47
İLK TÜRK DEVLETLERİNDE KÜLTÜR VE MEDENİYET Devlet Yönetimi Din ve İnanış Sosyal ve İktisadi Hayat Yazı, dil ve Edebiyat Bilim ve Sanat

İlk türk devletleri̇nde kültür ve medeni̇yet

Embed Size (px)

DESCRIPTION

 

Citation preview

Page 1: İlk türk devletleri̇nde kültür ve medeni̇yet

İLK TÜRK DEVLETLERİNDE KÜLTÜR VE MEDENİYET

Devlet YönetimiDin ve İnanışSosyal ve İktisadi

HayatYazı, dil ve EdebiyatBilim ve Sanat

Page 2: İlk türk devletleri̇nde kültür ve medeni̇yet

1.Devlet yönetimi İslamiyet'ten önce Türkler devlete İL veya EL

demişlerdir

Türkler Hükümdarlarına Şanyü, Tanhu, Hakan, Han, Yabgu, İlteber, İdi-kut, Erkin gibi ünvanlar vermişledir.

Tarih Boyunca Türk Hükümdarlarının Tahta Çıkış Biçimleri:

1. Hanedan üyeleri arasında siyasi ve askeri mücadeleyi kazanan hükümdar olarak tahta çıkıyordu. (En sık rastlanan durum)2. Hükümdarın rakipsiz aday olması (Bu durumda taht kavgası olmadan başa geçiyordu.)3. Seçim Usulü (Kengeş, toy veya kurultay denilen devletin ileri gelenlerinden oluşan meclisin toplanarak hanedan üyelerinden birini tahta geçirmesi.4. Ekber ve Erşed (En yaşlı ve Olgun) olanın başa geçmesi. (Bu yöntem III. Ahmet zamanından itibaren sadece Osmanlı Devleti'nde uygulanmıştır.

Page 3: İlk türk devletleri̇nde kültür ve medeni̇yet

Hakanın Görevleri:

Hükümdarlık güç ve yetkilerini Tanrı'dan

( Tengri ) alan hakanların önde gelen görevi, milletini refah ve barış içinde özgür olarak yaşatmaktı. Ayrıca ülke çapında asker toplamak, orduyu idare etmek, devletin yüksek meclisini yönetmek, hakanın görevleri arasındaydı

Page 4: İlk türk devletleri̇nde kültür ve medeni̇yet

Hükümdarlık Sembolleri:

Türk devletlerinde hakan, idare etme yetkisi ve devlet başkanı sıfatını belirten bazı sembollere sahipti. Bunlar otağ (hakan çadırı), taht, tuğ (sancak, bayrak), davul ve sorguç (serpuş)'tur. Hakan'ın belirli zamanlarda devlet ileri gelenlerine ve halka, törenlerde resmî ziyafet vermesi hükümdarlıkgereğiydi.

Page 5: İlk türk devletleri̇nde kültür ve medeni̇yet

Hatun (Katun):

Hakanın eşine hatun denirdi. Türk devlet idaresinde hatun da söz sahibiydi. Savaşlarda hakanın yanında yer alan hatun, devlet adamı gibi eğitilir ve yetiştirilirdi. Böylece devlet idaresi ve komşu devletler hakkında bilgi sahibi olur, gerektiğinde devlet başkanlığı yapar, elçi kabul eder ve devlet meclisine katılabilirdi

Page 6: İlk türk devletleri̇nde kültür ve medeni̇yet

Önemli not:Tanrı tarafından hakana verildiği

düşünülen yönetme hakkının kan aracılığıyla hakanın bütün evlatlarına da geçmiş olduğu düşüncesi, her prensin ( tegin ) tahtta hak iddia etmesine yol açabiliyordu. Bu suretle kardeşler arasında doğan taht mücadelesi, üstün gelen tarafın hakan olmasına kadar sürerdi. Ancak bu mücadeleler devletin zayıflaması, hatta parçalanmasına dahi yol açabilmektedir.

 

Page 7: İlk türk devletleri̇nde kültür ve medeni̇yet

Kut Anlayışı:

Türkler devleti yönetme yetkisinin TANRI tarafından verildiğine inanıyorlardı. Tanrı tarafından verilen bu yönetme hakkına KUT diyorlardı. KUT'un kan yoluyla hükümdarın tüm erkek çocuklarına geçtiğine inanıyorlardı.

Bütün hanedan üyelerinde KUT olduğundan kendine siyasi ve askeri bakımdan güvenen kişi TAHT KAVGASINA girebiliyordu. Bu durum Türk devletlerini ya iç savaş sonucu istikrarsızlığa, yada bölünmeye götürüyordu.

Türk töresinde ana-babaya itaat esas olmasına rağmen, hükümdar bunun dışında tutulmuştur. Devletin devamı için baba-oğul veya kardeşlerin birbirleriyle mücadelesi normal karşılanmıştır. Çünkü bu sayede en güçlü ve en yetenekli kişi devletin başına geçecektir.

Page 8: İlk türk devletleri̇nde kültür ve medeni̇yet

İkili Yönetim (Çifte Krallık) Nedir?

Türk Devletlerinde hükümdar yönetimi kolaylaştırmak için ülkeyi SOL (Doğu) ve SAĞ (Batı) olmak üzere ikiye ayırırdı. Ortada (Merkezde) ise asıl hükümdar bulunurdu. Sağ ve Solda ise Hanedan üyelerinden YABGU'lar bulunurdu.

Eski Türklerde siyasi teşkilatlanmanın en üst kademesini "İL" meydana getiriyordu.Bodun'lar ve Boy'ların merkezden idare edilmesi sayesinde İl'de birleşmiş olan halk, "töre" denilen ortak idari ve hukuki düzenle yönetilirdi. Demek ki Türk"il"i yurdu koruyan, milleti huzur ve barış içinde yaşatan bir siyasi kuruluştur.

Page 9: İlk türk devletleri̇nde kültür ve medeni̇yet

MECLİS VE HÜKÜMET:

Türk Meclislerine TOY, KURULTAY veya KENGEŞ denilirdi.Kurultay'da devletin ana meseleleri görüşülür, hükümdarın ölümü, savaş veya milli felaketlerde kurultay toplanırdı.

AYGUCI : Hükümet başkanı(başbakan)BUYRUK : BakanTAMGACI: Dış siyaset işlerini yürüten görevlilerEski Türk Devletlerinde diğer devlet görevlileri şunlardı:TİGİN: Hükümdar çocukları (Tekin)ŞAD : Diğer Hanedan mensupları

Bunların dışında İnal, inanç, tarkan, bağa, tudun, çor, külüğ, apa, ataman gibi devlet görevlileri de vardı.

Page 10: İlk türk devletleri̇nde kültür ve medeni̇yet

TÖRE

Türk devletinde halkın hak ve hürriyetini istemesi tabii idi. Halkın bu isteği, törenin uygulanması ile karşılanıyordu. Töre, eski Türk hayatını düzenleyen hukuki kaidelerin bütünüydü.

 Türklerde yazılı olmamakla beraber, gelişmiş bir hukuk anlayışı vardı. Bu hukuk kurallarına TÖRE(Türe) denilirdi.        Hükümdarın başkanlık ettiği ve siyasi suçlara bakan yüksek mahkemeye YARGU adı verilirdi.        YARGANLAR(Yargucu) idaresindeki mahkemeler ise adi suçlara bakarlardı.        Hunlar ve Göktürklerde, göçebe hukuku , Uygurlarda yerleşik hukuk anlayışı görülür.        Örneğin ; işlenen adi suçlarda hapis cezası 10 gündür. Bunun temel nedeni, göçebe yaşam koşullarıdır

Page 11: İlk türk devletleri̇nde kültür ve medeni̇yet

Türk Ordusunun başlıca özellikleri şunlardı:

a)- Türk ordusu ücretli değildi.b)- Türk Ordusu daimiydi. (Kadın-erkek her an savaşa hazırdı.)c)- Türk Ordusunun temeli ATLI askerlerden meydana geliyordu.

NOT: Türk ordu teşkilatını ilk kuran METE HAN olmuştur. Mete Orduyu 10'luk sisteme göre teşkilatlandırmıştı. Onluk sistem daha sonra tüm Türk devletlerinde kullanılmıştır. Bu düzen Avrupa'ya Attila ile girmiştir. (Türk ordusu; Çin, Roma, Bizans, Rus ve Moğol Ordu teşkilatı üzerinde etkili olmuştur.)

Türk Ordusunu Silahları: Ok, yay, kement, kılıç, mızrak, kargı, süngü, kalkan vb..

Savaş taktiğinin iki önemli özelliği "Sahte Ricat" ( sahte çekilme ), ve "Pusu" dur.

Bu taktikle Malazgirt, Niğbolu,Mohaç savaşları gibi savaşları kazanmışlardır.

Savaş stratejileri "keşif seferleri" ve "yıpratıcı savaşlar" a dayanır.

Sınır boylarında tampon bölgeler bırakmışlardır.

Askeri alanda Çin, Roma, Bizans, Rus, Balkan Slavlarını ve Moğolları etkilemişlerdir.

Page 12: İlk türk devletleri̇nde kültür ve medeni̇yet

2.Din ve İNANIŞ Göktanrı Dini: Türklerin İslamiyet'ten önceki dini

Göktanrı diniydi. Bu dine göre Türkler;* Tek bir Tanrının evreni yarattığına ve gökte oturduğuna inanıyorlardı.* Öldükten sonra dirileceklerine inandıklarından, ölülerini atı, eşyaları ve silahıyla birlikte gömüyorlardı.* Cennet'e UÇMAĞ, cehenneme ise TAMU diyorlardı.* Mezarlara ölünün, sağlığında öldürdüğü düşman sayısı kadar BALBAL adı verilen küçük heykeller dikerlerdi. İnanışa göre, yeniden dirilecek kişi atıyla cennete gidecek, ve öldürdüğü düşmanlar sonraki yaşamında ona hizmet edeceklerdir.* Ölüleri için YOĞ adı verilen cenaze törenleri yapar, ve ardından yas tutarlardı.

Page 13: İlk türk devletleri̇nde kültür ve medeni̇yet

Hun Dininin özellikleri :Dağ, vadi, göl gibi tabiattaki bazı varlıklar

kutsallıklarını korumaya devam etmiştir.Gök asıl tapılan unsur haline gelmiştir. Gök için "Tengri" kelimesini kullanmışlardır.Atalarının ruhlarını da kutsal kabul etmişlerdir. Bu nedenle ataların mezarlarına dokunma savaş sebebi sayılmıştır.İyi ve kötü ruhlara , fal ve büyüye inanmışlardır. Ölülerin kötü ruhlardan kurtulması için uzun süre bekletmişlerdir.Cesedin kokmasını önlemek amacıyla mumyalamışlardır.

Page 14: İlk türk devletleri̇nde kültür ve medeni̇yet

Göktürklerde Din :Evrenin üst üste gelen katlardan oluştuğuna

inanılmıştır.Gök'ün onyedi, yerin altının ise yedi kattan oluştuğuna inanırlardı. Bu ikisinin arasında insanların yaşadığı yeryüzü bulunurdu.Tek tanrı inancına bu dönemde ulaşılmıştır. Bütün evren göğün en üst katında oturan Tanrı'ya itaat ederdi.Göktürkler Tanrı'ya "Türk Tanrısı" adını vererek onu millileştirmişlerdir. Tanrı'ya ; Ugan , Bayat , Ulu Yaratgan da demişlerdir.Bazı kutsal saydıkları yerlerde Tanrı'ya dua edip, kurban kesmişlerdir.

Page 15: İlk türk devletleri̇nde kültür ve medeni̇yet

Uygurlarda Din :Önceleri Şamanizm' e inanmışlardır.

Bögü Kağan döneminde Mani dinini kabul ettiler.

Orta Asya'da Türkler'de ilk kez göktanrı din inancı dışında başka bir dini kabul etmesi.Doğu Türkistan Uygurları " Budizm " i dini inanç olarak benimsediler.

Page 16: İlk türk devletleri̇nde kültür ve medeni̇yet

Hazarlarda Din :

Önceleri Şamanizm'e inanıyorlardı.Sonra devlet yöneticileri ve halkın bir bölümü " Museviliğe " inanmıştır.Hazarlarda son derece geniş bir dini hoşgörü vardır. Müslüman, Hristiyan, Musevi , Şaman dininden olanlar birlikte yaşamışlardır.

Page 17: İlk türk devletleri̇nde kültür ve medeni̇yet

BAZI DİNİ KAVRAMLARKam (Şaman - Baksı): Türklerin din

adamlarına verdikleri isimdir. Şamanlar ; fala bakar, büyücülük yapar, gelecekten haber verir , doktorluk yaparlardı.

Diğer toplumlarda olduğu gibi ayrıcalıklı bir sınıf haline gelmemişlerdir.

Page 18: İlk türk devletleri̇nde kültür ve medeni̇yet

Yuğ: Ölü gömme törenine verilen isim. Acılı bir şekilde törenlerini yaparlardı. Yedi gün sürerdi. Ölü'nün silahları, eyeri , değerli eşyaları ve kurban edilen atı mezara birlikte konurdu.

Page 19: İlk türk devletleri̇nde kültür ve medeni̇yet

Balbal: Ölen kişinin hayatta iken öldürdüğü düşman sayısı kadar taşın mezarın kıyısına dikilmesi ile oluşan anıtlar.( Öbür dünyada hizmetlerini göreceği inancıyla bu taşları dikerlerdi)

Kurgan: Türklerde mezarlara verilen isim.

Page 20: İlk türk devletleri̇nde kültür ve medeni̇yet

Günümüzde Kam (Şaman) Dininden Kalma Geleneklerden Bazıları:

1. Evli çiftlerin üzerine para, buğday, şeker vb. atılması (saçı). "Darısı başına deyimi"2. Kapı eşiğine basmama. ( Ölen atalarının ruhlarının eşikte durduğuna inandıklarından).3. Sadaka verirken başı çevirme.4. Türbe, ağaç ve mezarlara çaput bağlama5. Ölen kişinin evine yemek götürme.

Page 21: İlk türk devletleri̇nde kültür ve medeni̇yet

Türklerin Kabul Ettiği Dinler :

Şamanizm, Manihaizm, Musevilik, Hıristiyanlık, Mazdeizm ( Zerdüştlük), Budizm, İslâmiyet.

Page 22: İlk türk devletleri̇nde kültür ve medeni̇yet

SOSYAL VE EKONOMİK HAYAT

Hun ve Göktürklerde sosyal yapı, göçebe hayata dayalıydı. Bu nedenle Türkler çadırlarda (yurt, otağ) yaşarlar ve bu çadır Türk aile birliğinin kutsal bir sembolü sayılırdı Türk devletleri genel olarak iki sosyal birliğe, aile ve ordu'ya dayanmaktaydı.

Page 23: İlk türk devletleri̇nde kültür ve medeni̇yet

Hun toplumu ordu düzenine göre teşkilatlanıyordu. Bu toplulukta herkes savaşçıydı. Hunların savaş tekniği, göçebe hayatın gerektirdiği özelliklerden doğmuştu.Hun ve Göktürk devletlerinde, bir başkent kurarak oraya yerleşme isteğine karşı çıkılmıştır

Page 24: İlk türk devletleri̇nde kültür ve medeni̇yet

Bilge Kağan'ın surlarla çevrili bir şehir inşa etmesi üzerine, Tonyukuk ; "Eğer, surla çevrili bir şehirde yerleşir ve bir kere yenilirsen esir olursun“ demiştir. Ordu kelimesi , Hunlar ve Göktürklerde, yer değiştirebilen otağlı başkent anlamına gelmektedir.Ordu adının, başkent ve şehirlere verilmesine, yerleşik hayata geçen ilk Türk kavmi olan Uygurlarda rastlanır.

Page 25: İlk türk devletleri̇nde kültür ve medeni̇yet

Türkler göçebe hayat gereği, hayvancılık ve avcılık yaparlardı. Yarı göçebe topluluklarda çiftçilik de görülmektedir. İklim şartlarıyla bağlantılı olarak yaşayan göçebe Türkler, kışı geçirmek için ormanlık veya rüzgarlardan korunan bir vadiyi seçerlerdi. Kışlak denilen bu yerlerde nisan ayı ortalarına kadar kalıyorlardı. Yazın ise, yaylak adı verilen, sulak ve açık otlaklara doğru göç ederek, göl ve ırmak kenarlarında yaşarlardı.

Page 26: İlk türk devletleri̇nde kültür ve medeni̇yet

Türklerde at, göçebe hayatın vazgeçilmez bir parçasıdır. Etini yemeleri, sütünden "Kımız" denilen içki yapmaları, derisini giyimde kullanmaları açısından At büyük önem taşımıştır. Küçük yaşta ata binmeyi öğrenen Türkler, at üstünde alışveriş yapmışlar, yemek yemişler, uyumuşlardır. Attan başka deve, merkep ve katır da göçebe toplulukların ulaşım araçlarını oluşturmuştur.

Page 27: İlk türk devletleri̇nde kültür ve medeni̇yet

Başlıca gıda maddeleri , koyun eti ve süt ürünleridir.Eti uzun süreli koruyabilmek için konserve yapmışlar, Besledikleri hayvanların deri, yün, kıl vb. ürünlerini değerlendirmişlerdir.

Page 28: İlk türk devletleri̇nde kültür ve medeni̇yet

Ekonominin temeli hayvancılığa dayanır. At, koyun, sığır, katır, deve beslenilen hayvanlardır.Demir madeni ve işçiliğinin de ekonomide önemli etkisi olmuştur.İpek yolu, ticari gelirlerin sağlandığı önemli bir ekonomik kaynaktır.Hayvancılık, Ziraat ( Tarım), alınan vergiler ,hediyeler diğer ekonomik kaynaklardır.

Page 29: İlk türk devletleri̇nde kültür ve medeni̇yet

Ticaret

Canlı hayvan, deri, kösele, kürk, hayvani gıdalar satmışlar ; tahıl ve giyim eşyası almışlardır.Asya Hunları, Göktürkler, Uygurlar Çin'le, Avrupa Hunları Bizans'la ticari anlaşmalar yapmışlardır.İpek yolu, ticari hayatın canlı olmasını sağlamıştır. Bu nedenle ipek yolu egemenliğini sağlamak önemlidir.Kürk yolu'nda ise ( Hazar ve Bulgar ülkelerinden başlayıp, Çin'de sona ererdi) sincap, sansar, tilki, samur, kunduz, vaşak kürklerinin ve bunlardan yapılan giyim eşyalarının ticareti yapılırdı.

Page 30: İlk türk devletleri̇nde kültür ve medeni̇yet

Ziraat

İklim ve coğrafi şartların uygun olduğu bölgelerde Tarım yapmışlardır.Buğday, Darı, Kendir, bezelye, bakla, üzüm, bostan yetiştirmişlerdir.Tarımda en çok gelişmeyi Uygurlar göstermişlerdir.

Page 31: İlk türk devletleri̇nde kültür ve medeni̇yet

Türk toplumu;

Oguş          : AileUrug           :Soy=Aileler birliğiBod (Boy) :KabilelerBudun        : Millet denilen birimlerden oluşuyordu.Boyların başında bulunan Bey'ler, töreye göre boyu idare ederlerdi.

Boyların bir araya gelmesiyle Devlet (İL) kurulurdu.

Page 32: İlk türk devletleri̇nde kültür ve medeni̇yet

Türklerde mülk ortaklığı yalnız otlaklara ve hayvan sürülerine aitti. Hatta sürülerde çok kere şahsi mülk halindeydi. Evlenen erkek veya kız, baba ocağından hisselerini alarak ayrılır, yeni bir aile kurardı. Baba evi ise en küçük oğla kalırdı.

Türklerde tek eşlilik yaygındı.

Page 33: İlk türk devletleri̇nde kültür ve medeni̇yet

Kadın hürdü ve Türk topluluğunda saygı görürdü. Ata biner, ok atar, hatta güreş tutarlardı. Namus ve iffetine düşkün olan Türk kadınının savaşta düşman eline geçmesi büyük zillet sayılırdı.

Page 34: İlk türk devletleri̇nde kültür ve medeni̇yet

YAZI, DİL VE EDEBİYAT

Türkçe, Ural-Altay dilleri ailesindendir, Türk yazısının ilk örneğine VIII. yüzyıl başlarından itibaren Orhun Yazıtları'nda rastlanılmaktadır. ( Bu yazıtlarda görülen Türkçe gelişmiş bir dildir.)

Page 35: İlk türk devletleri̇nde kültür ve medeni̇yet

Türk dili, XIII. yüzyıl boyunca, çeşitli alfabelerle ifade alanı buldu. Bunların en eskisi ve Türklere özgü olanı Göktürk,  ikincisi ise Uygur alfabesidir. Bunun dışında Türkler, Soğd, Brahmi, Süryanî, ender olarak Tibet ve Çin alfabelerinden başka, Arap, Kiril ve Latin alfabelerini kullanmışlardır.

Page 36: İlk türk devletleri̇nde kültür ve medeni̇yet

Göktürk Yazısı

En eski Türk yazısı olma özelliğini taşır. V. ve IX. yüzyıllar arasında Yenisey mezar taşları ve Orhun Yazıtları'nda görülmektedir. Göktürk yazısına, karakter benzerliği dolayısıyla, eski İskandinav, Germen yazısı (runik)na benzetilerek, "runik Türk yazısı" adı da verilir.

Page 37: İlk türk devletleri̇nde kültür ve medeni̇yet

Yazı sağdan sola yazılır, kelimeler, aralarına üst üste iki nokta konarak birbirinden ayrılır. Orhun alfabesi 38 harften oluşur. Bunların 4'ü sesli, 34'ü ise sessiz harflerdir.Bu alfabenin ilk örneklerine Orhun Yazıtları'nda rastlandığından Orhun alfabesi de denilmektedir.

Page 38: İlk türk devletleri̇nde kültür ve medeni̇yet

Yenisey mezar taşlarından:

Ugraç derler bana.Ne Ece'me Doydum,Ne kızıma;Ne Bey'ime,Ne dostuma.Ayrılıverdim dünyadan, Daha 43 yaşında.

Page 39: İlk türk devletleri̇nde kültür ve medeni̇yet

Uygur YazısıEski Türklerin yazıda kullandıkları ikinci millî

alfabesi Uygur alfabesidir.Uygur yazısı, Soğd alfabesinden alınmıştır. Uygurlar, Soğd alfabesini geliştirerek, bazı küçük ilave ve değişikliklerle kendilerine özgü bir alfabe haline getirmişlerdir. Uygur yazısı, sağdan sola doğru yazılırdı. Alfabede 18 harf vardır ve harfler genellikle birbirleriyle bitiştirilir.

Page 40: İlk türk devletleri̇nde kültür ve medeni̇yet

VIII. yüzyılın ilk yarısında kullanılmaya başlamış, öteki Türk kavimleri arasında da yayılmıştır. X. yüzyıldan itibaren yerini Arap alfabesine bırakmakla birlikte hemen önemini kaybetmedi. Moğol hakimiyetinin kurulmasıyla (XIII. yüzyıl) yeniden canlanmış, uzun süre Moğolların resmî yazısı olmuştur.

Page 41: İlk türk devletleri̇nde kültür ve medeni̇yet

Bilge Kağan Yazıtı’ndan..

"....... Türk milletinin adı sanı yok olmasın diye babam hakanı, annem hatunu yükseltmiş (olan) Tanrı onlara ülke veren Tanrı (kendilerini) Türk milletinin adı sanı yok olmasın diye beni o Tanrı hakan olarak (tahta) oturttu. Muhteşem bir kavmin üzerine hakan olmadım. İçte aşsız, dışta elbisesiz korkak ve zavallı bir kavmin üstüne hükümdar oldum Küçük kardeşim Kültigin (ve iki şad) ile sözleştik. Babamızın ve amcamızın kazandığı milletin adı sanı yok olmasın diye Türk milleti için gece uyumadım. Gündüz oturmadım. Küçük kardeşim Kültigin ile iki şad ile ölesiye kadar çalıştım.

Bu kadar cehd edip (çalışıp) müttehit (birlik olan) milleti ateş, su (yani vahdetsiz) kılmadım. Ben kendim hakan olduğumda etraftaki yerlere varmış olan kavim ölü ve bitik bir halde yayan ve çıplak olarak geri geldi.

Page 42: İlk türk devletleri̇nde kültür ve medeni̇yet

Orhun Yazıtları'nın Türk Tarihi Açısından Önemi

-Türk tarihi hakkında bilgi veren bu anıtlar, Türkler tarafından yazılmış ilk belgelerdir. -Türk adının geçtiği ilk Türkçe metin özelliğini taşırlar.-Yazıtlarda, Türk adı ilk olarak bir milleti ifade etmek üzere kullanılmıştır.-Türk dili ve edebiyatının en eski örneğidir. -Türk yazısının en eski alfabesiyle yazılmıştır.-Orta Asya kültürünün en açık olarak ifade edildiği belge özelliğini taşırlar.-Yazıtlarda, Türklerin tarihlerinin araştırılmasına imkan veren, ekonomik, sosyal ve kültürel hayatlarıyla ilgili bilgiler bulunmaktadır.-Yazıtlar, sadece mezar taşları olmayıp, bütün Türk boylarına seslenen siyasî bir beyanname karakterini taşımaktadır.

Page 43: İlk türk devletleri̇nde kültür ve medeni̇yet

Başlıca Türk Destanları:

Hunların (Oğuzların) : Oğuz Kağan Destanıİskitlerin (Saka) : Alper Tunga DestanıGöktürklerin : Ergenekon DestanıUygurların : Göç ve Türeyiş DestanlarıKırgızların : Manas Destanı

Page 44: İlk türk devletleri̇nde kültür ve medeni̇yet

BİLİM VE SANATTürkler 1 yılı 365

gün 6 saat olarak hesaplayarak, 12 Hayvanlı Türk Takvimini oluşturmuşlardır. (Türklerin gök bilim ile olan ilgilerinin açık bir kanıtıdır.)

l. Sıçan2. Sığır3. Pars4. Tavşan5. Ejder6. Yılan7. At8. Koy(un)9. Biçin=Maymun10. Tavuk11. İt(=köpek)12. Domuz

Page 45: İlk türk devletleri̇nde kültür ve medeni̇yet

ALTIN ELBİSELİ ADAMUygurlar tahta harflerden

matbaayı ve pamuktan kağıdı yapmışlardır.Madencilikte özellikle de demircilikte ileri gitmişlerdir. (Kazakistan'ın başkenti Alma Ata yakınlarında bir kurgandan çıkarılan "Altın Elbiseli Adam " Türk maden sanatının ne kadar geliştiğini gösterir.)

Page 46: İlk türk devletleri̇nde kültür ve medeni̇yet

Eşya ve binalarda hayvan üslûbu denilen, hayvan figürlerini kullanmışlardır.Halı, Türklerin Dünya medeniyetine bir katkısıdır. (Altaylarda Pazırık Kurganı'nda bulunan halı dünyanın en eski halısıdır. )

Page 47: İlk türk devletleri̇nde kültür ve medeni̇yet

Tonyukuk: Göçebelik iyidir sakın yerleşmeyin!

 

“Türkler’in şehirlerde daha ziyade asker ve idareci olarak yaşadıklarını söylemeliyiz. Buna hayret etmemelidir. Çünkü Türkler yerleşik hayata geçtikleri, şehirlerde oturdukları taktirde siyasi hakimiyetlerini kaybedeceklerine, hatta varlıklarını koruyamayacaklarına inanıyorlardı. Vezir Tonyukuk’un bunu açıkça ifade ettiği görülmüştü. 11. yüzyılda Göçebe Oğuzlar şehirlerde yaşayan eldaşlarını hor ve hakir görüyorlar, yani küçümsüyorlar ve bu yüzden onlara Yatuk (tembel) diyorlar, Yatuklar’a mücadele etmeyen, savaş gücünü yitirmiş insanlar gözüyle bakıyorlardı. 14. yüzyılda Yakındoğu Moğollar’ı arasında, Moğol’un şehirlerde oturmamasıyla ilgili ‘Cengiz Han’ın yasasına dayandırılan’ kuvvetli bir inanç yaygındı. 15. yüzyılda Akkoyunlu Devleti kurucusu Kara Yülük Osman Bey’in oğullarına; ‘sakın oturarak yaşayışa geçmeyiniz, çünkü beylik ve hakimlik yörüklük ve Türkmenlik hayatı geçirmekle olur’ sözlerini sık sık söylediği bilinir. Buradaki yörüklük ve Türkmenlik sözleri ile göçebe hayatı kastedilmiştir.”

(Faruk Sümer, Eski Türkler’de Şehircilik, S.18)