86

ArkeoGezi Sayi 4

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Merhaba sevgili ArkeoGezi okurları. Persophone'nin yeraltından çıkıp aramıza katıldığı bugünlerde dördüncü sayımız ile birlikte sizlerin karşısındayız. Bu olay baharın gelişini müjdelerken biz Arkeologlara da kazı mevsiminin geldiğini müjdeler. Kazı evlerinin hazırlandığı, ilk kez araziye çıkacak öğrencilerin ders sırasından çıkıp Arkeoloji’nin tam olarak bilinmeyen ve bağımlılık yapan gerçek dünyasına atacakları ilk adım ile bir kazıyı kendi mesleğinin gerekleri dışında şirket gibi yönetmek zorunda kalan ve birçok sorunla boğuşan kazı başkanlarına ve arazide görev yapacak tüm meslektaşlarımıza şimdiden başarılı bir kazı sezonu diliyoruz.

Citation preview

Page 1: ArkeoGezi Sayi 4
Page 2: ArkeoGezi Sayi 4

HazırlayanlarTolga CandurÇağrı Durmuş

Uğur Can UludağKapak Görseli

Reklam ve Halkla İlişkiler

TasarımTolga Candur

Uğur Can Uludağ

[email protected]

https://www.facebook.com/Arkeo.Gezii

Yaprak [email protected]

https://twitter.com/arkeogezi

ARKEOGEZİ DERGİSİ

Tolga Candur

Haberler ve Çeviriler

Apollon Smintheion - Yaprak Dala

https://www.arkeogezidergisi.com

Yayın Koordinatörü

*Arkeogezi Dergisi tamamen gönüllükesasına dayanı larak yı l ın her ayı e-dergiolarak çıkarı lmaktadır.

*Dergimizde yayınlanan yazı ların tümsorumluluğu yazarlara aittir.

*Dergide yayımlanan yazı , fotoğraf,harita, i l lüstrasyon ve konuların her haklısaklıdır. İzinsiz, kaynak gösteri lerek dahialıntı yapı lamaz. (yazarlardan kişisel izinalınabil ir)

Merhaba sevgil i ArkeoGezi okurları . Persophone'ninyeraltından çıkıp aramıza katı ldığı bugünlerde dördüncü sayımızi le birl ikte sizlerin karşısındayız. Bu olay baharın gelişinimüjdelerken biz Arkeologlara da kazı mevsiminin geldiğinimüjdeler. Kazı evlerinin hazırlandığı , i lk kez araziye çıkacaköğrencilerin ders sırasından çıkıp Arkeoloj i ’nin tam olarakbil inmeyen ve bağımlı l ık yapan gerçek dünyasına atacakları i lkadım ile bir kazıyı kendi mesleğinin gerekleri dışında şirket gibiyönetmek zorunda kalan ve birçok sorunla boğuşan kazıbaşkanlarına ve arazide görev yapacak tüm meslektaşlarımızaşimdiden başarı l ı bir kazı sezonu dil iyoruz. Her yaz olduğu gibiyine kendi mesleklerini yapamamaktan dolayı içleri buruk olantüm atanamayan ve kazamayan Arkeologlara da selam olsun.Bununla birl ikte Türk Arkeoloj isinin gel işiminde bir ki lometre taşıolan sayın Ertuğrul Günay’ın yerine gelen yeni bakanımız ÖmerÇelik’ten de bu gelişimi daha ileri taşıyacak gerekli hamleleriyapmasını tüm Arkeoloj i camiası adına rica ediyoruz.

Bu sayıdaki konularımız içerisinde sizleri ; gladyatörlerinyaşamak için öldürmeleri gerektiren yaşantısına, Bursa Bil imŞenliği ’ndeki Arkeoloj i günlerine ve değerl i hocalarımız i leyaptığımız söyleşi lere, Müzecil ik Haftası itibariyle müzecil iğin A-B-C’sine, dergi konseptimizin karakterini oluşturan geziyazı larından Ukrayna ve Mısır'a götürüyoruz. TahrirMeydanı 'ndan Giza Piramitlerine, Nikomedia’dan uçsuzbucaksız gizemli görkemiyle Frig Vadisi ’ne kadar her zaman gözönünde olan fakat her seferinde gözden kaçan detaylar vedipnotları da dergimizin sayfaları arasında.

ArkeoGezi Dergisi olarak tamamen amatör bir ruhlaçıkardığımız bu derginin gönüllü arkadaşlarımız i le kısa zamandaçok geniş bir kitleye ulaşmasını sağlayan ve profesyonel birdüzeye ulaşması yolunda tamamen Arkeoloj i adına bir şeyleryapmak için yardımımıza koşan tüm dostlarımıza sonsuzteşekkürler. Sizleri Arkeoloj inin keyif dolu taş döşeli yol larındansayfaların teorik dolu puntoları i le baş başa bırakmanın mutluluğuile bir dahaki sayıda görüşmek üzere.

Çağrı DurmuşUğurcan Uludağ

Editörden

Page 3: ArkeoGezi Sayi 4

Mehmet Özdoğan ile Söyleşi - 1 9 Nevzat Çevik i le Söyleşi - 21 Müze Kültürü ve Eğitimi - 26

Frigler - 30 Gladyatörler - 40 Gökhan Erdoğan'ın Lviv Günleri - 45

Deniz Dağaşan ile Mısır - 51 Nikomedia - 65 Sempozyum Özel - 71

Page 4: ArkeoGezi Sayi 4

http: //www.evi

Page 5: ArkeoGezi Sayi 4
Page 6: ArkeoGezi Sayi 4
Page 7: ArkeoGezi Sayi 4

enya'nın Manda adasında 600 yı l l ık birKÇin sikkesi bulundu. Sikkenin Çinl i lertarafından her zaman dil lendiri len fakatbatı l ı tarihçi ler tarafından red edilen DoğuAfrika Çin Kolonizasyonu ile i lgi l i elegeçiri len en önemli kanı t olduğudüşünülüyor.Eğer sikke gerçekten 600 yı lönce Kenya'ya ulaşmış ise Çinl i ler Avrupa'l ıkaşiflerden çok daha önce Afrika i le ticaretebaşladığını ve kolonizasyona başladığınıbize gösteriyor.

Tunçtan yapı lan sikkenin merkezinde isegümüşten yapı lmış bir del ik var, bu deliksikkenin kemere yada iplere dizi lerek basitcüzdanlar yapı lmasını sağlıyordu. ''YongleTongbao'' olarak bil inen bu delikleri Çin'etanı tan kişi ise Ming Hanedanından 1 403-1 425 yı l ları arası hüküm süren İmparatorYongle'dir. İmparatorun adının sikkeüzerinde bulunması , tarihlemeyi oldukçakolaylaştı rdı . İmparator Yongle'ın bir başkaözell i ise Çin Yasak Şehri 'nin inşaatınıbaşlatan imparator olmasıdır. Amiral ZhengHe'yi Hint Okyanusu kıyı larınca ticaretanlaşmaları yapması için gönderdiğibi l iniyor.Fakat anlaşı lan Amiraldüşündüğümüzdende ileriye gitmeyibaşarmış.

Yongle Tongbao

Zeng He pek çok bakımdan Çin'in ChristopherColumbus'udur diyor. Dr.Kusimba. Elimize onunburaya geldiğini kanı tlayan bu kadar güçlü bir del i lolması müthiş birşey diyerek devam ediyor.Afrika'nın antik dönemlerden beri Avrupa ile olanbağlantısını bi l iyoruz fakat bu sikkenin anlamı okadar büyük ki, bi l im dünyasına Afrika ve Asyaarasındaki i l işki leri yeniden araştırma ve tartışmaalanı açıyor.

ÇİN BUGÜN AFRİKA'DA,

PEKİ YA 600 YIL ÖNCE?

HABER

Arkeogezi Dergisi - 6

Page 8: ArkeoGezi Sayi 4

Afrika'nın antik dönemlerden beri Avrupa ile olan bağlantısını bi l iyoruz fakat bu sikkeninanlamı o kadar büyük ki, bi l im dünyasına Afrika ve Asya arasındaki i l işki leri yenidenaraştırma ve tartışma alanı açıyor.

İ l işki lerin İmparatorYongle'den sonrabitmiş olmasıgerekir.Çünkü ardı l larıÇin dışındaki yabancıunsurlar i le ticareti vei l işki leriyasaklamışlardır. BuAvrupalı kaşiflere kendiülke ve kültürleriniAfrika'l ı toplumlaraüzerinde serbetçe vebir rakip olmaksızındomine etme imkanıvermiştir.

Manda adası Kenya'nınKuzey doğusunda yeralıyor. MÖ 1 400 ve 200yı l ları arasında yaşamındevam ettiğini gösterenizler bulunsada MÖ 200den sonra ada bil inmeyenbir nedende dolayı terkedildi ve bir daha yerleşimgörmedi. Fakat Manda'dabulunan sikke adahakkında yapı lan bütünaraştırmaları yenidengözden geçireceknitel ikte.

İmparator Yongle

Çin'i dış dünyaya açan hükümdarolarak bil inen imparator dış politikaalanında öncelikle imparatorluğunnüfuz alanını güneye doğrugenişletmeye ağırl ık verdi. Bu amaçla1 403'te görevlendirdiği üç fi lo Cava veGüney Hindistan'a kadar giderekGüneydoğu Asya ülkelerinin Çin'ebağlı l ık bi ldirmelerini sağladı .Malaka veBrunei gibi birçok ülke Çin'e heyetlergöndermek zorunda kaldı . Denizaşırıseferlere girişen Çin amiral lerinin enünlüsü olan, Müslüman hadım ZhengHe 1 405-1 433 arasında yedi büyükyolculuk yaparak Basra Körfezi,Kızı ldeniz ve Zengibar'a kadar ulaştı .Aynı dönemde Tibet, Nepal, Afganistanve Rus Türkistanı 'na da Çinl i elçi lergönderi ldi .

HABER

Arkeogezi Dergisi - 7

Page 9: ArkeoGezi Sayi 4

EFSANEVİ PERS ORDUSU BULUNDU

Kudretl i Pers ordusu,2500 yı l önce Batı Mısır Çöllerinde hiçbir iz bırakmadan kayboldu. 50.000askerden bir daha haber alınamadı . Tarihin en büyük gizemlerinden bir tanesi geçtiğimiz ayçözüldü.Tunç silahlar,gümüş bilezikler,küpeler ve yüz binlerce insan kemiği geniş bir alandaparamparça olmuş halde bulundu.

Herodotos'un bize aktardıkları sayesinde haberdar olduğumuz I I .Kambyses'in ordusu MÖ 525 yı l ındaSahra'nın içlerine doğru başlattığı seferden bir daha geri dönememişti . Herodotos'un aktardığına göreKyros'un oğlu Kambyses, 50.000 askerini Thebes'e Siwa Vahasını ve Amon tapınağı yıkmaları içinyol lar. Bunun sebebi ise tapınak rahiplerinin Mısır'ın Pers hakimiyetine geçişini resmen tanımamalarıve kehanetlerin bunun tersini çıkacağını söylemeleridir. Ordu 7 günlük yürüyüşünden sonraaraştırmacı ların El-Kharga vahasına olduğuna inandıkları bir vahada dinlenmek için durur. O gündensonra Pers Ordusundan ne bir haber alınabil ir nede izlerine rastlanır. Tasvire göre, güneyden gelenölümcül ve güçlü rüzgar adeta bir dev sütun gibi ordu üzerine ilerledi ve orduyu içine aldı . Rüzgargittiğinde ise ordudan geriye hiçbir iz kalmamıştı .

Herodotos'tan bir yüzyı l sonra Büyük İskenderMısır'ı feth ettikten sonra Amon Tapınağınagitti . Ve rahiplerden kehanet isterken biryandanda Pers Ordusunu öyküsünü dinlediğini,tapınak yazı tları bize anlatıyor.Daha sonraKamybses'in ordusunun öyküsü tarihin tozlusayfaları arasında soldu ve unutuldu.

İki ünlü İtalyan arkeolog ise geçtiğimizgünlerde Pers Ordusunun peşine düştü ve çokgeçmeden Pers Ordusunun çölde korkunç birkum fırtınasının kurbanı olduğunu ortayaçıkardı .

İkiz kardeşler Angelo ve Alfredo Castigl ioni bugünkü şöhretlerini Pers Ordusuna değil , 20 yı l öncekeşfettikleri Mısır'ın 'altın l imanı ' Berenike Panchrysos ile adlarını duyurmuşlardı .

HABER

Arkeogezi Dergisi - 8

Page 10: ArkeoGezi Sayi 4

Angelo ve Alfredo Castigl ioni Kardeşler

1 6 yı l l ık bir araştırma ve 5 yüzey araştırmasısonucunda ordunun izine rastladıklarınıbel irten kardeşler herşeyin 1 996 yı l ındabaşladığını bel irtiyorlar. Çöle düşen veiçerisinde demir içeren meteorları aradıklarısırada, yarı gömülü bir çömlek ve ardındabulunan insan kalıntı ları bütün araştırmanınamacını ve yönünü değiştirdiğini veheyecandan uyuyamadıklarını söylüyorlar.Buluntuların ise hemen yanında 35 metreuzunluğunda, 1 .8 metre yükseklikte ve 3metre derinl ikteki kayanın i lk başta anlamsızgeldiği söyleyen Angelo, kayanın işlevinin tekbir şey olabileceği konusunda sonradananlaştık, doğal bir sığınak. Büyüklüğü ve

şekli i le çölde kum fırtınasından saklanı labi lecek en uygun yer bu kayanın dibiydi diyerek devam ediyor.

Ekibin bir diğer üyesi Mısırl ı Jeolog Aly Barakat, metal dedektörleri i le yaptığı taramalar sonucu tunçtanyapı lma bir hançer ve ok uçları bulduğunu söylüyor.

''Burada konuştuğumuz şeyler her ne kadar küçük buluntularda olsa,bunları önemli yapan şeyler bubölgede bulunan ve Pers İmparatorluğuna ve Kamybses'e dönemine ait i lk buluntular olması .Siwa'nınbiraz uzağında bulunması ise el imizdeki bir başka güçlü kanı t. ''

400 metre uzakta yapı lan kazıdaCastigl ioni 'nin takımı gümüş bir bi lezikve küpeler buldu.

''Küpelerin ve bileziklerin şekli ,dökümteknikleri ve işçi l ikleri bizi Persİmparatorluğuna götürüyor. Aynıişçi l ikteki ve şekildeki buluntularınbenzerleri Türkiye'deki kazı lardadabulundu. ''

' '1 9.yüzyı l ın başlarından beri birçokkaşif ve arkeolog Pers Ordusununpeşine düştü. Pek çoğuda tambulunduğumuz bu noktadan geçti amakimse ordunun bir kayanın altınasığınmaya çalışırken toprağagömülmüş olabileceğini düşünmedi.

HABER

Arkeogezi Dergisi - 9

Page 11: ArkeoGezi Sayi 4

Kazı lar sırasında Mısır'ın Sahra Ticaret yolunun kalıntı larınada ulaştık.Pers Ordusu kesinl ikle bu yolu takip etmiş olmalı .Fakat bell i bir noktadan sonra yolun dışına çıkmış ve

daha batıdan dolanarak, düşmana beklenmedik bir noktadan saldırmayı planlamışlar. Bu planlabeklenmedik bir saldırı yapacakları ama vahalardan uzaklaşarak bilmedikleri bir dünyaya girmeyi gözealmışlar. ''

Bu tezlerini kanı tlamakiçin alternatif yol lardeneyen, yüzeyaraştırmaları yapankardeşler, tamdadüşündükleri noktalardakuma gömülü yüzlercemataralar ve ilkel kuyukalıntı ları buldular. 2500yı l önceye tarihlenenmataraların Kambyses'inordusuna ait olduğudüşünülüyor.

El lerinde kemiklerden başka buluntubulunmamasını ise fırtınalar sonrası açığa çıkaniskeletlerin,çölden geçenler tarafındanyağmalandığını söylüyor Castigl ioni.Hatta biramerikalı turistinde geçtiğimiz yı l larda çok güzel birkı l ıcı civardaki köylerden satın aldığını köylülerdenduymuş.

Bütün ordunun 5 metre derinl ikte yattığını vetarihin en büyük gizemlerinden birisinin, tarihin enbüyük trajedi lerinden biri olduğunu açığa çıkarankardeşler, bütün araştırmalarını içeren bir belgeselçekmek istediklerini ve bil im dünyasına armağanedeceklerini söylüyorlar. Bu büyük keşfin haklıgururunu yaşıyorlar.

HABER

Arkeogezi Dergisi - 1 0

Page 12: ArkeoGezi Sayi 4

Türkiye Geneli Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlığı

İstatistiği 201 2

Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürülüğü'nün yayımladığı Türkiye GeneliKorunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlığı İstatistiği 201 2 Yı l Sonu Veri leri 'ne göre,Türkiye'de koruma altında olan 94290 tescil l i kültür varl ığı bulunuyor.

Türkiye'de, 62444 sivi l mimarlık örneği, 8763 dinsel yapı , 9938 kültürel yapı , 2530idari yapı , 1 051 askeri yapı , 3481 endüstriyel yapı , 3387 mezarlık, 231 şehitl ik, 326 anı tve abide, 2079 kalıntı , 60 korumaya alınan sokak olmak üzere tarihe tanıkl ık etmiştoplam 94290 tescil l i alan var.Anadolu'da en çok korunan alanlar ise mezarlıklar.Türkiye'de 3387 mezarlık tescil lendi.En çok koruma altında tescil l i mezarı bünyesinde barındıran şehirler sıralamasında ilksırada 521 mezarlıkla İstanbul, ikinci sırada 366 mezarlıkla Muğla, üçüncü sırada 1 60mezarlıkla Bursa, dördüncü sırada 1 44 mezarlıkla Edirne yer alıyor.

Dünya tarihinin yazı ldığı yerlerin başında gelen İstanbul 29767 alanla açık arabirinci.Bu alanlar içinde tarihi kalıntı lar,mezarlıklar,sokaklar,şehitl ikler,abideler gibiyapınların yanında askeri,dini , ticari binalar ve saraylarda yer alıyor.

Bu yapı ların dağı l ımı ise şöyle 2451 7 sivi l mimarlık örneği, bin 1 04 dinsel yapı , bin 995kültürel yapı , 521 mezarlık, 9 şehitl ik, 69 anı t ve abide, 556 kalıntı ve 6 korunmaya alınantarihi sokak.İstanbul 'un arkasından ise 6281 koruma altındaki alanla İzmir gel iyor. 27 alanla isel istenin son sırasın Hakkari bulunuyor

HABER

Arkeogezi Dergisi - 1 1

Page 13: ArkeoGezi Sayi 4

KANATLI DENİZ ATI BROŞU 8 YIL SONRA VATANINDA

Uşak Arkeoloj i Müzesi'nden 8 yı l önce sahtesi i le yer değiştirdiği anlaşı lan veKarun(Kroisos) Hazinelerinin sembolü haline gelen Kanatl ı Deniz Atı broşu vatanınadöndü.

Batıya Doğru Akan Nehir Medeniyetler Sergisi 'nin açı l ışında konuşan Kültür ve TurizmBakanı Ömer Çelik '' Güzel haberler vermeye devam edeceğiz. Bir iki konu var ama bukonularla i lgi l i ipucu vermeyeyim. İnşal lah Anadolu'dan uzak kalmış kaçak, izinsizgötürülmüş bazı eserleri yakın zamanda gurbetinin biteceğini ve kendi vatanlarınadöneceğini ümit ediyoruz.Çalışmalarımız devam ediyor.

Biz izinsiz,kaçak götürülmüş bütün eserleri geri istiyoruz. İzinle götürülmüş bir eservarsa geri isteme gibi bir durumumuz yok.Kaçak yada izinsiz götürülmüş eserleri geriistememizi biri leri eleştiriyor.Her eserin, aslında bulunduğu yerde ruhu ve atmosferiylesergi lenmesi doğrudur.Bu imkan yoksa bu şekilde değerlendiri lemiyorsa o zaman çokgüzel yerlerde,hayatın içerisinde 24 saat yaşayan mekanlarda sergilemek istiyoruz.

Temel politikamız budur. Sizin veri lerek gitmişsediyeceğimiz bir şey yok. biz sadece onlarındünyanın en güzel yerlerinde sergilenmesiniarzu ederiz. Öyle bir şey yapı l ıyor ki, kaçakgitmiş çalınmış eserlerin geri veri lmesikonusunda bazı ülkelerde direnç var. Bu doğrubir pol itika değildir. Anadolu'ya ait olan eserlerinkaçak ya da izinsiz götürülmüşse bunlarınmutlaka dönmesi gerekiyor. İzin veri lmişse izinbelgesi varsa onlar bulundukları yerdesergilenebil irler." dedi.

Şuanda Anadolu Medeniyetleri Müzesi'ndesergilenmekte olan broş, gerekli hazırl ıklar

bittikten sonra ait olduğu yere, vatanına Uşak Arkeoloj i Müzesi'ne aide edilecek.Çalındıktan sonra izine Almanya'da Hangen kentinde rastlanan broş,mühürlü bir çantaiçerisinde Ankara'ya getiri ldi . 2006 yı l ından bu yana yurtdışında Interpol aracı l ığı i learanan, sergi lendiği i lk gün gazetecilerden ve vatandaşlardan yoğun ilgi gören broş, özelgüvenlik önlemleri i le korunuyor.

HABER

Arkeogezi Dergisi - 1 2

Page 14: ArkeoGezi Sayi 4

Arkeoloj i Ressamı Erkmen'i Erken Uğurladık

Arkeoloj ik temalı resimleriyle hafızalara kazınan,Anadolu uygarlıkları ve Tarihsel coğrafya üzerindeçalışmalar yapan; değerl i Ressam Ermen Senan; 26Mart 201 3 günü hastalığından kurtulamayarakyaşama erken veda etti .

Erkmen Senan 1 958 yı l ında İzmir Karşıyaka'dadoğdu. Buca Eğitim Resim Bölümünden sonraİDGSA Mimar Sinan Üniversitesi Güzel SanatlarFakültesi, Resim Bölümü "Prof . Dr. Adnan Çoker"Atölyesinden mezun oldu.Resim dersleri, Güzelsanatlar kurslarında görev yaptı . 90'l ı yı l larda vesonrasında İstasyon Sanat Akademisinde ‘deÖğretim Görevlisi olarak çalıştı . 1 984 Yı l ındaÖğretmeni ve arkadaşı Rafet Ekiz’ le Cihangir’de birapartmanın çatı katında açtıkları resim atölyesindeçalışmalarını sürdürdü. Reklam, Belgesel, Dizi,Sinema ve Turizm Hotel Animasyonlarında SanatYönetmeni ve bazı rej i gruplarında görev aldı .

Arkeoloj ik bölgelerde ve Anadolu AntikŞehirlerinde, Höyüklerde incelemeler yaptı . TarihselCoğrafya, Anadolu uygarlıkları i le i lgi l i yazı lar yazdı .Senan Arkeoloj i , Anadolu antik kentleri i le i lgi l iresimler yapmaktaydı ; yaptığı resimlerinde, sosyaltemalarla, vahşi kapital izmin dayattığıyabancı laşma, bencil l ik, çürüme, faydacı l ık , sömürüil işki lerini sorgulayarak vurgulamaktaydı .http: //erkmensenan.blogspot.com adresl i blogundaArkeoloj i gezileri ve yazı larını kaleme alıyordu.Senan'ın Arkeoloj i , tarihsel coğrafya, Anadoluuygarlıkları temalı resimlerden oluşan "TaşlardanPlastiğe - From stones to plastic" Sergisi seri olaraksürmekte ve Sanat & Arkeoloj i severlerlebuluşmaktaydı .

Değerl i ai lesine, hayat arkadaşına ve tümsevenlerine başsağlığı di l iyoruz. . .

Erkmen hoca sergisinde

HABER

Arkeogezi Dergisi - 1 3

Page 15: ArkeoGezi Sayi 4
Page 16: ArkeoGezi Sayi 4
Page 17: ArkeoGezi Sayi 4

ursa Büyükşehir Belediyesi, Bi l im, Sanayi veBTeknoloj i İ l Müdürlüğü tarafındandüzenlenen, Bursa Bil im ve Teknoloj i Merkezi’ninev sahipl iğini yaptığı Burs Bil im Şenliği , bi l imseverlerin proje sergi leri , mesleki yönlendirme-atölye stantları , bi l im gösteri leri ve birçokaktiviteyi bir arada sunarak halkın bil ime ilgisiniarttı rmayı amaçlayan güzel bir proje. Bu büyükproje kapsamında üniversitelerimizin birçokbölümüne ait stantlar şenlikte yerini aldı .Özell ikle bi l im şenliğinin bu yı l bel irlenen‘’geleceğin otomobil leri ’’ana temasına yönelikçalışmalar büyük ilgi gördü. Bunlardan biri deUludağ Üniversitesi ’nden Uludağ Racing adlıtopluluk, projeleri i le dikkat çekti. Yüksek hız vedayanıklı l ık yarışları olan formula yarışlarınınstudent isimli kategorisinde yarışmak üzeregeliştirdikleri UR01 isimli araç ile şenlikte yeraldı lar. Ekip, SAE(Amerikan otomotivmühendisleri odası)’ ın düzenlediği yarışların buyı l gerçekleşecek İtalya ayağına katı lacak. Diğerbir proje ise Yı ldız Teknik Üniversitesi AlternatifEnerj i l i Sistemler Kulübü’nün, ülkemizde sonzamanlarda olumsuz etkisini iyice göstermeyebaşlayan küresel ısınmaya karşı halkımızıbi l inçlendirmek ve bu amaçla enerj i kaynağıolarak yenilenebil ir enerj i kaynaklarınınülkemizde kullanımının artı rı lması yönünde

Yazı veRöportaj

Yaprak Dala

Arkeogezi Dergisi - 1 6

Page 18: ArkeoGezi Sayi 4

yürüttüğü çalışmalar sonucunda 2011 yı l ındaYILDIZ isimli hidrojen enerj i l i araçtı . Araç ileAlmaya’da düzenlenen Shell Eco Marathonyarışlarına urban kategorisinde katı l ımgöstermişler. 1 .2 kw lık yakı t pi l inden elde edilenenerj iyle hareket eden,1 35 kg ağırl ığında veyaklaşık 40 km/h hıza ulaşabilen bu araç 2011Tübitak Hidromobil yarışlarında en iyi tasarımödülüne layık görülmüş.

Büyük ilgi gören bir diğer çalışma ise UludağÜniversitesi Arkeoloj i Bölümü akademisyen veöğrencilerinin katkı larıyla gerçekleşen ‘’Arkeoloj iNedir?’’ sorusuna yönelik etkinl iklerdi. Arkeoloj içadırı içerisinde oluşturulan kazı alanı i le minikarkeologlar kazı çalışmalarında bulundu vearkeoloj inin çalışma alanlarından birini deneyselolarak öğrenme fırsatı yakaladı . Çadırda yer alanseramik atölyesinde kendi el leriyle ki lşekil lendirdi ler, mozaik atölyesinde bir mozaiksanatçısı gibi düzgün kesilmiş taşlar i le var olançizimin üzerinde desen oluşturdular. Balmumu

tabletlere hiyerogl if yazı çalışması yaptı lar ve tümbu etkinl iklerin sonucunda fahri arkeologsertifikası i le ödül lendiri ldi ler. Yine Bil im Şenliğineait Şaşırt Beni Çadırı bize sor bölümünde UludağÜniversitesi ’den Prof.Dr. Mustafa Şahin’ in AntikÇağda Bursa’da Bir Gün söyleşisi gerçekleşti vekendisine bölüm öğrencileri de antik çağ giysi leriiçerisinde eşlik etti . Mitoloj ik kişi lerden oluşan ekipBusalı arkeoloj i meraklı larına kısa bir gösteriyaptıktan sonra, Mustafa Şahin antik çağda kadınve erkeklerin giyinişleri , yemek kültürü, halk i lesoylular arasındaki hiyerarşi i le i lgi l i yönelti lensoruları cevapladı . Ardından gelen günde ise yineaynı çadırın konuğu İstanbul Üniversitesi Arkeoloj iBölümü Prehistorya Ana Bil im Dalı öğretim üyesiProf.Dr. Mehmet Özdoğan, Arkeoloj i Nedir?sorusu kapsamında kendini dinlemeye gelenlerlebuluştu. ’’Bu tür bir etkinl iği anlamlandırmayaçalışmıştım, kısa sürede gördüğüm manzaradançok etki lendim. Böyle organizasyonlar keşke dahasık yapı labi lse, umarım bu etkinl ik Türkiyeçapında bir model olur. ’’ diye söyleşiye başladı .

Bursa Bil im Şenliği

Arkeogezi Dergisi - 1 9

Page 19: ArkeoGezi Sayi 4

Arkeoloj inin salt meraktan değil , var olan bilgi i lesorgulamadan meydana geldiğini bel irtti . ’’Arkeoloj iadına kendime biçtiğim üç amaç var. Bunlardanilki bi l im yapmak, ikincisi edindiğim bilgiyi ortayaçıkarttığım sonuçları toplumun her kesimininsosyal ve düşünsel zenginl iğine katkıda bulunacakhale dönüştürmek, sonuncusu ise bunları i lerikikuşaklara aktarmaktır. ’’ diye ekledi. Ertesi gün iseŞaşırt Beni Çadırı ’nın değerl i konuğu AkdenizÜniversitesi ’nden Prof. Dr. Nevzat Çevik idi. ’’BirBil im ve Meslek Olarak Arkeoloj i ’’ adl ı söyleşisinigerçekleştirdi. ’’Geçmişi bi ldiğimiz kadar geleceğikurgularız. ’’ sözüyle söyleşiye başlayan hocamızarkeoloj i hayatın tamamıyla iç içedir diyeekleyerek devam etti . Dinleyici ler arasındanGöbeklitepe ile bir soru geldi ve sayın hocamızGöbeklitepe’nin önemine değindi. Nevali Çori,Hal lan Çemi gibi neolitik yerleşimlerin deGöbeklitepe ile aynı özell ikte olduğunu ve çevreolarak yakın olduğunu söyledi. Ardından bubölgeye Obeyd ya da Halaf Kültürleri ’nde olduğugibi genel bir isim veri lebi leceğinden bahsederken

Harran Kültürü isminin olabileceğini bel irtti . Diğerbir konu ise arkeoloj i mezunlarının istihdamı i lei lgi l iydi. Öğrencilerin bu durumuna gerçektenüzüldüklerini, bakanlarla görüşme fırsatıyakaladıkları her an bu konuyu dile getirdiklerinianlattı . İstihdam politikasını değiştirmekgerektiğine ve bu durumun her yerde hastalarınolduğu bir yerde doktor bulunamamasınabenzetti . Uludağ Üniversitesi Arkeoloj i BölümBaşkanı Prof.Dr. Mustafa Şahin istihdamçalışmalarına katkıda bulunulması için müze veören yerlerine gönderi len arkeologların geçmişkazı deneyimlerinin olup olmadığının istenmesine,başvurular esnasında değerlendirmeyealınmasına dikkat çekti.

Dolu dolu geçen bil im şenliği 5 Mayıs’ta sonbuldu. Bursa il indeki birçok lise ve ilkokulun daçeşitl i projelerle yer aldığı bi l im şenliği 5 Mayıs’tason buldu. Bizde böyle bir etkinl iktebulunduğumuzdan dolayı çok mutlu olduk.

Bursa Bil im Şenliği

Arkeogezi Dergisi - 1 8

Page 20: ArkeoGezi Sayi 4

Bursa Bil im Şenliği kapsamındaşehrimize gelen Sayın Mehmet Özdoğan bizikırmayarak sorularımıza yönelik ufak birsöyleşi verdi. Önce dergi olarak kendimizitanı ttık ve ardından ilk sorumuzla başladık.

Mezun arkeoloji öğrencilerinin geleceklerini yalnızcaakademisyenlik üzerine kurmasına nasıl bakıyorsunuz?Gerçek şu ki akademisyenliği günümüz

olanaklarında zor buluyorum. Çünkü şimdilerdebil im alanında bir tıkanma söz konusu. 1 960’l ıyı l larda Avrupa’nın ekonomisi iyi durumda iken vearkeoloj i bölümleri dünyada sayı l ıyken her iyiarkeoloj i mezunu için bir üniversitede bölümaçı ldı . Açı lan bölümlerde yeni öğrencileryetiştiri ldi . Bölümler çoğaldıkça tıkanmagerçekleşti . Şu an ise Avrupa bu durumutoparlamak amacıyla birçok bölümü kapatarak,bi l im yapacak kişi sayısını sınırlandırma yolunagitmeye çalışıyor. Buna karşı l ık ise arkeoloj iteknisyenliği ve kültürel miras yönetimindeçalışacak, arkeoloj i uygulamasını yapacakeleman ihtiyacını göz önünde bulundurarakçalışma prensibini değiştirmektedir. Ülkemizdemezunlar kendilerini teknik alanlarda yetiştirmeyeözen göstermelidir.

Peki bu çalışma gerçekleştiğinde kazılarda çalışanöğrencilerin durumu ne yönde değişecektir?Öğrenciler eğitimleri esnasında kesinl ikle staj

zorunluluğu ile kazı larda aktif görev alarak işleyişinnası l gerçekleştiğini öğrenmelidir. Böylece mezunolduktan sonra arkeoloj inin herhangi bir alanındateknisyen olarak çalışabilecektir. Özell iklebelirtmeliyim ki hiç kazıda bulunmamış biri i leöğrenci iken yı l larını kazı larda geçirmiş öğrencilerimvardı ve emek veren öğrencim işsiz durumdaykendiğeri bir şekilde çalışmaya başladı . Gördüklerideğer çok şaşırtıcı .Benim şahsi önerim bakanlığayerleştiri lecek olan kişi lerde, öğrencil ik dönemlerinedair ne tür projelerde yer aldığı aranmalıdır.Kazı larda sadece tek bir alanda kendini yetiştirmişteknisyenler çalışmalıdır ve işçi ler yerine buteknisyenlere yer veri lmelidir.

Tüm bunlarla Türkiye Arkeolojisi’nde yenilenmeolacaktır. Ancak hocam öğrenciler arasında genel birkanı var, akademisyenlerin senelerce bir kazıyı alıpbaşkanlığına devam etmesi, arkadan gelen kişileredevredememesi düşündürücü. Sizin görüşünüz nedir?Tek bir şey söyleyeceğim.1 968 yı l ındaki

öğrenci olaylarında bende Arkeoloj i Temsilci l iğiyaptım ve 5 yı l kadro alamadım. Fahri asistanlıkyaptım. Öğretim üyeleri i le yapı lan pazarlıkta i lkistek arkeoloj i öğrencileri kazı lara katı lsın dedim.Hocalardan biri el ini masaya vurup ‘’ bak bak nediyor’’ diyerek toplantıyı terk etmişti .O noktadanburaya geldik.

Söyleşi

Arkeogezi Dergisi - 1 9

Page 21: ArkeoGezi Sayi 4

Gerçekten şimdi kendi durumumuza başka bir gözlebakmam gerektiğini görüyorum. Peki hocam,günümüz arkeoloji öğrenci profilini nasılbuluyorsunuz?Benim dönemime göre daha hevesli , daha

heyecanlı ancak cahil buluyorum. Bununnedeni ise ortaöğretimden zayıf gelmeleri;coğrafya, harita bilgisi , kültür tarihi bi lgisi azancak çok daha iyi niyetl i öğrencilerin durumuacıklı sonuçlar ortaya çıkarıyor.Örneğin benderslerimde Türkiye haritası çizin ve üzerineVan Gölü, Tuz Gölü gibi bel l i başlı yerleri çizindediğimde birbirlerine bakan bir öğrenci grubugörüyorum.Şu anda yüksek ve doktoraeğitimlerimde haritaya bakma alışkanlığıkazandırmakla vaktim geçiyor. Sözlükkul lanımına önem veri lmiyor. Çok iyi niyetl iöğrenciler ancak bilgi birikimi olmadan bazışeyler olmuyor.

Bu konuda genel ortak düşünce söz konusu hocam.Türkiye’nin eğitim sistemi her daim tartışılır durumdave sonuçlarını kendi alanımızdaki eksikliklerdenanlayabiliyoruz. Uludağ Üniversitesi Arkeoloji Bölümü1. sınıf öğrencisi İrfan Beytimur’un size bir sorusuolacak,Hocam ben daha 1. sınıfta olmama rağmen kafama birkonu takıldı. Arkeolojide bir takım ekollerinolduğundan bahsediliyor. Özellikle Alman Ekoluağızlardan düşmüyor. Türkiye kendi ekolünü nasıloluşturur veya oluşturmaya başladı mı?Gelecek kuşak eksiklere rağmen çok hevesli ,

bu iyi bir durum. Ekol oluşturmak için gelenekgerekir. Dünya üzerinde 222 ülke var. Türkiye,tüm bil imleri göz önünde bulunduracak olursak1 4-25 makası içerisinde yer almaktadır, ki bu iyibir düzeydir.Ancak arkeoloj iyi değerlendirecekolursak, bu bil imin bizdeki yerleşimi daha geçgerçekleşmiştir.Örneğin 1 850’lerde İngi ltereKrall ığı ’nın arkeoloj i danışmanının olduğunubil iyoruz.

Peki Türkiye için imkan var mı?Tabi ki olabil ir. Ancak o makası yakalayabilmek için

farklı bir süreç gerekiyor, birdenbire olacak bir şey

değil . Mesela bakın Mustafa Kemal Atatürk, akademik

bir ortam yaratmak için çok uğraşıyor. Yurt dışına çok

sayıda öğretim üyesi yol luyor ve oralardan da

yurdumuza getiriyor. Büyük bir sıçrama gerçekleşiyor

ancak sonraları yine durulma dönemine giri l iyor. Yine

de şimdi 1 4–25 makası içerisindeki yeri oldukça iyi.

Bir ekol oluşturmak tek bir kişi i le gerçekleşecek değil .

Arkeoloj ide ekol oluşturmak için uygun ortam

oluşturmak gerekli . Tartışma yapabilen, kendine

benzer pek çok sayıda bil im insanı bir ortamda bir

araya gelerek dünyayı bu bağlamda izlemelidir ki akım

gerçekleşsin.

Arkeoloji öğrencileri bu konuda bize kalırsa oldukça iyihocam. Çünkü kendilerine bahsedilen ortamı yaratmayıbaşardılar. Sempozyumları var ve bu etkinlik ile birbirlerinebirçok konuda aktarımda bulunabiliyorlar.Evet. Takip ediyorum çalışmalarını ve bu nedenle

Türk Arkeoloj isi ’nin geleceği bu hevesli gençlerin

sayesinde daha iyi yerlere geleceği açık.

Hocam bir başka sorumuzda yurt dışında eğitim almış veTürkiye’de eğitim almış akademisyenlerimiz arasındaarkeolojiye bakışta farklılıklar olduğunu görüyoruz. Avrupa’nınsizin de bahsettiğiniz gibi teknik yetiştiriciliğine karşın, sankiTürkiye’de sanat tarihine yaklaşan bir eğilim var gibi duruyor.Sizce Türkiye’de arkeoloji tam olarak bu durumun neresinde?İkisinin de aynı anda ilerlediği söylenilebilir mi?Her bil im alanının tanımı vardır ve bu tanımın doğru

çıkması gerekir. Ben yurt dışında hiç okumadım, eğitim

görmedim.Yurt dışında kalmak o bil imi tam manasıyla

alman anlamına gelmiyor.Teknik eğitim konusunda,

evet örnek alınabil ir.Eğer ki kendi ekolümüzü

oluşturacaksak da bu kendi özümüzle bağdaşmalıdır.

Hocam size çok teşekkür ediyorum. Bursa Bilim Şenliğikomitesi iyi ki sizin gibi değerli bir akademisyeni davet etti, bizarkeoloji öğrencileri ve mezunları olarak bu kısa söyleşimizdeyeni şeyler öğrendik ve düşüncelerimiz başka yönlere kaydı.Ben teşekkür ediyorum sizlerin bu çabasıyla birçok

kişiye ulaşabilmek gerçekten güzel. Başarı larınızın

devamını di l iyorum.

Mehmet Özdoğan

Arkeogezi Dergisi - 20

Page 22: ArkeoGezi Sayi 4

Bursa Bil im Şenliği ’nin konuklarındanbiri de Akdeniz Üniversitesi Arkeoloj iAna Bil im Dalı öğretim üyesi Prof. Dr.Nevzat Çevik’ti . Arkeogezi Dergisiolarak bizde şenlikteydik ve hocamızbizi kırmadı , kısa bir sohbettebulunduk. Sizlerin ve bizlerin merakettiği konuları içeren sorularımızıyanı tlayan değerl i hocamıza dergimizaracı l ığıyla tekrar teşekkür ediyoruz.

Hocam Bursa Bilim ve Teknik Merkezi tarafındandüzenlenen bu etkinlik hakkında kısa görüşünüzü alarakbaşlayalım;Bu tür etkinl ikler çok önemli, çünkü bizim bil im

insanları olarak esas eksiklerimizden biri deüniversitelerimizin sırça kafeslerinden çıkamamakve halk i le akademisyenler arasındaki kopukluğuyaratmak. Bu kopukluğu önlemenin yolu bu türetkinl ikler ve buna benzer diğer şeylerdir. Amadaha da önemlisi öğrencileri daha küçük yaştankeşif heyecanına ulaştı rmak ve bil im heyecanı i leonları eğitebilmek, topluma bil imsel düşünmeyaygınlığını kazandırabilmek için bu türfestival lere bil im adamlarını göndermekte büyükyarar var.

Etkinlik oldukça kapsamlı ancak görüldüğü kadarıylaarkeoloji çadırı oldukça kalabalık. Çadırda görev alanöğrenci arkadaşların dışında mezun arkadaşlarda var vehala kendilerini mesleklerine adamış durumdalar. Yeninesil arkeologların akademisyenlik dışındayönelebilecekleri alanlar nelerdir? Sizce akademisyenlikyolunda çalışmaya devam etmeliler mi? Önerileriniznedir?

Çok iyi çalışan ve üretimde bulunacak yeniarkeologlara her zaman akademik alandailerlemeyi tavsiye etmekle beraber, var olan birbi lgi üzerinden gidecek olanların başka alanlarayönelmeleri uygundur diye düşünüyorum.Üreti lmiş bilgiyi al ıp toparlayıp, derleyerek bil imyapı lmaz. Esas ihtiyaç alan arkeologlarınınyetiştiri lmesidir. Teknik bilgi lerin veri ldiği derslermüfredata koyulabil ir ya da teknik okullardaarkeoloj i için ayrı bölüm kurulabil ir.

Arkeoloj i sosyal bi l im olarak zaten zor, diğerbir yandan da teknik kısım söz konusuolduğunda arazideki çalışma daha da zor. Biröğrencinin teknik donanım seviyesineyükselmesi ancak arazide gerçekleşiyor ve bunuherkes de öğrenemiyor.

Söyleşi

Arkeogezi Dergisi - 21

Page 23: ArkeoGezi Sayi 4

Peki hocam kendisini teknik bağlamda yetiştirmiş bir çokmezun var ve bu arkadaşlara neden olanaklarsağlanamıyor, durumları ne olacak?Durum şu ki; eğer para kazanıp rahat yaşamak

istiyorsa bir kişi , üniversitede çalışmamalı . Çünküasistan olduğu zaman devlet memuru olacak vemaaşı bel l i miktarda olacaktır. Yı l larca zorlanacak,oysaki aslında çok seçkin birisi . Çünkü yüzlercekişi arasından bu fırsatı yakalayabilmiş biri olacak.Teknik anlamda kendini yetiştirmiş biri kazı lardayer almalıdır, ihtiyaç vardır. Yeni düzenlemeler i lekazı alanlarında bekçisinden arabacısına herkesarkeoloj i ve i lgi l i alanlarda eğitim almış kişi lerdenolmalıdır. Umarım zaman içerisinde bu düzenoturacaktır.

Umarız durum bu yönde gelişir. Çünkü kendi adımasöyleyecek olursam, teknik arkeolojinin farkınaöğrenciyken varmıştım ve dersler dışında, arazi çizimi,küçük buluntu çiziminde kendimi geliştirmeme rağmenhala sıkıntı çekiyorum. Bir çok arkadaşımda bu durumdaumarız hak edenler mesleği yaparlar. Bütün koşullarsağlandığında sizce geleceğin arkeolojisi nereyevaracaktır?Şimdi üniversitelerde alınan eğitim zamanla

değişecektir. Sti l kritik yöntemi ortadan kalkacaktırve arkeometri geleceğin arkeoloj isi hal inegelecektir. Teknik bilgi sahibi kişi ler kazı lardayerlerini alacaklardır.

Farklı bir konuya değinecek olursak; sayın hocam birkesim arkeoloji bilim midir? değil midir? Konusu üzerindetartışma yapmakta. Bilindiği üzere arkeoloji kesinliğeulaşılmamış bir bilim olarak dile gelmektedir. Her an yenibir keşif ile var olan bilgiler değişebileceğinden, kesinlikortaya koymadığı için bilim midir değil midirtartışmalarına mahal vermekte. Sizin bu konudakigörüşünüz nedir?

Bu konuya katı lmıyorum. İster laboratuar bil imiolsun, ister arkeoloj i gibi sosyal bi l imler olsun,bi l imin kural ları vardır. Her bil im dalının kural larıfarklıdır. Arkeoloj inin de kendince kural ları kendiiçerisinde ayrımları vardır. Arkeoloj inin sosyal

bi l imler oluşu veri üretim aşamasından sonrabaşlar. Kazı gerçekleşti , ölçümler, çizimler yapı ldı ,tüm onlardan sonra masaya koyduğunuz şeysosyal bi l imlerdir, ancak üretirken teknik bil imlerdir.Kesin doğruluğu kanı tlanmış şeyler zaten bil iminkonusu olamaz. Bu nedenle de arkeoloj inin bi l imolup olmadığı tartışması gereksizdir.

Hocam Şaşırt Beni Çadırı’nda arkeolojinin ve turizminbağlılığına değindiniz. Turizmin gelir kaynağı olduğu biryerde kazı çalışmalarında bulunan biri olarak, bu konuyudaha iyi değerlendirebilirsiniz sanıyorum. Arkeolojiningünümüz ve gelecekte turizm ile olan ilişkisi ne yöndeolacaktır?Şimdi bakın turizm arkeoloj ik çalışmalarda amaç

değildir, sonuçtur. İyi bir sonuçtur, çünkü halkımızada gelir kaynağıdır. Turizm için kazı yapmam, amakazımdan turizme de sonuç çıksın diye bazıplanlamalar yapabil irim.

Myra­Andriake Arkeolojik Kazıları’nın bulunduğu bölgede,halkın size olan yakınlığı çok hoş bir şey. Buna benzeryakınlıkları diğer bölgelerimizde, özellikle turizm ilekalkınan şehirlerde görmek temennimiz.

Her yerde yapı labi lecek bir şey bence. Birmilyon değil de daha az gelir getirecek bile olsa,ülkeye katkı sağlıyor olmak daha önemlidir.Arkeoloj ide turizmi var saymazsanız planlamanızıiyi yapmazsanız, kazınız da batabil ir ve çok da zorbir şeydir. Öyle sadece ben kazdım turizme deaçayım gibi bir durum söz konusu değildir. Hepsibir plan içerisinde gerçekleşmelidir. Öncelikl i görevkorumak, koruma olmadan turizme nası l açı labi l ir.Dünya nüfusundan bir milyar el l i milyon kişi turist,yedi kişi içerisinden biri geziyor yani. Avrupa’ya bukalabalığın yarısı gidiyor, Türkiye’ye de hatırı sayı l ı rmiktarda insan geliyor ve bunların 1 /3 Antalya’yageliyor. Gelecek geliri düşünün ülkeye katkısı nekadar fazla ve şunu da ekleyeyim geçen birkaç yı liçerisinde kazı lara aktarı lan parada bir artış var.Bunun sebebi de gişe durumlarına bağlıdır. Örenyerlerine girişlerde alınan ücretler Dösim (dönersermaye işletmeleri müdürlüğü)’de toplanıyor, para

Nevzat Çevik

Arkeogezi Dergisi - 22

Page 24: ArkeoGezi Sayi 4

ne kadar çok birikirse dönüşü o kadar olumlu oluyor. Kazı yapan akademisyenlerimizin bunu daplanlamalarının içerisine katmaları gerekiyor. Ben bir kazı başkanı olarak kazı alanımın çevresindekiyaşamı hiçe sayarsam o zaman hoca olmamın ne yararı var.

Peki hocam son olarak, söz sizin başkanlığını yürüttüğünüz Myra­Andriake Arkeolojik Kazıları’na gelmişken, kazınınileriye yönelik projelerin hakkında bize bilgi veriri misiniz?Yapı lacak şeyler önceden planlanmıştı ve plan doğrultusunda ilerl iyoruz. Bu projelerden birisi antik

tiyatronun kazı ve restorasyon çalışmalarının tamamlanması üzerine. Bölgenin en büyük tiyatrosu, 1 0 birbin kişi l ik bir kapasiteye sahip. Bir diğeri de Andriake açık hava müzesi projesi, i lk etapta kazı verestorasyonu tamamlamak, ardından da müzeleştirmenin gerçekleştiri lmesi. 201 4’ün başında müzeyioluşturmak istiyoruz. Uzun vadede de Myra’nın ası l alanı hala toprak altında, şu an yalnızca tiyatroyapısı görünüyor. İnşal lah Myra Antik Kenti ’ni toprak altından çıkarıp gözler önüne sermek istiyorum.

Çok teşekkür ederiz sorularımızı cevapladığınız için.Ben teşekkür ediyorum, başarı larınızın devamını di l iyorum.

Söyleşi

Arkeogezi Dergisi - 23

Page 25: ArkeoGezi Sayi 4
Page 26: ArkeoGezi Sayi 4

Yazı

Öğr.Gör Kadir ŞİŞGİNOĞLUKTÜ Fatih Eğitim Fakültesi Güzel SanatlarEğitimi Bl.

ğrenme üzerindeki olumsuzÖetkilerden biri de mekanın kanık-sanması, öğrenme heyecanı yaratacaközelliklerin kaybolmasıdır. Yeni alan-ların, mekanların, nesnelerin veolayların algı canlılığı yarattığı eğitimdünyasında bilinen bir gerçektir. Yeni-likçi yaklaşımlarla öğrenme mekanlrında sürekli değişimler yapılsa bile,mekanın sınırları çözüldüğündeöğrenmeye katkısı giderek azalmayabaşlayacaktır.

Arkeogezi Dergisi - 25

Page 27: ArkeoGezi Sayi 4

Öğrenme ortamında henüz keşfedilmeyenin,bi l inmeyenin varlığı öğrenme için önemlidir. Özel-l ikle görsel öğrenme düzeyleri yüksek olan birey-lerin çevrelerinde sürekli yeni bir şeyler aramaları ,bulundukları mekandan çabuk sıkı lmaları bu ne-denledir. Bununla birl ikte öğrenme mekanlarınınher öğrenme konusuna karşı l ık verecek nesne-lerle dolu olması da öğrenmeyi olumsuz etki le-yebil ir. Öğrenmeyi kolaylaştı ran önemli unsurlardanbiri merak duygusunun canlı kalmasıdır. Merakduygusu gelişmiş bireyler mekandan ve görselunsurlardan bağımsız olarak da öğrenme yaşantısıgel iştirebil irler.Bu konuda öğretmenin rehberl ikedebilme becerisi ve düzeyi etki l i olabi l ir.

Çağdaş eğitim programları eğitimde mekanıön plana çıkarmak yerine, oluşturmacı bir yakla-şımla yaşantı lar gel iştirerek öğrenmeyi ön planaçıkarmaktadır.Bu eğil imin nedeni yaşantı ve de-neyim geliştiri lebi len mekanların disipl ine dayalıöğrenme mekanları olan okulların tamamlayıcısıolarak görülmeye başlanmasıdır.

Yaşantı ve deneyimlerin oluşturulabileceğiokul dışı öğrenme yöntemlerinden biri de gezi-lerdir. Gezi, planlı olarak yapı lan ziyaretlerdir.Okul ve sını f içinde yapı lan eğitsel çalışmalarıtamamlamak, yaşamla bağlantısını kurmak ama-cını taşır. Eğitimde esas olan duyu organlarını

Arkeogezi Dergisi - 26

Page 28: ArkeoGezi Sayi 4

fazlasıyla harekete geçirmektir. Duyu organları öğ-renme sürecinde ne kadar etkin olursa öğrenmeninkalıcı l ığı artar. Geziler öğrencilere alışı lmışın dışın-da yaşantı di l imleri içinde başarı l ı olabi lme fırsatısunarlar. Planlı ve birl ikte hareket etme, zamanı et-kin kul lanma, paylaşma, seyahat halinde bireyselihtiyaçlarını karşı layabilme çağdaş dünyada herinsanın kazanması gereken temel beceri lerdir.Gezilerde bilgi leri i lk kaynaktan elde etme, olaylarıgerçek görünümüyle tanıma olanağı vardır. Gezi-lerde ası l amaç sını f ortamına getiri lemeyen, ge-tiri lmesi mümkün olamayan eşya ve olaylar hak-kında bilgi edinmektir. Bir veya bir kaç saat sürenders gezileri yanında birkaç gün hatta bir haftayıbulan inceleme ve araştırma amaçlı teknik gezilerde iyi planlandığında öğrenme açısından son dere-ce verimli geçebil ir. Her öğrenme konusuna uygungezi yapı labi lecek alanlar bulunabil ir.

Okul öncesi ve son çocukluk olarak belirlenen ilk-öğretimin i lk dönemini kapsayan 7-11 yaş dönemiçocukların somut düşünme dönemidir. Bu yaş gru-bundaki çocuklar daha çok duyu organları yoluylagözlem ve deneyime dayalı olarak bilgi edinirler veyargı lara varırlar. Bu nedenle bu dönemde çocuk-lara duyu organlarını kul lanabilecekleri ve yaparak,yaşayarak öğrenebilecekleri ortamlarının sunulmasıgereklidir. Gözlem araştırma ve inceleme gezileri ,deneysel etkinl ikler çocukların eğitiminde önemlidir.

Müzeler, galeri ler, tarihi mekanlar, ören yerleriçocuklara bu anlamda önemli öğrenme fırsatlarısunarlar.

Pekmezci’ye göre “bi lgi , görgü, deneyim ve öğren-me ayağına gidi ldiği zaman; emek ve enerj i harca-nabildiği , akı l denen en önemli insani kazancın so-nuna kadar kul lanı labi ldiği ; değer veri ldiği , baş tacıedildiği zaman karşı l ığını verir. Bi lgi lenmenin, gör-sel birikim zenginl iğine ulaşabilmenin yolu, bel l i di-namiklerin yaşanmasını ; zahmetlere, külfetlere kat-lanı lmasını ve bunun için özel çabaların harcanma-sını gerekli kı lar.Bel l i nimetler ancak bu özveri lerin gerçekleşmesineönceliklerin doğru ve tutarl ı saptanmasına bağlıdır”.(H.Pekmezci)

Görsel sanatlar eğitimi sürecinde sanat tarihi,estetik eğitimi, eser inceleme ve uygulamalı çalış-malar için en önemli gezi mekanları galeri ler,müzeler, tarihi yapı lar ve ören yerleridir. Bu türyerlere yapı lan geziler uygarlığın ve gelişimsürecinin daha kolay anlaşı labi lmesini sağlayacakbirikimleri oluşturabil ir. Tarih ve kültür bi l inciningel işmesi için de bu sonuç çok önemlidir. Birbaşka açıdan bireye sanatsal form ve üslup geli-şimini yerinde görerek kıyaslama ve yorumlamabeceri leri gel iştirebilmesine katkı sağlar. Bu sü-reçte görme, dokunma, i letişim kurma, soru sorma,anlama, rol yapma, paylaşma, ifade etme, yorum-lama yaşantı ve deneyimleri kalıcı ve nitel ikl iöğrenmeyi sağlayabilecek önemli aşamalardır. Bunedenle müzeler sadece bil işsel değil duyuşsalöğrenmenin de gerçekleşebileceği mekanlardır.

Çocukların iyi bir eğitim sürecinden geçmiş olma-ları gelecekte yaratı lmak istenen toplumun nitel iğiaçısından çok önemlidir. Çocuklar büyüdükçetoplumun bir üyesi olarak yaşamda yerlerini al ı rlar.Bulundukları yerde, ya aldıkları eğitimin gereğiolarak kendilerine ve topluma karşı sorumluluğunubilen, kültürel altyapısı gel işmiş, düşünen vesorgulayan, düşünce üreten birer birey olarakyetişirler, ya da yaşama izleyici olarak katı l ı rlar.

Çocukların dışında özell ikle sanat eğitimi süreciniyaşayan öğrenci ve öğretim elemanlarının, yurt içive yurt dışı etkinl iklere aktif olarak katı lması ;uygulamalı kültür ve sanat etkinl ikleri , sergi ler,müzeler, yoluyla sanatın dinamik örgüsünüyakından takip etmesi önemli bir gerekli l iktir. Bu türetkinl iklerle sanatın devingen ve değişkenkarakterini izleyebilme, izlenenlerin Türkiye’yetaşınmasıyla yeni, çağdaş ve etkin bir sanat eğitimiortamını yaratma amaçlanmalıdır. *(H.Pekmezci)Çocuklarımızla müzelere, antik kentlere, ören yer-lerine, sanat galeri lerine gitmek, onlarla tarihselgeçmişimizi, sanatsal kültürü paylaşmak, uygarlıksürecini sorgulamak, müzelerden yararlanmayıhayatlarının bir parçası olarak kabul ettirmek vebütün bunları çocukların gelişiminde önemli biradım olarak değerlendirmek her yetişkiningörevidir.

Müze Kültürü ve Eğitimi

Arkeogezi Dergisi - 27

Page 29: ArkeoGezi Sayi 4
Page 30: ArkeoGezi Sayi 4
Page 31: ArkeoGezi Sayi 4
Page 32: ArkeoGezi Sayi 4

Yazı l ıkaya-Midas Vadisi, Eskişehir İ l i , Han İ lçesi’nin 1 3,5 km kuzeybatısında,Eskişehir’e 70 km uzaklıktadır. Eskişehir’den vadiye ulaşım daha rahat olduğu içinYazı l ıkaya’ya genell ikle Seyitgazi İ lçesi üzerinden gidi lmektedir. Ankara üzerinden vadiyeulaşı lmak istendiğinde ise, güzergâh Çifteler İ lçe sapağından giri lerek Han İ lçesiüzerinden giri l ir. Biz, gezimize Eskişehir üzerinden başladık ve Seyitgazi’ye doğru yolakoyulduk. Seyitgazi İ lçesi’ne yaklaşırken tüm ihtişamı i le Seyit Battal Gazi Küll iye’sikarşımızdaydı .

Yazı l ıkaya Midas Vadisi 'ne Yolculuk

Arkeogezi Dergisi - 31

Page 33: ArkeoGezi Sayi 4

eyitgazi Küll iyesi, 1 3. yüzyı l ’ ın başında, ÜçlerSTepesi’nin güneydoğu yamacındaki eğimliaraziye, Selçuklular tarafından inşa edilen BattalGazi Türbesi’nin etrafında gelişmiştir. EmevilerinBizanslı larla yaptıkları savaşlarda ünlenen 1 730 yada 1 740’l ı yı l larda Seyitgazi İ lçesi yakınlarındaşehit olduğu kabul edilen Arap komutanı BattalGazi’nin türbesinin yapı l ışı i le i lgi l i değişiksöylenceler bulunmaktadır. Bir söylenceye göre,Selçuklu Sultanı I . Alâeddin Keykubad’ın annesiÜmmühan Hatun, Battal Gazi’nin şehit düştüğü yerirüyasında görmüş ve bu yere Battal Gazi adına birtürbe yaptırmıştı r. Bir diğer görüş ise, Kutluca isimlibir çobanın, koyunlarını otlatı rken tepeninüzerinden yükseldiğini gördüğü nuru, zamanınSelçuklu beyine haber verdiği, Selçuklu beyinin debu yeri, taş duvarla çevri lerek ziyaretgâh halinegetirdiği yolundadır. Söylencenin devamı ,Ümmühan Hatun’un, bölgeye geldikten sonraÇoban Kutluca’nın hikâyesini öğrendiği ve girdiğiziyaretgâhta, Battal Gazi’nin kendisinden şehitdüştüğü yere bir türbe, türbenin yakınına mescit vetekke yaptırmasını istediği ikinci bir rüya dahagördüğü biçimindedir.

Seyitgazi’den Kırka’ya devam eden yol takip edildiğinde, Yazı l ıkaya Midas Vadisi tabelası göründüğündecoğrafyanın da yavaş yavaş değiştiği hissedil ir. Pancar ve nohut ekil i tarlalar, arkalarında çam ve meşeormanları , derinleşen vadiler i le uçsuz bucaksız alanlardaki kayalıklar arkeoloj ik kalıntı larayaklaşı ldığının habercisidir.

1 800 yı l l ında İstanbul’dan Mısır’a gitmek içinyola çıkan İngi l iz Albay Wil l iam Martin Leake, Do-ğanlı Vadisi ’ni i lk kez gördüğünde; “Bir saat kadarormanda yürüdükten sonra çok güzel bir vadiyegeldik. Sola döndüğümüzde, bunun bir mil (1 609m)uzunluğunda, çeyrek mil (402,25m ) genişl iğindeküçük bir vadi olduğunu keşfediyoruz. Vadide, top-raktan yükselen ve bize kale veya kule kalıntısınıanımsatan taş yükselti ler görüyoruz diyerek bahse-der”. Ayrıca Leake, bu vadide büyük miktarlardareçine elde edilen çam ormanlarının varl ığından dabahsetmektedir. Bunun yanı sıra gezisi esnasındabüyük yangınların kalıntı larını gördüğüne ve bu du-rumun ormana büyük zararlar verdiğine de değin-miştir. Leake’in o dönemde kule kalıntısı olarakbahsettiği taş yükselti ler, Doğanlı ve Deve boynuKalesi olmalıdır. Doğanlı Vadisi ’nin bitiminde, Çu-kurca Köyü’nün yaklaşık olarak 500 m güneybatı -sında yolun sağında MÖ 2. yy’a tarihlendiri len Ger-dek kaya bulunmaktadır. Anakayaya oyulmuş ikisütun üzerinde yükselen üçgen alınl ıkl ı bir Dor Ta-pınağı görünümdeki yapı çok odalı kaya mezardır.3,60 m genişl iğinde ve 8,1 0 m uzunluğunda bir önoda, arka planda ise iki mezar odası bulunur.

Frigler

Arkeogezi Dergisi - 32

Page 34: ArkeoGezi Sayi 4

Yazı l ıkaya-Midas Vadisi ’ne ulaşı ldığında etrafı kalelerle çevri l i korunaklı bir bölgeye giri ldiği hemenanlaşı lmaktadır. Yazı l ıkaya Köyü’nden, Yapı ldak Köyü’ne giden yol vadinin içinden geçmektedir. Vadikuzeydoğu-güneybatı doğrultusundadır. 1 800 m uzunluğunda ve kuzeydoğudan giriş 1 250 m genişl iğinde,güneybatıya vadinin sonuna doğru küçülerek 1 80 m’ye kadar daralmaktadır. Vadinin kuzeyinde girişte,Akpara Kale Tepe (1 402 m) görünür ve güneydoğusunda üç tepe daha vardır. Bunlar Gökgöz Kale Tepe,Pişmiş Kale Tepe ve Kocabaş Kale Tepe’dir. Yazı l ıkaya-Midas Kenti yerleşmesi üzerinden bakı ldığındaKümbet Vadisi görülebilmektedir. Çukurca Köyü’nden başlayarak Yazı l ıkaya Köyü’nün batısına,Gökçegüney Köyü ve buradan 1 0 km sonra da Yapı ldak Köyü’ne ulaşı l ı r.

Vadideki tepeler üzerine konuşlanmış bu kaleler Midas Kenti ’ni korumaktadırlar. Kaleleretı rmanı ldığında zaten tüm çevreyi gözetlemek için açı lmış mazgalları görülebilmektedir. Özell ikle PişmişKale’de bulunan mazgallar tüm çevreyi ve Midas Kentini Çok iyi bir şekilde görmektedir.

Yazı l ıkaya Midas Vadisi 'ne Yolculuk

Arkeogezi Dergisi - 33

Page 35: ArkeoGezi Sayi 4

Vadideki tepeler üzerinekonuşlanmış bu kaleler MidasKenti ’ni korumaktadırlar.Kalelere tı rmanı ldığında zatentüm çevreyi gözetlemek içinaçı lmış mazgallarıgörülebilmektedir. Özell iklePişmiş Kale’de bulunanmazgallar tüm çevreyi veMidas Kentini Çok iyi birşekilde görmektedir.

Yazı l ıkaya Köyü’nün 2 km kuzeyinde, Yazı l ıkaya - Çukurca yolunun 1 00 m batısında bulunan anı tınüst cephesindeki Frigçe yazı tlardan dolayı Arezastis Anı tı olarak adlandırı lan anı t görülür. Anı tınyüksekliği : 5,46 m; genişl iği : 4,20 m; yerden yüksekliği ise 5,20 m’dir.

Yazı l ıkaya-Midas kenti, bölgedeki en önemli yerleşme yeridir. Üzerindeki anı tsal ölçekl i dini içerikl ianı tların yoğunluğundan anlaşı lacağı üzere burası , bölgenin en büyük dinsel merkezi idi . Tarihi İ lk TunçÇağı ’na kadar dayanan yerleşme Hitit Çağı ’nda genişleti lerek bir kale yerleşimine dönüştürülmüştür. HititDönemi’nde tarihlendiri len kaya kabartmaların bir bölümü günümüze kadar gelmiştir. Yerleşme FrigDönemi’nde yoğun bir imar faaliyetine sahne olmuş, bugün ayakta kalan tüm anıtsal eserler bu dönemdeyapı lmıştı r. Pers, Hellenistik, Roma ve Geç Antik Dönem’de de şehirde yerleşme devam etmiştir. DağlıkFrigya Bölgesi’nde, bel irl i aralıklarla arkeoloj ik kazı yapı lan tek kale yerleşmedir.

Frigler

Arkeogezi Dergisi - 34

Page 36: ArkeoGezi Sayi 4
Page 37: ArkeoGezi Sayi 4

Yazı l ıkaya Köyü’nün 2 km kuzeyinde,Yazı l ıkaya - Çukurca yolunun 1 00 mbatısında bulunan anı tın üst cephesindekiFrigçe yazı tlardan dolayı Arezastis Anı tıolarak adlandırı lan anı t görülür. Anı tınyüksekliği : 5,46 m; genişl iği : 4,20 m;yerden yüksekliği ise 5,20 m’dir.

Page 38: ArkeoGezi Sayi 4

Ön cephesi doğuyayönlendiri lmiş olan anı t,1 7,00 m yüksekliğinde,1 6,50 m genişl iğindedir.Anı tın yapı ldığı kaya kütlesiise, 21 ,00 X 22,00 X 7,00m boyutlarındadır.Yazı l ıkaya-Midas Anıtı , Frigsanatının megaronyapı ların ahşap öncephesinin kayayayansı tı lmış en nadideörneklerinden biri ve enanı tsalıdır.

Yazı l ıkaya Anıtı ’ndan yaklaşık 200 mkadar güneybatıya yürüdüğümüzdekarşımıza Frig anı tlarının nası l yapı ldığıkonusunda önemli bi lgi ler veren bitiri lememişyani yarım kalmış bir anı t görülür. Bu anı t dabitiri lemediği için “Bitmemiş Anıt” olarakadlandırı lmaktadır. Anı tın yüksekliği : 7,1 0 m;genişl iği : 9,90 m; yerden yüksekliği ise 5,50m’dir. Bu anı tta diğer Frig anı tlarında olduğugibi kayanın doğal eğiminden yararlanı larakyapı lmıştı r.

Yazı l ıkaya –Midas Vadisi ve kalelerdikkatl i gezildiğinde, birçok anı t, altar, kayamezarları , kaya kabartmaları , sarnıçlar veantik dönem taş ocağı yatakları görülebil ir.

Yazı l ıkaya Midas Vadisi 'ne Yolculuk

Arkeogezi Dergisi - 37

Page 39: ArkeoGezi Sayi 4

Yazı ve Fotoğraflar

Öğr. Gör. Yusuf PolatAnadolu Üniversitesi, Edebiyat

Fakültesi, Klasik Arkeoloj i Bölümü,Yunus Emre Kampüsü, Eskişehir.Tel: +90222 3350580–4077E-mail : [email protected]

Frigler

Arkeogezi Dergisi - 38

Page 40: ArkeoGezi Sayi 4

Gladyatör oyunları içerdiği şiddet nedeniyle tarihin en kötü yaşanmış olayları içinde incelenir. Gladyatör oyunları üzerine araştırma yapan Michael Grantgladyatörler adlı eserinde tarihte iki yıkıcı durum vardır: biri Nazizm diğeri Roma Gladyatörleridir der. Gerçekten de içerdiği vahşet ve gösteri lerde akı tı lan kandüşünüldüğünde Grant hiçte haksız değildir.

Gladyatör kelimesi Latince gladius’dan türeti lmiştir. Gladius’un kelime anlamı ise kı l ıçtı r. Bu silahı ustaca kullananlara ise gladyatör denilmekteydi. Yunancada iseoyunlar için teke tek dövüş anlamına gelen monomakhia ya da hoplomakhos terimleri kul lanı lmaktaydı . Oyunların çıkış noktasını ölüleri onurlandırmak oluşturmaktadır.Kökeninin ise Etrüskler olduğu düşünülmektedir. Cumhuriyet Roma’sında düzenlenen bir gladyatör oyunu ölen kişinin onurlandırı lması amacı gütmekteydi. İ lk olarakMÖ 264 yı l ında Forum Boarium’da Brütüs Pera’nın ölümü ardından onun çocukları tarafından gladyatör oyunları düzenlenmiştir. Bu oyunlarda üç çift gladyatördövüştürülmüştür. MÖ 264 yı l ı gladyatör oyunlarının resmi olarak başladığı yı l olarak kabul edilmektedir.

Page 41: ArkeoGezi Sayi 4

Gladyatör oyunları içerdiği şiddet nedeniyle tarihin en kötü yaşanmış olayları içinde incelenir. Gladyatör oyunları üzerine araştırma yapan Michael Grantgladyatörler adlı eserinde tarihte iki yıkıcı durum vardır: biri Nazizm diğeri Roma Gladyatörleridir der. Gerçekten de içerdiği vahşet ve gösteri lerde akı tı lan kandüşünüldüğünde Grant hiçte haksız değildir.

Gladyatör kelimesi Latince gladius’dan türeti lmiştir. Gladius’un kelime anlamı ise kı l ıçtı r. Bu silahı ustaca kullananlara ise gladyatör denilmekteydi. Yunancada iseoyunlar için teke tek dövüş anlamına gelen monomakhia ya da hoplomakhos terimleri kul lanı lmaktaydı . Oyunların çıkış noktasını ölüleri onurlandırmak oluşturmaktadır.Kökeninin ise Etrüskler olduğu düşünülmektedir. Cumhuriyet Roma’sında düzenlenen bir gladyatör oyunu ölen kişinin onurlandırı lması amacı gütmekteydi. İ lk olarakMÖ 264 yı l ında Forum Boarium’da Brütüs Pera’nın ölümü ardından onun çocukları tarafından gladyatör oyunları düzenlenmiştir. Bu oyunlarda üç çift gladyatördövüştürülmüştür. MÖ 264 yı l ı gladyatör oyunlarının resmi olarak başladığı yı l olarak kabul edilmektedir.

Page 42: ArkeoGezi Sayi 4

MÖ 264 tarihinden itibaren oyunlarpopülerl iğini arttı rmaya başlar. MÖ 1 65 yı l ındaoyun yazarı Terence ünlü oyunu The Mother inLaw’ı gösterime sunduğu ancak izleyici lerinaniden oyunu terk ettiği söylenir. Bunun sebebiyakınlarda bir Arena’da gladyatör oyunlarınınbaşlayacağının duyurulmuş olmasıydı . Buörnek gladyatör oyunlarının Roma’da MÖ 2.yüzyı l ın ortalarında artık popülaritesini iyicearttı rdığını göstermektedir. MÖ 1 . yüzyı ldaCaesar’ın ölen babası onuruna düzenlettirdiğigladyatör gösteri lerinde 640 gladyatördövüşmüştür. Burada unutmamak gerekir kidövüştürülen gladyatörlerin pek çoğunu köleleroluşturmaktaydı .

Arenalarda dövüşler kazanan gladyatörlerköle dahi olsa çok büyük bir üne kavuşurdu.Öyle ki bazı gladyatörlerin ölümsüz bir tanrıolduğuna inanı l ı r pek çok zengin Romalı kadınya da erkek ölümsüz bu savaşçı ları ziyaretederdi. Gladyatörler içerisinde bir tanesi vardırki tarih boyunca asla unutulmamış,günümüzde dahi popülaritesini korumayadevam etmiştir.

Onun bu derece popüler olmasını sağlayanşey köleci Roma diktesine başkaldırmışolması , kölelerin özgürlük mücadelesineöncülük etmesi ve Roma’yı titretmesidir. OSpartacus’du.

Arenanın Savaşçı Köleleri

Arkeogezi Dergisi - 41

Page 43: ArkeoGezi Sayi 4

SPARTACUS

Spartacus Thrakialıdır. Roma’nınAuxil iary’sinde (yardımcı askeri birl ik) asker olarakgörev almış, daha sonra bir şekilde köle olmuş vegladyatör olarak eğiti lmesi için Capua’da Cn.Lentulus Batiatus’un ludus’una (gladyatör okulu)satı lmıştı r. Antik kaynaklar onun eşi hakkında çokfazla bilgi vermez. Eşinin Dionysos kültüne kendisiniadadığını ve Batiatus’un hanesinde Spartacus ileyaşadığı bi l inmektedir. Ancak isyan sürecinde vesonrasında hiçbir şekilde Spartacus’un eşinden sözedilmez. Batiatus hanesinde her ne yaşandıysa MÖ73 yı l ında Spartacus yanında yaklaşık 70 gladyatörve köle i le beraber isyan başlatmıştı r. Batiatushanesinden kaçan Spartacus Roma ile mücadele-sine başlamış ve Romalı ların boyunduruğu altındaezilen köleler Spartacus’u kurtarıcı olarak görmüş-tür. Spartacus’un köle ordusu kısa bir süre içinde1 20 bin kişi l ik özgürlük savaşçısına dönüşmüştür.

Spartacus ve Roma arasındaki savaşların i lkiRoma’nın kuzeye giden yolu üzerinde gerçekleş-tiri lmiştir. Muhtemelen Spartacus ve beraberin-dekiler bu yoldan Galia’ya ulaşacak ve buradaRoma boyunduruğu altındaki pek çok köleyi kendiordusuna katacaktı . Bu savaşlarda Spartacus’unköle ordusu içlerinde iki konsülün de bulunduğuRoma ordusunu yenmiştir. Daha sonra sebebi tamolarak bil inmemekle beraber Spartacus birl iklerigüneye doğru hareket etmiş ve Scilya’ya ulaşmayaçalışmıştı r. Roma ve Spartacus’un birl ikleri arasın-daki en zor ve son savaşlar güneyde M. LiciniusCrassus’a karşı yapı lmıştı r. Spartacus başlangıçtaCrassus’a karşı başarı lar kazanmış ancak Crassusve Pompeius’un ordusu kaçını lmaz sonu hazırla-mıştı r. Özell ikle Crassus’a yardıma gelenPompeius, Spartacus isyanının sonunu getirmiştir.Sonuçta Spartacus MÖ 71 yı l ında yenilmiş, Alplerekaçan isyancı lar yakalanmıştı r. Yakalanan 6.oooisyancı isyancı Capua’dan Roma’ya kadar uzananAppia yolu boyunca kazıklara oturtulmuştur.Spartacus’un cesedi ise bulunamamıştı r.

Gladyatörler

Arkeogezi Dergisi - 42

Page 44: ArkeoGezi Sayi 4

Araştırmacı lar Spartacus’un Scilya üzerindendoğduğu topraklara dönmek istediğini ve oradaözgürce yaşamak için kuzey yolundan vazgeçipScilya’ya yöneldiğini düşünmektedir. BeraberindekiCrixus kendisine hedef olarak Roma’yı seçmiş vebu sebeple Spartacus’un yanından ayrı lmıştı r.Sebep her ne olursa olsun Spartacus veberaberindekiler tarihin unutulmaz efsanevi kişi leriolarak hatırlanmaktadır ve hatırlanacaktır.

KADIN GLADYATÖRLER

Kadın gladyatörler üzerine bilgi lerimiz erkekgladyatörlere oranla daha sınırl ıdı r. Kadıngladyatörler hakkında Antikçağ yazarlarınınsöyledikleri ve mezar stel leri sayesinde bilgi leredinmekteyiz. Kadın gladyatör oyunları içinkul lanı lan terimler tam olarak bil inmemekle berabergenel olarak oyunlar için Ludia ya da Gladiatrixterimi kul lanı lmaktadır. Kadın gladyatör oyunlarınınne zaman ortaya çıktığı tam olarakbil inmemektedir. Bununla beraber İmparator Nerove Domitian’ın Colosium’da kadın gladyatörlerdövüştürdüğü Antikçağ yazarları tarafındansöylenmektedir. İmparator Nero MS 66 yı l ındaannesi onuruna oyunlar düzenlettirmiş, buoyunlarda aralarında Etiyopyalı bir kadının dabulunduğu kadınlar Arenada dövüştürülmüştür.Aynı şekilde imparator Domitian MS 88 yı l ındakadın gladyatörlerin içinde yer aldığı gladyatöroyunları düzenlemiştir.

Roma İmparatorluğu’nun gladyatörler i le i lgi l iyasaları gereğince 21 yaşı altındaki kadınlarıngladyatör olarak dövüştürülmesine izin vermiyordu.Ancak bu yasa köle olmayan kadınlar içingeçerl iydi. Gladiatrix’ lerde genell ikle 21 yaş üstükadınlar cüceler i le gece dövüştürülmüş ve buoyunların en ilgi çekici bölümü olmuştur. Kadıngladyatörler ve cüceler hakkında genel olarak üçyerde ele geçmiş arkeoloj ik veri vardır. BirincisiOstia Limanı ’ndaki yazı tlar, ikincisi Leicester’dabulunmuş olan kırık seramikler üzerindeki yazı l ıbi lgi ler ve Halikarnassos’ta ele geçmiş kadıngladyatör kabartmalarıdır.

Arenanın Savaşçı Köleleri

Arkeogezi Dergisi - 43

Page 45: ArkeoGezi Sayi 4

GLADYATÖR OYUNLARINAELEŞTİRİ VE OYUNLARIN SONU

Antikçağ yazarlarının pek çoğu gladyatöroyunlarının düzenlenmesine karşı çıkmaktaydı .Bazı yazarlar oyunları canlı vahşet olarak gördüğügibi bir kısım yazarlar ise oyunların halkıuyuşturmak için düzenlendiğini di le getirmekteydi.Seneca bir German mahkûmunun Bestiarius olarakgösteriye katı lmaktansa pis bir sopayı zorlagırtlağına sokarak intihar ettiğini , başka birmahkûmun ise kafasını sanki uyuklarken düşmüşgibi aniden yere eğip, at arabasının tekerleğinesokarak intihar ettiğini söyler. Bu kanlı gösteri lerinhalkı nası l uyuşturduğunu en iyi bize Iuvenalis şusözler i le anlatı r: Roma halkı bütünüyle miskinleşti .Bir zamanlar iktidar, yüksek memurluk ve askerl ikpeşinde olan halkın artık bugün aptalca iki isteğivardır; ekmek ve gösteri ler.

Bunun yanı sıra Dion Chrysostomos, Orationes adlıeserinde özell ikle Atinalı ları , Akropolis’ ineteklerindeki Dionysos Tiyatrosunda gladyatördövüşleri esnasında insan kanı akı tı lmasınakatlandıkları için kınamaktadır. Oysa Atinalı lar birzamanlar Dionysos tiyatrosunda tragedyalardüzenlenmekteydi. İnsanların eğlencesi içindevahşetin ve kanın olmadığı tiyatro oyunlarıydı .

Bütün bu vahşetin aslında bir şekilde son bulmasıgerekiyordu. Oyunların Hıristiyanlık inancı i leberaber önemini kaybetmeye başlaması ve dahasonra yasaklanması aslında bir tesadüf değildir,çünkü Hıristiyanlık inancı hümanist bir inançtır vebu tür kanlı cezalandırmalara ve eğlencelere karşıçıkmaktadır. Pek çok Hristiyan’ın paganlartarafından Arenalarda vahşi hayvanlara yemedilmesi de oyunların yasaklanmasını gerektirenönemli bir etkendi.MS 1 Ekim 325 yı l ında imparator Konstantinyayımladığı ferman ile ağır suçluların arenalardacezalandırı lmasını yasakladı ve bunun yerinesuçluların devlete ait maden ocaklarındaçalıştı rı lmasını emretti . MS 380 yı l ındaHıristiyanlık Roma’nın resmi dini olmuştur. Dahasonra gladyatörler, gladyatörler i le i lgi lenenler vebu oyunu düzenleyenlerin ki l ise kural larına görevaftiz için uygun olmadığı bi ldiri lmiştir. MS 399yı l ında kil isenin isteği i le oyunlar yasaklandı ancakbu da oyunlara i lgiyi azaltmadı . Rahip TelemakhusMS 404 yı l ında arenada insanlara oyunlarakatı lmamaları için konuşma yaparken taşlanaraköldürüldü. Yine bu tarihte imparator Honorius,Telemakhus örneğini vererek oyunları kınadı vearenaları kapattı . Bu tarihten itibaren oyunlara i lgioldukça azaldı . Ancak oyunların tamamı i leyasaklanması ve son bulması MS 681 yı l ındagerçekleşti .

Arş. Gör. Adem Yurtsever.Anadolu Üniversitesi, Edebiyat

Fakültesi, Klasik Arkeoloj i Bölümü,Yunus Emre Kampüsü, Eskişehir.Tel: +90222 3350580–4083

E-mail : [email protected]

Gladyatörler

Arkeogezi Dergisi - 44

Page 46: ArkeoGezi Sayi 4

dessa’dan kalkan trenim Lviv’e ya daORusların deyimi i le Lvov’a sabah 06:50 gibigeldi. Bir şehrin güzell iği tren istasyonundanbaşlarmış ya, bende de mükemmel bir şehirlekarşı laşacağım izlenimi işte tam o anda doğdu.Eurovision galibi Türk dostu Ruslana’nınmemleketi Lviv’ in meşhur tren istasyonu, Euro201 2 için modernize edilen birçok yapıdan biri .İstasyonun içinde yok yok, internet kafeleri,modern bekleme salonları , oyun odaları , turist bi lgiofisi , kafeleri , kısaca saatlerce tren bekleseniz desıkı lmamanız için gereken her şey düşünülmüş.

Ukrayna’nın her yerinde yoğun olarak eski sarı“Avtobusy” yada “Marshrutki” marka otobüslerkul lanı lmakta. Aslında otobüs demeye bin şahitister, tamamen bizim minibüslerimizin mantığındaçalışıyor. İstasyondan çıkınca 31 numaralı otobüsebinerek merkeze kadar gidebil irsiniz.Havaalanından şehir merkezine inmek isteyeniçinde her yerde olduğu gibi taksi ve belirl iaralıklarla çalışan “shuttle bus” bulunmakta.

Şehir merkezine geldiğimde her sokakta ayrıbir güzell ik görmekten dolayı bir andakaybolmuşum. Neyse ki hostel yolunu bulmam çok

Arkeogezi Dergisi - 45

Page 47: ArkeoGezi Sayi 4

zor olmadı . Ben merkeze yakın olması açısındanOld City Hostel ’ i tercih ettim. Hostelden Rynokmeydanına 2 dakika içinde varabil iyorsunuz. BirazLviv’ i inceleyelim.

Lviv Ukrayna’nın en batısında, yaklaşık850binl ik nüfusu ve üniversiteleri i le her daimyaşayan, gerek insan kalitesi, gerek şehrin mimarisiolsun her yönüyle tam bir Avrupa kenti. 2006yı l ında 750. yaşını kutlayan şehir bugün Alman,Leh, Ukraynalı ve diğer birçok mil letten gelen kişi lersayesinde oldukça kompozit bir yapıya sahip. Şehirmimari açıdan da ağırl ıkl ı olarak Alman, Avusturyave Macaristan mimarisinin izlerini taşıyor. ŞehrinAvusturya egemenliğindeki ismi Lembergmiş vediğer Ukrayna şehirlerinin aksine bu şehirdeçoğunluğu Katol ikler oluşturmaktadır. Lviv,Unesco’nun “Dünya Miras Listesi”‘nde de yeralmasından dolayı buradan aldığı güç ile Euro 201 2maçları için tabiri caizse yeniden modernizeedilmiş, ayrıca Avrupa’dan daha rahat ulaşım içindeotoyolları ve hızl ı trene uygun demiryolu ağlarıyapı lmış.

Ayrıca yaşam çok ucuz, mesela şehir içi ulaşım1 ,5 grivna, yani doların yaklaşık 5’de biri , ya dasandviç, içecek, tatl ı ve çaydan oluşan bir öğleyemeği sadece 8€.

Lviv’de kaldığım 3 gün boyunca şehrin hersantimetre karesini inceleme fırsatı buldum. Sonuçmu? Kesinl ikle yaşanı lası bir şehir olduğunusöyleyebil irim. Hani Türkiye’de kazanıp buralardayeme şansımız olsa hiç durmam gelirim amamalesef ki iş güç her şey bizim ülkemizde buralardapara kazanmak gerçekten zor.

Neyse konumuza dönelim. Şehrin en meşhuryeri Rynok meydanı , gece gündüz günün her anıdolu bir meydan. Meydanın tam ortasında ki kuleyeçıkarak tüm şehri kuş bakışı izleyebil irsiniz.Aşağıdan bakınca pek bir alçak gözüktü amayaklaşık 3bin basamak ile çıkmak her ne kadarinsanı zorlasa da yukarıda göreceğiniz tamam birGalata Kulesi ’nden İstanbul’a bakmak gibi olamaz

Lviv

Arkeogezi Dergisi - 46

Page 48: ArkeoGezi Sayi 4

ama yine de oldukça etki leyici bir manzaraya sahipolduğunu söyleyebil irim.

Rynok meydanına kadar gelmişken Lviv’ in enmeşhur yerlerinden biri olan Victorian Tea House’auğramadan geçmeyin derim. Ham sandviçleri ,böğürtlenl i pastaları ve birçok ülkenin yerel çaylarınıdeneme şansı bulabil irsiniz. Fiyatı mı? Çok ucuzolduğunu söyleyebil irim. Ayrıca kafe de otururkenRynok meydanında ki manken diyebileceğimizgüzell ikteki Lviv bayanlarını da izleyebil irsiniz.

Rynok’a yakın Virmenska’daki Ermeni Katedral i ’nigezebil irsiniz, yapı 1 363 yı l ında, Polonyalı JozefMehoffer tarafından yapı lmış. Avusturyalı ressamGustav Klimt’ in etkisi burada da hemen fark edil iyor.

Şehir görebileceğiniz bir başka görkemli yapı 1 897yı l ında yapı lan Opera Binası , SvobodyCaddesi’ndeki binanın Aynalar Salonu olarak bil inenüst katı kesinl ikle görülmeli .

Kentte her yı l sayısı artan festival ler düzenleniyor.Virtuosi Müzik festival i i lkbahar, Zoloty Lev (AltınAslan) sonbahar aylarında gerçekleşiyor. Kasımayında düzenlenen Opera festival i SolomiaKryshelnytska’da şehirde olduğu kadar çevrebölgelerde de büyük ilgi uyandırıyor.

Merkezdeki bir başka durak St George Grek Katol ikKatedral i . Yalnız Lviv’ in değil Avrupa’nın da en gözkamaştırıcı adreslerinden biri . St.YuraMeydanı ’ndaki katedral rokoko tarzın bir şaheser.Papa 2. John Paul’ün 1 991 yı l ında kaldığı ev isekatedral in tam karşısında bulunuyor.

Potocki Sarayı yine şehir merkezinde Kopernika’da.Potockiler bir zamanlar Orta Avrupa’nın güçlüailelerinden biri olarak tanınıyordu. Aile fertleriPolonya hâkimiyeti sona erince Habsburghiyerarşisinde yükselmiş. Bugün Lviv SanatGalerisi ’nin bir parçası olan binada, Rönesans veBarok dönemi sanat örnekleri bulunuyor.

Gökhan Erdoğan

Arkeogezi Dergisi - 47

Page 49: ArkeoGezi Sayi 4

Doğu yönüne ilerleyince karşınıza çıkan LychakivMezarlığı 1 787 yı l ında kullanı lmaya başlanmış.Avrupa’nın en iyi mezarlıklarından biri olarak kabuledil iyor ve bölgenin entel lektüel leri , devletgörevl i leri ve asil leri burada yatıyor.

Biraz daha doğudaki Eaglets, askeri bir mezarlık.Birinci Dünya Savaşı sonrası Polonya-Ukrayna vePolonya-Bolşevik savaşı ölüleri burada yatıyor.Mezarlıkta 1 921 ’de kızı l orduya karşı savaşırkenölmüş Amerikalı pi lotlar için de bir anı t bulunuyor.

Lviv’e gelmişken uğramadan geçmemeniz gereken2 önemli yer var. Bunlardan ilki Folk ArchitectMuseum. Öncelikle şunu söyleyeyim daha öncebildiğiniz hiç bir müzeye benzemiyor. MüzeShevchenko Ormanı içerisinde 59 hektarl ık biralan üzerine kurulu olup müzede 1 20 yapı ve 6tahta kl ise bulunmaktadır. Müze, Ukrayna’nınBoykos, Lemkos, Hutsuls, Bukovyna veTranscarpathian bölgelerinde yerel halkınyaşamına dair ışık tutuyor.

Şehirde gezebileceğiniz bir diğer yerdeShevchenko Bulvarı . Tüm ünlü mağazalar, kafeler,publar bu cadde üzerinde bulunuyor. Tam birpiyasa yeri olduğunu söyleyebil irim, duyduğumagöre Lviv bayanları yemeyip içmeyip sadecegüzell iklerine önem veriyorlarmış işte bu yüzdenbulvar üzerinde gezerken kendimi ölüp cennetegelmiş gibi hissettiğim anlar da olmadı değil .

Lviv’e İstanbul’dan Türk Hava Yolları vePegasus’un haftada 3 gün yapı lan direkt uçuşlarıi le gidebileceğiniz gibi benim gibi Aerosvit HavaYolları ’nı tercih ederek Odessa veya Kiev gibişehirlerden aktarmalı olarak da gidebil irsiniz.

www.uzakrota.com

Gökhan Erdoğan

Lviv

Arkeogezi Dergisi - 48

Page 50: ArkeoGezi Sayi 4
Page 51: ArkeoGezi Sayi 4
Page 52: ArkeoGezi Sayi 4
Page 53: ArkeoGezi Sayi 4

ısı r Havayolları i le saat 1 5.00’ da Kahire HavaM Alanına vardıktan ve toprağa ayakbastı parasınıödedikten sonra, hostel in beni alandan alması içingönderdiği kişi i le tanıştım. Yol boyunca müziği sonsesaçmış ve buzlu suyu kafasına dikerek içen, trafiğinbütün kural larını ihlal ederek üstüne de bana her türlüşirin görünmeyi başaran görevli i le hostele geldim.Bina acayip derecede kötü ve kirl i , dördüncü katta kalışsürem boyunca asansör çalıştı ama genelde düşecekkorkusundan pek kullanmadım. Hostelde Türk veMüslüman olduğum için bana jest yaparak tek kişi l ikbanyosuz oda rezervasyonuma karşı l ık, banyolu odaverdiler ama keşke vermeselerdi durumuna geldimodaya girer girmez. Odanın içine dolap gibi bölmeyapı lmış ve tuvalet i le duş oraya konulmuş, pencerefalan olmadığından koku berbat ama önemli olanyatağımın, çarşafımın temiz olması . Küf kokusunaalışıyor insan ve zaten uzun kalmayacağım diye boşverdim. Tahrir Meydanı ’na epey yakın bir yerde hostel,eşyalarımı bıraktıktan sonra dışarısını biraz kolaçanedeyim diye kendimi dışarı attım ama çok fazlakalamadan geriye döndüm. Mağazaların içinde biryerdeymişim, hani bizim Mahmutpaşa gibi bir yerdüşünün ve genelde geceleri açık, gündüzleri geçsaatte başlıyorlar dükkânları açmaya. Allahtan odamdaklima var camları kapadım ve dışarıdaki gürültü içerigelmedi. Hostel in bir mutfağı yok ve Allahtan uçaktayemek yemiştim, yanımda biraz bisküvi falan vardı dayemeği pas geçtim. Sabah kalktığımda resepsiyondanbana bütün turları organize ettiklerini söyledi ler.Kahvaltı olarak bir muz, tereyağı , reçel, çay ve kahveve bizim tombiklere benzeyen ekmeklerinden veri ldi .Balkon gibi bir yer avluya bakıyor ve tamamen tozlarlakaplı , bi ldiğimiz toz değil çöl kumundan ama başagelen çekil ir zaten bunları bi lerek buradayım. Arapülkelerinin durumunu herkes bil iyor. İkinci günprogramım, Piramitlere gitmek tabi ki, pazarlıklaryapı ldı ve şoförler ayarlandı yola çıkı ldı ama havapuslu ve fırtınanın etkisi i le çöl kumları yolu görmeyiengell iyor. Al lahtan şoför bu havada gidi lmez en iyisibiz yarın gidel im dedi ve yolda papirüs müzesi adıaltında beni papirüs fabrikasına götürdü, benim kısı tl ıbir bütçeye sahip olduğumu ve hiçbir şeyalamayacağımı evde zaten papirüslerimin olduğunusöylememe rağmen yinede girdik. Tabi ki Türk

Mısır

Arkeogezi Dergisi - 52

Page 54: ArkeoGezi Sayi 4

olduğumdan dolayı iyice pohpohlamalar vebaşbakanımızın nası l kocaman olduğunu söylemelerve nası l ‘ ’one munite’’ dediğini böbürlenerekanlatmalar ve bir de dünya kupasından kalma HasanŞaş muhabbetleriU Müslüman olup saçımın nedenaçık olduğunu sormalar. Gerektiği kadar anlatmayaçalıştım ama sonunda anlamadıklarını gayet iyibi l iyorum. Hostele döndükten sonra biraz etrafıdolanıp yiyecek alabil ir miyim diye baktım, bu aradaKahire Müzesi’ni dışarıdan keşfettim ve tabi ki orayageri döneceğim. Sonunda midemi ve bağırsaklarımıdüşünerek hostele KFC (Kentucky Fried Chicken)siparişi verdim.

Üçüncü gün nihayet piramitlerU Dün gecehostelde tanıştığım Belçikalı kız i le sohbet ederkenikimizin de ayrı ayrı piramitlere gideceğimiziöğrenince, beraber gidel im ve taksiyi paylaşırız dedikböylece daha uzuca mal ederiz diye düşündük bunuresepsiyona söyleyince tabi ki pek hoşlarına gitmedi.Ayarladık biz taksici ler gelecek diye kıvırmayabaşladı lar ama sonunda yarına bakarız dediler vebugün beraber gideceğimizi söyledi ler. Eminim taksiyibaşka biri lerini bulup onlara vermişlerdir, çünkü heppara para, sanırım turistleri dolar işareti olarakgörüyorlar ve her şeyde bahşiş bahşiş. Hava açık vegüzel bugün, piramitleri anlatmayayım herkes bil iyorama hakikatten böyle bir güzell ik görmedimdiyebil irim. Önce Sakkara Piramidi ve ilk evlenmeteklifi orada alındı üçüncü eşi olarak istedi bedevibeni. Arkasından Dahsur ve Giza Piramitlerine gittik.Hepsinde giriş ücreti var, Giza Piramitlerineyürüyerek sıcakta dolanmak biraz zor olduğundan,atl ı arabacı larla pazarlık yaptık.250 mısırpoundundan 60 a kadar çektik fiyatı ki benim buradaTürk olmamın payı oldukça yüksek. . Biraz da NilNehri ’nden bahsedeyim, geniş olarak akan yerlerdefena değil ama tabi ki temiz değil , i lerledikçe aralardakolları berbat durumda tamamen çöplük olarakkullanı l ıyor. Akşam Belçikalı arkadaşımla beraberhostel in arka sokağındaki pazardan biraz sebze vemeyve aldık, tabi ki del i gibi yıkadıktan sonrakendimize salata yaptık ve üstüne peynir koyarakfırından aldığımız poğaça türü bir şey ile birl ikteyedik.

Red Piramid

Deniz Dağaşan

Arkeogezi Dergisi - 53

Page 55: ArkeoGezi Sayi 4

Kendisi Hindistan’da iki ay kalmış ve yarın ülkesinedönüyormuş, Hindistan’da da ne temizl ik açısındanne derece zorlandığını da anlattı , mümkünolduğunca akşamları çıkmamaya çalışıyorum. Buarada hostel in ayarladığı İskenderiye gezim var,daha modern ve daha temiz bir yer olarakanlatı l ıyor. İskenderiye’ye gidişim maalesef cumagününe denk geldi, aslında bir bakıma iyi oldu,çünkü Tahrir Meydanı ’nda yine olaylar olmuş.İskenderiye’de öğlen namazından sonra olaylarolacak diye fazla kalmadan döndük ama çokistememe rağmen kütüphaneyi ancak dışarıdangörebildim. İskenderiye’ye gittiğimde rehberim oralıolduğundan şehri iyice bir gezdirdi, insanlarla sohbetimkânım da oldu ve yine hadi bakalım evlenmeteklifi . İskenderiye tertemiz bir şehir, kızlarıhakikatten güzel, çoğu türbanlı ancak çok modernbir şekilde ve değişik boncuklarla falan süslü birşekilde bağlı başlarında. Deniz kıyısı olmasınarağmen sahil tamamen boş, denize giren yok.İskenderiyel i lerin özell iklerinden biri de güvercinyarıştı rmalarıymış ve yol boyunca kovan şeklindegüvercin yuvaları görüyorsunuz. Yol hakikatten çokgüzel ve dümdüz rehberimde hız yapmayıseviyormuş ama nedense rahatsız olmadım, döndükyine hostele bu gece son gecem burada, sabahKahire Müzesi’ni gezeceğim. Müzeye gittiğimde birdurum hoşuma gitmedi o da her şey hakikatten çokgüzel ama hiçbir eserde açıklayıcı levhalar yok vefotoğraf çekmek yasak olduğundan ancak bahçeyiçekebildim. Mumyaların olduğu salona ayrı birödeme yapı larak giri lebi l iyor. Çöl kumları her yerdeolduğu gibi burada da var pek bakı lan bir müzeolduğu söylenemez. Gezimin bir sonraki rotasındaçöller var, siyah çöl, beyaz çöl ve gece milyonlarcayı ldız atında uyku tulumuyla uyumak, heyecanlıyımve çölde tüm bunlar olduğunda heyecanlandığımkadar olduğunu gördüm. Bu seyahatimin en güzelkısımlarından biriydi. Çöl safari turu ve verdiğim herkuruşa değdi. Önce minibüslerle vahaya gidi ldi ,1 4–1 5 kişi civarındayız her ülkeden insan varAvustralyalı lar fazla sayıda, önce diğer hostele gidiponları aldık ve o arada da Mısırl ı ların ananevikahvaltı larını tatmış da olduk. Pide içinde baklaezmesi gibi bir şey, yanında yumurta i le yenil iyormuş

Papirüs Müzesi

Sakkara

Mısır

Arkeogezi Dergisi - 54

Page 56: ArkeoGezi Sayi 4
Page 57: ArkeoGezi Sayi 4

ama bu sefer bize yumurta yok. Vahaya geldiğimizdemaymun gibi hurma ağacına tırmanan bir adam vehurma mevsimi olmadığından ağaçta birkaç dalbırakmışlar toplar gibi yapıyor ama aşağı inincecebinden çıkarıyor bizlere veriyordu. Ardından dahemen bahşiş bahşiş. 4x4’lerle yola çıktık, biraz i leridekimola yerinde yemek yiyeceğiz, çöle gitmeden öncebütün safari lerin durduğu yer burası ve anladığıma görepatron sadece tek, aşiret gibi ler. Yemek makarna,salata, cips, zeytin ve turşudan ibaret, eh napalım etbence de olmasın zaten, korkumdan etl i bir şeyyiyemiyorum ve istediğimiz kadar verdi ler buyemeklerden aç değil iz hiç olmazsa bugün. Yemektensonra yola çıktık, genç bedevi şoförümüz hakikatten çokçok iyiydi ve tam cool tiplerden, arabada ben, İngi l iz,Amerikalı ve Japon bir kız olarak yoldaydık, Japon kızlakarşı l ıkl ı birbirimizin fotoğrafını çektik durdukdurduğumuz yerlerde. Epey eğlenceli bir kızdı , çöltepelerinde aşağı lara inerken hızlanıp çıkarken falanbağırmaları hakikatten görülmeye değerdi. En sonolarak Beyaz Çöl’e geldik ve 4x4’ler önü açık kareşeklinde park edildi . Bizlerden başka kimsenin olmadığıçölün ortasında, brandalar çekildi arabaların önüne veyerlere halı lar seri ldi , yer masaları konuldu, bu aradatuvalet falan olmadığı için çölde rüzgârdan şekil almışmantarların arkasında artık ne yaparsan yap. Güneşinbatışı muhteşem ve dediğim gibi şoför nerede nezaman duracağını çok iyi bi ldi ve güzel fotoğraflaryakaladığımı zannediyorum. Ve yine şoförden değil debu turu yapan kişi lerden biri evlenme teklifi etti . Tümbunlardan en sonunda kurtulabilmek için Müslümanülke olduğumuzu da düşünerek eşimin beş yı l öncevefat ettiğini ve bir daha evlenemeyeceğimi çünkü eşimiçok sevdiğimi cennette onun yanına gitmek istediğimisöylemeye başladım ve sanki o zaman daha birsaygıyla yaklaşmaya başladı lar gibime geldi. Gelel imgeceye, yemek olarak mangalda tavuk, salata, makarnave meyve olarak da şeftal i vardı . Yemekten sonraçıkartı ldı sazlar ve eğlence başladı , içki isteyenlervahada satın almışlardı ve malum Avusturyalı lar iyicedoldurmuşlardı çantalarını , bütün gece Mısır şarkı larıyladans edildi eğleni ldi . Herkes teker teker ortaya alındı vedanslarını gösterdi ve bende bu arada ortaya çekildimve oynadım. Japon kız genell ikle yanımdaydı ama gençolduğundan kendine arkadaşlar edindi.

Mısır

Arkeogezi Dergisi - 56

Page 58: ArkeoGezi Sayi 4
Page 59: ArkeoGezi Sayi 4

Çöl ti lkisi bi le görme imkânım oldu tavuklardan kalankemikleri ona verdik. Kulakları kocaman, kendi minikbir köpeğe benziyordu. Sonrasında uyku tulumlarıgece yarısı çıkarı ldı ve sırayla yattık. Gökyüzümuhteşemin ötesinde, kayan yı ldızlar binlerce ve heryer karanlık olduğundan pırı l pırı ldı . Çok fazlauyuyamadım horlamalar fısır fısı r konuşanlar, amaolsun gökyüzünü izlemek güzeldi. Sabah güneşindoğuşuna uyandık, saat 07.00 gibi toplanmayabaşladık ve kahvaltı yine tombik ekmekle reçeldi.Çölde tur attıktan sonra vahadan minibüslerle tekrarKahire’ye döndük. Akşam yemeği yine KFC ve busefer balkonda üç Finlandiyalı i le keyifl i sohbet ettik.Odam değiştiği için mutluyum banyosuz bir odaydı . Veayrı lma zamanı Aswan’a trenle geçtim ve rehber benikarşı ladı kalacağım otele götürdü. Bu sefer otelkahvaltısı oldukça güzeldi. Hemen Aswan’da birazdolandım Nil kıyısında tekneleri gördüm ertesi gün içinotele döndüm ve uyudum. Ertesi günkü tur High Dam,Lake Nassar, Phiale Temple’a idi. ResepsiyondaMexicalı yol arkadaşım Monica ile karşı laştım,minibüsle yola çıktık. Söylediğim yerler güzergâhındagezdik ve rehber oldukça iyiydi. Türk olmam burada dadikkat çekti ve özenle ağırlandım. Diğer gün AbuSimpel’e gideceğiz yola çıktık, Monica yine benimle veburada çalışan genç İstanbullu bir çocuk da vardı .Büyük otel lerden birinde çalışıyormuş ve süresi bitmeküzere olduğundan gezmek için gelmiş birkaç günsonra Türkiye’ye dönecekmiş. Biriyle Türkçekonuşabilmek iyi gelmişti . Yolda,bu şehirdeki durumlarkarışık olduğu için asker kontrol noktaları kurmuştu.Birara orada bekledik ve sonrada Abu Simpel’e geldik.Harika bir anı t, fotoğraf çekmek yasak olsa da bahşişburada her şeyi çözebil iyordu. Akşam otele dönüldü veertesi gün fel luca maceramız için uykuya daldık.Monica ile yine aynı turdaydık. Sabah yine güzel birkahvaltı yaptık ve sırt çantalarımızı aldık çıktık. Taksideben Monica, Japon bir del ikanlı ve Amerikalı bir bayan,kendisi 80 yaşında ve Mısır tarihi üzerine yüksek lisansyaptığını söyledi. Çok mutlu oldum bu yaşındayaptıklarını öğrenince bende öyle olurum inşallah diyegeçirdim içimden. Bizler fel lucaya bineceğimiz yerdeindik o devam etti . Fel luca dediğim ne mi? Sandaldanbozma, yelken takı lmış bir tekne. Ortasına ince birsünger seri lmiş ve gece burada uyuyacağımızsöylendi. İyi ki yanıma bisküvi almıştım, öğle yemeği

Mısır

Arkeogezi Dergisi - 58

Page 60: ArkeoGezi Sayi 4

için Nil ’de yıkanmış bir domates, lor peyniri gibi birpeynir, tombik ekmek ve bir kutu ton balığı veri ldi .İşin en dikkat çekici tarafına gelince bizim Nobiantekneci ton balığı kutusunu kocaman bıçaklaaçarken eli kesildi el lerini Nil ’de yıkadı sonradaayaklarını kuruladığı havlu i le kuruladı ve tabi kiel imi bir şeye sürmedim. Yine ve yeniden Türkolduğumu anlayan genç tekneci benimle evlenipTürkiye’ye gelmeye karar verdi, senden büyükoğlum var benim diyince de ne olacak peygambe-rimizde kendinden büyük biriyle evl iydi demez mi.Neyse Nil ’de i lerledik ve güzel kareler yakaladım.Monica benden küçük olmasına rağmen çok iyianlaştık.O Luxor’dan Kahire’ye dönecek benoradan Dabah’a devam edeceğim. Monica geceçölde kaldıktan sonra Sharm-El Şeyh, Kudüs veİstanbul şekl inde bir programa sahipti .

Bana Dabah’a gelirsen haber ver görüşürüz dedive geldi de. Gelel im fel luca akşamımıza, gazlambaları boş olduğundan bizim tekneciler evlerinedavet etti ler ve tarlaların içinden geçerek gittik veailesi i le tanıştık.Bu arada nereye gidersemgideyim Türk dizi leri revaçta Fatmagül’ün suçu ne?Aşk-ı Memnu çok fazla popüler ve tabi ki KıvançTatl ı tuğ oynadığı dizi lerle acayip sükse yapmış,kadınlar del i gibi izl iyorlardı . Nobianlar Nil üzerinebaraj yapı l ınca toprakları sular altında kalmış birhalk, Mısır’ ın en fakirleri evde odada bir ampul,tahta yatak ve yerde bir hasır vardı , kadınlardışarıda çömelmiş oturuyorlar, çocuklar çok,etrafımızda dönüp duruyordu. Kızlar 1 3–1 4yaşında kapanmışlar, 1 3 yaşındaki evin kızı bençok sevdi ve oyunlar oynamaya başladı

Aswan

Deniz Dağaşan

Arkeogezi Dergisi - 59

Page 61: ArkeoGezi Sayi 4

Aswan

Monica onlara dışarıda şarkı söyledi ve kendil isanında onlara tekrarlattı , yemek geldiğinde hepsibirden yanımızdan yok oldu. Yemek olarak üçümüzebir tabakta İnegöl köfteye benzer köfteler, mulihiyaçorbası ki Kıbrıs’tan bil irim hiç sevmem, kurufasulye yemeği ve ben tabi ki yine dokunamadım.Japon genç bir köfte aldı az biraz ucundan vearamızda yemeği onlara bırakmaya karar verdik,çağırdık çocukları onlara verdik yediler. Dönmek içinkalktığımızda evin kızı bana gitme diye seslendibende olmaz hep beraber gitmek zorundayız dedimbana küstü. Gönlünü almak için kolumdaki bi lekl iğiona verdim, diğerleri görmesin diye hemen kapattı .Üzüldüm aslında bir yandan da orada kalmaktankorktum düşündüğümse bilmediğim bir yerde neişim vardı böylece. Teknede uyumak için sıralandık

Nobian’ın yanıma uzanacağını görünce başkayana geçtim ama uyuyamadım. Sabah olduğundagüneş doğarken güzel fotoğraflarım oldu.Tekneciye aramızda topladığımız bahşişi verdikama memnun olmadı Monica ve ben baya kızdık,saymadan aldığın para yetmiyor mu diye ama oda bize kendi l isanında çemkirdi. Karaya ayakbastık ve bizi karşı layacak arabaya gittik yineAmerikalı yaşlı bayanla karşı laştık. Luxor’a doğruyola çıktık bu arada kollarım kıpkırmızı olmuştu.Luxor’daki otel üç yı ldızl ı , odalar mis gibi, tv,buzdolabı her şey vardı . Yemeğimi yine KFC’denaldım. Bu arada tur şirketiyle konuştuk yoldauyuyan şoförü, fel lucayı ve Nobianların devamlıuyuşturucu sardıklarını , içtiklerini söyledik.

Aswan

Aswan

Mısır

Arkeogezi Dergisi - 60

Page 62: ArkeoGezi Sayi 4

İşten çıkarı lacaklarını söyledi ler ne kadar doğrubilemem tabi. Luxor Tapınağı oldukça ihtişamlı amaburada yerl i kesim turisti gerçekten dolar işaretiolarak görüyordu. Benim Türk Ve Müslüman olmamada takı l ıyorlardı , başımın neden açık olduğunu hersorduklarında tekrarlamaktan ezberlediğim cümlelerisarf ediyordum. İkna etmeye çalıştığımıdüşünüyordum ama ne kadar yeterl i bendebilmiyorum. Gece ilk defa rahat bir uyku çektim veertesi gün Valley of the Kings and Queens,Hatshepsut Temple, Colossi of Memnon turum vardı .Bir gün kendime extra zaman vermek ve dinlenmekistedim, hatta odadan çıkmayı bi le düşünmedim amagezmeye gelmiştim. Bütün bunlardan sonra sabahbiraz kendim dolandıktan sonra otobüs geldi ve bütüngece ve sabah sürecek 1 7 saatl ik sürecek Dahabyolculuğu başladı . Yanıma genç İngil izce bilen birçocuk oturdu, Mısır’da otobüslerde kadın erkekayrımı yoktu, çünkü kadınlar tek başına seyahatedemiyordu. Çocuğu 1 8 yaşında zannetmiştim ama35 yaşında olduğunu söyledi. Bir müddet sonraarkada boş bir yer bulunca oraya geçtim ve uyumataklidi yaptım. Sabah olduğunda Kızı ldeniz sahil indengeçerken gördüğüm vil lalar, şaşalı yaşamU Mısır’ ınher yüzünü gördüm sanırım. Durduğumuz yerlerdekafeler, retoranlar ve lavabolar temizl ik açısındanfena değildi . Ama ben yine de paketl i yiyecekleritercih ettim. Sabah Sharm-el Şeyh’den geçtik ticaribir bölge olduğu için kocaman rezidanslaryükseliyordu. Böyle yerleri sevmediğimden kalsındedim gezmekten vazgeçtim ve Dahab’a doğrudevam ettim. Dahab’da 3 gün kalmayı planlıyordumve oradan kuzeye doğru Kahire yolu üzerindeki bazıyerlerde durarak Kahire’ye 3. haftamın sonuna 2 günkala seyahatimi sonlandıracaktım ama son 9 günümüorada bitirmeye karar verdim. Otel harikaydı , sahibiİngi l iz. Odam 6 kişi l ikti ve Monica ile haberleşince oda oraya geldi. Odada Monica, İskenderiyel i ,Avustralyalı , Amerikalı ve sonradan gelen bir Korel ikızla kaldık. Kahvaltı muhteşem 3–4 çeşit peynir,yumurta çeşitleri istediğinden anında yapıpgetiriyorlardı . Açık büfe anlayacağınız ve ödediğimpara gecelik 5 dolardı . Denize dar bir yoldan geçipgidiyorsun, hemen otel in kıyısındaydı . İnsanlar baskıkurmuyorlar üzerinizde, kolunuzdan çekip tutan yok.

Deniz muhteşem mercan kayalıklarına geliyorsun1 0–1 5 metre sonra ve tam bir renk cümbüşü, herrenk balık vardı . Sabahları denizde mercanlardageçti 9 günüm, öğleden sonra havuzdatembelleşerek, bir gün de oda arkadaşlarımlabirl ikte Bluehol denilen bölgeye gittik. Mercankayalıkları ve balıkların olduğu bu yerde de tümgün sudan çıkmadan geçti. Resepsiyondakiçocuk Sait bizimle çok ilgi lendi ve dönüş yolundatek başıma oturmamda bana yardımcı oldu.Günü birl ik Ürdün turuna katı l ıp oradan daKahire’ye geçecektim ama hem fiyatının uygunolmaması hem de yorucu olması açısındanÜrdün’ü başka bir seyahate bıraktım ve Kahire’yebir gün önce döndüm. Kahire yolunda birkaçyerde durduk özell ikle Süveyş Kanalı civarındagüvenlik çok fazla. Otobüsleri durdurup yolcularıve bavullarını kontrol ediyorlar, çünkü hem silahhem de uyuşturucu kaçakçı l ığı bu aralaryoğunlaşmış. Benzini karneye bağlamışlar bütünMısır’da.

Deniz Dağaşan

Arkeogezi Dergisi - 61

Page 63: ArkeoGezi Sayi 4

Yine aynı hostele döndüğümde Tahrir’de olaylar vardı . Copik Centre ve İslamik Centre’a gitmek istedimdiye tarif istemiştim görevli kızdan bana yanlış yeri anlatınca kendimi henüz bitmiş olayların içindebuldum. Orada bir subayla olaylar hakkında konuştuk ve konu İslamiyet ve benim başımın açıklığınagelince yine bil indik cümlelerim, ‘’ insanın kendi içinde yaşadığı neyse onu görür Allah’’ . Sanırım bu seferikna etmeyi başardım bunu da sözleriyle bana açıkça söyledi. Ertesi gün beni alandan alan şoför geldi vealana giderken bana geçen sefer bahşiş vermedin bu sefer daha fazla verirsin dediği anda bende paramkalmadı dedim ve neredeyse beni dövecekti. Neyse alana geldim Mısır Havayolları kalkarken inerkendualar eşl iğinde getirip götürüyor. Kur’an Mısır’da toplu taşıma araçlarında, restoranlarda her yerdedevamlı dinleniyor ve bizde Kur’an kutsaldır dediğimde önemli olan kulaktır diye cevap aldım. Mısır’dakadınlar ikinci değil resmen beşinci vatandaş muamelesi görüyor. Erkeklerin temizl ikten haberi yokgiydikleri giysi lerin rengi bana kalı rsa kiri kapatıyor. En hoşuma giden yer Dahab’dı . Deniz, mercankayalıkları kesinl ikle dalmayı sevenlere tavsiye edebileceğim bir yer. Bu kadar yazdıktan sonra kesinl iklehiçbiri şikâyet değil benim için çok güzel bir tecrübe oldu Mısır, yine gider miyim Dahab haricinde hayır birdaha gitmem, Dahaba sırf mercan kayalıkları ve o güzelim balıklar için giderim. Fiyat olarak ne kadarharcadın derseniz çok fazla hesap yapmadım ama yaklaşık 1 500 TL civarında her şey dâhil harcadımzannederim.

www.facebook.com/gezgindenizkizi

Mısır

Arkeogezi Dergisi - 62

Page 64: ArkeoGezi Sayi 4
Page 65: ArkeoGezi Sayi 4
Page 66: ArkeoGezi Sayi 4

Tarihsel Döneme Kısa Bir Bakış

arihte hangi kent vardır ki bir kuruluşThikayesi olmasın. Nitekim aynı durumİzmit veya tarih sahnesinde önemli bir yerteşkil eden eski adıyla Nikomedia için degeçerl i . Deniz kavimleri isti lası sonrasıbugünki İzmit Körfezi civarına yerleşenBithynler bölgede hakimiyet kurdu. M.Ö 8yy. sonlarında Helenler Anadolu kıyı larındakoloniler oluşturmaya başladı . Bunlardanbiride Megaralı lar tarafında kurulanAstakos’dur. Astakos, körfezde, sonradankurulacak olan Nikomedia'nın tam karşışeridinde bulunmaktaydı .

Tarihler M.Ö 264 senesinigösterdiğinde kentin kuruluşu ile i lgi l i şuefsane cereyan eder. Bithynia kralı I .Nikomedes'in de bulunduğu bir sunusırasında sunağa yaklaşan bir yı lan vegökyüzünde onu izleyen bir kartal görünür.Dönem itibari i le mitoloj ik hikayelereendeksli yaşayan halkı bu dakika itibari i leetki leyecek olan olay başlamıştı r. Yı lan,kartalı farkederek kaçmaya başlar ve kartalda gökyüzünde süzülerek onu izler. Bukovalamaca o kadar uzun sürmüştür kiNikomedes ve halk da peşlerine takı l ıpuzun bir yürüyüşe geçmiştir. Kartal,Astakos'un tam karşısında, bugünkiİzmit'in olduğu yerde yı lanı avlamış vebunu bir işaret sayan Nikomedes yenikentin buraya kurulmasını istemişir. Kendiismi i le anı lacak olan kent "NİKOMEDİA".

Roma'nın Başkenti

Arkeogezi Dergisi - 65

Page 67: ArkeoGezi Sayi 4

Bithynia'nın başkenti olan Nikomedia'nıninşaasında dönemin ünlü mimarları ,mühendisleri ve sanatçı ları kente davet edilmişve şehir, bir başkente yaraşır şekilde imaredilerek büyük bir görkem kazanmıştı r. Budönem sonrasında tarihin görmüş olduğu enbüyük kumandanlardan biri ve Roma'nın enbüyük kabusu Kartacalı Hannibal bu topraklaragelmiş ve Prusias'ın misafirl iğinde çeşitl isavaşlara katı lmış, M.Ö 1 83 senesinde deNikomedia yakınlarındaki Lybissa kasabasındayüzük taşındaki zehri içerek ölmüştür.Kuruluştan 2 yüzyı l sonra Bithynia kralı IV.Nikomedes, M.Ö. 74 yı l ında, Pergamon Kralı I I I .Attalos gibi, vasiyet yoluyla topraklarını Roma’yamiras bırakmış ve Bithynia bir Roma eyaletiolmuştur. Bu eyaletin yönetim merkezi olanNikomedia yine her dönemde pek çok kez imaredilmiş ve geliştiri lmiştir. Romaİmparatorluğunun kente verdiği önem M.Ö.29’da İmparator Augustus ve tanrıça Romaadına tapınak yapma onurunun bahşedilmesiylegörülür. İmparator Trajan zamanında Bithyniaeyaleti yöneticisi olan Genç Pliny kentte birsenato binası , bir forum, tanrıça Kibele’yeadanmış bir tapınak, ve kendisinin inşaaedilmesini sağladığı bir su kemerindenbahseder. İmparator Antoninus Pius’unyaptırdığı Antoninus Hamamları yüzyı l larboyunca onarı larak kullanı lmaya devam etmiştir

Nikomedia

Arkeogezi Dergisi - 66

Page 68: ArkeoGezi Sayi 4

Üçüncü yüzyı l krizi i le birl ikte gelişen süreçte tahtageçen Diocletianus, genişleyen Roma topraklarınıntek bir merkezden yöneti lmesinin zor olduğunudüşünmüş ve imparatorluğa tetraşi(dörtlü yönetim)sistemini getirmiştir. Günümüzde olduğu gibi antikdönemde de en önemli geçiş noktalarından biriolan bu topraklar, Diocletianus'un da ilgisiniçekmiştir ve Nikomedia'ya gelerek burayı Romaİmparatorluğu'nun başkenti yapmıştı r. Bu dönemde kentte yeniden imar faaliyetlerine girişi lmiş veNikomedia, Roma İmparatorluğu’nun görkemli birbaşkenti hal ine getiri lmiştir. Nikomedia kentiİmparator Diokletianus tarafından sur duvarları i leçevri lmiştir. Diokletianus, kenti istediği ölçekte imaretmek için bazı kısımları yıkmış oturanlarıyerlerinden çıkarmış ve yerine saray, hipodrom,darphane, si lahhane, eşi ve kızı için evleryaptırmış ve Antonius hamamlarının mermerkaplamalarını onartmıştı r. İmparator DiokletianusNikomedia’yı yeni başkent olarak imar ederken,eski başkent Roma kenti i le, yarışsın istemiştir.

M.S. 330 yı l ında, Constantin,Constantinopol'ü başkent i lan edene kadar bugörevi üstlenen Nikomedia, bundan sonrakisüreçte de önemini yitirmemiş ve varlığını devamettirmiştir.

İzmit'te ArkeolojiBil im insanları tarafından zaman zaman araştırı lsada en kapsamlı arkeoloj ik araştırmalar 2005 yı l ındaKocaeli Üniversitesi Arkeoloj i Bölümü KurucusuProf. Dr. Ayşe Çalık Ross tarafından başlatı lmıştı r.İ lk yapı lan araştırmalar İzmit merkezli olup,Nikomedia odaklı olarak sürdürülmüştür. Körfez veKaradeniz arasındaki alanda güneyden başlayanaraştırmalar, Umuttepe mevkiine kadar taranmışve bu noktada pek çok tarihi moloz, taş ocakları ,nekropol alanları , antik yol lar, su sistemine ait sukemerleri, heykel fragmanları , yazı tlar ve çoksayıda seramik buluntularına rastlanmıştı r.

Özell ikle kent merkezinde yapı lanincelemelerde, antik malzemenin hemen hemenher alanda devşirme malzeme olarak tekrardankullanı ldığı saptanmıştı r. Çukurbağ Mahallesi ’ndetespit edi len yer altı tünel leri ise İzmit kentininaltında yatan tarihin bir başka örneklerindendir.Antik yol lar, kentin mevcut yol ları arasında bazınoktalarda halen varlığını sürdürmektedir.

Roma'nın Başkenti

Arkeogezi Dergisi - 67

Page 69: ArkeoGezi Sayi 4

Kaynağını Paşasuyu’ndan alan Nikomediakenti su sistemi ise, üzerinde barındırdığıyirmiyi aşkın kemer ile kentin merkeziolduğu düşünülen Seka alanına,Cumhuriyet’ in i lk yı l larına kadar susağlamaktaydı . Daha önceleri eksik olarakincelenmiş olan bu kemerler, yapı lan yüzeyaraştırmalarında tamamı i le tespit edi lmiş vebir çoğunun sağlam olarak ayakta kaldığıgözlemlenmiştir. Ayrıca, kent merkezindeRoma dönemine tarihlenen bir adet susarnıcı da bulunmaktadır.

Page 70: ArkeoGezi Sayi 4

2005 yı l ında başlanan yüzey araştırmalarının enönemli noktası ise Orhan Mahallesi ’nde tespit edi len antiktiyatro binasıdır. Tiyatronun, öncelikle yayı l ım alanı tespitedi lmiş ve yüzeyde yer alan duvarların genel planayerleştiri lmesi için bitkisel temizl ik faal iyetleri yapı lmıştı r.Sonrasında ise duvar ve tonozların ölçümleri al ınaraktopografik haritası çıkarı lmıştı r. Yüksek tepelerden oluşanİzmit kentinde, körfezi tamamen görecek şekilde imaredilmiş olan antik tiyatro, yapımında kullanı lan taşlar vemanzaraya olan hakimiyeti i le Hellenistik dönemetarihlendiri lmiştir. Bizans döneminde ise tiyatronun taşları ,sur yapımında kullanı lmıştı r. Antik tiyatronun ölçülengenişl iğinin 1 64 m. yüksekliğinin ise 60 m. ye ulaştığıyapı lan araştırmalarda ortaya çıkmıştı r. Bu ölçülerdoğrultusunda karşı laşı lan yapının şimdiye kadar antikdünyanın en iyi bi l inen büyük tiyatrosu Efes AntikTiyatrosu’ndan büyük olduğu, tespit edi len ölçülere ve önçalışmalara dayanı larak düşünülmektedir.

Aslında bahsedilecek bu önemde ve büyüklükte bir çokveri olmasına rağmen biraz merak uyandırma isteğim ileyazıyı burada noktalıyorum. Önümüzdeki dönemlerdeyapı lacak olan araştırmalar ve hala arkeoloj ik kazıyapı lmayan bu kentte yapı lacak olan kazı lar sonrası tümarkeoloj i camiasının i lgi odağı olacağı körfezin başkentiNikomedia'yı yani İzmit'i görmeye hepinizi davet ediyorum.

Serkan Sıtkı Güzel

İ letişim:https://www.facebook.com/ssgvv

https://twitter.com/ArkeologSSG

sitkiserkan@gmail .com

Roma'nın Başkenti

Arkeogezi Dergisi - 69

Page 71: ArkeoGezi Sayi 4
Page 72: ArkeoGezi Sayi 4

RöportajYaprak Dala

Page 73: ArkeoGezi Sayi 4

“Zaman makinesi icat edilmiş olsaydıarkeoloj iye ve bu alanda uğraşan insanlaraihtiyacımız olur muydu?” diye meşhur bir söz vardır.Bu söz bir efsane gibi tüm arkeologların di l indedolanır durur. Ne kadar tartışı l ı rsa tartışı lsın bircevaba ulaşı lamaz aslında. Teknoloj i bu hızlai lerlemeye devam ederse bu tartışma pekte uzunsüreceğe benzemiyor. Zaman makinesini bulanakadar bu dünyanın arkeologlara, ülkemizin de bubil im insanlarına daha fazla değer vermesine ihtiyacıvar. Geleceğin arkeologları , arkeoloj i öğrencileri 4yı ldı r büyük bir özveri i le çalışarak sempozyumdüzenliyorlar. Arkeoloj i Öğrencileri Sempozyumuna,geleneksel olarak her yı l başka bir üniversite evsahipl iği yapıyor. Sempozyumu düzenleyenüniversite tüm programı ve çalışmalarını arkeoloj iyegönül vermiş öğrencileri üstleniyor. Kusursuz birorganizasyon yapmak ve bölgelerini tanı tmak içinekstra çaba sarf ediyorlar.

Sempozyum bu yı l Harran Üniversitesindegerçekleşti . Ülkenin her köşesinden arkeoloj iöğrencileri bu kente geldi. 4 gün boyunca geleceğinarkeologları , meslek arkadaşlarıyla tanıştı . Yenitanıştıkları arkadaşlarının sunumlarını izledionlardan farklı bi lgi ler öğrendi.

Arkeogezi Dergisi olarak bu oluşumu sonuna kadardestekl iyor ve daha fazla insana ulaştı rmak için 2sayımızda da özel röportaj larla yer ayırıyoruz. Martsayımızda yaptığımız sempozyumun gelişimsürecini anlatan röportajımızdan sonra şimdi desempozyuma katı lan arkadaşlarımızdan kısa kısayorumlar aldık. Organizasyona katı larak bizegörüşlerini bi ldiren arkadaşlarımızdan 2 soruyacevap vermelerini istedik. “Sempozyum size neifade ediyor” ve “bu seneki sempozyum size nelerkazandırdı . ”

Sorularımızı içtenl ikle cevaplayan tümarkadaşlarıma teşekkür ederim. Seneye Burdur’dayapı lacak olan 5.sempozyumda görüşmek üzere.

ArkeoGezi Dergisi EditörüTolga Candur

Page 74: ArkeoGezi Sayi 4

rkeogezi Dergisi olarak geçtiğimiz mart ayıAsayısında oluşumunu bir röportaj i le sizlereaktardığımız Uluslararası Arkeoloj i ÖğrencileriSempozyumu’nun dördüncü ayağı , yoğun birkatı l ımla gerçekleşti . Toplam 44 üniversiteninkatı l ımıyla gerçekleşen sempozyumda geleceğinarkeologları sunmuş oldukları bi ldiri lerle dikkat çekti.Sempozyum benim açımdan bakı ldığında iseoldukça değerl i , tabi katı l ımcı ların her biri içindeUDüşünsenize Türkiye’nin dört bir yanından hatta yurtdışından sizinle aynı duyguyu paylaşan arkeoloj igönül lüsü birçok kişi bir araya geliyor. Etkin olarakgörev alanlardan biri olarak sempozyum banaunutamayacağım yaşanmışlıklar hediye etti .Arkeoloj i aşkım daha da büyüdü, en güzeli de baştakorkutucu gelse de büyük bir salonda sizi pür dikkatdinleyen insanlara bir şeyler aktarabildiğinizihissetmekti. Çok yakın dostluklar ve hattakardeşl ikler edindim. Hala i letişimde olduğum birçokarkadaşım akademisyen olma yolunda çalıştı veüniversitelerde görev aldı . Şundan eminim ki bizdensonra bu oluşumu devam ettirecek olan arkadaşlar,bu zamana gelene dek büyük uğraşlar verenarkadaşlarımızın çabalarını boşaçıkarmayacaklardır. Bu yı l dördüncüsü HarranÜniversitesi ’nin ev sahipl iğinde gerçekleşensempozyuma katı lma olanağım olmadı bu nedenlede bu sayımızda katı l ımcı arkadaşlarımızındeğerlendirmelerine başvurduk. Bu yazı serisi i le sizokurlarımıza sempozyumun amacını ve katkı larınıaktarabilmiş olmanın gururuyla sözü diğerarkadaşlarıma bırakıyorum.

Arkeogezi DergisiYayın KoordinatörüYaprak DALA

Sempozyuma bu sene ilk defa katı ldım. Derslerdebu kadar çeşitl i konuyu bir arada görmemizmümkün olmadığından, sunumların biz arkeoloj ibölümü öğrencileri için çok faydalı olduğunudüşünüyorum. Ayrıca sempozyum diğerüniversitelerin öğrencileriyle, gelecektekimeslektaşlarımızla tanışmamıza olanak sağladı .Bu sayede de sunum aralarında birbirimize birçokşey aktardık, fikir paylaşımlarında bulunduk, güzelarkadaşlıklar edindik. Bu yı l gerçekleşensempozyum , zaten çok isteyerek geldiğimbölümümün ne kadar önemli olduğunu bana birkez daha gösterdi ve Arkeoloj i 'ye daha sıkıbağlanmama sebep oldu. Son olarak dasempozyum sonrası , yı l lardır hakkında birçok şeyduyup göremediğimiz Göbeklitepe ile tanışmamızmuhteşemdi. Seneye Burdur'da görüşmeküzereU

Burcu DeveciGazi Üniversitesi

Sempozyum Özel

Arkeogezi Dergisi - 73

Page 75: ArkeoGezi Sayi 4

Sempozyum öğrencilerin kaynaştığı ,insanların toplu olarak bir şeyler hedeflemesive bir amaca hizmet etmesi ve bunun yanısırada bütün arkeoloj i camiasındakiöğrencilerin bi lgi lerini birbiriyle paylaşarakortaya bir bi lgi al ışverişini ifade ediyor.

Aslında bu sene ilk olarak katı ldığımızdandolayı biraz yabancıydık ortama fakat oradakiortam böyle değildi . Sıcak ve samimi bir ortamvardı . Dostluk, birl ik ve beraberl iğin neolduğunu yaşayarak öğrenmiş olduk aslındainsanların samimiyetleri bu meslekte insanidaha bir cezbediyor. Çünkü herkes birbiriylebir şeyleri paylaşıyor bundan alınan zevk hiçbir şeyde bulunamaz.

Cezmi DÜŞTÜBilecik Şeyh Edebali ÜniversitesiArkeoloj i Bölümü

Bil im dalı olarak eski olmayan arkeoloj inin önemitartışı lamaz bir gerçektir. Bu doğrultuda öncelikleUluslararası Arkeoloj i Öğrenci Sempozyumu’nuhayata geçiren arkadaşları tebrik etmek istiyorum.Sempozyumun öğrenciler tarafından kabul görüpdesteklenmesi arkeoloj inin yarınları için umut verici.Değerl i akademisyenlerimizden görevlerinidevraldığımızda çalışmalarını daha ileriyegötürebileceğimizin sinyal lerini vermiş bulunuyoruz.Medeniyetler beşiğinde bulunarak, sempozyuma ülkeolarak öncülük etmenin ve sempozyuma küreselnitel ik katmanın çok yerinde olduğunu vurgulamakistiyorum.Bu yı l Harran Üniversitesi ’ nin ev sahipl iği yaptığısempozyum çok başarı l ıydı ve emeği geçenarkadaşlarımızın misafirperverl ikleri , içtensamimiyetleri çok hoştu. Sempozyuma hak ettiğideğeri verdikleri ve bizlere doğu kültürünü en iyişekilde sundukları için teşekkür ederim. Ayrıca V.Uluslararası Arkeoloj i Öğrenci Sempozyumu’na evsahipl iği yapacak olan Mehmet Akif ErsoyÜniversitesini tebrik eder ve en iyi şekildehazırlanacaklarından şüphe etmeyerek başarı lardi lerim .

Anadolu ÜniversitesiSanat Tarihi BölümüÇiler ÖZCEYLAN

Sempozyum Özel

Arkeogezi Dergisi - 74

Page 76: ArkeoGezi Sayi 4

Birçok üniversiteden pek çok kişinin katı l ımıylagerçekleştiri len bu etkinl ik benim için en çokemeğe saygı duymayı ifade ediyor. Çünkü busempozyumun her noktasında emek var.Sempozyumu alan üniversite için zorlu bir süreç,çalışma; bununla birl ikte sunum yapanarkadaşların hazırlanmak için gösterdikleri çaba.Bu sunumlar i le çok emin olduğum bilgi lerinaslında geliştiri lebi leceğini, birçoğunun yanlışolabileceğini anladım. Kısacası sempozyum benimiçin emektir, zamandır, yeteneklerin ortayakonulduğu bir platformdurU

Bu yı lki sempozyumda sunumcu değil ,izleyiciydim. Daha önce sunum yapmamın verdiğiheyecanın aslında değişmediğini gördüm. Doğrubildiğim bazı bi lgi lerin yanlış olduğunu fark ettim.Pek çok konu kendi i lgi alanlarımdan olduğu içinbi lgi lerimin üzerine bir şeyler ekleyebildim. Bununyanı sıra yeni arkadaşlar edinip, onlardan kendiüniversitelerini , aldıkları arkeoloj i eğitimi hakkındabilgi edinerek kendi eğitimimiz i le karşı laştı rmafırsatı da buldum. Harran Üniversitesi Arkeoloj iBölümü hocaları ve arkadaşlarına bu fırsatıverdikleri için teşekkür ederim. Mehmet Akif ErsoyÜniversitesi ’ne başarı lar di lerim.

Eda Kı l ıçDicle ÜniversitesiArkeoloj i Bölümü

Böyle bir etkinl iğin başlatı lması çok güzel vetakdire şayan bir durum, bunun içinde başta EyyupYanık'a sonsuz teşekkürlerimi i letiyorum. Benimkatı l ımımı sağlayan kendisidir, Samsun OMÜ'debölümümüz yeni açı ldı ve i lk öğrencilerindenim vedürüst olmak gerekirse Eyyup Bey benden katı l ımdabulunmamı istediğinde biraz çekindim çünkü o kadarinsanın içinde sunum yapmak ,bi lgi paylaşımındabulunmak ve bir sürü insanla tanışmak çekingenolmamı sağlamıştı . İşte bu sempozyumun en baştasağladığı yarar da buydu.Türkiye'de ki ve yavaşyavaş tüm dünyada Arkeoloj i bölümlerindekiöğrenciler biraraya gelecek,müthiş bir i letişim ağıolacak,çok değerl i bi lgi ler paylaşı lacaktı .Bu taşınaltına bende gönüllülükle el ime koydum vehazırlandım, 4 kişi l ik ekibimle sempozyum yolunututtum.Bu sene 4.sü yapı lan sempozyumakatı ldığımda öğrenci birikimleri, fikirleri ,görüş veöneri leri en güzel şekilde sunuldu.Kültürel Miras’a veArkeoloj i Bi l imine yönelik ön yargı ların kırı lmasındaatı lan çok güzel bir adımdır bu sempozyum.Ülkemizinbatısından doğusuna hiç bir ayrım gözetmeksizin, heryı l farklı bir şehirde yapı lmaktaydı ve bu seneŞanlıurfa'da yapı lması doğuya önyargıyla yaklaşankişi ler adına da güzel bir tecrübe olmuştu.Çünkü engüzel şekilde ağırlanmıştık,muhteşem birmisafirperverl iğin karşısında bulmuştukkendimizi.Yabancı gözlerle değil ,bize gülümseyen vebi derdimiz,sıkıntımız var mı diye gözümüzün içinebakan Anadolu insanıyla iç içe çok güzel birsempozyum yaşadık.4.sü yapı ldı neden 40.sıyapı lmasın ? Bunun için destek olmalıyız birbirimize,bir bütün olmalıyız. Bi lgiyle, sevgiyle, hoşgörüyle heryı l daha da büyüyen bir Arkeoloj i Ai lesi oluruzinşal lah.

Emine GizlenciSamsun Ondokuz Mayıs ÜniversitesiArkeoloj i Bölümü

Sempozyum Özel

Arkeogezi Dergisi - 75

Page 77: ArkeoGezi Sayi 4

Sempozyum kardeşl iktir benim gözümde.Gerek Türkiye'den gerek yurtdışından katı lanarkadaşlarla birl ikte dolu dolu geçiri len, buramburam arkeoloj i kokan, sağlam dostluklar kurulanve hiçbir bölümde olmayan kocaman bir etkinl ikbizimkisi. l l . Ulusal Arkeoloj i ÖğrencileriSempozyumuyla bu işin içinde buldum kendimi vearadan 3 yı l geçti .Dönüpte geriye baktığım zamaniyiki diyorum iyiki bu organizasyonun birparçasıyım. Bilgi , paylaşım, dostluk, kardeşl ik veveri len emekler bu sempozyumun temelinioluşturuyor. Giderek büyüyen, her geçen yı l yenibir ivme kazanan bu sempozyumun beşincisine evsahibi olacak olmamız bizim için gurur kaynağı .Bu yı l Harran Üniversitesi 'nde düzenlenensempozyumda emeği geçen, misafirperl ikleriylebizi ağırlayan herkese teşekkür ediyorum. Busempozyumun oluşumunda ve gelişim sürecindeemeği geçen herkese sonsuz teşekkürü borçbil irim. Ne olursa, nerede olursa olsun tekamacımız bu organizasyonun devamlı l ığıdır.201 4'te Burdur'da, daha sonraki yı l larda nicegüzel sempozyumlarda görüşmek dileğiyle.

Esra KuzucuMehmet Akif Ersoy ÜniversitesiArkeoloj i Bölümü

Soruları cevaplamadan önce bu sene evsahipl iğini üstlenen Harran Üniversitesi Arkeoloj iBölümü öğrencilerine özell iklede Adil Tagiyev’leÖzlem Kı l ıç’a ve bu oluşumun mimarlarındansayı lan Eyyüp Yanık ve ismi geçmeyen birçokarkeoloj i gönül lüsü arkadaşıma sonsuzteşekkürlerimi i letip daha sonrasında da birinci sını föğrencisi olarak bana ne ifade ettiğini ve dekatkı larını anlatmaya başlayayım. Hazırl ık okurkenhaberdar olduğum ve ilk öğrendiğimden beri içindeolmak için can atığım bu oluşum, başta benim içinuçsuz bucaksız bilgi paylaşımı herkesin arkeoloj ikonuştuğu sohbet ortamları demekti; fakat içinegirdiğimde fark ettim ki birde bunların üstünekurulan mükemmel dostluklar varmış. Dinlediğimsunumlarda öğrendiğim bilgi leri kul landığım derslerimi anlatayım; yoksa Türkiye’nin dört bir yanındabulunan arkeoloj i öğrencilerinden oluşan, herkonunda yardımlaştığım dostlarımdan mı? Bunlarıdüşündüğümde benim için sempozyumun ne ifadeettiğini de bana kattıklarını da saymaylabitmeyecek kadar çok olduğunu fark ettim. Sonolarak da bu düşüncelerimi ifade etme imkânısağlayan dergi ekibine teşekkürlerimi borç bil irim.

İrfan BeytimurUludağ ÜniversitesiArkeoloj i Bölümü

Sempozyum Özel

Arkeogezi Dergisi - 76

Page 78: ArkeoGezi Sayi 4

Bir çok kişinin bi ldiği üzere arkeoloj iöğrencileri seneler önce bir oluşum başlattı .Burda amaç, akademiye atı lacak olan adımöncesi tecrübelenme, üniversitelerinkaynaşması , geleceğin akademisyenlerininöğrenim süreleri içinde dost olmaları , birl ikberaberl ik diye sayısız neden ile anlatabil iriz.Uluslararası Arkeoloj i ÖğrencileriSempozyumu'nun dördüncüsüne ise, ülkemizingüzide kentlerinden, topraklarında yatan binlerceyı l l ık hikayeler i le nam salan Şanlıurfa evsahipl iği yaptı . Kocaeli Üniversitesi adına temsilciolarak ben ve Serhat Mert Kaşıkçı , konuşmacıolarak ise Aydın Emanet ve Mehmet SelimKahvecioğlu katı ldık. Açıkçası büyük bir heyecanile Şanlıurfa serüvenine başladık. Hem uzunzaman önce gördüğümüz dostlarımızakavuşmak, hem arkeoloj i bi l imini dört günlüksüreçte zevkle dinlemek, hem de Urfa'nıngörkemli tarihi i le birl ikte enfes yemeklerini detatmak heyecan olmasın da ne olsun :) Nitekimde düşündüklerimizin hepsi gerçekleşti . ŞanlıurfaHarran Üniversitesi Arkeoloj i Bölümü, kulübü,öğrencileri ve temsilci arkadaşlarımız AdilTagiyev ile Özlem Kı l ıç bu işin üstesinden gayetiyi geldi ler. Bir çok sunum dinledik,dostluklarımızı pekiştirdik, yeni dostluklar kurduk,güzel yemekler yedik, tarihe dokunduk vesempozyumu bitirdik. Böyle bir organizasyoniçerisinde yer almanın ne denli büyük birşeyolduğunu yaşamayan anlayamaz bana kalı rsa.Sözlerimi son olarak oylama sonucu beşincisempozyumu kazanan üniversitemizi tebrikederek noktalıyorum. Mehmet Akif ErsoyÜniversitesi ! ! ! Kocaeli Üniversitesi Arkeoloj iBölümü öğrencileri dört gözle önümüzdeki seneyibekliyor! ! !

Serkan Sıtkı GüzelKocaeli ÜniversitesiArkeoloj i Bölümü

Öncelikle düşüncelerimizi sunma imkânı verdiğiniziçin dergi ekibine teşekkür ediyorum. Bu yı ldördüncüsü düzenlenmiş olan Uluslararası Arkeoloj iÖğrencileri Sempozyumu’na son 2 yı ldır katı l ıyorum.Geçen yı l Antalya'da bu yı lda Urfa'da yapı lanetkinl iğin birebir olarak içinde yer aldım. Busempozyum aslında biz arkeoloj i öğrencileri için çokfaydalı oldu; çünkü hepimiz ortak sorunlarınparçalarıyız ve artık bir bütünlük sağlamayabaşladık. Yeri geldiğinde Arkeoloj i üzerine konuşupyeri geldiğinde de sorunlar için çözüm öneri lerinikonuşabilme fırsatımız oldu ve bunu farklıüniversitelerden arkadaşlarla yapabilme şansını busempozyuma borçluyuz. Bu yı l Urfa'da yapı lansempozyumda çok güzel sunumlar dinlemeşansımız oldu. Farklı bakış açı ları ve i lginç konularınyansı tı ldığı bu sempozyumu düzenleyenlere yaniHarran Üniversitesi Arkeoloj i ekibine teşekkürleriborç bil irim ve elbette bu platformunoluşturulmasında, bizi bir araya getirmek için ciddiemekler sarf eden Eyyüp Yanık arkadaşımızasonsuz teşekkürler. Daha nice güzelsempozyumların olması di leğiyleU

Şeyma ÇiftçiHacettepe ÜniversiteArkeoloj i Bölümü

Sempozyum Özel

Arkeogezi Dergisi - 77

Page 79: ArkeoGezi Sayi 4

https://www.facebook.com/Arkeo.Gezii

Page 80: ArkeoGezi Sayi 4

Bölümümüz öğrencileri tarafından kurulanEskiçağ Kültürleri Topluluğu’nun etkinl iklerinden biridaha gerçekleşti . Başkent Üniversitesi, GüzelSanatlar Tasarım ve Mimarlık Fakültesi, SanatTarihi ve Müzecil ik Bölümü Öğretim Üyesi DOÇ.DR.BİLLUR TEKKÖK’ÜN ‘Arkeoloj ide Son Yaklaşımlar;Proseşual, Post-proseşual Arkeoloj i ve SeramikÇalışmaları ’ konulu konferansı bizler açısından çokverimli gerçekleşti . Doç. Dr. Bil lur Tekkök’ ünseramik alanında çoğu kişinin başvurduğu isimolarak duyduğumuzda konferanstaki çoğuöğrencinin i lgisi ve dikkati direkt olarak konuyayöneldi. Öğrenci arkadaşlarımız arasında sıkl ıkla‘proseşual ve post-proseşual’ ın kel ime anlamınıbirbirimize sorduk.

Proseşual arkeoloj inin konusunu; materyalistkültürün ürünlerini kendi gerçekliği içerisindedeğerlendirme ve sosyal aktiviteyi tanımlarken bumalzemeyi kul lanma biçimi olarak tanımlayabil iriz.Post-proseşual arkeoloj i ise pozitivist bakış açısı i le

ARKEOLOJİDE SON YAKLAŞIMLAR; PROSEŞUAL, POST-

PROSEŞUAL ARKEOLOJİ VE SERAMİK ÇALIŞMALARI.

Arkeogezi Dergisi - 79

Page 81: ArkeoGezi Sayi 4

i le objenin yada verinin kendisinin ortaya çıkarmadığı sonucu benimseme olarak tanımlamakmümkündür.

Doç. Dr. Bil lur Tekkök, bu iki terimi seramik ve arkeoloj i üzerinde yorumladı ve proseşual arkeoloj ininantropoloj iyi kul landığı bel irtirken, post-proseşual arkeoloj inin de yerleşim değişimlerindeki farklı l ıklarıbölgesel değişkenlere bağlı değerlendiri ldiğini bel irtti .

Arkeoloj i ve Antropoloj i öğrencileri , Bölüm Başkanımız Yrd. Doç. Dr. Işık ADAK-ADIBELLİ, Bölüm BaşkanYardımcımız Öğr. Gör. Cemil Koyuncu ,Yrd. Doç. Dr. Barış Salman, Yrd. Doç. Dr. Aslı Doğan, AraştırmaGörevli leri H. Asena Kızı larslanoğlu, El if Baştürk ve Dekan Yardımcımız Yrd. Doç. Dr. Atı lay YağmurOkutaner’ in katı l ımlarıyla konferansımız gerçekleşti .

Konferans sonrası Dekan Yardımcımız ve Bölüm Başkanımız Doç. Dr. Bil lur Tekkök’ e plaket ve çiçeğiniverirken, Dekan yardımcımızın Bil lur Tekkök’e teşekkürlerini ve şükranlarını bel irtti . Ayrıca bizleri de butarz etkinl ikler gerçekleştirdiğimizden dolayı kutlaması da bundan sonraki işlerimize daha özgüvenli vecesurca yaklaşmamızı sağladığından dolayı kendisine teşekkür ediyoruz.Buram buram seramik ve arkeometri kokan bu konferanstan öğrenci arkadaşlarımız çok mutlu vememnun ayrı ldı lar. Bizlere verdiği değerl i bi lgi lerden ötürü Doç. Dr. Bil lur Tekkök’ e, Bizi yalnızbırakmayan bölüm hocalarımıza ve öğrenci arkadaşlarımıza en içten dileklerimizle şükranlarımızısunuyoruz.

Sinan ÖzcanAhi Evran Üniversitesi Arkeoloj i Bölümü ve Eskiçağ Kültürleri Topluluğu

Etkinl ik

Page 82: ArkeoGezi Sayi 4

Bu yı l birincisi düzenlenen “Arkeoloji ve SanatTarihi Çalıştayı”, 1 1 -1 2 Mart 201 3 tarihleri arasındaİstanbul Üniversitesi Güzel Sanatlar Bölümü’ndegerçekleştiri ldi . İÜ Edebiyat Fakültesi Arkeoloj iBölümü Prehistorya ve Önasya Arkeoloj i BölümüÖğretim Üyesi Doç. Dr. Şevket Dönmez, çalıştayınaçı l ış konuşmasında; ‘’Birincisinigerçekleştirdiğimiz Arkeoloj i ve Sanat TarihiÇalıştayı ’nı geleneksel yapmak istiyoruz. Her yı l ınmart ve ekim ayı olmak üzere yı lda iki keregerçekleştirmeyi planladığımız bu çalıştaydaarkeologları ve sanat tarihçi lerini aynı düzlemdebuluşturmayı amaçlıyoruz.” dedi.Dört oturum halinde yapı lan çalıştayda birinci

gün, “İstanbul Pandokrator Kil isesi ’’ , “TopkapıSarayı Kitabelerine Bakış’’ , “Osmanlı KırsalındaSeçkin Olmayan Sınıfın Tüketim Arkeoloj isi ’’ ,“Anadolu Türk Sanatında Aslan Figürü’’ , “EdirneTekkeleri ’’ , “Üsküdar Mezarlıklarındaki KabirTaşlarına Betimlenen Cam Vazolar”, “Boğaz’ınSavunmasında Boğaziçi Kalelerinin Önemi veRiva Kalesi, Anadolu Selçuklu MimarisindeDeğişim ve Malzemeler”, “Eyüp Sultan Türbesi veOsmanlı Ziyaret Kültürü” konuları ; ikinci gün,

“Sanat Tarihi Sigi l loraphia: Bizans Kurşun Mühürleri”, “Edirne Arkeoloj i Müzesi’nde Bulunan Bahtsız İkiÜnik Eser Üzerine Notlar”, “Türkiye’nin Avrupa’daki i lk Arkeoloj ik Kazısı ”, “İstanbul Tarihi Yarımada’dakiBizans Dönemi Sarnıçları Envanter Çalışması” konuları ele alındı .

Umut Furkan ÇITAK

Etkinl ik

Arkeogezi Dergisi - 81

Page 83: ArkeoGezi Sayi 4

Uygarlık Anadolu'da DoğduProf. Dr. Fahri Işık

Dumlupınar Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi,Arkeoloj i Bölümü olarak bizlere "Uygarlık Anadolu'daDoğdu" adlı konferansında Prof. Dr. Fahri IŞIK önemlibi lgi ler aktardı . Uygarlığın kökeninin Antik Yunan değil ;Anadolu olduğunu açıkladı . Doğu ve Batı kültürlerinikarşı laştı rdı , tek tek örneklerle açıkladı . Örneğin, AntikYunan tanrı larının Zeus, Poseidon, Hades, Artemis. . .Anadolu kökenli olduğunu, Hitit ve Frig tanrı larınınkopyası olduğunu açıkladı . Daha da genişletti ve tümdetaylarıyla bunları Arkeoloj i dünyasına ispat etti . AntikYunan mimarlığının, heykelinin, seramiğinin kökeninDoğu yani Anadolu olduğunu da aynı şekilde çoksayıda örneklerle açıkladı . Kısacası bu faydalı bi lgi lere"Uygarlık Anadolu'da Doğdu" adlı kitabındaokuyabil iriz. Yaklaşık iki buçuk saat konferans verenProf. Dr. Fahri IŞIK, konferans bitiminde aralıksızalkışlandı . Uygarlık Anadolu'da Doğdu adlı kitabınıkonferans bitiminde espiri l i sözlerle imzaladı . Kendisi,Dumlupınar Üniversitesi 'nde Arkeoloj inin hızlai lerlediğini ve Seyitömer Höyük Kurtarma Kazısınıyakından takip ettiğini vurguladı . Espiri l i bir sözle "Birbölüm bu kadar kısa bir sürede nası l bu kadar büyükişler yapar anlamadım" sözüyle ve D.P.Ü. Arkeoloj i veSanat Kulübüne ve Arkeoloj i bölümüne saygı larınısundu.

Anı l ARSLAND.P.Ü. Arkeoloj i ve Sanat Kulübü Üyesi

Etkinl ik

Page 84: ArkeoGezi Sayi 4

Pamukkale Üniversitesi Arkeoloji Topluluğu yeni yönetimiyle göreve başladıktan hemen sonrabirçok çeşitl i organizasyon gerçekleştirerek öğrencilerin farklı alanlarda yeni bi lgi ler edinmesinisağlamıştı r. Bu bağlamda gerçekleştiri len etkinl iklerden Tripol is gezisinde, kazı başkanı Yrd.Doç.Dr.Bahadır Duman eşliğinde Denizl i 'nin tarihine ışık tutan yeni bir kazı alanı gezilerek öğrencilere tanı tımı enyetki l i ağızdan yapı lmıştı r.

Tripol is'in ardından topluluk olarak Laodikeia Antik Kenti ziyaret edilmiştir. Kazı başkanıProf.Dr.Celal Şimşek'in izni i le depolar ve laboratuarların yanı sıra restorasyon aşamasında olanLaodikeia Kil isesi 'de ziyaret edilmiş ve kent hakkında detaylı bi lgi al ınmıştı r.

Kulüp tarafından düzenlenen başka bir etkinl ikte ise Sualtı Arkeoloj isi Paneli gerçekleştiri lmiş vealanında uzman kişi lerden sunumlar dinlenmiştir. Panelde sırasıyla; Selçuk Üniversitesi Arkeoloj i BölümüÖğretim Görevlisi Erdoğan Aslan, Bodrum Sualtı Arkeoloj i Müzesi'nden Güner Özler, PamukkaleArkeoloj i Bölümü Öğretim Görevlisi Koray Alper bilgi lerini yoğun katı l ım sağlayan öğrencilerle paylaşarakArkeoloj inin fazla bil inmeyen bu dünyası hakkında bilgi sahibi oldular.

Page 85: ArkeoGezi Sayi 4

https://twitter.com/arkeogezi

Page 86: ArkeoGezi Sayi 4

https://www.facebook.com/ArkeogeziDergisi

https://twitter.com/arkeogezi