Upload
others
View
12
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
Türkiye’de ulaşım alanında denizyolunu kullanmaya, yüz-yıllarca önce Ege’ye Akdeniz’e ulaştığımızda, demiryolunu ise dünyanın neredeyse önünde; 1820’li yılların başında İn-giltere, Almanya, Fransa ve diğer öncülerle at başı birlikte başlamış ve 1950’li yıllara kadar da son derecede başarılı bir gelişme sergilemiştik… Karayolu 50’li yıllarda ağırlık ka-zanmaya başladı. Seksenli yıllarda yük ve yolcu taşımacılı-ğında % 90’ların üzerinde karayolunu kullanan dünyanın tek ülkesi olma başarısızlığını gösterdik. Başarısızlıktır. Çünkü bu hem trafik kazaları hem de çevre ve ekonomik anlamda kabul edilemez sonuçlara yol açan bir gelişmedir … Sek-senli yıllar otoyolların, 2000’li yıllar ise “duble yolların” öne çıktığı dönem oldu. Son yıllarda demiryolu ve denizyolu tek-rar hatırlanmış, iyi ki de hatırlanmış ve havayolu ile birlikte sevindirici gelişmeler ortaya çıkmış bulunmaktadır; “yet-mez ama evet…” derim ben buna. Daha fazla tercih, çaba ve yatırım şart.
Ulaştırma alanında yapılan politika değişiklikleri ülkelerin ve toplumların geleceğini etkilemektedir. Türkiye bu alan-daki yanlış tercihlerin acı ve ağır faturasını elli altmış yıl içinde ve sonrasında ödeyerek bunu tüm dünyaya gösteren tipik bir kötü örnektir. Ellili yıllarda yapılan yanlış tercihin sahipleri aslında bugün otoyollarda üç şeridi birden işgal eden kamyonların ve trafik kazalarında ölen on binler, ya-ralanan yüz binlerin sorumluluğunu taşıyacaklarını hesap edemediler besbelli ancak devlet yönetmek, belirtilen so-rumlulukları hissetmekle mümkündür. Hepimiz yollarda, otoyollarda en sağ şeridi kullanmak durumunda olan genel adıyla kamyon olarak anılan, yük taşıyan kamyon, tanker, çekici (tır) gibi ağır tonajlı araçların hiçbir kurala uymadan önündeki hemcinsini geçmek için en sol şerit dâhil olmak üzere dakikalarca diğer kullanıcıları hiçe sayarak tüm şe-ritleri kullandığına şahit oluruz. Burada adı geçen araç
grubunun genel araç sayısı içindeki oranı % 10’un altında iken ölümlü trafik kazalarına karışanların yarısına yakını ol-duğu gerçeğini de vurgulamakta yarar var. Birinci sorumlu şüphe yoktur ki yazının başında belirtilen yanlış ulaştırma politikaları ve bu politikaları yıllarca uygulayanlardır. İkinci-ler ise rolleri abartılan ancak masumiyetleri bilgisizliklerin-den kaynaklanan ağır tonajlı araç şoförleridir. Bunlar yıllar boyu “trafik canavarı” olarak kabul edilmiş ve asıl büyük günah ve sorumlulukları maskelemek için kullanılmış gari-ban bir meslek erbabıdır. Uymaları gereken trafik kuralları-nın ancak % 30 kadarını bilebilen, bildiklerinin de önemine inanmayan şoförler, trafik kazalarının görünen suçlularıdır. Sorumluluk ise daha dikkatli bakıldığında görülebilen arka planda yatmaktadır. Sorumlular, yanlış politikaları tercih eden, uygulayan, şoförleri gerçek anlamda eğitmeyen, gerekli etkin denetimi yapmayanlardır. Canavar sürücüyü suçlayarak hiçbir yere varılamayacağını yüz binlerce ölü ve milyonlarca yaralının yanında çok ciddi boyutlardaki maddi kayıplar göstermiş olmalıdır.
Taşıma sektörü için başarıyla uygulanan “Mesleki Yeterlilik” uygulaması birinci aşamasını tamamlamış; mesleği profes-yonel sürücülük olanlar, yani şoförler kayıt altına alınmış, belgelendirilmiş ve bu grubun mesleki yeterlilik konusun-daki nitelikleri de anlaşılmıştır. Şimdi yapılması gereken, bunların zaten ilgili yönetmelikte de belirtildiği gibi belli aralıklarla eğitimden geçirilerek niteliklerinin yükseltilme-sidir. Kesin çözüme, meslek erbabını olmaları gereken bilgi seviyesine çıkarmak ve bilinçlendirmekle ulaşılabilir.
Avrupa Birliği ülkelerinin çoğundan önce ulaştırma sektö-rüne Mesleki Yeterlilik kavramını getiren ve Türkiye’de çok önemli bir konuda bir ilki başarıyla uygulayan Sayın Binali Yıldırım ve ekibi eminim ki ikinci adımı da başarıyla ata-caktır.
Prof. Dr. Süleyman PAMPALGenel Yayın Yönetmeni
başyazı
Otoyolda Kamyonlar…
Nisan - Mayıs - Haziran 2012 | Ankara Trafik Vakfı
Binali YıLDırıMUlaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı
SAYI 45 / YIL 10 Nisan - Mayıs - Haziran / 2012
I S S N 1 3 0 4 - 4 8 4 2
Yönetim Yeri ATESTAŞ Ankara Trafik Eğitim ve Sağlık Hizmetleri A.Ş. 8 (1314). Cadde 86 (1309). Sokak No:2/1
A. Öveçler-Dikmen/Ankara
Tel:: 0 312 473 04 23
Faks: 0 312 473 04 28
[email protected] www.ankaratrafikvakfi.org
Ankara Trafik Vakfı Dergisi Yayın No: 3304
Yayın Türü Yerel Süreli Yayın
ATESTAŞ adına
İmtiyaz Sahibi Mümtaz Fahri AYKIRI
Genel Yayın Yönetmeni Süleyman PAMPAL
Genel Koordinatör Hüseyin KILAVUZ
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Hüseyin BEKTAŞ
Yayın Kurulu Ahmet ÇİÇEK Ahmet KUŞGÖZ Timuçin ONURSAN Zeki AYDIN
Yapım/Organizasyon CAST GRAPHIC Tokdemir Ajans Prodüksiyon - Organizasyon - Yayıncılık Ltd. Şti. Turan Güneş Bulvarı 4. Cad. 712. Sk. 1/3Yıldız - Çankaya/ANKARATel: 0312 440 87 07(Pbx)Faks: 0312 440 12 92 www.tokdemirajans.com
Baskı Dumat Ofset Matbaacılık San. Tic. Ltd. Şti. Bahçekapı Mah. 2477. Sk. No: 6 Şaşmaz / AnkaraTel: 0312 278 82 00Faks: 0312 278 82 30 www.dumat.com.tr - [email protected]
Ankara Trafik Dergisi, ATESTAŞ adına Cast@Graphic Ajans tarafından yayınlanmaktadır. YÖNETİM YERİ (ATESTAŞ) ÜCRETSİZ YAYIN ORGANIDIR. Reklamların sorumluluğu reklam veren
firmaya ait olup, Cast@Graphic Ajans
hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Dergide yayınlanan yazılar
yazarların düşüncelerini kapsamaktadır.
Basım Tarihi28 Mayıs 2012
KURU
M4
> > içindekiler
Trafikte Ortak Akıl Platformu
Yaya Güvenliği: Çocuklarımız!
OSMANİYE
GÜNCEL 28
HABER 20
DOSYA
OSMANİYE
40
12
Ankara Trafik Vakfı 2012 Yılı Olağan Genel Kurul Toplantısı Yapıldı
4
kurum
61. Hükümette Ulaştırma, Denizcilik ve Haber-
leşme Bakanı olarak görev yapıyorsunuz. Yeni
oluşturulan bir Bakanlık… Denizcilik zaten si-
zin alanınız, haberleşmenin de görev alanınıza
dâhil olması dışında ulaştırma anlamında eski
oluşumdan nasıl bir farklılık söz konusu?
Elbette birtakım değişiklikler oldu. En önemli değişiklik ise
denizcilikte oldu. Müsteşarlık seviyesinde olan denizciliği
Bu sayımızda Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım ile yeni kurulan Bakanlığın yapısı, nelerin değiştiği, trafik kazalarının önlenmesi için yapılan çalışmalar, bölünmüş yollar
ve yapımı devam eden metro hatlarının durumu, demiryolları ağının genişletilmesi için yapılan çalışmalar, trafik levhaları gibi konularda bir söyleşi yaptık. Yol kusurundan kaynaklanan kazaların
neredeyse sıfıra indirildiğini belirten Yıldırım, içinde insan unsuru olması nedeniyle ne yapılırsa yapılsın kazaların önlenemeyeceğini ifade ediyor ve insanları daha dikkatli olmaya çağırıyor.
BİNALİ YILDIRIMUlaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı
Hızlı gitmek ile yavaş gitmek arasında bir ömür fark vardır
5
Nisan - Mayıs - Haziran 2012 | Ankara Trafik Vakfı
bakanlık seviyesine çıkardık. Bu gelişmenin denizciliğe birtakım pozitif katkıları olacak. Yıllarca denize yüz çevrilmişti. Artık denizci-lik herkesin yüzünü güldüren bir alan haline geldi. Bu yeni yapılanma ile birlikte çok daha güzel işler yapılacak.
Ayrıca kanunun yürürlüğe konulmasından sonra çeşitli kanunlar ve diğer idari düzenlemelerle bir taraftan Bakanlığımıza yeni görevler verilirken diğer ta-raftan da günün ihtiyaçları çerçevesinde teşkilatlanması gereken bazı konularda doğrudan yasal düzenlemelere ihtiyaç bulunmasına rağmen bugüne kadar bu düzenle-meler yapılamamıştı.
Bu çerçevede örneğin; toplumsal ve ekonomik gelişme-lerin bir gereği ve önemli bir ihtiyaç olarak görülen tehli-keli mal ve kombine taşımacılık konularının düzenlenmesi amacı ile Bakanlık bünyesinde Tehlikeli Mal ve Kombine Taşımacılık Düzenleme Genel Müdürlüğü oluşturduk.
Sonra bildiğiniz gibi ülkemizde demiryolları ile ilgili faali-yetler, kamu iktisadi kuruluşu olan Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğü (TCDD) tarafından yürütülmektedir.
Halen TCDD hem bir kamu ticari işletmesi hem de demir-yolu sektörünü dolaylı olarak fiilen düzenleyen bir kuru-luştur. Demiryolu sektörüyle ilgili dünyadaki gelişmeler dikkate alındığında sektörün, altyapı hizmeti verenler, taşımacılık faaliyetinde bulunanlar ve sektörle ilgili dü-zenlemeleri yapan düzenleyici otorite olarak, üçayaklı bir yapılanma içinde olduğu görülmektedir.
Bu çerçevede, Kanun Hükmünde Kararname ile demir-yolu ulaştırması faaliyetlerinin ticari, ekonomik, sosyal ihtiyaçlara ve teknik gelişmelere bağlı olarak ekonomik, seri, elverişli, güvenli bir şekilde yürütülebilmesi amacıyla demiryolu sektöründe düzenleyici otorite olmak üzere, doğrudan Bakanlık bünyesinde Demiryolu Düzenleme Genel Müdürlüğü kurduk.
TC Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Ba-kanlığı koordinasyonunda yürütülen Trafikte Sorumluluk Hareketi devam ediyor. Trafik ve taşıt güvenliği alanında çalışma yapan kurum ve kuruluşların işbirliğiyle gerçekleştirilen pro-
jeyle trafikte can güvenli-ği için koruyucu önlemler alınması ve sorumluluk bi-lincinin geliştirilmesi konu-larında toplumda farkında-lık yaratmak amaçlanıyor. Bu projenin ne aşamada olduğu konusunda bilgi ve-
rebilir misiniz? Buna benzer başka projeler de olacak mı?
Trafikte Sorumluluk Hareketi; Bakanlığımız koordinasyo-nunda, trafikte sorumluluk bilinci alanında çalışma yapan kurum ve kuruluşlar işbirliğinde, TÜVTÜRK’ün desteğiyle hayata geçirilen, Türkiye’de can ve mal kayıplarına yol açan en ciddi sorunlardan biri olan trafik konusunda ko-ruyucu önlemler alınması ve sorumluluk bilincinin geliş-tirilmesi amacıyla toplumda farkındalık oluşturmak için hayata geçirilen bir sosyal sorumluk projesidir.
Çalışmalara 4 Mayıs 2010’da başlayan Trafikte Sorum-luluk Hareketi, söz konusu tarihten bu yana paydaş ku-rum ve kuruluş sayısını ve gayretini arttırarak aynı şevk ile yoluna devam etmektedir. Bugüne kadar 5 paydaş toplantısı yapılmıştır. Söz konusu toplantılarda paydaş kurumların katkılarının ve tavsiyelerinin rehberliğinde yapılan çalışmalarda, Güvenli Taşıt Hareketi faaliyetleri kapsamında 170 bin kişiye, Can Dostları Hareketi faali-yetleri kapsamında 100 bin öğrenciye, 100 bin veliye ve 6 bin servis şoförüne, Sorumlu Vatandaş Hareketi kapsa-mında 2500 eğitmen aracılığıyla 50 bin kişiye ulaşıldı.
“Biz yolları böldük hayatları birleştirmek
için. İnsanlar da kurallara uysunlar.”
6
kurum
Bir başka ifadeyle iki yıllık Trafikte Sorumluluk Hareketi etkinlikleri ve eğitimlerinde 428 bin 500 kişiye doğru-dan ulaşıldı ve trafikte sorumlu davranış geliştirilmesi konusunda gayret gösterildi.
Ayrıca, yazılı, görsel, işitsel (sözlü) ve sosyal medyada (www.trafikhareketi.org, facebook ve twitter) etkin ça-lışmalar yapılmaktadır. İlk etapta projenin 1’inci ana filmi olan “Kaza” filmi, 3’ü kampanya filmi ve 3’ü de animas-yon filmi olmak üzere, toplam 7 tanıtım filmi ve bunlara uygun radyo spotları yapıldı.
Projenin 2’nci ana filmi olan “Göz Yumma” filmi görsel medyada, yeni hazırlanan radyo spot-ları da işitsel medyada yayına girdi.
Söz konusu faaliyetlerin gerçekleşti-rilmesinde İçişleri Bakanlığı, Milli Eği-tim Bakanlığı, belediyeler, üniversite-ler ve TŞOF ile aktif olarak çalışıldı.
Trafik güvenliği ile ilgili çalışmalarımız devam edecek.
Bildiğiniz gibi her yıl trafik ka-zalarından binlerce insan haya-tını kaybediyor. Özellikle uzun tatil dönemleri pek çok insanın kâbusu oluyor. Karayollarında yaşanan trafik kazalarının ön-lenmesi için ne tür çalışmalar yapıyorsunuz?
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki siz ne yaparsanız yapın, yollar ne kadar dü-zelirse düzelsin, trafik kazalarını tam anlamıyla önlemeniz mümkün değil. Çünkü içinde insan unsuru var.
Bölünmüş yol projelerini hayata geçirmekteki en önemli amaçlarımızdan biri; trafik güvenliğini artırarak trafik ka-zalarını azaltmak ve özellikle de kazalardaki ölüm oranını azaltmak. Bölünmüş yollarda amaçladığımız hedefe ulaş-mak için yaptığımız çalışmalar sonucunda, yaralanmalı, ölümlü ve maddi hasarlı kaza sayısında önemli miktarda azalma olduğunu istatistiki çalışmalarla tespit ettik. Yol kusurundan kaynaklı trafik kazaları neredeyse sıfıra yak-laştı. Yapılan başka bir istatistiki çalışma ise bölünmüş
yollarda yapılan kazaların yüzde 89,6’sının sürücü hata-larından kaynaklandığını ortaya koyuyor. Bu yollardaki genel kaza oranında yüzde 60 oranında azalma sağla-dık.
Ama ihlal ve ihmal kazaların yaşanmasına neden oluyor. İnsanlar trafik kurallarını ihlal ediyor veya yola çıkarken aracın bakımı, lastik durumu, sinyallerin çalışıp çalışmadı-ğı gibi konuları ihmal ediyor. Bu ihlal ve ihmal maalesef trafik kazalarının yaşanmasına neden oluyor.
Biz yolları böldük hayatları birleştirmek için. İnsanlar da kurallara uysunlar.
Göreve geldiğinizden bu yana karayollarında büyük önem ta-şıyan bölünmüş yol projelerine imza attınız. Şu anda devam eden ve önümüzdeki dönemde yapımına başlanacak projeler konusunda bizi bilgilendirir mi-siniz?
2002 yılında göreve geldiğimizde Türkiye’de sadece 6 bin km bölünmüş yol vardı. 6 il birbirine bölünmüş yol ile bağlı iken bugün 74 ili birbirine bölünmüş yollarla bağladık. Bugün Türkiye toplam 21,227 km bölünmüş yola sahip.
Bunu 9 yılda yaptık. ‘Yeter bu kadar.’ demiyoruz. Türkiye’deki yolların nere-deyse tamamını yeniden yapıyoruz. Bu nedenle yapılanlar yeterli değil. 2023 hedefleri kapsamında 36 bin
kilometre bölünmüş yol yapmış olacağız.
Otoyollarımızın uzunluğunu 2011 yılı sonunda 2248 km’ye, 2015 yılında 3027 km’ye, 2019 yılında 6118 km’ye, 2023 yılında 7827 km’ye ve 2036 yılında da 11.857 km’ye ulaştırmayı hedefliyoruz.
Bugün ülkemiz açısından son derece önemli birçok proje kamu özel sektör işbirliğiyle gerçekleştiriliyor.
Nitekim İstanbul - İzmir otoyolu ve bağlantı yolu, 3. Bo-ğaz Köprüsü, Ankara - Niğde Otoyolu, Ankara – Kırıkkale
“2002 yılında göreve geldiğimizde Türkiye’de sadece 6 bin km bölünmüş yol
vardı. 6 il birbirine bölünmüş yol ile
bağlı iken bugün 74 ili birbirine bölünmüş
yollarla bağladık. Bugün Türkiye
toplam 21,227 km bölünmüş yola
sahip. 2023 hedefleri kapsamında 36 bin
kilometre bölünmüş yol yapmış olacağız.”
7
Nisan - Mayıs - Haziran 2012 | Ankara Trafik Vakfı
– Samsun Otoyolu, Aydın – Denizli – Burdur Otoyolu gibi dev projeler de yine YİD modeli ile yapımı planlanan 1. Grup otoyollarımız olarak sıralanıyor.
En çok tercih edilen ulaşım türünün kara yolları olması nedeniyle, hızlı tren ve metro çalışma-ları da insanların hayatını kolaylaştırması ve hızlandırması açısından büyük önem taşıyor. Eskişehir – Anka-ra, Konya – Ankara hızlı trenle-rinin ardından gerçekleştirilme-si planlanan hızlı tren projeleri var mı?
2011 yılının son günlerinde (28 Aralık 2011) Ankara - İzmir yüksek hızlı treni ihalesini yaptık. Yine 2011 yılının son iş gününde Eskişehir - Bursa yüksek hızlı treni projesinin ihaleyi kazanan yüklenici firma ile protokolü imzaladık. Bu çalışmalar bütün hızıyla sürüyor.
Öte yandan, Ankara - İstanbul Hızlı Tren Projesi’nin Eskişehir - İstanbul kesiminin inşaatına devam ediyoruz.
Bu kapsamda; Eskişehir Gar Geçişinin altyapısının inşaa-tında yüzde 70 fiziki ilerleme sağlandı. Eskişehir - İnönü arası inşaat çalışmalarını ise tamamladık.
İnönü - Keseköy arasının inşaat çalışmalarında yüzde 50 fiziki ilerleme sağlandı. Köseköy - Gebze kesiminin ise sözleşmesi imzalanarak yer teslimi yapıldı.
Ankara - Sivas Hızlı Tren Projesi’nin Yerköy - Sivas kesiminin inşaatında yüzde 52 fiziki ilerleme sağlandı. Ka-yaş - Yerköy kesiminin ise proje çalış-malarına devam edildi. Sivas-Erzincan Hızlı Tren Projesi’nin de çalışmalarına devam ediyoruz. Görüldüğü gibi hızlı treni bütün yurda yaymak için hum-malı çalışmalarımız sürüyor. Bugün ül-kemizde karayollarının taşımacılıktaki yükü yüzde 90 civarlarında. Havayol-larını, denizyollarını ve demiryollarını cazip hale getirerek bu yükü azaltma-lıyız.
Hızlı demiryolu çok konforlu ve çok güvenli bir ulaşım imkânı sunuyor. Bu
“Uzun yıllar boyunca demiryolları ihmal edilmiş. Biz göreve
gelene kadar yılda 18 km demiryolu yapılır
halde idi. Son 9 yılda yıllık ortalama 135 km demiryolu
yapılır hale getirdik. Demiryolları, istiklalimizin
lokomotifi olduğu gibi, istikbalimizin de
lokomotifi olacak.”
8
kurum
güzel imkânı gönül ister ki bütün Türkiye’ye yayalım ama
bu hem ekonomik bakımdan hem de coğrafi bakımından
mümkün değil. Ankara - Eskişehir veya Ankara - Konya
arasında seyahat eden vatandaşlarımız hemen kendi ille-
rine de yapılmasını istiyor. Mümkün olduğu kadar sırasıy-
la bu istekleri gerçekleştirmeye çalışıyoruz.
Şu anda devam eden metro çalışmaları konu-
sunda bilgi verir misiniz?
Biliyorsunuz metroları bugüne kadar yerel yönetimler
kendi imkânları ile yapmaya çalışıyorlardı. Ama görüldü
ki metrolar çok yüksek maliyetli yatırımlardır ve belediye
bütçeleriyle kolay kolay altından kalkılacak bir iş değildir.
Bu nedenle metroların yapımlarını üstlendik. Bu kapsam-
da Ankara metrosu Bakanlığımıza devredildi.
Ankara’da üstlendiğimiz metro hatlarının yapım uzunlu-
ğu toplamı 44 km.
Bunun 9,2 km’si Tandoğan - Keçiö-ren hattında ve onun devir işlemle-rini geçen hafta tamamladık.
Batıkent - Sincan metro hattı ise 15 km uzunluğunda.
Kızılay - Çayyolu metro hattı 19,8 km uzunluğunda.
Aynı zamanda yeni yapılan metro hatlarının elektrome-kanik ve sinyalizasyon işlerinin yapımı ile birlikte mevcut Kızılay - Batıkent metro hattındaki elektromekanik ve sinyalizasyonları da yenileyeceğiz.
Yani Ankara’daki metro hatlarımızı dört başı mamur bir hale getirip milletimizin hizmetine sunacağız.
Pek çok çalışma yapılmasına ve insanlar sürek-li uyarılmasına rağmen kara yollarındaki trafik kazalarının bütünüyle önüne geçmek imkânsız gibi görünüyor. Aslında daha güvenli olması ba-kımından demiryolları tam da bu noktada büyük önem taşıyor. Demiryollarının daha fazla tercih edilmesi, bununla bağlantılı olarak demiryolu ağlarının genişletilmesi konusunda düşünülen bir proje var mıdır?
“Bizim için insandan daha kıymetli, insan canından daha
önemli hiçbir şey yoktur. Önceliğimiz trafik kazalarında insan ölümlerinin önüne geçmek. Bu konuda çok önemli
mesafeler kat ettik.”
9
Nisan - Mayıs - Haziran 2012 | Ankara Trafik Vakfı
Uzun yıllar boyunca demiryolları ihmal edilmiş. Biz göre-ve gelene kadar yılda 18 km demiryolu yapılır halde idi. Son 9 yılda yıllık ortalama 135 km demiryolu yapılır hale getirdik. Demiryolları, istiklalimizin lokomotifi olduğu gibi, istikbalimizin de lokomotifi olacak.
Bu bağlamda, Ankara - Eskişehir ve Ankara - Konya yük-sek hızlı treni hayata geçirdik. Çok kısa sürede 5 milyon insan yüksek hızlı trenle taşınmış oldu.
Tabii Ankara - İstanbul, Ankara - Bursa, Ankara - İzmir- Ankara – Sivas - Erzincan, Erzincan - Trabzon hatları da devreye girince geniş bir yüksek hızlı tren hattı olmuş olacak ve karayolundan, demiryoluna önemli oranda yol-cu akışı sağlanacak.
Bunlarla birlikte Bakü - Tiflis - Kars demiryolu yapımı devam ediyor. Öte yandan yüzyıllık rüyamız olan, asrın projesi Marmaray’ın yapımı sürüyor. Bunlar tamamlandı-ğında sadece ulusal değil, uluslararası düzeyde demiryo-lu ağımız gelişmiş olacak ve Çin’den Londra’ya kesintisiz demiryolu ulaşımı sağlanmış olacak.
Türkiye’de trafik levhalarının anlamı pek çok insan tarafından bilinmiyor. Bunun bir nedeni de levhalarda yazı bulunmaması. ABD’de trafik kazalarının önlenebilmesi ya da azaltılabilme-si için trafik kurallarının şiir diliyle anlatıldığı levhalar asılıyor. Türkiye’de de buna benzer ya da trafik levhalarının büyütülmesi gibi uygu-lamalar neden yok? Bu tür uygulamalar trafik kazalarının önüne ne ölçüde geçebilir?
Trafik levhaları çok önemlidir. Bu, kanunla verilen yetki kapsamında ilk kez 1975 yılında yayınlanan Trafik İşa-retleri Elkitabı 2011 yılında 2. defa güncellenerek basım aşamasına getirilmiştir.
Karayollarında uygulanmakta olan trafik işaret levhaları-nın standartları, ülkemizin taraf olması için tüm hazırlıkla-rının tamamlanıp, TBMM’ye sunulmak üzere Başbakanlığa iletilen Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu “Karayolu İşaretleri ve Sinyalleri Sözleşmesi ve Eklerine” uygun olup, bu sözleşme ile trafik yasaklama ve kısıtla-maları ile uyarı mesajlarının, tüm dünyadaki sürücülerin kolay ve rahatlıkla anlayabileceği bir sembolle iletilmesi esastır. Yine bu sözleşme kapsamında ilave paneller ile
trafik işaret levhalarının anlamlarının yazılması ile ilgili bir hüküm bulunmuyor. İlave paneller ile trafik işaret lev-halarının anlamlarının yazılması adı geçen sözleşmenin esaslarına aykırı bulunuyor.
Karayolları Genel Müdürlüğünün bakım ağına dâhil kara-yollarında yaklaşık 1.000.000 adet standart trafik işaret levhası mevcut olup, bunların her birinin altına ilave pa-nel kullanılarak anlamların belirtilmesi, ekonomik olarak oldukça büyük boyutlarda maliyet getireceği gibi, bu levhalar ile birlikte kullanılan bazı ilave paneller ile levha adlarından oluşan panellerin birlikte kullanımı da karga-şalara neden olacak. Ayrıca, genel olarak 900 mm kenarlı üçgen ve 600 mm çaplı işaret levhaları altında konulacak panel levhaların içine, sürücülerin seyir esnasında oku-yup anlayabilecekleri mesajları yazmak da teknik olarak mümkün değil. Trafik işaretlerinin ebatları, güncellenen standartlar kapsamında 4 farklı boyutta yeniden düzen-lenmiş olup, kullanım yerleri el kitabında belirtildi. Bu-nunla birlikte, sürücü belgesine haiz her sürücünün trafik işaret levhaları ile verilen mesajları bilmesi gerekiyor.
Ayrıca trafik kuralları bilincini arttırmaya yönelik gerek bizim gerekse Emniyet Müdürlüğünün birçok çalışması mevcut.
Özellikle bölünmüş yollarda trafik kurallarına, trafik işa-ret ve işaretçilerine uyulduğu takdirde kaza yaşanması mümkün değil. Çünkü yol kusurundan kaynaklanan kaza oranını neredeyse sıfıra indirdik.
10
kurum
Trafik güvenliği konusunda sürdürdüğümüz diğer çalış-malar iki başlık altında değerlendirilebilir. Bunlardan ilki yol geometrisinde iyileştirme, diğeriyse trafik güvenlik ekipmanları ile iyileştirmedir. Birinci grup iyileştirmeler kapsamında, yollarımızda kavşak düzenlenmesi, kurp iyileştirilmesi, tırmanma şeridi yapımı, şerit genişletmesi veya daraltılması, banket genişletmesi, sığınma cebi in-şası ve sanat yapısı yapım çalışmaları sürdürülüyor. İkinci grup iyileştirmeler çerçevesinde ise oto korkuluk yapımı, sinyalizasyon, yatay ve düşey işaretleme, aydınlatma ve alt - üst geçit yapımı çalışmaları kesintisiz devam etmek-tedir.
Yollarda kaza kara noktaları olarak tarif edilen yerler vardır. Bu noktaların iyileştirilmesine yönelik çalışmalarınız var mı?
Elbette ki çok önemli fayda sağlandı. Belirli bir neden-den dolayı, belirli bir kaza türünün yoğunlaştığı ve belirli bir kritik değeri aştığı kesime kaza kara noktaları diyo-ruz. Biz bu sorunları düzeltmek üzere bölünmüş yollar,
alt - üst geçitler, sığınma cebi, tırmanma şeridi gibi birçok
çalışma yaparak kaza kara noktalarını azaltmaya çalıştık.
Bunun neticesinde ne elde ettik?
Bu kapsamda 2003 - 2012 yılları arasında 57 adet hem-
zemin geçitte ray devreli otomatik bariyer tesisi ve 745
adet kaza kara noktası ve kaza potansiyeli yüksek yer
olmak üzere toplam 802 nokta iyileştirildi.
Bu iyileştirmeler sonucunda ölçümlenmesi bitirilen 756
noktada kaza sayısında yüzde 64,30, ölü sayısında yüz-
de 88,97 ve yaralı sayısında yüzde 73,41 oranında azal-
ma sağlandı. Yine aynı dönemde, 133 milyon m yatay
işaretleme, 980 bin m düşey işaretleme, 7768 km oto
korkuluk yapıldı. Bu çalışmalar ve iyileştirmeler sonucun-
da izlenen noktalardaki kaza sayısında yüzde 64,30, ölü
sayısında yüzde 88,97 ve yaralı sayısında yüzde 73,41
oranında azalma sağlandı. Bu istatistiki veriler; gerçekle-
şen karayolu projelerinin trafik güvenliğine olan olumlu
etkilerini çok net bir şekilde gösteriyor.
11
Nisan - Mayıs - Haziran 2012 | Ankara Trafik Vakfı
Bizim için insandan daha kıymetli, insan canından daha önemli hiçbir şey yoktur. Önceliğimiz trafik kazalarında insan ölümlerinin önüne geçmek. Bu konuda çok önemli mesafeler kat ettik.
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı olarak Türkiye’de ulaştırma konusunda yaşa-nan en önemli sıkıntının ne olduğunu söyleyebi-lirsiniz? Bu sorunu çözmek için düşündüğünüz ya da düşünülmesi gereken pro-jeleri okuyucularımızla paylaşır mısınız?
Sadece Türkiye’de değil dünyada ulaştır-ma konusunda en önemli problem bence yolcu ve yük taşımacılığı yükünün kara-yollarının üzerinde olması. Bu nedenle intermodal yani kombine taşımacılığı ge-liştirmek zorundayız. İntermodal taşıma-cılığı geliştirmek için özellikle demiryolla-rındaki yapım çalışmalarımız tamamlandı-ğında yük taşımacılığındaki payı önemli ölçüde artacak.
Yük taşımalarının demiryolu ağırlıklı ya-pılması ulaştırma sektöründe stratejik bir amaçtır. Bu doğrultuda demiryolunda özel sektör tren işletmeciliği geliştiriliyor. Yük taşımacılığı özel sektörün işletme-cilik avantajlarından yararlanmak üzere serbestleştirilecek ve TCDD yeniden ya-pılandırılıyor. Aynı şekilde denizyollarını geliştiriyoruz. Ro-Ro taşımacılıkta önemli gelişmeler yaşandı. Bu taşıma modları arasındaki denge sağlandığında ulaş-tırma sorunları büyük ölçüde çözülmüş olacak. Ancak her şeye rağmen taşımacılık sektöründe karayolunun ağırlığı devam edecek.
Trafik kazalarının önlenmesi ve insanların tra-fik konusunda bilgilenmesi için çalışan kuru-luşlardan biri de Ankara Trafik Vakfı bildiğiniz gibi. Ankara Trafik Vakfının çalışmaları konu-sunda düşüncelerinizi ve önerilerinizi öğrene-bilir miyiz?
Ankara Trafik Vakfı diğer birçok sivil toplum kuruluşla-
rında olduğu gibi ülkeye, millete yararlı işler yapan bir kuruluş. Sivil toplum kuruluşlarının çok önemli görev ve sorumluluk üstlendiklerine inanıyorum. Vakfınızı da bu kapsamda değerlendiriyorum. Ankara’daki trafik akışını düzenlemekte önemli görevler üstleniyorsunuz.
Eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Yolların şeritleri ve kalitesi arttı diye, kimse yüksek hız yapmasın. Hızlı gitmek ile yavaş gitmek arasında bir ömür fark vardır. Yük-sek hız; yarım saat erken va-rabilmek için, hiç varamama seçeneğini gündeme getirmiş olur. Ayrıca uykusuz, yorgun, alkollü olarak kimse yola çık-masın. Yollarda aceleci ve telaşlı davranışlarda bulunul-masın. Uzun mesafeli seyaha-te çıkacak olanlar, araçlarının gerekli bakımlarını yaptırsınlar ve yeteri miktarda yakıtlarını alsınlar. Bazı bölgelerimizde kar ve buzlanma olabilir, zin-cir, takoz ve çekme halatı gibi araç ve gereçleri mutlaka araç-larında bulundursunlar. Ama her şeyden önemlisi herkesin trafik kurallarına uymasıdır. “Yolların kralı olmaz, kura-lı olur!” diyoruz. Bunu kimse unutmasın. Bazıları sanıyor ki aracımızı 110 km hıza sabitle-yelim bütün bölünmüş yollar-da o hızla gidelim. Bölünmüş
yolların bütün kesimlerinde hız sınırının saatte 110 km olduğu gibi yanlış bir algıya kimse kapılmasın. Yolların keskin viraj, yüksek eğim, meskun mahal veya kavşak gibi kesimlerinde hız tahdit levhaları ile belirlenmiş hız sı-nırlarının aşılmaması gerekiyor. Dolayısıyla her yerde hız sınırı 110 km değildir. “Arabalar konforlu, yollar konfor-lu o zaman gaza basalım, gidelim!” diye düşünülmemeli. İnsan hayatından daha önemli hiçbir şey yoktur. Herkes hem kendi yaşam hakkına hem de başkalarının yaşam hakkına saygılı olmalı.
“Sadece Türkiye’de değil dünyada
ulaştırma konusunda en önemli problem,
yolcu ve yük taşımacılığı yükünün
karayollarının üzerinde olması.
Bu nedenle intermodal yani
kombine taşımacılığı geliştirmek
zorundayız. Özellikle demiryollarındaki
yapım çalışmalarımız tamamlandığında
yük taşımacılığındaki payı önemli ölçüde
artacak.”
12
dosya
Yaya Güvenliği: Çocuklarımız!
Türkiye yaya kazalarında ön sıralarda
Avrupa ülkeleriyle kıyasladığımızda hayatlarını trafik ka-
zaları neticesinde kaybeden yayaların sayısı Türkiye’de
daha fazladır. Türkiye’de 2003 - 2005 yılları arasında
yaklaşık 900.000 (ölümlü, yaralanmalı ve maddi hasarlı)
kaza meydana gelmiş ve bu kazalarda yaklaşık 6 bin kişi
hayatını kaybetmiştir (Trafik İstatistik Yıllığı 2003). Yapı-
lan araştırmalar genellikle sürücüler üzerine yoğunlaş-
makta olsa da trafik; yayaların, diğer yol kullanıcılarının
(örneğin motosiklet sürücüleri) ve araç sürücülerinin
paydaş olduğu ortak bir alandır. Yayaların özellikle sü-
rücülere kıyasla yaralanma ve hayatını kaybetme konu-
sunda daha ‘korumasız’ olduğu ve ‘risk’ altında bulundu-
ğu söylenebilir. Örneğin, motorlu araçların 1 yılda kat
ettiği toplam mesafe Türkiye ile Finlandiya’da eşit iken
(yaklaşık 50,000 milyon km) hayatlarını trafik kazaların-
da kaybeden yayaların sayısı Finlandiya’da 59, Türkiye’de
ise 724’tür (Economic Commision for Europa).
“Genç yayalar”: Çocuklarımız!
2002 yılında 16.000 yaya kaza geçirmiş, bunlardan 820
kişi hayatını kaybetmiştir (Economic Commision for Eu-
Bünyamin Çiçek1, Bilal Çankal1, Türker Özkan2, Mikko Räsänen3 ve Timo Lajunen2
1Emniyet Genel Müdürlüğü; 2 Güvenlik Araştırma Birimi, Psikoloji Bölümü, ODTÜ; 3VTT Technical Research, Finlandiya
13
Nisan - Mayıs - Haziran 2012 | Ankara Trafik Vakfı
ropa, Trafik İstatistik Yıllığı 2003). Kazaya karışan toplam yaya sayısına bakıldığında yüzde 28’lik dilimle yaya ka-zalarının yoğunlaştığı aralık 0 - 9 veya 0 - 15 yaş grupla-rıdır (Economic Commision for Europa; Kingma, 1994). Bu yaş grupları, büyük oranda ilköğretim öğrencilerini kapsamakta ve dolayısıyla yaya grubu olarak en fazla risk altında olan kesimi teşkil etmektedirler.
Yaya kazalarının çoğu okul çevrelerinde meydana geliyor
Tahmin edileceği gibi bu kazaların büyük bir bölümü okul çevrelerinde ve karşıdan karşıya geçerken meyda-na gelmektedir (Trafik İstatistik Yıllığı 2003). Kazaların meydana gelmesinde, küçük yaşlardaki çocukların kar-şıdan karşıya geçmeleri esnasında göstermiş oldukları riskli davranış eğilimleri ile birlikte çevresel faktörlerin etkili olduğu düşünülmektedir (Wade ve ark, 1981). Ay-rıca, yerleşim alanlarında olan yollarda araçların yüksek hızla trafikte seyretmesi, yaya geçitlerinin yeterli sayıda bulunmaması, trafik kurallarına gerekli hassasiyetin gösterilme-mesi ve çocuk güvenliğine yeteri kadar önem verilememesi, yol-larda karşıdan karşıya geçmeye çalışan çocukların yaşamlarını kaybetmelerinin başlıca sebep-lerindendir (Hagel ve ark, 2007; Wade ve ark, 1981). Bu nedenlerle, etkili bir çözüme ulaşmak için mühendislik müdahalelerin yanı sıra (güvenli geçiş alanları oluştur-ma) davranışsal (çocukları eğitmek, trafik akış hızını dü-şürmek) boyutta da müdahaleler şarttır (Holland, Hill, 2007).
Çalışmanın Amacı
Bu çalışma kapsamında, Ankara il sınırları içerisindeki okul çevrelerinde ilköğretim okulları çevresinde yaya güvenliği araştırılmıştır. En tehlikeli yaya geçiş nokta-larını belirlemek, öğrenci ve sürücü davranışlarını in-celemek ve tüm bunlar için geçerli ve etkin önlemler geliştirmek hedeflenmiştir. Bu kapsamda ilk defa farklı basamaklardan oluşan “Davranışsal Kara Nokta Analizi” kullanılmış ve sonrasında müdahale çalışmaları ve öl-çümler yapılmıştır.
1. Basamak: Ankara’nın kaza haritası çıkarıldı
Araştırmacılar ilk olarak geçmiş yılların ölümlü kaza veri tabanlarını araştırarak işe başlamışlardır. Bu amaçla, Em-niyet Genel Müdürlüğü bünyesinde bulunan Trafik Bilgi Sistemi (TBS) veri tabanı kullanılmıştır. TBS’de toplatılan kaza verilerinin işlenmiş (temizlenmiş) olanları temelin-de veri tabanından 2003 - 2004 yıllarının ölümlü yaya kazaları süzülerek analizler yapılmıştır.
1. Basamak - Ön Bulgular - Bazı okulların çevresinde bir yılda 5 yaya trafik kazasında can veriyor
Analizler; yaya kazalarının önemli bir yüzdesinin ilköğre-tim okulları çevresinde yoğunlaştığını göstermiştir. Hat-ta bazı ilköğretim okullarının yakın çevresinde son iki yıl içinde anlamlı sayıda ölümlü yaya kazası (araba çarpma-sı sonucu) olduğu tespit edilmiştir.
Sonrasında araştırmacılar, Ankara sanal haritası üzerin-de MapInfo programı ile bütün ilköğretim okulları çevresinde 600 metre çaplı “tampon böl-geler” oluşturmuşlardır. Böyle-ce Ankara ili okulların isimle-riyle adlandırılan takribi 1 km² alanlara bölünmüştür.
Değerlendirmeler sonucunda; etrafında en çok ölümlü ve yaralamalı kaza olan yaklaşık 20 ilköğretim okulu be-lirlenmiştir. Çalışma kapsamında, 6 okul ön değerlendir-me (örneğin okul ve çevresinin incelenmesi) neticesinde araştırmanın sonraki basamaklarında uygulama alanları olarak sürece alınmıştır.
2. Basamak - Yeni bir kara nokta analizi: Beyana Dayalı Davranışsal Kara Nokta Analizi
Bu basamakta araştırmacılar; okul tampon bölgelerinin haritaları sadeleştirilerek, 12-14 yaş aralığındaki öğ-rencilerin anlayabileceği krokiler haline getirmişler, ön eğitim sonrasında sadece okula yaya olarak gidip-gelen öğrencilere uygulamışlardır (Şekil 1 - Okul isimlerini giz-li tutmak amacıyla buradaki şekilde cadde, okul, sokak ve mağaza isimleri silinmiştir). Araştırma kapsamında 6 okulda toplam 630 öğrenciye uygulamalar yapılmıştır.
“Yayaların özellikle sürücülere kıyasla yaralanma ve hayatını
kaybetme konusunda daha ‘korumasız’ olduğu ve ‘risk’ altında
bulunduğu söylenebilir.”
14
dosya
Şekil 1. Sadeleştirilmiş okul haritası taslağı (cadde ve iş yerleri isimleri silinmiştir)
Bu uygulamalarda öğrencilerden; krokiler üzerinde ev-den okula ve okuldan eve yürürken izledikleri güzergâhı çizmeleri istenmiştir. Ayrıca, bu güzergâh üzerinde yaya güvenliği açısından zorlandıkları veya tehlikeli bulduk-ları yerleri işaretlemeleri istenmiştir (Şekil 2). Uygulama-dan önce eğitimciler eşliğinde öğrencilere harita üzerin-de nasıl ve nelere göre işaretleme yapacakları ayrıntılı
bir şekilde anlatılmıştır. Uygulamanın sonunda öğren-cilere, bazı demografik sorular, daha önce kaza geçirip geçirmedikleri ve okula bir büyüğüyle gelip gelmedik-leri de sorulmuştur. Araştırmacılar tüm sorulara verilen cevapları sonraki süreçte elde edilen verilerle karşılaştır-mışlardır.
Şekil 2. 6. sınıf öğrencisi tarafından doldurulmuş kroki
15
Nisan - Mayıs - Haziran 2012 | Ankara Trafik Vakfı
2. Basamak - Beyana Dayalı Davranışsal Kara Nokta Analizi - Analiz Tekniği ve Süreç
Her bir okul krokisi üzerinde; öğrencilerin hangi güzergâhları kullandığı, güzergâhların kaçar kişi tarafın-dan kullanıldığı ve güzergâhlar üzerinde yaya güvenliği-ni tehdit eden kavşaklar belirlenmiştir. Örnek şekillerde-ki gibi (Bakınız Şekil 3 ve 4) öğrencilerin hangi noktaları tehlikeli buldukları ve hangi güzergâhları kullandıkları
bölünmüş olan krokiler üzerine aktarılmıştır. Her kare-nin içerisindeki rakam o noktadan kaç öğrenci geçtiğini (Bakınız Şekil 4) veya o noktanın kaç öğrenci tarafından tehlikeli olarak algılandığını (Bakınız Şekil 3) göstermek-tedir. En tehlikeli yerler ise her kareden geçen öğrenci sayısının, o noktayı tehlikeli bulan öğrenci sayısına bö-lünerek bulunmuştur. Dolayısıyla, oranın yüksek olduğu yerlerin daha tehlikeli olduğu varsayılmıştır.
Şekil 3. Akşam eve giderken öğrencilerin tehlikeli buldukları noktalar
Şekil 4. Akşam eve giderken izledikleri güzergâh (Bir noktadan geçen kişi sayısı)
16
dosya
2. Basamak - Bulgular - “Çocuklar nerelerde kaza olacağını hissediyor”
TBS’den elde edilen haritalandırılmış kaza noktaları ile Davranışsal Kara Nokta Analizi görece örtüşmüştür. Not edilmelidir ki; çocuklar buralarda geçmişte kaza oldu-ğunu görmemişler ve duymamışlardır. Fakat çocuklar orada trafikteki araçların riski altında olduklarının farkın-da olduklarını ortaya koymuşlardır. Çarpıcı bir şekilde; ilköğretim çocuklarının “Evet biz burada zorlanıyoruz.” dediği yerler gerçekten de kazaların meydana geldiği yerlerdir! Çocukların zorlandık-ları yerler ve kazaların yoğun-laştığı noktalar analiz edildiğin-de her kara noktanın kendine has özellikleri olduğu bulun-muştur. Genel olarak; trafik ışık-larının “kara noktaların” “beyaz noktalara” çevrilmesinde çok büyük rol oynadığı söylenebi-lir. Diğer taraftan yayaların gö-rünürlüğünün azaldığı rampa yollarda ise yayaların hayati risklerinin artmakta olduğu söylenebilir. Genel olarak; “Bu gibi noktalarda yapılabilecek en önemli şey yaya yo-lunu sürücülerin göreceği bir noktaya taşımak ve / veya okulun çıkış kapısının yerini görünürlüğü ve hızı dikkate alarak değiştirmektir.” denebilir. En basit manada şunu bilmek gerekiyor ki; yaya yoğunluğunun ve araç yoğun-luğunun aynı anda arttığı noktaların, yayaların en çok
riske girdiği yerler olduğu düşünülebilir. Bu durum hem makro düzeyde (tüm şehir haritası incelendiğinde) hem de mikro düzeyde (sadece okul çevresi incelendiğinde) benzer örüntülerle ortaya çıkmıştır.
3. Basamak - Öğrencilerin değerlendirmeleri gözlemlerle de incelendi
Özetle; araştırmacılar yukarıda anlatılan süreci belirle-dikleri 6 okulda da aynen uygulamışlardır. Her okul böl-gesi için Davranışsal Kara Nokta Analizi çıkarılmış ve bu analizler TBS’den alınan verilerle de örtüştürülerek ve
doğrulanarak okul çevrelerin-deki en riskli noktalar belirlen-miştir. Ardından bu noktalar, derinlemesine incelenmek ve değerlendirilmek üzere yaya trafiğinin yoğun olduğu saat-lerde kameralarla kayıt altına alınmıştır. Bu noktalarda hem “gizli” yer kamerası hem de “giz-li” tepe kamerası kullanılmıştır.
3. Basamak - Kamera Kayıtları - “Deşifre” işlemi
Tepe kamerasından gelen kayıtlar yarı otomatik bir bilgisayar programı yardımıyla uzman denetiminde bilgisayara aktarılmıştır. Kameralar oradan geçen araç-ların aralarındaki mesafeyi, hızlarını, yayaların hızlarını, ortalama akım süresi gibi verileri otomatik olarak veri tabanına aktarmıştır. Her okul, belirlenen çalışma planı ve araştırma yöntemine göre 120 dakika boyunca kayıt altına alınmıştır. Kamera kayıtları vasıtasıyla yayaların yaya yoluna uzaklığı, sağa sola bakma oranları, kaldı-rımda durup durmadıkları, karşıdan karşıya geçme hızı, kaldırımda bekleme süresi, karşıdan karşıya geçme açısı, çatışma sayısı (aracın yayaya çarpacak hızda giderken frene basması), araçların kuyruk sayısı gibi veriler analiz edilmiştir.
4. Basamak - Okul etrafı yeniden yapılandırıldı (örneğin yaya geçitleri)
Analizlerden sonra araştırmacılar her okul için o okula özgü yeniden yapılandırma projeleri çizmişlerdir. Ancak
“Kazaya karışan toplam yaya sayısına bakıldığında yüzde 28’lik dilimle
yaya kazalarının yoğunlaştığı aralık 0 - 9 veya 0 - 15 yaş gruplarıdır. Bu yaş grupları, büyük oranda
ilköğretim öğrencilerini kapsamakta ve dolayısıyla yaya grubu olarak en fazla risk altında olan kesimi teşkil
etmektedirler.”
17
Nisan - Mayıs - Haziran 2012 | Ankara Trafik Vakfı
5. Basamak - Yeniden Ölçümler
Araştırmada okulların çevresinde bazı önlemler alındık-tan sonra düzenlemeler sonrasında önceden yapılan öl-çümlerin aynıları (aynı zaman aralıkları, yerler vb.) tekrar edilmiştir. Bu ölçümlerin yapılması için aradan 3 ay geç-mesi beklenmiştir. Çünkü önlemler ilk alındığı günlerde genelde çok etkili olabildikleri için ancak daha sonra et-kilerinin normalleştiği bilinmektedir. Çekimler, aynı sa-atte ve ilk çekimlerde olduğu gibi güneşli havada tekrar edilmiş böylelikle saat ve hava durumu gibi değişkenle-rin etkisi izole edilmiştir. Yeniden yapılan ölçümlerle; “Bir yere yaya yolu yapmak veya kasis yapmak orayı daha güvenli bir yer yapıyor mu? Yoksa her şey daha karma-şık bir hal mi alıyor? Kasisler araçları veya sürücüleri ne kadar yavaşlatıyor? Yapılan düzenlemelerin yaya davra-nışlarına etkisi nedir?” gibi sorulara cevaplar aranmıştır. Örneğin, alınan önlemlerde bazı okullarda yaya yolları
ile kasis arasında 5 metre mesafe konulurken bazı okul-larda yaya geçidi ile kasis arasında 9 m mesafe konularak hangi tasarımın daha etkili olacağı özellikle incelenmiş-tir.
5. Basamak - Yeniden ölçümler - Önlemlerden alınan sonuçlar
Sürücü Davranışları
Bulgular, kasislerin araçların ortalama hızını anlamlı şe-kilde azalttığını ortaya koymuştur. Ancak araçların hızla-rının azalması araçların kasislerden önce kuyruk yapma-larına, araçların arasındaki mesafenin azalmasına bu da yayaların karşıdan karşıya geçerken daha çok bekleme-lerine sebep olabilmektedir. Araştırmacılar, kasis ile yaya yolu arasındaki mesafenin 5 m olduğu durumlarda sü-rücülerin yayalara yol vermediklerini bulmuşlardır. Çün-kü kasis ve yaya yolu arasındaki mesafe 5 m ve altında
gerek ilgili kurul ve kurumlar tarafından belirlenen standartlar gerekse çevresel koşullar sebebiyle her okulda standart bir yeniden yapılandırma modeli tercih edilmiştir. Ankara Büyükşehir Belediyesi Trafik Dairesi ve yönlendirdikleri ekip-ler yardımı ile gerekli düzenlemeler (yaya geçitleri, hız kasisleri vb.) yapılmıştır.
Okullarda yapılan kasisler ve yaya geçitlerinden örnekler
18
dosya
olduğunda, kasis ve yaya yolu-nun sürücü davranışı üzerinde anlamlı etkisi olmamaktadır. Ayrıca, ilgili yerlerdeki mevcut kasislerin araçların hızını yakla-şık yüzde 25 oranında düşürdü-ğü söylenebilir. Bu durumda 40 km hızla seyreden bir araç okul etrafında güvenli hız limiti sayı-lan 30 km / saat hıza düşerken, daha hızlı giden bir araç 30 km / saat hıza kadar yavaşla(ya)mayacaktır.
Yaya Davranışları
Yayaların yaya geçidi yapıldıktan sonra daha dikkatli davranmaya başladığı görülmüştür. Örneğin karşıdan karşıya geçmeden önce daha fazla oranda durmakta, daha fazla oranda sağa ve sola bakmaktadırlar. Ayrıca yaya yolu yapıldıktan sonra öğrenciler karşıdan karşıya geçerken, koşmamakta veya tam tersi şekilde yavaş da davranmamaktadırlar. Bunun nedeni olarak “kendini anlatan yollar ve / veya yaya geçitleri” gösterilebilir. Bu sayede hem sürücüler hem de yayalar “doğru davranışı” tetikleyen “ortamı” yaşamaktadırlar. Örneğin, öğrencile-rin karşıdan karşıya geçtikleri yerde yaya yolunu gördük-lerinde birden zihinlerinde karşıdan karşıya geçmekle alakalı genel bilgilerin veya eğitim aldıkları kitaplardaki şemaların ve sonrasında doğru davranış modellerinin daha kolay canlandığı düşünülebilir. Ayrıca, yayaların karşıdan karşıya geçerken araçların hızlarını değil de araç ve kendileri arasındaki mesafeyi dikkate alma eğili-minde oldukları bulunmuştur. Yavaşlayan araçlar ise bir-birlerine daha çok yaklaştıklarında aralarındaki mesafe daralmakta ve yayaların kaldırımda daha fazla bekleme-sine sebep olabilmektedir. Bu durumun özellikle araç-ların ortalama hızının yüksek olduğu yerlerde olduğu söylenebilir.
Uygulayıcılara Genel Öneriler
Sonuç olarak; bir yerde yaya kazalarını önlemek için önlemler alınırken, öncelikle mümkünse trafik ışığı kul-lanılmalıdır. Mümkün olmadığı durumlarda araçların ortalama hızı yüksekse önce araçlar uyarı levhaları ile kademeli olarak yavaşlatılmalı ve devamında kasis ko-nulmalıdır. Kasis veya yaya yolu yapılacak yerde araçların ortalama hızı hali hazırda düşükse kasis ve yaya yolunun en iyi çözüm olarak karşımıza çıktığı söylenebilir. Yapı-lan kasislerde yaya yolu ile kasis arasındaki mesafenin 9 m tutulması tavsiye edilebilir. Çünkü aradaki mesafe
azaldıkça yapılan kasisin ve yaya yolunun yararı azalabil-mektedir. Çocuklar ve yayalar yaya çizgisi ile kasis arasındaki mesafenin kısa olduğu durum-larda sürücünün yol verip ver-meyeceği konusunda ikileme düşebilmektedirler.
Yaya trafiğinin ve araç trafiğinin aynı anda yoğun oldu-ğu bölgeler risk alanlarına girmektedirler ve bu bölge-ler kaza meydana gelmeden acilen elden geçirilmelidir. Önlem alınacak yerler önlem alınmadan önce mümkün-se uzman bir ekip tarafından izlenmelidir. Bu çalışmada kullanılan yöntem, basamaklar ve ilgili diğer unsurlar uygulamalarda örnek alınabilir. Davranışsal Kara Nokta Analizinin önleyici bir teknik olarak ele alınması ve “ken-di kendini anlatan yollar ve yaya geçitleri” tasarımına ge-çilmesi geleceğimiz, yayalarımız ve ÇOCUKLARIMIZ için çok yararlı olacaktır.
Teşekkür: AB SAFEAST Projesi kapsamında yapılan bu çalışmalar için Emniyet Genel Müdürlüğüne, Ankara Bü-yükşehir Belediyesine ve Sayın Ender Kaplan’a, Ankara İl Milli Eğitim Müdürlüğüne, İlgili Okul Müdürlerine, öğret-menlerine ve öğrencilerine, Orta Doğu Teknik Üniversi-tesine sonsuz teşekkürlerimizi sunarız.
Kaynakça
Economic Commission for Europe, (2005). Statistics of Road Traffic Crashes
in Europe and North America. Vol L.
Hagel B. E., Lamy A., Rizkallah J. W. , Belton K. L., Gian S. J., Ni-cola C., Brian H. R., 2007. The prevalence and reliability of visi-bility aid and other risk factor data for uninjured cyclists and pedestrians in Edmonton, Alberta, Canada. Accident Analysis and Prevention 39, 284–289.
Holland C., Hill R., 2007. The effect of age, gender and driver status on pedestrians’ intentions to cross the road in risky situ-ations. Accident Analysis and Prevention 39, 224-237
Kingma, J. 1994, Age and gender distributions of pedestrian crashes across
the life-span. Perceptual and Motor Skills, 79, Spec Issue. 1680 -1682.
Trafik İstatistik Yıllığı. (2003). TC İçişleri Bakanlığı Emniyet Ge-nel Müdürlüğü Trafik Hizmetleri Başkanlığı, Ankara.
Wade , F. M., Chapman, A. J., Foot H. C., 1981 . The Physical En-vironment and Child Pedastrain accidents in the United King-dom. Man-Environment Systems, Vol 11 (1-2), 25-30.
“Kazaların meydana gelmesinde, küçük yaşlardaki çocukların karşıdan karşıya geçmeleri
esnasında göstermiş oldukları riskli davranış eğilimleri ile birlikte çevresel faktörlerin etkili olduğu
düşünülmektedir.”
19
Nisan - Mayıs - Haziran 2012 | Ankara Trafik Vakfı
haber
Samsun İl Emniyet Müdürlüğü Trafik Denetleme Şube
Müdürlüğünce 13 ilköğretim okulu, 1 lise olmak üzere
14 öğretmen ve 134 öğrenci ‘Okul Geçidi Görevlisi’ ol-
maya hak kazandı. Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü,
Eğitim Büro Amirliğince okullarda yapılan teorik ve uy-
gulamalı eğitimler tamamlandı.
Eğitim sonucunda ‘Okul Geçidi Görevlisi’ olmaya hak ka-
zanan öğretmen ve öğrencilere belgeleri Samsun Valisi
Hüseyin Aksoy tarafından verildi.
Samsun Valisi Hüseyin Aksoy törende yaptığı konuşma-
da trafiğin herkesi ilgilendiren boyutları olduğunu birey
ve kurumların üzerine düşen görevleri yerine getirdiğin-
de, trafik kazalarının ve sorunların azaldığının görülece-
ğini, trafikte herkesin belirli bir duyarlılık içinde davran-
ması gerektiğini söyledi. Vali Aksoy; Emniyet Müdürlüğü
ve Milli Eğitim Müdürlüğü koordinesinde yapılan eğiti-
me emeği geçenlere de teşekkür etti.
Okul geçidi görevlilerinin görev ve yetkileri konusunda
Trafik Denetleme Şube Müdürü Muhittin Ayhan tarafın-
dan da bir sunum gerçekleştirildi.
Okul Geçidi Görevlilerine Belgeleri Verildi
20
haber
Ankara Trafik Vakfı 2012 Yılı Olağan Genel Kurul Toplantısı Yapıldı
Ankara Trafik Vakfı’nın 2012 yılı Olağan Genel Kurul Top-
lantısı 28 Şubat 2012 tarihinde Vilayetler Turizm ve Ticaret
AŞ Merkez Vilayetler Evi Ankara’da yapıldı.
Ankara Vali Yardımcısı M. Fahri Aykırı’nın başkanlığında
yapılan toplantıda Fatih Karaca Divan Başkanlığına, Timu-
çin Onursan ve Rasim İlhan Yalçın Divan Kuruluna seçildi.
Başkanlık Divanın teşkili ve Divana imza yetkisinin veril-
mesinin ardından gündem konularına geçildi.
2011 yılı Yönetim Kurulu Faaliyet Raporunun okunması-
nın ardından; 2011 yılı Denetim Kurulu Raporu, Bilanço,
2012 yılı Tahmini Bütçesi, Yönetim ve Denetim Kurulunun
ibra edilmesi tek tek görüşülerek oybirliği ile kabul edildi.
21
Nisan - Mayıs - Haziran 2012 | Ankara Trafik Vakfı
Toplantıya katılan mütevelli heyeti üyelerinin fikir ve görüşleri alınarak, vakıf amaçları doğrultusunda nasıl daha iyi
hizmet verilebileceği hususları görüşülerek fikir birliğine varıldı.
Ankara Trafik Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Süleyman Pampal ise toplantıda yaptığı konuşmada, Yönetim Kuru-
luna verdikleri destekten dolayı toplantıya katılan üyelere teşekkür etti. Gelecek dönemde yapılması planlanan Trafik
Güvenliği Kongresi konusunda kısa bir konuşma yapan Pampal, konunun bir Vali tarafından ilk defa tekrar gündeme
gelmesinde öncü olan Ankara Valisi Alâaddin Yüksel’e teşekkür ederek, “Kuruluş amacımız doğrultusunda tüm eleş-
22
haber
tirileri bilimsel olarak bu kongrede tekrar masaya yatırmak istiyoruz. Daha önce düzenlediğimiz kongrelerde olduğu
gibi bu kongre de yine sizlerin desteği ile olacak. Bu nedenle Vakıf Yönetim Kurulu ve Denetim Kurulu olarak hepimize
görev düşüyor.” diye konuştu.
Kapanış konuşmasında oyları ile Yönetim ve Denetim Kurulunu ibra eden üyelere teşekkür eden Ankara Vali Yardım-
cısı M. Fahri Aykırı, Ankara Trafik Vakfının kuruluş amacı ve harcamalarının Vakıf tüzüğünde net olarak belirlendiğini,
Vakfın gelir ve giderleri arasında periyodik olarak sıkıntılar yaşandığı 2011 yılının zor bir yıl olmasına rağmen Ankara
Trafik Vakfının çalışmalarını en iyi şekilde yerine getirdiğini belirtti. Kuruluşundan bugüne kadar Ankara Trafik Vakfının
çok büyük işlere imza attığını ve yeni dönemde bu çalışmaların daha da hızlanacağını, yeniliklerin olacağını söyleyen
Aykırı, “Ankara Trafik Vakfı Şirketi Atestaş aynı zamanda ciddi bir otopark işinin nasıl yapılacağını da çok net bir şekilde
göstermiştir.” diye konuştu.
Toplantı, üyelere verilen öğle yemeğinin ardından sona erdi.
23
Nisan - Mayıs - Haziran 2012 | Ankara Trafik Vakfı
Ankara Büyükşehir Belediyesi UKOME kararı ile ücretli otopark olarak kullanılan
Hükümet Caddesi ve civarı, Ankara Hastanesi önü, Dışkapı Yıldırım Beyazıt Has-
tanesi önü ve Kurt Dereli Sokak, Numune Hastanesi Türkocağı Sokak Ankara Trafik
Vakfı şirketi ATESTAŞ tarafından kiralanmak suretiyle işletilmeye başlanmıştır.
Bu cadde ve sokaklarda çalışan Vakıf personelinin kıyafetleri tek tip olarak
yenilenmiş, konu ile ilgili eğitimler verilerek çağımızın şartlarına uygun en son
teknoloji ürünü olan bilgisayarlı el terminalleri ile Ankara halkına daha iyi hizmet
vermek amaçlanmıştır.
Ankara Trafik Vakfının bu çalışması Belediyeye örnek teşkil etmiş olup,
diğer yerleri çalıştıran kişi ve şirketler aynı şekilde çalıştırılmaları hususunda
talimatlandırılmıştır.
Vakfın örnek çalışması Belediye ve vatandaşların takdirini kazanmış olup, belirle-
nen 23 adet cadde ve sokağın Ankara Trafik Vakfına verilmesi için UKOME kararı
alınması yönünde işlemlere başlanmıştır.
Otoparkçılık ve çekme faaliyeti konusunda en iyi hizmeti vermek için daha önceden
araçlara taktırılan son sistem görüntülü araç takip sistemleri ile otoparklarımızda
bulunan ve 24 saat kesintisiz çalışan kameralar ile otoparka aracı çekilen araç
sahiplerinin araçlarının hangi otoparkta olduğunu sorgulayabildikleri web tabanlı
otopark programımız hizmet vermeye devam etmektedir.
Trafik Şube Müdürlüğüne ait araç ve motosikletlerin tamiratları Ankara Trafik Vakfı
tarafından yaptırılmıştır.
Vakıf Yönetim Kurulu kararları doğrultusunda, Vakıf Satın Alma Komisyonu
tarafından toplam 10 adet tam donanımlı ekip otosu satın alınarak Ankara Trafik
Denetleme Şube Müdürlüğüne hibe edilmiştir.
İlköğretim okullarında eğitim amaçlı “Ailemin ve Ülkemin Trafik Polisiyim” adlı
proje kapsamında sürdürülen eğitim çalışmalarında, dereceye giren Atatürk İlköğ-
retim Okulu öğrencilerine düzenlenen törende ödülleri Ankara Trafik Vakfı tarafın-
dan verilmiştir.
Trafik hizmetlerinde çalışan, trafik amir ve memurlarının, üniversiteyi kazanan ve
halen okuyan çocuklarına verilen karşılıksız eğitim bursları devam etmektedir.
Bugüne kadar burs alarak okuyan yaklaşık 600 öğrenci çeşitli okullardan mezun
olmuştur.
ANKARA TRAFİK VAKFI HİZMETLERİ
24
güncel
Öncelikle Liberty Sigorta’yı tanımak isteriz. Bize biraz şirketinizden bahseder misiniz?
Liberty Sigorta olarak “İnsanların daha güvenli ve daha emniyetli hayatlar yaşamasına yardım etmek” misyonu ile 1912
yılından bu yana 5 kıtada ve 26 ülkede 45.000’den fazla çalışan ile faaliyet gösteren, hayat dışı şirketler sıralamasında
dünyanın en büyük 6. Sigorta Grubu olan Liberty Mutual Insurance Grubu’nun Türkiye’de faaliyet gösteren şirketiyiz.
2006 yılında Şeker Sigorta’yı satın alarak Türk sigorta sektörüne girmiş olan Grubumuz, Türkiye’de 2007 yılından bu yana
Liberty Sigorta unvanıyla faaliyetlerine devam etmektedir.
Türkiye’de İstanbul’daki Genel Müdürlüğümüz ve 8 Bölge Müdürlüğü ile faaliyet göstermekteyiz.
Şirket felsefenizi öğrenebilir miyiz?
Grubumuz tam 100 yıldır “insanlara daha güvenli yaşamlar sunmak” amacıyla çalışmaktadır. 2011 yılı sonu itibariyle 34,7
milyar USD’lik bir gelire sahip olan Grubumuzun finansal gücü dünyanın önde gelen derecelendirme firmaları tarafından
birçok defa onaylanmıştır. Amerika’nın en büyük şirketlerinin açıklandığı Fortune 500 listesinde şu anda 82. sırada olması
ise bu gücün diğer bir göstergesidir.
Temel felsefemiz “Önlem almak” üzerine kurulmuştur. Biz, ev, trafik ve iş kazalarının nedenlerini ortadan kaldırarak sa-
katlığa sebep olan yaralanmaları ve ölümleri önlemeyi amaçlıyoruz. Böylece sadece maddi hasarı gidermeyi değil; acıyı,
kederi, hüznü, korkuyu ve kaybı da hafifletmeyi hedefliyor, insanların sahip olduklarını ve değer verdiklerini muhafaza
etmek için çalışıyoruz.
Güvene dayalı bir iş yaptığımızın ve insanların hayatlarını şirketimizin verdiği sözler üzerine inşa ettiğinin, verilen sözlerin
tutulacağına dair Liberty Sigorta’ya duyulan güvenin bilincindeyiz. O yüzden, dürüstlükle hareket etmeyi ve “her zaman
doğru olanı yapmayı” ön koşul olarak belirlemiş durumdayız.
Ragıp YeRgİN (Liberty Sigorta genel Müdürü)
Nisan - Mayıs - Haziran 2012 | Ankara Trafik Vakfı
Son dönemde trafikte geçen reklamlarınızı beğeniyle izliyoruz. Bu reklamların hikâyesini dinlemek isteriz. Öncelikle yola çıkış noktanız ne oldu?
Şirket olarak “önlem alma” felsefesini benimsemiş bulunu-yoruz. Sigortacı olarak biz insanların sahip olduklarını ve değer verdiklerini korumak ve muhafaza etmek için çalı-şıyoruz. Kişiler herhangi bir kaza veya hasar ile karşılaştık-larında kayıplarını yerine koymak, acılarını hafifletmek için yanlarında oluyoruz. Ama tüm bunlardan önce ve daha da önemli olarak biz; ev, trafik ve iş kazalarının nedenlerini or-tadan kaldırarak yaralanmaları ve ölümleri önlemeyi amaç-lıyoruz. Yani kayıplar olmadan önce kazaların nedenlerini ortadan kaldırarak… İşte biz bu noktada farklılaşıyoruz. Dolayısıyla da reklamlarımızda da bu farkımızı ortaya koy-mak istedik.
Hayatta her zaman beklenmedik olayların getirebileceği maddi ve manevi zararlar ile karşı karşıyayız. Ancak, bu za-rarların nedenlerini küçük önlemler alarak ortadan kaldıra-bileceğimize inanıyoruz. Biz önlem almanın, huzuru, keyfi sigortaladığını savunuyoruz. Trafikte alınabilecek belli başlı önlemler ile birçok yaralanmanın ve ölümlerin önlenebile-ceğine, maddi hasarların ise azaltılabileceğine inanıyoruz.
Trafik konusunu ise Türkiye’de yaşayan herkesi etkileyen, acil çözüm bekleyen bu konuyu kamuoyu dikkatine sun-mak ve hem uluslararası hem de Türkiye’deki bireysel oto ürünlerindeki uzmanlığımızı yansıtabilmek için seçtik.
Peki neden cep telefonu kullanımı, emniyet kemeri kullanımı ve hız konularını seçtiniz?
Bizce bu konular dikkat edilecek birkaç belli başlı prensip-le trafikte kazaların birçoğunu önleyebilir. Düşünün araç kullanırken cep telefonu kullanılmazsa kaza riski 4 kat azalıyor ya da emniyet kemeri takılıysa olası bir kazada ha-yatta kalma olasılığı yüzde 40-50 oranında artıyor. Bu iki konuyu insanın hayatına adapte etmesi o kadar kolay ki… Diğer bir konu ise hız. Araç kullanırken seyahat hızının sa-dece 10 km düşürülmesi, ölüm riskini yüzde 40 oranında azaltabiliyor. O kadar çok insan bu konuları göz ardı edi-yor ki biz hayattan her gün yaşanan bu kesitleri alarak rek-lamlarımıza yansıttık. Böylece bu konuları hatırlatmak ve mümkün olduğunca çok kişiyi güvenli bir yaşama davet etmek istedik.
Reklamlarınızda öne çıkan belli başlı unsurlar var; ör-neğin Miss Liberty olarak karşımıza çıkan canlı Özgür-lük Heykeli ve “Son Pişmanlık” isimli şarkının kullanı-mı. Bu iki unsurun kullanım amacı nedir?
Biz bir Amerikan firmasıyız, ancak faaliyet gösterdiğimiz her ülkede o ülkenin yerel değerleri doğrultusunda hare-
ket ediyoruz. Global bilgi birikimimizi mutlaka yerel tecrübe ile birleştiriyoruz. Reklamlarımızın da temel amacı Liberty Sigorta’nın marka bilinirliğini artır-mak ve yabancı serma-yeli bir şirket olmakla birlikte Türkiye’de yerel unsurlarla hareket eden bir firma olduğu-muzu aktarmak-tı.
O yüzden logomuz-daki özgürlük heykeli-nin bizden biri olması çok önemliydi. Üste-lik öğreten bir profil olmasındansa, kişilere o anda yapılması ge-rekenleri çağrıştırıyor olması gerekliydi. Çün-kü siz ne kadar isterse-niz isteyin, eğer kişinin kendisi istemezse, inanmazsa asla başarılı olamazsanız, davranışlarında bir değişiklik yarata-mazsınız. Miss Liberty, filmlerimizde hem önlem almanın sembolü hem de amblemimizin canlanmış halidir.
Kullandığımız müziğin de yerel olmasını, herkesin tanıdığı bir şarkıdan seçilmesi önemliydi ancak en önemlisi “önlem alma” fikrini de yansıtabilmesiydi. Şarkının sözlerindeki “Son pişmanlık neye yarar? Olmadı Yar” kısmının kişiler tam trafikte yanlış adımları attıkları an duyulması mesajımız ile bütünleşmişti. Şu an aldığımız olumlu geri dönüşler şarkı mesajının net olarak anlaşıldığını gösteriyor.
Peki neden “Size bir şey olmasın”?
Liberty Sigorta olarak insan odaklı ve sorumlu sigortacılık anlayışıyla yola çıktık.
Biz, doğru olanı yapmak için çalışan bir sigorta şirketi ola-rak, müşterilerimizin her türlü hasar ve zararını en hızlı şe-kilde telafi ediyoruz. Ama istiyoruz ki müşterilerimiz tela-fisi olmayacak manevi zararlar ve geri dönüşü olmayacak üzüntüler yaşamasın. İşte bu nedenle, reklam kampanya-mızda herkesi, trafikte sigortalı bir hayata geçmekle be-raber, önlem almaya da davet ediyoruz. Diyoruz ki “Bizim önceliğimiz, sizin güvenli hayatlar yaşamınız, yani size bir şey olmaması.” O yüzden şirket sloganımızı bundan böyle “Size bir şey olmasın” olarak kullanacağız.
Hanzade AYTAçLI (Liberty Sigorta Pazarlama Direktörü)
26
haber“Azrail Blöf Yapmaz” seyirci karşısına çıktı
Yön Sanat Atölyesi, 12 zihinsel, bedensel ve ortopedik engellinin rol aldığı “Azrail Blöf Yapmaz” oyununu, pro-fesyonel tiyatro kurallarıyla seyirci karşısına çıkardı. Tra-fik terörüne “Dur!” diyen beyin felçli, otizmli, downsend-romlu oyuncular, “Azrail Blöf Yapmaz” adlı oyunu Devlet Tiyatroları 75. Yıl Sahnesi’nde tiyatro severlerin beğeni-sine sundu.
Türkiye’de trafik terörü verilerine bakıldığında son 10 yıl-da 45.188 kişinin öldüğünü ve 1.519.737 kişinin de yara-landığını görüyoruz. Olay yeri sonrası yaralananların 30 gün takibi yapılmadığından daha sonra ölenlerin sayısı istatistiklere yansıtılmadığı için bu rakamın daha faz-la olduğunu da söyleyebiliriz. Yıllık ortalama 9000 kişi, günlük ortalama 25 kişi trafik kazalarında ölüyor ve 416
kişi de yaralanıyor. Yaralıların yüzde 15’i geçici sakatlık, yüzde 5’i de daimi sakatlıkla yaşamlarını sürdürüyorlar. Amaçlarının bu terörün durdurulmasına katkı sağlamak olduğunu ifade eden ekip, oyunu izleyenlerin takdirini almayı başardı.
Trafik, alkol ve aşk temalı oyunun Genel Sanat Yönetme-ni Ersan Petekkaya yaptığı açıklamada, trafik kurallarına uyulmaması durumunda neler olabileceğini izleyiciye aktararak, bedensel engellilerin hangi problemleri yaşa-dığını içerik olarak gösterdiklerini ifade etti.
Kadrosu 10 engelliden oluşan tiyatro oyunlarının ama-cını dile getiren Petekkaya, “Bu oyunu hem engelli ço-cuklarımızın bu tür çalışmalarla hayata daha sıkı bağlan-
27
Nisan - Mayıs - Haziran 2012 | Ankara Trafik Vakfı
malarını sağlamak hem de kendi gelişimlerini daha üst düzeylere getirme anlamında yazdık. En önemlisi bu ko-nuyu anlatırken engelli bireylere fırsat verildiğinde neler yapabileceklerini göstermek istedik.” dedi.
Trafik ve aşk konularını tema alan oyunda, iyi ve kötüyü çarpıştırarak, iki dolmuş şoförü üzerinden trafik kuralla-rının önemi anlatılıyor. Bir meyhanede şarkıcılık yapan
Filiz’e aşık olan şoförler arasında gelişen çekişmeler, tra-
jikomik bir dille ifade ediliyor.
Yön Sanat Atölyesi Kurucusu Erdem Öksüz: “Tamamı
engelli bireylerden oluşan 12 kişilik kadromuzla ortaya
çıkarttığımız “Azrail Blöf Yapmaz” adlı oyunumuzla, aynı
zamanda engelli bireylere fırsat verildiğinde neler yapa-
bileceklerini gözler önüne sermek istedik.” dedi. Büyük
şirketlerin sponsorluğunda kalabalık kitlelere ulaşmak
ve engelli çocuklarımıza destek olmak için yeterli sayıda
duyarlı şirket bulamadıklarını, teoride herkesin destek
olduğunu ancak pratikte aynı duyarlılığı kimsenin gös-
termediğini dile getiren Öksüz, “Dünyagöz Ankara Has-
tanesi Bölge Koordinatörü ve Ankara Trafik Vakfı Genel
Sekreteri Hüseyin Kılavuz bize çok ciddi destekte bulun-
du. Ankara Trafik Vakfına, Dünyagöz Ankara Hastanesi-
ne ve çalışanlarına katkılarından dolayı sonsuz teşekkür
ederim.” dedi.
“Azrail Blöf Yapmaz” oyunuyla büyük beğeni toplayan ekip, tiyatro oyununa verdiği destekten dolayı Dünyagöz Ankara Hastanesi Bölge Koordinatörü ve Ankara Trafik Vakfı Genel Sekreteri Hüseyin Kılavuz’a teşekkür ziyaretinde bulundu.
Engelli oyuncularla sohbet eden Hüseyin Kılavuz, bu an-lamlı ziyaretten dolayı onur duyduğunu belirterek “Ciddi bir emekle sergiledikleri oyuna katkıda bulunmak mutluluk verici, onları yürekten kutluyorum.” dedi. Dünyagöz Ankara Hastanesi olarak sosyal sorumluluk projelerine her zaman destek verdiklerini ve vermeye de devam edeceklerini dile getiren, aynı zamanda Trafik Vakfı Genel Sekreteri olan
Kılavuz; “Sergilenen oyunun trafik ve aşk konulu olması, iyi ve kötüyü çarpıştırarak trafik kurallarının önemini anlatması sebebiyle Dünyagöz ve Ankara Trafik Vakfı olarak kendileri-nin yanında olmak istedik. Bu çocukların bizlere ihtiyacı var, bütün engellerine rağmen hayata büyük bir güçle tutunan çocukların çabalarının, başarılarının teşvik edici ve herkese örnek olmasını dilerim. Dünyagöz Hastanesi olarak maddi ve manevi her zaman yanlarında olmaya çalışacağımızı be-lirtmek isterim.” diye konuştu.
Kendilerine destek verecek büyük şirket bulmakta çok zor-landıklarını ifade eden Yön Sanat Atölyesi kurucusu Erdem Öksüz de Dünyagöz Hastanesi ve Ankara Trafik Vakfına en-gelli bireylere destek vererek yaşama daha sıkı sarılmaları ve yapabileceklerini herkese gösterme fırsatını yakalamalarına vesile oldukları için teşekkürlerini iletti. Bu tür desteklere her zaman ihtiyaçları olduğuna dikkat çeken Öksüz, böylesi du-yarlı davranışların kendilerine güç verdiğini, engelli bireyler açısından bu tür davranışların hayati önemde olduğunu ve bu desteklerin artarak devam etmesini umduklarını ifade etti.
Ziyarette Yön Tiyatro Ekibi, Hüseyin Kılavuz’a plaketini tak-dim etti.
“Azrail Blöf Yapmaz” ekibi Dünyagöz Hastanesini ziyaret etti
28
güncel
2918 sayılı Karayolu Trafik Kanunu’nda geniş çapta değişiklik yapan 4199 sayılı Kanun’un 1998 yılında kabulü ve konunun kamuoyu gündeminde uzun süre kalması esnasında “Yol Güvenliği” ile doğrudan görevli ve ilgili olan ya da duyarlılık gösteren bir grup insan bir araya gelme gereğini duydu.
1998 yılının Kasım ayında, gazeteci yazar Meral Tamer’in inisiyatifi ve Güler Sabancı’nın desteği ile Sabancı Üniversi-tesi Rektörü Prof. Dr. Tosun Terzioğlu’nun organize ettiği ilk toplantı gerçekleşti. Doç. Dr. Oğuz Babüroğlu’nun yönetti-ği bu toplantıya değişik alanlardan ve mesleklerden 42 kişi davet edildi. 27 - 29 Kasım 1998’de bu 42 kişi, Durusu Park Oteli’nde iki gün, geceli gündüzlü çalışarak ve fikir üreterek bir “Arama Konferansı” yaptı. Bu Konferansın adı “Trafik Sis-temi” idi. Senaryolar, ortak noktalar, stratejiler tartışıldı ve belirlendi. Kendilerine TRAP “Trafikte Ortak Akıl Platformu” adını koydular.
Arama Konferansı’nın ikinci aşaması olan “Karar Konferan-sı” 12 - 13 Şubat 1999 tarihinde Sabancı Center’da yapıldı. Bu konferansa 58 kişi davet edildi. Arama Konferansı’nın sonuçları tartışıldı, tanımlar yapıldı, bir iş planı hazırlandı. TRAP’ın vizyonu “Çağdaş, sürdürülebilir, sürekli, güvenli trafik düzeni” olarak benimsendi. Arama Konferansı’na da bu ad verildi.
Arama Konferansı’nın üçüncü aşaması olan “Diyalog Konfe-ransı” 14 - 15 Ocak 2000 tarihinde Armada Otel ve Sabancı Center’da gerçekleşti. Burada platformun ilgilenebileceği projeler saptandı ve üyeler üzerlerine alacakları sorumlu-lukları içeren sözleşmelere imzalarını koydular.
6 Mayıs 2000 tarihinde Sabancı Üniversitesinde, 7 Ekim 2000 tarihinde Sabancı Center’da ve 7 Nisan 2001 tarihinde
Renault Eğitim Merkezi (REM)’nde yapılan değerlendirme toplantılarında yüklenilen sorumlulukların büyük çapta ye-rine getirildiği memnuniyetle tespit edildi. TRAP üye sayısı da 75 kişiye yükseldi.
Çalışmalara bir süre ara verildikten sonra Renault Mais AŞ Genel Müdürü İbrahim Aybar ve Türkiye Trafik Kazalarını Önleme Derneği Genel Başkanı Hitay Güner, 2005 yılında TRAP üyelerini tekrar bir araya getirdi. Platformun temelini oluşturan üç aşamalı Arama Konferansı’nın verilerinden ha-reketle ileriye dönük neler yapılabileceği görüşüldü.
2005 yılında Ankara’da “Trafik ve Yol Güvenliği III. Ulusal Kongresi”nde Platform üyeleri tekrar bir araya gelerek, dü-şünce birikimlerini ortaya koymak suretiyle beyin fırtınası yapma imkânı buldu.
Aynı yıl İstanbul’da Autodrom - Yol ve Sürüş Güvenliği Aka-demisinde toplanan TRAP, yeni yapılanmasını üyelerinin trafik güvenliği alanındaki son çalışmalarını görüştü. Yeni Türk Ceza Kanunu’nun trafikle ilgili hususları müzakere edil-di. Üyelere güvenli sürüş teknikleri konusunda simülasyon araçlarında uygulamalı bilgi verildi.
2005 Eylül ayında İstanbul Büyükşehir Belediyesi Trafik Kontrol Merkezinde yapılan TRAP toplantısında yeni kararlar alındı. Bunlardan acil ve önemli olanı TBMM gündemindeki 2918 sayılı Karayolu Trafik Kanunu’nda değişiklik yapan ta-sarıdaki hız artırımının sakıncaları idi. TBMM’ye mesaj iletimi kararı sonucu yol güvenliği alanında çalışan üyeler bununla ilgili girişimlerde bulundular.
2009 yılında geçmiş yıllardaki bulguların ve geçen zaman içinde bu bulguların yaşama geçirilmesi konusundaki olum-lu / olumsuz deneyimlerin, değişen koşulların ışığı altında, giderek karmaşıklaşan trafik sorunlarını yeni bir ortak akıl ile değerlendirmek amacıyla bir “Soru Konferansı” düzenlen-mesine karar verildi. Tınaz Titiz’in moderatörlüğünde TRAP üyelerinin katılımıyla bir tam gün uygulanan bu çalışma ile durum muhakemesi yapıldı ve Platformun geleceği plan-landı.
TRAP yılda en az iki kere toplanmaktadır. Platform fakültatif bir yapıdadır. Toplantılara katılım için herhangi bir yaptırım yoktur. Bunun nedeni “gönüllü katılım, serbest görüş ve be-yan” ilkesinin benimsenmiş olmasıdır.
TRAP toplumun, iş dünyasının, sivil toplum kuruluşlarının
Trafikte Ortak Akıl Platformu
29
Nisan - Mayıs - Haziran 2012 | Ankara Trafik Vakfı
hemen her kesiminden gelen bireylerin oluşturduğu hetero-jen bir yapıya sahiptir. Profesyoneller ve amatörler, görevliler ve gönüllüler bir aradadır. Üyeleri Türkiye’nin birçok şehrin-dendir. Platform, değişimlere uyum sağlamak ve güncelliğini korumak için, hareketli ve değişken bir üye yapısına sahiptir, konuya duyarlı olanların herhangi bir aşamada Platforma ka-tılmaları mümkündür.
Bu heterojen ve kendini yenileyen yapı, dar çerçeve içinde kalmadan, her üyenin kendi mesleğine, işine ve bakış açısına göre düşüncelerini ortaya atması ile geniş bir görüş ve tar-tışma alanı yaratmakta, rutin kalıplar içerisinde öngörüleme-yen tespitlerin ve fikirlerin ortaya çıkmasına neden olmakta, bu da Platformun ufkunu genişletmektedir.
TRAP’ın misyonu, trafikte ortak aklı geliştirmek için gözlem-lemek, tartışmak, fikir ve öneri üretmek, fikir ve önerilerin eyleme geçirilmesini sağlamaya gayret göstermektir. TRAP tartışılan, sebep ve sonuçları görüşülen konuların uygu-lamalarını üyelerine bırakır. Üyeler kişisel gayretleriyle ve / veya ilgili veya görevli olduğu kendi kurum ve kuruluşlarının kendi çalışma alanlarına göre harekete geçmeleriyle eylem gerçekleştirirler.
Platformun çalışmaları alışılagelmiş yaklaşımlardan farklı analizler yaparak “yol güvenliği” konusunda çareleri sapta-mak olmuştur. Bu da:
Toplumsal bilinçlenme,•
Denetim ve yasalar, •
Eğitim ve insan faktörü, •
Altyapı •
olmak üzere dört ana başlık altında ortaya çıkmıştır.
Saptanan çok sayıda eylem önerisi içerisinde;
Baskı grubu oluşturulması,•
Topluma geniş tabanlı çağrıda bulunulması,•
Akıllı iletişim,•
Kurallara uyanların ittifakı,•
Trafik mağdurları meclisi,•
Özdenetim,•
Eğitim anlayışının değiştirilmesi, •
Trafik görevlilerinin, sürücülerin, trafik gönüllülerinin, •özel sektör personelinin eğitilmesi,
Yolcuların bilinçlendirilmesi,•
Okul otobüsü, kamu aracı, toplu taşıma aracı şoförlerinin •eğitilmesi,
önde gelmektedir.
Bunun için de “Yol güvenliği” alanında sivil toplum kuruluşla-rının harekete geçirilmesi öngörülmektedir.
TRAP bilgi alışverişine önem verir. Otomotiv sektöründeki gelişmeler, elektrikli otomobiller, motorlu araçların teknik yapıları ile sağladıkları güvenli sürüş imkânları, güvenli sü-rüş teknikleri, akaryakıt kullanımının ekonomik ve ekolojik boyutları, trafik düzeni bakımından şehir plancılığı, toplu taşıma, Birleşmiş Milletler Örgütünün ve Dünya Sağlık Örgü-tünün dünya çapında uygulamaya koyduğu ve Türkiye’nin de içinde bulunduğu On Yıllık (2011 – 2020) Güvenli Trafik Kampanyası, Türkiye’de bisiklet kullanımının yaygınlaştırıl-ması, sürücü kursları, trafikte denetim, trafik mağdurları, öğ-rencilerin bilinçlendirilmesi, toplumun sosyolojik yapısının trafik üzerine etkisi, bireylerin trafikteki davranışları, trafikte sigorta gibi konular gündem maddelerini oluşturur.
TRAP, “Çağdaş, Sürdürülebilir, Sürekli, Güvenli Trafik Düzeni”nin gerçekleştirilmesi için gözlemlemek, tartışmak, fikir ve öneri üretmek, fikir ve önerilerin eyleme geçirilmesini sağlamak amacıyla olanakları çerçevesinde dinamizm yarat-maya çalışan bir gönüllüler hareketidir.
30
güncel
Renault tarafından başlatılan “Sokakta İlk Adımlar Proje-
si” 10 yaşını doldurdu. Türkiye’de trafik kazalarında yaşa-
mını yitiren 100 yayadan 26’sının çocuk olması nedeniy-
le çocuklar için yol güvenliğinin nitelik ve nicelik olarak
yetersiz olduğunu gören Renault, 2002 yılında önemli
bir karar alarak “Çocukların yol güvenliği eğitiminde so-
rumluluk üstleniyoruz!” demişti ve böylelikle “Sokakta İlk
Adımlar” yol güvenliği eğitim projesini başlatmıştı.
Proje trafik uzmanları ve pedagogların ortak çalışması
sonrasında, Milli Eğitim Bakanlığı onayıyla 2002 - 2003
Eğitim Öğretim yılında İstanbul, İzmir, Ankara ve Bursa’da
121 pilot okulda başladı. 10 yılda uygulama illerinin sayı-
sı 41’e, uygulama okullarının sayısı 2 bin 704’e çıktı.
2009 - 2010 Eğitim Öğretim yılına gelindiğinde bir önem-
li adım daha atıldı ve proje İstanbul’un tüm ilköğretim
Renault’un Sokakta İlk Adımlar projesi10 yaşında Yol güvenliği için 1 milyon 200 bin adım!
31
Nisan - Mayıs - Haziran 2012 | Ankara Trafik Vakfı
okullarına yaygınlaştırıldı. İstanbul Milli Eğitim Müdürlü-
ğünün talep ve desteğiyle gerçekleşen bu gelişme, proje
yola çıkarken konan 1 milyon öğrenciye ulaşma hedefinin
200 bin artışla aşılmasını sağladı. Proje 2011 - 2012 Eğitim
Öğretim yılında da Tekirdağ ilindeki tüm ilköğretim okul-
larına yaygınlaştırıldı.
Çocukların yollarda daha güvenli olmasını hedefleyen
“Sokakta İlk Adımlar” yol güvenliği eğitim projesi, bu yıl
Ordu ilinde de uygulanmaya başladı. 20 Mart Salı günü
Ordu’da yapılan basın ve tanıtım toplantısına İl Valisi Or-
han Düzgün, İl Emniyet Müdürü Hakan Kırmacı, İl Milli
Eğitim Müdürü Nevzat Türkkan ve Belediye Başkanı Seyit
Işık katıldı.
Eğitim yılı sonunda toplamda 41 ilde 1 milyon 200 bin öğ-
renciye ulaşmış olacak.
Projede özel sektör, kamu ve sivil toplum kuruluşu sa-
cayağı da ihmal edilmedi. Renault’nun yanı sıra Total Oil
Türkiye de Sokakta İlk Adımlar’a maddi ve manevi destek
veriyor. Ülkemizin köklü sivil toplum örgütlerinden Türki-
ye Trafik Kazalarını Önleme Derneği projenin yaygınlaş-
masında önemli rol üstleniyor. Proje onayını veren Milli
Eğitim Bakanlığının beraberinde, İstanbul Milli Eğitim
Müdürlüğü projenin yaygınlaştırılmasına ve uygulaması-
na büyük katkı sağlıyor. Sokakta İlk Adımlar’ın başarısında
23 bin öğretmenin özverili çalışması da çok önem taşıyor.
Deneyim kazandıran eğitim
“Sokakta İlk Adımlar” kural ezberleten değil, deneyim ka-
zandıran, çocuğun günlük yaşantısıyla doğrudan ilişkili,
oyun ve hayal gücünü harekete geçiren bir eğitim yak-
laşımını temsil ediyor. Renkli ve ilgi çekici eğitim mater-
yalleri, animatik bir karakter olan Woosh ve arkadaşları
Merve ile Aydın’ın maceralarını içeren filmle zenginleşi-
yor. Proje internet üzerinden de izlenebiliyor ve çocuklar
buradaki etkileşimli uygulamalardan yararlanabiliyor. SİA
Eğitim Seti’nde her sınıf ve öğretmene; öğretmen kartla-
rı, Woosh’un serüvenleri eğitim CD’si, sınıf posteri ve öğ-
retmen değerlendirme formu veriliyor. Her öğrenciye de
öğrenci çalışma kitabı, öğrenci gazetesi, veliye mektup,
stickerlar ve eğitim sonu için bir diploma sunuluyor.
Projenin etkin biçimde uygulanabilmesi için illerde tanı-
tım ve eğitim toplantıları düzenleniyor. Uygulamaya ka-
tılan tüm öğretmen ve okul müdürlerine, il vali ve milli
eğitim müdürlerinin katılımıyla proje uygulama eğitimi
veriliyor. Öğretmenlerle iletişim bu eğitimler sonrasında
da Sokakta İlk Adımlar Proje İletişim Merkezi tarafından
sürdürülüyor.
Proje uygulama ölçümü de ihmal edilmiyor. İpsos’un en
son yaptığı anket, eğitim setinin okullarda yüzde 88 ora-
nında ve etkin biçimde uygulandığını ortaya koyuyor.
Proje yarışmalarla da destekleniyor
“Sokakta İlk Adımlar” farklı yaş kategorilerine yönelik yarış-
malarla da yol güvenliği eğitimini pekiştiriyor. Bunlardan
32
biri 8 yıldır süren Herkes İçin Güvenlik Uluslararası Afiş Ya-
rışması. Yarışmaya, yol güvenliği eğitiminde Türkiye’nin
en uzun soluklu kurumsal sosyal sorumluluk projesi
olan “Sokakta İlk Adımlar”dan yararlanan öğrenciler ka-
tılabiliyor. Türkiye birincisi öğrenciler Fransa’da Renault
tarafından konuk ediliyor ve Paris’te Eurodisneyland’de
düzenlenen Uluslararası Herkes İçin Güvenlik
Buluşması’nda Türkiye’yi temsil ediyor. Böylece Renault
2002’den beri her yıl yenilenen uluslararası “Herkes için
güvenlik” programı kapsamında, ilköğretim okullarının
öğretmenleriyle öğrencilerine verilen eğitim setleri ve
düzenlenen afiş yarışması sayesinde, öğrencilerin yol
güvenliği konusunda eğitilmesine olanak sağlıyor.
Yarışma bu yıl farklı bir yaş grubuna yönelik olarak ve fark-
lı bir başlıkla düzenlenecek. Sizin Fikriniz, Sizin Projeniz
adlı uluslararası yarışma... Bu proje, gençlerin daha iyi bir
çevre için trafik güvenliği sorununun bilincinde olarak
harekete geçmelerini ve düş güçlerini kullanarak çevre-
lerini duyarlı kılmalarını sağlıyor.
Ayrıca trafik güvenliği ve sürdürülebilir ulaşım sorunla-
rı üzerinde düşünmeye, projeler üretmeye, okullarında
veya mahallelerinde bir duyarlılaştırma ya da iyileştirme
kampanyası düzenleyerek projelerini hayata geçirmeye
davet ediyor. Uluslararası yarışma, dünyanın her yerin-
den, karayolu güvenliği ve ulaşım konusunda içinde ya-
şadıkları toplumlarda değişiklikler yapmaya kendilerini
adamış okullardan oluşan bir ağ oluşturmayı amaçlıyor.
Yarışmanın en önemli amaçlarından biri de gençlerin
toplumsal sorunlar konusunda kendilerini sorumlu ve et-
kin hissetmelerini sağlamak. Öğretmenlere de bu yönde
pedagojik öneriler ve dokümantasyon sunuyor.
Böylece bu proje öğrencilerin özgüven, girişimcilik ve so-
rumlu vatandaşlık duygularını geliştirmelerine yardımcı
oluyor. Çok sayıda ülkede uygulanan bir projeye katılarak
deneyimler paylaşmak ve başka kültürleri keşfetmek için
eşsiz bir fırsat yaratıyor. Online kaynak ve bilgi desteği,
öğretmenlere yönelik pedagojik öneriler, öğrencinin not
defteri, projeyi nasıl hayata geçireceksiniz soru-cevap
modülüyle, yarışmaya katılan çocukların ufuklarının ge-
lişimi sağlanıyor.
Türkiye finalisti öğrenciler Haziran 2012’de Fransa’daki
uluslararası yarışmaya katılırken, diğer finalistlere de Re-
nault tarafından çeşitli hediyeler verilecek.
Çok ödüllü proje
Renault’nun çocukları trafikteki risk ve tehditlere karşı bi-
linçlendirmek için geliştirdiği ve Türkiye’nin yol güvenliği
alanındaki en uzun soluklu kurumsal sosyal sorumluluk
projesi Sokakta İlk Adımlar, çeşitli ödüllere de layık gö-
rüldü.
Proje 2008’de Türkiye Halkla İlişkiler Derneğinin Altın
Pusula Büyük Ödülü’nü kazanırken, Platin Dergisi Zirve-
dekiler 2007 Sosyal Sorumluluk ve Tüketici Dünyası Altın
Kalite ödüllerinin de sahibi oldu. Ayrıca Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül tarafından da bir plaketle ödüllendirildi.
güncel
33
Nisan - Mayıs - Haziran 2012 | Ankara Trafik Vakfı
Sokakta İlk Adımlar Yol Güvenliği eğitim projesi, 9 Aralık
2011’de Kadir Has Üniversitesinde düzenlenen Kurum-
sal Sosyal Sorumluluk Pazaryeri 2011’de iki ödül birden
kazandı. Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği
ve CSR Europe’un düzenlediği etkinlikte, bu yıl 10. uygu-
lama yılına giren Sokakta İlk Adımlar, önce En İyi Bilinç-
lendirme Uygulaması Ödülü’nü aldı. Uluslararası Jürinin
Türkiye genelindeki projeler arasından yaptığı değerlen-
dirme sonucunda ise üçüncülük ödülüne layık görüldü.
Geçtiğimiz günlerde ise Otomotiv Distribütörleri Derneği
(ODD), Renault’nun çocukları trafikteki risk ve tehditlere
karşı bilinçlendirmek için geliştirdiği Sokakta İlk Adımlar
Yol Güvenliği Eğitim Projesi’ne Yılın Sosyal Sorumluluk
Projesi Ödülünü verdi.
Renault Mais Genel Müdürü İbrahim Aybar:
“Temel felsefemiz; herkes için güvenlik!”
Renault Mais Genel Müdürü İbrahim Aybar, bir otomotiv
üreticisi olarak işinin en önemli parçasının güvenlik oldu-
ğunu belirterek, yol güvenliği ve eğitim bilincinin hayati
önemine dikkat çekti.
Bu sorumluluğu hakkıyla yerine getirmek için çok sayıda
proje ve etkinlik yürütüldüğünü ifade eden Aybar, yeni
otomobil alan sürücülere Autodrom işbirliğiyle güvenli
sürüş teknikleri eğitimi verildiğini söyledi ve İstanbul İl
Milli Eğitim Müdürlüğü ile imzalanan protokol kapsa-
mında öğretmenlerin de eğitimlerden ücretsiz olarak
yararlanabildiğini belirtti.
Yol güvenliğinin yol açtığı devasa can ve mal kaybıy-
la herkesin içini yakan bir sorun olduğunu dile getiren
Aybar, toplum olarak zaman zaman yaptığımız gibi bu
sosyal afete gözümüzü kapama ve onu kanıksama lüksü-
ne sahip olmadığımızı vurguladı. Aybar Renault olarak,
tam da bu nedenle Türkiye’de yol güvenliği eğitimini, ru-
tin olarak yerine getirilen bir sorumluluk değil, asıl işleri
gibi sahiplendikleri sosyal bir dava olarak gördüklerini
belirtti.
“Sokakta İlk Adımlar” projesiyle 41 ilde 1 milyon 200 bin
öğrenciye ulaşıldığını kaydeden Aybar, öğrenci, öğret-
men ve ebeveynlerden alınan geri dönüşlerin, harca-
nan emeğin boşa gitmediğini gösterdiğini ifade ederek,
“Umuyoruz ki öğrencilerimiz, bugünün yayaları, yarının
sürücüleri olarak, bu proje sayesinde sorumluluklarının
bilincinde yurttaşlar ve trafikte birbirlerine saygılı, kural-
lara uyan bireyler olarak yetişecekler.” dedi.
34
trafikten manzaralar
Lütfen yaya geçitlerini kullanalım!
Üst geçitler bomboş!
Hayatımız bu kadar ucuz değil!Üst geçitlerin olduğu yerde meydana gelen kazalarda yayalar da suçludur!
Yanlış park edilen araçlar hem yaya hem araç akışını engeller!
Yaya geçidini kullanmak bize zaman kaybettirmez!
Türkiye, trafik kurallarının en çok ihlal edildiği ülke olarak biliniyor tüm dünyada. Gerek sürücüler gerek yayalar, hayatları pahasına kuralları ihlal etmekten çekinmiyor. Trafikte üst geçitlerin kullanılmaması, yanlış park edilmiş araçlar, trafiğin akışını bozacak şekilde yol ortasına atlamalar, yaya geçitlerini kullanmamak, trafik ışıklarını takip etmemek gibi etkenler de sürücü hatalarının yanında kazalara neden olan faktörler arasında yer alıyor. İşte Ankara’nın en işlek caddelerinden birinde kameramıza takılan görüntüler…
35
Nisan - Mayıs - Haziran 2012 | Ankara Trafik Vakfı
Hareket halindeki araçların arasından geçmek tehlikelidir!
Araçları ani frene zorlamak kazalara davetiye çıkarır!
Hareket halindeki araçlara bu kadar yaklaşmak tehlikelidir!
Yanlış yerlere park etmek hem ekonomimize zarar verir hem de başkalarının hayatını tehlikeye atar!
Büyük araçlar bizi zamanında fark etmeyebilir ve iki araç arasında sıkışabiliriz!
Acele giden, ecele gider!
36
anne gözüyle
“Anne olunca anlarsınız!”
“Anne olunca anlarsın!” cümlesini annemden her duy-
duğumda kendimce onu ciddiye almaz, gülerek geçişti-
rirdim. Anne olunca anlayacağım şeylerin sayısı günden
güne kabardı gitti bu cümleyle. Anne olunca tamam bir
şeyler değişecekti ama ne olabilirdi ki anneleri her so-
runda bu cümleyi söylemeye iten, her konuyu anneliğe
bağlamalarına neden olan? Üzerinde çok düşünmedim
de bunun aslında, dediğim gibi güldüm, geçtim… Taa ki
anne oluncaya kadar!
Hayatım boyunca hiçbir şeyi bir anda bu kadar net an-
lamamıştım. Bebeğimi kucağıma verdikleri anda aklım-
dan geçen cümle “Anne olunca anlarsınız!” oldu. Zira
duygularımı anne olmayan kimsenin anlaması, benim
de onlara anlatmam mümkün değildi. Anne olmak, bir
anda tüm duygularınızın, dünyaya, hayata, olaylara ba-
kışınızın kısaca her şeyinizin, benliğinizin değişmesi de-
mekmiş meğer…
Artık hayata eskisi gibi bakamamakmış, tek kişilik bir ya-
şamın düşlenememesiymiş, her şeyin en iyisinin bebeği-
niz için istenmesiymiş, mutluluğun da üzüntünün de tek
kaynağı olmasıymış…
Aslında annelik en çok da bebeğinizin sağlığından endi-
şe etmekmiş. “Ona bir şey olursa!” diye çok korkmakmış,
ona bir şey olmaması için her şeyi yapabilmekmiş. Elbet-
te annelerimiz için, kardeşlerimiz için, sevdiklerimiz için
de buna benzer duyguları hissederiz ama çocuğunuz
için hissettiğiniz bunların çok ötesinde çünkü ondan siz
sorumlusunuz, onun size ihtiyacı var.
37
Nisan - Mayıs - Haziran 2012 | Ankara Trafik Vakfı
Bu nedenle anne olduktan sonra gündelik yaşamımda
en çok trafik konusu değişti. Artık daha dikkatli araba
kullanıyorum. Yol durumu uygun olsa da hız sınırlarını
kesinlikle aşmıyorum. Emniyet kemerimi mutlaka bağ-
lıyorum. Işıkları daha özenle takip ediyorum. Çünkü bir
çocuğunuz olması size kendinizle ilgili sorumlulukları-
nızı da hatırlatıyor. Sizin de artık sağlığınıza dikkat et-
meniz, yaşamınızdan endişe etmeniz gerekiyor. Çünkü
çocuğunuzu bu dünyada tek başına bırakamazsınız, ona
bunu yapmaya hakkınız yok.
Artık diğer sürücülere karşı daha anla-yışlıyım, küçük şeylere çabuk sinirlen-miyorum. Çünkü “Belki onların da çocu-ğu vardır, onlara kızarsam çocukları çok üzülür!” diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Ancak aşırı hız yapanlara, kuralları ihlal edenlere ise aynı düşün-ceyle daha fazla sinirleniyorum. Kendi çocuğumun da ileride bunlarla aynı yollarda araba kullanacak olmasından endişe ediyorum.
Eskiden de mümkün olduğunca yapar-dım ama artık yayalara mutlaka yol ver-meye çalışıyorum. Okulların önünden geçerken eskiye göre çok daha dikkatli davranıyorum. Çocuklar için tehlikeli, bozuk yollar gördüğümde daha fazla sinirleniyorum. Okulların yakınlarında gözüm üst – alt geçit arıyor. Göremez-sem canım sıkılıyor. O çocukların, an-nelerin tedirginliğini içimde hissediyo-rum. Çocukların işlerini kolaylaştıracak, annelerin tedirginliğini azaltacak uy-gulamaları gördüğümde ise daha fazla mutlu oluyorum. Eskiden hiç gözüme çarpmayan olumlu – olumsuz her şeyi artık hemen fark ediyorum.
Anne olduğumdan beri herkesin bütün kurallara uymasını istiyorum. Tüm in-sanların haksızlıklara duyarlı olmasını,
bozuklukları gidermek için çalışmasını, dünyayı güzel-leştirmek için çaba harcamasını istiyorum. Çünkü ben, bütün anneler gibi, çocuğumun her şeyin en güzeline layık olduğunu düşünüyorum ve onu yaşanabilir bir dünyaya getirdiğimden emin olmak istiyorum.
Anne olmak aslında biraz da hayatın farkında olmak, ha-yatı ciddiye almak demekmiş. Lütfen siz de hayatı ciddi-ye alın ve trafik kurallarına uyun! Çocuklarınızın gelece-ğini karartmayın!
38
sağlık
Uyku ApnesiGeçen sayımızda sağlık köşemizi, uyku düzensizliği nedeniyle trafik kazalarına yol açan narkolepsi hastalığına ayırmıştık. Bu sayımızda yine uyku düzensizliği nedeniyle, araç kullananların kaza yapma risklerini artıran uyku apnesi konusunda bilgiler vereceğiz.
Apne olarak da bilinen uyku apnesi, uyku sırasındaki solu-num duraklamalarından kaynaklanan ve uyku düzeninin bozulmasına neden olan önemli bir hastalıktır. Uyku apne-si, uykuda hava akımını en az 20 saniye süreyle normal de-ğerinin yüzde 20’sine ya da daha altına düşürür ve kandaki oksijen miktarının azalmasına, karbondioksit miktarının artmasına neden olur. Sinir sistemindeki bir problem ve / veya solunum yollarındaki tıkanıklık nedeniyle ortaya çıka-bilir.
Yüksek gürültülü horlama, yorgunluk, aşırı sinirlilik, yoğun-laşma bozukluğu, sabah baş ağrısı gibi sorunlara yol açabi-lir. Hastalarda, hastalığın seviyesine göre bu sorunların biri, birkaçı ya da hepsi birden görülebilir.
Uyku apnesi, önlem alınmadığı takdirde ölümle sonuçlana-bilecek ciddi bir hastalıktır ve acil tedavi gerektirir. Zama-nında tedavi edilmezse kalp krizi, felç, iktidarsızlık, düzensiz kalp atışları gibi ciddi sonuçlar doğurur. Ancak hastaların büyük bir çoğunluğu hastalığı fark etmedikleri ya da önem-semedikleri için genellikle doktora gitmezler. Toplumda çok yaygındır, kadınların yüzde 2’sinde, erkeklerin de yüz-de 4’ünde görülür. Kilolu, horlayan, orta yaş üstü kişilerde, menapoza girmiş kadınlarda, horlayanlarda daha yaygın olarak görülse de çocuklarda, gençlerde ve zayıf insanlarda da tespit edilmiştir. Her yaşta görülme olasılığı vardır. Uyku
apnesi, çocuklarda büyük bademciğe ve geniz etine bağlı olarak gözlenebilir. Ayrıca alkol ve sigara bağımlılarında, aşırı kilolularda, alt çenesi gelişim geriliği gösterenlerde, boyun yüksekliği kısa olanlarda, alerji, anti histaminik, kas gevşetici veya sakinleştirici gibi ilaç kullananlarda da uyku apnesi görülme riski oldukça fazladır. Yanlış pozisyonda uyuyan kişiler de tehdit altındadır.
Hastanın kendisinin durumu fark etmesi çok zordur. Genel-likle eşleri ya da yakınları tarafından fark edilir.
Uyku apnesi acil tedavi gerektiren hayati bir hastalıktır. Ay-rıca kazalara, iş verimsizliğine ve sosyal problemlere neden olabilen gün içi aşırı uyku haline sebep olur. Gündüz uyku-luluğun trafik kazalarına da yol açtığı yapılan çalışmalarla gösterilmiştir.
Belirtileri
Uykuda nefesin durması ve gündüz aşırı uyku hali başlıca belirtilerindendir. Birçok insanda uykuya dalma, rüya gör-me ya da uyanma sırasında düzensiz solunum olabilir. An-cak uyku apneli hastalarda düzensiz solunum uzun süreli görülür ve çok sık tekrarlanır. 10 saniye süreden başlayan solunum duraklamaları bir dakikadan uzun sürebilir. Gece uykusunda 10 kereden fazla solunum duraklaması yaşan-ması, hastalarda ciddi sorunlara neden olur.
39
Nisan - Mayıs - Haziran 2012 | Ankara Trafik Vakfı
Gece boyunca rahat uyuyamayan hastaların gündüz sık sık uyukladıkları görülür. Bu duruma özellikle araç kullanan-ların dikkat etmesi gereklidir. Uyku apne sendromu olan hastaların trafik kazası yapma riskinin normalden 8 kat fazla olduğu saptanmıştır. Uyku apneli hastalar, kendilerini sürekli yorgun hissederler ve yaptıkları işe yoğunlaşamama sorunu yaşarlar. Bu hastaların trafikte kırmızı ışıkta sık sık uyudukları gözlenir.
Çeşitleri
Tıkayıcı uyku apnesi, merkezi uyku apnesi ve bileşik uyku apnesi olmak üzere üç çeşit uyku apnesi vardır. Tıkayıcı uyku apnesi tıkanmalara neden olur, merkezi uyku apne-si beyindeki solunum merkezine bağlı olarak ortaya çıkar. Bileşik uyku apnesi ise bu ikisinin bir arada görülmesidir. Ancak bu durumda, yöntemleri aynı olmamasından dolayı önce birinin sonra diğerinin tedavi edilmesi gerekir. Araştır-malara göre yaklaşık hastaların yüzde 84’ünde tıkayıcı uyku apnesi, yüzde 1’inde merkezi uyku apnesi ve yüzde 15’inde bileşik uyku apnesi görülmektedir.
Tıkayıcı uyku apnesi, boğazdaki yumuşak damak, küçük dil, yutak ve dil kaslarının, havanın geçeceği alanı kapata-cak şekilde gevşemesi sonucunda ortaya çıkar. Bu kaslar gevşediğinde nefes alma sırasında hava yolu daralır ve bir süre için solunum durur. Bunun sonucunda kandaki oksijen miktarı azalır, beyin bu azalmayı algılar ve uyku derinliği-ni azaltarak ya da kişiyi uyandırarak hava yolunun tekrar açılmasını sağlamaya çalışır. Uyku derinliğinin azalmasının ardından bazen bir iki kısa nefes alma ile bazen de şiddetli horlama ve yutkunma sesleri ile solunum tekrar başlatılır. Bu derecede uyku apnesi olduğunda derin uykuya geçmek hiç mümkün olmaz, kişi bütün uykusunu solunum çabası içinde geçirir ve gündüz uyuma ihtiyacı duyar. Uyku apneli hastalar, genellikle uykularının bölündüğünün farkında de-ğildir ve iyi uyuduklarını zannederler.
Merkezi tipte uyku apnesi ise çok daha nadir görülür ve beynin, solunumu kontrol eden kaslara doğru sinyaller göndermemesi sonucunda ortaya çıkar. Kanda karbondi-oksitin artması ve oksijenin azalması sonucunda kişi uyanır. Merkezi tipte uyku apnesi olan hastalar uyanma dönemle-rini tıkayıcı uyku apnesi olan kişilere göre daha fazla hatır-larlar.
Bileşik uyku apneli hastalarda ise iki sorun bir arada görü-lür.
Tedavisi
Aynı belirtilerin görüldüğü, benzer şikâyetlerin yaşandığı başka hastalıklar da olması nedeniyle uyku apnesinin kesin teşhisi ve şiddetinin ölçülebilmesi laboratuvarda yapılan uyku çalışması adı verilen gelişmiş bir teknikle mümkün olabilmektedir. Uyku laboratuvarlarında uyku sırasında birçok parametrenin kaydedilmesine olanak tanıyan ‘polig-rafik tetkik’ incelemelerinin yapılması gerekir. Poligrafik tet-kik, beyin bölgelerinin aktiviteleri, uykunun yapısı ve uyku bozuklukları hakkında sağlıklı ve bilimsel bilgiler verir.
Bu yöntemle, solunum hareketleri, uyku sırasında hastanın oksijen miktarı, kalp ritmi ve EKG kayıtları yapılarak bunla-rın beden fonksiyonları üzerindeki etkileri incelenir.
Uyku testlerinden sonra elde edilen bilgiler değerlendiri-lerek uyku apnesinin gerçekten tedavi gerektirip gerektir-mediğine karar verilir. Uyku apnesi tespit edilen hastalarda zaman kaybetmeden tedaviye başlanmalıdır.
Uyku apnesi teşhisi koyulan bazı hastaların, kulak - burun - boğaz uzmanının kontrolünden geçmesi uzmanlarca tavsiye edilir. Apnenin sebebi anatomik bozukluklardan kaynaklanıyorsa cerrahi yöntemler, protez veya nadiren de olsa ilaç tedavisi uygulanabilir.
Çoğu uyku apnesi vakalarının tedavisinde, hastanın uyku sırasındaki solunumuna yardımcı olan cihazlar kullanılır.
Sonuçları
Yüksek tansiyon,
Gürültülü horlama,
Kalp büyümesi ve kalp atımında düzensizlikler,
Sık idrara çıkma,
Uykuda aşırı terleme,
Uykusuzluk ve huzursuz uyku,
Sabahları yorgun kalkma, gün içinde yorgunluk hali ve uyuklama,
Aşırı ve hızlı kilo alma,
Konsantrasyon güçlüğü,
Depresyon ve davranış bozuklukları,
Cinsel isteksizlik, yetersizlik,
Sabah baş ağrısı ve ağız kuruluğu,
Mide yanması,
Çocuklarda hiperaktivite,
İnsülin direnci,
Pulmoner yüksek tansiyon,
Felç ve kalp krizi oranları bu hastalarda daha yüksektir.
40
gezi
80. İlimiz Osmaniye
Tarihçesi
Osmaniye ve yöresinde, İlkçağ’dan itibaren Hitit, Asur, Pers, Roma, Bizans gibi devletler hüküm sürmüşlerdir. Daha son-ra Emevi ve Abbasilerin yaşadığı bu topraklara, Türklerin Anadolu’yu fethi ile 1080 yılından itibaren Oğuzların Kınık, Bayat, Yüreğir boyları ile bazı aşiretler gelmiştir.
Anadolu Selçuklu Devleti’nin dağılmasından sonra Osmaniye ve yöresinde Ramazanoğulları ve Dulkadiroğulları beylikleri etkin olmuştur. 16. yy’ın başından itibaren tüm Anadolu’ya hâkim olan Osmanlı Devleti döneminde bugünkü Osmaniye’de Kınık kazası kurulmuştur. İpek Yolu üzerinde bulunan Kınık kazası, o dönemde bölgenin önemli bir şehri ve pazarı (İs-neym Pazarı) olmuştur.
Osmaniye, tarihi Kınık şehrinde kalan Hacı Osmanlı köyünün üzerinde 1865 yılında Osmanlı reform ordusu Fırka-i İslâhiye tarafından yeniden iskân edilmiştir. 1878’de şimdiki Cebel köyünde kurulan Cebele-i Bereket Sancağı’na bağlı bir ilçe iken 1908’de bu sancağın merkezi olmuştur.
I. Dünya Savaşı’ndan sonra İngiliz ve Fransızların işgali-ne uğramış, Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasıyla işgalciler Osmaniye’den atılarak 7 Ocak 1922’de kurtarılmıştır. San-cakların vilayete dönüştürülmesi nedeniyle 1923’te Cebeli Bereket vilayetinin merkezi durumuna gelmiştir. 1 Haziran 1933’te yeniden ilçeye dönüştürülerek Adana’ya bağlanmıştır.
24.10.1996’da yeniden il statüsüne kavuşan Osmaniye’nin 6 ilçesi (Bahçe, Düziçi, Kadirli, Sumbas, Hasanbeyli ve Toprak-kale), 9 beldesi ve 160 köyü bulunmaktadır. Osmaniye ilinin merkez nüfusu 204.000, genel nüfusu 485.000’dir.
Coğrafi konumu
Osmaniye, Akdeniz Bölgesi’nin ve Çukurova’nın doğusunda yer alır. Doğusunda Gaziantep, güneyinde Hatay, batısında Adana ve kuzeyinde Kahramanmaraş illeri bulunmaktadır.
Çukurova’nın son bölümünü oluşturan ilin güneydoğu kesi-minde Amanos (Nur) Dağları, batı kuzeyinde Orta Toros dağ-ları yer alır. Denizden yüksekliği 118 metre olup, denize 20 km uzaklıktadır. İlin yüzölçümü 3767 km2’dir.
41
Nisan - Mayıs - Haziran 2012 | Ankara Trafik Vakfı
Osmaniye topraklarının yaklaşık yüzde 39’u tarım alan-
ları, yüzde 42’si ormanlarla kaplı yemyeşil bir ilimizdir.
Önemli akarsuları Ceyhan, Savrun, Sumbas, Hamus, Ke-
siksuyu, Karaçay ve Sabun çayıdır. Barajları ise Aslantaş,
Berke, Kesiksuyu, Kalecik’tir.
Osmaniye kaleler şehridir. 26 tane tescilli kalesi bulun-
maktadır. En önemlileri Kastabala, Toprakkale, Harun
Reşit Kalesi, Savranda Kalesi, Hemite Kalesi, Çem Kalesi,
Kalealtı Kalesi, Yoğunoluk Kalesi’dir.
Osmaniye aynı zamanda bir yaylalar şehridir. Büyüklü
küçüklü 40 civarında yaylası bulunmaktadır. Yayla kültü-
rünün Osmaniye’nin sıcak yaz mevsiminde önemli bir yeri
vardır. Halk, Toroslar ve Amanos Dağları üzerindeki yayla-
lara Mayıs ve Eylül ayları arasında giderler. Osmaniye’nin
başlıca yaylaları; Zorkun, Olukbaşı, Mitisin, Almanpınarı,
Dumanlı, Maksutoluğu, Bağdaş, Elmacık, Sıyrıngaç ve
Yirce’dir.
Gezilip görülecek yerleri
Kastabala (Hierapolis) Ören Yeri:
İl merkezine 15 km mesafededir. Sütunlu caddesi, amfi tiyatrosu, bazilikası, kilisesi, hamam kalıntıları ve 13. yy’dan kalma Bodrum Kalesi ile Çukurova’nın en önemli antik kentlerindendir.
MÖ 1. yüzyılda kurulan şehir, Roma ve Bizans dönemin-de önemli dini kent merkezlerinden olmuştur. Hierapolis olarak bilinen kent, Efes’te yapılan konsüle katılmıştır. Ortaçağ’da yapılan ve Bodrum Kale olarak bilinen kalesi hâlâ ayaktadır.
524 – 561 yıllarında meydana gelen depremlerden bü-yük zarar görmüştür. Haçlı seferlerinden sonra yerleşim merkezi olarak eski önemini yitirmiştir.
Türkiye’nin ilk açıkhava müzesi: Karatepe – Aslantaş Geç Hitit Kalesi (Asativataya) ve Açık Hava Müzesi
İl merkezine 33 km mesafede bulunan müze Kadirli ilçe sınırlarında bulunmaktadır.
MÖ 8. yüzyılda Geç Hitit çağında kendisini Adana Ovası hükümdarı olarak tanıtan Asativata tarafından, kuzeyde-ki vahşi kavimlere karşı bir sınır kalesi olarak yaptırılmış-tır.
Kastabala (Hierapolis) ören yeri sütunlu cadde
42
Kalenin batısında, güney ovalardan Orta Anadolu yaylası-
na geçit veren bir kervan yolu (Ağyol), doğusunda Ceyhan
Irmağı (Pyramos) bugün ise Aslantaş Barajı yer almakta-
dır. Yüksek kulelerle donatılmış T- biçimli anıtsal iki kapı
kale içine açılıyordu. Kale içinde çift boğa kaidesi üstünde
Fırtına Tanrısı’nın boy heykeli yer alıyordu. Ancak MÖ 8.
veya 7. yüzyılda Asurlular tarafından yakılıp yıkılmıştır.
Hitit hiyeroglif yazıları ilk defa burada çözümlenmiş ve
Anadolu Hitit İmparatorluğu’nun 2000 yıllık tarihçesi or-
taya çıkarılmıştır.
Son Hitit dönemine rastlayan MÖ 8. yüzyılda kendini “Bölge Hükümdarı” olarak tanıtan Asativata tarafından kuzeyden gelecek saldırılara karşı bir sınır kalesi olarak yaptırılmıştır. 1946 yılında Alman arkeolog Prof. Dr. H. Th. Bossert başkanlığında kazı çalışmalarına başlanarak kale-nin temeli taş ile üstü ise kerpiç ve burçlarla donatılmıştır. MÖ 700 dolaylarında Asur saldırısına uğramış olan kale, yakılıp yıkılmıştır.
Hitit Hiyeroglif yazılarının okunabildiği ilk yerdir. Anadolu’da MÖ 2000 yılına kadar giden hiyeroglif yazı-ların tamamı okunabilmiştir. Karatepe Kalesi Minyatürü Kalenin Güney Kapısı Kale Surları ve Aslantaş Baraj Gölü İl Merkezine 33 km mesafededir.
Kazı çalışmaları Prof. Dr. Halet Çambel tarafından yürü-tülmektedir. 7716 hektar büyüklüğündeki Milli Park içe-risindedir.
Haruniye Kaplıcası:
İl merkezine 47 km, Düziçi ilçesine ise 15 km uzaklıkta, Ceyhan Nehri kenarında ve ormanlık, cennet gibi bir alan-da yer almaktadır.
1993 yılında Turizm merkezi ilan edilerek, yerli ve yaban-cı turistlerin ziyaretine açılan Haruniye Kaplıcası sağlık tu-rizmi açısından bir cazibe merkezi olma konumundadır.
Günlük 15.000 kişiye yetecek kapasitede termal su kay-nağı bulunmaktadır. 500 yataklı olarak Osmaniye Valili-ği tarafından kaplıca tesisi çok modern hale getirilmiştir. İşletmesi İl Özel İdaresi tarafından önümüzdeki günlerde ihaleyle kiraya verilecektir.Kadirli İlçesi Kadirli Alacami
Hasanbeyli ilçesi Kaypak köyünde bulunan Savranda Kalesi
43
Nisan - Mayıs - Haziran 2012 | Ankara Trafik Vakfı
Kadirli İlçesi Karatepe Aslantaş Açık Hava Müzesi bahçesinde bulunan kapı arslanları
Banyo kürü olarak kullanıldığında: Kireçlenme, yu-muşak doku romatizması, deri hastalıkları, gut hastalığı, egzama ve sedef hastalığı, cilt temizleme, romatizma, kronik bel ağrısı, mayasıl, hemoroid, inme ve nevraljiler rahatsızlıklarına iyi gelmektedir. Ortopedik ameliyat ve kırıklar sonrası rehabilitasyon amacıyla kullanılır.
Kaplıca suyu içilerek kullanıldığında: Mide ve ince bağırsak fonksiyonel rahatsızlıklar, kronik ve tekrarlayan ülserler, şeker hastalığı, böbrek ve idrar yolu taşlarının önlenmesi, kadın hastalıkları, mide, bağırsak, kalp ve kan dolaşımı, sinirsel rahatsızlıklar, karaciğer ve safra kesesi, beslenme bozuklukları, taş kırma ve taş ameliyatları son-rası kronik idrar yolları iltihapları rahatsızlıklarına iyi gel-mektedir.
Günlük Banyo Kapasitesi: 24 saat hizmete açık.
Harun Reşit Kalesi:
Osmaniye ili Düziçi ilçesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Harun Reşit Kalesi Kültür ve Turizm Bakanlığı bütçesin-den 2010 yılında onarım ve çevre düzenlemesi ihalesi ya-pılmış ve 2011 yılı sonunda onarım ve çevre düzenlemesi işi tamamlanarak ziyarete açılmıştır.
Toprakkale Kalesi:
Osmaniye ili Toprakkale ilçe sınırlarında olup, Osmaniye – Adana ve İskenderun yollarının kavşak noktasındadır. Osmaniye il merkezine 10 km uzaklıktadır.
Savranda Kalesi:
Hasanbeyli sınırları içerisindedir. Osmaniye Kaypak köyü
yolu üzerinde olup, il merkezine 30 km mesafededir. Kale-cik Barajına hâkim tepe üzerinde ormanlık alanda yer alan Savranda Kalesi, 8 burçlu olup bir Ortaçağ kalesidir.
Kadirli Alacami:
Kadirli ilçe merkezindeki Roma, Bizans ve Türk kültürünü bir arada yaşatan önemli bir eserdir. II. yüzyıl başlarında Romalılar tarafından manastır olarak yapılmıştır. 5. yüz-yılda Bizanslılar tarafından bir kilise ilave edilmiştir. 1488 yılında Dulkadiroğlu Alauddevle Bozkurt Bey’in oğlu Ka-sım Bey bu kiliseyi camiye çevirtmiştir. 1924 yılına kadar cami ve medrese olarak kullanılmıştır.
Geçtiğimiz yıllarda Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 1. etap onarımı yapılmıştır. Alacami bir vakıf eseri olduğu için 2. etap onarım projesi Adana Vakıflar Bölge Müdür-lüğü tarafından hazırlanmıştır. Uygulama için çalışmalar sürdürülmektedir. Kadirli ilçe merkezinde bulunan Alacami ziyaretçilere açıktır.
El sanatları:
Seramik:
Hammaddesi Toprakkale ilçesine bağlı Tüysüz köyü civa-rındaki volkanik curuflardan (halk dilinde leçe taşı) elde edilerek, ÇÜ Meslek Yüksekokulunda üretilen çeşitli sera-mik ürünleri, dayanıklı olması ve motifleriyle Osmaniye’nin simgelerinden biri olma yolundadır.
Bıçak:
Bıçak yapımı ve üretimi de haklı bir üne sahiptir. Bıçaklar kaba bıçak, iş bıçağı, göz bıçağı, sıyırgı olarak adlandırılır.
Ağaç Oymacılığı:
Karatepe ve civar köylerde, ailelerin el işçiliği ile tahtadan yapmış oldukları kaşık, çatal ve çeşitli süs eşyaları, el sa-natlarının güzel örneklerindendir.
44
Hızman Çam Bardağı:
Türkiye’deki yaşayan tek çam bardağı ustası Osmaniye ili Kadirli ilçesi Kız Yusuflu köyünde yaşayan Mehmet TÜRKMENOĞLU (Kadı Mehmet)’dur.
Karatepe El Sanatları:
Karatepe Kilimleri
Dünyaca ünlü kilimlerin dokunduğu Karatepe - Kızyusuflu Kalkınma Kooperatifi, Osmaniye’ye 30 km uzaklıkta bulu-nan Karatepe köyünde 1972 yılında kuruldu. Doğal boya atölyesi, dört boya fırını ve bir dokuma atölyesinin bu-lunduğu kooperatifte, yüz tezgâhta kilim dokunmakta-dır. 25 yataklı sosyal tesisi bulunan kooperatifte kilimler tamamen doğal yün ve doğal kök boyadan, Anadolu Türk obalarının yüzyıllardır dokuduğu özgün motif ve renkler esas alınarak dokunmaktadır. Yurt içi ve yurt dışında bir-çok şehirde sergilenen kilimler büyük ilgi görmektedir.
Karaçay Şelalesi:
Şehir merkezine 7 km mesafede bulunan Karaçay Şelalesi Akdeniz’e ait tüm bitkileri içinde bulunduran ve 3 km’lik bir yeşil vadi sonunda 25 m mesafeden aşağı akmakta-dır. Şelaleye ulaşım belli bir mesafe arabayla gidildikten sonra (şehirden arabayla 4 km) ancak 3 km patika yolla ulaşılabilen bakir bir doğa harikasıdır. Hafta içi veya haf-ta sonu her zaman piknik yapan insanların bulunduğu Çukurova’ya has doğal bitkilerin yetiştiği bir mekân aynı zamanda günübirlik bir mesire ve trekking alanıdır.
Şarlak Şelalesi:
Balıkla deresi üzerinde bulunmaktadır. Şelalenin bulundu-ğu Balıkla deresinin doğusu Kadirli ilçesi, İlbistanlı köyü,
Batısı ise Sumbas ilçesi, Ali Beyli beldesi sınırlarında bu-lunmaktadır. Şelalenin uzunluğu 25 m civarında olup suyu yaklaşık 5 m yükseklikten dökülmektedir. Şelalenin hemen yakınında bulunan ve tamamen tahrip olmuş ka-lıntılardan şelalenin üzerinde yakın geçmişte bir değirmen bulunduğu anlaşılmaktadır.
Turistik ve ekonomik değerleri
Osmaniye ili yerfıstığının başkenti, kaleler ve yaylalar şehri olarak, verimli topraklarında mısır, buğday, turp, karpuz, narenciye, zeytin, nar, kiraz bahçeleri ile tarımda, hayvancılıkta, Organize Sanayi Bölgesinde kurulan büyük fabrikaları ile sanayide, kültürel ve doğal güzellikleri ile dağları, kırka yakın yaylası ile bitki örtüsü ve dağlarındaki çam, köknar, sedir, ardıç, kayın, meşe ağaçları ile zengin bir faunaya sahiptir. Dağlarında ve yaylalarında kamp, kamping yapılıp, av, kayak, dağcılık ve yamaç paraşütü yapmaya çok uygun yerler bulunmaktadır.
Osmaniye Beymayıl fıstığı, zeytinyağı, bayram kömbesi, halka tatlısı, nar ekşisi, kiraz şurubu, bulgur ve dövme pi-lavı, toğga çorbası, tarhana çorbası, içli köftesi, kısır, zor-kun tavası saç kömbesi, şalgamı, ayranı, biber salçası, ev turşusu, incir reçeli, turunç kabuğu reçeli ile yeme içme gastronomi ve damak tadı ile Türk mutfağında Osmaniye yemekleri önemli bir yer tutar.
Kayıkhane tesisleri:
Kadirli ilçesi Aslantaş Baraj Gölü kıyısında bulunan Kızyu-suflu köyüne, İl Özel İdare bütçesi ile 40 yatak kapasiteli konaklama tesisi, 100 kişilik lokanta, 4 adet dubleks ev, rekreasyon alanları ile kayıkhane tesisleri yaptırılmıştır. Kayıkhane tesisleri Osmaniye Gençlik ve Spor İl Müdürlü-ğü tarafından işletilmektedir.
Huğ tipi ev: Kadirli Harkaçtı Kültür Evi Kompleksi içinde bulunmaktadır. Çadır tipi evden sonra bölgenin yerleşik hayatındaki ilk konut tipidir.
Ağca Bey Cami:
Bahçe, ilçe merkezinde bulunan cami Anadolu Selçuklu Dönemi eserlerindendir. Ağcabey tarafından 1809 tari-hinde yeniden yaptırılmıştır. Yanları ahşap olan caminin kargir kısımları Dulkadiroğulları’ndan Alaüddevle zama-nında yapılmıştır.
Kadirli Kızyusuflu Köyü Aslantaş Barajı Kayıkhane Su Sporları Merkezinde çalışma yapan bir su sporcusu
Katkılarından Dolayı Osmaniye Valiliği İl Kültür Müdürlüğü’ne teşekkür ederiz.
45
Nisan - Mayıs - Haziran 2012 | Ankara Trafik Vakfı
çocuk gözüyle
Trafik, taşıtların ve yayaların yol üzerindeki her türlü hareketine denir. Trafik üzerinde ışıklı işaret cihazı, trafik işaret
ve levhaları ve trafik polisi gibi öğeler trafiği düzenlemekle görevlidir. Trafikteki okul geçitleri, yaya geçitleri, üst ve alt
geçit en güvenli geçiş yerleridir.
Her yıl yurdumuzda binlerce trafik kazası gerçekleşmektedir. Bu kazalarda da can ve mal kaybı yaşanır. Bu tür kazaların
tümü alkol, hız ve dikkatsizlikten dolayı yaşanmaktadır. Bu trafik kazalarında yayalar da taşıtlar da suçludur. Bu durum-
larda yayaların suçu taşıtların üzerine atması oldukça yanlıştır. Bu trafik kazalarında trafik kurallarının ihmali oldukça
etkilidir. Çevremizi gözlemlediğimizde insanların bilinçsizce hareket ettiğini görürüz. Trafik kurallarına uyup, trafiğe
uyum sağlamak gerekirken insanlar ışıklı işaret cihazlarına uymadan hareket etmektedir.
Önemli konulardan biri de hız sınırı. Benim gözümde şehirlerarası otoyolda 120 km’yi geçmemeli, şehir içinde ise
60 km’yi aşmamalıyız. Ayrıca lastik seçimi de çok önemli. Yaz aylarında düz lastikler, sonbaharda yağmur lastikleri, kış
aylarında kaygan olmayan ve vakumlu lastikleri tercih etmeliyiz. Ayrıca kış aylarında yerin buzlanması halinde zincir
takmalıyız.
Trafikte bugünlerde motor kullanımı çok yaygın, motorun kullanım amacı trafiği rahatlatmaktır. Ancak motorun doğru
kullanılmadığı anlar çok kötü sonuçlara davetiye çıkarır.
Diğer bir sorun da park etmek. Sürücüler park yerlerini doğru kullanmaya özen göstermiyorlar. Arabaları yamuk olarak ve
ortalayarak park ediyorlar. Bu nedenle ülkemizde park yeri kullanmak çok zor hale geldi. Trafikte sürücülerin en önemli
görevi doğru arabayı seçmektir. Eğer güvenli ve kontrollü bir arabaya sahip olmak isteniyorsa büyük arabalardan veya
ciplerden alınmalıdır. Eğer hızlı ve hareketli arabalara sahip olmak isteniyorsa sportif arabalar tercih edilmelidir. Eğer
kalabalık bir aileye sahipsek minibüslerden alınmalıdır.
Yayalar için gece yürüyüşleri çok önemlidir. Taşıtların bizi fark etmesi gerekir. Taşıtların bizi fark etmesi için yanımızda
el feneri bulundurmalı, kıyafetlerimize fosforlu ve yansıtıcı etiketler yapıştırmalıyız. Eğer otoyolda yürüyorsak taşıtların
bizi göreceği şekilde sol banketten yürümeliyiz. Şehir içinde kaldırımda yürüyorsak ağaç, levha ve çukur gibi engellere
dikkat etmeliyiz. Kaldırımdayken yayaları rahatsız etmeden ve kalabalık yerlerde tek sıra halinde yürümeliyiz.
Uzun lafın kısası bu trafik kurallarını bilmeli ve uygulamalı, bu konuda çevremizi bilinçlendirmeliyiz.
Oğuz’un Gözünde Trafik
Oğuz Akdeniz Yaş: 10Anıttepe İlköğretim Okulu 4/A
HER İKİ TARAFTANDARALAN KAPLAMA
YANDAN RÜZGAR
KASİSLİ YOL
ANA YOL-TALİ YOL KAVŞAĞI
OKUL GEÇİDİ
DÜŞÜK BANKET
DEMİRYOLU GEÇİDİ YAKLAŞIM LEVHALARI
(SOL-SAĞ)
TEHLİKE UYARI İŞARETLERİ
EHLİ HAYVANLARGEÇEBİLİR
İKİ YÖNLÜ TRAFİK
KAYGAN YOL
ANA YOL-TALİ YOL KAVŞAĞI
BİSİKLET GEÇEBİLİR
SAĞDAN ANA YOLA GİRİŞ
VAHŞİ HAYVANLARGEÇEBİLİR
SAĞDAN DARALAN KAPLAMA
GEVŞEK MALZEMELİ ZEMİN
ANA YOL-TALİ YOL KAVŞAĞI
GİZLİ BUZLANMA
SOLDAN ANA YOLA GİRİŞ
TEHLİKELİ EĞİM (İNİŞ)
IŞIKLI İŞARET CİHAZI
AÇILAN KÖPRÜ
KONTROLSÜZ KAVŞAK
GEVŞEK ŞEV
KONTROLSÜZ DEMİRYOLU GEÇİDİ
KONTROLSÜZ DEMİRYOLU GEÇİDİ
(EN AZ İKİ HAT)
TEHLİKELİ EĞİM (ÇIKIŞ)
HAVAALANI - HAVALİMANI(ALÇAK UÇUŞ)
DENİZ VEYA NEHİR KIYISINDA BİTEN YOL
ANA YOL-TALİ YOL KAVŞAĞI
YAYA GEÇİDİ
DÖNEL KAVŞAK
ENGEL İŞARETİ
TEHLİKELİ VİRAJ YÖN LEVHALARI
DEMİRYOLU GEÇİDİ YAKLAŞIM LEVHALARI
(SOL-SAĞ)
DEMİRYOLU GEÇİDİ YAKLAŞIM LEVHALARI
(SOL-SAĞ)
KÖPRÜ BAŞI LEVHALARI (SOL-SAĞ)
ONARIM YAKLAŞIM LEVHALARI
DÖNÜŞ ADASI EK LEVHASI
REFÜJ BAŞI EK LEVHASI
YOLDA ÇALIŞMA
SOLDAN DARALAN KAPLAMA
DİKKAT
ANA YOL-TALİ YOL KAVŞAĞI
KONTROLLÜ DEMİRYOLU GEÇİDİ
KONTROLSÜZ DEMİRYOLU GEÇİDİ
(TEK HAT)
SAĞA TEHLİKELİ VİRAJ SOLA TEHLİKELİ VİRAJ SAĞA TEHLİKELİ DEVAMLI VİRAJLAR
SOLA TEHLİKELİ DEVAMLI VİRAJLAR
%10 %10
TRAFİK TANZİM İŞARETLERİ
YOL VER
BİSİKLET GİREMEZ
EL ARABASI GİREMEZ
SOLA DÖNÜLMEZ
BÜTÜN YASAKLAMA VE KISITLAMALARIN SONU
İLERİ VE SAĞA MECBURİ YÖN
HER İKİ YANDAN GİDİNİZ
MECBURİ ATLI YOLU SONU
DUr
MOPET GİREMEZ
TRAKTÖR GİREMEZ
U DÖNÜŞÜ YAPILMAZ
HIZ SINIRLAMASI SONU
İLERİ VE SOLA MECBURİ YÖN
ADA ETRAFINDA DÖNÜNÜZ
MECBURİ ASGARİ HIZ
KARŞIDAN GELENE YOL VER
KAMYON GİREMEZ
BELİRLİ MİKTARLARDAN FAZLA PATLAYICI VE PARLAYICI MADDE
TAŞIYAN TAŞIT GİREMEZ
ÖNCEKİ TAŞITI GEÇMEK YASAKTIR
GEÇME YASAĞI SONU
SAĞA VE SOLA MECBURİ YÖN
MECBURİ BİSİKLET YOLU
MECBURİ ASGARİ HIZ SONU
GİRİŞİ OLMAYAN YOL
OTOBÜS GİREMEZ
TEHLİKELİ MADDE TAŞIYAN TAŞIT GİREMEZ
KAMYONLAR ÖNDEKİ TAŞITI GEÇMEK
YASAKTIR
KAMYONLAR İÇİN GEÇME YASAĞI SONU
İLERİDEN SAĞA MECBURİ YÖN
MECBURİ BİSİKLET YOLU SONU
ZİNCİR TAKMAK MECBURİDİR
TAŞIT TRAFİĞİNE KAPALI YOL
TREYLER GİREMEZ
BELİRLİ MİKTARLARDAN FAZLA SU KİRLETİCİ MADDE
TAŞIYAN TAŞIT GİREMEZ
AZAMİ HIZ SıNırLAMASı
SAĞA MECBURİ YÖN
İLERİDEN SOLA MECBURİ YÖN
MECBURİ YAYA YOLU
ZİNCİR TAKMA MECBURİYETİ
SONU
MOTOSİKLET HARİÇ MOTORLU TAŞIT
TRAFİĞİNE KAPALI YOL
YAYA GİREMEZ
MOTORLU TAŞIT GİREMEZ
SESLİ İKAZ CİHAZLARININ
KULLANIMI YASAKTIR
SOLA MECBURİ YÖN
SAĞDAN GİDİNİZ
MECBURİ YAYA YOLU SONU
TEHLİKELİ MADDE
TAŞIYAN TAŞITLARIN
İZLEYECEKLERİ MECBURİ YÖN
TEHLİKELİ MADDE
TAŞIYAN TAŞITLARIN
İZLEYECEKLERİ MECBURİ YÖN
TEHLİKELİ MADDE
TAŞIYAN TAŞITLARIN
İZLEYECEKLERİ MECBURİ YÖN
MOTOSİKLET GİREMEZ
AT ARABASI GİREMEZ
TAŞIT GİREMEZ
GENİŞLİĞİ .....METREDEN FAZLA
OLAN TAŞIT GİREMEZ
YÜKSEKLİĞİ ..... METREDEN FAZLA OLAN
TAŞIT GİREMEZ
UZUNLUĞU ..... METREDEN FAZLA OLAN
TAŞIT GİREMEZ
DİNGİL BAŞINA ..... TONDAN FAZLA
YÜK DÜŞEN TAŞIT GİREMEZ
YÜKLÜ AĞIRLIĞI ..... TONDAN FAZLA YÜK DÜŞEN TAŞIT
GİREMEZ
ÖNCEKİ TAŞIT ..... METREDEN DAHA YAKIN
TAKİP EDİLEMEZ
SAĞA DÖNÜLMEZ
GÜMRÜK(DURMADAN GEÇMEK
YASAKTIR)
İLERİ MECBURİ YÖN
SOLDAN GİDİNİZ
MECBURİ ATLI YOLU
D.2600.21 E.90
E.900.21
400 m
D.260
Radyo
TRTFM
88.8
KAVŞAK ÖNCESİ YÖN LEVHASI
İLERİKİ KAVŞAKTA SOLA DÖNÜŞ YASAĞINI
GÖSTEREN İŞARET LEVHASI
TÜRKİYE DEVLET SINIRI LEVHASI
İL SINIRI LEVHASI MESKUN MAHAL LEVHASI (İL MERKEZİ)
MESKUN MAHAL SONU LEVHASI (İL
MERKEZİ)
MESKUN MAHAL SONU LEVHASI (İLÇE
MERKEZİ)
MESKUN MAHAL LEVHASI (İLÇE
MERKEZİ)
MESKUN MAHAL LEVHASI (KÖY-BELDE-BUCAK
MERKEZİ)
MESKUN MAHAL SONU LEVHASI (KÖY-BELDE-BUCAK
MERKEZİ)
COĞRAFİ BİLGİ LEVHASI (DAĞ GEÇİDİ)
COĞRAFİ BİLGİ LEVHASI (KÖPRÜ-NEHİR)
COĞRAFİ BİLGİ LEVHASI
(DAĞ)
COĞRAFİ BİLGİ LEVHASI (GÖL)
KARAYOLLARI TEŞKİLATINA AİT BİLGİ LEVHASI
(BÖLGE MERKEZİ)
MESKUN MAHAL ve KAVŞAK ÇIKIŞI MESAFE LEVHASI
MESAFE LEVHASITEK YÖNLÜ YOL OTOYOL BAŞLANGICI OTOYOL SONU
MOTORLU TAŞIT YOLU BAŞLANGICI
MOTORLU TAŞIT YOLU
SONU
İLKYARDIM
JANDARMA
OTEL veya MOTEL
YÜZME YERİ
YÜZÜLMEZ ÖNCELİĞİOLAN YÖN
İKİ YÖNLÜYOL
ŞERİT DÜZENLEME LEVHALARI
ŞERİT DÜZENLEME LEVHALARI
ŞERİT DÜZENLEME LEVHALARI
ŞERİT DÜZENLEME LEVHALARI
ŞERİT DÜZENLEME LEVHALARI
ŞERİT DÜZENLEME LEVHALARI
ŞERİT DÜZENLEME LEVHALARI
LOKANTA ÇAYHANE veya
KAFETERYA
ÇEŞME PİKNİK YERİ YÜRÜYÜŞBAŞLANGICI
KAMP YERİ KARAVANLI KAMP YERİ
GENÇLİK KAMPI
TURİZM DANIŞMA
ALT GEÇİT ÜST GEÇİT
ANA YOL
POLİS YANGIN TEHLİKESİ
RADYO BÖLÜNMÜŞ YOL ÖNCESİ
YÖN LEVHASI
ÇADIRLI ve KARAVANLI KAMP YERİ
TÜNEL HASTANE DURAK TELEFON AKARYAKITİSTASYONU
TAMİRHANE
KAVŞAK ÖNCESİ ŞERİT SEÇİM
LEVHASI
TÜRKİYE HIZ SINIRLARI LEVHASI
KAVŞAK İÇİ YÖN LEVHASI
KAVŞAK İÇİ YÖN LEVHASI(TURİSTİK MAHAL)
KAVŞAK İÇİ YÖN LEVHASI(HAVAALANI)
KAVŞAK İÇİ YÖN LEVHASI
(KAMP YERİ)
REFÜJ ORTASI YÖN LEVHASI
GİRİŞİ OLMAYAN
YOL KAVŞAĞI
GİRİŞİ OLMAYAN
YOL KAVŞAĞI
GİRİŞİ OLMAYAN
YOL KAVŞAĞI
İLERİ ÇIKMAZ
YOL
KAPLAMA ÜSTÜ YÖN LEVHASI
TEHLİKE BİLGİ İŞARETLERİ