yazı kalır… · tü aklına,defne kokulu bir akşam yemeği,serin su yudumları,vanilya kokulu...

Preview:

Citation preview

yazı kalır...

E R T A N U Z U Nzepros kitapYayın no: 21

Visal

Ertan Uzun

©2014, minval yayınları©2014, Ertan Uzun

Her hakkı saklıdır. Kaynak gösterilerek tanıtım amaçlı kısa alıntılar dışındayazarın yazılı izni olmaksızın hiçbir yolla çoğaltılamaz.

Genel yayın yönetmeni: Nesibe BaşolYayın koordinatörü: Atakan Kelleci

Editör: Hacer MeteÇizimler: Arzu Aka

Sayfa tasarım: Ender GülerKapak tasarım: Faruk Güney

Yayıncı Sertifika No: 23213ISBN: 978-605-5075-25-5

Baskı ve Cilt

1. Baskı: İstanbul, Ağustos 2014İnkılâp Kitabevi Yayın Sanayi ve Ticaret AŞ

Çobançeşme Mah. Sanayi Cad. Altay Sk. No. 834196 Yenibosna – İstanbul Tel : (0212) 496 11 11 (Pbx)

Matbaa Sertifika No: 10614

zepros kitapMecidiyeköy Mah. Raşit Rıza Sok.

Nu: 13 Kat: 3 D: 302 Şişli / İstanbul

Telefon ve Belgegeçer: (212) 638 0090 www.zeproskitap.com

Zepros Kitap Minval Yayınları’nın tescilli markasıdır.

Ertan Uzun

1979 yılında Bursa’da doğdu. İlk öğretimini ve liseyi Bursa’da tamamladıktan sonra Dumlupınar Üniversitesi Osmaneli M.Y.O. Elektrik ve Anadolu Üniversitesi Maliye Bölümlerinden mezun oldu.Reklam sektöründe sırasıyla Zaman ve Doğan medya grubunda çalıştıktan sonra sektördeki 16. yılında açıkhava ve dijital reklam satışı alanına geçerek Fors Medya bünyesinde çalışmalarına devam etmektedir.

7

Aşk’a dair. . .

Âşık adına şarkı şiir yazılan değil, yüreğindekini yazabilendir.

*** Sevgili; kendinden geçiren değil, kendine getirendir.

*** Âşık istemeden acı konuşsa bile yalansız olabilendir.

***Aşk yalansız âşıklarındır.

*** Aşk kendinden geçmek değil, kendine gelmektir.

*** Aşk sınır tanımasa da Âşık sınırını bilendir.

*** Gerçek âşık aşka tabi olan değil, aşkta fani olandır.

8 9

Seviyorum, dedi usulca. Kapının ardından bir ses: Başka kapıya!

Kapısına gelen kimseyi boş çevirmeyen bu güzel, bir gönül sesine bu cevabı vermezdi;

bir hikmeti olmalıydı. Bekledi...

Bir süre sonra kapı aralandı ve bir tebessüm belirdi sadece.

Sonra şöyle dedi güzel:- Gönül dilencisine kapı açılmaz. Kapıyı ben açarım, la-

kin gönülleri açan, açtıran başkadır.

Seni kendinden götüren bir dava için, bir başka yere gitmişsin çok mu? Davam güzel. Güzel davam, başka-sını yazmasın diye gönül kalemini kırmışım, kirişi kırıp

sınırları geçsem ne olacak!

10 11

Göz gördüğünü, gönül göremediğini sever. Gönül gözü olanlar, sevdiğini görür. Göremiyorsan gözünü

değil, gönlüğünü açamadığındandır.

Sevdiğiyle evlenmeli insan, -mış gibi yapılmaz ki bir ömür, kış gibi geçer hayat, baharı göremez sonra.

Ne kadar rol yapan var ve ne kadar alkışlayan. Dünya gerçekten tiyatro galiba.

12 13

Sonbaharım diyordum, sonsuz bir baharmışsın.

Martılara her simit attığımda, göğsüme attığın düğüm-leri görür gözlerim, martının gözlediği gibi, gözünü

gözlerim.

İman ateşiyle kıpkırmızı olmuş bir yüreği olmalı in-sanın, öyle ki ateşten yaratılmış şeytan bunu görün-ce oyun dışı kalacağını anlayıp çelme takamadan geri dönmeli. Nasip, nasibi de olmalı insanın. Herkese nasip

olmuyor demek ki. Nasip etsin Allah.

14 15

akşamüstü hafif yorgun eve gelmiş akşam yemeği için hazırlığa başlamıştı yavaştan.birden yari düş-tü aklına,defne kokulu bir akşam yemeği,serin su yudumları,vanilya kokulu tatlılar,hafif bir müzik, çayı yudumlarken birlikte.bir esintiyle savrulan saçlara do-kunurken bakışlar,dokunan hanımeli kokusu gözlerini güldüren...bu kokuda ne !! yemeğin dibi tutmuş,offf duman da cabası.eh yarim aklıma düşecek zaman mıy-

dı.aklımdan düşmüyorsun ya.ya tutarsa

Biz öyle bir doktora teslim olmuşuz ki bin kere vursa-nız aynı yerden yine karşınızda dimdik dururuz.

Kıymet bilmekle kıymet biçmek arasındaki çizgiyi kıy-metsiz gördüğün zaman çizginin bu tarafını bilemezsin.

16 17

Geceleri kendine yar edinmişti. Hoş geldin yar, yüreği-me gelmesen de geldin ya. Hoş geldin diyordu. Gecele-

ri hoş, yüreği aydınlıktı. Ay yüzlü yâri gecelerdi.

Biri, aşk sana benzer, dedi. Benzemez kimse sana, de-dim. Âşık, dedi güldü.

Bu saatlerde yazmaz, konuşmazdım belki de. Gecenin sessizliğini bozmama sebep… Gecemin sensizliği diye-ceğim ama inanma. Karlı bir gecenin beyaz sessizliğini bozdum, özür dilerim. Ne yapayım gecelerimin sesi gö-

zümden gitmiyorsa. . .

18 19

geceyi üzerime çeksemde yatarken hergün,yüreğime doğan güneşin uykularımı kaçırmakta...

Hülyalarım rüyalarıma, rüyalarım hayatıma girmesin, istemem. Hülyam hayatımın rüyasını gerçeğe çevir-

mekse eğer, istemem; uykularım olmasın.

Neden güzel insanlar hep uzakta? Sevenler yalnız ve sevilenler habersizdir.

Bir ses duyulmadı baharın müjdesi. Bir el uzanmadı güneşe sımsıcak, bir türkü yakıldı yürekten: Seher yeli

nazlı yâre bildir beni. Yareye seher yeli değdi. .

20 21

Eskimişti aynalar güzelliğinin üzerine düştüğü zaman-larda. Yüreğimi ayna yapmıştım. Sızısı aynalara sır

oldu. Yine sana ayna oldu eskiyen. . .

Yazdığını beklemek yazanı beklemekten daha zormuş...

Özlemeyi öğren, özletmeyi de unut.

22 23

Bir insan? Bütün sorunlara çözüm, çözümsüz sorum?

Suya değdi kalemim, su değdi kalemime yüreğim serinledi.

Gözden ırakta olmaz gözbebekleri.

Görmeden yazdıklarımı bir görseydin, görünce neden yazamadığımı anlardın.

24 25

Her şey misin yoksa hayal mi?

Yokluğun kalemimi köreltti, gelmezsen kalemim kırılacak.

Hastalık bu gelir geçer. Sen geldin mi geçmiyorsun da hep hasta oluyorum. . .

Sesin sessiz, sevenlerin sensiz kalmasın.

26 27

Herkes için bir gün vardır. Benim için her gün biri var. Belki de benim her günüm SENSİN. Yalancı baharlar açar ayaz günler. Sahte geceler, yalancı güneşe uyandı-ğında, bir çiçek açtığında kırağı düşmüş toprağa inat, benim bendeki çiçeğim yeşerir belki. Kırağı düşen yüre-ğimdir belki, filizlenen o çiçek o gün ve her gün SENSİN.

Şair, yârin kokusunu duyarsın gezdiğin yerlerde, der-di. Ben ise, yüreğinden gelir, derdim yârin kokusu. Her yerde onu duyarsın. Hangimiz haklıyız bilemiyorum ama. Bir kış gecesi kar bile örtememiş kokunu gezdiğin sokaklarda. . . Haksız da sayılmayız ikimiz. Yârim yü-reğimi mesken tutmuş da yüreğimden geçtiği yollarda

kokusu kalmış.

28 29

Adını koyamadığım sevdamsın, üzerimde titreyen ışık, üzerine titreyen yüreğimsin, karanlığında yaktığınım, yalansız gör beni ki gördüğünde umudum tükenmesin.

Dogum günü:İlk kez seni gördüklerinde sevenlerin bir gülüşün

değdi yüzlerine. İlk kez yüzüne kim gülmüştü bilmem,

ama sende kalan bakış ilk gülücükten geçmiş. İlk kez

kimin parmağını ısırdın? İlk kez kimin saçını çektin?

Kime ağladın? Kimleri güldürdün? Bilemiyorum. İlk-

lerinde ben yoktum. İlkokulun, ilk arkadaşın, ilk diplo-

ma törenin, ilk sevincin, ilk gözyaşın kimeydi, kimbilir,

ama ilk güzelliği sendin ailenin. İlk güldüren yüzleri,

ilk gül güzeli sendin sevenlerinin. Hırçın biriydin belki

ya da aksine alabildiğine suskun ama ilk kez kızamadı-

lar ve kıyamazdılar bu güzellerine. Ailenin gülünü ilk

kez kim kokladı da bir ömür burnunda tütecek kokun

kaldı bilemiyorum işte. Cahil sayılır mı ilklerini bilme-

yenler yoksa farkına varamayan sonlarda mı cahiller

onu da bilemiyorum. Doğum günü mesajı yazmak,

yazmak seni, bizdeki ilklerini ne zor. .

Güneş ilk yüzünü ne zaman yaktı bilmem, güneşin

aydınlattı sevdiklerini, sevenlerini.

Hangi yağmur ıslattı ilk kez seni bilmem, üzülmen

ağlatır sevenlerini.

)

30 31

Hangi gece örttü üstünü ilk kez bilmem, örtünle gü-zelleşti kirli yürekler.

İlklerini bilemeyiz evet, ama ilk kez bakınca sevdik-lerine sen, çok bildik bir bakışa değdi gözler, hiç eski-meyen, sanki çok önceden bilinen, hep yanı başında duran sevdiklerinin. Kimi zaman çağlayan, kimi zaman duru bir bakışla saran ve insanın içini ısıtan bir dosttun sen. Abartmayı isterdim seni anlatırken ama beceremi-yorum kusura bakma.

Doğum gününü kutlamalıyım değil mi? Kutlu do-ğum günün sevdiklerin için, mutlu seni sevenler, gü-lüşün eksik olmasın, gül yüzün solmasın sakın, bakışın ısıtır bilirim ama yakmasın, yüreğin hep kaynar bilirim ama yanmasın, gözlerinde deryalar dolaşır bilirim ama bir damla dökmesin, dökeceksen bir gün yüreğini so-ğutsun da en kızgın anında içinde bahar yelleri dolaş-sın. Allah sana gülleri yâr eylesin, yârine seni gül eyle-sin. Gülüşünün eksilmediği, güneşinin yolunu aydın-lattığı nice yıllara inşallah.

Kalp gözü açık olanların gözleri kapansa da ışığı sönmez.

Gönlü açık olanın gözü kapalı olur.

32 33

Gecenin sessizliğini, gecenin sensizliğin de yaşamak. Sensiz geceyi yaşamak ne zor...

HİÇ, sen varken her şeyin hali; HER ŞEY sen; SEN YOKSAN her şey hiç.

Yalnızlığım armağan olsun sana, doldurulamayan bir boşluk yüreğimde açtığın yalnızlık, sana armağanım olsun yüreğimin boşlukları, sen tamlaması yalnızlığı-

mın. Başka boşluklara yer bırakmayanım. . .

34 35

-Neden yazmadın?-Yazacağım yazacağım da ışıktan gözlerim kamaştı. Ne yazdığımı göremiyorum ki, aşkı yazacaktım ne güzel,

aşkın gözü körmüş.-Yok canım, ışıktandır.

Hüzzam bir şarkıdır çalan eski radyomda,serin bir sonbahar günü,hafif rüzgarla serpilen damlalar,camıma vuran.ne kadar hüzünlüyüm kimbilir,damlalar denize dökülür yüreğimden,gözümden dökülenler deryadan damlalardı,kimbilir…

Eskimeyen şarkılarda eskiyendim her duyu-şumda adını.her ses yüreğime dokunan mızrabın iniltisi,hayalimdeki gülüşün ızdırabım.ızdırabım gülü-şünü unuturum diye korkmamdan aslında.

Hayali yeter sevgili,rüyası yeter güzel.korkum ız-dırab değil elbet.ya uyanırsam güneşi görmeden karanlığa,ya da çıkarsam aydınlığa hayalini gömerek güneşe.

Korkmakta haksız olduğumu söyleyemez hiç kim-se.söyleyemez evet,camıma vuran damlalar ve canıma vuran bakışlar var sadece.bir resim,eski ahşap duva-rımda.

Hiç kimse söyleyemez seni ve ne varsa sana dair.bir hüzzam şarkıdır yangınlarım ve ben yine seni söylüyo-rum.kimse duymuyor evet,yalnızlık senin adın.meka-nın adı yok.ve ben mekansızım,sense yalnızlığım…

36 37

Ufukta ararken gözlerim seni, ufkumu karartan karan-lığın içinde ışıktın, bir bakıştı süzülen kirpiklerden ışı-

ğın, ufkumu aydınlatan.

Bazen hiç tanımadığını sever insan, sebepsiz. Sevgilerin sebebe bağlanması gerekse eğer, sebebim derim sana.

Sebepsiz...

38 39

Her şey karardığında aydınlatan yüzün, her şey aydın-landığında kapkara gözündü sevdiğim, gözüm karardı

demek ki aydınlık yakın. Yoksa tansiyon mu?

Sevdan tıpkı kelebekler gibiydi; uçuyordun, kelebek kanadına yazdığın sevdanın ömrü bir gündür işte

Ne akşamın ne de sabahın güneşi aydınlatamadı yüzü-mü gülen gözlerin kadar. . .

40 41

Bensizliğin akşamı sana iyi geliyorsa, sana iyi aksamlar.

Nasipsizsen, sensiz kalmak nasibim...

Dostları düşünmek güzeldir, yazmayı unutur insan.

Güzelin dostluğu güzeldir, dostun güzeli daha güzeldir.

42 43

Hiç olmadığım kadar. . . Sonunu getiremediğim cüm-lem. Hâlimi sormayın. Halsizim. Kimbilir ne hâldeyim?

Beni taşıyan birini aramak mı? Yüreğimdeki seni kaldı-rabilirsen, yeterli.

Çiçekçi: nasipten öte köy yok evlat!Haklısın dayı, nasibin durağı da burası değil. Ama sana söz hangi durakta olursa olsun çiçekleri senden alacağız.

Hoşça kal.

44 45

Bütün otobüs şoförlerini kandırdım başka otobüs bekli-yorum diye. Seni beklediğimi kimse anlamadı köşedeki

çiçekçiden başka.

Beklemek sanılanın aksine vakti kıymetlendiren bir şey, harcanan ise sensiz geçen vakit.

Teslim olmaz bedenim asla, ama yüreğim senin elinde.

46 47

Sılam yüreğimden benim, çarptıkça özlüyorum.

Yareme tuz basayım diyorum, yârim aklıma geliyor buz kesiyorum.

Abartmayı hiç sevmezdim. Seni anlatırken de abartma-dığımı düşünüyordum, yanılmışım. Büyük bir balon olduğunu diken battığında fark ettim. Gerçekten abart-mışım. Dikenin var diye kendini gül sanırsın şimdi. Sen

de abartma bence.

48 49

KISMETNe sihirli kelimedir kısmet, kavuşmayı, kavuşama-

mayı, istemeyi, istememeyi ifade eder aynı anda, kır-madan geri çevirmek bazen, bazen de ümitle beklemek-tir. Tatlı gelir insana kısmet deyip mahcup bir söylemle beklentiye girmek, kaderin tecellisinden bir adım önce-nin yazısıdır gerçekleşecek çoğu zaman. Kimi zamanda hasrete dönüşen özlemin ifadesi olur içini yakan. Kıs-metin hasretin olur bazen,şimdi bir tatlı kısmet yazısı yazıyorum henüz tarifi olmayan. Kısmet ne güzel has-ret, hasretim kısmet... Nasibim beklemek.

Yüreğime düştün ya, düşecek bir yer kalmadı bana.

Sözlerine mil çekti gözleri sürmeli. . . Sürmeli sözleri gözleri gülmeli, güldürmeli. . .

50 51

Aslında aynı yolun, aynı otobüsün yolcularıydık. Bek-ledim her akşam durakta birlikte yola koyulmanın umudu içimde, sen her akşam başka duraktan bir son-raki otobüste. Gittiğim yoldan geliyorsun ama kime. . .

Yeni bir koridor açmalısın bana, bütün pencereleri ka-patıyorum. Yolunda olmalıyım, duvarlarına yaza yaza yürümeliyim. Lakin kapatmalıyım bütün pencereleri. Ne havandan yoksun ne de havaya kapılmalıyım. Ka-

patmalıyım penceremi.

52 53

Yakınındaki uzaklıklardan daha uzak bir yer yoktur.

Ardına bakmamalı insan. Bilmeli ki sevdiği hep ardın-da ve bir adımla yanında.

Hayat kısa değmez bir kıza sözü, değmeyecek erkekle-rin kısa hayatını anlatır.

Uykularımı kaçırdım sana, sen daha güzel uyu diye.

54 55

Duvara yazamadığım gönül yazılarım alnımın yazısı olur mu ki. . .

Umut mu? Bir kapının ardında, bir otobüs durağında, bir otobüsün içinde, bir camın arkasında, bir kaldırım taşında, yanı başıma düşen bir gölgede, yan masada belki. Bir ihtimal umut. Hepsinde senin olma ihtimalin.

Umut, bendeki adın.

Aksamın efkârı yaktıysa yüreğini, güneşin batışında ayın doğuşu serinletir yüreğini.

Sözlerin acısını gözlerin söylemesin. . .

56 57

Yolların tükendiğini görür gözler ama yılların tükendi-ğini görmezden gelir oysa yolun sonu bellidir.

Seviyorum kelimeleri ama tek hecem sensin. . .

Hep sessiz ya gelip gidişlerin, bir gün seslensen duya-mayacağım diye korkuyorum...

Ne gözümdeki yaş, ne gönlümdeki yas, gönlündeki pası silmedi. Yasımı yaşımla yıkadım gönlüne bırak-

tım. Gönül sendedir, pasını sök at.

58 59

Konuşamadığın yüreğe misafir, söyleyemediğin korku-larına esirsen, sen de sevmişsin. Hadi geçmiş olsun.

Fani sevgiler sınırsız olamaz, sınırı her geçtiğinde çar-pılman ondan. Çok seven çok çarpılır. Yüreğinin teli

acıtır en fazla.

Bir elif yaz(g)ısı:Hayat bir nefesle başladı bir sesle. Bir elif miktarı

durdu zaman, zamansız düşen yapraklar gibi hayat belki, zamanından habersiz. Bir elif miktarında üç vakte kadar değil, üç eliflik bir vaktin vakitsiz sevgi-lisiydin. Yazısı kaldı elifin birde yazgısı vaktin. Bir elif miktarı hayat; başlarken ve biterken. Arada üç vakit üç alem üç miktarı elifin.

Toplandı elifte vakitler. Yazgısı değişmez sevdanın, yazısı değişmez. Hep bir yazılışı vardır elifin. Bir yaz-gısı.

Halden hale geçiş değil, hale varıştır her başlangıç elifte. Bir nefes ve bir ses. ELİF, hecem; ELİF, alfabemin sesi.

60 61

Derdinle dertlenmeyeni dert etme.

Ey yar, seni bana sevdiren, beni sana sevdirmediyse eğer, vardır onda da bir hikmet. Her zaman ki gibi ha-

yırlısı der geçerim.

Ne kadar kusursuz, ulaşılmaz, bilgeydin. Bir avuç top-rak örttü günahlarını. Bir damla gözyaşıysa belki rahme-tin, tabii dökebildiysen onu yürekten, kutlu bir duada.

Öyle bir an gelir ki yazık oldu demeye bile yazık olur.

62 63

Mesafesiz sevdalarım, sınırsız. Oysa sen uzağındasın yüreğinin.

Rüyamda sadece birkaç kez gördüm seni. Düşünmek-ten yorgun düşüp uyuyakaldığım günlerde.

Seninle ilgili hiç hayalim olmadı, tek gerçeğim olduğu-nu biliyor muydun?

Neden hep sevdiğin üzer diye sordum, sevdiğini hatır-ladı sustu.

64 65

Hayatta hep canının istediğini yapanlar, hiç istemediği halde canının tükeneceğini unutanlardır.

Gönlümün gördüğünü gözümün görmesinden korka-cağım artık, gözüm değmesin gözümün gördüğüne.

Sonra gönlüme dokunur.

Gözü kapalı sevdim seni, gönlüm açıldıysa ne yapabi-lirim.

Güneşi gördüğünde gülmüyorsa gözlerinin içi, hep ka-ranlıktasın.

66 67

Bazen susmak, sevmek kadar zor. Suskunluğum çok derin. Sevginin dibine vurdum.

Hayat filmlerdeki gibi olsa bazen, sen bu kadar gerçek olmasan mesela ve ben sana kavuşabilsem filmdeki gibi, bir dilek tutsam sonra gerçeğimin filmini çeksem.

Bir iç çekince film gibi geçiyorsun işte. Gerçek bu.

Hayatta bazılarının ömrü mesafe koymakla, bazıları-nınki de mesafeyi korumakla geçiyor, oysa hayat dedi-

ğimiz şey bir yürek mesafesinde.

68 69

Telefonum çaldı kalabalık bir ortamda. Tanıyanlar bana bakınca birden sustular. Haklısınız dedim hayatıma anlam katılıyor. Sonra birden alkışladılar çılgınca. Gü-rültüden anlamadım hayatım kusura bakma. Bir daha

söyle!

Binlerce koku geliyor, baharım sen kokuyor.

Sessiz gitmelere değil kızgınlığım, sensizliğe.

70 71

Uzaklar yakındı sözlerinde, şimdi yakınlar bile uzak gözlerimde.

Hayata bağlayan sen değilsin, hayattan alacakta. Haya-tım olmak senin elinde.

Keşke onca kitap okuyacağına biraz beni okusaydın.

Sen benim gözüme düşseydin gönlümden, ne gönlüm titrer nede göz kırpardım.

72 73

hangi ses değil hangi nefes olmalı, nefes kadar yakın-san sese ihtiyaç yok.

Çare, çareyi söyleyene kulak verende.

Beklenen hep şafaklar olsa da karanlıkta yürümeyi öğrendik.

74 75

Ben seni hiç görmedim ama bugün çok papatya gör-düm. Koparmaya kıyamadım ki senin gibi gülüyorlar-

dı, hayır, seni değil papatyaları gördüm.

Bir yazı kalıyor gönlüne mürekkebi hiç kurumayan.

Sadece seninle yalnızlığım, sana yalnızlığım kalabalık-lar içinde.

76 77

Gözlerin izlerken kar tanelerini hep yağmur yağardı üstüme, o kadar sıcak bakmayacaktın.

Kar yağıyormuş. Gamzenin sıcaklığını gören kar tane-leri seni görmesin, sen kar yağışını izleyemezsin sonra.

Perde arkasında kal. Oyunun hep bana olsun.

78 79

Aslında sen bakarken ben hep yazıyordum, mürekke-bim kurudu.

Her şey sen kokarken, ben kalamıyorum.

Bin çift söz bir çift göze denk gelmezdi, çayı yudumlar-ken gözlerinden.

Benden başkasına gülerse gözlerin, benden başkasını görmesin.

80 81

Bir anlamı olmalı: sevmenin, sevilmenin, değer verme-nin, göz ışıltısının, kalp çarpıntısının, heyecanın, heye-cana yenik düşmenin bazen. Bir anlamı olmalı ve mut-laka bir anlayanı olmalı bunların, anlamalı. Anlaşılma-

mak, anlamamak ne anlamsız.

Gözlerinle uyumak isterdim, gözlerinle uyanmak.

Kalbimin sesini duyamayanlar beni anlayamazlar. Ko-nuşup konuşmamak önemli değil.

82 83

Beddua etmem kimseye ama gönlüme koyduğum gön-lümü yakarsa hüznümü hissetsin her daim.

Gülüşünün aydınlattığı geceleri özlüyorum.

Ben senden sonra çayı şekersiz içmiştim.

Ben nasıl bir aşığım ki sevdiğimin sesi sevdiği birine dokunur. Ben ondan bir ses duysam sevdiğim aklım-

dan gönlüme düşer yine.

84 85

Ağlamaktan yoruldum, lakin gözyaşlarım olmasa ku-ruyacaksın.

Aldatan olmadık hiç. Aldanan olmak acıtsa da çoğu za-man alçaltmaz aldatanlar gibi.

- Derin bir insansın, demişti. Oysa ben yüzmeyi onun gözlerinde öğrenmiştim. O kadar derindi ki her bakı-şımda boğulacak gibi olurdum. Gözünde boğulurken

sözüyle kurtulurdum.

86 87

Seven güzeldir, sevilen güzeli görendir.

Koklamaya kıyamadığını koparmaktan korkmayan bir yürek senin ki, taşlaşmış. Papatyalar taşta bile açar

oysa. Acıdım sana.

Sen kokuyordu papatyalar her gülüşünde, koparana kadar sen.

Ağlamak bile sevdiğine güzel, sevdiğinle güzel.

88 89

Yâr kitap okuyormuş, henüz onu okuyan çıkmadı tabii. Habersiz ne olacak.

Bir ben gibi sende kalacağım, unutamayacaksın.

Emelimiz hasretle inci olur, sabırsızın hakkı değildir.

İnciler bilirim ben hiç görünmeden bilinmeden takılan yüreklere.

90 91

Emelin kadarsın gönül.

İnciler ne güzeldir; yüreğin gibi temiz, gözlerin gibi ışık.

Şiirler yazmıyorum geceye gündüze. Gündüzleri per-demi kapıyor, geceleri açıyorum. Güneşte ayda gece de

gündüz de aynı sen.

92 93

Ne kapıyı çalan benim ne kapıyı açan sen. Günü gelince açılacak kapının önünde beklemek gönlümüze düşen.

Şarkılar söylemiyorum artık. Hasretli, özlemli, kavuş-malı, bir şarkısın sen durduramadığım içimde.

Duymuyorum kimseyi artık sende durduğumdan.

Görmüyor değilim lakin bilmiyorum sensiz etrafı.

94 95

NASİBİN sen uzak kaldıkça sana yaklaşandır.

Sevdiren sen değilsin ki sevilenden vazgeçelim.

Hayat bu kadar kaygan bir zeminde ilerlerken bu gönlü bıraktığın yerde bulmanın benimle alakası yok. Gönül

senin, gönlü veren başka.

96 97

Altını çizdiğim her kelimenin üstünde adının yazması tesadüf olamaz.

Bin kişilik sesi bir kişinin sessizliğinde duyuyorum. Ko-nuşsan da bütün sesler sukut etse.

Çay severdik ikimiz de. Ben hep gözlerinde demler, gözlerinden yudumlamayı severdim. Sen de yüreğim-

den kaynamış severdin. Gözümde ılıklaştırıp.

101

Yemek Tarifi / As(k)ın tarifiHafif, narin, naif bir yemek gönlümden geçen,

Biraz Akdeniz biraz Karadeniz belki,Kimi zaman sakin ve sessizKimi zaman coşkulu, hırçın.

Engin bir denize dökülsün tezgâhımdan. Hazırsanız başlıyoruz…

Dedim ya hafif olacakBol yeşillik, zeytinyağı, domates.

Bir de balık, ızgara. .İsteğe göre fırınlarız belki de.

Defne kokusu gelirdi pencereden,Sen sokağın köşesini dönmüş olurdun.

Tezgâhımda her şey hazırdı, kokun düştü üzerine.Ne güzel.

Yeşillerim en güzeliydi pazarın ve ben hep güzelini sevdim,

Seni aldım.Domatesler kıpkırmızı hani kış günü yanaklarındaki

renk,Amasya elmalarına denk.

Balığım vardı;

,

102 103

Gözlerindeki deryaya daldığımda gördüğüm.Şimdi sevdam gibi tezgâhımda kördüğüm.

Her şey hazırdı ve senin kokun değdi tezgâha.Defne yaprakları sıralı toprak tepsimde,

Hafif yağlı kirpiklerinden sızan ışık kadar,su gibiydin ya hani akıp giden

Tezgahımı yakıp giden…Susuz olacak bugün bu yemek,

Yüreğime yaktığın ateşle pişecek içten içeBu toprak tepside.

Ve kokuları Akdeniz’in akşamlarında burnumu sızla-tan,

Ve haleleri Karadeniz’in hırçın dalgaları gibi ateşin üzerinde dolaşan.

Toprak bir tepside, kızıl bir ateşin üzerinde, içten içe pişen.

Üzerinde hayatımı yeşerten bir güzellik,Ve kokusu sevdiğimin,

Buram buram duyduğum, defnenin kokusu.Ben ne anlarım tariften.

Aş(k)ın tarifini bana sormayın.Aş(k)ın derdini bilen ben miyim.

Aş(k)ıma dert katıp yakan ben miyim.Yerim böyle Aş(k)ı.

Bazen sadece günaydın demek istersin, gördüğünde aydınlanırsın her günüm dediğini.

104 105

Söylenecek sözü saklarsa insan, sakladığı söz köz olur.

Notasız bir şarkısın sen, sadece benim dinlediğim ve en sevdiğim.

Kimse yazdırıp konuşturamaz beni artık. Sen yoksan sesini duymadan sesimi duyamayacaklar, okuyamaya-

cak beni kimse, görmesin de istemem.

106 107

Susuzluğum ve yangınımın tek nedeni deryada dam-la aramak, ama bir bardakta gelsen karşıma bakmadan geçeceğim. Bileceğim ki damlam buymuş, ama içemem. Oysa şimdi her damlada sen varsın. Dökülende de gö-

rülende de.

Bazen gönülden bir selam, binlerce kelamı hükümsüz kılar.

Gönlün gördüğünü göz görene kadar ışığının izinde-yim, gözün gördüğü yer aydınlığım.

108 109

Gör ve gül ki gözüm aydın olsun.

Gecenin sessizliğini gecenin sensizliğiyle örtüyorum, üşüdüm.

Dünyalara açtın gönlünü, dünyaları sığdırdın da bir tek taşan ben miyim?

Herkes gördü ve sevdi gülüşünü, gülşenini de bir tek yanan ben miyim.

110 111

Sadece telefonun diğer ucundan sana kitap okumak is-tiyorum. Beni dinlemesen de bizi anlatan çok kitap var.

Hayat böyledir işte; biz sevmekt(l)e israf ederiz, kimile-ri sevgimizi harcamakta israf eder.

112 113

Yazdıklarıma bakma sen, yazdıran sendin. Yazdıkları-ma değil de kendine bir baksan beni okuyabilirdin.

- Rüyanda görürsün, dedi küçümseyerek.Aklımda sen varken uyuyamam zaten, demedim ona. Rüyadan uyansaydı görecekti oysa ve ben yattığımda rüyalara sığmayacak bir gerçekle uyuyup, onunla uya-

nacaktım. Rüyam olma sen, hep gerçek kal.

114 115

Şairliğim üstümde bu gece, üstüme gelmeyin yak(z)arım.

Bugün bir anda giderken durmak istedim. Sana benze-yen birini gördüğümü sandım. Oysa ben seni hiç gör-memiştim ki. Anlattığın kadardın bende, ben seni de-ğil gönlünü gördüm. Gönüller yol kenarında olmaz ki, bırakılmaz ki, dedim ve sonra devam ettim. Bir gönül yolculuğu bu. Bakalım gönlüm gözünü nerede yakala-

yacak.

116 117

Sana bakan güzelin gözleri de güzeldir, bakmayan gü-zel midir?

Suskundur güzeller ve gülerek konuşurlar. Bir tebessü-me kitap yazarsın sonra.

Sen ve ses, sesim. Sessizim. Sensiz miyim neyim?

bir kalem kokusu duydum, yine yazarken yakmışım kalemi.

118 119

Susmak mesele değil de sana susmak çok susamak gibi.

Kalemim gözlerinde, kır(p)ma sevdiğim.

Ne ay anlatabilirdi ne de güneş bendeki ışığını, gözünü kapattığında anladım ben karanlığımı.

Kimseye yazıldığım yok, unuttun mu ben sana kayıtlıyım.

120 121

Bir insanın duasında değilsen her şeyden önce, neresin-de olduğunun çok da önemi yoktur aslında.

Ve dilinde bir şükür, kulaklarında bir ses; İstanbul söy-lüyor sen dinliyorsun, İstanbul seni söylüyor ve sen

kendini dinliyorsun.

122 123

Sözün doğrusu ağırdır, lakin insanı hafifletir.

Kırık bir ayna olsan da gönlümde her parçada sen var-sın.

Burnuma güzel kokular geliyor, oysa yüreğim çok ya-nıyordu. Adından başka bir şey yazılmayan yüreğimi yaksan da sen kokuyor işte ve ben yanarken bile güzel

kokular alıyorum. Ölümün sen kokulusu güzel.

124 125

Yazarız akşamları akşamın güzellerine, gözlerindeki güneşin batışında nasıl yangına döndüğümüzü.

Gözyaşlarımın suladığı mezarıma gömün beni. Sen dö-külüyorsun her damlada, gül kokacak o yere gömün

beni.

Ben DegilEli değmişti ilk kez

Gözüne ilk kez öyle bakılmıştı.Sevilmişti

Anlamadığı kadar.Elini çektiğinde bilemezdi.Kimse tutamayacak artık

Kimse bakamayacakSevemeyecekti.Anlamayacaktı.

Ben değildi baktığı gözlerTuttuğu eller, yabancı kendine

Ve güvendiği gözler olmayacaktı artık.Anlayamadı.

Aşk belki anlayamadığındır ya da anladığını sandığın-dır aldanmışlığın.

)

126 127

Benim aşklarım dünyaya büyük geliyor, yoksa dön-mezdi sürekli içinde.

Ben bu aşkın kitabını yazacağım ve sen her gün yeni çı-kanlar rafının önünde duracaksın. Bekletip gitmediğin aşkı yeniden okumak için. Belki de ben onu hiç bastır-mayacağım. Bakalım raf ömrün ne kadar. Aşkına ömür

değer oysa kitabının, yazdırdığın.

128 129

En güzelime en güzel hediyem ayna olacak tabii ki. Ba-kınca çatlamasından korkuyorum, o yüzden yüzüne

tutuyorum, ışığı güneşe yansıyor sabahları.

Ey dost, perdeyi aralayıp aynı yıldıza göz kırpar mıyız bir gece yarısı?

Bazıları adını söyleyince susuyor, bense adını her söy-lediğimde daha çok susuyorum.

130 131

Şemsiyemi elimden aldın, lakin sana ıslanmak güzeldi.

Gecenin karanlığına inat gülüşlerin vardı aydınlatan.

Kaç Promil ?Saat gece yarısını geçmiş, ben yollarda, yüreğim yarda. Sol şeritten gidiyorum, yüreğim tek şerit. Sonra yanıp sönen ışıklar, sağa çektim. “İyi geceler evraklarınız

lütfen, alkol kontrol. “ Üfledim. Cihaz çözemedi.“Kafan güzel mi genç?” Evet, kafam güzel, sarhoşu-

yum sevdamın memur bey.“Sevdin mi genç?” Düşündüm ve dedim ki; üflesem cihazın kaldırmaz, anlatsam yüreğin dayanmaz. Sorma

abicim sarhoş olursun.

“İyi geceler genç, iyi yolculuklar. Kafan gerçekten

güzelmiş, sevdan gibi. Herkes senin gibi sarhoş olsa

keşke. “

Kaç promil sevdamız. . . ?

132 133

Arkadaşlar rakı balık yapıp eğlenecek dertlerini unuta-caklarmış! Beni bilirler bilmesine de yine de çağırırlar. Bilmezler ki balıkları rakıya saldığım günden beri sar-hoş olup yüzdükleri yer; gözyaşlarımın aktığı şişeler-dir. Ben ne mi içmiştim. Şişelerin almadığı, balıkların yüzmediği bir güzelin gözündeki deryadan bir damla içmiştim. Sarhoşluk mu? Siz bildiğinizi için. Beni karış-

tırmayın.

Kalıbının adamı olamayanlar, her kalıbın adamı olma-ya mahkûmdurlar.

134 135

Hayalim mi umudum, yoksa umudum hayal mi? Yü-reksiz sevdalarda hayallerim sustu mu, yoksa sustum da sevdamda yürekli olmayı mı unuttu? Ben miydim sende kalan, yoksa kalan bir sen misin içimde? Bir su damlasında güneş miydin, yoksa güneşi damlaya hap-

seden mi? Bilmiyorum, belki. . .

Gülün batan dikeni değildir kanatan, diken batarken değil de çıkarken gülün bağrından, kanatır. Ama sen görmezsin içine dökülür gülün de, sen rengini ondan sanırsın.Birde kokusu vardır gülün; bağrını yaktığı yü-reğinin kokusudur, gülün. Yüreği yanmayan belki de olmayan ne bilsin gülün kokusunu. Elinden çıkan bir

damla kandır onun ki. O da geçer...

136 137

Eğer gerçekleşenler birilerinin hayalleriyse elbet bir gün hayallerim gerçek olacak.

Olmak olmadığının farkında olmaktır. Yol açıkken git-mekse gelmek sana, kapalıyken yollar,

zaten sendeyimdir.

*Eğer uykuların kaçarsa bir gece bil ki gülen bir çift göz girmiştir rüyana. . .

138 139

Beklemeyi bekletmeyi sevmesem de hayatın bekleyen yanlarını seviyorum bazen, umut oluyor hayatı bekle-mek ya da hayatının seni beklemesi. Ve hayat umuttur.

Hüznün yaşı yoktur, hüznü anlayabilmenin yaşı vardır ve anlayabilenin gözyaşı.

Eller ancak verir, sahte teselliler.

Ve çiçeklerde üşür bu mevsim, karı izleyen çiçeklerim var artık beyazın üşütmediği, güneşlere güleceği gün-

leri bekleyen.

140 141

Gerçek güzelliklere sahte isimler eşlik edemez.

Sevmeyi bilmeyene, değil sevdiğini söylemek ima et-mek bile gereksizdir

Ellerinde çiçeklerle bekleyeni paralarla bekleyene ter-cih edenler, elleri paralar içinde ama çiçeklerin diken-lerine sahip olarak bir ömür kanarlar ve nasıl bir hırs

ise bu nasıl öldüklerini son damlada anlarlar.

142 143

Güzele güzel demek adetten, sana güzel demek sıra-dan.

Hayat, bir tutam hatıradır.

Gönle not düşmeyi biliyorsan not almana gerek yok, kâğıt israfı olmasın.

Hayallerimin içinde olup olmamak senin tercihin. Ben hayallerimin peşindeyim.

144 145

Her şey gönlünce olsun diyor ya herkes, gönlümdekile-ri bilmedikleri ne kadar belli.

İnsanları dinlemeden fikir yürütürsen hep yalnız yü-rürsün ya da senin peşinden gelen insanlar(!)la yürür-

sün.

Sözünde durmayan insanların her tarafı incelik olsa ne olur, her yerinden kırarlar.

146 147

Bir numaramız yok aslında.Kimlik numarası, telefon numarası, hesap numarası, iban numarası, abone numarası, sanal ortam şifreleri,

kimseyle paylaşmadığımız türlü numaralar…Hadi oradan be! Bir numaramız yok işte.Bir tekliyor saat. Bütün numaralar iptal.

Ve ekranda küçük bir yazı. Allah rahmet eylesin. - Neydi bunun şifresi ya? Neydi, neydi, neydi? Artık

çok geç. . . Fazla numaraya gerek yok demek ki.

bu dünya okulunda öyle bir sınıfa kaydolmalı ki adın,ahirette de bu sınıf hadi bahçeye denmeli.gül gü-listan bahçeye çıkarken kalktığın sıranın adı bensem eğer,varsın sen çık, bahçeye açılan o kapının ardında

kalayım.

148 149

Çay rengiydi gözlerin, gözlerinde demlerim. Gözlerim; nemlerim. Çay rengiydi gözlerin. Demli çaylar derin,

demlenirsem boğulurum.

Sevmenin en güzel hâli seni sevmek. . .

Hayatta hep beklemeyi tercih edenler, bir adım atmak-tan çekinenlerdir.

Uykusuzluğuma sevincim, rüyamın güzel yanı, geceye tutulmam, uyanışım sabaha, ne kadar güzel sen varken.

150 151

Sen bilmesen de, senli hayaller kurmak güzel.

Uykusuzluğun düştüğü saatlerdi, sana yazılan ve uyu-duğum saatlerdi, seni izlediğim.

Senli hayalleri sensiz de kurabiliyorum, ama hep hayal kalacak işte.

Kimsenin yıkamadığı güzellikleri önyargılarımız yıkar.

152 153

Bir duvar yazısı, bir duvak yazısı, alın yazın, yazım. . .

İnsan mazisiyle insandır, çizgiyi hep kendine çeker,

Hüzün, diğer adımız olsa da umut hep adımızın önün-dedir bizim.

Ne sevmenin zamanı olur ne de sevenlerin arasında za-man.

154 155

Denizin üstüne yorgan çektiği akşamlarda bir ay vu-rurdu siyah perdeye

ve ben her denize baktığımda seni görürdüm.

Kimseye yazılmadığım doğru, bana yazdıranların da doğru olduğu gibi.

Bazen bir çift kara göze tutulur insan ve yüzünü çevir-diğinde batar güneşin, bir çift siyah gözdür senin ışığın. Yüzüne döndüğünde tutulduğun o gözler değil, o siya-

hın sahibi bir ay yüzlüdür.

156 157

Yokluğunun yazdığı şarkıları dinliyorum, varlığının şarkısını söylemek için.

Geç kalmışlığımın nedeni belki, umudum olman.

Hiç bir hesap tek taraflı kapatılmaz. Sen kapatsan da bir açık kalır karşıda, sen yine de kapatmadan bir bak

karşına.

158 159

Başkalarının zaafı olarak gördüğün şeyler, aşamadığın zaaflarındır çoğu zaman.

Sana yazmayı sevmiyorum, çünkü hep eksik kalıyor bir tarafı güneşi anlatırken ay gibi bir hilal çizmek seni an-

latmak.

Çayda demlenmeyi seviyoruz tamam, ama bu kadar da su katılmaz ki.

160 161

Gözlerime bıraktığın iz, ateş olup yüreğime düşen bir kıvılcım. Cürmün kadar yakıyorsun evet. Lakin, gözü-

mün alabildiğine yangınların. . .

Bir kere bile görememek ya da bin kere görmek bir ka-relik tebessümünü silmiyor gözlerden. Belki en güzel

fotoğrafım da bu tek kare.

Bazen öyle bir havada gelir ki her yer ışıl ışıl berrak. Fa-kat sen, ıslanırsın onun gözünde ve aylardan nisandır.

162 163

Çok yazılanın varmış, lakin ben herkesin yazıldığını değil, bana yazdıranı sevdim.

Bazen bir güzele ayna olmak ister insan, lakin her an çatlayabilir. Güzelliğin aynada yansıması, aynanın gü-

zelde fani olmasıdır belki de.

Gözlerinde kaldı gözlerim ve bu yüzden sabaha özlemim.

Sessizliği dinliyorum, sensizlik sağır ediyor.

164 165

Adımın yüreğinde bir karşılığı yoksa seninle edeceğim kelam; yalnızca selam.

Ayrılık, çok sevmenin bedelidir bazen ve en ağırı da budur.

Uzak, kalbimden uzak olanlar içindir.

Mazereti olmayan tek şey sevgidir.

166 167

Hayatın akışı, gönlümün sana akışını değiştiremeyecek.

İnsanın kalbine zulmetmesi, sahte sevgilerin peşinden koştuğunun kanıtıdır.

Sevdiğini sandığı anda yıkar geçer.

Anı yaşa, ama yaşa. Harcama! Aslında harcanmışlardır bazı anları yaşadığını sananlar.

Düzenin, her ortamın insanı olmak; düzensiz bir zih-nin, karaktersiz bir kalbin karşılığıdır.

168 169

Her şey nasip, evet, sen nasipsizsen suçlusu ben değilim.

Ne kapalılar gördüm; dine kapalı, imana kapalı, ahlaka kapalı.

Ne açıklar bilirim; dine açık, imana açık, ahlaka açık.Allah açıklarımızı kapatmayı nasip etsin,

kapalı yanlarımızı açarak.

170 171

Herkese güzel gözükmek; güzeli çirkinleştirir.

Yazgımsan yazarım sayfalar boyu. Değilsen, silemem ki yazgımı.

Gülüşünün sıcaklığı mürekkebimi kuruttuğunda adına nokta koymuştum. Bir kelimeydin lakin cümlemdin.

Gözlerini okumak varken, ellerim kalem tutup yaza-mazdı ki.

172 173

Bir deftere yazacaktım seni. Adını yazarken bitti kalem-lerin mürekkebi.

Susmak bazen çok sevmenin sesidir.

Bazen ulaşmak için bir adım kalır ya da adın kalır.

Değerli yalnızlığım; yanlışlığım, yanmışlığım.

174 175

Kalp kaybetmeyi kabullenir; lakin aldatılmayı asla sev-mez.

Zaman en çok sevdiğinin yanında geçer ve zamansız geçerler sevgililer.

Bazen diyorum yar; haberdar olmak isteyendir.

Aşkın gözü körse seni gören aşıktır.

176 177

Sensizlik değil, sessizlik öldürür demiş şair. Sessizliğim sensizliğimden. Yaşadığıma kim inanır.

- Abi çay demini aldı, vereyim mi taze taze?Bilmiyor ki her dem sendeyim, tazeyim.

Her sevda beni biraz daha şair yapsa da senin sevdan için her şeyi silebilecek bir şairim. Adını yazdığım tek

kelimelik bir şiirin şairi.

Küllerin soğutmadı kalbimi.

178 179

Bazıları yıldız gibi her gece görünür ve giderler, ama sen bilirsin, oradadırlar.

Hasret, bir nefeslik mesafede nefessiz kalmaktır bazen.

En son görmek isteyeceğin kişiler her zaman ilk önce aklına gelir.

Seninle yoğrulmuşum. Sessizlik yoruyor.

180 181

Ne zaman geçiyor ne de zamansız geçiyor.Ne zaman geçiyor ne de zamanı geçiyor.

Ne zaman geçiyor ne de zamanla geçiyor.

Bir selam bin kelamdan iyidir, senden ise.

Yaralarını saramazsan, yaraların seni sarar.

182 183

Her gün güzel, içindeysen.

Kaybetmeyi göze alanların gönlünde olamazsın.

Güneşi gönlüne koyanlar başka ışıklara aldanmazlar.

İçimden geçenleri söylerim sakınmam, sen içimde kaldın.

184 185

Gecenin ayazı bakışından daha keskin değil. Gamzen kadar sıcak değil şöminedeki ateş.

Yaşatmak için yaşamak çok öldürücü ve bir o kadar ha-yat kaynağı.

Suskunlukla susuzluk eş değer bazen

Hasret yangın suyuna bir set.

186 187

Noktasız bir cümledir aşk.

Adını yazınca her şey siliniyorsa adın bir yerlere yazılmıştır.

Özgürlük onun gözüne bakmaktı, onun gözünden bak-maktı.

Taşıyamadığım şeyler var; gözyaşlarım.

188 189

Daha kaç filmi, kaç konseri sensiz izlemeli? Kaç ye-meği sensiz yemeliyim? Çayla demlenmelerimde ko-yulaşan kalbimi gözündeki ferle ne zaman aydınlata-cağım? Rüyalarımdan çıkıp geleceğin bir sabah olacak mı? Kaç gece duama âmin diyenim sen olmayacak, na-maza duruşumda ardımda kokunu hissetmeyeceğim? Gülüşlerin gönlüne ayna olurken kaç sabah aynayı gör-meyeceğim? Geceyi aydınlatan çehreni, gündüze uyan-dıran sesini kaç sabah bekleyeceğim? Kaç, kaç, kaç?

Kaç gel sevgili!

Gözümden düşen gönlüme düşenin hasretindendir.

Gözüne yaş olayım, düşürme sakın.

190 191

Güneşle ay arasında bir cemaldi tutulduğum. Sanırım vakit seherdi.

Yârin, senden başka yareni olamaz.

Sana baktıkça şairliğimden utanıyorum, yazamıyorum seni.

Ve gece göz kapaklarının indiği andı, seher aralanmaya başladığı an.

192 193

Dünya aşkımı anlayamayacak, bu yüzden ahiretim için sevmeliyim seni.

Bazen yazamıyorum. Okursun, sonra ben olursun diye.

Küçüğü olmayan tek şeydir YALAN.

Aşk başka bir haldir mevsimi olmayan. Halden anlayana. . .

194 195

Hazanda açan gülleri sevdim. Senli günleri düşleyip.

Sen hep duamdın, âmin diyemediğin.

Her şey çok açık aslında: Bir adımı yazmadım sevgiliye hürmetten. Adının yanına yazacağım adımı.

Söylenen sözlerin soğukluğu yetmez yüreğimin sıcak-larına. Çünkü biz sözlerini değil gözlerini sevdik.

196 197

Hayat yazdıklarınla değil, yaptıklarınla yargılar seni.

Bana aşkı sormayın, az yazarım çok gelir.

Yazmamayı becerebiliyorum seni, ama sevmemeyi beceremedim.

Göz yaşlanınca damlalar düşer tomurcuk gibi. Yüreğin yaşlanmasıdır gözyaşı.

198 199

Aynı yaraların, farklı kanayanlarıyız.

Gözlerine yabancı resimler düşmesin ışığının gölgesinde.

Korkum, o zarfa uzanırken kokundu. Zarfa sinmiş olan ve inceden içime işleyen. Yine korktuğum başıma geldi. Lakin korkumdan değil, kokundan düşmüşüm, uyan-

dığımdın.

200

Ince IslerHayatımız ince bir çizgiydi değil mi?Ama bizler de inceydik bir zamanlar.

İnsanlık denen şey incelik değil miydi?İnsan olabilmek incelikti.

Hayatta her şeyin incesi makbul olmaya başlamadı mı?Televizyonun incesi,

Telefonun incesi,Bilgisayarın incesi,

Çorabın incesi,Elbisenin incesi,Kadının incesi…

Her şey incelirken gözümde ve inceldikçe her şey,Kalınlaştı kalplerimiz.

İnce sevdalarla bağlandığımız her şey arasında kalın-laştı duvarlar,

Kendi içimize kalınlaştık ama fark edemedik.Her şeyimiz inceydi ama insanlığımız kalın.

Oysa hayat ne kadar ince bir çizgiydi değil mi?Hayatın ince çizgilerini gören ince insanlara…

İnsanlara selam olsun.

. .,

Recommended