22
tasavvuf· ve Akademik Dergisi Ankara 2004

08 YUNUS EMRE'NİN BİR İLÂHİSİ VE DİLBİLİM AÇISINDAN …ktp.isam.org.tr/pdfdrg/D02193/2004_V_12/2004_V_12_CALISKANA.pdfYunus Emre, Türk Edebiyatı'nda 13. yüzyıl Tasavvutl

  • Upload
    others

  • View
    6

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: 08 YUNUS EMRE'NİN BİR İLÂHİSİ VE DİLBİLİM AÇISINDAN …ktp.isam.org.tr/pdfdrg/D02193/2004_V_12/2004_V_12_CALISKANA.pdfYunus Emre, Türk Edebiyatı'nda 13. yüzyıl Tasavvutl

tasavvuf· İlrrli ve Akademik Araştırma Dergisi

Ankara 2004

Page 2: 08 YUNUS EMRE'NİN BİR İLÂHİSİ VE DİLBİLİM AÇISINDAN …ktp.isam.org.tr/pdfdrg/D02193/2004_V_12/2004_V_12_CALISKANA.pdfYunus Emre, Türk Edebiyatı'nda 13. yüzyıl Tasavvutl

Yunus Emre'nin Bir İliibi si ve Dilbilim Açısından incelemesi

Adem ÇALIŞKAN

Dr., Ondokuz Mayıs ü. ilahiyat Fakültesi

ÖZet

[Adeın Çalışkan, "Yunus Emre'nin Biritahisi ve Dilbilim Açısından in­

celenmesi", Tasavvuf İ/mf ve Akademik Araştırma Dergisi, Ankar;ı 2004, Yıl 5, S. 12, ss. 137-157]

Yunus Emre, Türk Edebiyatı'nda 13. yüzyı l Tasavvutl Türk Halk Ede­

biyatı'nın en meşhur şairlerinden biridir. O, edebiyatıınızda, özellikle, "ila­hf" türünde Tasavvufl Türk Halk Şi i ri'nin en güzel örneklerini vermiştir.

Yunus Em re ve eserleri hakkında şimdiye kadar pek çok çalışma yapılmış­

tır. Biz de ''Yunus Emre'nin Bir ilahfs-i ve Dilbilim Açısından incelemesi"

adlı bu makalemizde, onun bir ilahisini ele aldık ve dilbilimsel yönteme

göre inceledik. Dilbilim ya da dilbilimsel yöntemde, bir metnin ne söyle­

diğinden daha çok nası l söylendiği önemlidir. Fakat bu, metinde anlamın

önemli olmadığını söylemek değildir.

Sonuç olarak, incelediğimiz bu şiir veya ilahideki konu, "Allah'a ulaş­

ma gayretinin insana verdiği mutluluk" ol:ıı-ak ifade edilebilir.

Giriş

Her müminin gönlünde taht kunnuş olan Yunus Emre, Türk dili ile eserler veren Tasavvufl Türk Halk Edebiyatı 'nın' ilk büyük şairlerinden olup, bir kısmı

milli vezin ve şekiliere bağlı manzumeleri/i!ahlleri ile geniş halk kirJelerine ses­

lenen, çağlar öncesinden çağlar sonrasına , ra günümüze derin ve devamlı tesir bırakan en büyük mutasavvıf halk şairidir.

Yunus'un şiirlerinde her asırda çağının Heris ınde bir kültür bulunması ve XI-

ı Bu konuda gc::niş bilgi için bk. Ag:llı Sırrı Levend, "Halk vc::T;t~:ıvvufı lialk Edebiyaıı", Tüı'k Di­

li, S. 207, [Ankaral l%8. ss . . 171-185; Abdurrahman Güzel , ''Tekke Şiiri" , Türk Dili, Türk Şiiı'i Oze/

S~vıstllf (Halk Ştir{), S. 445-4';0, Ocak-Hazirıın 1989, ss. 251-454; A.nılf., Dinf-Tasavvuji 7ilrk Ede­

biyatı, Ankar.ı. trs., 680 s. ; Erman Arıun, Dinf-Tasavvı.ıfi Halk Edebiyatı, Ankara 2002, 291 s.

Page 3: 08 YUNUS EMRE'NİN BİR İLÂHİSİ VE DİLBİLİM AÇISINDAN …ktp.isam.org.tr/pdfdrg/D02193/2004_V_12/2004_V_12_CALISKANA.pdfYunus Emre, Türk Edebiyatı'nda 13. yüzyıl Tasavvutl

138 ıasawıif

n. asırdan beri hep yarınlara hitap ederek basit bir dervişlikten gönüller sultan­lı ğına yükselmesi yadırganacak bir hadise değildir. Hatta o, günümüzde kültür sınırlan mız içinde ta nındığı gibi, milli sınırlarımızı aşarak tüm dünyaca da bilinen bir şair olmuştur. Şüphesiz onu bu seviyeye yükselten şey, gerek poetik görüş­lerini ve gerekse manevi dünyasını üzerine bina ettiği dünya görüşü ile onu bes­leyen evrensel İslam inancıdır. Onun şiirleri Türk diliyle meydana getirilmiş en güçlü 'ilahi' örnekleri olduğu kadar, İsh1ml ve tasavvufi şiirin dünyaca tanınan evrensel içerikli parçalarıdır.

Günümüz edebiyat dünyasında edebi metinleri incelemede kullanılmakta olan pek çok yöntem vardır. Bunlardan bir kısmı kendi kültür ve edebiyat gele­neklerimize, büyük bir kısmı da Batı kültür ve edebiyat gelenekleri ile edebiyat ve eleştiri akımiarına bağlıdır. Bugün, kendi kültür ve edebiyat geleneğimize iliş­

kin olarak, 'haşiye'2 ve 'ta'llkat'' da dahil olmak üzere, 'metin şerh i" (şerh-i mü­tOn), 'metin tahlili ',; 'metin çözümlemesi', 'metin açıklaması ya da yorumu' ... gi­bi terimlerle ifade edilen metin inceleme yöntemleri yanında, Barı kültür ve ede-

2 Bu konuda bk. Komisyon, "Hiişiye", Türk Dili ~·e Edebiyatı Arısiklopedisi, İst. 1981, c. 4, s. 141; Tevfik Rüştü Topuzluoğlu, "Hilşiye" , TDV Islam Ansiklopedisi. isıanbul1997, c. 16, ss. 419-422.

3 Bu konuda bk. Komisyon, "Tali kat", Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi, isı. 1998, c. 8 , s. 215. 4 Bu konuda teorik bi lgiler için bk. Cerra de Vaux, "Şerh", İstanı AnsiklopediSi. istanbull971, c.

ll, s. 429; Ali Nihad Tarlan, "Metinler Şerhine Dair", Edebiyat Meseleleıi, istanbul 1981, ss. 191-204; Metin Akkuş, "Metin Şerhi Geleneği Tarlan Mektebinden Haluk İpekıen'e'', Yedi iklim, Sanat, Kül­litr, Edebiyat Dergisi. c. 4, S. 32, Kasım 1992, .~s. 67-68; Tunca Konıantanıer, "Teori Zernininde Me­tin Şerhi Meselesi", Ege Ünivet'Sitesi Fen-Edeb~yal Fakültesi Türk niN ve Edebiyatı Araştırmaları Der­

gisi, S. 8, 1994. s. 2: Ridvan Canım, "Metin Şerhi Geleneğimiz Çevresinde Tarlan ve İpekten'in Kale­minden FuzCıli'nin "Sana" Redilli Gaı~eli", Fuzatf Kitabı (SOO. Yıhnda t'uzGH Sempozyumu Bildiri le­ri), ist:ınbul 1996, ss. 129-140; Mine Mengi, "Metin Şerhi ve Tenkidi Üzerine Düşünceler", Dergiih,

Edebiyat, Sanat, Kiiltür Dergisi, c. 8, S. 93, K;ısım 1997, ss. 8-10; Komisyon, "Şerh", Türk Dili ve Ede­

biyatı Arısiklopedisi, isıanbul1998, c. 8, s. 138; Emine Yeniterzi, "Metin Şerhiyle ilgili Görüşler", Sel­

çuk Üniversitesi Türl.ıiyat Araşıırmaüm Enstitüsıl Türkiyat Aı·aştırnıaları Dergisi, S. 5. Konya 1999; Ömür Ceylan, "Türk Edebiy:ıtınd~ Şerh", Tasavvtffi Şiir Şerh/eri, İstanbul 2000, ss. 24-33; i. Hakkı Ak­soyak, "Metin Şerhi ", Eski Türk Edebiyatı-El Kitabı, hzl. Mt~~tafa ben-Muhsin Macit-Osrnan Horaıa­Filiz Kılıç-i. Hakkı Aksoyak, Ankar.ı 2002; Agah Sırrı {Lev~rıdl, "Dlv:in Edebiyatı, Kelimeler ve Remiz­ler: Fuıull'de Tasannu' 1-ı V", Osmanlıca'dan aktan.ın: Ad~nı Çalı~kan, http:/lwww.dinbilimle­ri.com/dergi4/Adem caliskan Fuzul.hrm ! Dinbilimieri Oç Aylık Akademik Amştırnıa Dergisi, Yıl: ı,

S. 4, Ekiın-Kasım-Aralık 2001]; Metin şerhi alan ında yayımianmış çalışmalardan bazıları şunlardır:

Seyyid Muhammed Nür, Edebi ve TasavVU;{i Mısd Niy/lzf Dfvanı Şerbi. hz!. Mahmut Sadettin Bilgi­ner, i:mınbull982, 288 s.; Ali Nihad Tarlan, Fuzıllf Diudnı Şer!J'i, 3 c. , Ankara 1985; Adeın Çalışkan,

Fuzttli'nin Su Ka.sidesi t ·'e Şerbi, Arıkara 1992. 166 s.; İskender Pal ;ı , Şi'r-i Kadlrn/,Şilr Şerbleri, isıan­bul l 997, 140 s. ; Nın'ıet Atilla Şentürk, Neciitf Beğ 'in Sultan Beyazıt Methiyesi ~'e Bazı Gazelleri Hak­

kmda No/lar, İstanbul 1995, 166 s.; Abdullah Çaylıoğlu, Niyazf-i Mısn Şerh/eri. İstanbul 1999, 239 s.; lskender Pala, Ve Gazel Yenideıı Şiir Şerh/eri, istanbul 2001. Metin şerhi ile ilgili olarak makale ve inceleme düzeyinde çeşitli şerh örnekleri olduğu gibi, üniversitelerimiLde lisansüstü tezler de yapıl­

maktadır. Ancak, çalışmamızın sınırkırını aşmamak endişesiy le bunlara değinmiyoruz.

5 Bu konuda teorik bilgi için bk. Mehmet Kapları, "Metin Tahli li", Tüt'k Dili ve Edebiyatı Ansik­lopedisi, istanbul 1986, c. 6, ss. 296-297.

Page 4: 08 YUNUS EMRE'NİN BİR İLÂHİSİ VE DİLBİLİM AÇISINDAN …ktp.isam.org.tr/pdfdrg/D02193/2004_V_12/2004_V_12_CALISKANA.pdfYunus Emre, Türk Edebiyatı'nda 13. yüzyıl Tasavvutl

adem çalışkan!yı.tnus emre'nin bir ilahisi z,oe dilbilim açısından incelenmesi 139

biyat geleneklerinin ürünü olarak kıtalar arası bir etkiyle dünya edebiyatını et­kileyen 'Rus Biçiınciüği ve Praque Yapısalcılığı , Yeni Eleştiri, Chicago Arisrocu­luğu, Leavis'ci Eleştiri, Fenomenolojik Eleştiri, Marksist Eleştiri , Arketipçi Eleşti­ri, YoruınbUimi, Dilbilimsel Eleştiri, Fransız Yapısalcılığı, Yapısalcılık-ötesi, Gös­tergebilim, Olumsuz Yorumbilim, Psikanalitik Eleştiri, Alımlama Teorisi ve Oku­yucu-Karşıtı Eleştiri, Althusser'd-ötesi Marksizm ve Feminist Eleştiri'6 . .. vb. pek çok edebiyat teorisi ve eleştiri yöntemi edebiyatımızda da kullanılmakt.adır. Batı edebiyat teorileri ve eleştiri yöntemlerini olduğu gibi iktihasdan ziyade, onları kendi kültür ve edebi gelenekierimize göre istendik bir değişim ve dönüştürü­me tabi tutmak, hatta onlara imkanı dahilinde katkılarda bulunmak zorunJudur. Bugün belirginleşıneye başlayan bir gerçek de, şüphesiz, "İslam dünyasında in­sanlığın soıunlarına cevap üretebilecek uzun soluklu, ufuk ve çığır açıcı yeni bir medeniyet tasavvurunu icat edebilecek, İslam'ı da Batı'yı da çok iyi tanıyan, bir ayağını İsHlm'a muhkem bir şekilde basarak, diğer ayağı ile tüm dünyalara ve kültürlere uzanıp onlardan imajinalif şekillerde yararlanmasını bilebilen yepye­ni bir öncü kuşağın ortaya çıktığının görülmesi ve bu öncü kuşağın sadece Müs­lüman toplumların değil, aynı zamanda, tüm dünyanın önünü ve ufkunu açacak esaslı, köklü ve çok yönlü bir entelektüel performans ortaya koyac-.ıklannın kav­ranmış olmasıdır."7 Sanat ve edebiyat sahası da bunun dışında değildir. Edebiyat alanında, uzmanlar tarafından bir yandan, mevcut dünya edebiyat ve gelenekle­ri ile hakim edebiyat teorileri ve eleştiri yöntemleri gözden geçirilmekte, diğer yandan, bunlara gerekli katkılar yapılmaya çalışılmakradır.8 Hepsinden önemli­si, geçmişi ta Asr- ı Saadet'e kadar geri giden İslami Edebiyat9 anlayışı ya da İsla-

6 Bu konuda geniş bilgi için bk. K. M. Newron /Ed.}, Twentieth-CentUiy Ulermy Theory, ton­don, 1989, 281 s.; Berna Moran, Edebiyat Kuramiarı ve Eleştiri, istanbul 1994, 320 s. Yirminci yüz­yıl ve günümüz Dünya Edebiyatı'nda etkin olan bu edebiyat teorileri ve eleştiri akımları Türk Ede­

biyatı'nı da etkilemiştir. Rene Wellek, "Yirminci Yüzyıl Eleştirisinin Am Eğilimleri" adlı bir makale­

sinde bu yüzyıl eleştiri eğilimlerini altı gruba ayırır: "Yeni eleştiri eğilimleri, elbette, öncesiz ve tama­

men orijinal olmasa da, geçmişte kökleri vardır. Bununla beraber, bi ı kişi, hiç değilse, bu son yarım

yüzyılda yeni olan, altı umumi eğilimi: (1) Marksisı eleşti ri, (2) Psik;ınalüik eleştiri, (3) Linguistik ve

Sıilistik eleştiri, (4) Yeni Organistik Biçimcilik, (5) Kültürel ;ınıropoloji verilerine ve CariJung'un tah­

minlerine başvuran mit eleştirisi, (6) Existansiyalizm vb. dünya görüşlerince telkin edilen yeni bir fel­

sefi eleştiriye ulaşan şeyi ayırt edebilir." [Bkz., Rene Wellek, "The Main Trends ofTwentiethcCentury

Criticism", Co ncepts qf Criticisrn, New Have n and London 1969, şs. 345-346].

7 Yusuf Kaplan, ''Yeni Bir Medeniyet Tasavvuruna Doğru . .. (l)", Yeni Şafak, 27 Ocak 2003. s. l O.

8 Örnek olarak bu konuda bk. S. M. Syeed, ''Islaıni:ıation of Linguistics", Towm·d Islamizatton

of Dtsciplines. lııternaıional Islamic Pııblishing House OIPH), USA 1995, ss. 543·553; A. B. el-Tahir,

"The Contribution of Muslim Linguists to the Field of Linguistics", English and Islam: O·eative Erıco­

unter, (Eds.Jalal Uddin Khan and Adrian Hale), Research Centre, International Islamic Üniversity of

Malaysia, 1996, ss. 403-415. 9 Bu konuda bk. Necip ei-Keylant, isiilmi Edebiyaıa Giriş, çev. Ali Nar, istanbul 1988, 157 s.; A.

Subhi l"urat, "İslami Edebiyat'a Doğru", isliimf Kültür, Sanat ve Edebiyat, Yıl: ı S. ı, .Mayıs 1988, ss.

7-11; Ahmed Muhammed Ali, ei-Edebü'l-lsliimiyyü Zarflre, Kahire 1991, 130 s.; Mustafa Miyasoğlu,

Page 5: 08 YUNUS EMRE'NİN BİR İLÂHİSİ VE DİLBİLİM AÇISINDAN …ktp.isam.org.tr/pdfdrg/D02193/2004_V_12/2004_V_12_CALISKANA.pdfYunus Emre, Türk Edebiyatı'nda 13. yüzyıl Tasavvutl

140 tasavvı4

mi Edebiyat teorisi"' ve eleştiri si" ile dünya edebiyat teorileri ve eleştirileri arena­sına çıkılmasıdır.

Biz bu çalışmamızda, şimdiye kadar pek çok çalışmanın konusu olmuş Yu­nus Emre'nin' ı aşağıdaki ilahisini dilbilim açısından incelemeye gayret göstere­ceğiz .

"isteridürn. Allah 'ı buldumısa ne oldı Ağlarıdum dün ü gün güldümise neoldı

Erenler meydtmında yuvartanur top idüm Padişab çeugamnda kaldunıısa tıe oldı Erenler sohbetinde deste kızılsüt idüm

Açıldıtm ete geldüm saidımıısa ne o/dı

"isli mt Edebiyat Kavramı", Isliimf Edeb~yat, S. 22, Ekim-Ka~ıııı-Aı-;ılı k 1993, ss . 3··5; Abdurrahman

Re'fet el-Başa, " Batı'daki En önemli Edebi Akımlar ve bLim'ın Onlara Karşı Konumu" (1)" , çev. Adem Çalışkan-Metin Yasa, On dokuz Mayıs Oniwrsitesi ilabiyat Fakültesi Dergisi, S. 8, Samsun 1996, ss. 289-295; Rasi ın ÖLdenoren, "İslami Edebiyat Tanışmaları", Ruhun Malzemeleri, istanbul 1997. ss. 36-38; Haja Mohideen bin Molıamed Al i. "Malezya'da Tamil islami Edebiyatı", çev. Adeın Çalışkan ,

İsliimf Edebiyat, Devre: n, Say ı: 30, Temınuz-Ağu~tos-Eylül 1999. s~. 53-57; Muhammad ai-Ghazali , "islami Sanat ve Edebiyat Üzerine Düşünceler" , çev. Adem Çalışkan, Ondokuz Mayıs Ünil.)ersilesi

iffihtyat Fakaltesi [)ergisi, S. ll, Samsun 1999. ss. 335-347; Yakup Civelek, "Modern Arap Edebiya­tı'nda i$laml Edebiyat'ın Yeri ve önemi", Yüzüncü Yıl OnilJei'Siteslilahiyat Fakültesi Dergisi, Yıl: 3, S. 3, Van 2000, ss. 85-99; Syed Ali Ashr.if, "Edebiyat Eğilimi ve Dini Değerler: islami Yaklaşım", çev. Adeın Çalışkan, http://www.dinbilimleri.com/dergi/cilr2/sayil /makale/edebiyat_eğirimi.h rın IDinbi­limleri, Üç Aylık Akademik Araştımu:ı De17:1isi, Yıl: 2, S. 1, Oc;ık-Şubaı-Man 2002); jalal Uddin Khan, "İsHiınl Bir Bakış Açısı İle Edebiyar Okuma", çev. Adem Çalışkan , htq>://www.dinbilimleri.com/der­

gi/cilr2/sayi4/makale1Jalal Lpdf [Dinbilimlari, Oç Aylık Akadamik Araşıımıa [)e17:1isi. Yıl: 2, S. 4. Ekim-Kasım-Aralık 2002) ... vb.

lO Bu konuda bk. Abdülbilsit Bt~dr. Mukaddime/ün li-Nazariyyeti'I-Eclebi'l-islam~ Cidde 1985, 152 s.; Muh:ınııned Ahmed Hamdun. Nabt:e Nazaı·~yyetin li'l-Edebi'I-İsliimf, Cidde J4o6 h./1986 m.;

imaetüddin Halil , Medha/ün i/d NazariyyeN'I-Edebi'I-İsliimf, Beyrut 1987, 244 s.; M. A. M. Shukri. "Bir islarn1 Edebiyar Teorisi'ne Doğru'', çev. Adem Çalışkan, Yolcu, Aylık Ki/.ltür-Edeb(yat-Sanat Der­

RiSi, Yıl: l, S. 1, [Samsun) 15 Eylül 1995, ss. 55-64 ... vb. 1 ı Bu konuda bk. iınildüdd in Halil, Fi 'n-Nakdi' 'l-İsffimiyyi'l-Mu'/Jsır, Beyrur 1984, 211 s.; Abdur­

mlıman Re'fet el- Başa, Nahve Mezhebin isklmiyyinfi'l-Edebi ı~e 'n -Nakd, Riyad 1985, 250 s.; Muham­med lkceb ei-Beyuml. ·•en-Nakdü'l-islilmiyyü min Veclıeıin islarniyye", Mece/Jetü'I-Edebi 'l -istdmf, c. ı , Adcd: 1., Receb 1 4 1 4/Ar.ılık 1993. s:;. 4-7; Abduh Zilyid. "Fi'n-Nakdi'l- i.slaml". e/-Edebi/. '1-İsliimf. c. 8, Aded: 31, 1422 h./2002 m., ss. 112 vd.

12 Yu mı.~ Eınre, Türk Edebiyatı'nda pek çok çalışmanın konusunu teşkil etmiştir. Gerek. onun biyogr.ıfısi ni ve gerekse eserlerinin nc~ri ni .konu edinen ça l ı~nıa lar hariç tutulacak olursa, metin şer­hi açısından şiirlerine y:ıkla~an ç:ı lı~ınalar da vardı r. Bunlardan dikkaıi çeken birkaç çalışm:ı ~öylece sır.ılanahi lir : Aınil Çelebioğlu, "Yunus'un Şiirleriyle İ l gil i Şerlıler", Türk Edebiyatı, S. 193, [İstanbul] 1989: Selıçet Öede. Yılnus Emre'nin Eserlet·irıirı Tab/ili, Bursa 1990. 594 s.; Mustafa Tatçı , "Yunus

Emre Şerhleri ı. ll". Türk Kültünt. S. 329, 330, IAnk:ıra]. 1990; Pervin Çapan, "Yunus'un Yaşnamesi Ü:cerine Bir Tahlil", Fırat Oniıxm.-iıesi So~ yal Bilimler Derg isi, c . '5, S. 2, Elazığ 1991, ss. 181·196; Nec­

la Pekokay-Enıine Sevim. Yunus Emre'nin Şahsiyeti ı>e Yuııus Emre Şeı·hleri, Ankara 1991. 224 ~ .:

Ömür Ceylan, ''B. Şerh Edilen Tasavvufi M:ınwmeler" , Tasavvufi Şii1· Şerbleri, ss. 76-79.

Page 6: 08 YUNUS EMRE'NİN BİR İLÂHİSİ VE DİLBİLİM AÇISINDAN …ktp.isam.org.tr/pdfdrg/D02193/2004_V_12/2004_V_12_CALISKANA.pdfYunus Emre, Türk Edebiyatı'nda 13. yüzyıl Tasavvutl

a<.lem ç:ılı~kan/yumıs emre 'rıirı bir ilahisi ve dilbilim açısından incelenmesi 141

Alimler müderTis/er medreseele buldı/ar Ben harabdt içinde buldumısa ne o/dı

/şit Yt:ınus'ı ·işit uş ytne delü olmış

Erenler ma'nisine ta/dumısa ne o/dı'n

İlahlniıı Dilbilim Açısından incelemesi

Her bir edebi metin değişik metotlarla ele alınıp incelenebilir. Her okur veya inceleınec i metne değişik açılardan bakabilir. ..

Yunus'un Tarihi Türkiye Türkçesi'nin ilk devresi olan Eski Anadolu Türkçesi

ile yazılmış olan bu iHihlsini, (a) Cümle, (h) Ses, (c) Anlam cihetleriyle ele alarak dilbilimsel yönteme göre incelemesini yapacağız. Ancak, edebiyat incelemesin­de teorinin rolünün göz ardı edilemeyecek kadar büyük bir ö nemi olduğun­

dan,,. dilbilimsel yöntem hakkında teorik temel noktaların ana hatlarıyla ortaya konması gerekmektedir. Rene Wellek'in "Yirminci yüzyıl eleştirisinin üçüncü eğilimi, Dilbilim (Linguistics) diye adlandırılabiUr. O, Mallamıe'nin meşhur "Şiir düşüncelerle değil, kelimelerle yazılır" sözünü kabul eder. Fakat farklı ülkeler­deki farklı yaklaşımlar arasında ayrımlar yapılmalıdır."" cümleleriyle atıfta bu­lunduğu Dilbilim, İsviçreli dilbilimci Ferdinand de Saussure 0857-1913)'\.in 'Ge­

n el Dilbilim Dersleri'" adlı eserinde somut hale getirdiği bir yöntemclir. 17 Dilbili­min en kısa tanınu, ''dili ineeleyerı bilim, dilin bilimi" biçiminde yapılabilir. '~

Günümüzde büyük bir önem kazanan dilbilim, bu gelişmesini hiç şüphesiz Sa­ussure'e borçludur. Pek çok disiplinle yakın ilişki içinde olan dilbilimin günü­müzdeki en yaygın akımlarından biri yapısal dilbilimdir. ''Saussure hem bir dil­bilim yöntemi oluşturmuş, hem de evrensel geçerlik taşıyan bir tür bilgi kuraını yaratmıştır. "19 Onun yaptığı ayrımlardan biri dil Uangue ı ve söz (pa role) biçimin­dedir. Dil, dil sistemine verilen adı , s6z ele elilin soınul kullanıınmı ifade eder. Bütün söz'lerin bir dil sistemine tabi olduğu gerçeğinden hareket edildiğinde, somut ve bireysel olan söz'ün ardında da onu belirleyen soyut ve toplumsal bir sistemin, yani ditin (yapının) var olduğu gerçeği ortaya çıkar. İşte, Dilbilimin amacı bu yapıyı ortaya çıkarmak için söz'ü incelemektir. Berna Moran'ın dediği

gibi, Bir sistem, öğelerin bir yığını değil , her şeyden önce turarlı bir bütündür.

13 Mustafa Tatçı. Vımus Emre Divanı-Tenkit/i Metin, Ankara 1990, c. Il , ss. 392-393.

14 Gregory S. Jay and David L. Miller (e<.ls), Ajier Sıran1w Texts: 7be Role oj Tbeory in the Study

of l.ilerature, Alabanıa 1985.

349.

15 Rene Wellek, "The Main Tren<.ls of Twentietlı-Centu ry Criticism", Corıcepts of Crilicı~~m. s.

16 Ferdin:.ınd c.Je Saussure, Genel Dilbilim fu·skri, çev. Fkrke V:ırdar, Ankara 1985, 272 s.

17 Bu konu<.l:ı bk. özc:.ın Başkan, Lengüistik Metodu. istanbul 1967.

18 Doğan Aksan, "Dilbilim''. Her Yönüyle Dil, Ana Çizgileriyle Dilbilim, Ankara 1995, s. 14.

19 Flerke Vardar. ··sunu~", Genel Dilbilim Dersleri(t'erdinand de S:ıussure), s. VIII.

Page 7: 08 YUNUS EMRE'NİN BİR İLÂHİSİ VE DİLBİLİM AÇISINDAN …ktp.isam.org.tr/pdfdrg/D02193/2004_V_12/2004_V_12_CALISKANA.pdfYunus Emre, Türk Edebiyatı'nda 13. yüzyıl Tasavvutl

142 rasawuf

Sistem soyut ve toplumsaldır; somut ve bireysel olan sözü denetler. Sistem say­macaclır, yani dış gerçeklikten bağımsızdır. Sistemde önemli olan, öğelerin tek başlarına kendi öz varlıkları değil , sistem içindeki işlevleridir. Başka bir deyişle sistemi meydana getiren, öğeler arasındaki bağınt.ılardır.20

a. Cümle Kuruluşu Yönünden Nesir gibi nazım da dile dayanır. Aralarında dili kullanış açısmdan farklar ol­

sa da şair ve yazar duyf,rı.ı, düşünce, hayal ve arzularını ... vs. dile getirirken men­subu bulunduğu milletin dilini kullanır.

Dil, en güzel i~lenmiş şekilleriyle sesler, kelimeler, kelime gnıpları ve cümle­ler halinele metinlerde karşımızdadır. Şair ve yazarların onu özel biçimde kulla­nışiarı üslübu meydana getirir. Şairler eserlerinde nonnal cümle mantığı ve dü­zenini bozarak, şiire has bir üst-dil ve cümle kuruluşu meydana getirirler. Bu öy­le bir dildir ki, düzeltilıneye kalkışılelığında metnin şiiıiyeti ortadan kalkar. Yu­

nus'un ilahisi buna bir örneklik teşkil eder. İhlhlye cümle kuruluşu açısından bir bakılacak olursa, şu tür cümlelerden

oluştuğu görülür: ( a) Ba-.<;it cümle:

"İsteridürn Allah'ı"; "Ağlarıdurn dün ü gün"; "İşit": "Yfınus'ı işit .. . vb." (b) Birleşik cümle 1 Şartlı birleşik cümle:

"GüldDmise ne oldı"; "Ben harabat içinde bulduınJsa ne aldı ... vb." Aynı şekilde, metindeki cümlelerin yüklemlerine bir göz atacak olursak şu

dökümü görürüz: (a) Görülen geçmiş zaman: "(ne) aldı (6 kez tekrarlanmış), ... idüm (2 kez

tekrarlannuş) , açıldum , (ele) geldüm,2 ' buldılar."

(b) Görülen geçmiş zamanın. şartı: "Bulclumısa, güldümise, kalclumısa , sol-dumısa, bulclumısa, taldumısa . "

(c) Geniş zamanın bikayesi: "İsreridüm, ağlarıdum."

(ç) Öğrenilen geçmiş zaman. "(delü) almış . "

(d) Emir kipi: "İşit" (2 kez tekrarlanmıştır.) Fiil çekimlerinde dikkati çeken bir husus da, birinci ve üçüncü tekil şahısla­

rın kullanılınasıclır. Ancak emir ikinci tekil şahıs (işit) ve görülen geçmiş zaman üçüncü çoğul şahıs (buldılar) bir istisna gibidir.

Cümleyi oluşturan kelime grupları da şair tarafından başarıyla kullanılınışnr:

(a) Ba,4lama grubu.: ·'Dün ü gün." (b) isim tamlaması: "Erenler ıneydanı, Padişah çevganı , Erenler sohbeti, ha­

rab~h içi. erenler ma'nlsi.''

20 Bern:ı Moran, Edebiyat Kuramiarı vc Eleştiri, s. 174.

2 1 "Açıldum . (ele) geldüm" çekinıli fiilieri anlam cihetıyle ve fonksiyon bakırnından "sol-" fiiline

bağlanabilir ve "Açıldum(sa), lele) geldün1(se)" şeklindt! dt! alınabilir ...

Page 8: 08 YUNUS EMRE'NİN BİR İLÂHİSİ VE DİLBİLİM AÇISINDAN …ktp.isam.org.tr/pdfdrg/D02193/2004_V_12/2004_V_12_CALISKANA.pdfYunus Emre, Türk Edebiyatı'nda 13. yüzyıl Tasavvutl

:ıdem çalışkan/yunus emre'nin bir ilahisi ı'i? dilbilim açısından incelenmesi 143

(c) Sıfat tamlaması: "Yuvarlanur top, deste kJzıl gül." (ç) Fiilgrnbu: "Padişah çevganında kalmak, harabat içinde bulunmak ... vb." Yunus'un bu ilahisinde dikkati çeken bir nokta da yüklemin yerine göre

cümlelerin konumudur. Birinci beyit hariç, geri kalan 4 beyitre cümleler kurallı­dır, yani yüklemler nesir cümlelerinde olduğu gibi cümlenin sonlannda kullarul­mıştır. Ancak birinci beyitte yer alan "İsteridüın Allah' ı" ve "Ağlarıdum dün ü

gün" cümleleri devriktir... Tabii bunları da vurgultı okuyarak ve yüklemlerden sonra noktalama işaretlerinden biri olan (,) virgül koyarak kurall ı cümle konu­muna dönüştürrnek de mümkündür.

Yunus'un bu ilahlsi, bir sehl-i mümteni ömeğidir. Cümleler, mısralar gayet

kolay söylenebilir izlenimi verdiği halde bir benzerini söylemek kolay değildir. Pek çok kişi böylesine akıcı mısraları işittiğinde , bir benzerini söyleme arzusuna kapılabilir. Ancak, bunun gerçekleşmediğini kısa sürede görür. O, Yunus Emre tarafından ilk söylendiği biçimiyle kurgulanmış bir sistemdir, bir metindir. Bu onun dile ne kadar hakim bir şair olduğunu ortaya koymaktadır. Dil bir sistem­elir, kendine has ilkeleri vardır. Yunus'un bu ilahisi de dille meydana getirilmiş bir metindir. Bu metni meydana getiren dil öğeleri kendi ilkeleri bağlamında bir araya geldiğinde anlamlı bir bütün oluşturmaktadır. Yukarıdaki her bir dil öğe­si, ana metni meydana getiren sistemin parçalarıdır. Bu parçalann her b iri, met­ni daha iyi anlamada yardımcı olurlar. işte dilbilim, diğer bir ifadeyle linguistics, metnin bu yapısını inceler. Burada örnek b ir metinden hareket edilerek aynı yöntem uygulanmıştır.

b. Ses (ve Ahenk) Yönünden İngilizce'de 'dokumak, örmek' ve 'uydunnak' anlamına gelen teks köküne

kadar geri giden22 'metin'kavramı , İslam medeniyetinin müşterek kültürel dil mi­rasının kalıntısı biçiminde Arapça kökenli bir kelime olarak dilimizde hala yay­gın biçimele kullanılmaktadır. Metin23 bir bütündü1·. Bu bütünlüğü sağlayan un­surlar vardır. Bir metinin en küçük öğesi sesler, en büyük öğesi de cümlelerdir. Cümlelerin yanyana gel işindeki prensipleri ve elemanları incelemek metinclilbi­limin24 işidir.

22 Bk. Harold Bloonı, ·' Poeıry, Revisionism and Repress ion", Twentieıh-Cenıury Lilerary Tbeo1y.

[Ed. KM. Newtonl, s. 209. 23 Bu bağlaında kaleme alınmış yazılardan ikisi için bk. Mustafa Aksan-Yeşim Aksan, "Metin

Kavramı ve Tanımları•· . Dilbilim Araştırma/an, Ankara 1991, ss. 90·105; Yavuz Demir, "Merin Kav· ' mını ve Metin Çözümlemesi Üzerine Bazı Dikbtlt:r'' . Ondokuz Mayıs (hıiwrsilesi Eğitim Fakültesi Det1]isi, S. 9, S;ıın~un 1994.

24 BiU1assa. t960'!ı yıllardan sonr:ı gelişmeye başlayan melindilbilim, sadeçe klasik anlayışın

<"ümle ile sınırianan yaklaşıınını değil, aynı zamaoda bunu aşan ve söylemin taşıyıcıları ol:ırak telakki ~dilebilecek olan bütün metni gözler önüne sunan bir yaklaşım tarzı olarak kabul edilir. O, eserlerin anlaşılması ve yorumbnmasında gerekli ipuçları sunarken, cümleden h:ıreket eder, kendini onunla sınırlı görmez, aksine bir bütün olar-.ı.k metnin ku ruluşunu ve oluşumunu incelerneyi hedefler.

Page 9: 08 YUNUS EMRE'NİN BİR İLÂHİSİ VE DİLBİLİM AÇISINDAN …ktp.isam.org.tr/pdfdrg/D02193/2004_V_12/2004_V_12_CALISKANA.pdfYunus Emre, Türk Edebiyatı'nda 13. yüzyıl Tasavvutl

144 ICISCIVllt!/

Bakış açılanna göre değişik tanımlan ile karşımıza çıkan bir metne, metinlik

özelliğini kazandıran bazı unsurlar v<ırd ır. Bunlar, "ses ve ahenk unsurları (ölçü, kafiye, redif, aliterasyon, asonans), gönderiın (reference), değişritim (substituti­

on), eksilti (elJipsis), sözlüksel bağdaşıklık <lexical cohesion), bağlaçlar (con­

junctions), söz ve mana san<ıtlan .. . vb."dir.ı'

Bizim burada inceleyeceğimiz Yunus·un bu manzumesi, hece vezninin

7+ 7=14'1ü kalıbıyla oluşturulmuş, kafi ye örgüsü açısından "aa ba ca da ea" dizi­lişi yle malum gazel tarzında b ir ilahldir.

25 Bu ayrım büyük öl~·üde, M. A. K. Halliday veR. Hasan, Cohesion in. Englisb, New York 1987, s. 2'dekinc dayanmaktadır. Onl:ır, is~er nazım isterse mensur olsun, bir eserdeki cümleleri n birbirleri

ile i lişkisi bağlamında ~u beşli ayrımı ileri sürmüşlerdi r: 1. Gönderim. 2. Değiştirim, 3. Eksilıi, 4. Söz·

lüksel bağdaşıklık (a. Sözlüksel tekrar, b. Birliktel i lik-eş diıim lilik), S. Bağtaçlar (a. Zamansal diıillş,

b. Ekleyici bağlaçlar. c. Çelil;!tiric i bağla<;lar, d. Nedensellik/Selıeh-sonuç bağlaçları.)

T.Göıui<!l'im (Reference): Bir ıııt:tnt', cümleler ara.sınd:ı i li~k ikr kur:ır.ık metin olmak niteliğini

kazandıran öğelerden biri olup, Berke VanJar, bir eserinde::, bunu "bir göstergeyi, bir göndergeye

IY.ığlama" ol:ıwk t:ıruıııhır [Bk., Berke Vard<ır, Açıklcmwlı Dilbilim Terimleri Sözlüğü, İstanbul1988,

s. 1101. Bu gi.inderiın, bir metinde bi lhassa zamirler, :sonra ~ıfaılar ve sıfat t;ıınlamaları, yine isim ve

isim tamlamalan ile ~erçekleşir.

2. D'tqiştirinı (Sulıstitution l: Anlam düzeyindeki ilişkiye i~aret eden gönderimin ak.sine gramer

düzeyindeki ilişkiye işaret eden dcğil)cirimi Herke Vardar, aynı eserinde söyle tanımlar: "1. Anbtını

ya da içerik düzleminde bir öğenin yerine bir başka öğe koyarak bu değişikliğin öbür düzlemde de herhangi bir değişikliğe yol açıp açmad ıi(ını sınama işlemi; aynı dizide yer alan öğelerden birinin

yerine di:dmsel düzlemde bir ba~kasını koyma. 2. Özellikle üretici dönüşümsel dilbilgisinde. silinen

bir kunıcu yerine bir başka kurucu getirme." [Bk. Berke Vard;ır, aRe., s. 73.1 3 . Eksitti < Ellipsis'l: Dilbilimsel bir kavram olarak, "Olağan koşullardaki biçimine oranla kimi

öğeleri eksik ol::ın ama anlamayı aksatmayan dizırn·· fBk., lkrke Vard:ır. age., s. 9Sl ya da "Bir cüm­

lenin anlam bütünlüğüne ~ırar vernıek~izi n bir kelimesini bilerek veya farkına varmadan eksik

bırakıııaktır." (B k. Gürsel Aytaç, Çapdcış Türk Romanlem Ozerirıe incelemeler, Ankara 1990, s. 4821 4. Sözlüksel Bağdaşıklık(lı=xical Cohesion): Bir metnin olu~umunda sözlük birimlerinin 'bağın·

rı' :ıçısından etkinliği ni lıotıra getiren bu kovram iki biçimde gerçekleşir: (a) Sözlüksel TekrarfLexical

Repetiıion): Nazım ve nesirdeki yinelemeler olarak anlamak mümkündür. Kl:lsik edebiyaumızdaki

tekrlr sanatını lıatırlaınak gerekir. (b) Birlikrelilik-Eşdizinılilik (Collocation): Temelde aynı kavr.ım

alanında yer alan bazı sö~cükler metinde bir awda kullanılmaya daha uygundur IBk., Roger Fowler,

Linguistics Cl'iıidsnı. Oxford 1980, s . 641. Metnin ol~ışuşumu esnasında kendiliğinden gerçekleşen

eşdizımliliği Herke Vardar şöyle tanımlar: ''Eş di~imlili.k, iki ya da daha çok sayıda dil biriminin genel­

likle aynı dizimde yer almasıdır. Bu kavram, södükbilime dağıl ı mı;al ölçütlerin uygulanmasından

kaynaklanır ve biriınierin :ın bm yönünün di:dnı içi ktıllan ınılarıyla yakınd;ın ilişkili olduğu görüşOne

dayanır." IHk. Berke Vard:ır, age .. s. 9SI. Şiirde kullanılan edebi sanaılardan tenasüb sanatının örnek·

leri bu kısma dahil edilebilir.

5. Bağlcıç/at'(Conjunctions): B:ı:ıı dilbilimdler ı.ar:,ıfınd:ın genel ol:.mık 'edatl:ır' , h:.ııt:ı 'bağlama·

işlevleri dikkate alınarak 'b;ığlam;ı edat lan' kaıegori~inde ı.::lc:: alınan kelime ıürleridir. Gramer kit<1p­

lannd;ı f;ırklı biçimlerde ıa~nife tabi tı.ıtu lnıuşl ardır. Ancak, Halliday ve Hasan'ın metındilbilimle ilgili

ol:ımk üç tip bıığl:ıçwn söı eııikltrl görulür: la) lJklej'ici Bcığlaçkır(Addiıive Conjuncıions), (b) Çdiş­riıici Btığlaçlar (Adversative Conjuncıions), tc) Nedensellik/Sebeb-Soııııç Bcıii,kH;lan. (Causal Con­

juncıions) ... [Bk. Roger ı·owler, t.l8e., ss. 66-67].

Page 10: 08 YUNUS EMRE'NİN BİR İLÂHİSİ VE DİLBİLİM AÇISINDAN …ktp.isam.org.tr/pdfdrg/D02193/2004_V_12/2004_V_12_CALISKANA.pdfYunus Emre, Türk Edebiyatı'nda 13. yüzyıl Tasavvutl

:ıdeın çalışkan/yunus emı·e'tıilı bir ilahisi ve dilbi/tm açısmdan Incelenmesi 145

Eski Anadolu Türkçesi'nin özelliklerini bu metinden tespit etmek mümkün­

dür. Örneğin:

(a) Büyük ses uyuımı kuralı, yani kalınlık-incelik uyumu ün!Jierde geçerli

olup ihlalini görmüyoruz: Örnek: Buldumısa, kızıl , isteridüm ... vb. (b) Küçük ses uyumu kuralı , yani düzlük - yuvarlaklık uyumu yoktur. ihlal

edilmiştir. Örnek: İsteridüm 1 isteridim, (ne) oldı 1 (ne) oldu ... vb. (c) Göriilen geçmiş zaman eki, üçüncü tekil şa hı.slarcla daima dar ve düz ( ··dı)

şeklindeyken , birinci tekil şahıslarda "-m" tesiriyle yuv;,ı rl aktır. Örnek: i-dü-m, açıl-du-m ... vb.

(Ç) Öğrenilen geçmiş zaman eki d:ır ve clüzdür. Örnek: ol-mış .

(d) Kelime başında bazı sen ünsüzler bulunmaktadır. Örnek: ''tal-" gi.bi. [Not:

Bu fiil tı harfi ile yazılıp transkribe ediliyor. Günümüzde u harfini 'cl' şeklinde

transkribe edenler de var olduğu düşünülürse, bunun bir teknik sonın olduğu kabul edilebilir.)

· (e) Bazı kelimeler (delü, uş) günümüzde bazı ekler alarak ve ünllileri değişe­

rek yaşamaktacltr: clelü 1 deli, uş , uş-da 1 işte .. . gibi. Şiirde tekrarlar belirli bir ahenk yaratmaktadır: (ne oldı, işit) kelimeleri veya

fiilierinin tekran buna örneklik teşkil eder.

Yine manzurnede bazı ünlü ve ünsüzlerin tekran güzel asonans ve aliteras­yon örnekleri meydana getirir:

·'Alim/er müderrisler medreseele buldı/ar

İşit Yı?nus'ı. işituş yine delü olmış"

Ünlülerin bir dökümü konuya biraz açıklık kazandıracaktır. Yunus'un bu ilfi­hlsinde, A ünlüsü 26, E ünlüsü 38, I ünlüsü 21. t iinlüsü 17. U ünlüsü 14, Ü ün­

lüsü 12, O ünlüsü 10 kez tekrarlanmıştır. Ayrıca. ünsüzlerin de bir dökümü yapılacak olsa belli ünsüzlerin diğerlerine

nazaran daha sık kullanıldığı görülecektir. Örneğin, D ünsüzü 31, L ünsüzü 29,

M ünsüzü 16, S ünsüzü 12 veR ünsüzü 15 kez tekrarlanır.

Yine eklerle ilgili de olsa, bir ses özelliği olarak sıfat-fiil eki "- ur" görüi<lüğü

gibi yuvarlak ünlülüdür. Örnek: Yuvarlan-urtop. Görüldüğü gibi, Yunus'un bu ilahisinde metnin oluşumunu sağlayan ses ve

ahenk son derece önemlidir. Dilbilimsel açıdan bakıldığında, dilin en küçük öğesi sesler ve bunların meydana getirmiş olduğu ahenk metnin oluşumunda

önemli bir yere sahiptir. Bu ses ve ahenk öğeleri kendi başlarına değil, bütün

içindeki işlevleri ve birbiriyle olan ilişkileri ile önemlidirler. Edebi metinlere lin­guistics yöntemi gibi diğer inceleme yöntemleri ile de yaklaşılarak edebiyat tari-

Page 11: 08 YUNUS EMRE'NİN BİR İLÂHİSİ VE DİLBİLİM AÇISINDAN …ktp.isam.org.tr/pdfdrg/D02193/2004_V_12/2004_V_12_CALISKANA.pdfYunus Emre, Türk Edebiyatı'nda 13. yüzyıl Tasavvutl

146 tasavvuf

himize yeni bakış açıları kazandırılabilir. Bugün bu doğrultuda ciddi gayret ve çalışmalann olduğunu bilmekteyiz.

c. Anlam Yönünden

Yunus'un bu Wihlsi anlam yönünden incelenirken, (a) beyltle~in nesre çevi­risi, (b) varsa, izahı gereken kelimeler ve (c) açıklama gibi bir sıra takip edilecek­tir.

ca. Birinci Beyit

"Allah 'ı istiyordum, bulduysam ne oldu? Gece ve gündüz ağlıyordum, gül-dümsene oldu?"

Dün ü gün: Gece ve gündüz; sürekli, müıemacliyen .

• Açıklama

Beyine, zahirde, yani yüzey anlam o larak, MevHi'sını arayanın bulabileceği,

sürekli ağiayanın da bir gün gülebileceği dile getirilmektedir. Ancak bunun al­tında yatan mana daha derindir.

Hak aşığı olanlar devamlı Allah'ı isterler ve buna ulaşmak için gayret göste­rirler. Diğer beyltierde olduğu gibi bu beyitre de Yunus'un Allah'a ulaşma çaba­sının mutluluğu seziliyor. Hak aşıkları gece gündüz ağlarlar. Ağlamalarının sebe­bi Allah"an ayrı oluşları, ona layık kul olamamalandır. Vuslata erdiklerinde ise gülerler, sevinirler. Bu ayrılış ruhlar aleminden dünyaya gelişle başlamış , ölüm vasıtasıyla dönüşe kadar devam edecektir. Latif ruha mesken olarak, eı, kemik, kas ve kandan müteşekkil olan vücut tahsis edi l miştir. Bu latif ruhu taşıyan mu­

tasavvıf ve imanlı kişiler asıl vatan olan 'bezın-i elest'i ister ve arzularlar. Onlar, Hz. Peygamber'in "inneküın len-terev rabbeküm hatta temGtu" [Siz, ölmedikçe Rabbinizi göremeyeceksinizlu. hadisiyle bilgilenmişlerdir ve ancak ahirette Al­lah'ıo cemalini seyredeceklerdir. Ayrıca bu bağlamda onlar, Allah Resölü'nün "İnneküm se-teravne rabbeküın kema teravne haze'l-kamer" [Muhakkak siz, şu ayı gördüğünüz gibi Rabbinizi gö-receksiniz] n şeklindeki hadls-i şeriflerini düs­tur edinmişlerdir.

26 İbrahim Cana n, Kütiib-i Silte Muhtasarı Tercüme ve Şerh i. Anka ca 1992, c. 13. s. 298. isıarnı

Edebiyat tarihine bir bakıldığında. onun ana kaynakl::ınnuı Kur'an ve Sünnet olduğu açıkça. görülür.

Bundan ötürüdur ki başlangıçta. Ar.ıpça, ilerleyen asırlarlkt brsça, Türkçe ve diğer dillerde verilen

edebi eserlerde sanatkarlar bu iki kaymıktan }'ararlannıı~ ve il h;ım almışl:ırdır. Yunus Emre de pek

çok İslam şairi gibi Divan'ında bu iki kaynakt<ın değişik biçimlerde istifade ell11 iŞtir. Bu b;ığl:ımda

kaleme alınmış iki yazı için bk. Adem Ç:ılışkan, "Yunus Emre Divanı'nda Hadis-i Şeritler", Millf Kül· tüt: [Yunus Enıre özel Sayısı!, S. 80, Ocak 1991, ss. ı<>6-108; A.mlf., "Yunus Emre Oivanı'nda Hı:.

Peygıll11ber'in Hadis-i Şerlfleri". Diyarıet, Üç Aylık ilmf Dergi, c. 28, S. 3. Temmuz-Ağustos-Eylül

1992. ss. 119-125.

27 Ömer Ziyaeddin Dağıstani. Zübdetü '/-BubiidTercümesi, İstanbul 1977, c. 1·2, s . 96, had. no:

191. Rü'yetullah konusunda benzeri içerikli bir hadis için aync:ı bk. İbrahim Can:ın, age., c. 14, ss. 378-384, had. no: 5072.

Page 12: 08 YUNUS EMRE'NİN BİR İLÂHİSİ VE DİLBİLİM AÇISINDAN …ktp.isam.org.tr/pdfdrg/D02193/2004_V_12/2004_V_12_CALISKANA.pdfYunus Emre, Türk Edebiyatı'nda 13. yüzyıl Tasavvutl

adem çalışkan/yunus emre'nfn bir ildhisi w dilbilim açısından incelenmesi 147

Bu beyitte tasa~ıftaki makamlardan fena fi'llah'ızg geçip bekii bi'l/ah')!J ma­kamına ulaşmış bir insanın neşesini görüyoruz. Şairin beytin ilk mısraında dile getirdikleri bunu açıkça ortaya koyar gibidir. Beyitteki "Allah 'ı istiyordum" cüm­lesi fena fi 'llah evresini, "bulduysam ne oldu " da bekd bi 'llah evresini ya da ma­karnını idrak etmiş bir insarun neşesini yansıtmaktadır, denilebilir. Beyine geçen 'ağlamak' ve 'gülmek' bu evreleri ya da makamları yaşayan insanın dış dünyaya yansıyan tavrını ortaya koyar. Şairane bir dille, 'gülmek', mutluluğun ve elde edi­len manevi makamın verdiği bir neşenin ifadesidir.

Ayrıca, "ne oldu?" sorusuyla bir İstifham sanatı yapılarak, Yunus'un kibarca kendine ta'n edenlere cevap verdiği görülmektedir. O devirde elbette Yunus gi­bilere karşı olanlar vardı. İşte Yunus Emre, bunlara sözle çatıyor.

Yine, "dün" ve "gün" gibi anlam bakımından birbirine zıt anlamlı kelimeleri kullanan şair Tezad sanatı da yapmış. "Ağlamak" ve "gülmek" fiilierinde de aynı sanat söz konusudur.

cb. İkinci Beyit "Ermiş kişilerin meydanında (arasında) yuvartanan (bir) top (gibi) idim.

Padişah çevganmda kaldırnsa ne oldu?" Erenler: Allah'a, Mutlak Hakikat'a ermiş kişiler. Çevgan: At ile oynanan bir oyunda 1 Çevgan oyununda oyuncunun topa vur­

duğu ucu eğri sopa-golf sopası. [Tasavvufta ise, 'Allah'ın ezeldeki takdiri' anla­mındadır.)

• Açıklama Yunus Emre, bilindiği gibi, XIII. yüzyılda yaşamış mutasavvıf bir tekke şairi­

dir. Kendinden önce, mazisi islam'ın ilk asrına kadar geri giden Hak aşığı nice ermişler, nice insan- ı kamiller vardı. Bunlar vasıtasıyla tasavvı.ıfi anlayış ve gele­nek, değişik coğrafyalardaki İslam top1wnlan arasında asırlarca yaşanıp Yunus'a kadar gelmiş, Anadolu'da MevHlna, Sulran Veled vb. gibi pek çok mutasavvıf sa­yesinde, zamanla bazı değişikliklere uğramış olsa da özdeki birliğini koruyarak günümüze kadar yayılıp gelmiştir.

Yunus bu insan-ı karnillerin arasında zengin bir manevi dünyaya girmiştir. Yunus bunu bir teşbih ile ifade etmektedir. Örnek olarak Çevgan oyunu göste­riliyor. Yunus ermişler içinde bir top gibi yuvarlanırcasma dolaştığını, Allah'ın

28 Feniijt'llab (AIIah'ta fftnl olma): Kulun, beşeri vasıflıırından ve aşağı arzulardan sıyrılıp iliihl

vasıflarla donanmasıd ır. Bekii halinin varlığıyla fena sona erer, buna fenanın son buluşu anlamında

fena 'u'l-fena adı verilir. [Bk. Kelabazl, Doğıış Devrinde Tastıwuf rTa ·arruj). hzl. Süleyman Uludağ,

isıanbul1979, s. 283; Abdulkerim Kuşeyı1, Kuşeyrf RLW/('si, hıl. Süleyman Uludağ, isranbul1981, ss. 196--198; Selçuk E"ıydın , Tasauvuf ve Tarikat/ar, ist:ınbu l 19Hl, s. 105; Mustafa Kara, Tasaıwu( ı.oe

Tarikatlar Tcn'ihi, isıanbul 1990, s.165; Süleyman Uludağ, Tasawuf Terimleri Sözlüğü, istanbul

1991, s. 1761. 29 Bekii bi'llab (Allah'tı baki o lma): Allah ile var olmak. Bu derece fena fi'lli\lmın sonraki ıner­

tebedir. Bekii'nın son noktasına da bek:iü'l-bek:i denir ... [Bk. Süleyman Uludağ, age., s. 91].

Page 13: 08 YUNUS EMRE'NİN BİR İLÂHİSİ VE DİLBİLİM AÇISINDAN …ktp.isam.org.tr/pdfdrg/D02193/2004_V_12/2004_V_12_CALISKANA.pdfYunus Emre, Türk Edebiyatı'nda 13. yüzyıl Tasavvutl

148 ıasawuf

ezeldeki takdiri neticesinde kendisinin böyle bir manevi dünyaya girdiğini söy­lemektedir.

Buradaki 'Padişah' , Allah anlamında kullanılmıştır. Kendisini bir çevgan topu kabul eden, ona benzeten Yunus, Padişahlar Padişah ı olan Allah'ın mecazen çevganında kalmıştır. Bu demektir ki Yunus 'vuslat'a erdi. Önceki beyitteki duy­guların burada da devam ettiği görülmektedir.

Erenler, ermiş kişiler, veliler tekketerde toplanırlar. Tekkclerde genişçe bir ıneyclanda toplanarak usül ve erkana göre h•ıreker edilir, din! konuşmalar ve

sohbetler yapılır. Yunus da bu meydanlarda top gibi sağa sola koşuşturduğunu, buradan elde ettiği feyizle vuslata erdiğini ifade etmektedir.

"Top gibi yuvarlanmak" veya "yuvarlanan top olmak" ifadeleri, bu yolda çe­

kilen her türlü eziyet ve sıkıntıyı, yani rasavvufi lisanla söylersek, 'çile'yi sembo­lize eder. Zaten diğer insanlar gibi Yunus da Allah'ın takdiriyle ruhlar aleminden dünyaya gelmiştir. Bu hal, Padişah çevganmda kalmak o larak ifade edilmiştir. Çünkü bunlar hep Yaradan'ın takdiriyle olmaktadır. Top nasıl hareketini engelle­yen her türlü pürüzden arınmış bir şekilde yusyuvarlak ise, buna kendisini ben­zeten Yunus da vuslat yolunda engel olan nefsin tüm pürüzlerinden anrunıştır.

Bu beyitte de yine "ne oldu?" ifadesinde bir İstitl1am sanatı vardır. Öte yan­dan, ;.ıralarıncla anlam ilişkisi bulunan "erenler meyctanı , yuvarlanur top, Pacli­şah , çevgan" gibi bahsi geçen bir oyuola ilgili kdin1e ve kavramların bir arada kullanılmasıyla bir Tenasübsanaıı yapılmıştır.

cc. Üçüncü Beyit ''Eren/erin sohbetinde deste kızıl gül (gibi) idim. Açı/dım, ele geldim, sol-

durnsa ne oldu?"

Kızıl gül: Kırmızı gül.

• Açıklama Yunus Emre, bu beytinde bir takım teşbihlerle duygu ve düşüncelerini ifade

etme yoluna baş vtırmakradır. Tasavvufta, bir t.ekkede, bir şeyhten ders almayın­

ca mutasavvıf olunamaz ya da en azından böyle bir ·anlayış yaygındır. Tekkeler insan-ı kamil dediğimiz erenleri yetiştirir. Yunus Emre bu kişileıin sohbetlerinde bulunmuştur. Nitekim o, Mevlana'nın bir sohbetinde bulunduğunu bir şiirinde dile getirir.10 Bu sohbetler, onun yapısının ve manevi dünyasının değişmesini

sağlamıştır.

30 Must;lf;ı Tatçı'nın da ifade eniği gibi, Yunus, döıt ayrı beyitte Mevlana Hazreılerinden bah­

seder. Bugünkü bilgileriıniıe göre, Mevlana vef.ıı ettiğinde Yunus henüz otuz üç yaşında olmalıdır.

Yunus bu büyük velinin n;1ı:ınyla ihya olmuştur:

Mevlana Hudlivendigar bize rıazar kılalt Anun görklü nttza.rı g6nlümıi.z aym:ısıdır /64/413391

Yunus Emrt! Mevlana'nın zikir meclblerinde bulunmu~LLır:

Mevldıw sohbetinde siizıla 'işret o/dı

Arif ma'nfye taldı çürı bilediir.ferişde /301/ 7/308/

Page 14: 08 YUNUS EMRE'NİN BİR İLÂHİSİ VE DİLBİLİM AÇISINDAN …ktp.isam.org.tr/pdfdrg/D02193/2004_V_12/2004_V_12_CALISKANA.pdfYunus Emre, Türk Edebiyatı'nda 13. yüzyıl Tasavvutl

adeın çalışkaniyunus emre'nin bir ilahiSi ı;e dilbilim açısmdan incelenmesi 149

Yunus bu sohbetlere yeni başladığı zaınanl<ırda kenclisinin "deste kızıl gül" yani zambak (gonca) gül olduğunu, başka bir ifadeyle ınecazen ınanevi ve batı­ni ilimlerde bir şey bilmediğini ifade etmektedir. Bu sohbetler sayesinde gül gi­bi açılmış, ele gelmiş. Nasıl o gül, çevresindekilere görünüş ve kokusuyla neşe ve zevk veriyorsa, Yunus da medizen, bu sohbetlerin kendine kazandırdığı fe­yiz ve bilgiyi çevresine yaydığını ifade ediyor. Deste kızıl gül nasıl ellerde dola­şıyorsa, o da ilden ile dolaŞan bir derviş olup çıkmıştır ... Sonuçta ise, Yunus sol­duğunu ifade etmektedir. Tasavvufta açılmamış gül 'vahdetlbirlik' kabul edildi­

ği halde, açılmış gül 'kesret/çoklıtk' olarak kabul edili r. Asıl olan kesretten geçe­rek vahdete/birliğe ulaşmaktır. Bu da kesret'in rerkiyle olur. Gülün solması me­dizen kesrenen sıyrılmayi sembolize ederken vahdetin de kapısını açar. Yunus, bizzat bu aşamalardan geçerek soJduğunu ifade ettiğine göre, onun dünya ala­kalarından , yani masivildan kurtulararak vahderi bulduğu söylenebilir. Aynı za­manda şunu da ifade etmek gerekir ki, dünya da gül kadar ömrü olan insanın solmuş gül gibi son demlerinde beti benzi soluk olur.

Yunus Emre ile aynı yüzyılda ya'şayan Mevlana bu merhaleleri,

"Omrümün mahsulü üç sözdar hernan Ham idim, pişclim ve yandmı, el-aman "1

'

beyriyle veciz bir şekilde ifade etmiştir. İki ınutasavvıf şairin aynı ınerhaleleri,

benzer mecazlarla ifade ettikleri görülüyor. Bu misaller, insan hayatının üç dö­

nemini güzelce açıklar:

Mevl:ina, ulvl sırları dile getiren, ölü gönülleri dirilten, zamanın en büyük nıiirşididir. Böyle ol-makla birlikte, bu büyük velinin rakipleri de vardır:

>'un us eydür Mevlana. epsem otur yirüıule Bu sohbete döymeyen sonra scwaşgan olur /58/7176/ Mevlana ile ilgili bir b~1şka beyitte, dünyan ın fanl oluşu di le getirilir IBk. Mustafa T:ırçı, Yunus

Emre Divarıı-irıceleme, Ankara 1990, c. ı, ss. 339-4001.

Fiikih Abmed Ktllbi'd-dfn Sultim Seyyid Necmıl 'd-dilr

Mevl&ııii Celtuü'd-dfn ol kulb-ı cihan kanı /'396/741396/. 'Köşeli parantez içindeki birinci rakam şiir numarası. ikincisi beyit numarası, üçüncüsü !Mustafa

Tatçı , YutıtlS Em re Divanı-Tenkilli Metin, c. ll'deki) ~aırfa sayısını göstermektedir. 31 B. Für(ızanfer. Mevlana Celiileddin, çev. Peridun Nafiz Uzluk, İstanbuJ 1986. s. XVII. Erniin­

Anuın.: Sığınma ve emiln dileme. (Tas.) Cenab-ı Hakk':ı veya Hz. Peygamber' e veya bir vetiye sığın­

mak ve imdfıd için söylenir. "Emaıı (Aman) Allah ", "Aman ya J<esiilallab" gibi. Ebced hesabıyle

Muhammed ile Ernan kelimelerinin sayı değeri aynıdı r. ikisinin de 92'dir: Emiin liifzı senin ism-i şerflinle müsiivfdir

Anınçan iişıAım ziir-ı emiindıı- yil Resatailah IBk. Süleyman Uludağ, TasalJVI{/ h>ıimleri S6z­

lüğü, s. 1571.

Page 15: 08 YUNUS EMRE'NİN BİR İLÂHİSİ VE DİLBİLİM AÇISINDAN …ktp.isam.org.tr/pdfdrg/D02193/2004_V_12/2004_V_12_CALISKANA.pdfYunus Emre, Türk Edebiyatı'nda 13. yüzyıl Tasavvutl

150 tasavvuf

Gonca gül Açılmış gül Solmuş gül

Hamlık hali Pişme devresi Yanma devresi

Çocukluk Gençlik - olgunluk İhtiyarl ık

Sabilik Vahdet - kesret mücadelesi Vahdet'in galibiyeti

.... Nefısle mücadele Nefsin yenilmesi

Yunus, vahdet ile kesret mücadelesi şeklinde tezahür eden nefsiyle imtihan

olmuş, erenler sohbetindeki bilgi ve güçle onu emri altına almıştır. Kesret'ten

kurtulunca da ilahi aşkrn ateşiyle yanıp solmuştur. Maddi güzellikler yok olup

gitm iş, yerine manevi güzellikler yerleşmiştir. Bu hal ise insan-ı kamil mertebe­

sidir. Beyine, "ne oldu?" ifadesinele bir İstijbam sanatı yine var. Aynca, gül ile ilgi­

li olarak "deste kızıl gül, açılmak , ele gelmek, solnıak' tamlama ve fiilleri arala­

nndaki anlam ilgileri göz önünde bulundurularak bir arada kullanıldığından bir

Tenasüb sanatı da yapılmıştır.

eç. Dördüncü Beyit "Alimler, rrıüden·is/er (Allah 'ı) medresede (ilim yoluyla) buldular. Ben (de)

barahat içinde (tekkede) buldurnsa ne oldu?"

Alim: Bilen, bilgin.

Müderris: Ders veren, ders okutan; medrese dersi okutan; profesör.

Medrese: Ders yapılan yer; eskiden bugünün üniversitesi konumundaki eği-

tim ve öğretim kurumu. Hariibat: Harabeler, viraneler; meyhaneler, içki içiten ve eğlenilen yerler. Ta­

savvufta: (ınec.) Tekke, tekkeler.

• Açıklama Mutasavvıflar iki türlü ilim tanırlar: (a) ilm-i :ci h ir (veya şeriat ilmi), (b) İlın-i

batın (veya hakikat ilmi.) Bunlardan birincisine mensup olanlara 'alim', ikincisine mensup olanlara ise

'arif' denir. Zahir ilminin elele edilmesi için vasıta 'akıl ' ve 'nakil'; Batın ilminin

(hakikat ilminin 1 irfanın)ki ise 'gönül' ve 'ilhaın'dır.

Medreseler zahir ilminin teşkiline ve yayılınasına çalışır. Asıl batın veya haki­kat ilmini ise tekkelerdeki mürşid ve şeyhler ilham yoluyla verirler. Görüldüğü

gibi, amaçları aynı , fakat metotları farklıdı r. Bu konuda , pek çok insanın bilerek

veya b ilmeyerek zaman zam<ın yaptığı gibi, metot farklılıkları vurgulanıp, amaç

birlikteliği gölgelenmernelidir. Tasavvuf dil inde şeriat ilmineaşina olanlara 'kal ehli' ve hakikat ilmineaşina

o lanlara da 'hal ehli' denir. Bu iki ilmin gerçeğe, Mutlak Hakfkata ulaşmak için uyguladıkları metodla r farklıdır. Şöyle ki, alimler ve müdenisler analizden sen­

teze yani tümevarım metodunu; arifler ise sentezden analize yani tümdengeliın

metodunu U}'gularlar. Şerim ilmi ile hakikat ilmi birbirine tezad teşkil eden iki

Page 16: 08 YUNUS EMRE'NİN BİR İLÂHİSİ VE DİLBİLİM AÇISINDAN …ktp.isam.org.tr/pdfdrg/D02193/2004_V_12/2004_V_12_CALISKANA.pdfYunus Emre, Türk Edebiyatı'nda 13. yüzyıl Tasavvutl

adem çalışkan/yunus emre'nin bir ilahisi ve dilbilim açısından incelenmesi 151

ayrı ilim değildir. Bazı çevre ve kimseler iki ayrı ilim gibi göstennektedirler ki ta­mamen yanlıştır. Şeriat ilminden yoksun bir hakikat ilmi söz konusu edilemez. Gayeleri aynı olan bu iki ilimden hakikat ilminin yolu , önce şeriat ilminden ge­

çer. Değişmez bir tespit olarak şunu söylemek mümkündür: Hakikat ilmi olmak­sızın şeriat ilmi olur, fakat şeriat ilmi olmaksızın hakikat ilmi olamaz. Çünkü ha­kikat ilmi , şeriat ilmi öğrenildikten sonra alınan ikinci merhaledir.

Mürninler ve mutasavvıt1arca bilinmesi gereken tek hakikat, 'Allah bilgisi' dir. Gaye Allah'ı bilmek, tanımak, Rab olarak kabul etmek, sevmek, sonra emir ve

nehiylerini yerine getirmektir. Kısaca , İslam olmaktır.

Yunus Emre, şeriat ile tarikarın birbirine karşı olmadığını, ikisinin de Allall'a

varan yol olduğunu ifade ediyor. Aksini söyleyeniere cevabı ise "ne oldu?" site­

midir. Bu duygulan dile getiren Yunus, başka bir beytinde şöyle der:

Şeriat tartkat yoldur ı;arana

Hakikat mm"ifet andan içern [290/812951 . ıı

Beyitre , "müderris" ve "medrese" kelimeleri, Arapça aynı kökten türedikleri

için bir İştikak sanatı vardır. Ayrıca, "alim, müderris, medrese, har.1bat" kelimeleri aralarındaki anlam Jliş­

kileri göz önünde bulundurularak bir arada kullanıldığından bir Tenas·üb sanatı

meydana getirilmiştir.

cd. Beşinci Beyit

"İşit, Yunus'u işit! işte yine deli olmuş, erenler bilgisine dalmış ise ne oldu?" Eren: Ermiş kişi, veli. Delü: Deli, aklidengesi yerinde olmayan. Tasavvufta: (mec.) İH'ihl aşkın tesi­

rine kapılmış, mecnun, Allah dostu.

• Açıklama Daha önceki beyitlerde erenlerin sohbetinde bulunduğunu söyleyen Yunus

32 Bk. Mustafa Tatçı. Yunus Emre Divcını-Tankitli Metin, c. ll, s. 295. Yunus, tasavvuftaki dört makamı, yani şeriat, tarikat, marifet ve hakikat rnak;ımlarını şu beyiıleriyle değerlendirir:

Evvel kapu şertat emr ü nehyi bildüriir

Yu ya güntıblarnnı ber bir Kur'iirı hecesi ikincisi tanleat kulluga bil bağiaya Yolı toğru. varanı ymiıgaya hocası

Oçüncisi ma 'r!fet can gönül göztrı açaı·

Bak ma 'nt sarayına 'Arşa degin yilcesl Döı·dıınctsi hakfkat ere eksük bcıkmaya Bayram oltı gündüzi Kadfr ola gicesi

Bu şerf'm güç olur ıarfkat yokuş olur Ma'rifeı sarplık durur hakikatdür yücesi {35113-71351/[Bk. Mustafa Tatçı, age., c. ll, s. 351).

Page 17: 08 YUNUS EMRE'NİN BİR İLÂHİSİ VE DİLBİLİM AÇISINDAN …ktp.isam.org.tr/pdfdrg/D02193/2004_V_12/2004_V_12_CALISKANA.pdfYunus Emre, Türk Edebiyatı'nda 13. yüzyıl Tasavvutl

ı S 2 ııısawuf

Emre, onlar sayesinde açılıp gül olup ele geldiğini , solduğunu ve harabarta 1 tek­

kede ınana alemine girdiğini açıklamaktaydı. Burada Yunus Emre, ''Erenler ma'nlsine talduın" cüınlesiyle, erenlerin bilgi­

sini ve öğrettiklerini karine yoluyla bir deryaya , kendisini de bu deryaya dalan bir dalgıca teşbib etmiş oluyor. [''Taldum" fiili, beytin nesre çevirisinde görülece­

ği gibi, "delü olınış" birleşik fiilinin çekimi ile paralellik sağlamak amacıyla "clal­mış" biçiminde çekimlenınesi anlam açısından daha uygun görülmüştür.]

Erenler, akli ve nakl! ilimiere vakıf oldukları gibi, bir ele 'hakikat ilmi'ni bilir­

ler. Buna daha önce 'Allah'ı tanıma bilgisi' (irfan) deıniştik. B'u ilim, zerrelerden kürelere kadar her şeyde akseden, tecelli eden Allah 'ın sıfatia rını tanımayı, eser­den ınüessire giderek O'nu ta nımayı öğretir ve konu edinir. Bu ilmin sınırlarını

tayin etmek mümkün değildir. Bu öyle bir ilimdir ki, aklın içinde ve dışında kı­

lan tiiın hususlan içine alır. Bu genişlik ve büyüklük yönüyle Yunus, bunu bir deryaya/okyanusa benzetiyor.

Hak aşıkları maddi varl ıklarıyb dünyada yaşıyeriarsa da düşünce ve kalp yo­

luyla manevi iklimlerde dolnşırlar. Diğer kişiler bunları 'deli' zannederler. Halk arasında delilere bazı isimler verildiği ve onların bazı kategori! ere ayrıldığını gör­

mek mümkündür. Mesela, deli, zır deli, .zır zır deli ya d;ı rahmiini deli, şeytani de­

li .. . vb. gibi. Burada, Yunus'un ralımani deli grubunda yer aldı_ğı görülüyor. Çün­kü o ilahi aşka , Allah sevgisine müştakrır, onun s:.ı rhoşudı..ır. Bu ise deliliğin en

iyisidir. Hatra bazı eserlerde beytin ilk mısraı " İşir Yunı..ıs ' ı işit yine deli oldı hoş"

şeklindedir ki, bu deliliğin hoş bir delilik olduğunu izah eder.

Yunus'un ' işit1' ihtarları , onun öğretim metodunu da ortaya koyar. Dinleyerek

öğrenme, direkt öğrenmedir ve önemlidir.

Hak ve Allah diyenlere, dindar olanlara 'akl! dengesi bozuk anlamında' deli

diyenlere Yunus'un cevabı hazır, "Erenler ma'ni'sine ta ldumısa ne oldı"dır. Gü­nümüzde de Allah diyenlere, zaman zaman 'akli dengesi bozuk, deli, meczup .. . vb.' yakıştırınası hala yapılmaktadır ...

Beyitte kendisinin başkalannca dinlenilmesini isteyen Yunus, kendinden sanki bir başkasıymış gibi bahsederek bir Tecrf.d sanatı ; ayrıca, diğer beyirierde

olduğu gibi "ne o ldı" ifadesindr:: de bir İstijbam sanarı ·yapmıştır.

Sonuç

Her bir edebi ıneün kendi içerisinde kurgulanmış bir sistemdir. Edebi metin­

ler dille meydana getirilirler. Edebi ınetinlerin oluşumları kadar ineelenmeleri de önemlidir. Onlan inceleme hususunda pek çok yaklaşım tarzı ve yöntem mev­

cunur. Yunus Emr<"'nin konu edilen ilahisi dilbilimsel yönden ele alınmış, ancak iınkanı ölçüsünde katkılarda bulunulmaya çalışılmıştır. Şöyle ki, bir metnin dil­l)ilımsel yönden incelenmesinele esas olan şey, metnin 'ne' söylediğinden daha

Page 18: 08 YUNUS EMRE'NİN BİR İLÂHİSİ VE DİLBİLİM AÇISINDAN …ktp.isam.org.tr/pdfdrg/D02193/2004_V_12/2004_V_12_CALISKANA.pdfYunus Emre, Türk Edebiyatı'nda 13. yüzyıl Tasavvutl

adı::nı çal ışkan/yunus emre'nin bir i/abisi ve dilbi/ün açısından incelen mesi 153

çok, onun ' nasıl' söylendiğidir. Bu, bir bakıma, merni oluşturan kelime ve ibare­

terin, kısaca yapısının incelenmesidir. Ancak hu demek değildir ki metnin ani<ım yönü üzerinde durulmaz. Yunus'un bu ilahisinde olduğu gibi, dini ve rasavvutl

içerikli metinlerde 'nasıl söylendiği kadar ne söylendiği de' önemlidir. Bundan dolayı, dilbilimsel yaklaşım tarzımızcla hem nasıl söylendiği hem de ne söylen­

diği üzerinde durulmuştur. Şüphesiz böyle bir yaklaşım, çoğu Batı kaynaklı me­tin inceleme yöntemlerinin kendi edebi gelenekierimize uyarianınasında önem­li bir rol oynayacaktır.

Sonuç olarak ifdcle etmek gerekirse, genel olarak bu şiirele konuyu, "Allah'a

ulaşma gayretinin insana verdiği mutluluk"; anafikri ele, "mutasavvıf ve Hak ~ı­

ğı olan mü min kişiler daima Allah'a ulaşma ve onı.ı hoşnut etme yollarını aramış­

lardır" biçiminde tespit etmek mümkündür. ' Ayrıca temayı, "vuslat tahassürü";

şekli, "hecenin 7+7=14'lü kalıbıyla yazı lmış gazel tarzında ilahi" ve türü de "di­

daktik ve lirik özellikleri bünyesinde taşıyan manzume" diye belirlenebilir.

Şüphesiz, her metin bakana göre dillenir. Bakış açılarına göre değişik unsu r­

ları ihtiva eder. Mazinin derinliklerindeki değer ifade eden sanatkarları ve edebi

eserlerini değişik açılardan inceleyerek onları anlaşılır kılmak ve günümüze ta­şınabilecek özleri bulup çıkam1ak şüphesiz araştırınacı ların görevidir. Böyle bir

amaçla yola çıkılarak kaleme alınan bu makalede arzu edileni gerçekleştirebil­

mişsek kendimizi bahtiyar addeder, Yunus ve onun gibilere minnet borcurnuzu

ödeme konusunda gayret gösterenler kafilesinde bulunmuş olmayı onur vesile­

si sayarız.

Ahstract [Adeın Çalışkan, "A Philological Inquiry into One of Yunus Eınre's

Hymns", Tm·avVU;( !Imf ve Akademik Araştırma Dergisi, Ankara 2004, Yıl 5, S. 12, pp. 137-157]

Yunus Eınre is one of the most faınous thirteemh century poets of Tur­

kish Mysticaf-Folk Literattıre. He coınposed the best patterns of Turkish

Mysticai-Folk Poetry in the gen re of hyınn (ilahi). There have been already

done a number of studies on his artistic career and works. In this article, I

will exaınine his hyınns i n finguistic method. In linguistic method, the way

an idea or theme was expressed is ınore iınponant than what is said. But

that is not to say that the meaning has no inıporw ııce at all.

In conclusion, one can su ınınarize d1e theıne of this poet or hyınn asa

happiness achieved with the divine union.

Page 19: 08 YUNUS EMRE'NİN BİR İLÂHİSİ VE DİLBİLİM AÇISINDAN …ktp.isam.org.tr/pdfdrg/D02193/2004_V_12/2004_V_12_CALISKANA.pdfYunus Emre, Türk Edebiyatı'nda 13. yüzyıl Tasavvutl

1S4 ıasavvuf

BİBLİYOGRAFY A

AKKUŞ, Metin, "Metin Şerhi Geleneği Tarlan Mektebinden Haluk İpekten~e". Yedi ik­

lim, Sanat, Kültür, Edebiyat Dergisi, c. 4, S. 32, Kasım 1992, ss. 67-68.

AKSAN, Doğan, Her Yönüyle Dil, Ana Çizgileriyle Dilbilim, Türk Dil Kurumu Yayın­

ları, Ankara 1995, 568 s.

AKSAN, Mus tafa-AKSAN, Yeşim, "Metin Kavramı ve Tanımlan", Dilbilim Araştırma­

lan, Ankara 1991, ss. 90-105.

AKSOY AK, İ. Hakkı , "Metin Şerhi", Eski Türk Edebiyatı-El Kitabı, [Hzl. Mustafa tsen­

Muhsin Macit-Osman Horata-Filiz Kılıç-İ. Hakkı Aksoyakl, 1. bs. , Grafiker Yayınları, An­

kara 2002.

ALİ, Ahmed Muhammed, el-Edebü'l-İ~lamiyyü Zarnre, Daru's-Sahve, Kahi re 1991, 130 s.

ALİ, Haja Mohideen bin Mohamed, "Malezya' da Tamil İslami Edebiyau", (Çev. Adem

Çalışkan), istamf Edebiyat, Devre: Il , S. 30, Temmuz-Ağustos-Eylül 1999, ss. 53-57.

ARTUN, Erman, Dinf-Tasavvı~fi Halk Edebiyatı, Akçağ Yayınları, Ankara 2002, 291 s. ASHRAF, Syed Ali, "Edebiyat Eğitimi ve Dini Değerler: İslami Yaklaşım'', (Çev. Adem

Çalışkan), http:/ /www.dinbilimleri.com/dergi/cilt2/sayi1/makale/edebiyat_eğitimi.htm

(Dtnbilimlert, Üç Aylık Akademik Araştırma Dergisi, Yıl: 2, S. 1, Ocak-Şubat-Mart 20021.

AYTAÇ, Gürsel, Çağdaş Türk Romanları Üzerine incel&meler, Gündoğan Yayınları,

Ankara 1990.

el-BAŞA, Abdurrahman Re'fet, "Barı' daki En Önemli Edebi Akımlar ve İslam'ın Onla­

ra Karşı Ko numu" (!)", (Çev. Adem Çalışkan-Metin Yasa}, Ondokuz Mayıs Üniversitesi

llabtyat Fakültesi Dergisi, S. 8, Samsun 19%, ss. 289-295.

_ _ __ , Nabve Mezhebin fslamtyyinfi 'l-Edebi ve'n -Nakd, Metabi 'u Camiari'I-imam

Muhammed b. Su'Gdi 'l-İslanıiyye, Riyad 1985, 250 s. BAŞKAN, özcan, Lengüistik Metodu, İstanbul 1967.

BEDR, Abdülbas it, Mukaddimetan li-Nazarlyyeti'l-Edebi'l-lslamf, Daru'I-Menare,

Cidde 1985, 152 s.

el-BEYÜMI, Muhammed Receb, "en-Nakdü'l-İslamiyyü min Vechetin İslamiyye", Me­

celtetü'l-Edebi 'l-İslamf, c. 1, Aded: ı, Receb 1 414/Aralık 1993, ss. 4-7.

CANAN, İbrahim, Kütüb~i Sitte Muhtasarı Tercüme ve Şerht, c. 13-14, Akçağ Yaymla­

rı, Ankara 1992.

CANlM, Rıdvan , "Metin Şerh i Geleneğimiz Çevresinde Tarlan ve İpekten'in Kalemin­

den FuzGII'nin "Sana" Redilli G:ızeli", Fuzulf Kitabı(500. Yılında Fuzuli Sempozyumu Bil­

dirileri), İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür İşleri Daire Başkanlığı Yayınları, İstanbul

1996, ss. 129-140.

CEYLAN, Ömür, "Türk Edebiyarında Şerh", Tasavvufi Ştir şe,·hleri, Kitabevi, İstanbul

2000, ss. 24-33.

CİVELEK, Yakup. ''Modern Arap Edebiyarı'nda İsHiml Edebiyat'ın Yeri ve Önemi", Yü­züncü Yıl Üniversitesi ilahiyat Fakültesi Dergisi, Yıl: 3, S. ~. Van 2000, ss. 85-99.

ÇALlŞKAN, Adeın, Fuzıllf'nin Su Kasidesi ve Şerhi, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınla­

rı , Ankara 1992, 166 s. ____ , "Yunus Emre Divanı'nda Hadls-i Şerifler", lvfillf Kültür, (Yunus Ernre Özel

Sayısı], S. 80, Ocak 1991, ss. 106-108.

Page 20: 08 YUNUS EMRE'NİN BİR İLÂHİSİ VE DİLBİLİM AÇISINDAN …ktp.isam.org.tr/pdfdrg/D02193/2004_V_12/2004_V_12_CALISKANA.pdfYunus Emre, Türk Edebiyatı'nda 13. yüzyıl Tasavvutl

adem çalışkan/yun11s emre'nin bir i/abisi ve dilbilim açısırıdan incelenmesi 155

ÇALTŞK.AN, Adem, "Yunus Emre Divanı'nda Hz. Peygamber'in Hadis-i Şerlfleri", Dt­yaneı, Üç Aylık İbnf Dergi, c. 28, S. 3. Temmuz-Ağustos-Eylül 1992, ss. 119-125.

ÇAP AN, Pervin, "Yunus'un Yaşnamesi Üzerine Bir Tahlil", Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, c. 5, S. 2, Elazığ 1991, ss. 181-196.

ÇAYLIOGLU, Abdullah, Niyazf-i Mısri Şerh/eri, İnsan Yayınları, İstanbul 1999,239 s.

ÇELEBİOGLU, Amil, "Yunus'un Şiirleriyle İlgili Şerhler", Türk Edebiyatı, S. 193, [İstan­bul] 1989.

DAGISTANi, Ömer Ziyaeddin, Zübdetü'l-BuhfH Tercümesi, c. 1-2, Salah Bilici K.ita­

bevi, İstanbul 1977.

DEDE, Behçet, Yunus Emre'nin Eserlerinin Tahlili, Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilim­

ler Enstitüsü, Yayımlanmaınış Doktora Tezi, Bursa 1990, 594 s .

DEMİR, Yavuz, "Metin Kavramı ve Metin Çözümlemesi Üzerine Bazı Dikkatler", On-dokuz Mayıs Oniversiıesi Eğitim Fakültesi Dergisi, S. 9, Samsun 1994.

ERA YDlN, Selçuk, Tasavvt.{f ve Tarikat/ar, Marifet Yayınları, İstanbull981 .

FOWl.ER, Roger, Linguistt'cs Cn'ticism, Oxford Universty Press, Oxford 1986.

FURAT, A. Subhi, ".isHiıni Edebiyat'a Doğru", İs/amf Kültür, Sanat ve Edebiyat, Yıl: ı S. 1, Mayıs 1988, ss. 7 -11.

FÜRÜZANFER, B., Mevlana Celaleddin, çev. Feridun Nafız Uzluk, Şark islam Klasik-·

leri, Milli Eğiriın Basımevi, İstanbul1986.

al-GiiAZAU, Muhammad, "İslami Sanat ve Edebiyat Üzerine Düşünceler", çev. Adem

Çalışkan, Ondokuz Mayıs Üniversitesi ilahiyat Fakültesi Dergisi, S. 11, Samsun 1999, ss.

335-347. GÜZEL, Abdumıhman, "Tekke Şiiri", Türk Dili, Türk ŞiiriOzel Sayısı lll (Halk Şiiri),

S. 445-450, Ocak-Haziran 1989, ss. 251-454.

_ _ __ , Dinf-Tasavvufi Türk Edebiyatı, Akçağ Yayınları, Ankara trs ., 680 s.

HALİL, İmadüddin , Fi'ıı -Nakdi'l-islamiyyi'l-Mu'fisır, 3.tab', Mü'essesetü'r-Risale, Bey­

rut 1984, 211 s . _ _ __ , Medhalı'in ila Nazariyyeti 'l-F.debi'l~Jslamf, Mü'essesetü'r-Risale, Beyrut

1987, 244 s.

HALLJDAY, M .. A. K. and HASAN, R., Cobesirm iıı English, NewYork 1987.

HAMDÜN, Muhammed Ahmed, Nahve Nazar·~yyetin li 'l-Edebi 'l-lslcımf, 1. bs., Daru'l­

Me nhel, Ciciele 1406 h./1986 m. )AY, Gregory S. and M1Ll.ER, David L. (eds), Afler Strange Texıs: 17Je Role of Theory

in the Study ofliıeraıure, Alabama 1985.

KAPLAN, Me hmet, "Metin Tahlili", Türk Di# ve Edebiyatı Ansiklopedisi, c. 6, Detgah

Yayınları, İstanbul 1986, ss. 296-297.

KAPLAN, Yusuf, "Yeni Bir MedeniyetTasawuruna Doğru ... (1)" , Yeni Şafak, 27 Ocak

2003, s. 10.

KARA, Mustafa, Tasavvufve Tarikat/ar· Tarihi, Dergah Yayınları, istanbul1990, 387 s. KELABAZİ, Doğuş Devlinde Tasavvuf(Ta'arruj), hzl. Süleyman Uludağ, Dergah Ya­

yınları , İstanbul 1979. ei-KEYLANI, Necip, İslamf Edebiyafa Giriş, çev. Ali Nar, Risale Yayınları, İstanbul

1988, 157 s . KHAN, Jalal Uddin, " İslami Bir Bakış Açısı İle Edebiyat Okuma",' çev. Adem Çalışkan,

Page 21: 08 YUNUS EMRE'NİN BİR İLÂHİSİ VE DİLBİLİM AÇISINDAN …ktp.isam.org.tr/pdfdrg/D02193/2004_V_12/2004_V_12_CALISKANA.pdfYunus Emre, Türk Edebiyatı'nda 13. yüzyıl Tasavvutl

156 wsaı:vı4

h np:/ / www .dinbilimleri.com/dergi/cilt2/sayi4/ınakale/Jal::ıll.pdf (Diııbilimleri, üç Aylık Ak.ademik Araştırma Dergisi, Yıl : 2, S. 4, Ekim-Kasım-Aralık 2002].

KOMiSYON, "Haşiye'' , Türk Dili ve Edeb~yatı Ansiklopedisi, c. 4, Dergah Yayınları, is­

tanbul1981,s.141.

KOMİSYON, "Tiilikiit'', "Şerh ", Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi, c. 8, Dergiih Ya­

yınları, İstanbul 1998, s. 215, 138.

KONTANTAMER, Tunca, "Teori Zemininde Metin Şerhi Meselesi", Ege Üniversitesi

Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Araştımıaları Dergisi, S. 8, [İzmir! 1994, s . 2.

KUŞEYRi, Abdülkerim, Kıışeyı'i Risalesi, hzl. Süleyman Uludağ, Dergah Yayınları, İs­tanbul 1981 .

[LEVEND], Agah Sırrı, "Dlviin Edebiyatı, Kelimeler ve Remizler: Fuzull'de Tasannu' I­IV", Osmanlıca'dan aktaran: Adeın Çalışkan , h np:! / www.dinbilimleri.com/ dergi4/ Adem

caliskan FuzıJI.htrn (Din bilimleri Üç Aylık Akademik Araştırma Dergisi, Yıl: 1, S. 4, Ekim­

Kasını -Aralık 2001).

LEVEND, Agah Sı rrı , "Halk ve Tasavvufi Halk Eclebiyan", Türk Dili, S. 207, (Ankara)

l9~, ss. 171-185.

l'vmNGİ, Mine, "Metin Şerhive Tenkidi Üzerine Düşünceler", Dergab, Edebiyat, Sa­

nal, Kültür Dergisi, c. 8 , S. 93, Kasım 1997, ss. 8-10.

MİYASOGLU, Mustafa, ''İslimi Edebiyat Kavramı", Islami Edebiyat, S. 22, Ekiın-Ka­sım-Aralık 1993, ss . 3-5.

MORAN, Berna, Edeb~yat Kuramiarı ve Eleştiri, 9. bs., Cem Yayınevi, İstanhul 1994,

320 s. NE\'IV'TON, K. M. [Ed.), Tıvemieth-Centııry Literary Theory, MacMilbn Education Ltd.,

London 1989, 281 s.

NÜR, S~yyid Muhammed, Edebf ve Tcısavvu:fi Mısrf Niyazf Dfvanı Şerhi, (hzl. Mah­

mut Sadettin Bilginer), Esma Yayınları, İsranbul 1982, 288 s.

ÖZDENÖREN, Rasim, "İslami Edebiyat Taıtışmaları", Ruhun Malzemeleri, iz Yayıncı-lık, İstanbul ı997, ss.· 36-38.

PALA, İskender Pala, Şi' r-i Kadinı 1 Şiir Şerh/eri, Ötüken Yayınları, İstanbul ı 997, ı 40 s .

- ---• Ve Gazel Yeniden Şiir Şerh/eri, Öti.iken Yayınları . İstanbul 2001.

PEKOLCA Y, Necb-SEVİM, Emine, Yunus Emre'nin. Şabsiyeti ve Yunus Emre Şerh/e-

ri, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara 1991 , 224 s. SAUSSURE, Perdinand de, Genel Dilbilim Der:ileri, çev. Berke Vardar, Birey ve Top­

lum Yayınları , Ankara 1985, 272 s.

SHUKRI, M. A. M., "Bir İslami Edebiy:ıt Teorisi'ne Doğnı", çev. Adem Çalışkan, Yolcu,

Aylık Kültür-Edebiyat-Sanat Dergisi, Yıl : ı, S. 1, (Samsun) ıs Eylül 1995, ss. 55-64.

ŞENTÜRK, Ahmet Atilla, Necati Beğ 'iıı Sultan Beyazıt Metbiyesi ve Bazı Gazelleri

Hakkında Notlaı~ Endenın Kitabevi, İstanbul 1995. 166 s .

TARLAN, Ali Nihad, Fuziilf Divam Şerbi, 3 c., Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları,

Ankara 1985.

_ _ __ , "Metinler Şerhine Dair", Edebiyat Meseleleri, Ötüke n Yayınları, İstanbul

1981, ss. 191-204.

TATÇI, Mustafa , Yıınus Emre Diuarıı-İncelenıe, c. ı. Kültür Bak. Yay., Ankara 1990.

Page 22: 08 YUNUS EMRE'NİN BİR İLÂHİSİ VE DİLBİLİM AÇISINDAN …ktp.isam.org.tr/pdfdrg/D02193/2004_V_12/2004_V_12_CALISKANA.pdfYunus Emre, Türk Edebiyatı'nda 13. yüzyıl Tasavvutl

adenı çalıskan/yunus emre'niıı bır iliiblst ve dilbilim açısından incelenmesi 157

TATÇI, Mustafa, 'l''ımıts Emre Divanı-Tenkit/i Metin, c. ll, Kültür Bakanlığı Yayınları ,

Ankara 1990.

____ ,"Yunus Ernre Şerhleri 1. ll", Türk Kiiltürıi, S. 329, 330, [Ankara], 1990.

TOPUZLUOGUJ, Tevfik Rüştü , "Hi\şiye'' , TDV isiilm Ansik/opedisi, c. 16. İstanbu l

. 1997, ss. 419-422. ULUDAG, Süleyman, Tasawıif Terinıleri Sözlüğü, ı. bs., Marifel Yayınları, istanbul

1991. VARDAR, Berke, Açık/umalı Dilbilim Terimleri Sözlüğü, ABC Kitabevi, istanbul1988.

VAUX, Cerra de, "Şerh", MEB İslc~m Ansiklopedisi, c. ll, Milli Eğitim Basımevi , İstan ­

bul ı 971, s. 429.

WELLEK, Rene, Catıcept.s of Criticism, Ya le Universicy Press, New H:ıven and London

1969,408 s. YENİTERZİ , Emine, "Metin Şerh i yle İlgili Görüşler". Selçuk Üniversitesi Türkiyat Ara~­

tırma/arı Enstitüsü 7itrkiyat Araştımıaları Dergisi, S. S, Konya 1999.

ZAYiD, Abduh, "Fi'n-Nakdi' l-İslanıl", e/-Edebü'l-islamf, c. 8, Aded: 31, H. 1422/ın. 2002, s. 112 vd.