8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 1/89
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 2/89
İSBN: [email protected] http://ismailhakkialtuntas.com
Dizgi : H. İsmail Hakkı AltuntaşKapak : Haluk Karslıoğlu Baskı‐ Cilt : Gözde Matbaacılık
Mart 2010
İsteme Adresi:
Gözde Matbaacılık Mücellit & Reklam Hizmetleri San. ve Tic. Ltd. şti İstanbul Tel: 0 212 481 81 69
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 3/89
GİRİŞ
Babam Haf ız Mehmet Efendinin, can dostu ve vazife arkadaşı Zeki Hayran 1 Hoca Efendinin, kütüphanem raflarımda bulunan bir Risâleye ait tercümesinin, umumun menfaatine sunul‐
ması gerektiği düşüncesi hâsıl olduğundan, meccanen adına tekrar hazırlamayı uygun gör‐düm. Bu vesile ile babamı, müftülük yaptığı halde vaizliği ile tanınan ve bunu şiar edinen, gayretli Zeki HAYRAN Hocamı yâd etmek iste‐dim. Ruhu şad olsun. Çünkü insanların dünyayı terk ettikten sonra anılması ile hem bir vefa borcu ödenmiş olup, sadakatimiz de izhar edilmiş olunacaktır. Yapılan birçok şey, bir gün birileri taraf ından gün yüzüne çıkarılır. Bu ne‐denle iyi olmaya mecbur olup gayret etmemiz
gerektiğini, haf ızalara nakşederek bir şekilde muradımız da gerçekleşmiş oldu.
Bu vesile ile hocamın tercüme ederek hazırla‐dığı çalışmaya sadık kalarak, bazı ilavelerle gü‐nümüz insanının anlayabileceği şekilde faydalı olmayı nasip eden Allah Teâlâ’ya şükürler ol‐sun.
İhramcızâde Hacı İsmail Hakkı Altuntaş
Esenler/İstanbul
2010
1Doğumu:01.01.1945; Hakk’a Yürüyüşü: 21.02.2005
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 4/89
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 5/89
Ö N S Ö Z
İnsanı, mahlûkatın en şereflisi olarak yaratan, Rahman ve Rahim olan Allah Teâlâ'ya hamd ü senâ olsun.
Salât ve selâm, iki cihanın mânevi güneşi Hz. Muhammed Mustafa sallallâhü aleyhi ve
selleme, O'nun hidâyet yolundan ışık alan âline ve ashabıma olsun.
Milletlerin yaşaması, büyümesi ve gelişmesi için geçmişi ile geleceği arasında kopmaz ve sarsıl‐maz bağların kurulması lâzımdır. Tarihten ibret almayan, geçmişten haberi olmayan, kültür ve mânevi değerlerden mahrum olan toplumlar, nesiller, daima perişan olmuş, tarihten silinip gitmişlerdir. Büyüklerini unutup ecdadının ha‐liyle hemhal olmayan, mazi ile aralarındaki
köprüleri tahrip edem milletler, anarşi içindi boğulmuş ve tarih sahnesinden çekilmeye mecbur edilmişlerdir. Bunun gibi milletler, maddeten köksüz ve ruhen öksüzdürler. Çünkü fertlerin içtimâi terbiyesi, irfan derecesi ancak
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 6/89
6 Abdülmecîd‐i Sivâsî Efendi
büyüklerini, onların eserlerini tanımak ve geç‐mişle irtibatı koparmamakla mümkündür.
Yeni neslin heyecan ve şevkini artırmak için ümmetin içinde yetişen büyük kişilerin hayat ve eserlerinden mutlaka haberdar olmamız lâzım‐dır.
Hayatları başlı başına bir tarih, düşünce ve içti‐hatlarıyla bir ferman hükmünde olan ecdadımı‐zın hepsini tanıtmaya imkân yoktur. Bu açıdan baktığımızda Sivas İlimiz dâhilindeki Abdülmecîd‐i Sivâsî Efendiyi tanıtabilirsek ken‐dimizi bahtiyar addederiz.
Gayemiz; ölümü, ölümsüzlük inancıyla bekle‐yen, o din serdarlarına, o iman abidelerine, küfür derecesinde yapılan hakaretleri ve o hakaretleri kusan şom ağızları, ilmin altın kili‐diyle kilitlemektir.
Aziz okuyucular!
Elimizdeki şu küçük, fakat çok önemli ve çet‐refilli bir konuya ışık tutan “RİSÂLE”, 16. yüzyıl Müslüman– Türk âlemimin maddi ve manevî en büyük üstatlarından olan “Abdülmecîd‐i Sivâsî kaddese’llâhü sırrahu’l azîz Efendi (hyt. 1049 / 1639)” nin “Kaza ve Kader Risâlesi” 2 isimli
2 [Bu eser İstanbul Üniversitesi Merkez
Kütüphânesi'ndeki fiş kaydında "İrâde‐i Cüziyye Risâlesi", Bâyezid Devlet Kütüphânesi'ndeki fiş kay‐dında ise "Kader Hakkında Risâle" şeklinde geçmek‐tedir. Abdülmecid Sivâsî 'nin eserlerinden bahseden kaynakların hiç birisinde ismi yer almayan bu
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 7/89
Kaza ve Kader Risâlesi 7 eserinin kısmen tercüme, kısmen de sadeleş‐
Risâlenin muhtevası dikkate alındığında ismi kanaa‐timize göre "Kazâ ve Kader Risâlesi" olmalıdır.
Sivâsî Efendi bu eseri yazmadaki maksadını şu iki gerekçeye dayandırmaktadır. Bunlardan birisi ikrâm ve azamet sahibi kişilere kazâ ve kaderin hakikatini beyân etmek; diğeri ise işledikleri günah ve kusûrları, noksan sıfatlardan münezzeh olan Allah Teâlâ'ya nisbet eden isyankârları reddetmek.
Kader konusunda âyet ve hadisler yanında Hz. Ali kerremallâhü veche, İmâm‐ı Gazâlî, İbn Arabî, Ebûssuûd, EbûT‐Mu'in en‐Nesefî gibi zâtların bu konudaki görüşlerini de aktaran Abdülmecîd‐i Sivâsî, yerine göre Türkçe, Farsça ve Arapça şiirlerle eserini zenginleştirmeye çalışmıştır. Nüshaları:
1‐ Bu eserin incelediğimiz nüshası İstanbul Üni‐versitesi Merkez Ktp. Türkçe Yazmalar Bölümü 1903 numarada kayıtlıdır. 1b‐10b vr. 21 st. Halinde beyaz
kâğıda nesîh hattıyla yazılmıştır. Ayetlerin üzeri kırmızı mürekkeple çizilmiştir. Müstensihi ve istin‐sah tarihi belli değildir. Eserin sırtı kırmızı meşin, kapaklar siyah bez cilde kaplıdır.
2‐ Eserin diğer nüshası Bâyezid Devlet Ktp. Velîyüddîn Efendi 347/8 numarada bulunmakta olup, 235x140, 165x65 mm. ebadında 254‐260 vr. 21 st. Halinde nohudî beyaz kâğıda siyah mürekkep‐le kaleme alınmıştır. Kahverengi meşin cilde kaplıdır. Bu eser, etüdümüz için ön çalışma yaparken yukarı‐da verdiğimiz numarada tespit edilmiş ve bilgi alın‐mıştı. Ancak bir yıl sonra eser hakkında tetkiklerimizi
sürdürmek için kütüphaneye müracaat ettiğimizde bu eserin kaydının düştüğünü veya aynı numarada olmadığı görüldü. Yetkililerin bu durumu düzelte‐ceklerini umarız.] (GÜNDOĞDU, 1997), s.191‐192
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 8/89
8 Abdülmecîd‐i Sivâsî Efendi
tirmesidir. Çünkü Abdülmecîd‐i Sivâsî , Risâlesinin baş taraflarını Arapça, bazı şiirleri Farsça ve diğer kısımları ise Osmanlıca olarak, üç dili birden kullanarak yazmıştır. Âyet ve Ha‐dislere mümkün olduğu kadar kaynak göster‐meye çalışıldı. Âyet meallerini Hasan Basri Çantay’ın meâli referans alındı. Lüzumlu gördü‐
ğümüz yerlerde muteber kitaplarımızdan dip‐notlar halinde açıklama yaparak, asıl metinle karışmamasını temin edildi. Osmanlıca olan şiirlerin estetiği bozulmasın diye nesre çevril‐meyip aslı ile bırakılmış, anlaşılması zor kelime‐lerin manalarını dip not olarak verilmiştir. Bu vesile ile Yüce Dinime ve onun asırlarca hâmisi bulunan aziz milletime ufacık bir hizmet yapabildiysem ne mutlu bana...
Elimde olmayarak bazı hatalarımın olacağını,
mevzunun çetrefilli olması
ve: “Bir eser ki, onu yapan insan ola Mümkün müdür ki, onda noksan olmaya?”
Kelamındaki göre, peşinen kabul ediyorum. Lâkin okuyuculardan ve bu işin ehli muhterem büyüklerimden ricam, hatalarımı tashih edip, hoş karşılamalarıdır. Zira hatadan salim olan ancak Yüce Allah Teâlâ’dır.
Gayret bizden, tevfik ve hidâyet Allah Teâlâ’ dandır.
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 9/89
TAKDİM
İslâm dininin itikat esaslarından biri de Kaza ve Kadere imandır. Buna iman etmek, Kitap ve Sünnet ile sabittir. Konuyla ilgili âyetler pek çoktur:
“Gerek yeryüzünde ve gerek kendi nefisleri‐nizde herhangi bir musibet gelmemiştir ki, bu bizim onu yaratmamızdan önce Kitapta yazıl‐mış olmasın. Şüphesiz bu, Allah'a göre kolay‐dır.”3
Hz. Ömer radiyallâhü anhın, Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellemden rivâyet ettiği meşhur “Cibril Hadisi” ‘inde Kaza ve Kadere itikat, iman esaslarından sayılmıştır.
Hakikatte Kaza ve Kader fikri pek eskidir. Daha doğrusu insanlara Allah taraf ından bildirilmişbir hakikattir.
Kaza; kelimesinin birçok manası vardır. Kelime olarak kat’ ve fasıldır. İslâm âlimlerine göre istılahî manası ise:
“Bütün kâinatın Levh‐i Mahfuzda yani kâinatın
3 Hadîd, 22
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 10/89
10 Abdülmecîd‐i Sivâsî Efendi
ilmi ezelîdeki tertip edilen fihristinde var ol‐masıdır.”
Kader: Şartların meydana gelmesinden sonra ayrı ayrı zuhurudur. Yani şartlar yerine geldik‐ten sonra belirli bir zamanda muayyen bir se‐beple meydana gelmesi demektir. Başka bir
tarif ile “Hakkı
n ezelde mahlûkun sı
fatı
nı
bil‐mesidir. Eşyayı irâdesine göre mutlak olarak takdir etmesidir” 4
Zaten meselenin asıl can noktası şu ki, Kaza ve Kadere iman, kitap ve sünnette zikredilmese bile yinede inanmak zaruri olurdu. Çünkü bu önce f ıtridir. Sonra Allah Teâlâ’ya ve O'nun sıfatlarına iman etmek, Kaza ve Kadere imanı da gerektirmektedir. Zira Kader, Allah Teâlâ’nın “İlim ve İrâde” sıfatlarına, kaza ise, “tekvin” sı‐fatına racidir. Lakin bu meselenin önemine
binâen âyet ve hadislerde ayrıca açıkça beyan edilmiştir.
Burada şu gerçeği de itiraf etmek mecburiyeti hâsıl oldu: Kaza ve Kader meselesi “ Allah Teâ‐lâ’nın zâtı” gibi araştırılıp düşünülmesi yasak edilen meselelerdendir. İslâm Dini bizi, Allah Teâlâ'nın varlığından haberdâr eder, O'na iman ile mükellef kılıp, “Allah Teâlâ'nın zatı şöyle midir, veya böylemidir” diye düşünmekten nasıl yasaklıyorsa, Kaza ve Kader meselesini düşünmek ve münakaşa etmekten öyle yasak‐lar. Çünkü bu mesele, akıl için kati suretle hal‐ledilmesi mümkün olmayan muğlâk meseleler‐
4(İzmirli, 1339), c. 2, s. 201
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 11/89
Kaza ve Kader Risâlesi 11 dendir. Kaza ve Kader delillerle sabit olduğu için, biz ona yalnız iman ederiz. Aslını ve hakika‐tini araştırmaya lüzum görmeyiz.
Yalnız şu husus da hiç akıldan çıkarılmasın ki, hakikati anlaşılmayan her şeyin varlığını inkâr etmek mantıklı bir şey değildir. Buna “Feza,
sonsuzluk v.s. gibi nice şeyler vardı
r ki, anla‐şılmalarına imkân, inkârlarına mecal yoktur.” diye misal olarak verebiliriz. Elektriğin görünüş‐te ne olduğunu bilmiyoruz. Fakat onun mahiye‐ti hakkındaki bilgisizliğimiz varlığını inkâr et‐memizi icap ettirmez. Çünkü her an ondan istifade ederiz. Bize lâzım olan da budur. Kader meselesinin aslını araştırmak doğru olmadığı gibi, inkârı da doğru olmaz.
En meşhur filozoflardan hiç biri bu meseleyi inkâr etmemişlerdir. Ancak her biri ayrı ayrı
muhakeme ve telâkki etmişlerdir. İşte İslâmiyet bizi, Allah Teâlâ'nın varlığından haberdar ettiği gibi, Kaza ve Kaderden de haberdar etmektedir. Fakat aynı zamanda bizi, cebir derecesinde ona dayanmayı yasaklayıp, nehiy, çalışıp gayret etmeyi de emrediyor. İslâm, dünyada çalışma‐dan hiç bir şeyin olmayacağını bir kere değil bin kere tekrar ediyor.
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 12/89
KULUN FİİLLERİ
İnsanların yaptığı fiiller işler hakkında başlıca üç
mezhep vardı
r. Mutezile, Cebriyye, Ehli Sünnet.
Bunların kulun fiilleri hakkındaki görüşleri kısa‐ca şöyledir.
1 — Mutezile Mezhebi:
İnsanlar müstakil olarak fiillerinin mucididir. “Kul fiilinin yaratıcısıdır” derler. Bunlar Kaderi kabul etmezler.
İnsanların fiilleri kendi ellerinde olmasa (yani
fiillerini kendileri yaratmasa) o fiillerin iyilik veya kötülüğüne göre Allah Teâlâ’nın ceza veya mükâfat vermesinde adaletsizlik olurdu, derler.
Bu f ırka sanki Allah Teâlâ’yı isyan ve günah yaratmaktan tenzih ederler. Yani Allah Teâlâ, hayrı yaratır, insanın günah olan fiillerinde in‐sanları bir nevi ulûhiyette ortak kabul ederler. Allah Teâlâ'yı tenzih edelim derken, O'na şirk koşarlar.
Maalesef bir zamandan beri bazı kişi ve propa‐
ganda vası
taları
taraf ı
ndan “yaratmak” fiili insanlara isnat edilmektedir. Bu gibi tabirler, lisan‐ı edebe ve dine muhalif olduğundan kul‐lanılmamalıdır. Hatta batıl bir mezhep olan
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 13/89
Kaza ve Kader Risâlesi 13 Kaderiyye bile, doğrudan doğruya “yaratmak”5 kelimesini kullanmaktan sakınmışlardır.
2— Cebriyye mezhebi:
Ehli Sünnet akidesine muhalefet eden din f ırkalarından biridir. Buna “Mürcie” de denir.“Kulun iradesi yoktur. İnsan Kaderin
elinde bir oyuncaktır.” akidesini benimserler. Kulun irâde ve seçmesi olmadığını söyleyerek insanı cansız bir taş gibi düşünürler.
“Âlemde günah yoktur” derler. Çünkü kul Allah Teâlâ'nın iradesine uymak zorundadır. Olaylar kaderle tabidir. Emir ve nehiy arasında fark yoktur.6
Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem bir hadisi şeriflerinde bu İki f ırkaya şöyle işaret buyurur‐lar:
“Ümmetimden iki sınıf vardır ki onların Islâm’dan nasibi yoktur: “Mürcie cebrîyye ve
5 Yaratmak fiilini günümüzde insanlar içini boşalttık‐ları için Allah Teâlâ’nın yaratmasına benzer bir dü‐şünceyi akla getirmeden kullandıkları da çoktur. Burada önemli, olan ulûhiyete layık olan yoktan var etmedir. Var olan bir şeyden bir nesnenin yaratılma‐sı olmaz, teşekkülü vardır. Buna yarattı ve yaratıldı demek bir bahsedilen yaratma ile ilgisi yoktur. Yal‐
nızca Türkçe dilinin kullanımındaki yetersizliğinden başka bir şey değildir. Arapçada fazla kelime sorunu olmadığı için bu türlü ifade sıkıntısı bulunmamakta‐dır. 6 (İzmirli, 1339), c.2, s. 205
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 14/89
14 Abdülmecîd‐i Sivâsî Efendi
Kaderiyye f ırkalarıdır.” 7
Bu hadisi Şerife dayanarak birçokları bu iki f ır‐kanın küfürde olduklarını söylemişlerdir. Ancak biz, bu görüşlerinden dolayı onlara kâfir deme‐diğimiz gibi bir içtihat hatasının içinde oldukları kesin bir gerçektir.
Bunlar mümindirler, fakat İslâm’ın hakikatinden nasipleri yoktur. Tıpkı zengin olan cimri bir adamın, malı çok olduğu halde, ondan nasibi‐nin olmaması gibi..
3 ‐ Ehli Sünnet vel‐Cemaat Mezhebi:
Ehli Sünnetin bu husustaki görüşlerini şu üç maddede hülasa etmek mümkündür.
a‐Kul, kendi irâde ve ihtiyariyle yaptığı fillerden sorumludur.
b‐Kul, kendi irâde ve ihtiyarı dışındaki ızdırari fiillerinden sorumlu değildir. (Uyumak, haz‐metmek, ruhi ve uzvî arızalar v.s. gibi fiiller)
c‐ Allah Teâlâ dilediğini yaratan, yegâne, yaratı‐cıdır. Her şeyi olduğu gibi kişinin ihtiyari fiilile‐rini de yaratan O'dur. Allah Teâlâ külli irâdeye sahiptir. Kula ise cüz'i irâde vermiştir. Demek ki Cebriyye Mezhebinin söylediğinin aksine kulun irâdesi ve ihtiyarı vardır. İstediğini yapma kuv‐veti, dilediğini yapmama kudreti... İbadetin lezzetii burdadır. İrâde yoksa, bu gökte durma‐
dan dönmektedir. Fakat bunun için hiç bir se‐
7 Sünen‐i Tirmizi, Kader, 13; Hadis numarası: 2239.
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 15/89
Kaza ve Kader Risâlesi 15 vap yoktur.
Canlı‐cansız‐ bütün mahlûkatın Allah Teâlâ'ya boyun eğip secde ettiği Kur'an‐ı Kerimde haber verilmektedir. Lakin irâdeleri olmadığı için so‐rumlu tutulmamışlardır. Bunun tek istisnası ise insanoğludur.
Sultan Veledin şu sözü bizim için çok önemlidir: “Allah Teâlâ'nın yarattıkları içinde, Âdem Oğulları ihtiyar sahibi, onun dışındakiler mec‐burdurlar, ihtiyarları ellerinde değildir. Ateşsıcaklık yapmamaya, güneş aydınlık verme‐meye kadir değildir. Ancak Âdemoğulları iyilik ve kötülük yapmada serbest ve muhtar olduk‐ları için hesaba çekileceklerdir.” 8
Şeytan ve nefsin kötülüğe, meleğin ve ruhun iyiliğe ve hayra daveti, insandaki ihtiyar ve irâdeye en büyük delildir.
“Allah Teâlâ dilemese ben zâni, hırsız, mülhit, müşrik, kâfir olmazdım” diye söyleyerek Allah Teâlâ’ya cebir isnat eden Cebriyyecilere ve gafillere Hz. Mevlana’mız şöyle cevap veriyor:
“Benim küfrüm, zinam, katilliğim v.s. Allah'ın bir dileğidir, dedin. Fakat bil ki senin de, bu küfür v.s. de bir dileğin var. Çünkü sen iste‐medikçe kâfir olmazsın. Dileksiz küfür tena‐kuzdur.9 Hem kafirsin, hem de küfrü istemi‐
8 (Sultan Veled), s. 202 9 Tenakuz: Sözün birbirini tutmaması. Konuşmada beyan edilen söz ve fikirlerin birbirine zıt olması.
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 16/89
16 Abdülmecîd‐i Sivâsî Efendi
yorsun, böyle şey olur mu?...” 10
Her ne kadar küfür v.s. Allah Teâlâ'nın takdiriy‐le ise de, emir ve rızasıyla olmadığında da şüp‐he yoktur. İnsanın elde ettiği şey zararsa çalış‐mamasından, kâr ise çalışıp çabalamasından ileri gelmiştir.
Yoksa Âdem aleyhisselâm “Rabb’imiz, biz nef ‐simize zulmettik”11 demezdi. Kader böyle imiş, ihtiyat ve tedbirin ne faydası var, derdi. İblis gibi: o da: “Sen beni azdırdın. Hem kadehimi kırıyor, hem de bizi dövüyorsun” 12 demişti. Hâlbuki takdir‐i ilâhi Hakk’tır. İblis gibi kör ol‐mamak lâzımdır...
Demek ki Kaza ve Kaderi inkâr edenin inkârı dahi, Kaza ve Kaderin dışında değildir. Bu izah‐lardan, kesin olarak anlaşılan Mutezile’nin ve nede Cebriyye mezhebinin dediği gibi değildir. Buna göre ne, kul kendi fiilinin yaratıcısı, ne de yaptığı işlerde Allah Teâlâ’nın cebri vardır. Ha‐yır ve şer her şeyin yaratısı Allah Teâlâ’dır. Kula zulmetmez. Fakat irâde‐i cüziyye verdiği için kulu me’sul tutar. İnsanoğlunun bir sanatı se‐çip, onu iş olarak benimsemesi, onun irâde ve ihtiyarının varlığına kesin bir delildir. Böyle olmasa sormak lâzım:
10 (Mesnevi, 1953), c. V, b. 3098‐3104
11 Â’raf, 23 12 (Şeytan) Dedi ki: "Beni azdırdığından dolayı ben de herhalde onlar için yeryüzünde bezeyeceğim ve onların hepsini azdıracağım." (Hicr, 39)
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 17/89
Kaza ve Kader Risâlesi 17 “Neden sanat ve işler arasında bunu seçtin.”
Ayrıca birisi hırsızlık yapsa da, “bu Allah'ın tak‐diri” dese, başına iki üç yumruk vurup da, “bu da Allah Teâlâ'nın takdiridir, koy o çaldığını yerine” demez misin? Böyle olmayınca; iyilik yapanların yeri olan Cennetle, kötülük ve gü‐
nah işleyenlerin yeri Cehennemi inkâr neticesi ortaya çıkar. Kısaca ahireti inkâr etmek ve dolasıyla Allah Teâlâ'yı inkâr, Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellemi inkâr etmek ortaya çıkardı. O zaman işin neticesi nereye varırdı?...
“Ezelde ne takdir edildiği bizce bilinmediğin‐den, bize lâzım olan, zahiren sahip olduğumuz irâdeyi, İlâhi emirler dâiresinde sarf et‐mektir. Yâni şerden kaçıp hayra koşmak için kudretimizi sarf etmektir. Bizim için mesuliyet budur. Fakat çok defa istediğimizi, ümit etti‐
ğimizin aksine olarak, yapabileceğimizi zan‐nettiğimiz bir isteğimizi, yapamadığımızı dü‐şünürsek kendi irâdemizden daha kuvvetli bir irâdenin tesiri altında olduğumuzu anlarız. İşte müslüman, hem kendi irâde ve isteğiyle hare‐ket edeceğine kanidir, hem kendi irâdesinden daha kuvvetli olan irâdei İlahiyyenin yardımı‐na, himayesine muhtaç olduğunu unutmama‐lıdır. Gaflet etmemelidir.”13
Binaenaleyh, Allah Teâlâ kulun irâde ve ihtiya‐rını nereye sarf edeceğini ilmi ezelisi ile bilir. Ancak Allah Teâlâ o işin vaki olacağını bildiği ve öylece takdir ettiği için kul onu yapmaya ihtiya‐
13 (Dr. Milaslı İsmail Hakkı, 1343), s. 68‐69
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 18/89
18 Abdülmecîd‐i Sivâsî Efendi
rını sarf edecek değildir. Belki kulun irâde ve ihtiyarını, o işi yapmaya sarf edeceği Allah Teâ‐lâ katında malum olduğu için vukuuna ilim ve takdir‐i İlâhiyye taalluk eder. Nasıl ki! Talebesi‐nin imtihan esnasında başarısını ispat edeme‐yeceğini, daha önceden kesin olarak bilen öğ‐retmenin talebesinin haline ait eski bilgisini,
hakikatte imtihanı veremeyen o talebe hakkın‐da bir cebir ve zulüm teşkil etmez. Bunları gibi Allah Teâlâ’nın ezelde bilmesi de kul için bir cebir ve zulüm asla değildir.
Kadı Abd‐ül’cebbar, Hz. Ömer radiyallâhü anhden şöyle bir hadis nakleder:
Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdu ki:
“Fiil ve halleriniz hakkındaki ezeli, İlâhi, ilim üzerinize gerilen sema ile sizi üstünde taşıyan yer gibidir. Yer ve gök haricine çıkmak nasıl mümkün değil ve takdirinizin dışında bir iş ise, İlâhi ilim haricine çıkmak da gücünüzün dışın‐dadır. Bununla beraber yine bu yer ve gök amellerinizin günahı hakkında sizin için nasıl cebredici bir amil olmuyorsa, İlâhi ilim de öy‐lece cebredici bir amil olamaz.” 14
İrade ve ihtiyarın varlığını inkâr eylediğimiz takdirde dünyada ne hak, ne vazife, ne ahlâk, ne mesuliyet, ne cürüm, ne ceza, hülasa hiç bir
şey kalmaz. İnsanlık âleminin unsuru mesabe‐sinde olan bu şeyler, insaniyetin ruhu kalkınca,
14 Tabakat‐ül‐Mutezile,
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 19/89
Kaza ve Kader Risâlesi 19 onun yerine bir kargaşa ve fesat, anarşi hâkim olur. Demek ki ilim malûma tabidir hükmüne göre, Allah Teâlâ’nın bizden çıkacak fiilleri ezel‐de bilmesi ile bilir ve zulmü icap ettirmez. Bizim ihtiyarımızı nasıl kullandığımızı Allah Teâlâ ise ilm‐i ezelisi ile bilir. Biz o işi Allah Teâlâ öyle bildiği için yapmıyoruz, öyle olaydı cebir zorla
yapma lâzım gelirdi ki, bu imkânsızdır.
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 20/89
“NE YAPALIM KADER BÖYLE İMİŞ” SÖZÜNÜN MANASI
Kaza ve Kadere iman, pek büyük hikmetleri içinde toplar. Meselâ bir müslüman “Ne yapa‐lım, kader böyle imiş” der! Bu söz yanlışbir söz müdür?
Evet! Haşa!... Demek ki bu sözün birbirine zıt iki
manası vardır:
1 — Bu söz yanlıştır. Çünkü: Kaza ve Kadere iman etmek farzdır. Lâkin ona itimat ederek sebebe sarılmayı bırakmak doğru değildir. Ona itimat ederek kişi kendini mesuliyetten, kurta‐ramaz. Meselâ: Bir müslüman: “Takdir‐i İlâhi” böyledir diye günah işlemeğe cesaret edemez. Yine bir günahı işledikten sonra da: “Ne yapalım Kader böyle imiş” diye kendini mazur sayamaz. Demek ki bu söz müslümanlara günah işleme cesaretini veriyorsa, günah işlemek için bir mazeret oluyorsa, sebeplere sarılmayı bı‐raktırıyorsa, tamamen yanlış ve hatadır. İslâm bunu ve bu şekilde düşünenleri reddeder.
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 21/89
Kaza ve Kader Risâlesi 21 2 — Bu söz doğru ve pek haklıdır. Yani; bir olay karşısında, herhangi bir iş hakkında kişi sebebe sarılır, tedbirinde kusur etmeyip tamamlar. Beşer olarak alacağımız tedbir bittikten sonra bu sözü söylemek orada doğrudur. İşte hakiki bir müslümanın inancı bu merkezdedir. Çünkü İslâm dininde kaderi inkâr küfür olduğu gibi,
cebir derecesinde kadere itimatta küfürdür.
Meselâ: Bir adamın bir hastası var, hastasını doktora gösteriyor, ilaçlarını alıyor. Beşerîn gücünün yetebileceği bütün tedbire başvuru‐yor. Lakin ne doktor ve ne de ilâç tesir etmiyor. Hasta ölüyor. Hakiki bir mümin işte o zaman; kalbi zayıf kişilere mahsus olan, beyhude telaş‐lara, manasız ıztıraplara lüzum görmez. İnsana yakışan metanet ve teslimiyetle, kaza‐i îlâhiyyeye rıza göstererek; “Ne yapalım! Kader
böyle imiş” der. Bu salim ve saf itikadı
n tesiriyle, maruz kaldığı musibetlerin karşısında insan gibi durur. O musibetten dîvânece değil insanca müteessir olur. Demek ki bu söz sebebe sarıldıktan, tedbirde kusur bırakmadık‐tan sonra söylenirse o zaman doğrudur.
Dünyada hiç bir akıllı yoktur ki, tarlasını ekme‐den, karşısına geçip otursun da, mahsul zamanı bol mahsul alma ümidinde bulunsun. Sebebe sarılmadan neticeyi beklemek ahmaklıktan başka bir şey değildir. Allah Teâlâ her şeyi bir
sebebe bağlamıştır. Âdetullah15 bu minval üze‐
15 Âdetullah: (Sünnetullah da denir.) Tabiatta canlı cansız bütün varlıkların nasıl hareket edeceklerini
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 22/89
22 Abdülmecîd‐i Sivâsî Efendi
re cereyan ede gelmiştir.
Allah Teâlâ şunun bunun hatırı için âdetini de‐ğiştirmez. Sebebe sarılmadan neticeyi bekle‐mek Kudret‐i İlâhiyyeyi kendi sefil emellerinin, delice fikirlerinin meydana gelmesinde kullan‐mak gibi, küfrü gerektirir. Bu ise faydasız ve boş
şeylerle uğraşmak gibidir. Mevlâna bu mesele hakkında buyurdu ki;
“Senin ormanında senin baltan işliyor, dalları senin baltan kesmektedir. Bir dalı yetiştiriyor, öbürünü kesip atıyor: Baltaya karşı dalın eli var mı? Ne gezer! Hiç dal baltanın elinden kurtulabilir mi? Balta senindir. O kudret hakkı için kereminden bu eğrilikleri düzelt”16
Zeki HAYRAN
belirleyen Allah Teâlâ'nın emirleri, O'nun koyduğu değişmez düzen. 16 (Mesnevi, 1953), c. 1, b.2456‐2459
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 23/89
ABDÜLMECÎD‐İ SİVÂSÎ EFENDİKaddese’llâhü sırrahu’l azîz
Halvetiyye yolunun Şemsiyye kolu kurucusu Şemseddîn Sivâsî (Kara Şems) kaddese’llâhü sırrah’ül azîz Hazretlerinin kardeşi Şeyh Muhar‐rem Efendinin oğludur.
İsmi Abdülmecîd, künyesi Ebü'l‐Hayr, lakabı Mecdüddîn'dir.
Şiirlerinde Şeyhî mahlasını kullanmıştır. Sivâsî nisbesiyle meşhur olmuştur. 1563 (H.971) se‐nesinde Tokat'ın Zile ilçesinde doğdu. 1639 (H.1049) senesinde İstanbul'da Hakk’a yürüdü.
Kabri saadeti, Eyüb Nişancası'ndaki evinin bah‐çesindedir.
İsmi Abdülmecîd Şirvânî hazretlerinin ismine hürmeten konulmuş olan Abdülmecîd‐i Sivâsî Efendi, küçük yaşından itibaren babasından ilim öğrendi. Yedi yaşına geldiği zaman Kur'ân‐ı Kerîm’i ezberledi. Amcası Şemseddîn Efendiden (Kara Şems) zâhirî ve bâtınî ilimleri tahsil etti. Arabî ilimler, f ıkıh, tefsir ve hadis ilimlerinde yüksek derece sahibi oldu. Keşşâf Tefsîri'ni okutması hususunda amcasından icâzet aldı.
Uzun müddet amcası Şemseddîn Sivâsî'nin sohbetinde kalıp feyz aldı. Tasavvufî hakikatlere kavuşup yüksek manevi derecelere ulaştı. Otuz yaşına geldiğinde amcası Şemseddîn Efendi
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 24/89
24 Abdülmecîd‐i Sivâsî Efendi
ona;
"Doğru yolu göstermek sana geç vaki olur, ama gâyet güzel olur. Sen diğer akranlarını geçip hepsinden yüksek olursun." buyurarak, Merzifon ve çevresi ahalisine Allah Teâlâ’nın dinini ve Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellemin
güzel ahlâkı
nı
anlatmakla vazifelendirdi. Sonra Şemseddîn Sivâsî hazretleriyle beraber Eğri seferine gidip, orada vefat eden Pîrîzâde Velî Efendinin yerine, Zile'deki Halvetî Dergâhında vazifelendirildi. Burada insanlara doğru yolu ve güzel ahlâkı anlatmakla ve talebe yetiştirmekle meşgul oldu. 1604 senesinde Sivas'taki Şemsiyye Dergâhı şeyhi ve Kara Şems'in dama‐dı Receb Efendi vefat edince, onun yerine vazi‐fesini yürüttü. İlim ve irfandaki şöhretini duyan Sultan Üçüncü Mehmed Han taraf ından İstan‐
bul'a davet edildi. Üçüncü Mehmed Han, Abdülmecîd Efendiyi İstanbul'a davet ederken, kendi el yazılarıyla şu mektubu yazmışlardı:
"Fazîlet ve kerâmet sahibi Sivaslı Abdülmecîd Efendi!
Merhûm amcan Şemseddîn Efendinin, Eğri seferinde maddî ve manevi çok yardımlarını gördüm. Döndükten sonra İstanbul'da kalma‐sını istemiştim. Fakat o arzu etmeyince, ihti‐yarlığı sebebiyle memleketine gitmesine izin verdim. Şimdi sizin söz, fiil ve diğer özellikleri‐nizle ona tam olarak benzediğinizi duydum. İstanbul'u teşrifinizi cân‐ü gönülden istiyorum. Hatt‐ı şerîfim size ulaştığı zaman ihmal etme‐yesiniz."
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 25/89
Kaza ve Kader Risâlesi 25 Bu mektup üzerine Abdülmecîd‐i Sivâsî Efendi İstanbul'a geldi. İstanbul'daki ilk vaazını Aya‐sofya Câmiinde verdi. Bir müddet Ayasofya civarında oturdu. Sonra kendisine talebe olan Reis‐ül‐Küttâb La'lî Efendinin hediye ettiği, Eyüb Nişancası'ndaki bahçe içindeki eve yerleş‐ti. Dâr‐üs‐seâde ağalarından Mehmed Ağa tara‐
f ından, Çarşamba'da yaptırılan Mehmed Ağa Dergâhında, insanlara doğru yolu anlatmakla vazifelendirildi. Şeyhülislâm Sun'ullah Efendi taraf ından câmi hâline getirilen Atpazarı'ndaki Hüsam Bey Mescidinde de Cumâ vâizi olarak vazife yapıp, insanlara hak ve hakikati anlatma‐ya devam etti. Vaazından evvel güzel sesle Fa‐tiha Suresini okuyup dinleyenlerin içini açardı. İstanbul halkının vaaz ve nasihatlerine göster‐diği yüksek alâka üzerine, Şehzâde Câmiine vâiz olarak nakledildi. Bir müddet orada insanlara
yüce dinimizin emir ve yasaklarını, Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellemin güzel ahlâkını an‐lattıktan sonra, Yavuz Sultan Selim Câmiine Cuma vâizi olarak görevlendirildi. Sultan Selîm civârında bir mescid ve Sivâsî Dergâhını inşâ ettirip, hizmete devam etti. Sultan Ahmed Câmii yapılırken, temel atma merasiminde bu‐lunup, dua etti ve temele ilk taşı koydu. Sultan Ahmed Câmiinin yapımı tamamlanıp ibadete açılınca, ilk vaazı Abdülmecîd‐i Sivâsî Efendi verdi. Hakk’a kadar bu câminin vâizliğini yürüt‐
tü.
Üçüncü Mehmed, Birinci Ahmed, Birinci Musta‐fa, Genç Osman ve Dördüncü Murâd Han devir‐lerinde yaşadı. İnsanlara hep Hakkı tavsiye
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 26/89
26 Abdülmecîd‐i Sivâsî Efendi
edip, kötülüklerden sakındırdı. İlmi, irfanı ve olgunluğuyla sultanlar ve diğer devlet erkânı yanında büyük bir nüfuz sahibi oldu. Padişah ve diğer devlet erkânı, önemli hususlarda sık sık görüşlerine başvururlardı. Karayazıcı ve Uzunbölükbaşı isyanlarının bastırılmasında önemli rolü olmuş, Devlet‐i Osmaniye’ye fayda‐
lı tavsiyelerde bulunmuştu. Sultan Dördüncü Murâd Hâna Bağdât'ın İranlılardan geri alınaca‐ğını müjdelemiş, padişah sefere çıkarken de Hazret‐i Ömer radiyallâhu anhın kılıcını beline kuşatmıştı. Şeyhî Abdülmecîd‐i Sivâsî Efendi hazretlerinin birçok kerametleri ve halleri gö‐rülmüştür.
Şeyh Lütfi Efendi Hediyyetü'l‐İhvân adlı eserin‐de bildiriyor ki: Lemezât kitâbı sâhibi Şeyh Hulvî Mahmûd Efendi şöyle nakletti:
"Kocamustafapaşa Dergâhında irşatla vazifeli olan hocam Necmeddîn Hasan Efendi ikinci defa hacca gittiklerinde veda edecekleri zaman bana;
"Hulvî Çelebi! Olgun ve olgunlaştırabilen kar‐deşlerimizden kime kalbin meylederse ondan tasavvuf yolculuğunu tamamla!" deyince, kal‐bimde Sivâsî Abdülmecîd Efendiye karşı bir meyl ve muhabbet peyda oldu. Bilâhare Şeyhî Abdülmecîd Sivâsî'nin huzuruna varıp hâlimi arz ettim. Bana Halvetiyye yolunun usulüne göre zikir telkin etti ve hocana teveccüh et buyurdu. Onun bildirdiği şekilde zikirle meşgul oldum. 1610 senesi Rebîulevvel ayının on beşinci günü tekrar huzuruna vardığımda zikir telkininde
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 27/89
Kaza ve Kader Risâlesi 27 bulunduktan sonra bana; "Bundan sonra bize teveccüh et!" dedi. Ben, kendi kendime, her defasında hocana teveccüh et diyordu bunda ise "Bize teveccüh et." dedi. Bunun bir hikmeti vardır, diye düşündüm. Aradan bir müddet geçince, hocam Necmeddîn Hasan Efendiyle hacca gidenler döndü. Fakat hocamı onlar ara‐
sında göremedim. Sorduğumda, Necmeddîn Hasan Efendinin, Abdülmecîd Sivâsî hazretleri‐nin; "Bize teveccüh edin." buyurduğu zaman Yemen'de Hakk’a yürüdüğünü öğrendim. Abdülmecîd Sivâsî hazretlerinin huzuruna girip; "Sultanım bu ne büyük kerâmettir." dediğim‐de; buyurdu. Zâhirî ve bâtınî ilimlerde
"Hulvî Efendi! Görünen kerâmete îtibâr edil‐mez. Asıl kerâmet mânevî kerâmet olup İslâ‐miyet’in emir ve yasaklarına uymaktır." yük‐
sek derece sahibi olan Şeyhî Abdülmecîd Sivâsî, güzel ahlâk ile ahlâklanmıştı. Padişah Birinci Ahmed Hâna sunduğu manzum şikâyetnâmede memleketin ve milletin içinde bulunduğu hâli anlatmış, muvaffakiyet için kendisine adalet ve meşveret tavsiye etmişti.
Manzum Şikâyetnamesi şöyledir.
Dinle ey padişehim nafi' olan sözlerimi
Habl‐i Kur 'ân ile sabitkadem ol bi 'l‐ikrâm
Bed düâ‐yı fukaradan seni az var sakunur
Habl‐i Kur 'ân ile sabitkadem ol bi 'l‐ikrâm
Şahsa mansıb mı gerek, mansıba âdem mi gerek
Din ü devlete layık nedir ey fahr‐i kiram.
Cevr u zulmün sebebi Rûm u Arap içre bu kim
Câhili zâlimi vali kılarak tutdu zalâm
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 28/89
28 Abdülmecîd‐i Sivâsî Efendi
Biri bu cahile hiç maslahat ısmarlama kim
Geçe ashâb‐ı maârif önüne ola imâm
Ulemâ zeyyine girdi cühela at saldı
Bu dürr‐i saha‐yi dîni bozan ey fahr‐i izâm
Küfr ile mülk durub zulmile durmasa gerek
Sakın ey şah‐ı cihâniyân ü cihândâr müdâm
Tişe‐i hikmet ile mezra 'a‐i ma'delet
Meşveret tohumunu saç sula dimağ ile müdâm17
İslâm dininin hep ilerlemeyi emrettiğini anlat‐mış, gelişmelere karşı çıkan din adamı kılığına girmiş din düşmanlarıyla tarikatçı geçinen cahil ve sapık kimselerle ve bidat ehliyle mücadele etmişti. İstanbul'da vaaz, irşat ve ilim öğret‐mekle meşgul iken 1639 (H.1049) senesinde Hakk’a yürüdü. Eyüp Nişancası'ndaki evinin bahçesine defnedildi. Hakk’a yürümesinden iki
17 “Sana mansıp mı gerek, mansıba âdem mi gerek? Din‐ü Devlete lâyık nedir, ey fahri kiram?” “Devlet kapısında adam kayrılıyor. Düşün bir kere
Padişahım! Bir makama ehil olan adam mı lâzım, yoksa adama makam mı lâzım?” “Yurdumuzun birçok yerlerinde halk zulüm ve eziyet altındadır. Bu karanlığın sebebi cahillerin ve zalimlerin vali olmasıdır.” “Sana birinci nasihatim, cahile iş verme, Ehliyetli kişiler dururken onlar öne geçirilir mi?” “Devletleri ve milletleri ayakta tutan adalet, yıkan
da zulümdür.” “Eline bilgi çapasını al ve adalet tarlasını çapala. Sonra da o tarlaya meşveret tohumuna ek. Bunun bir an evvel yeşermesi için durmadan gözyaşların ile sula...”
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 29/89
Kaza ve Kader Risâlesi 29 yıl sonra gördüğü bir rüya üzerine, Mahpeyker Kösem Sultan, kabrinin üzerine bir türbe yap‐tırdı. Bu türbe bugün müminler taraf ından ziya‐ret edilmekte, vesile edilerek yapılan dualar kabul olunmaktadır.
Nakledilir ki:
Mehmed Ağa Camii İmamı Kefeli Ali Efendi şöyle anlatır: “Bir gece gördüm, şeyh bana kötü ve çirkin bir iş etti. Ertesi gün şaşarak meclisine vardım. İmam Efendi, üzülme, senin başına gelen bana Hz. Ali kerremallâhü veche ile vâki oldu, dedi”
***
[Nâimâ, Sivâsî Efendi'nin IV. Murat'ın yanında büyük iltifatlara nail olduğunu, defalarca ko‐nuşma ve sohbetlerinde bulunduğunu, pek çok
işlerde padişahın huzuruna gizlice vardığından bahsetmektedir ki, bu durum Sivâsî Efendi'nin o dönemdeki padişah yanındaki nüfuzunu gös‐termesi bakımından önemlidir. Nazmî Efendi de Sivâsî Efendi ile IV. Murat'ın münasebetlerine dair şunları naklediyor;
"Bağdat Fatihi Sultan Murat oldukça sert tabî'atlı ve cebbar biri idi. Sebepsiz yere Sakar‐ya şeyhini, Rûmeliye şeyhi'ni, mevâlî ve kuzâttan pek çok kimseyi örf ve izafeti ile selb edip, hususen Şeyhülislâm Ahî ‐zâde Hüseyin
Efendi'yi şehid etmişti. Sivâsî Efendi'yi de kendi ifadelerine göre onbeş kere öldürme niyetiyle yanına davet etmiş, ancak her seferinde Allah Teâlâ'nın emriyle bir gadab‐ı İlâhî mani olmuş,
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 30/89
30 Abdülmecîd‐i Sivâsî Efendi
neticede bu niyetinden vazgeçmiştir. Bu niyet‐ten vazgeçmesine sebep olan hadîse şudur;
Sultân Murat Sivâsî Efendi'yi Beşiktaş'taki bah‐çesine davet edip Bostancıbaşıya da;
"Cellâdı çağır, Sivâsî Efendi'yi katledeceğim." der. Bunun üzerine Bostancıbaşı da haberci
gönderip Sivâsî Efendi'ye Padişahın davetini bildirir. Sivâsî Efendi emre uyup, Sultân Murad'ın oturduğu köşkün önüne gelip;
"Benim Padişahım, duacınız Sivâsî'den ne za‐rar gördünüz ki, katletmek istersiniz? Allah Teâlâ vücudunu korusun şimdi bir şimşek ça‐kıp bu sarayın bir taraf ını yakıp yıkacak olsa, o zaman bir uyanma gelmez mi?" dediğinde, gökte bulut ve şimşek eseri yok iken büyük bir gürültü kopup, şimşek çakar. Padişah Sivâsî Efendi'nin eline yapışıp,
"A Sivâsî! Sen ne kuvvetli bir er imişsin ki, bununla onbeş keredir seni katletmeğe niyet ederim de her birinde başıma türlü belâlar gelip, mani olur. Şimdi de eğer," Allah vücu‐dunu korusun" demeseydin, bu yıldırım beni de yakardı." deyip ondan af dilemiştir. Nazmî Efendi bu durum karşısında;"şehid olan meşâyih bu kudret ve tasarrufa kadir olama‐mışlardır." demek suretiyle onun büyüklüğünü dile getirmiştir.]18
18 (GÜNDOĞDU, 1997), s. 76‐77
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 31/89
NASİHATLERİ
[Abdülmecîd‐i Sivâsî Efendi "Letâifül‐Ezhâr" 19 adlı eserinde sadece muhiblerine değil, bütün inananlara muhtasar olarak zikrettiği nasihatle‐rinde ise şunları söylemektedir:
"Kulun yaptığı amellerin en hayırlısı, i'lâ‐yi şer'‐i Muhammedi'de dikkat‐i fikr ve iz'ân‐ı mütâla'â etmek ve ehl‐i gayret olan mütedey‐yin kullarla meşveret etmektir.
Kulun iyi hâli: kalbin maruz kaldığı beşerî havâtırlar, nefsânî vesveseler ve dünyevî istek‐lerin sakin olduğu zamandadır.
Kulun en güzel ibâdeti ise: Allah Teâlâ’nın her hâlini görüp, bildiğini düşünerek kendini her an O'nun huzurunda bilip ona göre edebe riâyet
19 Sivâsî, Letâifu'l‐Ezhâr ve Lezâizü'l Esmâr, Süleymâniye Ktp., Mihrişah Sultân, No: 255, vr., 161b‐162b.
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 32/89
32 Abdülmecîd‐i Sivâsî Efendi
etmesidir.
Her kimden hak söz işitse söyleyeni bırakıp, söze ve söyletene bakıp, Hak için hak sözü ka‐bul edip huzursuz olmamaktır. Zira ulemânın büyükleri derler ki;
"Hak söyleyiciler, Hakk dellâllarıdır." Şu hâlde
dellâlın şekline ve sözüne bakmayıp, hak metama bakıp onu almaya gayret etmek, insaf ve basiret ehlinin alâmetidir.
Tüm ayıpların başı kibirdir. Kibrin başı ise Hakk‐'ın emrine muhalefet ve tekebbür ve kavl‐i Hakk'a ucb satmaktır.
Cümle a'mâl‐i sâlihânın başı, sabır mahallinde sabır ve şer'a muvaf ık şiddet ve gazap mahal‐linde gazap, sevdiğini Hakk için sevip, sevmedi‐ğini Hakk için sevmemektir.
Her hâlde fikir ve teemmül etmeden birisi işle‐mek mûcib‐i şer ve ba'is‐i nedamettir.
Halka bakıp kendi ayıbın aramamak sebeb‐i şehvet ve tama' ve hubb‐ı câh20 ve ba'is‐i 21 humk 22 ve hubb‐ı dünyâ ve temeddühdür.23
Ölümü unutup daima merâtib‐i dünyeviye tale‐binde ve hasmından intikam almak maslaha‐
20 Hubb‐u cah: Makam ve mansıb sevgisi
21 Ba’is: (Ba's. dan) Gönderen. Sebeb olan. İcab ettiren. 22 Humk: Ahmaklık. Bön olmak. Aklı az olmak. 23 Temeddüh: Kendi kendini övme, beğendirme; böbürlenme.
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 33/89
Kaza ve Kader Risâlesi 33 tında olmak, sebeb‐i feth‐i ebvâb‐ı belâ24 ve zahmet ve ba'is‐i hırs ve haseddir.
Hak söylemeyi ar edip yahut başkasının hâtırı için sükût ve sükûn gadab‐ı Hakk'a sebeptir.
Hak için intikam almak hükkâma25 farzdır.
Ebvâb‐ı rahat riyâzet‐i vusta ile rüşveti kahr ve faydalı ilimle meşgul olmak, doğru sözlü sâlih arkadaşla mukarenet, kötü arkadaştan uzlet, mahâlsiz sözden sükût, mâlâyâni söz ve fiilden feragat emr maişette kanâat, dünyanın fani olduğunu daima fikredip hilesinden korkmak, gaflet perdesini bürünüb ölümü unutan gafiller sohbetinden kaçmak, ehl‐i Hakk olanlara tevazu', mütekebbir ve zâlim olanlara Hakk için tekebbür, güzel huylu ve tatlı dilli olmak, halkın cefasına sabr, elem ve şiddet deminde rızâ ve tahammül, bi't‐tab' şecâ'at ve gördüğü aybı örtmek mü'minin yerine getirmesi gereken şi'ârı olmalıdır.26
24 sebeb‐i feth‐i ebvâb‐ı belâ: Bela kapılarının açılma sebebi 25 Hükkâm: Hâkimler, söz sahipleri, devlet adamları. 26 Rahat kapılarını orta bir riyâzet ile rüşveti kahr ve faydalı ilimle meşgul olmak, doğru sözlü sâlih arka‐daşla yakınlık, kötü arkadaştan kaçınmak, gereksiz sözden sükût, boş ve faydasız söz ve fiilden sakın‐
mak, emr maişette kanâat, dünyanın fani olduğunu daima fikredip hilesinden korkmak, gaflet perdesini bürünüb ölümü unutan gafiller sohbetinden kaç‐mak, ehl‐i Hakk olanlara tevazu', mütekebbir ve zâlim olanlara Hakk için tekebbür, güzel huylu ve
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 34/89
34 Abdülmecîd‐i Sivâsî Efendi
Kendilerine kabz hâli vaki olan mürîdlerine Hz. Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellemin ruhu için onbir kere salavât, ricâlu'l‐feth için yirmidört kere, ricâlu'l‐kavm için de sekiz kere İnşirah sûresini okuduktan sonra, kırkbir kere de Hadid sûresi 53. âyetini okuyup, Hz. Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellemin, kutb‐ı
âlemin, Hızır aleyhisselâmın ruhuna hediyye edip,
"Ey (kapalı kapıları) açıcı, ey nurun nuru, ey kalpleri açan (Allah) kalbimi aç ve beni, gizli ve açık her hâlu kârda kalp sıkıntısından, tasa‐dan kederden koru" demelerini ve bu duayı birkaç kere tekrar ederlerse münbasit 27 olacak‐larını söylerdi. Kalbinden mâsivâyı tamamıyla çıkarıp, saffet‐i kalbin hâsıl olmasını isteyen sâliklere
"Allah Teâlâ’m benim gözümde Dünya(ya ait şeyler)'i küçült ve kalbimde senin celâlini bü‐yült ve beni sevdiğin ve razı olduğun şeyleri yapmaya muvaffak et ve kalbimi senin dininde sabit eyle." duasını son oturuşta salâvat dua‐sından sonra okumaya devam etmelerini tavsi‐ye ederdi.
Abdülmecîd‐i Sivâsî Efendi Fatiha Tefsiri'nde28
tatlı dilli olmak, halkın cefasına sabr, elem ve şiddet
deminde rızâ ve tahammül, zarar vermeyen yiğitlik ve gördüğü ayıbı örtmek müminin yerine getirmesi gereken işlerden olmalıdır. 27 Münbasit: inbisat eden, yayılan, genişleyen. 28 Tefsir ‐i Sûre‐i Fatiha, Süleymâniye Ktp. Mihrişah
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 35/89
Kaza ve Kader Risâlesi 35 ise şu nasihatlerde bulunmaktadır:
"her kim ki, gizli şirkten ve imansız olmaktan kurtulmak isterse son tahiyyattan sonra yahut âyet‐el’kürsiden önce:
خ ا ء ي ا ا ن ا و ن ز ح م ف ي م و
“İyi bilin ki, Allah'ın dostlarına korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir.” 29 Her kim de sabah akşam yüz kere
ا إ إ ك ر ش ه د و ـك و ـ ـ ـ ا ح ا د
"Allah Teâlâ'Dan başka ilâh yoktur. O tekdir. Şerîki yoktur. Mülk O'nundur. Hamd ona mah‐sustur. "
derse o gün ve gece şeytândan emin olur.
Yine her kimin kalbine küfür ve ilhadla alakalı büyük vesveseler gelirse, bilsin ki, o kişi Allah Teâlâ'ya yakın olmuştur. Ve yine bilsin ki, o vesvese sâlikin değil şeytanındır. Kendisinin olsa kendi kendine vesvese verip gam çekmez‐di. Bunun ilacı genzinden bir nesneyi çıkarır gibi tükürüp, sonra üç kere;
ا إ إ ح د ا ي 30 demektir. Eğer gitmezse bilmelidir ki, Allah
Sultân No: 300/2, vr. 39b. 29 Yunus, 62 30 Lâilâhe illa‐l’llâh Muhammedün Seyfüllâh
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 36/89
36 Abdülmecîd‐i Sivâsî Efendi
Teâlâ'nın rızasına muhalif büyük bir suçu vardır. Onu aklına getirip tevbe ve istiğfar etmeli sonra üç kere
ا ب ط و اظ ر و ا خ ر و ل و ا و ا م س مي ء ش
ت ا ب س
ا ض ت ا ر ى ا ا إ ة ـق و ل ـ ظ يم ـ ع ـ ا ـ ع ا ـ
demelidir.31
Yine buyururlardı ki: "Allah'ım beni zenginlere, idarecilere, yabancılara ve doktorlara muhtaç etme. Ve beni sadece senin izzetine iltica et‐tir." duâsıyla meşgul olan sâlik, devlet‐i üns‐i billâh'a32 nail olur.
Akşam ile yatsı arası besmeleyle birlikte yüz
kere fatihayı okuyup âmîn dedikten sonra, " آ " ( Yâ Âlif ) diye zikretmenin tarikatın
âdabından olduğunu söyleyen Abdülmecîd‐i Sivâsî Efendi, bunları okuduktan sonra sevabını Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellemin ve silsi‐
31 "O evveldir, sondur, zahirdir, bâtındır. Allah Teâlâ, her şeyi bilicidir. Allah Teâlâ'nın adıyla, Allah Teâlâ
yeter. Allah Teâlâ'ya tevekkül ettim. İşimi ona ısmar‐ladım. Azim olan Allah Teâlâ'dan başka güç ve kuv‐vet sahibi yoktur." 32 Allah Teâlâ’nın yardımına bağlanmayı ünsiyet eder ve görür.
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 37/89
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 38/89
38 Abdülmecîd‐i Sivâsî Efendi
Havâtırı ve vesveseyi yok etmenin ilâcı, izin verilen zikirle meşgul olup, mürşidin hayalini hâtıra getirmektir. Eğer yok olmazsa dimağın‐dan bir şeyi çıkarır gibi üç kerre kuvvetlice ne‐fesini yukarı çekip, Tevhîd'le meşgul olmalıdır. Yine yok olmazsa bunun günahından kaynak‐landığını bile ve inkisar edip nedametle üç kere
hâlis niyetle:
"Allah Teâlâ’nın kötü kabul ettiği söz, fiil, dü‐şünce, işitme ve görmenin hepsinden Allah'a sığınırım. Güç ve kuvvet ancak Allah'ındır." demelidir.
Yine buyurdular ki, sekiz rekât duhâ namazı kılıp, her ilk rekâtta sûre‐i Ve'ş‐Şems, her ikinci rekâtlarda sûre‐i Duhâ okunması feth‐i tarîk, feth‐i dünya, feth‐i âhirete35 sebeptir. Fakat sâlik tüm hareketini, duruşunu, tâatını ve
ibâdetlerini Allah Teâlâ rızâsı için yapması gere‐kir. Zira dualar ve esmalar bu surede mutlaka hassasını verir. Halk ve Allah Teâlâ nezdinde muhterem olmak isteyen, gıybet etmesin. Kişi‐nin yüzüne gülüp, gönlünü yıkmasın. Halka insaf ile Hakk'a riyasız ihlâs ile nefse kahr ile kendinden büyüğe hizmet, küçüğe şefkat, düş‐mana hilm, afv ve güler yüz, dostuna nasihat, fakire ihsan, cahiller meclisinde sükût, ulemâ yanında edebe riâyet etmek akıl için yeterli nasihattir.]36
35 Tarikat, dünya ve ahiret işlerinin düzelmesi ve kolaylaşmasına 36 (GÜNDOĞDU, 1997), s. 85‐87
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 39/89
KÂMİL MÜRŞİDE TABİ OLMANIN GEREĞİ YE
SAHTE MÜRŞİDE ALDANMAMANIN ZARURETİ
Abdülmecîd‐i Sivâsî Efendi'ye göre henüz beşe‐riyet evinden dahi dışarı çıkmamışken "ruhani mi'raca Hakk'a ulaştım ve geri geldim" diyen yalancıdan kılavuz edinenlerin sonu, helak ol‐mak veya şeytâna gıda olmaktır. Çünkü ehl‐i sünnet ulemâsının yolundan ayrılanın hali zın‐dıklık vadisinde helak olmaktır. Eğer bu itikadle ölürse cehennemde ebedi olarak kalacağı mu‐kadderdir. Onun için mürşidler demişlerdir ki, "şerî'atin usulünü yitiren Hakk'a ulaşmaya güç yetiremez." Şu halde cahil olduğu halde haki‐kati bildiğini iddia edenlerden şeytandan daha fazla korkup kaçmak lâzımdır. Zira cin şeytânları görülmez bunlar insan şeytanlarıdır, görülür. Onun için "Böylece biz, her nebiye insan ve cin şeytânlarını düşman kıldık..."37 âyetinde tehli‐kelerine dikkat çekilerek, insanlar cinlerden önce zikredilmiştir. Abdülmecîd‐i Sivâsî’ye göre ümmi olan sâlike öncelikle gerekli olan kelâm okumak, ikinci olarak namazın şartları, üçüncü olarak da oruç, zekât, talâk ve kerahetlerle
alâkalı kitâpları okuyup öğrenmektir. Zira mari‐fet ve hakikat binası şerî'at temeli üzerine
37 En’âm, 112
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 40/89
40 Abdülmecîd‐i Sivâsî Efendi
yapılır. Temelsiz bina ise yıkılmaya mahkûm‐dur. Salik bu söylenilenleri yerine getirdikten sonra haram ve helâli öğrenip Allah Teâlâ'dan korkması gerekir. Takvayı öğrendikten sonra da vusule ermek için "...O'na yaklaşmaya vesile arayın..." 38 âyetinde işaret edildiği üzere şerî'at ilmini bilen bir mürşide tabi olması gere‐
kir. Çünkü kişi ancak kâmil bir mürşide tabi olmakla tarîkat ve ma'rifet yolunda fenadan sonra melekûtun hakikatine ulaşır. Abdülmecîd‐i Sivâsî Efendi, şeyhinden, "sûfi çoğaltmaya gayret eden şeyhler arif değil sefihdir." sözünü işittiğini, bunun sebebini sor‐duğunda da onun:
"Kendi nefsi kendine düşman olarak yeterken düşman çoğaltmak akıl işi değildir." dediğini naklettikten sonra, kâmillerin, cezbesi sahih
olmayan kimse ile tasavvuf ve tarikatı
n şartları
‐nı, sonradan kabul etmeyecekleri, tarîkat tava‐sına koyduğunda yandım diye kaçacakları, do‐layısıyla tevhîd yolundaki çabalarının zayi ola‐cağı endişesiyle bey'at almaktan korktuklarını belirtir. Abdülmecîd‐i Sivâsî Efendi onların bu tavrını "şeyhler kuru yere ve havaya kılıç sal‐lamazlar." diyerek açıklamaktadır. Ona göre vâsıl olmadan şeyh olanın davası el vermektir. Yani hakîkî şeyh olmayanın alâmeti, mürid ve muhib çoğaltmak için el vermek, hile, riyâ ve gösterişte bulunmak, kendini sâhib‐i vücûd ve hâl göstermektir. Oysa marifetten nasibi olan onu gizler, olmayan ise açığa çıkarır.
38 Maide 35
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 41/89
Kaza ve Kader Risâlesi 41 Şehâ tevhidin esrarın diyen bilmez bilen demez
Ma'ârifsırr‐ı güftârın diyen bilmez, bilen demez.
Bir başka şiirinde ise bu hususa işaretle Sivâsî Efendi şöyle der
Çü bilmek bilmemektir anı bildim
Nedânem (ben bilmem) ilmi ile kat kat oldum.
Sivâsî Efendiye göre böyle kimselerin bir diğer zararı da, tabi olanlarına taassup yolunu gös‐termektir. Nitekim ona bu hususta uyanlar sair meşâyih ve müridleri beğenmez, nefislerine uyarak ulema ve ehlullâhı sevmezler. Oysa ulemaya muhabbet Kur’ân‐ı Kerim’e muhab‐bettir, düşmanlık ta yine Kur’ân‐ı Kerim’e düşmanlıktır. Bunlar köşesinde oturmuş ve uzlet ehline de ta'n eder, mürid çoğaltmak için kadınlara ve çocuklara el verirler. Burada sâlike gereken nakd‐i kalbi seçmek, övene basirdir, zemmedene kördür deyip, halkın hürmetini ve saygısını Hakk'dan bilip, nefsinden bilmemektir. Çünkü halkın azîz görmesi ile kimse azîz olmaz. "Kim izzet ve şeref istiyor idiyse, bilsin ki, izzet ve şerefin hepsi Allah Teâlâ'nındır..." Bu ma‐kamda sâlike düşen diğer bir husus da riyaset ve şöhreti terk etmektir. Yani sâlik, tâlib olmalı matlup olmamalı, av olmalı avcı olmamalı, fakir olmalı zengin olmamalı, kul olmalı sultân olmamalıdır. Bunlar ebedi saadet sermayesidir ve vusule sebeptir. Aksi ise talihsizliktir.]39
39 (GÜNDOĞDU, 1997), s. 235‐236
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 42/89
ESERLERİ
“Mevlânâ Celâleddîn‐i Rûmî hazretleri, mânevî hâl âleminde, gelip Abdülmecîd Sivâsî'ye; "Be‐nim Mesnevî kitabıma şerh yazmanızı istiyo‐rum." buyurdu. Abdülmecîd‐i Sivâsî Efendi de özür beyan edip;
"Hâşâ benim haddim değildir. Sizin inci gibi sözlerinizi şerh etmek bir yana anlamaktan acizim. Birçok şerhler yazılmıştır. Bizim şerhi‐mize ne gerek var." deyince, Mevlana Hazret‐leri;
"Onlar da güzel, fakat söz başka hâl başkadır. Benim Mesnevî'mi şerh etmek sizin gibi hâl sahibi, kelâm ilminde ve tasavvuf marifetle‐rinde yüksek birisine gerekir." buyurdu. Abdülmecîd Sivâsî hâl âleminden beşeriyet âlemine dönünce, emri birkaç gün ihmal etmiş‐ti. Bir gün yine hâl âleminde iken Mevlânâ Haz‐retleri zuhur edip;
"Size Mesnevî'me şerh yazın demedim mi?" buyurdu. Abdülmecîd‐i Sivâsî Efendi Hazretleri özür beyan etmek istediğinde;
"Biz şimdi sizi topuz ile ikaz ederiz." buyurdu. Ertesi sabah padişah taraf ından iki asker gelip, Şerh yazılmasına dair fermanı ve yüz altın sikke
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 43/89
Kaza ve Kader Risâlesi 43 getirdiler. Abdülmecîd‐i Sivâsî Efendi fermanda;
"Benim fazîletli pederim, bu saat Mevlânâ hazretlerinin Mesnevî'sine şerh yazılmasını emr ediyorum. Biz de emrolunduk." diye yazılı olduğunu gördü. Hemen emre uyup şerh yaz‐mağa başladı. Mevlânâ Celâleddîn‐i Rûmî Haz‐
retlerinin istediği özellikte, nefis bir şerh yazdı
. "Şeyhî" mahlasıyla pek güzel şiirler yazan Abdülmecîd‐i Sivâsî Efendinin birçok kıymetli eseri vardır. Bu eserlerin bazıları şunlardır:
1) Fâtiha Tefsîri, 2) Mesnevî Şerhi: Mevlânâ Celâleddîn‐i Rûmî hazretlerinin Mesnevî 'sine yazdığı çok kıymetli şerhidir. 3) Lezâiz‐ül‐Âsâr ve Letâif ‐ül‐Ezhâr, 4) Mıskâl‐ül‐Kulûb, 5) Şerhun alâ Kasîde‐i Mîmiyye li‐Mevlânâ
Celâleddîn‐i Rûmî, 6) Fezâilü Salât‐in‐Nebî, 7) Dürer‐ül‐Akâid, 8) Dîvân‐ı İlâhiyyât, 9) Şerhu Cezîret‐il‐Mesnevî, 10) Umdet‐ül‐Müsteiddîn fis‐Sarf, 11)Mekâsid‐i Ayniyye ve Mesâid‐i Ervâh‐ı Tay‐yibe ve Ayniyye: Bu eser Şeyh Yâr Ali bin Siyâvuş Divriği'nin Kitâb‐ül‐Mekâsid‐ün‐Nâciye fil‐Mebde‐i vel‐Meâş î vel‐Me'âd adlı eserinin şerhidir.
12) Kahr‐üs‐Sûs fî İlcâm‐in‐Nüfûs, 13)Meyâdîn‐ül‐Fürsân fî Kavâid‐i Fârisiyye. 14) İrâde‐i Cüz'iyye, 15) Hadîs‐i Erba'în.
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 44/89
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 45/89
KAZA VE KADER RİSÂLESİ
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 46/89
Hamd, ancak kendisine ibadet etmemizi, yalnız kendisine boyun eğmemizi emreden Allah Teâ‐lâ'ya olsun. Yerde ve gökte Ondan başka ilâh yoktur.
Salât ve selam, beşeriyetin efendisi, müminle‐rin izzet ve şerefinin dayanağı olan Hz. Mu‐hammed Mustafa sallallâhü aleyhi ve selleme
Onun âline ve “Lâ İlâhe İlla’llah” ilkesinde Onunla ittifak eden ashabına olsun.
Salât ve selâmdan sonra; devlet erkânından Hakka ve Allah Teâlâ’nın rızasına nail olan biri, bu Şeyhi Fakirden:
“Ne olurdu, kaza ve kader hususunda örnek bir eser yazsaydınız. Böylece de bizler helak eden f ırka ve mezhepleri öğrenir ve Allah Teâ‐lâ'nın rızasını kazanırdık.” diye rica ettiler. Hiç bir şeye ilmî sermayesi olmayan bu
fakir de: “Belki ihtimal ki olmaz... Yapamam” deme‐dim. Bütün kuvvet ve kudretini memleketi için sarf etmeğe azimli olan bu fakir” sahife‐i hatı‐
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 47/89
Kaza ve Kader Risâlesi 47 rımda 40 bulunanların o gün bir müsveddesini yaptım. Bazısını Arapça, bir kısmını da Türkçe olarak yazdım. Ömründe bir defa Hakk'a secde eden okuyucularım, bu fakire bir fatiha bah‐şetsinler diye.
Nakd‐i vücudu41 Şeyhî aşka değişmek ister
Gaşşı
na
42
bakma tâki bir kerre ede bazâr
40 O zaman ki hazır bilgilerimle 41 Vücud akçesi, bedenini, kudretini 42 Gaşş: Örtmek, setretmek, Bayılmasına bakma
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 48/89
BU RİSALEYİ NİÇİN YAZDIM?
Bu Risâleyi yazmadaki bütün maksat ve gayemi şu iki hususta toplamak mümkündür:
1— Kudret, izzet ve ikram sahibi kişilere kaza ve kaderin hakikatini beyan,
2— İşledikleri günah ve kusurları, noksan sıfat‐lardan münezzeh olan Allah Teâlâ’ya nispet edilen edepsiz isyankârları reddetmektir.
Bu mesele (kaza ve kaderden bahsetme işinin) zorluğu ve güçlüğü meydandadır. Çünkü Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem bu bahsi konuşmaktan bizleri menetmiştir.43 Edepsiz
43 Ebu Hüreyre radiyallâhü anh şöyle rivayet ediyor: “Kader mevzuunda birbirimizle münakaşa etmekte iken Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem çıkageldi. O kadar kızdı ki, yüzü kırmızılaştı. Hatta yanaklarına sanki nar sıkılmıştı. Sonra şöyle buyurdu: “Size bu mu (kader mevzuunda çekişmemi) emre‐
dildi? Veya bari size bununla mı gönderildim? Siz‐den önceki milletler, bu meşelerle çekiştikleri için helak oldular. Bu mevzuda münazaa etmemenizi ciddi şekilde sizden istiyorum.” (Sünen‐i Tirmizi, Kitabü'ül‐Kader bab: 1, 2216)
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 49/89
Kaza ve Kader Risâlesi 49 günahkârların ve inanmayanların, Allah Teâ‐lâ’ya zulüm isnat ettiğini reddetmek için bu konu da konuşan herhalde özürlüdür. (Yani benim konuda bir şeyler söylemem gerektiği için risaleyi telif ettim.)
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 50/89
NE YAPMAK LÂZIMDIR?
İlim, sahibi herkes bilir ki, bizim için yapılması lâzım iki iş vardır:
a‐Kadere iman etmek,
b‐Cebriyye mezhebinin söylediği zulüm ve tehlikeli sözlerden sakınmak.
Biz bu iki ana hususu da yerine getirmekle mü‐kellefizdir.
Çirkin olan şeylerden ve Allah Teâlâ'nın gaza‐bından korunmak için orta yolu tutmaya mec‐buruz.
Hatalı olan görüşler arasındaki doğruyu araştı‐rarak, amel etmek için tebliğ edilen emirlerin bizzat kendisine ulaşmış oluruz. Bu hususta Allah Teâlâ’dan yardım ve rahmet, insanlığın efendisi Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellemden şefaat umarız.
Allah Teâlâ bilir ancak “Ey Muhammed ümmeti
orta bir ümmet yapmışızdır.”44
âyetinden mak‐sat, cezayı gideren ve kalplerdeki manevi pası
44 Bakar, 143
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 51/89
Kaza ve Kader Risâlesi 51 açan bu manadır. Diğer taraftan: “Zararlı iki işten hafif ve kolay olanını seçmek” 45
“İlim sahipleri için gizli bir şey değildir.” 46
45 Mecelle, 27. Madde 46 Yani kaza ve kader hakkında konuşmaktan Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem bizi menetmiş‐
tir. Diğer tarafta ise Allah Teâlâ’ya zulüm isnadı vardır. Bu iki meseleden birinciyi tercih ederek, âsileri susturmak lâzımdır. Bu iki zarardan ikinciyi seçmek umumi bir kaidedir. (Zararı eşedd zararı ehaf ile izâle olunur)
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 52/89
TEVHİDİN MANASI
Şeyh Muhyiddin‐i Arabî kaddese’llâhü sırrahu’l azîz, Fütuhat‐ı Mekkiyesi’nde: “Ehli Sünnet Mezhebinin İhtiyar seçme dileme görüşünde olduğunu” söylüyor. Ciddi bir şekilde düşünüp tefekkür edersek, itikadımız sarsılmaktan kurtu‐lur. Burada müellif iki çeşit tevhitten bahseder.
1 — Havassın Tevhidi:
Bu avam için cebirdir. Kamil kişilerin hayat bah‐şeden tevhitleri Allah Teâlâ’nın zatı üzerine hiç bir kusur kondurmamaktır. O'na kusur isnat etmek şirktir, küfürdür. Bu ise Allah Teâlâ'nın yok olduğunu kabul etmektir. Hâlbuki yokluk‐tan, var olan bir şey ve var olan bir sıfat nasıl meydana gelir?
İhtiyar etti Cebrî cebr ile Budurur ehli aşkın imanı Cebr‐i âmmı ki, fiili tevhittir. Beyti hassın ehassı erkânı.
Kâmilin per‐ü bâlidir bu kader 47 Nakısa kesr‐i bâl‐ü noksanı 48
47 Per‐ü bâl: Kanadın büyük tüyleri
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 53/89
Kaza ve Kader Risâlesi 53 İhtiyar aslı o kudrete tâbi Kudrete hod vücuttur bânî 49
“Mahv ve fena ehlinin bile ortadan yok olduğu bir zamanda, kulda irade ve ihtiyar nerde kalır, fena mertebesi nerde kalır?50
Ey Şeyhî, sen ki bu sözü söylüyorsun, öyle ise pişman ol. Maddi kisvenden vazgeç.”51
Vedûd ve Kahhar olan Allah Teâlâ cezbe zinciri ve gamzenin, prangası ile âşıkın kalbini tama‐men yağma edip; kuvvet (beş duyu) ordusu aşk sultanının kuvvetli elinde mağlup olunca ken‐dinden geçip bayılır.. O zaman bu kulun ihtiyar ve iradesi nerde kalır?52
48 kesr‐i bâl: Kol 49 Hod: Kendi 50 Mahv: Örf, adet ve alışılan sıfatların kaldırılması.
Fena: Kötü ve yerilen sıfatların yok olmasıdır. Bu hale gelince kul Allah Teâlâ'nın makbulü olur‐ Sü‐leyman Uludağ. KAYSERİ Y.İ.E. Tasavvuf Notları 51 Farsça iki beytin manalarıdır. 52 Rey ve tedbirin sebeplere yapışmanın semeresiz ve neticesiz kalabileceğine inanmanın da Kaza ve kadere inanma olduğuna Hz. Mevlana kaddese’llâhü sırrahu’l azîz şöylece işaret buyururlar: “Firavunun, Allah Teâlâ'nın Takdirini bozmak için tedbir meyânında yüz binlerce çocuk öldürmüş‐
tür. Bu suretle Musa aleyhisselâmın zuhuruna mani olmak istemiştir. Boynuna binlerce zulüm almış, binlerce kana girmiştir. Fakat bütün bu ted‐birlere rağmen Musa aleyhisselâmın doğumuna ve büyümesine hem de kendi evinde rahatça büyü‐
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 54/89
54 Abdülmecîd‐i Sivâsî Efendi
2—Umumun Tevhidi:
Allah Teâlâ’ya cebir isnadı tehlikesinden şiddet‐le kaçınmaktır. Çünkü Allah Teâlâ'ya zulüm ve kötülük isnat etmek sûi edeptir.
Şeytan secde etmekle mükellef ve buna muk‐tedir olarak yaratıldığı halde secde etmedi.
Bunun kötülüğünü ve suçunu ise Allah Teâlâ’ya yükledi. Şeytanın bu hareketi reddedildiği gibi, yaptığı kötülükleri Allah Teâlâ'ya nispet edip: “Ne yapalım kader bu” diyenlerde reddedilir. Çünkü bu gibi düşünce ve itikatlar Allah Teâ‐lâ’nın hüküm ve adaletini yok ettiği için bir nevi inkârdır. Bu yol Allah Teâlâ'ya zülüm isnat ede‐rek zalim mevkiine koymaktır, Allah korusun!
Hâlbuki: “Allah Teâlâ kullarına zerre kadar zulüm etmez.”53 Kulunun zerre kadar zulüm ve küfre kaymasına asla razı değildir. Çünkü böyle
olmasa, hayrı Allah Teâlâ yaratır, şerri yaratmaz dememiz lâzım gelirdi. Hâlbuki hayrı da şerri de Allah Teâlâ yaratır. Her ikisinin de yaratıcısı Allah Teâlâ’dır. Bunlara dâir pek çok âyet ve hadisler vardır. Böyle olmasa bütün bu âyet ve hadisleri inkâr lâzımdır, bu küfürdür.
Bu meselede Hz. Ali Kerremallâhü veche şöyle diyor: “Kaderi, mutlak hüküm ve zorlama, kazayı da, zorunlu ve lâzım zannetmeyin. İşte
mesine mani olamamıştır. Demek ki, dünyadakile‐rin hallerini döndüren Allah Teâlâ değilse niçin haller dileklere aykırı dönüyor.” (Mesnevi, c. 2, b. 763‐775) 53 Nisa, 40
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 55/89
Kaza ve Kader Risâlesi 55 bu, putperestlerin ve Allah Teâlâ düşmanları‐nın sözüdür.”
Bize farz olan: “Allan Teâlâ hayrı da, şeri de yaratır. Cimrilik ve zulmetmekten beridir.” diye iman etmektir. O, kapısına yönelenleri kovmaz. Hidâyete ermek isteyenleri reddet‐
mez. Ve: “Güzel amel yapanları
n mükâfatı
nı
zayi etmez.”54
Allah Teâlâ kuluna, hayır ve şer her ikisini de yapabilme kabiliyeti vermiştir. Âyet ve hadis‐lerden anlaşılıyor ki; kul bu ikiden hayır‐şer hangisine muvafakat ederse, kulun azîm ve kabiliyetine uygun olarak Allah Teâlâ onu yara‐tır. Allah Teâlâ'ya zulüm ve cebir isnadı caiz değildir. Allah Teâlâ iyiyi‐kötüden, hayrı‐şerden ayırma kuvveti (irâde‐i cüziyye) ve hürriyeti vermiştir. Ehl‐i Sünnetin inancı budur Allah
Teâlâ muhakkak, amelimize uygun, azmimize muvaf ık olanı yaratır. Allah Teâlâ şöyle buyuru‐yor: “Sizi de, yaptıklarınızı da Allah yaratmış‐tır.”55
Mesnevi:
“İman ve taat yolumda bir nefes alır da, bir kimse” eğer ziyan ederse ben kâfirim.” 56
Allah Teâlâ buyuruyor ki:
“Her kim de, kendisine doğru yol apaçık belli
olduktan sonra, rasüle aykırı hareketlerde
54 Tevbe, 120 55 Saffat, 96 56 (Mesnevi, 1953), c.1, b. 1299
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 56/89
56 Abdülmecîd‐i Sivâsî Efendi
bulunur ve müminlerin yolundan başkasına uyar giderse, onu, döndüğü sapıklıkta bırakı‐rız. Ahirette de kendisini Cehenneme koyarız ki, o, ne kötü bir dönüş yeridir.” 57
Hulasa, nazil olan âyetler, varid olan hadisler ve alimlerin sözleri kesinlikle delâlet eder ki, fiilleri
seçici olan Allah Teâlâ taraf ı
ndan kulları
na irâde‐i cüziyye verilmiştir. Onun için mükellef ‐tirler ve hesaba çekilirler. Onun için azab veya mükâfat görürüz. Haşa, Allah Teâlâ, iyi kullarını doğru yolla sevk edip, kötü kullarına da güç‐lerinin yetmediği şeyleri emrederek onları zor‐layıp cefa etmez. Allah Teâlâ kullarına nasıl zulüm ve cebreder ki; önce kullarına kudret ve kabiliyet mayası vermiş, ikinci olarak da; “Bir de insana (Hakk ve batıl) iki yol gösterdik.”58 İki yol göstermiştir. Üçüncüsü de:
“Allah Teâlâ, cennet evine çağırır.” 59 Âyeti kerimesinde olduğu gibi, rahmet için Cennete davet etmiştir. Sonra doğruya da, sapığa da hidâyet takdir edilmiştir. Zira hidâyet, herkese yol göstermektir. Bazı kul bu irşadı kabul et‐mez. Bazısı da eder.60
57 Nisa, 115 58 Beled, 10 59 Yunus, 25 60 Ebû Musa'l‐Eşari radiyallâhü anh şöyle demiştir:
Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem Efendimiz buyurdu ki: "Allah Teâlâ'nın benimle gönderdiği ilim ve hidâyetin misali, bir araziye düşen yağmur gibidir. (Bilindiği üzere), bazı araziler var, tabiatı güzeldir,
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 57/89
Kaza ve Kader Risâlesi 57 Bunlar hakkında:
“İman edip de imanlarını zulüm ve şirkle karış‐tırmayanlar var ya işte korktuklarından emin olmak onların hakkıdır. Hidâyete erenler de onlardır.”61 buyrulduğunu açıklar. Bazıları da bu hidâyetten ve irşattan yüz çevirirler ki, bun‐
lar için: “Semûd kavmine gelince: Biz onlara doğru yolu gösterdik de onlar, körlüğü hidâyete ter‐cih ettiler.” 62
“Doğrusu biz ona, gerçek yolu gösterdik, ister şükreden mümin olsun, ister nankörlük eden (Kâfir) ”63
“Hakkı beyan etmek Rabb’ına aittir. Dileyen
suyu kabul eder, bol bitki ve ot yetiştirir. Bir kısım arazi var, mümbit değildir, ot bitirmez, ama suyu tutar. Onun tuttuğu su ile Allah Teâlâ insanları yararlandırır: Bu sudan kendileri içerler, hayvanla‐rını sularlar ve ziraat yaparlar. Diğer bir araziye daha isabet eder ki, bu ne su tutar ne ot bitirir. Bu temsilin biri Allah Teâlâ'nın dininde ilim sâhibi kılınana delalet eder, böylesini Allah Teâlâ benimle göndermiş olduğu hidâyetten yararlandırır; yani hem öğrenir, hem öğretir. Temsilden biri de, buna iltifat etmeyen Allah Teâlâ'nın benimle gönderdiği
hidâyeti hiç kabul etmeyen kimseye delalet eder" (Buhârî, İlm 20; Müslim, Fedâil 15 (2282). 61 En’âm, 82 62 Fussilet, 17 63 İnsan, 3
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 58/89
58 Abdülmecîd‐i Sivâsî Efendi
iman etsin, isteyen kâfir olsun.”64
Bu âyeti kerimelerde, iyilik veya kötülük yap‐mak irşattan sonra kulun irade ve ihtiyarına bırakılmıştır.
“O halde siz, ancak müslüman olarak can ve‐rin”65 Bu âyeti Kerimede Allah Teâlâ, iman ile
ölmeyi kulluğun işareti kabul ediyor. Bütün bunlardan şu gerçeği anlıyoruz ki:
“Ey kullarım! Saadetin ve sapıklığın başlangı‐cını, netice ve mayasını elinize verdim. İrâde ve ihtiyarınız var. Eğri ve doğru yolları bütün vasıflarıyla size bildirdim. İster eğri, İster doğ‐ru olun. Ona göre hesaba çekilirsiniz.”
“Eğer Allah'ın dinine yardım ederseniz, O, size zafer verir.”66 Âyetinde ise; harpte düşmana galip gelmek için Allah Teâlâ'nın kelimesini
dinini yükseltmek ve birde sevgi şart koşulmuş‐tur.
Niyet halis olursa Allah Teâlâ, galibiyet verece‐ğini vaad etmektedir:
“Şu emrettiğim yol; benim dosdoğru yolum‐dur. Hep ona uyun. Başka yollara ve dinlere uyup gitmeyin ki, sizi Onun yolundan saptırıp parçalamasınlar” 67
“Bize itaat uğrunda mücâhade edenlere, (iç ve
64 Kehf, 29 65 Bakara, 132 66 Muhammed, 7 67 En’âm, 153
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 59/89
Kaza ve Kader Risâlesi 59 dış düşmanlarla savaşanlara) gelince, elbette biz onlara (bize ve dış düşmanlarla savaşanla‐ra) gelince, elbette biz onlara bize götürecek yollarımızı gösteririz.” 68
“Deki; Allah, dilediği kimseyi şaşırtır ve kendi‐sine kalbi ile yöneleni hidâyete erdirir.” 69
Bu âyeti kerimelerden Allah Teâlâ’nın hidâyet ve irade‐i külliyesinin, bizim irâde‐i cüziyyemizi kullanmaya ve O'na kalbimizle yönelmeye uy‐gun olduğunu anlıyoruz. Allah Teâlâ, hidâyeti görmek için akıl, idrak ve basiret vermiştir. Hidâyete hizmet için beş duyumuzu ve aklımızı, sebeplerini yaratmıştır. Hidâyetin ne olduğunu anlamak için âyetler göndermiştir.
“Şunu da bilin ki, Allah Teâlâ dilemeyince siz hayır ve şerri dileyemezsiniz.” 70 Allah Teâlâ asıl dileme ve külli irâdesinden kullarına; ruh, akıl ve havass‐ı selime71 vasıtalarıyla cüz'i irâde ve dileme vermiştir. İnsana kendi nefsini kul‐lanmak için kudrette vermiştir. İşte bu kudret ve cüz‐i irâdeyi kendi rızası için kullanana se‐vap, yüz çevirip inat ve kibirlenen ise azap vaad etmektedir.72
68 Ankebut, 69 69 Râd, 27 70 İnsan, 30
71 Havâss‐ı selime: sağlam, kuvvetli, emin hisler ve duygular. 72Bu hususta İzmirli İsmail Hakkı Hazretleri şöyle diyor: “İnsanın ister isteyerek, ister istemeyerek yaptığı
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 60/89
60 Abdülmecîd‐i Sivâsî Efendi
Ebussuud Efendi bazı kitaplarında: “Eğer kullar cebir olunsalardı, (Bir iş onlara Allah taraf ından zorla yaptırılsa idi) Allah Teâlâ’nın faili muhtar olmaması gerekirdi” diyor.
işlerin hepsi Allah Teâlâ’nın yaratmasıyladır. Kader ve Kazayı ilâhi ile meydana gelir... Bizde hem kudret vardır, hem iyiyi‐kötüden ayırma iradesi vardır. 1—Bizim kudretimiz müessirdir. Fakat yaratan de‐ğildir. Yaratan ancak Allah Teâlâ’dır. Kulun bütün fiillerini O yaratır. Kuldaki kudret yaratmaz, fakat müessirdir. 2—Bizde irâde de vardır. Kulda bulunan bir işi yapıp yapmama bakımından birini tercih etme hürriyet ve
irâdesi, Allah Teâlâ taraf ından bir hediyedir. Biz seçeriz Allah Teâlâ’da yaratır. Diğer bir tabir ile ku‐lun irâdesi Allah'ın irâdesine vesile ve sebeptir.” (Dr. Milaslı İsmail Hakkı, 1343), s. 202‐203
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 61/89
KAZA VE KADERİN TARİFLERİ
Kelam kitaplarında Kaza şöyle tarif edilir:
Kaza: İcmâli73 bir hüküm manasına gelir.
Mesela: Umumi olarak bütün insanların ölece‐ğine hükmetmek gibi:
“Her nefis ölümü tadacak...”74 Bu âyeti kerime bu çeşit manaya bir delildir.75
Kader: Tafsili bir hükümdür.
Mesela: Bir kulun falan günde, filan yerde, fa‐
lan sebepten öleceğine hükmetmek gibi. Kader kulları istidadına tabiidir.76
İmam Gazali rahmetullâhi aleyh diyorki:
73 İcmali: kısaca, toplu olarak, tafsilâtsız. 74 Âl‐i İmrân, 185 75 Kaza: “Allah Teâlâ'nın irâde ve takdir buyurmuşolduğu şeyleri zamanı gelince ilim ve irâdesine mu‐vaf ık olarak icad buyurmasıdır.” (Ö.N. Bilmen, İlmi Kelâm Dersleri, s. 316, İstanbul/1339).
76 Kader: Olacak şeylerin zamanı ve mekânı, vasıfları ve hususiyetlerini ve diğer tafsilatını Allah Teâlâ’nın bilip ezelde sınırlayıp ve takdir etmesidir. (a.g.e., s. 315)
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 62/89
62 Abdülmecîd‐i Sivâsî Efendi
“Allah Teâlâ, tamahkârlık ve cimrilikten mü‐nezzehtir. Herkes ne tarafa azmedip yönelirse, doğru ve yanlış neye istidat ve kabiliyeti varsa, Allah Teâlâ onu yaratır.” Âlimlere bu söz açıktır ki, kulun haline göre, kuluna bazen mahv ve bazan isbat olmak mukarrerdir.77
Lakin “yazı
lan bozulmaz” demek, ya bahsi ge‐çen kazaya göredir, icmali bir hüküm manası‐nadır. Ya da:
“Bozulmaz yazılan” demek, halk bozamaz demektir.
Yazar bozar Hüdâ, destindedir Ümm’ül‐Kitab anın 78
77 Mahv: Örf, adet ve alışılan sıfatların kaldırılması. Günahların, kalpteki gafletin, Allah Teâlâ’dan başka‐sıyla meşgul olmanın mahvı gibi üç kısmı vardır. Şibli’ye sormuşlar: “Seni üzgün görüyoruz. Allah Teâlâ seninle ve sen
Onunla değil misin?” Demiş ki: “Ben Onunla olsaydım ben, ben olurdum. Fakat ben Onda mahvoldum” Risâle‐tül‐Kuşeyrî: 39 İsbat: Bir kimse nefsinde bulunan kötülükleri
mahveder ve bunların yerine güzel huyların kaim olmasını temin ederse o, MAHV ve İSBAT sahibi olur. Her ikisi de Allah Teâlâ'nın kudretinden çıkar. Hakkı kulundan gizleyip, nefyetmesine MAHV, açık‐layıp izhar etmesine İSBAT denir. Bunların meydana gelmesi Allah Teâlâ'nın dilemesine bağlıdır (Süley‐man Uludağ. Kayseri Yüksek İslâm E. Tasavvuf notla‐rı, 3. Sınıf, s. 24)
78 Dest : El; Ümmül‐Kitab: Levh‐i Mahfuz. (Birinci beyitte geçen konuyla ilgili olarak Şah Veliyyulah Dehlevi şu bilgiyi veriyor: “... Âlemlerin Rabbı, olayları ve varlıkları, bazen de itibari bir şe‐
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 63/89
Kaza ve Kader Risâlesi 63 Dilâ! Demin şarab eyle, yakup cismin kebab eyle79
Dil ü can meclisi ânın, şarap anın, kitap ânın...
Çünkü: “Allah Teâlâ ne dilerse (onu yapar). Bazısını mahveder, (vücuda getirmez. Bazısını da) vücuda getirir. 80Ana kitap 81 O'nun nez‐dindedir.”82
BEYİT:
Yaratan Hakkdır, amel‐i azm‐i iktiza nefsin dürür.
Kabiliyyet verdi Hakk, kulanmadın, ko illeti.
Ebu‐l’ Muin Nesefi (hyt: Ağustos 1310) bu ma‐nayı bu şekilde açıklamıştır.
Sonra, hayır ve şerde seçici olmanın büyük nuru ve büyük faydası vardır.
kilde tespit etmektedir. Böyle durumlarda kararlaş‐tırılmış bulunan bir şeyi, yine İlâhi arzu ile bozulması mümkündür.” Bu sözüne de Ra'd suresinin 39. âyeti kerimesini delil olarak getiriyor. (Şah Veliyyullah Devlevi Hüccetullahi'l‐Baliğa, c .1, 40. bölüm) 79 Dilâ: Ey gönül 80 İstediğinin hükmünü kaldırır, dilediğinin hükmünü kaldırmaz. Ya da tövbekâr müminin küfrünü giderir,
imanlarını sabit kılar, ya da, eceli yaklaşanı öldürür veya öldürmez. (Çantay: c. 1, s. 375, Not: 29) 81 Her kitabın, her yazılanın aslı olan Levh‐i Mahfuz. Çünkü olacak her şey orada yazlıdır. (a.g.e) 82 Râ’d, 39
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 64/89
64 Abdülmecîd‐i Sivâsî Efendi
BEYİT:
Cürmü nefse nisbet edenler Fenâ Fi’llah olur.83 Bil kâmil‐i Hakk’tan, iç rah‐ı bekadan şerbeti84
İş bu beytimde nihândır eviliya sırrı.85 Bir kadehtir, dolu içersen bulursun haleti
Mısraın biri, hayâli varlığın fâni kılar.
İzzet ı
ssı
nı
duyup, komaz kibirden nefhati.
86
Biri dahi, var eder kâmil‐i kemâlime seni Tev'em olur anda insan ile Kur'an sâdeti.87
Muhyiddin Ârabi kaddese’llâhü sırrahu’l azîz, Fütuhatın 35. babında şöyle diyor:
“Deki: (iyi ve kötü) hepsi Allah Teâlâ taraf ın‐dandır.” 88 âyetine göre, ilmimizle, fiillerden kötü ve çirkin olanları — Allah Teâlâ yolunda nefsimizi fedâ etmek için — nefse nispet ede‐riz. Hayır ve iyi olan şeyleri ise Hakk'a nispet ederiz. Bilhassa — Âyet ve hadislerin ispat ettiğine göre — Hakk ile mahlûk arasında işti‐rak (ortak olma) kokusu vardır. Allah Teâlâ şöyle buyurur:
“Hâlbuki sizi de, yaptığınız şeyleri de Allah Teâlâ yaratmıştır.”89 Ve: “Sana gelen her iyilik Allah Teâlâ’dandır. Sana gelen her fenalık da
83 Cürüm: Günah 84 Rah: Yol,
85 Nihan: Gizli, 86 Issı: Sahip, malik 87 Tev'em: İkiz, İkiz saadeti: Efendi 88 Nisa Sûresi: 78 89 Saffat,96
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 65/89
Kaza ve Kader Risâlesi 65 nefsindendir.” 90, “Herkesin kazandığı hayır kendi faydasına, yaptığı şer kendi zararına‐dır.”91
Diğer âyetlerde ise:
“Sonrada ona hem kötülüğü, hem ondan sa‐kınmayı ilham edene ki..”92 buyruluyor. “Son‐
ra ilham onun, o işi yapma bizim olur.”93 Başka bir âyette de:
“Her birine onlara da, bunlara da, Rabb’ının vergisinden bir biri ardınca veririz. Rabb’ının vergisi kimseden men edilmiş değildir ”94
“Allah Teâlâ dünyada müminlerden de, kâfir‐lerden de ihsanını esirgemez.”95 Bu öyle bir meseledir ki, bunda asla ayrılık olmaz. Allah Teâlâ vereceğini ilham eder, halk ameli eder. Ne keşif yüzünden, ne hayır yüzünden insan
tevhitten ayrı olamaz. Bu meselenin doğrusu şudur ki; emir Hakk ile halk arasında müşte‐rektir. İki taraftan birine mahsus değildir. Çünkü varlık ancak Hakk’ındır. Değişmez. Vü‐cutta değişmek ise sonradan yaratılmışların hükümlerindendir. Şöyle ki; Göz olmasa, hü‐küm zahir olmazdı. Zira fiillerde yaratanla
90Nisa,79, İyilikte fenalıkta Allah Teâlâ’nın yarattığı şeylerdir. Fakat iyilik Allah Teâlâ'ın ihsanı, fenalık kulun amelinin karşılığıdır.
91 Bakara, 286 92 Şems, 8 93 (ÇANTAY, 1962) 94 İsrâ, 20 95 (ÇANTAY, 1962), c.2, s.512
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 66/89
66 Abdülmecîd‐i Sivâsî Efendi
yaratılmış lâzımdır.” 96
Deryayı geçmeğe gemi gerek. Lakin dümenci dümeni istediği tarafa yöneltmeyip, başka tara‐fa tutarsa yollunun hedeften uzaklığı artar. Böylece büyük tehlikeye düşme ihtimali de fazlalaşır. Burada suç geminin midir, kendisine
davet eden zatı
n mı
dı
r, dümencinin midir? Elbette bütün suç dümencinindir.
Allah Teâlâ şu âyeti kerime ile insanları açıkça cennetine, selamet sahiline davet ediyor:
“Allah selam evine Cennete çağırır ve o kimi dilerse doğru yola iletir.”97
Burada Allah Teâlâ insanları kendisine davet eden zattır. Dünya ise kapkara bir denizdir. Gemi insanoğlunun cismi, kaptanı (dümencisi) ise, ruhtur.
Öyle ise ey insanoğlu! Cisim gemisinin yelkenle‐rini Kur’ân‐ı Kerim rüzgarına açarak O'nun çizdiği rotada seyretmeye ve O davetçi Zat'ın irâdesine uygun olarak kullanmaya mecbur‐sun!...
Başka bir örnekte şu olabilir. İlim tahsil eden bir öğrenciye “kitap ve defter kalem al” diye bir kaç lira versen, o da bu parayı boş yerlerde harcasa suç kimindir? Parayı verenin mi, yoksa harcayan talebenin mi? Elbette ki öğrencinin‐
dir. 96 Bu meselenin tafsilatı için Fütuhat‐ı Mekkiye ba‐kınız. 97 Yunus, 25
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 67/89
EY İNSANOĞLU!
Vücudun paradır. Veren Allah Teâlâ’dır. Sana, “Benim rızam için harca, bana yaklaşmaya vesile yap”98 diye verdi. Sen onu gayenin hari‐cinde kullanırsan suç senindir. Fakat fiilini yara‐tan Allah Teâlâ’dır.
Hz. Ali kerremallâhü veche diyor ki:
“Muhakkak Allah Teâlâ bizi seçim yapmada serbest bıraktı. Bize emirler gönderdi. Bunları
yapmak bizim için bir saadettir. Nehiyleri ve yasakları, insanları büyük azap ve cezadan korumak içindir. Bunlar günahlardan korun‐mak içindir. Allah Teâlâ kula ‐döğe, döğe‐ zor‐la kulluk ettirmez. Kulun isyan etmesi ise, Al‐lah Teâlâ’nın onu zapt etmeye gücü yetmedi‐ğinden değildir. Fakat azap ve sevap zulüm ile “tercih bila müreccih”99 sebepsiz tercih ile olmasın diyedir.”
98 “Ey iman edenler! Allah Teâlâ’dan korkun, Ona
yaklaşmak için vesile arayın ve O'nun yolunda savaşın. Tâki muradınıza eresiniz.” (Maide, 35) 99 Tercih bilâ müreccih: Hiç bir üstünlük sebebi yok iken birbirine eşit iki şeyden birisini diğerine üstün tutmak
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 68/89
68 Abdülmecîd‐i Sivâsî Efendi
“Dünya ahiretin tarlasıdır” hükmüne göre, herkes kendi ektiğini biçsin. “Kim ekin zamanı‐nı kaybederse, hasat zamanı pişman olur” fetvasına göre, ekin ekmeyen zulmü kendinden bilsin. Hülâsa herkes kendi gayretine göre, Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellemin risâlet ve nübüvvet çeşmesinden kana kana şerbetini
içsin. Kimsenin Allah Teâlâ ile dava ve husumeti olmasın. Allah Teâlâ üzerinde kimsenin hücceti kalmasın.
“Söyle onlara mademki öyle bir ilminiz yok‐tur. Öyle ise tam ve kâmil hüccet Allah Teâ‐lâ’nın hüccetidir. O isteseydi elbette hepinizi hidâyete erdirirdi.” 100 Bu âyet bu konuyu ne güzel anlatmaktadır.
“Eğer biz dileseydik herkesi elbette hidâyete erdirirdik.”101
Fakat benden çıkan “Cehennemi bütün cinler‐le, insanlardan muhakkak dolduracağım sözü hak olmuştur.” 102 Yani hepsine hidâyeti iste‐medi. Belki kulun işini, gayret ve kabiliyetine, hizmet ve mücahadesine havale etti. Ve:
“Bizim uğrumuzda nefsiyle, şeytanla, din düşmanları ile mücahade edenlere gelince: Biz onlara elbette (bize doğru yürüyüp, bize ulaşa‐
100 En’âm, 149 101 “Eğer nefis hidayet yoluna gitmeye gayretini sarf etseydi, biz de bu hidâyeti lütfederdik” (ÇANTAY, 1962), c.2, s. 735, Not: 17 102 Secde, 13
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 69/89
Kaza ve Kader Risâlesi 69 cağı) yollarımızı gösteririz.” 103 buyurmuştur. Kelâm kitaplarında, bütün Ehli Sünnet ve mez‐heplerinde şöyle beyan edilir: Sonradan kaza‐nılan kabiliyetlere, Kabiliyet‐i Ezeliyyeye galip‐tir.
Meselâ: Bir çocuğa babasından bolca miras
düşüp kötü yolda harcasa, elbette sonunda iflas ederek muhtaç duruma düşer. Ve “Alış verişleri onlara kazanç sağlamamış” 104âyetine muha‐tap olur. Fakat sermaye edip akıllıca kullansa pek çok kazanç sağlardı.
Diğer tarafta fakir ve yetim bir çocuk var. Ebe‐veyninden tek kuruş kalmamış. Lakin dülgerlik veya tamircilik sanatını öğrenmiş ve zengin olmuş. “Allah Teâlâ iyi hareket edenlerin karşı‐lığını zayi etmez.”105
Hayır ve şerri yaratan Allah Teâlâ’dır. Fakat kulun azim, irâde ve ihtiyarına göre yaratmak‐tadır.
Bilinmelidir ki, zalim zulüm sıfatını icraya yöne‐lir, zulüm yapmayı azmedip isterse, Allah Teâlâ onun istediği şeyi yaratır. Bir kimsede zalim ile arkadaşlık eder, onlara karışırsa, Allah Teâlâ onu da zalimlerden eder.
“Zalimlere meyletmeyin. Sonra size ateş çar‐par.” 106 âyeti buna işaret etmektedir‐ Bu
103 Ankebut, 69 104 Bakara, 16 105 Tevbe, 120 106 Hud, 113
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 70/89
70 Abdülmecîd‐i Sivâsî Efendi
âyette geçen “meyletmeyin” kelimesini tefsir‐ciler “azıcık meyletmek” olarak tefsir etmişler‐dir.
Allah Teâlâ her şeyden müstağnidir.107 Kulların istek ve meyillerine göre O kötü sıfatı kullarda yaratmaktan cimrilik etmez. Sonra mahşerde
hesaba çekip, azap eder. Sonra Allah Teâlâ der ki; faydalı ve zararlıyı Kitab‐ı Kadimimde bil‐dirdim, niçin nefsine kıydın. Hâlbuki benim kulum ve muhtacımsın.
“Allah Teâlâ onları bunun için yaratmıştır.”108
Bu âyete göre, ben seni rahmetim için yarat‐madım mı?
Sana doğruyu tavsiye etmedim mi?
Sana kelamımı gönderip, anlayacağın kadar basiret ve akıl vermedim mi?
Ki cennetten vazgeçip cehenneme yuvarlan‐dın?”
“Size iyice düşünecek kimsenin düşünebilece‐ği, öğüt kabul edebileceği kadar ömür verme‐dik mi? Size azap ile korkutan rasül, kitap, akıl, ihtiyarlık ve akrabalarınızın ölümü de gelmişti. ”109 âyeti bunu ifade etmektedir.
107 Müstağni: kimseden bir menfaat beklemeyen, başkalarına ihtiyaç duymayan, gözü ve gönlü tok. 108 Hud, 119 109 Fâtır, 37
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 71/89
ALLAH TEÂLÂ KULLARINA NİÇİN AZAB EDER?
Zulüm eden (zalim), azim ve isteği ile ve Allah Teâlâ’nın razı olmadığı fiili ile zulme meyletmek ve onunla münasebet kurmak sureti ile zalimlik sıfatını kazanır. Bu azim ve istekte ayrıca bir günahtır.110 Bu zulmü işlerse o da ayrıca bir günah olarak yazılır.
110 Bezzaziye ve İhya‐i Ulûmi’d‐din de böyle yazılıdır.
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 72/89
MAZLUMLAR
İnsanlar, bazen Allah Teâlâ'ya kullukta hata ederek, bazen da büyük günah ve cürümleri yaparak Allah Teâlâ'nın azabına müstahak olur‐lar. Sonra Allah Teâlâ
“İşte biz zalimlerden kimini, kimine, yapmakta oldukları günahlar yüzünden böylece musallat ederiz.” 111 Âyetinin hükmünce, kıyamete kal‐
madan büyük belâlar verir.
Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdu ki;
“Benim ümmetim şu ümmeti merhumedir‐Onlar için ahirette azap yoktur. Ancak dün‐yada belâlar, zelzeleler ve katilliklerle azap vardır.”112
111 En’âm, 29 (Başlarına Vali edip hakim yaparız. Veya onlara dost kılarız) (ÇANTAY, 1962), c. 1, s. 205, Not:58 112 Ebû Davud, Taberi, Beyhaki; (Feyzü'l‐Kadir, c: 2, s. 185)
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 73/89
BAŞKALARI İÇİN ZALİM OLANLAR
Bunların bazıları amellerine göre cehennemlik iken, zulme uğrayan birine yardım etmeleri veya Allah Teâlâ'nın dinini yükseltmek ve yü‐celtmek içim çalışmaları sebebiyle; Allah Teâ‐lâ'nın rahmet ve cennetine layık olurlar.
Ya da Allah Teâlâ rahmet edip ‐ahirete koyma‐dan‐ bir zalimi ona musallat ederek, mal ve
nefsine zarar getirerek veya büyük bir semavî musibete uğratarak ahiret azabından kurtarır.
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 74/89
DÜNYADA CEFASINI ÇEKENE AHİRETTE AZAP
VAR MIDIR?
Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdu ki;
“Kime günahı sebebiyle Allah Teâlâ dünyada azap ederse, ahirette ona azap etmez”113
Kudâî’ye açıklamasında şöyle denilmektedir:
“Katillikten dolayı asılan adama ahirette azap olmaz. Çünkü cezasını dünyada buldu.”
Bu meselede ihtilaf ve çok söz vardır. Özeti ise şöyledir.
“Allah Teâlâ ve Rasûlüne (müminlere) harp açanların yer yüzünde (yol kesmek, suretiyle) fesatçılığa koşanların cezası, ancak öldürülme‐leri, ya asılmaları, veya sağ elleriyle sol ayakla‐rının çaprazvâri kesilmeleri, ya da bulundukla‐rı yerden sürülmeleridir. Ahirette de onlara
(başkaca) pek büyük bir azap vardır.”114
113 Câmiu’s‐sağir, c. 2, s. 146 114 Mâide, 33
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 75/89
Kaza ve Kader Risâlesi 75 Bu âyetin tefsirinde bazı müfessirler:
“Zina, katillik ve hırsızlık gibi günahları işleyen biri, dünyada had veya kısas ile cezasını görse, ahiret azabı ondan düşmez. İşte bu âyet buna delildir” Zira âyette “Ahirette ise “bundan baş‐kaca pek büyük bir azap vardır” buyrulmakta‐
dı
r. İbn‐i Hümam ve Zeylaî bu görüşü müdafaa ederler.
Bir kısım âlimler ise:
“Dünyada çekilen ceza had, günahı düşürür.” Çünkü Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Bir kimse bir günah işler ve cezasını dünyada çekerse, bu ceza günahına keffaret olur.” Nihâye sahibi bunu kabul etmiştir.
Fakirin (Abdülmecîd‐i Sivasî Efendi) görüşüne gelince:
“İslam Dininden zorluk ve güçlük kaldırılıp, bi‐nası kolaylık üzerine kurulduğundan, ikinci gö‐rüşü tavsiye ederim. Ayrıca sünnetle Kur’ân‐ı Kerim âyetlerinin neshedilmesi (Hükmünün kaldırılması) nin ahkâm usulünde olması akıl‐dan çıkarılmamalıdır.
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 76/89
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 77/89
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 78/89
78 Abdülmecîd‐i Sivâsî Efendi
Harim‐i127 Kâ’be’de olur mu mihman128 Yolunda çekmeyen hâr‐ı mugaylan 129
Musallat etmedin her bî temizi130 Habibe vermedi, nasrı azizi.
Sahabe olmadın dârından ihraç Demedi Sâdıkûn131 anlara göz aç.
Belî 132 âşık olanlar nice şâna
Belâ tîrine133 oldular nî şâne. Sınûklar sarıcıdır Rabb‐i Cebbâr Sınûk ol sevdiğim tâki sana yâr
Beyim, aşk evveli zahm‐ı134 belâdır Velî encamı ‐eltaf ve atadır
Duyanlar bu gamın zevk‐ü safasın Bıraktılar fena mülkün hevâsın.
Ulular der; ezel benzer gümâna,135 Anın tîrine halk olmuş nişane.
Kaza çevgânına136 top olmuş insan
125 Kûh:f. Dağ. 126 Çak: f. Yarık, çatlak, yırtmaç. Kılıç, bıçak gibi şey‐lerin sesleri. Sabah vakti beyazlığı. Küçük pencere. * Hazır. Amâde. 127 Harîm:Herkesin giremiyeceği, dokunmıyacağı şey. Haram dairesi. * Şerik. * Bir kişinin olup, başka‐sının duhul ve taarruzundan masun yer. * Hacıların Mekke‐i Mükerreme'de giydikleri libas. 128 Mihman: f. Misafir. 129 Hâr‐ı mugâylan: Çölde yetişen bir nevi dikenli çalı. Deve dikeni. 130 Bî temiz: Kirli
131 Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem 132 Beli: f. Evet. 133 Tir: f. Ok. 134 Zahm: Yara, ceriha. 135 Güman: f. Zan. Tahmin. Sanmak. Şüphe
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 79/89
Kaza ve Kader Risâlesi 79 İrâdetten137 yağar üstüne baran.138
Olaydın derd‐i dininden haberdâr, İçüne girmeyeydi gamm‐ı ağyar139
Asel140 içinde yatan mum pür‐nâz141 Ne ateş gamımı var anda, ne hodkâz 142
Kaçan şem‐i 143olsa, ateş olsa başı Ere dûdı 144 semâya, yere başı
Duyanın gammı birdir iki olmaz. Efendi, bir gönülde iki sığmaz145
Gamm‐ı dünya değildir, hâk‐sârın 146 Refiki147 olma değildir, payidarın.148
Değilsin şimdi halinden haberdâr Veli, hulkuma149 gelse murg‐i tayyar 150
Bu sırrı anlayanlar zara151 düştü
136 Çevgan: f. Cirit oyunlarında atlıların birbirlerine attıkları değnek. * Baston, ucu eğri değnek 137 İrâdet: irâde, istek, dileme. 138 Bârân: f. Yağmur. Rahmet. 139 Gamm‐ı ağyar: Düşman üzüntüsü 140 Asel: Bal. Şehd. * Tatmak. * Su akarken yüzünde hâsıl olan kabarcık. * Cennette bir su 141 Pür‐nâz: Çok nazlı 142 Hodkaz: Büyüklük, sevinç 143 Şem: ışık. 144 Dud: f. Duman, sis. Tütün. * Elem, gam, keder, tasa. 145 Dünya‐ahiret 146 Hâk‐sar: f. Toz toprak içinde kalmış. Perişan hâlli. 147 Refik: arkâdaş, ortak, eş, yardımcı, yoldaş.
148 Pâyidar: iyice yerleşmiş, sağlam, devamlı, kadim. 149 Hulkum: İnsan veya hayvan boğazı. Ağızdan mi‐deye giden yol. 150 Murg‐i tayyar: Can kuşu 151 Zar: f. İnleyen, sesle ağlayan. * Zayıf, dermansız.
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 80/89
80 Abdülmecîd‐i Sivâsî Efendi
Aceb âvâre hoş bâzara düştü Rakîb ve muhtesibtir152 ince kıldan Urur bûr153 gavs‐ı154 tir155 ile gözünden
Yerindedir vefası, hem cefâsı Duyana tatlıdır gam u belâsı
Tılsımı156 cism‐i insan özüne sırdır.
Zuhuru kesret157 ü pinhânı158 birdir.
Cihanı suret olmuş bir muamma159 Ne fehmetsin,160 ne görsün anda âmâ?
Ne tarfa161 katradır, ummana sığmaz
152 Muhtesib: (Hisab. dan) Belediye işlerine bakan memur. * Kanundan ziyâde idâri ve örfi işler için karar veren. İhtisâb ağası. İhtisab: Hesab sorma, mes'uliyet. * İhtisab dâiresinin aldığı vergi. * Emr‐i bilma'ruf nehy‐i an‐ilmünker vazifesi, * Ceza. * Eskiden belediye işlerine bakan memurun işi ve dâiresi. 153 Bûr: yük. Hayırsız kişi. * Ekine elverişli olmayan tarla 154 Kavs: Yay, yay gibi olan 155 Tir: f. Ok. 156 Tılsım: herkesin bilip çözemediği gizli şey; gizli sır, fevkalâde kuvvet ve tesire sahip olan şey. 157 Kesret: Çokluk, sıklık. * Bir şeyin ekserisi ve mu‐azzamı. Bolluk. 158 Pinhan: f. Gizli, saklı, hafi, mahfi, mestur, müstetir 159 Muammâ: bilmece, anlaşılmaz iş, anlaşılması. zor olan sır, bilinmeyen hâl, karışık şey.
160 Fehm: anlamak; anlayış, zihnen kavrayış. 161 Tarfa: Ilgın ağacı. Katra (Katıran) Siyah, sert koku‐lu, süretle yanan, hararetli, keskin ve suda erimeyen bir madde Buradaki mana: ne iyi ne kötü anlaşılmaz haldedir.
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 81/89
Kaza ve Kader Risâlesi 81 Ne güne zerredir, tâbâna162 sığmaz.
Aceb âcûbe sandık163 muhaffel164 İcazetsiz kimise vurmaz el
Aceb âcûbe165 âfâka166 olubdur. Dışı kayıt167 u içi ıtlak168 olubdur.
Benim can garibim ola kurban Ana kim sırr‐ı Hakk‐ı ede iz'an.169
Demek halk zulme müstahak170 oldu Sanma kim zulmeden, muhik171 oldu.
Hangi mezhepte var durur bu kelâm? Ki helâl ola, bazı zulüm haram?
Bunu şeytan avâne 172ders etti Dillerine bu şahı
173 gars 174etti.
162 Tâbân:f. Işıklı. Parlak. * Parlayan güneş. 163 Zannettik 164 Haffe: (C.: Hıff) Çulhaların bez sardıkları ağaç. 165 Acube: Tuhaf kimse; mecaz: Tuhaf, alışılmadık, garip şey. 166 Afak: Ufuklar. Yerle göğün birleştiği gibi görünen uzak dâire. 167 Kayıt: Bağlamak 168 Itlak: Salıvermek. Bırakmak 169 İz'an. Basiret. Anlayış. * Teslim olup itaat etmek. * Akıl. Zekâ. İnanç. İdrak. Bilmek. 170 Müstahak: Hak eden, hak etmiş. * Kendisi ka‐
zanmış. 171 Muhik: Haklı, doğru. 172 Avane: yardımcılar. 173 Şâh: Dal, budak 174 Gars: Ağaç fidanı dikmek. * Dikilmiş fidan.
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 82/89
82 Abdülmecîd‐i Sivâsî Efendi
Hasr‐ı dâreyne175 mazhar 176 oldular. Semm‐i zakkumdur177 bu şâhi semer 178
Kerbelâ’da şehid olan ŞAHI179 Müstahak sanma zulme vallahi.
“ŞEYHİYA” aç gözün, uyar canan, İtikat aslıdır, Müslümanın.
175 Dâreyn: her iki dünya. Dünya ile Âhiret.
176 Mazhar: sahip olma, nâil olma, şereflenme, ka‐vuşma, ortaya çıkma ve görünme yeri. 177 Semm‐i zakkum: Zakkum zehri 178 Semer(e): Meyve, yemiş mahsul. Verim. Netice. 179 Hz. Hüseyin aleyhisselâm
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 83/89
İTİKADDA DÖRT MEZHEP VARDIR
Perdeler kaldırılınca itikat da dört mezhep ol‐duğu görülür.
1—Kaderiyye:
Kaderi tamamen ortadan kaldırırlar. Bütün fiillerinde kulun serbest olduğunu söylerler. Kul fiilinin yaratıcısıdır Sahih hadiste Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem bunlar için:
“Ümmetimin mecusi (ateşe tapan) sidir”180
itabını181 layık görmüştür.
2— Cebriyye:
Bunlar kulun iradesini (İyiyi‐kötüden seçme hassasını) tamamen ortadan kaldırmışlardır. Sadece kadere itimat etmişlerdir. Suç ve günah‐
180 Hadisi Şerifin tamamı şöyledir: “Kaderiyye mezhebi bu ümmetin mecusileridir. Hastalanırlarsa onları ziyaret etmeyin, ölürlerse cenazelerinde bulunmayın.” (Sünen‐i Ebu Dâvud, Kitâb’üs‐Sünne,
Babü'l‐Kader. c. 4, s. 222) 181 İtab: Tekdir etmek. Şiddetle hitab etmek. Azar‐lamak. Terslemek. Paylamak. Rencide etmek. Darıl‐mak.
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 84/89
84 Abdülmecîd‐i Sivâsî Efendi
larını şeytan gibi Allah Teâlâ'ya nispet etmişler‐dir. Bu cihetten batıldırlar.
3 — Mutezile:
Bunlar şu âyeti kerimeyi inkâr ederler.
“De ki, iyi ve kötü hepsi Allah taraf ındandır.” 182
“Şerri yaratan kuldur, fakat hayrı yaratan Al‐lah Teâlâ’dır” derler. Bu biçare ve sefihler sa‐dece akıllarına dayanırlar. Kısa akıllarını kâmil, nakil’e (âyet ve hadislere) tercih ederler.
“Ki ne önünden, ne ardından ona hiç bir batıl yanaşıp gelemez. O, bütün kâinatın hamd ettiği, O yegâne hâkim ve hikmet sahibi Allah Teâlâ’dan indirmedir.” 183âyetini unuturlar.
Allah Teâlâ’yı şerden tenzih ettiklerini zannedip
benlik ve hodbinliğin184
esiri olduklarından; Kadiri Mutlaka hem acizlik isnat etmiş, hem O'na ortak koşmuşlardır. Küfürlerini atmak isterken, imanlarını kaybetmişlerdir.
4 — Ehl‐İ Sünnet ve’l‐Cemaat:
Allah Teâlâ anların sayılarını artırıp, sabit sözle‐rinde (LA İLÂHE İLLA’LLÂH MUHAMMED’ÜR RÂSÛLÜ’LLÂH) daim söylesin! Orta yolu tutup, nefislerinden irâde ve ihtiyarı tamamen kaldır‐madılar. Kaza ve Kaderi Allah Teâlâ'dan nef ‐
182 Nisa, 78 183 Fussilet, 42 184 Hodbinî: f. Hodbinlik. Kendi menfaat ve lezzetini düşünmek
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 85/89
Kaza ve Kader Risâlesi 85 yetmediler. Kazaya iman ettiler. Allah Teâlâ yaratır, kul ise yapar. Kulun kendi amelini açık‐lamakta, yapmakta cüzi iradesi vardır dedi‐ler.185
İmam Gazzali rahmetullâh‐i aleyh dedi ki:
“Kuvvetli söz budur ki; Allah Teâlâ, bir kula,
taat hükmetse, onu ciddi ve cehd ile karşıla‐mak gerekir. Tâ ki, tevfiki 186 İlâhi daim müyessir 187 ola.”
“Bizim uğrumuzda (nefis, şeytan ve din düş‐manları ile) mücâhede188 edenlere gelince: Biz onlara elbette (Bize doğru yürüyüp, bize vasıl olacakları) yollarını gösteririz.”189
“Eğer günah işlememize hükmetse, tövbe ve istiğfar ile karşılamak lâzımdır. Tâ ki Âdem aleyhisselâm gibi afv olalım.
“(Tevbe ederseniz) Rabbinizin sizi esirgeyece‐ğinizi umabilirsiniz. (Eğer tekrar fesada) dö‐nerseniz biz de (sizi cezalandırmaya) döneriz.
185 Allah Teâlâ bir kulu kör yaratıp, sonra “gör yoksa sana azap ederim” veya sağır edip “işit yoksa sana azap ederim”, ya da dilsiz yaratıp sonra “konuşyoksa sana azap ederim” demeyecek kadar âdil ve merhametlidir. (Sadeleştirenin notu: Zeki Hayran)
186 Tevfîk: Allah Teâlâ'nın kuluna yardım etmesi. 187 Müyessir: Kolay yapan, teshil eden, kolaylaştıran. 188 Mücâhede: cihad etme, din düşmanlarına karşı koyma, çarpışma, uğraşma, çalışma. 189 Akebut, 42
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 86/89
86 Abdülmecîd‐i Sivâsî Efendi
Biz cehennemi kâfirlere bir zindan yaptık.” 190
Eğer Allah Teâlâ kul için nimet hükmetse, bu nimetini artırması için şükür ile karşılamak ge‐rekir.
“Şükrederseniz, elbette sizin nimetinizi artırı‐rım.”191 Bu âyeti kerime buna delildir.
Eğer Allah Teâlâ kul için şiddet ve belâ ile hü‐küm verse, sevinmek ve sevap almak için sabır ile karşılamak lâzımdır. Çünkü
“Allah Teâlâ sabredenleri sever.”192
“Ancak sabredenlere mükâfatları hesapsız ödenecektir.”193 âyetleri ise bunu anlatmakta‐dırlar.
(Kaza ve Kader konusunu tahkik eden hakiki mürşid, müdakkik 194 ve fâziletli Abdülmecîd‐i
Sivâsî Efendinin değerli Risâlesi sona erdi. Allah Teâlâ rahmetiyle yargılasın. Geçmişlerine acı‐yıp, torunlarını hayra ve iyiliğe ulaştırsın.)195
190 İsra, 8 191 İbrahim, 7 192 Âl‐İmran, 146 193 Zümer, 10
194 Müdakkik: inceden inceye dikkatle araştıran. 195 (Bu güzel ve özlü RİSALE, günahkâr Ömer İbni el‐Hac İlyas es'‐Sivâsî taraf ından, hicri 1050 tarihinin Muharrem ayının ortalarında yazıldı.) Allah Teâlâ rahmet eyleye
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 87/89
Kaza ve Kader Risâlesi 87 İÇİNDEKİLER GİRİŞ ................................................................. 3
Ö N S Ö Z ...................................................... 5
TAKDİM ............................................................. 9
KULUN FİİLLERİ ............................................... 12
1 — Mutezile Mezhebi: .............................. 12
2— Cebriyye mezhebi: ................................ 13
3 ‐ Ehli Sünnet vel‐Cemaat Mezhebi: ......... 14
“NE YAPALIM KADER BÖYLE İMİŞ” SÖZÜNÜN
MANASI .......................................................... 20
ABDÜLMECÎD‐İ SİVÂSÎ EFENDİ ........................ 23
NASİHATLERİ................................................... 31
KÂMİL MÜRŞİDE TABİ OLMANIN GEREĞİ YE
SAHTE MÜRŞİDE ALDANMAMANIN ZARURETİ
........................................................................ 39
ESERLERİ ......................................................... 42
BU RİSALEYİ NİÇİN YAZDIM? ......................... 48
NE YAPMAK LÂZIMDIR? .................................. 50
TEVHİDİN MANASI ......................................... 52
1 — Havassın Tevihidi: ................................ 52 2—Umumun Tevhidi: ................................. 54
KAZA VE KADERİN TARİFLERİ ......................... 61
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 88/89
88 Abdülmecîd‐i Sivâsî Efendi
EY İNSANOĞLU! .......................................... 67
ALLAH TEÂLÂ KULLARINA NİÇİN AZAB
EDER? ......................................................... 71
MAZLUMLAR ............................................... 72
BAŞKALARI İÇİN ZALİM OLANLAR .............. 73
DÜNYADA CEFASINI ÇEKENE AHİRETTE AZAP
VAR MIDIR? ................................................ 74
ZALİME RAHMET YOKTUR ......................... 76
BEYİTLER ..................................................... 77
İTİKADDA DÖRT MEZHEP VARDIR ............. 83
1—Kaderiyye: ............................................. 83
2—Cebriyye: ............................................... 83
3 —Mutezile: .............................................. 84 4—Ehl‐İ Sünnet ve’l‐Cemaat: ...................... 84
KAYNAKÇA ...................................................... 89
8/9/2019 KAZA VE KADER
http://slidepdf.com/reader/full/kaza-ve-kader 89/89
Kaza ve Kader Risâlesi 89
KAYNAKÇA
ÇANTAY Hasan Basri Kur'ân‐ı Kerim ve Meâli Kerim [Kitap]. ‐ İstanbul : [s.n.], 1962.
Dr. Milaslı İsmail Hakkı Hakikat‐ı İslâm [Kitap]. ‐
İstanbul : Hilâl Matbaası, 1343. GÜNDOĞDU Yrd. Doç. Dr. Cengiz Abdülmecîd Sivâsî'nin Hayatı, Eserleri ve Tasavvufi Görüşleri [Dergi]. ‐ Erzurum : Atatürk Üniv. İlâhiyat Fak. Tasavvuf Anabilim Dalı,63445 Doktora Tezi,, 1997.
İzmirli İsmail Hakkı Yeni İlmi Kelâm [Kitap]. ‐İstanbul : [s.n.], 1339.
Mesnevi trc:Veled İZBUDAK Mevlâna Celâleddin Rumi [Kitap]. ‐ İstanbul : [s.n.], 1953.
Sultan Veled İbtidaname [Kitap]. ‐ Tahran : [s.n.].
Sultan Veled trc: Melih TARIKAHYA Maarif [Kitap]. ‐Ankara : [s.n.], 1949.