21
A.OSMANLI DEVLETĠNDE YÖNETĠM ANLAYIġI l. Osmanlı Devleti‟nde Hükümranlık AnlayıĢı Osmanlı Devletinde Hükümranlık anlayıĢının temelinde Ģu üç unsur görülmektedir; a. Ġslam Hukuku, b. Eski Türk gelenekleri, c. Fethettikleri yerlerin geleneksel uygulamalarına dayanıyordu. a. İslâm hukukuna göre; Ġslam Hukukuna göre; Hâkimiyet Allah‟a aittir. Hükümdar Allah‟ın vekili olarak halkı , adaletle yönetmek, yönetilenler ise hükümdara boyun eğmek zorundadır. Aynı zamanda Ġslam‟ı yaymak için faaliyet yürütmek amacını savunmaktadır. Osmanlı Devletinde de Ġslamiyet‟i yaymak ve bu amaç uğruna gaza ve cihatta bulunmak anlayıĢı vardır. b. Eski Türk geleneklerine göre; Hükümdara devleti yönetme yetkisinin Tanrı tarafından verildiğine inanılıyordu (Kut anlayıĢı). Bu anlayıĢ Cihan hâkimiyetine uzanan felsefenin temelini oluĢturmuĢtur. c. Fethettikleri yerlerin geleneksel uygulamalarına göre; Osmanlı Devleti Çok uluslu bir yapıya sahip olmakla beraber hiçbir zaman Türkler dıĢındaki unsurlara baskı yapıp onların dinlerini ve milliyetlerini değiĢtirme yoluna gitmemiĢ, aksine her milleti ve dini kendi yaĢayıĢlarında serbest bırakmıĢtır. ll. Hükümdarın (PadiĢahın) Görevleri Ġslâm inancına göre halk (tebaa) padiĢaha bırakılmıĢ kutsal bir emanettir. PadiĢah, Allah‟ın emaneti olarak kabul edilen halka; Adaletli davranmak, onları korumak Kanunlara uygun olarak devleti yönetmek, Sınırları güvenlik altına almak, Yeni fetihlere çıkarak halkın refahını arttırmak ve Ġslâmiyet‟i yaymakla yükümlüdür. lll. Osmanlı Devletinin zaman Ġçerisinde ki Yönetimsel Yapısı; Mutlak MonarĢi Tek kiĢinin egemenliğine dayalı yönetim anlayıĢına Mutlak MonarĢi denilmektedir. Osmanlı Devleti kuruluĢundan 1876 MeĢrutiyetin ilan edilmesine kadar geçen süre içerisinde Mutlak MonarĢi anlayıĢıyla idare edilmiĢtir. NOT Osmanlı hükümdarları Bey, Gazi, Hüdavendigar, PadiĢah, Sultan, Han, Hakan, Hünkâr ünvanlarını kullanmıĢlardır. Teokrasi Devletin din kurallarına göre idare edilmesine denilmektedir. Osmanlı Devletinin temeli dini kurallara dayalıdır. 1517‟de Halifeliğin Osmanlı‟ya geçmesiyle teokratik yapı güçlenmiĢtir. Saltanatlık Hükümdarlığın babadan oğula geçmesi Ģekline denilmektedir. Osmanlı Devleti her ne kadar Müslüman bir devlet olsa da devletin kurulmasındaki temel esas, eski Türk devlet geleneği olan Kut anlayıĢıdır. Bu anlayıĢa bağlı olarak, devlet hükümdar ve ailesinin ortak malıdır. Bu anlayıĢ, Türk devletlerinde sık sık taht kavgasının yaĢamasına neden olmuĢ, kendinden önceki birçok Türk devletinin merkezi otoritesinin zayıflamasına ve yıkılmasına neden olmuĢtur. Osmanlı Devleti, merkezi otoritesini arttırmak için bu anlayıĢta çeĢitli dönemlerde değiĢikliğe gitmiĢtir. l. Murat zamanında Devlet padiĢah ve oğullarının malıdır.” anlayıĢı getirilmiĢtir. Bu anlayıĢ saltanatın sülaleden aileye geçiĢini sağlamıĢ sistem daraltılmıĢtır. I. Murat‟ın bu anlayıĢı Fatih Sultan Mehmet tarafından tekrar değiĢtirilmiĢtir. Fatih Kanunnamesinde ‟Devlet hükümdarın malıdır.‟‟ anlayıĢı benimsenmiĢtir. Ayrıca en güçlü Ģehzadenin tahta çıkmasını sağlamak içinde, kardeĢ katlini caiz hale getirilmiĢtir. l. Ahmet zamanında Ekber ve ErĢad sistemi uygulanmaya baĢlandı. Böylece Osmanlı hanedanı içerisinde en bilgili ve en yaĢlı olanının tahta çıkmasını sağlamıĢtır. KardeĢ katlinin önüne geçmek için uygulamaya sokulan bu anlayıĢ, birçok sorunu da beraberinde getirmiĢtir. Bu sistemden önce ġehzadelerin devlet yönetiminde tecrübe kazanmasını sağlamak için sancaklara vali olarak gönderilirlerdi. Ancak Ekber ve ErĢad sistemiyle birlikte, bu uygulamadan vazgeçilmiĢ, Ģehzadeler kontrol altında tutmak için sarayda bir odada tutulmaya baĢlanmıĢtır. Bu sisteme ise Kafes Usulü denilmiĢtir. Merkeziyetçilik Osmanlı Devleti tam merkeziyetçi bir devlettir. Yönetim ve denetim tamamen merkezde (baĢkent = payitaht) toplanmıĢtır.

A.OSMANLI DEVLETĠNDE YÖNETĠM ANLAYIġI …...A.OSMANLI DEVLETĠNDE YÖNETĠM ANLAYIġI l. Osmanlı Devleti‟nde Hükümranlık AnlayıĢı Osmanlı Devletinde Hükümranlık anlayıĢının

  • Upload
    others

  • View
    19

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: A.OSMANLI DEVLETĠNDE YÖNETĠM ANLAYIġI …...A.OSMANLI DEVLETĠNDE YÖNETĠM ANLAYIġI l. Osmanlı Devleti‟nde Hükümranlık AnlayıĢı Osmanlı Devletinde Hükümranlık anlayıĢının

A.OSMANLI DEVLETĠNDE YÖNETĠM ANLAYIġI

l. Osmanlı Devleti‟nde Hükümranlık AnlayıĢı

Osmanlı Devletinde Hükümranlık anlayıĢının

temelinde Ģu üç unsur görülmektedir;

a. Ġslam Hukuku,

b. Eski Türk gelenekleri,

c. Fethettikleri yerlerin geleneksel

uygulamalarına dayanıyordu.

a. İslâm hukukuna göre;

Ġslam Hukukuna göre; Hâkimiyet Allah‟a aittir.

Hükümdar Allah‟ın vekili olarak halkı, adaletle

yönetmek, yönetilenler ise hükümdara boyun

eğmek zorundadır. Aynı zamanda Ġslam‟ı yaymak

için faaliyet yürütmek amacını savunmaktadır.

Osmanlı Devletinde de Ġslamiyet‟i yaymak ve bu

amaç uğruna gaza ve cihatta bulunmak anlayıĢı

vardır.

b. Eski Türk geleneklerine göre;

Hükümdara devleti yönetme yetkisinin Tanrı

tarafından verildiğine inanılıyordu (Kut anlayıĢı). Bu

anlayıĢ Cihan hâkimiyetine uzanan felsefenin

temelini oluĢturmuĢtur.

c. Fethettikleri yerlerin geleneksel uygulamalarına göre;

Osmanlı Devleti Çok uluslu bir yapıya sahip

olmakla beraber hiçbir zaman Türkler dıĢındaki

unsurlara baskı yapıp onların dinlerini ve

milliyetlerini değiĢtirme yoluna gitmemiĢ, aksine her

milleti ve dini kendi yaĢayıĢlarında serbest

bırakmıĢtır.

ll. Hükümdarın (PadiĢahın) Görevleri

Ġslâm inancına göre halk (tebaa) padiĢaha

bırakılmıĢ kutsal bir emanettir. PadiĢah, Allah‟ın

emaneti olarak kabul edilen halka;

Adaletli davranmak, onları korumak

Kanunlara uygun olarak devleti yönetmek,

Sınırları güvenlik altına almak,

Yeni fetihlere çıkarak halkın refahını arttırmak ve

Ġslâmiyet‟i yaymakla yükümlüdür.

lll. Osmanlı Devletinin zaman Ġçerisinde ki

Yönetimsel Yapısı;

Mutlak MonarĢi

Tek kiĢinin egemenliğine dayalı yönetim anlayıĢına

Mutlak MonarĢi denilmektedir. Osmanlı Devleti

kuruluĢundan 1876 MeĢrutiyetin ilan edilmesine kadar

geçen süre içerisinde Mutlak MonarĢi anlayıĢıyla idare

edilmiĢtir.

NOT

Osmanlı hükümdarları Bey, Gazi,

Hüdavendigar, PadiĢah, Sultan, Han,

Hakan, Hünkâr ünvanlarını

kullanmıĢlardır.

Teokrasi

Devletin din kurallarına göre idare edilmesine

denilmektedir.

Osmanlı Devletinin temeli dini kurallara dayalıdır.

1517‟de Halifeliğin Osmanlı‟ya geçmesiyle teokratik

yapı güçlenmiĢtir.

Saltanatlık

Hükümdarlığın babadan oğula geçmesi Ģekline

denilmektedir.

Osmanlı Devleti her ne kadar Müslüman bir devlet

olsa da devletin kurulmasındaki temel esas, eski

Türk devlet geleneği olan Kut anlayıĢıdır. Bu

anlayıĢa bağlı olarak, devlet hükümdar ve ailesinin

ortak malıdır. Bu anlayıĢ, Türk devletlerinde sık sık

taht kavgasının yaĢamasına neden olmuĢ,

kendinden önceki birçok Türk devletinin merkezi

otoritesinin zayıflamasına ve yıkılmasına neden

olmuĢtur. Osmanlı Devleti, merkezi otoritesini

arttırmak için bu anlayıĢta çeĢitli dönemlerde

değiĢikliğe gitmiĢtir. l. Murat zamanında “Devlet

padiĢah ve oğullarının malıdır.” anlayıĢı getirilmiĢtir.

Bu anlayıĢ saltanatın sülaleden aileye geçiĢini

sağlamıĢ sistem daraltılmıĢtır.

I. Murat‟ın bu anlayıĢı Fatih Sultan Mehmet

tarafından tekrar değiĢtirilmiĢtir. Fatih

Kanunnamesinde „‟Devlet hükümdarın malıdır.‟‟

anlayıĢı benimsenmiĢtir. Ayrıca en güçlü

Ģehzadenin tahta çıkmasını sağlamak içinde,

kardeĢ katlini caiz hale getirilmiĢtir.

l. Ahmet zamanında Ekber ve ErĢad sistemi

uygulanmaya baĢlandı. Böylece Osmanlı hanedanı

içerisinde en bilgili ve en yaĢlı olanının tahta

çıkmasını sağlamıĢtır. KardeĢ katlinin önüne

geçmek için uygulamaya sokulan bu anlayıĢ, birçok

sorunu da beraberinde getirmiĢtir. Bu sistemden

önce ġehzadelerin devlet yönetiminde tecrübe

kazanmasını sağlamak için sancaklara vali olarak

gönderilirlerdi. Ancak Ekber ve ErĢad sistemiyle

birlikte, bu uygulamadan vazgeçilmiĢ, Ģehzadeler

kontrol altında tutmak için sarayda bir odada

tutulmaya baĢlanmıĢtır. Bu sisteme ise Kafes Usulü

denilmiĢtir.

Merkeziyetçilik

Osmanlı Devleti tam merkeziyetçi bir devlettir. Yönetim

ve denetim tamamen merkezde (baĢkent = payitaht)

toplanmıĢtır.

Page 2: A.OSMANLI DEVLETĠNDE YÖNETĠM ANLAYIġI …...A.OSMANLI DEVLETĠNDE YÖNETĠM ANLAYIġI l. Osmanlı Devleti‟nde Hükümranlık AnlayıĢı Osmanlı Devletinde Hükümranlık anlayıĢının

Ġmparatorluk

Osmanlı Devleti; Osman Bey zamanında AĢiretten

beyliğe, Orhan Bey zamanı da Beylikten Devlet‟e, Fatih

zamanında imparatorluğa geçiĢ yapmıĢtır.

MeĢrutiyet

Hükümdar ve halkın ortak yönetim anlayıĢına

MeĢrutiyet denilmektedir. Osmanlı Devleti 1876‟da II.

Abdülhamit döneminde l. MeĢrutiyet‟i ilan ederek rejim

değiĢikliğine gitmiĢtir. MeĢrutiyetle birlikte Osmanlı

tarihinde bir ilk olarak Kanun- i Esasi ilan edilmiĢ ülke

genelinde seçimlere gidilerek Osmanlı Mebusan

Meclisi açılmıĢtır.

PadiĢah

Devletin mutlak hakimi olan PadiĢah Yasama, yürütme

ve yargı yetkilerini kendisinde toplamıĢtır.

Devlet adamlarının padiĢaha bağlılıklarını

bildirirlerdi. Buna biat etmek denilmiĢtir.

PadiĢahların tahta geçiĢ törenlerine Kılıç Alayı veya

Cülus denmiĢtir.

PadiĢah tahta çıktığında askere Cülus BahĢiĢi

dağıtırdı.

PadiĢah emir ve buyruklarına ferman denilmiĢtir.

(berat - Kanunname‟de denir.)

Osmanlı‟da Hükümdarlık Sembolleri

Hutbe okutmak,

Sikke (para) bastırmak,

Davul çaldırmak, (Mehter - Nevbet - Bando)

Sancak ve Tuğ diktirmek,

Devlet adamlarının biat (bağlılık) bildirmesi,

Eyüp Sultan türbesinde Kılıç kuĢanması,

B. MERKEZ TEŞKİLATI (DEVLET YÖNETİMİ)

I. Saray

Saray; devlet yönetiminin merkezi, hem de

padiĢahın özel hayatının geçtiği yerdir. Ġlk saray

Bursa‟da yapılmıĢtır. Daha sonra baĢkent Edirne‟ye

taĢınınca Edirne‟de de saray inĢa edilmiĢtir.

Ġstanbul‟un fethi ve baĢkent yapılmasıyla Fatih

Sultan Mehmet tarafından Topkapı sarayı inĢa

edilmiĢtir. Topkapı sarayı XlX. yüzyıla kadar

padiĢahların yaĢadığı ve devletin yönetildiği yer

olmuĢtur. Lale dönemi ve sonrasında Ġstanbul‟da

birçok saray ve köĢk inĢa edilmiĢse de bunlar

içerisinde en önemlisi Dolmabahçe Sarayı ve Yıldız

Sarayı olmuĢtur.

Topkapı Sarayı kendi içinde üç bölümden

oluĢmaktadır. Bu bölümler; Enderun, Birun ve

Harem‟dir.

Saray Görevlileri;

Yeniçeriağası: Yeniçeri ordusunun komutanıdır.

Müteferrika: Saray hizmetlisidir. Enderun‟dan çıkma iç

oğlanlardan oluĢmaktadır. PadiĢahın çeĢitli iĢlerini

gören görevlilerdir.

ÇeĢnigir: Sarayın mutfağında görev yapan aĢçılardan

oluĢmaktadır. (Mutfak iĢleri) Kiler odası görevlisi

ÇavuĢlar ve Kapıcılar: Elçilik ve haberleĢmeden

sorumludurlar.

Seyisler: Saray binek hayvanlarından sorumlu olan

kiĢilerdir.

Darphane emiri: Para basımından sorumlu olan

görevlidir.

HasodabaĢı: PadiĢahın giyim kuĢamından sorumlu

olan devlet görevlisidir.

Silahtar: Silahlar ve cephanelikten sorumludur.

Yeniçeriler: Birun‟daki en önemli grubu yeniçeriler

oluĢturmaktadırlar. Doğrudan padiĢaha bağlı olup,

yeniçeriağası‟nın yönetimindeki bu grup padiĢah ve

sarayın güvenliğinden sorumludur.

Atlı bölük halkı: Yeniçeri ocağının süvari kısmıdır.

Sipahiler, silahtarlar, sağ - sol garipler, sağ - sol

ulufeciler bu gruptandır.

Sipahiler - Silahtarlar: PadiĢahın yakın korumalığını

yapan görevlilerdir.

Sağ - sol garipler: Bayrağı ve sancağı korurlar.

Sağ - sol Ulufeciler: Hazinenin güvenliğinden sorumlu

olan askeri birliktir.

Haremağası: Harem görevlisidir.

Kadın efendi: PadiĢahtan erkek çocuğu olan

hanımlarına verilen isimdir. 16. yy‟da ise Haseki

denilirdi.

Valide Sultanı: PadiĢahın annesine verilen isimdir.

Page 3: A.OSMANLI DEVLETĠNDE YÖNETĠM ANLAYIġI …...A.OSMANLI DEVLETĠNDE YÖNETĠM ANLAYIġI l. Osmanlı Devleti‟nde Hükümranlık AnlayıĢı Osmanlı Devletinde Hükümranlık anlayıĢının

NOT

Saray devletin yönetildiği, padiĢah ve

ailesinin yaĢadığı aynı zamanda

eğitim - öğretim verilen yerdir.

ll. Ġstanbul‟un Yönetimi

Osmanlı Devleti için baĢkentlerin (payitaht) ayrı bir

önemi vardır. Osmanlı Devleti‟ne baĢkentlik yapan

Ģehirler Ġznik, Bursa, Edirne ve Ġstanbul‟dur.

Osmanlı Devleti bu Ģehirlere ayrı bir önem vererek

birçok yatırımlar yapmıĢ, imar iĢlerine önem

vermiĢlerdir.

Payitaht olan Ġstanbul devletin yönetim merkezidir.

Devlet merkezi olan Ġstanbul‟un yönetimi diğer

illerden ayrı tutulmuĢtur.

Ġstanbul‟un disiplin ve güvenliği Veziriazamın

sorumluluğundadır.

Ġstanbul‟un en yüksek mülki amiri ise (Vali) Taht

Kadısı‟dır. (Ġstanbul Kadısı)

Ġstanbul Ģehrinin güvenliğinden Yeniçeri Ağası

(SubaĢı) sorumludur.

Belediye iĢlerinde Ģehremiri (belediye baĢkanı =

ġehremini), imar iĢlerinden mimarbaĢı, çarĢı

pazar ticaret iĢlerinden Muhtesip sorumludur.

lll. Divan-ı Hümayun

Her türlü devlet iĢlerinin görüĢülüp karara

bağlandığı yerdir. Bugünkü Bakanlar Kurulu

niteliğindedir.

Divan aynı zamanda Yüksek Yargı Organı‟dır. Aynı

zamanda DanıĢtay, Yargıtay ve SayıĢtay‟ın görevini

üstlenmiĢtir.

Sarayın Kubbealtı denilen bölümünde toplanırdı.

Burada görev yapan vezirlere bu sebepten dolayı

Kubbealtı vezirleri de denilirdi.

Devletin birinci derecedeki siyasi, idari, adli, askeri,

örfi ve mali bütün iĢler burada görüĢülür ve karara

bağlanırdı.

Divan-ı Hümayun DanıĢma organıdır. Son söz

padiĢahındır.

Divan-ı Hümayun‟un Dört temel görevi vardır.

Bunlar Siyasi Yetkileri, Hukuki yetkileri, idari

yetkileri, Ekonomik ve Mali yetkileridir.

NOT

Divan-ı Hümayun dıĢında veziriazam

konağında toplanan; Ġkindi, ÇarĢamba

ve Cuma Divanları, Veziriazamın

sefere çıkarken topladığı; Sefer

Divanı, Yeniçeri maaĢlarının

dağıtması için toplanan; Ulufe Divanı,

PadiĢahın yabancı elçileri topladığı;

Galebe Divanı, olağanüstü hallerde

toplanan divana ise Ayak Divanı

denilirdi.

NOT

Divan Orhan Bey zamanında

kurulmuĢ, ll. Mahmut zamanında

kaldırılmıĢtır.

Siyasi Yetkileri

Devletin idaresi, Devlete karĢı iĢlenen suçların ortadan

kaldırılması, suçluların cezalandırılması, nüfus

hareketlerinin kontrolü, Gayr-i Müslimlerin olduğu

yerlerde, Osmanlı hukukunun uygulanması gibi iĢer

gerçekleĢtirilirdi.

Hukuki Yetkileri

PadiĢahın ferman ve buyrukları dıĢında kanun

hazırlamak, kadı ve naipleri teftiĢ etmek, örf-i davalarda

ilk yargılamayı yaparak hüküm vermek, yüksek yargı

organı görevini yapmaktır.

Ġdari Yetkileri

Vakıf, eğitim ve tüm idari hizmetlerin denetimini yapar.

Bu kurumlarda görev yapacak olan kiĢilerin ataması ve

bunların teftiĢi iĢleri yapılırdı. Fethedilen bölgelerin

tahririni yapar. Mahkeme sayısını ihtiyaca göre artırırdı.

Ekonomik ve Mali Yetkileri

Hazineden para çıkartmak, para bastırmak ve vergi

iĢlerini düzenlemek divanın görevlerindendir.

UYARI

Divan-ı Hümayun aynı zamanda

halkın Ģikâyetlerini iletebildiği, padiĢah

tarafından durumun incelendiği ve

kararın verildiği bir organıdır.

DĠVAN-I HÜMAYUN

Div

an

mayun

Seyfiye

(ehl-i örf)

sınıfı

Yönetim ve Askerlik iĢleri

Veziriazam (sadrazam)

Vezirler (Kubbealtı vezirleri)

Kaptan-ı Derya

Yeniçeri Ağası

Page 4: A.OSMANLI DEVLETĠNDE YÖNETĠM ANLAYIġI …...A.OSMANLI DEVLETĠNDE YÖNETĠM ANLAYIġI l. Osmanlı Devleti‟nde Hükümranlık AnlayıĢı Osmanlı Devletinde Hükümranlık anlayıĢının

Ġlmiye

(ehl-i ġer‟i

sınıfı

Adalet ve eğitim iĢleri

Kazasker

Kalemiye

(ehl-i Kalem)

sınıfı

Maliye, yazıĢma ve dıĢ

iĢleri

Defterdar

NiĢancı

a. Seyfiye Sınıfı

Yönetim ve askeri iĢlerinden sorumlu sınıftır.

Veziriazam: PadiĢahtan sonra devletin en yetkili

kiĢisidir. Veziriazam padiĢah adına tam yetkilidir ve

padiĢahın mührünü taĢırdı.

PadiĢah adına divan toplantılarına önemli davalara

baĢkanlık ederdi.

Fatih kanunnamesi ile Divana veziriazam baĢkanlık

etmeye baĢlamıĢtır.

PadiĢah sefere çıkmadığında Serdar-ı Ekrem

ünvanıyla orduya veziriazam komuta ederdi.

Fatih dönemine kadar köklü ailelerden gelenler

veziriazam olurken bundan sonra devĢirme

kökenliler bu göreve getirilmiĢtir.

Veziriazama ait kendi divanı vardır. Bu divana Ġkindi

Divanı denilirdi. Özellikle büyük divanda bitmeyen

ve acelesi olan iĢlerin halli için Veziriazamın

konağında toplanan divana denilirdi.

Vezirler (Kubbealtı vezirleri): Veziriazam‟ın

yardımcılarıdır. Orhan Bey döneminde divan teĢkilatı

ve vezirlik makamı oluĢturulmuĢtur. Ancak zaman

içinde devlet meselelerinin artması ile birlikte vezir

sayısında içinde artıĢ olmuĢtur. Fatih kanunnamesi ile

vezir sayısı artmıĢtır.

Kaptan-ı Derya: Donanmanın genel komutanıdır.

Önceden divana gerektiğinde çağrılarak fikri alınırken

Kanuni Sultan Süleyman zamanında daimi üye

olmuĢtur.

Yeniçeri Ağası: Yeniçeri ordusunun komutanıdır.

UYARI

Seyfiye kolu, divandaki bu temsilcilerle

birlikte Beylerbeyi, Sancak Beyi,

Kapıkulu Zabitleri ve Tımarlı

Sipahilerden oluĢur.

b. Ġlmiye Sınıfı

Adalet ve eğitim iĢlerinden sorumlu olan sınıftır.

Eğitim, öğretim, fetva, yargı ve bunların yönetim

görevi ilmiye sınıfınındır.

UYARI

ġeyhülislam, Kazasker, Müderris ve

Kadılar bu sınıfın üyeleridir. Eğitim -

öğretim iĢlerini müderrisler, yargı

görevini - Kadılar, fetva görevini -

müftüler ve Ģeyhülislam, yönetim

görevini de Ģeyhülislam ve Kazasker

yapardı.

Kazasker (Kadıasker)

Kazaskerlik makamı l. Murat zamanında kurulmuĢtur.

Fatih zamanında Rumeli Kazaskeri ve Anadolu

Kazaskeri olarak iki kuruma bölünmüĢtür.

Kazasker Ģeyhülislamın yardımcılarıdır.

Adalet iĢlerinden sorumlu olup divana gelen

davaları inceler ve karar verirlerdi.

Kadı, müderris ve müftülerin atamasını yapar,

terfilerini yapardı.

Medreselerden mezun olan kiĢilerin atamaları da

Kazasker tarafından gerçekleĢtirilirdi.

Ulemanın iĢlemleri ruznamçe adı verilen kayıt

defterlerinde tutulurdu.

ġeyhülislam

Kazaskerle birlikte, din iĢleri, vakıf idaresi, eğitim

kurumları ve mahkemelerin denetimi iĢine bakardı.

ġeyhülislam görevinden alınır veya emekli olursa

Rumeli Kazaskeri ġeyhülislamlık makamına getirilirdi.

Yapılan iĢlerin, divan kararlarının dine uygun olup

olmadığına dair verilen karara fetva denir. Fetva

veren kiĢiye Müftü veya ġeyhülislam denir. Fetva

verme yetkisine ise Ġfta denirdi.

UYARI ġeyhülislam protokol açısından

Veziriazamla eĢittir.

c. Kalemiye Sınıfı

Mali ve idari iĢlerde görevli olan memurlar sınıfıdır. En

üst düzey temsilcileri ise NiĢancı ve Defterdar‟dır.

Nişancı: Devletin bütün yazıĢmalarını yapan kiĢidir.

DıĢ ülke hükümdarlarına yazılacak nameleri yazar.

Page 5: A.OSMANLI DEVLETĠNDE YÖNETĠM ANLAYIġI …...A.OSMANLI DEVLETĠNDE YÖNETĠM ANLAYIġI l. Osmanlı Devleti‟nde Hükümranlık AnlayıĢı Osmanlı Devletinde Hükümranlık anlayıĢının

Vezirlerin menĢur ve beratlarını yazar ve inceler.

Name, menĢur ve beratlara, padiĢahın tuğrasını

çeker.

Fethedilen yeni toprakların kayıtlarını tutmak,

bunları tahrir defterlerine kaydetmek görevlerinden

en önemlileridir.

Deftername-i Amire denilen Osmanlı defterhanesi,

niĢancının sorumluluğundadır.

Reis‟ül Küttap

NiĢancı‟nın yardımcısıdır.

Reis‟ül Küttap dıĢ iĢlerinden sorumludur, dıĢ

devletlerle yapılacak olan yazıĢmalardan

sorumludur.

Reis‟ül Küttap baĢkanlığında oluĢturulan kalemler

(bürolar) aracılığı ile yazıĢmalar yürütülürdü. Bütün

kalemlerin baĢındaki kiĢiye beylikçi denirdi.

Defterdar

Mali iĢlerden sorumlu en üst rütbeli kiĢidir. Divan

toplantılarının daimi üyesi padiĢah malının vekili ve

temsilcisidir.

PadiĢahın Ģahsına ait özel servetine iç hazine,

devlet gelirlerinin toplandığı ülke harcamalarının

yapıldığı hazineye ise dıĢ hazine denilirdi.

Defterdarın emrinde bulunan mali iĢleri yürüten

bürolar (kalemler); Ruznamçe Kalemi, Maliye

Emirleri Kalemi, Tarihçi Kalemi olarak görevliler

bulunurdu.

Devletin bütün gelirlerini yazan Ruznamçe Kalemi,

Maliye ile ilgili fermanları yazan Maliye Emirleri

Kalemi, diğer kalemlerin hazırladığı belgelere tarih

koyan Tarihçi Kalemi‟dir.

C. MEMLEKET YÖNETĠMĠ (TAġRA TEġKĠLATI)

Osmanlı Devleti tam merkeziyetçi bir yapıya

sahiptir. Fetih hareketlerine bağlı olarak sınırların

her geçen gün geniĢlemesi ülke yönetiminin

giderek zorlaĢmasına neden olmuĢtur.

Osmanlı Devleti yönetimi kolaylaĢtırmak için ülke

topraklarını yönetim birimlerine ayırmıĢtır. Bu

birimler; eyalet, sancak, kaza ve köylerden

oluĢmaktadır.

l. Eyaletler

Osmanlı Devleti‟nde yönetim birimleri içinde en büyüğü

eyaletlerdir.

I. Murat Döneminde Rumeli‟de ki sınırlarının

geniĢlemesi üzerine Rumeli Beylerbeyliği, Yıldırım

Bayezid Döneminde ise Anadolu‟da sınırların

geniĢlemesi üzerine, Anadolu Beylerbeyliği

oluĢturulmuĢtur. Yükselme dönemine gelindiğinde

sınırların üç kıtaya hakim olmasıyla eyalet sayısı

arttırılmıĢtır. Osmanlı Devleti bu eyaletlerin idaresi

için merkezden Beylerbeyi adıyla devlet yöneticisi

göndermiĢtir. Beylerbeyleri Seyfiye sınıfından

olmakla beraber üst düzey memur sıfatındadırlar.

Sancak, kaza ve köy yöneticileri beylerbeyliğine

bağlıdır.

Sefer sırasında Beylerbeyi kendine bağlı olan

sancak beyleri, zeamet ve tımar beyleri ile bunlara

bağlı askerlerin baĢında orduya katılırdı.

Eyaletlerin güvenliği subaĢı tarafından sağlanır,

yargı iĢleri ise eyalet kadısı tarafından yürütülürdü.

Eyaletlerde beylerbeyinin baĢkanlık ettiği Eyalet

divanı bulunurdu.

Eyaletler üçe ayrılmıĢtır.

Merkeze Bağlı

Eyaletler

(Saliyanesiz)

Özel yönetimi

Olan Eyaletler

(Saliyaneli)

Özerk

Yönetimi olan

Eyaletler

Anadolu, Rumeli,

Trabzon, Van,

Kars, Kefe,

Erzurum,

Diyarbakır, Halep,

ġam

Tunus, Cezayir,

Mısır, Basra,

Yemen, HabeĢ,

Trablusgarp ve

Bağdat

Kırım Hanlığı,

Eflâk Boğdan

ve Hicaz

emirliği gibi

Merkeze Bağlı Eyaletler (Saliyanesiz)

Merkeze yakın eyaletlerdir. Tımar sisteminin

uygulandığı bu eyaletlere yıllıksız eyaletler

(Saliyanesiz) denirdi. Topraklar has, zeamet ve

tımarlara ayrılmıĢtır.

Saliyanesiz Eyalet: Toplanan yıllık vergilerin hazineye

değil de devlette görev yapan devlet memurlarına

rütbesi oranınca bırakılan topraklara denilir.

NOT

Rumeli beylerbeyliğinin merkezi

Manastır, Anadolu Beylerbeyliğinin

merkezi Kütahya‟dır.

Özel Yönetimi Olan Eyaletler (Saliyaneli)

Merkezden uzak eyaletlerdir. Tunus, Cezayir, Mısır,

Basra, Yemen, HabeĢ, Trablusgarp ve Bağdat bu

eyaletlerdendir. Tımar sisteminin uygulanmadığı

eyaletlerdir. Bu eyaletlerin gelirleri doğrudan devlet

Page 6: A.OSMANLI DEVLETĠNDE YÖNETĠM ANLAYIġI …...A.OSMANLI DEVLETĠNDE YÖNETĠM ANLAYIġI l. Osmanlı Devleti‟nde Hükümranlık AnlayıĢı Osmanlı Devletinde Hükümranlık anlayıĢının

hazinesine giderdi. Bu eyaletlerden iltizam yoluyla vergi

toplanırdı.

Ġltizam Sistemi

Bu sistem ile merkezin belirlediği yıllık vergi mültezim

denilen zengin kiĢi tarafından devlete peĢin ödenir.

Mültezim kâr payı koyarak halktan bu vergileri toplardı.

Mültezim dirlik sahibinin haklarına sahiptir.

UYARI: Ġltizam Sitemi ilk olarak Fatih Sultan Mehmet

dönemi itibariyle uygulanmaya baĢlanmıĢ, II. Mahmut

dönemi itibariyle kaldırılmıĢtır.

Özerk Yönetimi Olan Eyaletler (ayrıcalıklı)

Ġç iĢlerinde serbest, dıĢ iĢlerinde Osmanlı Devletine

bağlı eyaletlerdir. Yöneticilerini Osmanlı padiĢahı

atardı. Bunlar Kırım Hanlığı, Eflak, Boğdan ve Hicaz

Emirliği‟dir. Her yıl Osmanlı‟ya vergi verirler, savaĢ

zamanı asker gönderirlerdi.

UYARI

Hicaz kutsal topraklar olduğundan bu

bölgeden vergi alınmaz asker

istenmezdi.

Mısır beylerbeyine - Hıdiv, Eflak

beylerbeyine - Voyvoda, Kırım

beylerbeyine - Giray denirdi.

ll. Sancaklar

Kazaların birleĢmesi ile oluĢan yönetim birimine

sancak adı verilmiĢtir. Osmanlı Devleti Sancakların

yönetimini gerçekleĢtirmek için merkezden, Sancak

Beyi adıyla idareci atamıĢtır. Sancak Beyleri seyfiye

sınıfından seçilirdi. Sancakların asayiĢinden

Sancak SubaĢı‟sı sorumlu olup, adalet iĢlerine ise

Sancak Kadısı bakardı.

lll. Kazalar

Kazaların baĢında kadılar idareci olarak görev

yapardı.

Kadılar, kazaların yöneticisi, yargıcı ve belediye

baĢkanıdır.

Kazaların güvenliğinden ise Kaza SubaĢı‟sı

sorumludur.

TaĢra Yönetimindeki Diğer Görevliler

Muhtesip

Osmanlı Devletinde çarĢı ve pazarlarda Esnafı, üretimi,

ürünün kalitesini ve ürünlerin fiyatlarını denetler. Aynı

zamanda çarĢı ve pazarlarda tartı ve ölçülerin

denetiminden de sorumludurlar.

Kapan Eminleri

Köylüden tarım ürünlerini toptan alınması, satılması

sırasında ürünlerin kapanlarda (büyük tartı) tartılmasını

ve ürünün adil bir Ģekilde vergilendirmesini yapıp

dağıtımını sağlayan görevlidir.

Beytülmal Emini

Kamu haklarını ve devlet çıkarlarının korunmasını

sağlayan görevlidir.

Gümrük ve Bâc Eminleri

ġehir ve kasabalarda zanaat ve ticaret faaliyetlerinde

bulunanlardan vergi toplayan ve genel düzeni sağlayan

kiĢidir

lV. Mahalle ve Köy TeĢkilatı

Toplumun en küçük yerleĢim birimlerini mahalle ve

köyler oluĢtururdu.

Her mahalle ve köyde cami ve okul bulunurdu.

Köy yöneticisine Köy kethüdası (kizir, muhtar)

denirdi.

Köyün güvenliğini yiğitbaĢı sağlardı.

D. TOPRAK SĠSTEMĠ

Osmanlı toprak düzeni Selçuklu Devletinin toprak

düzeninin bir devamıdır.

Osmanlı Devleti‟nde ekonomi tarıma dayalıdır.

Bundan dolayı toprak sistemine büyük önem

verilmiĢtir.

TO

PR

AK

lk

Ara

zi

ÖĢür Topraklar (ÖĢiriye)

Haraç Topraklar (Haraciye)

Mir

i A

razi

Mukataa, Malikâne, PaĢmaklık, Yurtluk,

Ocaklık, Havas-ı Hümayun ve Dirlik

Topraklardır.

Va

kıf

Ara

zi

Geliri sosyal hizmetlere ayrılan topraklar

l. Mülk Arazi

KiĢilere ait olan topraklardır.

Mülk arazi sahipleri topraklarını miras olarak

bırakabilir, satabilir, vakıflara hibe edebilirdi.

Mülk araziler ÖĢiriye ve Haraciye olarak ikiye

ayrılırdı.

ÖĢiriye (ÖĢür Topraklar)

Müslümanlara ait mülk topraklardır. Bu topraklar

fethedildiği zaman Müslümanlara verilmiĢ ya da

fethedildiğinde Müslümanlara ait topraklardır. Her yıl

devlete ürün üzerinden ÖĢür Vergisi verirlerdi. ÖĢür,

ürünün onda biri kadarıdır.

Page 7: A.OSMANLI DEVLETĠNDE YÖNETĠM ANLAYIġI …...A.OSMANLI DEVLETĠNDE YÖNETĠM ANLAYIġI l. Osmanlı Devleti‟nde Hükümranlık AnlayıĢı Osmanlı Devletinde Hükümranlık anlayıĢının

Haraciye (Haraç Topraklar)

Gayri Müslimlere ait mülk topraklardı. Ürünün beĢte

birini Haraç vergisi olarak devlete verirlerdi.

ll. Vakıf Arazi

Geliri sosyal hizmetlere ayrılan topraklardır.

Ġslâmiyet‟e gönülden bağlanmıĢ varlıklı

Müslümanların hayır için alın teri ile kazanılmıĢ mal

varlıklarının bir bölümünü, insanlık yararına olacak

Ģekilde sonsuza kadar hizmete sunmasıdır.

Devletin temel görevleri arasında bulunan Sosyal

Hizmetlerin yerine getirilmesinde vakıfların katkısı

çok büyük olmuĢtur.

Vakıflar sağlık ve eğitim alanında devletin vermesi

gereken hizmetleri üstlenmiĢtir.

Vakıf hizmetleri hukuksal bir sözleĢme ile

belgelendirilmiĢtir.

Malını vakfeden kiĢiye vâkıf denirdi.

Bir kiĢinin malını vakfedebilmesi için yetiĢkin ve

özgür olması, vakfedilen malın kendisine ait olması

ya da kullanma hakkına sahip olması gerekiyordu.

Vakıf‟a bırakılan mala mevkuf denilirdi.

TaĢınır ve taĢınmaz mallarını vakfeden kiĢinin ve

tanıkların huzurunda imzalanan belgeye vakfiye

denirdi.

Vakıf yöneticisine mütevelli denilmiĢtir.

Vakfedilen mal satılamaz, devredilemez, Devletin

korumasında olan vakıfların iĢleyiĢine padiĢahlar

bile karıĢamazdı.

Osmanlı Devleti‟nde vakıflardan Ģu alanlarda

yararlanılmıĢtır;

KuruluĢtan itibaren yapılan fetihler sonucu

Anadolu ve Balkanlar‟da uygulanan iskan

(TürkleĢtirme) faaliyetlerinde,

Köy, kasaba, kaza ve Ģehirlerin sosyal ve

kültürel ihtiyaçlarının karĢılanması ve belediye

hizmetlerinin sağlanmasında,

Yollar ve yollar üzerindeki kervansarayların

yapılmasında,

Sağlık, eğitim, öğretim alanlarındaki hizmetlerin

karĢılanmasında,

vakıflarda toplanan Avarız akçesi sayesinde

Mahalle ve köylerin ortak giderlerin

karĢılanmasında,

Vakıflarda biriken paraların kredi olarak

tüccarlara verilmesi, ticaretin geliĢmesinde etkili

olmuĢtur.

Medreseler eğitim ve öğretim görevlerini vakıflar

sayesinde gerçekleĢtirmiĢtir.

Sakatlanan uçamayan kuĢlar için bile barınak

yapılmıĢtır.

Vakıf kuruluĢları ġer-i Hukuk kurallarına göre

yönetilmiĢtir. Vakıfların genel idaresine Kazasker ve

ġeyhülislam bakardı.

NOT

Vakıflar eğitim, din, sağlık, bayındırlık

gibi sosyal ve kültürel alanlarda

hizmet vermiĢlerdir.

Kervansaraylarda üç gün her Ģey

bedavadır. Bunların giderleri

vakıflardan karĢılanmıĢtır.

lll. Miri (Emir-i) Arazi

Mülkiyeti devlete ait olup, kullanım hakkı köylüye

verilen arazidir. Köylü bu toprakları satamaz ve

devredemezdi.

Üretimin devamlılığını sağlamak için üç yıl toprağı

iĢlemeyen köylüden toprağın kullanım hakkı geri

alınırdı.

UYARI

Osmanlı Devleti‟nde feodal sistemin

ortaya çıkmamasında en önemli faktör

toprağın büyük bölümünün devlete ait

olmasıdır.

Miri Araziler

Havas-ı Hümayun Topraklar

Geliri doğrudan padiĢaha ayrılan topraklardır.

Mukataa Topraklar

Geliri doğrudan hazineye giden, iltizam sisteminin

uygulandığı topraklardır.

Malikâne Topraklar

Üstün hizmet gösteren komutan ve devlet adamlarına

geliri ayrılan topraklardır.

PaĢmaklık Topraklar

Geliri padiĢahın ailesine ve kızlarına ayrılan

topraklardır.

Yurtluk Topraklar

Page 8: A.OSMANLI DEVLETĠNDE YÖNETĠM ANLAYIġI …...A.OSMANLI DEVLETĠNDE YÖNETĠM ANLAYIġI l. Osmanlı Devleti‟nde Hükümranlık AnlayıĢı Osmanlı Devletinde Hükümranlık anlayıĢının

Geliri sınır boylarını koruyanlara ayrılan topraklardır.

Bunlar gönüllü Türkmen beyleridir. Bu sistem

Balkanlarda uygulanmıĢtır.

Ocaklık Topraklar

Geliri kale muhafızlarına ve tersane giderlerine ayrılan

topraklardır.

Dirlik Topraklar

Gelirleri devlet memuruna ve askere maaĢ karĢılığı

olarak ayrılan topraklardır.

Bu toprağı ekip biçme hakkı üzerinde yaĢayan

köylüye aittir.

Köylü devletin belirlediği vergiyi dirlik sahibine

verirdi.

Dirlik sahipleri elde ettikleri gelirleri oranında

Cebellü denilen atlı asker yetiĢtirirlerdi.

Dirlik gelirlerine göre üçe ayrılmıĢtır.

Dir

lik T

op

rakla

r

Has Divan üyelerine, beylerbeyi ve

sancak beylerine verilirdi.

Zeamet

Kadı, SubaĢı, Kale komutanları,

divan kâtipleri ve orta dereceli

memurlara verilirdi.

Tımar Kılıç hakkı olarak baĢarılı

askerlere ayrılan topraklardır.

Dirlikler devlet memurlarının gelirlerine göre

dağıtılmıĢtır. Bu dağılımı yapan devlet adamı

NiĢancı‟dır.

NOT

Has ve zeametler memurun görevi

devam ettiği sürece, Tımar ise ömür

boyu verilirdi. Suç iĢlerse Tımar

sahibinden alınırdı. Tımar sahibi ölünce

aynı koĢullarda mirasçılarına verilirdi.

l. Murat zamanında gerçek anlamıyla uygulanan

Dirlik (Tımar) sistemi sınırların geniĢlemesiyle

yaygınlaĢtı.

Dirlik sistemi XVI. yüzyıl sonlarında bozulmaya

baĢladı. Tımarların rüĢvet karĢılığı verilmesiyle bu

sistem çökmeye baĢlamıĢtır.

Dirlik (Tımar) Sistemi ile

Üretimin devamlılığı sağlanmıĢtır.

Hazineden para çıkmadan her an savaĢa hazır

büyük bir atlı askeri birlik elde edilmiĢtir. Dirlik

sahiplerinin vergi karĢılığı yetiĢtirdiği Cebellü

askerlerden oluĢan orduya Eyalet Ordusu veya

Tımarlı Sipahiler denmiĢtir.

Aynı toprak üzerinden köylü, Dirlik sahibi ve

Cebellü askerlerin ihtiyaçları karĢılanmıĢtır.

Hazineden para çıkmadan memurun maaĢı

ödenmiĢtir.

Tımarlı sipahiler bölgede huzur ve güveni

sağlayarak, jandarma görevini üstlenmiĢlerdir.

Dirlik sistemi sayesinde merkezi otorite, ülkenin en

uç noktalarına kadar sağlanabilmiĢtir.

Vergilerin tam ve zamanında toplanması

sağlanmıĢtır.

Dirlik sahipleri bulundukları köylerde imar iĢlerini

yaptırmak zorundadır. Bu sayede en ücra köylere

kadar imar iĢleri götürülmüĢtür.

NOT

Dirlik sisteminde toprağın mülkiyeti

devlete aitti. Köylü kullanılmasından

sorumluydu. Köylü belirli Ģartları

yerine getirmek, toprağı iĢlemek

zorundaydı. Toprağı üç yıl iĢlemezse

toprağın kullanma hakkı elinden

alınırdı. Devlet köylünün güvenliğini,

ihtiyacını karĢılamak zorundaydı.

Dirlik (Tımar) sistemi ll. Mahmut

zamanında kaldırıldı. Devlet

memuruna hazineden maaĢ

ödenmeye baĢlandı.

Osmanlı Devleti‟nde 1858 Arazi

kanunnamesi ile Miri arazilerin bir

bölümü belirli koĢullarda özel

mülkiyete geçmesine izin verildi.

E. ORDU VE DONANMA

Osman Bey zamanında düzenli bir ordu yoktu.

Cihat yapma amacıyla toplanan alperenler ve

gaziler mücadele ediyordu. Konur Alp, Samsa

ÇavuĢ, Aykut Alp, Akçakoca ve Abdurrahman Gazi

cihat yapma amacıyla Osmanlı‟ya katılan Türkmen

beyleridir.

Orhan Bey zamanında Yaya ve müsellemler ordusu

kuruldu. Bu ordu Osmanlı Devleti‟nin ilk düzenli

ordusu‟dur.

l. Murat döneminde Kapıkulu Ordusu (Yeniçeri

Ocağı) kuruldu.

Page 9: A.OSMANLI DEVLETĠNDE YÖNETĠM ANLAYIġI …...A.OSMANLI DEVLETĠNDE YÖNETĠM ANLAYIġI l. Osmanlı Devleti‟nde Hükümranlık AnlayıĢı Osmanlı Devletinde Hükümranlık anlayıĢının

Osm

an

lı O

rdusu

Kapıkulu

Ordusu

Atlı

Süva

ri

Sipahiler

Silahtarlar

Sağ Ulufeciler

Sol Ulufeciler

Sağ Garipler

Sol Garipler

Ya

ya

(p

iyade

) Acemioğlanlar (Pencik)

Yeniçeri ocağı

Topçu ocağı

Top arabaları ocağı

Cebeciler

Humbaracılar

Lağımcılar

Sakalar

Eyalet Ordusu Tımarlı sipahiler

Yardımcı

Kuvvetler

Bağlı beylikler ve devletlerden

gerektiğinde gelen askerler

Gönüllüler, Akıncılar, Azaplar,

Deliler, Yörüklerdir.

Eyalet ordusunun öncü kuvvetleri

Donanma

I. Kapıkulu Ordusu (Hassa Ordusu)

PadiĢaha bağlı merkez ordusudur.

l. Murat zamanında kuruldu. (1363) Usulsüz

alımlarla lll. Murat zamanında bozulmaya baĢladı.

ll. Mahmut zamanında kaldırıldı. (1826)

KıĢlalarda bulunurlar, evlenmezler ve devamlı

askerdirler.

Üç ayda bir ulufe denilen maaĢ alırlar, her padiĢah

değiĢiminde cülus bahĢiĢi alırlardı.

DevĢirme ordusudur.

NOT

Pencik Kanunu ile oluĢturulan bu

sisteme göre esir alınan Hristiyan

çocukların beĢte biri devlete aitti.

Pencik oğlanlar, Müslüman Türk gibi

yetiĢtirilir ve Kapıkulu ordusunun

temelini oluĢtururlardı.

Osmanlı Devleti‟nde fetihlerin

yavaĢlamasıyla esir Hristiyan

çocukların sayısı azalınca,

Osmanlı‟da yaĢayan birden fazla

erkek çocuğu olan gayri Müslim

ailelerin sağlıklı ve gürbüz erkek

çocuklarından birisi alınır oldu.

DevĢirilen Türk Ġslâm kimliği

kazandırılan çocuklar acemi oğlanlar

kıĢlasına gönderilir, askeri eğitim

baĢlamadan seçime tabi tutulurlar

yetenekli ve zeki olanlar Enderun‟a

diğerleri Kapıkulu ocaklarına

gönderilirdi.

a. Kapıkulu Süvarileri

Sipahiler ve Silahtarlar; padiĢahı ve padiĢah

çadırını korumakla görevli askeri birliktir.

Ulufeciler; Saltanat sancaklarını ve savaĢ

ganimetlerini koruyan askeri birliktir.

Garipler; Hazineyi ve ordu ağırlıklarını korurlardı.

b. Kapıkulu Piyadeleri

Acemi Ocağı: DevĢirilen çocukların ilk defa askeri

eğitim aldığı bölümdür.

Yeniçeri Ocağı: Kapıkulu piyadelerinin en

önemlisidir. SavaĢ sırasında ordunun merkezinde

bulunarak padiĢahın koruyuculuğunu üstlenirlerdi.

SavaĢ sonrası Divan muhafızlığı ve Ġstanbul‟un

güvenliğini yeniçerililer sağlardı.

Topçu Ocağı: Osmanlı ordusunda gerekli topları

dökmek, geliĢtirmek ve kullanmak bu ocağın

görevidir.

Top Arabaları Ocağı: Ağır topların savaĢ

alanlarına ya da gerekli yerlere götürülmesini

sağlardı.

Cebeciler: Yeniçeri ordusunun silahlarının yapımı,

bakımı ve onarımı bu ocağın görevidir.

Humbaracılar: Havan denilen el topunu ve

Humbara denilen el bombalarını yapan kullanan

sınıftır.

Lağımcılar: Kale kuĢatmalarında tünel kazarak, fitil

döĢeyerek kale duvarlarını yıkma iĢini

gerçekleĢtiren teknik bir ocaktır.

Sakalar: Kapıkulu ordusunun su ihtiyacını

karĢılayan ocaktır.

UYARI

Yeniçerililer askerliğin dıĢında hiçbir

iĢle ilgilenmezlerdi ve emekli olana

kadar evlenemezlerdi.

Page 10: A.OSMANLI DEVLETĠNDE YÖNETĠM ANLAYIġI …...A.OSMANLI DEVLETĠNDE YÖNETĠM ANLAYIġI l. Osmanlı Devleti‟nde Hükümranlık AnlayıĢı Osmanlı Devletinde Hükümranlık anlayıĢının

ll. Eyalet Ordusu

Eyalet ordusunun temelini Tımarlı Sipahiler

oluĢtururdu. Tımarlı sipahiler dirlik sahiplerinin

yetiĢtiği Cebellü askerlerden oluĢan ordudur.

Cebellü askerlerin tüm ihtiyaçlarını Dirlik sahipleri

karĢılardı. Hazineden para çıkmadan oluĢan bir

ordu olup tamamen Türkmenlerden oluĢurdu.

Bu askerler aynı zamanda üretici durumundadır.

barıĢ zamanları köylü ile birlikte toprağı ekip biçer

ve tarımla uğraĢırlar, bulundukları yerin güvenliğini

sağlarlardı.

Tımarlı sipahiler mazeretsiz savaĢa

katılmadıklarında dirlikleri ellerinden alınırdı.

Tımarlı sipahiler, atlı ve hafif silahlı askeri

birliklerdir.

Eyalet Ordusuna katılan diğer Kuvvetler de

Ģunlardır: Geri Hizmet kıtaları, Öncü kuvvetler ve

Kale Kuvvetleridir.

Geri Hizmet Kıtaları ordunun ihtiyaçlarını

karĢılayan yayalar, yörükler ve müsellemlerdir. Yol

açmak, siper kazmak, ordunun geçeceği yolları

temizlemek, köprüler yapmak, askere yiyecek

taĢımak, kaleleri onarmak bunların iĢidir.

Öncü Kuvvetler; savaĢ sırasında ordunun önünde

yer alan kuvvetlerdir. Bunlar akıncılar, beĢliler ve

delilerdir. Akıncılar, düĢman içine sızarak bilgi

toplarlar. Ġlk yıpratma saldırısını yaparlar, Deliler ve

BeĢlilerde ülke sınırlarını korurlardı.

UYARI

Eyalet Ordusu savaĢ sırasında

toplanırdı. SavaĢ zamanında Cebellü

askerleri, bağlı bulundukları Tımar

beyiyle, sancak beyinin emrine

katılırlardı. Sancak beyleri de

beylerbeyinin emrine girerlerdi.

Toplanan bu ordunun baĢında

padiĢah bulunurdu. PadiĢah sefere

çıkmadığında onun yerine Serdar-ı

Ekrem ünvanıyla Veziriazam orduyu

komuta ederdi.

Kale kuvvetleri, Azaplar; gönüllülerden oluĢurdu.

Azaplar, halk arasından seçilen gönüllü askerlerdir.

Kale korumalarında görevlendirilirlerdi.

lll. Yardımcı Kuvvetler

Anadolu beylikleri, Kırım Hanlığı, Eflâk ve

Boğdan Beyliği gibi Osmanlı Devleti‟ne bağlı

devlet ve beyliklerin gönderdiği destek kuvvetlerdir.

lV. Donanma

Karesioğulları beyliğinin alınmasıyla Osmanlı‟nın ilk

donanması oluĢmuĢtur.

Aydınoğulları‟nın da Osmanlı‟ya katılması deniz

gücünün artmasını sağladı.

Osmanlı Devleti‟nin yaptığı ilk tersane Orhan Bey

Döneminde, Karamürsel de yapılan tersanedir.

Yıldırım Bayezid zamanında ise Gelibolu Tersanesi

yapılmıĢtır.

Fatih Sultan Mehmet zamanında, Ġstanbul‟un Fethi

için 400 parçalık donanma oluĢturulmuĢtur.

ll. Bayezid ve Yavuz Sultan Selim zamanlarında

tersanecilik oldukça geliĢmiĢ, Yavuz Haliç‟e büyük

bir tersane kurdurmuĢtur.

Kanuni Döneminde ise Türk denizciliği Barbaros

Hayrettin PaĢa‟nın Kaptan-ı Deryalığı ile en güçlü

durumuna gelmiĢtir.

Donanma komutanına Kaptan-ı Derya, donanma

askerine levent veya bahriyeli denilmiĢtir.

Barbaros Hayrettin PaĢa (Hızır Reis) Salih Reis,

Piri Reis, Seydi Ali Reis, Murat Reis, Turgut Reis,

Osmanlı‟nın ünlü denizcileri ve Kaptan- ı

Deryalarıdır.

UYARI

XVII. yüzyılda tüm kurumlarda

yaĢanan gerileme Osmanlı

donanmasında ve denizciliğinde de

yaĢanmıĢtır. Donanmanın baĢına ehil

kiĢilerin getirilmeyiĢi nedeniyle

Osmanlı donanması üstünlüğünü

yitirmiĢ ve gerilemiĢtir.

F. HUKUK

Osmanlı Devleti‟nin ilk yıllarında yazılı bir hukuk

sistemi yoktur. Osmanlı Devletinde hukuk

sisteminin temel ilk olarak Orhan Bey döneminde

atılmıĢ, devlet adli teĢkilat yapılanmasını

baĢlatmıĢtır. Orhan Bey Bursa‟yı aldıktan sonra

buraya ilk kadıyı atamıĢtır. Osmanlı Devletinin ilk

atadığı kadı ise Davut‟el Kayseri‟dir

Osmanlı Devletinde Hukuk birliği yoktur. Hukuk

sistemi iki bölümden oluĢumaktadır.

Page 11: A.OSMANLI DEVLETĠNDE YÖNETĠM ANLAYIġI …...A.OSMANLI DEVLETĠNDE YÖNETĠM ANLAYIġI l. Osmanlı Devleti‟nde Hükümranlık AnlayıĢı Osmanlı Devletinde Hükümranlık anlayıĢının

Hukuk

ġer-i Hukuk Örf-i Hukuk

Kur‟an ve hadislere göre

düzenlenen hukuktur.

Esasları Fıkıh

kitaplarında toplanmıĢtır.

XV. ve XVl. yüzyıllarda

Ģer-i hukuk geliĢmiĢtir.

Din alimlerinin baĢkanı

olan ġeyhülislam‟ın

yargılama yetkisi yoktur.

ġer-i hukuku “Ġfta” (görüĢ

bildirme” yetkisini

kullanarak fetva verirdi.

Geleneklerden oluĢan

hukuktur.

Kanunname-i Ali

Osman ve Kanuni

Sultan Süleyman

kanunnamesi ilk yazılı

örnekleridir.

ÇeĢitli anlaĢmazlıklara

çözüm olarak

hazırlanan padiĢah

fermanlarıdır. ġer-i

hukuka ters

düĢmemesine özen

gösterilmiĢtir.

Osmanlı Devleti‟nde Müslüman olmayanların

davalarına cemaat mahkemelerinde bakılır, kendi

hukuk kuralları uygulanırdı.

Osmanlı‟da Örf-i hukuk ve ġer-i hukuk tek tip

mahkemelerde uygulanıyordu. Mahkemelerde

hakim olarak görev yapan Kadı, davaları ġer-i ve

Örf-i hukuk kurallarına göre çözerlerdi. Davaları

ġerii‟ye siciline kaydederdi.

Kadılar Ģer-i hukuk konularında karar verdiklerinde

Müftü‟den fetva alırlardı.

Mahkemeler herkese açık yapılır, Kararlarda

Ģüphesi olanlar üst mahkeme olan Divan-ı

Hümayun‟a müracaat ederlerdi.

Mahkemelerde Naib‟ler kadılar adına çeĢitli

görevleri yürütürlerdi.

“Toprak Kadılığı” adıyla gezici kadılar bulunurdu.

Toprak yönetimiyle ilgili davalara bakarlardı.

Hukuk iĢlerinin baĢ yöneticisi Kazasker‟di.

Kazaskerler kadıların tayin ve terfi iĢlerinden

sorumluydu.

XlX. Yüzyıl ve Sonrası Hukuk Alanında Yapılan

ÇalıĢmalar

XlX. yüzyılda Avrupa hukuk kurallarından

yararlanılarak yeni düzenlemeler yapılmıĢtır.

Bunlar:

XlX. yüzyılda Osmanlı Devleti‟nde ġer-i

Mahkemeler, Nizamiye medreseleri, Konsolosluk

mahkemeler ve gayri Müslim Cemaat

Mahkemeleri bulunuyordu.

ll. Mahmut zamanında adalet iĢlerine bakmak

üzere kurulan Davalar Nezareti 1870‟te Nezaret-

i Adliye adını almıĢtır.

Avrupa hukukunun incelenmesi için tecrübeli

hukukçulardan oluĢan Meclis-i Valay-ı Akam-ı

Adliye kuruldu. 1840 Ceza kanunu, 1850 Ticari

kanunu ve 1863 Deniz Ticareti kanunu çıkarıldı.

ll. Mahmut ġuray-ı Devlet‟in temellerini atmıĢ,

1868 yılında bu kurum DanıĢtay‟a dönüĢmüĢtür.

1865 çıkan kanunların yayınlandığı Düstur

Dergisi çıkarılmaya baĢlanmıĢtır.

Ahmet Cevdet PaĢa baĢkanlığında bir kurul

Mecelle‟yi hazırladı.

1874 Galatasaray Sultanisi‟nde Hukuk Mektebi

açıldı. (Tanzimat dönemi)

Ġstanbul mahkemeleri için Avukatlık Kanunu

kabul edildi.

1876 ilk anayasa Kanun-i Esasi hazırlandı.

UYARI

ġuray-ı Devlet (DanıĢtay) Ġslam

hukukundan laik hukuk sistemine

doğru önemli bir adımdır.

Mecelle Ġslâm hukukuna dayalı

medeni kanundur. Türkiye

Cumhuriyeti bu kanunu 1926‟ya kadar

kullanmıĢtır.

G. OSMANLI TOPLUM YAPISI

Fetihçi politikayla sınırları geniĢleyen Osmanlı

Devleti birçok etnik ve dini unsuru içinde

barındırıyordu.

Osmanlı Devleti‟nde Türklerden baĢka Rumlar,

Ermeniler, Yahudiler, Romenler, Sırplar, Slavlar,

Arnavutlar, BoĢnaklar, Gürcüler ve Araplar

bulunuyordu.

Toplum Müslüman, gayri Müslim diye dini esaslara

göre ayrılmıĢtır.

Osmanlı Devlet düzeni Müslümanların

hakimiyetine göre düzenlenmiĢtir.

Osmanlı Toplumu ise yönetenler ve yönetilenler

diye ikiye ayrılmıĢtır.

Osm

an

lı T

op

lum

u

ne

ten

ler

(Aske

ri)

Ġlmiye Sınıfı

(Ulema)

Kazasker

ġeyhülislam

Seyfiye Sınıfı

(Ümera)

Veziriazam

Vezirler

Beylerbeyi

Sancakbeyi

Kalemiye Sınıfı Defterdar

NiĢancı

Page 12: A.OSMANLI DEVLETĠNDE YÖNETĠM ANLAYIġI …...A.OSMANLI DEVLETĠNDE YÖNETĠM ANLAYIġI l. Osmanlı Devleti‟nde Hükümranlık AnlayıĢı Osmanlı Devletinde Hükümranlık anlayıĢının

ne

tile

nle

r

Yöneten sınıf dıĢındaki köylüler,

Ģehirliler, göçebeler, Müslümanlar gayri

Müslimlerin tamamı yönetilenlerdir.

– Reaya mesleklerine göre çiftçiler,

esnaf ve göçebeler diye bölümlere

ayrılır ve devlete belli oranda vergi

öderdi.

UYARI

1856 Islahat Fermanı‟na kadar

Osmanlı Devleti‟nde memur olmanın

ön koĢulu Müslüman olmak ve Türkçe

konuĢmaktı. Islahat Fermanıyla

azınlıklarda devlet memuru

olabilmiĢlerdir.

Osmanlı Devleti‟nin etnik ve dini

çeĢitliliği hukuk birliğinin

oluĢamamasında etkilidir. Hukuk

birliğini sağlayamayan Osmanlı,

Fransız Ġhtilalinin milliyetçilik

akımından olumsuz etkilenmiĢtir.

H. OSMANLI EKONOMĠSĠ

Osmanlı Devletinin maliyesinden sorumlu en yetkili

devlet adamı defterdar‟dır.

Osmanlı‟da ilk bütçe l. Murat zamanında

oluĢturulmuĢ, Ġlk denk bütçe ise lV. Mehmet

zamanında Tarhuncu Ahmet PaĢa tarafından

yapılmıĢtır.

l. Osmanlı Devleti‟nin BaĢlıca Gelirleri;

SavaĢ ganimetleri,

Gümrük vergileri,

Bağlı beylik ve devletlerden alınan vergiler,

Gelen hediyeler,

Maden, tuzla, orman gelirleri,

Halktan alınan vergiler,

NOT

Osmanlı Devleti‟nin en önemli geliri

savaĢ ganimetleriydi. XVll. yüzyıldan

itibaren bu gelir azalmaya baĢlamıĢtır

Birçok devlete verilen kapitülasyonlar

ve coğrafi keĢiflerle ticaret yolları yön

değiĢtirince gümrük vergileri

düĢmüĢtür.

Halktan alınan vergiler diğer gelirler

azaldıkça artmıĢtır.

ġer-i Vergiler

ÖĢür: Müslüman toprak sahiplerinden alınan ürün

vergisidir.

Haraç: Gayri Müslim toprak sahiplerinden alınan

vergidir

Cizye: Gayri Müslim gençlerden, askere gitmedikleri

için alınan vergidir. (Kafa vergisi)

Örf-i Vergiler

PadiĢah iradesiyle konan vergilerdir.

Avarız: Olağanüstü hallerde halktan toplanan vergi

Ağnam: Hayyam üzerinden alınan vergi

Çiftbozan: Toprağını üç yıl ekmeyenden alınır.

Derbent: Sarp geçitlerden, köprülerden alınır.

Çiftresmi: Müslümanlara ait arazilerden nakdi para

olarak alınır.

Bennak: evlenenlerden alınır.

Mücerret: Bekâr gençlerden alınır.

Ġspenç: Tarımla uğraĢan Hristiyan reayadan alınan

vergi, çiftresmi karĢılığıdır.

Bac: Pazar yeri vergisi ve gümrük vergisi

Gümrük resmi: Ticaret mallarına uygulanan vergidir.

Niyabet Rüsumu: Yöneticilerin, yönetim sırasında

halktan aldığı vergi

NOT

Osmanlı‟da bir bölge fethedildikten

sonra en önemli iĢ vergi kaynaklarını

tespit etmek olurdu, tahrir (yazma)

iĢlemine baĢlanırdı.

Devlet hazinesine ayrılan vergileri ya

memurlar vasıtasıyla toplar veya

toplama hakkını açık arttırma yoluyla

mültezimlere satardı. Bu uygulamaya

iltizam deniliyordu.

1840 yılı baĢlarında eyalet ve

sancaklara vergi memuru gönderildi.

Mal mülk sayımı yapıldı. Herkesin

gelirine göre vergi alınacaktı, baĢarılı

olmayınca yeniden iltizam sistemine

dönüldü.

ll. Osmanlı Devleti‟nin BaĢlıca Giderleri;

Kapıkulu askerlerine verilen ulufeler,

PadiĢah değiĢiminde yeniçeri verilen cülus bahĢiĢi,

Donanma ve ordunun ihtiyaçları,

Bayındırlık hizmetleri için yapılan masraflar,

Halktan Alınan Vergiler

ġer-i Vergiler Örf-i Vergiler

Page 13: A.OSMANLI DEVLETĠNDE YÖNETĠM ANLAYIġI …...A.OSMANLI DEVLETĠNDE YÖNETĠM ANLAYIġI l. Osmanlı Devleti‟nde Hükümranlık AnlayıĢı Osmanlı Devletinde Hükümranlık anlayıĢının

Saray masrafları,

III. Osmanlı Devletinde Para Politikası

Ġlk Osmanlı parası Osman Bey zamanında

bastırıldı.

1327 Orhan Bey zamanında akçe denilen ilk gümüĢ

para bastırıldı.

Ġlk Osmanlı darphanesi Bursa‟da açıldı.

Darphanede paradaki altın ve gümüĢ miktarını

Vezzan adı verilen görevli kontrol ederdi.

Ġlk altın para Fatih Sultan Mehmet zamanında

bastırıldı.

Osmanlı ilk para ayarlamasını (devalüasyon)

1580‟de yaptı. (lll. Murat)

Tanzimat döneminde ilk kâğıt para olan Kaime

çıkartıldı. (Abdülmecit)

Sahte paraların piyasaya sürülmesiyle

kullanılamadı yerine 20 kuruĢ değerindeki mecidiye

parası çıkartıldı.

lV. Osmanlı‟da Bankalar

Osmanlı‟da ilk kredi kurumu ll. Selim (Sarı)

zamanında Portekizli Yahudi Mendes ailesi

tarafından Ġstanbul‟da açılmıĢtır.

Gerçek anlamda bankacılığa geçiĢ Tanzimat

Dönemi‟nde olmuĢtur.

Osmanlı Devleti‟nde ilk banka 1874 Bank-ı

Dersaadet adıyla kuruldu. Bu banka Kırım SavaĢı

sırasında iflas etti.

1856 yılında da Ġngiliz giriĢimi sonucu Bank-ı

Osmanî (Osmanlı Bankası) açıldı. 1863‟te bu

bankanın adı Bank-ı Osmanî-i ġahane‟ye çevrildi.

Bu bankaya para basma yetkisi verildi.

Bankacılıkta ilk milli adım Mithat PaĢa tarafından

atıldı. Köylüye kredi sağlamak amacıyla Memleket

Sandıkları kuruldu (NiĢ‟te). Ġstanbul‟a dönünce

Ġstanbul Emniyet Sandığı‟nı kurdu. 1883‟te kurulan

Menafi Sandıkları geliĢtirilerek 1888‟de Ziraat

Bankası adını aldı.

Türkçülük duyguları sonucu Osmanlı para

politikasını denetleyen Bank-ı Osmanî-i Ģahaneye

tepki olarak 1905 yılında Osmanlı Ġtibarı Milli

Bankası kuruldu. Ticari faaliyetleri desteklemek milli

Ģirketlerin kurulmasını sağlamak istedi ancak 1911

yılını takip eden savaĢlar bankanın geliĢmesine

fırsat vermedi.

Osmanlı Devleti‟ndeki Yabancı Yatırımları

Avrupalı Osmanlı sanayisinin geliĢmesine izin

vermedi.

Kapitülasyonları kullanarak Osmanlı ülkesinden

daha fazla gelir elde etmek için yatırımlar yaptılar.

UlaĢım, tarım ürünlerine dayalı sanayi kolları ve

madencilik alanında yatırımlar yaptılar. Ġngiliz,

Fransız ve Ġsveçli giriĢimciler bu yatırımları yapmıĢtır.

Yabancılar Bursa‟da Ġpek ipliği fabrikası, Ġstanbul‟da

Konserve Fabrikası, kâğıt ve cam fabrikaları,

Adana ve Tarsus‟ta çırçır fabrikaları kurdular.

Yabancılar Osmanlı‟da posta Ģirketleri de kurdular.

1856 Islahat fermanı ile azınlıklar istediği iĢyerini

kurumu açmaya baĢladılar. (Hastane, okul, banka

gibi)

Özel yatırımcıları destekleme kanunundan en fazla

gayri Müslimler yararlandı. Kurulan yeni Ģirketlerde

yabancılar Osmanlı kaynaklarını sömürüye devam

ettiler.

Ġki Ermeni kardeĢin kurduğu Sarraf cemiyeti, Ġzmir ve

Konya‟daki halı fabrikaları bu Ģirketler arasındadır.

Ġngiliz sermayesi ile Beykoz kâğıt, Ġngiliz - Ġsveç

sermayesi ile Kartal mum ve konserve fabrikaları

kuruldu.

1883‟te Reji (Regie) adı ile bilinen Alman - Fransız

Ģirketi ülkedeki tüm tütünleri satın alıp iĢletme

hakkına sahip oldu.

Osmanlı‟da ilk demiryolu Aydın -

Turgutlu arasında yapıldı. Osmanlı

demiryolları sayesinde, devlet

mekanizmasının iĢlemesinin

kolaylaĢacağını, ulaĢım maliyetinin

düĢmesiyle tarım üretiminin artacağını

düĢünüyordu. Ayrıca savaĢ

zamanında asker ve malzeme taĢıma

kolaylaĢacaktı.

Yabancı sermayeler demiryolu

sayesinde ham maddeleri iĢlek

limanlara daha kolay

taĢıyabileceklerdi. 1861 yılında

Maden Kanunu ile Maden iĢletmeciliği

devlet tekelinden çıktı. Yabancılar

maden iĢletmeciliğine baĢladı.

Ülkelerine götürdükleri madenlerle

sanayilerini beslediler.

Vl. Osmanlı‟da Ticaret

Osmanlı Devleti ticaretin geliĢmesine önem verdi.

Page 14: A.OSMANLI DEVLETĠNDE YÖNETĠM ANLAYIġI …...A.OSMANLI DEVLETĠNDE YÖNETĠM ANLAYIġI l. Osmanlı Devleti‟nde Hükümranlık AnlayıĢı Osmanlı Devletinde Hükümranlık anlayıĢının

Ticaret için en önemli olan yollardır. Osmanlı yol

yapımına ve güvenliğine önem vermiĢtir.

Esnaf ve zanaatkâr‟ın ürettiği malları tüccarlar iç

piyasada ve dıĢ piyasada satmıĢlardır.

Menzil teĢkilatı kurularak taĢımacılığın en hızlı

Ģekilde yapılması sağlanmıĢtır. Osmanlı ülkesinde

haberleĢme de menzil teĢkilatı sayesinde olmuĢtur.

Menzil örgütü konaklama noktası olan köy ve

kasabalarda kervanın ve habercilerin her türlü

ihtiyaçlarını karĢılamıĢlardır.

Devlet bu görevlerine karĢılık bu köy ve kasabaları

bazı vergilerden muaf tutmuĢtur.

Derbentçilerde ticaret yollarının güvenliğini

sağlamıĢlardır. Ticaret yolları üzerinde bulunan köy

kasabalar derbentçilik görevini yapar vergiden muaf

olurlardı.

Mekkari Taifesi Ticaret yolları üzerinde taĢımacılığı

meslek edinen insanlardı.

Osmanlı‟da transit ticaretin konusu olan mallar ve

bu malların üretimi daha da önem kazanmıĢtı.

Bunlar;

Tekstil ve halıcılık alanlarında kullanılan ipek,

Ġran‟dan ham olarak alınıp, Bursa‟da kumaĢ

haline getirilip dünya pazarlarına gidiyordu.

Keçi tiftiğinden dokunan Sof adı verilen kumaĢ

sayesinde Ankara uluslar arası, ticaret

merkezlerinden biri olmuĢtur.

Pamuklu dokuma, çuha, halıcılık ile bunların

boyanmasında kullanılan boyalar, deri ve deri

ürünleri, madeni eĢyalar yurt dıĢına satılıyordu.

Bazı dönemlerde fiyatların yükselmesini

engellemek için iç piyasa ihtiyaçları göz önüne

alınarak buğday, zeytinyağı, silah, at, balmumu

ve deri gibi mallara ihraç yasağı getirilmiĢtir.

Yabancı ülkelerden de baharat, çivit, keten, pirinç,

Ģeker, sabun, ayna ve saat gibi mallar alınmıĢtır.

XVll. yüzyıldan itibaren her alanda olduğu gibi

ticarette olumsuz etkilendi.

Ticaret yollarının önemini yitirmesi ve

kapitülasyonlar sayesinde ticaret azınlıklar ve

yabancı devletlerin kontrolüne geçmeye baĢladı.

Yerli tüccarlar, ticari ayrıcalıklar verilen yabancı

tüccarlarla rekabet edemedi.

Tanzimat Dönemi‟nde amediye (ithalat vergisi)

reftiye (ihracat vergisi) ve müruriye (transit

ticaretten alınan vergiler) yeni bir düzenlemeye tabi

tutuldu.

1838 Ġngiltere‟yle yapılan Balta Limanı

AntlaĢması’ndan sonra dıĢ ülkelerle ticaret

anlaĢmaları çoğaldı. Osmanlı‟nın ham madde

kaynakları, tek yanlı olarak Avrupa‟nın çıkarlarına

hizmet eder oldu.

1861 yılında yapılan yeni ticari anlaĢmalarla

Avrupalı Devletler iç ve dıĢ ticarette tam serbestlik

kazandılar.

1861 Maden Kanunu ile madenler bile yabancı

yatırımcılara açıldı.

NOT

XlX. yüzyılda Osmanlı ülkesine gelen

mallar, Ģeker, kahve pirinç, iplik, fes,

battaniye, kereste, kömür, ilaç, kâğıt,

cam, saat, kibrit gibi mamul

maddelerdi. Yurt dıĢına ihraç edilen

mallar ise tarım ürünleri ve

hammaddelerdi.

UlaĢım ve HaberleĢme

Avrupalıların yatırımları sonucu demiryolu

kurulmaya baĢlandı.

Osmanlı merkezi otoriteyi etkin hale getirme, daha

kolay haberleĢme, ticaret yapma ve vergi toplama

amacı ile kara yolları yaptı.

Kara ve demiryollarındaki geliĢmeler deniz yolunda

da yaĢandı. ll. Mahmut döneminde buharlı gemiler

kullanılmaya baĢlandı. 1844‟ten sonra bu gemiler

ĢirketleĢtirildi.

Ġstanbul ve Ġzmir arasında Ġlk posta hizmetleri

baĢlandı. 1841 Posta TeĢkilatı kuruldu. Yabancı

posta Ģirketleriyle rekabet edemedi ve kapandı.

1873‟de yeniden Osmanlı Posta Ġdaresi kuruldu.

Ġlk telefon hattı 1881 Galata ve Eminönü arasında

kuruldu.

Telgraf ilk defa 1854 Kırım SavaĢı sırasında

kullanıldı.

1859‟da Telgraf Nizamnamesi çıkartıldı.

Ġ. OSMANLI‟DA EĞĠTĠM VE ÖĞRETĠM

Kla

sik

ne

m E

ğitim

ve

Öğ

retim

Sıbyan

Mektepleri Çocuk okulları

Enderun

Mektebi

Saray okulu

Yönetenci (askeri) sınıfının

eğitimi

Askeri Eğitim Acemi Oğlanlar Ocağı

Yeniçeri Ocağı

Medreseler

Ġlmiye

sınıfının

eğitimi

Hariç

Dahil

Sahn

Dini ve Sosyal

Kurumların

Eğitim

Öğretim

Fonksiyonları

Esnaf örgütleri (Loncalar)

Camiler

Tekke ve zaviyeler

Sıbyan Mektepleri

Page 15: A.OSMANLI DEVLETĠNDE YÖNETĠM ANLAYIġI …...A.OSMANLI DEVLETĠNDE YÖNETĠM ANLAYIġI l. Osmanlı Devleti‟nde Hükümranlık AnlayıĢı Osmanlı Devletinde Hükümranlık anlayıĢının

Osmanlı Devleti‟nde eğitimin ilk basamağı Sıbyan

mektepleridir. (Mahalle mektebi)

Her mahallede caminin yanında bulunan bu

mekteplerde, Kız erkek ayrımı olamadan herkes

istifade ederdi.

Öğretmenler özel eğitim gören kiĢilerden olmayıp,

okuma yazma bilen ve bu iĢe uygun olduğu kabul

edilen kiĢiler arasından seçilirdi. Çocuklar istediği

bilgiyi alana kadar mektebe devam ederlerdi.

Mektebe gitmenin zorunluluğu yoktu.

Bu okullarda Arap alfabesi, sureler, dini bilgiler,

okuma ve dört iĢlem öğretilirdi.

Geleneksel Amin Alayı ile çocuklar eğitime

baĢlardı.

NOT

ll. Mahmut zamanında ilköğretim

zorunlu oldu. Tanzimat Dönemi‟ne

kadar Sıbyan mektepleri görevlerini

devam ettirdi. 1839 Sıbyan

mekteplerine dokunulmadan Ġptidai

denilen ilkokullar açılmaya baĢlandı.

ll. MeĢrutiyet Döneminde Sıbyan

mekteplerinde iyileĢtirme yapıldı.

Maarif Nezareti kendine bağlı

ilkokulların sayısını arttırmaya

baĢladı.

1869 Maarif-i Umumiye

Nizamnamesi‟ne göre ilköğretim 12

yaĢına kadar bütün çocuklar için

zorunlu oldu. Tanzimat Dönemi‟nde

açılmaya baĢlayan bu yeni okullarda

ders veren erkek öğretmenlere

muallim, bayan öğretmenlere de

muallime denildi.

Enderun Mektebi

Saray içi okulu olaraktan da geçmektedir. Bu

okulun temel amacı devlet bünyesinde istihdam

edilmek üzere yönetici sınıfı yetiĢtirmektir.

Bu okula ilk dönemler devĢirme sistemine bağlı

olarak yetiĢtirilmiĢ olan gençler alınırken daha

sonraki zamanlarda Türk ve Müslüman çocuklarda

alınmaya baĢlanmıĢtır.

Ġlk defa ll. Murat zamanında Edirne Sarayında

kurulmuĢtur. Fatih Sultan Mehmet döneminde

Ġstanbul‟da Topkapı Sarayında açılmıĢ ve

geliĢtirilmiĢtir.

Ġslâmi ve pozitif ilimler yanında beden eğitimi, sanat

ve saray hizmetleri de öğretilirdi.

Enderun‟u bitirenler Kapıkulu Süvarisi olarak

göreve baĢlar, devletin çeĢitli kademelerinde aktif

görevler alırlardı. Zaman içinde tecrübe kazanarak

Beylerbeyi, Yeniçeri Ağası, Vezir ve Veziriazam

mertebelerine kadar ulaĢabilirlerdi.

Enderun Mektebi Osmanlı Devletinde 1909 yılına

kadar görev yapmıĢtır. 1909‟da kapatılmıĢtır.

Sokullu Mehmet PaĢa, Mimar Sinan Enderun

çıkıĢlıdır.

Askeri Eğitim

SavaĢlarda esir alınan genç ve sağlıklı olanlardan

beĢte birini kapıkulu askeri olmak üzere alınıyordu.

Bu çocuklar Pençik adı verilen defterlere

kaydedildiğinden, bunlara Pençik oğlanı denirdi.

Ayrılan bu esirler Türk Müslüman ailelerinin

yanında Türk - Ġslâm kültürüne bağlı olarak

yetiĢtirilip TürkleĢtirilirlerdi.

DevĢirme iĢi tamamlanınca acemi oğlanlar ocağına

gönderilir. Ġlk askeri eğitimini aldıktan sonra

kapıkulu ocaklarına dağıtılırlardı.

Medreseler

Selçuklu medreseleri Osmanlı medreselerine

kaynak olmuĢ ve daha da geliĢtirilmiĢtir.

Osmanlı‟da eğitim ve öğretim etkinliğinin yapıldığı

en temel kurum medreselerdir.

Medreselerde yetiĢenler Ġlmiye Sınıfını

oluĢturuyordu. ġeyhülislam, Kazasker kadı ve

müderris medrese mezunlarıdırlar.

Orta (hariç), lise(dahi), üniversite (Sahn) ayarında

eğitim verilirdi.

Medrese öğretmenlerine Müderris, yardımcılarına

muid öğrencisine molla, softa, daniĢment

denilmiĢtir.

Medrese giderleri vakıflar tarafından karĢılanmıĢtır.

Ġlk Osmanlı Medresesi Orhan Bey zamanında

Ġznik‟te açılmıĢtır.

Ġlk medresenin müderrisliğine ünlü düĢünce ve bilim

adamı olan Davud-ı Kayseri getirilmiĢtir.

Fatih Sultan Mehmet zamanında Ġstanbul‟da Sahn-ı

Seman Medresesi, Kanuni sultan Süleyman

zamanında açılan Süleymaniye medreseleri

üniversite niteliğinde çağın en üst seviyesindeydi.

Page 16: A.OSMANLI DEVLETĠNDE YÖNETĠM ANLAYIġI …...A.OSMANLI DEVLETĠNDE YÖNETĠM ANLAYIġI l. Osmanlı Devleti‟nde Hükümranlık AnlayıĢı Osmanlı Devletinde Hükümranlık anlayıĢının

Me

dre

sele

rde

itim

Po

zitif B

ilim

ler

(nakli

bili

mle

r)

Fizik, Kimya, Astronomi, Biyoloji,

Coğrafya, Tarih, Matematik, Tıp ve

Felsefe dersleri verilirdi.

XVll. yüzyıldan itibaren

medreselerdeki eğitim gerilemeye

baĢladı.

Pozitif bilimlerin ders

programından çıkartılması ve

medrese eğitimi almayanların

müderris olması. (BeĢik uleması)

medreselerin en önemli bozulma

sebepleridir.

Ġslâ

mi B

ilim

ler

(nakli

bili

mle

r) Kuran-ı Kerim, Hadis, Kelâm, Tefsir,

Fıkıh, Siyer ve Arapça temel derslerdi.

Fıkıh: Ġslam hukuku,

Hadis: Hazreti Muhammed‟in söz ve

davranıĢları,

Kelam: Ġslâm felsefesi,

Tefsir: Kuran-ı yorumlama,

Siyer: Peygamberlerin hayatı,

Kıraat: Kuran-ı Kerim‟i doğru okuma,

Osmanlı Devleti‟nin kuruluĢundan Tanzimat

Dönemi‟ne kadar ülkenin bilim, adalet ve yönetim

iĢlerine yön veren kiĢilerin yetiĢtiği medreseler

batılılaĢma çalıĢmalarının önünü tıkayan kurumlar

haline geldi.

NOT

3 Mart 1924 Halifeliğin kaldırıldığı gün

çıkartılan Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile

medreseler kapatıldı. Milli Eğitim

Bakanlığına bağlı İmam Hatip

Okulları açıldı.

Dini ve Sosyal Kurumların Eğitim ve Öğretim

Fonksiyonları

Esnaf TeĢkilatı (Lonca)

Eğitimde önemli rol oynamıĢtır. Türkiye Selçuklu

Devleti‟nde esnaf teĢkilatı olan Ahilik, Osmanlı‟da

Lonca teĢkilatı olarak devam etti.

Ahilik veya lonca sanat okulu düzeyindedir. Usta -

çırak iliĢkisiyle meslek eğitimi verilirdi.

TeĢkilatın fütuuvetname adlı yasaları vardı.

Fütüvvet, yiğitlik, cömertlik, fedakarlık ve delikanlılık

gibi anlamlara gelmektedir.

Loncalar üyelerine mesleki bilgi ve eğitim verirdi.

TeĢkilata alınanlar, teĢkilatın eğitim öğretim

kurallarına uyarak çıraklıktan ustalığa kadar

yükselirdi. Ustalık belgesini almaya icazet denirdi.

NOT

Lonca teĢkilatındaki bozulmalarla,

sanat ve ticarette tekel uygulaması

anlamına gelen Gedik Usulüne

geçildi. Gedik sahiplerinin yapacakları

iĢi ve satacakları malı baĢkaları

yapamaz satamazdı. Bu sisteme

1861‟de son verildi. 1912‟de Lonca

teĢkilatı tamamen kaldırıldı.

ll. Osmanlı‟da Azınlık ve Yabancı Okullar

Osmanlı egemenliğinde yaĢaya milletler dinlerinde

olduğu gibi eğitim konusunda da özgürdürler.

Kurdukları okullarda Osmanlı‟nın hiçbir denetimi

yoktu.

XlX. yüzyılda Osmanlı Devleti‟nde Ġngiltere, Fransa,

Almanya, Ġtalya, Avusturya, Amerika BirleĢik

Devletleri ve Rusya çeĢitli bölgelerde okullar açtılar.

Bu okullar aracılığıyla kendi dil, din ve kültürlerini

yayarak siyasi nüfuslarını arttırmak istediler.

lll Darülfünun

1845 yılında Mustafa ReĢit PaĢa ve diğer aydınlar

üniversite kurmak istediler. Bu amaçla düĢünülen

okullara öğretim elemanı yetiĢtirmek için Dar‟ûl

Maarif adında okul açıldı. Üniversitede okutulacak

kitapların çeviri ve yazımlarıyla ilgili olarak

Encümeni DaniĢ (1851) (Bilimler akademisi)

kuruldu.

1869 Maarifi Umumiye Nizamnamesi ile Darülfünun

kurulmasına karar verildi. 1870‟de Ġstanbul‟da

resmen açıldı.

1900 yılına kadar üç defa açılıp kapatılan

Darülfünun medreselerin muhalefeti sonucu tam bir

faaliyet gösteremedi.

1900 yılında Darülfünunu ġahane açıldı. 1933

Üniversiteler kanunu ile Ġstanbul üniversitesi oldu.

J. YAZI DĠL VE EDEBĠYAT

I. Yazı, Dil ve Edebiyat

Page 17: A.OSMANLI DEVLETĠNDE YÖNETĠM ANLAYIġI …...A.OSMANLI DEVLETĠNDE YÖNETĠM ANLAYIġI l. Osmanlı Devleti‟nde Hükümranlık AnlayıĢı Osmanlı Devletinde Hükümranlık anlayıĢının

Osmanlı‟nın kuruluĢta resmi dili Türkçe, bilim dili

Arapça, edebiyat dili Farsça idi. Zamanla bu üç

dilden Osmanlıca denilen karma bir dil ortaya çıktı.

Abdülmecit ve Abdülaziz zamanlarında (Tanzimat)

Türkçenin sadeleĢtirilmesi konusunda çalıĢmalar

yapıldı. Encümen-i DaniĢ Akademisi Türkçenin

sadeleĢtirilmesi için çalıĢmalar yaptı. Abdülaziz

zamanında Ali Süavi bu alanda çalıĢmalar yaptı.

Osm

an

lı‟d

a E

deb

iya

t

Halk Edebiyatı

Tasavvuf Edebiyatı

Divan Edebiyatı

Tanzimat Edebiyatı

Servet-i Fünun Edebiyatı

Fecr-i Ati Edebiyatı

Milli Edebiyat

ll. Basın ve Yayın

Osmanlı Devleti‟nde ilk matbaa 1727 Sait Efendi ve

Ġbrahim Müteferrika tarafından Ġstanbul‟da

kurulmuĢtur.

ilk basılan eserler;

Matbaada ilk deneme olarak Marmara Denizi

Haritası ve Bahriye-i Bahr-ı Siyah adlı iki harita

basıldı.

Matbaada ilk basılan eser Vanlı Mehmet‟in

Sihah-i Cevheri (Vankulu Lügati) adındaki

sözlüğüdür.

Ġkinci basılan eser Katip Çelebi‟nin Tuhfet-ül

Kibar Fi Esfar-ül Bihar adlı eserdi.

Yayın hayatına giren ilk gazete ll. Mahmut

zamanında çıkartılan, Takvim-i Vakayi’dir. (1831)

Osmanlı‟da ikinci gazete Ceride-i Havadis‟dir.

(1840)Bu Ġngiliz gazeteci ve muhabir olan William

Churchill tarafından kuruldu. 1860 yılına kadar

devam etti.

1860‟ta ġinasi ve Agâh Efendi tarafından ilk özel

gazete olan Tercüman-ı Ahvâl kuruldu. 1866 yılına

kadar yayın yaptı.

1862‟de ġinasi, ġehzade Murat (V. Murat) ve

Mısırlı Prens Mustafa Fazıl‟ın yardımıyla Tasvir-i

Efkâr gazetesi kuruldu. Yeni edebi akımların ve

siyasi fikirlerin tartıĢma yeri durumuna geldi. ġinasi

Paris‟e gönderilince Namık Kemal baĢyazarlığını

yürüttü.

NOT

Ġlk Türk matbaasının açılması,

Osmanlı toplumun gözlerini dünyaya

açması bakımından önemlidir.

Ġbrahim Müteferrika‟nın ölümüyle uzun

süre iĢletilmeyen matbaa l.

Abdülhamit zamanında, Sadrazam

Halit Hamit PaĢa‟nın giriĢimleriyle

yeniden faaliyete geçti.

lll. Selim zamanında Ġlk Devlet

Matbaası (Resmi yayınevi) kuruldu.

1835‟te Osmanlı matbaacılığı büyük

bir geliĢme gösterdi.

1866‟da Muhbir gazetesi Genç Osmanlılar

tarafından kuruldu. MeĢrutiyet yönetimi ile ilgili

düĢüncelerini yayınladılar.

1867‟de Muhbir ve Tasvir-i Efkâr gazeteleri

kapatıldı.

ll. Abdülhamit döneminde baĢına sansür getirildi.

Bu dönemde Sabah, Vakit, Tercüman-ı Hakikat

gazeteleri çıkartıldı (Ahmet Mithad).

Mizancı Murat, ll. Abdülhamit‟e karĢı Mizan

dergisini yayınladı.

1895‟te Ahmet Rıza, Türkçe ve Fransızca

yayınlanan MeĢveret dergisini çıkardı. MeĢveret

ittihat ve Terakkilerin yayın organıdır.

ll. MeĢrutiyet döneminde Volkan, Seday-ı Millet,

Tanin, Mizan gazeteleri kuruldu.

l. Dünya SavaĢı sonrasında Peyami Sabah, Yeni

Gün, Ġkdam, AkĢam, Güleryüz gazeteleri

yayınlandı.

1862 Münif PaĢa Mecmua-i Fünun, Mustafa Refik,

Mir‟at dergilerini çıkarttılar.

Mizah dergisi olan Diyojen, Hayal, Çıngıraklı Tatar

çıkarıldı (1869).

l. Dünya SavaĢından sonra Refik Halit Karay

Aydede adlı mizah dergisini çıkarttı.

K. DÜġÜNCE HAYATI VE BĠLĠM

l. DüĢünce Hayatı

Osmanlı Devleti‟nde bilginin temelini Ġslâmiyet

öncesi Türk gelenekleri, Ġslâm dini ve yaĢadıkları

yerlerin özelliklerini oluĢturmuĢtur.

Osmanlı düĢünce hayatının oluĢmasında etkin

kiĢiler büyük Ġslam bilim ve fikir adamlarıdır.

Osmanlı Devleti‟nin kuruluĢ yıllarında din adamları

ve düĢünürler halkın düĢünce hayatını etkilemiĢtir.

Bunlar ġeyh Edebali, Emir Sultan, Yunus Emre,

Hacı BektaĢ Veli, Mevlana gibi

XVl. yüzyılda deney, gözlem ve araĢtırmalara önem

veren medreseler düĢünce hayatını sürekli

geliĢtirdiler.

XVll. yüzyılda medreseler bozulmaya baĢlayınca

düĢünce hayatı da olumsuz etkilendi.

XVlll. yüzyılda Batı tarzı ıslahatlar baĢladı. Ġlk elçi

olan Paris‟e giden Yirmisekiz Çelebi Mehmet Efendi

Page 18: A.OSMANLI DEVLETĠNDE YÖNETĠM ANLAYIġI …...A.OSMANLI DEVLETĠNDE YÖNETĠM ANLAYIġI l. Osmanlı Devleti‟nde Hükümranlık AnlayıĢı Osmanlı Devletinde Hükümranlık anlayıĢının

Avrupa‟da gördüklerini Sefaretname adlı eserinde

topladı.

Matbaanın kurulması düĢünce hayatının

geliĢmesinde etkili oldu. Lale devrinde Tercüme

Encümenliği kuruldu. Çeviriler kültür hayatının

canlanmasını sağladı.

ll. Mahmut zamanında Avrupa‟ya ilk kez öğrenci

gönderildi. Eğitimlerini tamamlayan bu gençler

(Genç Osmanlılar) Osmanlı devletinin siyasi ve

düĢünce hayatını etkilediler.

Tanzimat Dönemi aydınları yazdıkları yazılarında

akla ve bilime büyük önem verdiler, köklü

değiĢikliklerin yapılması için harekete geçtiler.

Tanzimat Dönemi düĢünce hayatını etkileyen

aydınlar Ģunlardır:

ġinasi, Namık Kemal, Cevdet PaĢa, Ali Süavi,

Yusuf Akçura, Mizancı Murat, Cemalettin Afgani

UYARI

Yirmi Sekiz Çelebi Mehmet Efendi‟nin

Sefaretname adlı eseri Osmanlı‟nın

batıya açılan ilk penceresi olarak

değerlendirilmektedir.

Tanzimat Dönemi Osmanlı‟sında

düĢünce hayatında değiĢiklikler oldu.

Farklı düĢünceler ortaya çıktı, bu

düĢünceler Osmanlı siyasetinde ve

düĢünce hayatında etkili olmuĢtur.

Tanzimat Dönemi aydınlarınca savunulan yeni

görüĢler bir süre sonra Batıcılık, Osmanlıcılık,

Ümmetçilik, Türkçülük gibi düĢünce akımlarının

ortaya çıkmasına neden oldu.

L. GÜZEL SANATLAR

l. Süsleme Sanatları

Hattatlık

Güzel yazı yazma sanatına “Hat” güzel yazı

yazanlara da Hattat denilmiĢtir.

Hat yazı türleri Ģekillerine göre; Sülüs, Kûfi, nesih,

rıka gibi isimlerle alırdı.

Fatih zamanının en ünlü hat ustası Amasyalı ġeyh

Hamdullah‟tır. Ayrıca yükselme döneminde

Süleymaniye Camisi kubbesinin etrafındaki yazılar

Ahmet AkĢemseddin Karahisari‟ye aittir. Selimiye

Camisi‟nin bütün yazılarını Karahisari‟nin oğlu

Hasan Çelebi yazmıĢtır.

XVll. yüzyılda ünlü usta Hafız Osman, XVlll.

yüzyılda Mustafa Rakım Efendi, Mehmet Esat

Yesari, XlX. Yüzyılın en ünlü hattatı Kazasker

Mustafa Ġzzet Efendi‟dir.

Tezhip

El yazması kitapları süsleme sanatıdır. (Kenar

süslemeciliği) Bu iĢin sanatçılarına müzehhip

denirdi.

Osmanlı‟da iz bırakan tezhip ustası Kara

Mehmet‟tir.

Minyatür

Ġslâmi anlayıĢ gereği Osmanlılarda resim sanatı

yerine minyatür sanatı geliĢmiĢtir.

Minyatür, ıĢık ve gölge düzenlemesi, perspektifi

olmayan bir tür resimdir. Siyasi, sosyal olayları

anlatır. Fatih zamanında Sinan Bey ve Seyyid

Lokman, XVl. yüzyılda Nigari ve NakkaĢ Osman,

XVlll. yüzyılın en ünlü minyatür ustası ile Levni’dir.

Önemli bir minyatürcü Bursalı Firdevs’idir. En ünlü

eseri Süleymaniye‟dir.

Ġslâmi minyatür ekollerin etkisiyle kitap süsleme

sanatı ön plana çıkmıĢtır.

Matrakçı Nasuh‟un tarihi tasvirleri önemlidir. Kanuni

Sultan Süleyman‟ın seferleriyle, Barbaros Hayrettin

PaĢa‟nın Akdeniz seferlerini konu etmiĢtir.

Minyatür sanatıyla portre çizimi de yapılmıĢtır,

bunlardan en ünlüsü NakkaĢ Osman‟ın çizdiği ll.

Mehmet portresidir.

Çinicilik

Dünya‟da porselen tekniği Çin‟den yayıldığı için

çinicilik denmiĢtir. Çini kırmızı toprağın iĢlenerek

yüksek ateĢte piĢirilmesiyle elde edilir.

Selçuklu çini sanatının Osmanlı sır tekniği ile

birleĢmesiyle Osmanlı Çini sanatı oluĢmuĢtur.

Geometrik desenler ve bitki motifleri kullanılmıĢtır.

(Karanfil, lale)

Önce Ġznik sonra Kütahya, Diyarbakır, Bursa ve

Ġstanbul‟da atölyeler açıldı.

Bursa YeĢil cami, YeĢil Türbe, Topkapı Sarayı,

Çinili köĢk, Süleymaniye cami, Selimiye cami,

Sultan Ahmet Cami, Bağdat ve Revan köĢkü çini

sanatının en güzel örnekleridir.

XVlll. yüzyılda çini gerilemeye baĢlayınca NevĢehirli

Damat Ġbrahim PaĢa yeniden canlandırmak için

Çini imalathaneleri açtırdı.

Oymacılık

TaĢ ve ahĢap oymacılığı olarak geliĢmiĢtir. Bu

sanat dalında yapıların taĢ ve ahĢap kısımları çeĢitli

oyma Ģekilleriyle süslenirdi. Camilerin mihrap,

mimber, kapı, pencere kanatları kuran rahleleri,

sandıklar oymalarla süslenmiĢtir.

Kakmacılık

Metal ahĢap ve taĢ üzerine açılan yuvalara altın,

gümüĢ, sedef, fildiĢi gibi taĢları gömerek yapılan

süsleme sanatıdır. Ayna kenarları, miğfer, Kılıç,

kalkan, tabanca ve tüfek kabzaları, minberler ve

rahlelerde uygulanmıĢtır.

Page 19: A.OSMANLI DEVLETĠNDE YÖNETĠM ANLAYIġI …...A.OSMANLI DEVLETĠNDE YÖNETĠM ANLAYIġI l. Osmanlı Devleti‟nde Hükümranlık AnlayıĢı Osmanlı Devletinde Hükümranlık anlayıĢının

NakkaĢlık

Minyatür ve tezhip sanatkârlarına NakkaĢ

denilmiĢtir. Fatih döneminde sarayda

nakkaĢhaneler kurulmuĢtur. NakkaĢlar yapıların

duvarlarını tavanlarını yağlı boya ve suluboya

motifleriyle süslemiĢlerdir.

Vitray

Renkli camların kurĢunla birleĢtirilerek yapılan

sanattır. Cami ıĢıklandırılmasında kullanılmıĢtır.

II. Müzik ve Resim

Türkler tarih boyunca müzik geleneğini devam

ettirmiĢtir.

Hükümdarlık sembollerinden olan mehter her gün

ikindi vaktinde sarayın kapısında çalınmıĢtır.

Mehteran yerine ll. Mahmut zamanında Mızıka-i

Hümayun okulu açılmıĢtır.

XVlll. yüzyılın sonuna kadar resimde minyatür

tekniği devam etti, ancak Avrupalı ressamların

etkisiyle resim sanatı baĢladı.

Mühendishane-i Berr-i Hümayun okulunda resim

kurallarının resim dersi programa alınmıĢtır.

NOT Fatih Sultan Mehmet Ġtalyan ressam

Ç. Belinliye portresini yaptırmıĢtır.

Sultan Abdülüziz‟in emriyle Avrupa‟ya gönderilen ilk

sanatçılar, askeri okul öğrencileridir. Bunlar için

1855‟te Paris‟te Mekteb-i Osmani adıyla bir okul

açılmıĢtır.

ġeker Ahmet PaĢa, Süleyman Seyit Bey Paris‟te

aldıkları resim eğitimi ile birçok eserler verdiler,

Hüseyin Zekai PaĢa‟da onlara katıldı. Bu üç sanatçı

Türk resim sanatının yolunu açtılar.

Şeker Ahmet Paşa (1841 - 1907) Osmanlı‟da ilk

resim sergisini açmıĢtır. Türk sanatında ilk kez

çıplak insan figürü çalıĢan sanatçıdır.

Osman Hamdi Bey (1842 - 1910) Ressam,

arkeolog ve müzecidir. Suriye‟de kazılar yaptı, ünlü

Ġskender Lahidini ortaya çıkarttı. Bulduğu eserleri

çinili köĢkte toplayarak, eserlerin özelliklerini içeren

bir liste çıkarmıĢtır. Bu müzecilik konusunda ilk

bilimsel çalıĢmadır. (ilk müzeyi kurdu) ilk resim

okulu Sanayi-i Nefise (Güzel sanatlar Akademisini)

açtı. (1883)

lll. Mimari

Osmanlı dönemi mimarisinde Ġslâm uygarlığının

mimari özellikleriyle Selçuklu mimari özellikleri

birleĢerek özgün bir duruma gelmiĢtir.

Osm

an

lı‟d

a

Mim

ari

ne

m

leri Ġlk Dönem

(KuruluĢ)

Osmanlı mimarisinin ilk

örnekleri

Klasik Yükselme - Duraklama)

Dönem Evrensel boyutlara ulaĢıldığı

dönem

Geç Dönem

(Gerileme - ÇöküĢ)

Batının izlerinin baĢladığı

dönem Lale devri ile baĢlar.

Osm

an

lı M

imari

Ala

nla

Dini Mimari Cami, Türbe, Medrese

Sivil Mimari

ÇeĢme, Saray, Kervansaray,

Külliye, Bedesten, Han, Su

yolları, Köprü, Hamam, Bent

gibi.

Askeri

Mimari Hisar, Sur ve KıĢlalar

Mimari alanda en doruk noktaya Mimar Sinan

(1489 - 1588) ile ulaĢılmıĢtır. Yavuz ve Kanuni‟nin

yanında seferlere katılarak gidilen yerlerdeki mimari

eserleri incelemiĢ kendi tekniğini geliĢtirmiĢtir.

NOT

Mimar Sinan Eserlerini çıraklık,

kalfalık ve ustalık eserim diye

ayırmıĢtır.

ġehzade cami (Ġstanbul),

Süleymaniye cami, Selimiye cami

(Edirne)

Mimar Sinan dini, askeri sivil alanda yüzlerce eser

vermiĢtir. Klasik Dönem mimarisine damgasını

vurmuĢtur.

Külliye: Yapı topluluğudur. Cami etrafında yapılır. Ġçinde

medrese, imarethane, darüĢĢifa, Tabhane, han, yatır,

Ģadırvan, bedesten, kütüphane bulunan yapılara külliye

denir.

Ġmarethane: AĢevidir, garibanlara yemek dağıtılan

yerdir.

DarüĢĢifa (Bimarhane): Hastane

Tabhane: Hastaneden çıkan kimsesizlerin bakıldığı

yer.

Page 20: A.OSMANLI DEVLETĠNDE YÖNETĠM ANLAYIġI …...A.OSMANLI DEVLETĠNDE YÖNETĠM ANLAYIġI l. Osmanlı Devleti‟nde Hükümranlık AnlayıĢı Osmanlı Devletinde Hükümranlık anlayıĢının

ġadırvan: Abdest alınan çeĢmeler topluluğu

Bedesten: Kapalı çarĢı

Kervansaray: Tüccarların konaklaması için yollar

üzerindeki konaklama yeridir. YaklaĢık kırk kilometrede

bir yapılmıĢtır. Üç gün ücretsizdir. Kervansaray

içerisinde Mescit, Han, Hamam, Ahır, imarethane

bulunur. Ġçinde kütüphane, Ģifahane, bedesten bulunan

kervansaraylar da vardır.

Dürül Ģafaka: Kimsesiz çocukların barındığı yer.

Dürül Aceze: Aciz yaĢlıların barındığı yer.

Hilal-i Ahmer; Kızılay

OSMANLI DEVLETĠ‟NE AĠT MĠMARĠ ESERLER

DĠNĠ MĠMARĠ (Cami, Medrese, Türbe)

Ġlk D

ön

em

(K

uru

luĢ)

İznik Hacı Özbek Cami Osmanlı dini

mimarisinin ilk örneğidir.

Bursa Orhan Bey Cami

İznik Yeşil Cami Çandarlı Halil PaĢa

tarafından yaptırılmıĢtır.

Hüdavendigar Cami l. Murat

Bursa Ulu Cami Y. Bayezid

Edirne Eski Cami (Çelebi Mehmet)

Muradiye Cami ve Medresesi (ll. Murat)

(Bursa)

Edirne üç şerefeli Cami (ll. Murat) Klasik

Osmanlı mimarisine geçiĢin ilk örneği)

İznik Süleyman Paşa Medresesi Orhan

gazinin oğlu Süleyman paĢa)

Bursa YeĢil Medrese ve Türbesi (Çelebi

Mehmet)

Manastır Medresesi Bursa (l. Murat)

Kla

sik

ne

m (

Yükse

lme

- D

ura

kla

ma

)

İstanbul Fatih Külliyesi ve Cami (Fatih)

İstanbul Beyazıt Cami (ll. Bayezit)

Edirne Bayezit Külliyesi (Mimar Hayrettin)

İstanbul Şehzade Cami (Kanuni) Mimar

Sinan‟ın çıraklık eseri

İstanbul Süleymaniye Cami (Kanuni)

Mimar Sinan‟ın kalfalık eseri

Edirne Selimiye Cami (ll. Selim) Mimar

Sinan‟ın ustalık eseri

Rüstem paşa cami, Mihrimah Sultan Cami,

Sokullu Mehmet Paşa Cami, Van’da Hüsrev

Paşa cami, Hatay’daki Sokullu cami,

Erzurum’daki Lala Paşa Cami, bunlar da

Mimar Sinan‟ın eserleridir.

Şehzade Mehmet Medresesi (Kanuni)

Mimar Sinan (türbe)

Lüleburgaz Sokullu Medresesi Mimar

Sinan

Kanuni Sultan Süleyman Türbesi Mimar

Sinan

Hürrem Sultan Türbesi Mimar Sinan

İstanbul Yeni Cami ve Külliyesi Mimar

Davut, Mimar Mustafa

İstanbul Sultan Ahmet Cami (l. Ahmet)

Ayasofya mimarisi örnek alınmıĢtır.

Haseki Külliyesi - Mimar Sinan

Sahn-ı Seman Medresesi - Ġstanbul (fatih)

Ge

ç D

öne

m (

Geri

lem

e -

Çö

küĢ)

Ba

tı E

tkis

i

Nuru Osmaniye Cami (l. Mahmut - lll.

Osman) Batı mimarisinde ilk cami

Laleli Cami, Valide Cami, Ġstanbul Eyüp

Sultan

İstanbul Nusretiye Cami (ll. Mahmut)

İstanbul Ortaköy Cami (Sultan

Abdülmecit)

Dolmabahçe Cami ll. Mahmut Türbesi

İstanbul Hamidiye Camisi (ll. Abdülhamit)

İstanbul Aksaray Valide Cami (Sultan

Abdülaziz)

SĠVĠL MĠMARĠ (Kervansaray, Han, Bedesten, Saray,

ÇeĢme, Kule, Külliye)

Ġlk D

ön

em

(K

uru

luĢ)

Osmanlı‟nın ilk sarayı Bursa‟da yapılmıĢtır.

Edirne alındı, baĢkent oldu. Burada da Edirne

Sarayı yapılmıĢtır.

Bu dönemde yapılan mimari eserlerin hemen

hemen tamamı kamu yararı göz önüne

tutularak yapılmıĢtır.

Ġstanbul‟da Kürkçü Han

Tokat - Sivas yolu üzerinde Yeni Han

yapılmıĢtır.

Page 21: A.OSMANLI DEVLETĠNDE YÖNETĠM ANLAYIġI …...A.OSMANLI DEVLETĠNDE YÖNETĠM ANLAYIġI l. Osmanlı Devleti‟nde Hükümranlık AnlayıĢı Osmanlı Devletinde Hükümranlık anlayıĢının

Kla

sik

ne

m (

Yükse

lme

- D

ura

kla

ma

) Fatih Külliyesi Cami ve çevresindeki

yapılardan oluĢur.

Topkapı Sarayı (Fatih) Sivil mimarinin

en güzel örneklerindendir. Daire ve

köĢklerden oluĢan yapı topluluğudur.

Fatih‟ten sonra da yeni köĢk ve daireler

ilave edilmiĢtir. Avlusundaki Revan ve

Bağdat köĢkleri sonradan ilave edilmiĢtir.

(lV. Murat)

Edirne’de Bayezid Külliyesi Mimar

Hayrettin

Süleymaniye Külliyesi Mimar Sinan

Osmanlı‟daki en büyük külliyedir.

Edirne Rüstem Paşa Kervansaray

Lüleburgaz Sokullu Mehmet Paşa

Kervansarayı

KuĢadası Öküz Mehmet Paşa

Kervansarayı

Mısır Çarşısı, Edirne Ali Paşa Bedesteni,

İstanbul Sandal Bedesteni

Ankara Mahmut Paşa Bedesteni

Günümüzde Ankara Anadolu medeniyetleri

müzesi

Büyük Çekmece Köprüsü Mimar Sinan

Mağlova Kemeri - Ġstanbul Mimar Sinan

tarafından

Ge

ç D

öne

m (

Geri

lem

e -

Çö

küĢ)

lll. Ahmet Çeşmesi ve Kitaplığı Ġlk

Avrupa mimari etkisi

İbrahim Külliyesi – Lale Devri

Alay köşkü - Esat Efendi Kütüphanesi

Ağrı Doğubayazıt İshak Paşa Sarayı (l.

Abdülhamit) Vali Ġshak PaĢa yaptırmıĢtır.

1784

Yıldız Sarayı: lll. Selim‟in annesi MihriĢah

Sultan için yapıldı. ll. Mahmut zamanında

yenilendi. ll. Abdülhamit zamanında yeni

bölümler yapıldı.

Beylerbeyi Sarayı: ll. Mahmut zamanında

ahĢap yapıldı, bunun yerine Sultan

Abdülaziz yeniden yaptırdı. ll. Abdülhamit

bu sarayda öldü.

Çırağan sarayı Sultan Abdülaziz

İzmir Saat Kulesi ll. Abdülhamit

Dolmabahçe Saat Kulesi (ll. Abdülhamit)

Haydarpaşa İskelesi, Haydarpaşa Tren

istasyonu, Numune Hastanesi (ll.

Abdülhamit) Alman mimari örneği

ASKERİ MİMARİ (Kale, Sur, Kışla)

Ġlk D

ön

em

Gelibolu Tersanesi (Yıldırım Bayezid)

Anadolu Hisarı veya Güzelce Hisar denir.

(Yıldırım Bayezid) Ġstanbul kuĢatması için.

Kla

sik

ne

m Rumeli Hisarı veya Boğazkesen Hisarı

(Fatih) Ġstanbul kuĢatması için

Topkapı Surları (Fatih)

Haliç Tersanesi (Fatih Yavuz)

Kilitbahir Kalesi - Çanakkale (Fatih)

Seddülbahir Kalesi - (lV. Mehmet)

Ge

ç D

öne

m

Selimiye Kışlası (lll. Selim) - Nizam-ı Cedit

Ordusunun kıĢlası