Upload
seref-akyildiz
View
57
Download
0
Embed Size (px)
DESCRIPTION
Postmodern edebiyat hakkında bir üniversite öğrencisinin hazırladığı final ödevi.
Citation preview
1950 SONRASI TÜRK EDEBİYATI
FİNAL ÖDEVİ
POSTMODERN TÜRK ROMANLARINDA
NEW AGE AKIMI
CİHAN ÇINKI
20260455 TDE/IV
OCAK, 2010
2
POSTMODERN TÜRK ROMANLARINDA
NEW AGE AKIMI
GİRİŞ
New Age (Yeni Çağ) olarak adlandırılan akım her Ģeyden önce sadece edebi bir akım
değildir. New Age, yankılarını edebiyatta da bulan; felsefi, mistik, metafizik ve dinsel
özellikleri olan yarı dinsel bir karakter de taĢıyan, çağ insanının çok yönlü bir „aydınlanma ve
kendini bulma‟ arayıĢıdır. Bu yönüyle New Age‟in çağdaĢ dünyada yalnızlaĢan bireyin kendi
ruhsal gerçekliğine yönelerek onu daha üst bir yapıda anlamlandırmaya dayalı inanç, felesefe
ve ritüellerin genel adı olduğunu söyleyebiliriz. Akım hakkında aĢağıda yapılan tanım
toparlayıcı bir niteliktedir:
“New age, ruhsal konulara iliĢkin bireysel eklektik yaklaĢımla nitelendirilen
çağdaĢ batı kültüründe, yirminci yüzyıl sonlarında ortaya çıkan ve sınırları ve alt
gruplarıyla geniĢ bir uygulama ve inanç alanına iĢaret eden ve alternatif ruhsal
hareketlerin üst baĢlığı ve türsel (generic) bir terimdir. Herhangi bir değiĢmez, mutlak
kutsal metin, dini kurum ve din adamları hiyerarĢisinden uzak olduğundan din
sosyolojisinde, New Age'in geleneksel din ile arasındaki farkı ortaya koymak için
akademik literatürde New Age'e, yarı dini (quasi-religion) veya dinleyici/izleyici kültü
(audience cult) ve kült çevresi/ortamı (cultic mileu) Ģeklinde tanımlar getirilmiĢtir.
Hareket daha çok uzman yayınevleri, müzik dükkânları ve fuarlarda ve internet gibi
ağlarda (networks) görünürlük kazanmaktadır.”*
Yukarıdaki tanımdan da anlaĢılabileceği gibi New Age yarı-dini bir karaktere sahiptir.
Klasik dinlere ait mistik söylem ve ritüellerden de beslenmesine rağmen onlardan daha esnek
ve bireyin kendisine ait bir yapı arz etmesi nedeniyle ayrılır. Modernist dönemin aklı bilim ve
düĢüncenin eksenine yerleĢtirdiği, neden-sonuç iliĢkisine dayalı pozitivist felsefenin yeni
bilimsel (quantum fiziği, belirsizlik felsefesi vb.) teori ve buluĢlarla aĢılması evrende mutlak
bir doğrunun olmadığı, olamayacağı; yalnızca göreli gerçekliklerden bahsedileceği yönünde
bir algının yerleĢmesine neden oldu. New Age iĢte tam da postmodernist felsefenin oluĢum
zemini üzerinde; modernizmin, insanın ruhsal ve duygusal özellik ve ihtiyaçlarını görmezden
gelen ya da baĢka bir deyiĢle ikinci plana iten, mekanik anlayıĢına verilmiĢ bir tepki sonucu
olarak 80ler Amerikası‟nda ortaya çıkmıĢ, Avrupa‟ya ve tüm dünyaya değiĢik biçimlerde
yayılmıĢtır.
“New Age, bilimde büyük atılımlar yapan ve aklı ile doğayı, giderek tüm evreni
dize getireceği yolunda düĢler kurarken, üstünde yaĢadığı gezegeni barınılmaz kılan
*VĠKĠPEDĠ, New Age Sayfası. (tr.wikipedia.org)
3
insanoğlunun kendi kendisiyle hesaplaĢtığı bir dönemin bilincidir. Ayırdına varmaksızın,
değer ölçütlerini maddenin tutsağı durumuna getiren insan, yüzyıl sonuna doğru daha yüce
renkler taĢıyan aĢkın/mistik/kozmik bir değerler sisteminin arayıĢına girer. New Age
hareketinin öncülerinden Marilyn Ferguson, „daha yüksek bir gerçekliğin doğrudan
yaĢama geçirilmesi‟ diye tanımlar Yeni Çağ duygusunu.Ona göre bu, insanın ruhsal
geliĢiminde yeni bir aĢamadır; bir tür evrimdir; gerçek insanın doğuĢunun
baĢlangıcıdır.”(Ecevit 2001: 210)
Hareketin öncülerinden Mariyln Ferguson “daha yüksek bir gerçekliğin doğrudan
yaĢama geçirilmesi”, ( Ecevit 2001) olarak tanımlarken New Age‟i; doğa bilimci Fritjof
Capra, onun bilim ve mistisizm arasında köprü niteliğine gönderme yaparak “mistik sezgi ve
bilimsel analiz arasında dinamik bir oyun”u (Ecevit 2002: 211-212) gerektirdiğinden söz eder.
New Age gerçekten çağdaĢ bilimsel teorilerden beslenir, özellikle quantum fiziğinden yola
çıkarak farklı enerji merkezlerinden bahseder. Ġnsanoğlunun mistik serüveni akımda kendisine
bilimin hemen yanıbaĢında yer bulur. Eski Uzakdoğu felsefeleri, Budizm, tasavvuf, batı
ezoterizmi ve Ģamanizm; fizik teorileri, psikoloji terimleri, felsefe ve bilim New Age‟in
içerisinde koĢutluk gösterir. New Age‟in, kiĢisel geliĢim doktrinleri, meditasyon, telepati,
parapsikoloji; kayıp uygarlıklar, Ģifreler, evrene ve insana dair büyük sırlar; gizem kültleri,
spiritüalism, fal ve astroloji; hakikate ulaĢma, asıl gerçeği keĢfetme, mistisizm gibi birçok
öğenin iç içe geçtiği; kendine özgü hayli esnek ritüel ve inanıĢ biçimlerine sahip; oldukça
renkli ve bir o kadar da eklektik bir yapı arz eden popülist felsefe ve inanç eğilimlerinin genel
adı olduğunu söyleyebiliriz.
POSTMODERNİZM, NEW AGE VE EDEBİYAT
New Age, birbirine yakın ya da karĢıt duran birçok öğeyi kendi içinde barındıran
yapısı itibariyle postmodernizmin çoğulculuk ilkesiyle yakın iliĢki içindedir. Dahası New Age
de modernist anlayıĢın bireyin ruhsallığına karĢı duyarsız bakıĢ açısına bir tepki olarak ortaya
çıkmıĢ ve kendini bir alternatif olarak üretirken postmodern teoriye yaslanmıĢtır.
“New Age, son birkaç yüzyılın rasyonalist/determinist dünya görüĢünün
karĢısında yer alır; yürürlükteki mekanik paradigmaya duygu/mistisizm/aĢkınlık katmak
ister; bilimi, Uzakdoğu felsefeleriyle harmanlar. Postmodernizmin çoğulculuğu; 18.
yüzyılın aydınlanmacı bilincinin birbirinden kesin sınırlarla ayırdığı, karĢıt uçlardaki iki
kültürel alanı, bilim ve mistisizmi, bir araya getirme çabası olarak ortaya çıkar New
Age‟de.”(Ecevit 2001: 210- 211)
Postmodern edebiyat ve New Age arasındaki bağlaĢıklıklar da aynı derece de
zengindir. Özellikle son dönemde yazılan popülist içerikli postmodern romanlarda New Age
unsurları önemli bir yer tutar. Edebiyatımıza bu eğilim ilk olarak Batı kaynaklı çeviri
romanlarla girmiĢtir. Paulo Coelho‟nun Simyacı‟sı, Susanno Tamorro‟nun Yüreğinin
Götürdüğü Yere Git’i, Robin S.Sharma'nın Ferrarisini Satan Bilge‟si, Robert M.Sprig‟in
Zen ve Motorsiklet Bakım Sanatı, Ursula K.Le Guen‟in bazı romanları, Rhonda Byren‟in
The Secret, akımın önde gelen, batı kaynaklı bestseller listelerinde baĢlarda yer alan popüler
örnekleri olarak karĢımıza çıkar.
4
Felsefe tarihine yönelik postmodern bir anlatı olarak karĢımıza çıkan Jostein
Goarder‟in Sofie’nin Dünyası’nda, günümüzün çok satan polisiye- yazarlarından Dan
Drown‟un Da Vinci Şifresi, Kayıp Sembol gibi romanlarında, Adam Fover‟in
Olasılıksız‟ında, ve birçok değiĢik türde batı tandanslı popüler anlatıda New Age‟in izlerini
bulmak mümkündür.
Postmodern Türk edebiyatında, akımın etki ve yansımalarının sınırlarını kesin
çizgilerle belirlemek pek mümkün değildir Öncelikle New Age ülkemizde yeni bir akımdır.
Akım henüz kendini kolay okunan inceleme ve araĢtırmalarla, teorik eserlerle ifade
etmektedir. BaĢka bir deyiĢle, akıma dolaysız bir Ģekilde angaje olmuĢ (New Age‟in
yapısından kaynaklanan esnekliği ve dağınıklığı göz önünde bulundurulduğunda burada
nerede ve nereye, ne Ģekilde bir angaje olama durumundan söz edildiği de tartıĢmalıdır)
metinlerin roman türüne dahil olanları azdır. Ancak popüler ve genel bir anlayıĢ/dünya görüĢü
olarak karĢımıza çıkan New Age‟in edebiyatımızda roman türünde verilen eserlerdeki
etkilerinden bahsetmek; akımın bu bakıĢ açısıyla izini sürmek mümkündür†
Postmodern Türk romanlarında New Age akımının izlerini sürerken, metin
yazarlarının bilinçli ya da bilinçsiz bir Ģekilde akımın bazı izlek ve motiflerini kullandıklarını
görmekteyiz. New Age etkisinin, bu çalıĢmanın pek de geniĢ olmayan sınırları içerisinde ele
alınmaya çalıĢılan tüm anlatılarda aynı oran ve Ģekilde gerçekleĢmediğini söylemek
mümkündür. Bazı eserler içerik, konu ve üslup açısında akımla daha yakın bağdaĢıklıklar
kurarken, bazı yazarlar akımın kimi özelliklerini anlatılarında bir tür motif zenginliği olarak
uygulamaktadır. Bazı anlatılarda ise anlatıyı güçlendirme ve okuyucuda merak öğesini
uyandırma amaçlı New Age etkileĢimleri yakalamak mümkündür. KuĢkusuz bu tip
etkileĢimlerin yalınkat olmayıĢı ve değiĢen oranlarda anlatıda bir tür motif zenginliği ve
renklilik olarak yer alması, postmodern anlatıların çokkatmanlı yapılarıyla örtüĢür. Bu sonuç
postmodern bakıĢ açısının temel ilkelerinden olan „çoğulculuk‟la yakından ilintilidir.
“Çoğulculuk = „farklılığı çoğaltmaktır‟. Bu bakıĢ açısı, aynı zamanda,
modernizmin, „tek kültürü temel alan‟ anlayıĢına karĢı geliĢen bir tavrın
ifadesidir.”(Yalçın-Çelik 2005: 51)
“Ruh-madde, duygu-akıl, doğa-teknoloji, mistisizm-bilim, astroloji-astronomi,
vb. yüzyıl sonu postmodern yaĢam gerçeğinin „çoğulcu‟ yapısı içinde birlikte var
olurlar.”(Ecevit 2001: 209).
New Age ve postmodern olarak addettiğimiz Türk romanları arasındaki iliĢkiye de
postmodernizmin çoğulculuk ilkesi bağlamında yaklaĢmak ve bu tarz romanlarda farklı
estetik etkileĢimlerin belirli bir sentez kaygısı güdülmeksizin bir arada yer aldığını belirtmek
yerinde olacaktır.
ÇalıĢmada, yukarda da vurgulandığı gibi New Age akımının etkilerinin ele alınan tüm
romanlarda aynı düzey ve türde görülmediği için postmodern Türk romanları ve New Age
akımı arasındaki iliĢki üç ayrı kategoride ele alınmıĢtır. Böyle bir sınıflandırma yapılmadan
konuya yaklaĢım oldukça yüzeysel kalacaktır. Çünkü farklı tür ve estetik düzeylerde yazılmıĢ
†Yine de burada sınırları kesin olmayan, muğlak ve kaygan bir zeminden bahsettiğimiz aĢikardır. Zira,
ülkemizde konuyla ilgili akademik düzeyde yapılmıĢ araĢtırma ve inceleme, bu çalıĢmayı yaparken
baĢvurduğum Yıldız Ecevit‟in Metin Kaçan‟ın Fındık Sekiz adlı romanını değerlendiren değerli çalıĢması
dıĢında, yok denecek düzeydedir. Bu yüzden, postmodern Türk romanında New Age akımının etkilerini ortaya
koyarken yaptığım belirleme ve sınıflandırmaların; incelemede kullandığım yöntem ve ölçütlerin eksiklik
içermesi doğal karĢılanmalıdır.
5
eserlerin edebiyat dıĢı bir akımdan etkilenimleri aynı doğrultuda olmamaktadır. Bununla
birlikte özellikle ele alınan bazı romanlar itibariyle bu üç kategorinin sınırlarında tam bir
kesinlikten de söz edemeyiz. Kategorilerin kendi arasında da bazı geçiĢkenliklerin olması ise
ayrı bir gerçekliktir.BaĢka bir deyiĢle, bir kategoriye dahil edilen bir roman baĢka bir
kategorideki romanların özelliklerini de taĢıyabilir.Yine de anlatıdaki baskın türsel özellikler,
anlatının içerik ve üslubu, anlatının popülaritesi ve sanatsal düzeyi gibi kimi öğeler
sınıflandırmada anahtar iĢlevi görmektedir.
Ana hatları yukarda açıklanmaya çalıĢılan, postmodern Türk romanlarında New
Age‟in tezahürlerine iliĢkin oluĢturulan üç kategori Ģunlardır:
1) Kendini daha üst bir gerçeklikte var etme, asıl gerçekliğe ulaĢma; mistisizm ve tasavvuf
bağlamında arayıĢ romanları
2) Kadim el yazmaları, kayıp uygarlıklar, gizli tarikatlar ve komplo teorileri
3) Psikoloji, davranıĢ bilimleri; kiĢisel geliĢim ve mutluluk yolları
1) Kendini Daha Üst Bir Gerçeklikte Var Etme, Asıl Gerçekliğe
Ulaşma; Mistizm ve Tasavvuf Bağlamında Arayış Romanları
“You are excrement but you can change yourself into gold…”
Holy Mountain (1974), Alejandro Jodorowsky
“Sen pisliksin ama kendini altına dönüĢtürebilirsin”, böyle diyordu; psychodelic kültür
ve mistisizmi sürrealist bir estetikle iĢleyen kült sinema filmi Holy Mountain‟de (Kutsal Dağ),
mistik önder meczup hırsıza…
Ġnsanoğlu tarihin en eski dönemlerinden bu yana kendi varlığını sorguladı; Kainat ve
varoluĢla ilgili sorular sordu. Varlığını anlamlandırmayı, içinde yaĢadığı evrenle metafizik bir
boyutta bütünleĢmeyi; sonsuzluğu arzuladı. Ġnsanoğlu günümüzdeyse modernist bilim
anlayıĢının açıklamakta yetersiz ve biraz da duyarsız kaldığı bu sorunlara, modernizmin
tekilci, determinist; maddeyi ve duyuları temel alan yaklaĢımına karĢı bir tepki olarak;
yaĢadığı manevi bunalıma çözüm arayıĢı içine girerek farklı düĢünceler geliĢtirmeye baĢladı.
Ruhsal aydınlanmayı, mutlak huzuru ararken eski mistik öğretileri, insanoğlunun tarih
içerisinde oluĢturduğu aydınlanma ve arınma yollarını yeniden keĢfetti. Budizm, zen dini,
ġintoizm, Konfüçyüs; Hıristiyan çileciliği, Ġslam tasavvufu; ġamanizm; ezoterizm ve bunlara
benzeyen kadim öğretiler yeni bilimsel teori ve kozmik geliĢmelerle birlikte yorumlanarak
ebedi huzur amaçlandı. ĠĢe New Age tüm bu arayıĢların ortak bir ifadesi olarak doğdu.
6
AnlaĢılacağı gibi hakiki ve tam bir ruhsal aydınlanmaya eriĢme New Age‟in temel
çıkıĢ noktasıdır. Postmodern batı edebiyatı kiĢinin ruhsal aydınlanma ve kozmik bütünlüğe
ulaĢma serüvenine dair yazılmıĢ popüler romanlarla doludur. Paulo Coelho‟nun Simyacı‟sı,
Robin Sharma‟nın Ferrarisini Satan Bilgesi, M. Alexander‟ın M.2150‟si, gibi Batı
edebiyatında bu kategoriye sokabileceğimiz bir yığın popüler roman vardır. Genel olarak bu
tür romanlarda maddi bağlardan arınarak ruhsal aydınlanmaya ulaĢılacağı iĢenen ortak bir
izlektir.
Türk edebiyatında ise New Age akımının bu özelliğini gösteren romanlar, mistisizme
daha çok tasavvuf ilintisiyle bağlanmaktadır. Tasavvufi edebiyat geleneğinin ülkemizde
oldukça zengin oluĢu ve tasavvufun içerdiği mistik unsurların yoğunluğu; Mevlana, Yunus
Emre gibi büyük sufiler, Batınilik, kalenderilik, Hurufilik, gibi tarikat ve tasavvuf akımları
göz önüne alındığında postmodern edebiyatımızda mistik aydınlanma serüvenine dair örnek
veren roman yazarlarımızın bu kaynaktan beslenmesi gayet doğal bir durumdur. Tasavvuf bu
bağlamda yazarlarımıza zengin bir malzeme sağlamaktadır. Tabi bu, Türk romanlarında
sadece Ġslam felsefesi ve tasavvufun mistik içeriği oluĢturduğu anlamına gelmez. ġüphesiz
bizde de yabancı mistik öğretilerden etkilenmeler söz konusudur.
Bu kategoride verdiğimiz örnekler New Age akımının temel çıkıĢ noktası olarak kabul
ettiğimiz ruhsal aydınlanma ve kendini daha üst bir gerçeklikte yeniden var etme ilkesine
uygun olarak içerik, tavır ve üslup bakımından akıma daha yakın duran, onun temel özellik ve
motiflerini içeren romanlardır. Bu tarz romanlarda mistik aydınlanma ve kurtuluĢa ulaĢmak
için sürekli bir arayıĢ durumu içerisinde olma ortak bir izlek olarak kendini göstermektedir.
Anlatı baĢ kiĢilerinin sonsuz mistik refaha ulaĢmak için arayıĢlarında devamlı „yolda‟ olma
durumu ve „yolculuk‟ motifinin ele aldığımız eserlerde ortak bir özellik olarak yinelenmesi
dikkat çekicidir.‟Yolda‟ olma arayıĢın henüz bitmediğini göstermesi ve mistik aydınlanma
arayıĢında gösterilen çaba ve isteği gösteren simgesel bir anlatımdır aynı zamanda. Yolculuk
içerisinde gidilen yol aynı zamanda mistik aydınlanma arayıĢında elde edilen bir aĢama
görünümündedir. Tabi mistisizmin özüne uygun bir Ģekilde, ne yol ne yolculuk ne de arayıĢ
bir nihayete sahiptir.Bu yönleriyle yol ve yolculuk New Age tarzı arayıĢ romanlarının
değiĢmez motifleri görünümündedir.
Aynı zamanda bölümün baĢındaki alıntıda olduğu gibi bu anlatıların baĢ kiĢilerinde bir
dönüĢüm artık kaçınılmaz bir gereksinim halini alır; maddi dünyanın içerisinde kirlenmiĢ kiĢi
bir arınma gereksinimindedir. Buna paralel olarak kiĢide bir eksiklik, ereksizlikten doğan
tamamlanmamıĢlık hissi de bu tarz anlatıların yaygın motiflerindendir. Ele aldığımız eserler
arasında özellikle „Fındık Sekiz’ ve „Pinhan‟da kirlenmiĢlik hissi, bundan doğan arınma
ihtiyacı motifleri anlatıda önemli yer tutar. Tabi bu dönüĢüm ve arınma kiĢinin tek baĢına
baĢarabileceği, elde edebileceği bir kazanım değildir. Mutlaka bir mürĢidin, yol göstericinin
(daha popülist bir içerikle yazılmıĢ anlatılarda bu kiĢi „guru‟ ya da bir tür yaĢam koçudur)
yardım etmesi gerekir.Zira kahramanlarımızın mistik arınma yolculukları maddi dünyanın
engelleriyle doludur.Unutmadan tekke ve tasavvuf kültüründe de bir mürĢid ya da Ģeyhe
bağlanılmadan „hidayet‟e ermenin, „insan-ı kamil‟ olmanın nerdeyse olanaksız olduğunu
belirtmekte fayda var.
Bu kategoride ele aldığımız romanlarda genel olarak postmodern edebiyatın çok
katmanlılık-çoğulculuk, metinler arasılık, üstkurmaca gibi temel özelliklerine rastlamak
mümkündür. Ayrıca bazılarının oldukça popüler anlatılar olmasına karĢın eserlerde, edebi
açıdan genel olarak önemli bir yetkinlik ve ciddi bir sanatsal seviye göze çarpmaktadır. Bu
7
durum bize popülarite ve edebiyat arasında her zaman derin bir uçurum olmayabileceğini
göstermesi açısından ilgi çekicidir.
Metin Kaçan, Fındık Sekiz
Metin Kaçan‟ın ikinci romanı Fındık Sekiz, Türk edebiyatında New Age akımında
roman türünde verilmiĢ ilk eser sayılmaktadır. (bkz. Ecevit: 2001 ). Fındık Sekiz de yazarın
ilk romanı Ağır Roman gibi Beyoğlu ve çevresini anlatır. Fakat bu kez yazar, yarı-aydın bir
tipoloji ve onların dünyasal zevklere dayalı yaĢantılarını, Ağır Roman‟da görmeye alıĢık
olduğumuz sert ve bıçkın bir dille, argonun da olanaklarından faydalanarak eleĢtirmektedir.
Ağır Roman’da „maddi hazzı temel ilke edinmiĢ bir alt-kültür‟ cemaatini içerden ve
olumlayıcı bir tavırla anlatan yazar, Fındık Sekiz‟de maddi zevk ve ihtiraslarından arınarak
tanrısal varlıkla bütünleĢmeyi arzulamakta; mistik aydınlanmanın yollarını aramaktadır. Bu
arayıĢ Ģüphesiz New Age anlatılarında görmeye alıĢtığımız bir izlektir.
“Tüm New anlatılarının ortak paydasını oluĢturan aydınlığa/kurtuluĢa giden yol,
bu metnin de ana izleğidir.”(Ecevit 2001: 220)
Bir iftira sonucu bir süre hapiste kalan Meto dıĢarı çıktığında; eski çevresiyle
(Beyoğlu‟nun her türlü hazzı, dünyasal zevki ilke edinmiĢ; hiçbir ilahi varlığa inanmayan,
böyle değerleri küçük gören yarı-aydın, bohem kiĢileri) artık uyuĢmadığının farkına varır. O
artık bir arayıĢ içindedir. DeğiĢmek, varlığına bir anlam katmak ister. Bir gün Fahri baba
adında romanda bir tür mistik mürĢit olarak tanıtılan kiĢiyle tanıĢarak onun önderliğinde
Anadolu‟nun tozlu yollarında otomobille bu arayıĢını somutlaĢtırır. ĠĢte Fındık Sekiz,
Beyoğlu‟nun maddi zevklere dayalı yaĢam tarzı ve kendi iç dünyasında hissettiği ruhsal
aydınlanma arayıĢı içerisinde bocalayan, dönüĢümün eĢiğindeki Meto‟nun anlatısıdır.
Meto‟nun otomobiliyle yollarda yaptığı bu yolculuk aslında kendi iç dünyasında yaptığı
aydınlanma yolculuğunun bir ifadesidir. Ayrıca bu tür New Age anlatılarında yolculuk önemli
ve sık kullanılan bir motiftir. Hatta tasavvuf kültüründe de derviĢlerin çoğu aynı zamanda
seyyah yani yolcudur, Ģehir Ģehir, köy köy dolaĢarak ilahi varlıkla bütünleĢmeye çalıĢırlar.
Roman Ġslam mistisizminin unsurlarıyla bezelidir. Nefs-i emmare romanda sıkça
geçen bir terimdir. Bu durum insanın nefsinin isteklerine ve tutkularına boyun eğmesidir.
Meto eğer dönüĢmek istiyorsa öncelikle nefs-i emmareden ve nefs-i emmarenin
boyunduruğunda yaĢayan çevresinden kurtulmalıdır. Emmarenin boyunduruğu altında
yaĢayan insanlar, özellikle aydın kesim sert bir yergiyle betimlenir:
“Allah, kul, kavim gibi sözcüklerle kutsal kitap dilini çağrıĢtıran eleĢtiri tümceleri
dünyasal zevklerin sarmalındaki insanları anlatırken tümüyle mistik bir tona
bürünür:”emmare”dir. (bk. Fs.38, 47) tüm bunların nedeni. Emmare ise, insanları fenalığa,
günaha zorlayan nefistir, istektir. “Emarenin peĢinden giden, sadece onun için yaĢayan
sürüngenler, insanlık mertebesine ulaĢmak için tek bir kitap, tek bir sure, tek bir ayet
bilmeyen beyinsizler, Ģeytanın yoldan çıkarttığı entelektüel grup”(FS.25) türünden
tümcelerde anlatıcı, artık farklı bir bilincin sözcülüğünü yaptığı anlaĢılan yazarlarla
örtüĢür.” (Ecevit 2001: 216)
Fındık Sekiz’de Ağır Roman‟da olduğu gibi yine uyuĢturucu ve ona dayalı
psychodelic kültür karĢımıza çıkmaktadır. UyuĢturucu, Beyoğlu‟nun entelektüel kesiminde
maddi dünyaya ait basit bir zevk aracıyken, Meto‟da ilahi sırların ve gizemin kapılarını açan
8
bir anahtar olarak ele alınmaktadır romanda. Vecde ve transı sağlayan bir unsurdur.
Cinsellikse olumsuzlanan bir özellik olarak karĢımıza çıkmaktadır; çünkü kiĢiyi ilahi aĢktan
uzaklaĢtırıcı bir etkiye sahiptir.
Majik güçler, kozmik dünya görüĢleri, enerji merkezleri gibi anlatıda yer alan
kavramlarla yazar New Age terminolojisini romanında kullanır. Yalnız, bu terminoloji
postmodern anlayıĢa koĢut olarak çoğulcu bir Ģekilde Ġslam Mistisizminin kavram ve
değerleriyle yoğrulur.
Fındık Sekiz kısacası New Age akımının temel özelliklerini postmodern bir anlayıĢla
ele alır. Bu roman Postmodern roman anlayıĢının çoğulculuk, metinlerarasılık ve üstkurmaca
gibi temel özelliklerini de bünyesinde taĢımaktadır. Edebiyatımızda bu tür romanlara verilmiĢ
ilk örnek olması bakımından avangard bir yönü de vardır:
“Tarihsel bağlamda Fındık Sekiz‟in Türk Edebiyatı açısından önemi, Ġslam
mistisizmini postmodern biçim/kurgu ögeleriyle bütünleĢtirerek vermesidir. Bu açıdan
bakıldığında, türünün ilk örneğidir „Fındık Sekiz‟.” (Ecevit 2001: 233)
Ayrıca yoğun argo kullanımı ve romanda anlatılan yaĢantılar açısında yazarın Ağır
Roman‟da daha yakın durduğu Yer Altı Edebiyatından özellikle üslup ve dil kullanımı
yönünden esintiler taĢır.Yıldız Ecevit‟in yaptığı Ģu saptama Fındık Sekiz hakkında toparlayıcı
bir niteliktedir:
“Mistik düzlemde bir ontolojik metin, bir Bildungs-roman –
geliĢme/eğitim/oluĢum romanı-, bir –ilahi- aĢkromanı ve aydınlığa giden yolu anlatan
New Age tarzı bir kurtuluĢ romanıdır „Fındık Sekiz‟ .” (Ecevit:2001: 236)
Elif Şafak, Pinhan
Romanda, eserle aynı adı taĢıyan anlatı baĢkiĢisinin kendi varlığının özünü bulma/
kendi hikâyesini yaĢama serüveninde yaĢadığı fiziksel ve ruhsal değiĢimleri anlatılmaktadır.
Pinhan, sıra dıĢı bir özellikle dünyaya gelmiĢ bir çocuktur; çift cinsiyetlidir. Bu fiziksel
özelliğinin utancı içindedir. Bir gün Dürri baba adlı roman kiĢisiyle karĢılaĢan Pinhan onun
manevi özelliklerinden etkilenir ve onun tekkesine yerleĢir. Böylece Pinhan sıra dıĢı bir
dünyaya ve mistik bir aydınlanma sürecine girmiĢ olur. Bu dünyada hem çeĢitli maceralar
yaĢayacak hem de kendi varlığının özünü bulmaya çalıĢacaktır.
Dürri Baba tekkedeki müritlerini aydınlatan bir mürĢid görünümündedir. Ġslam
heterodoksisi özellkleri taĢıyan bir mistik tarikat görünümlü bu tekkede yaĢayan herkesin
hayal ve hafızaya dayalı bir dünyası vardır. Tekkede ruz-ı muhabbet günleri düzenlenir,
herkes kendi hikayesini anlatır ve hikayelerin fallarına bakılır bu günlerde.
Roman, fiziksel bir sıra dıĢılıkla dünyaya gelmiĢ bir çocuğun kendini ve hakikatı
bulma arayıĢını mistik ve masalsı bir üslupla anlatmaktadır. Eser Ġslam tasavvufu ve
terimleriyle yoğrulmuĢtur. Anlatı Pinhan‟ın arayıĢlarını, onun mistik aydınlanma sürecini ve
bu yönde yaĢadığı dönüĢümleri ele almaktadır.
Pinhan‟ın anlatı içerisinde çift cinsiyetlilikten kurtuluĢu, aĢkı bulması gibi özellikler
Ġslam tasavvufunda kesretten vahdete geçme, ilahi aĢk gibi kavramların metaforu gibidir.
9
Romanda simgesel anlatım özellikleri yoğun olarak kullanılmaktadır. Romanın dört bölümden
oluĢması bile „anasır-ı erbaa‟ya anıĢtırmadır. 4, 7 gibi tasavvufa ait mistik rakamlar sıkça
kullanılır.Harfler de buna benzer bir Ģekilde kullanım ve anıĢtırmalarla anlatıda yer alır:
“Akrep Arif Mahallesi‟nin dört kapısı vardır ve bu kapıların üzerinde birer harf
vardır. Bu harfler „elif, ze, mim ve cim‟ harfleridir. Harflerden anlamlı bir sözcük
kurmaya çalıĢırsak „mecaz‟ sözcüğünü elde ederiz ki, gerçeğin zıddı anlamıyla romanın
dünyasını ifade etmesi bakımından anlamlıdır.” (Namlı 2007: 1216)
KuĢkusuz bu, eserin taĢıdığı postmodern kurgu teknikleriyle de yakından ilgilidir.
Zaten Pinhan, postmodern romanın bütün özellklerini içinde barındıran karnavalvari bir yapı
sergilemektedir.
Pinhan‟ın, tasavvufi bir arkaplana yaslanarak kurgulanmıĢ masalsı bir atmosfer ve
Ģiirsel anlatım özellikleri yanında mistik unsurları yoğun olarak barındıran bir tür
arayıĢ/aydınlanma romanı olduğunu söyleyebiliriz. Bilindiği gibi arayıĢ ve aydınlanma New
Age anlatılarının en temel izlekleri konumundadır. Son olarak yazarın son romanı AĢk‟ı da
gerek konusu gerek de biçem özellikleri itibariyle bu kategoriye sokmanın mümkün olduğunu
söyleyebiliriz.
İhsan Oktay Anar, Suskunlar
Ġhsan Oktay Anar‟ın Suskunlar‟ı yazarın diğer eserleri gibi oldukça değiĢik kurgu
oyunlarıyla örülmüĢ anlatı tekniğiyle postmodern bir tarih romanıdır. Anlatıda musiki, tarih,
mistisizm iç içe geçmiĢ bir Ģekilde yer yer ironik bir dille yer edinmektedir. Buna paralel
olarak eser musiki, tasavvuf ve Mevleviliğe iliĢkin kavramlar da içeriyor.
Romanın baĢ karakteri olarak ele alabileceğimiz Udi Davut adlı gencin çözmesi
gereken üç sorun vardır:
Birinci görevi, yürek paralayan hüzzam eserin kemençesinden dökülmeye
baĢlamasıyla, aĢk acısı çeken PaĢa hazretlerinin genç yeğeninin son nefesini vermesine neden
olan babası Veysel‟i atıldığı zindandan kurtarmak. Ġkinci görevi cimriliğiyle nam salmıĢ
dedesi Kalın Musa‟nın, oğlunu kurtarmak için ödemesi gereken altınlarından ayrılamadığı
için geçirdiği felci iyileĢtirmek. Üçüncü ve en önemli sorunu da, can-ı cananı, biricik aĢkı,
yüzünü sadece bir kez görebildiği güzeller güzeli Nevâ‟ya musallat olan hayaletten sevdiği
kızı kurtarmak.
Anlatıda Fındık Sekiz ve Pinhan‟daki kadar belirgin bir kendini arayıĢ izleği olmasa
da masalsı bir nitelik olarak görev verme ve o görevi yerine getirme izleğinin ir tür „kendini
arayıĢ‟a dönüĢtüğü söylenebilir. Ayrıca anlatıda, tasavvuf, Mevlevilik; Ģeytan ve Tanrı; Hz Ġsa
ve Doğu mistisizmi anlatıda sıkça gönderme yapılan değerler olarak karĢımıza çıkar.Bu
yönleriyle eser tasavvufi kendini arayıĢ anlatılarıyla etkileĢim içerisinde olan bir içerik
yapısına sahiptir, diyebiliriz.
Serdar Özkan, Kayıp Gül
10
Serdar Özkan‟ın ikinci romanı Kayıp Gül kiĢinin kedini keĢfetme serüveni üzerine
yazılmıĢ bir bestseller. Postmodernizmin çoğulcu yapısı eserde önemli bir yer tutuyor. Türk
kültürü, Yunan mitolojisi, Yunus Emre; William Blake ve Sokrates; doğu mistisizmi ve Batı
felsefesi; Küçük Prens, Meryem Ana ve Nasrettin Hoca eserin içerik yapısın süsleyen değerler
olarak karĢımıza çıkıyor. Gerçek dünya ve kurmaca, modern hayat ve metafizik anlatının çok
katmanlı yapısında iç içe geçiyor.
Kayıp Gül, ikiz kardeĢini aramak için Ġstanbul‟a gelen Amerikalı Diana‟nın kendini
yeniden keĢfetme sürecini ve bu süreçte yaĢadığı olayları anlatıyor. Kayıp Gül‟de de New
Age tarzı anlatılarda görmeye alıĢık olduğumuz yol ve yolculuk motifi yabancı bir roman baĢ
kiĢisi üzerinden anlatıda önemli bir yer tutuyor.
Mistik bir arayıĢ anlatısı olarak da değerlendirebilecek Kayıp Gül evrensel değerlere
ve çok kültürlülüğün önemi üzerine insancıl mesajlar da içermektedir. Eserin yabancı
ülkelerde de okunduğunu ve birçok dile çevrildiğini belirtmekte fayda var.
2) Kayıp Uygarlıklar, Kadim El Yazmaları, Gizli Tarikatlar ve
Komplo Teorileri
“Bir gün bir kitap okudum bütün hayatım değişti”
Orhan Pamuk, Yeni Hayat
Gizemli tarikatlar, kadim sırlar, gizli güçler, büyülü harap tapınaklar, kutsal bilgiler,
komplo teorileri… Bunlar, insanı kendine çeken, merakını arttıran ve tahayyülünü harekete
geçiren büyülü sözcüklerdir. Mısır piramitlerini uzaylıların yaptığına, kayıp mu uygarlığının
çocukları olduğumuza ya da dünyayı kapalı kapılar ardında gizli bir tarikatın yönettiğine belki
gülüp geçeriz ama yine de akılımıza „ acaba mı ?‟ diye sormaktan alıkoyamaz, kendimizi
çocuksu bir merak ve keĢif duygusuyla sayfaları ard arda çevirirken buluruz.
Bu kategorideki romanlar iĢte bu tür konuları ele alan anlatılardır. Mistik sır öğretileri,
gizem kült ve tarikatlarının ve bunların dünya siyasetindeki rolü gibi komplo teorileri vb. gibi
konu ve motiflerin edebiyat eserlerinde, özellikle belirli bir olay örgüsüne sahip romanlarda
kullanımı okuyucuda merak öğesini doruğa çıkarmakta, onda bir tür keĢif duygusu
uyandırmakta ve anlatıya sürükleyici bir nitelik katmaktadır.
New Age akımına iliĢkin bilgi verirken ortaya koyduğumuz gibi kiĢinin kendisi ve
dünya hakkındaki bilinmezleri bu tür mistik sırlar, gizem kültleri ve komplo teorileriyle
açıklaması akımın en belirgin özelliğidir Akımın mistisizm ve bilimi uzlaĢtırmaya dayalı
temel özelliğine koĢutluk içeren bir Ģekilde bu tür öğeler bilimsel teori ve disiplinlerle iç içe
geçmiĢ bir Ģekilde New Age‟de karakteristik bir özellik olarak sıklıkla yer alır. New Age
11
inanıĢına dayalı inanç kült ve topluluklarını incelediğimizde aynı zamanda bir inanç ögesi
olarak benimsenen benzer teoriler göze çarpar.
Ġngiliz arkeolog James Churchward‟ın 1926‟da yazdığı „Kayıp Kıta Mu: İnsanın
Anavatanı‟ kitabıyla kadim Atlantis efsanesine yeni bir halka eklenir; aynı zamanda kayıp
uygarlık kuramı bilimsel bir etiketle desteklenmiĢ olur.Tabi daha önceleri ve sonraları
özellikle batı edebiyatında bu tür konuları ele alan edebi anlatılar vardır.Jules Verne‟in
kitaplarında, özellikle „Dünyanın Merkezine Yolculuk‟ta bu görüĢler bilim kurgu türünün
sınırları içerisinde iĢlenir.
Günümüzde ise postmodern edebiyat anlatılarında bu tür öğelere sıklıkla
baĢvurulmaktadır. Özellikle Batı Edebiyatı bu türde verilmiĢ çok satan popüler romanlarla
doludur. Dan Brown‟un Da Vinci Şifresi ve diğer romanları, Jean Cristopher Grange‟ın Taş
Meclis‟i, Wilbur Smith‟in 11. Yazıt’ı bunlara verilecek en yaygın popüler örnekler
arasındadır.
Bu tür romanlar daha çok polisiye, gerilim tarzında yazılmıĢ anlatılardır. Bazılarında
ise bu unsurlar bir izlek olarak anlatının omurgasını oluĢturur niteliktedir. New Age‟in
özellikle gizli öğretiler, sırlar, esrarengiz tarikatlar; parapsikolojik güçler, telepati ve bilim
kurgu romanlarında daha çok ufo ve uzaylılarla ilgili olan unsurları bu anlatılarda olay
örgüsünde merak ögesini sır ve gizem düğümüyle artırarak sürükleyiciliği sağlayan; gerilimi
artıran unsurlar olarak birer motif zenginliği biçiminde kullanılmaktadır.Bu tür unsurlar bazı
postmodern yazarlarda örneğin Türk edebiyatında Orhan Pamuk‟ta, kurmacada oyun izleğine
koĢut olarak daha çok parodik bir üslupla da kullanılmaktadır.Orhan Pamuk‟un, Kara Kitap,
Yeni Hayat ve Kar romanlarında özellikle gizli tarikat ve örgütler ve komplo teorileriyle
ilgili bu unsurları parodik bir oyun öğesi olarak bu unsurlardan yaralandığını söyleyebiliriz.
Türk Edebiyatında bu tarzda roman yazımına verilen örnekler yeni olsa da okuyucu
tarafından gördüğü yoğun rağbet nedeniyle gün geçtikçe sayısı artan bir külliyatın oluĢtuğu
saptanabilir. Ele aldıkları konuların ilgi çekici olması, eserlerin herkesin anlayabileceği
popüler bir üslupla kaleme alınması ve günümüz sorunlarını oldukça farklı bir yönden ele
alması bu ilginin nedenleri olabilir.
Tevfik Yener, 7 Akbaba; Kıyametin Habercileri
Konusunu kadim sırlardan alan, tarihi motif ve göndermelere sıkça baĢvurulan
postmodern bir serüven romanı. Anlatı, olay örgüsündeki esrarengiz cinayetler,
kovalamacalarla polisiye gerilim romanlarını andıran özellikler sergiliyor. Romanda gizli sır
öğretileri, güçlü gizli tarikat ve gizem kültleri oldukça geniĢ bir yer tutmaktadır.
Rumelihisarı‟nda gömülü bir kubbede yazılı kıyamet tarihi, kıyametin sırrı, Fatih
Sultan Mehmed ve Naziler‟e ve oradan da günümüze kadar uzanan kıyametle ilgili sırlar,
kadim bir kitapta yazılı gizem bilgileri ve tüm bunların peĢinde olan, „büyük sır‟rı çözmeye
çalıĢan araĢtırmacı bir gazeteci romanın konusunu oluĢturuyor. Ayrıca aĢk da eserin konusunu
zenginleĢtiren bir içerik öğesi olarak anlatıda yer alıyor.
12
Ayhan Çorbacıoğlu, Atlantis’ten İstanbul’a; Kadim El Yazmalarının Peşinde
Kayıp uygarlıklar ve ezoterik öğretileri konu edinen bir roman. Bu kategorideki
eserlerin birçok özelliğini taĢıyan tipik bir örnek görünümü sergiliyor. Yazar efsanevi kayıp
uygarlık Atlantis‟i çıkıĢ noktası olarak almıĢ ve bunun üzerinden fantastik özellikler taĢıyan
bir öykü ortaya çıkarmıĢ. Anlatıda Atlantis ve Türk tarihi arasında bir bağlantı kurulmaktadır.
Romanın konusu Ģöyle:
Günümüzden on bin yıl önce, Atlantis‟e altın çağını yaĢatan doğanın gizli bilgi ve
güçlerinin yazılı olduğu kadim el yazmaları Aydınlık Güçler adındaki bir gizli tarikat
tarafından yüzyıllarca kutsal bir sandık içerisinde korunmuĢtur. Kıtanın yok olmasıyla
Uygurlara geçen bu el yazmaları Uygur döneminde Karanlık Güçler tarafından ele geçirilir.
Bin beĢ yüz yıl sonra Ġstanbul‟da ortaya çıkan sandığı ele geçirmek için Aydınlık Güçler ve
Karanlık Güçler Arasında kıyasıya bir savaĢ baĢlar.
Roman bu konuya parelel olarak içerik yapısında çeĢitli ezoterik öğretiler ve
tasavvuftan izler de taĢımaktadır.
Birol Ertan, Agarta- İlluminati Savaşı
Roman adından da anlaĢılacağı gibi Agarta efsanesi ve Ġlluminati tarikatını konu
edinmektedir.Budist metinlerde ve Orta Asya‟da yaygın olan efsaneye göre Agarta Atlantis
kıtasının yok olmasıyla bir grup gizli sırlara ve olağanüstü güçlere sahip ölümsüz olduğuna
inanılan Atlantis Uygarlığından kalma rahibin yer altında kurduğu düĢünülen gizli bir
uygarlık ya da tarikattır.Ġlluminati ise bazı komplo teorisyenlerince bugün Masonlukla devam
ettiği söylenen, köklerinin benzer teorisyenlerce Antik döneme hatta efsanevi Mu ve Atlantis
uygarlıklarına kadar gittiği iddia edilen bir sır ve gizem cemiyeti.
Romana göre dünyayı Ġlluminati adlı gizli örgüt yönetmektedir. Agarta ve illuminati
arasında yüzyıllardır süren bir savaĢ vardır ve bu savaĢ günümüzde çok ciddi bir boyut
kazanmıĢtır. Ayrıca Hitler de bu tür gizli tarikat ya da uygarlıkların bir tür inisiyesidir, onlar
tarafından güçlendirilmiĢ ve onlar tarafından mağlup olması sağlanmıĢtır. Ayrıca Hitler‟in
öldüğü kesin değildir. Ġlluminati örgütü kötücül emelleri nedeniyle dünyayı bir yıkıma
sürüklemek üzeredir. Ġyiliği temsil eden Agarta ve pozitif güçler Ġlluminati örgütüne karĢı
çıkmaktadır.
Konusundan da anlaĢılacağı gibi anlatı gizli tarikatlar, kayıp uygarlıklar üzerinden
ilerleyen tipik bir komplo teorisi serüveni görünümündedir. Anlatıda dünyanın içinde
bulunduğu durum, tanınmıĢ siyasi kiĢilikler bir gizem ve sır halesi içinde komplo teorileriyle
açıklanmaktadır.
Aydoğan Vatandaş, Kayıp Kitap Barnabas’ın Sırrı
Roman Ġncil‟in Aramice yazılmıĢ nüshası Barnabas Ġncili‟nin Hakkari‟de bir mağarada
köylüler tarafından yanlıĢlıkla bulunmasıyla baĢlıyor. Nüshayı köylülerin elinde gören bir
papaz bunun kayıp olan Barnabas Ġncili olduğunu anlıyor ve Türk bir profesörün yardımına
13
baĢvuruyor. Profesör konu üzerinde çalıĢmaya baĢladığında kitabın içerdiği „sır‟ nedeniyle
gizli yer altı tarikatlarının ve KGB, CIA gibi istihbarat örgütlerinin hedefi haline gelir. Çünkü
Barnabas Ġncil‟inde tüm dünyayı etki altına almayı sağlayabilecek bir sır yazılıdır. Bunu
öğrenen ve saklı kalmasını sağlayan bu güce sahip olacaktır.
Roman konusundan da anlaĢılacağı gibi bu kategoride örnek verdiğimiz diğer eserler
gibi „eski bir kitapta yazılı olan bir sır‟ ve bunu elde edenin sahip olacağı olağanüstü güç
izleği üzerine kurulmuĢtur. Anlatıda bu „sır‟rın elde edilmesine yönelik gizli tarikatlar,
istihbarat servisleri ve hatta terör örgütleri gibi çeĢitli grupların savaĢımı söz konusudur. Bu
bağlamda eserin polisiye casus romanlarına benzer bir yanının olduğunu söyleyebiliriz.
Güncel çatıĢma ve sorunların kadim sırlara dayalı komplo teorileriyle dillendirildiği
bir politik söylem bu romanda da karĢımıza çıkmaktadır.
3) Psikoloji, Davranış bilimleri; Kişisel Gelişim ve Mutluluk
Yolları
Bunlar daha çok; popülist bir üslupla okura aĢk, baĢarı ve mutluluğun anahtarlarını
vaad eden, kitabevlerinde en çok satan raflarında karĢımıza ilk çıkan, her kesimden okurun
rahatlıkla okuyabileceği ve anlayabileceği türden eserlerdir Bu tür kitaplar çağımız bireyinin
ruhsal ve yaĢamsal ihtiyaçlarını karĢılamada ona yardımcı olacağını iddia eden kılavuz
eserlerdir. Albenili, akılda kalıcı ve çarpıcı isimleri vardır. Aile, iĢ ve cinsel yaĢamda
mutluluk, toplumsal iliĢkilerde etkinlik ve verimlilik, hayatın her alanında baĢarıyı elde
etmenin yolları, kiĢisel geliĢim; çekim yasası ve bunu etkin bir Ģekilde yaĢama uygulayıp
kazanca dönüĢtürme; psiĢik deneyimler ve güçler, telepati; astroloji, tarot ve fal; meditasyon,
reikiki, yoga vb. gibi kavram, motif ve izlekler bu tarz eserlerin içerdiği ortak özelliklerdir.
Bu kitaplarda genel olarak okura kesin bir reçete sunulur, bunu uygulayarak istediklerini elde
edebileceği vurgulanır. Maneviyata yönelen ve kiĢiyi asıl özünden ve birincil gerçekliğinden
uzaklaĢtırdığı için tüm maddi bağlardan arınmaya dayalı, bizde derviĢane, batıda ise mistik
olarak adlandırılan öğretiler maddi dünyada baĢarı ve mutluluğun elde edilmesine yönelik bu
tarz kitaplarda teorik bir altyapı olarak kullanılmaktadır.
Bu tür kitaplar çoğunlukla inceleme-araĢtırma türünde yazılmıĢ; kılavuz kitap
niteliğindedir. Rhonda Byrne‟ın yazdığı „The Secret’ (Sır) adlı eser türün en çok öne
çıkanlarındandır ve en karakteristik örneklerindendir. Bizde de bu türde yazılan eserler
arasında romanlar pek çok değildir. Ama Secret tarzı kılavuz kitap niteliğinde olanların sayısı
bir hayli kabarık görünmektedir.Yalnız yine de birkaç roman bu kategorinin niteliklerine bazı
açılardan yakın görünmektedir.
Onlar Benim Kahramanım, Doğan Cüceloğlu
Sevgi, cesaret, sorumluluk duygusu gibi etmenlerle bireyin kiĢisel geliĢiminde mutluluğu
nasıl yakalayacağını bir ailenin hayatından yola çıkarak anlatıyor. Alçakgönülülük, hoĢgörü
14
ve sevgi gibi değerlerle kiĢinin hem mutluluğu elde edeceği hem de kendisiyle barıĢık, kiĢisel
bütünlük içerisinde yaĢayarak topluma hizmet edeceği romanda okura iletilmeye çalıĢılan
mesajlardır.
Roman içeriğinden de anlaĢılacağı gibi bireyin hayatta mutluluğu nasıl yakalayacağı
üzerinde duran, okura bu yönde reçeteler sunan popülist bir anlatıdır. Bu yönüyle kiĢisel
geliĢim kitaplarına roman türünde verilmiĢ bir örnektir. Ayrıca psikoloji ile de yakından
iliĢkilidir.
Miyase’nin Kuzuları, Üstün Dökmen
Ġnsan iliĢkilerini bireyin psikolojik sorunlarını ve çağdaĢ dünyada yaĢadığımız
iletiĢimsizlik sorunlarını hayvanlar dünyasına uyarlayarak iĢleyen alegorik bir anlatı. Roman
bireyler arasında daha sağlıklı ve etkili bir iletiĢimin nasıl kurulabileceği üzerinde duruyor.
Toplumsal psikoloji ve davranıĢ bilimleriyle ilintili bir kiĢisel geliĢim anlatısı. Ele aldığı
sorunları „hayvanlar alemi‟ alegorisiyle iĢlemesi anlatıda masalsı bir özellik olarak öne
çıkmaktadır.
19, Hakan Karahan
Aikido ustası, eski yönetici; güvenlik Ģirketi sahibi roman kiĢisinin psiĢik geliĢim
yolculuğunu polisiye bir olay örgüsü eĢliğinde anlatıyor. Aikido bağlantısıyla Uzakdoğu
felsefeleri eserde iĢlenen bir motif olarak görülüyor.
SONUÇ
Postmodern Türk romanlarında New Age etkisinin ele alınmaya çalıĢıldığı bu çalıĢma
birçok yönüyle daha geniĢ bir bağlamda ele alınacak bir konuya iliĢkin bir giriĢ niteliği
taĢımaktadır. Bir akım ve dünya görüĢü, hatta kimilerine göre bir din olan New Age dünya
edebiyatını ve edebiyatımızı etkilemeye devam etmektedir.
Bu mütevazi çalıĢmada New Age ve çağdaĢ postmodern romanlarımız arasında
meydana gelen etkileĢim, akımın bazı temel özelliklerinin anlatılardaki görüngülerinden yola
çıkılarak belirlenmeye ve bu belirlemeyle birlikte akımın etkilerinin bir çeĢit kategorizasyon
denemesiyle örnek olarak seçilen romanlara uyarlanması yöntemi izlenmiĢtir. Çünkü oldukça
geniĢ bir alana yayılan, karmaĢık ve eklektik bir yapı sergileyen New Age anlayıĢı edebiyat
eserlerini değiĢik yönlerden etkilemektedir. Aynı Ģekilde Edebiyat ve New Age arasındaki
iliĢki ortaya konurken de belirtildiği gibi; gerek romanların değiĢik türler ve konularda
yazılmıĢ olması, gerekse estetik düzey ve sanatsal değerlerinin farklı olması ve daha da
çoğaltılacak bir yığın etken nedeniyle böyle bir kategorizasyon denemesine gitmek bir
gereksinim olarak kendini göstermektedir.
KuĢkusuz ki, parçalı ve eklektik bir yapı sergileyen New Age anlayıĢının
romanlarımızdaki etki ve yansımaları burada ele alınan eserlerle sınırlı değildir. Hatta burada
15
üç kategori halinde ele aldığımız sınıflandırma artırılabilir. Mesela postmodern tarih
romanlarında, yer altı edebiyatı tarzında yazılmıĢ anlatılarda New Age etkileĢimleri
yakalamak mümkündür. Bu yönüyle bu çalıĢmanın ortaya koyduğu sınıflandırmanın mutlak
olmadığını belirtmeliyiz. Yalnız ele aldığımız eserler ve onların New Age akımıyla
etkileĢimleri ve sınıflandırmamızın yapısı akım ve romanlarımız arasındaki en temel
etkileĢimleri gösterir niteliktedir.
Tabi ki burada ele alınan her romanı baĢtan baĢa birer New Age anlatısı olarak
değerlendirmek pek yerinde olamayacağı gibi; ele alınan anlatıların yazarlarına haksızlık olur.
Postmodern anlatılar çoğulcu yapıları gereği birçok estetik anlayıĢ ya da akımında veya dünya
görüĢünden kurmacanın sınırları değiĢik oran ve değiĢik biçimlerde içerisinde izler,
etkilenimler taĢıyabilir. Bu nedenledir ki okuru da etkin bir okuma faaliyetine sevk eden
postmodern anlatılarda okur merkezliği bir bakıĢ açısının da ayrı bir estetik tavır olarak
geliĢmesi doğaldır. Burada ele alınan anlatıları baĢka bağlamlarda okumak ve yorumlamak
olanaklı olduğu gibi benzer nitelikler taĢıyan postmodern anlatıları da New Age bağlamında
okumak ve yorumlamak olanaklıdır. Burada örneklenen anlatılarda böyle bir yorumlama
anlayıĢı gerçekleĢtirilmeye çalıĢılmıĢtır.
KAYNAKÇA
ALEXANDER, Thea (1995). M.S. 2150. (çev. Nedret Sanli), Ġstanbul: AkaĢa Yayınevi.
ANAR, Ġhsan Oktay (2009). Suskunlar. Ġstanbul: ĠletiĢim Yayınları.
BROWN, Dan (2003). Da Vinci Şifresi. (çev. Petek Demir), Ġstanbul: Altın Kitaplar
Yayınları.
_______ , Dan (2009). Kayıp Sembol. (çev. Petek Demir), Ġstanbul: Altın Kitaplar Yayınları.
BYREN, Rhonda (2007). The Secret. (çev. Can Üstünaçar), Butik Yayınları.
COELHO, Paulo (1999). Simyacı. (çev. Özdemir Ġnce), Ġstanbul: Can Yayınları.
CÜCELOĞLU, Doğan (2009). Onlar Benim Kahramanım. Ġstanbul: Remzi Kitabevi.
ÇORBACIOĞLU, Ayhan (2009). Atlantis’ten İstanbul’a; Kadim El Yazmalarının
Peşinde. Ġstanbul: Galata Yayınları.
DÖKMEN, Üstün (2009). Miyase’nin Kuzuları. Ġstanbul: Remzi Kitabevi.
ECEVĠT, Yıldız (2001). Türk Romanında Postmodernist Açılımlar. Ġstanbul: ĠletiĢim
Yayınları.
ERTAN, Birol (2009). Agarta İlluminati Savaşı. ġira Yayınları.
16
FAWER, Adam (2009). Olasılıksız. (Çev. ġirin Yener), April Yayıncılık.
GAARDER, Jostein (2002). Sofie’nin Dünyası. Pan Yayıncılık.
GRANGE, Jean Christophe (2001). Taş Meclisi. Ġstanbul: Doğan Kitapçılık.
KAÇAN, Metin (1990). Ağır Roman. Ġstanbul: Metis Yayıncılık.
_______, Metin (1997). Fındık Sekiz. Ġstanbul: Can Yayınları.
KARAHAN, Hakan (2004). 19. Ġstanbul: Alfa Basım- Yayım.
NAMLI, Taner (2007). Arketipsel Sembolizm Açısından Elif Şafak’ın ‘Pinhan’
Romanının İncelenmesi. Turkish Studies International Periodical For the Languages,
Literature and History of Turkish or Turkic Volume 2/4 Fall 2007 (S. 1211- 1230).
ÖZKAN, Serdar (2009). Kayıp Gül. TimaĢ Yayınları.
PAMUK, Orhan (1990). Kara Kitap. Ġstanbul: ĠletiĢim Yayınları.
____________ , (1994). Yeni Hayat. Ġstanbul: ĠletiĢim Yayınları.
____________ , (2002). Kar. Ġstanbul ĠletiĢim Yayınları.
PIRSIG, Robert M. (2002). Zen ve Motosiklet Bakım Sanatı. (Çev. Süha Sertabiboğlu).
Ayrıntı Yayınları.
SHARMA, Robin S. (2005). Ferrarisini Satan Bilge. (Çev. Osman Özkan). Ġstanbul: Goa
Basım- Yayın.
ġAFAK, Elif (1997). Pinhan. Ġstanbul: Metis Yayınları.
__________ , (2009). Aşk. Ġstanbul: Doğan Kitapçılık.
TAMARO, Susana (1999). Yüreğinin Götürdüğü Yere Git. (Çev. Eren Cendey), Ġstanbul:
Can Yayınları.
VĠKĠPEDĠ, New Age Sayfası. (tr.wikipedia.org)
YALÇIN- ÇELĠK, S. Dilek (2005). Yeni Tarihselcilik Kuramı ve Türk Edebiyatında
Postnodern Tarih Romanları. Ankara: Akçağ Yayınları.
YENER, Tevfik (2009). 7 Akbaba; Kıyamet Habercileri. Ġstanbul: Doğan Kitapçılık.