YÂKUTÝYE MEDRESESÝ ve KÜMBETÝ · 293 YÂKUTÝYE MEDRESESÝ ve KÜMBETÝ alýnmýþtýr....

Preview:

Citation preview

293

YÂKUTÝYE MEDRESESÝ ve KÜMBETÝ

alýnmýþtýr. Osmanlý ülkesinde üslûp arayýþ-larý ve Þeyh Hamdullah’ýn çevresinde olu-þan Osmanlý ekolü Yâkut çýðýrý temel alý-narak yürütülmüþtür. Osmanlý hat ekolü,II. Bayezid’in hazineden çýkarýp Þeyh Ham-dullah’a verdiði Yâkut’un yazý örneklerin-den yedi kýta üzerinde yaptýðý uzun, yo-rucu bir mesainin sonucu ortaya çýkmýþ-týr. Bu ekol çeþitli þivelerle geliþimini sür-dürürken Kanûnî Sultan Süleyman devrihattatý, Yâkut-ý Rûm denilen Ahmed Þem-seddin Karahisârî bu çýðýra uymayýp ho-casý Esedullah-ý Kirmânî’den öðrendiði Yâ-kut el-Müsta‘sýmî ekolünü benimsemiþ,bu ekolü yazý güzelliðinin zirvesine ulaþ-týrmýþ, böylece Ahmed Karahisarî elindeYâkut üslûbu altýn çaðýný tamamlamýþtýr.Osmanlý hat sanatýnda bir nesil devameden Yâkut üslûbu yerini Þeyh Hamdul-lah ekolüne býrakmýþtýr. Yalnýz Ýran’da hatsanatý Osmanlý hat sanatý geliþmelerinindýþýnda kalmýþ, Ýranlý hattatlar Yâkut eko-lünü sürdürerek bu vadide eserler ver-miþtir. Yâkut’un hat dýþýnda þiir ve edebi-yat alanýnda da sanat zevkini ve yetene-ðini gösterdiði bilinmektedir. Bazý eserler-de þiirleri yer almaktadýr (Ýbnü’l-Fuvatî, el-¥avâdi¦ü’l-câmi£a, s. 296-297, 337-338).

BÝBLÝYOGRAFYA :

Ýbnü’l-Fuvatî, el-¥avâdi¦ü’l-câmi£a (nþr. Mehdîen-Necm), Beyrut 1424/2003, s. 296-297, 337-338; a.mlf., Mecma£u’l-âdâb fî mu£cemi’l-elšåb(nþr. Muhammed el-Kâzým), Tahran 1416, II, 572;III, 532; IV, 167; V, 283; Zehebî, TârîÅu’l-Ýslâm:691-700, s. 373-374; Kütübî, Fevâtü’l-Vefeyât,IV, 263-264; Ýbn Kesîr, el-Bidâye, XIV, 6; ÝbnHabîb el-Halebî, Te×kiretü’n-nebîh fî eyyâmi’l-Man½ûr ve benîh (nþr. Muhammed MuhammedEmîn), Kahire 1976, I, 219; Kalkaþendî, Øub¼u’l-a£þâ, III, 14; Ýbn Taðrîberdî, el-Menhelü’½-½âfî, XII,61-62; Kummî, Gülistân-ý Hüner, s. 19; Âlî, Me-nâkýb-ý Hünerverân, s. 18; Gülzâr-ý Savâb, s.42; Keþfü’¾-¾unûn, I, 862; Suyolcuzâde, Devha-tü’l-küttâb, Süleymaniye Ktp., Fâtih, nr. 4359,vr. 77b; Müstakimzâde, Tuhfe, s. 576; Habîb, Hat

ve Hattâtân, Ýstanbul 1305, s. 54, 55, 274; Ser-kîs, Mu£cem, II, 1945, 1970; Karatay, Arapça Yaz-malar, I, 29-36; Sezgin, GAS, II, 89, 189, 214,301, 497; Nâcî Ma‘rûf, TârîÅu £ulemâßi’l-Müstan-½ýriyye, Baðdad 1396/1976, II, 340-341, 343,356, 360, 379; M. Lings – Yasin Hamid Safadi,The Qurßån, London 1976, s. 46; Selâhaddin el-Müneccid, Y⚆t el-Müsta£½ýmî, Beyrut 1985,s. 7-11; Velîd el-A‘zamî, Cemheretü’l-Åa¹¹â¹îne’l-Ba³dâdiyyîn, Baðdad 1989, II, 459; Yahyâ Vehîbel-Cübûrî, el-ƒa¹ ve’l-kitâbe fi’l-¼aŠâreti’l-£Ara-biyye, Beyrut 1994, s. 116-117, 236-244; SheilaS. Blair, Islamic Calligraphy, Cairo 2006, s. 242-250, 261-263, 522-523, ayrýca bk. Ýndeks; Ni-had M. Çetin, “Yâkut Musta‘sýmî”, ÝA, XIII, 352-357; Sheila R. Canby, “Yakut al-Musta.simý”, EI 2

(Ýng.), XI, 263-264.ÿMuhittin Serin

– —YÂKUTÝYE MEDRESESÝ

ve KÜMBETÝ

Erzurum’daXIV. yüzyýlýn baþýnda inþa edilen

Ýlhanlý devri medresesi ve kümbeti.˜ ™

Bânisine ithafen Hoca Yâkut Medresesiadýyla da anýlýr. Kaynaklara göre uzun sü-re, eski Yeniçeri Kýþlasý’nýn yerine 1877-1879’da yaptýrýlan yeni kýþlanýn içinde kal-mýþtýr. Yine uzun yýllar top dökümhanesiolarak kullanýlan binanýn etrafýnda 1970’-li yýllarda askerî birlikler bulunmaktaydý.Taçkapýsýnýn üzerindeki tek satýrlýk Arap-ça kitâbeye göre medrese, Olcaytu Hudâ-bende döneminde 710’da (1310-11) GazânHan ve Bolugan Hatun’un paralarýyla Ýl-hanlýlar’ýn Bayburt ve Erzurum vilâyetleri-nin emîri Cemâleddin Hoca Yâkut Gazânîtarafýndan yaptýrýlmýþtýr.

Yapý üç eyvanlý olup avlusunun üzeri ka-palý medreseler grubuna girmektedir. Kes-me taþtan tek kat halinde inþa edilen dik-dörtgen planlý medrese ön cephe düzeniy-le dikkati çekmektedir. Cephenin ortasýn-da dýþa taþkýn, bitkisel, geometrik ve fi-gürlü süslemeli taçkapý yer almakta, saðköþede minare, sol köþede minare kaidesibulunmaktadýr. Ana eyvanýn arkasýnda birkümbet mevcuttur. Cephenin ortasýndadýþa taþkýn olarak yerleþtirilen taçkapýyýmukarnaslý, geometrik ve bitkisel süsle-meli yüksek kabartma bordürler üç yön-de dolaþmaktadýr. Taçkapýnýn basýk keme-ri geçme motifli olup kemerin iki ucundayaprak motifleri üzerinde palmetler gö-rülür. Kemerin köþeliklerinde de palmetdesenleri iþlenmiþtir. Kapýnýn iki köþesin-de kabarýk palmet süslemeli sütunçelerüzerinde palmet desenli sütun baþlýklarýyer almaktadýr. Kapýnýn yan niþleri sivri ke-merli düzenleme içinde iki yaný sütunçelive beþ sýralý mukarnaslýdýr. Niþin içinde on

4277) ve Paris Bibliothèque Nationale’de(Arabe, nr. 6068, 6716) sülüs, nesih ve mu-hakkak hatlarýyla yazýlmýþ mushaf-ý þerifve cüzler bulunmaktadýr.

Bunlarýn dýþýnda müze ve kütüphaneler-de âyet ve hadisleri içine alan kýta ve mu-rakka‘lar, hikmetli ve özlü sözlerden mey-dana gelen mecmualar, risâleler de mev-cuttur. Yâkut’un Risâle fi’l-Åa¹ adlý bireseri kaydedilirse de (Keþfü’¾-¾unûn, I,862) buna henüz rastlanmamýþtýr. YineÝbn Sînâ’nýn eþ-Þifâß adlý eserini tek cilthalinde yazdýðý söylenirse de bunun gü-nümüze ulaþýp ulaþmadýðý bilinmemekte-dir. Yâkut’un AÅbâr ve eþ£âr ve âdâb ve¼ikem ve ve½âyâ münteÅabe yahut ben-zer isimlerde Süleymaniye Kütüphanesi’n-de kayýtlý risâlesi (Ayasofya, nr. 3764, 3765,4306) diðer bazý risâlelerin yer aldýðý birmecmua içinde basýlmýþtýr (Ýstanbul 1298,s. 52-77). Esrârü’l-¼ükemâß (Ýstanbul1300, Mufaddal ed-Dabbî’nin Em¦âlü’l-£Arab’ý ve diðer bazý risâlelerle birlikte, s.87-140; nþr. Ýbrâhim Sâlih ve Semîh Sâ-lih, Dýmaþk 1994) adýyla yapýlan neþirlerde büyük kýsmýyla ayný eserdir. British Lib-rary’de bu konuda yazdýðý bir eseri dahavardýr (Add., nr. 23475). Süleymaniye (Aya-sofya, nr. 2765) ve Chester Beatty (Ar.4237) kütüphanelerinde Ed£iyetü’l-eyyâ-mi’s-seb£a adlý bir eseri, muhadram þa-irlerden Kutbe b. Evs el-Hâdire divanýnýnistinsah ettiði nüshalarý Süleymaniye Kü-tüphanesi’nde (Ayasofya, nr. 3881, 3932,3933; ayrýca bk. Sezgin, II, 214) ve Smith-sonion Institution Freer Gallery of Art Was-hington D. C.’de (nr. 37. 28) kayýtlýdýr (istin-sah ettiði diðer bazý eserler için bk. Sez-gin, bibl.; Selâhaddin el-Müneccid, s. 56-59).

Yâkut’un hat sanatýnda yaptýðý yenilik-ler yeni bir dönem baþlatmýþ, tesirleri ikiasra yakýn devam etmiþ ve yazýlarý örnek

Yâkutiye

Medresesi –

Erzurum

294

YÂKUTÝYE MEDRESESÝ ve KÜMBETÝ

na getirdiði ok ucu þeklinde geometrik dü-zenlemeler içinde fîrûze ve mor sýrlý tuð-lalarýn yerleþtirilmesiyle elde edilen örgü-lü geometrik süslemeye sahip gövde bel-li bir yüksekliðe kadar saðlam kalabilmiþ-tir. Yýkýlan üst kýsmý ise kurþun bir kapak-la kapatýlmýþtýr. Diðer minarenin ise yapýl-dýktan sonra yýkýldýðý veya hiç yapýlmadýðýkonusunda farklý görüþler vardýr. Günü-müze pahlý kaide üzerindeki silindirik göv-de cephe yüksekliðinde ulaþmýþtýr. Erzu-rum’u gösteren gravürlerden minarelerinorijinal durumu anlaþýlamamaktadýr.

Taçkapýdan sonra beþik tonoz örtülü ey-vanýn her iki yanýnda birer mekân yer al-maktadýr. Köþelerde kalan odalar pahlý ka-pý geçiþleriyle orta mekâna baðlanmýþtýr.Bu mekânlardan saðdakinde bulunan mer-divenlerle çatýya, buradan da minarelereulaþýlmaktadýr. Orta mekân dilimli kemer-li bir kapý ile avluya açýlmaktadýr. Medre-senin dikdörtgen planlý orta mekânýndadört kalýn ayaða oturan revak kemerleri,ortadaki oldukça süslemeli mukarnaslý to-nozu taþýmaktadýr. Saðda ve solda birerkoridor oluþturan revak kemerlerinin ar-kasýnda kalan cephelerde ortada birer ey-van, bunlarýn iki yanýnda ikiþer oda var-dýr. Medrese odalarýnýn düz taþ hatýllý sil-meleri üzerinde bitkisel ve geometrik be-zemeli rozetler görülmektedir. Revaklarýnüzerleri kuzey-güney ve doðu-batý yönle-rinde sivri kemerli tonozlarla örtülmüþ-tür. Yapýnýn içte giriþ biriminin üstü medre-senin içine açýlan sivri kemerli bir mahfilþeklinde düzenlenmiþtir. Medresenin uzunsüre âtýl durumda kalmasýndan dolayý bumekâna geçiþ önceleri tam olarak anlaþý-lamamýþ, avlu içinden bir merdivenle bu-raya çýkýldýðý düþünülmüþtür. Ancak da-

ha sonra üst katta yapýlan araþtýrmalar-da minare kapýlarýnýn önünden orta bölü-me geçen birer kapýnýn bulunduðu tesbitedilmiþtir.

Güneydeki yan eyvanda bir mihrap veeyvan duvarlarýný çevreleyen vakfiye kitâ-besi mevcuttur. Medresenin doðu cephe-sinde büyük bir eyvan, bunun güneyindebir oda, kuzeyinde ayný zamanda kümbe-te de geçiþi saðlayan bir mekân mevcut-tur. Ana eyvanda yer alan bir pencere av-ludaki kümbetle baðlantýlýdýr. Medrese-nin ana eyvanýna bitiþik konumdaki küm-bet, kenarlarý pahlý kare bir mumyalýk ka-tý üzerinde dýþtan çokgen planlý ve külâhlý,içten yuvarlak planlý ve kubbeli olup önün-de kare planlý bir hazýrlýk mekâný vardýr.Kümbetin kaidesinin üzerinde bir silme,doðu ve güneydoðu cephelerinde mukar-naslý birer pencere yer almaktadýr. Külâheteðinde gövdeyi geometrik motifli iki ku-þak çevreler. Kümbetin kuzeyinde bulu-nan ve yapýya giriþi saðlayan birime med-resenin içinden ulaþýlmaktadýr. Kümbetinmumyalýðý kare planlý ve aynalý tonoz ör-tülüdür. Mumyalýk katý önündeki hazýrlýkmekâný mevcuttur. Bu bölüme de med-resedeki mekândan geçilmektedir. Küm-bette herhangi bir kitâbe olmadýðý için gö-mülü olan kiþi ya da kiþilere dair bilgi yok-tur.

BÝBLÝYOGRAFYA :

Abdürrahim Þerif Beygu, Erzurum: Tarihi, Anýt-larý, Kitabeleri, Ýstanbul 1936, s. 150-153; Ýbra-him Hakký Konyalý, Abideleri ve Kitabeleri ile Er-zurum Tarihi, Ýstanbul 1960, s. 302-335; RahmiHüseyin Ünal, Les monuments islamiques anci-ens de la ville d’Erzurum et de sa région, Paris1968, s. 32-51; a.mlf., Erzurum Yakutiye Med-resesi, Ankara 1992; Metin Sözen, Anadolu Med-

iki kollu yýldýzdan geliþen geometrik süs-leme vardýr. Niþin dikdörtgen çerçevesinioluþturan ince bordür üzerinde palmet di-zisine yer verilmiþtir. Kemer üzerinde dik-dörtgen bir kartuþ içinde yivli dallarla bir-birine baðlanmýþ palmetlerden meydanagelen düzenleme bulunmaktadýr. Kapýnýnüstünde bir sýra mukarnas, yan niþlerinüzerinde dikdörtgen formlu düzenlemeiçinde sekiz kollu yýldýzdan geliþen geo-metrik düzenleme görülmektedir. Kitâbekuþaðý yan niþler ve kemer üzerinde ka-pýyý üç yönden çevrelemektedir. On sýralýmukarnas kavsara, rûmî-kývrýk dal süsle-meli sivri kemer içinde yer almaktadýr. Ke-mer köþeliklerinde günümüze oldukça bo-zulmuþ durumda ulaþan bir kitâbe var-dýr. Kapýyý üç yönden dolaþan dikdörtgenbordürlerden ilki üzerinde palmet, rûmîve kývrýk dallardan oluþan bir düzenlemegörülür. On iki kollu yýldýzdan geliþen geo-metrik düzenleme her iki yanýnda rûmî vepalmet dizisinden meydana gelen iki incebordür bulunmaktadýr. Bir sonraki bor-dür üzerinde yüksek kabartma palmet-ler, zemininde palmet, rûmî ve kývrýk dallýsüsleme mevcuttur. Kapýnýn dýþ köþelerin-de gövdeleri palmet desenli, palmetli vemukarnaslý baþlýklara sahip üst üste kulla-nýlmýþ ikiþer sütunçe vardýr. Kapýyý iki yan-dan sýnýrlayan çift katlý, gövdeleri palmetdesenli sütunçeler yine palmetli sütun baþ-lýklarýna sahiptir.

Dýþa taþkýn taçkapýnýn yan cephelerin-de iki katlý bir düzenleme görülmektedir.Kaval silmelerle çevrili dikdörtgen pano-lar içinde kývrýk dal, rûmî ve palmet dizi-lerinden oluþan bordürlerin ortasýnda beþkollu yýldýzdan ve kýrýk hatlardan meyda-na gelen geometrik desenli bordür bulun-maktadýr. Cephenin alt kýsmýnda taç ka-pýsýndaki kaval silmeden oluþan sivri ke-merli niþ palmet desenli vazo formlarýylasonlanmaktadýr. Geometrik süslemeli birvazodan çýkan, iri yapraklarý belirgin biraðaç motifinin altýnda her iki yanýnda bi-rer aslan-pars figürü iþlenmiþtir. Parslarýnvücutlarý spiral biçimde kývrýmlarla iþlen-miþ, yüzlerinde gözler, diþler, ayrýca ayak-lar gibi ayrýntýlar da belirtilmiþtir. Aðacýnüzerindeki çift baþlý kartal motifinde vü-cut, kanatlar, kuyruk açýkça iþlenmiþtir;baþýnýn üzerinde geometrik süslemeli birkabara yer almaktadýr.

Minareler cephenin kuzey ve güney kö-þelerindedir. Kesme taþtan, alt kýsýmlarýpahlý yuvarlak kaidesi üstünde yalnýzcagüney yönündeki minare ayaktadýr. Ka-idenin üzerinde, minarenin yüzeyinden dý-þa taþkýn yerleþtirilmiþ tuðlalarýn meyda-

Yâkutiye

Medresesi’nin

minaresi ve

Yâkutiye

Medresesi’nden bir

taþ süsleme

detayý

295

luluðunu Kurikanlar’la özdeþleþtirmekte-dir. Çin kaynaklarýnda görülen Ku-li-kanve Orhon yazýtlarýndaki Kurikanlar Yakut-lar’ýn atalarý kabul edilmektedir. Yine bun-lar tarihte Uranhay-Sakalar (Orman Sakala-rý) olarak da tanýnmýþtýr. Baykal gölü çev-resinde yaþayan Kurikanlar’ýn kuzeye gi-diþi bu dönemlerde baþlamýþ, XIII. yüz-yýlda Cengiz Han döneminden itibaren da-ha da yoðunlaþmýþtýr. 1215-1216 yýllarýn-da Cengiz Han, Boragul Noyon’u Moðol-lar’a direnen Tumatlar üzerine gönderdi veMoðol baskýsýndan kurtulmak isteyen ka-bileler kuzeye çekildi.

Sahalar’ýn tarihî rivayetlerine göre ya-pýlan göçlerden sonra Omogoy, Elley veUluu Koro adlý üç ana grup bir toplulukoluþturdu. XVIII. yüzyýla ait kayýtlara göreSahalar, Baday Toyon’un liderliðinde Bay-kal bölgesinden Yakutistan’a geldiklerinikabul ederler. XVI. yüzyýlda bölgeye gü-neyden yeni bir nüfus hareketi gerçekleþ-ti. Atla gömme geleneðini temsil eden top-luluklar Saha kültürüne son þeklini verdi.Bu geliþmelerden hareketle, Baykal gölücivarýndan göç ederek tedrîcen Lena bo-yuna yerleþen Yakutlar’ýn Doðu Sibir’in eneski kavimlerini teþkil ettiði ileri sürülür.Yakutlar’ýn dili diðer Türk lehçelerindenepeyce farklý olduðundan onlarýn ana Türkkitlesinden çok erken ayrýldýðý ve Sibir’indiðer unsurlarýyla karýþarak bir Yakut kav-mi meydana getirdiði kaydedilmektedir.Yakutlar eski Türk yurdundan hayvanla-rýyla (at, sýðýr) birlikte geldikleri için Si-bir’in þiddetli iklim þartlarýna bakmadanehlî hayvan beslemeyi sürdürdüler. Böyle-ce Sibir’in kuzeyindeki diðer kavimlerdenfarklý bir ekonomik hayat kurdular.

Yakutlar, hemen hemen bütün Lena hav-zasý boyunca yarý uruðlar (küçük kabileler)halinde yaþýyordu. Bu uruðlara Yakutça’da“con” deniliyor ve her conun baþýnda ken-di beyleri (toyon) bulunuyordu. Toyon / to-yun eski bir Türkçe lakaptýr, Avarlar ve Ha-zarlar tarafýndan da kullanýlmýþtýr; bununHazarlar vasýtasýyla Rusça’ya geçtiði veXVII. yüzyýla kadar geldiði bilinmektedir.Ruslar’ýn Sibir’e girmesi esnasýnda Yakut-lar’ýn bir kýsmýnýn Tigin adlý bir toyonun ida-resinde yaþadýðý rivayet edilir; tigin / teginadý da Türkler’de bilinen adlardan olup“prens” mânasýna gelir. Bütün Yakutlar’ýnbaþýndaki idareciye ulu toyon denir. Yakut-lar’ýn en kuvvetli uruðu Lena nehrinin solkýyýsýnda yerleþen Namaslar’dý. Bunlarýngüneyinde Kangalaslar, Lena’nýn sað tara-fýnda çok kalabalýk Menginler vardý. Aldan’adökülen Tanda boyunda Borogonlar, dahadoðuda Baturustlar, Batulinler gibi Yakut

uruðlarý bulunuyordu. Ruslar dýþ pazarlar-da büyük revaç gören kürk ticaretini ta-mamen ellerine geçirmek amacýyla Sibirbölgesine doðru ilerlemeye baþladýlar. 25Eylül 1632’de Lena nehrinin orta kesimin-de Lena Kalesi’ni (günümüzde Yakutsk þeh-rine 70 km. mesafede) kurdular. Yakutlarüzerindeki Rus hâkimiyetinin ilk adýmý böy-lece atýlmýþ oldu. Ruslar gruplar halindeburaya geliyor ve çeþitli yerlerden Yakutlararasýna girerek kürk topluyorlardý. Man-gazay’dan (Mangazeya) gönderilen bir Rus(Kazak) müfrezesi 1633 ilkbaharýnda Ya-kutsk þehrinden yollanan bir baþka Rusgrubu ile karþýlaþtý. Rus Kazaklarý veya “iþadamlarý” bazan da kendileri için kürk te-min etmek maksadýyla Yakutlar’ýn içinegiriyorlardý. Böylece Yakut ülkesi baþtanbaþa Rus yaðmasýna uðradý.

1633’te Yakutlar, Ruslar’a karþý durma-ya çalýþýp birkaç Rus Kazaký’ný öldürdüler.1634’te bazý Yakut uruðlarý ayaklandý; fa-kat ayaklanma Yakutsk þehrindeki Kazakatamaný Ývan Galkin tarafýndan þiddetlebastýrýldý. Ýkinci büyük ayaklanma 1636-1637 yýllarýnda gerçekleþti, bu hareket deayný âkýbete uðradý. Rus Kazaklarý sayýcafazla olmamasýna raðmen ateþli silâhlarlaYakutlar arasýnda dehþet saçýyor ve bir-kaç bin kiþilik Yakut kalabalýðýný kolaycadaðýtýyorlardý. Bir Kazak atamaný 1637’-de Aldan nehri boyunca çýkarak 1638’deButal’ski Ostrog’u kurunca Yakutlar’ýn esasyurtlarý da Rus kontrolü altýna girmiþ oldu.1639 sonunda Aldan Yakutlarý, Tunguz-lar’la birlikte Ruslar’a karþý ayaklanmayakalkýþtýlar, fakat yine baþarý elde edeme-diler. 1641’de Moskova tarafýndan Yakutskþehrine tayin edilen Voyvoda Petr Golovin’ingelmesiyle Yakut yurdunun Rus idaresi ta-rafýndan sistemli bir þekilde sömürgeye dö-nüþtürülmesi tamamlanmýþ oldu.

1638’de Yakutsk kazasý teþkil edilerekSibirya departmanýna baðlandý. 1640-1641yýllarýnda otuz dört ilçe kuruldu. Yakutsk1775’te Saha eyaletine, 1784’te Irkutskbölge yönetimine baðlý Saha iline dönüþ-türüldü ve Uzakdoðu topraklarýnýn keþfi-ne yönelik Rus seferlerinde bir üs halinegeldi. Dolayýsýyla Lena havzasý Rus Ýmpa-ratorluðu için önemli bir yerdi. Saha top-raklarý hükümdara ait kabul edildi ve Voy-vodalýk yönetimi sürdürüldü. Halkýn anakütlesi “yasak” adý verilen vergi düzeni için-de kaydedildi. Yasak vergisi olarak 1641’-de 8724 samur, 2142 tilki, 1701’de 12.720samur, 6818 tilki toplandý. XVIII. yüzyýldaSibirya’dan getirilen kürklerden elde edi-len gelir hazine gelirlerinin üçte birini oluþ-turmaktaydý. Rus Çarý I. Petro, 1 Eylül

reseleri, Ýstanbul 1972, II, 1-7; Tanju Cantay, XII.-XIII. Yüzyýllarda Anadolu’da Cephe MimarisininGeliþmesi (doktora tezi, 1982), ÝÜ Sosyal BilimlerEnstitüsü, s. 290-292, 427-429; Orhan Cezmi Tun-cer, Anadolu Kümbetleri: Beylikler ve OsmanlýDönemi, Ankara 1991, II, 183-187; Esma ÞaziyeZeren, Erzurum Çifte Minareli ve Yakutiye Med-reseleri’nin Bazý Çaðdaþ ve Benzer Anadolu Ya-pýlarýnýn Ön Yüz Taçkapý Süslemeleri ile Karþý-laþtýrýlmasý: XIII. ve XIV.yy. (doktora tezi, 1996),Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü; Ay-þe Denknalbant, Osmanlý Öncesi Anadolu TürkMimarisinde Çifte Minareli Cephelerin Geliþimi:Ýran, Azerbaycan, Hindistan (doktora tezi, 2010),ÝÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 181-200, 387-392;Ýlhan Akçay, “Yakutiye Medresesi”, VD, sy. 6(1965), s. 146-152; Nusret Çam, “Erzurum’dakiYakutiye Medresesi ile Ýlgili Mülahazalar”, a.e.,sy. 20 (1988), s. 289-310.

ÿAyþe Denknalbant

– —YAKUTLAR

Sibirya’nýn doðusunda yaþayanTürk kökenli bir boy.

˜ ™

Türkler’in en eski boylarýndan biri olupkendilerine Saha adýný vermektedirler. XVII.yüzyýldan beri Rus ve Avrupa literatürün-de Yakutlar diye anýlmakta, dolayýsýyla on-larýn yaþadýðý bölgeye Yakutistan (Yakutya)denilmektedir. Ruslar’ýn Sahalar için kul-landýðý Yakut adý Tunguzlar’ýn onlara ver-diði Yako adýnýn +t ekiyle yapýlmýþ çoðulhalidir. Günümüzde burasý Rusya Fede-rasyonu içinde özerk bir cumhuriyettir. Ya-kutistan’dan baþka Taymýr, Evenki, Maga-dan, Sahalin ve bunlarýn yöresinde de Ya-kutlar yaþamaktadýr. Ayrýca Yakutlar’a bað-lý Dolgan adlý bir topluluk vardýr. Kuzey Ya-kutlarý ile Güney Yakutlarý arasýnda kültü-rel farklýlýklar bulunmakta, kuzeydekilerdaha çok avcý balýkçý bir hayat sürdürür-ken güneydekiler Tunguz ve Yukagirler’lebenzer kültür özellikleri taþýmaktadýr.

Arkeolojik araþtýrmalara göre Yakut ül-kesinde ilk insan izleri erken taþ devrinekadar gider. Buzul çaðýnýn hemen sonra-sýnda ýrmak boylarýnda ilk yerleþme yer-leri görülür. Lena havzasýnda yarý göçebehayatý süren balýkçý ve avcý gruplar yaþa-mýþtýr. Geyik avýný yansýtan kaya resimleri-nin mevcudiyeti bunu kanýtlar. Maden dev-riyle birlikte Baykal çevresine has mezar-lar bu bölgede yaygýnlaþýr. VI. yüzyýlda Türkkökenli ve Proto-Moðol kabileler bölgeyegelmeye baþladýlar. Sahalar kalýcý konut ya-pýmýný, atlý hayvancý kültürünü, hayvan be-siciliðini, demirciliði, çömlekçiliði ve kuyum-culuðu bölgeye getirdiler; böylece ekono-mik hayat geliþti. Bazý araþtýrmacýlar Ýs-lâm kaynaklarýnda geçen Furi / Kuri top-

YAKUTLAR

Recommended