Upload
bilal-emrah
View
118
Download
27
Embed Size (px)
DESCRIPTION
Mevlana_dan Altın Öğütler
Citation preview
MEVLANA' DAN
ALTIN ÖÔÜTLER
KOZMİK KİTAPLAR
MEVLANA'DAN ALTIN ÖGÜTLER
Derleyen: Ziya Elitez
Yayın Yönetmeni: Ali Dündar
• Basın ve Halkla İlişkiler: Alev Aksakal
•Bilgisayar Uygulama: Adem Şenel • Kapak Tasarımı: Onur Gökalp
Baskı-Cilt: Melisa Matbaası
ISBN: 975-8973-10-X
© Kozmik Kitaplar
KOZMİK KIT APLAR Büyükdere Cad. Tevfik Erdönmez Sok.
Diker Apt. No: 26/5 Esentepe/İSTANBUL
Tel: O 212 273 22 34 Fax: O 212 273 25 19
GENEL DAGITIM: Yeni Çizgi Yayın Dağıtım Ltd. Şti.
Gürsel Mah. Alaybey Sok. No:7 Kağıthane-İstanbul
0212 220 57 70 (pbx) Fax: 0212 222 61 55 İnternet adresi ve online alışveriş: www.yenisayfa.com
MEVLANA' DAN
ALTIN ÖÔÜTLER
Derleyen: Ziya Elitez
KOZMİK KİTAPLAR
Bu kitabı Bugünlere gelmemde pay sahibi olan, beni yetiştiren Anne
ve Babama şükran ve minnet hislerimle ithaf ediyorum
MEVLANA MUHAMMED CELALEDDİN-İ RUMİ
Büyük Türk-İslam şairi ve mutasavvufu Mevlana, 30 Eylül 1207' de bugünkü Afganistan topraklarında bulunan Belh-Horasan' da doğdu. Belh'in önde gelen alimlerinden olan babası Bahaddin Veled, Melameti felsefesini benimsemiş bir sufiydi. (Bahaddin Veled'in babası da sevilen ve sayılan bir din bilgini olan Hüseyin Hatibi'ydi.) Mevlana'nın babası Veled, engin bilgisi ve görüsü nedeniyle "Bilginlerin Sultanı (sultan-ül ulema)" olarak ün salmıştı. Annesi ise, Belh emiri Rükneddin'in kızı Mümine Hatun'du (Mümine Hatun'un annesi de Harzemşahlardan bir prenses olan Melike-i Cihan Emetullah Sultan' dı) . Bir emirin kızıyla evli olmasına rağmen Bahaddin Veled'in devrin yöneticileriyle arası pek iyi değildi. O yıllarda Belh' de İslam, en katı kurallar ve yaptırımlarla uygulanmaya çalışılıyordu. Gerek derslerde gerek bilimsel tartışmalarda karşısında her zaman katı İslami yaptırımı uygulamaya çalışan ama İslamla ilgisi olmayan bu kesimi buluyordu. Bahaddin Veled bu hoşgörüsüzlüğe muhalefet oluyordu. Ama kendisine Belh' de yer olmadığını anlayan Veled, 1212' de (bazı kaynaklara göre 1218) yaklaşan
-7
8 -
Moğol istilasını da bahane edip ailesi ve yakınlarını da yanına alarak Belh' den ayrıldı.
İran üzerinden Anadolu'ya uzanan göç yolculuğunda Mevlana, ilk öğretmeni babası sayesinde Ferideddin-i Attar, Şihabeddin Sühreverdi, Muhyiddin-i Arabi gibi devrin en önemli sufileri ile tanışma fırsatı buldu. 1222' de Anadolu'ya ulaştılar. O zamanki adı Larende olan Karaman'a gelip, Subaşı Emir Musa'nın yaptırdığı medreseye yerleştiler. Mevlana burada 1225'te Şerefeddin Lala'nın kızı Gevher Banu ile evlendi (Gevher den iki oğlu oldu: Sultan Veled ve Alaaddin Çelebi). Annesi Mümine Hatun da burada öldü. İlk oğlu ve ileride Mevleviliğin kurucusu olacak olan Sultan Veled de burada doğdu.
1 228' de Anadolu Selçuklu sultanı Alaaddin Keykubat'ın çağrısıyla aile, başkent Konya'ya geldi. Mevlana ve ailesi Altunapa (İplikçi) medresesine yerleşti. Konya o yıllarda Anadolu'nun en önemli kültür merkeziydi. Hem başkent olmasından hem de daha önce buralara göçmek zorunda olan Hristiyanların getirdiği kültürel ve dini miraslardan dolayı şehrin görkemli yapıları, medreseleri, sarayları vardı. Bu da şehri kültür düzeyi yüksek sanatçı, düşünür ve bilim adamları tarafından çok sık ziyaret edilen bir yer haline getirmişti. Ayrıca Moğol istilasından kaçan Doğu'lu bilgin ve sanatçıların da uğrak yeriydi; ki İslam'ı Batıya taşıyan etmenler bu dönemdeki hareketlenmelerle gerçekleşmişti. Bu kozmopolit yapı, Konya' da Rumca, Türkçe, İbranice ve Farsça konuşan insanları biraraya getirmiş ve Mevlana' daki sonsuz hoşgörünün temellerini atmıştı.
Mevlana'nın babası Bahaddin Veled, Konya'ya geldiklerinde kısa sürede kıymeti bilinen, hatırı sayılır, sözü dinlenir bir insan olarak ün saldı. Medereselerde vaazlar vererek bir çok öğrenci yetiştiriyordu. Mevlana da bu şansı değerlendiriyor, babasından dersler almayı sürdürüyordu. 1231'de babasının ölümüyle birlikte, mistik eğitimine, babasının da eski öğrencisi olan derviş Seyyid Burhaneddin Muhakkik ile devam etti. Eğitiminin devamı ve derinliği için Burhaneddin'in talebiyle Halep ve Şam'a gitti. Yedi yıl süren gezilerini (eğitimini), dönemin önemli sufilerinin yanı sıra, farklı inanışlara sahip derviş, gezgin ya da felsefecileriyle yakın tartışmalar, sohbetler ve fikir alışverişleri yaparak değerlendirdi. Hem babasının hem de Seyyid Burhaneddin'in teşvikleriyle, hem de kendi istek ve arzusuyla Arap, Hint ve Yunan düşünürlerinin yapıtlarını okudu. Engin bilgisi ve davranışlarıyla çevresinde çok sevilen ve aranan biri haline geldi. Böylelikle medreselerde herkesin ilgisini ve arzusunu çeken dersler vermeye başladı.
Bir gün medresedeki vaazını bitirdikten sonra evine gitmek üzere dışarı çıktığında dikkatini celbeden birine rastladı. (1244 yılında gerçekleşen bu karşılaşma, kimine göre Ekim ayının sonları, kimilerine göre ise Kasım ayının sonlarıdır.) Aralarında geçen ilginç bir diyalogtan sonra Şemseddin Tebrizi ile tanışan Mevlana'nın yaşamı o vakit değişti. Hangi tarikata mensup olduğu ya da kimden el aldığı bilinmeyen Şems, İran, Irak, Suriye ve Anadolu'yu dolaşmış gezgin bir Türk dervişi idi. Agresif ve kırıcı bir konuşma tarzı olan Şems, uzun boylu, yapılı, ga-
- 9
10 -
rip kıyafetler ve serpuşlar (ki bunlardan biri Konya Mevlana Müzesi'nde bulunmaktadır) giyen, kendine özgü düşünceleri olan biriydi. Bir çok yer dolaşmış, sonunda dönemin en önemli ilim irfan merkezi olan Konya'ya gelmişti. Şems'in kişiliği, bakış açıları, tarzı Mevlana'yı çok etkiledi. Onunla tanıştıktan sonra sık sık sohbet eden, neredeyse hiç ayrılmayan, çok yakın iki dost oldular. O sıralarda yazdığı gazellerde Şems'e olan sevgisini sık sık dile getirdi. ("Senden başka başım varsa yok olsun. Sen_siz yaşarsam varlığımı yak. Kabe' de de sevgilim sensin, kilisede de", "Aşkımın ateşleri Arş' ı da geçti, ferşi de. Bu ateş içinde Şemseddin'in yüzünü gizleyemiyorum.") Mevlana, Şems'le olan uzun sohbetlerinden sonra, o güne dek öğrendiği, yaptığı herşeyin Allah yolunda birer araç olduğunu idrak etti. Altı ay kadar süren bu yakınlıktan sonra Mevlana' nın çevresi bu birliktelikten rahatsız olmaya başladı. Mevlana medresesini kapatmış, ailesi, öğrencileri ve yakınları ile çok az ilgilenir olmuştu. Bu nedenle Şems'e karşı muhalif bir çoğunluk oluştu. Mevlana'nın engin bilgisinden, vaazlarından ve sevgisinden yararlanamadığını düşünen ve başını küçük oğlu Alaaddin'in çektiği bir grup Şems'i Mevlana' dan uzaklaştırmak için bir takım entrikalara giriştiler. Sonunda Şems bir gece Mevlana'ya haber vermeden Konya'yı terk etti. Ama bu Mevlana'yı daha da içine kapattı. Derin translarına bu dönemlerde başladı. Ayrılık şiirleri yazıyor, çevresiyle, sevdikleriyle yine daha az görüşüyordu. Mevlana Şems diyor, başka bir şey dilemiyordu. Mevlana'nın büyük oğlu (ki Şems ve Mevlana ilişkisinden rahatsız olmayan hatta sohbetlerine katılmaktan
zevk alan) Sultan Veled, Şam'a gidip Şems'i buldu. Şems tekrar Konya'ya geldi. En önde Mevlana olmak üzere, büyük bir törenle karşılandı.
Mevlana, Şems'in dönmesiyle ona daha çok bağlandı. Bu ilgi çevresindekileri yine çok rahatsız ediyordu. Üstüne Mevlana, küçük oğlu Alaaddin Çelebi'nin aşık olduğu bir kızı Şems ile evlendirince oğlunu daha da öfkelendirdi. Çelebi bir gece Şems'i arkadaşlarıyla birlikte sıkıştırıp öldürdü. Olayı öğrenen büyük oğlu Sultan Veled, Şems' in cesedini kuyudan çıkartıp bir bahçeye gömdü. Babasının öğrenmesini istemiyordu. (Şems'in öldürülmediği; ortalıkta dolaşan dedikodular ve entrikalardan çok rahatsızlık duyan Şems'in, nereye gittiğini kimseye söylemeden izirii kaybettirdiği de söylenir.) Şems'in aniden ortadan kaybolması Mevlana'yı çok derinden etkiledi. Şems'i bulmak umuduyla iki kez Şam'a gittiyse de, Mevlana Konya'ya üzgün ve bitkin döndü.
Şems'siz geçen günlerin ardından, mütevazı bir kuyumcu olan Selahaddin Feridun ile tanıştı. Şems'e duyduğu gönül dostluğunu Selahaddin'e de gösterdi. Çevrenin kıskançlığı ve dedikodular yine başlamıştı. Ama dostlukları 1259' da Selahaddin Feridun ölene dek tam on yıl sürdü. Artık belirli bir ruh olgunluğuna erişen Mevlana, Selahaddin' den sonra Ahi Türk olan Çelebi Hüsameddin ile karşılaştı (Çelebi adını Mevlana vermiştir). Hüsameddin'in babası da bir Ahi şeyhiydi. Hüsameddin ve Mevlana arasındaki mistik doygunluk, Ahilerin de Mevleviliğe olan ilgilerini arttırdı.
- 11
12 -
Mesnevi'nin yazılmasında Çelebi Hüsameddin'in etkisi olduğu bilinir. Çelebi'nin ısrarları, Mevlana'yı müthiş eserini yazmaya yöneltti. Mevlana ölene dek (15 yıl kadar) süren dostlukları bu sefer kimseyi rahatsız etmemişti. Mevlana'nın ünü yayıldıkça yayıldı, bir çok arif ve derviş ona geldi.
Ve bir gün hastalandı, yatağa düştü. Ölüm gününü, yeniden doğuş günü olarak gören
Mevlana, 1 7 Aralık 1273'te Konya' da öldü.
ÖN SÖZ
MEVLANA OKYANUSUNDAN ...
Mevlana (30 Eylül 1207, Belh-1 7 Aralık 1273, Konya) büyük mutasavvıf, gönül eğitimcisi, bir alim, eşsiz bir sanatkardır. Manzum eserleri Mesnevi ve Divan-ı Kebiri binlerce beyit tutar.
Mevlana'nın beş eseri vardır. 6 ciltlik Mesnevi; kaside, gazel, rubai ve şiirlerini içine alan Divan-ı Kebiri; 61 bölümden oluşan tasavvufi düşüncelerini anlatan Fihi Mafih; yedi vaazından oluşan Mecalis-i Seb' a; yüz elli mektuptan oluşan Mektt1bat.
Mevlana bir gönül eğitimcisidir. Mesnevi' de insanlara sevgiyi, gerçek aşkı, örnek insan olmayı, güzel ahlak, dürüstlük, cömertlik, çalışkanlık, alçak gönüllülük, sabır, iyilik etmek, doğru sözlü olmak, başkalarının iyiliğini işlemek, helal lokma yeır.ek, Hakk'a şükretmek, ibadet konularını işleyen yüzlerce hikayeden oluşıır. Kıssadan Hisse alınması gerekir.
Mevlana'mn tasavvufu güzel ahlaktan ibarettir. Divan-ı Kebiri 21 divan olup, kaside, gazel, rubai ve şiirlerini kapsar. Şiirlerinde Mevlana'nın duygu yüklü alemi gö-
- 13
14 -
rülür; gazellerinde ilahi aşkı ifade eder. Divan' daki rubailer, Divan-ı Rubaiyyet adıyla bir kitapta toplanmıştır. Toplam 1725 rubaiyi içine alan tercüme Abdülbaki Gölpınarlı'ya aittir.
Mevlana'nın tasavvufunda yaradılışın, hayatın ma
nası aşktır. 61 bölümde toplanmış, meclislerdeki sohbet
lerinden oluşan .Fihi Mafih adlı eserinde; tasavvufi dü
şünceleri, şiir telakkisi, dünya ve ahiret, cennet ve cehennem, insan, din, iman, aşk, ibadet gibi konular ele alın
mıştır.
Mevlana'nın tasavvufunda gaye, kulluk ve yokluktur.
Mecalis-i Seb' a adlı eseri 7 vaazından oluşur. Gerçek zenginlik mal değil, gönül zenginliğidir. Hakk aşıkları hırs, kibir, kinden uzak, akıllarıyla gafletten kurtulup imana yönelirler. Gönlü temiz, gösterişten arınmış, dünya ve ahirette değil, Hakk'a tapan Allah'ın sevgili kullarıdır.
Mevlana'nın tasavvufunda esas gaye, Gönül sahibine
erişmek ve Cevher olmaktır. MektUbat adlı eseri, çeşitli kimselere yazdığı 150 mektuptan oluşur. Mektupları ayet,
hadis, hikaye ve şiirler süsler. Mektuplar üçe ayrılır: Dev
let adamlarına nasihatlar, sıkıntıda olanlara maddi-mane
vi yardım, kendisine sorulan dini ve ilmi konularda ver
diği yanıtlar.
Mevlana'nın en belirgin özelliği hoşgörüdür. Kimse
nin hatası dolayısıyla incitilmesini istemez, kendi fikrini
kabul etmeyenleri mahçup etmemek için cevap vereme
miş görünmeyi tercih ederdi. Dostlarınız .kötülüklerini size anlatırsa, 'bunun sırrını o bilir,' deyip konuyu kapatınız ki
dünyada dostsuz kalmayasınız; çünkü ayıpsız dost arayan, dostsuz kalır.
Mevlana'nın alçak gönüllü oluşu, gurur ve kibirden uzak oluşu ve bütün düşüncelerine tevazunun hakim ol
ması, diğer bir özelliğidir. Gtinüller sultanı olması da ayrı bir özelliğidir.
Mevlana, cömertliğini ne dünya hayatına ne de dünya
malına değer vermeyerek ortaya koyardı. Kendisine hedi-_ 15
ye edilen para ve eşyaları muhtaçlara dağıtır; maddi sı
kıntıdakilere yardım ederken bunu karşısındakini incit-
meden, başkalarına sezdirmeden yapardı. Hazreti Mevlana'mn tasavvufunda gaye, kulluk ve yok
luktur. Hazreti Mevlana'nın tasavvufunda yaratılışın, hayatın
manası aşktır.
Hazreti Mevlana'nın tasavvufunda esas, gönül sahibi
ne erişmek ve cevher olmaktır Hazreti Mevlana'nın bir Kamil mürşit olarak manevi
vazifesi, yaratılışın gayesi çerçevesinde, insanların hida
yetine ve ebedi saadetine vesile olmaktır. Hazreti Mevlana'nın tasavvufu da güzel ahlaktan iba
rettir. Mevlana'nın nazarında insan son derece değerli bir
varlıktır. Alemden maksat, insandır (Mecalis-i Seb'a, s.45). Mevlana eserlerinde insanı bu üstünlüğünü vurgula
yarak ele alır; ama "canında bir can var, o canı ara . . . ama dışarda değil, aradığını kendinde ara" (Rubailer 22) buyurmuştur.
16 -
Mevlana, Yaratıkları üçe ayırır: Melekler, hayvanlar, insanlar. Melekler yalnızca akıldır, ibadet ve kulluk onların yaradılışında vardır; hayvanlarda akıl yok yalnız şehvet vardır. İnsan ise akıl ve şehvetten mürekkeptir, ibadet ve kulluk sorumluluğu taşır. Yalnız insan, kendisine ayak bağı olan vasıflarından kurtulmalıdır: Şehvete düşkün olmak ve karga gibi uzun ömre tamah etmek. Aklın çarmıhı olan bu huylar, insanlık şuuruna yükselmeye manidir.
Mevlana'nın bütün eserleri aşka dairdir. Aşk, hayatın aslıdır, özüdür, kainatın yaradılış sebebidir. Bu düşünceden hareketle, binlerce beyitte ilahi aşktan söz etmiştir: Aşkın üstünlüğü ve değeri, aşktan nasibi olmayanların zavallılığı.
Mevlana'nın tasavvuf düşüncesinde akıl ve ilim, metafizik gerçekleri kavramada yetersizdir. Bunlar insanı bir noktaya götürür ama hedefe ulaştırmaz. İnsan aşktan kanatlara sahipse, ilmin ve aklın hayal edemeyeceği kadar yücelir.
Mevlana'ya göre; ancak aşkla sevgiliye, Hakk'a bağlanan gönül muteberdir. İnsan, akıl ile Allah'a ulaşamaz; yarı yolda kalır. İnsan ile Allah arası bir deniz mesafesi ise, yolculuk için yetmez; insan yüzerken yorulur ama gemiye binen hedefe ulaşır.
Mevlana'ya göre; güneşe delil, yine güneştir. Sana delil lazımsa güneşten yüzünü çevirme, buyurmuştur (Mesnevi I/117). Aşk yüzünden elbisesi yırtılanın hırstan ve ayıptan temizlendiğini; aşkın bütün hastalıkların hekimi, kibir ve azametin ise ilacı olduğunu buyurmuştur (Mesnevi 1/22).
Mevlana'ya göre, insan dünyadaki geçimi için sanat öğrenir; ahireti kazanmak için de bir sanat öğrenmelidir. Bu din sanatının kazancının da aşk olduğunu öğütler (Mesnevi Il/2618).
Mevlana'ya göre, Allah aşkının dışındaki sevgiler aşk değildir; Aşk, renge ve kokuya bağlı olursa, o aşk değildir; kişiye bir utançtır (Mesnevi 1/214).
Mevlana, yaradılışın özünü ve insanın fani benliğinden yükselişini aşkta bulur; aşksız geçen ömür, ömür sayılmaz. "Bu aşka bende kabiliyet yok," deme. Mevlana' ya göre; küll'e aşık olanlar, cüz'e itibar etmez. Cüz'e meyleden, küllün müştakı değildir (Mesnevi 1/2903).
Mevlana, Mesnevi' deki hikayelerin görünürdeki şekillerini değil, asıl manasını, gayesini anlamamız gerektiğini ifade ederek, "Maksat kıssadan hisse almaktır, yoksa sana hikaye anlatmak değildir," buyurmuştur (Mesnevi 1/ 108).
Mevlana'ya göre, insanlar için bir imtihan yeri olan bu geçici dünyada Allah sevgisiyle yanıp tutuşanların hepsi aynı yollardan geçmiştir; bu aynı zamanda çetin, ıstırap ve dertlerle dolu, ama vermeyen bir yoldur. Herkesin hedefi birdir.
Mevlana, Hakk aşığı insanlara Mesnevi ile mesaj verir, yol gösterir, yürüdükleri yolda yalnız olmadıklarını, onlara rehberlik ettiğini belirtir.
Mevlana'ya göre; toprağa mensup olan vücut yerde kalır, Ruh ise yüce göklerin süsüdür (Mesnevi Il/3811 ) . İnsan nerede olursa olsun, görünüşü neye benzerse benzesin; Allah aşkına sahipse, onun değeri göklerden yücedir.
- 17
18 -
Mevlana'ya göre; nasıl ki ayna tozlanınca suretleri göstermezse, gönül de dünyevi arazlarla kirlenince Hakk' ın tezahürü gerçekleşmez. O nedenle gönül temiz olmalı, samimiyet ve aşkla dolmalı; hırs, kin, riya gibi duygulara izin verilme
melidir. Allah suretlerinize, mallarınıza bakmaz; fakat ancak gönüllerinize, amellerinize bakar, buyurmuştur. Velilerin gönlü, temiz kişilerin secde ettiği bir mescittir (Mesnevi II/31). Allah sevgisiyle dolu gönül, Hakk güneşinin nurunu aksettirir (Mesnevi 1/35). İhlas sahibinin kurtarıcısı, gönül sağlığıdır (Mesnevi II/1329).
Mevlana'ya göre Akıl ikiye ayrılır: Cüz'i Akıl ve Küll-i
Akıl. Cüz'i akıl, ferde akıldır; her zaman öğrenmeye muhtaçtır. Küll-i akıl ise yaratıcı kudretindir; faal olarak yeryüzündeki herşey küll-i aklın gölgesidir. Akıl, aşk mukayesesinde aşkın üstünlüğünden yanadır.
Mevlana'ya göre Aklın hususiyeti, neticeyi düşün
mektir. Nefis ise akıbeti düşünmez. Akıl galip olursa, nef
sin zayıflar.
Hasta, aklıyla hekime gider; ama aklı, tedavisinde işe
yaramaz. İnsanların akılları birbirinden farklıdır; nasıl ki, güzel
lerin görünüşleri de başka başkadır (Mesnevi 111/1542). Bazı
akıl, ışıksız yanmayan bir mum gibidir. Bir başkasında ise yıldız gibi parlar (Mesnevi V /762).
Aklı ilim ve tecrübe artırır, böylece insanlar birbirle
rinden daha tecrübeli olurlar; ancak yaradılıştan olan üstünlük, çalışmakla artar (Mesnevi 111/1546).
Hasılı, ilacın faydasının içinde gizli olduğu gibi, her görünen şeyin de hikmeti içinde gizlidir (Mesnevi iV /2900).
Mevlana'ya göre iyi de, kötü de senden yetişmiştir.
Çirkin de, güzel de kendi elinle kazandığındır (Mesnevi.
IIl/3458); Hayat imanla ebedidir. Yoldaşın iman olursa ölmezsin (Mesnevi IIl/3311). İradi ölüm, zaruri ölüm, ölüm
korkusu, ölüme hazırlık için; "Aşksız olma ki ölmeyesin;_ 19
Aşkla öl ki diri kalasın!" diye buyurmuştur (Rubailer 181).Mevlana'ya göre; insan cüz'i aklıyla ve şahsi görüşle
riyle gerçek bilgi sahibi olamaz. Herkesin görüş açısı ve derinliği farklıdır. Herkesin kendine has bir görüşü olduğu ve tek olan gerçeğe farklı yönlerden baktığı için, hakikati bir bütün halinde göremeyip yanılmaya mahkum olduklarını belirtir.
Mevlana'ya göre; ilim, Hz. Süleyman'ın mührü gibi
dir. Dünya bir suret, ilimse onun canıdır; insanlık, ilimle itibar kazanır (Mesnevi 1/1071). Allah sevgisi ilimle elde edilir. İlimden nasibi olmayanlar ve akılsızlar bu sevgiden uzaktır (Mesnevi il /1545). İlim, insana rehberdir. İnsan, ilmiyle bütün varlıklardan üstün olmuştur (Mesnevi 11/3361).
Mevlana' ya göre bilgi, gaye değildir; insanı Hakk' a
götüren bir araçtır. "Nefsini bilen, Rabb'ini bilir," hük
münce asıl olan, insanın nereden gelip nereye gideceğini
idrak etmesidir.
Mevlana'ya göre; fikir odur ki, insanı bir yola ulaştırır. Yol o yoldur ki, yolcusu padişah olur (Mesnevi Il/3237).
20 -
Mevlana'ya göre insanı aslına ulaştırmayan, yaratıcısına itaati öğretmeyen ilmi yorgunluk olmak niteler. İlim, sahibine yük değil, yar olandır. Gönüldeki ilmi, sahibine dost; zahirdekileri de yük telakki eder (Mesnevi 1/2552). İlim olmak yetmez (Fihi mafih, s.93).
Mevlana'ya göre; yalancıların yeminine inanılmaz, doğruların ise yemine ihtiyacı yoktur (Mesnevi 11/2902). Çünkü yalan gönülde şüphe uyandırır, doğru söz kalbe huzur verir (Mesnevi II/2762).
Mevlana'ya göre, alçak gönüllülük insanı yücelten bir değerdir (Mesnevi III/ 457).
Mevlana'ya göre; sabır, ferahlığın anahtarıdır. Sabırla her güçlük ortadan kalkar (Mesnevi III/1848).
Mevlana'ya göre; kızdığı zaman öfkesine hakim olan, Hakk'ın hışmından korunur (Mesnevi IV /114).
Mesnevi'nin 18'inci beyitinde belirtildiği gibi; "Söz uzar, kesmek gerekir vesselam!" Bir okyanus, zamana karşı dayanabilen bir beyin ve zamanın aşındıramadığı bir şahsiyet olan Mevlana, satırlara sığmaz. Herkesin Hazretin Rubailerini, Şiirlerini, Gazellerini derlediği ve yorumladığını fakat sözlerinin topluca derlenmediğini gördüm. Bu konuda bir ilk olmanın haklı gururu ile elinizdeki derlemeyi gerçekleştirdim. Benden sonra iyi, daha iyi, en iyi ve mükemmeli mutlaka yapılacaktır. Bu çalışmanın özelliği bir ilk olmasında yatar. Bu çalışmanın hazırlanmasında yardımlarını esirgemeyen;
• Konya İl Kültür Turizm Müdürü ABDÜSSETTAR YARAR' a,
.............................. --
• Konya İl Kültür Müdürlüğü Kültür ve Sosyal İşler Dairesinden Sn. FAHRİ ŞAHİN' e,
• Mevlana Müzesi Müdürü Dr. ERDOGAN EROL ve Md.
Yrd. Dr. Naci BAKIRCI'ya, •Konya İl Özel İdare Müdürü Sayın MUAFAK ÖZSOY 'a, • Konya Büyükşehir Belediyesi Özel Kalem Müdürü SÜ
LEYMAN SAYAN'a,
• Konya Büyükşehir Belediyesi Kültür Müdürlüğü'ndenALİ BEKTAŞ, Mümin TEMİZYÜREK, Mehmet BİREKUL'a te
şekkürlerimi sunarım.
Ziya Elitez Kasım,2004
- 21
RUBAİLER'DEN SEÇMELER
Yoklukla kavuş varlığa, dünyayı bırak, Vuslatla yolun ahreti, ukbayı bırak, Tanrıysa muradın düşünüp durma derin, Dünyayı unut, maddeyi, manayı bırak.
Gece üstadıma sordum kaç kez; "Bana bildir bu cihan sırrını, tez." Gülerek verdi cevap üstadım; "O ki ancak bilinir, söylenemez."
Çiğnenen salkım-üzüm eştir bana, Aşk beni çekmektedir dört bir yana. Döndüğüm gerçek, fakat çevren değil, Kendi çevrem döndüğüm yer, baksana!
Ansızın girdi kapımdan o güzel, İçti mey, bekledi bir an o güzel. Seyredip tutmak için sa'çlarını, Oldu tekmilce yüzüm göz, gözüm el.
Çekemem el, nicedir sırlardan, Konuşup açmama hiç imkan yok. Seni memnun edecek sır bende; Diyebilsem ama hiç imkan yok.
- 23
24 -
Mest iken bir gün varıp üstadıma, Söyledim; "varlık nedir, yokluk nedir?" "şöyle dur, halkın ezasından uzak," Var ve yok, insan için bir perdedir.
Hep O' dur, varlık ve yokluk, haz, keder, Neyse istek, hep O yoktan var eder. Can gözün ah olsa candan görmeğe, Sen o' sun, bil, böyledir kutsal kader!
Sevgilim tekmil cihandan gizlidir. Duygudan, her türlü zandan gizlidir. Aşikar gönlümdedir bir ay gibi, Can ve tendir, ten ve candan gizlidir.
Ben miyim ben, sen misin sen, ben mi sen? Ben miyim, sen sensin elbet, sen de ben. Ey hatemli yar, seninle bir hoşum, Sen mi bensin, ben mi sen, geç şüpheden.
Biz öyle harabız, yine yok olmaya bak! Gam verme aman, haydi rebab çalmaya bak! Irtıyla güzel yar, sana mihrap kesilir,Var bunca rüku, secde; namaz kılmaya bak!
Dört cihette saklanan esrar, dolun-ay nerdedir? .Nerdedir, can-dost, hayatta özlenen "hay" nerdedir? Şurda, burda söylemek elbet muhal, alem O hep, Görmeğe bir canlı göz, yetmez O'nu "vay" nerdedir?
Bir canım, gel gör ki var yüz bin tenim, Neyleyip, netsem ki ağzım sır benim.Bunca insan var, "benim" hep "ben" diyen, Yok ki bir er, söylesin tek "ben senim."
Bize yetmez ki denizler, bize ırmak netsin? İstemezken gülü hiç, ıtrına canlar yetsin. Sevgilim can sıkacak şeyleri yapsın, hoştur, Bize mahsus bu sabır, yar ne ederse etsin.
İnsaf ederek söyle a dost, aşk iyi bir şey, Artarsa verir aşka evet, bunca zarar, mey. Sen şehvete aşk ismini vermişsin ayıptır, Aşk dendi mi bir dur, bu asil duyguya baş eğ!
A güzel huylu, gören hep senin aşkınla yaşar, Bunca varlık ve mekandan hani taştıkça taşar. Ne zuhaldir, ne de ay, yok ki güzellikten eser, Bütün alem güneşin nuruna bin aşkla koşar.
- 25
26 -
Ey susuz, yorgun gönül, ırmak ara; Koş, ayaksız gelme, kan-ter, öyle gel! Dil-damak olmaksızın düş yollara; Neyse gerçek, haydi bir şey söyle gel!
Eşi yok sevgili bir tatlı oyun sundu cana, "tek mi, çift mi dileğin neyse, hemen söyle bana!" Gülerek, çift olalım, gel güzelim, haydi" dedim, "çift olup tek kalalım sevdiceğim, anlasana . . . "
Şu zaman renklerinin burcuna bir düş olsam, O güzel huyluya can ıtrını örmüş olsam Ona baktıkça görüp kendimi bir ayna gibi, Bakarak kendime her an onu görmüş olsam.
Aynı ruhtan yücelen bir nice unsur gibiyiz, İki can-içre biriz, sonsuza yansır gibiyiz. Bir güzel anlamı elbet olacak sevgimizin; Bil ki sen bende ve ben sende birer sır gibiyiz.
Can kuşum bir güzel iş etti de yemden geçti, Erce bir iş yaparak sürdüğü demden geçti. Geçti bir andan gönülden, uzatıp dost eli yar, Yare baş eğdi hemen bunca elemden geçti.
O erin ben kuluyum, hoş ve güzel bunca sefa, O erin derdi benimdir, doludur gönlü vefa. Ayrı tat, ayrı ıhr, başka da yok bir haberim, Sade derdiyle hoşum, can gibidir onda cefa.
Gün gelir, mahşere solgun nice erkek ve kadın, Toplanır sorguya, bin ah ile, bir velvele-kim. Ben senin aşkını dört elle koyup dizlerime, "bir suçum varsa sorun, işte budur suçlu," derim.
Yürü yum gözlerini, gönlün olur bir nice can, Ki o gözlerde ışıldar sana bir başka cihan! Uyarak nefsine olmazsan eğer sen mağrur, Sevilen bir er olursun, can olursun o zaman!
Ağla candan, ağla ey dost, komşudur bir tek duyan, Bir .çocuk ağlarsa içten, annedir istek duyan. Anne serbesttir, evet iş güç yapar, sen ağla dur, Ağlayış sermayedir dost, aşk deyip artık uyan!
O sema şahı sunar her gece bir başka sema, O ki gül bahçesisin rüzgarı bir başka eser. Bu sema şavkına kanmaz nice bülbül, kuş ama; Bu semada dal, ağaç yepyeni bir aşka eser.
- 27
28 -
Öyle mest olduk bu akşam yar ile, Gönlümüzden ah neler çekmekteyiz. Sevgiden dermekteyiz gül, durmadan, Bir kamışlık; hep şeker ekmekteyiz.
Mansur ki aşkla dillenir yaprak yaprak, Toplar durur kirpikleriyle toz, toprak. Yokluk sedası güllenir derya-deniz, Bir bengi-candan seslenir: "Enelhak!"
"Altı iklimde de hak nurları var" der, yine dost, "Nerdedir nur," soruyor halk bize, bildirsene dost. Göz dener görmeği lakin yücelir bir nice ses; "Sağ veya sol demeden bakmayı bir kez dene, dost!.."
Seslenir dost, gülüşün bulmalı son, çöz bağrını; Aşıver zevki sefa devrini, efkar çağını! Bir örümcek gibi düşman öre-dursun ağını; Zümrüdü anka bilir ancak güzelim kaf dağını.
Salınan sevgili bak bunca tuzak, Sana olsun; emi, kem gözler uzak! Canısın yeryüzünün, gökyüzünün, Senin olsun bu huzur, keyfine bak!
Gün bitti fakat mutluluğun can sesiyiz. Baştanbaşa bir çengi-gönül bahsiyiz. Hem aşığı, hem maşuğuyuz kendimizin, Hem meclisiyiz, bülbülü, gül bahçeyiz.
Sevgilim, gitse de herkes ne olur sen gitme! Bekle dert arkadaşım, bekle otur, sen gitme! Gül-şeker örneği doldur kadehim taze şarap; İşte meclis, güzelim mührünü vur, sen gitme!
Bir savaş vermektesin, karşında korkunç bir gece, At da gönlünden bir ok vur, yar karanlık çevreni! Kabesin aşıkların, her gün tavaf et öylece, Kabe gelsin aşkınan, her gün tavaf etsin seni!
Bugün sema ne hoş, sema ne hoş, sema, Işıklı gün, ışık güzel, ışık yalın. Bu aşk güzel, derin, derince daima, Veda akıl, bu yol uzun, esen kalın!
Ten için elbet haram mey, ademe, Ten, kayıttan kurtulur, kalmaz haram. Sun güzel dost, yok şarap artık deme, Durmadan iççek te olsak ah tamam!..
- 29
MESNEVi'NİN İLK ONSEKİZ BEYTİ
Duy şikayet etmede her an bu ney, Anlatır hep ayrılıklardan bu ney.
Der ki, feryad!m kamışlıktan gelir; Duysa her kim, gözlerinden kan gelir.
Ayrılıktan parçalanmış bir yürek, İsterim ben, derdimi dökmem gerek.
Şayet aslından biraz ayrılsa can, Öyle bekler, vuslata ersin zaman.
Ağladım yer yerde hep ah eyledim, Gördüğüm her kul için "dostum" dedim.
Herkesin zannında dost oldum ama, Kimse talip olmadı esrarıma.
Hiç değil feryadıma sırrım uzak, Gözde lakin yok ışık, duymaz kulak.
Aşikardır can-beden, gör insanı, Yok izin, görmez fakat insan, canı.
- 31
32 -
Ney sesi tekmil hava oldu ateş, Hem yok olsun, kimde yoksa bu ateş!
Aşk ateş olmuş dökülmüştür ney' e, Cezbesi aşkın karışmıştır mey' e.
Yardan ayrı dostu ney dost kıldı hem, Perdesinden perdemiz yırtıldı hem.
Kanlı yoldan ney sunar hep arzıhal, Hem verir mecnunun aşkından misal.
Ney zehir, hem panzehir, ah nerde var, Böyle bir dost, böyle bir özlemli yar?
Sırrı bu aklın, bilinmez akl-ile, Tek kulaktır müşteri ancak dile.
Sırf keder, gam, gitti kaç gün, kaç gece, Geçti yanlışlarla günler, öylece.
Geçse günler, korku yok, herşey masal, Ey temizlik örneği, sen gitme kal!
Kandı her şey, tek balık kanmaz sudan, Gün uzar, rızkın eğer bulmazsa can.
Anlamaz olgun adamdan bil ki ham, Söz uzar, kesmek gerektir vesselam!
MEVLANA' DAN AL TIN ÖCÜTLER
- 33
Cömertlikte ve yardım etmede akarsu gibi ol Şefkat ve merhamette güneş gibi ol Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol Hoşgörülükte deniz gibi ol Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol
- 35
36 -
Her gün bir yerden göçmek ne iyi Her gün bir yere konmak ne güzel Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş Dünle beraber gitti cancağızım, Ne kadar söz varsa düne ait, Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.
Gel, gel, gel, ne olursan ol yine gel! İster kafir, ister putperest, ister mecusi ol, gel Bizim dergahımız Ümitsizlik dergahı değildir. Yüz bin kere tövbeni bozmuş olsan da Yine gel. . .
Alemin bal şerbetinden bana ne! İşte önümde benim ayran tasım, Ne malım mülküm var benim ne azığım, Ben gene de senin malın mülkün olsun diye çalışırım Senin başını sokacak bir yerin olsun diye, Senin bir dikili ağacınını. AMA HÜRRİYETİ KULLUCA, TAŞ ÇATLASA SATMAM Yalnız sayıda çoktur onlar alabildiğine Hani şu bademler gibi, bademler gibi. Ama hepsindeki yağ bir. Dünyada nice diller var, nice diller, Ama hepsinde anlam bir. SEN KAPILARI TESTİLERİ HELE BİR KIR, SULAR NASIL BİR YOL TUTAR GİDER
- 37
38 -
Mümkün mü bu, olsun ruhumuz ilgisiz? Sen bende ve ben sende doğar, gizleniriz. Sen ben deyişim anlatabilmek için, Sen ben aramızda yok ki gerçekte biliriz.
Her ne istiyorsan kendinde ara! Senin canının içinde bir can var, o canı ara! Senin dağının içinde bir hazine var, o hazineyi ara! Eğer yürüyen dervişi arıyorsan; ONU SENDEN DIŞARIDA DEGİL, KENDİ NEFSİNDE ARA!
Gönül O'nu ister, herşey bahane ...
Başımı koyduğum her yerde, secde edilen O' dur. Dört köşe ve altı bucakta tapılan O' dur. Bağ-bahçe, gül-bülbül, sema, sevgili; Bütün bunlar hep bahane; asıl maksat olan O' dur.
Sabır, gamdan kurtulmak için anahtardır.
İyiler gittiler. Güzel usül ve adetleri kaldı; kötü adamlardan da zulümler ve lanetler!
Can konağını aramadıysan, işi biliyorsun demektir: NEYİ ARIYORSAN O'SUN SEN.
ÖRT DE SENİN DE AYIBINI ÖRTSÜNLER . . .
- 39
40 -
Keseyle dağarcığın değeri altındadır. İçinde altın olmayan keseyle dağarcığın ne kıymeti
var.
Ne kutludur o kişi ki, yoldaşı hased değildir.
Altın ne oluyor, Can ne oluyor; İnci, Mercan danedir, bir sevgiliye harcanmadıktan, bir güzele feda edilmekten sonra.
Hiddet ve Şehvet insanı şaşı yapar; Ruhu doğruluktan ayırır. .. Zalimlerin Zulmü de karanlık bir kuyudur.
Ben şu dünyada güzel huydan daha iyi bir haslet ve ehliyet görmedim.
Ayran kasem önümde oldukça, vallahi kimsenin balını düşünmem bile. Azıksızlık, ölümle kulağımı bursa bile,
HÜRRİYETİ KULLUGA SATMAM BEN!
Kimden kaçıyoruz, kendimizden mi? Ne olmayacak şey! Kimden kapıp kurtarıyoruz, Hakk'tan mı? Ne boş zahmet!
Kimin aşka meyli yoksa o kanatsız kuş gibidir, Vah Ona!
Sevgili, her�cıya lezzet verir . . .
TESTİDE NE VARSA DIŞINA O SIZAR.
Rüşvet alan, Para pul padişahı değiliz; Paramparça olmuş gönül hırkalarını diker, Yamarız biz.
- 41
42 -
Demedim mi sana gitme oraya; seni tanıyan, bilen benim ancak; şu yokluk serabında yaşayış kaynağın benim ancak.
Kızsan da, bin yıllı yola gitsen de sonunda gene bana
gelirsin; varacağın yer benim ancak.
Toprağıma, mezarıma söyleyeceğin o sözleri, şu gamlı
kulağıma saç; şimdi söyle bana.
Kon . . . Biz Pergel gibiyiz. Bir ayağımız Şeri' at' de sağlamca durur, öteki ayağımız yetmiş iki milleti dolaşır.
Keseyle dağarcığın değeri altındadır. İçinde altın ol
mayan keseyle dağarcığın ne kıymeti var? Gökten yağ
mur veren, rahmetiyle de can vermeye kadirdir.
Sana Allah bu canı bedava verdi de o yüzden canının
kıymetini bilmiyorsun. Hangi hoş vardır ki nahoş olmamıştır? Hangi tavan vardır ki yıkılmamış, yere serilmemiş. İlim gönüle yansırsa, insanlığın iyiliğine kullanılırsa
yardım olur; amma tene, maddeye yansırsa, bu bir yük, bir ağırlık, bir felaket olur.
Ey zulümle bir kuyu kazan! Sen kendin için tuzak ha
zırlıyorsun. Ey başkalarına ağlayan göz! Gel, bir müddet-
cik otur da kendine ağla! Mum, ağlamakla daha aydın bir _ 43
hale gelir.
Cenab-ı Hakk, yüzbinlerce kimya, ilaç yarattı; amma insanoğlu sabır gibi bir kimya görmüş değil.
Denizi bir testiye döksen ne kadar sığar? Bir günlük kısmet! Harislerin göz testileri dolmaz;
halbuki sedef kanaat etmedikçe içi inci dolu olmaz.
Hayvan otla semirir, insan da yücelikle, şerefle gelişir.
Güzel ne iyi suret; bil ki kötü huyla beraber olunca bir
kalp, akça bile etmez. Aşk o yalımdır ki, parladı mı sevgiliden başka ne varsa hepsini yakar.
44 -
Bir sofranın çevresine yüz tane adam oturur, yer. Fakat baŞ olmak isteyen iki adam, dünyaya sığamaz.
Bizden sonra Mesnevi şehlik edecek ve arayanlara doğru yolu göstererek onları yönetecek ve onlara önderlik edecektir.
Sema aşıkların gıdasıdır; çünkü semada Allah'la bu
luşma hayali vardır. Cübbe ve sarık ile insan alim olmaz. Alimlik insanın zatında olan bir hünerdir. Bu hüner ister
ipekli bir kaba, ister yünden bir aba içinde olsun.
Allah, insana şah damarından daha yakındır. Halbu
ki sen ok gibi olan düşünceni uzaklara fırlatmadasın. Ey
yayını çekip oku atan! Av yakında, sense uzağa bakmak
tasın.
İnsan herşeyi göremez; Sevdiğin şeyler, seni kör ve sa
ğır eder.
Kitaptan maksat içindeki bilgilerdir; ama dilersen sen
onu yastık yapıp başının altına da koyabilirsin. Bu, kılıcı
çivi yerine duvara çakıp mağlubiyeti baştan kabul etmeye
benzer.
Nice toprak gibi mezarda yatanlar var ki faydaları, fe- - 45
yizleri bakımından yüzlerce diriden iyidir, üstündür. Göl-
gesini gizlemiş, ölmüş; anıca toprağı gölge vermekte. Fikir,
ona derler ki, bir yol açsın. Yol, ona derler ki, önüne bir
padişah çıkagelsin. Padişah, ona derler ki, kenliğinden
padişah olsun; hazinelerle, askerlerle değil. Hangi kova
kuyuya salındı da dolu dolu çıkmadı; can Yusufu ne diye
kuyudan feryad etsin? Bu yanda ağzını yumdun mu, aç
o yanda; artık senin hay huyun, mekansızlık aleminin ha
valarındadır.
Ölüydüm, dirildim; ağlayıştım, gülüş oldum; aşk dev
leti geldi; durup duran geçip gitmeyen devlet kesildim.
Tek bir gönlüm var, pek bir yüreğim; aslanların ödü
var bende; doğup parlayan zühre oldum ben.
46 -
Canım tenimde oldukça Kur'an'ın kölesiyim. Ben Hakk'ın seçkin peygamberi Muhammed (a.s)'in yolunun toprağıyım. Her kim bundan başka benden bir söz naklederse, ona çok üzülür ve o sözden de çok üzüntü duyarım.
Acı, mutlaka acılara katılır. Batıl söz, nasıl olur da Hakk' a eş olur?
Denizi gören göz başka, köpüğü gören göz başka . . . Köpüğü bırak da denizin gözüyle bak sen! Köpükler, gece gündüz denizden meydana gelir, onları deniz harekete geçirir. Fakat ne şaşılacak şey ki, SEN KÖPÜGÜ GÖRÜYORSUN DA DENİZİ GÖRMÜYORSUN.
Bu yoldaki köşkü, sayvanı, şöhreti, şanı terk et. Kılavuzun hareket etmedikçe hareket etme. Başsız hareket eden, kuyruk olur. Böyle adamın hareketi, akrebin hareketine benzer.
Takdir haktır; ama, kulun çalışması da hak! Kendine gel de koca şeytan gibi kör olma.
Suçu kendinde bul, tohumu sen ektin. Allah'ın cezalandırmasıyla, adaletiyle uzlaş! Zahmetin sebebi, kötülük etmektir. Kötülüğü yaphğın işlerde gör; "talihimden" deme.
Yüce Allah, iyiliğin-kötülüğün karşılığını kıyamette vermeyi vadetmiştir ama peşin olarak da onun örneği, dünya yurdunda soluktan-soluğa, bakıştan bakışa belirip durmadadır. Bir insan gönlüne bir neş'e, bu sevinç, birisini neşelendirmesine, sevindirmesine karşılıktı!. Sıkılır, gamlanırsa da birisini sıkmıştır, birisini gamlandırmıştır. Bunlar, öbür dünyanın armağanlarıdır; ceza gününü gösterir; şu azıcık şeyler o çok şeyi anlatır; hani buğday dolu bir ambardan bir avuç buğday gösterirler ya, tıpkı onun gibi.
Yoksulların gönüllerini de kırmamak gerek. Cenab-ı Hakk, "Yetimi horlama; isteyeni boş çevirme," buyurmuştur. Duvar, çiviye, "Ne diye beni deliyor, incitiyorsun ?" dedi. Çivi de ona "Beni çakana bak!" diye cevap verdi.
Ey Allah! Ölüm çağında, can kuşumuzun, beden kafesinden çıkacağı zaman, ona yemyeşil kutluluk ağacının
- 47
48 -
dallarını göster de onları dilesin, istesin; o dilekle, o istekle bir hoşça kanat çırpsın, ürkmeden, sevinçle kafesten uçup gitsin.
Piş, ol da bozulmaktan kurtul. . . Yürü, Burhan-ı Muhakkık gibi nU:r ol. Kendinden kurtuldun mu, tamamıyla Burhan olursun. Kul olup yok oldun mu, sultan kesilirsin.
Allah ile oturup kalmak isteyen kişi, veliler huzurunda otursun. Velilerin huzurundan kesilirsen helak oldun gitti. Çünkü sen külli olmayan bir cüz' sün. Şükretmek, surat ekşitmekse; sirkeden çok şükreden yok.
Vesveseli düşüncelerden sakın. İnsanın kalbi, sazlık ve orman gibidir. Orada aslan gibi de, yaban eşeği gibi de fikirler bulunur.
Sel, selliğini yapmaya, gürleyip akmaya başladı mı, başınan kes seli; yoksa her yanı rezil eder, yıkar gider.
Büyük Allah'tan bizler neden terbiye isteriz? Çünkü terbiyesizler, Allah'ın lütfundan mahrumdurlar. Terbiyesiz, yalnız kendine kötülük etmez, bütün utanç ve erdem ufuklarını ateşler.
Allah için ateşe atılmak vardır. Lakin ateşe atılmadan önce kendinde İbrahimlik olup olmadığını araştır. Çünkü ateş, seni değil, İbrahimleri tanır ve yakmaz.
·
Çarpık ayakkabı, çarpık ayağa uyar.
Ümitsizlik köyüne gitme; ümitler var, Karanlığa doğru yürüme; Güneşler var.
Görevini tam yerine getirmemiş olanın vicdan yarasına, ne mazeretin çaresi, ne ilacın şifası çare getirmez.
Ecel, verileni almadan önce, verilmesi gereken herşeyi vermek gerekir.
- 49
50-
Birlikte olduğum insanlardan yalnızlığı öğrendim. Perhizler, gerçekten de ilacın temelidir; perhiz et de, canındaki gücü kuvveti seyret.
Sen zulümle bir kuyu kazmadasın, ama şunu bil ki o kuyuyu kendin için kazıyorsun. İpekböceği gibi kendi çevreni örme; kendin için bir kuyu kazacaksan, bari boyunca kaz.
Demirci Zenci olursa, duman onun yüzünde bir iz bırakmaz.
Taş yeşermez geçmiş olsa da nevbahar, Toprak ol da bak nasıl güller açar. Taş gibi idin çok gönül kırdın yeter, Toprak ol üstünde hoş güller biter.
Bütün kainat birbirine sevgi ile bağlanmış, sevgini vermesini öğren. Çünkü gönlün anlasın ki, hepsine yer varmış, Sevgisiz insandan dünya korkarmış.
İnsanlar sevgiye tutkun olmasalardı tekamüle erişemezlerdi.
İşle öğüt veren, sözle öğüt verenden iyidir.
YA HZ. MEVLANA HAK DOST, Gündüz gibi ışıyıp durmayı istiyorsan, geceye benze
yen nefsini yakadur.
Akıl, bir başka akılla çift oldu mu; ışık çoğaldı, yol belirdi demektir. Fakat nefs, bir başka nefsle sevindi mi; karanlık artar, yol belirsiz olur.
Hamdım, piştim, yandım.
Keskin kılıç, yumuşak ipeği kesmez.
Öfke ile istek, insanı şaşı eder; canı doğruluktan ayırır; garez geldi mi hüner örtülür; gönülden yüzlerce perde gelir de gözün önüne çekiliverir.
- 51
52 -
Şunu bil ki ölmedikçe, can çekişmen bitmez. Ölümden evvel ölmediğin için, can çekişmen uzayıp gitti.
Gelmez sana bir ziyan bu aşktan gönlüm! Can gitse de korkma başka bir candır ölüm.
Varlıkta eğer dostu dilersen bulmak Kurtul görünüşten, özü keşfetmeye bak! Kat kat örtüyüle saklıdır varlığı, Kendinde o, ondaysa cihandır tutsak.
Gümüşün dışı aktır, berraktır, ama onun yüzünden el de kararır, elbise de. Ateşin kıvılcımlarıyla al-al bir yüzü vardır, ama yaptığı kötü işe bak, sonundaki karalığı seyret.
Ey Akıllı! Sakın aklın başına gelince, pişman olacağın bir sarhoşluğa düşme!
Meydan geniş amma ortalarda er yok, Bir öyle zaman ki bildiğin haller yok. Herkes görünüşte sanki bir evliya! İslam olarak ruhta ateş yok, fer yok.
Eğer tamamıyla zorluklara daldınsa, daralıp kaldınsa, sabret; çünkü sabır genişliğin anahtarıdır.
Yaşadığın dünyaya bak; Yüce Tanrı, hangi eserini sevginin kucağında büyütmemiş? Neden okşamak ve kucaklamakla gidilecek yere, tekme ve tokatla erişmeyi tercih edersin?
Sevgiden acılar tatlilaşır; sevgi yüzünden bakırlar, altın olur; sevgi yüzünden tortular durulur, arınır; sevgiden dertler şifa bulur; sevgi yüzünden padişah kul kesilir.
Mest etti beni gözlerinin nergisi, Kovdun çağırıp, doğru olan hangisi? Kanmam dudağım ıslanarak ben öyle, At sen beni ırmağında boğ en iyisi.
- 53
54 -
İnsanların sıkınhlarına katlanmak, Allah-ü Teala'nın beğendiği, ve Resulullah'ın sevdiği ve evliyanın özendiği bir ahlaktır.
Ağır yükün altına giren hammal, başkalarından yükü kapar.
Büyüklerin söz verişleri, yürüyüp duran bir definedir; ehil olmayanların söz verişleri ise akıp giden bir zahmettir, bir eziyettir.
Mert insanı isteğince gönlünce öv; söz erleri her övgüye layık elbet.
Su, ateşe galiptir. Ancak bir kaba girerse, ateş o suyu kaynahr yok eder.
Su arama! Susuzluğu elde et ki, yukarıdan ve aşağıdan sana gelecek su coşsun.
Ateşe benzeyen şehvet, yanıp durdukça eksilmez; o, ona dileğini vermemekle eksilir. Bir ateş, odun attıkça hiç söner mi? Hiç odunu yakmaz mı?
Sen, sudan ibaretsin; fakat kendini testi sanıyorsun.
Bu dünya bir ağaca benzer; biz de bu ağaçta yarı ham, yarı olmuş meyveler gibiyiz.
İnsanları iyi tanıyın! Her insanı kötü bilip kötülemeyin, her insanı da iyi bilip övmeyin.
Dile, özle; fakat ölçülü dile, özle; bir saman çöpü bir dağı kaldıramaz. Dünyayı aydınlatan güneş, birazcık yaklaşsa herşey yanar gider.
Ölümümüzden sonra mezarımızı yerde aramayınız! Bizim mezarımız, ariflerin gönüllerindedir.
İyilik aradın mı, insanda kötülük kalmaz.
-55
56 -
Yürek yanmadıkça, göz yaşarmaz.
Kanaat etmekten hiçkimse ölmemiştir, hırs besleyerek hiçkimse padişah olmamıştır.
Ayakkabım yok diye üzülüyordum, yolda karşımdan gelen ayaksız bir adam gördüm.
Maşrabamız küçük ise deryayı suçlamaya hakkımız olmaz.
Ne kadar zengin olsan, Ancak yiyebileceğin kadar yersin. Denize testiyi daldırsan, Alabileceği kadar su alır, gerisi kalır.
Kitaplardan önce, kendimizi okumaya çalışalım.
Ne bahtiyardır o kişi ki, yoldaşı hased değildir.
Bizler bir oyuncağız onundur kudret; Zenginlik onun, fakir olan biziz elbet! Bizler niye üstünlük arar kendinde; Hep bir kapının yoldaşı herkes nihayet.
İnsan dünyayı zapteder, ama ağzını zaptedemez.
Dünyada diken tohumunu eken kişi; kendine gel, onu gül bahçesinde arama sakın.
Kimseden sana kötülük gelmesini istemiyorsan; fena söyleyici, fena öğretici, fena düşünceli olma.
Allah ile olduktan sonra ölüm de, ömür de hoştur.
- 57
58-
Hem gam çağında, hem esenlik çağında Tanrı'ya dayanmadan, tümden ona teslim olmadan başka herşey düzendir, tuzaktır.
Kırmak, kırılanı onaran kişinin harcıdır. Dikmeyi bilen, yırtar da; neyi satarsa, yerine daha iyisini alır.
Eli görmeyen kişi, yazıyı kalem yazdı sanır!
Bil ki görünen şekil, yok olur gider; mana alemidir ölümsüz olan. Niye bir testinin şekliyle oynayıp duracaksın? Bırak testinin şeklini, suyu ara.
Yüce mevkiler elde etsen bile, gene kaybetmek korkusundan can çekişirsin.
Deniz gibi mal kazan, fakat sen üzerinde gemi ol.
Muhabbet ve merhamet, insanlığın; hiddet ve şehvet de hayvanların sıfatlarıdır.
Dünyada herşey bir şeyi çekmiştir; sıcak sıcağı çekmiştir, soğuk soğuğu. Aslı olmayanlar, aslı olmayanları çeker durur.
Ancak fikirdir varlığın, Gerisi et ve kemiktir bir yığın.
Gece neye gebeyse onu doğurur.
Gençlerin aynada gördüklerinin daha fazlasını, ihtiyarlar bir tuğla parçasında görürler.
Hiç el gönülden gizli bir iş yapabilir mi?
Gönül kimin elinden tutarsa, o kimse, kirli arzuların çamuruna düşmez.
- 59
60 -
Gönlünü vermedikçe, gönül bulamazsın.
Çocuk, elmayı görmeden kokulu soğanı elinden bıra-kır mı?
·
Tavus kuşunun düşmanı ayaklarıdır. Nice padişah vardır ki; gücü, kuvveti öldürmüştür onu.
Güneşin varlığına delil yine güneştir. Delil ararsan güneşten yüz çevirme.
Kimde bir güzellik varsa, bilsin ki ödünçtür.
Kah cüzdanı, keseni para ile doldurmak kaygısı ile, kah iyi yemek içmek endişesi ile, bu aziz ömür geçip gitmekte, sayı ile verilen her nefes de eksilmekte.
Kargalar ötmeye başlayınca, bülbüller susar.
Savaşçı aslanın peşine düşen kişinin kebabı, gece gündüz eksik olmaz.
Adamın, birgün evine ulaşabilmesi için, birçok konakları bırakıp gitmesi gerek.
Dostların ziyaretine eli boş gelmek, değirmene buğdaysız gitmektir.
Hırsı bırak, kendini boş yere harcama, Su toprak altında, çırak da bir ustada.
Çoban ol dedik, kurt oldu. Bekçi ol dedik, hırsız oldu.
Yıllardır gönüller tırmalayan taş oldun; denemek için bir zamancağız da toprak kesil.
- 61
62 -
Kötü huyu adet edinme; kökleşir, yerleşir.
Çoban uyudu mu, kurt emin olur.
Akıllı o kişidir ki, çekilen beladan, dostların ölümünden ibret alır.
Kalbi ve sözü bir olmayan kimsenin yüz dili bile olsa, o, yine dilsiz sayılır.
Her rüzgarla otlar gibi sallanırsan, dağlar kadar bile olsan bir ota değmezsin.
İlaç, alemde dertten başka birşey aramaz
Ey ekmek uğruna iman cevherini atan, Ey bir arpaya bir hazineyi satan zavallı! Nemrit, gönlünü İbrahim' e kaptırmadı, Ama canını bir sivrisineğe teslim etti.
Bilip inanmada konaklama. Yanmadıkça gözle görüp inanmaya erişemezsin. Kulak da görmeye başlarsa göz kesilir; yoksa söz, ancak kulakta kalır.
İnsana, aradığı şeye bakarak değer biçilir.
Başta dönüp koşan nice bilgiler, nice hünerler vardır ki, insan onunla baş olmak isterse, baş elden gider. Başının gitmemesini istiyorsan ayak ol.
Cibilliyetsize ilim öğretmek, eşkiyanın eline kılıç vermektir.
Dostun dostlarla birleşmesi hoştur; sen mana eteğini tut; görünüş inatçıdır, baş çeker. İnatçı görünüşü eziyetlerle erit gitsin de onun altında defineye benzeyen birliği seyret.
Cahil olanların merhameti ve lütfu azdır.
- 63
64 -
Sen cansın, öyle olduğu halde kendini beden sanmaktasın.
Can da ne oluyor, inci mercan da ne oluyor, canan için harcanmadıktan sonra?
Mecliste bulunan edepsiz, olmayanlardan daha hoştur; halka da eğridir, ama kapıda değil mi ki?
Sual de bilgiden doğar, cevap da.
Irmak kıyısında suyu sakınan, suyu görmeyen kişidir.
Körler çarşısında ayna satma; sağırlar çarşısında gazel atma.
Köpeklerin dudakları değdi diye deniz kirlenmez.
Dert, daima insana yol gösterir.
Dertli bir adamın tereddüt ve dumanlarla dolu bir gönülevi vardır. Derdini dinlersen o evde bir pencere açmış olursun.
Dinin aslını anlamaya imkan yoktur, ona ancak hayran olunur.
Dini, babandan bedava miras olarak buldun; o yüzden başını diktin, şükretmiyorsun. Mirasa konan adam mı malın değerini bilecek?
Şarkı söyleyenin duraklaması sesine ses katmıyor mu?
Söz söylemek için önce duymak, dinlemek gerek. Sen de söze, dinlemek yolundan gir.
- 65
66 -
İnsanlarla dost ol. Çünkü kervan ne kadar kalabalık ve halkı çok olursa, yol kesenlerin beli o kadar kırılır.
Dua ve ibadet, Allah ile olmaktır. Allah ile olan kimse için ölüm de, ömür de hoştur.
Duanın şekilleri vardır, seslisi, sessizi vardır; dudaklardan döküleni, ruhlarda filizleneni vardır; mabedleri vardır, seccadesi vardır. Fakat duanın en yücesi, hayatın dua mayası ile yoğrulabilmiş olmasıdır. Kin ve hased, hırs ve adaletsizlik, gurur ve kibir, bu niyaz bedeninin içine sızamaz ve gönül ferahı ile yeryüzünün kiri yıkanır.
Geminin yüzmesi için, suya ihtiyaç vardır. Ama su, geminin içine girerse, onu batırır. Gemi için su ne ise, mü'min için dünya odur.
Dünya mıknatıs gibidir, bütün samanları çeker; ancak özlü buğdayı, onun çekişinden kurtulur.
Düşüncen gül ise, gül bahçesisin; diken ise, külahına atılacak od unsun.
Ey kardeşim! Sen fikirden ve düşünceden ibaretsin. Senin varlığın bunlardandır. Geri kalan sinir ve kemiktir ki, onlar hayvanlarda da vardır.
Edepsiz, yalnız kendine kötülük etmez; bütün çevreye ateş salar. Şu gök, edep yüzünden ışıklarla dopdolu bir hale gelmiştir; melek edep yüzünden suçtan arınmıştır, temiz olmuştur.
İnsanla hayvan arasındaki fark, edepdir.
Aç gözlülük ve dünya nimetlerini elde etme hırsı, insanı hakkı olmayan şeylere el uzatmaya zorlar.
Adalet nedir? Ağaçlara su vermek. Zulüm nedir? Dikeni sulamak. Adalet bir nimeti yerine koymaktır; her su çeken tohumu sulamak değildir. Zulüm nedir? Bir şeyi yerinde kullanmamak, yeri olmayan yere koymaktır.
- 67
68 -
İnsanların ölümlerine değil, doğumlarına ağlayın.
Birisi ağladı mı, merhamet denizi kabardı, dalgalandı demektir.
Hangi dere toprağı gömüldü de tekrar çıkmadı? Niqin iman edenin hakkında şüphe ediyorsun?
Bütün cihanı araştırdım. Güzel ahlaktan daha üstün bir liyakat bulamadım.
Demir gibi cahili, altın gibi bilginden daha kıymetli yapan şey, ahlaktır.
Akıl, akıl olduğundadır ki işlerin sonunu görür; sonu görmeyen akıl, nefs kesilir.
İnsan, akılla pir olur; saçı sakalı ağarmakla değil.
Komşularından av kapmak aslanlara ayıptır, köpeklere değil.
Bak hele, ok uçuyor, yay gizli; canlar ortada da, canlara can olan gizli.
Ateş ile yanmaz dilimiz . . . ancak O! Eksik olan menzilimiz . . . ancak O! Hali edilemez müşkilimiz . . . ancak O!
Her var olanın, var daha mükemmeli; madem ki değil o en güzel, sevmemeli. Gönlündeki sevgi putlarındankurtul; süret ve şekilsiz olarak gör güzeli.
Altın definesini çıkarmak için yıkmıştır evi; o defineyle de evi daha sağlam yapar.
Sende ne var, sen ne elde ettin? Denizin dibinden nasıl bir inci çıkardın? Ölüm gününde bu duygu kalmaz;
- 69
70 -
can ışığının var mı ki gönlüne dost olsun? Mezarda bu göze toprak dalar. Körün bile gözünü aydınlatacak ışığın var mı?
Ne kadar bilirsen bil; söylediklerin karşısındakinin anlayabildiği kadardır.
Herşeye doğru demek, aptallıktır; herşeye yanlış diyen zorbadır.
Bir şeyi bulunmadığı yerde aramak, onu aramamak demektir.
Araştırma yolunda yetişmiş olmak, cihandan eteğini çekmek gerekir. Sen gözündeki körlüğü iyileştirmeye bak. Yoksa alem hep O' dur, ama görecek göz gerek.
Kuş, ancak kendi cinsinden kuşlarla uçar.
Elden geldiği kadar kaç kötü arkadaştan; kötü ahbap, kötüdür en zehirli yılandan; yılan zehir akıtıp, insanı candan eder; ama kötü arkadaş, can ve imandan eder.
Bin bahar görse de taş yeşermez.
Aşık altına benzer, bela ateşe; halis altın ateş içinde hoştur.
Aşkı, ateşten başka hiçbir şey söndüremez.
Gerçek aşkta, ne vefa vardır ne de cefa.
Aşk, altın değildir, saklanamaz; aşığın bütün sırları meydandadır.
Aşk, davaya benzer, cefa çekmek de şahide; şahidin yoksa, davayı kazanamazsın ki.
- 71
72 -
Aşkın beni sarmış, nasihatlar boşuna; içtim o zehri ben, bu çeker boşuna.
Y ücelere bakmak önce göz kamaştırır, ama göze ışık verir, aydınlık bağışlar. Gözünü aydınlığa alıştır; yarasa değilsen o yana bak. İşin sonunu görmek, senin ışığının belirtisidir.
Rüzgar ateş için neyse, ayrılık da aşk için odur; küçük bir aşkı söndürür, büyük bir aşkı daha da güçlendirir.
Gözlerini kamaştıran renkli camları kır da öyle bak ki, gözüne çarpan şeyin ne olduğunu anlayabilesin.
Denizden bile yerine konmamak şart ıyla su alsan, denizi kurutur çöl haline getirirsiniz.
Gam, olmayacak dileklerden meydana gelir.
Dil, hem tükenmeyen bir hazine, hem dermanı olmayan bir derttir.
Dili ve sözü bir olmayan kişinin, yüzü dili bile olsa, o gene dilsizdir.
Putların anası, nefsinizin putudur.
Eşeğin başını boş bırakma, yularını tut, çünkü o yeşilliğe gitmeyi sever.
Doğruların yemin etmeye ihtiyacı yoktur.
Körler görmese de yıldızlar vardır.
Dostlarınızı sıkça ziyaret ediniz. Çünkü üzerinde yürünmeyen yollar, diken ve çalılarla kaplanır.
- 73
74 -
Huzur arıyorsan; dost ol, çabuk pişmanlık getir, işe güce koyul.
İnsan özden ibarettir; geri kalan deridir. Göz de, dostu gören göze derler.
İyi dostu olanın, aynaya ihtiyacı yoktur.
Duygu akla, akıl da ruha esirdir.
Dünyayı görmek için gerçek göze ihtiyaç vardır.
Düşünmeden söyleyen, nişan almadan atan avcıya benzer.
Her diken gül vermez.
Bir mum, diğer bir mumu tutuşturmakla ışığından birşey kaybetmez.
Fare huylulara, kedi bey olur.
Kalemin rüzgardan, kağıdın sudan olursa, ne yazarsan derhal yok olur.
Yüzün renginde, gönül halinden bir nişan vardır.
Kaşığa bir çok ağaçları kökten sökerse de alçacık bir ota ihsanda bulunur.
Eğri karga, kendi çirkinliğini anlasaydı, derdinden kar gibi erirdi.
Ayakkabının biri ayağına dar gelirse, ikiside işe yaramaz.
- 75
76 -
Çıplak geldik; giyindik, soyunduk, gidiyoruz.
Dünya kuru bir istek, faydasız bir oyuncaktan ibarettir. Biz de çocuklarız.
Diken ekersen nasıl gül biçebilirsin? Toprak olmayınca nar çiçeği nasıl meyve verebilir? Senin işlerin birer tohum, cihan bir değirmendir; değirmene koyup götürürsen tepip getirirsin.
Gülün dikene katlanması, onu güzel kokulu yaptı.
Hakk' tan bahar fermanı gelmedikçe toprak sırrını açmaz.
İçteki kiri su değil ancak gözyaşı temizler.
Rüzgarlar, çok zaman gemilerin istemedikleri bir istikamette eser.
Kötüyü adet etme; kökleşir, yerleşir.
Kainat birbirine, sevgi ile zincirleme bağlanmış. Sevgini vermesini öğren; çünkü gönlün de anlasın ki hepsine yer varmış. Sevgisiz insandan, dünya, unutma ki korkarmış. Ya korkudan yana kaçar ya düşman olur kovalarmış.
Gizli olan şeyler zıddı ile açığa çıkar. Hakk'ın zıddı olmadığından gizlidir.
Herkes herkese bir lokma bir şey verebilir ama boğaz bağışlamak ancak Allah' ın işidir.
Yürek yanmayınca göz yaşarmaz.
- 77
78 -
Ahmakların işgal ettiği makama yaptığı kötülüğü, yüzlerce aslan bir araya gelse yapamaz.
Aklın yoksa yandın. Ya kalbin yoksa, o zaman zaten sen yoksun ki.
Yeşilliklerden, çiçeklerden oluşan bahçe geçici; akıldan oluşan gül bahçesi, hep yeşil ve ebedidir.
Eşek müşteri olup bir şey alacak olsa, elbette ham kavunu alırdı.
Bir güzel pençesine bir çirkini takıyorsa, onunla alay ediyor demektir.
Anlamak bilmek; bilmek affetmektir.
Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar, anlaşabilir.
Altın değmesi, bilinmeyen yerlere gizlenir.
Aşk, saygıya sığmaz, ölçüye gelmez sevgidir.
Benliği hor ve hakir kılıp insanı yükselten, aşk ve sevgidir. Onsuz bütün beden tamahtan ibarettir. Tamah ise alçaltandır. Sevgi ve şefkat insanın, öfke ve şefkat hayvanın hasletleridir. Sevgide güneş gibi; kusurları örtmekte gece gibi ol.
Sevenle sevileni ayrı varlıklar sanıyordum. Meğer onlar bir imişler; bense biri, iki görmüşüm.
Sevgi acıları tatlandırır; bakırları altına çevirir. Sevgiden bulanık sular arınır. Dertler şifa bulur. Sevgi ölüleri diriltir, padişahları kul ve köle yapar.
Sevgi ve acıma, insanlığın niteliğidir.
- 79
80 -
Sevgi; bilmenin, anlamanın meyvesidir.
Ayrılık içindeki insanın gözünü açıp kapayıncaya kadar geçen zaman, bir yıl gibi gelir.
Rüzgar ateş için neyse, ayrılık da aşk için odur; küçük bir aşkı öldürür, büyük bir aşkı daha da güçlendirir.
Tatlı suyun başı, kalabalık olur.
Dünyayı görmek için gerçek göze ihtiyaç vardır.
Nasıl bakarsan öyle görürsün.
Ayna bir şeye tamah etseydi, bizim gibi münafık olur, herşeyi olduğu gibi göstermezdi.
Güneş batınca kandiller parlar.
İnsanın kanadı, gayretidir.
Taklitten doğan bilgi, canımızın vebalidir.
Cahil olanların merhameti ve lütfu azdır.
Cahilin sonunda göreceği şeyi akıllılar önce görür .
İnsan, aradığı şeye bakarak değer biçilir.
Tavus kuşunun kanadı kendisine düşmandır.
Terazide arpa altınla eş olmuştur, fakat bununla arpanın da altın gibi kıymetlenmesi icap etmez.
- 81
82 -
Öfkenizden vazgeçebilirseniz, hak da gazabını sizin üzerinizden alır. İhsanın karşılığı ihsandan başka ne olabilir ki?
İçinden gelmeyene, dışarıdan verilen nasihatın faydası yoktur.
Hayatı tatlı olanın, ölümü acı olur; tenine tapanın ruhu için kurtuluş yoktur.
Hakk'la bir olunca ömür de hoştur, ölüm de.
Ben ölüp de tabutumu getirdikleri zaman, benim bu cihan derdiyle uğraştığımı zannetme.
Cenazemi görünce feryad edip ağlama! Benim vuslat ve milakatım (sevdiğimle buluşmam) asıl o zamandır!
Bu ağaçlar toprak altındaki insanlara benzerler; ellerini topraktan çıkarıp halka doğru yüz türlü işarette bulunurlar. Duyana söz söylerler. . . yeşil dilleriyle, uzun elleriyle, toprağın içindeki sırları anlatırlar!
Bir zalimin, kötü bir kişinin övülmesinden gökler titrer. Allah'tan korkan bu işe cür'et edemez.
Denizin dibinde incilerle taşlar karışık bulunurlar. Övülecek şeylerde, kusur ve yanlışların arasında bulunurlar.
Eğer insan cismiyle, cesediyle insan olsaydı, Hz. Muhammed ile Ebu cehil arasında fark olmazdı!
Hatırımız için birkaç gün daha sabrediniz; çünkü Sabır, sevincin anahtarıdır.
Herkes, herkese bir lokma birşey verebilir; ama boğaz bağışlamak, ancak Allah'ın işidir.
Kişinin kendi miktarı, sözünden belli olur.
- 83
84 -
Su, hiçbir zaman ateşten korkmaz.
Suyun yüzlerce kerem ve ihtişamı vardır ki; kirlileri kabul eder ve kirlerini temizler vesselam.
Hayatının gidişi, Hz. Muhammed'in sünnetinden sapmasın. Onu bırakma! Aklına ve hünerine az güven!
Her kanat denizi aşamaz.
Kar ancak takvada, dinde ve güzel ameldedir ki, iki alemde kurtuluş bunlarla olacaktır.
Bir kimseyi tanımak istiyorsan; düşüp kalktığı arkadaşlarına bak.
Akıl, sonradan ah çekmek için değil; düşünüp tedbir almak içindir.
Köpek bile atılan bir kemiği veya ekmeği koklamadan yemez.
Eğer düşündüğün gül ise; sen bir gül bahçesisin; yok diken düşünüyorsan külhan kütüğüsün.
Salihlerin tembelliği, fasıkların hakimeyitini sağlar.
Cenab-ı Hakk kafir için "necis" dedi. Fakat dikkat et ki; kafirlerin dışı pis değildir. O pislik onların din ve ahlakındadır.
Zahiri pislik, su ile temizlenir; fakat batıni pislik, günahlar, su ile temizlenmez, belki artar.
Sopayla kilime vuran, kilimi dövmez, tozlarını silkeler.
- 85
86 -
Sıkıntılı zamanlarında sakın ümidini kesme; çalış, gayret göster. Göreceksin ki bir gün güneşli, neşeli günler sizi kucaklayacaktır. Güçlük kolaylıkla beraberdir, kendine gel, ümidini kesme.
Ümitsizlik tarafına gitme, ümitler vardır; karanlık tarafa gitme, güneşler vardır.
Vazifesini tam yerine getirmemiş olanın vicdan azabına, ne ilacın şifası deva olur, ne mazeretin duası kar eder.
Alçak insanlar vefa gördüler mi, cefakar olurlar.
Sende en iyi ne ise, dostuna ondan ver.
Aşağılık adam yüksekliğe düşmandır; her şeyin bir müşterisi vardır.
Yüzün rengi kalplerin casusudur.
O verdiğin zekat, senin kesen için bir bekçidir. Kıldığın namaz da zekatın çobanıdır.
Zekat vermeyen bir kavmin üzerine bulut gelmez, yağmur yağmaz. Zinaya müptela olan bir topluluğun içinde de, çeşitli bulaşıcı hastalıklar belirir.
İnsanların düşünceleri havada uçuşan kuşlar gibi özgürdür. Tutulup hapsedilemez.
Her günah içki gibi sarhoşluk verseydi, kimseyi ayık göremezdin.
Kanaat etmekten hiç kimse ölmedi; hırs da hiç kimseyi zengin etmedi.
- 87
88 -
Uzun sözü, maksadını anlatamayan söyler.
En büyük israf, ömrün boş yere harcanmasıdır. Çünkü bir saatlik ömür, yüz bin dinarla geri çevrilemez.
Her an iyilik tohumu ekedur; ekmedikçe hiçbir şey biçemezsin.
Uzanan her eli tutmak doğru değildir. Çünkü insan yüzlü şeytan pek çoktur.
Kalplerin büyüklüğü aslında birdir, lakin onlardaki marifetlerin büyüklüğü başka başkadır.
Yıkılmış bir kalbin gönül kubbesini tamir etmek, yüz defa hacca gitmekten hayırlıdır.
Köpek, kalp kıran insanlardan daha vefalı ve şereflidir.
Bizim tarikatımızda kin tutmak küfürdür; kalbimizi ayna gibi saf ve temiz tutmak ayinimizdir.
Kitap ruhun gıdası, aklın ilacıdır.
Testi taştan korkar.
Kötü söyleme, kötü düşünme, kötü teşvik ve telkinde bulunma; ancak o zaman dünyadaki kötülüklerin sana gelmesinden kurtulursun.
Eğer müslümanca yaşamak istersen, Kur'an'a sarıl; çünkü, O'nsuz islami hayat mümkün değildir.
- 89
90 -
Sevgi ve merhamet insanlığın; hiddet ve şehvetse hayvanlığın vasıflarıdır.
Bir şeyi bulunmadığı yerde aramak, aramak değildir.
Gökler kadar ağız isterim ki; O, meleklerin bile kıskandığı Peygamberimizi öveyim.
Ben sağ olduğum müddetçe Kur'an'ın kulu, kölesiyim, o seçkin Hz. Muhammed'in yolunun tozuyum! Hz. Ahad' a (Allah' a) ve Cenab-ı Ahmed' e iyi sarıl;
Ey kardeş, tez Ebu Cehl'inden kurtul! İman ve itaat
yolunda bir nefes alır da, bir kimse, eğer ziyan ederse ben
kafirim.
Musiki, aşıkın aşkını, fasıkın fıskını, dertlinin derdini,
sevinçlinin sevincini artırır.
Musiki, Allah aşıklarının ruhlarının gıdasıdır. Zira, musikide Allah' a ulaşma ümidi vardır.
Düşmanlarım üzerime köpekler salar. O köpekler beni ısırır. Ben köpek değilim, ısıramam; fakat ısırırım dudaklarımı.
Nefis üç köşeli dikendir, ne türlü koysan batar.
Yapacağın işte nefsinle fikir alışverişinde bulun ve ne derse aksini yap.
Her şey incelikten, insan kalınlıktan kırılır.
Okuyan, aklı miktarınca anlar.
Ayna ve terazi yalan söyler mi?
Sağ ayağım ezeli gerçekler nizamının (İslam'ın) merkezinde olmak üzere, sol ayağımla bütün insanlarla beraberim.
- 91
92 -
Beyaz ve siyah iki bayrak dikildi; biri Adem tarafından, diğeri iblis.
Ey delikanlı! Çok yüce yolculukta, maksada vuslat için, hizmet kemerini bağlayıp, sabahlara kadar, mihrab yanındaki mum gibi, huzı1r-u Hakk'ta kıyamda bulun.
İyadet (hasta ziyareti) , nafile ibadetten hayırlıdır.
Mey gibi her biri haramın sarhoşluğu olsaydı eğer, Ol zaman ma'lum olurdu mest kim, ayık kim?
Tamah yüzünden hak, sana batıl görünür. Tamah yüzünden sende yüzlerce körlükler artar, durur.
Vakıf sabununu (mescidin mumunu) yiyen farenin gözleri, kör olur.
Anbarında hırsız bir fare yoksa, kırk yıllık kulluk buğdayın nerde?
Ey akıllı! Aklın başına gelince pişman olacağın bir sarhoşluğa düşme.
Şarap, zaten edepsiz olanı edepsiz eder.
Bazı insanlar gösteriş ve kazanç için ilim tahsil ederler. Bunlar fareye benzerler; her tarafı talan ederler ama, vuslat nurundan habersizdirler!
Bir mum diğer bir mumu tutuşturmakla ışığından birşey kaybetmez.
İlim akılla, amel iradeyle olur. İlim aklın, ibadet kalbin gıdasıdır. İlim kalbe aksederse, sahibine yar olur. Kalıpta kalırsa sahibine pas olur.
Bir kimse iman ve itaat yolunda yürüyüp de bir an bile ziyan etmişse, kafirim.
- 93
94 -
Her iki cins arı da aynı yerden gıda alırlar, Fakat birinde zehir, diğerinde bal hasıl olur. Her iki cins ceylan da, ot ve su ile beslenir, Fakat birinde gübre, diğerinde ise saf misk hasıl olur. Her iki cins kamış da aynı yerden sulanır, Fakat biri boş olur, diğeri şeker ile dolar. Bunlar gibi yüz bin misal bulabilirsin, Fakat her iki şey yetmiş yıllık yol kadar birbirinden
farklı ve uzaktır. Biri yer ahmak olur, O'ndan (Allah' tan) uzak düşer, Diğeri ise yer, baştan ayağa Allah'ın nuru ile dolar.
tF=: :=;ı
Bu dünya bir ağaca benzer; biz de bu ağaçta yarı ham yarı olmuş meyvalar gibiyiz.
İnsanların çoğu insan yiyicidir; onların selam vermelerine aldanma!
İnsanoğlu bir hamur teknesi boyundadır; ama, tabiattan da üstündür, kainattan da.
Para dağıtmak, cömert için şereftir. Aşkın cömertliği ise canını feda etmektir.
Hiçbir mal sizin değil, neyi bölüşemiyorsunuz? Hiçbir can sizin değil, niye dövüşüyorsunuz?
Davul sesinden tilkiler korkar; fakat akıllı kişi onu öyle döver ki, deme gitsin.
Suyun susuzu kandırması gibi, doğru söz de kalbe temizlik getirir.
Dost yüzü görmeden geçen günler ya ölümdür, ya uyku.
Dosttur, çöp değildir; Onu kırma.
- 95
96 -
Bu dünya zindandır; biz de içindeki mahbuslar. Del zindanın duvarını, kurtar kendini.
Dünya, velinin kıymetsiz oyuncağı; gafillerin değerli salıncağıdır.
Düşman, her ne kadar dostça söylerse de, her ne kadar taneden, yemden bahsederse de, sen onu tuzak bil.
Gözünüzü açıp Kur'an'a bakınız. Allah kelamı olan Kur'an'ın bütün ayetleri edep öğretmektir.
İnsanın ilim ve edebi, en büyük varlığıdır; eskimez, çürümez, kaybolmaz.
Nice insanlar gördük üstlerinde elbise yok! Nice elbiseler gördük içlerinde insan yok!
Ağaçlara su vermek adalet, dikene su vermekse zulümdür. Adalet bir nimeti yerine koymaktır. Her köke su vermeyi nimet sanma!
Fakirlik ve zarüret beni ölümle korkutsa da, ben bu hürriyeti esirliğe değişmem.
Belalardan çoğu peygamberlere gelir. Çünkü ham adamları yola getirmek, zaten beladır.
Felsefenin bana çok faydası oldu, ama ben şimdi ondan birkaç dünya uzaktayım.
Filozofların felsefesi, insanoğlunun zan ve şüphesini artırır. İslamın hikmeti ise, insanı yücelere ulaştırır.
Cenabetler elinde madem ki hamam taşı Artırmaz kıymetini altundan yapılması.
- 97
98 -
Dünle beraber gitti, düne ait ne varsa cancağızım. Bugün yeni şeyler söylemek lazım.
Ey aşık! Uykudan sıçrayıp kalk, ıstırap çek! Bir tarafta su sesi duyulurken, öte tarafta susuzun uyumasına imkan var mıdır?
İnsana, kimse gözü gibi lalalık edemez.
Çok uzağı gören göz, yolundaki tuzağı göremiyorsa n'eyleyim?
Akarsu neredeyse orası yeşerir; nerede gözyaşı dökülürse oraya rahmet yağar.
Gel de birbirimizin kadrini bilelim, çünkü ansızın öleceğiz, ayrılacağız birbirimizden.
Ululanmak zehirdir; kafana kibir yerleşince, kim seni kırarsa onu ezeli düşman sayarsın; birisi düşünceye aykırı söz söylerse ona kinlenirsin.
Alelade otlar, iki ay içinde yetişir; fakat kırmızı gül ancak bir yılda yetişir.
Kim demiş gül yaşar dikenin himayesinde? Dikenin itibarı ancak gül sayesinde!
Acele, bir çok işi bozar; qilediğin şeyi yavaş yavaş fakat sağlam bir şekilde yapmalısın. Unutma ki Allah insanı yavaş yavaş tam kırk yılda olgunlaştırır.
Toprağa hani tohum atılmıştır da bitmemiştir? İnsanların tekrar dirileceklerinden niçin şüphe ediyorsun?
Tohum toprağa düşse öldü denebilir mi?
- 99
100 -
İyi bil ki; kötü ahlaklı güzel yüz, beş para etmez.
Mutlak hakikati aramada tek başına akıl, çamura saplanmış merkep gibidir.
Kötü huylarından her birini bir çalı farzet ki, onun dikenleri kaç kere senin ayağına battı.
İlim, ucu bucağı bulanmayan sahilsiz bir deryadır. İlim sahibi ise, o kenarsız sahile dalmış bir dalgıç.
Nice bilgin vardır ki, hakiki bilgiden, hakiki irfandan nasipsizdir. Böyle bir bilgin bilgi ezbercisidir; bilgi sevgilisi değildir.
Allah merhalesinde akıl beygirine yol yoktur.
Allah'ım! Senin ayrılığından daha acı bir şey yoktur. Sana sığınmaktan gayrı hareket beyhude dönüp dolaşmak ve kördüğüm olmaktan başka bir şey değildir.
Herkes kulluktan kölelikten kurtulunca sevinir. Ben ise en büyük saadeti Allah'a kullukta bulurum.
Bugün sevinirsin benim altunum, akçem var deyu, Anmaz mısın ol günü kim, muhtaç olasın bir pula.
Ne kadar anlatırsan anlat, söylediklerin karşındakinin anlayabildiği kadardır.
Irz ve namustan mahrum olanlar, millet ve vatan hissi taşımazlar; böylelerinden sakınılmalıdır.
Bal yiyen arısından gocunmaz.
- 101
102 -
Kötü yılan insanın yalnız canını alır; kötü arkadaşsa insanı cehenneme sürer.
Kuşlar bile, cinsi cinsiyle uçar; güvercin güvercinle, doğan doğanla!
Bu dünya tuzaktır; tanesi de arzular!
Ayıpsız dost arayan, dostsuz kalır.
Biz süt taşıyan memeye benzeriz. Bizi çeken ele göre süt veririz.
Gülün annesi dikendir.
Bugün üstüne bastığın çimenler, yarın toprağın üzerinde bitecek.
Gönlünü yıkayıp arıtmamışsan habire, Abdest alıp durmaktan fayda bekleme.
İyi ağaçtan talihli dal çıkar.
Yüz kişinin içinde aşık, gökte yıldızlar arasında parıldayan ay gibi belli olur.
Ah aşktan ve aşkın hallerinden! Gönlümü ateşi yaktı kavurdu!
Seven, sevdiğinden gözünü ayırmaz, bir dediğini iki ettirmez. Seven, sevdiğini unutmaz; onu anar, zikreder.
Aşkın nesi var ise ma' şuka fedadır.
Herkes bir zaman, hayvani aşk çemberinden geçer.
- 103
104 -
Siz şehvetin adını aşk koymuşsunuz; Eğer öyle olsaydı, eşek, insanların şahı sayılırdı.
Aşk, hiçbir felaketten ders almaz.
Oltaya et takanlar, bu işi cömertliğinden değil; balık avlamak için yaparlar.
Balığa denizden başkası azaptır.
Hayatta başarılı olmak için üç şey lazımdır: Dikkat, intizam ve çalışmak.
Cahil kimsenin yanında kitap gibi sessiz ol.
Bir adamın camilere alıştığını görürseniz, imanlı olduğuna şahitlik ediniz.
Din düşmanlarının başına kılınç ol, kurt gibilere ateş saç; çünkü onlar, Yusuf düşmanıdırlar.
Başkalarına imrenme; çok kimseler var ki, senin hayatına imreniyorlar.
Münafıkın tövbesi, günahından beterdir.
Muhabbet ve merhamet insanlığın; hiddet ve şehvet de hayvanların sıfatlarıdır.
Resim, ressama pençe vurmaya kalkarsa, kendi saçını sakalını yolmuş olur.
Sen, anılması güzel olan bir söz ol . Çünkü insan, kendi hakkında söylenilen güzel sözlerden ibarettir.
- 105
106 -
Bu dünya bir tuzaktır; faresi de istek.
Henüz kanadı çıkmayan kuş uçmaya kalkarsa, her
yırtıcı kedinin lokması olur.
Kimseden sana kötülük gelmesini istemiyorsan fena
söyleyici, fena öğretici, fena düşünceli olma.
Kötü adın çirkinliği harften, deniz suyunun acılığı kaptan değildir.
Herşey "Kader" ile takdir edilmiştir. Kısmetine razı ol ki rahat edesin.
Açgözlüyü minnettar edemezsin; doymaz ki.
Kadı kalben rüşvet almaya karar verirse, zalimi mazlumdan ayırt edemez.
Mahzunluk zamanında dost, can aynasıdır.
Yirmi dört makamda çalgı çalan çalgıcıya, dinleyen yoksa çalgı yük olur. Aklına ne yanık bir nağme gelir ne de on parmağını çalgı çalarken oynatası gelir.
Ateşi daima su ile korkuturlar fakat suyu hiç ateşle korkutabilirler mi?
Bir insanın başkalarının kusurunu görmesi ve onları ayıplaması gerçekte kendi kusurunu görmesi demektir.
Güneş olmak ve altın ışıklar halinde Ummanlara ve çöllere saçılmak isterdim Gece esen ve suçsuzların ahına karışan Yüz rüzgarı olmak isterdim.
- 107
108 -
Biz güzeliz, sen de güzelleş, beze kendini, Bizim huyumuzla huylan, bize alış başkalarına değil.
Bir damla olma, kendini deniz haline getir Madem ki denizi özlüyorsun, damlalığı yok et gitsin.
Mal ve para, başta külah gibidir, külaha sığınan keldir.
Nice kuş vardır ki uçup tane arar. Boğazı boğazının kesilmesine sebep olur.
Naz için gül gibi bir yüz gerek, öyle bir yüzün yoksa kötü huyun etrafında dönüp dolaşma.
Nefis üç köşeli bir dikendir. Ne tarafa koysan o tarafa batar.
Yapacağın işte nefsine danışmak ve ne derse aksini yapmak, olgunluktur.
Her nimetin bir gamı vardır.
Taklit eden papağandır. İnsan ise daima iyiyi, doğruyu ve güzel olanı seçer. Seçicilik, insanın en önemli özelliğidir.
Ecel verileni almadan önce, verilmesi gereken şeyi vermek gerekir.
Adam uyur, ruhu güneş gibi gökyüzünde parlar. Bedense yorgan altındadır. Beden, canın ayağında bir ipe benzer; onu gökyüzünden yere çeker durur.
Sabır, arıdır ama tatlı bir meyvesi vardır.
- 109
110 -
Sabır önceleri zehirdir; huy edersen bal olur.
Sabır, kurtuluşun anahtarıdır.
Geveze birine sır söylemek, çatlak testiye su koymaya benzer.
İki kişiyi aşan, bir başkasına da söylenen her sır, yayılır.
Bülbüller ötmeye başlayınca, kargalar susar.
Manasız söz, su yüzüne yazılan yazıdır.
Tereddüt etmek, bir bakıma kudrete delalet eder.
Denizden bile yerine konmamak şartıyla su alsan, denizi kurutur çöl haline getirirsin.
Eğer bir Türk seslenirse, Tanrı Korusun, köpek değil erkek aslan bile kan kusar.
Her ne kadar Farsça konuşuyorsam da aslım Türk' tür.
Çarpık ayakkabı nasıl çarpık ayağa uyarsa, şeytanın tılsım ve efsanesi de doğru olmayan gönüllere uyar.
Ömür altın kesesi ise geceyle gündüz de para soyan adamdır.
Her ne istiyorsan kendinde ara! Senin canının içinde bir can var, o canı ara! Dağının içinde bir hazine var, o hazineyi ara! Eğer yürüyen dervişi arıyorsan; Onu senden dışarıda değil, kendi nefsinde ara !
Bardağımız küçükse, deryayı suçlamaya hakkımız olmaz.
- 111
112 -
Doğrudan nasihat, kişiyi yaralar. Bir taş, bin bahar görse de yeşermez.
Bir bakışla çalıyor gönlünü her bir görenin, Vermezler ona elbette tabibler de ilaç. Görseler çünkü onun gül yüzünü bir kere, O tabibler de olur başka tabibe muhtaç.
Yaşam sanatını yaşlılar elinde tutar.
Her kime aşkın sırlarını öğretirlerse, onun ağzını söz söylememesi için dikerler.
Karınca, güzelim harmanları görmez de, bir tanecik buğdayın üzerine titrer.
Örümceğin sofrasındaki kebap, ancak sinek olur.
Aşk, hiçbir af etten öğüt almaz.
Mevlana'ya aşk nedir diye sormuşlar: "Ben ol da bil," demiş.
Aşkın yedi şehrini geçtikten sonra hala ilk caddenin ilk sokağındaydık.
Bal, her ağızda tatlıdır.
Akıl zorunludur; ama insanda, ancak aklın sınırlı olduğunu anlayacak kadar akıl olmalıdır.
Altına düşman olan var mı?
Aşık adam için başköşe, sevgilisinin kucağıdır.
- 113
114 -
Doğruyu söylemek değil, anlatmak güçtür.
Gece neye gebeyse onu doğurur.
Dert daima insana yol gösterir.
Dert, Allah'ı gizlice çağırmana sebep olduğundan, bütün dünya malından iyidir.
Dertsiz dua soğuktur, bir işe yaramaz; dertli dua gönülden, aşktan gelir.
Ey Akıllı! Sakın aklın başına gelince pişman olacağın bir sarhoşluğa düşme!
Nice balık vardır ki, su içinde her şeyden eminken, boğazının hırsı yüzünden oltaya tutulmuştur.
İnsan sevinçliyse, birini sevindirmiştir; üzüntülüyse, birini üzmüştür.
Konuşmayı çok süslersen, amacından uzaklaşırsın.
Hakiki ahlak, samimiyetin başlangıcıdır.
Ne akarsu balığa doyar, ne balık akarsuya; ne dünyanın canı aşıklardan bıkar ne de aşık dünyanın canına doTtr
Tuzağa koyduğun yem taneleri cömertlik sayılmaz.
Çıkacağım makama sabrı merdiven yaparım.
Sabırlı kuş bütün kuşlardan daha iyi uçar.
- 115
116 -
Sevgi, bilmekten doğar.
İnsanların en kötüsü, sevmeyen ve sevilmeyendir.
Kişinin sözü, kalbindekini haber verir.
Aç karın şeytanın zindanıdır. Çünkü ekmek derdi, onun hilesine ve düzenine manidir.
Önce fareyi def et, sonra buğday topla!
Elbiseleriniz eski de olsa, kalpleriniz yeni ve temiz olsun.
Terbiye, aklın görünüşüdür.
Yüksekliği isterdim, onu alçak gönüllülükte buldum.
Tövbesiz bir ömür, baştan başa can çekişmedir.
Sağırlar çarşısında gazel atma, körler çarşısında ayna satma.
Şiddet göstermeksizin kuvvetli, zayıflık belirtmeksizin yumuşak ol.
Bozuk olunca maya ne ar tanır ne de haya!
İnsanlar uykudadırlar; öldükleri zaman uyanırlar.
İstenmeden veren kimse, "Kerim" sıfatım kazanır.
- 117
118-
Kötü bir işin en güçlü şahidi, vicdanımızdır.
Vicdanını hırstan koru.
Zenginlik, gurbeti vatan; fakirlik, vatanı gurbet yapar.
Çok ziyaret usandırır, az ziyaret dostluğa zarar verir.
Bin zulme uğrasan da bir zulüm yapma.
Cihan bir dağdır; yapıp ettiklerimiz ise bir ses. Dağa ne kadar kuvvetli bağırsanız, size yankısı da aynı nispette olur.
Selam, kelamdan öncedir.
Sevgi, varlığın özüdür.
Aşk, ilahi sırrı keşfeden bir alettir.
Davul çalınmazsa, bayramdan ne eksilir?
İnsanların kalp birliği, dil birliğinden yeğdir.
Halk kime secde ederse, onun canını zehirliyor demektir.
Öküzün rengini dışında, insanın rengini içinde ara.
Bir beste gibi ol; ardından özlemle söz etsinler.
- 119
120 -
Aşık ol Aşık, aşkı seç ki sen de seçilmiş olasın.
ı :==: ::=:; ı
Aşk öyle bir saltanat ki, vakti yoktur.
Boş bir testiyi gürül gürül akan bir pınarın başına koysalar; orada kırk yıl da bıraksalar, yine de kendi kendine dolmaz.
Dünya ve ahiret, kişinin iki karısı gibidir: Koca, birisini ne kadar razı etse, öbürünü o kadar kızdırır.
Dövüşmeden önce konuşmayı denemek daha hayıdıdır.
Öz varlığını öldürdünse, özür dilemeden kurtuldun demektir; artık ülkede sana düşman kimse kalmamıştır.
Ne aklını beğenmeyeni gördüm, ne talihini beğeneni.
Dilin aşkı yorumlaması gerçi aydınlatıcı olur; ama, dile düşmeyen aşk daha aydındır.
Halife, Leyla'ya dedi ki: "O sen misin ki Mecnun sana tutularak perişan oldu ve kendini kaybetti? Sen başka güzellerden daha güzel değilsin ki!"
Leyla, "Sus, çünkü sen Mecnun değilsin ki!" diye cevap verdi.
Hayırlı komşu, hayırsız akrabadan iyidir.
Dostun yumruğu acıdır.
Tatlı dili olanların dostları her gün daha da artar.
Bütün ırmaklar denize akıyor; yine de deniz dolmadı.
Ekmeğini, terine banıp yiyeceksin.
- 121
Cömertliğin dibi yoktur.
Sağırın kulağı duymaz, aptalın hiçbir yanı.
122 - İlim öğrenmek, her Müslüman' a farzdır.
Bazı yanlışlar zaferin taksitleridir.
Suçundan emin olmadığın kişiyi padişaha şikayet etme, canından olursun.
Hatalar, keşfin giriş kapılarıdır.
Her kitaplık, bir cezaevi kapatır.
Kitapsız bir ev, ruhsuz vücuttur.
Size en çok yardım eden kitaplar, sizi en çok düşündüren kitaplardır.
Kitaplar hiç solmayan bitkilerdir.
Kitap, istikbale yollanan bir mektup.
Canlı ve cansız her varlık, bir kitaptır.
Ümitle açılıp kazançla kapanan bir kitap, iyi bir kitaptır.
Hayatta komşunun haber almasından korkacağın hiçbir şeyi yapma.
Gönül O'nu ister, her şey bahane . . . Başımı koyduğum her yerde, secde edilen O' dur Dört köşe ve altı bucakta tapılan O' dur. Bağ-bahçe, gül-bülbül, sema, sevgili; Bütün bunlar hep bahane; asıl maksat olan O' dur.
- 123
H Z. MEVLANA D İYO R Kİ . . .
1- Allah ile olmayan kimse yalnızdır: Eğer herkesleysen ve Bensiz isen, hiç kimseyle değilsin Eğer benimleysen ve hiç kimseyle değilsen herkeslesin .
(Mesnevi 1/1614)
2- Ey oğul hür ol, maddenin esiri olma: Ey oğul bağlanma hür olmaya bak, Ne zamana kadar altın ve gümüşün esiri kalacaksın? Denizi bir kovaya boşaltmaya çalışsan da, Kova, b ir günlük ihtiyacını alır ancak.
(Mesnevi III /9-20)
3- Aşırı madde sevgisi insanı batırır: Gemiye su girince gemi batar, Altına su verilince gemi yüze r.
4- Dünya uyanıklığı aldatıcıdır:
(Mesnevi I/985)
Uyanık görünen kişi aslında derin uyku dadır, Uyanıklılığı, uykusundan daha beterdir. Varlığın Tanrı ile uyanık değilse, Uyanıklığın, hapishanedeki uyanık lık gibidir.
(Mesnevi I / 409-410)
- 125
126 -
5-Diken (maddeci bir insan) için bu dünya yeterlidir: Bir diken için sonbahar bahardır, hayattır. Onun gözünde yakut da, taş da hep aynıdır.
(Mesnevi I/2924)
6-İyi niyetler, gül bahçesine benzer: Ey kardeşim! sen tepeden tırnağa kadar düşüncesin, Gerisi kemikler ve dokulardan ibarettir. Eğer düşüncelerin gül gibiyse sen gül bahçesisin, Eğer dikenler gibiysen sen diken bahçesisin.
(Mesnevi Il/277-278)
7- İnsanın gerçek gıdası, Allah sevgisidir: Allah aşıklarının dışındaki halk, çocuk gibidir, insanın gerçek gıdası, Allah'ın nurudur. O'nu hayvan gıdası ile beslemek doğru mudur? Üstün kişinin gıdası yüceliktir, ululuktur, O ne bir vasıta, ne de bir boğazın kuludur.
(Mesnevi II / 1083-1086)
8-İnsan edindiği dostlarla tanınır: Eğer bir yarasa güneşten beslenmeye başlarsa, Belli ki artık o güneş, güneş değildir. Eğer yarasa güneşten nefret ederse, Belli ki güneş, parlayan gerçek güneştir.
(Mesnevi II /2074-2075)
9- Bir insanda Allah'ın lanetinin belirtisi: Allah' ın lanetlediği insan her şeyi ters görür, Allah onun gönlünü haset, bencillik ve kin ile doldurur.
(Mesnevi II/2513)
10- Günahların affı için Allah' a ağla: Bulutların ağlamasıyla dallar gelişir, yeşerir, Mumlar ağladıkça parlar, parladıkça alevlenir.
(Mesnevi il/ 480)
11-Allah aşkı idrakın dışındadır: Aşkı çok kısa olarak dile getirdim, açıklamadım, Yoksa dilim de, aklım da yanar kül olurdu.
(Mesnevi 1/ 1758)
12- Allah sevgisi her şeyin üstündedir: Aşk milleti, bütün milletlerden ayrıdır, Aş.ıkların milleti de, dini de Allah'tır.
(Mesnevi 11/ 1770)
13-0lgun olmayan insan çocuk gibidir: Gösterişten kurtulamayan kişi olgun değildir. İnsanların savaşı, çocukların savaşına benzer, Hepsi de anlamsız, saçma ve iğrençtir.
(Mesnevi 1/3430-3435)
- 127
128 -
14-Kibirli insan kabahati başkalarında arar: K ibirli k işi başkalarının günahını gördüğünde, Cehennem ateşi gibi alevlenir, kendinden geçer. K ibirliliğini, din koruculuğu olarak algılar, Kendi kötü nefsine hiç bakmaz, kibri seçer.
(Mesnevi 1/ 3347-3348)
15- İstekle Allah' a yönel: İsteyerek her işe iki elinle sarıl, Zira hayırlı işlerde istek, sana rehberdir. İster topalla, ister uyuşuk ol, ister edepsiz, Yine de O'na yönel, O'nu dinle , O'na gel.
(Mesnevi Ill/979-980)
16- Manevi pislik, ancak gözyaşlarıyla silinebilir: Zahiri pislikler, suyla temizlenebilir, Ama içteki pislik arttıkça artar. İç teki pislik ortaya çıkmaya başlayınca, Ancak göz yaş ları o pisliği silebilir.
(Mesnevi III / 2092-2093)
17- Dünyalık insan, hep korku içinde yaşar: Dünyalık insan, yoksul ve korkaktır, Hırsızlardan korkması anlamsızdır, bak ! Çıplak gelip, çıplak gittiği halde dünyadan, Ciğeri kan ağlar, hep hırsızların korkusundan.
(Mesnevi III /2633-2634)
18-Maddi akıl, insanı yanıltır: Dünyalık akıl, duygu ve heveslerin esiridir, Allah yolunda seni alı koyan, yol kesicidir. Kargaların peşine takılıp giden canlar, Yol alsalar bile ancak mezara varırlar.
(Mesnevi iV /1246-1310)
19- Dünyalık hileler boştur: Dünya kazancı için yapılan hileler boştur, pünya sevgisini azaltan hileler hoştur. Bu dünya zindandır, biz ise esiriyiz, Bu zindanı delip kendimizi kurtarmalıyız.
(Mesnevi I / 980-981 )
20- İlim, maddi hevesler için yüktür: İlim, gönüle geçerse dost olur, Bedene kul olursa yük olur.
(Mesnevi I/3447)
21- Allah'ım! Damla kadar aklımı deniz yap: Bir damla akıl verdin bana huzurundan, Denizlerine ulaştır, kurtar beni bu damlalıktan.
(Mesnevi 1/1 882)
22- Kadın doğurduğu için Allah'ın nurudur: Kadın Allah'ın nurudur, sadece sevgili değil, O, yaratıcı olduğundan yalnızca yaratılmış değil.
(Mesnevi I/2437)
- 129
130 -
23- Herşey Allah'ın aşkıyla hareket halindedir: Değirmen taşı gibi evren dönmekte, Gece gündüz ağlayıp inlemekte. Mademki evrende aşktan dolayı huzur yok, Ey gönlüm! Yıldızlar gibi dön, sana rahat yok.
(Mesnevi Vl/911-914)
24- Manevi gıdaya yönel: Kim ki arpa ve ot yerse, kurbanlık olur, Kim ki Allah'ın nurunu yerse, Kur'an olur.
(Mesnevi V /2478)
25- Allah aşkı kalıcıdır: Başkalarının aşkı geçer halden hale Benim aşkım ve sevgilim gelmez zevale.
(Divan-ı Kebir, s.1412)
26- Gerçekte var olan sevgilidir: Her şey sevgilidir ve aşık ise bir perdedir, Sevgili canlıdır, seven ise ölüdür. Aşka karşı duygusuz kalan bir insan, Kanatsız bir kuş gibi kalır, inan.
27- Şu dört kuşun kafalarını kes: Ördek hırstır, horoz ise şehvet,
(Mesnevi 1/29-30)
Tavus kuşu gösterişlidir, makamlara heves, Karga nefsindir, kafalarını kes.
28- İlim, Allah'ın sarayıdır: Cehalete düşmek, Allah'ın zindanına girmektir, İlme dalmak, Allah'ın sarayına girmektir.
(Mesnevi IIl/510)
29- İyi ahlak dinlerin anasıdır: Ben bu istek ve arayış aleminde, İyi ahlaktan üstün bir şey görmedim.
(Mesnevi II/810)
30- Yere yapışıp kalma: Goncayı sakla, damdaki basit otlar gibi ol. Güneş, hilal ve dolunay gibi, Gel de kanatsız, kolsuz gökte dön,·dolaş. Gonca olursan, çocuklar ezer koparır.
(Mesnevi 1/ 1105) 31- Saygısızlık, gafletten doğar: Benim sevgilime kavuşma anımdır, o an. Küstahlık, daima gafletten doğar, Saygı ise manevi gözünü açar.
(Mesnevi V / 4096)
32- Allah, mütevazi insanları sever: Rahmet suyu gerekiyorsa alçak gönüllü ol, Sonra Allah'ın rahmet şarabını iç sarhoş ol.
(Mesnevi 1/1940)
- 131
33- Allah' a yakın olan için kaygı yok: Binlerc�·tuzak yemleri vardır, hayat yolunda, Ve biz heves içinde zavallı kuşlar gibiyiz. Binlerce tuzak olsa her adım başı, yolda, Sen bizimle olduktan sonra kaygı yoktur, yolda.
(Mesnevi 1/374-377)
34- Varlığın özü Allah'tır: 132 _
Biz neyiz, içimizdeki nefes Sensin. Biz dağız, buna yansıyan ses Sensin. Varlığımız da, havamız da armağanındır Senin. Mevcutiyetimiz de icatlarındandır Senin.
(Mesnevi 1/590-605)
35- Gösterişten kaçın: Tane olursan, kuşlar seni yer bitirir, Taneleri sakla ve tuzak gibi gizli ol.
(Mesnevi l/1833-1835)
36- İnsan yok olabilir, özü yok olmaz: Cenazemi gördüğünde "aynlık" diye feryat etme, Neden güneşin ve ayın batışından şikayetçisin? Mademki mezara indirilişimi seyrettin, çıkışımı da gör. Hangi tohum yere döküldü de çıkmadı gitti?
(Divan-ı Kebir, s.367)
37- Olgun olmanın sözlerini ancak olgun kişi anlar: Olgun kişinin halinden hiç anlayamaz, ham.
(Mesnevi 1/18)
İ N SAN LIG I N AYNAS I H Z. MEVLANA İ Ç İ N SÖYL E N E N SÖZLER
Mustafa Kemal Atatürk - Mevlana, Müslümanlığı
Türk Ruhuna intibak ettiren büyük bir reformatördür.
Müslümanlık, aslında geniş manası ile müsamahalı ve
modern bir dindir. İlahi bir musikinin ahengi içinde dö
nerek Allah'a yaklaşma fikri, Türk dehasının, ileri görüş
ve düşüncesinin tabii bir ifadesidir.
Şibli Numani - Mevlana'nın şiirindeki ihtişam, yüce
lik, korkusuzluk ve şiirselliği başka bir mistik şairde bul
mak mümkün değildir.
Molla Cami - Biz ömrümüzün sonuna geldik, hala
Mevlana'nın vasfının başındayız. O maneviyat cihanının
padişahı ki şahsiyetinin delili Mesnevi' sidir.
- 133
134-
Şeyh Galip - Hazreti Mevlana' dır Mazhar-ı Aşk-ı Huda,
Hazreti Mevlana' dır Menba-ı Sıdk-u Safa,
Hazreti Mevlana' dır.
Muhammed İkbal - Mevlana'nın marifet aşılayan
sözlerinden kutsal varlığın sevincini aldım. Pir'i Rum'u
(Mevlana) feyzi ile bilim sırlarının gizli, kapalı defterini
yeniden okuyayım. Onun Canı alevler saçıcıdır. Bense -
O'nun yanında - kıvılcım gibi bir nefeslik parıltıyım . . .
Mevlana, toprağı kimya yaptı; benim tozumdan cilveler
onardı.
Prof. Dr. Hani Fauk (Pakistan) - Mevlana'nın şiiri, de
linmez Semavi karanlıkta şen bir ışıktır. Aynı şekilde haya
tın karışıklıkları ve huzursuzluklannda onun şiiri bir huzur
kaynağıdır.
Anne Marie Schimmel - Mevlana sadece İslam tasav
vufunun değil, genel olarak mistisizmin de en büyük şa
iridir
Yunus Emre - Mevlana Hüdavendigar bize nazar kı
lalı, Anın görklü nazarı gönlümüz aynasıdır.
Nabi - Gören kitab-ı "Fih-i ma fih" bilir ki Hakk-ı beyandır beyan-ı Mevlana.
Abdülbaki Gölpınarlı - Mevlana yüksek bir bilgin,
eşsiz bir şair ve derin bir hakim olmakla beraber; fikriyle,
gayesiyle, sözüyle tam bir halk adamıdır.
Prof. Dr. Neşet Çağatay - Mevlana düşünce ve bilim - 135
yönleriyle büyük bir mistik, dini ve edebi alanlarda yete-
nekli bir düşünür oluşunun yanında; Divan edebiyatının
da en iyi temsilcilerindendir.
Lois Doncet (Fransız Yazar) - Mevlana, İslam alemine
aydınlık bir dönemi getirmiştir. O iyiliği yalnız müsbet
yoldan aramış, köleliğe karşı çıkmış ve herkesin alın te
riyle hayatını kazanmasını tavsiye etmiştir. O'na göre in
san hür ve mukaddes bir varlıktır. Sema O'nun felsefesi
nin sembolik bir ifadesidir. Sema ile O; "Döndüğün za
man Allah'ı görürsün. En mesut olduğun gün Onu gör
düğün, yani öldüğün gündür," demektedir.
Aliya İzzetbego.viç - Mevlana'nın eserleri dillerin ve
ideolojilerin üstündedir. Onun üslubundaki gibi; karınca
ile güneşi, çiçek ile okyanusu, çığ ile dağları insanın göz
bebeği ile gökteki ayı aynı kolaylıkla anlatan başka bir şa
ir bulmak zordur.
136 -
Muhammed İkbal - Allah önümüze bir merdiven
koydu, onu basamak basamak çıkmak gerekir.
Prof Dr. Ferid Kam - Cenab-ı Mevlana, Allah'ın bir
ayetidir. Herkes O'nu okudum, anladım zanneder; hey
hat! O, bizim için yetmiş kat örtü, yahut bulut altından
görünen bir güneştir. Biz o güneşi değil, yalnız örten bu
lutların ardından, aydınlathğı sahanın bir kısmını görebi
liriz; bu görüşle onu gördüğümüzü sanırız.
Prof. Dr. İrene Melikoff - Mevlana, insan kitlelerini
parçalayan, insan ruhlarını zincirleyen, insan gönüllerini
esir eden bütün bağları ve insanları bir tek varlığın ateşin
de eritmek için yaşadı. Kendisi de o ateşte eriyerek kendi
sinden sonra gelenlerin gönüllerine sindi.
Dr. Afzal İkbal - Mevlana kendi zamanında yegane
bir ışıktı ve günümüze kadar o ışığın parıltısı olduğu gibi
cihanda parlamaktadır. Eserleri her çağa uyan dünyanın
bu en büyük st1fi şairinin ilim nurunu saçan ismj, gün
geçtikçe daha çok parıldamaktadır.
Muhammed İkbal - Parlak gönüllü Pir Rumi . . . Aşk
ve Sarhoşluk kafilesinin rehberi . . . Onun menzili ay ve
güneşten yüksektir. O, samanyolunu, kendi çadırının ipi
diye kullanıyor. . .
Prof. Dr. Said Nefisi (İranlı edebiyat Tarihçisi) -
Mevlana Celaleddin, İslam tasavvufunun ve dünyanın en
önde gelen şahsiyetlerinden biridir. Ufkunun genişliği,
düşüncelerinin yüksekliği, ifadesinin sadeliği ve insani
meziyetlere sahip oluşu ile dünyanın büyük dahileri ara
sında yerini almıştır.
Marcel Schneider - Semazenlerin dönüşü insana ka
inatın boşluğunda gezegenlerin dönüşünü hatırlatıyor.
Müziğin ritmine uyarak ve gittikçe artan bir hızla, vecd
halinde dönen semazenlerin hallerinde bir huzur ve asa
let göze çarpıyor. Mevlevi semazenleri dönerken adeta
tek bir vücut haline geliyorlar. Bu düşünce ve duygu bir
liği onlara manevi bir güç kazandırıyor ve onlar böylece
günlük hayatın maddi dert ve endişelerini unutup kendi
lerini onlardan sıyırabiliyorlar.
Ord. Prof. Dr. Sadi Irmak - Mevlana'yı fikir ve felsefe
bakımından yetişilmez çok büyük bir şair ve ilmi içeriği
bakımından onu bu derece müstesna kılan; zamanın aşın
dıramadığı bir şahsiyet olmasıdır. Çünkü bir şahsiyetin
altı asır aşınmaması tarihin çok ender kaydettiği bir hadi
sedir ve O, zalim zamana karşı dayanabilen bir beyindir.
- 137
A. Scrima - Mevlana'nın düşünce sisteminde sema
daha yüksek bir bilgiye, daha büyük bir hürriyete ve da
ha derin bir aşka doğru bir ilerleyiştir. Beyazlara bürün
müş semazenlerin seması sanki bize aşkın, "Kainatın
amin deyişi" olduğunu açıklamaktadır.
Dr. Celaleddin B. Çelebi - Hz. Mevlana dünya tari-
138 - hinde bir eşi olmayan, Türk dehasının gerçekleştirdiği
kansız, sessiz sedasız vuku bulan ve günümüze kadar et
kisini sürdüren, fikri ve manevi en büyük fethin sahibidir.
Prof. Dr. Amil Çelebioğlu - Hakiki büyük insanları
yakından tanırsak onlarda, Peygamber ve velilerde daima
yanan insanlık sevgisi ateşinin kıvılcımlarını buluruz. O kı
vılcımlar ki, düştüğü çadırın ateşine göre, küçük veya bü
yük yangınlar çıkarır.
Aliya İzzetbegoviç - Hz. Mevlana'nın felsefesi eserleri
nin ve şiirlerinin yüzyıllardır gücünü koruyarak yaşatılma
sı, gururumuzu artırmaktadır. O'nun ilmi çalışmaları doğu
da ve batıda çok sayıda insanın gönlünü fethetıniştir.
R. A. Nicholson - Mevlana, Dante'nin doğumundan
sadece birkaç yıl sonra öldü. Fakat bu Hıristiyan şair,
müslüman çağdaşının ulaştığı sevgi ve müsameha sevi
yesinin çok daha aşağısında kalır.
Prof. Dr. A. J. Alberry - Rumi, yedi yüzyıl evvel dün
yayı büyük bir kargaşalıktan kurtarmıştır. Bugün Avru
pa'yı kurtaracak tek şey O'nun eserleridir.
Maurice Barres (Fransız yazar) - O, öyle bir şairdir ki,
sevimli, ahenkdar, ateşin ve müfrittir. O öyle bir dehadır
ki, ondan ıtır, nur ve biraz da garabet intişar eder. Bana
göre şevk, ışık ve neşe aleminin habercileri olan şairlerin,
bu ilahi insanların hiçbirinin hayatı Mevlana'nınki ile öl
çülemez. O'nun sema ve teganni yüklü şiirini ve mektebi
ni gördükten sonra Dante'nin, Shakespeare' in, Goet
he'nin, Hugo'nun eksik kalan taraflarını fark ettim.
Mevlana ışığından bir kez nurlanan, başka nur iste
mez.
- 139
KAYNAKLAR
Can, Şefik, Destegül, Konya B. Şehir Bld. Yay., Konya 2001
Can, Şefik, Hz . Mevlana Rubafleri, Kültür Bakanlığı Yay. Ankara 2001
Çalışkan, Hasan, Evrensel Sözler Atlası, Nüve Kültür Merkezi, Konya 2001
Çelebi, Dr. Celalettin, Hz. Mevlana Okyanusundan, Konya Valiliği İl Kültür Turizm Merkezi, Konya 2003
Çelebi, Dr. Celalettin, Hz. Mevlana' da İlim, Konya İl Kültür Müdürlüğü, Konya
Eyüboğlu, Cansever, Altın Sözler Antolojisi, Simge Yay. Antalya 2003
Eva de Vitray, Hz. Mevlana ve Sema, Çev: Yrd . Doç. A. Öztürk, Konya Valiliği İl Kültür Turizm Md., Konya 2003
Güldeste, Konya Büyükşelir Bld. Yay., Konya 1996 Güney, Doç. Salih, Özlü Sözler, Siyasal Kitabevi, Anka
ra 2002 Halıcı, Feyzi, Mevlana- Rubailer, Konya 1985 Karakaya, Tayyip, Güzel Sözler Antolojisi, Nesil Yay. İs
tanbul 2002
- 141
142 -
Köroğlu, Nuri, Hz. Mevlana'nın İrşadı, Konya 2003 La Rochefeucauld, Özdeyişler, Varlık Yay. İstanbul Melek, Suat, Anlamlı ve Güzel Sözler, Ankara 2003 Mevlana /Can, Şefik, Divan-ı Kebir - Seçmeler (4 cilt),
Ötüken Neşriyat, 2000 Mevlana, Gökyüzüne Merdiven, Om Yayınevi, 2002 Mevlana, Mesnevi (6 cilt), Ötüken Neşriyat, 2001Mevlana, trc . :Abdülbaki Gölpmarlı, Divan-ı Kebir,
Remzi Kitabevi, 1955 Mevlana, trc.: Abdülbaki Gölpınarlı, Mektuplar, İnkı
lap ve Aka Ktb., 1963 Mevlana, trc. : M.N. Gençosmanoğlu, Rubailer,
M.E.G.S.B. Yay., 1986 Mevlana, trc.: M.Ü. Anbarcıoğlu, Fihi Ma'Fih, Kültür
Bak. Yay., 1974 Mevlana İnsanlığın Aynası, B. Şehir Bld. Kültür Yay.
Konya 2004 Mevlana, Mesnevi, Türkçesi: Feyzi Halıcı, Ankara 1992 Osmay, Nüvit, Düşünce Atlası, Öncü Kitap, Ankara
2000 Osmay, Nüvit, İnsan Mühendisliği, İstanbul 2004 Özcan, İsmail, Büyüklerin Sözleri, Timaş Yay., İstanbul
2004 Özcan, İsmail, Özlü Sözler, Erkam Yay., İstanbul 1992 Özcan, Doç. Dr. Mustafa, Refik Cevad Ulunay'ın Mevla
na, İhtifaller ve Konya Yazıları, Konya Val. İl Kültür Turizm Md. Konya 2003
Özmen, İsmail, Dünya Düşünce Antolojisi, Saypa Yay., Ankara 1994
Şafak, Yakup, Divan-ı Kebir' den Seçmeler, Konya B. Şehir Bld. Yay. Konya 2000
Şafak, Yrd. Doç. Yakup, Mesnevi' den Seçmeler, Konya B. Şehir Bld. Yay., Konya 2003
Şahinler, Necmettin, Tarihe Adımmış Sözler, Beyan Yayınları, İstanbul
Şimşek, M. Selahattin, Özdeyişler, Zafer Yayınevi İstanbul 1999
Taşçı, Mustafa, Sözler Hazinesi, Düşünce Kitabevi, İst. 2004
Türkmen, Özcan, Özden Söze Alp Yayınevi, Ank. 2004 Ünlü, Ali, Vecizeler, Öğütler, Şule Yay. İstanbul 2003 Yağcı, Ömer, Düşünce Atlası, Deniz Kitaplar Yay.
İst.1994 Yalçın, Halit, İnsanlığın Ortak Aklı, Kent Yay. İst. 2004 Yeniterzi, Prof. Emine, Mevlana, Türkiye Diyanet Vakfı
Yayınları Ankara 2004 Yılmaz, Burhan, Bilinmeyen Mevlana, Nüve Kültür
Merkezi Konya 2004
- 143
144 -
K O Z M İ K K İ T A P L A R ' D A N YAKINDA ÇIKACAK OLAN
ALTIN ÖGÜTLER
� Yunus Emre' den Altın Öğütler
� Muhyiddin-i Arabi' den Altın Öğütler
� Eflatun' dan Altın Öğütler
� Montaigne' den Altın Öğütler
� Konfiçyus' dan Altın Öğütler
� Hayyam' dan Altın Öğütler
� Mevlana' dan Altın Öyküler
'f i'ııl'TI"T' 9 7 9 9 7 5 8 9 7 3 1 9 3
venisayfag 'Ofl-.,....,....'. ::::::com.tr