45
1 Joseph Karl Stieler tarafından yapılan portre, 1820 16 Aralık 1770 - 26 Mart 1827. Alman klasik müzik bestecisi. “Bach, müziğin matematikçisiydi, Mozart şairi, Beethoven ise filozofu…” Adı, bütün XIX. yüzyıla egemen olmuştur. İki çağ arasında, önemi tartışılamayacak bir köprü olmuştur. Kendisinden sonra gelenlere zengin bir model oluşturmuştur. Kazım Çapacı BEETHOVEN

BEETHOVEN - kazimcapaci.com · ^Bach, müziğin matematikçisiydi, Mozart şairi, Beethoven ise filozofu ... í ó ó ôde onu ^altı yaşındaki piyano virtüözü _ olarak sahneye

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: BEETHOVEN - kazimcapaci.com · ^Bach, müziğin matematikçisiydi, Mozart şairi, Beethoven ise filozofu ... í ó ó ôde onu ^altı yaşındaki piyano virtüözü _ olarak sahneye

1

Joseph Karl Stieler tarafından yapılan portre, 1820

16 Aralık 1770 - 26 Mart 1827. Alman klasik müzik

bestecisi.

“Bach, müziğin matematikçisiydi, Mozart şairi,

Beethoven ise filozofu…”

Adı, bütün XIX. yüzyıla egemen olmuştur. İki çağ

arasında, önemi tartışılamayacak bir köprü olmuştur.

Kendisinden sonra gelenlere zengin bir model

oluşturmuştur.

Kazım Çapacı

BEETHOVEN

Page 2: BEETHOVEN - kazimcapaci.com · ^Bach, müziğin matematikçisiydi, Mozart şairi, Beethoven ise filozofu ... í ó ó ôde onu ^altı yaşındaki piyano virtüözü _ olarak sahneye

2

Beethoven hakkındaki araştırmalar, psikolojik zıtlıklar

üzerinde odaklanır: şefkatli ve kaba, hassas ve öfkeli,

idealist ve maddeci, insan kardeşliğine inanmış bir

münzevi, aristokrat dostlarının sunduğu ayrıcalıkları

gocunmadan kabule den kavgacı bir hürriyet aşığıdır…

Gerçekte bu özellikler birbiriyle sıkıca ilgilidir ve derin

bir duyarlılıkla yüklü, yapabileceklerinden fazlasını

sezen, yalnız ve sorunlarla boğuşan büyük bir

sanatçıyı açıklar. Eserleri, soluk aldığı havaya giderek

egemen olan romantizm ögeleriyle karışmış koyu bir

klasik mizacı ortaya koyar.

Beethoven, araştırmacı ve yazarlar için her zaman ilgi

çekici bir konu olmuştur. Bunun bir nedeni de

hakkında oldukça fazla malzeme olmasıdır.

Beethven’in en eskisi 1819 tarihli olan ve günümüzde

Berlin Müzesi’nde korunan, on bin sayfanın

üzerindeki konuşma defterleri günlük yaşamının

ipuçlarını verir. Yine de besteci Beethoven’in ve

büyük sancılar yaşayan bir çağın gerilimine sözcülük

eden eserlerinin yeterinde açıklanıp açıklanmadığı

tartışılabilir.

Ludwig van Beethoven Bonn’da 8 oğlu olan, fakat

bunların hepsinin de kendisi gibi engelli olduğu bir

ailenin çocuğudur.

13 yaşındaki Beethoven

Beethoven, bir dahi çocuk değildi. Delikanlılık çağında

da öyle kimseye benzemeyen bir hava taşımıyordu.

Öğretmenleri de ondan pek memnun değildiler. Ona

bestecilik öğretmekte olan Albrechtsberger

“Beethoven, şimdiye kadar bir şey öğrenemedi.

Bundan sonra da öğreneceği yok. Besteci olarak ben

onda en küçük bir ümit dahi göremiyorum.” demişti.

Beethoven’a bir süre armoni dersleri veren Haydn

bile öğrencisinin yeteneklerini fark edememişti.

Aslında Beethoven, öğretmenlerinin

anlayamayacakları derecede büyük hayallerin

peşindeydi. Ama henüz bunları açıklayacak zemini

bulamamıştı. İlk senfonisini ancak 30 yaşında

besteleyebilmişti.

Ama piyanosunun başına geçtiğinde her şey

değişiyordu. Daha küçük yaşta iyi bir piyanist

olacağını kanıtlamıştı. Kısacık, küt parmaklarıyla

piyanonun tuşları üzerinde harikalar

yaratabilmekteydi.

İlk müzik öğretmeni babası Johann van Beethoven’dir.

Prenslik Kilisesi’nde tenor olan babası, erdemden çok

hatadan nasibini almış bir adamdı. İçkiye düşkünlüğü

yüzünden ailesini geçindirecek kadar parası hiç

olmuyordu. Annesi, sevecenliğiyle, mutsuz

çocukluğunun tek parıltısı oldu. Alkolik bir müzisyen

olan babasının Beethoven’a piyano eğitiminde çok

sert ve acımasız davrandığı bilinir. Mutsuz bir

çocukluk geçiren Beethoven, küçük yaşlarda ailesinin

geçimine katkıda bulunmak için kilisede piyano

çalarak çalışmaya başlamıştır.

Ludwig’in müzik yetenekleri oldukça erken belirince,

“Mozart örneği”nin çekiciliğine kapılan babası,

1778’de onu “altı yaşındaki piyano virtüözü” olarak

sahneye çıkardı. Aslında sekiz yaşındaydı. On üç

yaşındayken ilk eserleri yayınlandı. Bunlar, iyi bir

öğretmen gözetiminde yapılmış çalışmalardan öteye

geçmez. Ancak yaşı konusunda yine yanlışlık

yapılmıştır. Öğretmeni Christian Neefe, bir yandan

Page 3: BEETHOVEN - kazimcapaci.com · ^Bach, müziğin matematikçisiydi, Mozart şairi, Beethoven ise filozofu ... í ó ó ôde onu ^altı yaşındaki piyano virtüözü _ olarak sahneye

3

ona Bach, Mozart, Haydn ve Clementinin olağanüstü

dünyalarını açarken bir yandan da burs

araştırmaktadır.

Fransa’nın komşuluğu Beethoven’in çok genç yaşta,

Ren ötesinde doğan Cumhuriyetçi düşünceyi

tamamlamasını sağlamış, böylece demokrasi, yaşamı

boyunca politik ideali olmuştur. Daha önce müzik,

imtiyazlı sınıfların tekelindeydi. Oysa Beethoven,

müziğinde insanlığın soluğunu topladı ve gerekli

gördüğü yerde kuralları bozmaktan çekinmedi.

“Pudralı peruk çağından uzaklaşan ilk besteci” olarak

tanımlanan Beethoven, yüreğinde “gerçek” ve “insan

sevgisi”, günlüğüne şöyle yazıyordu: “Gücü yettiğince

iyilik yapmak, her şeyden çok hürriyeti sevmek, bir

taht önünde bile olsa, gerçeği değiştirmemek…”

Öğretmeni Neefe’nin çabaları sonuçsuz kalmadı. 1787

yılında Mozart'la çalışmak umuduyla Bonn’da

ayrılarak Viyana'ya gitti. Viyana’da kendisini Mozart’a

dinleten genç müzisyen, bu fırsattan gereğince

yararlanamadı. Mozart ile bir süre çalışma fırsatı

bulsa da, gelecek için kararlarını alamadan, annesinin

hastalığı nedeniyle Bonn'a döndü. Birkaç gün sonra,

vereme yakalanmış olan genç kadın oğlunun

kollarında öldü. 1792'de Viyana'ya geri döndüğünde

Mozart'ın ölmüş olduğunu öğrendi.

“Bu adama dikkat edin. O, günün birinde dünyada

kendisinden söz ettirecek.” Bu sözü, Mozart 1787

yılında söylemişti. Beethoven, genç bir adam olarak

Viyana’ya gittiğinde verilmiş bir tema üzerine serbest

çeşitlemelerle büyük besteciyi etkilemişti.

Mozart'ın çalışmaları Beethoven’in üzerinde etki

bırakmıştır. Bu duruma örnek olarak; Beethoven’in

Mozart'ın 40. Senfoni 'sinden bir pasajı çalışma

defterine kopya etmesi ve bu pasajı kendisinin 5.

Senfoni 'sinde kullanması verilebilir.

Annesinin ölümünden sonra ailevi durumu daha da

çekilmez oldu. Baba Beethoven kendisini iyice içkiye

vermişti. Evin bütün yükü Beethoven’in

omuzlarındaydı. Babasından başka, iki küçük kardeşi

Anton Carl ile Nikolaus Johann’ın bakımı da

Beethoven’a kalmıştı. Gündüzleri evin işlerini de

yapmak zorundaydı. Sağlık durumu onu

endişelendiriyor, evin işleri, ekmek parası kazanma

derdi bunaltıyordu. Son derece aksi ve sinirli biri

olmuştu. Çevresindeki insanların ondan çok daha

rahat ve mutlu yaşayabildiklerini düşününce

öfkeleniyor, herkese düşman kesiliyordu.

Arkadaşlarıyla konuşurken onlara sürekli kötü sözler

sarf ediyor, en küçük fırsatta kavga çıkarıyordu. Saçı

başı darmadağınık dolaştığı için herkes ona “Çılgın

İspanyol” diyordu. Yine de her şeye karşın bir çok

dostu da vardı. Çevresindekiler bu kavgacı ama dürüst

delikanlıyı seviyorlardı. Onun, hayatın gerçekleri

karşısındaki davranışları da hoşa gidiyordu. Kalabalık

salonlarda, arkadaş toplantılarında daima yabancı

kalıyordu ama bu toplantılarda da herkes sadece

onunla ilgileniyor, herkes onunla konuşmak için

sabırsızlanıyordu. Bu çirkin, atlet vücutlu, inatçı

adamda herkesi çeken gizli bir kuvvet vardı sanki.

Page 4: BEETHOVEN - kazimcapaci.com · ^Bach, müziğin matematikçisiydi, Mozart şairi, Beethoven ise filozofu ... í ó ó ôde onu ^altı yaşındaki piyano virtüözü _ olarak sahneye

4

Uluslararası bir virtüöz olma rüyasından vazgeçmek

zorunda kaldı. Doğduğu yerde bir görev almaya

hazırlanıyordu ki, İngiltere’den dönerken yolu Bonn’a

uğrayan Joseph Haydn’la karşılaştı. Bütün arzuları bir

daha yatışmamak üzere uyandı.

Avusturyalı Kont Waldstein, ona yeni bir Viyana

yolculuğu hazırladı. Tavsiye mektupları yanında şu

öğüdü ilgi çekicidir: “Azizim Beethoven, uzun

zamandır savaştığınız arzularınızın gerçekleşmesi için

Viyana’ya gidiyorsunuz. Orada, Mozart’ın ilham perisi

gözdesinin ölümüne ağlıyor. O, güçlü Haydn’ın

yanında barınacak yer buldu. Eğer, aralıksız ve dikkatli

çalışırsanız, Haydn’ın ellerinden Mozart’ın ruhunu

alacaksınız.”

1792 yılında Viyana’ya giden Beethoven klasik

müziğin ünlü bestecisi Joseph Haydn’ın yanında

çalışmaya başladı. Beethoven, gerçekten Mozart’ın

ilham perisini aradı mı bilinmez. Ama Haydn’ın

yanında onu bulamadı. İki kuşağı, bir uçurum

ayırıyordu. Hem, yaşlı Haydn’ın genç Beethoven’a

verdiği dersler sayılı oldu. Ancak, bu ikinci Viyana

yolculuğundan başlayarak Beethoven’in ciddi bir

şekilde çalıştığını biliyoruz. Derslerin kısalığına karşın,

Joseph Haydn kısa sürede Beethoven’ın üstün

yeteneğini fark etti ve her konuda ona destek oldu.

Haydn’ın usta yazısı ve senfonilerinin sağlam modeli

Beethoven’e çok şey söylemiştir.

Viyana’da artık ellerinin ustalığı sayesinde kendi

ayaklarının üzerinde duracak hale gelmişti. Piyanoda

gösterdiği başarı sayesinde Prens Carl Lichnowski ile

eşinin de dikkatini çekti. Avusturyalı aristokratlar

müziğe çok meraklıydılar. Asil kar-koca Beethoven’i

yanlarına aldılar ve ona yılda altı yüz florin (üç bin

TL’ye yakın) ödemeyi taahhüt ettiler. Bu arada, genç

müzisyenin Viyana sosyetesinde de tanınmasına

yardımcı oldular.

Beethoven bir süre neşeli, kayıtsız bir insan olmayı

denedi. Hatta kendine bir atlı araba almayı düşünecek

kadar da lükse merak sardı. Parlak renkli kumaşlardan

elbiseler yaptırıyor, dans dersleri alıyor ve etrafındaki

kızlarla dostluk kuruyordu. Viyana sosyetesinin bir

numaralı erkeği olmuştu. Her yere davet, ediliyor,

gittiği her yerde ilgi görüyordu. Ama çok geçmeden

bütün bunlar, asi ruhlu bestecinin sinirine dokunmaya

başladı. Soyluların ona yakınlık göstermeleri

öfkelenmesine neden oluyordu. Mutluluk bana

yaramıyor diye durumunu açıklamaya çalışmıştı.

Gerçekten de dehasını geliştirebilmek için yalnızlığa

gereksinimi vardı. Ben dünyaya mutlu, kaygısız bir

yaşam sürmek için değil, büyük eserler yaratmak için

gelmişim diyordu. Bunları düşünerek sosyeteden elini

eteğini çekti. Kaba davranışları iyi kalpli prens ve

eşinin de sabrını tüketiyordu. Yine de sanatın her

şeyden önce geldiğine inanan Prens, onun

şımarıklıklarına ve huysuzluklarına boyun eğiyordu.

Hatta bir keresinde hizmetkarlarından birine, şayet

Beethoven seni benim çağırdığım sırada çağırırsa

önce onun yanına gidip emirlerini yerine getirmelisin

demişti.

Page 5: BEETHOVEN - kazimcapaci.com · ^Bach, müziğin matematikçisiydi, Mozart şairi, Beethoven ise filozofu ... í ó ó ôde onu ^altı yaşındaki piyano virtüözü _ olarak sahneye

5

Beethoven, annesinin ölümünden sonra hastalık

korkusundan bir türlü kendini kurtaramamıştı.

Vücudunun hep ağrılar içinde olduğunu sanıyor,

kendisine hasta süsü veriyordu. Herkesin onu iyi bir

piyanist, kötü bir besteci olarak tanımasından da

yakınıyordu. İlk eserleri, güzel çalan ama güzel eserler

aratmaktan aciz bir bestecinin eserleriydi. Oysa

Beethoven her şeyden çok yaratıcılığa önem

veriyordu. Tek isteği, güzel eserler bestelemekti ama

otuz yaşına yaklaştığı halde ilgi çekici bir eser ortaya

koyamamıştı.

Arkadaşlarının ona cesaret vermemeleri Beethoven’i

ümitsizliğe düşürmedi. Dehasının er geç

anlaşılacağından emindi. Nitekim 1800 yılında

tamamladığı 1. Senfoni’si ileride bir şeyler

yapabileceğini haber vermesi açısından önemliydi. Bu

eserde besteci, kendisinden önce yaşamış bestecilerin

etkisi altında kaldığını göstermişti. Yine de bu eser,

ileriye doğru atılmış önemli bir adımdı.

Müzik eleştiricileri, Beethoven’in yenilikler peşinde

koşmaktan vazgeçip, eski usulde eser bestelemesini

önerdiler. Beethoven, 2. Senfonisi ile adeta

eleştirmenlere meydan okudu. Bu senfoninin largetto

temposundaki ikinci bölümünde orkestranın çeşitli

sazları bir melodiyi karşılıklı tekrarlayarak bir tür

notalı dedikodu yapıyorlardı. İki ayrı grubun aynı

melodileri karşılıklı tekrarlamasından sonra üçüncü

bir grup araya karışıyordu. Eleştirmenlerden biri

Beethoven’in bu eserini dinledikten sonra, bu gidişle

bizim orkestralar sazlı dedikodu dernekleri haline

gelecek demişti. Beethoven, bu sözleri de duymazdan

geldi. Birkaç sineğin ısırması, yarışı kazanmaya

azmetmiş bir atı durduramaz diyordu. Eleştirmenler

ise Beethoven’in sadece bir konuşmadan ibaret

olmayıp, gramer yanlışlarıyla da dolu olduğunu

belirttiler. Onların görüşlerine göre bu konuşma, cahil

bir adamın konuşmasından farksızdı. Beethoven, bu

sert saldırılara da aldırmadı.

Eserler, düşüncelerinin tartışmasız birer kanıtıdır.

Coriolan, Egmont, Prometheus, hürriyet savaşının bu

sembolleri ona uvertürlerini ilham ettiler. Üçüncü

Senfonisi (Eroica)’ni, Avrupa’ya demokrasiyi getirdiği

için, Fransız İhtilali’nin kahramanı Napolyon

Bonapart’a adadı. İnsanlığın kurtarıcısı, saltanatın

düşmanı oalrak tanıdığı Napolyon’a hayrandı.

Bestelediği üçüncü senfoniyi ona adamaya karar

vermişti. Tam eserin müsveddelerini Paris’e

göndermeye karar verdiği sırada Napolyon’un fedakâr

bir kahraman kimliğinden sıyrılıp kendisini imparator

ilan ettiğini duyunca çok sinirlendi. Napolyon,

imparatorluk tacını taktığı zaman ithafı öfkeyle

karaladı: “O halde bu da sıradan bir adam! İnsan

haklarını çiğneyecek, bütün öteki zorbaların yaptığı

gibi tutkusunun peşinden gidecek. O da diğer

diktatörler gibi insan kalplerini zedelemekten başka

bir şey bilmiyor!..” Bir imparatorluk kenti olan Viyana

için alışılmadık sözlerdi bunlar. Yine de Prens dostları

ona sadık kaldılar, anlamaya ve yardıma çalıştılar.

Üçüncü senfonisini Napolyon’a adamaktan vaz geçti.

Eserine “Eroica” (Kahraman) adını koydu ve “vücudu

hala yaşadığı halde ruhu çoktan ölmüş olan büyük bir

adamın anısına saygıyla” kelimelerini ekledi.

Page 6: BEETHOVEN - kazimcapaci.com · ^Bach, müziğin matematikçisiydi, Mozart şairi, Beethoven ise filozofu ... í ó ó ôde onu ^altı yaşındaki piyano virtüözü _ olarak sahneye

6

Eroica’nın kapak sayfası. Napolyon’a ithaf yazısının üzeri

karalanmıştır.

Beethoven, Haydn’dan başka, Albrechtsberger

(Johann Georg, 1736-1809) ve Antonio Salieri (1750-

1825)’den de dersler aldı. Beethoven, başlarda

besteci olarak değil piyanist olarak adını duyurdu.

Waldstein Kontu’nun tavsiye mektupları sayesinde

Beethoven, Viyana’nın en gözde saraylarında ilgiyle

karşılandı. Demokrat ve ihtilalci Beethoven, öyle

başına buyruk, öyle garip huylu ve o kadar kötü

eğitilmiş bu yabancı, saraylarda büyük senyörlerin

maddi ve manevi desteği ile karşılanıyordu. Onların

arasında gerçek dostlar buldu. Düşüncelerini

saklamıyordu. Bir gün, öğrencisi Archiduc

Roudolphe’a şöyle dedi: “Hürriyet ve gelişme… işte

sanatın amacı.”

Daha sonra yaptığı bestelerle klasik müziğin XIX.

yüzyılın sonuna kadar yaşayan tüm müzisyenlerini

etkiledi.

Viyana’daki ilk konserini 1795’te verdi. Ertesi yıl,

Beethoven’in varlığını değiştirecek sürekli bir dert baş

gösterdi: sağırlık. Bu durum, zaten melankoliye

eğilimli olan tabiatını daha da kararttı. Onu intiharın

ve deliliğin eşiğine kadar götüren ilk krizden sonra

mücadeleye girişti. Bu, mutsuzluğa karşı kahramanca

bir direnişti.

Hiç kimsenin önünde eğilmeyen, kimsenin sözünü

dinlemeyen bu inatçı ve kibirli adam, her gün yeni bir

gönül macerasının esiri oluyordu. Ancak evli

kadınlarla hiçbir zaman ilgilenmemeyi ilke edinmiştir.

Ama Beethoven, bir kadının gönlünü kazanmak için

gerekli olan özelliklerin hepsinden yoksundu. Üstelik

son zamanlarda kulakları da ağır işitmeye başlamıştı.

Bestecinin ilgilendiği kadınlar onun durumuna

üzülüyor, genç adama acımaktan kendilerini

alamıyorlardı. Sağırlık onu cemiyetten, insanlardan

uzaklaştırmakla kalmıyor, çalışmalarını da

zorlaştırıyordu. Bir ara hayatına son vermeyi de

düşünmedi değil. Fakat eserler besteleyebilmek için

daha yaşaması lazımdı.

Yıllar geçtikçe Beethoven’in huzursuzluğu da

artıyordu. Arkadaşlarına bağırıp çağırıyor,

hizmetçilerine kitap, çanak fırlatıyor, hatta

patronlarına da hakaret ediyordu. Bir keresinde

Prensin sarayına Napolyon ordusuna mensup

subayların geldiğini görünce o gece piyano çalmaktan

vaz geçmişti. Prens, konuklarımın huzurunda piyano

çalmazsan, savaş esiri olarak şatoda hapsedileceksin

diye uyardı. Beethoven bu sözler üzerine hiçbir şey

demeden şatodan dışarı çıktı, şiddetli yağmur altında

üç millik yolu yürüyerek kasabaya geldi. burada araba

beklerken prense de bir mektup yazdı: "Prens, sen

bugünkü halini doğuşuna ve şansına borçlusun ben

Page 7: BEETHOVEN - kazimcapaci.com · ^Bach, müziğin matematikçisiydi, Mozart şairi, Beethoven ise filozofu ... í ó ó ôde onu ^altı yaşındaki piyano virtüözü _ olarak sahneye

7

ise kendi kendimi yetiştirdim. Bugüne dek binlerce

prens geldi ve geçti, bundan sonra da binlercesi

yaşayacak. Fakat yeryüzünde sadece bir tek

Beethoven vardır.”

Beethoven, öğrencilerine de çok sert davranoyor,

onlara hiç durmadan egzersiz yapmaları gerektiğini

söylüyordu. Bayan öğrencilerinin yanında bile öfkesini

gizlemek zahmetine katlanmıyordu. Bazen günlerce

ortadan kayboluyor, onu aramaya çıkanlar da

ormanda, bir ağaç altında ellerini şakağına dayamış

bir durumda buluyorlardı. Onu sakinleştiren tek yer

ormanda, ağaçların yanıydı. Hasretini çektiği insan

sevgisini ağaçlarda arıyordu. Sağlığının her gün biraz

daha bozulmasına karşın, bestelediği eserlerin sayısı

da günden güne artıyordu. Dördüncü senfonisini

neşeli bir aşk senfonisi olarak bestelemişti. Bestecinin

3. ve 5. Senfonilerinin yanında 4. Senfoni biraz sönük

kalmaktadır. Bu arada, Fidelio poerasını da

bestelemeye başlamıştı (1804). Boully adındaki

yazarın “Leonore” adlı eserinden aldıpı operanın

bestelenmesi oldukça uzun sürdü. Beethoven, insan

seslerini sevmediği için onlara göre bir eser

yaratmakta zorluk çekiyordu.

Mozart için müzik şairi diyenler, Beethoven için müzik

filozofu demektedirler. “Kader Senfonisi” adıyla

anılan 5. Senfoni’sinde, felsefesini en ince noktalarına

kadar anlatır. İnsanların kaderleriyle yaptıkları savaşın

öyküsüdür bu. Başlangıçta, insanoğlu kadere karşı

açtığı savaştan galip çıkacak gibi görünmekteyse de,

son zafer yine kaderin olacaktır.

Beethoven’in yaşamının en önemli olaylarından biri

de ünlü şair Goethe ile tanışmasıdır. Besteci, geçirdiği

şiddetli bir krizden sonra dinlenmek, biraz da kendini

toplamak için Teplitz’e gelmişti. Burada ünlü şair

Goethe ile karşılaştı.

Hayli yaşlanmış olan şair, genç besteci üzerinde derin

bir iz bırakmıştı. Teplitz’deki yaz tatili boyunca iki

sanatçı sık sık buluşma fırsatını yakaladı. Beethoven’in

sağırlığı iki ünlünün rahatça konuşmasını önlüyordu.

Fakat birbirlerinden çok hoşlandıkları için sık sık

ormanda yürüyüşe çıkıyorlar, bazen de hiç

konuşmadan dakikalarca yürüyorlardı. Bazen de

aralarında fikir ayrılıkları beliriyor, şiddetli

tartışmalara girişiyorlardı. Goethe, asaleti her şeyden

üstün tutuyordu. Beethoven, onun aksine demokrat

ruhluydu. Bir gün dolaşırken krala rastladılar.

Beethoven, karşıdan gelenlere hiç aldırmadan başı

yukarıda yoluna devam etti. Goethe ise yanındakilere

saygıda kusur etmedi. Sonra da yaptığı kabalıktan

dolayı Beethoven’i azarladı. Bu yüzden iki dostun

arası açıldı.

Beethoven, akrabalarına karşı da dostlarına yaptığı

gibi kaba davranıyor, beslediği sevgiyi sert

davranışlarıyla gizlemeye çalışıyordu. Küçük

kardeşlerinden Johann, ilaç yapımı üzerinde çalışmış,

başarılı bir işadamı olmuştu. Her zaman başarılarıyla

üvünmekten hoşlanıyordu. Büyük bir arazi satın

aldığını herkesin öğrenmesini istiyordu. Bir gün abisini

ziyarete gittiğinde kartvizitine “Johann van Beethoven

Page 8: BEETHOVEN - kazimcapaci.com · ^Bach, müziğin matematikçisiydi, Mozart şairi, Beethoven ise filozofu ... í ó ó ôde onu ^altı yaşındaki piyano virtüözü _ olarak sahneye

8

– Akıl sahibi” kelimelerini yazmayı ihmal etmemişti.

Besteci, kardeşi Caspar’a daha fazla yakınlık

gösteriyordu. Bir süre onu yanında sekreter olarak da

çalıştırdı. Caspar öldükten sonra da o tarihte dokuz

yaşında olan oğlu Carl’ı yanına alıp onu manevi evlat

edindi. Küçük Carl’ın bakımını üzerine almakla

omuzlarına pek ağır bir yük yüklemiş oluyordu. Carl’ın

annesi zengin bir ailenin kızıydı ve kocasının kardeşine

çocuğunu vermek istemiyordu. Mahkemelik oldular

ve dava yıllarca sürdü. Beethoven’in maddi durumu

iyice kötüleşmiş, mahkemenin verdiği heyecan ve

üzüntü sağlığını da bozmuştu. Her şeye karşın sevgili

yeğeninin eğitimi için kenara bir miktar para ayırdı ve

kendi ihtiyaçlarından fedakarlık yaparak varını yoğunu

Carl’a ayırmaya koyuldu. Yeğeninin de bir gün iyi bir

besteci olacağına inanıyordu. Fakat onu büyük bir

hayal kırıklığı bekliyordu. Carl, asi ruhlu, idaresi zor bir

çocuktu. Okulda ders çalışmaktansa bilardo

salonlarında oyun oymayı yeğliyordu. Amcasından

aldığı harçlık masraflarına yetmediği gibi bir sürü de

borca girmişti. Carl, bir keresinde, aklınca

dertlerinden kurtulmak için, başarısız bir intihar

girişiminde bulunduktan sonra Beethoven kendini bir

türlü toparlayamadı. Carl, sonradan iyi bir insan oldu,

amcasının müziğiyle de gururlandı. Ama Beethoven,

haylaz yeğeninin akıllandığını göremedi.

Çeşitli sıkıntılar ve artan sağırlık Beethoven’in

gerektiği kadar fazla çalışmasına olanak tanımıyordu.

Sekiz senfonisini de 1815’ten önce, yani Carl’ı evlat

edinmeden önce bestelemişti. Dokuzuncu senfonisini

ise 1824’ten önce tamamlayamadı. Dokuz yıl süren

ıstırap, büyük bir neşeyle son bulmuştu. Dokuzuncu

senfonisi, o güne kadar bir benzerine daha

rastlanmamış, inanılmayacak derecede güzel bir

eserdi. Beethoven, eserin son bölümüne ünlü Alman

şairi Schiller’in “Neşeye Övgü” (An die Freude) adlı

eserini de koro parçası olarak besteleyip eklemişti.

Eseri dinleyenler kulaklarına inanamıyorlardı.

Bu muazzam eser, ilk kez 7 Mayıs 1824’te Viyana

Kraliyet Tiyatrosu’nda çalındı. Kulakları artık iyice

sağırlaştığı halde, besteci eserin idaresini başkasına

bırakmak istememişti. Bageti eline aldıktan sonra,

konseri başından sonuna kadar hiçbir aksaklığa neden

olmadan idare etti. Fakat konser bitip da halkın

çılgınca alkışları salonu inletmeye başladığı zaman

Beethoven yaşamının en acı dakikalarını yaşadı.

Zavallı besteci, çevresinde olup bitenlerden

habersizdi. Alkışlara karşılık olarak halkı

selamlamasını ona işaretle anlatmaya çalıştıkları

zaman da bestecinin üzüntüsü çok fazla oldu. Dehşet

içinde iki eliyle kulaklarını kapadı. Kader, Beethoven’a

en büyük darbesini indirmişti. Ölümü de yakındı artık.

Konser gecesinden sonra yatağa düşen Beethoven,

aylarca ölümle pençeleşti. Son mücadelesi de iki gün

sürdü. Artık kendini bilmez halde yatıyordu. Dışarıda

korkunç bir fırtına vardı. Şimşekler çakıyor, rüzgar

uğuldayarak esiyor, yağmur bardaktan boşanırcasına

yağıyordu. Bir ara şimşek çakmasıyla ölümsüz besteci

Page 9: BEETHOVEN - kazimcapaci.com · ^Bach, müziğin matematikçisiydi, Mozart şairi, Beethoven ise filozofu ... í ó ó ôde onu ^altı yaşındaki piyano virtüözü _ olarak sahneye

9

de gözlerini açtı, sağ yumruğunu havaya kaldırdı ve

boşlukta hafifçe salladı. Sonra başı geriye düştü.

Ölmüştü…

Beethoven’in dokuz senfonisi, beş piyano konçertosu,

bir keman konçertosu, bir piyano, keman ve çello için

üçlü konçerto, otuz iki piyano sonatı ve birçok oda

müziği eseri bulunmaktadır. Sadece bir opera, Fidelio,

bestelemiştir.

İlk senfonisini 1800 yılında yapmıştır. 9. senfoni ise en

çok bilinen ve bugün Avrupa Birliği marşı da olan en

çarpıcı senfonisidir.

Beethoven çok titiz çalışan bir müzisyendi. Müziği,

ifade gücü ve teknik olarak çok üst seviyedeydi.

Haydn ve Mozart’tan devraldığı prensipleri geliştirdi,

daha uzun besteler yazdı ve daha tutkulu, dramatik

eserler oluşturdu. Özellikle Op. 109 piyano sonatıyla

Klasik müziğin Romantik Dönemini başlatmıştır.

Bütün yalnızlar gibi, sürekli olarak benzerlerine açılma

gereksinimi duyuyordu. 1802 tarihli Heiligenstadt

vasiyetnamesi, yüreğindeki inanılmaz duygusal

birikimin kanıtıdır. Seçkin entelektüellerin gittiği en

parlak salonların ona açık olduğu bir dönemde

Beethoven, kendini yavaş yavaş fakat kesin olarak

sosyal yaşamdan çekti. Daha haşin, hatta daha vahşi

oldu. Ne çağdaşlarının rezilce unutuşlarından doğan

Mozart’ın yalnızlığı, ne de düşman bir ortamda

yaşayan Schubert’in yalnızlığıdır onunkisi. Günlüğüne

şöyle yazmıştı: “Senin için bahtsız, dış mutluluklar

yok. Her şeyi kendin yaratmak zorundasın. Ancak

gerçek olmayan bir dünyada dost bulabilirsin.”

Bütün yalnızlar gibi doğaya tapıyordu. Onun için dinin

yerini tutuyordu doğa… Derin bir şekilde inançlıydı.

Fakat bu inanç, Bach’ınkinden çok farklıdır.

Yazın, bir orman kenarında ya da bağ ortasında

küçücük bir evde oturmaya gidiyordu. Sayfiyede

geçirilen bu günlerde pek çok eser ve Heiligenstadt

vasiyetnamesi doğdu. “Pastoral Senfoni”, bu doğa

aşkını yepyeni bir “Fresk” gücüyle ifade eder. Bununla

beraber, unutulmamalıdır ki, senfonilerinde ormanın

mırıltısı, ırmağın sesi, kuş cıvıltıları, kulağının henüz

onları fark ettiği mutlu dönemlerin melankolik

anılarından başka bir şey değildir.

Yaşamı boyunca sağlık problemleri çeken Beethoven

1801’de işitme problemleri yaşamaya başlamış ve

1817’de tamamen sağır olmuştur. Bu dönemden

sonra sağırlığı müzik yaşamını hiçbir şekilde

Page 10: BEETHOVEN - kazimcapaci.com · ^Bach, müziğin matematikçisiydi, Mozart şairi, Beethoven ise filozofu ... í ó ó ôde onu ^altı yaşındaki piyano virtüözü _ olarak sahneye

10

etkilememiştir. 9. senfoniyi sağırlık döneminde

bestelemiştir.

Bazı biyograflar, Beethoven’in eseri ile yaşamını

birleştirirler. Onlara göre, iyimser eserleri başarılı ve

sağlığının yerinde olduğu döneme, trajik eserleri ise

sağlığının sarsıldığı, maddi endişelerle bunaldığı

dönemlere rastlar. Oysa bu tür ilişkiler “yaratma”

olayını her zaman açıklayamaz. Sözgelimi 9.

Senfoni’nin finalini ele aldığımızda görürüz ki,

böylesine coşkun bir yürek duruluğunun, neşenin ve

insanlık sevgisinin parladığı sayfalar, Beethoven’in en

trajik döneminin ürünüdür.

Yıldan yıla Beethoven’in fiziksel rahatsızlığı arttı ve

giderek daha derin bir yalnızlığa gömüldü.

Napolyon Savaşları Viyana’ya büyük değişiklikler

getirmiş, aristokratların çağı kaybolmuştu. Vals

kralları günün ilahları oldular. Geçimi, aristokratların

cömertliğine bağlı olan Beethoven’in durumu

kötüleşti. Ölümler, dost çevresinde gedikler açtı. Yeni

zenginler, eski yönetici sınıfın kültür düzeyine

ulaşamadılar. Viyana halkı artık İtalyan operasını ve

yeni valsleri tutuyordu. Böyle bir ortamda Rossini

Beethoven’in yanına saygılarını sunmaya gittiğinde,

kendisini tamamen sağır, öfkeli ve hüzünlü bir adamın

karşısında buldu. Beethoven’i hırçınlaştıran sadece

Rossini değildi. Vals bestecileri Johann Strauss ve

Lanner, günün kahramanlarıydı. Her savaşın bitiminde

olduğu gibi, insanlar yalnızca dans etmeyi

düşünüyorlardı.

Yokluk, Beethoven’in evine yerleşti. Günlüğünde,

üzüntülerinin nedenlerini açıkça belirtmiştir. Artık hiç

kimseye güveni kalmamıştır. Yeğeni Karl için

endişeleri, para sıkıntısı, ev derdi, hastalıklar… hepsi

günü gününe, oraya yüzlerce müzik sayfasını

dolduran aynı elle not edilmiştir. Bu sayfalardan her

biri, gelecekten yeni bir kopmadır. Her ölçü, henüz

bulunmamış bir yol arar. Artık yeni düşünceler, Haydn

ve Mozart’ın kullandığı ölçülü biçimlerde

hapsolmazlar. Beethoven, ilk eserlerinde henüz varlığı

hissedilen Barok’la, yakın geleceğin Romantizmi

arasında şaşırtıcı bir köprü oluşturmuştur. O zamana

kadar katışıksız bir çalgı müziği olan senfoniye insan

sesini katması, piyano sonatlarının bölümlerini gerekli

gördüğü tarzda genişletip daraltması, sonat formuyla

yazılan eserlerde menüet yerine scherzo kullanması

getirdiği başlıca yenilikler arasındadır. İkinci

sonatından (op.2., No.2) başlayarak Beethoven’da

artık bir daha menuet’ye rastlamayız. Bazen yalnız

menuet kaldırılmış ve sonatlar üç bölüme

indirgenmiştir. Beethoven’in sonat biçiminde yaptığı

değişiklik yalnızca bu kadarla kalmaz. Sonatın esprisini

de etkilemiştir. Ondan önce sonat, salonlara, dost

toplantılarına renk veren “soylu bir müzik icrası”ndan

öteye gitmemişti. Beethoven’la sonat bizi saray ya da

salon inceliklerinden uzaklaştıran güçlü bir kişiliğe

büründü. Artık bu divertisman (operada araya konan,

kısa ve eğlendirici oyun) değil, bestecinin yüreğini

ortaya koyduğu, tutkulu, kahramanca, trajik ya da

neşeli bir şiirdir. Dörtlülerinde, artık tekniği aşmış,

bütün kuruluş zorlamalarından sıyrılmış yüce ve soylu

bir felsefeyi adım adım izleriz. Burada, yaratıcı dehası

ile dinleyici arasında hiçbir engel kalmamıştır.

Wagner’in Tristan’ının habercisi olan yaylılar, başka

bir dünyadan gelen çağrı gibidir. Bunlar, armoni,

Page 11: BEETHOVEN - kazimcapaci.com · ^Bach, müziğin matematikçisiydi, Mozart şairi, Beethoven ise filozofu ... í ó ó ôde onu ^altı yaşındaki piyano virtüözü _ olarak sahneye

11

melodi ve ritim dwğişiklikleriyle XX. yüzyıla ulaşırlar.

Schumann’a göre Beethoven’in oda müziği eserleri,

aklın ve ruhun ulaşılabileceği son sınırdır. Hiçbir

neden olmadığı halde onları BAc’ın eserleri ile

karşılaştırır. Daha sonra, ünlü orkestra yöneticisi Hans

von Bülow da Bach ve Beethoven arasındaki bağı

sezecekti: “Clavecin bien temperé, eski

vasiyetnamedir.” Der. “Beethoven’in sonatlarının,

yenisi olduğu gibi… Birine olduğu kadar ötekine de

inanmak zorundayız.” Wagner’de Dokuzuncu

Senfoni’nin etkisinde şöyle diyordu: “Allah’a,

Mozart’a ve Beethoven’a inanıyorum.”

Beethoven için yazmak bir savaştı. Yazacağı zaman

herkesten kaçardı. İçindeki tanrıyla savaşmak ve

ondan gerçeği çekip alabilmek için… Elleri titrer, yüzü

solardı. Bilirdi ki, ya başarmak, ya mahvolmak vardı.

Yaratış, kendisini borçlu bildiği kutsal bir görevdi.

1814’te, sağırlığını gizleyerek son konserini verdi.

Bundan 8 yıl sonra, Fidelio Operası’nın genel

provasını yönetmeye kalkıştı. Hasta sinirlerinin bütün

gerilimine karşın başaramadı. Sahnedeki şarkıcılarla,

orkestra müzisyenleri arasında hiçbir ilgi kuramadı.

Sanatçılar, dehşet içinde, soran gözlerle birbirlerine

ve hiçbir şey fark etmeden ölçüleri vurmakta devam

eden şefe bakıyorlardı. Dostu Schindler, küçük bir

kâğıda karaladığı iki satırla onu uyardı: “Yalvarırım

devam etmeyin. Evde size nedenini açıklayacağım.”

Beethoven, orada bulunanların gözlerinden her şeyi

bildiklerini anladı. Bu olay, son günlerine kadar onu

üzen bir anı olarak kaldı.

Aslında Fidelio’nun ilk seslendirilişi 1805’ te

yapılmıştı. Bu dramın kötü bir şansı vardı. Beethoven

ona birbiri arkasından üç uvertür yazdı: Leonore I,

Leonore II ve Leonore III. Sonra da bir dördüncüsünü.

Bu da Fidelio adını taşıyordu. İlk seslendirilişinde

halkın karşılayışı soğuk oldu. Üçüncü geceden sonra

da temsil kaldırıldı.

1826-182 kışında Beethoven sonunun geldiğini

hissetti. Gururla şöyle diyordu: “Eserim tamamlandı.”

Can çekişme, 24 Mart 1827’de başladı. İki gün sonra,

kar fırtınası kenti kapladığı sırada ruhu, bu altüst

olmuş vücudu terk etti. 56 yaşındayken dünyaca

tanınan bir besteci olarak öldü. Bir yabancı, Anshelm

Hüttenbrenner adlı bir müzisyen gözlerini kapadı.

Beethoven’in gömülüşü ile Mozart’ınki arasında

büyük bir zıtlık vardı. Bütün Viyana ayaktaydı.

Tabutunu 8 ünlü müzisyen taşıdı. Cenazesine otuz

bine yakın insan katıldı. Avusturya’nın en büyük şairi

ölüm nutkunu yazdı ve bir aktör tarafından okundu.

/ Yüzünün kalıbı örnek alınarak Hugo Hagen tarafından yapılan

büst.

Beethoven’in yaşamı, üç yaratıcı dönemde incelenir:

Birinci dönemde Haydn ve Mozart geleneğine

bağlıdır. 1795-1802 yıllarını kapsayan bu dönemin

ürünleri arasında Pathetique, Moonlight, Waldstien

Page 12: BEETHOVEN - kazimcapaci.com · ^Bach, müziğin matematikçisiydi, Mozart şairi, Beethoven ise filozofu ... í ó ó ôde onu ^altı yaşındaki piyano virtüözü _ olarak sahneye

12

gibi çok sayıda piyano sonatı, ilk altı yaylılar dörtlüsü,

keman-piyano için Kreutzer sonatı, Prometheus

balesi, piyano için ilk üç konçertosu ve ilk iki senfonisi

dikkati çeker.

1802-1817 arasında yer alan ikinci dönem, Eroica

senfonisi ile başlar. Beethoven, bu eserle yabancı

etkilerden arınmıştır. 4. ve 5. piyano konçertoları, Op.

53’den başlayan piyano sonatları (Op.101’i de içine

alan sekiz sonat), Op. 59, Op. 74 ve Op. 95 katalog

numaralı beş yaylılar dörtlüsü, Do majör missa, Koral

Fantezi, Fidelio Operası, Op. 61 keman konçertosu,

Coriolan ve Egmont uvertürleri, 3-8. Senfonileri ile

bazı trioları bu dönemin ürünleri arasındadır.

Üçüncü dönem, son on yılını içerir. Missa Solemnis, 9.

Senfoni, Op.127, Op.130, 131, 132, 122, 135 yaylılar

dörtlüleri, son piyano sonatları (Op. 106-111) son

yaratıcı dönemini taçlandırır.

Beethoven’in ikinci yaratıcı döneminden (1802)

başlayarak, kişisel üslubu ve romantik eğilimleri

açıkça kendini gösterir. Halk, onu anlamakta zorluk

çekmektedir. Yenilikleri, müzisyenler için bile

anlaşılmaz görünür. Yedinci yaylılar dörtlüsünün

icrasında kemancı Schuppanzigh, birkaç ölçü çaldıktan

sonra durur ve Beethoven’in şaka yaptığını sanarak

kahkahalarla gülmeye başlar. Günün modasına uymak

artık Beethoven’i ilgilendirmemektedir. Bununla

beraber, eserlerinin genel planı, oranları,

simetrileriyle gelenekseldir.

Fidelio’nun uğradığı başarısızlığın ardından, 1806

yılında gittiği Troppan’da, Brunswick’lerin yanında 4.

Senfoni’yi yazar. Eserin iyimserliğinde, Therese von

Brunsvick’e duyduğu ilginin etkisi var mıdır bilinmez.

Ancak Apposionata (1807) ile Op.78 piyano sonatı ve

Pastoral Senfoni arasında belli bir bağ vardır.

Beethoven’in Therese ile evlenme isteği, 1800 yılında

soylu bir ailenin kızı olan, piyano öğrencisi Giulietta

Guicciardi ile evlenmesini engelleyen aynı nedenlerle,

mesleğinin ve sınıf ayrılığının yarattığı olumsuzluk

nedeniyle gerçekleşmedi. Ancak ikisi, ölene dek sadık

birer dost olarak kaldılar. Beethoven’in 1816’da

yazdığı altı lied’lik “Uzaktaki Sevgiliye” (An die Ferne

Geliebte) şarkı destesi böylece doğdu.(Ay Işığı

Sonatı’nı Giuletta’ya adamıştı.)

Page 13: BEETHOVEN - kazimcapaci.com · ^Bach, müziğin matematikçisiydi, Mozart şairi, Beethoven ise filozofu ... í ó ó ôde onu ^altı yaşındaki piyano virtüözü _ olarak sahneye

13

Beethoven hiç evlenmedi, ama çevresinde kendisine

yakınlık gösteren epeyce kadın vardı. Öldükten sonra

çekmecesinde “Ölümsüz Sevgiliye” ait bir mektup

bulundu. Kimdi bu “Ölümsüz Sevgili” ? Bestecinin

1816’da yayımladığı “Uzaktaki Sevdiğime” adlı

yapıtından ve müzik öğretmenine umutsuz bir aşktan

söz edişinden yola çıkan uzmanlar, üç ad üzerinde

durdular: Antonie Brentano, Josephine Deum ve

Dorothea Ertmann. Bunlar arasında en güçlü aday

ilkidir. 1823 yılında Diabelli Çeşitlemeleri’ni ona

adadı. 57 yaşında öldüğünde hala Ölümsüz

Sevgilisi’ne duyduğu sonsuz aşkı yüreğinde değerli bir

sır olarak saklıyordu.

Ölümsüz Sevgiliye Mektup

Ezeli Yarim,

Yatakteyken bile düşüncelerim üzerinize üşüşüyor.

Bazen sevinçle, bazen hüzünle. Yazgı’nın dualarımızı

işitmesini bekliyorum. Bu yaşama göğüs gerebilmem

için, ya tümüyle sizinle birlikte olmalıyım ya da sizi hiç

görmemeliyim. Evet, kollarınıza uçup, göğsünüzde

gerçek barınağımı bulduğumu söyleyene ve kollarınız

arasında ruhumu kutsal ruhlar aleminde savrulmaya

bırakılana kadar, yaban ellerde bir avare olma

azmindeyim.

Heyhat, ne yazık ki bu böyle olmak zorunda.

Dinginliğe ereceksiniz, size olan sadakatimden emin

olduğunuzda bu dinginliğiniz daha da büyüyecek.

Şunu iyice bilmelisiniz ki, sizden başka hiçbir kadın bu

yüreğin sahibi olamaz. Asla asla!

Ah Tanrım, insan böylesine değerli bir kadınla neden

hicranı yaşamak zorunda! Şu anda Viyana’daki

yaşamım sefilce. Aşkınız beni fanilerin hem en

mutlusu, hem de en mutsuzu kıldı.

Bu yaşta, artık yaşamımda bir düzene ve dengeye

gereksinim duyuyorum. Yaşamakta olduğumuz

ilişkide bu iki duygu bir arada olabilir mi?

Meleğim, az önce postanın gideceğini duydum.

Dolayısıyla bu mektubun eline hemen ulaşabilmesi

için burada kesmem gerekiyor.

Sakin olun. Beni sevin. Bugün... dün.. ne gözyaşartıcı

bir özlem size duyduğum.. size.. siz..

hayatımherşeyim.. size en içten dileklerimi

sunuyorum.

Ah n’olur beni sevmeye devam edin, bu aşığınızın

sadık yüreğini kesinlikle yanlış değerlendirmeyin.

Hep sizin

Hep benim

Hep ikimizin

1817’de başlayan Üçüncü Dönem’ de Beethoven,

yepyeni bir üslupla ortaya koyar kendisini. Dış

Page 14: BEETHOVEN - kazimcapaci.com · ^Bach, müziğin matematikçisiydi, Mozart şairi, Beethoven ise filozofu ... í ó ó ôde onu ^altı yaşındaki piyano virtüözü _ olarak sahneye

14

dünyadan tamamen uzaklaşarak kendi içine çekilmiş,

gösteriş ve beklentiden uzak, acıya katlanabilen,

dehasından emin, sıcak ve gülümseyen bir

Beethoven’dir bu eserlerde yakaladığımız. Üçüncü

dönem eserleri, bestecinin inşa sorunlarını

önemsemediği izlenimi verir gibidir. Bilgisi ve

anlatımı, bütün teknik güçlüklerin üstünde ve amaca

yöneliktir. Bütün büyük sanatçıların olgunluk

döneminde olduğu gibi, ne biçim zorlaması, ne teknik

sorunların varlığı sezdirilmez.

Carl Traugott Riedel tarafından yapılan portre

Bu davranış biçimi Beethoven’de önce ezgi yapısında

ortaya çıktı. Cümle ve priodun dayandığı ölçü

sayısında dört ya da dördün katları kuralına

uymamaya başladı. Op.106 piyano sonatında tema,

25 ölçülüktür. Op.126 No. 6 Bagatelle’inde kuruluş

6+6+3 şeklindedir. Bazen kurala uyar. Ancak bu kez

de cümle aralarına koyduğu, 9. Senfoni’sinin

adagiosunda ve 15. Yaylılar Dörtlüsü’ndeki gibi sekiz

ya da on altı ölçülük eklerle biçimi maskeler.

Beethoven’in ezgi yapısında gözlenen bir başka

yeniliği de cümle kadanslarını bir kararla sona

erdirmeyip, cümle sonlarını askıda bırakmasıdır.

Böylece, ileride Wagner’in “sonsuz ezgi” diyeceği

tarzın yaratıcısı olmuştur. Bu uygulama onu, karışık

ifadeleri anlatmada olağanüstü başarılı kılar. 9.

Senfoni’sinin adagiosunda ve Op.109 piyano sonatının

adagiosunda olduğu gibi… Op.101 piyano sonatında

scherzo yerine marş yazmıştır. Son piyano

sonatlarının yarısından çoğunda füg tarzını ya da

füg’lü üslubu kullanır. J.S. Bach’tan sonra unutulan

fün yazısını yeniden canlandıran Beethoven, “Büyük

Çeşitleme” tarzının da yaratıcısıdır. Daha önce

çeşitleme yazan bestecilerde, ana tema her zaman

asıl özelliğini korurdu. Oysa Beethoven’in Büyük

Variation’unda temayı tanımak çok zorlaşmıştır.

Genel çizgiler aynı kalmak koşuluyla ritim tam

anlamıyla değişir. Küçük motiflerden yeni malzemeler

türetilir. Tema ritminin bir parçacığı, armonik

dokunun küçük bir bölümü tutularak yeni bir

yaratmaya konu olabilir. Beethoven, özellikle

1815’den başlayarak Haydn ve Mozart’tan

alabildiğine uzaklaşmıştır.

Bütün bu nedenlerle Beethoven, müzikte romantizmi

hazırlayan, geleceğin büyük bestecileri için tükenmez

bir örnek oluşturan, devrimci olduğu kadar güçlü bir

klasik olarak benimsenir. Bu bakımdan, onun müzik

tarihindeki yerini kesin çizgilerle tanımlama ve belirli

bir döneme bağlama çabasından vazgeçmekte yarar

vardır.

Eserlerinin benzersiz başarısı Beethoven’in duygusal

yaşamın bütün nüanslarını anlatmada ilk olduğunu

Page 15: BEETHOVEN - kazimcapaci.com · ^Bach, müziğin matematikçisiydi, Mozart şairi, Beethoven ise filozofu ... í ó ó ôde onu ^altı yaşındaki piyano virtüözü _ olarak sahneye

15

gösterir. Kompozisyonları, sarsıcı olayların, bireyciliğin

gelişmesinin ve kişisel özgürlük arzusunun kanıtlarıdır.

Eseri, Avrupalı insanın bu iç devriminin sözcüsüdür ve

yeni çağların habercisidir. Beethoven’in elinden çıkan

bütün bu sayfalar, derin hassasiyeti, şefkati, enerjisi

ve dramatik gücüyle dikkati çekerler.

Page 16: BEETHOVEN - kazimcapaci.com · ^Bach, müziğin matematikçisiydi, Mozart şairi, Beethoven ise filozofu ... í ó ó ôde onu ^altı yaşındaki piyano virtüözü _ olarak sahneye

16

Anton SCHİ NDLER

13 Haziran 1795, Medlov, Moroviva – 16 Ocak 1864,

Bockenheim, Frankfurt. Beethoven’in sekreteri ve ilk

biyografisinin yazarıdır. Ölümünden birkaç yıl sonra

Beethoven, kahraman meraklıları tarafından tam anlamıyla

aziz ilan edildi. Schindler, yeni mesihin ilk vaiziydi.

Babası, memleketi Maehren, Meedl-Neustadt kilisesinde

koro şefi ve öğretmendi. Schindler, daha çocukluk

yaşlarında müzikle uğraşıyor ve keman çalıyordu. Çok genç

yaşlarda Viyana Üniversitesi’ne gitti, hukuk okudu ve

amatör bir orkestrada coşkuyla keman çaldı.

Beethoven’la 1814’te kemancı Schuppanzigh kendisinden

büyük besteciye bir mektup götürmesini rica ettiğinde

tesadüfen tanıştı. Daha bu yılın sonunda 29 Kasım ve 2

Aralık’taki Beethoven konserlerinde keman çalıyordu.

1815’te Schindler, üniversitedeki yıkıcı etkinlikleri

nedeniyle tutuklandı ve hapse atıldı. Serbest bırakıldıktan

sonra Beethoven’in sekreteri ve “sağ kolu” oldu.

1822’de Beethoven’in evine taşındı. Daha sonra

Josefstaedler Tiyatrosu’nda orkestra şefi oldu ve

Beethoven’in eserlerni kendi yönetiminde yorumladı.

1824’te, 23 Mayıs’taki Beethoven konseri başarısızlığa

uğradıktan sonra, araları geçici olarak bozuldu. İki yıllık

dargınlıktan sonra, Beethoven Gneixendorf’tan Viyana’ya

ölmek üzere geldiğinde, 1826 Aralık ayında Schindler

ustasının evine döndü ve saygı dolu bir özveriyle ölümüne

dek Beethoven’e hizmet etti. Son günlerin ayrıntıları

hakkında Moscheles’e birçok mektup yazdı ve Breunun’le

birlikte Beethoven’den kalan kağıtlarla uğraştı. Breuning’in

iki ay sonra ölümünün ardından Beethoven’in tüm kağıtları

Schindler’e geçti. İlk Beethoven biyografisini 1840’ta

yayımladı, bunu 1845’te bazı eklemelerle genişletilmiş

ikinci baskı izledi, üçüncü ve son baskı 1860’ta yayımlandı.

Schindle bize açık sözlülükle Beethoven’in yaşamındaki tüm

tatsız epizotları sükutla geçiştirdiğini anlatmaktadır. Tatsız

olayların atlanamadığı yerlerde Schindler, bunları küçük

göstermeye çalışıp arkadaşlarını karalayarak Beethoven’in

yükünü hafifletmeyi başarmıştır. Onun için Beethoven

haksız hiçbir şey yapamayacak bir mesihti ve mesihinin

Tanrısal niteliğini kuşkuya dşürecek her iddia Tanrı’ya küfür

etmekti. “Büyük adamlar hakkında her şey ama her şey

söylenebilir, bunun onlara bir zararı olma.” Dediği için

Ferdinand Ries ile de bozuşmuştu.

Wegeler ve Ries’i birçok çirkin gerçeği açığa vurdukları ve

1819/20’de Beethoven’in parasal sıkıntılarını anlattığı,

kendilerine yönelmiş mektupları yayınladıkları için de

şiddetle eleştirmişti. Ona göre “böyle mektupların ortaya

dökülmemesi gerekirdi. Bunlar onun dostları Wegeler ve

Ries tarafından gizli tutulmalıydı. Çünkü o mektupların

içeriği, Beethoven’in yalnızca para için beste yaptığı

izlenimini doğurabilirdi.”

Schindler tarihi bildirme konusunda garip şekilde kayıtsız

kalmıştı, tarihler çoğunlukla yanlıştır. Anlaşılan bunları

önemsememiştir. Tüm bunlara karşın Schindler,

Beethoven’le ilgili paha biçilmez bir bilgi kaynağıdır.

Ustanın günahlarını sevgiyle örtmek istediğinde farkına

varmadan baklayı ağzından çıkarmaktadır. Ne zaman

ustanın lehine yalan söylemeye kalksa ayrıntılara girmekte

ve boşboğazlık edip lafı kaçırmakta, her defasında hiç

farkına varmadan bize gerçek durum hakkında değerli

işaretler vermektedir.

Beethoven’in ilk biyografi yazarı olan Schindler, kendisi için

tipik, Beethoven’i savunmasına yarayan, sır küpü zekasıyla

Beethoven’in aşırı siyasal görüşlere eğilimli olduğunu ve

yeni fikirlere sempati duyduğunu söylemektedir.

Page 17: BEETHOVEN - kazimcapaci.com · ^Bach, müziğin matematikçisiydi, Mozart şairi, Beethoven ise filozofu ... í ó ó ôde onu ^altı yaşındaki piyano virtüözü _ olarak sahneye

17

Alexander WHEELOCK

22 Ekim 1817, Massachusets, ABD – 15 Temmuz

1897, Trieste, İtalya.

Beethoven’in önemli biyografi yazarı A.W. Thayer

ortaya çıktıktan sonra Beethoven’in biyografisi bir

sıraya konulamayan efsanelerden oluşan melodram

havasında bir karmaşaya dönüşmüştür. Thayer,

1843’te Harward Üniversitesi’nde hukuk diploması

aldı. Kısa bir süre üniversite kütüphanesinde çalıştı.

Beethoven’in yaşamıyla ilgilenmeye bırada başladı.

Verdiği birkaç kısa aranın dışında tüm yaşamını

ustanın eleştirel bir biyografisini yazmak için kaynak

araştırmasına adadı.

Çalışmalarının sonucu, eleştirel bir bakışla incelenmiş

belgelerden oluşan anıtsal bir koleksiyondu. Thayer’in

çalışmaları başlangıçta Almanca yazılmış beş kalın cilt

oluşturuyordu : “Ludwig van Beethoven’in Yaşamı”.

Tüm ciltlerin basıldığını görecek kadar yaşamadı,

üçüncü cilt yayımlandıktan sonra öldü. İlk üç cildin

yayımcısı olan Bonn’dan Dr. Hermann Deiters (1833-

1907) metni sözcüğü sözcüğüne çevirmek zorunda

kalmıştı, ancak ona “kendi kanısınca eldeki belgeler

izin verdiği ölçüde tümüyle özgür biçimde devam

etme” hakkı verilmişti.

Birinci cilt 1770-1796 yıllarını kapsıyordu; Weber

tarafından Berlin’de 1866’da yayımlandı. İkinci cilt

(1796-1806) 1872’de; üçüncü cilt (1807-1816)

1879’da. Dördüncü cilt, Thayer öldüğünde

tamamlanmamıştı. Deiters yapıtı yeniden gözden

geçirdi ve tamamladı, ancak 1901’de yayımlanan

birinci cildi gözden geçirdikten sonra öldü.

Grossmehlra’dan Dr. Hugo Riemann (1849-1919)

dördüncü cildi 1907’de, beşinci ve son cildi 1908’de

tamamladı ve yeniden gözden geçirilmiş ikinci ve

üçüncü ciltleri 1910-11’de yayımladı. Henry Erdward

Krehbiel’in (1854-1923) İngilizce çevirisi New

York’taki Beethoven Derneği tarafından 1921’de

yayımlandı; bu, yukarıda belirtilen kitaplardan

kısaltılmış bir metindi.

Thayer sayesinde, Tanrılaştırılan Beethoven yeniden

insan yapılmış ve göklerden yere geri indirilmiştir.

Thayer daha da ileri gitmiştir. O zamana kadar genel

olarak Beethoven’in aldatılan kahraman olduğu ve

tüm çevresinin alçak kişilerden oluştuğu kabul

edilirdi. Thayer, gerçeğe çok daha fazla yaklaşan ve

bambaşka bir şeyi, yani Beethoven’in tüm diğerlerini

aldatan kişi olduğunu tanıtlayan belgeler sunmuştur.

Page 18: BEETHOVEN - kazimcapaci.com · ^Bach, müziğin matematikçisiydi, Mozart şairi, Beethoven ise filozofu ... í ó ó ôde onu ^altı yaşındaki piyano virtüözü _ olarak sahneye

18

Beethoven’in Mektupları

Beethoven’in mektuplarından en önemlileri şunlardır:

1) 411 mektuptan oluşan Dr. Ludwig Nohl’dakiler

(Sutugard, 1865)

2) Dr. A.C. Kalischer^dekiler (Berlin/Leibzig 1906-

1908). Dipnotları ve açıklamalarıyla beraber 1220

mektuptan oluşan beş ciltlik eleştirel baskı; Kalische

koleksiyonunun Theodor von Frimmel tarafından

yeniden gözden geçirilmiş ikinci baskısı (1909-1911).

3) 1474 mektup içeren Emerich Kastner ve Julius

Kapp’ınkiler (Leibzig 1923)

4) Thayer’den başka mektuplar.

Beethoven’in mektupları bize en önemli bilgileri

vermektedir. Bunlar, yayımlanmak üzere

yazılmamıştır. Beethoven bunlarda düşüncelerini dile

getirmekte ve sanki hiç izleyicisi yokmuş gibi

davranmaktadır. Beethoven’in bir sabah düşüncelere

dalmış halde, açık pencerenin önünde çırılçıplak

durduğunu, pencerelerin altından geçen sokak

çocuklarından giderek büyüyen bir sürünün onu çın

çın öten yaygaralarla selamladığını ve Beethoven’in

buna çok şaşırdığını Ignaz Moscheles (1794-1870)’den

öğreniyoruz.

Beethoven’in mektuplarının genel olarak hiçbir edebi

değerinin olmadığı iddiası kaba bir küçümsemedir. Ne

var ki bunların çoğunun kayda değer birşeyler

içermediği, uşağı ve hizmetçilerine yazdığı kısa notlar

olduğu da doğrudur. Yine de geriye olağanüstü, ateşli,

tutkulu ve kısa Beethoven düzyasısından Alman

edebiyatının şaheserlerinden sayılabilecek kadar iyi

bir koleksiyon oluşturacak sayıda mektup kalmıştır.

Go ru şme Defterleri

Beethoven’in sağırlığının başlangıcından beri,

konuklarıyla yalnızca yazılı olarak görüşebildiği genel

olarak bilinmektedir. Evde haberler bir kara tahtaya

yazılır ve usta bunları okuduktan sonra hemen

silinirdi. Beethoven kahve ya da lokantaya gittiğinde

ise yanında ceket cebine sığabilecek büyüklükte boş

bir defer taşırdı. Sonra bu defter elden ele geçer ve

Beethoven’in dostları bauna soru ya da yanıtlar

yazarlardı. Beethoven’in kendisi ise sohbete

konuşarak katılır, defteri ancak arada sırada, sesine

güvenemeyeceğini sandığında kullanırdı. Yazılanlar

saklanmak istendiğinde bazen evde de kara tahta

yerine defter kullanılırdı. Bu tür görüşme

defterlerinden yaklaşık 400’ü Schindler’e kaldı.

Schindler, ustaya duyduğu bağlılıktan 263 defteri

ortadan kaldırdı ve 1845 yılında 11.460 sayfa

tutarındaki 137 defteri Berlin Kraliyet Kütüphanesi’ne

bağışladı. Thayer, bunların tamamını kopya ederek

kendi biyografisinde kullandı. 1819’dan 1820’ye

kadarki süreyi kapsayan görüşme defterleri Walter

Nohl’un eleştirel yorumuyla 1923’te Münih’te Rect

tarafından yayımlandı.

Görüşme defterlerinde sohbetler bulmak

umulmamalıdır. Beethoven çoğunlukla sessiz kalmış

ve arkadaşlarını konuşturmuştur. Ayrıca, bu

görüşmeler yayınlanmak amacıyla yapılmamıştır, hele

Beethoven’in yaşamına kaynak olacağı hiç

düşünülmemiştir. Schindler bunları temizlemiş ve

ustaya layık bulmadıklarını yok ettikten sonra geriye

kalanları yayınlamıştır. Bundan, görüşme defterlerinin

elimizdeki kaynakların en yetersizi olduğu ve ancak

büyük bir dkkatle kullanılması gerektiği sonucu

çıkmaktadır. Ama yine de görüşme defterleri ilginç ve

değerlidir. Bunlar bize Beethoven’in yaşamının son

sekiz buçuk yılında nelerle uğraştığı konusunda genel

bir izlenim vermektedir. Kaygılarının başında, yeğeni

Carl ile olanlar gelmektedir; bu konuda defterler

Page 19: BEETHOVEN - kazimcapaci.com · ^Bach, müziğin matematikçisiydi, Mozart şairi, Beethoven ise filozofu ... í ó ó ôde onu ^altı yaşındaki piyano virtüözü _ olarak sahneye

19

dolmuştur. Diğer bir kaygısı sağırlığı ve kronik

ishalidir.

Yufka yürekli konukları ona en son tıbbi bilgileri ve

tedavi yöntemleri hakkında haberler

getirmekteydiler. Defterlere dağılmış olarak dönemin

olayları, maddi sorunlar, borsa haberlerine ilişkin

notlar, politika, devrim, Napolyon, din, edebiyat,

müzik, tiyatro, ev, uşaklar, şarap, dul hanımlar, genç

kızlar ve kitaplarla ilgili düşünceler bulunmaktadır.

Kitaplar büyük yer tutmaktadır ve Beethoven’in el

yazısıyla kitabın adı, yazarı, yayınevi, fiyatı ve

alınabileceği kitabevi yazılmıştır. Son olarak da tek tük

Beethoven’in kişisel düşünceleri yer almaktadır.

Eksik görüşme defterlerinden yapılan dikkatli

değerlendirmeler Beethoven’in yaşamı, dönemi ve

Viyana’daki çevresi hakkında ayrıntılı bir görüntü

edinebilmemiz için değerli işaretler almamızı

sağlamaktadır.

Çağ daşlarının İ zlenimleri

Beethoven’in ölümünden kısa bir süre sonra onunla

ilişkisi olmuş herkes az çok ayrıntılı izlenimlerini ve

onun hakkındaki efsanevi bilgilerin çoğalmasına

yardımcı olmuştur. Çağdaşlarının tanıklıklarından en

önemli koleksiyonlar Ludwig Nohl 1877, Albert

Leitzmann 1921, Theodor von Frimmel 1923, G.

Schirmer’in 1926’da yayımladıklarıdır. Bu anıların

çoğu fıkra türündedir ve bu nedenle çok dikkatli

kullanılmalıdır.

Beethoven’la yıllarca yakın ilişkisi olmuş Ries,

Breuning, Holz ve Moscheles’inkileri özenle

değerlendirmek gerekir. “Büyük adamlar hakkında

herşey ama herşey söylenebilir, bunun onlara bir

zararı dokunmaz” sözünü kaydeden Ries’dir.

Böylesine gerçekçi bir değerlendirmede Ries, çok

önemli olayları gizlemeyi uygun gören Schindler ve

Thayer’den çok daha üstündür.

Çirkin Beethoven

“Tüm kahramanlar masal prensleri gibi yakışıklıdır.”

Bu inatçı efsanenin yıkılması gereklidir. Beethoven’in

kahraman hayranı sanatçıların düş gücünden

kaynaklanan kahramanımsı resimlerine

rastlanmaktadır. Gerçekte ise Beethoven oldukça

çirkindi. Ufak tefek, esmer, çiçek bozuğu yüzlü, iri,

yassı burunlu, çekik, güçsüz gözlü, fırlak dişli, siyah,

kabarık saçlı, küçük elli, tombul parmaklıydı. SChinler

bile buna boyun eğmekte ve ustanın görüntüsünü

güzelleştirmeye çalışmamaktadır.

Page 20: BEETHOVEN - kazimcapaci.com · ^Bach, müziğin matematikçisiydi, Mozart şairi, Beethoven ise filozofu ... í ó ó ôde onu ^altı yaşındaki piyano virtüözü _ olarak sahneye

20

Hasta Beethoven

“Tüm kahramanlar Herkül’e benzerler.”

Bu da yıkılması gereken bir başka efsanedir; onlar öyle

değillerdir. Yaşamı boyunca hep hasta olduğunu kendisi

anlatmaktadır: “Hep hastalıklı bir adam olmadım mı?”.

Çocukken gözlerini ve yüzünü bozan çiçek hastalığı

geçirmiştir. Mektuplarında durmaksızın, işitme kusurları,

miyopluk, astım, gut, romatizma, sancılar ve

barsaklarından yakınmaktadır. Yaşamının son yıllarında

sağırlığı ve kronik ishali yüzünden hemen hemen

hareketsizliğe mahkum olmuş, sonunda da sirozdan

ölmüştür.

Ayrıca gençliğinde yakalandığı ve mezara kadar çektiği

frengiye ilişkin belirtiler vardır. Viyana’dan Dr. Bertolini,

Thayer’e bu konuda gizli bilgiler vermiş ve Grove’de

işaret edilen kayıtlarını göstermiştir. Thayer, bunları

doğrudan kullanmamış ve soruyu şu üstü kapalı

işaretlerle açık bırakmıştır: Beethoven “kesin temizlik

emrini çiğnediği için alışılmış cezayı” çekmiştir. 1819’a

ait görüşme defterlerinin başında Beethoven’in kendi el

yazısıyla zührevi hastalıkların tanısı ve tedavi

yöntemleriyle ilgilendiği ve bunları ele alan Lagunan’ın

kitabını satın almak istediğine ilişkin bir kayıt

bulunmaktadır (L. Von Lagunan. Tüm zührevi hastalık

çeşitlerini tanıma, iyileştirme ve kendini bu konuda

güvenceye alma sanatı, Erfurt).

Newman ve Grove, Beethoven’in frengiye yakalandığını

kabul ederler. Schauffler’e göre bu “olası, ancak kesin

değil” dir. Dr. Schweisheimer, “bu konuda hiçbir şey

yayınlanmadıkça” imalara güvenmemektedir.

Ayyaş Beethoven

Sadık Schindler, ustanın içme alışkanlığını şöyle

tanımlamaktadır : “Beethoven’in yeğlediği içki, yazın

aşırı miktarda içtiği taze kaynak suyudur. Şaraplardan

çeşitli sert tipleri severdi. Ne yazık ki özellikle de zayıf

organlarına büyük zarar veren karıştırılmış şaraplar.

Ancak uyarılar sonuçsuz kalırdı. Ama bu da Beethoven’in

doktoru Dr. Wawruch’un belirttiği gibi bir ayyaş

olmadığının en iyi kanıtıdır.” Burada da Schindler’in

ustayı maruz gösterme eğiliminin tipik bir örneği

görülmektedir. Beethoven’in bir ayyaş olduğu kabul

etmekte, ama bir yandan da onu bu suçlamadan

kurtarmaktadır. Onun verdiği ayrıntılar karakteristiktir.

Bütün alkolikler gibi Beethoven de daha fazla alkol

içeren ve bu nedenle daha fazla “ateş” veren şarapları

yeğliyordu.

Beethoven’in sekreterlerinden biri ve el ulağı Carl Holz

da doktorun sözlerini doğrulamaktadır. Yemek ve

içmekte Beethoven’i neredeyse Gargantua’ya

benzetmektedir. (Gargantua: Fransız masal dünyasının

devi, müthiş bir obur ve ayyaş). “Çok ve besleyici

yemekler yerdi. Sofrada çok şarap içerdi.” Schindler,

Holz’a karşı çıkar ve onun zavallı, masum ustayı

lokantalara, içki alemlerine sürüklediğini ve sonra da

onun Beethoven’in aşırı şarap içmekten hastalandığını

ortalığa yaydığını iddia eder. Evet doğrudur, diye

sözlerine devam eder mazur göstererek Schindler,

Beethoven 1825 ve 1826’da çok açık biçimde şarap

tanrısının egemenliğini kabul etmiştir, ancak bu

aşırılıktan tamamen Holz sorumludur. Schindler yine

ayrıntılara dalarken çelişkiye düşmektedir. Dolayla ancak

net bir şekilde Beethoven’in yaşamının son yıllarında

ölesiye içtiğini belli etmektedir. Ölüm nedeni olan ödem

ve karaciğer sirozu büyük olasılıkla aşırı alkol alımının bir

sonucudur. Schindler’in Beethoven’in alkolizminin

suçunu Holz’a yüklemesi çocukçadır. Beethoven’a olan

saygısından dolayı Beethoven’in ayyaş olmadığı

konusunda Schindler ile uyuşan Thayer bile Holz’u

temize çıkarmakta ve şunları eklemektedir: “Beethoven

gençliğinden beri şarap içmeye alışıktır. Bu yüzden,

Page 21: BEETHOVEN - kazimcapaci.com · ^Bach, müziğin matematikçisiydi, Mozart şairi, Beethoven ise filozofu ... í ó ó ôde onu ^altı yaşındaki piyano virtüözü _ olarak sahneye

21

hastalandığında ona şarabı yasaklamak doktorlara güç

gelmiştir.” Beethoven’in kalıtsal olarak da yüklü olduğu

açıktır; çünkü babası ve babaannesi de iflah olmaz

alkoliklerdi.

Beethoven’in mektuplarında ve sohbetlerinde sık sık her

türlü şarap adına değiniliyordu: Ren şarapları, Mosel

şarapları, Rüdesheimer, Ruster, Melniker,

Gumpoldkirchner, Grinziger, Erlauer, Adelsberger,

Nessmüller, Steicher, Seideler, Ofener, Vöslauer, Sankt

Georger, Tokaier.

Beethoven sert ve ucuz olan kırmızı Macar şaraplarını

yeğliyordu. Macar kontesi Erdödy’nin zengin

ziyafetlerinde şişeleri peş peşe boşaltıyor ve doğal

olarak da ertesi gün hasta oluyordu. Macar şarabı

kendisini hasta ettiğinde şifayı şampanyada arar ve

köpüklü Fransız şarabından esin umardı. Bundan geriye

sadece baş ağrısı kalırdı. Usta, Kuhlau’ya şöyle

yazmaktadır: “Böyle şeylerin enerjimi arttırmak yerine

baltaladığını bir kez daha deneyimle öğrendim.” Ancak

pişmanlığı pek uzun sürmezdi ve hemen arkasından

Holz’a şunları yazmaktaydı: “Bugün Pazar. Haydi

kendimize bir Pazar ziyafeti çekelim.”

İkisi de ayyaş olan Baron Zmeskall ve Holz, Betthoven’in

içki alemlerine katılırlardı. Bir keresinde Beethoven

onlara şu açıklamayı yapmıştı: “İçki aleminden ancak bu

sabah saat dörtte geldim orada çok gülmüştüm, ama

bugün bir o kadar da ağlayacağım.” Anlaşılan Holz bu

ekibin elebaşıydı. Zira Holz’un sıkı bir ayyaş olduğunu

Beethoven bile kabul etmek zorunda kalmıştı.

Beethoven’in konuklarından bir yemekte üç şişe

boşaltmalarını beklediğini öğrendiğimizde, onun “sıkı bir

ayyaş” ile neyi kastettiğini anlayabiliriz. Bazen de

Beethoven konuklarıyla içki içme yarışına girerdi. Sir

George Smart böyle bir içki aleminde onu yenmişti.

Beethoven, son nefesine kadar şarap tanrısı Baküs’e

sadık kaldı. Ölüm döşeğinde şöyle haykırıyordu: “Yalnıza

Malfatti’nin bilimi beni kurtarabilir.” Dr. Waruch onu

yalnızca sağlık çayı içmeye zorluyordu. Dr. Malfatti ise

istediği kadar şarap içmesine izin vermişti. Hatta ona

birkaç şişe eski Gumpoldkirchner de göndermişti.

Herhalde Malfatti ölüm döşeğindeki besteciye sağlık

çaylarıyla eziyet etmeyi anlamsız buluyordu ve ona

buzlu punç verdi. Beethoven bunu hırsla içti, sarhoş

oldu, uykuya daldı ve düşünde “Talut ve Davut”

oratoryosunu bitirdiğini gördü. Yeniden uyandı, daha

fazla şarap istedi; Malfatti’nin yaşamını kurtardığına

inanıyordu. Bu, gerçekten de Beethoven’in tam da

gereksinim duyduğu ilaçtı. Bu durumda hemen eski

dostu Baron Pasqualati’ye yazarak ondan biraz şarap,

şampanya, Grinziger ve özellikle de eski

Gumpoldkirchner istedi. Pasqualati, istenenden fazlasını

gönderdi. Pasqualati’nin şampanyası enfesti, ancak

baron şampanya kadehi göndermeyi unutmuştu ve

gerçek bir şarap düşkünü için şampanyayı yanlış

kadehten içmek en büyük günahtı. Bu durumda

Beethoven yeniden yazıp daha fazla şampanya ve uygun

bir kadeh rica etti. Aynı zamanda Mainzlı Schott’dan

birkaç şişe hakiki Ren şarabı ister ve oda hemen

şişelerce yollar. Terbiyeli Schinler gönderileni tam

zamanında alıp ölmekte olan ustanın yatağının

yanındaki masaya iki şişe Rüdesheimer koyabilmiştir.

Usta bunlara bakmış ve şöyle demişti: “Ne yazık, ne

yazık, çok geç!” Bunlar son sözleriydi. Schindler’in

bildirdiğine göre Beethoven’in ölmeden önce içtiği son

şey, birkaç kaşık Rüdesheimer şarabıydı.

Page 22: BEETHOVEN - kazimcapaci.com · ^Bach, müziğin matematikçisiydi, Mozart şairi, Beethoven ise filozofu ... í ó ó ôde onu ^altı yaşındaki piyano virtüözü _ olarak sahneye

22

Aşık Beethoven

Beethoven’in tüm yaşamı boyunca sahip olduğu iki

öğrenciden biri olma ayrıcalığını tatmış olan Ferdinan

Ries (1784-1838), Beethoven’in sürekli aşık olduğunu,

ancak bu aşkın aynı kişiye yedi aydan daha uzun

sürmediğini iddia eder. Wegeler buna, Beethoven’in

aşkla yücelttiği kadınların hep toplumun üst

düzeylerinden geldiğini eklemektedir. Schindler, Ries ve

Weegele’i doğrulamakta ve Beethoven’in aşklarının hep

platonik olduğunu belirtmektedir. Usta “iffetini lekesiz

biçimde korudu” ve “gerçekten bakire utangaçlığıyla ve

tertemiz karakteriyle kusursuz bir yaşam sürdü”. Ancak

Beethoven’in aşk ilişkilerin platonik niteliğine ilişkin bu

atak iddia, Schinler’in Beethoven biyografisinin daha

üçüncü baskısında ortadan kalkmıştı. Anlaşılan, bunları

üçüncü kez ilan edecek cesareti bulamamıştı.

Yine de Beethoven’in bekaretine ilişkin efsane

günümüze kadar sürmüştür. Thayer’in bunu ilk ve son

kez çürütmesine karşın Vincent d’Indy, Romain Rolland

ve İsr Gieorge Frove gibi birbirinden tümüyle farklı üç

karakter buna inanıyordu.

Göğün yükseklerinde, tüm insanca zayıflıkların ve

tutkuların üzerinde süzülen kahramanın hep tekrarlanan

eski öyküsü uzun ömürlüdür. Ancak Beethoven

mektuplarında ve sohbetlerinde bazen epeyce insanca,

hatta bazen çok zayıf görünmektedir.

1810’da Beethoven Zmaskall’a şöyle yazmaktadır: “…

içinde bulunduğum durum size zamanında Herkül’ün

kraliçe Omphale yanındaki durumunu anımsatmıyor

mu? … sağlıcakla kalın ve bana artık büyük adam

demeyin, çünkü insan doğasının gücünü ve

güçsüzlüğünü asla şimdiki kadar hissetmedim.” Usta,

durumunu oldukça doğru anlatmaktadır. O, kraliçe

Omphale’nin çaresiz kölesiydi. Ancak biz onun her altı

ayda bir başka bir kraliçenin ayaklarına kapandığını

biliyoruz. Bu Omphale’lerden biri Amalie Sebald idi.

Beethoven ona bir öpücük gönderiyordu: “kimse bizi

görmediğinde Amalie’ye oldukça ateşli bir öpücük.”

Öpücük eni konu ateşli, platonik olmaktan uzak ve

kimsenin aşıklara bakmadığı bir zamanda verilmiş

olmalıdır ki, bu da iyice kuşkulu bir izlenim

yaratmaktadır.

Amalie Sebald – 24 Ağustos 1787, Berlin – 4 Ocak 1846, Berlin.

Beethoven’in “Ölümsüz Sevgili” sinin Alman şarkıcı Amalie

olduğuna inanılır.

Page 23: BEETHOVEN - kazimcapaci.com · ^Bach, müziğin matematikçisiydi, Mozart şairi, Beethoven ise filozofu ... í ó ó ôde onu ^altı yaşındaki piyano virtüözü _ olarak sahneye

23

Beethoven’in bir başka mektubunda çok daha kuşkulu

türden başka öpücükler bulmaktayız : “Bugün iki şarkıcı

konuğumuz vardı ve kesinlikle ellerimi öpmek

istiyorlardı. Çok güzel olduklarından onlara dudaklarımı

uzatmayı yeğledim. Bunu söz arasında size bildirmenin

en kestirme yolu bu.”

Anlaşıldığı kadarıyla Beethoven’in yakın ilişki sürdürdüğü

iki evli kadın vardır. Ne var ki dindan Thayer, skandal

meraklısı yazarlar ve müzik bilginleri bunları yeniden

keşfetmeden tüm işaretleri silmiştir. Bir keresinde de

evli bir kadına, Bir Fransızın Alman eşi Madam Bigot’ya

aşk dolu bakışlar fırlatmaktadır. Kocası yokken onu

ormanda bir gezinti için kandırmaya çalışır. Kadın, daveti

reddetmekle kalmayıp tüm öyküyü kıskanç kocasına da

anlatır. Bu durumda Beethoven, Mösyö Bigot’dan özür

dilemek ve içinde şu cümle geçen bir mektupla her şeyi

yalanlamak zorunda kalır: “Ama nasıl olur da benim iyi

Mariem, davranışlarımı böyle kötüye çekebilir.”

Hoşlandığı bir diğer evli kadın Breuning’dir.

Beethoven, görüşme defterlerinde aşk ilişkileri

konusunda susmaktadır. Ancak dostlarının bu konuda

yazdıkları oldukça karakteristiktir. Sözgelimi Peters,

Beethoven’in yeğeninin öğretmeni: “Eşimin yanında

uyumak ister misiniz? Hava çok soğuk” demiştir.

Beethoven’in soğuk bir gecede bu daveti kabul edip

etmediğini bilmiyoruz. Ama ne olursa olsun bundan

birkaç gün sonra, kocası tarafından ihmal edilen Bayan

Peters’i gizlice ziyaret etmiştir. Ve şimdi komplo yeniden

yoğunlaşmaktadır. Bay Peters görüşme defterine şaka

ya da ciddi şöyle yazmaktadır: “Bu arada eşimin yalnız

ziyaret edilmesini protesto ediyorum.”

Görüşme defterinde başka bir kayıtta iyi bir arkadaşı

şöyle yazmaktadır: “Czerny sizi seven ve sizinle

evlenmek isteyen bir dul tanıyor.” Bayan Stramm’ın

evlilik teklifine Beethoven’in ne dediğini bilmiyoruz,

ancak aynı arkadaşının bu dul hakkında başka bir notunu

buluyoruz: “Eş olarak olmasa da iyi bir metres olurdu.”

Bir başka arkadaşı görüşme defterine şu notu yazmıştır:

“Armuttaki (Altın Armut, lokal) kız hiç fena değildi.”

Beethoven’in “armut kızı” hakkında ne düşündüğünü

bilmiyoruz, ancak aynı ziyaretçi hizmetini sunmaktadır:

“Onu size ayarlayacağım.”

Kuşkusuz Beethoven’i arkadaşlarının ona evli kadınlar,

dullar ya da kızlar hakkında yazdıklarından sorumlu

tutamayız. Ama usta böyle konuşmalardan hoşlanmasa

arkadaşları böyle konuşabilir miydi?

Özetle, Beethoven’in mektuplarından ve görüşme

notlarından onun “insanca” davrandığını görüyoruz. O

ne bir keşiş, ne bir seks budalasıydı. Ancak “lekesiz

iffetini” Viyanalı Harpyalar, Sirenler ve Omphalelerin

saldırıları karşısında savunamayacak kadar da zayıft. İlk

gerçek Omphale’ye rastladığında ise tümüyle teslim

oldu: “Gururum öylesine kırıldı ki… İçimden geçenleri

kâğıda dökmem olanaksız.” Başarısılıkları her zaman

yıkıcı ve aşağılayıcıydı.

Öte yandan ustayı “kızlarını” soylu çevrelerden seçtiği

şeklindeki hakısz suçlamalara karşı da korumalıyız.

Beethoven’in bu açıdan gerçek bir demokrat olduğuna

ilişkin yeterince kanıt vardır. Tüm toplum

katmanlarından güzel kızlar onun ilgisini çekmiştir.

Ries’in birdirdiği üzere: Beethoven, sıradan bir terzinin

üç kızına hayrandı. Ries aracılığıyla bu güzel üçlünün

önerisini sordu: “Bu kadar çok biçip dikmeyin, bana

güzeller güzelini önerin.”

Page 24: BEETHOVEN - kazimcapaci.com · ^Bach, müziğin matematikçisiydi, Mozart şairi, Beethoven ise filozofu ... í ó ó ôde onu ^altı yaşındaki piyano virtüözü _ olarak sahneye

24

Page 25: BEETHOVEN - kazimcapaci.com · ^Bach, müziğin matematikçisiydi, Mozart şairi, Beethoven ise filozofu ... í ó ó ôde onu ^altı yaşındaki piyano virtüözü _ olarak sahneye

25

Ulu Han Beethoven

Efsane oluşturma şemasına göre, bir kahraman

süreki “chevalier sans peur ni reproche”

(korkusuz ve kusursuz şövalye) olmalıdır. Eğer

gerçekler kahraman hayranlarının inançlarına bu

kadar ters düşerse o zaman gerçeklerin durumu

daha da kötüdür.

Bu soylu ilkeden hareketle Schindler,

Beethoven’in yaşamından tatsız gerçeklerin

acımasızca gizlenmesi gerektiğinde ısrar etmiştir.

Kendi bakış açısından tamamen haklıdır. Oysa en

azından bildiğimiz kadarıyla, gerçekler böyle

değildir.

Uşaklara ve garsonlara çok kaba davranırdı.

Onlara, hakaretler eşliğinde, yumurta, kap kacak,

kitap ve sandalye yağdırırdı. En yakın dostları

Lonkowitz, Lichnowaski, Breuning Baba, Ries,

Maelzel, Holz ve kendisine sadakatle bağlı

Schindler’e kötü davranıyor, hakaret ediyor ve

kara çalıyordu. Londra Filarmoni Topluluğu’nun

üç eski üvertürünü yeni diye satarak alçakça

dolandırmıştır. Beş yayımcıya Missa Solemnis’i

için söz vermiş, ancak bunu hiçbirine

satmamıştır. Aynı ayin için Sibrock’tan avans

almış, sonunda bunu Schott’a vermiştir.

Kendisine iyilik edenlere şantaj yapıyordu.

Sözgelimi gönüllü olarak belli bir yıllık gelir sözü

vermiş olanları herkesin önünde rezil etmekle

tehdit ediyordu. Uygunsuz tutumunun kesinlikle

bilincindeydi, çünkü kendisini “iyilik edenlere

berbat bir davranış içinde” diye tanımlıyordu. Bir

mektubunda şöyle yazıyordu: “Bu öykü Kinsky

ailesinin davranışı nedeniyle kötü sonuçlanırsa,

bu şiirleri olduğu gibi tüm gazetelerde ailenin

yüz karası olarak duyuracağım.”

Kraliyet Asliye Mahkemesi’ne: “Bana iyilik

edenlere davacı olarak görünmem, bu adım

duygularıma ne denli ters düşse de bunu ancak

Yüce Kinsky Prensi’ne duyduğum saygıyı bilen

biri değerlendirebilir.” Bu tür davranışların

sonucu, ilişkide bulunduğu tüm dostlarıyla

arasının bozulmasıdır. Bazen tüm düşmanlıklara

karşın kendisine bağlı olan dostlarını köpek gibi

tekmelemekten bile kaçınmazdı.

Betthoven, dört kişiyi yanında kovamamıştır.

Onlara en büyük düşmanları gibi kaba davrandığı

halde onlar onun kabalığına ve vahşiliğine melek

sabrıyla ve köpek bağlılığıyla katlanıyorlardı.

Bunların başında Beethoven’in ev işlerini düzene

sokmayı üstlenen gözü pek piyanist Nannette

Streicher (1769-1833) geliyordu. Usta, yeğenini

eve almaya karar verdikten sonra bu işe gerçek

bir Herkül görevi sayılırdı.

İkinci olarak, günüllü bir yardımcı, Baron

Zmesskall (1759-1833) geliyordu. Ustanın

ölümsüz yapıtlarını yazdığı kaz tüyü kalemlerini

yontan bir tür el ulağı. Beethpven ona diğer

herkese yazdığından daha çok mektup yazmıştır

ve her defasında bir şeyler istemiştir.

Üçüncü sırada, Beethoven’in yaşam boyu sahip

olduğu iki öğrencisinden biri ve onun yaşam

boyu koruyucusu ve hamisi olan Kardinal

Page 26: BEETHOVEN - kazimcapaci.com · ^Bach, müziğin matematikçisiydi, Mozart şairi, Beethoven ise filozofu ... í ó ó ôde onu ^altı yaşındaki piyano virtüözü _ olarak sahneye

26

Başpiskopos Rudolf (1788-1831) gelmektedir. O

da her zaman Beethoven’im içine düştüğü kötü

durumlardan kurtarmaya hazırdı.

Dördüncü sırada ise ustaya kent gezilerinde eşlik

etme yürekliliğini gösteren genç Breuning (1813-

1892) gelmektedir. Bunu ondan başka hiç kimse

bir kezden fazla yapmamıştır. Bunun nedeni,

Beethoven’in çılgınca gezintileri sırasında sokak

çocuklarının onunla alay etmeleri ve ardından

olmadık şeyler haykırmalarıdır. Genç Breuning

bunlara hiç aldırmıyordu. O, acı çeken ustaya

yaşamının son yıllarında yardımcı olmak için

oradaydı. Sözgelimi, usta pencereden dışarıya

tüküreceğine aynaya tükürdüğünde,

Beethoven’in annesiyle flört edişine katlanmıştı

ve son anında da yanındaydı. Beethoven’in

toprağa verilişi sırasında neredeyse ezilerek

ölecekti. Usta onu, yalnızca en yakın dostlarına

hitap ettiği şekilde, sempatisinin en yüksek

ünvanıyla adlandırmıştı: “Pantolon düğmesi”.

Ama arada ona “Ariel” de derdi. Zemskall’a

“Plenipotentiarius Regni Beethoveniensis” adını

takmıştı, herhalde yardımcıları arasında en

sağdığı olduğu için.

Haydn, Beethoven’a “Ulu Han” demekte

haklıydı. Çünkü Richard Wagner gibi o da

çevresinde doğulu bir despot gibi

tepeleyebileceği, boynu eğri kimselere

katlanabiliyordu. Uslu Schindler, bir keresinde

ulu hanın emirlerine körü körüne uymak yerine

kendi kararıyla hareket etmek gibi büyük bir

günah işlediğinden dolayı gözden düştü ve

aşağılanarak kovuldu: “Sizi akademiye kötü bir

şey yaptığınız için suçlamayacağım, ancak

akılsızlık ve başına buyruk hareket bazı şeyleri

bozdu.”

Page 27: BEETHOVEN - kazimcapaci.com · ^Bach, müziğin matematikçisiydi, Mozart şairi, Beethoven ise filozofu ... í ó ó ôde onu ^altı yaşındaki piyano virtüözü _ olarak sahneye

27

Neşeli Beethoven

Herkesçe bilinen görüşe göre, kahraman hiçbir

zaman gülmeyen, hep ciddi bir yaratıktır.

Beethoven, bu söz gereğinde tüm

portrelerinde korkunç ciddi görünür. Ama bu,

gerçeğe uymaz. Gerçekte o, tüm kaygılarına ve

sorunlarına karşın neşeli bir insandır. Bir

keresinde bunu şöyle dile getirmişti:

“…Tanrıya şükür. –agitatolarıma karşın bazen

herş ey iyi ve yolunda gidiyor.” Sanatçı olarak

değişikliği seviyordu ve bir agitatoyu bir

allegretto ya da scherzo izlerdi. En yakın

dostlarına yazdığı mektuplar muziplikler,

komik takma adlar, espriler ve kahkahalarla

doluydu.

Schindler’e “Papageno”, Schuppanzigh’e

“palavracı”, Diabelli!te “İblis” diyordu. Bir

yengesini “Gecenin kraliçesi”, diğerini “Eski ve

şimdiki fahişe” olarak adlandırıyordu. Baron

Zmeskall’a “Beethoven krallığının tam yetkili

vekili” diyordu, ama ona takılan adlar göz

önüne alınırsa diğer herkesi alt edebilirdi:

“Zmeskallik Zmeskaliteleri”, “tüm Macar ve

Burgonya bağlarının efendisi”, “müzik kontu”,

“ziyafet kontu”, “çorba kontu”, “pisboğaz

kont”, “karnaval baş müftüsü”, “tüm düşmüş

kalelerin komutanı”, “tüm kökü kurumuş

haremlerin paşası”. Ancak tüm bu ünvanları

bir uyarı izlar: Korunmamış kalelerin fethinda

alınan yaralardan korkmak gerekir. Çünkü

bunlar zaptedilemez kalelerinkinden daha

öldürücüdür.

Beethoven, sözcük oyunu yapmak için her

fırsattan yararlanırdı. Kardeşi çiftlik sahibiyse

Beethoven da beyin sahibidir. Kendisi fahri

hemşehrilik belgesini aldığında Viyana

kentinde yüzkarası hemşehriliğinin de olup

olmadığını sorar. Nannete Streider’e ev

idaresinin idaresiz olduğunu ve Giannatio del

Rio eğitim enstitüsünün şımartma enstitüsüne

dönüştüğünü yaz aktadır. Ries’e şöyle

yazmaktadır: “Karını çok güzel buluyorum,

kafamda hep onu öpüyorum ve bu kış bizzat

kendisini öpmeyi umuyorum.” Başka bir

mektupta da şöyle yazmaktadır: “Londra’ya

gelirsem, niyetim boşanmanı sağlamak ve

sonra da karına evlenme teklifinde

bulunmaktır. Geldiğimde dikkatli ol. Ben yaşlı

bir adam değil, yalnızca yaşlı bir delikanlıyım.”

Beethoven, ölüm döşeğinde bile şaka yapmayı

sürdürüyordu. İlerleyen su toplaması

nedeniyle su miktarının basıncı karnını

patlatacak düzeye ulaştığında ameliyat

gerekmiş ve Dr. Wawruch kent hastanesnn baş

cerrahı Dr. Seibert’i bu ameliyatı yapması için

ikna etmişti. Dr. Seibert boruyu kestikten

sonra içeri soktuğunda su fışkırmaya

başladığında Beethoven şöyle demişti:

“Profesör, siz bana asasını kayaya vuran Musa

gibi görünüyorsunuz.”

Page 28: BEETHOVEN - kazimcapaci.com · ^Bach, müziğin matematikçisiydi, Mozart şairi, Beethoven ise filozofu ... í ó ó ôde onu ^altı yaşındaki piyano virtüözü _ olarak sahneye

28

Babacan Beethoven

Alışılmış görüşe göre kahramanın ailesi yoktur.

Ancak burada görüşler birbirinden

ayrılmaktadır. Modası geçmiş kahraman

hayranları medeni durumu bastırırlar ve inanç

malzemesi olarak kahramanın “bekaretini” ilan

ederler. Liberaller ise ailenin varlığını kabul

ederler, ancak kahraman açısından buna

yararsız ve trajik damgasını vururlar.

Beethoven, her iki grubunda kurbanı olmanın

tadını çıkarmaktadır. Birinci grup onun “sonsuz

bekaretini” ilan ediyordu. Diğerleri ise ailesini,

erkek kardeşlerini, gelinlerini ve vesayeti altına

aldığı yeğenini gösteriyorlardı. Kimsenin inkar

edemeyeceği bir gerçek vardı ki, Beethoven’in

yeğenine, “gece kraliçesi” nin çocuğuna

duyduğu çılgınca sevgi. Gece kraliçesi

mahkemeye başvurmuştu, kavga yıllarca

sürdü. Beethoven, bu çocuğu gerçekten de

çocuğunun esiri olmuş bir anne gibi

sevmekteydi. Ulu hakanın saygı uyandıran tüm

heybetini bir kenara bırakıyor, çocuğun

“pantolon düğmesi” oluyor, oğlanla gurur

duyuyor ve bunu tüm dünyaya duyuruyordu.

O artık tek oğluyla bir babaydı, ama karısı

yoktu ve bu nedenle babanın ve annenin tüm

görevlerini üzerinde topluyordu. Çocuğu okula

götürüyor, onu yeniden eve götürmek için

okul kapısında bekliyordu. Her sabah ve her

akşam onunla beraber dua ediyordu. Her trlü

kısıtlamaya katlanıyor ve onun için para

biriktiriyordu. Yaşamında ilk kez paranın

gerçek değerini keşfediyordu. Her erde para

arıyordu. Kendisine iyilik yapanlara şantaj

yapıyor, yayımcılarını dolandırıyor, ölüm

döşeğinde bile Londra Filarmoni

Topluluğu’ndan para dileniyordu. Bunları

yaparken de bankada binlerce guldeni vardı.

Genç güzel kızlarla küçük flörtler bu her şeyi

tüketen, babaca tutkunun yanında önemsiz

kalıyordu. Bu ynaşmalardan hiçbiri yedi aydan

fazla sürmezken, erkek kardeşinin 1815’te

ölümünden 1827’deki kendi ölümüne kadar

tüm sevgisini yeğenine vernişti. Ondan “büyük

bir dünya vatandaşı” ve kendisinin “tam

benzerini” yapmak istiyorduoğlanun okulda

ilerleyişini üzülerek izliyordu.

Amcayla yaşamak dayanılmaz olduğunda

1826’da çocuk intihara kalkışır. Achinler, bu

darbenin gururlu adamı kısa sürede yetmişlik

biri gibi görünecek kadar iki büklüm ettiğini

bildirmektedir. Bu olayın üzerinden bir yıl bile

geçmeden Beethoven ölür. Yeğeniyle, tüm

deneyimlerini şu bir tümcede toplamıştı:

“Gözyaşı biçmek isteyen sevgi ekmeli.”

Ustayı aşırı sevgi yüzünden kınamak

aptalcadır. On iki buçuk yıldan fazla süren

acılar boşa gitmemiştir. Bu, yalnızca ustanın

kaleminden kan damlayarak yazdığı

mektuplarda değil, sevgiden, bu çocuğun

ustaya esindirdiği her şeyi tüketen sevgiden

doğan gözyaşlarını çağrıştıran müzikte de dile

gelmektedir.

Page 29: BEETHOVEN - kazimcapaci.com · ^Bach, müziğin matematikçisiydi, Mozart şairi, Beethoven ise filozofu ... í ó ó ôde onu ^altı yaşındaki piyano virtüözü _ olarak sahneye

29

O ğ renme Tutkunu Beethoven

Alışılmış görüşe göre kahraman asla okula

gitmemiştir. Ne bir eğitim kurumundan aldığı

karneler, ne de yüksekokul dereceleri vardır.

Kahraman, bilgisini Tanrı’dan vahiy ya da

başka olağanüstü olaylardan alır.

Bu bakımdan Beethoven, ideal bir kahramandı

ve hayranlarına hiç sorun çıkarmıyordu, çünkü

kahraman kültlerinin şemasına tam olarak

uyuyordu.

Schindler’e göre “Beethoven’in eğitimi ne çok

ihmal edilmiş, ne de çok iyiydi. Halka açık bir

okulda temel eğitim almış, biraz da Latince

öğrenmişti. Schindler’in alışılmış

diplomatik ve sır küpü tarzının açıkçası

eğitimin iyiden iyiye başka her şey olduğu ya

da daha doğrusunu söylemek gerekirse,

Beethoven’in hiç eğitim almadığıdır. Okunması

olanaksız, kargacık burgacık yazısı, okul eğitimi

almamış birininkine denktir. Zmeskall’a şöyle

yazmıştı: “Dün postaneye bir mektup

götürdüm. Bana mektubun nereye gideceğini

sordular. Bu nedenle görüyorum ki yazım da

belki en az kendim kadar yanlış

yorumlanabiliyor.”

Matematikte acınacak kadar çaresizdi.

Görüşme defterleri yanlış toplama örnekleriyle

doludur. Ama bu alandaki bilgilerini arttırmak

için çaba harcıyordu. Görüşme defterlerinden

birinde Beethoven’in el yazısıyla şu not

düşülmüştür: “Bn. König. Çocuklara hesap

öğretmenin en kolay yolu, vs vs. düzeltilmiş

baskı, 4 florin, 30 kuruş.” Bn. König’in

kitabından matematik öğrenmesi gereken

çocuk, 49 yaşındaki Beethoven’den başkası

değildi. Ama ne yazık ki fazla bir ilerleme

gösteremiyordu. Ölüm döşeğinde ancak

çarpma bölümüne gelebilmişti. Görüşme

defterinde yeğeni Car ona çarpmanın

toplamanın kolay biçimi olduğunu açıklıyordu.

Beethoven bu konuda düşünde gördüğü

Apollo’nun kesin emrine uymak için ölüm

hücresinde baldıran kadehini içmeden önce

müzikle uğraşan Sokrates’e benzemektedir.

Bazı müzik bilimciler bunlardan, Beethoven’in

yaşam boyu cahil bir barbar olarak kaldığı

yanılgısına düşmüşlerdir. Sözgelimi, Beethoven

mektupları Alman edebiyatında oldukça

önemli bir yer tutar. Bunun dışında,

notlarından bazıları, onun tartışılmaz biçimde

bilgili olduğunu, çok okumuş ve bu yolla bilgi

edinmiş olduğunu kanıtlamaktadır.

Mektuplarından, Schindler aracılığıyla ve özel

kütüphanesinden onun neler okuduğunu

bilmekteyiz. Beethoven’in yakından bildiği

birkaç yazar: Homer, Sophokles, Euripides,

Demosthenes, Platon, Atirtoteles, Plutarch,

Lukian, Cicero, Evid, Tacitus, Shakespeare,

Walter Scott, Voltaire, Rousseau, Kant,

Klopstock, Goethe, Schiller, Sturm, İranlı

ozanlar.

Bu liste tam bile değildir. Çünkü Beethoven’in

kütüphanesinden az sayıda kitap saklanmıştır.

Bunlar arasında bir de İncil vardır.

Ünlü bir oryantalist olan dostu Baron Hammer

von Purgstall’ın heveslendirmesiyle

Beethoven, İran şiiriyle ilgilenmeye başladı.

Purgstall, Hayyam’ı ilk çeviren kişiydi ve bir de

İranlı Ozanlar Antolojisi yayımladı.

Page 30: BEETHOVEN - kazimcapaci.com · ^Bach, müziğin matematikçisiydi, Mozart şairi, Beethoven ise filozofu ... í ó ó ôde onu ^altı yaşındaki piyano virtüözü _ olarak sahneye

30

Beethoven bu dilde az çok hatalı mektuplar

yazacak kadar Fransızca biliyordu.

Alıntılar yaptığı Voltaire’in birkaç kitabını da

okumuş olmalıdır: “Birkaç sivrisinek ısırığının

yürekli bir atı koşmaktan alıkoyamayacağını

Voltaie ile birlikte yalnız ben düşünüyorum.”

Görüşme defterinde Rousseau’nun “Toplumsal

Antlaşması”na da değinilmektedir.

“Castrat” a uygun bir İtalyanca ad bulacak

kadar İtalyanca da biliyordu: “Virtuoso senza

cujoni”, Türkçesi “testissiz adam”.

Baahrd çevirinsen Racitus okuyordu. Olasılıkla,

hafif bölümleri orjinalinden okuyabiliyor ve

bazen de bozuk bir Latinceyle şakalar

yapıyordu. Tacitus okumaktan epey

yararlanmış olmalıdır, çünkü bu sırada kendini

kısa yoldan ifade etmeyi öğrenmiştir :

“Çabamız sonsuzdur, herşeyi bitimli yapan

basitliktir.”, “Çünkü insanı tanrılığa yücelten

sanat ve bilimdir.” Beethoven’in daha XIX.

yüzyıl balında bilimin anlamını kavraması da

dikkat çekicidir.

Kant’ı okumuş olması gerekir. Çünkü “Pratik

mantığın eleştirisi”nden alıntılar yapmaktadır:

“İçimizdeki ahlaki yasa ve üzerimizdeki yıldızlı

gökyüzü. Kant!!!” Ayrıca “Salt mantığın

eleştirisi”nden de alıntılar yapmaktadır.

Onun felsefi yapıtlarla ilgilenmediğini

sananlara Breitkopf ve Haertel’e yazdığı bir

mektupla yanıt vermektedir: Bana hemen çok

bilgili gelmeyen bir araştırma yoktur.

Çocukluğumdan bu yana asıl bilginliğe sahip

çıkmaksızın iyinin anlamını ve her çağın tarzını

kavramaya çalıştım. Bu konuda en azından bu

kadarını yapmayı bir borç saymayan sanatçıya

yazıklar olsun.”

Beethoven’in mektupları, onun bu sözleri

söylerken palavra atmadığının kanıtıdır. O,

zamanına göre çok kültürlü bir insandı.

Reitzler, haklı olarak şöyle demektedir:

“Beethoven’e ‘cahil‘ diyen herkesin kafasında

kültürle ilgili garip bir kavram vardır.”

Devrimci İ nançsızlık

1789’dan önceki tüm Avrupa devrimleri, az

çok dinsel bir nitelik taşırdı. Fransız Devrimi,

dini kaynaklardan değil, insan mantığından

ileri gelen bir devrimdi.

Gerçekten de akıl, Fransız Devrimi’nin

tanrısıydı. Eski rejim yandaşları kiliseyle devleti

bir tutuyor, inançlarından hiç kuşkuya

Page 31: BEETHOVEN - kazimcapaci.com · ^Bach, müziğin matematikçisiydi, Mozart şairi, Beethoven ise filozofu ... í ó ó ôde onu ^altı yaşındaki piyano virtüözü _ olarak sahneye

31

düşmeksizin Roma-Katolik Kilisesi’nin

öğretilerine uyuyorlardı. Yeni rejimin

yandaşları ise kiliseyle devleti birbirinden

ayırıyorlardı. Az çok laik, bazen aşırı din

düşmanı ve ateist görüşlüydüler. Beethoven

hangi gruptandı?

Her zamanki affedici tutumuyla Schindler bize,

Beethoven’in gerçekten de dindar ve diğer

mezheplere karşı hoşgörülü bir yaşam

sürdüğünü anlatmaktadır. Ancak o sistematik

bir inancı savunmak yerine, kilise

kavramlarından çok yaradancılığa dayanan

dinsel kavramlara sahipti. Tanrının varlığını

tanrı içinde bir dünya olarak görüyor ve tanrı

görüntüsünü doğada buluyordu. Bu konuda

ona yol gösterenler Christian Sturm ve Yunanlı

filozoflardı. Schindler, Beethoven’in iyi bir

Katolik olduğu güvencesiyle başlamakta ve

onun dinsiz olduğunu açığa çıkararak

bitirmektedir. Her zamanki gibi ustanın

yararına iyi bir yalan uydurur, sonra ayrıntılara

girerek her şeyi birbirine karıştırır ve baklayı

ağzından çıkarır. Beethoven’in mektupları, ne

Thayer ne de Schindler’in kabul etmeyi göze

alamadıkları bir şeyi, onun dinsiz olduğunu

açıkça ortaya koymaktadır. Carl Amenda’ya

yazdığı bir mektupta usta, 1 Haziran 1801’de

şöyle yazmaktadır: “Senin yanımda olmanı ne

çok istiyorum. Çünkü Beethoven’in doğa ve

Yaradan’la kavgalı, çok mutsuz yaşamaktadır.

Sonuncusuna pek çok kez sövüp saydım.

Yarattıklarını en küçük bir rastlantıya teslim

ediyor, böylece en güzel çiçek yok edilip

hırpalanıyor. Şunu da bil ki, en değerli parçam,

kulağım çok zayıfladı.” Wegeler’e bir mektupta

usta, lanetlemeyi tekrarlar: “Şimdiye dek pek

çok kez Yaradan’ı ve kendi varlığımı

lanetledim.” Bu düpedüz isyan demektir.

Ancak Beethoven sağırlığın yıkıcı darbesine

yenik düşmedi. Hastalığın başlamasından

sonra daha 26 yıl mücadele etti. Felaketle nasıl

baş ettiğini kendine özgü yalın tarzıyla şöyle

anlatmaktadır: “Plutark beni kadere boyun

eğmeye yöneltti.” Beethoven, stoacı

Plutark’tan determinist esaslara göre

kurulmuş evrenin, seyirlerle dualarla ve

sövgülerle değişmeyen, ağza gelmez ve

acımzsız yasalarla yönetildiğini öğrendi. Evrene

egemen olan acımasız yasalara stoacılar

“yazgı” ya da yalnızca “doğa” adını veriyorlardı

ve yandaşlarına bu yasaları baş eğişle kabul

etmeyi öğretiyorlardı. Bu, Beethoven’in stoacı

Plutark’tan aldığı dersti. Bu ders ustayı

yazgıyla barıştırdı. Bu ona, acımasız

determinist evrende gereksinim duyduğu gücü

ve direnme yetisini vermişti: “Yazgının

gırtlağına sarılmak istiyorum. Beni tümüyle

yere yatırmayı kuşkusuz beceremeyecek.”

Böylesine stoacı yüreklilikle ve böylesine

sebatla kendisini aşar ve yeryüzündeki

görevini yerine getirir

1819’da Beethoven sonuçta İsa’nın çarmıha

gerilmiş bir Yahudi olduğunu yüksek sesle

söylediği için polis tarafından izlenmişti. Ancak

Arşidük Kardinal Rudolf, Beethoven’i böyle

güçlüklerden kurtarmak ve onun içtenlikle

Katolik inançlı olduğuna tanıklık etmek için her

zaman hazırdı.

Beethoven’in dinle alay ettiği mektuplarından

anlaşılmaktadır. Kardeşine ince alayla şöyle

yazmaktadır: “Her gün İncil oku, Petrus ve

Paulus’un mektuplarını içine sindir, Roma’ya

git ve papanın terliklerini öp.” Haslinger’e

şunları yazar: “Her gün Aziz Petrus’un

mektuplarını oku, her Pazar saniyesinde göğe

çıkacağınız kitapçığı gösteren rahip Werner’e

git, ruhlarınızın selameti için nasıl

kaygılandığını görüyorsunuz ve her zaman

büyük bir zevkle ezelden ebede günahkarınız

olarak kalacağım.” Beethoven papaya ve

terliklerine bu kadar az saygı duyduğuna göre,

ondan daha alt düzeydeki din adamlarına

Page 32: BEETHOVEN - kazimcapaci.com · ^Bach, müziğin matematikçisiydi, Mozart şairi, Beethoven ise filozofu ... í ó ó ôde onu ^altı yaşındaki piyano virtüözü _ olarak sahneye

32

herhangi bir sevgi göstermesi beklenemez.

Onlardan düpedüz nefret ediyor ve onları

aşağılıyordu. Onlardan, yalnızca aşağılayarak

“karabaşlar” diye söz ediyor, onlara asla

“rahip” demiyordu.

Ölüm döşeğinde bile dikkatli bir Jakoben ve

kinik olarak kaldı, çünkü Voltaire ve Luikan’ı

boşuna okumamıştı. Schindler’in bildirdiğine

göre Dr. Wawruch ondan Tanrı’yla barışması

ve tüm dünyaya yaşamını dindar bir Hristiyan

olarak noktaladığını göstermek için tüm

dostları adına takdis törenini kabul etmesini

rica etmiştir. Beethoven, sakin ve kararlı

şekilde yanıtlar: “Bunu yapacağım.” Rahip

gider gitmez Schindler ve Breuning’e şöyle

der: “Plaudite, amici, comodia, finita est.”

(Alkışlayın dostlar, oyun bitti.) Yani son

iğneleyici sözlerinden birini kilisenin takdis

törenine yöneltmişti.

Eğer buna inanmıyorsa son takdisi neden

kabul etti. Schindler nedenini şöyle

açıklamaktadır: Tüm dostları ve akrabaları

kamuoyunun ondan bu töreni yapmasını

beklediğinde direttiler ve geleceği bir ölçüde

ustanın iyi şöhretine bağlı olan bir yeğeni

vardı. Beethoven aynı evde yaşadıkları sürece

onunla beraber sabah akşam dua etmişti.

Böyle davranmak zorundaydı, çünkü

velayetine karşı en gçlü gerekçe, onun dinsiz

olması ve yeğeninin din eğitimini

savsaklamasıydı. Bu nedenle, Carl’ın hatırı için

son takdis törenini de kabul etti, ama sonra bir

bakıma rahibin Latince duasına yanıt olarak

ünlü Latince sözü fısıldadı. “İnsanları bazen

düşünce biçimlerine ve ilkelerine ters

düşmeye zorlayan koşullar nerede yok ki!”

diye bir mektubunda kendisi yazmıştı.

Devrimci Parolalar

“Beethoven düşünce biçimi açısından bir

cumhuriyetçiydi.” demektedir Schindler. Bu

sözler için yeterli kanıtı Beethoven’in

mektuplarında da bulmaktayız. Fransız

Devrimi’nin tüm parolaları Beethoven’in

mektuplarında bulunmaktadır. Bunları bazen

hiç beklenmedik şekilde iş, hatta aşk

mektuplarında da görmekteyiz.

Tanınmayan bir yayımcıya yazdığı bir metupta

şöyle demektedir “Laf aramızda, ne denli

cumhuriyetçi düşünürsek düşüneli, bu eninde

sonunda oligarşik aristokrasiye yarıyor.”

Beethoven demokrattır. Simrock’un kendisine

hitap ettiği soyluluk ünvanı “şövalye”yi

yasaklar ve şöyle sorar: “Ayıp; şu demokrasi

zamanımızda böyle bir ünvanı kim almak ister

ki?”. Kendisini “insan soyunun dostu” olarak

adlandırır. Yeğenini “dünya vatandaşı” olarak

yetiştirir. Bu da onun Kant gibi bir dünya

cumhuriyetine inandığını göstermektedir.

Hatta bunun da ötesinde şöyle der: “Dünyada

yalnızca bir sanat deposu bulunmalıdır.

Sanatçı, gereksinim duyduğu şeyleri alabilmek

için yapıtlarını buraya vermelidir.”

Her ne olursa olsun, monarşinin hiçbir

biçimine değer vermiyordu. Ona göre “…

düşünce alemi tüm dinsel ve dünyasal

monarşilerin en sevimlisi ve en yücesidir.”

Kısacası Beethoven Fransız Devrimi’nin

ideallerini desteklemektedir. “Özgürlüğü, her

şeyin üstünde” sevmektedir. “Ölümsüz

Sevgili”ye bir mektupta şu noyu yazmaktadır:

“İnsanın insan karşısında boyun eğmesi bana

azap veriyor.”

Bestelediği tek opera olan Fidelio, herşeyden

önce özgürlük üzerine bir ilahi ve ancak ikinci

derecede evlilikteki sadakate bir övgüdür.

Page 33: BEETHOVEN - kazimcapaci.com · ^Bach, müziğin matematikçisiydi, Mozart şairi, Beethoven ise filozofu ... í ó ó ôde onu ^altı yaşındaki piyano virtüözü _ olarak sahneye

33

Dokuzuncu Senfoni’de kardeşliğe bir övgü

vardır. “Neşeye övgü” başlangıçta “Özgürlüğü

Övgü” idi ve Beethoven bununla 1793’ten beri

uğraşıyordu. Schiller bunu bir “Neşeye Övgü”

ye dönüştürdüğünde tüm insanlığın kardeş

olması şu ünlü şiirin ana motifi oldu:

Tüm insanlar kardeş oluyor…

Kucaklaşın milyonlar

Tüm dünyanın bu öpücüğünde!

Beethoven artık mesajını tümüyle açık bir hale

getirmeye çalışıyor ve büyük ardılı Wagner gibi

müzikal temalarını özel işaretlerle

donatıyordu. Bu da kesinlikle zorunluydu,

çünkü o halk kitlelerine ulaşmak ve onlara

Fransız Devrimi’nin mesajını tanıtmak

istiyordu. Bunu da onların anladığı ve hayran

olduğu bir diller, Schiller’in, Rousseau’nun Yeni

Meclisi’nin şarkıcısının dilinde yapıyordu.

Siyasi görüşünde olduğu kadar, müziğinde de

devrimciydi. Dokuzuncu Senfoni’nin son

bölümüne koro müziği ve solo sesler katmıştı.

Bunu da müzikal dilini anlamayan duyarsız

kitle için yapmıştı.

7 Mayıs 1824’te Missa Solemnis ve Dokuzuncu

Senfoni’nin prömiyeri oldu. Barom Zemskal da

ait olduğu sınıfı yok etmek için yaratılmış

senfoniyi dinlemek üzere oradaydı; ancak

onun gözünde ustanın yaptığı her şey iyiydi.

Uşaklarından kendisini Kaernertor tiyatrosuna

taşımalarını istedi. Acınacak haldeki yatalak

Zmeskall bir sedyeyle tiyatro koltuğuna

taşındı. Başarı hayret vericiydi. Beethoven’in

kutlanış şekli bile neredeyse ortalık

karıştırıcıydı. Çünkü beş kez sahneye davetle

onurlandırılmıştı. Oysa kentin katı protokolüne

göre yalnızca imparator ailesi tiyatroya girişte

üç kez selamlanırdı. Polis gösteriye bir son

vermek zorundaydı, çünkü senfoni çılgın bir

heyecan yaratmıştı. Birçok kişi ağlıyordu.

Beethoven konserden sonra bayıldı.

Schindler’in evine taşındı ve giysileri içinde

yemeden içmeden tüm gece boyunca ve ertesi

sabah uyudu.

Beethoven bu kez kitlelere ulaşmıştı. Yalnız

Viyana’daki değil, özgürlük, eşitlik, kardeşliğin

Jakoben senfonisiyle tüm dünyadaki kitlelere.

Birkaç eleştirmen Dokuzuncu Senfoni’nin

müziğini Üçüncü ve Beşinci kadar iyi

bulmamıştı. “De gustibus non est

disputandum” (Zevkler tartışılmaz). Beethoveb

isteğini Metternich döneminde olabileceği

kadar açok biçimde iletmekti. Metin daha açık

olamazdı, yoksa Metternich’in sansüründen

geçemezdi. Beethoven bunu Kuffner’e yazdığı

bir mektupta çok iyi açıklamaktadır: “Sözcükler

Page 34: BEETHOVEN - kazimcapaci.com · ^Bach, müziğin matematikçisiydi, Mozart şairi, Beethoven ise filozofu ... í ó ó ôde onu ^altı yaşındaki piyano virtüözü _ olarak sahneye

34

zincire vurulmuş, ama bereket versin ki tonlar

özgür.” Şiirsel metni güçlendirmek için

tonlardan yararlanıyordu. İnsanlar şiir ve

müziğin ustalıklı ve dramatik birleşiminde

değer vermişlerdi.

Devrimci Kahramanlara Sayğı

Cumhuriyetçi Beethoven, Napolyon’un ilk

yıllarında ona hayrandı. 1802’de Papa’yla bir

anlaşma yaptığında derin bir düş kırıklığına

uğradı. İmparator olduğunda ona duyduğu

tüm saygıyı yitirdi. Avusturya ve Alman

devletlerini egemenliği altına aldığında ondan

nefret etti. Ancak devrilmesi ve sürgününden

sonra Napolyon’a yeniden sempati duymaya

başladı. Üçüncü Senfoni’sini başlangıçta

Napolyan’a ithaf etmişti. Beethoven’in

kaleminden iki belge bunu kanıtlamaktadır:

1.Elimizde “Eroica”nın kazınmış ithafla baş

sayfası orijinal olarak bulunmaktadır. Kazıntı

izlerine karşın “Bonaparte” adı silik de olsa

okunabilmektedir.

2.Beethoven’in “Eroica” hakkında şunları

yazdığı bir mektup bulunmaktadır: “Senfoniye

aslında Bonaparte adı verilmişti.” Napolyon’ın

kendisini imparator ilan ettiğini öğrendiğinde

ithafı değiştirmiştir. Bu haberle fişek gibi

ustanın yanına giren Ries’ti, usta öfkeye

kapılmış ve şöyle bağırmıştı: “Bu durumda o

da sıradan bir insandan başka bir şey değilmiş!

Şimdi o da tüm insan haklarını ayaklar altına

alacak, yalnıza kendi hırsını tatmin edecek,

herkese tepeden bakacak ve tiran olacaktır.”

Ardından Beethoven “Bonaparte” adıyla

üçüncü senfoninin partisyonunun durduğu

masaya gitmiş, birinci sayfayı kavramış, baş

kısmını kopararak yere atmıştır. Sayfa yeniden

yazılmış ve senfoni bundan böyle “Eroica”

adını almıştır. Ries ve Lichnowsky bu sahnenin

biricik görgü tanığıydılar, neler olduğunu daha

sonra Schindler’e anlattılar.

Devrimci Go ru şu n Kanıtları

Üç yanık Beethoven’in köktenci olduğunu

kanıtlayabilir: Jérome Bonoparte, Goethe ve

Viyana polis şefi.

Polis şefi, Beethoven nedeniyle imparatorla

pek çok görüşme yapmıştır. Beethoven,

Viyana’daki sesli düşünen birkaç kişiden

biriydi. Bunu Beethoven de biliyordu. 1812’de

Breitkopf ve Haertel’e şöyle yazıyordu:

“Leipzig’i ziyaret edebilirim. Ancak sizden bu

konuda ketum davranmanızı rica ediyorum.

Çünkü doğrusunu söylemek gerekirse,

Avusturya’da artık bana güvenmiyorlar, bunda

da haklılar ve bana izni ya hiç vermeyecekler

ya da çok geç verecekler…” bu mektup ve polis

raporları ilk kanıtlardır.

İkinci kanıt Goethe’nin Zelter’e mektubudur:

“Beethoven’le Teplitz’de tanıştım. Yeteneği

beni şaşkına çevirdi. Ancak ne yazık ki tümüyle

başıboş bir kişilik. Gerçi dünyayı iğrenç

bulmakta hiç de haksız değil, ama bu yolla

dünyayı ne kendisi ne de başkaları için daha

zevkli yapamıyor…” Bu da açık şekilde,

Goethe’nin Beethoven’i aşırı devrimci

bulduğunu göstermektedir. Beethoven’de

Breitkopf ve Haertel’e yazdığı mektubundan

da anlaşıldığı gibi, Goethe’yi aşırı tutucu

bulmuştur: “Goethe saray havasından çok

hoşlanıyor - …bir ozana yakışandan daha fazla.

Yazarlar ulusun ilk öğretmeni olarak

görülmeleri gerekirken bu pırıltının ötesinde

diğer her şeyi unutabildikten sonra buradaki

virtüözlerin soytarılıklarını anlatmaya gerek

kalmıyor.”

Üçüncü kanıt ise orkestra şefi olarak kral

Jérome Bonoparte’nin Kassel’deki sarayına

gelmesi için 1808’deki davettir. Bu davet

Beethoven’in yeni rejimin yandaşı sayılmasına

birinci sınıf bir kanıttır.

Page 35: BEETHOVEN - kazimcapaci.com · ^Bach, müziğin matematikçisiydi, Mozart şairi, Beethoven ise filozofu ... í ó ó ôde onu ^altı yaşındaki piyano virtüözü _ olarak sahneye

35

Yahudi Du şmanı Beethoven

Vincent d’Indy Beethoven’i kesin şekilde

Yahudi düşmanı olarak nitelendirmektedir. Bu

suçlama için herhangi bir kanıt var mıdır?

Beethoven’in mektuplarında Yahudiler ile ilgili

birkaç çirkin şaka bulunmaktadır, ancak o

bunu herkes için yapardı. Yayımcı

Hofmeister’e şöyle yazmaktadır: “…Ne siz ne

de ben Yahudi ya da İtalyan olmadığımıza göre

günün birinde bir araya geleceğiz…”

Beethoven bununla bir İtalyan ya da Yahudi

yayımcıyı aldatmayı oldukça güç bulduğunu

belirtmek istemektedir. Bir başka şaka: Yahudi

yayımcı Schlesinger ona bir kuartet

ısmarlamıştı. Bu da Fa majör yaylı çalgılar

kuarteti oldu, ayrıca da Beethoven’in son

kuarteti. Schlesinger bunu 80 düka altınına

satın almıştı, ancak yalnızca 360 florin ödedi.

Bunun üzerine Beethoven şöyle yazdı: “Bir

Yahudi bana sünnetli düka altını yollarsa,

sünnet edilmiş bir kuartet alır. Bu nedenle o

kadar kısa.”

Beethoven’in bir antisemit olduğu kabul etsek

bile, bu d’Indy’nin tahmin ettiği ölçüde değildi.

Franfurt’ta Yahudi kökenli Brentano ailesi

vardı ki ona borç para vererek yardımcı

olurlardı. Beethoven’in Salomon, Ries ve

Moscheles gibi birkaç tane çok iyi Yahudi

arkadaşı vardı ve bunlarla ölümüne dek

görüştü. Salomon’un ölümü üzerine Ries’e

yazdığı bir mektupta şöyle diyordu:

“Salomon’un ölümü bana çok acı veriyor, o

soylu bir insandı…”

Soylu Beethoven

Beethoven’in adının önündeki “van”, Almanca

“von” gibi bir soyluluk ünvanı değildi. Ancak

Beethoven, Viyana’daki dostlarını böyle

olduğuna inandırıyordu. Schindler ustanın

tümüyle sıradan bir burjuva çocuğu olmasına

karşın soylu olduğunu ileri sürdüğünü

istemeye istemeye de olsa itiraf etmek

zorunda kalmıştır.

Beethoven’in soyluluk miti, mahkeme soyluluk

dairesi ondan solu kökenine ilişkin bir belge

isteyince havaya uçtu. Bu belgeyi bulamadı.

Bunun sonucunda yeğeninin davası Viyana

Belediye Meclisi burjuvalarla ilgili dairesine

devredildi. Beethoven bu nakile çok öfkelendi

ve görüşme defterine şu notu yazdı: “Şu avam

halktan olmadığımı mizacım kanıtlar.”

Aslı olmayan bir söylence de, Beethoven’in

Prusya Kralı II. Freidrich Wilhelm’in gerçek

oğlu olduğudur.

Beethoven, hükümdarlardan madalya ve nişan

almış kişilerle alay ederdi. Oysa kendisi,

dokuzuncu senfoniyi üçüncü sınıf kartal nişanı

beklentisiyle Prusya Kralı’na ithaf etti, ama bu

nişanı hiçbir zaman alamadı. Fransa Kralı XVIII.

Loui’in kendisine verdiği yirmi bir Louisdorluk

madalyaya o kadar çok sevindi ki, dostları onu

bu kocaman madalyayı sürekli takmaktan

güçlükle alıkoydular.

Dindar Beethoven

Beethoven’in Viyana Kongresi onuruna yazdığı

gerici müzik o kadar kötüdür ki, bununla

uğraşmak zaman kaybından başka bir şey

değildir. O bunu sadece para için yazmıştı ve

birkaç çağdaşı da böyle olduğunu gördü.

Ancak bestelerinden başka biri olan Missa

Solemnis, ustanın bunu gerici olarak

damgalamasına karşın tam anlamıyla kötü

olarak adlandırılamaz. Missa Solemnis yazdığı

tek iyi tutucu müziktir, ancak bu da tam bit

tutucu müzik izlenimi yaratmaz. Bu daha çok

Dokuzuncu Senfoni’nin son bölümünü

anımsatan bir koro senfonisidir.

Page 36: BEETHOVEN - kazimcapaci.com · ^Bach, müziğin matematikçisiydi, Mozart şairi, Beethoven ise filozofu ... í ó ó ôde onu ^altı yaşındaki piyano virtüözü _ olarak sahneye

36

Beethoven’in Saçı

Bir tutam saçın, on dokuzuncu yüzyıl

Viyana'sından yirmi birinci yüzyıl Amerika'sına

yaptığı şaşırtıcı yolculuğun öyküsü

Ludwig van Beethoven, 1827 yılında ölüm

döşeğinde yatarken, genç bir müzisyen olan

Ferdinand Hiller, büyük besteciye son görevini

yerine getirmektedir. O günlerde, ölen kişinin bir

anısı olarak başından bir tutam saç alınırdı ve

Hiller de Beethoven öldüğünde böyle yaptı. Bir

tutam saçı maun bir kutunun ortasına

oydurduğu camdan özel bir haznede yıllarca

sakladı. Beethoven’in saçlarından hatıra

örnekleri alan sadece Hiller değildi. Beethoven'ın

gömüldüğü gün, ünlü bestecinin başı, saçından

bir tutam saç almak isteyen hayranlarının

talanına uğramıştı. Gömülürken, bir aslan

yelesini andıran saçlarından neredeyse hiçbir şey

kalmamıştı. Bu, onun müziğini duyanların, ondan

ne kadar etkilendiklerini göstermektedir.

Bu saç tutamı, bir yüz yıl boyunca Hiller ailesinin

en değerli varlığı olarak korundu. Hiller maun

kutuyu Avrupa’nın dört bir yanında verdiği

konserlere hep yanında götürdü. 1883’te, oğlu

Paul Hiller’e emanet etti. O da arkasına "Bu

saçlar, Beethoven öldükten bir gün sonra, 27

Mart 1827’de babam Dr. Ferdinand v. Hiller

tarafından kesilmiş ve bana 1 Mayıs 1883’te

doğum günü hediyesi olarak verilmiştir" diye

yazdı.

Fakat saç tutamı, her nasılsa, Nazilerin ele

geçirdiği Danimarka'daki Gilleleje kentine geldi.

Hiller’ler Yahudi’ydi. 2. Dünya Savaşı

başladığında Almanya’dan Danimarka’ya kaçtılar.

Bu saç tutamı 1943’te, İkinci Dünya Savaşı'nın en

karanlık günlerinde olabildiğince fazla Yahudi'nin

yaşamını kurtarmak için çabalayan, Danimarkalı

bir hekim olan Dr. Kay Alexander Fremmin’ e

verildi. Ona bu saç tutamını kim, hangi nedenle

verdi? Ve Gilleleje'deki kilisenin tavanarasında

saklanan Yahudiler'in sonu ne oldu?

Önce Kay öldü, sonra karısı. Fremming'in

ölümünden sonra saç tutamını kızı Michele

Wassard Larsen’in sahiplendi ve bu saç tutamını

1994 yılında bir açık arttırmada satışa çıkartmak

zorunda kaldı. Larsen, 1994 Aralık’ında saçları bir

Sotheby’s müzayedesinde Amerikan Beethoven

Derneği’nin dört üyesine (Dr. Alfredo Guevara,

Bay Ira Brilliant, Dr. Thomas Wendel ve Bayan

Caroline Crummey) 3 bin 600 sterlin karşılığında

sattı. 582 tel saçın 160’ı Guevara’da kaldı. Kalanı

Amerikan Beethoven Derneği, San Jose

Üniversitesi Beethoven Araştırmaları Merkezi,

Washington’daki Kongre Kitaplığı, Hartford

Üniversitesi, Londra’daki Britanya Kitaplığı,

Viyana’daki Müzik Dostları Derneği ve Bonn’daki

Beethoven Evi arasında paylaşıldı.

1827’den başlayarak bugüne değin,

Beethoven’in 582 tel saçının, kimden alınıp kime

verildiği öylesine düzenli biçimde tutulmuştur ki,

delil teslim zincirinde en ufak bir kopma yoktur,

dolayısıyla üniversitelerin, müzelerin,

derneklerin elinde olanların hepsi orijinaldir.

Page 37: BEETHOVEN - kazimcapaci.com · ^Bach, müziğin matematikçisiydi, Mozart şairi, Beethoven ise filozofu ... í ó ó ôde onu ^altı yaşındaki piyano virtüözü _ olarak sahneye

37

Saçı alanlar, en son teknolojiyi ve genetik bilimin

kullanarak, Beethoven'in gerçek ölüm nedenini

bulmaya çalıştılar.

İlk inceleme 1988’de, Chicago’daki McCrone

Araştırma Enstitüsü’nün kurucusu Walter

McCrone tarafından gerçekleştirildi.

Napolyon’un arsenikten zehirlenmediğini, İsa’nın

o kefene hiç sarılmadığını göstermiş olan

McCrone, taramalı elektron mikroskobu ile

birlikte enerji dispersiyon ve kütle spektrometri

tekniklerini kullanarak Beethoven’in saçlarındaki

kurşun düzeylerinin normalin 42 katı olduğunu

saptadı.

2000 Eylül’ünde Amerikan Enerji Bakanlığı’na

bağlı Argonne Ulusal Laboratuvarı’ndan fizikçiler

Ken Kemner, Derrick Mancini ve Francesco

DeCarlo, Beethoven’in altı saç telinde sinkotron

X ışını deneyleri yürüttüler ve dört yıl süren

çalışmaları sonunda milyonda 60 kısım kurşun

bularak, McCrone’un 12 yıl önceki bulgularını

doğruladılar. Onlara göre, Beethoven’in

saçındaki kurşun normalin 100 katı daha fazlaydı.

Bu bulgular, bestecinin yetişkin döneminde

plumbizm, bir başka deyişle kurşun zehirlenmesi

ile karşı karşıya olduğunun bir kanıtıdır.

20’lerinden sonra ortaya çıkan ve yaşam boyu

süren karın krampları, romatizma ateşi, bağırsak

iltihapları, gut, ishal ve göz ağrıları bu ciddi

kurşun zehirlenmesinn bir sonucu olabilir.

Beethoven’in 6 Ekim 1802’de Heiligenstadt’da

kaleme aldığı ilk vasiyetnemesinde, ölümünden

sonra bu yakınmalarının aydınlatılması talebi,

rahatsızlığının ciddiyetini gösterir.

Bilindiği gibi, Beethoven 31 yaşında duyma

yeteneğini kaybetmeye başlamış, 42’sindeyken

tamamen kaybetmişti. Kurşun zehirlenmesiyle

sağırlık arasında kesin bir ilişki yoktur. Bu

nedenle sağırlığının nedeni hala gizemini

korumaktadır.

Gerek McCrone Enstitüsü, gerekse Argonne

Ulusal Laboratuvarı, bestecinin saçlarındaki cıva

düzeylerinin önemli olmadığında birleşti.

1820’lerde, frengi tedavisi için civalı

preparatların kullanımı çok yaygındı.

Beethoven’in de frengi olduğu her zaman iddia

edilmiştir. Saçlarında cıva bulunmamış olması,

frengi olasılığını büyük ölçüde zayıflatan bir

sonuçtur.

Dr. Guevara, insan saçının bir ayda ortalama bir

santim uzadığını bilenlerdendi. Elindeki beyaz,

gri ve kahve renkteki saç tellerinin uzunluğu 7 ile

15 santim arasında değişiyordu. Demek ki, ünlü

bestecinin ölümünden önceki altı ayla bir yıl

arasındaki süreçteki sağlık durumu ile ilgili pek

çok ayrıntıya sahipti. Birkaç yıl içinde bunların

büyük bir bölümü aydınlandı.

Aylarca süren bir hastalıktan sonra, Ludwig van

Beethoven, 26 Mart 1827 günü akşamüstü saat

17.45 dolaylarında Viyana’daki apartmanında

öldü. "Wassersucht" yani ödem olarak

tanımlanan ölüm nedeninin altında yatan gerçek

hastalığının tanısı hala konulabilmiş değil. 2000

başlarında, eldeki tüm verileri bir arada

değerlendiren iç hastalıkları ve gastroenteroloji

uzmanı Dr. Peter J. Davies, ölüm nedenini

böbrek papillalarının nekrozu ve karaciğer

bozukluğuna bağladı. Kullandığı alkolün bu

durumu daha da kötüleştirdiğine inanılıyor.

Kurşun zehirlenmesinin böbrek ve karaciğeri

bozmuş olması da çok yüksek bir olasılık.

Gençliğinde sürekli gittiği kaplıcalarda, aşırı

miktarda maden suyu içmiş olduğuna dair

Page 38: BEETHOVEN - kazimcapaci.com · ^Bach, müziğin matematikçisiydi, Mozart şairi, Beethoven ise filozofu ... í ó ó ôde onu ^altı yaşındaki piyano virtüözü _ olarak sahneye

38

rivayetler olsa da, kurşunun vücuduna nasıl

girdiği kesinlik kazanmadı.

27 Mart sabahı, Viyana Patolojik Anatomi Müzesi

çalışanlarından Dr. Johann Wagner, 1826’dan bu

yana bestecinin sağlığından sorumlu Dr. Andreas

Wawruch’un da tanık olduğu otopsiyi

gerçekleştirdi. Bunu kimin istediği ve hangi

amaçla yapıldığı bilinmiyor.

13 Ekim 1863’te, ölümünden tam 36 yıl sonra,

Avusturya Müzik Dostları Derneği’nin talebi

üzerine, Beethoven’in mezarı kalabalık bir izleyici

topluluğu önünde yeniden açıldı. Her iki şakak

kemiğinin yerinde olmadığı görüldü. Bu

kemiklerin ilk otopsi sırasında kesilerek

çıkartıldığı zaten biliniyordu. Kafatası kemikleri

incelenmek üzere dışarıda bırakılarak, vücudun

diğer kemikleri yeniden gömüldü. 10 gün kadar,

farklı kişiler tarafından incelenen kemikler,

diğerlerinin yanına gömülürken ikisi büyük, sekizi

küçük 10 parçanın daha eksik olduğu ortaya çıktı.

2005 Aralığı’nda Ira F. Brilliant Beethoven

Araştırmaları Merkezi, 1863 mezar açımında

kafatasını inceleyenlerden biri olan Viyana

Üniversitesi Tıp Tarihi hocası Dr. Romeo

Seligmann’ın aldığı ve kuşaktan kuşağa aktarılan

iki kemik parçasının ellerinde bulunduğunu

bildirdi. Kemiklerin Beethoven’e ait olup

olmadığı tartışılmakla birlikte, 1990’lı yıllarda bir

süre beraber çalışmalar yaptığım Münster

Üniversitesi Adli Tıp Bölümü’nün başkanı Prof.

Dr. Berndt Brinkmann’ın raporu son noktayı

koydu. Çünkü kemiklerin mitokondriyal DNA

sonuçlarıyla 1999’da Dr. Guevara’nın elindeki

saçlarda aynı incelemeyi yapan Laboratory

Corporation of America’nın bulgularıyla birebir

örtüşüyor.

Saçlarda başka incelemeler de yapıldı. Mayıs

1996’da Los Angeles Psychemedics

Corporation’dan Dr. Werner Baumgartner, 20

saç telinde radyoimmunoassay tekniği ile

hastalığının son evrelerinde afyon türevi bir ilaç

kullanıp kullanmadığını araştırdı. Aldığı negatif

sonuçlara dayanarak, Beethoven’in morfin,

laudanum ya da bir başka afyon türevi

kullanmadığını kanıtladı. Beethoven’in yakın

dostu ve zaman zaman gönüllü olarak

sekreterliğini üstlenen Anton Schindler’e göre,

besteciyi zamanından önce öldüren, doktoru

Andreas Wawruch. Ölüm döşeğindeyken yazdığı

75 kutu ilaç ve sayısız toz preparatın ne

olduğuna ilişkin herhangi bir kayıt bulunamıyor.

Ancak Beethoven’in son ana kadar beste

yapmayı sürdürmesi, bunların arasında bir afyon

türevinin yer almadığını ya da olsa bile

Beethoven’in bunları kullanmadığını gösteriyor.

Ünlü besteci Beethoven'in davranış bozukluğu,

sağırlık gibi hastalıklarının ve ölümünün kurşun

zehirlenmesinden olduğu kanıtlanmıştı. Ancak

bestecinin kurşunu sanıldığı gibi Tuna nehrinden

tutulan balıkları yediği için değil, kendisine

armağan edilen, büyüleyici sesle çıkaran,

kurşunlu camdan yapılmış armonikadan aldığı

öne sürülmüştür.

Amerikan Devrimi sırasında Fransa'yı ziyaret

eden ünlü mucit Benjamin Franklin, 1761'de

kendisinin icat ettiği 'cam armonika'yı ünlü

besteciler Ludwig van Beethoven ve Wolfgang

Amadeus Mozart'a tanıtmıştı. Her iki besteci de

sonraki dönemde cam armonika için besteler

Page 39: BEETHOVEN - kazimcapaci.com · ^Bach, müziğin matematikçisiydi, Mozart şairi, Beethoven ise filozofu ... í ó ó ôde onu ^altı yaşındaki piyano virtüözü _ olarak sahneye

39

yaptılar. Cam armonika, dönen bir mil etrafına

yerleştirilmiş farklı büyüklüklerdeki şişme

kristallerden oluşuyor. Armonika, müzisyenin

parmaklarını nemlendirdikten sonra dönen

camlar üzerine sürtmesiyle çalınıyor.

Enstrümanın ilk çıktığı yıllarda kristal yerine

kurşunlu cam kullanılıyordu ve farklı notaları

belirlemek için cam parçaların üzerine farklı

renklerde kurşunlu boya sürülüyordu.

Illınois'deki Naperville Sağlık Araştırmaları

Enstitüsü'nde geçenlerde saç kılları incelenen

Beethoven'in vücudunda normalden 100 kat

fazla kurşun bulmuşlardı. Araştırmacılar,

Beethoven'in davranış bozukluğu ve sağırlık gibi

hastalıklarından ve ölümünden kurşun

zehirlenmesinin sorumlu olduğundan kuşku

duymadıklarını söylemişlerdi. Bu gerçeğin ortaya

çıkmasının ardından Beethoven'ın kurşunu Tuna

nehrinden tutulmuş balıklardan yediği için aldığı

söylendi.

Corralesli armonikacı Mayling Garcia,

Beethoven'in ölümüne kurşunlu cam

armonikanın neden olduğuna inanıyor.

Beethoven'in genç yaşta başlayan rahatsızlıkları

öncesinde armonika ile çok fazla çalıştığı

belirtiliyor.

ABD'deki bir düzine armonika sanatçısından biri

olan Seatte'lı William Zeitler, Beethoven

hakkındaki araştırma sonucunun geçen ay

açıklanmasından çok daha önceleri de cam

armonikanın kurşun zehirlenmelerine neden

olduğu tartışmalarının var olduğunu söylüyor.

Piyanistken 6 yıl önce armonika çalmaya

başlayan Zeitler, "Ben bu işe başladığımdan bu

yana armonikacılar arasında kurşun zehirlenmesi

çok sık konuşuluyor" diyor. Günümüzde artık

kurşunlu camlar armonika yapımında

kullanılmıyor...

Beethoven'ın işitme bozukluğunun ve erken

ölüm nedeninin sürekli çevresinde bulundurduğu

kalaylanmış kurşun kapları olduğu da

söylenmektedir.

Cam Armonika

Bir zamanlar insanların bu alet yüzünden

delirdiğine inanılan ve sonrasında yasaklanan,

bazende insanların ölümüne neden olabiliyordu. En

ünlü İnsanları bile öldüren bu müzik aleti

''Meleklerin Müziği'' olarak adlandırılmıştır.

Bu ilginç müzik aleti, 'Glass Harmonica' ya da 'Cam

Armonika' olarak da bilinir.

Cam armonika, 1740’ta İrlandalı müzisyen Richard

Puckeridge tarafından, içi farklı miktarlarda dolu

cam su kadehleri ile bir gösteride kullanılmıştır.

Benjamin Franklin ise, 1758’de aletin mekanik

versiyonunu icat eder ve adını “Armonika” koyar.

İtalyancada “armonica” harmoni yani iki veya daha

çok sesin aynı anda kulağa hoş gelecek biçimdeki

uyumudur.

Page 40: BEETHOVEN - kazimcapaci.com · ^Bach, müziğin matematikçisiydi, Mozart şairi, Beethoven ise filozofu ... í ó ó ôde onu ^altı yaşındaki piyano virtüözü _ olarak sahneye

40

Franklin'in pedallı sürümünde yatay olarak 37 kâse

demir, dingilli ve iç içe tutturulmuş bir şekilde

ayakla dönmektedir.

Parmaklar ıslatılarak ya da nemlendirilerek çalınır.

İnsan beyni 4000 heartz altındaki sesleri

algılayamaz, bu alet ise 1000 ve 4000 heartz

arasındaki sesleri çıkartmaktadır. Beyin 1000 ve

4000 heartz arasındaki sesleri algılayamadığından

duyma problemleri oluşur. Sağ ve sol kulak

arasındaki nirengi noktası “katman farklılığına” yol

açar. Dolayısıyla armonikayı ruhsal durumu bozuk

kişilerin çalması ve dinlemesinin sağlıklı olmadığı

düşünülür. Dinlerken, enstrümanı görsel ve işitsel

olarak algılasanız bile bir boşluğa düşersiniz.

(Bilgisayardan dinleyerek herhangi bir algı sorunu

yaşamaya çalışmayın. Zira mikrofon ile canlı

dinleme frekansı aynı değildir.)

Bu devasa müzik aletinden çıkan güzel sesi,

Franklin’in eşi “Meleklerin Müziği” olarak

adlandırmıştır.

Mozart, Hassa, Bach, Beethoven, Donizetti, Strauss

ve başka birçok besteci cam armonika için beste

yapmışlardır.

Beethoven'ın ölümüne neden olan kurşun

zehirlenmesinin nedeni olarak ise armonika

gösterilir.

Son olarak zamanımızda popülaritesini

kaybetmesinin sebebi konser salonlarında yeterli

sesi çıkartamamasıdır.

W. A. Mozart: Piano sonata for four hands, KV

497

Page 41: BEETHOVEN - kazimcapaci.com · ^Bach, müziğin matematikçisiydi, Mozart şairi, Beethoven ise filozofu ... í ó ó ôde onu ^altı yaşındaki piyano virtüözü _ olarak sahneye

41

Hastalıkları (Jasna Pucarin-Cvetkovi, 2011)

Sağırlık – kimilerine göre nedeni nörüsifilizdir. Kimilerine göre de işitme sinirinin kronik

enflamasyonu ve dejenerasyonuna yol açan otoskleroz da sağırlığa neden olmuş olabilir.

Daha sonra tinnitus ve hiperakuzi de eklenmiştir.

Kronik karaciğer hastalığı

İrritabl barsak sendromu

Enflamatuvar barsak hastalığı

Multisistem romatizmal ya da bağ doku hastalığı

Postdizanterik reaktif artrit

Kriptojenik siroz

Kronik otoimmun hepatit

Sarkoidoz

Tifo – karın ağrısı, diare

Diare, dehidratasyon, anoreksi, abdominal kolik

Sarılık, karın ağrısı, kusma – viral ya da alkolik hepatit ve kronk rekürran pankreatit

Melankoli

Depresyon, sosyal izolasyon

Uzun süren baş ağrıları

Parmağında ve çenesinde abse, ateş (1804)

Mental ve fiziksel rahatsızlık, sarılık, pyoderma, rekürran burun kanaması, hemoptizi (1825) –

karaciğer yetmezliği ve pnömoni

Finalde : kardiyopulmoner, hepatik ve renal yetmezlik.

Otopside – karaciğer sirozu, portal hipertansiyon, splenomegali, kronik karaciğer hastalığı,

kronik pankreatit, enflamatuvar barsak hastalığı.

Son dönem hastalığı sırasında olasılıkla diabetes mellitus da ortaya çıkmıştır.

Klinik ve postmortem bulgular renal papiller nekroz ve karaciğer sirozuna işaret etmektedir.

Page 42: BEETHOVEN - kazimcapaci.com · ^Bach, müziğin matematikçisiydi, Mozart şairi, Beethoven ise filozofu ... í ó ó ôde onu ^altı yaşındaki piyano virtüözü _ olarak sahneye

42

ESERLERİ

Op. 1 : 3 Piano Trios (E-flat Major, G Major, c Minor)

Op. 2 : 3 Piano Sonatas No.1-3 (f Minor, A Major, C Major)

Op. 3 : String Trio (E-flat Major)

Op. 4 : String Quintet (E-flat Major)

Op. 5 : 2 Sonatas for Piano and Violoncello (F Major, g Minor)

Op. 6 : Sonata for Piano, 4 Hands (D Major)

Op. 7 : Piano Sonata No.4 (E-flat Major)

Op. 8 : Serenade for String Trio (D Major)

Op. 9 : 3 String Trios (g Major, D Major, c Minor)

Op. 10 : 3 Piano Sonatas No.5-7 (c Minor, F Major, D Major)

Op. 11 : Clarinet Trio (B-flat Major)

Op. 12 : 3 Violin Sonatas No.1-3 (D Major, A Major, E-flat Major)

Op. 13 : Piano Sonata No.8 (c Minor) ("Pathétique")

Op. 14 : 2 Piano Sonatas No.9-10 (E Major, G Major)

Op. 15 : Piano Concerto No.1 (C Major)

Op. 16 : Quintet for Winds and Piano (E-flat Major)

Op. 17 : Horn Sonata (F Major)

Op. 18 : 6 String Quartets (F Major, G Major, D Major, c Minor, A Major, B-flat Major)

Op. 19 : Piano Concerto No.2 (B-flat Major)

Op. 20 : Septet (E-flat Major)

Op. 21 : Symphony No.1 (C Major)

Op. 22 : Piano Sonata No.11 (B-flat Major)

Op. 23 : Violin Sonata No.4 (a Minor)

Op. 24 : Violin Sonata No.5 (F Major) ("Spring")

Op. 25 : Serenade for Flute, Violin, Viola (D Major)

Op. 26 : Piano Sonata No.12 (A-flat Major)

Op. 27 : 2 Piano Sonatas

No.13 (E-flat Major) ("Sonata quasi una fantasia")

No.14 (c-sharp Minor) ("Moonlight")

Op. 28 : Piano Sonata No.15 (D Major) ("Pastorale")

Op. 29 : String Quintet (C Major)

Op. 30 : 3 Violin Sonatas No.6-8 (A Major, c Minor, G Major)

Op. 31 : 3 Piano Sonatas No.16-18 (G Major, d Minor, E-flat Major)

Op. 32 : Song ("An die Hoffnung")

Op. 33 : 7 Bagatelles for Piano

(E-flat Major, C Major, F Major, A Major, C Major, D major, A-flat Major)

Op. 34 : Variations for Piano (F Major)

Op. 35 : Variations for Piano (E-flat Major) ("Eroica")

Op. 36 : Symphony No.2 (D Major)

Op. 37 : Piano Concerto No.3 (c Minor)

Op. 38 : Piano Trio (arrangement of Op. 20) (E-flat Major)

Op. 39 : 2 Preludes for Piano (C Major, C Major)

Op. 40 : Romance for Violin and Orchestra (G Major)

Op. 41 : Serenade for Flute and Piano (arrangement of Op. 25) (D Major)

Op. 42 : Notturno for Piano and Viola (arrangement of Op. 8) (D Major)

Op. 43 : Ballet ("The Creatures of Prometheus")

Op. 44 : Variations for Piano Trio (E-flat Major)

Op. 45 : 3 Marches for Piano, 4 Hands (C Major, E-flat Major, D Major)

Op. 46 : Song ("Adelaide")

Op. 47 : Violin Sonata No.9 (a Minor) ("Kreutzer")

Op. 48 : 6 Songs (after Gellert)

Op. 49 : 2 Piano Sonatas No.19-20 (g Minor, G Major)

Op. 50 : Romance for Violin and Orchestra (F Major)

Op. 51 : 2 Rondos for Piano (C Major, D Major)

Op. 52 : 8 Songs

Op. 53 : Piano Sonata No.21 (C Major) ("Waldstein")

Op. 54 : Piano Sonata No.22 (F Major)

Op. 55 : Symphony No.3 (E-flat Major) ("Eroica")

Op. 56 : Triple Concerto for Piano, Violin and Cello (C Major)

Op. 57 : Piano Sonata No.23 (f Minor) ("Appassionata")

Op. 58 : Piano Concerto No.4 (G Major)

Op. 59 : 3 String Quartets (F Major, e Minor, C Major) ("Razumovsky")

Op. 60 : Symphony No.4 (B-flat Major)

Op. 61 : Violin Concerto (D Major)

Op. 62 : Overture (c Minor) ("Coriolan")

Op. 63 : Piano Trio (arrangement of Op. 4) (E-flat Major)

Op. 64 : Sonata for Piano and Violoncello (arrangement of Op. 3) (E-flat Major)

Op. 65 : Aria ("Ah! perfido")

Op. 66 : Variations for Piano and Violoncello (F Major)

(over "Ein Mädchen oder Weibchen" from Mozart's "Magic Flute")

Op. 67 : Symphony No.5 (c Minor)

Op. 68 : Symphony No.6 (F Major) ("Pastorale")

Op. 69 : Sonata for Piano and Violoncello (A Major)

Op. 70 : 2 Piano Trios (D Major "Geistertrio", E-flat Major)

Op. 71 : Wind Sextet (E-flat Major)

Op. 72 : Fidelio

Op. 73 : Piano Concerto No.5 (E-flat Major) ("Emperor")

Op. 74 : String Quartet (E-flat Major) ("Harp")

Op. 75 : 6 Songs

Op. 76 : Variations for Piano (D Major)

Op. 77 : Fantasia for Piano (g Minor)

Op. 78 : Piano Sonata No.24 (F-sharp Major)

Op. 79 : Piano Sonata No.25 (G Major)

Op. 80 : Fantasia for Soli, Choir, Piano and Orchestra ("Choral Fantasy")

Op. 81a : Piano Sonata No.26 (E-flat Major) ("Les Adieux")

Op. 81b : Sextet for Strings and Horns (E-flat Major)

Op. 82 : 4 Ariettas and a Duet

Op. 83 : 3 Songs (after Goethe)

Op. 84 : Incidental Music to "Egmont"

Op. 85 : Oratorio ("The Mount of Olives")

Op. 86 : Mass (C Major)

Op. 87 : Trio for 2 Oboes and English Horn (C Major)

Op. 88 : Song ("Das Glück der Freundschaft")

Op. 89 : Polonaise for Piano (C Major)

Op. 90 : Piano Sonata No.27 (e Minor)

Op. 91 : "Wellington's Sieg" ("Battle Symphony")

Page 43: BEETHOVEN - kazimcapaci.com · ^Bach, müziğin matematikçisiydi, Mozart şairi, Beethoven ise filozofu ... í ó ó ôde onu ^altı yaşındaki piyano virtüözü _ olarak sahneye

43

Op. 92 : Symphony No.7 (A major)

Op. 93 : Symphony No.8 (F Major)

Op. 94 : Song ("An die Hoffnung")

Op. 95 : String Quartet (f Minor) ("Serioso")

Op. 96 : Violin Sonata No.10 (G Major)

Op. 97 : Piano Trio (B-flat Major) ("Archduke")

Op. 98 : Song Cycle ("An die ferne Geliebte")

Op. 99 : Song ("Der Mann von Wort")

Op. 100 : Song ("Merkenstein")

Op. 101 : Piano Sonata No.28 (A Major)

Op. 102 : 2 Sonatas for Piano and Violoncello (C Major, D Major)

Op. 103 : Wind Octet (E-flat Major)

Op. 104 : String Quintet (arrangement of Op. 1/no.3) (c Minor)

Op. 105 : 6 Variation Cycles for Flute and Piano

Op. 106 : Piano Sonata No.29 (B-flat Major) ("Hammerklavier")

Op. 107 : 10 Variation Cycles for Flute and Piano

Op. 108 : 25 Scottish Folksong Arrangements

Op. 109 : Piano Sonata No.30 (E Major)

Op. 110 : Piano Sonata No.31 (A-flat Major)

Op. 111 : Piano Sonata No.32 (c Minor)

Op. 112 : "Meeresstille und glückliche Fahrt"

Op. 113 : "Die Ruinen von Athen"

Op. 114 : Choir for "Die Weihe des Hauses"

Op. 115 : Overture ("Namensfeier")

Op. 116 : Terzet ("Tremata, empi, tremata")

Op. 117 : "König Stephan"

Op. 118 : "Elegischer Gesang"

Op. 119 : 11 Bagatelles for Piano

Op. 120 : 33 Variations for Piano ("Diabelli")

Op. 121a : Variations for Piano Trio (G Major)

Op. 121b : "Opferlied"

Op. 122 : "Bundeslied"

Op. 123 : Mass (D Major) ("Missa Solemnis")

Op. 124 : Overture (C Major) ("Die Weihe des Hauses")

Op. 125 : Symphony No.9 (d Minor)

Op. 126 : 6 Bagatelles for Piano

Op. 127 : String Quartet (E-flat Major)

Op. 128 : Song ("Der Kuss")

Op. 129 : Rondo a capriccio for Piano (G Major) ("Rage over a lost Penny")

Op. 130 : String Quartet (B-flat Major)

Op. 131 : String Quartet (c-sharp Minor)

Op. 132 : String Quartet (a Minor)

Op. 133 : "Grosse Fuge" for String Quartet (B-flat Major)

Op. 134 : "Grosse Fuge" for Piano, 4 Hands (arrangement of Op. 133)

Op. 135 : String Quartet (F Major)

Op. 136 : Cantata ("Der glorreiche Augenblick")

Op. 137 : Fugue for String Quintet (D Major)

Op. 138 : Overture (C Major) ("Leonore No.1"*)

Page 44: BEETHOVEN - kazimcapaci.com · ^Bach, müziğin matematikçisiydi, Mozart şairi, Beethoven ise filozofu ... í ó ó ôde onu ^altı yaşındaki piyano virtüözü _ olarak sahneye

44

Noli FS. Eroika. Ludwig Van Beethoven’in

Fırtınalı Yaşamı.Belge Yayınları, Kasım

1997, İstanbul.

Kazım Çapacı

Page 45: BEETHOVEN - kazimcapaci.com · ^Bach, müziğin matematikçisiydi, Mozart şairi, Beethoven ise filozofu ... í ó ó ôde onu ^altı yaşındaki piyano virtüözü _ olarak sahneye

45