48
Yayın No: 4053 • Yerel Süreli Yayın • Aylık ve Türkçe Yayınlanır • Sayı: 20

Yayın No: 4053 • Yerel Süreli Yayın • Aylık ve Türkçe ...e-mail: [email protected], bilgilerinin her hangi birinden iletişim kurulabilir. Dergideki yazılardan yazarları

  • Upload
    others

  • View
    3

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Yayın No: 4053 • Yerel Süreli Yayın • Aylık ve Türkçe ...e-mail: osiad@osiad.org.tr, bilgilerinin her hangi birinden iletişim kurulabilir. Dergideki yazılardan yazarları

Yayın No: 4053 • Yerel Süreli Yayın • Aylık ve Türkçe Yayınlanır • Sayı: 20

Page 2: Yayın No: 4053 • Yerel Süreli Yayın • Aylık ve Türkçe ...e-mail: osiad@osiad.org.tr, bilgilerinin her hangi birinden iletişim kurulabilir. Dergideki yazılardan yazarları
Page 3: Yayın No: 4053 • Yerel Süreli Yayın • Aylık ve Türkçe ...e-mail: osiad@osiad.org.tr, bilgilerinin her hangi birinden iletişim kurulabilir. Dergideki yazılardan yazarları

3

Yayın Sahibi

OSİADOstim Sanayici ve İşadamları

Derneği AdınaAdnan KESKİN

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü

Şadan AYCAN

Yayın Kurulu

Ahmet ERBASANAhmet Taner SARAÇAyhan CAFEROĞLU

Ayhan DÖNMEZFikri GÜRDALGüven BOZSU

İsmail Şadi AYCANSerhad ŞAHİN

Grafik Tasarım

İsmail Şadi AYCAN0532 598 05 62

[email protected]

Yayın Yönetim

Uzayçağı Cad. No:12 Ostim-ANKARATel: 0312 354 47 47 (pbx)

Faks: 0312 354 47 52e-mail: [email protected]

www.osiad.org.tr

Baskı

DuMat Ofset MatbacılıkBahçekapı Mah. 2477. Sk. No: 6

Şaşmaz - ANKARA

Tel: 0312 278 82 00www.dumat.com.tr

Arka Kapak

Ön Kapak İçi

Arka Kapak İçi

İç Sayfalar

İç Sayfalar

Arka Kapak

Ön Kapak İçi

Arka Kapak İçi

İç Sayfalar

İç Sayfalar

Tam Sayfa

Tam Sayfa

Tam Sayfa

Tam Sayfa

1/2 Sayfa

Tam Sayfa

Tam Sayfa

Tam Sayfa

Tam Sayfa

1/2 Sayfa

1.500 TL.+KDV

1.000 TL.+KDV

750 TL.+KDV

500 TL.+KDV

250 TL.+KDV

2.000 TL.+KDV

1.500 TL.+KDV

1.250 TL.+KDV

750 TL.+KDV

350 TL.+KDV

1.250 TL.+KDV

800 TL.+KDV

600 TL.+KDV

350 TL.+KDV

175 TL.+KDV

1.750 TL.+KDV

1.300 TL.+KDV

1.100 TL.+KDV

600 TL.+KDV

225 TL.+KDV

Reklam Yeri

Reklam Yeri

OSİAD Üyeleri İçin Reklam Fiyat Tarifesi

OSİAD Üyesi Olmayanlar İçin Reklam Fiyat Tarifesi

Ebadı

Ebadı

Tek Yayın

Tek Yayın

6 Yayın (1 Yıl)

6 Yayın (1 Yıl)

Perçin Dergisi’ne Reklam vermek için;

Uzayçağı Caddesi No:18 Ostim - ANKARA,Tel: 0312 354 47 47 • Faks: 0312 354 47 52,

e-mail: [email protected],www.osiad.org.tr

bilgilerinin her hangi birinden iletişim kurulabilir.

Dergideki yazılardan yazarları sorumludur.

Dergimizden izinsiz görüntü ya da her hangi bir alıntı yapılamaz.

Basım Tarihi: 26.07.2010

Yayın No: 4053 • Yerel Süreli Yayın • Aylık ve Türkçe Yayınlanır • Sayı: 20

Page 4: Yayın No: 4053 • Yerel Süreli Yayın • Aylık ve Türkçe ...e-mail: osiad@osiad.org.tr, bilgilerinin her hangi birinden iletişim kurulabilir. Dergideki yazılardan yazarları

4

İÇİNDEKİLER

Türk: Referandumda oyun rengini yargı belirleyecek

12 Eylül’de neleri oylayacağız?

Rusya ile nükleer işbirliği

CHP ekonomi programını güncelliyor

İranlı belediye başkanları OSİAD’da

Avrupa İşletmeler Ağı ve KOSGEB

Metroda Büyükşehir-Ostim işbirliği

Proje getirene, KOSGEB’den 150 milyon lira hibe

OSİAD, 19. yılını buruk kutladı Basında OSİAD

Dizilere teslim olmak…

Güneş çarpmasına dikkat!

İşyerleri ve ağaçlar birlikte büyüyecek

İnşaat sektörü ABD’ye açılacak

Toplam ihracat hammadde ithalatını

bile karşılamadı

Avrupa kemer sıkmakla büyüme arasında

sıkıştı

DİSK ve TÜSİAD kol kola

Zeytinlikler şimdilik kurtuldu

Günaydın: Tarım ve hayvancılık krize

sürükleniyor

Yeni üyemiz Özer Vida

6

89

10

13

14

16

17

19 40

22 44

23 46

24

26

27

28

34

36

38

30

Page 5: Yayın No: 4053 • Yerel Süreli Yayın • Aylık ve Türkçe ...e-mail: osiad@osiad.org.tr, bilgilerinin her hangi birinden iletişim kurulabilir. Dergideki yazılardan yazarları

5

Türkiye’de ekonomide yüzde 98’lik bir paya sahip KOBİ’lerin en önemli sorunlarından biri, finansmandır. Finansman, uygun fonların, uygun şartlarda kullanılmasıdır.

Son zamanlarda özellikle küçük ve orta ölçekli şirketler söz konusu olduğunda, sıklıkla dile getirilen sorun, finansman tanımı içinde kullandığımız uygun fonların uygun şartlarda kullanılamaması sorunudur. Düşük enflasyonlu ve büyüme hızının inişe geçtiği bir dönemde KOBİ’lerin kar marjları azaldı, Pazar payları daraldı, döviz politikası nedeniyle ihracatları düştü, ithalatları arttı. KOBİ’lerin Türkiye’deki iç krizin dünyadaki küresel krizle örtüşmesi nedeniyle serzenişleri de önceki krizlere göre karşılaştırma yapıldığında hayli yükseldi. Çünkü, Türkiye ekonomisinin dünyaya açılma sürecinde KOBİ’ler kurumsallaşamadılar. Çoğu hala aile şirketi niteliğinde bulunuyor ve Ar-Ge yapamıyor. Finansmana ulaşmakta büyük güçlük çekiyorlar ve dünya pazarlarında rekabet etme şansları oldukça az.

Kar marjları düşen KOBİ’ler büyüyemedikleri için mevcut durumda daha fazla finansal desteklere ihtiyaç duyuyorlar. Kriz ortamında büyümekten ziyade varlıklarını sürdürebilmek için finansman arayışı içindeler. KOBİ`ler bugün, büyüyemiyor olsalar bile, dış finansman arayışına girmişlerdir. KOBİ’lerin faaliyetlerinin önemli bir kısmı kayıtdışında kaldığı için, bilançoları bunlara kredi verecek kurumlar gözünde yeterince kıymet taşımıyor. Yani, KOBİ’lerin finansman ihtiyacı artarken, finansman bulma imkanları genişlemiyor. Tam tersine krizin etkisinin artmasına bağlı olarak bankaların kredi vermek istemediği müşteriler konumuna geliyorlar. Nitekim, son aylarda bankalarla reel sektör arasında yaşanan kriz bunun göstergesidir.

Bankalar, krizin ilk sinyallerinin alınmaya

başladığı günlerde, hemen kredi musluklarını kapattılar. Risk arttığı için kredi verme şartlarını zorlaştırdılar, daha önce kabul ettikleri teminatlar onlar açısından yetmemeye başladı. Çünkü, bankalar en küçük bir riski bile göze alamadılar. Kredi maliyetlerini yükselten bankalar, hem fiyat hem de teminat koşulları bakımından daha ağır şartları talep etmeye başladılar. Hal böyle olunca KOBİ’ler bu dönemde banka desteğini kaybettiler. Ekonominin büyüdüğü yıllarda para satmak için kapı kapı dolaşan bankacılar, şimdi KOBİ’lerden kaçar hale geldi. Oysa böyle kriz dönemlerinde KOBİ’lere her zamankinden daha fazla destek verilmesi, ekonominin çarklarının işlemesi bakımından önem arzeder.

Adnan KESKİNOstim Sanayici ve İşadamları

Derneği Yönetim Kurulu Başkanı

KOBİ’lerin finansmana erişim sorunları

Page 6: Yayın No: 4053 • Yerel Süreli Yayın • Aylık ve Türkçe ...e-mail: osiad@osiad.org.tr, bilgilerinin her hangi birinden iletişim kurulabilir. Dergideki yazılardan yazarları

6

Adalet eski Bakanı Hikmet Sami Türk, anayasa değişiklik paketinde yeralan birçok

maddenin günlük yaşamda çok şeyi değiştirmeyeceğini belirterek, “12 Eylül’de sandığa

giderken kararı aslında yargı üzerinden vereceğiz. Getirilen düzenlemeler,

Türk: Referandumda oyun rengini yargı belirleyecek

Adalet eski Bakanı Hikmet Sami Türk, anayasa değişiklik paketinde yeralan birçok maddenin günlük yaşamda çok şeyi değiştirmeyeceğini belirterek, “12 Eylül’de sandığa giderken kararı aslında yargı üzerinden vereceğiz. Getirilen düzenlemeler, yargı bağımsızlığını olumsuz etkileyecek içeriğe sahip” dedi.

Haber: Kelime ATA

Page 7: Yayın No: 4053 • Yerel Süreli Yayın • Aylık ve Türkçe ...e-mail: osiad@osiad.org.tr, bilgilerinin her hangi birinden iletişim kurulabilir. Dergideki yazılardan yazarları

77

yargı bağımsızlığını olumsuz etkileyecek içeriğe sahip” dedi. Adalet eski Bakanı Hikmet Sami Türk, OSİAD tarafından düzenlenen “Anayasa değişiklikleri” konulu söyleşiye katıldı. Söyleşinin açılışında konuşan OSİAD Başkanı Adnan Keskin, 12 Eylül anayasanın artık toplumun ihtiyacını karşılamadığını ve değiştirilmesi gerektiğini söyledi. Keskin, “Türkiye’nin 12 Eylül anayasası ile artık yönetilemeyeceğinin farkındayız. Askeri darbenin, temelinde hak ve özgürlükleri sınırlamayı amaçlayan düzenlemeleri toplumu bütünüyle sıkıyor. Rahat bir nefes almamız gerekiyor” dedi.

Eski Bakan Türk ise bugüne kadar 5 anayasa yapıldığını, son iki anayasanın askeri müdahaleyi gerçekleştirenler tarafından hazırlandığını anımsattı. 1961 anayasasının özellikle 1950’li yıllarda demokratik rejimin baskıcı olmasından dolayı özgürlükleri genişlettiğini, 1982 anayasasıyla da özgürlüklerin daraltıldığını ifade eden Türk, 1982 anayasasında bugüne kadar 15 kez değişiklik gerçekleştirildiğini söyledi. 1995 ve 2001 yıllarında kapsamlı değişiklikler yapıldığını ve bütün bunların partilerin uzlaşmasıyla kabul edildiğini vurgulayan Türk, “Şimdi bir kez daha anayasanın değişmesi gündemde. Fakat, bu kez uzlaşmadan yoksunuz” dedi.

Anayasa değişiklik paketinde birçok hükmün itiraz görmeyecek maddeler olduğunu ancak araya önemli konuların sıkıştırıldığını ifade eden Türk, toplu sözleşme hakkının getirildiğini ancak düzenlemeye göre bu hakkın kullanımının çok zor oldugunu belirtti. YAŞ kararlarına kısmen yargı yolu açıldığını,

Anayasa Mahkemesi üyelerinin de üyelik sürelerinin 12 yılla sınırlandırıldığını, görevlerinin genişletildiğini belirtti.

OYUMUZU YARGIDAKİ DÜZENLEMEYE GÖRE VERECEĞİZAnayasa değişikliği paketinde asıl önemli olan maddelerin yargı bağımsızlığını yakından ilgilendiren maddeler olduğuna dikkat çeken Türk, HSYK’nın

yapısında getirilmek istenen değişikliklere işaret etti. HSYK’nın yargı bağımsızlığının kurumsal simgesi olduğunu, kurulun üye sayısının 22’ye çıkarıldığını hatırlattı. Düzenlemeye göre yargıyla ilgisi olmayan 4 üyenin de kurulda görev yapacağını anlatan

Türk, ayrıca Adalet Bakanı ile Adalet Bakanlığı müsteşarının HSYK’daki yerinin korunduğunu söyledi ve şöyle dedi:

“12 Eylül’de bir referandum yapılacak. Değişiklik paketindeki maddelerin birçoğu olmasa da olur cinsinden. 12 Eylül askeri darbesini yapan generallerin yargılanmasıyla ilgili düzenlemenin pratik sonucu yok, sadece sembolik

bir değer taşıyor. Referandumla ilgili karar aslında yargıyla ilgili düzenlemelere bakılarak verilecektir. Yargı bağımsızlığını olumsuz etkileyecek düzenlemeler sözkonusu.. Yargıda bağımsızlığı istiyorsak “hayır” diyeceğiz veya “evet” oyu kullanacağız”

Page 8: Yayın No: 4053 • Yerel Süreli Yayın • Aylık ve Türkçe ...e-mail: osiad@osiad.org.tr, bilgilerinin her hangi birinden iletişim kurulabilir. Dergideki yazılardan yazarları

8

Anayasa Mahkemesi, 5982 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna ilişkin iptal davasında, Anayasa Mahkemesi ve HSYK ile ilgili bazı maddelerin kısmen iptaline karar verdi. Kısmen iptal edilen maddeler dışında Anayasa paketi referanduma götürülecek.

CHP, Anayasa değişikliği paketinin bazı hükümlerinin iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle Anayasa Mahkemesine dava açmıştı.

12 Eylül’de sandıkta oy kullanacağımız işte o maddeler:

Çocuklar, yaşlılar, özürlüler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz.

Herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteyebilir.

Yurt dışına çıkış hâkim kararına sınırlanır.

Her çocuk, korunma ve bakımdan yararlanma, yüksek yararına açıkça aykırı olmadıkça, ana ve babasıyla kişisel ve doğrudan ilişki kurma ve sürdürme hakkına sahiptir. Devlet, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır.

Aynı zamanda ve aynı iş kolunda birden fazla sendikaya üye olunamaz yasağı kalkıyor.Memurlar ve diğer kamu görevlileri toplu sözleşme yapabilecek, memurlar disiplin cezalarını yargıya taşıyabilecek.

Partisinin kapatılmasına neden olan milletvekilinin milletvekilliğinin sona ermesi uygulaması kalkıyor.

Herkes, bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkına sahiptir.

Meclis Başkanı görev süresi ilk seçimde iki yıl olacak.

YAŞ kararlarına karşı yargı yolu açılacak.

12 Eylül’de neleri oylayacağız?12 Eylül’de yapılacak halk oylamasında kullanılacak

pusulaların basımına başlandı. Anayasa değişikliği paketinin halk oylamasına

sunulmasına ilişkin süreç işliyor. Peki,12 Eylül’de hangi değişiklikler

için oy kullanacağız?

Adalet hizmetleri ile savcıların idarî görevleri yönünden Adalet Bakanlığınca denetlenecek.

Askeri yargı, devletin güvenliğine, anayasal düzene karşı suçlara ait davalara bakamayacak.

Anayasa Mahkemesi on yedi üyeden oluşacak, TBMM üye seçebilecek, üyeleri 12 yıl için seçilecek. Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yapılabilecek, iki bölüm ve Genel Kurul halinde çalışacak. Siyasi parti kapatma ile Yüce Divan yargılamalarına Genel Kurul bakacak.

Askerî Yargıtay ile AYİM’in kuruluşu, işleyişi, yargılama usulleri, mensuplarının disiplin ve özlük işleri mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kanunla düzenlenir.

HSYK, 22 asıl ve 12 yedek üyeden oluşacak, Başkanı Adalet Bakanı olacak, Müsteşarı doğal üye olacak. Birinci sınıf hakim ve savcılar ile idari yargı hakim ve savcıları da Kurul’da görev yapacak.

Ekonomik ve Sosyal Konsey Anayasa’ya girdi.

12 Eylül dönemi yöneticilerinin dokunulmazlık zırhı kalkıyor.

Page 9: Yayın No: 4053 • Yerel Süreli Yayın • Aylık ve Türkçe ...e-mail: osiad@osiad.org.tr, bilgilerinin her hangi birinden iletişim kurulabilir. Dergideki yazılardan yazarları

9

Türkiye ile Rusya arasında uzun süredir devam eden nükleer santral görüşmeleri sonuçlandı.İki ülke hükümetleri arasında “Akkuyu Sahasında Nükleer Güç Santralinin Tesisine ve İşletimine Dair İşbirliği Anlaşması” imzalandı. Anlaşmaya Türkiye adına Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Rusya adına Başbakan Yardımcısı Igor Seçin imza koydu.

Rusya Devlet Başkanı Dimitriy Medvedev ile Başbakanlık Merkez Bina’da ortak basın toplantısı düzenleyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, enerjide çok önemli bir adımın atıldığını söyledi. Erdoğan, “Nükleer enerji noktasında bugün imzalar atılmış oldu. Şimdi parlamentoya bunu götürmek suretiyle parlamentolarımızdan geçireceğiz ve böylece hükümetler arası bir anlaşma ile süreci başlatmış olacağız. Ve Akkuyu nükleer santralinin inşallah inşasına başlanmış olacak” dedi.

Son 40 yılda 4 kez iptal edildiTürkiye’nin nükleer enerji rüyası 1950’li yıllarda başladı. 1956 yılında kurulan TAEK düzenleyici kuruluş olarak

çalışmalarına başladı. ABD soğuk savaş döneminde jüpiter balistik füzelerinin Türkiye’de konuşlanması karşılığında Küçükçekmece’de nükleer araştırma reaktörünün kuruluşuna yardım etti.

Elektrik enerjisi üretimi amacıyla kurulması tasarlanan nükleer santrallerle ilgili ilk etüt çalışmaları ise 1967-1970 yılları arasında yapıldı.İkinci 5 yıllık kalkınma planı uyarınca Enerji Bakanlığı’nın yabancı bir müşavirlik grubuna hazırlattığı yapılabilirlik etütlerine göre 1977 yılında işletmeye girecek şekilde 300-400 MW gücünde doğal uranyum yakıtlı “ağır su” tipi bir nükleer santralın kurulması öngörüldü. Ancak yer seçimindeki problemler nedeniyle proje rafa kaldırıldı.1974 yılında Akkuyu’da bir nükleer santral kurulması planlandı, fakat bu projede de hayata geçirilemedi. 1983 yılında dönemin Başbakanı Turgut Özal tarafından Akkuyu’da 600 MW’lik kurulu güçte bir nükleer santral projesi gündeme getirildi. Ancak yap-işlet-devret modelinin öne sürülmesi, nükleer ile yolları bir kez daha ayırdı.

1987 Çernobil kazasının ardından 1988’de TAEK’in Nükleer Enerji Dairesi kapatıldı.1992 yılında TEK dünyadaki belli başlı nükleer santral imalatçısı firmalara bir mektup yazarak, 2002 yılında devreye girecek şekilde, 1000 MW gücünde bir veya iki üniteli nükleer santralin Türkiye’de anahtar teslimi veya yap-işlet-devret olarak kurulması için teknik ve mali konularda bilgi istenildi.Ocak 1993 tarihinde, Akkuyu Nükleer Santrali Projesi Resmi Gazete’de yayımlanarak tekrar yatırım programına alındı. 1994 yılında danışmanlık ihalesi açıldı ve Güney Kore kazandı.Akkuyu Nükleer Santralı için 17 Aralık 1996 yılında uluslararası ihaleye çıkıldı. 1998’de nükleer santral ihalesi tekrar açıldı. ABD-Japonya ortaklı Westinghouse-Missubishi konsorsiyumu, Kanada’nın AECL (Candu) ve Almanya-Fransa ortaklı NPI firmaları ihaleye teklif verdi.

25 Temmuz 2000 tarihinde dönemin Başbakanı Bülent Ecevit, nükleer enerji planlarından çok pahalı olduğu için vazgeçildiğini açıkladı ve Bakanlar Kurulu kararıyla ihale ertelendi.

Rusya ile nükleer işbirliğiTürkiye ile Rusya arasında Akkuyu’da nükleer santral kurulması ile ilgili anlaşma imzalandı. Meclis’te de onaylanan anlaşmaya göre santral inşaatına en geç iki yıl içinde başlanacak.

Page 10: Yayın No: 4053 • Yerel Süreli Yayın • Aylık ve Türkçe ...e-mail: osiad@osiad.org.tr, bilgilerinin her hangi birinden iletişim kurulabilir. Dergideki yazılardan yazarları

1010

Piyasalar da hata yapar

CHP ekonomi programını güncelliyor

CHP Genel Saymanı Faik Öztrak, piyasaların da hata yapabileceğini, mafya tipi özelleştirme ile Türkiye’nin birikiminin elden çıkarıldığını, iktidara geldiklerinde yeni KİT’ler de kurabileceklerini belirtti ve “Piyasalar gelir dağılımını düzeltmez. Küreselleşmenin kaprislerine kapılırsak, dışlanmışlıkları artırırız” dedi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran da, ekonomi programının güncelleyeceklerini söyledi.

İç Anadolu Sanayici ve İşadamları Dernekleri Federasyonu (İÇASİFED) ile Ostim Sanayici ve İşadamları Derneği (OSİAD) tarafından düzenlenen ‘’Ekonomi’de neler oluyor, ne olmalı?’’ toplantısı OSİAD Talay Konferans Salonu’nda yapıldı.Ekonomi konulu sunuma Ostim’deki sanayici ve işadamları yoğun ilgi gösterdi. İlgi o kadar büyüktü ki, salonda yer kalmadı ve kalabalık dışarıya taştı. Toplantının açılışında konuşan OSİAD Başkanı Adnan Keskin, Türkiye’nin asıl

gündem maddesinin ekonomi olması gerektiğini, sanayici ve işadamlarını bankaların teslim aldığını söyledi. Keskin, KOSGEB’in, desteklerden faydalanmak isteyen sanayici ve işadamlarının başvurularını dahi incelemekte zorlandığını anlattı. Keskin, “Destek kapsamı genişletilince başvurular arttı ancak KOSGEB kadroları artırılmadığı için başvuruların sonuçlanması uzun zaman alıyor” diye konuştu. İçanadolu Sanayici ve İşadamları Dernekleri Federasyonu Başkanı Mehmet Akyürek de Türkiye’de ekonominin yüzde 98’ini oluşturan KOBİ’lerin yokolma tehlikesi ile karşı karşıya bulunduğunu belirtti. KOBİ’lerin banka kredisi kullanmakta zorluk çektiğini ifade eden Akyürek, “Kaplumbağalar ters dönmesin” dedi.

Daha sonra CHP Genel Saymanı Faik Öztrak söz alarak, Türkiye ekonomisiyle ilgili bir sunum yaptı. Kriz döneminde Türkiye ile dünya ülkeleri arasındaki etkileşimi anlatan Öztrak, Başbakan Recep

Tayyip Erdoğan’ın söylediğinin aksine Türkiye’nin 1980-2002 yılları arasında daha da hızlı büyüdüğünü ifade ederek, ‘’2009 krizi, 2001 krizinden daha derin olmuştur’’ dedi.

Faik Öztrak, üretim düşüklüğü ve işsizlik oranlarının Türkiye Cumhuriyeti tarihinde görülmemiş düzeyde olduğunu dile getirerek, hükümeti ‘’beceriksizlikle’’ suçladı. Türkiye’nin dış ve iç borçlanmasının hızla arttığını ve ihracat yerine ithalatın yükseldiğini kaydeden Öztrak, ferdi kredi ve kredi kartı ödenmemiş sayısında da bir artış görüldüğünü söyledi.

‘’Türkiye’nin Güçlü Mikro Reform Ajandası’na sahip olması lazım’’ diyen Öztrak, mevcut işlerin devamının ve rekabet gücünün artırılmasını sağlayacak düzenlemelerin yapılmasını istedi.

Kurumsallaşmış sosyal destek sistemlerinin KOBİ’lerin ‘’can suyu’’ olduğunu kaydeden Öztrak, Türkiye’nin yeniden

CHP Genel Saymanı Faik Öztrak, piyasaların da hata yapabileceğini, mafya tipi özelleştirme ile Türkiye’nin birikiminin elden çıkarıldığını, iktidara geldiklerinde yeni KİT’ler de kurabileceklerini belirtti ve “Piyasalar gelir dağılımını düzeltmez. Küreselleşmenin kaprislerine kapılırsak, dışlanmışlıkları artırırız” dedi.

Page 11: Yayın No: 4053 • Yerel Süreli Yayın • Aylık ve Türkçe ...e-mail: osiad@osiad.org.tr, bilgilerinin her hangi birinden iletişim kurulabilir. Dergideki yazılardan yazarları

11

üretime geçmesi gerektiğinin altını çizdi.

Yaratılan toplam talebin üçte birinin yurtdışındaki sanayiciye kazandırdığını, hizmet ve inşaat sektörlerinde belli bir büyüme kaydedilirken, tarımdaki daralmanın tehlikeli sınırlara geldiğini belirten Öztrak, Türkiye’nin genç nüfus potansiyeline sahip olduğunu ancak bu potansiyeli değerlendiremediğini, 100 kişiden ancak 41 kişiye iş verilebildiğini anlattı. Türkiye’nin yeni bir büyüme stratejisine ihtiyacı olduğunu bildiren Öztrak, maliye politikalarında da sözde değil özde disiplin istedi. SIKINTISI OLAN KOBİ KREDİYE ERİŞEMİYORKOBİ’lerin krediye erişmelerinin kolaylaştırılması gerektiğini belirten Öztrak, “Cansuyu kredisi çıkardılar ancak hiçbir sıkıntısı olmayan KOBİ bu krediyi

kullanabiliyor. AVM’ler esnafa zarar veriyor. Başbakanın dediği gibi ‘birleşin AVM açın’ demek, esnafla dalga geçmektir. İstihdam üzerindeki bu vergilerle rekabet edilmesi imkansız. Elektrik ve doğalgaz fiyatlarını ise dünya seviyelerine çekmemiz lazım” diye konuştu.

PİYASALAR DA HATA YAPARPiyasaların da hata yapabileceğini, mafya tipi özelleştirme ile Türkiye’nin birikiminin elden çıkarıldığını, iktidara geldiklerinde yeni KİT’ler de kurabileceklerini belirten Öztrak, “Piyasalar gelir dağılımını düzeltmez. Küreselleşmenin kaprislerine kapılırsak, dışlanmışlıkları artırırız.”

ORAN: EKONOMİ PROGRAMINI GÜNCELLEYECEĞİZToplantıda konuşan CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran da, hükümetin kriz döneminde sanayi ve ihracatçıya yeni bir

destek vermediğini ileri sürdü. Oran, Türk ihracatının birçok ürün ve ülke grubunda pazar kayıplarına yol açacak şekilde daraldığını savundu.‘’AKP iktidarının 8 yılı sanayi politikasının en fazla göz ardı edildiği dönemlerden biridir’’ diyen Oran, dünya genelinde uygulanan politikaların, ülke sanayicisi için de uygulanmasını istedi.

Umut Oran, 2002 yılı sonunda 51 milyar dolar olan ithalatın 2008 sonunda 202 milyar dolara yükseldiğini, bu dönemde ithalat artışının da yüzde 400’ün üzerinde olduğunu söyledi.İthalat ve dış ticaret açığının her geçen gün daha da arttığını ifade eden Oran, şunları kaydetti:‘’İthalata dayalı olarak hormonlu büyüyen ihracatın artış oranı ithalattan bir kat daha azdır. 2002 yılında 15 milyar dolar olan dış ticaret açığı 4,5 kat artarak 70 milyar dolar oldu. Bu,

Page 12: Yayın No: 4053 • Yerel Süreli Yayın • Aylık ve Türkçe ...e-mail: osiad@osiad.org.tr, bilgilerinin her hangi birinden iletişim kurulabilir. Dergideki yazılardan yazarları

12

Cumhuriyet tarihinin en yüksek dış ticaret açığı olarak tarihe geçmiştir. İşsizlik rakamlarının da yüzde 14 ile The Economist dergisinin listesine göre en büyük 42 ekonomi arasında en yüksek 3 ülkeden biridir. Türkiye 42 ülke arasında en fazla daralan 5 ülkeden biridir. Kriz Türkiye’yi teğet değil, deldi geçti.’’

YANLIŞ GÜNDEMCHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, ‘’Ergenekon tutuklamaları, Kürt açılımı, Ermeni açılımı, Anayasa değişikliği ve düzenlemeleri, çatışmacı yaklaşım’’ Türkiye’nin yanlış gündemi olarak nitelendirdi ve Anayasa değişiklik paketi için ‘’Bu bir dayatma Anayasasıdır’’ dedi.

Oran, Türkiye’nin gerçek gündeminin, terör, işsizlik, yoksulluk, yoksunluk ve yolsuzluk olduğunu ifade eden Oran, Türkiye’nin ‘’Eksenin

kaydırıldığını’’ savundu.Hükümeti ‘’başarısız’’ olarak nitelendiren Oran, CHP olarak iktidara geldiklerinde önceliklerini şöyle sıraladı:‘’Terör, güvenlik ve göçe karşı yerinde iş, aş, sosyal barış, Anadolu’da sektörel kümelenme ve bölgesel kalkınma, girdi maliyetlerinin daha rekabetçi seviyelere çekilmesi, alternatif enerji kaynaklarının geliştirilmesi, lojistik ve ulaşım alt yapısının yeniden planlanması, KOBİ’lere yönelik, KOBİ koçluğu sistemine geçilmesi, KOBİ ve KOSGEB desteğinin yeniden yapılanması, mesleki eğitim, girişimcilik ve istihdam olanaklarının geliştirilmesi, kamu bankacılığının yeniden yapılandırılması, doğru teşvik politikaları, GAP’ın söylemden eyleme geçmesi, esnafın, çiftçinin, sanayicinin borçlarının yeniden yapılandırılması ve uygulanan faiz oranlarının makul

seviyelere çekilmesi, üretime, istihdama, ihracata düşük faiz, uzun vadede destekleyen krediler, yerli malı üretimini ve kullanımını teşvik eden politikalar’’Oran, partinin ekonomi programını da güncelleyeceklerini söyledi.

YAŞAR: OSB’LERE DESTEK VERİLMELİYenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar da, organize sanayi bölgelerine yatırımın özendirilmesi gerektiğini söyledi. Türkiye’de yanlış bir teşvik politikası uygulandığını ifade eden Yaşar, “Teşvik paketine göre, Bursa’daki fabrikayı Hakkari’ye taşırsan ucuz elektrik, ucuz arsa, ucuz doğalgaz alabiliyorsun. Bu teşvikten yararlanmak için kim fabrikasını Hakkari’ye taşır. Böyle bir teşvik uygulamasının altına imza atan bürokratın ya aklından zoru vardır ya da işi bilmiyordur” dedi.

Page 13: Yayın No: 4053 • Yerel Süreli Yayın • Aylık ve Türkçe ...e-mail: osiad@osiad.org.tr, bilgilerinin her hangi birinden iletişim kurulabilir. Dergideki yazılardan yazarları

1313

Türkiye ile İran arasındaki siyasi ilişkilerin gelişmesi farklı alanlarda yansımalarını buluyor. Çoğunluğunu İranlı belediye başkanlarının oluşturduğu heyet, Ostim Sanayici ve İşadamları Derneği’ni ziyaret ettiler.

OSİAD Başkanı Adnan Keskin, İranlı heyete Ostim ve İvedik’i anlattı. Yaklaşık 11 bin işletmenin bulunduğu OSTİM ve İvedik Organize Sanayi Bölgesinde 120 bin kişinin çalıştığını, bölgenin küçük ve orta ölçekli işletmelerden oluştuğunu söyledi. İran ve Türkiye arasındaki ilişkilerin son yıllarda geliştiğini, gelişen siyasi ilişkilerin ekonomik açıdan da umut verdiğini ifade eden

Keskin, “Komşular birbirine muhtaçtır. Komşuların birbiriyle ticaretini önemsiyoruz. İran’la da ciddi bir kardeşlik bağımız var. İlişkilerimizin geçmişi çok eski. Bizler, son zamanlarda rahatlıkla İran’a gidip geliyoruz, karşılıklı işbirliğinin yollarını arıyoruz. İran ile ticaret hacmini geliştirmek için yoğun bir çaba harcıyoruz” dedi.

Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar da Müslüman ülkelerin birbirleriyle olan ticaret ve güveni artırmaları gerektiğine dikkat çekti. Ticaretin gelişmesinin sevgiyi de büyüteceğini ifade eden Yaşar, “Yerel yönetimler olarak Ortadoğu’nun, Türkiye’nin

altyapıda Avrupa standartlarına ulaşmamız gerekiyor. Kaynakları doğru kullanarak, kentlerin tarihi kimliklerini de koruyarak kentlerimize sahip çıkmalıyız. Bu konuda, Avrupa’dan öğreneceğimiz şey kalmadığı zaman vazifemizi yapmış sayacağız. Türkiye ve İran en eski devletlerdir ve birbiriyle tarihi ilişkileri vardır.

Heyet başkanı İran Belediyeler Birliği Başkanı Mohammadreza Azarnia ise Türkiye ve İran arasındaki gelişen siyasi ilişkilerin ticari alanda da gelişmesinin kendilerini memnun edeceğini söyledi. Azarnia, yeni tecrübelere açık olduklarını belirtti.

İranlı belediye başkanları OSİAD’da Çoğunluğunu İran’daki belediye başkanlarının

oluşturduğu heyet, OSTİM Sanayici ve İşadamları Derneği’ni ziyaret etti. OSİAD Başkanı Keskin, “Komşular birbirine muhtaçtır” dedi.

Page 14: Yayın No: 4053 • Yerel Süreli Yayın • Aylık ve Türkçe ...e-mail: osiad@osiad.org.tr, bilgilerinin her hangi birinden iletişim kurulabilir. Dergideki yazılardan yazarları

1414

Avrupa İşletmeler Ağı ve KOSGEB Rekabet Edebilirlik ve Yenilik Programının (CIP) alt

bileşenlerinden biri olan Girişimcilik ve Yenilik Programı içinde yeralan Avrupa İşletmeler Ağı, geçmişte ABM ve IRC Merkezleri’nin vermiş oldukları hizmetlerin birleştirildiği yeni bir ağ olup, KOBİ’lerin AB ile ilgili her türlü ihtiyaçlarına cevap vermek amacıyla Avrupa genelinde 46 ülkede 100’e yakın konsorsiyum bünyesinde yer alan yaklaşık 600 Merkez ile 2008 yılından bu yana KOBİ’ler için hizmet vermektedir.

Türkiye’de Avrupa İşletmeler Ağı faaliyetleri, 7 bölgede, 7 konsorsiyum bünyesinde KOSGEB, sanayi- ticaret odaları ve üniversitelerden oluşan 34 merkez ile yürütülmektedir. Türkiye’de bulunan 7 konsorsiyumdan birisi olan BSN ANATOLIA Konsorsiyumunun Koordinatörü Ankara KOSGEB OSTİM Hizmet Merkezi Müdürlüğü’dür. Avrupa İşletmeler Ağı’na online bağlı BSN ANATOLIA ortakları;

• KOSGEB OSTİM Hizmet Merkezi Müdürlüğü • ODTÜ Teknokent• KONYA Sanayi Odası• KAYSERİ Ticaret Odası• ERZURUM Ticaret ve Sanayi Odası ve• Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı’dır.Ocak 2008’den itibaren KOSGEB OSTİM Hizmet Merkezi Müdürlüğü’nde Avrupa İşletmeler Ağı’nın KOBİ’lere ücretsiz olarak verdiği hizmetler şu şekildedir;

Bilgilendirme Hizmeti;- Avrupa’nın herhangi bir ülkesinde yatırım yapmak için kurallar nedir? - AB’ye ihraç ettiğim üründe CE işareti gerekli midir?- Sektörümle ilgili AB mevzuatı nedir?- Ürettiğim ürünle ilgili AB mevzuatı Türkiye’de geçerli midir?- Projemle ilgili AB hibe programı var mı? - IPA programları nedir?- 7. Çerçeve Programı nedir, nasıl

katılabilirim?Bu ve benzeri konularda sorularınıza cevap bulabilirsiniz. Bu kapsamda 2008 Ocak ayından günümüze kadar 3150 soruya cevap verilmiştir.

Eğitim & Seminer Hizmetleri;- AB politikaları, programları ve mevzuatı alanlarında KOBİ’leri ilgilendiren konularda eğitim ve seminerler,- KOBİ’lerin uluslararası pazarlara açılması ve ihracatın teşviki amacıyla dış ticaret eğitimi,- Patent–inovasyon ilişkisi, patent dokümanlarının kapsamı, patent veritabanlarından teknoloji transferi ve büyük firmaların patent stratejileri konularında eğitim,- İnovasyon tanımları, inovasyon örnekleri , işletmenin inovasyon kapasitesini oluşturan unsurlar, teknoloji ve inovasyon yönetimindeki zorluklar ile ilgili eğitim,- KOBİ’ler için AB çevre müktesebatı, KOBİ’ler için rekabet odaklı çevre eğitimi, gibi konularda bugüne kadar 35 eğitim/seminer düzenlenmiştir.

Teknolojik İşbirlikleri;Avrupa işletmeler Ağı’nın uluslararası faaliyetleri arasında yer alan “Teknoloji İşbirliği Veritabanı (BBS)” ile çeşitli alanlarda teknolojik ortaklıklar kurmak isteyen

işletmeler, aşağıdaki işbirliği türleri arasından kendilerine uygun olanlardan yararlanabilmektedirler:

• Yeni teknolojilerin geliştirilmesi, mevcut teknolojilerin yenilenmesi ve bunlara yeni uygulama alanlarının yaratılması,• Belirli teknolojik konularda yabancı işletmelerle, bir ürün/teknoloji için veya devamlılık arz eden teknolojik bir fikir üzerine ortak girişimlerin (joint venture) oluşturulması, • Lisans anlaşmaları, • Teknolojik bir ürünün üretilebilmesi için yabancı işletmelere; yetenek ve becerileri, gerekli bilgi ve uzmanlığı ve ilgili kişilerin eğitimini sağlayarak o işletmenin üretim ve teknik kapasitesini artırılması, işletmelerdeki mevcut teknolojik bilgiyi kendi üretim sürecine aktararak yeni ürün haline getirilmesi, mevcut ürünlerin yenilikçi özelliklerini artırarak yeni kullanım alanları yaratılması ve tamamen yeni bir ürünün, geliştirilen yeni teknolojilerle üretilmesini sağlayan anlaşma ve işbirliklerinin oluşturulması.

KOBİ’lerin AB ülkelerine yönelik ticari açılımını desteklemek için gerçekleştirilen uygulamalı dış ticaret işlemleri eğitimi 14-15 Mayıs 2010 tarihlerinde

Page 15: Yayın No: 4053 • Yerel Süreli Yayın • Aylık ve Türkçe ...e-mail: osiad@osiad.org.tr, bilgilerinin her hangi birinden iletişim kurulabilir. Dergideki yazılardan yazarları

1515

KOSGEB Ostim İGEM Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen eğitimde sunumlar, konusunda uzman Faruk Telemcioğlu tarafından yapıldı. Sunumla uluslararası ticaret ve sıklıkla kullanılan belgeler, uluslararası ticarette iş akışı ve örnek olay uygulamaları konularında eğitim verildi. AB yolunda ihracatçı olmak 9 Haziran 2010’da KOSGEB OSTİM Hizmet Merkezi Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen seminerde, konuşmacı olarak Ömer Faruk Çelebi, ATO Dış Ticaret Müdürü Uğurtan Sümer, KOSGEB OSTİM İGEM; Ömer Tahtacı- Rotam; Dr. Soner Binay-Rotam görev aldılar. Katımcılar ATO’nun dış ticaret etkinlikleri hakkında bilgilendirildi. Daha sonra Ömer Tahtacı ve Dr. Soner Binay tarafından ihracatçı olmak için yapılması gerekenler, uluslararası pazarlama, pazar araştırması ve devlet destekleri ile AB’nin KOBİ’lere yönelik programları hakkında bilgiler sunuldu.KOSGEB OSTİM Hizmet Merkezi, OSIAD ve Suriye Avrupa İşletmeler Ağı Merkezi işbirliği ile 18-22 Temmuz 2010 tarihlerinde Suriye Şam Uluslararası Ticaret Fuarı ziyareti ile birlikte ortaklaşa düzenlenen ikili işbirliği görüşmeleri organize edildi. Söz konusu organizasyonda, Türk KOBİ’ler kendi sektörlerinden Suriyeli KOBİ’ler ile biraraya geldiler. OSTİM’den ikili görüşmelere katılan firmalar KOSGEB’in Yurtdışı İş Gezisi Destek Programından yararlanmakta olup, bu işletmelerin ulaşım ve konaklama masraflarının %50’si işletmelere hibe olarak geri verilmektedir. Son olarak; 2010 sonuna kadar KOSGEB OSTİM Hizmet Merkezi

Avrupa İşletmeler Ağı faaliyetleri kapsamında Bosna-Hersek, Çin, Slovakya, Almanya ve Romanya gibi ülkelerde düzenlenen eşleştirme etkinliklerine OSIAD işbirliği ile katılım sağlanması hedefleniyor. “Teknolojik İşbirliği Veritabanında” yayımlanmıştır. Ayrıca veritabanında yer alan diğer ülkelerden Türkiye’ye yönelik gelen 1000’e yakın teknolojik işbirliği talepleri www.een.kosgeb.gov.tr adresindeki web sayfamız aracılığı ile tüm firmalarımıza iletilmiştir. Ticari İşbirliği Hizmetleri; Avrupa işletmeler Ağı’nın uluslararası faaliyetleri arasında yer alan “Ticari İşbirliği Veritabanı (BCD)” ile çeşitli alanlarda ortaklıklar kurmak isteyen 46 ülkeden binlerce işletmenin ticari işbirliği teklif/talebine erişim olanağı sağlanmaktadır. Üretim anlaşmaları, ticari anlaşmalar, lisans anlaşmaları, temsilcilik anlaşmaları, finansal anlaşmalar, ortak yatırımlar, taşeronluk, temsilcilik, teknoloji ve bilgi birikimi transferleri, danışmanlık, pazarlama, bilişim, bakım hizmetlerinin sağlanması, araştırma – geliştirme, AB projeleri çerçevesinde hayata geçirilen işbirlikleri, firmalar arası işbirliği kapsamına girer.Bu çerçevede bu zamana kadar 74 firmanın ticari işbirliği profili 46 ülkenin yer aldığı “Ticari İşbirliği Veritabanında” yayımlandı. Ayrıca veritabanında yer alan diğer ülkelerden Türkiye’ye yönelik gelen 800’e yakın ticari işbirliği talepleri www.een.kosgeb.gov.tr adresindeki web sayfamız aracılığı ile tüm firmalarımıza iletilmiştir.

Uluslararası Eşleştirme Etkinlikleri;Eşleştirme Etkinliklerinin amacı,

firma eşleştirme ve ticari fuarlara katılım gibi iki pazarlama aktivitesini bünyesinde bulunduran “iş görüşmelerini” organize etmektir. 46 ülkedeki Avrupa İşletmeler Ağında bulunan yaklaşık 600 merkezi kapsayan bu uluslararası platform sayesinde KOBİ’ler arası iş birliklerinin arttırılması hedeflenmektedir.

Katılım ücreti olmaksızın yapılan etkinliklerİşbirliği Profilleri Bilgilendirme Çalıştayı: KOSGEB OSTİM Hizmet Merkezi toplantı salonunda 24 Mart 2010 tarihinde, OSTİM’de yeralan KOBİ’lere Avrupa İşletmeler Ağı faaliyetleri kapsamında yürütülen ticari ve teknolojik işbirliği profillerinin amacı, hedefi konularında teknik bilgilendirme çalıştayı düzenlendi.

KOBİ’lerin çevre mevzuatına uyumu: 17 Kasım 2009’da KOBİ’lerin çevre mevzuatına uyumunu sağlamak amacıyla yapılan seminerde, çevreyle ilgili KOSGEB ve TTGV destekleri, Çevre Bakanlığı Atık Yönetmeliği hakkında bilgi ve AB’nin bu konudaki programları ve yaptırımları üzerine de bilgi aktarıldı.

KOBİ’lerin AB pazarına erişiminde E-Ticaret’in önemi ve güncel E-Ticaret uygulamaları: 10 Nisan 2010 tarihinde, KOSGEB Ostim İgem Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen etkinlikte, sunumlar Yrd. Doç. Dr. Cengiz Tavukçuoğlu tarafından yapıldı. Katılımcılara internet, sanal pazarlama, e-devlet, e-ticaret, e-ticaretin altyapısı, tarafları, kullanıldığı alanlar ve hukuksal boyutu, Türkiye’de e-ticaretin durumu ve uygulama alanları konularında eğitim verildi.

Page 16: Yayın No: 4053 • Yerel Süreli Yayın • Aylık ve Türkçe ...e-mail: osiad@osiad.org.tr, bilgilerinin her hangi birinden iletişim kurulabilir. Dergideki yazılardan yazarları

1616

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ve beraberindeki Büyükşehir Belediyesi yetkilileri, Ostim Organize Sanayi Bölgesi’ni ziyaret etti. İlk olarak Ostim Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Aydın ile OSB’nin yeni hizmet binasında görüşen Başkan Gökçek, “yeşil bina” olarak adlandırılan yapı hakkında bilgi aldı. Orhan Aydın, yeni binalarında alternatif ve yenilenebilir enerji kaynaklarını kullandıklarını belirterek, hizmet binasının örnek teşkil ettiğini vurguladı. Ostim’de yapılan çalışmalardan dolayı Başkan Aydın’ı ve OSB yetkililerini kutlayan Melih Gökçek, Ostim’de yapılacak asfalt ve alt yapı çalışmaları için açık çek verdi. Gökçek, “Ostim’de yapılması gereken her ne varsa üzerimize düşeni yaparız. Biz kendi sanayicimizin üretimini, istihdamını desteklemek zorundayız” dedi.

Gökçek sanayicilerle buluştuHizmet binasındaki görüşmenin ardından Başkan Gökçek, firma ziyaretleri gerçekleştirdi. Gökçek, firma yetkililerinden ayrıntılı bilgiler alarak üretilen malzemeleri yakından inceledi. Büyükşehir Belediyesi ile Ostim arasındaki görüşmenin temel konusu ise Ankara metrosunun yedek parçalarının ve vagonlarının üretilmesine yönelik idi. Bu konuda Ostimli sanayicilerle bir araya gelen

Başkan Gökçek, yerli üreticinin, Türk sanayicisinin yanında yer almak istediklerini kaydetti.

Ankara metronun merkezi olsun Ostim Organize Sanayi Bölgesi hizmet binası eğitim salonunda metro yedek parçaları ve vagonları konularında çalışma yapabilecek sanayicilerle buluşan Başkan Gökçek, Ostim Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Aydın ve sanayicileri dinledi. Başkan Aydın, yerli imkânların harekete geçirilmesi ve bu noktada firmalara destek olunması gerektiğine işaret ederek, “Kümelenme faaliyetleri yapıyoruz. Üniversiteleri, araştırma kurumlarını, kamu kurum kuruluşlarımızı ve firmalarımızı bir araya getiriyoruz. Amacımız yapılacak işle alakalı bütün aktörleri buluşturmak” dedi. Ankara Metrosu’nun sadece yedek parçalarının değil, metronun kendisinin Ostim’de yapılabileceğinin altını çizerek, “Diğer şehirlerin metrolarını da burada yapıp Ankara’dan gönderelim. Burayı bir merkez haline getirelim” dedi.

Projenin startı verildiBaşkan Aydın’ın konuşmasının ardından Ostim Yatırım A.Ş. Proje Koordinatörü Abdullah Çörtü, Ostim’de metro konusunda yapılan çalışmalara ilişkin Başkan Melih Gökçek’e sine-vizyon eşliğinde bilgi

Metroda Büyükşehir-Ostim işbirliğiAnkara Metrosu’nun yedek parçaları ve vagonlarının üretimi ile yenileme çalışmaları Ostim’de yapılacak. Konuyla ilgili ilk görüşmeler Büyükşehir Belediyesi yönetimi ile Ostim OSB yönetimi ve bölge sanayicileri arasında yapılarak projeye start verildi.

verdi. Sunumun ardından firma temsilcilerinin de konu hakkındaki düşüncelerini alan Başkan Gökçek, Ankara Metrosu’nun yedek parçalarının ve vagonlarının Ostim’de üretilmesine yönelik projenin startını verdi.

Çalışma Grubu oluşturulduKomple vagon yapımı ve yedek parça üretimi olmak üzere iki ana başlık altında şekillenecek olan projenin işleyişini yürütmek üzere Ankara Büyükşehir Belediyesi ve Ostim Organize Sanayi Bölgesi yetkililerinin katılımıyla bir çalışma grubu oluşturuldu. Proje kapsamında Ar-Ge’si yapılıp geliştirilebilecek parçalar üzerine de çalışma yapılacak.

Gökçek: Altyapı desteğine hazırız.

Gökçek’in kurmayları ile birlikte geldiği Ostim’de yol, asfalt, kavşak, köprü gibi altyapı sorunları da değerlendirildi. Başkan Gökçek, “OSB yasası dolayısı ile bizim hizmet sunmamızda bazı sıkıntılar oldu ve hizmetlerde bir kopukluk yaşadık. Bu durum bölgeye zarar veriyor, biz de üzülüyoruz. Altyapı olursa, üst yapı çalışmasını zaten bölge yönetimi ve sanayiciler başarıyor. Asfalt ve yollar konusunda da pratik çözüm getirmeliyiz. Biz bu hizmetler konusunda da size açık çek veriyoruz” diye konuştu.

Page 17: Yayın No: 4053 • Yerel Süreli Yayın • Aylık ve Türkçe ...e-mail: osiad@osiad.org.tr, bilgilerinin her hangi birinden iletişim kurulabilir. Dergideki yazılardan yazarları

1717

Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi (KOSGEB) Başkanı Mustafa Kaplan, destek almayı bir amaç olmaktan çıkardıklarını, bir araç haline getireceklerini söyledi. KOSGEB’in 20. kuruluş yıl dönümü etkinlikleri kapsamında Sakarya Ticaret ve Sanayi Odası’nda (SATSO) gerçekleştirilen ‘’KOBİ’lerimiz ve Paydaşlarla Buluşma, Geleceği Değerlendirme’’ konulu panelde konuşan Kaplan, KOSGEB’in 20 yıldan beri çağdaş bir yönetim anlayışıyla hizmet vermeyi hayata geçirmeye çalıştığını söyledi. KOSGEB’in 2009 yılında imalatçı KOBi’lere verdiği desteğin yanında, hizmet sektöründeki KOBİ’lerin de hedef kitlesine dahil edilmesiyle önemli bir değişim yaşadığına dikkati çeken

Kaplan, şöyle konuştu: ‘’Gerçekten bu, KOSGEB’in kurulması kadar önemli bir girişimdi. KOSGEB’in hedef kitlesi 300 bin işletmeden, nereden baksanız 7-8 katı büyüklükte gelişti. Bu süreci düzgün ve doğru yönetmemiz gerekiyordu. KOSGEB’in kaynakları ve imkanları da sınırlıydı ama KOSGEB’in hayalleri büyüktü. ‘Cansuyu’ olarak adlandırdığımız kredi destek programlarını proaktif şekilde, 2008’in sonundan itibaren çok hızlı bir şekilde devreye aldık. Kriz döneminde kılcallarda nakit ve likidite sorunu olmasın düşüncesindeydik. 2 yıl zarfında 4 milyar liralık kaynağın aktarılmasını hayata geçirdik. 125 bin işletmenin de bu kaynaklardan yararlanmasının yolunu açtık.’’

Cansuyu kredilerinin can çekişene can suyu vermek anlamında düşünülmemesi gerektiğini ifade eden Kaplan, tarımda fidana verilen can suyunun önemini bildiklerini, küçük bir kaynağın toplamda büyük bir faydaya dönüşmesini sağlamak için cansuyu kredilerini başlattıklarını söyledi. KOSGEB’in finansman kuruluşu olmadığına işaret eden Kaplan, kredilerin anlaşmalı bankalarca dağıtıldığını belirterek, ‘’2008 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla sadece kamu bankalarıyla verilen kredi faiz destekleri konusunda, artık bundan sonra özel sektör bankalarıyla da çalışılması imkanı tanındı. Bu da piyasaya önemli bir rekabet getirdi. Faiz maliyetlerini ve işletmelerin erişilebilirliğini önemli miktarda arttırdı’’ dedi.

Proje getirene, KOSGEB’den 150 milyon lira hibe

KOSGEB Başkanı Mustafa Kaplan: Proje getiren işletmelere de 150 bin liraya kadar hibe desteği vereceğiz

Page 18: Yayın No: 4053 • Yerel Süreli Yayın • Aylık ve Türkçe ...e-mail: osiad@osiad.org.tr, bilgilerinin her hangi birinden iletişim kurulabilir. Dergideki yazılardan yazarları

1818

Cansuyu kredilerinden küçük esnafların yararlanamadığı söylendiğinde üzüldüğünü ifade eden Kaplan, Cansuyu kredisinden yüzde 96 oranında mikro ve küçük ölçekli işletmelerin yararlandığını vurguladı.

Kredi faiz desteği sunumunda vergi ve SSK borçlarının bazen engel olduğuna dikkati çeken Kaplan, ‘’Biz bunu esnettik. Borcu olan da yararlanabilsin, taksitlendiren de yararlanabilsin istedik. Borcu olanların da mahsuplaşma yöntemiyle yararlanabilecekleri formülleri gerçekleştirdik. Bunlar tüm kredi programlarında uygulandı’’ diye konuştu.

YENİ DÖNEMDE STANDART, FİKS MENÜ DESTEK MODELİNDEN ÇIKACAĞIZKOSGEB’in 20. yılında yepyeni bir kimlik kazandığını belirten Kaplan, 40 ilde çeşitli paneller yapacaklarını söyledi.

KOSGEB’te yaşanan değişime de değinen Kaplan, kuruma, kredi faiz desteği ve para dağıtan kurum algısından daha çok, değişim ve dönüşüme katkıda bulunan ve rehberlik eden misyon kazandırmak istediklerini vurguladı.

Kredi faiz desteği dağıtımını etkin bir mekanizma içinde yapmadıklarını düşündüğünü ifade eden Kaplan, şunları belirtti: ‘’Artık diyoruz ki, ‘yeni dönemde standart, fix menü destek modelinden çıkacağız ve KOBİ’lerin ihtiyacına göre kurgulanacak bir destek modeli oluşturacağız. Artık KOBİ’lere nasıl yardımcı olabilirizin adını koyacağız. Bir şekilde rekabet gücünü artıracak projeleri destekleyen yaklaşımı

sergileyeceğiz. Konfeksiyon tarzı, ‘bende bu var, üzerine uyuyorsa giy’ değil, terzi usulü, size nasıl bir elbise dikebilirizin adını koymamız gerekiyordu. Bizim de o şekilde destekleme yapmamız lazımdı. Esnek bir modelle sunmamız gerekiyordu. Çok şükür bunun formülünü bulduk. Nasıl? Destek Programları Yönetmeliği diye yatayda bize esneklik katan, KOBİ’lerin ihtiyaçlarına göre istediği zamanda, istediği destek programını gerçekleştirebilecek çerçeve bir yönetmelik hazırladık.’’

İşletmeye özel destek verebilmenin yolunu açmak amacıyla proje bazlı destekleme modeli getirdiklerini hatırlatan Kaplan, ‘’Artık işletmelerimiz kendisini tanımlayacak ve kendisi tanım gereği işletme desteklerinden yararlanabilecek.

İşletmeye özel destek vermenin formülünü de proje bazlı desteklemeyle formüle edebildiğimizi söyleyebilirim’’ dedi.

Geri ödemeli destek kredilerini biraz arka plana iten, hibe ve geri ödemesiz desteklerin ön plana alan yaklaşım sergilediklerine işaret eden Kaplan, ‘’Küçük ve mikro ölçekli işletmelerimiz stratejik yol haritası gibi kendilerini uğraştıran destek mekanizmalarından arınmış şekilde desteklerden yararlanabilecekler, bunun önünü açtık. Bunun yanında, proje bazlı desteklerde de KOBİ’lerimize proje hazırlamakta rehberlik edebilecek mekanizmalar da geliştirdik. KOBİ’lerimizin elinden tutacak, kötü amaçlı aracı kuruluşlara tevessül etmelerine imkan tanımadan, elinden tutacak bir yapıyı da getireceğiz’’ dedi.

PROJELERİ BİZE GETİREN İŞLETMELERE DE 150 BİN LİRAYA KADAR HİBE DESTEĞİ VERECEĞİZEski algıyı yeni algıyla değiştirmeyi hedeflediklerini ifade eden Kaplan, şöyle konuştu: ‘’Artık destek almayı bir amaç olmaktan çıkartıyoruz, destek almayı bir araç haline getireceğiz. Büyürken desteği araç halinde kullanmak isteyenlere daha nitelikli destek vereceğiz. Yoksa ‘ben şu desteği almak istiyorum, bu amacımı gerçekleştirdim, KOSGEB ile işim bitti’ anlamındaki ilişkiye çok da sıcak bakmıyoruz. Buna eski algı diyoruz. Bu algıdakileri de elimizin tersiyle itmiyoruz. Mikro ölçekli işletmelerde bu algı değişikliği kolay olmuyor. Tampon bölge diye tabir ettiğimiz genel destek programında eski uygulamalara erişimi ve niteliğini arttırarak devam ettireceğiz. İşletmelerimizin kendi gelişim sürecini tanımlamalarını ve KOSGEB ile uzun bir yolculuğa çıkmalarını ve hedeflerini ortaya koymalarını istiyoruz. Hedefini koyan bir gemi ancak hedefine varabilir.’’ İşletmelerin hedeflerini ve projelerini bir program dahilinde yürütmelerini istediklerini belirten Kaplan, ‘’Dünyayla ancak böyle yarışılabileceğini düşünüyoruz. Bunu yapmak kolay değil. Projeleri bize getiren işletmelere de 150 bin liraya kadar hibe desteği vereceğiz. 150 bin lirayla sorgusuz, sualsiz, teminatsız, garantisiz ve geri ödemesiz şekilde destek olacağız. Bu, bir pazarlama projesi, kurumsallaşma yönetim projesi olabilir’’ şeklinde konuştu. Kaplan, TEKMER olarak adlandırılan teknoloji geliştirme merkezlerini birçok ilde yaygınlaştırmayı amaçladıklarını sözlerine ekledi.

Page 19: Yayın No: 4053 • Yerel Süreli Yayın • Aylık ve Türkçe ...e-mail: osiad@osiad.org.tr, bilgilerinin her hangi birinden iletişim kurulabilir. Dergideki yazılardan yazarları

1919

CHP Genel Sekreter Yardımcısı ve Ankara Milletvekili Tekin Bingöl, AKP hükümetinin istihdam yaratan, üreten, ihracat yapan işadamlarının son yıllarda yaşadıklarının üzüntü verici olduğunu belirterek “Son 10 yılda 3 ağır krizi yaşayan işadamları artık Maliye aracılığı ile tehdit ediliyor” dedi.

Ostim Sanayici ve İşadamları Derneği’nin 19. kuruluş yıldönümü gecesi, İsrail saldırısı ve İskenderun’daki askeri birlikte şehit düşen askerler

nedeniyle eğlence programı iptal edilerek kutlandı. İki acı olay nedeniyle salon çok mütevazı şekilde hazırlandı ve gece yemekli toplantıya dönüştü. Konuşmacıların tümü her iki saldırıyı da kınayarak üzüntüsünü dile getirdi.

Gazi Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen gecenin açılış konuşmasını yapan OSİAD Başkanı Adnan Keskin, 1991 yılında kurulan derneğin rant ekonomisini değil üretim ekonomisini

savunduğunu söyledi. Gelişmiş bir demokrasinin gelişmiş ekonomiyle mümkün olacağına dikkat çeken Keskin, ekonomik sorunların artık sosyal soruna dönüştüğünü ifade etti. Her 100 kişiden 14.6’sının işsiz olduğunu, işçinin de işverenin de iş aradığını, protestolu senetler ile icraların arttığını, reel sektör kan ağlarken finans kesiminin bayram ettiğini anlatan Keskin, gelir dağılımındaki eşitsizliğe dikkat çekti. Keskin, okullardaki tek tip kıyafetin kaldırılacağına ilişkin haberlere atıfta bulunarak

OSİAD, 19. yılını buruk kutladıOstim Sanayici ve İşadamları Derneği’nin 19. kuruluş yıldönümü gecesi İsrail saldırısı ve İskenderun’da şehit düşen askerler nedeniyle buruk kutlandı. Acı haberler nedeniyle gecenin eğlence bölümü iptal edildi. OSİAD Başkanı Keskin, “Gelişmiş demokrasinin güvencesi gelişmiş ekonomidir” derken, CHP Genel Sekreter Yardımcısı Bingöl, Maliye aracılığı ile işadamlarının tehdit edildiklerini söyledi.

Page 20: Yayın No: 4053 • Yerel Süreli Yayın • Aylık ve Türkçe ...e-mail: osiad@osiad.org.tr, bilgilerinin her hangi birinden iletişim kurulabilir. Dergideki yazılardan yazarları

2020

sistem eleştirisi yaptı ve “Okullarda sivilleşme adına tek tip kıyafetten vazgeçilmesi düşünülüyor. Ancak pek çok uzman Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu dikkate alarak “Fakir öğrenciler ne yapacak?” diye sordular. Çünkü yoksulluğu tek tip kıyafetle örtmeye çalışıyoruz. Bu tartışma, sahip olduğu yeraltı ve yerüstü kaynaklarıyla büyük bir potansiyeli barındıran Türkiye açısından acı veren bir tartışmadır. Gönül isterdi ki, gelir dağılımındaki adaletsizlikleri gizlemenin yolu olarak tek tip kıyafeti görmeyelim ve zenginliğimizi gösterelim” dedi.

Tuncay: İş yoksa terör vardırOrganize Sanayi Bölgeleri Derneği ve Anadolu OSB Başkanı Hüseyin Kutsi Tuncay, Türkiye’de hak edilmeyen bir lüks yaşandığını belirtti. Organize sanayi bölgeleriyle, terör haritasını çıkardıklarında OSB’lerin güçlü olduğu yerlerde terör, hırsızlık, gasp benzeri olayların daha az görüldüğünü ifade eden Tuncay, “Mermiye para vermek yerine daha fazla kamu yatırımı yapalım. Oysa kamu son yıllarda yatırımlarını çok azalttı” dedi. 262 organize sanayi bölgesinden yarısının boş olduğunu, bir şehirde 8 tane organize sanayi bölgesinin kurulmasının suçunu sanayicilerde değil başka yerlerde aramak gerektiğini belirten Tuncay, “OSB’lere yatırım yapmanın cazibesi kalmadı” diye konuştu.

Akyürek: İstihdam artmalıİçanadolu Sanayici ve İşadamları Dernekleri Federasyonu Başkanı Mehmet Akyürek, kadınların üretim içinde daha fazla rol almaları gerektiğini söyledi. Türkiye’nin geleceğinin üretimde olduğunu ifade eden

Page 21: Yayın No: 4053 • Yerel Süreli Yayın • Aylık ve Türkçe ...e-mail: osiad@osiad.org.tr, bilgilerinin her hangi birinden iletişim kurulabilir. Dergideki yazılardan yazarları

21

Akyürek, “İstihdamı ne kadar geliştirirsek geleceğimiz o kadar güvende demektir” dedi. Ostim OSB Başkanı Orhan Aydın ülkelerin gücünün kalabalıklarla değil üretim gücüyle ölçüldüğüne dikkat çekerek, rekabetçi üstünlüğü elde etmek gerektiğini anlattı.

Yaşar: Devlet üretene sahip çıkmalıYenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar da gelişmiş ülkelerde devletlerin kendi firmalarına sahip çıktıklarını ancak Türkiye’de üretenin cezalandırıldığını söyledi. Teşvik çıkarıldığını ancak bu teşviklerden kimsenin yararlanamadığını belirten Yaşar, “Yabancı sermayeye karşı değiliz. Yabancı sermaye gelip burada fabrika kuruyorsa karşı değiliz ancak kurulmuş fabrikaları satın almak için geliyorsa, istemiyoruz” diye konuştu.

Tanık: İş ve istihdam merkezi kuracağızÇankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık da Ankara’nın Türkiye’nin sanayileşmesinde önemli bir kent olduğunu ancak son yıllarda sanayileşmenin hız kestiğini belirtti. Ankara’nın açılan AVM’lerle ticarette gelişmeye başladığını ifade eden Tanık, “Ankara’da yerel demokrasi sorunu yaşanıyor. Kentin ekonomisi de kötü yönetiliyor.

Biz, kent ekonomisine çıkmak adına iş ve istihdam geliştirme merkezi kuruyoruz. Üretimi destekleyecek belediyeciliği geliştireceğiz” dedi.

Özdebir: Zenginlik istihdamla olur. Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir, daha az harcayıp daha çok çalışmak zorunda olduklarını belirtti ve “Para ve maliye politikalarıyla kendi sanayimizi korumalıyız. İstihdam, özel sektör olmadan artırılamaz. Zenginlik, istihdamla artar” diye konuştu.

Bingöl, hükümeti eleştirdiGeceye katılan CHP Genel Sekreter Yardımcısı Tekin Bingöl ise istihdam olanaklarını artırmaya çalışan işadamlarının son yıllarda yaşadıklarının gözardı edilmemesi gerektiğini söyledi. Hükümetin, akılda kalır hiçbir yatırım gerçekleştirmediğini, istihdamın yükünü işadamlarının çektiğini ifade eden Bingöl, “Son 10 yılda üç ağır krizi yaşayan işadamlarımız baskıyla, tehditle canlarından bezdiriliyorlar. OSB’ler yok sayılıyor. Bazı yöneticilerin OSB’lere hasmane tutumları sözkonusu. İşadamlarının yatırımlarını yerel yöneticilerle gerçekleştirmeleri gerekir” dedi. Bingöl, sözlerini şöyle sürdürdü:“Bir süre önce başbakan işsizlige çare olarak işadamlarına ‘herkes bir işçi alırsa, işsizlik kalmaz’ dedi. Sayın Başbakan merak etmesin; her işveren kapasitesi olduğunda 1 değil 10 işçi alır. Hiçbir işveren işçisini kapı dışarı etmek istemez. Ama işadamlarını 1 işçi alamayacak duruma getirenler iktidarlardır. Hükümet, işverenleri Maliye aracılığı ile tehdit ediyor. Ancak kendi öz kaynakları ile ayakta duran işadamları bu tehditlere pabuç bırakmayacaktır “

Page 22: Yayın No: 4053 • Yerel Süreli Yayın • Aylık ve Türkçe ...e-mail: osiad@osiad.org.tr, bilgilerinin her hangi birinden iletişim kurulabilir. Dergideki yazılardan yazarları

22

EPDK’nın elektrik fiyatlarında 1 Temmuz’dan itibaren geçerli olacak yüzde 3.2- 4.49 oranındaki indirim kararını geri çekmesi tepkilere neden oldu. Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, “Yanlış yapmışız, pardon, indirimi geri aldık demek doğru yaklaşım değil” derken, Tüketiciler Birliği Genel Başkanı Nazım Kaya Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK) elektrik fiyatlarında neden olduğu kargaşa nedeniyle düzenleyici değil, karıştırıcı kurum olduğunu ileri sürdü. EPDK, elektrik fiyatlarında 1 Temmuz’dan itibaren geçerli olacak yüzde 3.2-4.49 oranındaki indirim kararını geri çekti. Edinilen bilgiye göre; Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK), abone gruplarına göre yüzde 3,2 ile yüzde 4,49 arasında değişen indirim kararını, TETAŞ’ın maliyet artışlarının yansıtılmasına ilişkin talebi üzerine geri çekerek, mevcut tarifenin devamına karar verdi.Buna göre, elektrikteki mevcut tarifeler Temmuz, Ağustos, Eylül aylarında da devam edecek. EPDK, 23 Haziran 2010 tarihinde elektrik fiyatlarını, abone gruplarına göre yüzde 3,20 ile yüzde 4,49 arasında değişen oranlarda ucuzlatma kararı almıştı.

BAKAN ERGÜN: DERGİNLİĞE YOLAÇILMAMALISanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK) elektrik fiyatlarında indirim kararını iptal etmesiyle ilgili olarak kurumun, bu tür ileri geri adımlarla

piyasada tedirginliğe yol açmaması gerektiğini belirterek, ‘’İndirime gittim diyorsa, uygulamalı. Üç gün sonra ‘yanlış yapmışız, pardon indirimi geri aldık’ gibi bir yaklaşım doğru bir yaklaşım değil’’ diye konuştu.Türkiye’nin rekabet gücünü ucuz enerji, ucuz hammadde, ucuz işçilikle yakalayamayacağına vurgu yapan Ergün, Türkiye’nin kısa vadede böyle bir şansı olmadığını belirtti.Bakan Ergün, diğer ülkelerin Türkiye’ye göre bu alanlarda çok daha avantajlı oldukları için, Türkiye’nin ucuz enerji, ham madde, işçilik gibi rekabet avantajlarını ararsa, rekabeti çok geride aramış olacağını, Türkiye’nin rekabeti daha ileride araması gerektiğini anlattı.Türkiye’ye, ileri teknoloji, Ar-Ge, inovasyon, tasarım gibi alanların rekabet avantajı sağlayacağını ifade eden Ergün, enerji fiyatlarını çok yüksek rekabet avantajı sağlayacak noktalara çekmenin bugün itibariyle mümkün görünmediğini söyledi.

Bakan Ergün, Türkiye’nin enerji de dışa bağımlılık konusunda yüksek bir noktada olduğunu anımsatarak, nükleer enerjinin Türkiye’yi bu konuda büyük ölçüde rahatlatacağını belirtti. Türkiye’nin nükleer enerjiyle

hem daha temiz, güvenli ve daha ucuz bir enerjiye ulaşmış olacağına işaret ederek, O konudaki yatırımları hızlandırdıklarını bildirdi.Ergün, ‘’Enerji fiyatlarında özellikle EPDK bu tür ileri geri adımlarla piyasada tedirginliğe yol açmamalı. Bundan sonraki adımlarını iyi hesaplamalı. Eğer enerji fiyatlarında ben bir indirime gittim diyorsa o indirimi uygulamalı. Üç gün sonra yanlış yapmışız pardon indirimi geri aldık gibi bir yaklaşım doğru bir yaklaşım değil. En azından piyasalar açısından ciddi bir sorunla karşı karşıya kalabiliriz. Dolayısıyla EPDK’nın bu yaklaşımı bundan sonrası için en azından daha sağlıklı adımlar atmasına vesile olmalı. EPDK keşke attığı adımı kısa zaman sonra bir geri adım olarak ortaya koymasaydı. Bu tür kararlar alınırken iyi hesaplanarak alınması ve açıklanması gereken kararlardır’’ diye konuştu.

TÜKETİCİLER BİRLİĞİ: KARGAŞA YARATILDIKaya EPDK’nın elektrik fiyatlarında düzenleyici değil, karıştırıcı kurum olduğunu ileri sürdü.Tüketiciler Birliği Genel Başkanı Nazım Kaya Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK)

“EPDK, düzenleyici değil karıştırıcı kurum”

EPDK’nın elektrik fiyatlarında 1 Temmuz’dan itibaren geçerli olacak yüzde 3.2- 4.49 oranındaki indirim kararını geri çekmesi tepkilere neden oldu. Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, “Yanlış yapmışız, pardon, indirimi geri aldık demek doğru yaklaşım değil” derken, Tüketiciler Birliği Başkanı Nazım Kaya EPDK’nın elektrik fiyatlarında neden olduğu kargaşa nedeniyle düzenleyici değil, karıştırıcı kurum olduğunu ileri sürdü.

Page 23: Yayın No: 4053 • Yerel Süreli Yayın • Aylık ve Türkçe ...e-mail: osiad@osiad.org.tr, bilgilerinin her hangi birinden iletişim kurulabilir. Dergideki yazılardan yazarları

2323

elektrik fiyatlarında neden olduğu kargaşa nedeniyle düzenleyici değil, karıştırıcı kurum olduğunu ileri sürdü. Kaya yaptığı açıklamada, EPDK’nın elektrik fiyatlarında sanayide yüzde 3.89, konutlarda ise yüzde 3.65 indirim yapacağını, daha sonra yapılan indirimin iptal edildiğini vurguladı. Kaya yaşatılan kaos ortamında gelen tepkilerin yanında Sanayi Bakanı Nihat Ergün sanayicinin ve tüketicinin sorunlarını dikkate alarak EPDK’nın hatalı davrandığını belirttiğini anımsattı. Kaya, EPDK tarafından indirimin iptal edilmesi Dünya Enerji Konseyi Milli Komitesi’nin tepkisine neden olduğunu belirtti. Kaya, “Elektrik tarifeleri gibi temel bir konuda yaşanan çelişkiler, tüketicinin istismar edilip edilmediği konusunda sorgulamaları doğurmaktadır” ifadeleri ile enerji sektörü ve EPDK’nın sorgulandığını vurguladı.

Kaya, “Türkiye ekonomisi ve tüketici açısından büyük önem arz eden enerji ve bunun içinde yer alan elektrik fiyatları EPDK’nın iki dudağı arasına terk edilerek ülkenin geleceği karartılamaz” ifadesini kullandı.

Kaya, “Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu raporuna yansıyan tesbitlerle EPDK’nın sorumluluk duygusuna sahip olmayan ve işin özüne vakıf olmayan kurul ve yöneticiler tarafından yönetildiği tesbit edilmiştir. Yaşanan olaylar ve raporda yer alan tesbitler EPDK’nın varlığının sorgulanması gerektiğini göstermektedir” dedi. Kaya ayrıca, siyasi iktidarın tüketiciler ve ülke ekonomisi açısından gerekli girişimleri acilen başlatarak, EPDK hakkında yaptırımların uygulanması gerektiğine değindi.

Türkiye’nin ikinci büyük doğalgaz dağıtım şirketi BaşkentGaz’da ihtilafa neden olan “Baymina Santrali’ne gazı kim verecek?” sorusu yanıt buluyorAvrupa’nın en büyük enerji özelleştirmesi süreci için düğmeye basan Türkiye, Başkent- Gaz Doğalgaz Dağıtım Bölgesi ihalesiyle sürece start veriyor. İhale öncesi piyasaya yayılan erteleme söylentileri özelleştirme zirvesiyle son buldu. Zirveden “BaşkentGaz özelleştirmesine tam gaz devam” mesajı çıkarken, Maliye ve Enerji Bakanlığı, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu BaşkentGaz’ın değerini en az yüzde 50 oranında etkileyecek düzenlemeye imza atmaya hazırlanıyor.

BAYMİNA BAŞKENTGAZ’IN Ankara yakınlarındaki 1000 megawatt kurulu güce sahip Baymina Doğalgaz Çevrim Santrali’ne kimin gaz tedarik edeceği bugüne kadar tartışma konusuydu. Yıllık 1.2 milyar metreküp gaz tüketen santral BOTAŞ ile Başkent- Gaz’ karşıya getirmişti. Tarafların konuyu yargıya taşıması üzerine Ankara İdare Mahkemesi “Baymina’ya gazı BaşkentGaz şirketi vermeli” derken Botaş’ın itirazını inceleyen Danıştay kararı “usulen” eksik bulmuştu. Özelleştirme öncesi belirsizliği

çözmek için yetkililer harekete geçti. Yüksek Planlama Kurulu’nda Baymina’ya gazın BaşkentGaz tarafından verilmesi kararı imzaya açılarak ihtilafa son verilecek. BaşkentGaz’ın toplam satış rakamının yıllık 2.1 milyar metreküp olduğuna dikkat çeken yetkililer, “İhtilaf çözülürse şirketin değeri yüzde 50 artar” yorumunu yapıyor.

ÖZELLEŞTİRMELER TAM GAZ... BaşkentGaz’ın ardından, Özelleştirme İdaresi Türkiye’nin en büyük elektrik dağıtım Bölgesi olan Boğaziçi’nin de aralarında bulunduğu 4 elektrik dağıtım bölgesini daha özelleştirmeye hazırlanıyor.

1.9 milyon abonesi olan şirkete devler talip olduYaklaşık 1 milyon 900 bin abonesi bulunan BaşkentGaz özelleştirmesi enerji özelleştirmeleri arasında ilk sırada yer alıyor. 17 Temmuz’da son ihale başvuruları alınacak özelleştirmeye bugüne kadar yerli ve yabancı 17 şirket başvurdu. BaşkentGaz’ın için geçen yaz Ankara Büyükşehir Belediyesi’nce yapılan ilk ihaleyi 1.61 milyar dolarla Global Grubu kazanmıştı. Ancak şirket yükümlülüklerini yerine getirmeyince ihale iptal edilmişti. Bu yıl tekrar satışa çıkarılan BaşkentGaz’da kıyasıya bir rekabetin yaşanması bekleniyor.

BaşkentGaz’daki ihtilaf çözülüyorAnkara yakınlarındaki 1000 megawatt kurulu güce

sahip Baymina Doğalgaz Çevrim Santrali’ne kimin gaz tedarik edeceği bugüne kadar tartışma konusuydu.

Yıllık 1.2 milyar metreküp gaz tüketen santral BOTAŞ ile Başkent- Gaz’ karşıya getirmişti.

Page 24: Yayın No: 4053 • Yerel Süreli Yayın • Aylık ve Türkçe ...e-mail: osiad@osiad.org.tr, bilgilerinin her hangi birinden iletişim kurulabilir. Dergideki yazılardan yazarları

2424

Tamamlandığında 15 bin kişinin

istihdam edileceği Anadolu Organize

Sanayi Bölgesi’nde gurur veren bir

gün yaşandı. Malıköy bölgesinde

Anadolu OSB’nin birinci etap altyapı

inşaatı tamamlanma aşamasına

getirilirken aynı zamanda sanayinin

ortasında bir vaha oluşturuluyor.

Anadolu organize sanayi bölgesinde

38 parsel için yapılan kura çekiliş

töreninden sonra bu yıl su tutmaya

başlayan yapay gölet etrafına

dikilen ağaçlara plaket çakıldı ve

böylece herkesin bir ağacı oldu.

Anadolu OSB ve OSBDER Başkanı

Hüseyin Kutsi Tuncay, yatırımcılar

için önce kahvaltı verdi. Kahvaltı

sırasında yatırımcılara seslenen

Tuncay, Anadolu OSB’nin 13 yıllık

bir hayali gerçekleştirdiklerini, 410

hektar büyüklüğündeki Anadolu

OSB’nin birinci etap altyapı

inşaatının tamamlanmak üzere

olduğunu söyledi. 198 parselde

ön tahsisin yapıldığını anımsatan

Tuncay, yakın zamanda 20 firmanın

faaliyete geçeceğini ifade etti.

Türkiye’nin 600 milyar dolarlık iç

ve dış borcu ancak üreterek, ihracat

yaparak ödeyebileceğini belirten

Tuncay, Kurtuluş Savaşı’nın verildiği

ve düşman işgalinden kurtarıldığı

topraklarda sanayicilerin de

ekonomik bir savaş verdiğini anlattı.

İşyerleri ve ağaçlar birlikte

Anadolu OSB, 15 bin kişinin istihdam edileceği bölgede birinci etap altyapı inşaatını tamamlama noktasına getirirken yapay göletin etrafına 6100 ağaç dikti. Anadolu OSB’nin yatırımcıları hafta sonunda önce kura çekilişi yaptılar sonra ağaçlara isimlerinin yazılı olduğu plaketleri çaktılar ayrıca bademlikten badem topladılar.

büyüyecek

Page 25: Yayın No: 4053 • Yerel Süreli Yayın • Aylık ve Türkçe ...e-mail: osiad@osiad.org.tr, bilgilerinin her hangi birinden iletişim kurulabilir. Dergideki yazılardan yazarları

25

Organize sanayi bölgeleriyle planlı

sanayileşmenin gerçekleştirildiğini,

çevreye daha az verildiğini,

hükümetlerin OSB’lerde yatırımı

cazip hale getirmesi gerektiğini dile

getiren Tuncay, kendi bölgelerinde

uyguladıkları çevreci projeleri anlattı.

SANAYİNİN İÇİNE YAPAY GÖL

Anadolu OSB içinde kalan 125 bin

metrekarelik bataklık bir alanın

ıslah edilerek 75 bin metrekarelik

bir yapay gölet oluşturduklarını,

göle ördek aldıklarını, çevresine de

görsel niteliği ağır basan 6.100 ağaç

diktiklerini belirten Tuncay, “Daha

önce de yine Anadolu OSB sınırları

içinde kalan yüksek gerilim hattının

geçtiği araziyi badem ağacı dikerek

değerlendirdik. Bademlikte 1600

tane badem ağacı ürün vermeye

başladı. Ayrıca 1750 tane ahududu

ve böğürtlen de diktik. 10 yıl sonra

buradan yılda 2-2,5 milyon lira gelir

elde edeceğiz ve bu geliri mesleki

eğitim için kullanacağız” dedi.

Page 26: Yayın No: 4053 • Yerel Süreli Yayın • Aylık ve Türkçe ...e-mail: osiad@osiad.org.tr, bilgilerinin her hangi birinden iletişim kurulabilir. Dergideki yazılardan yazarları

2626

ABD’nin Teksas’ta Kızılderililerin yaşamış olduğu bölgelere ciddi anlamda altyapı ve üstyapı yatırımı gerçekleştireceğini ifade eden Çağlayan, 17 Temmuz’da, Müteahhitler Birliği’nin de davetli olduğu bir heyetle ABD’yi ziyaret edeceğini, söz konusu bölgede de temaslarda bulunacaklarını anlattı.Çağlayan, ABD gezisi kapsamında 1 haftada, Teksas, Ilinois, Georgia, California ve New York olmak üzere 5 eyaleti ziyaret edeceklerini belirterek, ‘’ABD ile dış ticaretimizi artırmanın yolunu bulacağız’’ şeklinde konuştu.

‘’ABD’YE İLK DEFA BÖYLE BİR ZİYARET GERÇEKLEŞTİRİYORUZ’’Devlet Bakanı Çağlayan, A.A muhabirine yaptığı açıklamada, ABD ziyaretini, TOBB, sanayi odaları, ihracatçı birlikleri, meslek örgütleri ve çatı kuruluşların yer aldığı geniş bir heyetle gerçekleştireceklerini belirterek, ‘’ABD’ye, ilk defa ticari anlamda çok değişik bir ziyaret gerçekleştiriyoruz. ABD’yi eyalet bazında tek tek tahlil ettik, ekonomik parametrelerini, makro ekonomik rakamlarını, büyüklüklerini, ithalatlarını, ihracatlarını inceledik. Elimizde ciddi bir ABD yol haritası çıkardık. Bu yol haritası çerçevesinde, 5 eyalete 1 haftalık seyahatimiz olacak’’ dedi.Çağlayan, ABD’nin 1,6 trilyon dolarlık ithalat hacmi bulunduğunu, Türkiye’nin ülkeye

ihracatının ise 3,5 milyar dolarda kaldığını ifade ederek, bu payı artırmaya çalıştıklarını söyledi.Bir süre önce ABD’ye gerçekleştirdikleri ziyarette üst düzey temaslarda bulunduklarını, yetkililerin kendilerine, Kızılderililerin yaşamış olduğu bölgelere ciddi yatırım yapılacağı bilgisini verdiğini aktaran Çağlayan, şöyle konuştu:‘’Kızılderililerle ilgili temas noktamız Teksas olacak. Burada çok ciddi manada altyapı ve üstyapı inşaatları yapılacak. İnşaat sektörümüzü ABD’ye açacağız. İnşaat sektörümüz, 80’den fazla ülkede 160-170 milyar dolarlık iş gerçekleştirdi, yıllık ortalama 20 milyar dolar iş yapma kapasitesine geldi. Ama ABD’de bizim inşaat sektörümüz yok. Sadece Kiska Holding-Oğuz Gürsel var. Oysa Amerika’da inşaat sektöründen ciddi manada pay alma imkanına sahibiz. Onun için gezimize Müteahhitler Birliği Başkanı da davetli.Kızılderililerle ilgili çalışmamızda, inşaat sektörü başta olmak üzere gıda, tekstil, konfeksiyon gibi Türk ihraç ürünlerinin kesinlikle orada olmasını sağlayacak bir sistem gerçekleştireceğiz.’’TİCARİ TEMAS GİRİŞİMİ...Çağlayan, gezi kapsamında Teksas’ın yanı sıra ABD’nin en fazla dış ticaret hacim bulunan, ithatı yoğun eyaletlerine gideceklerini belirterek, ‘’Teksas’ta Houston’a, Ilinois’te Chicago’ya, Georgia’da Atlanta’ya, California eyaletinde Los Angeles’a ve New York’a

İnşaat sektörü ABD’ye açılacakDevlet Bakanı Zafer Çağlayan, 80’den fazla ülkede 170 milyar dolarlık iş hacmine sahip inşaat sektörünün ABD’de varlığı bulunmadığını ifade ederek, ‘’ABD’de tek bir inşaat firmamız var. Sektörü ABD’ye açacağız’’ dedi.

gideceğiz. California, müstakil bir devlet olsa dünyanın ilk 7 ekonomisine girecek ekonomik yapıya sahip. Buraya ilk defa bu anlamda, ticari temas noktasında giden bakan ben olacağım’’ diye konuştu.Söz konusu eyaletlerde iş adamlarıyla, CEO’larla bir araya geleceklerini, Türkiye’ye yatırım ve işbirliği olanaklarını görüşeceklerini ifade eden Çağlayan, ‘’Bizim özelliklerimizi, dış ticaretimizi, ihracat yelpazemizi, ürün desenimizi dünya bilmiyor, kendimizi

Page 27: Yayın No: 4053 • Yerel Süreli Yayın • Aylık ve Türkçe ...e-mail: osiad@osiad.org.tr, bilgilerinin her hangi birinden iletişim kurulabilir. Dergideki yazılardan yazarları

27

tanıtacağız. Böyle ziyaretleri bir kaç defa daha gerçekleştirerek, 50 yıldan fazladır stratejik ortaklık yapmış olduğumuz ABD ile şimdi dış ticaretimizi artırmanın yolunu bulacağız’’ dedi.

ABD’DEN SONRAKİ ADIM ÇİNBakan Çağlayan, ABD için yaptıklarına benzer altyapı hazırlığını 60 ülke için gerçekleştirdiklerini belirterek, DTM’de yılbaşından bu yana yürüttükleri çalışma kapsamında Türkiye’nin hedef ve öncelikli pazarlarını tek tek ele aldıklarını, ithalat-ihracat yapılarını incelediklerini, Türkiye’nin iş yapabileceği sektörleri tespit ettiklerini anlattı.Bu kapsamda ABD’den sonraki adımın Çin olacağını dile getiren Çağlayan, ‘’Çin’e benzer bir seyahatim olacak, yine aynı kuruluşlardan arkadaşlar olacak. Çin’i de eyalet eyalet inceledik, ilgili sektörleri götüreceğiz’’ dedi.Çağlayan, Çin gezisi ve geziye dahil edilecek sektörler hakkında bilgi vermek istemedi.

HEDEF VE ÖNCELİKLİ ÜLKELERDTM’de yürütülen çalışma kapsamında Türkiye’nin hedef ülkeleri şöyle:‘’ABD, Çin, Rusya, Hindistan, Brezilya, Kanada, Polonya, Nijerya, Mısır, İran, Suudi Arabistan, Cezayir, Libya, Ürdün, Katar.’’Öncelikli ülkeler de şu şekilde belirlendi:‘’Meksika, Şili, Peru, Güney Kore, Endonezya, Malezya, Vietnam, Pakistan, Ukrayna, Kazakistan, Güney Afrika Cumhuriyeti, Kenya, Senegal, Birleşik Arap Emirlikleri, Azerbaycan, Irak, Suriye, Lübnan, Umman, Tanzanya, Tunus, İsveç, Hırvatistan, Kosova, Gürcistan, Gana, Türkmenistan.’’

Türkiye’nin yılın ilk 5 ayında 45 milyar 545.9 milyon dolar dolayında gerçekleşen toplam ihracatı, aynı dönemdeki 49 milyar 391.1 milyon dolarlık hammadde ithalatının ancak yüzde 92’sini karşılayabildi.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerinden yapılan belirlemeye göre, Ocak-Mayıs döneminde yatırım malları ithalatı yüzde 27.5 artarak 9.6 milyar dolar, tüketim malı ithalatı da yüzde 30.2 artışla 8.9 milyar dolar olurken, hammadde (ara malı) ithalatı yüzde 40.5 artışla 49 milyar 391.1 milyon dolara ulaştı. Diğer ürünlerle birlikte toplam ithalat 68 milyar 125.3 milyon dolar oldu. 45 milyar 545.9 milyon dolarlık beş aylık ihracat aynı dönemdeki hammadde ithalatının ancak yüzde 92’sini, toplam ithalatın ise yüzde 66.9’unu karşılayabildi.

AĞIRLIK, SANAYİ HAMMADDESİ İTHALATINDA5 aylık dönemde hammadde kapsamında; sanayi için işlem görmemiş ürün ithalatı yüzde 67.6 artışla 4 milyar 642.5 milyon dolara yükselirken, aynı ürünlerin ihracatı ise yüzde 84.7 artarak 1 milyar 394.3 milyon dolar oldu. Anılan dönemde sanayi için işlem görmüş ürün ithalatı yüzde 50.9 artarak 21 milyar 990 milyon dolara ve ihracatı yüzde 0.04 artarak 15 milyar 484.8 milyon dolara ulaştı. İşlem görmemiş yakıt ve yağ ithalatı yüzde 20.2 artarak

Toplam ihracat hammadde ithalatını

bile karşılamadı8 milyar 168.4 milyon dolara, ihracatı yüzde 20.1 artışla 47.6 milyon dolara çıktı. Yatırım malları aksam ve parçalarının ithalatı yüzde 11.5 artarak 3.4 milyar dolara, ihracatı ise yüzde 14.1 yükselişle 1 milyar 282.2 milyon dolara ulaştı.

YATIRIM MALLARI İHRACATI YÜZDE 14 ARTTITürkiye’nin yatırım malı ithalatı bu yıl Ocak-Mayıs döneminde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 27.5 artışla 9 milyar 622 milyon dolara çıkarken, ihracatı ise yüzde 14 artışla 4 milyar 738.5 milyon dolara ulaştı. Yatırım malları harcamaları için yapılan ithalat yüzde 32.8 yükselerek 8 milyar 445 milyon dolara, ihracatı yüzde 15 artarak 2 milyar 531.3 milyon dolara çıktı. Sanayi ile ilgili taşıt araçları ve gereçlerinin ithalatı kaydedilen dönemde yüzde 0.7 gerileyerek 1 milyar 177 milyon dolar olurken, ihracatı yüzde 12.8 artarak 2 milyar 207.3 milyon dolara ulaştı.

Türkiye’nin tüketim malı ithalatı bu yılın ilk 5 ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 30.2 artarak 8 milyar 916.4 milyon dolara, ihracatı da yüzde 21.7 yükselerek 17 milyar 798.3 milyon dolara çıktı.

Söz konusu dönemde diğer malların ithalatı yüzde 38.5 azalışla 195.8 milyon dolar, ihracatı yüzde 16.8 artarak 235 milyon dolar oldu.

Page 28: Yayın No: 4053 • Yerel Süreli Yayın • Aylık ve Türkçe ...e-mail: osiad@osiad.org.tr, bilgilerinin her hangi birinden iletişim kurulabilir. Dergideki yazılardan yazarları

28

Avrupa Birliği gelecekte dünyadaki yerini, hatta bütünlüğünü belirleyecek dramatik bir ikilemle karşı karşıya: Ekonomik durgunluk nedeniyle büyük sıçrama gösteren ve halen artmaya devam eden kamu borçlarını kontrol altına almak için kemer sıkmaya başlamalı mı, yoksa kemer sıkmanın yeni yeni boy gösteren cılız canlanmayı yok edeceği endişesiyle borcun bir süre daha artmasına göz yumarak kemerleri gevşek tutmaya devam mı etmeli? Görüş ayrılıkları derinleşiyorAslında AB hükümetleri, piyasaların ve ‘Demir Şansölye’ Merkel’in bastırmasıyla bu soruya yanıt vermiş görünüyorlar: Ülkesine göre kemerler sıkılıyor, daha da sıkılacak. Ancak bir yandan AB içinde, diğer yandan Atlantik’in iki yakası arasında sıcak tartışma hem yönetimler hem de iktisatçılar arasında devam ediyor. Geçenlerde Berlusconi’ye 100 iktisatçının imzaladığı bir mektup gitti. Daha çok sol/Keynesçi eğilimli İtalyan iktisatçılar, kamu harcamalarını kısmanın büyümeyi sınırlayacağını, bu nedenle borcun kontrolünün de olanaksızlaşacağını savundular.Geçen hafta Aix-en Provence’da toplanan Fransız iktisatçılar ise kemer sıkmanın zamanlaması konusunda tam bir görüş birliğine varamadılar; ama

Avrupa kemer sıkmakla büyüme arasında sıkıştı

Avrupa Birliği gelecekte dünyadaki yerini, hatta bütünlüğünü belirleyecek dramatik bir ikilemle karşı karşıya: Ekonomik durgunluk nedeniyle büyük sıçrama gösteren ve halen artmaya devam eden kamu borçlarını kontrol altına almak için kemer sıkmaya başlamalı mı, yoksa kemer sıkmanın yeni yeni boy gösteren cılız canlanmayı yok edeceği endişesiyle borcun bir süre daha artmasına göz yumarak kemerleri gevşek tutmaya devam mı etmeli?

büyük bir Avrupa borçlanmasına gidilmesini, elde edilecek kaynağın da yeni teknolojilerin ve altyapıların geliştirilmesine harcanmasını istediler. Amaç, canlanmayı desteklerken, ekonomik yarışta geri kalmaya başlayan AB’ye yeni bir soluk vermek ve orta vadede büyümeyi güvence altına almak olarak belirtildi. Paul Krugman ise büyüme güvence altına alınmadan kamu harcamalarını kısamın aptallık olacağını yazdı. Durum için biraz matematikKim haklı? Yanlış kararlar yüz milyonlarca insanın, bu arada da yanlış kararları alan hükümetlerin geleceğini karartabilir. Kimin haklı olduğuna karar verebilmek ya da en azından iktisatçı olmayan okurların tartışmaya nüfuz edebilmelerine yardımcı olmak için borç dinamiğini ifade eden temel denklemi yazıp, üzerinde biraz çalışmak gerekiyor. Kamu borcunun GSYH’ye oranının (buna borç yükü diyelim) seyrini veren denklemi en basit şekliyle şöyle yazabiliriz:Borç oranı değişimi = (Reel faiz – Büyüme) x Borç oranı – Faiz dışı bütçe dengesi.Bu denklem kamu borç yükünün üç temel değişkene bağlı olarak artacağını ya da azalacağını söylüyor: Alacaklılara ödenen ortalama reel faiz oranı, büyüme oranı ve faiz dışı açık ya da

fazla oranı. Diğer ifadeyle, faiz ödemeleri hariç bütçe fazlası ya da açığı. Denklemdeki dördüncü değişken olan borç oranı, yapısal durumu yansıtıyor. Mevcut borç yükü yüksekse, faiz ve büyüme arasındaki farka bağlı olarak kemer sıkmanın dozu artabilir. Düşükse, yine söz konusu farka bağıl olmak kaydıyla kemer sıkmayı bir süre erteleyebilirsiniz. Japonya: Aşırı borçlu ama rahatÖğrencilerime “Dünyanın en borçlu devleti hangisidir” sorusunu yöneltmek hoşuma gider. Çoğunluk tereddütsüz, Türkiye der. İdeolojik yanılsamanın ulaştığı boyut açısından vahim! Bu yıl Yunanistan, ABD yanıtları da revaçtaydı. Japonya yanıtı çok ender gelir. Oysa, doğru yanıt Japonya’dır. 1990’larda Japon devleti deflasyon-durgunluk sarmalı tehdidi altında kesenin ağzını fena açtı. Sosyal faydaları şüpheli devasa altyapı (havaalanları, hızlı trenler vb.) yatırımlar gerçekleştirildi. Sonunda borç yükü Japon GSYH’sinin üç katına ulaştı.Bu durumda borç krizinde gündemin ilk sırasında Japonya’nın yer alması gerekir. Ama öyle değil. Borç yükü GSYH’sinin yarısına ancak gelen İspanya daha fazla gündemde. Neden? Yanıt denklemde gizli.

Page 29: Yayın No: 4053 • Yerel Süreli Yayın • Aylık ve Türkçe ...e-mail: osiad@osiad.org.tr, bilgilerinin her hangi birinden iletişim kurulabilir. Dergideki yazılardan yazarları

29

Japon devleti yüzde 1’in altında faiz oranıyla borçlanabiliyor. Düşük faiz sayesinde faiz ödemeleri yüksek borca rağmen fazla olmuyor. Sonuçta, Japon ekonomisi biraz kıpırdayıp büyüme yüzde 1’i aşınca borç kontrol altında tutulabiliyor. Japonya’da faizler çok düşük; çünkü tasarruf oranı çok yüksek, artı enflasyondan ziyade deflasyon tehdidi var. İspanya az borçlu ama topun ağzındaBuna karşılık İspanya kamu borç yükünün düşüklüğüne rağmen piyasalar tarafından endişe ile izleniyor. Nedeni basit: İspanya’nın büyüme perspektifi konut sektöründeki derin bunalım nedeniyle berbat. Üstelik rekabetçi bir ekonomiye sahip değil, tasarruf oranı düşük ve büyük cari açık veriyor. Sonuç olarak halen yüzde 4’ün üzerinde faizle borçlanabiliyor. Basit bir hesap yapalım. Büyüme sıfır, faiz yüzde 4 olsun. Borç oranını yüzde 50 kabul edersek, borç yükünün sabit kalması için İspanyol bütçesinin yüzde 2 oranında faiz dışı fazla vermesi gerekir. Oysa kriz vergi gelirlerini düşürdüğünden, bırakın fazlayı bütçe faiz dışı açık veriyor.Kemer sıkma bu koşullarda gündeme geliyor. Borç yükü artmaya devam ederse, faizler artacaktır. Oysa, kamu harcamalarının azaltılmayarak, hatta biraz artırılarak kemerlerin gevşek tutulmasının büyümeye ne ölçüde katkı yapacağı, yapsa bile faiz artışından daha büyük bir katkı yapıp yapmayacağı son derece kuşkulu. Yunanistan bir uç örnek olarak meramı anlatmaya yardımcı olacaktır. Batık Yunanistan’ın şifreleriYunanistan tüm borç parametrelerinin berbat durumda olduğu tipik bir örnek. 2009 sonunda borç yükü yüzde 120’ye tırmanmıştı. Bütçe açığının ise Yunan hükümetinin iddia ettiği gibi

yüzde 6 değil, yüzde 13 olduğu anlaşıldı. Geçmişte Yunan devleti euro sayesinde düşük faizle borçlanmıştı ama faiz dışı açık oranı da yüzde 10’a çıkmıştı. Büyüme perspektifi ise çok düşüktü. Bu koşullarda hiçbir şey yapılmadığı takdirde Yunanistan borç oranı bu yıl sonunda yüzde 130’u geçecek ve hızla artmaya devam edecekti.Bu duruma iktisatçılar ‘sürdürülemez borç dinamiği’ adını veriyorlar. Bu noktadan itibaren ne olduğunu biliyorsunuz. Faizler yüzde 10’u aştı, büyüme perspektifi karardı ve AB-IMF işbirliği ile Yunanistan finansal piyasaların dışına çıkarıldı. Halen yüksek dozlu bir kemer sıkma programı uyguluyor. IMF kredisi nispeten ucuz ama Almanların kazan kaldırması nedeniyle AB parayı yüzde 5’ten veriyor. Yunanistan bu yıl bütçe açığını 4 puan kısacak, ekonomi küçülecek, buna rağmen, denklemden de hesaplayabileceğiniz gibi, borç yükü artmaya devam edecek. Ancak 4-5 yıllık kemer sıkmanın sonunda ve de büyümenin biraz mucize kabilinden geri dönmesi sayesinde borçlar kontrol altına alınacak. Buraya ‘eşek’ ve ‘ölüm’ anahtar sözcüklerini içeren halk deyimini koyuyorum. IMF’nin yol haritasıYukarıdaki değerlendirmelerden anlaşılacağı gibi, kemer sıkmanın acilliğini ve dozunu belirleyen kritik olgu, faizle büyüme arasındaki ilişkidir. Kamu harcamalarını, dolayısıyla bütçe açığını, faiz artışına neden olmadan ya da en azından elde etmeyi umduğunuz ekstra büyümeden daha düşük bir faiz artışı umarak artırabiliyorsanız, hiç durmayın kemerleri gevşetin. Ama bütçe açığınızın neden olduğu borç yükü artışının gelecekte düzeleceğine dair kuşkular yaygınlaşıyorsa, borçlanma faiziniz de hızla artmaya başlayacaktır. Bu artış özel tüketim ve yatırımları

da olumsuz etkileyecek, sonuçta büyüme artmak yerine düşecektir.Bu karmaşık ilişkiler yumağında kemerleri hemen sıkmak istemeyen hükümetlere yol göstermek için IMF’nin baş iktisatçısı Olivier Blanchard ile yakından tanıdığımız Carlo Coterelli 10 maddelik, ‘gelişmiş ekonomiler için mali uyarlama’ reçetesi yayımladılar. Reçetenin temel ilkesini, faizlerin artmasını önlemek için beklentileri doğru yönlendirmek şeklinde ifade edebiliriz. Maddeleri birleştirerek özetleyelim. Borç yükü nasıl kontrol altına alınabilirFrene hemen basmak istemiyorsanız mutlaka orta vadede borç yükü artışının nasıl bir zamanlamayla önce durdurulacağını, ardından da nasıl bir tempo ile düşürüleceğini gösteren uzun dönemli (4-5 yıllık) bir mali plan yapın. (Obama böyle bir plan yaptı.) Bu planın inandırıcı olması için mutlaka orta vadede kamu harcamalarında önemli tasarruf yaratacak emeklilik, sağlık sigortası gibi yapısal reformlara hemen girişin. Keza, büyümeyi rekabet gücünü artırarak destekleyecek işgücü piyasası, vergi sistemi gibi reformları da unutmayın.Can yakan yapısal reformları yaparken halkın öfkesini yatıştırmak için faturanın adil şekilde dağılmasına özen gösterin. Sosyal transferleri kısarken yoksullara yönelik desteklere dokunmayın. Maliye politikasını, para politikası ile uygun şekilde birleştirmeye gayret edin. İktisat politikalarınızı diğer ülkelerin politikaları ile koordine edin. Bu önerilere bir tane de ben ekleyeyim. Bütün bunları yaptıktan sonra piyasaların mali planınız ile reform ajandanıza güvenmesi için dua edin.

Kaynak: Referans

Page 30: Yayın No: 4053 • Yerel Süreli Yayın • Aylık ve Türkçe ...e-mail: osiad@osiad.org.tr, bilgilerinin her hangi birinden iletişim kurulabilir. Dergideki yazılardan yazarları

DİSK Başkanı Süleyman Çelebi, daha önce Arzuhan Doğan Yalçındağ’ın başkanlığı sırasında biraraya geldiği TÜSİAD ile Ümit Boyner başkanlığında buluştu. TÜSİAD ile farklı çıkar gruplarını temsil etseler de Türkiye için bir araya geldiklerini belirten Çelebi, “TÜSİAD söyleyince ses getiriyor, ezberler bozuluyor” diyerek, işbirliği yapacaklarını açıkladı.

İŞÇİ-işveren yakınlaşmasının en somut örneklerinden birini sergileyen Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) ve Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) başkanları dün bir kez daha bir araya geldi. DİSK ile TÜSİAD arasındaki ilk ilişki Tuncay Özilhan’ın başkanlığı döneminde kurulurken, Arzuhan Doğan Yalçındağ’ın döneminde de buzlar tamamen erimişti. Arzuhan Doğan Yalçındağ’ın Mart 2008’de yaptığı DİSK ziyaretinin karşılığında, Ümit Boyner’in başkanlığındaki TÜSİAD’a dün iade-i ziyaret yapan DİSK Başkanı Süleyman Çelebi, siyasi ve ekonomik konularda görüş alış verişinde bulundu.

TÜSİAD’la ses çıkıyorTÜSİAD ve DİSK’in farklı çıkar gruplarını temsil eden iki örgüt olduğunu, ancak Türkiye’nin önemli siyasi ve ekonomik konularında ik örgütünde ortak noktaları bulunduğuna dikkat çeken Çelebi, “Anayasa değişikliği konusundaki sıkıntıları TÜSİAD dile getirince daha farklı ve daha yüksek bir ses çıkıyor.

Aynı konuları TÜSİAD söyleyince ezberler bozuluyor” dedi. Çelebi bu durumdan şikayetçi olmadığını belirterek, “Önemli olan doğruların gündeme getirilmesi, sivil toplum örgütlerinin etkinliğinin artmış olması, bu anlayışın geçerli hale gelmesi” diye konuştu.

Söyleyen önemli değilÇelebi, Türkiye’nin önemli konularında doğruları kimin söylediğinden çok, ne dendiğinin önemli olduğuna da vurgu yaparak, şunları söyledi: “Doğru konuları işverenler söylüyor diye ya da işçi sendikaları söylüyor diye elimizin tersi ile itmeyelim. İşçi sendikaları olarak tabii ki işçilerin ekonomik çıkarlarını koruyacağız ancak Türkiye’nin çıkarlarını da korumak zorundayız.İşçi ve işverenler ele ele vererek hep birlikte elimizin taşın altına koyalım. İki farklı kesimi temsil eden TÜSİAD ve DİSK’in işbirliği tüm Türkiye’ye örnek olmalı.”

4 noktada buluştularTÜSİAD Başkanı Ümit Boyner ise, 2 örgütün Türkiye’nin gitmesini

arzu ettiği yer, hayal ettikleri vizyon ve demokratikleşme standartları açısından çok çeşitli noktalarda fikir birliği içinde olduklarını belirterek, bu konularda önümüzdeki dönemde daha detaylı çalışmalar yapma kararı aldıklarını açıkladı. Bu çalışmaları “demokratikleşme, terör, işsizlik, bölgesel kalkınmanın güçlendirilmesi” olarak 4 başlık halinde sıralayan Boyner, temsil adaletinin sağlandığı, Türkiye’yi batı standardında bir demokrasiye kavuşturacak yeni bir Anayasa oluşturulması noktasında siyasi partilere çağrı yapacaklarını da bildirdi.

Koca izin vermedi DİSK yönetimine kadın giremediDİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, TÜSİAD’ın kadın başkanlarına gönderme yaparak “Özellikle kadın eli değdikten sonra dernekteki değişimi daha çok hissettik. Yanlış anlaşılmasın erkek üye ve başkanlardan bir şikayetimiz olduğu için söylemiyorum. Ama kadınlar daha centilmen” dedi. Çelebi’nin TÜSİAD’da görülen kadın

DİSK, TÜSİAD’ın ‘ezber bozduğunu’ gördü, kol kola yürümeyi seçti. Çelebi, “TÜSİAD söyleyince ses getiriyor, ezberler bozuluyor” diyerek, işbirliği yapacaklarını açıkladı.

DİSK ve TÜSİAD kol kola

30

Page 31: Yayın No: 4053 • Yerel Süreli Yayın • Aylık ve Türkçe ...e-mail: osiad@osiad.org.tr, bilgilerinin her hangi birinden iletişim kurulabilir. Dergideki yazılardan yazarları

31

yöneticinin olumlu yansımalarından söz etmesi üzerine, 33 bin kadın üyesi bulunan DİSK’in yönetiminde neden hiç kadın üyenin bulunmadığı soruldu. Çelebi’nin cevabı şöyle oldu: “Daha önceki dönemde şimdi adını kendisine sormadan vermemin doğru olmayacağı bir kadın üyemizi yönetime taşımayı kararlaştırdık. Ancak bu kadın üyenin yönetime girmesine eşi izin vermedi. Son anda listemize yeniden bir erkek koymak durumunda kaldık. Bu tip iş kazaları da olabiliyor. Bu tabi bizim eksikliğimizi gidermez. Kadınların sendikal alanda temsil edilmesi önemli. Daha çok kadının sendikal yaşamda olmasını, yönetimlere taşınmasını istiyoruz. Bunun üzerinde önümüzdeki dönemde duracağız. Kimbilir belki bir gün bir kadın DİSK Genel Başkanı da görebiliriz.”

TÜSİAD’ın Doğu’ya yatırımı devletin yatırımı kadarÜMİT Boyner, terör sorunu kapsamında gündeme gelen TÜSİAD üyelerinin Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne yeteri kadar yatırım yapmadıkları yönündeki tartışmalara ilişkin şunları söyledi: “Türkiye Cumhuriyeti’nin Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne yaptığı yatırımlara baktığınızda 85 yılda yaptığı toplam yatırımların yüzde 10’u düzeyinde. TÜSİAD üyelerinin de aşağı yukarı devlet ile aynı seviyede yatırım yaptıklarını görüyoruz. Yani TÜSİAD’ın neticede bir kalkınma örgütü olmadığı için devletten daha fazla herhangi bir bölgeye yatırım yapması çok gerçekçi değil. Bunun altını çizmek lazım. Yatırım ortamını daha elverişli hale getirmek de yine devletin çözmesi gereken bir durum. Bu konuda bir işbirliği gerekiyor.”

Mevcut anayasa paketi yeterli değilMEVCUT Anayasa Değişiklik Paketini de yeterli görmediklerini söyleyen Ümit Boyner, “Yapılan değişikler, şu anda gündemde olan paket geçse bile Anayasa’nın tekrar ele alınması, yeni bir anayasa yapılması gerekliliği var. Yani yeterli değil” diye konuştu. Anayasa değişikliği konusunda Anayasa Mahkemesi’nin vereceği karar için ise Boyner, “Ne karar çıkarsa hepimiz bu kararı saygıyla karşılamak durumundayız. Siyasi tartışmanın daha yapıcı ve bütün Türkiye’nin çıkarı olacak düzeye gelmesi lazım” dedi.

DİSK ve TÜSİAD’ın ortak gündemi; DemokratikleşmeTÜSİAD: Türkiye’yi batı standardında bir anayasaya kavuşması, temsil adaletinin sağlanması konusunda çok geniş kapsamlı bir uzlaşmaya ihtiyaç var. İçi boş bir demokratikleşme paketi istemiyoruz.

DİSK: Biz bir yandan siyasal alanda demokrasi isterken ekonomik alanda da demokrasi istiyoruz. Ekonomik demokrasi olmadan, sosyal alanda demokrasi olmadan, paylaşımda demokrasi olmadan bu sorunlar aşılamaz.

Terör sorunuTÜSİAD: Demokratikleşme süreci terörün çözümünde önemli bir nokta. Tabii ki terörden arındırılmış bir söylem özellikle de, Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki farklı sivil toplum örgütleriyle de bu konuda ortak çalışma geliştirilmesi gerekiyor.

DİSK: Şiddet sona ermeli. Şiddetin olduğu bir ortamda barış isteyenlerin öncelikle barışı zedeleyen ilişkilerden kaçınması gerekiyor. Bu konuda yeni dile,

yeni bir anlayışa ihtiyacımız var. Barış isteyenler öncelikle silahı bırakmalı.

İşsizlik sorunuTÜSİAD: İşsizlik sorunu ne sadece sendikaların, ne işverenlerin sorunu, hepimizin sorunu. Bizler için de önemli olan, istihdam yaratmak, ekonomik gelişimin önünü açmak. Türkiye’nin yeniden yapılanması, iyi bir ekonomik model konması, AB normlarında bir işgücüne ve güvenliğine kavuşması açısından DİSK ile aynı noktalara gelebileceğimizi, en azından rahat fikir alışverişi yapıp bir sentez sunabileceğimize inanıyoruz.

DİSK: İşsizlik konusunda daha etkin, daha duyarlı bir çalışmaya ihtiyaç var. Yaşadığımız süreç bunu ortaya koyuyor. O nedenle bu bizi ilgilendiren, yalnız işverenleri ilgilendiren veya siyasetçiyi ilgilendiren bir konu diye sadece biz 2 kuruluş bunu üstümüze almıyoruz.

Bölgesel kalkınmaTÜSİAD: Bölgesel kalkınma ve bölgesel gelişmişlik farklılıklarının giderilmesi noktasında da, iki örgüt birlikte çalışabilir. Bölgesel Kalkınma Ajansları’na bu farkların ortadan kaldırılması için yeni bir işlev kazandırılmalı. O noktada TÜSİAD olarak bizim gibi bağımsız iş örgütlerinin bu kalkınma ajansları içinde etkin olabilmesi için de sürekli hükümetle çalışma, istişare halindeyiz.

DİSK: Bölgesel gelişmişlik konusundaki farklılıkların giderilmesi önemli. Biz DİSK olarak her türlü projeye destek vermeye hazırız. Yeter ki doğru projeler gelsin.

Page 32: Yayın No: 4053 • Yerel Süreli Yayın • Aylık ve Türkçe ...e-mail: osiad@osiad.org.tr, bilgilerinin her hangi birinden iletişim kurulabilir. Dergideki yazılardan yazarları

32

Satım akdi borçlar kanunun 182 ve devamındaki maddelerde düzenlenmiş olup, Ticari satım akdini düzenleyen Türk Ticaret Kanununun 25. maddesi de Borçlar Kanununa atıfta bulunmuş ve 25. maddede belirtilmiş olan birkaç istisna hariç, bu hükümlerin ticari satışlarda ve trampalarda da uygulanacağını bildirmiştir.

Borçlar Kanununun 184. maddesine göre, mankul satışı, arazi veya gayrimenkul olmak üzere tapu siciline kaydedilen haklardan başka her türlü şeyin satışıdır. Görüleceği üzere, menkul ( taşınır ) satışı kavramı son derece geniş olup, hem mal ve hem de hakları içirmektedir. Buna göre, mal satışı “teslim” ile hak satışı “temlik” ile gerçekleşir. Örneğin, bir kişi 3, şahıs nezdinde sahip olduğu hakkını satmak istediğinde, bunun hukuki yolu “alacağın temliki” olmaktadır. Borçlar Kanunun 163. maddesine göre, alacağın temlikinin yazılı şekilde olması zorunludur.

Kural olarak menkul mal satışlarında herhangi bir şekil şartı yoktur. Yani taraflar yazılı veya sözlü olarak anlaşmış olabilirler. (gayrimenkul satışı ise çok sıkı şartlara bağlanmıştır.) Ancak, taraflar arasında bir uyuşmazlık çıktığında bu uyuşmazlığın en doğru şekilde çözümlenebilmesi için sözleşmeyi yazılı olarak yapmakta büyük fayda vardır.

Ticaret Kanunun 25. maddesinde tacirler arası satışlar için getirilen özel hükümler kısaca şöyledir : 1. Bir akdin konusu kısım kısım yerine getiriliyorsa, alıcı, kısmen yapılan teslimi ihtirazi

kayıt ileri sürmeden kabul ediyorsa, sözleşmenin yerine getirilmemesinden doğan hakları , yalnızca, teslim edilmemiş olan kısımlar için kullanabilir, 2 ) Alıcı temürrüde düşmüşse, satıcı, malın satışına izin verilmessini mahkemeden isteyebilir, 3) Emtianın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise, alıcı iki gün içinde keyfiyeti satıcıya bildirmeye mkecburdur, Açıkça belli değilse, teslim aldıktan sonra 8 gün içinde muayene etmek ( veya ettirmek ) ve bu süre içerisinde satıcıya bildirmek zorundadır. (gizli ayıp halinde, bu ayıp ortaya çıkar çıkmaz durumu satıcıya bildirmek zorundadır. ) 4 ) Tüccarlar arasındaki ticari satışlarda, ayıba karşı tekekffül süresi 6 ay olup, bu süre sözleşme ile daha da kısaltılabilir. 5) sif satış ve deniz aşırı satışlar hakkındaki özel hükümler saklıdır.

Bu beş istisnai hal dışında, ticarı satımlar içinde Borçlar Kanunu hükümleri uygulanacaktır.

Borçlar Kanununun 182. ve devamı md.ne göre, satım sözleşmesinde satıcı bir bedel karşılığında, sattığı malı alıcıya teslim eder ve mülkiyetini alıcıya geçirir. Kanuna ve ahlaka aykırı olmamak kaydıyla, malın bedeli serbestçe belirlenir. Kural olarak taraflar borçlarını aynı anda yerine getirirler. Yani, satıcı malı alıcıya teslim edip mülkiyetini geçirirken alıcı da malın bedelini öder. Bunun istisnası, aksine adetin varlığı veya tarafların sözleşme ile bunun aksini kararlaştırmış olmalarıdır.

Satım sözleşmesine göre alıcının ve satıcının karşılıklı borçları doğmaktadır. Bu borçlar kısaca şöyledir:

Satıcının borçları: a) satılan malı alıcıya teslim ve satılan malın mülkiyetini nakil borcu, b) satılan malın zaptına karşı teminat borcu, c) satılan maldaki ayıba karşı teminat borcu. Doktrinde bu asıl borçlara ilaveten satıcının yan borçları da ele alınmakta ve değerlendirilmektedir. Bu borçlar asıl borçtan bağımsız nitelikte olmayan, satım sözleşmesinin amacını gerçekleştirmeye yönelik borçlardır. (örneğin; satılan daha sonra teslim edilecekse, satılanı saklama ve koruma borcu, satılanı gönderme borcu gibi. )

Alıcının borçları: a) satılan malı teslim alma borcu, b) satılan malın bedelini (kanundaki deyimiyle, semeni) ödeme borcu. Doktrinde alıcının da yan borçlarından bahsedilmektedir. (örneğin vadeli satışlarda faiz ödeme borcu, başka yerden gönderilen şeyi saklam

aborcu, teslimden önce satıcının yaptığı zorunlu ve faydalı masrafları ödeme borcu gibi).Bu yazımızda satıcının asıl borçlarını ele alacağız.

A) SATILAN MALI ALICIYA TESLİM MALIN MÜLKİYETİNİ NAKİL BORCU: Satıcının borçlarından malın teslim borcu ile mülkiyetini nakil borcunu birlikte ele alıyoruz. Bu durum taşınır malların satımında ilk anda mantığa aykırı gelebilir. Yani bir malı teslim ettiğimizde otomatik olarak mülkiyetini de naklettiğimizi düşünebiliriz. Genellikle de böyledi olmakla beraber, her zaman böyle değildir. Örneğin bir hırsızın çaldığı malı satması halinde, malı satmakta, devretmekte, malı teslim etmekte olduğu açıktır. Ancak, hırsız bu malı hukuken korunabilir sebeplerle elinde bulundurmamaktadır. Bu sebeple malı üçüncü şahsa teslim etmekle beraber mülkiyetini geçiremez. Satıcının kendi borcunu tam olarak yerine getirmiş olması için malı hem teslim etmesi ve hem de mülkiyetini geçirmesi gerekir.

Peki bu malın teslimi ve mülkiyetinin naklinin aynı anda olması şart mıdır? Örneğin , Menkul mal, o malın kiracısına satılıyorsa, bu durumda, kiracının önce malı satıcıya teslim etmesi ve daha sonra satıcının tekrar bu kişiye teslim etmesi mi gerekir? şüphesiz ki hayır. Bu durumda “hükmen teslim” dediğimiz bir durum gerçekleşmektedir. Satış sözleşmesinin konusu olan mal daha önce alıcıya teslim edilmiş ise, artık teslim şartı gerçekleşmiş sayılmaktadır.

Satıcının teslim borcunun tamamlanmış sayılması için , bu mala ilişkin başkaca bilgi ve belgelerin verilmesi gerekiyor ise, bu bilgi ve belgelerin de verilmesi gerekir. Örneğin, alıcı yurt dışına ihraç etmek üzere bir mal satın alıyorsa ve bu malın üretimine ilişkin bilgi ve belgelere de ihtiyacı var ise, bu durumda teslim borcunun tam olarak yerine getirilmiş olması için bunlarında alıcıya teslim edilmesi gerekmektedir.

Bir başka konu da, alıcı adına başkalarına yapılacak olan teslimin, alıcıya teslim sayılıp sayılmayacağıdır. Şüphesiz, alıcı, malın kendisi yerine bir başkasına teslim edilmesini talep edebilir. Şayet alıcının talebi ile satışa konu olan mal bir başkasına teslim ediliyorsa, bu durumda alıcıdan bunu belgeleyen bir yazılı talimat almakta fayda vardır. Örneğin, mal başka bir yere gönderilmek üzere nakliyeciye teslim ediliyorsa, satıcının, alıcıdan bu konuda açık bir talimat almasında fayda

Taşınır (menkul) mal satış sözleşmesinde satıcının borçlarıSerhad ŞAHİN

Page 33: Yayın No: 4053 • Yerel Süreli Yayın • Aylık ve Türkçe ...e-mail: osiad@osiad.org.tr, bilgilerinin her hangi birinden iletişim kurulabilir. Dergideki yazılardan yazarları

33

vardır. Bu durumda da, alıcının talimatı üzerine malın 3. şahsa teslim edilmiş olması da alıcıya teslim hükmündedir.

Kural olarak, alıcı ve satıcı borçlarını aynı anda ifa ederler. Yani, satıcı malı teslim ve mülkiyeti nakil eder, alıcı da bedelini ( semeni ) öder. Şayet satıcı satım konusu malı hemen teslim etmek zorunda olmadığını – bir süreden istifade etme hakkı bulunduğunu iddia ediyorsa, bu durumda bu süreden yararlanma hakkı bulunduğunu ispat yükü satıcıdadır. Örneğin , satıcı numune üzerine satış yapıyor ve alıcının beğendiği ürünü imal ettikten sonra teslim ediyorsa, durum böyledir. Doğal olarak böyle bir durumda, satıcının malı belirli bir süre sonra teslim etme hakkının varlığını ispat etmesi gerekmektedir.

MALIN TESLİM YERİ: Kural olarak , mal satıldığı anda teslim edilir, satıcı ve alıcı aynı anda borçlarını ifa ederler. Borçlar Kanunun 73. maddesine göre, sözleşmenin ifa edilmesi gereken yer tarafların açık veya kapalı arzusuna göre tayin edilir. Borç, para borcu ise ödeme zamanında alacaklının bulunduğu yerde ödenir. Borç, belirli bir şeye ilişkin ise, bu şey sözleşmenin kurulduğu sırada bulunduğu yerde teslim edilir. Bunların dışında her borç, borcun doğumu sırasında borçlunun mukim bulunduğu yerde ifa edilir. Burada akla şöyle bir ihtimal gelmektedir; sözleşmenin kurulduğu sırada satılan mal yurt dışında ise, kanun hükmü gereğince, alıcı bu malı yurt dışında mı teslim almak zorunda kalacaktır? Şüphesiz ki , sözleşme kurulurken malın bulunduğu yerin alıcı tarafından bilinmesi ön şart olarak aranacaktır. Ayrıca, 73.maddenin 1.fıkrası hükmü zaten yeteri kadar açıktır: Tarafların açık veya kapalı arzusuna göre teslim yeri belirlenir.

Taşınır mal satımında, Borçlar Kanunun 186. maddesi 1. fıkrası hükmüne göre, kural olarak , satılan malın teslim mahallinden başka bir yere nakli gerekirse, nakil masrafları alıcıya aittir. Bu hükmün istisnası, nakil masraflarının satıcıya ait olacağı şeklinde adetin varlığı veya sözleşme ile nakil masraflarının satıcıya ait olacağının kararlaştırılmış olması halidir. 2. fıkra hükmüne göre masrafsız teslim şart edilmiş ise nakil masraflarını satıcı üstlenmiş kabul edilir.

TESLİMDE GECİKME: Borçlar Kanunun 187. maddesine göre, satıcı malı teslim etmekte tümerrüde düşerse, alıcı, dilerse, teslimden vazgeçip zarar ve ziyanının karşılanmasını isteyebilir. Ya da, gecikmeye rağmen malın teslimini isteyip gecikmeden doğan zararın karşılanmasını isteyebilir.

Borçlar Kanunun 188. maddesine göre,

borcu ifa etmeyen satıcı, müşterisinin bu yüzden uğradığı zararı tazmin etmek zorunda kalacaktır. Ticari satışlarda, satıcı borcunu ifa etmez ise, alıcı, bu malı başkan yerden almak zorunda kalırsa, aradaki farkı borcunu ifa etmeyen satıcı karşılamak zorunda kalacaktır.

B) SATICININ ZAPTA KARŞI TEMİNAT BORCU: Zapta karşı teminat (tekeffül) Prof.Dr. Haluk TANDOĞAN tarafından “… satılan malın bir üçüncü kişinin iddia ettiği üstün bir hak yüzünden alıcının elinden alınmasından veya iddia olunan bu hak sebebiyle alıcının mülkiyet hakkını gereği gibi kullanamamasından dolayı satıcının sorumlu olmasıdır. (Borçlar Hukuku özel borç ilişkileri cilt I / 1, 6. basım, İstanbul 1990, evrim basım yayım, dağıtım, s.148) Zapta karşı teminat borcu kanundan doğan bir borç olup, satıcı bunu belirtmese dahi zapta karşı sorumludur.

Satıcı, sattığı malın alıcıya teslim etmek ve alıcının her türlü sınırlamadan uzak olarak bu malın maliki olmasını sağlamak zorundadır. Satıcı bu sağlamadıkça borcunu yerine getirmiş olmayacaktır. Satıcı malı alıcıya teslim ettikten sonra, 3. şahsın ileri sürdüğü üstün bir hak sebebiyle alıcı bu malı, mülkiyeti hakkının çizdiği sınırlar içerisinde kullanamıyor ise bundan satıcı sorumlu tutulacaktır. 3. şahsın ileri sürdüğü üstün hak neticesinde alıcı , satın aldığı mal hiç kullanamıyor veya kısmen kullanamıyor olabilir. Her iki halde de sonuçlar farklı olacaktır. Borçlar Kanunun 189 / II md. Ne göre, müşteri zabıt tehlikesinden sözleşme kurulurken haberdar idiyse, satıcı, açıkça kefalet taahhüdünde bulunursa sorumlu tutulacaktır.

Alıcı, malın zaptı konusunda 3. şahıs tarfından dava açıldığını öğrenir öğrenmez durumu derhal satıcıya haber vermek (ihbar etmek) zorundadır. BK. 190. md.ye göre, Satıcı, bu durumda ya alıcı yanında davaya müdahil olacak yada müşteri makamına kaim olarak 3. şahsa karşı savunmada bulunacak veya 3. şahsa karşı husumet ve müdafaada bulunacaktır. Alıcının davayı zamanında ihbar etmesi kaydıyla, alıcı aleyhine verilecek olan hüküm ( alıcının ağır kusur veya hilesi olmaması kaydıyla) satıcı için de geçerli olacaktır. Davanın zamanında haber verilmemiş olması, mevcut şartlara göre, satıcının lehine sonuç doğurabilecek ve hal ve şartlara göre sorumluluğunun azalması sonucunu ortaya çıkarabilecektir.

Satış konusu malın 3. şahıs tarafından tamamen zaptedilmiş olması halinde satış sözleşmesi feshedilmiş olur ve satıcı alıcının uğradığı zarardan sorumlu tutulur.

Satış konusu malın kısmen zaptedilmiş

olması halinde , alıcı bu durum yüzenden uğradığı zararın tazminini satıcıdan isteyebilir. Şayet, alıcı bu ayıbı bilseydi bu malı satın almayacak idiyse, bu durumda satış sözleşmesinin feshini dava edebilir.

C) SATICININ AYIBA KARŞI TEMİNAT BORCU: Ayıba karşı tekeffül, satılan şeyin satıcının zikrettiği vasıfları taşımamasından veya bu şeyin değerini yahut akit gereğince ondan beklenen yararları azaltan veya kaldıran eksiklikleri bulunmasından satıcının sorumlu tutulmasıdır. ( Prof.dr.H.Tandoğan, Borçlar Hukuku özel borç ilişkileri, cilt:I/1, 6. basım, istanbul 1990, evrim basım,yayım,dağıtım s.163 ) Ayıba karşı teminat ( tekeffül) borcu da kanuni bir borç olup, satıcı bunu belirtmese dahi ayıba karşı sorumludur. Satıcı, sattığı malın ayıplarını bilmese dahi onlardan sorumludur.

Borçlar Kanunun 198. maddesine göre, alıcı, örf ve adete göre, satın aldığı malin halini, imkan hasıl olur olmaz muayene etmek zorunda olup, bir ayıp gördüğü zaman bunu derhal satıcıya bildirmekle mükelleftir. Bunu yapmadığı takdirde malı bu haliyle kabul etmiş sayılır. Gizli ayıp hallerinde ise, yani muayene ile tespit edilemeyip ileride ortaya çıkan ayıp hallerinde ise, ayıp ortaya çıkar çıkmaz durumu satıcıya ihbar etmesi gerekir. Ticari satımlarda, yukarıda da belirttiğimiz üzere, Türk Ticaret Kanunun 25.md.bb gereğince, açık ayıp hallerinde, alıcı teslim aldıktan sonra iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmek zorundadır. Bunun dışındaki hallerde sekiz gün içinde satım konusu malı muayene etmek ve ayıplı ise satıcıya haber vermek zorundadır.

Borçlar Kanunun 207. maddesi gereğince, satıcı sözleşme ile daha uzun süre ayıba karşı teminat vermemiş ise, zamanaşımı süresi malın müşteriye tesliminden itibaren bir yıldır. Bu zamanaşımı süresi ticari satışlarda 6 ay olup, sözleşme ile daha da kısaltılması mümkündür. BK. 200 md. ne göre, müşteriyi iğfal etmiş olan satıcı, ayıbın kendisine zamanında bildirilmemiş olduğundan bahisle sorumluluktan kurtulamaz. Malın ayıplı olması halinde, alıcı, dilerse sözleşmenin feshini dava edebileceği gibi, dilerse malın bedelinin indirilmesini isteyebilir. Şayet aynısı bulunabilen mallardan ise alıcı dilerse malın değiştirilmesini de talep etme hakkına sahiptir. Ticari satışlarda satıcının borçları hakkında vereceğimiz özet bilgiler şimdilik bu kadar.

Şahin Hukuk BürosuAv. Serhad ŞAHİN - Av. Songül ÖZDEMİR SEYFİAlınteri Bul. Ostim İş Merkezleri B Blok No: 27/13

Ostim - Ankara • Tel/Faks: 0312 354 56 19 - 385 46 02

GSM: 0532 313 81 79 - 0536 774 08 05

Page 34: Yayın No: 4053 • Yerel Süreli Yayın • Aylık ve Türkçe ...e-mail: osiad@osiad.org.tr, bilgilerinin her hangi birinden iletişim kurulabilir. Dergideki yazılardan yazarları

3434

‘’Maden Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’’ TBMM Genel Kurulunda kabul edilerek, yasalaştı. Zeytinlik alanlardaki maden faaliyetlerine ilişkin düzenleme içeren hüküm, verilen önergelerle tasarı metninden çıkarıldı.Yasaya göre, madencilik faaliyetlerinin yapılması ve ruhsatlandırma işlemlerinin yürütülmesi, gerekli görülen durumlarda, ilgili kuruluşların da görüşleri alınarak ve ruhsat verilmiş alanlarda kazanılmış haklar korunarak, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından kısıtlanabilecek. Kısıtlama gerekçesi ortadan kalkan alanlar, ihale yoluyla aramalara açılabilecek.Devlet ormanları içinde yapılacak maden arama ve işletme faaliyetleriyle, bu faaliyetler için zorunlu ve ruhsat süresine bağlı olarak yapılan geçici tesislere, Orman Kanunu hükümleri uygulanacak. Yaban hayatını koruma ve geliştirme sahalarında maden arama ve işletme faaliyetleriyle, bu faaliyetler için gerekli geçici tesislere çevresel etki değerlendirme raporunda belirlenen esaslar dahilinde izin

verilecek.İçme ve kullanma suyu rezervuarının maksimum su seviyesinden itibaren 1000-2000 metre mesafe genişliğindeki şeritte, galeri usulü patlama yapılmaması ve alıcı ortama arıtma yapılmadan doğrudan su deşarj edilmemesi şartıyla madencilik faaliyetlerine izin verilebilecek. 2000 metreden sonraki koruma alanı içinde, çevresel etki değerlendirme raporuna göre uygun bulunan maden istihracı ve her türlü tesis yapılabilecek. Maden üretim faaliyetleriyle, bu faaliyetlere dayalı ruhsat sahasındaki tesisler için iş yeri açma ve çalışma ruhsatları il özel idareleri tarafından verilecek. İmar alanları içinde kalan madencilik faaliyetleri ise ilgili yerel merciden izin alınarak yapılabilecek. Madencilik faaliyetleriyle ilgili, mühendislerce hazırlanan projelerin il özel idaresine verilmesi zorunlu olacak. Gerçek dışı veya yanıltıcı beyanda bulunan teknik elemanlar uyarılacak. Yanıltıcı beyanların 3 yıl içinde tekrarlanması halinde teknik elemanların beyanları 1 yıl süreyle geçersiz sayılacak.

RUHSATSIZ İŞLEMLERSevk fişi olmadan maden sevkıyatı tespit edildiğinde madene el konulacak, madenin ocak başı satış bedelinin 5 katı tutarında idari para cezası uygulanacak. Ruhsat olmadan ya da başkasına ait ruhsat alanı içerisinde üretim yapıldığının tespiti halinde faaliyetler durdurularak, üretilen madene el konulacak. Bu eylemi gerçekleştirenler hakkında, üretilmiş olan ve el konulma imkanı ortadan kalkmış olan madenlerin ocak başı fiyatının 2 katı tutarında para cezası verilecek. El konulan madenler mülki idare amirliklerince satılacak, bedeli il özel idare hesabına aktarılacak. Ham madde üretim izni olmadan üretim yapıldığının ve ham maddenin kamuya ait projelerde kullanıldığının tespit edilmesi halinde faaliyetler durdurulacak.

RUHSAT ALIMINDA DEĞİŞİKLİKMadencilik faaliyetleri ile ilgili ruhsat verilmesi için harç ve teminat yatırılması zorunlu olacak. Ruhsat alımı, ruhsat aşamasına ve ruhsat süresine bağlı olarak hektar başına yıllık,

Zeytinlikler şimdilik kurtuldu

Maden yasası kabul edildi. Zeytinlik alanlardaki maden faaliyetlerine ilişkin düzenleme içeren hüküm, verilen önergelerle tasarı metninden çıkarıldı.

Page 35: Yayın No: 4053 • Yerel Süreli Yayın • Aylık ve Türkçe ...e-mail: osiad@osiad.org.tr, bilgilerinin her hangi birinden iletişim kurulabilir. Dergideki yazılardan yazarları

3535

yıllık ruhsat harcının yüzde 1’i olarak belirlenecek. Bu oranı yüzde 50 oranında artırma ve eksiltmeye Bakanlar Kurulu yetkili olacak. Teminat miktarı 10 bin liradan az olmayacak. Bu miktar, her yıl yeniden değerlendirme oranı nispetinde artırılacak. Arama dönemi üretim izni ve üretim için işletme izni talep edildiğinde, çevre ile uyum teminatı alınacak. Faaliyetlerden sonra, sahanın çevre ile uyumlu hale getirilmesinin ardından bu teminat iade edilecek.

DEVLET HAKKIMaden üretiminde devlet hakkı, ocaktan çıkarılan madenin ocak başındaki fiyatından alınacak. Üretilen madenin ham madde olarak kullanılması veya satılması halinde, aynı pazar ortamında madenin işletmelerdeki tüvenan olarak ocak başı satışında uygulanan fiyat, ocak başı satış fiyatı olacak. Bu fiyat, emsallerinden az olamayacak. Maden üretiminden alınacak devlet hakkı, yüzde 1 ile 4 arasında değişiyor.Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerde yapılacak madencilik faaliyetlerinden devlet hakkı yüzde 30 fazlasıyla alınacak. Devlet hakkı, işletme ruhsatı harç miktarından az olmayacak. Yeraltı işletme yöntemi ile üretim yapılması durumunda ödenmesi gereken devlet hakkının yüzde 50’si alınmayacak. Ruhsat sahibince devlet hakkının yüzde 25’i ruhsatın bulunduğu il özel idaresine, yüzde 25’i Köylere Hizmet Götürme Birlikleri hesabına, kalan yüzde 50’si de Hazine hesabına yatırılacak.

RUHSAT DÜZENLEMESİMaden arama ruhsatının düzenlenmesinden sonraki ilk bir yıl ön arama dönemi olacak. Ön arama dönemi sonuna kadar,

maden arama projesinde yer alan faaliyetlerin tamamlandığını belirten raporun hazırlanması zorunlu olacak. Söz konusu raporun ardından genel arama dönemi başlamasına hak sağlanacak. Bu dönem sonunda da faaliyetlere ilişkin rapor hazırlanacak. Aksi halde ruhsat iptal edilecek.Arama dönemleri ile ilgili proje, arama faaliyet raporları ve diğer belgeler, yapılan çalışmaların niteliği dikkate alınarak jeoloji, jeofizik, maden mühendislerince hazırlanacak. Maden arama projelerindeki eksikler, yapılan bildirimden itibaren 3 ay içinde tamamlanabilecek. Eksiklerini verilen sürede gidermeyenlerin teminatları iki katına çıkarılacak ve süre 3 ay daha uzatılacak. Bu süre sonunda da eksiklerini tamamlamayanların talepleri kabul edilmeyecek.İşletme projesine aykırı faaliyette bulunulması ve faaliyetlerin can ve mal güvenliği açısından tehlikeli bir durum oluşturulduğunun tespit edilmesi durumunda maden üretimine yönelik faaliyetler durdurulacak.Herhangi bir sebeple hükümden düşmüş, terk edilmiş veya taksir edilmiş alanlar ihale yolu ile aramalara açılacak. İlan süresi içinde müracaat olmaması halinde alan başka bir işleme gerek kalmadan aramalara açık hale gelecek. Ancak işletme ruhsat safhasında hukuku sona eren sahalar ile MTA Genel Müdürlüğü tarafından görünür rezervi mühürlenerek Genel Müdürlüğe devredilen sahalara bu hüküm uygulanmayacak.

İŞ GÜVENLİĞİMaden işletme faaliyetleri, maden mühendisi nezaretinde yapılacak. Yeraltı üretim yöntemi ile çalışan işletmeler ile en az 15 işçi çalıştıran açık işletmeler asgari bir maden mühendisini

daimi olarak istihdam etmek zorunda olacak. Daimi istihdam edilen maden mühendisi, kanun ve yönetmeliklerle belirlenen şartları taşıması kaydıyla, iş güvenliği ile görevli mühendis veya teknik elemanların üstlendiği görev ve sorumluluğu da yerine getirecek.Maden üretiminde, çevre ile uyum planı çerçevesinde gerekli güvenlik ve çevresel önlemler alınmaması durumunda, söz konusu tedbir alınana kadar, sorumluluk ruhsat sahibinin olması şartıyla, durum valiliklere bildirilecek. Bu aşamada, çevre uyum planı ile ilgili gerekli tedbirler orman idaresi ya da il özel idaresi tarafından yerine getirilecek. Yapılan masraflar, ruhsat ve çevre ile uyum teminatından karşılanacak.Bakanlıkça, ruhsat müracaatlarına kapatılan alanlar ile havza ve kuşak madenciliğini geliştirmek ve jeolojik yapıyı aydınlatmak için herhangi bir nedenle hükümden düşmüş, terk edilmiş veya taksir edilmiş alanlarda, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğüne, arama faaliyeti için ruhsat verilebilecek.

DEVLET ORMANLARINDA MADEN ARAMASITasarıya göre, devlet ormanlarında maden aranması ve işletilmesi ile madencilik faaliyeti için zorunlu olan su, haberleşme, yol ve altyapı tesislerinin yapımına, bedeli karşılığında Çevre ve Orman Bakanlığınca izin verilebilecek. Devlet ormanları sınırları içindeki tohum meşcereleri, gen koruma alanları, muhafaza ormanları, orman içi dinlenme yerleri, nadir ekosistemlerin bulunduğu alanlarda yapılacak maden faaliyetlerine ilişkin ruhsatın verilmesi, Çevre ve Orman Bakanlığının yetkisinde olacak.

Page 36: Yayın No: 4053 • Yerel Süreli Yayın • Aylık ve Türkçe ...e-mail: osiad@osiad.org.tr, bilgilerinin her hangi birinden iletişim kurulabilir. Dergideki yazılardan yazarları

Ziraat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Doç. Dr. Gökhan Günaydın, yeterli önlem alınmayan tarımsal hastalıklar ve olumsuz iklim koşulları nedeniyle tarım sektörünün krize sürüklendiğini söyledi.

Ziraat Mühendisleri Odası’nda basın toplantısı düzenleyen Genel Başkan Doç. Dr. Gökhan Günaydın, önümüzdeki süreçte tarım ve hayvancılık sektörünü bekleyen olası bir krize dikkat çekti.

Türkiye’de tarım sektörünün uzun zamandır ciddi sorunlarla karşı karşıya olduğunu belirten Günaydın, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı‘nı tarım sektöründe yaşanan olumsuz gelişmeler konusunda önlem almamakla suçladı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, genel ekonominin yüzde 11.7 büyüdüğü ancak 2010 yılı ilk çeyreğinde tarım sektörünün

yüzde 3.8 küçüldüğünü dile getiren Günaydın, “Sözü edilen küçülme rekoru niteliğindedir” hatırlatmasında bulundu.

Günaydın, 2000, 2001 ve 2009’deki krizlerde ve 2007, 2008’de yaşanan kuraklık yıllarında dahi bu boyutlarda küçülmenin yaşanmadığını söyledi. Yaşanan verim ve üretim kayıplarının, küçülmenin ilk çeyrekle sınırlı kalmayacağını ve etkilerini yıllara yayabileceğine uyarısında bulundu.

BUĞDAYDA YÜZDE 50 ÜRETİM KAYBIGünaydın, Ziraat Mühendisleri Odası’nın ülke genelinde yaptığı araştırmalara göre, buğdayda verim ve üretim kaybının yaşanacağını kaydetti.

Verim kaybının Antalya, Balıkesir, Denizli ve Manisa’da yüzde 10‘dan az; Adana, Çanakkale, Kastamonu, Kayseri,

Konya, Mersin, Muğla, Şırnak, Tokat ve Uşak’da yüzde 10 ile yüzde 25 aralığında; Aydın, Bursa, Diyarbakır, Edirne, Antep, Hatay, İzmir, Kırklareli, Urfa ve Van’da yüzde 25 ile yüzde 50 aralığında” olacağını belirtti.Et sektöründe de olumsuz gelişmeler yaşandığını belirten Günaydın, Et ve Balık Kurumu‘nun (EBK) toplam 16 bin ton hayvan ithalatı için ihale yapılmış olmasına rağmen et fiyatlarında düşüş yaşanmadığını söyledi. Günaydın, “Fiyatların inmesine hizmet etmeyen bu ithalat, ne yazık ki birçok hayvan hastalığının Türkiye‘ye gelmesine ve çok sayıda üreticinin iflas etmesine neden olacaktır” dedi.Türkiye’nin kırmızı et üretiminin 10 yılda 507 bin tondan 410 bin tona düştüğünü aktaran Günaydın, bundan sonraki süreçte, canlı hayvan ve et ithalatının yıkıcı etkilerinin giderek daha boyutlu bir biçimde kendini göstereceğini dile getirdi.

Günaydın: Tarım ve hayvancılık krize sürükleniyor

Türkiye’nin kırmızı et üretiminin 10 yılda 507 bin tondan 410 bin tona düştüğünü aktaran Günaydın, bundan sonraki süreçte, canlı hayvan ve et ithalatının yıkıcı etkilerinin giderek daha boyutlu bir biçimde kendini

göstereceğini dile getirdi.

36

Page 37: Yayın No: 4053 • Yerel Süreli Yayın • Aylık ve Türkçe ...e-mail: osiad@osiad.org.tr, bilgilerinin her hangi birinden iletişim kurulabilir. Dergideki yazılardan yazarları

37

AA muhabirinin Uluslararası Doğrudan Yatırım Verileri Bülteninden derlediği verilere göre, Türkiye’ye bu yılın Ocak-Mayıs döneminde giren yabancı sermayenin sektörlere göre dağılımında, elektrik-gaz ve su ile imalat, inşaat, toptan ve perakende ticaret, gayrimenkul kiralama ve iş faaliyetleri, ulaştırma, haberleşme ve depolama hizmetleri ön planda yer aldı.Bu dönemde 1 milyar 437 milyon dolarlık yabancı sermayenin 383 milyon doları yatırım alanı olarak elektrik-gaz ve suyu, 336 milyon doları imalat sanayini, 197 milyon doları da inşaat sektörünü seçti.Yabancılar, mali aracı kuruluşların faaliyetleri sektöründe 148 milyon dolarlık, toptan ve perakende ticarette 109 milyon dolarlık, gayrimenkul kiralama ve iş faaliyetleri alanında 68 milyon dolarlık, ulaştırma, haberleşme ve depolama hizmetleri alanında 65 milyon dolarlık sermaye girişi gerçekleştirdi.

SERMAYE GİRİŞİNİN ÇOĞU AB’DENBu dönemde Türkiye’ye uluslararası doğrudan yatırım girişlerinin yüzde 80,5’i AB kaynaklı oldu.En fazla sermaye, 236 milyon dolar ile Fransa’dan geldi, bunu 132 milyon dolar ile Hollanda, 131 milyon

Küresel kriz nedeniyle düşen vergi tahsilatlarını artırmak için yeni formüller arayan Maliye Bakanlığı, denetim sistemini daha da etkin hale getirmek için, vergi denetim elemanlarına ‘prim verme’ modeli geliştirdi. Henüz taslak halinde olan modele göre, denetim elemanlarının hazırladığı raporlar doğrultusunda, bu raporları hazırlayan denetim elamanlarına belirli oranda prim verilecek. Teşvik priminin, hangi kriterlere göre verileceği ise henüz netleşmedi. Maliye Bakanlığı, tüm çalışmalarını vergi tahsilatını arttırmak ve kayıtdışı ekonomi ile mücadeleyi etkinleştirmeye yoğunlaştırdı.

KAÇAĞA CEZA ARTIRILACAKBu amaçla vergi kaçakçılarına verilen cezaların arttırılmasına ilişkin yasal düzenlemelerin yanı sıra vergi denetimini etkinleştirmek amacıyla da bazı düzenlemeler üzerinde çalışılıyor. Bu çalışmalar kapsamında, vergi denetim elamanlarının özlük haklarının iyileştirilmesi ve vergi ihbar sisteminin güçlendirilmesi de yer alıyor. Buna göre, vergi

dolar ile İngiltere izledi.Almanya’dan 66 milyon dolarlık, İtalya’dan ise 13 milyon dolarlık sermaye girişi olurken, AB üyesi olmayan Avrupa ülkelerinden ise 48 milyon dolarlık doğrudan sermaye geldi.Bu yılın Ocak-Mayıs döneminde ABD’den 55 milyon dolarlık, bir önceki yıl Ocak-Mayıs döneminde hiç doğrudan sermaye girişi gerçekleşmeyen Kanada’dan ise 54 milyon dolar tutarında sermaye geldi.Türkiye’ye ilk 5 ayda Asya’dan 123 milyon dolar, Yakın ve Ortadoğu ülkelerinden 98 milyon dolar, Asya’dan 123 milyon dolar, körfez ülkelerinden ise sadece 82 milyon dolar sermaye girişi oldu.

HER 10 ŞİRKETİN 3’Ü TİCARETLE UĞRAŞIYOROcak-Mayıs döneminde uluslararası sermayeli 1.252 şirket kuruldu. Bunun 1.026’sını yeni şirketler, 193’ünü iştirakler, 33’ünü de şubeler oluşturdu.Bu şekilde Türkiye’de uluslararası sermayeli şirket sayısı da 24 bin 924’e ulaştı. Bunların da 19 bin 645’i yeni, 4 bin 644’ü iştirak, 635’i de şubelerden meydana geldi.Verilere göre, uluslararası sermayeli her 10 şirketin 3’ü ticaretle uğraşıyor, 2’si imalat sanayiinde, 1’i de gayrimenkul kiralamada faaliyet gösteriyor.

kaçarına mükelleflerle ilgili olarak uygulanan ihbar sistemi daha basit hale getirilecek. Vergi ihbarlarında tahsil edilen cezanın yüzde 10’u ihbarcıya veriliyor. Bu oranın arttırılması ve ihbarcılara yapılacak ödemenin hızlandırılması öngörülüyor. İhbarcılara yapılacak ödemenin artırılmasına ilişkin çalışmalar çerçevesinde, Maliye Bakanlığı bünyesinde görev yapan denetim elemanlarına da teşvik amacıyla prim verilmesi planlanıyor. Bu konudaki çalışmalar henüz taslak aşamasında. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek tarafından onaylanırsa, yasal düzenleme haline getirilecek. Bakan Şimşek onay verirse, denetim elemanlarına yazdıkları vergi raporları için belirli kriterler doğrultusunda teşvik primi verilecek. Bu teşvik primleri, zenginleşmeye yol açmayacak düzeyde olacak. Maliye Bakanlığı kaynakları, teşvik primlerinde bir üst limitin belirlenebileceğini kaydettiler. Böylece, hem vergi gelirlerinin arttırılması hem de denetim elemanlarının daha etkin bir şekilde çalışması sağlanacak.

Enerji sektörü yabancının gözdesi

Vergi cezası kes, primi kap

Yılın ilk 5 ayında Türkiye’ye giren 1,4 milyar dolarlık yabancı sermayenin 383 milyon doları enerji alanına yatırım yaptı

Maliye, krizde düşen vergiyi artırmak için yeni uygulamaya geçiyor. Buna göre rapor hazırlayan denetim elemanlarına prim verilecek

Page 38: Yayın No: 4053 • Yerel Süreli Yayın • Aylık ve Türkçe ...e-mail: osiad@osiad.org.tr, bilgilerinin her hangi birinden iletişim kurulabilir. Dergideki yazılardan yazarları

38

1977 yılında kurulan Özer Vida, bağlantı elemanları konusunda faaliyet yürütüyor ve 33 yılın sonunda üçüncü kuşak işbaşında bulunuyor.

Firmanın sahibi Mehmet Özeren, bağlantı elemanları konusunda iç piyasada oluşan arza, geniş yelpazede hem imalat hem de pazarlamayla

cevap verecek bir konumda olmaktan gurur duyduklarını belirterek, “Kuruluşumuzdan bugüne kadar geçen zaman içerisinde, ilke edindiğimiz kalite, samimiyet ve güven unsurlarından taviz vermeden müşteri memnuniyetlerini bugün olduğu gibi bundan sonra da devam ettireceğimizin gururunu duymak ve onurunu yaşamak

bize inanılmaz şevk vermektedir” dedi.

Bağlantı elemanlarının yanında her türlü imalat sektörüne destek verebilecek teknik malzemelerin de satışını yaptıklarını ifade eden Özeren, şirketin çok geniş bir yelpazede hizmet verdiğini anımsattı. Hizmet verdikleri sektörleri

1977 yılında faaliyete geçen Özer Vida, bağlantı elemanlarını hem üretiyor hem pazarlamasını yapıyor. Krizin ve dış alımların yarattığı haksız rekabete dikkat çeken firma sahibi Mehmet Özeren “Bizim için önemli olan kaliteli ve doğru ürünü müşterilerimize sunabilmektir. Bağlantı elemanlarında kaliteden ödün vermek daha büyük bedellerin ortaya çıkmasına neden oluyor” dedi.

“Haksız rekabete rağmen kaliteden ödün vermiyoruz”

Özer Vida sahibi Mehmet ÖZEREN

Page 39: Yayın No: 4053 • Yerel Süreli Yayın • Aylık ve Türkçe ...e-mail: osiad@osiad.org.tr, bilgilerinin her hangi birinden iletişim kurulabilir. Dergideki yazılardan yazarları

39

inşaat, makine, metal işleri, ahşap PVC, doğrama, yüksek gerilim-alçak gerilim dahil elektrik ve elektronik sektörü olarak sıralayan Özeren, “Bizi farklı yapan yanımız, kalite, samimiyet ve güvendir. Farklı olmak için bunlardan ödün vermeden bugünlere gelmek elbette bir farklılık göstergesidir. Çünkü bizim müşterimiz özeldir. Bu yüzden biz de özeliz” diye konuştu.

Kalite belgeleri mevcutİmal ettiği ya da pazarladığı ürünlerin kalite belgelerinin mevcut olduğunu, Türkiye ve dünyanın krizden geçtiği bir dönemde rekabetin artmasıyla maliyeti düşürmek isteyen firmaların kaliteden taviz verdiklerini belirten Özeren, “Müşterilerimizle olan görüşmelerimizde bağlantı elemanlarına ödedikleri bedelin

ürün maliyetlerine çok düşük yüzdelerde tesir ettiğini ve bu rakamlar için ürün kalitelerini bozmamaları gerektiğini, kalitenin önemsenmemesi durumunda daha büyük bedel ödeme durumlarının ortaya çıkabileceğini anlatıyoruz. Bizim için önemli olan kaliteli ve doğru ürünü müşterilerimize sunabilmektir” dedi. Özeren, şöyle devam etti:

Haksız rekabet zorluyor“Türkiye bir süreçten geçiyor. Dünyada yaşanan kriz ve hükümetlerin aldıkları kararlar neticesinde bu süreç sancılı geçiyor. Sektör olarak etkilenmemek mümkün değil. Kriz ortamlarında rekabetin olumlu yönde yapılması gerektiğine inanıyoruz. Haksız rekabet, birçok sektörü olumsuz etkiliyor. Kendi sektörümüz için konuşmak gerekirse yurt

dışı alımlarının haksız rekabeti körüklediğini söyleyebiliriz. Bu haksız rekabette kalite ve güven talileştiriliyor. Bu durumda yapılması gereken sanırım, biraz daha özverili davranmak. Türkiye sınırları içinde üretilen ürünlerin ithal olarak ülkemize girmesine engel olmak bu sermayenin Türkiye sınırları içinde kalmasını sağlamak için büyük bir dayanışma içinde olmamız gerekiyor. Amaç günü kurtarmak olmamalı, 40-50 yıl sonrasının Türkiye’si için üreticimizi ve tüketicimizi desteklemek olmalıdır.”

Örnek Sanayi Sitesi 1259. Sokak No: 10 Ostim - AnkaraTel: (0312) 385 34 36 - 37Faks: (0312) 385 34 [email protected]

Page 40: Yayın No: 4053 • Yerel Süreli Yayın • Aylık ve Türkçe ...e-mail: osiad@osiad.org.tr, bilgilerinin her hangi birinden iletişim kurulabilir. Dergideki yazılardan yazarları

Basında OSİAD

Page 41: Yayın No: 4053 • Yerel Süreli Yayın • Aylık ve Türkçe ...e-mail: osiad@osiad.org.tr, bilgilerinin her hangi birinden iletişim kurulabilir. Dergideki yazılardan yazarları

Basında OSİAD

Page 42: Yayın No: 4053 • Yerel Süreli Yayın • Aylık ve Türkçe ...e-mail: osiad@osiad.org.tr, bilgilerinin her hangi birinden iletişim kurulabilir. Dergideki yazılardan yazarları

Basında OSİAD

Page 43: Yayın No: 4053 • Yerel Süreli Yayın • Aylık ve Türkçe ...e-mail: osiad@osiad.org.tr, bilgilerinin her hangi birinden iletişim kurulabilir. Dergideki yazılardan yazarları

Basında OSİAD

Page 44: Yayın No: 4053 • Yerel Süreli Yayın • Aylık ve Türkçe ...e-mail: osiad@osiad.org.tr, bilgilerinin her hangi birinden iletişim kurulabilir. Dergideki yazılardan yazarları

44

Türk televizyonlarında

her sezon 200’den

fazla dizi yayına giriyor,

bunlardan çoğu birkaç

bölüm sonra yayından

kaldırılırken; bazıları

da halk tarafından çok

seviliyor, izlenme rekorları

kırıyor ve yıllarca devam

ediyor. Şu an televizyon

kanallarında 70’den fazla

dizi yayınlanıyor. Türk

halkı neden son dönemde

dizilere bu kadar meraklı

hale geldi? Dizilerin halka

cazip gelen yönleri neler?

İnsanlar dizilerden nasıl

etkileniyorlar? Diziler ruh

sağlığımızı bozuyor mu?

Dizilerdeki karakterleri

örnek almak iyi bir şey

mi, kötü bir şey mi?

Cinsellik, aile ve evlilik

konularında halkımızı

bilgilendirmeyi ve

farkındalığı arttırmayı

amaçlayan Cinsel

Sağlık Enstitüsü Derneği

(CİSED); televizyon

dizilerinin halkın ruh

sağlığı üzerindeki etkileri

konusunda çok çarpıcı bir

basın açıklaması yaptı.

Diziler insanı hayal

dünyasına götürür

Türk halkının son dönemde

dizilere fazlaca merak saldığını

söyleyen CİSED Genel Başkanı

Dr. A. Cem Keçe; “Televizyon

bir eğlence ve bilgilendirme

aracıdır. Televizyonun

temel misyonu hoşça vakit

geçirtmek, biraz da olsa günlük

hayatın sıkıntılarından kişiyi

uzaklaştırmak ve dünyada

olan biten konusunda bilgi

vermektir. Eskiden beri Türk

halkı olarak dizi izlemeyi

seviyoruz. Geçmişte Dallas

vardı, tüm Türkiye nefesimizi

tutup Dallas’ı seyrederdik. Bir

dönem Brezilya dizileri modaydı,

konu komşu bir araya gelinip

dizinin baş kahramanı fakir kız

Maria’nın zengin oğlan Fernando

ile olan aşkı seyredilirdi, yeri

geldiğinde Maria ile birlikte

gözyaşı dökülür ve dizi üzerine

yorumlar yapılırdı. Bu hem bir

vakit geçirme, hem de belki de

bir rahatlama, günlük hayatın

stresinden uzaklaşma yoluydu.

Televizyon sayısı arttıkça

dizi sayısı da arttı ve dizilerin

içerikleri de değişti. Günümüzde

çok sayıda dizi var ve dizilerdeki

ortak konular genellikle aşk,

yasak aşk, karşılıksız aşk, aşk

üçgeni, şiddet, ihanet, cinayet,

sürekli mutsuzluk, huzursuzluk,

gözyaşı. Olumlu ve umut verici

bir konuya rastlamak gerçekten

çok zor. Bu durum haliyle bu

dizileri izleyenlerin psikolojilerini

de olumsuz etkileyebiliyor.’’ dedi.

Televizyonun önemli bir güç

olduğunu ve insanlar üzerinde

etkisinin büyük olduğunu da

belirten Dr. Keçe; “Diziler aslında

hayatın aynasıdır, toplumda

var olanı yansıtır. Tabi bir

yandan da bir hayal dünyası

oluşturulur, dizilerde hiçbir şey

imkansız değildir ve kişilerin

hep sahip olmak istedikleri

hayatlar onlara gösterilebilir.

Kişi dizideki bir karaktere

kendini yakın hissedebilir, onun

saç stilini ya da giyim tarzını

beğenebilir, o diziyi izlerken

kendini farklı bir dünyada

hissedebilir. Önemli olan hayalle

gerçeği karıştırmamaktır. Bir

açıdan bakıldığında kişiyi günlük

hayatın stresinden uzaklaştırıp

güzel yalıların, zenginliğin, lüks

arabaların, aşkların olduğu bir

dünyaya götürmesi olumlu bir

şeyken, bir yandan bakıldığında

da kişi gerçek hayatta bunlara

sahip olamamanın üzüntüsü

ile kendini kötü hissedebilir ve

bunalım yaşayabilir. Özellikle

ergenler ve gençler bu

durumdan etkilenebilirler.’’ dedi

Dizilere teslim olmak… Bir zamanlar Dallas’ın esiriydik. Şimdilerde Aşk-ı Memnu, Ezel rüzgarları esiyor. Olaylar hep aynı: Yalılar, cipler, kimin hangi meslekten olduğu bilinmeyen oyuncular, şiddet, aşk, ihanet, evlilik dışı ilişkiler ve şiddet… Diziler mi toplumu etkiliyor, toplum mu dizilere yansıyor?

Page 45: Yayın No: 4053 • Yerel Süreli Yayın • Aylık ve Türkçe ...e-mail: osiad@osiad.org.tr, bilgilerinin her hangi birinden iletişim kurulabilir. Dergideki yazılardan yazarları

45

Kendini ifade etmeyen

bir toplumuz

Son dönemin en popüler dizileri

Aşk-ı Memnu, Yaprak Dökümü,

Kurtlar Vadisi, Ezel, vb. de

aşk, ihanet, aile içi çatışmalar,

şiddet, intikam ve cinayetlerin

fazlaca yer aldığının altını çizen

CİSED Genel Başkan Yardımcısı

Psikolog Gülüm Bacanak; “Bu

dizilerde neredeyse huzurlu

ve mutlu geçirilen hiçbir an

yok ya da her mutlu andan

sonra mutlaka kötü bir haber

alınıyor. Dizi karakterleri mutlu

olduklarına bile sevinemiyorlar.

Gözyaşı, acı, üzüntü daha fazla

ilgi çekiyor. İhanet çok normal

bir kavrammış gibi karşılanıyor.

Evlilik kavramı artık farklı

algılanmaya başlandı. Birlikte

yaşama, babasız çocuk sahibi

olma doğal karşılanır hale geldi.

Zaten ensestin, tecavüzlerin,

tacizlerin, aile içi şiddetin yaygın

olduğu bir toplumuz. Toplum

mu dizilerin konularını belirliyor

yoksa diziler mi toplumu

etkiliyor, bu konuda uzmanlar

araştırmalar yapmalılar. Belki

de bu diziler şu an toplumun

geldiği son durumu yansıtıyor

olabilir.’’ dedi. İçe kapanık bir

toplum olduğumuzu da söyleyen

Bacanak; “Yetiştiriliş tarzı

itibariyle toplum olarak genelde

duygu ve düşüncelerimizi

fazlaca dile getirmeyen,

hakkını aramayan, kendini

ifade etmekte güçlük çeken

bir toplumuz. Bu nedenle de

dizilerde izlediklerimiz belki de

olmak istediğimiz karakterlerdir.

Her insan bir durumdan aynı

şekilde etkilenmez. Bir kişi

için olumlu olan diğer kişi için

olumsuz anlam taşıyabilir.

Diziler %100 halkın ruh sağlını

bozar diyemeyiz, ancak

kişilerin etki altında kalması

ve olumsuz eylemlerde

bulunmaları mümkündür. Bu

diziler hazırlanırken olası etkileri

iyi bir şekilde tahlil edilmeli

ve mutlaka sosyal psikoloji

alanında bilgili uzmanların

desteği alınmalıdır.’’ dedi.

Page 46: Yayın No: 4053 • Yerel Süreli Yayın • Aylık ve Türkçe ...e-mail: osiad@osiad.org.tr, bilgilerinin her hangi birinden iletişim kurulabilir. Dergideki yazılardan yazarları

Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Acil Tıp Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gürkan Ersoy, aşırı sıcaklar nedeniyle sıcak çarpmasına dikkat edilmesi gerektiğini söyledi.

Haziran ayı itibariyle acil servis başvurularının, sıcaklığa bağlı olarak yüzde 10 ila 20 oranında arttığına işaret eden Ersoy, ”Özellikle yaşlılar, çocuklar ve hamileler sıcaktan çok etkileniyor. Kalp hastalıkları, sıcak çarpmaları artıyor. Sıcakla birlikte insanların tahammülü gücü azalıyor ve kavgalar yaralanmalar, darplar artıyor” dedi.

Sıcak havanın olumsuz etkileri konusunda çocuklar, hamileler ve yaşlıların yüksek risk grubunda bulunduğunu, ancak çeşitli meslek gruplarında bulunanların da sıcak havadan etkilenme riskine karşı önlem alması gerektiğini belirten Ersoy, şöyle konuştu:

”Sıcak çarpmasına dikkat edilmeli. Sıcak çarpmasına karşı en ucuz ve etkili yöntem, tedbir almaktır. 11.00 ile 17.00 saatleri arasında çok mecbur kalmadıkça dışarı çıkmamak gerekiyor. Dışarı çıkılması gereken hallerde, açık renkli, ince giysiler giyerek, şapka ve şemsiye kullanılmalı, güneş gözlüğü takılmalı ve yüksek koruma faktörlü güneş kreminden yararlanılmalı. Eğer doktorunuz aksini söylemediyse 2 litrenin üzerinde sıvı tüketmelisiniz. Alkol kullanımı, mümkün olduğunca akşam saatlerinde

olmalı ve az miktarlarla kısıtlanmalı. Kızartma ve baharatlı yemeklerden uzak durulmalı. Kalp, tansiyon ve böbrek hastalığınız yoksa, kortizonlu ilaç kullanmıyorsanız, doktorunuz tarafından yasaklanmadıysa, aldığınız tuzu biraz artırabilirsiniz. Terle birlikte tuz da kaybettiğimiz için halsizlik, yorgunluk, bitkinlik yapabilir.”

GÜNEŞ ÇARPMASI HALİNDE YAPILMASI GEREKENLERDoç. Dr. Ersoy, güneş çarpan kişilere yapılacak en önemli yardımın, süratle 112 Acil Servis ekibine haber verilerek, sistemin harekete geçmesini sağlamak olduğunu söyledi.Acil durumların her an gerçekleşebileceği ihtimaline karşı bireylerin ilkyardım eğitimi almasının faydalı olacağını söyleyen Ersoy, şunları kaydetti:”İlkyardım eğitimi bulunmayan kişilerin yapılabileceği en iyi şey, sağlık ekiplerine haber vermek olacaktır. Doktorlar gelene kadar, hasta, usulüne uygun olarak serin bir yere taşınmalı, üzerine ıslak çarşaf örtüldükten sonra el bileği, kasıklar, koltuk altı gibi damarların yüzeye yakın geçtiği bölgelere havluya sarılı buz torbaları konulmalı, vücut sıcaklığının düşmesi sağlanmalıdır. Eğer şuuru açıksa, vücut sıcaklığını düşürmek amacıyla hastanın soğuk içecekler tüketmesine yardımcı olunmalıdır.”

Güneş çarpmasına dikkat!

Hava sıcaklıklarının mevsim normallerinin üzerinde seyrettiği dönemlerde, sıcak çarpması vakalarında artış gözleniyor.

46

Page 47: Yayın No: 4053 • Yerel Süreli Yayın • Aylık ve Türkçe ...e-mail: osiad@osiad.org.tr, bilgilerinin her hangi birinden iletişim kurulabilir. Dergideki yazılardan yazarları

4747

Barakadan gecekonduya Tansı ŞENYAPILI

Bu klasik önemdeki çalışmada, “Modern Türkiye”nin karakteristik olgularından biri olan “gecekondu”nun oluşum süreci, belki de en çarpıcı bir biçimde yaşandığı yerde, Ankara örneğinde inceleniyor. Çarpıcı; çünkü başkent Ankara, Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren ‘numunelik’ olmak üzere planlanmış bir kent. Kitapta, siyasal-ekonomik ortamdaki ve kentsel yaşantıdaki dönüşümlerin ve toplumsal farklılaşmaların, mekâna nasıl yansıdığına dair çok boyutlu bir bakış açısı sunuluyor. Son derece ayrıntılı bir bakış bu: Yasal düzenlemelerin, inşaat ve kooperatif örgütlenmesinin, belediyecilik pratiğinin gelişimi; semt ‘karakterlerinin’ değişimi; gecekonduların marjinallikten yerleşikleşmesine giden yol ve bütün bu meselelerin o dönemlerde nasıl algılandığı, nasıl tartışıldığı mercek altına alınıyor.

Tansı Şenyapılı’nın 1986 yılında Sedat Simavi Sosyal Bilimler Ödülü’nü alan çalışmasının geliştirilmiş biçimi olan bu kitap, Türkiye’de kent ve gecekondu

araştırmaları literatürünün temel eserlerinden biridir.

Sanki Viran Ankara Funda Şenol CANTEK

Ankara’nın, Türkiye’de modern kentleşmenin vitrini olarak tanzim edilmesinin üzerinden on yıllar geçti. Vitrin eskidi, kıyafetler epridi, dekor yıprandı, mankenlerin kolu bacağı koptu. Funda Şenol Cantek’in derlemesi, Ankara’nın heyecanlı modernleşme tarihi içinde ‘düşkünleşmesi’ hakkında bir kitap. Bu sürecin, belirli mahallelerde, mekânlarda kendine mahsus çehrelere bürünen değişik tarihsel uğrakları ve görünümleri hakkında...19. yüzyıl Ankara’sında mahalleler ve gündelik yaşam (Zeliha Etöz)… 1957 sel felâketzedelerinin Mamak’tan Yenimahalle’ye uzanan hayat çizgileri (Funda Şenol Cantek)… “1980’ler sonrası Ankara’da kentli olmak ne demektir?” sorusu peşinde Ankara ve modernleşme (Belkıs Ayhan Tarhan)… Erken Cumhuriyet Ankara’sında modernleşmenin gerilimlerinin kadınlar ve kılıkları üzerinden bir okuması (Elif Ekin Akşit)… Kabadayıların ve futbolun mahallesi: Hacettepe (Levent Cantek)… “Bozkırdaki cennet”: Gençlik Parkı (Burcu Yılmaz)… ve Melih Gökçek döneminin, bir toplu konuta indirgenen Ankara’sı (Gürsel Korat)…Meraklısı için not: Kitabın adı, Sensiz Ankara isimli şarkıdan:Günüm kara, gecem zindan / Sen gideli sanki viran, / Sevgilim, sensiz Ankara. / Gözyaşımı kurutmuyor / Efkârımı dağıtmıyor / Artık beni avutmuyor / Sevgilim, sensiz Ankara.

Söz: Mehmet Erbulan, Beste: Necdet Tokatlıoğlu

Dünyada ekonomik ve politik alanlardaki gelişmeler; bilişim, internet, arama motorları, dijital fotoğraf, televizyon, multimedya, oyun, taşımacılık, telekomünikasyon, insanla makine arasındaki ilişki, ses tanıma, dış kaynak kullanımı, açık kod, süreç ve dağıtım ağları gibi alanlardaki yenilikler, yazılım ürün ve hizmetlerinin yönünü de etkilemektedir.Avrupa Birliği sürecinde ve bilişimin yalnızca kullanıcısı değil, aynı zamanda üreticisi olmaya geçiş aşamasında, yazılım, Türkiye için öncelikli sektörlerden biridir. Türkiye’de yazılım sektörü, son yıllardaki bazı çabalara rağmen, gerekli atılımı henüz gerçekleştirememiştir.

Bu yapıt, Türk yazılım sektörüne yön ve strateji belirleyici; sorunları analiz eden ve çözüm önerileri getiren; ülke özelliklerini ve dünyadaki gelişmeleri göz önünde bulunduran; ülkelerarası karşılaştırmalı; hem teorik hem pratik tarafı olan; yazılımın ülke ekonomileri için önemini teorik olarak anlatan, aynı zamanda somut ve toplumsal problemlerin çözümüne katkıda bulunmayı amaçlayan; üniversite ve diğer eğitim merkezlerinde bilişim ve iktisadi ve idari bilimler öğrencilerinin, devlet ve hükümet yetkililerinin, yazılım sektörü firmalarının, müşterilerin ve yatırımcıların yararlanabileceği bilimsel ve akademik bir

araştırma örneğidir.

Dünyada ve Türkiye’de Yazılım Sektörü Fuat ALİCAN

Page 48: Yayın No: 4053 • Yerel Süreli Yayın • Aylık ve Türkçe ...e-mail: osiad@osiad.org.tr, bilgilerinin her hangi birinden iletişim kurulabilir. Dergideki yazılardan yazarları