. 500‟lerde Cumhuriyet olarak
kurulmuĢtur ve bir senato (meclis- yönetim kurulu) tarafından yönetilmiĢtir hep.
Anayasalarına göre Senatonun belirlediği iki konsül, bir yıl süreyle ülkeye hükmeder ve
bir daha konsül seçilemezler. ĠĢler sarpa sardığında ve konsüller içinden çıkamaz hale
geldiğinde Senato toplanır ve eskiden konsüllük yapmıĢ birini altı aylığına diktatörlüğe
seçer. Roma‟da diktatörlük, bugün kullanıldığı manada baskıcı bir mana taĢımaz.
Konsülün yaptığını yapar ama ondan farkı, yaptıklarının yargılanamıyor olmasıdır ve
TWF 2006-2011
OLAYLAR İNSANLAR SONUÇLAR
E.Bekir Hocaoğlu
50
görevde kaldığı dönemde dediklerine kayıtsız Ģartsız itaat gerekmesidir. Roma‟da
diktatörlük yapmıĢ kiĢilerin önemli bir kısmı bu görevden zengin olarak ayrılmıĢlardır.
Roma‟nın kuruluĢunun üzerinden kısa bir zaman geçmiĢti ki Roma ordusu, ülkenin
düĢmanlarının (muhalif) birleĢerek oluĢturdukları büyük bir kuvvet tarafından baĢkentin
yakınlarındaki Algidus dağında kuĢatılmıĢ ve imha edilmek üzeredir. Ablukadan kaçan
birkaç Roma süvarisi acı haberi Senatoya ulaĢtırır. Konsüller çaresizdir. Halk korku
içindedir. Felaket yakındır. Senato, eskiden konsüllük yapmıĢ ve ayrıldıktan sonra
köyüne dönüp çiftçilikle uğraĢan Lucius Quinctius Cincinnatus‟u diktatör atamak için
bulup davet eder. Mevsim bahar baĢlangıcıdır ve tarlasını sürmek için hazırlık
yapmaktadır bu esnada Cincinnatus. Davete icabet eder ve görevi derhal kabul eder. Altı
ay boyunca dediği dedik bir diktatördür artık. Orduyu ablukadan çıkarmak ve ülkeyi
kurtarmak için kolları sıvayarak iĢe baĢlar.
Ġlk gün Anayasanın bir hükmünü senatoda değiĢtirtir ve askere alım yaĢını düĢürür. ikinci
gün küçük yeni bir ordu kurar. Orduyu piyade ve süvari olarak ikiye bölerek on altı gün
içinde büyük Roma ordusunu ablukadan kurtarır ve düĢmanları bozguna uğratır. Bütün
senatörlerin ve halkın çılgın alkıĢları, sevgi gösterileri arasında bir sandalla Tiber Nehrini
geçip Roma‟daki senato meydanına ulaĢır.
Önünde diktatör olarak geçireceği daha beĢ buçuk koca ay vardır. Bu süre içinde zengin
bir adam olabilir, adamlarını orduya, valiliğe ve hatta gerekiyorsa teknik ve merkez
hakem kurullarına atayabilirdi. Ama hiç birini yapmaz. Senatoya kısa bir söylev verir ve
veda eder. Herkes ĢaĢkındır. Herhalde Cincinnatus Ģaka yapıyordur diye düĢünürler. Kim
böyle bir fırsatı tepebilir ki.
“Gitme, kal, sana daha uzun süreliğine diktatörlük izni verelim, anayasayı
(ana statü) değiĢtirelim” derler ama Cincinnatus‟un gerekçesi makul ve çok
insanidir. “Kalmak isterdim” der “ama bahar mevsimindeyiz. Karım hamile.
Oğlum daha 12 yaĢında ve tarlamı sürecek bir yakınım yok. HoĢça kalın…”
Takip eden sekiz yıl içinde, Cincinnatus iki kez daha diktatörlüğe davet edilir. Her
seferinde iĢi bittiğinde derhal terk eder Roma‟yı. Halk geçtiği yollara çiçekler döker ve
baĢları önde saygı ve hayranlıkla uğurlarlar Cincinnatus‟u…
Günümüzde adı sanı pek bilinmeyen bu sıra dıĢı Romalı öyle bir adamdır ki kendisinden
300 sene sonra gelen meĢhur Sezar, “ben Cincinnatus‟un ardılıyım” demiĢtir. Amerika
denen büyük ülkeyi kurduktan sonra köĢesine çekilme erdemini göstermesine ĢaĢıranlara
George Washington: “ben Cincinnatusun yaptığını yapıyorum” diyecektir. Ohio‟lular da
kentlerine bu sebepten, Cincinnati ismini takmıĢlardır. OlmamıĢ mı sizce…
TWF 2006-2011
OLAYLAR İNSANLAR SONUÇLAR
E.Bekir Hocaoğlu
51
SON SÖZ
Bütün bunları, bir kamu görevi yaptığım dönemde olan bitenden haberiniz olmaya
hakkınız olduğu için yazdım. Benden sonra görev yapanlar da umarım aynı sorumluluğu
sergilerler ve yazarlar. Kimse aleyhine bir kastım yoktur. Kimseye karĢı kırgınlığım da
olamaz. Ama yapamadıklarım için EWUF‟a karĢı ağır bir sorumluk hissetmiyor değilim.
Sonuçta bu görevler, Ģahsı ilgilendiren görevler değildir. Bu görevler kimsenin kaderinin
bir parçası veya alın yazısı da değildir. Gelirsiniz, Ģer ve lanet ile anılmamak için elinizden
geleni yaparsınız ve çekilirsiniz. Sonrasında birisi fikrinize müracaat ederse tecrübelerinizi
aktarırsınız.
Bu yazıyı yazmamda bir de teknik bir amaç vardır. ġayet ben göreve
geldiğimde, eski bir yönetici tarafından yazılmıĢ böyle bir metin bulsaydım
her Ģey çok farklı olurdu…
ġu anda yapılması gerekenler hususunda, altı büyük hocanın tespitleri ve arkasından
Cevat Alp Hoca‟nın çağrısı tam reçetedir. Kendilerine müteĢekkirim. Cevat Alp‟in Kemal
Yolcu‟ya dediği gibi: “Doktor reçeteyi yazar, hasta uyarsa Ģifa bulur, uymazsa
günah doktordan gider…”
ġimdi bakıyorum da görevim bitti. Günün sonunda, dostlarıma baĢka dostlar ilave
etmiĢim. Bundan karlı ticaret, bundan büyük kazanç olur mu.
ġimdi atladığımı hatırladım. Sevgili ince ruhlu, müthiĢ Ģair ve yorumcu Soner Uzgur
Hoca‟yı atlarsam sanata olan ilgim sorgulanmaya baĢlar. Seni de özlüyorum sevgili Soner
Hocam. Birlikte yaptığımız radyo programı da aklımda. Bu sert camiaların senin gibi ince
ruhlu insanlara hep ihtiyacı olacaktır. Sakın yıkılma…
BaĢka bir yazıda Budokai Do olayını kaleme alacağım. Yukarıda Singapur‟dan sonra
çok haz duyduğum bir ikinci yolculuğumuz daha olmuĢtu demiĢtim ya iĢte o
yolculuk Budokaido‟nun Danimarka‟daki Dünya ġampiyonasına katıldığımız
yolculuktu. Kendilerine çok saygı duyduğum iki arkadaĢım Hasan Vanlıoğlu ve
Ramazan Sevinç‟in bendeki yerleri müstesnadır. ĠnĢallah birlikte huzur verici yolculuklar
yapmamız tekrar nasip olur. Huzur almaya ve huzur katmaya razı herkesle… Bekleyin!
Unutmayın hayat bir saklambaçtır. Mutluluğunuz ve üzüntünüz, kimden
saklandığınızla ilgilidir… Oynuyor musunuz da saklanıyorsunuz, yoksa
kaçıyorsunuz da mı?…
TWF 2006-2011
OLAYLAR İNSANLAR SONUÇLAR
E.Bekir Hocaoğlu
52
Elma dersem çıkmayın!
Baki selamlar efendim…
HoĢça kalın!
Ebubekir Hocaoğlu Kuzguncuk/ 6 Ekim 2012
TWF 2006-2011
OLAYLAR İNSANLAR SONUÇLAR
E.Bekir Hocaoğlu
53
EK 1
ANTALYADAKĠ OLAYLAR ĠLE ĠLGĠLĠ TAHKĠME GÖNDERDĠĞĠM SAVUNMAM
26 Temmuz 2010
GSGM TAHKĠM KURULU BAġKANLIĞI ANKARA Konu:B.02.1.GSM.0.05.02.00-THK-570.03/677 S.2010/134 sayılı tebligatınıza karĢı savunmam. Sayın Kurul Üyeleri,
2010 yılında Avrupa Wushu ġampiyonasını Mart ayında Türkiye‟de yapıldı. EĢ zamanlı olarak Avrupa Federasyonu seçimlerinde Avrupa Wushu Federasyonu‟nun, 1. BaĢkanvekili seçildim. Aynı kongrede, Avrupa‟da ilk kez kurulacak olan Avrupa Wushu Akademisinin Ankara‟ya kurulmasına karar verildi.
2011 Dünya büyükler Wushu ġampiyonasını da, çok ciddi bir kulis faaliyeti ile Ġzmir‟e almayı baĢardık.
Avrupa Federasyonu yönetim kurulundaki mutabakatımıza göre, 2010 yılı baĢında Avrupa Federasyonu BaĢkanlığı‟na getirileceğim. Bu vesileyle 2011 de Ġzmir‟de yapılacak Dünya Federasyonu (IWUF) seçimlerinde de baĢkanvekilliği Ģansı yakalamıĢ olacağım.
Avrupa Wushu Federasyonu BaĢkanı seçildiğimde, mevzuat gereği TWF deki görevimden ayrılmak zorunda kalacağımdan, seçimlerden sonra yönetimde iĢ bölümü yaparak tüm idari görevleri BaĢkanvekilime bırakmıĢtım. BaĢkanvekilinin görevleri arasında, resmi kurumlarla iletiĢimi sağlamak ve teknik kurul ile hakem kurulunun koordinasyonunu üstlenmek vardır.
Federasyon BaĢkanı olarak sporun yarıĢma kısmından öte, toplum üzerindeki sosyal misyonuyla ilgilenmeyi daha önemli buluyorum. Bu nedenle de ulusal ve uluslar arası spor müsabakalarının Ģekil ve sonuçlarından çok misyonları ile alakadar oldum. Teknik kısımları ile de eski bir sporcu olan BaĢkanvekilim ve teknik kurullarımız ilgileniyor.
Bu misyona sahip birisi olarak ve gönüllülük esaslı bir görevi yerine getirmeye azmetmiĢken, soruĢturma raporunun Ģahsım hakkında ortaya koymuĢ olduğu kanaatle ilgili bölümde „ Olay öncesinde , olay sırasında ve sonrasında herhangi bir müdahalede bulunmayarak asli görevi olan sporcuları korumaya yönelik görevini yapmayan ve sporcuların mağdur edilmesine sessiz kalan Federasyon baĢkanı Ebubekir Hocaoğlu‟ nun spor disiplinine ve tebligatlarına aykırı hareket ettiği görüĢüyle Amatör Spor dalları Ceza Yönetmeliği‟nin 51. Maddesine göre
TWF 2006-2011
OLAYLAR İNSANLAR SONUÇLAR
E.Bekir Hocaoğlu
54
cezalandırılmasına‟ metninin geçiyor olması, tarafımdan hayal kırıklığı doğuran ve kabulü mümkün olmayan bir travma oluĢturmuĢtur.
Yukarıdaki açıklamaları, spora bakıĢ açımı ortaya koyması açısından yaptım.
Öncelikli olarak Ģunu bilmenizi istirham ederim ki; soruĢturma sürecinde hiçbir Ģekilde yazılı ve sözlü beyanıma müracaat edilmemiĢtir. SoruĢturmayı yürüten sayın yetkililer Ģahsımla ilgili soyut kanaate sadece Ģikayetçilerin beyanlarını esas alarak ulaĢmıĢ olmalılar.
ĠĢin esası Ģöyledir:
1. Olayların ana çıkıĢ noktası olan konu; Ġstanbul ili için yapılan „Ġl Temsilciliği‟ atamasındaki „kanun ve yönetmelikler kaynaklı‟ anlaĢmazlıktır. Federasyonumuz kriterleri ve referansları uygun olan birisini, ana statüsü ve talimatlarına dayanarak, il temsilcisi atadı. Ben bu dönemde Avrupa ve Dünya ġampiyonası hazırlıkları ile meĢguldüm ve bu rutin olay BaĢkanvekili gözetiminde gerçekleĢiyor sonuçlarını müzakere ediyorduk. Ġstanbul Ġl Müdürlüğü‟nün Federasyonumuzun il temsilcisinin belirlenmesinde Federasyon talebini dikkate almadığı gibi bir durum göze çarpsa da, daha çok Ġstanbul‟daki gurupların menfaat çatıĢmaları böyle vahim bir sonucun doğmasına sebep olmuĢtur. Tarafınızdan ulaĢtırılan metinden anlaĢılacağı üzere Genel Müdürlük SoruĢturma komisyonu da bu hususta, „yasal bir çeliĢmenin mevcut olduğunu ve uyumsuzluğun ortadan kaldırılması için gerekli yasal çalıĢmayı yapmak üzere Genel Müdürlük Hukuk MüĢavirliğini göreve‟ davet etmiĢtir. Bu süreç öncesinde , Ġstanbul Ġl Müdürü Sayın Tamer TaĢpınar ile birkaç kez telefonda görüĢtüm. Sayın TaĢpınar, atama yetkisinin yalnız ve yalnız il müdürlüğünde ve il baĢkanı olan sayın valide olduğunda ısrarcı idi. Bunun üzerine ben mevzuatımızı, ana statü ve talimatlar üzerinden incelettim ve hatta GSGM 1. hukuk müĢaviri ile telefonda konuĢtum. Edindiğim kanaat, Ġl Temsilcisini federasyonun, -belki Ġl Müdürlüğü ile anlaĢarak- atamasının doğru olduğu yönünde idi. Çünkü bağlı olduğumuz Federasyon ana statüsü bu hususta açık idi. Buna rağmen daha acil ve öncelikli meseleler olduğu için, bu sorunun süreç içerisinde çözümü yönünde hareket etmenin uygun olacağını düĢündüm. Ayrıca bana göre bir Ģekilde Ġl Temsilcisi‟nin atanmıĢ olması önemli ve yeterli idi. Bu sürecin bir çok kısmından, uluslar arası faaliyetlerle ilgilendiğimden dolayı ayrıntılarla değil sonuçlarıyla ilgilendim. ġimdi bu atama meselesi o dönem çözümlenmiĢ olsaydı, mezkur hadiselerin hiç biri olamayacaktı. Öncelikli olarak bu hususun göz önünde bulundurulmasını talep ediyorum.
TWF 2006-2011
OLAYLAR İNSANLAR SONUÇLAR
E.Bekir Hocaoğlu
55
2. „Sporcularının yarıĢma hakkının -ne Ģekilde olursa olsun- engellendiği‟ bir federasyonun baĢkanı olarak, mensubumuz olan sporcuların haklarının aranması hususundaki en öncelikli vazife Ģüphesiz Ģahsımındır. Ve her zaman bu bilinçle hareket ettim. Elbette „Dicle‟nin kenarında kurdun kaptığı koyunun hesabının Ömer‟den sorulması gerektiği‟ düsturuna gönülden inanıyorum. Ömer vazifesini hakkıyla yapmamıĢsa tabii… Ġstanbul Ġl Müdürlüğü il temsilcisi seçimi yaptırttı. Seçim sonucu yapılacak atamadan benim anladığım Ģuydu: ‟Bizim atadığımız temsilci yanında bir baĢka temsilci daha olacak‟. Bu da yetkili çevrelerce „Federasyon temsilcisi‟ veya „spor branĢı temsilcisi‟ olarak adlandırılıyordu. Ana statümüze göre, il temsilcisi atayacağımızın dayanağı olan „Ġl Temsilcileri Talimatnamesi‟ federasyon sitemiz dıĢında GSGM nin de web sitesinde yayındaydı. Hala da yayındadır. SoruĢturma raporunda isnat edildiği gibi „olay öncesinde olaya müdahale etmemiĢ‟ değilim. Sadece kendi statümüze bağlı olma zorunluluğu ve o anda bir fark oluĢmayacağını düĢündüğüm için zaman içerisinde kanundan kaynaklanan karmaĢanın çözümlenmesini beklemeyi uygun görmüĢtüm. Bu hususta söylediklerimi Ġstanbul Ġl Müdürü Sayın Tamer TaĢpınar ile Ġl Müdürlüğü‟nün atadığı temsilci ve aynı zamanda Ģikayetçilerden biri olan Sayın Oktay Avcı teyit edecektir.
3. Türkiye Wushu Federasyonu BaĢkanı olduğum süre içerisinde yegane misyonum;
Ülke içinde farklı düĢünen gurupları birleĢtirmek ve Avrupa , Dünya yönetimine giderken, sağlam bir tabanı destekçi olarak geride hazırlamak, bu taban içinden teknik kadroları Avrupa ve Dünya federasyonuna entegre etmekti. Tüm federasyon mensuplarına eĢit mesafede olduğumuzu onlarca kez tekrarladım ve bu dengeyi gözettim. Camiamızın tolerans ve anlayıĢ seviyeleri ile vizyonlarını geliĢtirilmesi hususunda gayret sahibi oldum, toplantılar yaptım. Fakat bu esnada Avrupa Federasyon seçimleri, Avrupa ve Dünya ġampiyonası için yoğun çalıĢtığımdan, kongreden sonra Antalya‟daki Türkiye ġampiyonası yapılıncaya dek çok yoğun olduğumdan camiayla iletiĢim manasında inisiyatif daha çok baĢkanvekilimde olmuĢtur.
4. Antalya‟daki olaylı Ģampiyonaya, babamın hastanede olmasından ötürü
katılamadım. Daha evvelki tüm Ģampiyonalara katılmıĢtım. Ġnisiyatif yarıĢmalarda olan BaĢkanvekilinde idi. Tüm hazırlıklar, reglaman dahil olmak üzere, iĢ bölümümüz gereği baĢkanvekili kontrolünde yapıldı. Her ne kadar Ġstanbul‟da Ġl Temsilcisi seçimi hususunda bir gerilim olmuĢ olsa da, sporculara engel çıkarılacağı hususunda bir sorun olacağına hiç ihtimal vermemiĢtim. Tartıların yapıldığı gün, Ġstanbul‟dan antrenörler Oktay Avcı ve Niyazi AKÇA beni arayarak, „isim listelerinin altında Ġstanbul Ġl Müdürlüğünün onayı bulunan sporcularının yarıĢmaya alınmadığını‟ söylediler. Gençlik ve Spor Genel Müdürü Sayın Yunus Akgül de beni telefonla aradı. Bana „sporcuların yarıĢmaya muhakkak alınması ve bir hukuksuzluk varsa, yarıĢmalardan sonra ilgililer hakkında soruĢturma açılmasının doğru olacağı‟ yönlendirmesini yaptı.
TWF 2006-2011
OLAYLAR İNSANLAR SONUÇLAR
E.Bekir Hocaoğlu
56
Benim de kanaatim aynı yöndeydi. Sporcuların her halükarda yarıĢmalara alınması hususunda ısrarcı oldu. Ben de kendisine „ Eski bir sporcu olan Federasyon BaĢkanvekili Abdurrahman Akyüz‟ün orada olduğunu, kendisi de benzer bir durumdan dolayı evvelden yurtdıĢında yarıĢmalara iĢtirak ettirilmediğini ve bu konuda hassasiyet içinde olacağına inandığımı söyledim‟. Bildiğim kadarıyla Genel Müdür Yardımcısı Sayın Mehmet Kocatepe de baĢkanvekilini aramıĢ ve sporcuların yarıĢtırılması konusunda ısrarcı olmuĢtur. BaĢkanvekili Abdurrahman Akyüz‟ ü aradım ve telefonda defalarca konuĢtum. „Durumun düzeltilip sporcuların yarıĢmaya alınmasını, bu olayın sporcular üzerinde sonuçları ağır travmalar doğuracağını, sebebi ne olursa olsun sporcuların böyle bir adaletsizliğe maruz bırakılmamasını‟ söyledim ve ısrarcı oldum. Bana, kendisinin de buna karĢı olmadığını ama reglamanın uygulama yetkisinin Merkez Hakem Kurulunda olduğunu, esas uyulması gereken metnin reglaman olduğunu ve reglamanda yazanların aksine hareket etmesi durumunda MHK nin ve bizim suç iĢlemiĢ olacağımızı, bahsi geçen teknik personelin de reglamana uyduğunu söyledi. BaĢkanvekili; benim ısrarcı olmam sonucu, hazırlanan reglamana uymamamızın suç olacağını ve tüm yönetimin bu manada ceza alabileceğini söyledi. Federasyonun resmi bir kurum olarak özerklik ana statüsü olduğunu ve bu statüye uymamız zorunluluğunu hatırlattı. Federasyonun tüm hukuksal takibini BaĢkanvekili yaptığından ve yeni özerk olmuĢ bir federasyonun baĢkanı olarak, normal Ģartlar altında basit ve rutin bir eylem gibi görünen bu hususta derinlemesine bilgi sahibi değildim. Buna rağmen, „Ģahsımla ilgili herhangi bir ceza riski varsa bunu alacağımı ve sporcuları yarıĢmaya almalarını‟ söyledim. Reglamanı hazırlayan teknik kurulun baĢkanı Akif Ġnci‟yi aradım. Kendisi „reglamanda kuralın açık olduğunu ve reglamana uymamız gerektiğini aksi taktirde kurullar ve Federasyon olarak yargıya hesap vermek zorunda kalacağımızı‟ söyledi. Ardından BaĢkanvekili ile yaptığım konuĢmada, Hukuk MüĢavirliğinden Ģifahi görüĢ aldıklarını „geçerli Ġstanbul il temsilcisinin bizim atamasını yaptığımız kiĢi olduğunu ve reglamanda da ancak o kiĢinin onaylamıĢ olduğu listenin geçerli olduğunun açıkça yazıldığını‟ söyledi. 1. Hukuk MüĢaviri Sayın Zübeyt Aydın ile telefonda görüĢtüm. Bana federasyonun il temsilcisi atama konusunda muvazaa olduğunu fakat kendi görüĢünün özerk federasyonların atama yapması gerektiği yönünde olduğunu söyledi. Her halükarda sporcuların yarıĢmaya alınmasının önemine binaen orada bulunan sorumlulara baskıya devam ettim. Sporcuları yarıĢmaya almadığı söylenen MHK BaĢkanı Kemal Yolcu ile telefonda görüĢtüm. Bana; „yarıĢmalar esnasında , yarıĢmacıların yarıĢlara kabul edilip edilmeme hususunda yegane sorumluluğun MHK de olduğunu‟ söyledi.
TWF 2006-2011
OLAYLAR İNSANLAR SONUÇLAR
E.Bekir Hocaoğlu
57
Kendisiyle baĢkanvekili üzerinden temasa geçtim. BaĢkanvekilinin bana aktardığına göre MHK baĢkanı, „baĢkanvekili kendisine emretse bile sporcuları yarıĢmaya almayacağını‟ söylemiĢ. Beni bu esnada, sporcuların sorumlusu Oktay AVCI ve Niyazi AKÇA ile sporcu velileri ve adlarını hatırlayamadığım en az 10 antrenör defalarca aradı. Kendileriyle sürekli konuĢtum. Kurul BaĢkanları Akif Ġnci ve Kemal Yolcu, GSGM teftiĢ kurulunun yaptığı inceleme sonucu ulaĢtığı kanaate göre, bize „reglamana aykırı diye almayız dedikleri Ġstanbul sporcuları ile benzerlik arz eden baĢka illerin sporcularını yarıĢmalara almıĢlar‟. Bunu çok sonradan öğrendim. Sadece Ġstanbul için uygulanan bu tarife, ilgili guruplar arasında bir çekiĢmenin olduğunu ve bu çekiĢmenin de bu Ģekilde bir çirkinlikle sahnelendiğini ortaya koymaktadır. Federasyon olarak disiplin kurulumuzun gündeminde olan bu konu, titizlikle araĢtırılmaktadır ve ilgili kiĢiler yönetmeliğe uygun bir Ģekilde cezalandırılacaktır. Spor yöneticiliği hayatımın en kötü günü, hiç Ģüphesiz sporcuların geri çevrildiği o gün olmuĢtur. Beni arayan basın mensuplarına- ki bu ifadelerim basına yansımıĢtır ve hala mevcuttur – „orda bulunmuĢ olsa idim ve hukuken yaptığım eylemden dolayı ömür boyu men cezası bile alsam o sporcuları yarıĢmaya alırdım „ diye beyanat verdim. Fakat yarıĢmalar esnasında orda olmadığımdan bu yetkimi kullanma fırsatı bulamadım. ġampiyona esnasında, gerek sporcu antrenörleri gerekse basın vasıtasıyla olayları takip ettim. Sporcuların haklarını araması ve burada kusuru bulunanların açığa çıkması adına hukukun devreye sokulması ve adaletin yerini bulması için teĢvikkar oldum. Bütün bu bilgiler Ģikayetçi taraflardan da teyit edilebilir. (Mücadele sporları hakkında yayın yapan www.turkdosport.com isimli sitede , Antalyada cereyan eden olaylar esnasında orada olduğum Ģeklinde çıkan bir haber üzerine, kendisi de mağdur bir veli olan, haber sitesinin sahibi Ayhan Kisrure‟yi aradığım ve aĢağıdaki beyanatı verdiğim haberi yer almaktadır. Haber Ģu Ģekildedir:
Wu shu federasyonu baĢkanı SN.Ebubekir Hocaoğlu 01,02,2010 tarihinde telefon ile beni arayarak, yazımda kendisi ile ilgili geçen “Turnuva tarihinde Antalya‟da olmasına rağmen” bölümü için bilgilendirme yapmıĢtır. O tarihte Antalya‟da olmadığını ve babasının rahatsızlığı ile ilgilendiğini belirtmiĢtir. Ayrıca geliĢen hadiseler için oldukça üzgün olduğunu ve olay günü orada olsaydı tüm riskleri üstlenerek sporcuları müsabakalara alacağını belirtmiĢtir.
Haberin linki: http://www.turkdosport.com/icerikdetay.asp?id=1008 „)
5. Federasyon BaĢkanı olarak, yıllardır teknik görevlerde bulunmuĢ kurul
mensuplarımızın yanlıĢ bilgilendirme, yönlendirme ve muhtemel kiĢisel
TWF 2006-2011
OLAYLAR İNSANLAR SONUÇLAR
E.Bekir Hocaoğlu
58
mücadelelerinden ötürü engellemeleri sonucu oluĢan, son derece tatsız ve anlayıĢımla taban tabana zıt bir durumla karĢı karĢıya kaldım. Bu durumun müsebbibi ilgili teknik görevliler de, soruĢturma raporu neticesi disiplin kurulumuza sevk edilmiĢlerdir. Fiilen Antalya‟da bulunamadığım ve hiyerarĢiye dikkat eden bir yönetici olarak baĢkanvekilim ordayken ve olaylar onun sorumluluk alanında bulunmaktayken, elimden gelen her Ģeyi yapmama rağmen sporcuların yarıĢmalara girmesini temin edemedim. Bu durum yeni özerk olmuĢ bir federasyon olarak, özerklik ana statümüzün üzerimizdeki belirleyiciliğini tam idrak edememenin verdiği „kanuna aykırı hareket etme endiĢesi‟ ve yetkinin kendilerinde olduğu hususunda ısrarcı olan ve tecrübeli olduklarına inandığımız Merkez Hakem Kurulu ve Teknik Kurul BaĢkanlarının da etkisinde kalmamızdan kaynaklandı. Elbette ki ana sebep, Ġl temsilcisini atayacak tüzel kiĢinin GSGM Ġl Müdürlüğü tarafından ısrarla kendilerinin olduğu iddiası idi. Sonuçlardan vicdanen en çok rahatsız olmama rağmen, o esnada yapabileceğim her Ģeyi yaptığım ve sonradan da hukukun iĢlemesi ve belirsizliğin hukuk tarafından karara bağlanması için elimden geleni tam manasıyla yerine getirdiğim hususunda son derece müsterihim. Yine de yinelemek isterim ki; orada bulunsaydım her halükarda sporcuların yarıĢmalara girmesine izin verirdim. Olaylardan sonra da ilgili taraflarla defalarca görüĢtüm, barıĢın tesis edilmesi için toplantılar tertip ettim. Anlattığım hususlardan ötürü, suçlandığım „sporcuları korumamak ve olaylara müdahale etmeyip sessiz kalmak‟ fiiline tamamen aksine hareket ettim. „Spor disiplin ve tebligatlarına aykırı hareket ettiğim‟ hususunda bir kanaat oluĢacaksa, bu konuda mevzuatın çarpık olduğunu (olayların ana sebebi olan il temsilciliği ataması) soruĢturma raporunun da ispat ettiğini dikkate almanızı istirham ederim. Takdir edersiniz ki, gerek özerkliğin ülkemizde yeni olması gerekse en son özerk olan federasyon Wushu federasyonu olmasından dolayı aksaklıklar yaĢanmaktadır. Adaletin tesis edilmesi hususunda azami hassasiyet ve gayret gösteren bir yönetici olarak böyle bir talihsizlik ile karĢılaĢmıĢ olmaktan müteessirim. Ülke olarak ciddi bir ulusal ve uluslar arası Wushu planlamasının tam ortasında bulunuyoruz. 2011 Dünya Büyükler ġampiyonası, 2010 Akdeniz Büyükler ġampiyonası ülkemizde yapılacak ve Avrupa‟nın en prestijli kurumu olan Wushu Akademisi ülkemizde faaliyete baĢlayacaktır. Tarihimizde ilk kez Avrupa Federasyon BaĢkanlığı‟na çok yakınız. Bütün bu olumlu geliĢmelerin ıĢığında, bu tip menfur hadiselerin tekrar etmemesi için, federasyon baĢkanı olarak üzerime düĢen vazifeleri, bu tecrübe ıĢığında yapacağız. Mağdur olan sporcuların da, mağduriyetlerin giderilmesi için gerekli giriĢimlerde bulunarak imkânlar sağlayacağız.
TWF 2006-2011
OLAYLAR İNSANLAR SONUÇLAR
E.Bekir Hocaoğlu
59
6- Sayın kurulun önünde olan Ģahsımla ilgili Ģikâyet cezai müeyyidenin uygulanması talebidir. Bu talebinde ceza hukuku ilkeleri çerçevesinde değerlendirilmesi de yasal bir zorunluluktur. Bu itibarla ceza hukukunun en temel ilkelerinde olan cezaların Ģahsiliği prensibinin Ģikâyet konusu olaya uygulanması gerekmektedir. ġikâyete konusu olayda yukarıdan beri izah edildiği üzere sporcuların yarıĢmaya alınmamaları hususunda her hangi bir talimatımın olmadığı dahası Ģampiyonanın yapıldığı tarihte olay yerinde olmamam, sporcuların yarıĢmaya alınıp alınamamaları hususunda Merkez Hakem Kurulunun tam yetkili olması ve dolayısıyla varsa bir hukuka aykırı bir durum, o durumun Ģahsımın talimatları ile meydana gelmediği izahtan varestedir. Bu itibarla baĢkasının var ise bir hukuk dıĢı eyleminden ötürü Ģahsımın cezalandırılmasının talep olunması ise cezaların Ģahsiliği ilkesi ile bağdaĢmamaktadır. 7- Ceza Yönetmeliği‟nin 51. maddesinde “ TeĢekküllerde kabul edilen herhangi bir görevin ifasında Ģeref ve haysiyete spor terbiye ve disiplinine veya yazılı tebligata aykırı hareket edenler…” denilmektedir. Madde metninden de anlaĢılacağı üzere Ģahsıma isnat edilen maddeden dolayı cezai müeyyide tatbiki için öncelikli Ģartın “ teĢekküllerde kabul edilmiĢ bir görevin” yani suçu iĢlediği iddia olunan Ģahsın organizasyonda görevli olması gerekmektedir. Ġzah ettiğimiz üzere Ģahsım olay tarihinde, olay yerinde olmayıp organizasyonla ilgili hiçbir resmi görevim de bulunmamaktadır. Bu açıdan zaten hukuka aykırı bir davranıĢ olmadığı gerçeği yanında isnat edilen suçta unsurları açısından Ģikâyet konusu olayda bulunmamaktadır. Bu nedenle de hakkımda ceza tayinine yer olmadığına iliĢkin karar verilmesi hukuksal bir zorunluluktur. Görev ve yetki alanımda olmamasına karĢın tüm iyi niyetli çabalarım ile ġampiyonaya alınamayan sporcuların Ģampiyona alınmaları için yetki alanımı aĢarak pek çok defa Merkez Hakem Kurulu ile görüĢmeler yaptığım; Ankara Cumhuriyet BaĢsavcılığı‟nın 2010/31759 E. sayılı dosyasında Ģüpheliler tarafından verilen ifadeler ile sabittir. Sayın heyetin Merkez Hakem Kurulu üyelerini de tanık sıfatı ile dinlemelerini talep ederim. Mevzunun daha net anlaĢılabilmesi için yüksek kurulunuza sözlü ifade vermek istediğimi de beyan ederim.
Saygılarımla Ebubekir Hocaoğlu Türkiye Wushu Fed. BĢk. Avrupa Wushu Fed. 1. BĢk. Vekili
TWF 2006-2011
OLAYLAR İNSANLAR SONUÇLAR
E.Bekir Hocaoğlu
60
EK II
TEKNĠK KURUL BAġKANINA GÖNDERDĠĞĠM YAZI
Ġstanbul 18 Ağustos 2010
Akif Ġnci
Wushu Teknik Kurul BaĢkanı
Bilgi:
Abdurrahman Akyüz
TWF BaĢkanvekili
Bilgi:
TWF Genel Sekreterliği
Sayın Akif Ġnci;
GSGM TeftiĢ Kurulunun yaptığı inceleme sonucu Federasyonumuza göndermiĢ olduğu
rapor, ġubat ayında Antalya‟da gerçekleĢen Türkiye Gençler ġampiyonasında
yarıĢmaya kabul edilmeyen 67 sporcunun yarıĢlara alınmamasını kusur olarak
nitelemekte ve bunun neticesi olarak ta çeĢitli Federasyon Görevlileri
TÜRKİYE WUSHU FEDERAYONU BAŞKANLIĞI
TWF 2006-2011
OLAYLAR İNSANLAR SONUÇLAR
E.Bekir Hocaoğlu
61
hakkında soruĢturma talep etmektedir. Rapora göre, soruĢturma ne Ģekilde
sonuçlanırsa sonuçlansın, sporcuların mağdur edildiği düĢünüldüğünden aĢağıda
bahsedilen Ģekliyle eylem yapmak uygun görülmektedir.
Ġlgili sporcuların haklarının iade edilmesi gerektiğinden, yapılacak Dünya ġampiyonası
seçmelerine , Teknik kurulunuzun belirlemiĢ olduğu katılım kilolarındaki sporcuların
çağrılması;
ivedi olarak bu sporcuların isimlerinin belirlenip web sitemizde ilan edilmesi, halihazırda seçme için çağrılan sporcuların bazıları farklı kilolarda Türkiye
ġampiyonasına katıldığından, 67 sporcudan, Türkiye ġampiyonasına katılım hazır bulundukları kilolarına bakmaksızın, reglamandda belirlenen 500 gramlık toleransı sağladıkları taktirde herkesin yarıĢmalara katılabileceğinin ilan edilmesi,
Yürürlükte olan „Teknik Kurul ve Milli Takımlar Talimatı‟ nın 7. Maddesindeki „Milli Takım Sporcularının Seçilmesi Kriteri‟ bölümünün 2. Fırkası :
„2- Diğer kilolardaki Milli Takım sporcularının tespiti için seçme müsabakaları yapılır. Bu müsabakalara aĢağıdaki kriterlerdeki sporcular davet edilir. Seçme müsabakalarında baĢarılı olan sporcular Milli Takıma seçilir. a. Yıl içindeki Türkiye ġampiyonasında ilk üç dereceye girmiĢ olmak. (Federasyondan sağlık ve geçerli mazeretli izni bulunanlar dıĢında.) b. Bir önceki yıl Milli Takımlarda yarıĢmıĢ olmak. c. Dereceye girememiĢ fakat Teknik Kurul tarafından değerlendirilmek üzere seçilmiĢ olmak, „Ģeklinde olduğu için Teknik kurul, mazereti olmaksızın Türkiye ġampiyonasına katılmayan sporcuları seçmeye çağıramaz. Ancak aynı talimatın 10. Maddesinde geçen „Talimatta Yer Almayan Hususlar‟: „Bu Talimatta hüküm bulunmayan hallerde Yönetim Kurulu kararları geçerlidir.‟ Maddesine göre :
a) TWF alacağı Yönetim kurulu kararı ile bu sporcuların seçmeye alınmasını temin edecektir.
b) Aynı Talimatın 9. Maddesinde Kararların Niteliği Madde 9- Teknik Kurul kararları tavsiye niteliğindedir. Federasyon BaĢkanı tarafından onaylandıktan sonra kesinlik kazanır. Nihai Listeyi Federasyon BaĢkanı onaylayacağından, hukuki sıkıntı da ortadan kalkacaktır.
Bu haktan istifade etmesi düĢünülen sporcu sayısı çok az olduğundan ve 2010 yılı içinde bir Türkiye ġampiyonası yapmıĢ olduğumuzdan, kaynaklarımızın da son derece kısıtlı olduğu bir dönemde camiayı yeni bir Ģampiyonaya sokmak doğru değildir. Bunun yerine Ģayet Teknik kurul, Milli Takım seçmelerine çağrılacak
TWF 2006-2011
OLAYLAR İNSANLAR SONUÇLAR
E.Bekir Hocaoğlu
62
sporcuların yeterliliğinden endiĢe ediyorsa, talimattaki Ģartlara sadık kalmak kaydıyla daha fazla sayıdaki sporcuyu seçmelere davet edebilir.
ġu anda TWF Web sitesinde yayında olan „3. Dünya gençler Wushu ġampiyonası‟ Haberinin kaldırılıp, bu bilgileri de içeren yeni formatıyla yayına konulması,
Hususlarında gereğinin yapılmasını rica ederim.
Ebubekir Hocaoğlu
TWF BaĢkanı
TWF 2006-2011
OLAYLAR İNSANLAR SONUÇLAR
E.Bekir Hocaoğlu
63
EK III
EWUF ġĠKAYETĠ ÜZERĠNE GSGM BAġ MÜFETTĠġĠNE GÖNDERDĠĞĠM
SAVUNMA
T.C. BAġBAKANLIK GENÇLĠK VE SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ MÜFETTĠġLĠĞĠ ĠLGĠ:SAYI.TK.02.F/63-8 numaralı bilgi talep mektubunuz 09.05.2011 Subutayhan KARAYEL GSGM BaĢmüfettiĢ Sayın Karayel, Bilgi talebinizi yurtdıĢında bulunduğum için ancak Ģimdi cevaplandırabiliyorum. Gecikmeden ötürü özür dilerim. 28 ġubat 2010 tarihinde veya ondan sonra Patrick Van Campenhout‟a ait Bepa Consulting firması veya Avrupa Wushu Federasyonu adına hareket eden herhangi bir diğer firmayla tarafımdan veya Türkiye Wushu Federasyonu‟nu temsilen bir kiĢi tarafından imzalanmıĢ bir anlaĢma yoktur. Federasyonumuz 2009 senesinde Avrupa Wushu Federasyonu (EWUF) ile 50.000 .€ luk bir sözleĢme akdetmiĢtir ve süresi 28 ġubat 2010 tarihinde dolmuĢtur. Bu süre içinde Avrupa Wushu Federasyonu adına Bepa Consulting Ģirketi, Türkiye‟de düzenlenen Avrupa Wushu ġampiyonası‟nın hazırlık ve alt yapı çalıĢmalarını yapmıĢtır. 2011 senesinde yine ülkemizde tertip edilecek Dünya Büyükler Wushu ġampiyonası için baĢka bir anlaĢmanın görüĢmeleri yapıldı ve Ģartlar netleĢtirildi. Fakat Mart 2010 tarihinden sonra federasyonumuz uzun bir soruĢturma ve tahkim süreci geçirdiği ve mevcut yönetimin iĢ baĢında kalamama riski bulunduğundan anlaĢma tarafımızdan imza edilmemiĢtir. Durum da karĢı tarafa müteaddit defalar sözlü ve yazılı olarak beyan edilmiĢtir. Nitekim tahkim süreci sonunda Federasyon güven tazeleme ihtiyacı hissetmiĢ ve seçime gitmiĢtir. Seçimde ben aday olmadım. Yeni yönetim iĢ baĢına geldiği birinci gün Bepa Consulting ġirketi Türkiye Wushu Federasyonu ve diğer ilgili kurumlara mesnetsiz bir protesto yazısı gönderdiğinden, görüĢme zemini ortadan kalkmıĢtır. Bepa Consulting ġirketi bahse konu görüĢmelerle ilgili Türkiye Wushu Federasyonu lehine herhangi bir fayda sağlamamıĢ ve hiçbir çalıĢma yapmamıĢtır. Müzakereler temel olarak Türkiye‟de bir Avrupa Wushu Akademisi kurulması ve Dünya Wushu ġampiyonası
TWF 2006-2011
OLAYLAR İNSANLAR SONUÇLAR
E.Bekir Hocaoğlu
64
hazırlıklarının yapılması idi. Akademi kurulmamıĢ ve bu alanda hiçbir hazırlık da yapılmamıĢtır. Dünya ġampiyonası hususunda ise bahsi geçen Ģirket Ģampiyonanın Türkiye‟den alınması için Dünya Federasyonu nezdinde giriĢimde bulunmuĢ ama baĢarılı olamamıĢtır. ġirketin sahibi olan Bay Van Campenhout Avrupa ve Dünya Federasyonundaki pozisyonunu Türkiye Wushu Federasyonu aleyhinde kullandığı ve bu yolla Ģirketine hak edilmemiĢ bir kazanç sağlamak istediği anlaĢılmaktadır. Öte yandan Avrupa ve Dünya Federasyonuna haklılığımızı beyan eden gerekli resmi bilgilendirmeleri yaptık ve konu bu kurumlar nezdinde de hassasiyetle izlenmektedir. Federasyon BaĢkanlığım sırasında (aynı anda Avrupa Federasyonu 1. BaĢkanvekili de idim) Ģahsımla yürütülen görüĢmeler, benden sonraki Federasyon yönetimi ile devam ettirilmek yerine bu Ģekilde mesnetsiz talepler ve Dünya Wushu Camiası nezdinde Federasyonumuz aleyhinde menfi kampanyalar yürütmek suretiyle bir nevi Ģantaja dönüĢtürülmüĢtür. Bepa Consulting‟in talep ettiği ödeme hususunda herhangi bir anlaĢma olmadığı için bir ödeme ve bu ödemenin yapılmamıĢ olması mümkün değildir. Türkiye Wushu Federasyonu‟nun tarafınıza yaptığı bilgilendirme yerindedir. Tarafıma ait olduğu iddia edilen elektronik postaları görmedim ve bu hususda bilgi sahibi değilim. Fakat isimleri geçen Patrick Van Campenhout ve Raymond Smith‟in ülkemizdeki Wushu camiası içinden bazı kiĢilerle (bir evvelki seçimde rekabet ettiğim) iletiĢim içinde olduğu, onlardan hukuki destek aldığı ve Federasyon Yönetimini ve Ģahsımı yıpratma adına asılsız bilgi ve belge yayma giriĢiminde olduklarını biliyorum. Elektronik postalar hususunda da manipülatif bir yol izlemiĢ olmaları muhtemeldir. Kaldı ki gerek Bepa Consulting ġirketi, gerek Avrupa Federasyonu BaĢkanı Raymond Smith, gerekse Avrupa Federasyonu Genel Sekreteri Patrick Van Campenhout‟la resmiyet içeren hiçbir yazıĢma yapmıĢ değilim. YazıĢmalar, aynı yönetim kurulunda olduğumuzdan kendilerine keyfiyeti anlatan gayrı resmi arkadaĢvari bilgilendirmelerdi. Bir akdin tamamlanması ancak imza altına alınmasıyla mümkündür. Ġddia sahibi taraf böyle bir anlaĢmanın varlığını iddia etmek suretiyle doğru olmayan beyanda bulunmaktadır. Daha evvel de zikrettiğim gibi anlaĢma hususu müzakere edilmiĢ fakat bahsettiğim süreçten ötürü imza altına alınmamıĢtır. Bu süre içerisinde de ilgili Ģirketten hiçbir Ģekilde hizmet alınmamıĢtır. Bilgilerinize arz ederim, Saygılarımla, Ebubekir HOCAOĞLU TWF Eski BaĢkanı
TWF 2006-2011
OLAYLAR İNSANLAR SONUÇLAR
E.Bekir Hocaoğlu
65
Türkiye Wushu Federasyonu BaĢkanlığı
Adres: Emek ĠĢ Hanı A Blok Kat 5 Ulus / ANKARA Tel: 0312. 312 36 98 – Fax:
0312. 312 3692
E-Mail: [email protected] http: www.twf.gov.tr