3
293 YÂKUTÝYE MEDRESESÝ ve KÜMBETÝ alýnmýþtýr. Osmanlý ülkesinde üslûp arayýþ- larý ve Þeyh Hamdullah’ýn çevresinde olu- þan Osmanlý ekolü Yâkut çýðýrý temel alý- narak yürütülmüþtür. Osmanlý hat ekolü, II. Bayezid’in hazineden çýkarýp Þeyh Ham- dullah’a verdiði Yâkut’un yazý örneklerin- den yedi kýta üzerinde yaptýðý uzun, yo- rucu bir mesainin sonucu ortaya çýkmýþ- týr. Bu ekol çeþitli þivelerle geliþimini sür- dürürken Kanûnî Sultan Süleyman devri hattatý, Yâkut-ý Rûm denilen Ahmed Þem- seddin Karahisârî bu çýðýra uymayýp ho- casý Esedullah-ý Kirmânî’den öðrendiði Yâ- kut el-Müsta‘sýmî ekolünü benimsemiþ, bu ekolü yazý güzelliðinin zirvesine ulaþ- týrmýþ, böylece Ahmed Karahisarî elinde Yâkut üslûbu altýn çaðýný tamamlamýþtýr. Osmanlý hat sanatýnda bir nesil devam eden Yâkut üslûbu yerini Þeyh Hamdul- lah ekolüne býrakmýþtýr. Yalnýz Ýran’da hat sanatý Osmanlý hat sanatý geliþmelerinin dýþýnda kalmýþ, Ýranlý hattatlar Yâkut eko- lünü sürdürerek bu vadide eserler ver- miþtir. Yâkut’un hat dýþýnda þiir ve edebi- yat alanýnda da sanat zevkini ve yetene- ðini gösterdiði bilinmektedir. Bazý eserler- de þiirleri yer almaktadýr (Ýbnü’l-Fuvatî, el- ¥avâdi¦ü’l-câmi£a, s. 296-297, 337-338). BÝBLÝYOGRAFYA : Ýbnü’l-Fuvatî, el-¥avâdi¦ü’l-câmi £a (nþr. Mehdî en-Necm), Beyrut 1424/2003, s. 296-297, 337- 338; a.mlf., Mecma£u’l-âdâb fî mu£cemi’l-elšåb (nþr. Muhammed el-Kâzým), Tahran 1416, II, 572; III, 532; IV, 167; V, 283; Zehebî, TârîÅu’l-Ýslâm: 691-700, s. 373-374; Kütübî, Fevâtü’l-Vefeyât, IV, 263-264; Ýbn Kesîr, el-Bidâye, XIV, 6; Ýbn Habîb el-Halebî, Te×kiretü’n-nebîh fî eyyâmi’l- Man½ûr ve benîh (nþr. Muhammed Muhammed Emîn), Kahire 1976, I, 219; Kalkaþendî, Øub¼u’l- a£þâ, III, 14; Ýbn Taðrîberdî, el-Menhelü’½-½âfî, XII, 61-62; Kummî, Gülistân-ý Hüner, s. 19; Âlî, Me- nâkýb-ý Hünerverân, s. 18; Gülzâr-ý Savâb, s. 42; Keþfü’¾-¾unûn, I, 862; Suyolcuzâde, Devha- tü’l-küttâb, Süleymaniye Ktp., Fâtih, nr. 4359, vr. 77 b ; Müstakimzâde, Tuhfe, s. 576; Habîb, Hat ve Hattâtân, Ýstanbul 1305, s. 54, 55, 274; Ser- kîs, Mu£cem, II, 1945, 1970; Karatay, Arapça Yaz- malar, I, 29-36; Sezgin, GAS, II, 89, 189, 214, 301, 497; Nâcî Ma‘rûf, TârîÅu £ulemâßi’l-Müstan- ½ýriyye, Baðdad 1396/1976, II, 340-341, 343, 356, 360, 379; M. Lings – Yasin Hamid Safadi, The Qurßån, London 1976, s. 46; Selâhaddin el- Müneccid, Y⚆t el-Müsta£½ýmî, Beyrut 1985, s. 7-11; Velîd el-A‘zamî, Cemheretü’l-Åa¹¹â¹îne’l- Ba³dâdiyyîn, Baðdad 1989, II, 459; Yahyâ Vehîb el-Cübûrî, el-ƒa¹ ve’l-kitâbe fi’l-¼aŠâreti’l-£Ara- biyye, Beyrut 1994, s. 116-117, 236-244; Sheila S. Blair, Islamic Calligraphy, Cairo 2006, s. 242- 250, 261-263, 522-523, ayrýca bk. Ýndeks; Ni- had M. Çetin, “Yâkut Musta‘sýmî”, ÝA, XIII, 352- 357; Sheila R. Canby, “Yakut al-Musta.simý”, EI 2 (Ýng.), XI, 263-264. ÿMuhittin Serin YÂKUTÝYE MEDRESESÝ ve KÜMBETÝ Erzurum’da XIV. yüzyýlýn baþýnda inþa edilen Ýlhanlý devri medresesi ve kümbeti. ˜ Bânisine ithafen Hoca Yâkut Medresesi adýyla da anýlýr. Kaynaklara göre uzun sü- re, eski Yeniçeri Kýþlasý’nýn yerine 1877- 1879’da yaptýrýlan yeni kýþlanýn içinde kal- mýþtýr. Yine uzun yýllar top dökümhanesi olarak kullanýlan binanýn etrafýnda 1970’- li yýllarda askerî birlikler bulunmaktaydý. Taçkapýsýnýn üzerindeki tek satýrlýk Arap- ça kitâbeye göre medrese, Olcaytu Hudâ- bende döneminde 710’da (1310-11) Gazân Han ve Bolugan Hatun’un paralarýyla Ýl- hanlýlar’ýn Bayburt ve Erzurum vilâyetleri- nin emîri Cemâleddin Hoca Yâkut Gazânî tarafýndan yaptýrýlmýþtýr. Yapý üç eyvanlý olup avlusunun üzeri ka- palý medreseler grubuna girmektedir. Kes- me taþtan tek kat halinde inþa edilen dik- dörtgen planlý medrese ön cephe düzeniy- le dikkati çekmektedir. Cephenin ortasýn- da dýþa taþkýn, bitkisel, geometrik ve fi- gürlü süslemeli taçkapý yer almakta, sað köþede minare, sol köþede minare kaidesi bulunmaktadýr. Ana eyvanýn arkasýnda bir kümbet mevcuttur. Cephenin ortasýnda dýþa taþkýn olarak yerleþtirilen taçkapýyý mukarnaslý, geometrik ve bitkisel süsle- meli yüksek kabartma bordürler üç yön- de dolaþmaktadýr. Taçkapýnýn basýk keme- ri geçme motifli olup kemerin iki ucunda yaprak motifleri üzerinde palmetler gö- rülür. Kemerin köþeliklerinde de palmet desenleri iþlenmiþtir. Kapýnýn iki köþesin- de kabarýk palmet süslemeli sütunçeler üzerinde palmet desenli sütun baþlýklarý yer almaktadýr. Kapýnýn yan niþleri sivri ke- merli düzenleme içinde iki yaný sütunçeli ve beþ sýralý mukarnaslýdýr. Niþin içinde on 4277) ve Paris Bibliothèque Nationale’de (Arabe, nr. 6068, 6716) sülüs, nesih ve mu- hakkak hatlarýyla yazýlmýþ mushaf-ý þerif ve cüzler bulunmaktadýr. Bunlarýn dýþýnda müze ve kütüphaneler- de âyet ve hadisleri içine alan kýta ve mu- rakka‘lar, hikmetli ve özlü sözlerden mey- dana gelen mecmualar, risâleler de mev- cuttur. Yâkut’un Risâle fi’l-Åa¹ adlý bir eseri kaydedilirse de (Keþfü’¾-¾unûn, I, 862) buna henüz rastlanmamýþtýr. Yine Ýbn Sînâ’nýn eþ-Þifâß adlý eserini tek cilt halinde yazdýðý söylenirse de bunun gü- nümüze ulaþýp ulaþmadýðý bilinmemekte- dir. Yâkut’un AÅbâr ve eþ£âr ve âdâb ve ¼ikem ve ve½âyâ münteÅabe yahut ben- zer isimlerde Süleymaniye Kütüphanesi’n- de kayýtlý risâlesi (Ayasofya, nr. 3764, 3765, 4306) diðer bazý risâlelerin yer aldýðý bir mecmua içinde basýlmýþtýr (Ýstanbul 1298, s. 52-77). Esrârü’l-¼ükemâß (Ýstanbul 1300, Mufaddal ed-Dabbî’nin Em¦âlü’l- £Arab’ý ve diðer bazý risâlelerle birlikte, s. 87-140; nþr. Ýbrâhim Sâlih ve Semîh Sâ- lih, Dýmaþk 1994) adýyla yapýlan neþirler de büyük kýsmýyla ayný eserdir. British Lib- rary’de bu konuda yazdýðý bir eseri daha vardýr (Add., nr. 23475). Süleymaniye (Aya- sofya, nr. 2765) ve Chester Beatty (Ar. 4237) kütüphanelerinde Ed£iyetü’l-eyyâ- mi’s-seb£a adlý bir eseri, muhadram þa- irlerden Kutbe b. Evs el-Hâdire divanýnýn istinsah ettiði nüshalarý Süleymaniye Kü- tüphanesi’nde (Ayasofya, nr. 3881, 3932, 3933; ayrýca bk. Sezgin, II, 214) ve Smith- sonion Institution Freer Gallery of Art Was- hington D. C.’de (nr. 37. 28) kayýtlýdýr (istin- sah ettiði diðer bazý eserler için bk. Sez- gin, bibl.; Selâhaddin el-Müneccid, s. 56- 59). Yâkut’un hat sanatýnda yaptýðý yenilik- ler yeni bir dönem baþlatmýþ, tesirleri iki asra yakýn devam etmiþ ve yazýlarý örnek Yâkutiye Medresesi – Erzurum

YÂKUTÝYE MEDRESESÝ ve KÜMBETÝ · 293 YÂKUTÝYE MEDRESESÝ ve KÜMBETÝ alýnmýþtýr. Osmanlý ülkesinde üslûp arayýþ-larý ve Þeyh Hamdullah ýn çevresinde olu-þan

  • Upload
    others

  • View
    13

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: YÂKUTÝYE MEDRESESÝ ve KÜMBETÝ · 293 YÂKUTÝYE MEDRESESÝ ve KÜMBETÝ alýnmýþtýr. Osmanlý ülkesinde üslûp arayýþ-larý ve Þeyh Hamdullah ýn çevresinde olu-þan

293

YÂKUTÝYE MEDRESESÝ ve KÜMBETÝ

alýnmýþtýr. Osmanlý ülkesinde üslûp arayýþ-larý ve Þeyh Hamdullah’ýn çevresinde olu-þan Osmanlý ekolü Yâkut çýðýrý temel alý-narak yürütülmüþtür. Osmanlý hat ekolü,II. Bayezid’in hazineden çýkarýp Þeyh Ham-dullah’a verdiði Yâkut’un yazý örneklerin-den yedi kýta üzerinde yaptýðý uzun, yo-rucu bir mesainin sonucu ortaya çýkmýþ-týr. Bu ekol çeþitli þivelerle geliþimini sür-dürürken Kanûnî Sultan Süleyman devrihattatý, Yâkut-ý Rûm denilen Ahmed Þem-seddin Karahisârî bu çýðýra uymayýp ho-casý Esedullah-ý Kirmânî’den öðrendiði Yâ-kut el-Müsta‘sýmî ekolünü benimsemiþ,bu ekolü yazý güzelliðinin zirvesine ulaþ-týrmýþ, böylece Ahmed Karahisarî elindeYâkut üslûbu altýn çaðýný tamamlamýþtýr.Osmanlý hat sanatýnda bir nesil devameden Yâkut üslûbu yerini Þeyh Hamdul-lah ekolüne býrakmýþtýr. Yalnýz Ýran’da hatsanatý Osmanlý hat sanatý geliþmelerinindýþýnda kalmýþ, Ýranlý hattatlar Yâkut eko-lünü sürdürerek bu vadide eserler ver-miþtir. Yâkut’un hat dýþýnda þiir ve edebi-yat alanýnda da sanat zevkini ve yetene-ðini gösterdiði bilinmektedir. Bazý eserler-de þiirleri yer almaktadýr (Ýbnü’l-Fuvatî, el-¥avâdi¦ü’l-câmi£a, s. 296-297, 337-338).

BÝBLÝYOGRAFYA :

Ýbnü’l-Fuvatî, el-¥avâdi¦ü’l-câmi£a (nþr. Mehdîen-Necm), Beyrut 1424/2003, s. 296-297, 337-338; a.mlf., Mecma£u’l-âdâb fî mu£cemi’l-elšåb(nþr. Muhammed el-Kâzým), Tahran 1416, II, 572;III, 532; IV, 167; V, 283; Zehebî, TârîÅu’l-Ýslâm:691-700, s. 373-374; Kütübî, Fevâtü’l-Vefeyât,IV, 263-264; Ýbn Kesîr, el-Bidâye, XIV, 6; ÝbnHabîb el-Halebî, Te×kiretü’n-nebîh fî eyyâmi’l-Man½ûr ve benîh (nþr. Muhammed MuhammedEmîn), Kahire 1976, I, 219; Kalkaþendî, Øub¼u’l-a£þâ, III, 14; Ýbn Taðrîberdî, el-Menhelü’½-½âfî, XII,61-62; Kummî, Gülistân-ý Hüner, s. 19; Âlî, Me-nâkýb-ý Hünerverân, s. 18; Gülzâr-ý Savâb, s.42; Keþfü’¾-¾unûn, I, 862; Suyolcuzâde, Devha-tü’l-küttâb, Süleymaniye Ktp., Fâtih, nr. 4359,vr. 77b; Müstakimzâde, Tuhfe, s. 576; Habîb, Hat

ve Hattâtân, Ýstanbul 1305, s. 54, 55, 274; Ser-kîs, Mu£cem, II, 1945, 1970; Karatay, Arapça Yaz-malar, I, 29-36; Sezgin, GAS, II, 89, 189, 214,301, 497; Nâcî Ma‘rûf, TârîÅu £ulemâßi’l-Müstan-½ýriyye, Baðdad 1396/1976, II, 340-341, 343,356, 360, 379; M. Lings – Yasin Hamid Safadi,The Qurßån, London 1976, s. 46; Selâhaddin el-Müneccid, Y⚆t el-Müsta£½ýmî, Beyrut 1985,s. 7-11; Velîd el-A‘zamî, Cemheretü’l-Åa¹¹â¹îne’l-Ba³dâdiyyîn, Baðdad 1989, II, 459; Yahyâ Vehîbel-Cübûrî, el-ƒa¹ ve’l-kitâbe fi’l-¼aŠâreti’l-£Ara-biyye, Beyrut 1994, s. 116-117, 236-244; SheilaS. Blair, Islamic Calligraphy, Cairo 2006, s. 242-250, 261-263, 522-523, ayrýca bk. Ýndeks; Ni-had M. Çetin, “Yâkut Musta‘sýmî”, ÝA, XIII, 352-357; Sheila R. Canby, “Yakut al-Musta.simý”, EI 2

(Ýng.), XI, 263-264.ÿMuhittin Serin

– —YÂKUTÝYE MEDRESESÝ

ve KÜMBETÝ

Erzurum’daXIV. yüzyýlýn baþýnda inþa edilen

Ýlhanlý devri medresesi ve kümbeti.˜ ™

Bânisine ithafen Hoca Yâkut Medresesiadýyla da anýlýr. Kaynaklara göre uzun sü-re, eski Yeniçeri Kýþlasý’nýn yerine 1877-1879’da yaptýrýlan yeni kýþlanýn içinde kal-mýþtýr. Yine uzun yýllar top dökümhanesiolarak kullanýlan binanýn etrafýnda 1970’-li yýllarda askerî birlikler bulunmaktaydý.Taçkapýsýnýn üzerindeki tek satýrlýk Arap-ça kitâbeye göre medrese, Olcaytu Hudâ-bende döneminde 710’da (1310-11) GazânHan ve Bolugan Hatun’un paralarýyla Ýl-hanlýlar’ýn Bayburt ve Erzurum vilâyetleri-nin emîri Cemâleddin Hoca Yâkut Gazânîtarafýndan yaptýrýlmýþtýr.

Yapý üç eyvanlý olup avlusunun üzeri ka-palý medreseler grubuna girmektedir. Kes-me taþtan tek kat halinde inþa edilen dik-dörtgen planlý medrese ön cephe düzeniy-le dikkati çekmektedir. Cephenin ortasýn-da dýþa taþkýn, bitkisel, geometrik ve fi-gürlü süslemeli taçkapý yer almakta, saðköþede minare, sol köþede minare kaidesibulunmaktadýr. Ana eyvanýn arkasýnda birkümbet mevcuttur. Cephenin ortasýndadýþa taþkýn olarak yerleþtirilen taçkapýyýmukarnaslý, geometrik ve bitkisel süsle-meli yüksek kabartma bordürler üç yön-de dolaþmaktadýr. Taçkapýnýn basýk keme-ri geçme motifli olup kemerin iki ucundayaprak motifleri üzerinde palmetler gö-rülür. Kemerin köþeliklerinde de palmetdesenleri iþlenmiþtir. Kapýnýn iki köþesin-de kabarýk palmet süslemeli sütunçelerüzerinde palmet desenli sütun baþlýklarýyer almaktadýr. Kapýnýn yan niþleri sivri ke-merli düzenleme içinde iki yaný sütunçelive beþ sýralý mukarnaslýdýr. Niþin içinde on

4277) ve Paris Bibliothèque Nationale’de(Arabe, nr. 6068, 6716) sülüs, nesih ve mu-hakkak hatlarýyla yazýlmýþ mushaf-ý þerifve cüzler bulunmaktadýr.

Bunlarýn dýþýnda müze ve kütüphaneler-de âyet ve hadisleri içine alan kýta ve mu-rakka‘lar, hikmetli ve özlü sözlerden mey-dana gelen mecmualar, risâleler de mev-cuttur. Yâkut’un Risâle fi’l-Åa¹ adlý bireseri kaydedilirse de (Keþfü’¾-¾unûn, I,862) buna henüz rastlanmamýþtýr. YineÝbn Sînâ’nýn eþ-Þifâß adlý eserini tek cilthalinde yazdýðý söylenirse de bunun gü-nümüze ulaþýp ulaþmadýðý bilinmemekte-dir. Yâkut’un AÅbâr ve eþ£âr ve âdâb ve¼ikem ve ve½âyâ münteÅabe yahut ben-zer isimlerde Süleymaniye Kütüphanesi’n-de kayýtlý risâlesi (Ayasofya, nr. 3764, 3765,4306) diðer bazý risâlelerin yer aldýðý birmecmua içinde basýlmýþtýr (Ýstanbul 1298,s. 52-77). Esrârü’l-¼ükemâß (Ýstanbul1300, Mufaddal ed-Dabbî’nin Em¦âlü’l-£Arab’ý ve diðer bazý risâlelerle birlikte, s.87-140; nþr. Ýbrâhim Sâlih ve Semîh Sâ-lih, Dýmaþk 1994) adýyla yapýlan neþirlerde büyük kýsmýyla ayný eserdir. British Lib-rary’de bu konuda yazdýðý bir eseri dahavardýr (Add., nr. 23475). Süleymaniye (Aya-sofya, nr. 2765) ve Chester Beatty (Ar.4237) kütüphanelerinde Ed£iyetü’l-eyyâ-mi’s-seb£a adlý bir eseri, muhadram þa-irlerden Kutbe b. Evs el-Hâdire divanýnýnistinsah ettiði nüshalarý Süleymaniye Kü-tüphanesi’nde (Ayasofya, nr. 3881, 3932,3933; ayrýca bk. Sezgin, II, 214) ve Smith-sonion Institution Freer Gallery of Art Was-hington D. C.’de (nr. 37. 28) kayýtlýdýr (istin-sah ettiði diðer bazý eserler için bk. Sez-gin, bibl.; Selâhaddin el-Müneccid, s. 56-59).

Yâkut’un hat sanatýnda yaptýðý yenilik-ler yeni bir dönem baþlatmýþ, tesirleri ikiasra yakýn devam etmiþ ve yazýlarý örnek

Yâkutiye

Medresesi –

Erzurum

Page 2: YÂKUTÝYE MEDRESESÝ ve KÜMBETÝ · 293 YÂKUTÝYE MEDRESESÝ ve KÜMBETÝ alýnmýþtýr. Osmanlý ülkesinde üslûp arayýþ-larý ve Þeyh Hamdullah ýn çevresinde olu-þan

294

YÂKUTÝYE MEDRESESÝ ve KÜMBETÝ

na getirdiði ok ucu þeklinde geometrik dü-zenlemeler içinde fîrûze ve mor sýrlý tuð-lalarýn yerleþtirilmesiyle elde edilen örgü-lü geometrik süslemeye sahip gövde bel-li bir yüksekliðe kadar saðlam kalabilmiþ-tir. Yýkýlan üst kýsmý ise kurþun bir kapak-la kapatýlmýþtýr. Diðer minarenin ise yapýl-dýktan sonra yýkýldýðý veya hiç yapýlmadýðýkonusunda farklý görüþler vardýr. Günü-müze pahlý kaide üzerindeki silindirik göv-de cephe yüksekliðinde ulaþmýþtýr. Erzu-rum’u gösteren gravürlerden minarelerinorijinal durumu anlaþýlamamaktadýr.

Taçkapýdan sonra beþik tonoz örtülü ey-vanýn her iki yanýnda birer mekân yer al-maktadýr. Köþelerde kalan odalar pahlý ka-pý geçiþleriyle orta mekâna baðlanmýþtýr.Bu mekânlardan saðdakinde bulunan mer-divenlerle çatýya, buradan da minarelereulaþýlmaktadýr. Orta mekân dilimli kemer-li bir kapý ile avluya açýlmaktadýr. Medre-senin dikdörtgen planlý orta mekânýndadört kalýn ayaða oturan revak kemerleri,ortadaki oldukça süslemeli mukarnaslý to-nozu taþýmaktadýr. Saðda ve solda birerkoridor oluþturan revak kemerlerinin ar-kasýnda kalan cephelerde ortada birer ey-van, bunlarýn iki yanýnda ikiþer oda var-dýr. Medrese odalarýnýn düz taþ hatýllý sil-meleri üzerinde bitkisel ve geometrik be-zemeli rozetler görülmektedir. Revaklarýnüzerleri kuzey-güney ve doðu-batý yönle-rinde sivri kemerli tonozlarla örtülmüþ-tür. Yapýnýn içte giriþ biriminin üstü medre-senin içine açýlan sivri kemerli bir mahfilþeklinde düzenlenmiþtir. Medresenin uzunsüre âtýl durumda kalmasýndan dolayý bumekâna geçiþ önceleri tam olarak anlaþý-lamamýþ, avlu içinden bir merdivenle bu-raya çýkýldýðý düþünülmüþtür. Ancak da-

ha sonra üst katta yapýlan araþtýrmalar-da minare kapýlarýnýn önünden orta bölü-me geçen birer kapýnýn bulunduðu tesbitedilmiþtir.

Güneydeki yan eyvanda bir mihrap veeyvan duvarlarýný çevreleyen vakfiye kitâ-besi mevcuttur. Medresenin doðu cephe-sinde büyük bir eyvan, bunun güneyindebir oda, kuzeyinde ayný zamanda kümbe-te de geçiþi saðlayan bir mekân mevcut-tur. Ana eyvanda yer alan bir pencere av-ludaki kümbetle baðlantýlýdýr. Medrese-nin ana eyvanýna bitiþik konumdaki küm-bet, kenarlarý pahlý kare bir mumyalýk ka-tý üzerinde dýþtan çokgen planlý ve külâhlý,içten yuvarlak planlý ve kubbeli olup önün-de kare planlý bir hazýrlýk mekâný vardýr.Kümbetin kaidesinin üzerinde bir silme,doðu ve güneydoðu cephelerinde mukar-naslý birer pencere yer almaktadýr. Külâheteðinde gövdeyi geometrik motifli iki ku-þak çevreler. Kümbetin kuzeyinde bulu-nan ve yapýya giriþi saðlayan birime med-resenin içinden ulaþýlmaktadýr. Kümbetinmumyalýðý kare planlý ve aynalý tonoz ör-tülüdür. Mumyalýk katý önündeki hazýrlýkmekâný mevcuttur. Bu bölüme de med-resedeki mekândan geçilmektedir. Küm-bette herhangi bir kitâbe olmadýðý için gö-mülü olan kiþi ya da kiþilere dair bilgi yok-tur.

BÝBLÝYOGRAFYA :

Abdürrahim Þerif Beygu, Erzurum: Tarihi, Anýt-larý, Kitabeleri, Ýstanbul 1936, s. 150-153; Ýbra-him Hakký Konyalý, Abideleri ve Kitabeleri ile Er-zurum Tarihi, Ýstanbul 1960, s. 302-335; RahmiHüseyin Ünal, Les monuments islamiques anci-ens de la ville d’Erzurum et de sa région, Paris1968, s. 32-51; a.mlf., Erzurum Yakutiye Med-resesi, Ankara 1992; Metin Sözen, Anadolu Med-

iki kollu yýldýzdan geliþen geometrik süs-leme vardýr. Niþin dikdörtgen çerçevesinioluþturan ince bordür üzerinde palmet di-zisine yer verilmiþtir. Kemer üzerinde dik-dörtgen bir kartuþ içinde yivli dallarla bir-birine baðlanmýþ palmetlerden meydanagelen düzenleme bulunmaktadýr. Kapýnýnüstünde bir sýra mukarnas, yan niþlerinüzerinde dikdörtgen formlu düzenlemeiçinde sekiz kollu yýldýzdan geliþen geo-metrik düzenleme görülmektedir. Kitâbekuþaðý yan niþler ve kemer üzerinde ka-pýyý üç yönden çevrelemektedir. On sýralýmukarnas kavsara, rûmî-kývrýk dal süsle-meli sivri kemer içinde yer almaktadýr. Ke-mer köþeliklerinde günümüze oldukça bo-zulmuþ durumda ulaþan bir kitâbe var-dýr. Kapýyý üç yönden dolaþan dikdörtgenbordürlerden ilki üzerinde palmet, rûmîve kývrýk dallardan oluþan bir düzenlemegörülür. On iki kollu yýldýzdan geliþen geo-metrik düzenleme her iki yanýnda rûmî vepalmet dizisinden meydana gelen iki incebordür bulunmaktadýr. Bir sonraki bor-dür üzerinde yüksek kabartma palmet-ler, zemininde palmet, rûmî ve kývrýk dallýsüsleme mevcuttur. Kapýnýn dýþ köþelerin-de gövdeleri palmet desenli, palmetli vemukarnaslý baþlýklara sahip üst üste kulla-nýlmýþ ikiþer sütunçe vardýr. Kapýyý iki yan-dan sýnýrlayan çift katlý, gövdeleri palmetdesenli sütunçeler yine palmetli sütun baþ-lýklarýna sahiptir.

Dýþa taþkýn taçkapýnýn yan cephelerin-de iki katlý bir düzenleme görülmektedir.Kaval silmelerle çevrili dikdörtgen pano-lar içinde kývrýk dal, rûmî ve palmet dizi-lerinden oluþan bordürlerin ortasýnda beþkollu yýldýzdan ve kýrýk hatlardan meyda-na gelen geometrik desenli bordür bulun-maktadýr. Cephenin alt kýsmýnda taç ka-pýsýndaki kaval silmeden oluþan sivri ke-merli niþ palmet desenli vazo formlarýylasonlanmaktadýr. Geometrik süslemeli birvazodan çýkan, iri yapraklarý belirgin biraðaç motifinin altýnda her iki yanýnda bi-rer aslan-pars figürü iþlenmiþtir. Parslarýnvücutlarý spiral biçimde kývrýmlarla iþlen-miþ, yüzlerinde gözler, diþler, ayrýca ayak-lar gibi ayrýntýlar da belirtilmiþtir. Aðacýnüzerindeki çift baþlý kartal motifinde vü-cut, kanatlar, kuyruk açýkça iþlenmiþtir;baþýnýn üzerinde geometrik süslemeli birkabara yer almaktadýr.

Minareler cephenin kuzey ve güney kö-þelerindedir. Kesme taþtan, alt kýsýmlarýpahlý yuvarlak kaidesi üstünde yalnýzcagüney yönündeki minare ayaktadýr. Ka-idenin üzerinde, minarenin yüzeyinden dý-þa taþkýn yerleþtirilmiþ tuðlalarýn meyda-

Yâkutiye

Medresesi’nin

minaresi ve

Yâkutiye

Medresesi’nden bir

taþ süsleme

detayý

Page 3: YÂKUTÝYE MEDRESESÝ ve KÜMBETÝ · 293 YÂKUTÝYE MEDRESESÝ ve KÜMBETÝ alýnmýþtýr. Osmanlý ülkesinde üslûp arayýþ-larý ve Þeyh Hamdullah ýn çevresinde olu-þan

295

luluðunu Kurikanlar’la özdeþleþtirmekte-dir. Çin kaynaklarýnda görülen Ku-li-kanve Orhon yazýtlarýndaki Kurikanlar Yakut-lar’ýn atalarý kabul edilmektedir. Yine bun-lar tarihte Uranhay-Sakalar (Orman Sakala-rý) olarak da tanýnmýþtýr. Baykal gölü çev-resinde yaþayan Kurikanlar’ýn kuzeye gi-diþi bu dönemlerde baþlamýþ, XIII. yüz-yýlda Cengiz Han döneminden itibaren da-ha da yoðunlaþmýþtýr. 1215-1216 yýllarýn-da Cengiz Han, Boragul Noyon’u Moðol-lar’a direnen Tumatlar üzerine gönderdi veMoðol baskýsýndan kurtulmak isteyen ka-bileler kuzeye çekildi.

Sahalar’ýn tarihî rivayetlerine göre ya-pýlan göçlerden sonra Omogoy, Elley veUluu Koro adlý üç ana grup bir toplulukoluþturdu. XVIII. yüzyýla ait kayýtlara göreSahalar, Baday Toyon’un liderliðinde Bay-kal bölgesinden Yakutistan’a geldiklerinikabul ederler. XVI. yüzyýlda bölgeye gü-neyden yeni bir nüfus hareketi gerçekleþ-ti. Atla gömme geleneðini temsil eden top-luluklar Saha kültürüne son þeklini verdi.Bu geliþmelerden hareketle, Baykal gölücivarýndan göç ederek tedrîcen Lena bo-yuna yerleþen Yakutlar’ýn Doðu Sibir’in eneski kavimlerini teþkil ettiði ileri sürülür.Yakutlar’ýn dili diðer Türk lehçelerindenepeyce farklý olduðundan onlarýn ana Türkkitlesinden çok erken ayrýldýðý ve Sibir’indiðer unsurlarýyla karýþarak bir Yakut kav-mi meydana getirdiði kaydedilmektedir.Yakutlar eski Türk yurdundan hayvanla-rýyla (at, sýðýr) birlikte geldikleri için Si-bir’in þiddetli iklim þartlarýna bakmadanehlî hayvan beslemeyi sürdürdüler. Böyle-ce Sibir’in kuzeyindeki diðer kavimlerdenfarklý bir ekonomik hayat kurdular.

Yakutlar, hemen hemen bütün Lena hav-zasý boyunca yarý uruðlar (küçük kabileler)halinde yaþýyordu. Bu uruðlara Yakutça’da“con” deniliyor ve her conun baþýnda ken-di beyleri (toyon) bulunuyordu. Toyon / to-yun eski bir Türkçe lakaptýr, Avarlar ve Ha-zarlar tarafýndan da kullanýlmýþtýr; bununHazarlar vasýtasýyla Rusça’ya geçtiði veXVII. yüzyýla kadar geldiði bilinmektedir.Ruslar’ýn Sibir’e girmesi esnasýnda Yakut-lar’ýn bir kýsmýnýn Tigin adlý bir toyonun ida-resinde yaþadýðý rivayet edilir; tigin / teginadý da Türkler’de bilinen adlardan olup“prens” mânasýna gelir. Bütün Yakutlar’ýnbaþýndaki idareciye ulu toyon denir. Yakut-lar’ýn en kuvvetli uruðu Lena nehrinin solkýyýsýnda yerleþen Namaslar’dý. Bunlarýngüneyinde Kangalaslar, Lena’nýn sað tara-fýnda çok kalabalýk Menginler vardý. Aldan’adökülen Tanda boyunda Borogonlar, dahadoðuda Baturustlar, Batulinler gibi Yakut

uruðlarý bulunuyordu. Ruslar dýþ pazarlar-da büyük revaç gören kürk ticaretini ta-mamen ellerine geçirmek amacýyla Sibirbölgesine doðru ilerlemeye baþladýlar. 25Eylül 1632’de Lena nehrinin orta kesimin-de Lena Kalesi’ni (günümüzde Yakutsk þeh-rine 70 km. mesafede) kurdular. Yakutlarüzerindeki Rus hâkimiyetinin ilk adýmý böy-lece atýlmýþ oldu. Ruslar gruplar halindeburaya geliyor ve çeþitli yerlerden Yakutlararasýna girerek kürk topluyorlardý. Man-gazay’dan (Mangazeya) gönderilen bir Rus(Kazak) müfrezesi 1633 ilkbaharýnda Ya-kutsk þehrinden yollanan bir baþka Rusgrubu ile karþýlaþtý. Rus Kazaklarý veya “iþadamlarý” bazan da kendileri için kürk te-min etmek maksadýyla Yakutlar’ýn içinegiriyorlardý. Böylece Yakut ülkesi baþtanbaþa Rus yaðmasýna uðradý.

1633’te Yakutlar, Ruslar’a karþý durma-ya çalýþýp birkaç Rus Kazaký’ný öldürdüler.1634’te bazý Yakut uruðlarý ayaklandý; fa-kat ayaklanma Yakutsk þehrindeki Kazakatamaný Ývan Galkin tarafýndan þiddetlebastýrýldý. Ýkinci büyük ayaklanma 1636-1637 yýllarýnda gerçekleþti, bu hareket deayný âkýbete uðradý. Rus Kazaklarý sayýcafazla olmamasýna raðmen ateþli silâhlarlaYakutlar arasýnda dehþet saçýyor ve bir-kaç bin kiþilik Yakut kalabalýðýný kolaycadaðýtýyorlardý. Bir Kazak atamaný 1637’-de Aldan nehri boyunca çýkarak 1638’deButal’ski Ostrog’u kurunca Yakutlar’ýn esasyurtlarý da Rus kontrolü altýna girmiþ oldu.1639 sonunda Aldan Yakutlarý, Tunguz-lar’la birlikte Ruslar’a karþý ayaklanmayakalkýþtýlar, fakat yine baþarý elde edeme-diler. 1641’de Moskova tarafýndan Yakutskþehrine tayin edilen Voyvoda Petr Golovin’ingelmesiyle Yakut yurdunun Rus idaresi ta-rafýndan sistemli bir þekilde sömürgeye dö-nüþtürülmesi tamamlanmýþ oldu.

1638’de Yakutsk kazasý teþkil edilerekSibirya departmanýna baðlandý. 1640-1641yýllarýnda otuz dört ilçe kuruldu. Yakutsk1775’te Saha eyaletine, 1784’te Irkutskbölge yönetimine baðlý Saha iline dönüþ-türüldü ve Uzakdoðu topraklarýnýn keþfi-ne yönelik Rus seferlerinde bir üs halinegeldi. Dolayýsýyla Lena havzasý Rus Ýmpa-ratorluðu için önemli bir yerdi. Saha top-raklarý hükümdara ait kabul edildi ve Voy-vodalýk yönetimi sürdürüldü. Halkýn anakütlesi “yasak” adý verilen vergi düzeni için-de kaydedildi. Yasak vergisi olarak 1641’-de 8724 samur, 2142 tilki, 1701’de 12.720samur, 6818 tilki toplandý. XVIII. yüzyýldaSibirya’dan getirilen kürklerden elde edi-len gelir hazine gelirlerinin üçte birini oluþ-turmaktaydý. Rus Çarý I. Petro, 1 Eylül

reseleri, Ýstanbul 1972, II, 1-7; Tanju Cantay, XII.-XIII. Yüzyýllarda Anadolu’da Cephe MimarisininGeliþmesi (doktora tezi, 1982), ÝÜ Sosyal BilimlerEnstitüsü, s. 290-292, 427-429; Orhan Cezmi Tun-cer, Anadolu Kümbetleri: Beylikler ve OsmanlýDönemi, Ankara 1991, II, 183-187; Esma ÞaziyeZeren, Erzurum Çifte Minareli ve Yakutiye Med-reseleri’nin Bazý Çaðdaþ ve Benzer Anadolu Ya-pýlarýnýn Ön Yüz Taçkapý Süslemeleri ile Karþý-laþtýrýlmasý: XIII. ve XIV.yy. (doktora tezi, 1996),Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü; Ay-þe Denknalbant, Osmanlý Öncesi Anadolu TürkMimarisinde Çifte Minareli Cephelerin Geliþimi:Ýran, Azerbaycan, Hindistan (doktora tezi, 2010),ÝÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 181-200, 387-392;Ýlhan Akçay, “Yakutiye Medresesi”, VD, sy. 6(1965), s. 146-152; Nusret Çam, “Erzurum’dakiYakutiye Medresesi ile Ýlgili Mülahazalar”, a.e.,sy. 20 (1988), s. 289-310.

ÿAyþe Denknalbant

– —YAKUTLAR

Sibirya’nýn doðusunda yaþayanTürk kökenli bir boy.

˜ ™

Türkler’in en eski boylarýndan biri olupkendilerine Saha adýný vermektedirler. XVII.yüzyýldan beri Rus ve Avrupa literatürün-de Yakutlar diye anýlmakta, dolayýsýyla on-larýn yaþadýðý bölgeye Yakutistan (Yakutya)denilmektedir. Ruslar’ýn Sahalar için kul-landýðý Yakut adý Tunguzlar’ýn onlara ver-diði Yako adýnýn +t ekiyle yapýlmýþ çoðulhalidir. Günümüzde burasý Rusya Fede-rasyonu içinde özerk bir cumhuriyettir. Ya-kutistan’dan baþka Taymýr, Evenki, Maga-dan, Sahalin ve bunlarýn yöresinde de Ya-kutlar yaþamaktadýr. Ayrýca Yakutlar’a bað-lý Dolgan adlý bir topluluk vardýr. Kuzey Ya-kutlarý ile Güney Yakutlarý arasýnda kültü-rel farklýlýklar bulunmakta, kuzeydekilerdaha çok avcý balýkçý bir hayat sürdürür-ken güneydekiler Tunguz ve Yukagirler’lebenzer kültür özellikleri taþýmaktadýr.

Arkeolojik araþtýrmalara göre Yakut ül-kesinde ilk insan izleri erken taþ devrinekadar gider. Buzul çaðýnýn hemen sonra-sýnda ýrmak boylarýnda ilk yerleþme yer-leri görülür. Lena havzasýnda yarý göçebehayatý süren balýkçý ve avcý gruplar yaþa-mýþtýr. Geyik avýný yansýtan kaya resimleri-nin mevcudiyeti bunu kanýtlar. Maden dev-riyle birlikte Baykal çevresine has mezar-lar bu bölgede yaygýnlaþýr. VI. yüzyýlda Türkkökenli ve Proto-Moðol kabileler bölgeyegelmeye baþladýlar. Sahalar kalýcý konut ya-pýmýný, atlý hayvancý kültürünü, hayvan be-siciliðini, demirciliði, çömlekçiliði ve kuyum-culuðu bölgeye getirdiler; böylece ekono-mik hayat geliþti. Bazý araþtýrmacýlar Ýs-lâm kaynaklarýnda geçen Furi / Kuri top-

YAKUTLAR