Upload
others
View
15
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
İÇİN
DEKİ
LER
•Kimyasalların Adlandırılması ve Sınıflandırılması
•İşyerlerinde Maruz Kalınan Kimyasal Madde Türleri
•Kimyasal Riskler •Kimyasalların Vücuda Giriş Yolları ve
Etkileşimleri •Kimyasallarla Güvenli Çalışma
İlkeleri •Kimyasal Riskte Sorumluluk
HEDE
FLER
•Bu üniteyi çalıştıktan sonra; •Kimyasalları adlandırabilecek ve
sınıflandırabilecek, •İş yerlerinde hangi kimyasallarla
karşılaşıldığını kavrayabilecek, •Kimyasallardan kaynaklanan
riskleri sıralayabilecek, •Kimyasalların vücuda giriş yollarını
ve etkileşimlerini açıklayabilecek, •Kimyasallarla zarar görmeden
çalışma usullerini kavrayabilecek, •Kimyasal risk maruziyetinde
sorumluları açıklayabilecek, •Kimyasal maruziyeti ile ilgili risk
değerlendirmesi yapabileceksiniz.
KİMYASAL RİSK ETMENLERİ
İŞ SAĞLIĞI VE
GÜVENLİĞİ
Prof. Dr. Mustafa
ERAT
ÜNİTE
5
Kimyasal Risk Etmenleri
İyonik bileşikler, metal adı + ametal adı + «ür»
eki getirilerek isimlendirilir.
Kovalent bileşiklerde ise Latince sayılar
söylenir.
GİRİŞ Çağımızda kimyasal maddeler günlük yaşamımızın bir parçasıdır. Evimizde,
iş yerimizde hatta hayati faaliyet gösterdiğimiz her alanda bilerek ya da bilmeyerek kimyasallarla iç içe yaşarız. Dünyada yaklaşık 6-7 milyon farklı kimyasal madde bulunmaktadır. Bunların yaklaşık 80.000 ila 100.000 kadarının kullanıldığı tahmin edilmektedir. Bunlardan 8.000 ile 10.000 kadarı tehlikeli, 3.000 kadarı kanserojen, 150-200 kadarı insan kanserojenidir. Yılda yaklaşık 1200 yeni kimyasal üretilmekte ve piyasaya bir şekilde arz edilmektedir. Kimyasal maddelerin çoğu renk ve koku gibi duyularımıza hitap eden fiziksel özelliklere sahip olmadıkları için, insan yaşamını etkileyen risk faktörleri arasında en sinsi olanıdır ve farkına varmadan maruz kalmaktayız. Kimyasalların çoğunun etkilerini belirlemek için uzun yıllara ihtiyaç duyulduğundan dolayı bunlardan çoğunun etkisi bilinmemektedir. Bu durumun en korkunç yanı, insan sağlığı ve ekolojik sistemi nasıl etkileyeceği konusunda yeterli bilgiye sahip olunmadan piyasaya sunulmaları ve kullanılmalarıdır.
Her yıl dünyada gıda katkı maddeleri, ilaç ve zirai ilaçlar, temizlik maddeleri, enerji üretiminde kullanılan yakıtlar olarak en az 400 milyon ton kimyasal madde kullanım için üretilmektedir.
Kimyasal maddelere karşı kendimizi korumak için yapacağımız ilk iş, çalıştığımız maddelerle ilgili mümkün olduğunca detaylı bilgi edinmek ve bunlara maruz kalmamak için gerekli tedbirleri almaktır.
KİMYASALLARIN ADLANDIRILMASI VE SINIFLANDIRILMASI
Adlandırma
Kimyasalların isimlendirilmesi uluslararası kriterlere göre birkaç şekilde yapılmaktadır. Özellikle organik maddelerin isimlendirilmesinde farklı yöntemler kullanılır. Ayrıca kimyasalların yaygın kullanılan ticari isimleri de bulunmaktadır.
Sistematik adlandırmada, iyonik bileşikler, metal-ametal bileşikleridirler. Bunlar, metal adı + ametal adı + «ür» eki getirilerek isimlendirilirler. Örneğin; KCl: Potasyum klorür, MgBr: Magnezyum bromür. Al2S3: Alüminyum sülfür gibi.
Çok atomlu anyonlarla yapılırken anyonun adı söylenir. Örneğin; NaOH: Sodyum Hidroksit, Al2(SiO3)3: Alüminyum silikat gibi.
Kovalent bileşikler, ametal-ametal bileşikleridirler. Latince sayılar söylenir. Örneğin; CO2: Karbon dioksit, N2O3: Diazottrioksit, CCl4: Karbon tetra klorür gibi.
Halojenli asitler,iki türlü olabilir. HCl: Hidrojen klorür veya hidroklorik asit; HF: Hidrojen florür veya hidroflorik asit; HI: Hidrojen iyodür ve ya hidroiyodik asit gibi.
Oksiasitlerde,«it» ile biten anyonlarla yapılırsa «öz asit», «at» ile biten anyonlarla yapılırsa «ik asit» şeklinde adlandırılır. Örneğin; HNO2: Nitröz asit,
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2
Kimyasal Risk Etmenleri
Türkiye'de
kimyasallar; fizikokimyasal
özellikleri, sağlık üzerindeki etkileri ve
çevre üzerindeki etkilerine göre
sınıflandırılmaktadır.
HClO2: Kloröz asit, H2SO3: Sülfüröz asit; HNO3: Nitrik asit, H2CO3: Karbonik asit, H3PO4: Fosforik asit, H2SO4: Sülfürik asit gibi.
Bazı kimyasallar sistematik adlandırmanın dışında isimler alabilirler.
Sınıflandırma
Uluslararası çalışma örgütü (ILO)’ya göre, sınıflandırmada dikkate alınacak genel kriterler şunlardır.
• Kimyasal ve fiziksel özellikler • Vücudun tümüne akut veya kronik olarak etki eden toksik özellikler • Aşındırıcı ve tahriş edici özellikler • Alerjik ve hassasiyet etkileri • Kanserojen etkileri • Genetik etkileri • Üreme sistemine etkileri Avrupa Topluluğu Konseyi, kimyasalları sağlık riski bakımından çok toksik,
toksik ve zararlı olmak üzere üç seviyede derecelendirmekte ve daha sonra 11 alt sınıfa ayırmaktadır. Birleşmiş Milletler tarafından hazırlanan tavsiye kararı gereğince de kimyasallar 9 sınıfa ayrılmaktadır.
Türkiye'de kimyasalların sınıflandırılması, fizikokimyasal özelliklerine göre, patlayıcı, oksitleyici, çok kolay alevlenir, kolay alevlenir ve alevlenir maddeler; sağlık üzerindeki etkilere göre, çok toksik, toksik, zararlı, aşındırıcı, tahriş edici, hassaslaştırıcı, kanserojen, mutajen ve üreme sistemine toksik maddeler; çevreye olan etkilere göre de çevre için tehlikeli maddeler şeklindedir.
İŞYERLERİNDE MARUZ KALINAN KİMYASAL MADDE TÜRLERİ
Kimyasal maddenin fiziksel yapısı, vücuda girişini ve etkinliğini belirleyen önemli bir faktördür. Bunlar; katı, toz, gaz ve sıvı olarak sınıflandırılabilir.
Katı Maddeler
Bunlar, kimyasal maruziyet riskinin en düşük olduğu maddelerdir. Katı maddelerle çalışmanın en büyük tehlikesi, işlenmeleri sırasında ortaya çıkardıkları toz ya da gazlardır. Katı kimyasalların deri ile teması, ya da sindirim yolu ile
Örn
ek • Sistematik olmayan adlandırmaya örnekler: benzen= benzol,
benzin= gazolin, etil alkol= etanol, hidrojen klorür= tuz ruhu, nitrik asit= kezzap, sodyum hidroksit= kostik soda.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3
Kimyasal Risk Etmenleri
alınması zehirlenmelere sebep olabilmektedirler. Bu nedenle hijyen kurallarına uyulması son derece önemlidir.
Katı kimyasallarla çalışılırken, bunları daha tehlikeli materyallere dönüştüren prosesler sırasında etkili kontrol önlemleri alınması gerekmektedir.
Tozlar
Kömür, hububat, ağaç, mineral, metal, cevher ve maden ocaklarından çıkan, hava içerisinde dağılma ve yayılma özelliği gösteren 0,5-150 mikron büyüklükte olan katı parçacıklardır. Tozlar, organik ve inorganik maddelerin işlenmesi, taşınması, püskürtülmesi sırasında oluşan ve kendisinden üretildikleri maddelerle aynı bileşimde olan ve iş yerlerinde çeşitli işlemler sonucu ortaya çıkan maddelerdir. Tozların solunabilir olanları, dolayısıyla sağlık açısından risk oluşturanları 60 mikronun altındakilerdir. Bunların büyük bir kısmı üst solunum yollarında tutulmaktadırlar. Özellikle 5 mikrondan küçük zerrecikler, boyutlarına ve türlerine bağlı olarak akciğerlerin derinliklerine kadar ulaşabilirler. Sağlık için en zararlı olanlar da bunlardır. Tozlar kendisini meydana getiren maddenin bileşimine ve tozun fiziki yapısına göre gruplandırılırlar.
Organik tozlar
Organik tozlar daha çok bitkisel ve hayvansal maddeler ile bazı sentetik maddelerin oluşturduğu tozlardır. Bitkisel ve hayvansal kökenli tozlar alveollere kadar ulaştığında akciğerlerin kendini temizleme özelliği ile atılarak elimine edilirler. Sentetik bileşiklerin oluşturduğu organik tozlar için aynı şeyi söylemek mümkün değildir. Bunlar kendisini oluşturan sentetik maddenin özelliğine göre farklı etkiler gösterirler.
Bissinoz, pamuk ile çalışan işçilerin %30-40’ında 5-10 yıl içinde görülebilen bir hastalıktır. 20-30 yıl gibi uzun süreli maruziyet sonucu bronşit ve astmatik bir tablo ortaya çıkar.
Anorganik tozlar
Demir, bakır, çinko ve kurşun gibi metal ya da kükürt, karbon gibi ametallerden ve bunların bileşiklerinden oluşan tozlardır. Anorganik tozlar kendisini oluşturan maddenin cinsine göre değişik etkilere sahip olabilirler. Bunlar, metalik tozlar (demir, bakır, çinko tozu), ametalik tozlar (kükürt, kömür tozu), kimyasal bileşiklerin tozları (çinko oksit, manganez oksit) ve doğal bileşiklerin tozları (mineraller, killer, maden cevherleri gibi.) olmak üzere çeşitleri vardır.
Fibrojenik tozlar
Bazı maddeler lifli yapıya sahiptir. Bunların tozları da liflidir ve bunlara fibrojenik tozlar denir. Silis, asbest, talk bu tür lifli yapıya sahip olan maddelerdir. Bu maddeler silikozis, asbestoz, talkoz adı ile anılan hastalıklara sebep olurlar.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4
Kimyasal Risk Etmenleri
Silis, asbest ve talk
lifli yapıya sahip maddelerdir ve bunlar silikozis,
asbestoz ve talkoz hastalıklarına sebep
olurlar.
Türkiye, 1996
yılından itibaren amfibol grubu
asbestin kullanımını yasaklamış, 2008
yılından itibaren da beyaz asbestin kullanım alanı daraltılmıştır.
Asbest
Çeşitli silikat minerallerinin milyonlarca yıl önce yüksek basınç, sıcaklık ve kimyasal etkilere maruz kalması sonucunda oluşturduğu kristalize bir grup minerale verilen isimdir.
Asbestin özellikleri
• Isıya dayanıklıdır. • Esnek, yüksek gerilme direncine sahiptir. • Isı ve elektrik iletkenliği çok düşüktür. • Çeşitli kimyasallara karşı dayanıklıdır. • Mikroorganizmalara karşı dayanıklıdır. • Sürtünmeye ve aşınmaya karşı dayanıklıdır. • Çeşitli maddelerle kolay karışır, kolay şekillenir. Asbestin serpantin ve amfibol grubu olmak üzere iki çeşidi bulunmaktadır.
Serpantin grubu asbest beyaz asbest olarak bilinir ve diğer türlere göre daha masumdur. Amfibol grubu asbest ise kahve renkli ve mavi asbest olarak bilinir ve daha çok zararlı olduğu bilinen gruptur.
Avrupa Birliği, 2005 yılından itibaren AB'ye üye ülkelerde tüm asbest türlerinin üretimini ve kullanımını yasaklamıştır. Türkiye, 1996 yılından itibaren amfibol grubu asbestin kullanımını yasaklamış, 2008 yılından itibaren da beyaz asbestin kullanımını sınırlandırmıştır.
Asbest insan vücuduna solunum ve sindirim yoluyla alınmaktadır. Sindirim yoluyla alınan asbest lifleri genellikle insan vücudundan atılabilmektedir, ancak bu lifler solunduğunda akciğer dokusunu bozarak tedavisi mümkün olmayan hastalıklar meydana getirmektedir. Oluşan hastalığın türü ve ağırlığı özellikle lif türüne ve lif boyutuna bağlıdır. Sigara içmek riski artırmaktadır.
Asbest, akciğer, sindirim sistemi, gırtlak kanserlerine ve akciğer zarı kalınlaşması (pleura)na sebep olmaktadır. İlk olarak tersane çalışanlarda tespit edilen asbestosis, asbest liflerini çözmeye çalışan vücut tarafından üretilen asidin akciğer zarında oluşturduğu yaralardır. Bu hastalığın kendini göstermesi 10-20 yılı bulmaktadır. Asbestin yol açtığı diğer önemli bir hastalık da akciğer zarı ve karın zarı kanseri olarak bilinen mezotelyomadır.
Asbestle çalışma ortamında, çalışma süresi dikkate alınarak lif sayımı ile maruziyet miktarı belirlenir. 0-5 mikron boyutundaki lifler en tehlikeli olanlarıdır. Ülkemizde uygulanan limit konsantrasyon değer, sekiz saatlik zaman ağırlıklı ortalama olarak 0,1 lif/cm3 tür.
Talk
Magnezyum silikat kayalarının ve ya metamorfozdolamitlerinin değişmesi ile meydana gelen tabii bir hidrosilikattır. Açık yeşil, beyaz ve gri renkte yaprağımsı ve pullu yapıda olabilir. Asit ve alkalilere mukavimdir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5
Kimyasal Risk Etmenleri
Basit boğucu gazlar normal atmosferik basınçtaki havada bulunan oksijen oranını hacimce %18'lerin altına
düşürerek havasızlıktan dolayı boğulmaya neden
olan gazlardır.
Talk, boyalarda, seramikte, katran kâğıdında, çatı kaplamalarında, kozmetik ve eczacılıkta, kâğıtta, kurşun kalemde, elektrikli cihazlarda kullanılır. Dolgu maddesi olarak kauçuk, sabun, plastik ve deri endüstrilerinde de kullanılır. Etkisi solunum yolu iledir. 10 yıl gibi uzun süreler sonucu talkosis oluşturur. Elyaf halindeki tozları etkilidir ve nefes darlığına sebep olur.
Toksik tozlar
Vücuda alındığında akut veya kronik zehirlenmeye sebep olan, kurşun, krom, kadmiyum, mangan, vanadyum gibi ağır metal tozlarıdır.
Kanserojen tozlar
Arsenik ve bileşikleri, nikel ve bileşikleri ve berilyum kromat tozları, kansere yol açan tozlardır. Bu tozların kanser oluşturmasında kişinin beslenme alışkanlığı, yaşam tarzı ve çevresel faktörler etkilidir.
Radyoaktif tozlar
Uranyum, toryum, zirkonyum ve seryum gibi radyoaktif maddelerin bileşiklerinin oluşturduğu tozlardır. Bunların yaymış olduğu iyonize ışınlar insan vücudunda mutasyona sebep olurlar.
Alerjik tozlar
Alerjik tozların etkileri bireysel farklılığa göre değişir. Özellikle duyarlı kişilerde alerjik reaksiyonlara yol açarlar. Polen, pamuk, yün, kürk, tüy, saç ve ağaç tozları, tahıl tozları, bazı sentetik maddeler, özellikle kapalı rutubetli ve sıcak ortamlardaki bakteriler, ateş, astım, dermatit gibi alerjik reaksiyonlara yol açarlar.
İnert tozlar
Kireçtaşı, mermer, alçı, kömür, demir, baryum ve magnezyum bileşiklerinin tozları, bu tip tozlardır. Bu tozlar vücutta birikebilirler ancak herhangi bir fibrojenik ve toksik etki oluşturmazlar. Vücudun savunma mekanizmasının temizleme gücünü aşmadıkça problem oluşturmazlar.
Gazlar
Basit boğucu gazlar
Bunlar, normal atmosferik basınçtaki havada bulunan oksijen oranını hacimce %18'lerin altına düşürerek havasızlıktan dolayı boğulmaya neden olan gazlardır. Kimyasal olarak boğucu olmamalarına karşın havadaki oksijenin yerini alarak oksijenin daha az solunmasına sebep olurlar. Karbondioksit, metan, etan, propan, azot, hidrojen, asetilen vb. yaygın olarak bilinen basit boğuculardır.
Karbondioksit (CO2); renksiz ve kokusuz bir gazdır. Karbonlu maddelerin tam yanması sonucu, şarap mahzenlerinde fermantasyon sonucu ve kuru buzun
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6
Kimyasal Risk Etmenleri
Karbon monoksit (CO), renksiz ve
kokusuz bir gazdır. Hemoglobine ilgisi
oksijenden 200-300 kat daha fazladır. Bu
gaz, kömür, odun, LPG gibi organik maddelerin tam olarak yanmadığı yerlerde oluşur.
(katı karbondioksit) kullanıldığı soğutucularda oluşarak limit değeri aşabilir. %6-10 yoğunluğunda baş dönmesi, görme bozukluğu ve şuur kaybı olur. Bu etkiler görüldüğü taktirde hasta açık havaya çıkarılmalı, oksijen verilmeli, suni solunum yaptırılmalı.
Metan (CH4); bataklık gazı olarak bilinir, bitkilerin çürümesi ve ayrışması sonucu oluşur. Yurdumuzda en sık kömür ocaklarında karşılaşılmaktadır ve grizu patlamalarının baş aktörüdür.
Kimyasal boğucu gazlar
Kimyasal yapıları nedeni ile solunum ve dolaşım sistemini engelleyerek etkili olan gazlardır. Karbon monoksit, hidrojen sülfür, hidrojen siyanür bu tip gazlardır.
Karbon monoksit (CO); renksiz ve kokusuz bir gazdır. Hemoglobine ilgisi oksijenden 200-300 kat daha fazladır. Hemoglobine bağlanarak kanın dokulara oksijen taşımasını engeller. Karbon monoksit zehirlenmelerine hem çalışma hayatında hem de evlerde rastlanır. Bu gaz, kömür, odun, LPG gibi organik maddelerin tam olarak yanmadığı yerlerde karşımıza çıkar. Motorlu taşıtların egzoz gazlarında %4-7 oranında bulunur. Kok fabrikalarında, yüksek fırınlarda CO'e her zaman rastlanır. Maden ocaklarında yangın sonucu, ya da metan gazının hava ile karışımından ibaret olan grizu gazı patlamaları sonucu, yoğun miktarda CO oluşur. CO’in etkisi, havadaki miktarına, maruziyet süresine ve kişinin duyarlılığına göre değişir. %0,05 derişimde şiddetli baş ağrısı, baş dönmesi, baygınlık,%0,2 konsantrasyonda ise derin bir şuur kaybı, nabız zayıflaması sonucu ölüm getirir.
Hidrojen sülfür (H2S); lağım kanallarında, foseptiklerde, eritme tesislerinde, gazhanelerde bulunur. Tipik kokulu bir gazdır. Solunum yolu ile alınan hidrojen sülfür toksik etki gösterir. Mukozaları tahriş eder. Hücrelerdeki bazı enzimleri inhibe eder. Zehirlenme belirtileri %0,02 derişimde başlar, %0,06 da ölüm gelir.
Hidrojen siyanür (HCN); Sentetik lif ve plastik üretiminde, elektrolizle metallerin kaplanmasında, siyanür tuzları ve nitritlerinin üretiminde, böcek ve kemiricilere karşı öldürücü ilaç olarak ta kullanılan oldukça zehirli bir gazdır.
Tahriş edici gazlar
Asidik özellikleri ve suda çözünürlükleri sebebiyle, solunum sistemleri üzerinde tahriş edici etki gösterirler. Özellikle üst solunum yolları ve akciğerlere ulaşan bu tür gazlar, derinin ve dokuların nemi ile asidik çözelti oluşturarak temas ettikleri dokuları tahriş ederler.
Amonyak, kükürt dioksit, fosgen, klor, azot oksitleri ve asit buharları bu gruptan gazlardır.
Amonyak (NH3); endüstride bazı kimyasal sentez işlerinde, gübre ve bazı boyaların imalatında kullanılır. Yüksek konsantrasyonları kısa sürede ölüm getirir. Akut olarak, gözler, mukozalar ve solunum yolları üzerinde tahriş edici ve yakıcı etki gösterir. Ayrıca kronik etki olarak kronik bronşit yapabileceği belirtilmektedir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7
Kimyasal Risk Etmenleri
İnsektisit, herbisit
rodentisit ve fungusit olarak
bilinen maddelere pestisitler denir.
Günümüzde pestisit olarak satılan 1200 kimyasal bileşik ve
30 bin değişik formül vardır.
Formaldehit (HCHO); Oda sıcaklığında gaz halindedir. Endüstride %35-40'lık çözeltisi kullanılır. Mukozaları tahriş eder. Ağız yolu ile alınırsa böbrek bozuklukları, solunum zorlukları görülebilir. Kronik olarak egzama oluşturabilir.
Azot oksitler (NO2, NOx); azotoksit gazları, kırmızı esmer renkte, havadan biraz daha ağır dumanlar halindedir. Su veya nem ile temasta nitrik asit (HNO3) oluşumu ile tahriş etkisi gösterir.
Sistemik etki gösteren gaz ve buharlar
Vücudun belirli sistemleri üzerinde toksik etki yapan gaz ve buharlardır. Solunduğunda akciğer zarı üzerine tesir eder veya doğrudan dolaşıma girerler. Genellikle böbrek, karaciğer ve kemik iliği üzerinde etki ederler. Karbontetraklorür ve nitroparafinler böbrek ve karaciğerde, benzen buharları kemik iliği üzerinde, kurşun buharları ise kan sistemi üzerinde etkili olanlara örnektirler. Bu guruba verilebilecek diğer örnekler, arsin (AsH3), karbonsülfür (CS2), stibin (SbH3), fosfin (PH3) ve Nikel karbonil (NiCO4) gibi gazlardır.
Narkotik (uyuşturucu) buharlar
Genellikle sistemik etki göstermeyen, maruziyet halinde uyuşukluk ve uyku hali oluşturan maddelerdir. Dikkatin dağılmasına sebep olduklarından kaza riskini artırırlar. Devamlı maruziyet hâlinde narkotik maddenin cinsine göre bağımlılık yapabilir. Genellikle yağlı yüzeylerin temizlenmesinde kullanılan benzen, toluen, trikloretilen, metanol, etanol vb. bu gruba girer.
Pestisitler
İnsektisit (böcek öldürücüler), herbisit (zararlı bitkileri yok edenler), rodentisit (fare ilaçları) ve fungusit (mantar ilaçları) gibi gruplar olarak bilinmektedir. Günümüzde pestisit olarak satılan 1200 kimyasal bileşik ve 30 bin değişik formül vardır. Sindirim ve solunum yoluyla, bazen de deriyle alınabilirler. Kronik maruz kalma sonucu deride irritasyon gelişebilir. Kanser oluşumu görülebilir. Teratojenik etkileri (anne karnındaki çocuk üzerindeki genetik olmayan etki) de vardır.
Sıvılar
Oda sıcaklığında sıvı hâlde bulunan asitler ve çözücüler bu gruba girerler. Sıvı kimyasalların çoğu solunabilen ve kimyasal maddenin türüne bağlı olarak çok zehirli olabilen buharlar oluştururlar. Sıvı kimyasallar deri yoluyla absorbe olabilir ve deride ani tahribata neden olabilirler. Diğer bazı sıvılar deriden geçerek doğrudan doğruya kana karışabilir ve vücudun çeşitli bölgelerine ulaşarak buralarda tahribata yol açabilirler. Soluma, deri tahribatı ve göz tahribatı ihtimalini bertaraf etmek ya da azaltmak için sıvı kimyasallarla çalışırken etkili kontrol önlemleri uygulanmalıdır.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8
Kimyasal Risk Etmenleri
Asit döküntüleri bol
suyla derhal yıkanmalıdır.
Asit kullanımı gereken yerlerde uygun kişisel
koruyucu donanım kullanılmalıdır.
Buharlar
Buharlar havada asılı kalan çok küçük sıvı parçacıklarıdır. Sıvı kimyasalların çoğu oda sıcaklığında buharlaşır ve havada asılı kalır. Bazı kimyasal maddelerin buharları gözlerimizi ve derimizi tahrip edebilir. Bazı toksik buharları solumak sağlık üzerinde çeşitli ciddi sorunlar yaratabilir. Buharlar parlayıcı ya da patlayıcı olabilir. Yangından ya da patlamadan korunmak için buharlaşan kimyasalların kıvılcımlardan, ateşleme kaynaklarından ya da geçimsiz kimyasal maddelerden uzak tutulması gerekir.
KİMYASAL RİSKLER Kimyasal maddeler zararlı özellikleri bakımından sağlık ve güvenlik
açısından birçok risk taşımaktadırlar.
Sağlık Riskleri
Kimyasallar solunum, sindirim ve deri yoluyla vücudun çeşitli organlarına ulaşarak orada birikip meslek hastalıklarına sebep olurlar. En çok görülen etki, tozların, buharların, havadaki sis hâlinde dağılmış partiküllerin solunum yoluyla vücuda girmeleri ile görülür. Bu maddeler ile ilgili olarak Kimyasal Maddelerle Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmelik ekinde mesleki maruziyet listeleri ile Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü Ekinde meslek hastalıkları ve bu hastalıklar için yükümlülük süreleri belirtilmiştir.
Kimyasal maddelerin sağlık üzerine olumsuz etkisinin fazla olması ve bu etkinin uzun süre sonra ortaya çıkabileceği de dikkate alındığında, bu maddelerle çalışılan iş yerlerinde konuyla ilgili diğer kayıtlarla birlikte sağlık kayıtlarının da iş yerinde saklanması, istenmesi ve ya iş yerinde faaliyetin sona ermesi durumunda kayıtların Bakanlığa verilmesi ilgili yönetmelikte öngörülmektedir.
Aşındırıcı (korozif) maddeler
Canlı dokularla temas ettiğinde, dokunun tahribatına neden olabilen maddelerdir. Bu maddeler organları deforme etmelerinin yanı sıra metalleri de etkileyip aşındırırlar. Bunlar genel adlarıyla asitler, bazlar ve asit oksitlerdir. Asitlerle direk temas etmekten kaçınılmalıdır. Asit döküntüleri bol suyla derhal yıkanmalıdır. Asit kullanımı gereken yerlerde kişisel koruyucu donanım kullanılmalıdır. Asitler su ile hızlı reaksiyona girdiğinden, patlama ve ya sıçrama riskine karşı seyreltme işlemi, su üzerine asidi yavaş yavaş ilave ederek yapılmalıdır.
Kuvvetli asitler ısıtıldıklarında, seyreltildiklerinde veya organik maddelerle temasa geldiklerinde asit gazları çıkar. Bütün asit gazları akciğer ve nefes borusunda aşındırıcı etkilerinden dolayı sağlık için tehlike teşkil ederler.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9
Kimyasal Risk Etmenleri
Tahriş ediciler
Mukoza veya cilt ile direkt olarak ani uzun sureli veya tekrarlanan temasında lokal eritem (mukoza veya deride meydana gelen kızarıklık), eskar (yanıklar sonucu deride meydana gelen kuruma ve kabuklaşma) veya ödem oluşumuna neden olabilen, aşındırıcı olarak sınıflandırılan yan maddelerdir.
Güçlü tahriş edicilerin etkisi tek bir maruziyet sonunda da görülebilir, güçlü tahriş ediciler için kuvvetli asitler örnek olarak verilebilir. Zayıf tahriş ediciler aylar hatta yıllar süren birden çok maruziyet gerektirir. Kronik tahriş ediciler geniş bir gruptur; zayıf asitler ve alkaliler, sabunlar, deterjanlar, organik çözücüler, seyreltici ve oksitleyici maddelerdir.
Kimyasal yanıklara neden olanlar
Dokuya temas ettiklerinde yanık meydana getiren kimyasallardır ve genellikle tek bir temas yeterlidir. Kimyasal yanıklar, çoğunlukla organik ve inorganik asitler ve alkalilere kaza ile maruziyetten kaynaklanır. Karbon disülfür, petrol damıtma ürünleri, kömür katran çözücüleri, klorlu hidrokarbonlar, alkoller, vb. kimyasal yanıklara neden olabilen maddelere örneklerdir.
Duyarlılaştırıcılar
Solunduğunda, deri yoluyla alındığında aşırı derecede hassasiyet meydana getirme özelliği olan ve daha fazla maruz kalınması durumunda karakteristik olumsuz etkilerin ortaya çıkmasına neden olabilen maddelerdir. Krom tuzları gibi bazı maddeler hem tahriş edici hem de duyarlılaştırıcı etkiye sahiptirler.
Renk değişimi ve lekelere neden olanlar
Kronik maruziyet sonucu deride renk değişimi oluşturabilen maddelerdir. Arsenik, gümüş ve civa gibi ağır metallerden kaynaklanan kronik zehirlenme deride renk değişimi oluşturabilir.
Kanserojenler
Solunum, sindirim veya deri yolu ile alındığında kanser oluşumuna neden olan veya kanser oluşumunu hızlandıran maddelere kanserojenler denir. Kanser, vücuttaki hücrelerin yeterli derecede farklılaşmaya uğramaksızın kontrolsüz ve hızlı bir şekilde bölünmesi ile ortaya çıkan bir hastalıktır. Kanserojen bir kimyasala maruz kaldıktan sonra, genellikle kanser oluşumu için bir süre geçmesi gerekir.
Örn
ek • Kromatlar, epoksi reçineler ve reçinelerin sertleştiricileri, akrilik
reçineler, formaldehid, sert keresteler ve bitkiler yaygın duyarlılaştırıcılara örneklerdir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10
Kimyasal Risk Etmenleri
Hücre çekirdeğinde bulunan ve genetik bilgiyi taşıyan DNA
üzerindeki kalıcı değişime mutasyon denir. Bu değişim, DNA zincirine bir baz eklenmesi,
çıkartılması ya da mevcut bir bazın
başka bir baza dönüştürülmesi ile
oluşur.
Zararlı kimyasallar
sağlık açısından birçok risk taşıdığı
gibi güvenlik açısından da yanıcı, parlayıcı, patlayıcı
ve oksitleyici riskleri taşırlar.
Örneğin; bu süre radyasyonun oluşturduğu lösemi için 4-6, asbestin oluşturduğu akciğer zarı kanseri için 30-40 yıldır.
Mutajen maddeler
Hücre çekirdeğinde bulunan ve genetik bilgiyi taşıyan DNA üzerindeki kalıcı değişime mutasyon denir. Bu değişim DNA zincirine bir organik baz eklenmesi, çıkarılması ya da mevcut bir bazın başka bir baza dönüştürülmesi ile oluşur. Böyle kalıtsal hasarlara yol açabilen ve ya bu etkinin oluşumunu hızlandırabilen maddelere ise mutajen maddeler denir.
Kimyasalların Güvenlik Kriterleri
Kimyasalların neden oldukları yanma, parlama ve patlamanın kontrol altına alınması için kimyasalların özellikleri ve verebilecekleri zararları bilmek ve risk değerlendirmesi yapmak gerekir.
Yanma sıcaklığı
Alevin sürekliliğini kendi kendine sağladığı sıcaklığa yanma noktası denir. Böylece alev, sıvı buharının sürekli yanmasını sağlar. Parlama noktasında alevin kalıcı olması gerekmez, Yanma noktası genellikle parlama noktasının birkaç derece üzerinde bir sıcaklıktır.
Parlama sıcaklığı
Parlayıcı sıvıların hemen sıvı yüzeyinde veya kaplarının içinde hava ile tutuşabilir yeterli buhar çıkardıkları en düşük sıcaklık veya havadaki uçucu yanabilen madde buharlarının bir alevle teması sırasında tutuşabildiği en düşük sıcaklıktır. Parlama noktası düştükçe maddenin tutuşması kolaylaşır.
Patlama (parlama) limitleri
Yanıcı veya parlayıcı sıvıların buharları hava ile uygun oranlarda biriktiğinde ve ortamda bir tutuşturma kaynağı varsa hızlı bir yanma veya patlama olur. Bu uygun orana parlama aralığı veya patlama aralığı denir.
Alt patlama limiti (LEL)
Havadaki buhar yüzdesinin bir yangın veya patlama oluşturması için gerekli olan en alt seviyesidir. Bunun altındaki konsantrasyonlarda yanan madde yeterli olmadığından yanma olmaz ve karışım bu anlamda fakir karışım olarak nitelendirilir.
Üst patlama limiti (UEL)
Havadaki buhar yüzdesinin bir yangın veya patlama oluşturması için gerekli olan en üst seviyesidir. Bunun üstündeki konsantrasyonlarda oksijen yetersiz
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11
Kimyasal Risk Etmenleri
Patlama, kısa sürede çok hızlı ve kontrol
edilemeyen enerjinin açığa
çıkması olayıdır. Bu enerji ısı, ışık, ses ve mekanik şok olarak
açığa çıkabilir.
kaldığından yanma olmaz ve karışım bu anlamda zengin karışım olarak nitelendirilir.
Kaynama noktası
Maddenin sıvı hâlden buhar veya gaz fazına geçtiği sıcaklıktır. Başka bir deyişle sıvıdan meydana gelen buhar basıncının atmosfer basıncına eşit olduğu sıcaklıktır. Kaynama noktasındaki 1 gram maddenin sıvı halden gaz hâline geçmesi için gerekli olan ısı miktarı da o maddenin buharlaşma ısısı olarak bilinir.
Geçimsiz kimyasallar
Diğer bir etken kimyasalların birbirini etkileme riskidir. Ortam bir kimyasalın alevlenme noktasına kadar ısınması için yeterli olmayabilir, ancak bu kimyasalın yanında bulunan ve alevlenme noktası düşük başka bir kimyasal için uygun olabilir. Bu durumda ikinci kimyasal yanarak ortama ısı yayabilir ve bu suretle diğer kimyasalın da alevlenme noktasına ulaşmasına neden olabilir. Bu nedenle zararlı kimyasalların depolanması çok önem arz etmektedir.
Güvenlik Riskleri
Zararlı kimyasallar sağlık açısından birçok risk taşıdığı gibi güvenlik açısından da yanıcı, parlayıcı, patlayıcı ve oksitleyici risk taşırlar. Yanıcı bir maddenin yakıcı bir maddeyle birleşerek dışarıya ısı vermesine yanma denir. Parlama, kolay alev alabilen maddelerin buhar veya gazlarının hava ile belli orandaki homojen karışımları maddenin çok kolay alev alarak hızla yanmasına sebep olur. Bu tür yanma olayına parlama denir.
Normal şartlar altında buharlaşabilen veya gaz hâlinde bulunan ve tutuşma noktası (alev alma sıcaklığı) düşük olan sıvı ve gazlara parlayıcı maddeler denir.
Patlama, çok hızlı bir gaz genişlemesi ile ve genellikle ısı açığa çıkmasıyla meydana gelen bir kimyasal reaksiyon veya değişimdir.
Tanımlardan da anlaşıldığı gibi maddelerin yanma ve patlama özellikleri onların alev alma noktalarına yani parlama noktalarına bağlıdır. Parlama noktası düştükçe yangın tehlikesi artar.
Parlayıcı maddeler
Parlayıcı sıvılar üç sınıfta ele alınmaktadır.
I. Sınıf parlayıcı sıvılar, tutuşma noktası 38 oC'nin altında olan sıvılar bu sınıfa girerler.
II. Sınıf parlayıcı sıvılar, tutuşma sıcaklıkları 38 oC ile 60 oC arasında olan sıvılardır.
III. Sınıf parlayıcı sıvılar, bunlar yanıcı sıvılardır. Tutuşma noktaları 60 oC ile 94 oC arasında olan sıvılardır.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12
Kimyasal Risk Etmenleri
Oksitleyici maddeler,
yapılarında oksijen bulunduran, ısı veya
sürtünme ile bu oksijeni açığa
çıkaran maddelerdir.
Organik peroksitler bu sınıf içinde en
riskli grubu oluştururlar.
Patlayıcı maddeler endüstride, genellikle organik madde sentezlerinde, patlayıcı madde üretiminde, plastik sanayinde, suni dericilikte, vernik ve lakların hazırlanmasında, selüloz fabrikalarında, kuru temizlemede, boya sanayinde kullanılır.
Patlayıcı maddeler
Patlayıcı maddeler, belirli bir sıcaklık ve basınç altında kendi başına gaz oluşumuna sebep olarak kimyasal reaksiyon oluşturan ve bu yolla çevresindekilerin zarar görmesine neden olabilen katı veya sıvı haldeki madde ya da maddeler karışımıdır. Patlama ise, kısa sürede çok hızlı ve kontrol edilemeyen enerjinin açığa çıkması olayıdır. Bu enerji ısı, ışık, ses ve mekanik şok olarak açığa çıkabilir.
Ayrıca, herhangi bir parlayıcı toz, sıvı buhar ve gaz, hava ile uygun oranlarda ve koşullarda karışırsa patlayabilir. Patlamanın olması için yanıcı madde, hava ve yangın kaynağının bulunması gereklidir.
Bazen de kimyasalların kararsız yapıları nedeni ile ısı, sürtünme ve çarpmaya maruz kaldıklarında patlama olabilir. Kimyasal reaksiyonlar sonucu oluşan patlamalarda ortaya çıkan gaz ve katı karışımı tüm iş yerine dağılır. Patlamaya, maddenin stabilitesi, ortamın ısısı, titreşim, darbe veya sürtünme gibi faktörler neden olur.
Oksitleyici maddeler
Oksitleyici maddeler, yapılarında oksijen bulunduran, ısı veya sürtünme ile bu oksijeni açığa çıkaran maddelerdir. Açığa çıkan bu oksijen diğer kimyasallarla etkileşebilir ve ya başlamış bir yangını genişletebilir. Bu tür kimyasallar en küçük bir kirlilik karşısında da bozulmaya uğrayabilirler. Başlangıçta yavaş olan bu reaksiyon zamanla hızlanır. Organik peroksitler bu sınıf içinde en riskli grubu oluştururlar ve kesinlikle yanıcı maddelerle bir arada bulundurulmamaları gerekir
Suya duyarlı kimyasallar
Bazı maddeler parlayıcı olmadıkları hâlde suyla temas ederlerse kolaylıkla parlayabilen gazlar açığa çıkarabilirler. Potasyum, sodyum ve alaşımları, alkali metal alaşımları, çinko tozları ve bazı metal hidrürleri bu tür maddelere örnektir. Ayrıca kalsiyum karpit suyla temas ederse çok parlayıcı olan asetilen gazı açığa çıkar. Sodyum suyla temas ederse hidrojen açığa çıkar. Reaksiyon çok şiddetlidir ve hidrojenin ateşlenmesi için yeterli ısıyı açığa çıkarır. Hidrojen patlayarak yanar
Örn
ek • Oksitleyici maddelere örnek olarak, oksitler, peroksitler,
permanganatlar, perkloratlar, persülfatlar, iyodatlar, bromatlar, kloratlar, organik ve inorganik nitritler verilebilir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13
Kimyasal Risk Etmenleri
Kimyasallar, vücuda üç
yolla girerler: Solunum, sindirim ve
absorpsiyon.
ve diğer metallerin de yanmasına neden olur. Bu sınıfa giren maddeler insan vücudunun nemi ile de reaksiyona girip yanıklara neden olabilirler.
Suya duyarlı maddelere lityum, sodyum, potasyum, kalsiyum, rubidyum, sezyum örnek verilebilir.
Kriyojenik sıvılar
Kriyojenik sıvılar çok düşük sıcaklıkta sıvılaştırılarak bu hâlde tutulan gazlardır. Kriyojenik sıvıların kaynama noktaları -150°C(-238°F) in altındadır. Bütün kriyojenik sıvılar normal sıcaklık ve basınçta gaz halindedirler. Bu gazları sıvılaştırmak için önce oda sıcaklığının altına soğutmak sonra basınç uygulamak gerekir. Çalışanlar çok soğuk olan bu maddelerin tehlikelerini ve güvenli çalışma koşullarını bilmelidirler.
KİMYASALLARIN VÜCUDA GİRİŞ YOLLARI VE ETKİLEŞİMLERİ Kimyasallar, vücuda üç yoldan girerler.
• Sindirim; yenilip içilen maddelerle ve ya istemsiz olarak gaz toz, buhar, duman, sıvı veya katı maddelerin yutulması ile kimyasallar vücudumuza girerler.
• Solunum; solunan havada bulunan gaz, toz, buhar, duman, sıvı veya katı maddeler akciğerler ve dolaşım sistemi ile vücudumuza girerler.
• Absorbsiyon; kimyasalların membranlardan emilmesi yolu ile vücuda girmesidir. Deri ve gözler maruz kalınan kimyasalların alınması ve emilmesi için uygun membran yapıya sahiptir. Sindirim yolu ile alınan maddelerin barsaktan kana geçmesi de absorbsiyon esasına dayanır.
Aynı anda organizmaya giren iki kimyasal, birbirinin etkisini üç şekilde değiştirebilir; bağımsız etki, sinerjik etki ve antagonizma.
Bağımsız etki; iki maddenin birbirini etkilemeden tamamen ayrı bir şekilde etki etmesidir.
Sinerjik etki; aynı organda aynı şekilde aynı etkiyi ortaya çıkaran kimyasalların etkisidir. Sinerjik etki additif etki ve potansiyelizasyon olmak üzere iki türlüdür.
Additif etki, organizmaya giren ve aynı yönde etki gösteren iki kimyasalın toplam etkisi bunların bir birlerinden ayrı iken gösterdikleri toksikolojik etkinin
Örn
ek • Kriyojenik sıvılara, sıvı argon, sıvı azot, sıvı helyum, katı
karbondioksit ve sıvı oksijen, örnek verilebilir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14
Kimyasal Risk Etmenleri
Aynı anda
organizmaya giren kimyasallar,
birbirinin etkisini üç şekilde
değiştirebilir: Bağımsız etki, sinerjik etki ve antagonizma.
toplamına eşittir (1+1 = 2). Örneğin; organofosforluinsektisitler ve dialipos gibi maddelere maruziyet sonucu görülen toplam etki, her bir kimyasala tek tek maruz kalındığında görülen etkinin toplamıdır.
Potansiyalizasyon, organizmaya giren bir kimyasal diğer bir kimyasalın etkisini artırır. Böylece birinci madde potansiyatör olarak davranır ve toplam etki her iki kimyasalın kendi etkilerinin toplamından fazla olur (1+1>2).
Örneğin, sigara içerek asbeste maruz kalan işçilerde görülen akciğer kanseri riski, sigara içmeksizin asbeste maruz kalanlardan 40 kat daha yüksek olduğu belirlenmiştir.
Bazı durumlarda bir madde tek başına zarara sebep olmaz, ama başka bir kimyasalın etkisini artırabilir (0+1>1). Örneğin, izopropanol karaciğeri etkilemez. Ancak karbontetraklorür ile birlikte vücuda alındığında karbontetraklorürün karaciğere yaptığı hasarı artırır.
Antagonizma; bir kimyasalın etkisi başka bir kimyasal tarafından ortadan kaldırılabilir (1+1<2). Yani iki maddeden biri diğerine zıt etki edebilir. Bu etkiden, zehirli kimyasalın antidotunu (panzehirini) bulmakta yararlanılabilir.
KİMYASALLARLA GÜVENLİ ÇALIŞMA İLKELERİ Kimyasallarla yapılan çalışmalarda, iş sağlığı ve güvenliği önlemleri, tesisin
projelendirme aşamasında yapılmalıdır. Projelendirmede, operasyona ilişkin önlemler, tasarım ve organizasyonda gerekli önlemler, çalışanların eğitimi, çalışma sistemi, kişisel koruyucu kullanımı, acil durum planlaması yapılmalıdır.
Operasyona İlişkin Genel Önlemler
Kullanılan kimyasalın zararları hakkında elde edilen bilgilerle risk değerlendirmesi yapılır. İşveren bu bilgilerin ışığında çalışanların maruziyetini önleyecek tedbirleri alması gerekir. Bu tedbirler, maruziyeti yok edecek veya en aza indirecek şekilde, zararsız ve ya az zararlı kimyasalın ikamesi ve teknoloji seçimi şeklinde olabilir. Bunların mümkün olmadığı durumlarda iyi kontrol tedbirleri, güvenli çalışma sistemleri, kişisel koruyucular, bilgilendirme ve eğitim tehlikeyi en aza indirecek diğer tedbirlerdir.
Tasarım ve Organizasyonda Alınacak Önlemler
İş yeri binası, araç ve gereç kimyasallardan kaynaklanacak riskleri en aza indirecek şekilde tasarlanmalı ve organize edilmeli. Yerel havalandırma ile tehlikeli
Örn
ek
• Sahte rakıya katılan metanolün etkisinin etanol tarafından azaltılması antagonizmaya iyi bir örnektir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15
Kimyasal Risk Etmenleri
Tıbbi gözetim
kayıtları en az 30 yıl saklanmalı ve sağlık
istatistikleri ile epidemiyolojik araştırmalarda
kullanılabilmelidir.
kimyasalın ortamdaki limit değerleri korunmalı, parlayıcıların konsantrasyonları minimumda tutulmalıdır. Yerel havalandırma tesisatı, kirli havanın güvenli ve etkin bir şekilde iş yerinden uzaklaştırılmasını sağlayacak şekilde tasarlanmalı, üretilmeli ve yerine monte edilmelidir. Maruziyetin önlenmesi için yerel havalandırma, zararlı kimyasalın çıktığı noktaya mümkün olduğunca yakın kurulmalı, boruların boyu ve dirsek sayısı minimumda tutulmalıdır.
Çalışma Sisteminde Alınacak Önlemler
Risk değerlendirmesine göre iş yerinde kullanılan kimyasallar hangi sınıfa giriyor ve çalışanlara ne tür tehlike yaratıyor ise çalışma sistemleri bu tehlikelerin önlenmesine göre düzenlenmeli ve öyle sürdürülmelidir. Çalışma sistemi sorumlu kişileri açıkça belirtecek şekilde olmalı ve o kişilere de gerekli bilgi akışı temin edilmelidir. Çok basit işlerin dışındaki görevlerin nasıl yapılacağı yazılı olarak verilmelidir. Çok yüksek risk içeren kimyasalların kullanıldığı fabrika veya cihazların bakım-onarımında çalışacak işçilerden "çalışabilir" belgesi istenmelidir. Yalnız çalışan işçiler için iş düzeni ona göre düzenlenmeli ve acil durumlar için özel önlemler alınmalıdır. Acil durumlarda prosesin tümünün veya bir kısmının kapatılması mümkün olmalıdır.
Diğer kontrol yöntemleri ile yok edilemeyen riskler için uygun kişisel koruyucu donanım kullanılmalıdır. Bunlar; solunum cihazı, koruyucu elbise ve ayakkabı, yüz, göz, el koruyucuları ve antistatik ayakkabılardır.
Çalışanlar; iş yerinde kullanılan zararlı kimyasallar hakkında bilgilendirilmelidir. Etiket bilgileri, kişisel koruyucuların kullanımı, güvenlik ve acil önlemler hakkında eğitilmelidirler. İşverenler kimyasal güvenlik veri belgelerini kullanarak çalışanlar için yazılı talimatlar oluşturmalıdırlar.
İşverenler iş yerinde çalışanların zararlı kimyasallara maruziyetlerini izlemeli, maruziyet limitinin aşılmamasını sağlamalıdır. Ölçüm cihazları, analitik yöntemlere cevap verecek nitelikte olmalı ve numuneler işyerini ve maruziyeti temsil edebilecek noktalardan alınmalıdır.
Tıbbi Gözetim
Bir iş yerinde çalışanlara, işe ilk giriş muayenesi, periyodik muayeneler ve kimyasala maruziyetten sonraki muayenelerden oluşan tıbbi gözetim yapılmalıdır. Tıbbi gözetimi, uygun görülen ve bu konudaki yeterliği onaylanan tıp doktorları yapar.
Özellikle, sistemik zehir etkisi gösteren kimyasallar, kronik etki gösteren kimyasallar, dermatitlere neden olan kimyasallar, kansorojen kimyasallar, teratojen veya mutajen kimyasallara maruz kalan çalışanlarda tıbbi gözetim ve gerekirse klinik testler büyük önem arz eder. Tıbbi testlerin sonucu klinik bulgular gösteriyor ise uygun tıbbi tedavi uygulanmalı, işyerindeki çalışma şartları iyileştirilmeli, önleyici tedbirler yeniden gözden geçirilmeli ve periyodik
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16
Kimyasal Risk Etmenleri
Kaza raporlarında işçinin işten uzak
kalma süresi, kimyasalın vücuda
alınma yolu, taşınma, depolanma
ve kullanımdaki yangın ve patlama
olayları yer almalıdır.
muayenelere devam edilmelidir. Ayrıca muayene sonuçları ve klinik bulgular çalışana açıkça anlatılmalıdır.
Tıbbi gözetim kayıtları en az 30 yıl saklanmalı, kayıtlar sağlık istatistiklerinde ve epidemiyolojik araştırmalarda kullanılabilmelidir.
Acil Durum ve İlk Yardım
Acil durum planları, acil durumlarla ve kazalarla başa çıkabilecek önlemler göz önüne alınarak hazırlanmalıdır. Bu düzenlemelerde acil durumda takip edilecek yollar belirtilmelidir. Çalışanlar bu hususta eğitilmelidir.
Zararlı kimyasalın kullanıldığı yerlerde yeterli ilk yardım hazırlıkları kullanılan kimyasala göre yapılmalı ve eğitilmiş ilk yardım personeli bulunmalıdır.
İlk yardım eğitimi;
• Kimyasalın ne tür zarar verdiği ve bu zararın nasıl giderileceği, • Hemen anında etkin önlemlerin nasıl alınacağı, • Hasta veya yaralının nasıl sağlık kuruluşuna götürüleceği, konularında
olmalıdır.
Kazaların ve Meslek hastalıklarının Rapor Edilmesi
Tehlikenin değerlendirilebilmesi ve tedbirlerin zamanında alınabilmesi için işveren, işçiler ve temsilcileri ile iş birliği içinde iş yerinde incelemelerde bulunarak kaza ve hastalıklar yasalara uygun olarak yetkili makama rapor edilmelidir. Raporda işçinin işten uzak kalma süresi, kimyasalın vücuda alınma yolu, taşınma, depolanma ve kullanımdaki yangın ve patlama olayları yer almalıdır.
KİMYASAL RİSKTE SORUMLULUK Kimyasalların güvenli kullanımında en büyük amaç çalışanlara ve çevreye
verilecek zararın minimum düzeye indirilmesidir.
Uluslararası çalışma örgütü (ILO) 1990 yılında 170 sayılı sözleşmeyi kabul ederken, tüm üye ülkelerin göz önünde bulundurmaları gerekli hususları şöyle sıralamıştır.
• Tüm kimyasallar tehlikelilik açısından değerlendirilmelidir. • İşverenlerin, kimyasalları temin ettikleri yerlerden kimyasallar hakkında
tüm bilgileri almaları ve ona göre koruyucu önlem programları geliştirmeleri sağlanmalıdır.
• Kimyasalların güvenli kullanıldığından emin olunacak prensip ve programların yerleştirilmesi sağlanmalıdır.
Gerek ILO'nun 170 sayılı kimyasalların kullanımı ile ilgili sözleşmesinde ve gerekse Türkiye'nin onayladığı iş sağlığı hizmetlerine ilişkin 161 Sayılı ILO Sözleşmesi’nde, kimyasalların kullanımında devletin ve işverenlerin sorumluluk ilkeleri belirlenmektedir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17
Kimyasal Risk Etmenleri
Kimyasal riskte
devletin, kimyasalı üretenin, taşıyanın,
işverenin ve kullananların
hepsine sorumluluk düşmektedir.
Devletin Sorumluluğu
Bir ülke, çalışanların sağlık ve iş güvenliğini ulusal koşullara uygun bir ulusal politika geliştirmeli, uygulamalı ve periyodik olarak gözden geçirmelidir. Yetkili otorite, yeni yasal düzenlemeler yapıp standartlar ve kriterler koyarak, güvenlik ve sağlık bakımından uygun olmayan kimyasalların kullanımını yasaklayabilmeli, sınırlayabilmeli ve ya kullanıcının önceden bildirimde bulunmasını isteyebilmeli ve bu yetkiye sahip olmalıdır.
Yetkili otorite veya yetkili otoritece onaylanmış bir organ (kuruluş) daha önce açıkladığı kriterleri göz önünde bulundurarak kimyasalları sınıflandırmalı, tehlikelerini ve alınması gerekli güvenlik önlemlerini gösteren etiketlerle etiketlemeli, zararlı kimyasalların adı, üreticisi, sınıfı, tehlikeleri, güvenlik önlemleri, acil durumda yapılması gerekenler, gibi önemli bilgileri içeren kimyasal güvenlik bilgi formunun işverenlere verilmesi sağlanmalıdır.
Kimyasalı Temin Edenin Sorumluluğu
Kimyasalı temin edenler, üretici, ithalatçı, dağıtıcılardır. Kimyasalı temin edenler yukarıda belirtilen hususlar göz önüne alınarak yapılan ve hazırlanan sınıflandırma, işaretleme, etiketleme bilgilerini içeren kimyasal güvenlik veri belgelerini temin edip kullanıcıya vereceklerdir. Ayrıca güvenlikle ilgili yeni bilgiler ortaya çıktıkça bu duruma göre yeni etiket ve veri belgeleri hazırlayacaklar, henüz sınıflandırılmamış bir kimyasal ile ilgili elde edilebilen tüm bilgiler kimyasalı temin eden tarafından sağlanıp kullanıcıya verilecektir.
Kimyasalı ihraç eden ülke, ihraç ettiği kimyasalın tamamı veya bir kısmının kullanımı kendi ülkesinde sağlık ve güvenlik gerekçesiyle yasaklanmışsa ithal eden ülkeye bu bilgileri vermelidir.
İşverenin Sorumluluğu
İşveren, kullanılan tüm kimyasallar ile ilgili etiketleme, işaretleme, kimyasal risk ve güvenlik veri belgeleri gibi bilgileri eksiksiz temin edecek, işçiler veya temsilcilerinin bu bilgilere ulaşmasını sağlayacaktır. İşverenler, sınıflandırılmış ve ilgili tüm bilgileri verilmiş kimyasalı kullanırken, tüm koruyucu önlemlerin alınmış olmasından sorumludur. İşverenler ayrıca işyerinde kullanılan tüm zararlı kimyasalların kayıtlarını, güvenlik veri belgeleri ile birlikte tutacaklar ve ilgili işçi veya temsilcilerinin bu kayıtları görmelerini sağlayacaklardır.
İşverenler; çalışanların zararlı kimyasallara maruziyetlerini, ulusal yasalar veya uluslararası standartlarca belirlenen maruziyet limitlerinin altında olmasını sağlayacak, iş yerinde kimyasalların kullanımından doğabilecek risklerin değerlendirmesini yapacak ve uygun yöntemlerle çalışanları koruyacaktır.
Risk değerlendirmesi yapılırken hangi kimyasalların kullanıldığı ve ne gibi tehlikeler içerdiği belirlenmelidir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18
Kimyasal Risk Etmenleri
Çalışanların Sorumluluğu
Çalışanlar, iş yerinde kimyasalların güvenli kullanımına ilişkin sorumluluklarını yerine getirebilmeleri için işveren ile yakın iş birliği içinde olmaları, verilen talimatlara uymaları, kendilerinin ve diğerlerinin sağlık ve güvenliklerini korumak için riski yok edecek önlemleri yerine getirmeleri gerekmektedir.
Çalışanların ve temsilcilerinin haklarını söyle sıralayabiliriz.
• Çalışanlar, kimyasalların kullanımından doğacak ani ve ciddi bir tehlikenin varlığına inanırlarsa hemen ustabaşına bilgi vererek oradan uzaklaşma hakkına sahip olacaktır.
• Çalışanlar uzaklaşma hakkını kullanmaları nedeniyle haksız işlemlere maruz kalmayacaklardır.
• Çalışanlar ve onların temsilcileri, işyerinde kullanılan kimyasalın ne olduğunu, zararlı özelliklerini, önleyici tedbirlerin neler olduğunu, etiket ve işaretlemelerin içerdiği bilgileri, güvenlik ve risk ibareleri ve gerekli diğer tüm bilgileri alma hakkına sahip olacaklardır.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19
Kimyasal Risk Etmenleri
Öze
t • Günümüzde kimyasal maddeler günlük yaşamımızın bir parçasıdır.
Evimizde, iş yerimizde hatta hayati faaliyet gösterdiğimiz her alanda bilerek ya da bilmeyerek kimyasallarla iç içe yaşarız. Kimyasal maddelerin çoğu renk ve koku gibi duyularımıza hitap eden fiziksel özelliklere sahip olmadıkları için, insan yaşamını etkileyen risk faktörleri arasında en sinsi olanıdır ve farkına varamadan maruz kalırız.
• Kimyasalların isimlendirilmesi uluslararası kriterlere göre birkaç şekilde yapılmaktadır. Sistematik isimlendirmenin dışında ticari isimler de kullanılmaktadır.
• Türkiye'de kimyasalların sınıflandırılması genel olarak fizikokimyasal özelliklerine, sağlık üzerindeki etkilere, ve çevreye olan etkilerine göre yapılmaktadır.
• Kimyasal maddenin vücuda girişinde ve etkinliğinde katı, toz, gaz ve sıvı gibi fiziksel yapıda olması önemli ölçüde etkendir.
• Kimyasal maddeler zararlı özellikleri bakımından sağlık ve güvenlik açısından birçok risk taşımaktadırlar. Bu zararlardan korunmak için risk değerlendirmesi yapmak gerekir.
• Kimyasallar vücuda üç yolla girerler; solunum, sindirim ve absorbsiyon. Vüvuda giren kimyasallar da birbirini, bağımsız etki, sinerjik etki ve antagonizma olmak üzere üç türlü etkileyebilirler.
• Kimyasallarla yapılan çalışmalarda, iş sağlığı ve güvenliği önlemleri, tesisin projelendirme aşamasında yapılmalıdır. Projelendirmede, operasyona ilişkin önlemler, tasarım ve organizasyon, çalışanların eğitimi ve acil durum planlaması yapılmalıdır.
• Kimyasal riskte yetkili otoritenin, kimyasalı üretenlerin, taşıyanların, işverenlerin ve kullananların hepsine sorumluluk düşmektedir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20
Kimyasal Risk Etmenleri
Öde
v
•Kimyasal kütle birimi mol'dür. Bir atom ya da bileşiğin 6,02 x 1023 adedine bir mol denir. Bu sayıya Avogadro sayısı denir. Bu sayının neden bu kadar büyük bir sayı olduğunu araştırınız.
• 1 Kg etileter şişesinin kapağı açık unutulmuş ve buharlaşarak atmosfere homojen bir şekilde dağılmıştır. Dünyanın yarıçapı 6300 Km ve atmosferin kalınlığı ise 16 Km'dir. Soluduğumuz her bir litre havada kaç tane etileter molekülü bulunur? Hesaplayınız. (Etileter için MA:74 g/mol)
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21
Kimyasal Risk Etmenleri
Değerlendirme
sorularını sistemde ilgili ünite başlığı altında yer alan “bölüm sonu testi” bölümünde etkileşimli
olarak cevaplayabilirsiniz.
DEĞERLENDİRME SORULARI 1. Aşağıdakilerden hangisi iyonik yapılı bir bileşiktir?
a) CCl4 b) CO2 c) NO2 d) MgBr e) I2
2. Avrupa Topluluğu Konseyi, kimyasalları sağlık riski bakımından üç seviyede derecelendirmektedir. Aşağıdakilerden hangisi bunlardan biridir?
a) Mutajen b) Toksik c) Kanserojen d) Teratojen e) Alerjen
3. Pamuk tozlarının sebep olduğu hastalık aşağıdakilerden hangisidir?
a) Alüminoz b) Silikozis c) Asbestoz d) Bissinoz e) Mezotelyoma
4. Aşağıdakilerden hangisi fibrojenik bir tozdur?
a) Demir tozu b) Kömür tozu c) Asbest tozu d) Ametal bileşiklerinin tozu e) Mermer tozu
5. Aşağıdakilerden hangisi basit boğucu gazlardan değildir?
a) CO b) CO2 c) N2 d) CH4 e) C2H6
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 22
Kimyasal Risk Etmenleri
6. Aşağıdakilerden hangisi sistemik zehir etkisi gösteren gazlardan değildir?
a) AsH3 (arsin) b) N2 (azot) c) CS2 (karbon sülfür) d) PH3 ( fosfin) e) SbH3 ( stibin)
7. Kimyasalların anne karnındaki çocuk üzerindeki genetik olmayan etkisine
ne ad verilir?
a) Kanserojenik etki b) Mutajenik etki c) Toksik etki d) Alerjik etki e) Teratojenik etki
8. Havadaki yanıcı buhar yüzdesinin bir yangın veya patlama oluşturması için gerekli olan en alt seviyesine ne ad verilir?
a) Patlama limiti b) Alt patlama limiti (LEL) c) Üst patlama limiti (UEL) d) Kaynama noktası e) Parlama sıcaklığı
9. Aşağıdakilerden hangisi kimyasalların vücuda giriş yollarındandır?
a) Adsopsiyon b) Damar yolu c) Absorpsiyon d) Böbrek yolu e) Desorpsiyon
10. Kimyasal riskte aşağıdakilerden hangisine sorumluluk düşer?
a) Devlet b) Üretici c) Kullanıcı d) İşveren e) Hepsi
Cevap Anahtarı
1.D, 2.B, 3.D, 4.C, 5.A, 6.B, 7.E, 8.B, 9.C, 10.E
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 23
Kimyasal Risk Etmenleri
YARARLANILAN VEBAŞVURULABİLECEK DİĞER KAYNAKLAR Tuğsavul, H.C. (2011). Kimyasal Risk Etmenleri, 1. Baskı, Akademik Kitaplar
Yanınevi.
Zor, M. ve Zor, L. (1999). Laboratuvar Uygulamaları ve Fen Öğretiminde Güvenlik, T.C. Anadolu Üniversitesi Yayınları, NO: 1079, Açıköğretim Fakültesi Yayınları no: 595.
Parmeggiani, L. (1983). Encylopaedia of Occupational Health and Safety, International Labour Office, Voluıme I. Third Ed., Ceneva.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 24