Upload
selma-erdal
View
223
Download
2
Embed Size (px)
DESCRIPTION
Bursa Kent Konseyi'ni amacından saptırılmasına ilişkin eleştirel bir yazı
Citation preview
Bursa Kent Konseyi Üzerine Bir EleştiriProf. dr. Nilüfer GÖLE’nin ileri sürdüğü bir kavramdır; extra-modernlik…Batı’nın dışında olan,
hem de fazlalık anlamında…Bu kavramın ülkemiz gerçeğiyle nedenli örtüştüğüne sıra gelince;
-Rio Deklerasyonu: İlk imza koyan ülkelerden biri; TÜRKİYE ( Brezilya’daki YG21
uygulamalarının başlatılmasına ilişkin toplantılar dizini)
-Yerel yönetimlerde halk katılımı: İlk uygulayan kentlerden biri; BURSA (Sayın Erdem SAKER’in
öncülüğünde)
Bu bağlamda Bursa kent Konseyi’ni, “extra-modernlik” kavramıyla ilişkilendirmeye sıra
gelince; ardından da bazı sorular geliyor…
-Ülkemiz için “yerel demokrasi” bir aldatmaca mı?…
-Kent Konseyi; “kendin söyle, kendin dinle” kurultayı mı?…
Ve neden bu sorular?…Kanımca; demokratik bir kişilik geliştirememiş yerel yöneticilerin,
“yönetişim” olgusuna olumsuz yaklaşımları, “yerel demokrasi” anlayışının oluşumunda,
gelişmesinde, yerleşmesinde olumsuz bir işlev görmektedir.
Kuşkusuz Kent Konseyi’nde; “yerel demokrasi” kavramının tartışılması gerekmektedir. “Neden
tartışılmalıdır?…” sorusuna verilecek yanıta gelince;
-MERİNOS için Konsey’de tepkiler çoktu, sonuç yoktu ( Sonunda Kemal ATATÜRK’ün Bursa
dokumacılığına armağanı, kalıtı Merinos’u yakarak cennetlik oldular)…
-Bursa Çevre Yolu; Bursalı’nın önerilerinin dışında gelişti, Bursalı’yı kimse dinlemedi ( imam
bildiğini okudu, Yeşil Bursa Ovası bütünüyle talan oldu)…
Bunlar yalnızca iki örnektir Kent Konseyi’nde en çok tartışılan, kent gönüllülerinin, Bursa
gönüllülerinin karşı çıkışlarına aldırılmadan…Bugüne değin tartışmaların içeriği, boyutu,
tepkiler ne olursa olsun; hep egemen güçlerin(merkezi yönetimin ya da CARGILL örneğinde
olduğu gibi yabancı yatırımcıların) istedikleri oldu. Bursalı Kent Konseyi’nde havanda su
dövmekten başka ne yapabildi?…
Uluslararası alanda, pekçok çağdaş eylem ve söylemde yer almak, toplantılara katılmak,
belgelere onay vermek, “biz de bu girişimde, gelişmede, yenilikte yer aldık, adımızı koyduk”
demek…Demekle iş bitmiyor; uygulamada, yaşama geçirmede, onaylanan
kavramın/olgunun/oluşumun gerçekleşmesindeki gerçeklik nedir?…
İşte bu işleyiş; Nilüfer GÖLE’nin ileri sürdüğü “extra-modernlik” kavramıyla tanımlanabilecek
niteliktedir. Buradaki “extra-modernlik”; “Batı’nın dışında olan”, hem de “fazlalık” anlamında
bizim gerçeğimizle örtüşmektedir.Bazı bilim insanları bu durumu “gösterişçi modernite” olarak
da tanımlamaktadırlar ki BURSA KENT KONSEYİ oluşumu bu duruma iyi bir örnek
oluşturmaktadır ( gösterişçi modernite; taklitçilik, onlar gibi olma)…
Benzeri bir durum kadın hakları için de geçerlidir…Batı’da kadın hakları, Türkiye’den çok
sonraları ( örneğin; İsviçre’de 1979’da) gerçekleşiyor…Türkiye’nin bu öncelik durumu,
bugünkü İsviçreli kadına göre, Türk kadınını haklar bağlamında öncelikli bir konuma
getirmiyor…Nasıl ki ülkemizde Yerel Gündem 21 uygulamalarının ilk uygulandığı kent olan
Bursa’nın; yerel demokrasi uygulamalarında daha sonra yola çıkan İzmir ve Antalya’dan daha
önde olduğu anlamına gelmediği gibi…Çünkü İzmir Kent Konseyi her ay düzenli toplanıyor,
oysa Bursa Kent Konseyi yılda iki kez toplanabiliyorsa ne mutlu…Kent Konseyi üyelerine;
AKP’nin yerel yönetime gelmesiyle, birdenbire Konsey’e üye olanlar değil de, en başından beri
“yerel demokrasi” uygulamalarına emek vermiş, gönül vermiş olanlara bu toplantılar
duyurulursa… Diyelim ki duyuruldu; üyeler, kent gönüllüleri, hemşehriler/kentdaşlar toplantıya
katıldı, öyle “yerel demokrasi” uygulaması için, söz hakkı için, eleştiri hakkı için beklentiye
girmek yok…Seçilmiş, yerel yönetime yandaş/yoldaş konuşmacıların gösterisi bittikten sonra;
söz söylemek isteyenler bildirimde bulunacaklar…Bu arada verilen süre ne kadar olacak?…
Onbeş dakika…Kaç kişinin söz söyleme istemi için bildirimde bulunduğunun, süre belirlemede
hiçbir önemi yok, ayrılan süre onbeş dakika…Bunun Türkçe anlamı; Bursa Kent Konseyi’nde
yerel demokrasi onbeş dakikayla sınırlıdır…En az onbeş kişi söz söyleme isteminde
bulunduysa; kuşkusuz bu süre kişi başına 30 saniye olarak kullanılabilir ki mikrofon dolaşımı,
kişinin kendini tanıtımı derken, süre biter…
Bu durumda Bursa’da “yerel demokrasi”nin işlediğinden söz edebilir miyiz?…Elbetteki bu
soruya olumlu yanıt verilemez…Buna karşın; biçimsel olarak Bursa’da, “yerel yönetimlere halk
katılımı” kavramının uygulama alanı olarak “Kent Konseyi” oluşumu var mıdır?…Elbetteki
vardır, ama “yerel yönetişim” olgusunun iletilmediği bir oluşum olarak…Dolayısıyla işlevsel
olmayan bir oluşumun varlığı nasıl tanımlanabilir?…Elbetteki “göstermelik” olarak
tanımlanabilir…Elbetteki “desinler, var desinler” diye oluşturulmuş olarak tanımlanabilir…
Böylesi bir oluşum; en son teknolojiyle üretilmiş, buna karşın kullanmayı bilmek şöyle dursun,
kullanım bilgisini okumayı bile bilmediğiniz bir ürünü edinmeye benzetilemez mi?…Elbetteki
benzetilebilir…
Henüz ülke genelinde demokrasi anlayışının yerleşmesi bir yana, “aile içi demokrasi”
kavramının ne olduğunun ayırdına varamamışlar için, bu oluşumun varlığı; extra, Türkçesi’yle
“fazla/çok” değil midir?…Batı’nın dışında oluşuna gelince; Batı’da böyle bir uygulama hiç
olabilir mi?…
RTE; seçim söylemlerinde, sürekli “katılımcı demokrasi”den, “katılımcı yerel demokrasi”den
sözetmişti de…Ondandır bunca sözüm…
Ne yazık ki “BURSA KENT KONSEYİ nedir ?” diye sorulsa bugün bana; derim ki yalnızca SEMİH
PALA…
Bursa Kent Konseyi eşittir SEMİH PALA DÜKALIĞI ya da DÜKKANI…Gerisi; yalnızca palavra…
*Bilmeyenler derse ki kimdir Semih PALA?... Derim ki onlara; bir zamanlar Bursa Büyükşehir
Belediye Başkanlığı'na aday olup da, ayak altından kaldırılması için sus payı olarak AKP eliyle
BURSA KENT KONSEYİ'nin başına getirilip, neredeyse kadrolu başkanlık tahsis edilmiş kişidir...
Selma ERDAL