44

Academy Garden Dergisi (Kasım 2014)

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Bi' dolu bilim Kasım sayısında. Hemen İssuu.com'dan , Ücretsiz okuyun & İndirin. Merak ediyorsanız,Hayal kuruyorsanız, Keşfetmeyi seviyorsanız kapağı çevirin! Bize ulaşın ; [email protected]

Citation preview

Page 1: Academy Garden Dergisi (Kasım 2014)
Page 2: Academy Garden Dergisi (Kasım 2014)

Ve bir ay geride kaldı. Ekim ayında ilk sayıyı

sizlere ulaştırmanın heyecanını yaşadık. Bek-

lentilerin üzerinde erişim ve okunma oranları

sizlerden gelen en güzel geri dönüştür bizim

için. Bu bilimsel ve kültürel çabaya çok güzel

tepkiler geldi. Tavsiye ve eleştirinizin dikkate

alındığı Kasım sayısının giriş yazısını okuyor-

sunuz. Haydi sayfayı çevirin ve okumaya ko-

yulun. Dergimize Mobi-

dik.com’dan,İssuu.com’dan ve sosyal ağlar

(Facebook,Twitter,Ahsar,İnstagam ) üzerinden

ücretsiz erişebilirsiniz. Bu sayıda yine eleştiri-

leriniz yol gösterici olacaktır. Bizimle iletişime

geçin :

[email protected]

Yeni sayılarda, görüşmek ümidiyle. Bilimle

kalın..

Yeniden Merhaba!

A C A D E M Y G A R D E N

S A Y F A 2

A C A D E M Y G A R D E N

Aylık Popüler Bilim ve Kültür Dergisi

Kasım 2014

Genel Yayın Yönetmeni

Halil BAĞIŞ

Yazarlar

Ahmet AK

Ayşegül DANIŞMAZ

Ayşe ÖZOĞLU

Burcu AKBULUT

Busenur BOLAT

Dilek DURSUN

Fatma Nur FIRAT

Fatmanur SÖNMÜŞ

Halil BAĞIŞ

Kaan Furkan ALTINOK

Mehmet ÇİFTÇİ

Mehmet ŞEYHANLI

Merve TURHAN

Ruhat MERSİN

Selin USTA

Sümeyye ATMAN

Sevgi AKSOY

Ercan KESKİN

Şeyma POLAT

Tuğçe TANIMAK

Zehra ÖZTÜRK

[email protected]

Yazı Araştırma

Haşim AKTAŞ

Web

Hilmi IŞIK

Page 3: Academy Garden Dergisi (Kasım 2014)

Bu ay Ne okuyacaksınız?

Mars'da Nasıl Bahçe Yapabiliriz?

ANTARKTİKA’DAN HABER VAR!

Çağın Mucizesi: 3D Yazıcılar

Bilimin Oscarı; Nobel

Sadece Zekâ Oyunu Değil

Tuhaf ufuklar, uçuk hayaller…

GÜNLÜK HAYATTA FİZİK

LİNUX İŞLETİM SİSTEMİ NEDİR? NE DEĞİL-

DİR?

HOMEOBOX GENLERİ ( HOX GENLERİ- HOME-

OTİK GENLER )

TERMOGRAFİK GÖRÜNTÜLEME SİSTEMLERİ

Fatmanur Fırat’ın Çizimi

Pluto Cüce Gezegeni ve Uyduları

Ne var Ne yok...

A C A D E M Y G A R D E N S A Y F A 3

Page 4: Academy Garden Dergisi (Kasım 2014)

Kasım’da ne var...

7 KASIM 1867

Polonya asıllı Fransız kimyager Marie Curie doğdu.

7 KASIM 1878 Lise Meitner Doğdu. ABD'li nükleer

fisyonu keşfeden Nobel Kimya Ödülü sahibi kimyacı,

fizikçi .

8 KASIM 1895 Alman fizikçi Wilhelm Röntgen, X ışı-

nını keşfetti.

9 KASIM 1934 ABD'li gökbilimci Carl Sagan dünyaya geldi

11 KASIM 1966 NASA Gemini 12 uzay aracını fırlattı.

12 KASIM 1980 NASA uzay aracı Voyager

I , Satürn gezegenine en yakın konumuna geldi ve geze-

genin halkalarının fotoğraflarını çekerek Dünya'ya gön-

derdi.

12 KASIM 2003 TÜBİTAK Bilgi Teknolojileri ve Elektronik Araştırma

Enstitüsü (BİLTEN) tarafından teknoloji transferi yöntemiyle üretile-

rek uzaya gönderilen BİLSAT uy-

dusu görüntü göndermeye başla-

27 KASIM 2001 Hubble Uzay Te-

leskobu, Güneş Siste-

mi dışındaki Osiris adlı bir geze-

genin hidrojenden oluşmuş bir

atmosfere sahip olduğunu keş-

fetti. Bu Güneş Sistemi dışında

keşfedilmiş ilk atmosferdir.

S A Y F A 4 A Y L I K P O P Ü L E R B İ L İ M V E K Ü L T Ü R D E R G İ S İ

Page 5: Academy Garden Dergisi (Kasım 2014)

A Y L I K P O P Ü L E R B İ L İ M V E K Ü L T Ü R D E R G İ S İ S A Y F A 5

İnsanoğlunun hayal gücü çalışıyor, Mars'da bitki yetiştirmek için yöntemler arıyor ve

bu konuda akademik çalışmalar yapıyorlar. Astrobiyolojide doktora yapan bir öğren-

cinin tezi konusu da buymuş. Yer dışında yüzeyi yaşama en elverişli gezegen olduğu

için insanoğlu uzay çağında Mars'ı nasıl yaşanabilir hale getireceğini planlıyor. İnsan-

ların Mars'da yaşayabilmesi için en önemli gereksinmesi olan oksijen, korunak, yi-

yecek ve su nasıl elde edilir sorusunu yanıtlamaya çalışıyor. Korunak hariç diğerlerini

uzun süre dünyadan oraya götürmek ekonomik olarak olanaksız olduğundan bunları

bir şekilde Mars'da yaşarken elde edebilmeliyiz.

Sözü edilen yaşam gereksinimleri için aslında robot yardımıyla bir bahçe yapabilir-

sek, sorun çözülecek. Korunak olarak önce yüzeyde bir sera yapmalıyız. Kubbe şek-

lindeki bu sera özel bir plastikten yapılmalı, öyle ki Mars yüzeyinde bol miktarda bu-

lunan morötesi ışınımları geçirmemeli. Çünkü çiçekler, sebzeler, hububat ve meyve-

ler insanlar gibi bu tür ışınımları sevmezler. Yine bu yapı Mars yüzeyindeki kuvvetli

toz rüzgarlarına karşı koyacak şekilde sağlam olmalı.

Bahçede yetiştirilecek ürün sıcak bir iklim ister, seranın dışı ortalama -63 derece ol-

duğu için dondurucu bir soğuk var. O nedenle seranın dışına koyacağımız güneş pa-

nelleri sayesinde sera içinde gerekli iklimi elde edebiliriz. Bahçede yetiştireceğimiz

her şey sulanmak ister, o nedenle sıvı suya gereksinmemiz var. Mars yüzeyinin he-

men altında donmuş su var, o nedenle buzu çıkarıp eritebilmeliyiz. Mars atmosferin-

deki başlıca gaz karbon dioksittir ve insanoğlu bu kimyasalı hiçbir zaman kullana-

maz, fakat bitkiler kullanır. Bitkiler bu gazı fotosentez sürecinde kullanır ve bizim en

önemli gereksinmemiz olan oksijeni oluştururlar.

İnsanoğlunun uzun süre Mars'da yaşayabilmesi için oraya gitmeden önce tüm bu

sistemler robotlar tarafından gerçekleştirilmeli ve test edilmelidir. Bu süreçler çok

önce güvenli bir şekilde yeryüzünde, Mars çevre koşulları meydana getirilerek de-

nenmeli. Bu sistemi yapacak olan bahçe robotunu tasarlayıp üretebilmeli ve gerekli

testleri geçtikten sonra Mars'a göndermeliyiz. Bahçe robotu tohumları saçabilmeli

ve büyüyen bitkilerin gelişebilmesi için gübrelemeyi öğrenmeli. Sonuç burada en

önemli olan akıllı bahçe robotunun yapımıdır. Ülkemizde o kadar çok robot yarışma-

sı yapılıyor ki bir gün bizim gençlerimiz de TAMSAT derneği içinde böyle bir robotu

üretebileceklerine inanıyorum.

Ethem DERMAN

Mars'da Nasıl Bahçe Yapabiliriz?

Page 6: Academy Garden Dergisi (Kasım 2014)

ANTARTİKA’DAN HABER VAR!

S A Y F A 6 A C A D E M Y G A R D E N

Bu ay sizin için uzun bir yolculuk yaptık!

Buzulaltı göllerinden dünyanın en eski su

kaynağına kadar indik. Wendell Denizi’nin

doğu kıyısına gittik. Dünyanın en önemli

araştırma istasyonlarından birkaçını ziyaret

ettik. İşte bu istasyonlardan ve araştırmala-

rından bazıları:

McMurdo İstasyonu

Güney Antarktika’da yer alan McMurdo is-

tasyonu kıtadaki en büyük istasyonlardan

biri. 1956’da hizmete açılan istasyon ABD

tarafından işletiliyor. Her türlü olumsuz ko-

şula ve yüksek maliyete rağmen Antarkti-

ka’da bilimsel çalışma yapmanın dünyanın

başka yerlerinde yapılan çalışmalara göre

bazı üstünlükleri var. Mesela temiz havası

sayesinde hava kalitesi çalışmaları için, ışık

kirlenmesinin olmaması ve altı ay süren ku-

tup gecesi nedeniyle de gökbilimciler için

yeryüzündeki en uygun yer. Kilometrelerce

kalınlıktaki buz tabakası da paleontoloji çalış-

maları için dünyanın geçmiş iklim kayıtlarının

tutulduğu milyonlarca yıllık bir arşiv niteliği

taşıyor. Kıtanın bilimsel açıdan çekici olması,

geçtiğimiz yüzyılın başlarında kurulmuş az

sayıda araştırma merkezinin ve gözlem istas-

yonunun yüzyılın ikinci yarısından sonra hızla

artmasına yol açtı. Günümüzde 30 ülkenin

Antarktika’da sürekli ya da geçici olarak kul-

landığı merkezler var. Bu merkezlerde yapı-

lan çalışmalar genellikle uluslararası ekipler-

ce gerçekleştiriliyor. Antarktika’da buzul altı

göllerle ilgili çalışmalar 1960’lı yılların sonla-

rında, buzun altını gösterebilen radar görün-

tüleri sayesinde başladı. Rusya’nın Antarkti-

ka’daki araştırma merkezlerinden biri olan ve

1957’de açılan Vostok İstasyonu’nun yaklaşık

4 km altında kıtanın en büyük buzulaltı gölü-

ne rastlandı. Aslında kimse bu kadar zorlu

iklim koşullarının olduğu bir bölgede sıvı hal-

de suya rastlamayı ve bu suyun da çok bü-

yük bir tatlı su gölüne ait olmasını beklemi-

yordu. Ne var ki radar sonuçları bunun varlı-

ğını gösteriyordu. Bu buluşun bilimsel olarak

kanıtlanabilmesi için 20 yıldan fazla sürenin

geçmesi gerekti.

Vostok gölünün varlığının kesin olarak kanıt-

lanmasından çok daha önce Rus bilim insan-

ları kalın buz tabakasında sondaj çalışmaları-

na başlamıştı. Bu sondajın sonucunda

1998’de Vostok Araştırma Merkezi’nde çalı-

şan Rus, Fransız ve Amerikalılardan oluşan

bir ekip şimdiye kadarki en büyük buz çekir-

değini elde etti.

3623 m uzunluğundaki bu çekirdek, göl su-

yuyla buz tabakasının birleşme noktası oldu-

ğu tahmin edilen yerin yaklaşık 100 m yakı-

nına kadar açılan sondaj kuyusundan çıkarıl-

dı. Çekirdeğin göle yakın bölümlerinin ince-

lenmesi sonucunda buzun yaşının yaklaşık

420.000 m olduğu ve göl suyunun atmosfer-

le bağlantısının 500.000 ile 1.000.000 yıl ön-

ce kesilmiş olması gerektiği hesaplandı. Yani

Antarktika’nın Amazon ormanları kadar yeşil

olduğu bir dönemde.

Page 7: Academy Garden Dergisi (Kasım 2014)

S A Y F A 7

Vostok İstasyonu Antarktika’nın en ulaşılmaz

bölgelerinden birinde yer alıyor.Bölgede tüm

yıl boyunca sert iklim koşulları hüküm sürü-

yor. Çekirdeğin en derin bölümlerinin göl su-

yunun donmasıyla oluşan buz tabakası oldu-

ğunun düşünülüyor. Araştırmacılara göre

gölde, gen havuzlarının dünyada benzeri ol-

mayan, en az 500.000 yıllık bakterilere rast-

lanabilir. Yaklaşık 4 km kalınlıktaki buz taba-

kası sayesinde gölün suyu belki de dünyanın

en eski suyu. Göl suyunun ortalama yaşının

milyon yıl olduğu tahmin ediliyor.

Vostok gölünün bu kadar eski zamanlardan

kalmış olması doğal olarak bilim çevrelerini

çok heyecanlandırdı. Düşük sıcaklıkta, at-

mosfer basıncından yüzlerce kat fazla bir ba-

sınç altında ve fotosentez yapmak için ışık

olmayan bir ortamda eğer yaşam varsa, bu

şimdiye kadar hiç rastlamadığımız türden bir

yaşam olmalı. Vostok gölünün derinliklerin-

de sıcak su kaynakları var olduğuna ilişkin

bulgular elde edildi; bu da gölde başka canlı

türlerinin bulunması olasılığını arttırıyor.

McMurdo araştırma istasyonu

Halley VI

İngiliz Antartika Araştırmaları kurumu tara-

fından yapılan açıklamada Halley VI isimli

istasyonun bilimsel araştırmalar için sürekli

faaliyet halinde olacağı açıklandı. Weddell

Denizi’nin doğu kıyısında, yüzen Brunt Buzu-

lu’nda bulunan istasyon, sahip olduğu kayak

mekanizmaları ile gerek görülmesi duru-

munda hareket edebilecek. Birbiriyle bağlan-

tılı 7 üniteden oluşan istasyonda laboratu-

varlar ve çalışma ofislerinin yanı sıra, araştır-

maların yoğunlaştığı yaz mevsimi için 52 kişi-

yi ağırlayabilecek yatak odaları bulunuyor.

Eksi 56 santigrat derece hava sıcaklığına da-

yanıklı şekilde inşaa edilen istasyonda kış

mevsiminde 16 bilim insanı çalışa-

cak.Uzmanlar bu süre içinde sert iklim şart-

larından dolayı inşaat için sadece dokuz

hafta çalışabildi.

Halley VI araştırma istasyonu

A Y L I K P O P Ü L E R B İ L İ M V E K Ü L T Ü R D E R G İ S İ

Page 8: Academy Garden Dergisi (Kasım 2014)

S A Y F A 8 A C A D E M Y G A R D E N

Güney Kutup İstasyonu

Mart ayında kozmologlar BICEP2 teleskopundan gelen önemli bir sonucu duyurdular. Bü-

yük Patlama’nın ardından gelen anda evrenin şiddetli genişlemesinin kanıtlarına ulaştılar.

Fakat bu sıra dışı iddialar aynı şekilde sıra dışı kanıtlar gerektiriyordu. Gökbilimciler bu de-

neyi ispatlayacak veya çürütecek daha fazla araştırma yapılması gerektiğini savunuyor. Ge-

lecek yaz mevsiminde BICEP3 kullanılmaya başlanılacak. Atasından 5 kat fazla algılayıcıya

ve 3 kat geniş izleme açısına sahip olan teleskop BICEP2’nin bulgularını onaylayacak veya

onaylamayacak.

Güney Kutup İstasyonu

Selin USTA

http://www.denizce.com/vostok.asp

http://www.belgesell.com/guney-kutup-istasyonu.html

http://gearpatrol.com/2013/02/07/design-spotlight-halley-vi-antarctic-research-station/(Fotoğraf)

Page 9: Academy Garden Dergisi (Kasım 2014)

Çağın Mucizesi: 3D Yazıcılar

S A Y F A 9 A C A D E M Y G A R D E N

Son zamanlarda oldukça popüler bir konu

olan 3D yazıcıları inceleyeceğim. Bu yazıcılar

endüstride kullanılmasının yanı sıra son za-

manlarda başka alanlarda kullanma çalışma-

ları başladı.

Bir CAD yazılımı ile istediğiniz şekli tasarla-

yarak ürününüzü elde edebilirsiniz. Sanırım

3D yazıcıların en büyük avantajı buradan ge-

liyor. Çünkü CAD yazılımı tamamen tasarıma

dayalı bir program. 3D yazıcılar bugüne ka-

dar prototip kalıplar veya yeni bir projenin

maketi gibi endüstriyel alanda kullanırken

artık tıp alanında da kullanılmaya başlandı.

Louisiana Tech üniversitesinde biyomedikal

ve nanosistem mühendisleri tarafından bir

program geliştirildi. Programda daha çok 3D

yazıcılardan yararlanıyor. Yazıcılarda üretilen

tıbbi implantlar ile içerisine antibakteriyel ve

kemoterapik maddeler konulup vücuda

proggamlı bir şekilde konulup ilaçların hedef

bölgeye daha proggamlı ve başarılı bir şekil-

de ulaşması hedeflenmiş. Üstelik 3D yazıcı

ile implant üretmek daha sağlıklı ve kullanış-

lı. Günümüzde kullanılan implantlar kemik

dolgu malzemesiyle üretiliyor ve içerisinde

bir çok kanserojen madde bulunabiliyor. Üs-

telik günümüzde kullanılan implantlar vücu-

da yerleştirildikten sonra ayrı bir cerrahi

operasyonla alınması gerekirken 3D yazıcı ile

üretilenler kendi kendine vücütta yok olabili-

yor. Tabi ki bu çalışmalar henüz deneme aşa-

masında.

3D yazıcılarla tıp alanında sadece implant

üretilmemiş ayrıca yapay damar ve protez

tedavisinde de kullanılması amaçlanıyor.

Hastaya özel tasarlanıp kullanılması bekle-

nen protez denemeleri de henüz deneme

aşamasında. Yapay damarlar üretiminde ise

aort daralması gibi hastalıkların önlenmesi

hedefleniyor. Buna ek olarak yine hastaya

özel olarak tasarlanmak üzere plastik cerra-

hide de bu yazıcıların kullanılması hedefleni-

yor. Plastik cerrahide dolgu malzemelerinin

3D yazıcı tarafından üretilip kanserojen mad-

de oranını en aza indirme çalışmaları hala

sürmekte.

3D yazıcılar sadece tıp ve endüstriyel alanda

kullanılmakla kalmayıp; Oyuncak Sektörü,

Yedek Parça ve Sanayi ve Kuyumculuk ala-

nında da kullanılması için denemeler yapılı-

yor. Ayrıca plastik ve plastik bazlı ham mad-

de kullanılan yazıcılarda şu sıralarda metal,

alüminyum benzeri malzemeler kullanılması

deneniyor. Eğer bu maddeler ile üretim ba-

şarı sağlarsa bir çok alanda 3D yazıcı kullanı-

mı yaygınlaşacak. Anlaşılan 3D yazıcılar gele-

cekte bir çok alanda devrim yapacağa benzi-

yor.

3D yazıcı Üretilen Protez

Page 10: Academy Garden Dergisi (Kasım 2014)

S A Y F A 1 0 A C A D E M Y G A R D E N

3 boyutlu yazıcı ile üretilen implant

Aynı zamanda 3D yazıların da bilgisayar gibi

eski bir tarihi var. Onu da görelim;

1984 - Charles Hull tarafından sayısal bilgi

kullanarak 3 boyutlu obje üretimi geliştirildi

1986 - Charles Hull Stereolithografi yöntemi-

ni geliştirdi ve patentini aldı.

1986 - Charles Hull 3D Sytems şirketini kurdu

ve ilk ticari 3D yazıcı makinesini geliştirdi. Bu

makinenin adı stereolithografi cihazıydı.

1988 - 3D Systems Şirketi genel kullanıma

yönelik ilk modeli SLA-250 yi geliştirdi

1988 - Scott Crump Fused Deposition Mode-

ling (FDM) "Ergitmeli Model Yığma" teknolo-

jisini icat etti

1989 - Scott Crumb Stratasys şirketini kurdu.

1991 - Helisys şirketi ilk katmanlı obje üretim

sistemini sattı

1992 - Stratasys ilk FDM makinesini sattı.

1992 - DTM şirketi ilk SLS sistemini sattı

1993 - Solidscape mürekkep püskürtme

mantığı ile çalışan bir cihaz üretme amacı ile

kuruldu.

1993 - "MIT" Mürekkep püskürtme yöntemil

ile 3 boyutlu obke üretimi ile ilgili bir patent

aldı.

1995 - Zcorp MIT nin patentini lisansladı ve

bu teknoloji ile çalışan 3D printerları üret-

meye başladı

1996 - Stratasys "Genisys" modelini piyasaya

sürdü.

1996 - Z Corporation "Z402" modelini piya-

saya sürdü

1996 - 3D systems "Actua 2100" ü piyasaya

sürdü". 3D yazıcı kelimesi ilk kez bu yılda kul-

lanılmaya başlandı

1997 - EOS Stereolithografi şirketini 3D Sys-

tems şirketine sattı ancak halen Avrupanın

en büyük üreticilerinden biri

2006 - Açık kaynak ilk 3D yazıcı projesi başla-

dı - Reprap. Kendi parçlarınıda kopyalabilme

özelliğine sahip bu makine sayesinde bir çok

ev kullanıcısı 3D yazıcı sahibi olacaktı

2008 -Reprap'in ilk versiyonu tamamlandı.

Kendi parçalarının %50 sini üretebiliyordu.

Busenur BOLAT

http://www.kedkem.com/muhendislik/3-Boyutlu-Yazicilar-Hakkinda-

Genis-Bilgi-10538.htm

http://www.3byazici.com/2012/05/3-boyutlu-yazicilar-nasil-

calisir.html

http://www.3byazici.com/2012/10/3d-yazici-calisma-prensibi.html

tubitak yazıları eylül 2014

Page 11: Academy Garden Dergisi (Kasım 2014)

Bilimin Oscarı; Nobel

S A Y F A 1 1

Dinamitin mucidi Alfred Nobel’in vasiyeti

üzerine kurulan Nobel Vakfı’nın,1901 yılın-

dan günümüze kadar insanlığa hizmet eden-

leri ödüllendirmek amacıyla verdiği Nobel

ödüllerinin bu yılki sahipleri geçtiğimiz Ekim

ayında belli oldu.

John O’Keefe, May-Britt Moser ve Edvard Moser

Bu prestijli ödülün ilk isimleri Tıp alanında

açıklandı. Karolinska Enstitüsü (Stockholm)

tarafından 2014 Nobel Tıp Ödülü, insan bey-

nindeki yön bulmayı sağlayan hücreleri keş-

feden üç bilim insanına layık görüldü. İngiliz

araştırmacı Prof. John O’Keefe ile Norveçli

çift Prof. May-Britt Moser ve Prof.Edvard

Moser ödülü paylaştı. Beynimizdeki konum

ve yön bulma işlevlerini gerçekleştiren hüc-

relerin keşfedilmesi ile bulunduğumuz konu-

mu nasıl biliyoruz ve gittiğimiz yolun yönünü

nasıl belirliyoruz gibi sorular açıklanmış oldu.

Beynimizde harita işlevi gören hücreler, me-

safe ve yön bulmaya yarayan bir başka hücre

grubuyla ortak çalışarak beynimizde ki GPS

sistemini oluşturuyorlar. Uzmanlar Alzhei-

mer hastalarının çevrelerini tanımakta zor-

landıklarını ifade ederek ,bu buluşla onların

sorunlarının kaynağını daha iyi anlayabile-

ceklerini açıkladılar.

Isamu Akasaki,Shuji Nakamura ve Hiroshi Amano

Sonrasında İsveç Kraliyet Bilimler Akademisi

tarafından Nobel Fizik ödülü, mavi LED tek-

nolojisini geliştirerek aydınlatma teknoloji-

sinde çığır açan üç Japon bilim insanına veril-

di. Akasaki,Nakamura ve Amano mavi ışık

yayan diyot(LED) buluşu ile uzun ömürlü ve

tasarruflu ışık kaynaklarını kullanmamız için

olanak sağladılar. Bu teknolojiyle, enerjinin

büyük kısmı ısıya dönüşmeden ışık elde edili-

yor. 100 bin saate kadar çalışan LED’ler,uzun

ömürlü olduklarından dolayı tüketimde dü-

şüş sağlayacaklar.

A Y L I K P O P Ü L E R B İ L İ M V E K Ü L T Ü R D E R G İ S İ

Page 12: Academy Garden Dergisi (Kasım 2014)

S A Y F A 1 2 A C A D E M Y G A R D E N

Eric Betzig,William E. Moerner ve Stefan W. Hell

Nobel Kimya ödülü süper mikroskobu ge-

liştiren iki ABD’li ve bir Alman araştırmacıya

verildi. Dokuların moleküler yapısına inen

bu mikroskop sayesinde hastalıkların araştı-

rılması ve ilaç tasarımı için ilerleme sağlan-

dı.

Patrick Modiano

2014 Nobel Edebiyat Ödülü Paris’in ünlü

yazarı Patrick Modiano’nun oldu. Fransa

dışında pek tanınmayan yazar,kitaplarını

Yahudilik,savaşın anıları ve saklı kalan ger-

çekler üzerine yazıyor. Bu ödül haberlere,

‘’Norveç Nobel Komitesi yine ters köşe yap-

tı’’olarak yansıdı.

Malala Yusufzay ve Kailash Satyarthi

Bu yıl Nobel Barış Ödülü çocuk hakları ey-

lemcileri Pakistanlı Malala Yusufzay ve Hin-

distanlı Kailash Satyarthi’ye layık görüldü.

Malala Yusufzay Nobel Barış ödülünü alan

en genç kişi olarak tarihe geçti. Komite jüri-

si bu sene perspektiflerini genişlettiklerini

belirtti. Daha önceden genel olarak ülkeler

arası savaşla mücadeleye verilen barış ödü-

lü, bu sene çocuk hakları ve kızların eğitimi

için seferber olan kişilere verilerek, bu ala-

na dikkatlerin çevrilmesine olanak sağladı

Jean Tirole

Son olarak açıklanan Nobel Ekonomi Ödü-

lü’ne Fransız ekonomist Jean Tirole layık gö-

rüldü. Piyasa gücü ve regülasyon üzerine

yaptığı analizle ödülün sahibi olan Tirole,

dünya çapında en etkili ve üretken iktisatçı-

lardan biri olarak biliniyor.

Ödüller, her yıl olduğu gibi Alfred Nobel’in

ölüm yıldönümü olan 10 Aralık 2014 tari-

hinde sahiplerine takdim edilecek.

Page 13: Academy Garden Dergisi (Kasım 2014)

S A Y F A 1 3

Alfred Nobel’in vasiyetnamesi

Vasiyetinde, mirasının Nobel Ödüllerinin enstitüleşmesi yönünde kullanılmasını ve 33.200.000 kronunun her yıl insanlığa hiz-mette bulunanlara sunulmasını istemiştir. 27 Kasım 1895 tarihli vasiyetnamesinin dili-mize çevrilmiş hali şöyledir.

“Ardımdan bıraktığım gayrimenkulümün ve servetimin

tamamı aşağıdaki şekilde dağıtılacak; kapital emniyetli bir

şekilde fonda toplanmalıdır. Bu fonun faizi her yıl, insanlık

için en büyük katkıda bulunmuş kişilere dağıtılmalıdır.

Bir kısım Fizik sahasında en büyük keşfi yapan kişiye veril-

melidir. Bir kısım Kimya sahasında en büyük keşfi yapan

kişiye verilmelidir. Bir kısım Fizyoloji ya da Tıp sahasında

en büyük keşfi yapan kişiye verilmelidir. Bir kısım Edebiyat

sahasında en büyük keşfi yapan kişiye verilmelidir.

Fizik ve kimya konusundaki keşifler İsveç Bilim Konseyince

değerlendirilmelidir. Tıp konusundaki çalışmalar Stock-

holm’daki Caroline Enstitüsü tarafından değerlendirilmeli-

dir. Edebiyat ve barış konusundaki ödüller,Norveç parla-

mentosu tarafından seçilen beş kişilik bir komite tarafın-

dan değerlendirilmelir. En büyük ve kesin arzum,ödüller

adaylara dağıtılırken kesinlikle millet ayrımı gözetilmeme-

sidir. En önemli ödülü alacak kişi bir İskandinavyalı da

olabilir,olmayabilir de”

30 Aralık 1896 tarihinde Stockholm’ de açık-lanan vasiyetinin ardından 1900 yılında No-bel Vakfı kuruldu. Ödüller 1901 yılında veril-meye başlandı. Daha sonra 1968 yılından iti-baren Ekonomi alanı da bu ödüllere dahil ol-du.

Sevgi AKSOY

www.nobelprize.org

www.dw.de

www.aljazeera.com.tr

A Y L I K P O P Ü L E R B İ L İ M V E K Ü L T Ü R D E R G İ S İ

Page 14: Academy Garden Dergisi (Kasım 2014)

Sadece Zekâ Oyunu Değil

S A Y F A 1 4 A C A D E M Y G A R D E N

Her yaşta zihin geliştirmek, bakış açısını

değiştirmek mümkündür. Birde bu gelişime

4 yaşından itibaren başladığımızı düşünelim.

Belki de yaşıtlarımızın aklının ucundan bile

geçmeyecek çözümlemeler, bizim için henüz

küçük yaşlarda sadece düşünmekten ibaret

olacak. Aslında bu durum hayal değil, sat-

ranç oynayarak hem çok eğlenceli vakit geçi-

rebilir, hem de kendimizi çok geliştirmek ve

kritik zamanlarda doğru hareketler yapmak

konusundaki yeteneğimizi geliştirebiliriz.

Bu yazıda satrancın nasıl oynandığını değil

de satrancın tarihçesini ve bize kattıklarını

öğreneceğiz.

Satrancın tarihçesi konusunda birçok ef-

sane vardır. Ancak en çok bilinen efsane Hin-

distan’da yaşanmış ve efsaneye göre tahmi-

nen 1600 yıl önce Hindistan hükümdarı da-

nışmanlarına, çocukların ilerde savaş zaman-

larında doğru düşünen, başarılı birer general

olmaları için stratejilerini geliştiren bir yol

bulmalarını istemiş. Bunun üzerine kısa süre-

de hükümdara satrançla birçok yöntem gös-

terilip denenmiş ve en başarılı yöntemin sat-

ranç sporu olduğu tespit edilmiş. Keşfedildik-

ten sonra zamanla dünyadaki bütün ülkeler-

de popüler olmuş ve günümüzde de popü-

lerliğini sürdürmektedir. Dünya Satranç Fe-

derasyonu’nu (FİDE) 1924’de kurulup, 19.

yüzyılın ortasından beri düzenli olarak sat-

ranç turnuvaları düzenlenmektedir.

Page 15: Academy Garden Dergisi (Kasım 2014)

S A Y F A 1 5

Yapay zekâ kullanılarak bilgisayarların

icat edilmesiyle birlikte, 20. yüzyılın sonların-

da iyi satranç oynayabilen programlar oluş-

turuldu. 1997’de Garry Kasparov, Deep Blue

adlı bilgisayara yenilince bilgisayar program-

cısı Omar Syed, makinelerin yapay zekâ ala-

nında hala çok gelişmediğini ispatlamak

amacıyla yine satranç tahtasında oynanan ve

bilgisayar için zor, insanlar için kolay olan

Arimaa adlı oyunu oluşturdu. Arimaa, sat-

ranç tahtasında oynanmasına rağmen sat-

rançtan çok farklı bir oyundur. Aynı zaman-

da, günümüzde bazı satranç programları

dünya şampiyonları seviyesinde oynayabil-

mektedir.

Birçok bilim adamına göre, satranç 4 ya-

şından itibaren oynanabilir ve her yaştan in-

sana farklı şeyler katabilir. Fakat küçük yaş-

lardayken oynandığında, genellikle çocuklar-

da görünen hiperaktifliği azaltıp, odaklanma

sorunu büyük oranda giderilebilir. Satranç

oynamanın faydaları bunlarla sınırlı olmayıp

ileriyi düşünebilme, seçenekleri doğru de-

ğerlendirebilme, planlama ve birçok farklı

düşünceyle eşzamanlı uğraşabilme gibi bir-

çoğu doğuştan yetenek olan durumları hızlı

bir şekilde henüz küçük yaşlardayken geliş-

tirmeye olanak sağlar. Bu yeteneklerin gelişi-

mi sadece satranca özgü olmayıp, satranç

oynamak için gereklidir. Yapboz gibi düşüne-

cek olursak, satrancın geliştirmemize olanak

sağladığı her durum satranç içinde gereklidir.

Bu yapılanmalardan biri eksik olursa, satranç

oynarken zayıf bir yanımızın olacağını söyle-

mek yanlış olmayacaktır.

ABD’nin New York şehrinde ve Kanada’nın

birçok yerinde 100’den fazla okul ve

3000’den fazla çocuk arasında yapılan test-

lerde dil, okuma ve matematik derslerinde

başarılı olan çocukların satranç ilgisinin oldu-

ğu gözlenmiştir.

Houston, Texas ve Bradford’daki bilim

adamları, Pennsylvania’da yapılan çalışma-

larda satrancın, kritik ve yaratıcı düşünme

yetenekleri gerektiren testlerde yüksek skor-

ların alınmasında önemli bir etki sağladığı

tespit edilmiştir.

Satranç oyunu sadece bilinen şekilde oy-

nanmaz. Satranç oyununun, gerek satranç

tahtaları farkıyla, gerek satranç taşlarının di-

ziliş farkıyla, gerekse farklı özellikteki satranç

taşlarıyla türevleri oluşturulmuş ve farklı sat-

ranç oyunları icat edilmiştir. Günümüzde de

oynanmakta olan satranç türleri vardır. Ör-

neğin Glinski’nin altıgen satrancı, klasik sat-

ranç tahtasında değil de altıgen şeklindeki

tahtada oynanır. Bu türevlerin asıl amaçları,

eşit güçte olmayan iki oyuncunun karşılaş-

masında güçleri dengelemek veya bu popü-

ler oyunun klasik satrançtan farklı olarak oy-

nanmasıdır.

A Y L I K P O P Ü L E R B İ L İ M V E K Ü L T Ü R D E R G İ S İ

Page 16: Academy Garden Dergisi (Kasım 2014)

S A Y F A 1 6 A C A D E M Y G A R D E N

Glinski’nin altıgen satrancı tahtası.

Satranç, sadece oyunlarda olmayıp birçok

özel eşyanın güvenle saklanması için de kul-

lanılabilir. Satranç hamlesiyle açılan dolaplar

veya satranç tahtasının üzerinde bulunduğu

masanın altının dönerek açılması gibi birçok

yöntem bulunabilir. Aynı zamanda satranç

takımı bulunduğu yere görsel olarak da bir

çağrışım yapıyor yani süs eşyaları olarak kul-

lanıldığı görünmektedir.

Satrancın insana kattığı en önemli değer

sportmenliktir. Örneğin satrancın karakteris-

tiklerinden biri de, rakibin şahını mat eden

kişi şahı oyun tahtasından almadan öylece

bitirir. Oyun biterken de asaletini kaybetmez.

Mehmet ÇİFTÇİ

www.gevezeforum.com

http://e-satranc.com/sitemap-posttype-post.xml

www.ozelozgurcocuk.com

http://chesspromotional.wordpress.com/

www.cesmeyelken.org

www.satrancogretmenim.com

www.damaoyna.net

http://tr.wikipedia.org/wiki/

www.nisemsatranc.com

http://www.enteresan.com/haber

www.imraksatranc.com

Page 17: Academy Garden Dergisi (Kasım 2014)

Tuhaf ufuklar, uçuk hayaller...

S A Y F A 1 7

Çoğumuzun ağlaya ağlaya geldiği bu hayatta

bazılarımız bitmek, tükenmek bilmeyen me-

rakıyla ufkun ötesinde hayaller kurabilmemi-

zi sağladı. Kimine göre bilim kurgu kimine

göre bilim tutku. 1900'lerde başka gezegen-

lere taşınma hayaliyle Ay'a gitmeyi planlar-

ken, 2000'lerde uçan arabaları hala sokaklar-

da göremiyor olmamız gibi karmaşık.

Tuhaf ufuklar, uçuk hayaller...

Gelin bu ufuk açan, hayal gücümüze güç ka-

tan dehaların aklından geçenleri bir nebze

de olsa söyledikleri sözlerlerden anlamaya

çalışalım ve bu tecrübelere kulak verelim.

İşte bilim alanında kendimize rehber edine-

bileceğimiz o kişiler ve o sözler…

Galileo Galilei (1564 - 1642)

Modern fiziğin ve teleskobik astronominin

kurucularından olan İtalyan bilim adamı.

*Her şeyi bilme şeklindeki bu kendini beğen-

miş küstahlığın temeli hiçbir zaman hiçbir

şeyi anlamamış olmaktan başka bir şey de-

ğildir. Bir kerecik bile olsa, tek bir şeyi tam

olarak anlama deneyimi olan ve bilginin nasıl

elde edildiğini gerçekten duyumsamış olan

bir kimse, kendisinin hiç anlamadığı, sonsuz

sayıda başka hakikatlerinde var olduğunu

fark eder.

*İki gerçek birbiriyle asla çelişmez.

*İnsana hiçbir şey öğretemezsin; öğrenmeyi

ancak kendi içinde bulacağını öğretebilirsin.

*Kainat dediğimiz kitap, yazıldığı dil ve

harfler öğrenilmedikçe anlaşılamaz. O, mate-

matik dilinde yazılmış; harfleri üçgen, daire

ve diğer geometrik şekillerdir. Bu dil ve

harfler olmaksızın kitabın bir tek sözcüğünü

anlamaya olanak yoktur.

*Evrenin kitabı matematik diliyle yazılmıştır.

*Tabiatın kitabı, matematiksel sembollerle

yazılmıştır.

*Şüphe, bilimin babasıdır.

*Hiçbir şey keşfetmeksizin büyük meseleleri

uzun uzadıya anlatmak yerine, keşke bir tek

olgu, hatta küçük bir şey keşfetseydim.

*[Sonsuza ilişkin paradokslar] sadece, biz

sonlu akıllarımızla, sonlu ve sınırlı şeylere

verdiğimiz özelliklerle, sonsuzu tartışmaya

kalktığımızda ortaya çıkar.

*Sonlu aklınızla, sonlu için koyduğunuz kural

ve ilişkileri sonsuza uygulamaya kalkmayın.

*Ben ne kadar dönmüyor desem de dünya

dönüyor.(Engizisyonda hakimin eğer dünya-

nın dönmediğini ve düz olduğunu söylersen

yanmayacak, affedileceksin sözünden sonra

mahkeme kapısında...)

*Yine de dönüyor!

A Y L I K P O P Ü L E R B İ L İ M V E K Ü L T Ü R D E R G İ S İ

Page 18: Academy Garden Dergisi (Kasım 2014)

S A Y F A 1 8 A C A D E M Y G A R D E N

Blaise Pascal (19.06.1623 -

19.08.1662)

Fransız matematikçi, fizikçi, ve teolog.

*Dünya beni bir nokta gibi içeriyor ve yutu-

yor, ben de onu içeriyorum(anlıyorum).

*Kuvvete dayanmayan adalet aciz, adalete

dayanmayan kuvvet zalimdir.

*Yararlı olmak ve bir başkasına yanıldığını

göstermek istediğimizde, o kişinin söz konu-

su şeyi hangi açıdan ele aldığını gözlemleme-

miz gerekir, çünkü genelde bu şey o açıdan

bakıldığında doğrudur. Bu gerçeği kabul et-

meli, ancak bunun hangi açıdan yanlış oldu-

ğunu görmesini sağlamalıyız. Karşımızdaki

bundan mutluluk duyacak, çünkü yanılma-

mış olduğunu, tek eksikliğinin bütün açılar-

dan görememek olduğunu anlayacaktır. Çün-

kü her şeyi görmemesinden ve ele aldığı açı-

da doğal olarak yanılabilmesinden kaynakla-

nır.

*Genellikle, başkalarının bulduğu nedenler-

dense kendi bulduğumuz nedenlerle daha

kolay ikna oluruz.

*Bir yapıt oluştururken en son bulduğumuz

şey, en başa neyin konulması gerektiğidir.

*Her seçim bir vazgeçiştir.

Isaac Newton (25 Aralık 1642 – 20

Mart 1727)

İngiliz fizikçi, matematikçi, astronom, mucit,

filozof, ilahiyatçı.

*İnsanlar sayılar gibidir, o insanın değeri ise

o sayının içinde bulunduğu sayı ile ölçülür.

*Plato benim arkadaşım, Aristoteles benim

arkadaşım ancak benim en büyük arkadaşım

doğruluk.

*Aşk köprü kurmaktır. İnsanlar köprü kura-

cakları yerde, duvar ördükleri için yalnız ka-

lırlar.

*Sağlam bir tahmin olmadan, hiçbir büyük

buluş yapılmamıştır.

*Dünyaya nasıl göründüğümü bilmiyorum;

ama ben kendimi, henüz keşfedilmemiş ger-

çeklerle dolu bir okyanusun kıyısında oyna-

yan, düzgün bir çakıl taşı ya da güzel bir de-

niz kabuğu bulduğunda sevinen bir çocuk

gibi görüyorum.

*Biz düşüncelerimiz değiliz, biz düşünceleri-

mizin düşüncesiyiz.

*Eğer diğer insanlardan benim için bir şeyler

yapmalarını bekleseydim hiçbir şey yapa-

mazdım.

*Ben, benden öncekilerin omuzlarına tır-

mandığım için onlardan biraz daha ilerisini

görebildim.

Albert Einstein (14.03.1879 -

18.04.1955)

Yahudi asıllı Alman teorik fizikçi.

*Aslında herkes dâhidir. Ama siz kalkıp bir

balığı, ağaca tırmanma yeteneğine göre yar-

gılarsanız, tüm hayatını aptal olduğuna ina-

narak geçirir.

Page 19: Academy Garden Dergisi (Kasım 2014)

S A Y F A 1 9

*Hayatta başarı A ise, A eşittir x artı y artı z.

Çalışmak x; eğlenmek y; z ise çeneni tutmak-

tır.

*Hayal gücü bilgiden daha önemlidir. Çünkü

bilgi sınırlıyken, hayal gücü tüm dünyayı kap-

sar.

*Dünden öğrenin, bugün için yaşayın, yarın

için ümit edin.

*Altı yaşındaki çocuğa açıklayamıyorsan, sen

de anlamamışsındır.

*Özel bir yeteneğim yok. Sadece tutkunca

meraklıyım.

*Aşk, görevden daha iyi bir öğretmendir.

*O kadar akıllı olduğumdan değil, ben sade-

ce problemler üzerinde biraz daha fazla kalı-

yorum.

*Hayatında hiç hata yapmamış biri hiç yeni

bir şey denememiş demektir.

*Bilgi bilgelik değildir. Bilgeliğin tek kaynağı

deneyimdir.

*İlk önce oyunun kurallarını öğrenmelisiniz,

sonra da herkesten iyi oynamayı.

*Yeryüzündeki şartların düzelmesi, sadece

bilimsel buluşlardan çok ahlaklı bir yaşama

düzeninin gerçekleşmesine bağlıdır.

*Gerçeği aramak onu elde etmekten daha

kıymetlidir.

*Yüksek ruhlar, her zaman sıradan akılların

şiddetli muhalefetleriyle karşılaşırlar.

*En değerli kişiler alçakgönüllü olanlardır.

*Bir hatayı iki defa tekrar etmeyen en mü-

kemmel insandır.

*Bilim atom bombasını üretti, fakat asıl kö-

tülük insanların beyinlerinde ve kalplerinde-

dir.

*Eğer ne yaptığımızı biliyor olsaydık, buna

araştırma denmezdi öyle değil mi?

*Bilim, her günkü düşünmelerimizin saflaş-

masından başka bir şey değildir.

*Zorlukların göbeğinde fırsatlar yatıyor.

*Gençliğimizde düşüncelerimizi oluşturan

tüm konular sevgiyle ilgilidir, sonraları ise

tüm sevgimiz düşüncelerimiz olur.

*Hayatı yaşamanın iki yolu vardır: Biri hiçbir

şeyin mucize olmadığını düşünmek, diğeri

herşeyin mucize olduğunu düşünmek.

*Tabiatta öylesine yüksek bir akıl kendini

gösteriyor ki, insanın en ince düşünceleri ve

buluşları bu aklın yanında sönük bir gölge

gibi kalır.

*Yanlış yapmayan insan yoktur; insanlık yan-

lışını kabul ve düzeltmekle olur.

*İnsanı ayakta tutan iskelet ve kas sistemi

değil, prensipleri ve inançlarıdır.

*Uzay insanoğlu için çok karmaşıktır. Uzayda

insan kocaman bir kütüphanedeki minicik bir

çocuğa benzer, çocuk oradaki kitapların ya-

zıldığı bin bir çeşit dili anlamaz, nasıl yazıldı-

ğını da anlamaz, dikkatini çeken şey o kitap-

ların karmaşık dizilişindeki ahenktir ve

insanoğlu da uzayın ahengini çözmeye çalı-

şabilir ancak.

A Y L I K P O P Ü L E R B İ L İ M V E K Ü L T Ü R D E R G İ S İ

Page 20: Academy Garden Dergisi (Kasım 2014)

S A Y F A 2 0 A C A D E M Y G A R D E N

*Herkesin fikir birliğine vardığı bir akşam,

kayıp bir akşamdır.

*Eğitim, insanın okulda öğrendiği her şeyi

unuttuğunda arta kalandır.

*Dehanın 10'da 1'i yetenek 10'da 9'u da ça-

lışmaktır.

*Yolculuk etmeyi seviyorum ama varmaktan

nefret ederim.

*İnsanı ayakta tutan iskelet ve kas sistemi

değil, prensipleri ve inançlarıdır.

*Uzay insanoğlu için çok karmaşıktır. Uzayda

insan kocaman bir kütüphanedeki minicik bir

çocuğa benzer, çocuk oradaki kitapların ya-

zıldığı binbir çeşit dili anlamaz, nasıl yazıldı-

ğını da anlamaz, dikkatini çeken şey o kitap-

ların karmaşık dizilişindeki ahenktir ve insan

oğluda uzayın ahengini çözmeye çalışabilir

ancak.

Nicola Tesla (10 Temmuz 1856 - 7

Ocak 1943)

Sırp asıllı Amerikalı mucit, fizikçi ve elektrofi-

zik uzmanı.

*İnsan kalbini, bir mucidin kendi beyninin

yarattığı bir ürünün başarıya ulaştığını gör-

mesinden daha fazla heyecanlandıran bir

şey olduğunu düşünmüyorum. Bu tür duygu-

lar insana yemeyi, uyumayı, arkadaşları, aş-

kı, her şeyi unutturuyor.

*Erdemlerimiz ve kusurlarımız birbirinden

ayrılamaz, güç ve madde gibi. Onlar ayrıldı-

ğında insan bir hiçtir.

*Para insanların kendine biçtiği kıymete haiz

değildir. Benim bütün param deneylere yatı-

rılmıştır. Bunlarla yeni keşiflerde bulunup in-

sanoğlunun yaşamını biraz daha kolaylaştır-

masını sağlıyorum.

*İnsan imkansızı başarabilir sözü yetersizdir

çünkü insan imkansızın da ötesine ulaşabilir.

*Benim beynim sadece bir alıcıdır

(reseptör). Evrende, bilgiyi, gücü ve ilhamı

ondan aldığımız bir öz var. Bu özün sırlarına

nüfuz etmedim. Ama var olduğunu biliyo-

rum.

*Bırakın doğruları gelecek söylesin ve herke-

si eserlerine ve başarılarına göre değerlen-

dirsin. Bugün onların olsun; ama uğrunda

çok uğraştığım gelecek, benimdir.

Niels Henrik David Bohr

(07.10.1885 - 18.11.1962)

Danimarkalı fizikçi.

*Uzman, çok dar bir alanda yapılabilecek

tüm hataları yapmış kişidir.

*Kuantum fiziğinden şok olmamış bir fizikçi,

fiziği anlamamıştır.

*İki tür doğru vardır: Tersinin yanlış olduğu

gün gibi ortada olan yüzeysel doğrular ve

tersi de doğru olan daha derin doğrular.

Page 21: Academy Garden Dergisi (Kasım 2014)

S A Y F A 2 1

Stephen William Hawking (8 Ocak

1942 - )

İngiliz fizikçi ve evrenbilimci.

*Eğer biz de bilim adamlarının anladığı şekil-

de nükleer savaşın ve bunun getireceği yıkı-

mın etkilerini görebilirsek, insanoğlunun ey-

lemlerinin ve teknolojinin de bir şekilde ik-

lim değişikliğine neden olduğunu, belki de

sonsuza kadar dünya üzerindeki yaşamı etki-

lediğini öğreniriz. Biz dünyada yaşayan in-

sanlar, bilgilerimizi, deneyimlerimizi paylaş-

makla yükümlüyüz.

*Zaten var olan yollar üzerinden gelecek

olan mükemmel bir teoriye inanmıyorum.

Bizim yeni bir şeye ihtiyacımız var. Bunun ne

olabileceğini tahmin edemeyiz ya da ne za-

man bulacağımızı çünkü eğer bilseydik, çok-

tan bulmuştuk da! Bu 20 yıl içerisinde gel-

meliydi, ancak belki de hiç bulamayacağız.

*Sessiz insanlar en gürültülü zihinlere sahip-

tir.

Marie Curie (7.11.1867 –

4.07.1934)

Polonya asıllı kimyager, fizikçi ve radyoloji

biliminin kurucusu.

*Ben de Nobel gibi düşünüyorum: İnsanlık,

yeni keşiflerden kötülüklerden çok iyilikler

çıkaracaktır.

*Hayatta hiçbir şeyden korkmayın yalnız; her

şeyi anlamaya çalışın.

*İnsanlar konusunda daha az, fikirler konu-

sunda daha çok meraklı olun.

Carl Edward Sagan (9 Kasım 1934 –

20 Aralık 1996)

ABD'li gökbilimci, astrobiyolog.

*Dünyamızı, sorularımızda ki cesaret ve ce-

vaplarımızda ki derinlik ile anlamlı kılarız.

*Yanlış bir argümanın ilacı, daha iyi bir argü-

mandır. Fikirlerin bastırılması değil.

*Güven verici bir yalan yerine, zor bir gerçe-

ği kucaklamak daha iyidir.

*Tarihin bize öğrettiği en acı derslerden biri

şudur: Eğer yeterince uzun bir süre kandırıla-

rak bir şeye inandırılmışsak, bu kandırılmışlı-

ğın kanıtlarını reddetmeye yatkınlaşırız. Artık

doğru olanı bulmakla ilgilenmez oluruz. Yapı-

lan kandırma bizi eline geçirmiştir. Bunu ken-

dimize bile itiraf etmek artık fazlasıyla acı ve-

rici olacaktır. Bir şarlatan böylesi bir gücü si-

zin üzerinizde kullanmak üzere bir kere ver-

diğinizde bir daha onu neredeyse hiç geri

alamazsınız.

*Nereye gittiğimi bilmiyorum fakat 'kendi'

yoluma gittiğimi biliyorum.

*Kanıtın yokluğu yokluğun kanıtı değildir.

(Carl Sagan - Karanlık Bir Dünyada Bilimin

Mum Işığı)

*Olağanüstü iddialar, olağanüstü kanıt ge-

rektirir.

*Bugünü anlamak için geçmişi bilmeniz ge-

rekir.

*Muhteşem bir şey, bir yerlerde keşfedilme-

yi bekliyor.

A Y L I K P O P Ü L E R B İ L İ M V E K Ü L T Ü R D E R G İ S İ

Page 22: Academy Garden Dergisi (Kasım 2014)

S A Y F A 2 2 A C A D E M Y G A R D E N

*Eğer sâdece kuşkucu olursanız o zaman hiç-

bir yeni düşünce size ulaşamaz. Yeni hiçbir

şeyi öğrenmezsiniz. Saçmalığın dünyaya

hâkim olduğuna inanan huysuz bir ihtiyar

haline gelirsiniz.(Kuşkusuz sizi destekleyen

çok veri vardır). Öte yandan, saflık noktasın-

da açık olursanız ve içinizde bir nebze bile

kuşkuculuk olmazsa o zaman yararlı düşün-

celeri yararsız olanlardan ayırt edemezsiniz.

Eğer tüm düşünceler eşit derecede geçerli

olsaydı o zaman kaybolurdunuz çünkü o za-

man bana öyle geliyor ki hiçbir düşünce artık

hiçbir geçerliliğe sâhip olmazdı. (Carl Sagan,

“Kuşkuculuğun Yükü” Pasadena Konferansı,

1987)

*Bilim, sadece bir 'bilgi bütünü' olmaktan

fazlasıdır; bir düşünme biçimidir. İnsanların

hata yapabileceğini açıkça kabul eden bir şe-

kilde evreni şüpheci olarak sorgulama yönte-

midir. ( Carl Sagan, Devlet ve Bilim)

Benjamin Franklin (17 Ocak 1706 -

17 Nisan 1790)

ABD'li yayımcı, yazar, mucit, felsefeci, bilim

adamı, siyasetçi ve diplomat.

*Tembellik o kadar yavaş hareket eder ki

yoksulluk çok geçmeden ona yetişir.

*Bilgiye yapılan yatırım en yüksek kârı getirir.

*Erken yatıp erken kalkmak, bireyi sağlıklı,

varlıklı ve akıllı yapar.

*Kim seni kendinden daha fazla kandırdı?

*Görmek kolay, önceden görmek zordur.

*İyi mazeretler bulmayı başaranların, başka

şeyler başarabildiği çok nadiren görülür.

*Dişlerinin arasında olmasına rağmen bazen

kendi diline bile hâkim olamıyorsan, başkala-

rının söylediklerini önemsememelisin.

*Kibir, bollukla kahvaltı yaptı, yoksullukla öğ-

len yemeğini yedi, rezillikle akşam yemeği

yedi.

*Deney, okulların en gelişmişidir, o okulda

aptallar bile bir şeyler öğrenir.

*Acısız kazanç yoktur.

*Sözcükler bir adamın zekâsını gösterebilir,

ama amacını gösteren eylemlerdir.

Isaac Asimov (2 Ocak 1920 – 6 Ni-

san 1992)

Rusya doğumlu Amerikalı yazar ve biyokim-

yacı.

*Tam şu anda hayatın bence en üzücü tarafı,

bilimin bilgiyi biriktirme hızının, toplumun

bilgelik edinme hızından daha fazla olması-

dır.

*Benim için yazmak, basitçe parmaklarımın

arasında düşünmek.

*Bilgisayarlardan değil, onların eksikliğinden

korkuyorum.

*Bilim kurgu yazarları kaçınılmaz olanı öngö-

rür ve sorunlar ve elim olaylar belki kaçınıl-

maz ise de, çözümler değildir.

*Doktor bana 6 dakikalık ömrümün kaldığını

söyleseydi, biraz daha hızlı yazardım.

Page 23: Academy Garden Dergisi (Kasım 2014)

S A Y F A 2 3

*Evren içindeki maddelere kıyasla öyle mu-

azzamdır ki, tek bir kum tanesini barındıran,

yirmi mil uzunluğunda, yirmi mil eninde ve

yirmi mil yüksekliğinde bir binayla kıyaslana-

bilir.

*Hayat, satrancın aksine şah mattan sonra

da devam eder.

*Hayat zevkli, ölüm huzurludur. Sıkıntılı olan

aradaki geçiştir.

*Her şeyi bildiğini düşünen bu insanlar, biz-

ler (araştıranlar) için büyük bir baş belâsıdır.

*İnsanlar dünyanın düz olduğuna inandıkları

zamanlarda haksızdılar. Dünyanın küre şek-

linde olduğunu düşündüklerinde de haksız-

dılar. Fakat eğer dünyanın küre şeklinde ol-

duğuna inanmanın, düz olduğuna inanmak

kadar yanlış olduğunu düşünüyorsanız, sizin

bakış açınız, bu ikisinin toplamından daha

yanlıştır.

*Nefes almakla aynı sebep yüzünden yazıyo-

rum; yapmasaydım ölürdüm.

*Yaşamın tümü nükleik asittir; kalanı yorum-

dur

İnsanlar, size ne derse desin doğruluğuna

inandığınız şeyleri sorgulayın ve yanlışlığını

ispat eden bir şey yoksa asla vazgeçmeyin..

Hayallere giden yolda esneklikler olabilir

ama hayaliniz hala kalbinizin hızla atmasına

neden oluyorsa yola devam etmekten vaz-

geçmeyin.. Tesla'nın da dediği gibi bu gün

anlamayabilirler ``ama uğrunda çok uğraştı-

ğım gelecek, benimdir.``

Birde bazı icat ve buluşlara yapılan yorumla-

ra bakalım.

#"Dünya düzdür ve belirli sınırları vardır. Bi-

lim adamları ne derse desin, bu sınırlar var-

dır ve aşılmamalıdır." (1600'lü yıllar, Hristi-

yan Kilisesi)

#Artık yeni hiçbir şey yok . İcat edilebilecek

her şey icat edildi. Charles Duell - Amerikan

Patent Dairesi Başkanı, 1899

#“Çok güzel bir buluşa benziyor ama Tanrı

aşkına bunu kim, niye kullanmak istesin ki?”

Rutherford B. Hayes - ABD Başkanı. 1876 yı-

lında ilk telefonu gördükten sonra yaptığı yo-

rum.

#"Biraz eğitimli herkes sesin kablolar aracılı-

ğıyla bir yerden bir diğer yere aktarılamaya-

cağını bilir. Ve ola ki aktarılsa bile, böyle bir

çabanın pratik bir değeri olmayacaktır."

(1865, Boston Post gazetesi editörü)

#"Telefon denen bu icadın kullanışlı ve ciddi

bir iletişim aracı haline gelebilmesi için bir-

çok olumsuz yönü bulunmaktadır. Bu alet,

yapısı gereği bizim için değersizdir." (1878,

Western Union firması)

#Geçtiğimiz bir yıl içinde otomobilin yapısını

değiştirecek herhangi bir ilerleme kaydedil-

mediğini göz önüne alırsak, bu buluşun da

gelişme ve evrimini tamamladığı sonucuna

varabiliriz.

(Henry Ford’un kredi talebi üzerine otomotiv

sektörünün geleceği konusunda ekspertiz

veren bir banka müdürü 1903)

#Bu mücadeleden atın galip çıkacağına ina-

nıyorum. Otomobil sadece gelip geçici bir

heves olacaktır.

A Y L I K P O P Ü L E R B İ L İ M V E K Ü L T Ü R D E R G İ S İ

Page 24: Academy Garden Dergisi (Kasım 2014)

S A Y F A 2 4 A C A D E M Y G A R D E N

(Henry Ford’un kredi talebi üzerine otomotiv

sektörünün geleceği konusunda ekspertiz

veren bir banka müdürü 1903)

#Bu mücadeleden atın galip çıkacağına ina-

nıyorum. Otomobil sadece gelip geçici bir

heves olacaktır.

Alman İmparatoru II. Wilhelm 1905 yılında

#Televizyon en geç altı ay içinde piyasadan

silinecektir. İnsanlar her akşam böyle bir ku-

tuya bakmak istemezler. (Daryik F. Zanuck

Twentieth Century Fox'un başkanı 1944)

#"Radyo’nun geleceği yok!" Lord Kelvin

(1898, İskoçyalı bilim insanı)

#"Bilinen cisimlerin hiçbir kombinasyonu,

bilinen makinaların hiçbir formu, bilinen

kuvvetlerin hiçbir formu, bir araya getirilerek

insanı hava içerisinde uzun mesafelerde pra-

tik olarak uçurabilecek bir makina oluştura-

mayacaktır." (1800'lerin sonu, ABD Deniz

Kuvvetleri Gözlemevi başkanı, astronom Si-

mon Newcomb)

#"Ay'a ulaşmayla ilgili fanteziler kurmaya ge-

rek yok, çünkü Dünya'nın çekim kuvvetini

aşmanın bir yolu bulunmuyor." (1932, Chica-

go Üniversitesi astronomu Dr. Forest Ray

Moulton)

#"Bize vaat edilmiş ve verilmiş sınırların dışı-

na çıkıp, uzaya gitmek, haddimizi aşmaktır

ve büyük felaketlerle cezalandırılmamızı be-

raberinde getirecektir." (1960'lar, Yuri Gaga-

rin'in uzaya çıkarılmasından önce, Hristiyan

Kilisesi)

#"İnsanların evlerinde bilgisayar bulundur-

maları için bir neden yok." Kenneth Olsen

(Digital Equipment Corp. Bilgilsayar Şirketi

Başkanı - 1977)

#"Louis Pasteur'ün hastalık yapan organiz-

malar teorisi saçma bir kurgudan iba-

ret." (1872, mikroplarla ilgili olarak, Fizyoloji

Profesörü Pierre Pachet)

"Karın, göğüs ve beyin, bilge ve insancıl hiç-

bir cerrahın ulaşamayacağı şekilde, sonsuza

kadar kapalı kalacaktır." (1873, ameliyatlarla

ilgili olarak, Kraliçe Victoria'nın cerrahı Sir

John Eric Ericson)

#"Atomların parçalanmasından elde edilecek

bir enerji kaynağının var olabileceğini uman

biri, hayal dünyasında geziniyor demek-

tir." (1933, Nükleer Santraller ile ilgili olarak,

Ernest Rutherford)

#"X Işını taramaları bir aldatmacadır!"

(1900, Lord Kelvin)

#"Einstein'ın güya teorileri olan bu şeyler,

basitçe liberal, demokratik saçmalıklarla pis-

lenmiş zihin uydurmalarıdır ve hiçbir Alman

bilim insanı tarafından hiçbir şekilde kabul

edilemez." (1940, Dr. Walter Gross)

#"Güzel fakat ne işe yarayacak?"

(IBM'den bir mühendisin bugün tüm elekt-

ronik cihazların beyni konumundaki

'mikroçip' için yorumu, 1968)

Son olarak Oktay Sinanoğlu'nun sözüyle bi-

tirmek istiyorum. Önce hakkında biraz bilgi

verelim. Kendisi 2 Ağustos 1934 yılında Bari

İtalya'da doğmuştur. Türk kuantum kimyacı-

sı, kuramsal kimyacı ve moleküler biyolog-

dur.

Page 25: Academy Garden Dergisi (Kasım 2014)

S A Y F A 2 5

Ankara Yenişehir Lisesi'ne 1953 yılında burs-

lu öğrenci olarak girmiş ve okulu birincilikle

bitirmiştir. Okulun bursuyla Kimya Mühen-

disliği okumak üzere ABD'ye gitmiş, 1956'da

ABD Kaliforniya Üniversitesi Berkeley Kimya

Mühendisliği'ni birincilikle bitirmiş-

tir.1957'de Massachusetts Teknoloji Enstitü-

sü'nü sekiz ayda bitirerek yüksek kimya mü-

hendisi olup, 23 yaşında "Alfred Sloan" ödü-

lünü almıştır.1959'da Kaliforniya Üniversitesi

Berkeley'de kuramsal kimya doktorasını ta-

mamlamış ve 1960'ta Yale Üniversitesi'nde

öğretim üyesi (asistan profesör) olmuştur.

Sonra da Yale Üniversitesi tarafından son

yüzyılda profesör olan en genç insan olduğu

belirtilmiştir.

Kısaca çalıştığı yerler:

Yale Üniversitesi

ABD Atom Enerjisi Merkezi (1959-1960)

Harvard Üniversitesi (1961)

Orta Doğu Teknik Üniversitesi (1964)

Yıldız Teknik Üniversitesi

1993'te Yıldız Teknik Üniversitesi Fen-

Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü'nde profe-

sörlüğe atandı. 2002 yılında emekliye ayrıldı.

"...GENÇLER, Türkiye' de adet haline gelmiş

göstermelik işlerden kaçının. Sırf üniversite

bitirdi desinler diye, ananız babanız Ameri-

ka'da mastır yaptı diye öğünebilsin diye yük-

seköğrenime gitmeyin. Sonunda ancak ken-

dinizi kandırırsınız. Temel gayeleriniz, kendi-

nizin ufak çıkarları ötesinde, kendiniz dışın-

da, bu ülke, bu ulus, Türk dünyası, Avrasya,

insanlık için olsun. Yüksek hedefleriniz için

çalışın. O zaman, kendi durumunuz da kendi-

liğinden düzelecektir. Maddiyat ile manevi-

yatı dengeleyin. Formülünüz 'bilim' +

'gönül'dür. Bu iki kanadın biri eksik olursa ne

kendinize ne de insanlığa hayrınız dokunur."

Bu yazıda adını anamadığım nice bilim insa-

nının affına sığınıyorum. Umarım bu yazı ba-

kış açınıza bir şeyler katmıştır…

Tuğçe TANIMAK

http://tr.wikiquote.org/wiki/Isaac_Newton

http://tr.wikiquote.org/wiki/Nikola_Tesla

http://www.tilqi.com/ozlu-sozler/albert-einstein/albert-einstein-

sozleri

http://tr.wikipedia.org/wiki/Albert_Einstein

http://www.meshursozler.com/meshur-sozleri/131-carl-sagan-

sozleri.html

http://tr.wikipedia.org/wiki/Isaac_Newton

http://tr.wikipedia.org/wiki/Carl_Sagan

http://tr.wikiquote.org/wiki/Benjamin_Franklin

http://tr.wikiquote.org/wiki/Galile

www.bilim.orgo_Galilei

http://tr.wikiquote.org/wiki/Stephen_Hawking

http://tr.wikiquote.org/wiki/Blaise_Pascal

http://tr.wikiquote.org/wiki/Niels_Bohr

Bilimsel Gaflar - TÜBİTAK Yayınları

Evrim Ağacı: "Bilim Hakkında Konuşmadan Önce Düşünün..." İsimli

yazısından...

http://tr.wikipedia.org/wiki/Oktay_Sinano%C4%9Flu

(1) http://www.yale.edu/opa/ybc/v26.n2.news.07.html

A Y L I K P O P Ü L E R B İ L İ M V E K Ü L T Ü R D E R G İ S İ

Page 26: Academy Garden Dergisi (Kasım 2014)

İlk 2 Haftada Beklemiyorduk doğrusu ,TEŞEKKÜRLER..

A Y L I K P O P Ü L E R B İ L İ M V E K Ü L T Ü R D E R G İ S İ

HER ACADEMY GARDEN BİR

RUHA,ADIYORUZ. KASIM

SAYISI Carl SAGAN’A

ADANMIŞTIR

Page 27: Academy Garden Dergisi (Kasım 2014)

GÜNLÜK HAYATTA FİZİK

S A Y F A 2 7 A C A D E M Y G A R D E N

Bilindiği üzere insanların çoğu fizikten nef-

ret eder. Bu yazımızda fiziğin aslında hayatı-

mızın her anında olduğundan bahsedece-

ğiz. Bakalım sizin nefret ettiğiniz fizik sizi

seviyor mu?

Öncelikle fiziğin vikipedik tanımını yapa-

lım. Fizik; maddeyi, maddenin uzay-

zamanda hareketini enerji ve kuvveti de

kapsamak üzere bütün ilgili kavramlarla bir-

likte inceleyen doğa bilimidir. Daha basit bir

tanım yapmak gerekirse fizik, gördüğümüz

ve göremediğimiz her şeydir.

Şimdi bir günümüzü ele alalım sabah kal-

kıp akşam yatıncaya kadar normal bir insa-

nın neler yapabileceğine ve yaptığı eylem-

lerin içinde fiziği arayalım. Bu yazıda bize

eşlik edecek olan kahramanımızın adı Hei-

senberg olsun. Artık gün aydınlanmaya baş-

lıyor ve sabah oluyor. Bizim Heisenberg'de

sabahın ilk ışıklarıyla uyanıyor. Yatağından

kalkıyor ve pencereye yaklaşıp odasının içi-

ne girmeye çalışan, güneşten 8,44 dakika

önce ayrılmış güneş ışınlarına izin veriyor.

Heisenberg odasına dolan güneş ışınlarının

odanın içerisinde bir resim tablosu kadar

mükemmel olan kırınımlarını ve yansıması-

nı izliyor ve gördüğü tablo karşısında hay-

ranlığı bir gülümseme olarak yüzüne yansı-

yor. Ama şu işe bakın bu kırınımlar fizikte

bulunan optik konusuyla alakalı değil mi?

Gördüğünüz gibi sizin o sevmediğiniz fizik

sabah sabah sizin yüzünüzü gülümsetiyor.

Heisenberg yüzünü yıkamak için banyoya

gidiyor. Banyoya gidebilmesi için yürümesi

gerekiyor tabii. Önce sağ ayağını kaldırıp

yere basıyor sonra sol ayağını kaldırıp yere

basıyor ve banyoya ulaşmaya çalışıyor. Peki

neden Heisenberg'in ayakları yere yapışıp

kalmıyor? Buna da yerçekimi sebep oluyor

diyebiliriz. Yerçekimi kuvveti bilinen en za-

yıf kuvvettir. Cismin kütlesi arttıkça cismin

üzerindeki yerin çekim kuvveti de artar. Bu

nedenle ayaklarımız yere yapışmaz ve ya 1

tonluk bir nesneyi kaldıramayız. Bizim Hei-

senberg sonunda banyoya ulaşıyor. Önce

aynada yüzüne bakıyor. Sağ elini kaldırıp

saçını düzeltmeye başlıyor. O da ne? Hei-

senberg sağ elini kaldırıyor ama aynada sol

elini kaldırmış gibi görüyor. Kafasını sol ta-

rafa çeviriyor ama aynadaki yansıması sağ

tarafa çeviriyormuş gibi görünüyor. Peki bu

nasıl oluyor? Cevabımız yine fizik tabiki. Ay-

nalarda sanıldığı gibi sağ sol kavramı yok-

tur.

Page 28: Academy Garden Dergisi (Kasım 2014)

S A Y F A 2 8

Ön ve arka kavramı vardır. Bu nedenle siz sağ

elinizi kaldırdığınız zaman aynadaki yansıma-

nız sol elini kaldırıyormuş gibi algılanır. Hei-

senberg'in aynayla tanışmasından sonra artık

yüzünü yıkamak için musluğu açma eylemin-

de bulunuyor. Biz basit bir musluğun çalışma

prensibini göz önüne alalım. Musluk borudan

gelen suyu dökmeden muhafaza eder. Mus-

luğun vanası çevrildiğinde ucunda bulunan

piston aşağı inmeye başlar ve bu sayede su-

yun akış şiddeti ayarlanır. Musluğun vanası

sonuna kadar çevrildiğinde piston boruyu ta-

mamen kapatır ve su akışı kesilir. Günümüz-

de tasarruf amaçlı olarak üretilen fotoselli

musluklar kullanılıyor.

Fotoselli musluk, isminden de anlaşılacağı

üzere fotoelektrik olayla çalışan bir musluk-

tur. Fotoseldeki cam kürenin iç kısmı sod-

yum, lityum gibi alkali metallerle kaplanır.

Çünkü alkali metaller yüksek enerjili beyaz

ışık alınca (güneş ışığı) elektronları kopar ve

anot ucuna çekilirler. Güneş ışığı gelince dev-

re tamamlanmış olur ve çalışır. Özelliklerine

göre değişik amaçlarla kullanılır: Sokak lam-

balarının gün ışığına göre kontrol edilmesin-

de, matbaacılıkta renk ayrımında, asansörleri

durduran kumanda sistemlerinde, baca du-

man yoğunluğunun ve sıvıların bulanıklığının

ölçülmesinde, miktarı fazla olan cisimlerin

sayılmasında kullanılan sayaçlarda, matbaacı-

lıkta kâğıt kesme araçlarında, kapı otomatik-

lerinde, musluklarda, kağıt havlu makinele-

rinde, merdiven lambalarında , pozometre-

lerde, hırsız alarm sistemlerinde, otomatik

açılır kapanır kapı sistemlerinde, otomatik

çalışan gece lambalarında kullanılmaktadır.

Yeterince büyük boyutlu olanları güneş pili

olarak kullanılır ve ışık enerjisiyle elektrikli

aletleri doğrudan çalıştırabilir. Gelelim Hei-

senberg'e, artık musluğu açıyor ve yüzünü

yıkıyor. Yüzünü yıkadıktan sonra kahvaltı yap-

mak için mutfağa gidiyor. Omlet pişirmek için

teflon tavasını alıyor. Teflon, florlanmış etilen

polimeri olan bir politetrafloroetilendir. Isıya,

kimyevî maddelere, neme, elektrik atlaması-

na (dielektrik), sürtünmeye dayanıklı olan

Teflon hiçbir maddeye yapışmaz . Teflonun

en çok kullanıldığı yerler ise yüksek ısıya da-

yanıklı conta, keçe, bant, vana seti, salmast-

ra, taşıyıcı bant ve merdaneler, kimyevî mad-

delere dayanıklı boru, karıştırıcı, laboratuvar

cihazları, filtre, diyafram, elektrik gerilimleri-

ne dayanıklı kablo yalıtkanı, izolatör, elektrik

âletlere gerekli muhtelif yalıtkan parçalar ve

makina sanayinde sürtünmeye dayanıklı yağ-

sız yataklar ve burçlar, köprü ve binalar için

kayar yataklar, segmanlar ve yağ sıyırma siğil-

leri, pnömatik ve hidrolik parçalar yapımı,

mouse altları sayılabilir. Heisenberg'in teflon

tavasında omleti yapabilmesi için bir ocağa

ihtiyacı var. Farz edelim ki Heisenberg'in oca-

ğı indüksiyonlu ocak olsun. Nedir bu indüksi-

yonlu ocak? Ve nasıl çalışır? İndüskiyonlu

ocağın üzerine tava konulur ve ısı kaynağı bu

kabı ısıtır. Isınan kapta içerisindeki yiyeceğe

ısı vererek pişirir. Sistemin hızlı çalışmasının

sebebi, ocağın kendisinin değil, üzerine konu-

lan kabın ısı kaynağına dönüşmesidir. Yani

indüksiyonlu ocağın yüzeyi ısınmaz; üzerle-

rindeki kap ısınır. Bu sayede ocağın kendisi-

nin elinizi yakma riski yoktur.

A Y L I K P O P Ü L E R B İ L İ M V E K Ü L T Ü R D E R G İ S İ

Page 29: Academy Garden Dergisi (Kasım 2014)

S A Y F A 2 9 A C A D E M Y G A R D E N

Basitçe anlatmak gerekirse, indüksiyonlu

ocak açık bir devreye benzer. Üzerine doğru

kap konulduğunda devre tamamlanır ve kap

ısı üretmeye başlar. İndüksiyonlu ocağın sera-

mik yüzeyinin hemen altında bulunan bir

elektromıknatıs, manyetik alan üretir. Ocağın

üzerine doğru kap konulduğunda, kabın me-

tal gövdesi bu manyetik alandan enerji alarak

ısınır. Böylece ısı ocağın yüzeyinde değil;

doğrudan üzerindeki kapta üretilmiş olur. Alı-

şılagelmiş gazlı ocaklarda (ister doğalgazlı,

ister tüp gazlı olsun) ısı üretim verimliliği as-

lında son derece düşüktür.

Bunun sebebi hem alevler tarafından üreti-

len enerjinin büyük bir kısmının ısıtılan kabın

yanlarından kaçması, hem de önce kabın

sonra da içerisindeki yiyeceğin ısıtılma mec-

buriyetidir. İndüksiyonlu ocaklarda ısı verimli-

liği %84 gibi son derece yüksek bir oranda

iken, gazlı ocaklarda %39.9 oranındadır.

Elektrikli radyan ocaklarda ise ısı üretim ve-

rimliliği oranı %71 ‘dir. İndüksiyonlu ocak

hakkındaki bu kısa bilgiden sonra Heisenberg

omleti pişirir, çay yapmak için kettle'da su ısı-

tır. Şimdi de kettle'ın çalışma prensibini ince-

leyelim. Kettle'da elektrik devre elemanı ola-

rak suyun ısıtılması için bir rezistans, açma-

kapama anahtarı, ısıyı kontrol eden termos-

tat ve sinyal lambası kullanılır. Kettle içindeki

su kaynadığı zaman buharın etkisi ile termos-

tata bir basınç uygular (termostata doğru bir

buhar kanalı vardır) ve kaynayan suyun buha-

rı kapama mekanizmasını tetikler. Gördüğü-

nüz gibi mutfakta elektrik, elektronik, man-

yetizma derken orası aslında kocaman bir fi-

zik laboratuvarıymış. Aslına bakarsanız evin

tüm bölümlerinde bunu görebilirsiniz. Tele-

vizyon izlerken, ütü yaparken, asansörle yu-

karı çıkarken ve ya aşağı inerken. Hatta ye-

mek yerken, yağmur yağarken, şimşek çakar-

ken, arabanızı çalıştırıp işe giderken bile. Da-

ha da derine inersek damarlarınızdan geçen

kanın kaç km hızla ne kadar basınçla damarı-

nızdan geçtiği bile bir fiziktir. O çok nefret

edilen fizik aslında tam da sizsiniz. Bence bu

nefreti bir kenara bırakıp kendinizi sevmeye

başlayın, keşfedilemeyen daha çok şey var :)

Tuğba YÜCEL

http://tr.wikipedia.org/wiki/Fizik

http://tr.wikipedia.org/wiki/G%C3%BCne%C5%9F

http://tr.wikipedia.org/wiki/K%C3%BCtle_%C3%A7ekimi

http://www.havzaeymir.com/fotoselli-musluk-nasil-

calisir.html#more-68

http://www.bilgiustam.com/indksiyonlu-ocak-nedir-nasil-alisir/

http://hbogm.meb.gov.tr/modulerprogramlar/kursprogramlari/

elektrik/moduller/elektriklisuisiticilari.pdf

Page 30: Academy Garden Dergisi (Kasım 2014)

S A Y F A 3 0

LİNUX İŞLETİM SİSTEMİ NEDİR?

NE DEĞİLDİR?

Öncelikle linux işletim sisteminin sonsuz fay-

dalarından mı yoksa Windows’un sonsuz iş-

levsizliğinden mi bahsetmeliyim bilmemekte-

yim. Sanırım daha faydalı bir yazı olması adı-

na kendi desteklediğim düşünce ile, yani li-

nux’lu olmak ayrıcalıklıdır düşüncesiyle bir

giriş yapmalıyım.

İlk olarak bu sistemi daha iyi tanımak için

ufak çaplı tanımlamalar yaparak başlamak

istiyorum:

Linux nedir?

Linux, az birazcık vikipedi diliyle serbestçe

dağıtılabilen, çok görevli, çok kullanıcılı

UNIX* işletim sistemi türevidir. Linux, inter-

net üzerinde ilgili ve meraklı birçok kişi tara-

fından ortak olarak geliştirilmekte olan ve

başta, IBM-PC uyumlu kişisel bilgisayarlar ol-

mak üzere, birçok platformda çalışabilen ve

herhangi bir maliyeti olmayan bir işletim sis-

temidir. Linux'un temelde geliştirilmesine ba-

kacak olursak, Finlandiya Üniversitesinde öğ-

renci olan Linus Torvalds'ın ve internet üze-

rinde meraklı bir çok yazılımcının katkıları ile

geliştirilmiş olan bir işletim sistemidir. Li-

nux'un gelişimi açık bir şekilde yapılmaktadır.

Yani bu demek oluyor ki, işletim sisteminin

her aşaması açık olarak İnternet üzerinde ya-

yınlanmakta, dünyanın dört bir yanında kul-

lanıcılar tarafından test edilmekte, hataları

ve eksiklikleri tespit edilerek düzeltilmekte

ve geliştirilmektedir. (Bu kısmın avantajlarına

daha sonra, daha fazla değineceğim) Zaman

zaman bu deneme aşamaları belirli bir nok-

tada durdurulur ve güvenilir bir işletim siste-

mi sunulup, geliştirme için ayrı bir seriye de-

vam edilir.

Şimdi bu gibi olaylarla ilgilenenler için biraz

daha detaya gireyim;

(Bu kadarlık detaydan bahsetmiyorum ta-

bii :D)

Linux doğrudan TCP/IP desteği ile gelmekte-

dir. Bu yönden bakacak olursak TCP/IP te-

melli bilgisayar ağlarında hem istemci hem

de sunucu olarak yaygın kullanım bulmuştur.

Üzerinde bulunan servislerin çeşitliliği, yeni

çıkan servislere hızlı ayak uydurması, kolay

adapte olabilmesi ve özellikle de düşük mali-

yeti sebebi ile yaygın olarak İnternet servisle-

rinin verilmesi amacıyla kullanılmaktadır. Za-

manla verdiği ağ servisleri başka protokollere

destek verecek şekilde genişletilmiştir.

LİNUX İŞLETİM SİSTEMİ NEDİR? NE DEĞİLDİR?

A Y L I K P O P Ü L E R B İ L İ M V E K Ü L T Ü R D E R G İ S İ

Page 31: Academy Garden Dergisi (Kasım 2014)

S A Y F A 3 1 A C A D E M Y G A R D E N

Şu anda Linux;

WWW sunucu

DNS sunucu

NFS sunucu

NIS sunucu

X Window sunucu

BOOTP sunucu

SMTP sunucu

FTP sunucu

LIST sunucu

NEWS sunucu

gibi yaygın TCP/IP servislerinin yanısıra;

NOVELL sunucu (Novell protokolü kullanarak

disk ve yazıcı servisi)

SAMBA sunucu (Windows 3.1, Windows95,

Windows NT ve WfW için disk ve yazıcı servi-

si)

APPLETALK sunucu (MacOS kullanan Apple

makinalar için disk ve yazıcı servisi)servisi)

SAMBA sunucu (Windows 3.1, Windows95,

Windows NT ve WfW için disk ve yazıcı servi-

si)

APPLETALK sunucu (MacOS kullanan Apple

makinalar için disk ve yazıcı servisi)

gibi servislerde de hizmet verebilmektedir.

GEL GELELİM LINUX'UN FAYDA-

LARINA

Windows işletim sisteminin en büyük deza-

vantajı, kuşkusuz pahalı olması. (paralı olma-

sı değil, normalden pahalı olmasıdır bu kı-

sımda dikkat çeken.)

En uygun Vista Home Edition fiyatı 132$’dan,

XP Professional sürümleri de 96$ başlıyor.

Ama diğer bir tarafa ise, ücretsiz bir alterna-

tif var. Linux.

Sonuna kadar ücretsiz, internetten indirilebi-

lir, ücretsiz sipariş edebilir, dilediğinizce geliş-

tirebilirsiniz.

Eğer Linux’un popüler sürümlerinden birini

seçtiyseniz, size sınırsız destek ve yardımları-

nı sunan servisler bulabilmek, Windowsta

olmadığı kadar kolay.

Sürekli Güncellemeler konusunda da Linux

en iyisini yapıyor. Özellikle son zamanlarda

Windows güncelleme servisleri hakkında çı-

kan senaryo ve haberleri düşününce, Li-

nux’un online servislerinin dosya detayları ve

yaptığı işe kadar varan açıklamaları, kullanıcı-

lara sonsuz güven sağlamaktadır.

Virüs sorunu olmadan sorunsuz kullanım ra-

hatlığı sadece Linux kullanıcıların hissettiği

bir duygudur. Günümüzde hiçbir Windows

işletim sisteminde Virüs koruma programı

olmadan internette güvenle gezinemezsiniz.

Aslında, Linux sürümleri için de virüsler yazıl-

mıyor değil, fakat hiç bir virüs Linux sistemle-

rinde, bilgisayar yönetici hesabıyla sistemi

ele geçirip, sınırsız hasarlara yol açamaz...

Şunu da demeden edemeyeceğim, ki muhte-

melen Linux'un en iyi özelliği; Linux, Win-

dows’a göre çok daha hızlıdır. Sistem başlar-

ken, Linux daha uzun zaman alır fakat, sistem

başladığı andan itibaren kullanımının çok da-

ha hızlı olduğunu çabucak hissettirir

Page 32: Academy Garden Dergisi (Kasım 2014)

S A Y F A 3 2

Linux çalışma mantığı ile Windows çalışma

mantığı arasındaki temel farklar bu konuda

en etkiliği değişkenlerdir.

Bütün uygulamalar ve programlar ücretsizdir.

Linux üzerinde çalışan bütün programlar ken-

disi gibi açık kaynak ve ücretsiz olarak erişile-

bilir. Açık kaynak olması demek, sizin istediği-

niz gibi değiştirip kullanabilme özgürlüğüne

sahip olmanız demektir. It Is Free!

Çok geniş kullanım alanlarına hitap eden

farklı sürümlere sahiptir. Windows’un en faz-

la 5 farklı çeşit sürümü olması hatta her sürü-

mü bir öncekinin gelişmiş versiyonu olması,

Linux’un her kullanıcıya hitap eden sürümleri

de bir avantaj sağlamaktadır. Linux kullanımı-

na her insan gibi en popüler olan sürümlerin-

den(Ubuntu, Debian,Redhat..) başlama, ve

ihtiyacınıza uygun olarak tercihlerinizi belirle-

me , geliştirme imkanlarına sahipsiniz.Tabi

ki ,başlangıç olarak destek imkanları çok olan

popüler sürümlerini tercih etmek daha akıllı-

ca ve verimli olur. Sonrası için karar si-

zin,özgür yazılım dedikleri budur.

Linux sistemini görsel yada performans ola-

rak ayarlamak için sayısız seçeneğe sahip

olursunuz. Bunun için extra program yada

uygulamaya ihtiyaç duymazsınız.

Son olarak, Linux süratle popülerliğini arttırı-

yor. Son 6 yılda Linux sistemlerini takip eder-

seniz, görülen değişimleri ve kullanıcı dostlu-

ğunu giderek arttırmasını hayretle izlersiniz.

İlk zamanlar siyah bir ekrandan ibaret olan

Linux’un rakibi Windows 98 işletimi sistemi-

ne kafa tutmasına herkes gülmüştür. Bir de

bugünü hesaba katın. Bilgisayar ve internet

kullanıcıların artması , daha da önemlisi kul-

lanıcıların bilinçlenmesi açık kaynak yazılım-

ların daha fazla gelişeceğinin habercisidir. Bu-

gün bile Linux, XP yada herhangi bir Win-

dows işletim sisteminden daha fazla kullanım

kolaylığı, ihtiyaca göre sayısız alternatif sunu-

yor. Bu yüzden gelecekte neler olacağını tah-

min etmek çok zor olmasa gerek.

Unix*: 1960 lı yıllarda geliştirilmiş ve o gün-

den veride geliştirilmeye devam eden bir iş-

letim sistemidir.

Burcu AKBULUT

Wikipedia

http://www.serpito.com/

http://www.linux.com/

A Y L I K P O P Ü L E R B İ L İ M V E K Ü L T Ü R D E R G İ S İ

Page 33: Academy Garden Dergisi (Kasım 2014)

Fatm

anu

r FI

RAT

A C A D E M Y G A R D E N S A Y F A 3 3

Page 34: Academy Garden Dergisi (Kasım 2014)

S A Y F A 3 4

Canlıların evrimlerinde ortak atalarımızdan

aktarılan birtakım genler bulunmaktadır. Or-

tak atalarımızdan aktarılan bu genlere '' kö-

kendeş '' denir. Örneğin, insan ve fare gözleri

kökendeştir. Çünkü her iki türde de benzer

tipte gözlere sahip ortak bir atadan evrilmiş-

lerdir. Diğer canlılarla ortak birçok kökendeş

genlere sahibiz. Bunlardan biri de hox genle-

ridir. Hox genleri, birçok farklı hayvan grupla-

rında bulunan ortak genlerdir. Hox genlerine

genel düzenleyici genler de denir. Hox genleri

yani homeotik genler yalnızca hayvanlarda

bulunurlar ve 180 nükleotid uzunluğunda ve

60 aminoasitten meydana gelen protein sen-

tezinden sorumlu genlerdir. Birçok hayvanda

bu genlerin görülmesi, hayatın milyonlarca

yıl evvel bu genlerin ortaya çıkıp evrimleştiği-

ni gösterir. Gelişmiş memelilerin vücut plan-

larının düzenlenmesinde 40 kadar hox geni

görev almaktadır. Ayrıca insanlardaki ve fare-

lerdeki Hox genleri kormozom düzeni ve sayı

bakımından büyük benzerlikler gösterir.

Omurgasızlarda görülen homeotik genlere ''

Hom lokusları '' , omurgalılarda görülen ho-

meotik genlere '' Hox lokusları '' denir. Ökar-

yotların hepsi homeotik genlere sahiptirler

ve bu düzenleyici genlerin çoğu '' Homebox

''adı verilen DNA sekansı modüllerini içerir.

Fakat hayvanlar alemi dışındaki canlıların ho-

meotik genlerinde '' Homebox '' bulunmaz.

Bu genlerin genel amaçlı olmaları, birçok

canlıda benzer şekilde iş görebilmeleri nede-

niyledir. Bu genler canlıların vücut planlarının

düzenlenmesinde en büyük role sahiptirler.

Mesela, insan, solucan, sinek vs.. gibi birçok

canlının temel vücut yapılarının oluşumunu

yönlendirirler. Örneğin baş - kuyruk organi-

zasyonunu sağlarlar. Hox genleri genlerin

kromozom üzerindeki diziliş sıralarını belirle-

yerek, ilgili bölgelerin şekillerini de düzenler-

ler. Ayrıca embriyonun gelişim sürecinde de

yönlendirme yaparlar. ( Mesela ayakları şu

tarafa, başı bu tarafa uzasın gibi ). Bu genler

vücutta hangi yapıların nerede bulunacağını

ve neye dönüşeceğini belirleyen genlerdir.

Ama bir organın üretim bilgileri Hox genlerin-

de bulunmaz. Yalnızca bu bilgiyi taşıyan gen-

leri aktif veya pasif hale geçirirler. . Hox gen-

lerinin kromozom üzerindeki diziliş sıraları,

ilgili bölgenin vücut üzerindeki diziliş sırala-

rıyla aynıdır. Bu polipeptidler DNA' nın deği-

şik bölgelerine bağlanarak protein sentezini

yönlendirirler. Diğer genlerin gen özelliklerini

belirli bir koordinasyon içerisinde yönlendire-

rek doku ve organ oluşumuza temel hazırlar-

lar. Homeotik genler gen kompleksleri şeklin-

de organize olmuşlardır. Yani ilişkili genler

kromozom üzerinde birbirine yakın olarak

yerleşmişlerdir.

HOMEOBOX GENLERİ ( HOX GENLERİ- HOMEOTİK GENLER )

A Y L I K P O P Ü L E R B İ L İ M V E K Ü L T Ü R D E R G İ S İ

Page 35: Academy Garden Dergisi (Kasım 2014)

S A Y F A 3 5 A C A D E M Y G A R D E N

Hox genlerindeki değişiklikler morfoloji üze-

rinde çok büyük etkilere sahip olabilirler. Me-

sela, dört üyeliler ( karasal omurgalılardan

amfibiler, sürüngenler, kuşlar ve memeliler )

suda yaşayan omurgalılar olan balıklardan

evrimleşmişlerdir. Yani balıkların yüzgeçlerin-

den dört üyelilerin bacakları gelişmiştir. Ba-

lıklardaki yüzgeçlerin aksine, parmaklara sa-

hiptirler. Hox genlerindeki bir mutasyon iske-

let elemanlarının uzamasını sağlayarak evril-

melerini sağlamıştır. Omurgasız hayvanların

omurgalılara evrilmelerinde ve makroevrim-

de bile çok büyük olasılıkla hox genlerindeki

değişiklerle ilişki vardır.

Karasal canlılarda el ve ayak parmaklarının

oluşumu embriyo gelişimde rol oynayan Hox

genleriyle kontrol edilir. Science Dergisi'nin

2012 yılında yer alan bir makalede, farelerle

ilgili bir çalışmaya yer verildi. Deneyde hox

genleri ortadan kaldırıldığımda, parmak sayı-

sında artış olduğu gözlendi. Ayrıca ne kadar

çok hox geni ortadan kaldırılırsa o kadar çok

sayıda parmak oluştuğu ancak el ve ayak bü-

yüklüğünde artış olmadığı gözlendi. Hox gen-

lerinin ortadan kalkmasıyla parmaklar daha

incelip yoğun hale gelirken parmaklar arasın-

daki boşluklar da azaldı. Deneyden elde edi-

len sonuçlara göre, hox genlerinin ortadan

kaldırılmasıyla beraber farelerde elve ayak

gelişiminin giderek balıklardaki yüzgeçlere

benzediğini gösterdi. Böylece karasal yaşam

formlarının evrilmesini sağlayan faktörler-

den birinin hox genleri olduğu kanıtlanmış

oldu.

Merve TURHAN

evrimianlamak.org

Genel Biyoloji Campbell – Reece

Evrimsel Analiz Kitabı

Page 36: Academy Garden Dergisi (Kasım 2014)

S A Y F A 3 6

TERMOGRAFİ KAVRAMI

Termografi kavramı “sıcaklık resmi” anlamına

gelen kelimelerin köklerinden elde edilmiştir.

Kızılötesi termografi, ışınımı ve bununla ilişki-

li olarak yüzey sıcaklığını algılamak ve ölçmek

üzere, elektronik optik cihazlar kullanma bili-

midir.

TARİHÇESİ

Sir William Herschel tarafından 1800 de keş-

fedilmiştir. Oğlu Sir John Herschel ise 1840

da İnfrared ışınlarını ilk olarak kağıt üzerinde

görülür hale gelmesini temin ede- rek Ter-

mografi terimini kullanmıştır. İnfrared ışınları

insan gözü tarafından görülmez fakat bu ışın-

ların dalga boylarına göre gözümüzün belirli

bir hassasiyeti vardır. Isı sebebiyle parlaklığı

farkedilebilinir. Bütün cisimler ve canlılar vü-

cut ısılarının bir fonksiyonu olarak infrared

(kırmızı ötesi) enerjisi açığa çıkarırlar. Fizik

kurallarına göre bu görülmeyen ısınım değiş-

mez bir şekilde yayılır, tutulur ve çevremiz-

deki her şey tarafından tekrar neşredilir. Bu

şekilde termal eşdeğer sabit kalmaktadır.

Termografi yönteminin tıp alnındaki ilk uygu-

lamaları 1956 yılında Dr. Ray LAWSON tara-

fından meme kanseri üzerindeki çalışmalarla

başlatılmıştır.

DALGA BOYU KAVRAMI

Dalga boyu, bir dalga örüntüsünün tekrarla-

nan birimleri arasındaki mesafedir. Yaygın

olarak Yunanca lamda (λ) harfi ile gösteril-

mektedir.

TERMOGRAFİK GÖRÜNTÜLEME SİSTEMLERİ

A Y L I K P O P Ü L E R B İ L İ M V E K Ü L T Ü R D E R G İ S İ

Page 37: Academy Garden Dergisi (Kasım 2014)

S A Y F A 3 7

ELEKTROMANYETİK TAYF

Evrenin herhangi bir yerinde fizik kural-

larınca mümkün kılınan tüm elektroman-

yetik radyasyonu ve farklı ışınım türevle-

rinin dalga boyları veya frekanslarına gö-

re bu tayftaki rölatif yerlerini ifade eden

kavramdır.

KIZILÖTESİ

Kızılötesi ışınım, dalga boyu görünebilir

ışıktan uzun, mikrodalgalardan kısa olan

elektromanyetik ışınımdır. Tayfı geniş oldu-

ğundan yakın, kısa, orta, uzun ve uzak olmak

üzere alt bantlara ayrılıştır.

Kara cisim ışıması kanununa göre her cisim

enerjisine (sıcaklığına) bağlı olarak belirli bir

frekansta elektromanyetik ışıma yapmak-

tadır. Mutlak sıfır noktasının (-273 ⁰C)

üzerindeki her cisim, her sıcaklıkta ışıma

yapar.

Termografi yöntemi vücuttan yayılan

farklı

dalga

boyla-

rındaki ısı derecelerinin incelenmesine dayalı

bir yöntemdir.

Vücuda yayılan ısı, dokuda farklı dalga

boyları oluşturacaktır. Dalga boyları farklı ol-

duğundan enerjileri de farklıdır. Termal ka-

mera tarafından algılanan farklı enerjiler gö-

rüntü materyali üzerinde ton farkı yaratır. Bu

da farklı tonlardaki görüntüyü oluşturur.

Ter-

mografik inceleme yapılacak odalarda toz ol-

maması için zemin parke-ahşap döşemeli ol-

malı, oda güneş ışığından korunmalı ve oda-

da nem ve hava cereyanı bulunmamalıdır.

Ter-

mografik incelemeye tabi tutulacak hastanın;

incelemenin 24 saat öncesinden itibaren an-

jiyografi, myelografi ve fizyoterapi gibi cildi

uyarıcı uygulamalardan kaçınması gerekir.

A C A D E M Y G A R D E N

Page 38: Academy Garden Dergisi (Kasım 2014)

S A Y F A 3 8

Hasta, termografik inceleme işleminin

en az 4 saat öncesinden itibaren sigara, çay

ve kahve vb. gibi uyarıcıları içmemelidir. Ayrı-

ca incelemenin yapılacağı gün hasta banyo

ve makyaj yapmamış, deodorant ve parfüm

kullanmamış olmalıdır.

Termografik inceleme için hasta, 23–25

⁰C sıcaklıktaki inceleme odasına alınır. Vücu-

dun oda ısısına uyum sağlayabilmesi için in-

celeme bölgesindeki giysileri çıkartılır. 10- 15

dakika kadar bu ortamda bekletilir.

İnceleme işlemine başlamak için cihaz ça-

lıştırılarak hasta, termal kamera karşısına alı-

nır. Tarama işlemi için gerekiyorsa ayaklı pe-

dal vasıtasıyla termal kamera aşağıya yukarı-

ya hareket ettirilir. Termal kamera tarafından

algılanan ısı dalgaları kamera içindeki hare-

ketli ayna yardımıyla detektörün altındaki

sensöre yansıtılır.

Sensör (algılayıcı) denilen aygıta gelen

analog sinyaller, ana kart aracılığı ile bilgisa-

yarda dijital sinyallere dönüştürülür.

Bilgisayarda oluşturulan dijital görüntü

renklendirilir. Renklendirme işleminde sıcak

bölgeler için kırmızı ve tonları; soğuk bölge-

ler için mavi ve tonları kullanılır.

Sıcak bölgeleri temsil eden kırmızı ve ton-

ları, enfeksiyon kas ve iskelet sistemi patolo-

jileri gibi akut hastalıkları; soğuk bölgeleri

temsil eden mavi ve tonları ise sinir sistemi

patolojileri gibi kronik hastalıkları düşündü-

rür.

Monitördeki renkli görüntü incelenmek

üzere uygun görüntü materyalleri veya di-

kom sistemi yardımıyla başka merkezlere ak-

tarılır.

BELLİ BAŞLI AVATAJLARI ŞUNLAR-

DIR

1. RADYASYON RİSKİ YOKTUR.

Muayene sırasında hastaya kesinlikle bir

radyasyon, ses dalgası, radyoaktif madde ve-

rilmez. Ortamda cihazdan kaynaklanan bir

radyasyan yoktur.

2. AĞRISIZ BİR YÖNTEMDİR

3. HASTAYA HİÇ BİR ŞEKİLDE DOKUNULMAZ

Muayene sırasında hastaya veya muayene

edilecek hastaya, doktor, hemşire veya tek-

nisyenin teması olmaz.

4. HER YAŞTA KULLANILABİLİR

5. GEBELERDE GÜVENLE KULLANILABİLİR

6. HIZLI VE KOLAY BİR YÖNTEMDİR

7. KESİNLİKLE ZARARSIZ BİR YÖNTEMDİR

Termal Kameralar

Görüntüleme yöntemi olarak gözle gö-

rülmeyen IR enerjiyi (ısıyı) esas alan ve gö-

rüntünün genel yapısını IR enerjiye göre

oluşmuş renkler ve şekillerin belirlendiği gö-

rüntüleme sistemidir.

Termal Kamera Yapıları

1-)Optik Mekanik Birimler

2-)Dedektör, Soğutucu Birim

3-)Elektronik Sinyal İşleme Birimi

A Y L I K P O P Ü L E R B İ L İ M V E K Ü L T Ü R D E R G İ S İ

Page 39: Academy Garden Dergisi (Kasım 2014)

S A Y F A 3 9

TERMAL KAMERA UYGULAMALARI

Elektrikle İlgili Uygulamalar

Elektromekanik ve Mekanik Uygulamalar

Çatı Nem Denetlemeleri

Bina Yalıtımı Denetlemeleri

Sağlık Uygulamaları

Savunma Uygulamaları

Sağlık Uygulamaları

Sağlık sektöründe özellikle domuz gribi gibi

yüksek ateşe sebep olan hastalıkların tespiti

için kullanılmaya başlanmıştır. Tıpta iç yara-

lanma, iltihap ve damar tıkanıklarının tespi-

tinde kullanılırlar.

Termal kamera ile çekilmiş aynı kişinin sağlıklı ve hastalıklı halleri

Dilek DURSUN

Faundez-Zanuy, M. and Mekyska, J.,”On the Focusing of thermal ima-

ges”, Pattern Recognition Letters 32 (2011) 1548–1557.

Kosikowski, M. and Suszynski, Z.,”Processing and recognition of the

thermal images using wavelet transforms”, Microelectronics Reliabi-

lity 51 (2011) 1271–1275.

http://web.firat.edu.tr/feeb/kitap/C12/109.pdf

TIBBİ TERMOGRAFİ Dilek ONEL S. Fikret TÜZÜN . Cerrahpaşa Tıp Fa-

kültesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyan Kürsüsü Romatizmal hastalıklar

Rehabilitasyonu Seksiyonu

A C A D E M Y G A R D E N

Page 40: Academy Garden Dergisi (Kasım 2014)

S A Y F A 4 0 A Y L I K P O P Ü L E R B İ L İ M V E K Ü L T Ü R D E R G İ S İ

Bilimi neden

sadece Aylık

takip edesiniz ki? Anlık Bilim

için sosyal medyada

bizi bulun!

Facebook/Academy Garden

Twitter/@acdmygarden

İnstagram/academygarden

Ahsar/Academy Garden

Pinterest/Academy Garden

Page 41: Academy Garden Dergisi (Kasım 2014)

S A Y F A 4 1

Plüluto cüce gezegenler sınıfına girdikten

sonra nedense çok sevilir oldu. Genellikle bir

ailenin en küçüğü çok sevilir ya ben biraz bu-

na bağlıyorum. Diğer bir neden de sistemin

en uzağında olması, hani anneler gurbetteki

yavrularını daha çok severler ya. Son olarak

sanki Pluto gezegenlikten atıldı veya benim

söylemimle bir lig aşağıya düşürüldü gibi bir

imaj nedeniyle insanlar onu daha çok sever

oldular. Herneyse neden ne olursa olsun yu-

karıda değinmeye çalıştığım her türlü sevgi

insani bir davranış. Amerikalılar da ilk kez

kendilerinin bulduğu gezegen olduğu için

onu severler ve NASA "Yeni Ufuklar" adlı bir

uzay aracını ona gönderdiler. 2015 yılında

Pluto'ya ulaşacak ve onu çok yakından ince-

leyecek, büyük olasılıkla yeni uydularını keş-

fedecek. O nedenle ABD basınında Pluto ya-

zıları çoğalmaya başladı ve onunla ilgili araş-

tırmalar da hız kazandı. Son iki ayda yeni bu-

lunan ve P4 ve P5 geçici adları olan iki uydu-

suna yeni isim arandı ve halkın büyük desteği

ile Vulkan ve Cerberus adları verildi ama he-

nüz resmen kabul edilmedi. Bu kadar sözden

sonra size ilginç bir bilgi vereceğim. Charon,

Pluto'nun en büyük uydusu. Çapı Pluto'nun

yarısı ama kütlesi sadece onun yüzde onu ka-

dar. Bu da yoğunluğunun çok düşük olduğu-

nu gösterir. Ama aslı ilginç olan Charon Plu-

to'nun çevresinde 6.38723 günde bir dolanır.

Pluto ise kendi ekseni çevresinde yine

6.38723 günde bir döner, ayrıca sistemin küt-

le merkezi çevresindeki yörüngesinin dönemi

de aynıdır. Gökbilimin en ilginç senkronizas-

yon (eşdönme) olayı burada da geçerlidir.

Geçenlerde size Merkür gezegeninin eşdön-

mesinden söz etmiştim, biraz karmaşıktı ama

bu çok daha basit. Şimdi düşünün Pluto üze-

rinde bir noktada oturuyorsunuz ve karşınız-

da Charon. Altı küsur gün süren bir Pluto gü-

nünde gökyüzünü nasıl görürsünüz? Pluto

da kendi sistemi içinde uydusu büyük olduğu

için kütle merkezi çevresinde bir yörüngesi

vardır. Bu kütle merkezi Pluto'nun dışına dü-

şer. Güneş sisteminde de aynı olay vardır

ama sistemin kütle merkezi Güneş'in içinde-

dir. Pluto'ya uzaklık açısından ikinci uydusu

2012 yılında keşfedilen P5 (Cerberus) uydu-

su. Bu uydu Pluto çevresinde 20.2 günde bir

dolanır, yani Pluto'nun dönme döneminin

yaklaşık 3 katı, o nedenle Pluto ve uydusu

arasında 1:3 eşdönme vardır denir. Bu eş-

dönmenin değeri Charon için 1:1'dir. Sonraki

uydunun adı Nix'dir ve dolanma dönemi

24.856 gündür. Burada da yaklaşık 1:4 eş-

dönme vardır. Devam edersek P4 (Vulkan)

uydusunun dönemi 32.1 gündür, eşdönme

değeri 1:5'dir. Son olarak en dış uydusu hyd-

ra'nın 38.206 dönemi ise 1:6'lık bir eşdönme-

ye karşılık gelir. Bu değerlerin birincisi hariç

hemen hepsinin yaklaşık değerler olduğunu

unutmayalım. Bilim insanları bu uyduların

oluştuğu anda farklı yerlerde olduğunu ve

daha sonra bu eşdönemli yörüngelere yerleş-

tiği konusunda hemfikirler. Dolayısıyla şimdi

eşdönemi 1:7 veya 1:8 olan uydularını da

"Yeni Ufuklar" uzay aracının bulacağını düşü-

nüyorlar. Güneş sisteminde bu eşdönme bir

çok yerde karşımıza çıkıyor ama en bildiğimiz

doğal uydumuzun bize hep aynı yüzünü gös-

termesidir.

Ethem DERMAN

Pluto Cüce Gezegeni ve Uyduları

A C A D E M Y G A R D E N

Page 42: Academy Garden Dergisi (Kasım 2014)

A C A D E M Y G A R D E N S A Y F A 4 2

Nereden Okursunuz? Ücretsiz okuyup indirebileceğiniz platformlar

Mobidik.com ‘dan

Academy Garden

İssuu.com

Academy Garden

Page 43: Academy Garden Dergisi (Kasım 2014)

ACADEMY GARDEN

Academy Garden Dergisi

Aylık Yayınlanır

Kar ama cı

gütm eyen

bi l imsel

uğra ş

E-posta: [email protected]

Yıl : 1 Sayı :2

Kasım 2014

Popüler Bilim ve Kültür Dergisi

Online yayınlanır,

Ücretsizdir

E-Dergi

Kültürel ya da Popüler Bilim yazılarınız Gön-

derin yayınlayalım!

[email protected]’a gönderin Aralık

2014 Sayısında okurlar sizin de yazınız

okusun.

Page 44: Academy Garden Dergisi (Kasım 2014)