14
MUġ ALPARSLAN ÜNĠVERSĠTESĠ SAĞLIK YÜKSEK OKULU SAĞLIK KURUMLARI YÖNETĠCĠLĠĞĠ BĠLĠM DALI GEÇMĠġTEN GÜNÜMÜZE TÜRK SAĞLIK SĠSTEMĠ VE SAĞLIK REFORMLARI HAZIRLAYANLAR SELĠME ARIKAN DANIġMAN BÜġRANUR ÖZALPER MUġ,2014

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE TÜRK SAĞLIK SİSTEMİ VE SAĞLIK REFORMLARI

Embed Size (px)

DESCRIPTION

türk sağlık sistemi

Citation preview

Page 1: GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE TÜRK SAĞLIK SİSTEMİ VE SAĞLIK REFORMLARI

MUġ ALPARSLAN ÜNĠVERSĠTESĠ

SAĞLIK YÜKSEK OKULU

SAĞLIK KURUMLARI YÖNETĠCĠLĠĞĠ BĠLĠM DALI

GEÇMĠġTEN GÜNÜMÜZE TÜRK SAĞLIK SĠSTEMĠ VE SAĞLIK REFORMLARI

HAZIRLAYANLAR

SELĠME ARIKAN

DANIġMAN

BÜġRANUR ÖZALPER

MUġ,2014

Page 2: GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE TÜRK SAĞLIK SİSTEMİ VE SAĞLIK REFORMLARI
Page 3: GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE TÜRK SAĞLIK SİSTEMİ VE SAĞLIK REFORMLARI

TÜRKĠYEDE SAĞLIK SEKTÖRÜ SAĞLIK SĠSTEMĠ VE MALĠ YAPILARI

Türkiye‟de, 224 sayılı Sağlık hizmetleri sosyalleĢtirilmesi ile ilgili kanun uyarınca

kurulmuĢ, yasal ve örgütsel olarak günümüzde de geçerli olan kapsayıcı/ bütüncül/ tekçil

hizmet tipi sayılabilecek bir sağlık sisteminden, 1980 sonrasında yöneldiği ekonomik ve

sosyal politikalar paralelinde, refah yönelimli tipindeki sağlık sistemi uygulamasına geçmek

amaçlı resmi çalıĢmalar yürütülmektedir.

ĠSLAMĠYETTEN ÖNCEKĠ TÜRK SAĞLIK TARĠHĠ

Orta Asya‟dan batıya göç eden Türkler, yerleĢtikleri üç kıtada(Asya, Avrupa, Afrika)

yüzyıllar boyu hüküm sürmüĢ ve değiĢik halk kitlelerini idare etmiĢ, bu sırada birçok sağlık

tesisi meydana getirmiĢlerdir.

Tıp konusunda Türklerin eski ve köklü bilgi ve tecrübelerinin bulunduğu

bilinmektedir. Bunun sebeplerinden biri, onların göçebe ve savaĢçı bir kavim olmaları ve

savaĢlarda yaralananları tedavi etmek amacıdır. Bunun yanında dini inanıĢlarının önemli bir

rolü olduğu söylenebilir. Eski Türklerin inandığı din olan ġamanizm‟de bazı hastalıkların

sebebinin kötü ruhlar olduğu kabul edilmekte, bu yüzden de ġamanlar, diğer iĢler yanında

tabiplik de yapmaktaydılar.

Türkler bir tür psikoterapi olan telkinle tedaviyi de ön planda tutmuĢtur. Uygurlarda,

dönemine göre oldukça ileri gitmiĢ pozitif bir tıp anlayıĢı vardı ki, bu alan mistik tıp

anlayıĢına göre daha fazla geliĢmiĢti. Tıp öğretimi o dönemin geleneğine uygun olarak usta-

çırak eğitimi Ģeklinde yapılmıĢtır.

ĠSLAMĠYETTEN SONRAKĠ TÜRK SAĞLIK TARĠHĠ

Ġslamiyet‟i kabul eden Türk kavimleri Ön Asya denilen ve Mısır‟ı da içine alan

bölgede yaptıkları camiler, türbeler, medreseler, yollar, köprüler ve kervansaraylarla birlikte,

medeniyetlerini sembolize eden çeĢme, imaret, hastaneler gibi birçok sağlık ve sosyal yardım

tesisleri de inĢa etmiĢlerdir.

11. yüzyılda el-Biruni, özellikle Oğuzların tıbbının, hekimlerinin ve ilaçlarının meĢhur

olduğunu bildirmektedir. Hastalıkların önemli bir kısmının ilaçla tedavi edildiği

anlaĢılmaktadır. Ġlaç anlamında genel olarak „ot‟ ve „em‟ kelimelerini kullanmıĢlardır. El-

Biruni‟ye göre Türkmenlerin (oğuzların) çeĢitli ot ve diğer maddeleri karıĢtırarak elde ettikleri

”mumya” ilacı pek meĢhur idi. KaĢgarlı Mahmud‟a göre, Türk tabipleri 11. Yüzyılda bazı

cerrahi giriĢimlerde bulunabiliyorlardı. Ancak bunun ayrıntısını tam olarak veren bilgi mevcut

değildir. Batı Karahanlılar‟ın ünlü hükümdarı Tabgaç Buğra Han Ġbrahim‟in 1065 yılında

Semerkend‟da yaptırdığı hastanenin vakfiyesi 11. Yüzyıl Türk Dünyasındaki sağlık

hizmetlerinin ne kadar geliĢmiĢ olduğunu göstermektedir.

Büyük Selçuklu Ġmparatorluğu ve sonra Anadolu Selçukluları, gerek Anadolu‟da ve

gerekse hâkimiyetleri altında bulunan diğer topraklarda hastane, düĢkün evleri, koruma

yurtları gibi tesisler inĢa etmiĢ, özellikle tababete çok önem vermiĢ, tıbbi konular ilmi esaslara

bağlanmıĢ, hekimler ve cerrahlar yetiĢmiĢ, tıp medreseleri açmıĢtır. Selçuklular Anadolu, Ġran,

Page 4: GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE TÜRK SAĞLIK SİSTEMİ VE SAĞLIK REFORMLARI

Irak, Mısır, Filistin ve Suriye‟de hastaneler kurulmuĢtur. Musul‟da Atabey Muzaffereddin

Gökbörü zamanında hasta ve körler için sosyal yardım kurumları kurulmuĢ, yetim ve kimsesiz

çocuklar için sütannelerinin de görevlendirildiği yurtlar inĢa edilmiĢtir.

1308‟de Anadolu Selçuklu Devletinin yıkılması üzerine kurulan Anadolu Beylikleri de

Selçuklu tesislerini devralıp yaĢattıkları gibi, bunlara cüzümhaneler ve körhaneler gibi sağlık

tesisileri ile kaplıcalar, imarethaneler (aĢevi), acizevleri Ģeklinde sosyal yardım müesseseleri

açmak suretiyle yenilerini eklemiĢlerdir.

Daha sonra Anadolu Türk Beyliklerini egemenliği altına alan ve Anadolu Türk

Beyliği‟ni yeniden kuran Osmanlı Türkleri, Selçukluların kurdukları vakıf hastanelerini

korumuĢlar ve bunlara yenilerini eklemiĢlerdir.

Osmanlı Devleti‟nde sağlık hizmetlerinin yönetimi hekimbaĢılık müessesesi tarafından

yerine getiriliyordu. 1469 yılında HekimbaĢılara bütün ülkenin sağlık hizmetlerini yürütme

görevi verilmiĢti.

19. yüzyılın ilk yarısında hekimbaĢıların yetkileri giderek sınırlanmıĢtı. Askeri alanda

yetkileri 1837 yılında Harbiye Nezareti‟nde kurulan “Sağlık Dairesi”ne; sivil alandaki

yetkileri ise 1839‟da kurulan Mekteb-i Tıbbiye-i Adliye-i ġahane Nezateri‟ne devredilen

hekimbaĢılık, 1850‟de tamamen kaldırıldı Mekteb-i Tıbbiye-i Adliye-i ġahane sadece hekim

yetiĢtiren bir kurum olmayıp halka sağlık hizmetleri de veriyordu. Bu okula bağlı olarak

Meclis-i Umum-u tıbbiye-i Mülkiye(Sivil Tıp ĠĢleri Kurulu) oluĢturuldu. Bu kurulun görevleri

arasında Osmanlı Devleti dâhilinde çalıĢan hekim, cerrah, eczacı ve diğer sağlık çalıĢanlarını

denetlemek, genel sağlık iĢleri ile ilgilenmek, bulaĢıcı hastalıkları önlemek, yoksullara yardım

etmek, hastaneleri denetlemek ve vilayetlere müfettiĢler göndermek gibi hususlar da

bulunuyordu.

1871‟de uygulamaya koyulan Ġdare-i Umumiye-i Tıbbiye-i Mülkiye

Nizamnamesi(Sivil Sağlık Hizmetleri Genel Yönetimi Tüzüğü), sağlık hizmetlerinin ülke

genelinde devlet eli ile yürütülmesi için örgütlenmeyi öngörüyordu. Her tıp fakültesi

mezununun iki yıl süreyle memleket tabibi olarak görev yapma zorunluluğu vardı. Memleket

tabiplerinin baĢlıca görevleri tedavi hizmetlerinin yanı sıra bulaĢıcı hastalıklarla savaĢ ve aĢı

uygulamaları gibi koruyucu sağlık hizmetleri, adli tıp hizmetleri, bölgelerindeki hastane ve

eczaneleri denetleme idi. Bu tabiplerin maaĢları önceleri belediye tarafından ödenirken, 1888

yılından itibaren doğrudan merkezi hükümet tarafından ödenmeye baĢlandı.

Sivil Tıp ĠĢleri Kurulu, 1906 yılına kadar görevini sürdürdü. Bu kurul 1906‟da Meclis-

i Maarif-i Tıp, 1908‟de Meclis-i Umum-u Tıbbiye-i Mülkiye ve Sıhhiye-i Umumiye adını

alarak benzer görevleri yürütmeye devam etmiĢtir. 1912 yılında “Sıhhiye Müdüriyet-i

Umumiyesi TeĢkilatına Dair Kanun-u Muvakkat” ile bu Kurul kaldırılarak, ülke genelindeki

sağlık hizmetleri Dahiliye Nezareti bünyesinde kurulan Sıhhiye Müdüriyet-i Umumiyesi

(Sağlık ĠĢleri Genel Müdürlüğü) tarafından yürütülmeye baĢlanmıĢtır.

Çıkarılan Vilayet-i Ġdare-i Sıhhiye Nizamnamesi (tüzük) ile illerdeki sağlık

müfettiĢleri Sağlık Müdürlüklerine, memleket tabipleri de Hükümet Tabipliklerine

Page 5: GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE TÜRK SAĞLIK SİSTEMİ VE SAĞLIK REFORMLARI

dönüĢtürülmüĢtür. Sağlık Müdürlükleri ve Hükümet Tabipliklerinin görev alanı çevre sağlığı

ve iĢ sağlığı hizmetlerini de içerecek Ģekilde geniĢletilmiĢtir. Ayrıca il ve ilçelerde o bölgenin

en yüksek idari amiri baĢkanlığında çalıĢan Sıhhiye Meclisleri oluĢturulmuĢtur.

1914‟te Dâhiliye Nezaretinin ismi Dâhiliye ve Sıhhiye Nezareti olarak değiĢtirilmiĢ,

Sağlık Hizmetleri de, Bakanlık bünyesinde yer alan Sıhhiye Müdüriyet-i Umumiyesi,

Karantina Ġdaresi ve Hicaz Sıhhiye Ġdaresi olmak üzere üç birim tarafından yürütülmeye

baĢlanmıĢtır.

TÜRKĠYE CUMHURĠYETĠ’NĠN SAĞLIK POLĠTĠKALARI

1920-1923 KURTULUġ SAVAġI DÖNEMĠ TBMM HÜKÜMETĠ SAĞLIK

POLĠTĠKALARI

20 Nisan 1920‟de ilk defa toplanan TBMM‟nin çıkardığı 2 Mayıs 1920 tarih ve 3

numaralı “Büyük Millet Meclisi Ġcra Vekillerinin Sureti Ġntihabına Dair Kanun” ile

oluĢturulan 10 Bakanlık arasında Sıhhiye Ve Muavenet-Ġ Ġçtimaiye Vekâleti de bulunuyordu.

Ankara Vilayet Konağı‟nın bir odasında bir sağlık görevi ile bu görevi yürütmeye

baĢlayan Dr. Adnan Adıvar, öncelikle Ġstanbul Hükümeti Sağlık Örgütü‟nün bütün kanun ve

nizamnamelerini temin etmiĢ, görev yapan hekimlerin listesini oluĢturmuĢ, küçük bir merkez

örgütü kurarak taĢrada mevcut sağlık birimlerinin göreve devamını sağlamıĢtır.

Yeni hükümetçe, merkezde Hıfzıssıhha Dairesi, Sicil Dairesi, Muhasebe ve Evrak

Kalemi kurulmuĢ, taĢrada eski Sağlık Müdürleri, Hükümet, Belediye ve Karantina

Tabiplikleri ile küçük Sıhhiye Memurlukları aynen muhafaza edilmiĢtir. TeftiĢ kadrosu üçe

çıkarılmıĢ, Kuduz Tedavi Müessesesi, AĢıhane, Bakteriyolojihane kurulmuĢtur.

Dr. Adnan Adıvar‟ı takiben Dr. Refik Saydam ve Dr. Rıza Nur‟un Sağlık Bakanı

olarak görev yaptığı TBMM Hükümetleri döneminde Bakanlık, teĢkilatın yeniden

oluĢturulması, ilgili mevzuatın derlenmesi, savaĢ yaralılarının tedavisi, sayısı iki milyona

yakın iç ve dıĢ göçmenin iskânı ve savaĢ mağduru çocukların barındırılması konularıyla

ilgilenmiĢtir.

1923-1937 DÖNEMĠ SAĞLIK POLĠTĠKALARI

Cumhuriyet yönetimi, ağır ve yaygın sağlık sorunları ile yüklü bir nüfus devralmıĢtı.

BaĢta sıtma, verem, frengi, trahom, tifo ve dizanteri olmak üzere birçok bulaĢıcı hastalık son

derece yaygındı. Toplumun büyük bir kesiminde ve özellikle çocuklarda ölüm hızı son derece

yüksekti. Buna karĢı, bu ağır sorunlarla uğraĢması gereken sağlık hizmetleri örgütlenmesi,

gerek personel nitelik ve sayısı ile gerekse örgütlenme ve donanım yönünden son derece

yetersiz bir düzeyde idi.

Bu olumsuz Ģartlarda yeniden bakan olan Refik Saydam tarafından Bakanlık

çalıĢmalarının ana hatları Ģu Ģekilde saptanmıĢtı:

Devletin sağlık teĢkilatını kurmak,

Doktor sayısını artırmak,

Page 6: GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE TÜRK SAĞLIK SİSTEMİ VE SAĞLIK REFORMLARI

Numune hastaneleri açmak,

Ebe ve sağlık memuru yetiĢtirmek,

Doğum ve çocuk bakım evleri açmak,

Verem sanatoryumları kurmak,

Sıtma, frengi, trahom ve diğer bulaĢıcı hastalıklarla mücadele,

Sağlık ve sosyal yardım örgütünü köylere kadar yaymak,

Sağlık ve sosyal yardım ile ilgili yasalar çıkarmak,

Merkez Hıfzıssıhha Müessesesini ve Hıfzıssıhha Mektebini kurmak

Bu dönemde Refik Saydam sivil yönetime yönelik bir sivil toplum örgütü kurmuĢtu.

Bu örgüt merkezde Sıhhiye ve Muavenet-i Ġçtimaiye Vekili (Bakanı) ve bakanlık ve ilçelerde

Kaymakama bağlı ve kaymakamın danıĢmanı olan Hükümet Tabibinden oluĢmaktadır.

ġema 1: 1923 Yılında Sağlık Bakanlığı Organizasyon ġeması

Kaynak: Sargutan E., Türkiye Sağlık Sektörü, Sağlık Sistemi ve Mali Yapıları,

sayfa 2896

Cumhuriyet‟in ilk yıllarında sağlık insan gücü sayısı çok kısıtlıydı. 1923 yılı itibariyle

554 hekim, 136 ebe, 69 hemĢire ve 560 sağlık memuru bulunmaktaydı.

Bu dönemde, koruyucu sağlık hizmetlerine ve bulaĢıcı hastalıklarla savaĢa büyük

önem verilmiĢ, hasta tedavi hizmetleri öncelikli ve asli hükümet görevi olarak kabul

edilmemiĢ, bu konuda daha çok yerel (belediye) yönetimlere görev verilmiĢtir.

Ayrıca Merkezi Hükümet bu çalıĢmalarda yol gösterici olmak üzere Ankara, Ġstanbul,

Sivas, Erzurum ve Diyarbakır‟da Numune hastaneleri kurulmuĢtur.

Sağlık Hizmetlerinde örnek teĢkil eden bir diğer uygulama, Ankara iline bağlı

Etimesgut belediyesinde Numune Dispanser‟inin kurulmasıdır. Dispanserin BaĢhekimi Dr.

Cemalettin Or, ABD‟de 1 yıl süre ile köy sağlığı hijyeni eğitimi aldıktan sonra dönüĢünde,

edindiği bilgi ve gözlemlerini hayata geçirmeye çalıĢmıĢ, böylece Türkiye‟de taĢra-kırsal

kesim sağlık örgütlenmesinde önce “sağlık merkezi” sonra “sağlık ocağı” adı altında

günümüze dek süren hizmet birimlerinin temelini atmıĢtır.

Bakanlar Kurulu

Sıhhiye Ve Muavenet-İ İçtimaiye Vekaleti

Vali

Kaymakam

Sağlık Müdürü

Hükümet Tabibi

Page 7: GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE TÜRK SAĞLIK SİSTEMİ VE SAĞLIK REFORMLARI

Ebe okulları açılmıĢ, birçok ilde doğum ve çocuk bakım evleri kurulmuĢtur. Koruyucu

sağlık hizmetlerinde önemli bir yeri olan Merkez Hıfzıssıhha Enstitüsü ve Hıfzıssıhha Okulu,

Refik Saydam‟ın bir ideali olarak 1928 yılında gerçekleĢtirilmiĢtir.

1938-1960 DÖNEMĠ SAĞLIK POLĠTĠKALARI

Refik Saydam döneminde temeli atılan sağlık hizmetlerinin geliĢtirildiği ve yeni

politika ve uygulamaların yürürlüğe koyulduğu bir dönemdir.

Bu dönemdeki en önemli olay Ġkinci Dünya SavaĢı‟nın baĢlamasıdır. Türkiye bu

savaĢa girmemekle birlikte savaĢtan olumsuz etkilenmiĢtir.

Bu dönemdeki önemli olaylardan biri, 1945 yılında ĠĢçi Sigortaları Kurumu‟nun

kurulmasıdır. Bu kurumun 1952 yılında, kendine bağlı olarak kurduğu sağlık birimleri ve

hastanelerde iĢçilere sağlık hizmeti vermeye baĢlaması ile Refik Saydam dönemindeki

“ülkedeki sağlık hizmeti ve sağlık personeli istihdamının sağlıkla ilgili bakanlıkça yerine

getirilmesi” anlayıĢının dıĢına çıkılmıĢ oldu.

1937 yılında Sağlık Merkezine dönüĢtürülen Etimesgut Dispanseri örneğinden

hareketle, ülkenin değiĢik yerlerinde 5-25 yataklı yeni sağlık merkezleri kurulmaya baĢlandı.

Bu dönemde Bakan Dr. Behçet Uz‟dur. Ġlki 1940-1948 yıllarında, ikincisi 1954-1955

yıllarında iki defa bakanlık yapmıĢtır.

Bakanlığın ilk döneminde “Birinci 10 Yıllık Milli Sağlık Planı” adlı bir programı

kamuya duyurdu. Bu planın ana hatları Ģunlardı:

Koruyucu hekimlik örgütü kurmak,

Köylerde sağlık örgütü kurmak,

Ġhtiyaca uygun sağlık personeli yetiĢtirmek,

Hastane ve sağlık kuruluĢlarını çağdaĢ hale getirmek,

Tüm ülkede yeni sağlık tesisleri kurmak,

Sağlık harcamalarının finansmanı için Milli Sağlık Bankası ve Sağlık Sandıkları

kurmak.

Planın tüm ülke düzeyinde gerçekleĢmesi 10 yıllık bir süreyi kapsayacaktı. Bunun

nedeni, planın mali boyutu ve personel yetersizliği idi.

Bu plana göre, sağlık hizmetinin finansmanı için yalnızca devlet bütçesinden

yararlanılmayacak, çeĢitli kaynaklar yaratılarak “Sağlık Sendikaları” biçiminde örgütlenecek

bir milli sağlık sigortası birliği oluĢturulacak, Sağlık Bankası da sağlık hizmetleri

finansmanında kullanılacaktı.

Türkiye yedi sağlık bölgesine ayrılacak, bunların her birinde 21 farklı sağlık ve sosyal

yardım kuruluĢu oluĢturulacaktı. Bunlar arasında 500 yataklı tam teĢekküllü hastane, 200

yataklı bir doğumevi, çocuk hastanesi, akıl ve sinir hastalıkları hastanesi, verem hastanesi,

yaĢlılar ve düĢkünler yurdu, hemĢire ve ebe okulları bulunuyordu.

Page 8: GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE TÜRK SAĞLIK SİSTEMİ VE SAĞLIK REFORMLARI

Bunların yanında özel idare ve belediye hastaneleri ile Savunma Bakanlığına bağlı

hastaneler dâhil tüm kamu sağlık tesisleri Sıhhat ve Ġçtimai Muavenet Vekaleti‟ne (Sağlık ve

Sosyal Yardım Bakanlığı) devredilecek, böylece hem hizmet bütünlüğü hem de kaynakların

iyi kullanımı sağlanacaktı.

Plan, kırsal alan sağlık örgütlenmesini de yeniden düzenliyordu. Buna göre her 40 köy

için 10 yataklı sağlık merkezi kurulacak, her 10 köye de bir sağlık memuru ve ebe

görevlendirilecekti.

1950 yılında iktidara gelen Demokrat Parti döneminde Muayene ve Tedavi Evleri adlı

birimler yerine “Sağlık Merkezleri” yaygınlaĢtırılması benimsenmiĢtir. Dr. Behçet Uz, 1954

yılında ikinci kez Bakan olduğunda “Milli Sağlık Programı” denilen yeni bir programı

gündeme getirmiĢtir. Bu program “Milli Sağlık Planı”na göre daha dar kapsamlı idi.

Programda sadece “Sağlık Merkezleri”ne yer veriliyordu. Ülke 16 sağlık bölgesine ayrılıyor,

köy gruplarında ebe ve sağlık memuru görevlendirilmesinden vazgeçiliyordu. Finansman

konusunun “Milli Sağlık Bankası” modeliyle çözülmesi planlanıyordu.

Sonraki dönemlerde Sağlık Merkezlerinin sayısı giderek artmıĢtır. DP iktidarı

döneminde yerel yönetim (özel idare) hastaneleri Bakanlığa bağlı devlet hastaneleri haline

getirilmiĢtir, koruyucu sağlık hizmetleri ikinci planda kalmıĢtır.

1961-1983 DÖNEMĠ SAĞLIK POLĠTĠKALARI: SAĞLIK HĠZMETLERĠNĠN

SOSYALLEġTĠRĠLMESĠ

1960‟lı yıllarda sağlık politikasına ve örgütlenmesine damgasını vuran geliĢme, 1961

yılında 224 sayılı “Sağlık Hizmetlerinin SosyalleĢtirilmesine Dair Kanun”un yürürlüğe

girmesi ve 1963 yılında uygulanmaya baĢlamasıdır.

27 Mayıs 1960‟da yönetimi ele alan Ordu, sağlık alanında “sağlık örgütlenmesinin

yeniden yapılanması, milli ilaç sanayisi, tıp araç ve gereçleri sanayisinin kurulması, yeterli

sağlık personelinin yetiĢtirilmesi” gibi ilkeleri hayata geçirmek ve o zaman kullanılan terimle

sağlık hizmetlerini “devletleĢtirmek” istemekteydi.

Dr. Nusret FiĢek‟in Sağlık Bakanlığı MüsteĢarı olmasına takiben “Türkiye‟de Sağlık

Hizmetlerinin GeliĢtirilmesi” konusunda görüĢ metni (rapor) hazırlandı.

Raporda, “Türkiye‟de yürürlükte olan mevzuata göre sağlık hizmetlerinin geniĢ ölçüde

sosyalleĢtirildiği, bazı alanlarda uygulamanın kısmen baĢarılı olduğu, ancak gerekli Ģartlar

sağlanamadığından dolayı kurulu sistemin tatmin edici Ģekilde iĢletilmediği” belirtilir. Bunun

üç sebebi vardır:

1. Devlette görev alan hekimlere özel olarak mesleklerini icra etme ve para kazanma

hakkının tanınması

2. Türkiye‟de halk sağlığının bir ilim olarak tanınmaması ve sağlık yönetimi

hizmetleri ile kolektif sağlık tedbirlerini alacak personelin yetiĢtirilmemesi,

3. Mali imkansızlıklar.

Page 9: GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE TÜRK SAĞLIK SİSTEMİ VE SAĞLIK REFORMLARI

Bu üç neden incelendikten sonra “tababetin sosyalize edildiği bir devirde,

memleketimiz için de gerek hizmet ve gerekse tıp ahlakı bakımından ideal olan, tababetin

sosyalize edilmesidir” sonucuna varılır.

Hareket planının dayanağı ana prensip bu Ģekilde ortaya koyulduktan sonra, tababetin

sosyalizasyonunda alınması gereken tedbirler sıralanır:

1. Halk sağlığı uzmanları yetiĢtirerek ve bu sahada ilmi araĢtırmalar yapacak bir

müessese kurulması,

2. Köy ve mahalle sağlık bölgelerinin oluĢturulması,

3. Tıp fakülteleri öğretim üyelerinin muayenehanelerini kapatmaları,

4. Hastane hizmetlerinin sosyalizasyonu,

5. Sağlık personeline ödenecek tazminat, prim, ek ödenek ve mukavele ücretleri,

6. Diğer hususlar.

Raporda son olarak, eğer sağlık hizmetlerinin sosyalleĢmesine karar verilirse ayrıntılı

bir hareket planının hazırlanması gerektiği belirtilir.

Üstesinden gelinmesi gereken ana sağlık sorunlarını ortaya koyan bir baĢka rapor da

Bakanlar Kuruluna sunulur. Bu raporda halledilmesi gereken bazı sağlık sorunları:

1. Köylerde sağlık hizmeti

2. Halk sağlığı hizmetleri

3. Sağlık laboratuarları

4. Hastane hizmetleri

5. Büyük Ģehirlere hasta akımı

6. Personel ihtiyacı

7. Bakanlık teĢkilatı

8. Ġlaç

9. Sosyal hizmetler

Bu hususlara dayalı olarak hazırlanan “sağlık planı”nın kapsadığı sorunların önem

sırasına göre sıralanıĢı:

Bakanlık merkez teĢkilatının kuvvetlendirilmesi

Sağlık personelinin memleket çapında iyi bir Ģekilde dağılımı

Kalifiye sağlık personeli yetiĢtirilmesi

Tıp fakültesi öğretim üyelerinin serbest meslek icrasını yapamaması

Halk sağlığı akademisinin kurulması

Sağlık laboratuarlarının geliĢtirilmesi

Sağlık hizmetleri sosyalleĢtirilmesi için örnek bölge kurulması

Köylere kadar ulaĢan sağlık teĢkilatlanması

TeĢkilatların malzeme, ilaç, binaları için depo ve tamirhaneler kurulması

Hastane yatak sayılarının 10 binden 30-40 bine çıkarılması

Ayakta tedavi giderlerinin ücretsiz hale getirilmesi

Page 10: GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE TÜRK SAĞLIK SİSTEMİ VE SAĞLIK REFORMLARI

Sağlık Planını yürütmek için kurulacak teĢkilat 12 program halinde ele alınır:

1. Sağlık evi

2. Sağlık ocağı

3. Sağlık merkezi

4. Sağlık müdürlüğü

5. Bölge hastaneleri

6. Bölge laboratuarları

7. Bölge müdürlükleri

8. Depo ve tamirhaneler

9. Yardımcı sağlık personeli yetiĢtiren okullar

10. DeğiĢim projeleri

11. Bakanlık merkez teĢkilatı

12. MaaĢ ve ücretler

“Sağlık Hizmetlerinin SosyalleĢtirilmesi Hakkında Kanun Tasarısı” hakkında

hususlar:

Kamu sektöründe çalıĢan sağlık personeli ücret karĢılığında serbest meslek icra

edemeyecekler

ĠĢçi sigortalarına ait sağlık hizmetleri Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı

tarafından yürütülecek

Sağlık ve Sosyal Yardım Müdürlükleri teĢkilat yapısı benimsenecek

Kademeli sevk zinciri kurulacak

Parasız verilecek ilaç, tedavi ve rehabilitasyon cihazları SSYB tarafından

belirlenecek

SosyalleĢtirme, önce pilot bölgelerde uygulanacak, 15 yıl içinde kademeli

olarak bütün ülkeye yayılacak

224 sayılı Sağlık Hizmetlerinin SosyalleĢtirilmesine Dair Kanun‟un temel ilkeleri:

EĢit

Sürekli

Entegre

Kademeli

Öncelikli

Ekip yaklaĢımlı

Denetlenen

Uygun

Kabul edilebilir

Nüfus özelliklerine göre sağlık hizmeti vermek.

Page 11: GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE TÜRK SAĞLIK SİSTEMİ VE SAĞLIK REFORMLARI

1983 SONRASI SAĞLIK REFORMU GĠRĠġĠMLERĠ

13 Aralık 1983 tarihinde kurulan birinci Anavatan Partisi(ANAP) Hükümeti programında

iddialı reform vaatleri bulunmaktaydı. 1984 yılında Genel Sağlık Sigortası (GSS) tasarısı

hazırlanmasına karĢın hükümete sunulmadı.1986 yılında Sosyal YardımlaĢma ve

DayanıĢmayı TeĢvik Kanunu kapsamında, sigortasız yoksulların sağlık hizmetlerinden

ücretsiz yararlanmaları olanağı sağlandı.

A.Türkiye Sağlık Reformu Modeli

“Health Sector Reforms in Turkey 1997”raporuna göre; Türkiye‟deki yeni sağlık reformları,

Sağlık Sektörü Master Plan Etüdüne dayandırılmaktadır. ”Ulusal Sağlık Politikası”

belirlenmesine yönelik 1992 Birinci VE 1993 Ġkinci Ulusal Sağlık Kongrelerinden sonra

Sağlık Bakanlığı‟nca oluĢturulan “Ulusal Sağlık Politikası” kitapçığı, bazı baĢlıklar altında

hedef, ilke ve stratejileri belirtmekte, ancak ayrıntılı bir yapı ve plan önermemektedir.

Ġkinci Ulusal Sağlık Kongresi ve sonrasında uzmanlarca reddedilmesine karĢın sağlık reformu

ilkelerinin kamuya ve politikacılara benimsetilmesi için büyük çaba sarf edilmiĢ, sağlık

reformu ilkesi ve stratejileri bazı ufak değiĢikliklere hükümet programlarında ve önemli resmi

belgelerde yer almaya baĢlanmıĢtır. VII. BYKP‟nin Temel Yapısal DeğiĢim Projeleri

bölümünde Sağlık Reformları baĢlığı altında “ sistem finansman, yönetim ve organizasyon,

insan gücü, hizmet sunumu, mevzuat ve enformasyon boyutları itibarıyla yeniden

yapılandırılacağı” ifade edilerek reform çalıĢmalarının esasları sıralanmıĢtır.

B.Reformun Amaçları

Toplumun tamamını kapsayacak bir sağlık sigortası sistemi kurulaması,

Toplumun sağlık seviyesinin iyileĢtirilmesi,

Sağlık hizmetlerinde hakkaniyetin sağlanması,

Koruyucu sağlık hizmetlerine, sağlığın geliĢtirilmesine ve birincil tedavi hizmetlerine

önem verilmesi,

Hizmet sunumunda verimliliğin sağlanması,

Hizmet arz ve talep kurumlarının ayrılması,

Uygun teknoloji kullanımı,

Ġnsan kaynaklarının uygun kullanımı,

Sağlık hizmetlerinde sektörler arası iĢbirliğinin güçlendirilmesi,

Sağlık birimlerinde, personel ve kurum dıĢı kiĢilerinde karar süreçlerinde temsili.

C.Stratejiler

Temel sağlık hizmetlerinde eriĢiminde ve sağlık seviyelerinde eĢitsizlikleri azaltmayı

amaçlayan sağlık reformlarının ana stratejileri Ģunlardır:

Sağlık sigorta sisteminden yararlanamayan 21 milyon nüfusu da kapsayacak bir

sigorta sisteminin oluĢturulması ve ücretsiz hizmet yerine hizmet paketi anlaĢmalarıyla

hizmet verilmesi,

Page 12: GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE TÜRK SAĞLIK SİSTEMİ VE SAĞLIK REFORMLARI

Hizmet eriĢimi ve kalitesini artırmak amacıyla, aile hekimliği sistemini kurulmasını da

içeren birincil basamak sağlık hizmetleri reformu,

Ġkinci ve üçüncü kademe tedavi hizmetlerinin etkililik ve verimliliğini artırmak için

özerk sağlık iĢletmeleri oluĢturulması yoluyla hastane reformu,

Karar verme, sorumluluk ve etkililiği hızlandıracak ve artıracak bir sağlık

enformasyon sistemi de dâhil olmak üzere alt yapıyı geliĢtirmek,

Öncelikleri belirleyecek, koruyucu sağlık hizmetlerine öncelik verecek ve Sağlık

Bakanlığının rolüne izleme ve denetim ağırlıklı olarak yeniden belirleyecek yeni

mevzuatı hazırlamak.

D.Reformun BileĢenleri

Tasarlanan sağlık reformlarının, sorun merkezli bir yaklaĢımı benimsediği belirtilmektedir.

Reform programı altı bileĢenden oluĢmaktadır:

Aile hekimliği ve birinci basamak sağlık hizmetleri reformu,

Hastane ve sağlık iĢletmeleri reformu (hastanelerin desentralizasyonu),

Sağlık bilgi sistemleri (sağlık enformasyon sistemi) reformu,

Sağlık hizmetleri finansman reformu,

Ġnsan kaynakları reformu,

Örgüt ve yönetim reformu.

Aile hekimliği ve birinci basamak sağlık hizmetleri reformu, aile hekimliği sistemini kurarak

birinci basamak sağlık hizmetlerini yeniden yapılandırmak, böylece hizmet sunumunda

kaliteyi ve verimliliği artırmak olarak belirtilmektedir. Ayrıca yeni bir birim olan kamu

sağlığı merkezlerinin her ilçede kurulması amaçlanmıĢtır. KiĢiye yönelik koruyucu sağlık

hizmetleri ile birinci kademe tedavi hizmetleri, aile hekimleri tarafından yürütülecektir. Sevk

zinciri iĢletilecek hastalar aile hekimlerine baĢvuracak onun gerek görmesi üzerine uzman

veya hastaneye sevk edilecektir.

Avrupa Birliğine Uyum Süreci

Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasındaki iliĢkiler, Avrupa Topluluğu ile 12 Eylül 1963

tarihinde imzalanan Ankara AnlaĢmasının temel oluĢturduğu ortaklık rejimi çerçevesinde

geliĢmektedir.

Sağlık Politikaları

AB‟de sağlıkla ilgili doğrudan düzenlemeler, genelde ortak sağlık konularında (enfeksiyon ve

bulaĢıcı hastalıklar, kanser, AIDS, alkol ve ilaç bağımlılığı vb.)ve zamanın getirdiği önemli

sorunlarla ilgili olarak yapılmaktaydı.(15:1392,1393)

AB, yaĢam kalitesini yükseltmeyi hedef aldığı halde, bu hedefe ulaĢmada en önemli unsur

olan insan sağlığına yönelik sağlık politikası oluĢturmayı ve hizmetleri birleĢtirmesine yönelik

doğrudan düzenlemeleri 1990 yılına kadar gerçekleĢmemiĢtir. 1993 yılında yürürlüğe giren ve

Roma AnlaĢması‟nda önemli değiĢiklikler yapan Maastricht AnlaĢması ile sağlık politikasının

Page 13: GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE TÜRK SAĞLIK SİSTEMİ VE SAĞLIK REFORMLARI

resmi hedefleri belirlenmiĢ, sağlık politikası birliği diğer politikaları arasında yer almıĢ, bu

konularda çeĢitli faaliyet programlarının belirlenmesi ve yürütülmesi karara bağlanmıĢtır.

Maastricht ve Amsterdam AnlaĢmaları ile özellikle kamu sağlığı alanında yeni bir bakıĢ açısı

yaratılmıĢ, kiĢilerin (sağlık çalıĢanı ve hasta dâhil), hizmetlerin(sağlık sektörü dahil)ve

malların(tıbbi cihazlar, gıda, farmasötik ürünler dahil) AB içinde serbest dolaĢımlarını

sağlamak için çalıĢmalar baĢlamıĢtır.

TÜRKĠYE’DE SAĞLIK SEKTÖRÜNDE MEVCUT DURUM

Genel Değerlendirmeler

Türkiye‟nin ve Türkiye Sağlık Sektörü ile Sağlık Sisteminin mevcut durum profili

incelendiğinde ortaya çıkan hususlar Ģöyle sıralanabilir:

Milli gelir ve fert baĢına milli gelir ortalaması oldukça düĢüktür.

Gelir dağılımı bozuktur.

Nüfus artıĢ hızı kalkınma hızını etkisizleĢtirecek kadar yüksektir.

Bebek ölüm hızı,20 yıl kadar önceki binde 150‟lerden,2000 yılına kadar binde 35.3‟e,

2001 yılında binde 33.9‟a düĢtüğü, doğuĢta beklenen ortalama ömrün 2000‟de 70 yıla

yükseldiği görülmüĢtür.

Tüberkülozla mücadele programına devam edilmektedir.

Ana ve Çocuk Sağlığı‟nın iyileĢtirilmesi, ishal zatürree, iyot yetersizliği ve flor

konularında gebe, anne, bebek ve çocukların takibinin iyileĢtirilmesi gerekmektedir.

Aile planlaması ve üreme sağlığı hizmetlerinin geliĢtirilmesi ihtiyacı sürmektedir.

Sağlık hizmetlerinin planlaması yetersiz etkisiz ve ilkesizdir.

Sağlık insan gücü sayısı, baĢta tabip ve daha sonra da hemĢire-ebe ve sağlık

teknisyeni olmak üzere çok yetersiz, yurt çapında dağılımı çok dengesiz, niteliği

geliĢme ihtiyacındandır.

Özellikle belli bölgelerde ve birimlerde uzman hekim, hekim, hemĢire, ebe, yardımcı

personel açığı önemini korumakta, yeterli kadro tahsisi yapılamamaktadır.

YaklaĢık olarak 750 kiĢiye bir hekim düĢmektedir. Mevcut hekimlerin yaklaĢık %50

si üç büyük ilimizde toplanmıĢtır.

Toplam sağlık harcamalarından çok pahalı olan yataklı tedavi hizmetlerine ancak %37

harcama yapılıyor olması insanların hastanelerde yeterince yararlanamadıklarını

ellerindeki imkanın %60‟ını ayakta tedavi ve ilaç için harcadıklarını çoğu zaman

bununla yetindiklerini ve sağlık sistemindeki aksaklıkların nasıl istismar edildiğini

ortaya koymakta bozukluğun nasıl yapısal bir nitelik kazandığını, iyileĢtirme

çalıĢmalarına engelin nereden geldiğini açıkça göstermektedir.

Koruyucu sağlık hizmetleri ile evde ve ayakta tedavi hizmetleri sunan birimler esas

itibariyle; Sağlık Bakanlığı‟na bağlı 6000 kadar Sağlık Ocağı, 12.000 kadar Sağlık

Evi, 300 kadar Ana Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Merkezi, 300 kadar Verem

SavaĢı Dispanseri, kamu hastanesi poliklinikleri, belediyeler, iĢyeri hekimleri, özel

teĢhis ve tedavi poliklinikleri, muayenehaneler vasıtasıyla ülke genelinde

verilmektedir.

Page 14: GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE TÜRK SAĞLIK SİSTEMİ VE SAĞLIK REFORMLARI

Çizelge 1: Türkiye’de Bir Sağlık Personeline Düşen Kişi Sayısının Yıllara

Göre Dağılımı (1930-2000) YIL

HEKİM HEMŞİRE ECZACI

1930 12217 71485 113701

1940 11819 43773 137426

1950 6890 28859 160054

1960 2799 11366 19563

1970 2228 4016 11731

1980 1631 1653 3685

1990 1109 1248 3556

2000 792 942 2898

Kaynak: Akdur R., CUMHURĠYETTEN GÜNÜMÜZE TÜRKĠYE‟DE SAĞLIK, sayfa 7