6
559 samkhya, dhyana, patanjala, astanga yoga gibi farklý isimler de verilir. Nitekim Gita’- nýn on sekizinci bölümünde buna dhyana yoga ve buddhi yoga denilmiþtir. Karma ve baktinin aksine bu yoga türü herke- sin uygulayabileceði bir yoga olmayýp bu- nu ancak yüksek kabiliyet ve anlayýþ sahibi kimselerin icra edilebileceði belirtilir. Ra- ja yoga acý ve ýstýrabýn sebebi olan ceha- letin ortadan kaldýrýlmasý süreciyle baþlar. Çoðu araþtýrmacýya göre yoga kelimesi tek baþýna kullanýldýðý zaman genelde bu yo- ga türü kastedilir. d) Hatha yoga. Raja yo- gaya ulaþmak için merdiven iþlevi görür. Hatha kelimesinin ilk hecesi “güneþ”, ikin- ci hecesi “ay” anlamýndadýr. Bu sebeple hat- ha yoga metaforik olarak güneþ ile ayýn, reel olarak da insan ile tanrýnýn birleþme- sidir. Hatha yoganýn, fiziksel hareketler ve nefes egzersizleri sayesinde kiþinin olgun- laþma ve aydýnlanma sürecini kolaylaþtýr- dýðý ileri sürülür. e) Laya yoga. Laya, “ne- fes alýþveriþ sürecinin kontrol altýna alýn- masýyla zihni sükûnete ulaþtýrma” anla- mýna gelir. Bu ya zihnin sessizleþmesi ya da nefesi kontrol etmekle gerçekleþir. Hat- ha ve laya yogada amaç bireyi bir üst aþa- ma kabul edilen raja yogaya ulaþtýrmak- týr. f) Mantra yoga. Bakti yogaya benze- yen bu yoga türü sýradan insanlar (avam) içindir; burada sâlikin mantra denen sýrlý kelimeleri sürekli tekrar etmesi telkin edi- lir. Bu uygulamanýn zihinsel dalgýnlýklarý ve gelgitleri azaltarak zihnin sükûnete eriþ- mesine yardýmcý olacaðý, ancak dýþ dün- yaya karþý ilgisizlik durumu (vairagya) sað- lanmadan sadece kelimeleri tekrar etme- nin ruhsal geliþime bir yarar saðlamayaca- ðý ileri sürülür. Zira vairagya ve abhyasa olmaksýzýn yogadan bahsetmek mümkün deðildir. Tasavvufta âdâba dair bazý uygulama- larýn yoga sisteminden alýndýðý þeklinde iddialar ve karþý iddialar mevcuttur. Özel- likle zikir esnasýnda nefes alýp verme tek- nikleri, çileye giren derviþlerin uygulama- larý, seyrüsülûkteki bazý usuller ve derviþ- lerin münzevi yaþamý bu benzerliklerin en önemlilerindendir. Ýslâmî kaynaklarda yo- gayla ilgili ilk ayrýntýlý bilgi Bîrûnî’nin Arap- ça’ya Tercemetü Kitâbi Batencel fi’l-Åa- lâ½ mine’l-irtibâk baþlýðýyla tercüme et- tiði Yoga Sutra metninden elde edilir. Ýs- lâm sûfî çevrelerinde en çok tanýnan ve ba- zý uygulamalara doðrudan etki eden me- tin ise 1210’da Bengal’de ¥av²ü’l-¼ayât adýyla Arapça’ya çevrilen ve Sanskritçe Amrtakunda (âb-ý hayât havuzu) olarak bi- linen yogayla ilgili eserdir. Bu kitap Os- manlý Türkçesi’ne ve Farsça’ya da çevril- miþtir (bk. DÝA, III, 57). Bununla birlikte Þerefeddin Mânerî (XIV. yüzyýl), Burhâned- dîn-i Garîb (XIV. yüzyýl), Ahmed-i Sirhindî (XVII. yüzyýl) ve Muhammed Muhyiddin (XVIII. yüzyýl) gibi Hint kökenli sûfîler bu benzerlikleri reddetmiþtir. Öte yandan Mu- hammed Gavs (XVI. yüzyýl), Îsâ Cündül- lah (XVII. yüzyýl) gibi Hint Þüttârî tarikatý þeyhleri tasavvuf ve yoga arasýndaki iliþ- kileri normal karþýlayarak bazý sûfî uygu- lamalarýnýn yogadan alýndýðýný kabul et- miþtir. BÝBLÝYOGRAFYA : S. Dasgupta, A History of Indian Philosophy, Delhi 1975, I, 208-273; a.mlf., Yoga Philosophy in Relation to other Systems of Indian Thought, Delhi 1979; S. Chatterjee – D. M. Data, An Intro- duction to Indian Philosophy, Calcutta 1984, s. 291-311; Ch. Sharma, A Critical Survey of Indian Philosophy, Delhi 1987, s. 169-175; M. Eliade, Yoga Immortality and Freedom, Arkana 1989; Bhagavat-g¢tå with the Commentary of Sanka- råcårya (trc. S. Gambhirananda), Calcutta 1991; S. Rahdakrishnan, Indian Philosophy, New Del- hi 1999, II, 336-373; P. V. Kane, History of Dhar- masåstra, Poona 2007,V/2, s. 1385-1467; S. Yo- gakanti, Sanskrit Glossary of Yogic Terms, Bi- har 2007; KS Joshi, “On the Meaning of Yoga”, Philosophy East and West, XV/1, Honolulu 1965, s. 53-64; Yan Y. Dhyansky, “The Indus Valley Ori- gin of a Yoga Practice”, Artibus Asiae, XLVIII/1- 2, Ascona 1987, s. 89-108; W. Ernst, “Situating Sufism and Yoga”, JRAS, 3. series: XV/1 (2005), s. 15-43. ÿAli Ýhsan Yitik YOKLUK (bk. ADEM). ˜ YOL KESME (bk. EÞKIYA). ˜ YOLCULUK (bk. SEFER). ˜ YOZGAT Ýç Anadolu bölgesinde þehir ve bu þehrin merkez olduðu il. ˜ Ýç Anadolu bölgesinin Orta Kýzýlýrmak bölümünde Ankara-Sivas karayolu üzerin- de yer alýr. XVIII. yüzyýlda kurulup geliþen þehir XVI. yüzyýl ortalarýndan itibaren Os- manlý kayýtlarýnda köy þeklinde zikredilir. Yozgat’ýn içinde bulunduðu yöre Cumhuri- yet devrine kadar Bozok vilâyeti diye anýl- mýþtýr. Türkiye Büyük Millet Meclisi birin- ci dönem milletvekillerinden Süleyman nin birey üzerinde hipnoz etkisi yaptýðý id- dia edilir; bununla birlikte fiziksel bakým- dan zayýf kimseler için nefes egzersizleri- nin tehlikeli olabileceði ve bundan ötürü pranayamanýn gizli yapýlmasý telkin edilir. “Dýþ dünyanýn olumlu veya olumsuz etki- lerine karþý hislerin duyarsýzlaþtýrýlmasý sü- reci / basamaðý” diye de tanýmlanan “prat- yahara” yoga sistemindeki beþinci basa- maktýr. Aslýnda bu basamaktaki uygula- malar bireyi þehvet, nefret, öfke, hiddet, korku gibi iç faktörler kadar sýcak, soðuk, kalabalýk ve yalnýzlýk gibi dýþ faktörlerin yol açtýðý etkilere karþý da duyarsýzlaþtýrma amacýna yönelik egzersizlerdir. Mantrala- rýn da yoðun biçimde kullanýldýðý bu basa- mak ayný zamanda derin düþünceye ha- zýrlýk veya baþlangýç basamaðý kabul edilir. Zihnin belli bir noktaya odaklanmasý ya- hut derin düþünmeye giriþ eþiði olarak ni- telendirilebilecek “dharana” yoga sistemin- deki altýncý basamaktýr. Bundan sonra “ön- ceki uygulamalarýn ortaya çýkaracaðý zo- runlu sonuç” diye tanýmlanabilecek olan “dhyana” (zihnin dýþ dünyanýn etkilerinden kur- tularak uzun süre belli bir konuya odaklanma- sý) ve son olarak obje-süje ayýrýmýnýn son bulduðu derin bir tefekkür hali olan “sa- madhi” gelir. Her yoga öðrencisinin kendi eðilimine en uygun yoga türünü seçmesi telkin edilir. Guru denilen mürþidlerin aslî görevlerinden biri de müride bu konuda yardýmcý olmaktýr. Yoga çeþitleri þöylece sýralanabilir: a) Bakti yoga. En kolay yoga türü olup din adamý sýnýfýna dahil olmayanlar ara- sýnda yaygýndýr. Ýnsanýn âcizliðine ve yüce bir gücün varlýðýna inanmak bu yoganýn temelini oluþturur. Bakti yoga bu yüce gü- ce iman ve adanma yoludur. Upaniþad- lar’da buna sýkça atýf yapýlýr ve samadhi- ye ulaþmanýn kesin yollarýndan biri kabul edilir. Gita’da ise Brahman’a ulaþmak için karma (amel) ve jnana ile (bilgi) birlikte üçüncü bir yol olarak sunulur. Bakti yo- lunu benimseyip uygulayanlarýn herkese dostça yaklaþacaðý, dünyaya baðlýlýðýnýn kalmayacaðý, her türlü acý ve hazdan uzak- laþacaðý ifade edilir. b) Karma yoga. Zihni sadece aslî görevleriyle meþgul etmektir. Bu yoga türü “kriya yoga” olarak da isim- lendirilir. Bazan da “iyilik, þefkat, temizlik ve açgözlülükten uzak durma hali” diye ta- nýmlanýr. Gita’da eylemden tamamen vaz- geçmenin imkânsýzlýðýna ve bunun yarar- lý olmadýðýna vurgu yapýlýr. Dolayýsýyla bi- rey açýsýndan önemli olan eyleme yönel- me arzusunun ortadan kalkmasý ve son- rasýnda elde edilecek yararý düþünmeme- sidir. c) Raja yoga. Bu yoga türüne jnana, YOZGAT

 · içindir; burada sâlikin mantra denen sýrl ... Sanskrit Glossary of Yogic Terms, Bi-har 2007; KS Joshi, On the Meaning of Yoga , Philosophy East and West, XV/1, Honolulu 1965,

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1:  · içindir; burada sâlikin mantra denen sýrl ... Sanskrit Glossary of Yogic Terms, Bi-har 2007; KS Joshi, On the Meaning of Yoga , Philosophy East and West, XV/1, Honolulu 1965,

559

samkhya, dhyana, patanjala, astanga yogagibi farklý isimler de verilir. Nitekim Gita’-nýn on sekizinci bölümünde buna dhyanayoga ve buddhi yoga denilmiþtir. Karmave baktinin aksine bu yoga türü herke-sin uygulayabileceði bir yoga olmayýp bu-nu ancak yüksek kabiliyet ve anlayýþ sahibikimselerin icra edilebileceði belirtilir. Ra-ja yoga acý ve ýstýrabýn sebebi olan ceha-letin ortadan kaldýrýlmasý süreciyle baþlar.Çoðu araþtýrmacýya göre yoga kelimesi tekbaþýna kullanýldýðý zaman genelde bu yo-ga türü kastedilir. d) Hatha yoga. Raja yo-gaya ulaþmak için merdiven iþlevi görür.Hatha kelimesinin ilk hecesi “güneþ”, ikin-ci hecesi “ay” anlamýndadýr. Bu sebeple hat-ha yoga metaforik olarak güneþ ile ayýn,reel olarak da insan ile tanrýnýn birleþme-sidir. Hatha yoganýn, fiziksel hareketler venefes egzersizleri sayesinde kiþinin olgun-laþma ve aydýnlanma sürecini kolaylaþtýr-dýðý ileri sürülür. e) Laya yoga. Laya, “ne-fes alýþveriþ sürecinin kontrol altýna alýn-masýyla zihni sükûnete ulaþtýrma” anla-mýna gelir. Bu ya zihnin sessizleþmesi yada nefesi kontrol etmekle gerçekleþir. Hat-ha ve laya yogada amaç bireyi bir üst aþa-ma kabul edilen raja yogaya ulaþtýrmak-týr. f) Mantra yoga. Bakti yogaya benze-yen bu yoga türü sýradan insanlar (avam)içindir; burada sâlikin mantra denen sýrlýkelimeleri sürekli tekrar etmesi telkin edi-lir. Bu uygulamanýn zihinsel dalgýnlýklarý vegelgitleri azaltarak zihnin sükûnete eriþ-mesine yardýmcý olacaðý, ancak dýþ dün-yaya karþý ilgisizlik durumu (vairagya) sað-lanmadan sadece kelimeleri tekrar etme-nin ruhsal geliþime bir yarar saðlamayaca-ðý ileri sürülür. Zira vairagya ve abhyasaolmaksýzýn yogadan bahsetmek mümkündeðildir.

Tasavvufta âdâba dair bazý uygulama-larýn yoga sisteminden alýndýðý þeklindeiddialar ve karþý iddialar mevcuttur. Özel-likle zikir esnasýnda nefes alýp verme tek-nikleri, çileye giren derviþlerin uygulama-larý, seyrüsülûkteki bazý usuller ve derviþ-lerin münzevi yaþamý bu benzerliklerin enönemlilerindendir. Ýslâmî kaynaklarda yo-gayla ilgili ilk ayrýntýlý bilgi Bîrûnî’nin Arap-ça’ya Tercemetü Kitâbi Batencel fi’l-Åa-lâ½ mine’l-irtibâk baþlýðýyla tercüme et-tiði Yoga Sutra metninden elde edilir. Ýs-lâm sûfî çevrelerinde en çok tanýnan ve ba-zý uygulamalara doðrudan etki eden me-tin ise 1210’da Bengal’de ¥av²ü’l-¼ayâtadýyla Arapça’ya çevrilen ve SanskritçeAmrtakunda (âb-ý hayât havuzu) olarak bi-linen yogayla ilgili eserdir. Bu kitap Os-manlý Türkçesi’ne ve Farsça’ya da çevril-

miþtir (bk. DÝA, III, 57). Bununla birlikteÞerefeddin Mânerî (XIV. yüzyýl), Burhâned-dîn-i Garîb (XIV. yüzyýl), Ahmed-i Sirhindî(XVII. yüzyýl) ve Muhammed Muhyiddin(XVIII. yüzyýl) gibi Hint kökenli sûfîler bubenzerlikleri reddetmiþtir. Öte yandan Mu-hammed Gavs (XVI. yüzyýl), Îsâ Cündül-lah (XVII. yüzyýl) gibi Hint Þüttârî tarikatýþeyhleri tasavvuf ve yoga arasýndaki iliþ-kileri normal karþýlayarak bazý sûfî uygu-lamalarýnýn yogadan alýndýðýný kabul et-miþtir.

BÝBLÝYOGRAFYA :

S. Dasgupta, A History of Indian Philosophy,Delhi 1975, I, 208-273; a.mlf., Yoga Philosophyin Relation to other Systems of Indian Thought,Delhi 1979; S. Chatterjee – D. M. Data, An Intro-duction to Indian Philosophy, Calcutta 1984, s.291-311; Ch. Sharma, A Critical Survey of IndianPhilosophy, Delhi 1987, s. 169-175; M. Eliade,Yoga Immortality and Freedom, Arkana 1989;Bhagavat-g¢tå with the Commentary of Sanka-råcårya (trc. S. Gambhirananda), Calcutta 1991;S. Rahdakrishnan, Indian Philosophy, New Del-hi 1999, II, 336-373; P. V. Kane, History of Dhar-masåstra, Poona 2007,V/2, s. 1385-1467; S. Yo-gakanti, Sanskrit Glossary of Yogic Terms, Bi-har 2007; KS Joshi, “On the Meaning of Yoga”,Philosophy East and West, XV/1, Honolulu 1965,s. 53-64; Yan Y. Dhyansky, “The Indus Valley Ori-gin of a Yoga Practice”, Artibus Asiae, XLVIII/1-2, Ascona 1987, s. 89-108; W. Ernst, “SituatingSufism and Yoga”, JRAS, 3. series: XV/1 (2005),s. 15-43.

ÿAli Ýhsan Yitik

– —YOKLUK

(bk. ADEM).˜ ™

– —YOL KESME

(bk. EÞKIYA).˜ ™

– —YOLCULUK

(bk. SEFER).˜ ™

– —YOZGAT

Ýç Anadolu bölgesinde þehirve bu þehrin merkez olduðu il.

˜ ™

Ýç Anadolu bölgesinin Orta Kýzýlýrmakbölümünde Ankara-Sivas karayolu üzerin-de yer alýr. XVIII. yüzyýlda kurulup geliþenþehir XVI. yüzyýl ortalarýndan itibaren Os-manlý kayýtlarýnda köy þeklinde zikredilir.Yozgat’ýn içinde bulunduðu yöre Cumhuri-yet devrine kadar Bozok vilâyeti diye anýl-mýþtýr. Türkiye Büyük Millet Meclisi birin-ci dönem milletvekillerinden Süleyman

nin birey üzerinde hipnoz etkisi yaptýðý id-dia edilir; bununla birlikte fiziksel bakým-dan zayýf kimseler için nefes egzersizleri-nin tehlikeli olabileceði ve bundan ötürüpranayamanýn gizli yapýlmasý telkin edilir.“Dýþ dünyanýn olumlu veya olumsuz etki-lerine karþý hislerin duyarsýzlaþtýrýlmasý sü-reci / basamaðý” diye de tanýmlanan “prat-yahara” yoga sistemindeki beþinci basa-maktýr. Aslýnda bu basamaktaki uygula-malar bireyi þehvet, nefret, öfke, hiddet,korku gibi iç faktörler kadar sýcak, soðuk,kalabalýk ve yalnýzlýk gibi dýþ faktörlerin yolaçtýðý etkilere karþý da duyarsýzlaþtýrmaamacýna yönelik egzersizlerdir. Mantrala-rýn da yoðun biçimde kullanýldýðý bu basa-mak ayný zamanda derin düþünceye ha-zýrlýk veya baþlangýç basamaðý kabul edilir.Zihnin belli bir noktaya odaklanmasý ya-hut derin düþünmeye giriþ eþiði olarak ni-telendirilebilecek “dharana” yoga sistemin-deki altýncý basamaktýr. Bundan sonra “ön-ceki uygulamalarýn ortaya çýkaracaðý zo-runlu sonuç” diye tanýmlanabilecek olan“dhyana” (zihnin dýþ dünyanýn etkilerinden kur-tularak uzun süre belli bir konuya odaklanma-sý) ve son olarak obje-süje ayýrýmýnýn sonbulduðu derin bir tefekkür hali olan “sa-madhi” gelir. Her yoga öðrencisinin kendieðilimine en uygun yoga türünü seçmesitelkin edilir. Guru denilen mürþidlerin aslîgörevlerinden biri de müride bu konudayardýmcý olmaktýr. Yoga çeþitleri þöylecesýralanabilir:

a) Bakti yoga. En kolay yoga türü olupdin adamý sýnýfýna dahil olmayanlar ara-sýnda yaygýndýr. Ýnsanýn âcizliðine ve yücebir gücün varlýðýna inanmak bu yoganýntemelini oluþturur. Bakti yoga bu yüce gü-ce iman ve adanma yoludur. Upaniþad-lar’da buna sýkça atýf yapýlýr ve samadhi-ye ulaþmanýn kesin yollarýndan biri kabuledilir. Gita’da ise Brahman’a ulaþmak içinkarma (amel) ve jnana ile (bilgi) birlikteüçüncü bir yol olarak sunulur. Bakti yo-lunu benimseyip uygulayanlarýn herkesedostça yaklaþacaðý, dünyaya baðlýlýðýnýnkalmayacaðý, her türlü acý ve hazdan uzak-laþacaðý ifade edilir. b) Karma yoga. Zihnisadece aslî görevleriyle meþgul etmektir.Bu yoga türü “kriya yoga” olarak da isim-lendirilir. Bazan da “iyilik, þefkat, temizlikve açgözlülükten uzak durma hali” diye ta-nýmlanýr. Gita’da eylemden tamamen vaz-geçmenin imkânsýzlýðýna ve bunun yarar-lý olmadýðýna vurgu yapýlýr. Dolayýsýyla bi-rey açýsýndan önemli olan eyleme yönel-me arzusunun ortadan kalkmasý ve son-rasýnda elde edilecek yararý düþünmeme-sidir. c) Raja yoga. Bu yoga türüne jnana,

YOZGAT

Page 2:  · içindir; burada sâlikin mantra denen sýrl ... Sanskrit Glossary of Yogic Terms, Bi-har 2007; KS Joshi, On the Meaning of Yoga , Philosophy East and West, XV/1, Honolulu 1965,

560

YOZGAT

Keykâvus, I. Alâeddin Keykubad ve II. Gý-yâseddin Keyhusrev dönemlerinde o za-man Dâniþmendiye vilâyeti sýnýrlarý içindekalan Yozgat’ta yaþamýþ, bölgenin Türk-leþmesinde ve Ýslâmlaþmasýnda önemli roloynamýþtýr. 641 (1243) Kösedað yenilgi-sinin ardýndan Moðol egemenliðine girenAnadolu 1278 yýlýndan itibaren doðrudanMoðol valilerince yönetilmeye baþlandý.Anadolu’da güvenliði kendi lehlerine sað-lamaya çalýþan Moðollar birliklerini ailelerive sürüleriyle beraber özellikle Sivas, Kay-seri ve Kýrþehir arasýnda kalan yöreye yer-leþtirdiler. Böylece Yozgat yöresi bu Mo-ðol birliklerinin yurdu haline geldi. Bunlar804 (1402) Ankara Savaþý’ndan sonra Ti-mur tarafýndan zorla Orta Asya’ya götü-rülmelerine kadar burada kaldý. Timur’unelinden kurtulabilenler tekrar yerlerine dön-dü. XVI. yüzyýl Osmanlý tahrirlerinde bugruplar sayýlarý az da olsa “ça’ungar, caun-kar / çungar” olarak kaydedildi (TK, TD, nr.31, vr. 77b). Anadolu beylikleri dönemindeYozgat yöresi önce Eretna Devleti’ne, ar-dýndan 782’de (1381) Kadý Burhâneddin’inhâkimiyetine geçti. 800 (1398) yýlýnda Ka-dý Burhâneddin’in öldürülmesinden son-ra bölge Osmanlýlar’ýn egemenliðine gir-di. Timur’un götürdüðü Moðollar’ýn yeri-ne XV. yüzyýlýn ortalarýndan itibaren BozokTürkmenleri gelmeye baþladý. Bozok Türk-menleri’nin tâbi olduðu ana siyasî mer-kez ise Maraþ ve Elbistan dolaylarýnda ege-menlik kuran Dulkadýrlý Beyliði idi. YöreDulkadýroðullarý zamanýnda geliþme gös-terdi. Dulkadýr Beyliði’nin Yavuz Sultan Se-lim tarafýndan Osmanlý hâkimiyetine alýn-masýnýn (921/1515) ardýndan Bozok yöre-sinin doðrudan Osmanlý idaresine girmesi928 (1522) yýlý sonrasýnda gerçekleþti. Dul-kadýrlý Beyliði’ni ilhak eden Osmanlý Dev-

leti kendi sistemi gereði bütün Dulkadýrlýtopraklarýný eyalet haline dönüþtürdü veBozok da bu eyaletin bir sancaðý halinegetirildi. Bu dönüþüm sancýlý bir süreçtegerçekleþti. Önceleri Bozok’un yönetimin-de býrakýlan Dulkadýrlý beylerinden Þehsü-varoðlu Ali Bey, Alâüddevle ve oðlu Þâh-ruh beyler kendilerine baðlý boy ve oymak-larýn yaþadýðý Bozok yöresinde yaptýrdýk-larý cami, türbe, zâviye, köprü ve hamam-larla çevrenin imarýnda önemli izler býrak-týlar. Bu yapýlar arasýnda Çandýr’da ÞahSultan Hatun Türbesi (1485-1490) ve Þâh-ruh Bey Mescidi (1510-1515), Gemerek’teÞâhruh Bey Mescidi (1515-1522), Geme-rek yakýnlarýndaki Þâhruh Köprüsü, Çan-dýr’da bir zâviye, Boðazlýyan Mescidli’debir mescid, Aþaðý Kanak’ta Yûnus HalifeZâviyesi, Toraman köyünde Ali Derviþ Zâ-viyesi gibi eserler bulunmaktadýr.

Osmanlý idaresinde Bozok önce kaza,ardýndan sancak statüsüyle Dulkadýr eya-letine baðlandý (1522). 1560 yýlýna kadarBozok deðiþik beylerbeyiliklere baðlandý.931’de (1525) Rum beylerbeyiliðine, 1526-1530 arasý Dulkadýr’a (BA, TD, nr. 998),1526 ve 1529-1530 tarihli baþka kayýtlar-da Karaman’a baðlý görünen Bozok bu ta-rihlerden 968 (1560) yýlýna kadar Rum ileDulkadýr arasýnda el deðiþtirdi, bu tarih-ten itibaren de kesin biçimde Rum eyale-tine baðlandý. Osmanlý idaresine geçtik-ten sonra yapýlan 946 (1539) yýlýna ait tah-rire göre Bozok’ta yedi nahiye mevcuttu(BA, TD, nr. 218). 963 (1556) ve 983’te ise(1576) iki kazaya baðlý on üç nahiyedenoluþmaktaydý (BA, TD, nr. 315; TK, TD, nr.31). Yörede 963’te (1556) ikinci, 982’de(1574-75) üçüncü tahrir yapýlmýþtýr. Butahrirlere göre sancakta Bozok ve Akdað

Sýrrý’nýn (Ýçöz) 25 Haziran 1927 tarihli tek-lifi üzerine sancak merkezi yapýlan Yoz-gat, vilâyetin adý olarak da tescil edilmiþ-tir (TBMM, Zabýt Ceridesi, c. 33, s. 681).Bu sebeple Yozgat’ý Cumhuriyet öncesi dö-nemde livâ olan Bozok’tan ayrý ele almakmümkün deðildir. Bozok adý, bölgeye XV.yüzyýlýn ortalarýndan itibaren gelip yerle-þen Oðuzlar’ýn Bozok kolundan gelir. Yoz-gat adýnýn kökeni ise tartýþmalýdýr ve Ana-dolu’da ayný adý taþýyan beþ kadar köy var-dýr. Çapanoðullarý’nýn bölgeye yerleþme-sinden sonra yürüttükleri imar faaliyeti vekurulan vakýflar sayesinde þehir niteliði ka-zanan Yozgat, sancaðýn ve bölgenin eko-nomik, sosyal ve kültürel merkezi halinegelmiþ, Anadolu’da Osmanlý dönemindedoðrudan Türkler tarafýndan kurulan vegeliþtirilen bir þehir niteliði taþýmasýnýnyaný sýra bir âyan kenti olarak da öne çýk-mýþtýr.

Yozgat yöresi Ýlkçað’lardan beri çeþitlikültür ve medeniyetlere mekân olmuþtur.Milâttan önce 3000’lere kadar uzanan yer-leþim tarihine Aliþar, Alacahöyük, Kerke-nes, Çengeltepe ve Tavium / Atvium (gü-nümüzdeki Büyüknefes köyünün yerinde)gibi yerlerde bulunan kalýntý ve harabelertanýklýk eder. Milâttan önce 2000’lerdenitibaren Hititler, 1200’lerde Frigler ve VI-IV.yüzyýllarda Kimmerler yörede hâkimiyetkurdu. Yöre daha sonra Galatlar’ýn ve Pers-ler’in egemenliðine girdi, milâdî yýllarýn ba-þýndan itibaren de Roma topraklarýna da-hil edildi. Roma döneminde bugünkü Sa-rýkaya ilçe merkezinde inþa edilen ve birkýsmý ayakta kalan hamam yapýlarý çevre-nin önemine iþaret eder. VII. yüzyýlda Bi-zans’ýn Kharsianon temasýna dahil edilenYozgat yöresinde ticaret yollarýndaki de-ðiþim ve bölgenin zorlu coðrafî þartlarý se-bebiyle belirgin bir þehir merkezi teþek-kül etmedi ve nüfus da azaldý.

Malazgirt Muharebesi’nden sonra Yoz-gat yöresi de Türkler’in egemenliðine gir-di ve yöre yeniden canlýlýk kazanmaya baþ-ladý. Türkler’in devam ettirdikleri konargöçer hayat tarzýna elveriþli bir coðrafyayasahip bulunan Yozgat yöresi Dâniþmend-li ve Anadolu Selçuklularý döneminde kýs-men önem kazandý. Bölgedeki siyasî hâki-miyet önceleri Dâniþmendliler’in elindey-ken 1174’ten sonra Anadolu Selçuklularý’-na geçti. Bu devirde mâmur olan Muþal-lim Kalesi daha sonra terkedildi. Yine ay-ný dönemde kurulan Emirci Sultan Zâviye-si bölgenin Türk dönemine ait bilinen ilksivil yerleþim birimidir. Zâviye, adýný BabaîÝsyaný’na katýlan Yesevî-Babaî þeyhi EmirciSultan’dan alýr. Emirci Sultan I. Ýzzeddin

Yozgat’tan bir görünüþ

Page 3:  · içindir; burada sâlikin mantra denen sýrl ... Sanskrit Glossary of Yogic Terms, Bi-har 2007; KS Joshi, On the Meaning of Yoga , Philosophy East and West, XV/1, Honolulu 1965,

561

yýtlýydý. Bunun dýþýndaki yerleþim birimleri-nin büyük çoðunluðu mezra ve az bir mik-tarý da yaylaktý. Bu yedi adet köy ve 884mezranýn tamamýnda kabileler ve bunla-rýn alt gruplarý olan cemaatler (Þam Baya-dý, Kýzýl Kocalý, Süleymanlý, Aðcalý, Sel-manlý, Çiçekli, Aðçakoyunlu, Alibeyli, Te-cirli vb.) yaþamaktaydý. Bozok sancaðýn-da yerleþme süreci yüzyýlýn ortalarýna doð-ru hýzlandý. Mezralarýn dâimî iskân mahal-line dönüþmesi neticesinde 1576’da köysayýsý 630’a çýktý. Bu köylerin etrafýnda ye-ni oluþan ekinlik / mezralarýn sayýsý da 499’ayükseldi. Yerleþik hayata geçildikçe idarîtâbiiyet biçimi farklýlaþýyor, nahiyeler ida-rî ve coðrafî olarak belirginleþiyordu. Üre-tim ve vergilendirmede köylülük ön pla-na çýkarken kabile / cemaat tanýmlamasýönemini yitirmiþti. Bölgenin Osmanlý ida-resine geçiþ sürecinde birtakým sosyal vesiyasal karýþýklýklar yaþandý. 924-925 (1518-1519) yýllarýnda Tokat ve Yozgat çevrelerin-de Bozoklu Celâl, 933-934’te (1527-1528)Þah Veli, Baba Zünnûn, Süklünoðlu / Süð-lünoðlu Mûsâ ve Kalender Çelebi önderli-ðinde birbiriyle baðlantýlý peþ peþe isyan-lar patlak verdi. Bu isyanlarýn çýkmasýndayörenin Osmanlý idaresine katýlýmýyla il-gili idarî, sosyal ve ekonomik sebeplerin(fazla vergi konmasý, yeni bir düzene ge-çiþin ortaya çýkardýðý sýkýntýlar, mâzul si-pahi ve sipahizâdeler gibi) yaný sýra o dö-nemlerde bütün Anadolu’da görülen Sa-fevî propagandasýnýn etkisi de söz konu-suydu.

Bozok sancaðýnda nüfus XVI. yüzyýl bo-yunca önemli artýþlar gösterdi ve konar gö-çer kabile ve cemaatlerin köylere yerleþ-me süreci devam etti. 1530’larda 50.000,1556’da 90.000 dolayýndaki nüfus 984(1576) verilerine göre 130.000 civarýna ulaþ-mýþtý. Bu sayý içinde Akdað, Emlâk ve Çu-buk’a baðlý toplam sekiz köyde 2900 ka-dar gayri müslim ahali de (Ermeni, Rum)yer almaktadýr. XVI. yüzyýlýn sonlarýnda bü-tün Anadolu’da meydana gelen toplum-sal hareketler ve isyanlar yerleþme ve nü-fus artýþ sürecinin tersine dönmesine yolaçtý. Celâlî isyanlarý döneminde köyler ter-kedildi ve nüfus önemli ölçüde azaldý. 1052(1642) tarihli Avârýz Defteri bu azalmayýaçýkça göstermektedir (BA, MM, nr. 4874).1600’lü yýllarýn baþýndan itibaren Bozok’unnüfusça tenha görünümü 1690’lý yýllarakadar devam etti. Daha sonra Bozok’unyeniden iskâný için tedbirler alýnmaya baþ-landý ve eski nüfusuna kavuþmasý için dev-letçe sürdürülen çaba neticesinde MamalýTürkmenleri’nin yerleþtirilmesiyle Bozok,XVI. yüzyýldaki canlý görünüm ve meskûn

vaziyetine XIX. yüzyýlýn baþlarýnda yenidenkavuþtu. Celâlî isyanlarý esnasýnda orta-dan kalkan köylerin yerine bu defa XVIII.yüzyýl baþlarýndan itibaren yeni köyler ku-ruldu. Bu deðiþimden en çok etkilenen na-hiyeler Sorgun, Kanak-ý Bâlâ, Kanak-ý Zîr,Baltý, Karadere ve Deliceözü idi. Yenideniskân süreci 1780’lere kadar sürdü. Ziraaþiretler iskâna olumlu bakmadýklarý gibiyerlerini beðenmeyen ya da yerleþik aha-li veya devlet görevlileriyle anlaþamayanyahut vergi yükünden çekinen gruplar ko-nar göçerliði devam ettirmek istemiþler-di. Bu dönüþüm esnasýnda ortadan kal-kan nahiyelerin yerine yeni sýnýrlarla yeninahiyeler teþekkül etti. Bütün bu kriz veyeniden iskân sürecinde XVI. yüzyýlýn son-larýndaki yerini ve adýný muhafaza edenköylerin oraný yaklaþýk % 50 kadardýr. Ay-ný yüzyýldaki köylerin yarýsý Celâlî isyanla-rý esnasýnda ortadan kalktý veya yeni ad-la baþka bir yere taþýndý. Adýný koruyanve zamanla niteliði deðiþen yerler arasýn-da Kýzýlýrmak vadisinde bulunan Gemerek,Þarkýþla, Rumdeðin, Sarýoðlan gibi köyle-rin yaný sýra Çandýr, Boðazlýyan, Burunkýþ-la, Çayýrþeyhi (Akdað), Musabeyli gibi da-ha iç kesimlerdeki köyler vardýr. Bu yer-lerden biri de XVI. yüzyýlýn baþlarýndan iti-baren 1700’lere kadar yirmi hânelik mü-tevazi bir köy olarak kayýtlara geçen, an-cak daha sonra sancak merkezine dönü-þecek olan Yozgat’týr. Yozgat’ýn 1750’ler-de kasaba þekline gelmesine kadar Bozoksancaðýnýn mâmur bir þehri yoktu (Evli-ya Çelebi, III, 146) ve sancak tamamýylaBozok kabilelerince kurulan köylerden vekonar göçerlerden meydana gelmektey-di. Bu dönemde sancak beyleri daha çokKýrþehir’de ikamet etmiþlerdi.

Yozgat geliþmesini, sancaðýn idarî veekonomik merkezi haline dönüþerek mâ-mur bir þehir durumuna gelmesini Bo-zok’un idaresinde Çapanoðullarý sülâlesi-nin söz sahibi olmasýna borçludur. Bozok’-ta yaþayan Mamalý Türkmenleri’nden olanÇapanoðullarý’ndan Ahmed Aða’nýn Bo-zok’u 1168’den (1755) itibaren mâlikânesuretiyle tasarruf etmeye baþlamasý ken-disini bölgenin tartýþýlmaz hâkimi duru-muna getirmiþtir. Yeni Ýl voyvodalýðýný damâlikâne tasarruf etmeye baþlayan Ah-med Aða 1761’de mîrimîranlýkla Sivas va-liliðini üstlendi. Saray köyünde bir cami(1162/1749), Yozgat merkezde bir med-rese inþa ettirdi ve bu medreseye vakýf-lar tahsis etti. 1753’te yaptýrdýðý medre-se (Demirli Medrese) Yozgat’ýn imarýnda ilkönemli adým oldu, Ahmed Paþa burayabir de kütüphane ekledi. Yozgat’ýn geliþ-

kazalarýyla bunlara baðlý Baltý, Karadere,Kanak-ý Zîr, Sorkun / Sorgun, Deliceözü,Selmanlý, Kanak-ý Bâlâ, Aliki, Akdað, Bo-ðazlýyan, Emlâk, Gedik ve Çubuk’tan olu-þan toplam on üç nahiye vardý (BA, TD, nr.315; TK, TD, nr. 30, 31).

Osmanlý idaresinde teþekkül eden bunahiye daðýlýmýna göre Bozok sancaðýnýnsýnýrlarý þimdiki Yozgat il sýnýrlarýndan fark-lýydý. Bu farklýlýðýn temelinde bir idarî üni-te olarak sancaðýn teþekkül süreci ve coð-rafî yapýsý vardýr. Sancaðýn sýnýrlarýný gü-neyde büyük ölçüde Kýzýlýrmak, doðudaAkdaðmadeni ormanlarý, kuzeyde Hattu-þaþ sýrtlarý, güneybatýda Karanýdere ve De-liceözü meydana getirmekteydi. Bu sýnýr-lar içerisinde zamanýmýzdaki Gemerek,Þarkýþla, Sarýoðlan ve Felâhiye (Rumdeðin)gibi ilçe merkezleri nüfuslarý en fazla 200hâne olan birer köy durumundaydý. Yoz-gat ilinin bugünkü sýnýrlarýnýn dýþýnda ka-lan bu yerlerin yanýnda yine þimdiki il sý-nýrlarý dahilinde kalan bazý yerler Bozoksancaðý dýþýnda kalmýþtý. Budaközü, Kara-hisarýbehramþah (Muþallim Kalesi / Çalýþ-kan köyü ve bugünkü Akdaðmadeni civa-rý), Artukabad ve Sorkun (983/1575-76 yý-lýnda Bozok’a baðlý Sorkun nahiyesin-den farklý olarak, fakat burasýnýn þimdikisýnýrlarý içindeki geniþçe bir alaný içerenikinci bir Sorkun) bölgeleri eski Dâniþmen-diye sahasýna aitti ve XVII. yüzyýl sonla-rýnda da Sivas’a baðlýydý. Eskiden beri yer-leþim merkezi olan ve Bozok sancaðýnýniç kýsýmlarýnda yer alan bazý köyler eski Si-vas topraðýndan sayýldýðý için Bozok def-terlerine kaydedilmemiþti. Buna dair ençarpýcý örnek Emircisultan köyüdür. Ýçin-de Emirci Sultan Tekkesi’nin bulunduðu buköy, Bozok sancaðýnýn neredeyse merke-zinde yer almasýna raðmen 984 (1576) yý-lýnda Bozok defterlerine deðil Sivas defter-lerine yazýlmýþtý (TK, TD, nr. 12, vr. 207b).Benzer þekilde Sorgun, Çekerek, Aydýncýkve Kadýþehri civarýndaki köyler de Bozok’atâbi deðildi.

XVI. yüzyýlýn ikinci çeyreðinden itibarenBozok sancaðýnýn idarî yapýlanmasý ile yö-renin iskâný paralel yürüdü. Bölgeyi XV.yüzyýlýn ikinci yarýsýndan itibaren yurt tut-maya baþlayan Bozok Türkmenleri konargöçer hayatlarýný XVI. yüzyýlýn baþlarýndada sürdürmekteydi. Ancak yüzyýlýn orta-larýna doðru Bozok’ta köy iskâný ve dola-yýsýyla topraða dâimî yerleþme süreci hýz-landý. Bu süreç XVI. yüzyýlýn sonlarýnda ta-mamlanmýþ görünmektedir. 936 (1530)tarihli 998 Numaralý Muhasebe ÝcmalDefteri’nin verilerine göre Bozok’ta “kar-ye” olarak sadece yedi yerleþim birimi ka-

YOZGAT

43. CÝLT 6. FASÝKÜL (269) 6. Forma / 2. Kontrol09 Ocak 2013

Page 4:  · içindir; burada sâlikin mantra denen sýrl ... Sanskrit Glossary of Yogic Terms, Bi-har 2007; KS Joshi, On the Meaning of Yoga , Philosophy East and West, XV/1, Honolulu 1965,

562

YOZGAT

meye göre Bozok’ta beþ kaza vardýr vebunlar merkez, Çorum, Maden, Sungur-lu ve Boðazlýyan’dýr. Merkez kazaya baðlýdört nahiyeyi ise Yozgat merkez, Hüse-yinâbâd, Kýzýlkoca ve Sorgun teþkil eder.Kåmûsü’l-a‘lâm’da Bozok sancaðýnda Ak-daðmadeni, Boðazlýyan ve Yozgat kazalarýve bunlara baðlý üç nahiye ile 505 köy ka-yýtlýdýr. 1908’de Ankara’ya baðlý olan Bo-zok’un iki kazasý, beþ nahiyesi ve 506 kö-yü bulunmaktadýr. Cumhuriyet döneminegirildiðinde Bozok’ta Yozgat, Akdaðmade-ni ve Boðazlýyan kazalarý mevcuttu. 1928’-de Sorgun da kaza haline getirildi.

Bu geliþmelere paralel olarak Yozgat’ýnnüfusu XVIII. yüzyýlýn ikinci yarýsýndan iti-baren artmaya baþladý ve yüzyýlýn sonla-rýna doðru 10.000’e ulaþtý. Bunda sadeceÇapanoðlu Mustafa ve Süleyman beylerinimar faaliyetleri deðil Süleyman Bey’in ka-sabaya din ve mezhep ayýrýmý gözetmek-sizin herkesi celbeden yönetim anlayýþý daetkili oldu. XIX. yüzyýlýn baþlarýnda Yoz-gat’ý gezen J. McDonald Kinneir’e göre osýrada kasabanýn nüfusu 16.000 civarýn-daydý ve bu nüfus içerisinde Rum, Erme-ni ve yahudiler bulunmaktaydý. Kasaba-nýn nüfusu 1840’larda 15.000 dolayýnday-dý (Texier, II, 45, 46). Mordtmann tarafýn-dan verilen bilgiye göre 1850’de Yozgat’-ta kýrk sekiz Rum, 500-600 Ermeni ve tah-minen 20.000 kadar Türk nüfusu vardý.Seyyahlarýn verdiði bilgilerin abartýlý olma-sý muhtemeldir. Zira 1831’deki ilk Osman-lý nüfus sayýmýnda Yozgat kasabasýnda3218 erkek nüfus kaydedilmiþti. Bu veri-lere göre nüfusun 1831’de 7-8000 civarýn-da seyrettiði söylenebilir. Ayný sayýma gö-re çoðunluðu Akdað kazasýnda olmak üze-re sancaða baðlý kasaba ve köylerde 9826gayri müslim erkek yaþamaktaydý. Diðerkazalarýn nüfus verileriyle birlikte kadýnnüfus sayýsý da ilâve edildiðinde toplam120.000 civarýnda bir rakam çýkmaktadýr.Sancak sýnýrlarýnýn geniþlemesine raðmennüfus 1576’lardaki seviyesine ancak ulaþ-mýþtý. Sancaktaki gayri müslim nüfus ar-týþý dikkat çekicidir. XVI. yüzyýlýn sonlarýnadoðru sadece güney nahiyelerindeki sekizköyde varlýðý görünen gayri müslim nüfus1831 sayýmýna göre hem Yozgat merkezdehem de özellikle Akdað kazasýnda önemliartýþ gösterdi ve toplam sancak nüfusu-nun altýda birine çýktý. Gayri müslim nü-fus içerisinde Akdað madenlerinde çalýþ-mak üzere 1750’lerden sonra bölgeye in-tikal eden Ermeniler çoðunluðu oluþtur-maktadýr. Bu sebeple Akdað kaza merke-zinde orta büyüklükte iki kilise inþa edil-miþti.

1840 sayýmýnda Yozgat’ta dokuz mahal-le kaydedilmiþtir (Medrese, Taþköprü, Tekke,Ýstanbulluoðlu, Mutafoðlu, Köseoðlu, Tuzka-ya, Çatak ve Nohutlu). Bu mahallelerde top-lam 1504 müslüman ve 650 gayri müs-lim hânesi kayýtlýdýr. Bu rakama mahalle-si bilinmeyen 111 yabancý gayri müslimhâne ilâve edildiðinde toplam 2265 hâneelde edilir. Buna göre kasabanýn nüfusu11.000 civarýndadýr. Ýngiliz kaptaný FredBurnaby’nin 1877-1878 Osmanlý-Rus Har-bi öncesine ait seyahat notlarýnda Yozgat’-ta yaklaþýk 10.000 nüfus bulunduðu yazýlý-dýr. 1299 (1882) tarihli salnâmeye göre deYozgat kasabasýnýn nüfusu toplam 39.346’-ya çýkmýþtýr. Bu nüfusun 34.511’i müslü-man, 378’i Rum, 4019’u Ermeni, 312’siProtestan ve 126’sý diðer gayri müslim-dir. Nüfustaki bu âni artýþ Osmanlý-Rusharbinin yol açtýðý göç dalgasýndan kay-naklanmýþtýr. 1878’de Yozgat 6000 eve ve40.000 nüfusa sahipti. Sancaðýn toplamnüfusu da 260.000’e ulaþmýþtý.

1311 (1893-94) tarihli salnâmeye göreþehir merkezinde 3151 hâne varken bu ra-kam 1910’da 3561’e çýktý. Bu veriye göreKafkasya’dan gelen göçmenlerle artannüfus bunlarýn baþka yerlere yerleþtiril-mesiyle 20.000 civarýna düþtü. Kåmûsü’l-a‘lâm’a göre (1898) Yozgat merkezde15.000, üç kaza, üç nahiye ve 505 köydeyaþayan toplam nüfus da 172.250 kadar-dýr (VI, 4812-4813). Sancak nüfusu I. Dün-ya Savaþý öncesinde de bu civarda idi. An-cak savaþýn ikinci yýlýnda Ermeni komita-cýlarýnýn çevrede uyguladýklarý zulüm vebaský yüzünden iç güvenlik sebebiyle böl-gedeki Ermeni nüfusun tehcire tâbi tu-tulmasý, Yozgat merkez, Boðazlýyan ve Ak-daðmadeni kazalarýnda yaþayan Ermeninüfusun tahliye edilmesi kararlaþtýrýldý.Bu tahliye ve tehcir esnasýnda yeterli gü-venlik ve asayiþ tedbirleri almadýðý gerek-çesiyle Boðazlýyan Kaymakamý Kemal Bey,Ýstanbul’da yargýlanarak idama mahkûmedildi (9 Nisan 1919). Tehcirle birlikte san-cak nüfusu yaklaþýk 1/6 oranýnda azaldý.Buna, savaþ boyunca çeþitli cephelerde ve-rilen kayýplar sebebiyle Türk nüfusunda-ki azalma da eklendiðinde Cumhuriyet’inbaþlarýnda bütün Türkiye’de olduðu gibiYozgat’ta da ciddi bir nüfus kaybý görülür.Buna karþýlýk özellikle Kafkasya ve Bal-kanlar’dan gelen göçmen nüfus iskân edil-memiþ bölgelere yerleþtirildi.

Yozgat’ýn Cumhuriyet dönemine geçiþisýrasýnda bazý önemli olaylar cereyan et-ti. I. Dünya Savaþý sonunda Mustafa Ke-mal ve arkadaþlarýnýn baþlattýðý hareket-le Ankara’da toplanan Hey’et-i Temsîliy-

mesinde Çapanoðullarý’nýn inþa ettirdiðidiðer yapýlar ve bu yapýlara ait vakýflarönemli rol oynadý. Ahmed Paþa’nýn idamedilmesinden (1765) sonra oðlu MustafaBey zamanla hükümet nezdinde öne çý-karak nüfuzunu arttýrdý ve o da Yozgat’ýnimarýna katký saðladý. 1777-1779 yýllarýn-da inþa ettirdiði Çapanoðlu Camii ve kur-duðu vakýflar Yozgat’ýn geliþimini hýzlan-dýrdý. Cami için düzenlenen vakfiyede sek-sen adet dükkân, bir han ve bir hamamýnyer almasý Yozgat’ýn Mustafa Bey dönemin-deki geliþmesini gösterir. Mustafa Bey’inCanikli ailesiyle olan mücadeleler esna-sýnda öldürülmesi üzerine Bozok sancaðýmutasarrýflýðý kardeþi Süleyman Bey’e tev-cih edildi (1196/1782). Süleyman Bey, 1808’-de Bâbýâli’de Sadrazam Alemdar Musta-fa Paþa tarafýndan tertip edilen toplantý-ya katýlarak sened-i ittifaký imzalayanlar-dan biridir. Süleyman Bey de Yozgat ve ci-varýnýn imarýnda önemli iþler yaptý. Çapa-noðlu Camii’ni geniþletti, bir okul, bir ha-mam ve civardaki bazý köylere cami yap-týrdý; bunlar için altmýþ dükkân ve bir ha-mamdan oluþan bir vakýf kurdu (1793).Yozgat’ta kendisi için görkemli bir konakyaptýrdý.

Bozok 1814 yýlýndan itibaren Darphâ-ne-i Âmire idaresine baðlandý ve Kayserimutasarrýfý Ali Paþa’ya verildi. Yozgat 1838’-de Kýzýlkoca kazasýna tâbi bir kasaba þek-linde zikredilir; 1258 (1842) tarihli Temet-tüat Defteri’nde Kýzýlkoca kazasýnýn “nefs-ikasabasý” (kaza merkezi) diye geçiyordu.Çapanoðullarý’nýn idarî nüfuzu kýrýldýktansonra 1845’te Mehmed Münib Paþa ida-resindeki Bozok bu tarihlerden itibarenAnkara ve Sivas arasýnda el deðiþtirdi. Tan-zimat’ýn baþlarýnda Akdað ve Yozgat mu-hassýllýðý olarak ikiye ayrýldý; etraftaki aþi-retler de Yeni Ýl muhassýllýðý içinde yer al-dý. 1846’da Ankara’ya baðlandýðýnda Bo-zok sancaðýnda Yozgat, Kýzýlkoca, Gedik-çubuk, Sorgun, Akdað, Karahisar, Salman-lý, Süleymanlý, Boðazlýyan, Budaközü veEmlâk olmak üzere toplam on bir kazavardý.

1850 tarihli bir salnâmede Bozok Kay-seri, Çankýrý, Ankara sancaklarýnýn da bað-landýðý eyalet þeklinde geçmektedir. 1877tarihli salnâmede ise Ankara vilâyetinebaðlý sancaktýr ve Akdaðmadeni, Boðaz-lýyan, Çorum ve Sungurlu olmak üzere dörtkazasý vardýr. 1878 tarihli salnâmede Bo-zok sancaðýna Yozgat, Sorgun, Hüseyinâ-bâd, Karamaðra, Kýzýlkoca, Akdað, Selman-lý, Çorum, Sungurlu, Maden, Boðazlýyan,Mucur kaza ve nahiyeleri baðlanmýþ gö-rünmektedir. 1310 (1892-93) tarihli salnâ-

Page 5:  · içindir; burada sâlikin mantra denen sýrl ... Sanskrit Glossary of Yogic Terms, Bi-har 2007; KS Joshi, On the Meaning of Yoga , Philosophy East and West, XV/1, Honolulu 1965,

563

þa edilen cephanelik (1886-1887), asker-lik þubesi binasý (1895-1896), lise binalarý(1895-1896) ve saat kulesi (1909) son dö-nem Osmanlý mimari özelliklerini taþýr. Butürden yapýlarýn dýþýnda yerel aileler tara-fýndan XIX. yüzyýldan itibaren yaptýrýlankonaklar da önemli yapýlardýr. Ayný yüzyýliçinde Yozgat’ý ziyaret eden Batýlý gezgin-lere göre þehir konaklarýnýn muhteþemgörünümü, temizliði, güzelliði, sokaklarýnbakýmý, konaklarýn çokluðu ve zenginliði,evlerin kiremit örtüsü, bahçeleri ve Avru-paî görünümüyle dikkat çekmektedir. Ça-panoðlu Mustafa ve Süleyman beyler ta-rafýndan inþa ettirilen Çapanoðlu Camiineo-barok üslûptadýr. Bu cami ve mek-tep için Süleyman Bey çok sayýda dükkân,han, hamam, konak, deðirmen, bahçe vebaðlar vakfetmiþtir. Ayrýca þehirde bulu-nan yedi adet çeþme ve iki adet þadýrva-nýn bakýmý da bu vakýflar tarafýndan ya-pýlmaktadýr. 1900 yýlýnda Yozgat’ta 192dükkân, on beþ fýrýn, dört han, sekiz ha-mam, altý deðirmen, on sekiz cami ve mes-cid, üç tekke ve zâviye, sekiz medrese, üçkilise, iki kütüphane, bir rüþdiye mekte-bi, üç ibtidâî mektep, on beþ sýbyan mek-tebi, köylerde kýrk sekiz sýbyan mektebi,bir hükümet konaðý, bir kýþla, bir karakol-hane, bir cephanelik, bir hapishane, birbelediye dairesi, iki depo, bir telgrafha-ne, on üç ahþap kâgir köprü, bir gazhâneyer almaktadýr. 1907’de þehirde bir cami,on yedi mescid, üç kilise, 852 dükkân, do-kuz han, bir idâdî, on beþ ibtidâî mektep,bir fabrika, bir bedesten, sekiz hamam ve155 çeþme mevcuttur. Sýbyan mekteple-rindeki çocuk sayýsý 3220’dir. Yozgat eko-

nomisi tarým ve hayvancýlýða dayanýr. Zi-raî faaliyetler küçük ölçekli iþletmelerdeyapýlmaktadýr. Þehrin limanlara uzaklýðýüretimi de olumsuz etkilemiþ ve kâr amaç-lý üretimi engellemiþtir. Buna baðlý olarakXIX. yüzyýlýn sonlarýnda ekilebilir arazininancak 1/3’ü ekilmekteydi. XX. yüzyýlýn baþ-larýnda 7100 dönüm ekilen, 10.000 dönümde ekilmeyen arazi vardý. Üretilen hubu-bat arasýnda buðday, arpa, çavdar, nohut,mercimek ilk sýralardadýr. Geniþ meralarýolan Yozgat’ta ahalinin ikinci uðraþ alanýhayvancýlýktýr. Bölgeden ihracat demiryo-lunun Ankara’ya gelmesinden (1892) son-ra Ankara üzerinden yapýlmaya baþlandý.1927’de Ankara-Kayseri hattýnýn açýlma-sýyla beraber tarýmda pazara yönelik üre-tim canlandý. Bu demiryolu güzergâhýndayer alan Sekili, Yerköy, Þefaatli, Sarýkent(demiryolunun inþa yýllarýnda Çýlbah) veFakýlý istasyonlarý, hattýn kuzey ve güne-yinde kalan 60-70 kilometrelik yerleþimbölgeleri için iskele görevi yapmýþtýr. Bun-dan dolayý halen bu yerlerin halk arasýn-daki adý “iskele”dir. Yozgat’ýn þehir nüfu-su 1927’de 11.018 iken 1975’te 30.000’i(32.501), 1990’da 50.000’i geçti (50.335),2010 nüfusu 75.012’ye ulaþtý.

Yozgat þehrinin merkez olduðu Yozgatili Kýrýkkale, Çorum, Amasya, Tokat, Sivas,Kayseri, Nevþehir ve Kýrþehir illeriyle çev-rilmiþtir. Merkez ilçeden baþka Akdaðma-deni, Aydýncýk, Boðazlýyan, Çandýr, Çayý-ralan, Çekerek, Kadýþehri, Saraykent, Sa-rýkaya, Sorgun, Þefaatli, Yenifakýlý ve Yer-köy adlý on üç ilçeye ayrýlýr. 14.072 km²geniþliðindeki Yozgat ilinin sýnýrlarý içinde2010 yýlý verilerine göre 476.096 kiþi yaþý-yordu; nüfus yoðunluðu otuz dört idi. Di-yanet Ýþleri Baþkanlýðý’na ait 2007 yýlý is-tatistiklerine göre Yozgat’ta il ve ilçe mer-kezlerinde 212, kasabalarda 127 ve köy-lerde 603 olmak üzere toplam 942 camibulunmaktadýr. Ýl merkezindeki cami sa-yýsý 60’týr.

BÝBLÝYOGRAFYA :

Evliya Çelebi, Seyahatnâme (Daðlý), III, 146;Ch. Texier, Küçük Asya (trc. Ali Suad), Ýstanbul1339, II, 45-46; Enver Ziya Karal, Osmanlý Ýmpa-ratorluðunda Ýlk Nüfus Sayýmý: 1831, Ankara1943; Süleyman Duygu, Yozgat Tarihi ve Çapa-noðullarý, Ýstanbul 1953; A. Fevzi Koç, BütünYönleriyle Yozgat, Ankara 1963; Yozgat Ýl Yýllý-ðý 1973, Ankara 1973; Faruk Sümer, “Bozok Ta-rihine Dair Araþtýrmalar”, Cumhuriyetin 50. Ku-ruluþ Yýldönümü Anma Kitabý, Ankara 1974,s. 308-351; a.mlf., “Anadolu’da Moðollar”, Sel-çuklu Araþtýrmalarý Dergisi, I, Ankara 1969, s.1-147; Özcan Mert, XVIII ve XIX. Yüzyýllarda Ça-panoðullarý, Ankara 1980; Metin Tuncel, “TarihBoyunca Türkiye’de Kent Kuruluþlarý”, Doðu-munun 100. Yýlýnda Atatürk’e Armaðan, Ýstan-

ye, Millî Mücadele’nin etkin ve geniþ katý-lýmla yürütülmesi için 19 Mart 1920’deher tarafa telgraf çekilerek temsilci gön-derilmesini istemiþti. Bu talep karþýsýndaYozgat Müdâfaa-i Hukuk Cemiyeti üyele-riyle Çapanoðlu Celâl, Hâlid ve Edib bey-lerle þehrin ileri gelenleri belediye binasýn-da toplandý. Cemiyet üyeleri Baþçavuþ-zâde Ahmed ve Müftü Mehmed HulûsiEfendi’nin olumlu yaklaþýmlarýna karþýlýkCelâl ve Edib beyler böyle bir meclisi veburaya temsilci gönderilmesini kanuna ay-kýrý bulup “hurûc ale’s-sultân” olarak ni-telediler ve temsilci gönderilmesine kar-þý çýktýlar. Ancak cemiyet yine de temsil-ci seçti ve yedi kiþiyi Ankara’ya gönderdi.Ankara’daki yeni yapýlanmaya karþý þüp-heyle yaklaþan Çapanoðullarý durumu ka-bullenmekte zorlandýlar ve þehirdeki gü-venliðin arttýrýlmasý sonucu 13 Haziran’daSorgun’da ve ertesi gün Yozgat’ta isyanýfiilen baþlattýlar (14 Haziran 1920). Hare-ketin baþýnda dokuz on kiþilik Çapanoðluailesi mensubu vardý. Ýsyanýn daha da bü-yümesi ve Karaman’dan Tokat’a kadar ya-yýlmasý Ankara’yý harekete geçirdi. Çer-kez Ethem 23 Haziran’da Yozgat’ý çatýþ-mayla ele geçirdi; ardýndan Alaca üzerineyürüdü, burayý da teslim aldýktan sonraâsilerin toplandýðý Arapseyfi Boðazý’ndakidireniþi kýrdý. Böylece Millî Mücadele dö-neminin en tehlikeli isyanlarýndan biri ber-taraf edilmiþ oldu. Bu hareketi Yozgat’ýnihmal edilmiþ bir yer olmasýyla yorumla-yanlar vardýr.

1750’lerden itibaren baþlayan imar faali-yetleriyle geliþen Yozgat’ta Osmanlý mer-kezîleþme ve modernleþme sürecinde in-

YOZGAT

Yozgat’ta

Çapanoðlu

Camii

Page 6:  · içindir; burada sâlikin mantra denen sýrl ... Sanskrit Glossary of Yogic Terms, Bi-har 2007; KS Joshi, On the Meaning of Yoga , Philosophy East and West, XV/1, Honolulu 1965,

564

YOZGAT

ta yapan Ahmed Efendi genç yaþta tasav-vufa ilgi duydu, Çerkeþ’e gidip Þâbâniyyetarikatýnýn Çerkeþiyye kolunun kurucusuÇerkeþî Mustafa Efendi’ye intisap etti,seyrüsülûkünü tamamlayýp ondan hilâfetaldý. Þeyhinin tavsiyesiyle Anadolu’yu do-laþtýktan sonra Suriye, Irak ve Ýran’a gitti.Baðdat’ta Abdülkadir-i Geylânî Türbesi’n-de halvete girdi. Çerkeþ’e döndüðünde Yoz-gat ve civarýnda irþadla görevlendirildi. Þeh-rin güney tarafýnda ormanlýk daðýn eteðin-de bir cami-tekke inþa ederek irþad faali-yetine baþladý. Sultan Abdülmecid’in sal-tanatýnýn son yýllarýnda müridlerinden eskiSivas valisi Münib Mehmed Paþa’nýn mi-safiri olarak Ýstanbul’a gittiðinde sarayadavet edildi. Sultan Abdülmecid, VeliahtV. Murad ve annesi Þevkefzâ Kadýn ile ta-nýþma fýrsatý buldu. Kendisine bir kýlýç vehazineden yüklü miktarda para ihsan edil-di. Ancak yol güvenliðini ileri sürüp para-yý almadan Ýstanbul’dan ayrýldý. Birkaç aysonra Yozgat mutasarrýfý tarafýndan ken-disine teslim edilen bu parayla cami vetekkesi için bir vakýf kurdu, emlâk ve ara-zi satýn aldý. Þâbâniyye tarikatýnýn Yozgatve civarýnda yayýlmasýný saðlayan Hacý Ah-med Efendi 1896’da vefat etti ve bugünkendi adýyla anýlan caminin avlusuna def-nedildi. Bir yýl sonra oðlu Muhyiddin Efen-di kabrinin üzerine bir türbe yaptýrdý, tür-besi bugün ziyaretgâhtýr. Þeyh AhmedEfendi’nin iyi bir güreþçi, yüzücü, at bini-ci, gürz sallayýp kýlýç kullanmakta mahirbir sporcu olduðu, uzun bir ömür sürdü-ðü ve 125 yaþýnda vefat ettiði nakledil-mektedir.

“Terkiyâ” mahlasýyla þiirler yazan HacýAhmed Efendi’nin bir divaný olduðu söy-lenirse de eser günümüze ulaþmamýþtýr.Bazý þiirleri torunlarýndan Ömer Faruk Er-gin tarafýndan yayýmlanmýþtýr (Mâverdî,Edebü’d-din ve’d-dünyâ içinde, Ankara1974, s. 141-158). Hacý Ahmed Efendi’ninvefatýndan sonra tekkesinde oðullarý Muh-yiddin Efendi, Sadreddin Efendi, torunla-rýndan Ethem Efendi, ardýndan altý ay ka-dar aile dýþýndan Damadzâde Necib Efendiþeyhlik yapmýþ, þeyhlik makamý son ola-rak beþinci oðlundan torunu olup Þeyhzâ-de Ahmed Efendi diye tanýnan Ahmet Þev-ki Ergin’e intikal etmiþtir. 1906’da doðanÞeyhzâde Ahmed Efendi babasý AbdullahÂrif Efendi’yi küçük yaþta kaybetti. Yoz-gat’ta baþlayýp Ýstanbul’da sürdürdüðü öð-renimini rahatsýzlýðý sebebiyle tamamlaya-madan Yozgat’a döndü. 1925’te ilk mek-tep öðretmeni olarak memuriyete baþ-ladý. Maarif Vekâleti’nin çeþitli kademele-rinde kýrk yedi yýl görev yaptýktan sonra

1971’de emekliye ayrýldý. 1942-1987 yýl-larýnda dedesinin camisinde fahrî olarakimamlýk görevini üstlenen Þeyhzâde Ah-med Efendi, Halvetî-Þâbânîliðin yaný sýraErbilli Esad Efendi’nin halifelerinden Mus-tafa Hulusi Efendi’den (Arýnmýþ) Nakþi-bendî-Hâlidî, Damadzâde Necib Efendi’-den Kadirî hilâfeti almýþtý. Ahmed Efendi1992 yýlýnda girdiði þeker komasý yüzün-den son on yýlýný yataða baðlý geçirdi ve 7Ocak 2002’de vefat etti. 2009 yýlýnda aile-si tarafýndan Ahmet Þevki Ergin Kültür veHizmet Vakfý kurulmuþtur.

BÝBLÝYOGRAFYA :

Hacý Ahmed Efendi’nin Sultan V. Murad’a 12Muharrem 1265 tarihli mektubundan istinsah edil-miþ sûret; Sivas Valisi Münib Mehmed Paþa’nýn,Þeyhi Hacý Ahmed Efendi’ye 21 Receb 1266 ta-rihli mektubundan istinsah edilmiþ sûret; Anka-ra Valisi Abidin Paþa’nýn 6 Þevval 1311 / 31 Mart1310 tarihli mektubundan istinsah edilmiþ sûret;Yozgat iline ait 30 no’lu þer‘iye sicilinin 47/52,47/53, 48/54. sayfa ve sýralarýnda kayýtlý ÞeyhHacý Ahmed Efendi’ye ait 1278 h. tarihli vakfiyekayýtlarý; Dördüncü oðlu Hafýz Hayreddin Efen-di’nin oðlu Þeyhzade Abdülkadir Efendi’nin elya-zýsý notlarý; Beþinci oðlu Abdullah Arif Efendi’ninoðullarý Þeyh Hacý Ahmed Ergin ve H. Ömer Fa-ruk Ergin efendilerin el yazýsý notlarý (bu belgelermüellifin özel arþivinde bulunmaktadýr).

ÿAli Þakir Ergin

– —YÖNELÝÞLER

Aylýk sanat ve kültür dergisi.˜ ™

Nisan 1981 – Temmuz 1985 arasýndakýrk üç sayý ve Mart 1990 – Aralýk 1990arasýnda on sayý (44-53. sayýlar) çýkmýþtýr.Kurucularý Ahmet Yücel, Ebubekir Eroð-lu ve Adnan Tekþen’dir. Derginin sahibi veyazý iþleri müdürü olarak 1-10. sayýlardaBürde Yayýnevi adýna Mehmet Çetin, 11/12-48. sayýlarda Mehmet Ocaktan, 49-53.sayýlarda Ýz Yayýncýlýk adýna sahibi AhmetÞiþman, yazý iþleri sorumlusu Yýlmaz Daþcý-oðlu görünmektedir. Geneline bakýldýðýndaderginin yönlendiricisinin Ebubekir Eroð-lu olduðu anlaþýlmaktadýr. Daha önce Di-

bul 1981, s. 341; Necati Fahri Taþ, Millî Mücade-le Döneminde Yozgat, Ankara 1987; Yunus Koç,XVI. Yüzyýlda Bir Osmanlý Sancaðý’nýn Ýskânve Nüfus Yapýsý, Ankara 1989; a.mlf., “BozokTürkmenleri”, Anadolu’da ve Rumeli’de Yö-rükler ve Türkmenler Sempozyumu Bildirileri(haz. Tufan Gündüz), Ankara 2000, s. 195-209;Yozgat Ýl Yýllýðý 1991, Ankara 1991; Yozgat Ka-taloðu 1990, Ýstanbul 1991; M. Öcal Oðuz, Yoz-gat’ta Halk Þairliðinin Dünü ve Bugünü, An-kara 1994; A. Þakir Ergin, Vakýflar ve Yozgat’taTarihî Vakýf Camiler, Ankara 1994; Ahmet Ak-gündüz – Said Öztürk, Yozgat Temettuat Defter-leri, Ýstanbul 2000, I-III; Osmanlý Devleti ve Bo-zok Sancaðý, Ýstanbul 2000; Ömer Yýlmaz, Yoz-gat Tarihi Coðrafyasý, Konya 2001; Orhan Sakin,Bozok Sancaðý ve Yozgat, Ankara 2004; HakkýAcun, Bozok Sancaðý (Yozgat Ýli)’nda Türk Mi-marisi, Ankara 2005; Taha Niyazi Karaca, ErmeniSorununun Geliþim Sürecinde Yozgat’ta TürkErmeni Ýliþkileri, Ankara 2005; a.mlf., Yozgat Er-meni Ayaklanmalarý ve Boðazlýyan Kaymaka-mý Kemal Bey Olayý, Ýstanbul 2008; M. TayyibGökbilgin, “15 ve 16. Asýrlarda Eyâlet-i Rûm”,VD, sy. 6 (1965), s. 51-61; P. Wittek, “Bizanslý-lardan Türklere Geçen Yer Adlarý” (trc. MihinEren), Selçuklu Araþtýrmalarý Dergisi, I (1969),s. 193-240; Ahmet Yaþar Ocak, “Millî Mücadele-de Çapanoðlu Ýsyaný 8-27 Haziran 1920”, TKA,VII-X (1974), s. 150-183; a.mlf., “Emirci SultanZaviyesi”, TED, IX (1978), s. 132-191; a.mlf.,“Bozok”, DÝA, VII, 321-322; Mehmet Öz, “BozokSancaðý’nda Ýskân ve Nüfus (1539-1642)”, TTKBildiriler, XII (2000), III, 787-794; Kåmûsü’l-a‘lâm,VI, 4812-4813; Suraiya Faroqhi, “Yozgat”, EI 2

(Ýng.), XI, 341; Enis Karakaya, “Çapanoðlu Camii”,DÝA, VIII, 219-220.

ÿYunus Koç

– —YOZGATLI

HACI AHMED EFENDÝ(ö. 1896)

Halvetî-Þâbânî þeyhi.˜ ™

Yozgat’ta doðdu. XVII. yüzyýlýn sonlarýn-da Yozgat’ýn doðusundaki Çalatlý köyünüyurt edinen bir Türkmen aþiretine men-suptur. Babasý Derviþ Süleyman Efendiailesiyle birlikte Yozgat’ýn merkezine ge-lip yerleþmiþ ve oðlu Ahmed burada dün-yaya gelmiþtir. Medrese tahsilini Yozgat’-

Yozgatlý

Hacý Ahmed

Efendi’nin

türbesi

Yozgatlý

Hacý Ahmed

Efendi