125
T.C Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü lköretim Ana Bilim Dal Sosyal Bilgiler Öretmenlii Bilim Dal Antik Msr ve Eski Anadolu Uygarlklarnda Tp Yüksek Lisans Tezi Danman Doç. Dr. Güngör KARAUUZ Sosyal Bilgiler Öretmenlii Berat CERAN 054214031006 Konya-2008

Antik Msr ve Eski Anadolu Uygarlklarnda Tp · mparatorluk, Yeni mparatorluk balklar altnda ilenmi olup bu bölümde ayrca Antik Ça Msr ülkesi sülaleleri ve siyasi yaamna ksaca

  • Upload
    others

  • View
    23

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

T.C Selçuk Üniversitesi

Sosyal Bilimler Enstitüsü �lkö�retim Ana Bilim Dal�

Sosyal Bilgiler Ö�retmenli�i Bilim Dal�

Antik M�s�r ve Eski Anadolu Uygarl�klar�nda T�p

Yüksek Lisans Tezi

Dan��man Doç. Dr. Güngör KARAU�UZ

Sosyal Bilgiler Ö�retmenli�i Berat CERAN 054214031006

Konya-2008

ÖZET

Antik Mısır Ve Eski Anadolu Uygarlıklarında Tıp

Birbirleriyle dü�manken, dost olmay� ba�arm�� iki ülke. Birbirlerini y�kma

f�rsat� ikisine de geçmi�se bile bu f�rsatlar� de�erlendiremeyen ve bu dü�manl���n

daha sonra yerini karde�li�e b�rakt��� iki devlet, Hitit ve M�s�r devletleri.

��te böylesine güçlü ve böylesine gizemli iki devletin kendi dönemlerinde

uygulad�klar� t�p konusu tezimizin ana konusunu olu�turmu�tur.

Çal��mam�zdaki amaç, M�s�rla alakal� kaynaklar ve Hitit çivi yaz�l�

kaynaklar taranarak Eski Ça� dünyas�n�n t�bbi geli�melerini ortaya koyarak bu

geli�melerin günümüz t�p dünyas�na nas�l katk�lar sa�lad���n� ortaya ç�kartmakt�r.

Tezimiz 3 bölümden olu�mu�tur.

Birinci bölümde, Antik Ça� M�s�r dönemi Eski �mparatorluk, Orta

�mparatorluk, Yeni �mparatorluk ba�l�klar� alt�nda i�lenmi� olup bu bölümde ayr�ca

Antik Ça� M�s�r ülkesi sülaleleri ve siyasi ya�am�na k�saca de�inilmi�tir.

�kinci bölümde, Hitit siyasi tarihi i�lenmi� olup, Hitit dönemi Eski Hitit

Ça�� ve Hitit �mparatorluk Ça�� bölümlerine ayr�lm��t�r.

Üçüncü bölümde ise tezimizin ana konusu olan M�s�r ve Hitit T�bb� ele

al�nm��t�r. �lkça� uygarl�klar� ile ilgili bilgilerimiz arkeolojik bulgulardan ve yaz�l�

belgelerden sa�land��� için, Antik Ça� M�s�r Ülkesi ve Hitit ülkesindeki t�p konusu

bu belge ve arkeolojik bulgulardan faydalan�larak anlat�lm��t�r.

Tezimizin ana konusunu olu�turan t�p ilmi, günümüz �artlar�nda ki gibi

modern bir t�p özelli�i ta��mamaktad�r. Zaten bu özelli�i ta��ma imkân� da yoktur.

�nsano�lu bu a�amaya gelebilmek için çok uzun a�amalardan geçmi�tir. Hitit ve

M�s�r t�bb�n� da ele al�rken bu konuya dikkat etmek gerekmektedir. Her ne olursa

olsun o dönemdeki uygulanan t�p, günümüz t�bb�n�n ba�lang�c�n� te�kil etmi� ve o

dönemde t�p alan�ndaki uygulamalar�n günümüz t�bb�n�n bu a�amalara gelmesinde

1

büyük katk�lar� olmu�tur. Ayr�ca aradan çok uzun y�llar geçmi� olmas�na ve

günümüz teknolojisinin geldi�i a�amalar dü�ünülecek olursa bile o dönem t�bb�ndaki

baz� uygulamalar�n günümüzle benzerlikleri de mevcuttur. Hatta günümüzde gelinen

teknoloji bile o dönem insanlar�n�n yapt��� uygulamalardan baz�lar�n� çözmekte

yetersiz kalabilmektedir.

M�s�r t�bb� hakk�ndaki bilgilerimizin büyük ço�unlu�unu papirüslerden ve

mumyalardan elde etmekteyiz. Ça��m�za kadar dayanabilen papirüsler ve geli�mi�

teknolojik aletlerle inceleme f�rsat� buldu�umuz mumyalar, bize o dönem

insanlar�n�n t�p alan�nda yapt�klar� hakk�nda bilgiler vermektedir. Ele geçen

papirüslerde, hastal�klar, onlara konulan te�hisler, ilaç yap�mlar� ve dinsel-büyüsel

t�p hakk�nda bilgiler mevcuttur.

Hitit t�bb� hakk�ndaki bilgilerimizin büyük ço�unlu�unu ise, Hitit yaz�l�

belgelerinin t�p ve hastal�klarla ilgili olan metinlerinden ö�renebilmekteyiz. Bu

metinlerden de Hititlerde hastal�k ve sa�l�k durumlar�n�n ay�rt edildi�i ve rahats�zl�k

durumlar�n�n ortaya ç�kar�ld���n� ö�renebilmekteyiz.

Her iki ülkenin t�bb�nda da dinsel ve büyüsel taraflar vard�r ve t�p konusu

i�lenirken bu hususlar� göz ard� edemeyiz.

M�s�rda t�p mesle�i özel bir yere sahiptir ancak; dini tedavide bir ana temel

olan do�aüstü inan��lar, hastal���n iyile�mesinde etkili olmu�tur. M�s�r’da ruhlar ve

�eytanlar hastal�k nedeniydiler ve bu nedenle çe�itli büyüler kullan�rlard�. Ancak

sonralar� dualar büyülerin yerini alm�� ve �eytanlar tanr�sal dualarla giderilmi�tir.

Baz� tanr�lar bütün hastal�klara kar�� bir koruma arac� olmalar�na ra�men, baz�

tanr�larda özel hastal�klar� gidericiydiler. Organizman�n her organ� özel bir tanr� ile

ilgiliydi ve hastal��� veren tanr� onun tedavisini de yapard�. Bu tanr�lar aras�nda Ra,

�sis ve Thoth’u sayabiliriz. Sekhmet ise salg�n hastal�klar� yapar ve tedavi ederdi.

�mhotep ise bu tanr�lar�n en önemlisiydi. �mhotep birçok alanda ba�ar�lar

göstermenin yan�nda hekim olarakta görev yapm��t�r. Sonralar� ise t�p tanr�s� olarak

sembolle�tirilmi�tir ve tarih sahnesine tarihin ilk hekimlerinden biri olarak geçmi�tir.

2

M�s�r t�bb� hakk�nda bilgi veren papirüsler Kahun Papirüsü, Smith papirüsü,

Ebers Papirüsü, Hearst Papirüsü, Berlin Papirüsleri, Brooklyn Papirüsü ve Kalsberg

Papirüsüdür. Bu papirüslerde çe�itli hastal�klardan ve bu hastal�klar�n tedavi

�ekillerinden bahsedilmi�tir. Tabiî ki bu papirüslerde de dinsel ve büyüsel temalar

yer almaktad�r. Ayr�ca M�s�rl�lar dini ve büyüsel tedavinin yan�nda hastal�klar�n

iyile�tirilmesinde droglardan da faydalanm��lard�r.

Hitit t�bb� ise daha çok Mezopotamya t�bb�na benzemektedir. Hitit t�bb�

droglara dayanan bir t�p olmakla birlikte bu t�p ilminde de din ve büyü a��rl�kl�

olarak kullan�lm��t�r. Hititler, T�p konusunda kom�ular� olan Sümerlerin t�bbi

bilgilerinden faydalanm��lard�r ayr�ca Hitit t�bb� M�s�r t�bb� kadar geli�mi� bir t�p

de�ildir. Buna en aç�k örnek olarak Hititler kendi dönemlerinde M�s�r ülkesinden

doktor talebinde bulunmu� olmalar�n� gösterebiliriz. Hititler M�s�r t�bb�na büyük

önem vermi�ler ve m�s�rdan hekim istemi�lerdir. M�s�rdan hekim istenmesinin

sebepleri aras�nda; III. Hattu�ili’nin k�z karde�i Matanazi’nin çocuk sahibi

olabilmesi durumunu da sayabiliriz. III. Hattu�ili döneminde sadece Matanazi

için de�il III. Hattu�ili’nin kendisi ve Tarhunta��a kral� Kurunta içinde d��ar�dan

hekim istemi�tir.

Hititlerin t�p konusuna en önemli faydalar� bula��c� hastal�klar�n bulundu�u

kentleri bo�altmak olmu�tur. Ayr�ca Hititlerde do�um için kullan�lan sandalyelerde

bulunmaktad�r.

Eski M�s�rda T�p alan�nda kullan�lan maddeler aras�nda, çe�itli bitkiler,

çe�itli maden ve ta�lar� ve hayvanlar�n baz� uzuvlar� vard�r.

Hitit T�bb�nda da, çe�itli bitkiler, hayvansal ürünler ve madensel maddeler

T�p alan�nda kullan�lm��t�r.

M�s�rl�lar�n inanc�na göre tanr�, cin veya kötü bir güç bir insan� etkisi alt�na

alabilir ve bazen de insan�n içine girerek onu hasta edebilirdi.

Hititler ise, açl�k, k�tl�k, do�al afetler, hastal�klar v.b. gibi durumlar�n ilahi

cezalar olarak tanr�lardan geldi�ine inanm��lard�r. Hitiler tanr�lara kar�� sayg�da

3

kusur eder, gerekli bayramlar� düzenli olarak yapmaz, tanr�lara kurban sunmaz veya

törenlerde dini aç�dan temiz olmaz ya da yalan söylemek gibi kötü davran��larda

bulunurlarsa tanr�lar taraf�ndan cezaland�r�lacaklar�na inanmaktayd�lar.

Sihir ya da büyüsel yolla tedaviye olan inanç M�s�r toplumunda da hâkim

olmakla beraber, M�s�rl�lar çe�itli iç hastal�klar�n�n tedavisinde, hastal�klar�n

önlenmesinde ve sa�l���n korunmas�nda, kazalarda ve yaralarda böcek sokmas� ya da

hayvan �s�rma vakalar�nda sihir yoluna ba�vurabileceklerine inanmaktayd�lar.

Hititlere göre ise, hastal�klar kirlenme sonucu ortaya ç�kmaktad�r ve bu

durumdan kurtulman�n yolar�ndan en önemlisi büyüdür. Ayr�ca cinsel güçsüzlükten

hastal�klar�n tedavisine, kurakl��� önlemeden evin ya da tap�na��n sa�lam olmas�na

ve salg�n hastal�klardan kurtulmaya kadar Hititler üstesinden gelemedi�i birçok

konuda büyüye ba�vurmu�lard�r.

M�s�r ve Hitit T�bb� incelendi�inde, bu t�p alan�na büyü, sihir ve dini tedavi

yöntemlerinin kar��t���n� görürüz. Bu yüzden bu t�p konusunu incelerken bu alanlara

da girilmesi gerekmektedir. Çünkü o dönem t�p alan�ndaki uygulamalarda yukar�da

isimlerini sayd���m bu yöntemler iç içe geçmi� durumdad�rlar. Bunlar� birbirinden

ba��ms�z uygulamalar olarak de�erlendirmemizin ise olana�� yoktur.

Sonuç olarak M�s�r ve Hitit uygarl�klar� hakk�nda elde etti�imiz bilgiler o

dönem insanlar�n�n yapt�klar� uygulamalar, günümüz t�bb�n�n ve günümüz

insanl���n�n geldi�i a�amalara büyük katk�lar� olmu�tur. O dönemki uygulamalar�n

ça��m�z t�bb�na büyük katk�lar sa�lamas�n�n yan�nda bu uygulamalardan baz�lar�n�n

günümüz t�bb�na benzerli�i de dikkat edilecek di�er bir husustur.

4

��NDEK�LER

ÖNSÖZ ............................................................................................................................ 2

KISALTMALAR L�STES�............................................................................................ 4

G�R�� ............................................................................................................................... 5

ANT�K MISIR S�YAS� TAR�H� .................................................................................. 8

H�T�T S�YAS� TAR�H�............................................................................................... 22

MISIR TIBBI ................................................................................................................ 31

A) MISIR TIBBININ GENEL ÖZELL�KLER�................................................................................ 31 B) ESK� MISIR TIBBINDA S�H�R VE D�N.................................................................................... 41

H�T�T TIBBI................................................................................................................. 48

A) H�T�T TIBBININ GENEL ÖZELL�KLER� ................................................................................ 48 B) H�T�T TIBBINDA BÜYÜ.......................................................................................................... 61 C) H�T�T D�N�NDE TIP ............................................................................................................... 65

SONUÇ .......................................................................................................................... 70

KAYNAKÇA ................................................................................................................. 74

HAR�TA VE LEVHALAR .......................................................................................... 79

1

ÖNSÖZ

Bilinenleri bile bizi hayrete dü�ürmeye yeten iki ayr� ulus, iki ayr� medeniyet

Hitit ve M�s�r. �kisi de o dönemin en güçlü imparatorluklar�, dönemlerinin süper güçleri.

Yapt�klar� sava�lar, in�a ettikleri yap�lar, o ça�a getirdikleri yenilikler günümüzde bile

hayretler içinde okunmakta ve gizemlerini korumaktalar.

Birbirleriyle dü�manken, dost olmay� ba�arm�� iki ülke. Birbirlerini y�kma

f�rsat� ikisine de geçmi�se bile bu f�rsatlar� de�erlendiremeyen ve bu dü�manl���n daha

sonra yerini karde�li�e b�rakt��� iki devlet, Hitit ve M�s�r devletleri.

��te böylesine güçlü ve böylesine gizemli iki devletin kendi dönemlerinde

uygulad�klar� t�p konusu tezimizin ana konusunu olu�turmu�tur.

Ara�t�rma bak�m�ndan kaynaklar çok fazla olmasada, bilinenleri bile o dönem

insanlar�n�n neredeyse günümüz t�bb�na yak�n tedavi uygulamalar� gerçekten �a��rt�c�

bir durum. Öyle ki bu tedavi yöntemlerinden baz�lar� günümüzde neredeyse t�pa t�p

uygulanmaktad�r. Tabiî ki tedavide her ikisi de büyüyü ve dini tedaviyi uygulasa da bu

tedavilerin d���nda gerçek manada t�bbi tedavi diyebilece�imiz tedavi yöntemleri de

bulunmaktad�r. Sadece bu bile bu devletlerin dönemlerinde ne kadar geli�mi�

olduklar�n� bizlere göstermektedir.

Tezimizde yer alan bilgilere daha önce bu konuda yay�mlanm�� kitap, makale

ve t�bbi dergiler incelenerek ula��lm��t�r. Kütüphane ara�t�rmalar�m�z s�ras�nda bu

eserler tek tek taranarak �ah�slar taraf�ndan ula��lan sonuçlar bu çal��mam�zda verilmeye

çal���lm��t�r. Özellikle Hititçe çeviri alan�ndaki metinler de de�erlendirilmeye

al�nm��t�r.

Her ne kadar tezin ba�l��� ‘Antik M�s�r ve Eski Anadolu Uygarl�klar�nda T�p’

olsada, burada biz sadece detayl� olarak M�s�r T�bb� ve Eski Anadolu uygarl�klar�ndan

Hitit T�bb� üzerinde ayr�nt�l� olarak duraca��z.

2

Bu metinlerin ve tezimizin incelenmesinde katk�s� bulunan, her türlü

deste�iyle yan�mda yer alan say�n hocam Doç. Dr. Güngör KARAU�UZ’a buradan

te�ekkürlerimi iletmeyi bir borç olarak görmekteyim.

Berat CERAN

054214031006

3

KISALTMALAR L�STES�

Öy. : Ön Yüz

Bkz: Bak�n�z

Çev. : Çeviren

H.K. : Hitit Kanunu

�.Ö. : �sa’dan Önce

KBo: Keilschrifttexte aus Boghazköi Leipzig, Berlin 1916 vd.

KUB: Keilschrifturkunden aus Boghazköi - Berlin 1921 vd.

S. : Sayfa

v.b. : ve benzeri

§: Para�raf

4

G�R��

Bilinmeyen insano�lu için hep merak konusu olmu�tur. Özelliklede bu

bilinmeyen, insano�lunun eski ya�am�na aitse merak konusu daha da artm�� ve

bilinmeyenin esrar�n� çözme giri�imleri ba�lam��t�r. Bu durum insano�lunun kendi

tarihini, geçmi�ini ö�renmesinin yan� s�ra, kendinden çok daha önce gelen nesillerin

neler yapt�klar�n� ve bu milletlerin, dünyan�n geldi�i bu a�amadaki katk�lar�n� da gözler

önüne sermektedir.

�nsanl���n geçmi�ini ö�renme iste�i insano�lunu ara�t�rmalara yöneltmi�tir. Bu

ara�t�rmalarda en sa�l�kl� bilgiye ise, yap�lan kaz� çal��malar�n�n ve çe�itli yaz�l�

kaynaklar�n incelenmesi sonucunda ula��labilmektedir. Bu kaz�lar ve yaz�l� belgeler, bir

yap boz parçalar�n�n bir araya gelmesi gibi tarihe ���k tutmakta ve bulunan her yeni

parça geçmi�i daha iyi anlamam�za ve bilmemize olanak sa�lamaktad�r. Günümüzde

bile bu parçalar tamamen ortaya ç�kar�labilmi� de�ildir. Bu bilinmeyen, karanl�ktaki

bilgilerin ise gün�����na ç�kar�lma çabalar� günümüzde de devem etmektedir. Devam

eden bu çal��malar sonucunda ortaya ç�kart�lan parçalarda, tarihteki devletlerin dilleri,

dinleri, sosyal, kültürel ve siyasi ya�amlar� gibi özellikler insano�lunun bilgisine

sunulurken ayn� zamanda bu uygarl�klar�n günümüze nas�l yön verdikleri de gözler

önüne serilmektedir.

Tarih, sadece geçmi�te ya�anan olaylar�n ara�t�r�lmas� ve buradan ç�kan

sonuçlar�n aktar�lmas� olarak alg�lanmamal�; ayn� zamanda geçmi� uygarl�klar�n

birbiriyle olan sava�lar�; sosyal, kültürel, siyasi, teknolojik etkile�imlerinin de

yo�rularak bir araya getirilmesidir. Bizde bu bilgiler �����nda tezimizde, M�s�r ve Hitit

T�bb� konusunu ele ald�k.

Çal��mam�z�n amac�, M�s�rla alakal� kaynaklar ve Hitit çivi yaz�l� kaynaklar

taranarak Eski Ça� dünyas�n�n t�bbi geli�melerini ortaya koymakt�r. Bu geli�melerin

günümüz t�p dünyas�na nas�l katk�lar sa�lad���n� ortaya ç�kartmakt�r.

5

Çal��mam�z özellikle kütüphane ve kaynakça taramalar�yla

gerçekle�tirilmi�tir. Bu amaçla Ankara ve �stanbul’daki bu konuyla ilgili yap�lm��

çal��malar ortaya ç�kar�lm�� ve elde edilen bilgiler bir araya getirilip de�erlendirilmi�tir.

M�s�r ve Hitit kendi dönemlerinin parlayan y�ld�zlar� olan ve dönemlerinde

insano�lunun geli�mesi gibi uygarla�maya giden yolda yeni çabalar�n ortaya ç�kmas�na

yön veren iki devlettir. Her ne olursa olsun, o dönem insanlar�n�n uygulad�klar� t�p,

günümüz t�bb�n�n ba�lang�c�n� te�kil etmi� ve o dönem t�p alan�ndaki uygulamalar�n

günümüz t�bb�n�n bu a�amalara gelmesinde büyük katk�s� olmu�tur.

Ara�t�rma konumuz üç farkl� bölümden olu�maktad�r;

Birinci bölümde, iki devletin kendi dönemlerinde yapt�klar� sava�lar�,

kazand�klar� ba�ar�lar�, kendi içlerinde ki siyasi olu�umlar� gibi faaliyetleri de içeren

siyasi tarihleri hakk�ndaki konulara k�saca de�inilmi�tir.

�kinci bölüm de ise, dünya t�bb�na yön veren, yani günümüz t�bb�na da büyük

katk�s� bulunmu� olan M�s�r T�bb�nda kullan�lan araçlar, ilaçlar, yap�lan tedavi

yöntemleri ve bu tedavi yöntemlerinin kullan�lmas�yla ula��lmaya çal���lan amaçlardan

söz edilmi� olunup, M�s�r t�bb�n�n daha iyi anla��labilmesi aç�s�ndan, T�p konusu kendi

aras�nda bölümlere ayr�lm�� ve detayl� olarak inceleme alt�na al�nm��t�r.

Son bölümde ise, dünya tarihi aç�s�ndan büyük öneme sahip devletlerden birisi

olan Hititlerin kendi dönemlerinde uygulad�klar� t�p konusu, yine bir önceki bölümde

bahsi geçen M�s�r t�bb�nda oldu�u gibi bölümlere ayr�larak incelenmi�tir. Ayn� �ekilde

bu devletinde t�p alan�nda kulland��� ilaçlar, uygulad�klar� yöntemler ve bu alanda

kar��la�t�klar� sorunlar hakk�nda bilgiler verilmi�tir.

Bu bölümlerden sonra ise konu içinde geçen olaylarla ve yap�lan tedavi

yöntemleriyle alakal�, harita ve levhalar k�sm� gelmektedir.

6

Tezimiz içerisinde yer alan bilgiler, çe�itli ar�iv taramalar� sonucunda elde

edilmi� olup, bu taramalar sonucunda elde edilen bilgiler bu alandaki uzman olan

ki�ilerin görü�leri do�rultusunda s�n�fland�r�lmaya çal���lm��t�r.

7

ANT�K MISIR S�YAS� TAR�H�

Eski M�s�r tarihi çe�itli dönemlerden olu�mu�tur. Bu bölümde Eski M�s�r’�n bu

dönemler içindeki siyasi tarihi ele al�nacakt�r.

Tinitlerden Önceki Devir

Bu devreye ‘Tanr�-krallar’ veya Horüse tapanlar’ saltanat� ad� verilmekte olup,

bu dönemde kuzey ve güneydeki Nom’lar kendi aralar�nda birle�mi�lerdir. Deltada

yirmi Nom, iki devlet haline gelmi� ve daha sonra ise bu iki siyasi te�ekkül bir ba�a tabi

olmu�tur. Bu devletin merkezi ‘Buto’ydu; krallar� da Horüs’ün himayesinde olup

k�rm�z� bir taç takmaktayd�. Güney vadide ki yirmi iki Nom da önceleri iki grup halinde

görülürken daha sonra ise bunlarda tek devlet halinde birle�mi�lerdir. Buran�n kral� da

deriden yap�ld��� dü�ünülen beyaz uzun bir külah giymektedir.

Bu iki devlet kendi aralar�nda çeki�meler ya�am��lard�r. Bu dönemde ‘Akrep-

kral’ ve onun helefi olan Narmer bu iki ülkeyi birle�tirmek ve A�a�� M�s�r ve Yukar�

M�s�r�n birle�me alameti olan tac� takmak için çaba göstermi�lerdir. Bu mutlu sona ise

Hierakonpolis’teki mezar�nda bulunan levhaya göre Narmer ula�m�� ve birle�tirici kral

olmu�tur.

Tinitler Devri

I. Sülale

M�s�r ve Grek kaynaklar�na göre I. Sülale Menes taraf�ndan kurulmu�tur;

ancak yeni arkeolojik vesikalara göre iki M�s�r� Narmer birle�tirmi�tir.

I. sülalenin ilk kral� olan Menes, ‘Aka’ (Muharip) lakab�n� ta��makta olup

�ahin ba��yla temsil edilmi�tir. �lk zamanlardan itibaren M�s�r krallar�: Horüs, iki tac�

ta��yan, Yukar� ve A�a�� M�s�r�n hâkimi gibi lakaplar ta��makta ayr�ca bu lakaplar�n

yan�nda kendi �ahsi isimlerini de kullanm��lard�r.

Menesten sonra ki kral Khend and�n� ta��r ve bu kral baz� ananelere göre bir

anatomi kitab� yazm��t�r. Daha sonra ise ‘Y�lan kral’ lakapl� Cet ondan sonra ise

8

s�ras�yla Udimi veya Den Anzip, Semerkhet, ve Ka hüküm sürmü�lerdir1. Kral Cet

M�s�r�n birle�tirilmesine ve monor�inin ikili karekterine çok büyük önem vermi�tir.

Özelliklede ikili bölgenin ar�nd�r�lmas� törenlerini yüceltmi�tir2. Yukar�da sayd���m�z I.

Sülale krallar� döneminde Set bayramlar� yap�lmaya ba�lanm��t�r ve ilk defa Udimi’ye

ait vesikalarda bu tören görülmektedir. Bu dönemin son krallar�n�n en önemli hadiseleri

yap�lan Set bayramlar� ve Sina’ya yapt�klar� seferler olmu�tur.

II. Sülale

Bu sülale de�i�ikli�in nedeni �uan için bilinemese de, bu sülalenin ilk

krallar�n�n mezarlar� Memfis’tedir. Bu sülale Memfisle daha çok alakal� olmu�tur.

Sadece, bu sülalenin krallar�ndan olan Peribsen, Horüs yerine Set ilah� sembolünü

kullanm��t�r. Bu sülalenin son kral� da her iki tanr�y� bar��t�rm�� olarak temsil edilmi�tir.

Bu iki sülale ile Tinit Devri sona ermi�tir3.

Eski �mparatorluk (�.Ö. 2778–2413)

Eski imparatorluk dönemi M�s�rl�lar için bir istikrar dönemi olmu�tur. Bu

dönemi M�s�rl�lar�n kendileri de uygarl�klar�n alt�n ça�� olarak nitelendirmektedirler4.

Bu dönem kuzeyli yani Memfisli ve Heliopolisli krallar�n hâkimiyetinde sulh ve refah

içinde geçmi�tir5.

III. ve IV. Sülaleler

III. Sülale dönemi hakk�ndaki bilgilerimiz pek fazla yok olmakla birlikte bu

dönem hakk�nda bilgiler çok farkl�d�r, hatta bu bilgiler birbirleriyle de çeli�mektedirler6.

III. sülale dönemi Maneton’a göre 274 y�l sürmü�tür. Bu sülalenin �öhreti Kral

Zoser ve veziri �mhotep’ten kaynaklanmaktad�r. �mhotep M�s�r tarihi içinde hep önemli

bir konumda yer alm�� olup Sais devrinde �lah mertebesine yükseltilmi�tir7.

1 Afetinan 1956, 57–62 2 Desplancques 2006, 44 3 Afetinan 1956, 62–63 4 Desplancques 2006, 48–49 5 Afetinan 1956, 64 6 Desplancques 2006, 49

9

III. sülalenin ikinci firavunu olan Zoser, zaman�nda Sakkaradaki basamakl� ilk

ta� piramitler grubu yapt�r�lm��t�r. Bu pramitlerin mimar�da �mhoteptir8.

Vergi olarak al�nan tar�m ürünlerini bir merkezde toplayan ambar kurumuda

bu sülale ile ba�lam��t�r. Ta�ra yönetiminin yap�land�r�lmaya ba�lanmas� da bu sülale ile

ba�lamaktad�r9.

IV. sülalenin kurucusu Snefrudur. Bu sülale Manetona göre 284 y�l hüküm

sürmü�tür10. Snefru ülkede zenginli�i, refah ve huzuru sa�lam�� olup11, Snefru dönemi

bolluk ve zenginlik devri olarak geçmi�tir. Snefru döneminde, Dashurda iki pramit ve

Ölüler Kompleksi yap�lm��t�r12. M�s�rda ilk defa vezirlik makam�da onun döneminde

kurulmu�tur13.

Snefrudan sonra isimleri s�kça duyulan krallar hüküm sürmeye ba�lam��t�r.

Çünkü bu krallar, dönemlerinde büyük ehramlar yapt�rm��lar ve bu ehramlar bu

krallar�n adlar�yla an�lm��lard�r. Örne�in Keops, Kefren, Mikerinos bu krallardan olup

bu üç krala ‘büyük ehramlar�n yap�c�lar�’ ad� verilmektedir. Bu krallar�n yapt�rd�klar�

eserleri göz önüne alacak olursak bu krallar�n dönemlerinde ne kadar kuvvetli

�ahsiyetler olduklar�n� anlayabiliriz. Çünkü bu yap�tlar�n yap�labilmesi ba�ta güçlü bir

�ahsiyetin bulunmas� gerekmektedir.

Keops (Khufu), Snefru’nun o�lu olup yirmi üç y�l hüküm sürmü�tür.

Zaman�nda devlet �ekli mutlak bir sistem haline gelmi�tir. Keops Ra’y� üstün bir ilah

olarak kabul etmi�tir; ayr�ca kendi �ahsiyetide ilahla�t�r�lm��t�r14. Memfisli Kemnis

olarakta bilinen Keops için15 Maneton, onun baz� ilahlar�n önemini azaltt���n�

söylerken, Heredot ise onun dönemi için baz� mabetlerin kapat�ld���ndan ve Keopsun

kurban kelimesini men etti�inden bahseder.

7 Afetinan 1956, 64 8 Yavi ve Yavi 2001, 18 9 Desplancques 2006, 55 10 Afetinan 1956, 65 11 Yavi ve Yavi 2001, 19 12 Yavi ve Yavi 2001, 19 13 Narç�n 2007, 333 14 Afetinan 1956, 66–68 15 Narç�n 2007, 171

10

Keops döneminde Sina yar�madas�na seferler yap�larak buradaki madenler

M�s�rl�lar menfaatine i�letilmi�tir. Bu dönemde yap�lan Büyük Ehram, Keops taraf�ndan

kendisine mezar olmas� için yapt�r�lm��t�r16.

Kefren (Khafre) ise on sekiz y�l hüküm sürmü� olup büyük ehram yapt�ran

krallar�n ikincisidir17. M�s�r dilinde Harfe ya da Rahaef olarakta bilinmektedir18. �nsan

�eklinde büyük bir aslan �eklindeki Sfenks’in onun döneminde yap�ld���

dü�ünülmektedir19. Bu dönemde Güne� dini büyük bir geli�me göstermi� olup kral

‘Ra’n�n o�lu’ ünvan�n� ta��m��t�r20.

Büyük Ehram yapt�ranlar�n sonuncusu ise on sekiz y�l hüküm süren Mikerinos

(Menkaure) olup kendisi adil ve dindar bir insand�r21. Keopsun karde�i ya da o�lu

olarak dü�ünülen Mikerinos, kendisi için yapt�rm�� oldu�u piramiti Tanr�ça Hathor’a

adam��t�r22. Mikerinos ülkesini adaletle yönetmi�tir23.

Mikerinostan sonra onun halefleri kudret sahibi olamam��lar ve siyasi

nufuzlar�n�24, kutsal lunet Mehet kenti olan25, Heliopolisli rahiplere kapt�rm��lard�r. Bu

rahiplerin bu imkânlara ula�mas�yla IV. Sülale dönemi kapanm��t�r26.

V. Sülale

Bu sülale lunet Mehet kenti (Heliopolis) kökenli olup27, Ra’n�n o�ullar�

lakab�yla iktidar� ele alm��lard�r. Maneton’a göre 218 y�l hüküm süren bu sülale M�s�r

dininin de as�l koruyucular�d�r. Bu sülale ile birlikte M�s�r krall��� Teokratik bir hal

alm��t�r.

16 Afetinan 1956, 68 17 Afetinan 1956, 68 18 Narç�n 2007, 169 19 Afetinan 1956, 68 20 Narç�n 2007, 169 21 Afetinan 1956, 68–69 22 Narç�n 2007, 228 23 Yavi ve Yavi 2001, 19 24 Afetinan 1956, 69 25 Yavi ve Yavi 2001, 19 26 Afetinan 1956, 69 27 Yavi ve Yavi 2001, 21

11

Bu sülalenin ilk kral� Uzerkoftur28. Uzerkof bu sülalenin ilk firavunu olarak iç

yönetimi yeniden düzenlemi�tir29. ‘Yerinde saf olan piramit’ anlam�na gelen 49 metre

yüksekli�inde ve ölü gömme törenlerinin yap�ld��� bir piramit yapt�rm��t�r. Bu piramitin

bugünki ad� ‘el-harem-el’dir30. Bu dönemin son kral� ise Una� olup otuz y�l hüküm

sürmü�tür31. Muhte�em piramiti Sakkarada bulunmu�tur32. Una�’tan itibaren kurumsal

bir nitelik kazanan bürokrasi üstünde firavunlar�n denetimi zay�flam��, bölgeler

merkezden gün geçtikçe kopmaya ba�lam��t�r33. Ayr�ca kendisi do�rudan do�ruya halef

b�rakmad��� için iktidar ba�ka ellere geçmi� ve eski imparatorlu�un ha�metli dönemi bu

sülale ile sona ermi�tir.

Birinci Ara Devir (�.Ö. 2413–2065)

Eski �mparatorlu�un Sonu

VI. Sülale

Bu dönemde Heliopolisli krallar�n yerini34 Hut Ra Ptah35 (Memfis) l� olanlar

alarak VI. Sülaleyi te�kil etmi�lerdir. Maneton’a göre bu sülale dönemi 203 y�l

sürmü�tür. Sülalenin ilk kral� Teti’dir36. Kral Tetinin kökeni ise henüz

bilinmemektedir37. Bu kral genç ya�ta kendi muhaf�zlar� taraf�ndan katledilmi�tir.

Yerine o�lu Pepi küçük oldu�u için Uzerkare ad�nda bir kral 6 y�l süreyle geçmi�tir.

Alt� y�l sonra ise Pepi krall�k mevkiine gelmi�tir38.

I. Pepi döneminde Tanr�ça Basted, Tanr�ça Hathor ve Min’e önem

verilmi�tir39. I. Pepi döneminde Nübyaya, M�s�r�n hâkimiyetini tan�tmak için ve Yukar�

M�s�r’a sükûneti sa�lamak için kuvvetler gönderilmi�tir bu dönemde ayr�ca Asya

seferide yap�lm��t�r. 28 Afetinan 1956, 69 29 Yavi ve Yavi 2001, 21 30 Narç�n 2007, 371 31 Afetinan 1956, 69–70 32 Narç�n 2007, 371 33 Yavi ve Yavi 2001, 21 34 Afetinan 1956, 70–71 35 Yavi ve Yavi 2001, 27 36 Afetinan 1956, 71 37 Desplancques 2006, 50 38 Afetinan 1956, 71 39 Narç�n 2007, 276

12

I. Pepi, Abidoslu Kuhi isminde birinin k�z�yla evlenmi� ve ölümünden sonra

yerine büyük o�lu Merende k�sa bir süre krall��a geçmi�tir. Genç kral Merendenin

Memfis’e dönü�ünde hastalan�p ölmesi üzerine yerine karde�i II. Pepi (Neferkere) tahta

ç�km��t�r. II. Pepi M�s�rda hükümdar olan krallar aras�nda en uzun ya�ayan� (94 y�l)

olmu�tur40. Krall��� döneminde geç dönemin devletleri olan Vavat, �rçet ve Zatuç’un

topraklar�n� alarak krall���yla birle�tirmi�tir41. II. Pepi’nin son dönemlerinde Vali ve

Prensler iyice güçlenmi� olup, ya�l� kral� dinlememeye ba�lam��lard�r. Böyle bir durum

memleketi kar���kl�k içine sürüklemi�tir. VI. Sülale dönemine kadar hükümdar bütün

iktidar� elinde bulunduruyorlard�. Nomlar�n idaresi için merkezden memurlar

gönderilirdi ve vergiler kral ad�na toplan�rd�. Ancak VI. Sülale döneminde krallar�n

ya�lar�n�n küçük olmas�ndan, II. Pepi’nin de ya�l� olmas�ndan faydalanan Nom valileri

istiklal hevesine dü�mü�lerdir. Bu dönemde M�s�r feodal sisteme dönmü�tür. �ç idare ise

da��n�k bir �ekil alm��t�r. Anar�i ba� göstermi� ülkede ziraat yap�lamaz hale gelmi� ve

k�tl�k ba� göstermi�tir42. Ayr�ca Rahip büyücüler II. Pepi zaman�nda rejimin ayr�cakl�

ki�ileri olmu�lard�r43. Crow’a göre ise; M�s�r tarih boyunca, e�itimli s�n�ftan olan

rahipler taraf�ndan çok ba�ar�l� bir �ekilde örgütlenmi� ve ülke büyü olarak

nitelendirebilece�imiz bir yöntemle yönetilmi�tir44.

Bu sülale döneminde ayr�ca merkezi yönetimin yüksek devlet görevlilerine

verilen ünvanlar� ta�rada onaylanmaya ba�lam��t�r45.

VII, VIII, IX ve X. Sülaleler

Bu sülaleler dönemi de M�s�r için kar���kl�klarla geçmi�tir. IX. ve X. Sülaleler

ayn� anda hüküm sürmü�lerdir. IX. sülale Orta M�s�ra hâkimken X. Sülale Yukar�

M�s�ra hâkim olmu�tur.

40 Afetinan 1956, 71–74 41 Narç�n 2007, 276 42 Afetinan 1956, 74–75 43 Champdor 1998, 8. 44 Crow 2002, 51. 45 Desplancques 2006, 55

13

Orta �mparatorluk (�.Ö. 2065–1585)

XI. Sülale

Antef ad�n� alan biri kendisini hükümdar ilan ederek bu dönemde krall�k

taht�na geçmi� ve XI. sülale dönemi ba�lam��t�r. Bu sülalenin ilk prenslerinin lakaplar�

Nom �efidir. Ancak bu durum daha sonra bütün M�s�ra kadar hâkim olarak

sonuçlanm��t�r. Bu dönemde hükümdarlar monar�ik düzenin da��lan birli�ini yeniden

sa�lam��lard�r46. IV. Mentuhotep bu sülalenin son kral�d�r. Büyük bir olas�l�kla yerine

veziri I. Amenemhat geçerek yeni bir sülale kurmu�tur.

XII. Sülale

Bu sülale Amenemhat ve Sesostris’in sülalesidir. Bu sülale döneminin ilk iki

hükümdar� aras�nda ortak saltanat görülmü�tür47.

I. Amenemhat bu sülalenin ilk kral�d�r. Kendisi V. Mentuhotep döneminde

Vezirlik yapm��t�r. Daha sonra ise A�a�� M�s�r�n kar���kl���ndan istifade etmi� son

hükümdar olan IV. Mentuhotep’in ölümüyle de Sülale kurmaya muvaffak olmu�tur.

I. Amenemhat saltanat�n�n 21. y�l�nda o�lu Sesostris’i tahta geçirmi� ve

böylece M�s�rda 10 y�l sürecek ortak saltanat dönemi ba�lam��t�r48.

Bu sülalenin krallar�ndan birisi de III. Amenemhat’t�r. Onun döneminde A�a��

M�s�r�n su i�leri tanzim edilmi�tir. Bunu yapmak içinde Nil suyunu ( bkz. Harita I ) bir

kanalla bir depoya ta��m��lard�r. Buda o dönemin en büyük bulu�lar�ndan birisi

olmu�tur.

Orta �mparatorlu�un Sonu (�.Ö: 1788–1580)

XIII. ve XVII. Sülaleler

46 Narç�n 2007, 49 47 Desplancques 2006, 62 48 Desplancques 2006, 63–64

14

M�s�r’�n eski ça� tarihinde en karanl�k ve kar���k dönemlerden biriside XII.

Sülaleyi takip eden devredir. XIII. sülalenin ilk hükümdar� Amenemhat-Sebekhoteptir.

Bu sülalenin merkezide Thebes’tir. Manetona göre bu sülale devrinde 60 kral ba�a

geçmi� ve bu sülale 453 y�l ba�ta durmu�tur. Heredot ise bu dönemde on iki firavunun

ayn� zamanda hüküm sürdü�ünden bahsetmektedir

Maneton XIV. Sülale döneminde yetmi� alt� kral�n ba�a geçti�ini ve bu

sülalenin 184 y�l ba�ta kald���n� ifade etmektedir. XIII. ve XIV. Sülaleler dönemi M�s�r

için bir kar���kl�k dönemi olmu�tur ve bu iki sülalenin ayn� zamanda ya�am�� oldu�u

varsay�lmaktad�r49.

XV. sülaleninde en iyi tan�nan hükümdar� Apophis’tir50. Hykos kökenli olup

M�s�rda egemenlik sürmü� bir kral olarakta kendisinden bahsedebiliriz51. Hykos istilas�

M�s�r ülkesinin tan�d��� en büyük istila olarak geçmektedir. XV. Sülale hükümdarlar�

Hiyeroglif yaz�s� kullanm��lar ve M�s�r isimleri alm��lard�r. Ayr�ca M�s�r

geleneklerinide benimsemi�lerdir.52

Yeni �mparatorluk

XVIII. ve XX. Sülaleler

XVII. sülale dönemindeki Hükümdarlar Hiksoslar� (Hykos) askeri güç ile

ma�lup etmek için çaba göstermi�ler ve bu süreç bir as�r kadar sürmü�tür. Ba�ar�

sa�land�ktan sonra ise M�s�r�n iç te�kilat� ile ilgilenmi�lerdir.

Yeni �mparatorluk ad� verilen ve XVIII. ve XX. Sülalelerin hükümranl��� ile

geçen bu dönem be� yüzy�l kadar sürmü�tür (�.Ö. 1580–1085). Bu dönemde dâhili

idarede tamamen monar�ik olunmu� ve M�s�r merkez olmak kayd�yla Suriye ve Filistin

tabii hale getirilmi�tir.

49 Afetinan 1956, 88–96 50 Desplancques 2006, 69 51 Narç�n 2007, 55 52 Desplancques 2006, 69

15

XVII. sülalenin son kral� Ahmosis ayn� zamanda XVIII. Sülaleninde ilk kral�

say�lmaktad�r53. Manetona göre bu sülale 259 y�l hüküm sürmü� olup bu dönem

zarf�nda 15 kral ba�a geçmi�tir ve Ahmosis’i bunlardan hariç tutmu�tur. Bu sülalede

kad�nlar�nda büyük ve önemli rolleri olmu� ve bu kad�nlar gerek hükümdar olarak ve

gerekse Ana-Kraliçe olarak devletin yükselmesi için çaba göstermi�lerdir54.

Ahmosis’in o�lu I. Amenhotep olup kendisi birle�ik M�s�rda hüküm

sürmü�tür. I. Amenhotep mimaride XII. Sülale firavunlar�n�n mimari modellerini

izlemi�tir. I. Amenhotep Tibetli din adamlar� ve kraliyet görevlileri taraf�ndan Yeni

�mparatorlu�un gerçek kurucusu gibi kabul edilmi�tir

Daha sonraki dönemde ise ba�a I. Tutmosis geçmi�tir. Bu kral emperyalist

siyasetini aç�kca ifade eden ilk krald�r55. Bu kral�n M�s�r dilindeki Horus ad�

Aaheperkaredir56.

II. Tutmosis’in krall�k dönemi çok k�sa sürmü� daha sonra ba�a genç ya�ta

olan III. Tutmosis geçmi�tir57. Bu sülalenin krallar�ndan olan III. Tutmosis devri M�s�r

için en muhte�em ve en parlak devir olarak tarihe geçmi�tir. Tutankamonda bu sülale

döneminde ba�a geçmi� fakat hükümdarl�k süresi çok fazla olmam��t�r. Mezar�n�n

soyulmadan arkeologlar taraf�ndan ke�fedilmesi, kendisinin ünlü firavunlar aras�nda

ad�n�n geçmesine neden olmu�tur58. Tutankamon’un M�s�r dilindeki Horus ad�

Nebheprure’dir. Bilindi�i üzere Tuthankamon öldükten sonra dul kalan e�i kendi

tebaas�ndan birisiyle evlenmek istememi� ve bunun üzerine Hitit kral�na mektup

yazarak o�ullar�ndan birisiyle evlenmek istemi�tir59.

Haremheb. XVIII. sülalenin en kuvvetli �ahsiyeti olarak kar��m�za

ç�kmaktad�r. Bu dönemde �uppiluliuma’n�n o�lunun da M�s�r�n ba��na geçme olas�l���

do�mu� fakat genç Hatti Prensi M�s�ra gelmek üzere yoldayken bir suikast sonucu

53Afetinan 1956, 99–100 54 Afetinan 1956, 100 55 Desplancques 2006, 74–75 56 Narç�n 2007, 364 57 Desplancques 2006, 75 58 Afetinan 1956, 110–111 59 Narç�n 2007, 360–362

16

öldürülmü�tü. Bu suikast�n General Haremheb taraf�ndan yapt�r�ld��� dü�ünülmektedir.

Tahta geçmesi ise Tutankhamonun dul e�iyle evlenmesi ile mümkün olmu�tur.

XVIII. sülale dönemi Haremheb’in saltanat�n�n bitmesiyle son bulmu�sa da,

Haremheb ayn� zamanda XIX. Sülalenin de kurucusu olarak ifade edilmektedir. Ancak

Haremheb kendi ailesinden salatanata bir varis b�rakmam��t�r.

XIX. sülaleyi kuran I. Ramsestir60. Paramessu olarakta bilinen I. Ramsesin

Horus ad� Menpehtire’dir61. I. Ramses tahta geçince o�lu Setos’u varis olarak göstermi�

ve bu sayede XIX. Sülalenin kendi ailesinden devam�n� sa�lam�� oldu. I. Ramses

dönemi M�s�rdaki birli�in sa�lam oldu�u ve ekonomik durumunda iyi oldu�u bir

dönemdir62.

I. Ramsesten sonra o�lu Setos (baz� kaynaklarda Sethi olarak geçmekte) ba�a

geçmi�tir. Setos babas� döneminde sarayda etkili bir konumda yer alm��t�r ancak ortak

bir yönetim söz konusu de�ildir63. Setos’un Horus ad� Menmaatre’dir. Setos; Amon,

Ra, Ptah ve Seth tanr�lar�n�n isimlerini Askeri ordular�na vermi�tir64. Firavunlar içinde

en büyüklerden biri olarak an�lan Setos döneminde M�s�r s�n�rlar� Hatti ülkesine kadar

uzanm�� oldu.

Setosun ölümü üzerine ise II. Ramses ba�a geçmi�tir. II. Ramses çok uzun süre

devletin ba��nda kalm��t�r. Hükümdarl��� süresinde pek çok abidevi bina yap�lm��t�r65.

II. Ramses ba�a geçince yeni bir ba�kent yapm��t�r ve kendisi M�s�r�n en büyük

mimarlar�ndan biri kabul edilmektedir66.

�.Ö. XIII. yy. M�s�rl�lar ile Hititlerin, Suriye üzerinde üstünlük elde etmek için

giri�tikleri bir rekabet mücadelesi ile geçmi�tir. Bu dönemde iki devlette çok güçlü hale

gelmi� ve sava� art�k kaç�n�lmaz hale gelmi�tir. Bu sava� dönemi sonucunda M�s�rl�lar

ve Hititliler aras�nda münasebetler dostluk ve bar�� �ekline dönü�mü�tür.

60 Afetinan 1956, 105–113 61 Narç�n 2007, 298 62 Afetinan 1956, 113 63 Desplancques 2006, 87 64 Narç�n 2007, 327 65 Afetinan 1956, 113 66 Desplancques 2006, 91

17

XX. sülale dönemi ile M�s�r kalk�nma dönemine girmi�tir. Bu sülalenin ilk

kral� ve kurucusu Setnaht’t�r. Hükümdarl��� süresinde devlet otoritesini tan�tm�� olup

hükümeti yeniden düzene koymu�tur.

Daha sonra devletin ba��na o�lu III. Ramses geçmi�tir. III. Ramses Yeni

�mparatorlu�un son büyük kral�d�r. Bu dönemde Ege kavimlerinin göçleri de M�s�r�

tehdit eder hale gelmi�tir. Bu dönemde Hititler Ege göçlerine kar�� koyamam��lard�r.

M�s�r ise Libyal�lar, Rabular, Sepedler ve Ma�ava�lardan olu�an bir koalisyon ile

sava�m��t�r. Deniz kavimlerinin Anadoluyu ve K�br�s’� istila etmesi sonucunda M�s�ra

da yönelmeleri, bu kavimlerle M�s�r� kar�� kar��ya getirmi�sede M�s�r bu sald�r�lara

kar�� kendisini koruyabilmi�tir. Bu dönemde sadece Filistler bugün Filistin denilen yere

yerle�mi�ler ve adlar�n� bu bölgeye vermi�lerdir67. III. Ramsese bütün ülkenin büyük

�efi sözcü�ü yak��t�r�lm��t�r. Bunun nedeni ise M�s�r�n imparatorluk düzeyine ç�kan

devlet yap�s�n� ve bütünlü�ünü korumas�, kültür ve sanat� geli�tirmek için gayret

gösteren son önemli firavun olmas�d�r68. Daha sonraki dönemlerde devletin ba��na IV.

Ramses geçmi�tir. Bu kraldan sonra gelen krallar hep Ramses ad�n� alm��lard�r. Seksen

y�l kadar süren bu döneme ise Ramsesler devri ad� verilmektedir. Bu krallar döneminde

devlet iktisadi yönden bozulmu� olup k�tl�k y�llar�n�n b�rakm�� oldu�u sefalet ve

asayi�in olmay��� M�s�r’� anar�iye götürmü�tür.

XI. Ramses Yeni �mparatorlu�un ve XX. Sülalenin son hükümdar� olarak

kar��m�za ç�kmaktad�r. Bundan sonra ise M�s�r ülkesi yeni bir tarihi safhaya geçmi�tir69.

Eski M�s�r Tarihinin Son Devirleri

XXI. ve XXX. Sülaleler (�.Ö. 1085–333)

XXI. M�s�r hanedanan�n�n rahip kral�d�r. Kendisi Amon ba�rahibiyken Ramses

XI, Herihor’u Nübye veziri ve kral yard�mc�s� olarak atam��t�r. Daha sonra Herihor

kendisini kral olarak ilan etmi�tir70.

67 Afetinan 1956, 118–119 68 Yavi ve Yavi 2001, 41 69 Afetinan 1956, 121–122 70 Narç�n 2007, 131

18

Herihor’un tahta geçmesi Amon rahiplerinin de iktidar� ele geçirmeleri

demekti. Bu nedenle XX. Sülaleye Rahip-Krallarda denilmektedir. Fakat bu krallar�n

otoritesini sadece Thebes eyaleti tan�m��t�r. Di�er taraftan ise Deltada Smendes isminde

bir kral bulunmaktayd�. Rahip-Krallarda bu kral�n görünü�te vassal� idiler ancak

kuzeyin hâkimiyeti bütün M�s�ra hükmetmekten acizdi.

XXI. sülale iki kollu kabul edilmi� olup biri Thebesli di�eri ise Tanislidir71.

Bu sülale döneminde önceleri kraliçelerin ve firavunlar�n k�zlar�n�n ünvan� olan

‘Tanr�’n�n E�i’ nam� Amon rahiplerinin k�zlar�na tan�nan özel bir unvan olmu�tur72.

XXII. ve XXIII. Sülaleler iki as�rdan fazla bir süre M�s�rda hükümranl�k

sürmü� olup bu sülaleler Libyal� krallar devridir73. XXII. Sülalenin kurucusu I. �o�enk

olup kendisi Ramseslerin halefi gibi davranm��t�r. Birçok tap�nak in�a ettirmi� ayr�ca

sava�ç� bir d�� siyaset geli�tirmi�tir74.

XXII. ve XXIII. Sülaleler döneminde her meslek veraset usulüne tabi olmu�tur

ve bu durum M�s�rda birçok içtimai s�n�f�n do�mas�na neden olmu�tur.

XXII. sülalenin son zamanlar�nda Thebeste ç�kan bir isyan sonucunda yeni bir

sülale iktidar� eline alm��t�r. Manetona göre bu sülalenin kurucusu Teduhastt�r. �lk

zamanlarda iki sülale birbirleriyle iyi geçinselerde yeni sülale iktidar�n� kuzey M�s�ra

tan�tm��t�r. Büyük Rahip Oserkon’un ölümüyle de Güney M�s�r XXIII. Sülalenin

hükümranl���na girmi�tir. Menfis eyaletindeki rahipler s�n�f� XXII. sülaleye sad�k

kalsada bir müddet sonra her iki sülale aralar�nda anla�m�� ve iktidar sadece XXIII.

Sülaleye ait olmu�tur.

XXIV. sülalenin kurucusu Tefnakht olup, XXIV. sülale döneminde krallar

Habe�lilere kar�� M�s�r�n yerli halk�n� mücadeleye sevk etmi�lerdir; ancak bu kar��

71 Afetinan 1956, 148–149 72 Desplancques 2006, 103 73 Afetinan 1956, 149 74 Desplancques 2006, 100–101

19

koyma dönemi çok uzun sürmemi� ve XXIV. Sülale dönemi Habe�lilerin ikinci istilas�

ile ortadan kalm��t�r75.

Menethona göre �abaka XXV. Sülalenin kurucusudur76. XXV. sülale

döneminde M�s�r huzura kavu�mu� olsada bütün küçük devletler ortadan kalkmam��t�r.

Bu dönemde Asur tehlikesi ba� göstermi�tir. Asur kral�n�n filistini hedef almas� üzerine

Filistin ve Suriye krallar� birle�mi� daha sonrada M�s�r hükümdar� �abataka da Asyaya

Taharka komutas�nda bir ordu göndermi�tir. Asur ordusu bu orduya göre çok daha

kuvvetli olmas�na kar��n Asur ordusu bilinemeyen sebeplerden dolay� çekilmek zorunda

kalm��t�r. Bu sülale dönemi Habe�lerden veya melezlerden olu�tu�u için as�l yerli olan

M�s�rl�lar bu sülale dönemini yabanc� olarak kabul etmi�lerdir.

�.Ö. 671 tarihinde Asurlular ile M�s�rl�lar aras�nda ilk temas gerçekle�mi�tir.

Assarhadon Sina çölünü geçerek M�s�ra girmi� ve Memfisi zapt etmi�tir. Assarhadon’un

M�s�r� Habe�li sülaleden kurtarmas� ile sonuçlanan bu sava� sonucunda bütün delta Asur

hâkimiyetini tan�m��t�r.

XXVI. sülalenin kurucusu I. Psammetktir77. Bu sülale ile birlikte M�s�r

kültürel ihti�am�na ve siyasal ba��ms�zl���na kavu�mu�tur Bu sülalenin sonlar�na do�ru

Pers sald�r�lar� görülmü� ve persler bu sülale döneminde M�s�r� hâkimiyetleri alt�na

alm��lard�r.

XXVII. sülale dönemi tamamen bir yabanc� devletin hâkim oldu�u bir

dönemdir. Persler bu dönemde M�s�r� yönetmi�lerdir.

XXVIII. XXIX. ve XXX. Sülaleler döneminin ba�lar�nda M�s�rl�lar aras�nda

ayaklanmalar olmu�sa da aileler aras�ndaki anla�mazl�klar bu ayaklanmalar�n devaml�

olmas�na engel olmu�tur. Bu üç sülalede Perslerle u�ra�m��lard�r. Hatta bu pers i�galine

kar�� XXX. Sülaleden Akoris Atina ile Persler aleyhine anla�arak onlara kar�� mücadele

etmi�tir.

75 Afetinan 1956, 149–154 76 Desplancques 2006, 104 77 Afetinan 1956, 159

20

XXX. sülaleden sonra ise ikinci bir Pers hâkimiyeti dönemi ba�lam�� olup bu

dönem M�s�rl�lar için çok ac� geçmi�tir. Daha sonra Büyük �skender M�s�r� Pers

hâkimiyetinden ç�kartm��t�r. Büyük �skenderin Perslileri yenmesi ve M�s�r adetlerine

hürmet etmesi ve M�s�r �lahlar�n� yüceltmesi, m�s�rl�lar�n �skenderi bir istilac� olarak

de�il bir kurtar�c� olarak görmelerine sebep olmu� ve m�s�rl�lar bunun sonucunda da

�skendere tabi olmu�lard�r.

Eskiça��n bu son as�rlar�nda M�s�r ayr� bir siyasi varl�k olmaktan ç�km��t�r ve

M�s�r, eskiça� tarihini yabanc�lar�n hâkimiyeti alt�nda sona erdirmi�tir78.

78 Afetinan 1956, 159–162

21

H�T�T S�YAS� TAR�H�

‘Tarih yaln�zca saklayan bir bellek de�ildir; bir bak�ma yeniden do�an bir

bellektir.’

Hititler de çok eskiye dayanan ortak bir bellekten ç�km��t�r. Ara�t�rmac�lar�n

direnmeleri, birbirleri aras�ndaki rekabeti, ayr�ca hepsinin yeteneklerinin birle�mesi

zamanla, a�ama a�ama Hititlere yeniden ya�am kazand�rm��t�r79.

Hititlerin Anadolu’nun yerlisi olup olmad�klar�, ya da nerden geldikleri gibi

sorular�n cevaplar� henüz bulunamam��t�r80. Bu konuda farkl� görü�ler bulunmaktad�r.

Bu görü�lerdeki farkl�l�k ise, kullan�lan yaz� ve bulunan keramiklerin benzerli�i

yönünden ortaya ç�kmaktad�r81.

Anadolu’daki ilk siyasi mekân birli�i Hititlerle ba�lam��t�r ve Hititler

devletlerini kurmay� ba�armalar�yla birlikte Anadolu’nun büyük bir k�sm�n� ellerinde

bulundurmu�lard�r82 ( bkz. Harita III ). Anadolu, Hitit devleti kurulmadan önce büyük

prenslikler �eklinde geli�me göstermi� olup bu durumda, güçlü bir krall���n kurulmas�

yönünde ilk ad�m� te�kil etmi�ti. Daha sonra bu beyliklerin birbirleriyle yapt�klar�

sava��n sonunda Hattu�a’da Eski Hitit Krall��� kurulmu�tur83. Hititler, Orta Anadolu’da,

yani Hatti ülkesinde var olan köklü kültür birikimini benimseyerek, yeni bir sentez

olu�turmu�lard�r84.

Eski Hitit Ça�� (�.Ö. 1660–1460)

I. Hattu�ili (�.Ö. 1660–1630)

Bo�azköy’de 1957 y�l�nda Büyükkale K yap�s�nda ele geçen iki dilli bir

metinden, Hattu�ada kurulan bu krall���n ilk hükümdar�n�n I. Hattu�ili oldu�u

anla��lmaktad�r. Asl� Akkadça olan metin �öyle ba�lamaktad�r:

79 Jean 2002, 148. 80 Umar 1999, 31 81 Memi� – Köstüklü 1992, 21. 82 Hal�c� 1984, 8. 83 Akurgal 2002, 53. 84 Seher-Baykal 2002, 14.

22

‘Büyük Kral Tabarna, Tavananna’n�n erkek karde�inin o�lu, Hattu�ada

krald�.’

Hititçe çevrisinde ise söyle denmektedir:

‘Büyük Kral Hattu�a Kral�, Kusarsal� adam, Tabarna Hattu�ili, Hattu�a

ülkesinde krald�.85’

I. Hattu�ili bugün Çorum s�n�rlar�nda kalan Bo�azköy/Hattu�a’da Hitit

krall���n� kurduktan sonra86, h�zla krall���n� geni�letmeye ve politik birlik sa�lamaya

koyulmu�tur. Hititler daha I. Hattu�ili döneminde bile Halep’e kadar ak�nlar

yapm��lard�r. Bu ak�nlar daha çok ya�ma amaçl� yap�lm�� ak�nlar olmu�tur87.

Bu Hitit ak�nlar� hakk�ndaki bilgileri, 1957 y�l�nda bulunan iki dilli metinden

ö�renmekteyiz. I. Hattu�ili’nin Güneydo�u Seferine ait bulunan metnin Türkçe’ye

çevirisi için (bkz. Levha I, Levha XIV)

Bu dönemde Hattu�ilinin veliaht� ba�kald�rm��, ancak dirayetli bir ki�ili�e

sahip olan Hattu�ili duruma el koymu� ve veliaht olarak seçilen ye�enini Hattu�adan

uzakla�t�rarak evlat edindi�i torunu Mur�iliyi tahta ç�karmay� ba�arm��t�r88. Hattu�ili

yerine geçmesi kararla�t�r�lm�� olan ye�eninin karekterinde kusurlar görmü�tür. Ona

göre bunun sorumlusu da k�z karde�iydi. Bu nedenle ye�eni yerine torunu Mur�ili’nin

kral olmas�na karar vermi�tir89. Hattu�ilinin neden tahta veliaht olarak seçilen ye�eni

yerine, evlat edindi�i torunu Mur�iliyi getirdi�ini ise Hattu�ili kendi sözleriyle

vasiyetnamesinde dile getirmi�tir. Bu vasiyetnamenin metni için (bkz. Levha II).

Bu vasiyetnamenin öncesinde Hattu�ili, Hurrilerin ilerlemesini durdurma

yollar� aram��, Halep kenti yöneticileriyle de sonuçsuz sava�lara girmi�tir. ��te böyle

85 Akurgal 2002, 55. 86 Seher-Baykal 2002, 15. 87 Akurgal 2002, 57. 88 Akurgal 2002, 58–59. 89 Lloyd 1997, 33.

23

bir ortamda yazd��� vasiyetnamenin konusu da büyük ölçüde kendinden sonra kral

olacak ki�i ile ilgili olmu�tur90.

I. Mur�ili (�.Ö. 1630–1600)

I. Mur�ili, Babili y�karak Hammurabi sülalesine son vermi�, imparatorlu�un

Mezopotamya’ya ve deniz k�y�s�na ula�ma politikas�n� saptam��t�r91.

Mur�ili ilk i� olarak I. Hattu�ili’ye ba�l�l���n�n sonucu olarak Halep’le

hesapla�mak yolunu seçmi�tir92. Mur�ili Hurri ordusunu kesin yenilgiye u�ratt�ktan

sonra bu ba�ar�s�ndan yüreklenerek do�uya F�rat’a ve ötesindeki zengin topraklara

yürümü�tür. Halep’i yak�p y�km�� ve böylece güneydo�u ticaret yolu F�rat’a kadar Hitit

denetimine girmi�tir93.

I. Hattu�ilinin Suriye’yi ele geçirme politikas�n� bilinçli olarak sürdüren

Mur�ili94, bunun sonucu olarak Babil’e bask�n yapm�� ve Hammurabi hanedan�n�

ac�nas� bir sona u�ratm��t�r. Bu durum Hititlerin uluslararas� arenada güç kazanmas�n�

sa�lam��t�r95.

Mur�ili’nin uzun süren yoklu�undan kaynaklanan siyasal s�k�nt� söylentileri

onu çabucak ba�kente dönmek zorunda b�rakm��t�r, ancak Mur�ili’nin güçlü idaresi bir

saray entrikas�na kurban gitmi�tir. Eni�tesi Hantili ve onun kay�nbiraderi Zidanta

taraf�ndan öldürülmü�tür96.

Hitit tarihinde Gasp Krall�k Dönemi olarak adland�r�lan ve Kral Telipinu ile

devam eden dönemde s�ras�yla Hitit taht�na, I. Hantili, Zidanta, Ammuna ve I. Huzziya

geçmi�tir. Daha sonra ba�a geçen Telipinu (�.Ö. 1535–1510) bu cinayetleri anlatan

olaylar�, ünlü Telipinu Ferman�’nda i�lemi�tir (bkz. Levha III). Telipinudan sonra ba�a

s�ras�yla Alluvamna, II. Hantili, II. Zidanta, II. Huzziya geçmi�lerdir.

90 Lloyd 1997, 33. 91 Akurgal 2002, 64. 92 Lloyd 1997, 34. 93 Macqueen 2001, 47. 94 Akurgal 2002, 64. 95 Macqueen 2001, 48. 96 Akurgal 2002, 64.

24

I. Hattu�ili ve I. Mur�ili’nin parlak dönemlerinden sonra gelen krallar boyunca

Hitit devleti gücünü yitirmi�tir. Özellikle güney ve güneydo�udaki Hitit etkisi büyük

ölçüde azalm��t�r. Bu durumdan yararlanan Huriler Mitanni devletini kurmu� ve kurulan

bu krall�k I. �uppiluliuma dönemine kadar M�s�rdan sonra dönemin ikinci büyük siyasal

gücü olmu�tur.

Hitit �mparatorluk Ça�� (�.Ö. 1460–1190)

II. Tuthaliya (�.Ö. 1460–1440)

�mparatorlu�un yak�n do�u’daki ç�karlar�n� güvence alt�na alm�� olup. Hitit

krallar� aras�nda en önemli 4 kral (I. Hattu�ili, I. Mur�ili, I. �uppiluliuma ve II.

Tuthaliya) aras�nda yerini almaktad�r.

II. Tuthaliya Büyük Hitit Krall���n�n kurucusudur. Kendisi ile ba�layan sülale,

imparatorlu�u çökü� gününe kadar yakla��k 250 sene ba�ar� ile yönetmi�tir.

I. Arnuvanda (�.Ö. 1440–1420)

II. Tuthaliyadan sonra I. Arnuvanda tahta ç�km�� olup e�i olan Asmunikal

imparatorlu�un en h�rsl� kraliçelerindendir. Tabletlerde ve mühür bask�lar�nda

Arnuvanda’n�n yan�nda e�i olan Asmunikal’inde ad� yer almaktad�r97.

Daha sonra imparatorlu�un ba��na III. Tuthaliya ve ondan sonrada Genç

Tuthaliya geçmi�tir. Genç Tuthaliyadan sonra ise �mparatorluk yönetimi Hititlerin en

ba�ar�l� devlet adam� ve en güçlü komutan� olarak kabul edilen I. �uppiluliuma’ya

geçmi�tir.

Bu döneme kadar olan geli�meleri tekrar gözden geçirecek olursak; I. Hattu�ili

taraf�ndan Bo�azaköy/Hattu�a’da kurulan Hitit krall���n�n s�n�rlar� I. Mur�ili zaman�nda

Anadolu d���na kadar ta�m��, güneyde Halep al�nm�� ve Babile kadar inilmi�tir. Bundan

97 Akurgal 2002, 67–79.

25

sonraki dönemlerde ise ini�li ç�k��l� bir tablo çizmi�lerdir98. En parlak dönemlerini ise

�imdi bahsedece�imiz �appiluliuma döneminde ya�am��lard�r.

I. �uppiluliuma (�.Ö. 1380–1345)

Hitit �mparatorlu�unun en güçlü ordu komutan�, en ba�ar�l� devlet adam�d�r.

Kargam�� ve Halep’i ele geçirmi� ve buralar�n yönetimini o�ullar�na b�rakm��t�r. Ak�lc�

bir siyaset uygulam�� olup Mitanni ve Amurru Krall�klar�n� dostlukla Hattu�a�’a

ba�lam��t�r99.

Kral�n ilk y�llar� bir yandan kenti büyük tutkular� oldu�unu gösteren ölçekte

büyütmek ve yeniden surlarla çevirmek, bir yandan da halk�n� anayurtlar�nda eski

durumlar�na getirmekle geçmi�tir100.

Döneminde Halep ve di�er Suriye devletlerini fethetmi� olup böylelikle

Hititler bir kez daha F�rat yolunun ba��n� tutmay� ba�arm��lard�r. Bu dönemde

�appiluliuma, Mur�ili gibi �rmak boyundan Babile inmek yerine, Babil Kral�n�n k�z� ile

evlenerek bu amac�na ula�may� tercih etmi�ti.101.

Kendinden önceki dönemde sars�lan ülke gücünü yeniden peki�tiren

�appiluliuma, Mitanni Kral� Tu�rattay� yenmi� ve Hurri ülkesini ele geçirmi�ti. Ancak

Mitanni devletini yok etmemi� ve Tu�rattan�n o�lu Mattivazay� gölge kral olarak tahta

ç�kararak bu ülkeyi Asurlulara kar�� korunma bölgesi olarak kullanm��t�r.

�uppiluliuma döneminde Hititler büyük bir güce sahip olmu�lard�. Öyle ki bu

büyük krall�k Babil ve M�s�r ile e� güçteydi. �appiluliuman�n ünü öylesine büyüktü ki

bu dönemde M�s�r kral� olan Tutanchamon ölmü� ve dul kalan e�i Ankhesenpaam onun

o�ullar�ndan birisi ile evlenmek istemi�ti102.

�uppiluliuma döneminde Hitilerle M�s�rl�lar aras�nda dostane ili�kiler

kurulmu� olmakla birlikte bu dostane ili�kiler M�s�r kraliçesinin Hitit veliahtlar�ndan

98 Seher-Baykal 2002, 15. 99 Akurgal 2002, 79. 100 Lloyd 2000, 38. 101 Macqueen 2001, 50. 102 Akurgal 2002, 80–81.

26

biriyle evlenmek ve Hitit veliaht�n� M�s�r taht�na oturtmak istemesi ve bunun sonucunda

veliaht�n öldürülmesi ile geli�en olaylar dizisi bu dostluk durumunu ortadan

kald�rm��t�r103.

Tutankhamon’un dul e�i, �uppiluliuma’ya mektup yaz�p (bkz. Levha: IV)

o�ullar�ndan biriyle evlenmek istedi�inde, dönemin en güçlü imparatorluklar�ndan birisi

olan M�s�r bile Hititlerin etki alan�na girme noktas�na gelmi�ti; ancak kral�n o�lunun

M�s�ra giderken yolda öldürülmesi bu ittifak�n gerçekle�ememesine neden olmu�tur104.

�uppiluliuma �.Ö. 1345 y�l�nda105 -ki bu tarih baz� kaynaklarda �.Ö. 1346 ve

1334 olarakta geçmekte- M�s�r seferinde yakalad��� esirlerin ta��d��� veba hastal���na

tutularak ölmü�tür106. Döneminde çok büyük i�ler ba�arm�� ve ba�ta bulundu�u

dönemin sonunda ça�da�� olan krallar�n hepsinden daha güçlü olmu�tur107.

�uppiluliuma’n�n vefat�ndan sonra yerine en büyük o�lu ve mü�terek kral olan I.

Arnuvanda (�.Ö. 1346–1345) geçmi� ancak, o da birkaç ay sonra ayn� hastal��a

yakalanarak vefat etmi�tir.

II. Mur�ili (�.Ö. 1345–1315)

�mparatorlu�un en ba�ar�l� krallar�ndan birisidir. Döneminde Kargam��’a

karde�ini o ölünce de yerine onun o�lunu, Halep’e de ye�enini kral yaparak

Yak�ndo�u’daki Hitit egemenli�inin gücünü devam ettirmi�tir. Ayr�ca Mitanni ve

Amurru gibi tampon devletlerle yap�lan anla�malarla Hititlerin M�s�ra kar�� güçlü

durumunu peki�tirmi�tir.

Siyasal alanda ba�ar�l� olan II. Mur�ili mutsuz bir adamd�. Çok sevdi�i babas�

ve ard�ndan da a�abeyi Arnuvanday� veba salg�n� yüzünden kaybetmi�ti ve veba kendi

döneminde de birçok insan�n ölümüne sebep olmaktayd�. Sarayda ise tavananna olarak

egemen olan üvey annesi ya�am� kendisine zehir ediyordu. Ve ilk e�i de Tavananna’n�n

103 Memi�-Köstüklü 1992, 25. 104 Macqueen 2001, 50. 105 Lloyd 2000, 40. 106 Karau�uz 2005, 30. 107 Lloyd 2000, 40.

27

yapt��� büyüden daha do�rusu eziyetinden ölmü�tü. Kendisininde �im�ek çakmas�

yüzünden dili tutuktu. Ve bu durum onu geceleri bile rahats�z etmekteydi108.

II. Mur�iliden sonra ise onun yerine o�lu Muwattalli geçmi�tir.

Muwattalli (�.Ö. 1315–1282)

Hitit imparatorlu�unun en büyük ve ba�ar�l� krallar�ndan birisidir. �nsanl�k

tarihinin iki büyük devlet aras�ndaki en eski sava�� olan Kade� Meydan Muharebesi,

onun örnek çal��malar� sayesinde Hititler için olumlu sonuç vermi�tir109.

Kuzey Suriye sorunu, II. Muwattalli döneminde iyice k�z��m��t�r. Bunun

üzerine bu kral yakla�an Hitit-M�s�r sava�� s�ras�nda tanr� heykelleri ile birlikte ba�kenti

Tarhuntašša’ya ta��m��t�r110.

Muwattalli, babas� Mur�ilinin ikinci kar�s�ndan ikinci o�lu olup111, neredeyse

kral olur olmaz, M�s�r yönünden gelen güçlü bir tehditle yüz yüze gelmi�tir.

Ondokuzuncu hanedan�n ilk firavunlar�n�n, Do�u Akdeniz’de Akhenetan zaman�nda

terkedilmi� olan devletlere yeniden söz geçirmekte kararl� görünmeleri, Hititlerle kar��

kar��ya gelmeyi kaç�n�lmaz k�lm��t�r. Ve bu kar��la�ma �.Ö. yakla��k olarak 1286

tarihinde II. Ramses’in ba�a geçmesinden be� y�l sonra gerçekle�mi� olup, iki ordu Asi

nehri k�y�s�nda Kade�’te kar�� kar��ya gelmi�tir112.

M�s�r ordusu, Amun, Prec,,,

Ptah ve sutekh tümenlerinden olu�an bir birlikle

M�s�rdan kuzeye do�ru harekete geçmi� ve Kade� �ehrinin kuzeydo�usunda bir yere

gelmi�tir. II. Mutavalli ise beraberinde getirmi� oldu�u di�er uluslardan olu�an

ordusuyla birlikte Kade�in kuzeydo�usu ya da do�usunda bir yere saklanm��t�r. II.

Ramses ayr� ayr� yönlerde ilerleyen kendi tümenlerinin kendisine yeti�mesini beklerken,

iki Hitit casusu ele geçirilmi� ve bu casuslardan Hitit ordusunun çok yak�nda oldu�u

bilgisi al�nm��t�r. Bunun üzerine II. Ramses gerideki ordusunun acilen kendisine

yeti�mesi için haberci yollam��t�r. Sava� s�ras�nda Hitit sava� arabalar�nda üç,

108 Akurgal 2002, 83–85. 109 Akurgal 2002, 88. 110 Karau�uz 2002, 240. 111 Akurgal 2002, 88. 112 Lloyd 2000, 41–42.

28

M�s�rl�larda ise iki asker olmas�n�n avantaj�n� kullanan Hititler, M�s�r ordusunu bozguna

u�ratm��lar ancak zafer sarho�lu�una kap�ld�klar� için sava��n seyri de�i�mi� ve

güneyden gelen M�s�r ordusuna bu kez ma�lup olmu�lard�r113.

Sava� her iki taraf içinde bir felaket olmu�tur. Her ne kadar M�s�r

tap�naklar�ndaki yaz�larda ve resimlerde firavun ordusunun zaferinden

bahsedilmekteyse de bu sava�tan Muwattalli kazançl� ç�km��t�r. Çünkü sava�tan sonra

Ramses geri çekilmi�, Hititler ise �am’a de�in dayanm�� ve bu bölgeyi talan etmi�lerdir.

M�s�rl�lar�n kom�usu olan Amurru Devleti yeniden Hititlerin peyki haline girmi� ve

Amurru Kral� Bente�ina tutsak olarak Hatti ülkesine götürülmü�tür.

Bu büyük sava��n bar�� antla�mas� daha sonra II. Ramses’in yirmi birinci

krall�k y�l�nda �.Ö. 1269 y�l�nda yap�lm��t�r.

III. Hattu�ili (�.Ö. 1275–1250)

A�abeyi Mutavalli döneminde Ka�galar� imparatorlu�a ba�l� k�lma ba�ar�s�

göstermi� olup II. Ramsesle geciken Kade� sava��n�n bar�� antla�mas�n� yaparak tarihin

ilk bar�� antla�mas�n� gerçekle�tirmi�tir114.

II. Ramses’in gönderdi�i, M�s�r-Hitit antla�mas�n�n Bo�azköy’de Bulunan

Akadca Metninin Türkçeye Çevirisi için (bkz. Levha: V )

III. Hattu�ili, ye�eni III. Mur�iliyi taht�ndan indirerek yasa d��� bir yolla Hitit

Devletinin ba��na geçmi�tir. Muwattalli döneminde önceleri genel vali rütbesiyle daha

sonra ise Hakpis Kral� rütbesiyle Ka�ga ülkesini bir tehlike olmaktan ç�kartm��t�r.

Kade� sava��nda Ka�galar�n Hititlerin yan�nda bu sava�a kat�lmas�n� sa�lam��t�r. Bütün

ya�am� boyunca dini politikaya alet etmi� ve ba�ar�lar�n� büyük ölçüde din çevrelerinin

yard�m� ile sa�lam��t�r. Bu tutumunun nedeni beklide küçükken hastalanm�� ve ba�ka

i�e yaramaz dü�üncesiyle rahip olarak yeti�tirilmesinden ileri gelmektedir.

113 Karau�uz 2002, 240–241. 114 Akurgal 2002, 92–96.

29

Hattu�ili politik güce ula�mak için dini kullanm�� ve ye�enine açt��� sava��

‘Tanr� kad�n ��tar böyle istiyor’ diyerek dinsel bir nedene ba�lam��t�r. Ayr�ca

Kizzuvatna rahibinin k�z� Puduhepa ile de evlenerek dinsel çevrelerin deste�ini

kazanmay� da istemi�ti. III. Hattu�ilinin bu davran��lar� federal bir yap�s� olan Hitit

Devletinin kurallar�na kötü örnek olmu�, yasa çi�nenmi�, merkezi otorite y�k�lm��t� ve

bu durum di�er feodal beylerin Hattu�a’ya kar�� ç�kmas�na örnek te�kil etmi�ti115.

III. Hatu�iliden sonra s�ras�yla IV. Tuthaliya, III. Arnuvanda ve II.

�uppiluliuma kral olmu�lar ancak bu dönemler Hititler için imparatorlu�un sonu

olmu�tur.

Bu dönemlerde hasatlar kötü geçmi� k�tl�k ba� göstermi�ti. Hatta bu k�tl���

önlemek için M�s�rdan tah�l bile ithal edilmi�ti. Do�uda ise Asur bask�s� sürmekte olup

Suriye’deki uyruklar yükümlülüklerini yerine getirmekte yava� davranmaya

ba�lam��lard�r. Bu dönemde meydana gelen Ege Göçü sonucunda da ticaret yollar�

kesilmi� ve bu durum Hititlerin ya�am ba��n� tamamen koparm��t�. Ve bu ticaret

yollar�n�n kayb� yüzünden devletin merkezi çok zay�flam��t�. Ka�galar ve di�er kuzey

ve do�u kom�ular�n�n ak�nlar� sonucunda da bu büyük imparatorluk tarihin sayfalar�na

kar��m�� oldu116.

115 Akurgal 2002, 96–100. 116 Lloyd 2001, 55–56.

30

MISIR TIBBI

A) M�s�r T�bb�n�n Genel Özellikleri

�lkça� uygarl�klar� ile ilgili bilgilerimiz arkeolojik bulgulardan ve yaz�l�

belgelerden sa�lanabilmektedir. Dolay�s�yla Antik Ça� M�s�r Ülkesindeki t�p konusu bu

belge ve arkeolojik bulgulardan faydalan�larak bu k�s�mda anlat�lacakt�r.

Hastal���n tan�mlanmas� ve tedavisi ile ilgili t�bbi papirüslerin incelenmesi,

Nil Vadisindeki (bkz. Harita II) sa�l�k sorunlar� ve hastal�k sebeplerini anlamak

aç�s�nda çok önemli olmu�tur. Buna ilaveten C. Bruwier’e göre, M�s�rl�lar�n günlük

hayat� betimlemede gösterdikleri özen, hastal�k kavram�n�n sanatsal tasvirlerini

incelemek içinde mükemmel bir f�rsat yaratmaktad�r. C. Bruwier ayr�ca Firavunlar

Dönemi t�bbi ara�t�rmalar�na katk� sa�layan as�l �eyin, M�s�rl�lar�n günümüze hem

kemik hem de doku yönünden çok iyi durumda gelmi� bedensel kal�nt�lar� oldu�unu ifade

etmektedir. Günümüzde kullan�lan geli�mi� teknoloji sayesinde, analizi yap�labilen bu

kal�nt�lar, konu hakk�ndaki bilgilerimizi artt�rm��t�r117.

T�p konusundaki bilgileri edindi�imiz papirüslerin ço�unda t�p ve sihir iç içe

geçmi� durumdad�r. Ayr�ca M�s�r t�bb�n�n dini bir taraf� da vard�r. Bu yüzden t�p

konusunu irdelerken bu hususlar� da göz ard� edemeyiz118.

M�s�r kaynaklar�nda, ayn� zamanda rahip de olan doktorlar ve mumyac�lar

aras�nda bir ili�kinin oldu�u görülmektedir. Hem hastal�klar�n tedavisi için hem de

ölenlerin bedenlerinin korunmas� için benzer yöntemler uyguland��� anla��lmaktad�r.

Dolay�s�yla, Eski M�s�r'daki doktorlar cerrahi ve otopsinin yan�nda, mumyalamadan,

inançla tedaviye kadar çe�itli alanlarda faaliyet gösteriyordu. Mumyalama gelene�inin

çok yayg�n olmas�ndan dolay�, bir mumyac�n�n ölüme yol açan hastal���n nedenlerini

ara�t�rmas� için zaman ay�rmas� muhtemelen mümkün de�ildi. Cerrahi bilgi ve temel

anatomi bilgisi, mumyalama gelene�inden gelmekteydi. Öncellerinin yapt��� dikkatli

117 Bruwier 2006, 2. 118 Say�l� 1982, 115.

31

gözlemler sonucunda, m�s�rl�lar�n hem dini hem de günlük hayat�nda tedavi yöntemleri

önemli bir yer edinmi�ti119.

M�s�rda t�p mesle�i özel bir yere sahiptir ancak; dini tedavide bir ana temel

olan do�aüstü inan��lar, hastal���n iyile�mesinde etkili olmu�tur.

Eski M�s�r hekimleri mabetlerde yeti�irlerdi ve din adam� niteli�i ta��rlard�.

M�s�r’da ruhlar ve �eytanlar hastal�k nedeniydiler ve bu nedenle çe�itli büyüler

kullan�rlard�. Ancak sonralar� dualar büyülerin yerini alm�� ve �eytanlar tanr�sal dualarla

giderilmi�tir. Baz� tanr�lar bütün hastal�klara kar�� bir koruma arac� olmalar�na ra�men,

baz� tanr�larda özel hastal�klar� gidericiydiler. Organizman�n her organ� özel bir tanr� ile

ilgiliydi ve hastal��� veren tanr� onun tedavisini de yapard�. Bu tanr�lar aras�nda Ra, �sis

ve Thoth’u sayabiliriz. Sekhmet ise salg�n hastal�klar� yapar ve tedavi ederdi. M�s�r

uygarl���n�n son devirlerinde görülen sa�l�k tanr�s� �mhotep ise bu tanr�lar�n en

önemlisiydi. �mhotep birçok alanda ba�ar�lar göstermenin yan�nda hekim olarakta görev

yapm��t�r. Sonralar� ise t�p tanr�s� olarak sembolle�tirilmi�tir ve tarih sahnesine tarihin

ilk hekimlerinden biri olarak geçmi�tir120.

‘O ki bar�� ve sükûn içinde geliyor’ manas�n� ta��yan �mhotep ölümünden

sonra uzun y�llar yar� tanr� daha sonrada H�ristiyan dönemine kadar t�p tanr�s� olarak

kabul görülmü�tür. �mhotep bugünkü bilgilerimize göre bir hekim olman�n yan�nda bir

vezir ve mimar olarakta kar��m�za ç�kmaktad�r. �mhotep, �.Ö. 2980–2900 y�llar�

aras�nda ya�am�� olan Hükümdar Zoser’in vezirli�ini yapm��t�r. Ayr�ca Basamakl�

Ehram�n plan�n� da �mhotep yapm��t�r. �mhotep ölümünden sonra Memphis �ehri

yak�nlar�nda bir yere defnedilmi�sede hala mezar� bulunamam��t�r121.

M�s�r t�bb� hakk�ndaki bilgileri papirüslerden elde etmekteyiz; ancak papirüs

bitkisi dayan�ks�z oldu�u için zaman�m�za çok az kaynak kalm��t�r. Bu konuda en eski

dönemi anlatan papirüs Kahun papirüsü olup bu papirüs zaman�m�zdan 3000 y�l

öncesinin t�bbi bilgilerini yans�tmaktad�r. Bu papirüste jinekolojiden ve veteriner

119 Bruwier 2006, 1. 120 Demirhan 1982, 13. 121 Uzluk 1958, 21.

32

hekimlikten bahsedilir. Smith papirüsü cerrahi bilgilerden söz eder122, ayr�ca Smith

papirüsünün bir yerinde hekimin beyine kadar i�leyen bir yaralanma ile ilgili �a��rt�c�

gözlemi anlat�lmaktad�r. Burada beyin zar�, beyin-omurilik s�v�s� ve beyin k�vr�mlar�

tan�t�lmakta, hastan�n her iki burun deli�inden kan gelece�i ve boynunun sertle�ece�i

anlat�lmaktad�r. Ebers papirüsü ise oldukça detayl� t�p bilgileri içermekte ve bir hekimin

elinin alt�nda bulunmas� gerekti�i dü�ünülerek yaz�ld���ndan ilk t�p el kitab� olarak

an�lmaktad�r123. Büyük Berlin papirüsü ve Hearst papirüsü de Ebers papirüsüne

benzemektedirler ancak bu papirüslerin içerikleri genellikle reçeteler olup, çok fazla

sihri ve dini formül ta��maktad�rlar. Büyük ve Küçük Berlin papirüslerinde obstetrik

alana ait bilgilerde mevcuttur124. Ayr�ca birazda olsa bilgi vermesi aç�s�ndan önemli bir

buluntuda �.Ö. 2500’de ya�am�� bir kraliçenin ecza dolab�nda bulunan malzemelerdir.

Bu dolapta birçok ilâç vazolar�, kas�klar, kurumu� ilâç ve otlar bulunmu�tur125.

Demirhan’a göre, zaman bak�m�ndan daha sonra yaz�lan papirüsler daha fazla

sihirli ve büyülü bilgiler içermektedir. Buradan da M�s�r t�bb�n�n rasyonel bir tarzda

ba�lad���n� ancak daha sonradan yani m�s�r uygarl���n�n zay�flamaya ba�lamas�yla sihri

bir özelli�e büründü�ü manas�n� ç�kartabiliriz126.

Bu papirüslerin t�p alan�nda en çok bilgi verenleri �üphesiz Edwin Smith

Papirüsü ve Ebers Papirüsüdür. Bu papirüslerde hem hastal�klarla ilgili bilgiler, hem de

hastalar�n vaka geçmi�leri yaz�l�d�r. Her iki papirüste da hastal�k vakas� A. Demirhan’a

göre �öyle tan�mlanmaktad�r:

� �arta ba�l� tan�

� Hastan�n nas�l muayene edilece�i ve tan� belirtilerinin nas�l saptanaca��

hakk�ndaki bilgiler

� Hastal���n tan�s� ve seyri

� Manipülasyon, ilaçlar, sihri formüller ve dualar gibi gerekli tedavi

önlemlerinin endikasyonu.

122 Demirhan 1982, 13. 123 Yoket 2003, 76–78. 124 Demirhan 1982, 14. 125 Ünver 1938, 38. 126 Demirhan 1982, 14–15.

33

Bu verdi�imiz tan�ma ait örnek Edwin Smith papirüsünde aç�kça

görülmektedir:

"Boyun vertebras� ç�k��� ile ilgili bilgiler: E�er boyun vertebras� ç�k��� olan bir

hastay� muayene edersen, kollar�nda ve bacaklar�nda duyars�zl�k vard�r, gözleri kanl�d�r.

Böyle bir hastal��� �öyle tan�mlaman gerekir. Kollar�nda ve bacaklar�nda duyars�zl�k

oldu�u ve sperm damlatt��� için bir hastada omuz vertebras� ç�k��� vard�r. Bu hastal�k

tedavi edilemeyen bir hastal�kt�r127."

Eski M�s�rda T�p Alan�na Ait Ele Geçen Papirüsler

Papi

rüs

Ad�

, Dön

emi

Bah

setti

�i K

onul

ar

Papi

rüst

e A

d� G

eçen

H

asta

l�kla

r

Papi

rüst

e �la

ç Ya

p�m

�nda

K

ulla

n�la

n B

itkis

el,

kim

yasa

l ve

Hay

vans

al

Ürü

nler

Kahun Papirüsü

(�.Ö. 2000)

Jinekolojiden ve veteriner hekimlikten bahsedilir.

Gebelik ve do�acak çocu�un cinsiyetine

ili�kin bilgi ve tavsiyeler veteriner hekimlikle

ilgili hastal�klar.

Smith papirüsü

(�.Ö. 1600)

Ba�tan ba�layarak a�a��lara inen, yara ve berelerin

tedavisi hakk�nda yaz�lm�� bir kitap �eklindedir.

Beyinden ilk defa burada bahsedilmi�tir. Sihirli büyü

formülerinden bahsedilmektedir.

Ba� yaralar�, kol k�r�klar�, burun yaralar�, alt çene k�r�klar�, boyun

yaralar�, bel kemi�i k�r�klar� ve meme

yaralar�.

Cerrahi aletlerin kullan�lm��

oldu�u, k�r�klar�n

atellerle tedavi edildi�i ve

yaralara ilk gün taze et sar�ld���

bilgisi elde edilmekte.

127 Demirhan 1982, 14.

34

Ebers Papirüsü

(�.Ö. 1550)

Bu papirüs tedavi yöntemleri ile birlikte ilaçlar�n

haz�rlanma tarzlar�n� ve kullan�m �ekillerini

anlatmaktad�r.

Papirüste iç hastal�klar�, baz� göz hastal�klar�,

deri hastal�klar�, ekstremite (el ve ayak) hastal�klar�, jinekolojik

hastal�klardan bahsedilmekte ayr�ca bu

papirüsün sekizinci bölümü anatomi ve

fizyolojiden, dokuzuncu ve son bölümü ise

cerrahiden söz etmektedir.

Hint ya��, Kur�un

mürekkepleri, Kol�ik, zambak, geyik boynuzu, Antimon, Kaz ya��, Su ayg�r�, aslan, timsah,

Y�lan, �bex ya��.

Hearst Papirüsü

(�.Ö. 1500)

Bu papirüs genel olarak Ebers papirüsüne

benzemektedir. Ayr�ca cerrahi ile alakal� k�s�mlar� da bulundu�u için Smith

papirüsüne benzer.

K�r�k ve ç�k�klar�n sar�lmas� ve tedavisi.

Un, bal, kaymak kar���m�ndan elde edilen

kar���m k�r�k ve ç�k�klara

uygulanmakta.

Berlin Papirüsleri (�.Ö. 1300)

Anne ve bebeklerin korunmas�, çocuk

hastal�klar�n�n korunmas�na yönelik reçete ve büyüleri

içermektedir.

Gebeli�i önlemek için al�nm�� tedbirler, ise romatizma ve mafsal

hastal�klar

Brooklyn Papirüsü

XXX. Sülâle

Dönemi

Y�lanlar�n, akreplerin ve tarantulalar�n zehrinin nas�l al�naca��n� aç�klanmakta.

Hayvan sokmalar� ve �s�rmalar� sonucu meydana gelen

hastal�klardan bahseder.

Kalsberg Papirüsü

Göz hastal�klar� ve do�umla alakal� bilgiler yer

almaktad�r.

Göz hastal�klar� ve do�umla alakal�

hastal�klar� içermektedir128.

M�s�rl�larda cerrahi asl�nda vücudu açacak kadar ilerlememi�tir; buna ra�men

sünnet ve boyun etraf�nda baz� ameliyatlar yap�labilmekteydi. Sünnet ise m�s�rl�larda

mecburiydi ve Ebers'e göre 14 ya��nda yap�lmaktayd�. Karnak mabedinde �.Ö. 1392 128 Bu tablodaki bilgiler A. Demirhan’�n ‘‘K�sa T�p Tarihi’’, F. N. Uzluk’un ‘‘Genel T�p Tarihi I’’, S. Ünver ‘‘T�p Tarihi’’, A. Say�l�’n�n ‘‘M�s�rl�larda ve Mezepotamyal�larda Matemetik, Astronomi ve T�p’’ isimli kitaplar� temel al�narak tablola�t�r�lm��t�r.

35

senesine ait bir resimde sünnet ameliyat�n�n nas�l yap�ld���na ait bilgiler

bulunmaktad�r129.

Eski M�s�r t�bb�n�n göze çarpan özelliklerinden biri Heredota göre Hekimlikte

M�s�rl�lar�n a��r� uzmanla�m�� olmalar�d�r. Ayr�ca t�p alan�nda koyu bir gelenekçilik söz

konusudur. A. Demirhan’a göre; Eski M�s�rdan kalan belgelerde üç tip sa�l�k

personelinden bahsedilmektedir:

� Hekimler

� Vücuttan cin ç�karan ki�iler

� Nab�z dinleyen, damar hastal�klar�n� tedavi eden cerrahlar.

Bu cerrahlara ‘Sekhmet Rahipleri’ ad� da verilmektedir. Bunlar�n d���nda halk

aras�nda üstün bir yeri olan ve di�erlerinden daha çok önem verilen t�p mensuplar� da

vard� ki, bunlarda Saray hekimleriydi130.

C. Bruwier’e göre; M�s�rda doktorluk, rahiplik ve büyücülü�ün iç içe

geçmi� olmas�na ra�men, doktor olarak çal��anlar�n özel bir e�itim görmesi

gerekmekteydi. An�t mezarlarla onurland�r�lm�� baz� ünlü doktorlar�n özel s�fatlara sahip

oldu�u da görülmektedir: "Doktorlar�n yöneticisi", "doktorlar üzerinde olan",

"doktorlar�n amiri", "doktorlar�n ba��", "saray doktorlar�n�n teknesinin �efi" gibi...

M�s�r'da di� ve göz doktorundan, gastronomiye kadar her alanda uzman doktor

bulunmaktayd�. Kad�n doktorlar M�s�r'a yabanc� de�ildi. Ayr�ca, tap�naklarda kurban

edilecek kutsal hayvanlarla ilgilenen veterinerler bile vard�131.

M�s�r doktorlar� t�p mesle�indeki ba�ar�lar�ndan ötürü M�s�r d���nda da

tan�n�yorlard�. Hatta baz� yabanc� Kral ve Prensler M�s�rl� doktorlardan tedavi

görüyorlard�.

129 Ünver 1938, 37. 130 Demirhan 1982, 16. 131 Bruwier 2006, 2.

36

�kinci Amenofis zaman�nda bir Suriyeli prens e�i ve hizmetkârlar�yla yan�na

hediyeler alarak tedavi olmak için Teb �ehrine gelmi� ve saray doktoru Nebamon’a

ba�vurmu�tur.

Sicilyal� Diyotorus ise seyahat ve askeri hareketler esnas�nda görmü� oldu�u

M�s�r t�bb� için her türlü tedavinin paras�z yap�ld���n�, doktorlar�n toplum ve resmi

makamlar taraf�ndan geçimlerinin sa�land���n�, m�s�rl� doktorlar�n geleneklerine ba�l�

kalmakla yükümlü olduklar�n� belirtirken bunun aksine davran�� gösterip hastalar�n�

öldüren doktorlar�nda ölüm cezas�na çarpt�r�labildiklerini söylemektedir. Bu durum A.

Say�l�’ya göre asl�nda M�s�rl�lar�n kendi t�p bilgilerine büyük de�er vermeleri ve itimat

göstermelerinden kaynaklanmaktad�r.

Herodot’a göre m�s�rda pek çok doktor vard� ve her doktor sadece bir hastal��a

bakard�. Buradan m�s�r doktorlar�n�n uzmanl�k alanlar�n�n oldu�u sonucuna varabiliriz.

Göz doktoru, di� doktoru, kad�n hastal�klar� doktoru, anus’un muhaf�z� veya

çoban� gibi unvanlar ta��yan doktorlara Eski M�s�rda rastlanmaktad�r. Ancak bir doktor

bu unvanlardan birkaç�na da sahip olabilmekteydi ki Lefebvre’nin yorumuna göre de

Uzman doktorlar genel olarak bütün hastal�klar� tedavi etmekle bir hastal�k grubunun

uzman� da olabiliyorlard�.

M�s�rl�lar doktorlara Sinu demekteydiler. Sinu, m�s�rl�lara göre tedavi i�iyle

u�ra�an mesle�i t�p olan ki�ilere verilen add�. Ayr�ca birde Sekhmet rahipleri ad�yla

an�lan din adamlar� vard� ve bunlarda t�p ve tedavi i�iyle me�guldüler.

Firavunlar�n saray�nda uzmanla�m�� doktorlar�n d���nda ayr�ca birde saray ba�

doktoru bulunmaktayd�. Bu çok önemli bir memurluk olup di�er doktorlar�n

te�kilatlanmas� belirli bir kademe almas� saray ba� doktoru taraf�ndan yap�lmaktayd�.

Bunu günümüz sa�l�k bakanl��� gibide dü�ünebiliriz.

Firavun saray�nda oldu�u gibi yüksek devlet memurlar�n�n veya makamlar�n�n

ve dini müesseselerinde özel doktorlar� bulunmaktayd�. Buradan da m�s�rda doktorluk

mesle�inin bir devlet memurlu�u �ekline sokulmu� oldu�u sonucunu ç�karabilmekteyiz.

37

Diodorus’a göre M�s�rda doktor yeti�tirmek için ‘hayat evi’ ad� verilen okullar

bulunmaktayd�. Sigerist ise bu okullarda ö�retilen konular aras�nda cerrahinin de

oldu�unu böylece t�p tahsilinin dini t�p üzerine olmay�p ilmi t�p �eklinde oldu�u

kan�s�ndad�r. Lefebvreye göre ise bu fikir yanl�� olup M�s�rdaki t�p bilgisi babadan

o�ula geçmekteydi. Hayat evi ad�n� ta��yan kurumlar ise okul olmay�p ilim, din ve sihre

ili�kin kitaplar�n yaz�ld��� yerlerdi132.

M�s�rda dini ve sihri tedavinin yan�nda droglarla (ilaçlar�n haz�rlanmas�nda

kullan�lan, hayvansal ya da bitkisel kökenli, ilk maddelere, ham maddelere, ilaç

hammaddelerine verilen isim.) tedaviden de faydalan�lm��t�r. T�p papirüslerinde bu

droglar�n miktarlar� ve haz�rlan�� ve kullan�� �ekilleri de verilmi�tir. Eski M�s�rda

kendisinden ilaç yap�lan maddeler aras�nda çe�itli bitkileri, çe�itli maden ve ta�lar� ve

hayvanlar�n baz� uzuvlar�n� sayabiliriz. Örne�in Menfis ta��n�n, vücuttaki hasta

k�s�mlara konuldu�unda, a�r� hissettirmeden cerrahi operasyonun kolayl�kla yap�lmas�n�

sa�lad��� metinlerde yer almaktad�r.

Eski M�s�r�n zengin bir ilaç koleksiyonu vard�. M�s�r t�bb�nda tek bir

maddeden haz�rlanan ilaçlar oldu�u gibi, birkaç maddenin kar���m�yla haz�rlanan

ilaçlar�n oldu�u da bilinmektedir. �laç yap�m�nda kullan�lan bitkiler aras�nda anason,

kokulu sak�z, sar�msak, p�rasa, reçine, ac� marul, adaso�an�, banotu, hardal, incir, keten

tohumu, ki�ni�, safran, so�an, tarç�n ve üzümü sayabiliriz133. Obsidiyen’de M�s�r'�n

yo�un olarak ithal etti�i hammaddelerden biridir. Bu madde de t�p alan�nda

kullan�lm��t�r134.

M�s�rda ilaçlar kadar büyülerde önemlidir ve M�s�rda ilaç yaparken çe�itli

büyü içeren sözler söylendi�i bilinir;

‘�sis, Osiris'i kurtard�. Horusu babas�n� öldüren karde�i Set'in yapt���

fenal�klardan kurtard�. Ya �sis, efsunlar�n büyük ilâhesi beni kurtar. Fena olan her

�eyden kurtar, beni a�r�lar�n ilâh�ndan kurtar, a�r�lar�n ilâhesinden kurtar. Bir ölü

132 Say�l� 1982, 121–124 133 Erginöz 1999, 163–164. 134 Atl�-Balkan 2005, 2

38

erkek (veya kad�n) olmaktan kurtar, içime giren fena �eylerden kurtar, senin o�lun

Horus'un kurtuldu�u gibi kurtar. Çünkü suya girdim, sudan ç�kt�m. Bugünün kapan�na

dü�medim. Dedim ki çocuk olmu�tum, genç olmu�tum. Ay güne� dilinle söyle ey �sis

beni iltimas et. Güne� dili ile söyler ve iltimas eder. ��te �imdi ben her türlü fenal�ktan,

fena olan, zalim olan, fenal�k yapan her �eyden kurtuldum. A�r� ilâh�ndan, a�r�

ilahesinden, ölüm ilâhesinden bile kurtuldum135.’

Ayr�ca içerden al�nacak ilaçlar içinde baz� sözler söylenmi�tir ancak bunlar

büyü özelli�i ta��yan sözler oldu�u için anla��l�r sözler de�illerdir136.

�lk bak��ta büyü gibi görünen baz� tedavi yöntemlerinin temelinde olan mant�kl�

uygulamalar� ay�rt etmekte mümkündür. Bunun en aç�k örne�i, baz� hastal�klar için

kullan�lan bitkilerdir. Büyü, �ifal� bitkilerin toplanmas�nda da rol oynamaktayd�. Bitkinin

seçimi, tedaviye ihtiyaç duyan organla olan biçim benzerli�ine göre yap�l�rd�137.

M�s�rl�lar�n ölülerini mumyalamas� da �üphesiz M�s�r T�bb� içinde yerini

almaktad�r. M�s�rl�lar ölülerinin tekrar dirildiklerine ve ruhlar�n�n yeniden dirilme

sonras�nda cesetlerini kolayca bulmalar�na inand�klar� için cesetlerinin bozulmamas�na

özen göstermi�ler bu yüzdende mumyalama yoluna gitmi�lerdir138.

Herodotos’un da M�s�r t�bb� ile ilgili olarak söylediklerini maddeler halinde

yazmak yararl� olacakt�r.

� M�s�rl�lar ketenden k�yafetler giyiyorlar ve bu k�yafetleri yeni y�kanm��

temiz olarak giyiyorlar139. Bu durum hastal�klara sebep olan mikroplar�n yay�lmas�na

engel olmaktad�r.

� M�s�rl�lar sünnet oluyor ve bunun nedeni olarakta Herodotos

temizliklerini göstermekte ve Herodotos’a göre M�s�rl�larda temizlik güzellikten önce

gelmektedir.

135 Ünver 1938, 42–44. 136 Ünver 1938, 44. 137 Bruwier 2006, 1. 138 Ünver 1938, 42. 139 Herodotos 2007, 136.

39

� Herodotos’un verdi�i temizlikle alakal� olarak verdi�i bilgilerden bir

di�eri de, M�s�r rahiplerinin güna��r� yukardan a�a��ya kaz�nd�klar�d�r ki bu sayede

rahipler dini görevlerini yerine getirirken bit pire gibi kirli �eylerin üzerlerinde

bulunmas�n�n önüne geçmektedirler. Ayr�ca bu rahipler gündüzleri ve geceleri iki �er

kez so�uk suyla y�kanmaktad�rlar. Buda temizli�in m�s�rda ne kadar önemli bir husus

oldu�unu göstermektedir.

� Heredotos bakla sebzesinin m�s�rl�larca ekilmedi�ini ve bakla

yemediklerini söylemekte ve bu duruma sebep olarakta bu sebzenin m�s�rl�larca temiz

say�lmad���n� ifade etmektedir.

� Temizlik konusuna önem veren m�s�rl�lar hayvanc�l�kta ise herodotos’un

verdi�i bilgilere göre tanr�lara temiz kurbanlar sunmaktad�rlar ayr�ca bu hayvanlardan

domuzu ise temiz saymamaktad�rlar. Bu hayvana sürtünen bir ki�i hemen kendisini

temizlemelidir. Hatta bu hayvanlar� besleyen çobanlar hiçbir tap�na�a al�nmamakta ve

bu çobanlara k�z verilmemektedir. Bu i�le u�ra�a ki�iler k�z al�p verme i�ini kendi

aralar�nda yapmaktad�rlar.

� Herodotos hekimlik içinde M�s�rda birçok hekimin varl���ndan

bahsetmekte ve bu hekimlerin tek bir hastal��a (göz, ba�, di�, kar�n a�r�lar�, iç

hastal�klar�) bakt�klar�ndan söz etmektedir. Buradan da m�s�rda hekimlerin belli

hastal�klarda uzmanla�t�klar�n� bir hekimin bütün hastal�klara bakmak yerine kendi

uzmanl��� olan hastal��a bakt��� sonucunu ç�kartabiliriz. Bunun sonucu olarakta, t�p

konusu m�s�rda daha rahat bir geli�me göstermi� olabilir, çünkü hekimler tek bir

hastal�k alan�nda uzmanla�t�klar� için o alanda ileri seviyelere gitme, alan�n�n

hastal�klar�yla daha yak�ndan ilgilenebilme ve bu hastal�klar�n tedavilerini daha çabuk

bulma imkân� bulmu�lard�r140.

140 Herodotos 2007, 136–156.

40

B) Eski M�s�r T�bb�nda Sihir ve Din

Sihrin M�s�rl�lar�n hayat�nda önemli bir yeri vard�. Sihir sadece insanlar�n

birbirleriyle olan ili�kilerinde de�il, ölülerle ve tanr�lar�yla olan ili�kilerinde de önemli

rol oynamaktayd�.

M�s�rl�lar sihre ‘Hike’ ad�n� veriyorlard�. Ayr�ca sihir ya da M�s�rl�lar�n

deyimiyle Hike, M�s�rl�larca tanr�la�t�r�l�p ki�ile�tirilmi�ti.

M�s�rl�lara göre sihrin i�levi insanlar� zarardan ve kötülükten korumakt�.

Ayr�ca, m�s�rl�lara göre insanlar�n içinde bulundu�u olaylar ve kar��la�t�klar�

nesnelerinde ruhlar� bulunmaktayd� ve bu ruhlar insan faaliyetlerine müdahale

etmekteydiler. Hatta bu ruhlardan baz�lar� m�s�rl�larca tanr�la�t�r�lm�� olup baz�

kaidelere uyulmas� halinde bu ruhlar insanlara faydal� olmaktayd�. Aksi halde ise çok

zararl� olacaklar� kabul ediliyordu.

A. Say�l�’ya göre sihir ya da büyü, m�s�rda t�p alan�nda da kullan�lmaktayd�.

Ve bu sihirlerin belli formülleri vard� ve bu formüller de�i�tirilmeden aynen

uygulanmal�yd� çünkü sihrin ya da büyünün etkisi söylenen kelimeye ve ritme ba�l�yd�.

Kelimeler içinde isimler önemli say�l�yordu çünkü m�s�rl�larca, adland�rma yaratmay�,

ads�z olma ise mevcut olmamay� kapsamaktayd�. Bu nedenle bir kimsenin ad�n�n

bilinmesi onun üzerinde büyük etkiler yapabilmeye olanak sa�l�yordu o yüzden de

gerçek isimlerin gizli tutulmas� yönünde bir anlay��a sahiptiler141.

Erginöz’e göre de Eski M�s�rda kullan�lan tedavi metotlar� içerisinde dini ve

sihri tedaviyi bulmak mümkündür. Bir m�s�rl� için hastal�k sebepleri ölülerin öç almas�

�eklinde tasavvur edildi�i için hastal�klar�n tedavileri de, hastan�n içindeki kötü gücü

ç�kartmak olarak dü�ünülüyordu. Çünkü m�s�rl�lar�n inanc�na göre tanr�, cin veya kötü

bir güç bir insan� etkisi alt�na alabilir ve bazen de insan�n içine girerek onu hasta

edebilirdi. Ayr�ca t�bbi papirüslerde yer alan baz� hastal�klara (y�lan, akrep sokmalar�

141 Say�l� 1982 124–126.

41

v.b.) kar�� kulland�klar� metotta büyü temelliydi. G. �. Erginöz’e göre bu hastal�klar�n

�sis ve Thot’a maledilen bir sihir formülü ile iyile�tirilebilece�i dü�ünülüyordu142.

M�s�r pantheonuna ait baz� efsaneler, tedavide kullan�lan çe�itli t�bbi büyüleri,

muskalar� ve ilaçlar� anlamak aç�s�ndan ayd�nlat�c�d�r. En önemli öykülerden biri,

Osiris'in intikam�n� alan Horus ve Seth aras�ndaki seksen y�l süren mücadeledir. Bir örnek

verecek olursak; sava� s�ras�nda, Seth taraf�ndan ç�kar�lan Horus'un gözü, Thoth

taraf�ndan tekrar yerine yerle�tirmi�ti. Daha sonra, bu gözün (wecat gözü) betimini

ta��yan muskalar, M�s�rl�lar�n kulland��� en güçlü koruyucu muskalar olmu�tur. Bunlar

ayn� zamanda geometrik art�� gösteren ilaç dozlar� (1/2'den 1/64'e kadar) için ölçü

olarakta kullan�lm��t�r143.

M�s�rl� büyücüler uygulamalar�nda zamanlamaya büyük önem vermi�lerdir.

Gün içindeki zaman� üçe ay�rm��lar ve �ansl� ve �anss�z zaman kesitleri

belirlemi�lerdir144. Bu zaman kesitleri için (bkz. Levha: VI).

M�s�rl�larca sihir etkisi sadece sözlü olarak de�il yaz�l� olarakta etki

gösterebilirdi. Ayr�ca sihir sadece insanlar� de�il tanr�lar� da etkileyebilmekte olup tanr�

bile bu etkiden sihir yoluyla kurtulabilirdi.

A. Say�l�’ya göre sihrin formülü ya da sözlerinin haricinde, merasim ve jestler

de önem ta��makta olup bu k�sm�n sihrin formülüne yard�mc� oldu�u inanc� vard�.

Ayr�ca m�s�rl�larca kabul edilen bir di�er konuda sihrin etkisinin artt�r�lmas� konusuydu

ve bunun için baz� araçlar önem ta��maktayd�. Sihrin etkisini art�rmas� için t�ls�m ve

muskalarda bunlardan faydalanmaktayd�lar. Muska yap�m�nda seçilen malzeme ya da

muska üzerindeki rakamlar veya �ekiller yap�lan sihrin etkisinin artmas�na sebep

olabilmekteydi145.

T�p, M�s�r dininin bir paças�yd�, bu yüzden do�urganl�k ile ilgili büyüler

ve büyülü figürler bu aç�dan önemli bir rol üstleniyordu. Örne�in, koruyucu tanr�

aslan suratl� ve sakall� Bes, uzun dili ve k�r�k dizleriyle kötü cinleri kovard�. Kad�nlara

142 Erginöz 1999, 159–160. 143 Bruwier 2006, 1–2. 144 �ah 1996, 79–82. 145 Say�l� 1982, 126–127.

42

do�umda yard�m eder ve çocuklar� korurdu. Bes daha sonra giderek bir aile tanr�s�

olmu� ve evi y�lanlardan, kötü ruhlardan korumas� için dua edilen bir varl�k haline

gelmi�tir. Do�um esnas�nda sorun ya�anmamas� için, pi�mi� topraktan bir ‘Bes

figürini’ hamile kad�n�n ba�ucuna konur, bu s�rada tanr�ya dua edilirdi. Bes ayn�

zamanda, insanlar� tehlikeli hayvanlardan koruyan bir tanr�yd�. Özellikle çocuk

Horus'un Nil Deltas�'nda geçirdi�i günlerde, bu özelli�i öne ç�km��t�r146.

M�s�rl�lar, tabiatta kar��la�t�klar� maddelerin hastal�k ve �ifa için önem

ta��d���na inanmaktayd�lar. Mesela sar�çiçeklerin sar�l��a iyi geldi�ine, k�rm�z� renkli

bir ta��n kanamay� durdurma özelli�i oldu�una, ba� a�r�s� için ba��n a�r�yan k�sm�n�n

pi�mi� bal�kla ovulursa a�r�n�n bal���n ba��na geçece�i hususlar�na inan�yorlard�. Ayr�ca

baz� hayvanlar�n k�llar� veya tüyleri de sihrin peki�tiricisi olarak kabul ediliyordu.

M�s�rl�lar hastalar�n�n tedavisinde sihri a��rl�kl� olarak kullan�yorlard�. Örne�in

sözlü bir sihir formülü bir ta� veya ba�ka bir cisme okunarak, bu nesnenin istenilen

tesire sahip olmas� sa�lan�yor ve bu sayede t�ls�m dedi�imiz bir �ey elde ediyorlard� ve

bu t�ls�m� hasta üzerinde ta��yarak bu t�ls�m�n �ifal� etkisinden faydalan�yordu. Hatta

sihir formülleri genel anlamda ilaçlara da uygulanmakta olup tedavinin daha ba�ar�l�

olaca��na inan�l�yordu.

M�s�rl�lara göre örne�in bir ba� a�r�s�n�n nedeni, tanr�y� öfkelendirmekten

veya büyünün etkisinden kaynaklan�yor olabilece�i için bunlar�n iyile�tirilmesi için de

tanr�ya adak adamak di�er nedende ise büyüyü yapan� bulup cezaland�rmak

gerekebilmekteydi.

Hastal�k nedenini ise hastan�n kendisi bilmeliydi aksi halde doktor kehanet

yoluna ba�vurmaktayd�. Bunun içinde tanr�lara ya da ruhlar dünyas�na ba�vurulurdu.

M�s�rl�lar çe�itli iç hastal�klar�n�n tedavisinde, hastal�klar�n önlenmesinde ve

sa�l���n korunmas�nda, kazalarda ve yaralarda böcek sokmas� ya da hayvan �s�rma

vakalar�nda sihir yoluna ba�vurabileceklerine inanmaktayd�lar.

146 Bruwier 2006, 4.

43

M�s�rl�lara göre insan hayat�nda tanr�lar gibi ölülerinde önemli bir rolü vard�.

Ayr�ca içinde bulunduklar� çevre birçok ruh ve �eytanla doluydu ve onlardan korunmak

için sihre ihtiyaçlar� vard�. Tanr�lar�n ve ölüler çe�itli tehlikelere kar�� onlar�

koruyabilmekteyken onlar� k�zd�rmakta çe�itli zararlar�n olmas�na yol açabilmekteydi.

Zarar olarak görülen hallerden biride hastal�klard�.

M�s�rl�larda tanr�lar�n sihirle olan ili�kileri nedeniyle sihir tedavisiyle dini t�p

aras�nda da bir yak�nl�k mevcuttu. Öyle ki tanr� taraf�ndan verilen hastal���n gene ayn�

tanr�ya dua edilerek ona kurban kesilerek geçirilece�ine inan�l�yordu. Baz� durumlarda

da tedavi için tanr�lar� zorlama yoluna gidiliyordu buda sihirle ve ba�ka tanr�lar

arac�l���yla yap�lmaktayd�. Böyle durumlarda üfürükçü ya da bazen de hasta tanr�y�

temsil edebiliyordu.

Hastal�k nedeni olarak ölülerin öç almas�, tanr�lar�n cezaland�rmas� ya da

dü�manlar�n�n büyü yapt��� dü�üncesi hâkimdi ve hastal���n tedavi edilmesi, ruhun veya

zehirin d��ar� ç�kar�lmas� olarak alg�lan�yordu.

M�s�rl�lar�n sihir tedavilerinde hastal�klar ki�ile�tirilmi� olup üfürükçülükte

hastal��a hitap �eklinde formüller yap�lmaktayd�. Ebers Papirüsünde (reçete 736) yer

alan bir formül bunu örnekleyebilmektedir:

‘Ey ba� nezlesinin o�lu ba� nezlesi (koriza, coryza); kemikleri k�ran kafatas�n�

parçalayan, beyni burkan, ba��n yedi deli�ini hasta eden ba� nezlesi; Re’nin hizmetkâr�,

Thot’un peresti�kâr� (tutkun, vurgun, tap�nan) ba� nezlesi; i�te sana kar�� bir �erbet,

seninle mücadele etmek için bir ilaç: dünyaya erkek çocuk getirmi� bir kad�n�n sütü ile

kokulu sak�z.’

M�s�rda iç hastal�klarda a��rl�kl� olarak kullan�lan sihir yan�k gibi hastal�klarda

da kullan�lmaktayd�. Yan�k tedavisi için kullan�lan sihre örnek olarak gene Ebers

Papirüsünden (reçete 500) bir reçete verecek olursak:

‘O�lum Horus çöllük bir yaylada ate�ler içinde bulunuyor. Orada su yok; ben

orada de�ilim. Ona yang�n� söndürecek su götürüyorum.’

44

Bu formül erkek çocuk do�urmu� bir kad�n�n sütü üzerinde okunuyor ve bu

suretle �ifal� etkisi artt�r�larak süt yan�k yaras�na sürülüyordu.

T�bbi papirüslerde y�lan ve akrep sokmalar�na kar�� ilaç gösterilmezken

bunlar�n �sis ve Thot’a mal edilen bir sihir formülüyle iyile�tirilece�i söyleniyor. Buda

doktorlar�n tedavi etmek istemedi�i hastalar� üfürükçüye ya da dini t�bba yönlendirdi�i

anlam�na gelebilmektedir147.

T�pla alakal� olarak ad� geçen baz� tanr�lar ve bu tanr�lar�n özelliklerini

belirtirsek;

Ra: Re-Harachte olarak da tan�nm��t�r. Genel olarak insan biçiminde

betimlenmi�tir. Ra dünyan�n yarat�c�s� ve büyük tanr�lar toplulu�u olan Enneadlar�n

ba�kan�yd�. Devlet tanr�s� olarak IV. Hanedandan itibaren etkili olmaya ba�layan Ra,

Amon’lada özde�le�tirilmi�tir. Böylece Amon-re olarak krallar� dünyaya getirmeyi,

krallar� korumay� ve sava�larda firavunlara yol göstermeyi sürdürmü�tür148. Ra’n�n

gökte iki kay�kla yolculuk yapt��� farz ediliyordu. Gündo�umundan ö�leye kadar süren

yolculu�un yap�ld��� kay���n ad� Atet ya da Matet, ö�leden günbat�m�na kadar olan

yolculu�unda kulland��� kay���n ismi ise Sektet kay��� idi149. Bir ba�ka kaynakta ise bu

kay�klara gündüz kay��� ve gece kay��� ad� verilmekte olup gündüz kay���na Mancet,

gece kay���na da Mesektet ad� verilmektedir150.

Ra tanr�lar�n babas� oldu�u için her tanr�n�n onun bir yönünü temsil etmesi ve

onun da her bir tanr�y� temsil hakk�na sahip olmas� do�ald�r. M.Ö. 1370 tarihlerine ait,

I. Seti'nin mezar�ndaki e�imli koridorun duvarlar�na yaz�lm�� olan Ra'ya �lâhi'nin

bu güzel kopyas�, bize bu özelli�in iyi bir örne�ini sunmaktad�r.

11. Övgü sanad�r, ey Ra, sen yüce Kudret, sen Ament bölgesine girensin,

�ahit olun; i�te (senin) bedenin Temu'dur.

12. Övgü sanad�r, ey Ra, sen yüce Kudret, sen Anubis'in gizli yerine girensin,

i�te (senin) bedenin Khepera'd�r.

147 Say�l� 1982, 127–132. 148 Narç�n 2007, 304 149 Budge 2001, 90 150 Narç�n 2007, 304

45

13. Övgü sanad�r, ey RA, sen yüce Kudret, hayat süresi, görünmeyen

formlardan daha fazla olans�n, i�te (senin) bedenin Shu'dur.

14. Övgü sanad�r, ey Ra, sen yüce Kudret, ... ��te (senin) bedenin Tefnut'tur.

15. Övgü sanad�r, ey Ra, sen yüce Kudret, sen ye�illikleri mevsiminde ortaya

ç�karans�n, i�te (senin) bedenin Seb'dir.

16. Övgü sanad�r, ey Ra, sen yüce Kudret, sen hükmeden kadir varl�ks�n...

��te, (senin) bedenin Nut'dur.

17. Övgü sanad�r, ey Ra, sen yüce Kudret, Rab, i�te (senin) bedenin �sis'dir.

18. Övgü sanad�r, ey Ra, sen yüce Kudret, sen ba�� önüne ���k verensin, i�te

(senin) bedenin Neftis'tir.

19. Övgü sanad�r, ey Ra, sen yüce Kudret, sen ilâhî uzuvlar�n kayna��,

sen Bir olan, evlâd� do�durtans�n, i�te (senin) bedenin Horus'tur.

20. Övgü sanad�r, ey Ra, sen yüce Kudret, sen göksel derinliklerde

oturan ve oray� ayd�nlatans�n, i�te (senin) bedenin Nu’dur.

Bu paragraflarda Ra, birçok tanr� ve ilâhî ki�ilikle özde�le�tirilmi� ve tüm bu

tanr�lar�n nitelikleri ona yüklenmi�tir151.

�sis: Osiris’in e�i Horus’un annesidir. �afa�� simgelemesine ba�l� olarak

yarad�l��taki güne� kay���nda yeri vard�. Kocas�n�n bedenini sihirli formülün

sözcüklerini seslendirmek vas�tas�yla canland�rd��� için ‘sihirlerin (han�m) efendisi’

olarakta bilinir152.

Shekmet: Akrep �eklinde bir kad�n olarak betimlenmi� M�s�r tanr�ças�d�r.

Hastal�klar� iyile�tirmede sarg�lar�n tanr�ças� �eklinde tap�n�lm��t�r. Mumyalama i�lerini

organize etti�ine inan�lmakla birlikte Kanabos kavanozlar�na konan ölünün iç

organlar�n� korur. Kötü ruhlar� büyü yoluyla öldürdü�üne inan�l�r. Selkisle ayn� ki�i

oldu�u da söylenmekte olup y�k�m ve sava��n di�i aslan seklinde betimlenmi� olan

tanr�ças�d�r. Tanr�ça Hathor’un ikinci kimli�i de oldu�u ifade edilmektedir153.

151 Budge 2001, 90–91 152 Budge 2001, 86 153 Narç�n 2007, 317.

46

Thot: Bilgelik tanr�s�d�r. Bal�k ba�l�, karaleylek ba�l�, maymun ba�l� ya da

köpek ba�l� bir insan olarak betimlenmi�tir. Tanr�ça Maat’�n kocas� olan Thot M�s�r

dinsel geleneklerine göre Osiris’in do�ru söyleyenidir. Maat’� salonundaki yarg�lama

esnas�nda �nsanlar�n ya�ad�klar� âlemde ne yapt�klar�n� ne dü�ündüklerini Osirise

bildiren ki�idir. Bir dönem ay tanr�s� olarakta tap�n�lan Thot, pramit duvarlar�ndaki

hiyerogliflerle yaz�lan metinlerde tanr�lar�n yaz�c�s� olarak anlat�lmaktad�r. �slam

kültüründe �dris peygamber, yunan kültüründe Hermes, Tevrat’ta Enok peygamber

olarak yer alm��t�r154.

�mhotep: Ölümünden sonra uzun y�llar yar� tanr� daha sonrada H�ristiyan

dönemine kadar t�p tanr�s� olarak kabul görülmü�tür. �mhotep bugünkü bilgilerimize

göre bir hekim olman�n yan�nda bir vezir ve mimar olarakta kar��m�za ç�kmaktad�r.

�mhotep, Hz. �sa’dan önce 2980–2900 y�llar� aras�nda ya�am�� olan Hükümdar Zoser’in

vezirli�ini yapm��t�r. Ayr�ca Basamakl� Ehram�n plan�n� da �mhotep yapm��t�r155.

154 Narç�n 2007, 355 155 Uzluk 1958, 21.

47

H�T�T TIBBI

A) Hitit T�bb�n�n Genel Özellikleri

Bir medeniyetin herhangi bir konudaki bilgi seviyesi, öncelikle o konuda ele

geçen yaz�l� belgelerin incelenmesi sonucunda anla��labilmektedir156.

Hitit yaz�l� belgelerinden t�p ve hastal�klarla ilgili olan metinler C. Burde

taraf�ndan i�lenmi�tir157. Bu tabletlerden, genelde t�bbi uygulamalar�n sihirle, büyü ile ve

salg�nlar�n tanr� gazab� oldu�u inanc� ile iç içe oldu�u, ilaç bilgisinin ise kökü çok eskilere

giden otlar�n kullan�lmas� ile ilgili geleneklerden olu�tu�u anla��lmaktad�r.

Ü. Yoket’e göre Hitit t�bb� deneysel niteli�i a��r basan M�s�r t�bb�ndan çok,

dinsel pratikleri ve inanc� a��r basan Mezopotamya t�bb�na benzedi�i ileri sürülebilir158.

Bunun yan�nda dil bilimine dayanarak eski devir Hint-Avrupai kavimlerin t�p bilimine

bakarsak, tedavi yöntemlerini, hâkim olan u�ra� sahalar�na göre üç s�n�fa ay�rabiliriz:

� Din ve dolay�s�yla rahiplerin hüküm sürdü�ü toplumlarda büyüyle tedavi

� Sava�ç� toplumlarda b�çakla tedavi, yani cerrahi tedavi

� Tar�mla u�ra�an toplumlarda �ifal� otlarla tedavi

A. Ünal’�n yapt��� bu s�n�flamayla, Hitit t�bb�n�n tar�mla u�ra�an bir toplum olarak

droglara (ilaçlar�n haz�rlanmas�nda kullan�lan, hayvansal ya da bitkisel kökenli, ilk

maddelere, ham maddelere, ilaç hammaddelerine verilen isim) dayanan bir t�p oldu�unu,

ayr�ca bu t�p üzerinde dinin etkisinin de büyük oldu�unu ve büyü ile tedavinin de bu t�p

üzerinde büyük bir yer tuttu�unu söyleyebiliriz159.

G. �. Erginöz ise; Hititlerden günümüze kalan belgelerden, Hititlerde hastal�k

ve sa�l�k durumlar�n�n ay�rt edildi�i ve rahats�zl�k durumlar�n�n ortaya ç�kar�ld���n�

156 Erginöz 1999, 94. 157 Burde 1974. 158 Yoket 2003, 77. 159 Ünal 1980, 477.

48

görebilmekteyiz demekte ve gene bu belgelere dayanarak Hititlerin, hijyen konusuna da

önem verdiklerini ifade etmektedir160.

A. Ünal’a göre ise Hititlerde gerçek anlamda bir t�p yoktur. Ünal, Hititlerin t�p

konusuna katk�lar�n�n sadece bula��c� hastal�klar�n bulundu�u kentleri bo�altmak

oldu�unu belirtmektedir161.

Hititler, T�p konusunda kom�ular� olan Sümerlerin t�bbi bilgilerinden

faydalanm��lard�r162. Hatta aralar�ndaki ortak noktalardan biriside; baz� hastal�klar�n

kötülük demonlar� taraf�ndan yap�ld��� kadar, kötü niyetli ruhlar taraf�ndan da

getirilmesidir163.

G. �. Erginöz’e göre Hititler, pislik durumunu ortadan kald�rmak için bu

pisli�in ortaya ç�k�� sebebini de ara�t�rma yolunu seçmi�lerdir. Tabiî ki Hititlerde

günümüz t�bb� gibi bir t�p olmamakla birlikte ‘Hititlerde t�p yoktur’ gibi bir cümle

kullanmak yanl�� bir sonuca ula�t�r�r bizi. Kulland�klar� yöntemler günümüz t�bb�na

uygun dü�mesede sonuç olarak var�lmak istenen yer iyile�me ve temizlenme oldu�una

göre pisli�in hangi yolla olursa olsun giderilmesine çal���lm��t�r. Buda tedavi etme

manas�na gelmektedir164.

Hititler temizli�e çok önem veriyorlard�, tanr�lara yakla�mak için temizlik bir

ko�uldu. Hititlerde ayn� zamanda çal��anlar�n t�rnaklar�n� kesmesi gerekmekteydi, buda

temizlik için bir ko�uldu. Hitit kral�, içme suyu içinde bir saç ya da k�l parças� buldu�u

takdirde buna neden olanlar �iddetle cezaland�r�l�yordu165.

Hititler temizlenmek için çe�itli maddeler kullanm��lard�r. Bunlardan baz�lar�

sabun otu olarak adland�rabilece�imiz ŠE+NÁG, tuhhueššar ki bu isimle an�lan madde

160 Erginöz 1999, 94. 161 Ünal 1990, 190. 162 Ünver 1943, 24. 163 Donbaz 1993, 322. 164 Erginöz 1999, 98–100. 165 Alp 2003, 45. , Süel 1985, 23.

49

reçine, sak�z losyonu olabilir166. Tam olarak ne oldu�unu ifade edemesekte

tuhhueššar�n baz� özelliklerini S. Alp s�ralamaktad�r. Bunlar;

� tuhhueššar normal olarak s�v�’d�r. Ondan bir k�s�m ak�t�labiliyor.

� Tuhhueššar kullan�ld�ktan sonra eller ya da dudaklar kurulan�yor.

� tuhhueššar bazen sert bir madde olarakta görünmektedir. O bir havluya

konabiliyor, ya da bir havludan al�nabiliyor. Alp’e göre bu madde yanan ya da sönmü�

olan çam kozala��n�n kal�nt�s� olabilir.

� tuhhueššar etimoloji bak�m�ndan da dumanla ilgilidir.

Bu özelliklere bak�ld���nda S. Alp’te bu maddeyi, çam kozala��n�n reçine

ihtiva etmesinden dolay� sak�z losyonu ya da reçine olarak kabul etmektedir167.

Ayr�ca temizlenmek için kullan�lan maddeler aras�nda hašuuaiSAR olarak

adland�r�lan alkalik bir bitkiyi, ate� ve suyu da sayabiliriz.168.

Temizlik Hitit toplumunda da en az�ndan M�s�r’daki kadar bilinmekteydi.

Temizli�e bu kadar önem veren bir millet olan Hititler temizlik hususunda da baz�

tedbirler alm��lard�r. Bu tedbirler aras�nda pis sular�n yerle�im alanlar� d���na at�lmas�,

ya�mur sular�n�n at�lmas�, banyo ve tuvaletler yapmalar�, çöplerin at�lmas� say�labilir169.

T�pk� M�s�r ve Mezopotamya’da oldu�u gibi Hititlerde de pek çok hastal�kla

kar��la��lm��t�r. Bu hastal�klar�n neler oldu�u hakk�nda ki bilgileri aç�lan mezarlardaki

kal�nt�lar�n incelenmesi ve çivi yaz�l� kil tabletlerden ö�renebilmekteyiz. Ayr�ca

Hititlere ait fal metinlerinde de hastal�klarla alakal� bilgiler mevcuttur. Örne�in KUB

XXII 70 böyle bir metin olup, bu metinde Hitit kral�n�n hastal��� nedeniyle bir tak�m fal

sorular� sorulmaktad�r. Ancak bu metin hastal���n sebebi ve tedavi metotlar�

bulunamadan sona erdirilmi�tir170.

166 Erginöz 1999, 105–110. 167 Alp 1982, 256–257. 168 Erginöz 1999, 105–110. 169 Erginöz 1999, 115–124. 170 Ünal 1983, 107.

50

Yaralama ve yaralanma konusuna Hitit kanunlar�nda rastlamaktay�z. Bu

konuyla alakal� kanun maddeleri ise;

§10

25 ‘E�er bir ki�iyi bir kimse yaralarsa ve onu kötürüm ederse o zaman onun

26 bak�m�n� üstlensin, onun yerine bir ki�i versin ve evinde

27 (bu) çal��maya devam etsin, o iyile�inceye kadar. Ama o iyile�ti�i zaman,

28 ona alt� �ekel gümü� versin ve hekime yine o ücret versin171.

Yukar�daki kanun maddelerinden de anla��laca�� üzerine Hititlerde suç unsuru

say�lacak yaramalarda yaralanan�n bak�m�n�n yaralayan taraf�ndan ya da onun verece�i

ba�ka birisi taraf�ndan yap�laca�� ve masraflar�n yaralayana ait olaca�� hususudur.

Maddeden ayr�ca yaralanan iyile�ince, yaralayan taraf�ndan ayr�ca 6 �ekel gümü�

yaralanana ödemesi gerekti�i belirtilmektedir.

Hititlerde hastal�klara sebep olan faktörlerin en önemli 5 tanesi G. �. Erginöz

taraf�ndan s�ralanm��t�r. Bunlar;

� Tanr�lar�n ihmal edilmesi veya onlara kar�� i�lenen suç ve günahlar. Hitit

inanc�nda sadece kötü güçler de�il ihmal edilen tanr�larda hastal�k verebiliyordu.

� Bedeni ve ruhi kirlilik. Bu durum tanr�lar�n k�zmas�na sebep olan

faktörlerden biridir.

� Ma�aralar, düdenler ve yer çatlaklar�ndan ç�karak insanlar� kötü biçimde

etkileyen birtak�m kötü güçler.

� Ölü ruhlar�n huzursuz edilmesi.

� Karabüyü172

171 �mparati 1992, 40–43. 172 Erginöz 1999,156.

51

Hititlerde büyü pek çok alanda kullan�lm��t�r. Çe�itli hastal�k tedavilerinde

de bu yola ba�vurulmu�tur. Hastal�k tedavisinde kullan�lan bir di�er yöntemde

‘günah keçisi’ ad� verilen ve kötülüklerin keçi, koyun, fare, bo�a, e�ek gibi

hayvanlara majik olarak geçirilmesi metodudur. Bu yönteme göre insan�n hasta olan

k�s�mlar�na hayvan�n kesilen uzuvlar� yerle�tirilmi� ve bu yolla o hastal�k insandan

hayvan�n bu uzuvlar�na geçece�ine inan�lm��t�r. Bunlardan ba�ka uygulanan

yöntemler ise; Hititler hastal�klar�n�n tedavisi için hasta uzuvlar�n� köpeklere

yalatma yolunu uygulam��lard�r. Ayr�ca köpek pisli�ini çe�itli bitki çiçekleriyle

kar��t�r�p bir macun elde etmi�ler ve bu macunu hasta ve yaral� bölgelere sürme

yolunu uygulam��lard�r.

Hititler ordular� aras�nda salg�n hastal�k oldu�u zaman salg�na sebep olan

tanr�ya erkek bir esiri sunmu�lard�r173. Kraliyet ailesinin üyelerinin de, bazen

kaç�n�lmaz bir biçimde kutsal gazaba atfedilebilecek s�k�nt�lar�n� bir insan kurbana

aktarmak istedikleri bilinmektedir174.

Bitkilerle tedavi yöntemi de Hititler taraf�ndan kullan�lan bir tedavi

yöntemidir. Anadolu iklim özellikleri bak�m�ndan her türlü bitkinin yeti�mesine

olanak sa�lad��� için bu tedavi yönteminin Hititlerde kullan�lmas� da gayet do�al bir

durumdur. Hitit t�bb�nda kullan�lan bu bitkilerden baz�lar� ise; adamotu, banotu,

ha�ha�, maz�, mersin, meyan kökü ve safrand�r. Bu bitkiler halen Anadolu’da t�bbi

amaçl� olarak kullan�lmaktad�r. Bitkilerin yan�nda hayvansal ürünler ve madensel

maddelerde t�p alan�nda kullan�lm��t�r. KUB XLIV 61 metninde penis ile ilgili bir

hastal���n kur�un ile tedavisinden, KUB XLIV 63 + VIII 38’de ise bir göz

hastal���n�n K�br�s’tan getirilen k�rm�z� bir madde ile tedavisinden

bahsedilmektedir175. Hititlerin uygulam�� oldu�u bitkilerle tedavi yöntemi

günümüzde de halen devam eden bir uygulamad�r. Birçok hastal���n tedavi

edilmesinde, kilo alma, kilo verme gibi uygulamalarda bu tedavi yöntemine hala

devam edilmektedir.

173 Erginöz 1999, 160–162. 174 K�nal 1991, 221–222. 175 Erginöz 1999, 163.

52

Hititler hastal�klar�n tedavisine büyük önem vermi�lerdir. Tükettikleri baz�

ilaçlar� ba�ka medeniyetlerden getirterek kullanm��lard�r. Ancak bu durum

Erginöz’e göre Hititlerin t�p alan�nda geri kald�klar�n�n de�il, sa�l�klar�na önem

verdiklerinin, bu konuda kay�ts�z kalmad�klar�n�n bir göstergesi say�labilir176.

Hitit t�bb� hakk�ndaki bilgilerimizi genel olarak Hattu�a’da bulunmu� olan

Hitit ar�ivindeki t�bbi tabletlerden elde etmekteyiz. Bu tabletlerin ba��nda

hastal�ktan bahsedilmi�, hastal���n ismi, özellikleri ve hasta uzuvlar say�lm��t�r.

Daha sonra ise bu hastal�klar�n iyile�tirilmesi için kullan�lacak ilaçlar ve bu ilaçlar�n

haz�rlan�� �ekillerinden bahsedilmi�tir. Bu ilaçlar�n büyük bir k�sm� nebati

droglardan elde edilmi�tir. Tabletlerden ele geçen bilgilere göre bu bitkiler aras�nda

aks�r�k otu, badem, hardal, ha�ha�, meyan kökü, sar�msak, sedir, sö�üt, susam,

�im�ir ve abanoz a�ac� say�labilir. Bu bitkiler genellikle Anadolu’da da yeti�en

bitkiler olmas�na ra�men Hititler Anadolu’da yeti�meyen bitkileri de d��ar�dan

getirerek tedavi amaçl� olarak kullanm��lard�r. Örne�in abanoz a�ac�n� bunlardan

biri olarak gösterebiliriz. Tabiki Hititler sadece d��ardan t�bbi amaçl� ürünler

almam��lar ayn� zamanda da d��ar�ya bu tarz ürünler satm��lard�r.

T�bbi reçetelerde elde edilen bilgilere göre bu droglar�n kullan�l��

miktarlar�n� belirtmek için biraz, fazla yar�m gibi tabirler kullan�lm�� olup kesin

miktarlar belirtilmemi�tir. Örne�in KUB XLIV 61 metninde az bir miktar tere otu

veya kazaya�� suyu; bol miktarda AN.TAH.ŠUMSAR bitkisi ve yar�m ölçek beyaz

ottan bahsedilmektedir. Bu durumun nedeni olarak bu miktarlar� hekimlerin ezbere

bildikleri olabilece�i gibi bunun meslek s�rr� olabilece�i nedeniyle böyle ifadelerin

kullan�lm�� olmas� da muhtemeldir177.

T�p gibi önemli, karma��k ve ihtisasla�may� gerektiren bir konuda

Hititlerde elbette ki doktorlar�n rolü büyük olmu�tur. Hititler doktorluk konusunda

gerek kendilerinden önceki yerli Anadolu kavimlerinden ve gerekse Hurriler ve

Babillilerden çok �ey alm��lard�r. Hitilerde doktorlar�n M�s�rda da oldu�u gibi

kâtiplikle de çok yak�ndan ili�kileri olup ayr�ca büyüyle de alakalar� vard�r. A.

176 Erginöz 1999, 164. 177 Erginöz 1999, 165.

53

Ünal’a göre bu durum bize doktorluk, kâtiplik ve büyünün nas�l iç içe girdi�ini

göstermektedir.

Hititler, Kral�n söz konusu oldu�u çok önemli hastal�klarda tedaviyi

yapacak olan doktoru belirlemek için fal sorusuna ba�vurmu�lard�r178.

Hititler hakk�nda ele geçen kaynaklarda kad�n hekimlerinde oldu�u

anla��lmaktad�r. Yöndemliye göre; Hititlerde bulundu�u bilinen kad�n hekimlerin

t�bbi müdahalelerden ziyade sihir ve büyü i�lemleri yapt�klar� tahmin

edilmektedir179.

Kaz�lar sonucu ele geçen kaynaklarda, ad� geçen kad�n hekimlerden iki

tanesi Makiya ve Mammitum-um-mi’dir. Ayr�ca KUB XXX 42I8 ve devam�ndaki

sat�rlarda Hurili bir kad�n olan Azzari’den de bahsedilmektedir. A.ZU olarak

bahsedilen bu kad�n hekimin Dü�man sald�r�lar�na kar�� ince bir ya� kullanarak, G.

�. Erginöz’e göre bu beklide bir parfümdür, ordu komutan�n�, orduyu, sava�

malzemelerini majik bir �ekilde korudu�u anla��lmaktad�r. Ordu içindeki ölümlere

kar�� ne yap�lmas� gerekti�i ile ilgili KUB XXX 51 IV 17 de ise Azzari’nin ne

yapmas� gerekti�i talimatlar halinde belirtilmektedir. Bu iki metinden de anla��laca��

üzere bu kad�n hekimin t�bbi bir tedavi yöntemi uygulamad��� anla��lmaktad�r.

G. �. Erginöz; ele geçen bilgilerden Hitit toplumunda kad�n hekimlere yer

verildi�i ancak bu hekimlerin t�bbi tedavi yönteminden ziyade majik i�lemler

yoluyla tedavi uygulad�klar�n� söylemekte ve bu söylemin, bu konuda yeterli bilgiye

sahip olunamad� için, eldeki bilgiler �����nda söylenebilir olup kesin olmad���n�

ifade etmektedir. Ancak tedavi �ekli ister t�bbi ister büyü yollu olsun amaç kötü bir

durumun ortadan kald�r�lmas� yani iyile�tirme sa�lanmas� amaçl�d�r.

Hititlerde hekim ücretlerinin düzenlenmesine büyük önem verilmi�tir.

Kanun maddelerinde hekimlerin uygulad�klar� tedavi için ne kadar ücret alacaklar�

178 Ünal 1980, 480–481. 179 Yöndemli 2006, 38.

54

da tespit edilmi�tir. Hekime ödenmesi gereken miktar yaralanan ki�inin yaras�n�n

hafif ya da a��r olmas�na, maddi ve sosyal durumuna göre tespit edilmi�tir180.

Hitit metinlerinde hekim isimlerinden fazlaca bahsedilmektedir. Bu

hekimlerden baz�lar� yabanc� men�eli hekimlerdir. Eldeki metinler vas�tas�yla pek

çok yabanc� hekimin Hitit saray�na gelmi� oldu�u anla��lmaktad�r. T�p alan�nda

dönemin ileri medeniyetlerinden olan M�s�rdan Hititlere özellikle II. Ramses - III.

Hattu�ili döneminde hekimler yollanm��t�r. Hekim gönderilmesiyle ilgili olarak bu

iki kral aras�nda mektup yaz��malar� da yap�lm��t�r.

Hititler M�s�r t�bb�na büyük önem vermi�ler ve m�s�rdan hekim

istemi�lerdir. M�s�rdan hekim istenmesinin sebepleri aras�nda; III. Hattu�ili’nin k�z

karde�i Matanazi’nin çocuk sahibi olabilmesi durumunu da sayabiliriz. Matanazi 60

ya�lar�nda birisiydi ve çocu�u yoktu çocu�unun olabilmesi için III. Hattu�ili II.

Ramsesten bir hekim yollanmas�n� istemi�tir. Fakat II. Ramses buna cevap olarak 60

ya��nda bir kad�n�n do�um yapmas�n�n mümkün olamayaca��n� belirtmi�tir.

Erginöz’e göre bu durum, bize Hitit ve M�s�r Jinekolojisi hakk�nda bilgi

vermektedir. Hititler ya�� 60 bile olsa bir kad�n�n hamile kalabilece�ine

inan�yorlarken M�s�rl�lara göre bu ya� gebe kal�nabilmesi için çok büyük bir ya�t�.

III. Hattu�ili döneminde sadece Matanazi için de�il III. Hattu�ili’nin

kendisi ve Tarhunta��a (Hititlere ba�l� vasal krall�k) kral� Kurunta içinde d��ar�dan

hekim istemi�tir. Gözlerinden rahats�z olan III. Hattu�ili bu durumun iyile�tirilmesi

için M�s�rdan yard�m talep etmi�tir. Bunun sonucu olarakta M�s�rdan III.

Hattu�ili’nin gözleri için gerekli ilac�n bir elçiyle yolland��� bilinmektedir. Hitit

kral�n�n gözleri için M�s�rdan yard�m talep etmesi ise M�s�r t�bb�n�n göz alan�nda

ileri bir düzeyde oldu�unu ortaya koymaktad�r.

180 KBo VI 4 IX

22 ‘e�er özgür bir adam�n ba��na biri a��r bir �ekilde zarar verirse 23 Ona baks�n, onun yerine bir ki�i versin ve evinde 24 O iyile�inceye kadar çal��maya devam etsin. Ama o iyile�ti�i zaman 25 O zaman ona 10 �ekel gümü� versin ve hekime ücretini, 3 �ekel gümü�ü, 26 versin; ama e�er bir erkek köle (ise), 2 �ekel gümü� versin.’ (bkz. Levha XII)

55

Hititler, yabanc� hekimlere büyük önem vermi�lerdir; bu duruma sebep

olarak Erginöz; Hitit krallar�n�n, özellikle M�s�r ve Mezopotamya medeniyetlerinin

t�p alan�nda kendilerinden üstün olduklar�n� bilmelerini ve onlar�n t�p alan�ndaki

geli�melerden faydalanmak istemelerini göstermektedir. Hititler M�s�rdan hekim

talebinde bulunmu�lar ve birçok hekim M�s�rdan Hitit ülkesine gelmi�tir ancak

M�s�rl�lar yeni hekim talebinde bulunan Hititlere hekim yollarken di�er hekimlerinin

geri gönderilmesi �art�n� sunmu�lard�r. II. Ramses yeni hekim göndermek için di�er

hekimlerinin geri gönderilmesini isterken ayn� zamanda III. Hattu�iliden M�s�ra ev

yap�m ustalar� göndermesi talebinde de bulunmu�tur.

III. Hattu�ili d��ardan hekim talebinde bulunurken, bu hekimin geri

gönderilece�ine dair �unlar� söylemektedir: ‘Erkek karde�im Muvatalli zaman�nda

bir büyücü ve bir hekim al�nm�� ve al�konulmu�lard�r. Ben ise ona �öyle demi�tim;

‘Niçin onlar� tutuyorsun? Oyalamak dostça de�il!’ ve �imdi ben hekimi

oyalamamal�y�m!’ bu sözlerden de anla��laca�� üzere III. Hattu�ili hekimin

kendisine yollanmas�n� sa�lamak amac�yla gelecek hekimin geri yollanaca��na dair

vaatte bulunmaktad�r. Muvatalli’nin ise yabanc� hekimlerin kendi ülkesinde

tutulmas�n� sa�lamaya çal��m��t�r.

Hititler yabanc� hekimlere büyük önem ve de�er göstermi�ler onlar� kendi

ülkelerinde tutmak için çe�itli hediyeler sunmak hatta akrabal�k kurmak yoluna

gitmi�lerdir. Bu sayede bu hekimleri Hitit ülkesine ba�lamaya çal��m��lard�r181.

Hititler do�um için özel bir sandalye yapm��lard�r. Hatta do�um esnas�nda bu

sandalye kad�n� yaralarsa ya da vaziyetini bozarsa yenisi ile de�i�tirmeyi bile

dü�ünmü�lerdir182. Do�um olay� esnas�nda meydana gelen böyle bir olayda ise do�um

yapan kad�n�n bir suça sahip oldu�u, temizlenmesi ve tanr�lara adak sunmas� gerekti�i

inanc� hâkimdi183.

181 Erginöz 1999, 183–190. 182 Ünver 1938, 34. 183 Erginöz 1999, 102.

56

KBo V 1 Öy. I

"Kumanni Ülkesinden Hattili rahip (din adam�) Papanikri �unlar� söyler: Do�um

sandalyesinde bir kad�n bulundu�u s�rada do�um yap�lacak yerin (yani do�um

sandalyesinin) bir küveti zedelendi�inde veya bir kaz��� (baca��?) k�r�ld���nda ve kad�n

henüz do�urmam��sa, bu kad�n o yerin içinde öylece kal�r, yeni-den bir tahta sandalye

kurulur. Bu kad�n �imdi art�k (dini aç�dan) temiz de�ildir. Hattili rahip do�um

sandalyesini ve içinde bulunan alet edevat� yükse�e kald�r�r. O, bunlar� kap�ya (�ehrin

d�� kap�s�) do�ru ta��rken, kap�n�n önünde tanr� Alitapara'ya, yakarak bir ku� kurban

eder. Ve (sonra) o; do�um sandalyesini ve aletleri sinapsi'ye getirir (ta��r), o bunlar�

(kad�n�n) yak�n�nda (ba�ka) bir yere koyar, sonra kad�n orada do�um yapar ve Hattili

rahip, kad�na �unlar� söyler: Tap�naktaki bozuklu�un sebebini fal yolu (sorular�) ile

sorarak ö�ren! Bu kad�n fal sorular�na ba�vurur ve e�er herhangi bir tanr�y�

k�zd�rd�ysa, ona s�v� kurban eder. Sonra rahip, do�um sandalyesinin 2 küvetini yapar ve

onlar için örtü (muhafaza) olarak 2 tane küvet daha ve 4 tane de kaz�k yapar’’184.

Hititlerde daha öncede bahsetti�imiz gibi do�um için özel sandalyeler

kullan�lmaktayd�. Ayr�ca elde edilen belgeler vas�tas�yla do�um evi fonksiyonuna

sahip yap�lar�n oldu�u da bilinmektedir. KUB XXX 29, KUB IX 22 ve dublikatlar�,

KBo V 1 (bkz. Levha XIII), KBo XVII 61, KBo XVIII 62+63 metinleri do�umla

ilgili bilgiler içeren metinlerdir. Bu tabletler vas�tas�yla Hititlerin do�um öncesinde,

do�um esnas�nda ve do�um sonras�nda neler yapt�klar� hakk�nda bilgiler edinmek

mümkündür.

KUB XXX 29 metninde:

‘‘Bir kad�n do�um yapaca�� zaman, ebe �unlar� haz�rlar: iki sandalye ve üç

yast�köyle bir haz�rlan�rki her tabureye bir yast�k yerle�tirilir. Ve bir yast�k

taburelerin aras�na, yere koyulur. Çocuk dü�meye (yani do�maya) ba�lad��� zaman,

kad�n sandalyenin üstüne oturur.’’

184 Erginöz 1999, 200.

57

KUB VIII 83

3 " .... [Anormal bir do�umda]

4 sa� kulak mevcut olmad��� zaman; kral�n ülkesini dü�man [alacak

(fethedecek)].

5 Anormal bir do�umda sol kulak [ mevcut ] olmad��� zaman;

6 kral dü�man�n ülkesini fethedecek.

7Kötü bir do�um neticesinde ku[lak]lar boyunda (bo�azda) bulu[nursa] (yani

anormal bir do�um neticesinde, yeni do�an, kulaklar� boynunda do�mu�sa);

8 adam�n evi m[ahvola]cak (telef olacak), veya ... kral�n [..

9 Habiru halk� (erkekleri, insanlar�) içeri girecek...".

Bu metinlerden de anla��laca�� üzere Hititler normal do�umlar�n yan�nda

anormal do�umlar� da gözlemlemi�ler ve bu tür do�umlar�n her birini bir sebebe

ba�lam��lard�r. Bu tür anormallikleri bir tak�m kötü olaylar�n habercisi olarak

yorumlam��lard�r. Asl�nda bu tür olaylar� anlatan ominalar Mezopotamya men�elidir;

ancak Hititçeye tercüme edilmi� olmalar� bu tür olaylar�n Hitit toplumunda da

gözlemlendi�ini göstermektedir.

Hititlerde do�umla ilgili bilgiler kanun maddelerinde de yer almaktad�r:

H.K. 17 (I. Tablet)

40 ‘E�er özgür bir kad�n�n karn�n�n meyvesini (yani cenini) bir kimse öteye

iterse

41 E�er (bu) onuncu ayda (olursa), on �ekel gümü� versin, e�er (o) be�inci

ayda olursa, be� �ekel gümü� versin

42 ve (böylece suçu) evinden uzakla�t�r�r.’

58

Bu metinden, Hititlerde çocu�un dü�mesi durumunda verilen cezan�n

gebeli�in kaç�nc� ayda oldu�una bak�larak verildi�i anla��lmaktad�r.

Hititler do�um esnas�nda meydana gelebilecek fiziki güçlükleri ortadan

kald�rmak amac�yla bir tak�m büyüler kullanm��lard�r. Örne�in kad�n do�um a�r�lar�

nedeniyle ba��rmaya ba�lad��� zaman ebe ‘ba��rma büyüsünü’ söylemektedir.

Hititlerde ebenin aktivitelerinin iki kategoriye ay�rmak mümkündür.

Bunlardan ilki do�um için gerekli malzemeyi haz�rlamak ve çocu�u do�urtmakt�r.

�kincisi ise çocuk do�duktan sonra, yeni do�an bebek ad�na, kötü etkileri

bebeklerden uzakla�t�rarak bebe�e iyi bir al�nyaz�s� bah�etmeleri için tanr�lara dua

etmektir.

KBo VIII 130 metninde hamile bir kad�na verilecek ilaçlardan

bahsedilmektedir. KBo XVII 61 metninde ise yeni do�an çocu�a taze ilac�n

verilmesinden bahsedilmektedir. Hititlerde do�umla ilgili faaliyetlerden büyük bir

k�sm� majik ve dini temellide olsa yukar�daki metinlerden de anla��laca�� üzere t�bb�

yöntemlerde uygulanmaktad�r185.

Yap�lan ara�t�rmalar neticesinde Hititlerin baz� hastal�klara kar��

uygulad�klar� tedavi yöntemleri �u �ekilde tespit edilmi�tir:

Hastal�k Kullan�lan Malzeme Tedavi Yöntemi

��tahs�zl�k

Tere Tohumu �eytan tersi

AN.TAH.ŠUMSAR

Beyaz Ot �arap (?) Sar�msak

P�rasa kökü Šullittini bitkisi

Tere tohumu, �eytan tersi, AN.TAH.ŠUMSAR bitkisi, beyaz ot al�n�r ve hastaya 7 gün süreyle verilir. E�er iyile�mezse, �arap, sar�msak, p�rasa kökü, šullittini

bitkisi, beyaz ot verilir.

185 Erginöz 1999, 196–208.

59

Çe�itli uzuvlardaki rahats�zl�k, körlük v.s.

Öldürülmü� panter Di�er

Nesneler

Metin k�r�k

Erkeklik Uzvunun S�v� (?)

Damlatmas� (?)

taþþi taþþi (bir çe�it sarg� bezi) �s�t�l�r ve uzuv iyile�inceye kadar tüm gece tappi’nin içinde tutulur.

Kanama

Kan durdururcu ve tortula�t�r�c�

bitkiler

Kan durdurucu ve tortula�t�r�c� çe�itli bitkiler kanayan organ�n üzerine konuyor.

Göz rahats�zl���

Su, bandaj ve otlar

Su ve bandajlarla tedavi yoluna gidiliyor. Ayr�ca çe�itli otlar göze sürülerek tedavi edilmeye

çal���l�yor.

Kans�zl�k Koyun ya��,

çe�itli kar���mlar

Tedavisi hem majik hem de t�bbi yöntemlerle yap�lm��t�r. Bu yönteme göre; çe�itli dozlar

kar��t�r�l�p çocu�un a�z� bununla y�kan�yor, gargara yapt�r�l�yor, sonrada bu kar���m çocu�a yutturuluyor.

Ayn� kar���m çocu�un vücudunun her taraf�na dökülüyor. Daha sonra çocuk banyo yapt�r�l�yor. Sudan ç�kar�ld���nda ise üzerinde HUR-RI ku�u çevriliyor. En son olarakta koyun ya�� ve anlam�

bilinmeyen birçok �eyle merhemleniyor.

Cinsi �ktidars�zl�k

3 kurban ekme�i, incir,

üzüm, tanr� yeme�i, her

�eyden biraz. Çiftle�memi�

bir koyun postu, bir f�ç�

�arap, (ba�örtüsü) veya erkek

hastan�n gömle�i

I. Günde erzak: 3 kurban ekme�i, incir, üzüm…, tanr� yeme�i, her �eyden biraz. Çiftle�memi� bir

koyun postu, bir f�ç� �arap, (ba�örtüsü) veya erkek hastan�n gömle�i al�n�r. Bunlar�n hepsi erza��n üstüne konur. Bir bakire k�z bu malzemeyi al�r; hasta, bir banyo ald�ktan sonra arkadan gider.

Tekrar banyo yapar. Malzemenin tümü aç�k araziye al�n�r; orada kam��tan bir kap� yap�l�r. K�rm�z� ve

beyaz ipler ba�lan�r; hastan�n eline bir ayna ve kirman verilir; kap�dan geçirilir. Kap�dan ç�k�nca ayna ve kirman elinden al�n�r. Yay ve ok verilir.

Sembolik olarak bir k�za yakla�t�r�lan bir had�m�n d��k� ve idrardan ba�ka bir �ey ç�karamad���

görülür ve ayn� �eyin hastan�n ba��na gelmemesi istenir. E�er tanr� bir hastaya çocuk verirse, onlar�n

tanr�ya adak ve kurban sunacaklar� belirtilir186. Hastal�klarla alakal� metinler için (bkz. Levha VIII,

IX, X, XI)

186 Bu tablodaki bilgiler A. Ünal’�n Belleten dergisi ‘‘Hitit t�bb�n�n Ana Hatlar�’’ isimli makalesi temel al�narak olu�turulmu�tur.

60

B) Hitit T�bb�nda Büyü

Hititlerde sihir ve kehanette ileri gitmi� bir medeniyettir. Ku�lar�n uçma

tarzlar�ndan, ölü bir hayvan�n karaci�erinden fal bakmaktad�rlar. Öyle ki Hititler

memleketlerinde bula��c� bir hastal�k veya kurakl�k oldu�u zaman kesilen koyunun

karaci�eri rahip hekimin gözü önünde incelenmekte ve bu karaci�ere bak�larak netice

ç�kart�lmaya çal���lmaktad�r187. Uygulanan fal teknikleri aras�nda ‘et fal�’ (SU),

‘HURRI’ fal�, talih (KIN) ve ku� (MU�EN) fallar�n� sayabiliriz188. �leriki k�s�mlarda bu

fallar hakk�nda ayr�nt�ya inilecektir.

Büyü ile tedavi yöntemi Hititlerde �.Ö. 13. yy da a��rl���n� gösteren Huri

etkilerinden sonra daha da artm��t�r189. Hitit çivi yaz�l� belgelerde, kara büyüden,

genelde onun sebep oldu�u dü�ünülen s�k�nt�lar�n �ikâyet edildi�i durumlarda ya da

kara büyü yap�ld��� için "kirlenen" ve bu kirlilikten "ar�nmak" için ona kar�� "ak/iyi

büyü yap�ld��� dönemlerden bahsedilmektedir. Kara büyünün ölüme kadar

götürebilecek �ekilde büyük zararlar verdi�i, hatta ülkenin huzurunu ve geli�mesini

tehdit etti�i belirtilmektedir190.

Hititlere göre hastal�klarda kirlenme sonucu ortaya ç�kmaktad�r ve bu

durumdan kurtulman�n yolar�ndan en önemlisi büyüdür. Hititler bu amaçla çe�itli büyü

metotlar� uygulam��lard�r. Bu yöntemler aras�nda; kötülü�ün bir ba�ka �ahsa ya da

nesneye aktar�lmas�, temizleyici maddeler kullan�lmas�, tanr�lara yakar�lmas� ve

tanr�lara çe�itli adaklar sunularak öfkelerinin yat��t�r�lmas� say�labilir191.

Hititlerde kirlilikten ar�nmak için baz� önlemler alma ihtiyac� hissetmi�lerdir.

Nitekim Hitit kanunlar�nda 44B paragraf�nda konuyla ilgili olarak �u cümleler okunur:

H.K. 44B

‘E�er bir ki�iyi biri ar�nd�r�rsa, törenden arda kalan �eyleri de yakma yerine

götürsün. 187 Ünver 1943, 24. 188 Ünal 1983, 3. 189 Ünal 1980, 477. 190 Reyhan 2003, 112. 191 Koç 2006, 101.

61

E�er birinin ekin alan�na ya da evine götürürse büyüdür ve kral�n yarg�s�

alt�na girer192.’

�. Koç, Hititlerde genel olarak dört fal çe�idinden bahsetmektedir. Bunlardan

birincisi Talih Fal�’d�r. Bu fal Anadolu kökenli bir fal olup nas�l bak�ld��� hakk�nda

fazlaca bir bilgi mevcut olmamakla beraber zar veya ba�ka tanelerin birle�iminin

kullan�ld��� dü�ünülmektedir. Faldaki �ekillere bak�larak iyi ya da kötü sonuçlar

ç�kar�l�yordu. �kinci fal tipi ise Ku� Fal�’d�r. Bu fal tipinde ise ku�lar�n uçu� biçimleri,

kalk�� ve ini�leri, ayr�ca konaklad��� yerlere bak�larak çe�itli sonuçlar ç�kar�lm��t�r.

Üçüncü fal tipi Et Fal� olup bu fal�n Babil ya da Hurri kökenli oldu�u dü�ünülmektedir.

Bu fal tipinde ise s�rf bu amaçla kesilen hayvanlar�n organlar�na bakarak tahminler

yürütülmü�tür. Dördüncü fal tipi ise Su Y�lan� Fal� olup, y�lanlar çe�itli bölmelere

ayr�lm�� olan havuzlara at�l�p buradaki gidi� geli� hareketleri gözlenerek bunlardan

sonuçlar ç�kar�l�yordu193.

Hititler hastal�k sebeplerini ve hastal�klar için kullanacaklar� ilaçlar� da fal

sorusu yap�p buradan ç�kan sonuca göre tedavi yöntemi ve ilaç kullanma yoluna

gitmi�lerdir. Örne�in III. Hattu�ili gözlerindeki hastal��� gidermek için kullanaca��

ilac� bu hastal��� iyile�tirecek hekimi seçmek için fal yoluna ba�vurmu�tur194.

�. Koç’a göre Hititler en çok analoji büyüsünü kullanm��lard�r. Bu büyü söz

ve eylem ile ayr� ayr� ya da birlikte yap�lm��t�r. Sembolik olarak yap�lan bu

büyülerle gerçek olaylar aras�nda ili�ki kurulmu�tur. Örne�in ‘i�te bu ya� nas�l

eriyip gittiyse kötülükte ayn� �ekilde erisin, yok olup gitsin’ gibi ifadeler

kullan�lm��t�r195.

E. Reyhan ise; Hitit kültürel ve toplumsal ya�am�nda önemli bir yere sahip

olan büyü hakk�nda, çe�itli majik araçlarla, tanr�lar� ve do�aüstü güçleri etkileyerek

192 �mparati 1992, 64–65. 193 Koç 2006, 101–102. 194 Erginöz 1999,163–166. 195 Koç 2006, 99.

62

bu güçleri kendi yarar�na, ba�kalar�n�n zarar�na çevirmeye yönelik, belirli kurallar� olan

uygulamalar sistemi oldu�u ileri sürülmekte demektedir196.

Cinsel güçsüzlükten hastal�klar�n tedavisine, kurakl��� önlemeden evin ya da

tap�na��n sa�lam olmas�na ve salg�n hastal�klardan kurtulmaya kadar Hitit insan�n�n

üstesinden gelemedi�i birçok konuda büyüye ba�vurulmaktad�r. Büyü konular�n�n

çe�itlilik göstermesi, büyü ritüellerinin yelpazesini de ayn� oranda geni�letti�i, bu

ritüelleri uygulayan büyücülerin her birinin farkl� bir konuda uzmanla�t���

anla��lmaktad�r197.

A. M. Dinçol’a göre, Sihir ve Büyü ritüellerinde baz� usüller vard�r; bunlardan biri

'benzetme' ya da analogie dedi�imiz metoddur. Bu metotta bir nesne al�n�yor ve bir

benzetme yap�l�yor. Örne�in bir avuç toprak al�n�yor ve avuca al�n�p s�k�l�p toz haline

getirilirken ‘bu toprak nas�l toz haline geliyorsa’ deniliyor veya bir çivi ya da kaz�k al�n�p

binan�n temeline çak�l�yor ve ‘bu tunç kaz�k nas�l ebedi ise’ deniliyor. Di�er bir metot ise

yerini tutma metodudur. Sübstitüsyon ritüelleri de diyebilece�imiz bu metot Hititlede de

görülmektedir. Hititler kral yerine, halktan birini ya da bir esiri geçirebilmektedirler.

Hititlerin bir sübstitüsyon ritüeli A�hella Ritüel'inde de günah keçisi motifi ile görülür. Bu

ritüelde orduda ortaya ç�kan hastal�k bir hayvana geçirilmekte ve hayvan ordudan

uzakla�t�r�larak dü�man saflar�na gönderilmektedir. Bu �ekilde ordudaki salg�n hastal�k

defedilmeye çal���lmaktad�r198.

G. �. Erginöz’e göre, Hitit hekimleri de tedavide; sadece cerrahi

uygulamalara, bir tak�m otlara ve merhemlere de�il büyü yoluna da ba�vurmu�lard�r.

KUB XXII 61 metninde, göz hastal���na kar�� yap�lan tedavide hekimler t�bbi yolla

tedavinin yan�nda büyüyü de tedavi yöntemi olarak kulland�klar� görülmektedir.

Ayr�ca Telipinu için düzenlenen ritualde de tanr�lara ilahiler söyleyen ve kurban

ada��nda bulunan bir hekimden bahsedilmektedir199.

196 Reyhan 2003, 107. 197 Dinçol 1985, 30. 198 Dinçol 2002, 2–3. 199 Erginöz 1999, 181.

63

KUB XXII 61

"Bundan ba�ka(?) hangi (�ifal�) otu Naya'n�n k�z� M[em]iyal ve ve ayr�ca

hangi (�ifal� otu) hekimler biliyorlarsa: �imdi (bu) otlar(�n say�s�) çok fazla

oldu�undan, hangi otun benim için saptanaca��n� fal arac�yla soraca��m. Hangi

hekimin benim için saptanaca��n� da fal arac�yla soraca��m ve o (hekim), ilgili (�ifal�)

otu majestenin gözlerine sürecektir. v.s. �imdi talih fal� iyi olsun"200.

200 Ünal 1983, 72.

64

C) Hitit Dininde T�p

Hitit tanr�lar�n�n da di�er eski medeniyetlerde oldu�u gibi t�pla alakalar�

�üphesiz ki vard�r201. Hititlerde sosyal ya�am�n di�er yönleri gibi hastal�klar konusu da

tanr�larla çok yak�ndan ili�kilidir202. Hititlerin dualar vas�tas�yla tanr�lardan istedikleri

�eyler aras�nda sa�l�k ve uzun bir ömür de yer almakta olup ayr�ca tanr�lardan her türlü

hastal��� kendilerinden uzakla�t�rmalar�n� da istemi�lerdir203. G. �. Erginöz’e göre

Hititler açl�k, k�tl�k, do�al afetler, hastal�klar v.b. gibi durumlar�n ilahi cezalar olarak

tanr�lardan geldi�ine inanm��lar ve bu durumlardan kurtulmak içinde onlara gerekli

ihtimam� göstermek ve onlara kurbanlar sunmak yollar�n� seçerek bu cezalardan

kurtulabileceklerine inanm��lard�r204.

Hitit inanc�nda tap�nman�n birinci �art� temizlikti. Bu nedenle tap�na�a

girebilmek, dua edebilmek ve tanr�lara kurban adayabilmek için temiz olmak

gerekmekteydi. Ayr�ca Hititler ekmek olmadan hiçbir ayin yapmad�klar� gibi ekme�i

yapan ki�ilerinde temiz olmalar� gerekmekteydi.

Tap�naklar her gün hizmetliler taraf�ndan su ile temizlenip kokulu bitkilerle

tütsülenirdi. Bu hizmetliler ayr�ca kendilerini de temiz tutmakla ve temiz olarak

görevlerini yerine getirmekle yükümlüydüler. Ayr�ca tanr�lara sunulacak yiyecek ve

içeceklerinde temiz olmas� gerekmekteydi205.

M�s�rl�larda ya da Mezopotamyal�larda da oldu�u gibi Hititlerde de tanr�lar�n

insanlara k�zarak hastal�klara yol açt�klar� inanc� hâkimdir. Hastal�klara sebep olan Hitit

tanr�lar�ndan baz�lar� ise;

� Tanrıça �šhara: Bu tanr�ça hastal�k veren bir tanr�çad�r.

� Kamrušepa: Sa�l�k ve büyü tanr�ças�d�r.

� �štamanašša: Kulak (i�itme) tanr�s�d�r.

201 Ünver 1943, 24. 202 Ünal 1980, 478. 203 Erginöz 1999, 127. 204 Ünal 1980, 478. 205 Erginöz 1999, 114.

65

� Šakawašša: Göz tanr�s�d�r206

Ayr�ca �sharan�n o�ullar�, Nergal, Lelwani ve Jarri’de hastal�k ve vebalar için

sorumlu tutulmu�lar�d�r207.

Hitiler tanr�lara kar�� sayg�da kusur eder, gerekli bayramlar� düzenli olarak

yapmaz, tanr�lara kurban sunmaz veya törenlerde dini aç�dan temiz olmaz ya da yalan

söylemek gibi kötü davran��larda bulunurlarsa tanr�lar taraf�ndan cezaland�r�lacaklar�na

inanmaktayd�lar. Bu cezalar sel, k�tl�k ya da hastal�k �eklinde olabilirdi. Hitit inanc�na

göre biri suç i�ledi�i zaman kanunlar taraf�ndan cezaland�r�l�rd� ancak suç ortaya

ç�kmasada ki�i cezaland�r�lmaktan kurtulamayaca��na çünkü tanr�lar�n bu suçu

gördüklerine ve onu cezaland�racaklar�na inan�rlard�. Hatta tanr�lar bu cezay� verirken

sadece suçluyu de�il onun yak�nlar�n� hatta tüm ülkeyi de cezaland�rabilirlerdi. Örne�in

salg�n hastal�klar verirlerdi. Bu duruma en güzel örnek ise II. Mur�ilinin Veba

Duas�d�r208. II. Mur�ilinin Veba duas� için (bkz. Levha VII)

A. Ünal’a göre; II. Mur�ili veba dualar�nda, Hatti ülkesini k�r�p geçiren büyük

salg�n hastal���na neden olarak �u ihtimalleri saymaktad�r.

� Tanr�lar�n ihmali.

� Genç Tuthalia’n�n haks�z yere öldürülmesi.

� Mala (F�rat) nehrine sunulan kurbanlar�n ihmal edilmesi.

� Babas� I. �uppiluliuma’n�n M�s�rdan getirdi�i esirlerin vebay� ta��malar�

ve vebay� Hatti ülkesine yaymalar�.

�lk üç neden, görüldü�ü gibi tanr�larla alakal�d�r. Sonuncusunu ise salg�n

hastal���na sebep olan nedenlerin en ba��nda sayabiliriz; ancak esirlerin yayd��� salg�n�n

M�s�rdan gelmemi� aksine kötü bak�m ve s�k���k konaklama sonucu Hatti ülkesinde

ç�km�� olma ihtimalide vard�r209.

206 Erginöz 1999, 155–156. 207 Ünal 1980, 483. 208 Erginöz 1999, 155–156. 209 Ünal 1980, 479.

66

Mur�ili’nin duas�nda da bahsedildi�i gibi Hititler hastal�klar�n sebeplerini

bulmak için (tanr�lar�n neden ve neye k�zd���n� anlamak için) fal ve kehanet

metotlar�na ba�vurmu�lard�r. Örne�in II. Mur�ili kendi dil tutuklu�unun nedenini fal

yoluyla bularak tedavisi yoluna gitmi�, III. Hattu�ili de göz hastal���n�n

iyile�tirilmesi için hangi hekime ve ilaçlara ba�vuraca��n� ö�renmek için fal

bakt�rm��t�r210. Hititlerin bir hastal�k an�nda fal arac�yla dan��t�klar� tanr�lar ise;

Arinna’n�n güne� tanr�ças�, Ankuwa’n�n Zawalli tanr�s�, ay tanr�s�, Taht (Krall�k)

tanr�s�, Arušna kenti tanr�s�, Šamuha kenti Šaušga’s� ve adlar� bilinmeyen di�er baz�

tanr�lard�r211.

Hititlerdeki baz� önemli Tanr�lar ise �unlard�r;

� Te�up (F�rt�na Tanr�s�): Hititlerin ba� tanr�s�d�r. Bu tanr�n�n Hurice

ismi Te�up, Hatice ismi ise Tarudur. Bu tanr�n�n kutsal hayvan� bo�ad�r212. Bu tanr�

da�lar�n tepesinde ve gökte oturur. Ya�murda �im�ekte ve f�rt�nalarda ortaya ç�kar.

Ülkedeki refah onun sayesinde olup ayn� zamanda hükümdar�n ve krall���n

koruyuculu�unu da yapmaktad�r213.

� Arinna (Güne� tanr�ças�): Geç Hitit döneminde Kubaba ismiyle an�lan

güne� tanr�ças�n�n Hurice ismi Hepatt�r. Ba� tanr� olan Te�upun kar�s� olan bu tanr�ça

genellikle iki leopar aras�na oturur �ekilde betimlenmi�tir214. Asl� Hatti Pantheon’una

ait olan bu tanr�çan�n Hattice ad� Wurušemudur. Bu tanr� hakk�nda KUB XXIV, 3

metninde ‘senden fazla sayg� gören ve senden büyük bir ba�ka Tanr� yok’

denilmektedir215. Verimlilik tanr�ças�d�r. Bu tanr�ça hem göksel tanr�ça olarak gökcismi

görünü�ü ta��r, hemde güne� batarken yerin derinliklerine inmek için gö�ü terk

etti�inden yeralt� tanr�ças� olarak görülür216.

210 Erginöz 1999, 157. 211 Ünal 1983, 75. 212 Koç 2006, 93 213 Martino 2006, 91 214 Koç 2006, 93 215 Baydur 1970, 63 216 Martino 2006, 91

67

Hattili tanr�lar Özellikleri Hurili

tanr�lar Özellikleri Hitit tanr�lar� Özellikleri

Taru – Veru�emu

F�rt�na Tanr�s� ve Güne� tanr�ças�d�r. Taru ayn� zamanda Bitki Örtüsü Tanr�s� olarakta bilinmektedir.

Te�up ve Hepat

F�rt�na Tanr�s� ve Güne� Tanr�ças�

Šiu Tanr�

Telipinu

Ba� tanr� çiftinin o�ullar� olup bereketi temsil eden tanr�d�r

�arrummaBa� Tanr� çiftinin o�ullar�d�r

Halki Tah�l ve Hububat Tanr�s�

Halma�uit Taht Tanr�ças�d�r �au�ga

Çift cinsiyetli, A�k ve Sava� Tanr�(ça)s�.

Šiwat Tanr�la�t�r�lm�� Gün

Tete�hapi Yaban�l do�a tanr�ças�d�r �špant Tanr�la�t�r�l

m�� Gece217

Hatepinu Telipinu’nun kar�s�d�r

Nerik ve Zippalanda Kenti’nin F�rt�na tanr�s�

Ba� Tanr� çiftinin o�ullar�d�r.

Mezulla Ba� Tanr� çiftinin k�zlar�d�r

Zintuhi Tanr�ça Mezulla’n�n k�z�d�r

Lelvani, ��du�taya, Papaya

Yeralt� tanr�lar�d�r. Lelvani ayn� zamanda a�k tanr�ças� olarakta bilinmektedir

�ulinkatte Sava� ve salg�n hastal�klar, veba tanr�s�

Vurunkatte Sava� Tanr�s�

217 Bu tablodaki bilgiler �. Koçun ‘Hititler’ isimli kitab� temel al�narak olu�turulmu�tur.

68

Hititler ölülerini çe�itli �ekillerde gömmü�lerdir. Arkeolojik delillerden

anla��ld���na göre, Eski devlet zaman�nda ölüler gömülmü�, Yeni Devlet zaman�nda ise kral

ailesinin fertleri ve Hitit büyükleri yak�lm��t�r. Halka ait ölüler ise gömülmeye devam

etmi�tir218. Hititlerde yak�lan ölülerin külleri ise genellikle yer seviyesinden fazla derin

olmayan çukurlara dik olarak yerle�tirilen farkl� boyut ve biçimlerde kapakl� çömleklerde

tutulmu�tur219.

218 Memi� 1995, 228 219 Macqueen 2001, 148–149

69

Sonuç

M�s�r ve Hitit kendi dönemlerinin parlayan y�ld�zlar� olan ve dönemlerinde

dünyan�n ilerlemesine yön veren iki devlettir. M�s�rl�lar, Giritte Schliman taraf�ndan

bulunan bir tablete göre Misar’�n soyundan gelmektedir. Hititlerin ise Anadolu’ya

nerden geldikleri ya da Anadolu’nun yerlisi olup olmad�klar� konusunda fikir birli�i

henüz sa�lanamam��t�r. Bu konudaki fikirler, bulunan keramiklerin �ekillerine ve

kullan�lan alfabenin benzerlik ta��malar�na göre yap�lmaktad�r.

M�s�r ve Hitit tarihlerini okudukça, ara�t�rd�kça onlara hayran kalmamak

mümkün de�il. ��te böylesine görkemli bir tarih içinde bir k�s�m olan t�p konusu bu

tezimize konu olmu�tur.

Tezimizin ana konusunu olu�turan t�p ilmi ise, günümüzün �artlar�nda ki gibi

modern bir t�p özelli�i ta��mamaktad�r. Zaten bu özelli�i ta��ma imkân� da yoktur.

�nsano�lu bu a�amaya gelebilmek için çok uzun a�amalardan geçmi�tir. Hitit ve M�s�r

t�bb�n� da ele al�rken bu konuya dikkat etmek gerekmektedir. Her ne olursa olsun o

dönemdeki uygulanan t�p, günümüz t�bb�n�n ba�lang�c�n� te�kil etmi� ve o dönemde t�p

alan�ndaki uygulamalar�n günümüz t�bb�n�n bu a�amalara gelmesinde büyük katk�lar�

olmu�tur. Ayr�ca aradan çok uzun y�llar geçmi� olmas�na ve günümüz teknolojisinin

geldi�i a�amalar dü�ünülecek olursa bile o dönem t�bb�ndaki baz� uygulamalar�n

günümüzle benzerlikleri de mevcuttur. Hatta günümüzde gelinen teknoloji bile o dönem

insanlar�n�n yapt��� uygulamalardan baz�lar�n� çözmekte yetersiz kalabilmektedir.

M�s�r ve Hitit uygarl�klar� hakk�nda elde etti�imiz bilgiler sayesinde bu iki

devletin büyüklü�ünü daha iyi anlayabilmekteyiz. Onlar�n uygulad�klar� t�p

uygulamalar� ise geli�erek günümüzdeki birçok hastal�klar�n çözümünü

kolayla�t�rm��t�r. K�saca tekrar üzerinden geçip ve bu iki görkemli toplumun t�p

konusunda kar��la�t�rmas�n� yapacak olursak;

M�s�r t�bb� hakk�ndaki bilgilerimizin büyük ço�unlu�unu papirüslerden ve

mumyalardan elde etmekteyiz. Ça��m�za kadar dayanabilen papirüsler ve geli�mi�

teknolojik aletlerle inceleme f�rsat� buldu�umuz mumyalar, bize o dönem insanlar�n�n

t�p alan�nda yapt�klar� hakk�nda bilgiler vermektedir. Ele geçen papirüslerde,

70

hastal�klar, onlara konulan te�hisler, ilaç yap�mlar� ve dinsel-büyüsel t�p hakk�nda

bilgiler mevcuttur.

Hitit t�bb� hakk�ndaki bilgilerimizin büyük ço�unlu�unu ise, Hitit yaz�l�

belgelerinin t�p ve hastal�klarla ilgili olan metinlerinden ö�renebilmekteyiz. Bu metinlerden

de G. �. Erginöz’ün de bahsetti�i gibi, Hititlerde hastal�k ve sa�l�k durumlar�n�n ay�rt

edildi�i ve rahats�zl�k durumlar�n�n ortaya ç�kar�ld���n� ö�renebilmekteyiz.

M�s�rda doktorluk, rahiplik ve büyücülük iç içe geçmi� olmas�na ra�men,

doktor olarak çal��anlar�n özel bir e�itim görmesi gerekmekteydi.

Hititlerde de M�s�rda oldu�u gibi doktorlar�n, kâtiplikle de çok yak�ndan

ili�kileri olup, büyüyle de alakalar� vard�r. Ayr�ca M�s�rda doktorlar�n uzmanl�k

alanlar� vard�r.

M�s�rda her türlü tedavi paras�z yap�lmakta ve doktorlar�n toplum ve resmi

makamlar taraf�ndan geçimleri sa�lanmaktad�r.

Hititlerde ise, Kanun maddelerinde hekimlerin uygulad�klar� tedavi için ne

kadar ücret alacaklar� tespit edilmi�tir. Hekimlere ödenen ücret miktarlar� yapt�klar�

i�e bak�larak belirlenmi�tir. Hekime ödenmesi gereken miktar yaralanan ki�inin

yaras�n�n hafif ya da a��r olmas�na, maddi ve sosyal durumuna göre tespit edilmi�tir.

M�s�r t�bb�, geleneklerine ba�l� bir T�p olmakla birlikte M�s�rl� doktorlar da

bu geleneklere ba�l� kalmakla yükümlüdürler.

Hitit t�bb� ise, daha çok Sümer T�bb�’na benzemekte olup, Hititler T�p

konusunda kom�ular� Sümerlerin t�bbi bilgilerinden faydalanm��lard�r.

Eski M�s�rda T�p alan�nda kullan�lan maddeler aras�nda, çe�itli bitkiler, çe�itli

maden ve ta�lar� ve hayvanlar�n baz� uzuvlar� vard�r.

Hitit T�bb�nda da, çe�itli bitkiler, hayvansal ürünler ve madensel maddeler T�p

alan�nda kullan�lm��t�r.

71

M�s�rl�lar�n inanc�na göre tanr�, cin veya kötü bir güç bir insan� etkisi alt�na

alabilir ve bazen de insan�n içine girerek onu hasta edebilirdi.

Hititler ise, açl�k, k�tl�k, do�al afetler, hastal�klar v.b. gibi durumlar�n ilahi

cezalar olarak tanr�lardan geldi�ine inanm��lard�r. Hitiler tanr�lara kar�� sayg�da kusur

eder, gerekli bayramlar� düzenli olarak yapmaz, tanr�lara kurban sunmaz veya

törenlerde dini aç�dan temiz olmaz ya da yalan söylemek gibi kötü davran��larda

bulunurlarsa tanr�lar taraf�ndan cezaland�r�lacaklar�na inanmaktayd�lar.

Sihir ya da büyüsel yolla tedaviye olan inanç M�s�r toplumunda da hâkim

olmakla beraber, M�s�rl�lar çe�itli iç hastal�klar�n�n tedavisinde, hastal�klar�n

önlenmesinde ve sa�l���n korunmas�nda, kazalarda ve yaralarda böcek sokmas� ya da

hayvan �s�rma vakalar�nda sihir yoluna ba�vurabileceklerine inanmaktayd�lar.

Hititlere göre ise, hastal�klar kirlenme sonucu ortaya ç�kmaktad�r ve bu

durumdan kurtulman�n yolar�ndan en önemlisi büyüdür. Ayr�ca cinsel güçsüzlükten

hastal�klar�n tedavisine, kurakl��� önlemeden evin ya da tap�na��n sa�lam olmas�na ve

salg�n hastal�klardan kurtulmaya kadar Hititler üstesinden gelemedi�i birçok konuda

büyüye ba�vurmu�lard�r.

M�s�r ve Hitit T�bb� incelendi�inde, bu t�p alan�na büyü, sihir ve dini tedavi

yöntemlerinin kar��t���n� görürüz. Bu yüzden bu t�p konusunu incelerken bu alanlara da

girilmesi gerekmektedir. Çünkü o dönem t�p alan�ndaki uygulamalarda yukar�da

isimlerini sayd���m bu yöntemler iç içe geçmi� durumdad�rlar. Bunlar� birbirinden

ba��ms�z uygulamalar olarak de�erlendirmemizin ise olana�� yoktur.

M�s�rda t�p alan�na dinsel ö�eler ya da büyüsel ö�eler kar��m�� olsa da baz�

uygulamalar� gerçekten günümüz modern t�bb�na benzemekle birlikte Antik M�s�rl�lar,

dönemlerinde geli�mi� bir t�p bilgisine sahiptiler diyebiliriz. M�s�rl�lar di�er

medeniyetlere T�p konusunda örnek olmu�lar hatta di�er medeniyetler M�s�r t�bb�ndaki

üstünlükleri görmü�ler ve baz� hastal�klar�n tedavisi için kendi ülkelerine hekim

talebinde bile bulunmu�lard�r.

72

Hititler ise M�s�r T�bb�n�n kendi uygulad�klar� t�p ilminden daha ileri oldu�unu

bildikleri için çe�itli dönemlerde, çe�itli hastal�klar�n giderilmesi için M�s�rdan doktor

talebinde bulunmu�lard�r.

Hititlerin dönemindeki uygulamalar� günümüz t�bb�yla k�yaslamak Hitit

t�bb�na yap�lan bir haks�zl�k olacakt�r. Sonuç olarak t�p ilminin varmak istedi�i amaç

iyile�tirme oldu�u için Hititlerin de, o dönemde iyile�tirme ad�na yapt�klar�n� bu ilmin

içerisine katmam�z gerekmektedir. Bu uygulamalar daha çok dini ve sihri tedavi

yöntemleri olsa da var�lmak istenen yer, hastal���n iyile�tirilmesidir. Günümüzde bile

dini ve sihri tedavinin halen devam etmekte oldu�unu da kabul edece�imize göre, o

dönem insanlar�n�n bu uygulamalar� yaparak hastal�klardan kurtulacaklar�na

inanmalar�n� da yad�rgamamam�z gerekmektedir. Ayr�ca A. Ünal’�n da bahsetti�i gibi,

Hititlerin hastal�klardan kurtulmak için bula��c� hastal�klar�n bulundu�u kentleri

bo�altmalar� da T�p alan�na sa�lad�klar� bir katk�d�r. Tabiî ki Hititlerin, T�p alan�ndaki

uygulamalar�n�n ço�unun Mezopotamya bölgesinden al�nd��� da ba�ka bir gerçektir.

M�s�r t�bb� ise Hitit t�bb�ndan daha modern ve geli�mi� olmakla birlikte

M�s�r�n, T�p alan�nda geldi�i nokta kendisine yabanc� olan devletler taraf�ndan da

sayg�yla kar��lanm�� ve bu geli�me di�er devletlerin M�s�rdan doktor talebinde

bulunmalar�na kadar gitmi�tir. Bu bile M�s�r�n antik ça�da t�p alan�nda geldi�i noktay�

gözler önüne sermektedir.

Sonuç olarak M�s�r ve Hitit uygarl�klar� hakk�nda elde etti�imiz bilgiler o

dönem insanlar�n�n yapt�klar� uygulamalar, günümüz t�bb�n�n ve günümüz insanl���n�n

geldi�i a�amalara büyük katk�lar� olmu�tur. O dönemki uygulamalar�n ça��m�z t�bb�na

büyük katk�lar sa�lamas�n�n yan�nda bu uygulamalardan baz�lar�n�n günümüz t�bb�na

benzerli�i de dikkat edilecek di�er bir husustur.

73

KAYNAKÇA

Afet �nan

1956 Eski M�s�r Tarih ve Medeniyeti, Ankara.

Alp S.

1982 ‘‘Hititlerin Dinsel Törenlerinde Kullan�lan Temizlik

Maddesi Tuhhuessar Üzerinde bir inceleme’’, Belleten, Cilt

XLVI, say� 182, Nisan, s. 247–259, Ankara.

2001 Hitit Ça��nda Anadolu, �stanbul.

2003 Hitit Güne�i, �stanbul.

Akurgal E.

2002 Anadolu Kültür Tarihi, �stanbul.

Atl�-Balkan N.

2005 ‘‘Paleolitikten Günümüze Obsidiyen’’, Türk Eskiça� Bilimler

Enstitüsü Haberler, Say� 19, Ocak, s. 1–3, �stanbul.

Baydur N.

1970 Kültepe (Kanes) ve Kayseri Tarihi Üzerine Ara�t�rmalar,

�stanbul.

Burde C.

1974 Hethitische Medizinische Texte.

Bruwier M.-C.

2006 ‘‘Eski M�s�r T�bb�na Genel Bir Bak��’’, Türk Eskiça�

Bilimleri Enstitüsü Haberler, Say� 22, May�s, �stanbul.

74

Champdor A.

1998 Eski M�s�r�n Ölüler Kitab�, (çev. S. Tahsu�) , �stanbul.

Crow W. B.

2001 Büyünün, Cad�l���n ve Okültizmin Tarihi, (çev. F. Yavuz),

�stanbul.

Demirhan A.

1982 K�sa T�p Tarihi, Bursa.

Desplancques S.

2006 Antik M�s�r, Ankara.

Dinçol Ali M.

1985 ‘‘Ashella Rituali (CTH 394) ve Hititlerde Salg�n Hastal�klara

Kar�� Yap�lan Majik ��lemlere Toplu Bir Bak��’’, Belleten,

Cilt: XLIX - Say�: 193 – Nisan, Ankara.

2002 ‘‘ Din ve Ritüel’ Kavramlar� Üzerine Bir Söyle�i ’’, Türk Eskiça�

Bilimleri Enstitüsü Haberler, Say� 14, May�s, s. 1–3, �stanbul.

Donbaz V.

1993 ‘‘Mezopotamya ve Anadolu’da Eski T�p’’, III. Türk T�p

Tarihi Kongresi Kongreye Sunulan Bildiriler, �stanbul.

Erginöz G. �.

1999 Hitlerde Anatomi ve T�p, �stanbul.

Hal�c� F.

1984 Konya, Ankara.

Herodotos

2007 Tarih, (çev. M.Ökmen), �stanbul.

75

�mparati F.

1992 Hitit Yasalar�, (çev. E. Özbayo�lu), Ankara.

Jean E.

2002 ‘‘Bir Yeniden Do�u�un Tarihçesi Hitit Uygarl���’’,

Bo�azköy’den Karatepe’ye Hititbilim ve Hitit Dünyas�n�n

Ke�fi, �stanbul.

Karau�uz G.

2002 Bo�azköy ve Ugarit Çivi Yaz�l� Belgelere Göre Hitit

Devletinin Siyasi Antla�ma Metinleri, Konya.

2005 Arkeolojik ve Filolojik Belgeler I����nda M.Ö. II. Binde

Orta Anadolunun Güney Kesimi, Konya.

Koç �.

2006 Hititler, Ankara.

K�nal F.

1991 Eski Anadolu Tarihi, Ankara.

Lloyd S.

1997 Türkiye’nin Tarihi, (çev. E. Varinlio�lu), Ankara.

MacQueen J. G.

2001 Hititler ve Hitit Ça��nda Anadolu, (çev. E. Davuto�lu) ,

Ankara.

Martino S. De.

2006 Hititler, Ankara.

Memi� E.

1995 Eskiça� Türkiye Tarihi, Konya.

76

Memi� E. - Köstüklü N.

1992 Tarih Boyunca Ortado�u Anadolu �li�kileri, Konya.

Narç�n A.

2007 A’dan Z’ye M�s�r, �stanbul.

Reyhan E.

2003 ‘‘Hitit Büyü Ritüellerinin Uygulama �ekli Üzerine Bir �nceleme’’,

Archivum, Anatolicum, VI, Say� 2, Ankara.

Say�l� A.

1982 M�s�rl�larda ve Mezopotamyal�larda Matematik, Astronomi

ve T�p, Ankara.

Seeher-Baykal A.

2002 Hitit Dünyas�na K�sa Bir Bak��’’, Bo�azköy’den Karatepe’ye

Hititbilim ve Hitit Dünyas�n�n Ke�fi, �stanbul.

�ah �.

1996 Do�u Büyüsü, (çev. O. Yener), �stanbul.

Umar B.

1999 �lkça�da Türkiye Halk�, �stanbul.

Uzluk F. N.

1958 Genel T�p Tarihi I, Ankara.

Ünal A.

1980 Hitit T�bb�n�n Ana Hatlar�’’, Belleten, Cilt XLIV, Say� 175,

Temmuz, s. 475–495, Ankara.

77

1983 Hitit Saray�ndaki Entrikalar Hakk�nda Bir Fal Metni,

Ankara.

1990 ‘‘Hititler Devri Anadolu’sunda Temzilikle �lgili Ara�t�rmalar’’,

Uluslararas� I. Hititoloji Kongresi Bildirileri, Çorum.

Ünver S.

1938 T�b Tarihi, �stanbul.

1943 T�b Tarihi, �stanbul.

Yavi E. Yavi N. Y.

2001 Modern Dünyan�n Kayna�� M�s�r, �zmir.

Yoket Ü.

2002 ‘‘Eskiça�da T�p’’, Sürekli T�p E�itimi Dergisi, Cilt 12 – say� 2,

Sayfa 76–78, Ankara, �ubat.

Yöndemli F.

2006 Hayat A�ac� Ejder Y�lan, �stanbul

78

HAR�TA VE LEVHALAR

Harita ve Levhalar Listesi

Levha I I. Hattu�ili’nin Güneydo�u Seferine Ait Bulunan Metnin Türkçe'ye Çevirisi.

Levha II I. Hattušili'nin Vasiyetnamesi Levha III Telipinu Ferman�

Levha IV I. Suppiluliuma'n�n O�lu II. Mur�ili Taraf�ndan Düzenlenen Y�ll�klar�ndan M�s�r Kraliçesinin Mektubunu �çeren K�sm�

Levha V II. Ramses’in Gönderdi�i, M�s�r-Hitit antla�mas�n�n Bo�azköy’de Bulunan Akadca Metninin Türkçeye Çevirisi

Levha VI Thot Ay� Levha VII Mur�ili'nin bütün tanr�lara duas� Levha VIII KUB XLIV 61 Levha IX KUB XLIV 61 Levha X KUB VIII 38 Bo 3165 Levha XI KUB VII 1 Levha XII KBo VI (Bo.2094) Levha XIII KBo V (Bo. 2001) Levha XIV I. Hattu�ilinin güneydo�u seferine ait Akadca tabletin ön ve arka yüzleri Harita I Nil’in Delta ve Vadi Bölgesi Harita II Nil Vadisi Harita III Hitit Dönemi Anadolu

79

Levha I

I. HATTU��L�’N�N GÜNEYDO�U SEFER�NE A�T BULUNAN

METN�N TÜRKÇEYE ÇEV�R�S�:

(Alp 2001, 65–66.)

Ben Tawananna'n�n karde�inin o�lu Tabarna (Hititçe nüshada: Hattušili)

Hattuša'da krall�k yap�yordu(m). Šahuitta'ya gittim. Onu y�kmad�m ama

topraklar�n� imha ettim. Askerlerimi iki noktada geride b�rakt�m ve onlara her çe�it

ganimet mal�(n�) verdim. Zalbar'a kar�� gittim ve onu imha ettim. Tanr�lar�n� (tanr�

heykellerini) ve üç mayaltum-arabas�n� Arinna'n�n Güne� Tanr�ças�na yukar�ya,

gümü�ten bir bo�a (ritonunu) F�rt�na Tanr�s�n�n tap�na��na ve dokuz tanr�

(heykellerini) Tanr�ça Mezulla'n�n tap�na��na yukar�ya getirdim.

Ertesi y�l Alalha'ya (Hatay'da Tel Atçana) kar�� gittim ve onu imha ettim.

Arkadan Uršu'ya kar�� gittim. Uršu'dan �gakališ'e kar�� gittim. �gakališ kentinden

Tišhiniya'ya (Tašhiniya) yürüdüm. Dönü�ümde Uršu ülkesini imha ettim ve evimi

hazinelerle doldurdum.

Ertesi y�l Arzawa ülkesine kar�� gittim. (Onlardan) s���rlar� ve koyunlar� ald�m.

Arkamdan Hanigalbat ülkesi dü�man� ülkeme girdi ve bütün ülkeler benden ayr�ld�.

Yaln�z Hattuša kenti (bende) kald�. Güne� Tanr�s� sevgilisi Tabarna'y� kuca��na

oturttu, elini tuttu ve (sava�ta) onun önünde ko�tu. Cezaland�rmak için Nenašša'ya

kar�� gitti(m). Yakla��nca (korkudan kap�lar�n�) açt�lar. Ulumma'ya kar�� sava�a

gitti(m); (bu kent) iki kez bana kar�� silaha ba�vurdu. �kisinde de onlar� hezimete

u�ratt�m. Ulumma kentini imha ettim. Topra��nda art�k çift sür(dürt)medim. Onu bo�

(?) b�rakt�m. Yedi tanr� (heykelini) Arinna'n�n Güne� Tanr�ças�na getirdim; onlardan

birinin ad� Tanr� Nikatiti ve Aranhapila Da��'d�r. Geriye kalan tanr�lar� (tanr�

heykellerini) tanr�ça Mezulla'n�n tap�na��na getirdim.

Ullum'dan geri döndü(m) ve Sallahšuwa'ya kar�� yürüdü(m). Sallahšuwa

kenti ate�le yak�ld�. (Orada oturanlar) benim hizmetkârlar�m olarak geri

döndüler. Sonra Hattuša'ya eve döndüm.

80

Ertesi y�l Šanahut'a kar�� gittim. Be� ay (boyunca benimle) sava�t�lar,

alt�nc� ayda Šanahut kentini imha ettim . . . .

Ertesi y�l Güne� Tanr�s� el(imi) tuttu, Allalha dü�man oldu�undan gittim ve

Allalha'y� imha ettim. Ertesi y�l Zarunti kentine kar�� gittim ve Zarunti'yi imha ettim.

Haššu'ya kar�� gittim. (Benden) önce (dü�man) cephe kurmu�tu. Halap (Halep)

kenti ordular� onun yan�nda idi. Adalur Da�� yak�n�nda onlar� hezimete u�ratt�m.

(O) günlerde gitti(m), Büyük Kral bir arslan gibi Puran (F�rat) �rma��n�

geçti, Haššu kentini bir arslan gibi pençesi ile ezdi. Üstüne toz y��d� ve onun

(ganimet) mal� ile Hattuša'y� doldurdu. Gümü� ve alt�n�n ne ba�� vard� ne sonu.

Amaruk'un efendisi F�rt�na Tanr�s�n�, Halap'�n efendisi F�rt�na Tanr�s�n�,

Allatum'u, Adalur'u (ve) Liluri'yi, gümü�ten iki bo�ay�, gümü�ten ve alt�ndan

üç (?) heykeli, iki hamri evini ( ? ) . . . alt�nla kaplatt�m. �yi alt�ndan bir masay�

, gümü�ten üç masay�, iyi alt�ndan kolluklu bir taht� (k�ymetli) ta�larla ve

alt�nla kaplatt�m, (bütün bu…..) Haššu’dan Arinna'n�n Güne� Tanr�ças�na

yukar�ya getirdim. Tanr�ça Allatum'un k�z� Hepat'�, gümü�ten üç heykeli,

alt�ndan iki heykeli Mezulla'n�n tap�na��na yukar�ya getirdim………

(Ben) Büyük Kral Tabarna Zippašna'ya yürüdüm ve Hahhu kentini bir

arslan gibi (yere serdim). Zippašna kentini imha ettim ve tanr�lar�n� (tanr�

heykellerini) Arinna'n�n Güne� Tanr�ças�na yukar�ya getirdim. (Sonra) Hahhu'ya

kar�� gittim ve sava�� üç kez kent kap�s�na kar�� ta��d�m ve (kenti) tahrip ettim.

(Ganimet) mallar�n� (ba�) kentim Hattuša'ya getirdim. �ki yük arabas� alt�n, iki

gümü�ten mayaltum - arabas�, alt�ndan bir masa, gümü�ten bir masa. Hahhu'nun bu

tanr�lar�, bir tane gümü�ten güçlü bir bo�a, ön k�sm� gümü�ten bir gemi. (Bunlar�)

Büyük Kral Tabarna Hahhu kentinden ald� ve (Arinna'n�n) Güne� Tanr�ças�na

yukar�ya getirdi.

Büyük Kral Tabarna cariyelerinin ellerini de�irmen ta��ndan, kölelerinin

ellerini (zahmetli) i�lerden ald�. (�� için devaml� oturan) popo(lar)�n� serbest

b�rakt�. Onlar� Arinna'n�n Güne� Tanr�ças�n�n tap�na��na teslim ettim ve onlar�

gök(yüzü) alt�nda hürriyete kavu�turdum………

81

F�rat nehrini (benden önce) hiç kimse (hiçbir kral) geçmemi�ti. Büyük Kral

Tabarna onu yürüyerek geçti. Arkas�ndan askerleri (de) onu yürüyerek geçtiler. Bir

kral ve dava adam� (?) olarak onu geçti (ve) Hahhu'nun askerlerini yendi. Hahhu

kentine kar�� hiçbir zaman (kötülük) yap�lmad�, ate�e verilmedi, (gö�e) F�rt�na

Tanr�s�na duman ç�kar�lmad� (?) Büyük Kral Tabarna Haššu kral�n� ve Hahhu

kral�n� imha etti�i zaman (kentleri) ate�e verdi ve duman� (gö�e) Gö�ün Güne�

Tanr�s�na ve F�rt�na Tanr�s�na ç�kard� (?) . Ve Hahhu Kral�n� yük arabas�na

ko�tum220.

220 Alp 2001, 65–66.

82

Levha II

I. HATTUŠ�L�'N�N VAS�YETNAMES�

(Alp 2001, 68–71.)

(Akadca ve Hititçe �ki dilli Metnin Türkçeye Çevirisi)

1. [Büyü]k K[ral] Tabarna "hükümdar" asiller toplulu�unun (?)

askerlerine ve önemli ki�ilere (�öyle) dedi: "��te ben hastaland�m. Size (halef�m

olarak) genç Labarna'y� söyledim: "O, (tahta) otursun!" Ben, kral, onu o�lum

(diye) ça��rd�m. Onu kucaklad�m (?) ve onu yücelttim (?). Daima onun arkas�ndan

ko�tum. O, bir o�ul gibi davranmad�. O, gözya�� dökmedi, ac�mad�. O (buz gibi)

so�uk ve ac�mas�zd�r.

2. Ben kral onu tuttum ve onu yata��ma getirdim (ve �öyle dedim): "Bu ne?

(demek) hiç kimse k�z karde�inin o�lunu büyütmesin! O, kral�n sözüne ald�rmad�.

Bir y�lan olan anas�n�n sözünü dinledi. Ona erkek karde�leri ve k�z karde�leri her

zaman so�uk sözler götürdüler. O, onlar�n sözlerini dinledi. Ben kral bunlar� i�ittim.

(�imdi) sava�a kar�� sava� aç�yorum.

3. B�rak (�unu)! (Art�k) o, benim o�lum de�ildir! Anas� bir s���r gibi

bö�ürdü (?): "Benim, canl� s���r�n rahmini kopard�lar. Onu mahvettiler! Sen onu

öldüreceksin!" Ben kral herhangi bir kötülük yapt�m m�? Onu rahip yapmad�m m�?

Onu (herkesin aras�ndan) öne, (daha) iyiye, her zaman çekmedim mi? (Fakat) o,

kral�n arzusuna sempati ile bakmad�. O, kendi iste�i ile nas�l Hattu�a'ya sevgi

gösterir?

4. Annesi bir y�land�r! Gelecekte o annesinin, erkek karde�lerinin ve k�z

karde�lerinin sözlerini her zaman dinleyecek! Sonra yakla�acak! �ntikam almaya

yakla�acak! Kral�n taraf�nda bulunan askerlere, önemli ki�ilere ve hizmetkârlara

yemin edecek (ve �öyle diyecek): "��te onlar kral yüzünden ölüyorlar!" Ve öyle olacak

ki, o onlar� bitirecek ve s�k s�k kan dökmeye ba�layacak! Ve o, (hiçbir �eyden)

83

korkmayacak!

5. Gelecekte Hatti'ye ait insanlara �öyle yakla�acak. Kimin s���r�, koyunu

(varsa, onlar� al�p) götürmek için yakla�acak. Etraftaki dü�manlar�m�

k�l�ç[la(?) yendi]m (?) v[e ülkemi huzura kavu�turdum. Öyle olmas�n ve

ark[ada]n [ülkemi kar��t�rma]s�n!

6. �imdi (art�k) ve hiçbir zaman kesinlikle (�ehirden) a�a��ya inmesin! ��te

o�lum Labarna'ya bir ev verdim. O[na ço]k [tarla] verdim. Ona çok s���r verdim.

[Ona çok koyun] verdim. Yesin (ve) içsi[n! �yi davrand��� takdirde] �ehre yukar�ya

gelsin! E[�er kin]dar davran�rsa, ya da herhangi bir kötü[lük (?) ya da] herhangi

bir [isy]an (tasarlarsa), yukar�ya gelmesin! O [evinde kals]�n!

7. ��te Muršili benim o�lum[dur]. On[u tan�y�n!] Onu (tahta) oturtun!

[Tanr� taraf�ndan onun yüre�ine iyilik] verilmi�tir. [Tanr]� ancak ars[lan�]

arslan�n yerine [koyar. N]e [za]man bir sava� sözü olu[rsa, ya da] bir [isyan sözü

a��rl�k ka]zan�rsa, hizmetkârlar�m ve büyükler(im) [o�luma yard�mc� o]lsun!

8. Üç [y]�l [geçince], sava�a gitsin! �i[mdiden onu kahraman bir kra]l

yapaca��m! O henüz (kral olmasa da) �im[diden ona bir kral gibi sayg� gösterilsin!

Sizin için] o Majestenizin o�ludur! Onu kahra[man bir kral olarak y]eti�tirin!

[E�]er [onu delikanl� iken] sava�a götürürsen[iz, onu salimen] geri getirin! Soyunuz

wetna- hayvan� sürüsü gibi (kurdunki (?) gibi) [birlik] olsun! Art�k [dü�manl�k]

olmas�n! Onun hizmetkârlar� bir [ann]eden do�dular!

9. [Sizin] karaci�eriniz, dala��n�z (?) ve [duygu]nuz bir (bütün) olarak

düzenlenmi�tir. Üstünlük tasla[ma]y�n! (Aran�zdan) hiçbir dü�man (ç�kmas�n!).

Sonra hiç kimse kural(lar)� çi�nemesin! Šinahuwa (?) ve Ubariya kentlerinin

(yapt��� gibi) böyle [bir �ey] yap[ma]y�n! (Size) kötülük kondurulmas�n! [Size] de

o�lum benim onlara yapt���m (ayn� �eyi) yapar!

10. Hiç kimse (�öyle) demesin!: "Kral gizlice can�n�n istedi�ini [yapar].

Ben onu ona ba���lar�m!" — �ster olsun ister olmas�n! —öyle bir k]ötülük (içinize)

konmas�n! �imdi [siz ki,] benim dü�üncelerimi ve ilkelerimi (akl�m�n keskinli�ini)

84

[bi]lirsiniz (?), o�lumu ak�ll� bir ki�i olarak yeti�tirin!

11. Biri di�erini arkaya it[me]sin! (haks�zl�k yapmas�n!) Biri di�erini [öne

(?) sürme]sin! (�ltimas yapmas�n!) — �htiyarlar heyeti mensuplar� sözleri

söylemesinler! (Dedikodu (?) yapmas�nlar!) [O�lum (?) kendi (?) ç�karla]r� (?)

için (?) ça�r�lmas�n! Seninle (o�lum) Hatti'nin ihtiyarlar heyeti mensuplar� (seni

kand�rmak için?) konu�mas�nlar! [Kuššar (?) adam�], Hemmuwa adam�,

Tamalkiya adam�, [Zalpa (?) adam�], ta�radan biri, (onlardan) hiçbiri seninle

konu�mas�n!

12. [O�lum] Huzziya'ya [bak�n!] Ben, kral, onu Tappašanda'n�n

[efendisi yapt]�m. Onlar onu yakalad�lar, onu kötü yola sevk ettiler! [Onu bana

dü�man yapt]�lar. Sen baban�n ba��na yaslan! [Tapaššanda'ya] ait olan [sa]raylar

(henüz günahtan) [temizlen]me[di]. (Onlar�) sen temizle!

13. [(Ben) kral Huzziya'y� az]lettim (?). Hatti'liler [Hattuša'da bana

dü�man old]ular. K�z�(m�) yakalad�lar. Onun soyundan [erkek çocu�u oldu�u için

bana] kar�� sava� açt�lar (ve �öyle dediler): Baban�n [taht� için erkek çocu�u

yoktur. Bir hiz]metkâr (baban�n taht�na) oturacak! Bir hizmetkâr [kral olacak! O,

son]ra Hattuša'y� ve sar[ay� bana kar�� k��k�rtt� (?) Büyükler] ve saray o�lanlar�

(bana kar��) dü�manl�k yapt�lar. [O, bütün ülkeyi is]yana sürükledi.

14. (�ç) sava�ta [karde� karde�i] öldürdü, [Arkada�, arkada�� öld]ürdü.

Hatti'nin çocuklar� [öldüler. Kimin s���r�, k]imin koyunu, [kimin evi, kimin harman

yeri, ba]�� ve tarlalar�, [kimin alt�n� (?), güm]ü�ü (?), mücevheri (?), ba[k�r� (?)],

bronzu (?) arta kal]d� ise, onun d[a büt]ün [varl��� felaket]te (?) yok oldu (?)]

15. [ .............................] ve bunlar� [ ......................................] kral�n

hizmetkârlar� [ ...........................] silah adamlar� . [ . . . ] . [ ..............o]nun bunlar

be[nim .......................................bi]l[mi]yorum.

16. [Tanr�lar k�z�(m�) elime koydular (?) O,] Hatti'nin [çocuklar�n�]

ölü[me gönderdi ve ben kral onun bütün mal�n� elinden al]d�m. E�er sana [biraz

b�raksayd�m Hatti'liler beni dilleriyle (?) tutacaklar (?) (benden hesap

85

soracaklard�). O, (�öyle dedi: "Sen beni ölüme te]rkettin! Bunun üzerine [k�z(�m)a

biraz (mal) verdim. O, (�öyle) dedi: "N]eden bana bu kadar az verdin ?" [Ben kral

�öyle (dedim): Az m�?] Sana çok s���r verseydim [ya da çok tarla v]erseydim,

[ülkenin] kan�n� [emer]dim!

17. [K�z(�m) ba��m�] ve ad�m� [küçülttü. Ve ben kral k�z(�m)� a]ld�m ve onu

Hattuša'dan [götürdüm]. Toprak üstüne toprak koydum. [S���r üstüne s���r

koy]dum. O, babas�n�n sözünü hep (bir yana) itti. [Hatti'nin çocuklar�n�n

ka]nlar�n� emdi. �imdi o, [kentten a�a��ya sürüldü. E]�er o, evime gelirse, evimi

[y�kacak, e�er o,] Hattuša'ya gelirse, onu ikinci kez (benden) öte yana çevirecek.

Ona ülkede [ev gösteril] di. (Orada) yesin! [�ç]sin!

18. [Sizler ona kötülük y]apmay�n! O, kötülük yapt�. [Ben ona kar�]�

[kötülük] yapmayaca��m! O, beni baba (diye) [ça��rmad�.] Ben de onu k�z�m (diye)

ça��rmayaca��m!

19. �imdiye dek [ailemden] hiç kimse arzumu kabul etmedi. [Sen o�lu]m

Muršili sen onu kabul et! [Baban�n sö]zlerini koru! — Baban�n sözlerini korursan,

[ekmek yiye]ceksin, su da içeceksin! [Yüre�]ine olgunluk ça�� (gelince), günde iki kez,

üç kez ye! Kendine iyi bak! Yüre�ine ya�l�l�k (çökünce), doyuncaya kadar ye! (O

zaman) [baban�n] sözünü (bir kenara) at!

20. Sizler benim [ön]de (gelen) hizmetkârlar�ms�n�z! Benim, kral�n,

sözlerini [koru]yun! (Böyle olursa), ekmek yiyeceksiniz, su da içeceksiniz! [Böylece

Hattu]ša yücelecek, ülkem (de) [huz]ur içinde (olacak!). E�er kral�n sözünü

korumazsan�z, [gelecek]te (?) ya�amayacaks�n�z ve yok olacaks�n�z! [Kim] kral�n

sözüne kar�� ç�karsa, o �imdi [ölsün (?)!] (Öyle biri) benim memurum (?) olmas�n!

O, benim önde gelen hizmetkâr�m olmas�n! [Onun] (cinsel) organ�n� kessinler! —

Büyük babam [ Pu-šarruma'n�n (?) k]arar� böyle (idi): O�ullar�n� öte yana

çevir[m]ediler mi? Büyük babam o�lu [Laba]rna'y� Šanahuitta'da (veliahtl��a?)

atad�. [Arkadan] hizmetkârlar� ve büyükler emirlerine kar�� ç�kt�lar [ve]

Papahdilmah'� (tahta) oturttular. (O zamandan beri) kaç y�llar geçti! [Kaç]

(ki�iler) (öte yana) göçtü? (O zamanki) büyüklerin evleri nerede? Onlar yok

86

olmad�lar m�?

21. [Sizler] benim, Büyük Kral Labarna'n�n, sözlerimi koruyun! [E�er

on]lar� korursan�z, Hattuša yücelecek! Ülkemi de [hu]zura kavu�turacaks�n�z!

Ekmek yiyeceksiniz, su da içeceksiniz! E�er koru[ma]zsan�z, ülkemiz ba�ka birinin

olacak! (Dü�man yönetimine girecek!) Sizler [tanr�lar ko]nusuna (da) sayg�l�

olsun! Onlar�n kurban ekmekleri, kurban içkileri, ya�l� (ekmek) k�r��� (?)

yemekleri (paparalar�?) da (ve) bu�day k�rmas� (kurban masas�n�n üstünde) haz�r

dursun! Ve (sen Muršili) öte yana dönme! Arkaya dü�me! (S�k� dur!) [Öte yana]

dönersen, kötü (olaylar) eski(si gibi olabilir!) O (güzel �eyler) olsun! (Âmin!)

22. [Ayr�ca Büyük Kr]al Labarna o�lu Muršili'ye (�öyle) dedi: "Sana

aktard���m (verdi�im) sözlerimi (içeren) bu [table]ti senin önünde her ay (yüksek

sesle) okusunlar! Böylece [söz]lerimi (ve) bilgeli�imi yüre�ine kaz�yas�n [ve

hizmetkârlar�m] ile büyüklerimi merhametle yönetesin! Herhangi birinin suçunu

[gör]ürsen, -ya bir kimse bir tanr�ya kar�� günah i�ler ya da bir kimse herhangi bir

(kötü) söz söyler - asiller meclisine tekrar sor! Dedikodu (?) asiller meclisinden geri

çevrilmelidir! O�lum yüre�[in]den ne geçerse, onu hep öyle yap! (Do�ru bildi�ini

yap!)

23. Büyük Kral Labarna (kraliçe) Hašttayar'a (�öyle) der: Bana kar�� ç�kma!

Onun için [k]ral ya da saray o�lanlar� �öyle demesin!: "Bu (kad�n) her zaman ya�l�

(falc� ?) kad�nlara sorar." Kral (onun hakk�nda) [�ö]yle de(me)sin!: "(Acaba) �u

anda ya�l� kad�nlara m� [sora]r, (böyle bir �eyi) bilmek istemiyorum". Buna kar��

ç�kma! Hay�r! Bana her zaman tekrar sor! [Sana] görü�lerimi her zaman

[bil]direce�im. (Öldü�üm zaman) [beni] iyice [y�ka!? Beni gö�]sünde [tut!] Beni

gö�sünde [topra�a ta��!] (Beni) toprakta ko[r]u!221

221 Alp 2001, 68–71.

87

Levha III

TEL�P�NU FERMANI

(Alp 2001, 59–64.)

Büyük Kral Tabarna "hükümdar" Telipinu [�öyle] (der):

[Es]kiden Labarna Büyük kral idi. O�ullar�, karde�leri, h�s�mlar�, akrabalar�

ve askerleri birlik idiler.

Ülke küçük idi. O nereye sava�a gitse, dü�man ülkesini (güçlü) eliyle (omzu

ile) yenerdi.

Ülkeleri imha ederdi ve buyru�u alt�na al�rd�. Onlar� denizlere s�n�r yapard�.

Sava�tan geri geldi�i zaman o�ullar�n�n her biri (yenilen) bir ülkeye (yönetmeye)

giderdi.

Hupišna, Tuwanuwa, Nenašša, Landa, Zallara, Paršuhanda, (ve) Lušna'y� ve

(bütün) ülkeyi yönetirlerdi. Büyük kentler (onun eline) konmu�lard�.

Sonra Hattušili kral oldu. Onun da o�ullar�, karde�leri, h�s�mlar�, akrabalar�

ve as-kerleri birlik idiler, o nereye sava�a gitse, o da dü�man ülkesini (güçlü) eliyle

(omuzu ile) yenerdi.

Ülkeleri imha ederdi ve buyru�u alt�na al�rd�. Onlar� denizlere s�n�r yapard�.

Sava�tan geri geldi�i zaman, o�ullar�n�n her biri (yenilen) bir ülkeye (yönetmeye)

giderdi. Onun da eline büyük kentler konmu�lard�.

Arkadan hizmetkârlar (ve) prensler bozulunca, ailelerini kemirmeye

ba�lad�lar. Efendilerine kar�� (halk�) devaml� olarak doldurmaya ba�lad�lar. Devaml�

olarak kanlar�n� dökmeye koyuldular.

Muršili Hattuša'da kral olunca, onun da o�ullar�, karde�leri, h�s�mlar�,

88

akrabalar� ve askerleri birlik idiler. Dü�man ülkesini (güçlü) eliyle (omuzu ile) yendi

ve ülkeleri buyru�u alt�na ald�. Onlar� denizlere s�n�r yapt�.

O Halep'e gitti. Halep'i imha etti. Halep'ten al�p getirdi�i ki�ileri ve

ganimetini Hattusa'ya getirdi. Sonra o, Babil'e gitti ve Babil'i imha etti. Hurrili

askerleri yendi. Babil'den al�p getirdi�i insanlar� ve ganimetini Hat[tuša'ya] sundu. (O

zaman) Hantili saki idi. Mursili'nin k�z karde�i Harapšeli'yi kar�(s�) olarak tutuyordu.

Zidanta, Hantili ile birle�ti. Kötü bir i� yapt�lar ve Muršili'yi öldürdüler. Kan döktüler

(cinayet i�lediler).

[Han]tili korktu (ve �öyle dedi): "Korunacak m�y�m?. "[Tan]r�lar onu

ko[rudu]lar. [....] o nereye gitti ise, ülke halk� [onu tutmad� (?)]. Aš[tata], [Šukzi]ya,

Hurpana, Kargemi[Š] [asker vermeme]ye ba�lad�lar ve askerler[i] [H]antili

Tegarama'ya var[�nca �öyle de]meye [ba�lad�: "b]unu neden yapt�m? Ne[den

damad�m] Zidan[ta'n�n sözlerini di]nledim?" [……]t�. Tanr�lar [Muršili'nin kan�n�n

intikam�n� ald�lar.]

[……..….] tilkiler (taraf�ndan?) f[undal�klara] sürülen Hurri askerleri

ba��rd�lar (?) [. . . Hurrili dü�man?] Hatti ülkesine geldi ve […….. ]ti. [

ül]keye dönd[ü…… ]…….. [……. ]leri? ça��rd�lar ve o […………… [

v]e [Sukziy]a kraliçesi [ krali]çe ölüm yata��n da idi. [ �lal]iuma

saray [o�lan]lar�n� gizlice gönderdi ve (�öyle) dedi: "Šukziya kraliçesi ölsün!". Onu

[yakalad�lar] ve onu [o�ullar� ile birlikte öld]ürdüler.

Hantili Šu[kziya] kraliçesi [ve o�ullar�n� ve] onlar� kimin öl[dürdü�ünü]

ara�t�r�nca, saray o�lanlar�n�n ba�� haber getirdi. Sonra [ai]lesini toplad�lar ve onlar�

Tega[rama'ya gönderdiler.] ve onlar� fundal�klara sürdüler ve onlar öl[düler].

Hantili de ya�lan�nca, tanr� olmaya ba�lad� (ölüm yata��na dü�tü). Zidanta,

Hantili'nin o�lu [Pišeni'yi] o�ullar� ile birlikte öldürdü. Önde gelen hizmetkârlar�n� da

öldürdü.

Zidanta da kral oldu. Tanr�lar Pišeni'nin kan�n�n intikam�n� ald�lar. Ona o�lu

89

Ammuna'y� tanr�lar dü�man ettiler. Babas� Zidanta'y� öldürdü.

Ammuna da kral oldu. Tanr�lar babas� Zidanta'n�n kan�n�n intikam�n� ald�lar.

Onun elinde ekinler, ba�lar, s���rlar (ve) koyunlar [iyi ol]mad�lar elinde mahvoldular

(?)

Ülke ona dü�man oldu: H/Zagga, [Ma]tila, Galmiya, Adaniy[a], Arzawiya

ülkesi, Sallapa, Parduwata ve Ahhula. Askerleri nereye sava�a gitti ise, iyi olarak geri

gelmediler. Ammuna da tanr� olunca (ölünce), koruma k�tas�n�n ba�� ("z�pk�nc� ba��")

Zuru da o günlerde gizlice, ailesinden, o�lu alt�n m�zrak adam� Tahurawaili'yi

gönderdi. O, Titti'nin ailesini o�ullar� ile birlikte öldürdü.

Haberci Taruhšu'yu da gönderdi; o Hantili'yi o�ullar� ile birlikte öldürdü.

Huzziya kral oldu. Telepinu da onun ilk (büyük) k�z karde�i Ištapariya ile evli idi.

Huzziya onlar� (az kald�) öldürecekti. Konu meydana ç�kt�. Telepinu onlar� sürdü.

(Huzziya'n�n) be� karde�i vard�. Onlara evler tahsis etti: "Gitsinler,

otursunlar, yesinler, içsinler. Onlara kimse kötülük yapmas�n!" Ben diyorum ki: "Onlar

bana kötülük yapt�, ben onlara kötülük yapmayaca��m!"

(Ben) Telipinu babam�n taht�na oturunca, Haššuwa'ya kar�� sava�a gittim ve

Haššuwa'y� imha ettim. Askerlerim Zizzilippa'da idi. Zizzilipa'da sava� oldu.

(Ben) kral Lawazantiya'ya gelince, Lahha [bana kar�� dü�manl�k] yapt� ve

Lawazantiya'y� kar��t�rd�. [Tanr�lar] onu elime verdiler. Önde gelenlerden, binba��

[Tarhu . . . ] mabeyinci ba�� Karruwa, sakilerin ba�� Inara, [ . . . . lerin ba��] Killa, Asa

adamlar�n�n ba�� Tarhumimma, Zinwašeli ve Lelli -onlar çok idiler- asa adam�

Tanuwa'ya gizlice (haber) gönderdiler.

Ben, [Kr]al, haberim yoktu. [O, Huzziy]a'y� ve karde�lerini öldürdü. Ben kral

i�itince Tanuwa’y�, Tahurwaili'yi ve Taruhš[u'yu] getirdiler. Asiller meclisi onlar�

ölüme mahkûm etti. (Ben) kral da (�öyle) dedim: [Onlar ne]ye ölecekler? Onlar�n

gözlerine perde çekecekler. "(Ben) kral (onlar�) gerçek (?) çiftç[i] yapt�m.

90

Omuzlar�ndan silahlar�n� ald�m. Onlara sapan(?)lar� verdim.

Kral ailesinde kan (dökmeler) ço�ald�. Kraliçe Ištapariya öldü. Üstelik Prens

Ammuna da öldü. Tanr�n�n insanlar� da (�öyle) dediler: "��te Hattusa'da kan

(dökmeler) çok artt�." Bunun üzerine (ben) Telipinu Hattuša'da (asiller) meclisi(ni)

(toplant�ya) ça��rd�m. Bu andan itibaren Hattuša'da kral ailesinin bir çocu�una hiç

kimse kötülük yapmayacak, ona b�çak çekmeyecek!

Yaln�z öndeki (en büyük erkek) çocuk, prens, kral olsun! E�er öndeki (bir

prens) yok ise, kim ikinci s�radaki o�ul ise, kral o olsun! E�er varis (olacak) bir prens

yok ise, hangi k�z çocuk öndeki ise, ona bir içgüveysi als�nlar, o kral olsun!

Gelecekte kim benden sonra kral olursa, karde�leri o�ullar�, h�s�mlar�,

akrabalar� ve askerleri birlik olsunlar! Geleceksin, dü�man ülkesini, (güçlü) el(in) ile

(omuzun ile) yenik tutacaks�n. (�öyle) deme: "Tamamen temizleyece�im". Fakat hiçbir

�ey temizleyemezsin. Daha çok s�k�nt�ya sokars�n. Kral ailesinden hiç kimseyi öldürme.

(Bu) iyi de�il(dir).

Ayr�ca, kim kral olursa ve erkek (ve) k�z karde�lerine kar�� kötülük tasarlarsa,

siz de onun (asiller) meclisi iseniz, ona kesin olarak (�öyle) deyin!: "Bu kan (dökme)

konusunu tabletten gör! Eskiden Hattuša'da kan (dökme) artm��t�. Tanr�lar onu büyük

aileden (kral ailesinden) ald�lar."

Kim erkek ve k�z karde�leri aras�nda kötülük yaparsa, kral�n (kral olarak)

ba�� ile (sorumluluk) yüklenir. (Bu durumda) (asiller) meclisi(ni) (toplant�ya) ça��r�n!

E�er konusu kesinle�irse, ba�� ile ödesin! Zuru, Danuwa, Tahunwaili ve Taruhšu gibi

gizlice öldürmesinler! Evine, kar�s�na, (ve) çocuklar�na kötülük yapmas�nlar! E�er

(bir) prens suç i�lerse, yaln�z ba�� ile ödesin! Evine ve çocuklar�na kötülük

yapmas�nlar! Prensler hangi (suçtan) dolay� ölüme giderlerse, (bu suç) evlerine,

tarlalar�na, ba�lar�na, hizmetkârlar�na, u�aklar�na, s���rlar�na (ve) koyunlar�na

(dokunmas�n!).

�imdi e�er bir prens suç i�lerse, yaln�z ba�� ile ödesin! Fakat evine ve o�luna

kötülük yapmay�n! Prenslerin k�r�nt�s�n� bile (ba�kas�na) vermek do�ru de�ildir. Kötü

91

i�ler yapan bunlar, [Büyük adamlar] "evin babalar�", saray o�lanlar�n�n ba��, koruma

k�tas�n�n ("z�pk�nc�lar k�tas�n�n") ba�� ve "�arab�n ba��" ki, onlar prensin evlerini

almaya arzularlar ve �öyle [d]erler: "bu kent benim olabilir", ve kentin beyine kötülük

yaparlar.

�imdi bugünden itibaren Hattuša'da siz saray o�lanlar�, korumac�lar

("z�pk�nc�lar"), (sava� arabalar�n�n) alt�n (seçkin) sava�ç�lar�, sakiler, sofrac�lar,

a�ç�lar, asa adamlar�, araba sava�ç�lar� (?), sava� alan� binba��lar� bu konuyu

arkadan bilin! Tanuwa, Tahunwaili ve Taruhšu sizin önünüzde (bir) i�aret olsun! E�er

bir kimse tekrar kötülük yaparsa, ister "evin babas�", ister saray o�lanlar�n�n ba�� (ya

da) "�arab�n ba��", (ya da) koruma k�tas�n�n ("z�pk�nc�lar" k�tas�n�n) ba��, (ya da)

sava� alan� binba��lar�n�n ba��, ister arkadaki (ya da) öndeki (biri olsun), siz de

(asiller) meclisi olarak (onu) yakalay�n ve onu di�iniz ile kemirin!

Hattuša'da(ki) büyük adamlar, "evin babalar�", saray o�lanlar�n�n ba��,

�arab�n ba��, koruma adamlar�n�n ba�� ("z�pk�nc� ba��"), (sava� arabalar�n�n)

sava�ç�lar�n�n ba��, ordu müfetti�lerinin ba��, [onlar�? Ayr]�ca? (suç i�leyenlerin?)

sonuncular� (olarak) als�nlar! [Ayr�ca Hat]tuša'da in�a edilmi� (olan) surlar korunmu�

[olsunlar! On]lar� terk etme! �n�a edilmi� (olan) surlar [ . . . . oraya s]u ve erza�� on

kez, yirmi kez gönder.

[...]. Fakat Telipinu büyük kral [ . . . ] 'da [....]…………………

H[ittaša?................................................... …………….. ve onla[r�]

…………………………………..

[….]"mühür evlerinin" (mühürlü depolar�n?), surlar� [……Taga]l? muha,

Harkiya W….], […………………] Zelmuta, Tapapa.], […..š]ukziya, Ašurna, Anza[ra . .

. . š]a, [……..] šamuha, Marišta, Ku [-……],[.... H]urm[a],Warga[š]ša [………],

[Nen]aššašš [a], Salitta, [……], [……]Samlušna, Gulpina, ša[r….], […….-].ma?,

Pisa, Pawazziya, [……], [……….-]riya, Senzana, Watišš[a, . . . ]nuanda, […..-i]šša,

Kuwašariya, Wint[a-. . . . ]. -ha.a-.-a, Ikkuuwaniya, Hurniya, [……], Hadawa-,-e,

Hurutta, Terummna, Na[-……..], Ulašš[a], Parminiya, Paršuhanda, da�…….,

Walimu?da, Iyaruma, Wašuwatta [……..], Šuplanda, ve Hulaya �rma��. Toplam:

92

"mühür evi" (mühürlü depo?) (olan) 60 [..?], [ke]nt

[ …… .-]a, [ -] hašša, [……- ]antašša?, […..-]niya Kuwanna, [,…….],

Lahhuruma, Ha[- . . ,] Harahara, Malit[aškuriya, ], Haršuwa, T�pala Kurša- .

[……], Suwanzuwanna, Tamluta, Pikumi[ya], Demmašhuna, Siharna, Halippaššuwa,

Kalašummiya, Hulanta. Toplam: (yem) kar���m� için (kullan�lan) "mühür evi" (mühürlü

depo?) (olan) 34 kent.

Sonra ekinleri artt�rd�m. [ ] . . çiftçiler o tarlalar� (ve) araziyi i�[te eksinler

ve ürünleri mü]hürlesinler! O köylüler ha[sat? sonunda?] hile yap[ma]s�nlar!

(Eskiden) (ürün) miktar�nda 1 ya da 2 ar��n (?) (boyunda ürünü) daima ba�lad�lar (iç

ettiler). Böylece devaml� olarak ülkenin kan�n� içtiler. �imdi (art�k bunu) yapmas�nlar!

Kim onu yaparsa, ona kötü (bir) ölüm [versinler]!

Gelecekte kim benden sonra kral olursa, ekinleri (ekin anbarlar�n�) onlar�n

adlar� ile mühürle! Art�k yöneticiler senin mühür evini (mühürlü anbar�n� rahat)

b�rak�rlar.

Onlar sana �öyle diyecekler: [ " se]n? onu kendin için mühürleme! Daima

[onlarm adlar� ile?] mühürle." ��te seni kald�racakla[r . . . Seni?] . . .'ler

ya�atmaya[caklar? s]öz …………..[g]irdiler [………..]

[Kim bu a]ndan itibaren be[nden sonra kral olursa] [……….ay]r�ca? Küçük

dü�ür[ürse? ve sana �öyle derse:]…. sen (onu) dinleme! [Bir göçmeni (herhangi bir

i�e) ko�mu�san,] aletleri? (silahlar�?) öde. Askerler [………. onu ya kar�na ya d]a

çocuklar�na?

Sütünun ba��nda tahminen 8 sat�rl�k k�sm� k�r�k.

[ ] yaparlar [] [ ] bir hali ekme�i [ . . . . ]maz […] [ ] fakat onlar bira,

�arap. [] [ ] ba�ka? (bir yerde?) yaparlar ve . [ ] [ ] ve �imdi, bu andan

itibaren [] hançeri arkadan omzuna [……] (ne olursa olsun) herkese kar�� sayg�l�

idiler. E�er baba [……] sonra a��zdan hangi istek. […] [ ] E�er? baba (ve) anne

ölürlerse, akrabalar�? bayram [yaparlar ?] [ ]. Lanet bir sava� ile de�il [ ]

93

[……] yumu�at�lm�� idiler. Fakat kendileri için ne yaparlarsa, [………...]olur.

[Arka]dan da insanlar babalar�na kar�� k�zg�nl�k (gösterdikleri) zaman

[e]vde bölmeye ba�lad�lar ve ne olursa olsun her �eye kar�� geldiler. (Onlar) sayg�l�

de�ildiler. Onlar bu yüzden tanr� taraf�ndan (hastal��a) mahkûm edildi. �imdi bu

andan itibaren [çocuk günah�n�n cezas�n� çeksin!] E�er o babalar� hayatta iken

hisse(si) için herhangi (bir talepten) söz ederse, o hisse(si) için a�z(�) ile (iste�inden)

söz etti�inden onu evden ats�nlar! O, hisse(sin)den mahrum olsun!

Kan (dökme) konusu da �öyledir: Kim kan dökerse, cinayetin sahibi (ölenin

varisi) ne derse (o olsun!). E�er "o ölsün!" derse, o ölsün! Fakat "tazminat ödesin!"

derse, tazminat ödesin! Krala hiçbir �ey (ödemeyecek!).

Hattuša'da büyücülük (konular�): E�yay� her zaman temiz tutun! Kim aile

aras�nda büyücülük bilirse, siz onu aile içinden yakalay�n! Onu saray kap�s�na getirin!

Kim onu getirmezse, gelecek, O insana kötü �eyler olacak222.

222 Alp 2001, 59–64.

94

Levha IV

I. SUPP�LUL�UMA'NIN O�LU II. MUR��L� TARAFINDAN

DÜZENLENEN YILLIKLARINDAN MISIR KRAL�ÇES�N�N MEKTUBUNU

�ÇEREN KISMI

(Alp 2001, 97–98.)

Babam Karkemis ülkesinde a�a��da oldu�u s�rada Lupakki'yi ve

Tarhundazalma'y� Amka ülkesine gönderdi. Onlar gittiler, Amka ülkesine sald�rd�lar.

Yakalad�klar� sivil halk�, s���r(lar)� ve koyun(lar)� babam�n önüne geri getirdiler.

M�s�rl�lar Amka ülkesine sald�r�y� i�itince, korktular. Ayr�ca efendileri Niphururiyas

(=Tutankamon) öldü�ünden dul (?) olan M�s�r kraliçesi babama elçi gönderdi. Ona

�öyle dedi: "Kocam öldü. O�lum yoktur. Senin ise o�ullar�n�n çok oldu�unu

söylüyorlar. E�er sen bana bir o�lunu verirsen, o kocam olabilir. Bir hizmetkâr�m�

hiçbir zaman al�p onu kocam yapmayaca��m. Bundan çok korkar�m." Babam bunu

i�itince büyükleri toplant�ya ça��rd� (ve �öyle dedi): "Böyle bir �ey eskiden beri hiçbir

zaman ba��mdan geçmedi." Bunun üzerine babam mabeyinci Hattusaziti'yi (�u

sözlerle) M�s�r'a gönderdi: "Sen git, kesin haberi (ö�renerek) bana geri getir! Belki

beni aldat�yorlar. Belki efendilerinin o�lu vard�r. Bana kesin haberi sen geri getir!"

Hattusaziti M�s�r ülkesinden geri gelinceye kadar babam sonunda Karkemis kentini

yendi. Onu yedi gün boyunca ku�att�. Ona kar�� sekizinci günde sald�r�ya geçti. Onu

sekizinci günde korkunç bir sava�ta bir günde [ald�]. Kenti yenince, babam tanr�lara

sayg�l� oldu�undan yukar� kalede [Tanr�ça Kubaba'n�n] ve koruyucu tanr�n�n

[yak�n�na] kimseyi b�rakmad�. [Tap�naklardan] hiçbirinin yak�n�na yakla�mad�. O

(onlar�n önünde) e�ildi. Tekrar [ . . . ] verdi. A�a�� �ehri sivil halk�, gümü�ü, alt�n� (ve)

bronz aletleri ile (birlikte) kald�rd� ve onlar� Hattu�a'ya getirdi. Oradan al�p saraya

getirdi�i ki�ilerin say�s� üç bin üç yüz otuz ki�i idi.

Hattu[�a�'l�lar�n al�p] getirdi�i [ki�ilerin say�s� belli de�ildi.] Sonra o�lu

Sarri-Ku-suh'a Karkemis ülkesini ve Karkemis'in yönetimini verdi ve onu tek ba��na

95

kral yap[t�.]

Karkemis'i dü[zene sokunca,] Hatti ülkesine geri geldi. Hatti ülkesinde k���

[geçirdi.]

�lkbahar olunca, Hattusaziti M�s�r ülkesinden geri geldi. M�s�r'�n elçisi

komutan Hanis de onunla birlikte geldi. Babam Hattusaziti'yi M�s�r'a gönderdi�i

zaman ona �öyle emretti�inden "Efendilerinin belki o�lu vard�r. Belki beni

aldat�yorlar. O�lumu krall�k için istemiyorlar" (dedi�inden) babama M�s�r kraliçesi

mektubunda tekrar �öyle yazd�: "Neden öyle söyledin? 'Onlar beni aldat�yorlar.' E�er

o�lum olsayd�, kendimin ve ülkemin küçük dü�mesini ba�ka bir ülkeye yazar m�yd�m?

Sen bana inanmad�n ve bana böyle yazd�n. Kocam olan (ki�i) öldü. O�lum (da) yoktur.

Bir hizmetkâr�m� hiçbir zaman almayaca��m ve onu kocam yapmayaca��m. Ben ba�ka

bir ülkeye yazmad�m, (yaln�z) sana yazd�m. Senin o�ullar�n�n çok oldu�unu

söylüyorlar. Bana bir o�lunu ver, o benim kocam M�s�r ülkesinin (de) kral� (olsun)!"

Babam iyi yürekli oldu�undan kad�n�n sözünü olumlu kar��lad� ve o�ul sorununu ele

ald�.

7. tablet (Konu) bitmedi. Bronz tablete henüz geçirilmedi.

Di�er bir tablette 6–12 sat�rl�k bir bo�luktan sonra �uppiluliuma elçi Hanis'e

�öyle söylüyor: "[Ben]. [ ] iyi niyetli idim. [Bana] siz derhal kötülük yapt�n�z.

[Geldi]niz (?). Benim Hurri ülkesinin kral�ndan [ald�]��m Kinza (Kade�) adam�na

sald�rd�n�z. Ben i�itince, k�zd�m. Askerlerimi, arabal� sava�ç�lar�m� ve komutanlar�m�

[d��ar�] gönderdim. Onlar geldiler. [S�n]�r bölgeniz Amka ülkesine sald�rd�lar. [Amk]a

[ülke]nize sald�r�nca, belki korktunuz, benden devaml� olarak o�lumu istiyorsunuz.

Belki de [o, elinizde] rehine olacak. Onu [kral] yapmayacaks�n�z. Hanis babama �öyle

(dedi):

"Efendim bu [...…] ülkemizin ay�b�d�r. E�er [kral(�m�z�n) bir o�lu] olsayd�

ba�ka bir ülkeye gelir miydik? Kendimize bir efendi ister miydik? Efendimiz olan

Niphuririyas (Tutankamon) öldü. O�lu yoktur. Efendimizin han�m� kimsesizdir. (Siz)

efendimizin o�lunu M�s�r ülkesinde krall�k için istiyoruz. Hakimemiz bayan için de onu

kocas� olarak istiyoruz. Ayr�ca ba�ka hiçbir ülkeye gitmedik. Yaln�z buraya geldik.

96

Efendimiz bize o�lunu ver !" — Böylece babam o�lu konusunu tekrar ele ald�. Babam

(M�s�r ile) antla�ma tabletini tekrar istedi. (O tablette) eskiden F�rt�na Tanr�s�n�n nas�l

Hatti adam� olan Kurustama adam�n� (halk�n�) ald�(��) ve onu M�s�r'a götürdü(�ü) ve

M�s�r adamlar� yapt�(��) ve nas�l F�rt�na Tanr�s� M�s�r ülkesi ile Hatti ülkesi aras�nda

bir antla�ma ba�lad�(��) ve devaml� olarak nas�l aralar�nda dostluklar oldu�u (yaz�l�

idi). (Toplant�ya kat�lanlar�n) önünde tablet yüksek sesle okununca, babam �öyle dedi:

"Eskiden Hattu�a ile M�s�r aralar�nda dostluk içinde idiler. �imdi (de) aram�zda bu

olay oldu. Hatti ülkesi ile M�s�r ülkesi sonsuza dek aralar�nda dost olarak

(kalacaklar).223"

223 Alp 2001, 97–98.

97

Levha V

II. RAMSES’�N GÖNDERD���, MISIR-H�T�T ANTLA�MASININ

BO�AZKÖY’DE BULUNAN AKADCA METN�N�N TÜRKÇEYE ÇEV�R�S�:

(Karau�uz 2002, 244–248.)

1 (A Öy. 1–3)

[M�s�r ülkesi] kral�, kahraman Büyük Kral Amon'un [sevgilisi] Ramses

(Riamašeša mai-amana), karde�i Hatti ülkesi kral�, [Büyük Kral] Hattušili ile sonsuza

kadar aralar�nda büyük bir [karde�lik] ve [büyük] bir bar�� tesis etmek için, [gümü�

bir tablet] üzerine antla�ma akdetti.

2 (A Öy.3–7)

Böylece M�s�r ülkesinin kral�, kahraman Büyük Kral Minpahtaria (I.

Ramses)'in torunu; M�s�r ülkesinin kral�, kahraman Büyük Kral Minmuarea'n�n (I.

Seti) o�lu; tüm ülkelerin kahraman�, M�s�r ülkesinin kral�, Büyük Kral Amon'un

sevgilisi Ramses; Hatti ülkesi Kral�, kahraman Büyük Kral Suppiluliuma'n�n torunu;

Hatti ülkesi kral�, kahraman Büyük Kral Muršili'nin o�lu; Hatti ülkesi kral�, kahraman

Büyük Kral Hattušili'ye �öyle (söyler):

3 (A Öy.7–13)

�imdi ben sonsuza kadar bizim aram�zda iyi bir karde�lik ve iyi bir bar��

kurdum. Sonsuza kadar Hatti ülkesi ile M�s�r ülkesi [ili�kilerinde], iyi bir bar�� ve

karde�lik kurmak için (�unu söylüyorum). M�s�r ülkesi Büyük Kral'� ve Hatti ülkesi

Büyük Kral'� aras�ndaki ili�kilerden (bilindi�i kadar�yla), tanr�(lar) sonsuza kadar, bir

antla�ma(n�n yard�m�) ile onlar aras�nda sava� ç�kmamsa izin vermez. M�s�r ülkesinin

kral�, Büyük Kral Amon'un sevgilisi Ramses, Güne� Tanr�s� ile F�rt�na Tanr�s�'n�n,

M�s�r ülkesi ile Hatti ülkesi aras�nda ezelden beri kurduklar� ili�kiyi, aralar�nda hiçbir

98

zaman dü�manl�k ç�kmamas� için (yeniden) kurdu.

4 (A Öy. 13–18)

Ve [M�s�r ülkesi] kral�, Büyük Kral Amon'un sevgilisi Ramses, karde�i Hatti

ülkesi kral�, Büyük Kral [Hattu�ili] ile sonsuza kadar, [onlar aras�nda] iyi bir

karde�lik ve iyi bir bar�� kurmak için, gümü� bir tablet üzerinde bir antla�ma

yard�m�yla, bu günlerde (ilgi) meydana getirdi. O benim karde�imdir ve ben onun bir

karde�iyim. <O benimle bar�� içindedir>. Ve ben [sonsuza kadar] onunla bar��

içindeyim. [Ve] biz karde�li�i ve [bar���] tesis edece�iz. Ve Hatti ülkesi [ile M�s�r

ülkesinin] karde�li�i ve bar��� eskiden daha iyi olacak.

5 (A Öy. 19–21)

M�s�r ülkesinin kral�, Büyük Kral Ramses, Hatti ülkesinin Büyük Kral'�

[Hattušili] ile karde�lik ve iyi bir bar�� içindedir. M�s�r ülkesinin kral� <Büyük Kral>

Amon’un sevgilisi Ramses’in o�ullar�, Hatti ülkesi kral�, Büyük Kral Hattušili'nin

o�ullar� ile sonsuza kadar bar�� içinde (ve) [karde�] olsun. Ve onlar bizim bar�� ve

karde�lik içinde oldu�umuz gibi kals�n. M�s�r ülkesi, Hatti ülkesi ile bar�� içinde olsun.

Ve onlar sonsuza kadar bizim gibi karde�ler olsun.

6 (A Öy. 22–27)

Ve M�s�r ülkesinin kral�, Büyük Kral Amon'un sevgilisi Ramses, ondan

herhangi bir �ey almak için, Hatti ülkesine kar�� hiçbir zaman sald�rmas�n. Ve Hatti

ülkesi kral�, Büyük Kral Hattušili ondan [herhangi bir �ey] almak için, M�s�r ülkesine

kar�� hiçbir zaman sald�rmas�n. Güne� Tanr�s� ile F�rt�na Tanr�s�'n�n, Hatti ülkesi ile

M�s�r ülkesi için sonsuza dek saptad�klar� düzeni ve aralar�nda dü�manl��a izin

vermeyen bar��� ve karde�li�i, i�te M�s�r ülkesi kral�, Büyük Kral, Amon’un sevgilisi

[Ramses], bar��� korumak için bugünden itibaren yeniden ba�latt�. M�s�r ülkesi, Hatti

ülkesi ile sonsuza kadar bar�� halinde ve karde�çe olsun.

99

7 (A Öy. 27–30)

Ve e�er herhangi bir dü�man, Hatti ülkesine sald�r�rsa ve [Hatti ülkesi kral�

Büyük Kral] Hattušili bana (haber) gönderirse: "Ona kar�� (koymak için bana)

yard�ma gel." Sonra M�s�r ülkesi kral�, Büyük Kral Amon’un [sevgilisi Ramses] yaya

ve arabal� sava�ç�lar�n� göndersin. Ve onlar [onun dü�man�n�] yensin. Ve Hatti ülkesi

için öç als�nlar.

8 (A Öy. 31–33)

Ve e�er Hatti ülkesi kral� Büyük Kral Hattušili [kölelerine k�zarsa] ve onlar

onu rahats�z ederse ve o, bu yüzden M�s�r ülkesi kral� Büyük Kral Ramses'e (haber)

gönderirse, sonra Amon'un sevgilisi Ramses yaya ve arabal� sava�ç�lar�n� göndersin.

[Ve] onlar onun k�zd��� herkesi mahvetsin.

9 (A Öy. 33–36)

[Ve e�er] herhangi bir dü�man, M�s�r ülkesine sald�r�rsa ve senin karde�in

M�s�r ülkesinin [kral�] Amon'un sevgilisi Ramses, karde�i Hatti ülkesi kral� Hattusili’ye

(haber) gönderirse: "Ona kar�� (koymak için bana) yard�ma gel." Sonra Hatti ülkesi

[kral�] Hattusili, yaya ve arabal� sava�ç�lar�n� göndersin. Ve onlar onun dü�manm�

yensin.

10 (A Öy. 36–39)

Ve e�er M�s�r ülkesinin [kral� Amon’un] sevgilisi Ramses, kölelerine k�zarsa

ve onlar [ona] kar�� bir suç i�lerse ve o, bu yüzden karde�i Hatti ülkesi kral�

Hattusili'ye (haber) [gönderirse], sonra karde�i Hatti ülkesi [kral�] Büyük Kral karde�i

Hattusili, yaya ve arabal� sava�ç�lar�[n�] göndersin. Ve onlar benim k�zd���m herkesi

mahvetsinler.

11 (A Öy. 40–43)

Ve Hatti ülkesi kral� Hattusili’nin o�lu, Hatti ülkesi kral� Hattušili'den y�llar

sonra, babas� Hattušili'nin (yerine), Hatti ülkesi kral� yap�ls�n. Ve e�er Hatti ülkesi

100

[insanlar�] ona kar�� bir suç i�lerse, sonra Amon’un sevgilisi [Ramses] yaya ve

[arabal�] sava�ç�lar� göndersin. Ve onlardan öç als�nlar.

12 (A Öy. 43–46)

[E�er soylu bir ki�i], Hatti ülkesinden kaçarsa ya da e�er Hatti ülkesi

s�n�r�ndaki bir halk, [M�s�r ülkesi kral�] Büyük Kral Amon'un sevgili Ramses'e

[gelirse], sonra [Amon'un sevgilisi] Ramses onlar� yakalas�n. Ve onlar� [Hatti ülkesi

kral� Büyük Kral Hattušili 'nin] eline göndersin.

13 (A Öy. 46–48)

[Ve e�er] (Hatti ülkesinden) tek bir adam gelirse ya da iki [adam Amon'un

sevgilisi Ramses'in] hizmetine girmek için gelirse, sonra ben [Amon'un sevgilisi

Ramses onlar� yakalayaca��m. Ve onlar�] Hatti ülkesi kral� Hattušili'ye

[gönderece�im].

14 (A Öy. 49–51)

Ve e�er [soylu bir adam, M�s�r ülkesinden kaçarsa ya da] tek bir halk

[Amurru ülkesi kral�na gelirse, sonra Amurru kral� Bentesina onlar� yakalas�n]. Ve

onlar� beyi Hatti ülkesi kral�na göndersin. [Ve Hatti ülkesi kral� Büyük Kral Hattusili],

M�s�r ülkesi kral� Büyük Kral Amon'un [sevgilisi Ramses'e onlar� göndersin].

15 (A Öy. 52–54)

Ve [e�er tek bir adam kaçar ya da iki tan�nmayan adam] M�s�r ülkesi

[kral�n�n bölgesinden kaçarsa] ve [onun hizmetine devam etmek istemezlerse, sonra

Hatti ülkesi kral� Büyük Kral Hattušili], karde�inin eline onlar� versin. Ve [onlar�n

Hatti ülkesinde oturmalar�na izin vermesin].

16 (A Öy. 54–57)

[Ve e�er yüksek rütbeli bir memur ya da iki ki�i, Hatti ülkesinden kaçarsa ve

M�s�r(?) ülkesine], Hatti ülkesi [kral� Büyük Kral Hattusili’nin hizmetine devam

101

etme]mek için [gelirse, sonra Amon'un sevgilisi Ramses onlar� yakalas�n]. Ve onlar�

karde�i [Hatti ülkesi kral� Büyük Kral] Hattusili'ye göndersin.

17 (A Öy. 57–60)

[E�er yüksek rütbeli bir memur ya da iki adam, M�s�r ülkesinden] kaçarsa ve

[Hatti ülkesine] gelirse, sonra [Hatti ülkesi kral� Büyük] Kral Hattušili [onlar�

yakalas�n]. Ve onlar� [karde�i M�s�r ülkesi kral� Büyük Kral] Amon'un [sevgilisi

Ramses'e] göndersin.

18 (A Öy. 60–64)

[Ve e�er Hatti ülkesin]den [bir], iki [ya da üç adam] kaçarsa ve onlar

karde�i M�s�r ülkesi [kral� Büyük Kral Amon'un] sevgilisi Ramses'e [gelirse], sonra

[M�s�r ülkesi kral�], Büyük Kral Amon'un sevgilisi [Ramses] onlar� yakalas�n. Ve

onlar� karde�i Hattušili 'ye karde� olduklar� için- [göndersin]. Fakat [onlar]

suçlar�ndan dolay� [onlar� cezaland�rmas�nlar]. Onlar [onlar�n gözlerini ç�karmas�n.

Ya da dillerini] kopartmas�n. Ve [onlar onlar�n] ayaklar�n� kesmesin. Ya da kulaklar�n�

[koparmas�nlar(?)]. Ve [onlar onlar�n evlerini], çocuklar� ve [kar�lar�yla birlikte

mahvetmesinler(?)].

19 (A Öy. 65–70)

Ve e�er [bir], iki ya da üç adam [M�s�r ülkesinden kaçarsa] ve [onlar] Hatti

ülkesi kral� [Büyük Kral Hattušili'ye gelirse], karde�im Hatti ülkesi kral�, Büyük Kral

Hattusili onlar� yakalas�n. Ve [onlar�] M�s�r ülkesi [kral� Büyük Kral Amon'un sevgilisi

Ramses'e, -Hattusili ve M�s�r ülkesi kral� Ramses karde� olduklar� için- göndersin.

Fakat onlar suçlar�ndan dolay� cezaland�r�lmas�n. Onlar onlar�n gözlerini ç�kartmas�n.

Ve [dillerini ko]partmas�n. Ve [onlar onlar�n kulaklar�n� kesmesin. Ya da ayaklar�n�

koparmas�n(?). Ve onlar onlar�n evlerini], o�ullan ve kar�lar� ile birlikte

[mahvetmesinler]224.

224 Karau�uz 2002, 244–248.

102

Levha VI

Thot Ay� (1 Thoth, 29 A�ustos’tur)

Gün �lk 8 saat �kinci 8 saat Üçüncü 8 saat Kar��l�k geldi�i gün

1 + + + 29 A�ustos

2 + + + 30 A�ustos

3 - - - 31 A�ustos

4 - - - 1 Eylül

5 + + + 2 Eylül

6 - - + 3 Eylül

7 + + - 4 Eylül

8 + + - 5 Eylül

9 + + + 6 Eylül

10 + + + 7 Eylül

11 - - - 8 Eylül

12 - - - 9 Eylül

13 - - (53) 10 Eylül

14 + - - 11 Eylül

15 + - - 12 Eylül

16 - - - 13 Eylül

17 + + + 14 Eylül

18 + + + 15 Eylül

19 + + + 16 Eylül

20 - - (54) 17 Eylül

21 + + - 18 Eylül

22 - - - 19 Eylül

23 - - - 20 Eylül

24 + + + 21 Eylül

25 + + + 22 Eylül

26 - - - 23 Eylül

27 + + + 24 Eylül

28 + + + 25 Eylül

29 + + + 26 Eylül

30 + + + 27 Eylül225

225 �ah 1996, 83–84

103

Levha VII

MUR��L�'N�N BÜTÜN TANRILARA DUASI

(Alp 2001, 128–133.)

(Siz Hatti'nin) bütün erkek tanr�lar�, bütün kad�n tanr�lar�, . . [ ...], siz

bütün erkek (yemin tanr�lar�), bütün kad�n yemin tanr�lar� [ . ] . [ . . . ] bütün

(e)ski (erkek) tanr�lar, bütün eski kad�n tanr�lar, siz ki toplant�da yemine tan�kl�k

etmeye ça�r�ld�n�z, (siz) da�lar, �rmaklar, p�narlar, yeralt� sular�, i�te ben

rahibiniz (Büyük Kral) Mur�ili dua ediyorum. Duam� hangi konuda ediyorsam,

efendilerim tanr�lar sözümü (i�itin)!

(Siz) tanr�lar, efendilerim Hatti ülkesinde salg�n oldu. Hatti ülkesi salg�n

yüzünden bask� alt�nda tutuldu. O, çok s�k��t�r�ld�. Yirmi y�ldan beri Hatti ülkesi çok

(say�da kay�plarla) ölüme sürüklendi�inden akl�ma Tuthaliya'n�n o�lu genç

Tuthaliya konusu geldi. Tanr�dan fal yoluyla gerçe�i ö�renmeye çal��t�m. Tanr�

taraf�ndan (falda) genç Tuthaliya konusu saptand�. Genç Tuthaliya Hatti ülkesinin

efendisi iken ona Hattusa'n�n prensleri, komutanlar�, binba��lar�, subaylar�, (önde

gelenleri), askerlerinin ve araba sava�ç�lar�n�n hepsi onun üstüne yemin ettiler.

Babam da onun üstüne yemin (etti).

Babam (genç) Tuthaliya'y� s�k��t�r�nca, Hattu�a'n�n (prensleri,

komutan)lar�, binba��lar, bütün subaylar babam�n yan�nda (oldu)lar. Tuthaliya'y�

yemin tanr�lar� yakalad�. Onlar [Tuthaliya'y� öl]dürdüler. Ayr�ca karde�leri

olanlar� [ onlar� da] öldürdüler. [ yakalad�lar ??]. Onlar� Alasiya (K�br�s)

ülkesine (sürgüne) gönderdiler.

[ . . . . ] olan [ . . . ] lerini [ald�lar? ................] ve efendiler tanr�

yeminlerini bozdula[r.......................................................].

(Buna ra�men) siz (tanr�lar efendilerim) babam� korudunuz

[…] . . . [ . . . . ] Hattu�a dü�man taraf�ndan yak�ld��� için ve dü�man Hatti

104

ülkesinin [topraklar�n�] ald��� için (babam gitti ve dü�man ülkel)erine sald�rd�,

onlara ölesiye vurdu, Hatti ülkesinin (topraklar�n� geri) ald�. Onlar�n topraklar�n�

da ald� ve onlar� yeniden (iskân etti). Ayr�ca etraftaki di�er ülkeleri de krall���na

(katt�). Hatti ülkesi ya�amaya devam etti. Onun için �urada ve burada (yeni)

topraklar (ald�). Onun zaman�nda bütün Hatti ülkesi rahata kavu�tu. Onun

zaman�nda (insanlar), s���rlar ve koyunlar artt�lar. Dü�man ülkesinden (zorla) al�p

(getirilen) göçmenler de ya�amaya devam ettiler. Hiçbir �ey mahvolmad�. Sonra

geldiniz. (Siz) tanr�lar, efendilerim, genç Tuthaliya'n�n o konusunun intikam�n�n

�imdi arkadan babamdan ald�n�z. Babam, Tuthaliya'n�n kan� yüzünden öldü.

Babamdan yana olan prensler, komutanlar, binba��lar, subaylar, onlar da o

nedenle öldüler. (Hatti) ülkesi de o konudan dolay� ölme�e ba�lad�. Hatti ülkesi öte

yana (felakete sürüklendi?). Art�k �imdi salg�n (o kadar) güçlendi ki, Hatti ülkesi

salg�ndan çok bask� alt�nda kald�. (Nüfusu) azald�. Ben kulunuz Mur�ili

(yüre�imdeki) s�k�nt�y� yenemiyorum, içimdeki korkuya hâkim olam�yorum!

[….dualar�m�] i�ite[i� olan siz tanr�lar, efendik]erim, yard�m�m�za gelin! ……

yeminde tan�kl��a ça�[r�ld���n�z] için [………..] herkes güçlü oldu ve [……]

geldiler. Hayatta kalan yemin sahiplerinden siz tanr�lar, efendilerim, mahkemede

[davac� ol]ma[d�n�z?........... onlardan] arkadan [Tuthaliya'n�n] kan�n�n

intikam�n� hiçbir surette alma[d�n�z. �imdi benden tanr�lar,] efendilerim

[Tuthaliya'n�n] kan�[n�n intikam�n� al�yorsunuz!]……………

(Ha)tti (ülkesi öl)meye devam ediyor [……]… [……] günah i�ler … [……]

onun [……] babam [……]… yaps�n [ … ] … … [ ……] babam�n [ … ] … [……] …

si(ze babam�n günah�n� itiraf ettim. Babam bu) Tuthaliya'y� öldürdü …… (Babam

arkadan kan dökmeye kar�� bir kurban) yapt�. Hattu�a ise hiçbir �ey yapmad�.

Geldim. Kan için kurban� ben de yapt�m. Ülke hiçbir �ey yapmad�. Ülke

için hiçbir �ey yapmad�lar.

�imdi Hatti ülkesi salg�ndan çok bask� alt�nda tutuldu�u ve Hatti ülkesi

(insanlar� çok say�da) ölmeye devam etti�i (ve) Tuthaliya konusu akla geldi�i ve

(tanr�) taraf�ndan da saptand��� için fala ba�vurdum. Ülkede salg�n için size

efendilerim tanr�lara ve tap�naklar�n�za hangi yemine ait kurban saptanm�� ise, size

105

efendilerim tanr�lara yemine ait kurbanlar� önünüze sunuyorlar, art�k sizin

önünüzde temiz oluyorlar. Ben de size efendilerim tanr�lara ülkede (günah�n)

bedelini ve kefaretini ödeyece�im.

Efendilerim tanr�lar Tuthaliya'n�n kan�n�n intikam�n arkadan

ald���n�zdan Tuthaliya'y� öldürenler, onlar kan�n bedelini ödediler. Hatti ülkesi

de bu cinayeti art�k bitirdi. Art�k Hatti ülkesi de onun bedelini ödedi. �imdi de

bana geldi�i için onu ailemle birlikte bedel olarak ve kefaret olarak ödeyece�im.

Art�k efendilerim tanr�lar�n içi yumu�as�n (rahat olsun)! Efendilerim tanr�lar

art�k bana ac�y�n! Size görüneyim! Size dua etti�im için beni i�itin! Ben hiçbir

kötü i� yapmad���mdan, günah i�leyen ve kötü lük yapanlardan da art�k hiçbiri

hayatta kalmad���ndan ve onlar çoktan öldü�ünden, babam�n meselesi benim

üzerime geldi�inden i�te ülkedeki salg�na kar�� size efendilerim tanr�lara kefaret

ve bedel ödüyorum. Kefaret ve bedel ödedi�imden siz tanr�lar, efendilerim, bana

ac�[y�n! . ] . . . . [ . . . . ] salg�n ile Hatti ülkesini bask� alt�nda tuttu�u sürede

(kurban ekme�i ve kurban içkisi verenler) efendilerim tanr�lara kurban ekme�i ve

kurban içkisini sunmaya devam ettiler. Hatti ülkesini salg�n ile a��r bask� alt�nda

tuttu�undan ve salg�ndan (devaml� ölümler oldu�undan) e�er arkadan (salg�n�)

kald�rmazsa ve ölümler devam ederse, zaten az kalm�� olan kurban ekme�i ve

kurban içkisi sunucular� da ölürlerse, art�k hiç kimse size kurban ekme�i ve kurban

içkisi (sunamayacak!)

(Tanr�lar, efendilerim, salg�na kar��? size) sundu�um kurban ekme�ini ve

kurban içkisini kabul edin! Size görüneyim! (Hatti ülkesinden) salg�n� kovun! Zaten

az (kalm�� olan) bu kurban ekme�i ve kurban içkisi sunucular�n�z� bask� alt�nda

tutmas�nlar! Onlar art�k devaml� surette ölmesinler! Size (her zaman) (kurban

ekme�i) ve kurban içki-si sunsunlar! Tanr�lar, efendilerim, gelin! Salg�n� öte yana

gönderin! Kötü olan �eyleri dü�man ülkesine gönderin! Tu(thaliya yüzü)nden

Hatti ülkesinde olanlar� (siz) tanr�lar [………] gönderin! Onlar� dü�man ülkesine

gönderin! Hatti ülkesine (tekrar) ac�y�n! (Salg�n) iyi olsun! Ben rahibiniz (ve)

kulunuz olarak tekrar size görünmek istedi�imden bana ac�y�n! Yüre�imden

s�k�nt�y� kovun! �çimden korkuyu al�n!

106

(1. tablet): Bitti. Mur�ili [bütün tanr�lara……] dua et(ti�i) zaman.

Mur�ili’nin Hatti'nin F�rt�na Tanr�s�na ve Hatti'nin tanr�lar�na duas�:

Hatti'nin F�rt�na Tanr�s�, efendim (ve Hatti'nin tanr�lar�, efend)ilerim!

Sizin kulunuz (Büyük Kral) Mur�i(li) beni (�u sözlerle) gönderdi: "Git! Efendim

Hatti'nin F�rt�na Tanr�s�na ve efendilerim tanr�lara �öyle söyle!": 'Sizin bu

yapt���n�z, Hatti ülkesi salg�ndan çok fazla bask� alt�nda kald�. Babam�n zaman�nda

ve karde�imin zaman�nda devaml� surette ölüm olaylar� oldu. Ben tanr�lara rahip

oldu�umda �imdi de benim zaman�mda ölüm olaylar� çok s�k oluyor. Bu (ba�layal�)

�imdi yirminci y�l (oldu)'. Hatti ülkesinde ölüm olaylar� çok s�k oldu�una göre

salg�n ortadan toplan�p kald�r�lam�yor. Ben de yüre�imde s�k�nt�y� yenemiyor,

içimden korkuyu atam�yorum.

Sonra (tanr�lar�n) bayramlar�n� s�k s�k yapt���m zaman bütün tanr�lar�n

önünden ve arkas�ndan gittim. (Yaln�z) bir tanr�n�n tap�na��na (ayak) basmad�m

(koymad�m). Salg�n yüzünden bütün tanr�lara tekrar tekrar dua ettim. (Onlara)

adaklar sundum! (Tanr�lar, efendileri)m beni i�itin! (Hatt)i (ülkesinden)

salg�n� (kovun!) (Hattu)sa [ ……… ] yapamaz! (Hangi nedenle Hatti) halk�

devaml� ölüyorsa, (o ya fal ile sap)tans�n ya da onu (rüyada göreyim ya da

tanr�sal ir�ada ula�m�� bir ki)�i söylesin! Tanr�lar beni (i�itmediler.) Hatti (ülkesi

içinde) salg�n iyile�me(di. Hatti ülkesi çok bask� alt�n)da kald�.

Tanr�lar�n kurban ekmekler(ini ve kurban içkilerini sunanlar az

say�da) kald�lar, onlar (da) öldü[ler! kon]u tekrar a��rla�t� ve tan[r�lar

yan�nda fala ba�vurdum.]

Böylece çok eski iki tablet (buldum). Bir tablet (Mala) F�rat (Nehrine

sunulan kurban … ) … ile ilgili idi. Eski krallar Mala �rma��na kurban�n�

sunarlard�. (�imdi) babam�n gününden beri Hatti ülkesinde (insanlar) devaml�

olarak ölüyorlar ve biz Mala nehrinin (kurban�n�) kurban törenini ( ) hiçbir

zaman yapmad�k.

�kinci tablet Kurustamma üzerinedir: Hatti'nin F�rt�na Tanr�s�,

107

Kurustamma adamlar�n� M�s�r ülkesine getirdi�i ve Hatti'nin F�rt�na Tanr�s�

onlarla Hatti adamlar�n�n kar��s�nda bir antla�ma yapt��� zaman onlar Hatti'nin

F�rt�na Tanr�s� taraf�ndan yemin ettirildikleri için ve Hatti adamlar� ile M�s�rl�lar

da Hatti'nin F�rt�na Tanr�s� taraf�ndan yemin ettirildikleri halde geldiler ve Hatti

adamlar� (antla�may�) bozdular ve Hatti adamlar� hemen tanr� yeminini çi�nediler.

Babam askerleri ve araba sava�ç�lar�n� gönderdi. M�s�r topraklar�na ve Amka

ülkesine sald�rd�lar. Tekrar gönderdi ve tekrar sald�rd�lar. M�s�rl�lar korkunca,

geldiler, babamdan o�lunu (M�s�r'da) krall�k için �srarla istediler. Babam onlara

o�lunu verince, onlar da onu (M�s�r'a) götürünce, onu öldürdüler. Babam k�zd� ve

M�s�r ülkesine (sefere) gitti ve M�s�r ülkesine sald�rd�. M�s�r ülkesinin askerlerini ve

araba sava�ç�lar�n� imha etti. O zaman da efendim Hatti'nin F�rt�na Tanr�s�

babam� davada üste ç�kard� (kazand�rd�) ve M�s�r ülkesinin askerlerini ve araba

sava�ç�lar�n� yendi ve onlar� imha etti. Yakalad�klar� tutsaklar� Hatti ülkesine geri

getirdikleri zaman, tutsaklar aras�nda Hatti ülkesinde salg�n (hastal�k) ç�kt�. Onlar

devaml� olarak ölmeye ba�lad�lar.

Tutsaklar� Hatti ülkesinin içine getirince, tutsaklar Hatti ülkesine salg�n

(hastal���) getirdiler. O günden beri Hatti ülkesinin içinde s�k s�k ölümler oluyor.

An�lan M�s�r ülkesi hakk�ndaki bu tableti bulunca, onun için tanr� yan�nda fala

ba�vurdum: "Hatti'nin F�rt�na Tanr�s�n�n etkili oldu�u o konu, M�s�rl�lar ile

Hattililer Hatti'nin F�rt�na Tanr�s� taraf�ndan yemin ettirildiklerinden,

Damnassara Tanr�lar� (tan�k olarak) efendim F�rt�na Tanr�s�n�n tap�na��nda

bulunduklar�ndan ve Hattililer (arkas�ndan verdikleri) sözü hemen

tutmad�klar�ndan efendim Hatti'nin F�rt�na Tanr�s�n�n k�zmas�na neden oldu�u"

saptand�.

Salg�n nedeniyle (Mala) (F�rat) �rma��na kurban konusunda da fala

ba�vurdum. O konuda da benim için efendim Hatti'nin F�rt�na Tanr�s�n�n önüne

ç�kmam gerekti�i saptand�. ��te F�rt�na Tanr�s�n�n önünde suçumu itiraf ettim.

Böyledir. Biz onu yapt�k.

[ … ] Benim zaman�mda ol(ma)d���n�, babam�n zaman�n[da

oldu�unu………] biliyorum […………] konu, (e�er) efendim (Hatti'nin) F�rt�na

108

Tanr�s� [……………………………] nedeniyle k�zm�� ise (ve bu nedenle) Hatti

ülkesinde ölümler oluyorsa, [………………………] efendim F�rt�na Tanr�s�na

[ … … ] yap�yorum. Sana [ … … ] diz çöküyorum ve ac� (diye) ba��r�yorum.

Efendim Hatti'nin F�rt�na Tanr�s� beni i�i(t!) Hatti ülkesi içindeki salg�n toplans�n!

(ve al�p götürülsün!)

Fal için ba�vurdu�um konuda salg�n için hangi sorunlar saptanm�� ise,

onlar� tekrar çözece�im. Onlar�n bedelini ödeyece�im. Salg�n yüzünden hangi

yemin konusu saptanm�� ise, Hatti'nin F�rt�na Tanr�s�n�n ve tanr�lar�n önüne

yemine ait (yeminin bozulmas�na ait) kurban� tamamen sundum. [ ……] önüne

tamen sundum. [ … … ] sana Hatti'nin F�rt�na Tanr�s�na salg�n yüzünden size

kurban� [ … … ] salg�n y(üzünden) saptanm�� olan Mala (F�rat) �rma��n�n

kurban�n�, i�te Mala nehrine gitmekte oldu�umdan efendim F�rt�na Tanr�s� ve

efendilerim tanr�lar Mala (F�rat) nehri kurban�n� benim için arkaya b�rak�n!

(zaman tan�y�n!). Mala (F�rat) nehrinin kurban�n� yapay�m ve onu yoluna koyay�m.

Salg�n yüzünden hangi konu varsa, onu yapaca��m (halledece�im). Efen-dilerim

tanr�lar bana ac�y�n! Hatti ülkesi içinde salg�n iyi olsun!

Hatti'nin F�rt�na Tanr�s�, efendim, tanr�lar, efendilerim (böyle) oluyor.

Günah i�leniyor. Babam da günah i�ledi. Efendimin, Hatti'nin F�rt�na Tanr�s�n�n

sözüne uymad�. Ben ise hiçbir günah i�lemedim. Böyle oluyor. Babas�n�n günah�

o�luna geçiyor. Bana da babam�n günah� geçti. ��te ben onu efendim Hatti'nin

F�rt�na Tanr�s�na ve efendilerim tanr�lara itiraf ettim. O oldu. Onu yapt�k.

Babam�n suçunu itiraf etti�imden, efendim F�rt�na Tanr�s�n�n ve efendilerim

tanr�lar�n içi tekrar yumu�as�n! Bana tekrar ac�y�n! Salg�n� Hatti ülkesinden tekrar

kovun! Az kalan kurban ekme�i ve kurban içkisi sunucular� (art�k) benim için

ölmesinler!

��te efendim F�rt�na Tanr�s�na salg�na kar�� bir dua yap�yorum. Efendim

F�rt�na Tanr�s� beni i�it! Beni ya�at! Sana �öyle diyorum?: Ku� yuvas�na gider. Yuvas�

onu korur!

Ya da herhangi bir köle bir �eyin üzüntüsünü çekerse, ve efendisine

109

yalvar�rsa, efendisi onu dinler, onu ne üzmü�se, o konuyu onun için düzeltir. Ya da

bir köle bir suç i�lemi� ise, suçunu efendisinin önünde itiraf ederse, efendisi o

zaman ne yaparsa (yapmak is-terse), yapar. Efendisinin önünde suçunu itiraf

etti�inden efendisinin içi rahatlar, (efendi)si o köleyi cezaland�rmaz! Ben de

babam�n suçunu itiraf ettim. O (öyle) oldu. Ben onu yapt�m. E�er bir bedel

(tazminat) (söz konusu) ise, o salg�n yüzünden, eskiden çok (�ey ödenmi�ti?) M�s�r

ülkesinden getirdikleri tutsaklar ve muhacirler ve Hattu�a halk�n�n salg�n için

ödedi�i bedel (suçun) yirmi kat�n� (buldu.) Eskiden öyle oldu. Buna ra�men

efendim Hatti'nin F�rt�na tanr�s�n�n ve efendilerim tanr�lar�n içi rahatlam�yor. Ya

da e�er siz bana ayr�ca bir tazminat yüklerseniz, onu bana rüyada söyleyin! Onu

size verece�im!

��te sana efendim Hatti'nin F�rt�na Tanr�s�na devaml� surette dua

ediyorum: Beni ya�at! E�er bu nedenle ölümler olursa, onu ben (tekra)r

düzeltinceye kadar tanr�lar�n (arta) kalan kurban ekme�i ve kurban içkisi

sunucular� art�k ölmesinler!

E�er ba�ka bir nedenle ölümler olursa, onlar� ya rüyada göreyim ya da

fala ba�vurma yoluyla saptans�n! Ya da tanr�sal ir�ada ula�m�� bir ki�i söylesin! Ya

da bütün rahiplere neyi emretmi� isem, onu temiz (yatakta) uyuyarak dü�ünsünler!

Efendim Hatti'nin F�rt�na tanr�s� beni ya�at! Efendilerim tanr�lar tanr�sal adaletini

göstersinler! Biri rüya-da görsün! Ölümlerin neden oldu�u bulunsun! Sarpa

a�ac�ndan bak�r (kapl�) bir bro� (?) (i�ne?) asaca��z(?)! Efendim Hatti'nin F�rt�na

Tanr�s� beni ya�at! Salg�n Hatti ülkesinden art�k toplans�n ve kovulsun226!

226 Alp 2001, 128–133.

110

Levha VIII

KUB XLIV 61

111

Levha IX

KUB XLIV 61

112

Levha X

KUB VIII 38 Bo 3165

113

Levha XI

KUB VII 1

114

Levha XII

KBo VI (Bo.2094)

115

Levha XIII

KBo V (Bo. 2001)

116

Levha XIV

I. Hattu�ilinin güneydo�u seferine ait Akadca tabletin ön ve arka yüzleri Alp Sedat, 2001, Hitit Ça��nda Anadolu

117

Harita I

Nil’in Delta ve Vadi Bölgesi

E. Yavi ‘‘Mod ’, 2002, s. 11 ern Dünyan�n Kayna�� M�s�r’

118

Harita II

Nil Vadisi

119

Harita III

Hitit Dönemi Anadolu

Macqueen J. G. , 2001, Hititler ve Hitit Ça��nda Anadolu s. 42

120