4
I 952 »vur Umu banî, K Kisan'da v* , tenli»* Kam Z J l ^ n < itmens t S j ^ e t i y e l e r b S i da " a müsaadesi K u dans, 26 artesi günü S ? »ne H o t e l ' d e v e r ? ktm Biletler « temin edilebilir Çat'ta Yeni Türk İlkokulu ^ni bir ilkokul bina- m inşası için Matyat y Komısyonu'na hü- «net 730 liralık bir ?ışta bulunmuştur. Deniz Sporcular Kulübü -eymosunda R um içlen tarafından De 1 sporlar kulübü a- ıda bir müessese açıl sı için tertibat alın- dır. Ziyafet Vdamızda bulunan te •n ve telgraf şirketi ıel müdürü Mr. Ni- )ls'un şerefine olmak ire Lârnakada Four nterns lokantasında ' ziyafet verilmiştir. Doğum-ulüm iesmî istatistiklere •e geçen Mart ayın- Mağusa kazasında >um ile ölüm kayıt- ı şöyle idi: f \ )oğum 266 )lüm 81 2724 »IFAT CEMAL KSÎ YAZIHANESİ ts Otomobilleriyle Servise Hazırdır. Idığı yer Bozkurt Basımevi Asma Altı No. 75 Lefkogs - Kıbns W İ: d DOZKURT BASIMEVİ Telefon: 2 9 5 1 Bozkurt GÜNLÜK TARAFSIZ TÜRK GAZETESIDIR YIL: 1 SAYI: 155 * CUMARTESİ, 26 NİSAN, 1952 * Fİ A Tl lj Kr. »li LOŞA ir defa KEMAL kendi menfaatı- Kadm ve Erkek jdelde olursa ol- göre erken bir ırmz karantilive Adnan Menderes'in Atina ziyareti uluslararası bir ehemmiyet kazanıyor Türk-Yunan müzakerelerinde Yugoslavya ve Italyayı da içine alacak bir Balkanlar ve Akdeniz müdafaa sisteminin tohumlarının atılması beklenmektedir MÜDÜR VE İMTİYAZ SAHİBİ: CEMAL TOĞAN İDARE EVİ: Asmaaltı No. 75 Posta Kutusu 324 Lefko§a-Kıbrıs BOZKURT ALBÜMÜ: 54 Atına: Adnan Mene eresin mevzuu olarak mütalâai olun- \ başkanlığındaki Türk heyeti- nin Yunan hükümet merkezine yapacağı ziyaret için yola çık- ması burada günün başlıca makta, iki memleket arasında- ki dostane münasebetin bilhas- sa son zamanlarda gösterdiği gelişme memnunlukla tebarüz Kıbrıs Türklerinin Ağırbaşlılığı Mim VAROĞLU Hükümet de emindir ki, buradaki rejim aleyhine tevcih edilmiş siyasî hiç bir emelimiz yoktur. 1931 yılında Kıbrıs Rumlarının Vali Kona- ğını yakmak suretiyle yapılan taşkınlıklara hiç bir Türkün iştirak etmemiş olması, yukarıdaki - iddialarımızın en sağlam ispatlarından biri olduğuna şüphe etmiyoruz. Başdespotun bundan iki yıl önce ilhak lehi- ne yaptırdığı plebisit hareketlerinin dışında kalan Kıbrıs Türkleri, bu adada olgun bir var- lık olduklarım, bu vesile de ispat eylemiş oldu- lar. Kıbrıs Türklerinin, yukarıda sözü geçen iki önemli hadisede bitaraf kalmaları, Kıbrıs rejimine karşı düşmanlığımız olmadığından ileri geldiğine şüphe yoktur. Bu gerçekler karşısında, şu hakikati be- lirtmek isteriz ki, hükümet bize karşı ayrı bir siyaset sistiemi takip edeceği yerde, Rum taş- kınlıkları yüzünden konulan bütün tahditler- den doğan mahrumiyetlerden bize de bir pay ayırmıştır. Rumların ayaklanmaları yüzünden okul- larımız baskı altına alındı ve biz de ayni dere- cede kabahatli imişiz gibi hiç bir müsamahalı muameleye tabi tutulmadık. Maalesef, Kıbrıs Rumları Başdespothane- nin delâletiyle rejim aleyhindeki faaliyetlerini hızlandırdıkları bu zamanlarda bile, bizim Müftülüğe ait haklı taleplerimiz henüz tasvip edilmemiş değildir. Rumların, din adamları vasıtasıyle rejim aleyhinde kiliselerde siyasî toplantılar tertip ettikleri bu zamanda Türk okulları için 23 Ni- sanın tanınmamış olmasına ait karar, henüz, kaldırılmış değildir. Bunlar yetmiyormuş gibi genç doktorlarımız için çıkarılmak istenen zor- luklar yüzünden sıhhi bünyemize indirilecek darbenin ağırlığının önemi hesaba alınmadan bir kanun tasarısının ileri sürülmek, istenmesi, bizi hak ve adalet prensiplerinden istimdada mecbur etmektedir. Halbuki, 74 senelik sadakatimizin sempati- li bir siyasetine mazhar olmamız icap etmez- miydi. * arasındaki ettirilmektedir. Adnan Menderesin burada yapacağı siyasî temaslar için madde madde ayrılmış ve ha- zırlamış bir program yoktur. İntihalara göre, iki memleketi alâkadar eden meseleler umu- mî olarak gözden geçirilecek, fakat, bilhassa iki memleketin müşterek müdafaası mevzuu üzerinde durulacaktır. Bu ba- histe iki memleket için hayırlı olacak çok esaslı kararlara va rılacağı zannolunuyor. Gene umumî olarak lconuşula cak işler arasında Yuşoslavya meselesi de vardır. Bu memle- ketle beraber Italyayı de içine alacak, öteden teri tasavvur halinde bulunan bir Balkanlar ve Akdeniz müşterek müdafaa sisteminin tohumlarının atıl- ması kuvvetli ihtimal dahilin- dedir. Atinada siyasî faaliyet göze çarpaçak derecece artmıştır. Adnan Menderesin başkanlığın daki Türk heyetinin ziyaretin- de burada bir İngiliz heyeti de bulunmaktadır. Bu heyet ingi- liz Başbakanı Churclvi) adına gelen Lord Halifax'ın riyase- tindedir. Bu heyetin haıpte ö- len ingiliz askerleri için yapı- lan abidenin küşad resminde bulunmak üzere geldiği haber verilmektedir. Fakat Mayıs ayı başında Mareşal Montgomery- nin burada olacağına göte si- yasetle yakından meşgul olan- larla «alâhi yetli çevreler bu ziyaretin Adnan Menderesin si- yaseti iie alâkalı görmektedir- ler. Bu bakımdan Adnan Men- deres beraberindeki Tü-'k heye tinin Atina müzakereleri, ma- hallî defll çok daha şumullü, milletlerarası bir ehemmiyet taşımaktadır. Kore'deki Türk Tugayı ile ingilizler Gelibolu muharebesinin 36 ncı Yıldönümde Anma Töreni yaptılar GENERAL NAMIK ARGÜÇ ÖZEL BİR ABİDEYE ÇELENK KOYDU Kore 25 (R): 1915 yılında Geliboluda bir muharebede Con Türklerle çarpışan Avust- ralya, Yeni Zelâada ve ingiliz askerlerinin torunları bu gün Korede kendilerine silâh arka- daşlığı eden Türklerle el ele vererek Anzak gününün 36 in- ci yıldönümünü kutlamışlardır. Bilindiği gibi Koredeki Türk tugayı Birleşmiş Milletler sa- fında komünizme .karşı çarpış makta ve sık sık yaptığı cesu- rane döğüşlerde Türkün kahra manlık ve cengâverliğini gös- termektedir. Yer alan merasimde Türk tu gayı komutanı Tuğgeneral Na mık Argüç bilhassa hazırlan- mış bir abideye çelenk koymuş ve îrıgilla ve d'ıger dominyon askerleri de sessizce iıa'zır va- ziyette durmuşlardır. Bu mera sim devam ederken hatıralar a&kefteri senelerce eriline, 1915 e sürükledi, o zaman, ik) Avustralya tümeni ile 29 uncu ttmen askerleri Çanakıtale ya rımadasının güney kısmına ve Anzak Koyuna muvaffakiyetli bir çıkarma yapmışlar, fakat Türkün çelik idaresi sarsılmaz imanı ve eşsiz kahramanlığı öııünde hezimete uğrıyarak 30 bin ölü, 8 bin kayıp veya esir ve 74 bin de yaralı vermişler- dir, General Cassels Gelibolu mu harebesinden bahsederden şöy le demiştir: "Tarikçile ve Geli- libolu muharebesine İştirak e- denler kabul etmişlerdir ki Con Türk iyi bir harpçıdır. Ko tfünist tecavüzüne karşı açtığı nıız bu mücadelede Türklerin bizim safımızda döğüşmekte olduklarım görmek binlere hu- zur vermektedir. Türklerle müt teflk olmaktan gurur duymak tayı», EVVELKİ AKŞAM PALLAS SİNEMASIN- DA VERİLEN VİKTORYA KIZ OKULU- NUN MÜSAMERESİNDEN RESİMLER "TALİHSİZ ÇOCUK PERİLER DİYARINDA" Perl Kızı (Solmaz Refik) sihirli asası İle perdeye do- kununca, cennetten bir köşe canlandı karşımızda.. Ortadaki fıskiyeli havuzdan su değil, sanki huzur dökülmektedir. İşte beyaz tuvaletleri içerisinde peri kızları.. Biraz sonra onlar bu heykel durusundan kurtulacak ve kendilerini müziğin tath nağmelerine bırakarak dönmiye bağlıyacaklardır... "BİR ÖĞRETMEN PİYESİNİN ÜÇÜNCÜ PERDESİ" Yukarıdaki resimde kızlarımızın büyıik bir muvaffakiyetle temsil etikleri "Bir öğretmen" piyesinin UçiincU perdesi gö- rülmektedir. Zaman geçti, öğrenciler büyüdü. Kimisinin çoc"- ğu bile var. İhtiyar öğretmen (SevU Ahmet) yüzünde mes'ut bir tebessüm, öğrencisinin, yavrusunun okuduğu şarkıyı flin« llyor.. (Vlktorya Kız Okulunun müsamereal hakkındaki yazımı» ikinci sayfadadın) AKİSLER MİLLİ PİYES ı \ Osman TÜRKAY Devlet Tiyatrosu sanatkârlarının geçen yıl Kıbrısı ziyaret ederek "Fareler vş insanlar" ile "Pembe Evin Kaderi" piyeslerini temsil ettiklerini hepimiz hatırla- maktayız. Bilindiği gibi, birincisi ünlü Amerikan mu- harriri John Stelnbeek'ten tercüme edilmiş bir dram, diğeri ise Turgut özakman isimli bir hukuk öğrencimi- zin yazmış olduğu güzel bir komedi idi. Bu iki eser Türkiyede temsU edildiklerinde çok rağ- bet görmüşlerdi. Fakat, maalesef Kıbrıs'ta öyle olmadı.. Bittabi san'atkârlar da hayâl kırıklığı içerisinde ada- dan ayrılmışlardı. Geçen gün sayın Lûtfi Ay'ı çalışma odasında ziya- ret ettiğim zaman, temsil vermek maksadıle bu yıl gene adaya teşrif edip etmlyecaklerl sordum. Bana cevaben şöyle demiştir: "Bu İmkansızdır. Zira Kıbrıs Türkleri millî piyes! istiyorlar. Fakat bu milli piyesin de ne olduğunu bir türlü anlıyamıyorum." Gerçekten bu sözler beni de düşündürmüştür. Bir eserin millî olabilmesi için illâ kahramanlık duyguların- dan mülhem olması mı lâzımdır? Ilayır.. Millî Türk di- liyle yazılmış bizim olan ve bizden olan eserlerin hepsi de millidir. Tercüme eserler bile Türk ruhuna bürüne- rek Türk sahnesine konur. Anlaşılıyor ki bitim temaşa zevkimiz noksandır. Kardeş Ocağı, bir temsil kolu kurarak halkın zevkini ol- gunlaştırma jönünde İlk adımı atmakla şeref duyabilir. Bunu Kardeş Ocağından ve Ocaklı gerçek san'at ftşıkı gençlerimizden bekleriz. »» •» •» M M O MAAD TARAFINDAN SA Y1SAL ORTAMA AKTARILIP.

952 d Bozkurt - evrak.cm.gov.nc.trevrak.cm.gov.nc.tr/siteler/gazeteler/bozkurt/1952/Nisan/26Nisan1952-Bozkurt.pdfSAYFA 2 BOZKURT CUMARTESİ, J6JN1SAN, _ 1952 _ Viktoryanın Müsameresi

  • Upload
    others

  • View
    13

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: 952 d Bozkurt - evrak.cm.gov.nc.trevrak.cm.gov.nc.tr/siteler/gazeteler/bozkurt/1952/Nisan/26Nisan1952-Bozkurt.pdfSAYFA 2 BOZKURT CUMARTESİ, J6JN1SAN, _ 1952 _ Viktoryanın Müsameresi

I

952

»vurUmu banî, K

Kisan'da v* , tenli»*

K a m Z J l ^ n

< itmens t S j ^

e t i y e l e r b S i d a "

a müsaadesi

K u d a n s , 2 6 mıartesi günü S ? » n e H o t e l ' d e v e r ? k t m B i l e t l e r « t e m i n e d i l e b i l i r Ç a t ' t a Yeni Türk

İlkokulu ^ n i bir ilkokul bina-m inşası için Matyat y Komısyonu'na hü-«net 730 liralık bir ?ışta bulunmuştur.

Deniz Sporcular Kulübü

-eymosunda Ru m içlen tarafından De 1 sporlar kulübü a-ıda bir müessese açıl sı için tertibat alın-dır.

Ziyafet Vdamızda bulunan te •n ve telgraf şirketi ıel müdürü Mr. Ni-)ls'un şerefine olmak ire Lârnakada Four nterns lokantasında ' ziyafet verilmiştir.

D o ğ u m - u l ü m iesmî istatistiklere •e geçen Mart ayın-Mağusa kazasında

>um ile ölüm kayıt-ı şöyle idi : f \ )oğum 266 )lüm 81

2724 »IFAT CEMAL KSÎ YAZIHANESİ ts Otomobilleriyle Servise Hazırdır.

Idığı yer Bozkurt Basımevi Asma Altı No. 75

Lefkogs - Kıbns

W İ: d DOZKURT

BASIMEVİ Telefon: 2 9 5 1

Bozkurt GÜNLÜK TARAFSIZ TÜRK GAZETESIDIR

Y I L : 1 • SAYI: 155 * CUMARTESİ, 26 NİSAN, 1952 * Fİ A Tl l j Kr.

» l i

LOŞA

ir defa KEMAL kendi menfaatı-

Kadm ve Erkek

jdelde olursa ol-göre erken bir

ı r m z karantilive

Adnan Menderes'in Atina ziyareti uluslararası bir ehemmiyet

kazanıyor Türk-Yunan müzakerelerinde Yugoslavya ve

Italyayı da içine alacak bir Balkanlar ve Akdeniz müdafaa sisteminin tohumlarının

atılması beklenmektedir

MÜDÜR VE İMTİYAZ SAHİBİ:

CEMAL TOĞAN

İDARE EVİ:

Asmaaltı No. 75 Posta Kutusu 324

Lefko§a-Kıbrıs

BOZKURT ALBÜMÜ: 54

Atına: Adnan Mene eresin mevzuu olarak mütalâai olun-

\ başkanlığındaki Türk heyeti-nin Yunan hükümet merkezine yapacağı ziyaret için yola çık-ması burada günün başlıca

makta, iki memleket arasında-ki dostane münasebetin bilhas-sa son zamanlarda gösterdiği gelişme memnunlukla tebarüz

Kıbrıs Türklerinin Ağırbaşlılığı Mim VAROĞLU

Hükümet de emindir ki, buradaki rejim aleyhine tevcih edilmiş siyasî hiç bir emelimiz yoktur.

1931 yılında Kıbrıs Rumlarının Vali Kona-ğını yakmak suretiyle yapılan taşkınlıklara hiç bir Türkün iştirak etmemiş olması, yukarıdaki

- iddialarımızın en sağlam ispatlarından biri olduğuna şüphe etmiyoruz.

Başdespotun bundan iki yıl önce ilhak lehi-ne yaptırdığı plebisit hareketlerinin dışında kalan Kıbrıs Türkleri, bu adada olgun bir var-lık olduklarım, bu vesile de ispat eylemiş oldu-lar.

Kıbrıs Türklerinin, yukarıda sözü geçen iki önemli hadisede bitaraf kalmaları, Kıbrıs rejimine karşı düşmanlığımız olmadığından ileri geldiğine şüphe yoktur.

Bu gerçekler karşısında, şu hakikati be-lirtmek isteriz ki, hükümet bize karşı ayrı bir siyaset sistiemi takip edeceği yerde, Rum taş-kınlıkları yüzünden konulan bütün tahditler-den doğan mahrumiyetlerden bize de bir pay ayırmıştır.

Rumların ayaklanmaları yüzünden okul-larımız baskı altına alındı ve biz de ayni dere-cede kabahatli imişiz gibi hiç bir müsamahalı muameleye tabi tutulmadık.

Maalesef, Kıbrıs Rumları Başdespothane-nin delâletiyle rejim aleyhindeki faaliyetlerini hızlandırdıkları bu zamanlarda bile, bizim Müftülüğe ait haklı taleplerimiz henüz tasvip edilmemiş değildir.

Rumların, din adamları vasıtasıyle rejim aleyhinde kiliselerde siyasî toplantılar tertip ettikleri bu zamanda Türk okulları için 23 Ni-sanın tanınmamış olmasına ait karar, henüz, kaldırılmış değildir. Bunlar yetmiyormuş gibi genç doktorlarımız için çıkarılmak istenen zor-luklar yüzünden sıhhi bünyemize indirilecek darbenin ağırlığının önemi hesaba alınmadan bir kanun tasarısının ileri sürülmek, istenmesi, bizi hak ve adalet prensiplerinden istimdada mecbur etmektedir.

Halbuki, 74 senelik sadakatimizin sempati-li bir siyasetine mazhar olmamız icap etmez-miydi. *

arasındaki

ettirilmektedir. Adnan Menderesin burada

yapacağı siyasî temaslar için madde madde ayrılmış ve ha-zırlamış bir program yoktur. İntihalara göre, iki memleketi alâkadar eden meseleler umu-mî olarak gözden geçirilecek, fakat, bilhassa iki memleketin müşterek müdafaası mevzuu üzerinde durulacaktır. Bu ba-histe iki memleket için hayırlı olacak çok esaslı kararlara va rılacağı zannolunuyor.

Gene umumî olarak lconuşula cak işler arasında Yuşoslavya meselesi de vardır. Bu memle-ketle beraber Italyayı de içine alacak, öteden teri tasavvur halinde bulunan bir Balkanlar ve Akdeniz müşterek müdafaa sisteminin tohumlarının atıl-ması kuvvetli ihtimal dahilin-dedir.

Atinada siyasî faaliyet göze

çarpaçak derecece artmıştır. Adnan Menderesin başkanlığın daki Türk heyetinin ziyaretin-de burada bir İngiliz heyeti de bulunmaktadır. Bu heyet ingi-liz Başbakanı Churclvi) adına gelen Lord Halifax'ın riyase-tindedir. Bu heyetin haıpte ö-len ingiliz askerleri için yapı-lan abidenin küşad resminde bulunmak üzere geldiği haber verilmektedir. Fakat Mayıs ayı başında Mareşal Montgomery-nin burada olacağına göte si-yasetle yakından meşgul olan-larla «alâhi yetli çevreler bu ziyaretin Adnan Menderesin si-yaseti iie alâkalı görmektedir-ler. Bu bakımdan Adnan Men-deres beraberindeki Tü-'k heye tinin Atina müzakereleri, ma-hallî defll çok daha şumullü, milletlerarası bir ehemmiyet taşımaktadır.

Kore'deki Türk Tugayı ile ingilizler Gelibolu muharebesinin 36 ncı

Yıldönümde Anma Töreni yaptılar

GENERAL NAMIK ARGÜÇ ÖZEL BİR ABİDEYE ÇELENK KOYDU

Kore 25 ( R ) : 1915 yılında Geliboluda bir muharebede Con Türklerle çarpışan Avust-ralya, Yeni Zelâada ve ingiliz askerlerinin torunları bu gün Korede kendilerine silâh arka-daşlığı eden Türklerle el ele vererek Anzak gününün 36 in-ci yıldönümünü kutlamışlardır.

Bilindiği gibi Koredeki Türk tugayı Birleşmiş Milletler sa-fında komünizme .karşı çarpış makta ve sık sık yaptığı cesu-rane döğüşlerde Türkün kahra manlık ve cengâverliğini gös-termektedir.

Yer alan merasimde Türk tu gayı komutanı Tuğgeneral Na mık Argüç bilhassa hazırlan-mış bir abideye çelenk koymuş ve îrıgilla ve d'ıger dominyon askerleri de sessizce iıa'zır va -ziyette durmuşlardır. Bu mera sim devam ederken hatıralar a&kefteri senelerce e r i l i n e ,

1915 e sürükledi, o zaman, ik) Avustralya tümeni ile 29 uncu ttmen askerleri Çanakıtale ya rımadasının güney kısmına ve Anzak Koyuna muvaffakiyetli bir çıkarma yapmışlar, fakat Türkün çelik idaresi sarsılmaz imanı ve eşsiz kahramanlığı öııünde hezimete uğrıyarak 30 bin ölü, 8 bin kayıp veya esir ve 74 bin de yaralı vermişler-dir,

General Cassels Gelibolu mu harebesinden bahsederden şöy le demiştir: "Tarikçile ve Geli-libolu muharebesine İştirak e-denler kabul etmişlerdir ki Con Türk iyi bir harpçıdır. Ko tfünist tecavüzüne karşı açtığı nıız bu mücadelede Türklerin bizim safımızda döğüşmekte olduklarım görmek binlere hu-zur vermektedir. Türklerle müt teflk olmaktan gurur duymak tayı»,

EVVELKİ AKŞAM PALLAS SİNEMASIN-DA VERİLEN VİKTORYA KIZ OKULU-

NUN MÜSAMERESİNDEN RESİMLER

"TALİHSİZ ÇOCUK PERİLER DİYARINDA" Perl Kızı (Solmaz Refik) sihirli asası İle perdeye do-

kununca, cennetten bir köşe canlandı karşımızda.. Ortadaki fıskiyeli havuzdan su değil, sanki huzur dökülmektedir. İşte beyaz tuvaletleri içerisinde peri kızları.. Biraz sonra onlar bu heykel durusundan kurtulacak ve kendilerini müziğin tath nağmelerine bırakarak dönmiye bağlıyacaklardır...

"BİR ÖĞRETMEN PİYESİNİN ÜÇÜNCÜ PERDESİ" Yukarıdaki resimde kızlarımızın büyıik bir muvaffakiyetle

temsil etikleri "Bir öğretmen" piyesinin UçiincU perdesi g ö -rülmektedir. Zaman geçti, öğrenciler büyüdü. Kimisinin ç o c " -ğu bile var. İhtiyar öğretmen (SevU Ahmet) yüzünde mes'ut bir tebessüm, öğrencisinin, yavrusunun okuduğu şarkıyı flin« llyor..

(Vlktorya Kız Okulunun müsamereal hakkındaki yazımı» ikinci sayfadadın)

A K İ S L E R

MİLLİ PİYES ı \

Osman TÜRKAY Devlet Tiyatrosu sanatkârlarının geçen yıl Kıbrısı

ziyaret ederek "Fareler vş insanlar" ile "Pembe Evin Kaderi" piyeslerini temsil ettiklerini hepimiz hatırla-maktayız. Bilindiği gibi, birincisi ünlü Amerikan mu-harriri John Stelnbeek'ten tercüme edilmiş bir dram, diğeri ise Turgut özakman isimli bir hukuk öğrencimi-zin yazmış olduğu güzel bir komedi idi.

Bu iki eser Türkiyede temsU edildiklerinde çok rağ-bet görmüşlerdi. Fakat, maalesef Kıbrıs'ta öyle olmadı.. Bittabi san'atkârlar da hayâl kırıklığı içerisinde ada-dan ayrılmışlardı.

Geçen gün sayın Lûtfi Ay'ı çalışma odasında ziya-ret ettiğim zaman, temsil vermek maksadıle bu yıl gene adaya teşrif edip etmlyecaklerl sordum. Bana cevaben şöyle demiştir: "Bu İmkansızdır. Zira Kıbrıs Türkleri millî piyes! istiyorlar. Fakat bu milli piyesin de ne olduğunu bir türlü anlıyamıyorum."

Gerçekten bu sözler beni de düşündürmüştür. Bir eserin millî olabilmesi için illâ kahramanlık duyguların-dan mülhem olması mı lâzımdır? Ilayır.. Millî Türk di-liyle yazılmış bizim olan ve bizden olan eserlerin hepsi de millidir. Tercüme eserler bile Türk ruhuna bürüne-rek Türk sahnesine konur.

Anlaşılıyor ki bitim temaşa zevkimiz noksandır. Kardeş Ocağı, bir temsil kolu kurarak halkın zevkini ol-gunlaştırma jönünde İlk adımı atmakla şeref duyabilir. Bunu Kardeş Ocağından ve Ocaklı gerçek san'at ftşıkı gençlerimizden bekleriz.

< » < » » » • » • » M M O | »

MAAD TARAFINDAN S A Y1SAL ORTAMA AKTARILIP.

Page 2: 952 d Bozkurt - evrak.cm.gov.nc.trevrak.cm.gov.nc.tr/siteler/gazeteler/bozkurt/1952/Nisan/26Nisan1952-Bozkurt.pdfSAYFA 2 BOZKURT CUMARTESİ, J6JN1SAN, _ 1952 _ Viktoryanın Müsameresi

SAYFA 2 BOZKURT CUMARTESİ, J 6 J N 1 S A N , _ 1952 _

Viktoryanın Müsameresi Muvaffakiyetli Oldu

İKTİBASLAR

Tabiat ve İnsan Evvelki akşam, Pallas Sine-

masını dolduran muazzam bir seyirci kalabalığı önünde biri-cik Kız okulumuz Vlktorya se nelik miisameresini Merdi. Mü-semere pek muvaffakiyetli geç mis gerek piyesler ve gerekse danslar sürekli alkı;;l ıra vesile olmuştur.

Müsamereye genç kızlarımı-zın koro halinde çağırdıkları istiklâl Marşı ile başlanmıştır. Bunu müteakip, yine a>ni öğ -renci korosu, "Dağ Başını Du-man Almış", "Kore Marşı" gi-bi sevilmiş marşları söylemiş-tir.

Marşlardan sonra, bir öğ-renci tarafından müsamereyi açış konuşması yapılmış ve iç-timai bir eser olan "Bir öğret-men" isimli Türkçe piyese baş lanmıştır. Diyebiliriz ki, uzun bir zamandan beri Kıbrısta ta-lebeler tarafından bu kadar kuvvetli bir piyes temsil edil-memiştir.

Piyeste rol alanların hemen hepsi de muvaf fak olma'.:la be raber; bilhassa matematik öğ-retmeni rolünde Solmaz Ref ik Nihal rolünde Özten Zeki, Pe-rihan rolünde Taşkent Ülfet, Cahide rolünde Güzin Gozübü-yük ve ihtiyar öğretmen ro-lündeki Sevil Ahmet, rollerini hakkiyle başarmışlardır. Piyes o kadar kudretle temsil edil-miştir ki, seyirciler içerisinde eğlıyanlar bile olmuştur. Na-muslu bir matematik öğretme-ninin (Solmaz Ref ik) çonuğu-ııa not vermesi içiıı rüşvet tek-lif eden bir anneye (Güler Şe-f ik ) verdiği asil cevap uzun al kışlarla karşılanmıştır.

Yapılan iyiliği söylememek, ve tou iyiliğin karşılığını bek-lememek gibi yüksek btr tezi müdafaa eden bu piyesi, sah-neye koyanların edebî zevki her türlü takdire lâyıktır.

Piyesten sonra, kızlarımız millî Anadolu kıyafetleri içinde (Hoş bilezik) isimli şarkılı bir oyun oynamışlardır. Bize Ana-dolunun sesini, Anadolunun ko

kuşunu getiren bu millî oyun sürekli alkışlarla karşılanmış ve oyunun tekrar edilmesi is-tenmiştir. öğrenciler (Hoş Bi-lezik) şarkısını tekrar stmekle beraber vakit darlığından oy-nadıkları millî dansı tekrar et-memişlerdir.

Pamuk Prenses isimli İngi-lizce piyes te muvaffakiyetle temsil edilmiş, Prenses (Sezer Zekâ) Cadı üvey ana (Jale Ha lil) ve Cüce rolündeki bütün kızlar muvaf fak olmuşlardır.

öğrenci korosunun söylediği Kırlangıçlar ive Deniz Şarkıları çok beğenilmiş, sahne araların da Viktoryanın kıymetli müzik öğretmeni Bayan Jale Dervişin öğrencileri muvaffakiyetli p l yano soloları çalmışlardır.

Son olarak "Talihsiz Çocuk Teriler Diyarında" isimli dansı tablo, pek güzel olmuştur. Peri rolündeki Solmaz Refik' in Ta-lihsiz Çocuğa açtığı dünya ve beyaz, pembe, mavi tuvaletler içerisinde perilerin yaptıkları danslar, seyircilerin uzun za-man hatırından çıkmıyacaktır. Piyesteki bütün dekorların fev kalâde bir şekilde yapan Vik-toryanın kıymetli resim öğret-meni Bayan Mevhibe Alı Şe-fik'i tebrik etmek ister.z. He-men bütün tablolar üzerinde hassas bir sanatkâr fırçasının saatlarce işlediği göze çarpı-yordu.

Ö. Y.

Mağusa Umum Türk İşçiler Birliğinden:

AÇIKLAMA Mağusa Umum Türıc işçi-

ler Birliğinin hiç biç bir amele birliğine bağlı olmadığını açık-larım. Biz yalnız Mağusa Türk işçisinin haklarını korumak için çalışıyoruz. Biz hiç bir kı-zıl emel beslemiyor ve kızıl e-mel besllyenleri lânetle anıyo-ruz.

Mağusa Umum Türk işçi-ler birliği Sekreteri

KAZIM D A V U T

insan yapısı olmıyan, canlı ve cansız varlıkların hepsine birden (Tabiat) denir.

Her varlığın bir sebebi, bir öncesi olması gerektiğinden tabiatin da bir sebebi, bir ön-cesi olacağı muhakkaktır, işte bu sebep, bu öncel (Ezelî) var-lık (Tanrı) dır. Tanrının varlı-ğına inanmak ihtiyacı, tabiat-ta hâkim bir kuvvetin olduğu düşüncesinden doğmuştur. Tan rı anlamını kavrıyabilmek ise, insan zekâsının yüksek anlayış ve seziş kabiliyeti ile mümkün dür.

Din bilgisi ile Tanrı bilgisi ayrı, ayrı mevzulardır. Dinleri kuranlar (Peygamberler) , Tan ri bilgisinden kuvvet olarak in sanların ıztıraplarmı gider-mek ve onları dünyada saadete kavuşturmak gayesiyle, yâm tamamen ahlâkî bir gaye ile işe başlamışlardır.Fakat sonra dan dini geçim vasıtası yapan lar, onu bir çıkmaza götürmüş lerdir. Gerek din bilgisi kitab-ları gerekse din adamları ah-lâktan ayrı gayelerle meşgul oldukları zaman insanların ız-tırablarmı artırmışlardır, ileri-de ahlâkın esaslarını anlatmak la dinimizin istediklerini de hu lâsa etmiş olacağız.

Tabiattaki bütün hâdiseler birtakım kanunlar dahilinde o-ltrlar. Değişmiyen, değiştirile-miyen, aynı şartlar mevcut o -lunca, derhal ve kesin olarak tatbik olunan bu kanunlara (Tanrı kanunları), veya (Tabi-at kanunları) deriz. Teb.at ka-uuları insanlar tarafından bu-lunur, sebebleri anlaşılır ve bu suretle de karanlıkta yürümek ten kurtulmuş olunur.

Gerek kendisiyle gerek ese-riyle mevcudiyetinden haber-dar olduğumuz varlığa (Mad-de) deriz. Bütün tabiat ve on-dan bir parça olan î/ısan da maddedir.

Her madde, ancak maudeden müteessir olabilir, öy le ise te-siri altında kaldığımızı bildiği-miz (Manevi) nin de madde-

Ekselans Valinin Rotarianlara W Hitabesi

den başka bir şey olmadığını 'kabul etmek zorundayız. Yânı manevî dediğimiz kuvvet, bir varlığın maddî eserinden başka bir şey değildir. Bu itibarla da, tabiattaki bütün hâdiseler ve başımıza gelenltr muhakkak maddî sebeblerdir.

Manevî dediğimiz kuvvet hangi varlığın eseridir ve ne gibi tesirler yapabilmektedir? Bunu anlıyabtlmek için insa-nın kendisini gözden geçirmek gerekiyor.

insan dimağ, mide, kalp gibi yüzlerce parçadan (âzadan) i-baret canlı bir tabiat makine-sidir. Bu muazzam makine, bir takım tabiat kanunla» ı dahilin de, göreceği işlere elverişli ve soyuna uygun bir şekilde doğ-maktadır.

Vücut makinemiz, dışardan iki türlü hammadde alır! Bun-ların bir kısmını varlığını de-vam ettirmek için snrfeder, (su, hava, gıdalar gibi) . Diğer bir kısmını da varlığımızı (in-sanlığımızı) ispat için imâl e-der. Makine kısmımızla aldık-larımızın sarfediliş şekli, diğer hayvanlarla beraberlik göster-diğinden mevzuumuzu ı dışında kalır. Varlığımızı ispat için hammaddelerin imâli ciheti ise, insanı hayvandan ayırdığı ve ona yüksek insanlık vasfını ver diği için asıl mevzuumuzu teş-kil edecektir, imâl kabiliyeti, insan varlığının manası ve tam kendisidir, ileride açıklıyaca-ğımız gibi manevi kuvvet, işte bu imâlden doğmaktadır.

Şimdi kısaca; Tabiattan bir parça olan makine kısmımıza (maddî varlığımız), bu maki-nenin imâl ettiklerine de (ma-revî varlığımız) deyeb'iiriz. Fa kat, manevî varlığımız, hay-vanda olmıyan yükseı>; insanî biı hususiyet olduğuııd tn, mad li varlığımıza (Hayvanî varlı-ğımıza), manevî varağımıza da (insanî varlığımız) demek daha doğru olacaktır.

(Mitat Atakurt 'un insanî varlığımız isimli eserinden)

Bu sabah Rotary nin açılışı aynasında EJkselâns Vali tarafından verilen nutkun meLni aşağıdadır:

Bu merasimi açmak .çin va-ki olan davete memnuniyetle icabet ediyorum. Rotari hak-kında bildiğimden fazla malû-mat sahibi olduğum iddiasında bulunmıyacağım. Şunu kabul etmiyelim ki davetinizi aldı-ğımda aklıma gelen ilk dü-şünce Rotariııin asla niç bir şikâyet almadığım bir cemiyet olduğu idi.

Bu menfi ve egoist sitayişi daha iyi bir şekle koyabilirim. Fakat bunu kendi bildiğim u-sulde yapmama müsaade et-melisiniz: Bir cemiyetin izaç edici bir hali olmaması ve ya-bancı çirkin tedbirlere değil fakat sırf kendi ikna kuvveti-ne dayanarak dünyada ilerli-yebilmesinin bir hükümet me-muru bakımından cidden bir şey olduğunu belki de anlıya-caksınız. Rotarianlarca, Ro -tari Enternasyonalinin 89 un-cu kazası diye bilinen bu m m -takadaki bir çok muhtelif ır.em leketlerden bu Kongreye gel-miş olan bütün mümtaz Rota-rianlarca şimdi Kıbrısa hoş geldiniz derim. Burada mesut bir vakit geçireceklerini ve zi-yaretlerinin semereli hatıraları nı beraberlerinde götürecekleri ni umarım.

Daha uzaktan gelmiş olan M. Yvereti hususî suret-te selâmlamak lâzımdır. Biz-zat Direktörü bunluduğu Rota rı Enternasyonali Başkanının şahsî mümessili sıffatıyle gel-miş bulunuyor. Geçen harpte ilk meslekim olan askerlikten ruhsatlı olarak bir sürü ekran-larımla mesut istirahat saat-ları geçirdiğim Picardy'nin merkezi olan o ulvi şehir Ami -ens, onun vatanıdır.

Geçen senenin son baharın-da Amiens'te başımda a geçen bir vak'ayı zikretmek isterim. Bir Manş limanından otomobil-le Parise gitmekte idim ve A -

ICongresi-, miens'te benimle bulunan kafi-leye katetralı ziyaret cdeceği-

„mizi, mağazanın birinden bir şey satın alacağımızı ve y e . mek yiyeceğimizi vadetmiştim. Oraya vasıl olduğumuzda vakit geç ve hava ise yağmurlu idi. Bu şartlar altında ve f eyrüse-ferin ağır izdihamı yüzünden istikametimi kaybederek nere-ye döneceğimi bilmiyordum.

Otomobilinden çıkan bir Fransız yardımıma yetişerek

ne yapmak'İstediğimi ve yardım edip edebilemıyecı sordu. Vaziyeti anlattım. Bu-nun üzerine otomobili ııi takip etmemi söyledi. Sırasıyle beni katetrala, bir mağazaya ve otele götürdü. Her yerde bek-liyerek kendim ve kafi lem ha-rekete hazır o lunca otomoblliy le önümüzden gitti. Onu son olarak, yanılmaksızın Paris yo lunda olduğumuz sırada oto-. f mobilinin yanında durup bizi selâmlarken gördüm.

Onun hüviyetini^ anlamadım, fakat eğer M. Yvert Amiens'te ki gelecek Rotari toplantı, hikâyemi anlatırsa banı iyilik yapan şahıs ihtimal ki orda o-labilir. Görünüşünden oııu, Baş kan Chakarianın tabiriyle bir ticaret veya meslek amiri diye tarif edebilirim ve eğer şimdi tahmin ett iğime göre o bir Ro tariyan idiyse asil bir Rotari-yan kalbine malikti .

V e şimdi de, buradaki bu Kongrede bulunan bütün mtta taz misafirlerimizin, bu gün bu lundukları gibi Kibrist t reyan etmekte olduğunu şündüklerini merak ediyo: Burada yaşıyanlarımız, hemen her gün gözleri nünde cereyan etmekte dikkate şayan genişlemeden haberdardırlar. Bu genişleme nüfus sayısında inşaatta, yent faaliyetlerde ve muhtelif nevi harekâtta görülmektedir.

Bunun çoğu elbette dahili tesirlere atfedilirse d ; , bu te-sirlerin aşikâr bir kısmı hariç-

(Devamı üçüncü sayı

CUMH iffet

™ » " m a a b i

Erkek Sanat

bu okuilard

yandı*'" ' fl

nıız « " » a n ' sunda kad. mistik-höy sanat 1

lar İÇİ" aç ' çin de

Köy K*

tendi l>û»'t natı şöyle ! köylünün b lan damını ıııını takat» lebllecek ol nat kursu olan tasarr alanına g«* kendini koı le gezici ki bahşeder.

Gezici rangozluk, yetinden, p Kurslarda yünde denil evvel görııı turtasının çı temini, heır

Hangi lardan anlı: yol açar. B

Medeni niyeti ktiçül nat kolların lar. İyi Işleı yenlerin ço| doğar.

Köy eri büyük bir r vetlştlrmiye rilebllir. Ku olurlar. Böy girmiş olur.

Halûk bir an düşündü. Sonra pür hiddet : —Bir gece, ben çağırmadan odama geldi-

ğinden mi bahsetmek istiyorsun? dedi. Buna çekinmeden mazimiz diyorsun. Ne oldu sana allah aşkına?Odama seni benim çağırmadığımı unutmadın herhalde. Bunun için bu bahsi bir daha tekrarlamamanı sana tavsiye ederim. Kendi menfaatin için tabii.

Kız Halûk'a biraz daha yaklaştı: —Halûk, bak, anlamıyor musun? Sem se-

viyorum. Niçin sen de bana mukabelede bulun-muyor, soğuk lâkayt davranıyorsun?

—Bırak bu lâfları. Yürü içeriye. Orada on bir tane genç var. Onlarla danset. Hasta bir adamı rahat bırak.

—Hasta kim? Sen mı hastasın/ —Evet ben. —Güleyim bari!

—Gül, ağla, ne yaparsan yap. Sadece beni

y a l n - B u n l a r hep saçma. Bizden uzak durmak

İ Ç İ n U y B t t ^ S A söylemiş kimse de-ğ U İ % t e şimdi söyledin. Hem bizim evde bu-güdüğünü, bize minnettar olduğunu

SÖNEN YILDIZ Yazan: Argun F. KORKUT

36

ar-—Sus, sus diyorum. Usandım, bıktım tık bunları dinlemekten.

—Şükran borcunu —Daha söyliyecek misin? Bunlar hep sizi

sevmiyorum diye mi? —Siz demekle kimleri kasdediyorsun? —Sen ve kızkardeşin. •—Vay. Ben şimdi kendimden bahsediyo-

rum. Anlaşıldı. Demek Süheylâ'yı seviyorsun. —Öyle birşey söyledim mi ben, sersem

kız? Hakikatte ne seni ne de onu. —Biliyorum. Suzan.. 0 kedi gözlü kenef

senin kalbinde yer etti. Fakat bilmiyorsun ki seni teshir eden onun güzelliği değil üfürükçü-lerin nefesidir. Tabii biz de büyü yaptırmış ol-saydık bizi de severdin.. Nankör.

—Olabilir. Belki ben nankörüm, Fakat siz M A AD TARAFINDAN SAY,

de nankörlüğümü yüzüme vurmaktan çekinir* yen nezaketsiz insanlarsınız. Anlaşıldı mı' Ne-zaket, saygı ve düşünce bu evde yok. Allahaıs-marladık. Ben gidiyorum. Bir daha beni ziya-rete gelmemenizi bilhassa rica ederim.

Sözlerini bitiren delikanlı hızlı adımlarla salondan geçti. Arkasından koşan teyzesi onu yetişemedi. 1

Halûk şimdi sokakta idi. İçinin ezildiğini hissediyordu Muallâ ile yaptığı konuşma ona tena halde dokunmuştu. Kendisi çıkarken ar-kasından gelen "Bırakın gitsin." "Zaten böyle bir bahane arıyordu." "Çok tuhaf ve eksanti- 6k — , e r . nk bir gençtir." gibi sözler hâlâ kulaklarında -

nn ' S " y " m d e ı ö t üy°rdu. İçinden bir his M 6 k, blJ , onu geri donup salon ortasında durmıya, elleri- ™ Z h ^ Z l T m d , e kavuşturarak bütün o kala-d S f n ^ ^ ? a î ! - 0 k u m ı y a ' o n l a n n haksız ve ken sevkedivordıı TT l * ? ? 1 ° l d u S u n u hayknmıya

r S ^ gormiyen gözlerle yürü-v t î î ' i f f l h e p Yerde sabit bir aoktef

— i y e t î e İdİ- M üPhem bir I vazlectT ^ I Î r U y 0 r d u - Odasına çıkmaktan vazgeçti. Sinemanın yolunu tuttu.

EKSELA1

ten gelmektedi evvel Kıbrısta z e Çarpardı. Ar rclsafir o kada 01 ki çok geçme n e % yaptığı, n< o W u£u ve ne k h«ke3ce billnly

Va2iyet şimdi Gel lP giden ve 1 me«hul yem y e

«örtinmedigj tek m i y o r - Bunların

gitmezler, b

S u Şehirde ve ad

Hrma * * * ve m ı h

** m e r k e z e

!r>*rt,ar ** %İC1

FİCİ bi;

_ t e s l r ' e r ı ö, Oyabilir

, i l e r d e bu •

T ** ^ k0 u ^ t , Tftr,

««lea bir t

S ^ tor Ut

Page 3: 952 d Bozkurt - evrak.cm.gov.nc.trevrak.cm.gov.nc.tr/siteler/gazeteler/bozkurt/1952/Nisan/26Nisan1952-Bozkurt.pdfSAYFA 2 BOZKURT CUMARTESİ, J6JN1SAN, _ 1952 _ Viktoryanın Müsameresi

ar«onİQrV CUMARTESİ, 26 NİSAN, 1952

~ MAARİF MESELELERİMİZ

BOZKURT

kir

""'^bulunan •"ız"nın

ilU«c«feunaı Ve

a v a * rnm^Z "aillnda ve l f ' ^ m . tunı

um.

SAYFA 3

«kao ^ yardımıma ^ kst^gim, V ( ^ e«»lp ««tebtlemıvîtegiu

anlattım ^ " » w otomobilim takip «öylMi. 9ıra.ııy|(. N

ı. bir mağazaya „ îtıhrdü. H , , W t i ( H

bendim ve kafilem hj.

olunca otoa**, »Ü2den gitti Onu ^ « yamlmaksmn Patı, p I

»Mumumu» lirada oto- ! an yanında durup his irken gördüm, ı httvtyetlnl^aalamaan S tftcr M. Yvtrt İ L ^ « e k Rotarl topUr.tumfa M B & f t mi anlatırsa baaı ijta | «!»ıhıs ihtimal ki orda«. |

. Görünüşünden onu, Bu | rhakarlanın tabiriyle kr t veya meslek amiri fij. utabilirim ve «ger i n etüğime göre o bir Ra f tn idiyse Mil bir Rötar.- I ifklıbıne malikti. Hiradi de, buradaki İv

TtrtJe bulunca bölün ata i -jt»»firlertmi»n bu arün cu " ıkian gibi Kıbrıslı m» % etmekte oldu^üu ft tUıierini merak edijwm da. jnMiyaatenm tema M her gün jialermiaıl-|e eereya» tooAîı oto

»t* ^«/«a rdtrur. Bu gta&u

njmsıoda JbjmK». J® Uer&e w muhtelif ort 'M görülmekte^. çoıtu elbette daW ıtfedthrae de, bu te-ikâr bir kısmı fcariî"

ı üçüncü sayfada)

Erkekler için Gezici Kurslar İbrahim Zeki BURDURLU

.Sanat okulları konusunda fikirlerimizi söylerken, bu okullarda öğretimin tamamiyie teknik meselelere da-yandığını açıklamıştık. Kız Enstitülerindin sön açtığı-mız zaman, teknik faaliyetlerden, hiç olmazsa e\ konu-sunda kadınların faydalanmaları gerektiğine işaret et-miştik. Bu arada, Kadınlar için köylerde açıian gezici köy sanat kurslarının mahiyetlerini belirtmiştik. Kadın-lar için açılan kursların yanıbaşında köyiii erkekler 1-çin de çeşitli sanat kursları açılabilir.

Köy gençlerinin, köydeki ihtiyaçlarını karşılamak, kendi basit ihtiyaçlarını hemen yapabilmek için, bir sa-natı şöyle böyle olsa da bilmeleri gerektir. Çiftçi bir köylünün bozulan pulluğunu hemen onarabilmesi, yıkı-lan damını bir usta maharetiyle yapabilmesi; kırıian ca-mını takabilmesi; bu gibi basit çerçevede mütalâa edi-lebilecek olan ihtiyaçlarını karşılıyabilmesi için bir sa-nat kursu görmesi şarttır. Ev İktisadının birinci şartı olan tasarruf zihniyeti; küçiik İşleri yapabilmekle deney alanına geçmiş olabilir. Köylünün böyle, basit İşleri kendini koruyacak şekilde yapmasını sağlamak amaciy-le gezici köy kursları açmak köylülere büyük faydalar bahşeder.

Gezici köy kurslarının en basitleri demircilik, ma-rangozluk, dülgerliktir. Bu basit sanatlar, ev içi faali-yetinden, para kazanma alanına kadar genişlet.iieblllr. Kurslarda başarı göstermiş bulunan bir köylünün kö-yünde demircilik yapması, o köyün ihtiyaçlarını bir an evvel görmeği sağlar. Bina yapımında bir köyütı bir iki ustasının çalışabilmesi, böylebir konuda, köyden usta temini, hem işleten, hem de işliyen için faydalıdır.

Hangi yönden alırsak alalım, köylerde basit sanat-lardan anlıyan kimselerin bulunması geniş kolaylıklara yol açar. Bu kolaylıklardan köylüler, faydalanırlar.

Medeni ilerleyiş sözle ve niyetle olamaz. Sözü ve niyeti küçük işlerle tatbikat alanına koyabilmelidir. Sa-nat kollarında hünerli olmak, İyi İşlerin doğumunu sağ-lar. Jyl işler, topluma örnek olur. Örnek, kendine benzi-yenlerln çoğalmasına sebebolur. Birden yüzler ve binler doğar.

Köy erkekleri için gezici sanat kurslarının açılması büyük bir mesele değildir. Lefke sanat okulu, gençleri vettştlrmlye başlayınca, bu gençlere böyle vazifeler v« rileblllr. Kurslarını açtıkları köylerde köylülere faydalı olurlar. Böylece, sanat köylere kadar pratik bir şekilde girmiş olur.

EKSELANS VALİNİN ROTAR1ANLARA HİTABESİ

(Sayfa 2 den kalan)

aktan çekınmı laşıldı mı? Ne-yok. Allahaıs-

aha beni ziya-de rim. i z l i adımlarla ın teyzesi onu

i n i n e t ö d i g i n i k o n u ş m a ona

i çıkarken ar-» "Zaten boyie

af ve eksantı-t' k u l a k l r ^ 3

finden bir *

t b ü t ü n o Kaw -

ı

i

»bit bir S M

1

ten gelmektedir. Yirmi sene evvel Kıbrısta bir yabancı gö-ze çarpardı. Ara sıra gelen bir misafir o kadar dikkati çeker di ki çok geçmeden kim olduğu ne iş yaptığı, ne tavrı hareketi olduğu ve ne kadar kalacağı herkesçe biliniyordu.

Vaziyet şimdi çok f arklıdır. Gelip giden ve bizce tamamen meçhul yeni yeni insanların görünmediği tek bir gün geç-miyor. Bunların bazıları filha-kika gitmezler, burada kalırlar Bu şehirde ve adanın diğer kı-sımlarında firmaların, acente-liklerin, ve yazıhanelerin yeni yeni merkezler açtıkları sık sık işitilmektedir, ve bana öy-le geliyor ki bu yeni ve geniş-lıyen şartlar dahilinde Rotari-nin birleştirici bir medeniyet yayıcı tesirleri önemli bir rol oynıyablllr.

Geçenlerde bu ziyaretçiler-den birisi ile konuşuyordum. Bu aat, Tarım işlerlmUl tetkik etmek üzere başka bir memle-ketten gelen bir tarım usmanı idi. Müşküllere ve daha yapı-lacak iğlere rağmen Kıbtıat&kJ «ir a atin iyi bir istikamette İler

lediğini bana söylemesi mem-nuniyetimi mucip olmuştu.

Ekseriya tarım müdürlerinin bir nebat potoloğundan öteye geçmediklerini söyledi. Bu mü-dürler sırf nebat hastalıkları ile o kadar çok alâkadar olu-yorlardı ki sağlam nesmüne-manın çoğalmasını tçşvik için sarfedecek vakitleri kalmazdı.

Uzman olmıyan birisinin boş felsefesiyle onun düşünüş tar-zını takip ederek belki de umu miyet itibariyle hükümet me-murlarındaki aksiliğin bu ol-duğunu ileri sürdüm. Tabiatıy-le hastalık, sıkıntı ve mecazi olarak umumî hayattan! bütün bozuk ve üzücü şeylerle o ka-dar çok alâkadar oluyoruz ki iyi ve sağlam şeylerin ileri gö-türülemesi için pek az vakit buluyoruz.

ihtimal ki anlayış ve basi-retle yahut da geçirdiği acı bir tecrübe neticesi, söyledikle rimln maliye memurları husu-sunda mutlaka doğru olduğu cevabından bulundu.

Her » e olursa olsun bu pa-tolojik manzaranın Rotaride yeri yoktur, gSrüldöpne göre

Tekaüt Maaşı Almıyacak

Truman cumhurreisliğinden çekildikten sonra diğer reisler gibi tekaüt maaşı almıyacak-tır. Yalnız Kongre müzakere-lerini müşahit olarak takip e-debilecek ve Kongrenin zapıt-larını parasız olarak alabilecek tir.

Yunaoistanda - Pahalılık

Yunanistanda perakente sa-tış fiatlarına ait resmî rakam-lar şöyledir: 1952 Ocak 1T5.6 1952 Şuıbat 176.6 1952 Mart 178.5

12 Nisan 180.7

Paskalyada Kaza Kurbanları

Franısada geçeıı Paskalyanın ilk Pazar günü kara, iıava ve deniz kazalarından 60 İrişi öl-müş ve 50 kiş de yaralanmıştır

Mr. Bayrot Gazete haberlerine göre A -

merika Dışişleri Bakaa yardım cısı ve Orta Doğu meseleleri Komite başkanı Mr. Bayrot ge-lecek Haziran ayında Atinayı ziyaret edecektir.

Mim Var oğlu

1,400 Kurban Italyada geçen harp yılların-

da tarlalarda kalan mayin pat-layışlarından şimdiye kadar 1,400 çocuk ölmüştür.

Altıncı Kardeş Şikago'da 1866 yılında bir

karında doğan altı kardeşten sonuncusu madam Parkerin ve fat ettiği gazete haberlerinde bildirilmektedir.

Atina Konuşmaları Yunan kaynaklarından bildi-

rildiğine göre Türk heyetinin Atinayı ziyareti iki memleke-tin savunması ile ilgilidir.

500 Lira Mükâfat Briıstol'da eski î-j Bakanı

Walter Mangtonun otomobilin den çalınan karısına ait 6 bin lira değerinde mücevherat po-lisçe sarfolunan büyük gayret-lere rağmen bulunamadığından dolayı hırsızlar hakkında malû mat verenlere 500 lira mükâfat vâd edilmiştir.

• - r — ı n — , - r - t - j -t f l- m ı (| h M|||| ı M M I B I _

| Memleket Haberleri

17 Mayısta > Sona Erecek

ilgili kaynaklardan gelen malûmata göre 17 Mayısta Ba-tı Almanyadaki Müttef k Kont rolü sona erecektir.

Dünya Ticaret Filosu

Resmi istatistiklere göre dün Sünya ticaret filosunu teşkil eden vapurların hacmi 87 mil-yon 200 bin tondur.

Mağusadan C.A.E

BU GÜN DOĞANLARIN

YILDIZ FALI 26 Nisan: Bu gün doğanların

hayatları, tehlikeli ve müşkül-leri yenmekle geçer. Tedbirli hareket etmeğe ve evliliklerine dikkat göstermiye mecburdur-lar.

siz, dostluk, iyi niyet, anlayış ve insanlığa hizmeti ileri gö-türmekle alakadarsınız. Bunlar da aksi birşey yoktur. Bunlar asla ihtiyacımızdan fazla ola-cak meta değillerdir. Bu Kong renin, o ulvi gayeleria tervici-ne hasredileceğine inanarak büyük bir memnuniyetle ve hepiniae karşı iyi temennilerle Kongre faaliyetinin başladığı-nı simdi il&n ediyorum.

u.

Rum Hacıları Avdet Ettiler

3 hafta evvel hacı olmağa gx den kadınlı, erkekli 300 den fazla Kıbrıslı Rumun bu gün Mağuoa limanına uğrayan Ta-iıodi vapuruyle adaya avdet et-mişlerdir.

Mağusa Limanında Grev

Dün Mağusa Umanında bulu aan dört vapurdaki çalışan iş-çiler hammal başları tarafın-dan haklarının tanınması için dün sabah saat 10 da işlerin-den durup grev ilân etmişler-dir. Greve inen işçilerin adedi 200 kadar olup limanda yapı-lacak olan işlerin geri kaldığı pek açık olarak belli olmakta-dır.

işçiler haklarının tanınması-nı anlaşma yoluyle kazanılma sına çok çalışmışlarsa da naza rı dikkate alınmamıştır. Bu haklarının kendilerine verilme si için greve başvurmuşlardır.

işçi kardeşler davanız, dava-mız demektir. Haklı davanızda er geç galip çıkacacaksınız siz lere başarılar dileriz.

işçinin hakkını müdafaaya memur edilen Mağusa Kazası işçi Komiseri Mr. Leoııidasm bu davayla pek yakından alâ-kadar olmasını bekliyoruz.

2724 RIFAT CEMÂL

TAKSİ YAZIHANESİ Lüks Otomobilleriyle

Servise Hazırdır.

immammasemm

Kadeş Vapuru Kadeş vapuru 30 Nisan Çar-

şamba günü Lârnakaya uğrıya cak ve ayni gün Türklj'eye mü tcveccihen hareket edecektir.

Yangın Lefkoşa civarında

Strovolo'da Mihaili Loi sidisin evinde çıkan bir yangın neticesinde 90 lira zarar tespit edilmiş tir.

Amiyanto İhracı Meyin vapuru ile Ley

mosun limanından Da-nimarkaya 200 ton Ami yanto ihraç edilmiştir.

Başdespotun Ziyaretleri

Rum basımda yazıldı ğına göre Başdespot Makarios refakatinde Lefkoşa ile Baf Cimnas okullarının müdür mu-avinleri Sofokleos ile Kitromilidis olduğu hal de Mammari köyünde yeni inşa edilen kilise-nin açılış töreninde ha-zır bulunmuştur. Baş-despot, köyün çiftçiler birliği ve Rum kadınlar cemiyetine ait binaları ziyaret ederek hazır bu lunan Rumlara öğütler vermiştir.

Kıbrıs Savaşı Lefkoşada münteşir

^tnos gazetesinde pek yakında Kıbrıs savaşı-na ! ! ! başlanacağı ha-tırlatılmakta ve Rum halkına şunlar tavsiye edilmektedir :

"Anayasadan ve ge-nel seçimlerden uzak!!!

BOZKURT : Memle-ketin huzur ve sükûnu-nu ihlâle matuf olan bu türlü propagandaların hükümet tarafından şimdiden önlenmesi i-cap etmektedir.

Rum öğretmen Cemiyetleri

Adadaki iki Rum öğ retmen cemiyetinin bir leşmeleri için Lefkoşa-da yapılan hususî bir toplantıda müspet bir sonuca varılmadığı bil-dirilmektedir.

Ticaret ve Sanayi Odası

Kıbrısta yeni kuru lan ticaret ve sanayi o-dasmın üyeleri ilk top-lantılarını 3 Mayısta Lefkoşada yapacaklar-dır. Odanın şimdiki hal de 215 üyesi vardır.

Not: Odanın tüzüğü nü hazırlıyan İngüiz a-vukatlarmdan Mr. Ro-berts hafta içinde Kıb-rısa gelerek Odanın ih-tiyaçları ile meşgul ola çaktır, ta^hjd

Teprik Telgrafı

"Kıbrıs Savaşı"nınü başlaması münasebetile Atina Başdespotu tara fından Kıbrıs Başdespo tuna gönderilen bir tel-grafta ilhak mücadele-sindeki azminden dola-yı Rum halkı teprik ve takdir edilmektedir. A-tina despotunun diğer bir telgrafında haliha-zırda Atinada bulunan Lord Halifaks'a Rum-ların ilhak arzularını belirten bir dilekçenin sunulduğu açıklanmak-tadır !

BOZKURT: Başpa-paslar arasında teati e-dilen ilhak telgrafları-nı buradaki varLğımız aleyhine telâkki .-.Jer ve şiddetle protesto ederiz

Telefon Ücretleri Kıbrısta telefon üc-

retlerini tedkik maksa dile adamızda bulunan Şirket müdürü Mr. Ni-cholls bu gün Lefkoşa-da Ticaret Odasında Belediye mümessilleri ile görüşecektir.

Köpek Sergisi

"Cyprus Mail" tara-fından tertibine karar verilen köpek sergisi 4 Mayısta Baf kapısında açılacaktır. Şimdiye ka dar 50 den fazla köpek kaydedilmiştir.

10 Günlük Hapislik 25 yaşlarında Timbu

lu Kosta Mezurudi ana sini dövmek suçundan Lefkoşada 10 gün hap-se mahkûm olmuştur.

Alehtora Cinayeti

Alehtorada Hasan Kâ milin ölümü ile ilgili ci-nayetten dolayı 2 kişi derdest edilmiştir.

İki Suçlu

Plâtres cinayetinden dolayı 2 suçlu Ağır Ce-za mahkemesine hava-le edilmişlerdir.

SATILIK BOŞ HANE Lefkoşada Yenl-Caml Ma-

hallesi Kuru-Çeşme sokağında kâin alt katta 3 odp, bir sön-dürme, bir mutbah, bir ha-mam, bir helâ, bir kuyu ve üst katta 3 oda bir salondan iba-ret hane boş olarak satılacak-tır.

Daha fazla malûmat edin-mek Istiyenler aşağıdaki adre-se müracaat etmeleri rica olu-nur.

Adres: Mustafa Kemal tpsill&th Avukat - Kâtibi, Lefkoşa

IN SAYISAL ' tltftt 37â

Page 4: 952 d Bozkurt - evrak.cm.gov.nc.trevrak.cm.gov.nc.tr/siteler/gazeteler/bozkurt/1952/Nisan/26Nisan1952-Bozkurt.pdfSAYFA 2 BOZKURT CUMARTESİ, J6JN1SAN, _ 1952 _ Viktoryanın Müsameresi

SAYFA B O Z K U R T C U M A R T E S İ - 2G NİSAN,

Ailesinden isteyiniz...

Kendisine öztürk diye hitap vtmemi istiyen (!»...) kasaba-sından bir okuyucum bakınız ne diyor: "Arkadaşlarımla ge-zerken, onunle göz göze gel-mig bir an bakışmıgtık. Sonra, o yoluna devam etti; ben de zeraki adımlarla arkadaşları-m a katılmağa çalıştım.

işte o günden sonra, dalga-lı kumral saçlarını, iri siyah gözlerini bir an bile gözlerim-den sliemiyorum. Onu çok, pek çok seviyorum.

Bazan karşılaştığımız olu-yor. Tebessüm eder ve geçip gi der. Bu hareketi bana ümit ve-riyor; fakat çok sıkılgan biri olduğum için ne yolda hareket edeceğimi bilemiyorum. Lütfen yol gösterir mis iniz?"

Sayın okuyucum, mektubu-nuzu kısa yazdınız. Bize ge-rekli olan şeylerden bansetme-diniz. Yalnız, anlıyorum ki, kı-zı seviyorsunuz:sevginiz de ha kikidir. Yani, kızı beğenmekle kalmıyorsunuz. Onu kendinize eş olacak bir kız olarak sevi-yorsunuz.

Sevmiyen, veyahutta sevebi-lecek bir kız bulamıyanlar; "Sevmek, sevilmek istiyorum" diye çırpınıp dururlarken, kar-şılarına çıkan iri siyah gözlü, dalgalı saçlı bir kız karşısında ne yapacaklarını bilmekler. O-na karşı işlerinde bir his uyan

Cevaplayan: ŞKNOL

dığını anlamakta da gecikmez ler. Gönül sevmek ve sevilmek ister. Sevmiyen veya sevilmi-yen birisinin yeri bedbahtlar arasındadır.

Bakış ve tebessüm sevginin bir ifadesidir. Yalnız her bakış ve tebessüm —Birisinin sevildi ğini göstermez. Bazan kız, baş ka bir şeye tebessüm edebilir; veya tebessümü alayvari olabi lir.

Farzedelim ki kız da sizi se-viyor. Acaba ne yapmalısınız? Bu soruya cevap vermezden ev vel, size soracağım suallerin cevabını kendiniz verdİKten son ra, söylediğimi yapınız.

Yaşınız k a ç ? Iş sahioi misi-niz ? Bulunduğunuz ruohittle olanların sevgi ve saygısını ka zanmış birisi misiniz? Sonra, bir aileyi iyi yaşatacak kadar para kazanıyor musun az?

Eğer yukarıdaki sorulara vereceğiniz ceva;> müsbetse, bi ıaz daha bekledikten sonra, kendinizi tekrar yoltlayınız "acaba onu seviyor m u y u m ? " diye s o r u n u z ceva-bınız yine evetse, hiç çtkinmeden onu ailesinden is-teyiniz. Mesut olursunuz. Sa-kın, yollarda kıza söz atmıya ve sevginizde?. bahsetmiye kal kışmayınız. Zira, "kendimi sevdireyim", derken, pot kırar, kız yanında olan prestijinizi kaybedersiniz.

UÇKUN ŞEVKİ VUDALI Ve

A Y H A N A L İ RJFKI İDADİ Sokağı. Y A V U Z Kitabevi yanında

Yeni Açtığımız

Güneş Dikim Evinde Beğenilen modele göre kadın elbisesi,

kadın iç elbiseleri erkek gömlekleri ve pi-jamalar dikilir.

Dikilmiş erkek gömlekleri satılır. Reklâmımız işimizdir, işimiz garantilidir. Iş yaparken kâr göstermek prensibi-

mizdir.

İptidaî Cemiyetlerde Kadın Hukuku

t SMihhftı Y e t : BOZKURT BASIMEVİ

Asm» Attı No. 7S LeflTOfs - Kibri.

i

Bazı iptidaî kavimler de kadınlar her türlü işkenceye maruz bıra-kılır. Koca, karıların-dan ikisi arasında bir kavga çıktığı zaman her birinin eline kalın bir sopa verir ve onla-rın birbirlerinin yüzle-rini kanlar içinde bırak malarını zevkle seyre-der. Afıikanın bir çok kabilelerinde kadınlar eşya gibi pazarlarda sa tılır.

Bir çok kavimlerde kadınlar hiç bir hakka sahip değildir-ler. Onlar bir eşya gibidirler. Alınır ve satılırlar. Avustralya nın bazı kabilelerinde kadın kö le durumundadır. Satılır ve mi ıas olarak intikal eder. Dul ka din ölen kocanın kardeşine ait-tir. Yine Avustralyanın bazı kabilelerinde kadınları evine gelen yabancı bir misafire ik-ram etmek misafirperverliğin icaplarından sayılır. Algonken ırkına mensup Cri'lerde ise ya bancı misafire kız kardeşlerini ikram etmek âdeti vardır. Mi-safirin böyle bir ikramı reddet mesi ev sahibini çok üzer

Fiju'larda bir kadın csien ko-casiyle birlikte toprağa gömü-lür veya intihar etmiye ica'br edilir. Buna sebep kocas ının gi deceği yeni dünyada kendisine hizmet edecek insana ihtiyacı olmasıdır. Eski Hindistaııda bu kadın için en şerefli bir hare-ket sayılırdı. Kadının hayata bağlılık göstermesi, kocasına karşı hiyanet sayılırdı. Bir Hintli dul kadın için kocasının ölümile beraber yakılmak dü-ğün merasiminden daha debde beli ve daha şerefli sayılırdı. Gerçe kadım buna zorlamaz-lardı. Kadının hayata bağlılığı-nı örf ve âdet bir alçaklık sa-yar. Şimdi Amerikadaki Takil-lis kabilesinde, kocaısı ölen ka-dını yanmakta olan ateşin üze-rine yatırırlar. Kadın her tara f>. kavrulunceye kadar kocası-nın yandığı ateşte ytnması mecburidir. Bu, kocaya karşı yapılması gerekli bir sadakat yemini sayılırdı.

Eski Rusyada evlenecek olan bir kızı babası nişanlısının ya-nında güzelce kırbaçlar, sonra kırbacı damadının eline verir-di. Fijülerde köpekler dahi mâ-

I bede girebildiği halde kadınlar giremezdi. Eski Hindistanda kadınlar hayvanlarla beraber sayılır ve satılırdı.

Bazı iptidai kavimlerde ka-dınlar her türlü işkenceye ma-ruz bırakılır. Koca, karıların-dan ikisi arasında bir kavga çıktığı zaman herbirinin eline kalın birer sopa verir ve onla rın birbirinin yüzünü gözünü kanlar içinde bırakmalarını zevkle seyreder. Yine b-'zı ka-vimlerde bir kadının diğer bir kadına yapacağı en bîlyük ha-karet : "A l çak kadın, kocanı iş yaparken gördüm" demesidir.

Afrlkanın büyük zenci kabi-lelerinde kadınlar eşya gibi pa

zarlarda satılır. Eski Roma ailesinde İse koca

karısının ve çocuklarının hayat ve mematına sahiptir. Onları öldürmek, satmak hakkı ka-nun tarafından babaya veril-miştir. Manou kanunu* "kadın çocukluk devresinde babasına gençlik devresinde kocasına, kocası ölürse oğullarına, oğul-ları yoksa kocasının yakın ak-rabasına tâbidir Çünkü kadın kendisini asla idare edemez" der.

Yunanlılarda da bir kız ev-lendikten sonra babacının hi-mayesinden çıkmıştır. Kocası ölse dahi artık baba evine dö-nemez. O kocanın akranlar ına aittir.

Halbuki bazı kavimlerde me sele tam tersinedir. Erkek ka-dının uşağı mensill'ssindedlr. İstediği zaman alır, istediği za man kovar.

Sıcak Kanlı mısınız? Yok Soğuk Neva'nın B i r i m i ?

1- Müşfik bir Aile İçinde mi ye-

HÜSEYIN BALCI Taksi Yazıhanesi Atatürk Meydanı

(Türk Bankası Yanında)

TEL: 3669 Yeni de lüx otomobiller

Müntezam servis Makûl ücret

Sabah saat^ den gece saat 1 e kadar açıktır.

3669 Tel numarasını daima hatırlayınız

tiştiniz?

2- Oyıııı seyrederken fazla he-yecanlanıyor musunuz?

3- Acıklı «filmler veya musiki

size tesir eder mi ?

4- Arkadaşlarınızdan ayrlınca onların yokluğunu fazlasıyle hisseder misiniz?

5- Ahbaplarınız çok m u ?

6- Arkadaşlarınızın üzıintüle-riyle üzülür, kendi sıkıntılarını zı onlarla paylaşır mısınız ?

7- Dostlarınıza sık sık İltifat

eder misiniz?

8- Çocuk sever misiniz? 9 - Bir kimseyi istdrap içinde görmek sizi üzer mi ?

10- Aklınıza eseni yapar mısı-

nız?

11- Bir şeye üzülünce üzüntü-nüz çabuk geçer m i ? 12- Kulüp veya cemiyetlerde •âza mısınız? 13- Bu derneklerin insanların bir birleriyle anlaşmalarını ko -laylaştırdığına inanıyor musu-nuz? 14- Kadınsanız erkeklerle, er-kekseniz kadınlarla konuşur ve ya çalışırken kendinizi tabiî ve serbest hissediyor musunuz ? 15- Bir hastaya bakmaktan hoşlanır mısınız? 16- Annenizle babanız s:ze çok düşkün m ü ?

Eğer bu suallerden 14 üne

veya daha fazlasına yebildinizse sıcakkanlı bir ^ sansınız. Evlilik hayıtınada

eşinizi memnun cdebilccekjjtagjj Eğer 8 veya daha az "<?vet" <jj. yebildinizse doğuştan "Sogufc» sunuz. A n c a k kendi durumu, miada biriyle evlenirsen!» «Vl|. Lkten saadet umabilirsiniz

K U R -S A

Telef 2 9 l

BELİĞ PAŞA SİNEMASINDA

VATAN ve NAMIK KEMAL ÇETINKAYA M E N F A A T I N A

30 Nisan Çarşamba akşamı saat 9 da Film gösterileceği gece Çetinkaya

Spor mümessili Bay Ö.F. Müftüzade t a r a - v

fından birinci ve ikinci takım oyuncuları-na geçen seneki şampiyonluk madalyaları verilecektir. *

Sayın halkımızın alâka göstermesini özleHz.

A N K A R A RADY

N U N B U GÜNKÜ

PROGRAMI 7.28 Açılış ve Program. 7.30 M.S. Ayarı . 7.31 MÜZİK. 7.45 H A B E R L E R . 8.28 Hava Raporu. 8.30 MÜZİK. 9.00 Günün Programı.

12.15 - 13.30 A S K E R SAATİ: 12.15 Memleketten Solâm. \ 12.20 Memlekete Seli 12.30 MÜZİK. 13.00 H A B E R L E R . 13.15 M Ü Z İ K : Şarkılar. 13.30 ö ğ l e Gazetesi. 13.45 M Ü Z İ K : Şarkılı 14.00 MÜZİK. 14.30 MÜZİK. 14.55 Kayıp Mektupları, j 15.00 Hava Raporu, Toplu Ta-

til Programı ve 16.58 Açılış ve P.'ogram. 17.00 Çocuk Saati. 18.00 M Ü Z İ K : İncesaz. 19.00 H A B E R L E R . 19.15 Tarihten Bir 19.20 M Ü Z İ K : Türküler. 19.45 R a d y o ile İngilizce. 20.00 MÜZİK. 20.15 R a d y o Gazetesi.

I t*

Dertli

Kim yazars çoktur ki, onlar: halka hatırlatıra rıların sağlanab

Son zamanl; ran pek çok dei »ir hakikattir k gazete sütunları sahasında tesir ;

Artık, kabul ğımız bu nazik katiyen, yer tut*

Gazete sütü tenkitlerin hadis doğmuş olması ş çok önemli nokti yoruz! *

İşte, bu sak£ cephemizde tam fak olamıyoruz.

Yazımızın b 21.00 K O N U Ş M A . 21.15 MÜZİK. 21.30 M Ü Z İ K : Şarkılar. 21.45 M Ü Z İ K : Haf i f Şarkılar. 22.00 K O N U Ş M A . 22.15 M Ü Z İ K : Şarkılar. 22.45 Ö A B E R L E R . 23.00 M Ü Z İ K : Dans Müziği 23.30 P r o g r a m ve Kapanış.

Çetinkayanın 19 Mayıs Balosuna Hazırlanınız

Kemal Bahçeli Kunduraevi

VIKTORYA CADDESİ NO /72 LEFKOŞA i J '

«Axxr eJftm i İ k ^yakkablarınızı 'almazdan evvel b i r defa KFMAL

nı^ icabıdır. a Z İ ^ ' e t e t m e n i z V n d f m S a t

a y a k l f b S »ygun Kadın ve Erkek

sun bir modelde olursa ol-zamanda teslim edilmektedir 1 Z m Z e v k m e « ö r e e ı ' k e n b i r

s a » " ™ " ^ G h V e n ayakkablarmnz karantili

1°:™ . M ^ r k l l a r - İ b i ş t i k . Bu hakik beraber, maalese sürülen fikirlere bette bir değer >

Acaba, nedeı fikir ve kanaatle lanmış değillerdi;

Kanaatimize dan doğmuş deği ınaz. Biaafenaleyl başarısızlıklar iç lıdır.

. Uzun yıllarıı , * ki, bilhass ak olabilmek içi]

te, halk cephemi; ffielıdır.

, . 1 H a l 1 k » y e r i n d g i d i l m e d i k ç e , i ş <

de ba§an sağlam

, Ş u h a l d e , i n a

t fe^nmızi] f ,da halk ,

a Ş i m d i k i n Ş m a l a n d ı r

A c a b a , b u . .Şeyden N a r ı n d a

i ş e o n c e , L

« t a k „ a „ r 1 d a k a d u

M A AD TARAFINDAN Sı ^ | ORTAMA

I t* c e k e t e

fes/

Eh^S&ss