68
TICARET ODASI ADANA DERGİSİ ŞUBAT 2012 SAYI: 2

Adana Ticaret Odası Dergisi

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Adana Ticaret Odası Dergisi Sayı: 2

Citation preview

Page 1: Adana Ticaret Odası Dergisi

TICARET ODASIADANA

DERGİSİŞUBAT 2012 SAYI: 2

Page 2: Adana Ticaret Odası Dergisi
Page 3: Adana Ticaret Odası Dergisi
Page 4: Adana Ticaret Odası Dergisi

içindekilerkünye

Adana Ticaret Odası Adına Sahibi

Yönetim Kurulu BaşkanıAli Gizer

Genel Yayından Sorumlu Yazı İşleri Müdürü

Mehmet Aka

Haber SorumlusuYusuf Toprak

Yönetim AdresiAbidinpaşa Cad. No: 52

Tel: 0 322 351 39 11 (pbx)Fax: 0 322 351 80 09

web: www.adana-to.org.tre-mail: [email protected]

YapımEterna Medya Grup

Vali Yolu Cad. Menemencioğlu Apt. A Blok K:1 D:1 Seyhan/Adana

Tel: 0 322 459 57 03Fax: 0 322 456 07 99

BaskıGörsel Sanatlar

Reşatbey Mah. Ordu Cad. Özgül Apt. No: 86/C

Seyhan/AdanaTel: 0 322 458 57 33

Reklam Rezervasyon0 322 459 57 03-10

DağıtımSera Dağıtım Ltd. Şti.Tel: 0 322 458 55 56

www.seradagitim.com

06

32

12

46

05

06

10

12

18

20

21

22

26

28

32

38

Başkan Ali GizerHayaller ve gerçekler

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu2012’de yapısal reformlara daha fazla ağırlık verilmeli

Uluslararası İlişkilerAfrika pazarı Türk girişimcileri bekliyor

FuarKitap Fuarı Adana’yı dünya kültürüyle buluşturdu

HaberOdamız, ADASO ve ATB öğrencileri kitapla sevindirdi

Araştırma / İnceleme2011 yılı Adana Dış Ticaret Raporu

M. Şefik ErgönülNeden ihracat yapalım?

Meslek KomiteleriHal Yasası’nın altyapısı oluşturulmalı

Meslek KomiteleriÇiçek üretimi teşvik edilmeli

Hamdi DemirelGerçek ihracatçı olmak için devlet destekleri

FaaliyetlerimizAvrupa Birliği büromuz projeleriyle Adana ve Çukurova’ya katkı sağlıyor

HaberOdamızın Fransa’ya sağduyu çağrısı amacına ulaştı

FaaliyetlerimizAdana’yı keşfedin... / Discover Adana

FaaliyetlerimizAdana Ticaret Odası’nın firmanıza sağlayacağı imkanlar

HaberKendi işinin memuru olan marka yaratamaz

FaaliyetlerimizMobilyacılara dünyadaki gelişmeler anlatıldı

HaberAdana kan bağışında rekor kırdı

İzlenimArap Baharı’nın yaza döndüğü ülke; TUNUS

HaberTeknolojiyi ithal etmek yerine kendimiz geliştirmeliyiz

Mehmet ÖzelMarkayı, müşteri deneyimleri yaratır

Mevlüt Göktürk4. geçici vergi döneminde yapılması gereken değerleme işlemleri

Sedat EryürekYeni Türk Ticaret Kanunu hükümleri çerçevesinde anonim şirketlere bakış

Önemli Telefonlar

Kültür - SanatAdana Kültür Sanat güncesi

41

42

44

45

46

52

53

54

59

60

62

63

Page 5: Adana Ticaret Odası Dergisi

içindekilerkünye

Adana Ticaret Odası Adına Sahibi

Yönetim Kurulu BaşkanıAli Gizer

Genel Yayından Sorumlu Yazı İşleri Müdürü

Mehmet Aka

Haber SorumlusuYusuf Toprak

Yönetim AdresiAbidinpaşa Cad. No: 52

Tel: 0 322 351 39 11 (pbx)Fax: 0 322 351 80 09

web: www.adana-to.org.tre-mail: [email protected]

YapımEterna Medya Grup

Vali Yolu Cad. Menemencioğlu Apt. A Blok K:1 D:1 Seyhan/Adana

Tel: 0 322 459 57 03Fax: 0 322 456 07 99

BaskıGörsel Sanatlar

Reşatbey Mah. Ordu Cad. Özgül Apt. No: 86/C

Seyhan/AdanaTel: 0 322 458 57 33

Reklam Rezervasyon0 322 459 57 03-10

DağıtımSera Dağıtım Ltd. Şti.Tel: 0 322 458 55 56

www.seradagitim.com

06

32

12

46

05

06

10

12

18

20

21

22

26

28

32

38

Başkan Ali GizerHayaller ve gerçekler

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu2012’de yapısal reformlara daha fazla ağırlık verilmeli

Uluslararası İlişkilerAfrika pazarı Türk girişimcileri bekliyor

FuarKitap Fuarı Adana’yı dünya kültürüyle buluşturdu

HaberOdamız, ADASO ve ATB öğrencileri kitapla sevindirdi

Araştırma / İnceleme2011 yılı Adana Dış Ticaret Raporu

M. Şefik ErgönülNeden ihracat yapalım?

Meslek KomiteleriHal Yasası’nın altyapısı oluşturulmalı

Meslek KomiteleriÇiçek üretimi teşvik edilmeli

Hamdi DemirelGerçek ihracatçı olmak için devlet destekleri

FaaliyetlerimizAvrupa Birliği büromuz projeleriyle Adana ve Çukurova’ya katkı sağlıyor

HaberOdamızın Fransa’ya sağduyu çağrısı amacına ulaştı

FaaliyetlerimizAdana’yı keşfedin... / Discover Adana

FaaliyetlerimizAdana Ticaret Odası’nın firmanıza sağlayacağı imkanlar

HaberKendi işinin memuru olan marka yaratamaz

FaaliyetlerimizMobilyacılara dünyadaki gelişmeler anlatıldı

HaberAdana kan bağışında rekor kırdı

İzlenimArap Baharı’nın yaza döndüğü ülke; TUNUS

HaberTeknolojiyi ithal etmek yerine kendimiz geliştirmeliyiz

Mehmet ÖzelMarkayı, müşteri deneyimleri yaratır

Mevlüt Göktürk4. geçici vergi döneminde yapılması gereken değerleme işlemleri

Sedat EryürekYeni Türk Ticaret Kanunu hükümleri çerçevesinde anonim şirketlere bakış

Önemli Telefonlar

Kültür - SanatAdana Kültür Sanat güncesi

41

42

44

45

46

52

53

54

59

60

62

63

Page 6: Adana Ticaret Odası Dergisi

5

Başkan’dan

Gözlerinizi şöyle bir kapatın ve bundan çok değil, sadece 15 yıl sonrasındaki Türkiye’yi hayal edin…

Yıllık ihracatımızın 500 milyar dolara ulaş-tığını, dış ticaret, dolayısıyla cari açığımızın olmadığını, kişi başına milli gelirimizin 20 bin dolara ulaştığını, bırakınız otomobili, kendi uçağımızı hem de tamamıyla yerli sanayimizin desteğiyle yapabildiğimizi, ülkemizin dünyanın en güçlü ekonomileri arasında yer aldığını ve bütün dünyanın gözünün üzerimizde olduğu bir Türkiye düşünün…

İnanınız şimdi hayal olarak nitelendirebile-ceğiniz bu düşüncelerin önümüzdeki süreçte gerçeğe dönüşmemesi için hiçbir engel yok…

Dünyanın en gelişmiş ekonomilerinin yer aldığı Avrupa ülkeleri de dahil olmak üzere yer-yüzündeki tüm ülkelerin ekonomik, siyasi ve as-keri sorunlarla boğuştuğu bir süreçte ülkemizin yıldızının giderek parlamakta olması bu yöndeki umutlarımızı daha da güçlendiriyor kuşkusuz.

Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın yerli otomobil üretiminin gerekliliğini işaret etmesinin hemen ardından başta otomotiv sektörünün dünyadaki devlerinden, ünlü Alman markası Wolkswagen olmak üzere onlarca bü-yük firmanın Türkiye’de bu yönde yatırım giri-şimlerinde bulunması bu yöndeki hayallerimizin gerçeğe dönüştüğünün bir işareti sanırım.

Aslında ülkemizin ekonomik ve siyasi istik-rarıyla son yıllarda yabancı sermayenin yatırım için ilgi odağı olduğunu hepimiz biliyoruz.

Nitekim 2006 yılında kendi alanında en saygın ve önemli yayın organlarından Financial Times tarafından, dünya üzerinde yatırıma en elverişli ülke ve bölge olarak ülkemizin, hatta Adana’nın işaret edildiğini, bu dergimizin ilerle-yen sayfalarında, İngilizce ve Türkçe çevirisiyle birlikte okuyabilirsiniz.

Şu açık ve son derece önemli bir gerçektir ki; içinde bulunduğumuz dönemde dünyada yeni bir düzen kuruluyor. Türkiye olarak, Adana ve Çukurova’daki işadamları olarak refleksle-rimizi son derece hızlı çalıştırarak bu gelişim ve değişimlerden en iyi şekilde yararlanmamız gerekiyor.

Çünkü bu yöndeki gelişmelerin odak nok-talarından birisi Adana’nın çok yakınında yer alan bir coğrafya. Bir taraftan batımızdaki ülkelerde ekonomik krizler patlak verirken, güneyimizde ve doğumuzdaki ülkelerde siya-si krizler yaşanıyor. Türkiye her iki bölgedeki gelişmelerden doğrudan etkileniyor.

Ama şunun da hiçbir zaman unutulmaması gerekir ki, olası risklere yakın olmak, aynı zamanda fırsatlara da yakın olmaktır.

Eğer herkesin kendi sorunlarına odak-landığı bu süreci iyi değerlendirebilirsek, atmamız gereken adımları hızlı bir şekilde atabilirsek yaşanan bu sancılı sürecin sonun-da bizim kazanacağımız ortadadır.

Çünkü yukarıda da özetle belirtmeye ça-lıştığım gibi Türkiye ekonomisi son yıllarda hem dinamizmini hem de direncini tüm dünyaya kanıtlamıştır.

Gelişmiş ülkelerdeki ekonomilerin buna bağlı olarak da hükümetlerin sallandığı bir dönemde biz Türkiye olarak yıllık yüzde 10’lara ulaşan büyüme rakamlarıyla rüzgarı arkamıza alabilmeyi başardık. Kuşkusuz bu başarının artan bir trendle sürdürülmesi gerekiyor.

Bunun için de iş dünyası olarak bizleri motive edecek son derece önemli gördü-ğümüz iki gelişmeyi öncelikle vurgulamak istiyorum.

Bunlardan birincisi kuşkusuz ülke olarak yeni bir Anayasa’ya duyduğumuz büyük ih-tiyaçtır. Çünkü 30 yıldır yürürlükte bulunan Anayasamızın, değiştirilmesi gerektiğine ilişkin talepler artık toplumun tüm kesimle-rinden yükselen bir ses haline gelmiştir. Bu Anayasa’nın milletimize, toplumumuza artık dar geldiği ortadadır. Bunun en somut örne-ği, 30 yıllık süre içinde 17 defa değiştirilmiş olmasıdır. Yeni Anayasa çalışmalarının, top-lumsal beklentiler doğrultusunda 2012’nin sonunda neticelendirilmesi en önemli beklentilerimizden birisini oluşturmaktadır. Yeni Anayasa’nın toplumsal rahatlamanın ötesinde, ekonominin her alanına olumlu yansımalarda bulunacağına ve iş dünyasının elini rahatlatacağına inanıyoruz.

İkinci beklentimiz ise 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe girecek yeni Türk Ticaret Kanunu’dur. Bu kanunun yürürlüğe girme-siyle birlikte şirketler elektronik ortamda 5 dakikada kurulabilecek, tek kişiyle bile şirket kurulması mümkün olacaktır.

Yeni Türk Ticaret Kanunu, iş dünyasının uzun yıllardır en önemli yakınma konularını oluşturan mevzuat karışıklıkları ve bürokrasi sorunlarına da önemli ölçüde çözüm getir-mektedir. Böylelikle iş aleminin gerek iç, ge-rekse de dış ticarette yaşadığı sorunlar büyük ölçüde çözüme kavuşturulmakta, bir anlamda işadamlarımızın bürokrasi ile barışmasına temel oluşturacak hükümleri içermektedir.

Özetlemek gerekirse; Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girmesine kadar üze-rinde yapılacak bazı düzenlemelerle birlikte iş dünyasının beklentilerine tam olarak cevap vereceğine inanıyorum.

Yeni Türk Ticaret Kanunu, 74 milyon-luk nüfusa sahip olan Türkiye’de sanayici ve işadamlarının önünü açacak, işlemlerini basitleştirecek hem de tüketicilerin haklarının güvence altında olduğu yüksek standartta bir ticaret dünyası oluşturmanın temel anahtarı haline gelecektir.

Hayaller ve gerçekler...

Ali GizerYönetim Kurulu Başkanı

Page 7: Adana Ticaret Odası Dergisi

5

Başkan’dan

Gözlerinizi şöyle bir kapatın ve bundan çok değil, sadece 15 yıl sonrasındaki Türkiye’yi hayal edin…

Yıllık ihracatımızın 500 milyar dolara ulaş-tığını, dış ticaret, dolayısıyla cari açığımızın olmadığını, kişi başına milli gelirimizin 20 bin dolara ulaştığını, bırakınız otomobili, kendi uçağımızı hem de tamamıyla yerli sanayimizin desteğiyle yapabildiğimizi, ülkemizin dünyanın en güçlü ekonomileri arasında yer aldığını ve bütün dünyanın gözünün üzerimizde olduğu bir Türkiye düşünün…

İnanınız şimdi hayal olarak nitelendirebile-ceğiniz bu düşüncelerin önümüzdeki süreçte gerçeğe dönüşmemesi için hiçbir engel yok…

Dünyanın en gelişmiş ekonomilerinin yer aldığı Avrupa ülkeleri de dahil olmak üzere yer-yüzündeki tüm ülkelerin ekonomik, siyasi ve as-keri sorunlarla boğuştuğu bir süreçte ülkemizin yıldızının giderek parlamakta olması bu yöndeki umutlarımızı daha da güçlendiriyor kuşkusuz.

Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın yerli otomobil üretiminin gerekliliğini işaret etmesinin hemen ardından başta otomotiv sektörünün dünyadaki devlerinden, ünlü Alman markası Wolkswagen olmak üzere onlarca bü-yük firmanın Türkiye’de bu yönde yatırım giri-şimlerinde bulunması bu yöndeki hayallerimizin gerçeğe dönüştüğünün bir işareti sanırım.

Aslında ülkemizin ekonomik ve siyasi istik-rarıyla son yıllarda yabancı sermayenin yatırım için ilgi odağı olduğunu hepimiz biliyoruz.

Nitekim 2006 yılında kendi alanında en saygın ve önemli yayın organlarından Financial Times tarafından, dünya üzerinde yatırıma en elverişli ülke ve bölge olarak ülkemizin, hatta Adana’nın işaret edildiğini, bu dergimizin ilerle-yen sayfalarında, İngilizce ve Türkçe çevirisiyle birlikte okuyabilirsiniz.

Şu açık ve son derece önemli bir gerçektir ki; içinde bulunduğumuz dönemde dünyada yeni bir düzen kuruluyor. Türkiye olarak, Adana ve Çukurova’daki işadamları olarak refleksle-rimizi son derece hızlı çalıştırarak bu gelişim ve değişimlerden en iyi şekilde yararlanmamız gerekiyor.

Çünkü bu yöndeki gelişmelerin odak nok-talarından birisi Adana’nın çok yakınında yer alan bir coğrafya. Bir taraftan batımızdaki ülkelerde ekonomik krizler patlak verirken, güneyimizde ve doğumuzdaki ülkelerde siya-si krizler yaşanıyor. Türkiye her iki bölgedeki gelişmelerden doğrudan etkileniyor.

Ama şunun da hiçbir zaman unutulmaması gerekir ki, olası risklere yakın olmak, aynı zamanda fırsatlara da yakın olmaktır.

Eğer herkesin kendi sorunlarına odak-landığı bu süreci iyi değerlendirebilirsek, atmamız gereken adımları hızlı bir şekilde atabilirsek yaşanan bu sancılı sürecin sonun-da bizim kazanacağımız ortadadır.

Çünkü yukarıda da özetle belirtmeye ça-lıştığım gibi Türkiye ekonomisi son yıllarda hem dinamizmini hem de direncini tüm dünyaya kanıtlamıştır.

Gelişmiş ülkelerdeki ekonomilerin buna bağlı olarak da hükümetlerin sallandığı bir dönemde biz Türkiye olarak yıllık yüzde 10’lara ulaşan büyüme rakamlarıyla rüzgarı arkamıza alabilmeyi başardık. Kuşkusuz bu başarının artan bir trendle sürdürülmesi gerekiyor.

Bunun için de iş dünyası olarak bizleri motive edecek son derece önemli gördü-ğümüz iki gelişmeyi öncelikle vurgulamak istiyorum.

Bunlardan birincisi kuşkusuz ülke olarak yeni bir Anayasa’ya duyduğumuz büyük ih-tiyaçtır. Çünkü 30 yıldır yürürlükte bulunan Anayasamızın, değiştirilmesi gerektiğine ilişkin talepler artık toplumun tüm kesimle-rinden yükselen bir ses haline gelmiştir. Bu Anayasa’nın milletimize, toplumumuza artık dar geldiği ortadadır. Bunun en somut örne-ği, 30 yıllık süre içinde 17 defa değiştirilmiş olmasıdır. Yeni Anayasa çalışmalarının, top-lumsal beklentiler doğrultusunda 2012’nin sonunda neticelendirilmesi en önemli beklentilerimizden birisini oluşturmaktadır. Yeni Anayasa’nın toplumsal rahatlamanın ötesinde, ekonominin her alanına olumlu yansımalarda bulunacağına ve iş dünyasının elini rahatlatacağına inanıyoruz.

İkinci beklentimiz ise 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe girecek yeni Türk Ticaret Kanunu’dur. Bu kanunun yürürlüğe girme-siyle birlikte şirketler elektronik ortamda 5 dakikada kurulabilecek, tek kişiyle bile şirket kurulması mümkün olacaktır.

Yeni Türk Ticaret Kanunu, iş dünyasının uzun yıllardır en önemli yakınma konularını oluşturan mevzuat karışıklıkları ve bürokrasi sorunlarına da önemli ölçüde çözüm getir-mektedir. Böylelikle iş aleminin gerek iç, ge-rekse de dış ticarette yaşadığı sorunlar büyük ölçüde çözüme kavuşturulmakta, bir anlamda işadamlarımızın bürokrasi ile barışmasına temel oluşturacak hükümleri içermektedir.

Özetlemek gerekirse; Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girmesine kadar üze-rinde yapılacak bazı düzenlemelerle birlikte iş dünyasının beklentilerine tam olarak cevap vereceğine inanıyorum.

Yeni Türk Ticaret Kanunu, 74 milyon-luk nüfusa sahip olan Türkiye’de sanayici ve işadamlarının önünü açacak, işlemlerini basitleştirecek hem de tüketicilerin haklarının güvence altında olduğu yüksek standartta bir ticaret dünyası oluşturmanın temel anahtarı haline gelecektir.

Hayaller ve gerçekler...

Ali GizerYönetim Kurulu Başkanı

Page 8: Adana Ticaret Odası Dergisi

6

Röportaj Röportaj

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Adana Ticaret Odası Dergisi’nin ekonomideki gelişmelere ilişkin sorularını yanıtladı.

Bana göre 2012 yılı her bakımdan ilginç bir yıl olacak. İlk defa ülkemizin makro dengeleri cari açık hariç daha iyi durumdayken Avrupa’nın sıkıntıda olduğunu görüyoruz.

Adana Ticaret Odası Dergisi’nin bu ayki konuğu Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu

oldu. Türk ekonomisinin başta Avrupa Birliği olmak üzere dünyanın bir çok ülkesinden daha iyi durumda olduğunu ifade eden Hisarcıklıoğlu, bu sürecin daha da iyileştirilebilmesi, istikrara kavuşturulabilmesi için yapılacak önemli işler olduğunu söyledi. Oluşabilecek sıkıntılarının en önemli ilacının ise ihracat olduğuna işaret eden Rifat Hisarcıklıoğlu, “Daha fazla üretmeli ve dış pazara sunmalıyız. Bu da bazı konularda teşvik ve desteği gerektiriyor. Örneğin; sanayicilerimizin yurtdışı taşımacılık maliyetlerine Hazine desteği

sağlamalıyız. Uzakdoğu kaynaklı ithalatın yol açtığı haksız rekabete karşı üretici sektörlerimizi korumalıyız. Piyasa denetim ve gözetim sistem-lerini güçlendirmeliyiz” görüşlerini dile getirdi.

TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu’nun Adana Ticaret Odası Dergisi’nin sorularına verdiği yanıtlar şöyle:

Öncelikle 2011 yılı yorumlarınızı ve 2012 yılına ilişkin öngörülerinizi alabilir miyiz?

Büyümenin ana kaynağı bugüne kadar iç ta-lepti. Şimdi iç talepte bir yavaşlama, dış talepte ise artış yaşanıyor. 2012’de cari açığı küçültmek

temel iktisat politikası hedefi olacak. Bu yönde belirgin bir maliye politikası uygulanıyor. Dolayısıyla iç talepteki artış daha yavaş seyre-decek. Türkiye ekonomisi ihracata dayalı bir ekonomi olmadığından iç talepten dış talebe geçiş toplamda büyümeyi yavaşlatacak. Ama büyümenin sürdürülebilirliği kuvvetlenecek.

Dış talebin büyüme katkısındaysa birbirine ters iki faktörün hangisinin öne çıkacağı belirleyici ola-cak. Avrupa bizim bir numaralı ihracat pazarımız. Bu pazarın daralması ihracatımızı olumsuz etkiliyor. Öte yandan küresel kriz nedeniyle talep alışkan-lıkları değişiyor. Türkiye Doğu Asya’ya göre daha

ucuz değil ama daha kaliteli ve daha esnek üretim sunabiliyor. Navlun fiyatlarının yüksek kalması ve artan tasarruf isteğiyle birlikte büyük yerine küçük montanlı talep gelmesi coğrafi yakınlık sayesinde Türkiye’nin avantajı olacak.

Bizim için diğer risk faktörü dış finansmanda. Sermayesi aşınan Avrupa bankalarının kredi verme kapasitesi zayıflıyor. Bu bankaların fonlamasına dayalı bizim gibi ülkelerde kredi sıkılaşması riski ortaya çıkıyor. Zira Avrupalı bankalar ana kredi kaynağımız. Özel sektörümüzün kısa vadeli kredile-rinin %80’i, uzun vadeli kredilerin %70’i Avrupa’dan sağlanmıştır. Likidite sıkışıklığı, yüksek büyümeyi finanse edecek parayı bulmanın zorlaşması ve maliyetlerin artması, büyüme hızımızı kesebilir. Euro Bölgesi’nde bankalar 110 milyar Euro ek sermayeye ihtiyaçlarını bulamazlarsa bilançolarını küçülterek zorunda kalacak. Burada hem risk hem de fırsat var. Esasında Avrupa bankalarında yeteri kadar likidite var. Ama güven kalmadığından bunu dışarı vermiyorlar. Avrupa Merkez Bankasında gecelik tuttukları miktar 500 milyar Euro’ya ulaşmış durumda. Türkiye’deki şirketler ve bankalarsa kredi geri ödemesi açısından güvenilir konumda. 2009 krizinde bunu gördüler. Neticede bu bankalar elle-rindeki kaynağı bir yere plase edip para kazanmak zorundalar. Türkiye güven veren bir iktisat politikası ile finansman daralması riskini azaltabilir.

Bana göre 2012 yılı her bakımdan ilginç bir yıl olacak. İlk defa ülkemizin makro denge-leri cari açık hariç daha iyi durumdayken Avrupa’nın sıkıntıda olduğunu görüyoruz. Eskiden hep tersi olurdu. Alışkın olmadığımız bu durum karşısında mesela büyüme tahminleri 0 ile 5 arasında gayet geniş bir aralığa yayılmış durumda. Türkiye’de 2012 yılında ekonomideki büyüme yavaşlayacaktır. Buna sisli bir havada viraja girerken gazdan ayağı çekmek olarak bakmak lazım. Yani daha tedbirli ilerleyeceğiz. Ama resesyon benzeri bir daralma beklememek lazım. Yüzde 4’ün üzerinde bir büyümeyi makul ve ulaşılır görüyoruz.

Size göre Türk ekonomisinde yaşanan bazı olumsuzlukları avantaja çevirmek için neler yapılmalı?

Bu dönemde tek bir sihirli değnek var; o da yapısal reformlara hız verilmesidir. 2007’den sonra ticaret kanunu hariç ciddi bir yapısal reform adımı atılamadı. 2012’de yeniden bunlara odaklanmalıyız. Mutlaka yüksek ithalata ve dış kaynağa bağımlılığımı-zı azaltacak bir üretim modeli tasarlamalıyız. Bunu başarırsak Türkiye ekonomisinin en önemli iki yapısal sorunu olan, yüksek cari işlemler açığı ve yüksek işsizlik çözüm yolu-na girecektir.

Merkez Bankası son 1 yılda daha proaktif bir para politikasına geçti. Bu sayede kısa vadeli faizleri indirip sıcak para girişini cay-dırması lira’nın daha fazla değer kazanmasını engelledi. Hatta 1 yıl süreye yayılmış bir şekilde lira’nın değer kaybetmesi sayesinde

kısa süreye sıkışmış hızlı değer kaybı yaşa-madık ve döviz dengesindeki açığın daha da büyümesinin önüne geçildi. Döviz kurlarının mevcut seviyesi döviz gelir-gider dengesizli-ğinin düzelmesine yardımcı olacaktır.

2012’de döviz kazandıran faaliyetlerin önemi artacak. Zira ihracatımız miktar olarak artıyor gözükse de dünya pazarındaki payı azalıyor. Dünya ihracatından aldığımız pay 2009’da binde 8,2 iken, 2010’da binde 7,6’ya, 2011’deyse binde 7,4’ye geriledi. Dış ticaret açığı 100 milyar dolar gibi tarihi rekor seviyelere ulaşmış durumda. Demek ki dış ticaretteki politikalar yeterli değil ve gelişti-rilmesi gerekiyor.

Yaşanan ekonomik krizler paralelinde dünya ekonomisine nasıl bakıyorsunuz ve önümüzdeki süreçte ne gibi gelişmeler bekliyorsunuz?

Dünya ekonomisi daha önce benzeri olma-yan çok zor bir dönemden geçiyor. Esasında dünya tarihinin ilk küresel ekonomi krizini yaşıyoruz. Avrupa’daki pek çok ülke bugün borç sarmalında ciddi sıkıntılar içinde. Çevre ülkelerinde başlayan kriz, merkez ülkelerine yayılma eğiliminde. Fransa, Almanya ve İn-giltere’deki bankaların; Yunanistan, Portekiz, İrlanda, İspanya ve İtalya’ya verdiği borç miktarı yaklaşık 2 trilyon dolar. Bu para bir nevi bloke olmuş durumda.

7

daha fazla ağırlık verilmeliyapısal reformlara 2012’de

Sorunun kaynağı Avrupa’nın kuzey ve gü-neyinin ekonomik olarak bütünleşmek yerine ayrışmasında. Kuzey ülkeleri cari fazla verir-ken güney ülkeleri yeteri kadar üretim yapa-madıklarından cari açık veriyorlar. Dolayı-sıyla güneydeki ülkelerin de daha fazla üretip ihracat yapmaları bunun için de verimlilikle-rini artırmaları gerekiyor. Büyüme olmadıkça her an başka bir yerde bütçe ve borç sorunu ortaya çıkabilir. Kısa vadede kolay çözüm yolu imkânı yok. Orta vadede bu yapısal so-runlar çözülene kadar sıkıntılı bir dönem ge-çecek. Küreselleşme ile ülkelerin ekonomileri birbirlerine eklemlenmiş durumda. Şu anda

Page 9: Adana Ticaret Odası Dergisi

6

Röportaj Röportaj

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Adana Ticaret Odası Dergisi’nin ekonomideki gelişmelere ilişkin sorularını yanıtladı.

Bana göre 2012 yılı her bakımdan ilginç bir yıl olacak. İlk defa ülkemizin makro dengeleri cari açık hariç daha iyi durumdayken Avrupa’nın sıkıntıda olduğunu görüyoruz.

Adana Ticaret Odası Dergisi’nin bu ayki konuğu Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu

oldu. Türk ekonomisinin başta Avrupa Birliği olmak üzere dünyanın bir çok ülkesinden daha iyi durumda olduğunu ifade eden Hisarcıklıoğlu, bu sürecin daha da iyileştirilebilmesi, istikrara kavuşturulabilmesi için yapılacak önemli işler olduğunu söyledi. Oluşabilecek sıkıntılarının en önemli ilacının ise ihracat olduğuna işaret eden Rifat Hisarcıklıoğlu, “Daha fazla üretmeli ve dış pazara sunmalıyız. Bu da bazı konularda teşvik ve desteği gerektiriyor. Örneğin; sanayicilerimizin yurtdışı taşımacılık maliyetlerine Hazine desteği

sağlamalıyız. Uzakdoğu kaynaklı ithalatın yol açtığı haksız rekabete karşı üretici sektörlerimizi korumalıyız. Piyasa denetim ve gözetim sistem-lerini güçlendirmeliyiz” görüşlerini dile getirdi.

TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu’nun Adana Ticaret Odası Dergisi’nin sorularına verdiği yanıtlar şöyle:

Öncelikle 2011 yılı yorumlarınızı ve 2012 yılına ilişkin öngörülerinizi alabilir miyiz?

Büyümenin ana kaynağı bugüne kadar iç ta-lepti. Şimdi iç talepte bir yavaşlama, dış talepte ise artış yaşanıyor. 2012’de cari açığı küçültmek

temel iktisat politikası hedefi olacak. Bu yönde belirgin bir maliye politikası uygulanıyor. Dolayısıyla iç talepteki artış daha yavaş seyre-decek. Türkiye ekonomisi ihracata dayalı bir ekonomi olmadığından iç talepten dış talebe geçiş toplamda büyümeyi yavaşlatacak. Ama büyümenin sürdürülebilirliği kuvvetlenecek.

Dış talebin büyüme katkısındaysa birbirine ters iki faktörün hangisinin öne çıkacağı belirleyici ola-cak. Avrupa bizim bir numaralı ihracat pazarımız. Bu pazarın daralması ihracatımızı olumsuz etkiliyor. Öte yandan küresel kriz nedeniyle talep alışkan-lıkları değişiyor. Türkiye Doğu Asya’ya göre daha

ucuz değil ama daha kaliteli ve daha esnek üretim sunabiliyor. Navlun fiyatlarının yüksek kalması ve artan tasarruf isteğiyle birlikte büyük yerine küçük montanlı talep gelmesi coğrafi yakınlık sayesinde Türkiye’nin avantajı olacak.

Bizim için diğer risk faktörü dış finansmanda. Sermayesi aşınan Avrupa bankalarının kredi verme kapasitesi zayıflıyor. Bu bankaların fonlamasına dayalı bizim gibi ülkelerde kredi sıkılaşması riski ortaya çıkıyor. Zira Avrupalı bankalar ana kredi kaynağımız. Özel sektörümüzün kısa vadeli kredile-rinin %80’i, uzun vadeli kredilerin %70’i Avrupa’dan sağlanmıştır. Likidite sıkışıklığı, yüksek büyümeyi finanse edecek parayı bulmanın zorlaşması ve maliyetlerin artması, büyüme hızımızı kesebilir. Euro Bölgesi’nde bankalar 110 milyar Euro ek sermayeye ihtiyaçlarını bulamazlarsa bilançolarını küçülterek zorunda kalacak. Burada hem risk hem de fırsat var. Esasında Avrupa bankalarında yeteri kadar likidite var. Ama güven kalmadığından bunu dışarı vermiyorlar. Avrupa Merkez Bankasında gecelik tuttukları miktar 500 milyar Euro’ya ulaşmış durumda. Türkiye’deki şirketler ve bankalarsa kredi geri ödemesi açısından güvenilir konumda. 2009 krizinde bunu gördüler. Neticede bu bankalar elle-rindeki kaynağı bir yere plase edip para kazanmak zorundalar. Türkiye güven veren bir iktisat politikası ile finansman daralması riskini azaltabilir.

Bana göre 2012 yılı her bakımdan ilginç bir yıl olacak. İlk defa ülkemizin makro denge-leri cari açık hariç daha iyi durumdayken Avrupa’nın sıkıntıda olduğunu görüyoruz. Eskiden hep tersi olurdu. Alışkın olmadığımız bu durum karşısında mesela büyüme tahminleri 0 ile 5 arasında gayet geniş bir aralığa yayılmış durumda. Türkiye’de 2012 yılında ekonomideki büyüme yavaşlayacaktır. Buna sisli bir havada viraja girerken gazdan ayağı çekmek olarak bakmak lazım. Yani daha tedbirli ilerleyeceğiz. Ama resesyon benzeri bir daralma beklememek lazım. Yüzde 4’ün üzerinde bir büyümeyi makul ve ulaşılır görüyoruz.

Size göre Türk ekonomisinde yaşanan bazı olumsuzlukları avantaja çevirmek için neler yapılmalı?

Bu dönemde tek bir sihirli değnek var; o da yapısal reformlara hız verilmesidir. 2007’den sonra ticaret kanunu hariç ciddi bir yapısal reform adımı atılamadı. 2012’de yeniden bunlara odaklanmalıyız. Mutlaka yüksek ithalata ve dış kaynağa bağımlılığımı-zı azaltacak bir üretim modeli tasarlamalıyız. Bunu başarırsak Türkiye ekonomisinin en önemli iki yapısal sorunu olan, yüksek cari işlemler açığı ve yüksek işsizlik çözüm yolu-na girecektir.

Merkez Bankası son 1 yılda daha proaktif bir para politikasına geçti. Bu sayede kısa vadeli faizleri indirip sıcak para girişini cay-dırması lira’nın daha fazla değer kazanmasını engelledi. Hatta 1 yıl süreye yayılmış bir şekilde lira’nın değer kaybetmesi sayesinde

kısa süreye sıkışmış hızlı değer kaybı yaşa-madık ve döviz dengesindeki açığın daha da büyümesinin önüne geçildi. Döviz kurlarının mevcut seviyesi döviz gelir-gider dengesizli-ğinin düzelmesine yardımcı olacaktır.

2012’de döviz kazandıran faaliyetlerin önemi artacak. Zira ihracatımız miktar olarak artıyor gözükse de dünya pazarındaki payı azalıyor. Dünya ihracatından aldığımız pay 2009’da binde 8,2 iken, 2010’da binde 7,6’ya, 2011’deyse binde 7,4’ye geriledi. Dış ticaret açığı 100 milyar dolar gibi tarihi rekor seviyelere ulaşmış durumda. Demek ki dış ticaretteki politikalar yeterli değil ve gelişti-rilmesi gerekiyor.

Yaşanan ekonomik krizler paralelinde dünya ekonomisine nasıl bakıyorsunuz ve önümüzdeki süreçte ne gibi gelişmeler bekliyorsunuz?

Dünya ekonomisi daha önce benzeri olma-yan çok zor bir dönemden geçiyor. Esasında dünya tarihinin ilk küresel ekonomi krizini yaşıyoruz. Avrupa’daki pek çok ülke bugün borç sarmalında ciddi sıkıntılar içinde. Çevre ülkelerinde başlayan kriz, merkez ülkelerine yayılma eğiliminde. Fransa, Almanya ve İn-giltere’deki bankaların; Yunanistan, Portekiz, İrlanda, İspanya ve İtalya’ya verdiği borç miktarı yaklaşık 2 trilyon dolar. Bu para bir nevi bloke olmuş durumda.

7

daha fazla ağırlık verilmeliyapısal reformlara 2012’de

Sorunun kaynağı Avrupa’nın kuzey ve gü-neyinin ekonomik olarak bütünleşmek yerine ayrışmasında. Kuzey ülkeleri cari fazla verir-ken güney ülkeleri yeteri kadar üretim yapa-madıklarından cari açık veriyorlar. Dolayı-sıyla güneydeki ülkelerin de daha fazla üretip ihracat yapmaları bunun için de verimlilikle-rini artırmaları gerekiyor. Büyüme olmadıkça her an başka bir yerde bütçe ve borç sorunu ortaya çıkabilir. Kısa vadede kolay çözüm yolu imkânı yok. Orta vadede bu yapısal so-runlar çözülene kadar sıkıntılı bir dönem ge-çecek. Küreselleşme ile ülkelerin ekonomileri birbirlerine eklemlenmiş durumda. Şu anda

Page 10: Adana Ticaret Odası Dergisi

8

Röportaj

kriz yaşamayan Asya ülkelerinin ekonomileri de batı ekonomilerine bağlı. Dolayısıyla eko-nomik görünüme küresel bakmak lazım. Bu kriz özellikle AB’nin ekonomik gücünü nispi olarak geriletecek ama dünyanın referans merkezi olarak kalmaya devam edecekler. Bu yüzden AB üyelik hedefi Türkiye için hala geçerli olacaktır.

Bu doğrultuda Türkiye ekonomisindeki riskleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Cari açık ekonomideki en büyük risk ve kırılganlık kaynağıdır. Cari açığın nedeni olan dış ticaret açığını azaltmak için yeni bir yatırım teşvik sistemi oluşturulmalı ve ülke içinde üretim yapılması özendirilmelidir. Teşvik unsurları çeşitlendirilmeli, iller ve hatta ilçeler arasındaki denge gözetilmeli-dir. Sadece yurtiçini değil, komşu ülkeler-deki gelişme eksenlerini de dikkate alarak hazırlanmalıdır. Hizmet sektörünün döviz kazandıran yapısını güçlendirmek amacıyla, turizm, yurtdışı müteahhitlik ve denizcilik sektörlerine daha fazla destek vermeliyiz. Şirketlerimizin yeni pazarlara girmelerini destekleyecek ihracat sigortası sistemlerini geliştirmeliyiz. Girdi maliyetlerini azaltan reformlara, özellikle istihdam ve enerji ala-nında devam etmek gerekiyor.

Lojistik performans endeksinde ne yazık ki 39. sıradayız. Çin’e 350 dolara konteyner gönderiyoruz. Ama ülke içinde en yakın limana 1000 doların altında mal indiremiyo-ruz. Rekabetçi olmak istiyorsak, sanayileşme-

yi Anadolu’ya yaymak istiyorsak, ulaşımdaki bu sıkıntıyı çözecek altyapıyı kurmalıyız. Akaryakıt üzerindeki ağır vergi yükleri, hem rekabet gücümüzü azaltmakta, hem de kayıtdışılığı teşvik etmektedir. Enerjiyle ilgili yüksek vergileri belli bir vade içinde azaltmalıyız. Yükselen pazarlara girmek için Eximbank’ı güçlendirmeye devam etmeli, ih-racat sigortası sistemini daha etkin çalıştırıl-malıyız. Sanayicilerimizin yurtdışı taşımacı-lık maliyetlerine Hazine desteği sağlamalıyız. Uzakdoğu kaynaklı ithalatın yol açtığı haksız rekabete karşı üretici sektörlerimizi koruma-lıyız. Piyasa denetim ve gözetim sistemlerini güçlendirmeliyiz.

Türk ekonomisinin temel lokomotifi KOBİ’ler...Bu aşamada KOBİ ölçeğindeki işletmelere ne gibi tavsiyeleriniz olacak?

Şirketlere önerim; yatırım yaparken daha az kaldıraç, daha fazla sermaye kullanma-ları, yatırımın geri dönüş sürecine dikkat etmeleri, döviz geliri yoksa dövizle borçlan-mamalarıdır.

Muhakkak farklı pazarlara yönelmek, pers-pektifi genişletme lazım.

Mesela dünyanın on büyük ekonomisi için-deki ABD’de, Çin’de, Kanada’da, Meksika’da, yokuz. Hindistan’da AB standartlarının üze-rinde yaşayan 400 milyon insan var. AB’nin nüfusu da 400 milyon.

Brezilya’da son 10 yılda 40 milyon düşük gelirli insan, orta sınıfa yükseldi. Biz bu pazarlarda da maalesef yokuz. Bu ülkelerde müthiş fırsatlar var.

Şahıslara önerimse; gelirin üzerinde borç-lanarak harcamasınlar. Kamu borçlanması kontrol altında tutulursa, özel sektör mali sistemden daha rahat kaynak temin edebile-cektir.

Kamu maliyesinin sağlam duruşu ve özel sektörün dış borç çevirme konusundaki tecrübesi bizim artılarımızdır. Yapısal re-formlarla yüksek büyüme hızımızı korursak, bizden ilerdeki gelişmiş ülkeleri yakalama noktasında bir fırsat yakalayabiliriz.

Cari açık ekonomideki en büyük risk ve kırılganlık kaynağıdır. Cari açığın nedeni olan dış ticaret açığını azaltmak için yeni bir yatırım teşvik sistemi oluşturulmalı ve ülke içinde üretim yapılması özendirilmelidir.

gizerler avm insert baskı.indd 1 01.02.2012 17:28

Page 11: Adana Ticaret Odası Dergisi

8

Röportaj

kriz yaşamayan Asya ülkelerinin ekonomileri de batı ekonomilerine bağlı. Dolayısıyla eko-nomik görünüme küresel bakmak lazım. Bu kriz özellikle AB’nin ekonomik gücünü nispi olarak geriletecek ama dünyanın referans merkezi olarak kalmaya devam edecekler. Bu yüzden AB üyelik hedefi Türkiye için hala geçerli olacaktır.

Bu doğrultuda Türkiye ekonomisindeki riskleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Cari açık ekonomideki en büyük risk ve kırılganlık kaynağıdır. Cari açığın nedeni olan dış ticaret açığını azaltmak için yeni bir yatırım teşvik sistemi oluşturulmalı ve ülke içinde üretim yapılması özendirilmelidir. Teşvik unsurları çeşitlendirilmeli, iller ve hatta ilçeler arasındaki denge gözetilmeli-dir. Sadece yurtiçini değil, komşu ülkeler-deki gelişme eksenlerini de dikkate alarak hazırlanmalıdır. Hizmet sektörünün döviz kazandıran yapısını güçlendirmek amacıyla, turizm, yurtdışı müteahhitlik ve denizcilik sektörlerine daha fazla destek vermeliyiz. Şirketlerimizin yeni pazarlara girmelerini destekleyecek ihracat sigortası sistemlerini geliştirmeliyiz. Girdi maliyetlerini azaltan reformlara, özellikle istihdam ve enerji ala-nında devam etmek gerekiyor.

Lojistik performans endeksinde ne yazık ki 39. sıradayız. Çin’e 350 dolara konteyner gönderiyoruz. Ama ülke içinde en yakın limana 1000 doların altında mal indiremiyo-ruz. Rekabetçi olmak istiyorsak, sanayileşme-

yi Anadolu’ya yaymak istiyorsak, ulaşımdaki bu sıkıntıyı çözecek altyapıyı kurmalıyız. Akaryakıt üzerindeki ağır vergi yükleri, hem rekabet gücümüzü azaltmakta, hem de kayıtdışılığı teşvik etmektedir. Enerjiyle ilgili yüksek vergileri belli bir vade içinde azaltmalıyız. Yükselen pazarlara girmek için Eximbank’ı güçlendirmeye devam etmeli, ih-racat sigortası sistemini daha etkin çalıştırıl-malıyız. Sanayicilerimizin yurtdışı taşımacı-lık maliyetlerine Hazine desteği sağlamalıyız. Uzakdoğu kaynaklı ithalatın yol açtığı haksız rekabete karşı üretici sektörlerimizi koruma-lıyız. Piyasa denetim ve gözetim sistemlerini güçlendirmeliyiz.

Türk ekonomisinin temel lokomotifi KOBİ’ler...Bu aşamada KOBİ ölçeğindeki işletmelere ne gibi tavsiyeleriniz olacak?

Şirketlere önerim; yatırım yaparken daha az kaldıraç, daha fazla sermaye kullanma-ları, yatırımın geri dönüş sürecine dikkat etmeleri, döviz geliri yoksa dövizle borçlan-mamalarıdır.

Muhakkak farklı pazarlara yönelmek, pers-pektifi genişletme lazım.

Mesela dünyanın on büyük ekonomisi için-deki ABD’de, Çin’de, Kanada’da, Meksika’da, yokuz. Hindistan’da AB standartlarının üze-rinde yaşayan 400 milyon insan var. AB’nin nüfusu da 400 milyon.

Brezilya’da son 10 yılda 40 milyon düşük gelirli insan, orta sınıfa yükseldi. Biz bu pazarlarda da maalesef yokuz. Bu ülkelerde müthiş fırsatlar var.

Şahıslara önerimse; gelirin üzerinde borç-lanarak harcamasınlar. Kamu borçlanması kontrol altında tutulursa, özel sektör mali sistemden daha rahat kaynak temin edebile-cektir.

Kamu maliyesinin sağlam duruşu ve özel sektörün dış borç çevirme konusundaki tecrübesi bizim artılarımızdır. Yapısal re-formlarla yüksek büyüme hızımızı korursak, bizden ilerdeki gelişmiş ülkeleri yakalama noktasında bir fırsat yakalayabiliriz.

Cari açık ekonomideki en büyük risk ve kırılganlık kaynağıdır. Cari açığın nedeni olan dış ticaret açığını azaltmak için yeni bir yatırım teşvik sistemi oluşturulmalı ve ülke içinde üretim yapılması özendirilmelidir.

gizerler avm insert baskı.indd 1 01.02.2012 17:28

Page 12: Adana Ticaret Odası Dergisi

10

Haber Haber

Odamızın Ocak ayı Meclis toplantısında, Fransa’nın sözde Ermeni Soykırımı Yasası’nın çıkarılması yönündeki çabaları şiddetle kınandı

Odamız Meclisi, Fransız Parlamentosu’nun sözde Ermeni soykırım iddialarının aksini savunanlara hapis ve para cezası

verilmesine yönelik kararının, Senato’da da oy çokluğuyla kabul edilmesinin iki ülke arasındaki ilişkilerin her alanda yara almasına neden olabi-leceğine işaret ederek, “Fransa’nın bu kararının yürürlüğe girmemesi için Meclis ve Senato’da 60 sağduyulu senatör ve milletvekilinin yasa teklifine itiraz edeceğine yönelik umutlarımızı koruyoruz” açıklamasında bulundu.

Odamız Meclisi’nin, Ocak ayı olağan toplantısın-da, “Fransa’nın sözde Ermeni soykırımı iddialarının aksini savunmak bir yana, bu iddiaları tartışanların bile 1 yıl hapis ve 45 bin Euro cezaya çarptırılması-na” yönelik hükümler içeren yasa hazırlığına ilişkin gelişmeler sert tepki gördü.

Odamız Meclisi adına açıklama yapan Meclis Başkanımız Behiç Pakyürek, gelinen noktanın iki ülke tarafından iyi analiz edilmesi gerektiğini ifade etti. Çıkarılan yasanın halen yürürlükten kalkabilme olasılığının bulunduğuna dikkat çeken Pakyürek şu görüşleri dile getirdi:

“Fransa Senatosu’nda da kabul edilen Ermeni yasasına itiraz etmek için Anayasa Mahkemesi’ne

Odamızın Fransa’ya sağduyu çağrısı amacına ulaştı

gidilmesi konusunda parlamenterler tarafından başlatılan girişimin giderek taraf bulması bu konu-daki beklenti ve umutlarımızı güçlendirmektedir. Şu anda her iki taraf için de yapılması gereken en doğru ve önemli şey, sağduyu ile hareket edilmesidir. Çün-kü Fransa’nın bu kararı, ne imajı, ne vizyonu, ne de insan haklarındaki misyonuyla uyuşmuyor. Yasanın çıkarılmasının ardındaki gerçeğin, tamamen Cum-hurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin iç politikaya yönelik oy avcılığı amaçlı olmasını kaygıyla izliyoruz. Bek-lentimiz, Fransız Meclis ve Senatosu’ndan 60 sağdu-yulu senatör ve milletvekilinin yasa teklifine itiraz ederek Anayasa Mahkemesi’ne başvurup, yasanın iptalini sağlayarak iki ülke arasındaki gerginliğe son vermesidir. Konuya ekonomik olarak baktığımızda da, Fransa’nın; Adana’nın ihracat yaptığı ülkeler sıralamasında 4. Türkiye’nin genel ihracatında da 6. sırada olduğunu görüyoruz. Yaşanacak olası krizin Türkiye- Fransa ilişkilerini temelden sarsacağı ortadadır. Böyle bir durumda Fransa’nın Türkiye ile ilişkilerinin sadece siyasal ve ekonomik boyutları ile değil, tüm bilimsel, sosyal, kültürel ve insani boyut-ları ile de zarar göreceğinden kaygılıyız.”

Odamız Meclisi’nin bu açıklamasının ardından Fransa Senatosu ve Meclisi’nden 142 temsilcinin, Anayasa Mahkemesine başvurarak tasarının iptalini istemesi sevinç yarattı.

11

Page 13: Adana Ticaret Odası Dergisi

10

Haber Haber

Odamızın Ocak ayı Meclis toplantısında, Fransa’nın sözde Ermeni Soykırımı Yasası’nın çıkarılması yönündeki çabaları şiddetle kınandı

Odamız Meclisi, Fransız Parlamentosu’nun sözde Ermeni soykırım iddialarının aksini savunanlara hapis ve para cezası

verilmesine yönelik kararının, Senato’da da oy çokluğuyla kabul edilmesinin iki ülke arasındaki ilişkilerin her alanda yara almasına neden olabi-leceğine işaret ederek, “Fransa’nın bu kararının yürürlüğe girmemesi için Meclis ve Senato’da 60 sağduyulu senatör ve milletvekilinin yasa teklifine itiraz edeceğine yönelik umutlarımızı koruyoruz” açıklamasında bulundu.

Odamız Meclisi’nin, Ocak ayı olağan toplantısın-da, “Fransa’nın sözde Ermeni soykırımı iddialarının aksini savunmak bir yana, bu iddiaları tartışanların bile 1 yıl hapis ve 45 bin Euro cezaya çarptırılması-na” yönelik hükümler içeren yasa hazırlığına ilişkin gelişmeler sert tepki gördü.

Odamız Meclisi adına açıklama yapan Meclis Başkanımız Behiç Pakyürek, gelinen noktanın iki ülke tarafından iyi analiz edilmesi gerektiğini ifade etti. Çıkarılan yasanın halen yürürlükten kalkabilme olasılığının bulunduğuna dikkat çeken Pakyürek şu görüşleri dile getirdi:

“Fransa Senatosu’nda da kabul edilen Ermeni yasasına itiraz etmek için Anayasa Mahkemesi’ne

Odamızın Fransa’ya sağduyu çağrısı amacına ulaştı

gidilmesi konusunda parlamenterler tarafından başlatılan girişimin giderek taraf bulması bu konu-daki beklenti ve umutlarımızı güçlendirmektedir. Şu anda her iki taraf için de yapılması gereken en doğru ve önemli şey, sağduyu ile hareket edilmesidir. Çün-kü Fransa’nın bu kararı, ne imajı, ne vizyonu, ne de insan haklarındaki misyonuyla uyuşmuyor. Yasanın çıkarılmasının ardındaki gerçeğin, tamamen Cum-hurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin iç politikaya yönelik oy avcılığı amaçlı olmasını kaygıyla izliyoruz. Bek-lentimiz, Fransız Meclis ve Senatosu’ndan 60 sağdu-yulu senatör ve milletvekilinin yasa teklifine itiraz ederek Anayasa Mahkemesi’ne başvurup, yasanın iptalini sağlayarak iki ülke arasındaki gerginliğe son vermesidir. Konuya ekonomik olarak baktığımızda da, Fransa’nın; Adana’nın ihracat yaptığı ülkeler sıralamasında 4. Türkiye’nin genel ihracatında da 6. sırada olduğunu görüyoruz. Yaşanacak olası krizin Türkiye- Fransa ilişkilerini temelden sarsacağı ortadadır. Böyle bir durumda Fransa’nın Türkiye ile ilişkilerinin sadece siyasal ve ekonomik boyutları ile değil, tüm bilimsel, sosyal, kültürel ve insani boyut-ları ile de zarar göreceğinden kaygılıyız.”

Odamız Meclisi’nin bu açıklamasının ardından Fransa Senatosu ve Meclisi’nden 142 temsilcinin, Anayasa Mahkemesine başvurarak tasarının iptalini istemesi sevinç yarattı.

11

Page 14: Adana Ticaret Odası Dergisi

Uluslararası İlişkiler Uluslararası İlişkiler

Afrika pazarı Türk girişimcileri bekliyorOdamız ile Adana Sanayi Odası üyelerinden oluşan Adana Heyeti, Türkiye-Tunus-Libya İş Forumu’na katıldı

Odamız ve Adana Sanayi Odası (ADASO), Tunus’ta düzenlenen Türkiye-Tunus-Libya İş Forumu’na

heyetle katılarak, “Arap Baharı” sonrasında yeniden yapılanma sürecindeki Afrika ül-keleriyle olan ticari bağlarını en üst sevi-yeye taşıdı. Adana Heyeti’nin başkanlığını yapan ADASO Yönetim Kurulu Başkanı Sadi Sürenkök ile Odamız Meclis Başkan Vekili Sümer Şen, forumun; gerek Adana, gerekse

Türkiye’nin Kuzey Afrika’da yer alan ülkelerle birçok alanda ticari işbirliği yapabileceğini net şekilde ortaya koyduğunu söylediler.

Üyelerinin dış pazarlardan daha fazla pay alabilmesi için çalışmalarını sürdüren Oda-mız ve Adana Sanayi Odası’nın üyelerinden oluşan Adana Heyeti, Tunus’un Hammamet kentinde düzenlenen Türkiye-Tunus-Lib-ya İş Forumu’na 28 kişilik heyetle katıldı.

Türkiye’nin değişik illerindeki dernek ve kuruluşların da yer aldığı üç günlük forum-da, Türkiye, Tunus ve Libya arasında başta tarım ve tarım teknolojileri, inşaat ve altyapı, turizm, enerji, gıda, imalat ve makine sanayi olmak üzere birçok alanda ikili ve üçlü iş or-taklıklarının kurulabileceği sonucuna varıldı.

Türkiye- Tunus- Libya İş Forumu’nda 140 kişilik Türkiye Heyeti adına konuşma yapan Adana Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Sadi Sürenkök, toplantıya konuşma-cı olarak katılan Tunus Başbakan Yardımcısı Rıza Saidi’nin, ‘’Daimi bir stratejik ortaklık kurmamız lazım, biz tek milletiz. Bakıyoruz bayraklarımıza aynı bayrak, hilali ve yıldızı aynı’’ sözlerinin önümüzdeki döneme ilişkin önemli ipuçları verdiğini söyledi. Süren-kök, “Gerek Adana, gerekse Türkiye, sanayi altyapısı, müteahhitlik deneyimi, tarım ve imalat potansiyeliyle her türlü işbirliğine ha-zırdır. Tarihsel bağlarımızı yatırım ve ticari faaliyetlerle daha da geliştirebiliriz. Adana olarak, Tunus ve Libya’daki yeniden yapı-lanma sürecinde pay sahibi olmak istiyoruz. Haritaya baktığımızda, Tunus ve Libya’nın Afrika’ya açılan birer kapı olmakla kalmayıp, vizyonunu da Avrupa’ya dönmüş ülkeler

13

olarak görüyoruz. Türkiye ise hem Asya hem Afrika kıtaları içerisinde yer alıyor. Tarihsel yakınlığımız, coğrafi olarak da desteklenmiş durumda. Bu koşullar altında ticaretimizi geliştirmememiz için hiçbir neden yok. Biz, buralara kadar geldik, ülkenizi, ekonominizi tanıma, iş potansiyelinizi değerlendirme imkanı bulduk. Tunus ve Libyalı işadamları-nı da en kısa zamanda Türkiye’ye, Adana’ya bekliyoruz. Afrika ülkelerine Tunus ve Libya’dan açılmak istiyoruz. Karşılıklı işbirli-ğine her zamankinden daha çok ihtiyacımız olduğunun farkındayız. Önümüzdeki 3 yıl içerisinde aramızdaki ticaret hacmini on katına çıkarmayı hedefliyoruz. Eğer önümü-ze bir hedef koyabilirsek başarılı olacağımıza inanıyoruz” dedi.

Forum kapsamında gerçekleşen ikili işbirliği görüşmelerinde, özellikle Adana Heyeti’nde yer alan işadamlarına yoğun ilgi gösterildi. Görüşmelerde, özellikle inşaat, gıda ve gıda imalatı, tarım ve tarıma dayalı sanayi alanlarında talep yoğunluğuyla kar-şılaşıldı.

Tunus’un Ankara Büyükelçisi Mehrez Ben Rhouma ve Adana Fahri Konsolosu Nuri

Sabuncu’nun davetiyle İş Forumu’na katılan Adana Heyeti, Tunus Ticaret ve Sanayi Odası’nı da ziyaret ederek, Tunuslu işadam-ları ve firma temsilcilerini Adana’ya davet ettiler.

İş görüşmelerinin oldukça başarılı geç-tiğini ifade eden Meclis Başkan Vekilimiz Sümer Şen, “Tunus ve Libya’da müthiş bir potansiyel var. İlişkilerin karşılıklı gelişti-rilmesiyle birlikte Türkiye’nin cari açığının kapatılması, dış ticaretinin artırılması açı-sından önemli bir açılıma dönüştürülebilir. Tunus ve Libya ile ticari bağların artırılması, Türkiye’nin Afrika kıtasının her kesimin-de ticaret yapma imkanını da beraberinde getirecektir. Forum, gerek Adana, gerekse Türkiye’nin Afrika pazarını tanınması ve irdelenmesi açısından çok yararlı olmuştur” görüşlerini dile getirdi.

Toplantının son bölümünde ADASO Yönetim Kurulu Başkanı Sadi Sürenkök, Meclis Başkan Vekilimiz Sümer Şen ve Genel Sekreterimiz Ahmet Nevruz tarafından Tunus Başbakan Yardımcısı Rıza Saidi’ye, Adana’nın özelliklerini yansıtan plaketler sunuldu.

12

Page 15: Adana Ticaret Odası Dergisi

Uluslararası İlişkiler Uluslararası İlişkiler

Afrika pazarı Türk girişimcileri bekliyorOdamız ile Adana Sanayi Odası üyelerinden oluşan Adana Heyeti, Türkiye-Tunus-Libya İş Forumu’na katıldı

Odamız ve Adana Sanayi Odası (ADASO), Tunus’ta düzenlenen Türkiye-Tunus-Libya İş Forumu’na

heyetle katılarak, “Arap Baharı” sonrasında yeniden yapılanma sürecindeki Afrika ül-keleriyle olan ticari bağlarını en üst sevi-yeye taşıdı. Adana Heyeti’nin başkanlığını yapan ADASO Yönetim Kurulu Başkanı Sadi Sürenkök ile Odamız Meclis Başkan Vekili Sümer Şen, forumun; gerek Adana, gerekse

Türkiye’nin Kuzey Afrika’da yer alan ülkelerle birçok alanda ticari işbirliği yapabileceğini net şekilde ortaya koyduğunu söylediler.

Üyelerinin dış pazarlardan daha fazla pay alabilmesi için çalışmalarını sürdüren Oda-mız ve Adana Sanayi Odası’nın üyelerinden oluşan Adana Heyeti, Tunus’un Hammamet kentinde düzenlenen Türkiye-Tunus-Lib-ya İş Forumu’na 28 kişilik heyetle katıldı.

Türkiye’nin değişik illerindeki dernek ve kuruluşların da yer aldığı üç günlük forum-da, Türkiye, Tunus ve Libya arasında başta tarım ve tarım teknolojileri, inşaat ve altyapı, turizm, enerji, gıda, imalat ve makine sanayi olmak üzere birçok alanda ikili ve üçlü iş or-taklıklarının kurulabileceği sonucuna varıldı.

Türkiye- Tunus- Libya İş Forumu’nda 140 kişilik Türkiye Heyeti adına konuşma yapan Adana Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Sadi Sürenkök, toplantıya konuşma-cı olarak katılan Tunus Başbakan Yardımcısı Rıza Saidi’nin, ‘’Daimi bir stratejik ortaklık kurmamız lazım, biz tek milletiz. Bakıyoruz bayraklarımıza aynı bayrak, hilali ve yıldızı aynı’’ sözlerinin önümüzdeki döneme ilişkin önemli ipuçları verdiğini söyledi. Süren-kök, “Gerek Adana, gerekse Türkiye, sanayi altyapısı, müteahhitlik deneyimi, tarım ve imalat potansiyeliyle her türlü işbirliğine ha-zırdır. Tarihsel bağlarımızı yatırım ve ticari faaliyetlerle daha da geliştirebiliriz. Adana olarak, Tunus ve Libya’daki yeniden yapı-lanma sürecinde pay sahibi olmak istiyoruz. Haritaya baktığımızda, Tunus ve Libya’nın Afrika’ya açılan birer kapı olmakla kalmayıp, vizyonunu da Avrupa’ya dönmüş ülkeler

13

olarak görüyoruz. Türkiye ise hem Asya hem Afrika kıtaları içerisinde yer alıyor. Tarihsel yakınlığımız, coğrafi olarak da desteklenmiş durumda. Bu koşullar altında ticaretimizi geliştirmememiz için hiçbir neden yok. Biz, buralara kadar geldik, ülkenizi, ekonominizi tanıma, iş potansiyelinizi değerlendirme imkanı bulduk. Tunus ve Libyalı işadamları-nı da en kısa zamanda Türkiye’ye, Adana’ya bekliyoruz. Afrika ülkelerine Tunus ve Libya’dan açılmak istiyoruz. Karşılıklı işbirli-ğine her zamankinden daha çok ihtiyacımız olduğunun farkındayız. Önümüzdeki 3 yıl içerisinde aramızdaki ticaret hacmini on katına çıkarmayı hedefliyoruz. Eğer önümü-ze bir hedef koyabilirsek başarılı olacağımıza inanıyoruz” dedi.

Forum kapsamında gerçekleşen ikili işbirliği görüşmelerinde, özellikle Adana Heyeti’nde yer alan işadamlarına yoğun ilgi gösterildi. Görüşmelerde, özellikle inşaat, gıda ve gıda imalatı, tarım ve tarıma dayalı sanayi alanlarında talep yoğunluğuyla kar-şılaşıldı.

Tunus’un Ankara Büyükelçisi Mehrez Ben Rhouma ve Adana Fahri Konsolosu Nuri

Sabuncu’nun davetiyle İş Forumu’na katılan Adana Heyeti, Tunus Ticaret ve Sanayi Odası’nı da ziyaret ederek, Tunuslu işadam-ları ve firma temsilcilerini Adana’ya davet ettiler.

İş görüşmelerinin oldukça başarılı geç-tiğini ifade eden Meclis Başkan Vekilimiz Sümer Şen, “Tunus ve Libya’da müthiş bir potansiyel var. İlişkilerin karşılıklı gelişti-rilmesiyle birlikte Türkiye’nin cari açığının kapatılması, dış ticaretinin artırılması açı-sından önemli bir açılıma dönüştürülebilir. Tunus ve Libya ile ticari bağların artırılması, Türkiye’nin Afrika kıtasının her kesimin-de ticaret yapma imkanını da beraberinde getirecektir. Forum, gerek Adana, gerekse Türkiye’nin Afrika pazarını tanınması ve irdelenmesi açısından çok yararlı olmuştur” görüşlerini dile getirdi.

Toplantının son bölümünde ADASO Yönetim Kurulu Başkanı Sadi Sürenkök, Meclis Başkan Vekilimiz Sümer Şen ve Genel Sekreterimiz Ahmet Nevruz tarafından Tunus Başbakan Yardımcısı Rıza Saidi’ye, Adana’nın özelliklerini yansıtan plaketler sunuldu.

12

Page 16: Adana Ticaret Odası Dergisi

1 514Türkiye-Tunus-Libya İş Forumu’nun iki günlük toplantı ve değerlendirme bölümünün ardından, Adana Heyeti’nde yer alan üyelerimiz aynı sektörde faaliyet gösteren Tunus ve Libyalı işadamlarıyla ikili iş görüşmelerinde bulundular.

Uluslararası İlişkiler

Page 17: Adana Ticaret Odası Dergisi

1 514Türkiye-Tunus-Libya İş Forumu’nun iki günlük toplantı ve değerlendirme bölümünün ardından, Adana Heyeti’nde yer alan üyelerimiz aynı sektörde faaliyet gösteren Tunus ve Libyalı işadamlarıyla ikili iş görüşmelerinde bulundular.

Uluslararası İlişkiler

Page 18: Adana Ticaret Odası Dergisi
Page 19: Adana Ticaret Odası Dergisi
Page 20: Adana Ticaret Odası Dergisi

18

Fuar Fuar

TÜYAP Adana Fuarcılık ve Türkiye Yayıncılar Birliği işbirliğiyle, Adana Büyükşehir Belediyesi ve Altın Koza’nın katkılarıyla düzenlenen ve Odamız tarafından desteklenen ‘Çukurova Kitap Fuarı’ ve ‘Çukurova Eğitim Fuarı’, 10-15 Ocak 2012 tarihleri arasında 200 yayınevinin katılımıyla kapılarını kitapseverlere açtı.

Kitap Fuarı Adana’yı dünya kültürüyle buluşturdu…

Çukurova 5. Kitap Fuarı kapsamında panel, söyleşi, şiir dinletisi ve çocuk etkinlikleri gibi 50 kültür etkinliğin-

de ve imza günlerinde 300 yazar kitapseverler-le buluştu.

Fuarın 10 Ocak 2012 Salı günü düzenlenen açılış törenine Adana Valisi Hüseyin Avni Coş, Adana Büyükşehir Başkanvekili Zihni Aldırmaz, Yönetim Kurulu Başkanımız Ali Gizer, Kültür ve Turizm Bakanlığı Kütüpha-neler ve Yayımlar Genel Müdürü Onur Bilge Kula, TÜYAP Kültür Fuarları Danışma Kurulu Başkanı Doğan Hızlan, Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Metin Celal, İl Milli Eğitim Müdürü Abdulgaffur Büyükfırat, TÜYAP Kültür Fuarları Genel Koordinatörü Deniz Kavukçuoğlu ve TÜYAP Adana Fuarcılık A.Ş. Genel Müdürü İlhan Ersözlü katıldılar.

205 yayınevi ve sivil toplum kuruluşunun katılımıyla düzenlenen Çukurova 5. Kitap Fu-arı kapsamında panel, söyleşi, şiir dinletisi ve çocuk etkinlikleri gibi 50 kültür etkinliğinde ve imza günlerinde 300 yazar kitapseverlerle buluştu. Aralarında Can Dündar, Zeynep Oral, Nasuh Mahruki, Behçet Çelik, Mine Kırık-kanat, Enver Aysever, Pakize Özcan, Şükrü Erbaş, Nilüfer Kuyaş, Nazlı Eray, Nermin

Bezmen, Haydar Ergülen, Gülten Dayıoğlu; Cüneyt Ülsever, Yekta Kopan ve Ayşe Kulin’in de yer aldığı şair, yazar ve bilim insanının bulunduğu konuklar 6 gün süresince okurlarla buluştu.

Fuarın açılış töreninde konuşan Adana Va-lisi Hüseyin Avni Coş, Çukurova’nın bir sanat ve kültür merkezi haline geldiğine dikkat çekti. Kentin bu özelliğinin gelişip pekişmesinin en önemli şartının kitaba olan dostluğun artma-sından geçtiğini belirten Coş, bu konuda kitap fuarlarının önemi üzerinde durdu. Coş, ildeki ilk ve orta ve yüksek öğretimdeki yaklaşık 550 bin öğrencinin fuardan üst seviyede yararlan-ması için gerekenin yapılacağını bildirdi.

Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Metin Ce-lal Zeynioğlu açılış törenindeki konuşmasında, Kültür ve Turizm Bakanlığı Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü tarafından hazır-lanan Türkiye’nin Okuma Kültürü Haritası, kitap fuarlarındaki ziyaretçi grafiği ve kendi yaptıkları araştırmaya göre, 7-14 yaş aralığının Türkiye’de en çok okuyan kesim olduğunu kaydetti.

Kitapçılarda, fuarlarda, her zaman bu kitlenin göze çarptığını ve bu yaş kesiminin

kitapla iç içe yaşadığını vurgulayan Zeynioğlu; “Dünyada genellikle yaşlı kesimler okuyor. Bizde genç ve aktif bir okuyucu kitlesi var. Bu kitle gelecekte daha yetişkin kitaplar okuya-cak” dedi. 7-14 yaş aralığındaki okuyuculara yönelik hazırlanan kitaplarda da ciddi şekilde artış gözlemlendiğini vurgulayan Zeynioğlu; “Bu aktif okuyucu kitlesi yayınevlerini de harekete geçirdi. Bu gençlerin yetişmesiyle okuyan, araştıran, analiz eden, düşünen bir Türkiye ortaya çıkacak” diye konuştu. Özellik-le okullarda öğretmenlerin teşviki, ailelerin de kitaba olan ilgisiyle bu yaş grubunun kitapla bütünleşmesinin herkesi mutlu ettiğini vurgu-layan Zeynioğlu, okuyan bu neslin daha güzel eserlerin ortaya çıkmasını da sağlayacağını vurguladı.

Türkiye’de geçen yıl 43 bin 201 çeşit kitap yayınlandığını ve toplam 493 milyon 469 bin 593 adet kitap üretildiğini, ülke nüfusunun 72 milyon 561 bin olduğu göz önüne alındığında 2011’de kişi başına düşen kitap adedinin 6,8 olduğunu anlatan Zeynioğlu, şunları söyledi:

“Geçen yıl bu sayı 5,6 idi. Böylelikle yak-laşık Türkiye’de yayınlanan kitap çeşidinde 25,70, üretilen kitap adedinde yüzde 20,84 artış var. Kuşkusuz burada en önemli un-sur, 7-14 yaş grubundaki çocukların kitapla tanışmasıdır. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kütüphaneler Genel Müdürlüğü geçen yıl çok önemli bir araştırma yaptı. Orada gördük ki dünyada olmayan şekilde Türkiye’de ilköğretim çağındaki çocuklarımız yoğun şekilde kitap okuyor. Nitekim bunu fuarlarda da görüyo-ruz.” Emniyetin aldığı tedbirlerle korsan yayın üretiminde azalmaların meydana geldiğine dikkat çeken Metin Celal Zeynioğlu, bunun yasal kitap üretiminde artış anlamına geldiğini vurguladı.

Fuar alanında düzenlenen açılış töreninde konuşan Kültür ve Turizm Bakanlığı Kütüpha-neler ve Yayımlar Genel Müdürü Onur Bilge Kula ise kitap üretimindeki artışın kendilerini sevindirdiğini söyledi. Rakamların Türkiye’deki “kitap okumayız, biz böyleyiz” gibi düşünceleri belli ölçülerde geçersizleştirdiğini kaydeden Kula; “Bir de ISBN numarası almayan kitap-lar olduğunu düşünürsek, kitap sektöründeki canlılık konusunda bir fikir edinebiliriz. 2011 yılında yayınlanan 43 bin 201 farklı kitaptan 15 bini edebiyat kategorisi, 15 bini de toplum ve kültür bilimlerinden oluşuyor. Bu 30 bin kitap, edebiyat, kültür ve beşeri bilimler alanında yayınlanıyor demektir. Bu son derece olumlu” dedi. Kula, kitap çeşitliğinin önemli olduğu-nu vurgulayarak; “Türkiye’de bin 140’a yakın kütüphane var. Geçen yıl bunlara 1 milyondan fazla kitap aldık. 4 bin 500 çeşit kitap kütüp-hanemize girdi. Çoğulcu demokratik bilincin oluşmasının altyapısı. Çeşitlilik aynı zamanda insanlara seçme özgürlüğünün verilmesi de demektir” diye konuştu.

Yabancı konuk HollandaTüyap Kültür ve Sanat Fuarları Genel Koordi-

natörü Deniz Kavukçuoğlu ise fuarın geçen yıla oranla yüzde 26 daha fazla büyüdüğünü söyledi. Kavukçuoğlu; “Geçen yıl 170 olan yayınevi sayısı bu yıl 200’e çıktı. 30 yayınevi daha kitaplarıyla Çu-kurovalı kitapseverlerin karşısına çıkacak. Geçen sene fuarın 190 bin ziyaretçisi vardı. Bu ziyaretçi-lerin yüzde 16’sı Osmaniye, Mersin ve Hatay’dan geldi. Bu 190 bin ziyaretçinin yüzde 80’i kitap satın aldı. 190 binlik ziyaretçi sayısına İzmir’de ancak 11’inci yılında, Bursa’da ise 5’inci yılında kavuş-muştuk. Bu da gösteriyor ki, Çukurovalı kitap okurları fuara gerçekten büyük ilgi gösteriyor” diye konuştu. İlk kez bir yabancı ülkenin Çukurova Kitap Fuarına geleceğini da anlatan Kavukçuoğlu, şöyle devam etti: “Bu yıl misafirimiz Hollanda

olacak. Hollanda bu yıl ki İstanbul kitap fuarının konuk ülkesi ve kendileri Adana’ya da gelmek istedi. Hollanda edebiyatının en son ürünlerini Çukurova 5. Kitap Fuarı’nda sergileyecekler. Bu da bir yabancı rüzgâr estirmiş olacak. 2012 yılı Hol-landa ile Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin başlamasının 400’üncü yılı. Hollanda ile Osmanlı döneminden bugüne kadar gelen 400 yıllık bir diplomatik ilişki ve dostluk var” dedi.

TÜYAP Kültür Fuarları Danışma Kurulu Başkanı Doğan Hızlan ise bir okurun kitabın kapağını görmeden, iç sayfalarına bakmadan o eser hakkında bir yargıya varmayacağını belirtir-ken, “Kitap fuarının birinci özelliği de bu. Bundan ötesi de tanıdığınız yazarların, şairlerin, romancı-ların kitaplarını okuyorsunuz. Ama hiç kuşkusuz sizin de benim gibi orada çıkan sorularınız var. Kendisini tanımak istiyorsunuz. Ayrıca, kitabın ötesinde ve arkasında olan bir dünyanın ayrıntıla-rını da merak ediyorsunuz. Kitap fuarları bu yüz yüze karşılaşmayı sağlıyor. Fuarlarda bir yazarı bütünüyle gördüğünüzde daha iyi bir edebi portre çizebilmeniz mümkün” diye konuştu.

TÜYAP Kültür ve Sanat Fuarları Genel Koor-dinatörü Deniz Kavukçuoğlu ise “Çok söylendiği gibi Türk toplumu, az okuyan, kitaba küskün bir topluluk değil. Yılda Türkiye’de kişi başına 6,8 kitap düşmektedir. Hızla gelişmekte olan bir ülke için oldukça iyi bir oran. Çocuk yaşlarda kitapla tanışanlar, yarının okurları olarak yetişeceklerdir. Bu Türkiye için büyük bir kazanım. Geçen yıl 170 yayınevi katılmıştı. Yüzde 30 artış göstererek bu sayı 200’e ulaştı. Böylece çok daha fazla yayınevi-nin ürünleri Çukurovalı kitapseverlerle buluşma imkanı bulmuş oldu” dedi.

19

Page 21: Adana Ticaret Odası Dergisi

18

Fuar Fuar

TÜYAP Adana Fuarcılık ve Türkiye Yayıncılar Birliği işbirliğiyle, Adana Büyükşehir Belediyesi ve Altın Koza’nın katkılarıyla düzenlenen ve Odamız tarafından desteklenen ‘Çukurova Kitap Fuarı’ ve ‘Çukurova Eğitim Fuarı’, 10-15 Ocak 2012 tarihleri arasında 200 yayınevinin katılımıyla kapılarını kitapseverlere açtı.

Kitap Fuarı Adana’yı dünya kültürüyle buluşturdu…

Çukurova 5. Kitap Fuarı kapsamında panel, söyleşi, şiir dinletisi ve çocuk etkinlikleri gibi 50 kültür etkinliğin-

de ve imza günlerinde 300 yazar kitapseverler-le buluştu.

Fuarın 10 Ocak 2012 Salı günü düzenlenen açılış törenine Adana Valisi Hüseyin Avni Coş, Adana Büyükşehir Başkanvekili Zihni Aldırmaz, Yönetim Kurulu Başkanımız Ali Gizer, Kültür ve Turizm Bakanlığı Kütüpha-neler ve Yayımlar Genel Müdürü Onur Bilge Kula, TÜYAP Kültür Fuarları Danışma Kurulu Başkanı Doğan Hızlan, Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Metin Celal, İl Milli Eğitim Müdürü Abdulgaffur Büyükfırat, TÜYAP Kültür Fuarları Genel Koordinatörü Deniz Kavukçuoğlu ve TÜYAP Adana Fuarcılık A.Ş. Genel Müdürü İlhan Ersözlü katıldılar.

205 yayınevi ve sivil toplum kuruluşunun katılımıyla düzenlenen Çukurova 5. Kitap Fu-arı kapsamında panel, söyleşi, şiir dinletisi ve çocuk etkinlikleri gibi 50 kültür etkinliğinde ve imza günlerinde 300 yazar kitapseverlerle buluştu. Aralarında Can Dündar, Zeynep Oral, Nasuh Mahruki, Behçet Çelik, Mine Kırık-kanat, Enver Aysever, Pakize Özcan, Şükrü Erbaş, Nilüfer Kuyaş, Nazlı Eray, Nermin

Bezmen, Haydar Ergülen, Gülten Dayıoğlu; Cüneyt Ülsever, Yekta Kopan ve Ayşe Kulin’in de yer aldığı şair, yazar ve bilim insanının bulunduğu konuklar 6 gün süresince okurlarla buluştu.

Fuarın açılış töreninde konuşan Adana Va-lisi Hüseyin Avni Coş, Çukurova’nın bir sanat ve kültür merkezi haline geldiğine dikkat çekti. Kentin bu özelliğinin gelişip pekişmesinin en önemli şartının kitaba olan dostluğun artma-sından geçtiğini belirten Coş, bu konuda kitap fuarlarının önemi üzerinde durdu. Coş, ildeki ilk ve orta ve yüksek öğretimdeki yaklaşık 550 bin öğrencinin fuardan üst seviyede yararlan-ması için gerekenin yapılacağını bildirdi.

Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Metin Ce-lal Zeynioğlu açılış törenindeki konuşmasında, Kültür ve Turizm Bakanlığı Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü tarafından hazır-lanan Türkiye’nin Okuma Kültürü Haritası, kitap fuarlarındaki ziyaretçi grafiği ve kendi yaptıkları araştırmaya göre, 7-14 yaş aralığının Türkiye’de en çok okuyan kesim olduğunu kaydetti.

Kitapçılarda, fuarlarda, her zaman bu kitlenin göze çarptığını ve bu yaş kesiminin

kitapla iç içe yaşadığını vurgulayan Zeynioğlu; “Dünyada genellikle yaşlı kesimler okuyor. Bizde genç ve aktif bir okuyucu kitlesi var. Bu kitle gelecekte daha yetişkin kitaplar okuya-cak” dedi. 7-14 yaş aralığındaki okuyuculara yönelik hazırlanan kitaplarda da ciddi şekilde artış gözlemlendiğini vurgulayan Zeynioğlu; “Bu aktif okuyucu kitlesi yayınevlerini de harekete geçirdi. Bu gençlerin yetişmesiyle okuyan, araştıran, analiz eden, düşünen bir Türkiye ortaya çıkacak” diye konuştu. Özellik-le okullarda öğretmenlerin teşviki, ailelerin de kitaba olan ilgisiyle bu yaş grubunun kitapla bütünleşmesinin herkesi mutlu ettiğini vurgu-layan Zeynioğlu, okuyan bu neslin daha güzel eserlerin ortaya çıkmasını da sağlayacağını vurguladı.

Türkiye’de geçen yıl 43 bin 201 çeşit kitap yayınlandığını ve toplam 493 milyon 469 bin 593 adet kitap üretildiğini, ülke nüfusunun 72 milyon 561 bin olduğu göz önüne alındığında 2011’de kişi başına düşen kitap adedinin 6,8 olduğunu anlatan Zeynioğlu, şunları söyledi:

“Geçen yıl bu sayı 5,6 idi. Böylelikle yak-laşık Türkiye’de yayınlanan kitap çeşidinde 25,70, üretilen kitap adedinde yüzde 20,84 artış var. Kuşkusuz burada en önemli un-sur, 7-14 yaş grubundaki çocukların kitapla tanışmasıdır. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kütüphaneler Genel Müdürlüğü geçen yıl çok önemli bir araştırma yaptı. Orada gördük ki dünyada olmayan şekilde Türkiye’de ilköğretim çağındaki çocuklarımız yoğun şekilde kitap okuyor. Nitekim bunu fuarlarda da görüyo-ruz.” Emniyetin aldığı tedbirlerle korsan yayın üretiminde azalmaların meydana geldiğine dikkat çeken Metin Celal Zeynioğlu, bunun yasal kitap üretiminde artış anlamına geldiğini vurguladı.

Fuar alanında düzenlenen açılış töreninde konuşan Kültür ve Turizm Bakanlığı Kütüpha-neler ve Yayımlar Genel Müdürü Onur Bilge Kula ise kitap üretimindeki artışın kendilerini sevindirdiğini söyledi. Rakamların Türkiye’deki “kitap okumayız, biz böyleyiz” gibi düşünceleri belli ölçülerde geçersizleştirdiğini kaydeden Kula; “Bir de ISBN numarası almayan kitap-lar olduğunu düşünürsek, kitap sektöründeki canlılık konusunda bir fikir edinebiliriz. 2011 yılında yayınlanan 43 bin 201 farklı kitaptan 15 bini edebiyat kategorisi, 15 bini de toplum ve kültür bilimlerinden oluşuyor. Bu 30 bin kitap, edebiyat, kültür ve beşeri bilimler alanında yayınlanıyor demektir. Bu son derece olumlu” dedi. Kula, kitap çeşitliğinin önemli olduğu-nu vurgulayarak; “Türkiye’de bin 140’a yakın kütüphane var. Geçen yıl bunlara 1 milyondan fazla kitap aldık. 4 bin 500 çeşit kitap kütüp-hanemize girdi. Çoğulcu demokratik bilincin oluşmasının altyapısı. Çeşitlilik aynı zamanda insanlara seçme özgürlüğünün verilmesi de demektir” diye konuştu.

Yabancı konuk HollandaTüyap Kültür ve Sanat Fuarları Genel Koordi-

natörü Deniz Kavukçuoğlu ise fuarın geçen yıla oranla yüzde 26 daha fazla büyüdüğünü söyledi. Kavukçuoğlu; “Geçen yıl 170 olan yayınevi sayısı bu yıl 200’e çıktı. 30 yayınevi daha kitaplarıyla Çu-kurovalı kitapseverlerin karşısına çıkacak. Geçen sene fuarın 190 bin ziyaretçisi vardı. Bu ziyaretçi-lerin yüzde 16’sı Osmaniye, Mersin ve Hatay’dan geldi. Bu 190 bin ziyaretçinin yüzde 80’i kitap satın aldı. 190 binlik ziyaretçi sayısına İzmir’de ancak 11’inci yılında, Bursa’da ise 5’inci yılında kavuş-muştuk. Bu da gösteriyor ki, Çukurovalı kitap okurları fuara gerçekten büyük ilgi gösteriyor” diye konuştu. İlk kez bir yabancı ülkenin Çukurova Kitap Fuarına geleceğini da anlatan Kavukçuoğlu, şöyle devam etti: “Bu yıl misafirimiz Hollanda

olacak. Hollanda bu yıl ki İstanbul kitap fuarının konuk ülkesi ve kendileri Adana’ya da gelmek istedi. Hollanda edebiyatının en son ürünlerini Çukurova 5. Kitap Fuarı’nda sergileyecekler. Bu da bir yabancı rüzgâr estirmiş olacak. 2012 yılı Hol-landa ile Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin başlamasının 400’üncü yılı. Hollanda ile Osmanlı döneminden bugüne kadar gelen 400 yıllık bir diplomatik ilişki ve dostluk var” dedi.

TÜYAP Kültür Fuarları Danışma Kurulu Başkanı Doğan Hızlan ise bir okurun kitabın kapağını görmeden, iç sayfalarına bakmadan o eser hakkında bir yargıya varmayacağını belirtir-ken, “Kitap fuarının birinci özelliği de bu. Bundan ötesi de tanıdığınız yazarların, şairlerin, romancı-ların kitaplarını okuyorsunuz. Ama hiç kuşkusuz sizin de benim gibi orada çıkan sorularınız var. Kendisini tanımak istiyorsunuz. Ayrıca, kitabın ötesinde ve arkasında olan bir dünyanın ayrıntıla-rını da merak ediyorsunuz. Kitap fuarları bu yüz yüze karşılaşmayı sağlıyor. Fuarlarda bir yazarı bütünüyle gördüğünüzde daha iyi bir edebi portre çizebilmeniz mümkün” diye konuştu.

TÜYAP Kültür ve Sanat Fuarları Genel Koor-dinatörü Deniz Kavukçuoğlu ise “Çok söylendiği gibi Türk toplumu, az okuyan, kitaba küskün bir topluluk değil. Yılda Türkiye’de kişi başına 6,8 kitap düşmektedir. Hızla gelişmekte olan bir ülke için oldukça iyi bir oran. Çocuk yaşlarda kitapla tanışanlar, yarının okurları olarak yetişeceklerdir. Bu Türkiye için büyük bir kazanım. Geçen yıl 170 yayınevi katılmıştı. Yüzde 30 artış göstererek bu sayı 200’e ulaştı. Böylece çok daha fazla yayınevi-nin ürünleri Çukurovalı kitapseverlerle buluşma imkanı bulmuş oldu” dedi.

19

Page 22: Adana Ticaret Odası Dergisi

20

Haber

Çukurova Eğitim ve 5. Kitap Fuarı’nda, Milli Eğitim Bakanlığı’nın 100 Temel Eseri arasında bulunan öykü, hikaye ve roman türü kitaplar Oda ve Borsa temsilcileri tarafından öğrencilere dağıtıldı.

Odamızın yanı sıra Adana Sanayi Odası (ADASO) ve Adana Ticaret Borsası (ATB) tarafından İl Milli

Eğitim Müdürlüğü işbirliğiyle Çukurova Eğitim ve 5. Kitap Fuarı’nda 5 bin öğrenciye ücretsiz kitap dağıtımı gerçekleştirildi.

TÜYAP Adana Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen fuar et-kinlikleri kapsamında, Adana Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Necmi Özcanlı ve Adana İl Milli Eğitim Müdürü Abdulgaffur Büyükfırat’ın katıldığı törende, Adana Sanayi Odası Meclis Başkanı Ahmet Kardeşler, Adana Ticaret Borsası Meclis Başkanı Şahin Bilgiç, Yönetim Kurulu Başkanımız Ali Gizer tarafından, İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nce belirlenen ve Büyükşehir Belediyesi’nce tahsis edilen araçlarla fuara getirilen maddi durumları kısıtlı öğrencilere 5 bin adet kitap ücretsiz olarak dağıtıldı.

Odamız, ADASO ve ATB öğrencileri kitapla sevindirdi

Odamız, Adana Sanayi Odası ve Adana Tica-ret Borsası yöneticileri, kitap dağıtımı projesinin, ailelerinin imkanlarının kısıtlı olması nedeniyle kitap alamayan küçük yaştaki öğrencilere okuma alışkanlığı kazandırılabilmesine yönelik olarak hayata geçirildiğini vurguladılar.

Kentlerin ekonomisine önemli katkı sağlayan fuarların, toplumun sosyal, kültürel yaşamına da olumlu yansımaları bulunduğunu vurgulayan Odalar ve Borsa yöneticileri, “TOBB’a bağlı Odalar ve Borsa olarak, sosyal sorumluluk kapsamında kitaba ulaşmakta zorluk çeken öğrencilerimizi, çoğu Milli Eğitim Bakanlığı’nın 100 Temel Eseri arasında bulunan öykü, hikaye ve roman türü kitapları ile buluşturmaktan dolayı son derece mutluyuz. Odalar ve Borsalar olarak görev alanımızın sadece ekonomik gelişmelerle sınırlı olmadığını, faaliyette bulunduğu-muz kentin eğitim, öğretim, sosyal ve kültürel hayatı-na da katkıda bulunduğumuzu böylesine anlamlı bir törenle bir kez daha göstermiş oluyoruz” dediler.

2 1

Törende konuşan İl Milli Eğitim Müdürü Abdülgaffur Büyükfırat, öğrencilere ücretsiz kitap dağıtımından dolayı Odamız ile Sanayi Odası ve Ticaret Borsası yetkililerine teşek-kür etti. Büyükfırat, “Bu son derece örnek ve anlamlı kampanyadan, özellikle dar gelirli vatandaşlarımızın yaşadığı bölgelerden gelen 5 bin dolayındaki öğrencimiz birer kitap alarak yararlanmıştır. Milli Eğitim camiası olarak böylesine geniş bir öğrenci kitlemizin kitapla buluşturulmuş olmasını önemli ve anlam-lı buluyor ve büyük sevinç duyuyoruz. Bu kampanyanın bölgemizdeki ve ülkemizdeki tüm kurumlara örnek olmasını diliyoruz” diye konuştu.

Kampanyadan birer kitap alarak yararla-nan öğrencilerin mutluluğu ise gözlerinden okunuyordu. Herhangi bir kargaşaya mey-dan vermeden son derece sakin bir ortamda kitaplarını Oda ve Borsa yetkililerinden alan öğrenciler, “Bu kampanyayı hayata geçirerek, çok istediğimiz ancak alamadığımız kitaplarla buluşmamızı sağlayan büyüklerimize teşekkkür ediyoruz. Aldığımız kitaplarımızı birbirimizle değiştirerek çok sayıda kitap okuma imkanını da elde etmiş bulunuyoruz” dediler.

Yazarlarımız

Uluslararası pazarlardan alacağımız her pay bizim için yeni bir kapasite kullanım olanağı, ciro artışı, kar artışı getirecektir.

M.Şefik Ergönül /İş Danışmanı - Eğitmeni

Teknoloji ve Beceri Bilgisi (Know How)İhracata yönelmenin faydalı yanlarından biri de

işletme teknolojisinin gelişmesine, değişmesine ve yenilenmesine neden olabilmesidir. Uluslararası piya-sada karşılaşacağımız rekabetin, fiyat penceresinden bakıldığında bizi zorlaması, bizleri belki de üretim süreçlerinde değişikliğe yönlendirecektir. Teknolojik değişiklikler gelebilecek, yeni beceri bilgisi (know how) arayışlarına yönlendirebilecektir. Yalın üretim tekniklerinin kullanılmaya başlanması, Ar-Ge konu-suna eğilinmesi gibi işletme becerilerini yükseltecek konulara yönelmek ihtiyacını hissedeceğiz.

Rakiplerimizle olabilecek dirsek temasları, onlar hakkında yapacağımız araştırmalar, bizlere onların kullandıkları teknolojiler hakkında bilgi verecek ve bizleri teknoloji arayışlarımızda yönlendirecektir. İş-letmenin bu yönde yapacağı değişiklikler ve getireceği yenilikler kendisine iç piyasada da artı bir rekabet avantajı sağlayacaktır.

Rakibin müşterisine mal satmak!Birçok işletme sahibi, yurt içinde benzer iş kolunda

çalışan tanıdıklarının müşterilerine gitmeyi uygun bulmazlar. Bu her ne kadar uygun bir davranış olarak görülse de, işin teorisinde pazarlama amaçlarından önde geleni olan “ rakibin müşterisine mal satmak “ amacına ters düşmektedir. Yurt içi piyasada bu davra-nışı uygun görmek olasıdır. Ancak yurt dışında dost, ahbap veya tanıdık rakipleri kırmak veya küstürmek gibi bir endişemiz olmayacağından ateş serbest ola-caktır. Bunun doğal sonucu olarak da, ürünlerimizin satış potansiyeli artacaktır. Rekabet avantajı sağlamak amacıyla, kar marjımız daha düşük tutulsa bile, ciro artışı ile daha yüksek miktarlarda kar elde edeceği-miz açıktır. İhracata yönelmek bize daha rahat, daha endişesiz bir pazarlama yapma olanağı sağlayacaktır. Uluslararası pazarlardan alacağımız her pay bizim için yeni bir kapasite kullanım olanağı, ciro artışı, kar artışı getirecektir. Bunların yanı sıra da işletmeye büyüme potansiyeli sağlayabilecektir.

Her şey olumlu mu?Yukarıda sayılanlar hep ihracatın gülen tarafları. Peki, hiç mi olumsuz bir yanı yok bu işin? Olumsuz demesek bile, ihracat öncesi çözülmesi gereken bazı sorunların bizleri beklediği de bir gerçek. Üründe yeni piyasalar

için değişiklik yapmak gerekebilir. Her yeni piyasanın özelliğine göre yeni tanıtım malze-

meleri hazırlamak gereksinimi doğabilir. Yeni bir piyasa yeni bir belge gerektirebilir. AB için alınan

kalite belgeleri başka piyasalarda kabul görmeyebilir ve yenilerinin alınması gerekebilir.

Bunlara ek olarak pazar araştırma, müşteri temas-ları, fuar katılımları ve benzeri faaliyetler için ilave finansman ihtiyacı doğabilir. Yapılacak bu yeni har-camaların geri dönüşü de başlangıçta göreceli olarak uzun bir vadede olabilir.

Hepsinin önünde de tüm bu işleri üstlenecek bir kişi gerekecektir. Her zaman belirttiğimiz gibi bu kişi işletme içerisinden olabileceği gibi, salt ihracat işini üstlenmek üzere işe alınacak bir eleman olabilir ki bu da ek bir finansman isteyecektir.

İyi bir planlama, düzgün bir pazar araştırması ve aceleci olmayan akıllı bir yönetimle, ihracatta başarı mutlaka gelecektir.

Son yıllarda konuştuğumuz birçok işletme sahibi, “niye ihracat yapmak istiyorsunuz” sorusuna cevap olarak, “iç piyasa çok

bozuldu” diye cevap veriyor. Bu doğru bir önerme olmasına karşın, eğilimin kendi içerisindeki boşlukları da dışa vuran bir ifade. Eğer biz ihracat yapmak için iç piyasanın bozulmasını gerekçe olarak alırsak, varsayım olarak da, iç piyasanın canlanmasıyla ihracatı ikinci plana atacağımızı söyleyebiliriz. Bunun ne kadar, kendi bindiği dalı kesmek tarzında, yanlış ve tehlikeli bir davranış ol-duğunu belirtmemiz gerekir. İhracat iç piyasadaki dengesizlikleri düzeltmek amacını da mutlaka taşı-yacaktır. Ancak bu bir strateji ve plan çerçevesinde yapılmalı ve mutlaka devamlılık öngörülmelidir. Bugün girdiğiniz bir piyasadan, yarın iç piyasa canlandı diye çekilmeseniz bile, nazlı davranarak küstürdüğünüz müşterinin öbür gün size nasıl davranacağını kestirmek pek zor olmasa gerek.

Rekabet gücü!İhracata bakarken salt yurt dışı piyasayı düşün-

menin eksik bir davranış olacağını da bilmek gerek. Çünkü ihracatla gelecek olan yükselen kapasite kullanım oranı, toplam üretim üzerine dağılan birim işçilik maliyetlerini düşüreceği gibi, üretim girdilerinin tedarikinde, daha yüksek bir taleple tedarikçimizin karşısına çıkmamızı sağlayacağı için, pazarlık gücümüzü arttıracağından, satın alma ma-liyetlerimizi de aşağı çekecektir. Doğal olarak da iç piyasa maliyetlerimiz de aşağı çekilecek ve iç piyasa kârlılıklarımızda kendiliğinden yükselecektir.

Ayrıca birçok ürünün iç piyasa hareketlerinde görülen, uzun vadede ödeme ve nakit geri dönüşleri, ihracatın daha kısa vadelerde olan nakit geri dönüş-leriyle de işletmenin nakit sıkıntısını hafifletecektir.

Uluslararası piyasalarda rakiplerimizi izleyerek kazanacağımız ek yetenekler ve yeterlilikler de işlet-memizin iç piyasadaki bazı eksikliklerini giderecek veya yanlışlarını düzeltmemize önayak olacaktır.

Neden İhracat Yapalım?

Page 23: Adana Ticaret Odası Dergisi

20

Haber

Çukurova Eğitim ve 5. Kitap Fuarı’nda, Milli Eğitim Bakanlığı’nın 100 Temel Eseri arasında bulunan öykü, hikaye ve roman türü kitaplar Oda ve Borsa temsilcileri tarafından öğrencilere dağıtıldı.

Odamızın yanı sıra Adana Sanayi Odası (ADASO) ve Adana Ticaret Borsası (ATB) tarafından İl Milli

Eğitim Müdürlüğü işbirliğiyle Çukurova Eğitim ve 5. Kitap Fuarı’nda 5 bin öğrenciye ücretsiz kitap dağıtımı gerçekleştirildi.

TÜYAP Adana Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen fuar et-kinlikleri kapsamında, Adana Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Necmi Özcanlı ve Adana İl Milli Eğitim Müdürü Abdulgaffur Büyükfırat’ın katıldığı törende, Adana Sanayi Odası Meclis Başkanı Ahmet Kardeşler, Adana Ticaret Borsası Meclis Başkanı Şahin Bilgiç, Yönetim Kurulu Başkanımız Ali Gizer tarafından, İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nce belirlenen ve Büyükşehir Belediyesi’nce tahsis edilen araçlarla fuara getirilen maddi durumları kısıtlı öğrencilere 5 bin adet kitap ücretsiz olarak dağıtıldı.

Odamız, ADASO ve ATB öğrencileri kitapla sevindirdi

Odamız, Adana Sanayi Odası ve Adana Tica-ret Borsası yöneticileri, kitap dağıtımı projesinin, ailelerinin imkanlarının kısıtlı olması nedeniyle kitap alamayan küçük yaştaki öğrencilere okuma alışkanlığı kazandırılabilmesine yönelik olarak hayata geçirildiğini vurguladılar.

Kentlerin ekonomisine önemli katkı sağlayan fuarların, toplumun sosyal, kültürel yaşamına da olumlu yansımaları bulunduğunu vurgulayan Odalar ve Borsa yöneticileri, “TOBB’a bağlı Odalar ve Borsa olarak, sosyal sorumluluk kapsamında kitaba ulaşmakta zorluk çeken öğrencilerimizi, çoğu Milli Eğitim Bakanlığı’nın 100 Temel Eseri arasında bulunan öykü, hikaye ve roman türü kitapları ile buluşturmaktan dolayı son derece mutluyuz. Odalar ve Borsalar olarak görev alanımızın sadece ekonomik gelişmelerle sınırlı olmadığını, faaliyette bulunduğu-muz kentin eğitim, öğretim, sosyal ve kültürel hayatı-na da katkıda bulunduğumuzu böylesine anlamlı bir törenle bir kez daha göstermiş oluyoruz” dediler.

2 1

Törende konuşan İl Milli Eğitim Müdürü Abdülgaffur Büyükfırat, öğrencilere ücretsiz kitap dağıtımından dolayı Odamız ile Sanayi Odası ve Ticaret Borsası yetkililerine teşek-kür etti. Büyükfırat, “Bu son derece örnek ve anlamlı kampanyadan, özellikle dar gelirli vatandaşlarımızın yaşadığı bölgelerden gelen 5 bin dolayındaki öğrencimiz birer kitap alarak yararlanmıştır. Milli Eğitim camiası olarak böylesine geniş bir öğrenci kitlemizin kitapla buluşturulmuş olmasını önemli ve anlam-lı buluyor ve büyük sevinç duyuyoruz. Bu kampanyanın bölgemizdeki ve ülkemizdeki tüm kurumlara örnek olmasını diliyoruz” diye konuştu.

Kampanyadan birer kitap alarak yararla-nan öğrencilerin mutluluğu ise gözlerinden okunuyordu. Herhangi bir kargaşaya mey-dan vermeden son derece sakin bir ortamda kitaplarını Oda ve Borsa yetkililerinden alan öğrenciler, “Bu kampanyayı hayata geçirerek, çok istediğimiz ancak alamadığımız kitaplarla buluşmamızı sağlayan büyüklerimize teşekkkür ediyoruz. Aldığımız kitaplarımızı birbirimizle değiştirerek çok sayıda kitap okuma imkanını da elde etmiş bulunuyoruz” dediler.

Yazarlarımız

Uluslararası pazarlardan alacağımız her pay bizim için yeni bir kapasite kullanım olanağı, ciro artışı, kar artışı getirecektir.

M.Şefik Ergönül /İş Danışmanı - Eğitmeni

Teknoloji ve Beceri Bilgisi (Know How)İhracata yönelmenin faydalı yanlarından biri de

işletme teknolojisinin gelişmesine, değişmesine ve yenilenmesine neden olabilmesidir. Uluslararası piya-sada karşılaşacağımız rekabetin, fiyat penceresinden bakıldığında bizi zorlaması, bizleri belki de üretim süreçlerinde değişikliğe yönlendirecektir. Teknolojik değişiklikler gelebilecek, yeni beceri bilgisi (know how) arayışlarına yönlendirebilecektir. Yalın üretim tekniklerinin kullanılmaya başlanması, Ar-Ge konu-suna eğilinmesi gibi işletme becerilerini yükseltecek konulara yönelmek ihtiyacını hissedeceğiz.

Rakiplerimizle olabilecek dirsek temasları, onlar hakkında yapacağımız araştırmalar, bizlere onların kullandıkları teknolojiler hakkında bilgi verecek ve bizleri teknoloji arayışlarımızda yönlendirecektir. İş-letmenin bu yönde yapacağı değişiklikler ve getireceği yenilikler kendisine iç piyasada da artı bir rekabet avantajı sağlayacaktır.

Rakibin müşterisine mal satmak!Birçok işletme sahibi, yurt içinde benzer iş kolunda

çalışan tanıdıklarının müşterilerine gitmeyi uygun bulmazlar. Bu her ne kadar uygun bir davranış olarak görülse de, işin teorisinde pazarlama amaçlarından önde geleni olan “ rakibin müşterisine mal satmak “ amacına ters düşmektedir. Yurt içi piyasada bu davra-nışı uygun görmek olasıdır. Ancak yurt dışında dost, ahbap veya tanıdık rakipleri kırmak veya küstürmek gibi bir endişemiz olmayacağından ateş serbest ola-caktır. Bunun doğal sonucu olarak da, ürünlerimizin satış potansiyeli artacaktır. Rekabet avantajı sağlamak amacıyla, kar marjımız daha düşük tutulsa bile, ciro artışı ile daha yüksek miktarlarda kar elde edeceği-miz açıktır. İhracata yönelmek bize daha rahat, daha endişesiz bir pazarlama yapma olanağı sağlayacaktır. Uluslararası pazarlardan alacağımız her pay bizim için yeni bir kapasite kullanım olanağı, ciro artışı, kar artışı getirecektir. Bunların yanı sıra da işletmeye büyüme potansiyeli sağlayabilecektir.

Her şey olumlu mu?Yukarıda sayılanlar hep ihracatın gülen tarafları. Peki, hiç mi olumsuz bir yanı yok bu işin? Olumsuz demesek bile, ihracat öncesi çözülmesi gereken bazı sorunların bizleri beklediği de bir gerçek. Üründe yeni piyasalar

için değişiklik yapmak gerekebilir. Her yeni piyasanın özelliğine göre yeni tanıtım malze-

meleri hazırlamak gereksinimi doğabilir. Yeni bir piyasa yeni bir belge gerektirebilir. AB için alınan kalite belgeleri başka piyasalarda kabul görmeyebilir ve yenilerinin alınması gerekebilir.

Bunlara ek olarak pazar araştırma, müşteri temas-ları, fuar katılımları ve benzeri faaliyetler için ilave finansman ihtiyacı doğabilir. Yapılacak bu yeni har-camaların geri dönüşü de başlangıçta göreceli olarak uzun bir vadede olabilir.

Hepsinin önünde de tüm bu işleri üstlenecek bir kişi gerekecektir. Her zaman belirttiğimiz gibi bu kişi işletme içerisinden olabileceği gibi, salt ihracat işini üstlenmek üzere işe alınacak bir eleman olabilir ki bu da ek bir finansman isteyecektir.

İyi bir planlama, düzgün bir pazar araştırması ve aceleci olmayan akıllı bir yönetimle, ihracatta başarı mutlaka gelecektir.

Son yıllarda konuştuğumuz birçok işletme sahibi, “niye ihracat yapmak istiyorsunuz” sorusuna cevap olarak, “iç piyasa çok

bozuldu” diye cevap veriyor. Bu doğru bir önerme olmasına karşın, eğilimin kendi içerisindeki boşlukları da dışa vuran bir ifade. Eğer biz ihracat yapmak için iç piyasanın bozulmasını gerekçe olarak alırsak, varsayım olarak da, iç piyasanın canlanmasıyla ihracatı ikinci plana atacağımızı söyleyebiliriz. Bunun ne kadar, kendi bindiği dalı kesmek tarzında, yanlış ve tehlikeli bir davranış ol-duğunu belirtmemiz gerekir. İhracat iç piyasadaki dengesizlikleri düzeltmek amacını da mutlaka taşı-yacaktır. Ancak bu bir strateji ve plan çerçevesinde yapılmalı ve mutlaka devamlılık öngörülmelidir. Bugün girdiğiniz bir piyasadan, yarın iç piyasa canlandı diye çekilmeseniz bile, nazlı davranarak küstürdüğünüz müşterinin öbür gün size nasıl davranacağını kestirmek pek zor olmasa gerek.

Rekabet gücü!İhracata bakarken salt yurt dışı piyasayı düşün-

menin eksik bir davranış olacağını da bilmek gerek. Çünkü ihracatla gelecek olan yükselen kapasite kullanım oranı, toplam üretim üzerine dağılan birim işçilik maliyetlerini düşüreceği gibi, üretim girdilerinin tedarikinde, daha yüksek bir taleple tedarikçimizin karşısına çıkmamızı sağlayacağı için, pazarlık gücümüzü arttıracağından, satın alma ma-liyetlerimizi de aşağı çekecektir. Doğal olarak da iç piyasa maliyetlerimiz de aşağı çekilecek ve iç piyasa kârlılıklarımızda kendiliğinden yükselecektir.

Ayrıca birçok ürünün iç piyasa hareketlerinde görülen, uzun vadede ödeme ve nakit geri dönüşleri, ihracatın daha kısa vadelerde olan nakit geri dönüş-leriyle de işletmenin nakit sıkıntısını hafifletecektir.

Uluslararası piyasalarda rakiplerimizi izleyerek kazanacağımız ek yetenekler ve yeterlilikler de işlet-memizin iç piyasadaki bazı eksikliklerini giderecek veya yanlışlarını düzeltmemize önayak olacaktır.

Neden İhracat Yapalım?

Page 24: Adana Ticaret Odası Dergisi

22

Araştırma / İnceleme Araştırma / İnceleme

İhracatçı Birliklerinden elde edilen veriler doğrultusunda, 2011 yılında ihracatımız %23,7 artış kaydederek 1 milyar 704 milyon

ABD doları olarak gerçekleşmiştir. 2010 yılında ise ihracatımız %26,9 artış kaydetmiş ve 1 milyar 378 milyon ABD doları gerçekleşmişti.

Çeyrek dönemler itibariyle ihracat değerlen-dirildiğinde ise 2011 yılı çeyrek dönemlerde bir önceki yılın aynı dönemine göre en fazla artış gerçekleşen dönem %27.4 ile I. dönem olmuştur. Ardından %25,2 ile IV. dönemde gerçekleşmiş olup, en fazla ihracat ise 493 milyon ABD Doları ile yine IV. dönemde gerçekleşmiştir.

Ülke gruplarına göre Adana’dan yapılan ihracat toplamları incelendiğinde ise; 2011 yılında en fazla artış %58 ile Orta Doğu ülkelerine gerçekleşmiştir. Ardından %56 ile komşu ülkeler, %21 ile Avrupa Birliği ülkeleri ve %15 ile Gelişmiş Sekiz Ülke sıra-lanmaktadır. Bir önceki yıla göre azalış gerçekleşen ülke grupları olarak Türki Cumhuriyetleri ihracatı %3, Uzak Doğu ülkeleri ihracatı da %11 azalmıştır. İhracat payları incelendiğinde ise toplam ihracatın %40’nın Avrupa Birliği ülkelerine yapıldığı görül-mektedir. Ardından %30 ihracat payı ile Gelişmiş Sekiz Ülke ve %27 ihracat payı ile Ortadoğu ülke-leri sıralanmıştır. 2011 yılı ihracat payları 2010 yılı ile karşılaştırıldığında; ihracat payında en fazla ar-tış Ortadoğu ülkelerinde gerçekleşmiştir. 2010 yılı ihracat payı %21 iken 2011’de %27’ye yükselmiştir.

2011 yılı Adana Dış Ticaret Raporu

Ardından Komşu ülkelerin ihracat payında artış gerçekleşmiş olup, 2010 yılında ihracat payı %20 iken 2011 yılında %25’e yükselmiştir. Avrupa Birli-ği ve Gelişmiş Sekiz ülkenin ihracat paylarında ise azalış gerçekleşmiştir. 2010 yılında Avrupa Birliği ihracatının payı %41’den 2011’de %40’a, Gelişmiş Sekiz Ülkelerin ihracat payı da 2010 yılında %33 iken 2011’de %30’a gerilemiştir.

Ülkeler bazında ise en fazla ihracat son üç yıldır olduğu gibi 296 milyon ABD Doları ile yine Irak’a yapılmıştır. Ardından 186 bin ABD Doları ile Almanya ve 98 milyon ABD Doları ile İtalya sıra-lanmaktadır. İlk 20 ülke sıralamasında bir önceki yıla göre artış oranlarına bakıldığında ise en fazla artış bir önceki yıla göre üç kat artış gerçekleşen Mersin Serbest Bölgesine yapılmıştır. Ardından iki kat artışla Irak ve İspanya sıralanmaktadır.

Gümrük tarife istatistik pozisyonuna göre fasıl grupları incelendiğinde en fazla ihracat 356 mil-yon ABD Doları ile Dokumaya Elverişli Maddeler ve Bunlardan Mamul Eşya grubunda gerçekleşmiş olup bu grup ihracatında bir önceki yıla göre %32 artış gerçekleşmiştir. 2010 yılında bu ürün grubunda %11 artış gerçekleşmişti. Ardından 230 milyon ABD Doları ile Plastik Mamuller-Plastik ve Kauçuk Mamulleri ile 229 milyon ABD Doları ile Bitkisel Ürünler ürün grupları sıralanmıştır. İhracat payları incelendiğinde ise Dokumaya Elverişli Maddeler ve Bunlardan Mamul Eşya gru-

bunun toplam ihracat içindeki payı 2010 yılında %19 iken 2011 yılında %20’ye yükselmiştir. Plastik Mamuller-Plastik ve Kauçuk Mamulleri grubu ise %15’ten %13’e gerilemiş, Bitkisel Ürünler grubu ise her iki yılda da %13 payda kalmıştır. 2011 yı-lında en fazla artış gerçekleşen ürün grubu ise bir önceki yıl ihracatına göre 9 kat artış gerçekleşen Hayvansal ve Bitkisel Katı ve Sıvı Yağlar grubun-da olmuştur. Ardından 2,5 kat artış gerçekleşen ayakkabılar, bastonlar, şemsiyeler ile 2 kat artış gerçekleşen Canlı Hayvanlar ve Hayvansal Ürün-ler ürün grupları en fazla artış gerçekleşen ürün grupları olarak sıralanmaktadır.

Adana ili ithalatı ise TÜİK tarafından 2011 yılı kasım sonu olarak açıklanmıştır. Bu kapsamda 2010-2011 Ocak kasım verileri karşılaştırıldığın-da ithalatta 2011 yılı Ocak-Kasım döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre %41 artış gerçekleşmiş ve 2 milyar 724 milyon ABD Dolara yükselmiştir. 2010 yılı yıllık artışı ise %32 olarak gerçekleşmişti. Adana iline ithal edilen ürün grup-ları incelendiğinde de 2011 Ocak-Kasım itibariyle en fazla ithalat 558 Milyon ABD Doları ile Kimya Sanayi ürün grubunda yapılmıştır. 2010 yılında en fazla ithalat ise 459 milyon ABD doları ile Makine ve Mekanik Cihazlar grubunda gerçekleşmişti. Ancak söz konusu ürün grubu 2011 Ocak-Ka-sım itibariyle 470 milyon ABD Doları olarak gerçekleşmiş ve en fazla ithalat yapılan ürün grubu olarak üçüncü sırada yer almıştır. En fazla ithalat yapılan ikinci ürün grubu ise 544 milyon ABD Doları ile Dokumaya Elverişli Maddeler ve Bun-lardan Mamul Eşya grubu yer almaktadır. 2010 yılında yıllık 431 milyon ABD doları ile yine ikinci sıradaydı. 2011 Ocak-Kasım dönemi itibariyle bir önceki yılın aynı dönemine göre en fazla artış gerçekleşen ürün grupları ise; %64 artışla optik aletler ilk sırada, ardından %56 ile kimya sanayi ve %54 ile plastik ve mamulleri ürün grupları sıralanmaktadır.

Adana ili ihracatının ithalatı karşılama oranına bakıldığında; 2010 yılında %61,8 olarak gerçek-leşen bu oran 2011 Ocak-Kasım itibariyle %56’ya gerilemiştir. 2005 yılından itibaren ihracatın ithalatı karşılama oranına bakıldığında ise; 2005 yılında karşılama oranı %97 iken ilerleyen yıllar-da bu oranda sürekli bir azalış gerçekleşmiş ve 2010 yılında %61,8’e, 2011 Ocak-Kasım döne-minde de % 56’ya kadar gerilemiştir. Söz konusu azalış trendi ihracatın ithalatı karşılama oranının yer aldığı grafikte arka sayfada daha net şekilde görülmektedir.

23

Page 25: Adana Ticaret Odası Dergisi

22

Araştırma / İnceleme Araştırma / İnceleme

İhracatçı Birliklerinden elde edilen veriler doğrultusunda, 2011 yılında ihracatımız %23,7 artış kaydederek 1 milyar 704 milyon

ABD doları olarak gerçekleşmiştir. 2010 yılında ise ihracatımız %26,9 artış kaydetmiş ve 1 milyar 378 milyon ABD doları gerçekleşmişti.

Çeyrek dönemler itibariyle ihracat değerlen-dirildiğinde ise 2011 yılı çeyrek dönemlerde bir önceki yılın aynı dönemine göre en fazla artış gerçekleşen dönem %27.4 ile I. dönem olmuştur. Ardından %25,2 ile IV. dönemde gerçekleşmiş olup, en fazla ihracat ise 493 milyon ABD Doları ile yine IV. dönemde gerçekleşmiştir.

Ülke gruplarına göre Adana’dan yapılan ihracat toplamları incelendiğinde ise; 2011 yılında en fazla artış %58 ile Orta Doğu ülkelerine gerçekleşmiştir. Ardından %56 ile komşu ülkeler, %21 ile Avrupa Birliği ülkeleri ve %15 ile Gelişmiş Sekiz Ülke sıra-lanmaktadır. Bir önceki yıla göre azalış gerçekleşen ülke grupları olarak Türki Cumhuriyetleri ihracatı %3, Uzak Doğu ülkeleri ihracatı da %11 azalmıştır. İhracat payları incelendiğinde ise toplam ihracatın %40’nın Avrupa Birliği ülkelerine yapıldığı görül-mektedir. Ardından %30 ihracat payı ile Gelişmiş Sekiz Ülke ve %27 ihracat payı ile Ortadoğu ülke-leri sıralanmıştır. 2011 yılı ihracat payları 2010 yılı ile karşılaştırıldığında; ihracat payında en fazla ar-tış Ortadoğu ülkelerinde gerçekleşmiştir. 2010 yılı ihracat payı %21 iken 2011’de %27’ye yükselmiştir.

2011 yılı Adana Dış Ticaret Raporu

Ardından Komşu ülkelerin ihracat payında artış gerçekleşmiş olup, 2010 yılında ihracat payı %20 iken 2011 yılında %25’e yükselmiştir. Avrupa Birli-ği ve Gelişmiş Sekiz ülkenin ihracat paylarında ise azalış gerçekleşmiştir. 2010 yılında Avrupa Birliği ihracatının payı %41’den 2011’de %40’a, Gelişmiş Sekiz Ülkelerin ihracat payı da 2010 yılında %33 iken 2011’de %30’a gerilemiştir.

Ülkeler bazında ise en fazla ihracat son üç yıldır olduğu gibi 296 milyon ABD Doları ile yine Irak’a yapılmıştır. Ardından 186 bin ABD Doları ile Almanya ve 98 milyon ABD Doları ile İtalya sıra-lanmaktadır. İlk 20 ülke sıralamasında bir önceki yıla göre artış oranlarına bakıldığında ise en fazla artış bir önceki yıla göre üç kat artış gerçekleşen Mersin Serbest Bölgesine yapılmıştır. Ardından iki kat artışla Irak ve İspanya sıralanmaktadır.

Gümrük tarife istatistik pozisyonuna göre fasıl grupları incelendiğinde en fazla ihracat 356 mil-yon ABD Doları ile Dokumaya Elverişli Maddeler ve Bunlardan Mamul Eşya grubunda gerçekleşmiş olup bu grup ihracatında bir önceki yıla göre %32 artış gerçekleşmiştir. 2010 yılında bu ürün grubunda %11 artış gerçekleşmişti. Ardından 230 milyon ABD Doları ile Plastik Mamuller-Plastik ve Kauçuk Mamulleri ile 229 milyon ABD Doları ile Bitkisel Ürünler ürün grupları sıralanmıştır. İhracat payları incelendiğinde ise Dokumaya Elverişli Maddeler ve Bunlardan Mamul Eşya gru-

bunun toplam ihracat içindeki payı 2010 yılında %19 iken 2011 yılında %20’ye yükselmiştir. Plastik Mamuller-Plastik ve Kauçuk Mamulleri grubu ise %15’ten %13’e gerilemiş, Bitkisel Ürünler grubu ise her iki yılda da %13 payda kalmıştır. 2011 yı-lında en fazla artış gerçekleşen ürün grubu ise bir önceki yıl ihracatına göre 9 kat artış gerçekleşen Hayvansal ve Bitkisel Katı ve Sıvı Yağlar grubun-da olmuştur. Ardından 2,5 kat artış gerçekleşen ayakkabılar, bastonlar, şemsiyeler ile 2 kat artış gerçekleşen Canlı Hayvanlar ve Hayvansal Ürün-ler ürün grupları en fazla artış gerçekleşen ürün grupları olarak sıralanmaktadır.

Adana ili ithalatı ise TÜİK tarafından 2011 yılı kasım sonu olarak açıklanmıştır. Bu kapsamda 2010-2011 Ocak kasım verileri karşılaştırıldığın-da ithalatta 2011 yılı Ocak-Kasım döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre %41 artış gerçekleşmiş ve 2 milyar 724 milyon ABD Dolara yükselmiştir. 2010 yılı yıllık artışı ise %32 olarak gerçekleşmişti. Adana iline ithal edilen ürün grup-ları incelendiğinde de 2011 Ocak-Kasım itibariyle en fazla ithalat 558 Milyon ABD Doları ile Kimya Sanayi ürün grubunda yapılmıştır. 2010 yılında en fazla ithalat ise 459 milyon ABD doları ile Makine ve Mekanik Cihazlar grubunda gerçekleşmişti. Ancak söz konusu ürün grubu 2011 Ocak-Ka-sım itibariyle 470 milyon ABD Doları olarak gerçekleşmiş ve en fazla ithalat yapılan ürün grubu olarak üçüncü sırada yer almıştır. En fazla ithalat yapılan ikinci ürün grubu ise 544 milyon ABD Doları ile Dokumaya Elverişli Maddeler ve Bun-lardan Mamul Eşya grubu yer almaktadır. 2010 yılında yıllık 431 milyon ABD doları ile yine ikinci sıradaydı. 2011 Ocak-Kasım dönemi itibariyle bir önceki yılın aynı dönemine göre en fazla artış gerçekleşen ürün grupları ise; %64 artışla optik aletler ilk sırada, ardından %56 ile kimya sanayi ve %54 ile plastik ve mamulleri ürün grupları sıralanmaktadır.

Adana ili ihracatının ithalatı karşılama oranına bakıldığında; 2010 yılında %61,8 olarak gerçek-leşen bu oran 2011 Ocak-Kasım itibariyle %56’ya gerilemiştir. 2005 yılından itibaren ihracatın ithalatı karşılama oranına bakıldığında ise; 2005 yılında karşılama oranı %97 iken ilerleyen yıllar-da bu oranda sürekli bir azalış gerçekleşmiş ve 2010 yılında %61,8’e, 2011 Ocak-Kasım döne-minde de % 56’ya kadar gerilemiştir. Söz konusu azalış trendi ihracatın ithalatı karşılama oranının yer aldığı grafikte arka sayfada daha net şekilde görülmektedir.

23

Page 26: Adana Ticaret Odası Dergisi

2524

Araştırma / İnceleme Araştırma / İnceleme

Page 27: Adana Ticaret Odası Dergisi

2524

Araştırma / İnceleme Araştırma / İnceleme

Page 28: Adana Ticaret Odası Dergisi

2726

Meslek Komiteleri

Hal Yasası’nın altyapısı oluşturulmalı

Odamız 2. Grup Sebze, Meyve ve Çiçek Üreticileri Tacirleri Meslek Komitesi üyeleri, sektörlerindeki sıkıntılar ve

çözüm önerilerine ilişkin görüşlerini dile getir-diler. Sebze ve meyve sektörünün Oda Meclisi-miz ve Meslek Komitelerimizdeki temsilcileri, 1 Ocak 2012 tarihinde yürürlüğe giren 5957 Sayılı Hal Yasası’nın, en kısa zamanda altyapıya kavuşturularak bilgi eksikliğinin giderilmesi gerektiğini söylediler.

Odamız 2. Grup Sebze, Meyve ve Çiçek Üreticileri Tacirleri Meslek Komitesi, sektörde yaşanan sorunlar ve çözüm önerilerini Meclis Üyelerimiz Sedat Şenyürek ve Adnan Karaağaç, Komite Üyemiz Turgay Özfidaner ve üyemiz Serkan Sicimoğlu aracılığıyla gündeme taşıdı.

Şenyürek, Karaağaç, Özfidaner ve Sicimoğlu, 1 Ocak 2012 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 5957 Sayılı Yeni Hal Yasası’nı sektörün önündeki sorunların aşılması yönünde atılan en önemli adım olarak nitelediklerini söylediler. Yasa-nın, altyapıya kavuşturulması ve daha rantabl uygulanabilmesi yönündeki açılımların da

sağlanmasıyla kayıtdışılığın tamamen ortadan kaldırılacağına inandıklarını ifade eden sektör temsilcileri “Yeni yasa ile hal kayıt sistemi kuru-luyor. Böylece ülkemizin herhangi bir yerinde alım ve satıma konu sebze ve meyvelerin miktar ve fiyatlarına ulaşılabilme noktasına gelmiştir. Toptancı haline bildirimde (Hal Kayıt Sistemine) bulunmak kaydıyla genel olarak hal dışında da toptan alım satım yapılabilecektir” görüşlerini dile getirdiler.

Yasa ile meslek mensuplarının kayıt altına alınacağını da ifade eden sektör temsilcileri şunları söylediler:

“Hal Yasası gereğince üreticiler mallarını satacakları tacirlerin irtibat bilgilerine erişerek, onlar hakkında bilgi sahibi olabilme şansını yakalamıştır. Ayrıca üreticilere, ürünlerini daha çok kar edebileceği pazarlara yönlendirerek, geleceğe yönelik planlama yapabilme ve tacirler karşısında daha güçlü bir pozisyonda buluna-bilme olanağı sağlanmıştır. Yasa, hal içi ve dışı işlem maliyetleri azalttığı gibi, tüketiciye daha ucuza mal temin edebilme olanağı sunmuştur.

Hal Yasası’nın sağlıklı sürdürülebilmesiyle sebze ve meyve fiyatlarının enflasyon üzerindeki olumsuz etkisi ortadan kaldırılacak, kayıtdışılık azalacak ve buna bağlı olarak belediye gelir-leri artacaktır. Yine bu yasayla semt pazarları modern bir yapıya kavuşturularak, tüketicilere daha düzenli ve hijyenik bir ortamda alışveriş imkanı sunulacaktır. Bu düzenlemeler içinde, pazar yerlerinin kuruluş ve işleyişi, pazarcıların uymak zorunda olduğu kurallar, bu kurallara uymayanlara uygulanacak cezalar, belediyelerin sorumlulukları yer almaktadır. Kanunla, pazar-cıların yüksek sesle satış yapmaları yasaklana-rak, satışlar daha modern bir ortamda yapılması sağlanmıştır.”

Mevcut yasanın halden piyasaya sürülen ürünlerin tümünün hangi tarlada ekildiğinden, hangi ilacın kullanıldığına kadar tüm ayrıntı-ların da bilineceğine dikkat çeken Şenyürek, Karaağaç, Özfidaner ve Sicimoğlu, “Oysa tarladan direkt semt pazarlarına ya da başka yerlerde tüketilmek üzere kaçak yollardan piya-saya sürülen ürünler için bu durum söz konusu değildi. Vatandaş, hormon ilaçlarının kullanılıp, kullanmadığını bilmeden bu ürünleri tüketi-yordu. Hal esnafı, her ürün için yüzde 1 rüsum, yüzde 2 de stopaj ödüyor. Ayrıca bir de KDV ödüyordu. Bir yanda sağlığa uygunluğu tartışı-lan ve hiç bir vergi ödenmeden piyasaya sürülen ürünler, diğer yanda da tüm gereklerini yerine getirerek kurallara uygun davranan bizler. İşini yasalara uygun yapan bizlerin yanı sıra daha sağlıklı ürün tüketmek isteyen vatandaşların haklarının korunması hedefleniyor. Bunun için sadece yasanın uygulanmasının yeterli olmadığı düşüncesindeyiz” dediler.

Yasanın, sektördeki sorunları ortadan kaldırabilmesi için, özellikle meyve, sebze ve

tarımla uğraşan kesim tarafından iyi bilinmesi gerektiğini ifade eden Odamız 2. Grup Sebze, Meyve ve Çiçek Üreticileri Tacirleri Meslek Komitesi temsilcileri, “Esnafın yeterince bilgi sahibi olmadığı bir yasanın tam olarak işleme-sini beklemek hayal olur. O nedenle, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın konu ile ilgili uzmanları tarafından geniş katılımlı toplantılar düzenlene-rek herkes bilgi sahibi edilmeli. Şu anda, Adana Vedat Dalokay Hal Kompleksi’ndeki 220 dola-yındaki işyeri sahibi, atacağı her adımla ilgili birbirinden bilgi almak durumunda. Hiç kimse neler yapması gerektiğini tam olarak bilmiyor. Yasa’nın amaçlarına ulaşabilmesi için en kısa zamanda altyapısı oluşturulmalı, işyeri sahipleri-nin neler yapacaklarını bilir hale getirilmelidir”

diye konuştular.

Elektrik kesintileri“Vedat Dalokay Hal Kompleksi’nde 220 dola-

yında esnaf bulunuyor. Bazı işyerlerinde, talep fazlası ürünlerin bekletilmesi için soğutucular kullanılıyor. Dolayısıyla elektrik kesintilerin-de ürünlerimiz bozulma riskiyle karşı karşıya kalıyor. Hali besleyen enerji hatları ve trafo kapasitesinin ihtiyaca yeter hale getirilmesi ya da kesintiler anında devreye girecek güçlü bir jeneratör gerekmektedir” görüşlerini dile getiren Meslek Komitesi üyelerimiz, Vedat Dalokay Hal Kompleksi ve çevresindeki sanayi sitelerine hizmet veren PTT Şubesi’nin, mevcut potansiye-linin gereksinimlerini tam olarak karşılamadığını belirterek, PTT şubesinin personel ve altyapı sorunlarının kısa sürede giderilmesini istediler.

Hal Yasası’nın çıkması, sektörde, “Milat” olarak değerlendirildi. Ancak, Hal Yasası konusundaki bilinmeyenlerin fazla olması, sektörde faaliyet gösteren firmaları kara kara düşündürüyor...

Page 29: Adana Ticaret Odası Dergisi

2726

Meslek Komiteleri

Hal Yasası’nın altyapısı oluşturulmalı

Odamız 2. Grup Sebze, Meyve ve Çiçek Üreticileri Tacirleri Meslek Komitesi üyeleri, sektörlerindeki sıkıntılar ve

çözüm önerilerine ilişkin görüşlerini dile getir-diler. Sebze ve meyve sektörünün Oda Meclisi-miz ve Meslek Komitelerimizdeki temsilcileri, 1 Ocak 2012 tarihinde yürürlüğe giren 5957 Sayılı Hal Yasası’nın, en kısa zamanda altyapıya kavuşturularak bilgi eksikliğinin giderilmesi gerektiğini söylediler.

Odamız 2. Grup Sebze, Meyve ve Çiçek Üreticileri Tacirleri Meslek Komitesi, sektörde yaşanan sorunlar ve çözüm önerilerini Meclis Üyelerimiz Sedat Şenyürek ve Adnan Karaağaç, Komite Üyemiz Turgay Özfidaner ve üyemiz Serkan Sicimoğlu aracılığıyla gündeme taşıdı.

Şenyürek, Karaağaç, Özfidaner ve Sicimoğlu, 1 Ocak 2012 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 5957 Sayılı Yeni Hal Yasası’nı sektörün önündeki sorunların aşılması yönünde atılan en önemli adım olarak nitelediklerini söylediler. Yasa-nın, altyapıya kavuşturulması ve daha rantabl uygulanabilmesi yönündeki açılımların da

sağlanmasıyla kayıtdışılığın tamamen ortadan kaldırılacağına inandıklarını ifade eden sektör temsilcileri “Yeni yasa ile hal kayıt sistemi kuru-luyor. Böylece ülkemizin herhangi bir yerinde alım ve satıma konu sebze ve meyvelerin miktar ve fiyatlarına ulaşılabilme noktasına gelmiştir. Toptancı haline bildirimde (Hal Kayıt Sistemine) bulunmak kaydıyla genel olarak hal dışında da toptan alım satım yapılabilecektir” görüşlerini dile getirdiler.

Yasa ile meslek mensuplarının kayıt altına alınacağını da ifade eden sektör temsilcileri şunları söylediler:

“Hal Yasası gereğince üreticiler mallarını satacakları tacirlerin irtibat bilgilerine erişerek, onlar hakkında bilgi sahibi olabilme şansını yakalamıştır. Ayrıca üreticilere, ürünlerini daha çok kar edebileceği pazarlara yönlendirerek, geleceğe yönelik planlama yapabilme ve tacirler karşısında daha güçlü bir pozisyonda buluna-bilme olanağı sağlanmıştır. Yasa, hal içi ve dışı işlem maliyetleri azalttığı gibi, tüketiciye daha ucuza mal temin edebilme olanağı sunmuştur.

Hal Yasası’nın sağlıklı sürdürülebilmesiyle sebze ve meyve fiyatlarının enflasyon üzerindeki olumsuz etkisi ortadan kaldırılacak, kayıtdışılık azalacak ve buna bağlı olarak belediye gelir-leri artacaktır. Yine bu yasayla semt pazarları modern bir yapıya kavuşturularak, tüketicilere daha düzenli ve hijyenik bir ortamda alışveriş imkanı sunulacaktır. Bu düzenlemeler içinde, pazar yerlerinin kuruluş ve işleyişi, pazarcıların uymak zorunda olduğu kurallar, bu kurallara uymayanlara uygulanacak cezalar, belediyelerin sorumlulukları yer almaktadır. Kanunla, pazar-cıların yüksek sesle satış yapmaları yasaklana-rak, satışlar daha modern bir ortamda yapılması sağlanmıştır.”

Mevcut yasanın halden piyasaya sürülen ürünlerin tümünün hangi tarlada ekildiğinden, hangi ilacın kullanıldığına kadar tüm ayrıntı-ların da bilineceğine dikkat çeken Şenyürek, Karaağaç, Özfidaner ve Sicimoğlu, “Oysa tarladan direkt semt pazarlarına ya da başka yerlerde tüketilmek üzere kaçak yollardan piya-saya sürülen ürünler için bu durum söz konusu değildi. Vatandaş, hormon ilaçlarının kullanılıp, kullanmadığını bilmeden bu ürünleri tüketi-yordu. Hal esnafı, her ürün için yüzde 1 rüsum, yüzde 2 de stopaj ödüyor. Ayrıca bir de KDV ödüyordu. Bir yanda sağlığa uygunluğu tartışı-lan ve hiç bir vergi ödenmeden piyasaya sürülen ürünler, diğer yanda da tüm gereklerini yerine getirerek kurallara uygun davranan bizler. İşini yasalara uygun yapan bizlerin yanı sıra daha sağlıklı ürün tüketmek isteyen vatandaşların haklarının korunması hedefleniyor. Bunun için sadece yasanın uygulanmasının yeterli olmadığı düşüncesindeyiz” dediler.

Yasanın, sektördeki sorunları ortadan kaldırabilmesi için, özellikle meyve, sebze ve

tarımla uğraşan kesim tarafından iyi bilinmesi gerektiğini ifade eden Odamız 2. Grup Sebze, Meyve ve Çiçek Üreticileri Tacirleri Meslek Komitesi temsilcileri, “Esnafın yeterince bilgi sahibi olmadığı bir yasanın tam olarak işleme-sini beklemek hayal olur. O nedenle, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın konu ile ilgili uzmanları tarafından geniş katılımlı toplantılar düzenlene-rek herkes bilgi sahibi edilmeli. Şu anda, Adana Vedat Dalokay Hal Kompleksi’ndeki 220 dola-yındaki işyeri sahibi, atacağı her adımla ilgili birbirinden bilgi almak durumunda. Hiç kimse neler yapması gerektiğini tam olarak bilmiyor. Yasa’nın amaçlarına ulaşabilmesi için en kısa zamanda altyapısı oluşturulmalı, işyeri sahipleri-nin neler yapacaklarını bilir hale getirilmelidir”

diye konuştular.

Elektrik kesintileri“Vedat Dalokay Hal Kompleksi’nde 220 dola-

yında esnaf bulunuyor. Bazı işyerlerinde, talep fazlası ürünlerin bekletilmesi için soğutucular kullanılıyor. Dolayısıyla elektrik kesintilerin-de ürünlerimiz bozulma riskiyle karşı karşıya kalıyor. Hali besleyen enerji hatları ve trafo kapasitesinin ihtiyaca yeter hale getirilmesi ya da kesintiler anında devreye girecek güçlü bir jeneratör gerekmektedir” görüşlerini dile getiren Meslek Komitesi üyelerimiz, Vedat Dalokay Hal Kompleksi ve çevresindeki sanayi sitelerine hizmet veren PTT Şubesi’nin, mevcut potansiye-linin gereksinimlerini tam olarak karşılamadığını belirterek, PTT şubesinin personel ve altyapı sorunlarının kısa sürede giderilmesini istediler.

Hal Yasası’nın çıkması, sektörde, “Milat” olarak değerlendirildi. Ancak, Hal Yasası konusundaki bilinmeyenlerin fazla olması, sektörde faaliyet gösteren firmaları kara kara düşündürüyor...

Page 30: Adana Ticaret Odası Dergisi

2928

Meslek Komiteleri Meslek Komiteleri

Çiçek üretimi teşvik edilmeli

Odamız 2. Grup Sebze, Meyve ve Çiçek Üreticileri Tacirleri Meslek Komitesi Başkanı Recai Onatça ile sektörlerinde-

ki sıkıntıları ve çözüm önerileri üzerine konuştuk. Başkan Recai Onatça, en önemli sıkıntılarının mevsimle ilgili olduğuna dikkat çekerek, “Konu-muz yaş sebze, meyve ve çiçek olduğundan mev-sim bizler için çok önem arz ediyor. Kış aylarında üretimin düşmesi arz talep dengesinde sıkıntılara neden oluyor” diye konuştu.

Türkiye’deki en kaliteli gülün Adana’da yetiştiğini belirten Başkan Recai Onatça, üreticilerin güle yönelmeleri için teşvik edilmesi ve alternatif çiçek-lerin bulunmasının gerekliliğinin de altını çizdi.

Sebze, Meyve ve Çiçek Üreticileri Tacirleri Mes-lek Komitesi olarak karşılaştığınız sıkıntılar neler?

En büyük sıkıntımız mevsimle ilgili. Yaş sebze, meyve ve çiçek soğuğa dayanıklı değiller. Bu yüzden kış aylarında talebi karşılamakla ilgili ciddi sıkıntılar yaşıyoruz. Özellikle çiçekçilik yönünden özel günlerin çoğunun kışa denk gelmesi bizler için ayrı bir şanssızlık. Yaz aylarında üretimle ilgili hiçbir sıkıntı olmazken talep de düşer dolayısıyla mallar ucuz olur.

Bununla ilgili çözüm yolları üretiliyor mu? Çözüm yolu; yazın serin yerde, kışın

Akdeniz’de üretmek. Bunu yapmak için de se-rayı taşımak lazım ve böyle yapınca maliyetleri ikiye katlıyorsunuz. Antalya, Türkiye’de çiçeği, sebzeyi en çok ihraç eden il. Adana’nın da iklim olarak oradan pek farkı yok. Fakat bu bölgenin insanı daha çok pamuğa, mısıra, soyaya yatkın çünkü çiftçilerimiz teknolojiden uzak.

Olayın halcilik yönüne bakacak olursak ne gibi sıkıntılar çıkıyor karşınıza?

Seracılar, daha çok sebze seracılığına yöneldi. Domates, salatalık daha karlı geliyor. Önceden üretici komisyoncuya giderdi, o da malını pazarlardı. Şimdi ise marketler bile gi-dip narenciyeyi bahçeciden alabiliyor. Böylece vergi de ödemiyor. Önceden yerel yönetim

bu işten pay alırdı. Fide yapan firmalar da köylüyü ve küçük çaplı işletmeleri hep yönlen-dirdiler. Onların da iştahları kabardı. Örneğin salatalık çok çabuk üretilen bir sebze.

Meyve ve Çiçek Üreticileri Tacirleri Meslek Komitesi Başkanımız Onatça, Türkiye’nin en kaliteli gülünü yetiştiren Adana’nın, uluslararası pazara açılabilmesi için teşvik edilmesi gerektiğini söyledi

Halci arkadaşlarımız bu yasadan dola-yı çok muzdaripler. Kendilerinin saf dışı bırakıldığını düşünüyorlar. Çareyi, üreti-ciyi finanse ederek buluyorlar. Üreticiye yön göstermek adına bir tarz danışmanlık yapıyorlar.

Komite olarak bu sorunlara nasıl yakla-şıyorsunuz?

Öncelikle yeni hal yasasının oturmasını bekliyoruz. Artılarını, eksilerini görüp ona göre strateji belirleyeceğiz.

Bunun dışında bizim tavsiyemiz; Türkiye’de çok iyi bir potansiyel yaka-lanmışken herkesin gül üretmesi. Fazla zahmeti yok, teknolojik yollarla ürünleri ekiyorsunuz. Bir mühendis takip ediyor, ısıtma sistemi de kurduktan sonra aynı üründen yılda dört kez hasat alıyorsunuz. 5 yaşına kadar aynı kökü çalıştırıp, ürün elde edebiliyorsunuz.

Şu anda baktığınızda pazarı az ama ürün

sektörde her evin ekmeği gibi. Onun için böyle bir pazar var. Gül üreticileri sadece özel günlerde bu işten para kazanacaklarını düşündükleri için gülü öteleyip sebzeye dönüyorlar.

Üreticileri teşvik etmek amacıyla bir çalışma yapılabilir mi?

İnterflora Çiçekçiler Derneği olarak Ti-caret Odası’nda üreticileri toplayıp bununla ilgili “dünya pazarında neler dönüyor, hangi ülke bize ne satıyor, biz hangi ülkeye hangi çiçeği satıyoruz?” gibi bir seminer vereceğiz ama öncelikle Hal Yasası’nın tam olarak sağlıklı bir şekilde yerine oturmasını bekliyoruz.

Recai Onatça

Page 31: Adana Ticaret Odası Dergisi

2928

Meslek Komiteleri Meslek Komiteleri

Çiçek üretimi teşvik edilmeli

Odamız 2. Grup Sebze, Meyve ve Çiçek Üreticileri Tacirleri Meslek Komitesi Başkanı Recai Onatça ile sektörlerinde-

ki sıkıntıları ve çözüm önerileri üzerine konuştuk. Başkan Recai Onatça, en önemli sıkıntılarının mevsimle ilgili olduğuna dikkat çekerek, “Konu-muz yaş sebze, meyve ve çiçek olduğundan mev-sim bizler için çok önem arz ediyor. Kış aylarında üretimin düşmesi arz talep dengesinde sıkıntılara neden oluyor” diye konuştu.

Türkiye’deki en kaliteli gülün Adana’da yetiştiğini belirten Başkan Recai Onatça, üreticilerin güle yönelmeleri için teşvik edilmesi ve alternatif çiçek-lerin bulunmasının gerekliliğinin de altını çizdi.

Sebze, Meyve ve Çiçek Üreticileri Tacirleri Mes-lek Komitesi olarak karşılaştığınız sıkıntılar neler?

En büyük sıkıntımız mevsimle ilgili. Yaş sebze, meyve ve çiçek soğuğa dayanıklı değiller. Bu yüzden kış aylarında talebi karşılamakla ilgili ciddi sıkıntılar yaşıyoruz. Özellikle çiçekçilik yönünden özel günlerin çoğunun kışa denk gelmesi bizler için ayrı bir şanssızlık. Yaz aylarında üretimle ilgili hiçbir sıkıntı olmazken talep de düşer dolayısıyla mallar ucuz olur.

Bununla ilgili çözüm yolları üretiliyor mu? Çözüm yolu; yazın serin yerde, kışın

Akdeniz’de üretmek. Bunu yapmak için de se-rayı taşımak lazım ve böyle yapınca maliyetleri ikiye katlıyorsunuz. Antalya, Türkiye’de çiçeği, sebzeyi en çok ihraç eden il. Adana’nın da iklim olarak oradan pek farkı yok. Fakat bu bölgenin insanı daha çok pamuğa, mısıra, soyaya yatkın çünkü çiftçilerimiz teknolojiden uzak.

Olayın halcilik yönüne bakacak olursak ne gibi sıkıntılar çıkıyor karşınıza?

Seracılar, daha çok sebze seracılığına yöneldi. Domates, salatalık daha karlı geliyor. Önceden üretici komisyoncuya giderdi, o da malını pazarlardı. Şimdi ise marketler bile gi-dip narenciyeyi bahçeciden alabiliyor. Böylece vergi de ödemiyor. Önceden yerel yönetim

bu işten pay alırdı. Fide yapan firmalar da köylüyü ve küçük çaplı işletmeleri hep yönlen-dirdiler. Onların da iştahları kabardı. Örneğin salatalık çok çabuk üretilen bir sebze.

Meyve ve Çiçek Üreticileri Tacirleri Meslek Komitesi Başkanımız Onatça, Türkiye’nin en kaliteli gülünü yetiştiren Adana’nın, uluslararası pazara açılabilmesi için teşvik edilmesi gerektiğini söyledi

Halci arkadaşlarımız bu yasadan dola-yı çok muzdaripler. Kendilerinin saf dışı bırakıldığını düşünüyorlar. Çareyi, üreti-ciyi finanse ederek buluyorlar. Üreticiye yön göstermek adına bir tarz danışmanlık yapıyorlar.

Komite olarak bu sorunlara nasıl yakla-şıyorsunuz?

Öncelikle yeni hal yasasının oturmasını bekliyoruz. Artılarını, eksilerini görüp ona göre strateji belirleyeceğiz.

Bunun dışında bizim tavsiyemiz; Türkiye’de çok iyi bir potansiyel yaka-lanmışken herkesin gül üretmesi. Fazla zahmeti yok, teknolojik yollarla ürünleri ekiyorsunuz. Bir mühendis takip ediyor, ısıtma sistemi de kurduktan sonra aynı üründen yılda dört kez hasat alıyorsunuz. 5 yaşına kadar aynı kökü çalıştırıp, ürün elde edebiliyorsunuz.

Şu anda baktığınızda pazarı az ama ürün

sektörde her evin ekmeği gibi. Onun için böyle bir pazar var. Gül üreticileri sadece özel günlerde bu işten para kazanacaklarını düşündükleri için gülü öteleyip sebzeye dönüyorlar.

Üreticileri teşvik etmek amacıyla bir çalışma yapılabilir mi?

İnterflora Çiçekçiler Derneği olarak Ti-caret Odası’nda üreticileri toplayıp bununla ilgili “dünya pazarında neler dönüyor, hangi ülke bize ne satıyor, biz hangi ülkeye hangi çiçeği satıyoruz?” gibi bir seminer vereceğiz ama öncelikle Hal Yasası’nın tam olarak sağlıklı bir şekilde yerine oturmasını bekliyoruz.

Recai Onatça

Page 32: Adana Ticaret Odası Dergisi
Page 33: Adana Ticaret Odası Dergisi
Page 34: Adana Ticaret Odası Dergisi

Faaliyetlerimiz Faaliyetlerimiz

Odamız, 1998 yılında Avrupa Birliği alanında çalışmalara başlamış ve bu alanda çalışmalar yapan ülkemizin

ilk kuruluşlarından biridir. 2000 yılından beri bünyemizde faaliyet gösteren AB Bilgi Merkezi, Avrupa İşletmeler Ağı Adana Ofisi, ABİGEM gibi oluşumlarla bölgeye ve üyeleri-mize AB konusunda bilgi ve destek hizmetleri sunuyoruz. Odamız bugün Adana’da, AB ko-nusunda en yetkin ve tecrübeli kurum olarak her zaman ilk referans noktasıdır. Son 11 yılda Odamızca yürütülen 10 projeye 9.203.622 TL hibe desteği sağlanarak, bölgenin yarar-lanmasına sunulmuştur. Bu kapsamda proje ortaklarımız ve Odamızca dış ticaret, çevre, eğitim, istihdam gibi birçok önemli konuda bölgemizde binlerce insanımıza hizmet ve destek sağlanmıştır.

Adana Ticaret Odası olarak, Avrupa Birliği’ne uyum sürecinin en iyi şekilde değerlendirilmesi için başından beri yoğun çaba içerisine girdik. Odamız, 2000 yılından bu yana, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu ve Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) faaliyetlerinin yanı sıra, bünyemizde faaliyet

33

Avrupa Birliği büromuz projeleriyle Adana ve Çukurova’ya

katkı sunuyor

gösteren Avrupa Birliği Bilgi Merkezi, Avrupa İşletmeler Ağı ve ABİGEM ile birçok proje ve programa katılım sağlamış, Avrupa Komisyo-nu başta olmak üzere, Birleşmiş Milletler, Av-rupa Odalar Birliği (Eurochambres), Merkezi Finans ve İhale Birimi gibi birçok kaynaktan yaptığı projelerle ilimize ve ülkemize fon sağlamıştır.

Böylelikle Odamız hem kendisini geliştirme hem de bölgemize dış kaynaklar sağlayarak hizmet sunabilme olanağı yakalamıştır. Bu dönemde gerçekleştirdiğimiz bazı projelere kısaca değinmek gerekirse;

- Türk Oda Geliştirme Projesi ile bölgemize ve komşu illere dış ticaret alanında Dış Ticaret Kulüpleri ve Doğu Akdeniz Dış Ticaret Merke-zimizle hizmet verdik.

- 2009 yılında Türk Oda Geliştirme Programı’nın ikinci aşamasında Greentouch-Yeşil Dokunuş adlı Sanayi İşletmelerinde Çevre Bilincinin Geliştirilmesi ve AB Çevre Standart-larına Uyum konulu Çevre Projemizi başarıyla tamamladık.

- Yine Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu

katkılarıyla Avrupa Birliği Bilgi Merkezimizi kurduk ve bölgeye hizmet vermesini sağladık.

- Aktif İşgücü Programı kapsamında dış ticaret ve kambiyo alanında yüzlerce gencimize dış ticaret becerisi kazandırdık.

- “Leonardo Da Vinci” mesleki eğitim prog-ramı 60’dan fazla projeye ortak olarak katılarak bölgemizde mesleki eğitimin geliştirilmesini sağladık.

- Ayrıca, Birleşmiş Milletler Kalkınma Prog-ramı Binyıl Kalkınma Hedefleri kapsamında aldığımız iki projemizi de başarıyla tamamladık.

Odamızın bu süreçte, gerek fon miktarı, gerek-se süresi bakımından hayata geçirdiği en önemli çalışma, Avrupa Komisyonu tarafından açılan “Rekabetçilik ve Yenilikçilik (CIP) Programı kap-samındaki Akdeniz İş Destek Ağı (BSN-MED) projesi olmuştur.

Ayrıca bu süreçte, Avrupa Birliği Bilgi Merkezi-mizin 9 Mayıs Avrupa Günü, gençlik konferansı, öykü yarışması ve bilgi yarışması gibi çeşitli sos-yal projeleri içeren çalışmaları toplumda Avrupa Birliği bilincinin yerleşmesi ve gelişmesi açısın-dan olumlu sonuçlar vermeye devam etmektedir.

ADANA AB BİLGİ MERKEZİAvrupa Birliği Türkiye Delegasyonu tarafından,

1995 yılında, ticaret ve/veya sanayi odaları gibi ev sa-hibi kuruluşlar ile ortaklık halinde Türkiye’nin değişik bölgelerindeki bilgi ihtiyacını karşılamak amacıyla AB Bilgi Ağı oluşturulmuştur.

AB Bilgi Merkezleri 20 ilde (Adana, Ankara, Antalya, Bursa, Denizli, Diyarbakır, Edirne, Erzu-rum, Eskişehir, Gaziantep, İzmir, Kayseri, Kocaeli, Konya, Mersin, Samsun, Sivas, Şanlıurfa, Trabzon, Van) faaliyet göstermektedir. Odamız bünyesinde 8 Aralık 2000 tarihinden beri faaliyet göstermekte olan Adana AB Bilgi Merkezi, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu’nun AB Genişleme için İletişim Strateji-sinin hedefleri çerçevesinde bir dizi faaliyet gerçekleş-tirmektedir. AB ile ilgili soruları yanıtlamak, halkın çeşitli AB veri tabanlarına erişimini sağlamak, AB bilgi kaynakları arasındaki ağın genişletilmesine katkı yapmak, hedef gruplar ile yakın ilişkiler kurmak ve sürdürmek, daha çok uzmanlaşmış başka kaynaklar-dan nasıl ve nerede ilave bilgi edinileceği konusunda tavsiyelerde bulunarak genel halk için bir başvuru noktası olarak hizmet etmek, uzman konuşmacıların katılımıyla, AB-Türkiye ilişkileri ve AB politikaları üzerine seminerler düzenlemek, AB yayınlarını halkın ilgili kesimlerine dağıtmak ve kültürel etkinlikler düzenlemek Adana AB Bilgi Merkezi’nin faaliyetleri arasında yer almaktadır.

HİZMETLERA - Bilgi Taleplerinin Karşılanması: Avrupa Birliği

ve Türkiye ile ilişkiler çerçevesinde ekonomik, sosyal ve kültürel alanlardaki her türlü bilgi talebini karşıla-mak ve bir başvuru noktası olarak hizmet vermek,

B - Veri Tabanlarına Erişim: Halkın çeşitli AB veri tabanlarına erişimini kolaylaştırmak ve bu veri taban-larında yer almak,

C - Bilgilendirme: Uzman konuşmacıların katılı-mıyla, AB-Türkiye ilişkileri ve AB politikaları üzerine seminerler, çalıştaylar, konferanslar düzenlemek,

D - Yayın ve Dokümantasyon: Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu ve çeşitli kurumlar tarafından hazırlanan yayınların dağıtımını yapmak,

E - Kültürel ve Sanatsal faaliyetler: Kültürel değerler arası değişimi ve tanıtımı hedefleyen çeşitli kültür ve sanat faaliyetleri düzenlemek,

F - Projeler: AB’nin finansal katkısı ile açılan çeşitli Programlar hakkında Sivil Toplum Kuruluşları, mesleki teşekküller ve ilgili tarafları bilgilendirmek ve yönlendirmek

Bu hizmetler kapsamında; 10 yılı aşkın bir süredir Adana AB Bilgi Merkezi’ne yaklaşık 20.000 adet soru yöneltilmiştir.

SORULARIN TEMEL KONULARI1- AB’deki genel ekonomi ve sektörler, üye ülkelerin

ekonomik durumları, AB-Türkiye ekonomik ilişkileri2- AB’nin Finansal kaynakları; programlar, hibeler

ve krediler3- Öğretim, mesleki eğitim, Türkiye’nin yararlana-

bileceği Fon Programları4- AB Politikaları (Çevre, AR-GE, eğitim, sos-

yal politika, istihdam, tüketici hakları, bölgesel gelişim vb. )

5- AB’nin tarihi ve kurumsal yapısı6- Standartlar, teknik engeller ve yasalar7- AB-Türkiye ilişkilerinin gelişimi8- Merkez’in faaliyetleri, çalışma alanları ve yayın-

ları9- Müzakere Süreci ve Müzakere Başlıkları10- AB’deki üreticiler, ithalatçılar ve ihracatçılar ve

firmalarla olası işbirliği alanları

HEDEF KİTLEAdana AB Bilgi Merkezi ağırlıklı olarak aşağıda

verilen hedef kitlelere yönelik olarak faaliyetler düzen-lemektedir.

• İşadamları-sanayiciler• Öğrenciler-öğretmenler, öğretim üyeleri• Sivil Toplum Kuruluşları• Kamu kurumları• Serbest meslek mensupları• Medya

KÜLTÜREL FAALİYETLERAdana AB Bilgi Merkezi tarafından yürütülen faali-

yetler arasında; Avrupa Birliği ve Türkiye kamuoyları arasında kültürel ve sosyal ilişkilerin geliştirilmesine yönelik çeşitli etkinlikler ve organizasyonlar bulun-maktadır. Bu etkinlikler şu şekilde sıralanabilir:

• Konserler• Karikatür Sergileri• Ülke Günleri• Festivaller• Resim ve Kompozisyon Yarışmaları

1. Kültürel etkinlikler: Adana AB Bilgi Merkezi tarafından Avrupa ve Türkiye kültürleri arasında köprü kurmak amacıyla AB Üye ülke büyükelçilikleri ile işbirliğinde çeşitli ülke günleri, sanatsal faaliyetler, sergiler ve konserler düzenlenmektedir. Örneğin;

Basında Türkiye- AB ilişkilerinin Son 50 Yılı Sergisi: Türkiye’nin, son 50 yıllık Avrupa Birliği (AB) serüveni, sergiye dönüştürüldü ve Adana M1 Tepe alışveriş Merkezi’nde 7-11 Şubat 2010 tarihleri arasında Adana halkı tarafından ziyaret edildi. Türkiye – AB ilişkileri-nin 50 ulusal gazete manşetinde özetlendiği sergide, ulusal basında Türkiye-AB ilişkilerini irdeleyen gazete başlıklarına yer verildi. Sergiyle birlikte Türkiye-AB ilişkilerinin geçmişi ve geleceği konusunda, mevcut kemikleşmiş algıların tarihsel belgeler ışığında yeni-den gözden geçirilmesi amaçlandı.

2. Sivil Toplum: Odamız AB Bilgi Merkezi, Sivil Toplum Kuruluşları arasında işbirliğinin geliştirilmesi amacıyla Adana ve çevre bölgelerden seçilen sivil toplum örgütleri temsilcileriyle, Avrupa’daki benzeri kuruluşları ziyaret ederek işbirliğinin artırılmasına katkıda bulunmuştur. 2005–2006 yıllarından 80’i aşkın Sivil Toplum Örgütü’nün Avrupa’daki benzeri kurum ve kuruluşlar ile görüşmesi sağlanmış ve bu çerçevede ziyaret programları düzenlenmiştir. Bu görüşmelerde kurulan işbirlikleri halen devam ettirilmektedir.

Öğrencilere Yönelik Etkinlikler: Kültürel etkinlikler çerçevesinde Adana AB Bilgi Merkezi okul ziyaretleri gerçekleştirmekte ve Avrupa Birliği, AB - Türkiye ilişkileri konularında öğrencilere brifingler veril-mektedir. 2000 – 2011 yıllarında 60’ı aşkın ilk ve orta

öğretim okullarında brifingler düzenlenmiş ve 5000’i aşkın öğrenci AB ve AB Türkiye ilişkileri konuların-da bilgilendirilmiştir. Yine bu kapsamda Çukurova Üniversitesi bünyesinde bulunan Avrupa Doküman-tasyon Merkezi ile de koordineli bir şekilde çalışmalar yürütmektedir.

AB ÖYKÜ YARIŞMASIAdana AB Bilgi Merkezi, AB Bilgi Merkezleri ağı

ile beraber, Koordinasyon Birimi önderliğinde AB Bilgi Merkezleri’nin bulunduğu illerde Avrupa Birliği konusunda Öykü Yarışması düzenlenmektedir. İki bölümde organize edilen Öykü Yarışması’nın ilk bö-lümü İllerde yerel bazda, ikinci bölümünü ise illerdeki yarışmalarda dereceye giren eserlerin Ulusal bazda değerlendirilmesi şeklinde yapılmaktadır.

Yarışma, Avrupa Birliği’ni kuran barış, birlik, eşitlik, özgürlük, güvenlik, dayanışma değerlerini vurgula-mak, bu değerleri yetişmekte olan kuşaklara iletmek, özümsetmek ve bu alanda düşünce dünyalarını zenginleştirmek amacı ile 9. ve 10. Sınıf öğrencilerine yönelik olarak gerçekleşmektedir

AB BİLGİ YARIŞMASIAB Bilgi Merkezleri Ağı’nın bir diğer etkinliği olan

AB Bilgi Yarışması ise, 2011 yılına kadar AB Bilgi Merkezimiz ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü ortaklı-ğıyla gerçekleştirilmiş ve ortaöğretim öğrencilerinin Avrupa, Avrupa Birliği ve Türkiye’nin katılım süreci konusunda bilgi edinmeleri, araştırma ve okumaya yönelmelerini amaçlamıştır. Yine bu faaliyette de Türkiye Avrupa Birliği’ne üyelik yolunda adım adım ilerlerken en önemli konulardan birinin de doğru bil-gilenme olduğu düşünülerek, bu yarışmanın gençlerin AB ve Türkiye’nin üyelik sürecini doğru bir şekilde anlayıp yorumlaması, somut bilgilere dayanan fikirler geliştirmelerine olanak sağlaması amaçlanmış olup, 2012 yılından itibaren söz konusu etkinlik İl Milli Eğitim Müdürlüklerince organize edilecektir.

AB GENÇLİK KONFERANSLARIAvrupa Birliği Türkiye Delegasyonu ve British

Council işbirliğinde AB Bilgi Merkezleri’nin bulun-duğu 20 ilde düzenlenen konferanslar dizisi, ülkemize Erasmus programıyla gelen yabancı öğrenciler ile Türk öğrencilerin her yıl için özel olarak seçilen konularda, alanında uzman kişilerin katılımlarıyla, beyin fırtınası yaparak fikirlerini özgürce paylaştığı bir platform olmuştur. Odamız AB Bilgi Merkezi de söz konusu etkinliğe Adana’dan gösterilen yoğun ilgi nedeniyle her sene yüksek düzeyde katılım göstermiş ve öğrencilerden alınan geri dönüşlerde çok başarılı bir etkinlik olduğu belirtilmiştir.

AVRUPA ÇOCUK FİLMLERİ FESTİVALİOdamız AB Bilgi Merkezi tarafından yürütülen

faaliyetler kapsamında AB ve Türkiye kamuoyları arasında kültürel ve sosyal ilişkilerin geliştirilmesine amacıyla yapılan bir diğer organizasyon AB çocuk filmleri festivalidir. 27-28-29 Eylül 2010 tarihlerinde Adana Cinebonus Sinemaları’nda gerçekleştirilen etkinliğe, ekonomik ve sosyal açıdan dezavantajlı ola-rak tabir edilen il ve orta öğretim öğrencileri katılmış, Avrupa çizgi filmlerini izleyerek son derece keyifli vakit geçirmişlerdir.

1) Projeler 2) Eğitimler, Konferanslar ve Seminerler3) Fuar Katılımları4) Yurtdışı İş Gezisi Organizasyonları5) İkili İşbirliği İmkanları6) Adana Uluslararası Ekonomik İşbirliği Forumu7) Diplomatik Ziyaret Organizasyonları 8) Çalıştaylar

Etkinliklerimiz

Projelerimiz1) Avrupa Birliği Bilgi Merkezi2) Adana Dış Ticaret Kulübü3) Doğu Akdeniz Dış Ticaret Merkezi4) Avrupa Bilgi Merkezi (EIC TR709)5) Bütünleştirilmiş Dış Ticaret ve Kambiyo Kursu6) Genç Girişimciler Kurulu ve Destek Projesi7) Yenilikçi ve Üretken Kadınlar Olmak8) GREEN TOUCH (Yeşil Dokunuş)9) Adana Girişimciliği Destekleme Merkezi (AGİDEM)10) Innocap (İnovasyon Müdürleri)11) Avrupa Birliği İş Geliştirme Merkezi (ABİGEM)12) Avrupa İşletmeler Ağı Akdeniz (BSN-MED)

32Abdullah Kasımoğlu, Alpar Baykozi, Berna Övül, Barış Gökhan Topal, Burçin Teymen

Page 35: Adana Ticaret Odası Dergisi

Faaliyetlerimiz Faaliyetlerimiz

Odamız, 1998 yılında Avrupa Birliği alanında çalışmalara başlamış ve bu alanda çalışmalar yapan ülkemizin

ilk kuruluşlarından biridir. 2000 yılından beri bünyemizde faaliyet gösteren AB Bilgi Merkezi, Avrupa İşletmeler Ağı Adana Ofisi, ABİGEM gibi oluşumlarla bölgeye ve üyeleri-mize AB konusunda bilgi ve destek hizmetleri sunuyoruz. Odamız bugün Adana’da, AB ko-nusunda en yetkin ve tecrübeli kurum olarak her zaman ilk referans noktasıdır. Son 11 yılda Odamızca yürütülen 10 projeye 9.203.622 TL hibe desteği sağlanarak, bölgenin yarar-lanmasına sunulmuştur. Bu kapsamda proje ortaklarımız ve Odamızca dış ticaret, çevre, eğitim, istihdam gibi birçok önemli konuda bölgemizde binlerce insanımıza hizmet ve destek sağlanmıştır.

Adana Ticaret Odası olarak, Avrupa Birliği’ne uyum sürecinin en iyi şekilde değerlendirilmesi için başından beri yoğun çaba içerisine girdik. Odamız, 2000 yılından bu yana, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu ve Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) faaliyetlerinin yanı sıra, bünyemizde faaliyet

33

Avrupa Birliği büromuz projeleriyle Adana ve Çukurova’ya

katkı sunuyor

gösteren Avrupa Birliği Bilgi Merkezi, Avrupa İşletmeler Ağı ve ABİGEM ile birçok proje ve programa katılım sağlamış, Avrupa Komisyo-nu başta olmak üzere, Birleşmiş Milletler, Av-rupa Odalar Birliği (Eurochambres), Merkezi Finans ve İhale Birimi gibi birçok kaynaktan yaptığı projelerle ilimize ve ülkemize fon sağlamıştır.

Böylelikle Odamız hem kendisini geliştirme hem de bölgemize dış kaynaklar sağlayarak hizmet sunabilme olanağı yakalamıştır. Bu dönemde gerçekleştirdiğimiz bazı projelere kısaca değinmek gerekirse;

- Türk Oda Geliştirme Projesi ile bölgemize ve komşu illere dış ticaret alanında Dış Ticaret Kulüpleri ve Doğu Akdeniz Dış Ticaret Merke-zimizle hizmet verdik.

- 2009 yılında Türk Oda Geliştirme Programı’nın ikinci aşamasında Greentouch-Yeşil Dokunuş adlı Sanayi İşletmelerinde Çevre Bilincinin Geliştirilmesi ve AB Çevre Standart-larına Uyum konulu Çevre Projemizi başarıyla tamamladık.

- Yine Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu

katkılarıyla Avrupa Birliği Bilgi Merkezimizi kurduk ve bölgeye hizmet vermesini sağladık.

- Aktif İşgücü Programı kapsamında dış ticaret ve kambiyo alanında yüzlerce gencimize dış ticaret becerisi kazandırdık.

- “Leonardo Da Vinci” mesleki eğitim prog-ramı 60’dan fazla projeye ortak olarak katılarak bölgemizde mesleki eğitimin geliştirilmesini sağladık.

- Ayrıca, Birleşmiş Milletler Kalkınma Prog-ramı Binyıl Kalkınma Hedefleri kapsamında aldığımız iki projemizi de başarıyla tamamladık.

Odamızın bu süreçte, gerek fon miktarı, gerek-se süresi bakımından hayata geçirdiği en önemli çalışma, Avrupa Komisyonu tarafından açılan “Rekabetçilik ve Yenilikçilik (CIP) Programı kap-samındaki Akdeniz İş Destek Ağı (BSN-MED) projesi olmuştur.

Ayrıca bu süreçte, Avrupa Birliği Bilgi Merkezi-mizin 9 Mayıs Avrupa Günü, gençlik konferansı, öykü yarışması ve bilgi yarışması gibi çeşitli sos-yal projeleri içeren çalışmaları toplumda Avrupa Birliği bilincinin yerleşmesi ve gelişmesi açısın-dan olumlu sonuçlar vermeye devam etmektedir.

ADANA AB BİLGİ MERKEZİAvrupa Birliği Türkiye Delegasyonu tarafından,

1995 yılında, ticaret ve/veya sanayi odaları gibi ev sa-hibi kuruluşlar ile ortaklık halinde Türkiye’nin değişik bölgelerindeki bilgi ihtiyacını karşılamak amacıyla AB Bilgi Ağı oluşturulmuştur.

AB Bilgi Merkezleri 20 ilde (Adana, Ankara, Antalya, Bursa, Denizli, Diyarbakır, Edirne, Erzu-rum, Eskişehir, Gaziantep, İzmir, Kayseri, Kocaeli, Konya, Mersin, Samsun, Sivas, Şanlıurfa, Trabzon, Van) faaliyet göstermektedir. Odamız bünyesinde 8 Aralık 2000 tarihinden beri faaliyet göstermekte olan Adana AB Bilgi Merkezi, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu’nun AB Genişleme için İletişim Strateji-sinin hedefleri çerçevesinde bir dizi faaliyet gerçekleş-tirmektedir. AB ile ilgili soruları yanıtlamak, halkın çeşitli AB veri tabanlarına erişimini sağlamak, AB bilgi kaynakları arasındaki ağın genişletilmesine katkı yapmak, hedef gruplar ile yakın ilişkiler kurmak ve sürdürmek, daha çok uzmanlaşmış başka kaynaklar-dan nasıl ve nerede ilave bilgi edinileceği konusunda tavsiyelerde bulunarak genel halk için bir başvuru noktası olarak hizmet etmek, uzman konuşmacıların katılımıyla, AB-Türkiye ilişkileri ve AB politikaları üzerine seminerler düzenlemek, AB yayınlarını halkın ilgili kesimlerine dağıtmak ve kültürel etkinlikler düzenlemek Adana AB Bilgi Merkezi’nin faaliyetleri arasında yer almaktadır.

HİZMETLERA - Bilgi Taleplerinin Karşılanması: Avrupa Birliği

ve Türkiye ile ilişkiler çerçevesinde ekonomik, sosyal ve kültürel alanlardaki her türlü bilgi talebini karşıla-mak ve bir başvuru noktası olarak hizmet vermek,

B - Veri Tabanlarına Erişim: Halkın çeşitli AB veri tabanlarına erişimini kolaylaştırmak ve bu veri taban-larında yer almak,

C - Bilgilendirme: Uzman konuşmacıların katılı-mıyla, AB-Türkiye ilişkileri ve AB politikaları üzerine seminerler, çalıştaylar, konferanslar düzenlemek,

D - Yayın ve Dokümantasyon: Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu ve çeşitli kurumlar tarafından hazırlanan yayınların dağıtımını yapmak,

E - Kültürel ve Sanatsal faaliyetler: Kültürel değerler arası değişimi ve tanıtımı hedefleyen çeşitli kültür ve sanat faaliyetleri düzenlemek,

F - Projeler: AB’nin finansal katkısı ile açılan çeşitli Programlar hakkında Sivil Toplum Kuruluşları, mesleki teşekküller ve ilgili tarafları bilgilendirmek ve yönlendirmek

Bu hizmetler kapsamında; 10 yılı aşkın bir süredir Adana AB Bilgi Merkezi’ne yaklaşık 20.000 adet soru yöneltilmiştir.

SORULARIN TEMEL KONULARI1- AB’deki genel ekonomi ve sektörler, üye ülkelerin

ekonomik durumları, AB-Türkiye ekonomik ilişkileri2- AB’nin Finansal kaynakları; programlar, hibeler

ve krediler3- Öğretim, mesleki eğitim, Türkiye’nin yararlana-

bileceği Fon Programları4- AB Politikaları (Çevre, AR-GE, eğitim, sos-

yal politika, istihdam, tüketici hakları, bölgesel gelişim vb. )

5- AB’nin tarihi ve kurumsal yapısı6- Standartlar, teknik engeller ve yasalar7- AB-Türkiye ilişkilerinin gelişimi8- Merkez’in faaliyetleri, çalışma alanları ve yayın-

ları9- Müzakere Süreci ve Müzakere Başlıkları10- AB’deki üreticiler, ithalatçılar ve ihracatçılar ve

firmalarla olası işbirliği alanları

HEDEF KİTLEAdana AB Bilgi Merkezi ağırlıklı olarak aşağıda

verilen hedef kitlelere yönelik olarak faaliyetler düzen-lemektedir.

• İşadamları-sanayiciler• Öğrenciler-öğretmenler, öğretim üyeleri• Sivil Toplum Kuruluşları• Kamu kurumları• Serbest meslek mensupları• Medya

KÜLTÜREL FAALİYETLERAdana AB Bilgi Merkezi tarafından yürütülen faali-

yetler arasında; Avrupa Birliği ve Türkiye kamuoyları arasında kültürel ve sosyal ilişkilerin geliştirilmesine yönelik çeşitli etkinlikler ve organizasyonlar bulun-maktadır. Bu etkinlikler şu şekilde sıralanabilir:

• Konserler• Karikatür Sergileri• Ülke Günleri• Festivaller• Resim ve Kompozisyon Yarışmaları

1. Kültürel etkinlikler: Adana AB Bilgi Merkezi tarafından Avrupa ve Türkiye kültürleri arasında köprü kurmak amacıyla AB Üye ülke büyükelçilikleri ile işbirliğinde çeşitli ülke günleri, sanatsal faaliyetler, sergiler ve konserler düzenlenmektedir. Örneğin;

Basında Türkiye- AB ilişkilerinin Son 50 Yılı Sergisi: Türkiye’nin, son 50 yıllık Avrupa Birliği (AB) serüveni, sergiye dönüştürüldü ve Adana M1 Tepe alışveriş Merkezi’nde 7-11 Şubat 2010 tarihleri arasında Adana halkı tarafından ziyaret edildi. Türkiye – AB ilişkileri-nin 50 ulusal gazete manşetinde özetlendiği sergide, ulusal basında Türkiye-AB ilişkilerini irdeleyen gazete başlıklarına yer verildi. Sergiyle birlikte Türkiye-AB ilişkilerinin geçmişi ve geleceği konusunda, mevcut kemikleşmiş algıların tarihsel belgeler ışığında yeni-den gözden geçirilmesi amaçlandı.

2. Sivil Toplum: Odamız AB Bilgi Merkezi, Sivil Toplum Kuruluşları arasında işbirliğinin geliştirilmesi amacıyla Adana ve çevre bölgelerden seçilen sivil toplum örgütleri temsilcileriyle, Avrupa’daki benzeri kuruluşları ziyaret ederek işbirliğinin artırılmasına katkıda bulunmuştur. 2005–2006 yıllarından 80’i aşkın Sivil Toplum Örgütü’nün Avrupa’daki benzeri kurum ve kuruluşlar ile görüşmesi sağlanmış ve bu çerçevede ziyaret programları düzenlenmiştir. Bu görüşmelerde kurulan işbirlikleri halen devam ettirilmektedir.

Öğrencilere Yönelik Etkinlikler: Kültürel etkinlikler çerçevesinde Adana AB Bilgi Merkezi okul ziyaretleri gerçekleştirmekte ve Avrupa Birliği, AB - Türkiye ilişkileri konularında öğrencilere brifingler veril-mektedir. 2000 – 2011 yıllarında 60’ı aşkın ilk ve orta

öğretim okullarında brifingler düzenlenmiş ve 5000’i aşkın öğrenci AB ve AB Türkiye ilişkileri konuların-da bilgilendirilmiştir. Yine bu kapsamda Çukurova Üniversitesi bünyesinde bulunan Avrupa Doküman-tasyon Merkezi ile de koordineli bir şekilde çalışmalar yürütmektedir.

AB ÖYKÜ YARIŞMASIAdana AB Bilgi Merkezi, AB Bilgi Merkezleri ağı

ile beraber, Koordinasyon Birimi önderliğinde AB Bilgi Merkezleri’nin bulunduğu illerde Avrupa Birliği konusunda Öykü Yarışması düzenlenmektedir. İki bölümde organize edilen Öykü Yarışması’nın ilk bö-lümü İllerde yerel bazda, ikinci bölümünü ise illerdeki yarışmalarda dereceye giren eserlerin Ulusal bazda değerlendirilmesi şeklinde yapılmaktadır.

Yarışma, Avrupa Birliği’ni kuran barış, birlik, eşitlik, özgürlük, güvenlik, dayanışma değerlerini vurgula-mak, bu değerleri yetişmekte olan kuşaklara iletmek, özümsetmek ve bu alanda düşünce dünyalarını zenginleştirmek amacı ile 9. ve 10. Sınıf öğrencilerine yönelik olarak gerçekleşmektedir

AB BİLGİ YARIŞMASIAB Bilgi Merkezleri Ağı’nın bir diğer etkinliği olan

AB Bilgi Yarışması ise, 2011 yılına kadar AB Bilgi Merkezimiz ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü ortaklı-ğıyla gerçekleştirilmiş ve ortaöğretim öğrencilerinin Avrupa, Avrupa Birliği ve Türkiye’nin katılım süreci konusunda bilgi edinmeleri, araştırma ve okumaya yönelmelerini amaçlamıştır. Yine bu faaliyette de Türkiye Avrupa Birliği’ne üyelik yolunda adım adım ilerlerken en önemli konulardan birinin de doğru bil-gilenme olduğu düşünülerek, bu yarışmanın gençlerin AB ve Türkiye’nin üyelik sürecini doğru bir şekilde anlayıp yorumlaması, somut bilgilere dayanan fikirler geliştirmelerine olanak sağlaması amaçlanmış olup, 2012 yılından itibaren söz konusu etkinlik İl Milli Eğitim Müdürlüklerince organize edilecektir.

AB GENÇLİK KONFERANSLARIAvrupa Birliği Türkiye Delegasyonu ve British

Council işbirliğinde AB Bilgi Merkezleri’nin bulun-duğu 20 ilde düzenlenen konferanslar dizisi, ülkemize Erasmus programıyla gelen yabancı öğrenciler ile Türk öğrencilerin her yıl için özel olarak seçilen konularda, alanında uzman kişilerin katılımlarıyla, beyin fırtınası yaparak fikirlerini özgürce paylaştığı bir platform olmuştur. Odamız AB Bilgi Merkezi de söz konusu etkinliğe Adana’dan gösterilen yoğun ilgi nedeniyle her sene yüksek düzeyde katılım göstermiş ve öğrencilerden alınan geri dönüşlerde çok başarılı bir etkinlik olduğu belirtilmiştir.

AVRUPA ÇOCUK FİLMLERİ FESTİVALİOdamız AB Bilgi Merkezi tarafından yürütülen

faaliyetler kapsamında AB ve Türkiye kamuoyları arasında kültürel ve sosyal ilişkilerin geliştirilmesine amacıyla yapılan bir diğer organizasyon AB çocuk filmleri festivalidir. 27-28-29 Eylül 2010 tarihlerinde Adana Cinebonus Sinemaları’nda gerçekleştirilen etkinliğe, ekonomik ve sosyal açıdan dezavantajlı ola-rak tabir edilen il ve orta öğretim öğrencileri katılmış, Avrupa çizgi filmlerini izleyerek son derece keyifli vakit geçirmişlerdir.

1) Projeler 2) Eğitimler, Konferanslar ve Seminerler3) Fuar Katılımları4) Yurtdışı İş Gezisi Organizasyonları5) İkili İşbirliği İmkanları6) Adana Uluslararası Ekonomik İşbirliği Forumu7) Diplomatik Ziyaret Organizasyonları 8) Çalıştaylar

Etkinliklerimiz

Projelerimiz1) Avrupa Birliği Bilgi Merkezi2) Adana Dış Ticaret Kulübü3) Doğu Akdeniz Dış Ticaret Merkezi4) Avrupa Bilgi Merkezi (EIC TR709)5) Bütünleştirilmiş Dış Ticaret ve Kambiyo Kursu6) Genç Girişimciler Kurulu ve Destek Projesi7) Yenilikçi ve Üretken Kadınlar Olmak8) GREEN TOUCH (Yeşil Dokunuş)9) Adana Girişimciliği Destekleme Merkezi (AGİDEM)10) Innocap (İnovasyon Müdürleri)11) Avrupa Birliği İş Geliştirme Merkezi (ABİGEM)12) Avrupa İşletmeler Ağı Akdeniz (BSN-MED)

32Abdullah Kasımoğlu, Alpar Baykozi, Berna Övül, Barış Gökhan Topal, Burçin Teymen

Page 36: Adana Ticaret Odası Dergisi

Proje Özeti: Proje, Adana, Mersin ve Tarsus Yerel Günden 21 kentlerinde belirlenen yoksul mahallelerdeki yoksulluğun azaltılarak yaşam kalitesinin arttırılması için yoksul ve ekonomik özgürlüğü olmayan kadınların, cinsler arası eşitliğinin sağlanması ve kadınların ekonomik değer yaratabilir kılınmasını hedeflemekte-dir. Proje kapsamında; yoksul mahallelerdeki kadınların yenilikçi (inovatif) yaratıcı, turizme yönelik hediyelik küçük el sanatları ürünleri üretimi ve pazarlaması konusunda eğitilmesi, bu konuda istihdamlarının sağlanması çalış-malarının yanında, Binyıl Kalkınma Hedefleri kapsamında cinsler arası eşitliğin sağlanması amacıyla belirlenen yoksul mahallerdeki kadın ve erkekler arasında farkındalık yaratma faali-yetleri gerçekleştirilmiştir.

Ortaklar: Adana Ticaret Odası, Tarsus TSO, Mersin Deniz TSO, Adana. Mersin Tarsus Yerel Gündem 21’leri Süresi: 8 ay Bütçesi: 73.840 $

Yenilikçi ve Üretken Kadınlar Olmak

Adana Avrupa Bilgi Merkezi (ABM)

Proje Özeti: Adana ilinde daha önce hiç ihracat yapmamış işletmelerin ihracata teşvik edilmesi amacıyla, gönüllü bir organizasyon olan Adana Dış Ticaret Kulübü çatısı altında faaliyetler gerçekleştirilmiş, kurulan dış ticaret kulübü ile tecrübeli ihracatçılar ile ihraca-ta yeni başlayacak olan şirket yetkililerinin tecrübelerini paylaşması sağlanmış, düzenli toplantılarla dış ticaret konularında eğitim ve bilgilendirme faaliyetleri gerçekleştirilmiştir.

Projemiz Türk Oda Geliştirme Programı Faz 1 kapsamında Avrupa Odalar Birliği tarafından en iyi proje ödülüne layık görül-müştür.

Proje Özeti: Adana’da bulunan KOBİ’lerin ulus-larasılaştırılmasına destek vermek üzere Avrupa Komisyonu’ndan alınan proje 2003 yılında baş-lamıştır. Proje kapsamında dış ticaret konusunda KOBİ’lere destek verilmiş, eğitimler, seminerler ve konferanslar düzenlenmiştir. Ayrıca firmaların pazar araştırmaları ve pazara giriş süreçleri ile ilgili eğitici faaliyetler gerçekleştirilmiştir.

Ortaklar: Adana Ticaret Odası, KOSGEB Adana Süresi: 36 ay Bütçesi: 120.000 Euro AB Katkısı: 108.000 Euro (% 90)Oda Katkısı: 12.000 Euro (% 10)

34

Green Touch (Yeşil Dokunuş)Proje Özeti: Avrupa Odalar Birliği ve TOBB

işbirliğiyle hazırlanan Avrupa Türkiye Odalar Forumu programı, kapsamında Odamız, Shef-field Ticaret ve Sanayi Odası ve Ceyhan Ticaret Odası işbirliğiyle hazırlanan Green Touch Projesi, Adana’da faaliyet gösteren işletmelerin çevreci faaliyetlere yönlendirilmesi amaçlanmıştır. Green Touch hibe kapsamında yürütülen projenin ve aynı zamanda oluşturulan çevre garanti marka-sının yeşil dokunuş anlamına gelen adıdır. Çevre konularında farkındalığın artırılması, KOBİ’le-rin fikri sınai mülkiyet hakları, markalaşma, uluslarasılaştırma ve kurumsal kapasite artırımı konuların kapsayan proje, 3 Aralık 2008 günü imzalanan hibe anlaşması ile yürürlüğe girmiş, 3 Aralık 2009 günü sona ermiştir. Green Touch sürdürülebilirlik faaliyetleri devam etmektedir. Proje neticesinde çevre konulu 3 seminer, 4 konferans, 2 yurtdışı fuar katılımı gerçekleşmiş ve Türkiye’de bir ilk olan Green Touch Çevre Garan-ti markası Odamız adına tescil edilmiştir.

Ortaklar: Adana Ticaret Odası, Sheffield TSOSüresi: 12 Ay Bütçeşi: 126.879 Euro AB Katkısı: 114.400 Euro (% 90)Oda Katkısı: 12.479 Euro (% 10)

35

Adana Dış Ticaret Kulübü (ADTK)Ortaklar: Adana Ticaret Odası, Adana Sanayi Odası, Sheffield Ticaret ve Sanayi OdasıSüresi: 12 ay Bütçesi: 61.600 Euro AB Katkısı: 55.400 Euro (%90)Oda Katkısı: 6.160 Euro (%10)

Proje Özeti: Proje Adana ve bölgesinin ekonomi, yatırımlar, girişimcilik ve istihdam alanlarında yaşadığı daralmayı önlemek ve bölgeye bu anlamda yeni açılımlar getirmeyi amaçlamıştır. Proje ile bölgenin yurtdışında (İngiltere- Sheffield) uygulanan modellerle tanıştırılması ve temelde ekonomik olan sorunlarına çözüm getirilmesi hedeflenmiş-tir. Bu kapsamda bölgeye girişimcilik destek hizmetinin bir merkez vasıtasıyla ve bütün-leştirilmiş olarak sunulacağı bir platform oluşturulmuş, böylelikle mevcut ve potansi-yel girişimcilerin desteklenmesi sağlanmıştır.

Ortaklar: Adana Ticaret Odası, Sheffield TSOSüresi: 12 ayBütçesi: 72.518,75 TLÇKA Katkısı: 54.316,54 TL (%75)Oda Katkısı: 20.202,21 TL (%25)

Adana Girişimciliği Destekleme Merkezi (AGİDEM)

Projelerimiz Projelerimiz

Page 37: Adana Ticaret Odası Dergisi

Proje Özeti: Proje, Adana, Mersin ve Tarsus Yerel Günden 21 kentlerinde belirlenen yoksul mahallelerdeki yoksulluğun azaltılarak yaşam kalitesinin arttırılması için yoksul ve ekonomik özgürlüğü olmayan kadınların, cinsler arası eşitliğinin sağlanması ve kadınların ekonomik değer yaratabilir kılınmasını hedeflemekte-dir. Proje kapsamında; yoksul mahallelerdeki kadınların yenilikçi (inovatif) yaratıcı, turizme yönelik hediyelik küçük el sanatları ürünleri üretimi ve pazarlaması konusunda eğitilmesi, bu konuda istihdamlarının sağlanması çalış-malarının yanında, Binyıl Kalkınma Hedefleri kapsamında cinsler arası eşitliğin sağlanması amacıyla belirlenen yoksul mahallerdeki kadın ve erkekler arasında farkındalık yaratma faali-yetleri gerçekleştirilmiştir.

Ortaklar: Adana Ticaret Odası, Tarsus TSO, Mersin Deniz TSO, Adana. Mersin Tarsus Yerel Gündem 21’leri Süresi: 8 ay Bütçesi: 73.840 $

Yenilikçi ve Üretken Kadınlar Olmak

Adana Avrupa Bilgi Merkezi (ABM)

Proje Özeti: Adana ilinde daha önce hiç ihracat yapmamış işletmelerin ihracata teşvik edilmesi amacıyla, gönüllü bir organizasyon olan Adana Dış Ticaret Kulübü çatısı altında faaliyetler gerçekleştirilmiş, kurulan dış ticaret kulübü ile tecrübeli ihracatçılar ile ihraca-ta yeni başlayacak olan şirket yetkililerinin tecrübelerini paylaşması sağlanmış, düzenli toplantılarla dış ticaret konularında eğitim ve bilgilendirme faaliyetleri gerçekleştirilmiştir.

Projemiz Türk Oda Geliştirme Programı Faz 1 kapsamında Avrupa Odalar Birliği tarafından en iyi proje ödülüne layık görül-müştür.

Proje Özeti: Adana’da bulunan KOBİ’lerin ulus-larasılaştırılmasına destek vermek üzere Avrupa Komisyonu’ndan alınan proje 2003 yılında baş-lamıştır. Proje kapsamında dış ticaret konusunda KOBİ’lere destek verilmiş, eğitimler, seminerler ve konferanslar düzenlenmiştir. Ayrıca firmaların pazar araştırmaları ve pazara giriş süreçleri ile ilgili eğitici faaliyetler gerçekleştirilmiştir.

Ortaklar: Adana Ticaret Odası, KOSGEB Adana Süresi: 36 ay Bütçesi: 120.000 Euro AB Katkısı: 108.000 Euro (% 90)Oda Katkısı: 12.000 Euro (% 10)

34

Green Touch (Yeşil Dokunuş)Proje Özeti: Avrupa Odalar Birliği ve TOBB

işbirliğiyle hazırlanan Avrupa Türkiye Odalar Forumu programı, kapsamında Odamız, Shef-field Ticaret ve Sanayi Odası ve Ceyhan Ticaret Odası işbirliğiyle hazırlanan Green Touch Projesi, Adana’da faaliyet gösteren işletmelerin çevreci faaliyetlere yönlendirilmesi amaçlanmıştır. Green Touch hibe kapsamında yürütülen projenin ve aynı zamanda oluşturulan çevre garanti marka-sının yeşil dokunuş anlamına gelen adıdır. Çevre konularında farkındalığın artırılması, KOBİ’le-rin fikri sınai mülkiyet hakları, markalaşma, uluslarasılaştırma ve kurumsal kapasite artırımı konuların kapsayan proje, 3 Aralık 2008 günü imzalanan hibe anlaşması ile yürürlüğe girmiş, 3 Aralık 2009 günü sona ermiştir. Green Touch sürdürülebilirlik faaliyetleri devam etmektedir. Proje neticesinde çevre konulu 3 seminer, 4 konferans, 2 yurtdışı fuar katılımı gerçekleşmiş ve Türkiye’de bir ilk olan Green Touch Çevre Garan-ti markası Odamız adına tescil edilmiştir.

Ortaklar: Adana Ticaret Odası, Sheffield TSOSüresi: 12 Ay Bütçeşi: 126.879 Euro AB Katkısı: 114.400 Euro (% 90)Oda Katkısı: 12.479 Euro (% 10)

35

Adana Dış Ticaret Kulübü (ADTK)Ortaklar: Adana Ticaret Odası, Adana Sanayi Odası, Sheffield Ticaret ve Sanayi OdasıSüresi: 12 ay Bütçesi: 61.600 Euro AB Katkısı: 55.400 Euro (%90)Oda Katkısı: 6.160 Euro (%10)

Proje Özeti: Proje Adana ve bölgesinin ekonomi, yatırımlar, girişimcilik ve istihdam alanlarında yaşadığı daralmayı önlemek ve bölgeye bu anlamda yeni açılımlar getirmeyi amaçlamıştır. Proje ile bölgenin yurtdışında (İngiltere- Sheffield) uygulanan modellerle tanıştırılması ve temelde ekonomik olan sorunlarına çözüm getirilmesi hedeflenmiş-tir. Bu kapsamda bölgeye girişimcilik destek hizmetinin bir merkez vasıtasıyla ve bütün-leştirilmiş olarak sunulacağı bir platform oluşturulmuş, böylelikle mevcut ve potansi-yel girişimcilerin desteklenmesi sağlanmıştır.

Ortaklar: Adana Ticaret Odası, Sheffield TSOSüresi: 12 ayBütçesi: 72.518,75 TLÇKA Katkısı: 54.316,54 TL (%75)Oda Katkısı: 20.202,21 TL (%25)

Adana Girişimciliği Destekleme Merkezi (AGİDEM)

Projelerimiz Projelerimiz

Page 38: Adana Ticaret Odası Dergisi

Proje Özeti: Doğu Akdeniz Bölgesi’nde ihra-catın geliştirilmesine katkı sağlamak amacıyla, Adana Ticaret Odası bünyesinde oluşturulmuş olan Adana Dış Ticaret Kulübünün bölgesel anlamda genişletilerek çevre illerde de Dış Ticaret Kulüpleri kurulmuş, Dış Ticaret Ku-lüpleri ve Doğu Akdeniz Dış Ticaret Merkezi adı altında faaliyet gösteren dış ticaret portalı yeni işletmelerin ihracata teşvik edilmesini sağlamıştır.

Projemiz Türk Oda Geliştirme Programı Faz 2 kapsamında Avrupa Odalar Birliği tarafın-dan en iyi proje ödülüne layık görülmüştür.

Ortaklar: Adana Ticaret Odası, Mersin TSO, Kayseri TO, Gaziantep TO, Antakya TO, Sheffi-eld Ticaret ve Sanayi OdasıSüresi: 12 ayBütçesi: 67.450 €AB Katkısı: 60.705 € (%90)Oda Katkısı: 6.745 € (%10)

Proje Özeti: Türkiye’deki KOBİ’lerin reka-bet seviyelerinin ve uluslararası piyasalarda aktivitelerinin arttırılması konusunda Avrupa Komisyonu ve TOBB, Türkiye’de İş Geliştir-me Merkezleri kurulması ve finanse edilmesi konusunda anlaşma yapmış ve Odamız bu finansmandan yararlanmak üzere başvuruda bulunmuştur.Proje kapsamında Adana İş Ge-liştirme Merkezi (ABİGEM)ilimizde kurul-muştur. Avrupa Birliği İş Geliştirme Merkezi, KOBİ’lere yönetim danışmanlığı, bilgilendirme ve eğitim hizmetleri sunmaktadır. Merkeze proje kapsamında sağlanan AB finansmanı sona ermiş olup, Merkez faaliyetleri Odamız finansmanında sürdürülmektedir.

Proje Özeti: Proje Türkiye’deki ortak kurumların yabancı ülkelerdeki ortak kurumlar ile işbirliği ya-parak inovasyon transferi alanında bilgi ve tecrübe paylaşımını amaçlamaktadır. Proje kapsamında Türkiye’deki ortak kurumların çalışanları ve KO-Bİ’lerden seçilen temsilciler İnovasyon Müdürlüğü alanında eğitim almış, yurtdışında ve Türkiye’de pilot işletmelerde uygulamalı inovasyon çalışmala-rı yaparak alınan teorik bilgiler pratikle bütünleş-tirilmiştir. Ayrıca Projede eğitim alan personel, Castilla Leon Teknoloji Enstitüsünce 80 yılda oluş-turulan bilgi ve inovasyon metodolojisine sahip olarak invasyon müdürlüğü için uygulanan teorik ve uygulamalı sınavlara tabi tutulmuştur. Pilot uygulama çalışmalarını tamamlayarak sınavlarda başarılı olan Odamız AB Şefi Barış Gökhan Topal Castilla Leon Teknoloji Enstitüsü’nce “inovasyon müdürü” olarak sertifikalandırılmıştır.

Proje Özeti: “Bütünleştirilmiş Dış Ticaret ve Kambiyo Kursu Projesi MFİB tarafından hibe verilen ve 2005 yılında uygulanan bir proje-dir. Proje kapsamında 4 grup halinde eğitim alan 206 kursiyer dış ticaret ve kambiyo alanında eğitim almıştır. 1. grup işsiz üniver-site mezunu ve yabancı dil bilen gençlerden, kalan 3 grup ise halen şirketlerde çalışan personelden oluşmuştur. 1. grup kursiyerler eğitim sonrası dış ticaret şirketlerinde 6 ay staj uygulamasıyla pratik yapmıştır. İşsiz kursiyerlerin %85 i proje sonrası istihdam edilmiş, firmalarda çalışan personelin ise istihdam dönüş hızları minimuma indirilmiş ve işlerini kaybetme riskleri azaltılmıştır.

Ortaklar: Adana Ticaret Odası Süresi: 12 ayBütçesi: 86.500 €AB Katkısı: 77.800 € (%90)Oda Katkısı: 8.700 € (%10)

Doğu Akdeniz Dış Ticaret Merkezi Projesi (EMEDEX)

Avrupa Birliği İş Geliştirme Merkezi (ABİGEM)

Bütünleştirilmiş Dış Ticaret ve Kambiyo Kursu Projesi

INNOCAP ProjesiOrtaklar: Adana Ticaret Odası, Mersin TSO, Adana KOSGEB, Mersin KOSGEB, TTGVSüresi: 24 ay

36

Proje Özeti: Adana’da Genç Girişimciler Kurulu ve Destek Merkezi oluşturarak, proje boyunca 25 gence eğitim, kapasite geliştirme desteği ile girişimci fikirlerini hayata geçir-melerinde destek sağlamayı amaçlayan proje kapsamında; Kentimizde farklı kesimlerden gençlerin temsil edildiği ve girişimcilik üzerine çalışmalar yapacak olan Adana Genç Girişimci-ler Kurulu’nun kurulması, gençlerin fikirlerini hayata geçirebileceği eğitim ve etkinliklerinden yararlanabileceği Adana Genç Girişimciler Destek Merkezi’nin oluşturulması, eğitim alan gençlerin girişimcilik özelliklerin daha etkili ve verimli kullanabilmelerine katkı sağlaması, gençlere deneyimli girişimciler yanında staj yapmalarına imkan vererek saha deneyimlerinin olmasının sağlanması, girişimciliği özendirmek amacı ile yenilikçi projeler hazırlanmasının sağ-lanması amacıyla faaliyetler yürütülmüştür.

Ortaklar: Adana Ticaret Odası, Adana Kent Konseyi Süresi: 8 ay Bütçesi: 24.000 $BM Katkısı: 20,000 $ (%83)Oda Katkısı: 4.000 $ (% 17)

Genç Girişimciler Kurulu ve Destek Projesi

Bütçesi: 12.300 €AB Katkısı : 9.900 € (%80)Oda Katkısı: 2.400 € (%20)

37

Projelerimiz Projelerimiz

Page 39: Adana Ticaret Odası Dergisi

Proje Özeti: Doğu Akdeniz Bölgesi’nde ihra-catın geliştirilmesine katkı sağlamak amacıyla, Adana Ticaret Odası bünyesinde oluşturulmuş olan Adana Dış Ticaret Kulübünün bölgesel anlamda genişletilerek çevre illerde de Dış Ticaret Kulüpleri kurulmuş, Dış Ticaret Ku-lüpleri ve Doğu Akdeniz Dış Ticaret Merkezi adı altında faaliyet gösteren dış ticaret portalı yeni işletmelerin ihracata teşvik edilmesini sağlamıştır.

Projemiz Türk Oda Geliştirme Programı Faz 2 kapsamında Avrupa Odalar Birliği tarafın-dan en iyi proje ödülüne layık görülmüştür.

Ortaklar: Adana Ticaret Odası, Mersin TSO, Kayseri TO, Gaziantep TO, Antakya TO, Sheffi-eld Ticaret ve Sanayi OdasıSüresi: 12 ayBütçesi: 67.450 €AB Katkısı: 60.705 € (%90)Oda Katkısı: 6.745 € (%10)

Proje Özeti: Türkiye’deki KOBİ’lerin reka-bet seviyelerinin ve uluslararası piyasalarda aktivitelerinin arttırılması konusunda Avrupa Komisyonu ve TOBB, Türkiye’de İş Geliştir-me Merkezleri kurulması ve finanse edilmesi konusunda anlaşma yapmış ve Odamız bu finansmandan yararlanmak üzere başvuruda bulunmuştur.Proje kapsamında Adana İş Ge-liştirme Merkezi (ABİGEM)ilimizde kurul-muştur. Avrupa Birliği İş Geliştirme Merkezi, KOBİ’lere yönetim danışmanlığı, bilgilendirme ve eğitim hizmetleri sunmaktadır. Merkeze proje kapsamında sağlanan AB finansmanı sona ermiş olup, Merkez faaliyetleri Odamız finansmanında sürdürülmektedir.

Proje Özeti: Proje Türkiye’deki ortak kurumların yabancı ülkelerdeki ortak kurumlar ile işbirliği ya-parak inovasyon transferi alanında bilgi ve tecrübe paylaşımını amaçlamaktadır. Proje kapsamında Türkiye’deki ortak kurumların çalışanları ve KO-Bİ’lerden seçilen temsilciler İnovasyon Müdürlüğü alanında eğitim almış, yurtdışında ve Türkiye’de pilot işletmelerde uygulamalı inovasyon çalışmala-rı yaparak alınan teorik bilgiler pratikle bütünleş-tirilmiştir. Ayrıca Projede eğitim alan personel, Castilla Leon Teknoloji Enstitüsünce 80 yılda oluş-turulan bilgi ve inovasyon metodolojisine sahip olarak invasyon müdürlüğü için uygulanan teorik ve uygulamalı sınavlara tabi tutulmuştur. Pilot uygulama çalışmalarını tamamlayarak sınavlarda başarılı olan Odamız AB Şefi Barış Gökhan Topal Castilla Leon Teknoloji Enstitüsü’nce “inovasyon müdürü” olarak sertifikalandırılmıştır.

Proje Özeti: “Bütünleştirilmiş Dış Ticaret ve Kambiyo Kursu Projesi MFİB tarafından hibe verilen ve 2005 yılında uygulanan bir proje-dir. Proje kapsamında 4 grup halinde eğitim alan 206 kursiyer dış ticaret ve kambiyo alanında eğitim almıştır. 1. grup işsiz üniver-site mezunu ve yabancı dil bilen gençlerden, kalan 3 grup ise halen şirketlerde çalışan personelden oluşmuştur. 1. grup kursiyerler eğitim sonrası dış ticaret şirketlerinde 6 ay staj uygulamasıyla pratik yapmıştır. İşsiz kursiyerlerin %85 i proje sonrası istihdam edilmiş, firmalarda çalışan personelin ise istihdam dönüş hızları minimuma indirilmiş ve işlerini kaybetme riskleri azaltılmıştır.

Ortaklar: Adana Ticaret Odası Süresi: 12 ayBütçesi: 86.500 €AB Katkısı: 77.800 € (%90)Oda Katkısı: 8.700 € (%10)

Doğu Akdeniz Dış Ticaret Merkezi Projesi (EMEDEX)

Avrupa Birliği İş Geliştirme Merkezi (ABİGEM)

Bütünleştirilmiş Dış Ticaret ve Kambiyo Kursu Projesi

INNOCAP ProjesiOrtaklar: Adana Ticaret Odası, Mersin TSO, Adana KOSGEB, Mersin KOSGEB, TTGVSüresi: 24 ay

36

Proje Özeti: Adana’da Genç Girişimciler Kurulu ve Destek Merkezi oluşturarak, proje boyunca 25 gence eğitim, kapasite geliştirme desteği ile girişimci fikirlerini hayata geçir-melerinde destek sağlamayı amaçlayan proje kapsamında; Kentimizde farklı kesimlerden gençlerin temsil edildiği ve girişimcilik üzerine çalışmalar yapacak olan Adana Genç Girişimci-ler Kurulu’nun kurulması, gençlerin fikirlerini hayata geçirebileceği eğitim ve etkinliklerinden yararlanabileceği Adana Genç Girişimciler Destek Merkezi’nin oluşturulması, eğitim alan gençlerin girişimcilik özelliklerin daha etkili ve verimli kullanabilmelerine katkı sağlaması, gençlere deneyimli girişimciler yanında staj yapmalarına imkan vererek saha deneyimlerinin olmasının sağlanması, girişimciliği özendirmek amacı ile yenilikçi projeler hazırlanmasının sağ-lanması amacıyla faaliyetler yürütülmüştür.

Ortaklar: Adana Ticaret Odası, Adana Kent Konseyi Süresi: 8 ay Bütçesi: 24.000 $BM Katkısı: 20,000 $ (%83)Oda Katkısı: 4.000 $ (% 17)

Genç Girişimciler Kurulu ve Destek Projesi

Bütçesi: 12.300 €AB Katkısı : 9.900 € (%80)Oda Katkısı: 2.400 € (%20)

37

Projelerimiz Projelerimiz

Page 40: Adana Ticaret Odası Dergisi

38 39Strategically located at the crossroads of the Middle East and Europe,

Adana is one of the five largest economic, social and cultural centres in Turkey. The Adana Kebap®, which lent the city its fame for centuries, has recently been trademarked.

In this hospitable southern town you can experience warm, bright sunshine on the coast at the flamingo haven of Karatas and refreshing coolness in the snow-covered uplands of the Taurus Mountains all in the same day. Located on both sides of the Seyhan River, and expanding around the Seyhan & Çatalan dam lakes, Adana is painted green and blue, to the surprise of the first-time visitor or business traveller. The Taurus Mountains offer a spectacular backdrop to the city.

Economic potentialTwo important factors make Adana attractive for investment: the low

cost of living and easy access to the Turkish and international markets with the existing interstate and transportation facilities.

A mild climate and rich soil make Adana the ‘bread basket of Turkey’. The city is the marketing and distribution centre for an agricultural region that produces cotton, wheat, barley, grapes, citrus fruits, olives and to-bacco. Its main industries are textile manufacturing, tanning (leather), and the processing of wool and various food items.

With the Isken power plant investment signed between Germany and Turkey, Adana became the country’s fifth largest recipient of foreign in-vestment in 2003, mainly in the chemical and food sectors. The 1210meg-awatt coal power plant has been in operation for two years. The current strategy for promoting the city to overseas investors is to operate and maintain the largest industrial zone in the country, only 20km away from central Adana. In the industrial zone, 225 companies are already active, primarily in the textile, heavy industry/metal, food, readywear, plastics and machinery sectors.

Stratejik olarak Orta Doğu ve Avrupa’nın kesişim yolları üzerinde bulunan Adana, Türkiye’nin 5. büyük ekonomik, sosyal ve kül-türel merkezlerinden biridir. Yüzyıllardır kente şöhret getiren

Adana Kebabı ise, yakın zamanda coğrafi işaret olarak tescillenmiştir.

Bu misafirperver güney şehrinde, aynı gün içinde, flamingo cenneti Karataş kıyılarında parlayan güneşi ve ılık havayı yaşayabilir; Toros dağlarının karla kaplı eteklerinde serin havanın tadını çıkarabilirsiniz. Seyhan Nehri’nin iki kıyısında yer alan ve Seyhan & Çatalan barajı boyunca uzanan Adana, yeşille mavinin bir araya geldiği bir yer olarak Adana’ya il kez gelen ziyaretçileri oldukça şaşırtır. Toros Dağları şehrin arkasında muhteşem bir manzara yaratmaktadır.

Ekonomik PotansiyelAdana’yı cazip bir yatırım merkezi haline getiren iki unsur; ucuz

ve kaliteli yaşam koşulları ve yerel ve uluslararası pazarlara ulaşımın kolay olmasıdır.

Ilımlı iklim ve verimli toprağı Adana’yı Türkiye’nin tahıl ambarı ha-line getirmiştir. Tarımın pazarlama ve dağıtım merkezi olan Adana’da pamuk, tahıl, arpa, üzüm, narenciye, zeytin ve tütün üretilmektedir. Adana sanayisi, tekstil imalatı, dericilik, işlenmiş yün ve çok çeşitli gıda ürünlerini içermektedir.

Almanya ile Türkiye arasında imzalanan İsken Enerji Santra-li ile Adana, 2003 yılında kimyasal madde ve gıda sektöründe beşinci en büyük yabancı yatırım alan şehri olmuştur. 1210 megawatt’lık kömür enerji santrali iki yıldır hizmet vermektedir. Yurtdışındaki yatırımcılara ilimizi tanıtan güncel strateji ise, kent merkezinden sadece 20 km uzakta olan geniş bir sanayi bölgesini yönetmek ve devamlılığını sağlamaktır. Bu sanayi bölgesinde, 225 şirket; hali hazırda aktif olup bu şirketler ağırlıklı olarak tekstil, ağır sanayi/metal, gıda, hazır giyim, plastik ve makine sektörle-rinde faaliyet göstermektedir.

FaaliyetlerimizFaaliyetlerimiz

One of the most significant economic developments for this region, along with the whole of Europe and many world energy markets, is the soon-to-be-completed Baku Tbilisi Ceyhan oil pipeline, of which 80% passes through Turkey, terminating on the Mediterranean Sea, less than one-hour’s drive from Adana. This pipeline will provide the countries of the Mediterranean and beyond with easy access to the vast oil and gas reserves of the Caspian Sea. For Adana, the prospects of a new petro-chemical industry in the region are enormous.

Local investors, governors, representatives of the chambers, other NGOs and Cukurova University are making visible efforts to ensure Adana earns a significant position in research and technology, as well as in economic trade. Cukurova University, which offers one of the strongest medical and agricultural programmes in the country, has spearheaded the founding of an 850,000 square-metre technology devel-opment region, in partnership with the City of Adana, the chambers of commerce and industry, and 16 private firms, to encourage research and development (R&D). The city officials also put effort in making Adana and its region a new destination for the international tourism industry.

Adana Chamber of Commerce (ATO), one of the oldest NGOs in the city, was founded in 1894 – well before Atatürk founded modern Turkey – to regulate and control the cotton trade. Today, it is an organisation that strives to strengthen the regional economic struct-ure, and to speed up the accumulation of capital in the region together with the Adana maintained by the city. Many fish restaurants around the lake offer an alternative to the popular kebap restaurants in town. Nightlife can be the highlight of Adana, if you look out for the quality bars, clubs and restau-rants tucked away in unexpected corners of the city.

Discover Adana...Adana’yı keşfedin...

A city of orange blossomsOutdoor recreation opportunities in the autumn and spring months –

and occasionally on bright, warm winter days – are among Adana’s best kept secrets. The historical Hittite settlement Karatepe, famous also for its handmade kilims, is only one hour away, and is perfect for day trips in spring, when the whole region is perfumed with citrus blossoms. During the heat of the summer, the uplands of the Taurus Mountains provide relief and a chance for some white-water rafting and mountain trekking. You can also sail, canoe and windsurf.

Chamber of Industry and the Adana Commodity Exchange. Apart from participating in the EU’s European Chambers Development Programme, ATO plays a lead role in organising international fairs and forums. The Adana International Forum on Economic Cooperation – for which the second annual meeting will be held in the Adana Hilton between February 22-24, 2006, is an initiative driven solely by ATO, to provide new business opportunities between the business partners of Turkey and the participant countries.

In addition to business opportunities, Adana offers a variety of lifestyles. For those who are interested in the liveliness of the city, and the convenience of having quality stores, shops, restaurants, and sport facilities within wolking distance, many spacious luxury flats are avali-able in the central neighbourhoods. For those seeking peace and quiet, numerous amenity-loaded bsuburban villas abound.

Adana Is The Strategic Location For A Future Energy Centre Of Europe And The Middle East

Adana, Stratejik Olarak, Avrupa ve Orta Doğu İçin Geleceğin Enerji Merkezi Olacak

Odamız, Financial Times FDI Magazine tarafından 2006 yılında yapılan “Geleceğin Avrupa Şehirleri” yarışmasına katılmış, Adana, Avrupa’nın yatırıma en uygun bölgesi dalında 1. seçilmiştir. Dergi ayrıca Adana’yı geleceğin en önemli metropollerinden biri olarak göstermiştir.

Avrupa ve dünyadaki enerji pazarlarıyla beraber bu bölgedeki en önemli ekonomik gelişme, Adana’ya 1 saatten az mesafede yer alan, %80’i Türkiye’den geçen ve Akdeniz Bölgesi etkisi kapsamına alan Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattıdır. BTC boru hattı, Akdeniz ülkeleri ve ötesindeki ülkelere Hazar Denizi’ndeki petrol ve gaz rezervlerine kolay ulaşım imkanı verecektir. Adana için, petro-kimya sanayisinde yeni yatırım beklentisi oldukça fazladır.

Yerel yatırımcılar, idareciler, Oda temsilcileri, diğer STK’lar ve Çukurova Üniversitesi Adana’nın AR-GE ve teknoloji alanında önemli bir yere sahip olması için büyük çaba sarf etmektedir. Tıp ve ziraat dallarında en iyi öğrenim veren üniversitelerden biri olan Çukurova Üniversitesi, 850.000 metrekarelik bir teknoloji geliştirme alanının kurulmasında; Ticaret ve Sanayi Odası, 16 özel kuruluş işbirliği ile AR-GE’yi destekleme konularında öncülük yapmıştır. Şehrin ileri gelenleri ise Adana ve çevresini uluslararası turizm sektörüne yeni bir yer olarak kazandırma konusunda çaba sarf etmişlerdir.

İlin en eski meslek örgütlerinden biri olan Adana Ticaret Odası, Atatürk’ün modern Türkiye’yi kurmasından önce, pamuk ticareti-ni kontrol edip düzenlemek için 1894 yılında kurulmuştur. Bugün, Adana Ticaret Odası, bölgesel ekonomik yapıyı güçlendirmek ve ildeki sermaye birikimini artırmaya gayret etmektedir. Şehirde-ki kebap restoranlarına alternatif olarak, göl kenarında birçok balık restoranı bulunmaktadır. Adana’da gece hayatı oldukça öne çıkmaktadır, şehrin farklı yerlerinde kaliteli barlar, kulüpler ve restoranlar bulunmaktadır.

Portakal Çiçeklerinin ŞehriSonbahar ve ilkbahar aylarında, kapalı alanlar dışında ya-

pılabilecek birçok aktivite ile güneşli, ılık kış günlerinin tadı çıkarılabilir. Tarihte Hititlerin yerleşim yeri olan ve el yapımı kilimleriyle ünlü olan Karatepe, narenciye kokusuyla, baharda günübirlik geziler için müthiş bir yerdir. Yaz sıcağında, Toros Dağlarının eteğinde serinleyerek rafting, dağ yürüyüşü, bot gezisi, kano ve rüzgar sörfü yapılabilir.

Avrupa Oda Geliştirme Programı’nda aktif olarak yer alan Adana Ticaret Odası, uluslararası fuar ve forumlar organize eden kurumların başında gelmektedir. Adana Uluslararası Eko-nomik İşbirliği Forumu, Adana Ticaret Odası tarafından Türk işadamları ve yurtdışından katılan işadamları arasında yeni iş fırsatları yaratmak için organize edilmiştir.

İş fırsatlarının yanında, Adana çeşitli yaşam tarzları sunmak-tadır. Şehrin kalabalık ve canlı yerlerinde yaşamak isteyenler için, kaliteli mağazalar, restoranlar, spor tesisleri yürüme mesafesinde olup, birçok lüks apartmanlar şehrin merkezinde yer almaktadır. Sakinlik ve huzur dolu bir ortamda yaşamak isteyenler için ise şehrin dışında huzur dolu mekânlar bulun-maktadır.

Page 41: Adana Ticaret Odası Dergisi

38 39Strategically located at the crossroads of the Middle East and Europe,

Adana is one of the five largest economic, social and cultural centres in Turkey. The Adana Kebap®, which lent the city its fame for centuries, has recently been trademarked.

In this hospitable southern town you can experience warm, bright sunshine on the coast at the flamingo haven of Karatas and refreshing coolness in the snow-covered uplands of the Taurus Mountains all in the same day. Located on both sides of the Seyhan River, and expanding around the Seyhan & Çatalan dam lakes, Adana is painted green and blue, to the surprise of the first-time visitor or business traveller. The Taurus Mountains offer a spectacular backdrop to the city.

Economic potentialTwo important factors make Adana attractive for investment: the low

cost of living and easy access to the Turkish and international markets with the existing interstate and transportation facilities.

A mild climate and rich soil make Adana the ‘bread basket of Turkey’. The city is the marketing and distribution centre for an agricultural region that produces cotton, wheat, barley, grapes, citrus fruits, olives and to-bacco. Its main industries are textile manufacturing, tanning (leather), and the processing of wool and various food items.

With the Isken power plant investment signed between Germany and Turkey, Adana became the country’s fifth largest recipient of foreign in-vestment in 2003, mainly in the chemical and food sectors. The 1210meg-awatt coal power plant has been in operation for two years. The current strategy for promoting the city to overseas investors is to operate and maintain the largest industrial zone in the country, only 20km away from central Adana. In the industrial zone, 225 companies are already active, primarily in the textile, heavy industry/metal, food, readywear, plastics and machinery sectors.

Stratejik olarak Orta Doğu ve Avrupa’nın kesişim yolları üzerinde bulunan Adana, Türkiye’nin 5. büyük ekonomik, sosyal ve kül-türel merkezlerinden biridir. Yüzyıllardır kente şöhret getiren

Adana Kebabı ise, yakın zamanda coğrafi işaret olarak tescillenmiştir.

Bu misafirperver güney şehrinde, aynı gün içinde, flamingo cenneti Karataş kıyılarında parlayan güneşi ve ılık havayı yaşayabilir; Toros dağlarının karla kaplı eteklerinde serin havanın tadını çıkarabilirsiniz. Seyhan Nehri’nin iki kıyısında yer alan ve Seyhan & Çatalan barajı boyunca uzanan Adana, yeşille mavinin bir araya geldiği bir yer olarak Adana’ya il kez gelen ziyaretçileri oldukça şaşırtır. Toros Dağları şehrin arkasında muhteşem bir manzara yaratmaktadır.

Ekonomik PotansiyelAdana’yı cazip bir yatırım merkezi haline getiren iki unsur; ucuz

ve kaliteli yaşam koşulları ve yerel ve uluslararası pazarlara ulaşımın kolay olmasıdır.

Ilımlı iklim ve verimli toprağı Adana’yı Türkiye’nin tahıl ambarı ha-line getirmiştir. Tarımın pazarlama ve dağıtım merkezi olan Adana’da pamuk, tahıl, arpa, üzüm, narenciye, zeytin ve tütün üretilmektedir. Adana sanayisi, tekstil imalatı, dericilik, işlenmiş yün ve çok çeşitli gıda ürünlerini içermektedir.

Almanya ile Türkiye arasında imzalanan İsken Enerji Santra-li ile Adana, 2003 yılında kimyasal madde ve gıda sektöründe beşinci en büyük yabancı yatırım alan şehri olmuştur. 1210 megawatt’lık kömür enerji santrali iki yıldır hizmet vermektedir. Yurtdışındaki yatırımcılara ilimizi tanıtan güncel strateji ise, kent merkezinden sadece 20 km uzakta olan geniş bir sanayi bölgesini yönetmek ve devamlılığını sağlamaktır. Bu sanayi bölgesinde, 225 şirket; hali hazırda aktif olup bu şirketler ağırlıklı olarak tekstil, ağır sanayi/metal, gıda, hazır giyim, plastik ve makine sektörle-rinde faaliyet göstermektedir.

FaaliyetlerimizFaaliyetlerimiz

One of the most significant economic developments for this region, along with the whole of Europe and many world energy markets, is the soon-to-be-completed Baku Tbilisi Ceyhan oil pipeline, of which 80% passes through Turkey, terminating on the Mediterranean Sea, less than one-hour’s drive from Adana. This pipeline will provide the countries of the Mediterranean and beyond with easy access to the vast oil and gas reserves of the Caspian Sea. For Adana, the prospects of a new petro-chemical industry in the region are enormous.

Local investors, governors, representatives of the chambers, other NGOs and Cukurova University are making visible efforts to ensure Adana earns a significant position in research and technology, as well as in economic trade. Cukurova University, which offers one of the strongest medical and agricultural programmes in the country, has spearheaded the founding of an 850,000 square-metre technology devel-opment region, in partnership with the City of Adana, the chambers of commerce and industry, and 16 private firms, to encourage research and development (R&D). The city officials also put effort in making Adana and its region a new destination for the international tourism industry.

Adana Chamber of Commerce (ATO), one of the oldest NGOs in the city, was founded in 1894 – well before Atatürk founded modern Turkey – to regulate and control the cotton trade. Today, it is an organisation that strives to strengthen the regional economic struct-ure, and to speed up the accumulation of capital in the region together with the Adana maintained by the city. Many fish restaurants around the lake offer an alternative to the popular kebap restaurants in town. Nightlife can be the highlight of Adana, if you look out for the quality bars, clubs and restau-rants tucked away in unexpected corners of the city.

Discover Adana...Adana’yı keşfedin...

A city of orange blossomsOutdoor recreation opportunities in the autumn and spring months –

and occasionally on bright, warm winter days – are among Adana’s best kept secrets. The historical Hittite settlement Karatepe, famous also for its handmade kilims, is only one hour away, and is perfect for day trips in spring, when the whole region is perfumed with citrus blossoms. During the heat of the summer, the uplands of the Taurus Mountains provide relief and a chance for some white-water rafting and mountain trekking. You can also sail, canoe and windsurf.

Chamber of Industry and the Adana Commodity Exchange. Apart from participating in the EU’s European Chambers Development Programme, ATO plays a lead role in organising international fairs and forums. The Adana International Forum on Economic Cooperation – for which the second annual meeting will be held in the Adana Hilton between February 22-24, 2006, is an initiative driven solely by ATO, to provide new business opportunities between the business partners of Turkey and the participant countries.

In addition to business opportunities, Adana offers a variety of lifestyles. For those who are interested in the liveliness of the city, and the convenience of having quality stores, shops, restaurants, and sport facilities within wolking distance, many spacious luxury flats are avali-able in the central neighbourhoods. For those seeking peace and quiet, numerous amenity-loaded bsuburban villas abound.

Adana Is The Strategic Location For A Future Energy Centre Of Europe And The Middle East

Adana, Stratejik Olarak, Avrupa ve Orta Doğu İçin Geleceğin Enerji Merkezi Olacak

Odamız, Financial Times FDI Magazine tarafından 2006 yılında yapılan “Geleceğin Avrupa Şehirleri” yarışmasına katılmış, Adana, Avrupa’nın yatırıma en uygun bölgesi dalında 1. seçilmiştir. Dergi ayrıca Adana’yı geleceğin en önemli metropollerinden biri olarak göstermiştir.

Avrupa ve dünyadaki enerji pazarlarıyla beraber bu bölgedeki en önemli ekonomik gelişme, Adana’ya 1 saatten az mesafede yer alan, %80’i Türkiye’den geçen ve Akdeniz Bölgesi etkisi kapsamına alan Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattıdır. BTC boru hattı, Akdeniz ülkeleri ve ötesindeki ülkelere Hazar Denizi’ndeki petrol ve gaz rezervlerine kolay ulaşım imkanı verecektir. Adana için, petro-kimya sanayisinde yeni yatırım beklentisi oldukça fazladır.

Yerel yatırımcılar, idareciler, Oda temsilcileri, diğer STK’lar ve Çukurova Üniversitesi Adana’nın AR-GE ve teknoloji alanında önemli bir yere sahip olması için büyük çaba sarf etmektedir. Tıp ve ziraat dallarında en iyi öğrenim veren üniversitelerden biri olan Çukurova Üniversitesi, 850.000 metrekarelik bir teknoloji geliştirme alanının kurulmasında; Ticaret ve Sanayi Odası, 16 özel kuruluş işbirliği ile AR-GE’yi destekleme konularında öncülük yapmıştır. Şehrin ileri gelenleri ise Adana ve çevresini uluslararası turizm sektörüne yeni bir yer olarak kazandırma konusunda çaba sarf etmişlerdir.

İlin en eski meslek örgütlerinden biri olan Adana Ticaret Odası, Atatürk’ün modern Türkiye’yi kurmasından önce, pamuk ticareti-ni kontrol edip düzenlemek için 1894 yılında kurulmuştur. Bugün, Adana Ticaret Odası, bölgesel ekonomik yapıyı güçlendirmek ve ildeki sermaye birikimini artırmaya gayret etmektedir. Şehirde-ki kebap restoranlarına alternatif olarak, göl kenarında birçok balık restoranı bulunmaktadır. Adana’da gece hayatı oldukça öne çıkmaktadır, şehrin farklı yerlerinde kaliteli barlar, kulüpler ve restoranlar bulunmaktadır.

Portakal Çiçeklerinin ŞehriSonbahar ve ilkbahar aylarında, kapalı alanlar dışında ya-

pılabilecek birçok aktivite ile güneşli, ılık kış günlerinin tadı çıkarılabilir. Tarihte Hititlerin yerleşim yeri olan ve el yapımı kilimleriyle ünlü olan Karatepe, narenciye kokusuyla, baharda günübirlik geziler için müthiş bir yerdir. Yaz sıcağında, Toros Dağlarının eteğinde serinleyerek rafting, dağ yürüyüşü, bot gezisi, kano ve rüzgar sörfü yapılabilir.

Avrupa Oda Geliştirme Programı’nda aktif olarak yer alan Adana Ticaret Odası, uluslararası fuar ve forumlar organize eden kurumların başında gelmektedir. Adana Uluslararası Eko-nomik İşbirliği Forumu, Adana Ticaret Odası tarafından Türk işadamları ve yurtdışından katılan işadamları arasında yeni iş fırsatları yaratmak için organize edilmiştir.

İş fırsatlarının yanında, Adana çeşitli yaşam tarzları sunmak-tadır. Şehrin kalabalık ve canlı yerlerinde yaşamak isteyenler için, kaliteli mağazalar, restoranlar, spor tesisleri yürüme mesafesinde olup, birçok lüks apartmanlar şehrin merkezinde yer almaktadır. Sakinlik ve huzur dolu bir ortamda yaşamak isteyenler için ise şehrin dışında huzur dolu mekânlar bulun-maktadır.

Page 42: Adana Ticaret Odası Dergisi

4 1

Since Adana has the largest hospital in south-eastern Turkey, as well as numerous public and private health care facilities, and a strong medical school, it is easy to find high quality health care. And as English is emphasised in almost all schools from elementa-ry to high school, it is not difficult to find many English-speaking managers, professionals, secretaries and qualified labourers.

The riverwalk along the Seyhan River is a haven for walkers and cyclists, who can cross the river on a series of pedestrian suspen-sion bridges to access a vast green park that is well on the lake. The Mediterranean coast, with the seaside towns of Karatas and Yumurtalik, has sandy beaches that are accessible within an hour by car. Two of the largest lagoons in the country are located near Karatas, and host many varieties of birds as they migrate south, creating a paradise for bird watchers.

Adana’s close proximity to the Taurus Mountains to the north, the Mediterranean to the south, Karatepe and other worldre-nowned historic sites to the east, along with its pleasant climate and reasonable cost of living, a highly trained work force, and tradeoriented business culture make it a pleasant and an exciting place to settle down.

Adana is a city of 2 million people, where you can run errands around town in the middle of the day, have a delicious kebap meal and still return home within a couple of hours. Where else in the world can you do that?

Güney bölgesindeki en büyük hastaneye sahip olan Adana, sağlık sektöründe devlet ve özel sağlık hizmetleri sunan birçok kuruma sahiptir, en iyi tıp fakültelerinden birine sahip olan Adana’da kaliteli sağlık hizmetlerine kolayca erişilebilmektedir. İngilizce’nin ilkokuldan liseye kadar bir çok okulda öğretildiği şehirde, İngilizce konuşan yöneticiler, profesyoneller, yönetici asistanları ve nitelikli işçi bulunmaktadır.

Seyhan Nehri’nin yürüme mesafesinde olması, yürüyüş yapan ve bisiklet sürenler için cennet gibi bir fırsat yaratırken, gölün üzerinde bulunan ve sadece yayaların kullandığı köprü ile geniş yeşil bir parka ulaşılabilir. Akdeniz’in kıyısında yer alan ve ara-bayla bir saatlik mesafede bulunan Karataş ve Yumurtalık eşsiz kum ve plajlara sahiptir. Karataş yakınlarında bulunan ülkenin en büyük iki lagünü, güneye göç eden her türden kuşların yaşadığı bir yer olup ve bu görüntü, kuş gözlemcileri için cennet olarak kabul edilmektedir.

Kuzeyde Toros Dağları’na olan yakınlığı, güneyde Akdeniz, do-ğuda Karatepe ve tarihi mekanları, ılıman iklimi ve uygun yaşam koşulları, iyi eğitimli iş gücü ve ticaret odaklı işletme kültürüne sahip olması, Adana’yı yaşanacak bir şehir olarak ortaya koymak-tadır.

2 milyonluk nüfusuyla, gün içinde dolaşabileceğiniz, lezzetli Kebap yiyebileceğiniz ve birkaç saatte eve dönebileceğiniz bir şehirdir Adana. Başka hangi şehirde bunu yapabilirsiniz?

40

Faaliyetlerimiz

Türkiye’de firmaların bayıldığı bir masal vardır. Evvel zaman içinde, kalbur sa-man içinde, pireler berber iken, bir uzak

ülkeden bir adam çıkagelir. Masamızın üzerine bir çuval yabancı para koyar. İstediği malı söyler ve genellikle iç pazar fiyatının üzerine önerdi-ğimiz fiyatı hemen kabul eder. Biz de namuslu tüccar isek parasını aldığımız malı gönderir ve büyük (!) ihracatçı (!) oluruz. Bu kadar basit ve zahmetsiz, ucuz ve karlı olmalıdır ihracat bizim için...

1980 yılında beni dış ticarete meraklı bir yönetici haline getiren başıma bizzat gelen bu tür iki olaydı. Hala inanamıyorum ama Ürdün’e çatı kaplama malzemesi, Hollanda’ya çift tarafı baskılı kumaşı aynen böyle sattım.. Ama patronlarım bu masalın böyle devam edeceğini hayal ettikleri için yapılması mutlak gereken işleri sıraladığımızda para “çarçur etmekten” yana olmadılar ve tabi masalın arkası gelmedi. Her iki iş sonrasında bilgi eksikliklerimiz nedenleri ile ne kadar fırsat, iş ve kar kaybına uğradığımızı sonradan öğrendik ama son vagonun son merdiveni önümüzden çoktan geçip gitmişti...

Ama 1983 yılının Kasım ayının bir günü Suudi Arabistan’da bir gıda toptancısında dağıtıcı şoför olarak çalışan Anadolu evladı uyanık Osmaniyeli Çolak Ömer de aynı şekilde patronunu kapıp fabrikamıza gelerek, “Piyasaya alkolsüz bira çıkartmışsınız, 2 tır parası getirdik, yarın yükle-yebilir misiniz?” deyince kendime, “Dur bakalım heyecanlanma” dedim. Bu sefer işi gerektiği gibi ciddi ve doğru yapalım da “ticaretimiz” karlı ve sürdürülebilir olsun…

Hemen patrona bir iş ve eylem planı sundum ve onayını aldım. Acilen bir pazar, sonra iki pazarlama araştırması yapacaktık. Eğer toplanan

ilk veriler olumlu ve karlı bir piyasayı gösteriyorsa marka tescil, kalite uygunluk işlerini tamamla-yacaktık. Bu sırada rakip, fiyat, ürün, dağıtım, ambalaj, broşür, katalog ve reklam araştırmaları ile bilgi eksiklerimizi tamamladıktan sonra oluşturduğumuz strateji/yol planına uygun olarak satışa başlayacaktık.

İlk araştırmamızda bile gelen her bilgi bir büyük sürpriz hatta şok niteliğinde idi. Ürünü-müzü tanımlayan ülkemizdeki alkolsüz tanımı ile bu ülkedeki alkolsüz sözlerinin arasında dağlar kadar fark olduğunu öğrendik. Hele başka yolla birilerince buraya getirilen “Alkolsüz” markamı-zın gümrük laboratuvarlarında analiz edildiği, “çok alkollü” (!) olarak raporlandığını, markamı-zın kara listeye alındığını ve bu ülkeye girişinin aylar önce tamamen yasaklandığını öğrenince az kalsın bu işi hemen bırakma kararı veriyorduk. Gereken tüm ürün standartları toplayıp konunun kötü niyet değil, sadece bilgi eksikliğinden kaynaklandığını yetkililere zorla ispatladık ve bir taahhütname imzalayarak markamızı kara liste-den çıkarttık. Artık nihayet doğru ürünün teknik tanımını biliyorduk. Bu konuda yanlış yapma şansımız kalmamıştı.

Pazar ve dağıtımı araştırınca bir yanlış yap-maktan daha kurtulduk. Bizden fabrikamıza gelip bayilik isteyen firmanın ancak küçük bir bölgede etkin olduğu ve genel bayi olarak bize ancak vakit kaybettireceği anlaşıldı. Ülkenin ikinci büyük dağıtım sistemine sahip firmayı bularak anlaşma imzaladık bu firmaya da bölgesel imtiyazlı alt bayilik verdirdik.

Rakipleri araştırırken 1930’larda ülkeye girmiş bir İsviçre markasının nasıl birinci; 1950’lerde pazara girmiş bir İngiliz markasının hangi politi-kalarla ikinci oluşu ve üstün teknoloji ve şöhret-leri ile gelen Almanlar’ın niçin hala beşincilikte kaldığını öğrendik. Bu bilgilerle pazar çalışmamı-zın göstergelerini öne alıp cesur bir hedef seçtik, hızla önce yedinci, bir yıl sonrasında dördüncü pazar payını kapacaktık.

Doğru bilgiler ışığında doğru planlar yaptık ve doğru seçilmiş kişilerle çok düşük reklam bütçesine rağmen dördüncü yılda pazar payına üçüncülüğe ulaşmıştık. Sağlam temeller üzerine yerleştirdiğimiz markamız 1984’den beri yaklaşık 30 yıldır o ülkede başarı ile satıyor.

Dünyadaki her doğru yönetilen şirketin yeni bir pazara girerken izlemesi gereken yukarıda anlattığım adımlar için yapılması gereken harcamaların yüzde yüzünü şirket kasasından harcamıştık.

Mutlaka biliyorsunuzdur Allah devletimize ve milletimize zeval vermesin 2010 yılında “Yurtdışı birim, marka ve tanıtım faaliyetle-rinin desteklenmesi hakkında tebliğ” ile bu çalışmaların tüm harcamalarının yüzde 60’a kadarki kısmı ödeme ve belgesi ile ispat edil-dikten sonra destek olarak iade ediliyor.

Bu tebliğ ile bir pazara girerken ve satış-ları desteklerken Türk firma ve markaları; araştırma-danışmanlık faturaları, marka tescil-kalite belgesi alımı masrafları, şirket–büro-köşe-vitrin kira ve sabitleri giderleri, reklam ve tanıtım giderleri değişik kural, şart ve sınırlar içerisinde yüzde 60’a kadar destekleniyor..

Birçok müşterimizin ilk defa bizden duyup hayretlere kapıldığı devletimizin firmaları-mıza dünya standartlarında ve doğrularında dış satış işleri yapmaları için verdiği bu des-tekten biz danışmanlık hizmetleri verdiğimiz firmaları faydalandırıyoruz. Siz de mutlaka faydalanın ve işe doğru başlayın ve yıllarca sürdürün. Bu işleri eksiksiz yaptıktan/yap-tırdıktan sonra o ülkeyi ziyaret ederek üstün deneyiminizle o pazar ve yapacaklarınız hakkında dahiyane kararlar verin. Çünkü bunun tersini veya aksini yaparsanız başarı şansınızın ancak bir milli piyango bileti kadar olacağını garantileyebiliriz.

Gerçek ihracatçı olmak için devlet destekleri

Yurtdışına mal satmak isteyen firmalarımızın öncelikle, sürdürülebilir bir sistem oluşturmaları gerekmektedir. Bunun için de mutlaka, pazardaki rakiplerin geçtikleri yollar iyi incelenmeli, bu alanda verilen devlet destekleri araştırılmalıdır.

Hamdi DemirelYatırım Danışmanı

Yazarlarımız

Page 43: Adana Ticaret Odası Dergisi

4 1

Since Adana has the largest hospital in south-eastern Turkey, as well as numerous public and private health care facilities, and a strong medical school, it is easy to find high quality health care. And as English is emphasised in almost all schools from elementa-ry to high school, it is not difficult to find many English-speaking managers, professionals, secretaries and qualified labourers.

The riverwalk along the Seyhan River is a haven for walkers and cyclists, who can cross the river on a series of pedestrian suspen-sion bridges to access a vast green park that is well on the lake. The Mediterranean coast, with the seaside towns of Karatas and Yumurtalik, has sandy beaches that are accessible within an hour by car. Two of the largest lagoons in the country are located near Karatas, and host many varieties of birds as they migrate south, creating a paradise for bird watchers.

Adana’s close proximity to the Taurus Mountains to the north, the Mediterranean to the south, Karatepe and other worldre-nowned historic sites to the east, along with its pleasant climate and reasonable cost of living, a highly trained work force, and tradeoriented business culture make it a pleasant and an exciting place to settle down.

Adana is a city of 2 million people, where you can run errands around town in the middle of the day, have a delicious kebap meal and still return home within a couple of hours. Where else in the world can you do that?

Güney bölgesindeki en büyük hastaneye sahip olan Adana, sağlık sektöründe devlet ve özel sağlık hizmetleri sunan birçok kuruma sahiptir, en iyi tıp fakültelerinden birine sahip olan Adana’da kaliteli sağlık hizmetlerine kolayca erişilebilmektedir. İngilizce’nin ilkokuldan liseye kadar bir çok okulda öğretildiği şehirde, İngilizce konuşan yöneticiler, profesyoneller, yönetici asistanları ve nitelikli işçi bulunmaktadır.

Seyhan Nehri’nin yürüme mesafesinde olması, yürüyüş yapan ve bisiklet sürenler için cennet gibi bir fırsat yaratırken, gölün üzerinde bulunan ve sadece yayaların kullandığı köprü ile geniş yeşil bir parka ulaşılabilir. Akdeniz’in kıyısında yer alan ve ara-bayla bir saatlik mesafede bulunan Karataş ve Yumurtalık eşsiz kum ve plajlara sahiptir. Karataş yakınlarında bulunan ülkenin en büyük iki lagünü, güneye göç eden her türden kuşların yaşadığı bir yer olup ve bu görüntü, kuş gözlemcileri için cennet olarak kabul edilmektedir.

Kuzeyde Toros Dağları’na olan yakınlığı, güneyde Akdeniz, do-ğuda Karatepe ve tarihi mekanları, ılıman iklimi ve uygun yaşam koşulları, iyi eğitimli iş gücü ve ticaret odaklı işletme kültürüne sahip olması, Adana’yı yaşanacak bir şehir olarak ortaya koymak-tadır.

2 milyonluk nüfusuyla, gün içinde dolaşabileceğiniz, lezzetli Kebap yiyebileceğiniz ve birkaç saatte eve dönebileceğiniz bir şehirdir Adana. Başka hangi şehirde bunu yapabilirsiniz?

40

Faaliyetlerimiz

Türkiye’de firmaların bayıldığı bir masal vardır. Evvel zaman içinde, kalbur sa-man içinde, pireler berber iken, bir uzak

ülkeden bir adam çıkagelir. Masamızın üzerine bir çuval yabancı para koyar. İstediği malı söyler ve genellikle iç pazar fiyatının üzerine önerdi-ğimiz fiyatı hemen kabul eder. Biz de namuslu tüccar isek parasını aldığımız malı gönderir ve büyük (!) ihracatçı (!) oluruz. Bu kadar basit ve zahmetsiz, ucuz ve karlı olmalıdır ihracat bizim için...

1980 yılında beni dış ticarete meraklı bir yönetici haline getiren başıma bizzat gelen bu tür iki olaydı. Hala inanamıyorum ama Ürdün’e çatı kaplama malzemesi, Hollanda’ya çift tarafı baskılı kumaşı aynen böyle sattım.. Ama patronlarım bu masalın böyle devam edeceğini hayal ettikleri için yapılması mutlak gereken işleri sıraladığımızda para “çarçur etmekten” yana olmadılar ve tabi masalın arkası gelmedi. Her iki iş sonrasında bilgi eksikliklerimiz nedenleri ile ne kadar fırsat, iş ve kar kaybına uğradığımızı sonradan öğrendik ama son vagonun son merdiveni önümüzden çoktan geçip gitmişti...

Ama 1983 yılının Kasım ayının bir günü Suudi Arabistan’da bir gıda toptancısında dağıtıcı şoför olarak çalışan Anadolu evladı uyanık Osmaniyeli Çolak Ömer de aynı şekilde patronunu kapıp fabrikamıza gelerek, “Piyasaya alkolsüz bira çıkartmışsınız, 2 tır parası getirdik, yarın yükle-yebilir misiniz?” deyince kendime, “Dur bakalım heyecanlanma” dedim. Bu sefer işi gerektiği gibi ciddi ve doğru yapalım da “ticaretimiz” karlı ve sürdürülebilir olsun…

Hemen patrona bir iş ve eylem planı sundum ve onayını aldım. Acilen bir pazar, sonra iki pazarlama araştırması yapacaktık. Eğer toplanan

ilk veriler olumlu ve karlı bir piyasayı gösteriyorsa marka tescil, kalite uygunluk işlerini tamamla-yacaktık. Bu sırada rakip, fiyat, ürün, dağıtım, ambalaj, broşür, katalog ve reklam araştırmaları ile bilgi eksiklerimizi tamamladıktan sonra oluşturduğumuz strateji/yol planına uygun olarak satışa başlayacaktık.

İlk araştırmamızda bile gelen her bilgi bir büyük sürpriz hatta şok niteliğinde idi. Ürünü-müzü tanımlayan ülkemizdeki alkolsüz tanımı ile bu ülkedeki alkolsüz sözlerinin arasında dağlar kadar fark olduğunu öğrendik. Hele başka yolla birilerince buraya getirilen “Alkolsüz” markamı-zın gümrük laboratuvarlarında analiz edildiği, “çok alkollü” (!) olarak raporlandığını, markamı-zın kara listeye alındığını ve bu ülkeye girişinin aylar önce tamamen yasaklandığını öğrenince az kalsın bu işi hemen bırakma kararı veriyorduk. Gereken tüm ürün standartları toplayıp konunun kötü niyet değil, sadece bilgi eksikliğinden kaynaklandığını yetkililere zorla ispatladık ve bir taahhütname imzalayarak markamızı kara liste-den çıkarttık. Artık nihayet doğru ürünün teknik tanımını biliyorduk. Bu konuda yanlış yapma şansımız kalmamıştı.

Pazar ve dağıtımı araştırınca bir yanlış yap-maktan daha kurtulduk. Bizden fabrikamıza gelip bayilik isteyen firmanın ancak küçük bir bölgede etkin olduğu ve genel bayi olarak bize ancak vakit kaybettireceği anlaşıldı. Ülkenin ikinci büyük dağıtım sistemine sahip firmayı bularak anlaşma imzaladık bu firmaya da bölgesel imtiyazlı alt bayilik verdirdik.

Rakipleri araştırırken 1930’larda ülkeye girmiş bir İsviçre markasının nasıl birinci; 1950’lerde pazara girmiş bir İngiliz markasının hangi politi-kalarla ikinci oluşu ve üstün teknoloji ve şöhret-leri ile gelen Almanlar’ın niçin hala beşincilikte kaldığını öğrendik. Bu bilgilerle pazar çalışmamı-zın göstergelerini öne alıp cesur bir hedef seçtik, hızla önce yedinci, bir yıl sonrasında dördüncü pazar payını kapacaktık.

Doğru bilgiler ışığında doğru planlar yaptık ve doğru seçilmiş kişilerle çok düşük reklam bütçesine rağmen dördüncü yılda pazar payına üçüncülüğe ulaşmıştık. Sağlam temeller üzerine yerleştirdiğimiz markamız 1984’den beri yaklaşık 30 yıldır o ülkede başarı ile satıyor.

Dünyadaki her doğru yönetilen şirketin yeni bir pazara girerken izlemesi gereken yukarıda anlattığım adımlar için yapılması gereken harcamaların yüzde yüzünü şirket kasasından harcamıştık.

Mutlaka biliyorsunuzdur Allah devletimize ve milletimize zeval vermesin 2010 yılında “Yurtdışı birim, marka ve tanıtım faaliyetle-rinin desteklenmesi hakkında tebliğ” ile bu çalışmaların tüm harcamalarının yüzde 60’a kadarki kısmı ödeme ve belgesi ile ispat edil-dikten sonra destek olarak iade ediliyor.

Bu tebliğ ile bir pazara girerken ve satış-ları desteklerken Türk firma ve markaları; araştırma-danışmanlık faturaları, marka tescil-kalite belgesi alımı masrafları, şirket–büro-köşe-vitrin kira ve sabitleri giderleri, reklam ve tanıtım giderleri değişik kural, şart ve sınırlar içerisinde yüzde 60’a kadar destekleniyor..

Birçok müşterimizin ilk defa bizden duyup hayretlere kapıldığı devletimizin firmaları-mıza dünya standartlarında ve doğrularında dış satış işleri yapmaları için verdiği bu des-tekten biz danışmanlık hizmetleri verdiğimiz firmaları faydalandırıyoruz. Siz de mutlaka faydalanın ve işe doğru başlayın ve yıllarca sürdürün. Bu işleri eksiksiz yaptıktan/yap-tırdıktan sonra o ülkeyi ziyaret ederek üstün deneyiminizle o pazar ve yapacaklarınız hakkında dahiyane kararlar verin. Çünkü bunun tersini veya aksini yaparsanız başarı şansınızın ancak bir milli piyango bileti kadar olacağını garantileyebiliriz.

Gerçek ihracatçı olmak için devlet destekleri

Yurtdışına mal satmak isteyen firmalarımızın öncelikle, sürdürülebilir bir sistem oluşturmaları gerekmektedir. Bunun için de mutlaka, pazardaki rakiplerin geçtikleri yollar iyi incelenmeli, bu alanda verilen devlet destekleri araştırılmalıdır.

Hamdi DemirelYatırım Danışmanı

Yazarlarımız

Page 44: Adana Ticaret Odası Dergisi

42

Haber Röportaj

Üniversite öğrencisiyken şirket kuran, başarısıyla ABD Girişimcilik Zirvesi’nde Barack Obama’yla görüşen Baybars Altuntaş, deneyimlerini iş dünyasıyla paylaştı.

Deulcom İnternational’ın sahibi Baybars Altunbaş, girişimciliğin sırlarını ve marka olmanın yollarını

anlattı. Dünyada en değerli sermayenin iş fikri olduğunu söyleyen Altuntaş, “Ancak bu iş fikrini hayata geçirirken stratejinizi iyi yapın. Çünkü girişimciler kendi işlerini kurduktan sonra ortalama 7 yıl içinde bu işteki motivas-yonlarını kaybediyor ve kendi işinde memur

Kendi işinin memuru olan

oluyor. Bunun için yeni alanlara girmekten, yeni yatırımlar yapmaktan, halka açılmaktan korkmayın” dedi.

Refleks Gazetesi’nin Akdeniz TV iş-birliğiyle gerçekleştirdiği bu yılın ilk “İş’e Yarayan Toplantısı”nın konuğu Deulcom İnternational’ın sahibi Baybars Altunbaş oldu. Üniversite öğrencisiyken şirket kuran, başarısıyla ABD Girişimcilik Zirvesi’nde Barack Obama’yla görüşen Baybars Altuntaş, deneyimlerini iş dünyasıyla paylaştı. Hilton Oteli’nde gerçekleşen ve Adana Ticaret Odası Başkanı Ali Gizer’in yanı sıra çok sayıda işadamı ve işkadınının katıldığı toplantının açılışında konuşan Refleks Gazetesi İmtiyaz Sahibi Esra Özden, Adana’nın; kaliteli üreti-miyle dünyanın 150 ülkesine yaptığı ihracatıy-la göz doldurduğuna dikkat çekerek, “Daha iyi olamaz mıyız? Elbette olacağız. Formül belli. Girişimci ruhumuzu geliştireceğiz, girişimcili-ği artıracağız. TOBB Adana Kadın Girişimci-ler Kurulu’nun bir üyesi olarak, Kayserili’den, Trabzonlu’dan, Gaziantepli’den, Konyalı’dan daha şanslı olduğumu biliyorum. Adana’nın var olan imkanlarının başka hiçbir kentte ol-madığının da bilincindeyim. Bu kentin plaka-

sında olduğu gibi ekonomik zenginlikte de bir numara olması çok zor değil. Özellikle iş dün-yasının bir diğer yarısı biz kadın girişimciler; projeler üreterek, ekonomi yönetimini, yerel yöneticileri zorlayarak, her şeyden önemlisi güç birliği yaparak bunu başaracağız” dedi.

SOSYAL GİRİŞİMCİLİĞİ KEŞFEDİNBaybars Altuntaş ise sunumunda, giri-

şimcilerin hep bardağın dolu kısmına bakan insanlar olduklarını söyledi. Altuntaş, “Biz bardakta en ufak bir damla su bile varsa, dolu kısmından ne çıkartabiliriz onu düşünüyoruz” görüşünü dile getirdi.

Adana’nın “Otobüsten indim, BMW’ye Bin-dim” kitabının yazılmasında çok önemli bir katkısı olduğunu kaydeden Altuntaş, kitabın hikayesinin Adana’da başladığına dikkat çekti. Baybars Altuntaş, şunları söyledi:

“Adana hayat hikayemde çok önemli bir kilometre taşı oldu. ABD Başkanı Obama’yla bizzat görüşmeye kadar giden hikayemin aslında başlangıcı Adana’dadır. Nasıl oldu da Başkan Obama ile görüştüm ve Adana’nın nasıl bir rolü oldu bu görüşmede, bunun

perde arkasını sizlerle paylaşmak istiyorum. Çünkü artık girişimcilik sadece ticari anlamda ‘5 liraya aldım 10 liraya sattım” mantığının ötesine geçti. Sosyal girişimcilik diye bir kavram ortaya çıktı. Bu sosyal girişimcilik denilen ikinci kulvar olmadan da ticari giri-şimciliğin tek başına anlamı yok dünyada. Bu anlamda benim Obama’yla görüşmem de bir sosyal girişimcilik örneği olarak gösterilebilir. Adana’daki ofisimde bulunduğum sırada ABD Adana Konsolosluğu’ndan telefonla arandım ve Başkan Obama’nın benimle görüşmek istediğini söylediler. Tabi ilk başta ciddiye almadım. Çünkü bu normal bir durum değil. Ben sizi daha sonra ararım dedim. Daha sonra verdiği numarayı aradığımda arayanın gerçekten ABD Adana Konsolosu olduğunu öğrendim. Bunun espri olmadığını ve işin ciddi olduğunu anlayınca Obama ile Giri-şimcilik Zirvesi’nde görüşmem gerçekleşmiş oldu. Başbakan Erdoğan’ın da mektubunu ileterek, ikinci zirveyi de İstanbul’da yaptık ve 3 bin kişi katıldı. Tüm dünyada bu zirvemiz ses getirdi ve Türkiye’nin büyük bir tanıtımı gerçekleşmiş oldu.”

MELEK YATIRIMCILARI KEŞFEDİNDünyada en değerli sermayenin iş fikri

olduğunu anlatan Altuntaş, bu fikrin stratejik planlar çerçevesinde geliştirilmesi gerektiğini ifade etti. Dünyada girişimcilik ekosisteminde iş fikirlerine hiçbir bankanın kredi vermedi-ğini ifade eden Altuntaş, bu eksikliğin 1970’li yıllarda gelişmiş ülkelerde fark edildiğini ve melek yatırımcılık sisteminin keşfedildiğini aktardı. Altuntaş, melek yatırımcıların, iş fikri olup da parası olmayan kişilerin fikirlerine belli bir hisse karşılığında yatırım yaptıkla-rını, böylece iki tarafın da kazançlı çıktığını vurguladı. Avrupa’daki melek yatırımcılık sisteminde geçen yıl 4 milyar TL yatırım

yapıldığını anlatan Altuntaş, bu sistemin he-nüz Türkiye’de oluşturulamadığını ifade etti. Bunun üzerine Türkiye’de Melek Yatırımcılar Derneği’ni kurduklarını söyleyen Altuntaş, en kısa zamanda yaratıcı iş fikirlerini destekleye-ceklerini dile getirdi.

KENDİ ŞİRKETİNİZDE MEMUR OLMAYIN

Bir araştırmaya göre girişimcilerin kendi işlerini kurduktan sonra ortalama 7 yıl içinde bu işteki motivasyonlarını kaybettik-lerine dikkat çeken Baybars Altuntaş, “İlk iş kurulurken çok hevesli olunuyor, bütün enerji bu iş için harcanıyor ama zaman geçtikçe 7 yıl içerisinde kişi artık işine karşı heyecan duymuyor. İşin heyecanı kaçınca girişimcilik ruhu da ölüyor ve kişi sadece sabah gidip akşam gelinen bir iş hayatında buluyor kendini. Umberto Eco’nun güzel bir lafı var, ‘Bazı insanlar kurdukları iş yerinde memur olurlar.’ Şirketlerde en fazla çalı-şanlar kendi işlerini kurup kendi kurduğu işin memuru haline gelen patronlardır. Exit stratejisi denilen bir kavram var. Ülkemizde hiç karşılaşmadığımız bir kavram. Girişimci işini kurmadan önce şunu düşünmeli, ‘Nasıl ve ne zaman çıkış yapmalıyım?’ Bu sorunun bizim ülkemizdeki cevabı ‘hiç çıkmayaca-ğım ki’ olur. Çünkü çok para kazanacağını düşünerek hisselerini satmak istemiyor pek çok girişimci. Ama yurtdışındaki yatırımcılar çıkış stratejisini görmeden yatırım yapmaz-lar. Türkiye’deki süreç ise ‘işimi çocuklarıma bırakayım’ şeklinde ilerliyor. Ama bazen çocuklar veya torunlar işi götüremediklerin-de yaratılan marka ölüyor. Halbuki marka yaratmak çok zor bir süreç. Bu yüzden bizim markamız çok az. Her ilde belki birkaç mar-ka var ama bazıları sadece o şehirde kalıyor. Çünkü büyümekten korkuyor” dedi.

marka yaratamaz

43

Bir annenin ve emekli asker bir babanın çocuğu olarak şunları rüyamda görsem inanmazdım: Ce-bimde beş para yokken kurduğum şirket, Türkiye’nin en önemli 100 franchising markasından biri olacak, girişimciliğin beşiği olan Amerika Birleşik Devletleri’nin Başkanı Barrack Obama beni girişim-ciliği konuşmak üzere Beyaz Saray’a davet edecek, dünyanın 16. büyük ekonomisinin Başbakanı, Obama’ya yazdığı özel mektubu benimle göndere-cek, CNN International, Washington’da Obama’nın zirvesini canlı yayında benimle değerlendirecek, dünyanın en önemli girişimcilik şov programında 22 ülkenin 110 Dragon’undan biri de ben olacağım.

Gerçekten girişimci olup olamayacağınızı anlama-nız gerekiyor. Bunu anlamak hiç zor değil. Basit bir-kaç yöntemle ne kadar iyi bir girişimci olabileceğinizi anlayabilirsiniz. Aldığınız risk hesaplanabilir bir risk olmalı. Yeteri kadar kazanamazsanız, girdiğiniz risk hayatınızı altüst etmemeli. Dimyata pirince giderken, evdeki bulgurdan olmayın. Patron olurken ayağınızı yorganınıza göre uzatmak yetmez. Battaniyeniz de hazır olmalı. Beklenmedik harcamalar karşısında şaşırmamalısınız. İş planınızı hazırlamadan evvel, çok iyi pazar araştırması yapmalısınız. Burnunuzun pa-ranın kokusunu alıp almadığından emin olmalısınız. Para kazanmak için para şart değil, ancak çok iyi bir iş fikri ise şart. Çok iyi iş fikrine kısa zamanda sahip olabilirsiniz. İnsan koleksiyonu yapın. Her yaştan her kesimden insanlarla çok iyi ilişkiler geliştirin. Bu ilişkilerin paradan çok daha önemli sermaye oldu-ğunu unutmayın. Gazetelerin cuma günleri çıkan ilavelerine reklam verin. Evlerde, hafta sonları sabah kahvaltılarına böylelikle sizin şirketiniz de konuk olmuş olur. Siyasetten uzak durun. Siyasetçiye yakın durun. Girişimci olarak sizin asli göreviniz hep yeni iş fikirleri üretmek, siyaset yapmak değil. Herkes kendi işine baksın. Reklam ajansınıza şunu söyleyin; Sattı-ran reklam istiyorum, sanat eseri değil. Kurduğunuz işe melek yatırımcı arayın.

Rüyamda görsem inanmazdım

Gerçekten girişimci misiniz?

Page 45: Adana Ticaret Odası Dergisi

42

Haber Röportaj

Üniversite öğrencisiyken şirket kuran, başarısıyla ABD Girişimcilik Zirvesi’nde Barack Obama’yla görüşen Baybars Altuntaş, deneyimlerini iş dünyasıyla paylaştı.

Deulcom İnternational’ın sahibi Baybars Altunbaş, girişimciliğin sırlarını ve marka olmanın yollarını

anlattı. Dünyada en değerli sermayenin iş fikri olduğunu söyleyen Altuntaş, “Ancak bu iş fikrini hayata geçirirken stratejinizi iyi yapın. Çünkü girişimciler kendi işlerini kurduktan sonra ortalama 7 yıl içinde bu işteki motivas-yonlarını kaybediyor ve kendi işinde memur

Kendi işinin memuru olan

oluyor. Bunun için yeni alanlara girmekten, yeni yatırımlar yapmaktan, halka açılmaktan korkmayın” dedi.

Refleks Gazetesi’nin Akdeniz TV iş-birliğiyle gerçekleştirdiği bu yılın ilk “İş’e Yarayan Toplantısı”nın konuğu Deulcom İnternational’ın sahibi Baybars Altunbaş oldu. Üniversite öğrencisiyken şirket kuran, başarısıyla ABD Girişimcilik Zirvesi’nde Barack Obama’yla görüşen Baybars Altuntaş, deneyimlerini iş dünyasıyla paylaştı. Hilton Oteli’nde gerçekleşen ve Adana Ticaret Odası Başkanı Ali Gizer’in yanı sıra çok sayıda işadamı ve işkadınının katıldığı toplantının açılışında konuşan Refleks Gazetesi İmtiyaz Sahibi Esra Özden, Adana’nın; kaliteli üreti-miyle dünyanın 150 ülkesine yaptığı ihracatıy-la göz doldurduğuna dikkat çekerek, “Daha iyi olamaz mıyız? Elbette olacağız. Formül belli. Girişimci ruhumuzu geliştireceğiz, girişimcili-ği artıracağız. TOBB Adana Kadın Girişimci-ler Kurulu’nun bir üyesi olarak, Kayserili’den, Trabzonlu’dan, Gaziantepli’den, Konyalı’dan daha şanslı olduğumu biliyorum. Adana’nın var olan imkanlarının başka hiçbir kentte ol-madığının da bilincindeyim. Bu kentin plaka-

sında olduğu gibi ekonomik zenginlikte de bir numara olması çok zor değil. Özellikle iş dün-yasının bir diğer yarısı biz kadın girişimciler; projeler üreterek, ekonomi yönetimini, yerel yöneticileri zorlayarak, her şeyden önemlisi güç birliği yaparak bunu başaracağız” dedi.

SOSYAL GİRİŞİMCİLİĞİ KEŞFEDİNBaybars Altuntaş ise sunumunda, giri-

şimcilerin hep bardağın dolu kısmına bakan insanlar olduklarını söyledi. Altuntaş, “Biz bardakta en ufak bir damla su bile varsa, dolu kısmından ne çıkartabiliriz onu düşünüyoruz” görüşünü dile getirdi.

Adana’nın “Otobüsten indim, BMW’ye Bin-dim” kitabının yazılmasında çok önemli bir katkısı olduğunu kaydeden Altuntaş, kitabın hikayesinin Adana’da başladığına dikkat çekti. Baybars Altuntaş, şunları söyledi:

“Adana hayat hikayemde çok önemli bir kilometre taşı oldu. ABD Başkanı Obama’yla bizzat görüşmeye kadar giden hikayemin aslında başlangıcı Adana’dadır. Nasıl oldu da Başkan Obama ile görüştüm ve Adana’nın nasıl bir rolü oldu bu görüşmede, bunun

perde arkasını sizlerle paylaşmak istiyorum. Çünkü artık girişimcilik sadece ticari anlamda ‘5 liraya aldım 10 liraya sattım” mantığının ötesine geçti. Sosyal girişimcilik diye bir kavram ortaya çıktı. Bu sosyal girişimcilik denilen ikinci kulvar olmadan da ticari giri-şimciliğin tek başına anlamı yok dünyada. Bu anlamda benim Obama’yla görüşmem de bir sosyal girişimcilik örneği olarak gösterilebilir. Adana’daki ofisimde bulunduğum sırada ABD Adana Konsolosluğu’ndan telefonla arandım ve Başkan Obama’nın benimle görüşmek istediğini söylediler. Tabi ilk başta ciddiye almadım. Çünkü bu normal bir durum değil. Ben sizi daha sonra ararım dedim. Daha sonra verdiği numarayı aradığımda arayanın gerçekten ABD Adana Konsolosu olduğunu öğrendim. Bunun espri olmadığını ve işin ciddi olduğunu anlayınca Obama ile Giri-şimcilik Zirvesi’nde görüşmem gerçekleşmiş oldu. Başbakan Erdoğan’ın da mektubunu ileterek, ikinci zirveyi de İstanbul’da yaptık ve 3 bin kişi katıldı. Tüm dünyada bu zirvemiz ses getirdi ve Türkiye’nin büyük bir tanıtımı gerçekleşmiş oldu.”

MELEK YATIRIMCILARI KEŞFEDİNDünyada en değerli sermayenin iş fikri

olduğunu anlatan Altuntaş, bu fikrin stratejik planlar çerçevesinde geliştirilmesi gerektiğini ifade etti. Dünyada girişimcilik ekosisteminde iş fikirlerine hiçbir bankanın kredi vermedi-ğini ifade eden Altuntaş, bu eksikliğin 1970’li yıllarda gelişmiş ülkelerde fark edildiğini ve melek yatırımcılık sisteminin keşfedildiğini aktardı. Altuntaş, melek yatırımcıların, iş fikri olup da parası olmayan kişilerin fikirlerine belli bir hisse karşılığında yatırım yaptıkla-rını, böylece iki tarafın da kazançlı çıktığını vurguladı. Avrupa’daki melek yatırımcılık sisteminde geçen yıl 4 milyar TL yatırım

yapıldığını anlatan Altuntaş, bu sistemin he-nüz Türkiye’de oluşturulamadığını ifade etti. Bunun üzerine Türkiye’de Melek Yatırımcılar Derneği’ni kurduklarını söyleyen Altuntaş, en kısa zamanda yaratıcı iş fikirlerini destekleye-ceklerini dile getirdi.

KENDİ ŞİRKETİNİZDE MEMUR OLMAYIN

Bir araştırmaya göre girişimcilerin kendi işlerini kurduktan sonra ortalama 7 yıl içinde bu işteki motivasyonlarını kaybettik-lerine dikkat çeken Baybars Altuntaş, “İlk iş kurulurken çok hevesli olunuyor, bütün enerji bu iş için harcanıyor ama zaman geçtikçe 7 yıl içerisinde kişi artık işine karşı heyecan duymuyor. İşin heyecanı kaçınca girişimcilik ruhu da ölüyor ve kişi sadece sabah gidip akşam gelinen bir iş hayatında buluyor kendini. Umberto Eco’nun güzel bir lafı var, ‘Bazı insanlar kurdukları iş yerinde memur olurlar.’ Şirketlerde en fazla çalı-şanlar kendi işlerini kurup kendi kurduğu işin memuru haline gelen patronlardır. Exit stratejisi denilen bir kavram var. Ülkemizde hiç karşılaşmadığımız bir kavram. Girişimci işini kurmadan önce şunu düşünmeli, ‘Nasıl ve ne zaman çıkış yapmalıyım?’ Bu sorunun bizim ülkemizdeki cevabı ‘hiç çıkmayaca-ğım ki’ olur. Çünkü çok para kazanacağını düşünerek hisselerini satmak istemiyor pek çok girişimci. Ama yurtdışındaki yatırımcılar çıkış stratejisini görmeden yatırım yapmaz-lar. Türkiye’deki süreç ise ‘işimi çocuklarıma bırakayım’ şeklinde ilerliyor. Ama bazen çocuklar veya torunlar işi götüremediklerin-de yaratılan marka ölüyor. Halbuki marka yaratmak çok zor bir süreç. Bu yüzden bizim markamız çok az. Her ilde belki birkaç mar-ka var ama bazıları sadece o şehirde kalıyor. Çünkü büyümekten korkuyor” dedi.

marka yaratamaz

43

Bir annenin ve emekli asker bir babanın çocuğu olarak şunları rüyamda görsem inanmazdım: Ce-bimde beş para yokken kurduğum şirket, Türkiye’nin en önemli 100 franchising markasından biri olacak, girişimciliğin beşiği olan Amerika Birleşik Devletleri’nin Başkanı Barrack Obama beni girişim-ciliği konuşmak üzere Beyaz Saray’a davet edecek, dünyanın 16. büyük ekonomisinin Başbakanı, Obama’ya yazdığı özel mektubu benimle göndere-cek, CNN International, Washington’da Obama’nın zirvesini canlı yayında benimle değerlendirecek, dünyanın en önemli girişimcilik şov programında 22 ülkenin 110 Dragon’undan biri de ben olacağım.

Gerçekten girişimci olup olamayacağınızı anlama-nız gerekiyor. Bunu anlamak hiç zor değil. Basit bir-kaç yöntemle ne kadar iyi bir girişimci olabileceğinizi anlayabilirsiniz. Aldığınız risk hesaplanabilir bir risk olmalı. Yeteri kadar kazanamazsanız, girdiğiniz risk hayatınızı altüst etmemeli. Dimyata pirince giderken, evdeki bulgurdan olmayın. Patron olurken ayağınızı yorganınıza göre uzatmak yetmez. Battaniyeniz de hazır olmalı. Beklenmedik harcamalar karşısında şaşırmamalısınız. İş planınızı hazırlamadan evvel, çok iyi pazar araştırması yapmalısınız. Burnunuzun pa-ranın kokusunu alıp almadığından emin olmalısınız. Para kazanmak için para şart değil, ancak çok iyi bir iş fikri ise şart. Çok iyi iş fikrine kısa zamanda sahip olabilirsiniz. İnsan koleksiyonu yapın. Her yaştan her kesimden insanlarla çok iyi ilişkiler geliştirin. Bu ilişkilerin paradan çok daha önemli sermaye oldu-ğunu unutmayın. Gazetelerin cuma günleri çıkan ilavelerine reklam verin. Evlerde, hafta sonları sabah kahvaltılarına böylelikle sizin şirketiniz de konuk olmuş olur. Siyasetten uzak durun. Siyasetçiye yakın durun. Girişimci olarak sizin asli göreviniz hep yeni iş fikirleri üretmek, siyaset yapmak değil. Herkes kendi işine baksın. Reklam ajansınıza şunu söyleyin; Sattı-ran reklam istiyorum, sanat eseri değil. Kurduğunuz işe melek yatırımcı arayın.

Rüyamda görsem inanmazdım

Gerçekten girişimci misiniz?

Page 46: Adana Ticaret Odası Dergisi

4544

Faaliyetlerimiz Haber

Mobilya sektöründe son yıllarda yaşanan gelişmelerin büyük boyutlara ulaştığı belirtilirken, bu sektördeki işletmelerde

ISO 9001 belgesi sahibi olmanın, ürünün daha kalite-li olduğunu göstermesinin ötesinde, o işletmeden hep aynı kalitede ürün çıkacağını göstereceği de belirtildi.

TÜVRheinland Group ve Adana Ticaret Odası işbirliğiyle düzenlenen toplantıda, Türkiye ve dün-yadaki mobilya sektöründeki gelişmeler ve İnegöl’de faaliyete giren dünyanın dokuzuncu, Türkiye’nin ise ilk ve tek mobilya laboratuvarının tanıtımı gerçek-leştirildi.

Toplantının açılış konuşmasını yapan Yönetim Ku-rulu Başkan Vekilimiz Atilla Menevşe, Adana Ticaret Odası’nın sektörlerin gelişmelerine yönelik olarak; en yeni ve gelişmiş teknolojik bilgilerle donatılmalarının yanında, bölgenin ihtiyacı olan nitelikli insan kaynak-larının yetiştirilmesine dönük etkinlikler gerçekleştir-meye önem verdiğini kaydetti.

Mobilyacılık sektörü açısından önemli bir kuruluş olan TÜVRheinland Group’un, İnegöl Mobilya Test Laboratuvarı’nı hizmete açtığını anlatan Menevşe sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bilindiği üzere 18. yüzyılda sanayileşmenin baş-ladığı Adana, tekstil başta olmak üzere gıda, makine, kimya, mobilya sektörlerinde Türkiye’nin lokomotifi olmuştur. Tarihi geleneğinden kopmayarak, Ülke-miz ihracatında da önemli pay sahibi olan Adana, Ekonomi Bakanlığı’nca yayınlanan ‘İl İl Dış Ticaret Potansiyeli’ raporunda ürün çeşitliliği ve nitelikli sıçrama kabiliyeti ile halen Türkiye’nin dış ticaretinde 5. sırada yer almaktadır. 2011 yılında yüzde 23.7 artış kaydederek 1 milyar 700 milyon ABD doları olarak gerçekleşen ihracat ile dünyanın 188 ülkesine ürün satan Adana, mobilya sektöründe de büyük gelecek vaad etmektedir. Ekonomik gelişme ve kalkınmanın en önemli göstergelerinden biri bireysel tüketim

Mobilyacılara dünyadaki gelişmeler anlatıldı

ürünleri ile mobilya ve dekorasyon ürünlerine yapılan harcamalardır. Ülke ekonomisindeki pozitif gelişmeye paralel olarak mobilya sektörü de ülkemizde ve gelişen dünya ekonomilerinde düzenli olarak gelişmekte ve büyümektedir. Bu toplantı-nın düzenlenmesindeki amacımız da, bu yöndeki olumlu gelişmelere katkıda bulunma niteliğindedir. Adana imalatçıları olarak imalatlarımızı bu labora-tuvardan geçirmek suretiyle kalitemizi test ettirmiş olacağız. Dünyaya açılırken ve sertifikalı ürünleri-mizi pazarlarken bu durum elimizde önemli bir koz olarak bizlere avantaj sağlayacaktır.”

Mobilyacılar Sitesi Başkanı Adnan Turgut ise konuşmasında Adana’nın özellikle klasik mobilya üretiminde Türkiye’nin önde gelen kentleri arasında yer aldığını söyledi. Sitede 392 işyerinin bulunduğu-nu ve bu işyerlerinde yaklaşık 3 bine yakın kişinin istihdam edildiğini belirten Turgut, sektörün kent ekonomisi ile istihdamına önemli katkılar sağladığı-nı söyledi. Adana’da üretilen ürünlerin özellikle Or-tadoğu ülkelerine ihraç edildiğini kaydeden Turgut, sektörün dünyaya açılmasında kalite çalışmalarının önemine değinerek bu toplantının mobilya sektö-rünün gelişimine önemli katkılarda bulunacağına inandığını ifade etti.

Sertifikasyon ve Akreditasyon konusunda sunum yapan TÜVRheinland Adana Bölge Mü-dürü Mehmet Altıok ise Türkiye’de Mobilya Test Laboratuvarı’nın faaliyete geçmiş olmasının heyecan verici olduğunu ve mobilya sektörünün ufkunu açacağına işaret etti. Altıok, “ISO 9001, fabrikanızın çalışması gereken sistemi anlatıyor. Eğer fabrikada bir yönetim varsa ve o yönetimin belli bir kalite standardında olması gerekiyorsa; ISO 9001 olmazsa olmaz bir standarttır. Mobilya sektöründe ISO 9001 belgeli çok sayıda firma var. ISO 9001 Belgesi ürü-nün daha kaliteli, daha iyi olduğunu göstermez. O fabrikadan o ürünün hep aynı kalitede çıkacağının da güvencesidir” dedi.

TÜVRheinland İnegöl Mobilya Test Laboratuvarı Direktörü Adem Durmaz da, yürüttükleri çalışmala-ra ilişkin bilgi verdi. TÜVRheinland’ın ürün güvenli-ğinin geliştirilebilmesine yönelik olarak Almanya’da 1872 yılında Teknik Eğitim Derneği olarak kuruldu-ğunu, 2003 yılından bu yana ise Türkiye’de faaliyet gösterdiğini kaydeden Durmaz, halen 62 ülkede 17 bin personel ve 500’ün üzerinde laboratuvarları bulunduğunu kaydetti. Türkiye’de şimdiye kadar 10 milyon Euro tutarında bir yatırım yaptıklarını belirten Durmaz, 2011 yılında dünya cirolarının 1.8 milyar Euro olarak gerçekleştiğini vurguladı.

Koç Holding’in Kurucusu Vehbi Koç’un ‘Ülkem Varsa Ben de Varım’ sözünden yola çıkarak 2006 yılında ‘Ülkem İçin

Projesi’ni başlatan Koç Holding, 2010 ve 2011 uygulaması olarak Türk Kızılayı işbirliğinde ‘Ülkem İçin Kan Veriyorum’ kampanyasını hayata geçirmişti. ‘Ülkem İçin Kan Veriyorum Kampan-yası’ tüm hızıyla devam ederken illerden kam-panyaya dair sonuçlar gelmeye başladı. Adana’dan gelen sonuçlara göre kampanya süresince Adana il ve ilçelerinde toplam 178 kan bağışı kampan-yası düzenlendi. Türkiye’nin en fazla kan bağışı kampanyasını gerçekleştiren Adana’da ilçeler de dahil olmak üzere iki yılda toplam 8679 ünite kan bağışında bulunuldu ve 26 bin kişinin hayatına dokunulmuş oldu.

Düzenli kan bağışçısı olma alışkanlığını yaymak amacıyla Türkiye’de 81 ilde Ülkem İçin elçilerinin, Koç Topluluğu çalışanları ve bayilerinin de deste-ğiyle yürütülen kampanyada bugüne kadar 72 bin ünite kan bağışında bulundu, kampanya 215 bin kişiye umut oldu.

Koç Holding Kurumsal İletişim Müdürü Şeniz Akan Adana’da yürütülen kampanya çerçevesin-deki değerlendirmesinde, Koç Holding olarak kampanyayı hayata geçirirken düzenli, gönüllü ve sürekli kan bağışçısı olma bilincini yerleştirme amacıyla yola çıktıklarını, tüm Türkiye’de gönüllü elçilerin olağanüstü çabalarıyla çok büyük bir başa-

kan bağışındarekor kırdı

Adana

Ülkem İçin Hakkında: Koç Holding’in kuruluşunun 80. yıldönümünü

temsil eden 31 Mayıs 2006 tarihinde sorumlu vatandaşlık bilinicini Koç Topluluğu çalışanları ve bayileri arasında yaygınlaştırmak üzere başlattığı Ülkem İçin Projesi altıncı yılını tamamlamaya hazırlanıyor. Her yıl 31 Mayıs’ta görkemli kutla-malar yerine Türkiye’nin dört bir yanında ülkemiz için fark yaratacak uygulamalara imza atmayı hedefleyen Ülkem İçin Projesi’nin ilk iki yılında, Türkiye’nin her yöresinde ayrı ayrı tespit edilen so-runlara yerel çözümler getiren 387 farklı proje ger-çekleştirildi. 2008 yılında ise tek bir konuya odakla-nılarak 7 bölgede 700 bin fidan dikildi; 1750 futbol sahası büyüklüğünde bir alanı kapsayacak “Koç Topluluğu Ülkem İçin Ormanları” oluşturuldu. 2009 yılında, ormanların bulunduğu illerde TEMA ile işbirliği yaparak çocuklara çevre eğitimleri veril-di ve bu eğitimler 81 ile yaygınlaştırıldı. Böylece 18 bin çocuğa ulaşarak, onların “Dünyayı Kurtaran Çocuklar” olarak doğa konusunda bilinçlenmeleri sağlandı. Geçtiğimiz yıl ise, Türk Kızılayı ile birlikte “Ülkem İçin Kan Veriyorum” kampanyası hayata geçirildi. Kampanya ikinci yılında yoluna Türk Kı-zılayı, Koç Topluluğu çalışanları ve yöneticilerinin desteği ile devam etti. “Ülkem İçin kan veriyorum” kampanyası 2010 yılında TÜHİD’in 10’uncu Altın Ödülleri’nde Sağlık kategorisinde en başarılı sosyal sorumluluk uygulaması ödülünü alan uygulama olmuştu. “Ülkem İçin” Projesi genel yapısıyla da , geçtiğimiz günlerde Özel Sektör Gönüllüler Derneği tarafından “En Başarılı Gönüllülük Programı” ödülüne layık görüldü.

rıya imza atıldığının altını çizdi. Şeniz Akan, “Türk Kızılayı işbirliğiyle yürüttüğümüz kampanyamız bugün ne mutluyuz ki Türkiye’nin en geniş çaplı ve en büyük kan bağışı kampanyası oldu” dedi. Kampanya çerçevesinde 2012 Ocak ayı itibariyle ellerine ulaşan verileri aktaran Şeniz Akan iki yılda tüm Türkiye’de toplam 72 bin ünite kan bağışı toplayarak 215 bin kişinin hayatına dokundukları-nı söyledi.

“Projemize büyük bir özveriyle destek veren tüm Adanalılar’a teşekkürler…”

Gönüllü elçilerin yanı sıra kampanyaya en bü-yük desteğin halktan geldiğine dikkat çeken Şeniz Akan, her şeyden önce kampanyaya kan bağışında bulunarak destek veren tüm Türkiye’ye teşekkür etti. Kan bağışının önemine dikkat çeken ve ülke-mizde kan bağışı oranının Avrupa ortalamasının çok altında olduğuna değinen Şeniz Akan, “Umu-yoruz ki Koç Holding olarak bizim attığımız bu adım ve iki yıldır süren çalışmalarımız Türkiye’de diğer tüm işletmelerin de katkılarıyla dalga dalga yayılarak, düzenli ve sürekli hale gelir” dedi. Adana ili ve ilçelerinde kampanya dahilinde 2010 ve 2011 yıllarında 178 kan bağışı kampanyası düzenlen-diğine dikkat çeken Şeniz Akan, kampanyanın her etabına ayrı ayrı ilgi gösteren Adanalılar’a ve projeyi büyük bir özveriyle gerçekleştiren Adana Ülkem İçin Gönüllü Elçileri Ali Gizer ve Mehmet Gökhan Mıçı’ya en içten teşekkürlerini iletti.

Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç, “Ülkem İçin Kan Bağışı Kampanyası” Adana Elçisi Ali Gizer’e başarılı çalışmalarından dolayı plaket sundu.

Page 47: Adana Ticaret Odası Dergisi

4544

Faaliyetlerimiz Haber

Mobilya sektöründe son yıllarda yaşanan gelişmelerin büyük boyutlara ulaştığı belirtilirken, bu sektördeki işletmelerde

ISO 9001 belgesi sahibi olmanın, ürünün daha kalite-li olduğunu göstermesinin ötesinde, o işletmeden hep aynı kalitede ürün çıkacağını göstereceği de belirtildi.

TÜVRheinland Group ve Adana Ticaret Odası işbirliğiyle düzenlenen toplantıda, Türkiye ve dün-yadaki mobilya sektöründeki gelişmeler ve İnegöl’de faaliyete giren dünyanın dokuzuncu, Türkiye’nin ise ilk ve tek mobilya laboratuvarının tanıtımı gerçek-leştirildi.

Toplantının açılış konuşmasını yapan Yönetim Ku-rulu Başkan Vekilimiz Atilla Menevşe, Adana Ticaret Odası’nın sektörlerin gelişmelerine yönelik olarak; en yeni ve gelişmiş teknolojik bilgilerle donatılmalarının yanında, bölgenin ihtiyacı olan nitelikli insan kaynak-larının yetiştirilmesine dönük etkinlikler gerçekleştir-meye önem verdiğini kaydetti.

Mobilyacılık sektörü açısından önemli bir kuruluş olan TÜVRheinland Group’un, İnegöl Mobilya Test Laboratuvarı’nı hizmete açtığını anlatan Menevşe sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bilindiği üzere 18. yüzyılda sanayileşmenin baş-ladığı Adana, tekstil başta olmak üzere gıda, makine, kimya, mobilya sektörlerinde Türkiye’nin lokomotifi olmuştur. Tarihi geleneğinden kopmayarak, Ülke-miz ihracatında da önemli pay sahibi olan Adana, Ekonomi Bakanlığı’nca yayınlanan ‘İl İl Dış Ticaret Potansiyeli’ raporunda ürün çeşitliliği ve nitelikli sıçrama kabiliyeti ile halen Türkiye’nin dış ticaretinde 5. sırada yer almaktadır. 2011 yılında yüzde 23.7 artış kaydederek 1 milyar 700 milyon ABD doları olarak gerçekleşen ihracat ile dünyanın 188 ülkesine ürün satan Adana, mobilya sektöründe de büyük gelecek vaad etmektedir. Ekonomik gelişme ve kalkınmanın en önemli göstergelerinden biri bireysel tüketim

Mobilyacılara dünyadaki gelişmeler anlatıldı

ürünleri ile mobilya ve dekorasyon ürünlerine yapılan harcamalardır. Ülke ekonomisindeki pozitif gelişmeye paralel olarak mobilya sektörü de ülkemizde ve gelişen dünya ekonomilerinde düzenli olarak gelişmekte ve büyümektedir. Bu toplantı-nın düzenlenmesindeki amacımız da, bu yöndeki olumlu gelişmelere katkıda bulunma niteliğindedir. Adana imalatçıları olarak imalatlarımızı bu labora-tuvardan geçirmek suretiyle kalitemizi test ettirmiş olacağız. Dünyaya açılırken ve sertifikalı ürünleri-mizi pazarlarken bu durum elimizde önemli bir koz olarak bizlere avantaj sağlayacaktır.”

Mobilyacılar Sitesi Başkanı Adnan Turgut ise konuşmasında Adana’nın özellikle klasik mobilya üretiminde Türkiye’nin önde gelen kentleri arasında yer aldığını söyledi. Sitede 392 işyerinin bulunduğu-nu ve bu işyerlerinde yaklaşık 3 bine yakın kişinin istihdam edildiğini belirten Turgut, sektörün kent ekonomisi ile istihdamına önemli katkılar sağladığı-nı söyledi. Adana’da üretilen ürünlerin özellikle Or-tadoğu ülkelerine ihraç edildiğini kaydeden Turgut, sektörün dünyaya açılmasında kalite çalışmalarının önemine değinerek bu toplantının mobilya sektö-rünün gelişimine önemli katkılarda bulunacağına inandığını ifade etti.

Sertifikasyon ve Akreditasyon konusunda sunum yapan TÜVRheinland Adana Bölge Mü-dürü Mehmet Altıok ise Türkiye’de Mobilya Test Laboratuvarı’nın faaliyete geçmiş olmasının heyecan verici olduğunu ve mobilya sektörünün ufkunu açacağına işaret etti. Altıok, “ISO 9001, fabrikanızın çalışması gereken sistemi anlatıyor. Eğer fabrikada bir yönetim varsa ve o yönetimin belli bir kalite standardında olması gerekiyorsa; ISO 9001 olmazsa olmaz bir standarttır. Mobilya sektöründe ISO 9001 belgeli çok sayıda firma var. ISO 9001 Belgesi ürü-nün daha kaliteli, daha iyi olduğunu göstermez. O fabrikadan o ürünün hep aynı kalitede çıkacağının da güvencesidir” dedi.

TÜVRheinland İnegöl Mobilya Test Laboratuvarı Direktörü Adem Durmaz da, yürüttükleri çalışmala-ra ilişkin bilgi verdi. TÜVRheinland’ın ürün güvenli-ğinin geliştirilebilmesine yönelik olarak Almanya’da 1872 yılında Teknik Eğitim Derneği olarak kuruldu-ğunu, 2003 yılından bu yana ise Türkiye’de faaliyet gösterdiğini kaydeden Durmaz, halen 62 ülkede 17 bin personel ve 500’ün üzerinde laboratuvarları bulunduğunu kaydetti. Türkiye’de şimdiye kadar 10 milyon Euro tutarında bir yatırım yaptıklarını belirten Durmaz, 2011 yılında dünya cirolarının 1.8 milyar Euro olarak gerçekleştiğini vurguladı.

Koç Holding’in Kurucusu Vehbi Koç’un ‘Ülkem Varsa Ben de Varım’ sözünden yola çıkarak 2006 yılında ‘Ülkem İçin

Projesi’ni başlatan Koç Holding, 2010 ve 2011 uygulaması olarak Türk Kızılayı işbirliğinde ‘Ülkem İçin Kan Veriyorum’ kampanyasını hayata geçirmişti. ‘Ülkem İçin Kan Veriyorum Kampan-yası’ tüm hızıyla devam ederken illerden kam-panyaya dair sonuçlar gelmeye başladı. Adana’dan gelen sonuçlara göre kampanya süresince Adana il ve ilçelerinde toplam 178 kan bağışı kampan-yası düzenlendi. Türkiye’nin en fazla kan bağışı kampanyasını gerçekleştiren Adana’da ilçeler de dahil olmak üzere iki yılda toplam 8679 ünite kan bağışında bulunuldu ve 26 bin kişinin hayatına dokunulmuş oldu.

Düzenli kan bağışçısı olma alışkanlığını yaymak amacıyla Türkiye’de 81 ilde Ülkem İçin elçilerinin, Koç Topluluğu çalışanları ve bayilerinin de deste-ğiyle yürütülen kampanyada bugüne kadar 72 bin ünite kan bağışında bulundu, kampanya 215 bin kişiye umut oldu.

Koç Holding Kurumsal İletişim Müdürü Şeniz Akan Adana’da yürütülen kampanya çerçevesin-deki değerlendirmesinde, Koç Holding olarak kampanyayı hayata geçirirken düzenli, gönüllü ve sürekli kan bağışçısı olma bilincini yerleştirme amacıyla yola çıktıklarını, tüm Türkiye’de gönüllü elçilerin olağanüstü çabalarıyla çok büyük bir başa-

kan bağışındarekor kırdı

Adana

Ülkem İçin Hakkında: Koç Holding’in kuruluşunun 80. yıldönümünü

temsil eden 31 Mayıs 2006 tarihinde sorumlu vatandaşlık bilinicini Koç Topluluğu çalışanları ve bayileri arasında yaygınlaştırmak üzere başlattığı Ülkem İçin Projesi altıncı yılını tamamlamaya hazırlanıyor. Her yıl 31 Mayıs’ta görkemli kutla-malar yerine Türkiye’nin dört bir yanında ülkemiz için fark yaratacak uygulamalara imza atmayı hedefleyen Ülkem İçin Projesi’nin ilk iki yılında, Türkiye’nin her yöresinde ayrı ayrı tespit edilen so-runlara yerel çözümler getiren 387 farklı proje ger-çekleştirildi. 2008 yılında ise tek bir konuya odakla-nılarak 7 bölgede 700 bin fidan dikildi; 1750 futbol sahası büyüklüğünde bir alanı kapsayacak “Koç Topluluğu Ülkem İçin Ormanları” oluşturuldu. 2009 yılında, ormanların bulunduğu illerde TEMA ile işbirliği yaparak çocuklara çevre eğitimleri veril-di ve bu eğitimler 81 ile yaygınlaştırıldı. Böylece 18 bin çocuğa ulaşarak, onların “Dünyayı Kurtaran Çocuklar” olarak doğa konusunda bilinçlenmeleri sağlandı. Geçtiğimiz yıl ise, Türk Kızılayı ile birlikte “Ülkem İçin Kan Veriyorum” kampanyası hayata geçirildi. Kampanya ikinci yılında yoluna Türk Kı-zılayı, Koç Topluluğu çalışanları ve yöneticilerinin desteği ile devam etti. “Ülkem İçin kan veriyorum” kampanyası 2010 yılında TÜHİD’in 10’uncu Altın Ödülleri’nde Sağlık kategorisinde en başarılı sosyal sorumluluk uygulaması ödülünü alan uygulama olmuştu. “Ülkem İçin” Projesi genel yapısıyla da , geçtiğimiz günlerde Özel Sektör Gönüllüler Derneği tarafından “En Başarılı Gönüllülük Programı” ödülüne layık görüldü.

rıya imza atıldığının altını çizdi. Şeniz Akan, “Türk Kızılayı işbirliğiyle yürüttüğümüz kampanyamız bugün ne mutluyuz ki Türkiye’nin en geniş çaplı ve en büyük kan bağışı kampanyası oldu” dedi. Kampanya çerçevesinde 2012 Ocak ayı itibariyle ellerine ulaşan verileri aktaran Şeniz Akan iki yılda tüm Türkiye’de toplam 72 bin ünite kan bağışı toplayarak 215 bin kişinin hayatına dokundukları-nı söyledi.

“Projemize büyük bir özveriyle destek veren tüm Adanalılar’a teşekkürler…”

Gönüllü elçilerin yanı sıra kampanyaya en bü-yük desteğin halktan geldiğine dikkat çeken Şeniz Akan, her şeyden önce kampanyaya kan bağışında bulunarak destek veren tüm Türkiye’ye teşekkür etti. Kan bağışının önemine dikkat çeken ve ülke-mizde kan bağışı oranının Avrupa ortalamasının çok altında olduğuna değinen Şeniz Akan, “Umu-yoruz ki Koç Holding olarak bizim attığımız bu adım ve iki yıldır süren çalışmalarımız Türkiye’de diğer tüm işletmelerin de katkılarıyla dalga dalga yayılarak, düzenli ve sürekli hale gelir” dedi. Adana ili ve ilçelerinde kampanya dahilinde 2010 ve 2011 yıllarında 178 kan bağışı kampanyası düzenlen-diğine dikkat çeken Şeniz Akan, kampanyanın her etabına ayrı ayrı ilgi gösteren Adanalılar’a ve projeyi büyük bir özveriyle gerçekleştiren Adana Ülkem İçin Gönüllü Elçileri Ali Gizer ve Mehmet Gökhan Mıçı’ya en içten teşekkürlerini iletti.

Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç, “Ülkem İçin Kan Bağışı Kampanyası” Adana Elçisi Ali Gizer’e başarılı çalışmalarından dolayı plaket sundu.

Page 48: Adana Ticaret Odası Dergisi

46

İzlenim

Afrika’nın Avrupa’ya en yakın kesiminde yer alan Tunus, yaşam biçimini de gerek İtalya, gerekse yıllarca sömürgesinde kaldığı Fransa’ya uyarlamış. Tunus’un resmi dili Arapça olmasına karşın neredeyse Fransızca daha yaygın olarak kullanılıyor. Avrupa’ya yakınlık, Arap Baharı’nın izlerinin daha kısa sürede atlatılmasını sağlamış Tunus’ta...

Afrika, Asya, Ortadoğu ve Avrupa’nın karışımıyla ortaya çıkan nefis bir yemek gibi Tunus... Beyaz badanalı,

mavi pencereli tek katlı evleriyle Bodrum’u, Arapça başlayıp Fransızca biten dili, trafik akışı ve kurallara uyumuyla Avrupa’yı, kendine has eğlencesiyle Beyrut’u, teknolojiyi ikinci planda tutan rahat yaşamıyla Afrika’ya andıran Tunus, adeta medeniyet, doğa, güneş ve denizin buluş-ma noktası...

Başta Ortadoğu ve Afrika olmak üzere büyük bir coğrafyanın yeniden şekillenmesine neden olan Arap Baharı’nın fitilinin ateşlendiği Tunus, tam anlamıyla “nev’i şahsına münhasır” bir görüntü sergiliyor. Başkent Tunus’taki Karta-ca Havaalanı’na inişinizle birlikte farklılıklar kendini gösteriyor. Uluslararası havaalanında, duvarlardaki, “Sigara içilmez” işaretlerine karşın, her köşede sigara tüttüren onlarca insana rastlamak mümkün.

Arap Baharı’nın yaza döndüğü ülke;

TUNUSBarış Gökhan Topal - Yusuf Toprak

47

İzlenim

Page 49: Adana Ticaret Odası Dergisi

46

İzlenim

Afrika’nın Avrupa’ya en yakın kesiminde yer alan Tunus, yaşam biçimini de gerek İtalya, gerekse yıllarca sömürgesinde kaldığı Fransa’ya uyarlamış. Tunus’un resmi dili Arapça olmasına karşın neredeyse Fransızca daha yaygın olarak kullanılıyor. Avrupa’ya yakınlık, Arap Baharı’nın izlerinin daha kısa sürede atlatılmasını sağlamış Tunus’ta...

Afrika, Asya, Ortadoğu ve Avrupa’nın karışımıyla ortaya çıkan nefis bir yemek gibi Tunus... Beyaz badanalı,

mavi pencereli tek katlı evleriyle Bodrum’u, Arapça başlayıp Fransızca biten dili, trafik akışı ve kurallara uyumuyla Avrupa’yı, kendine has eğlencesiyle Beyrut’u, teknolojiyi ikinci planda tutan rahat yaşamıyla Afrika’ya andıran Tunus, adeta medeniyet, doğa, güneş ve denizin buluş-ma noktası...

Başta Ortadoğu ve Afrika olmak üzere büyük bir coğrafyanın yeniden şekillenmesine neden olan Arap Baharı’nın fitilinin ateşlendiği Tunus, tam anlamıyla “nev’i şahsına münhasır” bir görüntü sergiliyor. Başkent Tunus’taki Karta-ca Havaalanı’na inişinizle birlikte farklılıklar kendini gösteriyor. Uluslararası havaalanında, duvarlardaki, “Sigara içilmez” işaretlerine karşın, her köşede sigara tüttüren onlarca insana rastlamak mümkün.

Arap Baharı’nın yaza döndüğü ülke;

TUNUSBarış Gökhan Topal - Yusuf Toprak

47

İzlenim

Page 50: Adana Ticaret Odası Dergisi

48

İnsanlar cana yakın, yüzlerindeki tebessümü, “Bizim sokaklardaki asık yüzlerle” karşılaştırıldığı-mızda sosyo-ekonomik durumlarının Türkiye’den daha iyi olduğunu anlamak mümkün.

Afrika’nın Avrupa’ya hem kültür, hem de coğrafi açıdan en yakın ülkesi Tunus’ta, Arapça, Fransızca veya İngilizce biliyorsanız, karşınıza çıkan herkesle rahatlıkla anlaşmanız mümkün. Hepsi de refleks gibi, önce Arapça’dan başlıyor konuşmaya. Anlaşa-mayınca Fransızca ve son ihtimal İngilizce’yi deniyor. Ülkenin genel olarak yabancı dil konuşma oranı yüksek. Türkçe bilenler de var. Türk olduğunuzu öğ-rendiklerinde, “Recep Tayyip Erdoğan”, “Van Minut”, “Hasan Şaş” ve “Tarkan”dan başlıyorlar konuşmaya...

Hammamet, Tunus’un eski ve yeni yerleşimi ba-rındıran tipik bir sahil kenti. Sahildeki balık tekneleri ve ağlarını onaran kişilerin görüntüleri, Adana’nın Karataş ilçesini andırıyor. Denize sıfır konumundaki Medina Kalesi heybetli duvarlarının iç kısmında kü-çük bir şehre ev sahipliği yapıyor. En yükseği iki katlı evlerin arasında bir santimetrelik boşluk bile yok. Medina Kalesi’nin içerisinde, tamamı beyaz renkten oluşan evlerin en büyük özelliği, kapılarındaki işlemeli desenler. Her evin kapısı ayrı bir tablo gibi... Kapılardaki muhteşem el işçiliği ve süslemeler adeta tarihin derinliklerine götürüyor, labirenti andıran dar, kaleiçi sokaklarda dolaştıkça insanı.

Fransızlar’ın sömürge dönemi ve sonrası olarak iki ayrı yerden oluşan Hammamet kentinin sokaklarında, Türkiye’ye benzer bir dinginlik var. Kentin yeniden imar edilen bölümündeki yollar oldukça geniş ve kullanışlı. Dikkati çeken bir ayrıntı ise kavşakların hiçbirinde trafik ışıklarının olmaması...

Düz yoldan ilerleyen araçlar, yolun genişli-ğinden daha büyük kavşağa geldiğinde zorunlu olarak yavaşlıyor, geçiş üstünlüğü de kavşaktan karşıya geçmek için bekleyen araca veriliyor. Tüm sürücülerin özenle uyguladığı sistem sayesinde trafik durmadan akıyor.

Trafikte yayalar için ise Avrupa ülkelerini aratmayan bir düzen var. Karşıya geçmek isteyen bir yayanın adımını yola atmasıyla birlikte araçlar duruyor ve yol veriyor. Türkiye’deki gibi, “Yolun kar-şısına geçebilenin canını kurtarabildiği” bir karmaşa yaşanmıyor.

Asgari ücretin 300 dolar civarında olduğu Tunus’ta hayat Türkiye’ye göre daha ucuz. Bundaki en önemli etken akaryakıt fiyatları. 100 ABD do-larının 150 Tunus Dinarı’na karşılık geldiği ülkede benzinin litre fiyatı 1.4, motorinin de 1.1 dinar. Bu fiyatların yarattığı ucuzluk, başta taksi ücretleri olmak üzere hayatın her alanına direkt yansımış durumda. Nerede ise tümü Arapça’nın dışında Fransızca ve İngilizce bilen taksi şoförleriyle anlaş-mak da çok kolay. Taksimetre kullanılan taksilerle, yaklaşık 4-5 saatlik gezi için 60-80 dinara anlaşmak mümkün.

Ekonomi ağırlıklı olarak tarım, hayvancılık, ma-dencilik ve turizme dayanıyor. Hammamet kentine girer girmez turizm alanında gelişmiş bir yerde olduğunuzu anlıyorsunuz. Mevsim kış olduğu için çoğunlukla kapalı olan çok sayıdaki turistik tesis, kış aylarında Türkiye’nin güney sahillerini andırıyor.

Turizm bizde olduğu gibi Tunus’ta da yaza endeksli, deniz kum güneş üçlüsü ağırlıkta... Konuştuğu-muz Tunuslulardan sezonun erken başladığını öğreniyoruz. Hammamet, yavaş yavaş mart ayında başlayacak turizm sezonuna hazırlanıyor.

Ülkede madencilik önemli. İşadamları görüşme-lerde fosfat, demir, çinko, kurşun, petrol ve doğalgaz alanlarında işbirliği talep ediyor. Bu da ülkede bu rezervlerin varlığının en canlı kanıtı. İş aleminde karşılaşılan bir diğer önemli talepse ortak yatırım. Tunuslu işadamlarının önemli bir bölümünde yatırım yapmak üzere sanayi arsası mevcut. Ancak anladığımız kadarıyla arsanın dışında işadamları yatırım için sermaye ve bilgi eksikliği içerisindeler. Gıdadan, inşaat malzemesine, kimyadan kozmetiğe, ülkemizde üretimi yapılan tüm ürünlerin Tunus’ta ortak kurulacak fabrikalarla birlikte üretilmesi tale-bin ana konusu. Buradan Libya, Cezayir, Fas ve tüm Afrika’ya ürünleri birlikte satmayı teklif ediyorlar. Tunus ve Arap coğrafyasının yeniden yapılanma sürecinde iyi bir fırsat gibi bu ilgi ve yakınlık.

Tunuslu işadamları uluslararası ilişkilerde biraz yeni ancak şaşırtıcı derecede kararlı ve takipçi. Verdikleri söze ve randevulara riayetleri beklenenin ötesinde ve oldukça yüksek. Sokaklarda yoğun bir

Tunus’taki sosyal yaşam oldukça hareketli. Özellikle çocukları, değişik ortamlarda; üstelik günün her saatinde görmek mümkün. Bazen gece yarısı bir barda, bazen de Adanalı çocukların bile henüz tanışamadığı bir hayvanat bahçesinde...

çalışma havası ve izlenimi almıyorsak da, Tunuslula-rın iyi çalıştıklarını hissediyoruz. Başarıya, gelişime olan özlem ülkenin gelecekteki kalkınmasının ana motivasyonu ve anahtarı olacak gibi.

Çalışmadaki isteklilikleri ve disiplinlerinin yanında, Tunus’taki gece hayatı da, şaşırtıcı derecede hareketli, bir o kadar da karmaşık... Arapça müziğin, Amerikan tarzı diskolara göre daha revaçta olduğu dikkat çeken Hammamet’te, herkes kendini yaşıyor ve bu süreç sabahın ilk ışıklarına kadar sürebiliyor. Tunus’un önde gelen sanatçılarının canlı sazlar eşliğindeki konserle-rinde, bir Türk olarak şaşırtıcı görüntülerle de karşı-laşıyoruz. Örneğin, darbuka, keman ve davul ağırlıklı eğlencenin doruk noktaya ulaştığı saat 02.30’da birden ses kesiliyor. Ortaya mumlarla donatılmış büyük bir yaş pasta geliyor. “Tunus sosyetesinden birinin doğum günü mü acaba?” diye düşünürken, beyaz gelinlik giyen 5-6 yaşındaki bir kız çocuğu ortaya çıkıyor. Uyku gözlerinden akan çocuk, eğlencenin doruğundaki bar müşterilerinin alkışları ve patlayan şampanyalar arasında yeni yaşına giriyor...

Bizim şaşkın bakışlarımızı saymazsak herkes mutlu. Bardakilerin oranının yüzde 5’lik bölümü Türkler’den oluşunca, doğal olarak aykırı davranan kesim de biz oluyoruz.

Tunus’ta gece yaşanan, “Aşırı sosyallik”, gündüze de uzanıyor. Bir yandan Arapça “Ya Mustafa” türküsünü söyleyen, diğer yandan da alkışla ritm tutan bu arada da araç kullanan taksi şoförü Şakir’in, “Sizleri Hay-vanat Bahçesi’ne götüreyim, iyi zaman geçirirsiniz” sözleri kısa bir şaşkınlığın ardından grupta bulunan-ların, ”Bir bakalım” kararıyla sonlandı.

Afrika kıtasında hayvanat bahçesinin olması gayet doğaldı. Ama Adanalı olarak şaşkınlığımızın asıl nedeni nüfusu 500 bin dolayındaki bir kentte, böylesine kapsamlı bir tesisin yapılmış olmasıydı. Giriş ücreti kişi başı 7 dinar olan hayvanat bahçesine adım attığımızdan itibaren şaşkınlığımız iki katına çıkıyor. Yüzlerce Tunuslu çocuk, “fok balığı Mişel”in gösterisini hayranlıkla izliyor, bir yandan da sevinç çığlıkları atıyorlar. Yüzlerini, masal kahramanlarını simgeleyen renklerle boyayan çocuklara bakınca, “Bizim, çocuklarımızın ne suçu vardı da Afrika’daki çocukların yaşadığı hayvanat bahçesi coşkusunu yaşayamıyorlar” diye sorguluyoruz kendimizi...

Ocak ayında olmamıza karşın hava, Adana’nın ni-san-mayıs aylarını çağrıştırıyor. Tunus’un kuzeyinde uzanan 1200 kilometrelik sahil bandı, doğal olarak yemeklerde deniz ürünlerini ön plana çıkarıyor. Eğer bir oteldeyseniz, kaldığınız her gün yemekte mutlaka karides, kalamar, levrek, çipura ve lagos türü balık-larla karşılaşabilirsiniz. Balığın ne denli bol olduğuna örnek vermek gerekirse; kocaman bir kazan dolusu kus kus pilavı. İçerisinde de yumruk büyüklüğünde kemikli et parçaları. İlk etapta koyun eti olarak de-ğerlendirilen parçaları merak edip yerseniz, karşınıza Akdeniz’in en değerli balıklarından biri olan lagosun lezzeti çıkıyor. Fakat bu bolluk, sizi şaşırtıp da her-hangi bir restaurantta aynı çeşitteki ürünleri yemeğe iterse; kişi başı yaklaşık 75 ABD dolarını gözden çıkarmanız gerektiğini bilmelisiniz.

İzlenim

49

Arap Baharı’nın başladığı Tunus’un sokakları, sonradan kazanılan bu tarihi özellikle pek bağdaş-mıyor. Örneğin Başkent Tunus’ta Yasemin Devrimi Hareketi’nin simgesi konumundaki işportacı gencin kendini ateşe verdiği parlamento binasının önün-deki alanda güvenlik güçleri olağanüstü durumlar dışında pek görülmüyor. Göstericilerin buluşma noktası olarak da kullanılan alanda, birikmeler başlayınca güvenlik güçleri de otobüslerle yakla-şarak kilit noktaları tutuyorlar. Tarihi misyonuna göre oldukça az sayıdaki göstericinin, Türkiye’deki örneklerine göre daha fazla taşkınlık yapmalarına karşın güvenlik güçlerinin müdahalede esnek dav-randıklarına tanık oluyoruz.

Tüm dünyada yankı bulan “Arap Baharı” ya da “Yasemin Devrimi Hareketi” olarak nitelenen olaylar, ister istemez güvenlik önlemleri konusunda Tunus ile Türkiye’yi karşılaştırmamıza neden oluyor. Henüz birinci yılını tamamlayan köklü değişime karşın günlük hayatını sürdürebilen Tunus’taki en büyük şaşkınlıklarımızdan birisi de, Başkent Tu-nus’taki Kartaca Havaalanı’nda dönüş sürecimiz...

Bagajlarımız, hiçbir güvenliğe tabi tutulma-dan doğruca uçağa yönlendiriliyor. Türk yol-cular garip garip birbirlerine bakıyorlar. Çünkü 2.5 saat uzaklıktaki İstanbul’da, aynı valizlerimiz tüm ayrıntılarına kadar birkaç kez güvenlik cihazlarından geçirildikten sonra havaalanına girebiliyor...

Küçük gibi görünen bu önemli ayrıntı, Türk insanının farkında olmadan terörle birlikte ya-şamaya alışmasının, hatta kanıksamış olmasının en önemli göstergesiydi.

Arap Baharı’nı ateşleyerek bulunduğu coğraf-yada ön plana çıkan Tunus, dingin yaşamı, sıcak insanları, ekonomik büyümeye aday, dinamik iş dünyası, denizi, kumu, güneşiyle sıcak tatil atmosferi ve en önemlisi Türk insanına yakın-lığıyla ülkemiz için her alanda işbirliğinin en üst düzeye çıkabileceği bir potansiyel sergiliyor. Arap baharının yaza dönmeye başladığı Tunus keşfedilmek için Türkleri tatile, iş dünyasını da yatırım ve işbirliğine davet ediyor...

Page 51: Adana Ticaret Odası Dergisi

48

İnsanlar cana yakın, yüzlerindeki tebessümü, “Bizim sokaklardaki asık yüzlerle” karşılaştırıldığı-mızda sosyo-ekonomik durumlarının Türkiye’den daha iyi olduğunu anlamak mümkün.

Afrika’nın Avrupa’ya hem kültür, hem de coğrafi açıdan en yakın ülkesi Tunus’ta, Arapça, Fransızca veya İngilizce biliyorsanız, karşınıza çıkan herkesle rahatlıkla anlaşmanız mümkün. Hepsi de refleks gibi, önce Arapça’dan başlıyor konuşmaya. Anlaşa-mayınca Fransızca ve son ihtimal İngilizce’yi deniyor. Ülkenin genel olarak yabancı dil konuşma oranı yüksek. Türkçe bilenler de var. Türk olduğunuzu öğ-rendiklerinde, “Recep Tayyip Erdoğan”, “Van Minut”, “Hasan Şaş” ve “Tarkan”dan başlıyorlar konuşmaya...

Hammamet, Tunus’un eski ve yeni yerleşimi ba-rındıran tipik bir sahil kenti. Sahildeki balık tekneleri ve ağlarını onaran kişilerin görüntüleri, Adana’nın Karataş ilçesini andırıyor. Denize sıfır konumundaki Medina Kalesi heybetli duvarlarının iç kısmında kü-çük bir şehre ev sahipliği yapıyor. En yükseği iki katlı evlerin arasında bir santimetrelik boşluk bile yok. Medina Kalesi’nin içerisinde, tamamı beyaz renkten oluşan evlerin en büyük özelliği, kapılarındaki işlemeli desenler. Her evin kapısı ayrı bir tablo gibi... Kapılardaki muhteşem el işçiliği ve süslemeler adeta tarihin derinliklerine götürüyor, labirenti andıran dar, kaleiçi sokaklarda dolaştıkça insanı.

Fransızlar’ın sömürge dönemi ve sonrası olarak iki ayrı yerden oluşan Hammamet kentinin sokaklarında, Türkiye’ye benzer bir dinginlik var. Kentin yeniden imar edilen bölümündeki yollar oldukça geniş ve kullanışlı. Dikkati çeken bir ayrıntı ise kavşakların hiçbirinde trafik ışıklarının olmaması...

Düz yoldan ilerleyen araçlar, yolun genişli-ğinden daha büyük kavşağa geldiğinde zorunlu olarak yavaşlıyor, geçiş üstünlüğü de kavşaktan karşıya geçmek için bekleyen araca veriliyor. Tüm sürücülerin özenle uyguladığı sistem sayesinde trafik durmadan akıyor.

Trafikte yayalar için ise Avrupa ülkelerini aratmayan bir düzen var. Karşıya geçmek isteyen bir yayanın adımını yola atmasıyla birlikte araçlar duruyor ve yol veriyor. Türkiye’deki gibi, “Yolun kar-şısına geçebilenin canını kurtarabildiği” bir karmaşa yaşanmıyor.

Asgari ücretin 300 dolar civarında olduğu Tunus’ta hayat Türkiye’ye göre daha ucuz. Bundaki en önemli etken akaryakıt fiyatları. 100 ABD do-larının 150 Tunus Dinarı’na karşılık geldiği ülkede benzinin litre fiyatı 1.4, motorinin de 1.1 dinar. Bu fiyatların yarattığı ucuzluk, başta taksi ücretleri olmak üzere hayatın her alanına direkt yansımış durumda. Nerede ise tümü Arapça’nın dışında Fransızca ve İngilizce bilen taksi şoförleriyle anlaş-mak da çok kolay. Taksimetre kullanılan taksilerle, yaklaşık 4-5 saatlik gezi için 60-80 dinara anlaşmak mümkün.

Ekonomi ağırlıklı olarak tarım, hayvancılık, ma-dencilik ve turizme dayanıyor. Hammamet kentine girer girmez turizm alanında gelişmiş bir yerde olduğunuzu anlıyorsunuz. Mevsim kış olduğu için çoğunlukla kapalı olan çok sayıdaki turistik tesis, kış aylarında Türkiye’nin güney sahillerini andırıyor.

Turizm bizde olduğu gibi Tunus’ta da yaza endeksli, deniz kum güneş üçlüsü ağırlıkta... Konuştuğu-muz Tunuslulardan sezonun erken başladığını öğreniyoruz. Hammamet, yavaş yavaş mart ayında başlayacak turizm sezonuna hazırlanıyor.

Ülkede madencilik önemli. İşadamları görüşme-lerde fosfat, demir, çinko, kurşun, petrol ve doğalgaz alanlarında işbirliği talep ediyor. Bu da ülkede bu rezervlerin varlığının en canlı kanıtı. İş aleminde karşılaşılan bir diğer önemli talepse ortak yatırım. Tunuslu işadamlarının önemli bir bölümünde yatırım yapmak üzere sanayi arsası mevcut. Ancak anladığımız kadarıyla arsanın dışında işadamları yatırım için sermaye ve bilgi eksikliği içerisindeler. Gıdadan, inşaat malzemesine, kimyadan kozmetiğe, ülkemizde üretimi yapılan tüm ürünlerin Tunus’ta ortak kurulacak fabrikalarla birlikte üretilmesi tale-bin ana konusu. Buradan Libya, Cezayir, Fas ve tüm Afrika’ya ürünleri birlikte satmayı teklif ediyorlar. Tunus ve Arap coğrafyasının yeniden yapılanma sürecinde iyi bir fırsat gibi bu ilgi ve yakınlık.

Tunuslu işadamları uluslararası ilişkilerde biraz yeni ancak şaşırtıcı derecede kararlı ve takipçi. Verdikleri söze ve randevulara riayetleri beklenenin ötesinde ve oldukça yüksek. Sokaklarda yoğun bir

Tunus’taki sosyal yaşam oldukça hareketli. Özellikle çocukları, değişik ortamlarda; üstelik günün her saatinde görmek mümkün. Bazen gece yarısı bir barda, bazen de Adanalı çocukların bile henüz tanışamadığı bir hayvanat bahçesinde...

çalışma havası ve izlenimi almıyorsak da, Tunuslula-rın iyi çalıştıklarını hissediyoruz. Başarıya, gelişime olan özlem ülkenin gelecekteki kalkınmasının ana motivasyonu ve anahtarı olacak gibi.

Çalışmadaki isteklilikleri ve disiplinlerinin yanında, Tunus’taki gece hayatı da, şaşırtıcı derecede hareketli, bir o kadar da karmaşık... Arapça müziğin, Amerikan tarzı diskolara göre daha revaçta olduğu dikkat çeken Hammamet’te, herkes kendini yaşıyor ve bu süreç sabahın ilk ışıklarına kadar sürebiliyor. Tunus’un önde gelen sanatçılarının canlı sazlar eşliğindeki konserle-rinde, bir Türk olarak şaşırtıcı görüntülerle de karşı-laşıyoruz. Örneğin, darbuka, keman ve davul ağırlıklı eğlencenin doruk noktaya ulaştığı saat 02.30’da birden ses kesiliyor. Ortaya mumlarla donatılmış büyük bir yaş pasta geliyor. “Tunus sosyetesinden birinin doğum günü mü acaba?” diye düşünürken, beyaz gelinlik giyen 5-6 yaşındaki bir kız çocuğu ortaya çıkıyor. Uyku gözlerinden akan çocuk, eğlencenin doruğundaki bar müşterilerinin alkışları ve patlayan şampanyalar arasında yeni yaşına giriyor...

Bizim şaşkın bakışlarımızı saymazsak herkes mutlu. Bardakilerin oranının yüzde 5’lik bölümü Türkler’den oluşunca, doğal olarak aykırı davranan kesim de biz oluyoruz.

Tunus’ta gece yaşanan, “Aşırı sosyallik”, gündüze de uzanıyor. Bir yandan Arapça “Ya Mustafa” türküsünü söyleyen, diğer yandan da alkışla ritm tutan bu arada da araç kullanan taksi şoförü Şakir’in, “Sizleri Hay-vanat Bahçesi’ne götüreyim, iyi zaman geçirirsiniz” sözleri kısa bir şaşkınlığın ardından grupta bulunan-ların, ”Bir bakalım” kararıyla sonlandı.

Afrika kıtasında hayvanat bahçesinin olması gayet doğaldı. Ama Adanalı olarak şaşkınlığımızın asıl nedeni nüfusu 500 bin dolayındaki bir kentte, böylesine kapsamlı bir tesisin yapılmış olmasıydı. Giriş ücreti kişi başı 7 dinar olan hayvanat bahçesine adım attığımızdan itibaren şaşkınlığımız iki katına çıkıyor. Yüzlerce Tunuslu çocuk, “fok balığı Mişel”in gösterisini hayranlıkla izliyor, bir yandan da sevinç çığlıkları atıyorlar. Yüzlerini, masal kahramanlarını simgeleyen renklerle boyayan çocuklara bakınca, “Bizim, çocuklarımızın ne suçu vardı da Afrika’daki çocukların yaşadığı hayvanat bahçesi coşkusunu yaşayamıyorlar” diye sorguluyoruz kendimizi...

Ocak ayında olmamıza karşın hava, Adana’nın ni-san-mayıs aylarını çağrıştırıyor. Tunus’un kuzeyinde uzanan 1200 kilometrelik sahil bandı, doğal olarak yemeklerde deniz ürünlerini ön plana çıkarıyor. Eğer bir oteldeyseniz, kaldığınız her gün yemekte mutlaka karides, kalamar, levrek, çipura ve lagos türü balık-larla karşılaşabilirsiniz. Balığın ne denli bol olduğuna örnek vermek gerekirse; kocaman bir kazan dolusu kus kus pilavı. İçerisinde de yumruk büyüklüğünde kemikli et parçaları. İlk etapta koyun eti olarak de-ğerlendirilen parçaları merak edip yerseniz, karşınıza Akdeniz’in en değerli balıklarından biri olan lagosun lezzeti çıkıyor. Fakat bu bolluk, sizi şaşırtıp da her-hangi bir restaurantta aynı çeşitteki ürünleri yemeğe iterse; kişi başı yaklaşık 75 ABD dolarını gözden çıkarmanız gerektiğini bilmelisiniz.

İzlenim

49

Arap Baharı’nın başladığı Tunus’un sokakları, sonradan kazanılan bu tarihi özellikle pek bağdaş-mıyor. Örneğin Başkent Tunus’ta Yasemin Devrimi Hareketi’nin simgesi konumundaki işportacı gencin kendini ateşe verdiği parlamento binasının önün-deki alanda güvenlik güçleri olağanüstü durumlar dışında pek görülmüyor. Göstericilerin buluşma noktası olarak da kullanılan alanda, birikmeler başlayınca güvenlik güçleri de otobüslerle yakla-şarak kilit noktaları tutuyorlar. Tarihi misyonuna göre oldukça az sayıdaki göstericinin, Türkiye’deki örneklerine göre daha fazla taşkınlık yapmalarına karşın güvenlik güçlerinin müdahalede esnek dav-randıklarına tanık oluyoruz.

Tüm dünyada yankı bulan “Arap Baharı” ya da “Yasemin Devrimi Hareketi” olarak nitelenen olaylar, ister istemez güvenlik önlemleri konusunda Tunus ile Türkiye’yi karşılaştırmamıza neden oluyor. Henüz birinci yılını tamamlayan köklü değişime karşın günlük hayatını sürdürebilen Tunus’taki en büyük şaşkınlıklarımızdan birisi de, Başkent Tu-nus’taki Kartaca Havaalanı’nda dönüş sürecimiz...

Bagajlarımız, hiçbir güvenliğe tabi tutulma-dan doğruca uçağa yönlendiriliyor. Türk yol-cular garip garip birbirlerine bakıyorlar. Çünkü 2.5 saat uzaklıktaki İstanbul’da, aynı valizlerimiz tüm ayrıntılarına kadar birkaç kez güvenlik cihazlarından geçirildikten sonra havaalanına girebiliyor...

Küçük gibi görünen bu önemli ayrıntı, Türk insanının farkında olmadan terörle birlikte ya-şamaya alışmasının, hatta kanıksamış olmasının en önemli göstergesiydi.

Arap Baharı’nı ateşleyerek bulunduğu coğraf-yada ön plana çıkan Tunus, dingin yaşamı, sıcak insanları, ekonomik büyümeye aday, dinamik iş dünyası, denizi, kumu, güneşiyle sıcak tatil atmosferi ve en önemlisi Türk insanına yakın-lığıyla ülkemiz için her alanda işbirliğinin en üst düzeye çıkabileceği bir potansiyel sergiliyor. Arap baharının yaza dönmeye başladığı Tunus keşfedilmek için Türkleri tatile, iş dünyasını da yatırım ve işbirliğine davet ediyor...

Page 52: Adana Ticaret Odası Dergisi

5 150

Haberler

Adana 6. İnşaat Fuarı ve 5. Isıtma Soğut-ma Havalandırma Fuarı, 16–19 Şubat 2012 tarihleri arasında, eş zamanlı ola-

rak düzenlenecek. Fuarlar 170’den fazla firma ve firma temsilcisinin katılımı ile dört gün süresince ilgili ziyaretçi ve firmaları bir araya getirecek. Toplam 15.000 metrekarelik açık ve kapalı alanda gerçekleşecek fuarlara, 50 bin ziyaretçi bekleniyor.

T.C. Ekonomi Bakanlığı, İhracat Genel Müdürlüğü’nce desteklenen fuarlara, Akdeniz İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliği organizatör-lüğünde yurtdışından Arnavutluk, Azerbaycan, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Bosna-Her-sek, Bulgaristan, Cezayir, Çek Cumhuriyeti,

Odamız ile Adana Sanayi Odası işbirliği ve Ekonomi Bakanlığı İhracat Genel Mü-dürlüğü katkılarıyla 14 Şubat 2012 Salı

günü 9.30-17.30 saatleri arasında Meclis Toplantı Salonumuz’da, “Dış Ticaret Bilgilendirme Semineri” düzenlenecek. Ekonomi Bakanlığı, İhracat Genel Müdürlüğü, Daire Başkanı Üstün Alan, Şube Müdü-rü Dr. M. Tayfun Gülle, İhracatı Geliştirme Uzmanı Ümit Ateşağaoğlu, Şube Müdürü Hakan Murat Ön-der, Dış Ticaret Uzman Yardımcısı Çağatay Başer, Dış Ticaret Uzman Yardımcısı Ahmet Karaoğlan, İhracatı Geliştirme Uzman Yardımcısı Meral Şengül tarafından ihracatçı firmalara bakanlık faaliyet-lerinin tanıtılacağı, ihracat mevzuatı ile bakanlık tarafından sağlanan devlet yardımları hakkında bilgilerin verileceği ve katılımın ücretsiz olduğu söz konusu toplantıya tüm üyelerimizin davetli olduğu açıklandı.

Odamız tarafından, 13 Şubat - 29 Mart 2012 tarihleri arasında Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İda-

resi Başkanlığı’nın (KOSGEB) girişimcilere sağladığı toplam 97 bin TL. tutarında hibe ve kredi imkanların-dan yararlanabilmek için zorunlu olan, “Uygulamalı Girişimcilik Eğitimi” açılacak.

Girişimcilik kültürünü yaygınlaştırmak ve girişim-cileri iş planı kavramı ile tanıştırarak başarılı işletme-lerin kurulmasını sağlamak amacı ile verilecek eğitim sonunda, girişimci adaylarının kendi iş fikirlerine yönelik iş planlarını hazırlayabilecek bilgi ve deneyimi kazanmaları hedefleniyor.

Eğitime katılıp sertifika almaya hak kazanan katılımcıların, KOSGEB’in 27 bin TL. hibe ve 70 bin TL. kredi olan yeni girişimci desteklerinden, gerekli koşulları tamamladıktan sonra yararlanabilecekleri açıklandı.

Odamız, Serbest Muhasebeci Mali Müşa-virler Odası ve Sanayi Odası işbirliği ile 10 Şubat 2012 Cuma günü, saat 13.30’da,

Adana Hiltonsa Oteli’nde, “Yeni Türk Ticaret Kanunu’nda Özellik Arzeden Konular ve Genel Sağlık Sigortası” konulu seminer düzenlenecek. Gazi Üniversitesi İ.İ.B.F. Maliye Bölümü Başkanı Prof.Dr. Şükrü Kızılot ve Sosyal Güvenlik Uzmanı ve Yazar, Yaklaşım Dergisi Yönetim Kurulu Başkanı YMM Ekrem Sarısu’nun konuşmacı olarak katılacağı se-minere, konuya ilgi duyan tüm üyelerimizin davetli olduğu bildirildi.

Odamızın da ortağı olduğu; Çukurova Kaymakamlığı’nın, Adana Valiliği, Çukurova İlçe Milli Eğitim Müdürlü-

ğü, Adana Sanayi Odası, Adana Esnaf Sanatkârlar ve Odalar Birliği, Kurttepe Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi, Adana Meslek Yüksek Okulu, Çukurova Mesleki Eğitim Merkezi ve Kim-teks Tekstil İnşaat Ticaret ve San. A.Ş.’nin yerel ortaklığında Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı tarafından des-teklenen “Nitelikli Bir Mesleki Eğitim İçin Okul, Kamu ve İş Dünyası İşbirliğini Geliştirme” isimli üç akışlı LDV VETPRO Projesi’nin 1. akışı 15-21 Ocak 2012 tarihlerinde Almanya’nın Mannheim şehrinde başarıyla gerçekleştirildi. Yerel ortaklar-

Dış ticaret Bilgilendirme semineri

düzenliyoruz

‘Girişimcilik eğitimi’ düzenliyoruz

Yeni Türk Ticaret Kanunu ve Genel Sağlık Sigortası

Fas, Finlandiya, Gürcistan, Hırvatistan, Irak, İran, Kazakistan, KKTC, Kuveyt, Libya, Lübnan, Macaristan, Makedonya, Mısır, Romanya, Rusya Federasyonu, Suudi Arabistan, Tunus, Umman, Ürdün, Yemen ve Yunanistan’dan ziyaretçilerin katılacağı bildirildi.

Öte yandan Çukurova Belediyeler Birliği tarafından fuar kapsamında düzenlenecek olan Adana, Hatay, Osmaniye ve Mersin il ve ilçe bele-diyelerinden yetkililerin katılacağı, inşaat sektörü ve doğalgaz teknolojisi ile ilgili son gelişmelerin ele alınacağı eğitim programının ise 17-18 Şubat tarihlerinde Tüyap Adana Fuar Merkezi’nde gerçekleştirileceği belirtildi.

dan ve Çukurova Kaymakamlığı’ndan 8 kişinin katılımıyla gerçekleştirilen ziyaret sırasında pro-jenin yurtdışı ortaklarından Tertia Berufsförde-rung GmbH, BZE-Bildungszentrum Mannheim mesleki eğitim merkezlerine, Handwerkskammer HWK Sanayi Meslekler Ticaret Odası’na ziyaret-lerde bulunularak mesleki eğitim merkezlerinde yönetim, staj yönetimi, kamu ve iş dünyası ile ilişkileri yerinde izleme fırsatı sağlanırken, ziya-retleri sonrasında katılımcılara ev sahipliği yapan kurumlar tarafından sertifika verildi.

İnşaat ve doğalgaz fuarları açılıyor

Nitelikli mesleki eğitimi geliştirme projesi

Eski İstasyon Caddesi 60009 Sokak No: 7 Seyhan / ADANA0322 433 33 63

Page 53: Adana Ticaret Odası Dergisi

5 150

Haberler

Adana 6. İnşaat Fuarı ve 5. Isıtma Soğut-ma Havalandırma Fuarı, 16–19 Şubat 2012 tarihleri arasında, eş zamanlı ola-

rak düzenlenecek. Fuarlar 170’den fazla firma ve firma temsilcisinin katılımı ile dört gün süresince ilgili ziyaretçi ve firmaları bir araya getirecek. Toplam 15.000 metrekarelik açık ve kapalı alanda gerçekleşecek fuarlara, 50 bin ziyaretçi bekleniyor.

T.C. Ekonomi Bakanlığı, İhracat Genel Müdürlüğü’nce desteklenen fuarlara, Akdeniz İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliği organizatör-lüğünde yurtdışından Arnavutluk, Azerbaycan, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Bosna-Her-sek, Bulgaristan, Cezayir, Çek Cumhuriyeti,

Odamız ile Adana Sanayi Odası işbirliği ve Ekonomi Bakanlığı İhracat Genel Mü-dürlüğü katkılarıyla 14 Şubat 2012 Salı

günü 9.30-17.30 saatleri arasında Meclis Toplantı Salonumuz’da, “Dış Ticaret Bilgilendirme Semineri” düzenlenecek. Ekonomi Bakanlığı, İhracat Genel Müdürlüğü, Daire Başkanı Üstün Alan, Şube Müdü-rü Dr. M. Tayfun Gülle, İhracatı Geliştirme Uzmanı Ümit Ateşağaoğlu, Şube Müdürü Hakan Murat Ön-der, Dış Ticaret Uzman Yardımcısı Çağatay Başer, Dış Ticaret Uzman Yardımcısı Ahmet Karaoğlan, İhracatı Geliştirme Uzman Yardımcısı Meral Şengül tarafından ihracatçı firmalara bakanlık faaliyet-lerinin tanıtılacağı, ihracat mevzuatı ile bakanlık tarafından sağlanan devlet yardımları hakkında bilgilerin verileceği ve katılımın ücretsiz olduğu söz konusu toplantıya tüm üyelerimizin davetli olduğu açıklandı.

Odamız tarafından, 13 Şubat - 29 Mart 2012 tarihleri arasında Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İda-

resi Başkanlığı’nın (KOSGEB) girişimcilere sağladığı toplam 97 bin TL. tutarında hibe ve kredi imkanların-dan yararlanabilmek için zorunlu olan, “Uygulamalı Girişimcilik Eğitimi” açılacak.

Girişimcilik kültürünü yaygınlaştırmak ve girişim-cileri iş planı kavramı ile tanıştırarak başarılı işletme-lerin kurulmasını sağlamak amacı ile verilecek eğitim sonunda, girişimci adaylarının kendi iş fikirlerine yönelik iş planlarını hazırlayabilecek bilgi ve deneyimi kazanmaları hedefleniyor.

Eğitime katılıp sertifika almaya hak kazanan katılımcıların, KOSGEB’in 27 bin TL. hibe ve 70 bin TL. kredi olan yeni girişimci desteklerinden, gerekli koşulları tamamladıktan sonra yararlanabilecekleri açıklandı.

Odamız, Serbest Muhasebeci Mali Müşa-virler Odası ve Sanayi Odası işbirliği ile 10 Şubat 2012 Cuma günü, saat 13.30’da,

Adana Hiltonsa Oteli’nde, “Yeni Türk Ticaret Kanunu’nda Özellik Arzeden Konular ve Genel Sağlık Sigortası” konulu seminer düzenlenecek. Gazi Üniversitesi İ.İ.B.F. Maliye Bölümü Başkanı Prof.Dr. Şükrü Kızılot ve Sosyal Güvenlik Uzmanı ve Yazar, Yaklaşım Dergisi Yönetim Kurulu Başkanı YMM Ekrem Sarısu’nun konuşmacı olarak katılacağı se-minere, konuya ilgi duyan tüm üyelerimizin davetli olduğu bildirildi.

Odamızın da ortağı olduğu; Çukurova Kaymakamlığı’nın, Adana Valiliği, Çukurova İlçe Milli Eğitim Müdürlü-

ğü, Adana Sanayi Odası, Adana Esnaf Sanatkârlar ve Odalar Birliği, Kurttepe Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi, Adana Meslek Yüksek Okulu, Çukurova Mesleki Eğitim Merkezi ve Kim-teks Tekstil İnşaat Ticaret ve San. A.Ş.’nin yerel ortaklığında Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı tarafından des-teklenen “Nitelikli Bir Mesleki Eğitim İçin Okul, Kamu ve İş Dünyası İşbirliğini Geliştirme” isimli üç akışlı LDV VETPRO Projesi’nin 1. akışı 15-21 Ocak 2012 tarihlerinde Almanya’nın Mannheim şehrinde başarıyla gerçekleştirildi. Yerel ortaklar-

Dış ticaret Bilgilendirme semineri

düzenliyoruz

‘Girişimcilik eğitimi’ düzenliyoruz

Yeni Türk Ticaret Kanunu ve Genel Sağlık Sigortası

Fas, Finlandiya, Gürcistan, Hırvatistan, Irak, İran, Kazakistan, KKTC, Kuveyt, Libya, Lübnan, Macaristan, Makedonya, Mısır, Romanya, Rusya Federasyonu, Suudi Arabistan, Tunus, Umman, Ürdün, Yemen ve Yunanistan’dan ziyaretçilerin katılacağı bildirildi.

Öte yandan Çukurova Belediyeler Birliği tarafından fuar kapsamında düzenlenecek olan Adana, Hatay, Osmaniye ve Mersin il ve ilçe bele-diyelerinden yetkililerin katılacağı, inşaat sektörü ve doğalgaz teknolojisi ile ilgili son gelişmelerin ele alınacağı eğitim programının ise 17-18 Şubat tarihlerinde Tüyap Adana Fuar Merkezi’nde gerçekleştirileceği belirtildi.

dan ve Çukurova Kaymakamlığı’ndan 8 kişinin katılımıyla gerçekleştirilen ziyaret sırasında pro-jenin yurtdışı ortaklarından Tertia Berufsförde-rung GmbH, BZE-Bildungszentrum Mannheim mesleki eğitim merkezlerine, Handwerkskammer HWK Sanayi Meslekler Ticaret Odası’na ziyaret-lerde bulunularak mesleki eğitim merkezlerinde yönetim, staj yönetimi, kamu ve iş dünyası ile ilişkileri yerinde izleme fırsatı sağlanırken, ziya-retleri sonrasında katılımcılara ev sahipliği yapan kurumlar tarafından sertifika verildi.

İnşaat ve doğalgaz fuarları açılıyor

Nitelikli mesleki eğitimi geliştirme projesi

Eski İstasyon Caddesi 60009 Sokak No: 7 Seyhan / ADANA0322 433 33 63

Page 54: Adana Ticaret Odası Dergisi

5352

Haber Yazarlarımız

TTGV uzmanları üyelerimize inovasyon ve teknoloji getiştirme destekleri konusunda bilgi verdi

tirildi. Kiper sunumunda, yenileşmeye ilişkin şu görüşlere yer verdi:

“Yenileşim yapabilme yeteneği birçok konuda sahip olunan kapasitelerle doğrudan ilişkilidir. Bu kapsamda başta kuruluşun mevcut insan kaynağı niteliği, yetkinliği ve çalışanların takım çalışmasına yatkınlığı olmak üzere ileri Ar-Ge ve test/analiz ekipman mevcudiyeti, ulusal ve uluslararası işbirliği ağ yapılarında yer alabilme kapasitesi ile ulusal ve küresel inovasyon destek sistemlerinden yararla-nabilme eşiği yenileşim altyapısını oluşturan ve biri diğerini besleyen başlıca unsurlardır. Kuruluşun Yenileşim Sistemi kapsamında bir miktar farkın-dalığı vardır ancak katedilmesi gereken çok mesafe vardır. Kurumun yenileşim stratejileri henüz mevcut değildir. Firmada yenileşim kavramı hakkında bazı kişilerin farkındalığı mevcuttur ancak henüz bu konuda yaygın eğitimlere ve çalışmalara başlanma-mıştır. Yenileşim faaliyetleri ve organizasyonu ile ilgili henüz önemli bir gelişme yoktur. Yenileşimle ilgili çalışmalar için sistematik ve dokumanter bir yaklaşım şimdilik gerekli görülmemektedir. Mevcut

cihazlar ve kullanılan teknolojiler yeterli bulun-makta ve daha ileri ve yenileri düzenli bir şekilde takip edilmemektedir. Şirket bünyesinde bazı iyileştirmeler ‘yenileşim çalışmaları’ olarak yeterli görülmektedir. Yenileşim çalışmalarında dış finans-man desteğine ve üniversiteler ve diğer kuruluşlarla işbirliğine ihtiyaç duyulmamaktadır. Piyasada bilinen bir marka veya alınmış bir patent yoktur. Kurumda yenileşim çıktılarının değerlendirilmesine ve sonuçlarının ölçümüne ilişkin bir yaklaşım henüz mevcut değildir.”

Kiper, sözlerinin sonunda ithal teknolojinin kalı-cılıktan uzak bir yöntem olduğuna da işaret ederek, “Teknolojide kalıcı bir yetkinlik kazanılmasında, ithal teknoloji, hiçbir biçimde, sağlam bir bilim temelinin ve yerli inovasyon kapasitesinin yerini tutmaz. Asıl vurgulanması gereken nokta, yaparak öğrenme ve araştırarak öğrenme yoluyla know-how’ın kendimize mal edilmesidir” diye konuştu.

Toplantının diğer konuşmacısı TTGV Uzmanı Serkan Bürker de, TTGV’nin, “‘İleri Teknoloji Projeleri Desteği”, tarımsal atıklardan yüksek katma değerli biyoürün üreten, ileri malzeme ve hassas üretim teknikleri kullanan, yenilenebilir enerji, gıda teknolojileri, biyomedikal teknolojileri, iklim değişikliğine uyum teknolojileri alanlarından gelen ileri teknoloji projelerine madde destek sağladığını söyledi.

TTGV’nin, “Çevre Destekleri”nin ise çevre teknolojileri temiz ve sürdürülebilir üretim, enerji verimliliği ile yenilenebilir enerji alanlarında sanayi kuruluşları tarafından gerçekleştirilen uygulama projelerine finansman çerçevesinde uygulandığını belirten Bürken, “TTGV, 1991 yılında Türkiye Cumhuriyeti ile Dünya Bankası arasında imzalan-mış olan bir uluslararası anlaşma gereğince, 24 özel sektör, 6 kamu, 10 şemsiye kuruluş ve 14 gerçek kişinin bir araya gelmesi ile kurulmuş bir vakıf. Ge-çen 20 yılda 950 projeye 300 milyon dolardan fazla destek sağlamıştır” dedi.

Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV) Başuzmanı Mahmut Kiper, ino-vasyonun ekonomik değer taşıyan yeni

bir ürün, süreç veya hizmetin pazara sunulması ya da rekabet üstünlüğü sağlayan ve bu sayede para kazandıran yaratıcılık olarak değerlendirildiğini belirterek, TTGV’nin birinci amacının da değişim yapmak isteyen firmaların yeni teknolojiler üret-mesine destek sağlamak olduğunu söyledi.

Odamız Avrupa İşletmeler Ağı Akdeniz Ofisi’nin, uluslararası rekabetin en önemli unsuru olan Ar-Ge ve yenilikçilik alanlarında üyelerimizi teşvik etmek amacıyla düzenlediği bilgilendirme toplantılarının son halkasını TTGV oluşturdu. Meclis salonumuzda gerçekleşen toplantıya ko-nuşmacı olarak TTGV Başuzmanı Mahmut Kiper ve Serkan Bürker katıldılar. Genel Sekreterimiz Ahmet Nevruz ile Genel Sekreter Yardımcımız Birol Yarman’ın yanı sıra çok sayıda üyemizin hazır bulunduğu toplantının ilk bölümünde Mahmut Kiper tarafından, “Yenileşim Altyapısı ve Yenileş-me Faaliyeleri Nedir?” konulu sunum gerçekleş-

kendimiz geliştirmeliyiz

Teknolojiyi ithal etmek yerine

Bir şey sormak istiyorum: Günümüzde, Türkiye’den veya dünyadan bir şirketin değerini belirleyecek olsanız aşağıdaki-

lerden hangisine ilk önce bakarsınız?

• Ciro Rakamları• Karlılık Rakamları• Yönetim Anlayışı• Stratejik Planları• Rekabet Gücü• İnovasyon Uygulamaları• İnsan Kaynağı• Yatırım Fikirleri• Müşteri Odağı

Keşke, bir şansım olsaydı da yanıtlarınızı ve onların ardından gelen açıklamalarınızı duya-bilseydim. Kendi yanıtımı, bu yazının sonuna doğru paylaşmaya çalışacağım. Bugünlerde ülkemizde gördüğüm ve duyduğum ise, yuka-rıdaki ilk iki başlığa (Ciro ve Karlılık) fazlası ile önem vermemiz. Böylelikle belirli başlı listelerde de (Forbes, Capital, İSO, vb) yer alma şansımız güçleniyor.

Peki, bu kavramlara bu kadar çok ağırlık ve öncelik verdiğimizde neler oluyor? Bunun da çok basit bir yanıtı var: Büyüme, öyle veya böyle gerçekleşiyor da, bölgesel, ulusal ve hatta ulusla-rarası anlamda şirketin “markalaşma” hayalleri bir anda yok oluveriyor.

İki dev armatör, Onassis ve Niarchos bir gün bir araya gelirler.

Niarchos ezeli rakibine der ki: “Ben senden çok daha zenginim, ama her

gittiğimiz yerde seni tanıyorlar, herkes senden bahsediyor. Senin kadar ünlü olmak için ne yapmam lazım?”

Markayı, müşteri deneyimleri yaratır“Markalaşma” dediğimiz şey aslında bir kültürdür. Marka dediğimiz kavramın sadece hizmetin kendisi, bir ürün logosu ya da bir amblemden ibaret olmadığını artık neredeyse herkes biliyor.

Mehmet Özel / Danışman

şirket olun. Büyüme ve markalaşma yolculu-ğunda, “ticari odaklılık” ile “müşteri odaklılık” arasında anlamlı bir denge kuramıyor iseniz, önce fark yaratma ardında da güçlü bir şekilde ayakta kalma şansınız git gide azalıyor. Hele hele, buna destek ve yön verecek “kaliteli insan kaynağınızdan” da bahsedemiyorsak.

Evet, “büyümek” dediğimiz şey, rekabet gitgide her şekilde artarken, gerçekten zor. Asıl zor olan ise, “büyüme ve markalaşma” hem birey hem de kurumlar olarak etkili bir şekilde odaklanabilmek. Bunun için de, yazımın başın-da paylaştığım ilk iki başlık yeterli gelmiyor, o başlıkların hepsi ile ilgili bir şeyler yapmamız gerekiyor.

Philip Kotler bunu aslında çok anlamlı bir şekilde özetliyor:

“Bir markayı, müşteri deneyimleri yaratır.”

Peki, siz müşterilerinizin deneyimlerini olumlu anlamda etkileyebilmek adına 2012 yılında ve sonrasında, şirketinizde neleri farklı yapacaksınız?

Onassis düşünmez bile; cevabı çok basittir: “Ya markalaşman ya da benden daha çok para

harcaman lazım.”

İster kurumlar açısından bakalım, isterseniz de bireyler açısından, “markalaşma” dediğimiz şey aslında bir kültürdür. Marka dediğimiz kavramın sadece hizmetin kendisi, bir ürün logosu ya da bir amblemden ibaret olmadığını artık neredeyse herkes biliyor. Markayı yaratan fikir ve uygulamaların, bir kurumun kişiliğini, gelecek planlarını, sektördeki konumunu ve fakını tümden belirleyecek bir önemde olması, markalaşma anlayışını çok daha güçlü kılacağı artık kesinleşmiş durumda.

Markalaşma kültürünü yaratan şey, tüm kurumsal–bireysel stratejilerinin bir bütün olarak “Kredibilite” kavramı üzerine odaklan-ması sonucu oluşur. Kredibilite dediğimiz şey ise, bireyin-kurumun “söylem–eylem Birliği”dir, yani vaat ettikleri ile gerçekleştirdikleri şeyler arasındaki uyumdur.

Müşterilerin alışveriş listesine girmenin yolunun en azından bir şeyi diğerlerinden daha iyi yapmak olduğunu söyleyen, pazarlamanın ünlü gururu Philip Kotler, günümüz şirketleri-nin satabileceklerinden daha fazla üretebilme kapasitesi olduğuna dikkat çekiyor. Bunun da fiyatlar üzerinde büyük bir baskı oluşturduğunu kaydeden Kotler, şunları belirtiyor: “İşin içine internet ve diğer teknolojik imkanlar girince, bir şirketin sahip olduğu üstünlük çok kısa sürede kopyalanabiliyor. Dolayısıyla üreticinin fiyatı belirlediği günler geride kaldı ve artık ‘müşteri gerçekten de kral’ oldu. Müşterinin internet sayesinde anında en iyi fiyata ulaşabildiği günü-müz koşullarında pazarlamanın en büyük mey-dan okuması, fiyat ve karlılık arasındaki dengeyi kurabilmek olmalı. Bu amaçla farklılaşma aşamasını geçen şirketler hedeflerini belirleyerek buna odaklanmalı ve sürdürülebilir markalaşma yolunu seçmeli.”

İster Adana’da, ister Türkiye’de, isterseniz de dünyanın farklı köşelerinde faaliyet gösteren bir

Page 55: Adana Ticaret Odası Dergisi

5352

Haber Yazarlarımız

TTGV uzmanları üyelerimize inovasyon ve teknoloji getiştirme destekleri konusunda bilgi verdi

tirildi. Kiper sunumunda, yenileşmeye ilişkin şu görüşlere yer verdi:

“Yenileşim yapabilme yeteneği birçok konuda sahip olunan kapasitelerle doğrudan ilişkilidir. Bu kapsamda başta kuruluşun mevcut insan kaynağı niteliği, yetkinliği ve çalışanların takım çalışmasına yatkınlığı olmak üzere ileri Ar-Ge ve test/analiz ekipman mevcudiyeti, ulusal ve uluslararası işbirliği ağ yapılarında yer alabilme kapasitesi ile ulusal ve küresel inovasyon destek sistemlerinden yararla-nabilme eşiği yenileşim altyapısını oluşturan ve biri diğerini besleyen başlıca unsurlardır. Kuruluşun Yenileşim Sistemi kapsamında bir miktar farkın-dalığı vardır ancak katedilmesi gereken çok mesafe vardır. Kurumun yenileşim stratejileri henüz mevcut değildir. Firmada yenileşim kavramı hakkında bazı kişilerin farkındalığı mevcuttur ancak henüz bu konuda yaygın eğitimlere ve çalışmalara başlanma-mıştır. Yenileşim faaliyetleri ve organizasyonu ile ilgili henüz önemli bir gelişme yoktur. Yenileşimle ilgili çalışmalar için sistematik ve dokumanter bir yaklaşım şimdilik gerekli görülmemektedir. Mevcut

cihazlar ve kullanılan teknolojiler yeterli bulun-makta ve daha ileri ve yenileri düzenli bir şekilde takip edilmemektedir. Şirket bünyesinde bazı iyileştirmeler ‘yenileşim çalışmaları’ olarak yeterli görülmektedir. Yenileşim çalışmalarında dış finans-man desteğine ve üniversiteler ve diğer kuruluşlarla işbirliğine ihtiyaç duyulmamaktadır. Piyasada bilinen bir marka veya alınmış bir patent yoktur. Kurumda yenileşim çıktılarının değerlendirilmesine ve sonuçlarının ölçümüne ilişkin bir yaklaşım henüz mevcut değildir.”

Kiper, sözlerinin sonunda ithal teknolojinin kalı-cılıktan uzak bir yöntem olduğuna da işaret ederek, “Teknolojide kalıcı bir yetkinlik kazanılmasında, ithal teknoloji, hiçbir biçimde, sağlam bir bilim temelinin ve yerli inovasyon kapasitesinin yerini tutmaz. Asıl vurgulanması gereken nokta, yaparak öğrenme ve araştırarak öğrenme yoluyla know-how’ın kendimize mal edilmesidir” diye konuştu.

Toplantının diğer konuşmacısı TTGV Uzmanı Serkan Bürker de, TTGV’nin, “‘İleri Teknoloji Projeleri Desteği”, tarımsal atıklardan yüksek katma değerli biyoürün üreten, ileri malzeme ve hassas üretim teknikleri kullanan, yenilenebilir enerji, gıda teknolojileri, biyomedikal teknolojileri, iklim değişikliğine uyum teknolojileri alanlarından gelen ileri teknoloji projelerine madde destek sağladığını söyledi.

TTGV’nin, “Çevre Destekleri”nin ise çevre teknolojileri temiz ve sürdürülebilir üretim, enerji verimliliği ile yenilenebilir enerji alanlarında sanayi kuruluşları tarafından gerçekleştirilen uygulama projelerine finansman çerçevesinde uygulandığını belirten Bürken, “TTGV, 1991 yılında Türkiye Cumhuriyeti ile Dünya Bankası arasında imzalan-mış olan bir uluslararası anlaşma gereğince, 24 özel sektör, 6 kamu, 10 şemsiye kuruluş ve 14 gerçek kişinin bir araya gelmesi ile kurulmuş bir vakıf. Ge-çen 20 yılda 950 projeye 300 milyon dolardan fazla destek sağlamıştır” dedi.

Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV) Başuzmanı Mahmut Kiper, ino-vasyonun ekonomik değer taşıyan yeni

bir ürün, süreç veya hizmetin pazara sunulması ya da rekabet üstünlüğü sağlayan ve bu sayede para kazandıran yaratıcılık olarak değerlendirildiğini belirterek, TTGV’nin birinci amacının da değişim yapmak isteyen firmaların yeni teknolojiler üret-mesine destek sağlamak olduğunu söyledi.

Odamız Avrupa İşletmeler Ağı Akdeniz Ofisi’nin, uluslararası rekabetin en önemli unsuru olan Ar-Ge ve yenilikçilik alanlarında üyelerimizi teşvik etmek amacıyla düzenlediği bilgilendirme toplantılarının son halkasını TTGV oluşturdu. Meclis salonumuzda gerçekleşen toplantıya ko-nuşmacı olarak TTGV Başuzmanı Mahmut Kiper ve Serkan Bürker katıldılar. Genel Sekreterimiz Ahmet Nevruz ile Genel Sekreter Yardımcımız Birol Yarman’ın yanı sıra çok sayıda üyemizin hazır bulunduğu toplantının ilk bölümünde Mahmut Kiper tarafından, “Yenileşim Altyapısı ve Yenileş-me Faaliyeleri Nedir?” konulu sunum gerçekleş-

kendimiz geliştirmeliyiz

Teknolojiyi ithal etmek yerine

Bir şey sormak istiyorum: Günümüzde, Türkiye’den veya dünyadan bir şirketin değerini belirleyecek olsanız aşağıdaki-

lerden hangisine ilk önce bakarsınız?

• Ciro Rakamları• Karlılık Rakamları• Yönetim Anlayışı• Stratejik Planları• Rekabet Gücü• İnovasyon Uygulamaları• İnsan Kaynağı• Yatırım Fikirleri• Müşteri Odağı

Keşke, bir şansım olsaydı da yanıtlarınızı ve onların ardından gelen açıklamalarınızı duya-bilseydim. Kendi yanıtımı, bu yazının sonuna doğru paylaşmaya çalışacağım. Bugünlerde ülkemizde gördüğüm ve duyduğum ise, yuka-rıdaki ilk iki başlığa (Ciro ve Karlılık) fazlası ile önem vermemiz. Böylelikle belirli başlı listelerde de (Forbes, Capital, İSO, vb) yer alma şansımız güçleniyor.

Peki, bu kavramlara bu kadar çok ağırlık ve öncelik verdiğimizde neler oluyor? Bunun da çok basit bir yanıtı var: Büyüme, öyle veya böyle gerçekleşiyor da, bölgesel, ulusal ve hatta ulusla-rarası anlamda şirketin “markalaşma” hayalleri bir anda yok oluveriyor.

İki dev armatör, Onassis ve Niarchos bir gün bir araya gelirler.

Niarchos ezeli rakibine der ki: “Ben senden çok daha zenginim, ama her

gittiğimiz yerde seni tanıyorlar, herkes senden bahsediyor. Senin kadar ünlü olmak için ne yapmam lazım?”

Markayı, müşteri deneyimleri yaratır“Markalaşma” dediğimiz şey aslında bir kültürdür. Marka dediğimiz kavramın sadece hizmetin kendisi, bir ürün logosu ya da bir amblemden ibaret olmadığını artık neredeyse herkes biliyor.

Mehmet Özel / Danışman

şirket olun. Büyüme ve markalaşma yolculu-ğunda, “ticari odaklılık” ile “müşteri odaklılık” arasında anlamlı bir denge kuramıyor iseniz, önce fark yaratma ardında da güçlü bir şekilde ayakta kalma şansınız git gide azalıyor. Hele hele, buna destek ve yön verecek “kaliteli insan kaynağınızdan” da bahsedemiyorsak.

Evet, “büyümek” dediğimiz şey, rekabet gitgide her şekilde artarken, gerçekten zor. Asıl zor olan ise, “büyüme ve markalaşma” hem birey hem de kurumlar olarak etkili bir şekilde odaklanabilmek. Bunun için de, yazımın başın-da paylaştığım ilk iki başlık yeterli gelmiyor, o başlıkların hepsi ile ilgili bir şeyler yapmamız gerekiyor.

Philip Kotler bunu aslında çok anlamlı bir şekilde özetliyor:

“Bir markayı, müşteri deneyimleri yaratır.”

Peki, siz müşterilerinizin deneyimlerini olumlu anlamda etkileyebilmek adına 2012 yılında ve sonrasında, şirketinizde neleri farklı yapacaksınız?

Onassis düşünmez bile; cevabı çok basittir: “Ya markalaşman ya da benden daha çok para

harcaman lazım.”

İster kurumlar açısından bakalım, isterseniz de bireyler açısından, “markalaşma” dediğimiz şey aslında bir kültürdür. Marka dediğimiz kavramın sadece hizmetin kendisi, bir ürün logosu ya da bir amblemden ibaret olmadığını artık neredeyse herkes biliyor. Markayı yaratan fikir ve uygulamaların, bir kurumun kişiliğini, gelecek planlarını, sektördeki konumunu ve fakını tümden belirleyecek bir önemde olması, markalaşma anlayışını çok daha güçlü kılacağı artık kesinleşmiş durumda.

Markalaşma kültürünü yaratan şey, tüm kurumsal–bireysel stratejilerinin bir bütün olarak “Kredibilite” kavramı üzerine odaklan-ması sonucu oluşur. Kredibilite dediğimiz şey ise, bireyin-kurumun “söylem–eylem Birliği”dir, yani vaat ettikleri ile gerçekleştirdikleri şeyler arasındaki uyumdur.

Müşterilerin alışveriş listesine girmenin yolunun en azından bir şeyi diğerlerinden daha iyi yapmak olduğunu söyleyen, pazarlamanın ünlü gururu Philip Kotler, günümüz şirketleri-nin satabileceklerinden daha fazla üretebilme kapasitesi olduğuna dikkat çekiyor. Bunun da fiyatlar üzerinde büyük bir baskı oluşturduğunu kaydeden Kotler, şunları belirtiyor: “İşin içine internet ve diğer teknolojik imkanlar girince, bir şirketin sahip olduğu üstünlük çok kısa sürede kopyalanabiliyor. Dolayısıyla üreticinin fiyatı belirlediği günler geride kaldı ve artık ‘müşteri gerçekten de kral’ oldu. Müşterinin internet sayesinde anında en iyi fiyata ulaşabildiği günü-müz koşullarında pazarlamanın en büyük mey-dan okuması, fiyat ve karlılık arasındaki dengeyi kurabilmek olmalı. Bu amaçla farklılaşma aşamasını geçen şirketler hedeflerini belirleyerek buna odaklanmalı ve sürdürülebilir markalaşma yolunu seçmeli.”

İster Adana’da, ister Türkiye’de, isterseniz de dünyanın farklı köşelerinde faaliyet gösteren bir

Page 56: Adana Ticaret Odası Dergisi

5554

Yazarlarımız

Geçici Vergi Dönemleri sonunda tesbit edilen kar-zararın, yani 31.12.2011 tarihi itibariyle 4. Geçici Vergi Dönemi sonuç hesaplarının,

Tekdüzen Muhasebe Sistemine İlişkin Tebliğ ve Vergi Kanunları yönünden değerlendirilmesi, ticari ve mali karın doğru ve sıhhatli olarak tesbiti için, nakit mev-cutlar, alacaklar ve borçların değerleme hükümlerine göre değerlenmesi ve sair hususların Vergi Kanunları-na uygun yapılması gerekmektedir. Bu nedenle aşağıda maddeler halinde belirtilen ve önemli gördüğümüz değerleme hükümleri ile sair hususların doğru olarak yapılması gerekmektedir.

1- Döviz Kasasındaki Mevcut Dövizlerin (Yabancı Paralar) Değerlendirilmesi.

Geçici vergi dönemleri sonunda kasada mevcut bulunan yabancı para cinsinden dövizler, Vergi Usul Kanunu 280. maddesi uyarınca, Maliye Bakanlığınca belirlenen kurla, (Maliye Bakanlığınca kur belirlen-mesi yapılmadığı takdirde, TC Merkez Bankasınca belirlenen Efektif ve döviz alış kuru ile) geçici vergi/Hesap dönemi sonlarında değerlenerek, (Maliye Bakanlığı döviz kurları ile Merkez Bankası döviz kurları aynı olmaktadır) bu değerleme sonucu oluşan lehte kur farkları Kambiyo Karları (646 Nolu Hesap), aleyhte oluşan kur farkları da Kambiyo Zararları (656 Nolu Hesap) hesabına alınacaktır.

2- Bankada veya finans kurumlarındaki mevcut dövizler ile Döviz Tevdiat Hesabındaki Dövizlerin (Yabancı Paralar) Değerlendirilmesi.

Geçici vergi/hesap dönemi sonunda banka veya dö-viz tevdiat hesaplarındaki dövizlerde, kasadaki dövizler gibi değerleme işlemine tabi tutulacak ve oluşan kur farkları kambiyo kar veya kambiyo zararı hesaplarına alınacaktır. Değerleme işlemi, Maliye Bakanlığınca belirlenen döviz alış kuru ile, Maliye Bakanlığınca kur belirlenmesi yapılmadığı takdirde, TC Merkez Banka-sınca belirlenen döviz alış kuru ile yapılacaktır.

3- Yabancı Para Cinsinden Senetli ve Senetsiz Alacak ve Borçların Değerlemesi.

Geçici vergi dönemleri sonunda yabancı para cinsinden olan senetli veya senetsiz alacak ve borçlar, kasadaki dövizler gibi değerleme işlemine tabi tutula-cak ve oluşan kar veya zararlar;

a- Senetli veya senetsiz dövizli alacaklar, ticari mal veya hizmet satışından kaynaklanmışsa, bu alacakların değerlenmesinden oluşan karlar, Diğer Gelirler Hesa-bına (602 nolu Hs.), zarar oluşmuşsa, Diğer Gider ve Zararlar Hesabına (659 nolu hs.) kaydedilecektir.

b- Senetli veya senetsiz dövizli alacaklar, ticari mal ve hizmet satımı dışındaki ticari işle ilgili olmayan işlemlerden kaynaklanmış ise oluşan lehte kur farkları, 679 nolu hesaptaki Diğer Olağandışı Gelir ve Karlar hesabına, aleyhte kur farkı oluşmuş ise, 659 veya 689 nolu hesaptaki Diğer Gider ve Zararlar veya Diğer Olağandışı Gider ve Zararlar Hesabına kaydedilecektir.

c- Senetli veya senetsiz dövizli borçlar ise, borcun ticari mal veya hizmet alışından kaynaklanıp, kaynak-lanmadığı durumu dikkate alınarak, dövizli alacakla-rın tabi olduğu sisteme göre değerleme işlemine tabi tutulacaktır. Bu değerleme işleminde kullanılacak hesaplar ise, kur farkının oluşum şekline göre 153, 659, 730, 780 nolu Hesaplardan uygun olanına borç kaydedilecektir.

4- Döviz Cinsinden verilen veya alınan avansların değerlenmesi. Döviz cinsinden avansların değerlenmesi hususun-

da farklı görüşler mevcut olup bu görüşlere göre, döviz cinsinden verilen veya alınan avanslar, borç ve alacak değildir, bu nedenle değerlemeye tabi tutulamaz. İkinci bir görüşe göre ise, değerlemeye tabi tutulur ancak doğan kur farkları gelir ve gider hesaplarına intikal et-tirilmeyerek aktif ve pasifte geçici hesaplara intikal etti-rilir. Başka bir görüşe görede değerlemeye tabi tutulur ve doğan kur farkları gelir ve gider hesaplarına intikal ettirileceği yönündedir. Ancak son zamanlarda verilen Bakanlık muktezalarında avansların değerleneceği ve oluşan kur farklarının gelir veya gider yazılabileceği şeklinde olup, bu konuda yargı kararlarıda mevcuttur.

5- Alacak Senetleri ve Alınan Çeklerin Reoskonta (Değerlemeye) tabi tutulması.

Vergi Usul Kanununun 281.maddesi ile, Tekdüzen Muhasebe Sistemi Tebliği uyarınca, alacak senetleri ve alınan çeklerin Geçici vergi dönemleri sonunda değer-leme hükümlerine göre değerlendirilmesi gerekmekte-dir. Ancak bu uygulama, 6 seri nolu Muhasebe Sistemi Uygulama Tebliği uyarınca, muhasebe standartları belirleninceye kadar, ihtiyari hale getirilmiştir. Alacak senetlerini değerlemeye tabi tutan mükellefler, borç senetlerini değerlemek zorundadırlar.

a- Alacak Senetleri Reoskontu.Ticari mal ve hizmet satışlarından kaynaklanan ala-

cak senetleri geçici vergi dönemleri sonunda, aşağıdaki formüle göre değerlemeye (Reeskonta) tabi tutulacak ve hesaplama sonucu çıkan faiz, 657 nolu Hesaba (Re-eskont Faiz Giderleri) Borç, 122 nolu Hesaba (Alacak Senetleri Reeskontu) alacak kaydedilecektir.

Ticari mal ve hizmet satışı dışındaki işlemlerden kaynaklanan alacak senetleri de değerleme işlemine tabi tutulacaktır. Ancak, ticari mal ve hizmet satışı ile ilgili olmayan senetli alacaklara ait reeskont faiz gideri, kanunen kabul edilmeyen gider olduğu için, bu giderin gelir veya kurumlar vergisi beyannamesi-ne kanunen kabul edilmeyen gider olarak intikalini temin ve takip için, Nazım Hesaplarda veya 657 nolu Hesabın alt detayında kanunen kabul edilmeyen hesap

ismi altında takip edilmesinde yarar vardır.b- Alınan çeklerin Reoskontu.Ticari mal ve hizmet satışlarından kaynaklanan

alacak çekleri Geçici vergi dönemleri sonunda, aşağıdaki formüle göre değerlemeye (Reeskonta) tabi tutulacak ve hesaplama sonucu çıkan faiz, 657 nolu hesaba (Reeskont Faiz Giderleri) Borç, 122 nolu hesa-ba (Alacak Senetleri Reeskontu) alacak kaydedilecek-tir. Ancak alınan çekler nakit para hükmünde olması ve çekin ibrazı halinde ödenme mecburiyeti nedeni ile, alınan çeklerin değerlenmesinden oluşan reeskont faiz gideri, kanunen kabul edilmeyen gider olduğu için, bu giderin gelir veya kurumlar vergisi beyanna-mesine kanunen kabul edilmeyen gider olarak intika-lini temin ve takip için, Nazım Hesaplarda veya 657 nolu Hesabın alt detayında kanunen kabul edilmeyen hesap ismi altında takip edilmesinde yarar vardır.

6- Borç Senetleri ve Verilen Çeklerin Reeskontu.Borç senetleri ile verilen çekler, alacak senetleri ve

alınan çekler gibi değerleme işlemine tabi tutulacak ve bu değerleme sonucunda oluşan borç senetleri reeskontu 322 nolu Borç Senetleri Reeskont Hesabına borç, 647 nolu Reeskont Faiz Gelirleri Hesabına alacak yazılacaktır. Ancak, ticari mal ve hizmet alışı ile ilgili olmayan senetli borçlar ile hertürlü verilen çeklerin reeskont faiz geliri, vergiye tabi kazanç ol-madığı için, bu kazancın gelir veya kurumlar vergisi beyannamesine, matrahtan indirim olarak intikalini temin ve takip için, Nazım Hesaplarda veya 647 nolu hesabın alt detayında vergiye tabi olmayan kazançlar ismi altında veya uygun bir isim altındaki hesapta takip edilmesinde yarar vardır.

7- Menkul Kıymetlerin Değerlendirilmesi.Vergi Usul Kanununun 279. maddesine göre,

hisse senetleri ve fon portföyünün % 51’i hisse senetlerinden oluşan yatırım fonu katılım belgeleri hariç olmak üzere, sair hertürlü menkul kıymetler (her nevi tahvil, bono ve bunların kuponları v.s.) Geçici vergi/Hesap dönemi sonunda, borsa rayici ile değerlenecektir. Borsa rayici yoksa, menkul kıymetin, hesap dönemi sonundaki getirisi (faiz veye benzeri gelir) hesaplanarak, bu getiri menkul kıymet bedeline ilave edilecektir. Menkul kıymetin borsa rayici yoksa, getirisi de bilinmiyorsa, bu menkul kıymet alış değeri ile değerlenecektir. Yani, aktife kayıtlı menkul kıymet-lerin (Hisse senetleri ve fon portföyünün % 51 hisse senetlerinden oluşan yatırım fonu katılım belgeleri hariç), alış bedeli ile, hesap dönemi sonundaki değeri arasındaki fark, gelir veya gider olarak kayıtlara intikal ettirilecektir. (Not: Hisse senetleri alış değeri ile değerlenecektir.)

8- Vadesi ertesi Geçici Vergi/Hesap Dönemine sarkan mevduat ve kredi sözleşmelerine dayanan, alacak ve borçların değerlenmesi.

Vergi Usul Kanununun 281 ve 285 maddeleri uyarınca, mevduat ve kredi sözleşmelerine dayanan alacak ve borçların, geçici vergi / hesap dönemi sonu-na kadarki süreye kadar oluşan faizlerinin, gelir veya gider olarak hesaplanarak kayıtlara intikal ettirilmesi gerekmektedir.

9- Amortisman hesaplama işlemleri.01.01.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5024 sayılı

4. Geçici vergi dönemindeyapılması gereken değerleme işlemleri

Mevlüt GöktürkYeminli Mali Müşavir

kanunla vergi usul kanununun amortismanla ilgili 315. maddesinde yapılan değişiklikle, 01.01.2004 tarihinden itibaren aktife giren sabit kıymetler için, Maliye Bakanlığınca belirlenecek oranlar nisbetinde amortisman ayrılacağı belirtilmiştir. Ancak 2003 takvim yılı ve daha önceki yıllarda aktife giren sabit kıymetler ise, eski hükümlere göre amortismana tabi tutulacaklar, yani 2003 takvim yılı ve önceki yıllarda aktife giren sabit kıymetler eski amortisman nisbet-leri üzerinden amortismana tabi tutulmaya devam edilecek, 2004 ve müteakip yıllarda aktife girenler ise, Maliye Bakanlığınca yayımlanan 333,339,365,389 ve 399 Seri Nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğle-rinde belirlenen faydalı ömürler dikkate alınarak, Tebliğlerde belirtilen amortisman oranlarına göre amortisman ayrılacaktır.

10- Alınan binek otomobiller için kıst amortisman ayrılması.

Geçici vergi dönemi içerisinde alınan binek otomobiller (Jeepler dahil) için alındığı ay dahil, geçici vergi dönemi sonuna kadarki süre için kıst amortisman (Aylık amortisman) ayrılacaktır.

11- Yapılmakta olan yatırımlarla ilgili hesapla-nan kur farkı ve faizler.

163 Seri nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile, 187 Seri Nolu Gelir Vergisi Genel Tebliğleri uyarınca;

a- Yatırımların finansmanında kullanılan krediler-le ilgili faizlerden kuruluş dönemine, yani sözkonusu yatırımın aktifleştirildiği hesap döneminin sonuna kadarki süreye ait olanların, sabit kıymetle birlikte amortisman yoluyla itfa edilmek üzere yatırımın ma-liyetine eklenmesi gerekmektedir. İşletme dönemine ait olan, yani yatırımın aktifleştirildiği yılı takip eden yıllarda hesaplanan yatırımla ilgili kredi faizlerinin ise, ilgili bulundukları yıllarda doğrudan gider yazılması yada yatırımın maliyetine intikal ettirilmek suretiyle amortismana tabi tutulması gerekmektedir.

b- Döviz kredisi kullanılarak sabit kıymet alın-masında veya sonradan bu kıymetlere ilişkin borç taksitlerinin değerlemesi dolayısıyla ortaya çıkan kur farklarının, sabit kıymetin iktisap edildiği dönemin sonuna kadar olanların, sabit kıymetin maliyetine eklenmesi zorunludur (Kurda azalma olursa kur farkı yatırımın maliyetinden düşülmesi gerekir). Sabit kıymetlerle ilgili olarak söz konusu dönemden sonra ortaya çıkan kur farklarının ise, ait oldukları yıllarda doğrudan gider yazılması yada maliyete intikal ettiri-lerek amortisman konusu yapılması gerekmektedir.

12- Repo ve Mevduat faizlerinin kontrolü.Bilindiği üzere banka mevduat hesapları ile repo

faizlerinin bürüt tutarları 642 nolu hesaba alacak, kesilen vergiler 193 nolu hesaba borç, net faiz geliride 100 veya 102 nolu hesaba borç kaydedilmesi gerek-mektedir. Faiz gelirlerinin sıhhatli olarak kayıtlara alınmasını temin için, bu faiz gelirleri ile ilgili olarak bankadan alınacak muavin kayıt ile mutabakat temin edilmesi, şayet kayıtlara alınmayan stopaj vergileri mevcut ise, bu vergilerin 193 nolu hesaba borç, 642 nolu hesaba alacak kayıdının yapılması gerekir.

13- Ticari işle ilgili olmaksızın, şirket ortakları veya üçüncü şahıs veya firmalara verilen borç paraların değerlendirilmesi ile transfer fiyatlan-dırması ve örtülü kazanç dağıtımı kapsamında ödenen faiz, kur farkı ve benzeri ödemelerin gider yazılamayacağı hususları.

Şirket ortakları veya üçüncü şahıs veya firmalara verilen borç paralar için, yani şirketin bu kişi veya firmalardan özel alacakları için, adat hesabı yapılarak katma değer vergili faiz faturası tanzim edilmesi

gerekir. Aksi halde transfer fiyatlandırması yolu ile örtülü kazanç dağıtıldığı iddiası ile cezalı katma değer ve kurumlar vergisi tarhiyatı yapılabilir.

Bilindiği gibi, kurumların, ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit ettikleri bedel veya fiyat üzerinden mal veya hizmet alım ya da sa-tımında bulunmaları durumunda, kazanç tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılmış sayılmaktadır. Transfer fiyatlan-dırması yoluyla örtülü olarak dağıtılan bu kazançlar, vergiye tabi kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılamayacak, yani kurum kazancına ilave edilerek vergiye tabi tutulacaktır. Ayrıca, kurumların, ortaklarından veya ortaklarla ilişkili olan kişilerden doğrudan veya dolaylı olarak temin ederek işlet-mede kullandıkları her türlü borcun, hesap dönemi içinde herhangi bir tarihte kurumun hesap dönemi başındaki öz sermayesinin üç katını aşan kısmı, ilgili hesap dönemi için örtülü sermaye sayılacak ve örtülü sermaye sayılan bu kısım için hesaplanan ve gider yazılan faiz, kur farkı ve benzeri giderler kurum kazancının tesbitinde gider olarak dikkate alınmayıp, kurum kazancına ilave edilecektir. Ancak kurumlar vergisi mükelleflerinde, transfer fiyatlandırması yo-luyla örtülü kazanç dağıtımında hazine zararı yoksa, herhangi bir vergilendirme işlemi yapılmayacaktır.

14- Personele kredi kullandırılması veya borç para verilmesi.

Firmaların finans kurumlarından almış oldukları kredileri veya kendi öz kaynaklarından temin ettikle-ri belli bir parayı personele kullandırmaları halinde, kullandırılan bu krediler için firma kredi kullanıyor ise kredi faiz oranına makul bir oran ilave etmek suretiyle, firma öz kaynağından temin ederek per-sonele para kullandırmış ise, Merkez Bankası avans faiz oranı (% 17,75) üzerinden faiz hesaplanması ve katma değer vergili fatura düzenlenmesi gerekir.

Personele kullandırılan krediler için hesaplanan faiz tahsil edilmiyor ise, hesaplanan faiz personele sağlanan menfaat olduğu için, bu menfaatin ücret olarak vergilenmesi gerekmektedir.

15- Dava ve icraya intikal ettirilmiş alacaklar için şüpheli alacak karşılığı ayrılması.

Ticari alacaklardan (Mal ve hizmet satışları nedeni ile olan alacaklar) 2011 yılında dava ve icraya intikal edenler için, geçici vergi/hesap dönemi sonunda kar-şılık ayrılacak ve karşılık gideri olarak kayıtlara intikal ettirilecektir. Dava ve icra masrafına değmeyecek kadar küçük alacaklar ise, yapılan protesto veya yazı ile istenmesine rağmen tahsil edilememiş ise, bu ala-caklarda karşılık ayrılmak suretiyle gider yazılacaktır.

16 – İhracatçılarda ay sonu/hesap dönemi sonunda düzenlenen ve ihracatı bir sonraki ayda/yılda gerçekleşen faturaların kayda alınması.

İhracatçı firmalar tarafından hesap dönemi veya ay sonlarında düzenlenen faturanın fiili ihracatı hangi ayda/yılda gerçekleşmiş ise, o dönemin geliri olmaktadır. Fiili ihracatı bir sonraki ayda veya geçici vergi hesap döneminde gerçekleşen malın, önceki hesap döneminde mahiyetine göre mamul veya ticari mal olarak stoklarda gösterilmesi, satışınında fatura tarihinde 380/480 nolu hesaplara alacak olarak kaydedilmesi gerekmektedir.

17- İhracatçılarda götürü gider uygulaması.İhracat, uluslararası nakliye, yurt dışı inşaat, mon-

taj ve taşıma işleri nedeni ile yurt dışında yapılan ve tevsik edici vesikalara istinad eden giderlere ilaveten, döviz olarak elde edilen ihracat hasılatının (Kur farkları hariç), %o 5 (bindebeş)’ni geçmemek üzere, götürü olarak hesaplanan giderleride hasılatından indirebilecektir. Yurtdışında yapılan ve belgeye dayanmayan giderlerin, ihracaat hasılatının belli bir oranını aşmayan kısmının vergi mevzuatı yönünden götürü gider kaydı için, ilgili Tebliğe göre, yurt dı-şında yapılan belgesiz giderlerin, yıl içerisinde defter kayıtlarına gider olarak kaydedilmesi gerekmektedir. Yani, yurtdışında yapılan bu belgesiz giderler, defter kayıtlarına işlenmiş olması gerekmektedir. Şayet yurt dışında yapılan belgesiz masraflar, defter kayıtlarına gider olarak işlenmemiş ise, götürü gider hakkından yararlanmak mümkün değildir.

18- Yatırım indirimi uygulaması hakkında açıklamalar.

2005 ve önceki yıllarla yapılan yatırımlarla ilgili, yatırım indirimi uygulamasına ait hükümler 31.12.2005 tarihi itibari ile yürürlükten kaldırılmış, ancak 2005 ve önceki yıllarda yeterli kar veya karlar olmadığı için kardan mahsup edilmediği için devir eden yatırım indirimi ile, entegre veya ekonomik bütünlük arz eden yatırımlardan 2005 yılı ve önceki yıllarda başlanan ve 2006-2008 yıllarında yapılan yatırımlar nedeniyle hesaplanan yatırım indirimin-den, gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerince, en son 2008 yılına ait kazançlarından (Son kez olarak) indirebileceklerine dair hüküm, Anayasa Mahke-mesince iptal edilince, yani yıl sınırlamasına dair hüküm iptal edilince, 2008 takvim yılı kazançların-dan indirilemediği için devir gelen yatırım indirimi, yıl sınırlaması olmaksızın, gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin ticari ve zirai kazançlardan, indirim konusu yapılır hale gelmiş idi. Ancak 01.08.2010 tarih ve 27659 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 6009

Page 57: Adana Ticaret Odası Dergisi

5554

Yazarlarımız

Geçici Vergi Dönemleri sonunda tesbit edilen kar-zararın, yani 31.12.2011 tarihi itibariyle 4. Geçici Vergi Dönemi sonuç hesaplarının,

Tekdüzen Muhasebe Sistemine İlişkin Tebliğ ve Vergi Kanunları yönünden değerlendirilmesi, ticari ve mali karın doğru ve sıhhatli olarak tesbiti için, nakit mev-cutlar, alacaklar ve borçların değerleme hükümlerine göre değerlenmesi ve sair hususların Vergi Kanunları-na uygun yapılması gerekmektedir. Bu nedenle aşağıda maddeler halinde belirtilen ve önemli gördüğümüz değerleme hükümleri ile sair hususların doğru olarak yapılması gerekmektedir.

1- Döviz Kasasındaki Mevcut Dövizlerin (Yabancı Paralar) Değerlendirilmesi.

Geçici vergi dönemleri sonunda kasada mevcut bulunan yabancı para cinsinden dövizler, Vergi Usul Kanunu 280. maddesi uyarınca, Maliye Bakanlığınca belirlenen kurla, (Maliye Bakanlığınca kur belirlen-mesi yapılmadığı takdirde, TC Merkez Bankasınca belirlenen Efektif ve döviz alış kuru ile) geçici vergi/Hesap dönemi sonlarında değerlenerek, (Maliye Bakanlığı döviz kurları ile Merkez Bankası döviz kurları aynı olmaktadır) bu değerleme sonucu oluşan lehte kur farkları Kambiyo Karları (646 Nolu Hesap), aleyhte oluşan kur farkları da Kambiyo Zararları (656 Nolu Hesap) hesabına alınacaktır.

2- Bankada veya finans kurumlarındaki mevcut dövizler ile Döviz Tevdiat Hesabındaki Dövizlerin (Yabancı Paralar) Değerlendirilmesi.

Geçici vergi/hesap dönemi sonunda banka veya dö-viz tevdiat hesaplarındaki dövizlerde, kasadaki dövizler gibi değerleme işlemine tabi tutulacak ve oluşan kur farkları kambiyo kar veya kambiyo zararı hesaplarına alınacaktır. Değerleme işlemi, Maliye Bakanlığınca belirlenen döviz alış kuru ile, Maliye Bakanlığınca kur belirlenmesi yapılmadığı takdirde, TC Merkez Banka-sınca belirlenen döviz alış kuru ile yapılacaktır.

3- Yabancı Para Cinsinden Senetli ve Senetsiz Alacak ve Borçların Değerlemesi.

Geçici vergi dönemleri sonunda yabancı para cinsinden olan senetli veya senetsiz alacak ve borçlar, kasadaki dövizler gibi değerleme işlemine tabi tutula-cak ve oluşan kar veya zararlar;

a- Senetli veya senetsiz dövizli alacaklar, ticari mal veya hizmet satışından kaynaklanmışsa, bu alacakların değerlenmesinden oluşan karlar, Diğer Gelirler Hesa-bına (602 nolu Hs.), zarar oluşmuşsa, Diğer Gider ve Zararlar Hesabına (659 nolu hs.) kaydedilecektir.

b- Senetli veya senetsiz dövizli alacaklar, ticari mal ve hizmet satımı dışındaki ticari işle ilgili olmayan işlemlerden kaynaklanmış ise oluşan lehte kur farkları, 679 nolu hesaptaki Diğer Olağandışı Gelir ve Karlar hesabına, aleyhte kur farkı oluşmuş ise, 659 veya 689 nolu hesaptaki Diğer Gider ve Zararlar veya Diğer Olağandışı Gider ve Zararlar Hesabına kaydedilecektir.

c- Senetli veya senetsiz dövizli borçlar ise, borcun ticari mal veya hizmet alışından kaynaklanıp, kaynak-lanmadığı durumu dikkate alınarak, dövizli alacakla-rın tabi olduğu sisteme göre değerleme işlemine tabi tutulacaktır. Bu değerleme işleminde kullanılacak hesaplar ise, kur farkının oluşum şekline göre 153, 659, 730, 780 nolu Hesaplardan uygun olanına borç kaydedilecektir.

4- Döviz Cinsinden verilen veya alınan avansların değerlenmesi. Döviz cinsinden avansların değerlenmesi hususun-

da farklı görüşler mevcut olup bu görüşlere göre, döviz cinsinden verilen veya alınan avanslar, borç ve alacak değildir, bu nedenle değerlemeye tabi tutulamaz. İkinci bir görüşe göre ise, değerlemeye tabi tutulur ancak doğan kur farkları gelir ve gider hesaplarına intikal et-tirilmeyerek aktif ve pasifte geçici hesaplara intikal etti-rilir. Başka bir görüşe görede değerlemeye tabi tutulur ve doğan kur farkları gelir ve gider hesaplarına intikal ettirileceği yönündedir. Ancak son zamanlarda verilen Bakanlık muktezalarında avansların değerleneceği ve oluşan kur farklarının gelir veya gider yazılabileceği şeklinde olup, bu konuda yargı kararlarıda mevcuttur.

5- Alacak Senetleri ve Alınan Çeklerin Reoskonta (Değerlemeye) tabi tutulması.

Vergi Usul Kanununun 281.maddesi ile, Tekdüzen Muhasebe Sistemi Tebliği uyarınca, alacak senetleri ve alınan çeklerin Geçici vergi dönemleri sonunda değer-leme hükümlerine göre değerlendirilmesi gerekmekte-dir. Ancak bu uygulama, 6 seri nolu Muhasebe Sistemi Uygulama Tebliği uyarınca, muhasebe standartları belirleninceye kadar, ihtiyari hale getirilmiştir. Alacak senetlerini değerlemeye tabi tutan mükellefler, borç senetlerini değerlemek zorundadırlar.

a- Alacak Senetleri Reoskontu.Ticari mal ve hizmet satışlarından kaynaklanan ala-

cak senetleri geçici vergi dönemleri sonunda, aşağıdaki formüle göre değerlemeye (Reeskonta) tabi tutulacak ve hesaplama sonucu çıkan faiz, 657 nolu Hesaba (Re-eskont Faiz Giderleri) Borç, 122 nolu Hesaba (Alacak Senetleri Reeskontu) alacak kaydedilecektir.

Ticari mal ve hizmet satışı dışındaki işlemlerden kaynaklanan alacak senetleri de değerleme işlemine tabi tutulacaktır. Ancak, ticari mal ve hizmet satışı ile ilgili olmayan senetli alacaklara ait reeskont faiz gideri, kanunen kabul edilmeyen gider olduğu için, bu giderin gelir veya kurumlar vergisi beyannamesi-ne kanunen kabul edilmeyen gider olarak intikalini temin ve takip için, Nazım Hesaplarda veya 657 nolu Hesabın alt detayında kanunen kabul edilmeyen hesap

ismi altında takip edilmesinde yarar vardır.b- Alınan çeklerin Reoskontu.Ticari mal ve hizmet satışlarından kaynaklanan

alacak çekleri Geçici vergi dönemleri sonunda, aşağıdaki formüle göre değerlemeye (Reeskonta) tabi tutulacak ve hesaplama sonucu çıkan faiz, 657 nolu hesaba (Reeskont Faiz Giderleri) Borç, 122 nolu hesa-ba (Alacak Senetleri Reeskontu) alacak kaydedilecek-tir. Ancak alınan çekler nakit para hükmünde olması ve çekin ibrazı halinde ödenme mecburiyeti nedeni ile, alınan çeklerin değerlenmesinden oluşan reeskont faiz gideri, kanunen kabul edilmeyen gider olduğu için, bu giderin gelir veya kurumlar vergisi beyanna-mesine kanunen kabul edilmeyen gider olarak intika-lini temin ve takip için, Nazım Hesaplarda veya 657 nolu Hesabın alt detayında kanunen kabul edilmeyen hesap ismi altında takip edilmesinde yarar vardır.

6- Borç Senetleri ve Verilen Çeklerin Reeskontu.Borç senetleri ile verilen çekler, alacak senetleri ve

alınan çekler gibi değerleme işlemine tabi tutulacak ve bu değerleme sonucunda oluşan borç senetleri reeskontu 322 nolu Borç Senetleri Reeskont Hesabına borç, 647 nolu Reeskont Faiz Gelirleri Hesabına alacak yazılacaktır. Ancak, ticari mal ve hizmet alışı ile ilgili olmayan senetli borçlar ile hertürlü verilen çeklerin reeskont faiz geliri, vergiye tabi kazanç ol-madığı için, bu kazancın gelir veya kurumlar vergisi beyannamesine, matrahtan indirim olarak intikalini temin ve takip için, Nazım Hesaplarda veya 647 nolu hesabın alt detayında vergiye tabi olmayan kazançlar ismi altında veya uygun bir isim altındaki hesapta takip edilmesinde yarar vardır.

7- Menkul Kıymetlerin Değerlendirilmesi.Vergi Usul Kanununun 279. maddesine göre,

hisse senetleri ve fon portföyünün % 51’i hisse senetlerinden oluşan yatırım fonu katılım belgeleri hariç olmak üzere, sair hertürlü menkul kıymetler (her nevi tahvil, bono ve bunların kuponları v.s.) Geçici vergi/Hesap dönemi sonunda, borsa rayici ile değerlenecektir. Borsa rayici yoksa, menkul kıymetin, hesap dönemi sonundaki getirisi (faiz veye benzeri gelir) hesaplanarak, bu getiri menkul kıymet bedeline ilave edilecektir. Menkul kıymetin borsa rayici yoksa, getirisi de bilinmiyorsa, bu menkul kıymet alış değeri ile değerlenecektir. Yani, aktife kayıtlı menkul kıymet-lerin (Hisse senetleri ve fon portföyünün % 51 hisse senetlerinden oluşan yatırım fonu katılım belgeleri hariç), alış bedeli ile, hesap dönemi sonundaki değeri arasındaki fark, gelir veya gider olarak kayıtlara intikal ettirilecektir. (Not: Hisse senetleri alış değeri ile değerlenecektir.)

8- Vadesi ertesi Geçici Vergi/Hesap Dönemine sarkan mevduat ve kredi sözleşmelerine dayanan, alacak ve borçların değerlenmesi.

Vergi Usul Kanununun 281 ve 285 maddeleri uyarınca, mevduat ve kredi sözleşmelerine dayanan alacak ve borçların, geçici vergi / hesap dönemi sonu-na kadarki süreye kadar oluşan faizlerinin, gelir veya gider olarak hesaplanarak kayıtlara intikal ettirilmesi gerekmektedir.

9- Amortisman hesaplama işlemleri.01.01.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5024 sayılı

4. Geçici vergi dönemindeyapılması gereken değerleme işlemleri

Mevlüt GöktürkYeminli Mali Müşavir

kanunla vergi usul kanununun amortismanla ilgili 315. maddesinde yapılan değişiklikle, 01.01.2004 tarihinden itibaren aktife giren sabit kıymetler için, Maliye Bakanlığınca belirlenecek oranlar nisbetinde amortisman ayrılacağı belirtilmiştir. Ancak 2003 takvim yılı ve daha önceki yıllarda aktife giren sabit kıymetler ise, eski hükümlere göre amortismana tabi tutulacaklar, yani 2003 takvim yılı ve önceki yıllarda aktife giren sabit kıymetler eski amortisman nisbet-leri üzerinden amortismana tabi tutulmaya devam edilecek, 2004 ve müteakip yıllarda aktife girenler ise, Maliye Bakanlığınca yayımlanan 333,339,365,389 ve 399 Seri Nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğle-rinde belirlenen faydalı ömürler dikkate alınarak, Tebliğlerde belirtilen amortisman oranlarına göre amortisman ayrılacaktır.

10- Alınan binek otomobiller için kıst amortisman ayrılması.

Geçici vergi dönemi içerisinde alınan binek otomobiller (Jeepler dahil) için alındığı ay dahil, geçici vergi dönemi sonuna kadarki süre için kıst amortisman (Aylık amortisman) ayrılacaktır.

11- Yapılmakta olan yatırımlarla ilgili hesapla-nan kur farkı ve faizler.

163 Seri nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile, 187 Seri Nolu Gelir Vergisi Genel Tebliğleri uyarınca;

a- Yatırımların finansmanında kullanılan krediler-le ilgili faizlerden kuruluş dönemine, yani sözkonusu yatırımın aktifleştirildiği hesap döneminin sonuna kadarki süreye ait olanların, sabit kıymetle birlikte amortisman yoluyla itfa edilmek üzere yatırımın ma-liyetine eklenmesi gerekmektedir. İşletme dönemine ait olan, yani yatırımın aktifleştirildiği yılı takip eden yıllarda hesaplanan yatırımla ilgili kredi faizlerinin ise, ilgili bulundukları yıllarda doğrudan gider yazılması yada yatırımın maliyetine intikal ettirilmek suretiyle amortismana tabi tutulması gerekmektedir.

b- Döviz kredisi kullanılarak sabit kıymet alın-masında veya sonradan bu kıymetlere ilişkin borç taksitlerinin değerlemesi dolayısıyla ortaya çıkan kur farklarının, sabit kıymetin iktisap edildiği dönemin sonuna kadar olanların, sabit kıymetin maliyetine eklenmesi zorunludur (Kurda azalma olursa kur farkı yatırımın maliyetinden düşülmesi gerekir). Sabit kıymetlerle ilgili olarak söz konusu dönemden sonra ortaya çıkan kur farklarının ise, ait oldukları yıllarda doğrudan gider yazılması yada maliyete intikal ettiri-lerek amortisman konusu yapılması gerekmektedir.

12- Repo ve Mevduat faizlerinin kontrolü.Bilindiği üzere banka mevduat hesapları ile repo

faizlerinin bürüt tutarları 642 nolu hesaba alacak, kesilen vergiler 193 nolu hesaba borç, net faiz geliride 100 veya 102 nolu hesaba borç kaydedilmesi gerek-mektedir. Faiz gelirlerinin sıhhatli olarak kayıtlara alınmasını temin için, bu faiz gelirleri ile ilgili olarak bankadan alınacak muavin kayıt ile mutabakat temin edilmesi, şayet kayıtlara alınmayan stopaj vergileri mevcut ise, bu vergilerin 193 nolu hesaba borç, 642 nolu hesaba alacak kayıdının yapılması gerekir.

13- Ticari işle ilgili olmaksızın, şirket ortakları veya üçüncü şahıs veya firmalara verilen borç paraların değerlendirilmesi ile transfer fiyatlan-dırması ve örtülü kazanç dağıtımı kapsamında ödenen faiz, kur farkı ve benzeri ödemelerin gider yazılamayacağı hususları.

Şirket ortakları veya üçüncü şahıs veya firmalara verilen borç paralar için, yani şirketin bu kişi veya firmalardan özel alacakları için, adat hesabı yapılarak katma değer vergili faiz faturası tanzim edilmesi

gerekir. Aksi halde transfer fiyatlandırması yolu ile örtülü kazanç dağıtıldığı iddiası ile cezalı katma değer ve kurumlar vergisi tarhiyatı yapılabilir.

Bilindiği gibi, kurumların, ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit ettikleri bedel veya fiyat üzerinden mal veya hizmet alım ya da sa-tımında bulunmaları durumunda, kazanç tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılmış sayılmaktadır. Transfer fiyatlan-dırması yoluyla örtülü olarak dağıtılan bu kazançlar, vergiye tabi kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılamayacak, yani kurum kazancına ilave edilerek vergiye tabi tutulacaktır. Ayrıca, kurumların, ortaklarından veya ortaklarla ilişkili olan kişilerden doğrudan veya dolaylı olarak temin ederek işlet-mede kullandıkları her türlü borcun, hesap dönemi içinde herhangi bir tarihte kurumun hesap dönemi başındaki öz sermayesinin üç katını aşan kısmı, ilgili hesap dönemi için örtülü sermaye sayılacak ve örtülü sermaye sayılan bu kısım için hesaplanan ve gider yazılan faiz, kur farkı ve benzeri giderler kurum kazancının tesbitinde gider olarak dikkate alınmayıp, kurum kazancına ilave edilecektir. Ancak kurumlar vergisi mükelleflerinde, transfer fiyatlandırması yo-luyla örtülü kazanç dağıtımında hazine zararı yoksa, herhangi bir vergilendirme işlemi yapılmayacaktır.

14- Personele kredi kullandırılması veya borç para verilmesi.

Firmaların finans kurumlarından almış oldukları kredileri veya kendi öz kaynaklarından temin ettikle-ri belli bir parayı personele kullandırmaları halinde, kullandırılan bu krediler için firma kredi kullanıyor ise kredi faiz oranına makul bir oran ilave etmek suretiyle, firma öz kaynağından temin ederek per-sonele para kullandırmış ise, Merkez Bankası avans faiz oranı (% 17,75) üzerinden faiz hesaplanması ve katma değer vergili fatura düzenlenmesi gerekir.

Personele kullandırılan krediler için hesaplanan faiz tahsil edilmiyor ise, hesaplanan faiz personele sağlanan menfaat olduğu için, bu menfaatin ücret olarak vergilenmesi gerekmektedir.

15- Dava ve icraya intikal ettirilmiş alacaklar için şüpheli alacak karşılığı ayrılması.

Ticari alacaklardan (Mal ve hizmet satışları nedeni ile olan alacaklar) 2011 yılında dava ve icraya intikal edenler için, geçici vergi/hesap dönemi sonunda kar-şılık ayrılacak ve karşılık gideri olarak kayıtlara intikal ettirilecektir. Dava ve icra masrafına değmeyecek kadar küçük alacaklar ise, yapılan protesto veya yazı ile istenmesine rağmen tahsil edilememiş ise, bu ala-caklarda karşılık ayrılmak suretiyle gider yazılacaktır.

16 – İhracatçılarda ay sonu/hesap dönemi sonunda düzenlenen ve ihracatı bir sonraki ayda/yılda gerçekleşen faturaların kayda alınması.

İhracatçı firmalar tarafından hesap dönemi veya ay sonlarında düzenlenen faturanın fiili ihracatı hangi ayda/yılda gerçekleşmiş ise, o dönemin geliri olmaktadır. Fiili ihracatı bir sonraki ayda veya geçici vergi hesap döneminde gerçekleşen malın, önceki hesap döneminde mahiyetine göre mamul veya ticari mal olarak stoklarda gösterilmesi, satışınında fatura tarihinde 380/480 nolu hesaplara alacak olarak kaydedilmesi gerekmektedir.

17- İhracatçılarda götürü gider uygulaması.İhracat, uluslararası nakliye, yurt dışı inşaat, mon-

taj ve taşıma işleri nedeni ile yurt dışında yapılan ve tevsik edici vesikalara istinad eden giderlere ilaveten, döviz olarak elde edilen ihracat hasılatının (Kur farkları hariç), %o 5 (bindebeş)’ni geçmemek üzere, götürü olarak hesaplanan giderleride hasılatından indirebilecektir. Yurtdışında yapılan ve belgeye dayanmayan giderlerin, ihracaat hasılatının belli bir oranını aşmayan kısmının vergi mevzuatı yönünden götürü gider kaydı için, ilgili Tebliğe göre, yurt dı-şında yapılan belgesiz giderlerin, yıl içerisinde defter kayıtlarına gider olarak kaydedilmesi gerekmektedir. Yani, yurtdışında yapılan bu belgesiz giderler, defter kayıtlarına işlenmiş olması gerekmektedir. Şayet yurt dışında yapılan belgesiz masraflar, defter kayıtlarına gider olarak işlenmemiş ise, götürü gider hakkından yararlanmak mümkün değildir.

18- Yatırım indirimi uygulaması hakkında açıklamalar.

2005 ve önceki yıllarla yapılan yatırımlarla ilgili, yatırım indirimi uygulamasına ait hükümler 31.12.2005 tarihi itibari ile yürürlükten kaldırılmış, ancak 2005 ve önceki yıllarda yeterli kar veya karlar olmadığı için kardan mahsup edilmediği için devir eden yatırım indirimi ile, entegre veya ekonomik bütünlük arz eden yatırımlardan 2005 yılı ve önceki yıllarda başlanan ve 2006-2008 yıllarında yapılan yatırımlar nedeniyle hesaplanan yatırım indirimin-den, gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerince, en son 2008 yılına ait kazançlarından (Son kez olarak) indirebileceklerine dair hüküm, Anayasa Mahke-mesince iptal edilince, yani yıl sınırlamasına dair hüküm iptal edilince, 2008 takvim yılı kazançların-dan indirilemediği için devir gelen yatırım indirimi, yıl sınırlaması olmaksızın, gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin ticari ve zirai kazançlardan, indirim konusu yapılır hale gelmiş idi. Ancak 01.08.2010 tarih ve 27659 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 6009

Page 58: Adana Ticaret Odası Dergisi

5756

sayılı “Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un 5. maddesi ile, 2005 ve önceki yıllarda-ki yatırımlardan devir gelen, yatırım indirimi hakkının kullanımını düzenleyen, Gelir Vergisi Kanununun Geçici 69. maddesinde yapılan değişiklikle, Anayasa Mahkemesinin iptal hükmü doğrultusunda yatırım indiriminden yararlanabilmek için süre sınırlaması kaldırılmakla beraber, bu defa yararlanılacak yatırım indirimi “.... kazancın % 25’ini aşamaz....” denmek suretiyle miktar olarak sınırlama yapılmış ve yatırım indiriminden sonra kalan kazancın, yürürlükteki gelir ve kurumlar vergisi oranına göre vergilendirileceği hükmü getirilmiştir.

19- Kurumlar Vergisi Kanununun 32/A maddesi kapsamında Teşvik Belgesine istinaden yapılan yatırımlarda elde edilen kazançlarda, İndirimli Kurumlar Vergisi.

Kurumlar Vergisi Kanununa, 32. maddeden sonra gelmek üzere, “indirimli kurumlar vergisi” başlıklı 32/A maddesi eklenmiştir. İlgili madde;

Finans ve sigortacılık sektörlerinde faaliyet gösteren kurumlar, taahüt işleri, 16.07.1997 tarihli ve 4283 sayılı kanun ile 08.06.1994 tarihli ve 3996 sayılı kanun kap-samında yapılan yatırımlar ile rödovans sözleşmelerine bağlı olarak yapılan yatırımlar hariç olmak üzere, bu madde kapsamında yapılan ve Hazine Müsteşarlığı tarafından teşvik belgesine bağlanan yatırımlardan elde edilen kazançlar, yatırımın kısmen veya tamamen işletilmesine başlanılan hesap döneminden itibaren yatırıma katkı tutarına ulaşıncaya kadar indirimli oranlar üzerinden kurumlar vergisine tabi tutulacağı belirtilmiş olduğundan, bu madde kapsamına giren yatırım ve bu yatırım konusu kıymetlerden elde edilen kazançların düşük nisbette kurumlar vergisine tabi olması gerektiğinden, bu konuya dikkat edilmesi.

20- Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması Hakkındaki Kanun uyarınca matrah artırımında bulunanların, matrah artırımında bulundukları yıllara ait geçmiş yıl zararlarının mahsup edilmesi.

Gelir ve Kurumlar Vergisi mükellefleri kapanan hesap dönemine ilişkin olarak verecekleri kurumlar vergisi beyannamesinde veya geçici vergi beyanname-lerinde, geçmiş dönemlere ait zararları mahsup yapar-ken, zararın beyannamenin ait olduğu hesap dönemin-den önceki son (5) hesap dönemine ait Kurumlar/Gelir vergisi beyannamesinde yer alan mali zarar olmasına dikkat etmeleri gerekmektedir. Zira mali zarar ile Ticari zarar her zaman aynı olmamaktadır. 6111 sayılı

“Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 6. maddesi uyarınca Gelir ve Kurumlar vergisi yönünden, matrah artırımında bulunanlar, bulundukları yıllarda zarar varsa ve bu zararlar 2009 Takvim yılı sonuna kadar indirilmemiş ise, bu zararların indirilemeyen kısmının % 50’si, 2010 ve müteakip yıl karlarından indirim konusu yapılabilecektir.

21- Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması hakkındaki Kanun uyarınca ödenen vergi ve gecik-me zam/faizlerin kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınması.

6111 sayılı “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandı-rılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair” kanun kapsamında Vergi, Gümrük Vergisi, SSK borçlarının yeniden yapılandırılması ve matrah artırımları ile, kasa, ortak cari hesabı, emtia, sabit kıymet ve makine teçhizat beyanı hususlarından yararlanıllara ait öde-nen vegi ve yapılandırma faizlerinin kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınması gerektiği hususunda azami dikkat gösterilmesi ve bu konunun uygulaması ile ilgili olarak 26.02.2011/23 sayılı sirküle-rimizin dikkate alınarak işlem yapılması.

22- Sabit Kıymet Yenileme Fonu uygulaması. Amortismana tabi iktisadi kıymetlerin satışından

elde edilen kar, iktisadi kıymetin yenilenmesi, işin mahiyetine göre zaruri bulunur veya bu hususta işletmeyi idare edenlerce karar verilmiş ve teşebbüse geçilmiş olursa, bu kar yenileme fonu olarak pasifte karşılık hesabına alınır. Karşılık hesabına alınan ye-nileme fonu, alınan yani, yenilenen iktisadi kıymetin amortismanlarına mahsup edilir. Yenileme fonu üç yıl süre ile pasifte bu fon hesabında tutulabilir. Üç yıl içinde kullanılmaması veya üç yıldan önce işin terk, devir veya işletmeninin tasfiyesi halinde o yılın karına ilave edilecektir.

23- İhracat komisyonu ve Reklamasyon Ödeme-leri.

İhracatlarla ilgili olarak fatura karşılığında yurtdışı-na ödenen ihracat komisyonları kayıtlara gider olarak intikal ettirilmektedir. Ancak ödenen ihracat komisyo-nunun ihracat bedelinin %8’ini aşması halinde, Maliye Bakanlığı bu komisyon ödemesinin incelenebileceğini açıklamıştır. Ayrıca ödenen komisyon oranı benzer işletmelerin uyguladığı oranlarla uyumlu olmalı ve makul süre içinde ilgilisine ödenmelidir. İhracat Komisyonu ödemelerinde, sorumlu sıfatı ile, Gelir Vergisi stopajı ve Katma Değer Vergisi hesaplamasının olmayacağı yönünde, Maliye Bakanlığının özelgeleri mevcuttur.

İhracatın yapıldığı firma tarafından ihraç edilen malın kusurlu çıkması veya benzeri nedenlerle düzenlenen Reklamasyon faturalarında, öne sürülen kusurların kabul edilmesi halinde, bu faturalar gider olarak kaydedilebilir. Konuya ilişkin yazışmalar ve belgelerin faturaya eklenmesinde yarar vardır.

24– Geç ödenen elektrik, su ve telefon faturaları-nın gecikme zamlarını gider kaydı ve bu faturalara ait Katma Değer Vergisinin indirimi.

İşle ilgili elektrik, su ve telefon bedellerinin geç ödenmesi nedeniyle, ilgili kuruluşlara ödenen gecik-me zamları, Maliye Bakanlığı özelgesine göre, işle ilgili olması ve mukavelenameye istinaden ödenmesi nede-niyle, bu ödemeler kanunen kabul edilen gider olarak kayıtlara intikal ettirilecektir. Ayrıca ödenen gecikme zamları üzerinden hesaplanan Katma Değer Vergisi-

nin de indirim konusu yapılması gerekmektedir.25- Finansal Kiralama İşlemleri. 01.07.2003 tarihinden önce imzalanan finansal

kiralama sözleşmelerine istinaden düzenlenen kira faturalarının tamamı gider olarak kaydedilmekte idi. 01.07.2003 tarihinden sonra imzalanan finansal kiralama sözleşmelerinde ise, sözleşmenin yapıldığı tarih itibariyle toplam kira (faiz hariç) bedelinin aktifleştirilmesi ve amortisman yoluyla itfa edilmesi gerekmektedir. Amortisman yoluyla itfa işleminde esas alınacak olan amortisman oranı finansal kirala-maya konu varlık için belirlenmiş yararlı ömre göre hesaplanan oran olacaktır. (Faiz-kur farkı giderle-rinden, iktisadi kıymetin alındığı yılın sonuna kadar ödenenlerin iktisadi kıymetin maliyetine, müteakip yıllarda ödenenlerin ise maliyet veya gider olarak yazılması ihtiyaridir.)

26- Kurum aktifine kayıtlı gayrimenkul ve iştirak hissesi satış kazancı istisnası.

Kurumlar Vergisi Kanununun 5. maddesinin (e) bendinde; Kurumların, en az iki tam yıl süreyle aktif-lerinde yer alan taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile, aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetleri, intifa senetle-ri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazaçların % 75’lik kısmı, Kurumlar Vergisinden istisna edilmiştir. Kurumlar vergisinden istisna olan bu tutar, pasifte özel bir fon hesabında satışın yapıldığı yılı izleyen 5 yıl tutulması zorunludur. Fon hesabında tutulan bu kazançlar, beş yıl içerisinde sermayeye ilave dışında herhangi bir şekilde başka bir hesaba nakledilir veya işletmeden çekilir veya bu süre içerisinde işletme tasfiye edilir veyahut dar mükellef kurumlarca bu fon ana merkeze aktarılırsa, fon hesabından çekilen kısım için, zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler ziyaa uğramış sayılacağından ve cezalı vergi tarhiyatı yapıla-caktır. Ayrıca bu istisnadan yararlanabilmek için satış bedelinin, satışın yapıldığı yılı izleyen ikinci takvim yılının sonuna kadar tahsil edilmiş olması şarttır. Aksi halde, tahsil edilemeyen satış bedeline tekabül eden vergi cezalı olarak vergi dairesine ödenecektir.

27- Geçici Vergi/Hesap Dönemi sonundaki stokların değerlemesi.

İşletmeler, ticaretini yapmak için edindiği veya ürettiği iktisadi kıymetler (malların) ile üretime sevk edilmemiş olan ilk madde ve malzemeler ve üretim aşamasındaki yarı mamül mallar dönem sonu veya geçici vergi dönemi sonu itibariyle henüz satılmamış-larsa, bu mallar işletme stoklarını oluşturur. Stoklar; ilk madde ve malzeme, yarı mamüller, mamuller, ticari mallar, diğer stoklardan oluşur. Vergi Usul Kanunun’a göre stoklar, stokun cins ve mahiyetine göre, Fiili maliyet yöntemi veya ortalama maliyet yöntemlerinden biri ile değerlenecektir. Değerlemenin doğru ve sıhhatli yapılabilmesi için, geçici vergi dö-nemleri sonundaki stok malların kaydi envanterinin tablolar halinde yapılarak, maliyet bedellerinin doğru tesbit edilmesi gerekir.

28- İmalat artıklarının değerlendirilmesi.İmalat işletmelerinde, ekonomik değeri olan hurda,

üstüpü, deşe v.s. gibi mallar, imalat artığı olarak çık-maktadır. Bu imalat artığı malların emsal bedelle de-ğerlenip, imalat hesabına (151 hesap) alacak, 157 nolu Diğer Stoklar Hesabına borç verilerek stok hesaplarına alınması gerekir. Bu malların satışındada, satılan hurda malın maliyetinin 157 nolu hesaba alacak, 623 nolu hesaba borç kaydı yapılması gerekir.

29- Bağış ve Yardımlar.Gelir Vergisi Kanunu 89 ve Kurumlar Vergisi

Kanununun 10. maddeleri uyarınca (İlgili Kanun maddeleri aşağıdadır) genel bütçeye dahil daireler, il

özel idareleri, belediye, köyler, Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflar, kamu yararına der-nekler, bilimsel araştırma yapan kurum ve kuruluşlara yapılan bağış ve yardımlar, kurum kazancından % 5’ini aşmamak kaydı ile, kazançtan indirilebilmek-tedir. Kurumun mali karının %5’ni geçen tutarın Kanunen kabul edilmeyen gider olarak Mali kara ilave edilmesi gerekmektedir. Kurumun Mali karı yoksa, bağış ve yardımların kazançtan indirimi söz konusu olamıyacağı için, bu bağış ve yardımlar kanunen ka-bul edilmeyen gider olarak beyannameye yansıtılması gerekmektedir.

Genel Bütçeye dahil daireler, il özel idareleri, belediye, köyler, Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflar, kamu yararına dernekler, bilimsel araştırma yapan kurum ve kuruluşlarına bağışlanan okul, sağlık tesisi ve yüz yatak (kalkınmada öncelikli yörelerde elli yatak) kapasitesinden az olmamak üzere öğrenci yurdu inşaası dolayısıyla yapılan harcamalar veya bu tesislerin inşaası için bu kuruluşlara yapılan her türlü bağış ve yardımlar ile mevcut tesislerin faa-liyetlerini devam ettirebilmeleri için yapılan her türlü nakdi ve ayni bağış ve yardımların tamamı ile yine kanunda belirtilen sosyal ve kültürel içerikli giderlerin tamamı, kurum kazancından indirilecektir. Kurumun mali karı yoksa, bu bağış ve yardımın kazançtan indirimi söz konusu olamıyacaktır.

30- Kanunen kabul edilmeyen giderler.Vergi kanunlarına göre, mali kardan indirimi kabul

edilmeyen giderlerin kontrol edilerek, atlama veya yanlış kayıtlar sonucu kanunen kabul edilen gider ola-rak yazılmış olanlar varsa, bunlarında tesbit edilerek, toplam kanunen kabul edilmeyen giderlerin tesbit edilerek, mali karın doğru beyanı temin edilmelidir. Bilindiği gibi kanunen kabul edilmeyen giderlere ait, katma değer vergileride indirim konusu yapılmayıp, katma değer vergisininde kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınması gerekir.

31- Sosyal Sigortalar Kurumuna vadelerinde ödenmeyen sigorta primleri.

5510 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 88. maddesinin 8. fıkrası uyarınca, ödenmeyen sigorta primlerinin, Gelir ve Kurumlar vergisi yönünden gider yazılamayacağı belirtildiğinden, kanuni vade-sinde nakden veya mahsuben ödenmemiş olan ve gider hesaplarına gider olarak intikal ettirilen sigorta primlerininde kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınması gerekmektedir.

32- Kredi kartı ile yapılan satışların kontrolü.Geçici Vergi dönemleri sonu itibariyle kredi kartı

ile yapılan satış tutarlarının, katma değer vergisi beyannamesinde belirtilen tutarlarla uyumlu olup olmadığının kontrol edilmesi.

33- Borç ve alacakların mutabakatının temin edilmesi.Şirketin üçüncü kişi ve firmalardan olan alacak ve

borçlarının, ilgili kişi ve firmalarla karşılıklı mutaba-katının yazılı olarak temin edilmesi, mutabakat temin edilemezse nedeninin araştırılması.

34- Yıllara yaygın inşaat ve onarım işleri.Yıllara Yaygın inşaaat ve onarım işleri ile iştigal

edenler, yukarıda yapılanlara ek olarak aşağıda belirti-len işlemleride yapması gerekmektedir.

a- 31.12.2011 tarihi itibariyle yapılan ve biten işlerin tesbit ve değerlendirilmesinin doğruluğunu temin ve atlama ihtimalini ortadan kaldırabilmek için, aşağıda belirtilen tablonun tanzim edilmesinde yarar vardır.

b- Amortismanların her işe doğru ve kanuna uygun olarak dağıtımını temin için, her işte kullanılan sabit kıymetin adı, kullanıldığı süreyi belirtir şantiye

şeflerinin imzasını taşıyan yazı alınması. İlgili yazı ekinde aşağıdaki bilgilerinde temin edilmesi amortis-manların Gelir vergisi kanununun 42, 43 maddelerine uygun ve doğru kayıt yapılmasını temin edecektir.

Bilindiği gibi, müşterek genel giderler, finansman giderleri ile yıl içerisinde hiçbir işte direkt olarak kullanılmayan veya kullanılmayan sürelere ait amor-tismanların, biten veya devam eden işler ile sair işlere dağıtım usul ve esasları, yani bu giderlerin dağıtımı aşağıdaki şekilde yapılacaktır.

- Yıl içinde birden fazla inşaat ve onarma işinin birlikte yapılması halinde, her yıla ait müşterek genel giderler bu işlere ait harcamaların (enflasyon düzelt-mesi yapılan dönemlerde düzeltilmiş tutarlarının) tutarlarının birbirine olan nispeti dahilinde;

- Yıl içinde tek veya birden fazla inşaat ve onarma işinin, başka işlerle birlikte yapılması halinde, her yıla ait müşterek genel giderler, inşaat ve onarma işlerine ait harcamalar ile, diğer işlere ait satış ve hasılat tutarlarının (enflasyon düzeltmesi yapılan dönem-lerde bunların düzeltilmiş tutarlarının) birbirine olan nispeti dahilinde;

35- Kasa hesabında yüksek tutarda nakit bulunması.

Kasa hesabında ticari teamüllere uygun düşme-yecek derecede yüksek tutarların uzun süre kasada kalması, transfer fiyatlandırması yolu ile ortaklara kar dağıtımı yapıldığı iddiası ile vergi ve ceza tarhiyatı yapılabilir. Bu bakımdan kasanın fiili durumda tutul-masında azami dikkatin gösterilmesinde yarar vardır.

36- İlişkili kişi veya firmalarla olan mal ve hizmet alım satımında uygulanan fiyatların emsal satış veya alışlara uygun olması.

Örtülü kazanç dağıtımı veya transfer fiyatlandır-ması konusunda, ilişkili kişi veya firmalarla olan mal ve hizmet alım satımında uygulanan fiyatların emsal satış veya alışlara uygun olması ve ileride olabilecek bir vergi incelemesinde sağlam donelere dayandırıl-malıdır. Aksi halde transfer fiyatlandırması yolu ile ilişkili kişilere kar dağıtımı yapıldığı iddiası ile vergi ve ceza tarhiyatı yapılabilir.

37- Çalınan ve kaybolan mallara ait katma değer vergileri.Çalınan, yanan ve kaybolan malların katma değer

vergileri indirime tabi tutulamamaktadır. (Maliye Bakanlığınca mücbir sebeb ilan edilen yangınlarda yanan malların katma değer vergisi hariç)

38- Ortakların borcuna işletilen faizlerin katma değer vergisi.Ortakların borcuna işletilen faizler için katma

değer vergili fatura tanzim edilecektir.39- Kanunen kabul edilmeyen giderlerin katma değer vergisi.Kanunen kabul edilmeyen giderlerin katma değer

vergileri indirime tabi tutulmamaları gerekmektedir.40- Ücret mahiyetindeki ayni yardımların

katma değer vergisi.Ücret mahiyetindeki ayni yardımların katma

değer vergileri indirime tabi tutulmadan personelle-rin ücretleri ile birleştirilerek ücret olarak vergilendi-rilmesi gerekir.

41- Yurtiçi dövizli satışlarla ilgili kur farklarının katma değer vergisi.

Yurtiçi dövizli satışlarla ilgili olarak meydana gelen kur farkları için, satış faturasındaki katma değer vergisi oranı dikkate alınarak katma değer vergisi tahakkuk ettirilmesi gerekir.

42- Binek otolarına ait katma değer vergisinin indirimi.

Binek otolarına (Jeepler dahil) ait katma değer

vergileri indirime tabi tutulmadan maliyete/gidere atılması gerekmektedir. (Faaliyetleri binek otomobil-lerinin kiralanması ve işletmesini yapanlar hariç)

43- İthal edilen mallarda maliyet bedelinin tesbiti.

İthal edilen mallarda, işletme deposuna girinceye kadarki alıma ait tüm giderlerin (Sigorta, taşıma, vergi, banka, kur farkı, gümrük masrafları vs) malın maliyetlerine eklenmesi gerekir.

44- Geçici vergi dönemleri sonu itibariyle, 159 ve 340 nolu hesapların kontrol edilerek bu avanslar içinde faturaları gelen ve düzenlenmiş olanlarından mahsupları yapılmayanlar mevcut ise hesapların birbirlerine mahsuplarının yapılarak hesapların tasfiye edilmeleri gerekir.

45- Geçici vergi dönemleri sonu itibariyle, 180 ve 280 nolu hesapların tetkik edilerek bu hesaplar içinde 2011 yılına ait giderler mevcut ise bu giderlerin ilgili masraf hesabına aktarılmaları gerekmekte olup, 280 nolu hesaptaki masrafların 2012 ve daha sonraki yıllara ait giderler olması gerekir.

46- 190 nolu hesapta bulunan Devreden Katma Değer Vergisi ile 360 nolu hesapta bulunan Ödenecek Katma Değer Vergilerinin, Aralık/2011 ayı Katma Değer Vergisi beyannamesi ile karşılaştırılmalarının yapılarak Beyanname ile uyumlu olup olmadığının tetkik edilmesi.

47- 360 ve 361 nolu hesaplarda bulunan borçlar ile ilgili olarak, verilen beyannameler ve bildirgeler ile karşılaştırılmalarının yapılarak, beyannameler ve bil-dirgeler ile uyumlu olup olmadığının tetkik edilmeleri gerekir.

48- 258 nolu hesaptaki yapılmakta olan yatırımlar-dan 2011 Yılı 4. Geçici Vergi sonu itibariyle bitenler mevcut ise, bu iktisadi kıymetlerin ilgili aktif hesaplara aktarımlarının yapılarak, amortisman tahakkukları unutulmamalıdır.

49- Maliye Bakanlığınca 04.02.2010 tarih ve 27483 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 396 seri nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğ ile Ba ve Bs formlarının düzenlenmesi yeniden düzenlenmiş olup, konu 2010/22-30 nolu sirkülerimiz ile izah edilmiştir. Bu konuda bilahere (Kanuni süresinden sonraki 10 gün içerisinde düzeltme beyanı verilme hali hariç) düzeltme beyanlarının verilmesi durumunda özel usulsüzlük cezası ile karşı karşıya kalınmaması için, Alış ve Satış faturalarının ilgili oldukları aylarda doğru bilgileri içerecek şekilde kayıtlara alınması ve Ba , Bs formlarının doğru doldurulması hususuna azami derecede dikkat edilmesi.

50- Mali Tabloların, Hesap Planı Uygulama tebliği doğrultusunda, Mizan ile uyumlu olarak tanzim edilmesi.

Page 59: Adana Ticaret Odası Dergisi

5756

sayılı “Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un 5. maddesi ile, 2005 ve önceki yıllarda-ki yatırımlardan devir gelen, yatırım indirimi hakkının kullanımını düzenleyen, Gelir Vergisi Kanununun Geçici 69. maddesinde yapılan değişiklikle, Anayasa Mahkemesinin iptal hükmü doğrultusunda yatırım indiriminden yararlanabilmek için süre sınırlaması kaldırılmakla beraber, bu defa yararlanılacak yatırım indirimi “.... kazancın % 25’ini aşamaz....” denmek suretiyle miktar olarak sınırlama yapılmış ve yatırım indiriminden sonra kalan kazancın, yürürlükteki gelir ve kurumlar vergisi oranına göre vergilendirileceği hükmü getirilmiştir.

19- Kurumlar Vergisi Kanununun 32/A maddesi kapsamında Teşvik Belgesine istinaden yapılan yatırımlarda elde edilen kazançlarda, İndirimli Kurumlar Vergisi.

Kurumlar Vergisi Kanununa, 32. maddeden sonra gelmek üzere, “indirimli kurumlar vergisi” başlıklı 32/A maddesi eklenmiştir. İlgili madde;

Finans ve sigortacılık sektörlerinde faaliyet gösteren kurumlar, taahüt işleri, 16.07.1997 tarihli ve 4283 sayılı kanun ile 08.06.1994 tarihli ve 3996 sayılı kanun kap-samında yapılan yatırımlar ile rödovans sözleşmelerine bağlı olarak yapılan yatırımlar hariç olmak üzere, bu madde kapsamında yapılan ve Hazine Müsteşarlığı tarafından teşvik belgesine bağlanan yatırımlardan elde edilen kazançlar, yatırımın kısmen veya tamamen işletilmesine başlanılan hesap döneminden itibaren yatırıma katkı tutarına ulaşıncaya kadar indirimli oranlar üzerinden kurumlar vergisine tabi tutulacağı belirtilmiş olduğundan, bu madde kapsamına giren yatırım ve bu yatırım konusu kıymetlerden elde edilen kazançların düşük nisbette kurumlar vergisine tabi olması gerektiğinden, bu konuya dikkat edilmesi.

20- Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması Hakkındaki Kanun uyarınca matrah artırımında bulunanların, matrah artırımında bulundukları yıllara ait geçmiş yıl zararlarının mahsup edilmesi.

Gelir ve Kurumlar Vergisi mükellefleri kapanan hesap dönemine ilişkin olarak verecekleri kurumlar vergisi beyannamesinde veya geçici vergi beyanname-lerinde, geçmiş dönemlere ait zararları mahsup yapar-ken, zararın beyannamenin ait olduğu hesap dönemin-den önceki son (5) hesap dönemine ait Kurumlar/Gelir vergisi beyannamesinde yer alan mali zarar olmasına dikkat etmeleri gerekmektedir. Zira mali zarar ile Ticari zarar her zaman aynı olmamaktadır. 6111 sayılı

“Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 6. maddesi uyarınca Gelir ve Kurumlar vergisi yönünden, matrah artırımında bulunanlar, bulundukları yıllarda zarar varsa ve bu zararlar 2009 Takvim yılı sonuna kadar indirilmemiş ise, bu zararların indirilemeyen kısmının % 50’si, 2010 ve müteakip yıl karlarından indirim konusu yapılabilecektir.

21- Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması hakkındaki Kanun uyarınca ödenen vergi ve gecik-me zam/faizlerin kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınması.

6111 sayılı “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandı-rılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair” kanun kapsamında Vergi, Gümrük Vergisi, SSK borçlarının yeniden yapılandırılması ve matrah artırımları ile, kasa, ortak cari hesabı, emtia, sabit kıymet ve makine teçhizat beyanı hususlarından yararlanıllara ait öde-nen vegi ve yapılandırma faizlerinin kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınması gerektiği hususunda azami dikkat gösterilmesi ve bu konunun uygulaması ile ilgili olarak 26.02.2011/23 sayılı sirküle-rimizin dikkate alınarak işlem yapılması.

22- Sabit Kıymet Yenileme Fonu uygulaması. Amortismana tabi iktisadi kıymetlerin satışından

elde edilen kar, iktisadi kıymetin yenilenmesi, işin mahiyetine göre zaruri bulunur veya bu hususta işletmeyi idare edenlerce karar verilmiş ve teşebbüse geçilmiş olursa, bu kar yenileme fonu olarak pasifte karşılık hesabına alınır. Karşılık hesabına alınan ye-nileme fonu, alınan yani, yenilenen iktisadi kıymetin amortismanlarına mahsup edilir. Yenileme fonu üç yıl süre ile pasifte bu fon hesabında tutulabilir. Üç yıl içinde kullanılmaması veya üç yıldan önce işin terk, devir veya işletmeninin tasfiyesi halinde o yılın karına ilave edilecektir.

23- İhracat komisyonu ve Reklamasyon Ödeme-leri.

İhracatlarla ilgili olarak fatura karşılığında yurtdışı-na ödenen ihracat komisyonları kayıtlara gider olarak intikal ettirilmektedir. Ancak ödenen ihracat komisyo-nunun ihracat bedelinin %8’ini aşması halinde, Maliye Bakanlığı bu komisyon ödemesinin incelenebileceğini açıklamıştır. Ayrıca ödenen komisyon oranı benzer işletmelerin uyguladığı oranlarla uyumlu olmalı ve makul süre içinde ilgilisine ödenmelidir. İhracat Komisyonu ödemelerinde, sorumlu sıfatı ile, Gelir Vergisi stopajı ve Katma Değer Vergisi hesaplamasının olmayacağı yönünde, Maliye Bakanlığının özelgeleri mevcuttur.

İhracatın yapıldığı firma tarafından ihraç edilen malın kusurlu çıkması veya benzeri nedenlerle düzenlenen Reklamasyon faturalarında, öne sürülen kusurların kabul edilmesi halinde, bu faturalar gider olarak kaydedilebilir. Konuya ilişkin yazışmalar ve belgelerin faturaya eklenmesinde yarar vardır.

24– Geç ödenen elektrik, su ve telefon faturaları-nın gecikme zamlarını gider kaydı ve bu faturalara ait Katma Değer Vergisinin indirimi.

İşle ilgili elektrik, su ve telefon bedellerinin geç ödenmesi nedeniyle, ilgili kuruluşlara ödenen gecik-me zamları, Maliye Bakanlığı özelgesine göre, işle ilgili olması ve mukavelenameye istinaden ödenmesi nede-niyle, bu ödemeler kanunen kabul edilen gider olarak kayıtlara intikal ettirilecektir. Ayrıca ödenen gecikme zamları üzerinden hesaplanan Katma Değer Vergisi-

nin de indirim konusu yapılması gerekmektedir.25- Finansal Kiralama İşlemleri. 01.07.2003 tarihinden önce imzalanan finansal

kiralama sözleşmelerine istinaden düzenlenen kira faturalarının tamamı gider olarak kaydedilmekte idi. 01.07.2003 tarihinden sonra imzalanan finansal kiralama sözleşmelerinde ise, sözleşmenin yapıldığı tarih itibariyle toplam kira (faiz hariç) bedelinin aktifleştirilmesi ve amortisman yoluyla itfa edilmesi gerekmektedir. Amortisman yoluyla itfa işleminde esas alınacak olan amortisman oranı finansal kirala-maya konu varlık için belirlenmiş yararlı ömre göre hesaplanan oran olacaktır. (Faiz-kur farkı giderle-rinden, iktisadi kıymetin alındığı yılın sonuna kadar ödenenlerin iktisadi kıymetin maliyetine, müteakip yıllarda ödenenlerin ise maliyet veya gider olarak yazılması ihtiyaridir.)

26- Kurum aktifine kayıtlı gayrimenkul ve iştirak hissesi satış kazancı istisnası.

Kurumlar Vergisi Kanununun 5. maddesinin (e) bendinde; Kurumların, en az iki tam yıl süreyle aktif-lerinde yer alan taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile, aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetleri, intifa senetle-ri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazaçların % 75’lik kısmı, Kurumlar Vergisinden istisna edilmiştir. Kurumlar vergisinden istisna olan bu tutar, pasifte özel bir fon hesabında satışın yapıldığı yılı izleyen 5 yıl tutulması zorunludur. Fon hesabında tutulan bu kazançlar, beş yıl içerisinde sermayeye ilave dışında herhangi bir şekilde başka bir hesaba nakledilir veya işletmeden çekilir veya bu süre içerisinde işletme tasfiye edilir veyahut dar mükellef kurumlarca bu fon ana merkeze aktarılırsa, fon hesabından çekilen kısım için, zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler ziyaa uğramış sayılacağından ve cezalı vergi tarhiyatı yapıla-caktır. Ayrıca bu istisnadan yararlanabilmek için satış bedelinin, satışın yapıldığı yılı izleyen ikinci takvim yılının sonuna kadar tahsil edilmiş olması şarttır. Aksi halde, tahsil edilemeyen satış bedeline tekabül eden vergi cezalı olarak vergi dairesine ödenecektir.

27- Geçici Vergi/Hesap Dönemi sonundaki stokların değerlemesi.

İşletmeler, ticaretini yapmak için edindiği veya ürettiği iktisadi kıymetler (malların) ile üretime sevk edilmemiş olan ilk madde ve malzemeler ve üretim aşamasındaki yarı mamül mallar dönem sonu veya geçici vergi dönemi sonu itibariyle henüz satılmamış-larsa, bu mallar işletme stoklarını oluşturur. Stoklar; ilk madde ve malzeme, yarı mamüller, mamuller, ticari mallar, diğer stoklardan oluşur. Vergi Usul Kanunun’a göre stoklar, stokun cins ve mahiyetine göre, Fiili maliyet yöntemi veya ortalama maliyet yöntemlerinden biri ile değerlenecektir. Değerlemenin doğru ve sıhhatli yapılabilmesi için, geçici vergi dö-nemleri sonundaki stok malların kaydi envanterinin tablolar halinde yapılarak, maliyet bedellerinin doğru tesbit edilmesi gerekir.

28- İmalat artıklarının değerlendirilmesi.İmalat işletmelerinde, ekonomik değeri olan hurda,

üstüpü, deşe v.s. gibi mallar, imalat artığı olarak çık-maktadır. Bu imalat artığı malların emsal bedelle de-ğerlenip, imalat hesabına (151 hesap) alacak, 157 nolu Diğer Stoklar Hesabına borç verilerek stok hesaplarına alınması gerekir. Bu malların satışındada, satılan hurda malın maliyetinin 157 nolu hesaba alacak, 623 nolu hesaba borç kaydı yapılması gerekir.

29- Bağış ve Yardımlar.Gelir Vergisi Kanunu 89 ve Kurumlar Vergisi

Kanununun 10. maddeleri uyarınca (İlgili Kanun maddeleri aşağıdadır) genel bütçeye dahil daireler, il

özel idareleri, belediye, köyler, Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflar, kamu yararına der-nekler, bilimsel araştırma yapan kurum ve kuruluşlara yapılan bağış ve yardımlar, kurum kazancından % 5’ini aşmamak kaydı ile, kazançtan indirilebilmek-tedir. Kurumun mali karının %5’ni geçen tutarın Kanunen kabul edilmeyen gider olarak Mali kara ilave edilmesi gerekmektedir. Kurumun Mali karı yoksa, bağış ve yardımların kazançtan indirimi söz konusu olamıyacağı için, bu bağış ve yardımlar kanunen ka-bul edilmeyen gider olarak beyannameye yansıtılması gerekmektedir.

Genel Bütçeye dahil daireler, il özel idareleri, belediye, köyler, Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflar, kamu yararına dernekler, bilimsel araştırma yapan kurum ve kuruluşlarına bağışlanan okul, sağlık tesisi ve yüz yatak (kalkınmada öncelikli yörelerde elli yatak) kapasitesinden az olmamak üzere öğrenci yurdu inşaası dolayısıyla yapılan harcamalar veya bu tesislerin inşaası için bu kuruluşlara yapılan her türlü bağış ve yardımlar ile mevcut tesislerin faa-liyetlerini devam ettirebilmeleri için yapılan her türlü nakdi ve ayni bağış ve yardımların tamamı ile yine kanunda belirtilen sosyal ve kültürel içerikli giderlerin tamamı, kurum kazancından indirilecektir. Kurumun mali karı yoksa, bu bağış ve yardımın kazançtan indirimi söz konusu olamıyacaktır.

30- Kanunen kabul edilmeyen giderler.Vergi kanunlarına göre, mali kardan indirimi kabul

edilmeyen giderlerin kontrol edilerek, atlama veya yanlış kayıtlar sonucu kanunen kabul edilen gider ola-rak yazılmış olanlar varsa, bunlarında tesbit edilerek, toplam kanunen kabul edilmeyen giderlerin tesbit edilerek, mali karın doğru beyanı temin edilmelidir. Bilindiği gibi kanunen kabul edilmeyen giderlere ait, katma değer vergileride indirim konusu yapılmayıp, katma değer vergisininde kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınması gerekir.

31- Sosyal Sigortalar Kurumuna vadelerinde ödenmeyen sigorta primleri.

5510 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 88. maddesinin 8. fıkrası uyarınca, ödenmeyen sigorta primlerinin, Gelir ve Kurumlar vergisi yönünden gider yazılamayacağı belirtildiğinden, kanuni vade-sinde nakden veya mahsuben ödenmemiş olan ve gider hesaplarına gider olarak intikal ettirilen sigorta primlerininde kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınması gerekmektedir.

32- Kredi kartı ile yapılan satışların kontrolü.Geçici Vergi dönemleri sonu itibariyle kredi kartı

ile yapılan satış tutarlarının, katma değer vergisi beyannamesinde belirtilen tutarlarla uyumlu olup olmadığının kontrol edilmesi.

33- Borç ve alacakların mutabakatının temin edilmesi.Şirketin üçüncü kişi ve firmalardan olan alacak ve

borçlarının, ilgili kişi ve firmalarla karşılıklı mutaba-katının yazılı olarak temin edilmesi, mutabakat temin edilemezse nedeninin araştırılması.

34- Yıllara yaygın inşaat ve onarım işleri.Yıllara Yaygın inşaaat ve onarım işleri ile iştigal

edenler, yukarıda yapılanlara ek olarak aşağıda belirti-len işlemleride yapması gerekmektedir.

a- 31.12.2011 tarihi itibariyle yapılan ve biten işlerin tesbit ve değerlendirilmesinin doğruluğunu temin ve atlama ihtimalini ortadan kaldırabilmek için, aşağıda belirtilen tablonun tanzim edilmesinde yarar vardır.

b- Amortismanların her işe doğru ve kanuna uygun olarak dağıtımını temin için, her işte kullanılan sabit kıymetin adı, kullanıldığı süreyi belirtir şantiye

şeflerinin imzasını taşıyan yazı alınması. İlgili yazı ekinde aşağıdaki bilgilerinde temin edilmesi amortis-manların Gelir vergisi kanununun 42, 43 maddelerine uygun ve doğru kayıt yapılmasını temin edecektir.

Bilindiği gibi, müşterek genel giderler, finansman giderleri ile yıl içerisinde hiçbir işte direkt olarak kullanılmayan veya kullanılmayan sürelere ait amor-tismanların, biten veya devam eden işler ile sair işlere dağıtım usul ve esasları, yani bu giderlerin dağıtımı aşağıdaki şekilde yapılacaktır.

- Yıl içinde birden fazla inşaat ve onarma işinin birlikte yapılması halinde, her yıla ait müşterek genel giderler bu işlere ait harcamaların (enflasyon düzelt-mesi yapılan dönemlerde düzeltilmiş tutarlarının) tutarlarının birbirine olan nispeti dahilinde;

- Yıl içinde tek veya birden fazla inşaat ve onarma işinin, başka işlerle birlikte yapılması halinde, her yıla ait müşterek genel giderler, inşaat ve onarma işlerine ait harcamalar ile, diğer işlere ait satış ve hasılat tutarlarının (enflasyon düzeltmesi yapılan dönem-lerde bunların düzeltilmiş tutarlarının) birbirine olan nispeti dahilinde;

35- Kasa hesabında yüksek tutarda nakit bulunması.

Kasa hesabında ticari teamüllere uygun düşme-yecek derecede yüksek tutarların uzun süre kasada kalması, transfer fiyatlandırması yolu ile ortaklara kar dağıtımı yapıldığı iddiası ile vergi ve ceza tarhiyatı yapılabilir. Bu bakımdan kasanın fiili durumda tutul-masında azami dikkatin gösterilmesinde yarar vardır.

36- İlişkili kişi veya firmalarla olan mal ve hizmet alım satımında uygulanan fiyatların emsal satış veya alışlara uygun olması.

Örtülü kazanç dağıtımı veya transfer fiyatlandır-ması konusunda, ilişkili kişi veya firmalarla olan mal ve hizmet alım satımında uygulanan fiyatların emsal satış veya alışlara uygun olması ve ileride olabilecek bir vergi incelemesinde sağlam donelere dayandırıl-malıdır. Aksi halde transfer fiyatlandırması yolu ile ilişkili kişilere kar dağıtımı yapıldığı iddiası ile vergi ve ceza tarhiyatı yapılabilir.

37- Çalınan ve kaybolan mallara ait katma değer vergileri.Çalınan, yanan ve kaybolan malların katma değer

vergileri indirime tabi tutulamamaktadır. (Maliye Bakanlığınca mücbir sebeb ilan edilen yangınlarda yanan malların katma değer vergisi hariç)

38- Ortakların borcuna işletilen faizlerin katma değer vergisi.Ortakların borcuna işletilen faizler için katma

değer vergili fatura tanzim edilecektir.39- Kanunen kabul edilmeyen giderlerin katma değer vergisi.Kanunen kabul edilmeyen giderlerin katma değer

vergileri indirime tabi tutulmamaları gerekmektedir.40- Ücret mahiyetindeki ayni yardımların

katma değer vergisi.Ücret mahiyetindeki ayni yardımların katma

değer vergileri indirime tabi tutulmadan personelle-rin ücretleri ile birleştirilerek ücret olarak vergilendi-rilmesi gerekir.

41- Yurtiçi dövizli satışlarla ilgili kur farklarının katma değer vergisi.

Yurtiçi dövizli satışlarla ilgili olarak meydana gelen kur farkları için, satış faturasındaki katma değer vergisi oranı dikkate alınarak katma değer vergisi tahakkuk ettirilmesi gerekir.

42- Binek otolarına ait katma değer vergisinin indirimi.

Binek otolarına (Jeepler dahil) ait katma değer

vergileri indirime tabi tutulmadan maliyete/gidere atılması gerekmektedir. (Faaliyetleri binek otomobil-lerinin kiralanması ve işletmesini yapanlar hariç)

43- İthal edilen mallarda maliyet bedelinin tesbiti.

İthal edilen mallarda, işletme deposuna girinceye kadarki alıma ait tüm giderlerin (Sigorta, taşıma, vergi, banka, kur farkı, gümrük masrafları vs) malın maliyetlerine eklenmesi gerekir.

44- Geçici vergi dönemleri sonu itibariyle, 159 ve 340 nolu hesapların kontrol edilerek bu avanslar içinde faturaları gelen ve düzenlenmiş olanlarından mahsupları yapılmayanlar mevcut ise hesapların birbirlerine mahsuplarının yapılarak hesapların tasfiye edilmeleri gerekir.

45- Geçici vergi dönemleri sonu itibariyle, 180 ve 280 nolu hesapların tetkik edilerek bu hesaplar içinde 2011 yılına ait giderler mevcut ise bu giderlerin ilgili masraf hesabına aktarılmaları gerekmekte olup, 280 nolu hesaptaki masrafların 2012 ve daha sonraki yıllara ait giderler olması gerekir.

46- 190 nolu hesapta bulunan Devreden Katma Değer Vergisi ile 360 nolu hesapta bulunan Ödenecek Katma Değer Vergilerinin, Aralık/2011 ayı Katma Değer Vergisi beyannamesi ile karşılaştırılmalarının yapılarak Beyanname ile uyumlu olup olmadığının tetkik edilmesi.

47- 360 ve 361 nolu hesaplarda bulunan borçlar ile ilgili olarak, verilen beyannameler ve bildirgeler ile karşılaştırılmalarının yapılarak, beyannameler ve bil-dirgeler ile uyumlu olup olmadığının tetkik edilmeleri gerekir.

48- 258 nolu hesaptaki yapılmakta olan yatırımlar-dan 2011 Yılı 4. Geçici Vergi sonu itibariyle bitenler mevcut ise, bu iktisadi kıymetlerin ilgili aktif hesaplara aktarımlarının yapılarak, amortisman tahakkukları unutulmamalıdır.

49- Maliye Bakanlığınca 04.02.2010 tarih ve 27483 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 396 seri nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğ ile Ba ve Bs formlarının düzenlenmesi yeniden düzenlenmiş olup, konu 2010/22-30 nolu sirkülerimiz ile izah edilmiştir. Bu konuda bilahere (Kanuni süresinden sonraki 10 gün içerisinde düzeltme beyanı verilme hali hariç) düzeltme beyanlarının verilmesi durumunda özel usulsüzlük cezası ile karşı karşıya kalınmaması için, Alış ve Satış faturalarının ilgili oldukları aylarda doğru bilgileri içerecek şekilde kayıtlara alınması ve Ba , Bs formlarının doğru doldurulması hususuna azami derecede dikkat edilmesi.

50- Mali Tabloların, Hesap Planı Uygulama tebliği doğrultusunda, Mizan ile uyumlu olarak tanzim edilmesi.

Page 60: Adana Ticaret Odası Dergisi

58

Haberler Kültür-Sanat

Adana İl Milli Eğitim Müdürlüğü görevini yürütürken Nevşehir İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne atanan

Abdulgafur Büyükfırat, Odamıza veda ziya-retinde bulundu.

Milli Eğitim camiasına ve Adana’daki okullara verdiği hizmetlerden dolayı Baş-kanımız Ali Gizer’e teşekkür eden Abdulga-fur Büyükfırat, “Görevim süresince Adana

Çukurova 5. Kitap ve Eğitim Fua-rı’ndaki Türk–Amerikan Derneği İngilizce Dil Kursu’nun standı

yoğun ilgi gördü.

Kar amacı gütmeden 58 yıldır sadece İngilizce eğitimi veren TAD yöneticilerinin en büyük gurur ve sevinç kaynağı yıllar önce İngilizce eğitimi verdikleri öğrencilerinin, bugün çocuklarına hatta torunlarına da aynı eğitimi veriyor olması.

Yoğun ilgi dolayısıyla yakında T.Özal Bulvarı Güzelyalı şubesini açarak yabancı dil eğitim hizmetlerine bir halka daha ekleye-ceklerini belirten TAD yetkilileri, “Adana’nın sosyo-ekonomik gelişmesine katkıda bu-lunmaktan dolayı büyük bir gurur ve sevinç duyuyoruz” dediler.

Türk–Amerikan Derneği İngilizce kursu, Eğitim Fuarı’nda

Ticaret Odası’ndan önemli destek gördüm. Gerek Adana’ya kazandırmış olduğunuz okullar, gerekse çeşitli okulların gereksinim-lerinin karşılanması yönündeki isteklerimize göstermiş olduğunuz ilgi şahsım ve camiamız tarafından takdirle karşılanmıştır” dedi.

Bugüne kadar yaptığı başarılı çalışmalar nedeniyle Abdulgafur Büyükfırat’ı kutlayan, yeni görevinde başarılar dileyen Başkanımız

Ali Gizer de, “Odamız, hizmetlerini sadece ekonomik faaliyetlerle sınırlı tutmamaktadır. Adana’ya başta eğitim olmak üzere bir çok alanda tesis kazandırdık. Bu çalışmalarımız bundan sonra da devam edecektir. Adana Ti-caret Odası ve şahsım adına hizmetlerinizden dolayı teşekkür ediyorum. Adana’da önemli hizmetler yaptınız. İnşallah Nevşehir’de de aynı başarıyı gösterirsiniz” şeklinde konuştu.

Büyükfırat’tan veda ziyareti

Adana Kültür Sanat GüncesiAdana Devlet Tiyatrosu Oyun ProgramıTarih Saat Sahne Oyun Adı 10 Şubat Cuma 18.00 Fuaye Sahne Sınır10 Şubat Cuma 20.00 Merkez Sahne Murtaza11 Şubat Cumartesi 15.00 Merkez Sahne Murtaza11 Şubat Cumartesi 20.00 Merkez Sahne Murtaza12 Şubat Pazar 11.00 Çocuk Oyunu Kayıp Bolluk Ülkesi14 Şubat Salı 20.00 Merkez Sahne Karımla Evleniyorum15 Şubat Çarşamba 14.00 Çocuk Oyunu Kayıp Bolluk Ülkesi15 Şubat Çarşamba 18.00 Fuaye Sahne Sınır15 Şubat Çarşamba 20.00 Merkez Sahne Karımla Evleniyorum16 Şubat Perşembe 18.00 Fuaye Sahne Sınır16 Şubat Perşembe 20.00 Merkez Sahne Karımla Evleniyorum17 Şubat Cuma 18.00 Fuaye Sahne Sınır17 Şubat Cuma 20.00 Merkez Sahne Karımla Evleniyorum18 Şubat Cumartesi 15.00 Merkez Sahne Karımla Evleniyorum18 Şubat Cumartesi 20.00 Merkez Sahne Karımla Evleniyorum19 Şubat Pazar 11.00 Çocuk Oyunu Kayıp Bolluk Ülkesi21 Şubat Salı 20.00 Merkez Sahne Karımla Evleniyorum22 Şubat Çarşamba 18.00 Fuaye Sahne Matruşka22 Şubat Çarşamba 20.00 Merkez Sahne Karımla Evleniyorum23 Şubat Perşembe 18.00 Fuaye Sahne Matruşka23 Şubat Perşembe 20.00 Merkez Sahne Karımla Evleniyorum24 Şubat Cuma 18.00 Fuaye Sahne Matruşka24 Şubat Cuma 20.00 Merkez Sahne Karımla Evleniyorum25 Şubat Cumartesi 15.00 Merkez Sahne Karımla Evleniyorum25 Şubat Cumartesi 20.00 Merkez Sahne Karımla Evleniyorum28 Şubat Salı 20.00 Merkez Sahne Murtaza29 Şubat Çarşamba 14.00 Çocuk Oyunu Kayıp Bolluk Ülkesi29 Şubat Çarşamba 18.00 Fuaye Sahne Sınır29 Şubat Çarşamba 20.00 Merkez Sahne Murtaza

Büyükşehir Belediyesi Tiyatro-ÇDSOTarih Saat Gösteri Topluluğu Oyun/Konser/Etkinlik9-10 Şubat Perş-Cuma 20.00 ÇDSO Şef: Artun Hoınıc11 Şubat Cumartesi 11.00 Çağdaş Hukukçular Derneği Panel11 Şubat Cumartesi 20.00 Şehir Tiyatrosu Komşu Köyün Delisi12 Şubat Pazar 13.00 Şehir Tiyatrosu Rüya Oyunu (Çocuk Oyunu)12 Şubat Pazar 20.00 Çukurova Belediye Tiyatrosu Duvarların Ötesi13 Şubat Pazartesi 20.00 Adana’nın Sesi Musiki Der. TSM Konseri14 Şubat Salı 20.00 Şehir Tiyatrosu Komşu Köyün Delisi15 Şubat Çarşamba 20.00 Şehir Tiyatrosu Komşu Köyün Delisi16-17 Şubat Perş-Cuma 20.00 ÇDSO Şef: Gints GLINKA18 Şubat Cumartesi 12.00 ÇDSO Çocuk Korosu18 Şubat Cumartesi 15.00 Kollektif Sanat Tiyatrosu Rahmetli De Sollardı18 Şubat Cumartesi 20.00 Şehir Tiyatrosu Komşu Köyün Delisi19 Şubat Pazar 13.00 Şehir Tiyatrosu Rüya Oyunu (Çocuk Oyunu)19 Şubat Pazar 15.00 Ergün Özfırıncı Stand-Up Gösterisi20 Şubat Pazartesi 20.30 Fatih Erkoç Konser21 Şubat Salı 20.00 Şehir Tiyatrosu Komşu Köyün Delisi22 Şubat Çarşamba 20.00 Şehir Tiyatrosu Komşu Köyün Delisi23- 24 Şubat Perş-Cuma 20.00 ÇDSO Opera Gecesi (Şef: Emin Güven Yaşlıçam)25 Şubat Cumartesi 20.00 Şehir Tiyatrosu Komşu Köyün Delisi26 Şubat Pazar 13.00 Şehir Tiyatrosu Rüya Oyunu (Çocuk Oyunu)26 Şubat Pazar 15.00 Özel Çağ Üniversitesi Konferans27 Şubat Pazartesi 20.00 Adana Vergi Dairesi TSM Konseri28 Şubat Salı 20.00 Adana Muhasebeciler Der. Kadınlık Bizde Kalsın (Tiyatro Oyunu)29 Şubat Çarşamba 20.00 Levent Kırca Tiyatrosu Azınlık1-2 Mart Perş-Cuma 20.00 ÇDSO Tschaikowski Gecesi 8-9 Mart Perş-Cuma 20.00 ÇDSO Dünya Kadınlar Günü Konseri Güven Yaşlıçam

Sergi ProgramıTarih Sergi Adı Yer1 Şubat-14 Şubat Mehmet İlbaysözü – Fotoğraf Sergisi 75. Yıl Sanat Galerisi3 Şubat-20 Şubat Bayram Top – Karikatür Sergisi Adana Kültür Sanat Merkezi16 Şubat-19 Şubat Nazmiye Yel – Yağlı Boya Resim Sergisi Büyükşehir Belediyesi Fuaye16 Şubat-1 Mart Devrim Erbil – Resim Sergisi 75. Yıl Sanat Galerisi 20 Şubat-26 Şubat Mercan Tümer – Kişisel Resim Sergisi Büyükşehir Belediyesi Fuaye27 Şubat-4 Mart Nermin Çökdü – Kişisel Resim Sergisi Büyükşehir Belediyesi Fuaye6 Mart-21 Mart Cemal Güney – Resim Sergisi 75. Yıl Sanat Galerisi

59

Page 61: Adana Ticaret Odası Dergisi

58

Haberler Kültür-Sanat

Adana İl Milli Eğitim Müdürlüğü görevini yürütürken Nevşehir İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne atanan

Abdulgafur Büyükfırat, Odamıza veda ziya-retinde bulundu.

Milli Eğitim camiasına ve Adana’daki okullara verdiği hizmetlerden dolayı Baş-kanımız Ali Gizer’e teşekkür eden Abdulga-fur Büyükfırat, “Görevim süresince Adana

Çukurova 5. Kitap ve Eğitim Fua-rı’ndaki Türk–Amerikan Derneği İngilizce Dil Kursu’nun standı

yoğun ilgi gördü.

Kar amacı gütmeden 58 yıldır sadece İngilizce eğitimi veren TAD yöneticilerinin en büyük gurur ve sevinç kaynağı yıllar önce İngilizce eğitimi verdikleri öğrencilerinin, bugün çocuklarına hatta torunlarına da aynı eğitimi veriyor olması.

Yoğun ilgi dolayısıyla yakında T.Özal Bulvarı Güzelyalı şubesini açarak yabancı dil eğitim hizmetlerine bir halka daha ekleye-ceklerini belirten TAD yetkilileri, “Adana’nın sosyo-ekonomik gelişmesine katkıda bu-lunmaktan dolayı büyük bir gurur ve sevinç duyuyoruz” dediler.

Türk–Amerikan Derneği İngilizce kursu, Eğitim Fuarı’nda

Ticaret Odası’ndan önemli destek gördüm. Gerek Adana’ya kazandırmış olduğunuz okullar, gerekse çeşitli okulların gereksinim-lerinin karşılanması yönündeki isteklerimize göstermiş olduğunuz ilgi şahsım ve camiamız tarafından takdirle karşılanmıştır” dedi.

Bugüne kadar yaptığı başarılı çalışmalar nedeniyle Abdulgafur Büyükfırat’ı kutlayan, yeni görevinde başarılar dileyen Başkanımız

Ali Gizer de, “Odamız, hizmetlerini sadece ekonomik faaliyetlerle sınırlı tutmamaktadır. Adana’ya başta eğitim olmak üzere bir çok alanda tesis kazandırdık. Bu çalışmalarımız bundan sonra da devam edecektir. Adana Ti-caret Odası ve şahsım adına hizmetlerinizden dolayı teşekkür ediyorum. Adana’da önemli hizmetler yaptınız. İnşallah Nevşehir’de de aynı başarıyı gösterirsiniz” şeklinde konuştu.

Büyükfırat’tan veda ziyareti

Adana Kültür Sanat GüncesiAdana Devlet Tiyatrosu Oyun ProgramıTarih Saat Sahne Oyun Adı 10 Şubat Cuma 18.00 Fuaye Sahne Sınır10 Şubat Cuma 20.00 Merkez Sahne Murtaza11 Şubat Cumartesi 15.00 Merkez Sahne Murtaza11 Şubat Cumartesi 20.00 Merkez Sahne Murtaza12 Şubat Pazar 11.00 Çocuk Oyunu Kayıp Bolluk Ülkesi14 Şubat Salı 20.00 Merkez Sahne Karımla Evleniyorum15 Şubat Çarşamba 14.00 Çocuk Oyunu Kayıp Bolluk Ülkesi15 Şubat Çarşamba 18.00 Fuaye Sahne Sınır15 Şubat Çarşamba 20.00 Merkez Sahne Karımla Evleniyorum16 Şubat Perşembe 18.00 Fuaye Sahne Sınır16 Şubat Perşembe 20.00 Merkez Sahne Karımla Evleniyorum17 Şubat Cuma 18.00 Fuaye Sahne Sınır17 Şubat Cuma 20.00 Merkez Sahne Karımla Evleniyorum18 Şubat Cumartesi 15.00 Merkez Sahne Karımla Evleniyorum18 Şubat Cumartesi 20.00 Merkez Sahne Karımla Evleniyorum19 Şubat Pazar 11.00 Çocuk Oyunu Kayıp Bolluk Ülkesi21 Şubat Salı 20.00 Merkez Sahne Karımla Evleniyorum22 Şubat Çarşamba 18.00 Fuaye Sahne Matruşka22 Şubat Çarşamba 20.00 Merkez Sahne Karımla Evleniyorum23 Şubat Perşembe 18.00 Fuaye Sahne Matruşka23 Şubat Perşembe 20.00 Merkez Sahne Karımla Evleniyorum24 Şubat Cuma 18.00 Fuaye Sahne Matruşka24 Şubat Cuma 20.00 Merkez Sahne Karımla Evleniyorum25 Şubat Cumartesi 15.00 Merkez Sahne Karımla Evleniyorum25 Şubat Cumartesi 20.00 Merkez Sahne Karımla Evleniyorum28 Şubat Salı 20.00 Merkez Sahne Murtaza29 Şubat Çarşamba 14.00 Çocuk Oyunu Kayıp Bolluk Ülkesi29 Şubat Çarşamba 18.00 Fuaye Sahne Sınır29 Şubat Çarşamba 20.00 Merkez Sahne Murtaza

Büyükşehir Belediyesi Tiyatro-ÇDSOTarih Saat Gösteri Topluluğu Oyun/Konser/Etkinlik9-10 Şubat Perş-Cuma 20.00 ÇDSO Şef: Artun Hoınıc11 Şubat Cumartesi 11.00 Çağdaş Hukukçular Derneği Panel11 Şubat Cumartesi 20.00 Şehir Tiyatrosu Komşu Köyün Delisi12 Şubat Pazar 13.00 Şehir Tiyatrosu Rüya Oyunu (Çocuk Oyunu)12 Şubat Pazar 20.00 Çukurova Belediye Tiyatrosu Duvarların Ötesi13 Şubat Pazartesi 20.00 Adana’nın Sesi Musiki Der. TSM Konseri14 Şubat Salı 20.00 Şehir Tiyatrosu Komşu Köyün Delisi15 Şubat Çarşamba 20.00 Şehir Tiyatrosu Komşu Köyün Delisi16-17 Şubat Perş-Cuma 20.00 ÇDSO Şef: Gints GLINKA18 Şubat Cumartesi 12.00 ÇDSO Çocuk Korosu18 Şubat Cumartesi 15.00 Kollektif Sanat Tiyatrosu Rahmetli De Sollardı18 Şubat Cumartesi 20.00 Şehir Tiyatrosu Komşu Köyün Delisi19 Şubat Pazar 13.00 Şehir Tiyatrosu Rüya Oyunu (Çocuk Oyunu)19 Şubat Pazar 15.00 Ergün Özfırıncı Stand-Up Gösterisi20 Şubat Pazartesi 20.30 Fatih Erkoç Konser21 Şubat Salı 20.00 Şehir Tiyatrosu Komşu Köyün Delisi22 Şubat Çarşamba 20.00 Şehir Tiyatrosu Komşu Köyün Delisi23- 24 Şubat Perş-Cuma 20.00 ÇDSO Opera Gecesi (Şef: Emin Güven Yaşlıçam)25 Şubat Cumartesi 20.00 Şehir Tiyatrosu Komşu Köyün Delisi26 Şubat Pazar 13.00 Şehir Tiyatrosu Rüya Oyunu (Çocuk Oyunu)26 Şubat Pazar 15.00 Özel Çağ Üniversitesi Konferans27 Şubat Pazartesi 20.00 Adana Vergi Dairesi TSM Konseri28 Şubat Salı 20.00 Adana Muhasebeciler Der. Kadınlık Bizde Kalsın (Tiyatro Oyunu)29 Şubat Çarşamba 20.00 Levent Kırca Tiyatrosu Azınlık1-2 Mart Perş-Cuma 20.00 ÇDSO Tschaikowski Gecesi 8-9 Mart Perş-Cuma 20.00 ÇDSO Dünya Kadınlar Günü Konseri Güven Yaşlıçam

Sergi ProgramıTarih Sergi Adı Yer1 Şubat-14 Şubat Mehmet İlbaysözü – Fotoğraf Sergisi 75. Yıl Sanat Galerisi3 Şubat-20 Şubat Bayram Top – Karikatür Sergisi Adana Kültür Sanat Merkezi16 Şubat-19 Şubat Nazmiye Yel – Yağlı Boya Resim Sergisi Büyükşehir Belediyesi Fuaye16 Şubat-1 Mart Devrim Erbil – Resim Sergisi 75. Yıl Sanat Galerisi 20 Şubat-26 Şubat Mercan Tümer – Kişisel Resim Sergisi Büyükşehir Belediyesi Fuaye27 Şubat-4 Mart Nermin Çökdü – Kişisel Resim Sergisi Büyükşehir Belediyesi Fuaye6 Mart-21 Mart Cemal Güney – Resim Sergisi 75. Yıl Sanat Galerisi

59

Page 62: Adana Ticaret Odası Dergisi

6160

Yazarlarımız Yazarlarımız

Yeni Türk Ticaret Kanunu anonim şirketlerle ilgili önemli yenilikler öngörmesinin yanı sıra; anonim

şirket yöneticilerine, önemli sorumluluklar yüklemektedir. Bu sorumlulukları yerine getirmeyenlere de hapis ve adli para cezaları öngörülmektedir. Bu makalemde önemli yeniliklere ana başlıklar halinde değinmeye çalışacağım.

Ortakların (pay sahiplerinin) şirkete borçlanma yasağı;

Yeni Türk Ticaret Kanunu; anonim şirket-lerde pay sahiplerinin şirkete borçlanmala-rını yasaklamıştır. Bu yasağa uymayanlara üç yüz günden beş yüz güne kadar adli para cezası uygulanması öngörülmüştür. Ortakla-rın şirketten mal almaları sebebi ile borçlan-maları ise yasaklanmamıştır.

Tek ortaklı anonim şirketler;Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun devrim

niteliğindeki en önemli yeniliği; tek kişilik anonim şirket kurulmasının yolunun açılmış, ayrıca tek ortaklığa düşen anonim şirketlerin fesholmasının yolunun tıkanmış olmasıdır.

Yönetim kurulu üyelerin pay sahibi olma zorunluluğu kaldırılmıştır;

Eski Türk Ticaret Kanunu’nda anonim şirketlerin yönetim kurulunu oluşturacak kişilerin pay sahibi olma zorunluluğu bu-lunmakta iken Yeni Türk Ticaret Kanunu bu zorunluluğu ortadan kaldırmıştır.

Yönetim kurulu sayısını belirme görevi kurucu ortaklara bırakılmıştır;

Eski Türk Ticaret Kanunu, anonim şirket-lerin yönetim kurulunun en az üç üyeden oluşmasını öngörmekteydi. Yeni Türk Ticaret Kanunu ise esas sözleşmede belirtilmek kaydı

ile yönetim kurulu sayısını belirme görevi kurucu ortaklara bırakılmıştır.

Yönetim kurulunun dörtte birinin üni-versite mezunu olma zorunluluğu getiril-miştir.

Eski Türk Ticaret Kanunu Anonim Şirket-lerin yönetim kurulunda yer alacak kişilerle ilgi herhangi bir kriter bulunmamak da idi Yeni Türk Ticaret Kanunu ile şirket yönetim kurulunun dörde birinin üniversite mezunu olma zorunluluğu getirilmiştir.

Yönetim kurulu üyelerinden birisine Türk vatandaşı zorunluluğu;

Yeni Türk Ticaret Kanunu, yabancı firmala-ra Türkiye’de şirket kurmak istemeleri halinde yönetim kurulu üyelerinden bir tanesinin Türk vatandaşı olma zorunluluğunu getir-miştir.

Anonim şirketlerde taahhüt edilensermaye prosedürü;Yeni Türk Ticaret Kanunu; yeni kurulacak

anonim şirketlerde taahhüt edilen serma-yenin en az 50.000 TL olmasını, taahhüt edilen sermayenin en az yüzde yirmi beşinin kuruluş işlemi gerçekleşmeden önce bankaya yatırılmasını ve şirketin taahhüt edilen ser-mayesinin tamamının 24 ay içinde bankaya yatırılmasını, yatırılmadığı takdirde ise Sana-yi ve Ticaret Bakanlığı’na fesih davası açma hakkı tanımaktadır.

Anonim şirketlerde şirketi kuran ortaklara beyan zorunluluğu;Yeni kurulacak anonim şirketlerde şirketi

kuran ortakların kuruluşa ilişkin olarak bir beyan verme zorunluluğu getirilmiş olup, bu beyanın içeriğini şu şekilde sıralamak mümkün.

Kuruluş sırasında konulan sermayenin türü, sermaye taahhütleri, ayni sermaye, dev-ralınan bir işletme varsa ona ilişkin raporlar ve neden devralındığı, satın alınan malvar-lıklarının fiyatı, ödenecek komisyonlar, şirket taahhütleridir.

Kurucu ortaklar tarafından verilen bu be-yan işlem denetçisinin denetiminden geçecek olup, verilen beyanın gerçeğe aykırı bilgiler içermesi halinde ise kurucu ortaklar üç yüz günden az olmamak üzere adli para cezası ile karşı karşıya kalacaklardır.

Yönetim kurulu toplantılarının elektronik ortamda yapılabilmesi imkânı;Eski Türk Ticaret kanunda yönetim kurulu

toplantılarının elektronik ortamda yapılaca-ğına dair herhangi bir hüküm bulunmamakta idi Yeni Türk Ticaret Kanunu ise yönetim kurulu toplantılarının elektronik ortamda yapılabileceği hükmü getirmiştir. Bu sayede yönetim kurulları hızlı bir şekilde karar alma kabiliyeti kazanacaktır.

Yönetim kurulu üyelerine kusurları ora-nında müteselsil sorumluluk;

Eski Türk Ticaret Kanunu’nda yönetim kurulu üyelerinin basiretli tüccar gibi dav-ranması gerektiği belirtilmiş ancak ölçütleri belirtilmemiştir. Yeni Türk Ticaret Kanunu ise yönetim kurulu üyelerinin sorumluluk alan-larını bir başlık altında belirtmiş ve kusurları oranında müteselsil sorumluluk yüklemiştir.

Yönetim kurulu üyelerinin hukuki vecezai sorumluluğu;Yeni Türk Ticaret Kanunu yönetim kurulu

üyelerinin hukuki ve cezai sorumlulukları-nı ayrı bir başlık altında düzenlemiş olup, bu bölüm incelendiğinde hukuki ve cezai sorumlulukların artığı ve ilk defa adli para cezalarının düzenlendiği görülmektedir.

Yönetim kurulu üyelerinin yakınlarına şirketle iş yapma yasağı;

Yeni Türk Ticaret Kanunu yönetim ku-rulu üyelerine şirketle iş yapma ve şirkete borçlanma yasağı getirmesinin yanı sıra aşağıda belirtilen kişilerinde şirkete borçla-namayacağını ayrıca bu kişiler için şirketin kefalet, garanti ve teminat veremeyeceğini, sorumluluk yüklenemeyeceğini ve bunların borçlarını devir alamayacağını hüküm altına almıştır.

• Yönetim kurulu üyesi, alt ve üst soyun-dan biri ya da eşi yahut üçüncü derece dâhil üçüncü dereceye kadar kan ve kayın hısımla-rından biri,

• Yönetim kurulu üyesinin ve alt ve üst soyundan birinin ya da eşinin yahut üçüncü derece dâhil üçüncü dereceye kadar kan ve kayın hısımlarından birinin ortağı oldukları şahıs şirketleri,

• Yönetim kurulu üyesinin ve alt ve üst soyundan birinin ya da eşinin yahut üçüncü derece dâhil üçüncü dereceye kadar kan ve kayın hısımlarından birinin en az yüzde 20’sine katıldıkları sermaye şirketleri.

Yeni Türk Ticaret Kanunu hükümleri çerçevesinde anonim şirketlere bakış

Sedat EryürekVergi ve Mali Hukuk Uzmanı

Yönetim Kurulu üyeleri ve yakınlarınınşirketle iş yapma ve şirkete borçlanmayasağına uymamaları halinde; • Yeni Türk Ticaret Kanunu, şirket ala-

caklılarının şirketten alacaklarını alama-maları halinde; borçlanma yasağına aykırı davranan kişilere doğrudan haciz yapma imkanı tanımıştır.

• Yeni Türk Ticaret Kanunu şirkete borçlanan yönetim kurulu üyelerine üç yüz günden az olmamak üzere adlî para cezası öngörmektedir.

Tüzel kişiler de yönetim kurulu üyesi olabilecekler;Yeni Türk Ticaret Kanunu, tüzel kişilere

de yönetim kurulu üyesi olma hakkı getir-miş olup, tüzel kişiyi temsil eden kişinin yönetim kurulunda söz sahibi olması ve oy kullanabilmesi için ticaret sicilinde tescil ve ilan edilmesini ve tüzel kişinin internet sitesinde yayınlanmasını zorunlu kılmıştır.

Muhasebe sisteminde ticari defterlerdeana sözleşmede ve bağımsız denetimdeköklü değişikler öngörmektedir;Yeni Türk Ticaret Kanunu;• Anonim Şirketlerin; 31 Aralık 2012

tarihli bilançolarını Türkiye Muhasebe Standartları’na uygun olarak düzenleme-lerini,

• Anonim şirketlerin; 1 Ocak 2013 tari-hinden itibaren Ticari Defterlerini Türkiye Muhasebe Standartları’na uygun olarak tutmaya ve bunun yansıması finansal tab-loları Türk Muhasebe Standartları’na göre hazırlamaya başlamaları gerektiğini,

• Pay defteri, yönetim kurulu karar defteri ve genel kurul toplantı ve müzake-re defteri gibi işletmenin muhasebesiyle ilgili olmayan defterlerin de ticari defterler sınıfına girdiğini,

• Ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin yapılması gerektiğini,

• Anonim şirketlerin; şirket amacı ve işletme konusu dışında yapılan işlemleri-nin de şirketi bağlayacağını ve bu işlemler nedeniyle şirketin üçüncü kişilere karşı sorumlu olacağını,

• Anonim şirketlerin; 14 Ağustos 2012 tarihine kadar ana sözleşmelerini yeni Türk Ticaret Kanunu ile uyumlu hale getirmelerini,

• Anonim şirketlerin; 1 Mart 2013 tari-hine kadar bağımsız denetçilerini seçme-leri gerektiğini, bu tarihe kadar bağımsız denetçi seçmeyen şirketlere mahkemece atama yapılacağını öngörmektedir.

BAŞSAĞLIĞI

ADANA TİCARET ODASI

TAHA TOROS’u

Odamızın 1937-1940 yılları arasında Genel Sekreterliğini yürüten,

yaşamı süresince Çukurova ve ülke kültürünün gelişimine önemli katkılarda bulunan,

Araştırmacı/Yazar/Düşünadamı

kaybetmiş bulunuyoruz.Kendisine Allah’tan rahmet, ailesi ve

yakınlarına sabır ve başsağlığı dileriz.

Page 63: Adana Ticaret Odası Dergisi

6160

Yazarlarımız Yazarlarımız

Yeni Türk Ticaret Kanunu anonim şirketlerle ilgili önemli yenilikler öngörmesinin yanı sıra; anonim

şirket yöneticilerine, önemli sorumluluklar yüklemektedir. Bu sorumlulukları yerine getirmeyenlere de hapis ve adli para cezaları öngörülmektedir. Bu makalemde önemli yeniliklere ana başlıklar halinde değinmeye çalışacağım.

Ortakların (pay sahiplerinin) şirkete borçlanma yasağı;

Yeni Türk Ticaret Kanunu; anonim şirket-lerde pay sahiplerinin şirkete borçlanmala-rını yasaklamıştır. Bu yasağa uymayanlara üç yüz günden beş yüz güne kadar adli para cezası uygulanması öngörülmüştür. Ortakla-rın şirketten mal almaları sebebi ile borçlan-maları ise yasaklanmamıştır.

Tek ortaklı anonim şirketler;Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun devrim

niteliğindeki en önemli yeniliği; tek kişilik anonim şirket kurulmasının yolunun açılmış, ayrıca tek ortaklığa düşen anonim şirketlerin fesholmasının yolunun tıkanmış olmasıdır.

Yönetim kurulu üyelerin pay sahibi olma zorunluluğu kaldırılmıştır;

Eski Türk Ticaret Kanunu’nda anonim şirketlerin yönetim kurulunu oluşturacak kişilerin pay sahibi olma zorunluluğu bu-lunmakta iken Yeni Türk Ticaret Kanunu bu zorunluluğu ortadan kaldırmıştır.

Yönetim kurulu sayısını belirme görevi kurucu ortaklara bırakılmıştır;

Eski Türk Ticaret Kanunu, anonim şirket-lerin yönetim kurulunun en az üç üyeden oluşmasını öngörmekteydi. Yeni Türk Ticaret Kanunu ise esas sözleşmede belirtilmek kaydı

ile yönetim kurulu sayısını belirme görevi kurucu ortaklara bırakılmıştır.

Yönetim kurulunun dörtte birinin üni-versite mezunu olma zorunluluğu getiril-miştir.

Eski Türk Ticaret Kanunu Anonim Şirket-lerin yönetim kurulunda yer alacak kişilerle ilgi herhangi bir kriter bulunmamak da idi Yeni Türk Ticaret Kanunu ile şirket yönetim kurulunun dörde birinin üniversite mezunu olma zorunluluğu getirilmiştir.

Yönetim kurulu üyelerinden birisine Türk vatandaşı zorunluluğu;

Yeni Türk Ticaret Kanunu, yabancı firmala-ra Türkiye’de şirket kurmak istemeleri halinde yönetim kurulu üyelerinden bir tanesinin Türk vatandaşı olma zorunluluğunu getir-miştir.

Anonim şirketlerde taahhüt edilensermaye prosedürü;Yeni Türk Ticaret Kanunu; yeni kurulacak

anonim şirketlerde taahhüt edilen serma-yenin en az 50.000 TL olmasını, taahhüt edilen sermayenin en az yüzde yirmi beşinin kuruluş işlemi gerçekleşmeden önce bankaya yatırılmasını ve şirketin taahhüt edilen ser-mayesinin tamamının 24 ay içinde bankaya yatırılmasını, yatırılmadığı takdirde ise Sana-yi ve Ticaret Bakanlığı’na fesih davası açma hakkı tanımaktadır.

Anonim şirketlerde şirketi kuran ortaklara beyan zorunluluğu;Yeni kurulacak anonim şirketlerde şirketi

kuran ortakların kuruluşa ilişkin olarak bir beyan verme zorunluluğu getirilmiş olup, bu beyanın içeriğini şu şekilde sıralamak mümkün.

Kuruluş sırasında konulan sermayenin türü, sermaye taahhütleri, ayni sermaye, dev-ralınan bir işletme varsa ona ilişkin raporlar ve neden devralındığı, satın alınan malvar-lıklarının fiyatı, ödenecek komisyonlar, şirket taahhütleridir.

Kurucu ortaklar tarafından verilen bu be-yan işlem denetçisinin denetiminden geçecek olup, verilen beyanın gerçeğe aykırı bilgiler içermesi halinde ise kurucu ortaklar üç yüz günden az olmamak üzere adli para cezası ile karşı karşıya kalacaklardır.

Yönetim kurulu toplantılarının elektronik ortamda yapılabilmesi imkânı;Eski Türk Ticaret kanunda yönetim kurulu

toplantılarının elektronik ortamda yapılaca-ğına dair herhangi bir hüküm bulunmamakta idi Yeni Türk Ticaret Kanunu ise yönetim kurulu toplantılarının elektronik ortamda yapılabileceği hükmü getirmiştir. Bu sayede yönetim kurulları hızlı bir şekilde karar alma kabiliyeti kazanacaktır.

Yönetim kurulu üyelerine kusurları ora-nında müteselsil sorumluluk;

Eski Türk Ticaret Kanunu’nda yönetim kurulu üyelerinin basiretli tüccar gibi dav-ranması gerektiği belirtilmiş ancak ölçütleri belirtilmemiştir. Yeni Türk Ticaret Kanunu ise yönetim kurulu üyelerinin sorumluluk alan-larını bir başlık altında belirtmiş ve kusurları oranında müteselsil sorumluluk yüklemiştir.

Yönetim kurulu üyelerinin hukuki vecezai sorumluluğu;Yeni Türk Ticaret Kanunu yönetim kurulu

üyelerinin hukuki ve cezai sorumlulukları-nı ayrı bir başlık altında düzenlemiş olup, bu bölüm incelendiğinde hukuki ve cezai sorumlulukların artığı ve ilk defa adli para cezalarının düzenlendiği görülmektedir.

Yönetim kurulu üyelerinin yakınlarına şirketle iş yapma yasağı;

Yeni Türk Ticaret Kanunu yönetim ku-rulu üyelerine şirketle iş yapma ve şirkete borçlanma yasağı getirmesinin yanı sıra aşağıda belirtilen kişilerinde şirkete borçla-namayacağını ayrıca bu kişiler için şirketin kefalet, garanti ve teminat veremeyeceğini, sorumluluk yüklenemeyeceğini ve bunların borçlarını devir alamayacağını hüküm altına almıştır.

• Yönetim kurulu üyesi, alt ve üst soyun-dan biri ya da eşi yahut üçüncü derece dâhil üçüncü dereceye kadar kan ve kayın hısımla-rından biri,

• Yönetim kurulu üyesinin ve alt ve üst soyundan birinin ya da eşinin yahut üçüncü derece dâhil üçüncü dereceye kadar kan ve kayın hısımlarından birinin ortağı oldukları şahıs şirketleri,

• Yönetim kurulu üyesinin ve alt ve üst soyundan birinin ya da eşinin yahut üçüncü derece dâhil üçüncü dereceye kadar kan ve kayın hısımlarından birinin en az yüzde 20’sine katıldıkları sermaye şirketleri.

Yeni Türk Ticaret Kanunu hükümleri çerçevesinde anonim şirketlere bakış

Sedat EryürekVergi ve Mali Hukuk Uzmanı

Yönetim Kurulu üyeleri ve yakınlarınınşirketle iş yapma ve şirkete borçlanmayasağına uymamaları halinde; • Yeni Türk Ticaret Kanunu, şirket ala-

caklılarının şirketten alacaklarını alama-maları halinde; borçlanma yasağına aykırı davranan kişilere doğrudan haciz yapma imkanı tanımıştır.

• Yeni Türk Ticaret Kanunu şirkete borçlanan yönetim kurulu üyelerine üç yüz günden az olmamak üzere adlî para cezası öngörmektedir.

Tüzel kişiler de yönetim kurulu üyesi olabilecekler;Yeni Türk Ticaret Kanunu, tüzel kişilere

de yönetim kurulu üyesi olma hakkı getir-miş olup, tüzel kişiyi temsil eden kişinin yönetim kurulunda söz sahibi olması ve oy kullanabilmesi için ticaret sicilinde tescil ve ilan edilmesini ve tüzel kişinin internet sitesinde yayınlanmasını zorunlu kılmıştır.

Muhasebe sisteminde ticari defterlerdeana sözleşmede ve bağımsız denetimdeköklü değişikler öngörmektedir;Yeni Türk Ticaret Kanunu;• Anonim Şirketlerin; 31 Aralık 2012

tarihli bilançolarını Türkiye Muhasebe Standartları’na uygun olarak düzenleme-lerini,

• Anonim şirketlerin; 1 Ocak 2013 tari-hinden itibaren Ticari Defterlerini Türkiye Muhasebe Standartları’na uygun olarak tutmaya ve bunun yansıması finansal tab-loları Türk Muhasebe Standartları’na göre hazırlamaya başlamaları gerektiğini,

• Pay defteri, yönetim kurulu karar defteri ve genel kurul toplantı ve müzake-re defteri gibi işletmenin muhasebesiyle ilgili olmayan defterlerin de ticari defterler sınıfına girdiğini,

• Ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin yapılması gerektiğini,

• Anonim şirketlerin; şirket amacı ve işletme konusu dışında yapılan işlemleri-nin de şirketi bağlayacağını ve bu işlemler nedeniyle şirketin üçüncü kişilere karşı sorumlu olacağını,

• Anonim şirketlerin; 14 Ağustos 2012 tarihine kadar ana sözleşmelerini yeni Türk Ticaret Kanunu ile uyumlu hale getirmelerini,

• Anonim şirketlerin; 1 Mart 2013 tari-hine kadar bağımsız denetçilerini seçme-leri gerektiğini, bu tarihe kadar bağımsız denetçi seçmeyen şirketlere mahkemece atama yapılacağını öngörmektedir.

BAŞSAĞLIĞI

ADANA TİCARET ODASI

TAHA TOROS’u

Odamızın 1937-1940 yılları arasında Genel Sekreterliğini yürüten,

yaşamı süresince Çukurova ve ülke kültürünün gelişimine önemli katkılarda bulunan,

Araştırmacı/Yazar/Düşünadamı

kaybetmiş bulunuyoruz.Kendisine Allah’tan rahmet, ailesi ve

yakınlarına sabır ve başsağlığı dileriz.

Page 64: Adana Ticaret Odası Dergisi

• Ticari faaliyetleriniz sırasında ihtiyaç duyacağınız bilgi ve belgelerin temini,

• İşletmenizi geliştirebilmek için uzman çalışanlarımızdan görüş ve tavsiyeler,

• Odamızın 45 farklı meslek grubunda kayıtlı üyelere ulaşarak yeni ticari bağlantılar kurma fırsatı,

• İhtiyaç duyulan üye listelerine ve bilgile-rine ulaşma imkanı,

• ATO web sayfasından sanal fuara ücretsiz katılma imkanı ve bu sayede firmanızın dün-ya genelinde tanıtımının sağlanması,

• Adana Ticaret Odası Dergisi’ne ücretsiz abonelik,

• Yeni girişimciler için danışmanlık ve diğer destek hizmetleri,

• ATO’nun İnsan Kaynakları Bankası’ndan yararlanma imkanı,

• Teşvikler, hibeler, fuar destekleri ve diğer fon kaynaklarına erişim için ücretsiz danışmanlık,

• Eğitim ve seminerlerde özel indirimler,

• İlk kez dış ticaret yapacak olan firmalar ile dış ticaret hacmini arttırmak isteyen fir-malara danışmanlık ve takip hizmetleri,

• İşletmelerin hedef pazarları ile ilgili olarak talep edecekleri ülke raporlarının hazırlanması,

• Yurtdışına yapacağınız ticari gezileriniz-de vize alımını kolaylaştıracak belgeler,

• Avrupa Birliği uyum sürecinde sektörü-nüzle ilgili olarak ihtiyaç duyabileceğiniz AB mevzuatlarına ve bilgilendirmelerine erişim olanağı,

• Üyelerin yaşadıkları ticari sorun ve anlaşmazlıklarda hukuki danışmanlık ve yönlendirme hizmetleri,

• Üye firmalara bankalar aracılığıyla sağlanan düşük faizli ve uzun vadeli kredi imkanlarından faydalanma olanağı,

• Üyelerimize vergi avantajı sağlayan fire ve zayiat oranlarına ilişkin raporlar,

• Adana Ticaret Odası Sosyal Hizmetler ve Eğitim Vakfı (ATOSEV) sosyal tesislerinden faydalanma imkanı,

• ATO üyesi kimliği ile ülke genelinde birçok otelde özel indirimler,

• Sanayi sicil belgesi almayı kolaylaştı-ran, teşvik-kota-tahsis ve ihalelerde avantaj sağlayan, ayrıca elektrikte yüzde 26,7 indirim imkanı veren kapasite raporlarının hazırlan-ması,

• Ve daha birçok avantajdan faydalanabil-meniz için sizi Odamıza üye olmaya bekli-yoruz.

Adana Ticaret Odası üyeliğinin firmanıza

sağlayacağı imkanlar...Belediyeler Telefon

Kültür Sanat Merkezleri Telefon

Sinemalar Telefon

Kütüphaneler Telefon

Cumhuriyet Savcılığı 352 09 00Adana Barosu 351 21 21Bölge İdari Mahkemesi 454 36 94Devlet Güvenlik Mahkemesi 459 41 24-25Adli Tıp 453 09 06

Büyükşehir Belediyesi 454 36 04Çukurova Belediyesi 239 64 64 Seyhan Belediyesi 432 74 74Yüreğir Belediyesi 428 18 10Sarıçam Belediyesi 341 41 09

Devlet Tiyatrosu 352 33 55Senfoni Orkestrası 453 68 74

Ariplex Cemalpaşa 458 34 06Ariplex Reşatbey 457 81 43Metropol 233 27 00Cinebonus M1 Tepe 271 02 62Metro 454 69 96

Müzeler Telefon

Spor Rehberi Telefon

Adana İl Halk Kütüphanesi 352 32 90Çağdaş Çocuk Kütüphanesi 457 70 38Mehmet Sabancı Çocuk Kütüphanesi 323 16 08100.Yıl Çocuk Kütüphanesi 332 80 00

Adana Arkeoloji Müzesi 454 35 55Etnografya Müzesi 454 38 56Atatürk Bilim ve Kültür Müzesi 359 78 66Misis Mozaik Müzesi 454 38 55

Tenis Dağcılık ve Su Sporları Kulübü 234 11 55Adana Yelken İhtisas Su Sporları Kulübü 232 79 91Çukurova Sualtı İhtisas ve Su Sporları 459 93 85Aqualand Mavisu 324 11 40Kürek İhtisas Su Sporları Kulübü 458 44 80Atlı Spor Kulübü 323 66 23

62

FaaliyetlerValilik 458 83 27-458 83 30Valilik Özel Kalem 458 83 27Büyükşehir Belediye Başk. 454 38 886. Kolordu Komutanlığı 322 83 67-68Seyhan Kaymakamlığı 352 65 95Yüreğir Kaymakamlığı 323 12 83Sarıçam Kaymakamlığı 391 76 00Çukurova Kaymakamlığı 248 08 81Karaisalı Kaymakamlığı 551 20 14Çukurova Üniversitesi 338 60 84-88Emniyet Müd. Santral 435 31 95İl Milli Eğitim Müdürlüğü 458 83 73İl Sağlık Müdürlüğü 458 84 06Köy Hizmetleri İl Müdürlüğü 346 21 72Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü 225 98 18Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Müdürlüğü 458 84 25Tapu Kadastro Müdürlüğü 453 34 45Tarım İl Müdürlüğü 322 46 11TCDD 6. Bölge Müdürlüğü 453 69 14İl Defterdarlığı 458 83 26Emekli Sandığı Bölge Müdürlüğü 363 46 40SGK İl Müdürlüğü 363 01 91Bağ-Kur İl Müdürlüğü 351 89 00İl Sivil Savunma Müdürlüğü 227 28 54 İl Turizm Müdürlüğü 363 14 48İl Çevre Müdürlüğü 459 00 75-76Çalışma Bölge Müdürlüğü 359 91 72Gençlik ve Spor Müdürlüğü 453 90 58Adana Orman Bölge Müdürlüğü 457 06 36Adana Müftülüğü 352 64 75Seyhan Müftülüğü 352 64 76Yüreğir Müftülüğü 321 96 69Sarıçam Müftülüğü 341 15 12Çukurova Müftülüğü 235 07 93Meteoroloji-Danışma 435 91 74Karayolları-Danışma 235 06 85

Sağlık İl Müdürlüğü 458 84 06Sıtma Enstütüsü Müdürlüğü 454 35 91-453 47 22Kızılay Kan Merkezi 454 26 08Çukurova Ünv. Balcalı Hastanesi 338 60 60Adana Devlet Hastanesi 321 57 52Seyhan Devlet Hastanesi 247 26 60Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi 432 60 61Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi (TOKİ) 355 01 01Göğüs Hastanesi 227 20 06Ruh Sağlığı Hastanesi 239 33 98Çukurova Dr. Aşkım Tüfekçi Devlet Hastanesi 225 93 29Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi 431 60 01-365 49 50Asker Hastanesi 227 23 38Karşıyaka Dispanseri 321 36 26

Resmi Daireler Telefon

Hastaneler Telefon

Özel Hastaneler Telefon

Odalar ve Sivil Toplum Örgütleri Telefon

Adana Hastanesi 459 22 22Başkent Hastanesi 327 27 27Başkent Hastanesi (Seyhan) 458 68 68Başkent Hastanesi (Güzelyalı) 235 80 80Can Hastanesi 458 58 00Ortadoğu Hastanesi 454 44 30Acıbadem 455 44 44Ortapedia 432 77 77Metropark 455 25 50

Ticaret Odası 351 39 11Sanayi Odası 436 63 63Ticaret Borsası 453 70 34Seyhan Ziraat Odası 454 01 16Yüreğir Ziraat Odası 321 05 10

Adliye Telefon

Tabipler Odası 458 00 08Eczacılar Odası 458 10 40Diş Hekimleri Odası 457 24 67Çiftçiler Birliği Bşk. 352 78 59Esnaf ve Sanat Odası 365 10 10Müteahhitler Birliği 226 55 11Mimarlar Odası 454 17 95Adana Serb. Muh. Mali Müş. Odası 232 38 00Adana Yeminli Mali Müş. Odası 454 60 42Elektrik Müh. Odası 458 38 38Kimya Müh. Odası 458 29 78Makine Müh. Odası 232 64 20Harita Müh. Odası 456 01 69Jeoloji Müh. Odası 459 39 59Ziraat Müh. Odası 453 28 17İnşaat Müh. Odası 459 84 00Orman Müh. Odası 457 06 37Jeofizik Müh. Odası 459 61 71Maden Müh. Odası 459 97 60Şehir Planlama Müh. Odası 454 39 70Peyzaj Mim. Odası 459 08 32Çevre Müh. Odası 338 60 84Fırıncılar Odası 363 61 14Veteriner Hekimleri Odası 352 31 40Şoförler ve Otomobilciler Odası 435 37 07Atatürkçü Düşünce Derneği 459 47 81ATOSEV 232 59 12Türk Eğitim Vakfı 457 33 99AFAD 458 55 75TEMA 459 44 11

Ger

ekli

Tel

efon

lar

63

Page 65: Adana Ticaret Odası Dergisi

• Ticari faaliyetleriniz sırasında ihtiyaç duyacağınız bilgi ve belgelerin temini,

• İşletmenizi geliştirebilmek için uzman çalışanlarımızdan görüş ve tavsiyeler,

• Odamızın 45 farklı meslek grubunda kayıtlı üyelere ulaşarak yeni ticari bağlantılar kurma fırsatı,

• İhtiyaç duyulan üye listelerine ve bilgile-rine ulaşma imkanı,

• ATO web sayfasından sanal fuara ücretsiz katılma imkanı ve bu sayede firmanızın dün-ya genelinde tanıtımının sağlanması,

• Adana Ticaret Odası Dergisi’ne ücretsiz abonelik,

• Yeni girişimciler için danışmanlık ve diğer destek hizmetleri,

• ATO’nun İnsan Kaynakları Bankası’ndan yararlanma imkanı,

• Teşvikler, hibeler, fuar destekleri ve diğer fon kaynaklarına erişim için ücretsiz danışmanlık,

• Eğitim ve seminerlerde özel indirimler,

• İlk kez dış ticaret yapacak olan firmalar ile dış ticaret hacmini arttırmak isteyen fir-malara danışmanlık ve takip hizmetleri,

• İşletmelerin hedef pazarları ile ilgili olarak talep edecekleri ülke raporlarının hazırlanması,

• Yurtdışına yapacağınız ticari gezileriniz-de vize alımını kolaylaştıracak belgeler,

• Avrupa Birliği uyum sürecinde sektörü-nüzle ilgili olarak ihtiyaç duyabileceğiniz AB mevzuatlarına ve bilgilendirmelerine erişim olanağı,

• Üyelerin yaşadıkları ticari sorun ve anlaşmazlıklarda hukuki danışmanlık ve yönlendirme hizmetleri,

• Üye firmalara bankalar aracılığıyla sağlanan düşük faizli ve uzun vadeli kredi imkanlarından faydalanma olanağı,

• Üyelerimize vergi avantajı sağlayan fire ve zayiat oranlarına ilişkin raporlar,

• Adana Ticaret Odası Sosyal Hizmetler ve Eğitim Vakfı (ATOSEV) sosyal tesislerinden faydalanma imkanı,

• ATO üyesi kimliği ile ülke genelinde birçok otelde özel indirimler,

• Sanayi sicil belgesi almayı kolaylaştı-ran, teşvik-kota-tahsis ve ihalelerde avantaj sağlayan, ayrıca elektrikte yüzde 26,7 indirim imkanı veren kapasite raporlarının hazırlan-ması,

• Ve daha birçok avantajdan faydalanabil-meniz için sizi Odamıza üye olmaya bekli-yoruz.

Adana Ticaret Odası üyeliğinin firmanıza

sağlayacağı imkanlar...Belediyeler Telefon

Kültür Sanat Merkezleri Telefon

Sinemalar Telefon

Kütüphaneler Telefon

Cumhuriyet Savcılığı 352 09 00Adana Barosu 351 21 21Bölge İdari Mahkemesi 454 36 94Devlet Güvenlik Mahkemesi 459 41 24-25Adli Tıp 453 09 06

Büyükşehir Belediyesi 454 36 04Çukurova Belediyesi 239 64 64 Seyhan Belediyesi 432 74 74Yüreğir Belediyesi 428 18 10Sarıçam Belediyesi 341 41 09

Devlet Tiyatrosu 352 33 55Senfoni Orkestrası 453 68 74

Ariplex Cemalpaşa 458 34 06Ariplex Reşatbey 457 81 43Metropol 233 27 00Cinebonus M1 Tepe 271 02 62Metro 454 69 96

Müzeler Telefon

Spor Rehberi Telefon

Adana İl Halk Kütüphanesi 352 32 90Çağdaş Çocuk Kütüphanesi 457 70 38Mehmet Sabancı Çocuk Kütüphanesi 323 16 08100.Yıl Çocuk Kütüphanesi 332 80 00

Adana Arkeoloji Müzesi 454 35 55Etnografya Müzesi 454 38 56Atatürk Bilim ve Kültür Müzesi 359 78 66Misis Mozaik Müzesi 454 38 55

Tenis Dağcılık ve Su Sporları Kulübü 234 11 55Adana Yelken İhtisas Su Sporları Kulübü 232 79 91Çukurova Sualtı İhtisas ve Su Sporları 459 93 85Aqualand Mavisu 324 11 40Kürek İhtisas Su Sporları Kulübü 458 44 80Atlı Spor Kulübü 323 66 23

62

FaaliyetlerValilik 458 83 27-458 83 30Valilik Özel Kalem 458 83 27Büyükşehir Belediye Başk. 454 38 886. Kolordu Komutanlığı 322 83 67-68Seyhan Kaymakamlığı 352 65 95Yüreğir Kaymakamlığı 323 12 83Sarıçam Kaymakamlığı 391 76 00Çukurova Kaymakamlığı 248 08 81Karaisalı Kaymakamlığı 551 20 14Çukurova Üniversitesi 338 60 84-88Emniyet Müd. Santral 435 31 95İl Milli Eğitim Müdürlüğü 458 83 73İl Sağlık Müdürlüğü 458 84 06Köy Hizmetleri İl Müdürlüğü 346 21 72Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü 225 98 18Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Müdürlüğü 458 84 25Tapu Kadastro Müdürlüğü 453 34 45Tarım İl Müdürlüğü 322 46 11TCDD 6. Bölge Müdürlüğü 453 69 14İl Defterdarlığı 458 83 26Emekli Sandığı Bölge Müdürlüğü 363 46 40SGK İl Müdürlüğü 363 01 91Bağ-Kur İl Müdürlüğü 351 89 00İl Sivil Savunma Müdürlüğü 227 28 54 İl Turizm Müdürlüğü 363 14 48İl Çevre Müdürlüğü 459 00 75-76Çalışma Bölge Müdürlüğü 359 91 72Gençlik ve Spor Müdürlüğü 453 90 58Adana Orman Bölge Müdürlüğü 457 06 36Adana Müftülüğü 352 64 75Seyhan Müftülüğü 352 64 76Yüreğir Müftülüğü 321 96 69Sarıçam Müftülüğü 341 15 12Çukurova Müftülüğü 235 07 93Meteoroloji-Danışma 435 91 74Karayolları-Danışma 235 06 85

Sağlık İl Müdürlüğü 458 84 06Sıtma Enstütüsü Müdürlüğü 454 35 91-453 47 22Kızılay Kan Merkezi 454 26 08Çukurova Ünv. Balcalı Hastanesi 338 60 60Adana Devlet Hastanesi 321 57 52Seyhan Devlet Hastanesi 247 26 60Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi 432 60 61Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi (TOKİ) 355 01 01Göğüs Hastanesi 227 20 06Ruh Sağlığı Hastanesi 239 33 98Çukurova Dr. Aşkım Tüfekçi Devlet Hastanesi 225 93 29Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi 431 60 01-365 49 50Asker Hastanesi 227 23 38Karşıyaka Dispanseri 321 36 26

Resmi Daireler Telefon

Hastaneler Telefon

Özel Hastaneler Telefon

Odalar ve Sivil Toplum Örgütleri Telefon

Adana Hastanesi 459 22 22Başkent Hastanesi 327 27 27Başkent Hastanesi (Seyhan) 458 68 68Başkent Hastanesi (Güzelyalı) 235 80 80Can Hastanesi 458 58 00Ortadoğu Hastanesi 454 44 30Acıbadem 455 44 44Ortapedia 432 77 77Metropark 455 25 50

Ticaret Odası 351 39 11Sanayi Odası 436 63 63Ticaret Borsası 453 70 34Seyhan Ziraat Odası 454 01 16Yüreğir Ziraat Odası 321 05 10

Adliye Telefon

Tabipler Odası 458 00 08Eczacılar Odası 458 10 40Diş Hekimleri Odası 457 24 67Çiftçiler Birliği Bşk. 352 78 59Esnaf ve Sanat Odası 365 10 10Müteahhitler Birliği 226 55 11Mimarlar Odası 454 17 95Adana Serb. Muh. Mali Müş. Odası 232 38 00Adana Yeminli Mali Müş. Odası 454 60 42Elektrik Müh. Odası 458 38 38Kimya Müh. Odası 458 29 78Makine Müh. Odası 232 64 20Harita Müh. Odası 456 01 69Jeoloji Müh. Odası 459 39 59Ziraat Müh. Odası 453 28 17İnşaat Müh. Odası 459 84 00Orman Müh. Odası 457 06 37Jeofizik Müh. Odası 459 61 71Maden Müh. Odası 459 97 60Şehir Planlama Müh. Odası 454 39 70Peyzaj Mim. Odası 459 08 32Çevre Müh. Odası 338 60 84Fırıncılar Odası 363 61 14Veteriner Hekimleri Odası 352 31 40Şoförler ve Otomobilciler Odası 435 37 07Atatürkçü Düşünce Derneği 459 47 81ATOSEV 232 59 12Türk Eğitim Vakfı 457 33 99AFAD 458 55 75TEMA 459 44 11

Ger

ekli

Tel

efon

lar

63

Page 66: Adana Ticaret Odası Dergisi
Page 67: Adana Ticaret Odası Dergisi
Page 68: Adana Ticaret Odası Dergisi