Sayı 8Ekim 2017
kpmg.com.tr
BakışTürkiye ve Dünya Ekonomisinde Makro Gelişmeler
İçindekilerDünyaKüresel ekonomide genel görünüm 5
Fed bilanço küçültmeye başlama kararı aldı 6
Euro Bölgesi için beklentiler olumlu 7
Gelişmekte olan ülkelere sermaye girişleri canlı 8
Küresel ihracat ilk yarıda yüzde 8,6 arttı 9
TürkiyeTürkiye ekonomisinde genel görünüm 11
Güçlü büyüme ikinci çeyrekte de sürdü 12
Büyüme son çeyrekte yavaşlama eğilimine girebilir 13
İstihdam artışları daha ılımlı bir seyir izliyor 14
Kamu gelirlerindeki toparlanma bütçedeki bozulmayı sınırlıyor 15
OVP hedeflerine ulaşmak kolay değil 16
Yeni vergi paketi hane harcamalarını sınırlayabilir 17
Gelir dağılımında bölgesel farklar artıyor 18
Dış ticaret açığı ilk 8 ayda yüzde 21,1 genişledi 19
Turizm gelirlerinde artış zayıf kalıyor 20
Turizmdeki ılımlı toparlanmaya karşın cari açık genişliyor 21
Portföy yatırımlarında olumlu seyir 22
Dış borçtaki artış eğilimi devam ediyor 23
Bankacılık sektöründeki güçlü duruş sürüyor 24
ÜFE enflasyonu hala zirve seviyesinde 25
TCMB sıkı likidite duruşunu koruyor 26
TL’de değer kayıpları yeniden başladı 27
Yurtiçi finansal varlıklarda oynaklık artabilir 28
Bankacılık sektörü güçlü duruşunu koruyor 29
Mevduat faizinde düşüş sınırlı kaldı 30
Sonuç 31
2017 beklentileri 32
Bakış hakkında 33
1Bakış 8 - 2017
Genel değerlendirmeDünya ekonomisi, 2017 yılına jeopolitik gerilimler ve siyasal riskler ile dolu bir ajanda ile girmiş olsa da, 2016 yılından daha iyi bir performans sergileyeceğine dair beklentiler yüksekti. Yılın geride bıraktığımız döneminde küresel ticaret ve finans piyasalarında yaşanan gelişmeler, bu olumlu beklentileri haklı çıkaran bir nitelik taşıyor. Yalnızca ABD ve Avrupa Birliği ülkeleri gibi gelişmiş ülkeler değil, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu gelişmekte olan ülkelerin ekonomik aktivitelerinde de olumlu seyir devam ediyor.
Küresel ihracatta yaşanan yüzde 8,6 oranında artış, Euro Bölgesi’nde ilk çeyrekte yüzde 2,0 olan büyüme hızının yüzde 2,3’e yükselmesi ve gelişmekte olan ekonomilerin yarattığı toplam katma değerin ikinci çeyrekte yıllık bazda yüzde 5,2 büyümesi, dünya ekonomisinin ılıman bir iklimden geçtiğini gösteren önemli veriler.
Ancak son birkaç yıla oranla küresel ekonomide yaşanan bu pozitif tabloya bakarak, önümüzde duran belirsizlikleri görmezden gelmek doğru olmayacaktır.
Hızlı bir değerlendirme ile dünyaya baktığımızda; ABD-Kuzey Kore gerilimi, Almanya seçimleri sonrasında yeni koalisyon sancısı, İspanya’nın Katalonya özerk
bölgesindeki bağımsızlık adımları, Ortadoğu’daki hareketlilik ve sınır bölgesindeki gerilim, yakın gelecekte küresel tansiyonu daha da artırabilecek riskler olarak öne çıkıyor.
Şimdilik iyi bir seyir izleyen reel ekonomiden gelen verilerin, yukarıda saydığımız gelişmelerin etkisi ile zayıflama eğilimi göstermesi karşısında, finansal piyasalarda sert reaksiyonlar görülebileceği ihtimali akılda tutulmalı.
Türkiye ekonomisi ise 2017’nin ilk yarısını yüzde 5,1 gibi güçlü bir büyüme ile kapattı ve OECD ülkeleri içinde en çok büyüyen ülkelerden biri olmaya devam etti. Türkiye’nin 2017’yi yüzde 5’in üzerinde bir büyüme ile tamamlaması yüksek bir ihtimal. Öte yandan ekonomi yönetimi tarafından açıklanan Orta Vadeli Program’ın (OVP) önümüzdeki 3 yıl için öngördüğü yüzde 5,5’lik büyüme için ise ekonomideki büyümenin kalitesi ve net dış talebin katkısı belirleyici olacak.
Özetle söylemek gerekirse, 2017’nin geride bıraktığımız 9 aylık döneminde küresel ekonomide yaşanan toparlanmanın, son çeyrekte de sürmesi bekleniyor. Ancak 2018’e girerken dünya siyasetindeki fay hatlarının daha da belirginleşmesi, gözlerden uzak tutulmaması gereken bir risk unsuru olarak öne çıkıyor.
İyi okumalar diliyorum,
Murat AlsanKPMG Türkiye Başkanı
3Bakış 8 - 2017
Dünya
Küresel ekonomide genel görünüm2017 yılına politik riskler ve jeopolitik gerilimlerin yol açtığı temkinli beklentilerle başlayan dünya ekonomisi, ilk yarıyı güçlü bir ekonomik aktivite ile sonlandırmıştı. Üçüncü çeyrekte yayımlanan veriler, gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomilerin büyüme görünümündeki olumlu seyrin sürdüğüne işaret ediyor.
Katar ve Kuzey Kore kaynaklı jeopolitik gerilimler başlangıçta finansal piyasalarda oynaklığı artırdı. Ancak reel ekonomi üzerindeki kısa vadeli etkileri sınırlı kaldı. Bu nedenle son günlerde artan jeopolitik gerilimlere yönelik haber akışına karşın, finansal piyasalar daha sınırlı tepkiler veriyor. Diğer taraftan orta vadede reel ekonomiden gelen verilerde zayıflıklar ortaya çıkmaya başlarsa, finansal piyasalarda sert reaksiyonlar görülebileceğinden endişe ediliyor.
Enflasyonu etkileyen faktörlerdeki gelişmeler ise büyümedeki olumlu seyri teyit ediyor. Emtia fiyatlarında son dönemde oluşan yükseliş eğilimi bazı ülkelerde orta vadede enflasyon üzerinde baskı oluşabileceğini gösteriyor.
Küresel piyasalar için Almanya’daki seçimlerden çıkacak sonuçlar önemliydi. Hristiyan Demokrat Parti seçimlerden dördüncü kez birinci parti olarak çıksa da büyük oy kaybetti. Öte yandan aşırı sağ ve popülist Almanya için Alternatif Partisi (AfD), 1953 sonrası ilk kez meclise girdi. Sosyal Demokrat Parti (SPD) Genel Başkanı Martin Schulz partisinin II. Dünya Savaşı sonrası en düşük oyu aldığı seçimin ardından yaptığı konuşmada muhalefette kalacaklarını belirtti. Almanya’daki seçim sonuçları diğer birçok ülkede olduğu gibi merkez partilerin oy kaybına karşın güçlenen aşırı sağ eğilimleri teyit ederken, bu kez koalisyon kurma süreci daha zorlu ve uzun sürebilir.
Küresel çapta büyümenin, reform ve büyüme dostu kapsamlı politikalar olmadan da toparlanıyor olması, iyimser beklentilerin korunmasını sağlıyor. Dünya genelinde imalat sanayisi satın alma yöneticileri üçüncü çeyrekte son altı yılın zirvesine çıkarken hizmet sektöründe de güçlü bir büyüme görülüyor. Fakat mevcut politik ve jeopolitik belirsizliklerin bu öncü verilerdeki olumlu tabloyu kesintiye uğratabileceği endişesi devam ediyor.
Küresel Satın Alma Yöneticileri Endeksleri (PMI)
Kaynak: Bloomberg
49
50
51
52
53
54
55
56
2014 2015 2016 2017
İmalat Sanayi Hizmet Sektörü
5Bakış 8 - 2017
Kaynak: investing.com, fred.stlouisfed.org
Fed bilanço küçültmeye başlama kararı aldıABD Merkez Bankası (Fed) beklentilere paralel olarak politika faizlerini sabit tutarken, daha önceden açıkladığı yol haritası ile uyumlu olarak bilanço küçültme sürecine Ekim’de başlayacağını açıkladı. Aynı zamanda Fed, ülkedeki kasırgaların olumsuz etkilerinin geçici olabileceğini belirtti ve ekonomik görünüm üzerinde orta vadeli risklerin büyük ölçüde dengeli olduğu görüşünü yineledi.
Fed üyeleri, 2018 sonu çekirdek enflasyon ve işsizlik öngörülerini hafif aşağı çekerken, büyüme tahminlerinde kayda değer bir güncelleme yapmadı. Üyeler bu yıl bitmeden bir faiz artırımı daha yapılabileceğini tahmin ederek, 2018’de üç kez daha 25’er baz puanlık faiz artırımı olabileceği beklentilerini korudu.
Ülkede Haziran ve Temmuz’da istihdam artışları, beklentilerin üzerinde gelse de Ağustos’ta belirgin olarak yavaşlama göstermişti. Bununla birlikte bir süredir işgücü ücretleri ve ülkedeki genel fiyat düzeyine yönelik veriler de tahminlerden zayıf kalıyor.
Bu karışık tabloya karşın Fed’in orta vadeli ekonomik görünüme ilişkin devam eden güveni, üyelerin faiz artırım patikasına ilişkin tahminleri ve Başkan Janet Yellen’ın konuşması dikkate alındığında, kısa vade için piyasaların beklendiğinden daha şahin bir duruş ortaya koyduğu söylenebilir. Önümüzdeki günlerde açıklanacak verilerde kayda değer bir bozulma olmaz ise Fed’in Aralık’ta faizleri yine artırabileceği öngörülüyor.
Dolar Endeksi
Fed’in Bilanço Büyüklüğü (Milyar Dolar)
75,00
80,00
85,00
90,00
95,00
100,00
105,00
2014 2015 2016 2017
0
500
1.000
1.500
2.000
2.500
3.000
3.500
4.000
4.500
5.000
2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 2016 2017
Euro Bölgesi için beklentiler olumlu
Euro Bölgesi GSYH Yıllık Büyüme Oranları (%)
Euro Bölgesi Yıllık Enflasyon Oranları (%)
Seçimler nedeniyle ekonomik zorluklarla karşılaşabileceğinden endişe edilen Avrupa ekonomileri, büyüme açısından pozitif sürprizler yapmaya devam etti. Almanya’daki seçim sonuçları bir miktar politik belirsizlikleri tetiklese de orta vadede Avrupa ekonomilerini olumsuz etkileyecek bir gelişme öngörülmüyor.
İkinci çeyrekte Euro Bölgesi’nde ekonomik aktivite bir önceki döneme göre yüzde 0,6 genişlerken, yıllık bazda büyüme hızı ilk çeyrekteki yüzde 2,0’dan yüzde 2,3’e yükseldi. Buna paralel bölgede işsizlik oranındaki kademeli düşüş de devam ediyor. Bölgede işsizlik geçen Temmuz itibarıyla yüzde 9,1 ile 2009 başlarından bugüne kadarki en düşük seviyesinde.
Büyümedeki toparlanmaya kıyasla Euro Bölgesi’nde enflasyon hala düşük seyrediyor. Sene başında enerji fiyatlarındaki artışın etkisi ile toparlanan enflasyon, ikinci çeyrekte dalgalı bir seyir izledi. 3. çeyrekte ise temel enflasyon
göstergeleri bir miktar toparlanmaya başlasa da Euro’daki değer kazancı, enflasyonda canlanmayı sınırlayan bir unsur olarak öne çıkıyor. Ağustos itibarıyla genel enflasyon yüzde 1,5 seviyesine toparlanırken, çekirdek enflasyon yüzde 1,2 seviyesinde seyrediyor.
Avrupa Merkez Bankası (AMB) Eylül ayındaki toplantısında beklentiler dahilinde para politikası faizlerini ve varlık alım programını sabit tuttu. AMB, ilk yarıdaki güçlü gerçekleşmelerin ardından 2017 büyüme tahminini yüzde 1,9’dan yüzde 2,2’ye yükseltti. 2018 ve 2019 beklentilerini ise sabit tuttu. Bununla birlikte, Euro’daki değerlenmenin etkisiyle genel enflasyon tahminleri 2018 ve 2019 yılları için sınırlı ölçüde aşağı çekildi. Öte yandan, AMB Başkanı Mario Draghi, Euro’nun seviyesinden çok, döviz kurlarındaki oynaklığın ekonomik aktivite ve enflasyon üzerinde belirsizlik kaynağı olduğuna dikkat çekti ve gelecek yıl varlık alım programının aşamalı olarak yavaşlatılmasına ilişkin sinyaller verdi.
Kaynak: Eurostat
-1
0
1
2
3
4
2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 2016 2017
Genel Enflasyon Çekirdek Enflasyon
-8
-6
-4
-2
0
2
4
6
2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 2016 2017
Euro Bölgesi Almanya Fransa İtalya İspanya
7Bakış 8 - 2017
Kaynak: IIF
GSYH Yıllık Büyüme Hızları (%)
Büyümenin toparlanarak devam ettiği gelişmekte olan ülkelere sermaye girişleri canlılığını koruyor. Hindistan’da yeni vergi sistemi ve parasal operasyon ile artan belirsizlikler, büyüme görünümünün de zayıflamasına yol açtı. Diğer gelişmekte olan ekonomilerde ise büyüme hız kazanmaya devam etti. Böylece gelişmekte olan ekonomilerin yarattığı toplam katma değer ikinci çeyrekte yıllık bazda yüzde 5,2 büyüdü.
Brezilya ikinci çeyrekte yıllık bazda üç yıl sonra ilk kez pozitif büyüme kaydederken, Rusya ve Güney Afrika’da da benzer şekilde toparlanmalar dikkat çekti. Söz konusu ülkelerde politika yapıcılar, büyümedeki toparlanmayı güçlendirmeye ve kalitesini geliştirmeye dönük adımlar planlıyor.
2017’nin ilk yarısında yıllık bazda yüzde 6,9 büyüyen Çin’de tüketici enflasyonundaki ılımlı seyre karşın üretici fiyatları maliyet baskısı altında kalıyor. Bu durum önümüzdeki dönemde diğer gelişmekte olan ekonomilerde ve dünyada enflasyon dinamikleri açısından yukarı yönlü bir risk unsuru olarak görülebilir.
Diğer gelişmekte olan ekonomilerin birçoğunda ise enflasyon yılın geride kalan döneminde kontrol altında kaldı. Önümüzdeki dönemde ise maliyet baskısı ile enflasyonda yukarı yönlü ılımlı artışlar görülmeye başlanabilir.
Gelişmekte olan ülkelere sermaye girişleri canlı
-6
-4
-2
0
2
4
6
8
10
2013 2014 2015 2016 2017
Çin Brezilya Rusya Hindistan Güney Afrika
Küresel ihracat ilk yarıda yüzde 8,6 arttı
Kaynak: Dünya Ticaret Örgütü
Küresel ticarette korumacı eğilimlere yönelik kaygılar bir miktar hafiflese de jeopolitik gerilimler ve ülkeler arasında ticari ilişkileri olumsuz etkileyen gelişmeler, dünya ticareti üzerindeki belirsizlikleri artırıyor. Ancak kısa vadedeki politik tartışmalarda, orta ve uzun vadede ekonomik önceliklerin dikkate alınması ile şu aşamada önemli bir gelişme yaşanmadı.
Dünya Ticaret Örgütü’nün verilerine göre ilk yarıda geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 8,6 artan küresel ihracat, Temmuz ayında ılımlı bir şekilde hızlanarak yıllık bazda yüzde 9,6 artış kaydetti. AB öncülüğünde küresel ihracatta toparlanma olsa da diğer belli başlı ekonomilerde bir miktar yavaşlama dikkat çekiyor. Küresel ithalat hacmi ise aynı dönemde yüzde 10,5 arttı.
Büyüme ve makroekonomik istikrar, gelişmekte olan ekonomilere yönelik sermaye akımlarının jeopolitik gerilimlere rağmen güçlü seyretmesini sağlıyor. İlk yarıda olduğu gibi yılın ikinci yarısında da gelişmekte olan ekonomilere yönelik sermaye girişleri güçlü seyrediyor. Gelişmekte olan ekonomilere Ocak-Haziran dönemindeki toplam 169,4 milyar dolarlık portföy girişinin ardından Temmuz-Ağustos döneminde 35,7 milyar dolar yabancı portföy yatırımı oldu.
Gelişmiş ekonomilerdeki olumlu ekonomik gelişmeler ve merkez bankalarının başarılı iletişim politikaları, gelişmekte olan ekonomilere yönelik risk iştahını da pozitif seyirde tutuyor. Jeopolitik gerilimler geçici olmaya devam ettiği sürece, hem küresel mal ticaretinde hem de sermaye akımlarında ve buna bağlı olarak da gelişmekte olan ekonomilerin makroekonomik temellerinde benzer pozitif seyrin sürebileceği öngörülüyor.
İhracat İthalat
2017 İlk Yarı 2017 Temmuz 2017 İlk Yarı 2017 Temmuz
Dünya %8,6 %9,6 %9,7 %10,5
ABD %6,7 %5,5 %7,2 %5,8
Avrupa %4,9 %10,4 %5,1 %10,1
Çin %8,5 %7,2 %18,9 %11,0
Rusya %29,5 %10,2 %27,4 %28,1
9Bakış 8 - 2017
Türkiye
Türkiye ekonomisinde genel görünümTürkiye ekonomisi sene başındaki politik belirsizlikleri geride bıraktıktan sonra alınan tedbirlerin de desteği ile ilk yarıyı güçlü bir şekilde tamamladı. Bu süreci, küresel talep ve finansal koşullar da destekledi.
İlk yarıda yüzde 5,1 seviyesinde büyüyen Türkiye ekonomisinin, üçüncü çeyrekte geçen yılın düşük bazının da etkisi ile daha da yüksek bir büyüme oranı yakalaması bekleniyor. Ekonominin yıl genelinde yüzde 5’in üzerinde büyüyeceği hesaplanıyor. Büyümenin kalitesi ve sürdürülebilirliğine yönelik soru işaretleri devam ederken, net dış talebin büyümeye katkı yapmayı sürdürmesi pozitif taraftaki gelişme olarak değerlendiriliyor.
Vergi gelirlerindeki kademeli toparlanmaya rağmen, büyümeyi desteklemek üzere alınan tedbirler bütçe performansını olumsuz etkilemeyi sürdürdü. Bütçe açığını finanse etmek üzere Hazine yıllık borçlanma tavanına henüz yıl bitmeden ulaştı. Yüklü borçlanma ihtiyacı ve enflasyondaki yüksek seviyeler faizler üzerinde baskı yapsa da küresel gelişmeler ve yabancıların Türk tahvillerine olan ilgisi faizlerdeki yükselişi sınırladı.
Küresel finansal piyasalardaki destekleyici eğilim ile birlikte ekonomideki güçlü performansla Türk finansal varlıklarına olan ilgi üçüncü çeyrekte de sürdü. Böylece Türk Lirası Amerikan Doları karşısında Haziran sonundan Eylül başına kadar değer kazansa da Euro
ve Dolar eşit ağırlıklı sepet karşısında dalgalı bir seyir izledi. Bu dönemde tahvil faizleri ise enflasyondaki yüksek seviyeler ve Hazine’nin yüklü borçlanmaları ile sepet kurdaki seyre paralel dalgalı bir seyir görünümü aldı. Bu dönemde hisse senetlerinde yüzde 10’u aşan yükseliş yaşandı.
Eylül ayının ikinci haftasından sonra gerek küresel eğilimler, gerekse Kuzey Irak’taki referandum nedeniyle artan belirsizlikler, Türk finansal varlıklarında satışları tetikledi. Hisse senetleri üçüncü çeyrek başındaki kazançlarını birkaç haftada büyük ölçüde geri verirken, TL, Amerikan Doları ve Euro karşısında değer kaybetti. Benzer şekilde faizler de tüm vadelerde yükselişe geçti.
Güçlü ilk yarı sonuçlarının ve küresel büyümedeki kademeli toparlanmanın verdiği destek ile hükümet yol haritasını ve ekonomik önceliklerini içeren 2018-2020 Dönemi Orta Vadeli Programı’nı (OVP) yayımladı. Programda hükümet büyümenin hızlandırılmasını, istihdamın artırılmasını ve gelir dağılımının iyileştirilmesini temel amaçlar olarak belirledi. Bu amaçlar ve makroekonomik büyüklüklerdeki hedeflere ulaşmak için de program döneminde çok sayıda yapısal reformun yapılacağı belirtiliyor. Karar alıcılara bir yol göstermesi açısından OVP’nin önemli bir metin olduğu düşünülse de makroekonomik hedeflerin tutarlılığına ve öncelik sırasına yönelik önemli eleştiriler bulunuyor.
Kaynak: TÜİK
Yıllık Büyümeye Katkılar
%-4
%0
%4
%8
%12
2014 2015 2016 2017
Özel Sektör Tüketimi Kamu Tüketim HarcamalarıSabit Sermaye Yatırım Harcamaları Stoklarİhracat İthalatToplam GSYH
11Bakış 8 - 2017
Güçlü büyüme ikinci çeyrekte de sürdüGSYH, 2017 ikinci çeyrekte bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 5,1 ile hemen hemen beklentilerle uyumlu büyüdü. Takvim etkisinden arındırılmış verilerde yıllık büyüme hızı yüzde 6,5 oldu. Mevsimsellikten arındırılmış veriler ise ekonomik aktivitenin bir önceki döneme göre yüzde 2,1 büyüdüğüne işaret etti. Böylece ilk yarıda Türkiye ekonomisi, 2016’nın aynı dönemine göre yüzde 5,1 oranında büyüdü. Bu sonuçlarla Türkiye, G20 ülkeleri içinde en hızlı büyüyen ekonomilerden biri olmaya devam etti.
Özel sektör ve kamu tüketim harcamaları bir miktar yavaşlarken, toplam yatırım
harcamalarındaki canlanma dikkat çekiyor. Yatırım harcamaları içinde makine ve teçhizat yatırımlarında daralma devam ederken, inşaat yatırımlarındaki hızlı artış ön plana çıktı. Net dış talepten ise büyümeye 1,7 puanlık pozitif katkı geldi.
Sektörel bazda bakıldığında sanayi sektörünün yine aylık açıklanan verilerin oldukça üzerinde bir büyüme performansı sergilediği görülüyor. Bu doğrultuda tarımdan GSYH büyümesine yüzde 0,2 ile sınırlı bir katkı gelirken, sanayi ve hizmetlerin her ikisinden de yüzde 1,3’er puan katkı geldi. Söz konusu dönemde diğer sektörlerde ise genele yayılan ılımlı katkılar söz konusu oldu.
Kaynak: The Economist
2017 İkinci çeyrek GSYH Yıllık Büyümeleri (%)
1
2
3
4
5
6
7
8
Arja
ntin
Bre
zily
a
Rus
ya
Fran
sa
Japo
nya
Gün
ey A
frik
a
İtalya
AB
D
Avu
stra
lya
Alm
anya
İngilte
re AB
G20
Mek
sika
Gün
ey K
ore
Kan
ada
End
onez
ya
Türk
iye
Hin
dist
an Çin
Büyüme, son çeyrekte yavaşlama eğilimine girebilir
Geçen yılın zayıf bazı ile birlikte, turizm ve tarımdaki kademeli toparlanma eğilimi sayesinde üçüncü çeyrekte büyümenin daha da güçleneceği öngörülüyor. Ancak son çeyrek ile birlikte Türkiye ekonomisinde yavaşlama emareleri görülebileceğine ilişkin endişeler de var.
Takvim etkisinden arındırılmış verilere göre sanayi üretimi, Temmuz’da yıllık bazda yüzde 14,5 ile beklentilerin üzerinde büyüme kaydetti. Yıllık bazdaki hızlı artış kısmen geçen yılın zayıf baz etkisini yansıtırken, Mayıs ve Haziran’daki görece zayıf sonuçların ardından gelen bu toparlanma beklentilerle büyük ölçüde uyumlu bir tablo ortaya koyuyor. Benzer şekilde sanayi sektörü ciro endeksi Temmuz’da yıllık bazda nominal olarak yüzde 36, ÜFE ile arındırıldığında ise yüzde 17,8 artış kaydetti.
Üçüncü çeyreğe ilişkin öncü veriler, geçen yılın düşük bazı nedeniyle yıllık bazda hızlı artışlara işaret ediyor. Ancak önümüzdeki aylarda iç ve dış ekonomik dinamiklerdeki gelişmelerden dolayı aynı hızın korunmasının zor olduğunu söylemek mümkün. Yurtiçi finansal koşullardaki sıkılık ve ekonomiyi destek tedbirlerinin azalan marjinal katkısı nedeniyle, son çeyrekte büyümenin hız keseceği öngörülüyor. Bu eğilimler ışığında üçüncü çeyrekte büyümenin yüzde 7’nin üzerinde gerçekleşebileceği tahmin edilse de, son çeyrekte yavaşlayacağı düşünülüyor. Yıl genelinde ise büyümenin yüzde 5’in üzerinde gerçekleşmesi bekleniyor. Bununla birlikte, esas olarak ekonomik büyüme açısından 2018’in daha zorlu geçeceği, büyümenin yüzde 5’in altına inebileceği tahminleri yapılıyor.
Kaynak: TÜİK
Sanayi Üretimi Yıllık Değişimler
%-15,0
%-10,0
%-5,0
%0,0
%5,0
%10,0
%15,0
%20,0
Üretim ÜFE ile Deflate Edilmiş Ciro
Oca
.12
Nis
.12
Tem
.12
Eki
.12
Oca
.13
Nis
.13
Tem
.13
Eki
.13
Oca
.14
Nis
.14
Tem
.14
Eki
.14
Oca
.15
Nis
.15
Tem
.15
Eki
.15
Oca
.16
Nis
.16
Tem
.16
Eki
.16
Oca
.17
Nis
.17
Tem
.17
13Bakış 8 - 2017
İstihdam artışları daha ılımlı bir seyir izliyorİşgücü piyasasındaki kademeli iyileşme, ilk çeyrekteki kadar hızlı olmasa da istihdam seferberliği ve güçlü ekonomik aktivite sayesinde ikinci çeyrek genelinde de devam etti. Mevsimsellikten arındırılmış verilere göre, Mart döneminde yüzde 11,5 olan toplam işsizlik oranı Haziran’da yüzde 11,1’e geriledi. Tarım dışı işsizlik oranı ise yüzde 13,9’dan yüzde 13,7 seviyesine indi.
İkinci çeyrekte tarımda istihdam 30 bin kişi azalırken, hizmet sektörü öncülüğünde tarım dışı istihdam 250 bin kişi arttı. Bu artışta devam eden teşviklerin ve nispeten güçlü kalan büyümenin etkisi olduğu söylenebilir. Üçüncü çeyrekte istihdam artışlarının bir miktar yavaşlayarak da olsa devam edebileceği yapılan değerlendirmeler arasında.
Mevsimsellikten Arındırılmış Sektörel İstihdam Değişimleri (Aylık, Bin Kişi)
Mevsimsellikten Arındırılmış İşsizlik Oranları
Kaynak: TÜİK
-400
-300
-200
-100
0
100
200
300
Oca 16 Nis 16 Tem 16 Eki 16 Oca 17 Nis 17
Tarım Sanayi İnşaat Hizmetler Toplam
%9,0
%10,0
%11,0
%12,0
%13,0
%14,0
%15,0
Oca.16 Nis.16 Tem.16 Eki.16 Oca.17 Nis.17
Toplam Tarım Dışı
Kamu gelirlerindeki toparlanma bütçedeki bozulmayı sınırlıyor
2016 ikinci yarıdan bu yana büyümeyi desteklemek üzere kamu harcamaları artırılırken, yeni yılda bazı ürünlerde yapılan KDV indirimleri ve istihdam seferberliği nedeniyle 2017 başında vergi gelirlerinde ciddi kayıplar yaşanmıştı. Bu nedenle ilk yarıda merkezi yönetim bütçe dengesi ciddi biçimde bozulmuştu. Geçen yıl ilk yarıda 1,15 milyar TL fazla veren bütçe dengesi 2017 ilk yarıda 25,2 milyar TL ile milli gelire oran olarak yüzde 1,8 seviyesinde açık verdi. Aynı dönemde faiz dışı fazla ise 27,5 milyar TL’den, 1,8 milyar TL’ye gerilemişti.
Temmuz ve Ağustos verileri ise bütçedeki bozulmanın gelirlerdeki iyileşmeye bağlı olarak bir miktar hız kestiğine işaret ediyor. Vergi gelirleri Temmuz - Ağustos döneminde
yıllık bazda yüzde 19,5 artarken, toplam gelirlerde yüzde 17,2’lik artış kaydedildi. Buna karşın harcamalarda yüksek artışlar devam etti. Faiz dışı harcamalar söz konusu dönemde yüzde 21,8 artarken, toplam harcamalar yüzde 22 genişledi. Gelirlerdeki kademeli iyileşme sayesinde bütçe açığı ve faiz dışı fazladaki bozulmanın ikinci yarının başında bir miktar yavaşladığı görülüyor.
Yılın kalan döneminde ise vergi gelirlerinin güçlü performansını koruyabileceği ve mali dengedeki bozulmayı bir miktar frenleyebileceği öngörülüyor. Bu sayede ilk yarıda 12 aylık toplamlara göre yüzde 2 olarak gerçekleşen bütçe açığının milli gelire oranının yıl sonunda da bu seviyelerde kalabileceği tahmin ediliyor.
Merkezi Yönetim Bütçe Gerçekleşmeleri
Kaynak: T.C. Maliye Bakanlığı
Ocak - Haziran
2016
Ocak - Haziran
2017
Temmuz - Ağustos 2016
Temmuz - Ağustos 2017
Yıllık Değişim
Yıllık Değişim
Gelirler 275,0 299,2 %8,8 93,4 109,5 %17,2
Vergi Gelirleri 216,6 246,1 %13,6 81,5 97,4 %19,5
Harcamalar 273,9 324,4 %18,5 89,7 109,4 %22,0
Faiz Dışı Harcamalar 247,5 297,4 %20,2 80,6 98,2 %21,8
Faiz Giderleri 26,4 27,0 %2,3 9,0 11,2 %23,7
Bütçe Dengesi 1,1 -25,2 %-2294,3 3,7 0,1 %-98,6
Faiz Dışı Denge 27,5 1,8 %-93,6 12,8 11,2 %-12,0
15Bakış 8 - 2017
OVP hedeflerine ulaşmak kolay değilOVP’deki rakamsal hedeflerin hiçbiri çok iddialı görünmese de bu hedeflerin birçoğuna ulaşmak kolay değil. Zira küresel ekonomideki orta vadedeki olumlu tabloya karşın, riskler önemini koruyor.
2017 için yüzde 5,5 olacağı hesaplanan GSYH büyüme oranının gelecek üç yılda da bu seviyede gerçekleşmesi hedefleniyor. 2012-2016 dönemindeki büyümenin de ortalama olarak bu seviyelerde gerçekleştiği dikkate alınırsa, programdaki büyüme hedefinin ulaşılabilir olduğu değerlendiriliyor. Ancak hedeflere ulaşılsa dahi bu programın temel amaçlarından ilki olan büyümenin hızlandırılması, gerçekleşmiş sayılmayacaktır.
Öte yandan bu seviyede bir büyüme ile işsizlik oranının 2017 sonunda olması öngörülen yüzde 10,8’den her yıl bir milyona yakın istihdam artışı kaydederek, program dönemi sonunda yüzde 9,6’ya ineceği tahmin ediliyor. Geçtiğimiz beş yıldaki yüzde 5,5’lik büyüme oranı ise mülteci akınının da olumsuz etkisi ile işsizlik oranını 2012’de yüzde 8,4’den 2016 sonunda yüzde 10,9’a çıkarmıştı. Dolayısıyla, gelecek üç
yılda işsizlikte iyileşme sağlayabilecek bir büyümenin istihdam artıran yatırımlar öncülüğünde olması gerekiyor. Diğer bir ifadeyle, işsizlikte düşüşü sağlamak için büyümenin niceliği değil, niteliği önem kazanıyor.
Benzer şekilde cari açıkta öngörülen iyileşme süreci, büyük ölçüde ham petrol fiyatlarının ve turizm gelirlerindeki toparlanmanın gücüne bağlı olacaktır. Ancak yine geçmiş yıllardaki deneyimler, bu dinamikte varsayılan süreç geçerli olsa bile cari açıkta iyileşmenin bu büyüme modeli ile zor olabileceğine işaret ediyor.
Bu gelişmelerin bir sonucu olarak enflasyonun beklenen iyileşmeyi sağlaması, döviz kurlarında ve gıda fiyatlarında oynaklığın düşük kalmasına bağlı olacaktır. OVP’deki nominal TL ve Dolar cinsi GSYH verilerinin oranlanmasıyla elde edilen Dolar/TL kuru varsayımları ise küresel belirsizlikler dikkate alındığında oldukça iyimser duruyor. Dolayısıyla oldukça sıkı bir para politikası uygulanmadıkça enflasyona ilişkin öngörülerin tutma olasılığının zayıf olduğu değerlendiriliyor.
Kaynak: Kalkınma Bakanlığı
Büyüme ve Enflasyon
2016 2017GT 2018P 2019P 2020P
GSYH Büyümesi (%) 3,2 5,5 5,5 5,5 5,5
GSYH (Milyar TL, Cari Fiyatlarla) 2,609 3,035 3,446 3,872 4,321
GSYH (Milyar Dolar, Cari Fiyatlarla) 863 847 923 988 1,074
Kişi Başına Gelir (GSYH, Dolar) 10,883 10,579 11,409 12,100 13,024
Kişi Başına Gelir (SAP, Dolar) 24,636 26,140 27,915 29,804 31,774
TÜFE (Yıl Sonu, % Değişim) 8,5 9,5 7,0 6,0 5,0
Yeni vergi paketi hane harcamalarını sınırlayabilir
OVP’de maliye politikasına ilişkin ortaya konulan hedefler gelecek yıl için yine büyüme dostu bir çerçeve sunuyor. Gelirlerin harcamalardan hızlı artışı öngörülse de bütçe açığının milli gelire oranının oldukça sınırlı bir iyileşme göstereceği öngörülüyor. Vergi dışı gelirlerde beklenen artışlar kaydedilemezse, Hazine’nin borçlanma programının 2018 yılında da yüklü olabileceği beklenebilir. Bu durumda faizlerde ve finansal koşullarda iyileşme enflasyondaki ve küresel faizlerdeki seyre bağlı olabilecektir.
Öte yandan vergi artışlarıyla ilgili çok tartışılan bir torba kanun ile bir takım değişikliklere gidilmesi planlanıyor. Bu kapsamda banka ve banka dışı finansal kuruluşlardan alınan kurumlar vergisi
oranı yüzden 20’den yüzde 22’ye yükseltilirken, kurumların dağıtılmayan karlarından yüzde 1 oranında vergi kesilmesi öngörülüyor.
Bununla birlikte hükümet gelir vergisi tarifesinin üçüncü dilimindeki gelirler için uygulanan yüzde 27 oranını yüzde 30’a çıkarmayı hedeflerken, motorlu taşıtlar vergisinde sistem değişikliğine gitti ve binek otomobillerin vergisinin yüzde 40 artırılmasına karar verdi. Söz konusu düzenlemelerin enflasyonist etkisinin olması beklenmese de vergi adaleti ve hane halkı harcanabilir geliri üzerinde sınırlayıcı etkisinin olması öngörülüyor (Son gelişmeler ışığında gelir vergisi tarifesi ve MTV oranlarının tekrar görüşülmesi gündemde)
Kaynak: Kalkınma Bakanlığı
Merkezi Yönetim Bütçesi (Milyar TL)
2016 2017GT 2018P 2019P 2020P
Harcamalar 584,1 673,7 762,8 838,5 912,9
Faiz Hariç Harcamalar 533,8 616,2 691,1 753,5 816,9
Faiz Giderleri 50,2 57,5 71,7 85 96
Gelirler 554,1 612 696,8 765,3 842,3
Vergi Gelirleri 459,0 520,5 599,4 663,9 730,5
Diğer Gelirler 95,1 91,6 97,4 101,4 111,8
Bütçe Dengesi -29,9 -61,7 -65,9 -73,2 -70,5
Faiz Dışı Denge 20,3 -4,2 5,8 11,8 25,5
17Bakış 8 - 2017
Gelir dağılımında bölgesel farklar artıyorTürkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2015 yılı gelirlerini esas alan 2016 yılı gelir ve yaşam koşulları araştırmasına göre, Türkiye’de gelir adaleti ve bölgesel gelir dağılımındaki olumsuz tablo devam ediyor. Söz konusu dönemde gelir dağılımının temel göstergesi olan Gini katsayısı 0,397’den 0,404’e çıkarken, en zengin yüzde 10’un geliri ile en yoksul yüzde 10’un geliri arasındaki uçurum da 1,77 puan artarak 38,52 kata yükseldi.
Araştırma sonuçlarına göre son iki yılda yüzde 5’lik gelir dilimlerine göre tüm gelir gruplarının payı azalırken, sadece en zengin yüzde 5’lik dilimin payının arttığı görülüyor. En zengin yüzde 5’in payı iki yılda 1,80 puan artarken, toplam gelirden aldığı pay ise nüfusun yüzde 45’inin gelirinden fazla. Ankara ortalama gelirde ilk sırada yer almasına karşın en zengin yüzde 10’un gelir düzeyinde İstanbul ilk sırada yer alıyor.
Gelir dağılımındaki bölgesel farklar da büyüyor. En yüksek ortalama gelirli bölge ile en düşük ortalama gelirli bölge arasındaki fark 2016 döneminde biraz daha arttı. 2015 döneminde 2,78 kat olan fark, 2016’da 3,05 kata çıktı. Zengin-yoksul uçurumu en yüksek bölgelerin başında ise Van, Muş, Bitlis ve Hakkari geliyor. Bu kentlerde en zengin yüzde 10’luk gelir dilimindeki eşdeğer fert başına gelir, en yoksul yüzde 10’luk gelir diliminin 14,82 katı olarak gerçekleşti.
Araştırmada eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert medyan gelirinin yüzde 50’si dikkate alınarak belirlenen yoksulluk sınırına göre, yoksulluk oranı bir önceki yıla göre 0,4 puanlık düşüş ile yüzde 14,3 olarak gerçekleşti. Bununla birlikte, 2015 yılında sürekli yoksulluk oranı yüzde 15,8 iken, 2016 yılında bu oran yüzde 14,6 idi.
Yıllık Ortalama Kullanılabilir Fert Gelirinin Dağılımı (2016)
Harcanabilir Fert Gelirinin
Dağılımı (%)Ortalama Fert Geliri (TL)
%20 En Fakir 6,2 5.880
%20 Az Fakir 10,2 10.174
%20 Orta Gelir 15,0 14.288
%20 Ortanın Üzeri 21,1 20.194
%20 En Zengin 47,2 45.173
Ortalama Fert Geliri Türkiye Ortalaması 19.139
İstanbul Ortalaması 26.041
Ankara Ortalaması 26.486
İzmir Bölgesi Ortalaması 23.612
Mardin, Batman, Şırnak ve Siirt Ortalaması 8.679
Kaynak: TÜİK
Dış ticaret açığı ilk 8 ayda yüzde 21,1 genişledi
İhracat ve İthalat (12 Aylık Ortalama Yıllık Değişimler)
Dış Ticaret Fiyat Endeksleri (2010=100)
Kaynak: TÜİK
Geçtiğimiz iki yılda petrol fiyatlarında yaşanan düşüş, dış ticaret açığında ciddi bir daralmayı beraberinde getirmişti. 2017 başından bu yana ise emtia fiyatlarındaki artışın yanı sıra yurtiçindeki güçlü altın talebi ile açık genişliyor. TÜİK verilerine göre Ağustos’ta geçen yılın aynı dönemine göre ihracat yüzde 12,3 artarak 13,3 milyar dolar oldu. Aynı dönemde ithalat ise yüzde 15,3 artışla 19,2 milyar doları buldu. Bu dönemde dış ticaret açığı yüzde 22,8 oranında arttı. Böylece, ilk sekiz ayda ihracat yüzde 10,8 artışla 103,3 milyar dolar oldu. İthalat da yüzde 13,8 artışla 149,0 milyar dolara çıktı. Aynı dönemde dış ticaret açığı ise yüzde 21,1 genişleyerek 45,7 milyar dolara çıktı.
İlk yarıda ihracat ithalattan hızlı artarken, Temmuz - Ağustos döneminde bu gidiş terse döndü. İhracat tarafında genel olarak AB’ye yapılan ihracatın bir miktar yavaşlamakla birlikte hala güçlü olduğu görülüyor. İthalattaki hızlanmada ise küresel emtia fiyatlarının etkisi ve altın ithalatındaki hızlı artışlar dikkat çekiyor. Altın ithalatının geçici olabileceği değerlendirilirken, emtia fiyatları kaynaklı risklerin önümüzdeki dönemde bir miktar yavaşlayabileceği öngörülüyor.
2016’daki dip seviyelerinden toparlanan ithal malların fiyat endeksindeki yükseliş ise 2017’nin ilk yedi ayında da devam etti. İthal malların birim değer endeksi ilk yedi ayda yüzde 5,5 artarken, ihracat malları fiyat endeksi ise yılbaşından bu yana dalgalı bir seyirle sadece yüzde 2,5 toparlandı.
75
80
85
90
95
100
105
110
115
120
2012 2013 2014 2015 2016 2017
İhracat İthalat
%-10,0
%-5,0
%0,0
%5,0
%10,0
%15,0
%20,0
%25,0
1.01
.201
2
1.04
.201
2
1.07
.201
2
1.10
.201
2
1.01
.201
3
1.04
.201
3
1.07
.201
3
1.10
.201
3
1.01
.201
4
1.04
.201
4
1.07
.201
4
1.10
.201
4
1.01
.201
5
1.04
.201
5
1.07
.201
5
1.10
.201
5
1.01
.201
6
1.04
.201
6
1.07
.201
6
1.10
.201
6
1.01
.201
7
1.04
.201
7
1.07
.201
7
Enerji Hariç İhracat Enerji Hariç İthalat
19Bakış 8 - 2017
Turizm gelirlerinde artış zayıf kalıyorKültür ve Turizm Bakanlığı verilerine göre, Türkiye’ye gelen yabancı ziyaretçi sayısı Ağustos’ta yüzde 46,35 artışla 4,66 milyon, Ocak-Ağustos döneminde ise yüzde 26,41 artışla 22,0 milyon kişi oldu. Rusya’dan Temmuz’da gelen yabancı ziyaretçi sayısı yüzde 670,8 artışla 805 bin 848 kişi olarak gerçekleşti. İlk altı ayda zayıf bir performans sergilese de Alman turistlerde de Ağustos ayında yüzde 3,9’luk bir iyileşme gözlendi.
Öte yandan yılbaşından bu yana turist sayısındaki toparlanmaya kıyasla turizm gelir artışları daha sınırlı kalıyor. TCMB verilerine göre, Temmuz’da turizm gelirleri geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 34,3 artarken,
ilk yedi ayda turizm gelirleri ise sadece yüzde 5,5 artış kaydetti.
İlk sekiz ayda turizm sektörü geçen yılın zayıf bazı ile toparlanırken, bu eğilimin yılsonuna kadar devam etmesi halinde turist sayısı açısından 2016’daki kayıplarını telafi edilebilmesi beklenebilir. Gelirler açısından ise ancak üçte birini telafi etmesi mümkün olabilecektir. OVP’deki turizm gelirleri beklentileri de bunu teyit ederken, turist sayısında ancak 2018’de 2015’teki seviyelerin yakalanabileceği öngörülüyor. Ancak turizm gelirlerinde 2015’teki seviyelerin en erken 2019’da yakalanabileceği ihtimali yüksek.
Gelen Turist Sayısı (Milyon Kişi)
Turizm Gelirleri (Milyon Dolar)
Kaynak: TCMB, Turizm Bakanlığı
1,3 1,4
1,9
2,4
3,84,1
5,55,1
4,3
3,3
1,71,5
1,2 1,21,7 1,8
2,5 2,4
3,53,2
2,92,4
1,4 1,31,1 1,2
1,6
2,1
2,9
3,5
5,1
4,7
0,0
1,0
2,0
3,0
4,0
5,0
6,0
Oca
k
Şub
at
Mart
Nis
an
Mayıs
Haz
iran
Temmuz
Ağu
stos
Eyl
ül
Eki
m
Kasım
Aralık
2015 2016 2017
1351
1188 15
17
1568
2297 26
65
3157
4069
3297
2845
1504
1158
1169
986 12
18
1142 15
61
1523 20
38
2647
2369
1983
1135
972
954
830 10
35 1161
1620 18
25
2738
0
500
1000
1500
2000
2500
3000
3500
4000
4500
Oca
k
Şub
at
Mart
Nis
an
Mayıs
Haz
iran
Temmuz
Ağu
stos
Eyl
ül
Eki
m
Kasım
Aralık
2015 2016 2017
Turizmdeki ılımlı toparlanmaya karşın cari açık genişliyor
Cari açıktaki iyileşme 2014 ve 2015’teki olumlu tablonun ardından, 2016’da turizmdeki sorunlarla duraksamıştı. Özellikle 2016 sonrası, enerji fiyatlarındaki olumlu katkı da ortadan kalkmaya başlayınca, cari açıkta dalgalı bir seyirle artışlar gözleniyordu. Son dönemde yurtiçi yerleşiklerin altın talebinin artmaya başlaması ile bu eğilim daha belirgin hale geldi.
En son açıklanan Temmuz ayı verilerine göre toplam cari işlemler açığı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 110,3 artışla 5,1 milyar dolar olarak gerçekleşti. Böylece ilk yedi ayda 2016’nın aynı dönemine göre yüzde 20,8’lik genişleme yaşandı. 2016 sonunda 32,6 milyar dolar seviyesindeki 12 aylık cari açık toplamı, Temmuz itibarıyla 37,1 milyar dolar seviyesine ulaştı.
Yılın ilk yedi ayında turizm gelirlerindeki kademeli toparlanmaya karşın enerji ve altın ithalatındaki artışlar ile dış ticaret açığındaki genişleme, cari açığın genişlemesinin nedenleri olarak öne çıkıyor. Enerji ve altın hariç verilere bakıldığında ise görece daha olumlu bir tablo görülüyor.
12 Aylık Toplamlar (Milyar Dolar)
Kaynak: TCMB
-120.000
-100.000
-80.000
-60.000
-40.000
-20.000
0.000
20.000
2012 2013 2014 2015 2016 2017
Dış Ticaret Dengesi Cari İşlemler DengesiEnerji Hariç Cari İşlemler Dengesi
21Bakış 8 - 2017
Portföy yatırımlarında olumlu seyir 2017’nin geride kalan döneminde, cari açığın finansmanı büyük ölçüde portföy yatırımları ile sağlandı. Yurtiçindeki banka ve reel sektör firmaları yurtdışı borçlanmalarını yavaşlatırken, küresel risk iştahındaki pozitif seyir sayesinde ilk yedi ayda nette 18 milyar dolar portföy yatırımı girişi meydana geldi. Doğrudan yabancı yatırım girişindeki 4,3 milyar dolarlık net tutar ile cari açığın yüzde 86’sı finanse edilmiş oldu.
Gelişmekte olan ekonomilere yönelik sermaye akımlarındaki olumlu trend ile finansman kalitesindeki iyileşmenin de süreceği düşünülüyor. Belirsizliklerin azalması ve döviz kurlarında istikrarın tesis edilmesi halinde yurtdışından borçlanma eğiliminin de yeniden canlanabileceği öngörülüyor. Büyüme ve emtia fiyatlarındaki toparlanmalar sonucu 2016 sonunda 32,6 milyar dolar olan cari açığın 2017 sonunda 39 milyar dolara, 2018 sonunda ise 42 milyar dolara yükseleceği tahmin ediliyor.
Cari Açık ve Finansman Kanalları (12 Aylık Toplamlar, Milyar Dolar)
Kaynak: TÜİK, TCMB
-40,0
-20,0
0,0
20,0
40,0
60,0
80,0
2015 2016 2017
Doğrudan Yabancı Yatırımlar Portföy YatırımlarıUzun Vadeli Borçlanma Kısa Vadeli Borçlanma
Özel Sektörün Yurtdışından Sağladığı Kredi Borcu (Milyon Dolar)
Dış borçtaki artış eğilimi devam ediyor2014 ikinci yarıda, Türkiye’de resmi otoriteler kısa vadeliden ziyade uzun vadeli dış borçlanmayı özendirici bir takım düzenlemeler yapmıştı. Bununla birlikte, küresel belirsizliklerin ve faiz hadlerinin yükselmesi ile Türk özel sektörü genel olarak dış borçlanmasını sınırlamaya yönelmiş ve 2016 ikinci yarıda nette dış borç ödeyici konuma geçmişti. Ayrıca döviz kurlarındaki yüksek oynaklık yurtiçindeki firmaları yabancı paradan daha çok yerli para cinsinden borç almaya sevk etmişti. Bu eğilimler, söz konusu dönemde genel olarak özel sektörün yurtdışından yaptığı kredi borçlanmasında da görüldü.
2017 ile birlikte Türk özel sektörünün yurtdışından sağladığı kredi borcu yeniden artmaya başladı. 2016 sonunda 202,2 milyar dolar olan özel sektörün yurtdışı uzun vadeli kredi borcu, Temmuz itibarıyla 213,6 milyar dolara çıktı. Kısa vadeli kredi borcu ise aynı dönemde 14,3 milyar dolardan 16,6 milyar dolara yükseldi. Önümüzdeki dönemde, döviz kurlarında oynaklık düşük kalmaya devam edebilirse yurtiçindeki firmaların borçlanma ve yurtdışındaki fon sağlayıcıların Türk firmalarına borç verme iştahları artabilir. Bu doğrultuda dış borç stokunda da kademeli artışların sürmesi beklenebilir.
Kaynak: TCMB
120.000
140.000
160.000
180.000
200.000
220.000
240.000
2013 2014 2015 2016 2017
Uzun Vadeli Kısa Vadeli
23Bakış 8 - 2017
Bankacılık sektöründeki güçlü duruş sürüyor
Kaynak: TÜİK
Döviz kurlarındaki oynaklık ve gıda fiyatlarındaki hızlı artışlarla Nisan’da yüzde 11,87’ye kadar çıkan genel tüketici fiyatları endeksi (TÜFE) yıllık enflasyonu, ikinci çeyrekte bir miktar gerilemişti. Ancak gıda fiyatlarındaki düzeltme ve kurdaki oynaklığın azalması ile enerji fiyatlarındaki dalgalanmaların gecikmeli etkileri ile yaşanan bu iyileşme kısa sürdü.
Temmuz’da yüzde 9,79’a inen TÜFE yıllık enflasyonu, Ağustos’ta yüzde 10,68’e çıktıktan sonra Eylül ayında yüzde 11,20 ile beklentileri aşan bir seyir izledi. Son iki aydaki hızlanmada döviz kurlarındaki gelişmeler, enerji fiyatlarındaki artışlar ve TÜİK’in bu yılbaşında yaptığı yöntem değişikliği etkili oldu. Bu
dinamikler ışığında Ekim ve Kasım aylarında enflasyonda yukarı yönlü baskının sürebileceği öngörülüyor.
Gıda ve enerji gibi oynaklığı yüksek kalemleri dışlayan çekirdek enflasyon da benzer şekilde Haziran’da yüzde 9,20 ile dip yaptıktan sonra Ağustos’ta yüzde 10,16 ve Eylül’de yüzde 10,98 ile 2005 sonrası en yüksek seviyeye çıktı. Özellikle Euro döviz kurundaki artışla birlikte hem genel TÜFE hem de çekirdek TÜFE’de yıllık enflasyonun yılın son ayına kadar yükseliş eğilimini devam ettirmesi bekleniyor. Yılın sonunda ise yeni bir vergi artışı veya ilave bir döviz kuru şoku gelmez ise tüketici enflasyonunda bir miktar iyileşme olabilir.
Yıllık Değişimler
%0,0
%2,0
%4,0
%6,0
%8,0
%10,0
%12,0
%14,0
%16,0
%18,0
Gıda Fiyatları Genel TÜFE
2011 2012 2013 2014 2015 2016 2017
ÜFE enflasyonu hala zirve seviyesinde Üçüncü çeyrekte TÜFE’nin yeniden yükselişe geçmesine neden olan faktörlerden biri de maliyet unsurları oldu. Üretici fiyatları endeksi (ÜFE) yıllık enflasyonu da Mayıs-Haziran’daki geri çekilmenin ardından Temmuz ve Ağustos’ta yeniden arttı. ÜFE yıllık enflasyonu, küresel emtia fiyatlarında yükseliş yaşandığı ve döviz kurlarında yeterince iyileşme olmadığı için Haziran’daki yüzde 14,87’den Temmuz’da yüzde 15,45’e ve Ağustos’ta da yüzde 16,34’e çıktı. Eylül’de ise yüzde 16,28’e hafif gerileme yaşansa da hala 2008 sonrasındaki zirve seviyelerine yakın seyrediyor.
Maliyet unsurlarının yanında toplam talep koşulları geçtiğimiz dönemde enflasyon üzerinde yukarı yönlü baskı yaptı. Enflasyon dinamiklerinde kalıcı bir iyileşme için TL’nin yeniden değerlenme sürecine girmesi çok büyük önem taşıyor. Bunun yanında gıdadaki fiyat artışlarının geçmiş yıllar ortalamasına yakınsamasının katkıda bulunacağı düşünülüyor. Ayrıca petrol fiyatları gibi diğer maliyet unsurlarındaki baskının azalması da gerekiyor. Bu varsayımlar altında, TÜFE yıllık enflasyonunun yılın son ayıyla birlikte tek haneli seviyelere inebileceği öngörülüyor. 2018’de ise enflasyonda bir miktar iyileşme olabileceği tahmin ediliyor.
Yıllık Değişimler
Kaynak: TÜİK
%0,0
%2,0
%4,0
%6,0
%8,0
%10,0
%12,0
2011 2012 2013 2014 2015 2016 2017
Çekirdek TÜFE Genel TÜFE
25Bakış 8 - 2017
TCMB Faizleri
Reel Efektif Döviz Kuru (2003=100)
Kaynak: TCMB
TCMB, sıkı likidite duruşunu koruyorTCMB sene başından bu yana finansal sistemin likidite ihtiyacının önemli bir kısmını geç likidite penceresinden sağlayarak sıkı likidite duruşunu koruyor. Bu sayede ortalama fonlama faizi yüzde 12 civarında oluşuyor. Bu çerçeve içinde Şubat ayı ile birlikte politik belirsizliklerin hafiflemesiyle de TL’nin hem nominal hem de reel olarak bir miktar toparlanması sağlandı.
Üçüncü çeyrekte ise TL, Amerikan Doları karşısında değerlense de Euro karşısında değer kaybederek enflasyonist riskleri artırdı. TCMB özellikle Euro’daki güçlenme ve bunun çekirdek enflasyon üzerindeki olumsuz etkisine daha çok dikkat çekmeye başladı. TCMB son toplantısında genel beklentiler dahilinde politika faizlerini sabit tutarken karar sonrası yayımladığı açıklamada, oldukça sınırlı değişikliklere giderek şahin duruşunu korudu. Bununla birlikte genel
enflasyondaki yüksek seviyelerin yanında çekirdek enflasyon göstergelerindeki artış eğiliminin de fiyatlama davranışlarına dair risk oluşturduğuna dikkat çekti. Bu doğrultuda TCMB, enflasyon görünümünde belirgin iyileşme sağlanana kadar mevcut sıkı likidite duruşunu koruyacağını ve ortalama fonlama faizini bir süre daha yüksek seviyelerde tutacağını yineledi.
TCMB’nin mevcut para politikası duruşu orta vadede TL’yi desteklese de kısa vadede manevra alanının sınırlı olduğu yönündeki eleştiriler güncelliğini koruyor. Çünkü hala Merkez Bankası’nın ortalama fonlama faizi, enflasyonun bulunduğu seviye ile karşılaştırıldığında oldukça düşük bir reel faiz öneriyor. Bu da risk primi arttığında fon akımlarının Türkiye’ye ilgisini canlı tutamayabileceği endişelerine yol açıyor. Bu da TL’de reel toparlanmayı zorlaştırıyor.
7
9
11
13
Oca
.16
Şub
.16
Mar
.16
Nis
.16
May
.16
Haz
.16
Tem
.16
Ağu
.16
Eyl
.16
Eki
.16
Kas
.16
Ara
.16
Oca
.17
Şub
.17
Mar
.17
Nis
.17
May
.17
Haz
.17
Tem
.17
Ağu
.17
Eyl
.17
Gecelik Borçlanma Gecelik Borç VermeHaftalık Repo Ortalama Fonlama FaiziGeç Likidite Penceresi Borç Verme Faizi
85,00
90,00
95,00
100,00
105,00
110,00
115,00
120,00
125,00
2010 2011 2012 2013 2014 2015 2016 2017
TL’de değer kayıpları yeniden başladı2017 başında yurtiçi ve yurtdışı faktörlerin etkisi ile satış baskısı altında kalan Türk finansal varlıklar, hem TCMB’nin sıkı para politikası hem de azalan yurtiçi politik belirsizliklerle Şubat ayı ile birlikte toparlanmaya başlamıştı. Olumlu küresel konjonktür de bunu desteklemişti. Bu eğilim üçüncü çeyreğin büyük bölümünde yine devam etti. Ancak son zamanlarda hem küresel piyasalarda yükselişlerin duraksaması hem de artan jeopolitik gerilimlerle yeni bir satış dalgası başladı.
Üçüncü çeyrekte küresel bazda, ABD iç siyasetindeki tartışmalar ve Fed’in başarılı
iletişim politikası sayesinde parasal sıkılaştırma adımlarının tahribatının olmayacağı beklentileri ile Ameriken Doları zayıf bir görünüm çizdi. Bu nedenle Şubat ayından bu yana görülen TL’nin Dolar karşısındaki değerlenme süreci Eylül’ün ilk haftasına kadar sürdü. Ancak sonrasında Dolar’ın küresel bazda bir miktar toparlanması ve yurtiçi faktörlerle TL’de değer kayıpları başladı. 30 Haziran – 12 Eylül döneminde Dolar karşısında 3,2 değer kazanan TL sonraki günlerde yüzde 5,2 değer kaybetti. Euro karşısında ise üçüncü çeyrek boyunca zayıf bir görünüm sergileyen TL yüzde 5,0 geriledi.
Döviz kurları
Kaynak: TCMB
2,7
2,9
3,1
3,3
3,5
3,7
3,9
4,1
4,3
EURTRY USDTRY Sepet Kur
Oca
16
Şub
16
Mar
16
Nis
16
May
16
Haz
16
Tem
16
Ağu
16
Eyl
16
Eki
16
Kas
16
Ara
16
Oca
17
Şub
17
Mar
17
Nis
17
May
17
Haz
17
Tem
17
Ağu
17
Eyl
17
27Bakış 8 - 2017
Yurtiçi finansal varlıklarda oynaklık artabilir
Üçüncü çeyrekte Borsa İstanbul’un performansını iki ayrı bölümde ele almak gerekiyor. Borsa İstanbul’da fiyatlamalar erken yapıldı ve en yüksek seviyeler Ağustos ayı içinde görüldü. 30 Haziran – 29 Ağustos döneminde yüzde 9,9 yükselen Borsa İstanbul 100 endeksi, sonrasında yüzde 6,8 gerileyerek kazançlarını önemli ölçüde geri verdi. Bu yönüyle Türk hisse senetleri piyasasının gelişmekte olan ekonomilerin genelinden daha zayıf bir performans sergilediği söylenebilir.
Küresel makroekonomik görünüme ilişkin orta vadeli iyimserlik sürse de kısa vadede jeopolitik belirsizlikler ve yılsonundan önceki geleneksel pozisyon kapamaların küresel piyasalarda ve yurtiçi finansal varlıklarda oynaklığı artırabileceği düşünülüyor. Ayrıca Türkiye ekonomisinde büyüme ve enflasyon konusunda son çeyrekte karşılaşılabilecek zorluklar nedeniyle, benzeri gelişmekte olan ekonomilere kıyasla daha zayıf kalabileceğinden endişe ediliyor. Ancak özellikle enflasyonda yükselişlerin sınırlı kalması halinde, Türk finansal varlıklara olan talebin toparlanması beklenebilir.
Borsa İstanbul Gösterge Endeksleri (2016 Başı=100)
Kaynak: Borsa İstanbul
90
100
110
120
130
140
150
160
Oca
.16
Şub
.16
Mar
.16
Nis
.16
May
.16
Haz
.16
Tem
.16
Ağu
.16
Eyl
.16
Eki
.16
Kas
.16
Ara
.16
Oca
.17
Şub
.17
Mar
.17
Nis
.17
May
.17
Haz
.17
Tem
.17
Ağu
.17
Eyl
.17
Borsa Istanbul 100 Borsa Istanbul Bankacılık Endeksi
Bankacılık sektörü güçlü duruşunu koruyorİlk yarıda Kredi Garanti Fonu’nun (KGF) desteği ile hızlı büyüyen bankacılık sektörü, üçüncü çeyrekte hız kesse de güçlü büyüme performansını sürdürüyor. İkinci çeyrek sonunda yüzde 27 olan ticari kredilerin yıllık büyüme hızı, 22 Eylül itibarıyla yüzde 27,2 seviyesinde. Tüketici kredilerinde ise toparlanma eğilimi devam ediyor. Bireysel kredi kartlarını içermeyen tüketici kredilerinde Haziran sonunda yüzde 13,8 olan yıllık kredi büyüme hızı 22 Eylül haftasında yüzde 17,5 seviyesini gördü. Tüketici kredilerinde daha çok konut kredileri kaynaklı bir canlılık gözlenirken, kredi kartı ve ihtiyaç kredileri daha sınırlı kaldı.
Bankacılık sektörünün aktif kalitesine ilişkin göstergelerde de kayda değer bir bozulma gözlenmiyor. Takipteki alacakların yıllık artış hızı Haziran sonundaki yüzde 14,5’ten eylül
ortalarında yüzde 16,7’ye çıktı. Takipteki alacakların toplam kredilere oranı ise oldukça sınırlı bir artışla yüzde 3,14’ten yüzde 3,15’e yükseldi.
Bununla birlikte, sektörün karlılık ve sermaye yeterliliğine ilişkin göstergeler güçlü seyirlerini koruyor. Özkaynak karlılığı 2016 sonundaki yüzde 14,28’den Temmuz’da yüzde 16,31’e çıktı. 2016 sonunda yüzde 15,57 olan sermaye yeterlilik oranı Temmuz sonu itibarıyla yüzde 16,95 seviyesinde gerçekleşti. Bu durumda, güçlü seyreden karlılığın yanında ekonomideki toparlanmayla birlikte takipteki alacakların yavaşlaması etkili oldu. Ancak sektörün reel ekonomiye destek vererek büyüyebilmesi için sermaye yeterliliğinin, dolayısıyla karlılığının yüksek kalmasının önemli olduğuna vurgu yapılıyor.
Yıllık Değişimler (%)
Tahsili Gecikmiş Alacakların Toplam Kredilere Oranı
Kaynak: BDDK
%0,0
%5,0
%10,0
%15,0
%20,0
%25,0
%30,0
%35,0
%40,0
%45,0
2013 2014 2015 2016 2017Tüketici Kredileri Ticari Krediler
%2,5
%2,6
%2,7
%2,8
%2,9
%3,0
%3,1
%3,2
%3,3
%3,4
%3,5
2012 2013 2014 2015 2016 2017
29Bakış 8 - 2017
Mevduat faizinde düşüş sınırlı kaldıHaziran sonunda yüzde 22,1 olan bankacılık sektörüne verilen krediler dahil toplam kredilerin büyüme hızı, 22 Eylül itibarıyla yüzde 24 seviyesine ulaştı. Bankalararası mevduatlar dahil tüm mevduatların toplamında yıllık büyüme hızı ise aynı seviyelerde dalgalı bir seyir izledi. Son dönemde kredi büyümesindeki hafif ivme kaybı ise mevduat faizleri üzerindeki baskıyı bir miktar hafifletti. Ancak enflasyondaki yüksek seviye ve hane halkının döviz talebinin devam etmesi, mevduat faizlerindeki geri çekilmeyi sınırlıyor.
2016 sonunda yüzde 9,64 olan TL mevduat ortalama faizi, 2017 Haziran sonunda yüzde 12,05’e yükselmişti. Üçüncü çeyreğin önemli bir kısmında bu yüksek seviyelerde seyrettikten sonra, TL mevduat ortalama faizi Eylül ayı ile birlikte çok sınırlı ölçüde gerileme ile 22 Eylül haftasında yüzde 11,97 seviyesini gördü. Fon talebindeki yavaşlamaya karşın makroekonomik dengelerdeki kırılganlıklar mevduat faizlerindeki düşüşü sınırlarken, önümüzdeki dönemde bankacılık sektörünün büyüme hızı ve karlılığı önünde ciddi bir zorluk olarak durmaya devam edebileceği düşünülüyor.
Kaynak: BDDK ve TCMB
%5,0
%10,0
%15,0
%20,0
%25,0
%30,0
%35,0
%40,0
2012 2013 2014 2015 2016 2017
Toplam Mevduat Bankacılık Sistemi Kredi Hacmi
Bankacılık Sektörü Faiz Oranları (%)
Yıllık Değişimler (%)
4,0
6,0
8,0
10,0
12,014,016,0
18,0
2012 2013 2014 2015 2016 2017
SonuçBüyümede ilk yarı, güçlü şekilde geride kaldı. Üçüncü çeyrekte ise geçen yılın düşük bazı sayesinde daha da yüksek bir büyüme oranı beklentisi hakim. Ancak dördüncü çeyrekte aynı ivmenin sürmesi zor görünüyor.
Dördüncü çeyrekte büyümenin hız keseceğine dair ilk işaretler, Eylül ayı ile birlikte birçok sektörde görülmeye başladı. Reel sektör dışındaki güven endeksleri Eylül’de ciddi biçimde zayıflayarak sonbahara dönük karamsar bir başlangıcı işaret etti. Reel sektör güven endeksinde dış ticaretteki canlılığın etkisi ile yüzde 0,5’lik bir artış kaydedilse de tüketici güven endeksi yüzde 3,0 geriledi. Hizmet ve perakende sektörlerinde güven endeksleri sırasıyla yüzde 2,0 ve yüzde 2,3 gerilerken inşaat sektöründe güven kaybı yüzde 5,5 oldu.
Bu yıl turist sayısında 2016’da yaşanan kayıplar telafi edilecek gibi görünse de turizm gelirlerinde eski seviyelerin yakalanmasının daha uzun süreceği öngörülüyor.
Üçüncü çeyrekte bankacılık sektöründe kredi büyümesi hız kesse de makroekonomik zayıflıklardan dolayı faizlerde düşüş sağlanamıyor. Bu da kredi maliyetleri üzerinde yukarı yönlü baskı yaparken, büyümenin finansmanı ve sürdürülebilirliği açısından soru işaretleri oluşturuyor.
Endekslerdeki düşüşler kısmen jeopolitik belirsizlikler ve finansal piyasalardaki çalkantıyı yansıtsa da bu karamsarlığın derinleşmemesi için Türkiye ekonomisine olan güvenin kısa sürede güçlendirilmesi gerekiyor. Her ne kadar bazı eleştiriler ile karşılansa da OVP’deki düzenlemelerin hayata geçirilmesi ve hükümet hedeflerinin geniş kesimlerce de benimsenmesi için çaba gösterilmesi gerekliliği öne çıkıyor.
31Bakış 8 - 2017
2017 beklentileri
Piyasalar (yıl ortalaması)
İşsizlik Cari AçıkEnflasyon
2017 genelinde yüzde 5’in biraz üzerinde bir büyüme öngörülüyor. 2018’de ise büyümenin aynı hızda devam etmesine yönelik belirsizliklerden dolayı yüzde 4-5 aralığında bir büyüme tahmin ediliyor.
Enflasyonda dalgalı bir seyrin yaşanacağı öngörülüyor. Yıl sonuna kadar yükselecek enflasyonun yeni yılda bir miktar düşmesi bekleniyor. Yıl sonunda yüzde 9,5-10 aralığında gerçekleşmesi beklenen enflasyonun, 2018’de ise yüzde 8’in üzerinde seyredeceği öngörülüyor.
AB dışı pazarlardaki hızlı toparlanma ile toplam turizm gelirleri, bu yıl yüzde 10 civarında artışla 20 milyar doların bir miktar üzerine çıkabilir. Ancak önceki yıllardaki seviyelerin yakalanmasının zaman alacağı öngörülüyor.
İhracat: Yıl genelinde ihracatın yüzde 10’dan fazla artışla 160 milyar doları aşması bekleniyor.
İthalat: Yurtiçi yerleşiklerin devam eden altın talebi nedeniyle, ithalatın ihracata kıyasla biraz daha hızlı artışla 225 milyar doları aşabileceği tahmin ediliyor.
2017 büyüme beklentisi GSYH beklentisi 2017 dış ticaret beklentisi
İhracat 160 milyar dolar
İthalat 225 milyar dolar
Dolar / TL : 3,60Euro / TL : 3,96Euro / Dolar : 1,12Petrol : 52,5 $
%5,2 840milyar $
%11 (yıl ortalaması)
%9,8 (yıl ortalaması)
39 (milyar dolar)
Büyüme
Dış Ticaret
Enflasyon
Turizm
Bakış
Ocak 2016
kpmg.com.tr
2016’ya girerken Türkiye ve Dünya Ekonomisinde Makro Gelişmeler
Bakış
Nisan 2016Sayı 2
kpmg.com.tr
Türkiye ve Dünya Ekonomisinde Makro Gelişmeler
Bakış hakkında
KPMG Türkiye tarafından Türkçe ve İngilizce olarak hazırlanan ve her üç ayda bir okuyucularla buluşan KPMG Bakış, Türkiye ve dünya ekonomisindeki temel makroekonomik göstergelere ve bunların özet yorumlarına yer veriyor.
Bakış’ın dağıtım listesine üye olmak istiyorsanız iletişim bilgilerinizi [email protected] adresine gönderebilirsiniz.
Bakış 1 Bakış 2 Bakış 3
Bakış 5 Bakış 6 Bakış 7
Bakış 4Türkçe / İngilizce
Türkçe / İngilizce Türkçe / İngilizce Türkçe / İngilizce
Türkçe / İngilizce Türkçe / İngilizce Türkçe / İngilizce
33Bakış 8 - 2017
kpmg.com.tr
KPMG Türkiye olarak hikayemize önemli bir dönüm noktasını eklemenin gururunu yaşıyoruz. Levent İş Kuleleri’ndeki yeni ofisimizde hizmet vermeye devam ediyoruz.
Hikayelerimizle büyüyoruz
Taşındık
Yeni Adresimiz: İş Kuleleri, Kule 3, Kat 2-9 34330 Levent İstanbul
KP
MG
Çal
ışan
ların
ın g
erçe
k hi
kaye
lerin
den
alın
tılar
yap
ılmış
tır.E
vli
lik
ler,
do
ğa
n b
eb
ek
ler,
he
p b
üy
üd
ük
çe
bü
yü
dü
k,
da
ha
re
nk
li,
da
ha
ca
nlı
bir
ail
e o
ldu
k b
iz.
Hik
aye
miz
bit
me
di
da
ha
… B
ug
ün
de
n y
arı
na
ya
ptı
ğım
ız i
şle
rin
da
ha
ve
rim
li,d
ah
a b
aş
arı
lı,
da
ha
ka
lite
li v
e e
n ö
ne
mli
si
he
r za
ma
n s
öy
led
iğim
iz g
ibi
“in
sa
n o
da
klı
” o
lma
sı
için
hik
aye
miz
de
vam
ed
iyo
r! B
ura
da
ço
k g
üze
l in
sa
nla
r ta
nıd
ım v
e ç
ok
gü
zel
do
stl
uk
lar
ku
rdu
m.A
yrı
ca
ge
nç
ça
lış
an
say
ısın
ın y
ük
se
k o
lma
sı
ken
dim
i g
en
ç h
iss
etm
em
i s
ağ
lıyo
r. K
PM
G a
ile
sin
de
za
ma
n ç
ab
uk
ge
çiy
or
ve b
en
he
r g
ün
iy
i k
i K
PM
G’l
iyi
diy
oru
m.
De
me
m o
ki
siz
ye
ter
ki
iste
yin
! B
ir d
ery
a d
en
iz s
un
ar
KP
MG
. Ye
ni
bir
dü
nya
nın
ka
pıl
arı
nı
aç
ar
için
de
ki
tüm
re
nk
leri
ve
co
şk
us
uy
la…
İş
ye
rin
iç
in “
iyi
ki”
diy
e b
aş
laya
bil
diğ
in c
üm
lele
r h
ep
in
sa
n o
da
klı
dır
, ç
ev
ren
de
ki
ins
an
lar
o i
ş y
eri
nd
ek
i a
ile
n,
se
nin
iç
in “
iyi
ki”
c
üm
lele
rin
in s
eb
ep
leri
dir
. B
u,
pro
jele
rde
he
r ş
ey
i ö
ğre
nd
iğin
kiş
ile
r d
e o
lab
ilir
, ay
nı
dö
ne
md
e i
şe
ba
şla
dığ
ınız
ve
to
pla
ntı
lard
a b
ir b
ak
ışla
bir
ço
k k
on
ud
a a
nla
şa
bil
diğ
iniz
de
vre
ark
ad
aş
ları
nız
da
…
Ça
lış
tığ
ım y
eri
de
ğe
rli
kıl
an
gü
zel
ins
an
lar
old
uğ
un
da
n “
iyi
ki
KP
MG
liy
im”
diy
eb
ilm
e ş
an
sın
a s
ah
ip o
ldu
ğu
m i
çin
he
r g
eç
en
gü
n e
kib
imi
da
ha
ço
k s
ev
iyo
rum
. K
PM
G b
en
i iş
e a
lma
k y
eri
ne
bir
ail
e o
ldu
ğu
nu
,
sa
mim
iye
tiy
le
gö
st
er
ip
be
ni
de
b
u
ail
ey
e
ka
tıl
ma
m i
çin
dav
et
ett
iğin
de
ilk
de
fa a
sla
ya
pm
am
de
diğ
im b
ir k
ara
rı a
lıp
İs
tan
bu
l’a
ye
rle
şm
em
i s
ağ
lad
ı.M
utl
uyd
um
eli
mi
taşı
n a
ltın
a k
oym
uş,
sö
züm
ü t
utm
uşt
um
. B
aşa
rmış
tık
ek
ipçe.
Am
a o
rad
ak
i se
yir
cil
ere
, b
an
a g
üven
en
ve i
nan
an
lara
“İş
te K
PM
G b
ura
da,
KP
MG
fa
rkı
bu
” d
em
işti
m.
KP
MG
’li
olm
ak
tan
bir
kez
dah
a g
uru
r d
uym
uşt
um
. B
u k
ad
ar
yo
rgu
nlu
k,
yo
ğu
n e
mek
, b
ir o
kad
ar
da s
tres
ve s
oru
mlu
luk
. A
ma k
arş
ılığ
ınd
a si
ze ş
irk
eti
niz
in g
üven
mesi
, in
isiy
ati
f verm
esi
, h
ed
efi
niz
e u
laşm
an
ıza o
lan
ak
sağ
lam
ası
. Ta
kd
ir e
tmesi
… Z
am
an
hiç
an
layam
ad
ığım
kad
ar
hız
lı
ge
çt
i v
e b
en
bu
glo
ba
l m
av
i ç
at
ı a
ltın
da
“b
iz”
ola
bil
me
yi
de
ne
yim
led
im.
13
yıl
so
nra
diy
eb
ilir
im k
i: e
vet
ark
ad
aşl
ık d
evam
ett
i! H
em
de
ar
ta
ra
k,
bü
yü
ye
re
k,
ço
ğa
lar
ak
ve
sa
nk
i h
ep
iş
in ü
st
ün
e ç
ıkara
k v
e a
yn
ı za
man
da i
şi k
en
di
için
e k
ata
rak
. B
era
ber
bir
ş
ey
ler y
ap
ma
nın
, b
irb
irin
e d
eğ
er k
atm
an
ın,
ge
rç
ek
te
n s
ev
inç
ve ü
zün
tü p
ayla
şman
ın y
ara
ttığ
ı h
az
zam
an
la i
şi h
ob
i h
ali
ne
d
ön
üş
tü
rü
rk
en
, b
en
i d
e d
ah
a m
ut
lu
b
ir
b
ir
ey
y
ap
tı. H
ik
ay
ey
e d
ön
üş
me
si g
ere
ken
KP
MG
sih
ri b
elk
i d
e t
am
ola
rak
bu
y-
du
...
Gü
lüm
seye
n y
üzl
eri
olu
ştu
ran
KP
MG
a
ile
miz
e t
eşe
kk
ürl
er…
O g
ün
an
lad
ım
ki
KP
MG
ken
disi
ne s
unul
an il
e ye
tinm
ez, e
ğer
iste
rse
hede
fi he
r ne
ise
ve n
erey
e ul
aşm
ak
isti
yors
a et
rafı
nı d
eğiş
tiri
r, oy
unun
kur
al-
ları
nı
bel
irle
r!b
en
he
r g
ün
iy
i k
i
KP
MG
’liy
im d
iyo
rum
.Hik
ayey
e dö
nüşm
-es
i ger
eken
KPM
G s
ihri
belk
i de
tam
ola
rak
buyd
u...
Bir
der
ya d
eniz
su
nar
KP
MG
. Ye
ni b
ir d
ün
yan
ın k
apıl
arın
ı aç
ar i
çin
-d
ek
i tü
m r
en
kle
ri v
e c
oş
ku
su
yla
… Be
nim hik
ayem
de bu
rayı iki
nci ev
im gib
i yapan
tüm
arkada
şlarım
a gels
in...
Her-
ke
sin ön
ce in
sana
, so
nra
işine
sayg
ı du
yara
k ça
lıştığ
ı bu
ek
ibin
bir
par
çası
ol
duğu
m iç
in k
en-
dim
i şan
slı h
isse
di-
yoru
m. B
aşla
dığı
m
ilk g
ün k
endi
mi y
ıl-
dır
bu
rad
ay m
ışım
, za
ten
bura
ya a
itmiş
im g
ibi
hiss
ettim
. Öyl
e bi
r hik
aye
ki
yazı
lanl
ar s
adec
e bi
r baş
lang
ıçtı,
as
ıl hi
kaye
miz
yen
i baş
lıyor
…So
nrala
rda a
nladım
ki bo
şuna
dem
-iyo
rlar, K
PMG
ilkler
in ya
şand
ığı
yerdi
r diye
… Ve
şu an
da bu
rada
bir y
ılımı y
eni d
oldu
rdum
. Fa
kat
bura
daki
çal
ışm
a ar
kada
şlar
ımın
sam
imiy
eti v
e ve
rmiş
oldu
ğu e
nerji
ile s
anki
uz
un y
ıllard
ır bu
rada
ymışı
m
ve h
ep b
uray
a ai
tmiş
im
gibi h
issed
iyoru
m. Y
ıllar h
ızla
akıp
geç
erke
n KP
MG
’yi K
PMG
ya
pan
değe
rler
hem
ban
a he
m d
e ya
ptığı
m iş
e ya
nsım
aya
başla
dı.
Büyü
me,
gel
işme
ve
bire
y od
aklı
bir
şirk
ette
çalış
mak
bire
ysel
ve pr
ofes
yone
l ge
lişim
ime h
er gü
n yen
i bir k
atkı s
ağlad
ı. KP
MG’
nin en
önem
li değ
erleri
nden
biri ol
an
“insa
na g
üven
” be
ni işi
me
ve
KPM
G’ye
bağ
layan
en
öne
mli
değe
r
“iyi
ki K
PMG
liyim
” di
yebi
lme
şan-
sı
na s
ahip
old
u-
ğu
m i
çin
he
r
geçe
n gü
n ek
ibim
i da
ha ço
k sev
iyoru
m.
İyi k
i bu
aile
nin
bir
parç
asıyı
m
“insa
ncıl”
bir a
nlayış
ın ha
kim
old
uğu
bir
or- t
amda
çalışa
bildiğ
im
için ço
k şan
slı hi
ssed
i-yo
rum
KPM
G in
sanc
ıldır,
a
nla
yış
lıd
ır;
kalit
eli k
işile
rle
ça
lış
ırs
ın
Bu
ras
ı “b
enim
hi
kaye
m”
oldu
, iy
i ki
ded
iğim
h
ika-
yem
. su
nduğ
u bu
güz
el
sam
imi
ort
am
la
gerç
ekte
n bu
mas
abaş
ı iş
leri
ni s
evdi
rebi
liyor
.
Dah
a ön
ce h
içbi
r m
ülak
atta
kar
şıla
şmad
ığım
tür
den
bu s
orul
ar, K
PMG
’de
insa
nlar
ın s
adec
e m
ezun
old
uğu
okul
ve
geçm
iş iş
den
eyim
ine
göre
değ
il ay
nı z
aman
da e
ntel
ektü
el b
iriki
mle
rine
göre
de
değe
rlend
i-ril
diği
ni a
nlam
amı v
e KP
MG
mar
kası
na c
iddi
anl
amda
say
gı d
uym
amı s
ağla
dı. “
KPM
G in
sanc
ıldır,
anl
ayış
lıdır;
kal
iteli
kişi
lerle
çal
ışırs
ın.”
efs
anes
inin
asl
ında
var
old
uğun
u gö
rdüm
. Has
ta
oldu
ğum
da; m
esaj
ata
n, a
raya
n m
üdür
lerim
, ban
a he
r se
ferin
de a
ilem
gib
i bak
an iş
ark
adaş
larım
old
uğu
için
, ve
gene
l ola
rak
“ins
ancı
l” b
ir an
layı
şın
haki
m o
lduğ
u bi
r or
tam
da ç
alış
abild
iğim
için
çok
şan
slı h
isse
diyo
rum
ken
dim
i. B
enim
hik
ayem
de
bura
yı ik
inci
evi
m g
ibi y
apan
tüm
ark
adaş
larım
a ge
lsin
...
KP
MG
’de
n ö
nc
e b
aş
ka
bir
fir
ma
da
ça
lış
ıyo
rd
um
, b
öy
le i
nc
e v
e d
uy
arlı
bir
da
vra
nış
la k
arş
ıla
şm
am
ıştım
. Ç
alı
şa
na
de
ğe
r v
ere
n,
“B
ire
yle
re
sa
yg
ı d
uy
arız
” d
erk
en
, b
un
u g
erç
ek
te
n y
ap
an
bir
şir
ke
tte
ça
lış
tığ
ım i
çin
mu
tlu
yu
m.
Za
ma
n h
iç a
n-
lay
am
ad
ığım
ka
da
r h
ızlı
ge
çti
ve
be
n b
u g
lob
al
ma
vi
ça
tı
alt
ınd
a “
biz
” o
lab
ilm
ey
i d
en
ey
imle
dim
.
“K
PM
G”
, m
esl
ek
hay
atın
ızın
he
r aş
amas
ınd
a fa
rklı
anla
mla
r if
ade
ed
er
insa
na…
Asi
stan
lık d
ön
em
ind
e;
arka
daş
lıkla
rın
ve
do
stlu
klar
ın t
em
el
taşl
arı
atılm
aya
baş
lar.
Me
sle
ki a
nla
md
a d
a ke
nd
iniz
e i
lk y
atır
ımla
rı y
apm
aya
baş
lars
ınız
far
kın
da
olm
adan
. M
üşt
eri
ye g
idip
ne
so
ru s
ora
cağ
ınız
ı b
ilem
ezs
iniz
, al
dığ
ınız
yan
ıtı
da
anla
maz
sın
ız.
Kıs
acas
ı, b
aze
n n
e y
aptı
ğın
ızı
bilm
ed
iğin
iz a
ma
fark
etm
ed
en
öğ
ren
diğ
iniz
bir
dö
ne
md
ir. S
en
iorl
ık d
ön
em
ind
e;
ilk s
oru
mlu
luk
duy
gu
sun
u y
aşam
aya
baş
lars
ınız
. K
PM
G
be
nim
içi
n ç
ok
fark
lı an
lam
lar
ifad
e e
diy
or.
.. K
en
din
i g
erç
ekl
eşt
irm
ek,
far
klı
bir
be
n t
anım
ak..
. K
ısac
ası,
KP
MG
“K
işis
el
Pe
rfo
rman
sı M
aksi
mu
md
a G
erç
ekl
eşt
irm
ek”
an
lam
ına
ge
liyo
r...
Şir
kett
e t
anış
tığ
ım e
şim
le e
vle
nm
em
e d
e v
esi
le o
lan
KP
MG
’de
n a
yr
ıl
ma
yı
de
ne
di
m.
E
ve
t
ay
rı
ld
ım
v
e
8
gü
n
so
nr
a
ge
ri
d
ön
dü
m.
8 g
ün
de
ne
mi
anla
dım
? B
ir ç
alış
ma
ort
amın
ın,
çalış
tığ
ınız
in
san
ları
n (
ast-
üst
far
ketm
ez)
ve
ku
rum
un
kü
ltü
rün
ün
ne
de
nli
ön
em
li o
ldu
ğu
nu
an
lad
ım.
Bu
gü
n g
eri
ye d
ön
üp
10
yıl
ön
ceki
ke
nd
ime
ba
ktı
ğım
da
şu
nu
id
rak
ed
iyo
rum
ki
- iy
i k
i g
elm
işim
. G
eli
şim
ime
sa
ğla
dığ
ı k
atk
ıla
r v
e b
an
a k
az
an
dır
dığ
ı te
crü
be
ler
dış
ınd
a d
eğ
erl
i e
şim
ile
de
tan
ışm
ış o
lmam
be
nim
içi
n b
u k
arar
ımı
dah
a kı
yme
tli
hal
e g
eti
riyo
r. 2
010
yılı
nd
a A
nka
ra o
fisi
n a
çılm
ası
ile b
irlik
te
ba
şl
ay
an
y
ol
cu
lu
kt
a
KP
MG
m
ar
ka
sı
nı
A
nk
ar
a’
da
t
em
si
l
ed
en
ek
ibin
iç
er
isin
e d
âh
il o
ldu
m.
Pe
k ç
ok
ar
ka
da
ş i
şe a
ldık
, e
ğit
tik,
ge
lişti
rdik
. B
izim
le d
evam
etm
eye
n a
rkad
aşla
rım
ız o
ldu
. B
ura
da
ed
ind
ikle
ri t
ecr
üb
ele
ri
ba
şk
a
fi
rm
al
ar
da
k
ul
la
na
ra
k
o
şi
rk
et
le
re
g
üç
k
at
tı
la
r.
B
u
ba
ğl
am
da
K
PM
G’
ni
n
he
m e
kon
om
ik g
eliş
im h
em
de
kiş
ise
l g
eliş
imd
e k
öp
rü o
ldu
ğu
nu
dü
şün
üyo
rum
. B
izim
işi
miz
sad
ece
say
ılar
ve r
apo
rlar
de
ğil,
biz
im i
şim
iz b
irb
irin
e s
ağla
m t
em
elle
r i
le
b
ağ
lı
e
ki
p
il
e
ta
m
bi
r
ta
kı
m
ça
lı
şm
as
ı
ve
b
un
un
s
on
uc
un
da
ö
nc
e
mü
şt
er
il
er
im
iz
e
son
ra d
a e
kon
om
iye
hu
zur
ve m
utl
ulu
k ve
rme
k, b
u b
aze
n b
ir r
apo
r o
lur,
baz
en
bir
bar
dak
çay
…
İş
in
ö
zü
nd
e
ha
ya
tı
mı
zı
n
be
lk
i
ya
rı
sı
ç
al
ış
tı
ğı
mı
z
ye
rl
er
de
v
e
ça
lı
şt
ığ
ım
ız
i
ns
an
la
rl
a
ge
çi
yo
r.
B
ir
i
şi
s
ev
me
k
ön
em
li ta
bi
ki a
ma
dü
rüst
çe s
oru
yoru
m m
asab
aşı
işle
r n
e k
adar
s
ev
il
eb
il
ir
?
Am
a
KP
MG
s
un
du
ğu
b
u
gü
ze
l
sa
mi
mi
o
rt
am
la
g
er
çe
kt
en
b
u
ma
sa
ba
şı
işle
rin
i se
vdir
eb
iliyo
r. E
ğe
r b
ir i
şte
n g
üze
l b
ir s
on
uç
al
ma
k
is
ti
yo
rs
an
ız
b
en
ce
k
es
in
li
kl
e
KP
MG
’n
in
b
u
st
ra
te
ji
si
ni
h
er
yerd
e k
ulla
nab
ilirs
iniz
.
Be
rab
er
ça
lış
tığ
ınız
in
sa
nla
rda
n b
ir ş
ey
ler
öğ
ren
me
k ç
alı
ştı
ğın
ız k
uru
ma
bir
şe
yle
r k
ata
bil
me
k ç
ok
gü
ze
l b
ir d
uy
gu
, b
en
bu
nu
KP
MG
de
fa
zla
sıy
la g
üz
el
ya
şa
dı
m.
Bu
ra
da
olm
akta
n g
erç
ek
ten
mu
tlu
yu
m,
ba
şla
dığ
ım g
ün
kiş
ise
l s
ay
fam
da
ya
zd
ığım
gib
i: “
Ev
imd
ey
im”
…“
Kim
ine
gö
re 5
yıl
dız
lı b
ir o
teld
e t
ati
l y
ap
ma
k “
kü
çü
k”
bir
şe
ys
e,
kim
ine
gö
re k
üç
ük
bir
çik
ola
ta d
ün
ya
lara
be
de
ld
ir
.”
… O
gü
ze
l in
sa
nla
rın
, m
üş
teri
leri
nd
e b
ıra
km
ış o
ldu
kla
rı g
üz
el
inti
ba
old
u i
ş g
örü
şm
ele
rim
i b
aş
lata
n.
Te
kli
fi k
ab
ul
ed
erk
en
de
sö
yle
diğ
im t
ek
bir
cü
mle
va
rdı;
“H
er
gü
n A
vru
pa
ya
ka
sın
da
n A
sy
a y
ak
as
ına
te
k b
ir ş
irk
et
için
g
eç
eri
m;
o d
a K
PM
G.”
KP
MG
’li
olm
an
ın a
yrı
ca
lığ
ını
his
se
tme
k v
e h
iss
ett
irm
ek
ti b
en
im a
ma
cım
. B
u a
ma
çla
çık
tığ
ım y
old
a n
ice
gü
ze
l h
ika
ye
ler
ya
zm
ak
ve
y
az
ıla
n h
ika
ye
lere
şa
hit
olm
ak
is
tiy
oru
m.
Bu
gü
ne
ka
da
r y
az
ılm
ış h
ika
ye
leri
ok
ud
uk
ça
şu
nu
fa
rk e
diy
oru
m k
i; y
üz
lerc
e k
ah
ram
an
ı o
lan
bir
hik
ay
e b
izim
kis
i. Ö
yle
bir
hik
ay
e k
i y
az
ıla
nla
r s
ad
ec
e b
ir b
aş
lan
gıç
tı,
as
ıl h
ika
ye
miz
ye
ni
ba
şlı
yo
r…
İşim
in;
ins
an
la,
ku
rum
kü
ltü
rle
riy
le g
üç
lü i
leti
şim
ge
rek
tire
n d
ina
mik
ya
pıs
ını
tec
rüb
e e
tme
kte
old
uğ
um
ve
bu
ya
pıy
ı g
eli
şti
ren
KP
MG
gib
i g
lob
al
bir
ma
rka
nın
te
ms
ilc
isi
old
uğ
um
iç
in m
ut-
luy
um
. D
aim
a k
ali
teli
ve
ku
su
rsu
z h
izm
et
su
nm
ay
a o
da
kla
nm
ış b
ir k
uru
m o
lara
k m
üş
teri
ön
ce
liğ
imiz
i tu
tku
yla
sü
rdü
rere
k,
“G
üv
en
ya
ratı
p d
eğ
işim
e g
üç
ka
tma
ya
” d
ev
am
...
Ra
ka
mla
rın
dil
i il
e 4
se
ne
de
15
ka
t b
üy
üm
üş
bir
iş
da
lın
ı y
ürü
tüy
oru
z a
rka
da
şla
rım
la.
Ye
ni
tak
ım a
rka
da
şla
rım
ızı
be
rab
er
se
çiy
oru
z,
ay
nı
he
de
fle
rd
e
fa
rk
lı
ta
tm
inle
ri
ve
a
ma
çla
rı
ya
ka
lıy
or
uz
h
er
b
iri
he
r
bir
ey
i m
ut
lu
ed
en
.
En
iy
i iş
i e
n
iyil
er
le
çık
ar
ab
ile
ce
ğim
izi
bil
iyo
ru
z,
o n
ed
en
le k
en
dim
izi
iyi
ha
tta
en
iy
i h
iss
ed
iyo
ruz
. İş
te b
u y
üz
de
n “
işte
” m
utl
uy
uz
. S
izin
he
r g
ün
gü
lüm
se
ye
rek
ge
ldiğ
iniz
bir
iş
ye
ri v
ar
mı?
Ha
ya
tım
bo
yu
nc
a t
ek
ka
riy
er
he
de
fim
mu
tlu
luk
ile
ç
alı
şa
bil
ec
eğ
im
bir
iş
ye
rin
de
,
ke
nd
imi
o
ail
en
in
bir
p
ar
ça
sı
his
se
tm
ek
ti.
S
en
K
PM
G
ile
n
ey
i b
aş
ar
dın
d
er
se
niz
;
bu
nu
b
aş
ar
dım
!
20
05
yıl
ınd
a b
aş
lay
an
Big
4 y
olc
ulu
ğu
mu
n s
on
du
ra
ğı
KP
MG
old
u…
Ön
de
ge
len
ra
kip
lerim
izd
en
bir
ind
e y
ılla
rc
a b
irli
kte
ça
lış
tığ
ım a
rk
ad
aş
larım
ve
yö
ne
tic
ile
rim
in y
ön
len
dir
me
si
ile
ba
şla
dı
KP
MG
yo
lcu
luğ
um
ve
ke
sin
lik
le d
oğ
ru
bir
ka
ra
r v
erd
iğim
e i
na
nıy
oru
m.
Mu
tlu
yu
m,
hu
zu
rlu
yu
m,
so
n d
ere
ce
ke
yif
li
ça
lış
ıyo
ru
m v
e b
ura
da
ol
ma
yı
s
ev
iy
or
um
.
Eğ
er
y
et
en
eğ
in
iz
v
ar
sa
ve
ke
nd
iniz
e g
üv
en
iyo
rs
an
ız K
PM
G’d
e ı
şık
ların
he
p y
eş
il y
an
dığ
ını
öğ
re
nd
im.
Te
dir
gin
am
a i
çim
ra
ha
t g
ird
im O
ca
k 2
01
3’t
e K
PM
G’n
in k
ap
ısın
da
n i
çe
ri.
Gir
iş o
gir
iş…
Şim
di,
art
ık t
üm
ce
va
pla
rım
a s
ah
ibim
; iy
i k
i b
u a
ile
nin
bir
p
arç
as
ıyım
diy
eb
iliy
oru
m t
üm
be
nli
ğim
le! K
PM
G i
le y
olu
mu
ke
siş
tire
n v
e b
u g
üze
l to
pra
kta
kö
k s
alm
am
ı s
ağ
lay
an
lara
min
ne
tle
…
Siz
in h
er
gü
n g
ülü
ms
ey
ere
k g
eld
iğin
iz b
ir i
ş y
eri
va
r m
ı? H
ay
atı
m b
oy
un
ca
te
k k
ari
ye
r h
ed
efi
m m
utl
ulu
k i
le ç
alı
şa
bil
ec
eğ
im b
ir
işy
eri
nd
e,
ke
nd
imi
o a
ile
nin
bir
pa
rça
sı
his
se
tme
kti
. S
en
KP
MG
ile
ne
yi
ba
şa
rdın
de
rse
niz
; b
un
u b
aş
ard
ım!
atöl
yem
arco
m
Bu dokümanda yer alan bilgiler genel içeriklidir ve herhangi bir gerçek veya tüzel kişinin özel durumuna hitap etmemektedir. Doğru ve zamanında bilgi sağlamak için çalışmamıza rağmen, bilginin alındığı tarihte doğru olduğu veya gelecekte olmaya devam edeceği garantisi yoktur. Hiç kimse özel durumuna uygun bir uzman görüşü almaksızın, bu dokümanda yer alan bilgilere dayanarak hareket etmemelidir.
© 2017 Akis Bağımsız Denetim ve SMMM A.Ş., KPMG International Cooperative’in üyesi bir Türk şirketidir. Tüm hakları saklıdır. Türkiye’de basılmıştır.
KPMG adı ve KPMG logosu KPMG International Cooperative’in tescilli ticari markalarıdır.
İletişim:
İstanbulİş Kuleleri Kule 3 Kat 2-9 34330 Levent İstanbul T : +90 212 316 6000
AnkaraThe Paragon İş Merkezi Kızılırmak Mah. Ufuk Üniversitesi Cad. 1445 Sok. No:2 Kat:13 Çukurambar 06550 AnkaraT : +90 312 491 7231
İzmirHeris Tower, Akdeniz Mah. Şehit Fethi Bey Cad. No:55 Kat:21 Alsancak 35210 İzmirT : +90 232 464 2045
kpmg.com.trkpmgvergi.com
Detaylı bilgi için:KPMG TürkiyeKurumsal İletişim ve Pazarlama Bölümü [email protected]