DOGULU BİR ORYANTALiST: TOSHIHIKO IZUTSU ve KAVRAM ÇALIŞMAİARI
(KÜFÜR KAVRAMI ÖZELİNDE)
An Easterner Orientalist: Toshihiko Izutsu and Qur'anic Concepts Studies (With Special Reference to the Concept of Kufr)
İsmail ALBAYRAK*
Özet
Bu makalede Oç temel konu işlenm~ktedir. Öncelikle bUton eserleri baglamında lzutsu'nun oryantalist gelenekte nerede durdugu tartışılmaktadır. Kur'an kavramlan dışında pek çok eserinde lzutsu'nun klasik oryantalist gelenegi takip ettigi görOimektedir. Ikinci olarak lzutsu'nun Kur'an kavramlan analizi Ozerinde durulmuştur. Pek çok konuda Batılı dil bilim çalışmalannı tahlillerine esas alan lzutsu'nun temel ve anahtar kavramlan seçmeele takip ettigi subjektif Jaiterler eleştirel bir şekilde degerlendirilıniştir. Bu çerçevede cfikkat Çeken en önemli sorun lzutsu'n]Jtl kurgusunda pek çok temel kal(lQll1lll kencfisine yer bulamaması ve dolayısıyla kullandı!lJ sernanlik yöntemin göreceliliginin apa.çık ortada olmasıdır. Son olarak 'kllft.lr' kavramı özelinde lzutsu'nun tahlilleri geniş bir şekilde degerlendirilmiştlr. Izutsu'nun Kur'an ayetlerini degerlendirirken tarihsel sOreci gözardı ettigi ve zaman zaman da ~elim e tahlillerinde. yanlış bilgiler vercfigi cfikkatleri çekmiştir. Qzetle nesnel bir meşruiyet zeminine tam olarak oturmayan bir semantik yöntemin Kur'an kavramlan konusunda bize gerçek bir tablo surımasının imkansızhgı sonucuna vanlmışbr.
Anahtar Kelimeler
Kur'an, Semantik, lzutsu, Oryantalist, Kllftir
Giı:iş
Dr. S. Parvez Manzoor, bir internet sitesinde yayınladı~ı 'Orientalism and Qur'anic Studies/ O,ryantalizm ve Kur'an çalışmaları' başlıklı detaylı makalesinde genelde İslam özelde Kur'an hakkındaki Bablı literatürü bir fiyasko olarak degerlendirmektedir. Manzoor, oryantalizmin kurumsallaşmasında kayda de~er etkileri olan G. Aügel, G. Weil, W. Muir, I. Goldziher, T. Nöldeke, H. Hirschfeld, R. Beli, A. Jeffery'den son dönell)- araşbrmacılara kadar bir dizi oryantalisti, . Kur'an'ın kaynağı (kökeni) ile sure ya da ayet pasajlarının kronolojisini tespit gayretleriyle başı dönmüş, bu nederıle içeri~e nüfuz edememiş bir grup 'olarak takdim ebnektedir. Bunurıla birlikte Manzoor, tipik özellikler yansıttı~ına inandığı bu devasa oryantalistik literatürde bir istisnanın varlıgına dikkati çekmekten de kendini alamamaJ:<.tadır. Söz konusu müstesna şahsiyet
• Yrd. Doç. Dr., Sakarya Üniversit~ Ilahiyat Fakültesi
Abstract
Toshihiko lzutsu lsa well-lmown Japanese Orientalist. He wrote many books about different topics such as philosophy of religion, philosophy of language, history,'· Eastem and Westem mysticism, lslamic thought and the Qı.ır'an. Although it is almost impossible .to cover his methodology in various lslamic fields, this article concentrates mainly on his analysis of the Qur'anic concepts, especially the notion of kufr. First and foremost it should be noted that as an Eastemer man, · lzutsu has used Westem methodology when he deals with the explanation of Qur'anic concepts. Nonetheless, Izutsu's scholarship is defident iri systematic treatments of Qur'anic
' concepts. The main problem in. his approach is that he generally cfisregards chronology of the Qur'anic verses. Thus he cannot be able to overcome issue of histerical development of Qur'anic verses. As a conclusion he sees in the meanings of many Qur'anic concepts a clear shift, however. on the basis of histerical development oui fincfings display that there is a cumiılative development of a single Qur'aruc term.
Keywords
The Qur'an, Semantics, lzutsu, Ç)rientalist, Kufr
Japon araştırmacı Toshihiko Izutsu'dur. Manzoor'un kendi ifadelerinden aktaracak olursak Izutsu 'Bütün oryantalistik edebiyatın tarihsel ve duygusal peşin hükümlülügüne karşı Kur'.an'ı kendisini arılabnak için konuşturan tek araştırmacıdır. Sonuç ise oryantalistik yaklaşırrılarla maskelenmiş Kur'an'ın göz kamaştıncı büyüle~ciliginin yeniden parlamasıdır .ı
~-~ . . . '
Manzoor'un iyimser Jzutsu algılamasının sebebi muhtemelen onu oryantalist gelene~ dışında kabul etmesinde yatmaktadır. Bununla birlikte Doguda ve Batıda hem orijinal hem de çevirileriyle eserleri standart ders kitabı olarak okutulan Izutsu hakkında yapılan birkaç degerlendirmenin hüsnü zandan ileri gibnedigi görülmektedir. Ne Kur'an çalışmalan özelinde ne qe İslam çalışmalan genelinde Izutsu'nun eserlerinin geniş çapta eleştirel . bir de~erlendirilmesi maalesef yapıt-
ı http· /AWJW jslamooljne net/englisb/Contempomı:y/2003/08/artidg03a shtml, 10
İSLAMI ARAŞTIRMALAR DERGtst, ctı..T: 18, SAYI: 1. 2005, Sayfa: 108-121, ISSN 1300-0373, TEK-DAV
OOCULU ~iR ORYANTALisT: TOSHJtiiKÖ IZUTSU ve KAVRAM ÇAllŞMALAR! (KÜFÜR KAVRAMI öZELINDE)
mamıştir.2 Bu makale, ülkemizde kendi ülkesinden daha fazla tanınan lzutsu'nun eserleri çerçevesinde oryantalist gelenekte ner€de .durduğu sorusuna dikkat çektikten so~ Kur'an semantigi konusunda takip ettigi metodik yaklaşmun 'küfr' kavramı baglamında eleştirel bir degerlendirmesini hedeflemektedir.
Öncelikle belirtilmelidir ki lzutsu farklı alanlarda eser vermiş çok yönlU bir araştırmacıdır. Bu neden"le M. Takeshita onu sadece İslam çalışmaları uzmanı şeklinde degil bir filozof (özellikle dil filozofu) olarak tanımlar ve bu açıdan Izutsu Fransız oryantalist-filozof H. Corbin'e çok benzer, demektedir.3 Izutsu'nun ilgi alanı İslam felsefesi, tasavvuf (özellikle vahdet-i wcQd teorisiyle ilgili İbn Arabi'nin yaklaşunı), Kur'an semantigi, Hz. Peygamber'in hayab, Arap dUşUnce tarihi, Kur'an meAli, İslam· kültürü gibi alanlarla birlikte Bab felsefesi, Taosim, Sih okUlu, Mahayana ile Zen Budizmi ve Kabala gelenegine kadar uzanmaktaciır. Akademik hayatının bir bölilmUnU Bab'da sürdüren Izutsu Kur'an· semantigiyle ilgili en önemli eserlerini ise İngilizce yazmışbr.
Ayrıca Japon okurlan için Japonca kaleme aldığı ve konumuz açısından oldukça önemli bir eseri daha vardır: Koran o Yomu (Kur'an Okuma). Halka açık olarak verdigi bir dizi korıferarısm kitaplaşrnast sonucu ortaya çıkan bu eserde Izutsu Kur'an hermenöt@nin farklı yönleri Ozerinde durmaktadır. Izutsu kitaöının girizgahında 'Kur'an ·okuma eylemi'nin' felsefi anlamını irdelemektedir. · O, Bablıların Kur'an'ın kökeniyle ilgili tarbşmalarla ve MUsiUmanların bu tutuma karşı geliŞtirdikleri savunmacı gayretierin Kur'an'ı anlamada yardımcı olamayacağı dUşUncesiFıdedir. Kur'an, MUslUmanlanİ1 belirttigi gibi Allah'ın kelam'ı mı yoksa BatıWarın söyledigi gibi. Hz. Muhammed'in (s.a.v.) ycizdıgı bir eser midir? Izutsu bu tarhşmaların bizleri Kur'an'ı
· anlamada saglıklı bir sonuca götürmeyecegine işaret ederek fenomenolojik okuma tarzını önermektedir. Özetle açıklamak gerekirse Kur'an'ın Allah'ın kelarnı olması fenomenolojik olarak dogrudur; çUnkU MUslUmanlar böyle inanmaktadırlar. Böylece klasik oryantalist yaklaşırnlardaki Kur'an'ın kökeniyle ilgili tarhşmalar tamamen Kur'an'ın içeriginin ortaya çıkbğı sosyo-kültürel şartlarla ilişkisi ve Hz. Peygamber'i bu tür bir teblige sevk eden şu~bnın derin yapısının analizi konusuna kaymaktadır. Takeshita . burada okuyucuyu uyarmakta ve Izutsu'nun Hz. Peygamber dönemini tarihsel okuma ya . da Hz. Peygamber'in bilincini psikolojik bir araşbrmaya tabi
2 Konuyla ilgili en delayb bUgi için bk. Yımus Ekin, 'T. lzutsu'nun Kur'an Semantigi Çalşnalan Üzerine Bir Degerlendinne', (yayım· lanmamiş makale çalışması).
3 Masataka Takeshita, 'Japanese Woıi<s of Toshlhiko lzutsu with Special Reterence to Reading · the Koran', Annals of Jııpan Assodation for Middle East Studies, 2 {1987), 49l
tutmaya girişmecİigini habrlatmaktadır.4
Ayrıca belirtilmelidir ki Izutsu, Kur'an içerigini mutlak doğru olarak da algılamamaktadır. BUtun bUnlara ragmen ·~ur'an Ç)kuma' adlı eserinde bu tür yaklaşırnlardan tamamen sıyrıldığını söylemek de Takeshita'nın sunumundan anladığımız kadaoyla oldukça güçtür. Zaman zaman da kalıplaşmış oryantalistik çıkarsamaların izdUşUmlerini Izutsu'da da görmek milmkUndür. Sözgelimi Izutsu, mevcut Kur'an metoini anlamak için ablacak ilk adımın onun ortaya çıkbğı ortama (parole) gidilmesiyle başlanacağını söylemektedir. Bundan sonra ise bu söylem (parole) seviyesinin albnda bir derin altyapı oluşturan bilinç alh bölgesine gidilmesi gerekmekte-dir. Izutsu bu derin altyapıyı Mahayana Budizmi'nden aldığı teknik bir tabirle açıklamaktadır: ~ deposu'. Bu deponun ne işe yaradığını şu örnekle açıklamak milrnkUndür: Yirminci yOzyılda İngilizce konuşan birisinin 'Gad is mercifui/Tann şefkatlidir' Ue 'Allah Rahman'dır' ifadeleri ancak yUzeysel olarak aynı anlamlan taşır. Fakat bu kelimelerle birlikte çok sayıda karmaşık ilişkiler içerisine giren diger kelimelerin hepsi ele alındığında :God is merciful' ile 'Allah Rahman'dır' ifadelerinin aynı olmadığı görUlecektir.S Izutsu'nun semantik hermenötiği, bu ilişkiler yumagını deşifre ederek Kur'an'a ait dOnyaya ulaşmayı hedeflemektedir.
lzutsu~nun dikkatleri çektigi bir başka konu da Kur'an retöriginin yapısıdır. O, bu yapının Uç dOzey içerdigini belirtir: i. Gerçekçi, ii. Mistik, iii. Anlab (kıssalar). İzutsu'ya göre bu Uç retörik dUzey Hz. Peygamber'in 'şatnanik' bilinç derecesiyle ilişkilidir.6 Başka bir ifadeyle, ilk inen ayetler Hz. Peygamber'in bilinçalbnın olaganUstu gayretierinin ikinci dilzeydeki (mistik) ürUnleridir. Vahyin ortalanna dogru bu mistik heyecan sakinleşmeye başladı ve böylece
'üçUncil dilzeydeki ifadeler (kıssalar) çogaldı. Vahyin son dönemlerinde ise artık Hz. Peygamber'in bilinci fevkalade sakin ve uyanıkb bu nedenle ilk retörik dUzey kendisini göstermeye başladı. Izutsu bu dOzeylerio dikkate alınması sonucu Kur'an'ın daha kolay anlaşılacağı ve daha zevkli okuoacağını söylemektedir} Izutsu'nun retörik dOzeylen onun eşsürernli meğn okWnalannı öngören yapısalcı yaklaşırnma gölge dUşürmektedir. Onun ilk inen surelerdeki gUçiU belagah Hz. Peygamber'in şuuraltının
olağanüstü bir eylemi olarak görm~i ve daha sonra bu dOzeyin giderek olağanlaşbğını belirtinesi ile
4 Takeshita. a.g.m., 496-7. S Takeshita, ıı.g.m., 499 6 lzuısu Kur'an'da Allah ve Insan ~dlı çalışınasında Şıımanizm'in
peygıımlıerlikle şekil bakımından benzedigini belirlse de temelde farklı oldu!)unu söylemektedir. (T.Izutsu, Kur'an'clıı Allııh ve Insan, tre. Süleyman Ateş, Istanbul: Yeni Ufuklar Neşriyııt ts, 217
7 Takeshita, a.g.m., SOO
109
·tsMAll.· ALBAYRAK .
Nöldeke'nin Hz. · Peygamber'in ilk dönertı Mekki surelei'deki edebi gücUnü zamanla yitirdi~ini ve sonuçta da Medine'de inen uzun · ayetli surelerio ortaya çıktı~ını söylemesis arasında çok ciddi bir fark yoktur. Ayrıca 'şarn~'bilinç' derken Jzutsu'nun tam olarak ne kastetti~ · oldukça mü ph em görünmektedir. Bu ön bilglleriİı verilmesindeki gaye, Kur'an semanti~yle ilgili yapb~ çalışmalarda daha sade. ve itinalı bir üslup tercih eden Izutsu hakkında daha tamamlayıcı .bilgllere bir alt_yapı oluşturmakb:r.
Doğulu Bir Oryantalist: Toshihiko lzutsu
Bu kısa bilgllerden sonra Izutsu'nun oryantallstik gelenelde nerede· durdu~ sorusunun irdelenmesi artık kaçınılmazdır. Öncelikle belirtmeliyiz ki, Kur'an çalışmalan konusunda Izutsu'nun katkılari Müslümanlar tarafından göz ardı edilebilecek türden de~d,ir. · Bununla birlikte lzutsu'nun eserleri · okunurken renginİn daha herTak ortaya çıktı!İl sabr aralan itinayla" an'aliz 'edilmelidir. Burada biZi do~dan ilgilendiren konu İslami şeair ve gelenekle YahudiHristiyaİ'l kültürü arasında çok yönlü ilişki kunnaya çalışan devasa oryantalist edebiyabn · kaburgasını
· oluşturUn pek çok müsteşrikle Izutsu'nuri · yaklaşımı arasındaki benzerlik ye farkın ortaya konulması · çabasıdır. Daha önce .Izutsu'nun hem Do~u (Japon) bir müsteşrik olması hem de d~rudan kendisini Yahudi veya Hristiyan kültürüne ba~mlı görmem~ gibi nedenlerle İslam dUnyasında çok fazla sorgulanma~~ı kaydetmiştik. Bununla birlikte beslendi~ kaynaklar ve kullandı~ metot açısından bakıldı~da lzuf!?u oldukça Bablı bir görlinilin arz etmektedir. Hei.ne kadar kullandı~ metottan kaynaklanan sebepleroen ~olayı Kur'an semanti~yle ilgili çalışmaiannda klasik oryantalistler gibi her İslami şetıirin arkasında Yahudi ve Hristiyan izleri aramasa da zaman zaman konuyla ilgili referanslarına rastlamaktayız. Izutsu'ya göre' bu ~ ikincil referanslann önemli pir .sebebi bölgede~ Arap~ il~ Yahudi ve Hristiyanlanı:ı yakın kültür temasının olmasıdır. 9
~tsu, Arabistan'ı tecrit edilmiş bir mekan 15-abul etrriemektedir. Bu nedenle çok sayıda Yahudi ve Hristiyap kabilelerinin Aı . . ~arın dUnya tasawurunda bazı 1etkilerinin olmas~ muhtemel görmektedir. IzutSu bu kültürel etkileşimin bir takım somut· sonuçlan arasında Allah ile Müslümanlar. arasındaki özel İliiki yi (ahi tl mfsak) anlatan ayetleri zikre~ektedir. Ona göre, bu ayetlerde tipik semitik anlayışın izleri. özellikle de Eski Ahil" in (Y ehova ve İsrailo~an arasındaki · anlaşma) etkisi açıktır.ıo
B lsmau Afbayrak, 'Kur'an Ayetlerinin Tertibi H~a Oıyantalist Söyleme Genel Bir Bakış', Marife, 2 {2002), ı58 ·
9 lzutsu, Kur'an'da ABah ve Insan, ı22. ıo T. Izutsu, Kur'an'da Dini ve Ahlaki Kavramlar (tre. Selahattin
Ayaz), Istanbul: Pınar Y. ı 99ı, 128
110
Başka bir yerde ise lzutsu, nebf kelirriesinin Arapça bir tabii olmasına ra~en ilahi vahyin taşıyıcısı anlamındaki kavramsal çerç~vesinin tek tanncı Kitab-ı Mukaddes gelene~e ait oldu~u söylemekl.:'edir.ll Izutsu, Hristiyan gelen~ Kur'an'ın düşUnce dUnyası ~üzerindeki dotaylı etkisini göstermek için ise dUn~yı alçak bir alem görme fikririi zikretmektedir .. Ona göre bu tür bir yaklaşım ancak ruhsal bir dinde -ki o da Hristiyanlıkbr- çok yaygındır. ı2 Bu ~ayışın ·tabii .bir neticesi ·olarak ahiret kavramının da Yahudi ve Hristiyanlar tarı$1-dan İslam öncesi Araplar arasında yayıldı~ sonra da söz konusu fikrin Kur'an'da sistematikbiT şekilde yer aldı~ını belirtmektedir.l3 Yahudi ve Hristiyari
_:_ düşUncesırun İslam öncesi Araplaiın tantı (Allah) tasawurundaki. etkisirıi ise farklı düzeyl~rde ele alan lzutsu, daha sonraki gelişmelerd~ bu telakkiler:in izlerini dile getirmektedir. ı4 ·
Bununla birlikte Izutsu'da Yahudi-Hristiyan etkisini gösteren misallerin sayısı oldukça sınırlıdır. Ayrıca Izutsu'nun verdi~ bir iki misal dışında di~er
· misallerin hiçbirisi mı.itlak anlamda bir etkiyi ifade etmemektedir. Mesela ·Izutsu'ycı göre mtişrik Araplardaki tek tann anlaYışı taplamen· Yahudi-Hİristiyan etkisiyle açıklanamaz. Daha önce 8.hiret düşÜl'lcesi• nin Yahudi ve· HriStiYan menşeli oldu~u söyleyen Izutsu, 'Cahiliye devrinde kıyamet fikriilin hiç olmadı~ söylemek hatalıdır. İSlam öncesi şürde mezardan sonra bir hesap günU inaricırun· mevcudiyetine dair inkar edilemez bazı kanıtlar vardır ... •ıs
· diyerek Yahudi ve Hristiyan etkisini sınırlandırmaya çalışmaktadıi. lzu!&:t burada he~ ne ~dar çevresel etkilerin varıı~· dikkatieti çekse de bunlanİl sadece ikincil dereceye Sahip· oldu~u irna .etmektedir.
Peki Izutsu İslam .~l~u ~ıl a~amaktachr? Izutsu'yu çok sayıda oryanta)istten farklı kılan husus da burasıdır .. O linguistik söyletnfyle de örtüşen yeni bir yaklaşım geliştirmiştir . . fkinct dUnya sayaşı sonrası kaleme aldı~ Kur'an semanti~le ilgili eserlerinde
ll lzutsu, Kur'an'da Allah_ve ~. 229; lzutsu'nun nebi ~ anlamıyla Uglli ifadeleri lartışınaya i!Çlktıt. ·
ı21zuısu,_Kur'an'da ADah ve Insan, ~07 · ı3 1zutsu, KUI'an'da ADah ve Insan, 106
ı4 1zutsu, Kur'an'da Allah .ve Insan, ı27-134; 139-ı42; 1-İıristiyan · Araplann kendi ·Tannlannı mQşrik Araplann ilahıy!a {Mekke'nin Rabbi) aynı görme e!lifiminde olmalan mOşrik Araplar arasında yilksek ve ruhani bir tann fikrinin gelişmesine neden oldu. {lzuısu, Kur'an'da Allah ve Insan, ı33). Aynca bazı Arap şairlerin geçici süre için de olsa Aflah; kelimesini Hristiyanlann kabul ettikleri tann anlamında kııDanması, yalnıZ onun şahsi sevgi ve anusuııa mün· hasır kalmamış, doJaytı:yoldan farkına vanlmadan çagdaşlan olan mQşrik Araplann görüşlerini de etkilemiş, Kitab-ı Mul<addes'deld ABah kavramının Araplarca bllinmesine yardım etti!li gibi yavaş yavaş onlan, kendi ABah dD.şilnceleriyle Hıristiyanlann tann dQşüncelerinin aynı oldu!IU kanaatine sevk etmiŞtir. {lzutsu, Kur'an'da Allah ve Insan, ı41-2) Göıilldogo üzere lzutsu karşılıklı bir ilişldye çok daha fa2la önem vermektedir.
ı5 Izutsu, Kur'an'da Allah: ve İnsan, 113
· DOGULU BİR. ORYANTALisT: TOSHIHlKO İzirrsu ve K.A.VRAM ÇALIŞMALARI (KÜFÜR KAVRAMI ÖZELİNDE)
İslam olgusunu post-modem bir söylemle açıkladıw gözlemlenmektedir. Biz Izutsu'nun köken sorunuyla ilgili duruşunu Arabizin olarak izah etmeYi uygun buluyoruz. Bizi . bu tür bir yargıya sevk eden en önemli etken İzutsu'nun Kur'an öncesi ve Kur'an dönemlerini gelişmekte olan bir süreç olarak algılamaşında yatmaktadır. O, İslam öncesi putperest Araplar ile İslam sonrası Müslüman Araplar arasındaki farkı belirtmekle birlikfe Kur'an'ın dünya görüşünün tamamen farklı de~ sadece önceki Arap telakkilerini tadil ettigini söylemektedir: 'Kur'an'ın Allah ile insan arasındaki temel ilişkilere deginen kav-
• ramlarırun, İslam-öncesi, tamamı ile Arap menşeli mefhwnların· az çok fark olunur biçimde degişirn geçirmiş bir devamından başka bir şey olmadıgtnı gösterdim. Allah' isminin manasında bile, Kur'ani vahyin yeniliği ve icadı olmadıw görülüyor. Aynı şey· Kur'an'daki ahlaki kavramlar için de söz konusudur. '16 Başka bir yerde ise Izutsu, Kur' ani görüş ile Cahiliye arasında bazı kırılmaların varlıgma ragmen açıkça tanınır belli bir kesintisizilgin de varlıgma dikkat ç~kmektedir.17 Mesela İslam, Cahiliyenin melek algılayışına bir düzenleme getirmiştir.18 Izutsu namaz'ibadetini Hz. Peygamber'in Hira magarasındaki uzletinin (tehannus) gelişmiş bir şekli olarak görmektedir.19 Bu baglarnda en dikkat çekici noktayı ise I.Zutsu'nun okudugunda büyük bir ruhi gerginlik havasını hissettigini söylecligi Kur'an dünyasıyla20 yaşadıklan hayalı kötümser bir· gözle izleyen Cahiliye haleti ruhiyesi arasındaki ilişki oluşturmaktcicJır. İslam ve Cahiliye, hayalın beyhudeligi ve faniliginin kabulü koni.ısunda ortak bir zeminde durmakiadır.21
Izutsu bazı Cahiliye kavramlannın İslam ·tarafından köklü tadilata uğradıwru cia belirtmektedir. Mesela • ecel Cahiliyede tamamen 'yok olmak' iken İslam'da 'ölüm ötesi hayatın' başlangıcı olar.ak görül- . · müştür.22 Benzer bir tadilab sebil kavramında da görmek mümkündür. Cahiliyede maddi bir anlamı olan sebil ifadesi İslam'da soyutlaşmış ve manevi bir anlam kazann:uşbr.23 Izutsu'nun Arabizin tonunun çok hakim oldugu bir başka riokta ise İslam'ı Arabistan'ın yeni dini olarak görmesidir. Ona göre
16 lzutsu, Kur'an'da Dini ve Ahlaki KavramlM, 328-9 17 lzutsu, ıı.g.e., 109 18 lzutsu, Kur'an'da Allah ve' İnsan, 23; Melekler- Cahili~ede bir lllr
liınn muamelesi görOyordu. İslam'ın liınn merl<ezli yapısında asıl yerini bulmuştur.
19 lzutsu, a.g.e., 186 · 20 lzutsu, a.g.e., 92 21!zutsu, Kur'an'da Dini ve Ahlaki Kavramlar, 76-7; Yalnız lzutsu her
iki algılayışm bundan · çıkardıldan neticenin birbirinden farklı oldugunu söyler Id burada da bir tadilat söz konusudur.
22 lzutsu, KID''an'da Allah ve Insan, 165-7 23!zutsu, a.g.e., 182; Bu lllr revizelerin sayısını artırmak mümkilndOr.
1zutsu Qhiliyedeki kan davalarında insanın elinde olan öÇ almanın İslam'da Allah'a verildigini söylemektedir. bk. lzutsu, Kur'an'da Dini ve Ahlaki Kavramlar, 102-3
İslam'la birlikte Arap tarihinde ilk defa monoteist ve theocentric bir sistem kurulmuştur.24 Izutsu'nun hem Kur'an içi hem de Kur'an · dışı İbrahimi geleneğe yapılan referanslann tamamen yok sayıldıw bu yeni Arap dini algılamasının arkasında takip ettigi dil kuramc~aıinın (L. Weisgerber, E. Sapir, B. Whorf) etnolinguistik (dilsel dünya görüşü ve dil kalıplanyla kültür kalıplan arasındaki Uişki) yaklaşımların fark edilir izi vardır. Kısaca söylemek gerekirse lzutşu ·iyi ve kötüriün, doğru ve yanlışın ülk~den ülkeye, zamandan zamana temel farklılıklar gösterdigini, bu farklılıkların ise her bir toplulugun dil alışkanlıklannın derinlerinde yatan temel kültürel aynlıklardan kaynaklandığını belirtİnektedir.25 Çok açık bir şekilde ifade etinese de Izutsu'nun bütün sunumu onun İslam'ı (ve O'nun Yüce Kitab'ı Kur'an'ı), Arapça konuşan insanlardan oluşan . bir toplugun kültürel özelliklerini yansıtan bir din (Kitap) olarak algıladı~ı göstermektedir . .\3izim bu yorumumuru onun metodik yaklaşımını özetlerken kullandığı 'Çogulcu kurala şiddetle eğilim duyacawm' sözleri de desteklemektedir. Çünkü söz konusu çogulcu kabul dini söylem düzeyinde Kur'an'ın doğruluk iddiasını, hakikatın Arapça yansımasından başka bir şey olmadığını varsaymaktadır. İşte Arabizm ifadesi dilsel, kültürel, bölgesel, zamansal, iklimsel vb. etkenierin oluşturdugu Arap aklı, dini ve tahayyül dünyasını yansıtmaktadır. lzutsu'ya göre bu dünya Araplara ~as bir dünyadır. Araplann, Yahudi, Hristiyan, Haniflik ya da Zerdüşlük'le dirsek teması olsa bile konuşulan dilin (Arapça), kullanılan kelimelerin halkın yaşamının, kültürünün derinlerinde yatan ırksal . niteliklerini ortaya çıkardİğı bir hususilik söz konusudur. Bu hust,ısiJik ise Arabizmden başka bir şey degildir.
lzutsu ve Kavram Çalışmalan
Semantik alan ve senkronik (eşsürernli) analiz modem dilbilim çalışmalarında Ferdinand Saussfue'un takipçileri tarafından tarihsel semantiğe (diyakronik/artsüremli) hem alternatif hem .de tamamlayıcı olarak geliştirilmiştir.26 Böylece kelimelerin anlamlarını tarihsel süreçteki degişmelerle (diyakronik) ortaya çıkarmaya çalışan parçacı yaklaşımların yet~rsizligi gösterilerek kelimelerin anlamsal ve biçmisel ilişkilerde bulunduklan, organik form-
24 lzutsu, a.g.e., 21, 253 25 lzutsu, Kur'an'da Dini ve Ahlaki Kavramlar, 22; Burada müşıik bir
toplumun kfiltürel yapısıyla paralel yeni bir politeist tann tasawuru ohnah sorusu akla gelebilir. Izııtsu'ya göre bunun izahı gayet açikbr: islam 'ı öneeleyen dönemdeki liınn tasavvurunım giderek monoteizme kayması ve Islam'la birlikte teocenlric bir tann algılayışının hakim olması söz konusudur.
26 Sausslire göre dilsel degişim tesadüfi bir gelişmedir bu nedenle keUmelerin tarihsel degişimi bir biitOn olarak dilin elementlerini dolayb yoldan etkiler kt dU bunun Ostesinden gelebilecek kapasitı dir. (Teny Eagleton, Uteı-ary Theory, Oxford: Bıısil Blackwell 1996, 110)
111
İSM.AİL-ALBAYRAK- -· - .
lar oluşturduklan genel kabul görmüştür. Bu metodik yaklaşımın islam dünyasındaki yansımalan ise en açık bir şekilde Kur'an ·tefsirinde kendisini göstermiştir. Klasik tefsir; Kur'an metnini mevcut tertibe riayet ederek ayet ayet yorumlamışbr. Bu tor bir: okuma tarzında farklı yerlerde geçen aynı ya da benzer Kur'ani kavramiann anlam bütünlUkleri daima gözden kaçmakta, her konu (kavram/tema) geçtiği bağlam çerçevesinde sıkışıp kalmakta ve oluşturdugu anlam haznesi bir bütün olarak yakalanamamaktadır. Hanefi'ye göre bu tor bir okumanın sonucunda, insanlığın hidayeti için gönderilen Kur'an'dan ne bütüncül bir dünya ·görüşü ne de ferdi ya da toplumsal dayanışmayı sağlayacak bir anlayış ortaya çıkmaktadır.27 Özetle klasik tefsir metotlan özellikle metin dışı bağlarnlara verdiği aşın önemden dolayı arbk yetersiz kabul edilmişlerdir. ·
Modem yorum kuramının en temel vurgusu, metnin açıklanmasının (semantik) ötesinde anlaşılması (herrnenötik)~ bilinmesinin ötesinde de farkında olunması üzerinde yoğurılaşmaktadır. Yorum sadece analiz değil sentez de olmalıdır. Metni alt parçalara ayınrken, o parçalan tekrar büton haline getirrnek de zorurılu görülmüştür. Bunlan göz önüne alan yeni (!) bir metoda ihtiyaç vardır. Bu metot hem kavramlardaki anlam değişmelerini hem de bu kavramlar arasındaki anlam ilişkileri ile mevcut anlamın yapısını birlikte incelemelidir. Önerilen metot, konuiu tefsir ve onun bir çeşidi olan kavram tefsirinden başkası değildir. Müfessir öncelikle üzerinde çalıştığı kelime ya da kavramın vahiy öncesi veya nüzul döneminde içerdiği manalan tespit etmeli, sonra da Kur'an'ın genelinde kelimeye yüklenen anlam ve yapılan katkılann tayiniyle anlam çerçevelerini belirlemeliclir.28 Hasan Hanefi'nin ifadesiyle bu tor bir metot vahiy, akıl ve tabiatın orijinal kimliğinin keş- . fidir.29 Kendisinden övgüyle bahsedilen bu yeni metodun modem dönemde ' Izutsu öncesi uygulayıcılan oldukça azdır. Ne Emin el-Hfıli30 ne de Hasan Hanefi bizlere üzerinde ısrar ettikleri teorinin pratik yansımalarmı gösterebilmişlerdir. Bu nederıle Izutsu'nun çalışmalan konuyla ilgili en temel kaynak eserler olarak karşımıza çıkmaktadır.31
27 Hanefi, Hasan, 'Method of Thematic Interpretalion of the Qur'an', (ed.) Stefan Wild, Qur'an as Text, l.eiden: Brill 1996, 196
28 Emin ei-Hulr, 'Tefsir ve Tefsirde Edebi Tefsir Metodu' (tre. Mev!Ut Göngör), IslAmi Araştırmalar Dergisi, 6-7 (1988), 111-112; M. Reşid Rıza, Tefsiru'l-Merı!r, 8eyrut ts, L22
29 Haneli, a.g.m., 197 30 Emin el-HOii'nin eşi Aişe Abdurrahman söı konusu metodu sınırlı
da olsa ~ur· an tefsirinde uygulamaya çalışmıştır. Geniş bilgiiçin bk. Mehmed Akif Koç, Bir Kadın Müfessir Aişe Abdurrahman ve Kur'an Tefsirindeki Yeri, İstabul: Şule Y. 1998
31 Pakisıanlı araştımıacı Davud Rahbar, God of Justice: A Study in the Ethical Doctriııe of the Qur'an (l.eiden: Bri111960) adlı doktora (Cambridge 1953) çalışmasıyla Iıutsu'yu öncelemektedir. Rahbar, Izutsu'nun temel kaynaklan arasında yer alınakıadir.
112
Izutsu, semantik ile Ugili metodik yaklaşımının temel parametrelerini ve özellikle bu konuda etkilendiği ya da kurarnlarını izlediği dUcUeri ve akırrılan u Kur'an 'da Allah ve İnsan" U e u Kur'an 'da Dini ve Ahlaki Kavramlar" adlı eserlerinin girişlerinde geniş bir şekilde anlatmaktadır. ·Ona göre semantik, 'bir dilin anahtar terirrıleri üzerinde yapılan analitik çalışmadan ibarettir. Kur'an seinantigi söz konusu oldugunda ise Kur'an metnirideki kelimeler somut anlarrtlarını birbirleri~ ilişki sisteminden almaktadır. Daha açık ifade edilecek olursa, Kur'an'ın nüzulünden önce kullanılan bu kelimeler
. va hi yle kullanılmaya başladığında bütüp · sistem -kelimelerin kendileri ve manalan değil çünkü bu kelimeler Arabistan'da bazı çevrelerde şu veya bu şekilde kullanılmakta idi- fakat kelimelerin kullanıldığı genel ilişkiler sistemi Kur'an'da bir araya gelip Mekkeli müşriklerin hiç rluymadığı yeni . bir kavram şebekesi oluşturdu. Zaten Arapların dünya ve insanlık görüşlerini kökünden değiştirip ortlan yücelten başlıca etken de bu mana değişikliğidir.32 Izutsu görüşlerinden çok istifade ettiği E: Sapir'in 'her sistemin bir ana planı, belli bir kalıbı vardır' sözünden hareketle Kur'an'da ortaya konan bu farklı dU oyunu sistemini çalıştıran ve yönet~n 'yapısal dehanın' bulunup çıkanlmasirun Kur'an'ın· anlam dünyasına girmek isteyen her semantikçinin son hedefi oldugunu söylemektedir. 33 Izutsu böylece SaussGre'un dU-söz aynmı şeklinde formüle ettigi ve bu aynmla dUin konuşmayı öneeleyen bir yapı olduğu ve konuşmanın ancak taraflar arasında sözü öneeleyen böylesi bir müştereğin buluİunası halliıde mümkün olabileceği savı çerçevesinde değerlendirUtnesi gerektiğini düşürıme~edir. 34
Izutsu'nun bu tür bir yaklaşımı tercihindeki önemli sebeplerden birisi de onun semantik disiplini kültür~! bir bilim olarak algı.lamasında yatmaktadır. Çünkü ona göre kelimeler sosyal ve kültürel Var-ltklardır.35 Bu şe-
32Jzutsu, Kur'an'da Allah ve Insan, 17-19; Izutsu öıellikle Cahiliyenin ınsan merkeıll (homocentrlc) dünya anlayışının karşısında Kur'an 'ın tann merk~ (theQCentric) bir dün~ görüşü getlrdigiı}i ki bu tur bir algılayışında Arap tarihinde ilk ~efa gerçekleşti!Jine ısrarla vurgu yapmaktadır. (lzutsu, Kur'an'da Allah ve Insan, 20-21, 93-94). Kur'an'ın tann merketti dUnya görüşü anlayışı Izutsu'dan önce Davud Rahbar tarafından dlle getirilmiştir. (bk. Rahbar, a.g.e., 221). Aynca Arap tarihinde ilk monoteistik (tann merkeıd) dünya görüşü vurgusu da lbrahiınr gelenek göı önüne alındıl!ında biraz abarb kabul edilmelidir. Son olarak lzutsu'nun şer'i isimler konusunda İslam gelenegindeki öndlleriyle ilgili tartışma için bk. Yunus Ekin, 'T. lzutsu'nun Kur'an Semantiıti Üıerine Çalışmalannın Kur'an Hermenötigirıe Katlıısı' Başlıklı Tebli!Jin Müzakeresi', Oryantali.zmi Yeniden Okumak: Batı'da Isıarn Çalışmalan Seınpoıyumu, Ankara: D.I.B. Yay. 2003, 225. Ekin, Iıutsu 'İslam vahyinin kullanunıııla Arapça kelimeler daha önceki Jugav'i anlamlanndan tamamen· soyutlanarak şerl manalar taşımaya başlamıştır' diyen lbn T eymiye gibi aJimleri takip eder, demektedir.
33 !zutsu, Kur'!n'da Allah ve L-ısan, 45
34 Görgün, Tahsin, Anlam ve Yorum, İstanbul: Gelenek 2003, 119 35 Izırtsu, K!.lr'an'da Allah ve Insan, 31
DOGULU BIR O,RYANTALİST: TOS~O IZU'l'SU ve KAVRAM ÇALIŞMALARI (KÜFÜR KAVRAMI ÖZELİNDE)
kilde ırutsu Arapç3nın Kur'an'daki kullanımından Araplann kültürüne, dünya görüşlerine, tabiatı algılayışlanna ulaşmayı hedeflemektedir. Bu çer~vede ortaya konabilecek en güzel yol Izutsu'ya göre şöyledir:
Kanaatimce, izlenecek en uygun yol, bir sözcü~ semantik kategorisini, o sözcü~ kullaruldıgı şartlara bakarak tasvire çalışmakbİ. Eğer kelime, belli bir olayı anlatmak için yerli yerinde kullaruJacak ise, çevrenin hangi vasıflan gereklilik arz eder? Ancak bu tür bir soruya cevap bulmaya teşebbüs ederek eldeki kelimenin doğru anlamına ulaşabiliriz. 36
Her ne kadar 'dogru anlam '37 ifadesi bir yapısalcı olarak Izutsu'nun metodik yaklaşırnma uygunluk arz etmese de yukandaki izahlardan da anlaşılacağı üzere Izutsu aslında dilin öncesi ile metriın şimdisi arasındaki baglantıyı kuran geçişi bulmayı hedeflemektedir. O farklı kültürlere ait insanların kullandıklan kelimelerde .gerçekligi degişik şekillerde kategorize ettiklerini düşünmektedir. Bu nedenle kelimelerin semantik alanlan çok iyi araştırılmalıdır. ·Bu alanlar dilin işaret (anlam) taşıyan kodlarını çözme ya . da tasnif edebilme yetenegine güvenc_liği aklın fonksiyonu olarak karşımızda durmaktadır. Bu tasnifin ilk adımı kelimeler arasındaki ilişkileri tarihsel sürecin bir anında yakalama (eşsüremli) üzerinde yoğunlaşmaktadır. Bu aşamada Kur'ani . sistemde kullamJan kelimelerin yeni ya da Çok eskiden beri kullanılmaya başlaması çok fazla bir şey değiştiımemektedir. Başka bir ifadeyle eşsüremli bir okuma tarzı, tarihsel süreci dikkate almamaktadır. Halbuki Izutsu, Kur'an kelimelerinin çok katmanhlığını kabul etmektedir. Bu nedenle düşünce ve kültürün gelişimini yakalayabilmek için farklı dönemleri içeren eşsüremli analizlerini artsüremil bir ~alize tabi tutmaktadır. Bu tür bir yaklaşım Izutsu için kaçınılmaz görünmektedir, çürıkü o bütün Arap dilinin Kur'an vokabularisinin ntifuzu altına girdi~ düşünmektedir. Bu bağlamda Izutsu çok sayıda klaSik oıyantalistin yaptığı gibi Kur'an sure ya da ayetleriniiı iniş sırası üzerinde durmaktan ziyade kendince daha güvenli bir tasnifi tercih ederek erken dönem Arap kelime haznesiiıi Kur'an öncesi (Cahiliye devri), Kur'an dönemi ve Kur'an sonıç.sı (özellikle Abbasi çağı) kesitlerine ayırmak suretiyle kelimelerin geçirdiği tarihsel serüveni ortaya koymaya çalışır.38
36 lzutsu, Kw-'an'da Dini ve~ Kavramlar, 32 · 37 Anlatının yapısal çö2ilmlemesi metnin 'genel' olarak aıılarruıu
ortaya koymaya çalışma~ gibi metnin 'bir' .anlammı da ortaya koymaya çalışmaz. Çıınkil bu kuramın en temel amao anlamiann yerini degil olasılıklann yerini çizmeye çalışır. (Roland Barthes, GöstergebilimseJ Serilven, tre. M. Rifat.S.' Rifat, İstanbul: Kaf Y. 1999, 195-6) .
38 Izutsu bunlann bazılanru da alt kesitlere ayınr. Mesela Islam öncesi devirde üç farklı vakabulerinin (dünya güöıüşOnün oldugunu söylemektedir: Saf bedevl, Mekke tilccarlan ve Yahudi-Hristiyalar -Hanifler- (lzutsu, Kw-'an'da AUah ve Insan, 51)
Özellikle onun "islam Düşüncesinde İman Kavramı''39 bu yaklaşınu _konusunda örnek bir eserdir. Fakat bizi daha çok ilgile.ndiren onun Kur'an metni merkezli sürdürdüğü kavram çalişmalanclır. Öyle ki o bu tür bir çalışmada tefsir kaynaklanna bile müracaatı teorik açıdan sakıncalı bulmuştur.40
Acaba lzutsu'nun Kur'an kavramlannın semantik anhli.zinde uygulamaya çalışbgt eşsüremli okUma tarzı ne kadar meşrudur? Yapısalcılık, temelde analitik bir yaklaşımdır; bu nedenle bu tür bir metotta hüküm verme, değerlendirmelerde bulurıma çok sık rastlanan bir yaklaşım değildir. Halbuki Izutsu çok sayıda yargıda bulurımaktadır. Bu yargılarla metodik birlikteliği arasındaki ilişki önem kazanmaktadır. Ayrıca metnin derin yapısının deşifresinin arandığı bu metotta metnin sade ve açık anlamının buharlaşma riski karşısında Izutsu'nun kontrol mekanizması olarak kullandıgt referanslan ne derece yeterlidir. Bir Müslümanın Kur'an'ı anlamaya çalışırken taşıdığı murad..: ı ilahi'yi yakalama kaygısı ya da en azından Allah'ın vahiyde muhataplanndan ne istedigi meselesi oldukça milphem kalmaktadır. Bu sorular aı;mı zamanda onun kavram analizlerindeki metodotojik yaklaşımını da daha iyi anlamamıza· yardımcı .olacaktır ..
Her şeyden önce hatıriatılması gereken bir husus Izutsu'nun Kur'an semantigiyle ilgili çalışmalarını ortaya koydugu zaman tamamen yaşadığı dönemin edebi eleştiri modasına sanldıgı geJçeğidir: Batı'da metin merkezli çalışmalann fevkalade önem kazandığı ve Izutsu'nun tamamen bu Bablı metodu kullandığİ açıktır. İnsanlığın fıtratında varlığı yapılandırma ve modellerneler yapma eğilimi vardır. Özellikle karşıtlı.kJar41 bu mod~llemeôe ayrı bir öneme sahiptir. Bu modellernelerin bazılan evrensel ' bazılan ise yöreseldir. Bu nedenle Izutsu'nun metodik kabulünde Kur'an metni analiziyle her hangi birisi tarafından kaleme a1ınrruş bir metin incelemesi arasında hiçbir fark yoktur ki kanaatlınce daha başlangıçta büyük bir hata yapılmaktadır.
Ayrıca derin yapının keşfindedilin gerçek kullanımı ve işlevinin ortaya çıkacağı düşüncesi metni bir ayna gibi görme eğilimini ortaya çıkarmıştır. Bu bakış açısı lzutsu'yu Kur'an'ın anlaşılmasında her türlü Kur'an dışı bağiarnı yorum sürecinin önünde bir
39 T. lzuj.su, İslam Düşüncesinde lman Kavranu (tre. Selahattin Ayaz), Istanbul: Pınıır Y. 1984
40 lzutsu, Kw-'an'da Dini ve Ahiald Kavramlar, 35; Müfessir Kadı Beydavi'ye yaptıgt sayili alıntıların -ki bu alıntılarda sadece kendisini onaylabnak içindir- dışında neredeyse hiçbir müfessiri zikretmemektedir (bk. lzutsu, Kur'an 'da Dini ve Ahlaki Kavramlar, 66, 138, 182, 197)
41 lzutSu metin içi okuma yönteminde J. Marouzeau'yu takip eder ve onun muglak bir kelimenin mıınasıru aç:ıklı!!a kavuşturrnarun en iyi yolunun benzer kelimeleri bir areya getirme, kıyaslama benzeyen, karşıt olan ve tekabül eden ti1m kelimeleri birbirleri Ue olan ilişkileri Içinde nizama sokma oldu!!ıJ likrini oldu!!ıJ ·gibi be-nimser. {lzutsu, Kur'an'da Dini ve Ahlaki Kavramlar, 62)
113
· İSMAİL ALBAYRAK
engel telakki etmeye sevk etmiştir. Burada ciddi bir istisnayla karşılaşmaktayız ki, o da Cahiliye şüridir. lzutsu'nun bu kon~aki, hassasiyeti ise metin okuma tarzından (semantik, antropolojik)42 kaynaklanmaktadır. İlginçtir ki, bu rur bir yaklaşımın en açık tezahürlerirü lzutsu'nun aşın metin ve okur vurgusunda bulmaktayız. Metrıin derin yapısının çıkartılması için kodlarının çözülmesi gerekli -ki böyle bir çözümlemede insanın merkeziyeti ve o derecede göreeellgi ortadadır- ve sonra da çözülen kodların tekrar okurun kendi derin yapısıyla iletişime geçmesini sağla-mayı önermesinde görmekteyiz. ·
. ·Bir başka husus ise hemen hemen bUton yapısalcılar gibi lzutsu da, maalesef ne Kur'an'ın nazil olduğu dönemin tarihsel Şartıanru ne de inen vahyin MOslUrnan toplumun ~erindeki etkisini gerektigi . gibi dikkate almışbr. Kur'an metninin aniarnı sadece onun içerigiyle sınırlandırılamaz. Metin dışı bağlamlar da ayn bir öneme sahiptir. Bu tUr bir analizde . vahyin ilk muhataplannın (ilk Müsltimanlann) Kur'ari'ı okuduğu, onunla namaz kıldığı, dua ettlgi hatta rukye yaptığı kısaca Kur'an'la girdiği varoluşsal süreçte neler olduğu sorusu hep muallakta kalmıştır. Daha da ilginci lzutsu'nun analizlerinde bir btitün olarak Kur'an'ın toplumsal ilişkilerdeki rolU neredeyse topyekUn göz .ardı edilmiştir.
lzuf?u'nun metodik yaklaşımından kaynaklanan bir başka olumsuzluk da Kur'an kavramlan arasındaki- .ilişkileri sanki zamansal süreçte gerçekleşmiş olarak değil de zamansız bir çerçevede ele almış olmasıdır. Özellikle kavram analizlerinde kullandığı ayet seçimi onun bu tutumunu oldukça net göstermektedir. Kavrarnlar arasındaki ilişkiyi gösterirken Medine döneininin sonlarında inen T evbe suresindeki bir ayetle erken dönem Mekkl surelerden birinde geçen başka bir ayeti hiç tereddtit etmeden yan yana zikredebilmektedir.43 Buna ek olarak da Kur'an kavramlannın anlaşılmasında oldukça.önemli rol oynayacak metin dışı yan anlamlan da metOdolojisine. feda etmek · zorunda kalmıştır. Bu nedenle Kur'an vahyiyle aynı süreci paylaşan nebevi uygulamalar ve . açıklamalar lzutsu'nun analiz-: lerinde yasaklı muamelesi görmüştür.
. lzutşu'nun dil kUltür ilişkisi konusunda kendisine örnek aldığı modellere · deginmek gerekmektedir. Her toplumun dili kUltürUnUn aynlmaz bir parçasıdır ve her dilin belirlediği sözetiksel aynrrılar o dilin iş gördüğU toplumda nesnelerin, kavramların ve etkinliklerio ki.iltürel yönden önemli özelliklerini"yansıbr. Sapir'in deyimiyle degişik adların verildigi evren aynı evren değildir. Von Humboldt'an tevarUs edilen bu
. 42 bz. Ali Bula~, Kutsala, Tarihe ve Hayata Dönüş, Istanbul: Iz Yay.
1995, 148 43 bk. Izutsu, Kur'an'da Dini ve Ahlaki Kavramlar, 90 .
114
farklı diller, farklı kUltürler ve farklı dOnyalar teorlsi genel olarak dilsel belirlemecilik olarak yorumlanmıştır.44 Fakat toplumların dOnyasının bölürrılenmesini tamamen dilsel yapıların belirlemeelliğine
havale etmek, bugün pek çok araştıncı tarafından kabul edilmeyecek kadar kah bir varsayım olarak değerlendiıilmektedir.45 Aynca dil(ler) ve ki.iltür(ler) arasındaki ilişki, Izutsu'nun sade anlabmın$n çok daha kaimaşıktır. Lyons'un da belirttigi gibi, bileşik bir dilsel topluluk kavramında biraz gerçeklik olduğunu kabul etsek bile, politik sınırlar dilsel sınırlarla çakışmaz. Bu nedenle deği~ Ulkelerde değişik toplumsal sırıı~ar arasında ki.iltürel özdeşlikler bulunabilir.46 Başka bir ifadeyle aynı dil ailesinden (Sami) gelen farklı dilleri konuşan iki toplum arasında
kUltürel. örtüşme olabilir.47 Aynca Sapir-Whorf savında açıkça belirtilen 'görmemiz, işitmemiz hatta tecrtibelerimiz dilimizde kodlanmış kategorilerle gerçekleşmektedir' önermesi -ki Izutsu bunu başka dilleri konuşan toplurrılann aksine Arapların zihin ve algı dOnyalannın konuştuklan dilden fazlasıyla etkileomeleri bağlamında çok sık kullanır- kendi içinde bir tenakuz barındırmaktadır. ÇUnkU hiçbir toplum homojen fertlerden oluşmarnaktadır.48 Bir milJetin içinde benzer llnguistik donanırnı taşıyan özel alt gruplar olabilir fakat bir toplumun bütün fertlerini eşit derecede dil kodlarını çözebilen bir s~viyede görmek her halde yanlış olsa gerektir.49 lzutsu Ku(an öncesi dönemin dilsel gruplarını ayınrken bu
44 Ayrıca dilin· doşoııceyi beUrlemesi ~!!lamında öne sQrillen bu kanıtlann hepsi antropolojik kaıutlardır. Whorf, Amerikan yerli dillerini (Hopi, Nootka, Apache ve Aztec) inceler. Öm~n Hopi dilinde :zamanı belirten bir kelime ya da bir gfaınatik yapı mevcut d~dir. Whorf, bumlan destek alarak Hopl diiJni konuşan bir insanın :zaman algısının, zamanı gramatik yapıda ifade eden bir dili konuşan insanın zaman algısından farklı oldu1;lıınu dQşOnOr. Sosyo-dilbilim alanında yapılan daha sanİald çalışmalarda, Whorfım verileri güvenilirlik ve geçerlilik konusunda sorgu!anır ve Lennebeıg ve Roberts (1956), Whorf:ım yaklaşırnma dairesel bir . nitelik taşımas.ı nedeniyle eleştiri getirir .. Yani dil farklı oldll!!U için dilşiince farklıdır ve bu düşüncedeki farkblık, dönüşümlü olarak dildeki farklılıgı dogtırur. Bu nedenle Lenneberg ve Roberts bir sebep sonuç ilişkisi için, düşünce örgüsünUn baııunsız bir şekilde ölçülebilmesi gerekliU!!ini ortaya koyar. (http:/ /araf.neVdergi/sayt22/s22_e_a_ergul.slıbnl, 2) .
45 John Lyons, Kurarnsal Dilbilime G'ıriş (tre. Ahmet Kocaman), Ankara: T.D.K V. 1983, 386-7
46 Lyons, a.g.e., 1983, 387 4 7 Lyons, bu örtüşmelerden dôlayı bir toplumım çevi(iye karşı dirençli
olan en kuwetli terimleri bile başka bir toplum tarafından rahatlıkla anlaşılabilmektedir, dem~ktedir (J. Lyons, Language and Unguistics: An lntroductıon, Cambridge: Cambridge Uiıiversity Press 1985, 323) .
48 Fazi~, lıutsu'yu Mekke döneminde zengin Me~eli ·tiiccarlarla bedeviler arasında aynm yapmamakla suçlaınaktadır. ÇOnko onlann tann tasawurlanyla Mekkeli elitlerinki çok farldıydı ve Kur'an öncelikle Mekkeli elitleri hedef almaktaydı, demektedir. (http:/ /ıslamicbookstore.coın/b 721 O.html)
49 Lyons, Sapir-Whorf hipotezi ile ilgili özellikle ortaya konan örnekIemelerin çok tatmin edid olmadıgıru, bu nedenle dilin insan zihni ve algılaması üzerindeki gerellinden fazla vurgulara şüpheyle yak
. !aşılması gerekiiliini söylıimektedir. (Lyons, a.g.e., 307-8)
DOGULU BİR ORYANTAİJST: TOstlllip(O IZUI'SU ve KAVRAM ÇALIŞMALARI (KÜFÜR KAVRAM! ÖZELİNDE)
farkı gözetmekte (bedevi, elit tacir Mekkeli; YahudiHristiyan) fakat . Kur'an döneminde söz konusu · ayrımı yapmamaktadır.50 Kur'an.döneminde bu tür bir aynmıri yapılması gerekli mi de~U mi sorusundan ziyade Izutsu'm.in me~Ôdik göreceli~ bizleri burada daha çok ilgilendirmektedir. Özetle. onun bir toplumun dünyaya bakış açısı doğrudan dillerinin yapısindan kaynaklanır anlayışı, kelimelerin göreceli özelli~ göz ardı etti~den ihtiyatla ~anma!ıdır.
Küfr kavramının eleştirel de~erlendirilmesinde de ifade edilece~ üzere Izutsu'nun semantik metodolojinin en· önemli sorunlarından biri olarak takdim etti~i ve üzerinde durulması gereken bir konu da 'esas' ve 'izafi' mana aynrnıdır.51 lzutsu'ya göre esasitemel mana kelimenin her zaman taşıdığı rnanadır ki, kelimelerin manalannı tahlilde işimize · yaradığı için· kullandığımiz ve sadece metodik bir kavram,. · bir postulat olarak kabul etti~ bir terimdir. İzafi anlam ise, girmiş oldu~ yeni sistemde sonradan kazandığı anlamdır. 52 İlk bakışta gayet · normal gibi görünen bu tasnifin Izutsu'nun örneklemelerinde oldukça belirleyici oldu~ gözlemlenmektedir. Izutsu'nun verdi~ ilk iki örnek, kitab ve yetnn· kelimeleridir. Ki tab kelimesinin esas ve genel geçer anlamı 'yazılı metin' iken Kur'an vokabulerisinde Uahl vahye delalet eden mwmddes kitap Kur'an anicimını kazanmıştır. Izutsu'ya. göre izafi mana esas manadan daha önemlidir; Çünkü, bu kelime Kur'an semanti~ çerçevesinde di~er kelimelerle kuracağı ilişkide daima sonradan kazandığı anlam dairesinde işlev görecektir. Her ne kadar Izutsu esas anlarnın sadece teorik bir postulaftan . ibaret oldu~u söylese de sistemi üzerine kuTdu~ temel çatının hakikafte tam karşılığının olmaması, ne kadar kaygan bir zeminde harek~t.ettigini göstermektedir. Izutsu, esas ve izafi anlam aynriurun önemini ısrarla vurgulamasına ra~en meseleyi oldukça basite almaktadır. Çünkü kültürel ba~lamdan bağımsız olarak yazılı tnetiiı şeklinde esas anlamını koruyan bir kelime önermesi oldukça zayıftır. D. A Ma-· digan'ırı da belirtti~ gibi kitab kelimesinin öncelikli
. anlamı 'yazı'dır ve bundan sonra 'y~ bir metin' anlamına gel~b~. Belki de_ Kur'an vokabularisinde
50 O, her ne ~:Calıiliye döneminiinsaniann Milslüman olmadan . önceki J:ıayatıan:olarak degerlendirse de · tarihsel ya da İslAm önce- . . si degil bilakiS bir sOreç- (lzu1su, Kur'an'da Allah ve Insan, 255}
Kur'an dönemi için bu tilr bir aynının farkında degildir. · 51 Bı.aada Saussfıre'I.Dl l2ııtsu Ozeıinde agır bir etkisi vardır. Şöyie kl,
SaussOre gösteren ile gösterilen arasındaki ilişkinin keyfi oldugunu söyl~. Bu ise metni çevresinden kopamıakta ve onu otonom hale getirmektedir.· Bu nedenle artık gösterenin yeni anlamını metin içindekl ilişkl sisteminden keşfetmek gerekınektedir kllzutsu'n1.01 da yapmaya ~ bir tilr keş!Itir.
52 lzutsu, Kur'an'da Allah ve Insan, 26-31; Ali Bulaç, her kelime tek tek ele almdıguıda bUe tek bir esas anlama indirgenemez,. çün· ka kelimeler degişik kültii.rlerde oldugu gibi aynı kültor içinde yer alan bireylerde de fark4 algı, konum ve ldşlsel beklentilere göre degişik çagnşımlara ~ptirler, demektedir. {Ali Bulaç, a.g.e., 109-110)
'
yer almadan önce 'Uahimetin' anlarrum taşıyorrlu ve böylece kelime sadece esas anlamını değil izafi anlamını da Kur'an'a taşımıştıi. Aynca bir kelimenin yeni bir sisteme girerken daha önceki sistemlerde kazandıgı izafi anlamlarla gelmiş olması ve bir tür farklı semantik sistemlerin kesişınesi de gerçekleŞmiş olabUir.53 Bu çerçevede hangisinin izafi hangisinin esas anlam oldugunu test edecek kesin bir ölçüte de sahip olmadığımızı belirtmekte fayda vardır.
Benzer bir eleştiri " ızutsu'nun yetnn kelirpesiyle ügUi degerlendirmelerine de getirilebüir. Ona göre 'gün' anlamına gelen yetnn kelimesi, Kur'an semanti~de eskatolojik (uhrevi) bir renge bürünerek kıya
. met, ba's, hisab, 'din günü' gibi ahiretle Ugili keli-melerin teşkil etti~ bir alan oluşturmuştur.54 Madigan· bu baglarnda ilginç bir soru yöneiterek ~·nun esas ve izafi anlam aynmınırı ne kadar göreceli oldu~u yansıtmaya çalışmaktadır:· Acaba Izutsu'nun Kur'an'ın semantik sisteminde yeni oluşumlara (eskatoloji) girdi~ söyledi~ yetnn kelimesinin esas anlamı sade 'gün' mü yoksa çok daha kompleks bir yapı arz eden ve Cahiliye sisteminde Arapların savaş günleriyle üişkisi yüzünden yeni bir anlam kazanmış olan (izafi) eyyamu '/-arabtaki eyyam ifadesinden mi almışbr.55 Özetle, esas ve izafi ani~ ayrımı öriemli bir tasnifdir fakat uygulamalardaki görecelilik, özellikle bir sistemin üzerine oturdu~ bu tasnifin teorik altyapısını zedelemektedir.
Izutsu'nun semantik sisteminde ele alırunası ge-: reken bir diğer husus da, Kur'an'ın düriya görüşü- . nün temel yapısınırı bazı anahtar terimlerden oluştu~ meselesidir. Izutsu söz konusu anahtar terimierin tayininin bir derece keyfi oldugunu kendisi de kabul etmekle birlikte genel olarak belirlenen aneilitar terimler üzerinde esaslı bir görüş aynlığınırı olmadı~ kaydetmektedir.56 Anahtar kelimeler arasındaki çok farklı ilişkilerden semantik alanlar oluşmakta ki bu alanlar da Kur'an vokabularisini meydana getirmektedir. Izutsu anahtar kelimelere ilaveten her bir semantik alanın kavramsal merkezini oluşturan özel bir anahtar terim oldu~u söylemektedir. o. bu terimi odak kelime olarak adlandırmakta ve büyük bir sistem içinde bağımsız bir alanı gösterdigiİıi belirtrnek_tedir.57 Burada ciddi bir kısır döngüyle karşı
53 Madlgan, DanJel A., The Qur'an Self-lmage: ~tic Analysis and the Understanding ol Kitab, Princeton: Princeton University Press 2001, 83 -
54 lzutsu. Kur'an'da Allah ve Insan, 28 55 Madigan, yevm ifadesinin belki de Yuhudi-Hıristiyan söylemiııdekl
Tann'nm günü baglanundakl eskatolojik kullanınu yansrtmaktadır, demektedir. (Madigan, a.g.e., 82
56 1zutsu ar.ahıar teriınierin bulunmasını hem en önemli hem de en gilç iş olarak tarurnlamaktadır. (lzutsu, Kur'an'da Allah ve Insan, 33-34). Bu son derece güç işte esasta kimsenin farklı sonuca varmaması iddiasını da anlamak her halde oldukça güç olmahdır.
5? lzutsu, Kur'an'da Allah ve Insan, 38-39
115
/.
İSMAlL ALBAYRAK
karşıyayız. Izutsu bu terimierin Kur'an'ın dünyasının· anlaşılmasındaki bütün sistemi belirlediğini iddia ederken söz konusu terimierin astİ belirleyicisinin bizzat sistem olduğunu bir kenara bırakmaktadır. 58
Acaba bir kelimenin anahtar ya da odak kelime olarak seçilmesini belirleyen. ne gibi özelli.klerdir? lzutsu'nun Kur'an'da odak k~lime muameİesi görmesi gerekirken sade bir · anahtar terirİl rütbesi verdiği ya da hiç fark etmedigi kaç terinl vardır? Gerçi yapısalcı bir yaklaşımda anlamların unutulması bile metin okumanın bir parÇası kabul edilse de59 Izutsu sistemati~inde ciddi boşluklara çok rahat neden olabilmektedir. Sık sık uygulandı~ı gibi sadece kavramsal zıtlık (iyi/kötü,. kUfr/iman ... ) prensibi çerçevesinde odak kelimelerin tespiti mümkUn müdür? Mesela bir başka ·araştıncı· Izutsu'nun ara sıTa referansta bulunduğu ve bir odak kelirrie seviye-· sine çıkartmadı~ı, sadece di~er önemli anahtar terimlerin anlaşılmasında katkı sa~ladı~ını düşündü~ kitab kelimesini Kur'an'ın en önemli odak k.elimelerinden biri saymaktadır: · 'Ben kitab kelimesinin sadece kutsal metnin tabiati.ru. a~madaki ro!ünden dolayı degil, Hz. · Peygamber'in misyqnu, Islam'ın di~er dinlerle olan. ilişkisi ve Tann'nın insanlıkla ilişkiye giriş tarzını (yaratanla yaratılan ilişkisi) izahından dolayı ·Kur'an·~ en önemli bir odak kelimesi olduğunu öneriyorum. '60 .. lzutsu'ya göre kitab kelimes~ kavramsal karşıtı nedir? Ya da sıklıkla 'varlıwn karanlık gecesi'61 aleirak tanım.Iadıw Kur'an'ın dünya tasvirinde kurtuluşu simgeleyen necat, fevz ya da fe/ah gibi kavramIann dikkatten kaçması anahtar ya da odak kelimelerin seçiminin uzlaşımdan ne kad~ uzak olduğunu göstermez mi?62 Kanaatimce Izutsu'nun
58 Özellikle Allah-insan arasındaki ahlaki u· kiyi irdelerken Izutsu anahtar kavramlan kullanııi<en sanki iki ~ı taraf arasındaki .bir ilişkiden bahsetmektedir. Halbuki insanin yarabcsıyla olan ilişkisi abid-ma 'bOd ilişkisinden ibarettir. Insan Allah'a kulluk eder, ahlaki sonımlulugu ise hemcinslerine karşıdır. Fazlunahman'ın da açıkça belirttigi gibi Kur'an'ın eiı temel hedefi ııhlak!ı bir toplwnwı oluş· masıciır. Şayet lzutsu kab bir sernanlik metot yerine bazı tarihsel verileri de dikkate alsaydı Kur'an'ın daha ilk Meklô siırelerde hedef aldı!!ı mastekbir Me.kkeU tüccarlan egitmeye çalıştı!!ıru görebillrdi. (http:/ fıslamlcbookstore.com/b7210.html)
59 . Barthes, a.g.e.,.221 60 Madigan, a.g.e., 90; Aynca söz konusu anahtar ya . da odak • kavramların anlamiandıniması da ayn bir sorwı ortaya çıkamıak
taclır. Mesela lzutsu 'Allah' odak kavramının Islam öncesinde Ki.ır'ani anlama yakın bir şekilde kullanılclı!!ıru söylemektedir. Hiılbuki Fazlurrahmıı.n bu tür bir kullanırnın ilk vahiyleriiı mQşrikleri eleştirisi neticesinde ortaya çıkb!!ıru belirtmektedir. {http:/ fıslamicbookstore.com/b7210.html) GörüldOgil gibi lzutsu'nwı Kur'ani diliıya görOşO mn yoksa kendi iç dOnyasını mı yansıtb!!ı sık sık
. sorwı olarcık karşımıza çıkmaktadır.
61 Takeshita, a.g.m., 500 62 Her ne kadar 1zutsu • Kur'an 'da AOah ve Insan· adh çalışmasında
'Kur'an düşOncesinin esası insanın kurtuluş meselesidir, şayet bu olmasaydı Kur'an gönderilniezdi' dese de söz konusu kavramiann tahlilini odak ve anahtar kelimeler çerçevesinde yapınarnıştır. (bk. lzutsu, Kur'an'da Allah ve İnsan, 93) · · · .
•
116
odak kavram seçimindeki en büyük zühulü Kur'an'ın üç ana temasından . (tevhid, nübüwet ve haşir) biri olan nübüwet (risalet) kavramına sisteminde esaslı olarak ele almamasıdır.
.. Çok daha ilginci,-Kur'an'da terim olarak sadece dört defa kullanılan ve hepsinin de Medine döneminin ikinci yansında inen surelerde geçtiği bilinen Cahiliye63. kavramını Kur'an'ın en önemli anahtar terimlerinden biri kabul. eden ve bu kavram anlaşılmadan yeni dinin adı olan İslam kavramının da Arap dini düşünce tarihindeki yerinin tayin edilemeyecef!ini söyleyen Izutsu'nun Kur.'an verileri karşısındaki hassasiyeti(!) bizleri kuşkulandırmaktadır. Bu çerçevede Kur' ani bir kavram olarak geçmeyen hi1m tabirini cehilin karşısına getirerek birincisinin müminin ikincisinin de kafirin alt zeminini oluşturduğuyla ilgili analizleri de incelenmeye ·değer konulardandır. Izutsu, önceliJ<Ie Cahiliye şiiri ve bazı Kur'an ayetlerini bir araya get:jrerek bir durum tespi~ ti yapmaya çalışmaktadır. Halbuki hi/m kökünden ~elen halim ifadesi Allah'ın (c.c.) dişında sadece Hz. ·lbrahim ve ona ilerlemiş yaşında ilahi bir lütuf olarak verilen çocu~ tasvir· ett@ görülmektec!ir.64 Bir sistemi kurarken aynı kökten türeyen kelimelerin geçtiği ayetleri bir araya getirmek yp da ayet bulunmadıw zaman Cahiliye şiirine yaslanarak genel geçer hükUmler çıkarmak ne kadar do~dur. Daha da önemlisi her ayet birden çok durumu farklı açılar-
. dan açıklarken bütün ayetleri tek bir duruma bağlayıp onları yan yana zikretmek, ba~lamın tamamen g_öz ardı edildigi problemini de gündeme getirmez mi? Izutsu'nun bu metodik çıkmaz karşısında çok rahatsız olmadıWnı görmekteyiz. ÇünkU bu yaklaşım Izutsu'nun tercihlerinin kullandığı yöntemin pragmatik amaçlarına fazlasıyla hizmet etmektedir. Acaba lzutsu'nun sistematiğinde kendisine yer bulamayan bu tür kaç terim daha vardır ...
Izutsu'nun Küfür Kavramının S ernanlik Anaiizi ve Eleştirel Değerlendirilmesi
Izutsu kiifor kayramını, Kur'an sisteminde orlJinal anlamını kaybedip.--,yepyeni bir Kelime olarak karşımıza çıkan bir ·terim olarak nitelemektedir.65 Ayrıca ontolojik yapının tesisinde dildeki bütün kelimelerin öneminin . aynı olmadıwru vurgul~yan lzutsu için küfür kavramı, Kur'an'ın ahlak sisteminin merkezini oluşturmaktadır. ÇünkU kiifor kavramı sadece di~er menfi kavramiann (vasıflann). çevresinde dolaşbğı destek noktasını teşkil etmekle·
63 Cahiliyye tabiri AJ.i lrnrM, 3:154;. Maide, 5:50; Alııab, 33:33 ve Fetih, 48:26 sOreieıinde geçmektedir. Cehele fülinin diger türevleri olan cahil, cAhiJO(On, c:elıAie ve y(tJecheJQn ifadeleri de yaklaşık yirmi civannda bulunmaktadır.
64 bk. Tevbe, 9:114; HOd, 11:75; saffat, 37:101. Bu ayetlerde geçen halim Ifadesi yumuşak huylu, uysal anlamındaclır.
65 lzutsu, Kur'an'da Allah ve Insan, 29
DOGULU BİR ORYA.NT.Aı.isT:·TOSHnill<O ızt!I'SU ve KAVRAM ÇALIŞMALARı (KÜFÜR KAVRAM! ÖZEI.:İNDE)
kalmayıp, olumlu nitelikleriri eksensinin de ·gerektiği gibi anlaşılmasında bir ön şart olarak durmaktadır. Izutsu en yüksek dini ahlaki .değer olan imanın bile küfür bakış açısından (olumsuz cepheden) · tahlil edilebileceğini söylemektedir. 66 Kısaca Izutsu semantik analizi için küfür kavrarrum prototip (usve) olarak seçqıekte ve bu kaviam üzerinden teorilerini. uygulamaya çalışmaktadır. Bu nedenle Izutsu'nun kavram · çalışmalannı değerlendirirken onun çok önem atfettiği küfür kavrarrunın orijinal kritiğini yap-mak bir zorunluluktur. ·
Izutsu klasik sözlükleri kullanarak küfür (kefere) kelimesinin Arap dilinde asıl manasının setr (örtme) olduğunu belirtir. Özeilikle hayırların bahşedilişj ve kabulü ile ilgili konumlarda, kelimenin doğal anlamı 'ele geçen menfaatleri örtmek; yani bllmezlikten gelmek' ve bu suretle 'nankör olmaktır'. Bu bağlamda küfür (kefere) teşekkür anlarnındaki şekerenin tam karşıtıdır. Kur'an dilinde ise bu kelime, Allah'a imanın · merkezi etrafınd~ dizilen çok önemli bir düşünce alanına getirilmiştir. Bu semantik alanda küfür artık basit bir nankörlük hareketi değildir. Nankörlük ama Allah'ın yaptiğı iyiliğe, O'nun verdiği nimete karşı nankörlillctür. Izutsu bu açıklamayı kelimenin Kur'an'da uğradığı semantik gelişmenin ilk aşaması olarak tasvir etmektedir.67 İkinci aşamada ise Kur'an mesajında gerçek imana erişmenin temel şartlarına (insanın çe\iresini $aran tabiat varlıklannın basit birer eşya değil, Allah'ın insana · olan iyiliğinin belirtileri olarak görülinesi ve devamlı şükredilmesi) sık sık işaretlerde bulunulduğu. ve insanın · Allah'a bağlılığını bilmesinin imanın
-başlangıcı olduğu vurgufamakta, böylece yavaş yaWş · küfür kelimesinin orijinru anlami olan nankörlük manasını kaybederek git gide inançsızlık anlamına doğru kaydığını söylemektedir. Izutsu'ya göre bu aşamada kefere kelimesinin asıl anlam çekirdeğinde bulunan nankörlük öğesinin tamamen ortadan kalktığı ve Hz. Muhammed'in hayatının sonuna doğru kefere, şekerenin karşıtı değil, inanmak anianiina gelen amene fiilinin karşitı . . olmuştur. IZutsu blınu yeni bir kelimenin doğuşu olarak tavsif etmektedir. Diğer taraftan· şekere fiilinin de Kur'an'ın pek çok yerinde Allah'a iman anlamır:ıa gelen aıiıene fiilinin müteradifi olduğunu kaydederek68 benzer bir semantik transformaSyonun bu fiilde de gözlenebile-ceğini ima etmektedir. · · . ·
Izutsu~nun küfür kavramıyla ilgili bu temel görüşlerinde ilk göze çarpan eksiklikler şunlardır: Her şeyden ·önce Izutsu'nun.Arap dilinde küfür kelimesinin
66 lzutsu, Kur'an'da Dini ve Ahlaki Kavramlar, 165 . 67 lzutsu, Kur'an'da Allah ve Insan, 29·30, lzutsu, Kur'an'da Dini ve
Ahlaki Kavramlar, 165-6 68 lzutsu, Kur'an'da Allah ve Insan, 29-30, Izutsu, Kur'an'da Dini ve
Ahlaki Kavramlar, 166-7
anlarnlanyla ilgili verdiği bilgiler gerçeği tam olarak yansıtmamaktadır. Oldukça zengin anlamlan içinde barındıran küfür kavramınin69 Arap dilinde ·nankörlük dışında inkar manası da taşıdığı çok iyi bilinmektedir. Bu mana hem şiirlerde kullanılmakta hem· de lügatierde zikredilmektedir. Cahiliye döneininde Hanif olarak bilinen Ümeyye b. Salt'ın, Fi'l vak'ası münasebetiyle söylediği şiiri küfür kelimesinin Kur'ani anlamıyla birebir örtüşmektedir : 'Şüphesiz
Rabbi'min ayetleri bakidir: Onlar hakkında inatÇı kafirden (kefQrl başkaSı şüphe ede~ek tarbşmaz ... ', 70 Izutsu Cahiliye şiirin~ kuşkuyla bakan ·şarkiyatçılan, 'yansını sahte kabul etsek bile hepsinin sıhhatinden şüphe . etmek için bir sebep yoktur'71 diyerek ~_ieştirirken hayatını ve şiirlerini sık sEk zikrettiği Umeyye'nin küfürle ilgili ifadelerini görmezlikten gelmesi etimolojik tahlilleri açısından ciddi bir eksikliktir. Bu tür bir davraİıışın altında yatan temel sam ise, Izutsu'nun dini muhtevalı şiirlerin pek çoğunda Yahudi-Hristiyan geleneğinin etkisini görmesidir. Fakat o bu geleneklerin Cahiliye düşünce· sistemine gerçek anlamda bir şekil vermediğini de belirtmekte-. dir.72 Konuyla doğrudan ilişkisinin olmarnasına .rağmen Izutsu'nun altı çizilmesi gereken bir diger eksikliği de Arap toplumunu ~ahiliyeden bağımsız değerlendirmemesine rağmen lbrahimt geleneği. mümkün
· mertebe göz ardı etmesidir. Halbuki Kur'ani bir kavram ola~ Hanif kelimesi on· iki ayette geçmekte, yedisi Hz. lbrahirnle ilişkili olarak zikredilmektedir. Bu kelimenin yer aldığı ayetlere bakıldığında ise . çoğunlukla şirk kavramıyla karşıt olarak, iki yerde ihlas, birer yerde de İslam ve şükür kavramlanyla paralel anlarnlar ifade ettiği görülmektedir.73 ·
İkinci bir husus ise, Izuts~'nun vahiy tarihİnın kronolojik tertibinin önemine işaret etse de düzenli bir şekilde söz konusu kronolojiyi ·analizlerinde dikkate almamış o~asıdır. 74 O daha çok Mekki ve Mederu şeklindeki aynmını -ki bunu da oldukça belirsiz bir şekilde takip etmiştir- tercih etmektedir. Türevleriyle birlikte beş· yüz küsur civarİnda zikredilen küfür gibi dinamik bir kelimenin diğer
. kavramlarla girdiği ilişkiYi tarihsel. süreci neredeyse yok sayarak tahlil etmek daha başlangıçta metodik
69 Klasik ~zlüklerdeki k·f·r maddesine bakıldıgında neredeyse kırkın üzerinde bir anlam potansiyeli ile karşılaşıldıgı görülecektir. (İbn Manzı:ır, Usanu'l-Arab, Beynıt 1990, V.144-151; Zebicn, Tacu'l· ArCıs min Ceviıhiıi'l·KamUs, Beyrut 1994, VII.450-456; Ebn Bekr lbn Düreyd ei·Ezdi, Kitab-u Cemhereti'I-L.Uga, Haydarabad 1345h, ll.401·2 .
70 Ekin, Yunus, Kur'an'a Göre lnançsıılık, İstanbul: lş:ık Y 2001-, 33 71 lzutsu, Kur'an'da Allah ve Insan, 143; bz. 114 72 .
lzutsu, a.g.e., 114 73 bk. 16:12().3; 6:79, 161; 2:135; 3:67, 95; 22:31; 98:5; bk.
Yunus Ekin, a.g.e., 61-63 . · 74 Kur'an diUnin tarihi gelişimi hakkında yapbgı çalışmalardan dolayı
Nöldeke'yi fazlasıyla övınektedir. (lzutsu, Kur'an'da Allah ve Insan 50) .
117 .
İSMAİL ALBAYRAK
sıkıobiann varlı~ göstermektedir. Halbuki. nüzul ortamındaki tarihsel süreci ve şartlan bir· nebze dikkate almanın Kur'an'da çok sık karşılaşbğımız küfür kavramının tahlili için ayn . bir değeri oldugu gayet · açıktır. Bu hususa · vurgumiız, Hz. Peygamber'in teolojik evriİni gibi tipik oryantalist refleks ile de kanştınlmaması gereklidir. . .
İlk dönem Mekki ayetlere bakılcİıwnda ·küfür kavramı Allah'ı inkar eden inançsızın durumunu tasvir eden pek çok kelimeden (kizb, fucar, zulm, tu/Jyan, fitne, ism (günah), keyd) · birisi olarak. karşımı2a çıkmaktadır. Bu nedenle küfür kavrarni ilk vahiylerde hakim bir kelime olarak görülmemektedir. Bu aşama'da kiililr kelimesi özellikle ·kizb vb. kelimelerle bazen ortak bazen dönüşümlü olarak kullanılmakta ve Hz. Peygamber'in risaletini yalanlayan kimseleri tasvir etmektedir. İlk dönem Mekki sılrelerden olan İnşii<Ak ve Bunic sOrelerindeki kullanımlar . bu açıdan ayn bir önem aiz etmektedir. 75 Bu ayetlerden de anlaşılacağı üzere eUezine kefera yukezzibD.n/ft tekzıo ('kafirler yalanlıyorlar' ya da 'yaIan içindeler)deki tekzıo, k.afirin bir vash olarak zikredilmektedir. İmanın karşıh inkar ise küfür kavrarnınır:ı içinde kizble birlikte varlı~ sürdürriıektedir.76 Bununla birlikte kizb kavramı Kur'ani kullanımını, Allah'ın lütuflarını ve nimetlerini yalanlama ba~larnında küfür kavramından daha önce tamamlamıştır. Küfiir ise ilk Mekki sarelerde kizb kavramıyla birlikte ahiret gÜnünü yalanlama çerçevesinde daha sık kullaru.Imaktadır. Bu nedenle küfür kavramı hakim bir şekilde şiikQr kavramının karşıb olarak karşımıza çıkmamaktadır. Izufsu ise bu tespitin tama- · men aksini savunmaktadır ki Kur'aıii · veiiler lzutsu'nun yanıldı~ını göstermektedir. Külürün şüküıie karşıtlı~ı ilk dönem Mekki sarelerde daha çok kiz b baglamında kendini göstermektedir. 77
Ayrica küfür kavramı daha öncede belirtildigi gibi iman kavramının zıtlarından sadece bir tanesidir. Fakat ilk dönem Mekki surelerio pek 'çogunda küfür kavramının iman kavramının en açık karşıb olarak zikredildigi de bir gerçektir. Beled suresinin son iki ayetinde (90: 17-20) bu karşıtlık açık bir şekilde gözükmektedir: 'Sorıra inarup birbirlerine sabır tavsiye .eden ve merhamet tavsiye edenlerden olmak. Işte onlar sawn adamlandır. Ayetlerimizi inkar edenler ise solun adamlandır ... •
Mekke döneminin ortalarına doğru inen sure-
75 84:22 'Aksine o ktıfirler yalanlıyorlar/be-llllezine keferü yukezzibıln'. Bu ayetten iki ayet sonra iman eden ve salih amel işleyeniere verilecek kesintisiz mOkafattan bahsebnektedir; 85:19 'Dogrusu kMirler bir yalanlama içindedirler/be-llllezine keferü li tekzı"'<-' 76 . ıu. bk Abese, 80:42 'Işte onlara kafirlerdir, Hak'tan sapanlardır/ulaike humu'l·keferetu'l-fecereh' ·
77 Waldman, 'The Development of the Concept of Kufr in the Qur'an', Journal of the American Oriental Society 88 (1968) 445 • . .. •
118
lerde küfür kelimesinin taşıdıgı degişik anlamlar kutlanılmaya devam etse de çok sık bir· şekilde şirk kavramıyla ilişltilendirildigi ·görülmektedir. · KafirOn sures!J1deki vurgu bunu açık bir şekilde göstermektedir. llk dönemin aksine küfür arhk irnansızlıgı (Ailah'a ortak koşmayı) belirten en güçlü kavramdır. Şükürsüzlük nosyonu da bu dönemde erken dönem ayetlere göre daha ~elirgin bir şekilde görülmeye başlarnışbr. Mekke döneminin sonlarına doğru ise küfü_r kavramının detaylı bir şekilde işlendiği görillmektedir. Burada külürün temel sebepleri özellikle de inançsızlarin inadı, kafirin küfürünün oİm kör . ve sagır yaptigı, Hz.. .Peygainber'in onları · de~iştirmeye y~tkili olmadığı, Allah'ın küfürlerinden dolayı onları hidayete erdirmeyeceği ve hidayetin külürün yoklugu ya da imarun varlığı şeklindeki tasvirinin vurgusuyla karşılaşılmaktadır. 78 Medine dönemine gelindiginde ise Izutsu'nun söylediginin aksine küfür şükür karşıtlıgı devam ederken küfür iman karşıtlıwna çok daha fazla yer aynlmaktadır. Bu dönemin çok · daha detaylı işlenilmeye ihtiyacı vardır çünkü önceki kullarumların birikimiyle bii-likte küfürfe ilişkili zikredilen farklı grupların (ehl·i kitap, münafıklar) da varlıgı dikkatleri çekmektedir. Medine'de yürürlüge giren pek çok Kur' ani ahkamın tek muhatabı mümirılerdir ve ka.firler devamlı dışanda tutulmuşlardır. Mümin, arhk kendilerine ait bir düzenin sahibi ol~ toplwnu tarllrniarken kafir. de bu toplulugun karşısındaki grubu tasvir etmektedir. lzutsu'nun genellemeci degerlendiİmelerinde görüldügü gibi küfür kavramındaki nankörlüki mirınetsizlik esas anlamının yavaş yavaş orijinal anlamından uzaklaşarak inançsızlık . anlamına geldigi ve imanın karşıb bir terim oldugu aİ1layışı kavramın Kur'an vahyinin genel kronolojisine çok uymamaktadır. -Bu nedenle biz Izutsu'nı.in kelimenin asıl anlamını terk edip 'yakın anlamlanriı kapsayacak şekilde yeni anlamlara nakil edildigi (de~iştigi) düşüncesini, Waldman'ın küfiir kavramının Kur'an'da bir mana birikimine sahip oldugu 79 .fikrinin · yanında oldukça zayıf bulmaktayız. Çünkü , yzun Medeni surelerde küliir ka\Tramının nankörlük/minnetsizlik anlarnlanru kapsayacak şekilde kull~ıldığı görülmektedir.·, Bakara suresinin 152. ayeti bu konuda çok güzel bir -misal teşkil etmektedir: 'Öyleyse beni anın ki, ben de sizi .anayım; bana şükredin, nankörlük/ mirınetsizlik etmeyin.' Hatta son Mekki' surelerden birisi olan İbrahim suresinin 7. ayetinde küfür şükür karşıtlıgı canlılıgından hiçbir şey kaybetmedigi
78 Özellikle bk. Rum, 30: 52·3 'Sen de ölol~ söz dinletemezsin arkalanru dönüp giden saııırtara da çagııyı işittiremezsin. Ve sen: körleri de sapık1ıklanndan çıkarıp yola getiremezsin. Sen ancak, ayetleıimi.ıe inananlara lşlttirirsin de onlar Müslüman (teslim) olurlar.
79 Waldman, a.g.m., 453
DOGULU BIR ORYANTALisT: TOSHII-ijKO İZU'rsu ve KAVRAM ÇALIŞMALARI (KI)FOR KAVRAMı ö~E)
görülmektedir. 80 Aynı surenin 28. ayeti -ki müfessirlerimiz Medeni olduğunu81 söylemektedir- küfür kelimesinin şükürün karşıtı olarak kullarulmaktadır.82 Bu konuda en ilginç ifadeler Medine'denazil olan N isa suresinin 14 7. ayetinde yer almaktadır: 'Siz şlikreder, inarursanız Allah size azabebneyi ne yapacak? Allah şükrün karşılıwru veren, her şeyi bilendir.' Görüldüğü gibi ş ük ür kaybolmamalrta bilakis imanın önünde yer almakta ve kefere-şekere . karşıtlıgı sonraki dönemlerde de devam ebnektedir. ·
Daha da ilginci ise Izutsu'nun küfür kavramının mümirıler için kullanılmadığını söylemesine rağmen geç dönem .Medeni bir surede (Al-i imran, 3:101) küfür kavramının nankörlük bağlamında inananlar hakkında da zikredildiği görülmektedir: 'Size Allah'ın ayetleri okunmakta ve O'nun elçisi de aranızda iken nasıl nankörlük yaparsınız? Kim Allah'a sanlırsa muhakkak do~ yolu bulmuşhır -ve keyfe tekfıırDne ve entum tutla aleykwn ayatullahi ... - . Açıkbr ki burada Yüce Allah .İnüminleri inançsızlıkla tavsif ebnemektedir.83 Daha · çok arıların şükürsüzlüğün~, nankörlüğün~ vurgu yapıt- . maktadır. Izutsu'nun sistematiWI1de Islam aiimleri tarafından ortaya konan küfrü din ve küfrü iman ~ aynmı (inançsızlık ve nankör! ük) varsa da o bu aynmı küfür kavramıyla ilgili görüşlerini desteklemek amacıyla kullanmaktadır. Böylece lzutsu'nun 'Vahyin ilk dönemlerinde küfür nankörlük manasma gelmekteydi, inançsızlık arılamındaki küfür kelimesi ise son dönemlerdeki sarelerde görülmektedir.' tespiti küfür kavramının semantik kullanımı aÇısından isabetli değil, bir geneUeme niteliWI1dedir.
Izutsu, kurduğu sistematiğe uymayan ayetleri ise farklı yorumlamayı ya da görmemeyi tercih etmektedir. Blırada zikre değer bir misal de küfür ve türev: lerinin altı kez zikredildiği Fatır suresi 39. ayetidir: '0, sizi yeryüzünde halifeler kılandır. Artık kim inanmaısa (kefere) imansızlıgı (küfr?)' keridi aleyhindedir. İmansızların (kfJfirin) inkan (küfrühüm), Rableri katında ancak uğrayacaklan azabı artınr. İmansızların (kalirin) irıkan (küfrühüm), ancak ziyanlanru artınr.' Söz konusu ayet Izutsu'nun çok genel çizdiği Mekki-Medeni aynmına da uymamaktadır. Daha Mekke döneminin ortalarına varmadan nazil olan
80 · ... şayet şükrederserıiz elbette size nimetimi artınnın ve eger nankörfOk ederseniz azabım çok çetindir.'
81 İbn Atiyye ei·EndeiM, eJ.Muhamıru'I-Veciz fi Tefsir-i Kitabi'l-Aıiz, Beyn.ıt: Dw'I·Kutub 1993, m. 321
82 'Baksana şwılarıı ADah'ın nimetini nankörlüge çevirdiler .. ./elem tera Uelletine beddeiO nimetallahi kilfran .. .'
83 Al·! lmran suresindeki bu ayetten önceki ayetlerde burada muhatabın müminler oldugunu teki! etmektedir. Ayru Şekilde Nemi suresi 27:40 ayetinde Hz. SO!eyman'ın ' ... Bu şükür mü edecegim yoksa nankörlok mU edece!)im diye beni sınayan Rabbimin lütfündendir ... /e-eşkwu em ekfur .. .' ifadeleri de bu kiifür-şükür karşıtlıgı baglarnda degerlendirilmelidir.
Fatır suresinde açık bir şekilde küfür kavramının imanın karşıtı olarak zikredildiğini görmekteyiz. Izutsu ise bu ayette alti kez zikredilen kefere .kelimesinin türevlerini asıl manaya katkısızlığından dolayı parantez içine alarak semantik tahlilin dışında bırakmaktadır.B4 Halbuki yapılması gerekenin küfür kavramının daha Mekke döneminin ortalanrida açık ve net olarak inançsızlık arılarnma kullanıldığının gösterilmesidir. Izutsu ise bütün delillerin aleyhine olmasına rağmen bu ayetlerin konumuyla ilgili sessizi!~ korumatrta ve küfür kelimesinin Mekke'de minnetsizlik arılamını taşırken Medine'de inançsızlık anlamına transfer olduğu geneUemesıiıde ısranna devam ebnektedir.
Izutsu tarafından tarihsel sürecin tamamen göz ardı edildiği ~klı bir yaklaşımı ise onun semantik çalışmalarında kullandıgı sayılı hadisten birisi olan şu riVayet çok güzel bir şekilde göstermektedir:
Rasulullah (s.a.v.) buyurdu ki: 'Bana rüyamda cehennem gösterildi. Baktım ki sakinlerinden çoğu küfre düşmüş kadınlardı (yekfume). Kendisine soruldu: Yani Allah'a inanmamışlar mıydı (yekfume bi/lahı)? (Hz. Peygamber) buyurdu ki: 'Hayır, arıların kocalarma ve güzel davranışlara karşı nankör oldukJarmdandır ... (yekfume'/-aşira ve yekfume'l-ihsan).85
Izutsu'ya göre bu hadis, ilk dönem Müslümarılarm burada geçen küfür kelimesiyle ilgili zihirılerinde oluşan bir kararsizlığın mevcudiyetine işaret etmektedir. Küfür kelimesinin iki arıtamından (nankörlük/minnetsizlik ve inançsızlık) hangisinin vurgulandıgı bilinmediği zaman bu tür kararsızlığın olması kaçınılmazdır.86 Izutsu'nun bu hızlı yargısı, tarihsel sürece bakıldığında oldukça arılamsız. kalmakta~r. Çünkü Buhan şarihi Kastalanı bize bu hadisin lbn Abbas'ın dışındaki bütün ravilerinin Medineli olduğunu söylemektedir. İbn Abbas'ın ise Medine'de ikamet ettiWI1i bildirmesi87 söz konusu· diyaloğun Medine'de geçtiğini göstermektedir ki, bu dönemde de -Izutsu'ya göre- küfür ka~ı nankörlükten inançsızlığa kayan bir arılam yüklenmiştir. o. zaman lzutsu niçin sahabenin Hz. Peygamber'e şaşırarak 'Allah'a mı inanmıyorlar/e-yekfume billahl sorusunu yadırgamaktadır. Aslında burada kavramın arılamını bulamamasından kaynaklanan bir problem yoktur. Çünkü kavram her iki arılarnıyla zengin bir şekilde hem Kur'an hem de Hz. Peygamber'in ifadelerinde geçmektedir. Aynca Hadisin pek çok versiyonunda soru tarzı 'bi-me ya rasa/aUah: niçin ey Al-
84 Iıutsu, Kur'an 'da Dint ve Ahlaki Kavramlar, 63 · 85 Buhari, Sahih ei·Buh!ıf, Kitabu'l·lman (21. bab), Istanbul: Çagn Y.
1992,1.13 86 Jzutsu, Kur'an'da Dini ve Ahlaki Kavramlar, 171 · .
87 Kastalaru, lışadu's-SM U·Şerhi Sahih ei·Buhan, Beyrut: Daru'l· Arabi 1323, ı. 114-115
119
İSMAİL ALBAYRAK
lah'ın Rasulü' şeklinde geçmekte ve 'e-yekfume billalll ifadesi yer almamaktadır. SB Belki de sahaee sadece Hz. Peygamber'in maksadını daha iyi anlayabilmek için konuyu açmak istemişlerdir. Bu nedenle Izutsu'nun konuyla Ugili de~erlendinneleri hiçbir şekilde kendisini desteklememektedir.· Aynca yukandaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere küfür kavramının Kur'an metnindeki kullanımıyla il~ Izutsu'nun asıl manasının (şükürsüzlük) sonraki dönemlerde tamamen izafi manasma (inançsızlık) aktarıldı~ı fikrini kabul etmek mü.mkUn de@dir. lzutsu Kur'an kavramiarinın dinamik özellikler gösterdi~ini kabul etse de özellikle Cahiliye dönemi Arap dUi Ue Kur'an
. dilinin kullandığı kavramlar arasındaki farklılı~ı mümkün mertebe bir dewşim (başkalaşım) olarak açıklamaya çalışmaktadır. Fakat Kur~ani veriler Izutsu'nun aksine kavramlarda anlam zenginliğini (terakümünü) göstermektedir.
Izutsu'nun küfür kavramıyla Ugili analizlerinde d~t çeken bir başka ·husus da kullandığİ bazı şemalardır. Bunlardan en ilginci Kur'ani görüşü
·serdettiğini söylediği iman ve kiifür- karşıtlı~ını · gösteren "İslam DUşüneesinde İman Kavramı" adlı eserindeki d,airevi şemadır. Bir daire içinde sadece mümini gösteren M harfleri ve dairenin dışında da kafire işaret eden K harfleri. Bir başka şemada ise bir daireyi .ortadan bölmekte ve yarısı mürnin yaı:ısı da kafiri kapsamaktadır. Izutsu'nı.in iki şeması bizlere şöyle bir tablo sunmaktadır.
Her iki şema da açık bir şekilde mürnin ve kafir karşıtlığı üzere bina ediliniştir ve Izutsu'ya göre tam olarak Kur'ani görüşü vermektedir. Bu çerçevede akla gelen ilk soru ise yine Kur'ani bir kavram olan münafık nerededir? lzutsu'nun Kur'an'ın gÖrüşü olarak verdiw şernalarda münafığa yer verUmemektedir. Halbuki nifak nosyonunu eserlerinde farklı açılardan işlemektedir. lzutsu'ya göre nifak, küfürden ayn bir biçimde İslam'ın orta yerinde, takva' maskesi altında haince hareket etmek demektir.89 Kur'an'da -İlifakı ça~tırarı bir başka kelime ise hsk-· br. Izutsu bu iki kavramın kiifiir baglcfmında zikredildiği ayetleri göstermesine rağmen nihai analizinde fasık ya da münafığın doi;jrudan kafir olmadığını en azından Müslüman tarafta olduklarını bu neçienle onlan mütereddit ve güvenilmez Müslümanlar çerçevesinde de~erlendirmektedir. 90 Bir başka yerde ise nilakin semantik kategorisinin sanıldığı gibi küfür Ue iman arasında su sızdırmaz bir
88 bk. Ayni, Umdetu'I-KArl bi-Şerh! Sahih ei-Buhaıi, MISlr; Mektebetu ve Matbaatu Mustafa ei-8Abi 'l982, 1.229
89 lzutsu, Islam Dilş!lncesinde lman Kavramı, 138; lzutsu benzer bir şemayı ·~m'an'da Allah ve Insan• adlı eserinde çizmektedir. Burada M ve K olgusunu iki ayn d<Ürede g~~ktedir. (bk. lzutsu, Km'an'da Allah ve Insan, 71)
90 Iıutsu, Km'an'da Dlnt ile Ahlakl .Kavramlar, 215
120
bölme olmayıp daha çok belirsiz hudutlan olan geniş bir anlam sahastdır, demetedir. Böylece münafık hem külüre hem de imana uzartabilecek dinamik bir doğaya sahip kategoridir.
Hatta Izutsi.ı tarihsel verUerj de kullanarak Hz. Peygamber'in çevresinde yer alan Mekkeli sahabenin çok samimi olduklatını Medine'de ise pek çok kişinin münafık olduğunu söyleyerek bunların içinde tamamen din karşıb insanların olduğu ğibi bazı fırsatçı müteredditler içinde kullanılmaktadır. 91 Neticede ise münatıkların bir kısmı iman diğer kısmı küfür dairesinde yer ·almaktadır. Burada da Izutsu'nun kab metodik algılayışının farklı bir yanılgısını görmekteyiz. Kısaca belirtmek gerekirse Izutsu'ya göre tüm insani nitelikleri iki karşıt'kutupta toplamaktadır, iyikötü, doğru-yanlış vb. Bu temel ikilikierin zirveSini ise iman-küliir teşkil etmektedir. Bu kab tutum maalesef gri alanlara yer bırakmamaktadır. Bu
. model üçüncü bir alternatife ya da iki kutup arasında kalan orta bir gruba yer vermemektedir. Zıtl.ıklar ve farklılıklar söz konusu değUse ele alınan kavram önemsiz kalmaya mahkOmdur. Bu nedenle Izutsu, münafıklığı fasıklıkla özdeşleştirirken sisteminde ayn bir yer vermemektedir. Şayet asn-ı saadette nifak anlayışını da inceleme zahmetinde bulunsaydı bir Müslümanın işlediw günahı ifade eden ameü nitakla kiifür anlarnındaki ilikadi nifak arasındaki farkı daha rahat ortaya koyacak ve sonrada kiiliire nispetle daha hususi bir alan olan ilikadi nifaka sisteminde yer verme imkarn bulacakb. Kur'an kelimelerirideki semantik yapılardaki dewşmeye · ve yenUeşmeye (yeni anlam kazarımalara) önem veren Izutsu'nun nifak ve !ısk kavramlan arasındaki ilişkinin çerçevesini çizememiştir. Ona göre Kur'an sonr:ası dönemlerde mürnin Ue kafir arasındaki bir grup türemiştir. Bizim bu konudaki kanaatlıniz ise sahabe döne-
. minde mürriin ve kafirio bUeşkesinde· ortak bir alan vardır ve burada münafıklar durmaktadır.
Bu alan . İsla.mi gelenekte yerini fasık'a terk etmiştir:
Sonuç ,-:;
Kur'an yorumuyla ilgili farklı yaklaşımların bir anlama zenginli~i getireceği muhakkaktır. Bu nedenle lzutsu'nun Kur:a:n çalışmalanna yapbğı
· katkı çok daha geniş açılardan incele.nmesi gereken bir konudur. Bunurua birlikte her metodik yaklaşımın kendi içinde tutarlılığını korumaya çalışırken bazı ödünler verdiği de yadsınamaz bir gerçektir. Izutsu, benimsediw metodun boşluklarını zaman zaman zikretmekle birlikte onu devamlı surette en ideal yaklaşım olarak takdim etmiştir. Bu tür bir yaklaşım ise Izutsu'yu bazen siğ genellemeler yapmaya
91 Iıutsu, Kur'an'da Dini ve Ahlak! Kavramlar, 242-4
DOGULU BİR ORYANTALisT: TOSHlliiKO IZUTSU ve ~VRAM ÇALIŞMALARI (KÜFÜR KAVRAMI ÖZELİNDE)
bazen de basit indirgemeciliği tercihe zorlamıştır. Halbuki hiçbir metot mutlak değildir.
. . Makalemizde öncelikle lzutsi.ı'nun oryantalist
gelenekte nerede durdugtı sorusunu irdelemeye çalışbk. Satır aralanndan anlad@mız kadanyla Izutsu, Yahudi-Hristiyan kültürüyle beslenmiş bir Batılı olmaması sebebiyle ve bazı metodik zorunluluklar neticesinde İSlam (ve Kur'an) Uzerinde yapmış · olduğu analizleri kol~yca köken sorunuyla ~batIandırmarmşllr. J3ununla birlikte Izutsu dikkatlice incelendigirlde vahiy süreciqdeki İslami · oluşumun arkasında kuwetli bir Arabizm varlığına inandığı gözlemlenecektir. Yaşadığı dönem itibariyle postmodem bir yaklaşım olarak karşımıza çıkan Arabizm, Izutsu'nun dil-kültür ilişkisi bağianunda keı:ıdisini açık bir şekilde göstermehiedir.
Izutsu'nun metodik yaklaşımıyla ilgili üzerinde sık sık durulan bir başka konu da aşın göreceliliktir. Burada anahtar ve odak terimierin tayininden bu kavramlar çerçevesinde oluşan semantik alanlara kadar pek çok yaklaşımında söz konusu göreceliği görmek mümkündür. Kendisi de bu göreceliği kabul etmekle birlikte pek çok genellerneleri ve yargılan bu göreceli tahliliere bina ettiği göz ardı edilmemelidir. Izutsu, semantik analizlerinde kullandığı metot gereği vahiy sürecinin kronolojik tarihini çok genel bir çerçevede ele almaktadır. Halbuki dinamik bir kullanım alanına
sahip olan Kur'an kavramlarnun nüzul ortamının şartlannı dikkate almadan incelemek sıhhatli sonuçlara varmanın önünde ciddi bir engel olarak durmaktadır. Bunun en güzel örneğini ·Izutsu'nun çok önem atfettiği küfür kavranu açıkça göstermektedir. Izutsu'nun bu metodik hanelikabını Cahiliyye şiiri haricinde (bir iki hadis ile mü fessir Beydavi' den yapbğı birkaç alıntlyı istisna edersek) metin dışı bütün referanslan görmemesi daha da kısırlaştırmaktadır. Vahyin ilk mübelliği ve müfessiri Hz. Peygamber (s.a.v.) ile ilk muhataplan olan sahabinin Kur'an karşısındaki tutumlan Izutsu'nun metodolojisinde kendilerine yer bulamanuşlardır. Bı.ılan bir iki istisna ise Izutsu tarafından yanlış yorumlanmıştır.
Biz gerçek anlamda bir Izutsu resminin onun Japonca ve İngilizce yazdığı bütün eserlerin ·incelenmesi neticesinde çıkacağı kanaatindeyiz.92 Bununla birlikte lzutsu'nun Kur'an semantiği ve kavram analizleriyle ilgili çalışmalan semantik metodun soyutlayıcılığı içinde sınırlı bir yaklaşım olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu nedenle Izutsu'nun tasvirlerinden çok yapbğı değerlendirmelerin bir kısmı bu metodun sınırlannı aşmaktadır. Neticede ise Izutsu bize Kur'an semantigi analizleriyle Kur'an metninin derununda yatan yapısal dehayı değil sadece bir kopyasını sunmuş olmaktadır. Kopya ise hiçbir zaman asılın yerini tutama:z.
92 Yıllardır Olkemiz.de stendart ders kitabı olarak okutulan Izut:su'nun çalışmabn hakkındaki en geniş araştııma yirmi beş makaleden oluşan Consclousness and Reality: Studies in Memory of ToshiJıiko fzvtsıJ (ed. S. J. Ashliyani, H. Matsubarn, T. lwami, A. Matsumoto, Tok-yo: lwanami Shoten Publisher 1998) adlı eserdir. Maalesef Olkemlzde hiçbir kOtophanede bulamadık. Aynca Dernda'nın yazdıgı mektuptan 'L.etter to a Japanese Fıiend, 10 July 1983iBir Japon Dosta Mektup (10 Teminuz · 1983)" anlaclı~ız kadanyla lzutsu son zamanlarda 'yapısökücülük/yapısızlaştınna' kuramıyla da UgUenmektedir, fakat bu tartışmanın tam olarak mahiyelini bllenüyoruz. Bu nedenle Izutsu'yla ilgili çok geniş araşbnnalara ihtiyaç vardır.
121
1·
.,,
,.ı •'