29
Somuncu Baba ES-SEYYÝD OSMAN HULÛSÝ EFENDÝ VAKFI ADINA ÝMTÝYAZ SAHÝBÝ A.Þemsettin ATEÞ GENEL YAYIN YÖNETMENÝ A.Tacettin ATEÞ YAZI ÝÞLERÝNDEN MESUL MÜDÜR Av. Haki DEMÝR REKLAM ve HALKLA ÝLÝÞKÝLER Mehmet UÇARALP Yusuf MUTLU - Mehmet ÞEN Ali GENCAL - Yemliha GÖNCÜ Ali AYDOÐAN - Adem KOZANOÐLU FOTOÐRAFLAR Bekir SARI KAPAK Minyatür: A.Ülker ERKE Dia: Hasan Âli GÖKSOY TEKNÝK YAPIM / Darende Tel:615 17 55 GRAFÝK - TASARIM Aslan TEKTAÞ YAZIÞMA ADRESÝ Zaviye Mah. Hacý Hulûsi Efendi Cad. No:71 44700 Darende / MALATYA Tel:(422) 615 15 00 Fax:(422) 615 28 79 http/www.somuncubaba.net e.mail: [email protected]. BASIM - YAYIM - DAÐITIM - PAZARLAMA Somuncu Baba Basýn-Yayýn Tic.San.Ltd.Þti. RENK AYRIM - FÝLM ÇIKIÞ Bizim Repro (312) 231 26 72 BASKI Poyraz Ofset (312) 384 19 42 Dergide Yayýnlanan Yazýlardan Yazarlarý Mesuldür Kaynak Gösterilerek Ýktibas Edilebilir. ADANA (322) 457 66 54 AMASYA (358) 218 20 28 ANKARA (542) 453 79 18 ALANYA (242) 528 37 52 BURSA (224) 254 53 26 ÇAYCUMA (372) 643 62 72 G.ANTEP (342) 232 45 53 GÖLCÜK (262) 414 28 82 DENÝZLÝ (258) 372 11 66 ÝSTANBUL (216) 342 18 01 ÝZMÝR (232) 431 06 48 ÝSKENDERUN (326) 615 73 56 KAYSERÝ (352) 222 38 83 K.MARAÞ (344) 221 98 99 ELBÝSTAN (344) 415 02 00 KARABÜK (370) 712 13 85 KARAMAN (338) 214 57 04 KONYA (332) 251 83 00 EREÐLÝ (332) 713 01 72 ILGIN (332) 882 73 64 KARAPINAR(332) 755 21 11 MALATYA (422) 324 34 36 MERSÝN (324) 373 31 33 OSMANÝYE(322) 812 78 21 SAKARYA (264) 281 00 26 SAMSUN (362) 431 40 99 SÝVAS (346) 224 21 31 TOKAT (356) 212 24 63 TURHAL (356) 272 41 82 ZONGULDAK (378) 251 48 31 TEMSÝLCÝLÝKLER KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Vakfý’nýn Yayýn Organýdýr Ýki Ayda Bir Yayýnlanýr ISSN:1302-0803 YIL:8 SAYI:34 EYLÜL - EKÝM 2001 Esma müsemmânýn müssemmâ esmanýndýr Ýnsân sevdiðini sînesine sarmayýnca sevmiþ olmaz Ýnsân sevdiðini cânýnda bulmayýnca sevmiþ olmaz Ayîne seyr edenin seyr eden âyînenin ma'kûsudur Dîvân-ý Hulûsi-i Darendevî ES-SEYYÝD OSMAN HULÛSÝ EFENDÝ VAKFI Somuncu Baba AJANS SB SB Somuncu Baba Kapak Baþyazý............................................................ 2 Hutbeler.......................................................... 3 Devr-i Zaman Kandil Kandil Nur Geliyor............................ 4 Düþünce Darende’yi Yeniden Düþünmek....................... 6 Kültürümüzde Evlilik Müessesesi Darende’de Düðün Gelenekleri ...... 9 Altun Silsile Hâce Muhammed Bâki Billah (K.S)............. 14 Edebiyat Divân-ý Hulûsi-i Darendevide Seher Vakti...16 Atatürk’ün Kültür ve Medeniyete Bakýþý........................ 20 Medeniyet Üç Aylar ve Kandillerimiz............... 38 Sanat Türk Estetiðinde “gül”............... 43 Gönül Penceresi Ýyilerle Beraber Olmak............... 44 Tomurcuklar Çocuklarýn Tuvalet Eðitimi...... 46 Mutfaktan Yemek Tarifi “Herise”............... 49 Ý Ç Ý N D E K Ý L E R Hanýmlara Özel Ailede Hoþgörü........................ 50 Tanýtým Darende Þiirleri Kitabý........... 52 Bir Mektup Ýlk Heyecan............................. 54 Kültür Güven Duygusu............................................. 24 Ekonomi Nüfus Deðil, Medeniyet Krizi..................... 26 Hatýra Hatýra Fotoðraflarý ile O. Hulûsi Efendi..... 30 Öðütler................................................. 31 Sultan Alparslan............................................ 32 Basýndan Basýndan Belgelerle Osman Hulûsi Efendi... 34 Gençlik................................................. 36 Bir Portre Kültür

Þeyh Hamid-ii Veli Camii Minberinden Hutbelersomuncubaba.net/pdf/eskisayi/ · maz. Fenada bâkinin hissedildiði, bâkiye giden yollarýn arandýðý bir menba'-ý huzuru keþfeder

Embed Size (px)

Citation preview

So

mu

nc

u B

ab

aES-SEYYÝD OSMAN HULÛSÝ EFENDÝ VAKFI ADINAÝMTÝYAZ SAHÝBÝA.Þemsettin ATEÞ

GENEL YAYIN YÖNETMENÝA.Tacettin ATEÞ

YAZI ÝÞLERÝNDEN MESUL MÜDÜRAv. Haki DEMÝR

REKLAM ve HALKLA ÝLÝÞKÝLERMehmet UÇARALP

Yusuf MUTLU - Mehmet ÞENAli GENCAL - Yemliha GÖNCÜ

Ali AYDOÐAN - Adem KOZANOÐLU

FOTOÐRAFLARBekir SARI

KAPAKMinyatür: A.Ülker ERKEDia: Hasan Âli GÖKSOY

TEKNÝK YAPIM/ Darende Tel:615 17 55

GRAFÝK - TASARIMAslan TEKTAÞ

YAZIÞMA ADRESÝZaviye Mah. Hacý Hulûsi Efendi Cad. No:71

44700 Darende / MALATYATel:(422) 615 15 00 Fax:(422) 615 28 79

http/www.somuncubaba.nete.mail: [email protected].

BASIM - YAYIM - DAÐITIM - PAZARLAMASomuncu Baba Basýn-Yayýn Tic.San.Ltd.Þti.

RENK AYRIM - FÝLM ÇIKIÞBizim Repro (312) 231 26 72

BASKIPPooyyrraazz OOffsseett (312) 384 19 42

Dergide Yayýnlanan Yazýlardan Yazarlarý MesuldürKaynak Gösterilerek Ýktibas Edilebilir.

ADANA (322) 457 66 54AMASYA (358) 218 20 28ANKARA (542) 453 79 18ALANYA (242) 528 37 52BURSA (224) 254 53 26ÇAYCUMA (372) 643 62 72G.ANTEP (342) 232 45 53GÖLCÜK (262) 414 28 82DENÝZLÝ (258) 372 11 66ÝSTANBUL (216) 342 18 01ÝZMÝR (232) 431 06 48ÝSKENDERUN (326) 615 73 56KAYSERÝ (352) 222 38 83K.MARAÞ (344) 221 98 99ELBÝSTAN (344) 415 02 00

KARABÜK (370) 712 13 85KARAMAN (338) 214 57 04KONYA (332) 251 83 00EREÐLÝ (332) 713 01 72ILGIN (332) 882 73 64KARAPINAR(332) 755 21 11MALATYA (422) 324 34 36MERSÝN (324) 373 31 33OSMANÝYE(322) 812 78 21SAKARYA (264) 281 00 26SAMSUN (362) 431 40 99SÝVAS (346) 224 21 31TOKAT (356) 212 24 63TURHAL (356) 272 41 82ZONGULDAK (378) 251 48 31

T EM SÝ LC Ý L Ý K L ER

KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝEs-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Vakfý’nýn Yayýn Organýdýr

Ýki Ayda Bir Yayýnlanýr

ISSN:1302-0803

YIL:8 SAYI:34EYLÜL - EKÝM 2001

Esma müsemmânýn müssemmâ esmanýndýr

Ýnsân sevdiðini sînesine sarmayýnca sevmiþ olmaz

Ýnsân sevdiðini cânýnda bulmayýnca sevmiþ olmaz

Ayîne seyr edenin seyr eden âyînenin ma'kûsudur

Dîvân-ý Hulûsi-i DarendevîES-SEYYÝD OSMAN HULÛSÝ EFENDÝ VAKFI

Somuncu Baba

AJANSSBSSBB

Somuncu Baba

Kapak

BBaaþþyyaazzýý........................................................................................................................ 22HHuuttbbeelleerr.................................................................................................................... 33Devr-i ZamanKKaannddiill KKaannddiill NNuurr GGeelliiyyoorr........................................................ 44Düþünce

DDaarreennddee’’yyii YYeenniiddeenn DDüüþþüünnmmeekk.............................................. 66

KKüüllttüürrüümmüüzzddee EEvvlliilliikk MMüüeesssseesseessii DDaarreennddee’’ddee DDüüððüünn GGeelleenneekklleerrii............ 99

Altun SilsileHHââccee MMuuhhaammmmeedd BBââkkii BBiillllaahh ((KK..SS)).......................... 1144

EdebiyatDDiivvâânn-ýý HHuullûûssii-ii DDaarreennddeevviiddee SSeehheerr VVaakkttii......1166

AAttaattüürrkk’’üünn KKüüllttüürr vvee MMeeddeenniiyyeettee BBaakkýýþþýý................................................ 2200

Medeniyet

ÜÜçç AAyyllaarr vvee

KKaannddiilllleerriimmiizz.............................. 3388SanatTTüürrkk EEsstteettiiððiinnddee ““ggüüll””.............................. 4433

Gönül PenceresiÝÝyyiilleerrllee BBeerraabbeerr OOllmmaakk.............................. 4444

TomurcuklarÇÇooccuukkllaarrýýnn TTuuvvaalleett EEððiittiimmii............ 4466

MutfaktanYYeemmeekk TTaarriiffii ““HHeerriissee””.............................. 4499

Ý Ç Ý N D E K Ý L E R

Hanýmlara ÖzelAAiilleeddee HHooþþggöörrüü................................................ 5500

TanýtýmDDaarreennddee ÞÞiiiirrlleerrii KKiittaabbýý...................... 5522

Bir MektupÝÝllkk HHeeyyeeccaann.......................................................... 5544

KültürGGüüvveenn DDuuyygguussuu.......................................................................................... 2244

EkonomiNNüüffuuss DDeeððiill,, MMeeddeenniiyyeett KKrriizzii.......................................... 2266

HatýraHHaattýýrraa FFoottooððrraaffllaarrýý iillee OO.. HHuullûûssii EEffeennddii.......... 3300

Öðütler.................................................................................................. 3311

SSuullttaann AAllppaarrssllaann........................................................................................ 3322

BasýndanBBaassýýnnddaann BBeellggeelleerrllee OOssmmaann HHuullûûssii EEffeennddii...... 3344

Gençlik.................................................................................................. 3366

Bir Portre

Kültür

Ýnsanlýðýn sahip olduðu bütün bilgiler, binlerce yýllýk bir birikiminsonucudur. Bu birikimler nesilden nesile yazýyla yani kitaplarlaaktarýlmýþtýr. Geçmiþin kültür, medeniyet ve sanatýný ancak kitaplarla,daha doðrusu okumayla öðrenebiliriz.

Okuma, yalnýzca geçmiþle günümüz arasýnda bir köprü kurmaz.Kiþinin yetiþmesini o sosyal çevrede kendine has bir yer edinmesini desaðlar. Burada okuma sözünden maksat, okulda okumak yada ders kita-plarýný okumak deðildir. Daha geniþ anlamda, insanýn kendisiyle vetoplumuyla uyum saðlamasýna yönelik bir çalýþma þekli anlaþýlmalýdýr.

Ýnsan ömründe, okumak için vakit yok diyebilirsiniz. Bu hükümokumaktan kaçarak kolaycýlýðý seçmektir. Alman düþünürü ve yazanGoethe, doðru dürüst okumak için ömrünün seksen yýlýný harcadýðýný,yine de amacýna tam ulaþmýþ sayýlmayacaðýný, söyler.

Bilgi edinmenin en iyi yolu okumadan geçer. Yukarýda dadeyindiðimiz gibi, çeþitli konularda, çeþitli meslekler üzerinde bir çok kiþidüþüncesini, araþtýrmasýný ve tecrübesini kitaplara, dergilere, gazetelereyansýtmýþtýr. Bize düþen görev, böylesine engin ve zengin bilgilerle doluyazýlý ürünleri okumaktýr.

Medeniyette ilerlemiþ toplumlar okumuþlarýn bir eseri olduðunagöre, biz de iþimiz ne olursa olsun, kültür, sanat konularýnda okumakzorundayýz. Bu sayede hem kiþisel baþarýmýz artar hem de toplumumuzayararlý bir insan oluruz.

Ülkemizde edebiyat ve kültür alanýnda kendine has bir çizgide yayýnyapan dergilerin hayatiyetinin devamlýlýðý çoðu kez inkitaya uðramýþtýr.Bir takým sebepler; heves ve gayret mahsulü meydana getirilenmevkuteyi birkaç sayý çýktýktan sonra okuyucu azlýðý veya mali sýkýntýlarhusule gelmesiyle tarihe mal olan ve nesli tükenen bir varlýk kavramýdahilinde geçmiþ zamanýn sayfalarýna yazdýrmýþtýr. Bugün Türkiye'deedebiyat sanat dergilerinin sayýsý parmak sayýsýný geçmez. Magazintürü dergilerin mantar gibi çoðaldýðý bir ortamda, bizim dergimizin sekizyýl kesintisiz otuzdört sayý peþ peþe yayýnlamak bir baþarý grafiðidirmuhakkak.

Bir dergiyi yaþatan, hayata baðlayan okuyuculardýr. Her sayfasý,her satýrý okunan ve yayýn çizgimiz dahilinde ilgiyle takip edilen biryayýn organý olmak arzusuyla, her yazýyý, þiiri seçerek ve dikkatli ince-lendikten sonra yayýnlamaktayýz. Ama muhakkak ki bu bir kul yapýsýdýr,hatalar olmasý muhtemeldir. Ancak baský kalitesi, konularýn seçimi,grafik ve tasarým ile fotoðraflarýna kadar her yönüyle içinde kendimizibulabildiðimiz, bir dergimizin okuyucuyla iki ayda bir buluþmasý, kay-naþmasý mutluluðun doruk noktasýdýr.

"Somuncu Baba" Kültür Edebiyat ve Araþtýrma Dergisi'ne; yayýnabaþladýðýmýz 1994 yýlýndan itibaren manevi desteklerini esirgemeyenVakýf Baþkanýmýz baþta olmak üzere, kalemleriyle, gönülleriyle bizlerinyanýnda olan kardeþlerimizi þükranlarýmýzý arz ederiz.

Yýllardýr dergimizi takip eden okuyan, okutan siz kýymetbilir okuyu-cularýmýzý muhabbetle selamlar daha iyiye ve güzele berber gideceðimizibildirir,

Saygýlar sunarýz...

Baþyazý

Eylül - Ekim 2001 3Eylül - Ekim 20012

Somuncu Baba

Ba

þy

az

ýHutbelerdenSomuncu Baba

Aziz Cema’at

Birgün Resulü Ekrem Efendimiz, namazkýlýyorken Cemalullahý görmüþtü. Buhari ileMüslim’den ma'ada hadis kitablarý birgünRasulullahýn, sabah namazýna geçce geldiðini,namazý kýldýrdýktan sonra herkese cami'dekalmayý tavsiye ederek þu sözleri söylediðinikaydediyorlar;

“Dün ne kadar mukadderse o kadar namazkýldým, derken üzerime uyku bastý. Bu sýradaCemalullahý nikabsýz gördüm. Bana meleklerin neden bahsettiklerini bilubbilmediðim soruldu. Bilmediðimi söyledim. Sýrtýma bir el dokundu, o elinserinliði kalbimi serinletti. Yerde gökde ne varsa herþeyi gördüm. Banademinki su'al tekrar soruldu, cevab verdim. Evet, melekler seyyi'atý emhali-den, hasenatdan bahsediyorlar dedim. Hasenat nedir? Su'ali varid oldu.Cevab verdim. Cema'atle namaz kýlmak, namaz kýldýkdan sonra camidekalmak, erkanýyla abdest almak. Bunlarý yapan bir adam hayýr içinde yaþar,hayýr içinde ölür, doðduðu gün ne kadar günahdan azade ise, öylece günah-dan azade olur... Bunu müte'akib bana derecaten su'al varid oldu. Ben deyemek yedirmek, edeble konuþmak, herkes uyuyorken ibadet etmek dedim.Bunun üzerine benden istediðimi dilemem emr olundu. Bende; Yarabbidedim; bana iyilik etmek, fenalýkdan ictinab etmek için kudret ihsan et.Da'ima fukarayý seveyim ve maðfiret ve rahmetine na'il olayým. Yarabbi senisevmek için seni sevenleri sevmek için, beni sana yaklaþtýracak iþleri sevmek

için, kudret ver! dedim. Bunu söyledikden sonra þu sözleriduydum.” “Bu söylediklerinin hepsi hakdýr ve du'alarýnkabul olunmuþtur.”

Þeyh Hamid-ii Veli Camii Minberinden

H u t b e l e r

Hu

tb

ele

rd

en

Yayýn Heyet i

Okumak ve Okuyucu OlmakOkumak ve Okuyucu Olmak

Af ve baðýþlama zamanýKusurlarý örten Rabbýn katýndanRahmet rahmet bol geliyor

Onbir ayýn sultanýdýr RamazanOnda oruç ve iftarOnda ibadet hazzýYüce Allah kulundanKulu Allah'tan razýÝmsaktan iftara kadarHakk için emre itaatBir ibadet þevkiyleEyler dua niyazýVe bir ay müddetinceKuru ekmek bal geliyor

Kur'anýn indirildiðiÝslam'ýn bildirildiðiBin aydan daha hayýrlý olanKadir gecesi O gecede her þey tesbihdeMelekler ve ruhlar emirleYeryüzüne inerlerFecir doðuncaya kadar selâmBir manevi hal geliyor

Bayram hakkýn ihsanýMü'mine armaðanýKardeþlik ve birlik ileGönüllerin çoþtuðuNurlu üç aylar geliyor

Gönülleri aydýnlatan ýþýk demetiRecep Þaban RamazanÜç aylar ve kandillerÝftar vakti ve ezanGünlerin gecelerin kýymetiKandil kandil nur geliyor

Bir çocuðun elinde simitBir evde taze çörekKandil için hazýrlanmýþSamimi bir yürekDosttan dosta hediyeMendil mendil nar geliyor

Recebin ilk cumasýRýzýklarýn taksim günüRahmetin muammasýDualarýn kabul günüGecenin bir vaktinde mihmanGönle can-dil yâr geliyor

Recebin yirmi yedinci Miraç seyir gecesiHakk’la Habibi’nin görüþtüðüPerdelerin kalktýðýMakamlarýn en yücesiÝsra sýrrýnýn aydýnlýðýDemet demet gül geliyor

Þabanýn on beþindeSamimi kullar alýr beratýnýGünahlardan kurtuluþ

Ahmet Þemsettin ATEÞ

De

vr

-i Z

am

an

Þehirlerin de ruhu olduðunu söyleyen düþünür pekhaklýdýr. Zira, Darende'yi ilk gördüðümde bu çýrýlçýplak ikitepe arasýnda kalan bir vadinin insanlarý neden celb ettiðinianlayamamýþtým. Demek ki, þehirleri sahip olduklarýcoðrafyalarý pek ele vermiyor.

Kadim Osmanlý asýrlarýnda Darende, insanlarýn cývýlcývýl mesken tuttuðu bir mekan. Hangi Osmanlý asrýna bak-sanýz Darende kimliðinden bir þey kaybetmemiþ, kendisinivatan tutanlara bir anne kucaðý sýcaklýðýyla þefkatli elleriniuzatmýþ, beþiklik etmiþtir. Darende hiç köhnememiþ,pörsümemiþ, taþýdýðý tüm coðrafi olumsuzluklara karþýnneþesinden bir þey kaybetmemiþ.

Sahi, bir þehri neþeli kýlan nedir? Hangi unsurlar birmekaný cennetten bir köþe, cennet-abâd kýlýyor? Þüphesiztabii güzellikler, pýnarlar, þelaleler, çiçekler vs. bir mekanýsevimli hale getirir. Kafi deðil. Ýnsanýn olmadýðý, erenlerinyer etmediði, irfan aðacýnýn sümbüllenmediði hiçbir mekanbir þehri sevimli kýlmýyor.

Darende tarihten gelen izleri, maneviyat büyüklerini

baðrýnda taþýyan bir belde. Bir belde-i tayyibe, bir gülis-tandýr. Bir ilim yuvasýdýr. Bir dâru'l- huzur ve ilimdir. Pek azAnadolu þehrine nasip olmuþtur Darende'ye nasip olan.Binlerce cilt kitapdan oluþan paha biçilmez eserlerin bu gün-lere kadar geldiði, onlarca ilim adamýný, bir o kadar devletadamýný yetiþtiren bir münbit mekandýr.

Darende, kitabý kendine dost, hayvan sýrtýndakitapçýlýðý kendine meslek edinenlerin mesken tut-tuðu küçük bir Anadolu kazasý. Battal Gazi, Hazret-i Ali cenklerini ve nice ilmi eserleri kitap sev-dalýlarýna ulaþtýran seyyar kitapçýlarýn yetiþtiðibelde. Küçüklüðümde Darendeli olduðunu sandýðýmsýrtýnda kitap satan seyyar bir kitapçý gelirdikasabamýza. Ondan çok kitap aldýðýmý hatýrlýyorum.Merhum Ahmet Davudoðlu'nun Büluðu'l-Meram þer-hini ondan almýþtým. Daha nicesi. Küçük yaþta beniilmi eserlerle, irfan bahçeleriyle tanýþtýran oDarendeli kitapçýya çok þey borçluyum.

Düþünce Somuncu Baba Düþünce

Eylül - Ekim 2001 7

Somuncu Baba

Eylül - Ekim 20016

Darende'de Ýzzet Hasan Efendi'nin, YusufPaþa'nýn kitap vakfý ve ayrýca Kur'an cüzü vakýflarý dabu beldede kitaba verilen deðeri anlatýr bize. Vakýf gibiuluvv-i himmet duygularýndan neme'an eden bir teþeb-büse kitap gibi yüksek bir deðeri eþ etmek ne dereceengin bir inceliktir.

Peygamber Efendimizin bana dünyada üç þeysevdirildi hadisinde güzel kokuyu, esansý âleme tevziedenlerin, gül-i Muhammedi sevdalýlarýnýn beldesidirDarende.

Hangi Anadolu þehri istemezdi Somuncu Baba'yýve onun muhterem evladlarýný asýrlardýr baðrýnda taþý-mak. Nasip meselesidir. Darende bu nasipliler arasýndabahtiyar bir þehirdir.

Bir dâru'l- huzur þehridir Darende. Hangi faniZaviye mahallesine, Es-Seyyid Osman Hulusi EfendiCaddesi'ne, Somuncu Baba'ya yönelir de huzur duy-maz. Fenada bâkinin hissedildiði, bâkiye giden yollarýnarandýðý bir menba'-ý huzuru keþfeder insan burada.

Bir ilim þehridir Darende. Bu güne kadargelmiþ kütüphanelerindeki binlerce eser ancakbüyük þehirlerde görülür. Ýzzet PaþaKütüphanesinde 23000 cilt eserin 680'i yazma,700'ü matbu Osmanlýca, Arapça ve Farsça'dýr.Hulusi Efendi Özel Kütüphanesi'ndeki 8000 cilteserin bir kýsmý Osmanlýca,Arapça ve Farsça'dýr. ÞeyhHamid-i VeliKütüphanesi'ndeki 5000cilt eserin yine bir bölümüOsmanlýca, Arapça veFarsça'dýr. Balaban'daAbdurrahman ErzincaniK ü l l i y e s iKütüphanesi'ndeki 500 cilteserin yarýsý Osmanlýca,Arapça ve Farsça'dýr.

2001 Temmuz'undakýsa bir ziyaretimde buzengin bilgi hazinelerinigörünce Darende ÝlahiyatFakültesi'nin çok þanslýolduðunu düþünmüþtüm.Ýlim yolunda akademisyen-liðe yeni baþlayan niceasistaný profesörlüðekadar taþý-yacak araþtýrmave inceleme konularýný buhazinelerden keþfedebile-ceklerini, araþtýrmalarýnýy a p a b i l e c e k l e r i n i

gördüm. Bu bir mübalaða deðildir. ZiraFethullah Musuli gibi bir ilim erbabýnýn çalýþ-malarý deðil bir, belki size on doktora konususunabilir. Yerinde yaptýðýmýz tetkiklerde gördükki Musuli'nin 200'ün üzerinde eseri vardýr. ÖmerÞem'i Efendi baþlý baþýna bir araþtýrmakonusudur. Burada yetiþen ilim erbabýnýnaraþtýrýlmasý, devlet adamlarýnýn tetkiki nicearaþtýrmanýn konusunu pekâla teþkil edebilir.Sayý verecek olursak tetkiklerimizde tarihiçerisinde 20 devlet adamý, 49 ilim ve fikiradamýnýn bu beldeden yetiþtiðini gördük.

Ne hazin ki Darende'yi ziyaretimiz sýrasýndaÝlahiyat Fakültesi'nin Malatya'ya taþýndýðý haberinialdýk. Kuþkusuz üzüntü verici ve sýkýcý bir haber. Sosyalaktivite ve ilmi çalýþmalar açýsýndan yetersizliði gerekçegösterilmiþ. Bu gerekçe kanaatimce mâlûldür. Çünkübirkaç metropol þehirdeki üniversiteleri çýkarsanýz hangiüniversitemizin ilmi çalýþmalara imkan tanýyan kay-naklarý yeterlidir. Üstelik her hangi bir Ýlahiyat Fakültesiiçin Darende kütüphaneleri baþlý baþýna bir kaynaktýr,bir hazinedir. Sosyal aktivite denilen faaliyet alanýkendiliðinden oluþan bir etkinlik deðil, bir sürecebaðlýdýr. Bir üniversite merkezi olan K. Maraþ'da sosyal

aktivite çok mu yüksek, Kütahya'da,Kars'da, Bilecik'de,Adýyaman'da, Zonguldak'da,Afyon'da sosyal aktivite çokmu daha ileri ?

Söylenenlere bakýlýrsadiðer bir gerekçe OsmanHulusi Efendi Vakfý'nýn etkin-liði gösteriliyormuþ. Vefadenilen mefhum yoksa lûgat-lardan kaldýrýldý mý?Darende'ye pek çok eserkazandýran, Darende adýnýnTürkiye'de söz edilmesinevesile olan bir vakfý töhmetaltýnda býrakmak en hafifiyleyakýþýk almamaktadýr. Buvakýf Ýlahiyat Fakültesi'ninihtiyacý olan tüm binalarý ihzaretmiþ, öðretim elemanlarýnalojman, öðrencilerine beþ yýl-dýzlý otel mesabesinde yurttahsis etmiþtir. Efendim bubinalar fakülteyedevredilmeliymiþ. Bir vakfýnmülkiyetinde bulunan bir malýbaðýþla diye vakýf mütevellisini

Doç. Dr. Said ÖZTÜRK

Darende'yi Yeniden DüþünmekDarende'yi Yeniden Düþünmek

Darende Mehmet Paþa Ýlçe Halk Kütüphanesinde bulunan Fethullahi Musûli’nin yazma eseri

KapakSomuncu Baba Düþünce

Eylül - Ekim 2001 9Eylül - Ekim 20018

Somuncu Baba

ikrah etmek vakýf geleneðimizde yeriolmayan bir taleptir. Mütevelli vâkýfýnþartý muvacehesinde hareket eder,bunun dýþýna çýkamaz. Çýkarsa mesul-dur. Üstelik ülkemizde bazý üniver-sitelerin fakülteleri özel þahýslara ya daþirketlere ait binalarda eðitim vermekte-dir. Afyon Kocatepe Üniversitesi bunlar-dan biridir. Özer grubuna ait binalardaeðitim faaliyetlerini sürdürdüklerini oradabulunan akademisyenlerden dinlemiþtim. BilecikÝktisadi ve Ýdari Bilimler Fakültesi, Bilecik Özel Ýdare-si'ne ait bir binada eðitim vermektedir. Eðitimin üniver-sitenin kendi binasýnda verilip ve-rilmemesinde birsakýnca olmasa gerek. Önemli olan kaliteli eðiticilerlekaliteli eðitim vererek donanýmlý insan yetiþtirmektir.

Kanaatim odur ki, Ýlahiyat fakültesininDarende'den Malatya'ya taþýnmasý ile 250 civarýndaöðrencinin ilçeye olan iktisadi katkýsýnýn kaybýndanbaþka Darende'nin fazlaca bir kaybý yoktur. Asýl kayýpÝlahiyat Fakültesi'nindir. Ýlmi araþtýrma açýsýndanbakýlýnca Darende'nin zengin kütüphanelerini

Malatya'da bulacaklarý meçhulümdür.20-30 milyon düþük kiralarla vakfýn loj-manlarýnda oturan öðretim eleman-

larýnýn Malatya'da en azýndan 150milyon kiraya mecbur kalacaklarý dabedihidir. Bu gün ülkemizde öðetim

elemanlarýnýn maaþlarýnýn azlýðýneredeyse her gün gündeme gelirken

Darende Ýlahiyat Fakültesi öðretim eleman-larýnýn satýn alma güçlerini belli bir orandaaþaðýya çekecek bir teþebbüsün samimiyeti

tartýþýlsa gerek. Zira Maslov'un ihtiyaçlar silsilesindebelirtilen gýda, barýnma gibi temel ihtiyaçlar halledilme-den ilim ve sanat mertebelerinin kaygýsý çekilemez. Çoktanýdýðým akademisyen, nasýl geçineceðinin hesabýnýyapmaktan ilim yapmaya neredeyse vakit ayýramazduruma gelmiþtir. O yüzden de ülkemizde ilmifaaliyetler hep sanaldýr; yapmýþ desinler diye yapýlýyor,yapmýþ olmak için yapýlýyor. Sanal ilimler de maalesefTürkiye'yi bir yere taþýyamýyor. Kaybeden de ülkemizoluyor. Bu ülkenin insanlarý oluyor. Ne hazin.

Darendeliler ve Darende hizmet erbablarýüzülmesinler. Zira hayat hatt-ý mustakim üzeregitmediði gibi daha geniþ bir zaman aralýðýnabakýldýðýnda tarih de tek düze faaliyetlere tanýk-lýk etmiyor. Bu da geçer ya hu deyip hizmetedevam etmek, bu beldenin bu ülkeninmamuriyetine çalýþmak, ilmi seviyesini yüksel-tecek adýmlar atmak gayretinde olmak gerek.Sahi hiss-i kable'l-vuku' mudur nedir bilmiyo-rum ama, içimdeki bir ses yoksa diyor, vakfýneðitim hizmetleri ve yaptýðý binalar, geçmiþteOsmanlý döneminde olduðu gibi 21. asýrda ilim-kültür ve medeniyet inkiþafýnýn harcýný oluþtur-muþ olmasýn diyor. Niçin olmasýn. Hayali bilecihan deðer.

Sözü sahibine, Anadolu'nun büyük erenineSomuncu Baba'ya býrakýyoruz;

Diriyiz daim ölmeyizKaranularda kalmayuzÇürüyüp toprak olmayýzBize leyl ü nehar olmaz

Bizim gülþendeki güllerDururlar taze solmazlarHazân olup dökülmezlerZemistân-ý bahâr olmaz.

Evlilik, gençlerin çoðunun kafasýnýmeþgul eden bir konudur. Zira birinsanýn sahip olabileceði en büyük

mutluluklardan biridir. Ancak mutlulukkapýsýnýn önüne konulan maddi vemanevi tüm engelleri aþmak gerekir. Birbütünün iki parçasý olarak yaratýlankadýn ve erkek, evlilik anlaþmasý altýndabir araya gelmekte, yaþamlarýný birliktesürdürmektedir. Yaratýlýþta iki görevvardýr. Birincisi Allah' a kulluk vazifesiniyapmak, ikincisi neslin devamýný saðla-maktýr.

Ýslam dini müslümanlarýn evlenipyuva kurmalarýna büyük önem verir.Kur' an-ý Kerim' de, "Size onlar sayesindeveya onlarla huzur ve sükunete ermeniziçin kendi cinsinizden eþler yaratmasý vearanýzda sevgi ve merhamet halketmesiO' nun kudretinin alametlerindendir.Bunda düþünen bir topluluk için iþaretlervardýr." (Er-Rûm 30 / 21) denmiþtir. Birbaþka ayet-i kerimede, "Sizden bekarolan kimseleri, köle ve cariyelerinizdenuygun olanlarý evlendiriniz. Eðer onlarfakir iseler Allah fazlýndan onlarý zengin-leþtirecektir. Allah (imkanlarý ve rahmeti) geniþ ve(her þeyi) bilendir." (en-Nûr 24 / 32) buyurulmuþtur.Hz. Peygamber (S.A.V)'de muhtelif hadislerindemüslümanlarý evlenmeye teþvik etmiþtir. Mesela birhadis-i þerifinde, "Ey gençler sizden evlenmeye güçyetirenler evlensin" (Buhari, "Nikah",3; Müslim,"Nikah",1) buyurmuþ, bir baþka hadisinde keza,"Peygamberlerin dört sünneti vardýr" demiþ vedördüncü olarak evlenmeyi saymýþtýr. (Tirmizi,"Nikah",1; Müsned,V,421).

Evliliðin en önemli vasfý, sarsýlmaz temeller üze-

rine kurulmasý ve ancak ölümle nihayete ermesininarzu edilmesidir. Çok mühim olan bu hususun teminiiçin bilhassa ruhi yönden saðlýklý bir maziye, kuvvetlibir hazýrlýk dönemine ve çok saðlam karakter yapýsýnaihtiyaç vardýr.

Toplumun yapýtaþý olarak kabul edilen aileninkuruluþu bir kadýnla bir erkeðin kendi ailedairelerinden koparak yeni bir ailenin çekirdeðinioluþturmak için biraraya gelmeleri hem bireysel, hemde toplumsal sonuçlarý bakýmýndan kuþkusuz önemlibir olay. Evlenmekten gaye nesli devam ettirmek vealemi, insan oðlundan boþ býrakmamaktýr. Hadis-i

Hülya Akgül CANPOLAT

EvlilikEvlilikKültürümüzde M ü e s s e s e s i

Darende’de Düðün Âdetleri

Ka

pa

k

Kapak

Eylül - Ekim 2001 11

Somuncu Baba Kapak

Eylül - Ekim 200110

Somuncu Baba

þeriflerde, evlilik öncesi görme-görüþme tavsiyesi var.Bu, evlilikten önce kýzýn görülmesini, karþýlýklý bilgisahibi olunmasýný ifade eder. Ýmam Þafiî' nin detavsiye ettiði en uygun görme ve karar verme þekli,önce oðlan tarafýndan kesin karar verilecek þekildekýzýn görülmesi te'min edilmeli, oðlan kesin müsbetkarar verdikten sonra kýz tarafý haberdar edilmelidir.Bundan önceki kýz hakkýnda bilgi edinme safhasý kýztarafýnýn haberi olmaksýzýn yürütülmelidir.

Bu safha tamamlandýktan sonra kýza resmendünür gönderilmelidir. Ýnsani açýdan bu sýra takipedilmelidir. Yoksa oðlan dünür gönderdikten sonrakýzý araþtýrmaya koyulmasý, sonra da "seni beðen-medim" deyip iþi býrakmasý insanlýða yakýþmaz.

Dediðimiz gibi oðlan, karþý tarafýn haberi yokkenaraþtýrma yapmalý, kendisi açýsýndan kesin müsbetkararý verdikten sonra kýz tarafýna dünür gönderiphaberdar etmelidir. Oðlan tarafýndan kýz istendiktensonra eðer kýz tarafý bu isteði uygun görüp kýzý verirseiki taraf arasýnda söz kesilir.

Söz kesme veya niþanlýlýk, taraflarýn birbiriyleevleneceðinin alametidir. Niþanlýlýk, nikah akdiolarak telakki edilmemelidir. Onun için niþanlý olan-lar, evli imiþ gibi hareket edemezler, baþ baþa kala-mazlar. Kýz, henüz yabancý olduðu için erkeðin yanýn-da açýlýp saçýlamaz. Niþanlýlýk döneminin ilk gün-lerinde gidip gelmek kolay olsun diye nikah akdi yap-mak akla gelebilir.

Bütün toplumlarda taraflar nikahýn kýyýlmasýn-dan önce birbirleriyle bir evlenme arzusu ortaya koy-makta, bilahare kýsa veya uzun süren bir hazýrlýkdönemi geçirmekte ve ardýndan da evlenip bir arayagelmektedirler. Toplumumuzda bu hazýrlýk dönemisöz kesme ile baþlamakta, bunu niþanlanma izlemek-te ve evlilik daha sonra gelmektedir. Taraflar bu süreçiçinde birbirlerini daha iyi tanýmakta, karþýlýklýhediyeler alýnýp verilmektedir. Nikah akdi yapýl-madan niþanlýlarýn, aralarýndaki sýcak ilgiye ve ileriyedönük iyi niyetli beklentilerine raðmen mahrumiyetbakýmýndan adeta iki yabancý gibi olduklarý ve bumahrumiyet sýnýrlarýna dikkat etmeleri gerektiði göz-den uzak tutulmamalýdýr. Ancak kendi baþlarýna kararverebilecek derecede yetiþkin ve aklý baþýnda niþan-lýlarýn eþya bakmak için çarþýda dolaþmalarý; konuþ-mak ve birbirini daha yakýndan tanýmak amacýylaherkese açýk mekanlarda oturmalarý, toplumun buyöne müsamasýnýn bulunduðu durumlarda niþanlýlýkhukuku çerçevesinde makul ve meþru karþýlanabilir.Niþanlýlýk döneminde taraflar arasýnda örtünme vb.

dini yükümlülüklerin kalkmasý amacýyla dini nikahkýyýlmasý Ýslam hukukunun öngördüðü mahiyete birnikah olmadýðý gibi bir çok sakýncayý da beraberindegetirmektedir.

Niþanýn bozulmasý durumunda karþýlýklý verilenhediyelerin ve mehire mahsuben yapýlan ödemelerinakýbeti Ýslam hukuku bakýmýndan önem kazanmak-tadýr. Mehir evlenme ile kazanýlan bir mal olduðun-dan niþanýn bozulmasý halinde mehire mahsuben ve-rilen mal veya para mevcutsa aynen, harcanmýþ veyaþekil deðiþtirmiþ veyahut telef olmuþsa bedel olarakgeri verilmelidir.

Geçerli bir evliliðin yapýlabilmesi için o evliliktebir takým unsur ve þartlarýn bir araya gelmesi ilemümkün olur. Evliliðin unsurlarý denince, evlenmeakdini oluþturan temel öðeler kastedilir. Bunlardaevlenecek taraflarýn varlýðý ile onlarýn evlilik akdinikuran irade beyanlarýdýr. Daha sonra iki þahit ilenikah kýyýlýr.

HZ. FATIMA'(R.A)NIN ÖRNEK DÜÐÜNÜ:Hz. Fatýma on beþ yaþýnýn içinde iken sevgili

babasý Peygamberimiz (S.A.V) kýzýnýn gelinlik çaðýnagirdiðini düþünerek yüce Allah'tan kýzýna hayýrlý birkýsmet verilmesini diler. Hz. Ebû Bekr, Hz. Ömer, Hz.Fatýma'yý Hz. Peygamberimiz (S.A.V)'den eþ olarakisterler, ancak Peygamberimiz (S.A.V) "Ben Fatýmahakkýnda Allah' ýn emrini bekliyorum cevabýný verir.Allah (C.C) Resûlü'nün duasýný kabul buyurur veCebrail (A.S) gelip Hz. Ali'nin damatlýðýný bildirir.Peygamberimiz (S.A.V) kýzý Hz. Fatýma' yý Hz. Ali ileevlendirmek istediðini açýklar. Hz. Ebû Bekir ve Hz.Ömer Hz. Ali'ye giderek Peygamberimiz (S.A.V)' denHz. Fatýmayý istemesini teklif ederler. Hz. Ali hemsevinir hem de, ya Allah Resûlü reddederse, kýzýnývermezse bir daha mübarek yüzüne nasýl bakarýmdiye endiþelenir.

Ensardan birkaç arkadaþýný yanýna alarakPeygamberimiz (S.A.V)' in evinin kapýsýna gelir.Arkadaþlarý orada kalýr ve utana sýkýla Allah Resûlü'nün huzuruna girer. Peygamberimiz (S.A.V): "Ya Aligit kendine bir ev bul" buyururlar. Hz. Ali (R.A) bir evbulup döner. Peygamberimiz (S.A.V) hem Hz. Ali'ninvelisi hem kýzý Hz. Fatýma' nýn velisi olarak söz verir,söz alýr. Þöyle buyurur: "Ya Ali, Cenab-ý Hakk bana,kýzým Fatýma' yý nikahlamamý emir buyurdular. Bende 400 (bir rivayete göre 480) dirhem gümüþ mehirlenikahladým."

Hz. Ali (R.A) :"Ben de kabul ettim Ya Resûlullah" der. Þükür

secdesine kapanýr ve aðlar. Peygamberimiz (S.A.V)Hz. Ali' ye mehri nasýl temin edeceðini sorar. Hz. Alide þöyle cevap verir: "Ya Rasûlullah bende parabulunmaz. Ben gündelikle çalýþýrým ve böylece helalve temiz rýzýk kazanmakta olduðumu biliyorsunuz.Yalnýz benim kendime ait bir atým bir de zýrhým var."

Peygamberimiz (S.A.V) de:"Ya Ali, at sana çok lazým olur, zýrhý götür, sat ve

parasýný bana getir." buyurur. Hz. Ali gidip zýrhýný Hz.Osman' a 480 dirheme satar. Hz. Osman zýrhý satýnalýp parasýný Hz. Ali' ye verdikten sonra zýrhý da hediyeolarak geri iade eder. Hz. Ali zýrhýn parasýný götürüpPeygamberimiz (S.A.V)' e verir. Peygamberimiz(S.A.V)' de Hz. Bilal' e "Ya Bilâl al bu parayý çarþýyaçýk, biraz gül yaðý, gül suyu al. Geri kalan para ile debal al ve mescidin bir kenarýnda temiz bir kapiçerisinde ez. Bal þerbeti yapýn ki nikah kýyýldýktansonra içelim. Ensar ve muhacirlerden mevcut bulu-nan ashabýmý mescidedavet et ve Fatýma Zehraile Ali' nin nikahlarýnýnkýyýlacaðýný halka ilan et..."diye emir buyururlar.

Toplanan davetlilerePeygamberimiz (S.A.V)bir hutbe okur ve kýzýnýHz. Ali'ye nikahladýðýnýbuyurur. Hz. Ali de onamukabil bir hutbe okur venikahý kabul eder.Davetlilere hurma ve balþerbeti daðýtýlýr. Davetlilerde nikah için :"Barekallahü fîküma ve aleyküma ve cemea þem-leküma..." (Allah bu nikahý uðurlu ve mübarek kýlsýn,ilahi bereketlerine bunlarý ve nesillerini dahil eylesin)diyerek dua ederler.

Peygamberimiz (S.A.V) mehirden 63 dirhemisaklamasý için Hz. Ümmü Seleme' ye verip kalanýnýHz. Ebû Bekir' e verir ve Hz. Fatýma' ya çeyizlikalmasýný ister. Hz. Ebu Bekir çarþýya çýkýp bir sedir,yüzü keçi derisinden bir yün yatak, içi hurma lifi dolubir yastýk, üzerine bir örtü (battaniye), bir kilim, birmaþrapa bir takým giyecek þeyler alýr. Peygamberimiz(S.A.V)' e getirir. Peygamberimiz (S.A.V)' nin gözleriyaþla dolar ve Rabine þöyle dua eder:" Ya Rabb seninsevmediðin israftan çekinen kimselere bu eþyayýhayýrlý ve mübarek kýl." (Hz. Fatýma' nýn bu eþyalarýhayatý boyunca kullandýðý rivayet edilir.)

Nikah iþlemleri bittikten bir müddet sonra Hz.Ali' ye kardeþi Hz. Akil b.Ebî Talib artýk düðünlerininyapýlmasýný istediðin belirtir. Peygamberimiz (S.A.V.)'e bunu söylemesini teklif eder. Hz. Ali nikahý kýyýldýk-tan sonra Peygamberimiz (S.A.V)' den utandýðýný,yüzüne bakamadýðýný söyler, kardeþi Hz. Ali' ye birlik-te gidelim teklifinde bulunur ve beraber giderler. Hz.Ali Peygamberimiz (S.A.V)' in huzuruna utanarak otu-rur. Ýstemeye geldiðindeki gibi yine Allah Resûlü Hz.Ali'nin niyetini söylemeden anlar ve sual buyururlar: "Ya Ali artýk düðününüzün olmasýný arzu ediyormusun?" Hz. Ali :"Evet anam babam sana feda olsun,emirlerinizi bekliyorum" der. Peygamberimiz (S.A.V)mutlu müjdeyi verir. " Evet düðününüz inþallah ola-caktýr."

Peygamberimiz (S.A.V) Ümmü Seleme' ye sak-lamasý için verdiði kalan parayý Hz. Ali’ye verir. Birazhurma, biraz tereyaðý biraz da süzülmüþ yoðurt

almasýný ister. Hz. Ali bun-larý alýp getirir vePeygamberimiz (S.A.V)kollarýný sývayýp bu malze-meye "hays" denilendüðün yemeðini kendisiyapar. Bu daveti haberalan zengin sahabedenbesili koyun, pirinç, yaðgönderenler olur, onlardailave olunur. Peygam-berimiz (S.A.V) eþ ve dost-larýnýn davet edilmesiniemir buyurur. Davetlilerfazla kalabalýk olduðu içinbölük bölük gelip yemeðe

otururlar. Yemekler yenildikçe bereketlenir. Peygamberimiz (S.A.V) Perþembe günü haným-

larýndan Hz. Ümmü Seleme' ye ve azadlý cariyesi Hz.Ümmü Eymen' e Hz. Fatýma' yý süsleme vazifesiniverir. Kendiside bir kýr deve getirip deveyi çevre vezamanýn icaplarýna göre süsletir, sonra kýzlarý Hz.Fatýma' yý devenin üzerine bindirir. Dizginini de Hz.Selman (R.A)' a teslim eder. Hz. Ali' ye hitaben "YaAli kýzým Fatýma gelin olarak evinize gitti. Ben deakþam namazýndan sonra gelip dua edeceðim, benibekleyin" buyurur. Akþam vakti gelince, Hz. Ali' ninevine gider. Hz. Fatýma ve Hz. Ali' ye bir kaptan suserptikten sonra ihlas ve muvazeteyn surelerini okur,Þu duayý yapar ve çýkar:" Allahümme barik fîhima vebarik lehûma fî þemlihima."

Düðünlerimiz Hz. Fatýma' nýn düðünlerine eþolsun.

Eylül - Ekim 2001 13Eylül - Ekim 200112

KapakSomuncu Baba Kapak Somuncu Baba

DARENDE'DE DÜÐÜN ÂDETLERÝKIZ ÝSTEME: Askerden gelen gençlerin artýk

yuva kurmalarý gençler tarafýndan oðlanýn babasýnaannesine imalý olarak hatýrlatýlýr.

Evlenecek kiþi kurulacak ailenin geçimini saðla-mak için kendisi çalýþacak bir iþi yoksa iþ arayýp bul-maya çalýþýr.

Ýlçemizde genel olarak herkes birbirini tanýrlar.Çok nadirde olsa hiç tanýmadýðý kiþi ile de akrabaolur.

Ailede istenilecek kýz kararlaþtýrýlýnca kadýnlar kýztarafýna giderek: Kýzýn fiziki yapýsý evdeki tertip düzeni,yaptýðý hizmet, meraklý bakýþlar altýnda beðenildiðitakdirde bu gidiþ geliþler birbirlerini daha iyi tanýmafýrsatý da bulurlar. Akþama erkekler giderek, Allah'ýnemriyle kýzý oðlana isterler. Tatlýya baðlanan bugörüþme kýz ile oðlanýn sözü kesilmiþ olur. He de-meye (altýn olarak) Bir lira veya bilezik takýlýr. Kýz eviyoðun bir iþe girmiþ olur.

ÇEHÝZ: Balaban ve Ayvalýda çeyiz için oðlantarafýndan eskiden baþlýk (kalýn) verilirdi. Baþlýk parasýverilirken komþulardan birkaç kiþi ile oðlan babasý kýzevine haberli olarak gidilir, baðýþlardan sonra para

verilirdi. Darende'de bu kalýn parasý yerine kýztarafýnýn oðlan tarafýna çeyize katkýda bulunulmasýiçin eþya listesi verir. Þimdi bütün kasaba ve köylerdebu uygulama vardýr. Kýz evinde, kýzýn arkadaþlarý daçeyiz için yardýmcý olurlar. Elektriðin olmadýðý zaman-larda petrol lambasýnýn loþ ýþýðý altýnda bin bir güçlük-le yapýlan doðayý iðne ve renkli iplerle hasa bezineiþlenir. Týð ile yapýlan danteller itina ile katlanýr.Sandýklara yerleþtirilir. "Kýz kundakta, Çeyiz sandýkta"sözü daima önemini korumuþtur.

Dantel, Oya: (Boncuk, iðne, iðne oyasý, týðoyasý, mekik oyasý, Çevre, makrome, peþkir, uçkur,saat kesesi, tütün kesesi, para kesesi, (Saat ve parakesesi ya týðla ya renkli floþ ile geometrik þekiller ver-erek yada tek renk iðne oyasý ile iþlenir.)

Para kesesinin üzerine nazar deðmesin diyemavi gök rengi bezden dikilir.

Tütün kesesi: Çuha ve kadifeden vazoya benzerþekillerle dikilir.

Çevre: Marhama, (makrome) ve uçkur gibieþyalar çiçek, yaprak desenleri vazolarda, saksýlarda,camiler, minareler iþlenir, iplik olarak floþ, sarý, beyazsimlerden yararlanýlýrdý. Teknik olarak :

1. Balýk sýrtý (çok kullanýlmaz)2. Filtre (Mürver iðne)3. Düz pesent4. Civan baþý (Vezir iðnesi)5. Süzeni kasnak (Divan ve yastýk iþlerinde olur-

da pek kullanýlmaz6. Tel kýrma: Kumaþ olarak mermerþah (opel)

Tire bezinden yararlanýlýrdý. Rengarenk Lale, Karanfil, armut çiçeði, gül, sümbül motifleri

iþlenir. Saplarý sarma ve balýk sýrtý tekniði ile olurdu.7. Yün iþleri ile bayan çoraplarý sumak dalý,

halep küpesi ve kadý(katip) çimdiði desenleri iþlenir.Köylerde ise halý, kilim, cicim, heybe, hurç, terki

baðý, kuþak, çorap, eldiven örgüleri beli baþlý el iþiþekilleridir.

Erkek tarafýnýn ise iþi yoksa gurbete gidilir.Orada kitap satma çerçilik yapýlýr. Gittikleri yerlerde iþyeri açarak geniþletenler çoðunluktadýr.

1926 yýlýnda Çay baþý köyünden Mulla Mehmet(Cadeli Hoca) Gezerken söylediði yanýndaki çocukolarak giden Balabandan Behlül Özer'den nakil olanBalabanlý halk þairi Ömer Hulusi Baylar'ýn bir þiiriþöyledir.

Alýp sattýðýmdan sorarsan eðer,Çaký çakmak fitil kovda bulunur.Muhterem efendiler sattýðým sorar,Ýðne iplik yüzük kopça bulunur.

Fenni gözlüklerim var herkese yarar,Kapý kilitleri camekan kýrar,Alýp sattýðýmdan çekerim zararTiryakilere Pipo bulunur.

Beþ altý makas var, hiç biri kesmen yok,Ne kadar met etsem kulak asan yok.Çocuk düdükleri, iðneler pek çok.Diþ temizlemeye fýrça bulunur.NÝÞAN (Þerbet): Komþulara, eþe dosta yapýlan

duyma duyurma törenini bir kiþi görevlendirerek çaðýrýlacakkiþileri tek tek gezerek (iki þeker, bir kibrit) Þerbet yapýlacakgünü ve yeri bildirir. Erkek evinde biriken kadýnlar kýz evinegiderler. Orada kadýnlar kendi aralarýnda gülüp eðlenirler.Gelin adayý oynadýktan sonra her iki taraf takýlarýný takarlar.Darende'de ise erkek evi tarafýndan 7-8 tepsi baklavaönden gider, gelen davetlilere yemek ikram edilir. Herniþanda yapýlan masraflar oðlan evine aittir. Resmi ve dininikah genellikle niþan günü veya onu takip eden günlerdeyapýlýr.

Düðün hazýrlýklarý sürerken bir hafta kala veya o haftaiçinde oðlan evinde düðün ekmeði yapýlýr. Bildiðimiz yufkaekmektir. Ayrýcalýðý piþirene, ocak baþýnda yiyenler bahþiþverir. Kýz evine gönderilen ekmek (ballý yaðlý) yað ve bal eri-tilerek ekmeðe sürülür. Ýtina ile bohçaya konarak gider.Götürene kýz evi tarafýndan bahþiþ verilir.

Yazýmýzýn bu bölümünü memleketimizin yetiþtirdiðihalk aþýklarýndan Beyani’nin 24 Aðustos 2001 tarihindekioðlunun düðününde Çukurovalý aþýklardan Feymani(Osman Taþkaya)’nin 8 Eylül 2001 tarihinde gelin edeceðikýzý Sultan’ýn düðün da-vetiyesine yazdýðý bizzat okuduðuþiirle bitirelim...

BÝBLÝYOGRAFYA1- Kur'an-ý Kerim ve Açýklamalý Meâli, T.D.V. Yay, Ank

19932- Aþýk Feymani (Osman Taþkaya)'den "Düðün" þiiri

25.08.2001 tarihinde derlenmiþtir.3-BÝLGÝNBeyza, Ýslam ve Çocuk, D.Ý. B. Yay, Ank. 1991 4- ERTUÐRUL Ý,F; Hakikat Nurlarý Sebil Yayýnevi, 1979

s. 2175- GÜNGÖR Tülay, Evlilik Öncesi Ruhun Hazýrlýðý, Kadýn

ve Aile Dergisi Aðustos 19926- Ýslam ve Toplum Ýlmihali ,Hayet,T.D.V Ýsam Yayýnlarý,

Ýstanbul 1999 7- KANDEMÝR Yaþar, Mutlu Bir Yuva Ýçin, Raðbet yay.

Ýst, 20008- KATIRCI Zehra, Malatya Ýli Darende Ýlçesi Geleneksel

Mutfaðý, (Yayýnlanmamýþ lisans Tezi) Ank. 20009- KAYIKÇI Ali, Ýslam'a Göre Evlilik ve Mahremiyetleri s.

154. vd. Þelale yay. Ýst. 198310- Örf ve Âdetlerimiz, Türk Kültürüne Hizmet Vakfý,

Ýstanbul 199411- ÖZER Bekir, Örf ve Âdetleriyle Darende, (yayýnlan-

mamýþ derlemeler) adýl çalýþmadan yararlanýlmýþtýr. 12- ULVAN Abdullah Nasih, Ýslamda Aile Eðýitimi, (çev.

Celal yýldýrým) Uysal Kitabevi, 3. Baský, Konya 1981

DÜÐÜNÝlk önce cennette onlar evlendiAdemle Havvadan kaldý bu düðünKadermiþ yeyince yasak meyveyiCennetten Dünyaya geldi bu düðün

Gönülden gönüle yapýlýr yamaHürriyet bayraðý dikilir damaHer mahluk her kavim evlenir amaÝslamda kemâli buldu bu düðün

Ýnsanlarýn bu bir yakýnlaþmasýDavete icabet edip koþmasýYârenin ahbabýn yardýmlaþmasýNe güzel bir töre oldu bu düðün

Konu komþu toplandýlar geldilerNeþeye kedere ortak oldularGönüllerden gam kasevet aldýlarNice gözyaþýný sildi bu düðün

Ey FEYMÂNÝ dönüp maziye bir bakKaderde ne ise gelir muhakkakKula bu bir emri Hüdâdýr mutlakBizdende payýný aldý bu düðün

Aþýk Feymani - Kadirli

Orta boylu, kýrmýzý yüzlü, sakalý az, görüldüðündehuzur ve emniyet telkin eden bir yapýnýn sahibi idi. Uzlet veriyazet deðiþmez adetleriydi. Manen az yemek, az uyumakve az konuþmak düsturlarýydý. Kur'an-ý Kerim'i gece gündüzokurdu.

Mübarek babalarý Abdüsselam isminde bir zat idi.Valide-i muhteremeleri ise Hz.Hüseyin soyundan olup,"seyyide" idiler. Bu bakýmdan kendileri seyyiddir.

Kabil'de 973 hicri senesinde tevellüd etmiþlerdir.Zahirde Hace Emkenegi (k.s)'den, batýnda ise Þah-ýNakþibend ve Ubeydullah hz.lerinden nisbet almýþlardýr.Gençlik çaðlarýnda Kabil'den Semerkant'a geldiler.Semerkant'da zamanlarýný ulular meclislerinde geçirmiþtir.Öyle hallere gelmiþlerdir ki; her gece akþam namazýndanteheccüd zamanýna kadar Kur'an-ý Hakim hatmederler.Sonra teheccüdü kýlarak sabah namazýna kadar dua ederler-di. Sabah namazýný kýldýktan sonra da, iþrak vaktine kadarYasin-i Þerif okurlardý. Güneþ doðunca da ; Yarabbi gecel-er neden bu kadar çabuk geçiyor" diye yakýnýrlardý. OðluAbdullah; çoðu zaman yanlarýna ellerinde bir ayna ile gelir-ler, O da muhterem mahdumlarýna "Aynada kendine bak"diye buyururlardý.

Kendileri sayýsýz keramete mazhar olmuþlardýr. Bazýzamanlar namazda fatiha-i þerifi imamýn arkasýnda olduk-larý halde, aþikare okumuþlar, bu vesileyle Ýmam-ý Azamefendimizin ruh-u pürfutuhlarý tecelli etmiþtir. Hattaaralarýnda kýsa mülakatlar da vuku bulmuþtur.

Bir gün Ýmam-ý Rabbani hz.lerinin yakýn dostlarýndanMevlana Bedreddin Sergehdi rivayet ettiler ki: "Bir vakitDelhi'ye gitmiþtim. Hz.Þeyh Muhammed Baki hz.lerininkabr-i þeriflerine vardým. Ruhaniyet-i aliyyelerine mütevec-cih oturdum. Ne kadar o þekilde kaldýðýmý bilmiyorum ama,ruhaniyeti aliyyelerinden nisbet ve inabe aldým. Daha sonraHace Kutbiddin Bahtiyar'ýn ziyaretine gittim. Oradan öylebir hitab-ý manevi geldi ki; "Bu gün size Hace MuhammedBâki hz.lerinden inayet buyurulan nisbet bizdendir." Ondansonrada Þeyh-ül meþayýh Hace Nizameddin hz.lerininkabirlerine gittim. Yine onlarýn manen muhatabý oldum.Buyurdular ki:

- Bizim silsile-i nisbetimizde maþukiyet ve mahdu-miyet galiptir. Hace Bakibillah hz.lerinden size ihsan buyu-

rulan nisbet ise, bir aþk nisbetidir. Ve size kâfidir. Daha sonra Ecmir'e giderek, Çeþti tarikatýnýn kol-

larýndan olan, Hace Muhiddin Hasan Sencer hz.lerininmübarek kabrini ziyaret ettim. Orada duyduðum manevihitap ise,

- Size Hace Bakibillah tarafýndan hasýl olan nisbetbizdendir.

Onlara cevaben Hace hz.lerine tarikatlarýna mensuphiç kimsenin Çeþti'den "Ýntisabýmýz vardýr" diye bir ibareduymadýklarýný ve duymadýðýmý ilettim. Yine aldýðýmmanevi cevap ilginçti. Vaktaki ben Nakþibendi erlerinden;Yusuf-u Hemedani'den aþkýn, zevkin, þevkin ve nisbet-iilahiyenin talimine mazhar oldum. Onu da Hace KutbiddinBahtiyar'ýn ruhaniyetine aktardým. Ordan da o nisbet HaceMuhammed Bakibillah'a aktarýldý. Yani nisbetin menbaýNakþi pîridir. Hamdenlillah yine oraya tevdi edildi.

Seyyid Rauf Müceddidi, Darül Mearif isimli kitabýn-da þu güzel olayý rivayet eder: "Þah-ý Velayet, Þeyh-i ÞüyuhSeyyid Kulam Ali Abdullah Dehlevi (k.s)'den nakildir:

Bir gün Hace Bakibillah hz.lerinin mübarek ravzalarý-na gittim. Füyuzat-ý manevilerini taleb ederek, arz-ý niyazeyledim ki;

- Ya Hz.Þeyh! Sizin teveccühünüz bir hakikat denizioluþturdu. Oradan Þeyh Ahmed-i Serhendi (Meceddid-i Elf-i sani Ýmam-ý Rabbani) gibi bir yiðit çýktý.

- Ben fakir kölenize de inayet buyurursanýz ne olur?Bu söz üzerine Hace Muhammed Baki hz.lerinin

kabirlerinden kalkarak bana kýyam eylediklerini müþahedeeyledim. Teveccüh buyurmuþlardý. Zaten zayýf bir bünyeyesahiptim. Vakit de öðle sýcaðý vaktiydi. Bunlarýn üzerine deCenab-ý Þeyh Baki hz.lerinin teveccühleri ilave olunca;hararetten yanmaya baþladým. Nefesim durmak üzereydi.Dýþarý çýktým. O günden beridir ki dýþarý çýktýðýma piþman-lýðým devam etmektedir. Ýtiraf etmeliyim ki; o kadarcýkteveccühlerinden mahiyetini izahtan aciz olduðum çok yük-sek haller, derunumda hasýl olmuþtu.

Kendi beyanlarýnda da: "Hangi büyüðün kitabýný okuduysam, o zat bana

görünmüþtür. Hatta Þah-ý Nakþibend hz.leri ruhaniyetleriylebana çoðu kez zikir telkin edip, cezbe vermiþtir."

Meczuplara yaklaþmasý ise; tedbirli ve kararlý bir

biçimde olmuþ, ancak onlarýn dua ve hüsn-ü zanlarýBakibillah hz.lerinin bulunduðu makama gelmesinde önemlirol oynamýþtýr. Kendilerine rüyasýnda Muhammed Parisahz.leri nasihatta bulunmuþtur. Tasavvuf yolunda ilerlemekiçin ahlak-ý hamide ile ahlâklanarak, düstura riayet etmeningereðini bildirmiþlerdir. Hatta rüyasýnda Þah-ý Nakþibendhazretlerinin huzurunda tövbe etmiþtir. Bunu mübarekmürþidleri Hace Emkenegi doðrulamýþtýr. Kendilerineanneleri de hizmet ederdi. Tekkenin yemeðini ve ekmeðini opiþirirdi. Hatta taze ekmeði derviþlere ikram eder, kendilerikuru ekmek yerlerdi. Çoðu zaman hasýr üzerinde yatardý.Muhammed Bakibillah hz.lerinin en önemli hususiyet-lerinden birisi mütevazý olmasýydý. Hallerini gizler, herhangibir suale kýsa ve net cevap verirdi. Tasavvuf dalýnda isekarþýlaþtýðý sualleri uzun uzun izah ederdi. Daima hüzünlüve üzüntülü olduðu halde, huzuruna gelenlere neþeli vetebessümle muamele ederdi.

Bir ramazan-ý þerif gecesinde talebesi Ýmam-ý Rabbanihz.leri, kendisine yoðurt göndermiþti. Yoðurdu getiren derviþdoðruca Muhammed Bakibillah'ýn kapýsýný çaldý. MübarekÞeyh yoðurt kabýný alarak sordu :

- Ýsmin nedir ? Nereden geliyorsun?- Ýsmim; Bâbâ'dýr. Ýmam-ý Rabbani hz.lerinin

hizmetçisiyim. Bunun üzerine; - Mademki bizim Ahmed'in hizmetçisisin, bizimle

berabersin, diye buyurdu. Bu kadarcýk bir görüþmeden hizmetçiye baygýnlýk

geldi. Ýmam-ý Rabbani hz.lerinin huzuruna geldiðinde, halinifarkeden Ýmam-ý Rabbani hz.leri ne olduðunu sormuþ, ce-vabýndan; Nereye baktýysa nur gördüðünü ifade edenhizmetçiye; Bakibillah'ýn büyüklüðünü bildirdi.

Görülüyor ki, asýrlara manevi mührünü vuran müced-didler ve müçtehitler; o temiz erlerin temiz sinelerinden doð-muþlardýr. Zira onlarýn sine-i saadetleri bahr-i muhit-ikebirdir (büyük okyanus). Ýçinde kýymet yetmez incileri sak-lamaktadýr. Günü geldiðinde dýþarý çýkmak üzere, hattaýþýðýyla ve nuruyla yarýmlarý tamamlayýp mücrimleri sevin-dirmek üzere; iþte ikinci bin yýlýnýn hemen baþýnda zuhureden Ýmam-ý Rabbani hz.leri Muhammed Bakibillahhz.lerinin manevi sadrýndan doðarak o asrý tenvir etmiþlerdir.

Hala ellerinden düþmeyen "Mektubat"ý ve ona benzer eser-leriyle nice bin yýllara daha ýþýk tutacaktýr. Allah (c.c)'a vekuluna hizmetin ve muhabbetin sýrrýný öðreten zümre; buzümredir. Nasib ervah-i ezelde taktir edilir. Rýzkýn hem mad-disi, hem de manevisi Kudret elinden çýkar. Tanýmak kemâlehlinin sýfatlarýndandýr. Ancak ve ancak itikat ve tevaazu ehlimertler tanýrlar ve tanýtýrlar. Cenab-ý Zülcelal bu taifeyi vemensubunu tanýyanlardan eylesin.

Biz burada Muhammed Bakibillah hz.lerini býraktýðýeserlerden ve veciz ifadelerinden bahsetmeden geçemeye-ceðiz. Baþlýca eserleri þunlardýr : Külliyat-ý Bakibillah,Mektubat, Rubaiyat ve Zübdetül Makamat'týr.

Þeyh Taceddin'e yazdýðý mektupta buyuruyor ki: "Devamlý abdestli bulunmak, helal yemek yemeðe

dikkat etmek, bütün günahlarda gýybetten, söz taþýmacýlýk-tan, mü'mini aþaðýlamaktan, müslümana düþman olmaktan,kin tutmaktan, kýzmaktan ve sert davranmaktan sakýnmaklazýmdýr. Yolumuzun esasý budur. Kalbinde marifet-i ilahiisteði olmayanla sohbet etme, arkadaþlýk da yapma. Cahiltarikatçýlardan kesinlikle uzak dur. Dinimizin esasý üzerekaim olmalýsýn."

Bir sohbetlerinde buyurdular ki: "Oruç tutmak; Allah-ü Teala'nýn sýfatlarýyla sýfatlan-

maktýr. Zira Allah-ü Teala yemekten ve içmekten münezze-htir. Rýza sahibi olmalý. Sadýk ve Rahim olmalýdýr. Sözünözü; gönlü dosttan ayýrmamalýdýr."

Tabiidir ki, ancak bu sohbetleri irad edenler fenâyý vebekâyý bulurlar. Yani Bakibillah olurlar. Bakibillahlýk fenâ-fillah makamýndan sonra gelir. Yani o makamdaki kimseninyemesi, içmesi, oturmasý, kalkmasý, yatmasý elhasýl bütünyaþantýsý Allah (c.c) ile beraberdir. Çünkü bütün "var"lar"yok" manzumesinden vücut bulmuþtur. Sevenin sevilendeyok olmasý mecburidir. Çünkü fenâ; bekanýn anasýdýr.Fenâdaki bir zatýn hiçbir surette, hiçbir mekanda, hiçbirzamanda, hiçbir þeyle alâkasý olamaz. Onun alâkasý ancakZat-ý Kibriya iledir. Ýþte oraya gelenler Bakibillahlardýr.

Hicretin 1013 senesinde cemaziyel ahir ayýnýn 26.pazartesi günü kýrk yaþlarýnda iken irtihal dar-ý naimolmuþlardýr. Mübarek kabirleri Delhi'dedir. Yüceruhaniyyetinin ve füyuzatýnýn ve berekatýnýn celbini temenniederiz.

Altun Silsile Altun Silsile

Eylül - Ekim 2001 15

Somuncu Baba Somuncu Baba

Alt

un

Sil

sil

e

Mevlüt SARIOÐLUNecmettin SARIOÐLU

FFeennââyyaa ssaallddýý ççüünn öözzüünn bbeekkââyyýý bbuulldduu ppeess BBââkkîîMMeekkâânn-ýý llââ mmeekkâânn þþeehhrriinn iiddeennddii ccââyy-ýý nnûûrrâânnii

Hâce Muhammed Bâki Billah (K.S)

Eylül - Ekim 200114

zaman balýklarý seyretmek ve onlarýn oynaþmalarý bir-birileri ile muhabbetlerini görmek, dillerinden anla-mak insaný ne yapmaz ki. Bu hali bize bir þiiri ile haberveriyor.

Ol demde ins ile melek raksa gelir çarký felek, Hu hu deyu suda semek feryat eder vakti seher...2

seher vaktinde bir seccade alýr, götürür orada oturur.Aþaðýda çaðlayýp akan Tohma' nýn seher vakti çýkardýðýsesin ne dediðini ancak kalp gözü açýk olan insanlaranlar.

Mevsim bahar olunca bülbüllerin sesi, ishakkuþunun "ya hak ya hak" diye ötmesi birde körüðüdenilen tavuk kadar büyük, kedi kulaklarý gibi kulaðýn-dan bir nevi baykuþun "huuu, huuu' diye öttüðüzaman o þuðulun içi inim inim inler kuzeyden gelenseher yelinin ýlgýt ýlgýt esmesi gibi neler neler. HeleSomuncu Baba' nýn, o suyun üzerinde oturup sohbetetmiþ olmasýný misafirine ikram etmesini hatýrlayýptaseyretmesi. Hulusi Efendi’nin sinesinde yanan aþkýkörükleyip yakmaz da ne yapar.

Diðer bir yer ise Hýdýrlýktaki evlerinin elli metrekuzeyindeki bizim üzüm baðlarý derler yüksek bayýrbir yerin ortasýndan parmak kalýnlýðýnda su çýkar orayahalk "Hatibin Çalýsý" diye isim vermiþlerdir. Buradaiðde aðacý, badem aðacý, salkým söðütlerin altý 30-40metre karelik bir düzlükte türlü türlü çiçekler güllerlehususi yapýlmýþ bir bahçe, bahçenin kuzeyi ardýk,doðusunda bir buçuk metre karelik bir havuzu olaninsana can bahþeden bir yerdir buranýn gözle görülentabi halý, þöyle Þeyh Hamidi-i Veli türbesinin yüzmetre kuzeyde Tohma’ya 150 metre yükseklikteZaviye Mahallesinin üzerinde sanki baþýnda bir taçgibi olan bir yer olup Taceddin-i Veli karþýsýndakýblesinde Zengibar Kalesinin önünde camiler altýadet Allah'ýn elif harfi misali göðe kadar yükselmiþminareler.

Kuzeyinde 350 metre kadar yükselen kayalardanbakýldýðý zaman bütün Darende hatta Sarý Çiçek daðýdenilen Setereðin üzerinde ki yayla. Hatta Hezanlýdaðlarý ve Allah'ýn nurunun tecelli ettiði Nurhakdaðlarý önünde gibi görünüyorlar. Bir de kýbleye karþýoturduðu zaman sað tarafýna bakýnca Sivas'tan gelenþosenin tam Zaviye’ye girerken “dolambaç” denenvirajdan dönerken arabalarýn lambasý sanki SomuncuBaba' yý selamlarmýþ gibi iþitir ve o çalýnýn dibindekioturanlarýn aþkýný bir kat daha artýrýr. Hele o Tohmaýrmaðý’nýn seher vakti çýkardýðý acayip bir ses mi der-

sin kenarýndaki kurbaðalarýn kendi diliyle Allah'ýzikretmeleri, bir nevi su kenarýnda yaþayanlarýnçýkardýðý sesleri hele bülbüllerin hiç dinmeyen feryadý,tan yýldýzýnýn kalenin burcundan doðup ta ey aþýkuyuma seherin vakti geçiyor bu vakit uyku zamanýdeðil uyuma deyip ortalýðý aydýnlatýp (Hulusi Efendiyi) bir kat daha uyarýp Allah'a yaklaþtýran yer ve zamandeðil de baþka ne olabilir. Ýþte o zaman (HulusiEfendinin) gönül ateþi parlar, semaverin fokur fokursuyu kaynattýðý gibi içerisine sýðmaz, ilham olunanbeyitleri kabýna sýðmayan incilerin cevherlerintanelerini eline kaðýt kalem alýpta dizmeye, yazmayabaþlar. Divanýnda bulunan bütün seher ilahileriniolduðu gibi, “Feryad eder vakt-i seher” gazelini deyaþayarak yazmýþtýr" diyor. Bedrettin Ateþi ile sohbe-timizi burada kesip o gazele bir göz atalým.

Cûþa gelir dað ile taþ feryâd eder vakt-i seherHer nesneyi kaplar telâþ feryâd eder vakt-i

seher

(Seher vaktinde, daðlar ve taþlar rabbini zikrederve ona yakarýrlar. Her yaratýlmýþ olan nesne seher vak-tinde bir telaþ içerisinde uyanýk olarak zikir ileharekette çalýþmadadýr. Çünkü Rabbimiz YüceKitabýmýzda; "Sen daðlarý görürsün de, onlarýyerinde durur sanýrsýn. Oysa bunlar bulutlarýnyürümesi gibi yürümektedirler. (Bu) herþeyisapasaðlam yapan Allah'ýn sanatýdýr. Þüphesiz ki oyaptýklarýndan tamamiyle haberdardýr."3 Bu ayetikerime dünyanýn hareket halinde bir zikir durumundaolduðunu, herþeyin, Rabbimizin izni ile kýmýldadýðýnýanlatýyor. Eþya ve tabiat feyizli seher vaktinde birdenge ile hareket ederken, insanýn, hatta âþýklarýn uyu-masý mümkün deðildir. Ýþte bu hakikatleri gören HulûsiEfendi bu ilahi gerçeði beyitleriyle anlatmayaçalýþmýþtýr.)

Ol demde gül handân olur bülbül görüp nâlanolurHer ehl-i dil þâdan olur feryâd eder vakt-i seher

(Gülün tomurcuk halinden gonca haline, oradanda açýlma vaktine eriþtiði seher vaktinde bülbül bunugörüp aþka gelir. Gönül ehli olan Allah dostlarý da, âbidkullarda bülbülün güle olan aþýklýðý gibi, sevdiði içinelinden geleni yapar, onunla meþgul olur. Seher vak-tinde sevdiðine naz ve niyaz eder.)

Ol demde diller zâr eder dilber arz-ý dîdareder

Her can özün izhar eder feryâd eder vakt-i

Edebiyat Edebiyat

Eylül - Ekim 2001 17Eylül - Ekim 200116

Somuncu Baba Somuncu Baba

Âli Ýmrân Sûresi'nde,mü'minler tarifedilirken, "seher vak-

tinde uyanýk olduklarý,tevbe, istiðfar halindebulunduklarý" zikredilir..Bundan dolayý kalbi gönlüuyanýk olan kimseler sehervaktinde, yani sabaha karþýbedenlerini de uyanýk tutar-lar, uykulu halde bulunmaz-lar. Bu konuyu HazretiMevlânâ'nýn yorumundantakip edelim isterseniz.

Biri gelip sorar:- Efendim, der koyun

nesli hem kasaplýk, hemde kurbanlýk olarak dur-madan kesildiði halde birtürlü azalmaz, hepçoðalýr.

Ama köpek nesli kesilmediði, hem de birkaçtane birden yavruladýðý halde koyun gibi çoðal-maz, hikmeti ne ola? Hazreti Mevlânâ þöyle izaheder hikmetini:

-Sabaha karþý seher vakti, bereket vaktidir.Bu bereket vaktinde koyunlar hep uyanýkdururlar, asla uyumazlar. Köpekler ise hep uyku-dadýrlar asla uyanmazlar. Bu yüzden seher vak-tinde uyanýk olanlara bereket gelir, uyuyanlara isebereketsizlik...

Es-Seyyid Osman Hulusi Efendi Hazretlerininen çok seher vakitlerini nerelerde geçirdiði hakkýndaHulûsi Efendi'nin aðabeyi Ahmet Nuri Efendi'ninoðlu, Þeyh Hamid-i Veli Camii emekli müezzin-kayyýmý Bedrettin Ateþ1 ile yaptýðýmýz görüþmede,Bedrettin Ateþ hatýralarýn þöyle anlattý;

Hulusi Efendi'ninçocukluk devresindeki hal-lerine kendisinden ondörtyaþ küçük olduðumdanpek aklým yetmez ama iþit-tiðime göre, babasýndanizinsiz bir tarafa çýk-madýðýný annesi FatýmaHanýmdan defalarca duy-muþumdur. Evvel Allah,babasýna çok baðlý olupsevgi, saygý ve hürmettendolayý çok korkardý. Ayrýcaannesine da ayrý birbaðlýlýðý vardý.

Gençlik devresindeise çok zaman sabahlarýerken kalkar SomuncuBaba Camiinin önünegider abdestini alýr ÞeyhHamid-i Velinin avlusunda

ki son cemaat mahalli olan peykelerin altýnda tehec-cüdü kýlar eline tespihini alýr þimdiki kabrinin bulun-duðu pencerenin önünde Allah'ýný zikre devam edersabah ezanýný bekler ezan okununca babasýnýnarkasýnda sabah namazýný eda edip cemaat daðýlýncatürbenin arkasýna geçer orada meþgul olur. Bazýzaman iþraka bazý zaman duhaya kadar kalýp sonraeve giderdi. Eðer evde misafir varsa namazdan sonraonlarla birlikte eve gelir. Çünkü misafir kahvaltýsýnýyapýp iþine veya yoluna gidecektir, onlarýn gönlünüüzmemek için her þeyi göz önüne alýrdý. Bazý zaman-lar aþký galebe eder iþte o zaman balýklý kuyularýnbaþýna giderdi. Oranýn ayrý bir özelliði ayrý birmeziyeti vardý. Cenabý Hak orayý öyle bir hususiyetteyaratmýþ ki, sanki o kaya bir aþýkýn baþý, o kuyulardaiki gözü olup devam üzere akmaktadýr. Orada sehervakitleri oturur, þiirler yazardý.

Musa TEKTAÞ Geçen Sayýdan Devam

Dîvan-ý Hulûsi-î Darendevî'de

Seher Vakti

Ed

eb

iya

t

uyuyakalan kulu ile Aziz ve Celil olan Allah övünür ve:"Uyuyan þu kuluma bakýnýz, ruhu yanýmda, cesediönümde durmaktadýr", der. Üstad Kuþeyri, yani ruhuniyaz mahallinde, cesedi ise kulluk sergisindedirdemiþtir.

Derler ki, Abdestli olarak yatan bir kimseninruhuna; "Arþý tavaf et, Aziz ve Celil olan Allah'a secdeet," diye nida olunur. Allah Teâla; "Biz uykunuzu sizeistirahat kýldýk"11 buyurmuþtur.

Bedrettin Ateþ anlatmaya devam ediyor; Burada kim aþýk olmaz ki, Hulusi Efendi gibi

cevherlerin hasý incilerin a'lâlarý ve paslýlarýn cilasýolan bir þahýs dursun ya. Cenabý Hakkýn füyuzatý ilahi-sine o mazhar olmasýnda kimi olsun. Allah'ýn aþkýna oyanmasýnda kim yansýn,s her iki taraftan mýknatýsparçasý , ayný zamanda güneþin karþýsýnda ki ayna gibiHakkýn füyüzatýný kendinde toplayýp ta yine karþýsýnagelen kimselere yansýtan Hakk aynasý deðil de nedir?Ýþte bu insan üstü insan bulunduðu yerlerde gezdiðiyerlerde etkisinden istifade etmiþ, deðerlendirmiþ veboþa vermemiþtir.

Ben inanýyorum ki; burasý velilerin güller ektiði,ýtýrlar saçtýðý, karanfiller dikildiði buyu ahmer kokanbir yer olup Hulusi oðlumuz gelecektir diye hazýr-ladýklarý birer merhale, hizmet ve istirahatgah yer-lerdir. Onu iyi bilen Hulusi Efendide burayý deðer-lendirmiþ yaþatmýþ ve yaþamýþtýr.

"Bura bir evliya yurdu ,Pirim cennettir buyurdu,Seyyid de burada durdu Arif olan anlar bunu"

Burasý da þöyle bir yerdir; Taceddin-i Velibahçesinin altýnda Tohma' nýn kenarýnda bir yer olupçöylük denilen suyun üzerine aðaçlardan yapýlmýþ"köþk" denilen oturma yerine, Somuncu BabaCamiinin hemen altýndan akýp gelen ve bu köþkünarkasýnda ki kayaya çarpýp dönen, bu Þeyh Hamid-iVeli nin aþký ilahisini yükleyip çaðlaya çaðlaya gelirkenkarþýsýnda ki kayaya çarpýp o kaya ey aþýk bu kadarfeyizle kýble canibine koþuyorsun hele biraz eðlen biryorgunluk at. Karþýnda Taceddin-i Veli makamýdýr buyeri selamlamadan geçmek olmaz der gibi. O hýzlaakan suyun önüne set çekerek kayaya çarpan su budefada orda çevlik te denilen yerde Hz. Mevlana' nýndöndüðü gibi dönmeye baþlar ve döner döner birhayli döndükten sonra kayanýn doðusundan bir yolbulan tohma 30 metre bir dar boðaz olan iki kayanýnarkasýndan bir yol bulup yine kýbleye teveccühen yol-

una 1000 metre kadar dar yerden hulgum zikri çek-ercesine giderken köprü gözü denen dar bir boðazdançýkar orda geniþ bir nefes alýr. Kendini toparladýktansonra þehrin içerisinden geçer saatlerce gittikten sonraMediþeyhin ayaðýna yüzünü sürüp hemen eþiðindengeçerken biraz ilerde olan Abdurrahman Erzincani Hz.ne hürmet ve selam verip oradan Fýrata karýþýp bazencoþar bazen sakinleþip yüzün topraða sürer bazenaþka gelip özünü taþtan taþa çala çala Kerbelaya kadargitmeye yemin etmiþ ise de hasidler þeriflere ve seyyi-dlere su vermemek için yolunu kesmiþlerdir.

Hulusi Efendi ilmi ile irfaný ile, aþký marifeti ilebunlarý bilmiþ deðerlendirmiþ büyük bir Allah adamýaþýk ve örnek insan olmuþtur. Hakký sevmiþ Hakkasevilmiþ halký sevmiþ, halka sevilmiþtir. Ýþte onun kale-minden

"Güneþ gibi þefkatli yer gibi tevazulu, Su gibi sahavetli merhametle dolu ol"12

sýrrýna vasýl olmuþtur."

Bedrettin amca, sözlerini þu þiirle tamamlýyor;

Seyyid Hulusi'nin seher vaktini hatýrladýmDilim kâfi gelemez tariften âciz kaldým Ne kadar çalýþtýmsa sýrrýna eremedimAncak bildiklerimi nakleyledim bu kadar

O bir güneþ gibiydi maþrýktan doðmuþ idiBakýlmazdý vechine zulmeti kovmuþ idiBütün fenalýklarý bu elden savmýþ idiAydýnlattý yurdunu en son batana kadar

Ahmet Nuri'nin oðlu Bedrettin benim adýmHazret hakkýnda her þey anlatmaktý muradýmBildiklerimi söyledim peþ peþe sýraladýmHatýrýma gelenler þimdilik iþte bu kadar.

eþyanýn hakikatýna vakýf olarak herþeyi onda faniolarak görmüþ olur ve böylece seher vaktinde maksudaerer.)

Ol demde eþcâr u nebât tâze bulurlar hep hayatOl demde cümle mümkinât feryâd eder vakt-i

seher

(Seher vaktinde yeni bir günün baþlamasýyla,aðaçlar, bitkiler geliþmeye yeþermeye ve yeniden açýl-maya yani hayat fýrsatý bulurlar. Kur'aný Kerimde;"Allah gökten bir su indirdi ve onunla yeryüzünüölümünden sonra diriltti. Þüphesiz ki bundadinleyen toplum için ibret vardýr."4 "Hurma veüzüm gibi meyvelerden hem içki, hem de güzelgýdalar edinirsiniz. Ýþte bunlarda da aklýný kul-lanan kimseler için büyük ibret vardýr."5 buyurul-maktadýr. O vakit yeryüzünde her ne var ise hepsihakka yakarýþtadýr. Onlara ibret nazarýyla bakmakgerekir. Aðaçlar, bitkiler böyle yapýnca insanýn uyanýkolmamasý eksikliktir.)

Çaðlar akar âb-ý revân yüz yere kor eyler figanOl demde zerrât-ý cihan feryâd eder vakt-i

seher

(Çaðlayarak akan ýrmaklar sular, tevazu göster-erek, toprakla bir, yüzü yerdedir. Ýþte o akan su da,yeryüzündeki bütün varlýklar da kendi dillerince Allah'ývakt-i seherde zikrederler.)

Ol demde ins ile melek raksa gelir çark-ý felekHû Hû deyü suda semek feryâd eder vakt-i

seher

(Kur'an-ý kerimde; "Göklerde ve yerlerde kim-ler varsa O'na aittir. O'nun huzurunda bulunurlar,O'na ibadet hususunda kibirlenmezler ve yorul-mazlar. Onlar býkýp usanmaksýzýn gece-gündüz(Allah'ý) tesbih ederler."6 "Yedi gök, yer ve bunlardabulunan herkes O'nu tesbih eder. O'nu övgü iletesbih etmeyen hiçbir þey yoktur. Ne var ki sizonlarýn tesbihini anlamazsýnýz. O, halîmdir,baðýþlayýcýdýr."7 ayetlerinin meal olarak tezahürünügörüyoruz. O vakitte, insanlar, melekler, yerler, göklerve suda yaþayan balýklar, Allah'ý zikretmektedir. Sehervakt-i mahlukatýn zikrinin duyulduðu can gözüylegörüldüðü bir kutsal vakittir.)

Ol demde Zat-ý Kibriya âþýklara eyler salâOlan bu sýrra âþina feryâd eder vakt-i seher

(Seher vaktinde ulu olan Allah âþýklarý sevdameydadýna çaðýrýr. Bu sýrrý hisseden gönül erenleri, busýrada O'nu anar O'nu zikreder, O'ndan yardým dilerler.

Peygamberimiz buyurdu ki; Cenab-ý Hakk,gecelerinin ikinci yarýsýnda dünya semasýna iner veþöyle buyurur;

"Bana dua edenin duasýný kabul ederim.Ýsteyene istediðini veririm. Ýstiðfar edeni (maðfiretolmayý isteyeni) maðfiret ederim."

Cenab-ý hak gecenin üçüncü kýsmýnda dünyasemasýna iner ve;

"Dua edenin duasýný kabul buyurur, isteyenede istediðini veririm."

Peygamberimiz bir baþka hadislerinde,"Benim gözlerim uyur ama kalbim uyumaz.""Sabah olduðu zaman uyumak rýzký engeller veüzüntüleri toplar."8 buyurmuþlardýr. Bu beyitte buhadislerin esrarý gizlidir.

Hulûsi aþýksan eðer dur yatma gel vakti seher, Bak gör ki alem serteser feryad eder vakti

seher.9

(Hulusi, âþýklar seher vaktinde uyumazlar. Sendeuyuma. Bütün alemi baþtan baþa seyreyleyince gördünki, seher vaktinde, Allah'ýn yardýmýný uman ve onuniçin gayret-çaba gösteren bir hareketlilik, bir zikiriçindedir.)

Uyku bir ihtiyaçtýr ancak, gereðinden fazla olmasýve zamanýn deðerlendirilmesine engel olmasý bakýmýn-dan zararlýdýr. Gaflet uykusunun ve insaný zulûmat gibiörten, kalbi öldüren keyif uykularýnýn ne derece zararlýolduðu Kuþeyri Risalesinde þöyle anlatýlýr;

"Bil ki uyku birkaç kýsýmdýr: Gaflet uykusu, âdet(zevk ve keyif) uykusu. Bunlarýn hiçbiride güzeldeðildir, hatta kötüdür. Çünkü uyku ölümün kardeþidir.Rivayet edilen hadislerin birinde; "Uyku ölümünkardeþidir" buyurulmuþtur. "Uykuda hayýr olsaydýcenette uyku olurdu" denilmiþtir. Derler ki, Allahcenette bulunan Âdem'e uykuyu verdiði zamanHavva'yý ondan çýkarmýþtý. Âdem uyurken Havvaondan yaratýlmýþtý. Havva vücuda gelince de Âdem'inbaþýna gelen belalar meydana çýkmýþtý.

Þiblî demiþtir ki; "Hakk, halka nazar kýldý veþöyle dedi. "Uyuyan bir kimse gafildir, gafil olan ileHakk arasýnda bir hicap perde vardýr." Bunun için Þiblîuyku tutmasýn diye, gözüne fazla sürme çekerdi.10

Uykunun tehlikeleri böyle zikredilirken, kâmil

Edebiyat Edebiyat

Eylül - Ekim 2001 19Eylül - Ekim 200118

Somuncu Baba Somuncu Baba

DÝPNOTLAR1- Bedrettin Ateþ (1929 doðumlu) ile yapýlan röpörtajdan2- ATEÞ, es-Seyyid Osman Hulûsi, Divân-ý Hulûsi-i Darendevi, Yay

Haz. M. Muhsin Kalkýþým, Ahmet Yenikale, Lütfi Alýcý, C.1, s.52-53 Ank. 1997

3- Neml,884- Nahl, 655- Nahl, 676- Enbiya, 19-207- Ýsrâ, 448-Bkz:Erzurumlu Ýbrahim Hakký, Marifetnâme, (Sadeleþtiren; Abtullah

Aydýn) Mehdi Yay. Ýst 19929- ATEÞ a.g.e. s.52-53

10-Abdulkerim Kuþeyri, Kuþeyri Risalesi, (Haz; Süleyman Uludað),Dergah Yay, III. Baský, Aralýk 1991.11- Nebe 9 12- ATEÞ a.g.e. s.194

Medeniyet Medeniyet

Eylül - Ekim 2001 21

Somuncu Baba Somuncu Baba

Eylül - Ekim 200120

çeken ortak noktalardan biri "kültür" ün daha ziyadeher topluluðun kendine özgü yaþayýþ ve davranýþtarzý olmasýdýr. Büyük Türk mütefekkiri Ziya Gökalp,"kültür"kelimesine karþýlýk olarak, Arapça 'hars'kelimesini ortaya koymuþtur.

Gökalp, bu kelime ile halkýn meydana getirdiðisanat eserlerini kast etmektedir. Gökalp'e göre 'hars'millidir. Türk halkýnýn kendisine mahsus türküleri,oyunlarý,þiirleri, masallarý vardýr. Halý, kilim gibimaddi eþyalarla beraber düðün, çocuk terbiyesi,inanç konularý da kültür sahasýna girer. Burdanhareket þu neticeye ulaþabiliriz; Anadolunun çokrenkli, o denli de çeþitli ve zengin folklor deðerleri,Türk kültürünün hem kaynaðý hem de malzemesidurumundadýr. Yüzyýllar boyu çeþitli medeniyetlerebeþiklik eden Anadolu'daki bu zengin kültür var-lýðýnýn espirisi de zaten tarihten süzülüp gelen bubirikimidir.

Kýsaca biz bu potansiyel kültüre, halk kültürü,halkýn kültürü diyoruz.

Bunlarýn dýþýnda birde aydýnlarýn þekil-lendirdiði kültür vardýr.

Gökalp'e göre aydýnlar yani entelektüel kesim,doðal olarak yabancý kültürlerin de etkisi altýndakalýrlar. Geçmiþte Arap ve Fars kültürlerinin tesirialtýnda kalýndýðý gibi Tanzimattan sonra da Türkaydýnlarý Batý kültür ve sanatýndan yararlanmýþlardýr.

Zaman zaman birbiriyle kaynaþan ve zamanzaman da karýþtýrýlan 'kültür've 'medeniyet' kavram-larý yinede farklý anlamlarasahiptir.

Medeniyet, milletler arasýortak deðerler seviyesine yük-selen anlayýþ, davranýþ ve yaþa-ma biçimleri bütünüdür. Buortak deðerlerin kaynaðý isekültürlerdir. Mesela 'BatýMedeniyeti' denildiði zaman,din bakýmýndan hýristiyantopluluklarýn manevi-sosyaldeðerleri ile müsbet ilme dayalý

teknik anlaþýlýr. Halbuki Batý medeniyetine baðlý mil-letlerden her biri ayrý bir kültür topluluðudur. Sözgelimi Ýngiliz kültürü ile Ýtalyan kültürü aynýdeðildir. Keza Ýskeç kültürü ile Fransýz kültürü defarklý farklý kültürlerdir. Ancak bunlarýn hepside Batýmedeniyeti dairesinde düþünülür ve öyledir. de.Müsbet ilim sahasýnda benzer anlayýþ içindeolmalarýna, tekniði ortaya çýkarma ve kullanmadabirbirlerine yakýn yollar takip etmelerine raðmen budevletler baþka baþka diller konuþurlar ;adetleri,gelenekleri,ahlak anlayýþlarý, güzel sanatlarý, mahallimüzikleri ve yöresel giyiniþleri bir deðildir. Hattahepside üstelik Hýristiyan inancý içinde bulunmaklaberaber din karþýsýndaki tutumlarý da farklýdýr. Ýþtebu ayrý ayrý inanýþ , eðilim ,düþünce ve davranýþ tarz-larý her milletin kültür unsurlarýný teþkil eder. Ohalde her topluluk bir kültür sahibidir,diðer bir dey-iþle her kültür ayrý bir topluluðu temsil etmektedir.

Türk milleti de dili, töresi, dini, hukuku,düþüncesi ve ortaya çýkan olaylar karþýsýndakikendine özgü davranýþlarý ile yüzyýllardan beri yaþa-makta olduðuna göre bir milli Türk kültürü vardemektir. Özellikle de Türk Milleti için kültür, var-lýðýnýn sebebi durumunda bir rol üstlenmektedir.Prof Dr. Mehmet Kaplan'ýn ifadesiyle ;"Bir balýk içindeniz ne ise, bir Türk için de asýrlar boyunca yaþadýðýkültür odur."

Kültürü ve medeniyetle iliþkisini ortaya serdik-ten sonra Aziz Atatürk'ün kültür konusundakidüþünce ve tavýrlarýna bir göz atabiliriz:

Atatürk, bilim ve onabaðlý olan teknolojiye"Haraset-i fikriyye" (intel-lectuelle culture) demiþtir."Haraset-i Fikriyye" kültürünbaþ öðesidir. Öyle ki, eðertoplum vagonlar ise, entellek-tüel kültür bu vagonlarý çekipgötüren güçtür, lokomotiftir.

Türk devlet adamlarýarasýnda bu gerçeði ilk gören

Kültür insan içindir. Ýnsanlarýn olduðuher yerde "kültür"den söz edilebilir.Ýnsanýn dýþýndaki öteki canlýlarda, bitk-

ilerde ve hayvanlarda, kültür yoktur. Ýnsansahip olduðu bu kültürü, öðrenme veöðretme yoluyla gelecek nesillere aktarýr.Kültüre daha baþka öðeler katýldýðýnda kibunlar öncelikle öne çýkarýlan "bilim veteknoloji" olacaktýr; o zaman kültürünanlamý, medeniyet anlamýna kaydýrýlmýþ ola-caktýr.

Kültür tarihçilerince "kültür"kelimesinin ilmi yönden ifade ettiði kavram-lara bir göz atalým;

E.B.Taylor'a göre; "Bilgiyi, imaný, ahlakihukuku, örf-adeti ve insanýn cemiyetin birüyesi olmasý dolayýsýyla kazandýðý diðerbütün maharet ve itiyatlarý ihtiva edenmürekkep bir bütün"

S.Spir'e göre;"Atalardan gelen maddi-manevi deðerler yekünü."

C.Wiesler'e göre; "Bir topluluðun yaþamtarzý."

R.Thurnwald'e göre ;"Bir toplulukta örfve adetlerden davranýþ tarzlarýndan, teþkilatve tesislerden kurulu ahenkli bütün."

Görüldüðü gibi, bu tanýmlarda dikkati

BBaakkýýþþýýKültür ve Medeniyete

AAttaattüürrkk''üünnKültür ve Medeniyete

“Anadolunun çok renkli, odenli de çeþitli ve zengin folklordeðerleri, Türk kültürünün hemkaynaðý hem de malzemesi duru-mundadýr. Yüzyýllar boyu çeþitlimedeniyetlere beþiklik edenAnadolu'daki bu zengin kültürvarlýðýnýn espirisi de zaten tarih-ten süzülüp gelen bu birikimidir.”

Yrd.Doç.Dr. Cemil GÜLSEREN

"Bir balýk içindeniz ne ise, bir

Türk için deasýrlar boyuncayaþadýðý kültür

odur."* Yard. Doç. Dr., AKÜ Uþak Eðitim Fakültesi.

Medeniyet Medeniyet

Eylül - Ekim 2001 23Eylül - Ekim 200122

Somuncu Baba Somuncu Baba

M. K. Atatürk, bir tarafta Batýlýlarýn da takdirettiði Türk adet ve an'anelerine deðer verirken, diðertaraftan Türk kültürünün -Türk milletinin bekasýnýtemin eden- baþlýca iki büyük unsuru olan Türk Dilive tarihine de çok önem verdi. Hayatýnýn son yýl-larýnda hemen hemen bütün vaktini Türk tarihini veTürk Dilini bizzat araþtýrmakla geçirdi. Bu yoldakiçalýþmalarýn devamýný temin etmek üzere, Türk tari-hini ve dilini Batý ilim metodu ile tedkik edecek ilimadamlarýný yetiþtirecek olan fakülteler kurdu. Þahsiservetini Türk dilini ve tarihini araþtýracak kurumlaravakýf olarak býraktý.

Bazý kiþi ve gruplarýn yaptýklarý gibi Atatürk'ünþu veya bu yönünü ele alarak onu ideolojilere aletetmek yerine Atatürk'ü bütünüyle alýp Türk Milletinerehber yapmak, þüphesiz takip edilecek en doðruyoldur. Gerçekte de Atatürk þu ve bu ideolojiye sýð-mayacak kadar çok yönlü ve bütünlük arz eden birbüyük liderdir.

Yalnýz unutmamak gerekir ki, Atatürkçülüðündört bir yana çekilerek yorumlanmak istediði birzamanda, O'nun asýl anlamý ve Batý hayranlýðý nedekör bir taklitçiliktir. Batýlýlarda savaþarak bugündeyarýþarak, Batýlý olmak isteyiþimiz, hakim medeniyetalanýna kendi eserlerimizle katýlmak yüzyýllarcaihmale uðratýlmýþ bir memleketi kurtarmak vekalkýndýrmak çabasýnda doðuyor. Bu manada busavaþ bitmemiþtir. Türkiye "mes 'ut, muvaffak,muzaf-fer ve müreffeh" bir ülkenin adý olmalýdýr. Cehalet,sefalet, dalalet ve hatta hýyanet ülkesi deðil.

Atatürk'ün ayný zamanda büyük bir hatipolduðunu unutmamak gerekir. Namýk Kemal'in,Abdül Hak Hamid'in, Tevfik Fikret ve Ziya Gökalp 'ineserleri ile beslenmiþtir. Tesirli kelimeleri seçmesiniçok iyi bilir ve onlarý yerli yerinde kullanýrdý. Fransýzyazarý Bu fen:"Uslub-ý beyan aynýyle insan" (Uslubinsanýn ta kendisidir.) demiþtir. Kullanýlan kelimeler,seslerine varýncaya kadar, onu kullananýn þahsiyet,zevk, kültür ve mizacýný gösterir. Bundan dolayýNutuk 'u aslýndan okumak, onu anlamaða çalýþmak,bizi Atatürk'e daha çok yaklaþtýrýr. Zira her kelime vecümle onun aðzýndan ve kaleminden çýkmýþtýr. Bubakýmdan NUTUK'tan aynen aktaracaðým bir bölüm-le sözlerimi tamamlamak istiyorum:

DAHÝLÝ CEPHE (Nutuk,C. II, s. 639)"Asýl olan dahili cephedir. Bu

cephe bütün memleketin, bütünmilletin vücuda getirdiði cephedir.Bu cephe bütün memleketin,bütün milletin vücuda getirdiðicephe dir. Bu cephe tezelzül,tebeddül edebilir, maðlup olabilir.Fakat bu hal, hiçbir vakit bir mem-leketi, bir milleti mahvedemez.Mühim olan, memleketi temelin-den yýkan, milleti esir eden dahilicephenin sükutudur. Bu hakikatebizden ziyade vakýf olan düþman-lar, bu cephemizi yýkmak için asýr-larca çalýþmýþlar ve çalýþmaktadýr.Bugüne kadar muvaffak daolmuþlardýr. Filhakika kaleyi için-den almak, dýþýndan zorlamaktançok kolaydýr. Bu maksatla þahýs-larýmýza kadar temasa gelebilenmüfsit mik-roplarýn, vasýtalarýnmevcudiyetini iddia etmekcâizdir."

kiþi Atatürk'tür. Atatürk'e göre, "haraset-ifikriyye"zeminle mütenasiptir. Buzemin ise "milli seciyye" dir. Millivasýflardýr. Atatürk bu seciyyeyide saymýþtýr: Dürüstlük, iyahlak, cömert davranýþ,esaret, konuk severlik, aðýrbaþlýlýk, tecrübeye önemvermek, güzel sanatlarasevgi duymak, pratikzeka, saðlam bilgiyebaðlýlýk, gerçeklik duy-gusu, asalet, yüksekkarakter, saflýk, temizkalplilik, saðlamyüreklilik, itaat, gayret,kumanda etmek, ölmesinibilmek, çalýþkanlýk,maneviyat yükselliði, müs-bete ve iyiye yönelim, ilim veirfana inanç, þeref, namus,haysiyet, insanlýk, hürriyet, Ýstik-lal, medeniyete ve zaferi düþkünlük,milliyet perver ve dine saygýlý olmak.Milli varlýðýmýz bunlarýn yaþatýlmasý ile ancakoruna bilir. Atatürk'e göre kültürlü insan iþte buçevrede hem kendisi ile anca koruna bilir. Atatürk'egöre kültürlü insan iþte bu çevrede hem kendisi ileanca koruna bilir. Atatürk'e göre kültürlü insan iþtebu çevrede hem kendisi ile anca koruna bilir.Atatürk'e göre kültürlü insan iþte bu çevrede hemkendisi kültür sahibi olan, hem de yukarýda sýralanandeðerleri çevrelerine ve bütün Türk milletine yay-makta olduklarýna kani olan kiþilerdir.

Bu konudaki görüþlerini deðiþik zamanlardayaptýðý konuþmalarda da dile getirmiþtir:

(15 Temmuz 1921): "Milli terbiye proðramýn-dan bahsederken eski devrim hurafatýndan veyaradýlýþýmýzla hiç de münasebeti olmayan yabancýfikirlerden, Doðudan ve Batýdan gelen tesislerdentamamen uzak milli seciyye tarihimizle mütenasipbir kültür kastediyorum. Kültür zeminle mütenasip-tir. O zemin milletin seciyye sidir:"

(1936); "T.C.'nin temeli kültürdür.Kültür, okumak, anlama, görebilmek,

görebildiðinden mana çýkarmak,ders almak, düþünmek, zekayý ter-

biye etmektir:"(Kasým 1932): "Milli

kültürün her çýðýrda açýlarakyükselmesini Türk mil-letinin temel direði olarakkabul edeceðiz:"

Bundan dolayýdýr kiCumhuriyetin ilanýndansonra M.K. Atatürk, yenidevletin temellerini millikültür üzerine kurmuþtur.Atatürk için asýl güçlük,

siyasi istiklalin kazanýl-masýndan sonra baþlýyordu.

M. Kemal, müstakil bir mil-let olarak yaþaya bilmek için,

bütün dünyaya yayýlan batýmedeniyetini kabul etmekten baþka

çare bulunmadýðýný çok iyi biliyordu. Ancakyine o,Türk Milletine has kýymetler toplamý olanTürk kültürünün titizlikle muhafaza edilmesi zarure-tine de kaniydi. Batý medeniyetiyle beraber, bumedeniyeti meydana getiren milletlerin kültürleri degirer de, Türk kültürünü silip süpürürse o zaman binbir fedakarlýkla elde edilen siyasi istiklalin bir iþeyaramayacaðýný, zira kültürlerini kaybeden millet-lerin er veya geç siyasi istiklallerini de kaybedecek-lerini, Türk tarihini çok iyi bilen M. Kemal 'den dahaiyi takdir edecek baþka birisi bulunamazdý. Öte yan-dan bu günde olduðu gibi yalnýz aydýn kitleninsahiplendiði Batý kültürünün, Türk milletini, bir-birinden ayrý, hatta birbirine iyi gözle bakmayan ikigruba ayýrdýðý da bir gerçek idi. M. Kemal kararýnývermiþti. "Türk milleti, bütünü ile kat'ý olarak Batýmedeniyeti dairesine girecektir. Ancak ayný TürkMilletinin, tarihte bir çok defalar olduðu gibi Batýmedeniyeti dairesi içinde eriyip gitmesine maniolmak için, kökü tarihin derinliklerinde olan Türkkültürünü muhafaza edecek tedbirler alýnmalýdýr."

“Güven", bir kimseden bek-lediðimiz vasýflarýn, o kimsede mevcutolduðunu görmektir. Bu duyguyu gün-lük hayatýmýzda" itimat etme" olarak takullanýrýz. “Ben ona itimat ettim, obana itimat etti” gibi... Yani, "birbiri-mizde ki vasýflar, karakterlerimizigüvenmeye layýk bulduk" demek ister-iz.

Mesela hukuka baðlý, vatan-daþlarýna huzur ve güven verir. Nasýlverir?.. Eðer devlet, hukuka baðlýlýðýnýbütün vatandaþlarýna karþý aynýölçüde tatbik ediyor ve "adalet mülküntemeli" olmuyor da, adalet üzerindebir takým güvensizlikler doðuyorsa, odevlette de, devlette yaþayan insanlarda karþýlýklý güvensizlik duygusu gayettabii olarak doðar.

Ýnsanýn diðer bir insana veyainsanlara güveni, onlarýn kendileriniinsan yapan evrensel deðerlere sahipolup- olmamalarýyla ölçülür. Nedir buevrensel deðerler?.. Bunlar, insanlýktarihiyle beraber gelen doðruluk,çalýþkanlýk, fazilet, namusluluk, gayrýnmalýna ýrzýna tecavüz etmemek,vatanýný sevmek ve insanlara karþýhoþgörü sahibi olmak gibi, insanlýðýntemel vasýflarýdýr.

Ýnsanoðlu binlerce senedir, birtakým emirler almýþtýr:

"Öldürmeyeceksin...Zina etmeyeceksin...Çalmayacaksýn...Annene babana saygý duyacak-

sýn Allah'ýn birliðine inanacaksýn .."Þeklinde sýralanan emirler, bin-

lerce senedir insanlarýn birbirlerinegüvenlerini saðlamak üzere konulmuþ

emirler ve kaideler.Ýnsanoðlu, topluluðuna mutluluk

getirmesi için "devlet " denilen mües-seseyi kurmuþtur. Devlet kavramýnýortaya çýkardýktan sonra muhtelifdevlet þekilleri, rejim þekilleri denemiþve en sonunda, güvendiði insanlarýnseçilmesine yol açýyor diyerek"demokratik devlet"i seçmiþtir.Demokratik devlet de insanlar yönsahibi olarak seçilen insanlardýr. Ýnsan-larý idare iddiasýnda bulunan "devlet"in baþýndaki kiþiler eðer millete karþývaad ettiklerinden hulfederler, yanisözlerinden dönerlerse, yalaný mutadhale getirirlerse, rüþvete ve haksýzkazanca pervasýzca evet derlerse"halka hizmetin Hakka hizmet olduðu"idrakinden uzaklaþýrlarsa, o takdirdemilletin politikacýlarýna güveni kalmazve böylece devlete karþý bir güvensizlikduygusu baþlar.

Güven bahsinde söylemek iste-diðim bir baþka husus þudur: insan-larýn birbirine güveninden ve insan-larýn bu güven duygusuyla devleti kur-malarýndan bahsettim. Fakat, devletinde vatandaþlarýna güvenmesi lazýmdýr.Devlet daima hizmet veren bir mües-sese deðildir. Devlet milletin kendisinesaðladýðý maddi ve manevi imkanlarýkullanan bir hükmi þahsiyettir. Eðervatandaþýn devletine güvenine karþýdevletinde vatandaþýna güvenini isti-yorsak, o taktirde devletin hukukimkanlarý içinde vatandaþýnda devletkanunlarýna itaat etmesi, günahsýzvatandaþýný öldürmemesi," ordusuylaharp yaptýðýný" ilan edip kahramanlýktaslamamasý, devletin bayraðýnahakaret edip kendine özel saldýðý

Kültür Kültür

Eylül - Ekim 2001 25Eylül - Ekim 200124

Somuncu Baba Somuncu Baba

Güven Duygusu

ltü

r

Ahmed Aydýn BOLAK

Ýnsanýn diðerbir insana veya

insanlara güveni,onlarýn kendileri-

ni insan yapanevrensel deðer-lere sahip olup-

olmamalarýylaölçülür. Nedir bu

evrensel deðer-ler?.. Bunlar,

insanlýk tarihiyleberaber gelen

doðruluk,çalýþkanlýk,

fazilet, namuslu-luk, gayrýn malýna

ýrzýna tecavüzetmemek,

vatanýný sevmekve insanlara karþý

hoþgörü sahibiolmak gibi, insan-

lýðýn temel

bayraðý sokaklarda dolaþtýrmaya kalk-mamasý, devleti bölmek için kanlýhareketlere teþebbüs etmemesi veböylelikle de içinde yaþadýðý devletinkanunlarýyla kendisine tanýnmýþ hak-larý su istimal ederek devlete karþýgüvensizliðini bir tahrip vasýtasý halinegetirmememsi lazýmdýr. Çünkü bunlar,devletin vatandaþtan beklediðigüveninin yok olmasý neticesini doðu-rur.

Türkiye Cumhuriyeti üniter birdevlet olarak kurulmuþtur. Buradayaþayacak her vatandaþýn, bu üniterdevletin icabýna uymasý lazýmdýr. Hembu devletin anayasasýna riayet yeminiedeceksiniz veya hem bu devletinkanunlarýna dayanarak parti kuracak-sýnýz... Sonra da bu devletin üniteryapýsýný tahrip etmek veya "Kürtdevleti kurmak için" Ankara'nýn merkezinde nümayiþyapmaya kalkacak, sonra da bunu muhtelif yalanlarlaörtmeye kalkýþacaksýnýz!.. Bu, devletin size olangüvenini sarsar. Güveni sarsýlan devlet, kendinikoruyucu tedbirleri en kanlý bir þekilde de olsa alýr...

Herhangi bir grup, Türk kanunlarýndan faydala-narak Türkiye'nin aleyhinde faaliyete geçmiþ ve sonraonun üzerine Türk Devletinin kudretli yumruðuinmiþse, o gruptaki insanlarýn sokaklara dökülüp,"insan haklarýndan" bahsetmesi ve insan haklarýhimayesi istemesi bence abesle iþtigaldir., saçmalýk-larýn en büyüðüdür... Devlet, kendisine hürmetedilmediðini gördüðü zaman gazabý büyük, reaksi-yonu þiddetli olan bir varlýktýr. Çünkü devlet, baþkatürlü kendisini koruyamaz. Devlet bir tüzel kiþilikolarak, milletin kendisine verdiði bu salahiyeti kullan-mak suretiyle yaþayabilir.

Hem eroin kaçakçýsý olarak gençleri zehirleyecekve kazandýðýnýz paralarla silah alýp bir takým insanlarýneline vererek Türk askerini öldürmeye teþvik ede-ceksiniz, hem de Devletten bir þeyler isteyeceksiniz ..O zaman siz önce bu devletin vatandaþý olma hakkýnasahip deðilsiniz ve bu devletin size karþý herhangi bir"insan haklarý" borcu da yoktur!

Çünkü siz devletin "insan haklarýna" dayanantemel vasfýný, üniter vasfýný tahrip etmektesiniz. Çünküsiz, bu milletin çocuklarýna zehir vererek, onlarýn hay-atlarýný karartmayý ve sonra o paralarla Rusya'danSuriye'den silah alýp Türk Mehmetçiðini, Türk Polisiniöldürmeyi veya büyük þehirlerde bombalar patlatýpmasum insanlarý yok etmeyi hedeflemektesiniz!..

Bunlarý "üniter devlet" anlayýþýyla biraraya getirmek mümkün deðildir. Budevlete isyandýr.! Ve devlete isyanýncezasýný tarihimizde defalarca gör-müþüzdür. Nasýl tenkil edildiklerini,nasýl yok edildiklerini misalleriylebilmekteyiz. Dolayýsýyla böyle hareketeden zavallýlarýn, o bedbahtlarýn Türktarihini bilmediklerini ve daðdanþehre indiklerinde, sanki "tarihi ilkdefa kendilerinin yazacaðýný" zannet-mekte olduklarýný görüyor ve þaþýrýy-oruz.

Sevgili Okuyucular!Bir milletin mukaddesleri vardýr;

"bayraðý" onun mukaddesidir "milliduygularý" onun mukaddesidir,"inancý" onun mukaddesidir. Bunlarlaistihza edilmesine, bunlara hakaretedilmesine millet katiyen tahammül

edemez. Tahammül etmemekte haklýdýr. Hangi gafilbunun aksi istikamette hareket ederse, mutlakakarþýlýðýný beklemelidir. Bu karþýlýk, evvela milletinteþkilatlanmýþ kuvvetleriyle olur... Ve sonra bir günsokakta insanlar, bunu yapanlarý birer birer ayýklarlar!

Sohbeti kapatýrken þöyle söylemek isterim:Güvenilir insanlarýn, güvenilir devlet adamlarýyla

"hukuka baðlý güvenilir devlet" i kurup yaþatacaklarýgünlerin müjdecisi olan; Atatürk'ün kendilerineemanet ettiði Cumhuriyeti korumaya azimli gençler-imizin ayakta olduðunu ve devlete uzanan her türlü elikýrmaya hazýr bulunduðunu görmek, benim yaþým-dakilerin ve bütün milletin teselli kaynaðýdýr.

Sevgili Okuyucular .. Son günlerin hadiseleri hiçbir zaman bizi yeise

düþürmemelidir. Bakýnýz tarih sayfalarý içinde yaþadýk-larýmýza; bunlarýn içinde sanki "devletin bir an içindeyok olduðunu" farz edebileceðiniz elim vakalarcereyan etmiþtir. Ama devlet daima muzafferdir.Devlet haktan yana çýkmýþ, halkla beraber olmuþ,halk ve hak bir araya gelince hiçbir þer kuvveti yaþaya-mamýþtýr.

Bugünde hiçbir þer kuvveti Türkiye CumhuriyetiDevleti'ne karþý yaþayamayacaktýr. Bir takým bedbaht-lar, birtakým tarih bilmez mazi bilmezler, birlikteyaþadýðýmýzdan da memnun olduðumuz bu topraklar-da çýkardýklarý hadiselerden piþman olacaklar vetekrar eski sakin hallerine döneceklerdir ümidiyle,devletin tam manasýyla ferman-ferma olduðu günlerinyakýn olduðunu düþünmek istiyorum...

Medeniyet, yani þehir hayatý, köylülerin omuz-larý (hayýr, sýrtlarý) üzerinde yükselir. Her þehir kendinibesleyecek bir tarýmsal çevreye muhtaçtýr. Þehir insanýköyden gelecek yiyecek arzý olmadan varlýðýný sürdüre-mez. Ýbn Haldun'a göre, "hanedanlýklar ve devletlerþehir ve kasabalardan öncedir. Þehir ve kasabalarmülkün ikinci derecedeki mahsulü olarak vücuda gelir"Üstat, bunu þöyle izah ediyor:

Bina inþa etmek ve þehir kurmak, refah ve rahatýnicabý olan hadari temayüllerdendir. Bu iþe Bedeviliktenve onun gösterdiði hususiyet ve temayüllerden sonragelinir... Þehir, hanedanlýk kadar yaþar. Hanedanlýksona erince o þehirdeki hayatta durur. Umran gerilerve þehir harap olur.

Niçin? Çünkü, þehri merkez edinmiþ olan siyasi-askeri örgüt tarýmla iþtigal etmekte olan çevreden vergialamadýðý zaman, þehri besleyecek yiyecek arzý kururve þehir hayatýný sürdürmek imkansýz hale gelir. Büyüktarihçi büyük gerçeði altý asýr önce þöyle dile getirmek-tedir:

Þehri inþa eden hanedanýn yýkýlmasýndan sonrakiduruma gelince: Ya bu þehrin etrafýnda ve civarýndayer alan daðlarýn, ova ve yaylalarýn o þehirdeki umranýsürekli olarak besleyecek ve ayakta tutacak maddesi vegeliri bulunur. Bu taktirde bu madde ve gelir, þehrinvarlýðýný muhafaza etmesini temin eder, bu suretleþehrin ömrü hanedanlýktan sonrada sürüp gider. Veyakurulan þehrin çevresinde, oradaki umraný besleyecekve ayakta tutacak bir madde ve gelir yoktur, orada otu-ranlarýn civardangelenlerden teminedecekleri bir menfaatkalmamýþtýr. Oradakiumran peyderpeyeksilir, nihayet oradaikamet edenler daðýlýr,þehirde harap olur.

Ancak, köyün veköylünün çilesi bukadarla bitmemekteve þehrin en az okadar önemli ikinci bireksiðini de tamamla-maktadýrlar. Þehirlertarih boyunca nüfus

yutan kara bir delik ola gelmiþlerdir. Geçen yüzyýlýnortalarýna kadar, salgýn hastalýklar þehir nüfuslarýnýkasýp kavuran birer felaket idiler. Þehirde insanlar bir-birlerine çok yakýn oturduklarýndan, koruyucu aþý veilaçlar geliþtirilinceye kadar, her bulaþýcý hastalýk þehirnüfusunun neredeyse yarýya inmesiyle sonuçlanýyor-du. Bu durumda, þehrin nüfus yenilemesinin yükünütaþýmak köye düþüyordu. Köylüler, yiyecek tedarikininyaný sýra, bu sefer oðullarýný ve kýzlarýný da þehirnüfusunun yenilenmesi için ( bazen kendi istekleriyle,çoðu zaman da mecburen) feda ediyorlardý.

Modern zamanlarda iki önemli geliþme birdenoldu. Bir yandan koruyucu aþý ve ilaçlar sayesinde þehirnüfusunun kýrýlmasýný önlerken, diðer yandanköylülüðün nüfus içindeki oraný çok küçük bir düze-yeindi. Ýki yüzyýl önce dünya nüfusunun yüzde 90 danfazlasý köylerde otururken günümüzün sanayiülkelerinde bu oran yüzde beþin altýna indi.

Bulaþýcý hastalýklara çare bulunduðuna göre,normalde sanayi ülkelerinde nüfusun hýzla artmasýgerekirdi. Nitekim bir süre böyle oldu. Fakat bugün, buülkelerin çoðunda yýllýk nüfus artýþý ya sýfýrdýr veyanüfus azalmaktadýr. Niçin? Çünkü eski bulaþýcýhastalýklarýn yerini bugün çok daha vahim bir manevihastalýk almýþtýr. Batý insaný servetini müstakbel çocuk-larý harcamayý akýlsýzlýk saymaya, daha doðrusu kârsýzbir iþ olarak görmeye baþlamayý ve ömrünün sonçeyreðini týbbi imkanlarla restore etmeyi tercih etmek-tedir. Kadýnlar sancý çekmemek için doðumlarýný bile

kiralýk annelere yaptýr-maktadýrlar. Tabiatýylabu durumda nüfus art-mamakta ve sankibulaþýcý bir hastalýðamüptela olunmuþ gibi,dýþarýdan nüfus ithaligerekmektedir. Peki,nereden yapýlacaktýrbu ithalat?

Sanayi dünyasýnýbir bütün olarak eskiçaðlarýn þehri sayabili-riz. Köyler ise "ÜçüncüDünya"dýr. Ve þehirlil-er, kimi zaman istekli,

Ekonomi EkonomiSomuncu Baba Somuncu Baba

Eylül - Ekim 2001 27Eylül - Ekim 200126

Ek

on

om

i zaman istekli, kimi zaman da isteksiz bir þekilde buköylerden nüfus devþirmektedirler. Devþirmenin üslubuve "köylü nüfus" üzerinde kurulan manevi baský,batýlýlarýn yaþamakta olduðu medeniyet krizinin vahimboyutlara ulaþtýðýný göstermektedir. Önce iki yüzyýlöncesine gidip, batýlý insanýn "nüfus krizi" ni teorikolarak nasýl algýladýðýný anlamaya çalýþalým.Tartýþmamýzýn anahtar kiþisi: Thomas Malthus.

Her ne kadar Malthus demografik sorunlarüzerinde düþünen ilk yazar deðildiyse de Avrupa da birnüfus teorisi geliþtirmeye muvaffak olan ilk kiþiydi.Onun teorisi iki yüzyýldýr nüfusa dair her tartýþmanýnhareket noktasý ola geldi. Ancak, "kendi zamanýnda,teorisi demografi incelemesine bilimsel bir katký olmak-tan çok, Godwin, Condorcet ve Owen'in sosyal yasamayoluyla beþer toplumun mükemmelleþtirebilir olduðunadair iyimserliklerinin reddi olarak dikkati çekti. "YaniMalthus, bir bilim adamýndan ziyade aydýnlanma iyim-serliðinin panzehiri bir ideolog sayýlsa yeridir.

Malthus, insanoðlunun hayvanlarla paylaþtýðýdoðal iç güdülere hamledilen biyolojik çoðaltmayeteneði ile bu yeteneði sýnýrlayan bir kontroller kümesiarasýnda ki karþýtlýktan hareket ediyordu. Kontroller,ölüm oraný ile doðum oranýný etkileyen kuvvetleri bir-birinden ayýrmakta olan pozitif kontroller ve önleyicikontroller olarak iki gruba ayrýlmaktadýr;

1- Ýnsanýn yeniden üretme yolundaki biyolojikyeteneði (kapasitesi), onun yiyecek arzýný arttýrma yo-lunda ki fiziki yeteneðini aþmaktadýr.

2- Ya önleyici (doðumlarý azaltýcý) veya pozitif(ölümleri arttýrýcý) kontroller her zaman iþler durum-dadýr.

3- Yeniden üretim üzerindeki nihai kontrol, yiye-cek arzý üzerindeki sýnýrlamalarda yatmaktadýr.

Mark Blaug' a göre, Malhus'un iki tür ilerleme (yaniinsanlarýn sayýsýnda ki geometrik artýþ ile yiyecek arzýn-da ki aritmetik artýþ) arasýnda yaptýðý ünlü zýtlaþtýrma birreklam sloganýnýn hipnotik, ikna edici gücüne sahipti.En küçük bileþik oran üzerinde büyümekte olan enküçük sonlu toplam (2+4+8+16+32+.........)nihayette, en yüksek basit oranla büyümekte olan enbüyük sonlu toplamý (1003+1006+1009+........)geride býrakacaktý. Ýlave insanlar kendilerini yenidenüretebilirdi, oysa ilave yiyecek kendi kendine arttýra-mazdý. Netice baþlangýçtaki durum ne olursa olsun, kýsabir süre sonra ancak ayakta kalacak kadar yer kalacaktýdünyada. Okuyucu böyle anlarda, maksimum biyolojikoranla büyümekte olan nüfuslarýn gerçek dünyada mev-cut olmadýðýný ve dolayýsýyla böylesi tüyler ürpertenkarþýlaþtýrmalarýn temel teoremi hala ispatsýz býraktýðýnýmuhtemelen aklýna getirmezdi.

Malthus'ün nüfus teorisi bir totolojidir. Bilimsel bir

teori gelecekteki hadiseler hakkýnda, en azýndankavramsal olarak yanlýþlanabilme kapasitesine sahip biröngörüde bulunan teoridir; bize önermenin yanlýþ çýk-masý halinde dünyanýn hangi bakýmýndan farklý ola-caðýný söyler. Metafizik bir önerme ise, yanlýþlana bilmeimkaný olmayan önermedir. Bunlar anlamlý görünebilir;fakat bunlarýn anlamý ampirik alanda deðildir. Yani nedoðrulanýrlar, ne de yanlýþlanýrlar. Malthüs' ün teorisiböyle bir metafizik teoridir ve tam bir totoloji örneðiteþkil etmektedir.

Bugün "Üçüncü Dünya" doðum oranlarý bakýmýn-dan hala bir tarým toplumunun (köyün) özelliklerinitaþýrken, ölüm oranlarý bakýmýndan sanayi toplumununstandartlarýna yaklaþmýþ bulunmaktadýr. "Birinci Dünya"ise ciddi bir nüfus krizi yaþamaktadýr. Malthusyenteoride, çocuklarýn sabit maliyetlerle üretildiðidüþünülüyordu. Emek talebinde ki bir artýþ, zorunluolarak maliyetlerin üstünde beklenen bir getiri saðlýyorve dolayýsýyla doðum oranýnda bir artýþla sonuçlanýyor-du. Yani iki yüzyýl önce çocuk "üretmek" batýlýlar için"kârlý" sayýlýyordu. Bugün ise çocuklar artan maliyetlerleüretilmekte; aile baðlarýnýn zayýflamasýndan ötürü,çocuklardan beklenen getiri de azalmaktadýr. "sanayitoplumunda doðurganlýk, milli gelirin azalmakta olanbir fonksiyonudur" çocuklar, anne-babalar için biryaþlýlýk güvencesi olarak da görülmektedir.

Gün geçtikçe yaþlanan bir batý; gün geçtikçegençleþen bir güney. Bu durumda güneye sürekli olarakartan nüfusun zararlarýný telkin etmekten baþka çýkar yolvar mý? Var. Birkaç asýrdýr onun sýrtýndan kazandýklarýnýonunla paylaþma basireti. Aksi halde, ya güneyekapýlarýný kapatýp kendi yaþlýlýðýyla baþ baþa ve icat ettiðiyeni marazlarla yaþayacak; ya kendi içinde bir güneyinmeydana gelmesine katlanacak; veya güney ile sonugelmez açýk kapýþmalara razý olacaktýr. Böyle birmücadelede kartlarýn kýsa vadede kendi lehine gibigörünmesi, mücadelenin uzun vadede ki galibinideðiþtirmeye yetmeyecektir.

Nüfus Deðil, Medeniyet KriziMustafa ÖZEL

Ekonomist - Yazar

DÝPNOTLAR1- Ýbn Haldun: Mukaddime (Hz. Süleyman Uludað), Ýstanbul, Dergah, 1983,

s.8112- Age., s.8133- William H. McNeill"The fall of great powers", " Review. Spring 1994.4- Mark Blaug: Ecenomuc theory in retrobpeet, Cambridge Universty Press,

1978,s.695- Age, s,71. "Eðer Malthus bugün yazýyor olsaydý, hiç kuþkusuz þöyle bir hesap

yapardý: Eðer insan ýrký M.Ö. 10.000 yýlýnda yaþamakta olan bir çifttentüremiþ ve o günden bu yana maksimum biyolojik oranla deðilde yýllýk yüzde1 gibi mütevazý bir oranla artmýþ olsaydý, yeryüzünden uzayýn derinliklerinedoðru þe anda çapý birkaç bin ýþýk yýlý uzunluðunda ki bir et küresi fýþkýrýyorolacaktý.

- Bkz. ÖZEL Mustafa, "Ýstikbal Köklerdedir", Ýz Yay. Ýst. 1996.

Tohma Kanyonu - Darende Fotoðraf: Bekir SARI

Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi

Hatýra

Eylül - Ekim 200130

Somuncu Baba

Ha

týr

a

- Aðýzdan kaçýrýlmýþ çirkin, düþünce-siz, lüzumsuz ve yersiz sözler,söyleyeni küçük düþürür vesöyleyen aðýzda, zehir tesiri yapar.

- Aslanýn kral olmak için tayinedilmeðe ve merasime ihtiyacý yok-tur, kahramanca hareketleri onu bumevkiye getirir, tabiat onu kral ilaneder.

- Bir iþe ya hiç baþlama, yahutbaþladýysan bitir, akýllýlýðýn ilk veson delili budur.

- Dostlarýný incitme, düþmanlarýnayumuþak davranma, dostunincinirse onu kaybedersin, halbukidüþman senin için zaten kaybol-muþtur.

- Dostlarýnýn yerinde nasihatlarýnakulak asmayanlar düþmanlarýnýsevindirirler.

- Ýnsan bazý þeyleri zevcesine, bazýþeyleri oðluna, bazý þeyleri kýzýnasöylemeli, bunlar itimada þâyandýr.Fakat her þeyi herkese söylememe-lidir.

- Ýster bilgin, ister yakýþýklý, isterçirkin, ister deli olsun kendisinebir þey ikram ettiðiniz bir misafirbizi Cennete götüren bir köprügibidir.

- Karþý karþýya gelince seni öven,fakat arkadan durmadan iftiralarfýsýldayan biriyle arkadaþlýk etme,o, üzerinde bir kat kaymak bulunanbir zehir küpüne benzer.

- Kendisini kocasýna hasretmiþ birkadýna sahip olan bir erkek,dünyanýn en büyük nimetlerinesahiptir.

- Kýrmýzý gözle kehribarýn farkedilmediði bir yerde mücevhersatýlmaz.

- Saðlýk gibi dost, hastalýk gibi düþ-man, çocuk gibi sevgi, açlýk gibiacý yoktur.

- Sözlerini bir fayda temin edebile-cek bir yerde söyle, bir kumaþ nekadar beyazsa o kadar çabuk boyatutar.

- Tartýþma bir yuvayý, iftiraarkadaþlýðý, fena krallar krallýðý,adilik efendiliði sona erdirir.

- Sana müþavir olacaklarýn enkötüsü senden evvel þerlilerleberaber olan, onlarýn suçlarýnaortaklýk eden kimselerdir.

- En makbul amel, Allah'ýn kitabýnauygun olandýr.

- Cömertlik insanýn süsüdür, afinsanlarýn en güzelidir, tevazuilmin semeresidir, ilim hilminesasýdýr.

- Söz vermek öyle bir hastalýktýr ki,þifasý vefasýdýr.

- Güzel ahlakýn en güzeli, sanagelmeyene senin gitmendir. Senimahrum edene senin keremetmendir. Ýyilik yaparsan gizli tut.Güzel huy her faziletin esasýdýr,insana hayýrlý arkadaþtýr, insanýsaadete kavuþturur.

- Güzel ahlaklý, geniþ yürekli, deryagönüllü ol.

- Aþýrý hiddet nefret uyandýrýr,yerinde olmayan yumuþaklýkta,heybeti yok eder.

- Eskilerin býraktýðý kýymetli eserlerimuhafaza etmeli. Hünerci ve kovu-cularla bir yerde oturmamalýdýr.

Eylül - Ekim 2001 31

Bir Portre Bir Portre

Eylül - Ekim 2001 33Eylül - Ekim 200132

Somuncu Baba Somuncu Baba

Büyük Selçuklu devletihükümdarý sultanAlparslan dokuz yýl

hükümdarlýk yapmýþtýr.1063-1072 tarihleri arasýndabaþarýlý bir grafik çizenAlparslan Selçuklu devletiniinkiþaf devrini geçirmiþkýsa sürede büyükbaþarýlar elde ederekdevlete geniþlik azamet,güç, kuvvet, kudret vehaþmet kazandýr-mýþtýr.

S u l t a n ý nhükümdarlýk devrikýsa olmasýna rað-men, çok büyükbaþarýlar kazanmýþtýr.Bu yüzden kendisiO s m a n l ýS u l t a n l a r ý n d a nYavuz Salim Han'a benzetilir. Devrin ulemasý Yavuzhakkýnda "Az zamanda çok iþ etti" tabirini kullanýrlarki, ayný tabir Alparslan için de geçerlidir. Yine tarihçil-er "Onun hükümdarlýðý ikindi vakti gibidir hýzlý geldi,geçti" tabiri de her iki sultan için geçerlidir.

Sultan Alparslanýn cihan hakimiyeti mefkuresinigerçekleþtirmeye çalýþtýðý görülür. Yapmýþ olduðufetihlere bakýlýrsa kendisinin gerçek manada cihan sul-taný olduðunu söyleyebiliriz. Alparslana "Ebu-l feth"-Fethin babasý, "Sultan ül-Adil"-Adil hükümdar ünvan-larý verilmiþtir. Bu ünvanlar sultanýn yeteneklerinibaþarýsýný bizlere göstermeðe yeterlidir.

Alparslan siyasi yönden, amcasý Tuðrul bey 'easkeri olarak da, babasý Çaðrý beye benzetilir. Aynýzamanda büyük merhamet sahibi olan sultan, ülkesin-deki bütün fakirleri tespit ettirmiþ ve bunlarýn isimleri-ni divan defterlerine kayýt ettirmiþtir. Tespit edilenfakirlerin ihtiyaçlarý karþýlanmýþ ve maaþa baðlan-

mýþtýr. Yine bu fakirlerin doyurulupbarýnmalarý için aþ evleri yapýlmýþ hergün onlarca hayvan kesilerek, tümhalka yolculara yemekler verilmiþ.Ýnsanlar memnun edilmiþtir. Þu

gerçek unutulmamalýdýr ki, sofrasý açýkolan yerlere rahmet yaðar, Allah orayaafet vermez, zeval vermez.

Sultan fetihlerini kendisi için millive dini bir vazife sayar bu doðrultuda

seferlere çýkardý.Fetihlerini halis birniyet ve temiz bir kalpleyaptýðý için baþarýdanbaþarýya koþardý. Hattaþu sözleri dikkat çeki-cidir. "Ben size kaç kezsöyledim. Biz buülkeleri silah kuvvetiylealdýk bizler temiz müs-lümanlarýz ve bidatnedir bilmeyiz bunun

içindir ki Allah (c.c) Türkleri aziz kýldý" Bunlardananlaþýlacaðý üzere, sultan Türk milletine hizmeti ilahibir vazife saymýþ, cihan hakimiyeti düþüncesini gerçek-leþtirmek için devamlý mücadele etmiþtir.

Alparslan tarih içerisinde hal ve hareketiyle,faaliyetleriyle ve yaptýðý fetihlerle kendisinden sonragelen hükümdarlara örnek olmuþtur. Alparslan,Anadolunun fethinden sonra imar faaliyetlerine gi-riþilmiþ þehirler kurulmuþ, pek çok sosyal tesis, hanlarhamamlar, zaviyeler, köprüler, imaretler, medreselerinþa edilmiþtir. Böylece Anadolu, mamur hale getir-ilmiþ hayata yaþamaya açýlmýþtýr.

Sultan Alparslanýn sosyal hayatý da çok mükem-meldir. Hatta kendisi için kerametler anlatýlýr.Bunlardan bazýlarý þu þekildedir:

Bir gün Alparslan ordusuyla Horasan çöllerindesusuz kalmýþtý. Çok þiddetli bir su ihtiyacý vardý. Bununüzerine sultan çadýrýna girmiþ, baþýný açmýþ secdeye

yüz sürerek Allah’a niyaz da bulunmuþ, yalvarýp duaetmiþtir. Kendisi henüz çadýrdan çýkarken çok güzel biryaðmur yaðmaya baþlamýþ, böylece ordunun su ihti-yacý karþýlanmýþtýr.

Bir diðer karameti ise; Alparslan Kafkasya seferineçýktýðýnda bazý kaleleri çok mücadele etmesine raðmenalamamýþtýr. Bundan çok müteessir olan Sultan,üzülmüþ ve endiþelenmiþtir. Bu sýrada bir zelzele olmuþve kalelerin sadece surlarý yýkýlmýþ deprem baþka hiçbiryere hasar vermemiþtir. Surlarýn yýkýlmasý sonrasý isekaleler feth edilmiþtir.

Sultan ilme ve ulemaya çok kýymet verir, saygýdakusur etmezdi. Kurdurmuþ olduðu Nizamiyemedreselerinde çok büyük insanlar ve ilim adamlarýyetiþmiþtir. Ýlk yüksek tahsil niteliðinde olan bumedresede; Ýmam Gazali Hoca, Yusuf Hemedani,Ebu Bekir Þaþi, Ebu Ýshak Þirazi gibi büyük insanlarmüderrislik yapmýþlardýr.

Sultan Alparslan, Malazgirt zaferinden sonra 1072senesinde çok sayýda atlý ile Mâverâünnehr'e doðru se-fere çýktý. Türkleri bir bayrak altýnda toplamak istiyordu.Ordunun baþýnda Buhâra'ya yaklaþtý. Amuderyâ nehriüzerinde bulunan Hana kalesini muhasara fitti. Kalekomutaný, bâtýnî sapýk fýrkasýna mensup Yûsuf el-Hârezmî, kalenin fazla dayanamayacaðýný anladý ve

teslim olacaðýný bildirdi. Hâin Yûsuf, Alparslan'ýn huzu-runa çýkarýldýðý sýrada Sultan'a hücum edip, hançer ileyaraladý. Yûsuf'u derhal öldürdüler. Fakat SultanAlparslan da aldýðý yaralardan kurtulamadý. Dördüncügünü, 25 Ekim 1072 tarihinde; "Her zaman düþmanüzerine azmetsem, Allahu Teâlaya sýðýnýr, O'ndanyardým isterdim. Dün bir tepe üzerine çýktýðýmda, aske-rimin çokluðundan, ordumun büyüklüðünden bana,ayaðýmýn altýndaki dað sallanýyor gibi geldi. "Ben,dünyanýn hükümdarýyým. Bana kim gâlip gelebilir?"diye bir düþünce kalbime geldi. Ýþte bunun netîcesiolarak, Cenâb-ý'Hak, âciz bir kulu ile beni cezalandýrdý.Kalbimden geçen bu düþünceden ve daha önce iþlemiþolduðum hatâ ve kusurlarýmdan dolayý AllahüTeâlâdan af diliyor, tövbe ediyorum. La ilahe illallahMuhammedün resûlullah!..." diyerek þehîd oldu..

Kuran-ý Kerimde buyrulduðu üzere "Tüm nefislerölümü tadacaktýr" emri gereðince günü ve zamanýgeldiðinde bu büyük azametli, kudretli Sultan da vefatetti. Vefatýndan sonra þair Hakim Senai'nin yazdýðý þudörtlük ibret vericidir.

Alparslanýn göklere yükselen baþýný gördüm.Merv'e gel ve onun toprak olmuþ tenine bak.Ne kemeri üstündeki yýldýz ve ay gibi parlak yüzüNe altýndaki at nede elindeki dizgin kalmýþtýr.

Resul KESENCELÝTarih UzmanýB

ir P

ort

re

Sultan AlparslanSultan Alparslan

Eylül - Ekim 2001 35Eylül - Ekim 200134

BasýndanSomuncu Baba Basýndan Somuncu Baba

Ba

sýn

da

n

verilmesi gibi olanaklarýnsaðlanmasý ve çoðaltýl-masý, sarsýlan inançlarýnyeniden pekiþtirilmesi vebozulan ahlaka sahip çýkýl-masý gerekir.

Günümüz büyüklerikendisini kötülük çemberi-ni kýracak bir gençlik bek-liyor. Müslüman Türkgençliði sahip olduðu tari-hi, milli, maddi ve manevimirasýn öncülüðündeyepyeni bir oluþumun li-derleri olma þerefinikazanýrsa tarihi yenidenyazma hakkýna kavuþacak-týr. Beklenen gençlikdavranýþlarýnda, inanç-larýnda, yaþayýþlarýnda,terbiyelerinde, nezaket-lerinde, samimiyet vesabýrda milli kaynaklý birdoðuþun habercisi duru-mundadýrlar. Toplumun,hareketlilik dinamiði olangençlere sahip çýkmasý,onlarýn dertlerine ortakolmasý, onlardan yararlan-mak için her konuda dini, siyasi, kültürel sanatsal vetoplumla alakalý bütün konularda eðitime tabi tutul-masý gerekir.

Biz genç bir milletiz. Nüfusumuzun yarýsýna yakýný30 yaþýn altýnda; hattâ bunun, yüzde altmýþa yakýnolduðunu söylemek de mümkün. Bu genç milletin türlüisteði vardýr.

Her sene nüfusumuz bir milyon artýyor. Yâni,soframýzdaki aþ ayný kalýyor ama, soframýza bir milyonkaþýk daha ilâve ediliyor. Çorba kâsesi ayný!..Kâseyi birmilyon kaþýða göre büyütemezsek, hepimizin çorbadaniçtiði miktar demek ki bir milyon kaþýk kadar azalacak-týr.

Yetiþen çocuklar okul istiyor... Okul istiyor, dersaraçlarý istiyor. Elbise istiyor, saðlýk hizmeti istiyor, oyunsahasý istiyor ve televizyonlarýn kendisine gösterdiðiherþeyi istiyor!

Ama Devlet o hâle gelmiþ ki; Devlet'in yýllýk gelir-leri, yýllýk câri masraflarýný ancak karþýlayabiliyor. Baþkapara yok! Ancak borç alarak bir iþ yapmasý mümkün...O sebeple, Devlet'in küçülmesi lâzým! Devletin

küçülmesi demek, yatýrýmalanlarýndan çekilmesi, bualanlarý özel sektöre býrak-masý demek. Özel sek-törün yatýrým yapabilmesiiçin de, kârýn, tahrik edicibir unsur olarak devamýlâzým!..

Halbuki bu yüksekfaizlerle yatýrým maliyetleriöyle yükseliyor ki, özelsektör rekabet edebilecekfiyatla mal imâl edemiyor.O yüzden yatýrýmlarduruyor. Yatýrýmlardurunca 22 ilâ 25 yaþýn-daki üniversite bitirmiþgençler kapý kapýdolaþarak iþ arýyor. O tari-he kadar anne-babasýnýnbaktýðý genç, artýk hersabah onlardan para iste-mekten, onlardan aldýðýharçlýkla sokaktaarkadaþlarýyla beraberolmaktan utanýyor. Parakazanmak istiyor. Parakazanmak için iþ lâzýmdýr,ama o iþi de bulamýyor!..4

Ýnsanýmýzýn daha iyi imkanlara kavuþmasý gençneslimizin milli kültürümüzle bezenmiþ, devletini sevenve hizmete gönül veren birer birey olmasý ona verilecekönemle ve destekle mümkündür. Unutmamalýyýz ki,bugünümüzün gençleri yarýnýn büyükleri olacaktýr.Elbetteki gençlik kendisine hürmet edilen, kendisine iþbulunan, aþ bulunan, sportif imkanlar sunulan her türlükültürel aktviteden faydalanan ve efendice yaþamasýiçin insanlýðýn bütün imkanlarý devletçe kendisine tah-sis edilmiþ olan gençlikle mümkündür. Ýnsanýmýzýn,yüksek teknolojiye sahip olan, ilmi araþtýrmalara yöne-len milli örfe kültüre baðlý köklerinden kopmamýþ, tari-hinin ve imanýný kudretini bilen nesiller 21. asýrdaörnek bir gençlik olarak yetiþtirmek isityorsakmuhakkak ki onlara gereken önem ve deðeri veripeðitimleriyle yakînen ilgilenmeli ve yardýmcý olmalýyýz.

DÝPNOTLAR1. Diyanet Dergisi "Gençlik ve Din Eðitimi" Sayý; 69 s.692. Yüksel, Nevzat. "Türkiye de gençlik ve sorunlarý" Bayrak

yayýncýlýk. Ýstanbul ;1988 s.214-2153. Kur'an-ý Kerim, Maide 5/90, 914- Bolak Aydýn, Hayatýn Ýçinden, Ýst.1996

Gençlik Gençlik

Eylül - Ekim 2001 37Eylül - Ekim 200136

Somuncu Baba Somuncu Baba

Gençlik, dünyadaki varlýklar içerisinde enmükemmel olan insanýn aktif, dinamik, atik ve heye-canla yaþantýsýný sürdüðü bir dönem sürecidir.Ýnsanýn gençliðini güneþe benzetebiliriz. Nasýl mý?Güneþin en dinamik çaðý varlýðýný bütün gücüyle gös-terdiði öðlede ulaþtýðý gençlik çaðýdýr. Yeryüzünedimdik ulaþan güneþ ýþýnlarý için öðle vakti gerçektengençlik çaðýdýr. Ýþte insan hayatýnýn bütün enerjisi debu gençlikle birlikte ortaya çýkmaktadýr.

Gençlik döneminin özellikleri;- Bedeni ve organik bütün fonksiyonlar en yük-

sek dereceye ulaþmýþtýr- Doðuþtan veya kazanýlmýþ olan bütün fikri ve

zihni kuvvetleri kendi þahsýna tamamýyla mal olmuþyani þahsiyet ve karakteri teþekkül etmiþtir.

- Ýçinde yaþadýðý topluma artýk tamamýylaintibak etmiþ ve kendi iradesini kullanarak diðertoplum fertleriyle iliþkilerini düzenlemeye baþlamýþtýr.

- Kendi mutluluk ve hayrýný anlayacak, ahlâkihayatýný düzenleyecek bir olgunluk derecesineulaþmýþtýr.

Gençlik dönemine yaklaþýldýðý zaman aileninçocuða okuma zevkinin kazandýrýlmasý, düþünme veanlama zevki ile yetiþtirilmesi, o çocuðun gençlik çaðý-na geldiði zaman az sorunlarla karþýlaþacaðýna zeminhazýrlar.1

Genç, hazineler sahibi bir zengindir, düþmanlarýalabildiðine çoktur. Hayat yolculuðu o kadar zordur kidünya tuzaklarla dolu bir çemberdir. Bu tuzaklaragenelde gençler düþmektedir. Bu tuzaklar sýrayla;alkollü içkiler, uyuþturucu maddeler, sigara, kumarilleti ve oyun salonlarý, lüks ve israf bataklýðý ve dahasayamadýðýmýz nice tuzaklar.

Gençlerimiz bir özentiye dayanarak alkole baþlarve zamanla efkar daðýtmak, dertlerini unutmak için buözentiye devam ederler. Böylece hazýrlanmýþ olantuzaða kendilerini bekleyen tehlikelere kolaycadüþmüþ olurlar. "Ýçki kötülüklerin anasýdýr" sözü ne

kadar güzeldir. Dinimizce de yasak ve haram olaniçkinin insanlýða ve gençliðe zararý oldukça büyüktür.Ýnsan vücuduna içki koymak, makine yataklarýna kumkoymak gibidir. Ýnsanlarý kazalara hatta ölümlerekadar sürükler. Alkollü içkilerin insanlarýn aklýný baþýn-dan nasýl aldýðýný bir fýkra ile anlatalým; sarhoþun biriyoldan bir taksi çevirir. Kapýyý açýp girer, fakat ayaðýtakýlýp düþer. Düþerken öteki kapýya yapýþýr. Kapýaçýlýnca sokaða yuvarlanýr, sendeleyerek ayaða kalkarkapýyý kapar ve þoföre; Aferin... der, çabuk geldik,borcum ne kadar? diye sorar.

Uyuþturucu alýþkanlýðý ve kaçakçýlýðý gençliðitehtid eden tuzaklarýn en belalýsýdýr. Uyuþturucualkolden daha kötü bir alýþkanlýktýr. Ýnsanýn hemsaðlýðýný hem de benliðini elinden alýr.

Sigara tehlikesi ise, insanlarýn hem saðlýðýna hemde maddiyatýna zarar vermektedir. O kadar kötü biralýþkanlýktýr ki insanýn elinden ekmek parasýný bilealmaktadýr.

Kumar illeti ve oyun salonlarýnýn da bu tuzaklarda büyük rol oynadýðýný unutmayalým. Kumar veoyun salonlarý da gençlerimizin en kýymetli varlýk olanzamanýný çaldýðýný, manevi hayatýný çökerttiðini vekötü alýþkýnlýklarý körüklediðini anlamaktayýz.2

Kur'an-ý Kerim de þöyle buyuruluyor “Eyinananlar! Ýçki, kumar, putlar ve fal oklarý þüphesizþeytan iþi pisliklerdir, bunlardan kaçýnýn ki saadeteeresiniz. Þeytan þüphesiz ki içki ve kumar yüzündenaranýza düþmanlýk ve kin sokmak ve sizi Allah'ýanmaktan, namazdan alýkoymak ister. Artýk bunlar-dan vazgeçtiniz deðil mi?"3

Bu gibi kötülüklerin ve tuzaklarýn önüne geçe-bilmek için; iþsizliðe çözüm, üniversitelerde daha çokkapasite ve spor tesislerinin yaygýnlaþtýrýlmasý, kütüp-hanelerin çoðaltýlmasý, insanlarýn bilinçlendirilmesi, bugibi kötülüklerden uzak durulmasý, arkadaþ, eþ ve dos-tun iyi seçilmesi, neyin iyi neyin zarar verici olduðu-nun bilinci altýnda olunmasý, toplantýlar, konferanslar

Aslan TEKTAÞGazeteci-Yazar

Ge

lik

Gençlik

aydýr. Bu aydayapýlan dualar kabulolunur.2 Yine birhadis-i þerifte; Recebharam aylarýndandýrve onun günlerialtýncý semanýnkapýlarý üzerindeyazýlýdýr. Bir kimseonda bir gün oruçtutar ve orucunuAllah'ýn takvasýiçinde ikmal ederse okapý ve günler dilegelerek þöyle derler;Ya Rabbi onu maðfiret et, þayet orucunu takva üzeretamamlamazsa istiðfar etmezler, ve nefsin sana oyunetti derler.3

Receb ayýnýn haram ayý olduðuna dair birmenkýbe anlatalým; Ýsa (a.s) zamanýnda bir genç,güzel bir kýza tutulmuþtu. Ona kavuþmak için çýrpýnýy-ordu. Nice zaman sonra söz aldý. Bir akþam buluþtu-lar, genç pek sevinçliydi. Ansýzýn pencereden hilaligördü, bu hangi aydýr dedi. Kýz Receb deyince, gençtoparlandý, giyindi kýz þaþýrýp ne oluyorsun dedi.Genç, babalarýmdan iþittim Receb ayýnda günahiþlenmez. Bu aya saygý gös-terilir, deyip özür diledi veevine gitti. Allah' ü Teala Ýsa(a.s) a vahiy gönderip olan-larý bildirdi. Bu genci ziyaretet! Selamýmý söyle buyurdu.Genç Receb ayýna saygý gös-terdiði için büyük birpeygamberin kendine gön-derildiðine sevinerek imanetti. Receb ayýna gösterdiðibir saygý sebebiyle iman þere-fine kavuþtu. Recep ayýnýnbaþýndan sonuna kadarAllah' ü Teala tarafýndan üçþey ihsan olur; kula azapsýzrahmet, cimrilik etmedencömertlik, eziyet etmedeniyilik ve ihsan.4

Receb ayýnýn ilk Cumagecesi "Regaib" Kandilidir.Regaib demek müminkullarýna Allah'ýn rahmetilütuf ve inayeti bol bol ver-

ildiði gece demektir.Regaib gecesi ulvigecelerden birisidir.Bu gecenin hürmetisebebiyle Rabbimiziþlediðimiz günahlarýrahmeti ilahisiylebaðýþlar. Regaibkandilinin deðerliolmasýnýn nedeni Hz.Amine validemizinböyle bir gecedeResulüllah Efendimizehamile olduðunuanladýðý veya Hz.

Abdullah ile evlendiði nazarýdýr. Doðum tarihi ile anarahmine intikal zamaný arasýndaki müddetin, doðummüddetinden eksik olma ihtimali þu þekilde açýklanabilir; Araplar cahiliye devrinde de Receb ayýnda harpve döðüþ yapmazlar, çapulculukta bulunmazlardý.Fakat geçim sýkýntýsýna düþtükleri zamanlardakabilelere ilan ederek aylarýn isimlerine takdim vetehir yaparlar; Cemaziyel Ahire Receb, Receb ayýnada Cemaziyel Ahir derlerdi. Bu þekilde hareketlekendilerince harbe müsaade çýkarýrlardý. Hz.Abdullah ve Hz. Amine validemiz bu deðiþiklikler

sýrasýnda evlenmiþlerdi.Aslýnda bu ay Cemaziyel Ahiridi. Fakat isim deðiþikliðiyapýlmasý sebebiyle recebdiye anýlmýþ ve halk arasýndaböyle yayýlmýþtýr. Regaibkandilinde Allah'tangünahlarýmýzýn affýnýdilemeliyiz. BütünMüslümanlar için duaetmeliyiz.5

Receb ayýnýn içerisindebulunan güzel gecelerden biri-side 27. Gece olan "miraç"gecesidir. Miraç, göðe çýkmaanlamýna gelir. Miraç geceside peygamberimizin göðe çýk-týðýný ifade eder. Bu gecedeHz. Peygamber Cebrail'inkýlavuzluðunda Cenabý Haklagörüþmüþtür. PeygamberimizHz. Muhammed (a.s) ýnbeden ve ruh ile beraberuyanýk iken göklere çýkarýldýðý

Kültür

Eylül - Ekim 2001 39Eylül - Ekim 200138

Somuncu Baba

Muhammed HALICIÝlahiyatçý - Araþtýrmacý

ÝSLAM Dinin de bulunan bütün hükümler, insan-larýn salahý, dünya ve ahiret mutluluklarý için biryol gösterici olmuþtur. Bu hükümlerin içerisinde

insanlarý madden ve manen rahatlatýcý hikmetlervardýr. Ýþte sevabý bol olan, insanlarý Yüce Allah'a birkat daha yaklaþtýran, içerisinde maneviyatý büyükolan gecelerin bulunduðu üç aylar... Bu üç aylarRecep, Þaban ve on bir ayýn sultaný Ramazan' dýr. Üçaylar rahmet ve maðfiretin saðanak halde yaðdýðýbereket iklimidir. Ahiret hayatý için en kârlý yatýrýmzamanýdýr. Receb ayý aðaçlarýn çiçek açýp yapraksalarak rengarenk olduðu, Þaban ayý meyvelerinolgunlaþtýðý, Ramazan ayý da meyvelerin toplandýðýve lezzetle tadýldýðý mevsimdir.

Ýslam Dininin önem verdiði aylardýr. Allah' uTeala kullarýna maðfiret ettiði için bazý gecelere, gün

ve aylara kýymet vermiþ; bu aylarda kullarýnýn kýlmýþolduðu namazlarý, etmiþ olduðu dua ve tövbeleri, tut-muþ olduðu oruçlarý, okumuþ olduðu Kur-an' larý der-gahý izzetinde kabul edeceðini bildirmiþtir. Receb veÞaban aylarý Ramazan ayýnýn müjdecisidir. Ramazanayý Müslümanlar için baþlý baþýna feyiz ve bereketler-le rahmet ve nurla dopdolu bir aydýr. Çok sevapkazanmak isteyen Müslümanlar Ramazan ayýnýkarþýlamak için Recep ve Þaban aylarýnda nafile oruçtutarlar.1

Receb Ayý; Receb Üç aylarýn baþlangýcýdýr,kelime anlamý ile muazzam, muhterem ve kýymetlianlamlarýna gelmektedir. Öyle bir kýymet ki, ta Adem(a.s) bugüne kadar bu halde kalmýþtýr. Receb ayýAllah'ýn rahmetinin bol olduðu bir aydýr. Bir hadis-iþerifte; Receb maðfiret ve feyizlerle dolu bir mübarek

Üç aylar Recep, Þaban ve onbir ayýn sultaný Ramazan' dýr.Üç aylar rahmet ve maðfiretinsaðanak halde yaðdýðý bereketiklimidir. Ahiret hayatý için enkârlý yatýrým zamanýdýr.

"berat" gecesidir. Berat kelime olarak "bir kimseninyükümlülüðünün olmamasý veya kaldýrýlmasýdýr.Berat gecesini önemli kýlan, deðerini artýran özellikleriþunlardýr; bütün hikmetli olan iþlerin bu ayda olmasý,bu gecede yapýlan ibadetlerin sevabýnýn bol olmasý,rahmetin saðanak gibi dünyaya inmesi, af ve mað-firetin bu gecede daha fazla olmasý, ResulüllahEfendimize þefaatin tamamýnýn verilmesi gibi. Birteþbihte þöyle buyuruluyor; "Allah' ü Teala bu geceümmetime Beni Kelp kabilesinin koyunlarýnýn kýllarýsayýsýnca rahmet yaðdýrýr". Þüphesiz ki bu teþbih bugecede rahmetin çokluðuna sýnýrsýz hesapsýz olduðu-na delalet eder. Bir hadisi þerifde de þöyle buyuruluyor; Allah' ü Teala bu gece bütün Müslümanlara mað-firet buyurur, ancak kehanet edip sihir yapan, kinbesleyen, içkiye düþkün olan, ebeveynini inciten vezina iþlerine ýsrarcý olanlar müstesna beraat gecesi ilealakalý bir hadisi þerifte de; "Her kim bu gece yüzrekat namaz kýlarsa Allah' ü Teala ona yüz melek gön-derir, otuzu ona Cenneti tebþir eyler, otuzu onaCehennem azabýndan teminat verir, otuzu da ondandünya afatýný defederler. Onu da ondan þeytanýn tuza-klarýný hilelerini defederler." buyurmuþtur. Bu gecedeAllah'a yalvarýp huzur ve saadet niyaz edelim, namazkýlalým, Kur'an okuyalým fakirlere, muhtaçlara yardýmedelim ki rahmeti ilahiye ye ve füyuzatý rabbaniye yenail ve vasýl olalým.11

Ramazan ayý; Üç aylarýn sonuncusu, on bir ayýnsultaný, aylarýn ulusu, rahmet ve bereket ayý olmaözelliðine sahip olan bu ayda, Allah'ýn rahmet vemaðfiret deryalarý taþar, cennet kapýlarý açýlýpCehennem kapýlarý kapatýlýr,þeytanlar baðlanýr,kötülükler önüne set çekilir, günahlar ve hatalaraffedilir, edilen bütün dualar kabul edilir. O Ramazanki sahurlarýyla, oruçlarýyla, mukabele ve vaazlarýyla,ýþýl ýþýl minareleri, iftar ve teravihleriyle, en gencimiz-den en yaþlýmýza, kadýn erkek hepimizin ruhlarýmýzdaheyecanlar, kalplerimize sevinçler, vicdanýmýzdarikkatler uyandýran bir aydýr. Ramazan orucu, gelecekRamazan orucuna kadar iþlenmiþ olan günahlara dakefaret olur. Ramazan ayýný diðer aylardan önemlikýlan güzelliði, Peygamber Efendimize Ýlahi tecelli buayda vuku bulmuþ, insanlar için hidayet ve saadetgüneþi olan Kur'an-ý Kerim bu ayda inzal olmuþ,Ýslamýn þartlarýndan olan orucu Yüce Allah bu aydatahsis etmiþ, bin geceden daha hayýrlý olan, Kur'an dabildirilen Kadir gecesi bu ayýn içinde bulunmaktadýr.Ramazanýn baþý rahmet, ortasý maðfiret, sonu daCehennemden kurtuluþtur.

Ramazan ayý ile ilgili bir Ayeti Kerime de

"Ramazan, insanlara hidayet için bir rehberolan, doðru yola götüren ve hakký batýldanayýrýcý bir kitap olan Kur'an-ý Keriminindirildiði bir aydýr. O halde kim ramazanayýna eriþirse onda, Ramazan ayýnda oruçtutsun!.. ve kim hasta veya yolcu olarakoruç tutamamýþsa, tutmadýðý günlersayýsýnca baþka günlerde oruç tutsun. VeAllah sizin için kolaylýk istiyor, zorlukistemiyor. O halde sayýlarý tamam-layýnýz. Yani Ramazan orucunutamam olarak tutunuz. Ve þükredenkullardan olabilmeniz için hidayete,doðru yola ilettiðini hatýrlayarakAllah'ý tekbir ediniz, onun þanýnýyüceltiniz."12 buyuruluyor.

Ramazan ayýnýn faziletli olduðu-na dair bir hadisi þerifde þöyle buyu-ruluyor; "Bir kimse Ramazanýn fazile-tine inanarak ve mükafatýný umarakoruç tutarsa, geçmiþ günahlarýbaðýþlanýr.”

Baþka bir hadisi þerifde"Ramazaný þerif geldiðinde Cennetkapýlarý açýlýr, Cehennem kapýlarýkapanýr,þeytanlarda kösteklenir”13

buyuruluyor. Ramazan ayý bizMüslümanlarýn oruç ayýdýr. Ýslamýn beþþartýndan biri olan oruç hem bedenen,hem de manen insanlara ayrý bir hazverir.

Ramazan ayý ile ilgili ramazannamelerde vardýr;

"Eriþtik þükür Ramazana Ne mutlu eriþen cana Gelince bu mah-ý þerif Safa baðýþlar insana

Gökler kapýsý açýlýr Aleme rahmet saçýlýr Hulle tonlarý biçilir"

Hakkýn bize ihsanýsýn Hem aylarýn sultanýsýnSen bir saadet kanýsýnEy mahý sultan merhaba.

Aþýk sana ehli imanMüjdecidir Receb hemanKonakçýdýr þehri þabanBu mübarek RamazandaEy mahý sultan merhaba.14

bilinmeyen yerlere götürüldüðü Allah' üTealanýn Cennet ve Cehenneminin gösterildiðigecedir. Miraç olayý þöyle vuku bulmuþtur;Peygamberimiz amcasýnýn kýzý Ümmü

Haninin evinde bulunurken Cebrail, yanýn-da Cennet bineði olan Burak ile birliktegeldi. Peygamberimiz Burak'a bindi ve önceMescid-i Aksa'ya gittiler. Orada bütünPeygamberler Onu karþýlayýp arkasýnda

namaz kýldýlar. Sonra mescidden çýktýlar vemiraç (merdiven) ile karþýlaþtýlar. CebrailPeygamber Efendimizi kanadýna alarakgöðe çýkardý. Peygamberimizi birinci katta

melekler karþýladý. Sonra diðer katlara çýk-týðý zaman ayrý ayrý peygamberlerle soh-bet etti. Yedinci katta meleklerin Beyt-i

Ma'muru (Kabe' ye benzer meleklerinkýblesi)yý tavaf ettiklerini görür. Sonra

Sidretü'l- Müntehaya varýrlar. O zamanCebrail "Buradan ileriye varýrsamyanarým" diyerek Peygamberimizinyalnýz gitmesini söyler. Yetmiþ hicabsonra Refref denilen yeþil yaygý ile bir

müddet daha yolculuk devam eder,Refref Peygamberimizi Kürsiye kadar

götürür. Buradan itibaren yalnýz baþýnayetmiþ hicab giderek arþý alaya varýr. Buyetmiþ hicab içinde Cennet veCehennemi görmüþtür. Arþa varýncaarþýn nuru kendisini kaplamýþ, o sýrada

kalb gözüyle veya beden gözüyleAllah' ü Teala' yý görmüþtür. Oradanamaz emrini alýr Bakara Suresinin

son ayetleriyle birlikte geri döner. Okadar kýsa bir zamanda Miracý

gezmiþtir ki yatmýþ olduðu yataðýnsýcaklýðý hala durmakta idi. Miraçtanindiðinde 5 vakit namazla geldiði içinnamaz müminin miracý olmuþtur.6

Miraç gecesini anlatan miraciye adlýeserler yazýlmýþtýr. Özellikle Osmanlýdöneminde miraçla ilgili gazeller,kasideler yazýlmýþtýr.

XIX. Asýrda Ýzzet Molla Divanýndamiraç bahsi olarak;

Harim-i hasýna bir þebHabibin eyledi davet

Ýdüp bir anýna bin leyle-tül-kadri feda mevla

Nedim-i has-ý Hazret oldu bunca enbiya ancakO bezme dahil olmuþ Mustafa'dan gayrý yok asla

Cenab-ý Mustafa Allah'ý gördü çeþm-i cismiyleDeðil mirac-ý ruhani sakýn zan neyleme rüya.7

Es-seyyid Osman Hulusi Efendi de miraçta farzkýlýnan namazýn önemini þöyle vurguluyor;

Nefsin baþý hoþ olur gerçi bi namaz ileSen namazý býrakma mir'ac et namaz ile.

Müminin miracýdýr kalbi huzur ile namazKýl huzur ile namazýn sýrrý esra andadýr.8

Fuzuli de miraç ise;Hoþa ki binüp BurakaBuldun derecat-ý izzü ikbalBastýn ayaðýn bu Çar-ý takaÇýktýn derecat-ý nührevaka.Gibi eserleri örnek verebiliriz. Miraç gecesi, ilahi

feyizlerin nuruyla dolu olduðundan þüphe yok ki hermü'min rahmet nurundan yararlanmak için o mukad-des geceyi ibadetle ihyaya çalýþmalýdýr.

Þaban ayý; Üç aylarýn ikincisi olup ResulüllahEfendimizin aydýr. Þaban ayýnýn Ýslam dinine göreoruç ayý olan Ramazandan önce geldiði için ayrý birönem taþýmaktadýr. Bu ay Ýslam Dininin doðuþundanönceki dönemlerde de Araplar arasýnda önemli aylar-dan biri sayýlýyordu. Cahiliye çaðýnda kullanýlan þemsitakvime göre Þaban ayý yaz mevsimine geliyordu.Birçok din töreni ölülerin ruhu için dualar bu aydayapýlýrdý. Hz Muhammed Ýslam Dinini yaymaðabaþladýðý yýllarda bu ayýn eski kutsallýðýna baðlýkalmýþtýr. Peygamber Efendimiz bu ayda nafile oruçtutarlardý. Aiþe (r.a) ýn rivayetlerine göre; "NebiAleyhisselam hiçbir ayda Þaban' da tuttuðu oruçtanfazla oruç tutmazdý. Þaban ayýný tamamýyla oruçlugeçirirdi". Diðer bir hadisi þerif dede "pek az bir cüz'ümüstesna olmak üzere Þabaný oruçlu geçirirdi"denilmiþtir.9

Bu ayýn Resulüllah Efendimiz açýsýndan önemiþöyledir;

Hz. Aiþe Resulüllah Efendimize gelerek; EyAllah'ýn Resulü! Þaban ayýnda çok oruç tutuyorsun,sana göre aylarýn en sevimlisi bu ay mýdýr? diye sor-dum. Bunun üzerine Resulüllah, "De ki Allah Þabanayýnda o sene öleceklerin isimlerini tespit eder. Bendeoruçlu iken ölmek isterim" buyurmuþlardýr.10

Þaban ayýnýn 14 nü 15 ine baðlayan gece

Kültür Kültür

Eylül - Ekim 2001 41Eylül - Ekim 200140

Somuncu Baba Somuncu Baba

gibi manileri örnek verebiliriz.Ramazan ayý içerisinde bin geceden daha

hayýrlý olan, Kur'an-ý Kerimin bu gecede nazilolduðu "Kadir Gecesi" bulunmaktadýr. Kadir;kelime anlamý olarak, þan, þeref ve azamet demek-tir. O gece ibadet ve taatla vakit geçirenlerin kadribüyük, sevap ve mükafatý çoktur. Çünkü o gece,þerefli bir kitap olan Kur'an-ý Kerim, ResulüllahEfendimize nazil olmaya baþlamýþ, Allah(c.c)katýnda hatýrý olan melekler o gece yeryüzüneinmiþler ve Cenabý hak o gecede her türlü hayrýný,bereketini, ve maðfiretini lütuf ve ihsanýný bizmümin kullarýna sunmuþtur. Bir ayeti Kerime de"muhakkak biz onu (Kuran-ý Kerimi) Kadirgecesinde indirdik. (Ya Ekreme'r-Resul) Kadirgecesi nedir bilir misin? Kadir gecesi, bin aydandaha hayýrlýdýr. Melekler, Cebrail, peyderpeyRablerinin izni ile, her bir emir için, o gece inerler.Selamettir, o gece, fecrin doðuþuna kadar".15

buyurulmuþtur.Ebu Hureyre (r.a) Peygamber Efendimizin

þöyle buyurduðunu nakil etmiþtir;"Kim ki,Ramazanda orucun farz bir ibadet olduðuna ina-narak ve sevabýný da Allah'tan umarak tutarsa, okiþinin geçmiþ küçük günahlarý baðýþlanýr. Yine herkim Leyle-i Kadrin kadri kýymetine inanarak, onunsevabýndan ve Allah'ýn rýzasýndan ümit var olarakbu geceyi ibadetle ihya ederse geçmiþ küçükgünahlarý maðfiret olunur"(16) demiþtir. Evet buayeti Kerime ve Hadisi Þerif den yola çýkarakKadir gecesini Ýbadetle, dua ile, fakirlere ve muh-taçlara yardým ile, hayýr hasenat yaparak yüceAllah'tan bizim günahlarýmýzý affetmesinidilemeliyiz.

Müslümanlar için, maðfiretlerle, hikmetlerle,sevaplarla, rahmetlerle, güzelliklerle dolu bir üç aylaradaha girmiþ bulunuyoruz. Bu üç aylar, Regaib, Miraç,Berat ve Kadir gibi, Müslümanlarýn günahlarýndanarýnmasý için Yüce Allah'ýn bahþettiði mübarekgeceleri sinesinde barýndýrmaktadýr. Ýnsanlar arsýndaki sevgiyi, kardeþliði, akrabalar arasý ziyaretleri bir katdaha arttýrýr. Bütün kötülüklere, þeytanýn tuzaklarýnakarþý bir kalkandýr. Manevi hastalýklara þifadýr. Bizleredüþen görev; bu üç aylarý günahlarýmýzýn affý için,maneviyat derecemizin yükselmesi için, yaptýðýmýzibadetlerin bizlere ahirette þefaat etmesi için iyi deðer-lendirip, Allah'a dua etmeliyiz. Allah' ü Teala bizlerirahmetinden, bereketinden, feyzinden, hak ve adaletliyolundan ayýrmasýn.

Kültür Sanat

Eylül - Ekim 2001 43Eylül - Ekim 200142

Somuncu Baba Somuncu Baba

Derler ki: Bülbülün yanýk yanýk ötmesindenrahatsýz olan kuþlar onu SüleymanPeygamber'e þikâyet ettiler. Sorguya çekilen

bülbül, gülün aþký yüzünden inlediði anlaþýlýnca,mâzur görüldü...

Derler ki: Milattan 2600 küsur yýl önce Bâbil'ikuran Nemrud Kýral, Hz. Ýbrahim'i ateþe attýrdý. VeAllah'ýn emriyle ateþ, gül bahçesine döndürüldü...

Ýslâm edebiyatýnýn en güzel mazmunlarýný süsle-di "gül", çok uzun bir dönem. Gül "Muhammed sim-gesi"ydi.. O yüzdendir bu önem!.. O yüzden, Mayýsbahçelerinde ilâhi kokularýn yeri-göðü tuttuðu ve bül-bülü kudurttuðu bir yerdi benim ülkem...

Þimdi ne bahçe kaldý ne hýyâbân dokusu, negüllerin kokusu ne þiirde gül, ne de o þeydâ bülbül...Þimdi Eþref gibi yanýyoruz:

Bu baðda gül-i maksûd açýlmadý Eþref Felek abes yere icrâ-yý nev-bahâr eyler...

Oysa Türk edebiyat tarihinden Bakîler, Nef iler,Nedimler,Esdi nesîm-i nev-bahâr, açýldý güller subh-dem Açsýn bizim de gönlümüz, sâkîmeded, sun cam-ý Cemdiye seslenirler...

Niçin bülbül figân eyler, bahar eyyamýdýr þimdi Açýlmýþ gonceler-güller, mesâr eyyamýdýr þimdi

mýsrâlarýyla bülbülün figanýna ortak olurlar... Ya daOsman Nevres Bey gibi sitem konuþtururlar:

Senden bilirim yok bana bir fâide ey gül Gülyaðýný eller sürünür, çatlasa bülbül...Bülbülün güle aþký, Doðu edebiyatýnda sayýsýz

esere konu edilmiþtir. 1193 yýlýnda ölen Feridüddin-iAttâr'ýn mesnevi tarzýndaki 333 beyitlik "Bülbülnâme"si bunlarýn baþýnda gelir. Türk edebiyatýnda ise ÖmerFuâdî (01.1636), Birrî (01.1715), Münirî (17.yüzyýl)gibi yazarlarýn bülbülnâme'leri; Kara Fazlî (öl.1564),Gazi Giray Han (öl.1608) Bakaî (öl.1594) ve yine16.yüzyýldan Rifâî'nin "Gül ü bülbül"leri bilinmekte-dir.1

Tasavvuf edebiyatýmýzda; Muhammed gül'dûr /Pirim bülbüldür / Cümlemiz kuldur / Elhamdülillahdeyiþleriyle Hâþim'leri; Bir pâdiþâha kul ol kim / Mülküzail olmaz ola / Bir gülþene bülbül ol kim / Hiç sararýpsolmaz ola muammâlarýyla Hüdâyî'leri; Âþýkým oldildâra / Bülbülüm sol gülzâra / Seni sevmeyen nâra /

Yansýn yâ Resûlallâhmünâcâtýyla "halktan"Yûnus'u ve pâdiþâh Birinci Ahmedmisâli,

N'ola tacým gibi baþýmda götürsem dâim Kademi resmini ol Hazret-i Þâh-ý Rusûl'ün. Gül-i gülzâr-ý nübüvvet o kadem sahibidir, Bahtiyâ durma yüzün sür kademine o Gül'ün...

diyen sultânî yakarýþlarý duyarsýnýz... KulekapýsýMevlevîhânesi'nden, hangi gönül yangýnýyla kimbilir,Þeyh Galibin sesi gelir:

Gül âteþ gülbün âteþ gülsen âteþ cûybâr âteþ Semender-týynetân-ý aþka besdirlâlezârâteþ...

Ve bu ateþin dumaný tâ Limni'den yükselir:

Ey garip bülbül diyarýn kandedir Bir haber ver gül-zârýn kandedir Sen bu ilde kimseye yâr olmadýnVar senin elbette yârin kandedir2

* * *Þâir gönüllerin mýsralarý güller açar da nakkaþ

gönüllerin fýrçalarý durur mu?.. 16. Yüzyýl ortalarýndaSaray Baþnakkaþý Müzehhib Karamemi'yle baþladýðýkaydedilen Osmanlý çiçek ressamlýðý 18. yüzyýlda AliÜsküdarî ve Abdullah Buhâri gibi þöhretlerle devametmiþ, Saray Nakýþhânesi'nden yetiþen “ehl-i hiref”yâni "san'at erbabý" arasýndaki bu san'atkârlar, hariku-lade çiçek desenleriyle ünlenmiþlerdir.

DÝPNOTLAR1- Dr. Ýskender Pala; Ansiklopedik Dîvân Þiiri Sözlüðü Cilt:I-II, S.91,

Kültür Bakanlýðý yay. 19982- Mezarý Limni Adasý'nda bulunan Niyâzî-i Mýsrî'den

Hasan Âli GÖKSOY

(Ya Ekreme'r-Resul) Kadir gecesinedir bilir misin? Kadir gecesi,

bin aydan daha hayýrlýdýr.Melekler, Cebrail, peyderpey

Rablerinin izni ile, her bir emiriçin, o gece inerler. Selamettir, o

gece, fecrin doðuþuna kadar”

“Muhakkak biz onu

(Kuran-ý Kerimi)Kadir gecesinde

indirdik.

el-Kadr Suresi, 1-5

DÝPNOTLAR1- ÖZKES Ýhsan, "Oruç Mübarek Geceler ve Bayramlar" Ýst. 1988; s.102- Fethül Kebir. 11-923- GÜMÜÞHANEVÝ Ahmet Ziyauddin, "Ramuz El-Hadis" Milsan basým,

1982. s.2894- Yeni Rehber Ans. Receb ayý mad. C.17, s.265- EMRE Mehmet, "Büyük Hutbe Kitabý" Regaib Gecesinin Fazileti. Çile

yayýnlarý, s.2406- PALA Ýskender, "Ansiklopedik Divan Þiiri Sözlüðü" Ötüken yay. Ýst.

2000, s,284.7- LEVEND Agah Sýrrý, "Divan Edebiyatý", Ýst.1984, s.129-130.8- ATEÞ Osman Hulusi, " Divan-ý Hulusu Darendevi" Ýst.1986, s. 188.9- Diy. Ýþl. Bþk."Riyazüs-Salihin ve Tercemesi" C.2, s.505

10- ASKALANÝ Ýbn-ü Hacer El, " Terðib ve Terhib" Ýst..1982, s.206.11- ATEÞ Es-Seyyid Osman Hulusi, "Þeyh Hamid-i Veli Minberinden

Hutbeler" Beraat Gecesi Hutb. Ank.2000, s.39-40-41.12- Bakara Suresi Ayet 185.13- Diy. Ýþl. Bþk."Riyazüs-Salihin ve Tercemesi" C.2, s.48914- ÇELEBÝOÐLU Amil, "Ramazan name" s.42 15 - el-Kadr Suresi, 1-516- AKALTUN Nevzat, "Kadir Gecesi 1000 Aydan Hayýrlýdýr" Ankara,

s.11-12.

Gönül Penceresi Gönül Penceresi

Eylül - Ekim 2001 45

Somuncu Baba Somuncu Baba

Eylül - Ekim 200144

deðildir. Çünkü onun yaptýðý kötü bir iþtir. Ohalde hakkýnda bilgin olmayan bir þeyi bendenisteme! Ben sana cahillerden olmamanýtavsiye ederim.” (Kehf/42-47)

Hz. Muhammed (S.A.V) amcasý Ebû Talibinkurtulmasý için Allah’tan maðfiret dileyince ikazedilmiþtir;

“Kâfir olarak ölüp cehennem ehli olduk-larý, onlara açýkça belli olduktan sonra, akra-ba dahi olsalar, Allah’a ortak koþanlar için afdilemek ne peygambere yaraþýr ne de inanan-lara” (Tevbe/113)

Ayný þekilde Ýbrahim (a.s) da babasýnýn affý içinAllah'a yalvarmýþ ama sonradan vazgeçmiþtir:

"Ýbrahim'in babasý için af dilemesi sadeceona verdiði sözden dolayý idi. Ne var ki, onunAllah'ýn düþmaný olduðu kendisine belli olun-ca, ondan uzaklaþtý. Þüphesiz ki Ýbrahim, çokyumuþak huylu ve pek sabýrlý idi." (Tevbe / 114)

Ýyilerle birlikte olmanýn faziletini anlatan birhadis-i þerifte þöyledir:

- Ebû Hüreyre radiya'llâhu anh'den rivayetegöre, Resûl-i Ekrem salla'âhu aleyhivesellem þöylebuyurmuþtur:

“Þüphesiz Allâhu Teâlâ'nýn, yollarda gezer veehl-i zikri arar melekleri vardýr: Onlar Aziz ve Celîlolan Allah'ý zikreden bîr cemâat bulunca, birbirle-rine: Aradýðýnýz buradadýr, geliniz, diye seslenirler.Meleklerde, ehl-i zikri, dünyâ semâsýna kadar kanat-larýyla çevreler. Cenâb-ý Hak, onlarýn hallerinimeleklerden daha ziyâde bildiði halde, meleklere:

-Kullarým ne söylüyor, diye sorar. Peygamberaleyhisselâm buyurur ki, melekler:

-Sen'i tesbih ve tenzih ediyorlar, Allâhu Ekberdiyerek Sen'i Tekbîr ediyorlar, Sana hamd ve senaediyorlar.

Bu kullarým Beni gördüler mi ki, böyle tesbîh vetekbîr gediyorlar?

- Hayýr, vallahi Seni görmezler,- Kullarým Ben'i görseler ne yaparlar?- Onlar Sen'i görseler, Sana ibâdet ve

ubûdiyyetleri, takdisleri, tahmidleri ve tesbihleridaha fazla olurdu.

- Kullarým Benden ne diliyorlar?- Cennet istiyorlar.- Onlar Cenneti görmüþler mi?- Hayýr yâ Rab! Vallahi onlar asla Cenneti

görmemiþler.- Ya Cenneti görseler ne yaparlar?- Cenneti görmüþ olsalardý, Cennet'e karþý

hýrslarý ve hevesleri daha çok olur, Cennet'e dahaziyâde raðbet ederlerdi.

- Bunlar neden Allah'a sýðýnýyorlar?- Cehennem'den istiâze ediyorlar.- Cehennem'i görmüþler mi?- Vallahi görmediler.- Ya görselerdi ?- Eðer Cehennem'i görselerdi, ondan daha

ziyâde kaçarlar, ondan pek çok korkarlardý. Cenâb-ýHak :

- Ey melekler! Sizi þâhit kýlarým kî, Benmuhakkak zikir mahallinde bulunanlarýn günahlarýnýmaðfiret ettim, buyurdu. (Resûl-i Ekrem'in beyânýnagöre) melekler derler ki:

-Yâ Rab! Filânca onlardan sayýlmaz. O zikr içindeðil, þahsî bir iþ için gelmiþti, der.

Cenâb-ý Hak :- Onlar öyle olgun adamlardýr ki, onlarla düþüp

kalkanlar bile þakî olmazlar, mes'ud olurlar”* buyur-du.

Merhum Hulusi Efendide oðlu Kemal Ateþ'ehitaben, "Her zaman iyilere mukarýn ol (yakýn ol),kötülerden ictinâp et (kaçýn). Kiþinin mîyârý (ölçüsü)mukârin olduðu kimsedir. (Mektûbât- s.23)

Ýþimiz, makamýmýz, meþguliyetimiz, ne olursaolsun, hepimizin yapabileceði bir þey vardýr. Ýyilerleberaber olmak. Ýyiler kimlerdir? diye sorarsanýz, nepolitakacýlar, ne çýkarcýlar, ne de riyakarlardýr.Sadece ve sadece Allah'ýn rýzasýný kazanmak içinçalýþan, insanlýða hizmet için çýrpýnan, Allah dost-larýdýr. Nerede? diye sormayýn. Hemen yanýmýzda.Müslümanýn feraseti onlarý bulur.

*(Hadîsi, Buhârî ve Müslim rivayet etmiþlerdir.)

Ýnsanýn deðeri, büyük ölçüde yaptýðý iþe veberaber olduðu arkadaþlara göre belirlenir. Kuran-ýKerim'de ve Hadis-i þerifte iyi insanlarla beraberolmanýn büyük bir meziyet olduðu ve insaný hatalar-dan koruyacaðý belirtilmektedir. Ýslam'da ibadetlerinen makbulünün cemaatle birlikte yapýlanlarolmasýnýn temel espirilerinden biri de budur.

Kehf Sûresinde Ashab-ý Kehf'in kýssasýanlatýlýrken, onlarýn köpeklerinden de bahsedilerek"... Köpekleri de maðranýn giriþinde ön ayak-larýný uzatmýþ yatmaktaydý..." (Kehf-18)denilmektedir. Bu köpeðin, kendisinden Kur'an dabahsedilmesini gerektirecek tek hasleti, iyilerleberaber olmasý ve onlarýn peþinden gitmesi olsagerektir. Demek ki iyilerle beraber olmak canlýlarabüyük mertebeler kazandýrabiliyor. Bu canlý insanise, hangi mertebelere ulaþacaðýný tahmin edin.

Öte yandan Peygamber oðlu olmak dahi,peygambere akraba olmak dahi, insaný kurtarmýyor.K. Kerim'den bunlarla ilgili misalleri birlikte inceleye-lim:

Hz. Nuh’(a.s)un dört oðlundan biri olan veiman etmeyen Yam helak oluyor.

“Gemi daðlar gibi galgalar arasýnda onlarýgötürüyordu. Nuh, gemiden uzakta bulunan oðluna;Yavrucuðum! Sen de bizimle beraber bin, kâfirlerleberaber olma! diye seslendi. Oðlu; Beni sudankoruyacak bir daða sýðýnacaðým, dedi. Nuh: “BugünAllah’ýn emrinden (azabýndan), merhamet sahibiAllah’tan baþka koruyacak kimse yoktur” dedi.Aralarýna dalga girdi, böylece o da boðulanlardanoldu. Nihayet “Ey yer suyu yut! Ve ey gök, suyunutut! denildi. Su çekildi, iþ bitirildi, gemi Cûdî daðýnýnüzerine yerleþti. Ve: “O zalimler topluluðunun canýcehenneme” denildi. Nuh Rabbine dua edip dedi ki;“Ey Rabbim! Þüphesiz oðlum da ailemdendir. Seninvâdin ise elbette haktýr. Sen hakimler hakimisin.”Allah buyurdu ki: “Ey Nuh! o asla senin ailen

Mustafa YÜKÇEKER

l P

en

ce

res

i

ÝÝyyiilleerrllee BBeerraabbeerr OOllmmaakkÝÝyyiilleerrllee BBeerraabbeerr OOllmmaakk

(Sivil-cce)

(Sakýz)

(Ýkisi de Hýyarsýz Olmaz)Tomurcuklar Tomurcuklar

Eylül - Ekim 2001 47Eylül - Ekim 200146

Somuncu Baba Somuncu Baba

BÝR ÞÝÝRKitaplarla Bayramlaþýn

"En iyi dost kitap derler"Kitaplarla bayramlaþýnHafýzanýz dile gelsinKitaplarla bayramlaþýn

Okumayan olmasýnlarRaflarýnda solmasýnlarGarip garip kalmasýnlarKitaplarla bayramlaþýn

Merak salýn okumayaBilgi bulun dokumayaBülbül olun þakýmayaKitaplarla bayramlaþýn

Kütüphane sýcak olurOkuyanlar ikbal bulurOkumayan cahil kalýrKitaplarla bayramlaþýn

Celalettin Kurt

Beni farketmemiþti. Bende onu, sonrabirden göz göze geldik. Kalbim deligibi atmaya baþladý. Öyle ki yerindenfýrlayacak zannettim. Hemen topar-landým. Çünkü bana doðru geliyordu.Yaklaþtý, yaklaþtý, yaklaþtý ve eliniuzattý. "Boþuna uðraþma hocam ver-meyeceðim elimdeki kopyayý" dedim.

GÜLEBÝLMEK Kopyaya Dikkat!

Kevser Bâki

B L M E C E L E R

Bir Hadis"Kiþinin öldükten sonra geride býraktýðý þey-

lerin en hayýrlýsý, kendisine dua eden salih

bir evlad, sevabý kendisine ulaþan sadak-i

câriye, kendisinden sonra halkýn amel ettiði

ilimdir." (Canan Prof. Dr. Ýbrahim. Kütüb-i Sitte s.381

To

mu

rc

uk

lar

Genellikle çocuklar mesâne kontrolünügerçekleþtirinceye kadar düzensiz olarak alt-larýný ýslatýrlar. Çocuklar gündüz kontrolünü

2 yaþ, gece kontrolünü 3-4 yaþlarý arasýnda kazanýr-lar.1 Buna raðmen 5 yaþýna gelinceye dek; arasýragündüzleri, daha sýk olarak da geceleri altlarýnýýslatýrlar. Bu oran yaþ ilerledikçe azalýr.

Çocuklarýn altlarýný ýslatmalarýnda bir çok etkenrol oynamaktadýr: Bunlar;

1- Yetersiz ve düzensiz tuvalet eðitimi:Yetiþtirme yurtlarýnda, köylerde gecekondularda,öksüz yuvalarýnda alt ýslatma oranýnýn %20 den dahayüksek olduðu görülmektedir.

2- Ailesel yatkýnlýk (katýlým): Altýný ýslatançocuklarýn aileleri incelendiðinde yarýya yakýnýnýnçocukluk yaþlarýnda altlarýný ýslattýklarý belirlen-miþtir.

3- Bedensel hastalýklar: Böbrek ve idrar yol-larýndaki rahatsýzlýklar da alt ýslatma oranýnýn %5 gibiküçük bir bölümünü oluþturmaktadýr.

4- Ruhsal nedenler: Altýný ýslatmada ruhsalnedenlerin payý büyük olmakla birlikte bu çocuklarýnhepsi uyumsuz çocuklar deðillerdir. Bunlarýniçerisinde aðýr davranýþ bozukluklarý olanlar olmaklabirlikte çok uyumlu çocuklarda vardýr.

a) Altýný ýslatmada ruhsal etkenlerin en önem-lisi; erken ve baskýlý tuvalet eðitimidir.

b) Bir baþka etken, çocukla anne arasýndaki ger-gin iliþkidir. Ancak gergin iliþki altýný ýslatmaya nedenmidir? Yoksa çocuk altýný ýslatýnca mý anne-çocukiliþkisi gerginleþmektedir? Bu her zamanayýrdedilmez.

c) Kesinlikle ruhsal nedene baðlý olan, en açýkalt ýslatma örneðini kardeþ kýskançlýðýnda görmekmümkündür. Tuvalet alýþkanlýðýný tamamen kazansadahi, yeni bir kardeþin geliþinden sonra altýný ýslatançocuklara rastlamak mümkün olmaktadýr.

d) Ruhsal nedene baðlý olarak: Ameliyatlardansonra, örseleyici yaþantýlar ve korkular gibi bazýdurumlarda da çocuk altýný ýslatabilir. Örneðin kala-balýkta annesini kaybeden bir çocuk korkudanaðlayýp altýný ýslatabilmektedir.

Tuvalet eðitimini kazanmamýþ bir çocuk her-hangi bir yere çiþ yaparken görüldüðünde ani birhareketle terk etmesini istemek yanlýþ bir davranýþtýr.Bu durum daha sonraki zamanlarda çocuk çiþyaparken tedirgin olmasýna yol açabilmektedir.

Peygamber Efendimiz, bir defasýnda mübarektorunlarýnýn çocukken, bevlettiðinde ona aceleylemüdahelede eden Ebu Leylâ’ya tamamlayýncayakadar korkutmamasýný emretmiþtir.2

"Yataða iþeme dýþýnda çocuk, davranýþlarýnda veruhsal uyumunda bozukluk göstermiyorsa,anababasýnýn kaygýlanmasý gerekmez. Sabýrlý veanlayýþlý bir yaklaþým, sorunun daha kýsa süredeçözümünü saðlar. Azarlanýp ayýplanan çocuklarda,aþaðýlýk duygusu geliþir. Sertlik ve utandýrýcý cezalarbelirtinin uzamasýna neden olur. Özellikle yediyaþýndan önce, çocuðun gecede bir iki kez çiþe tutul-masý yararlý olabilir. Gece iþemesi çoðunlukla uyku-nun ilk saatlerinde olur. Akþamlarý sulu besinlerinkesilmesi,sýk denenen ama sonuç vermeyen birönlemdir. Bugün; beden sayrýlýklarýndan ilerigelmeyen gece iþemeleri için çok etkili ilaçlar vardýr.

Özellikle erkek çocuklarýnda, gece iþemelerininsünnetle düzeleceði inancý, temeli olmayan birinançtýr. Tam tersine, bazýdurumlarda iþemeyençocuklar, sünnet yadafýtýk ameliyatlarýn-dan sonra yatak-larýný ýslatmayabaþlarlar"3

Ç o c u k t atuvalet eðiti-minin gerçekleþme-si için belli birbedensel olgunluðaeriþmesi gerekmektedir.Tuvalet eðitiminde olumlusonuç alýnmasý isteniyorsayeterli düzeyde kas kon-trolünün kazanýlmasýgerekir. Aksi takdirde yarar

Küçük Çocuklarýn Alt Islatma Sorunu ve

Tuvalet EðitimiKüçük Çocuklarýn Alt Islatma Sorunu ve

Tuvalet Eðitimi

11- RReessmmii oollmmaayyaann ccee''yyee nnee nneeddiirr??

22- ÇÇiiððnneesseenn kkaarraa ddöönneerr ÜÜfflleesseenn zzaarraa ddöönneerr

33- DDüünnyyaa iillee ccaaccýýkk aarraassýýnnddaakkii eenn öönneemmllii bbeennzzeerrlliikk nneeddiirr??

yerine zarar getirmekte-dir.

"Doç. Dr. ZuhalBalbaþ'a göre, tuvaleteðitimine baþlarkendikkat edilmesi gerekennoktalar þunlardýr:

Uygun Yaþ: Eðerçocuðunuz 20 aylýkolduysa, tuvaleteðitimine baþlaman içinyeterli olgunluða ulaþtýðýdüþünülebilir. Buna rað-men bazý çocuklar buolgunluða ulaþtýðýdüþünülebilir. Buna rað-men bazý çocuklar buolgunluða 18. ayda,bazýlarý da 24. ayda ulaþa-bilirler. Ebeveynin bubireysel farklarý tanýya-bilmesi için þu ölçütler-den yararlanmasýmümkündür.

a) Mesane kontrolüne düzeyde?

b) Bedensel geliþi-mi

c) Zihinsel geliþimi nasýl?Þimdi bu sorunlarýn cevaplarýný anne-babanýn

birlikte bulabilecekleri bazý ipuçlarýna deðinelim.- Çocuðunuzun çiþini gün boyunca, defalarca

az az yapmak yerine birkaç kere ancak yeterli miktar-da yapabiliyor mu?

- Genellikle birkaç saat boyunca kuru kala-biliyor mu? (2-3 saatte bir altýný açtýkça bezlerininkuru olduðunu bulduðunuz oluyor mu?)

- Tuvalete gitme ihtiyacý olduðunda yüzüyle,mimikleriyle veya duruþu ile ifade edebiliyor mu?

- Eðer bu sorunlarýn ilk ikisine evet cevabý ala-biliyorsanýz çocuðunuzun artýk mesanesini kontroledebilme gücüne sahip olduðunu düþünebilirsiniz.Çünkü jest ve mimikleri kullanma özelliðine budönemlerde her çocuk sahip deðildir.

Bedensel Hazýrlýk: El ve parmak koordinasyonu(amaçlý davranýþtaký ortak haraketler) çeþitli objelerikavrayabiyecek kadar geliþmiþmidir? Legolarý takýpçýkartabiliyor mu? Bu ve benzeri sorulara genelolarak "evet" diyorsanýz çocuðunuzun bedenselolarak yeterli olgunluða ulaþtýðýný düþünebilirsiniz.

Zihinsel Geliþimi:Tuvalet eðitimine

baþlarken çocuðun zihin-sel geliþimini mutlakadeðerlendirmek gerekir.Çünkü yapýlacak eðitimklasik bir bedensel þart-lanma kurmak yönündedeðildir. Amaç bedeninkontrolünü beyne ver-mektir. Bunun içinçocuðun ebeveynininisteklerini anlamak, ce-vaplandýrmak vedavranýþsal tepkilergösterebilmek konularýn-da yeterli olduðunu belir-lemek gerekir. Zihinselolarak talimatlara hazýrolma durumu olarak datanýmlanabilecek bugeliþim düzeyini saptamakiçin þu konulara ýþýk tuta-cak sorular yöneltilme-lidir.

a) Yüzündeki organ-larýný gösterebiliyor mu?

b) Belirli bir yerekendi kendine gidebiliyor mu? (Odasý, mutfak,tuvalet)

c) Basit iþlerde sizi taklit edebiliyor mu?d) Ýstediðiniz belirli bir oyuncaðý getirebiliyor

mu?e) Bir Objeyi, bir baþka yere yerleþmesi gerek-

tiði gibi yerleþtirebiliyor mu?Eðer çocuðunuz bu beþ maddedeki uygula-

malarý yapabiliyorsa, tuvalet eðitimi için zihinselolarak da hazýr demektir.4

Bütün eðitim konularýnda olduðu gibi, çocuk-larýmýza tuvalet alýþkanlýðýnýn kazandýrýlmasýnda daözverili ve saðduyu sahibi olunmasý gerekmektedir.Bu konuda en büyük görev annelere düþmektedir.Sevecen bir yaklaþým ve sabýrlý bir tutumla hareketedildiði takdirde annenin çözemeyeceði sorunhemen hemen yok denecek kadar azdýr.

Bütün annelere sabýr ve baþarý dileklerimle...

DÝPNOTLAR1- Asýmgil, Dr. Sevim, Benim Müslüman Yavrum, s.1242- A.g.e. s.1243- Yörekoðlu Prof. Dr. Atalay, çocuk ruh saðlýðý, s.249-2504- Yavuzer, Prof.Dr. Haluk, Çocuk Eðitimi El kitabý

Tomurcuklar Mutfaktan

Eylül - Ekim 2001 49Eylül - Ekim 200148

Somuncu Baba Somuncu Baba

Yemek TarifiYemek Tarifi Sýdýka SARI

Mu

tf

ak

ta

n

HERÝSEMalzemeler1- 1 kg döðme2- 1 tane tavuk3- 3-4 kaþýk tere yað

YapýlýþýTavuðu güzelce haþlýyoruz, haþladýðýmýz

tavuðu suyundan çýkarýyoruz. Süzdüðümüztavuk suyunu yýkadýðýmýz döðmenin üzerinedöküyoruz. Normal su ilave ediyoruz, piþirmeyebýrakýyoruz. Döðmeler açýlýnca bir taraftankemiklerinden ayýrdýðýmýz tavuðu didiyoruz.Açýlan döðmelerin üzerine döküyoruz. Döðmeve tavuk etleri kývama gelinceye kadar piþiri-yoruz. Ateþten indirip tahta bir kepçe ile çýrpý-yoruz. Servis yapýp üzerine tereyað döküyoruz.

Afiyet olsun.

Arzuya göre tereyaðýnýn üzerine kýrmýzý biberilave edebiliriz.

Not: çýrpma iþlemini beylerinize yaptýrýnýz. Tarif: Hacý Naciye Ateþ Harnýmefendi' den

alýnmýþtýr.

hoþnut etmeye çalýþmak bütünMüslümanlarýn görevidir. Bir kim-senin kendisi hakkýnda "Ne iyiinsan" dedirtmesi büyük birerdemliliktir.

Tabiin büyüklerinden olanHarice oðlu Esma-i evet yanlýþokumadýnýz Esma-i kýzýný gelinederken ona bazý öðütlerdebulunur ve derki; "Kýzým senkocana itaatkar ol ki ona kendinisevdiresin". Bu zatýn güzel þiirleride vardýr. Bu þiirlerden birindekarýsýna þöyle der;

"Benim sana iyi davranma-ma yardýmcý ol ki, tükenmeyensevgimi kazanasýn. Öfkelendiðimzaman sakýn bana bir þeysöyleme, karþýlýk verme! Benim içdünyamda neler olup bittiðinibilmediðin için, ikide bir" defefiske vurur gibi" bana dokunup tabaðýrtma! Çok þikayet etme! Aksihalde sana olan sevgimi yokeder, kalbimi kýrar ve kendindenuzaklaþtýrýrsýn; çünkü bir kalptesevgi ile eziyet bir araya gelirseorada sevgi yaþayamaz".

Bir erkek ne kadar huysuzolursa olsun, hanýmý görevinedikkat eder ve kocasýnýn huyuncagiderse, aralarýnda hiçbir anlaþ-mazlýk ve soðukluk olmaz. Güzelgüzel geçinip giderler.

Adamýn biri birçok kereevlenmiþ, boþanmýþ. Evliliktengözü iyice korkan adam son birkere daha evlenmeye karar ver-miþ. Ýlk gece yeni karýsýna derdiniaçmýþ. Huysuz olduðunu, kadýn-larla iyi geçinemediðini anlat-maya çalýþmýþ. Kadýn sözünükesmiþ ve demiþ ki: "Efendi!Huyu senden kötü olmayan, sanakötülük ettirmez". Gerçektendedediði çýkmýþ. Kadýnýn iyi idaresialtýnda gül gibi geçinip gitmiþler.

Bütün bunlardan sonrahanýmlar, pekala biz ne yapalým?Nasýl davranalým? Bir erkekkarýsýndan neler ister, neler iste-mez? diye sorabilirler. Özetle-meye çalýþalým.

Bir erkek karýsýndan þunlarýister; Þefkatli ve sevgili olmasýnýister. Ev iþlerinde maharetliolmasýný ister. Yorgun argýn evinedöndüðünde kendisiyle ilgilen-mesini, dertlerini, sýkýntýlarýný pay-laþmasýný, yuvada huzur ve mut-luluk meydana getirmesini, neþelive cana yakýn olmasýný ister.Kendi yakýnlarýna, akrabalarýnakarþý saygýlý olmasýný, onlara iyidavranmasýný, onlarla iyi geçin-mesini ister. Karýsýnýn iyi ve temizgiyinmesini, görünümüne dikkatetmesini, kendisine çeki düzenvermesini ister.

Bir erkek karýsýndan þunlarýistemez; Karýsýnýn kendisine emirvermesini, onu yönlendirmeyekalkmasýný, kazancýný israf ederekgerekli olmayan þeylere parasýnýharcamayý istemez. Giyimkuþamýnda ihmalkar olmasýný "Ehne yapalým artýk bizden geçti"diye düþünmesini ise hiç istemez.Karýsýnýn sert ve kötü huylu,hiçbir þeyi beðenmeyen biriolmasýný da istemez. Bir hanýmzaman zaman kocasýnýn huylarýnýgöz önüne alýp düþündüðünde buörnekler çoðaltýlabilir. Her ikieþinde karþýlýklý anlayýþla, kendi-lerini yýpratmadan daha mutlu birhayat sürmeleri her zaman içinmümkündür. Bir erkek de akþameve geldiðinde hal ve hatýrýný sor-malý, iltifat ederek gönlünü hoþetmeye çalýþmalý, onun güniçerisinde yaþadýðý sýkýntýlarýgidermeye yardýmcý olmalýdýr. Birbaba çocuklarýyla da ilgilenmeli,onlarýn bir gün boyu yaþadýklarýiyi ve kötü olaylarý sorup öðren-meli, yapabildiði ölçüde kendiler-ine yardým etmelidir.

(Bkz: M. Yaþar KANDEMÝR, Mutlu

Bir Yuva Ýçin, Raðbet yay, Ýst. 2000)

Hoþgörü, insan mizacýnýn ter-biye aynasýdýr. Hoþgörü, insanýndiðer insan veya insanlarýn kusu-runu, inancýný, düþüncesini taham-mülle karþýlamasý, affetmesi, ceza-landýrmaya kalkýþmamasý ve insan-lara hep sevgiyle davranarakonlara doðru yolu göstermesidir.Aile içinde ise hoþgörü eþlerin bir-biriyle iyi geçinmesini temin edenbir iksirdir.

Peygamber Efendimizevlenecek kiþilerin þöyle duaetmesini tavsiye etmiþtir. "Allah'ýmsenden kadýnýn hayýrlý ve iyi ahlak-lý olanýný nasip etmeni dilerim"

Peygamber Efendimiz iyi birmümini "Herkesle iyi geçinen veherkesin de kendisi ile iyi geçindiðikimse" olarak tanýmlar. De ki,geçimli olmak iyi bir insan olmanýnvazgeçilmez þartýdýr. Bu kural kadýnerkek herkesi içine alýr. Hele ha-yatýný eþiyle aynýyastýkta geçirmeyekarar veren insan içiniyi geçim her þeydenönce gelir. Ýþte busebeple büyüklerimizsöz dinlemeyen,kocasýna karþý gelenkadýnlardan Allah'asýðýnmýþlar, çocuklarý-na da böyle kadýnlar-dan uzak durmayýtavsiye etmiþlerdir.Çünkü geçimsizkadýnlar, kocalarýnýnsaçýný sakalýný vakitsizaðartýrlar.

Araplarýn büyükdil ve edebiyat bilginiAsma-i, bir günKâbe'yi tavaf ederken

bakmýþ ki, bir adam arkasýna ihti-yar bir kimseyi yüklemiþ ve ona:"Hem küçüklüðünde hem debüyüklüðünde beni türlü sýkýntýlarasoktun!" diye söylenerek gidiyor-muþ. Bu sözleri duyan Asmaiadamý ayýplamýþ:

"Kardeþim saygýda kusuretme. Onun sana pek çok iyilikleridokunmuþtur" diye uyarmasý üzer-ine adam:

"Sen bunu kim sanýyorsun?""Ya babandýr veya büyükba-

ban demiþtir""Hayýr, hayýr! Bu benim

oðlumdur" cevabýný alýnca, busözler karþýsýnda kulaklarýna inana-mayan Asmai hayretle sormuþ:

"Oðluna ne oldu da bu haledüþtü" demesi üzerine:

"Karýsýnýn huysuzluðu onu buhale getirdi" demiþ.

Zavallý adam! Bu hale düþüp

dünyayý Cehenneme çevireceðine,vaktiyle yol yakýnken ayrýlýp canýnýkurtarsaydýn ya! Diye düþünüyorinsan.

Þüphesiz herkes büyük veliÞekik-i Belhi gibi olamaz. Þakik'inkarýsý çok huysuzmuþ. Onu sevendostlarý bir gün dayanamayýp sor-muþlar:

"Efendi Hazretleri! Hanýmýnýnhuysuzluðunu biliyoruz. Size çokeziyet çektirdiði içinde üzülüyoruz.Onu niçin boþamýyorsunuz? Diyesormuþlar. Þakik de:

"Onun huyu kötü ise benimkigüzeldir. Boþanacak olursam,bende onun gibi yapmýþ olurum.Kalkýp ta onu boþayacak olsam,benden sonra zavallýyý kimse almazdiye korkuyorum" demiþ.

Hepimiz biliyoruz ki, böylesiinsanlara çok az rastlanýr. Onlar

çeþitli cefalara, sýkýn-týlara katlanmayýAllah'a ulaþmanýn biryolu diye bilen büyükinsanlardýr. OnlarEnderunlu Vasýf gibi:Mihneti kendine zevk etmedir alemde hüner

Gam ü þad-ý felek böyle gelir böyle gider

diyen kimselerdir. Ýnsanlarýn çoðu

ise bunun aksinehareket ederler.Sýkýntýlara, huysuzluk-lara katlanamazlar.Gördükleri hakaretinacýsýný çýkarmayaçalýþýrlar.

Güzel ahlakýylainsanlarý kendinden

Hanýmlara Özel Hanýmlara Özel

Eylül - Ekim 2001 51Eylül - Ekim 200150

Somuncu Baba Somuncu Baba

Ha

ným

lar

a Ö

ze

l Ho þ g ö r üHo þ g ö r üAilede Ailede

Aklýn ilmin mayasýna harç olan Ýnsanlýðýn temelidir hoþgörü Gönüllerin kalesine burç olan Yücelmenin tek yoludur hoþgörü

Kulun ayýbýný yüze vurmadan Hile düþünmeden tuzak kurmadan Kimseyi üzmeden gönül kýrmadan Yaþamanýn usulüdür hoþgörü

Hacýbektaþ Veli ile Mevlâna Yunus Emre örnek olmuþ her yana Sevmek ve sevilmek bütün insana Bu duyguyla kalmalýdýr hoþgörü

Allah yaratmýþtýr bunca insaný Herkesin kendine tatlýdýr caný Hayatý duygusu þöhreti þaný Ýnancýnýn emelidir hoþgörü

Kýrýcý sözleri almadan dile Sevgi bayraðýyla çýkmalý yola Nazik gülücükle yaklaþým ile Muhabbetin imalýdýr hoþgörü

Gönül yollarýna köprü kurmaya Güzel konuþmaya hatýr sormaya Ulu çýnar gibi saðlam durmaya Can suyudur aþk selidir hoþgörü

Baðýþlama hissi olan insandaGerçek sevgi ile bir olan candaSevecen inanan temiz vicdandaOlgunluðun kemâlidir hoþgörü

Mutluluk ipine sarýlmasýndaSevgi tezgahýnda örülmesindeGözlenen hedefe varýlmasýndaAmacýný bulmalýdýr hoþgörü

Akar sular gibi çaðlamak içinYaralara melhem baðlamak içinDünyamýza barýþ saðlamak içinHepimizin ikbâlidir hoþgörü

ÞEREF der ki heran yüzümüz gülsünYürekler içine sevinçler dolsunBugünden yarýna ebedi kalsýnHiç solmayan hak gülüdür hoþgörü

Þeref TAÞLIOVA

HOÞGÖRÜ

Nuran ÖZDEN

Kitap-Tanýtým Kitap-Tanýtým

Eylül - Ekim 2001 53Eylül - Ekim 200152

Somuncu Baba Somuncu Baba

Ahmet Hamdi Tanpýnar; “Þiir söylemekten ziyadesusma iþidir. Ben þiirde sustuðum þeyleri roman vehikayelerimde anlatýrým... Þiir, dilin çiçeðidir.” derkenþiirin güzelliðini dile getiriyor.

Cahit Sýtký Tarancý ise; “Þiir herþeyin üstündedir.Þiir, bu tatlý bela, bu ilk göz aðrýmýz, ilk ve son aþkýmýz,bu teneffüs saadetimiz... Ona vardýðýmýz nispette çokyaþamýþ, tatmýþ, kâm almýþ olacaðýz... Ne ictimâi mevki-ide, ne servette gözüm var. Tek ihtirasým güzel þiirsöylemektir.” Cümlesi ile, þiirin hususiyetinden bahset-mekte.

Peyami Safâ da; “On dört yaþýnda bir çocuk apan-disit ameliyatý yapmak isterse gülüp geçersiniz; Israrederse kendisine doktorluk tahsili yapmadan bu iþtenasýl muvaffak olunabileceðini sorarsýnýz. Fakat on dörtyaþýnda bir çocuk þiir yazmak istediðini söylerse tabiibulursunuz; ekseriya onu teþvik edersiniz ve yazdýðýnýda beðenirsiniz. Çünkü biz de edebiyatýn doktorlukkadar hususi bir etüde muhtac olduðunu bilmiyoruz;annesinin karnýnda her þairin edebiyata namzet ve þiirinehliyetnâmesine sahip olduðuna inanýyoruz.” ifadesiyleþairlerin kabiliyetlerinin üstünlüðüne iþaret etmektedir.

Þiire, þaire, edebiyata ve kültüre deðer verenSomuncu Baba Araþtýrma ve Kültür Merkezi tarafýn-dan yeni bir eser daha yayýnlandý.

Kitabýn adý; Otuz Yapraklý Gül Þehri DarendeÞiirleri Güldestesi. Kitabýn sunuþunda; Es-SeyyidOsman Hulûsi Efendi Vakfý Mütevelli Heyet BaþkanýH. Hamidettin Ateþ þu satýrlarý kaleme almýþ;

“Edebiyat toplumlarýn bir unsuru olmasý hasebiyle,bütün bir toplumu ilgilendiren bir sanat dalýdýr. Bir mil-letin, bir þehrin coðrafi durumunu, dini, iktisadi ha-yatýný ve ahlâki siyasi ahvalini edebiyatý yansýtýr.

Türk yazýlý edebiyatýnýn en vazgeçilmez parçasýndanbiri de þiirdir. Ýman ve inanç çerçeveleri dahilindegeliþen Osmanlý Devleti ve þanlý ecdadýmýz þiirimize ayrýbir ruh ve mâna derinliði katmýþtýr. Türk þiirinde vatansevgisi, memleket hasreti ve buna benzer konular hep,sevgi temelleri üzerinde bina edilmiþtir. Çünkü inanýþlarve yaþayýþ tarzý, sanatkârýn ortaya koyduðu eserde ken-dini bariz bir þekilde gösterir.

Darende; tarihin her döneminde inkiþaf ve kültürmerkezi durumundadýr. Baðrýnda birçok Ýslambüyüðünü saklamýþ, nice þair ruhlu insanlar yetiþtir-

miþtir. Tabii olarak,Darende hakkýndayazýlan þiirler hep,bu muhabbetyumaðýnýn ilmekilmek dokunduðu,tarih kokan kültürþehrini anlatmayaçalýþmýþtýr. Otuzyapraklý gül þehrineyazýlmýþ gül kokulumýsralar, ve gül güzelliðini anlatan bülbül edâlý avazlarolmuþtur.

Somuncu Baba’mýz; “Gülleri solmayan” memleketbenzetmesini þiirinde iþlerken, Hulûsi Efendi ise;“Somuncu Baba’nýn ili olan Darendenin güllerininsolmadýðýný, bahçelerinde bülbüllerin öttüðünü veböylece daðý-taþý gül kokuyan bir vatan parçasýolduðunu” anlatýyor. Osmanlý döneminde Darende’yegörevli gelen bir Mülkiye müfettiþinin; “OsmanlýDevleti içerisinde baþkent olmaya layýk” bir beldebenzetmesi ile, aradan yaklaþýk yüz yýl sonra yineDarende’ye görevli gelen bir mülkiye müfettiþinin; “Üçbeldeden biri olan Darende’nin güzelliklerinden”bahsetmesi tesadüfi deðil, hakikatlerin birbirini tamam-layan halkalarýdýr. Ýsimlerini burada teker teker saya-madýðýmýz ama, eserde görülecek olan bir çok þairi-mizin kaleme aldýðý mýsralar her yönüyle “OtuzYapraklý Gül Þehri’ni” anlatýyor.

....Otuz Yapraklý Gül Þehri ve bu þehrin gül yüzlü

insanlarý her þeyin en iyisine layýktýr. Gül þehrinegüldestesi sunulur.”

62 þairin 180 þiirine yer verilen bu güldesteninDarende’ye sunuluþu hepimizi memnun etti. Emeðigeçenlere þükranlarýmla...

Otuz Yapraklý Gül Þehri Darende ÞiirleriGüldestesi, Somuncu Baba Araþtýrma ve KültürMerkezi Yayýnlarý, Aðustos 2001 Ankara, XVI+196sayfa.

Kit

ap

-Ta

nýt

ým

Mehmet UÇARALP

DÂRENDE...

(Bu iklimin güzel insanlarýna)

Ýsmi, "hilkat sýrrýný bulup saklayan" demek,Kararmýþ gönülleri nurla paklayan demek,Mahlûka itibârý ibadet sayan demek ...Bütün aðaçlarýndan altýn damlayan demek,

Otuz yapraklý güller diyârýdýr Dârende,Baðrý yanýk bülbüller diyarýdýr Dârende.

Eriþen Hamidüddin Veli Zaviyesi'ne,Hayran olur duyduðu sessizliðin sesine,Ara verir her türlü dünyevi hevesine,Dalar gider iklîmin uhrevî neþ'esine,

Rabbe açýlmýþ eller diyarýdýr Dârende.Hakka varmýþ gönüller diyarýdýr Dârende,

Burada hissedilir, birçoklarýn"Bir"liði,Fakirin zenginliði, zenginin fakirliði;Yüzlerde farkedilir iki cihan dirliði,O dirliði saðlayan inanç beraberliði.

Ebedler ve ezeller Diyârýdýr Dârende,Yiðitler ve güzeller diyârýdýr Dârende.

Gördüm, Tohma Çayý' nýn köpüren koyaðýný,Sular öpmekte idi Hazret' in ayaðýný...Ötede, taþýmýþlar sanki Hira Daðý' ný,Balaban' a kurmuþlar Peygamber otaðýný!

Nice sâlih ameller diyarýdýr Dârende,Yýkýlmamýþ temeller diyarýdýr Dârende.

Ortaköy, 10 Temmuz 2001Hasan Âli GÖKSOY

OOttuuzz YYaapprraakkllii GGüüll ÞÞeehhrrii

Darende ÞiirleriGGüüllddeesstteessii

SELMAN

FER ÝTv e

Selman Yaz ve KardeþleriTarakcý Cafer Aða Sok. Hamarat Aykýn Han No:114 Yeþildirek/ÝSTANBUL

Tel: (212) 522 49 81 - 526 69 76

Ç O R A P L A R I

Merkez:Rastýkçý Sok. No:11 Yeþildirek / ÝSTANBULTel:(212) 520 73 46 - 512 01 74Faks: (212) 513 69 33Fabrika:Üniversite Mah. Hilal Sok. No:28 Avcýlar / ÝSTANBUL

KONFEKSÝYON SAN. ve TÝC. LTD.ÞTÝ.

Eþofman ve Spor GiyimMustafa ÇelebiMustafa Çelebi

Bir Mektup Somuncu Baba

Eylül - Ekim 200154

Yarýnlar bugüne döndü ve yine ilk önlük okulheyecanlarýyla yeni küçüklerimiz tanýþtýlar.Öðretmeni tebeþiri ve okulu hayalleriyle harman-ladýlar ve onlarda bir yýldýz taktýlar yeni renk-lenecek düþlerim.

Oysa ki hayata dair herþey minik avuçlarayüklenen sorumlulukla þekillenecektir. Kimi kale-mi, kimi fýrçasý kimi düþleriyle ve kimi de sadecegözleriyle aydýnlatacaktýr yolunu. Ýçlerinde tut-turduklarý ve gerçekleþeceðini umduklarý herdilek, gökte ipil ipil yanan bir yýldýz olur sonun-da. Ne zaman okula deðil de kýrlara çiçek topla-maya gitseler ertesi gün derste en önemli þeylerianlatacaðýný söyler öðretmen. Çoðu kez bilemez-ler uyurken annelerinin dudaklarýnýn mýyanaklarýna dokunduðunu yoksa yanaklarýnýnmýannelerinin dudaklarýný bulduðunu. Mavi bir per-denin önünde çektirilen ilk fotoðraf hiç unutul-maz oysa fotoðraflardan daha güzel gülümser ipatlarken yüzleri birbirine dönük çocuklar...

Okulda öðrenilen bütün þarkýlarý yarýmsöylerler. Çünkü her þarkýnýn diðer yarýsýný kýzgýnbakýþlarýyla yutacak bir büyük bulunurkarþýlarýnda. Ama onlar þarkýlarýný ancak okullarýbiteceði zaman tamamlayabileceklerdir.

Kitap sayfalarýn-da tanýþtýklarýNasreddin Hoca’yý,Keloðlan’ý ve Hacivat’ýevcilik oyunlarýnaartýk konuk ederkendaðarcýklarýna kattýk-larý herþeyi tavýrlarýy-la belirteceklerdir.Arkadaþ kavramýnýnönemini kavraya-bilmek için okullaryine çok önemli biretkendir. Çünkü

öðrencilikte baþlayan beraberlikler sonralarýarkadaþlýða dönünce insan olmaklýðýn gerek-lerinden biri anlaþýlmýþ olur. Toz toprak içindeoynanan bir oyunun sonunda çamur olan ellerealdýrmaksýzýn anneme ne diyeceðim diyedüþünceden mutlu olabilmektir onlara gerekolan. Belki de ne zaman çimenli bir bahçede bul-salar kendilerini dört yapraklý yonca aramaktýr.

Onlara yakýþacak en temiz hüzün defter say-falarýnýn kývrýþmýþ uçlarýdýr. Belki de hüzün elbis-esi yýrtýlan bir oyuncak bebektir.

Annelerinin hazýrladýðý beslembe çantasýnailave olarak biraz dua ve biraz da çocuklarýnaduyduklarý umuttta býrakýlmýþtýr. Eðer insanlaryüklemiþse hayata renkleri galiba tüm çocuklarbeyazýn tek sahipleridir. Ancak onlarýn tebeþirtozuna bulanmýþ inanç yüklü elleri silecektirgökyüzünden siyahý ve kalemi avuçlayan sýcakelleriyle yazdýklarý satýrlar toplumlarý gereçleribulmaya iteceklerdir.

Her çocuk hayatý farklý yönlerinden amaayný umutla izlerler. Onlarýn mütebessimbakýþlarýnda pencereden akýp giden hayat nekadar bilinmez olsa, da onlar bunlarý okulda bi-linçlenerek kendi yaþamlarýný ve hiç sonunu

göremedikleri yol-larýný biçimlendirerekýþýtacaklardýr.

Bir gün kalemtutan eller ustaca bil-gisayar kullancak,uzay teknolojilerineve daha nice projelereimza atacaklar.

Aydýnlýk yarýn-larýmýza daha güzelgelecek ve umutlarvermek dileðiyle...

IlkHeyecanIlkHeyecanAyþe AKÇADAÐ

Bir

Me

kt

up

Af ve baðýþlama zamanýKusurlarý örten Rabbýn katýndanRahmet rahmet bol geliyor

Onbir ayýn sultanýdýr RamazanOnda oruç ve iftarOnda ibadet hazzýYüce Allah kulundanKulu Allah'tan razýÝmsaktan iftara kadarHakk için emre itaatBir ibadet þevkiyleEyler dua niyazýVe bir ay müddetinceKuru ekmek bal geliyor

Kur'anýn indirildiðiÝslam'ýn bildirildiðiBin aydan daha hayýrlý olanKadir gecesi O gecede her þey tesbihdeMelekler ve ruhlar emirleYeryüzüne inerlerFecir doðuncaya kadar selâmBir manevi hal geliyor

Bayram hakkýn ihsanýMü'mine armaðanýKardeþlik ve birlik ileGönüllerin çoþtuðuNurlu üç aylar geliyor

Araþtýrma

Eylül - Ekim 2001

Somuncu Baba P

rem

ium

Uzu

nyo

l 400

.19

4x2T

Pri

vile

ge

ÝMAMKAYALI OÐULLARIOTOMOTÝV TÝCARET ve SANAYÝ ANANÝM ÞÝRKETÝ

RENAULT KAMYONLARIGÜNEYDOÐU YETKÝLÝ SATICISIPlaza: Sani Konukoðlu BulvarýÖrnek Sanayi Sitesi No:1 GAZÝANTEPTel:(342) 235 66 00 Pbx Fax:(342) 235 66 05-06