View
77
Download
7
Category
Preview:
DESCRIPTION
Subhaneke yâ men halak-al-halka ve sevvâ, Subhaneke, subhaneke, subhaneke, elfâ !. Ziya Paşa. men halak-al-halka ve sevvâ : Kâinatın halkını yaratan, seviyelendiren, düzelten ve doğruya ileten elfâ : binlerce (defa ). - PowerPoint PPT Presentation
Citation preview
Subhaneke yâ men halak-al-halka ve sevvâ,
Subhaneke, subhaneke, subhaneke, elfâ !
Ziya Paşa
men halak-al-halka ve sevvâ : Kâinatın halkını yaratan, seviyelendiren, düzelten ve doğruya iletenelfâ : binlerce (defa )
Sabret siteme ister isen hüsn-ü mükâfat
Fikreyle ne zulmeylediler Yusuf'a ihvan
hüsn-ü mükâfat : güzel ödülihvan : kardeşler
Ziya Paşa
Her derdin olur çâresi, her inleyen ölmez
Her mihnete âhir olur, her derde pâyan
mihnet : sıkıntıâhir : sonpâyan : son, nihayet
Ziya Paşa
Âdem ona derler ki garazdan ola salim
Nefsinde dahi eyleye icra-yi adalet
garaz : kötü niyet, düşmanca kasıticra : uygulama
Ziya Paşa
İnsan ona derler ki ede kalb-i rakîki
Âlâm-ı beni-nev'i ile kesb-i melâlet
rakîk : ince, şefkatliâlâm : elemler, kederlerbeni-nev : aynı cinsten olanlar, insanlarkesb : elde etme, kazanmamelâlet : hüzünlenme, kederlenme
Ziya Paşa
Âdem olanın hayrolur insanlığa kasdı
İnsanlığa insanda budur işte delâlet
kasd : niyet ( maksad )delâlet : delil olma, gösterme
Ziya Paşa
Lânet ola ol mala ki tahsiline ânınYa din ola, ya ırz u ya da namus ola âlet
ânın : onuntahsil : elde etme
Ziya Paşa
Kadı ola davacı ve muhzir ola şahit
Ol mahkemenin hükmüne derler mi adalet ?
muhzir : mahkeme mübaşiri
Ziya Paşa
Lâyık mıdır insan olana vakt-i kazâda
Hak zâhir iken bâtıl için hükm-ü adalet Ziya Paşa
vakt-i kazâ : mahkemenin hüküm verme zamanızâhir : açıkta, görünürdebâtıl : gerçeğe aykırı olan
Bed-asla necabet mi verir hiç üniforma
Zerdûz palan vursan eşşek yine eşşektir. Ziya Paşa
bed-asl : aslı kötü, aslı bozuknecabet : soyca temizlikzerdûz : altın sırma ile işlenmiş
Hür olmak ister isen olma cihanınZevkinde, safasında, gamında,
kederindeZiya Paşa
Güller güler, figanla geçer ömr-i andelib
Bîmâr ihtizarda, ücret diler tabibZiya Paşa
andelib : bülbülbîmâr : hastaihtizar : can çekişme
Âlim oldur ki bile rütbe-i cehl-ü aczin
Âkil oldur ki ede kendi cünunun temyiz Ziya Paşa
rütbe-i cehl-ü aczin : (kendi) cehalet ve acizliğinin derecesicünun : cinnet, mecnunluk, deliliktemyiz : dikkatle ayırma, seçme
Yâ Rab ! Ne eksilirdi deryâ-yi izzetindenPeymane-i vücuda zehr-âb dolmasaydı ?
Âzâde-ser olur asîb-i derd ü gamdanYa dehre gelmeseydim, ya aklım olmasaydı…
Ziya Paşa
derya-yi izzet : büyüklük ve azamet denizipeymane : kadehZehr-âb : zehir suyu ( hayatın acıları )âzade-ser : başı serbest, kurtulmuşasîb-i der ü gam : dert ve gam müsibetleri, belâlarıdehr : dünya
Dilbeste olma âleme, sultan olsan dahi
Bir mülktür cihan ki Süleyman’a kalmadı
Ziya Paşadilbeste : gönül bağlamış, âşıkâlem : dünya
Yıldız arayıp gökte nice turfa müneccim
Gaflet ile görmez kuyuyu rehgüzerinde
Ziya Paşa
turfa : garip, tuhaf, beceriksizrehgüzer : yol üstü
Sen mi kaldın hey efendi dehre vermekçün nizam ?
Gaze-i attar ile gelmez acuza intizam. Ziya Paşa
dehr : dünyagaze-i attar : makyaj malzemesiacuz : yaşlı ve çirkin kadın, kocakarı
Zâlimlere bir gün dedirir kudreti Mevlâ :
“Tallahi lekad âserek’ Allahu aleynâ” (*)
Ziya Paşa
(*) : Allah’a andolsun ki Allah seni bize üstün kıldı.
(Yusuf Suresi; Hz. Yusuf’a kardeşlerinin hitabı)
Seyretti hava üzre denir taht-ı Seyretti hava üzre denir taht-ı SüleymanSüleyman
Ol saltanatın yeller eser şimdi Ol saltanatın yeller eser şimdi yerindeyerinde
Ziya PaşaZiya Paşa
seyr : gitme, gidiş, yürüme, yürüyüş, hareket
Dehrin ne safa var acaba sim-ü zerinde
İnsan bırakır hepsini hin-i seferinde
Ziya Paşa
dehr : dünyasim-ü zer : gümüş ve altınhin-i sefer : yolculuk zamanı, günü
Erbab-ı kemâli çekemez nâkıs olanlar
Rencîde olur dîde-i huffaş ziyadanZiya Paşaerbab-ı kemâl : olgun insanlarnâkıs : eksik, noksanrencîde : rahatsız, incinmişdîde : gözhuffaş : yarasaziya : ışık
Bir damla içen çeşme-i pürhûn-i fenâdan
Başın alamaz bir daha bârân-ı belâdan.
Ziya Paşa
pürhûn : kanla dolu, kanlıfenâ : fânilik, geçicilikbârân : sağnak
Asûde olam dersen eğer gelme cihana
Meydana gelen kurtulamaz seng-i kazâdan Ziya Paşa
asûde : Rahat, başı dinçseng : taş
Her kim ki arar bûy-i vefâ tab-ı beşerde
Benzer ona kim devlet umar zıll-ı huma’dan
Ziya Paşa
bû(y) : kokutab : tabiat, huyzıll : gölgehuma : hayâli bir kuş, devlet kuşu
Bî-baht olanın bağına bir katresi düşmez
Bârân yerine dürr-ü güher yağsa semadan Ziya Paşa
bî-baht : talihsizkatre : damlabârân : sağnakdürr-ü güher : inci ve mücevher
İdrak-i maali bu küçük akla gerekmez
Zira bu terazu bu kadar sıkleti çekmez
Ziya Paşa
maali : yüksek mevzularsıklet : ağırlık
Âyinesi iştir kişinin lâfa bakılmazŞahsın görünür rütbe-i aklı
eserindeZiya Paşa
âyine : aynarütbe : derece
İnsana sadakat yaraşır görse de ikrahYardımcısıdır doğruların hazret-i Allah
Ziya Paşaikrah : iğrenme, tiksinme
Allah’a tevekkül edenin yâveri Hak’tır
Nâşad gönül bir gün olur şâd olacaktır. Ziya Paşa
nâşâd : sevinçli olmayan, hüzünlü, gamlışâd : sevinçli, neşeli
Allah’a sığın şahs-ı halîmin gazabındanAllah’a sığın şahs-ı halîmin gazabından Zira yumuşak huylu atın çiftesi pektirZira yumuşak huylu atın çiftesi pektir
Ziya PaşaZiya Paşa
halîm : yumuşak tabiatli, ağır başlı
mukbil : kabul edilmiş, mutlu, ikbal sahibihandan : gülenhurrem : şen, şakrak, sevinçli
Çok mukbili gördüm ki güler, içi kan ağlar
Handân görünen herkesi hurrem mi sanırsın ?
Ziya Paşa
Nush ile yola gelmiyeni etmeli tekdir
Tekdir ile uslanmıyanın hakkı kötektir
Ziya Paşa
nush : nasihattekdir : azarlama
Nâdânlar eder sohbet-i nâdânla telezzüz
Divanelerin hemdemi divane gerektir
Ziya Paşanâdân : cahil, görgüsüztelezzüz : lezzet alma, tad almadivane : delihemdem : arkadaş
İncinmemek istersen eğer mülk-i fenâda
Bir kimseyi incitmemeye hasr-ı meram et
Ziya Paşa
mülk-i fenâ : fanilik ülkesi, dünyahasr-ı meram : maksadını yoğunlaştırmak
Bir yerde ki yok nağmeni takdir edecek gûş
Tazyi-i nefes eyleme tebdil-i makam et Ziya Paşa
gûş : kulaktazyi : artırmaktebdil : değiştirmemakam : bulunulan yer
Mânend-i şecer, nâbit olur sâbit olanlar
Herhangi işin ehli isen onda devam et.
Ziya Paşa
mânend : benzer, gibişecer : ağaçnâbit : bitek, verimli
Noksanını bil, ya bir işe başlama Noksanını bil, ya bir işe başlama evvel,evvel,
Ya başladığın kârı pezira-i hitam Ya başladığın kârı pezira-i hitam et.et.
Ziya PaşaZiya Paşa
kâr : işpezira-i hitam : sonuna kadar götürmek
Subhane men tahayyare fî sun’ih-Subhane men tahayyare fî sun’ih-il ukûlil ukûl
Subhane men bi kudretihi yâ’ciz-il Subhane men bi kudretihi yâ’ciz-il fuhûlfuhûl
Ziya PaşaZiya Paşa
men tahayyare fî sun’ih-il ukûl : sanatıyla akılları hayrete düşüren, hayran edenmen bi kudretihi yâ’ciz-il fuhûl : kudretiyle en yüksek bilginleri âciz bırakan
Recommended