Upload
others
View
0
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
ANKARA ÜNİVERSİTESİ
FEN BİLİMLERİ ENİSTİTÜSÜ
YÜKSEK LİSANS TEZİ
PROTEUS İLE ENFEKTE OLAN TAVŞANLARIN DALAK HÜCRELERİNE
LEKTİN BAĞLANMASI
Maryam DIANI
BİYOLOJİ ANABİLİM DALI
Ankara 2010
Her Hakkı Saklıdır
i
ÖZET
Yüksek Lisans Tezi
PROTEUS İLE ENFEKTE OLAN TAVŞANLARIN DALAK HÜCRELERİNE LEKTİN
BAĞLANMASI
Maryam DIANI
Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Biyoloji Anabilim Dalı
Danışman: Doç. Dr. Nursel GÜL
Bu çalışmada Proteus vulgaris OX19 bakterileri New Zealand yetişkin erkek tavşanlara beş günlük aralıklarla ve artan dozlarda (0.5 ml, 0.5 ml, 1 ml, 2 ml, 4 ml, 4 ml) bir ay süresince enjekte edildi. Enjeksiyondan bir ay sonra kontrol grubu ve Proteus’la enfekte olan tavşan grubundan dalak dokuları alındı. Dalak dokularının kesitleri, Avidin Biotin-Peroksidaz enzim kompleksi yöntemine göre beş lektin (Canovalia ensiformis (Con A), Arachis hipogaea agglutinin (PNA), Bauhinia purpurea (BPA), Griffonia simplicifolia (BS-I), Ulex
europaeus agglutinin (UEA)) ile boyandı ve ışık mikroskobunda hücre zarlarına lektinlerin bağlanması incelendi. Kullanılan lektinler arasında Con A Proteus’la enfekte olan dalak hücre zarlarına kuvvetli (+++) bağlanırken, kontrol grubu dalak hücrelerine ise orta kuvvetli (++) bağlandı. UEA-I lektininin kontrol grubu dalak hücre zarlarına zayıf kuvvetli, Proteus’ lu dalak hücrelerine orta kuvvetli bağlandı. Buna karşılık PNA, BPA ve BS-I lektinleri kontrol grubu dalak hücrelerine kuvvetli (+++) bağlandığı, Proteus’lu dalak hücrelerine ise orta derecede (++) bağlandığı tespit edildi. Sunulan bu tez çalışmasından elde edilen sonuçlara göre, Proteus vulgaris OX19 bakterilerinin dalak hücre zarlarında bulunan glikoprotein veya glikolipitlerin uç kısmındaki karbonhidratlarda kontrol grubuna göre histokimyasal yönden değişiklik meydana geldiği düşünülmektedir. Temmuz 2010, 39 sayfa
Anahtar Sözcükler: Proteus vulgaris, Tavşan, Dalak, Lektinler, Parafin kesit.
ii
ABSTRACT
Master Thesis
LECTIN BINDING SPLEEN CELL MEMBRANES OF RABBITS INFECTED WITH PROTEUS
Maryam DIANI
Ankara University Graduate School of Natural Applied Sciences
Department of Biology
Supervisor: Assoc. Prof. Dr. Nursel GÜL
In this study, Proteus vulgaris OX19 bacteria were injected by increasing doses (0.5 ml, 0.5 ml, 1 ml, 2 ml, 4 ml, 4 ml) in five days intervals to New Zealand adult male rabbits for one month. After one month from injection, tissues of spleens were taken from control group and infected Group of rabbits. Sections of tissues were stained according to the method of Avidin-Biotin-Peroxidase with five lectins (Canovalia ensiformis (Con A), Arachis hipogaea agglutinin (PNA), Bauhinia purpurea (BPA), Griffonia simplicifolia (BS-I), Ulex
europaeus agglutinin (UEA)) and examined cell membranes for staining lectins by light microscopy. Among the used lectins, Con A was strongly stained (+++) for spleen cells of infected with Proteus group and moderately stained (++) for that of the control group. Also, UEA-I was weakly binding to control group cell membranes, on the other hand moderately binding to spleen cell membranes infected with Proteus groups. In contrast with, PNA, BPA and BS-I lectins were strongly stained (+++) for spleen cells of control group while that of infected with Proteus group were stained moderately (++).According to the results of this study, we can suggest that there are alterations in carbohydrate moieties of membrane glycoproteins and glycolipids of spleen cells of Proteus vulgaris OX19 bacteria infected rabbits with regard to that of control group. July 2010, 39 pages
Key Words: Proteus vulgaris, Rabbit, Spleen, Lectins, Paraffine section.
iii
TEŞEKKÜR
Bu çalışmada bilgi ve tecrübeleriyle beni yönlendiren ve desteğini hiçbir zaman
esirgemeyen değerli Danışmanım Doç. Dr. Nursel GÜL’e (Ankara Üniversitesi, Fen
Fakültesi, Biyoloji Bölümü), deney aşamalarında hayvan bakımı ve bakteri enjeksiyonunda
yardımcı olan Sayın Yüksek Biyolog İsmail KUTLU’ ya (Refik Saydam Hıfzıssıhha
Enstitüsü Müdürlüğü) ve Sayın Veteriner Hekim Ayhan ÇANLI’ya (Refik Saydam
Hıfzıssıhha Enstitüsü Müdürlüğü), tecrübesinden faydalandığım Laboratuvar Teknisyeni
Ercan Şener’e (Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Bölümü) ve Doktora Öğrencisi
arkadaşım Naznoosh Shomali Moghaddam’a (Ankara Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü,
Biyoloji Bölümü), Tez çalışmalarım sırasında daima yanımda olan eşim Doktora Öğrencisi
Nima Badali’ye (Ankara Üniversitesi, Biyoteknoloji Enstitüsü) ve her zaman maddi,
manevi destekleri ile beni yetiştiren aileme sonsuz teşekkür ederim.
Maryam DIANI
Ankara, Temmuz 2010
iv
İÇİNDEKİLER
ÖZET ................................................................................................................................. i
ABSTRACT ..................................................................................................................... ii
TEŞEKKÜRLER ...........................................................................................................iii
ŞEKİLLER DİZİNİ ....................................................................................................... vi
ÇİZELGELER DİZİNİ ................................................................................................ vii
1. GİRİŞ ........................................................................................................................... 1
1.1 Proteus vulgaris’ in Temel Özellikleri ................................................................... 2
1.1.1 Proteus’un yaptığı hastalıklar .............................................................................. 3
1.1.2 Proteus’un laboratuar tanısı.................................................................................. 4
1.2 Dalak .......................................................................................................................... 5
1.3 Dalağın Fonksiyonları ............................................................................................... 7
1.3.1 İmmunolojik fonksiyonları .................................................................................... 7
1.3.2 Filtrasyon……………………………………………………………………….....7
1.3.3 Depolama ................................................................................................................ 8
1.4 Lektinler ..................................................................................................................... 9
1.4.1 Endojen lektinler .................................................................................................. 10
1.4.2 Eksojen lektinler ................................................................................................. 11
1.4.3 Lektinlerin fonksiyonları ..................................................................................... 12
2. MATERYAL VE METOT ....................................................................................... 16
1.2 Bakteri Kültürü ....................................................................................................... 16
2.2 Deney Hayvanlarının Bakımı ................................................................................. 16
2.3 Hayvanlara Proteus Enjeksiyonu .......................................................................... 16
2.4 Işık Mikroskobuna Materyal Hazırlama .............................................................. 17
2.6 Kesitlerin Lektinlerle Boyanması .......................................................................... 17
2.6.1 Kullanılan boyama aşamaları ............................................................................. 18
3. BULGULAR ............................................................................................................. 20
v
4. TARTIŞMA ............................................................................................................... 26
KAYNAKLAR ......................................................................................................... ...30
ÖZGEÇMİŞ ………………………………………………………………………………..39
vi
ŞEKİLLER DİZİNİ
Şekil 1.1 24 Saatlik Proteus vulgaris kültürü …………………………………………..… 1
Şekil 1.2 İnsan vücudundaki lenfoid organlar…………………………………………….. 4
Şekil 1.3 Dalağın şematik yapısındaki kapsül, trabekül, kırmızı ve beyaz pulpa bölgeleri……………………………………………………………………….… 5
Şekil 1.4 Dalakta bulunan beyaz pulpa ve kırmızı pulpa yapıları………………………... 6
Şekil 1.5 Hücre zarında bulunan glikoprotein ve glikolipidler…………………………...…9
Şekil 2.1 Parafin gömme ortamda kesit alma aşamaları ………………………………..... 18
Şekil 2.2 Polilizinli lamın üzerindeki boyanmış dalak kesitleri………………………..…19
Şekil 3.1 Kontrol grubu tavşan dalak hücre zarlarının Con A ile orta kuvvetli (++) boyanması ……………………………………………………………………....20
Şekil 3.2 Proteus muameleli tavşan dalak hücre zarlarının Con A ile kuvvetli (+++) boyanması………………………………………………………………………..21
Şekil 3.3 Kontrol grubu tavşan dalak hücre zarlarının PNA ile kuvvetli (+++) boyanması..…………………………………………………………………...…21
Şekil 3.4 Proteus vulgaris ox19 suşu verilen tavşan dalak hücre zarlarının PNA ile orta kuvvetli (++) boyanması ………………………………………………..…22
Şekil 3.5 Kontrol grubu tavşan dalak hücre zarlarını BPA ile kuvvetli (+++) boyanması ………………………..…………………………………………..…22
Şekil 3.6 Proteus muameleli grubu tavşan dalak hücre zarlarını BPA ile orta kuvvetli
(++) boyanması...…..…………………………………………………….............23
Şekil 3.7 Kontrol grubu tavşan dalak hücre zarlarını BS-I ile kuvvetli (+++) boyanması ……………………………………....................................................23
Şekil 3.8 Proteus grubu tavşan dalak hücre zarlarını BS-I ile orta kuvvetli (++)
boyanması ….………………………………………………….……………..…24 Şekil 3.9 Kontrol grubu tavşan dalak hücre zarlarını UEA ile zayıf kuvvetli (+)
boyanması…….……………………………………………………………….....24 Şekil 3.10 Proteus vulgaris OX19 suşu enjekte edilen tavşan dalak hücre zarlarının
UEA-I ile orta kuvvetli (++) boyanması……………….……………...……..….25
vii
ÇİZELGELER DİZİNİ
Çizelge 1.1 Proteus türleri arasındaki bazı farklıklar ………………................................2
Çizelge 1.2 İzole edilmiş bazı bitkisel lektinler ve spesifik karbohidratlar ……………...12
Çizelge 1.3 İzole edilmiş bazı hayvansal lektinler ve bağlandıkları spesifik Karbonhidratlar ...…………………………………………………………......13 Çizelge 2.1 Kullanılan Fosfat Tamponunun (PBS) formülü ……………………………...18 Çizelge 2.2 Deneyde kullanılan lektinlerin listesi...………………………………………..18 Çizelge 3.1 Kontrol ve Proteus muameleli tavşanların dalak hücre zarlarının
lektinlerle boyanmasından elde edilen sonuçlar...……………...……………..25
1
1. GİRİŞ
Enterobacteriaceae (enterobakteriler ya da enterik bakteriler) ailesi içinde 30’dan fazla cins
ve 130’dan fazla tür bulunmaktadır (Murray vd. 1999). Enterobacteriaceae ailesi bakteriler,
genellikle hareketlidirler. Çomak şeklinde olan bu bakteriler, genel olarak 0.3-0.5 mikron
eninde ve 1-6 mikron boyunda, sporsuz ve Gram negatiftirler. Fakültatif anaeropturlar ve
genel besi yerlerinde kolaylıkla ürerler. Glukozu fermantasyonla parçalayarak, asit ve gaz
oluştururlar. Katalaz pozitif, oksidaz negatiftir ve nitratları nitritlere çevirme yetenekleri
vardır (Sanders ve Sanders 1992, Bilgehan 1996, Bozkurt vd. 2005).
Şekil 1.1 24 saatlik Proteus vulgaris kültürü (www. Wikipedia.com)
2
1.1 Proteus vulgaris’ in temel özellikleri Alem: Bacteria
Filum: Proteobacteria
Sınıf: Gamma Proteobacteria
Takım: Enterobacteriales
Familya: Enterobacteriaceae
Cins: Proteus
Tür: P. vulgaris ( Şekil 1.1) (O’Hara vd. 2000)
Proteus cinsi bakteriler, 1-3 x 0.4-0.6 mikron boyutlarında, bazen daha uzun ya da
kokobasil görünümünde, sporsuz ve kapsülsüz Gram negatif bakterilerdir. Toprakta, suda
ve dışkıyla kontamine olmuş materyallerde bulunurlar (Bilgehan 1996). Proteus cinsi
içinde P. mirabilis, P. myxofaciens, P. penneri, P. vulgaris (Şekil 1.1) türleri bulunur. Bu
türler arasında bazı farklar bulunur (Çizelge 1.1).
Çizelge 1.1 Proteus türleri arasındaki bazı farklar (Madigan ve Martinko 2010)
Test P.mirabilis P.myxofaciens P.penneri P.vulgaris
İndol - - - + Ornitin dekarboksilaz + - - - Salisin - - - - Maltoz - + + + Kloramfenikol Duyarlı Duyarlı Dirençli Duyarlı İnsan patojenliği + - + +
P. myxofaciens üreme ortamında mukus meydana getirirken, P. mirabilis ve P. vulgaris
besi yerinde yayılma özelliği gösterir. P. vulgaris % 6 agarlı jeloz besi yerinde hareket
yeteneği azaldığı için S tipinde ve 3-4 mm çapında koloniler meydana getirerek ürer. Isı ve
dezenfektanlara karşı dirençsizdirler. Nemli ve ışıksız ortamlarda uzun süre canlı
kalabilirler. Bu bakterilerin oluşturdukları bakteriyosinlere proticin adı verilir (Madigan ve
Martinko 2010).
3
1.1.1 Proteus’un yaptığı hastalıklar
Enterobacter suşları hastane enfeksiyon etkenlerinin başında yer alır. İnsanlarda akciğer,
üriner sistemler ve cerrahi yaralar başta olmak üzere çok çeşitli enfeksiyonlara sebep
olmaktadırlar (Sanders ve Sanders 1997, Stock ve Gruger 2001). Proteus, insan
bağırsağında normal flora elemanıdır bu nedenle lağım sularında sıklıkla bulunur. İnsanda
uygun koşulları bulduğunda enfeksiyona neden olurlar. Ayrıca menenjit, sepsis ve organ
apselerinde Proteus cinsi bakteriler izole edilebilir. Genellikle hastanelerde diğer
bakterilerle beraber ortak enfeksiyonlara neden olur (Durak vd. 2005).
Proteus bakterilerinin sebep olduğu idrar yolu enfeksiyonları uzun süreli enfeksiyonlardır
ve böbrek taşı oluşumuna neden olabilirler (Mc Lean vd. 1988). İnsanlarda sıkça görülen
idrar yolu enfeksiyonları muhtemelen Proteus’un üreyi hızla parçalama yeteneğinden ileri
gelir (Madigan ve Martinko 2010). Proteus bakterileri yeni doğanlarda göbek kordonu
enfeksiyonları ve bu enfeksiyonlardan kaynaklanan epidemiler halinde görülebilen sepsis
ve menenjitlere neden olabilmektedirler (Vurgun vd 1996, Bozkurt vd. 2005, Özkanlar vd.
2005)
Bakteriyel enfeksiyonların tedavisinde antimikrobiyal duyarlılığın belirlenmesi, tedavi
açısından son derece önemlidir. Bunun yanısıra Enterobactericeae familyasında yer alan
bakterilerde olduğu gibi antimikrobiyal ajanlara direnç gelişmesi önemli bir klinik
problemdir. Çeşitli bölgelerden izole edilen P. vulgaris suşlarının antimikrobiyal
duyarlılıklarının ortaya konulması bu bakımdan önem arz etmektedir. Erdemoğlu vd.
(2000), P. mirabilis ve P. vulgaris suşlarının da arasında bulunduğu Proteus suşlarına en
etkili antibiyotiklerin norfloksasin, seftazidim ve gentamisin olduğunu, ayrıca amoksisiline
%67 oranında direnç belirlediklerini bildirirken, Proteus suşlarının siprofloksasine %11
oranında dirençli, %89 oranında ise duyarlı olduklarını bildirmişlerdir.
4
1.1.2 Proteus’un Laboratuar Tanısı
Hastalık yerine göre idrar, kan, BOS (Beyin Omurilik Sıvısı) ve yara sürüntülerinden
örnekler alınır. Alınan örneklerdeki Proteus’ lar, kanlı agar, EMB ve ENDO agar gibi besi
yerlerinde kolaylıkla ürerler. Besiyerinde yayılması, üre pozitifliği, laktoza etki etmemesi,
glükozdan asit ve gaz oluşturması gibi karakteristik özellikler nedeniyle Proteus’un teşhisi
yapılır. İzole edilen bakteriye karşı antibiyogram testi yapılarak, uygun antibiyotik tedavisi
yapılır (Madigan ve Martinko 2010).
1.2 Dalak
Dalak, mide ile diyafram arasında bulunan vücuttaki en büyük lenfoid organdır ve çok
yaygın damar ağına sahiptir (Kindt vd. 2007). Dalak enfeksiyona karşı hücresel ve humoral
immün cevabın oluşturulmasında çok önemli bir role sahiptir. Kandan gelen
mikroorganizmaların ve antijenlerin filtrasyonunda görev alır (Colmenero vd. 2002).
Şekil 1.2 İnsanın vücudundaki lenfoid organlar (www.acm.uiuc.edu)
5
Dalağı örten periton altında fibroelastik yapıda, 1-2 mm kalınlığında oldukça ince ve gergin
bir kapsül bulunur (Şekil 1.3). Kapsül, organ içinde trabekülalara ayrılır. Damar dalları ile
birlikte trabekülalar, alt dallara ayrılırlar ve organın iskeletini oluştururlar ve bu iskeletin
içini dalak pulpaları doldurur (Kindt vd. 2007), (Şekil 1.4).
Şekil 1.3 Dalağın şematik yapısındaki kapsül, trabekül, kırmızı ve beyaz pulpa bölgeleri (www.bios.niu.edu).
Dalağın büyük bir kısmında kan damarları ile zengin olduğu için kırmızı görünen ve
kırmızı pulpa adını alan bölge bulunur. Kırmızı pulpa, retiküler ve süngerimsi ağ şeklinde
bir yapıya sahiptir. Kırmızı pulpada dalak sinüsleri adı verilen ve büyük dallara ayrılan
ince duvarlı kan damarları ve sinüsler arasında yer alan ve hücresel dokuları birbirinden
ayıran dalak kordonları bulunur. Yaşlanan ve hasarlı kan hücreleri, dalak kordonlarındaki
makrofajlar tarafından fagosite edilerek, dolaşımdan uzaklaştırılırlar (Waghorn 2001).
6
Dalakta, gri-beyaz görünümlü ve etrafı kırmızı pulpa ile çevrili olan lenfosit gruplarının
oluşturduğu bölgeye beyaz pulpa adı verilir. Beyaz pulpa bölgelerinde, bir kısmı büyük
arter dalları etrafında silindirik bir biçimde yerleşim gösteren periarteriyel lenfatik kılıflar
bulunur. Bu kılıflardaki lenfositlerin çoğu T-Lenfositleridir (Martin ve Kearney 2002).
Periarteriyel lenfatik kılıfların içinde yer alan küresel veya oval lenfosit kümelerine ise
lenfatik nodüller adı verilir. Lenfatik nodüllerde B lenfositleri çok yoğun bir şekilde
bulunur ve lenf bezlerindeki yapıya benzer olarak germinal merkezler içerirler (Şekil 1.5).
Dalağın kesit yüzeyinde gözle görülebilen birkaç milimetre büyüklüğündeki nodüllere
malpighi cisimcikleri adı verilir. Dalaktaki immün cevap, beyaz pulpadaki hücreler
tarafından başlatılmaktadır. Dalakta beyaz pulpa ile kırmızı pulpanın birleşim yerine
marjinal bölge adı verilmektedir. Filtrasyon ile hücre ayırımının büyük kısmı bu bölgeden
yapılır (Sayek 1994, Junqueria vd. 1998, Russel vd. 2000).
Şekil 1.4 Dalakta bulunan beyaz pulpa ve kırmızı pulpa yapıları (www.acm.uiuc.edu)
7
1.3 Dalağın Fonksiyonları
1.3.1 İmmunolojik fonksiyonları
Dalaktaki hücreler, kan dolaşımından gelen antijenleri yakalayarak bağışıklık
reaksiyonlarını başlatır ve beyaz pulpada antijenleri yoğunlaştırırlar. Bu bölgede T ve B
Lenfositlerin fazla sayıda bulunması, antijene karşı antikor oluşumu ile primer ve sekonder
immün cevabın gelişmesini sağlamaktadır (Martin ve Kearney 2002). Dalakta bulunan
makrofajlar, fagositozla yabancı antijenleri ve immün kompleksleri ortamdan
uzaklaştırmaktadırlar. Daha çok humoral bağışıklıkta rol oynayan dalak, hücresel bağışıklık
reaksiyonlarını da gerçekleştirir. Dalakta kan dolaşımındaki bakterilere karşı spesifik
antikor yapılması (kapsüllü ya da kapsülsüz bakterilere karşı özellikle IgM daha az olarak
IgA ve IgG), T ve B lenfositlerinin olgunlaştırılması ve antikorla işaretli hücrelerin
fagositozu gibi immünolojik fonksiyonları vardır. Dalaktaki makrofajlar, antikorla ya da
opsonik proteinle işaretli bakterileri fagosite ederek, ortadan kaldırırlar (Junqueria vd.
1998, Engin 2000).
1.3.2 Filtrasyon
Dalak kordonlarının iç yüzeyindeki makrofajlar, yabancı partikülleri filtre eder ve bunları
dolaşımdan temizler. Özellikle başta pnömokok gibi kapsüllü bakteriler olmak üzere pek
çok bakteriyi filtre eder. Bu nedenle splenektomi yapılan hastalarda pnömokok sepsisleri
çok ağır seyredebilir (Targarona vd. 2000). İntrinsik (membran, hemoglobin ve enzim
bozuklukları) veya ekstrinsik (antikorlu ya da antikorsuz hasar) faktörlerle değişime
uğramış eritrositler (sferositler, orak hücreler, rijit hemoglobin C’li hücreler), granülositler
ve trombositler fagositozla ortamdan uzaklaştırılırlar. Normal olarak eritrositler 120 günlük
bir hayattan sonra osmotik dengelerini, membran bütünlüğünü kaybederek sferosite
dönüşürler ve makrofajlar tarafından yok edilirler (Pratl vd. 2007).
8
Nötrofiller de dalakta elimine edilirler ve nötrofillerin dolaşımdaki yarı ömürleri 6 saattir.
Trombositler normal şartlarda dolaşımda 10 gün kalırlar ve trombositlerin dalak tarafından
fagositozu, patolojik durumlarda artar (Sheikha vd. 2007).
1.3.3 Depolama
Dalakta kırmızı pulpa bölgesinde kan depolanmaktadır. İnsan dalağında eritrositler,
trombositler, lenfositler ve retikülositler depolanmaktadır. Bu hücreler aynı zamanda dalak
ile kan dolaşımı arasında sürekli yer değiştirmektedir. Dolaşımdaki trombositlerin %30’u
dalakta depolanmaktadır. Splenomegali patolojisinde dolaşımdaki trombositlerin %80’i
dalağa yerleşir ve trombosit harabiyeti arttığı için trombositopeni gelişir. Dalak, aynı
zamanda pıhtılaşma faktörlerinden Faktör-VIII ve demiri depolar (Waghorn 2001). Bunun
yanı sıra dalak plazma hacminin ve albümin sentezinin düzenlenmesinde görev alır. Kronik
masif splenomegalisi olan hastalarda plazma hacminin ve total albümin kitlesinin normalin
çok üstüne çıktığı rapor edilmiştir (Colmenero vd. 2002).
1.4 Lektinler
Lektinler, genellikle şekerlere spesifik olarak bağlanabilen protein ya da glikoprotein
yapısındaki biyomoleküllerdir (Franz 1986, Nishikawa vd. 2004, Pepard vd. 2004,
Peetermans vd. 2005). Lektin kelimesi latince kökenlidir ve seçmek anlamına gelir (Franz
1986). Lektinlerin virus, bakteri, mantar, bitki, hayvan ve insanlarda bulunduğu
bildirilmiştir (Franz 1986, Bulgakow vd. 2004). İlk lektinin 1888’de Stillmark tarafından
yüksek bir toksik etkiye sahip olan Ricin bitkisinden elde edildiği ve bu lektinin eritrositleri
çöktürdüğü bildirilmiştir (Kilpatrick 2004).
9
Şekil 1.5 Hücre zarında bulunan glikoprotein ve glikolipidler (www.nedretfen.blogcu.com/etiket/hücre)
Son yıllarda Con A, PNA, WGA lektinleri yaygın olarak hücrelerin yüzeyindeki (Şekil 1.6)
şeker bileşiklerinin tespitinde kullanılmaktadır (Faraidi ve Falugic 1996). Lektin
bağlanması, hastalıkların teşhisinde ve patolojik ve normal dokuların arasındaki
değişikliğin tespitinde, türlerin teşhisinde ve bireylerin değişik yaş evrelerinin
incelenmesinde kullanılmaktadırlar. Lektinler immünoloji, hücre biyolojisi ve biyokimya
gibi bilim alanlarında preparatif ve analitik amaçlar için yaygın olarak kullanılır (Scillitani
vd. 2007). Lektinler dolaylı veya doğrudan histokimyasal boyamada kullanılırlar. Doğrudan
metotda lektinler floresan veya enzimlerle işaretlenir ve boyama aşamasında enzimin
substratı eklenerek floresan veya ışık mikroskobunda gözlem yapılır. Dolaylı metotda ise
lektinler dokularda spesifik bir bölgeye bağlanırlar ve boyamada antilektin (antikor)
Avidın-biyotin-peroksidaz enzim kompleksi eklenerek, izlenebilir (Brooks ve Wilkinson
2003). Lektinlerin glikoprotein ve glikolipidlerin ucundaki karbohidratlara bağlanması ve
10
hücrelere yerleşmesi, histokimyasal metotla yapılan birçok araştırma için çok kullanışlıdır
(Murnane vd. 1989). Lektinler, organizmalarda endojen ve eksojen lektinler olmak üzere
iki şekilde bulunurlar.
1.4.1 Endojen lektinler
Memelilerde bulunan lektinlere endojen lektinler ismi verilmiştir (Kayser vd. 1994). İnsan
plasentasında bulunan lektine galektin-1 (Gabius vd. 1996, Imbe vd. 2003, Chang vd. 2004)
ve sığır kalbinde bulunan lektine ise sarkolektin adı verilmiştir (Gabius 1987). Fakat
bunların görevleri henüz aydınlatılmamıştır. Kayser ve ark. (1994) yaptıkları çalışmada
insan embriyonik kalp ve karaciğerini, N-asetil galaktozamin’li ortamda 10-50 hafta
bekletmişler ve son haftalara doğru N-asetil galaktozamin’in organlarda galektin-1 ve
sarkolektine bağlandığını bildirmişlerdir. Godt ve Gabius (1989) jel filtrasyonu yöntemiyle
yaptıkları çalışmada 100 gr. Plasentada 1.5 mg sarkolektin olduğunu saptamışlardır.
Değişik karbohidrat gruplarını bağlayabilen, multıvalan, immünglobülin olmayan ve çoğu
bitki kökenli moleküller olarak tanımlanan lektinlerin günümüzde omurgalı dokularında da
bulunabildiği saptanmıştır (Nishikawa vd. 2004, Scillitani vd. 2007, Yazdani Moghaddam
vd. 2009). Günümüzde lektin kapsamına giren moleküllerin sayısı giderek artmakta ve
fibronektin gibi karbohidratları bağlayabilen memelilere özgü birçok endojen molekül de
bu grubun üyesi olarak kabul edilmektedir (Gabius 1991). Bu grup moleküllerin hücre
yüzeyindeki oligosakkaritlere bağlanması sayesinde hücrelerin gelişmesi, farklılaşması,
değişik patolojilere yanıt vermesi ve biyolojik bilgilerin kodlanarak iletilmesi gibi birçok
fonksiyon gerçekleştirilmektedir. Bu yüzden, lektinler ve tanıdıkları hücre içi ve dışı
reseptörler ile ilgili çalışmalar giderek önem kazanmaktadır (Harrison 1991).
1.4.2 Eksojen lektinler
Lektinler, doğada birçok bitkide tespit edilmişlerdir. Bu lektinler, tespit edildikleri
bitkilerin isimleri ile anılmaktadırlar. Örneğin Soya fasulyesinden elde edilen lektine “Soya
fasulyesi Aglütinin” (SBA), buğday tohumundan elde edilen lektine “Buğday tohumu
11
Aglutinin” (WGA), ökse otundan elde edilen lektine “Ökse otu Aglutinin” (VAA) adı
verilmiştir (Itoh vd. 1985, Franz 1986). Hücre yüzeyi ve organellerindeki şeker kalıntılarına
spesifik olarak bağlanabilme özelliğine sahip olan lektinlerin normal ve kanserli hücre
yüzey ve organellerine bağlanma özelliklerini inceleyen birçok çalışma yapılmıştır (Elinger
ve Pavelka 1992, Narita ve Numao 1992). Lenf nodu, deri, akciğer (Kawai vd. 1991) ve
meme karsinomlarının ayırıcı tanı ve prognozlarının belirlenmesinde lektinler
kullanılmaktadır (Fukutomi vd. 1989). Tümör hücreleri üzerinde yapılan çalışmalarda
normal hücrelerin tümör hücresine dönüşmesinde hücre üst yüzeyi glikoproteinlerinin
oligosakkaritlerinde değişimler meydana geldiği saptanmıştır (Murray vd. 1993).
Tümörlerin üst yüzeyindeki bu özel yapılı glikoproteinlere bağlanabilecek bazı maddeler
sayesinde vücudun hücresel savunma sistemlerince daha kolay tanınıp, yok edilebileceği
ileri sürülmüştür (Bovin ve Gabius 1995). Birçok bitkisel lektinin insanlarda ve
hayvanlarda lenfositlerin bölünmesini uyarması, bunların bitkilerde de hücre bölünmesini
stimüle edici rollerinin olabileceği hipotezi öne sürülmüşse de bugüne kadar deneysel
olarak ispat edilebilmiş değildir. Diğer bir varsayım ise; lektinlerin bitkileri mantar
enfeksiyonlarından koruduğu şeklindedir fakat bu varsayım henüz aydınlığa kavuşmamıştır
(Rüdiger 1997).
Bazı bitkisel lektinler ise zehirli olmalarından dolayı hayvanlar tarafından tüketilmelerine
karşı doğal koruyucu olarak işlev görürler. Hayvanlarca tüketilen lektinler, hayvanların
hücrelerinde protein sentezini yavaşlatırlar. Diğer bazı lektinlerin de bağırsak mukozasına
bağlanarak besin maddelerinin absorbsiyonunu engelledikleri ve bağırsak mukozasını
zedeleyerek bakteriyel enfeksiyonların gelişmesine neden oldukları bildirilmiştir (Gabius
vd. 1996, Seyrek ve Bildik 2001, Gheri vd. 2002). Con A lektininin fıstık aphidi
(Acyrthosiphon pisum) bağırsak hücrelerine bağlanarak, böceğin ölümüne sebep olduğu
bildirilmiştir (Sauvion vd. 2004). Lepidopter (Czapla ve Lang 1990, Harper vd. 1995) ve
Coleopter (Czapla ve Lang 1990, Murdock vd. 1990) türlerine karşı PHA ve WGA
lektinlerinin etkili olduğu bildirilmiştir. Hemipter türlerine karşı Con A lektininin etkili
olduğu tespit edilmiştir (Van Damme vd. 1988).
12
1.4.3 Lektinlerin fonksiyonları
Dokuların şekillenmesinde, hücreler arası ilişki kurulmasında ve iletişimde lektinlerin rolü
oldukça önemlidir. Hücrelerin hemen hepsi membran yüzeylerindeki sialik asitin yarattığı
negatif yükten dolayı birbirleriyle doğrudan iletişim kuramazlar (Alonson vd. 2003,
Yazdani Moghaddam vd. 2009). Hücreler, zarlarındaki birçok aracı molekül (lektinler,
karbonhidratlar, laminin ve integrin) üzerinden iletişimlerini sağlarlar. Hücrelerin
birbirlerine karşı belli bir yatkınlık gösterdikleri uzun yıllardan beri bilinmektedir. Özellikle
1950'li yılların ortalarından bu yana yapılan yoğun çalışmalar, hücreler arası iletişimin
hücre yüzeylerinde lokalize olan moleküllerle yapıldığını ortaya çıkarmıştır (Basu vd. 1987,
Seyrek ve Bildik 2001, Wakitani vd. 2008). Lektinlerle hücre zarlarındaki karbonhidrat
üniteleri arasında anahtar kilit prensibine dayanan karbonhidrat-protein etkileşimleri söz
konusudur. Lektinler, hücreler arası haberleşmede, sinyal transferinde, hücre içi protein
taşınmasında, döllenmede, hücre farklılaşmasında, hücre adhezyonunda, büyümenin
kontrolünde, interferon ve sitokinin gibi moleküllerin salgılanmasının yapıldığı
immunolojik olaylarda, makrofajların fagositoz için uyarılmasında, patolojik olaylarda
hücrelerin transformasyonunda, metastazda, embriyogenezde, ekzositoz ve endositozda rol
oynarlar (Seyrek ve Bildik 2001, Lis ve Sharon 2004). Bitkisel ve hayvansal lektinler,
hücre zarlarındaki glikoprotein veya glikolipit reseptörlerinin terminal bölgelerinde bulunan
karbohidrat birimlerine spesifik olarak bağlanırlar (Çizelge 1.2 ve Çizelge 1.3) ( Seyrek ve
Bildik 2001, George vd. 2007).
13
Çizelge 1.2 İzole edilmiş bazı bitkisel lektinler ve spesifik karbohidratlar (Seyrek ve Bildik 2001)
İzole edilen bitki Kısaltılmış adı Spesifik olduğu şeker
Canavalia
ensiformis
Con A mannoz, glukoz
Triticum vulgaris
WGA (GlcNAc)2
Phaseolus vulgaris
PHA GalNAc
Ricinus communis
RCA Galaktoz
Ulex europaeus
UEA Fukoz
14
Çizelge 1.3 İzole edilmiş bazı hayvansal lektinler ve bağlandıkları spesifik karbohidratlar (Seyrek ve Bildik 2001)
Adı Bulunduğu Yer Spesifik Karbonhidrat
Selektinler (L,P,E) Lökositler(L),trombositler(P), endotel hücreleri(E,P)
Fukozlanmış/sulfatlanmış epitoplar
Mannoz-bağlayan lektin Plazma, karaciğer Mannoz, fukoz Asialoglikoprotein-reseptörü Hepatositler, testis Galaktoz Sürfaktan rotein A ve D Alveolar sürfaktan Fukoz, maltoz, ManNAc CD69 Aktif T ve B hücreleri,
nötrofiller, Trombositler Bilinmiyor
Galektin-1 Bir çok hücre türünde Galaktoz
Bilindiği gibi lektinler zarlardaki spesifik karbohidratlara bağlanırlar. Ortamda bu
karbohidratlar bulunduğu takdirde lektinlerin bağlanacağı reseptörlere bu karbohidratlar
bağlanarak, lektinlerin bağlanmasını inhibe ederler (Sharon 1977, Mc Kenzie ve Preston
1992). Örneğin BPA lektini N-Asetil-D-Galaktozamin ve D-Galaktoz karbohidrat
birimleriyle, Con A lektini ise Mannoz ve Glukoz ile inhibe olmaktadır (Pendland vd.
1988).
Lektinlerin kanser tedavisinde kullanılmasına yönelik geliştirilen çalışmada antikanser
etkili ilaçların tümörlü dokularda yoğunluğunun ve etki zamanının artırılması yapılmıştır.
Bugün kullanılmakta olan kemoterapik ilaçların normal vücut hücreleri üzerine oldukça
fazla yan etkileri bulunmaktadır. Hücreler için toksik olan ilaçlar (methotreksat, 5'-
dezoksifloruridin, filotoksin etoposid vs.) tümörlü dokular için spesifik olan bir lektinle
bağlandıktan sonra vücuda verildiğinde toksik maddenin tümör hücrelerinde lokalize
olduğu ve bunun normal somatik hücrelerdeki etkisinin lektin sayesinde minimuma
indirildiği tespit edilmiştir (Thöm vd. 2007).
Proteus bakterisi insan ve hayvanlarda patojen bir bakteri olup ve insanlarda idrar yolu
enfeksiyonu, böbrek taşı ve menenjit gibi hastalıklara (Madigan ve Martinko 2010) sebep
olan ve hastane enfeksiyonlarında ciddi oranda bulunan bir bakteridir (Stock ve Gruger
15
2001). Proteus’lar üriner sistemde tedavisi zor olan bakteriyemiye (bakteriyal enfeksiyon)
neden olabilir. Böyle hastalarda ölüm oranı % 15-88 arasında değişmekle birlikte, bu oran
predispozan faktörlere bağlı olarak değişmektedir (Lewis ve Fekety 1969). Türkiye’de
Durmaz ve arkadaşlarının (1994) bildirdiklerine göre BOS kültürlerinden izole edilen ve
menenjit etkeni olduğu belirlenen bakterilerin yaklaşık olarak % 2’sini Proteus türleri
oluşturmaktadır. Literatürde sunulan dalak apsesi olgularından izole edilen bakteriler
arasında Staphylococcus aureus, Salmonella spp., Escherichia coli, Brucella spp., Proteus
spp., grup D streptokoklar, Klebsiella pneumoniae, Peptostreptococcus spp., Bacteroides
spp., Fusobacterium spp. ve Clostridium spp. bulunmaktadır (Brook ve Frazier 1998).
Dalak apseleri nadir görülen, uygun tedavisi yapılmadığı takdirde çeşitli komplikasyonlara
ve yüksek mortaliteye yol açan enfeksiyonlardır. Dalak apsesi genellikle eşlik eden bir
hastalık veya hazırlayıcı faktörlerin varlığında ortaya çıkar (Colmenero vd. 2002).
Lektinlerle hücre zarlarındaki reseptörlerin ilişkisi nedeniyle hücre zarının ve hücre içi zar
sistemlerinin uç şeker bölgeleri tespit edilmekte ve hücrelerin histokimyasal yönü
belirlenmektedir. Örneğin işaretli lektin kullanarak tür tespiti ve hasta hücrelerin tespiti
yapılmaktadır (Vasta vd. 1994). Bitkilerden elde edilen ve hücrelerin yüzey glikoproteinleri
ile organellerindeki şeker kalıntılarına bağlanabilen lektinlerin, immün sistem hücrelerini
uyararak, hücre sayısını ve aktivitelerini artırdıkları saptanmıştır (Türkmen vd. 1997,
Arnusch vd. 2004, Gatman vd. 2004). Çeşitli kaynaklardan elde edilen ticari lektinlerle
canlılarda meydana gelen birçok metabolik olaylar ve yapısal özellikler belirlenmektedir
(George vd. 2007). Bir deney hayvanı olarak tavşan, immunolojik açıdan insana yakın bir
bağışıklık sistemine sahiptir (http://www.dhek.gazi.edu.tr). Dalak, bir immün sistem organı
olarak makrofajlar ile B ve T lenfositlerinin bulunduğu ve enfeksiyonlarda hem hücresel
hemde humoral immün cevabın meydana geldiği organdır (Engin 2000, Martin ve Kearney
2002). Sunulan Yüksek Lisans Tez çalışmasının amacı Proteus vulgaris OX19 suşunun
tavşan dalak hücre zarlarındaki glikoprotein ve glikolipidlerin karbonhidratlarında nasıl bir
değişiklik yaptığını, Avidin-Biyotin Peroksidaz yöntemiyle ışık mikroskobunda (NİKON
ECLİPS 50i) tespit etmektir.
16
2. MATERYAL VE METOT
2.1 Bakteri Kültürü
Proteus vulgaris OX19 kültürü (Pasteur Enstitüsü, Ürün no:54160) Refik Saydam
Hıfzısıhha Üretim Merkezi’nde yapılmıştır. Bakteri kültürü %1’lik Glukoz içeren
Nutrient Broth besiyerine ekilmiştir ve inkübatörde (37oC’de) yetiştirilmiştir.
2.2 Deney Hayvanlarının Bakımı
Çalışmada New Zealand yetişkin erkek tavşanlarının kültürü Hıfzısıhha Deney
Hayvanları Üretim Merkezi’nde yapılmıştır. Hayvanların her biri ayrı kafeslerde olmak
üzere uygun fotoperiyot (14:10 saat aydınlık/karanlık), barınakların sıcaklıgı 20±2ºC’de,
sağlanan laboratuar şartlarında yetiştirilmiştir (Çelik vd. 1998). Deneylerde 2.5±0.4 kg
ağırlığındaki toplam 10 adet tavşanın 5 tanesi kontrol grubu 5 tanesi de Proteus
muameleli grup olarak değerlendirilmiştir. Deneylere başlamadan 10 gün önce
hayvanlar karantinaya alınmıştır.
2.3 Hayvanlara Proteus Enjeksiyonu
Logaritmik fazın sonunda bakteriler santrifüj edilerek serum fizyolojik tuz çözeltisi (%
0.9 NaCL) ile Mc Ferland yoğunluğunda yani 2.109 bakteri/ml oranında sulandırılmıştır.
Bakteriler, tavşanlara beş günlük aralıklarla ilk doz subkutan olarak (0.5 ml), diğer
dozlar (0.5 ml, 1 ml, 2 ml, 4 ml, 4 ml) intravenöz (damar içi) yoldan enjekte edilmiştir.
Kontrol grubu hayvanlara da aynı oranda serum fizyolojik tuz çözeltisi enjekte edilmiştir
(Okajima ve Ul 1979).
17
2.4 Işık Mikroskobuna Materyal Hazırlama
Kontrol grubu ve Proteus muameleli tavşanlardan alınan dalak örnekleri %10'luk
formaldehit çözeltisinde 24 saat tespit edildi. Daha sonra örnekler damıtık su ile yıkandı ve
Alkol serilerinden (%70→%80→%90→%100, %100’lük alkol) geçirilerek dehidrasyonu
yapıldı. Parafin gömme ortamına alındı (Şekil 2.1). Parafin gömme ortamındaki bloklardan
mikrotomla 4µm kalınlığında kesitler alındı ve polilizinli lam üzerine konuldu
(Çakalağaoğlu 2005).
Şekil 2.1 Parafin gömme ortamda kesit alma aşamaları
2.5 Kesitlerin Lektinlerle Boyanması
Polilizinli lam üzerine alınan kesitler, 70°C etüvde 30 dakika tutularak parafini eritildi.
Kesitlerdeki parafin artıkları önce saf ksilolde sonra % 96lık alkolde 30’ar dakika
bekletilip, uzaklaştırıldı (Stoddart ve Jones 1998, Alonson vd. 2003). Deneylerde Fosfat
Tamponu (Phosphate-Buffer Saline: PBS) (pH: 7.4) hem solusyonların hazırlanmasında
hem de boyama işlemi sırasında kesitlerin yıkanmasında kullanıldı (Sauvion vd. 2004).
18
Çizelge 2.1 Kullanılan Fosfat Tamponunun (PBS) formülü
Yukarıda miktarları verilen maddeler tartıldıktan sonra üzerine 1000 ml distile su ilave
edilerek, PBS tamponu (pH: 7.4) hazırlandı. Deneylerde ticari olarak satın alınan beş adet
biyotinli lektin (SIGMA Chemical Co.) kullanılmıştır (Helliwell vd. 1989), (Çizelge 2.2).
Çizelge 2.2 Deneyde kullanılan lektinlerin listesi (Meyer vd. 2008)
Lektinler Bağlandıkları spesifik karbohidratlar
Lektin Konsantrasyonları
(µg/ml)
Canovalia ensiformis (Con-A) α-D- Mannoz > α-D-Glukoz 2.5
Arachis hypogaea (PNA) β-D galaktoza ve β-D N-Asetil galaktozamine 5.0
Ulex europaeus (UEA-1) α-L-Fukoz 5.0
Griffonia simplici folia (BS-I) α- D- Galaktoz 5.0
Bauhinia purpurea (BPA) β-D galaktoza ve β-D N-Asetil galaktozamine 5.0
2.6.1 Kullanılan boyama aşamaları
- Lektinler, Çizelge 2.2de verilen konsantrasyonlarda PBS (pH 7.4 ) ile hazırlandı.
- Kesitler ilk olarak, endojen peroksidazların bloke edilmesi için H2O2’de (Hidrojen
Peroksit) 10 dakika bekletildi.
- Uygun konsantrasyonlarda hazırlanan lektin solusyonunda kesitler bir saat
bekletildi.
- Kesitler, PBS ile 30 dakikada (10 dakika aralıklarla) üç kez yıkandı.
MgCl2 0.1 gr KCl 0.2 gr NaCl 8 gr CaCl2.H2O 0.1 gr Na2HPO4 1.325 gr KH2PO4 0.2 gr
19
- Avidin- Biotin Peroksidaz enzim kompleksi ile kesitler 45 dakika inkübe edildi.
- İnkubasyon sonunda kesitler, 10 dakika aralarla PBS ile üç kez yıkandı (30 dakika).
- Sonra 3µl H2O2 ile hazırlanmış 0.6 mg/ml Diaminobenzidin’ de (DAB) kesitler, 5
dakika inkübe edildi (Knepper vd. 1996).
- Daha sonra kesitler, Harris Hematoksilin’ de (karşıt boyama için) 5 sn bekletilerek
boyandı ve yıkandı.
- Boyama işleminden lektinler çıkarılarak, yerine yukarıdaki Çizelge 2.2’de verilen
uygun lektin inhibitörü şekerleriyle (0.1M) preinkübasyon yapılarak, boyamanın
sağlamlığı kontrol edildi (Helliwell vd. 1989).
- Boyanmış kesitler (Şekil 2.2), ışık mikroskobunda (NİKON ECLİPS 50i) hücre
zarlarına lektinlerin bağlanması incelendi.
Şekil 2.2 Polilizinli lamın üzerindeki biotinli lektinlerle boyanmış dalak kesitleri
20
3. BULGULAR
Yüksek Lisans Tez çalışmasında enfeksiyon ajanı olarak bilinen Proteus vulgaris OX19
suşu tavşanlara enjekte edildi. Bakteri enjeksiyonundan bir ay sonra kontrol grubu ve
Proteus grubu tavşanlardan alınan dalak örnekleri parafine gömülüp, kesitleri alındı.
Parafinli kesitler beş çeşit lektinle Avidin-Biotin Peroksidaz enzim kompleksi yöntemine
göre boyandı. Hücre zarlarının lektinlerle boyama şiddeti ışık mikroskobunda
değerlendirildi. Yapılan gözlemler sonucunda mannoz ve glukoza spesifik olarak bağlanan
Con A’nın kontrol grubu tavşanların dalak hücre zarlarına orta kuvvetle (++) bağlandığı
(Şekil 3.1), Proteus vulgaris OX19 bakterisi enjekte edilen tavşanların dalak hücre
zarlarına ise kontrol grubunun aksine kuvvetli (+++) bağlandığı gözlendi (Şekil 3.2).
Şekil 3.1 Kontrol grubu tavşan dalak hücre zarlarının Con A ile orta kuvvetli (++)
boyanması → Lektinle boyanmış hücre zarı. D. Damar. x 1000
21
Şekil 3.2 Proteus muameleli tavşan dalak hücre zarlarının Con A ile kuvvetli (+++)
boyanması → Lektinle boyanmış hücre zarı, D. Damar, L. Lenfosit. x 1000
Çalışmada kullanılan ve β-D galaktoza ve β-D N-Asetil galaktozamin’e özel olarak
bağlanan PNA’nın kontrol grubu tavşanların dalak hücre zarlarına kuvvetli (+++) olarak
bağlandığı (Şekil 3.3), Proteus’lu tavşanların dalak hücre zarlarına ise orta kuvvetle (++)
bağlandığı gözlendi (Şekil 3.4).
Şekil 3.3 Kontrol grubu tavşan dalak hücre zarlarının PNA ile kuvvetli (+++) boyanması → Lektinle boyanmış hücre zarı, L. Lenfosit. x 1000
22
Şekil 3.4 Proteus vulgaris OX19 suşu verilen tavşan dalak hücre zarlarının PNA ile orta
kuvvetli (++) boyanması → Lektinle boyanmış hücre zarı. x 1000 Deneylerde kullanılan lektinlerden BPA, PNA bağlanmasına benzer durum gösterdi.
Kontrol grubu tavşanların dalak hücre zarlarına BPA kuvvetli (+++) bağlanırken (Şekil
3.5), Proteus bakterisi enjekte edilen tavşanların dalak hücre zarlarına ise orta kuvvetle
(++) bağlandı (Şekil 3.6).
Şekil 3.5 Kontrol grubu tavşan dalak hücre zarlarını BPA ile kuvvetli (+++) boyanması → Lektinle boyanmış hücre zarı, L. Lenfosit. x 1000
23
Şekil 3.6 Proteus muameleli grubu tavşan dalak hücre zarlarını BPA ile orta kuvvetli (++) boyanması → Lektinle boyanmış hücre zarı, L. Lenfosit. x 1000
Spesifik olarak α-D-Galaktoz’a bağlanan BS-I lektini kontrol grubundaki dalak hücre
zarlarına kuvvetli (+++) bir şekilde bağlandığı (Şekil 3.7), Proteus enjekte edilmiş gruptaki
tavşanların dalak hücre zarlarına ise orta kuvvetle (++) bağlandığı gözlendi (Şekil 3.8).
Şekil 3.7 Kontrol grubu tavşan dalak hücre zarlarını BS-I ile kuvvetli (+++) boyanması → Lektinle boyanmış hücre zarı, D. Damar. x 1000
24
Şekil 3.8 Proteus grubu tavşan dalak hücre zarlarını BS-I ile orta kuvvetli (++) boyanması → Lektinle boyanmış hücre zarı. D. Damar, L. Lenfosit. x 1000
UEA-I spesifik olarak α-L-Fukoz’a bağlanmaktadır (Çizelge 2.2). Bu lektinin kontrol
grubundaki dalak hücre zarlarına zayıf kuvvetle (+) bağlandığı (Şekil 3.9), Proteus’lu hücre
zarlarına ise orta kuvvetle (++) bağlandığı gözlendi (Şekil 3.10).
Şekil 3.9 Kontrol grubu tavşan dalak hücre zarlarını UEA ile zayıf kuvvetli (+) boyanması
→ Lektinle boyanmış hücre zarı. x 1000
25
Şekil 3.10 Proteus vulgaris OX19 suşu enjekte edilen tavşan dalak hücre zarlarının UEA-I
ile orta kuvvetli (++) boyanması. → Lektinle boyanmış hücre zarı. D. Damar. x 1000
Tez çalışmasında kullanılan lektinlerin hücre zarlarına bağlanma durumu özet olarak
aşağıdaki Çizelge 3.1’de gösterilmiştir.
Çizelge 3.1 Kontrol ve Proteus muameleli tavşanların dalak hücre zarlarının lektinlerle boyanmasından elde edilen sonuçlar
Lektinler
Bağlandığı karbohidrat
Kontrol grubu dalak hücre
zarlarına lektin bağlanması*
Proteus’lu dalak hücre zarlarına
lektin bağlanması*
Con A α-D- Mannoz > α-D-Glukoz (++) (+++)
PNA β-D Galaktoz ve β-D N-Asetil
Galaktozamin (+++) (++)
BPA
β-D Galaktoza ve β-D N-Asetil Galaktozamin
(+++) (++)
BS-I α- D- Galaktoz (+++) (++)
UEA-I α-L-Fukoz (+) (++)
* +++ Kuvvetli, ++ Orta kuvvetli, + Az kuvvetli
26
4. TARTIŞMA
Proteus vulgaris OX19 suşu enjekte edilen tavşanların dalak hücrelerine beş lektinin (Con
A, PNA, BPA, UEA-I ve BS-I) bağlanması histokimyasal yöntemle ışık mikroskobunda
gözlenmiştir. Tez çalışmasından elde edilen bulgulara göre kullanılan lektinlerden Con
A’nın Proteus’lu tavşan dalak hücrelerine kontrol grubuna göre kuvvetli bağlanması,
enfekte olan tavşanların hücre zarlarındaki D-mannoz ve D-Glukoz’un artmış olabileceğini
düşündürmektedir. Yine aynı şekilde kontrol grubuna göre Proteus’lu gruptaki hücre
zarlarına UEA-I’in daha fazla bağlaması bakteri enfeksiyonu nedeniyle hücre zarlarında
Fukoz birimlerinin arttığını düşündürmektedir. Kullanılan diğer lektinlerin bağlanması
dikkate alındığında, kontrol grubuna göre Proteus’lu gruptaki tavşan dalak hücre zarlarının
lektinleri (BPA, PNA ve BS-I) daha az bağladığı gözlendi. BPA, PNA ve BS-I lektinleri D-
Galaktoz birimlerine bağlanmaktadır. Aynı zamanda BPA ve PNA lektinleri β-D N-Asetil
galaktozamin’e de bağlanmaktadır (Meyer vd. 2008). Enfekte olan tavşan dalak hücre
zarlarının, kontrol grubuna göre lektinleri daha az bağlaması, D-Galaktoz ve β-D N-Asetil
galaktozamin birimlerinin hücre zarlarında muhtemelen azaldığını düşündürmektedir.
Karbonhidrat birimlerinin enfeksiyonlu tavşanlarda artması veya azalması belki zardaki
karbohidratların bulunduğu glikoprotein sentezini ya da karbohidratları bağlayan/ayıran
enzim sentezini bakterinin etkilemiş olabileceği düşünüldü.
Canlıların gelişmeleri, hastalıkları ve embriyogenezi sırasında hücrelerin karbonhidrat
ifadelerinde ve glikozilasyonundaki değişmeler lektinlerin hücrelere bağlanmasıyla tespit
edilmektedir (Yazdani Moghaddam vd. 2009, Sobral vd. 2010). Sobral vd. (2010) hücre
adhezyonundaki değişmeler, metastaz ve anormal hücre gelişmelerinde tümör hücre
yüzeyinde değişiklikler ve hücrelerin yüzeyindeki karbonhidrat kompozisyonunda
değişiklerin meydana geldiğini bildirmişlerdir. Yine aynı araştırıcılar, mukoepidermal
karsinoma’lı parotid bezi (kulak altı tükrük bezi) hücre zarlarına ve normal parotid bezi
hücre zarlarına Con A ve UEA-I lektin bağlanmalarını incelemişlerdir. Araştırıcılar, normal
parotid bezi miyoepitelyal hücrelerine ve damar endotellerine Con A’nın zayıf
bağlandığını, orta ve yüksek düzeydeki karsinomlu parotid bezi kanal hücrelerine ise
27
kuvvetli bağlandığını ileri sürmüşlerdir. Tez çalışmasında kontrol grubuna göre Con A
Proteus’lu tavşanların hücre zarlarına kuvvetli bağlandı. Bu duruma göre Con A’nın
kanserli hücre zarlarına ve Proteus’lu hücrelere bağlanmasındaki artışın hücre zarlarındaki
D- Mannoz ve D- Glukoz ifadesinde artışın olduğunu göstermektedir. Bazı araştırıcıların
yaptığı gözlemlere göre organizmalarda bakterilerin idrar yolu enfeksiyonuna karşı hücre
zarlarında Mannoz birimlerinin arttığı anlaşılmıştır (Ofek vd. 1981, Michaels vd. 1983,
King vd. 2005). Hücre zarlarında bulunan mannoz’lar idrar yolu enfeksiyonuna sebep olan
Escherichia coli bakterisine bağlandığı ve böylece ürinasyon esnasında D-Mannz üzerine
yapışan bakteriler ile birlikte dışarı atılması rapor edilmiştir (Michaels vd. 1983). Proteus
ve E.coli aynı ailede (Enterobacteriaceae) bulunmaktadırlar, bu bakteri (Proteus vulgaris
OX19) ile muameleli tavşan dalak hücre zarlarında, Con A’nın (mannoz’a spesifik olarak
bağlayan) enfeksiyon nedeniyle artışı, dolayısıyla mannoz’un hücre yüzeylerindeki artmış
olabileceği tahmin edilmektedir.
UEA-I’in normal parotid salgı kanalı hücrelerine zayıf bağlandığı halde, orta seviyedeki
karsinomlu kanal hücrelerine orta kuvvetli bağlandığı rapor edilmiştir (Sobral vd. 2010).
Spesifik olarak L-fukoza bağlanan UEA-I, Proteus vulgaris OX19 suşu enjekte edilmiş
tavşan dalak hücre zarlarını da kontrol grubuna (+) göre artan kuvvetle (++) boyamıştır. Bu
durum enfeksiyonlu ve karsinomlu hücre zarlarında fukoz birimlerinin artmış olabileceğini
göstermektedir.
Rhodes vd. (1986) kolon kanserinin teşhisi için PNA, BS-II ve UEA-I lektinlerinin kolon
hücrelerine bağlanmasını histokimyasal yönden araştırmışlardır. Kullanılan lektinlerin
normal kolon hücrelerine bağlanmadığını, buna karşılık kanserli hücrelere bağlandığı rapor
edilmiştir. Pankreatik kanser teşhisinde, UEA-I’in normal pankreas hücrelerine göre
kuvvetli bağlandığı, PNA’nın ise daha zayıf bağlandığı gözlenmiştir (Ching vd. 1988).
Proteus’lu tavşanların dalak hücre zarlarına kontrol grubuna göre UEA-I bağlanmasında
artış, PNA bağlanmalarında ise azalma gözlendi. Kanserli hücre yüzeylerinde ve
çalıştığımız Proteus enfeksiyonlu hücre yüzeylerindeki karbonhidrat ifadelerinde
değişikliklerin meydana geldiği düşünüldü.
28
Kolon kanserini teşhis etmek amacıyla ipek maymunları (Saguinus oedipus) üzerinde
yapılan çalışmada sağlıklı maymunların bağırsak kolon hücrelerinin Con A’yı az kuvvetle
bağladığı, kolon kanserli hücrelerin ise Con A’yı hiç bağlamadığı rapor edilmiştir (Brack
1995). Proteus vulgaris OX19 suşu ile enfekte olan tavşanların dalak hücrelerinin Con A’yı
yüksek derecede bağlaması ipek maymunlarındaki kolon kanserli hücrelerinin az bağlaması
durumu kanserli maymunlarda mannozun azalmış olabileceği, Proteus’lu hücrelerde ise
artmış olabileceği tahmin edildi. Yine aynı maymunlarda UEA-I’in (Fukoz’a bağlanan)
sağlıklı maymun hücrelerine karşı kanserli hücrelere orta kuvvetli bağlanması ve Proteus’lu
tavşan dalak hücrelerinin UEA-I’yı orta kuvvetli bağlaması durumu, hücrelerde Fukoz
birimlerinin dolayısıyla fukozu hücrelere bağlayan enzimlerin de anormal şartlarda artmış
olabileceğini gösterdi.
Parazitik canlıların konakçı organizma hücre zarlarında değişiklik meydana getirdiği
bildirilmiştir. Melo-Júnior vd. (2008) Schistoma mansoni’nin insanlarda neden olduğu
hepatik-yumurta granulomasında lektinlerin hücrelere bağlanmasını ışık mikroskobunda
gözlemlemişlerdir. Con A ve PNA lektinlerinin normal hepatik hücrelere orta kuvvetli (++)
bağlandığı, hepatik-yumurta granulomasındaki hücrelere ise PNA’nın kuvvetli (+++)
bağlandığı ve Con A’nın ise zayıf bağlandığı bildirilmiştir. Proteus’lu tavşanlarda hücre
zarlarına lektin bağlanmaları, Melo-Júnior ve arkadaşlarının tespit ettikleri lektin
bağlanmalarından farklı olmuştur. Örneğin Con A kontrol grubuna göre Proteus’lu
tavşanların hücrelerine kuvvetli bağlandığı halde hepatik-yumurta granulomasındaki
hücrelere, Con A zayıf bağlanmıştır. PNA bağlanması da farklı bir durum göstermiştir.
Proteus’lu hücrelere PNA orta derecede bağlandığı halde, hepatik-yumurta
granulomasındaki hücrelere PNA oldukça kuvvetli bağlandığı rapor edilmiştir.
Tritrichomonas foetus, farelerin genital organına inokule edilmiş ve 3. günden 60 güne
kadar aralıklarla farelerden genital doku alınmıştır. PNA ve SBA lektinlerinin uterus
endometriyal hücrelerine bağlanmasında enfeksiyonlu gruba göre PNA ve SBA lektin
bağlanmalarının belirgin derecede farklı olduğu rapor edilmiştir. Parazit uygulanmasından
16 gün sonra, UEA-I’in vajina epiteline kuvvetli derecede bağlandığı, PNA ve SBA
lektinlerinin ise uterus hücrelerine kuvvetli derecede bağlandığı bildirilmiştir (Monteavaro
29
vd. 2008). Bizim çalışmamızda Proteus’lu dalak örneklerinde PNA ve UEA-I orta derecede
bağlandığı halde, PNA kontrol grubunda yüksek derecede ve UEA-I az derecede
bağlanmıştır. İnsanlardaki hepatik-yumurta granulomasındaki, farelerde parazitli hücrelerin
lektinleri Proteus’lu hücrelere göre farklı bağlaması patojenik ajanlara karşı hücrelerin
geliştirdikleri savunma sisteminden ve patolojik ajanların yapısal ve fonksiyonel
özelliklerinden kaynaklanabilir.
Alroy vd. (1984) karbohidrat depolama hastalıklarının teşhisinde dalak hücrelerine Con A,
UEA-I ve PNA lektinlerin bağlanmasını araştırmışlardır. Mannoz depolama hastalığında
(mannosidozis) dalak hücrelerine Con A’nın çok kuvvetli, UEA-I ve PNA’nın hiç
bağlanmadığı gözlenmiştir. Fukoz depolama hastalığında (fukosidozis) Con A’nın zayıf,
UEA-I’nin orta kuvvette bağlandığı ve PNA’nın ise hiç bağlanmadığı rapor edilmiştir.
Mannosidozis hastalığındaki dalak hücrelerinin Con A’yı kuvvetli ve PNA’yı az bağlaması
Proteus’lu dalak hücreleri ile benzerlik göstermiştir. Lektinlerin karbohidrat depolama
hastalığındaki dalak hücrelerine ve Proteus’la enfekte olan dalak hücrelerine farklı kuvvetle
bağlanması, hastalık ve enfeksiyon karbohidratları bağlayan veya parçalayan enzimlerin
yapısal ve fonksiyonel özelliklerini etkilebileceği düşünülmektedir.
Lektinlerle yapılan histokimyasal çalışmalara bakıldığı zaman enfeksiyonal durumlarda ve
kanserde, normal veya kontrol grubu deney hayvanlarına göre hücre zarlarındaki
glikoprotein veya glikolipidlerin uç kısmında bulunan karbohidratların artması veya
azalması şeklinde bir değişiklik meydana geldiği anlaşılmaktadır. Histokimyasal
çalışmalara ilave olarak gelecekteki çalışmalarda hücre zarlarında meydana gelebilen bu
değişikliklerin farklı metodlarla örneğin kimyasal analizler, moleküler teknikler ve
floresanlı boyalarla izleme yöntemiyle araştırılması düşünülmektedir.
30
KAYNAKLAR
Alonson, E., Saez, F.J., Madrid, J.F. and Hernandez, F. 2003. Lectin histochemistry shows fucosylated glycoconjugates in the primordal germ cells of Xenophus embryos. J Histochem & Cytochem, 51(2), 239-243.
Alroy, J., Orgad, U., Ucci, A.A. and Preira, M.E.A. 1984. Identification of Glycoprotein
Storage Diseases By Lectins. J Histochem Cytochem, pp. 1280-1284. Anonim. 2009., Gazi Üniversitesi Deney Hayvanları Etik Kurulu Araştırma ve Eğitimde
Deney Hayvanın Kullanılmasında Etik İlkeler. http://www.dhek.gazi.edu.tr. Erisim tarihi: 31.10. 2009.
Anonymous. 2010., www.acm.uiuc.edu Erişim Tarihi: 24.01.2010
Anonymous. 2010www.bios.niu.edu Erişim Tarihi: 24.01.2010
Anonymous. 2009www.Wikipedia.com Erişim Tarihi: 03.11.2009
Anonymous. 2010www. nedretfen.blogcu.com/etiket/hücre. Erişim Tarihi: 17.06.2010
Arnusch, C.J., Andre, S., Valentini, P., Lensch, M., Russwurm, R., Siebert, H.C., Fischer,
M.J.E., Gabius, H.J. and Pieters, R.J. 2004. Interference of the galactose-dependent
binding of lectins by novel pentopeptide ligands. Bioorg Med Chem Lett, 14, 1437-
1440.
Basu, D., Nair, J.V. and Appukuttan, P.S. 1987. Oligosaccharide structure determination of glycoconjugates using lectins. J Biosci, Vol.11, Numbers 1-4, pp. 41-46.
Bilgehan, H. 1996. Klinik Mikrobiyoloji, Özel Bakteriyoloji ve Bakteri Enfeksiyonları, 9.
Baskı, s. 70-75, Fakülteler Kitabevi, İzmir. Brack, M. 1995. Lectin Histochemistry and Carcinoembryonic Antigen in Spontaneous
Colonic Cancers of Cotton-Top Tamarins (Saguinus oedipus). Vet Pathol, 32, 668-673.
Brook, I. and Frazier, E.H. 1998. Microbiology of liver and spleen abscesses. J Med
Microbiol, 47, 1075-80.
31
Brooks, S.A. and Wilkinson, D. 2003. Validation of a simple avidin-biotin detection
method for Helix Pomatia Lectin (HPA) binding as a prognostic marker in cancer. Acta Histochem. 105, 205-212.
Bovin, N.V. and Gabius, H.J. 1995. Polymerimmobilized carbonhydrate ligands: Versatile
chemical tools for biochemistry and medical sciences. Chem Soc Rev, 23, 413-421. Bozkurt, H., Güdücüoğlu, H., Kurtoğlu, M.G., Körkoca, H., Çiftçi, İ.H., Aygül, K. and
Berktaş, M. 2005. Klinik Örneklerden İzole Edilen Proteus Vulgaris Suşlarının Antimikrobiyal Ajanlara Duyarlılıkları. Van Tıp Dergisi. 12(2), 145-148.
Bulgakow, A.A., Park, K., Kwang-sik, C., Lim, H.K. and Cho, M. 2004. Purification and
characterization of a lectin isolated from the manila clam ruditapes philippinarum in Krea. Fish Shellfish Immun. 16, 487-499.
Chang, Y.Y., Chen, S.J., Liang, H.C., Sung, H.W., Linn, C.C. and Hvang, R.N. 2004. The
effect of galectin-1 on 3T3 cell proliferation on chitosan membranes. Biometerials, 25, 3603-3611.
Ching, C.K., Black, R., Helliwel, T., Savage, A., Barr, H. and Rhodes, İ.M. 1988. Use of
Lectin Histochemistry İn Pancreatic Cancer. J Clin Pathol, 41, 324-328. Colmenero Jde, D., Isabel Queipo-Ortuno, M. and Maria Reguera, J. 2002. Chronic
hepatosplenic abscesses in brucellosis. Clinico-therapeutic features and molecular diagnostic approach. Diagn Microbiol Infect Dis, 42, 159-67.
Czapla, T.H. and Lang, B.A. 1990. Effect of plany lectins on the larval development of European Corn Borer (Lepidoptera: Pyralidae) and Southern Corn Rootworm (Coleoptera:Chrysomelidae). J Eco Entomol, 83, 2480-2485.
Çakalağaoğlu, F. 2005. Tissue processing – Doku takibi. J Aegean Pathology, 2, 29-34. Çelik, I., Kara, M., Yegin, E. ve Köylü, H. 1998. Deneysel Hipertiroidizm Olusturulan
Tavsanlarda Keratin Kinaz ve Kalb Kası Kreatin Kinaz Degerleri. Tr J Biol, 22, 1-5. Durak, Y., Kır, M., Özkalp, B. and Aladağ, M.O. 2005. Çeşitli Klinik Materyallerden İzole
Edilen Gram Negatif ve Gram Pozitif Bakterilerin Ofloxacin’e Karşı Duyarlılıklarının Araştırılması. Ulusal Biyoteknoloji Kongresi, 63(1), 17-14.
Durmaz, G., Bolatlı, T., Kiraz, N., Koçoğlu, T., Akgün, Y. ve Akşit, F. 1994. Osmangazi
Üniversitesi Tıp Fakültesi’ nde 1982-1993. yılları arasında yapılan BOS kültürlerinin sonuçlarının değerlendirilmesi. Mikrobiyol. Bül, 28, 223-7.
32
Elinger, A. and Pavelka, M. 1992. Subdomains of the rough endoplasmic reticulum in colon goblet cells of rat: Lectin-cytochemical characterization. J Histochem Cytochem, 40, 919-930.
Engin, A. 2000. Genel Cerrahi. Tanı ve tedavi ilkeleri. Atlas Kitapçılık, 671-684. Erdemoğlu, A., Özcan, Ş., Diler, M., Kurukuyu, T. ve Sezer, O. 2000. Üriner Sistem
İnfeksiyonu Etkeni Gram Negatif Çomaklar ve Çeşitli Antibiyotiklere Duyarlılıkları. 15. Antibiyotik ve Kemoterapi (ANKEM) Kongresi. 5-10 Haziran, Kemer, Antalya, Program ve Poster Özetleri, ANKEM Derg ,14, 38.
Faraidi, C.C. and Falugic, S. 1996. Glyconjugate expression change during Rana dalmatina
early development. Eur J Histo Chem, 40, 67-74. Franz, H. 1986. Mistletoe lectins and their A and B chains. Onco, 43, 23-34. Fukutomi, T., Itabashi, M., Tsuane, S., Yamamoto, H., Nanasawa, T. and Hiroto, T. 1989.
Prognostic contributions of Helix pomatia and carcinoembryonic antigen using histochemical techniques in breast carcinoma. Jpn J Clin Oncol, 19, 127- 34.
Gabius, H.J. 1987. Endogenous lectin in tumors and the immune system. Cancer Invest. 5:
39-46. Gabius, H.J. 1991. Detection and functions of mammalian lectins with emphasis on
membrane lectins. Biochemica et Biophysica Acta, 1071, 1-18. Gabius, S., Kayser, K., Bovin, V.N., Yamazaki, N., Kojma, S., Kaltner, H. and Gabius, H.J.
1996. Endogenous lectins and neoglycoconjugates: A sweet approach to tumor diagnosis and targeted drug delivery. Eur J Pharm Biopharm, 42, 250-261.
Gatman, B., Wang, K., Han, J., Zhu, Z.Y., Huang, X., Wang, G.Q., Robinowich, H.,
Gorelik, E. 2004. A novel apoptotic pathway as defined by lectin cellular initiation. Biochem Biophys Res Comm, 316, 263-271.
George, S., Oh, Y., Lindblom, S., Vilain, S., Rosa, A.J.M., Françis, D.H., Brözel, V.S. and Kaushik R.S. 2007. Lectin binding profile of the small intestine of five-week old pigs in response to the use of chlortetracycline as a growth promotant and under gnotobiotic conditions. J Anim Sci, 85, 1640-1650.
Gheri, G., Bryk, S.G., Riccardi, R., Sgambati, E. and Borghi, M.B.C. 2002. The glycoconjugate sugar residues of the sessile and motile cells in the thymus of normal and Cyclosporin-A-treated rats:lectin histochemistry. Histol and Histopathol, 17(1), 9-19.
33
Godt, K.B. and Gabius, H.J. 1989. Heparin-binding lectin from human placenta: Purification and partial molecular characterization and its relationship to basic fibroblast growth factors. Biochem, 28, 6531-6537.
Harper, S.M., Crenshaw, R.W., Mullins, M.N. and Privalli, L.S. 1995. Lectin binding to insect brush border membranes. J Eco Entomol, 88, 1197-1202.
Harrison, F.L. 1991. Soluble vertebrate lectins: ubiquitous but inscrutable proteins. J Cell
Sci, 100, 9-14.
Helliwell, T.R., Gunhan, O. and Edwards, R.H.T. 1989 . Lectin binding and desmin expression during necrosis, regeneration, and neurogenic atrophy of human skeletal muscle. J Pathol, 159, 43-51.
Imbe, H., Okamoto, K., Kadoya, T., Horie, H. and Senba, E. 2003. Galectin-1 is involved
in the potentition of neuropthie pain in dorsal born. Brain Res, 993, 72-83. Itoh, A., Itzuka, K. and Natori, S. 1985. Antitumor effect of sarcophaga lectin on murine
transplanted tumors. Jpn J Cancer Res, 76, 1027-1033. Junqueria, LC., Carneiro, J. and Kelley, RO. 1998. Basic Histology (9 th edn). McGraw-
Hill Publishing Co.1-494. Kayser, K., Bovin, N.V., Korchagian, E.Y., Zeilinger, C., Zeng, F.Y. and Gabius, H.J.
1994. Correlation of expression of binding sites for synteticblood group A-, B- and H- trisaccharides and for sarcolectin with survial of patients with bronchial carcinoma. Euro J Cancer, 30, 653-657.
Kawai, T., Suzuki, M., Torikata, C., Suzuki, Y. 1991. Expression of blood group-related
antigens and Helix pomatia agglutinin in malignant pleural mesothelioma and pulmonary adenocarcinoma. Hum Pathol, 22, 118-24.
Kilpatrick, D.C. 2004. Animal lectins: a historical introduction. Biochim. Biophys, 1572,
187-197. Kindt, T.J., Goldsby, R.A., Osborne, B.A. 2007. Kuby Immunology. W.H. Freeman and
Company, 573, New York.
King, S.S., Speiser, S.A., Jones, K.L., Apgar, G.A., Wessels, S.E. 2005. Equine spermatozoal motility and fertility associated with the incorporation of d-(+)-mannose into semen extender. Therigeneology, 1016, 1171-1179.
34
Knepper, P.A., Goossens, W., Hvizd, M. and Palmberg, P.F. 1996. Glycosaminoglycans of the human trabecullar meshwork in primary open angle glucoma. Inv. Ophthalmol. Vis. Sci, 37(7), 1360-66.
Lewis, J. and Fekety, F.R. 1969. Proteus bacteremia. John Hopkins Med J, 124, 151-156.
Lis, H. and Sharon, N. 2004. History of lectins: from hemagglutinins to biological recognition molecules. Glycobiol, 14, 53R-63R.
Martin, F. and Kearney, J. F. 2002. Marginal-zone B cells. Nat. Rev. Immunol, 2, 323. Madigan, M.T. and Martinko, J.M. 2010. Brock Mikrooganizmalarin Biyolojisi. Palme
Yayıncılık, 992, Ankara.
McKenzi, A.N.J. and Preston, T.M. 1992. Biological characteristics of the Calliphora vomitoria agglutinin. Dev Comp Immunol, 16, 85-93.
McLean , R.J.C., Nickel, J.C., Cheng, K.J. and Costerton, J. W. 1988. The ecology and
pathogenicity of urease producing bacteria in the urinary tract. CRC Crit Rev Microbiol, 16, 37-39.
Melo-Júnior, M.R., Cavalcanti, C.B., Pontes-Filho, N.T., Carvalho Jr, L.B. and Beltrão,
E.C. 2008. Carbohydrates Detection in the Hepatic Egg – Granuloma System Using Lectin Histochemistry. Int. J. Morphol, 26(4), 967-972.
Meyer, W., Godynickib, S. and Tsukisec, A. 2008. Lectin histochemistry of the
endothelium of blood vessels in the mammalian integument, with remarks on the endothelial glycocalyx and blood vessel system nomenclature. Ann Anat, 190, 264-276.
Michaels, E.K., Chmiel, J.S., Plotkin, B.J. and Schaeffer, A.J. 1983. Effect of D-mannose and D-glucose on Escherichia coli bacteriuria in rats. Ural Resa, 11(2), 97-102.
Monteavaro, C.E., Soto, P., Gimeno, H.M., Echevarria, M., Portiansky, E,L. and Barbeito, C.G. 2008. Histological and Lectin Binding Changes in the Genital Tract of Mice Infected with Tritichomonas foetus. J Comp Path, 138, 40-45
Murdock, L.L., Huesing, J.E., Nielsin, S.S., Pratt, R.C. and Shade, R.E. 1990. Biological effects of plant lectins on the Cowpea weevil. Phytochem, 29 (1), 85-89.
35
Murnane, R.D., Ahern-Rindell, A.J. and Prieur, D.J. 1989. Lectin Histochemistry of an Ovine Lysosomal Storage Disease with Deficiencies of β-Galactosidase and α-Neuraminidase. Amer J Pathol, 135, No. 4.
Murray, P.R., Baron, E.J., Pfaller, M.A., Tenover, F.C. and Yolken, R.H. 1999.
Enterobacteriaceae: Introduction and identification. Manual of Clinical Microbiology, pp. 442, 7th ed, ASM Press, Washington DC.
Murray, R.K., Mayes, A.P., Granner, D.K. and Rodwell, M. 1993. Harper’ın Biyokimyası.
Barış Kitapevi, İstanbul, 832-835. Narita, T. and Numao, H. 1992. Lectin binding patterns in normal, metaplastic, and
neoplastic gastiric mucosa. J Histochem Cytochem, 40, 681-687.
Nishikawa, T., Kajii, S., Sato, C., Yasukawa, Z., Kitajima, K. and Isobe, M. 2004. α-Cmannosyltryptophan is not recognized by conventional mannose-binding lectins. Bioorg Med Chem, 12, 2343-2348.
O’Hara, C.M., Brenner, F.W., Steigerwalt, A. G., Hill, B.C., Holmes, B., Grimont, P.A.D.,
Hawkey, P.M., Penner, J.L., Miller, J.M. and Brenner, D.J. 2000. Classification of Proteus vulgaris biogroup 3 with recognition of Proteus hauseri sp. nov., nom. rev. and unnamed Proteus genomospecies 4, 5 and 6. J Microbiology, 50, 1869-1875.
Ofek, A., Mosek, and Sharon, N. 1981. Mannose-specific adherence of Escherichia coli
freshly excreted in the urine of patients with urinary tract infections, and of isolates subcultured from the infected urine. Infect Immun, 34(3), 708–711.
Okajima, F. and Ul, M. 1979. Metabolism of glucose in hyper-hypothyroid rats in vivo.
Biochem. J. 182, 565-575. Özkanlar,
Y., Şahal, M., Kibar,
M. ve Özkök,
S. 2005. Köpeklerde Escherichia coli ve
Proteus mirabilis ile oluşturulan aşağı üriner sistem enfeksiyonu ve vezikoüreteral refluksla ilişkisi. Ankara Üniv Vet Fak Derg, 52, 171-178.
Peetermans, W.E., N. Van De Vyver, Y., Van Laethem, P., Van Damme, N., Thiry, P.,
Trefois, P., Geerts, M., Schetgen, R., Peleman, B., Swennen., Verhaegen, J. 2005. Recommendations for the use of the 23- valent polysaccharide pneumococcal vaccine in adults: A Belgian consensus report. Acta Clin Belg, 60, 329-337.
Pendland, J.C., Health, M.A. and Boucıas, D.G. 1988. Function of a galactose-binding lectin from Spodoptera exigua larval haemolymph: opsonization of blastospore from entomogenous hyphomycetes. J Insect Physiol. 34 (6), 533-540.
36
Pratl, B., Benesch, M., Lackner, H., Portugaller, H.R., Pusswald, B., Sovinz, P., Schwinger W., Moser, A., Urban, C. 2007. Partial splenic embolization in children with hereditary spherocytosis. Eur J Haematol, 80 (1), 76-80.
Pepard, C.D., Ponard, D. and Colonb, M.G. 2004. Analysis of low molecular weight
intracellular association of a human mannan binding lectin (MBL). Mol Immunol. 40, 795-801.
Rhodes, J.M., Black, R.R. and Savage, A. 1986. Glycoprotein abnormalities in colonic
carcinomata, adenomata, and hyperplastic polyps shown by lectin peroxidase histochemistry. J Clin Pathol, 39, 1331-1334.
Russel, R.C.G., Williams, N.S. and Bulstrode, C.J.K. 2000. ailey&LoBve's Short
Practice.(23 th edition) Oxford Universty Press. 953-964, 1296-1306.
Rüdiger, H. 1997. Structure and functions of plant lectins, in glicosciences status and perspectives. Gabius, H.J. and Gabius, S. (eds), pp. 415-439, Chapman & Hall, Weinheim.
Sanders, C.C. and Sanders, W.E. 1992. Beta-lactam resistance in Gram negative bacteria:
global trends and clinical impact. Clin Infect Dis, 15, 824. Sanders, W.E., Sanders, C.C. 1997. Enterobacter spp.: Pathogens poised to flourish at the
turn of the century. Clin Microbiol Rev, 10, 220. Sayek, İ. 1994. Dalak Yapı ve Fonksiyonları. Temel cerrahi. cilt-I, 1033-1040. Sauvion, N., Nardon, C., Febvay, G., Gatehouse, A.M.R. and Rahbe, Y. 2004. Binding of
the insecticidal lectin ConcanavalinA in pea aphid, Acyrthosiphon pisum ( Harris) and induce effect on the structure of midgut epithelial cells. J Insect Physiol, 50, 1137-1150.
Scillitani, G.S., Zizza, G.E., Liquori and D. Ferri. 2007. Lectin histochemistry of
gastrointestinal glycoconjugates in the greater horseshoe bat, Rhinolophus ferrumequinum. Acta Histochem, 109, 347-357.
Seyrek, K. ve Bildik, A . 2001. Lektinler. YYÜ. Vet. Fak. Derg, 12 (1-2), 96-100.
Sharon, N. 1977. Lectins. Sci Amer, 236 (6), 108-119.
37
Sheikha, Z.T,. Anwar, K., SalihKalandar, H., Kasnazan, M.K., Al-Maliki, K.T., Al-Azraqi,
T.A. and Zafer, M.H. 2007. Prevention of overwhelming postsplenectomy infection in thalassemia patients by partial rather than total splenectomy. Can J Surg, 50(5), 382-386.
Sobral, A.V., Rego, M.B.M., Cavalacanti, C.L.B., Carvalho Jr, LB., and Beltrão, E.I.C.
2010. Con A and UEA-I lectin histochemistry of parotid gland mucoepidermoid carcinoma. J Oral Science, Vol 52. No. 1, 49-54.
Stoddart, R.W. and Jones, C.J.P. 1998. Lectin histochemistry and cytochemistry –light microscopy. Avidin-biotin amplification on recin-embedded sections. In Rhodes JM, Milton JD, eds. Methods in Molecular Medicine Vol. 9. Lectin Methods and Protocols. Totowa, NJ, Humana Press, 21-39.
Stock, I. and Gruger, T. 2001. Natural antibiotic susceptibility of strains of the
Enterobacter cloacae complex. Antimic Agents, 18, 537. Targarona, E.M., Espert, J.J. and Bombuy, E. 2000. Complications of Laparoscopic
Splenectomy. Arch Surg, 135, 1137-1140.
Thöm, I., Schult-Kronefeld, O., Burkholder, I., Goern, M., Andrizky, B., Blonski, K., Kulger, C., Elder,L., Bokemeyer, C., Schumacher, U. and Laack, E. 2007 . Lung Cancer, 56, 391-397.
Türkmen, G., Gürel, A., Öztabak, K.Ö. ve Mengi, A. 1997. Ratlarda tümör gelişimi üzerine
lektinin etkisi. İstanbul Üniv Vet Fak Derg, 23, 255-27.
Van Damme, E.J.M., Allen, A.K. and Peumans, W.J. 1988 . Related mannose-specific lectins from different species of the family Amaryllidaceae. Physiol Plantvar, 73, 52-57.
Vasta, G.R., Ahmad, H., Fink, N.E. and Elola, M.T. 1994. Animal lectins as self/ non self
recognition molecules. Ann. N.Y. Acad. Sci, 15, 55-73. Vurgun, N., Ege, A., Çetinkaya, Z., Şengil, A.Z. and Balkan, C. 1996. Çocuk idrar yolu
enfeksiyonlarında etken mikroorganizmalar ve antibiyotik duyarlılıklar. SDÜ Tıp Fakültesi D, 3(3), 77-81.
Waghorn, D.J. 2001. Overwhelming infection in asplenic patients: current best practice
preventive measures are not being followed. J Clin Pathol, 54, 214-218.
38
Wakitani, S., Hondo, E., Shimokawa, T., Kusakabe, K., Okada, T., Nakamuta, N., Stewart, C.L. and Kiso, Y. 2008 . Effects of leukemia inhibitory factor on lectin-binding patterns in the uterine stromal vessels of mice. Immunobiol, 213, 143-150.
Yazdani Moghaddam, F., Darvish, J., Mahdavi Shahri, N., Abdulamir, A.S. and Khalija Daud, S. 2009. Lectin Histochemistry Assay in Colon Tissues for Inter-species Characterization. Science Publications, Amer J Biochem Biotechnol, 5(1), 7-13.
39
ÖZGEÇMİŞ
Adı Soyadı: Maryam DIANI
Doğum Yeri: IRAN
Doğum Tarihi: 24.06.1983
Medeni Hali: Evli
Yabancı Dili: Türkçe, İngilizce
Eğitim Durumu
Lise : Sama lisesi 1997-2001
Lisans : Arak Üniversitesi/Mikrobioloji 2002-2006
Yüksek Lisans : Ankara Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü Bioloji Ana Bilim Dalı(Eylül 2008-
Temmuz 2010)
Katıldığı Seminerler ve Kongreler: IRANIAN SOCIETY OF INFECTİOUS DISEASES AND TROPICAL MEDICINE 2004 GELENEKSEL TIP KONGRESİ 2003 GENÇLİK SAĞLIK KONGRESİ 2005 1. KARDİYOLOJİ KONGRESİ 2006 2. ANKARA TIP BİYOKİMİYA GÜNÜ 2009 3. ANKARA TIP BİYOKİMİYA GÜNÜ 2010
Katıdığı Kurslar:
Deney Hayvanların Uygulama ve Etik Kursu VI 2009
Aldığı ödüller:
- Kan Nakli Organizasyon 2003 (hepatit ve AIDS virustan halkı bilgilendirmek için)
- İranlılar Örenciler Derneğin 2010 (The First Scientific Conference of Iranian Academics in Turky)
- Bilimsel Öğrenciler Derneği 2004 (appotosis ve H.pilori konkresi)