YAYIN HABERLERİ SOVYETLER BİRLİĞİ’NDE NASÎRUDDÎN-İ TÛSÎ
18
YAYIN HABERLERİ SOVYETLER BİRLİĞİ’NDE NASÎRUDDÎN-İ TÛSÎ’NİN A H L Â K -I N ÂSIRÎ ESERİ ÜZERİNE ÇALIŞMALAR TÜTEN ÖZKAYA* Merâga rasathanesinin kurucusu olan, trigonometriyi ilk defa müsta- kil bir bilim olarak ele alan,' “allâme”, “muharrir”, “hekim”, “hoca”, “üstat”, “son filozof, “asrm yegânesi” gibi lâkaplarla ün kazanmış2 büyük Türk bilgini3 Tûsî astronomi, matematik, geometri, trigonometri, optik, mineraloji, coğrafya, tıp, mantık, psikoloji, felsefe, ahlâk, müzik, edebiyat, ilâhiyat, güzel sanatlar, tarih ve ekonomi üzerine 76 eser vermiştir.4 Özel- likle Avrupa’da son yüzyıl içinde hakkında en çok makale yazılan bilgini- mizdir.5 Buna sebep Merâga rasathanesindeki çalışmaları6 ve ortaşa koy- duğu eserleri ile birlikte eski Yunan matematikçisi Öklid(Euclid)’in eserle- rine yazdığı şerhlerdir. Zira Öklid’in matematikle ilgili eserleri ne Nasî- ruddîn-i Tûst’den önceki ve ne de sonraki Avrupalı matematikçiler tarafın- dan tam olarak anlaşılamadı. Ancak Tûsî’nin yazdığı şerhler Öklid geo- metrisinin gelişmesini ve ayakta kalmasını sağlamıştır.7 Bundan ötürüdür ki kendisine “Türk Öklidi” adı verilmiştir.8 * Doçent Dr., Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Rus Dili ve Ede- biyatı Bölümü öğretim üyesi. 1 Will Duranı, İslâm Medeniyeti, Çev.: Orhan Bahattin, İstanbul, Tercüman Gazetesi 1001 Temel Eser, 1972, s.245. 2 Nasîreddin Tûsî, Ahlâk-ı Nâsırî. Bakû, “Elm” Neşriyatı, 1980, s. 10. 3 Bkz. Hâmit Dilgan, Büyük Türk Âlimi JVasireddin Tûsî, İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi, 1956; 2. bs., 1968, s. 5; L. Karpinski, “The Mathematics of the Orient”, Mühendislik Mektebi Mecmuası, 1934, No: 74-76; L.Göker, “Nasirüddün-i Tusi ve Meragâ Rasadhanesi”, M illî Kültür, Haziran 1977, s.66. 4 N. Memmedbeyli, Osnovatel’ meraginskoy observatoriı (Merâga Rasathanesinin Kurucusu), Bakû, 1961, s.179-192. Bu kitap elde mevcut olmadığından 76 rakamını 2 nolu dipnotta gösterilen esere önsöz yazan R.S.Ovundur’dan aktarıyorum, s. 10; G.Sarton Tûsî’nin 64 ese- ri bulunduğunu kaydeder. Bkz. Introduction to the History o f Science, cilt 2, Baltimore The VVilliam and VVilkins Company, 1931, s.ıooı. 5 L.Göker, Matematik Tarihi ve Türk İslâm Matematikçilerinin Teri, Ankara 1981, s.77. 6 Bkz. Ord. Prof. Dr. Aydın Sayılı, “Nasîr-ud Dîn-i Tûsî ve Merâga Rasathanesi”, AÜDTCFD, dit 14, 1956, no. 1-2, s. 1-13; The Observatory in İslam, Ankara, Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1960, s. 189-223; 2. bs., New York, Amo press, 1981. 7 Ord. Prof. Dr. Aydın Sayılı, The Observatory in İslam s. 383; L. Göker, Matematik Ta- rihi ve Türk Islâm Matematikçilerinin Teri, s. 77. 8 Bkz. H. Dilgan, a.g.e., s. 5; L. Göker, “Nasirüddin-i Tûsî ve Meragâ Rasadhanesi”, s. 67.
YAYIN HABERLERİ SOVYETLER BİRLİĞİ’NDE NASÎRUDDÎN-İ TÛSÎ
Y A Y IN H A B ER L ER
SO V Y E T LE R B R L ’NDE NASÎRUDDÎN- T Û S Î’NN A H L Â K -I N Â
S IR Î ESER Ü ZER N E Ç A LIM A LA R
T Ü T E N Ö Z K A Y A *
M erâga rasathanesinin kurucusu olan, trigonometriyi ilk defa
müsta kil bir bilim olarak ele alan,' “allâme” , “muharrir” ,
“hekim”, “hoca” , “üstat” , “ son filozof, “asrm yegânesi” gibi
lâkaplarla ün kazanm2 büyük Türk bilgini3 Tûsî astronomi,
matematik, geometri, trigonometri, optik, mineraloji, corafya, tp,
mantk, psikoloji, felsefe, ahlâk, müzik, edebiyat, ilâhiyat, güzel
sanatlar, tarih ve ekonomi üzerine 76 eser vermitir.4 Özel likle
Avrupa’da son yüzyl içinde hakknda en çok makale yazlan bilgini- m
izdir.5 Buna sebep Merâga rasathanesindeki çalmalar6 ve ortaa koy
duu eserleri ile birlikte eski Yunan matematikçisi Öklid(Euclid)’in
eserle rine yazd erhlerdir. Zira Öklid’in matematikle ilgili
eserleri ne Nasî- ruddîn-i Tûst’den önceki ve ne de sonraki Avrupal
matematikçiler tarafn dan tam olarak anlalamad. Ancak Tûsî’nin
yazd erhler Öklid geo metrisinin gelimesini ve ayakta kalmasn
salamtr.7 Bundan ötürüdür ki kendisine “Türk Öklidi” ad
verilmitir.8
* Doçent Dr., Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Corafya Fakültesi,
Rus Dili ve Ede biyat Bölümü öretim üyesi.
1 Will Duran, slâm Medeniyeti, Çev.: Orhan Bahattin, stanbul,
Tercüman Gazetesi 1001 Temel Eser, 1972, s.245.
2 Nasîreddin Tûsî, Ahlâk- Nâsrî. Bakû, “Elm” Neriyat, 1980, s. 10.
3 Bkz. Hâmit Dilgan, Büyük Türk Âlimi JVasireddin Tûsî, stanbul
Teknik Üniversitesi
Mimarlk Fakültesi, 1956; 2. bs., 1968, s. 5; L. Karpinski, “The
Mathematics of the Orient” , Mühendislik Mektebi Mecmuas, 1934, No:
74-76; L.Göker, “ Nasirüddün-i Tusi ve Meragâ Rasadhanesi” , M illî
Kültür, Haziran 1977, s.66.
4 N. Memmedbeyli, Osnovatel’ meraginskoy observatori (Merâga
Rasathanesinin Kurucusu), Bakû, 1961, s.179-192. Bu kitap elde
mevcut olmadndan 76 rakamn 2 nolu dipnotta gösterilen esere önsöz
yazan R.S.Ovundur’dan aktaryorum, s. 10; G.Sarton Tûsî’nin 64 ese
ri bulunduunu kaydeder. Bkz. Introduction to the History o f
Science, cilt 2, Baltimore The VVilliam and VVilkins Company, 1931,
s.oo.
5 L.Göker, Matematik Tarihi ve Türk slâm Matematikçilerinin Teri,
Ankara 1981, s.77. 6 Bkz. Ord. Prof. Dr. Aydn Sayl, “Nasîr-ud Dîn-i
Tûsî ve Merâga Rasathanesi”,
AÜ DTCFD , dit 14, 1956, no. 1-2, s. 1-13 ; The Observatory in
slam, Ankara, Türk Tarih Kurumu Basmevi, 1960, s. 189-223; 2. bs.,
New York, Amo press, 1981.
7 Ord. Prof. Dr. Aydn Sayl, The Observatory in slam s. 383; L.
Göker, Matematik Ta rihi ve Türk Islâm Matematikçilerinin Teri, s.
77.
8 Bkz. H. Dilgan, a.g.e., s. 5; L. Göker, “Nasirüddin-i Tûsî ve
Meragâ Rasadhanesi” , s. 67.
*74 ER D EM 4 :1:10
T ûsî’nin “ lhanîler Devri darî Tekilât” 9 ile astrolojiye ilikin
bilgi içeren ve Osmanl Astronomi Tarihi yönünden önemli olan bir
eseri10 d nda Türkçe’ye çevrilmi baka eseri yoktur.
Sovyetler Birlii’nde Dinoroev, Memmedbeyli, Zakuev, Ferman gibi
bilim adamlar Tüsî üzerine çalmalar yapm lardr." Son çalmalar ara
snda Tûsî’nin felsefe, eitim, ahlâk, siyaset, ekonomi ve sosyoloji
konula rnda 12 35 ’de yazd Ahlâk- Nâsrî’nin Azerî Türkçesi’ne
çevirisi bulun maktadr. 12 Rehim Sultan Ovundur eseri, muhtelif
nüshalardaki farkl yer ler dahil olmak üzere tam olarak ilk defa
Farsça’dan Azerî Türkçesi’ne çe virmitir. R.S.Ovundur Ahlâk-
Nâsrî’yc yazd Önsöz’de, 700 yldan çok bir zamandr Orta ve Yakn Dou
okullarnda okutulan, ahlâk kitab ola rak büyük ün kazanan bu
eserin yazlnn tuhaf bir hikâyesi olduunu kaydeder. Tûsî Ahlâk-
.Yânn’nin “Bu Kitabn Yazlmasnn Sebebi” ba lkl bölümünde bu hususta
bilgi verir. Ahlâk, felsefe, mantk meseleleri ile yakndan ilgilenen
Kûhistan’m smâîlî valisi Nasr Muhteem, Miske- veyh’in Al-Tahâra
kitabn Arapça’dan Farsça’ya çevirmeyi Tûsî’ye önerir. O zamanlar bu
kitap ahlâk üzerine Arapça yazlm en güzel eserdi.13 Tûsî bu kitab
çevirmek yerine daha mükemmel bir kitap yazmay Nâsr’a önermeyi
düünür. Ancak o devirde bu öneriyi dile getirmek cesaret ister di,
zira bir taraftan valinin isteine kar bir öneri olduundan onu kzd-
rabilir, dier taraftan Miskeveyh’in kitabn alannda tek kitap olarak
ka bul eden kimselerin alayna sebep olabilirdi. Tûsî bu kadar
güzel bir eseri çevirmenin çok zor olduunu, ayrca bu kitapta o
zamann ihtiyacna göre büyük önem arz eden iki konunun (aile ve
devlet kuruluu) ilenmediini,
" erefeddin Yaltkaya, “ lhanîler Devri dari Tekilâtna Dair.
Nasîr-ed-dini Tûsî’nin Bir Eseri” , Türk Hukuk ve ktisad Tarihi
Mecmuas, cilt 2, s. 7-16.
10 Nasîrüddîn-i Tûsî’nin Muhtasar f i clm el-Tencîm ve M arifet el
Takvim (Risale-i Si- Fasl)’n Ahmed-i Dâi tarafndan Terceme-i Ekâl-i
Nasîr-i Tûsî veya Terceme- S Fasl adyla Türkçe’ye çevirisi.
Sadeletirip yaynlayan: T.N . Gencan ve M. Dizer, stanbul, Boaziçi
Üni versitesi Kandilli Rasathanesi yayn, 1984; Prof.Dr.Sevim
Tekeü’nin tantma yazs için bkz. Erdem, 1985, cilt I, no.3,
s.828-829.
11 Bkz., A.E. midt, Nasireddin Tusi po voprosu o svobode voli (N.
Tûsî’nin rade Özgürlüü Üzerine Düünceleri), SPb, 19 13 ;
A.K.Zakuev, Psihologiçeskie vozzreniya Nasireddin Tusi (N. Tû
sî’nin Psikoloji Hakknda Görüleri), Baku 1955; N.Memmedbeyli,
Nasireddin Tusi, Bakû, *957! bkz. 4 nolu dipnota; M.Dinoroev,
Filosofiya Nasireddina Tusi (N. Tûsî’nin Felsefesi), Duanbe, 1968;
E.Ferman, Nasireddin Tusi, Bakû, 1980; G.E.von Grunebaum, Osnovme
çert arabo-musul’manskoy kul’tun Arap-Müslüman Kültürünün Ana
Hatlar), Moskova 1981.
12 Bkz. 2 nolu dipnota. *•' Ayrntl bilgi için bkz.Prof.Dr.Cavit
Sunar, bn Miskeveyh ve Tunan’da ve slâmda Ah
lâk Görüleri, Ankara, Ankara Üniversitesi Matbaas, 1980.
YA YIN H A BER LER 275
bu sebeple bunlarn açklanmasnn gerekli olduunu ustalkla valiye
bildi rir ve bu istei kabul edilir. Tûsî, Nâsr’n emri ve teviki
ile yazldndan bu kitab Ahlâk- Nâsri olarak adlandrr. R.S.Ovundur bu
eseri yazarken Tûsî’nin, Miskeveyh’in Al-Tahâra’smâ&n baka onun
“Saadetin Dereceleri” ve “Çocuklarn Terbiyesi” adndaki
eserlerinden, ayrca Fârâbî, Beyrûnî, bn-i Sînâ ve Gazâlî,
Aristoteles, Plâton gibi bilginlerin ahlâk, terbiye, fel sefe,
ekonomi ve sosyoloji konularndaki düüncelerinden yararlandn
kaydeder. Tûsî Ahlâk- Nâsrî’de sadece kendinden önce Yakn ve Orta
Dou’ya egemen olan ahlâkî-felsefî düünceleri toplayp bunlarn
özetini vermekle kalmam, kendi orijinal düüncelerini de ilâve
etmitir.
R.S.Ovundur Önsöz’de Tûsî’nin yaamna ilikin baz ilginç bilgiler de
verir. O ’nun Kûhistan’a geliinden ve Ismâilîler’ in yannda sürdüü
saygn yaamdan söz eder. Bu güzel ilikiler zamanla bozulur ve Tûsî
Alamût kalesine hapsedilir. Tûsî’nin hapsedilmesine sebep olarak
çou ta rihçi onun Badat halifesine yazd kasideyi gösterir.
Tûsî’nin Abbasî ha lifesi al-Musta’sim’e yazd kaside gûya veziri
bn-i Alkami’nin eline ge çer. bn-i Alkami ise Tûsî’nin yetenekli
bir bilgin olduundan Badat’a davet edildii taktirde kendisinin
saygnln kaybedeceinden, belki de vezirliinin elden gideceinden
korkarak kasideyi hemen Nâsr’a gönderir ve Tûsî’nin halife ile
yazmasnn iyi sonuç vermeyeceini ifade eder. Bu duruma öfkelenen
vali Tûsî’yi Alamût kalesine kapatr. Tûsî smâilîler’in yannda 22 yl
kadar yaam, güç artlara ramen felsefe, mantk ve bili min dier
dallarna ait eserlerinin çounu bu srada yazmtr. Moollar Alamût
kalesini ele geçirdikten sonra Tûsî, Hulâgü Han’n müaviri, baz
tarihçilere göre ise veziri14 olmutur. stanbul’u zaptetmek
niyetinde olan Hulâgü Han’ bu düüncesinden caydrarak onu Abbasî
halifeliine son vermek üzere Badat’a saldrmaya tevik eden Tûsî’dir.
Badat’a saldrp halifeye el kaldrd taktirde çeitli felâketlerin ba
göstereceini söyleyen müneccim Hüsâm-üd Dîn’in sözlerini çürütmeyi
baaran Tûsî’nin tevikiy le Hulâgü Han 1258 ’de Badat’ ele geçirir
ve yine onun tevikiyle halifeyi öldürtür.15 Tûsî’nin sözlerinin
doru çkmas yani halife öldürüldükten sonra hiç bir felâketin ba
göstermemesi, Hulâgü Han’n gözünde Tûsî’nin deerini artrr. Bunun
sonucu olarak Tûsî, çok istedii Merâga rasathanesinin kurulmas için
gerekli tüm imkânlar Hulâgü H an’dan sa lar. Böylece Dou uygarlnn
muazzam âbidesi olan rasathaneyi kurar ve
14 G. Sarton vezir olduunu yazar, A.g.e., s. 1001. 15 Bkz. F.
Köprülü, “Merâga Rasathanesi” , Belleten, cilt 6, s. 214-215.
276 ERD EM 4 :1 :10
devrin ünlü astronomi bilginlerini etrafna toplayp “Merâga
akademisini” meydana getirir. Tûsî 1274’de bir i için gittii
Badat’ta hastalanp ölür ve Badat’n ünlü “cami mescid”inde
defnedilir; kabri daha sonra ziyarete açlr.
Ahlâk- Nâsrî, “Giri” , “ Bu Kitabn Yazlmasnn Sebebi” , “Kitabn
Maksad ve Bölümleri Hakknda Balangç” ile birlikte üç makaleden olu
ur. Birinci makale 2 ksm ve 17 bölümden; ikinci makale 5 bölümden,
üçüncü makale 8 bölümden; tüm eser ise 3 makale 30 bölümden oluur.
Ovundur Ahlâk- Nâsrî'hin Tûsî tarafndan en az üç defa yeniden
ilendi ini kaydeder. 1232-33 yllarnda ilk kez yazlm; tahminen
21-22 yl son ra (1254-55 yllarnda) Îsmâilîler yenilgiye uradktan
sonra Hulâgü Han zamannda ikinci kez, yaklak 1272-73 yllarnda ise
Abdul Aziz Niâbû- rî’nin arzusu ile üçüncü kez gözden geçirilmitir.
Bu gözden geçirmeler s rasnda kitapta, doal olarak, devrin
ihtiyaçlarna uygun baz deiiklikler yaplmtr.
“Ahlâkn Saflatrlmas” veya “Ahlâkn Temizlenmesi” baln ta yan
1.makalenin 1 .ksmnda “esaslar” kavramnn mahiyeti açklanr. Tûsî’ye
göre her bilimin ilk aamada örenilmesi gereken “ esaslar” olma
ldr. Birinci makalenin “nsanî Nefs” , “ nsanî Nefs Kuvveleri Ve
Onlar Baka Kuvvelerden Ayrmak” , “ nsanî Nefsin Mükemmel Ve Kusurlu
Yönleri” , “ nsanî Nefste Mükemmellii Ve Kusuru Oluturan Nedir” ba
lkl bölümlerinde “nefs” , “ ruh” , “maneviyat” , “ahlâk”
problemleri ele al nr. “Nefs” çok geni anlamda ilenmi, “ruh” ,
“psikoloji” , “ maneviyat” , “akl” , “ uur” , “ idrak” , tüm
varlklarn mahiyetini oluturan bir kategori gibi verilmi olmasna
karn hiç bir yerde madde ile cisim özde klnma mtr. Tûsî doadan ve
günlük hayattan birçok örnekler getirerek nefsin “varln” , “
cevherliini” , “ sade ve basitliini” , “ cismî ve cismanî” olmad
n, “özünün yalnz özü vastasyla kavranabildiim” , “ her eye vasta
olup hiç bir duyu organ ile kavranamadn” açklamaya çalr.Tûsî,
1.makalenin sonraki bölümlerini nefsî kuvvelerin nitelik ve
niceliklerine ayrmtr. Burada o, “nebatî” , “hayvanî” ve “nsanî”
nefis kuvvelerini, on larn farkl ve ortak yönlerini inceler.
Birinci makalenin “ nsan Bu Dünya daki Varlklarn En ereflisidir”
baln tayan bölümünde varlklarn derece sistemi verilir ve bu
sistemde insann “orta” yerde yaratld öne sürülür. Bu “orta”
durumdan yükselip yücelmek ya da aaya yuvarlanp dümek insann kendi
elindedir. Kii kendi nefsini akl ile idare edebilirse yücelir,
nefsini kendi haline brakrsa nefsi onu aaya çeker, aalatrr. Tûsî
bundan mantkî bir sonuç çkararak, nefsin terbiyesi için
peygamber
YA YIN H A BER LER 277
lere, filozoflara, terbiyecilere ve hocalara ihtiyaç olduunu
bilimsel bakm dan kantlamaya çalr. Birinci makalenin “En Yüksek
Derecede Arzu Edilen Hayr Ve Saadet” balkl 7.bölümde “hayr” ve “
saadet” kavramla rn tanmlar ve her iin ve amelin “hayr” ve “
saadete” erimek gayesi ol duunu ifade eder.
Birinci makalenin 10 bölümden oluan 2. ksm “ maksatlara” ayrl mtr.
“Karakterin Mahiyeti; Ahlâkn Deitirilmesi M üm kündür” , “Ahlâ k
Saflatrma Sanat erefli Bir Sanattr” , “Ahlâkî Kuvvelere Dahil Olan
Fazilet Cinsleri” , “Fazilet Cinslerine Dahil Olan Türler” ,“
Fazilet Cinslerine Kart Olan Rezilet Türleri” , “Görünüte
Faziletlere Benzeyen Faziletler Ve Bunlar Arasndaki Farklar” ,
“Dier Faziletlere Göre Adaletin Daha erefli Olmas, Özellikleri Ve
Türleri” , “Faziletler Ve Saadetin Dereceleri” balkl bölümlerde
önce insanda doutan var olan yetenek ve istidatlar sonra da deneme
yoluyla kazanlan özellikler anlatlr. Çocukluk ve ergenlik döne
minde eitim ve öretimin, çevre ve koullarn önemli rol oynad örnek
lerle anlatlr. Tûsî yeni kuan yetitirilmesinde eitim ve öretimin
öne mine deinir ve ana-babalarn, eitimcilerin, hocalarn ve
toplumun eiti mi ile uraan herkesin bu alanda sorumluluk tadn
vurgular. Temiz ahlâkl ve vicdanl çocuk ve gençlerin yetitirilmesi
sâyesinde insann mükemmellie ve mutlulua ulaacan, iyi iler görmesi
için insann mutlaka âdil vicdana sahip olmas gerektiine iaret eder.
Tûsî bunu izle yen bölümlerde, ahlâk saflatrma sanatnn en onurlu,
aile, devlet ve in sanlk için en hayrl bir sanat olduunu, zira
yalnz bu sanatn insan “saadete” götürdüünü vurgular. Daha sonra “
faziletler” ve “ reziletler” ko nusu incelenir. Tûsî’ye göre “
hikmet” , “ ecaat” , “ iffet” ve “adalet” olmak üzere 4 çeit
fazilet vardr. Faziletlerin kartlar olan reziletler de 4 tane dir:
“Cehâlet” , “korkaklk”, “çlgnlk” , “zulüm”. Tûsî faziletler arasnda
en onurlu yeri “adâlete” ayrr. Halk arasnda adâletin egemen olmas
için “ lahî namus” (vicdann sesi), “ nsanî hakim” (âdil munsif),
“dinar” (para) olmak üzere en az 3 etmenin olmas gerektiini ifade
eder.
Tûsî 1 .makalenin 2.ksmnn son bölümlerini “nefsin salaml” ile
“nefsî hastalklarn ortadan kaldrlmasna” ayrmtr. “Faziletlerin
Korun masnn Garantisi Olan Nefs Salaml” balkl 9. bölümde nefsin
sa laml için iyi ruhlu, terbiyeli, namuslu, iyiliksever, istidatl,
nazik dostlar la birlikte olmay, kötü ruhlu insanlardan ve
kötülüklerden kaçmay, ahlâ k bozan hikâyelere kulak amamay salk
verir. Tûsî’ye göre nefsin sa lamln korumak için gerekli artlardan
biri de insann iyi ve yararl i lerle uramas ve yapt iyi iler ve
ameller hakknda kiinin her gün kendine hesap vermesidir.
278 ER D EM 4 :1:10
Ahlâk- Nâsrî’nin 1. makalesinin “Reziletlerin Ortadan Kaldrlmas le
Nefsî Hastalklarn Tedavisi” balkl o.bölümü “nefsî” yani “ ruhî” ve
“psiik” hastalklarn tan ve tedavisine ayrlmtr. Tûsî ruhsal ve
bedensel hastalklar ve bunlarn tedavi yollarn belirledikten sonra
bütün insanlar düündüren ve korkutan “ölüm vahimesi” denilen ruhsal
hastaln tedavi sine deinir ve sadece ölümün ne olduunu bilmeyen ve
faydasz, bo bir yaam süren kimsenin ölümden korkabileceini
belirtir. Tûsî’ye göre, in san “ölüm vahimesi“ nden kurtarmak için
ölümün ne olduunu ona an latmak gerekir.
Ahlâk- Nâsrîhin 2. makalesi “Aile Kurm a Bilimi” baln tar ve aile
ile ilgili meseleleri inceler. “Aileye Olan htiyacn Sebebi, Onun
Esas lar Ve En Önemli Yönleri” balkl 1 .bölümde Tûsî aileyi
vücuda, aile bi reylerini uzuvlara, aile yönetme sanatn ise
hekimlik sanatna benzetir. “dare, M al Toplam a Kurallar” balkl 2.
bölümde para ve maln kaza nlmas, muhafazas ve sarfedilmesi
hususlar anlatlr. Üçüncü bölüm “Ev lenme le lgili Kurallar” balm
tar.
kinci makalenin 4.bölümü “ Evlât Edinmek Ve Terbiye Kurallar”n ele
alr. Ovundur, Ahlâk- Nâsrî h in bütün makale ve bölümlerinde
Tûsî’nin, yeri geldikçe, çocuk terbiyesi ve eitiminden söz ettiini
kayde der. Tûsî’ye göre çocukta temiz idrakî kuvvelerden ilki
“hayâ”dr; her ey den önce bu hissin terbiyesi ve gelitirilmesi ile
uramak gerekir. Çocuu kötü insanlardan, ahlâk bozan oyunlardan
korumak gerektiine iaret eden düünür, onu maddî eylerle
ödüllendirerek deil de mantkî deliller le, sevgiyle yola getirmeyi
öütler. Çocuklara pahal giysiler almamay, on lar oburlua, çok
uyumaya altrmamay önerir. Tûsî’ye göre çocuklara kar son derece
hassas olmak, onlarn en küçük bir davrann bile gözden kaçrmamak,
kötü alkanlk ve hareketlerin vaktinde önünü al mak, en küçük iyi
bir davran belirtisi görüldüünde bunu alkanlk ha line getirmek,
onlara çalkanlk alamak, tembellik, yalan ve iftiradan, bakalarna
kötülük etmekten, insanlarn ac ve dertlerine kaytsz kalmak tan
nefret etmeyi öretmek çocuk terbiyesinin esasn oluturur. Çocuun
eitiminin geliigüzel bir mürebbiye veya öretmene teslim edilmesinin
doru olmadn ifade eden Tûsî, onun terbiyesi ile uraanlarn akll,
vicdanl, insafl, ahlâk normlarna, çocuk ruhiyatna vakf temiz ve
doru kiiler olmas gerektiini vurgular.
Tûsî 2.makalenin büyük bir ksmn “Konuma Kurallar” , “Oturma, Yürüme
Ve Davran Kurallar” , “Sofra Kurallar” , “arap çme Kuralla-
YA YIN H A BER LER 279
r î ’na ayrr. “ Kitap Yazldktan Sonra lâve Edilmi Bölüm”de Tûsî
ana- babay candan sevmek, onlar üzmemek, gerektiinde onlara yardm
et mek, sayg göstermek, onlarn sözlerini dinlemek, istek ve
vasiyetlerini ye rine getirmek gerektiine iaret eder. kinci
makalenin son bölümü “Hiz metçileri Ve nsan dare Etme Kurallar”
baln tar.
Ahlâk- Nâsrî’hin 3. makalesi sosyo-ekonomik ve siyasî problemleri
ele almaktadr. Birinci bölümde “Halkn Toplu Halde Yaam a htiyacnn
Se bebi, Bu lmin Mahiyetinin Ve Faziletlerinin Yorumlamas”
verilir, 2. bölümde “ Muhabbetin Fazileti Ve Türleri” incelenir.
nsanlar i bölümü yapnca daha çok üretirler; üretilenin fazlasn
bakasna vermek ya da al mak yoluyla denge salanr. Tûsî üretim
sürecinde karkla sebep olma mak için alnan önlemleri “ siyaset”
olarak adlandrr. “Siyaseti” hayata ge çirmek için bir kiiye
ihtiyaç duyulur. Bu kiinin mutlaka ah ya da hükümdar olmas
gerekmez. Müdrik bir rehber veya tedbirli bir insan olabilir. “
çtimaiyat” bilimine büyük önem veren Tûsî, dünyada 5 sosyal biçimin
var olduunu kabul eder: Her birey bir aileyi, her aile bir mahal
leyi, her mahalle bir ehri, her ehir bir ülkeyi, her ülke dünya
halkn oluturur. Böylece Tûsî cüzle kül, bireyle dünya halk arasnda
sk bir uz- vî ban olduunu açklkla gösterir. Dünya halknn sosyal
yapsn kar lkl i bölümü ve yardmlama oluturduundan, kim bu sistemin
dna çkp tek bana yaamak yani inzivaya çekilmek isterse, Tûsî’ye
göre, o kii faziletini yitirir ve insanca yaam reddettiinden
yalnzlk, ac, zd- rap ve yokluk içinde mahvolur. Kimileri ibadet
bahanesiyle maaralara çekilir, bu kiiler doalarnda kuvve eklinde
bulunan istidatlarn faydal i ve faaliyetlere harcamazlar. Bu
kiilerin fazilet sahibi olduklarn düünmek, Tûsî’ye göre, ham
hayaldir. Devlet insann aktif faaliyetine, in san ise devletin
yardm ve desteine muhtaçtr, ksacas devlet ile insan birbirine kar
sorumludur.
Üçüncü makalenin 3. bölümünde “ nsan Topluluklarnn Türü Ve
Devletlerin Ortaya Çk Meselesi” ncelenmektedir. Tûsî, ülkenin “
fazile” yani faziletli ve “ nâks” yani kusurlu olmak üzere 2 türlü
siyaseti olduu nu kaydeder. Daha sonra bu siyasetlerin olumlu ve
olumsuz yönlerini açklar, hükümdarlarda bulunmas gereken
özelliklerden söz eder, devletin gelime ve çökme meselelerini
inceler. Tûsî, felsefesinin temel direklerin den birini oluturan
“dört unsur” -Ovundur’un tâbirine göre “dört snf” , “dört tabaka”-
meselesine açklk getirir ve devletin adâlete dayal olduu taktirde
uzun süre ayakta kalabileceini ifade eder. Adâletin birinci
art
ise bu 4 tabaka arasnda uyum salanmasdr. Bu 4 tabaka, “ kalem ehli”
, “klç ehli” , “muamele ehli” ve “ziraat ehli”nden oluur.Tûsî bu
sosyal ta bakalar doadaki 4 unsurla karlatrarak “kalem ehillerini”
suya, “klç ehillerini” atee, “ muamele ehillerini” havaya, “ziraat
ehillerini” ise topra a benzetir ve bu 4 unsurun elbirlii ve uyum
içinde faaliyet gösterdii taktirde uygar bir saadet sisteminin
meydana geleceini vurgular. Dördüncü bölüm “Ülkenin Yönetim
Siyaseti Ve ahlarn Hasleti” , 5.bölüm ise “ahn Hizmetinde Olmakla
lgili Kurallar” baln tar.
Üçüncü makalenin 6. bölümü “Sadakatin Fazileti Ve Sadk Dostlara Kar
Davran Kurallar” üzerinedir. Tûsî’ye göre sevginin gücü ve kar lkl
yardmlamann önemi, en büyük hâzinelerden, definelerden,
hükümdarlarn topladklar tüm cevahirden, denizlerin, sahralarn
sularn dan, topraklarndan, bitkisinden, hayvanatndan daha
büyüktür. O, dost seçerken uyank olmay, içten, sadk dostlar ile
kendilerini böyle gösteren sahte dostlar birbirinden ayrmay önemle
vurgular, dost seçilecek kiileri her yerde, küçük ve büyük ilerde,
iyi ve kötü günlerde, sakin ve buhranl anlarda snavdan geçirmeyi
önerir.
Üçüncü makalenin “ Bütün Halk Tabakalar le Davran Kurallar” baln
tayan 7. bölümünde dost, düman ve ne dost ne de düman olanlara kar
davran tarz ele alnmaktadr.Tûsî dostlar gerçek ve gerçek olmayanlar
olmak üzere iki gruba aynr ve bu kiilerle nasl bir iliki için de
bulunmak gerektiini anlatr. Dümanlan da yakn ve uzak olmak üze re
iki gruba ayran Tûsî, mümkün olduu taktirde, dümanlarn dosta
çevrilmesini, bu mümkün olmad taktirde uyank olmay, onlarn faali
yetlerinden daima haberdar olmay, davranlarn gözetim altnda tutmay
önerir.
Üçüncü makalenin son bölümü “ Bütün Fasllar çin Faydal Olan Ef-
lâtun’un Vasiyetleri Hakknda” baln tar ve sanki kitabn bir özetini
verir. Ovundur Önsöz’de Ahlâk- Nâsrî hakkndaki düüncesini öyle
özet ler: Tûsî 1 .makaleyi “ ideal insan” , 2.makaleyi “ ideal
aileyi” , 3.makaleyi ise “ideal toplumu” yaratma meselesine ayrmtr
ve böylece toplumun 3 esas, deimez, zorunlu bileimini
belirlemitir.
A.K.Rzaev Nasireddr Tûsî balkl Rusça eserinde Tûsî’nin siyasî-hu-
kukî görülerini incelemektedir.16 Rzaev kitabn Tûsî’nin Ahlâk-
Nâsrî
,6 (Politiko-pravove vozzreniya) (Siyasî-hukukî görüleri), Bakû,
zd-vo “Elm” , 1983, Akademiya Nauk Azerbaycanskoy SSR, 68 s.
280 ERDEM 4:1:10
YA YIN H A BER LER
eserinden, özellikle 3.makalesinden geni ölçüde yararlanarak
yazdndan bu eseri Ahlak- Nâsrî üzerine yaplm bir çalma olarak
saymak mümkündür. Kitap 6 bölümden olumaktadr.Giri olarak
adlandrlan 1.bölümde Tûsî’nin yaam ve dünya görüünün kaynaklar
ncelenmekte dir. “N .Tûsî’nin Mirasn nceleme Tarihinden” baln
tayan 2.bölümde, Tûsî’nin devlet, ilevi, kanun ve siyaset üzerine
görüleri ele alnmaktadr. Üçüncü bölüm “N.Tûsî Ve Sosyal Adalet
Meseleleri” bal n tamaktadr. Bu bölümde suç ve ceza, hukuk ve
ahlâkn karlkl ili kileri meseleleri ncelenmektedir. Tûsî’nin
vergi, bütçe ve maliye meselele rine ilikin görüleri 4.bölümün
konusunu oluturmakta, 5.bölüm Tûsî’nin “Bilim Hakkndaki Görüleri”ni
ele almakta, 6.bölüm ise “Hitabet Sanat Hakknda” baln
tamaktadr.
“ Hayat” bölümünde Rzaev, Tûsî’nin 17 ubat 12 0 1 ’de Hemedan’da
dünyaya geldiini, gençliini Tûs ehrinde geçirdiini ve ilk örenimini
hukuk ve ilâhiyat bilgini olan babasnn gözetiminde aldn ifade eder;
babasnn arkada ve devrin ünlü matematik bilgini olan Kemâlüddin
Muhammed Hasîb’den matematik dersleri aldn ve bu hocasnn etki
sinde kaldn anlatr. Babasnn ölümünden sonra onun vasiyetine uya
rak karlat tüm bilginlerden bilgi edinmeye, Kelâm ’dan sonra
felsefe örenmeye çaltn, Horasan’a geliinde Ali Zikrat ul-slâm’n
kitabnn bir rastlant sonucu eline geçtiini ve bu kitap sâyesinde
bilgisinin son de rece zenginletiini belirtir. smâilî vilâyeti
Kûhistan’a geldiinde Tûsî’nin, temel bilim dallarnda epey bilgi
sahibi olduunu kaydeden Rzaev, onun smâilîler’in yanna gitme
sebebini, gerçei arama, öncüllerini taklit ve kopya etmeden gerçei
kendi bana kavrama arzusunun oluturduunu ifade eder. Yeni
insanlarla, çeitli felsefi akmlara mensup bilginlerle tan may arzu
eden Tûsî, smâilî valisi Nâsr Muhteem tarafndan saraya da vet
edilir ve onun ba müavirlerinden birisi olur. 1235 ’de tutuklanp
Ala- mût’a hapsedilmesinin sebebi, Rzaev’e göre, Tûsî’nin smâilî
valilerinin s nrsz siyasî ve manevî egemenliine kar çkmas
olabilir. Hulâgü Han’n smâilîleri yenilgiye uratt 1256’da
özgürlüüne kavuan Tûsî onun müaviri oldu. Devleti yönetme sanatn,
bilim, ekonomi ve malî ileri iyi bilmesi, Tûsî’ye, lhanllar
devletinin malî, ekonomik faaliyetini hemen eli ne almak imkânn
verdi. 1258 yl banda, Hulâgü Han’n onayn aldk tan sonra Tûsî,
Dou’nun en muazzam rasathanesi olan M erâga’nn yap mna balad.
Rasathane kompleksi, temel ve yardmc olmak üzere 2 gru ba ayrlan
13 binadan oluur. lk bina grubunda, astronomik gözlemlerin
yaplmasna yarayan âletler yerletirilmitir. Binalarn yardmc
denilen
282 ERDEM 4:1:10
2.grubunda medrese, kütüphane ve dükkânlar yer alr.Onalt binadan
ye disi plânda yuvarlaktr. Bunlarn ortasnda, iç çap 22 metre olan
rasat ku lesi bulunur. Esas rasat kulesinin güney, güney-dou ve
kuzey-dou bölümünde 1965-66 yllarnda yaplan kazlar srasnda, bilim
adamlarnn belirlemelerine göre, içinde rasat âletlerinin bulunduu 5
yuvarlak bina ortaya çkarlmtr. Kütüphane alan 330 mJ dir. Âletlerin
ve döküm ile rinin yapld yerler, rasathanenin ilgi çekici
köeleridir. Rasathanenin in as srasnda, rasat âletlerinin yapm
için büyük ve titiz bir çalma sürdürüldüünü ifade eden Rzaev bu
âletlerin 30.000 altn dinara mal ol duunu kaydeder.17 Merâga
rasathanesi 7 lhanl hükümdar döneminde 53 yl faaliyet
göstermitir.
“Dünya Görüünün Kaynaklar” bölümünde Rzaev, Tûsî’nin bilimle rin
douu ve snflandrlmas, madde ve insan alglama sorunlarnda, akl ve
onun toplumsal faaliyetteki rolü, devlet ile ilgili görülerde Fârâ
bî’nin çok büyük etkisinde kaldn öne sürer. bn-i Sînâ’nm da,
özellikle “ârât” balkl eserinin büyük etkisinde kalan Tûsî, onun
öretisini bir çok filozofun saldrsna kar savunurken maddenin yaps
hakknda oriji nal düünceler ortaya çkarmtr. bn-i Sînâ’nm “ ârât”na
Tûsî’nin “erh-i ârât” bal altnda yazd yorum büyük ün kazanmtr.
^Ayr ca Beyrûnî’nin trigonometri ile ilgili eserleri ve “ M
ineralojisi Tûsî üzerin de özellikle güçlü etki yapmtr. Rzaev,
düünürün eski Yunan filozofla rndan Plâton’un ve özellikle
Aristoteles’in etkisinde kaldn ifade eder.
“Tûsî’nin Mirasn nceleme Tarihinden” bölümünde Tûsî ile ilgili
yaynlar inceleyen Rzaev, Sovyet bilim adamlarnn onun eserlerini
incele mek için büyük çaba harcadn, dünya görüünün çeitli
yönlerini ele alan bir dizi makale, monografi ve kitap yaynladna
iaret eder. Son 10 ylda ran’da Tûsî’nin eserlerinin çounlukla ilk
kez olmak üzere basld n belirten Rzaev daha sonra Avrupal bilim
adamlarnn Tûsî ile ilgili son çalmalarna deinir.19
17 F. Köprülü bu i için Hulâgü Han’n 20.000 dinar harcadn kaydeder.
Bkz. a.g.e., s.222.
18 Rzaev bu eserin Arapça olarak 1883’de stanbul’da basldna iaret
eder. N.Rah- matullaev ise Ayasofya kütüphanesinde 2476 numarada
kaytl olduunu yazar. Bkz. Filo- sofskie vzglyad bn Sino v knige
'Ukazaniya i Nastavleniya’ (bn-i Sînâ’nn ‘E l ’ârât Vettenbifat’
Kitabndaki Felsefî Görüler), Duanbe 1980, Akademiya Nauk Tacikskoy
SSR, s. 17.
19 Y.kbâl, Hoca Nasireddin Tûsî. Tahran 1976; YV.Madelung,
“As-Sahrastanis Stre- itschrift gegen Avicenna und ihre
YViderlegung durch Nasir-ad-Din at-Tusi” .
In: Aklen des VII Kongress für Arabistik und Islamvssenschaft,
Göttingen 1974, Göttin-
Y A Y IN H A BER LER 283
“N .Tûsî Devlet Hakknda” bölümünde Rzaev, Tûsî’nin “devlet” anla
ynn, onun siyasî-hukukî görülerinin önemli bir yönünü oluturduunu
ifade eder. Düünüre göre, insanlar kendi çkarlar uruna isteyerek
bir araya gelmek arzusunu gösterdikleri an devlet ortaya çkar. Tûsî
devlet ile birey arasnda anlamazlk çkmas ihtimaline yer verir,
ancak bu anla mazlklarn devleti ykacak ölçüye vardrlmamas
gerektiini vurgular. n sanlara devlete itaat etmelerini öütler,
zira kii devlete itaat ederek Tanr, insanlar ve kendi vicdan önünde
görevini yerine getirmi saylr. Tûsî ça dalarndan farkl olarak
toplumun dört —Rzaev’in tâbirine göre— snftan meydana geldiini
ifade eder. Kalem insanlar olarak adlandrd snfa din ve devletin
istikrarn elinde bulunduran bilginleri, hukukçular, hekim ve
airleri; klç insanlar snfna, din ve devletin snrlarn korumak uru
na savaan askerleri, muhafzlar, hükümdarn emrinde çalan memurlar,
istihbaratta görevli kiileri dahil eder. insanlar snfna tüccar,
zanaatç ve tahsildarlar; mal sahipleri olarak adlandrlan 4.snfa ise
köylü ve tarm içileri girer. Tûsî’ye göre, dünyann gelimesi bütün
snflara yiyecek sa layan 4. gruba yani çiftçilere; devletin
büyümesi, kültürünün gelimesi ve insanlarn mutluluk içinde yaamas
ise bu 4 snf arasndaki ilikinin uyumlu ekilde gelimesine baldr.
Tûsî hükümdarn halka kar sevgisi nin babaca, halkn hükümdara
sevgisinin evlatça, insanlar arasndaki ili kinin ise kardeçe
olmasn; halkn üstlerine kar itaatli, hükümdarn ise halka kar
merhametli olmasn öütler. nsanlarn karakter ve geliim düzeyinin
farkl olduunu göz önünde bulunduran Tûsî, devleti erdemli ve
erdemsiz olmak üzere iki snfa ayrr. deal olarak tanmlad, akln ve
adâletin egemen olduu erdemli devlette, hukuk ve iyilik kavramlar
etra fnda toplanan halk dirlik, düzenlik ve birlik içinde
yaar.deal devleti yönetecek nitelikte bir hükümdar bulunmad
taktirde, yönetici görevini “yüksek yasama kurulu” üstlenir. deal
devlette Tûsî 3 tip vatanda belir ler: 1) Doutan bilge olan; 2)
doutan bilge olmayan ama “ filozof düze yine erimeye çalarak”
bilge olmak isteyen; 3) dinî kanunlarn bilge ol maya zorlad
vatandalar. Tûsî, cahil, bozulmu ve yolunu arm ol mak üzere 3 tip
erdemsiz devlet belirler. Daha sonra cahil devleti, tüketi ci,
köle, egoist, hükmeden, “asilzadeler” ve “mutlak hürriyet” devleti
ol mak üzere 6 alt gruba ayrr. Rzaev “mutlak hürriyet” devletinin
fonksiyo-
gen 1976, s. 250-259; B. Badie, “La philosophie politique de
l’hellenisme musulman, l’oe- uvre de Nasered-Din Tusi” , Revue
Jrançaise de Science politigue, Paris I977> 27> no' 2> s'
290-304; V. Horold, “Vyzkum dejin stvedoveke filozofe narodu SSSR ”
, Filozoficky casopis, Prag, voc. X X V II, 1979, s. 219-257; E.
Rosenthal, Political Thought in Medeval slam. Cam- bridge
University Press, 1958; E.G. Brovvne, A Literary Hislory of Persia.
Cambridge, cilt 2-3, '956.
284 ERD EM 4 :1:10
nunun Tûsî tarafndan çelikili olarak ifade edildiini, zira burada
erdemli devletin birçok özelliklerine rastlandn, “mutlak hürriyet”
ad altnda düünürün anariyi anladn kaydeder. Tûsî’ye göre “mutlak
hürriyet” devletinde herkes bana buyruktur, snrsz özgürlüe, çeitli
çkar ve amaçlara sahip, farkl kabilelere ayrlm kalabalk,
kozmopolit, düzensiz bir insan topluluu yaadndan anari hüküm
sürmektedir; ancak özen gösterildii taktirde “mutlak hürriyet”
devleti erdemli devlet haline gelebi lir, aksi takdirde bu
devlette istibdat ve zulüm ortaya çkabilir. Tûsî devlet yönetiminin
5 unsurdan olutuunu yazar: 1) Bilgeler; 2) eitimciler (din adamlar
da buraya dahildir); 3) müfettiler; 4) sosyal düzenin muhafzla r;
5) levazmclar ve maliyeciler.
“Devletin levi Hakknda” balkl bölümde Tûsî, devletin iç ve d olmak
üzere 2 ilevi olduunu ifade eder. ç politikann hedefini herkese
kendi payn vermek, bakasnn maln gaspetmeye izin vermemek ve her
kesi verilen ii yapmaya zorlamak olarak belirleyen ve bu politikann
er demli ve erdemsiz olmak üzere iki biçimi olduunu ifade eden
Tûsî, er demli politikann amacnn halk mutlu etmek ona adâlet,
terbiye, nâmûs duygulan alamak, halka dostça davranmak, ban ve
sükûneti salamak olduunu kaydeder. Despot olarak adlandnlan
erdemsiz politikann ama cnn ise halk köle yapmak, karklk ve korku
yaratmak, halka zorbalk ve zulüm yapmak olarak belirler ve bu
politikann felâketle sonuçlanabile ceini ifade eder. Tûsî dünyann
iki eyden çok büyük sknt çektiini kaydeder: 1) stibdat idaresi; 2)
halkn kendi haline babo braklmas. Düünüre göre, devletin gücü
hükümdara, hükümdarn gücü politikasna baldr; politikasnn gücü ise
onun bilgeliine dayanr. Devletin d poli tika meselelerinde Tûsî
sava önleyici önlemlere büyük deer verir. Her iki tarafa da saysz
felâketler getiren sava “dünya düzenini bozmaya yönelik bir karklk,
tüm alçaklk, ahlâkszlk ve irençliklerin en tehlike lisi” olarak
tanmlar ve sava hakl ve haksz olmak üzere iki gruba ay- rr.Vatan ve
din uruna yaplan sava hakl, baka ülkeden öç almak için yaplan sava
haksz olarak tanmlar. Hakl sava yapan güçler galip gel meli, haksz
sava yapan devletler ise mutlaka yenilgiye uramaldr. Tûsî haksz
sava yapmama hususunda hükümdarlar uyarr ve onlar saduyu ya ve tüm
ihtilafl sorunlar barç yolla çözümleme imkânlarn aramaya davet
eder. D politikann ilkin dümanlarla anlama yapma dorultusun da
çaba göstermek olmak gerektiine, zira savan ba vurulacak en son
önlem olduuna; aktedilen anlamalarn ise çkmas muhtemel savalar
hususunda uyankl köreltmemesi gerektiine iaret eder.
Devletleraras
YA YIN H A BER LER 285
ilikileri iyiletirmede en büyük önemi Tûsî devlet bakanlarnn
düzenli olarak bir araya gelmelerine verir; devletleraras
ilikilerle ilgili meseleleri incelemek üzere uluslararas forum
toplama düüncesini bile öne sürer. O, yenilen ülke halknn
öldürülmesine veya onlara insanlk d davran larda bulunulmasna
kardr; toplu idamlar, zulüm ve halkla alay etmek caiz görülemez.
Rzaev’in ifadesine göre Tûsî’nin politikas bilimdir ve o bu biL.ni
mükemmelletirip devlet yönetimine yerletirmeye çalr. Burada
düünürün politika anlay sadece kendi snrlar içinde kalmayp ahlâk
(etik) alanna geçer. Rzaev, Tûsî’de siyaset ve etikin karlkl olarak
birbi- riyle ilikili olduunu kaydeder. Devletin, insanlarn topluluk
halinde yaa malarnn bir sonucu olduunu vurgulayan Tûsî’nin,
devletin lahî kayna düüncesini reddettiini ifade eder. O, tam
anlamyla olmasa da devle tin, adâlet düüncesiyle kopmaz bir iliki
içinde olduunu göstermeyi ba armtr. Yazar, Tûsî’nin ideal
devletini, Fârâbî’nin düüncelerinin etkisi altnda büyük ölçüde
modernlemi olan Aristoteles ve Plâton gibi eski Yunan filozoflarnn
etkisi altnda yarattn kaydeder.
“N .Tûsî Ve Sosyal Adâlet M eselelerinin incelendii bölümde yazar,
adâlet üzerine kurulan devletin uzun ömürlü olacan vurgulayan
Tûsî’nin, sadece zenginliklerin deil, külfet, sorumluluk, tehlike
ve mahru miyetlerin de âdilâne bölüülmesine önem verdiini ifade
eder. Düünür, Dou’daki, her iki tarafn anlamasna dayal olan kölelii
tasvip ve tevik eder. Tûsî efendilere, kölelerine bask ve ikence
yapmamalarn, onlara insanca davranmalarn, ihtiyaçlarna âdilâne
çözüm bulmalarn; kölelere de, efendilerinden ikayet etmemelerini,
onlara öfke, hiddet göstermemele rini, önce efendilerini sonra
kendilerini düünmelerini tavsiye eder. Sosyal adâletin hükümdarn
elinde olduunu ve ancak “vicdan sesine” sahip olan hükümdarn
âdilâne davranabileceini,âdil olmayann ise ar suçlara se bep
olacan kaydeder. Tûsî daha sonra iyi bir hükümdarda olmas gere ken
niteliklerden söz eder. O her eyden önce halkn güvenini kazanmal,
âdil, bilgin olmal, zâlim olmamal, halkn refahn artrmaya çalmal,
hayrl faaliyette bulunmaldr. Âdil ve ideal hükümdarn emirlerini
yerine getirmemek, onun hakknda kötü söz söylemek ve otoritesini
çinemek, Tûsî’ye göre, ihanet ve cinayetten baka bir ey deildir,
kanun ve huku kun ihlâlidir. Hükümdar ile tebaas arasnda çkmas
muhtemel olan ihti lafn sebebi hükümdarn kendisi olabilecei gibi
halk kitleleri de olabilir. Tûsî hükümdarn suçunu, ar mal ve para
biriktirme ve daha büyük otoriteye sahip olma eiliminde, kitlelerin
suçunu ise disiplin yokluu ve kanunlarn ihlâlinde görür. Hükümdar
ile halk arasndaki anlamazlklara
286 ERD EM 4 :1:10
kar son derece liberal davranan Tûsî halka, hükümdardan üphe etme
meyi, hükümdarn emirlerine ve kanunlara kaytsz artsz boyun emeyi
öütler.
“ Suç Ve Ceza Meseleleri”nin incelendii bölümde Tûsî’nin suçlar,
kasten ilenmi suç ve kasten ilenmemi suç, ihtiyatszlk sonucu ilenmi
suç olmak üzere 3 gruba ayrd belirtiliyor. O, intihar kiinin
kendisine kar iledii bir suç olmas yan sra insanlarn manevî
eitimine zararl etkisi yüzünden de knar ve toplum için tehlikeli
sayar. Düünüre göre, ce zalandrlma korkusuyla veya utanç
duygusuyla hayatna son veren insan lara cesur demek mümkün
deildir, bunlar korkak insanlardr. nsan her güzel eyden zevk
alarak, güzel bir biçimde yaamak zorundadr. Tûsî su çun sebepleri
meselesine büyük yer verir, zira suçun sebeplerini derinle mesine
incelemeden onunla etkin bir mücadele yaplamaz. Kimisi bilgi ve
imkânlarndan tam anlamyla yararlanamamaktan, kimisi güçlüklerle
mücadelede zayf düerek hayvanî ve öfke duygularna gem vuramadkla
rndan, kimisi igâl ettii makamn verdii kibir duygusundan suç iler.
Tûsî bu sebeplere, kötü çevrenin etkisini, lüks, zenginlik ve alkol
dükünlüünü, ahlâkszlk, mutsuzluk, talihsizlik, sknt ve yoksulluu,
ya lan söyleme alkanln ve kumar ekler. O, sarho halde suç
ileyenlerin daha iddetli cezalandrlmas fikrini öne sürer, zira
suçun sebebini olutu ran içkiyi içmemek, ihtiraslarna gem vurmak
insann kendi elindedir. Su çun en önemli sebeplerinden birinin
çocuun kötü eitimi olduunu ifade eden düünür, çocua doru eitim
verilmesinin ve onlarn suç ilemeleri ni önlemenin temel
sorumluluunu ana-babaya yükler. Çocuklarn eiti minde yaplan
hatalarn üzücü sonuçlar douracan, kötü kiilerin ço cuklar
kandrarak kendi kötü ilerine âlet edeceklerini ifade ederek bu
hususta ana-babalar uyarr.Tûsî çocuk ve gençleri, eitimi mümkün
olan lar ve eitimi güç olanlar diye iki kategoriye ayrr. Çocuk ve
ergenleri pa rayla ödüllendirmek, onlara moda giysiler almak, arap
içirmek, kötü oyunlar oynamasna izin vermek gibi davranlarn sonuçta
onlar suça ite ceini kaydeder. kence yöntemine kar çkan Tûsî,
sorguya çekildikle rinde sanklara insanlk d davranlarda bulunmann
onlar, canlarn kurtarmak amacyla yalan söylemeye, kendilerine
iftira etmeye ve ileme dikleri suçu ilediklerini kabule zorlayaca
inancndadr. Bu sebeple bu yöntemler kesinlikle hayr getirmez, suçla
mücadele davasna zarar verir, suçlar artrr, ahlâkn bozulmasna ve
insan haysiyetinin çinenmesine yol açar. Eserlerinde ceza
meselesine büyük önem veren Tûsî her suça uygun bir cezann
belirlenmesi gerektiine inanr. O ’na göre önce suçlunun ki
YA YIN H A BER LER 287
iliini doru olarak belirlemek, daha sonra suçun ilenme sebebini
ortaya koymak, en sonra da cezalandrma iine geçmek gerekir. Ortaça
ceza yöntemlerine kar çkan Tûsî, akll bir insann öç almaya ba
vurmaya can ifade eder. Rzaev, cezay belirlerken Tûsî’nin ilenmi
suçun çevre, toplum için arz ettii tehlikeye büyük önem verdiini
vurgular. Tûsî, ha kimin, tüm organizmann saln korumak amacyla
hasta organ tedavi ye balayan hekim gibi davranmak gerektiini
vurgular.Vücudun dier or ganlar için tehlike oluturduu taktirde
cerrahn hasta organ kesip çkar maya karar vereceini ve bundan
üzüntü duymayacan, böyle bir tehlike bulunmad taktirde hasta organ
bütün gücüyle iyiletirmeye çalacan kaydeden Tûsî, önce toplumun
sonra da bireyin çkarlarn göz önünde bulundurmak gerektiini ifade
eder. Tûsî 4 tip ceza belirler: 1) Tutukla ma; 2) haklarn
kstlanmas; 3) sürgüne göndermek, snr d etmek; 4) idam. O, suçlunun
slâhnn mümkün olduundan idama ba vurmamak gerektiini kaydeder.
Ancak suçlularn ar bedensel ilerde çaltrlabile ceklerini sözlerine
ekler.
“Hukuk ve Ahlâkn Karlkl likileri” bölümünde Rzaev, Tûsî’nin cezann
hukuk kurallar ile ahlâk kurallarn birbirine balamaya çalt n ifade
eder. dam, ikence gibi cezalarn ne denli ahlâkî olduunu düünen
Tûsî, ahlâkla birlikte dünyaya gelindii için ahlâkn sonradan
öretilemeyecei, insann slâhnn mümkün olmad gibi düünceleri ke
sinlikle reddeder. nsann daha çok zevk veren duygularn etkisi
altnda suç ilediini ifade eden düünür, insann baz ihtiraslarnn çok
güçlü ol duunu, akl bastrmad taktirde bunlarn kiiyi suça iteceini
vurgular. nsann zamannda durma, yaklamakta olan tehlikeyi önleme,
zevk ve e lencelerde akllca davranma yeteneine büyük önem veren
Tûsî, slâh kolay ve güç olan insanlarn bulunduunu kaydeder.
Birbirine benzer iki insan bulunmadndan slâh meselelerine bireysel
olarak yaklamak ge rektiini ifade eden Tûsî, insanlarn d
görünüleri gibi karakterlerinin de birbirinden farkl olduuna inanr.
Her insann kendi ruh yani vicdan se sine sahip olduunu ve dier
canllarn hiç birinde bu denli aykrlk ve farklln bulunmadn belirtir.
Tûsî Ahlâk- Nâsrî’nin “Ahlâkn Islâh mkânlar” baln tayan bölümde,
slâh biçim ve yöntemlerine, suçla rn önlenmesi hususuna büyük önem
vermitir. “Dünyann en güzel yara t olan insan mükemmelletiren”
eitimcilerin emeine büyük deer ve ren Tûsî, insanda iyilik ve
kötülüün Tanr tarafndan belirlendiini, insa nn ise her türlü
iradeden yoksun olduu düüncesini kesinlikle reddeder.
288 ERD EM 4 :1 :10
“Vergi, Bütçe Ve M alî Meseleler Hakknda Görüler” bölümünde Rzaev,
vergi, tahsil tarz, devlet bütçesi ve birçok malî meselenin
Tûsî’nin görülerinde önemli yer tuttuunu ifade eder. O ’nun büyük
ilgi uyand ran “ Eski ahlarn Vergi Ve Borç Tahsili le lgili Karar
Ve Kurallar Hakknda R isa le ,"“ GiderlerH akknda”ki risalesinin,
hükümdar olduktan sonra ele geçirilen topraklarda vergi ve borç
tesbiti yapmaya çalan Hu- lâgü Han’n emriyle yazlm olduu tahmin
edilmektedir.Bu risalede Tûsî, lhanllar devletinin kuruluundan önce
ran ve Azerbaycan’da mev cut vergi sistemini, devlet bütçesini,
gelir ve giderlerini ayrntl olarak an latr. Ayrca sadece köylü,
çiftçi ve hayvan yetitiricisinden alnan vergiden söz eder. O ’na
göre alman vergi miktarlar deiik olmaldr: Verimli top raa sahip
varlkl köylüden ürünün 1 / 10 ’i; verimsiz topraa sahip yoksul
köylüden ise ürünün 1/20 ’i vergi olarak toplanr. Ürün alnmayan
yllarda bu miktar iki kat azalabilir; bol ürün alnan yllarda ise
birkaç yl önce sinden vergi ödenmesi istenebilir. Hayvanclkla
uraanlardan alnan ver giler farkldr: Bir hayvan sürüsüne sahip
olandan 100 ba hayvan, otlak tan yararlanma karlnda 1 ba hayvan
vergi alnr. Sürüdeki hayvan sa ys 100 batan az olduunda ise
otlaktan yararlanma karlnda 1 altn sikke vergi alnr. Zengin
tüccarlardan alman vergiyi ayr bir kategoride düünen Tûsî, tüccarn
her 10 dinarlk gelirinin 1/24 ’lik ksmnn (yani 240 dinar gelir için
1 dinar) vergi olarak alnmasn; yollar kullanmaktan, adam öldürerek
elde edilen mücevherden, bilgin, yal, malûl, hasta, der vi ve
çocuklardan vergi alnmamasn önerir. Hükümdar ve ailesinin bütçesi
ile devlet bütçesinin birbirine kartrlmasna kesinlikle izin verme
yen Tûsî’ye göre, vergiler ve ganimetler devletin balca gelirini
olutu- rur.Toplanan paralar, bayndrlk ileri, altn, gümü ve demir
yataklarnn iletilmesi, ordunun beslenme ve bakm, devlet memurlarnn
ücretlerini, d devletlerde bulunan elçiliklerin giderlerini,
ölenlerin ailelerine, öksüzle re, dullara yaplan yardmlar ve posta
masraflarn karlamak için harca nr. Hükümdarn gelirini ise, miras
yoluyla geçen mal ve eyalar, ganimet lerin 1/ 5 ’i, çeitli
kimselerin verdii armaanlar, gömüler, avdan alnan vergiler
oluturur. Tûsî devlet bütçesinin, giderlerin daima gelirlerden da
ha az olacak ekilde düzenlenmesi gerektiini vurgular. Rzaev, paray
de er ölçüsü, tedavül arac yani mal deiiminde araç olarak gören
Tûsî’nin, parann ortaya çk sebebine açklk getirmediini ve parann,
insanlarn yapay icat olduuna dair yanl bir düünceye sahip olduunu
ifade eder. Tûsî’ye göre parann özgül arl, mübadele edilen maln
üretimi için harcanan emee eit olmaldr. Bu durum parann bütün
insanlar arasn da geni ölçüde kullanlmasna sebeb olur. Pay verme
yöntemi, kredili ti
YA YIN H A BERLER 289
caret, emein karlnn aynen deil nakten ödenmesi ile ilgili baz mese
leleri öne süren Tûsî, beden ve kafa emeinin bedelini birbirinden
ayrr. Bedensel çaba harcamayan bir mühendisin emeinin karl,ar beden
ii yapan birçok insann emeinin karlndan daha çok olabilir. Rzaev,
Ortaça devletinin kar karya bulunduu birçok dier ekonomik sorun
larn Tûsî’nin eserlerinde incelendiini kaydeder.
“ Bilim Hakknda Düünceler” bölümünde Rzaev, Tûsî’nin eserlerinde
bilime, bilimsel aratrmalara, bilimlerin snflandrlmasna, bilimin
hayat la ilikilerine ve bilimin insanln gelimesinde oynad role
büyük önem verdiini yazar. Düünüre göre bilimsel aratrmalarn amac,
insann re fah ve mutluluunu artrmak olmaldr. Bilim insann yaratc
aklnn, mâ kul düüncesinin sonucudur ve gerçekliin tam ve doru
olarak kavran masna ve açklanmasna yardm eder. Tûsî sonuçlan
hayata geçirilmeyen bir bilim düünemez, zira uygulama alanna
geçirilmeden braklan bilim yok olur, tersine, bilimsel incelemeye
tabi tutulmayan hiç bir faaliyet akl ile kavranamaz. Hiç bir bilim
dier bilimlerin yardm olmadan gelieme diinden ve bilimler karlkl
olarak birbiriyle ilikili olduundan ve birbi rini
etkilediklerinden Tûsî, herhangi bir somut bilim konusunu
incelerken bu konuyla ilgili tüm bilimlerin bilinmesi gerektiine ve
bilimde delil, ka nt ve belgelerin büyük önem tadna iaret eder.
Rzaev, dier bilim dallar yan sra hukuk bilimine de büyük önem veren
Tûsî’nin, Ortaça hukuk bilimini etraflca incelediini, slâm
hukukunun erbab olduu ka dar eski Yunan hukuk bilimine de vakf
olduunu kaydeder. Tûsî’ye göre anlamazlklar düzenlemek, toplumun
istikrarn salamak gibi büyük görevler üstlenen hukuk bilimi, bir
toplumun kültürüdür, yüzyllar boyu süren bilgi birikimi sonucudur.
Bu sebeple hükümdarlar devletin temelle rini güçlendirmek için
hukuk biliminden yararlanmak zorundadrlar. Sos yolojiyi hukuk
biliminin ayrlmaz bir parças olarak inceleyen ve toplum da reform
yapmak ve insanlar slâh etmek için bu bilime büyük önem veren
Tûsî’ye göre sosyoloji olmadan insan toplumunun gelecekteki evrimi
tasavvur edilemez. O, hukuk biliminin baarl gelimesi için mantk
bili mine de büyük önem verir.
“Hitabet Sanat Hakknda” balkl son bölümde Rzaev, Tûsî’nin bu sanata
büyük önem verdiini, hatta Esâsü’l-Iktibâs kitabnda bu konuya bir
bölüm ayrdn kaydeder. Tûsî bu eserinde hitabet sanatnn mahiye ti
ve yaran, dier sanat dallaryla ilikisi, amaçlar bakmndan hitabet
çe itleri, ondan yararlanma usulleri gibi meseleleri inceler.
Hitabet sanat sâ- yesinde insanlar ikna etmenin, inandrmann mümkün
olduuna iaret
290 ERD EM 4 :1:10
eden Tûsî, lahî (adlî), bilimde (fizikte) ve siyasî olmak üzere 3
tip hitabet sanat belirler. Hitabet sanat ile mantk biliminin
temelleri arasnda doru dan iliki gören Tûsî, hitabet sanatnn ftrî
bir yetenek olduunu kayde der. Hatibin balca hedefi dinleyicilerin
sempati ve güvenini kazanmaktr. Tûsî bir hatîpte tartma yeteneinin
bulunmasnn önemli olduunu ve bu tartmaya salam delillerin elik
etmesi gerektiini ifade eder. Ayrca hatîbin kendi sözlerinin
doruluuna inanm bir kii, dilinin ise ideal de nilebilecek ölçüde
kusursuz ve mantkl olmas gerekir. Tûsî’ye göre hatîp içten olmaldr,
acele etmeden inandrc bir tarzda, sözü fazla uzatmadan ve herkesin
bildii gerçekleri tekrarlamadan, durumun gerektirdii ölçüde zaman
zaman sesini yükselterek veya alçaltarak konumaldr; konumas kin,
nefret, öfke dolu, sert ve acmasz olmamaldr. Hatîp düüncelerini
dinleyicilerin istei dorultusunda süratle balama yeteneine sahip
olma l, gerekli alntlar toplamay ve konumasnda gerektii ölçüde
bunlardan yararlanmasn bilmelidir.