Konaklama booking.com

ROMAVatikan ve San Pietro Katedrali, Colosseo, Roma Forumu, Venedik meydanı, Vittoriano Zafer Anıtı, Aşk çeşmesi {Fontana di Trevi} ve İspanyol Merdivenleri {Piazza di Spagna} Outlet – Göller Bölgesi Trevi Çeşmesi’FLORANSADünyaca Ünlü İtalyan Rivierası turu Pisa Kulesi (Duomo’ya yaklaşık 10 dakika yürüme mesafesindeki Santa Maria Novella istasyonundan Pisa’ya yarım saatte bir seferler mevcut ve tek kişi gidiş – dönüş sadece 16 $)ve Miracoli Meydanı Liman Şehri Portofino'ya tekne ile giderken italyan rivierasınındaVENEDİKSan Marco Meydanı ve Kilisesi, Tövbe Köprüsü, Rialto Köprüsü, Dükler Sarayı, Çan ve Saat Kulesi, Giorgio Maggiore Kilisesi ve Büyük Kanal Gondol turu Büyük Kanal turuSt. Mark Basilika’sını Burada bulunan harika mozaikleri, kubbeleri ve nefes kesen vitrayları görme şansına sahip olabilirsiniz. Eğer tüm Venedik’i kuşbakışı görmek isterseniz bir kaç Euro karşılığında merdivenleri tırmanarak çatıya çıkabilirsiniz.MİLANOMilano – Como Gölü  Scala Tiyatrosu, Duomo yani Katedral Meydanı, Vittorio Emmanuele Galerisi NAPOLİ POMPEİNapoli’ye gidiş için önce Termini İstasyonuna metro ile ulaştık oradan da Freccirossa hızlı treni ile 1 saat 15 dakikada saat 08:35’de kendimizi Napoli Merkez Tren istasyonunda bulduk. oma Napoli arasında gün içerisinde neredeyse saat başı tren işliyor Pompei’ye UlaşımNapoli Merkez Tren İstasyonu’nun alt katında Napoli Garibaldi Metro ve Tren İstasyonu var. Bu sebeple tren tarifelerinde Garibaldi İstasyonunu görürseniz şaşırmayın ve başka yerde aramayın. Merdivenlerle hemeN aşağıya inip Circumvezuviana oklarını takip etmeniz yeterli. (Ters tarafa giderseniz Napoli Metro sistemini görürsünüz ki o zaman yanlış yoldasınız.)Napoli Pompei arası yaklaşık 40 dk yolculuk sürüyor. Arada yaklaşık 10 durak var. Aynı zamanda bu trenle Pompei’yi geçtikten sonra güzel Sorrento’ya da gitme imkanınız var. Yalnız bu tren aynı zamanda Napoli’nin dış mahallelerine de gittiği için trenin içinde eşyalarınıza sahip olmanızda fayda var.Bir de tarih ve arkeolojiye meraklı olanlar için Pompei’nin kardeş şehri Herculanium’a da bu trenle ulaşabilirsiniz - Pompei’de DolaşmaPompei için Pompei Scavi durağında inmeniz gerekli. İstasyondan çıkıp 200 metre yürüdükten sonra antik şehrin girişine gelirsiniz. Giriş yalnızca Pompei için 11 EUR. Girişte 5 EUR’ya ayrıca audioguide satıyorlar. Ancak İtalya’daki audioguide’ların boş yere para israfından başka bir işe yaramadığını bilmek gerekir. Özellikle yazın gidiyorsanız şapka ve suyunuzun yanında olduğundan emin olun.İçeride su 3 EUR!Girişte danışmada bir harita ve tanıtıcı kitaçık alsanız yeterli olacaktır.Pompei, MS 79’da yanıbaşında patlayan Vezüv yanardağının küllerinin üstüne çökmesi ile olduğu gibi taşlaşan bir şehir. 1900’lerin başına kadar da küllerin altında kalmış bu sebeple evlerin duvarlarının pek çoğu yerinde duruyor. olculuğumuzun en merak ettiğim aşaması Pompei’den ayrıldıktan sonra başladı. Napoli’nin merkez otobüs durağı. Napoli’deki pek çok yere bu otobüs durağından gidebilirsiniz.10 dk’lık bir yürüyüşten sonra Da Michele’ye ulaştıkTabelasında Antique Pizzeria Da Michele yazıyor. Aynı bölgede eski görünümlü üç pizzacı daha olduğu için dikkat etmek lazım. Napoli’nin tarihi şehir merkezi UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası listesine seçilmiş.. Da Michele’den çıktıktan sonra iki yuvarlaktan geçip yukarı doğru giderseniz Tarihi Şehir Merkezine ulaşırsınız.Barcelona’nın Gotik Mahallesi’ne benzeyen bu bölge gerçekten de görülmeye değer. Güzel tarihi binalar, kiliseler daracık sokaklarda gezerek tarihi içimize çekiyoruz. Tarihi Merkez’den çıkıp yürüyerek Yeni Kaleyi görmeye gidebilirsiniz.  Kalenin dışı oldukça sağlam kalmış ancak içi çok da hoşumuza gitmedi.Napoli’de görülecek daha pek çok yer vardır. Ancak bizim programımız yarım gün Pompei yarım gün Napoli üzerine olduğu için geriye fazla zaman kalmamıştı. Finüküler ile çıkıp Napoli’ye yukarıdan bakmak da güzel olabilirdi. Ancak vaktimiz olmadığı için pas geçtik.20:35 treni ile Roma’ya doğru yol almaya başladık.KÖLNKöln katedrali hohenzdern köprüsü ren nehri hava tramvayı sea live kongisvinter su altı dünyası wolkgenter parkıYemek : röggelchen,rievkoche,rheinischer soorbrodeAMSTERDAMMuseum square DAM (rls) meydanı kraliyet sarayı volendam merken balıkçı kasabası ve ada turu. Amsterdam kanalları yel değirmenleri dan haagBRÜKSELBruge antverpen belfr kulesi kraliyet sarayı adalet sarayı brüksel katedrali grand place meydanı manneken piss heykeli çikolata

PARİSEyfel kulesi camp elysees zafer meydanı ve takı napolyonun mezarı obilisk taşı concorde meydanı notre dame katedrali sacre cour kilisesi ressamlar tepesi disneyland turu louvre müzesi sein nehri turu

Bir genelleme yapılacak olursa, ilk kez ziyaret edecek olanlar aşağıdaki şehirleri mutlaka görmelidirler: Gezi yerleri ve anıtlarının bolluğuyla ziyaretçilere meydan okuyan Roma.Herkesin elinden geldiğince görmesi gereken yerler: Capitoline Tepesi ve Forum, Colosseo (Kollezyum), San Pietro (St. Peter) Bazilikası, Vatikan Müzeleri (Sistina Şapeli), Pantheon, Santa Maria in Trastevere Kilisesi, Fontana di Trevi (Aşk Çeşmesi), Antik Appia Yolu ve 'Catacomb'lar, Caracalla Termalleri, İspanyol Merdivenleri, Villa Borghese ve şehrin Pincio ve Gianicolo Tepelerinden panoramik manzarasına bakış.Floransa (Firenze) entellektüellerin başkenti. Coğrafi olarak ülkenin yaklaşık tam ortasında, Arno Irmağı ile ikiye ayrılmış, Toskana'nın yuvarlak tepeleri ile çevrili olan Floransa'nın etkisinde kalmamak olanaksızdır.Burası, Michelangelo, Leonardo da Vinci, Dante, Machiavelli, Galileo ve Medici'lerin şehridir. Bankerler ve terziler şehri olan bu küçük şehir, Rönesans'ın doğduğu merkezdir.Floransa, yürüyerek gezilebilir. Ziyaretçiler, 384 basamaklı Santa Maria del Fiore Katedralini mutlaka görmelidirler. Katedral, Yüksek Gotik tonozlu yalın iç bölümü ve çevresindeki yapılar ile bilinmaktedir. Giotto tarafından inşa edilmiş Kilisenin çan kulesi, çok renkli mermerlerle yapılmıştır; Romanesk yeşil-ve-beyaz mermerli Vaftizhane, Cennet Kapısı olarak adlandırılan Doğu Kapısı ile meşhurdur.14. yüzyıla tarihlenen ve bir kapalı köprü olan Ponte Vecchio Fiorentina'nın sınır taşı konumundadır. Kuyumcu mağazaları 16. yüzyıldan beri köprünün her iki tarafında birer dizi oluşturmaktadırlar. Loggia della Signoria, eski saray ve Uffizi Müzesi ile cevrili Piazza della Signoria, Michelangelo'nun meşhur David (Davut Peygamber) heykelinin (orijinali komşu semtte bulunan Güzel Sanatlar Akademisindedir) de bulunduğu heykellerle donatılmış bir açık hava müzesi gibidir. Michelangelo ile aralarında Galileo'nun da bulunduğu 274 kişinin mezarı Santa Croce Kilisesindedir. Donatello, Giotto, Cimabue ve Brunelleschi tarafından yapılan çalışmaların bulunduğu yaklaşık 135m uzunluğundaki Kilise, Floransa'nın eski mahallelerinden birisinde bulunmaktadır.Venedik (Venezia): San Marko Katedrali, Çan Kulesi ve Doge Sarayı ile San Marko Meydanı.Venedik, meşhur ressamların evi, bir zamanların güçlü cumhuriyetlerinden birisinin başkenti, kanallar tarafından bölünmüş, su userine inşa edilmiş, gondollar ve sarayların rüya şehri.Napoli: Museo Nazionale, Kraliyet Sarayı, Katedral, Castel Nuovo ve antik Kartaca San Marino manastırı. Şehirden yakın çevreye yapılacak gezilerle Ziyaretçiler, Ercolano, Pompeii, Amalfitana Sahilleri, Sorrento, Paestum ve 18 yüzyıl Kraliyet sarayı (La Reggia) ile Caserta'yı görme olanağı bulabilirler. Tekne veya feribot ile ise İschia ve Capri adaları da rahatlıkla gezilebilir.Genova: Milano'nun hemen güneyinde, Kolomb'un doğum yeri, Liguria Sahillerine (veya Italyan Rivierasına) açılan kapı.Piza (Pisa): 1350 yılında yapımı tamalanan meşhur Eğik Kulesi (Torre Pendente) 'ne ev sahipliği yapan Piza, Floransa'ya yaklaşık 90 km uzaklıkta, Arno Irmağının denize döküldüğü yerde bulunmaktadır. Bu Romanesk beyaz mermerli çan kulesinin eğik olmasının iki ihtimali bulunmaktadır; Ya yapının temelinde bulunan toprak zeminin yumuşak olması ya da temel inşaatı hatası.Aynı zamanda Galileo'nun doğum yeri olan Piza, Byron'a göre bir zamanlar Don Juan'ın da yaşadığı mekandı.Milano: Lombardia'nın Göller Bölgesine yakın, Scala Tiyatrosu, beyaz mermerli Katedrali, Sforza Kalesi, Sant'Ambrogio Bazilikası ve Leonardo'nun Son Yemek Sahnesi'nin bulunduğu S. Maria delle Grazie Kilisesi ileİtalya'nın ticaret, endüstri, müzik ve kültürel merkezi.Ravenna: Galla Placidia Mozolesi, Katedral Vaftizhanesi, Basilica di San Vitale, S. Apollinare Nuova ve S. Apollinare in Classe Bazilikaları ile Bizans sanatının eşi bulunmaz mücevheri.Torino: Alp dağları manzaralı Po Irmağının kenarında bulunan Torino, İtalya Birliği'nin ilk başkentidir. Via Roma caddesinde zarif ve şık alışveriş mağazaları önemli bir kültür ve artistik merkezdir.Ziyaretçiler, Piazza San Carlo, Palazzo Madama (eski sanatlar müzesi), Mısır Müzesi, San Giovanni (John) Katedrali, Kraliyet Sarayı ve Valentino Parkı ile Kalesini gezebilirler.Diğer önemli şehirler: sanat mücevhevleri ile Siena; panoramic manzaralı tepe kasabaları Perugiave Assisi; üniversiteleri (Avrupa'nın en eskisi) ile meşhur kemerli ortaçağ şehri ve lezzetli yemekleri ile Bologna; siyah ve beyaz mermerle inşa edilmiş ihtişamlı Katedrali ile Orvieto;Kuzeyde, Bergamese Alplerinin eteklerinde olağandışı konumu ve anıtları ile Bergamo; ve yunan tapınakları ile Sicilya.

Daha ucuza uçak bileti nasıl alınır?

Her tatilcinin en çok merak ettiği şeylerden birisidir, ucuz uçak bileti nasıl alınır sorusunun cevabı. Ne de olsa seyahat bütçesinin önemli bir kısmını oluşturuyor uçak biletleri. Sırf bu yüzden biz de uçak bileti kampanyalarının peşinde, aylar öncesinden bilet alıyorduk. Sonra daha vize başvurusu bile yapmadığımızdan, ya vizemiz çıkmazsa diye kara kara düşünüyorduk. Bir de üstüne izin zamanı geldiğinde işyerinde bir sıkıntı olursa, toplantı konursa diye endişe ediyorduk. Ama artık bu riske yüreğimiz dayanmadığından olsa gerek, aylar öncesinden bilet alma işini bıraktık. Onun yerine zamanında uçak bileti alırken nasıl tasarruf edeceğimizi bulmaya çalıştık. Bulduk da sonunda. Aslında

bir çoğunuzun bildiği, belki bazılarınızın denemeye cesaret edemediği bir yöntem bu. Skyscanner gibi ucuz uçak bileti karşılaştırma sitelerinden bahsediyoruz. En son geçen ay Cenova’ya ve Amsterdam’a giderken kullandık bu siteleri ve uçak bileti fiyatlarından %15-20 oranında tasarruf ettik. Nasıl ucuza uçak bileti aldığımızı, önceden bilmeyenler veya henüz kullanmaya başlamamış olanlar için kendi deneyimlerimize göre soru – cevap anlatmaya çalışalım.Neymiş bu uçak bileti karşılaştırma siteleri?Gerçekten duymadınız mı? Peki Skyscanner, Kayak, Momondo gibi siteleri de mi duymadınız? Eğer hepsine cevabınız hayır ise kısaca anlatalım. Bir şehirden başka bir şehire uçak ile seyahat etmeye çalışıyorsunuz ama malum çok fazla havayolu ve çok fazla havaalanı var, seçim yapılabilecek. Hepsinin de fiyatları birbirinden farklı. Bir de bunun üstüne çeşit çeşit acenta var ki acentalar arasında bile uçak bilet fiyatları farklı olabiliyor. Bu durumda sizin adınıza birilerinin tüm acentaları, tüm havayolu firmalarını araştırıp karşılaştırması gerekiyor. İşte bunu bu uçak bileti karşılaştırma siteleri yapıyor. Böylece siz de en ucuza, hatta havayolunun kendi verdiği fiyattan bile daha ucuza uçak biletinize ulaşmış oluyorsunuz.Nasıl yani, havayolunun kendi sitesinden daha mı ucuza uçak bileti alabiliyorum?Evet, düşünülenin aksine havayolları kendi sitelerinde en ucuz uçak bileti fiyatlarını sunmuyorlar. Havayollarından aslında ucuza uçak bileti almanın en iyi yollarından birisi toplu alımlar yapabilen ve pazarlık güçleri bizden daha iyi olan acentalar.Peki bir örnek ile anlatır mısınız?En sevdiğimiz şehirlerden birisi olan Roma’ya gideceğimizi varsayalım. Kolezyum’u, İspanyol Merdivenleri’ni görecek olmanın mutluluğu ile giriyoruz hiç düşünmeden hemen thy.com’a. Uçuş saatlerine şöyle bir bakıyoruz, malum ne kadar çok zaman geçirirsek o kadar iyi. Tam bize göre olan sabah 08:15 uçağını seçiyoruz. Dönüşte de eve vakitlice gidelim, ne de olsa ertesi gün mesai var diye düşünerek öğleden sonra 15:20 uçuşu ayarlıyoruz. Bir kişi için gidiş dönüş ücret oluyor 834 lira.

Bir yandan fena değil, ne de olsa Roma’ya gidiyoruz diyoruz, bir yandan da kredi kartını cüzdandan çıkartırkenacaba biraz pahalı mı yahu diye kendi kendimize soruyoruz. İyi ki de soruyoruz çünkü daha önce duyduğumuz ama hiç bilet almadığımız skyscanner.com’u böylece denemeye karar veriyoruz. Aynı gün için bir de buradan İstanbul – Roma uçuşlarına bakıyoruz. Bütün havayolları ve her saat seçeneği çıkıyor karşımıza. Daha önce belirlediğimiz kendimize en uygun olan saatleri gözlerimiz arıyor. Daha doğrusu filtrelerden yararlanıyoruz   Ta taaaa, işte karşımızda!! Sabah gidiş, öğleden sonra dönüş İstanbul – Roma uçuşumuzu buluyoruz. Ama bu sefer fiyatlar yaklaşık yüzde 10 daha düşük, yani 768 lira.Önce şaşırıyoruz acaba doğru mu bu rakamlar diye. Sonra saatleri, günleri tekrar kontrol ediyoruz, thy.com’da gördüğümüz ile aynı uçuş mu diye. Evet her şey aynı, fiyatlar hariç   Bakıyoruz gizli, sonradan karşımıza çıkacak ek ücret var mı diye. Yok, hepsi bu. Gerçekten de daha ucuz. Taş atıp kolumuz da yorulmuyor üstelik Sadece THY biletlerini mi satıyor, diğer havayollarının biletlerini satmıyorlar mı?Sadece direkt havayolundan almaktan bile daha ucuz olduğunu göstermek için bu örneği vermiştik. Aslında tüm havayollarının fiyatlarını gösteriyorlar. Aynı anda Pegasus’u da gösteriyorlar, İtalyan havayolları Alitalia’yı da. Her uçuşu gösterdiği için sadece tek bir havayolunun uçuşlarına da bağlı kalmıyoruz böylece. Fiyatları da ucuzdan pahalıya dizebildiğimiz için görebiliyoruz gerçekten en ucuz hangi havayolu, hangi uçuş diye.Biraz daha erken saatte olmasını göz ardı edersek, Alitalia uçuşlarının daha da ucuz olduğunu görüyoruz. Böylece uçak fiyatımız 647 liraya kadar düşmüş oluyor.Bu kadar indirim yetmez daha da düşsün fiyatlar diyorsanız aktarmalı uçuşlara bile bakabilirsiniz. Tabii bu durumda üç saatlik yol oluyor en az sekiz saat ama eğer vaktimiz bol, fiyat bizim için daha önemli diyorsanız onları da seçebilirsiniz.Peki, bu uçak bileti karşılaştırma siteleri biletleri kendisi mi satıyor?Hayır, aslında yaptıkları aradığınız rota için uçak bileti satan bilinmiş acentaları karşılaştırmak. Sonra da sizi onların sayfasına yönlendirmek. Bilet alım işlemi de acentanın kendi sayfasından yapılıyor.Ayrıntılar kısmında da gösteriyor, hangi acentaları karşılaştırdığını. Bizim örneğimizde geziko, bavul, airtickets, edreams, ebookers gibi sitelerin fiyatlarını karşılaştırmış.Ucuz uçak bileti karşılaştırma sitelerinden aldığım zaman mil kazanmaya devam ediyor muyum?Doğrudan havayolunun sitesinden alacağınız biletten biraz olsa da (çünkü daha uygun fiyatlı bilet alıyorsunuz) mil kazanmaya devam ediyorsunuz.

Peki başka böyle karşılaştırma yapan siteler var mı?Bizim başka bildiğimiz expedia.com (bir türlü uygun fiyatlı bilet bulamadık ya neyse) ve kayak.com var. Muhtemelen başka da vardır ama bizim aklımıza gelenler, kullandıklarımız bunlar. Türkiye’de de bazı siteler var ama onlar genellikle acenta, yani kendi biletlerini satıyorlar ve diğer acentaları pek karşılaştırmıyorlar.

Bu şekilde ucuz uçak bileti almak güvenli mi?Doğrusunu söylemek gerekirse skyscanner.com sitesini daha önce duymuştuk. Hatta seyahat öncesi bütçemizi planlarken bakıyorduk da ama bir türlü elimiz uçak bileti almak için gitmiyordu. Direkt havayolunun sitesinden alıyorduk. Ama sonunda son iki seyahatimizi (hem Cenova hem de Amsterdam uçak biletimizi) skyscanner.com üzerinden aldık. İkisinde de başımıza bir şey gelmedi. Elbette bu hiçbir şey olmayacak anlamına gelmez çünkü sizi farklı acentalara yönlendiriyorlar.Ama şunu tavsiye edebiliriz, ucuza uçak biletinizi aldıktan sonra havayolunun müşteri hizmetlerini bizim yaptığımız gibi arayabilirsiniz. Biz arayıp biletlerimiz ile ilgili bir sorun, belirsizlik var mı diye sormuştuk. Biletleriniz okeyli, her şey tamam dedikleri zaman da içimiz rahatlamıştı.Bu siteleri iç hat uçuşlarında kullandınız mı? Denedik ama kullanamadık. Çünkü hem o günkü her uçuşu göstermediler hem de fiyatları havayolu sitelerinden daha uygun değildi. Ama bilet almadan önce denemeye değer. Belki siz denk gelebilirsiniz.umarız yazımızı beğenmişsinizdir. Biraz da olsa tasarruf etmenize yardımcı olabildiysek ne mutlu. Başka tasarruf yöntemleri ile ilgili yazılarımıza da buradan ulaşabilirsiniz.Eğer yeni yazılarımızdan haberdar olmak isterseniz facebook/saventravel sayfamızı takip edebilirsiniz. Arkadaşlarım da seyahat ederken tasarruf etsin derseniz de aşağıdan paylaşın 

Roma Venedik tren bilet fiyatlarında

Demek Roma’ya gidiyorsunuz ve buna rağmen dünyanın en güzel şehirlerinden de olsa Roma tek başına sizi kesmeyecek ha. Yok yok ne kadar Roma güzel olursa olsun, taaa İtalya’ya kadar gitmişken Venedik’e gitmemek de olmazdı. Tamam tamam kabul ediyoruz, Venedik’e de gidilmeli mutlaka :). Hem zaten Roma’dan Venedik’e gideceksiniz bundan da tasarruf etmenin yolları var. Sözü fazla uzatmayalım bulduğumuz yöntemleri tek tek anlatalım. Öncelikle söyleyelim Roma Venedik ulaşımında uçaklar çok pahalı değil ama tren ile gitme seçeneği düşünüldüğünde üstüne bir de, zaman ve maliyet avantajı olmadığından çok da uygun bir seçenek değiller. Roma’dan Venedik’e gitmenin en ucuz yöntemi tabii ki tren. Ama tren dediysek bu tek başına yeterli bir cevap değil. Çünkü hem trenden trene, hem de tren biletinizi nasıl aldığınıza göre fiyatlar değişiyor. Bu yazıyı yazarken Roma Venedik tren seferlerinin normal fiyatları 80 Euro’ya kadar çıkıyordu. Pek de ucuz değilmiş der gibisiniz. Doğru söylüyorsunuz. Ama en güzel kısmına daha değinmedik, o da Roma Venedik tren biletlerini 9 Euro’ya kadar düşürebileceğiniz gerçeği. Önce normal yöntemi anlatalım ki onu yapmadığınızdan emin olun, sonra da bilet fiyatından nasıl tasarruf edeceğinizi anlatacağız. Bu arada bir not da düşelim, Facebook sayfamıza gelen bir soru sayesinde bu araştırmayı yaptık. Soruyu soran blog okuyucumuza da katkısından dolayı teşekkürler :)…Daha önce dediğimiz gibi Roma’dan Venedik’e nasıl gidilir sorusunun cevabı, tren olmalı çünkü en kolay ve uygun fiyatlı ulaşım yöntemi bu. Roma’dan Venedik’e tren ile gidiş yaklaşık 3 saat 45 dakika sürüyor ve ücretler çok yakın günlere almanız durumunda 80 Euro’ya kadar çıkıyor. Bilet alacağınız firmanın adı TrenItalia, bir tür İtalya’nın TCDD’si olur kendisi. Trenin ismi ise FRECCIARGENTO, yani hızlı tren. TrenItalia sitesinden bilet alırken, istasyon seçimininde başlangıç noktası olarak Roma Termini istasyonunu, varış noktası olarak da Venezia S. Lucia istasyonunu seçmeniz gerekiyor. Venedik veya Venice diye ararsanız bulamazsanız, önceden söyleyelim :).

Dedik ya bu normal yöntem, ama Roma Venedik ulaşımı için bu yöntemi seçmemelisiniz . Bu yüzden sakın okumayı burada bitirmeyin, bileti almadan önce aşağıdakileri de okumanızı tavsiye ederiz. Çünkü en uygun fiyata ulaşmanın bazı yöntemleri var :).1. Find Best Price kutusunu işaretlemek: Çok kolaymış gibi görünüyor ama bazen gözden kaçabiliyor. TrenItalia biletfiyatlarına bakarken mutlaka aşağıdaki “find best price” kutucuğunu işaretlemelisiniz. Böylece hem gitmek istediğiniz günkü hem de ona yakın günlerdeki en uygun fiyatları aynı anda ekranın üstünde görebiliyorsunuz. Böylece gideceğinizi günü bir gün ileri veya geri alıp bilet fiyatlarında %50′ye yakın kar edebilirsiniz.

2. Klasik yöntem bileti önceden almak: Basına yaptıkları duyurularda İtalya çapındaki tren seferlerinde MINI isimli bir promosyonları olduğunu ve fiyatların 9 €’ya kadar düştüğünü söylüyorlardı. Doğru da söylüyorlarmış :), bu yazıyı yazarken Roma Venedik tren bileti fiyatlarının 9 €’ya kadar düştüğünü gözlerimizle gördük. Hızlı trenlerde de 80 €’dan 29 €’ya düşmüştü fiyatlar önceden alımlarda.

3. Aynı güne gidiş dönüş tren bileti almak: Eğer geri dönüş uçağınız Roma’dan kalkıyorsa, sadece birkaç gününüz varsa ve buralara kadar gelmişken Venedik’i görmemek olmaz diyorsanız bu ulaşım yöntemi tam size göre. Aynı gün gidip – akşama geri dönerseniz tren fiyatları yine çok ucuz oluyor. Seçilecek güne göre daha farklı fiyatlar olabilir tabii. Hızlı tren ile gidip tekrar hızlı tren ile geri dönebilirsiniz. Ama bunu yaparken dokuzuncu adımda yazanları atlamayın, yoksa promosyonlu fiyata ulaşamayabilirsiniz.

4. Cumartesi seyahat etmek: Eğer Cumartesi gidebiliyorsanız ve iki kişiyseniz, iki kişi yerine tek kişilik ücret ödeyerek de tasarruf edebilirsiniz. Bu promosyon sadece Cumartesi günleri için geçerli maalesef. Böylece hızlı treni yavaş tren fiyatına getirmiş olursunuz. Dokuzuncu adıma dikkat yine :)…5. Daha yavaş tren ile gitmek (EN EKONOMİK YÖNTEM): Bir seçenek daha var o da yaklaşık üç saat daha uzun sürede giden Intercity trenini seçmek. Bu trenin fiyatları gerçekten de 9 €’ya kadar düşüyor. Ama bunu varsayılan arama ekranında getirmiyor karşınıza. Üstelik bazen bu seçeneği bulması da zor olabiliyor. Çünkü kimi durumda her ne kadar İngilizce sayfayı seçseniz de tren isimlerinin olduğu kısım İtalyanca kalabiliyor ve “Le Frecce” ve “Tutti i Treni” ne demek anlayamıyorsunuz. Bunu engellemek için Search on kısmında “Tutti i Treni” seçeneğini seçmeniz gerekiyor. Yani “bütün trenler” demek. Böylece arama ekranında hızlı trenlere ek olarak bu trenler de çıkıyor. Yaklaşık 6 saatte gidiyor ama fiyatları 9 Euro, daha ne olsun :).

6. Trende konaklamak: Geceyi Roma Venedik treninde geçirirseniz otel ücretinden de kurtulabilirsiniz. Saat 22:35′te kalkan Roma Venedik trenine binerseniz sabaha karşı Venedik’e ulaşmış olursunuz. Sonra da başka bir geceyarısı yavaş tren ile tekrar Roma’ya geri dönersiniz. Böylece hem iki geceyi trende geçirmiş olup otelden tasarruf edersiniz hem de gidiş – dönüş toplam 18 Euro’ya getirmiş olursunuz ulaşımı.7. Venedik yerine Mestre’ye gitmek: Doğru, ilk başta biraz anlamsız geliyor, o zaman Roma yerine Çanakkale’ye de gidebilirim diyebilirsiniz :). Ama bir dakika açıklamamıza izin verin :). Venedik yerine birçok kişi aslında Venedik’e çok yakın ve birkaç otobüs durağı uzaklıktaki ana kara üzerindeki Mestre’de kalmayı tercih edebiliyor. Venedik’teki otel sayısı kısıtlı ve Mestre’deki oteller genellikle daha uygun fiyatlı olduğundan. Hem biz de Mestre’de kalmıştık. Her sabah gidiyorduk Venedik’e. Mestre’de kalmayı planlıyorsanız ise varış istasyonu olarak Venezia Mestre’yi seçmelisiniz.

8. Saat Seçimi: Roma Venedik arası istasyonları seçtiğiniz ekranda tren seferi saatini de elle seçmenizi istiyor. Eğer siz seçmezseniz otomatik bir saat dilimini getiriyor ve o saatlerde uygun fiyatlı trenler de olmayabiliyor. Örneğin sabah trenlerini getirdiyse ve öğlen uygun bir tren seferi varsa maalesef onu göremiyorsunuz. O yüzden farklı tren seferlerini de görmek için bir başka saat daha seçmenizi ve o günkü tüm seçenekleri görmenizi tavsiye ederiz.9. Automatic Assignment kutucuğuna tıklamak: Arama sonuçları ekranında bazen daha yüksek fiyatları gösterebiliyorlar. Daha uygun fiyatlı alternatifleri görmek için gözünüze kestirdiğiniz seferi seçip detaylı fiyat ekranına ulaşabilirsiniz. Ekranın altındaki Automatic Assignment kutucuğuna tıklarsanız da Roma Venedik treni için varsa promosyonlu fiyatlara ulaşabilirsiniz. Örneğin normalde 19 € görünen Roma Venedik treni, detaylı baktığınızda 9 €’a düşebiliyor.10. En bi klasik yöntem ikinci sınıf seyahat: Söylemeye bile gerek bunu herhalde ama yine de hatırlatalım. TrenItalia hem birinci sınıf hem de ikinci sınıf servis sunuyor. İkinci sınıf ve birinci sınıf tren koltukları ve hizmetleri arasında tabii ki farklılık olsa da 20 – 30 € fazla ödemeye içimiz razı gelmeyebilir. Sonuçta yazının konusu nasıl en konforlu giderim değil, nasıl uygun fiyata Roma’dan Venedike giderim, di mi :).

Bu arada aklınız karışmasın yukarıdaki seçeneklerin hepsine TrenItalia sitesinden ulaşabilirsiniz. Şimdiden iyi yolculuklar… Bu yazımızı sevdiyseniz daha fazla benzer yazı için Facebook sayfamızı da beğenebilirsiniz.Roma’ya gidiyorsanız gezilecek yerler, en uygun konaklama yöntemleri, müzelerden tasarruf etmenin yollarını öğrenmek için Roma rehberimize de bekleriz. Aynısı Venedik için de geçerli… Venedik rehberimiz de burada… Şimdiden favori ülkemiz İtalya’da iyi gezmeler…Roma Vatikan Gezisi

Dünyanın metrekare başına en çok turist düşen, bu turistler başına da en çok papaz, kardinal ve rahibe düşen ülkesini merak ediyorsanız doğru yerdesiniz; aradığınız ülke Vatikan. Sarmaşığın duvarın dört bir yanını sarması gibi Vatikan da, yıllar süren kuşatma altındaki kale gibi Roma’nın adeta içine hapsolmuş. Roma Vatikan ikilisini sadece bir duvar ve bir meydan ayırıyor. Bu durumda Vatikan’a gitmeden önce akılları kurcalayan Roma’dan Vatikan’a nasıl gidilir sorusu da anlamlılıktan uzaklaşıyor, İstanbul’dan Taksim’e nasıl giderim gibi anlaşılması zor bir soru halini alıyor. Vatikan’a ulaştıktan sonra da sorular bitmiyor; bunun için en iyisi Vatikan ile ilgili akıllara gelen sorulara önceden cevap vermeye çalışalım.&. Roma’dan Vatikan’a nasıl giderim?Her ne kadar Vatikan kağıt üstünde bir ülke, Roma ise bir şehir olsa da görünüşte Vatikan, Roma merkezindeki mahallelerden biri gibi duruyor. Roma Termini’den A metro hattına binerek Ottaviano San Pietro – Musei Vaticani durağında inerseniz Vatikan’a sadece beş dakikalık bir yürüyüş ile ulaşabilirsiniz. Bu yürüyüş esnasında ise, önceden alınmış biletiniz yoksa her adımınızda sayısı geometrik bir şekilde katlanan Vatikan’a doğru yönlenmiş turist kalabalığını gördüğünüzde içinizi suçluluk kaplamaya başlıyor; keşke daha erken gelseydim diye…

Ayrıca 49, 32, 81, 982, 492 ve 990 numaralı otobüslerle veya 19 numaralı tramvay ile Piazza del Risorgimento’da inip Vatikan’a ulaşabilirsiniz.&. Vatikan’da gezilecek yerler nerelerdir?Vatikan, gezilecek yerler dendiğinde aslında dörde bölünüyor; San Pietro Meydanı, San Pietro Bazilikası, Sistine Şapeli’ni de içine alan Vatikan Müzeleri ve Vatikan Bahçeleri. Şimdi bunları dilimiz döndüğünce kısa kısa anlatmaya çalışalım.San Pietro Meydanı: Castel Sant’Angelo tarafından üstü açık turist otobüslerini takip ederek Vatikan’a doğru yürüyecek olursanız karşınıza çıkacak ilk yer San Pietro Meydanı (Piazza San Pietro). Meydan, tam ortasındaki İskenderiye’den getirilen dört bin yaşındaki dikilitaşı çevreleyen ve Roma’dan Vatikan’a doğru gelenleri adeta kucaklarmışcasına yarım ay şeklinde dizilmiş sütunlardan oluşuyor… Meydanı Roma’dan ayıran ise, düzenli kalabalıklardan oluşan Sistine Şapeli’ne girmeye çalışan insanların oluşturduğu bir sıra ve bu sıra bir yandan da İtalya ile Vatikan arasında bir hudut çizgisi görevi görüyor. Sıranın tek iyi yanı ise bol bol fotoğraf çekmeye vakit tanıması…&. San Pietro Meydanı’na giriş ücreti ne kadardır?Roma’ya kısıtlı bir bütçe ile geldiyseniz veya fazla vaktiniz yoksa San Pietro Meydanı’ndan Katolik dünyasına yön veren  Vatikan’ın atmosferini hiçbir bedel ödemeden içinize çekebilirsiniz; bugüne kadar gördüğünüzden daha fazla papaz, rahip, piskopos ve kardinal göreceğiniz de garanti San Pietro Bazilikası:San Pietro Meydanı’nda o kadar sıra beklerken neredeyse üzerindeki Latince “IN HONOREM PRINCIPIS APOST. PAULUS V BURGHESIUS ROMANUS PONT. MAX. AN. MDCXII PONT VII” yazısının anlamını sökeceğimiz San Pietro Bazilikası’na (St. Peter’s Basilica) artık girmek üzereyiz. Araya laf girmeden unutmadan söyleyelim ön cephedeki yazıda bazilikanın inşasının bitirilmesinde önemli rol oynayan Camillo Borghese nam-ı diğer Papa V. Paul’e selam söylüyorlarmış… 

İçeriye girmeden de önce akıllardaki; en azından biz bilmiyorduk, ilk iki soruya cevap verelim; San Pietro kimdir ve bazilika nedir? San Pietro, 12 havariden birisi ve dolayısıyla ilk Papa olarak kabul edilen azizmiş… San Pietro Bazilikası da onun mezar yeri olarak kabul ediliyormuş. Bazilika kelimesinin ise dilimiz döndüğünce anlatabileceğimiz üç farklı anlamı varmış; birincisi Roma kamu binası, ikincisi haç şeklindeki gibi orta alanı ve koridorları olan kilise ve son olarak resmi törenler için Papa tarafından yetkilendirilen büyük kilise. Bu arada öyle dünyada bizim sandığımız gibi sadece bir iki tane de bazilika yokmuş, yüzlerce bazilika varmış. Hatta iki tanesi de İstanbul’daymış; Saint Esprit Kilisesi ve Saint Antoine de Padoue Bazilikası…Evet, artık kafalardaki soru işaretlerini ortadan kaldırdığımıza göre artık San Pietro Bazilikası’na doğru yola çıkabiliriz. Bazilikaya doğru yürürken batan güneş gibi turuncu ağırlıklı rengarenk kıyafetleri ile saray soytarısına benzeyen ama suratlarındaki ifade ve ellerindeki mızraklar ile saray soytarısı benzetmemizi duysalar pişman edecek gibi duran İsviçreli Muhafızlar ile karşılaşıyoruz. Evet gerçekten İsviçreliler ve gerçekten de Papa’nın muhafızlarılar… Her ne kadar İsviçrelileri savaşlarda tarafsız kalmaları ile tanısak da aslında bundan yüzyıllar önce savaş yetenekleri, disiplinleri ve sadakatleri nedeni ile İsviçreliler paralı asker olarak çokça tercih ediliyormuş. 15. yüzyıldan beri de Papa’yı korumaktan bu, yaklaşık 100 kişilik elit birlik sorumluymuş.İsviçreli Muhafızlar’ın yanından usul usul uzaklaşıp artık San Pietro Bazilikası’na girebiliriz. İçeriye girer girmez yerden metrelerce yukarıya uzanan parlak mermer duvarlar, sanki mermerden değil de hamurdan yapılmış gibi duran heykeller, ucundaki püsküllerden kırışıklıklara kadar en ince ayrıntısı düşünülmüş mermerden halılar ziyaretçileri adeta ihtişamın içine; derinliklerine doğru çekiyor. San Pietro Bazilikası’nı gezerken bu muazzam zenginliğin yüzyıllar boyunca milyarlarca insanı nasıl etkilediğini daha iyi anlıyorsanız.

San Pietro Bazilika’sında çok da göz önünde olmayan cam duvarlar arkasında korunan kemiklerinden, duruşuna, bakışlarından, elbisesinin kıvrımlarına kadar sanki günü geldiğinde canlanacak gibi duran Michelangelo’nun Pieta heykelini de mutlaka görmelisiniz. “Ben İsa’yım” diye bağıran bir meczup tarafından elinde çekiç ile saldırılan Pieta heykeli, sizi hayrete düşürecek gerçeklikte detaylar sahip bir şaheser…San Pietro Bazilikası’nda yürürken tam da kubbenin altına geldiğinizde ilgi çekici ama ulaşılması yasak olan Bernini tarafından yapılan mihrap ile de karşılacaksınız. 1600′lü yıllarda tasarlanan sanki bronzdan değil de esnek plastikten yapılmış gibi kıvrımlı çardak benzeri mihrap bazilikaya adını da veren, çarmıha gerilerek öldürülen St. Peter’in mermer tabanın hemen altındaki mezarının üzerinde duruyor. Bazilikanın altındaki Le Grotte Vaticane denilen yeraltı odalarında ise St. Peter’ın mezarı kadar gösterişli olmasa da önceki Papa’ların mezarları bulunuyor.Şansınıza çok kalabalık değilse San Pietro Bazilikası’ndan çıkmadan önce gidilmesi gereken son bir yer daha kaldı,bazilikanın Michelangelo tarafından tasarlanan kubbesi… Önceden söyleyelim, 800′den fazla işçinin nasırlı eller ile inşa ettikleri, ama ironik bir şekilde bir o kadar narin sanat eseri gibi duran kubbeye çıkabilmek için biraz emek harcamanız gerekiyor. Başınızı döndürmeye yetecek kadar dönerek çıkacağınız, iki insanın yan yana geçmekte zorlanacağı, sigara

içtiğinize/spor yapmadığınıza pişman ettirecek merdivenlerin sonunda ise zaten zorlanan nefesinizi kesecek Roma manzarası ile karşılacaksınız.Bu arada eğer San Pietro Bazilikası’nın ihtişamını görmek için sabırsızlanıyor ve Roma’yı gitmeyi bekleyemiyorsanız, Vatikan’ın internet çağına ayak uydurmasının faydalarından kapıda sıra beklemeye gerek olmadan uzaklardan bile yararlanabilirsiniz.

San Pietro Bazilikası

&. San Pietro Bazilika’sının ziyaret saatleri nelerdir?San Pietro Bazilikası’nın açık olduğu saatler 1 Ekim-31 Mart arası 07:00-18:30; 1 Nisan-30 Eylül arası 07:00-19:00 arası.

Kubbe ise yaz dönemi 18:00′de, kış dönemi 17:00′da kapanıyor.

&. San Pietro Bazilika’sının giriş ücreti nedir?Vatikan’ın güzelliğini, ihtişamını ve gösterişini görebileceğiniz San Pietro Bazilikası’nın en iyi yanlarından biri girişinin ücretsiz olması… Ama San Pietro Bazilika’sının 117 metrelik kubbesine çıkmak istiyorsanız ise ufak da olsa bir bedel ödemeniz gerekiyor (7 €). Tabi ondan da biraz da olsa tasarruf etmenin yolu var; biraz daha fazla merdiven çıkarım diyorsanız çıkış ücreti 5 €’ya düşüyor…San Pietro Bazilikası ile ilgili aklınızda onlarca soru varsa, rehberli turu da deneyebilirsiniz. 3 saat süren Vatikan Müzeleri, Sistine Şapeli ve San Pietro Bazilika’sını kapsayan rehberli turların fiyatı  37 € (indirimli 29 €). Vatikan’ın resmi sitesinden online satın almak için tıklayın.Sistine Şapeli ve Vatikan Müzeleri:Vatikan ne kadar küçükse Sistine Şapeli’ni de içine alan Vatikan Müzeleri bir o kadar büyük. Vatikan ne kadar kalabalıksa Sistine Şapeli’ni de içine alan Vatikan Müzeleri o kadar kalabalık 

Öncelikle söyleyelim ki bizim gibi Vatikan Müzeleri kavramını duyunca siz de Vatikan’da gidilecek bir sürü müze varmış, hangisine nasıl gideceğiz diye siz de düşünmeyin. Vatikan Müzeleri’nin adının çoğul olması, bugüne kadar birçok Papa’nın kendi adına bir müze yaptırmasından kaynaklanıyor ve aslında hepsi bir kompleksin içinde yer alıyor. Bu kadarla da bitmiyor Vatikan Müzeleri’nin içlerinde ayrıca farklı galeriler de var. Bu müzeler ve galeriler de Yakın Doğu ve Mısır’dan antikalar, vazo koleksiyonları, Yunan ve Roma antikaları, 12.-18. yüzyıl sanat eserleri, 19.-21. yüzyıl sanat eserleri, dekoratif sanat eserleri, at arabaları gibi birçok koleksiyona göre ayrılmış. Papaların yaptırmış olduğu bu müzeler, galeriler ve koleksiyonlar sayesinde, birçoğumuzun maalesef Ninja Kaplumbağalar sayesinde tanıştığı Raphael, Leonardo, Michelangelo gibi dünyanın en önemli şahsiyetlerine ait eserlerini görme şansına sahip oluyoruz.

Bu arada söyleyelim, çok fazla müzelerden hoşlanmıyor sadece Sistine Şapeli’ni görmek istiyorsanız illa tüm müzeleri gezmeniz gerekmiyor. Bilmeyenlerin Alice gibi labirentlerde kaybolmasına neden olacak, bilenlerin ise Ikea’daki gibi hızlıca kasalara ulaşmasını sağlacak kestirmeleri kullanarak vakitten tasarruf edebilirsiniz; Vatikan Müzeleri haritasına önceden sahip olmak istiyorsanız tıklayın… Tam da yoğunlaştırılmış müze etkisi ile gözlerimizi kapattığımızda bile heykeller görmeye başladığımız sırada artık karşımıza 1471 – 1483 yılları arasında yapılan kardinallerin fani dünya ile ilişkilerini kesip kapandıkları ve Papa’yı seçtikleri Sistine Şapeli çıkıyor. Şapelden içeriye girince ise İsa’nın ve Musa’nın hayatından kesitlerin anlatıldığı fresklerle karşılaşıyorsunuz. Eğer dört bir yanınızın onlarca fresk ile dolu olduğu sırada yılbaşı ikramiyesi çıkmış gibi şaşkın bir şekilde donakalırsanız şapelin dünyaca ünlü freskini gözden kaçırabilirsiniz; Michelangelo’dan Adem’in Yaratılışı… Bu sanat eserinin hangisi olduğunu anlamak için başınızı tavana doğru kaldırmanız ve ortadaki sizce en tartışmalı görünen kısma bakın. Betimlenen ilk insan Adem’in nasıl yaratıldığı olduğuna göre yanındakinin kim olduğunu anlamak çok zor olmasa gerek…

Sistine Şapeli’ni görmek için sabırsanızlanıyorsanız her ne kadar ekranınızda da olsa üç boyutlu haline göz atabilirsiniz.&. Vatikan Müzeleri ve Sistine Şapeli’ne giriş ücreti nedir?İkisine de tek bir ücret ödeyerek girebiliyorsunuz. Vatikan Müzeleri ve Sistine Şapeli normal giriş ücreti 16 €(indirimli ücret 8 €).Ama daha detaylı bilgi sahibi olmak istiyorsanız müzeyi ve Sistine Şapeli’ni 32 € ödeyerek (indirimli 24 €) iki saatlik rehberli tur ile de gezebilirsiniz. Hatta 5 € daha ödeyerek San Pietro Bazilikası’nı da rehberli turunuza dahil edebilirsiniz. Vatikan’ın resmi sitesinden satın almak için tıklayabilirsiniz.

İsterseniz Vatikan ile ilişkili Opera Romana Pellegrinaggi’den daha uygun fiyatlı turlar alabilirsiniz; 27,50 €. Hele bir de Roma Pass’iniz varsa, Opera Romana Pellegrinaggi’nin sunduğu turlarda ekstra %10 indirim hakkı daha kazanıyorsunuz.Roma Pass ile ilgili daha detaylı bilgi arıyorsanız, tıklayın…

Daha da tasarruf etmek istiyorsanız ve şansınıza ayın son Pazar günü Vatikan’a gidiyorsanız; Vatikan Müzeleri ve Sistine Şapeli’ni ücretsiz olarak gezebilirsiniz; tabi sıra bekleyen kalabalık gözünüzü korkutmuyorsa.&. Vatikan Müzeleri ve Sistina Şapeli’nin ziyaret saatleri nelerdir?Pazartesi- Cumartesi arası 09:00-18:00 saatlerinde Vatikan Müzeleri’ni Sistine Şapeli’ni gezebilirsiniz. Son giriş saati ise 16:00.

Pazar günleri ise kapalı. Sadece her ayın son Pazar günü ücretsiz girişler için 09:00-14:00 arası açık. Son giriş saati ise 12:30.

Bunun dışında 1 ve 6 Ocak, 11 Şubat, 19 ve 31 Mart, 1 Nisan, 1 Mayıs, 29 Haziran, 14-15 Ağustos, 1 Kasım, 25-26 Aralık tarihlerinde de kapalı.

&. Sistine Şapeli’ne gece gidebilir miyim?Şaşırtıcı bir şekilde bu sorunun cevabı evet. 3 Mayıs-26 Temmuz ve 6 Eylül-25 Ekim tarihlerinde 19:00-23:00 arasında Sistine Şapeli’ni online bilet almanız halinde gezebilirsiniz. Maalesef ücretlerde ekstra bir indirim yok &. Vatikan Müzeleri ve Sistine Şapeli’ne sıra beklemeden girebilir miyim?Evet, bilet ücretine ek olarak vereceğiniz 4 € ile online rezervasyon yaparak Vatikan Müzeleri ve Sistine Şapeli’ne sıra beklemeden girebilirsiniz. Vatikan’ın resmi sitesinden biletinizi aldıktan sonra gelecek maildeki voucher’ın çıktısını alıp Vatikan’ın surları boyunca Nokia telefonlarındaki ekranı kaplayan yılan oyunu gibi kıvrılıp giden insanların yanından büyük bir özgüvenle ve hafiften de suçluluk duyarak geçebilirsiniz.Maalesef iadesinin olmadığını da önceden söyleyelim ama kısıtlı vakitleri olan bizler için, günlerde ve zamanda değişiklik yapılma fırsatı olduğu da düşünüldüğünde alınması gereken bir risk.

Vatikan Bahçeleri:Normal şartlar altında bir ülkenin yarısının bahçe olabileceğine inanmak oldukça zor. Ancak söz konusu yer zaten minicik Vatikan  olduğunda işler değişiyor. Papaların 1279 yılından beri dinlendiği Vatikan Bahçeleri adına yakışır şekilde içinde dolaşma fırsatı bulanları dünyevi zevklerden uzaklaştırmaya çalışıyor. 27 bahçıvan tarafından ekilen, sulanan, budanan, bu bahçelerde sadece varlığından bile bihaber olduğunuz renklerde türlü türlü bitkiler yok; meydanlar, şelaler ve hatta bir tren istasyonunu bile var.

&. Vatikan Bahçeleri giriş ücreti nedir?Vatikan Bahçeleri’ne rehbersiz maalesef girilemiyor. Rehberli turların fiyatı ise 32 € (indirimli 24 €).Ayrıca Vatikan Bahçeleri tur bileti ile aynı zamanda Sistine Şapeli ve Vatikan Müzeleri’ne de giriş imkanına sahip oluyorsunuz. Bu yüzden en ekonomik yöntem aslında, rehberli Vatikan Bahçeleri turu almak ve bu sayede müzeyi ve Sistine Şapeli’ni de tek başınıza gezmeniz.

&. Vatikan Bahçeleri’ni bilet alarak kendim gezebilir miyim?

Vatikan Bahçeleri’ni rehber olmadan gezmek mümkün değil; gerçi Şubat 2013′te rehberli turları da bir süreliğine durdurdular ama yine de normalde Vatikan Bahçeleri’ni gezmek için mutlaka rehberli tur almak gerekiyor.

Vatikan Bahçeleri turunu almadan önce nasıl bir yer olduğunu merak ediyorsanız, Vatikan Bahçeleri fotoğraflarına göz atabilirsiniz.&. Vatikan ile ilgili başka gezilecek yer var mı?Anlaşıldığı kadarı ile Vatikan’ın altını üstüne getirdiniz ve hala gezmeye vakit kaldı… Son olarak gidebileceğiniz bir yer daha var; Papa’nın resmi ikametgahı da olan Papalık Sarayı ve Tarih Müzesi (Historical Museum and and the Papal Apartments of the Lateran Apostolic Palace). Ama maalesef burası Vatikan’ın sınırları dışında, hatta Tiber Nehri’nin öte yanında…

Roma’da ulaşımRoma’da ulaşım ipuçlarını vermeden önce ulaşım kavramının Roma’yı gördükten sonra ve önce olarak ikiye bölündüğünü söylemeliyim. Romalılar’ın ulaşım için tercih ettiği arabaları gördükten sonra bir arabaya dört kapının fazla, bir arabadaki dört koltuktan ikisinin ise gereksiz olduğunu düşünmeye başladım. Çünkü her yer Smart dolu… Yoksa Smart’ın dört tekerinden ikisi de mi fazla? Çünkü aslında her yer Vespa dolu… Ama sonra, diğer Avrupa şehirlerinde duymaya alışık olmadığınız Akdeniz’in heyecanlı insanlarının dışa vurumu korna sesleri ile güzelim rüyadan uyanıyor, Romalı olmadığınızı anlayıp bir anda kendinizi bizim gibi Roma metrosunu, Roma’dan diğer şehirlere tren seferlerini, Roma otobüs duraklarını, Roma otobüs seferlerini ve Roma havaalanı ile şehir merkezi ulaşımını araştırırken buluyorsunuz.

&. Roma’da ulaşım ücretleri ne kadar?Otelimiz turistik yerlerden biraz uzak olduğundan her sabah ve her akşam hem otobüsü hem de metroyu kullanmamız gerekmişti. Roma Pass’imiz sayesinde ulaşıma hiç para ödememiştik ama Roma Pass almayı planlamayanlar için de uygun fiyatlı çözümler mevcut.

Eğer  Roma’da ulaşım için paket almama gerek yok, sadece birkaç kez metro veya otobüse binerim diyenler Roma sınırları içerisindeki metro, otobüs, tramvay ve trenlerde geçerli ilk kullanımdan itibaren 100 dakika boyunca tekrar kullanabilen 1,50 €’luk bileti tercih edebilir.Sadece bir günlüğüne Roma’ya gitmeyi ve şehrin altını üstüne getirmeyi planlayanlar ise 6 € karşılığı kullanılmaya başlandığı gün saat 24:00′a kadar geçerli olan günlük biletleri ile trenlerin, metroların ve tramvayların tadını çıkarabilir.Roma’nın büyülü havasına kapılıp daha uzun süre Roma’da kalmayı planlayanlar ise 16,50 €’ya üç günlük, 24 €’ya ise yedi günlük ulaşım kartı alabilirler. Yıllık izninin tamamını Roma’da geçirmeyi planlayanlar veya zaten ben öğrenciyim/patronum/emekliyim, ne kadar kalacağım belli olmaz diyenler için 30 günlük (35 €) ve bir yıllık (250 €) Roma ulaşım kartları da var.

&. Roma Fiumicino Havaalanı ulaşımında günlük, tek seferlik veya üç günlük biletleri kullanabilir miyim?Roma Fiumicino Havaalanı arası ulaşım için Roma’da ulaşım biletlerini ve kartlarını kullanamazsınız. Ama onun için de uygun fiyatlı çözümler mevcut; Roma Fiumicino Havaalanı ulaşımında en uygun fiyatlı ipuçları için tıklayın…

&. Kaç yaşına kadar çocuklar için Roma’da ulaşım bileti almaya gerek yoktur?

10 yaşını doldurmamış çocuklar için Roma’da ulaşıma bedel ödemeniz gerekmez.

&. Roma’da ulaşım için gerekli biletler ve ulaşım kartları ile nelerden yararlanabilirim?Roma ulaşım kartlarını, şehir merkezindeki tüm otobüsler, tramvaylar, metrolar ve bölgesel bazı trenlerde (Roma-Lido, Roma-Viterbo, Roma-Giardinetti hatlarında) kullanabilirsiniz.

&. Toplu taşıma ile hangi metro hattını kullanacağımı veya hangi otobüse bineceğimi nasıl bilebilirim?Roma’nın İETT’si sayılabilecek ATAC’ın sitesindeki uygulama Roma’da en uygun ulaşım yöntemini bulmanızda yardımcı olabilir. Gideceğiniz yerlere yakın sokak veya meydan isimlerini kullanarak planlamanızı yapabilirsiniz.

Turistik yerler, müzeler, otobüs durakları ve daha birçok farklı lokasyona göre başlangıç ve bitiş noktalarını seçebileceğiniz gibi en hızlı zamana, en az yürüyüş süresine veya en az transfere göre de rotanızı belirleyebiliyorsunuz.

En önemli ayrıntı ise sokak isimlerini ve meydanları İtalyanca yazmanızın gerekmesi, ama o kadar zor değil “Trevi” yazdığınız zaman “Piazza di Trevi” seçeneği karşınıza çıkıyor. Aşağıda örnek olarak Kolezyum’dan (Colosseo) Aşk Çeşmesi’ne (Trevi Fountain) nasıl gidileceğini ATAC sitesinin tarifine göre bulabilirsiniz.

&. Roma metro, tramvay, tren ve havaalanı ulaşım haritasına önceden nasıl ulaşabilirim?Mavi ve kırmız metro hatlarını, havaalanı hatlarını ve tramvayları gösteren Roma ulaşım haritasının çıktısını aşağıdaki haritayı tıklayarak büyütüp alabilirsiniz.

&. Roma Pass alsam metro, tramvay ve otobüslerden ücretsiz yararlanabilir miyim?Roma Pass alırsanız 3 gün boyunca Roma’nın merkezindeki otobüs, metro ve trenlerden ücretsiz yararlanabilirsiniz. Ancak şehir merkezinin dışına ulaşımda ve havalimanı ulaşımında kullanılmıyor. Eğer Roma & Piu Pass kartınız varsa (birkaç € daha pahalı bir Roma Pass kartı) Roma şehir merkezinin biraz daha dışı olarak söyleyebileceğimiz Zone B’de ulaşımı ücretsiz yapabiliyorsunuz. Yani Roma şehir merkezinden biraz çıkacağız diyorsanız bu kartı kullanabilirsiniz. Roma & Piu Pass

de Roma’dan Fiumicino Aeroporto ve Ciampino Aeroporto’ya ulaşımı kapsamıyor. Roma Pass ve Roma & Piu Pass hakkında detaylı bilgi için tıklayın.

&. Roma’da gezmek için toplu taşıma yerine Hop on-Hop off otobüsleri mi kullanmak daha kolay? Roma’daki hop on-hop off otobüsler adeta zaman kapsülü gibi sizi dakikalar içinde bir yüzyıldan diğerine götürüyor. Eğer çok fazla vaktiniz yoksa yaklaşık 15 dakikada bir Viale Einaudi (Termini), Colosseo, Circo Massimo, Bocca della Verità, Piazza Venezia, San Pietro (Vatikan), Fontana di Trevi (Aşk Çeşmesi), Barberini ve Piazza Augusto Imperatore duraklarından kalkan ve sürekli ring yapan hop on-hop off otobüsleri Roma’da gezmek için ideal…

Aldığınız bilete göre sadece bir tur (12 €), 24 saat (15 €) veya 48 saat (20 €) boyunca bu duraklardan dilediğinizde binip dilediğinizde inebileceğiniz hop on-hop off otobüsleri, Roma’da yürümek istemeyen veya metro haritasını çözmek istemeyenler için önerilebilir.

Sabah 08:30 başlayan ve akşam 20:40 arası çalışan hop on-hop off otobüslerinin 48 saatlik bileti,  kış döneminde veya Roma Pass sahiplerine %25 indirimli…  Güncel durak ve tarife bilgileri için sitesini ziyaret edebilirsiniz.

&. Roma’yı Tiber Nehri’nden gezebilir miyim?Kara yolu yerine Roma’nın içinden usulca geçen ve sayesinde onlarca güzel köprü inşa edilen Tiber Nehri’nin üzerinden de Roma’yı gezebilirsiniz. İsterseniz Castel Sant’Angelo’nun önünden kalkan botlar ile bir saatlik Tiber Nehri turu yapabilirsiniz. Ancak bildiğim kadarı ile hop on – hop off tarzı istediğiniz durakta inip, istediğiniz durakta binebileceğiniz bot turlar maalesef Roma’da yok &. Roma’dan tren ile Floransa, Venedik ve diğer şehirlere nasıl giderim?Roma’dan Floransa’ya tren ile gitmek için farklı seçenekler söz konusu. Ama bu tren seferleri arasında zamandan fiyata birçok farklılık var. RV (Regionale Veloc) ile 18 istasyonda durarak üç buçuk saatte 20,25 € (ikinci sınıf)

veya 31 €’ya (birinci sınıf) IC (Intercity) ile 5 istasyonda durarak iki buçuk saatte 31,5 € (ikinci sınıf) veya 41,5

€’ya (birinci sınıf) Euronight (EN) treni ile 2 istasyonda durarak 2 saat 45 dakika’da 31 €’ya Frecciarossa (hızlı tren) ile ekspres bir buçuk saatte 43 € (ikinci sınıf) veya 63 €’ya

(birinci sınıf) Frecciargento (hızlı tren) ile ekspres bir buçuk saatte 43 € (ikinci sınıf) veya 63 €’ya

(birinci sınıf) gidebilirsiniz.Roma’dan Venedik’e tren ile giderken de aynı seçenekler ile karşılaşıyorsunuz, tabi mesafe biraz daha uzun olduğu için fiyatlar da daha yüksek… RV (Regionale Veloc) ile 18 istasyonda durarak üç buçuk saatte 20,25 € (ikinci sınıf)

veya 31 €’ya (birinci sınıf) ICN (InterCityNotte) ile 11 istasyonda durarak yaklaşık yedi saatte 43€’ya Euronight (EN) treni ile 6 istasyonda durarak yaklaşık 6 saatte 48 €’ya Frecciarossa (hızlı tren) ile aktarmalı 4 buçuk saatte 73,50 € (ikinci sınıf) veya 98,50

€’ya (birinci sınıf) Frecciargento (hızlı tren) ile ekspres bir 3 saat 40 dakikada 80 € (ikinci sınıf) veya

109 €’ya (birinci sınıf) Roma’dan Venedik’e gidebilirsiniz.Eğer rezervasyonunuzu erken yapabilirseniz Trenitalia Economy ve Trenitalia Super Economy biletler ile daha uygun fiyatlarla Floransa’ya ve diğer şehirlere gidebilirsiniz. Örneğin 29 €’ya hızlı tren seferi ile Roma’dan Floransa’ya bilet bulabilirsiniz. Geceyi trende geçirir, bir günde Venedik veya Floransa’yı dolaşır ve akşam da geri dönerim diyorsanız aynı gün gidiş-dönüş için geçerli indirimli fiyatlardan da yararlanabilirsiniz. Trenitalia’nıninternet sitesinden güncel seferleri ve fiyatları öğrenebilirsiniz.

Roma Gezilecek YerlerRoma görülmesi gereken yerler açısından o kadar zengin bir listeye sahip ki adeta bir açık hava müzesi gibi. Böyle olunca da Roma’da gezilecek yerleri neye göre sıralamalıyım bilemedim doğrusu… En güzel yerden

başlayacak şekilde sıralamaya kalkarsak “anneni mi daha çok seviyorsun yoksa babanı mı?” sorusuna maruz kalmış çocuk kıvamında düşünceli ve boş gözlerle bakmaya başlayabilirim…   Bu yüzden en adilane olanı bizim de gördüğümüz sıra ile Roma gezilecek yerler listesini düzenlemek.İlk olarak tüm turların sanki yazılı olmayan bir kural varmışcasına Roma’ya girer gitmez uğradıkları, II. Victor Emmanuel Anıtı ile Roma turumuza başlıyoruz. Roma turuna başlamak için gerçekten de doğru bir yer bu devasa anıt, çünkü Kolezyum, İspanyol Merdivenleri, Vatikan üçgeninin tam ortasında kalıyor. Roma’nın bu kadar ortasındaki anıtın en kötü yanı ise şehrin silüetini bozan yapısı… Romalıların bembeyaz mermerden yapılması nedeni ile “düğün pastası” diye dalga geçtikleri, antik Roma İmparatorluğu kalıntılarının yanı başındaki anıt, Romalıları haklı kılarcasına önünden geçenlerin gözlerini almayı başarıyor. Bu kadar arkasından konuşulan   II. Victor Emmanuel’in kim olduğunu söylemekte de fayda var; kendisi yüzyıllar boyunca bölünmüş durumdaki ülkeyi birleştirmeyi başaran İtalya Kralı…

II. Victor Emmanuel

Created with oQey Gallery

Düğün pastasını görüp Romalılara hak verdikten sonra dünyanın en meşhur arenası Kolezyum’a doğru yürümeye başlıyoruz. Yaklaşık 15 dakikalık bir yürüyüşten sonra Spartacus dizisi ve Gladyatör filmi sayesinde sanki içinde dövüş seyretmişcesine aşina olduğumuz dünyaca ünlü Colosseum’a varıyoruz.Bundan yaklaşık iki bin yıl önce binlerce vahşi hayvanın katliamı ile açılan arena en kanlı spor olaylarına ev sahipliği yapmış. Sadece gladyatör dövüşleri değil adeta şimdiki stadyum konserleri gibi savaşların yeniden canlandırılmasından idamlara kadar her türlü kanlı etkinliği Roma halkına sunmuş. Arena o kadar etkileyici ki bu kadar kanın aktığı 50.000 kişilik amfi tiyatroda dolaşırken neredeyse çığlık çığlığa bağıran seyircilerin sesleri duyuluyor, yer altındaki koridorlardan koşturan kaplanlar hissediliyor. Bu arada göreceğiniz üzere Kolezyum’u saran dış duvarlarda kocaman delikler var; duvarların sağlam olması için içlerine konulan kurşunların zamanla çalınması ile duvarlar delik deşik olmuş.

Bir de not; internette “Roma, Kolezyum, Colosseo, Colosseum” gibi kelimeler ile arattığımızda bir sürü farklı site ile karşılaştık. Resmi Kolezyum sitesini bulmakta biraz zorlandık… archeoroma.beniculturali.it

Roma Kolezyum

Created with oQey Gallery

Açık: Ekim’in son Pazar günü-15 Şubat 08:30-16:30, 16 Şubat-15 Mart 08:30-17:00, 16 Mart- Mart’ın son Cumartesi günü 08:30-17:30, Mart’ın son Pazar günü – 31 Ağustos 08:30-19:15, 1-30 Eylül 08:30-19:00, 1 Ekim-Ekim’in son Cumartesi günü 08:30-18:30Kapalı: 1 Ocak ve 25 AralıkGiriş: 12 € (Palatine Hill ve Roma Forumu dahil), RomaPass ile ücretsiz, Arkeoloji Kartı (Archeology Card) ile ücretsizAdres: Piazza del Colosseo

Kolezyum’a kadar gelmişken ulaşım için vakit ayırmayacağınız Kolezyum’un hemen yanındaki, Roma’nın en çok gezilen diğer tarihi yerleri Roma Forumu   ve Palatino Tepesi’ne  (Roman Forum & Palatino Hills) de mutlaka uğramalısınız. Roma Forumu’nda gezerken binlerce yıllık tarihine rağmen inatla ayakta kalmayı başaran devlet dairelerini, tapınakları ve anıtları yakından görülebiliyor. Tarih kitaplarının sayfalarını antik Roma bulvarlarında hissetmek çok fazla tekrarlanamayacak bir his. Bir de üstüne iki bin yaşından daha fazla bir binadan diğerine on beş, yirmi adımda gittiğiniz düşünüldüğünde üstünüze sinen tarih kokusu daha da yoğunlaşıyor.Bu arada eğer çok vaktim yok diyorsanız ve tekini seçmeniz gerekirse Palatino Tepesi’ne göre daha az yürüyerek bizce daha etkileyici; en azından kriter daha fazla fotoğraf çekmek ise, Roma Forumu’na gitmeyi tercih etmelisiniz.

Roma Forumu ve Palatino Tepesi

Created with oQey Gallery

Açık: Her gün 08:30-19:00Kapalı: 1 Ocak ve 25 AralıkGiriş: Kolezyum giriş ücretine dahil, RomaPass ile ücretsiz, Arkeoloji Kartı (Archeology Card) ile ücretsizRoma’nın mutlaka görülmesi gereken Kolezyum’unu ve Roma Forumu’nu gezdikten sonra batıya Tiber Nehri’ne doğru Via del Plebiscito’nun Corso Vittorio Emanuele II ile birleştiği yere yaklaşık on dakika yürüyerek Roma turumuzun sıradaki ihtişamına biraz daha yaklaşabiliriz. İki bulvarın birleştiği yerin tam arkasında, ama aradaki binaların görmemizi engellediği Roma’nın bence en güzel meydanı Piazza Navona…

Piazza Navona’da ilk olarak sizi, meydana ne tarafından girdiğinize bağlı olarak denizlerin ulağı dört Triton tarafından çevrelenen ve bir yunus ile boğuşan muhtemelen Neptün’ün canlandırıldığı Afrikalı Çeşmesi (La Fontana del Moro) veya ahtaput ile savaşan Neptün Çeşmesi (Fountain of Neptune) karşılar. Meydanın tam ortasında ise gizlediği metaforlar ile Dört Nehir Çeşmesi (Fontana dei Quattro Fiumi) bulunmaktadır. Elindeki kürek ile Ganj’ın ulaşılabilirliği, gizlinen yüzü ile Nil’in kaynağının bilinmezliği, Papalık arması ile Tuna’nın Roma’ya yakınlığı ve üstlerine uzandığı altınlar ile Amerika’daki Rio de la Plata’nın sunacağı zenginlikler simgelenmiştir. Bu arada bizim gibi içeriye girmek için uğraşanlar olmasın diye merak edenler için söyleyelim meydanın tam ortasındaki ihtişamlı müze gibi bina Palazzo Pamphilj yani Brezilya Büyükelçiliği 

Piazza Navona

Created with oQey Gallery

Roma’da görülmesi gereken sıradaki yer, tarihin eksilerden artıya dönmeye başladığı zamanlarda, M.S. 126 yılında inşa edilen Pantheon.   Kendisinden sonra yapılan dünyanın farklı yerlerindeki göz alıcı Floransa Katedrali (Basilica di Santa Maria del Fiore) ve Ayasofya’nın kubbelerine esin kaynağı olan, Londra’daki Saint Paul Katedrali’ne Berlin’deki Reichstag’a selam gönderen 43,30 metre genişliğindeki kubbesi ile Pantheon tanrılara adanan bir tapınak aslında. Bugün ise Vittorio Emanuele II ve Rafael’in anıt mezarlarına ev sahipliği yapıyor.Bardaktan boşalırcasına yağmurlu bir günde Roma’yı gezerken, yeterince ıslandıktan sonra hafif de olsa kurumak umudu ile sığındığımız Pantheon, pek de öyle yağmurdan korumak için yapılmamış gibiydi. Pantheon’un kubbesinin tam ortası düşündüğümüzün aksine içeriyi suyla doldurabilecek kadar açık bırakılmıştı. Efsaneye göre kapısı olmadan inşa edilen ve duvarlardaki son deliğin de kapanmasıyla dışarıdaki insanlar ile tüm ilişkisi kesilen Pantheon’un tek ışık kaynağı kubbesindeki açıklıkmış. İnsanların ulaşamayacağı tavandaki bu açıklık tanrılarının kapısıymış. Dilerseniz aşağıdaki haritayı yakınlaştırarak Pantheon’un kubbesinin basitliğine rağmen ihtişamını rahatlıkla görebilirsiniz.

Bu arada Rafael’in mezar yazıtının (Ille hic est Raffael, timuit quo sospite vinci, rerum magna parens et moriente mori) anlamını merak ediyorsanız: Burada meşhur Rafael yatmaktadır, tabiat ananın yaşarken ona yenilmekten korktuğu öldüğünde ise kendisinin de onunla ölmesinden korktuğu.

Pantheon

Created with oQey Gallery

Açık: Hafta içi 09:00-18:30, tatil günleri 09:00-13:00Adres: Piazza della RotondaGiriş: Ücretsiz

Roma turunda sıradaki durak, Pantheon’a on dakika yürüyüş mesafesindeki dünyanın en meşhur çeşmesi Trevi Fountain; bir diğer adı ile Aşk Çeşmesi. Çeşme denilince sakın aklınıza şehirler arası yollarda görmeye alıştığınız hayratlar veya büyükşehir belediyelerinin meydanlara kurduğu havuzlar gelmesin   Etraf o kadar kalabalık olmasa 26 metrelik yüksekliği ve yaklaşık 50 metrelik genişliğine rağmen her santimetre karesini dikkatle seyredebileceğiniz bir sanat eseri…Çeşmenin hikayesi de kendisi kadar etkileyici. Hikayelerden birine göre sefer halinde günlerce susuz bir şekilde ilerleyen askerler artık dayanamaz hale geldikleri sırada karşılarına çıkan bir meleğin yol göstermesi sayesinde bu kuyuya ulaşmışlar. Meleğin asasını vurduğu yerden de işte bu su çıkmış ve Aşk Çeşmesi de bu anı yeniden canlandırmak için 1732 yılında yapılmış.

Çeşmenin ayrıntılarını seyrederken hikaye kafanızda daha da oturmaya başlıyor; suyun toprağın karanlığından aydınlığa ulaşmaya çalıştığı yerde deniz atlarını çeken deniz tanrısı Triton’u görebiliyorsunuz. Atlardan birinin sakin diğerinin dizginlenemez görüntüsünün sebebi ise okyanusların önceden tahmin edilemeyen çelişkili ruh hali… Çeşmenin tam merkezinde ise atlar tarafından çekilen denizler, göller, nehirler tanrısı Oceanus tüm heybeti ile karşısındaki kalabalığı selamlıyor.

Unutmadan, Roma’ya tekrar gelmek istiyorsanız Aşk Çeşmesi’ne cebinizde şangırdayan bozuk paralardan da atabilirsiniz. Her gün havuzun klorlu sularında toplanan 3.000 €’da böylece sizin de payınız olur. Her gün fakirlere yardım için kullanılan bu para da hırsızların da gözü olduğunu söylemeden geçmeyelim. Bu dilek hırsızlarından en meşhuru ise d’Artagnan; 34 yıl boyunca düzenli bir şekilde balık avlar gibi madeni paraları olta ile avlamış 

Trevi Fountain

Created with oQey Gallery

Adres: Piazza di TreviGiriş: Ücretsiz

Dilek ağacına çaput bağlarcasına cebimizdeki birkaç Euro ile Aşk Çeşmesi’nden dilek diledikten sonra Roma turuna kaldığımız yerden devam ediyoruz. Şimdi gideceğimiz Basilica di Santi Maria degli Angeli’nin en güzel yanı, her gittiğimiz yerde görmeye alıştığımız turist kafilelerinden biraz uzaklaşacak ve arada derede kalmış Roma sokaklarının bol bol fotoğrafını çekebilecek fırsat yakalayacak olmamız.Yol boyunca bol bol fotoğraf çektikten sonra yaklaşık 15 dakikalı yürüyüdükten sonra, yaklaşık yüz yıl süren inşaattan sonra 1679 yılında tamamlanan Saint Mary of the Angels kilisesine varıyoruz. Basilica di Santi Maria degli Angeli’nin en önemli özelliği, dünyanın en büyük yedinci Katolik Kilisesi olması… Dünyanın en büyük kiliselerinden biri olmasına rağmen, meleklerin sanki içinden geçmeye çalışırken maddeleşip dondukları gibi görünen kapısından içeriye adım attığınızda korumayı başardığı iç sadeliği karşısında şaşırıyorsunuz.

Tam da ne kadar sade bir kilise dediğimiz sırada ise bugüne kadar gördüğümüz muhtemelen en büyük kilise orgu ile karşılaştık; org kilisenin büyüklüğü ile aşık atarcasına duvar boyunca yerden kubbeye kadar uzanıyordu. Kilisenin kubbesi de kilise orgundan rol çalmaya çalışırcasına karanlıkta oynadığı ışık oyunları ile altından geçenleri etkilemeye çalışıyordu.

Basilica of Santa Maria degli Angeli

Created with oQey Gallery

Adres: Piazza della RepubblicaGiriş: ÜcretsizE demiştik ya, Santi Maria degli Angeli Kilisesi’ne gitmenin en güzel yanı Roma’nın sokaklarını dolaşmak diye, kiliseden çıktığımıza göre artık sıra geldi Aşk Çeşmesi’nin, Kolezyum’un, İspanyol Merdivenleri’nin ışıltısının arkasında kalmış, Roma sokaklarının fotoğraflarını çekmeye… Yürümek istemeyenlerse hemen kilisenin hemen yanındaki Termini istasyonunu veya Repubblica Teatro dell’Opera metro istasyonunu tercih edebilirler 

Yola devam edenlerle ise kilisenin kapısından çıkar çıkmaz, Su Perisi Çeşmesi’nin (The Fountain of the Naiads) fışkıran sularından geçen, artık batmaya başlayan güneş ışıkları objektife düşerken Piazza della Repubblica’nınfotoğraflarını çekebiliriz. Karşımıza gelen güneşin izin verdiği kadar fotoğraflarımızı çektikten sonra, sağa doğru Via Orlando Vittorio Emanuele’den yaklaşık 100 metre giderek hemen köşedeki Musa Çeşmesi’ne (Fontana dell’Acqua Felice) ulaşabiliriz. Musa Çeşmesi’nin etrafını sarmış Santa Susanna ve Viyana Kuşatması sırasında ele geçirilen Osmanlı bayraklarının asılı olduğu Santa Maria della Vittoria kiliselerini görebiliriz.Musa’nın işaret etttiği yöne, Via XX Settembre’ye doğru devam ettiğimizde ise bir iki dakikalık yürüyüş ile bence Roma’nın en güzel gizli kalmış heykellerinden bazılarına ulaşabiliriz; San Carlino Kilisesi’nin önünde, iki yolun kesiştiği noktada, binaların parçası gibi birbirlerine dönük ama bir o kadar da birbirini umursamıyor gibi duran Tiber Nehri, Arno Nehri, Tanrıça Diana ve Tanrıça Juno… Namıdiğer, Dört Çeşme (Quattro Fontane), 1588-1593 yılları arasında yapılan geç dönem Rönesans’ın etkileyici örnekleri…Birbirlerini umursamayan tanrıçalar ve nehirlerin arasından Via delle Quattro Fontane’ye dönersek önümüzde iki seçenek söz konusu. Birincisi yola devam etmek, ikincisi ise bugüne kadar gördüğüm en güzel tavanın örttüğüBarberini Sarayı’nın sokağa açılan bahçesinden içeriye adımımızı atmak. Barberini Sarayı’nı ziyaret edecekler linki tıklarken biz de yine Barberini Ailesi’nin Bernini’ye tasarlattığı meydanda, Piazza Barberini’de onları bekleyebiliriz.Barberini Meydanı’ndaki kocaman arının üzerinde kanatlarını çırptığı çeşmenin yanından, birkaç adım atmaz fark edilecek zengin muhiti olan Via Vittorio Veneto’da yukarıya doğru çıkabiliriz. Bu arada eğer biraz korkunun zararı yok diyorsanız, caddede yürürken çok da öne çıkmayan Kapuçin Mahzen Mezarları’nın sıradışı atmosferine kendinizi kaptırabilirsiniz. Herkes yüzyıllar önce ölen insanların iskeletlerini, kuru kafalarını karanlık bir koridorda hemen karşısında görmekten hoşlanmayabilir diyerek, Kapuçin Mahzen Mezarları’na ayrı bir sayfa ayırıp yola devam ediyoruz. Roma’nın gezilmesi gereken yerlerinden biri olan Kapuçin Mahzen Mezarları’nda korkudan tüyleri diken diken olacakları, lüks hayatın temsilcisi Via Vittorio Veneto’nun ünlü mekanları Gran Caffe Doney veya Cafe de Paris’in sokağa bakan masalarında birer cappuccino içerek bekleyebiliriz. Bu adreslerde yemek yemenin fiyatları nedeni ile çok doğru bir tercih olmayacağını da sürprizle karşılaşmamak adına önceden hatırlatalım.

Bu kadar yürüyüşten sonra artık yönümüz İspanyol Merdivenleri; Westin Excelsior Hotel’in karşısındaki Via Ludovisi’den üç dört dakikalık yürüyüş ile bizim gibi turistlerin arasına dönebiliriz.

Roma sokakları

Neredeyse tüm gün dolaştıktan sonra biraz dinlenmekte sıra… Dinlenmekten kasıt öyle pahalı bir kafede rahat koltuklara gömülmek değil, merdivenlerde, evet bildiğimiz merdivenlerde oturmak. Ama bunlar dünyanın en meşhur merdivenleri; İspanyol Merdivenleri (Scalinata della Trinita dei Monti). Aşk Çeşmesi’nden metro bile kullanmanıza gerek olmadan adını hemen yanındaki İspanyol elçiliğinden alan İspanyol Merdivenleri’ne ulaşabilirsiniz. Mayıs ayında begonviller ile renklenen merdivenlerinin havası o kadar kendine özgü ki zamanında ünlü İngiliz şair John Keats, sağlığına tekrar kavuşabilmek için Roma’ya İspanyol Merdivenleri’nin hemen yanındaki bugün Keats Shelley House ismi ile müze halini alan villaya taşınmış. Rönesans zamanında da sanatçıların ve yazarların uğrak yeri olan, kuş bakışı kum saati şeklindeki merdivenler günümüzde ise etrafındaki lüks mağazaları seyreden yabancı turistleri ağırlıyor. Lüks mağaza demişken merdivenlerin tam karşısındaki Via dei Condotti’yi gezerek haute couture vitrinlerin tadını çıkarabilirsiniz.Ben merdivenlerde oturmam yakınlarda bir kafe varsa orada oturmayı tercih ederim diyenlerdesiniz, dünyanın en meşhur edebiyat kafeleri arasında gösterilen, İtalya’nın ise en eski sayılabilecek kafesi Antico Caffe Greco’yamutlaka uğramalısınız. Kafenin duvarlarına işleyen sanat kokusu John Keats başta olmak üzere Goethe’den Byron’a kadar onlarca sanatçıya ilham kaynağı olmuştur. Kafenin atmosferi o kadar etkileyici ki kulaklarınıza klasik müzik sesi gelmeye ve kendinizi bir opera salonunda hissetmeye başlarsanız şaşırmayın. Kahve olmaz çay lazım diyorsanız sizin için de İspanyol Merdivenleri’nin hemen yanında Keats Müzesi’nin tam ters tarafında kalan 100. yaşını yıllar önce kutlayan Babington’s Tea Room’u önerebiliriz.

Adres: Piazza di SpagnaGiriş: Ücretsiz

İspanyol Merdivenleri’nde biraz soluklandıktan sonra artık Roma gezimize kaldığımız yerden devam edebiliriz. Şimdi gideceğimiz yer Roma’nın en güzel ikinci meydanı; Piazza del Popolo (Piazza Meydanı veya Halkın Meydanı), birincisi bence Piazza Navona İspanyol Merdivenleri’nden, bir çanta ve bir ayakkabı ile kredi kartı limitinizi bitirmeye kadir lüks mağazaların vitrinleri arasından geçerek yaklaşık 10 dakika yürüyüş ile ulaşabilirsiniz. Roma’nın en eski sütunlarından birine, turistlerin bol bol fotoğraf çektirdiği aslan çeşmelerine ev sahipliği yapan meydanın her adımı sanki cetvel ile özenle ölçülüp inşa edilmiş. Meydandan ona uzanan sokaklara baktığınız zaman karşınızda adeta tek yumurta ikizi gibi duran kiliseler meydana geometrik bir güzellik katıyor. İkizleri ayırt edebilen ebeveynlerini gibi sadece meraklı gözlerin ufak ayrıntılar ile farklılığı anlayabileceği, adeta aynada birbirlerinin yansıması olan, Santa Maria in Montesanto ve Chiesa di Santa Maria dei Miracoli kiliselerinin tam karşısında ise meydana aynı zamanda adını da veren Basilica di Santa Maria del Popolo duruyor. Kiliseler o kadar birbirine benziyor ki sanki geçmişte aynı kiliseymişler de Via del Corso, Via del Babuino ve Via di Ripetta sokakları nehrin denize ulaşmak istemesi gibi meydana kavuşabilmek için kiliseleri içlerinden delip geçmiş gibi duruyor.Meydanın ortasında duran Mısır’dan getirilen Ramses II anıtının bir tarafında Aniene ve Tiber nehirlerinin ortasında duran Roma Tanrıçası, diğer tarafında ise Neptün Tanrısı meydana gelenleri selamlıyor. Bu kadar yoğun tarihi ile Piazza del Popolo, Roma mimarisinin buluşma noktası gibi; tek meydan kiliseleri, çeşmeleri, anıtları, tanrı heykellerini ve bir kocaman bir kapıyı (Porta del Popolo) ağırlıyor.

Piazza del Popolo

Roma’nın en önemli gezilecek yerlerini dolaştıktan sonra artık rotamız Vatikan… Ama madem Vatikan’a ulaşmak için Roma’yı boylu boyunca ikiye ayırıp ta Tiren Denizi’ne dökülen Tiber Nehri’nin öte yakasına geçeceğimize göre önce Roma’nın mutlaka gezilmesi gereken yerlerinden bir diğeri olan Castel Sant’Angelo’da kısa bir mola verelim. Roma’yı ikiye bölüyor demiş olmamız gözünüzü korkutmasın Piazza del Popolo’dan yürüyerek Castel Sant’Angelo’ya Ponte Regina Margherita veya Ponte Cavour köprülerinden geçerek 20 dakikada ulaşabiliriz. Ama en iyisi tam Castel Sant’Angelo’nun karşısındaki, kale ile aynı ada sahip Ponte

Sant’Angelo’dan geçmek, böylece Antik Çağ kalesinin ihtişamlı cephesini doya doya seyredebilirsiniz.Dan Brown’nun Roma gezi rehberi kıvamında Melekler ve Şeytanlar romanının en önemli sahnelerine set olan, Papa’ların kalesi ve rezidansı Castel Sant’Angelo, Roma’nın mutlaka görülmesi gereken yerlerinden birisi. Castel Sant’Angelo’nun en etkileyici yanı ise Tiber Nehri ve Vatikan’ın modellik yaptığı, Roma’nın en güzel fotoğraflarını çekmek için adeta fotoğraf stüdyosu gibi olan terası…

Castel Sant\'Angelo

Created with oQey Gallery

Açık: Salı-Pazar 09:00-19:30Kapalı: Pazartesi, 25 Aralık, 1 OcakGiriş: Normalde kapıdan almanız halinde 10,5 € (Eğer rezervasyon yaptırmak isterseniz TicketOne sitesinden 1 € ek ücret ile biletinizi alabilirsiniz, ayrıca RomaPass kartı ile Roma’da gezeceğiniz ilk iki yerden biri ise ücretsiz)

İtalya’da ulaşım

İtalya’da şehirler arasında ulaşımın en kolay ve uygun fiyatlı yolu tren yolculuğu. Bu sayede tek seferde birçok şehri gezmeniz mümkün. İtalya’ya kendiniz de gitseniz, tur ile de gitseniz tren yolculukları ekonomik gezmenin ve ulaşımın sırrı…

Örneğin Floransa’ya giden turlar aynı zamanda Pisa’ya ekstra tur da düzenliyorlar ve bunun için 70 € – 90 € gibi fiyatlar talep ediyorlar. Bu fiyata sunulan da genellikle Pisa ve Siena’ya sadece ulaşım. Oysa ki Floransa’dan Pisa’ya gitmenin en kolay ve uygun fiyatlı yolu, tren

yolculuğu. Duomo’ya yaklaşık 10 dakika yürüme mesafesindeki Santa Maria Novella istasyonundan Pisa’ya yarım saatte bir seferler mevcut ve tek kişi gidiş – dönüş sadece 16 $ . Bir buçuk saat süren yolculuğun sonunda meşhur Pisa’ya varmış oluyorsunuz.Sadece Floransa değil İtalya’nın birçok yerinden Pisa’ya direkt tren seferi var. Roma’dan Pisa’ya hızlı tren ile yaklaşık 60 $’a üç saatten daha

kısa sürede, daha az para harcayım zaten bol vaktim var diyorsanız normal

tren ile Floransa’dan aktarmalı bir şekilde 28 $’a yaklaşık 4 buçuk saatte gidebilirsiniz.Sadece Pisa için değil klasik bir İtalya turunun olmazsa olmazları Roma, Floransa ve Venedik arasında da tren ile ulaşım sağlayabilirsiniz. Roma’dan Floransa’ya 56 $’a hızlı tren ile 1,5 saatte

veya normal tren ile 3 saatte ama 40 $’a gidebilirsiniz. Tabi ki aynı şekilde Floransa’dan Roma’ya da tren ile gidebilirsiniz.Floransa’dan Venedik’e de tren ile gidilebilir. Hızlı tren ile 2 saatten

daha kısa sürede 59 $’a Floransa’dan Venedik’e ulaşım mümkün ve tur otobüsünden çok daha hızlı ve konforlu.