• Yarımada Tepe haline
geldi.
• Sonraları «Tepekule»
denilen Höyüğün
üzerinde yerleşim
başladı.
• İzmir’in ilk
kurucularının
Amazonlar olduğu
söylenir.
• Birdiğer söylence ise,
kentin efsanevi Frigya
kralı Tantalos’un
etrafında gelişir.
Smyrna, Eski İzmir
(M.Ö. 3000-300) • Smyrna adının kökeni
eski Anadolu dillerinden
gelmektedir.
• Eski izmir (Symirna),
Körfezinin doğusunda
küçük bir adacık
üzerinde kurulmuştu.
• Meles Irmağı ile, Sipylos
(Yamanlar) Dağından
gelen sellerin
getirdikleri ile Bugünkü
Bornova Ovası oluştu.
Smyrna Yerleşim
Dönemleri • Prehistorik, Aiol
Dönemi, M.Ö. 3000
• Protogeometrik,
Dönem, M.Ö ~1000
• Lidya Dönemi,
M.Ö~600
• Köy Dönemi,
M.Ö~550 BC
• Hellenistik Dönem,
.M.Ö~330
• İyon Geometrik
dönemi, (Şehir surları
yapılır.)
İzmir’in Yeniden
Kuruluşu • Makedonyalı Büyük
İskender, M.Ö. 334
yılında Pers
İmparatorluğu’nun
ordusunu yendikten
sonra, Efes üzerine
ilerledi.
• Söylenceye göre,
gördüğü rüyanın
kehaneti ile şimdiki
Kadifekale (Pagos
Dağı) civarında yeni
bir Smyrna kentinin
kurmasını istemişti .
• Kuracağı kentte eski
Smyrna’lılar
soyundan gelenlerin
yerleştirmesini istedi.
• Bunun üzerine
İskender, komutanları
Smyrna kentini
yeniden kurdular.
• Kentin korunması
için bir kale yaptılar.
• Bu kale günümüze
kadar ulaşmış
bulunuyor.
Smyrna Evleri • Demir Çağı boyunca
İzmir evleri, büyüklü
küçüklü tek odalı yapılar
şeklinde tasarlandı.
• Bu tek odalı evlerin
(2,45 x 4 m) duvarları
kerpiçten, damı ise
sazdan yapıldı.
• Erken Geometrik
dönemden itibaren (MÖ
875'ler) bu tek odalı
evler at nalı biçimli bir
avlunun üç bir yanını
çevirdi.
• M.Ö 7. yüzyılın ikinci
yarısında yapılmış
olan iki katlı, beş
odalı, ön avlulu çifte
“megaron” yapı,
bugün için bilinen,
bir çatı altındaki en
eski, «çok odalı» ev
tasarımı oldu.
• Genellikle evler bu
plana göre ve ön
cephesi güneye
bakacak şekilde
yapılırdı.
Roma İmparatorluğu
Döneminde Smyrna
• Bergama krallığı
yönetimi sonrası,
Roma orduları
M.Ö.130 yılında
denetimi ele almayı
başardılar.
• Symrna, özgür kent
statüsüyle yönetildi.
• Roma dönemende
Smyrna kentinde
pekçok yeni yapı,
tapınak ve ev yapıldı.
• Bizans döneminden
günümüze, dikkat
çekici her hangi bir
kentsel gelişim
olmadı.
• Süreç içinde, kent
alanını tahrip eden
yangınlar, depremler
ve yıkımlar yaşadı.
• Buna rağmen şehrin
nüfusu arttı ve ticaret
yoluyla zenginleşti.
(M.Ö. 133-M.S.395)
Osmanlı Egemenliği • 15 ve 16. Yüzyıllar
arasında İzmir, Osmanlı
egemenliğine girmişti.
• 1472’de bir Venedik
filosu körfeze girerek
limana saldırdı, kenti
yağmaladı ve yaktı.
• Bunun üzerine Sultan II.
Mehmet (Fatih), İzmir
limanının girişinde
Liman Kale’sini yeniden
yaptırdı.
• İzmir tekrar eski
görünümüne kavuştu.
17-18 yy. İzmir’de
Yerleşim • 1620’li yıllardan
itibaren Batılı
tüccarların evleri,
dükkanları, ürün işleme
ve depolama binaları,
şehrin deniz kıyısında
yer aldı.
• Konsolosluklar inşa
edildi.
• Liman çevresinin fiziksel
ve mimari yapısı hızla
değişti.
• Üllkeler arası çalışan
tüccarlara hizmet veren
hanların sayısı 25 iken,
1670’te bu sayı 82’ye
ulaşmıştı.
• Tuz işleme atölyeleri,
kahvehaneler,
meyhaneler, sabun üretim
atölyeleri, yağhaneler vb.
işletmeler liman bölgesini
doldurdu.
• Bu yüzyıla ait gravürler,
kentin yerleşim alanının
genişlediği ve fiziksel
yapısının nasıl değiştiğini
göstermektedir.
Thomas Allom (1840)
«A Street in Smyrna.
İzmir'de bir sokak.»
Adlı tablodan.
Etnik Farklılaşma • Gravürlere ve yazılı belgelere göre, Kadifekale
eteklerinde başlayan yerleşim, sahil şeridini
izleyerek kuzeyde Punta (Alsancak Burnu) olarak
adlandırılan çıkıntıya kadar uzanıyordu.
• Güneyde ise bu günkü Varyant başlangıcını
oluşturan Yahudi mezarlığı (Maşatlık) vardı.
• Limanın doğusundaki Kadifekale eteklerinde
Türkler yaşıyordu.
• Basmane, Tilkilik, İkiçeşmelik ve Keçecileriçi
gibi Türk bölgelerinin arasına, Havra sokağı
gibi Musevi yerleşimleri girmişti.
• Kıyıdaki Frenk mahallesinin hemen gerisinde de
Ermenilerin evleri sıralanmaktaydı.
Doğal Afetler • 1654 ve 1664 yıllarında yaşanan
depremler, kentte çok büyük yıkıma yol
açmıştı.
• 1688 yılında İzmir, tarihinde gördüğü en
şiddetli depremlerden birisini yaşamıştı.
Yaklaşık 20.000 kişi hayatını yitirmişti.
• Depremin ardından çıkan büyük yangın,
kentin tamamını tahrip etmişti..
• Şehrin yeniden imar çalışmalarına yerli
halkla birlikte, Frenkler de büyük destek
olup, katkıda bulunmuş, böylece hızlı bir
gelişme sağlanmıştı.
19-20 Yüzyıllarda
İzmir • İngiltere ile Osmanlı
Devleti arasında,
1838 yılında Balta
Limanı Ticaret
Antlaşması
imzalandı.
• İngiltere'nin elde
ettiği ayrıcalıkları
daha sonra Fransa,
başta olmak üzere,
diğer Avrupa ülkeleri
de elde etmişti.
• Birleşik devletler
bile konsolsluklar
açmış, şirketler
kurmuştu.
• Böylece İzmir’de
Laventen denilen
bir kültür oluştu.
• 1847'de 15.000
kişi olan yabancı
nüfus, 1880'de
50.000 kişiye
ulaşmıştı.
İzmir Modern Bir Şehir Oluyor
• Rıhtım Şirketinin denizi doldurarak oluşturduğu
bölgede ve Kordon'da, yabancılar kendi yaşam
alışkanlıklarını sürdürecek mekanlar
yaratmışlardı.
• Özellikle yüksek gelir gruplarına yönelik pek çok
kulüp ve dernek binası bu civardaydı.
• Bunlar Avrupalılar Derneği (Club Europen),
Tüccarlar Derneği ve Kulübü, Avcılar Kulübü,
Sporting Club ve Concert America Tiyatro salonu
en görkemli yapılardı.
• Ayrıca, İzmir'in özgün yapılarından birisi de
Kramer Palas Oteli ile onun üst katındaki Club
Hellenique idi.
Yepyeni bir Konut
Mimarisi • Kordon'da yeni konutlar
da yapılmaya başlamış,
Pasaport yöresinden
kuzeye doğru, konut
alanları yoğunlaşmıştı.
• Sakız'dan gelen
tüccarların oturdukları
ev anlamına gelen,
«Sakız tipi mimari», yani
iki katlı ve cumbalı konut
mimarisi de İzmir'de
yaygınlaşıyordu.
Görkemli Yapılar
Dönemi • Whitall, Giraud, Charnaud, Forbes, La Fontaine,
Patterson gibi zengin tüccar aileler, Buca, Bornova
ve çok az olmakla birlikte Karşıyaka'da geniş
araziler alıp, görkemli malikaneler kurmuşlardı.
• İnşa ettirdikleri binaların projelerini yurtdışında
çizdiriyorlar, malzemelerini [tuğla, kiremit
mermerlere varıncaya kadar] yurtdışından
getirtiyorlardı.
• Böylece İzmir'de çok farklı, elit bir tabaka ve
yaşam biçimi ortaya çıkıyordu.
• İzmir'in banliyölerinde yaşamaya başlayan bu
aileler, sadece İzmir'e gidiş gelişlerini temin etmek
için, ek demiryolu hatları dahi kurdular.
Büyük İzmir Yangını • 15 Mayıs 1919 sabahı İtilaf Devletleri
donanmasının koruması altında Yunan askerleri
İzmir rıhtımına çıktılar.
• 9 Eylül 1922 İzmir'in kurtuluş günü oldu.
• 13 Eylül Çarşamba günü, Ermeni mahallesinde üç
ayrı yerde çıkan yangın 18 Eylüle kadar aralıksız
devam etti.
• Yangında İzmir'in önemli bir bölümü yok olmuş,
20-25 bin civarında yapı yanmıştı.
• Alan olarak, İzmir'in 2 milyon 600 bin
metrekarelik yerleşim parçası yok olmuştu.
• Pek çok otel ve klubün yer aldığı, I. ve II. Kordon
da büyük tahribata uğramış, eski İzmir'den sadece
şehrin kenarlarındaki yerleşimler kalmıştı.
Kentin Yeniden Yapılanması • Cumhuriyet rejimi, yıkılmış bir kentin üzerine
yeni bir İzmir inşa etmek zorundaydı.
• 1925 yılında yurt dışından uzmanlar getirilerek,
yeşil alanları, düzenli sokakları, bahçe içinde iki
katlı evleri, geniş ve ortası ağaçlıklı bulvarları
hedefleyen, Avrupa kentleri tarzında bir imar
planı hazırlanmıştı.
• İzmir Fuarı dahil pek çok modern yapı İzmir’in
çehresini değiştirdi.
• Yangın yerlerinin imarı çalışmaları sırasında
yapılacak kamusal binaların yapımına özen
gösterilip, erken Cumhuriyet dönemi mimarisi
oluşturulmaya çalışılmıştır.
Yepyeni Bir Çağdaş İzmir • İzmir'in imar çalışmaları içinde en önemli
kazanımlarından birisi, hiç kuşkusuz Cumhuriyet
Meydanı ve bu meydanda yer alan Atatürk anıtıdır.
• 1925 yılında yapımı tasarlanan meydan ve anıt,
İtalyan heykeltıraş Canunica'ya ısmarlanmış ancak
1932'de dönemin Belediye Reisi Behçet Uz'un
çabaları ile tamamlanabilmiştir.
• Günümüzde Fevzi Paşa ve Gazi Bulvarları
civarında görebildiğimiz, Vakıflar Bankası,
• Osmanlı Bankası, Kardıçalı Han, Kavaflar Çarşısı,
Borsa Binası, İtfaiye Binası ile İzmir Milli
Kütüphane ve Operası bu mimari akımın ayakta
kalmış ender örnekleri ve prestij yapılarıdır.
• 1936 da İzmir Fuarı’nın açılışı yapıldı.
Beton ve Asfalt Dönemi • İki katlı bahçeli konutlar , 1960 ve 1970'li
yıllarda yoğun yaşanan göçle birlikte, İzmir'in
sanayileşme ve zenginleşmesine paralel olarak
hızlı yapılaşmaya kurban edildi.
• Dışarıya doğru genişleyemeyen kent, yukarıya
doğru yükselerek 8 - 10 katlı binalara dönüştü.
• Karşıyaka, Kordonboyu ve Güzelyalı’ya kadar
uzanan iki katlı cumbalı evlerin tamamına
yakını yok oldu.
• Parke kaldırım taşı yollar asfaltlandı.
• Kemeraltı’nın depoları ve binaları, demir
gülleler ile yıkıldı.
Basmahane
Evleri
.
• Basmane, İzmir�’in
yaşayan en eski
dokusunu yaşatan ender
yerlerden biridir.
• Basmane Garı�,
Kemerköprüsü, Hanları,
hamamları, Oteller
Sokağı, çeşmeleri,
arkeolojik alanları,
Agora ve Altınparkı,
Kadifekalesi, daracık
sokakları, su yolları,
gecekonduların
temelleri altında uykuya
yatmış durumda
Basmane Bir Rüya
Gibiydi • Roma Tiyatrosuyla, su
kanallarıyla, hazireleri,
mescitleriyle kentin
merkezinde saklı kalmış
bir hazine, aslına
dönmeyi bekleyen bir
değerdi Basmane.
• �İzmir renkli bir mozaik�
tümcesinin en canlı
yaşandığı, kente göçüp
gelen farklı kültürlere
sahip vatandaşlara ev
sahipliği yapmıştı.
• Museviler, Rumlar,
Giritliler, Arnavutlar,
İzmir’in yerlileri yıllar
boyu iç içe yaşıyordu.
• Cumhuriyetin ilk
yıllarında önemli bir
yerleşim alanı olan
semtin sosyal dokusu,
zaman içinde değişti.
• Konakları otele
dönerken, Girit�ten,
Kavala�dan, Selanik�ten
gelen göçmenlerin
yerini zamanla doğudan
göç edenler aldı.
Basmane’de
Dede Evi • 1922 yılında Selanikten
göç ederek İzmir’e gelen
dedimiz Halil Hortaç,
Basmahane,
«Kemerköprü»
yaknındaki eski bir İzmir
evi satın alarak ailece
burada yerleşti.
• Annem Kadriye Yiğit ve
benim ilkokul günlerim
bu evde geçti.
• 1960 yıllarında bu evin
yerine tütün işletmesi
yapıldı.
Dedemiz Halil ve Anneannemiz Muzaffer Hortaç, Basmane Kemerköprü’deki iki katlı evin taraçasında
kahve içiyorlar.