54
www.yuruyus.com [email protected] [email protected] Haftalık Dergi / Sayı: 328 2 Eylül 2012 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) www.yuruyus.com CHP Milletvekilleri, Hatay’da Apaydın Mülteci Kampı’na Sokulmadı! Amerikan Uşakları ıklayın! O Kamplarda Kimi Eğitiyorsunuz? Kime Karşı Hangi Katliamları Planlıyorsunuz? Bir Anonim Şirketin Değil, İMO’nun Yönetim Kurulu 7 kişilik Yönetim Kurulu’nun 5’i Müteahhit Bunlar mı Emekten Halktan Yana? İşte Cansel Malatyalı’yı İşten Atan ve Polise İhbar Eden İşçi Düşmanları Müteahhit Taner Yüzgeç Müteahhit Şükrü Erdem Şirket Yöneticisi Levent Darı Müh. Durmuş Galip KılıMüteahhit Cihat Mazmanoğlu Müteahhit Nevzat Ersan Mühendis Tansel Önal AKP ZULMÜNE KARŞI İŞÇİ, MEMUR, GENÇLİK TÜM HALK BİRLEŞECEĞİZ! MİLYONLARI ÖRGÜTLEYECEĞİZ! AKP ZULMÜNÜ YENECEĞİZ! HALK CEPHESİ YENİ BİR KAMPANYA BAŞLATTI

CHP Milletvekilleri, Hatay’da Apayd n ...yuruyus.biz/pdf/pdf/328.pdfde irili ufakl ı onlarca işçi direniş-leri sürüyor. Bu direnişlere baktığı-mızda çok büyük bölümü

  • Upload
    others

  • View
    10

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: CHP Milletvekilleri, Hatay’da Apayd n ...yuruyus.biz/pdf/pdf/328.pdfde irili ufakl ı onlarca işçi direniş-leri sürüyor. Bu direnişlere baktığı-mızda çok büyük bölümü

www.yuruyus.com

[email protected]

info

@yu

ruyu

s.c

om

Haftalık Dergi / Sayı: 3282 Eylül 2012

Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

ww

w.y

uru

yu

s.c

om

CHP Milletvekilleri, Hatay’da Apaydın Mülteci Kampı’na Sokulmadı!

Amerikan Uşakları Açıklayın! O Kamplarda Kimi Eğitiyorsunuz?

Kime Karşı Hangi Katliamları Planlıyorsunuz?

Bir Anonim Şirketin Değil, İMO’nun Yönetim Kurulu7 kişilik Yönetim Kurulu’nun 5’i Müteahhit

Bunlar mı Emekten Halktan Yana?

İşte Cansel Malatyalı’yı İşten Atan vePolise İhbar Eden İşçi Düşmanları

MüteahhitTaner Yüzgeç

MüteahhitŞükrü Erdem

Şirket YöneticisiLevent Darı

Müh. DurmuşGalip Kılınç

Müteahhit CihatMazmanoğlu

MüteahhitNevzat Ersan

MühendisTansel Önal

AKP ZULMÜNE KARŞI İŞÇİ, MEMUR, GENÇLİK TÜM HALK

BİRLEŞECEĞİZ! MİLYONLARI ÖRGÜTLEYECEĞİZ!

AKP ZULMÜNÜ YENECEĞİZ!

HALK CEPHESİ YENİ BİR

KAMPANYABAŞLATTI

Page 2: CHP Milletvekilleri, Hatay’da Apayd n ...yuruyus.biz/pdf/pdf/328.pdfde irili ufakl ı onlarca işçi direniş-leri sürüyor. Bu direnişlere baktığı-mızda çok büyük bölümü

Sahibi ve Sorumlu YazıişleriMüdürü: Mustafa DOĞRUAdres: Katip Mustafa Çelebi Mah.Billurcu Sok. No: 20 / 2 Beyoğlu / İSTANBUL

Ofset Hazırlık: Ozan Yayıncılık

Adres: Gülbahar Mah. Cemal SahirSok. Kral Apt. 7/1 B Blok No: 17Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBULTel: (0-212) 216 41 78

Faks: (0-212) 216 41 79

Yurtdışı Büro: Vakıf EFSANE

Pieter de Hoochstr. 303021 CS Rotterdam/Nederland

ISSN: 1305-7944

Baskı: Ezgi Matbaacılık-SanayiCad. Altay Sok. No: 10Çobançeşme / Yenibosna / İST.Tel: (0-212) 452 23 02

Dağıtım: Turkuvaz DağıtımPazarlama San. ve Tic. A.Ş.Tel: (0-216) 585 90 00

Avrupa: 4 EuroAlmanya: 4 EuroFransa: 4 Euroİsviçre: 6 Frank

Hollanda: 4 Euroİngiltere: £ 3Belçika: 4 EuroAvusturya: 4 Euro

www.yuruyus.com

Haftalık Süreli Yerel YayınSiyasi Dergi Fiyatı: 1 TL

Tel: (0-212) 251 94 35

ÖÖğretmenimizğretmenimiz

BEKLEMEK ÖLÜMDÜR!

ÇELİŞKİYİ BULAN

ÇÖZER.

ÇÖZEN SAVAŞIR

SAVAŞAN [email protected]

Merbaha,

Bağımsız, Demokratik ve özgür bir ülkede yaşamakiçin atıyoruz adımlarımızı. Engelimiz var: Emperyalizm!Emperyalistler ne vakit girdiyse topraklarımıza o gün bugündür kendi vatanımızda köle bir halk haline getirilmi-şiz.

Toprağımızın bereketi kayboldu, suyumuzun başınıharamiler tuttu, havanın kokusu değişti. Kirlettiler doğa-mızı; emeğimizi çaldılar, geleceğimizi rehin aldılar.İşte bu yüzden, nerede iniyorsa coplar tepemize, soluyor-sak gazları, nerede akıyorsa tek damla kanımız, neredebaşımıza yıkılıyorsa evlerimiz, aç açıktaysak, işsiz bıra-kılmışsak; derneklerimiz, kurumlarımız basılıyor, tutuk-lanıyor ve hücrelere atılıyorsak, orada, suçlu emperya-lizmdir biliyoruz.

Eğitimden sağlığa, tarımdan sanayiye, kültürden sa-nata her şey emperyalistlerin çıkarına göre şekillendiri-liyor.

Bu nedenle, 43 yıldır yumruklarımız sıkılı... Çekip kur-tarmak için vatanımızı emperyalistlerin elinden, bir anolun gevşetmedik. Uzatın ellerinizi daha sıkı kenetlen-sin yumruğumuz.

Beşincisini düzenlediğimiz şenliğimizin konusu Ba-ğımsızlık oldu bu sene. Çünkü, bağımsızlık olmadan ne

gerçek bir demokrasi ne de halklar özgür olur! Ne zulümbiter ne de adalet sağlanır.

Hadi gelin! Siz de bağımsızlık için bir söz söyleyin.İster öykü, anı makale, deneme, mektup yazıp katılın, is-ter dizelere dökülsün bağımsızlık tutkunuz; şiir yazın.

Ya da resim yapın, karikatür çizin, fotoğraf çekin, negeliyorsa içinizden siz de o şekilde sıkın yumruğunuzubağımsız Türkiye İçin Umut Denizinde Bir Damla daSiz Olun!

Tekirdağ 2 No'lu F Tipi ÖZGÜR TUTSAKLAR

Son katılım Tarihi: 30 Eylül 2012

Sonuçları Açıklama Tarihi: 20 Ekim 2012

Katılım Adresi: 2 No'lu F Tipi Hapishanesi

* Tüm katılımcılara şenlik hatırası, ilk üçeözel ödül!

* Fotograf ve çocuk resimleri 3 kopyaçıkartılarak gönderilmelidir

Page 3: CHP Milletvekilleri, Hatay’da Apayd n ...yuruyus.biz/pdf/pdf/328.pdfde irili ufakl ı onlarca işçi direniş-leri sürüyor. Bu direnişlere baktığı-mızda çok büyük bölümü

İİ ç i n d e k i l e r37 Amerikan uşakları açıklayın!

O kamplarda kimieğitiyorsunuz?

39 Hayatın Öğrettikleri:Alınan hiç bir kararbasit ve önemsiz değildir!

40 Kazanan gerçekler ve

Suriye halkı olacak!

42 Halk Cephesi: Suriye’de

ve Hatay’da halkasaldıranlar emperyalistlerve işbirlikçisi AKP’dir!

44 Akbabalar gi̇bi̇ Yunani̇stan

halkının tepesi̇neçöreklenen ve yunanhalkının kanını emenemperyalizimdir!

45 Halk yoksullaşıyor

tekeller zengi̇nleşi̇yor!AKP görev başında!

46 Gençligin Gündemi:Mücadelemiz de, devrim iddiamız da “Gerçek”

47 Haberler...

49 Avrupa’da Yürüyüş...

51 Avrupa’daki Biz: Neo-nazi-

Polis işbirliği yinebelgelendi

52 Yitirdiklerimiz

55 Öğretmenimiz

5 AKP zulmüne karşı işçi, memur,gençlik tüm halk birleşeceğiz!Milyonları örgütleyeceğiz! AKPzulmünü yeneceğiz!

7 İşte Cansel Malatyalı’yı işten atan vepolise ihbar eden emekdüşmanları

10 Devrimci Memur Hareketi:KESK, Cansel Malatyalı’nındirenişini sahiplenmeli, ihbarcılığıve işbirlikçiliği mahkumetmelidir!

12 Ortak sorun, ortak talep, ortak birdirenişi yarattı. 7 fabrikada

5 bin sendikasız işçi greve çıktı

16 Devrimci İşçi Hareketi:Mücadele yerine şikayet!

17 Biz emekçiler haklarımızı alanakadar direneceğiz!

19 Alem kör ve aptal bi̇r onlar akıllı!

20 Gerici faşist zihniyet yeni

linçlere zemin hazırlıyor!

21 Devrimci Okul:Yönetici olmak

23 İşbirlikçiliğin, Amerikan uşaklığınınpartisi halk düşmanı AKP (3)

4 Milyonları örgütleyeceğiz!

Milyonları CepheSaflarında Savaştıracagız!

malzemesidir!35 TAYAD’lı Aileler:

Evlatlarımızı ne tecri̇tlene de i̇nfaz yakmalarlatesli̇m alamayacaksınız!

36 Halkın Hukuk Bürosu:

Devri̇mci̇ tutsaklaronurumuzdur onurumuza

sahi̇p çıkmalıyız!

26 Devrimci Alevi KomitesiOlarak Diyoruz ki:Dostumuzu düşmanımızıbi̇leli̇m; dostlarımızlabi̇rli̇k olup, mücadeleedeli̇m!

27 Halk Düşmanı AKP: Asıl

siz kanlı ellerinizinhesabını verin!

28 Erdal’ın elleri...

29 Cephe: Ama Herkes

Yapıyor

30 Sınıf Kini: Çocuklarımızın

döktükleri ter ve o terde

biriken kinimiz

31 Sağlıklı ve Güvenli BirYaşam: Hemşirelerinsorunlarının çözümübirlik olmaktan geçiyor!

32 Oligarşi i̇çin her şey halka,

devrimcilere saldırının

Özgürlük Si�tesi� Yeni�denYayında!

Bir süredir teknik sorunlar nedeniyleokurların ulaşımına kapalı olan Özgürlük

sitesi yeniden yayına girdi. Site yöneticileritarafından yapılan duyuruda: “Halkımıza ve

okurlarımızın bilgisine sunarız. Sitemizeulaşmak için www.ozgurluk.info adresimize

girmeniz gerekmektedir” denildi.

Page 4: CHP Milletvekilleri, Hatay’da Apayd n ...yuruyus.biz/pdf/pdf/328.pdfde irili ufakl ı onlarca işçi direniş-leri sürüyor. Bu direnişlere baktığı-mızda çok büyük bölümü

Antep’te 7 tekstil fabrikasındaçalışan 5 bine yakın işçi çalışma

koşullarının iyileştirilmesi için dire-nişe başlamışlardı. Direnişteki fabri-kalardan Gürteks ve Gür İplik Fabri-kalarında çalışan işçiler Öz İplik İşSendikası’nın üyeleriydi. Ancak Özİplik İş üyesi işçiler sendikanın hemgrevin karşısında tavır aldıklarınıhem de imzaladıkları toplu sözleşmeile patronların yanında olduklarınısöylüyor. Direnişe katılan 5 bin işçiesas olarak örgütsüzdü. Karşılarındakipatronlar ise tepeden tırnağa örgütlü...7 farklı fabrikada çalışan işçileri tümörgütsüzlüğüne rağmen birleştirençalıştıkları korkunç sömürü koşulla-rıydı. Bu koşullarda işçiler ancak 11gün direnebildiler. Yine de korkunçsömürü koşullarının, alabildiğine ör-gütsüz olan farklı fabrikalarda çalışan5 bin civarında işçiyi birleştirip dire-nişe geçirmesi, patronlara büyük kor-kular yaşatmaya yetti. Patronlar, aç-lığın daha fazla işçiyi birleştirip di-renişe geçirmemesi için direnişteki iş-çilerin bazı taleplerini kabul etmek zo-runda kaldı.

Antep tekstil işçilerinin direni-şinden çıkartmamız gereken iki

önemli sonuç var. Birincisi; işçilerinyaşadığı açlık ve sömürünün boyu-tudur. Tüm örgütsüzlüğüne rağmeniçinde bulundukları açlık, yoksullukve sömürü koşulları işçileri birleştir-miş ve direnişe geçmişlerdir. İkinci-si; tepeden tırnağa örgütlü olan kanemici patronlara karşı örgütlenmedendirenişi sürdürmek ve kazanmakmümkün değildir.

AKP bugün bu kadar pervasızcasaldırıyorsa bu halkın örgütsüz-

lüğündendir. Var olan sendikalar, mes-lek örgütleri, demokratik kitle örgüt-leri de yönetimlerine çöreklenen re-formist, düzen içi anlayışlar nedeniy-le protestocu, icazet sınırlarını aşa-mayan düzen içi sivil toplum örgütle-rine dönüşmüşlerdir. AKP’nin saldırıve terörü karşısında işçinin, emekçinin,

halkın ihtiyaçlarını karşılamaktan çokuzaktır. Kitleden kopmuşlardır. Ken-di üyelerine, hatta doğrudan kendikurumsal yapılarına yönelen saldırılarkarşısında dahi ciddi, sonuç alıcı bir di-reniş örgütleyememektedirler.

Bugün ülkemizin çeşitli yerlerin-de irili ufaklı onlarca işçi direniş-

leri sürüyor. Bu direnişlere baktığı-mızda çok büyük bölümü örgütsüz iş-çilerin direnişidir. Kimi kölelik ko-şullarında çalışmaya itiraz ettiği için,kimi hiç bir gerekçe gösterilmedenmaaş, kıdem tazminatı vb. hiç bir hak-kı ödenmediği için, kimi de sendika-ya üye olmak istediği için işten atıl-dığı için aylardır direniyorlar. THY iş-çileri gibi sendikasının aldığı karar ge-reği eyleme katıldığı için işten atılanve aylardır direnen işçiler de var.

Bu direnişlerin hiç birinde sendi-kaların göstermelik ziyaretlerinin

dışında direnişleri sahiplendikleriyok. Direnişleri sahiplenmek dev-rimci işçilerin ve devrimcilerin göre-vidir. Devrimciler, devrimci işçileryozlaşmış sendika yönetimlerininbarikatlarını aşarak direnişlere mü-dahale etmelidir. Direnişteki işçileradeta yapayalnız kaldıkları direniş-lerinde her türlü desteğe açıktır. Di-renişte bir tek devrimci işçi bile tekbaşına direniş içinde belirleyici ola-bilir. İşçilere önderlik edebilir. Dev-rimci işçiler kendine güvenerek ha-reket etmelidir. İrili ufaklı onlarca işçidirenişi kendi fabrikalarıyla sınırlı di-reniş olmaktan çıkmalıdır. Çünküpatronlar bu pervasızlığı AKP’ninpolitikalarından almaktadırlar. Di-renişlerimiz patronlarla birlikteAKP’nin saldırı politikalarını da he-deflemelidir. Daha çok işyerinde ör-gütlenerek ve daha çok direnişi bir-leştirerek, direnişleri AKP’nin per-vasızca saldırılarının önünde barika-ta dönüştürmeliyiz.

AKP ZULMÜNE; HALKI ÖR-GÜTLEYEREK VE BİRLE-

ŞEREK KARŞI KOYABİLİRİZ!

Halk Cephesi 24 Ağustos’ta "Mil-yonları Örgütleyeceğiz!” adın-

da yeni bir kampanyanın duyurusunuyaptı. AKP’nin pervasızca saldırıları-na ve halkın örgütsüzlüğüne baktığı-mızda oldukça iddialı ve aynı zaman-da ne kadar gerekli ve zorunlu bir kam-panya olduğunu görmekteyiz.

Kampanyanın bildirisinde şöylediyor Halk Cephesi: “... Halk

AKP’nin politikalarını desteklemi-yor. AKP de ülkeyi halk desteğine da-yanarak değil, halka rağmen yöneti-yor. Onun için bu saldırılar, onun içinbu baskı, terör, zulüm... AKP’yi ger-çek anlamda destekleyen sadece em-peryalistler ve işbirlikçi tekellerdir.AKP kendisine oy veren halkın diniinançlarını ve duygularını sömürüyor.Halkın AKP politikalarında hiçbir çı-karı yoktur. (...)

AKP’nin bu kadar aleni yalanla-rı, bu kadar halk düşmanı poli-

tikaları halkın çok geniş kesimlerin-de hala etkili olabiliyorsa bunun ne-deni halkın örgütsüzlüğüdür. AKP,halk örgütsüz olduğu için saldırıla-rında bu kadar pervasız olabiliyor.AKP’nin söylediğinin tersinden ba-karsak en kötümser haliyle sokaktagördüğünüz her iki kişiden birisiAKP iktidarına öfke duymaktadır.Fakat bu öfke aynı oranda pratiğeyansımıyor. Bunun nedeni örgütsüz-lüğümüzdür. AKP zulmüne öfke du-yan milyonlarca kişi örgütsüz oldu-ğu için öfkesini iktidara yönlendire-memektedir. AKP, halkın bu duru-munu kullanarak her türlü halk düş-manı politikalarını baskı ve terörlehayata geçiriyor. (...)

Biz milyonlarcayız. Biz örgütlen-diğimizde, biz güçlerimizi bir-

leştirdiğimizde AKP’nin faşist terörüetkisiz kalacaktır. Güçlü olan biziz.Milyonlar bugün AKP’ye oy verse dehalk bizimdir. Halkı devrimci politi-kalarımızla birleştireceğiz. AKP zul-münü yeneceğiz!”

“MİLYONLARIÖRGÜTLEYECEĞİZ”

44

Yürüyüş

2 Ekim2012

Sayı: 328

Page 5: CHP Milletvekilleri, Hatay’da Apayd n ...yuruyus.biz/pdf/pdf/328.pdfde irili ufakl ı onlarca işçi direniş-leri sürüyor. Bu direnişlere baktığı-mızda çok büyük bölümü

AKP zulmü ülkemizde, halkıntüm kesimlerine kan ağlatmaktadır.

AKP bugün yalanlarıyla artıkhalkı kandıramıyor.

Halkın AKP politikalarında hiçbirçıkarı yoktur. Halk AKP’nin politi-kalarını desteklemiyor. AKP de ülkeyihalk desteğine dayanarak değil, halkarağmen yönetiyor. Onun için bu sal-dırılar, onun için bu baskı, terör, zu-lüm... AKP’yi gerçek anlamda des-tekleyen sadece emperyalistler ve iş-birlikçi tekellerdir. AKP kendisineoy veren halkın dini inançlarını veduygularını sömürüyor.

AKP, baskı ve terörle iktidarınıayakta tutmaya çalışıyor. Halkı yö-netmek için faşist terör, yalan ve de-magojiden başka politikası yoktur.

AKP zorla baskıyla halkı yönet-meye çalışırken, zulmettiği orandahalkın öfkesini de büyütmektedir.AKP artık zulümle de yönetemiyor.Hep daha fazlasına ihtiyaç duyuyor.

Ama yine de kimseyi teslim ala-bilmiş değil. İşçisinden memuruna,emeklisinden gencine, esnafındançiftçisine halkın çok çeşitli kesimleriAKP’ye öfkesini gösteriyor.

Ancak halkın bu öfkesi örgütsüz-lüğünün sonucu olarak AKP iktida-rının pervasızlığı karşısında ciddi birgüç oluşturmamaktadır. AKP bugünesas olarak halkın örgütsüzlüğünükullanarak yönetiyor. Halk örgütsüzolduğu için AKP’nin halk düşmanıpolitikaları hala halk üzerinde etkiliolabiliyor.

Örgütsüzlüğümüz kaderimiz değil.Örgütlenmemizde kendiliğinden ol-mayacaktır. Halkı biz örgütlersekhalk örgütlenecek.

Halk Cephesi “Milyonları Örgüt-leyeceğiz” iddiasıyla yeni bir kam-panya başlattı. Bu iddiayı gerçeğedönüştürmek tüm alanlardaki Halk

Cephelilerin görevidir.

Bugün kafanızı çevir-diğimiz her yerde AKPzulmü altında ezilen mil-yonlarca örgütsüz insanvar. Binleri, onbinleri,yüzbinleri, milyonları ör-gütleyememek için hiçbir gerekçemiz yok.

Halk Cephesi’ninkampanya bildirisindeşöyle diyor:

“... AKP zulmüne öfke duyan mil-yonlarca kişi örgütsüz olduğu içinöfkesini iktidara yönlendirememek-tedir. AKP, halkın bu durumunu kul-lanarak her türlü halk düşmanı poli-tikalarını baskı ve terörle hayata ge-çiriyor.

Örgütlü Bir HalkKarşısında AKP Terörünün,Baskı ve Zulmün HiçbirHükmü Olmayacaktır!İşçiler, köylüler, memurlar, esnaf-

lar, öğrenciler, aydınlar, yazarlar, sa-natçılar, emekliler, evleri başına yı-kılmak istenen yoksul gecekonduhalkımız, ulusal demokratik talepleriinkar edilen Kürt halkımız, inançlarıyok sayılan Alevi halkımız… Laz,Çerkez, Abhaza, Arap... Süryani, Er-meni, Rum... tüm halkımız...

AKP zulmü hepimizi aynı andaeziyor. Sanmayın zulüm kendiliğindenazalır. AKP’nin yönetememe kriziderinleştikçe zulmü her geçen gündaha pervasızlaşacaktır.

Zulmü yenmenin yolu;Birincisi; örgütlenmektir. İkincisi;

örgütlü güçlerimizi birleştirmektir.Üçüncüsü; zulme karşı direnmektir.

İşçiler, kazanılmış haklarımızı an-cak ve ancak örgütlenerek, güçlerimizi

birleştirerek ve direnerek koruyabiliriz.

Memurlar, örgütlenelim ve güç-lerimizi birleştirelim. AKP’nin kamuemekçilerine reva gördüğü sefaletücretini ve sahte sendika yasasınıancak ve ancak örgütlenerek ve güç-lerimizi birleştirerek boşa çıkarabili-riz.

Öğrenci gençlik, Dev-Genç saf-larında örgütlenelim ve güçlerimizibirleştirelim. Amerikan uşağı AKP,işbirlikçi ve gerici bir gençlik yetiş-tirmek istiyor. Eğitim hakkımızı gaspediyor. İşbirlikçi değil Bağımsız Tür-kiye için eğitim hakkımız için Dev-Genç saflarında örgütlenelim.

Yoksul gecekondu halkı, halk ko-mitelerinde örgütlenelim ve güçleri-mizi birleştirelim. AKP faşist yasa-larıyla en meşru hakkımız olan ba-rınma hakkımızı gasp etmek, bizion yıllardır oturduğumuz mahalle-mizden şehir dışına sürmek istiyor.Buna izin vermeyelim. AKP’nin yağ-masını, talanını ve evlerimizi başımızayıkmasını ancak ve ancak örgütlene-rek, birleşerek ve direnerek engelle-yebiliriz.

AKP Zulmüne Karşı İşçi,Memur, GençlikTüm Halk Birleşeceğiz!Milyonları Örgütleyeceğiz!

Biz milyonlarcayız. Biz örgütlen-

AKP ZULMÜNE KARŞI İŞÇİ, MEMUR, GENÇLİK TÜM HALKBİRLEŞECEĞİZ!

MİLYONLARI ÖRGÜTLEYECEĞİZ!

AKP ZULMÜNÜ YENECEĞİZ!

5

2 Ekim2012

Yürüyüş

Sayı: 328

Page 6: CHP Milletvekilleri, Hatay’da Apayd n ...yuruyus.biz/pdf/pdf/328.pdfde irili ufakl ı onlarca işçi direniş-leri sürüyor. Bu direnişlere baktığı-mızda çok büyük bölümü

diğimizde, biz güçlerimizi birleştir-diğimizde AKP’nin faşist terörü et-kisiz kalacaktır. Güçlü olan biziz.Milyonlar bugün AKP’ye oy versede halk bizimdir. Halkı devrimci po-litikalarımızla birleştireceğiz. AKPzulmünü yeneceğiz!”

Halk Cepheliler; iddiamız büyük.İddiamızı gerçekleştirmek için herşeyden önce emekçi olacağız. Herzamankinden daha yoğun bir emekharcamadan kampanyalardan sonuçalamayız. Çalmadık kapı, AKP’ninzulmünü anlatmadık insan bırak-mayacağız!

Bugüne kadar çok sayıda kam-panya örgütledik. Hemen hemen hal-

kın her sorunuyla ilgili defalarcakampanyalar yürüttük, düşmanın hertürlü saldırısına göğüs gererek kam-panyalarımızdan sonuç almayı esasaldık. Ve halkın bu kampanyalarındestekcisi değil, birebir kampanyayıyürüten, örgütleyen olmasını sağladık.

Halk meclisleri, oluşturulan halkkomiteleri pratiğimizin en belirginkazanımlarıdır. Mahalle meclislerioluşturduk, yüzlerce komite kurduk,komitelerle meclisler aracılığıylakampanyalarımızı halklaştırdık, bukomite ve meclislerde halk kenditartıştı. Kendi karar aldı ve uyguladı.Burjuvazi, oportünizm, reformizmhalkı küçümseyip onları tüm kararmercilerinin dışında tutarken, biz

halkı karar merciinin tam ortasınakoyduk. Kendi sorununun çözümünüyine kendi koydu ve uyguladı. Nite-kim başardı, birlikte başardık, onlarcazafer elde ettik. Bu yolla tüm kam-panyalarımıza sonuç aldırdık. Maddi,manevi tüm olumsuzlukları, olanak-sızlıkları halkla birlikte aştık. Halkınyaratıcılığından öğrendik.

Bugün bu kampanyamızı da böyleyürüteceğiz. Kampanyamız halkınkampanyasıdır. Onları yine komite-lerimizle kampanyanın birebir çalışanıyapacağız. Nasıl komitelerle mey-danlara yüz binlerce insanı doldur-duysak aynı şekilde AKP’nin karşı-sına da milyonları dikeceğiz..

Halk Cepheliler, AKP zulmüne karşı tüm halkı bir-leştirme hedefiyle başlattıkları “AKP Zulmüne Karşıİşçi, Memur, Gençlik Tüm Halk Birleşeceğiz!

Milyonları Örgütleyeceğiz!” kampanyasını, 24 Ağus-tos günü İstanbul’da Mecidiyeköy Meydanı’nda yaptıklarıeylemle duyurdular.

100 kişinin katıldığı ve “İşçi, Köylü, Öğrenci,Gençlik Elele Bağımsız Türkiye İçin Mücadeleye”pankartının açıldığı eylemde, “AKP Zulmüne Direne-ceğiz”, “Hesap Soralım Birlik Olup Vuralım”, “KöleDeğil Halkız Haklıyız Kazanacağız” sloganları atıldı.Halk Cephesi adına yapılan açıklamada çocuklarınkaçak olarak çalıştırılmasını AKP’nin yasallaştırdığı,işçilerin “Ulusal İstihdam Stratejisi” ile işçi olmaktançıkarıldığı, “İstihdam Büroları” adı altında köle gibialınıp satıldıkları, son iki yıl içinde tutuklananların ikibini geçtiği, 100’ün üzerinde gazetecinin, 700’ün üzerindeöğrencinin tutuklu olduğu, adaletsizliğin kol gezdiğibir ülkede yaşadığımız belirtildi.

“AKP’nin bu kadar aleni yalanları, bu kadar halkdüşmanı politikaları halkın çok geniş kesimlerinde halaetkili olabiliyorsa, bunun nedeni halkın örgütsüzlüğüdür”denilen eylemde, zulmü yenmek için örgütlenilmesi,halkın güçlerini birleştirmesi ve zulme karşı direnmesigerektiği vurgulandı. Açıklama, “Güçlü olan biziz. Halkıdevrimci politikalarımızla birleştireceğiz. AKP zulmünüyeneceğiz!” denilerek bitirildi.

Açıklamanın ardından sloganlarla ve AKP’yi teşhireden konuşmalarla Mecidiyeköy’den Taksim’e kadar halka

bildiri dağıtıldı. Marşlar söyleyen ve “Yaşasın Dev-GençYaşasın Dev-Genç’liler”, “Kahrolsun Faşizm Yaşasın Mü-cadelemiz” sloganlarını atan Halk Cepheliler, yol üzerindedirenişte olan BEDAŞ işçilerini de ziyaret ettiler.

Kampanya dahilinde Kadıköy’de masa açan Dev-Genç’lilere AKP’nin işkenceci polisi saldırdı. Masadabulunan Dilan Poyraz, Rojda Kat, Erdem Hanoğlu veİlkay isimli Dev-Genç’liler gözaltına alındı. GençlikFederasyonu, yaşanan gözaltıyla ilgili olarak, “Şu andakarakolda tutulan iki arkadaşımızdan haber alamadık.AKP’nin işkenceci polisi Dev-Genç’lilerin yürütmüşolduğu faaliyetlere saldırarak halkı sindirmeyi amaçlıyor.Katil polislerin yapmış oldukları saldırılar tarihten buyana Dev-Genç’lilerin direnişleri ve onurlu mücadelemizindaha da büyümesiyle karşılığını bulmuştur. Bu saldırılaroligarşinin korkusunun göstergesidir.” dediler.

HALK CEPHESİ “MİLYONLARI ÖRGÜTLEYECEĞİZ”KAMPANYASINI BAŞLATTI

MİLYONLARI ÖRGÜTLEYECEĞİZ!66

Yürüyüş

2 Ekim2012

Sayı: 328

Page 7: CHP Milletvekilleri, Hatay’da Apayd n ...yuruyus.biz/pdf/pdf/328.pdfde irili ufakl ı onlarca işçi direniş-leri sürüyor. Bu direnişlere baktığı-mızda çok büyük bölümü

Cansel Malatya-lı’nın direnişi 200’lügünlerine yaklaştı.196 gündür bir kadınişine geri dönmek için

eylem yapıyor.

Malatyalı’yı işten atan İMO Yö-netim Kurulu tam 196 gündür CanselMalatyalı’nın bu direnişine düşmancabir tavır sergiliyor.

İMO’nun tarihine baktığımızdahep devrimci, demokrat, halktan,emekten yana bir tavır sergilemiş vesafı net olmuştur. Fakat durum böyleiken kimse İMO yönetiminin biremekçinin direnişine karşı gösterdiğidüşmanca tavıra şaşırmasın.

İMO yönetiminin yapısı bu düş-manlığın nedenini çok açık şekildeortaya koymaktadır.

Devrimci, demokrat, ilerici, emek-ten, halktan yana olan herkesin dik-katini bu tabloya çekmek istiyoruz.

İMO yönetiminin Cansel Malat-yalı’nın direnişine karşı gösterdiğidüşmanlık tamamen SINIFSALDIR.

İMO YÖNETİMİ CANSEL MA-LATYALI’NIN DİRENİŞİNE KAR-ŞI SINIFSAL BİR TAVIR SERGİ-LEMEKTEDİR!

Demokratik, emekten, halktanyana olan bir kurumun yönetimiböyle olabilir mi?

Ya da böyle bir yönetim kuruluolan kurum bir emekçinin direnişikarşısında farklı tavır sergileyebilirmi?

İMO’nun YEDİ Kişilik YönetimKurulunun DÖRDÜ müteahhitlik,BİRİ şirket yöneticiliği, İKİSİ mü-hendislik yapmaktadır.

Şu tabloya bakın:TANER YÜZGEÇ: İMO Yöne-

tim Kurulu Başkanı. Üç dönemdirYönetim Kurulu Başkanlığı yapıyor.Halen kendi firmasında üst yapı vedekorasyon alanlarında taahhüt işleriyapmaktadır. Yani asıl işi müteah-hitliktir.

ŞÜKRÜ ERDEM: İMO’nunikinci başkanı. Halen Adana`da YapıDenetim firmasının sahibidir.

LEVENT DARI: İMO YönetimKurulunda Sekreter. 1988 yılındanbugüne inşaat taahhüt ve yapı tasarımıalanlarında şirket yöneticisi olarakçalışmaktadır.

NEVZAT ERSAN: İMO Yöne-tim Kurulunda Sayman üye. 1992-1994 yılları arasında İMO AnkaraYönetim Kurulu Üyeliği; 2008-2012yılları arasında İMO Ankara ŞubesiYönetim Kurulu Başkanlığı yaptı.

1982 yılından beri müteahhitlik

yapmaktadır.

DURMUŞ GALİP KILINÇ:İMO Yönetim Kurulu Üyesi. 38.,39. ve 40. dönemlerde Oda YönetimKurulu üyesi olarak görev yaptı. 41.Dönem Oda Onur Kurulu üyeliğigörevinde bulundu. Halen Tire Or-ganize Sanayi Müdürlüğü`nde ça-lışmaktadır.

CİHAT MAZMANOĞLU: İMOYönetim Kurulu Üyesi. İMO HatayŞubesinde bir dönem sayman üye,iki dönem sekreter üye, beş dönembaşkan olarak görev yaptı. Halenmüteahhitlik yapmaktadır.

TANSEL ÖNAL: İMO YönetimKurulunda Sayman üye. 2000-2002yılları arasında İMO Diyarbakır Şu-besinde Şube Sekreterliği görevindebulundu. 2004-2006 yılları arasındaİMO Diyarbakır Şubesinde YönetimKurulu üyeliği ve TMMOB Diyar-bakır İKK sekreterliği görevleriniyürüttü. 2006-2012 yılları arasındaDiyarbakır Şube Başkanlığı yaptı.Halen DSİ 10. Bölge Müdürlüğündeçalışmaktadır.

ZÜBER AKGÖL: Cansel Ma-latyalı’yı işten atan kişidir. 38., 39.,40. ve 41. dönem İMO Yönetim Ku-rulunda Sayman üyelik yaptı. ŞimdiTMMOB’nin ikinci başkanıdır.

SORUMUZU TEKRARLIYO-

İşte Cansel Malatyal ’y İşten Atan vePolise İhbar Eden Emek Düşmanlar !

Bunlar Bir Anonim Şirketin Değil,İMO’nun Yönetim Kurulu

7 kişilik Yönetim Kurulu’nun 5’i Müteahhit

Bunlar mı Emekten, Halktan Yana?

MüteahhitZüber Akgöl

MühendisTansel Önal

MüteahhitTaner Yüzgeç

MüteahhitŞükrü Erdem

Şirket YöneticisiLevent Darı

Müh. DurmuşGalip Kılınç

Müteahhit Cihat Mazmanoğlu

MüteahhitNevzat Ersan

AKP ZULMÜNÜ YENECEĞİZ! 77

2 Ekim2012

Yürüyüş

Sayı: 328

Page 8: CHP Milletvekilleri, Hatay’da Apayd n ...yuruyus.biz/pdf/pdf/328.pdfde irili ufakl ı onlarca işçi direniş-leri sürüyor. Bu direnişlere baktığı-mızda çok büyük bölümü

RUZ: MÜTEAHHİTLER-DEN, ŞİRKET YÖNETİ-CİLERİNDEN OLUŞANBÖYLE BİR YÖNETİMKURULU BİR EMEKÇİ-NİN DİRENİŞİ KARŞI-SINDA FARKLI TAVIRSERGİLEYEBİLİR Mİ?

S O R U L A R I M I Z IÇOĞALTIYORUZ:

Müteahhitlerden, şir-ket yöneticilerinden oluşan bir yö-netim kurulu;

- Emperyalizmin ve işbirlikçi te-kellerin AKP’ye dayattığı “Ulusalİstihdam Stratejisi”ne karşı çıkar mı?

- Bölgesel asgari ücrete karşıçıkar mı?

- İstihdam büroları denilen kölepazarlarının kurulmasına karşı çıkarmı?

- Esnek çalışmaya karşı çıkar mı?

- Kıdem tazminatlarının kaldırıl-masına karşı çıkar mı?

- İşçilere iş güvencesi ister mi?

- Teşeronluk sistemine karşı çıkarmı? (Müteahhitlik yapan İMO yö-neticilerine sorun açıklasınlar bün-yelerinde kaç taşeron çalıştırdıkları-nı)

- Örgütlenmenin önündeki engel-lerin kaldırılmasını ister mi? (Ki,2001-2002 yılında sendika kurmafaaliyeti yürüten 6 işçiyi işten atanİMO yönetimidir.)

- İş cinayetlerini önlemek için netür önlemler almaktadırlar? Kaç iş-çinin kanına girdiler?

- Hangisinin firmasında işçilersendikalıdır?

- Hangi müteahhit işçilerin grevyapma hakkını savunur?

...

Soruları çoğaltabilirsiniz; tek birsoruya işçilerin lehine olumlu cevapveremezler...

İMO yönetiminin direniş düş-manlığı sınıfsaldır. Farklı tavır ser-gilemelerini beklemek sınıflar ger-çeğini görmezden gelmektir, reddet-mektir.

İMO’nun yönetim kurulunu tekrargözden geçirin. Haftalardır demok-ratik kurumların yönetimlerineçöreklenmekten bahsediyoruz.

Örneğin müteahhit Cihat Maz-manoğlu’na bakın. Yönetim kuru-lunda müteahhitliğin yanında öne çı-kan bu çöreklenmeyi görürsünüz.İMO Hatay Şubesinde bir dönem

sayman üye, iki dönemsekreter üye, beş dönembaşkan olarak görev yaptı.

İMO’da Mazmanoğ-lu’ndan başka adam mıyok? Ama hayır, onlar okoltukları asla kendi is-tekleriyle bırakmazlar.Çünkü o koltuklar ikti-darlardan ihale kapmakiçin ellerindeki çok büyük

bir güç aracıdır. Bu adamların emekle,emekçiyle, emekçinin, halkın mü-cadelesiyle ne alakası olabilir? Buadamlar her şeyden önce kendileridemokrat değiller ki, demokrasi mü-cadelesi versinler.

Devrimci, demokrat, halktan,emekten yana olan tüm örgüt, kişive kurumlara sesleniyoruz. CanselMalatyalı direnişindeki tavrınızı onagöre belirlemek zorundasınız.

Bir işçinin direnişinin yanındamı olacaksınız, yoksa müteahhitlerinyanında mı?

İMO üyesi olan binlerce devrimcidemokrat, ilerici mimar-mühendisCansel Malatyalı’nın direnişini des-teklemektedir.

Direniş saflaştırıyor, arındırıyor,maskeleri düşürüyor. Böylesi bir di-reniş karşısında arada yer yoktur. Yadirenişin yanında yer alırsınız, yakarşısında. Ya emekten, emekçiden,halktan yana tavır belirlersiniz yapatronlardan.

İstanbul’da, 25 Ağustos günü Gülsuyu-GülensuHaklar Derneği’nin olduğu sokakta ticari bir taksi ilegelen torbacı, orada bulunan uyuşturucu zulasından çı-kardığı uyuşturucuyu alıp satmaya giderken, Halk Cep-heliler tarafından yakalandı. Torbacı kilolarca esrar veJamaika denilen uyuşturucularla birlikte dernek önündenHeykel Meydanı’na doğru teşhir edilerek götürüldü.Heykel Meydanı’nda toplanan halkın gözleri önündeyakalanan torbacıdan alınan uyuşturucu ateşe verildi.

Halka yönelik yapılan konuşmalarda, yozlaşmanınulaştığı boyut vurgulanarak halkın bu konuda dahaduyarlı olması gerektiği söylendi. Torbacı teşhir edildikten

sonra sorgulanmak üzere Halk Cepheliler tarafındangözaltına alındı. Ardından Heykel Meydanı’na akrepile gelen polisler de Halk Cepheliler tarafından teşhiredildi. Polislerin yüzlerine karşı yapılan “Halkımız,burada yaktığımız uyuşturucunun asıl sahipleri karşı-mızdalar. Mahallemize uyuşturucuyu, fuhuşu, kumarıher türlü yozluğu sokan polisin ta kendisidir. Uyuşturucusatıcılarının, çetelerin arkasında onlar var. Onlar kirletmeyeçalıştıkça bizler bu pislikleri temizlemeye devam edeceğiz.Yozlaşmaya karşı mücadelemizden geri adım atmaya-cağız” denildi. Teşhir olan polisler “Katil Polis Gülsu-yu’dan Defol” sloganları karşısında uzaklaştı.

Uyuşturucu Satanları da, Onları Kollayan Polisi deMahallelerimize Sokmayacağız!

MİLYONLARI ÖRGÜTLEYECEĞİZ!88

Yürüyüş

2 Ekim2012

Sayı: 328

Page 9: CHP Milletvekilleri, Hatay’da Apayd n ...yuruyus.biz/pdf/pdf/328.pdfde irili ufakl ı onlarca işçi direniş-leri sürüyor. Bu direnişlere baktığı-mızda çok büyük bölümü

Bunun neresi demokratlık? Bununneresi emekten, halktan yana olmak?Bunun solun kültürüyle, değerleriylezerre kadar alakası var mı? Bu açıkbir tehdittir. Bu tavır burjuvazinintavrıdır.

Geçen hafta dergimizde kuru-munda çalışan bir işçiyi sendikaçalışması yaptı diye, performansıdüşük diye işten atan İMO yöneti-minin AKP’den ne farkı var diyesormuştuk.

Başbakan Erdoğan kendisi gibidüşünmeyen herkesi tehdit ediyor,tehdit etmekle kalmıyor açıkçasaldırıyor. İşten attırıyor, ekonomikolarak çökertmeye çalışıyor. Gözdağıveriyor.

TMMOB Yönetim Kurulu Baş-kanı Mehmet Soğancı’nın BaşbakanErdoğan’dan ne farkı var?

Cansel Malatyalı’nın İşimi Geriİstiyorum” diye pankart asmasınıAKP’nin polisine ihbar eten İMOyönetimine gösterilen tepki karşısındaemek düşmanlığına tehditle ortakçıbulmaya çalışıyor.

Mehmet Soğancı DİSK ve KESKYönetim Kurullarını telefonla araya-rak Cansel Malatyalı ve direnişi des-tekleyen devrimcileri “İMO’ya saldırıyaptılar” diye kınamalarını istiyor.

Her iki kurumun yönetimindende böyle bir açıklamanın yapılmasınaitiraz edenler oluyor. Böyle bir açı-klamanın yapılmasını doğru bulm-adıklarını söylüyorlar.

Bu sefer TMMOB BaşkanıSoğancı tehdit ediyor: “Kınamazsanızilişkilerimizi gözden geçiririz”

Yuh Senin Demokratlığına! Yuh Sizin Sendikacılığınıza!

Mehmet Soğancı’nın, devrimci-likle, demokratlıkla, ilericilikle birilgisi yoktur. Burjuvazinin beyniyledüşünen, burjuvazinin sınıf tavrını

gösteren eski bir dönektir. Ondan,onun gibilerden farklı bir tavır bek-lenemez. Düzen içinde demokratlığıda dönekliğinin maskesi olarak kul-lanmaktadır. Bir etiket olarak kul-lanmaktadır. Faşist düzen içinde “de-mokrat” kimliği de elbette belli çe-vreler için etikettir. Çıkarlar için kul-lanılan kariyerdir.

Geçen hafta “KESK ve DİSK yö-netimleri bu kararları nasıl almışlar,hangi bilgiye kanıta dayanarak al-mışlar bilmiyoruz” diyerek açıkla-malarını istemiştik. Öğrendik ki, So-ğancı’nın tehditleri sonucu böyle biraçıklama yapmışlar.

Esas “yuh”umuz; Soğancı’nıntehditlerine boyun eğen KESK, DİSKgibi emek örgütlerinin yöneticilerin-edir.

Siz böyle bir tehdite boyun eğer-ken üyelerinizin hakkını nasıl ko-ruyacaksınız.

Neden korktunuz?

Açıklayın; TMMOB’ye MehmetSoğancı’ya gebeliğiniz nedir? Aranız-da nasıl bir ilişki var ki, emeği, ek-meği, onuru için bir işçi direnişininkarşısında tavır alıyorsunuz?

Emeğin hangi çıkarlarını korumakiçin böyle bir açıklama yaptınız? Bunasıl bir sendikacılıktır?

Bir kez olsun gidip Cansel Mala-tyalı’nın direnişini ziyaret ettiniz mi?Neden direndiğini sordunuz mu?

Siz bir tehdite boyun eğersenizAKP’nin saldırıları karşısında nasıldirenecekiniz?

İşçilere, memurlara onca saldırıvarken, kazanılmış tüm haklar birbir gasp edilirken yıllardır adam gibibir direnişin neden yapılamadığı an-laşılmaktadır.

Direnenlerin yanında değil, dire-nişlerin karşısında yer alan bir sen-dikal anlayış.

Bu sendikal anlayış işçi sınıfının

mücadelesini veremez. İşçilere azgın-ca saldırıların karşısında direnemez.

BU ANLAYIŞ KENDİ ÜYELE-RİNİ SATAR!

SENDİKALARIN YÖNETİM-LERİNE ÇÖREKLENEN BU AN-LAYIŞLARLA SAVAŞACIĞIZ.

Emek örgütlerinin yönetimlerindeyer alıyorsanız emekçiden yana olmakzorundasınız. Sizin üyeniz olsun yada olmasın direnen her işçinin dire-nişini desteklemek, sahip çıkmak zo-rundasınız.

Örgütlü ya da örgütsüz, bir işçiyeyapılan saldırı, tüm işçilere yapılmışbir saldırıdır. Bir işçinin direnişinisahiplenmek bütün işçileri sahiplen-mektir.

Bu doğruları bilmeyen bir sen-dikacı olamaz. Sorun sınıflar mü-cadelesinin bu gerçekliğini bilip bil-memek değil, sorun emek örgütler-indeki yozlaşmadır, çürümedir.

KESK açıklamasında “Emek vedemokrasi mücadelesinde yol arka-daşımız olan TMMOB/İMO’nun bi-nasına yapılan saldırıyı kınıyoruz”demiş. Bu “yol” arkadaşlığı, MamakHapishanesi’nde yoldaşlarını, dev-rimi, halkı yarı yolda bırakan, satan“DY” arkadaşlığı mı? Nasıl bir “yolarkadaşlığı” bu? Mamak’ta yoldaş-larınızı satıp Cuntanın karıştır-barıştırpolitikasıyla faşistlerle kuzu sarmasıolduğunuz gibi bir arkadaşlık mı?

Mehmet Soğancı’nın tehditlerineboyun eğip bir işçi direnişini ve onudestekleyen devrimcileri kınadığınızagöre başka türlü bir “yol arkadaşlığı”olamaz.

DİSK ve KESK yönetiminde ger-çekten işçiden, emekçiden yana ol-duğuna inandığımız yöneticiler elbettevar. Onlardan yapılan bu yanlışakarşı çıkmalarını bekliyoruz. Sizinyeriniz direnişin yanıdır!..

TMMOB Yöneti̇m Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı’nınDemokratlığına Bakın: Cansel Malatyalı ve Direnişi Destekleyenlerin

İMO’ya Pankart Asmasını “İMO’ya Saldırı Di̇yeKınamazsanız İ̇li̇şki̇leri̇mi̇zi̇ Gözden Geçi̇receği̇z!”

AKP ZULMÜNÜ YENECEĞİZ! 99

2 Ekim2012

Yürüyüş

Sayı: 328

Page 10: CHP Milletvekilleri, Hatay’da Apayd n ...yuruyus.biz/pdf/pdf/328.pdfde irili ufakl ı onlarca işçi direniş-leri sürüyor. Bu direnişlere baktığı-mızda çok büyük bölümü

16 Ağustos 2012 tarihli KESK-Yürütme Kurulu imzalı bir açıklamayayınlandı.

Açıklamada şöyle deniyordu: "1 Ağustos 2012 Çarşamba günü

sabah 07.00 civarında Türkiye Mi-marlar Mühendisler Odası‘na(TMMOB) bağlı İnşaat Mühendisle-ri Odası‘nın (İMO) genel merkez bi-nası içeri zorla giren bir grup tara-fından tahrip edilmiştir. Emek ve de-mokrasi mücadelesinde yol arkada-şımız olan TMMOB/İMO‘nun bina-sına yapılan saldırıyı kınıyoruz. Emekve demokrasi güçlerinin binalarınasaldırıyı hiçbir gerekçenin haklı gös-teremeyeceğini bir kez daha ifade edi-yoruz."

Evet, bu açıklamadan anladığımızkadarıyla İMO'ya bir saldırı olmuş,İMO tahrip edilmiş ve bunu "birgrup" gerçekleştirmiş. Hepsi bu ka-dar! Bir olay olmuş ama ne olmuş, birkınama var ama ne kınanıyor, bunuaçıklamadan anlamak mümkün değil!

Bu kadarla yetinmemiz isteniyordemek ki. Zamana uygun bir tavır. Neaçıklanmışsa onunla yetinin, sorgu-lamaya ne gerek var!

Oysa akıl sahipleri bu açıklama-yı okuduklarında ve açıklamada kul-lanılan dilin de etkisiyle şu soruları so-rar :

1- "Bir grup" olarak adlandırılanbu grup kimdir?

2- Saldırı derken kastedilen şey ne-dir? Nasıl bir saldırı olmuştur?

3- Bahsedilen zor kullanılma ola-yı nasıl gerçekleşmiştir?

4- Binada nasıl bir tahribat ol-muştur?

Bu soruların cevabını açıklamadabulamıyoruz.

İşte KESK Yürütme Kurulununbizden gizlediği gerçeklik bu sorula-rın cevabında gizlidir. Bunların ce-vaplarını arayalım.

1- 4,5 yıl çay ve temizlik işçisi ola-rak çalıştığı İMO'dan keyfi bir bi-çimde ve sadece "Performans ye-tersizliği" gerekçe gösterilerek işten

atılanve bu-n u nüzeri-ne İMO önünde başlattığı oturmaeylemini 190 günü geçkin bir süredirgeceli-gündüzlü sürdüren CanselMALATYALI ile direnişe başladığıgünden beridir onu destekleyen dev-rimcilerdir. Her devrimciyim demo-kratım diyen insanın yapması gere-keni yapan yani bir işçinin haklı ta-lebi için yaptığı direnişte yanında olaninsanlardır.

2- KESK'in, TMMOB/İMO'nunaçıklamalarından alarak saldırı olarakadlandırdığı şey: Cansel Malatya-lı’nın destekçileri ile birlikte İMO bi-nasına girip pencereden "İMO YÖ-NETİMİ TARAFINDAN KEYFİOLARAK İŞTEN ÇIKARILDIM.İŞİMİ GERİ İSTİYORUM - CAN-SEL MALATYALI" şeklinde bir pan-kart asmasıdır.

3- 164 günlük direnişe kulakları-nı tıkayan ve her türlü saldırgan,anti-demokratik tutumu alan İMOyönetiminin engellemek isteyeceğiaçık olan pankart asma eyleminin ger-çekleşme aşamasında yaşanan biroda kapısının zorlanarak açılmasıdışında, Cansel MALATYALI vedestekçileri zor kullanan değil asıl sal-dırıya uğrayan taraftır. Zoru kullanan;İMO yönetimi tarafından "davet edi-lerek" bina içine alınan polistir. Yan-lış duymadınız POLİS! Hem de tümKESK'lilerin iyi tanıdığı ÇEVİKKUVVET polisi!

4- Yaşanan olay sonucunda yapı-lan tahribatın polis tarafından ger-çekleştirildiğinin polis tutanaklarınabile geçtiği bilinmektedir. Polis; koç-başı ile kapıları kırmış, eylem bit-meden odadan çıkmamakta direnenCansel Malatyalı ve arkadaşlarının di-renişini kırmak için içeriye gaz bom-baları atmıştır. İMO yönetiminin is-teği ve ihbarı ile gözaltına alınmala-rı esnasındaki arbedede odanın eş-yaları zarar görmüştür. Oysa açıkla-

mada bu gerçekliğin üzeri kapatıl-maya çalışılmıştır.

5- Cansel Malatyalı ve arkadaş-larının pankart asma eylemi; 10 göz-altı ve İMO yönetimine çöreklenen si-yasal anlayışın devrimci, demokratik,ahlaki ve insani olarak enkaz halinedönüşmesi ile sonlanmıştır.

Bu soruların ve cevaplarının ortayaçıkardığı gerçek KESK Yürütme Ku-rulunun içinde bulunduğu durum-dur.

KESK yaptığı açıklamayla;Performansa dayalı çalışma sis-

temine karşı çıktığını söylerken bu ge-rekçe ile işten atılan bir emekçinin ta-leplerini ve direnişini görmezdengelmektir.

KESK yaptığı açıklamayla;Hakları gasp edilen emekçilerin

haklarını geri almak için yapacakla-rı basın açıklaması, oturma eylemi,pankart asma, çadır kurma, işgal,grev gibi her türlü yol ve yönteminmeşru ve demokratik olduğu gerçe-ğini görmezden gelen KESK Yürüt-me Kurulunun, yarın kendi mücade-le alanında bu tür eylemleri nasıl sa-vunacağı gibi bir sorunun muhatabıdurumuna düşmüş olmaktadır.

KESK yaptığı açıklamayla; İMO'nun, tarihinde ilk defa polis

tarafından işgale uğramasının so-rumlusu olan ihbarcı İMO yönetimi-ni sorgulamak ve kınamak yerine, biremekçinin en meşru, demokratik ey-lemini mahkum etmeye kalkışmak-tadır.

KESK yaptığı açıklamayla;İşkence ile gözaltına alınan bir

emekçinin ve devrimcilerin yanındaolup, onlara destek olması, bu yöndeaçıklama yapması gerekirken tersineİHBARCILIĞI ve İŞBİRLİKÇİLİĞİdesteklemektedir.

KESK, onlarca üye ve yöneticisipolis komploları ile tutuklanmış, üye-lerine polis tarafından defalarca iş-

KESK, Cansel Malatyalı’nınDirenişini Sahiplenmeli,İhbarcılığı ve İşbirlikçiliğiMahkum Etmelidir!

Devrimci MemurHareketi

MİLYONLARI ÖRGÜTLEYECEĞİZ!10

Yürüyüş

2 Ekim2012

Sayı: 328

Page 11: CHP Milletvekilleri, Hatay’da Apayd n ...yuruyus.biz/pdf/pdf/328.pdfde irili ufakl ı onlarca işçi direniş-leri sürüyor. Bu direnişlere baktığı-mızda çok büyük bölümü

birlikçilik teklifi yapılmış, bağlı sen-dikaları, şubeleri ve konfederasyonbinası defalarca polis tarafından ba-sılmış, eylemlilikleri polis tarafındanterör estirilerek dağıtılmış, üyeleri ka-çırılarak katledilmiş ve türlü şekil-lerde işkenceler görmüş bir sendi-kadır. Böyle bir tarihe sahip sendi-kanın demokratik ve meşru bir ey-lemi sonlandırmak için polisten me-det umanların ağzıyla bir emekçiyikınamak yerine İŞBİRLİKÇİLİĞİ ve

İHBARCILIĞI mahkum etmesi ge-rekirdi. Oysa yukarıda açık biçimdeortaya konulduğu şekliyle KESKYürütme Kurulu bu gerçeği görmekistemediği için gözlerini elleriylekapatan birinin körlüğünün içinedüşmüştür. "KESK'in ekseni kay-dı"cıların KESK'i oturttukları ek-sen budur.

Bu anti demokratik, ihbarcıtutumundan dolayı İMO yöneti-mini kınıyoruz.

Asıl olarak KESK Yürütme Ku-rulu; kendi örgütlülüğünün de karşıçıktığı "Performans değerlendiril-mesi" sonucu bir emekçinin işten çı-karılmasını, bu emekçinin kendisinidestekleyenlerle beraber sürdürdüğühaklı ve meşru direnişin polis çağrı-larak bitirilmeye çalışılması ve iş-kenceli gözaltılara neden olunması-nı kınamalıdır.

Kamu Emekçileri Cephesi

Birleşik emek mücadelesini örmek adına dört örgütün(KESK, DİSK, TTB, TMMOB) katıldığı toplantıda;TMMOB yönetimi "Kendilerine bağlı İMO'nun 1 Ağus-tos tarihinde işgal edildiğini, eğer birlikte mücadele ede-ceksek kurumların bunu kınamaları gerektiğini" ifadeetmiştir. KESK yürütme kurulu 14.08.2012 tarihinde ger-çekleştirdiği toplantıda TMMOB'nin bu talebini değer-lendirerek işten atılan bir emekçinin sesini duyurmak içingerçekleştirdiği meşru bir eylemi kınama kararını oy çok-luğu ile almıştır. Karar alınırken objektif bir değerlendirmeyapılmamıştır.

KESK Yürütme Kurulu oy çokluğu ile aldığı kararında"Emek ve demokrasi mücadelesinde yol arkadaşımız olanTMMOB/İMO’nun binasına yapılan saldırıyı kınıyoruz.Emek ve demokrasi güçlerinin binalarına saldırıyı hiç-bir gerekçenin haklı gösteremeyeceğini bir kez daha ifa-de ediyoruz." açıklaması ile kınamıştır. Yürütme kurulunca"saldırı" olarak adlandırılan meşru eylemin nedenleri tar-tışılmamıştır. Cansel Malatyalı; "demokrat" ve “yetkin”mühendislerin yönetimde olduğu TMMOB'ye bağlı İMOyönetimi tarafından performans düşüklüğü gerekçesi ile31 Ocak 2012 tarihinde işten çıkarılmıştır. AKP iktida-rının "Performansa dayalı" çalışma sistemine; işve-renin (özel, resmi vb) emekçileri istediği gibi cezalan-dırma yetkisi veriyor diyerek karşı çıkan KESK Yü-rütme Kurulu burada, bu durumu görmezden gelmiştir.İMO yönetimi performans değerlendirilmesi sonucuCansel Malatyalı'nın işine son vermiştir.

Cansel Malatyalı'nın işine geri dönmek için altı aydanberi devam ettirdiği haklı ve meşru direniş görmezden ge-linmiştir. Cansel Malatyalı güvenceli başka bir iş veyaİMO’daki işine geri dönmek için altı aydır İMO binasıönünde meşru ve haklı bir direniş sürdürmektedir.

Emekçilerin gasp edilen haklarını geri almak içinyapacakları basın açıklaması, oturma eylemi, pankartasma, çadır kurma, işgal gibi her türlü yol ve yöntem

emek ve demokrasi mücadelesi verenler için meşrudurve demokratiktir.

Cansel Malatyalı ve direnişi destekleyen devrimcilerİMO ve TMMOB yönetimine sesini duyurmak için 1 Ağus-tos tarihinde İMO binasına talebini içeren pankart asmaeylemi gerçekleştirmiştir. "Demokrat" İMO yönetimi isebu eylem karşısında Cansel Malatyalı ile görüşme yeri-ne; “Kamu yararına bir kurum” olmalarını gerekçe gös-tererek, İMO tarihinde bir ilki gerçekleştirmiş ve CanselMalatyalı ile eylemi destekleyenleri polise ihbar edereksuç duyurusunda bulunmuşlardır. İMO belki tarihinde ilkdefa polis işgaline uğramış ve eşyaları tahrip edilmiştir.Cansel Malatyalı ile birlikte direnişi destekleyen on dev-rimci işkencelerle gözaltına alınmıştır. Bunun nedeni İMOyönetiminin polisi "davet" etmesidir. Bu ülkenin demok-ratları, devrimcileri, yurtseverleri polis veya devletinbir başka kurumu ile işbirliği yapmazlar, dostlarını po-lise ihbar etmezler.

Polise direnenleri ihbar ederek suç duyurusunda bu-lunan İMO yönetim kurulu ne kadar "demokrat" olduğunubu davranışı ile göstermiştir.

KESK Yürütme Kurulu’nda bunlar hiç değerlendiril-memiş, sadece "nedeni ne olursa olsun binanın işgal edi-lemeyeceği" ifade edilmiştir. Yukarıda belirttiğim ne-denlerden dolayı Yürütme Kurulumuzun yayınladığı kı-nama açıklamasına katılmıyorum. Asıl kınanmasıgereken; bu anti demokratik, tahammülsüz ve ihbar-cı tutumundan dolayı İMO yönetimidir. Performans de-ğerlendirilmesi sonucu bir çalışanın işten çıkarılması, buemekçinin kendisini destekleyenlerle beraber işine geri dön-mek için sürdürdüğü haklı ve meşru direnişin polis çağ-rılarak bitirilmeye çalışılması ve işkenceli gözaltılara ne-den olunması kabul edilemez. 23 Ağustos 2012

Akman ŞimşekKESK Yürütme Kurulu Üyesi

Cansel Malatyalı’nın Direnişini Kınayan KESK Yürütme Kurulu’nunKararına Akman Şimşek Katılmadığını Açıkladı:

“Asıl Kınanması Gereken; Bu Anti-Demokratik, Tahammül-süz ve İhbarcı Tutumundan Dolayı İMO Yönetimidir!”

AKP ZULMÜNÜ YENECEĞİZ! 11

2 Ekim2012

Yürüyüş

Sayı: 328

Page 12: CHP Milletvekilleri, Hatay’da Apayd n ...yuruyus.biz/pdf/pdf/328.pdfde irili ufakl ı onlarca işçi direniş-leri sürüyor. Bu direnişlere baktığı-mızda çok büyük bölümü

Gaziantep Organize Sanayi Böl-gesi’nde; 9 Ağustos günü, 5 tekstilfabrikasında, 5 bin işçi greve çıktı.Şireci Tekstil fabrikası işçilerininbaşlattığı direniş, düşük ücretle çalışanve aynı ağır çalışma koşullarını ya-şayan Gürteks, Gür İplik, Motif İplikve Canan Tekstil fabrikalarının di-renişe katılımlarıyla birlikte bölgedekibütün tekstil işçilerinin ortak müca-delesi haline dönüştü. Grev ZekiMensucat, Zafer Tekstil işçilerininkatılımıyla 7 fabrikaya yayıldı. Ongün işçilerin fabrika önünde yataraksürdürdüğü grev 18 Ağustos günükısmi bazı kazanımlarla sona erdi.

Antepli Direnişçi İşçilerinTalebi, Tüm Antep Tekstil İşçilerinin Talebidir

Direnişin, ilk başladığı ŞireciTekstil fabrikasının sahibi, 10 yılda10 yeni fabrika açan AKP’nin zen-ginliğine zenginlik kattıklarından sa-dece biridir. Şireci Tekstil fabrikasıve sanayi bölgesindeki yüzlerce fab-rika 10 yıl önce küçük bir firmaydılar.İşçiler her geçen gün daha da yok-sullaşırken, Erdoğan küçük ve ortaölçekli firmalar için “Biz teşvik ve-receğiz onlar işçi çalıştıracak” diyeifade ettiği “teşvik” desteğiyle bü-yüdüler. Gaziantep Organize SanayiBölgesi’nde, 700 fabrikada çalışan120 bin işçi ise açlık sınırının altında,asgari ücrete mahkum edildiler.

Antep Başpınar Organize SanayiBölgesi’nde tekstil işçileri greve çıkışnedenlerini ve taleplerini ifade et-tikleri açıklamada;

“Biz bir fabrikada haklarımıziçin ayağa kalktığımızda bütün pat-ronlar bize karşı birleşiyor. Amabizler bugüne kadar birleşmediğimizve mücadele etmediğimiz için bütünhaklarımız elimizden alındı” diye

durumu ifade edi-yordu.

Ortak Sorun,Ortak Talep,Ortak DirenişiYarattı

İşçileri birleşti-ren ekonomik-de-mokratik taleple-riydi. Köle gibi ça-lıştırılmalarına rağ-men yoksulluğamahkum edilişleri-ne isyandı direnişleri. Uzun çalışmasüreleri, sigortasız çalıştırma, düşükücretler, ödenmeyen ikramiyeler,Pazar ve bayram tatillerinde ça-lışmaya zorlama, mesaiye kalmayızorunlu kılma, yıllık izin hakkıkullanamama, haksız işten çıkar-malar, keyfi ücret kesintileri, sağ-lıksız çalışma koşulları ve insanonuruyla bağdaşmayan hakaret,onur kırıcı davranışlar tekstil işçi-lerinin direnişini birleştirdi.

İlk olarak Şireci Tekstil işçileribaşladılar direnişe. Ardından Şire-ci’deki işçileri gören, Gürteks, Gürİplik ve Canan Tekstil, sonra ZekiMensucat işçileri de düşük zammakarşı iş bıraktı. Bir süre sonra, ŞireciTekstil işçileri, işverenin ücret veçalışma koşullarda kısmi bir takımdeğişiklikler yapma sözü vermesiüzerine anlaşmaya varıp işbaşı yap-tılar. Ancak kısa bir süre sonra sözüntutulmayacağı anlaşılınca, diğer tekstilfabrikalarında, aylık ücretlerinin net1000 TL’ye çıkarılması, asgari ücrettutarında dört ikramiye, Pazar vebayram tatillerindeki çalışmanın fazlamesaiden sayılması ve fazla mesainingünlüğünün 100 TL olması taleple-riyle başlayan direnişle Şireci Tekstilişçileri yeniden direnişe katıldılar.

İşçilerin dalga dalga büyüyen direnişiböylece 5 bin kişiye ulaştı.

Grev 10. Gününde Kısmi Haklarla Bitti!Grevi Bitiren İşçilerinÖrgütsüzlüğüdür

Tekstil patronlarının 780 lira ci-varında olan ücretleri 875 liraya çı-karma ve bayramlarda işçilere 10’aryevmiye üzerinden ikramiye ödemeteklifi üzerine grev, başlangıç talep-lerin gerisinde kısmi kazanımlarla,5 iş yerinde, 10. gününde sona erdi.

İşçi Komitesi imzalı bildiride;“Bundan sonra taleplerimiz aynışekilde kabul edilmeden hiçbir işyeri işbaşı yapmayacak. Bundansonra ayrı ayrı değil, hepimiz birfabrika gibi tek yürek mücadelemizibirlikte yürüteceğiz!” demişlerdi.Ancak pratik böyle olmadı.

Gür İplik ve Şireci Tekstil’de an-laşmaya varılamadığı için direniş sü-rüyor.

Canan Tekstil ve Gürteks işçileri-nin, eyleme katılan kimsenin iştenatılmaması ve eylemde geçen günlerindevamsızlık sayılmaması noktasındakitalepleri de kabul edildi. Motif İplik’te

Antep Tekstil İşçilerinin Direnişi ve Çıkarılması Gereken Dersler

Ortak Sorun, Ortak Talep, Ortak Bir Direniş Yarattı

7 FABRİKADA 5 BİN SENDİKASIZ İŞÇİ GREVE ÇIKTI!

MİLYONLARI ÖRGÜTLEYECEĞİZ!112

Yürüyüş

2 Ekim2012

Sayı: 328

Page 13: CHP Milletvekilleri, Hatay’da Apayd n ...yuruyus.biz/pdf/pdf/328.pdfde irili ufakl ı onlarca işçi direniş-leri sürüyor. Bu direnişlere baktığı-mızda çok büyük bölümü

işveren ücretleri 925 liraya yükseltir-ken, bayramın iki günü ve 30 Ağus-tos’ta çalışılması maddesini koydu.

İşçilerin eylemde geçen on günlükücretlerinin kesinti yapılmamasınakarar verildi.

Şireci Tekstil patronu direniştekiişçilere “eyleme katıldığım için piş-manım” yazılı belge imzalatmak is-tedi. Kabul ettiği hakları yazılı halegetirmedi. Gürteks patronu, işçileringeriye dönük tazminat haklarını ver-mediği için burada da direniş fabrikaönünde devam ediyor. Bu iki fabri-kanın işçilerinin talepleri kabul edil-meden grevinin bitirilmesi Gürteksve Şireci Tekstil işçilerinin direnişinizayıflatmıştır.

Direnişlerin Öncüsü Olması Gereken Sendikalar, Konfederasyonlar, Sol, Direnişin Sadece Dışarıdan Ziyaretçisi, Destekçisi Olabilmiştir

Tekstil işçilerinin direnişi örgüt-leyen ve yönlendiren, işverenlerlegörüşmeleri yapan, sendika temsil-cileri değildi. DİSK Tekstil, TÜRK-İŞ Teksif ve HAK-İŞ Öziplik İş sen-dikalarının şubelerinin bulunduğuGaziantep’teki 700 fabrikada 120bin tekstil işçisinin büyük bölümüsendikasız ve örgütsüzdü. Beş fab-rikanın 2’sinde gerici Hak-İş’e bağlıÖz İplik-İş Sendikası yetkili olma-sına rağmen işçiler, sendikanın iş-çilerin değil patronların çıkarlarınısavunduğu için direnişlerini sen-dikadan bağımsız yaptılar. Sendi-kalar, konfederasyonlar, sol partilerdirenişin sadece dışarıdan ziyaretçisi,destekçisi olabildiler. Oysa direnişinönderliğe ihtiyacı vardı.

Beş tekstil fabrikasında çalışanişçi temsilcileri kendi aralarında top-lantılar yaparak sorunları ve taleplerietrafında ortak bir mücadele yürütmekararı aldılar ve komite kurdular.Bundan sonra işverenlerle ve işverenörgütleri ile görüşmeler işçilerinkendi seçtikleri temsilcilerle yapıldı.Sendikayı aşıp direnişin içinde yeraldılar.

İşten Atma Tehditleri ve Polis BaskısınaRağmen Direniş Başladı

İşten atma tehditleri ve polis gü-cüyle direnişin kırılacağını düşünentekstil patronları, işçilerin kendi ara-larında kurdukları komiteyi muhatapalmadılar. Ancak grevin 7 fabrikayasıçramasıyla birlikte bölgedeki Tekstilsanayinin büyük patronlarından Na-kipoğlu ve Konukoğlu, GaziantepOrganize Sanayi Bölgesi’ndeki fab-rika sahiplerini toplayıp direnişi kır-manın yollarını aramaya başladı. Di-renişi kırmanın en bildik ilk yoluişten atma tehdidiydi. Nakipoğlu veKonukoğlu’nun tehditlerine işçiler“direnişe devam” kararı ile cevapverdiler. İşçiler, patronların, komikücret ve göstermelik düzeltmelerinyapılacağı vadedilen çalışma koşullarıiçin tekliflerini reddettiler.

İşçiler işten atılma tehditleri kar-şısında geri adım atmayınca, patronlarbu kez de her zamanki gibi polisidevreye soktular. İşyerlerinin önündetoplanan işçileri dağıtmak için, herfabrikanın önünde, Toma ve Çevik

Kuvvet polisi barikatlar kurup, di-renişçi işçileri zorla farklı yerleregötürmeye çalıştılar. İşçilere gürültükirliliği yaptıkları gerekçesiyle ka-bahatler kanununa göre ceza yazdılar.Gaziantep’e diğer illerden gelen da-yanışma ziyaretlerini engellediler.

Grevdeki fabrikaların işyeri tem-silcileri, işçileri patronlara karşı kış-kırttıkları, ayaklandırdıkları gerek-çesiyle emniyete götürülüp tehditedildiler.

Türk bayrağının propaganda aracıolarak kullanılması suçlamasındanceza kestiler.

Hemen her gün işçi taşıyan araç-lara trafik cezası kestiler.

Tekstil patronlarının gönüllü söz-cülüğünü yapan Gaziantep EmniyetMüdürlüğü Güvenlik Şube MüdürüRecep Emol, işçilere direnişle biryere varamayacaklarını, işlerini kay-betme tehlikesinin olduğunu söyle-yerek işbaşı yapmalarını istedi.

İşçiler, Devrimcilere Güvenmelidir

Tekstil işçileri Antep DemokrasiParkı’nda yaptıkları açıklamalarda“İşçi kardeşlerimizin birlik ve bera-berliği dışında kimseye güveneme-yeceğiz. Haklarımızı başka türlü ala-mayacağımızı çok iyi öğrendik” di-yorlardı. Direnilmeden hakların ka-zanılamayacağı kesin doğrudur ancakkendilerinden başka güvenilecek kim-senin olmadığı doğru değildir. Halkıiçin, vatanı için, adalet ve eşitlik içincanını veren devrimciler var güve-nebileceğiniz. “Birlik ve beraberlik”büyük bir kazanımdır ama yetmez.Tekstil işçileri ve bütün işçiler ör-gütlenmelidir. Tekstil işçilerinin “Bı-rakın işten çıkarmayı, Gaziantep’tençıkarsalar da mücadelemize devamedeceğiz”diyerek kararlılıklarını be-lirttikleri direnişin kısmi haklarla bi-tirilmesi örgütsüz oluşlarındandır.Gaziantep tekstil işçilerinin direnişibir kez daha örgütsüz hak alma mü-cadelesinin yürütülemeyeceğini, di-renişin örgütsüz talepleri kazanıncayakadar sürdürülemeyeceğini göster-miştir.

DİRENİŞİN TALEPLERİAylık 1000 TL ücret ve yılda

asgari ücret tutarında dörtikramiye verilmesi, buikramiyelerin üç ayda bir ödenecekşekilde ücret bordrosunayansıtılması.

Pazar günleri, bayramlarda veresmi tatil günlerinde zorunluçalışmanın kaldırılması, çalışmayanişçilere devamsızlık yazılmaması.

Pazar günü ve diğer mesaigünlerinde 12 saat çalışmanınkaldırılması.

Gönüllü olmak şartıyla Pazargünü çalışan işçiye 100 TL mesaiücreti ödenmesi.

Direnişin anlaşmayla bitirilmesidurumunda direnişe katılanişçilerin işten atılmaması, atılırsayeniden direnişe başlanması.

Taleplerin kabulünün işverenlertarafından sözlü yapılması değil,işçiler ve işverenler arasında ikilibir protokol ile imza altınaalınması.

AKP ZULMÜNÜ YENECEĞİZ! 13

2 Ekim2012

Yürüyüş

Sayı: 328

Page 14: CHP Milletvekilleri, Hatay’da Apayd n ...yuruyus.biz/pdf/pdf/328.pdfde irili ufakl ı onlarca işçi direniş-leri sürüyor. Bu direnişlere baktığı-mızda çok büyük bölümü

İşçilerin Düzenden Umudunu Kesecek Örgütlenme Devrimci İşci Hareketidir

Grevdeki bütün işçiler adına, Ga-ziantep Meydanı’nda yaptıkları açık-lamada, işçi temsilcileri GaziantepValisi’nin ve Kaymakamı’nın, diğerdevlet kurumlarının yanlarında ol-mamasını eleştirdiler. AKP’nin veAntep milletvekillerinin sahip çık-mamasına “Bizim seçtiğimiz Antep’in12 milletvekili nerede? Neden gel-miyorlar? 10 gündür Türkiye’ninher yanındaki işçi arkadaşlarımızdanteşekkür alıyoruz. Onlar duydularda milletvekilleri niye kulaklarındakipamuğu çıkarmıyor?”diyerek tepkigösterdiler. Buradan da anlaşılıyorki; işçilerin hala kendilerini iliklerinekadar sömüren, sefalet ücretine vekölece çalışma koşullarına mahkumeden bu devletten, düzen partilerindenbir beklentisi vardır.

Bu eleştirilmekten öte değiştiril-mesi gereken bir tablodur. Bu tabloyudeğiştirecek tek yol ve yöntem; Dev-rimci İşçi Hareketi’ni yaratmaktır.Devrimci İşçi Hareketi’nde örgüt-lenmektir. Evet, devletten ve düzenpartilerinden umudu kesmemişlerdirGaziantep tekstil işçileri. Ama baskıve sömürü onları birleştirmiştir. Bir-leştirip direnişe yöneltmiştir. İşve-renlerin işten atma tehdidine ve po-lisin gözdağına, baskılarına rağmengece gündüz fabrika önlerinde yatarakgreve çıkmışlardır.

Tekstil İşçilerinin Grevinden Çıkarılacak Dersler ve Reformizmin Abartıcılığı

Tüm eksikliklerine ve örgütsüzolmalarına rağmen yapılan bu direnişişçiler, devrimciler için öğreticidir.Abartmadan, göklere çıkarmadan,işçi kuyrukçuluğu yapmadan, büyükmisyonlar yüklemeden, işçi sınıfıaçısından dersler çıkartılması gerekenbir direniştir.

Demokratik Sınıf ve Kitle Sen-dikacılığı yaptığını savunan sendikalaraçısından geldikleri noktayı bir kez

daha görmeleri ve üzerlerindeki ölütoprağı atmaları açısından derslerledolu bir direniştir.

Antep tekstil işçilerine, DİSK’tenve KESK’ten, diğer sendikalardanziyaretler dışında, sözlü veya yazılıolarak “haklı mücadelenizin yanın-dayız” demekten başka bir destekolmadı. Bu anlamda da Gazianteptekstil işçilerinin grevi, sendikalarıntamamının nasıl içinin boşaldığını,işçi sınıfının mücadelesinden ne kadarkoptuğunu, kendi üyelerine dahi sahipçıkamaz hale geldiklerini, direnişlerkarşısındaki ilgisiz ve duyarsız (Can-sel Malatyalı direnişinde düşman-laştığına da tanık olduk) kaldıklarınıgöstermesi açısından bir derstir.

İşçiler örgütlenirlerse devlet sen-dikacılığının aşılabileceğini göster-mesi açısından bir deneyimdir. Ortaksorunlar etrafında birleşilebileceğinigöstermesi açısından öğreticidir.

Bir fabrikada başlayan direnişin7 fabrikaya ve 5 bin işçiye yayılmasıanlamında öğretici ve umut vericidir.Birleşirsek nasıl bir güç olabileceği-mizi, egemenlerin nasıl korkulu rüyasıolabileceğimizi göstermesi açısındanöğreticidir.

İşçiler, devrimciler ve mücadeleaçısından önemli dersler çıkartılacakbir direniş olmakla birlikte Anteptekstil işçilerinin direnişi reformizminabarttığı gibi tarihe yazılmış “işçisınıfına örnek olacak bir direniş”değildir.

Reformizm kendiliğinden dire-nişlere büyük misyonlar yükleyerekörgütsüzlüğü savunmaktadır. Ken-di içinde bulundukları geriliği meş-rulaştırmaya yönelik abartı ve öv-gülerlerle direnişe methiyeler düz-mektedirler. Çünkü reformizm, An-tep tekstil işçilerinin örgütsüz direnişigibi bir direnişi örgütleyecek neisteğe ne kararlılığa sahiptir. Refor-mizmin işçileri düzen sendikacılarınınetkisinden kurtarmak gibi ne isteğine de cüreti vardır. Tam tersine ken-diliğinden tepkilere, protestolara taparolmuşlardır. Genel olarak reformistçizgideki birçok örgüt, parti Antepdirenişine övgülerle örgütsüzlüğügöklere çıkarırken Emek Partisi ve

ÖDP gazeteleri de bunun başını çekti.

Antep tekstil işçilerinin direnişireformizmin ayaklarını yerden kesti.10 günde kısmi haklarla bitirilengrevi 15-16 Haziran direnişlerine,Kavel direnişlerine benzetip “işçisınıfının tarihine yazılmış zafer”olarak değerlendirdiler. Bu değer-lendirme ufkun darlığını gösterir. İk-tidar mücadelesinden vazgeçen biranlayışın yaklaşımıdır.

Reformizm, on yıllardır hiç bık-madan işçi sınıfı edebiyatı yapmasınarağmen, sınıfını örgütlemek bir tarafaonları anlayamamışlardır bile. İşçisınıfına gitmemişlerdir. Tersine, işçisınıfının mücadelesini engellemeyeçalışan, düzen adına hareket eden,üç-beş reformist-sarı sendikacıyı etkialanlarına almak için, kafakol ilişki-lerini sürdürerek sendika yönetim-lerini ele geçirmeye çalışmışlardır.Bütün sendikal mücadele, işçi sınıfımücadelesi tarihleri bundan ibarettir.Bu bakış açısındandır bu gün Anteptekstil işçilerinin direnişine büyükmisyonlar yüklemeleri. Oysa, ülke-mizde işçi sınıfını sarı, reformist,devlet yanlısı sendikalardan kur-tarıp devrimci bir işçi hareketi ya-ratmadan bırakalım işçi sınıfınınpolitik mücadelesini, ekonomik-demokratik mücadelesi bile sür-dürülemez.

Örgütsüz Hak Alma Mücadelesi Sürdürülemez

Bir direnişten ders çıkarmak, de-neyim edinmek başka bir şeydir, odirenişi örnek olarak göstermek başkabir şeydir. Antep tekstil işçilerinindirenişinden işçi sınıfı mücadelesiaçısından sonuçlar çıkarılabilir, çı-karılmalıdır da. Ama örnek almakdemek “Böyle yapın!” demektir. An-tep tekstil işçilerinin direnişi “Direnişböyle olur!” niteliğinde değildir.

Birincisi; Antep’de işçiler örgüt-süz olduğu için direnişi sonuna kadargötürememişlerdir. Direniş, işverenişçilerin taleplerini kabul ettiği içinbitmedi. İşçiler direnemediği için di-renişi bıraktılar.

İkincisi; direnişteki fabrikaların

MİLYONLARI ÖRGÜTLEYECEĞİZ!114

Yürüyüş

2 Ekim2012

Sayı: 328

Page 15: CHP Milletvekilleri, Hatay’da Apayd n ...yuruyus.biz/pdf/pdf/328.pdfde irili ufakl ı onlarca işçi direniş-leri sürüyor. Bu direnişlere baktığı-mızda çok büyük bölümü

içinde sendikalı olan fabrikalar davardı. Ancak bu sendikalar direnişinönünde engel oldular. Bu da bir kezdaha göstermiştir ki; kimse devletsendikacılığı yapan sendikalardan iş-çiler adına bir şey beklemesin. Busendikalar işçilerin düşmanıdır. Sözkonusu olan bir kaç sendika değil,maalesef sendikaların büyük çoğun-luğu Öz İplik İş’ten farklı değildir.

Evet, direniş işçilerin örgütsüzolmalarına, birçok zaafları taşımasınarağmen diğer fabrikalarla birleşincepatronları korkutmuş ve kısmi haklarda almasını sağlamıştır. Ve buradada tıkanıp bitirilmiştir.

İşçi direnişlerinden sonuç almakiçin devrimcilerin işçi sınıfı içindeörgütlenmesi zorunludur. Örgütlenmeiçin sendikal çalışmayı reddetmiyoruzancak temel olan tabanda yaratılacakolan örgütlenmelerdir. Bu da komiteve meclis türü örgütlenmelerdir.Antep direnişi devrimcilere işçilerinmeclis türü örgütlenmelere ne kadaraçık olduğunu göstermiştir.

Her Fabrika ve İşyerinde, Grev Yerlerinde, Meydanlarda, İşçi Komiteleri ve İşçi Meclislerini Örgütlemeliyiz

İşçiler, kendiliğinden veya sarısendikalar tarafından şu veya bu ne-denle direnişe başlamış olabilirler.Biz bu direnişleri, faşizmin oyunlarınıbozmak ve kitleleri bilinçlendirmek,devrimi güçlendirmek için destekle-meli ve yönlendirmeliyiz. Düzen

sendikaları ve bütün düzen örgüt-lenmeleri, kitleleri saflarında tuta-bildikleri, yönetebildikleri süreceayakta kalabilirler. İşçileri ve tümemekçileri onların ellerinden alma-lıyız. İşçileri onların elinden almak,işçilerin, emekçilerin her türlü eko-nomik, demokratik taleplerine sahipçıkmak, eğitmek, önderlik etmektir.Devrimci İşçi Hareketi’ni yaratmak-tır.

Antep tekstil işçilerinin grevi veHEY Tekstil, Roseteks ve BEDAŞgibi diğer işyerlerindeki direnişlerbize Devrimci İşçi Hareketi potan-siyelinin olduğunu gösteriyor. Bupotansiyel, bu güç, örgütsüz, dağınıkolduğu zaman düzene akıyor.

Devrimimizin temel gücü, halktır.İşçi sınıfı da halk güçleri içerisindeönemli ve büyük bir güçtür. Diğerhalk güçleriyle birlikte devrimin vaz-geçilmez bir gücüdür. İşçi sınıfı ha-reketinin örgütlenmesi ve işçi hare-ketinin önündeki barikatların kaldı-rılması temel görevimizdir.

İşçi Komiteleri ve İşçi Meclisleri, İşçi HareketininTemel Taşları Olmalıdır

İşçilerin, kendi eylemliliklerinde,örgütlerinde ve geleceklerinde sözve karar sahibi olmaları için gerekliörgütlülükleri yaratmalıyız. Sendikabürokratlarının dışında, her fabrikave işyerinde, grev yerlerinde, mey-danlarda, İşçi Komiteleri ve İşçiMeclisleri, işçi hareketinin temeltaşları olmalıdır.

Fabrikalarda ve işyerlerinde ör-gütlenen İşçi Komiteleri ve İşçi Mecl-isleri, işçilerin söz ve karar sahibiolduğu, direnişler örgütlediği, haklarkazandığı olumlu örnekler yaratarak,ülke genelinde gelişecek ve sendikabürokratlarının kurumlarını yıkarakişçi hareketini özgürleştirecektir. An-tep direnişi devrimcilere işçilerinmeclis türü örgütlenmelere ne kadaraçık olduğunu ve ihtiyaç olduğunugöstermiştir.

Devrimci İşçi Hareketi, tüm işçi-lere ve emekçilere ücret artışlarıylaonurlu bir yaşamın sağlanamayacağı,tüm halk sınıf ve tabakalarıyla birlikteolunmadan, faşist devlet yıkılmadan,işçi sınıfının kurtuluşunun sağlana-mayacağını göstermek zorundadır.Biz onlara neyi nasıl yapmaları ge-rektiğini gösterdiğimizde ve onlarhayatın içerisinde bunun olumlu so-nuçlarını gördüklerinde, kararlılıkları,yaratıcılıkları ortaya çıkacak ve önüneçıkan tüm sorunları çözerek, halkhareketiyle bütünleşerek, devrim yo-luna gireceklerdir. Sıradan, ekonomikhak arayışları dahi militan bir mü-cadele verilmeden devletle kavga et-mek göze alınmadan sağlanamaz.

DİH’li işçinin olduğu yerde örgütvardır. Tek bir DİH’li işçi bile bu-lunduğu atölyede, fabrikada komiteve meclis örgütlenmesi yaratmalıdır.İdealleştirmeden, sorunlar ve ihti-yaçlar üzerinden ve en yakınımız-dakinden başlayarak küçük çekir-dekler oluşturularak ilk adım atılır.Unutmayalım ki; bütün uzun yollarilk adımla başlar.

Devrimci İşçi Hareketi (DİH), Ramazan Bayramı’nın ikinci gününüaileleriyle beraber direniş çadırlarında geçirdi. Bayram günlerini çocuk-larından, eşlerinden, evlerinden uzakta direniş çadırlarında geçirenişçilerle bayramın mutluluğunu paylaştılar. Sabah ilk olarak BEDAŞişçileri ziyaret edildi. BEDAŞ direniş çadırında işçilerle sohbet edildi,geçmiş direniş deneyimleri paylaşıldı. Daha sonra hep beraber HEYTekstil işçilerinin yanına gidildi. DİH'li işçilerin ziyaretini coşkuylakarşılayan BEDAŞ ve HEY Tekstil işçileri en güzel bayramları gelecektehep beraber kutlayacaklarını söylediler.

Bayramlar Direniş İçindeDaha da Anlam Kazanıyor

AKP ZULMÜNÜ YENECEĞİZ! 15

2 Ekim2012

Yürüyüş

Sayı: 328

Page 16: CHP Milletvekilleri, Hatay’da Apayd n ...yuruyus.biz/pdf/pdf/328.pdfde irili ufakl ı onlarca işçi direniş-leri sürüyor. Bu direnişlere baktığı-mızda çok büyük bölümü

- KÜRESEL Sanayi İşçileri Sendikası In-dustriALL, sendika üye sayılarının açıklanmaması sonucuyetki belirsizliği ( 950 işyeri ve 350 bin işçiyi kapsayan)yaşandığı ve sendikalar toplu iş sözleşmesi imzalandığıiçin Türkiye’yi ILO’ya şikayet etti.

- Türk-İş, işçi ve memur sendikaları konfederasyon-ları ile görüşerek, 4/C statüsünü Uluslararası ÇalışmaÖrgütü'ne (ILO) şikayet etti…

- Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç sendikal ayrımcılıkyaptığı gerekçesiyle Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı İs-mail Koncuk,Türk Enerji-Sen Genel Başkanı Celal Ka-rapınar,Türk İmar-Sen Genel Başkanı Necati Alsancak,Türk Tarım Orman-Sen Genel Başkanı Ahmet Demirci tar-afından ILO’ya şikayet edildi…

- Türk-İş, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), Ulus-lararası Sendikalar Konfedederasyonu (ITUC) ve Avru-pa Sendikalar Konfederasyonu'na (ETUC) hükümet veHak-İş'e yönelik şikayetlerin yer aldığı bir mektup gön-derdi…

- Hava-İş sendikası, havayollarında ki grev yasağıiçin İLO’ya başvurdu…

Sıraladıklarımız sendikaların şikayetlerinden kimiörnekler. Mesele bu örneklerle sınırlı değil. Örneğin AKPHükümeti döneminde İLO’ya 62 ayrı şikayet başvurusuyapılmış.

Ülkemiz işçi hareketinin hazin durumundan kimi ör-nekler saydıklarımız. Patronlar ve onların hükümetleri işçisınıfının mücadelesini bastırmak, sömürü ve talan poli-tikalarını devam ettirmek için yasal dayanakların yanın-da pek çok fiili uygulama ile saldırılarını sürdürmektedir.Peki, buna karşı işçi sınıfının örgütleri olarak meydandaolan sendikalar ne yapıyor? Bu saldırılara karşı direnmekve mücadele etmek yerine şikayeti esas alıyor.

Bu şikayet meselesi sadece örneklerde olduğu gibi ILOgibi uluslararası emperyalist kurumlara değil, ülke içe-risinde hak gasplarına karşı da mücadele etmek yerine mah-kemelere davalar açılıyor. Meşru mücadele yerine yasal-lığa sığınılarak yapılan işlerden de haliyle bir sonuçalınmıyor. Örneğin AKP Hükümeti hakkında ILO’ya 62şikayette bulunulmuş, sonuç ne? Kimse bilmiyor. Has-belkader ILO lehte bir karar verse durum değişiyor mu,hayır. Çünkü hiçbir yaptırımı olmayan bu kararları AKPve patronlar ciddiye almıyor.

Umut beklenen ve habire kapısı çalınan ILO ise kuruluşamacı, örgütlenme ve çalışma tarzı itibariyle işçi sınıfınınçıkarlarını korumak yerine emperyalist-kapitalist sisteminbekası için çalışmaktadır.

Uluslararası Çalışma Teşkilatı (ILO) “sosyal adaletin”sağlanması ve dünyada kalıcı bir “barışın” gerçekleşti-rilmesi iddiasıyla 1919 yılında Versailles Barış Anlaş-ması ile kurulmuştur. Yani emperyalistlerin kurduğu bir

örgütlenmedir. ILO’nun yönetim kurulu aynı zamandayürütme organıdır. Yönetim kurulu bütün çalışmalarda be-lirleyicidir. Yönetim kurulu 28 hükümet, 14 işçi ve 14işveren olmak üzere toplam 56 üyeden oluşmaktadır.

ILO’nun yönetim yapısı bütün soruların cevabıdır aslın-da… 28 hükümet temsilcisi, artı 14 işveren… Ne kadardemokratik ve adaletli bir yapılanma değil mi? 28 Hükü-met temsilcisinin de emperyalist ve işbirlikçi hükümet-lerden oluştuğunu söylemeye gerek yok sanırım. Peki, böy-le bir yapıdan işçiler lehine bir karar çıkar mı? Çıkmaz.Bugüne kadar da çıkmadı.

ILO’nun yapısı ve bugüne kadar işçi sınıfının genel çı-karları doğrultusunda bir kararı, uygulaması yokken ne-den ısrarla ILO’ya gidilir. Cevabı açıktır. Ülkemizde vedünyanın pek çok ülkesinde sendikalar, düzeni zora sok-acak, patronların ve hükümetlerin tepkisini çekecek bir mü-cadele yerine yasak savma mantığıyla hareket etmekte-dir. Bunun sonucu olarak bir şeyler yapıyor görünmek vetepkileri yumuşatmak için başvurulan bir yöntemdir ILOve mahkemelere şikayet.

Elbette ILO veya ülkemizdeki mahkemelerde yasal hak-ların aranmasına karşı değiliz. Çünkü bu hakların elde edil-mesi de işçi sınıfının mücadelesinin bir sonucudur. Em-peryalistler ILO gibi bir kurumu kurmak zorunda kalmış-larsa bu da iyi niyetlerinden değil, mecbur kaldıkların-dandır. Ancak bu kurumların içini boşaltmak, işlevsiz kıl-mak ve asıl olarak emperyalist-kapitalist sistemi güçlen-dirmek için kullanıldığını unutmamak gerekmektedir.

Sonuç olarak, sömürüye, talana ve baskılara karşı di-renmek, mücadele etmek yerine, ILO veya mahkeme kapı-larında adalet aramak, düzenin icazetine sığınmaktır. Dü-zenin icazeti ise, yeni kazanımlar bir tarafa, var olanlarındabir bir elden gitmesidir. Nitekim bugüne kadar yaşanan-lar bu yöndedir. Keza AKP’nin gündeme getirdiği Ulu-sal İstihdam Stratejisiyle de bu saldırıların ve hak gasp-larının devam ettirileceği görülmektedir.

İşçi sınıfına düşen, bu saldırılara karşı militanca birdireniş ve mücadeledir. Yürüteceğimiz militanca mü-cadele, AKP ve patronları geriletecektir. Emperyalistler-in ve işbirlikçilerinin tek anladığı dil, uzlaşmaz mücade-ledir.

Unutmayalım ki, militan mücadelemiz ILO ve mah-keme kararlarını da etkileyecektir. Direnişin olmadığı biryerde, ILO veya her hangi bir mahkeme işçiler, lehine birkarar vermeyecektir. Mahkemelerin kararını belirleyecekolan kanunlar değil, meşru mücadeledir. Bugüne kadar bu-nun sayısız örneği yaşanmıştır. Direniş ve mücadeleburjuva mahkemelerini ve kurumlarını da işlevsiz hale ge-tirmektedir.

MÜCADELE YERİNEŞİKAYET!

Devrimci İşçiHareketi

MİLYONLARI ÖRGÜTLEYECEĞİZ!16

Yürüyüş

2 Ekim2012

Sayı: 328

Page 17: CHP Milletvekilleri, Hatay’da Apayd n ...yuruyus.biz/pdf/pdf/328.pdfde irili ufakl ı onlarca işçi direniş-leri sürüyor. Bu direnişlere baktığı-mızda çok büyük bölümü

Emeklerinden başka bir şeyi ol-mayan işçilerin, gün geçtikçeAKP’nin yeni çıkarttığı yasalarla iş-lerine son veriliyor. Patronların bukeyfi tutumu yüzünden binlerce iş-çinin, işten atılarak, evlerine ekmekgötürmeleri engelleniyor. Milyonlarcainsanı yoksulluğa sürükleyen AKPiktidarı insanlarımızı hırsızlığa sü-rüklüyor. Emekçiler kendi alınterleriile çalışıp kazanmak için yıllardırçalıştıkları iş yerleri önüne çadırlarkurarak, işlerine geri dönmek içinaylardır oturma eylemleri yapıyorlar.Başta İstanbul olmak üzere Anado-lu’nun birçok yerinde irili ufaklı di-renişler oluyor. Son olarak İstanbul’daBEDAŞ, HEY TEKSTİL, ROSE-TEKS ve Ankara İnşaat MühendisleriOdası’da (İMO) çalışan Cansel Ma-latyalı bir araya gelerek İstanbul Tak-sim’de 25 Ağustos günü saat 19.00’dabir eylem yaptılar.

Keyfi bir şekilde işten atılan işçilerTaksim Anıtı önünde “İşimizi, Ek-meğimizi, Haklarımızı İstiyoruz,Alacağız, İsçiyiz Haklıyız Kaza-nacağız” pankartı açtılar. Buradakortej oluşturduktan sonra “GaspEdilen Haklarımızı İstiyoruz, Di-renen HEY TEKSTİL İşçileri”,“Köşebaşı Restaurant PatronlarıNedim Aşkın, Bülent Temuroğlu

ve Yalçın Temuroğlu Çaldığın Hak-larımızı Geri İstiyoruz AlacağızROSETEKS İşçileri”, “İşime GeriDönmek İstiyorum Cansel Malat-yalı” pankartlarını da açarak “İşçiyizHaklıyız Kazanacağız” sloganlarıile yürüyüşe geçtiler. “Direnen İşçilerOnurumuzdur, Direnen İşçiler Ka-zanacak” sloganları 250’yi aşkınkişinin katılımı ile coşkulu bir şekildeatıldı.

Galatasaray Lisesi önüne gelenişçiler burada ortak bir açıklama yap-tılar. İşçilerin açıklamasından öncekısa bir konuşma yapan Av. TaylanTanay; “Bugün işlerin haklarını sa-hiplenmek için buradayız. Bundansonra da haklarımızı savunmak içinher hafta Cumartesi günü saat19.00’da Taksim’den Galatasaray Li-sesi önüne kadar yürüyeceğiz” dedi.Tanay “İşçiyiz Haklıyız Kazanacağız”diyerek konuşmasını sonlandırdı.

İşçiler adına hazırlanan açıkla-mayı, HEY TEKSTİL’den atılan işçiMehmet Zeki Gördeğir okudu. Gör-değir, “Açlığa ve umutsuluğa terkediliyoruz. Bize reva görülen bu ka-dere karşı DİRENİYORUZ!” dedi.HEY TEKSTİL, ROSETEKS, BE-DAŞ, TEDAŞ, TEKSİM, BİLLURTUZ, MİCHA GALVANİZ, ANTEPMOTİF İPLİK, GÜR İPLİK, CA-NAN TEKSTİL, GÜRTEKS, ZEKİMENSUCAT İŞÇİLERİ ve İNŞAATMÜHENDİSLERİ ODASI’nda ça-lışırken işinden atılan CANSEL MA-LATYALI’nın eylemlerini birleştir-diğini belirten Gördeğir, “Sadecekendi haklarımız ve alacaklarımıziçin değil, gelecekte de bunları ye-niden yaşamamak için direniyoruz.Kendi sınıfımız, kendi safımız içindireniyoruz! Eşlerimiz, çocuklarımız,işçi arkadaşlarımız için direniyoruz!Polis baskısına, mafya-patron teh-

ditlerine boyun eğmeyen diren-işlerimizden bazıları 200. günlereyaklaşıyor. Tüm baskılara karşıdirenmeye devam ediyoruz. Çün-kü haklarımızı almak için diren-mek dışında bir yol olmadığınıbiliyoruz.” dedi.

“AKP iktidarının tehtidi altındabulunan kıdem tazminatı, iş gü-vencesi hakkına sahip çıkmak,

Biz Emekçiler HaklarımızıAlana Kadar Direneceğiz!

BEDAŞ, HEY TEKSTİL, ROSETEKS ve İMO’danAtılan Cansel Malatyalı’nın Direnişleri Birleşti!

AKP ZULMÜNÜ YENECEĞİZ! 117

2 Ekim2012

Yürüyüş

Sayı: 328

Page 18: CHP Milletvekilleri, Hatay’da Apayd n ...yuruyus.biz/pdf/pdf/328.pdfde irili ufakl ı onlarca işçi direniş-leri sürüyor. Bu direnişlere baktığı-mızda çok büyük bölümü

patronların gasp ettikleri hakla-rımızı almak için ülkenin her ya-nında direnen işçi kardeşlerimizibirlikte mücadele etmeye çağı-rıyoruz” denilerek açıklama sonbuldu.

Daha sonra söz alan CanselMalatyalı, “Ben Demokratik KitleÖrgütünde bir emekçiyken iştenatıldım. Onurumuz ve ekmeğimiz bi-rilerinin iki dudağı arasında olma-ması için sizler gibi direnişe başla-dım” dedi. “Bugün Ankara’dan bu-raya geldim çünkü sevinçler nasılpaylaştıkça çoğalırsa, üzüntüler nekadar paylaştıkça azalırsa, direniş-lerde birleştirtiğimizde güçlenir. Bu-gün burada olmaktan mutluyum ka-zanacağımıza inanıyorum” sözleriile Malatyalı’nın sözleri son buldu.

Açıklamaların ardından Grup Yo-rum korosu kısa bir konser verdi.Grup Yorum korosu eşliğinde işçileromuz omuza halay çektiler.

Eylem süresince “HEY TEKS-TİL İşçisi Yalnız Değildir”, “CanselMalatyalı Yalnız Değildir”, “RO-SETEKS İşçisi Yalnız Değildir”,“BEDAŞ İşçisi Yalnız Değildir”sloganları atıldı.

İşveren-Polis İşbirliğineKarşı İşçi SınıfınınBirliğini Sağlayalım

8 Mart Dünya Emekçi KadınlarGünü’nde hiçbir hakları ödenmedenişten çıkarılan Roseteks işçileri tam6 haftadır patronlara ait Köşebaşıisimli restaurantın Levent şubesiönünde direniyorlar.

Patronlar önce tazminatların birkısmını ödemek istediler. Daha sonraise daha az maaliyetli bir çözüm bul-dular. Önce işçilerin evleri basılarak,işçiler teker teker gözaltına alındı.İşçiler bu baskılara boyun eğmeyip

eylemlerini sürdürünce bu kez önleriyüzlerce polisle kesildi. Levent’teadeta gayrı resmi bir olağanüstü halilan edildi. Yüzlerce polis, panzerlereşliğinde Levent Köşebaşı’na gidentüm yolları kapatarak işçilerin eylemyapmasını engelemeye çalıştı.

Levent Köşebaşı’na yönelik pro-testoyu engellemek için İstanbulpolisi seferber oldu .İşçiler, “İşçilere Değil Hırsızlara

Barikat” sloganıyla tam 2 hafta polisbarikatını zorladılar. Onlar her zor-ladıklarında polis sayısı artırıldı. İş-çilerin haklarını gasp eden patronlarişçilerden çaldıklarıyla lüks lokantalaraçıp keyiflerini sürerken, haklarınıisteyen işçiler savcı-polis işbirliğiylesusturulmaya çalışıldı. Ama işçileryılmadılar. Haklı ve meşru mücade-lelerini “İşçiyiz Haklıyız Kazanaca-ğız” şiarıyla sürdürdüler.İşçiler hakları için 26 Ağustos

günü bir kez daha Levent Köşebaşıönündeydiler. Bu kez yaratıcılıklarıylapolis barikatını aşmayı başararak res-taurantın önüne kadar ilerlediler. Pa-niğe kapılan polis, restaurantın gü-venlik görevlileriyle birlikte müdaheleettiğinde artık çok geçti. Sıktıklarıbiber gazı da işçilerin lokantanınönüne ulaşmalarını engelleyemedi.İşçiler tam 2 saat boyunca slo-

ganlar ve marşlarla eylemlerini sür-dürdüler. Polisin getirdiği takviyegüç de işçilerin haklı mücadelesiniengeleyemedi. Tam 50 işçiye karşı500 polisin oluşturduğu barikat, iş-

çilerin haklı ve meşru müca-delesi karşısında bir kez dahayenildi.

Roseteks işçileri mücadele-lerini, her hafta sonu saat 19.00-21.30’da Levent Köşebaşı önün-de haklarını alıncaya kadar sür-düreceklerini söylediler. Herkesibu mücadeleye destek vermeye,

direnişin onurunu paylaşmaya ça-ğırdılar.

EmeğimizOnurumuz Şerefimiz İçinDireniyoruzİstanbul’da, direnişleri 199. güne

ulaşan Hey Tekstil işçileri her cu-martesi Bakırköy Özgürlük Meyda-nı’nda yaptıkları eylemlerine 25Ağustos günü devam ettiler. Dire-nişteki işçiler adına Zeki Gördeğireylemde basına bir açıklama yaptı.9 Şubat’tan beri Aynur Bektaş veSüreyya Bektaş tarafından kapınınönüne konulduklarını söyleyen Gör-değir, patronlarının 3,5 aylık kıdemtazminatı haklarını da gasp ettiğinisöyledi.

Gördeğir, kendi fabrikalarını hu-kuksuzca kapatan patronlarının Tim-berland, Disney, Espirit gibi marka-larla başka şahıslar üzerinden mer-diven altı atölyelerde üretime devamederek servetlerine servet kattıklarını,ancak emekçilerin hayat şartlarınınher geçen gün zorlaştığını, ailelerine,çocuklarına bakamaz duruma gel-diklerini vurguladı. Gördeğir, Aynurve Süreyya Bektaş’a "Devletten al-dığınız teşvik primlerini nereye har-cadınız?" diye sordu.

60 kişinin katıldığı eylemde, “İş-çiyiz Haklıyız Kazanacağız”, “ZaferDirenen Emekçinin Olacak”, “HeyTekstil İşçisi Yalnız Değildir” slo-ganları atıldı.

MİLYONLARI ÖRGÜTLEYECEĞİZ!118

Yürüyüş

2 Ekim2012

Sayı: 328

Page 19: CHP Milletvekilleri, Hatay’da Apayd n ...yuruyus.biz/pdf/pdf/328.pdfde irili ufakl ı onlarca işçi direniş-leri sürüyor. Bu direnişlere baktığı-mızda çok büyük bölümü

İşbirlikçi gerici ideolojinin en per-vasız temsilcilerinden olan BülentARINÇ, 23 Ağustos 2012 tarihinde,CNN Türk'teki Hande Fırat'ın progra-mında demagoji yaptı, yalan söyledi,kin kustu, tehdit etti. Son günlerdebasına sansür uygulandığı yönündekieleştirilere Türkiye'de basın özgürlüğüolduğunu iddia etti.

Bülent Arınç diyor ki: Basın öz-gürlüğü konusunda Türkiye’de ye-terince bir özgürlük olduğuna da ina-nıyorum. İstedikleri kadar eleştirsinler.Basın özgürlüğü yoktur diyen yalansöyler. Türkiye’de sansür vardır diyenyalan söyler. Çok açık söylüyorum,bana somut örnekler göstersinler.

Yalan ve demagoji konusunda uz-man olan Arınç, işten attırdıkları, kö-şesinden, programından ettirdikleri ga-zetecileri yok sayıyor. Kimsenin bil-mediğini sanıyor. Ya bendensin yadüşmanımsın anlayışıyla oluşturduklarıkorku imparatorluğunu gizlemeye, ga-zetecilerin de birbirlerini sahiplenme-diği bu ortamda rahatlıkla at koşturu-yorlar. İdris Naim Şahin’nin “Ağzınatıkarım o yazıları senin.” (20 Ağustos2012) sözlerinden tutun da Erdoğan’ınsaldırılarına kadar verilecek onlarcaörnek var. Geçen haftaki sayımızdabunlara ayrıntılı yer verdiğimiz için

geçiyoruz. Kaldı ki kendisi de aynıprogram içinde hem Sırrı Süreyya Ön-der’e hakaretler yağdırarak hem de“Gazeteciler damarımıza basarsa, kı-zarız” sözleriyle tutarsızlığını sergilemişkendi kendini yalanlamış, basın üze-rinde nasıl da terör estirdiklerininsomut örneğini ortaya koymuştu.

Diyor ki: “Bu dünyanın her yerindevardır. İngiltere’de bile gazetecilerin8-10 tanesi birden tutuklanmış olabilir,Amerika’da da başka ülkelerde de.Çünkü bunlara gazetecilik faaliyetle-rinden dolayı değil, bu perde altındabaşka işler yaptıklarını yargı tespitedebilir ve bununla ilgili soruşturmayapabilir. Ama böylesine yüzlerce bin-lerce varmış gibi Türkiye’yi dışarıyaşikayet etmeye çalışanlar bence birazkendi ideolojik amaçlarını düşünerekbunu yapıyorlar ve asıl amaç tabi hü-kümetin yıpratılmasıdır.”

Birincisi; bir şeyin dünyanın heryerinde olması onu meşru kılmaz.Hele hele İngiltere ve ABD gibi elikanlı emperyalist ülkelerde olmasıonun gayrı meşru olmasına yeter.

İkincisi; yargı siyasi iktidarın hiz-metinde olan bir kurumdur ve onunçıkarlarını korur.

Üçüncüsü; değil yüzlerce-binlerceolması, bir gazetecinin bile siyasi ne-

denlerle tutuklu bulunması, sizin ikti-darınızın aynasıdır.

Dördüncüsü; ideolojik olmayanbir şey yoktur, emperyalizmin ve oli-garşinin temsilcisi olan partiniz onunçıkarlarını koruyup kollamaktadır vebu nedenle hükümete yönelik hiçbireleştiriye, muhalefete, aykırı sese ta-hammül edememektesiniz. Medyayıborazanınız haline getirerek; emper-yalizmin uşaklığını yaptığınızı gizle-mek, gerici ideolojinizi yaymak, genişhalk kitlelerini her şeyin yolunda ol-duğu yönünde aldatmak istiyorsunuz.

Beşincisi; faşist AKP iktidarı dageçmiş faşist iktidarlar gibi faşist te-rörünü “Türkiye’yi dışarıya şikayetetme” demagojisiyle örtmeye çalışı-yor.

Altıncısı ise; iktidarınız kendi yap-tıklarınızla her geçen gün daha da ba-tağa batmaktadır. Tehditleriniz, bas-kılarınız, saldırılarınız dilleri kalemlerisustursa da; yalanlarınızla, demagoji-lerinizle, işbirlikçi gerici ideolojinizlekurduğunuz o aşağılık iğrenç düzeninizigizleyemiyor, saklayamıyorsunuz. Herşeye rağmen pisliklerinizi ortaya serendevrimci basın var ve biz varız... Vesizin zulüm ve yalan üzerine kurdu-ğunuz düzeninize son verene kadarvar olacağız!

Bir Utanmaz, Arsızın Zırvaları: “Basın özgürlüğü yoktur diyen yalan söyler. Türkiye’de sansür vardır diyen yalan söyler!”

İzmir Halk Cephesi, İzmir’in Kemalpaşa İlçesi’nde26 Ağustos günü 25.’si yapılan Hamza Baba Şenlikleri’nekatıldı. Alevilerin, Hamza Baba Türbesi’nde adak ada-dıkları, dua ettikleri, kendi deyişlerini, türkülerini söy-ledikleri Alevi halkımızın kültüründe olan Hamza BabaŞenlikleri’nde stant açıldı. Açılan stantta Boran Yayın-ları’ndan çıkan kitaplar, TAYAD bülteni ve tutsakürünleri ile Yürüyüş dergisinin tanıtım ve satışı yapıldı.Tecritin ne olduğu, sergilenen tutsak ürünlerinin hangikoşullarda yapıldığı halka anlatıldı.

ALEM KÖR VE APTALBİR ONLAR AKILLI!

İstanbul’da bu sene 9 Eylül’de yapılacak olan, AKPzulmüne karşı halkların birlikteliğini amaçlayan GelenekselHalk Sofrası Pikniği afişlerle duyuruluyor. 15 Ağustosgünü piknik çalışmaları çerçevesinde Bağcılar YeniMahalle ve çevresine 100 tane çağrı afişi yapıldı.

25 Ağustos günü de, İkitelli Atatürk Mahallesi’ndehalk sofrası pikniğine çağrı amaçlı masa açıldı. 1 saataçık kalan masada pikniğe katılım çağrısı yapıldı. İkitelliAtatürk Mahallesi’nde 50, Sefaköy İnönü Mahallesi’nde80, Bahçelievler Soğanlı Mahallesi’nde 100 afiş asıldı.

İnanç Özgürlüğü İstiyoruz! Soframız Tüm Dostlarımıza,Halkımıza Açıktır

AKP ZULMÜNÜ YENECEĞİZ! 119

2 Ekim2012

Yürüyüş

Sayı: 328

Page 20: CHP Milletvekilleri, Hatay’da Apayd n ...yuruyus.biz/pdf/pdf/328.pdfde irili ufakl ı onlarca işçi direniş-leri sürüyor. Bu direnişlere baktığı-mızda çok büyük bölümü

''Şırnak'ın Uludere İlçesi’nde şehitolan Jandarma Uzman Çavuş OsmanÇelik'in cenaze törenine Kültür veTurizm Bakanı Ertuğrul Günay dakatıldı. Bakan Günay, kılınan cenazenamazının ardından toprağa verilmeküzere omuzlara alınan askerin cena-zesi top arabasına konulup götürü-lürken, askeri bandonun çaldığı ce-naze marşını, "Halk tekbir getirecek,kesin" diyerek durdurdu. Günay,olayın ardından ise şunları söyledi:“Protokol ağırlıklı törenlerde, kent-lerde askeri bandonun Cenaze Marşıçalması doğal olabilir. Ancak burasıküçük bir köy ve insanlar acılarınıyaşamak, evlatlarını tekbirler, dua-larla son yolculuğuna uğurlamak is-tiyor. Buna saygı göstermek gerekiyor.Ben de insanların bu beklentisinecevap vererek gereğini yaptım vebandonun marş çalmamasını istedim”(25 Ağustos Cumhuriyet)

Ertuğrul Günay yaptığı açıkla-mada halkımızın geleneklerine saygıgösterdiğini söylüyor. Bu olayın ge-leneklere saygıyla hiç bir ilgisi yoktur.Günay AKP’lilerden demagoji yap-mayı iyi öğrenmiş. Hiç birisinin dehalkın gelenek, görenek ve yaşadığıacılarla zerre kadar ilgileri yoktur.Ayrıca ülkemizin hiçbir yerinde slo-ganlar eşliğinde, tekbirler getirerekcenaze kaldırma geleneği yoktur.Ancak gericiler halkın dini duygu-larını da yine dini söylemlerle sö-mürmektedir. Gericiler tekbir getir-meyi halkın geleneği olduğu için de-ğil, gericiliği, halklar arası düşmanlığıkörüklemek için motivasyon, kış-

kırtma aracı olarak kullanmaktadır. Bugüne kadar tekbir getiren yo-

bazların nerelerde ne amaçla tekbirgetirdiklerini unutmadık.

Tekbir getiren kitleyle özelliklemilliyetçilik körüklenir. Halklar bir-birine düşman edilir ve linçler ör-gütlenir.

Kanlı Pazarları unutmadık. Si-vasları, Maraşları, Çorumları unut-madık. Devrimcilere yapılan saldı-rılarda gerici yobazların tekbirlerlesaldırılarını unutmadık.

Maraş, Sivas, Çorum katliamla-rında devrimcilere ve halka saldırır-ken, katlederken ağızlarından salyalarakarak, ellerinde demir çubuk ve so-palarla kadın çocuk demeden linçlerlekatledenler nasıl bağırıyorlardı, ağız-larından çıkan söz neydi hatırlayın;''Tekbir... Allahuekber...''diyerek kat-liam yapmak halkın geleneği falandeğil, dönek Ertuğrul Günay kimikandırıyor. Biz bu tekbir sesleriniKanlı Pazarlardan ve her gerici sal-dırıdan çok iyi tanıyoruz. “Tekbir,Allahuekber” sloganları gericilerinkatliam için motivasyon sloganıdır.

AKP, dinciliği, gericiliği körük-lüyor, tekbir getirterek halkların bir-birine düşmanlaşmasını sağlıyor. Bu-gün özellikle de asker cenazelerindegörüyoruz bu durumu.

Günay, geleneklere saygındanbahsediyor; Alevi askerin cenazesiolunca Cemevinden alıp camiye gö-türüp zorla resmi töreni dayatan yineaynı iktidardır. Alevi halkın gele-neklerine, inançlarına saygı yok mu?

Burada da Cemevinden alıp camideyapılan resmi törenle şovenizm kış-kırtılıyor.

Oligarşi onyıllardır cenazeleri hal-ka, cenaze sahiplerine saygı duymakiçin değil şovenizmi kışkırtmak içinkullanmıştır. Bunun en son örnekle-rinden birisi de Antep’deki bomba-lama eyleminde ölen insanların ce-naze töreninde gördük. Şövenizmikışkırtmak için bütün devlet erkanıcenazede toplandı. Cenaze sahiplerinive halkı cenazelerin yanına bile yak-laştırmadılar. Hatta bu durumu pro-testo eden halkın üzerine polis sal-dırdı. Oligarşi propaganda yapmakiçin her şeyden medet umuyor. Şö-venizmi körükleyecekse onu sonunakadar kullanıyor. Gaziantep’deki ce-naze töreninde devletin tüm zirvesitoplanırken aynı gün Hakkari'de dev-rilen servis aracında ölen askerlerincenazesine ise hiçbiri katılmadı.

Çünkü o şovenizmi, ırkçılığı kö-rüklemek için fazla prim yapmıyor.Çünkü artık asker cenaze törenlerindeailelerin büyük çoğunluğu “vatan sa-ğolsun” demiyor. AKP iktidarına yuhçekiliyor cenaze törenlerinde.

Dönek ''solcu'' Ertuğrul Günayda katıldığı cenaze töreninde cenazemarşını susturarak cenazelerde tekbirgetirterek yobazlığı, şovenizmi kö-rüklemenin önünü resmen açmıştır.

Dönek Ertuğrul Günay, bu yoldadevam et. Böyle yaparak AKP’den‘aferin’ alacağını sanıyorsan yanılı-yorsun. Yalakalık yaparak kimseningözüne giremezsin.

Gerici Faşist Zihniyet YeniLinçlere Zemin Hazırlıyor!

İstanbul Kar-tal’daki Pir SultanAbdal Kültür Der-neği Cemevi’ninyakılmasının ardından Küçükarmutlu halkı inançlarını vecemevlerini sahiplenmek için yürüyüş yaptı.

Devrimci Alevi Komitesi’nin çağrısıyla yapılan yürüyüşe400 kişi katıldı. Yürüyüş boyunca AKP iktidarının ce-mevlerini ibadethane kabul etmeyip 'ucube' diye adlandı-rarak, yakarak, Alevi halkının direnişçi ruhunu yok etmeye,

asimile etmeyeçalıştığı belir-tildi. AKP'ninsaldırılarına,

daha fazla örgütlenerek ve hesap sorarak cevap verileceğibelirtildi. Armutlu'dan Karanfildere’ye kadar yapılan yü-rüyüşün ardından tekrar Armutlu meydanına dönüldü.Burada basına bir açıklama yapılarak eylem sona erdirildi.Eylem bittikten sonra topluca cemevine geçildi. CemevindeGrup Yorum ile birlikte türküler ve marşlar söylendi.

Düzen, Alevileri Korkutamayacak

MİLYONLARI ÖRGÜTLEYECEĞİZ!220

Yürüyüş

2 Ekim2012

Sayı: 328

Page 21: CHP Milletvekilleri, Hatay’da Apayd n ...yuruyus.biz/pdf/pdf/328.pdfde irili ufakl ı onlarca işçi direniş-leri sürüyor. Bu direnişlere baktığı-mızda çok büyük bölümü

Merhaba Devrimci Okul Okurları,

Yönetici kimdir? İki kelime ile doğru düşünendir.

Yöneticiler hayatın içinde kendini ka-nıtlayarak çıkar. Sorumluluk tepedeninme verildiğinde bir şey ifade etmez.

Yönetmek, devrimciler için aynızamanda devrimi örgütlemek de-mektir. Çünkü her yönetici kadro, bu-lunduğu birimi ya da alanı devrimcimücadelenin gereklerine göre yön-lendirir, kitleleri eğitir.

Bir yönetici ancak yaşamı payla-şıyorsa, 24 saat insanlarımızın için-deyse onları dinliyor, acısını sevincinipaylaşıyorsa onların nabızlarını tuta-bilir. Yoksa vakıf olamaz, tutamaz, ruhhallerini çözemez, önlemler alamaz.İş işten geçtikten sonra görmek ise so-nucu değiştirmez. Yöneticinin ama-cı sonuç almaktır.

Hedef devrimdir. Bu nedenle yö-neticilerimizin sorumlulukları ciddidir.Ve devrimci yöneticiler düzendeki yö-neticilerden en az iki kat daha çok ça-lışırlar. Görevleri çok daha zor ve me-şakkatli olduğu halde para için değil,gönüllülük temelinde işlerini gerçek-leştirirler. Onların en önemli motivas-yonu devrimdir. Eski olan her şeyi, ör-gütlenen halkla birlikte yıkacaklar,yeni bir yapı inşa edeceklerdir.

" Kadro - diyor Che - hem ideo-lojik hem de yönetsel bakımdan di-siplinli, demokratik merkeziyetçiliğibilen ve uygulayan bir bireydir. " Vedevam ediyor: "Kadroların dürüst-lüğü ve bağlılığı denenmiş, fiziksel vemoral cesareti, ideolojik gelişimiylebirlikte her zaman her çeşit mücade-leye girmeye, devrimin yürüyüşünegerektiğinde hayatını ortaya koyarakuyum sağlamaya hazır durumda bu-lunacak biçimde çelikleşmiştir."

Yani yönetici kadro, bulunduğuyerde Parti’yi temsil eder. Bu so-rumluluğu hakkıyla yerine getirebil-mek için de öncelikle kendini disip-

line eder. Çün-kü sürekli ye-nilenmelidir.Aksi haldem i s y o n u n ugerçekleştire-mediği gibimücadelenin

de gerisine düşer. Örgütsel olarak "yö-neticilik" yapsak da bilmeliyiz kiyönetmek bir sanattır. Pratikte iş yap-tırıp kampanya, eylem örgütleyincebelli eğitim çalışmaları yapınca yö-netmiş olmuyoruz. Bu anlamda kar-şılaştığımız beş farklı yönetici tipin-den bahsedebiliriz.

1) Alanına ve KendiGelişimine Yeterince ÖnemVermeyen Yönetici:

Bu yönetici tipi alanına her yö-nüyle vakıf olmadığı ve bu anlamdakendini geliştirmediği için sık sık ba-şarısızlığa uğrar. Başarısızlıkları onugiderek depresifleştirir, motivasyo-nunu zayıflatır.

Oysa var olan olumsuz tabloyu de-ğiştirmek kendi elindedir. İlk yapma-sı gereken düşünmektir. Şöyle birkafasını toparlayıp, önce bütünü dü-şünmeli, sonra parçaya, alana bak-malıdır. Bu şekilde alanını tanımalı,birlikte çalıştığı insanları doğru tahliledip, orada ne yapıp yapamayacakla-rını gerçekçi bir gözle belirlemelidir.Hedefler koymalı, eğitimi temel almalıve adım adım bunları uygulamalıdır.Uygulamada çıkan eksiklerin üstünüatlamamalı, neden ve nasıl olduğunumutlaka araştırmalıdır.

"Keskin sirke küpüne zarardır" der

atalarımız. Yönetici, kendi kendine yada etrafındakilere öfkelenerek so-runları çözemez. Bilmiyorsa öğren-melidir. Öğrendiklerini diğerlerinede öğreterek gelişimin önünü açma-lıdır. Başarı bunun arkasından gelir.

2) Pratikten KopukYönetici:

Görevlerini hakkıyla yerine ge-tirmeyi değil de daha çok rahat ça-lışma koşullarını düşünür. İşleri en azenerjiyle, en rahat nasıl yaparım diyekafa yorar.

Bu yöneticiye ehlikeyf yönetici dediyebiliriz. Yapılacakları çevresin-dekilere havale edip, kendisi masabaşı sohbetleri, entelektüel geveze-liklerle zaman geçirir. Ve oturduğuyerden rapor okuyarak, dinleyerekyönetebileceğini sanır.

Oysa kitlelere gitmeyen, pratikiçinde yer almayan bir yönetici yö-neticilik yapamaz. Çünkü birikimi yada teorik bilgisi aslında denenmemişbilgidir. Bildiğini sandığı şeyleri bil-miyordur. Bir şeyi gerçekten öğren-mek, onu pratikte deneyerek müm-kün olur. Ayrıca bir yöneticinin ken-disinin deneyip görmediği bir şeyi al-tındaki insanlardan istemesi ahlaki de

değildir.Devrimci yönetici elbette birikim-

li olmalıdır. Teoriyi, alanını ve koşul-ları doğru tahlil etmek için ve gerçekçiprogramlar çıkarmak için kullanmalı-dır. Ve mutlaka programın pratiktekiuygulanma sürecine katılmalıdır. Aksitakdirde yozlaşacaktır.

Teori ve pratiğin bütünlüğününönemini bilen yönetici, programlarınhayatta nasıl karşılık bulduğunu bi-rebir denetler. Eksik ve aksayan yan-larını düzelterek, programların ger-çekleşmesi için kararlı bir mücadeleörgütler. Zira teorik eğitim aslolarakinsanların kafasındaki sorulara cevapverebilmeli, hayatın içinde kişinin ih-tiyaç duyacağı bilgi ve beceriyi ka-zandırmalıdır.

Yönetici şunu unutmamalı; dev-rimci olmakla safını seçmiştir. Ve busaf seçimi kaçak güreşmeye izin ver-meyecek şekilde keskindir. Halkla içiçe olamıyor, onlara yaklaşmıyorsa,bırakalım yönetici olmayı, devrim-ciyim demeye dahi hakkı yoktur.

Yönetici; SavaşAlanında Sıra

Neferidir. BağlılığınıTalimatla Değil, Sevgiİle Sağlar Sevgiyi İse;

Çalışarak ve EmekHarcayarak Kazanır

Ders: YÖNETİCİOLMAK

AKP ZULMÜNÜ YENECEĞİZ! 221

2 Ekim2012

Yürüyüş

Sayı: 328

Page 22: CHP Milletvekilleri, Hatay’da Apayd n ...yuruyus.biz/pdf/pdf/328.pdfde irili ufakl ı onlarca işçi direniş-leri sürüyor. Bu direnişlere baktığı-mızda çok büyük bölümü

3) Pratikte BoğulanYönetici

Bu yönetici, teorik birikimi azolmasına rağmen kendini geliştir-mek için okuma, araştırma çabası için-de değildir. Pratik işlere her şeydençok önem verir. Teorik gelişimi kü-çümser, bilgi-birikimin mücadelede-ki değerini görmez.

Sabahtan akşama kadar koştururama bu pratiğine denk bir sonuçüretmez. Akşam olduğunda ise, yor-gunluktan ve istenilen sonucu nedenalamadığından yakınır.

Bu yöneticinin alanında pratik faa-liyet gelişebilir ancak birimdeki in-sanların ve kitlelerin eğitimi yeterincesağlanmadığı için, sürekli ve kalıcı so-nuçlar alınamaz. Yönetici oradan ay-rıldığında ise alan hızla eskiye döner.

Oysa sadece yöneticinin değil herdevrimcinin temel görevi, kavganıngelişiminin sürekliliğini sağlamaktır. Ör-gütlülüğü geliştirip, yaygınlaştırmaktır.

Kendinden sonra da işleri çekip çe-virecek yetenekte insanlar hazırlamalı,onların ideolojik ve siyasal seviyele-rini yükseltmelidir. Kalıcılık ancakböyle kazanılabilir.

4) Memur Yönetici:Hem pratik hem de teorik gelişi-

me ortalama olarak önem verir. Böy-le olduğu için de faaliyetlerinde id-diasızdır. Yapılanları daha da büyüt-me hedefi olmadığından, verilenle ye-tinen, daha çok cepten yiyen ve as-lında bir gelişim sergilemeyen, hedefbüyütmeyen yönetici tipidir.

Oysa, devrimci mücadelede iddiave kararlılık olmazsa olmazdır. Bir yö-netici öncelikle kavgada iddialı ve ıs-rarlı olmalıdır. Bu aynı zamanda dev-rimci ruh ve coşkudur. Hiç bir zamanvar olanla yetinmemektir. Örneğin ge-çen sene halk konserinde Grup Yo-rum'un hedefi 150 bin kişiye seslen-mek, türkülerini 150 bin kişilik birkoro ile söylemekti. Bu hedefini ger-çekleştirdi. Ve bu sene halk konseriiçin hedefini 300 bin olarak koydu...350 bin kişiye ulaştı... Asla 150 binyeterli diye düşünmedi.

Zira "Bu kadar da yeter" düşüncesigeriye doğru atılan bir adımdır. Ye-

nilenmek, gelişmek ve büyümek içinyeterince emek harcamamak, tem-bellik yapmaktır.

Bu ruh halindeki bir yöneticininzamanla tereddütleri artacak, karşı-laşacağı bedeller gözünde büyüyecekve yanlış yapmaktan korkarak hiçbirşey yapamaz hale gelecektir.

Yenilenmek, adımları hep ileriyedoğru atmak şarttır. Sürekli öğren-meliyiz. Her yaşta ve her yerde öğ-renmenin yolu vardır. Mesele karar-lı olmaktadır. Ardı çorap söküğü gibigelecektir.

5) Görev veSorumluluklarına ve KişiselGelişimine En Üst DüzeydeÖnem Veren Yönetici:

Buna devrimci yönetici de diye-biliriz. Mücadelede hedeflediğimizyönetici tipidir. Bu yönetici, sorum-luluklarını sadece yerine getirmez,aynı zamanda yaşamına da bu so-rumluluklar yön verir.

Kendini birimi ya da alanıyla sı-nırlamaz. Bütünü düşünür. Partinin çı-karlarını temel alır. Başkalarını eğit-menin yolunun kendini eğitmektengeçtiğini unutmaz. Yapılması gere-kenleri öncelikle kendisi kavrar. Çün-kü ancak o zaman konuyu altlarına dakavratabilecektir. Kafasına yerleş-meyen konuları planlayamaz ve ka-fasında plan-program olmayan bir yö-neticinin kişileri ya da işleri yönetmesimümkün değildir.

Yöneticiler, bulundukları alanınher işine vakıf olmalı, her şeyiyle il-gilenmeli, hiçbir şeyi gözden kaçır-mamalıdır. Öğrenen, tekrar tekraröğrenen olmalıdır. Uzman olmalı-dır, her işin uzmanı olmalıdır.

Hiçbir işi gözünde büyütmez. Ya-şamda her türlü zorlukla karşılaşabi-leceğini, hiçbir şeyin sürpriz olma-dığını bilir. Bunun için sorunlar ya dazorluklar karşısında iradidir. Bilir ki,iyi bir karar ve sonuç almak için herşeyi kontrol altında tutmalı ve doğruyönlendirmelidir.

Nerede, neyi, nasıl konuşacağını,yapacağını bilir. Bu nedenle ortaya çı-kabilecek ya da çıkan hiçbir geliş-meye yüzeysel bakmaz. Diyalektik

düşünür ve öyle yaşar.Moral ve motivasyon savaşta te-

mel bir güçtür. Bunun için her zamançevresine moral veren, destekleyenolur. "Korku" kelimesinin yerine "ce-saret" kelimesini yerleştirir.

Savaş alanında sıra neferidir. Bağ-lılığını talimatla değil, sevgi ile sağ-lar. Sevgiyi ise; çalışarak ve savaşçı-ya emek harcayarak kazanır.

Öğrenmeye ve öğretmeye büyükdeğer verir. Beynimizin görünendendaha büyük bir kapasitesi olduğunu vebunun emek ile açığa çıkarılabilece-ğini bilir. Devrim için tüm kapasite-sini zorlar.

Örgütün, partinin ihtiyacı olankadro tipini yaratmaya yönelik prog-ramlar çıkarır. Bulunduğu yerde mut-laka alternatifler yetiştirir. Onlarıeğitmenin bir yanının da denetim vekolektif üretim olduğunu unutmaz.

Araştırmacı ve sorgulayıcıdır. Sorusorar, düşüncesini rahat ve çekincesizifade eder. Yoldaşlarına güvenir. So-rularına okuyarak, araştırarak, dinle-yerek cevaplar bulur. Bunun için de ön-celikle örgüt yayınlarını izler, izletir.Örgütsel çalışmayı zenginleştirecekyeni fikirler üretir. Politik gelişmele-re duyarlıdır. Değerlendirmeler yapar,politika üretir, yazı yazar. Örgüt içi tar-tışmalara aktif katılır.

Sadece öğreten değil, herkesten veher şeyden öğrenendir. Altlarıyla vekitlelerle sıkı bir diyalog içindedir.Alanında temel hedefi insanlarımızınideolojik ve siyasal düzeylerini yük-seltmek olur. Düzen ile olan bağları-nı tamamen koparmalarını sağlama-nın zorunluluğunun farkındadır. Bu daözünde ideolojik ve kültürel bir mü-cadeledir."Kimse ayrıcalıklı olamaz,eleştirinin üzerinde olamaz. Kimseözel olamaz. İlkeler, kurallar, disip-lin herkes içindir. Ve hatta önce bi-zim içindir. Böyle olmazsa bu hare-ket yürüyemez" diyen Dayı’nın söz-lerini içselleştirmiş, kavramıştır. Bu-nun için, hatalara karşı amansızdır.

Devrimci okul öğrencileri; herinsanımız bir yönetici sorumluluğu vekavrayışı içinde olmalıdır. Yapılma-yan her iş, özel olarak onun görevi de-ğilse bile, onu rahatsız etmeli, yapıl-ması için eleştiri-öneri-katılım, her bi-çimiyle müdahaleci olmalıdır.

MİLYONLARI ÖRGÜTLEYECEĞİZ!222

Yürüyüş

2 Ekim2012

Sayı: 328

Page 23: CHP Milletvekilleri, Hatay’da Apayd n ...yuruyus.biz/pdf/pdf/328.pdfde irili ufakl ı onlarca işçi direniş-leri sürüyor. Bu direnişlere baktığı-mızda çok büyük bölümü

AKP, HalkaUyguladığı

Zulmü, AçılımPolitikalarıyla

Gizledi

AKP, "KürtAçılımı"

Şovlarıyla KürtMilliyetçilerininDesteğini Aldı

AKP, Oligarşiİçi Çatışmadan

Güçlenerek Çıktı

Oligarşi İçiÇatışmada da

KürtMilliyetçileri'nin,

LiberallerinReformizminDesteğini Aldı

AKP, Oligarşiİçi Çatışmada

Adım AdımDevletin

Kurumlarını EleGeçirdi

AKP, iktidarının ikin-ci döneminde, damgasını

vuran “Ergenekon operasyonları” ve “açılım” po-litikaları oldu.

Ergenekon operasyonlarıyla darbecilerle, kontr-gerillayla, çetelerle hesaplaşıldığı, faili meçhulle-ri, kayıpları, katliamları “karanlıkta kalan” tüm olay-ları aydınlattığı görüntüsü yaratmaya çalıştı. Bupolitikalarla solun birçok kesimini de içine alarakhalkı politikalarına yedeklemeyi başardı.

“Açılım” politikalarıyla da halkın birçok ke-siminin yıllardır gündeme getirilmeyen çeşitli so-runlarını gündeme getirerek halka demokratik-leşme adına sahte umutlar dağıttı. Aleviler’denKürtlere, Çingeneler’den Ermenilere, Rumlarave diğer azınlıklara, gazetecilerden sanatçılara,popçulardan sporculara kadar halkın çok çeşit-li kesimlerine kahvaltılı “açılım” toplantıların-da “mavi boncuk”lar dağıttı.

İlk Alevi çalıştayı 3-4 Haziran 2009'da ya-pıldı. Bu konuda toplam 7 Çalıştay yapılmıştı.27-30 Ocak 2010'da bu Çalıştayların başkan-lığına verilen ön raporda Aleviler için Aleviliktanımı şöyle yapılıyordu: "Alevilik Muhammed-Ali etrafında oluşan bir inanç ve erkan yo-ludur."

Tayyip Erdoğan, Reha Çamuroğlu'nunöncülüğünde Muharrem Orucu iftarlarınakatılıyor, "Merhaba Canlar" diyerek va-adlerde bulunuyordu.

- Başbakanlık'ta Alevilerle ilgili birgenel müdürlük kurulacak...

- Cemevlerinin statüsü belirlenecekve camilerde olduğu gibi su ve elek-

trik giderleri devlet tarafından karşılanacak...- Alevi dedeler sosyal statüye kavuşturulacak,

maaş bağlanacak...- Zorunlu din dersi kaldırılacak, okul kitapla-

rında Alevilerle ilgili düzenlemeler yapılacak."Cek, cak" üzerine şekillenen bir çok söz ve-

rildi, stadyumlarda toplantılar düzenlendi.Tüm bunların nasıl bir yalan olduğu kısa bir süre

sonra ortaya çıktı. Cemevlerini ibadethane kapsa-mına alacak yasal düzenlemelerin yapılıp yapıl-mayacağını mecliste soran milletvekillerine AKP’ninTBMM kürsüsünden verdiği cevap şöyle:

"Bütün müslümanların ortak ibadet yeri ca-midir. İslam tarihinin hiçbir döneminde kendisi-ni islam içinde görüp de, camiye alternatif baş-ka bir ibadethane kuran mezhep veya tarikat ol-mamıştır... Buna ilişkin düzenlemeler uygun gö-rülmemektedir." (29 Mart 2012, Yürüyüş)İşte bu sözler, "alevi açılımı"nın geldiği son-

dur. Alevilik yine devletin istediği bir şekile so-kulmaya çalışılıyor. Bugün gelinen noktada ise bı-rakalım cemevlerinin ibadethane olarak tanın-masını, mevcut cemevlerinin yıkılması tartışmakonusu olmaya başladı.

AKP, Halka Uyguladığı Zulmü,Açılım Politikalarıyla Gizledi

Bu politikalar AKP'nin işine yarıyordu, çün-kü katliamları, işsizliği, yoksulluğu bu politika-larla gizliyordu. Hasta tutsak Güler Zere, teda-visinin geciktirilmesinden dolayı 7 Mayıs 2010'daşehit düşmüştü. Katili AKP iktidarıydı, ancak gör-mezden geliniyordu. Tayyip Erdoğan, Nazım'dan

ÜÇ DÖNEMDİR İKTİDAR: NASIL SEÇİLİYOR, NE YAPIYORLAR?

AKP, "AÇILIMLAR" POLİTİKASIVE OLİGARŞİ İÇİ ÇATIŞMAYLA

İKTİDARINI GÜÇLENDİRDİ3

İşbirlikçiliğin,Amerikan Uşaklığının Partisi

Halk Düşmanı AKP

2 Ekim2012

Yürüyüş

Sayı: 328

AKP ZULMÜNÜ YENECEĞİZ! 23

2 Ekim2012

Yürüyüş

Sayı: 328

Page 24: CHP Milletvekilleri, Hatay’da Apayd n ...yuruyus.biz/pdf/pdf/328.pdfde irili ufakl ı onlarca işçi direniş-leri sürüyor. Bu direnişlere baktığı-mızda çok büyük bölümü

MİLYONLARI ÖRGÜTLEYECEĞİZ!224

Yürüyüş

2 Ekim2012

Sayı: 328

şiirler okumaya devam ediyordu butoplantılarda.

Açılım politikaları, AKP'nin gözeinen perde misali yüzünü gizlediğipembe bir tül gibi kitlelerin gözünüboyuyordu. Ancak bu politikalaradikkatli bakınca veya bu tülü hafif ara-layınca gözüküyordu AKP'nin gerçekyüzü.

14 Mart 2010'da AKP'nin şova çe-virdiği "Roman Açılımı"nda, parasızeğitim isteyen Gençlik Federasyonuüyesi Berna Yılmaz ve Ferhat Tüzer'inyerlerde sürüklenerek, karga-tulum-ba gözaltına alınması, sonrasında tu-tuklanması, AKP'nin açılım konu-sunda gerçek yüzünü gösteren bir ör-nektir. Parasız eğitim isteyen gençlergözaltına alınırken Tayyip Erdoğan,kürsüden "kardeşlik" yalanları söy-lemektedir.

AKP'nin yürüttüğü açılım politi-kalarının ne olduğu bugün çok açıktır."Kürt Açılımı" ile Kürt halkını, "AleviAçılımı" ile Alevileri, "Roman açılımı"ile Çingeneleri, "demokratik açılım"toplantıları ile aydın ve sanatçılarıkendine yedeklemekten başka biramacı yoktu. Bunu böyle belirtirken,özel olarak şunu da söylemek istiyo-ruz. AKP bir yandan böyle yedekler-ken, bir yandan da açılım yaptığı ke-simlere bir çerçeve çizmektedir. Ör-neğin, aydın-sanatçılara yaptığı "de-mokratik açılım" toplantılarında dev-letin -özel olarak AKP'nin- belirledi-ği "sınırlar içinde hareket edilmesi" ge-rektiğini göstermektedir. Toplantılarakatılmamak AKP karşıtı olmaktır, afo-roz edilme nedenidir.

AKP, "Kürt Açılımı"Şovlarıyla KürtMilliyetçilerinin DesteğiniAldı

AKP, 2008'de yeni bir atağa geç-ti, Kürt sorununa ilişkin yeni açılım-lar sunuyordu.

2008'de Genelkurmay Başkanıolarak görevi devralan İlker Başbuğ,burjuva basında "Başbuğ'un yeniaçılımı" denerek sinyaller verilmeyebaşlandı. Başbuğ, Diyarbakır ve Vangezilerinde, "terörle mücadelenin sa-dece askeri yöntemlerle çözülemeye-

ceğini" söylüyordu. Burjuva basın"Başbuğ bir ilke imza attı" şeklindeverdi haberi.

AKP ise "açılımı" ilk olarak 10Mart 2008'de Cumhurbaşkanı Ab-dullah Gül'ün "Kürt sorununda iyişeyler olacak" dediği açıklamaylabaşlattı.

Başbakan Erdoğan, "Kürt mese-lesinin insani bir mesele olduğunu"belirterek, "bedeli ne olursa olsun, bizAllah'ın izni, milletimizin desteği ve ha-yır dualarıyla bu meseleyi çözecek, sonnefesimize kadar da bu uğurda mü-cadele etmeye devam edeceğiz" dedi.Daha sonra 2010'da, 2011'de Kürtaçılımı konusunda "milletten onay al-dığını" belirterek, Uludere'de halkıkatlettikten sonra bile "samimiyeti-mizi görün" diye sesleniyordu.

"Kürt açılımı" konusunda Wikile-aks belgelerine göre Büyükelçi JamesFefgrey: "Büyükelçiliğimiz bizim ver-diğimiz istihbarat desteğiyle PKK'yekarşı kazanılan askeri başarının, si-villere bu açılımı yapmak, Mesut Bar-zani ve diğer Kürtler ile doğrudan iliş-ki kurmak için siyasi alan yarattığınainanıyor" diye belirtiyor. (Sızıntı- Wi-kileaks'ta Ünlü Türkler-36.sf)

Yaratılan siyasi alan neydi?Bu açılım çerçevesi içinde 19

Ekim 2009'da bir grup PKK gerilla-sı Habur kapısından silahlarını dev-let görevlilerine bırakarak Türki-ye’ye giriş yaptı.

AKP demokrasi rüzgarları estiri-yordu.

Tüm bu gelişmeler, Kürt milli-yetçilerinin çözüm adına yedeklen-mesine neden oldu. AKP'nin sözde es-tirdiği demokrasi rüzgarına Kürt mil-liyetçileri ile birlikte reformistler, li-beraller de katıldılar. Ancak bu süreçok uzun sürmedi. Şovenizm, oykaygıları AKP’nin bu politikalarıdaha fazla sürdürmesinin önünde en-gel oldu. Kısa sürede AKP’nin gerçekyüzünü ortaya çıkardı ve “barış”ın“demokrasi”nin yerini “bizim ama-cımız PKK’yi tasfiye etmek” diyerekgerçek niyetlerini pratikte de ortayakoydular. Çeşitli bahaneler uydurarakHabur'dan gelenlerin bazıları tutuk-lanmasıyla bu süreç tamamen ka-panmış oldu.

Devamında DTP’nin kapatılması,sıklaşan KCK operasyonları tutuk-lanan 8 binin üzerinde BDP’li. Ulu-dere katliamı, gerillaların kimyasal si-lahlarla katledilmesi, Kürt halkının si-lahlı mücadelesini tasfiyeye yönelikher türlü katliam saldırıları sürüyor.

AKP, Oligarşi İçiÇatışmadan GüçlenerekÇıktı

AKP'nin 2. döneminin en belirginpolitikalarından biri de oligarşi içi ça-tışmayı ifade eden "Ergenakon ope-rasyonları" oldu.

"Ergenokon operasyonları" artıksayısı hatırlanmayan "dalga" halindeyapıldı, parça parça yüzlerce kişi gö-zaltına alınıp tutuklandı.

"Ergenakon operasyonları"na iliş-kin dergimizde daha ilk gündeme ge-tirildiğinde de nasıl değerlendirdiği-mizi ifade ettik her defasında. Bu ope-rasyonların ne darbecilerden hesapsormakla ne de demokratikleşmeylebir ilgisi yoktu. AKP, oligarşi içi he-saplaşmayla devletin tüm kurumları-nı ele geçiriyor. Bu noktada karşısı-na çıkabilecek ordudan yargıya tümgüçleri tasfiye ederek devlet kurum-larını ele geçirdi.

Bu operasyonlara ilişkin reformistçevreden Kürt miliyetçilerine kadar va-rolan kesimlerin hepsi AKP'nin bir ilkeimza attığını, gerçekleşecek darbe-yi önlediğini düşünüyordu. Susur-luk'ta ifade edilen "devlet içinde çete","derin devlet" adeta tasfiye ediliyordu!AKP kontrgerillayı sorguluyordu! Vebu operasyonlar Türkiye'nin demo-kratikleşmesinin ifadesiydi.

Oligarşi İçi Çatışmada daKürt Milliyetçilerinin,Liberallerin, ReformizminDesteğini Aldı

"Oligarşi içi çatışmaların yaygın-laşması ve derinleşmesi, sisteminteşhirini ve devrimci mücadeleyi ge-liştirme açısından uygun ortamlardır.Ama bu ortamlar aynı zamanda ye-deklenmenin, kullanılmanın, alet ol-manın ortamlarına dönüşebilir. İkti-dar ufku ve iddiası olmayanlar için buyakın bir ihtimaldir." (10 Ağustos

Page 25: CHP Milletvekilleri, Hatay’da Apayd n ...yuruyus.biz/pdf/pdf/328.pdfde irili ufakl ı onlarca işçi direniş-leri sürüyor. Bu direnişlere baktığı-mızda çok büyük bölümü

AKP ZULMÜNÜ YENECEĞİZ! 225

2 Ekim2012

Yürüyüş

Sayı: 328

2008, Yürüyüş Dergisi, sayı:12)AKP, iktidar olduğundan beri Ge-

nelkurmayla süreklileşen bir gerilimsözkonusu oldu. Bu operasyonlar -sonrasında medya, polis-MİT alan-larında da yapacağı- muhalifleri sin-dirme operasyonuydu. AKP ona kar-şı olan muhaliflerini böylece sindir-mek istemekteydi. Bugün sindirmiş-tir de. AKP, kendisinden olmayan herkesime saldırmaktadır. Bu tamamenbir iktidar çatışmasıdır. Halkı kiminsömüreceği, ABD ile ilişkileri ki-min sürdüreceği, faşist terörü kiminhayata geçireceği çatışmasıdır. AKP,iktidar partisi olmanın, sırtını ABD'yeyaslanmanın gücüyle, önce ordu için-de yerini sağlamlaştırmaktaydı. Buikinci döneminde artık karşımızdadaha güçlü bir AKP vardır.

AB'ye uyum sürecini ilerletiyor di-yerek, AKP'yi destekleyerek, halka es-tirilen terörü de görmezden geliyor-du. AKP her ihtiyaç duyduğunda,"darbecileri yargılıyoruz", "12 EylülAnayasasını değiştiriyoruz, 12 Ey-lülcüleri yargılıyoruz" dedi. "Kontr-gerillayı, yaptığı operasyonları bir birçözüyorum" dedi.

Bugün gelinen noktada gözük-mektedir ki AKP’nin attığı her adımkendi iktidarını güçlendirmek ve hal-kı aldatmak için atılmaktadır.

AKP, Oligarşi İçi ÇatışmadaAdım Adım DevletinKurumlarını Ele Geçirdi

AKP’nin oligarşi içi çatışmada he-def aldığı kesimlerden birisi de medyaidi. Devlet olanaklarını kullanarak ken-di medyasını yarattı. Bunu yaparkenDoğan grubu gibi medya tekelleriniaçıktan hedef aldı. Tekellerin hırsızlığını,açıklarını iyi bildiği için Doğan Med-ya grubunu ekonomik saldırılarla, ver-gi cezalarıyla, yaptığı yolsuzluklarla,kestiği milyarlarca doları bulan para ce-zalarıyla hizaya sokmaya çalıştı.

Bir taraftan Sabah Gazetesi, ATV,Star gibi kendi medyasını oluşturur-ken dinci yayın organlarına da dev-letin tüm olanaklarını açtı. HızlaAKP yandaşı bir yayın grubu oluş-tururken diğer burjuva yayın tekel-lerini de ekonomik olarak dize geti-rerek iktidarın yayın organı haline ge-tirdi. Bugün bir kaç yayın organı dı-şında burjuva basın artık iktidarın bo-

razanı haline getirilmiştir. AKP’nin devletin kurumlarını na-

sıl adım adım ele geçirdiğine, bukonuda verebileceğimiz bir diğer ör-nek de, yargı üzerinde yaptığı kad-rolaşmadır.

2010'un başlarında oligarşi içi ça-tışmanın odağında yer alan yargı, te-melde AKP'nin laik kesimle yaptığı ça-tışmayı ifade ediyordu. Erzincan Cum-huriyet Başsavcısı İlhan Cihaner, 2007yılında İsmailağa tarikatına yönelik so-ruşturma açmıştı. AKP iktidarı tara-fından atanan Erzurum Özel YetkiliSavcısı Osman Şanal'ı görevden aldı.İlhan Cihaner'in tutuklanması,

AKP'nin hukuğa yaptığı darbe olarakdeğerlendirildi. Bir taraftan operas-yonlar, diğer taraftan 12 Eylül 2010yılında yapılan Anayasa referandumuile yargıyı ele geçirmenin önündekiengelleri de ortadan kaldırdı. Anaya-sa Mahkemesi’nden Yargıtay’a, Da-nıştay’dan Ağır Ceza Mahkemeleri-ne, yargıya ait tüm kurumları ele ge-çirerek yargı da AKP’nin yargısı ha-line dönüştü.

Sürecek

İstanbul Esenler’de 25 Ağustos günü AKP’nin yı-kım saldırılarına karşı Halk Cepheliler tarafından Çifte-havuzlar Mahallesi’nde yürüyüş düzenlendi. Akşam sa-atlerinde yapılan yürüyüşte Halk Cepheliler, “Yıkımla-ra Karşı Birleşelim Direnelim İktidara Halkın YenilmezGücünü Gösterelim” pankartının arkasında meşaleleriy-le yer aldılar.

“Evimizi Yıkanın Villasını Yıkarız”, “Yıkımlara Kar-şı Gücümüz Birliğimizdir”, “Yıkımlara İzin Vermeye-ceğiz”, “İşgalci Değil Halkız Bu Vatan Bizim” slogan-larıyla mahalle sokaklarında yapılan yürüyüş boyunca ey-lemi izleyen mahalle halkına yönelik konuşmalar yapıl-dı. Halka yönelik konuşmalarda, bugün evlerine yöneliksaldırılara karşı sessiz kalınması durumunda, yarın so-kaklarda kalınacağı, AKP’nin bu kadar pervasız saldır-masının arkasında halkın örgütsüzlüğünün olduğu belir-tilerek; “Bugün örgütlenme günüdür” denildi.

Yürüyüşün ardından Kemal Avcı Halk Cephesi adı-na bir açıklama yaptı. Kentsel dönüşümün bir yağma po-litikası olduğunu söyleyen Avcı, halkın da yağmacılar ka-

dar cüretli hare-ket etmesi ge-rektiğini belirt-ti. DevamındaAvcı, yeni yı-kım yasası ilehalkın elindenitiraz hakkını daalan AKP ikti-darının yıkımsaldırılarında,yağmacılıkta nekadar ısrarcı ol-duğunu belirtti.

“Geriye sadece direnme hakkı kalmıştır” diyen Avcı,cüretli olmaktan başka yol olmadığını, bu arazilerin üze-rinde yaşayan halka ait olduğunu belirtti. “Yıkımlara kar-şı direnmek suç değildir. Direniş silahını kullanmaktan baş-ka yol yoktur” denilen açıklamanın ardından eylem slo-ganlarla bitirildi. Eyleme 60 kişi katıldı.

Yıkımlara Karşı Tek ÇareHalkın Direnme Hakkını Kullanmasıdır

Page 26: CHP Milletvekilleri, Hatay’da Apayd n ...yuruyus.biz/pdf/pdf/328.pdfde irili ufakl ı onlarca işçi direniş-leri sürüyor. Bu direnişlere baktığı-mızda çok büyük bölümü

MİLYONLARI ÖRGÜTLEYECEĞİZ!226

Yürüyüş

2 Ekim2012

Sayı: 328

Başbakan Tayyip Erdoğan, Ka-racaahmet Cemevi için "O cemevibir ucube olarak yapıldı orada. Halakaçaktır. Ruhsatı yoktur. Karaca-ahmet Türbesi’nin yanında ucubeolarak durur." diyerek cemevlerinive Alevileri hedef gösterdi.

Erdoğan'ın "ucube" söylemini,iktidarın bir süredir Alevilere yöneliksaldırılar karşısındaki umursamazlığıile de birleştirince, aslında bunlarınAlevilere karşı örgütlü bir saldırı ol-duğunu açık olarak görüyoruz.

Erdoğan'ın Alevileri ve cemev-lerini hedef göstermesinin ardındanson olarak İstanbul Kartal'daki Çı-nardere (Kurfalı) Mahallesi'nde ya-şayan Alevilerin evleri işaretlendi.25 evin işaretlenmesinin ardından23 Ağustos günü de Pir Sultan Abdal

Kültür Derneği Kartal Şubesiyakılmak istendi. Cemeviolarak faaliyet gösteren der-neğin bahçesinde bulunaneşyalar ateşe verildi. Kom-şuların görmesiyle, cemevi-nin tamamen yanması en-gellendi.

İşaretlenen evler de cem-evi ile Sivas Yıldızeli Yardımlaşmave Dayanışma Köy Derneği'nin ya-kınlarındaydı zaten.

Önce evlerin işaretlenmesiyle baş-layan örgütlü saldırı, linç girişimineve cemevi yakmaya kadar ulaştı.Halkı birbirine kırdırmak için yapılanbu saldırılar bizi korkutmayı da he-defliyor. Hem Alevilerin tepkisiniölçüyorlar, hem de yeni ve daha bü-yük saldırıların zeminini hazırlıyorlar.

Ama bir yanıyla da Alevileri ye-deklerinde tutmaya çalışıyorlar. AKP,Alevilerin faaliyetlerine, törenlerinekatılmayı da eksik bırakmıyor. Sonolarak, 49.su yapılan Hacı BektaşVeli Anma Törenleri’ne AKP’ninEnerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı

Taner Yıldız katıldı. Evleri işaretlenen,kapısına tehdit mektupları bırakılan,linç girişime uğrayan Aleviler biryanda dururken, bunların sorumlularıbulunup yargılanmazken; AKP’lilerutanmadan Alevilerin törenlerinekatılıyorlar. Buna izin vermemeli-yiz. Düşmanlarımızı içimize sok-mamalıyız.

Bizi katledenlerin önünde semahdönmemeliyiz. Cem törenlerinde bir-biriyle küs olanlar bile alınmazken;

“Çalışmadan geçinenler bizden değildir.”Hacı Bektaş-ı Veli

Dostumuzu Düşmanımızı Bi̇leli̇m;Dostlarımızla Bi̇rli̇k Olup, DüşmanlarımızaKarşı Mücadele Edeli̇m!

Devrimci Alevi Komitesi Olarak Diyoruz ki

1240’lı yıllarda Horasan’dan Anadolu'ya gelen HacıBektaş-ı Veli, Baba İshak'ın halifesidir. Kardeşi Menteş’inayaklanma sırasında şehit düşmesinin ardından Kırşehircivarındaki Sulucakarahöyük Köyünde (şimdiki HacıBektaş ilçesi) dergah kurar. Dergaha gelenlerin çoğu,ayaklanmadan sağ kurtulan Türkmenlerdir… Hacı Bektaşda tıpkı Baba İshak gibi tüm insanların eşit olduğuna vetümünün ortaklaşa bir yaşam sürmesi gerektiğine inananbiridir. Bu düşüncelerle, çaresizlik içindeki Anadoluhalkları arasındaki birliğin sağlanması için büyük çabalarsarfeder ve bunu büyük oranda da başarır. Hatta kurduğudergah, o dönemin önemli bir üretim merkezi olur.Sadece soyut “öbür dünya” ile ilgilenmez Hacı Bektaş.Kıtlık ve açlık içindeki halka çare olmuş, bereketinsembolü sayılmıştır.

Hacı Bektaş, halkın Selçuklu'ya olan yoğun tepkisini

ortaya koyacak yeni bir ayaklanmayı göze alamadığından,tüm düşüncelerini barış ve uzlaşma üzerine kurar. İştebu yüzden kimi tarihçiler tarafından, Selçuklu ile uzlaştığısöylenir. Yaşamına göz attığımızda bunun doğru olduğunuanlıyoruz zaten. Hacı Bektaş'ın kucağındaki ceylan veaslan da, sonuçta uzlaşmaz iki kesimi, Selçuklu ege-menleriyle yoksul köylüleri uzlaştırmaya çabaladığınıngöstergesidir. Hacı Bektaş'ın yaşadığı çağda sergilediğibu çizgi; “Balım Sultan” tarafından da devam ettirilirve sonrasında Osmanlıya destek verilmesine, hatta bizzatYeniçerilerin örgütlenmesine kadar da gider. Bununlaberaber Hacı Bektaş-ı Veli, bütün bu eksikliklerine, ha-talarına, sınıf gerçeğinden kopuk insancıllığına rağmenAnadolu Aleviliğinin önemli bir köşe taşıdır. Yolundanyürüyenlerin devam ettirdiği Bektaşilik geleneği, öncelikleAnadolu Aleviliğinin çok önemli bir kolunu yaşatırken;Anadolu insanının hoşgörüsünü, insanseverliğini, mizahanlayışını temsil etmeyi sürdürüyor bugün de...

HACI BEKTAŞ-I VELİ

Page 27: CHP Milletvekilleri, Hatay’da Apayd n ...yuruyus.biz/pdf/pdf/328.pdfde irili ufakl ı onlarca işçi direniş-leri sürüyor. Bu direnişlere baktığı-mızda çok büyük bölümü

AKP ZULMÜNÜ YENECEĞİZ! 227

2 Ekim2012

Yürüyüş

Sayı: 328

eli kanlı katillerimizin orada ne işivar? Hacı Bektaş’ı anarken bugününSelçuklularıyla mı anacağız? Halkdüşmanlarıyla aynı saflarda durarakmı anacağız ulularımızı?

Yüzyıllardır bizi katledenler de-ğişmedi…

Üstelik bizim ulularımızın sözlerinibize karşı kullandılar. Hacı BektaşVeli’yi Anma Törenleri’nde mutlakaHacı Bektaş’ın uzlaşma çağrısı yaptığısözlerini kullanırlar: “Bir Olalım, İriOlalım, Diri Olalım”, “İncinsen deİncitme”

Alevilerin başını eğdirmek içinulularının da içeriğini boşaltıyorlar.Hacı Bektaş’ın eşitlikçi, adalet isteyengörüşlerini teslimiyet-uzlaşma nok-tasına çekiyorlar. İstedikleri gibi yönveriyorlar. Evet Hacı Bektaş, Alevihalkın ölümüyle sonuçlanacak birayaklanmayı göze alamamış ve ba-

rışı-uzlaşmayı felsefe edinmiştir. Amabu onun adalet arayışının bittiği an-lamına da gelmemektedir. Halk düş-manlarının öne çıkardığı ise adaletisteği değil, uzlaşmasıdır. Neden?Çünkü Alevileri düzeniçileştirmekistiyorlar. Düzenin sınırlarına hap-sederek, savaşçı-direnişçi yanını kır-mak istiyorlar. Ulularımızın sözleriyleteslim almaya çalışıyorlar bizi. Busözleri kendi çıkarları için kullanan-lara inanmıyoruz…

Törende yaptığı konuşmada “75milyon vatandaşımıza eşit mesafe-deyiz” dedi Taner Yıldız. Hangi eşit-likten söz ediyor? Biz bu eşitliği negördük, ne de duyduk!

“Bizim birlik ve beraberliğimiz,bin yılı aşkın tecrübeye dayanan bü-yük bir kaynaşmadır” dedi TanerYıldız. Bizim bin yıllık tecrübeleri-mizin bize öğrettiği şudur ki, iri

olma, diri olma isteğimiz katliamlarlabastırıldı. Başımızı her kaldırdığı-mızda, kesmek için bekleyen kılıçlaroldu. Egemenlere başkaldırmak akıllıişi değildi. Akıllı olmayanları dadar’a çektiler…

Cemevlerimize ucube diyen, ce-mevlerimizin yakılmasına zemin ha-zırlayan, katillerimizi serbest bıra-karak ödüllendiren bu düzeni iyi ta-nıyoruz. Yüzyıllardır, bin yıllardırbiliyoruz ki, ezilenlerin tek dostuyine ezilenlerdir. Ezenden ne dostolur ne de post sahibi…

Ezenle ezilen kardeş olamaz…Ezenle ezilen aynı sınıftan olamaz…Hak yiyenle hakkı yenilen birbirineeşit mesafede olabilir mi? Dini inancıne olursa olsun ezilen halkla ezenlerayrı sofrada oturamazlar… Düşman-larımızı içimize sokmayalım, onlarakarşı direnerek haklarımızı alalım…

D ü n y ahalk lar ın ınbaş düşmanıABD ile işbir-liği yaparakhalkların kat-ledilmesine

zemin hazırlayanlar... Siz kaç kanlıeli sıktınız, kaç eli kana bulanmışlarasarıldınız, hiç hesapladınız mı?

Roboski'de katlettiğiniz köylülerinyakınları bir kaza sonucu yaralananaskerlere yardım etmek için canlabaşla uğraştılar. Çünkü ölen de halkınçocuklarıydı, öyle baktılar.

Analar ağıtlar yaktılar, yaralılarıkendi arabalarıyla hastanelere taşıdılar.Ölsünler diye başlarında beklemekyerine bir insanın bu durumda neyapması gerekiyorsa onu yaptılar. Birgerilladan bahsederken bir canidenbahseder gibi bahsediyorsunuz. “Ge-rillaysa eli sıkılmaz, gerillaysa terö-risttir, eli kanlıdır.”

Hayır, kanlı olan eller sizin elle-rinizdir. Ve ellerinizdeki kan halkınkanıdır. Gerilla halkın adaletir.

Ama sizin elinizin kanı ne vatanıkurtarmaktan ne de vatan sevgisindenkaynaklıdır. Sizin elinizin kanı vatan

satmaktan, vatanı emperyalizme peş-keş çekmekten dolayı kanlıdır. Kendihalkını katletmekten, halkın evine,aşına göz koymaktan kanlıdır.

Kontrgerilla şeflerinden biri olanMehmet Ağar'ın elinin kaç katliamabulaştığını kendi itiraflarından da bi-liyoruz. Neden onu ziyaret edenlerisuçlamıyorlar? Neden onun elini sı-kanları lanetlemiyorsunuz. Çünküonun katlettiği insanlar devrimcilerdi,halkın çocuklarıydı.

Halk düşmanı AKP, halka karşıyaptığı katliamları sanki başka birhükümet, başka bir ülke yönetimiyapmış gibi davranıyor her zaman.Mutlaka bir yerde bir haklılılık payıçıkarmaya çalışıyor kendisine. Katli-amlarını, baskılarını, işkencelerinimeşru göstermeye çalışıyor. Bir selolur, “takdiri ilahi” olur… Dere ya-taklarına derme çatma ev kurulduğuiçin halk suçlanır. İş kazası olur, işçidikkatsizdi hatalıydı olur. Hiçbir zamanhiçbir yerde gerekli önlemi almazlar.Deprem olur, bir savaşta ölen insansayısından fazla insan ölür. Suçlu mü-teahhitler olur ama hiçbir zaman be-lediye ya da devlet olmaz. Yaşananher şeyde AKP'nin kanlı politikalarıvardır. AKP'nin kanlı politikaları halkın

katledilmesine yol açmıştır. Askerlerölür, bir kaç Mehmet öldü diyerekölen askerleri de küçümser. ÇünküAKP kendi halkına düşmandır enbaşta. Kendilerine bir şey olduğu za-man feryat figan kopar hemen. Medyagece gündüz onların sağlık sorunlarınıayrıntılarına kadar anlatır. Halk de-ğersizdir ama onlar halkı sömürdüğüve katlettiği için değerlidir.

AKP'nin polisinin halktan insanlarısokak ortasında katletme özgürlüğüvardır. Çünkü katliamcılara karşı ge-rekli yaptırımlar uygulanmaz. Ve budurum gittikçe meşrulaşmaya başlar.

AKP'nin kanlı eline her kesimdeninsanımızın kanı bulaşmıştır. Yoksulgecekondu halkının kanı ellerindedir.İşçinin, emekçinin kanı ellerindedir.Öğrencilerin kanı ellerindedir. Hakkınıarayan ve düzenden hesap soran her-kesin kanı ellerine bulaşmıştır. Bizvarız, devrimciler var… Halka karşıişlenmiş bütün suçların hesabını sora-cağız. Bu vatanın sahibi bir avuç işbir-likçi ve vatan haini değildir. Bu vatanınsahibi halkın çıkarlarını hesapsız gözetenve koruyan, bu uğurda bedel ödeyendevrimcilerdir. Halkın devrimcileri sa-hiplenmesine karşı baskı ve gözdağıuygulamaktan vazgeçmelidir AKP.

DüşmanıHalk

AKP

Asıl Siz Kanlı Ellerinizin Hesabını Verin

Page 28: CHP Milletvekilleri, Hatay’da Apayd n ...yuruyus.biz/pdf/pdf/328.pdfde irili ufakl ı onlarca işçi direniş-leri sürüyor. Bu direnişlere baktığı-mızda çok büyük bölümü

Gecenin ilerleyen saatleriydi.Televizyonlarda "İstinye Karakolu'nabombalı saldırı..." altyazısı geçti.Sözü edilen karakol Engin'imizin deişkenceden geçirildiği yerdi. İlk ak-lımıza gelen Engin'imizin hesabınısorduğumuz oldu. Bize özgü bir duy-gu bu. Hiçbir hesabımızı mahşerebırakmayacağımızı, hiçbir halk düş-manının halkın adaletinden kaça-mayacağını bilmenin bir sonucu...Ve nerede olursa olsun, "Bizimkiler"diye dökülüverir dudakların arasından.Coşkudur, özlenen, dört gözle bek-lenendir. Adalete susamış yüreklereserpilen sudur. Sokak ortasında cop-lanan analarımızın, açlıktan ölenKübra bebelerin, Enes çocukların,yerlerde saçlarından sürüklenen gençkızlarımızın ahıdır... Büyüdükçe bü-yüyen acılarımıza bir merhemdir.Kabardıkça kabaran öfkemizin biryansımasıdır.

Bu sırada televizyonlarda ikincibir altyazı geçiyor! "İstinye Kara-kolu'na saldırıyı gerçekleştirenler-den biri yaralı olarak ele geçti..."Yaşadığımız sevince, coşkuya hüzünde katılıyor bu kez.

Merakla ambulans görüntüleri,siren sesleri eşliğinde verilen haberiizlerken neler neler düşündüm bir bil-sen. Ve sedye üzerinde sırtüstü yatı-rılmış yaralı halini ekranda görür gör-mez tanıdım. "Bu bizim Erdal..."

Ardından sedyenin etrafında ko-şuşturanlar çoğaldı. Beyaz önlüklü-lerden birisi ellerini kaldırınca duy-duğum soluk sesinle içimdeki dağınkopması bir oldu. Bu haberi dinleyenpek çok yoldaş gibi ben de bu kısacıkanda sevinçten hüzne, acıdan isteğin,

e m e ğ i n ,i r a d e n i ng ü c ü n ügörmeninmutluluğu-nu yaşama-ya kadar birçok duygu-yu iç içeyaşadım.

O biranlık gö-rüntü yet-

mişti seni tanımama. Ama o ellerinbütün belirsizlikleri ortadan kaldırmaya,kuşkuları silip süpürmeye yetti.

Evet, o sendin! Çünkü yıllar boyuaynı havayı soluduk. Gündüzleri dörtduvar arasından baktığımız gökyü-zünde geceleri parmaklıklar arasındanyıldızları saymaya kalktık. Halay çek-tiğimiz günler de çok oldu, üzüntüdensessizliğe gömüldüğümüz, birbirimizindamarına bastığımız günler de...

Nasıl tanımam seni? Hele de oellerini. Aylar boyunca her gün tavşankanı çay getiren, hastalandığımdaalnımın terini silen o elleri nasıl ta-nımam. O eller ki, şu an karşımdaduran fotoğraftaki gibi hala omu-zumda. Tahliye olduğunda vedala-şırken olduğu gibi hala mengene gibiellerimi sıkmakta, kucaklamakta...

Sevgili Erdal, Enginleri'mizinhesabını soran o ellerin var ya oellerin, hep ellerimiz olacak inan.Evlerimizi yıkanın villasını yıkacak.Canımızı alanın balyoz gibi tepesineinecek. Ekmeğimizi çalanın boğa-zını sıkacak. Bu toprakları ekmeğeve adalete doyuracak...

O hafif (belki de son olan) nefesinmi? And olsun ki onu da bir fırtınayadönüştüreceğiz. Halk düşmanları hepenselerinde hissedecek.

***

“Şimdi Elimizde Bayraktır Hasan”

2005 yılında tanıştık Hasan'la.Dev-Genç'liydi. Aranması olduğun-dan kaynaklı hem eylemlere katılması

hem de kurumlara gelmemesi gere-kiyordu. Ama o koşullarda da Hasanbir şekilde faaliyetlere ortak oluyordu.Bir taraftan kaçak yaşıyordu ama birtaraftan da okullardaki faaliyetlerinörgütlenmesinde, olanaklar yaratıl-masında, gençliğin bulunduğu çeşitliyerlerde (kafe vb.) yürütülen çalış-malarımızda görev ve sorumluluk-larını sürdürüyordu. Bu görev, yeniinsanlarla kafe vb. yerlerde ilişkikurmak ve bu ilişkileri okullardakiDev-Genç'lilerle tanıştırmaktı.

Çalışma yaptığı okula nadiren gi-debildiği gibi, diğer okullardaki Dev-Genç'lilerden de sadece bir kaç kişiylegörüşüyordu Hasan. Onlar üzerindenyürütüyordu faaliyetlerini. O arka-daşlardan biriyle bir gün ben de Ha-san'la görüştüm. 1.80 boylarında devgibi bir Dev-Genç'li... Konuşmayabaşladığında ilk dikkatimi çeken coş-kusu, aranır durumdayken ağız dolusugülüşü ve yoldaşlarına bağlılığı sev-gisi, özlemi oldu. Çünkü sohbet bo-yunca Dev-Genç'lileri sordu. Görü-şemediği arkadaşlarını, şu nasıl, neyapıyor, sağlığı iyi mi... çalışmalarnasıl gidiyor... ve arkadaşları ne za-man görürüm sorusu.

Sonra sohbet eylemlere katılma-maya geldi. Hasan gözaltına alınıp tu-tuklanacaksam varsın tutuklanayımböyle belirsizlik hiç iyi olmuyor diyedüşünüyordu. Gerçekten de aranmakonusu belirsizdi. Tutuklanıp tutuk-lanmayacağı bile belli değildi. Bu hu-kuki sürecin netleşmesini bekliyordubir anlamda. Hasan bu düşüncesiniher fırsatta dile getiriyordu ama aylardırda "bekleyeceksin" cevabını alıyordu.Fakat 6 Kasım yaklaşırken bu talebinidaha ısrarlı ifade etmeye başladı. ÇünküAnkara'ya gidecekti. Kızılay'a çıkmayıhedefleyeceğimiz için yine çatışmamızgerekecek, gözaltılar, tutsaklıklar ya-şayacaktık. Hasan özellikle böyle ey-lemlerde görev almayı istiyordu. Düş-manın sıradan bir basın açıklamasındaya da dergi dağıtımında da her türlüsaldırıyı, gözaltı tutuklama ve katletmeyiyapabileceğini şüphesiz biliyordu. Fer-hat böyle felç kalmıştı. İrfan böylekatledilmişti. Bu savaş gerçeği, düşman

ERDAL'IN ELLERİ

Hasan Selim GÖNEN Erdal DALGIÇ

MİLYONLARI ÖRGÜTLEYECEĞİZ!228

Yürüyüş

2 Ekim2012

Sayı: 328

Page 29: CHP Milletvekilleri, Hatay’da Apayd n ...yuruyus.biz/pdf/pdf/328.pdfde irili ufakl ı onlarca işçi direniş-leri sürüyor. Bu direnişlere baktığı-mızda çok büyük bölümü

gerçeğidir biliyordu. Ama bazı eylemlervardır ki, daha risklidir. İşte Hasan oriski almak, bedelleri omuzlamak isti-yordu. Ki, Hasan'ın kahramanlaşmasıtercihlerinin ve taşıdığı bu özelliklerininsonucudur.

Talebi kabul edildi ve Hasan'a 6Kasım'a katılacağı söylendi. Yanlışhatırlamıyorsam tek başına gidecektiAnkara'ya. Otobüslerle toplu gidilecekkitlenin içinde olması arama, GBTvb. kontrol olduğu durumda iyi ol-mayacağı için tek gitmesi uygun gö-rülmüştü. Tabii Hasan 6 Kasım'a ka-tılacağını öğrenince gerisi teferruattı.Coşkusuna diyecek yoktu. Bazı ar-kadaşlar eyleme katılamayacaktı. Ha-san bunu öğrenince "Vah vah gele-meyecek demek, neyse canım söy-leyin ona üzülmesin biz onun yerinede çatışırız" diye arkadaşlara habergöndermeye, onlarla uğraşmaya baş-ladı o coşkuyla.

6 Kasım'da Ankara'ya gitti. On-

larca arkadaşımızla birlikte gözaltınaalınıp, işkenceden geçirilip tutuklandı.İlk mahkemede de tahliye oldu. Butahliyelerde de Dev-Genç'lilerin tu-tuklananların serbest bırakılmalarıiçin yaptığı çalışmaların önemli etkisiolmuştu. Dev-Genç'liler her zamankigibi tutsaklarını sahiplenmiş, serbestbırakılmaları için seferber olmuştu.O sürede Hasan'ın önceki aranma-sındaki belirsizlik de çözülmüştü.Herhangi bir olumsuzluk çıkmamıştı.Tahliye olduğunda Sincan F Tipi’ndendirek İstanbul Gençlik’e geldi. Yineher zamanki gibi coşkuluydu. Tut-saklık bu coşkuyu daha da arttırmıştısadece. Aylar sonra ilk kez geliyordugençliğe. "Böyle rahatça gelmek devarmış buraya" diye mutluluğunupaylaşıyordu herkesle. Öyle ki, evinedaha sonraki günlerde gitti. Ki asılevi orasıydı Hasan'ın. Dev-Genç'li-lerin yanıydı. Tahliyesinin ardındandaha ciddi ve önemli sorumluluklar

üstlendi. Dev-Genç komitesinde ça-lışmaya başladı.

Savaşçı olma isteği ise hiç eksikolmadı Hasan'da. Bu yüzden Cepheliolmuştu zaten. Cephe Ailesi'yle ta-nışmadan önce otonomcularla, anar-şistlerle görüşüyormuş ama bir güntanıdığı bir abisi (Cephe dostu birabi) "Bak oğlum" demiş Hasan'a."Devrimcilik yapmak istiyor musunsen?" diye sormuş. O da "Evet abi"demiş. "O zaman ne işin var seninotonomla motonomla? Bu işi doğrudüzgün yapacaksan Cepheli ol, oradasavaşın da alasını, adamlığın daalasını yaparsın." demiş. Hasan dabunun üzerine bizimkileri bulup iliş-kiye geçmiş. Bunu hep güle güle an-latırdı bize. Hesap soran olmayı,halkın adaletini uygulamayı daimaistedi ve bu hedefine ulaştı. Bir savaşçıoldu. Savaşarak şehit düştü. Şimdielimizde bayraktır Hasan. Değerlianısı önünde saygıyla eğiliyorum.

Savaşımız her geçen gün birazdaha büyüyor. Büyümesine katkı su-nabilmek için daha fazla çaba har-cıyor, daha fazla olanak yaratmayaçalışıyoruz. Böyle davranmak Cep-heli'nin birinci görevleri arasındadır.Çünkü Cephelilerin devrime, sos-yalizme inancı sonsuzdur. İnsanlığınkurtuluşu olan sosyalizme varmanınyolunun savaşmaktan geçtiğini bilir.Cepheli savaşımı ciddiyetle ele alan-dır. Ciddiyetle ele alması demekfaaliyetlerin hayata geçirilmesindeortaya çıkan yanlışlarla, hatalarlauzlaşmaması demektir. Yanlış ve ha-taya hiç düşülmeyecek değildir. Buşekilde düşünmek savaş gerçeğimizeaykırı bir durumdur.

Cepheli yanlış bir davranışta bu-lunduğunda ne yapmalıdır? Cephe-li’nin bu soruya vereceği cevap onunmücadelede atacağı adımların ne ka-dar sağlam olduğunu da gösterecektir.Sorunun cevabı aslında çok nettir,yanlışı yapmamızı sağlayan nedennedir ilk olarak bunu bulmak gerekir.Nedeni bulmak, yanlışlarımızla uz-

laşmamak demektir. Aksi durumCephelinin doğru olmayanı meşru-laştırması olur.

Yanlışı ve zaafları meşrulaştırma"ama herkes yapıyor" cümlesiylekarşımıza çıkar. "Herkesin yaptığı"nedir? Derneği zamanında açıp-ka-patmamaktır, randevulara gerekliönlemleri almadan gitmektir, insan-larla yeterince ilgilenmemektir, hattakaldığımız evlerde eşyaları özenlikullanmamaktır... Bu örnekler çoğ-altılabilir. Bu davranışlar karşısındaCepheli’nin yapacağı en büyük yanlış"Ama herkes yapıyor" demektir.

Diyelim ki gerçekten herkes yanlışbiçimde davranıyor, biz de mi öyleyapmalıyız? Elbetteki hayır. Cepheliyanlışları doğruya çevirmek için vardır,yanlış davranmak için değil. Cepheliher hata ile savaşmak için vardır,meşrulaştırmak için değil. Meşrulaş-tırdığımız her şey düzene açılan birerkapıdır. Cepheli bu bilinci taşır. Bugünbiz meşrulaştırırız yarın kendi davra-nışlarımızın meşrulaştırılmasını isteriz.

Bu düşünce biçimi Cepheli’ye ait de-ğildir. Cepheli ne böyle yapar ne deböyle yapılmasını kabul eder.

Bir Cepheli şunu unutmamalıdır;savaşımıza zarar verecek davranışlarıyapan onlarca insanımız olabilir.Cepheli’nin görevi bunlarla savaş-maktır, her olumsuz davranışı olum-luya çevirmektir. Cepheli "Amaherkes yapıyor" demez. Çevre-mizdeki insanlar Cephe’ye yakışandavranışlarımız karşısında "Cep-heliler yapıyor biz de yapmalıyız"diye düşünmelidir. Cepheli bunuyaratandır. Herkesin yapması gerekenbaşta da dediğimiz gibi savaşımızıbüyütmeye çalışmak olmalıdır. Eleş-tirilmeyen her yanlışın yeni yanlışlarayol açacağını unutmamalıyız. Çünküyanlışların meşruluğuna inanmayabaşlarız. Yanlışlar karşısında eleştiriözeleştiri mekanizmasını çalıştırma-lıyız. Cepheli sadece ve sadece bukonuda "Ama herkes yapıyor" cüm-lesini kullanmalıdır. Herkes yapabilirama Cepheli yapamaz!

Kendini Geliştirmeyen Düzeni Geliştirir“Ama Herkes Yapıyor”

AKP ZULMÜNÜ YENECEĞİZ! 29

2 Ekim2012

Yürüyüş

Sayı: 328

Page 30: CHP Milletvekilleri, Hatay’da Apayd n ...yuruyus.biz/pdf/pdf/328.pdfde irili ufakl ı onlarca işçi direniş-leri sürüyor. Bu direnişlere baktığı-mızda çok büyük bölümü

Ülkemizde sayıları milyonlarlaifade edilen ilköğretim çağında çocukvar. Bunların bir kısmı okula gidebi-liyor. Bir kısmı ise hiç okul yüzü gör-meden çalışmak zorunda kalıyor. El-betteki bu düzende çalışmak yalnız-ca okulla ilişiği olmayan çocuklaraözgü değil. Okula gidip de okullar ta-tile girdiğinde çalışmaya başlayan vehatta okul çıkışlarında boya ve simittezgahlarını ellerine alan çocuklarvar. Ve sayıları az değil.

Onlar o kadar çoklar ki onları heryerde görebiliriz. Bir ağ gibi sarıyorlaretrafımızı ve onlar bu düzen içinde ta-til nedir bilmeden ter akıtmaya devamediyorlar.

İstanbul'da yaşayıp da hiç denizyüzü görmemiş çocuklarımıza bakınve her yıl serinlemek için girdikleribaraj göletlerinde boğulan çocuklara...Sokaklarda mendil, su, simit satanlara,çöplerden ekmek ve kağıt toplayan-lara... Ve hayvanlarını otlatmak içingittikleri yaylada mayına basıp ölen-lere... Camını kırıp girdiği bir markettepoğaça yerken yakalanan, hakkında12.5 yıl ceza istenen çocuklara... Bi-zim çocuklarımıza bakın, tatil nedirbilmeden çalışanlara ve aslında sö-mürülenlere bakın, onlar sınıf kini-mizdir!

Çünkü onlar bu düzenin adaletsizyüzünü, fakir ve zengin arasındaki de-rin uçurumu en çıplak haliyle göste-rir bize. Onlar bir yanda, Towers'lar-da yaşayanlar diğer yanda; tek gözkonduda 10-15 kişi yaşam savaşıverenleri anlatır. Onlar bir yanda ete-sebzeye hasret olanları diğer yanda;tek öğünlük yemek için milyarlar

harcayanları an-latır. Onlar, be-ğendiği elbiseyipahalı olduğu içinalamayanları, di-ğer yandaysa özelarabalar ve dadı-lar tutanları anla-tır. Onlar Etiler ve

Bebekler'in şarla-tanlığını ve yoksulmahallelerin yok-sunluklarını anlatır.

O çocuklar ve oçocuklardan akan ter, hayatı anlatır.Ve akan o ter, sınıf kinimizi anlatır.Sömürene neden kin duymamız ge-rektiğini anlatır. Serinlemek için süshavuzuna girip de elektirik akımınakapılıp ölenler, pamuk tarlalarında mi-nicik elleri nasırlaşanlar sınıf kinimizineden büyütmemiz gerektiğini anla-tır.

Onlara bakıp kin duymalıyız sö-mürene. Onlar "Biz bugüne kadar ye-tim hakkı yemedik, yemeyiz" diyeavaz avaz bağıran ama tam da yetiminhakkını yiyenlerdir. Yetimin hakkını,alınterini yiyenlere kin duymalıyız.

Onlar halkı insan yerine koyma-yan halka sadece ucuz işgücü olarakbakan ve bunun için 3 çocuktan vaz-geçip 5 çocuk yapın diyerek kanımı-zı iliğimizi sömürenlerdir. Kanımızı,iliğimizi sömürenlere kin duymalıyız.

Onlar sadece kendi halkının değil,Suriye halklarının da akan ve akacakkanlarının vebalini taşıyanlardır.

Onlar bize hayatı, hayat bize ezil-mişliğimizi anlatır, kin duymalıyız.

Onların minik nasırlaşmış elleri, sutoplamış ayakları ve çelimsiz göv-delerine bakıp kin duymalıyız. Hep-si bizizdir. Hepsi ezilmişliğimizdir. Vehepsi geleceğimizi doğuracak öfke ne-denimizdir.

Onları görmemek mümkün değil.Hele ki tatilde olmaları gerekirken so-kaklarda alınterlerini döktükleri buyaz günlerinde, onları görmemekmümkün değil.

Onları görmeliyiz. Onlarda öfke-mizi görmeli, onlarla öfkemizi-kini-mizi büyütmeliyiz. Onlar ve bizim

için tek kurtuluş budur. Kurtuluşumuzonların döktükleri alınterindeki öf-kemizde, kinimizdedir.

ÇOCUKLARIMIZINDÖKTÜKLERİ TER VE O

TERDE BİRİKEN KİNİMİZ

Sınıf KiniSınıf KiniHalkların bütün acılarının

hesabını sormak için

HASAN SELİM GÖNEN'E YAŞAMAKYüzünü güneşe dönmektir"Yoldaşlar" diyerek başlamaktır güneYaşamakBazen ağız dolusu gülmektirBazen yüzünü kanla yıkamakYaşamakKurşun sesleriyleanlatmaktır Engin'iBarut kokusu içindeErdal'la vedalaşmaktırSarıp sarmalamaktırVe ellerini eline alıpÖfkeni düşünleyoğurarak savaşmaktırSokakları peşine katıpKondulara adalet taşımaktırKuşanıp feda'yıKor güneşe koşmaktırYaşamak Temmuz sıcaklığındaHasan Selim olmaktırCüretle dövüşmektirUsulcaBir gülüş sıcaklığındaYıldızlara süzülmektir.

22 Temmuz 2012

MİLYONLARI ÖRGÜTLEYECEĞİZ!30

Yürüyüş

2 Ekim2012

Sayı: 328

Page 31: CHP Milletvekilleri, Hatay’da Apayd n ...yuruyus.biz/pdf/pdf/328.pdfde irili ufakl ı onlarca işçi direniş-leri sürüyor. Bu direnişlere baktığı-mızda çok büyük bölümü

Türkiye’de yaklaşık olarak 110bin hemşire görev yapıyor. Hemşi-relerin 75 bin 200’ü Sağlık Bakan-lığı'nda, 17 bin 500’ü üniversite has-tanelerinde ve 16 bin 900’ü de özelsektörde görev yapıyor. Bu rakamlaragöre, Türkiye’de 100 bin kişiye 130hemşire düşüyor…

Mevcut durumda yaklaşık 200bin hemşire açığı olduğu belirtiliyor.Ancak bunun neye göre belirlendiğide belli değil. Sağlık ocaklarını ka-patan, sağlık sektörünü daha da paralıhale getiren devlet, halka hizmetiesas almıyor. Bu nedenle verdiklerirakamlar da halkın ihtiyaçları düşü-nülerek verilmiş rakamlar değil…

Halk için sağlığı alınıp satılır birmal haline getiren devlet, doktoruhemşiresiyle tüm sağlık çalışanlarınıda birer hizmetlisi haline getirdi.Marks, Komünist Manifesto’da budurumu şu sözlerle ifade ediyor:“Burjuvazi, şimdiye dek saygı du-yulan ve saygılı bir korkuyla bakılanbütün mesleklerin halelerini söküpattı. Doktoru, avukatı, rahibi, şairi,bilim adamını kendi ücretli emekçisidurumuna getirdi.”

Bilgisi ile insan hayatını kurtara-bilme becerisine sahip bir mesleğinçalışanları, kendi mesleklerine ya-bancı hale getirildiler. Parası olma-

yanın tedavi edilmediğibu düzende, sağlık ça-lışanları da bu suça or-tak edilmek isteniyor.Yer yer bunun başarılıolduğunu da görüyoruz.

Hastane kapısındaambulans içinde bekletilenhastayı tedavi etmeyen,hastaneye yatırmayan,AKP'nin sağlık politika-larını uygulamak zorundakalan, sesini çıkartmayansağlık çalışanları var. On-ları buna mecbur eden isehalk düşmanı AKP'nin po-litikalarıdır. Sağlık çalı-şanlarını da işçi halinegetiren, onları sömüren

ve başkaldırmalarını engelleyen budüzendir sorumlusu.

Sağlık çalışanları içinde halka enyakın konumda olanlar da hemşire-lerdir. Ezilen sınıf içinde yer alırlarve emeklerini sömürü düzeninin hiz-metine sunarak geçinirler. Ağır ko-şullarda çalıştırılırlar... Örgütlülükleriise çalışma koşullarıyla orantılı olarakyükselmemiştir. Çeşitli dernekler al-tında birleşen, sendikalara üye olanhemşirelerin sorunları ise iktidarlartarafından yok sayılmaktadır.

Hemşirelerin en temel sorunumeslek tanımlarının belirsiz olmasıdır.İş tanımları tam olarak yapılmadığıiçin, kendi sorumlulukları dışındakialanlarda çalıştırılmaktadırlar. Yar-dımcı sağlık personeli olarak adlan-dırılmaları, meslek niteliklerinin dü-şük gösterilerek emeklerinin sömü-rülmesine zemin hazırlıyor. Görevyetki ve sınırları belli olmadığı içiniş yerlerinde ara meslek elemanı ola-rak görülüp, evrak takibi ve sekreterlikgibi işlerde çalıştırılıyorlar.

İstedikleri branşlarda çalışamı-yorlar.

Çalışma alanı, tıbbi malzeme ek-sikleri nedeniyle görevlerini gerekliverimde yerine getiremiyorlar.

Eğitim sistemi ihtiyaç duyulan

sağlık personelinin yetiştirilmesi içindüzenlenmiyor, bu nedenle hemşiresayısı çok yetersiz.

Hemşire sayısının yetersiz olmasınedeniyle, hemşire başına düşen işyoğunluğu ve nöbet saatleri çok yük-sek. Fazla mesai yapmak zorundalar.Ve bu nedenlerle hemşireler maddive manevi olarak çabuk yıpranıyor-lar.

Gelişen teknik ilerlemeler hem-şirelerin günlük çalışmasına yansı-tılmıyor...

AKP'li Sağlık Bakanlığı tarafındangetirilen sözleşmeli hemşirelik uy-gulamasıyla birlikte ailesinden ayrı,çocuğuna hasret, hakları gasp edilmişsözleşmeli hemşireler var.

Lojman ve kreş ihtiyaçları karşı-lanmamakta, çocuk sahibi olan hem-şireler çalışmakla, çocuğunu ihmaletmek arasında bir tercihe zorlan-maktadırlar. Süt izni hakkı kısa tu-tulmaktadır. Hemşireler çocuklarınahasret bırakılmaktadır.

Ulaşım sorunu hemşirelerin kişiselçözümlerine bırakılmakta, servis hiz-meti verilmemektedir.

Sağlık hakkı gasp edilen halklayüzyüze olan hemşireler, halkın yanlıştarafa yönelen öfkesiyle muhatap ol-mak zorundadırlar.

Ve tüm bu koşullara rağmen üc-retlerinin düşük olması da, hemşire-lerin en temel sorunlarındandır.

Başta da belirttiğimiz gibi, bu so-runlara karşın yeterli bir hak almamücadelesi verilmemektedir. Hem-şirelerin sorunlarının çözümüAKP’nin halk düşmanı politikalarıylagelmeyecektir. Hemşireler birlik oluphakkını aramadıkça kimse hak ver-meyecektir. Çalıştığımız hastanelerde,kliniklerde, sağlık merkezlerinde entemel sorunumuz ne ise, onun çev-resinde toparlanıp birlik olmalıyız.Aynı sorunu yaşayan tüm sağlık ça-lışanları birleşip, mücadele ettiğindehakları almanın yolu daha da aşılırhale gelecektir…

Hemşirelerinin Sorunlar n n Çözümü

Birlik Olmaktan Geçiyor!Sağlıklı veGüvenli̇kli̇Bi̇r Yaşam

Hakkımızdır

AKP ZULMÜNÜ YENECEĞİZ! 331

2 Ekim2012

Yürüyüş

Sayı: 328

Page 32: CHP Milletvekilleri, Hatay’da Apayd n ...yuruyus.biz/pdf/pdf/328.pdfde irili ufakl ı onlarca işçi direniş-leri sürüyor. Bu direnişlere baktığı-mızda çok büyük bölümü

20 Ağustos günü Gazian-tep’te Karşıyaka Polis Karakolu ya-kınlarında bomba yüklü bir araç in-filak etti. Patlama sonrası üç otomobil,bir adliye servis aracı ve bir halkotobüsünün içindeki toplam 10 kişihayatını kaybederken, 68 kişi de ya-ralandı.

Oligarşinin sözcüleri, burjuvamedya, başbakanı, bakanı ile işbirlikçiAKP iktidarı hemen psikolojik savaşagiriştiler.

“PKK, halk desteği bulamayıncaartık Antep’te sivil halka doğrudansaldırmaya başladı. PKK, sokaktakaos çıkmasını istiyor. (...) PKK böylebir saldırıyı tek başına gerçekleşti-rebilecek bir örgüt, ama böyle bireylemde destekçileri yok mudur, var-dır, olabilir. PKK’nin Suriye’nin is-tihbarat örgütü El Muhaberat ile kolkola çalıştığı biliniyor.” (AKP GenelBaşkan Yardımcısı Ömer Çelik)

Benzer bir açıklamada hemenDışişleri Bakanı Ahmet Davutoğ-lu’ndan geldi:

“Bir benzerlik, paralellik kuru-lacaksa Beşar Esad’ın cinayet şebe-kelerinin Suriye’de bayram günü birgünde 200 kişiyi öldürmesi yöntemive kutsal tanımamazlığıyla terör ör-gütünün bu sivil halka dönük yöntemve zihniyet paralelliği var.”

Oligarşinin sözcülerinin, burjuvamedyanın açıklamalarının özü özetibu şekildeydi.

Deyim yerindeyse işbirlikçi AKPve onun yalakası burjuva medya Ga-ziantep’teki bombalama olayının üze-rine atladılar demagojilerinde eyleminfaili olarak PKK ve Esad’ı göstermekvardı. Böylelikle Esad düşmanlığınıkörükleyerek kendi Amerikan işbir-likçiliklerini meşrulaştırmak, diğer

yandan ise şovenizmi körüklemek,Kürt düşmanlığı yapmak, halka zararveren bu saldırı üzerinden PKK vedevrimci örgütleri “terör” demago-jileriyle karalamak, meşruluklarınıyok etmektir amaçladıkları. Suriye’yemüdahale, Kürt halkını ve Kürt ha-reketini imha, “terör” edebiyatıyladevrimci mücadelenin meşruluk ze-minini ortadan kaldırmak...

Gaziantep’teki saldırının ardındanBaşbakan Tayyip Erdoğan “Gazian-tep 'te mübarek Ramazan Bayramı'nınikinci gününde yaşanan elim olay,terörün çoluk çocuk ayrımı yapmak-sızın sivilleri hedef almaktan çekin-mediğini, aziz milletimizin manevideğerlerini hiçe saydığını bir kezdaha ortaya koymuş bulunmaktadır”diye açıklama yaptı.

Bu açıklamaların hemen deva-mında gelecek olan da “terör”ünezilmesinden, yok edilmesinden başkabir şey olmayacaktır:

“Hükümetimiz, milletimizden al-dığı destekle, toplumsal barışımızınzedelenmesine asla müsaade etmek-sizin, demokrasi ve hukukun üstün-lüğünden asla taviz vermeksizin, te-rörün üzerine kararlılıkla gitmeyedevam edecektir.” (Tayyip Erdoğan)

Bu sözlerin anlamı, başta Kürthalkı olmak üzere, halklarımıza,emekçilere yönelik daha çok baskı,onun öncüleri devrimcilere, ilericive yurtseverlere yönelik daha çokkatliam demektir.

Açık ve Net Olan BuEylemlerin OligarşiyeHizmet Ettiğidir

Oligarşi hemen her şeyi kendipolitikaları için bir malzemeye dö-

nüştürmekte ustadır. Bunun için hiçbirfırsatı kaçırmıyor. Gaziantep’tekibombalı saldırı eylemini de bu te-melde kullanmaktadır. Oligarşiyebu zemini sunan şey eylemin he-definin belirsizliği dahası halkazarar veren olmasıdır.

Oligarşinin sözcüleri eylemi Su-riye Devlet Başkanı Beşar Esad’amal etmeye çalıştı. Oligarşinin bu-nunla neyi amaçladığı çok açıktır veo bilinçli bir politika yapmaktadır.Ancak daha vahimi bu tür değerlen-dirmelerin sol, demokrat çevrelerdengelmiş olmasıdır.

“Türkiye’nin Suriye ile açık birsavaşa girişini hızlandırmak iste-yenler mi patlattı bombayı, yoksamuhaliflere verilen açık desteğekarşı misillemeye yönelen Şam mı?Artık ajanların cirit attığı bölgede,her iki olasılık da akla yakın (abç)”(L. Doğan Tılıç, Birgün 23 Ağustos2012) diye yazmış Birgün yazarı. Busatırları demokrat, ilerici, devrimciolduğu iddiasındaki bir gazeteninsayfalarında yazıyor Doğan Tılıç.Belli ki kafası karışık. Ancak sadecekafa karışıklığı değil bilmeden, so-rumsuzca konuşuyor. Sanki beyinjimnastiği yapıyor. Devrimciler so-mut olgular üzerinden hareket eder-ler. Devrimcilerin görevi hafiyelikyapmak, komplo teorileri üretmekdeğildir. Bizim işimiz eylemi, saldırıyıkimin yaptığından önce neye hizmetettiğini görebilmektir. Doğan Tılıçen hafif deyimiyle sınıf bilincindenyoksun bir değerlendirme içindedir.“Her iki olasılıkda akla yatkın” di-yerek o da oligarşinin sözcüleri gibiPKK ve Esad’ı işaret ediyor.

“Antep’teki ‘insanlık suçu’nunfailleri belli değil, ancak, patlamanın

Oligarşi İçin Her Şey Halka, Devrimcilere Saldırının MalzemesidirDevrimci Eylem Halka Değil Halk Düşmanlarına Yöneliktir

Antep’teki Patlayan Bomba Halka Zarar Veren Bir EylemdirKINIYORUZ!

MİLYONLARI ÖRGÜTLEYECEĞİZ!332

Yürüyüş

2 Ekim2012

Sayı: 328

Page 33: CHP Milletvekilleri, Hatay’da Apayd n ...yuruyus.biz/pdf/pdf/328.pdfde irili ufakl ı onlarca işçi direniş-leri sürüyor. Bu direnişlere baktığı-mızda çok büyük bölümü

Burjuva basının büyük bir bölümü PKK eylemi üst-lenmese bile tartışmasız eylemi PKK’nin yaptığınısöyledi. Bir yanı oligarşinin politikası, demagojileridir.Ancak diğer yandan Kürt milliyetçi hareketinin milliyetçitemeldeki eylem anlayışı, geçmiş tutarsız pratiğinin ya-rattığı sonuçtur. Ki asıl olan da budur. Diyebiliriz kiPKK’nin yanlış eylem çizgisi bugün kendisini vuranbir silah durumundadır. Ve Kürt milliyetçi hareketiyanlış anlayış ve tarzından esasta kopmuş değildir.PKK’nin önce üstlenmeyip de sonradan üstlendiği,“yerel birimlerimiz kendi inisiyatifleriyle yapmış”dediği ya da bizim “ilgimiz yok TAK yaptı” dediği çoksayıda örnek vardır.

PKK’nin önce üstlenmeyip sonra üstlendiği eylemler:

“-Diyarbakır'da Dersane Önünde Patlama- Di-yarbakır'da 3 Ocak 2008 tarihinde akşam saatlerindebir dershane önünde askeri servis aracı geçerken korkunçbir patlama meydana geldi. AKP Diyarbakır MilletvekiliOya Eronat'ın dershanede bulunan oğlu Eren Şahin'inde aralarında olduğu 6'sı öğrenci 7 kişi yaşamını yitirdi.66 kişinin de yaralandığı... önce üstlenmedi sonra yerelgüçlerimizin inisiyatifiyle yapıldı açıklaması yaptı.

“-Lice'de Askerlere Pusu- (...) 29 Nisan 2009 tari-hinde Diyarbakır Lice'de askeri aracın geçişi sırasındamayınlı saldırı yaptı. Saldırıda 9 asker hayatını kaybetti.Örgüt önce saldırıyı üstlenmedi. Daha sonra "Operas-

yonlara tepki olarak yerel güçlerimizininisiyatifiyle yapıldı" açıklaması geldi.

“-Diyarbakır Bağlar’da Termos-lu Saldırı- 12 Eylül 2006'da Diyar-

bakır'ın Bağlar semti Koşuyolu Caddesi’nde termosbomba patladı. Patlamada 7'si çocuk 10 kişi can verdi.PKK "bir örgüt üyesinin inisiyatifiyle yapıldı" açıkla-masını yaptı. Örgüt çeşitli platformlarda ailelerden özürdiledi.

“-Minibüste Patlama- Kuşadası'nda 15 Temmuz2007 tarihinde Kadınlar Plajı'na giden bir minibüstepatlama meydana geldi. Minibüs parçalandı, yolculardanİrlandalı Tana Whalen, İngiliz Helen Pallhall, DenizTutum, Uruk Yücedeniz ve Eda Okyay hayatını kaybetti.Araçtaki yolcularla çevredeki kafeteryalarda bulunanve yolda yürüyenlerden 14 kişi yaralandı. (...)

“-Kumrular Patlaması- 20 Eylül 2011 tarihinde bukez Ankara'yı hedef seçti. Kumrular Caddesi'nde parkhalindeki bir araçta meydana gelen patlamada 5 kişi ha-yatını kaybederken 60'a yakın kişi de yaralandı. (...)Eylemi çok sonra üstlendi.

“İstanbul Güngören- 27 Temmuz 2008 tarihindeİstanbul Güngören'de (...) Pazar yerine yakın alandapatlama meydana geldi. 17 kişinin hayatını kaybettiğipatlamada 154 kişi de yaralandı.” (Kaynak: Hürriyet/Ajanslar)

Bunların haricinde PKK’nin biz yapmadık deyipTAK’ın üstlendiği, hedefi belirsiz, halka zarar verençok sayıda eylem vardır. Öyle ki PKK bu eylemleriyanlış bulduğunu açıklamak durumunda kalmıştır.

PKK’NİN ÜSTLENMEDİĞİ SONRA PKK’NİN ÇIKAN EYLEMLER

Suriye ile ilişkili olabileceği herkesinortak fikri.” diyor Doğan Tılıç. İştesize her yere çekilebilecek bir ifade.Tam da bu saldırıyla amaçlananahizmet eden bir durum.

Esad’ın gelip Türkiye’de bombapatlatması söz konusu olamaz. Bugerçekçi bir durum değildir. Ancaknet olan şudur ki Esad’ın hedef gös-terilmesi Türkiye’nin Esad iktidarınakarşı Amerika’yla olan işbirliğinimeşrulaştırması için söylenen yalan-lardır. Sonuçta bu eylem böylesi de-magojilere de hizmet etmektedir.

Devrimci Eylem HalkaDeğil Halk DüşmanlarınaYöneliktir

Açık ve net söyleyebiliriz ki, bueylem -Gaziantep’teki bombalı sal-dırı- halka zarar veren bir eylemdir.Böyle bir eylem devrimci bir eylemolamaz. Asla savunulamaz. Kim

yapmış olursa olsun kınıyoruz. Butarzı, bu tür bir eylemi her zamanmahkum ettik. Bu halka zarar verenkontra bir eylem tarzıdır dedik.

“Devrimci eylem, meşru ve hak-lıdır. Devrimci eylemin meşruluğu,haklılığı, amaçlarında ve yöneldiğihedeflerde ifadesini bulur. Yani dev-rimci eylemin amacı ve hedefi ara-sında bir uygunluk vardır. Eğer buuygunluk -kaçınılamayan bir yanlışlıksonucu değil de “iradi” olarak- bo-zulmuşsa, orada ya bir ilkesizlik yada kolaycılık vardır.

Devrimciler için şu veya bu eylemigerçekleştirmenin kendisi bir amaçdeğildir. Eylem bir araçtır. (...) Dev-rimci eylemin amacı nettir; düşmanıngerçek yüzünü teşhir ederek halkıörgütlemek, devrimin mesajlarını ta-şımak, halkı iktidar savaşına kat-maktır. Halk iktidara aday olduğunusöyleyen örgütün ciddiyetini, gücünü,

adalet anlayışını, tutarlılığını, o ör-gütün yaptığı eylemlerde görür. Ya-pılan eylemlerde bunları bulduğunda,devrimci eyleme, devrime güvenle,sempatiyle yaklaşır. Hak verir. Amatersi durumda, bu süreç de tersindenişleyecek demektir. (...) Çok açık,çok kesin ifade ediyoruz; doğrudanhalkı hedefleyen, halkı katletmeyeyönelik hiç bir eylem devrimci bireylem değildir. Böyle bir eylemi ya-panlar da devrimciler olamaz.” (19Mart 1999, Bağımsızlık ve DemokrasiYolunda Kurtuluş, Sayı 22)

Bu anlayışımızı her vesileyle sa-vunduk, yazdık, söyledik. Her nok-tada, değerde, ilkede olduğu gibidevrimci eylem çizgimizden de şaş-madık. Kolaycılığa, ilkesizliğe düş-medik. Adalet anlayışımıza kimseleke süremedi. Ve devrimci, yurtseversıfatların arkasına saklanılarak ya-pılan, halka zarar veren her eylemin

AKP ZULMÜNÜ YENECEĞİZ! 333

2 Ekim2012

Yürüyüş

Sayı: 328

Page 34: CHP Milletvekilleri, Hatay’da Apayd n ...yuruyus.biz/pdf/pdf/328.pdfde irili ufakl ı onlarca işçi direniş-leri sürüyor. Bu direnişlere baktığı-mızda çok büyük bölümü

de karşısında olduk.

KCK, PKK’nin Gaziantep’tekibombalı saldırı sonrası eylemin ken-dilerine mal edilmesi karşısında şuaçıklamayı yaptı:

“HPG, Antep'te gerçekleşen bom-balı saldırıyı üstlenmemesine rağmen,sömürgeci basın ve AKP devleti, ıs-rarla ve ahlaksızca bu olaydan ha-reketimizi sorumlu tutmaya çalış-maktadır. Yalan ve iftirada hiçbirsınır tanımayan AKP, Firaz kod adlıMurat Filiz'in başkanlığımızın, yaniCemal (KCK Yürütme Konseyi Baş-kanı Murat Karayılan) yoldaşımızınkoruması olduğunu iddia edebilecekkadar çirkefleşmiştir.” (ANF, FıratHaber Ajansı, 26 Ağustos 2012)

Bu açıklamasıyla PKK, Gazian-tep’teki bombalı saldırı eyleminikesin olarak üstlenmediğini, kendi-leriyle bir ilişkilerinin olmadığınıaçıklamıştır. HPG tarafından yapılanaçıklamada da Gaziantep’teki bombalısaldırı olayıyla hiçbir ilgilerinin ol-madığı ifade edilmiştir.

Tekrar belirtiriz ki PKK bu sal-dırıyı üstlensin üstlenmesin, Gazi-antep’deki saldırı devrimci bir eylemolamaz. Bir eylemin niteliğini belir-leyen şey o eylemi yapan siyasal an-layışın kimliği, kim olduğu değildir.Esas olan eylemin kendi muhtevasıdır.Haklılığı, meşruluğudur. Yani Gazi-antep’deki saldırıyı PKK üstlenmişolsa da bu eylem savunulamaz.

Solun bu konuda kafasının berrakolmadığı geçmiş örneklerde görül-müştür. Eylemi PKK yapmışsa kı-nanamaz olarak görmüşlerdir. Neden?Çünkü PKK yurtsever bir örgüttür,Kürt halkının ulusal mücadelesinivermektedir, dolayısıyla onun yaptığıeylemde esas alınacak şey PKK’ninbu niteliğidir. Oysa bu çarpık veyanlış bir anlayıştır. Esas alınmasıgereken şey eylemin muhtevasıdır.Ve bir örgütün devrimci niteliği deyaptığı eylemle ölçülür.

PKK, bu eylemle bir ilişkisininolmadığını açıklamıştır. Elbette dev-rimciler bu açıklamayı esas almalı-

dırlar. Ancak PKK’nin bu konudadevrimci-demokratik güçlere, halkabir güven vermediği de açıktır.

Yaşanan bu durumun bize öğ-rettiği ve kanıtladığı öncelikle üç te-mel nokta var:

Bir, mücadelenin sınıfsal, devrimcizeminde geliştirilmesinin zorunluluğu.

İki, devrimci eylemin berraklığı,netliği.

Üç, mücadelenin asla günlük çı-karlara feda edilmemesi, uzun vadelidüşünülmesi; yani ilkeli, kurallı ya-pılması.

Oligarşi her fırsatta devrimcilere,yurtseverlere saldıracak, demagojiyapacak, provokasyonlara başvura-caktır. Sorun devrimciler cephesindenbuna zemin sunmamak, oligarşiyemanevra sahası bırakmamaktır. Da-hası devrimci eylem tarzıyla oligarşiyisıkıştırmak, yüzündeki halk düşmanımaskesini indirmek, güçsüzlüğünügöstermektir. Devrimcilere düşen gö-rev savaşı devrimci temelde yük-seltmektir.

TAYAD’lı Aileler, Ayhan Efeoğ-lu’nun mezarının yerini öğrenmek, ev-latlarının cenazesini istemek için baş-lattıkları kampanyalarına 24 Ağustosgünü İstanbul Taksim’de yaptıkları ey-lemle devam ettiler. Tramvay Durağı’ndabir araya gelen 60 TAYAD’lı, AyhanEfeoğlu’nun resmi ve “Ayhan Çarkın,Ayhan Efeoğlu’nun Cesedini NereyeGömdü”, “Kaybeden Devlettir HesapSoracağız” dövizleriyle yürüyüşe geçti.

Yürüyüş boyunca devletin kaybetmepolitikası, AKP’nin bu geleneğin sür-dürücüsü olduğu konuşmalarla anlatıldı.Ayhan Efeoğlu’nun bir Dev-Genç’li va-tansever, halk sevgisiyle dolu bir gençolduğu için kaybedildiği belirtilerek,“Yaşasın Dev-Genç Yaşasın Dev-Genç’liler”, “Kaybeden Devlettir HesapSoracağız”, “Bedel Ödedik Bedel Öde-teceğiz” sloganları atıldı. İstiklal Cad-desi’nde oturma eylemi yapılarak Dev-

Genç marşı söylenirken, Galata-saray Lisesi’ne gelindiğinde ya-pılan açıklamada; “Biz alanlardanbir kez daha haykırıyoruz. Eğersiz fiili bir icraata geçmiyorsanız,biz gerekirse Hüsnü Yıldız gibiölüme yatacağız, gerekirse gide-ceğiz, Trakya’da ellerimizle ka-zarak arayacağız. Arayacağız vebulacağız!” denildi. Eylem atılansloganlarla ve bir hafta sonra bu-luşma çağrısıyla sona erdi.

Ankara’da Dev-Genç’liler,22 Ağustos’u 23 Ağustos’abağlayan gece NATO yoluüzerine, üstüne “KomutanHasan Selim Gönen Ölüm-süzdür / DHKC-DEV-GENÇ”yazılı bomba süsü verilmişpankart astılar. Polisler bombaimha uzmanı çağırıp yolu tra-fiğe kapattıktan sonra, bombasüsü verilmiş paketi patlattılar.Ardından pankartı indirip yolutrafiğe açabildiler.

Dev-Genç’liler yaptıklarıbu eylemle hem şehitlerineolan bağlılıklarını bir kez dahagösterdiler, hem de hesabınınmutlaka sorulacağını hatırlat-tılar.

Mezar Hakkımızı ÇalanlarKatillerin Suç Ortağıdır

Hasan Seli̇mGönen, Yeni̇

Nesli̇n Adıdır,Yaşatacağız!

MİLYONLARI ÖRGÜTLEYECEĞİZ!334

Yürüyüş

2 Ekim2012

Sayı: 328

Page 35: CHP Milletvekilleri, Hatay’da Apayd n ...yuruyus.biz/pdf/pdf/328.pdfde irili ufakl ı onlarca işçi direniş-leri sürüyor. Bu direnişlere baktığı-mızda çok büyük bölümü

Evlatlarımız tecrit altında teslimalınamadı. Ve devlet, 19 Aralık ha-pishaneler katliamından beri evlatla-rımıza yönelik saldırılarını sürdürü-yor.

Saldırmaya devam ediyor; çünkübiliyor ki evlatlarımız tıpkı 19 Aralık2000’de olduğu gibi direnmeye de-vam ediyorlar. Saldırmaya devamediyor çünkü yaratmak istediği tu-tuklular yok karşısında. İşte bu ne-denle devrimci düşünceleriyle yaşa-malarına, halkın her türlü sorununakarşı dayanışma içinde olmalarına ta-hammülsüz!

Devlet F Tipi hapishaneleri büyükiddialarla açtı. Katliam yaptı. 28 ev-ladımız katledildi bu saldırıda. Tecritekarşı direnişte 122 evladımız kahra-manca direndi. Teslim olmaktansa ca-nını feda etti.

Bu direniş yeni saldırıların daönünü kesti. Zorla çalıştırma, tek tipelbise giydirme politikalarını günde-me getirdiyse de hiçbir meşruluk ya-kalayamadı ve uygulayamadan geriçekmek zorunda kaldı. Ayrıca tecri-ti ve haftada 10 saat 10 kişinin bir ara-ya gelmesini kabul etmek zorundakaldı. Amaçlarına ulaşamamıştı. Fa-kat, evlatlarımızın mücadele ettiği veher kapısını çaldığımızda faşist yü-zünü gösteren devlet tahammülsüzdü.Amaçlarına erişememiş olmanın ta-hammülsüzlüğüydü bu. Her seferin-de yeni saldırılarla evlatlarımıza bo-yun eğdirmek istedi. Ve her saldırı po-litikasında yenildiğini bir kez dahailan etmiş oldu.

İşte şimdi de infaz yakma politi-kası ile evlatlarımızı cezalandırmak is-tiyor. Yani, “uslanmayan” tutsaklar ar-tık hapishanelerden kolay kolay çı-kamayacak. Yatması gereken sürebittikten sonra da infazı yakılarak dahafazla tutulmaya başlandı. Bu, piş-manlaştırma için yapılan saldırılardanbiri ve devlet bundan medet umuyor.

F Tiplerinde ceza almak içininsanlık onurunu korumaya çalış-mak bile yeterlidir. Çünkü insanlığayakışmayan her yaptırıma karşı çık-tığında cezalardan ceza beğenirsin. Veişte tüm bu cezaların sonunda sen ar-tık “iyi hal” durumunda olmayan birtutsaksındır. Devlet bilinçli olaraktüm evlatlarımıza cezalar vererek in-fazlarını yakmaya başladı. Bu nedenleşu an 10’a yakın evladımız yatmasıgereken süre bittiği halde hala tutsak.

Bu saldırıyı kabul etmeyeceğiz,hukuki olarak yapacağımız girişim-lerin yanında evlatlarımızı meşru heryolla savunacağız.

Bugün ülkemizde yaşayan ve yü-reğini emperyalistlere satmamış her-kes bilir ki hapishanelerde bulunantutsakların çoğu keyfi bir şekildetutsaktır. Tutsaklık bir cezadır ülke-mizde ve halka gözdağı barındırır.Amaç bellidir; ya düşünce değişikli-ği ya da onyıllarca hapis! İşte devle-tin halkın bağımsızlık ve demokrasimücadelesine verdiği cevap budur.

İnfazları yakılan evlatlarımız FTiplerinin istediği tutuklular olmadı-ğı, tecrite boyun eğmedikleri için bucezalandırmaya tabi tutuluyor. Tecritiasla kabul etmeyeceğiz. Şimdilik birgedik açtığımız tecriti tamamen par-çaladığımız günler de gelecek, kim-se evlatlarımızın baskı ve saldırılar-la teslim olacağını beklemesin. Ev-latlarımız 12 Eylül’ün karanlık zin-danlarında, 90’lı yılların kaybetme-lerle geçen zamanında teslim olmadı,Ulucanlar’da ve 19 Aralık’ta tesli-miyet çağrılarına canlarıyla karşılıkverdi. Bu saldırılar boşunadır. Onlarteslim olmayanların soyundandır.

İçeride evlatlarımız, dışarıda bizaileleri bu saldırıya karşı mücadeleedeceğiz. Tek tek herkese bu saldırı-yı anlatacağız. Devletin katliamcı vehukuksuz yüzünü herkese anlatmayadevam edeceğiz.

Ne içeride ne de dışarıda tecrit po-litikanızı hayata geçiremeyeceksi-niz. Bakın, işçiler ayrı durumda olandirenişlerini birleştiriyor. Halktan in-sanlar, emekçiler bu eylemlere ve di-renişlere desteğe gidiyor. Yani tecritpolitikanız içeride olduğu gibi dışa-rıda da boşa çıktı, çıkmaya devam edi-yor. Bu politikanızla yaratmak iste-diğiniz suskun toplum yok karşınız-da. Hakkını arayan, bedel ödemeyigöze alan insanlar var. Cansel Ma-latyalı direnişinde olduğu gibi yalnızgibi görünen ama asla yalnız kalma-yan direnişler tecritin parçalandığınınresmidir. Bu resme iyi bakın, evlat-larımızın boşuna direnmediğini siz degöreceksiniz. Şimdi tek tek insanla-rımız da gerektiğinde canını ortayakoyarak direniyor ve bu direnişler bü-yüyecek. Sizlerin korkulu rüyası ola-cak. Evlatlarımızın Büyük Direnişi-nin ışığında ülkemizin her yanındazulme ve sömürüye karşı mücadelebüyüyecek.

- NE TECRİTİ NE DEUYGULAMALARINI ASLAKABUL ETMEYECEĞİZ!

- İNFAZ YAKMA TECRİTSALDIRISININ BİRPARÇASIDIR VE KEYFİBİR UYGULAMADIR,MÜCADELE EDECEĞİZ!

- TECRİTE VE İNFAZYAKMALARA SON!

EVLATLARIMIZI NE TECRİTLENE DE İNFAZ YAKMALARLA TESLİM

ALAMAYACAKSINIZ! TAYAD’lı Aileler

AKP ZULMÜNÜ YENECEĞİZ! 35

2 Ekim2012

Yürüyüş

Sayı: 328

Page 36: CHP Milletvekilleri, Hatay’da Apayd n ...yuruyus.biz/pdf/pdf/328.pdfde irili ufakl ı onlarca işçi direniş-leri sürüyor. Bu direnişlere baktığı-mızda çok büyük bölümü

Tecrit ve tretman esasınadayanan F Tipi hapishaneler açıl-dıkları tarihten itibaren işkencenin vehak ihlallerinin merkezi haline gel-diler. Devrimci tutsaklar büyük be-deller ödeyerek adeta bedenlerindenbarikat yaparak bu saldırının amacı-na ulaşmasını engellediler. Bu noktadadevletin F Tipi hapishaneleri açarkenamaçladığı politikayı 12 yıldır haya-ta geçiremediğini belirtmeliyiz.

Devletin amacına ulaşamamasıyanında devrimci tutsaklara yöneliksaldırılar devam etmektedir. Yine be-lirtilmelidir ki bu saldırılar sistema-tik ve kapsamlı olarak sürmektedir.Devletin hapishaneler üzerinden yü-rüttüğü politika bu durumu hepimizaçısından anlaşılır kılmaktadır.Türkiyehapishaneleri her dönem büyük hakihlallerinin, saldırıların hedefi ol-muştur. Devlet halka yönelik saldırı-ların hepsine ilk önce dört duvar al-tında bulunan devrimcilere saldırarakbaşlamıştır. Bu yolla hem sınırlı di-renme imkanlarına sahip olan tut-sakları teslim alarak saldırının kolayhedefe varacağını düşünmüş, diğeryandan ise halkın öncüsü devrimci-lerin teslim alınması halinde halkınkolaylıkla teslim alınabileceğini um-muştur.

Özgür tutsaklar başta Büyük ÖlümOrucu Direnişi olmak üzere destan-sı direnişlerle bu politikanın hayatageçmesine engel olmuşlardır. De-mokratik Kitle Örgütlerinin, sendi-kaların, aydınların ise bu noktadasaldırının niteliğini kavrayabildikle-rini söylemek oldukça zordur.

Hapishane sorununu ve direnişinisalt devrimci tutsakların görevi ola-rak gören, kendi gündemine almayanbir tarz hayata geçirilmiştir. Dev-rimci tutsaklar dışarıdaki her olay, sal-dırı karşısısında kendi imkanlarıyladayanışma, destek gösterip hiçbirgelişmeye/saldırıya kayıtsız kalma-dıkları halde dışarıdaki çoğunluğunhapishaneler açısından aynı ilgiyigösterebildiğini söylemek mümkündeğildir. Bırakın yaşanan sorunlarıgündemine almak, ciddi bir destek

dahi sunulmamaktadır. Devrimci tutsaklar hepimizin onu-

rudur. Tutsaklarına sahip çıkamayanhiçbir mücadele zafere ulaşamaz.Tutsaklara sahip çıkmadan demokrasimücadelesi vermek dahi hayaldir.Bu nedenle başta Demokratik KitleÖrgütleri, sendikalar, aydınlar olmaküzere tüm halkımız tutsaklarına sahipçıkmak zorundadır. Onlara yapılan hersaldırı tüm halkımıza yapılmış sayıl-malıdır. Bakın son dönemde F Tipi ha-pishanelerde onlarca saldırı yaşanıyor.Tekirdağ F Tipi Hapishanesi’nde iş-kenceci müdür Haydar Ali AK hüc-relerde bulunan tutsaklarımıza saldı-rıyor, işkence yapıyor. Hasta tutsak-larımız tahliye edilmeyerek ölümeterk ediliyor. Tahliye tarihi geldiği hal-de iyi halli olmadıkları gerekçesiyletutsaklarımız serbest bırakılmıyor-lar. Türkü söylediği gerekçesiyle tut-saklarımızın aileleriyle görüşmeleri,dışarıya mektup yazmaları yıllarca ya-saklanabiliyor. Peki, biz bu saldırı-lardan ne kadar haberliyiz? Haber-liysek ne yapıyoruz? Bu saldırılarakarşı bırakın mücadele etmek, tut-saklarımızla doğru dürüst bir daya-nışma gösterebildiğimizi söylemekdahi mümkün değil.

Tutsaklarımızı karanlık hücre-lerde yalnız bırakmayacağız.

Tutsaklarımıza yönelik saldırıla-rı halka yönelik saldırıların bir parçasıolarak kabul ederek bu saldırılar kar-şısında mücadele etmeliyiz.

Bunun için öncelikle; 1- Hasta tutsaklarımız derhal

serbest bırakılmalıdır! AKP iktidarı döneminde ağır has-

ta olmalarına ve serbest bırakılmala-rı gerektiğine ilişkin doktor raporla-rına rağmen binlerce tutsak serbest bı-rakılmayarak katledildi. Bugün ölü-mü bekleyen tutusaklarımız var. Tut-saklarımızın katledilmesine seyircikalmayacağız!

2- Tahliye tarihi gelen tutsakla-rımız derhal serbest bırakılmalıdır!

Yüzlerce devrimci tutsak tahliyetarihi geldiği halde iyi halli olma-dıkları gerekçesiyle tahliye edilmi-

yorlar. Çünkü AKP iktidarı 2005 yı-lında çıkardığı yasayla tahliye olmakiçin, sadece yasada belirtilen süreninyatılmasını değil aynı zamanda ha-pishane idaresinin tutsağın iyi halli ol-duğuna dair rapor vermesini de zo-runlu kılmış durumda. Geçen zamaniçerisinde görülmüştür ki AKP iktidarıtutsağın iyi halli olmasını; tecrite di-renmemesi, onuruna sahip çıkma-ması olarak, yani sadece fiziken de-ğil her şeyiyle teslim olması olarak ka-bul etmektedir. Teslim olmayan dev-rimci tutsaklar cezalandırılmak-tadır. Bunun içindir ki türkü söylemekyahut slogan atmak dahi tahliye edil-menin engeli olarak karşımıza çıka-bilmektedir. AKP iktidarı keyfi ve per-vasız bir şekilde yasaya göre tahliyetarihi gelse bile ben istemediğim sü-rece hiçbir devrimci tutsak tahliye ola-maz demektedir. Bu noktada savcı-ların ve infaz hakimlerinin de bukeyfi politikaya ortak oldukları ha-pishane idarelerinin verdikleri keyfikararları onayladıkları anlaşılmak-tadır.

Devrimci tutsakların özgürlükle-ri hepimizin özgürlüğüdür diyerek, bukeyfiliğe karşı mücadele yürütmeli-yiz.

3- Tutsaklarımıza yönelik sal-dırılara kayıtsız kalmayacak, hesapsoracağız!

Hücrelerde, ring araçlarında, mah-keme nezarethanelerinde tutsaklarımızfiziki saldırılara ve işkencelere maruzkalıyorlar. Hapishanelerde kurulmuşonlarca gardiyandan oluşan “A takı-mı” olarak tabir edilen işkence ekip-leri tutsaklarımıza saldırıyor. İşkenceyapanlara değil direnen devrimci tut-saklara disiplin soruşturmaları, cezadavaları açılıyor. Bugün hapishane-lerde işkence yapmak serbest diren-mek ise suçtur. Tek kişilik hücrelerdekalan tutsaklara saldırıya tanık yok di-yerek takipsizlik kararı veren savcılaraynı olayda birden fazla gardiyanınbirbirilerine tanıklığına dayanaraktutsaklarımıza dava açıyorlar. Bu sal-dırılara kayıtsız kalmamalı işkence-cilerden hesap sormalıyız.

Devri̇mci̇ Tutsaklar Onurumuzdur Onurumuza Sahi̇p Çıkmalıyız!

Halkın HukukBürosu

MİLYONLARI ÖRGÜTLEYECEĞİZ!336

Yürüyüş

2 Ekim2012

Sayı: 328

Page 37: CHP Milletvekilleri, Hatay’da Apayd n ...yuruyus.biz/pdf/pdf/328.pdfde irili ufakl ı onlarca işçi direniş-leri sürüyor. Bu direnişlere baktığı-mızda çok büyük bölümü

Emperyalizm, Suriyeli işbirlikçi-leri örgütleme görevini ve topraklarınıgöç edenlere açma işini AKP iktida-rına verdi. AKP iktidarı, Hatay, Ga-ziantep ve Kilis’te “insani yardım”adı altında onlarca mülteci kampıaçtı. AKP’ye, bu kampların masraf-larının, emperyalist saldırganlığınhukuki kılıfı olan, barış adına dünyahalklarına saldırının örgütlendiği Bir-leşmiş Milletler tarafından ödeneceğigarantisi verildi. Ve dolayısıyla da,AKP hükümeti, bu kamplarda, em-peryalistlerin emir ve talimatlarınıuygulayacaktı. Bu emperyalizmleAKP arasındaki anlaşmaydı. Asılamacı gizlemek için Türkiye halkla-rının vicdanına seslenmeli “yar-dımlaşma, dayanışma, kardeşlikadına” denilmeliydi.

Kampları sözde “insani yardım-laşma” adına açtılar. Ama bu kamp-larda, emperyalist ajanların, Suriyeliişbirlikçileri eğittiğini, karargah olarakkullanıldığını bütün dünya biliyorartık. Dünya basını, uzun zamandır,Türkiye’nin Suriye‘deki “muhalif”leresilah sağladığını ve Türkiye’dekikamplarda eğitim verdiğini yazıyor.

Aynı şekilde, BBC’nin, ÖzgürSuriye Ordusu’na yeni katıldığınısöyleyen Suriyeli bir kadınla Türki-ye’de yaptığı röportaj da bu konuyaişaret ediyordu. Adı verilmeyen bukadın, Türkiye’nin Suriye muha-liflerini eğittiğini anlatıyordu. Ada-na’da gizli bir okulun olduğunu,çok sayıda militanın burada eği-tildiğini söylerken bu eğitimle Suriyeiçerisinde saldırı düzenlediklerinisöylüyordu. “Eğitim sağlayanın Türkordusu olduğunu mu düşünüyor-sunuz?” sorusuna “Evet Türk ordusuolduğunu düşünüyorum. Ben kişiseleğitimimi buradaki, Türkiye’deki Öz-

gür Suriye Ordusu’ndan insanlarlabirlikte aldım. Fiziksel eğitim vesilah eğitimi alıyorlar.(…) Türklerbize gerçekten çok yardımcı oluyorlar,bu yüzden onlar hakkındaki bilgileriaçıklamayı pek istemiyoruz.” diyordu.

İngiliz Daily Telegraph Gazete-si’nden Michael Weiss, Hatay’dagörüştüğü Suriyeli mültecilerin ken-disine Türkiye’den silah aldıklarınısöylediklerini yazdı. Weiss haberinde,mültecilerin ayrıca “Türkiye hafifsilahlar temin etmekle kalmıyor, is-yancılar arasından seçtikleri ku-mandanları İstanbul’da eğitiyor”dediklerini, AK-47 tipi silahlarınTürkiye ordusu tarafından sınırda is-yancılara verildiğini, silahların Tür-kiye ve Lübnan üzerinden Şam’aaktarıldığını, silah transferinin ABDtarafından da kolaylaştırıldığını veAmerikan istihbaratının isyancılarlailetişim halinde olduğunu yazdı.

Emperyalizm,Suriyeli İşbirlikçileriÖrgütleme İşini AKPİktidarına Verdi

AKP, Suriyeli işbirlikçileri top-raklarımızda örgütlüyor, silahlandı-rıyor ve eğitiyor. Suriye halkını kat-lettiren AKP’dir. Kamplarda askerieğitim yaptıran, onları bizzat eğiten,

silahlandıran AKP’dir. AKP Amerikandesteği ve izni olmadan ne Hatay’dakamplar açabilir ne silah yardımıyapabilir ne de eğitim verebilir. ABDemperyalizmi, Suriyeli işbirlikçileriörgütleme işini AKP iktidarına verdi.AKP iktidarını ve Arap devletleriniOrtadoğu’daki planları ve çıkarlarıiçin maşa olarak kullanıyor. Ve uşakruhlu AKP bunu büyük bir istekleyapıyor.

Suriye Ordusu’ndan kaçarak Tür-kiye’ye sığınan işbirlikçi asker vepolisler, göç eden halktan ayrı olarakönce Karbeyaz kampına yerleşti-rildiler. Daha sonra Antakya merkeze40 km mesafede Apaydın Kampı’nanakledildiler. 4 bin kişinin barındığıApaydın kampında, Suriye ordusun-dan kaçan 30 general, 500 farklırütbede asker ve polis aileleriylebirlikte kalıyor. Güvenliğini jandar-manın sağladığı ve içinde silahlı 200kişinin bulunduğu söylenilen ApaydınKampı’nda, Dışişleri ile MİT perso-neli de görev yapıyor ve Amerikanişbirlikçisi, subay, polis ve generallerbu kampı Karargah gibi kullanıyorlar.Silahlı eğitim yapıyor, kamplardanSuriye’deki saldırıları yönetiyorlar.Vurup tekrar Türkiye’ye dönüyorlar.

Time Dergisi, 31 Temmuz 2012’de,işbirlikçi Özgür Suriye Ordusu’nun(ÖSO) yönetim kadrosundan, sembolikkomutanı Riyad el Asaad, komutanyardımcısı Malik el Kürdi ve GeneralMustafa el ŞeikhApaydın Kampı’ndakaldığını yazdı.

Emperyalistlerin Ajanları,Cirit Atıyor! Bu ÜlkeninMilletvekilleri Giremiyor!

CHP milletvekilleri Hurşit Güneş,Süleyman Çelebi ve 12 kişilik heyet

CHP Milletvekilleri Hatay’da Apaydın Mülteci Kampına Sokulmadı!

Amerikan Uşakları Açıklayın! O Kamplarda Kimi Eğitiyorsunuz?Hangi Katliamları Planlıyorsunuz?

‘Hepsi olur, Apaydınolmaz, orası özel, bilgi

veremem’ dedi. ‘Basını içerialmayalım’ dedik, kabul

etmediler. ‘Sığınmacılarlagörüşmeyelim sadeceyetkililerle konuşalım’dedim yine olmadı...

AKP ZULMÜNÜ YENECEĞİZ! 337

2 Ekim2012

Yürüyüş

Sayı: 328

Page 38: CHP Milletvekilleri, Hatay’da Apayd n ...yuruyus.biz/pdf/pdf/328.pdfde irili ufakl ı onlarca işçi direniş-leri sürüyor. Bu direnişlere baktığı-mızda çok büyük bölümü

25 Ağustos günü Hatay’daki ApaydınKampı’na ziyaret etmek istediler.Ancak AFAD izin vermedi.

Oysa, bir yıl önce Dışişleri Ba-kanlığı, BM Mülteciler Yüksek Ko-miserliği’nin sözde “İyi Niyet Elçisi”olan aktris Angelina Jolie‘nin Ha-

tay’daki mültecileri ziyaret is-teğini kabul etmiş, İngilizceve Türkçe olarak ‘Dünyanınİyilik Meleği Hoşgeldin” pan-kartlarıyla karşılamıştı. Bu ül-kenin milletvekillerine ise“Apaydın olmaz” denildi.

CHP Milletvekili HurşitGüneş, Apaydın Kampı’na gir-işlerine izin verilmemesi üze-rine kamp önünde yaptığı açık-

lamada “Bu kamp hakkında Av-rupa basınında çeşitli iddialarvar. Kampa gelen muhalif as-kerlerin eğitilerek, silahlandırı-larak tekrar Suriye’ye gönderil-diği yazılıyor. Biz de Hatay’agelmişken, bu kampı görmek is-tedik. Ancak görüldüğü gibi kam-pa girişimize izin verilmiyor.”dedi.

Ankara’da yaptığı açıklamadagelişmeleri şöyle anlattı: “Sığın-macı kamplarını da ziyaret ede-

lim istedik. Vali bey ‘Bunun yetkisibizde değil, Başbakanlık Acil DurumYönetimi Başkanlığı’nda (AFAD)’dedi. AFAD Başkanı ‘Hay hay hepsisize açık’ dedi. Reyhanlı’ya doğrugiderken aklıma Apaydın kampı geldi.AFAD Daire Başkanı ‘Hepsi olur,

Apaydın olmaz, orası özel, bilgi ve-remem’ dedi. ‘Basını içeri almaya-lım’ dedik, kabul etmediler. ‘Sığın-macılarla görüşmeyelim sadece yet-kililerle konuşalım’ dedim, yine ol-madı. (…) Türkiye Cumhuriyeti sı-nırları içinde niye güvenliği olmayanbir yer var? İçeride silah yoksa benniye giremiyorum? Biz oradaykensakallı biri çıkıp Arapça demeç verdi.Heyette Arapça bilenler vardı. Bukişi ‘Buranın sorumlusu benim, içe-ride 200 adamım var, kıtır kıtır ke-seceğiz onları’ demiş.”

CHP Milletvekili Süleyman Çelebişunları söyledi; “Orada kalan kişi-lerin, eğitildiği, bölge halkını tehditettikleri,‘Bir gün sıra buradaki Al-evilere de gelecek’ dedikleri iddialarıbize aktarıldı. Halk, bizden bu kampagitmemizi istedi.(…)Orda yetkili ol-duğunu ve Suriye Ordusu’nda subayolduğunu söyleyen biri ‘Ben buradaeğitimdeyim, eğitim yaptırıyorum’dedi.”

CHP Milletvekillerinin ve heyetininApaydın Kampı’na alınmamasıyla il-gili olarak, yalan ve demagoji ustası,Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun, yap-tığı açıklamada hiçbir utanma belirtisi,yüz kızarması yoktu. “Siviller ile

Hacı Baba Restaurant'ın sahibi Mehmet Gülen:"Çok farklı tipte insanlar lokantamıza gelmeye başladı.Gelip masayı donatıyorlar, her şeyi istiyor. Yemek yediktensonra ise hesabı ödemeden çıkmaya çalışıyorlar. Hesabıistediğimizde ise 'Devlet ödesin, biz misafiriz’ diyorlar.”

***

Adını vermek istemeyen bir esnaf ile Suriyelimülteci anlatıyor: “Muhalifler arabalarının içinde si-lahlarıyla gelip kent içinde dolaşabiliyorlar. Bunu sizinpolisiniz, askeriniz görüyor ve sesini çıkarmıyor. Benburada nasıl güvende olabilirim? O nedenle isim yok,görüntü yok.... Muhalifler Alevileri öldürüp Sünnilerisuçlayarak, Sünnileri öldürüp Alevileri suçlayarakmezhep çatışması çıkarmak istiyor” diyor.

***

“Hatay'da Eski otogar bölgesinde et tavuk dönersatan bir büfenin sahibi olan Ali Yıldız: Birkaçı hesapödemek istemedi. Usulünce aldık paramızı. Yoksa burayı

haraca bağlarlar. Bazı esnaf arka-daşlarımızı tehdit de ettiler. 'EsadAlevi, siz de Alevisiniz, hepiniziöldüreceğiz' dediler. Kavga gürültüçıktı.”

***

54 yaşındaki ayakkabı boyacısı Fatin Süzen gazeteciolduğumuzu anlar anlamaz yanımıza geldi. Bir çırpıdakolundaki yaraları gösterip derdini anlatmaya başladı:“Kolum yarıldı, hastaneye gittim, devletin hastanesine.Bana, 'şu an sana bakamayız, muhalifler geldi, onlarlailgilenmek zorundayız' deyip başlarından savdılar. Su-riyeliler mi bu ülkenin vatandaşı, yoksa biz mi? Polisbenden kimlik soruyor, onlara soramıyor. İnanın huzu-rumuz kalmadı.”

***Taksi şoförü olan Mustafa Demir ise yıllarca

Suriye Hatay arasında otobüs şoförlüğü yaptığınıanlattı: “Her gün kavga çıkıyor. Taksiye binenlerdenbazıları inerken, git paranı Ziraat Bankasından çekdedi. Al başına bela. Suriyelilerin sanırım milletvekilidokunulmazlıkları var.” (28.08.2012-Bülent Günal-Sedat Suna-Habertürk)

Halkımız İşbirlikçi Çapulcuları Ülkemizde İstemiyor

Emperyalist ajanların cirit attığı bukampa CHP Milletvekilleri sokulmadı.

Emperyalizmin izni olmadan kenditopraklarımızda bu ülkenin miletvekilleri

dolaşamıyor. Malatya’da Füze Radar Üssü’ne

giremiyorlar; İncirlik Amerikan Üssü’negiremiyorlar; Hatay’da “mülteci”

kamplarına giremiyorlar. Söyleyin; Bu vatan kimin? Amerikan

ajanlarının giremediği tek bir yer var mı?

MİLYONLARI ÖRGÜTLEYECEĞİZ!338

Yürüyüş

2 Ekim2012

Sayı: 328

Page 39: CHP Milletvekilleri, Hatay’da Apayd n ...yuruyus.biz/pdf/pdf/328.pdfde irili ufakl ı onlarca işçi direniş-leri sürüyor. Bu direnişlere baktığı-mızda çok büyük bölümü

askeri olarak sığınanların mülteci hu-kuku açısından farklı statüleri” ol-duğunu belirterek “O kamp farklı. Si-villerin kaldığı kamplara gitmek is-tenirse her türlü kolaylık sağlanır.Ama güvenlik nedeniyle hassasiyetve kaygı varsa o zaman farklı uygu-lama doğaldır. Bu BirleşmişMilletler(BM) normlarına da uygun-dur.” dedi. Yani, emperyalistlerinnormlarına uygun olsun gerisi önemlideğil diyor Davutoğlu. Halk bilmesede olur, vekiller görmese de olur. Bil-mesi gereken yer BM’dir, ABD’dir.

Ülkesini Satan Çapulcular Ordusunu Doldurunuz Ülkemize

“O kamp farklı” ne demek? Nedirfarkı, halka açıklayın! Gizli dolaplarçevirip kimsenin duymayacağını mı

sanıyordunuz? Bütün pislikleriniz,işbirlikçilikleriniz, suç ortaklığınızortada. Hatay ve diğer illerdekikampların hepsi Suriye halkınınkatliamı için emirlerin verildiği,emperyalist ajanlar ve Türkiye or-dusu tarafından işbirlikçi katillerineğitilip silahlandırıldığı kamplardır.Bu kamplarda emperyalistlerin ajan-ları, kontrgerillası cirit atıyor amabu ülkenin milletvekilleri giremiyor!Bu düzenin Milletvekillerine bile‘Bu kampa giremezsiniz’ diye yasakkonuluyorsa, bu o kampta tahmin-lerin de ötesinde gayrı meşru, gizliişler dönüyor demektir.

“Kampta kalanların güvenliğiaçısından oraları açamıyoruz” nedemek? Bu kadar önem verdiğiniz,gözünüz gibi koruduğunuz kimleringüvenliği? Bir güvenlik sorunu varsao da kampların kurulduğu bölgedeki

halkın güvenlik sorunudur. Ülkesiniemperyalistlere yağmalatmak isteyençapulcular ordusunu “insani yardım”demagojisiyle doldurdunuz ülkemize.Ne huzur bıraktınız ne güvenlik. İn-sanlarımız geceleri sokağa çıkamazoldular. Para ödemeden yemek, iç-mek, gezmek istiyor çapulcularınız.Esnafa kafa tutup tehdit ediyorlar.Hala bir avuç ülkesinden kaçan, iş-birlikçi, vatanını satan generallerin,subayların ve polislerin güvenliğindensöz etmeye utanmıyorsunuz. Kampagirişleri yasaklayarak katilleri barın-dırıp eğittiğinizin gizli kalacağınıdüşündünüz. Bunun için ApaydınKampı’na sokmadınız CHP Millet-vekillerini. Halk düşmanları, Ame-rikan uşakları açıklayın! Milletve-killerinin bile giremediği o kamplardakimleri eğitiyorsunuz? Hangi katliampalanlarını yapıyorsunuz?

Avrupa'da çalışma yürütmek pek çok açıdan farklıgeldi bana. Memleketten uzakta... adeti farklı, insanlarıfarklı, propaganda kültürü çok farklı. Dil bilmesem dearkadaşlara yardımcı olmaya çalışıyordum.

Atina, yoksulluğun, yozlaşmanın, her türlü pisliğinmerzkezi; solu ve solcuları bol bir kent. Yeni bir kam-panyaya başladık bu yıl. Bu sefer farklı bir şeylerdenemek istiyordu hareket. Küçük de olsa yenilikleryapmak, sürekli alışkanlık haline getirdiğimiz çalışmatarzından çıkarak yeni bir çalışma tarzı yaratmakistiyordu. Merkezi bir yerde kampanya için masa açmakararı aldık. Bunun yanı sıra kafelere çıkma fikrinitartıştık. Burada çalışma yürüten arkadaşlar bunun çokyararlı olmayacağını, zaten kafelerde serserilerin-ay-yaşların oturduğunu söylüyordu. Kafelere çıkma konusunuepey tartıştıktan sonra, ne olursa olsun çıkma kararıaldık. Sonuç olarak burası yabancı bir memleket ve bu-ranın solcusu, demokratı bunlar. Kafelerde bu sefer birfarklılık yapacak ve memlekette yaptığımız gibi kafelerinortasında birimiz çıkıp herkese hitaben konuşma yapa-caktık. Bu tarz Yunanistan solunda yoktu ama bizharekete bunu yapacağımızı söyledik.

O gün geldiğinde kafelere çıktık. iki gruba ayrıldıkama işler planladığımız gibi gitmedi. Konuşma yapacakarkadaş daha önce böyle bir şey denemediğini, çekindiğini,

zaten böyle bir adetleri olmadığı için Yunanlıların da budurumu tuhaf karşılayacağını söyledi. Harekete sözvermiş olmamıza rağmen ne ben ne de kampanyadansorumlu arkadaş bu duruma müdahale etmedik. Kendibildiğimiz gibi önceki yöntemleri uyguladık.

Geri döndüğümüzde eleştirildik. Sorumlu arkadaşımızkararları uygulamamakla, cüretsiz davranmakla, yanlışagöz yummakla eleştirdi beni. İlk başlarda bu kadarbüyük bir hata yaptığımı hiç düşünmemiştim. Fakat ar-kadaşımız haklıydı, birlikte karar almış ama uygulama-mıştık. Özellikle ben ne yapılması gerektiğini bildiğimhalde susmuş, çekingen davranmıştım. Ertesi gün tekrarçıktık; arkadaşlar yine ikna değillerdi. Ne var ki bunuyapmakta memlekette hep yaptığımız şey diye düşünü-yordum. Konuşma yapacak arkadaşa sadece denemesinisöyledim. Yapamasa da denemeliydi, söz vermiştik birkere. Önceleri zorlansa da arkadaşımız, kendine uygunyöntemi buldu. İki masanın ortasına geçip ya da oturanbir grubun ortasına geçip, konuşuyordu. Belki tam olarakistediğimiz şey değildi ama yapmıştık. En azından baş-lamıştık. Böylece herkes kendi kafasındaki olmazı aşmışoldu. Ben de alınan hiçbir kararın basit ve önemsiz ol-madığını, her zaman cüretli olmak gerektiğini anlamışoldum.

ALINAN HİÇBİR KARAR BASİT VE ÖNEMSİZ DEĞİLDİR!

AKP ZULMÜNÜ YENECEĞİZ! 339

2 Ekim2012

Yürüyüş

Sayı: 328

Page 40: CHP Milletvekilleri, Hatay’da Apayd n ...yuruyus.biz/pdf/pdf/328.pdfde irili ufakl ı onlarca işçi direniş-leri sürüyor. Bu direnişlere baktığı-mızda çok büyük bölümü

23 Ağustos’ta Türkiye ile Suriyearasında Ankara’da “operasyonel me-kanizma oluşturma” adıyla bir toplantıyapıldı. Daha önce ABD Dışişleri BakanıHillary Clinton ile Türkiye DışişleriBakanı Davutoğlu arasında varılan birmutabakat sonucu böyle bir çalışmanınbaşlatıldığı ve bu toplantıda Suriye’yedönük çeşitli kararların alındığı açık-landı...

Toplantı sonrası açıklama yapıl-mazken açıklamaları ve toplantıya dairbilgileri daha sonrasında ABD DışişleriBakanlığı Sözcüsü Victoria Nuland’ınyaptığı açıklamayla öğrendik...

Nuland’ın yaptığı açıklamada ger-çekte söylenen yeni hiçbir şey yoktur...Suriye ile ilgili tüm konuların ve zor-lukların ele alındığını açıklayan Nulandşunları söylüyor:

"Bu çerçevede, muhalefete destekverilmesi, Esad'ın iktidarı terk ettiğive geçiş döneminin başladığı gününgelişinin hızlandırılması, mülteci ko-nuları ve Esad sonrasıyla alakalı ko-nular ele alındı. Bildiğiniz gibi, butoplantı ABD Dışişleri Bakanı HillaryClinton ve Dışişleri Bakanı AhmetDavutoğlu arasında 11 Ağustos'ta ya-pılan toplantı sonucunda kararlaştırıl-mıştı. Operasyonel planlama konusundayoğun görüşmeler yapma hususundamutabık kalmışlardı. Dolayısıyla bugörüşmeler bugün başladı ve bazı de-taylara inildi."

İnilen detaylar yapılan mutabakatvb... hepsi yalan... Aslında bugüne ka-dar Suriye halkı karşısında hiçbir şeyyapamamanın ve işbirlikçilerin ken-dilerini hayal kırıklığına uğratmasınınsancılarını yaşıyorlar... Her zamankiyuvarlak sözler, büyük işler yapılıyorhavasıyla süren toplantılar ve güç gös-terileri... Başka bir şey yok...

Sanki bugüne kadar başka bir şeyyapıyorlardı da şimdi operasyona geç-tiler ve bunun mekanizmasını oluştu-

ruyorlar. Verilen havabudur. Oysa gerçekteSuriye’ye karşı hare-kata başladıkları ilkandan itibaren ABDile Türkiye arasındagörüşmeler yoğun ola-rak sürdürülüyor. İş-birlikçi Suriye güçle-rine her türlü askeri ve siyasi destekveriliyor, eğitimleri için tüm güçlerseferber ediliyor. Hatta daha da ötesiTürkiye ve diğer bir çok emperyalizmişbirlikçisi yönetimlerin olduğu ülkedenparalı askerlerin toparlanıp bu işbir-likçilere katıldığı artık herkesin bildiğigerçeklerdir.

Ancak tüm bunlara ve halen devameden tüm çabalara rağmen Suriye hal-kına diz çöktürebilmiş değildir...

Bunun içindir ki ABD ve işbirlikçisiAKP yeni arayışlar yeni göz boyamataktikleriyle süreci kendi lehlerine çe-virecek yol ve yöntem arayışları içinegiriyorlar. Ve girdikçe de batıyorlardesek yeridir...

Tüm çabalarına rağmen Suriye hal-kını dize getiremedikleri gibi kendiişbirlikçilikleri ve sonuç alamayan ça-baları da daha fazla teşhir olmaktadır...

Bir yandan her türlü değerlerdenyoksun işbirlikçileri toplayıp onlar üze-rinden Suriye’ye saldırılar düzenle-mekteler ama öte yanda ise kullandıklarıbu paralı askerler, işbirlikçiler kendiayaklarına dolanmaktadır. Suriye’deemperyalistler adına savaşan güçlerinbüyük bir çoğunluğunun El Kaide mi-litanı olması bir tartışma konusu olurkenTürkiye’de açılan işbirlikçilere aitkamplar da Türkiye’nin başına belaolmakta, onlar için yer bulmak başlıbaşına bir sorun olmaktadır.

Hatay’da açılan kamplar Hatayhalkının tepkisini çekerken kamplarınburadan başka yere taşınması çalış-maları da aynı tepkilerin yayılmasını

beraberinde getirmektedir. İzmir Har-mandalı’nda açılması düşünülen kampdaha açılmadan halkın tepkisini çe-kerken işbirlikçilerin eğitiminin ya-pıldığı bir kampı ziyaret etmek isteyenCHP’lilerin buraya alınmaması da baş-ka bir tartışmaya yol açmıştır.

Daha sonrasında bu konuda yazdığıbir mektupla BM standartları vb. gibigerekçelerin ardına sığınmaya çalışanAKP’nin, Erdoğan tüm açıklamalarınarağmen ortaya çıkan tek gerçek işbir-likçilikte vardıkları boyuttur...

Ülkesinde bulunan ABD üslerineizin almadan giremeyen genelkur-mayın olduğu ülkede elbette AKP’lilerde CHP milletvekillerini kendi oluş-turdukları ve işbirlikçileri eğittiğibir kampa almazlardı. Her şey em-peryalizmin çıkarları içindir.

Emperyalistlerin bir dediğini ikietmeyen AKP’nin şimdi Amerika ilebirlikte oluşturduğu “operasyonel me-kanizma”nın anlamı ve işlevi de iştebu gerçekler ışığında ele alınıp görül-mek durumundadır.

Ne Yapacaklar BuMekanizma İle?Yapacakları Çok Açıktır

- İşbirlikçilere yer temin etmek veeğitim vermek,

-CIA ajanlarıyla birlikte Türkiyetopraklarında daha fazla işbirlikçi katileğitip Suriye’ye göndermek,

- Silah ve mühimmat göndermek, - Gönderilen kontra elemanların

tertiplediği ve işbirlikçilerce gerçek-leştirilen daha fazla katliam ve sui-

"Operasyonel Mekanizma" Veya Başka Bir Yöntem Yalanlarin Üstünü Örtemez...

Kazanan Gerçeklerve Suriye Halkı Olacak!

MİLYONLARI ÖRGÜTLEYECEĞİZ!40

Yürüyüş

2 Ekim2012

Sayı: 328

Page 41: CHP Milletvekilleri, Hatay’da Apayd n ...yuruyus.biz/pdf/pdf/328.pdfde irili ufakl ı onlarca işçi direniş-leri sürüyor. Bu direnişlere baktığı-mızda çok büyük bölümü

kastlar yapmak, - Halka yönelik her türlü vahşi

katliamları ve işkenceleri yapmak, - Halklar arasında din, mezhep ve

ulusal farkları körükleyerek çatışmalaryaratmaya çalışmak...

Evet, “operasyonel mekanizma”ile yapılacaklar bugüne kadar zatenyapılanlardır ve bundan sonrası içinde bunlar olacaktır.

Ama başta da belirttiğimiz gibiesas sorun Suriye halkının teslim ol-maması gerçeğidir. Basın yayın or-ganlarında verilen haberlerin yüzde80’i yalan ve demagojiye dayanmak-tadır. Bu konuda Suriyeli gazeteciHüsnü Mahalli şunları söylüyor:

“... medyaya yansıyan haberlerin %80'i yalan, abartılı ya da düzmece. Ha-berlerin detaylarıyla ilgili ise neredeyse

hiç kimse ilgilenmiyor. Örneğin geçenhafta silahlı gruplar Halep'in bazı Ermenive Hıristiyan semtlerini ele geçirmeyeçalıştı. Amaç onları da iç savaşın tarafıhaline getirmek. Ama bu olmadı çünküo semtlerin sakinleri ile ordu birlikleri,militanların büyük bölümünü öldürdüya da yakaladı. Medya ise bu olaylailgili şöyle bir haber veriyor. Esad'ın as-kerleri Halep'te şu kadar adam öldürdü.“Suriye olayında binlerce önemli detayvar. ” (Hüsnü Mahalli, Akşam gazetesi,25 Ağustos 2012)

Keza aynı şekilde İndependent ga-zetesinde Robert Fisk’in 22 Ağustos2012 tarihli haberinde de şunlar söy-lenmektedir:

“Halep’teki çatışmaların gidişatınıanlamak zor değil. Suriye ordusununbir devriyesiyle sokakları bir saatten

fazla dolaşırken, tek tek keskin nişan-cılar evlerden ateş açıyor ve hükümetaskerleri gelmeden ortadan kayboluyor.Ordu, El Huda Camii’nin minaresindenkeskin nişancı tüfeğiyle ateş açan biradamı öldürdü. Suriyeli subay, sela-haddin semtini ‘kurtardıklarını’ veSeyf el-Dovla semtini ‘kurtarmaya’da iki blok kaldığını söyledi.”

Kısacası bu savaşın esas yönü dahaönceki tüm emperyalist savaşlarda olduğugibi gerçekler ile yalanların savaşıdır.

Ve savaşı, er veya geç gerçeklerkazanacaktır. ABD ve işbirlikçisi AKPhangi tür mekanizmalar oluşturursaoluştursun hangi kararları alırlarsa al-sınlar kazanan Suriye halkı ve dünyaemekçi halkları olacaktır. Emperyalizmve işbirlikçileri er veya geç kaybetmeyemahkumdurlar...

Kartal’da Alevi halkının evlerinin işaretlen-mesi ve PSAKD Cemevi’nin yakılmak isten-mesiyle ilgili olarak, Çağdaş Hukukçular Derneği(ÇHD) tarafından da yazılı bir açıklama yapıldı.Açıklamada, evlerin işaretlenmesi ve kundaklamaolayının tam da Yargıtay’ın cemevlerinin iba-dethane olarak kabul edilemeyeceğine dairkararını açıkladığı, AKP’nin Türkiye’deki Al-evileri hedef alan açıklamalar yaptığı bir dönemedenk gelmesinin tesadüf olmadığı belirtilerek,“Bu tür olayların bir daha yaşanmaması için evişaretleme ve kundaklama saldırılarının failleriile olaylara zemin hazırlayan ve göz yumankamu görevlileri derhal cezalandırılmalı, Kartal’dave tüm yurtta Alevi yurttaşların can güvenliğisağlanmalıdır.” denildi.

Devrimci Alevi Komitesi (DAK), Alevi halka yönelik aşağılamalar,saldırılar, İstanbul Kartal’da Alevi halkın yaşadığı 25 evin işaretlenmesive Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Cemevi’nin yakılmaya çalışmasınıprotesto etmek için 25 Ağustos günü AKP İstanbul İl Binası önündeeylem yaptı.

“Alevilere Yönelik Saldırılara Boyun Eğmeyeceğiz! Yeni Katliamlaraİzin Vermeyeceğiz!” yazan bir pankartın açıldığı eylemde aynı içeriktedövizler de taşındı. Devrimci Alevi Komitesi’nden Zeynep Yıldırım birkonuşma yaparak; AKP iktidarının ve Başbakan Erdoğan’ın yaptığı açık-lamalarda Aleviliği aşağılayarak, dergahlarına “ucube” diyerek, cemevlerine“ibadethane değildir” diyerek saldırıları meşrulaştırdığını söyledi.

Zeynep Yıldırım’ın ardından Naile Ateşkan, DAK adına hazırlananbasın açıklamasını okudu. Sivas katliamcılarının zaman aşımı ile kur-tarılması, Malatya’da Alevi bir aileye saldıran gerici-faşist güruhuncezasız bırakılmasının yeni katliamlar için zemin hazırladığını belirtenAteşkan, egemenlerin yeni Maraşlar, Sivaslar yaratmaya çalıştıklarınısöyledi. Ateşkan “açılım” ile teslim alamadıkları Alevileri tehditlerle,katliam provaları ile teslim almaya çalıştıklarını vurguladı. Açıklamanınsonunda Ateşkan; DAK olarak yeni katliamlara izin vermeyeceklerini,

tüm baskılara rağmen örgütlenerek,cemevleri, dernekleri ve komiteleriyledireneceklerini belirtti.

40 kişinin katıldığı eylemde;“İnanç Düşmanı, Halk DüşmanıAKP”, “Aleviyiz Haklıyız Kazana-cağız”, “İnanç Özgürlüğü İstiyoruz”,“Davamız Mahşere Kalmayacak” slo-ganları atıldı.

Kartal Pir SultanAbdal Derneği’nin

KundaklanmasıKatliam

Girişimidir!

Alevilere Yönelik SaldırılaraBoyun Eğmeyeceğiz! Yeni

Katliamlara İzin Vermeyeceğiz!

AKP ZULMÜNÜ YENECEĞİZ! 441

2 Ekim2012

Yürüyüş

Sayı: 328

Page 42: CHP Milletvekilleri, Hatay’da Apayd n ...yuruyus.biz/pdf/pdf/328.pdfde irili ufakl ı onlarca işçi direniş-leri sürüyor. Bu direnişlere baktığı-mızda çok büyük bölümü

Halk Cephesi’nin 27 Ağustos Ta-rihli 2 No’lu Açıklamasıdır.

Emperyalizmin Suriye’ye saldırı-ları sürüyor. Emperyalistler silahlan-dırdıkları işbirlikçileri aracılığıyla Su-riye’yi teslim almaya çalışıyor. Esatve BAAS yönetimini yıkmaya çalı-şıyor. Çünkü yıkmak istedikleri Suriyeemperyalizmin politikalarının önündeengeldir. Çünkü yıkmak istedikleriSuriye, iradesini ve topraklarını em-peryalizme teslim etmemiştir. Çünküyıkmak istedikleri Suriye’nin toprak-larında emperyalist üsler, füze radar-ları, askerler ve ajanlar cirit atmaz.Çünkü yıkmak istedikleri Suriye’nintoprakları CIA’nın işkence uçaklarına,başka halkları bombalayan uçaklarakapalıdır. Bunun için de yıkılmasıgerekmektedir. Ama emperyalizmbunu tek başına başaramamakta vebu nedenle işbirlikçileri kullanmak-tadır. AKP bu göreve çoktan taliptirve isteklidir. Aynı geçmişte DP’ninNATO’ya girebilmek için 4.500 askeriKore’ye ölüme göndermesi gibiAKP’de ülkemizi emperyalistlerinkarargahı haline getirmiş ve saldırıüssü yapmıştır.

Peki niçin? Emperyalist efendilerinağzından çıkacak bir AFERİN için.Nitekim bekledikleri aferini geçengünlerde Amerika Dış İşleri BakanıClinton’dan duydular.

AKP açıkça emperyalizmin sal-dırısı içinde olduğunu itiraf etmiyor.Suriye’ye saldırılardaki rolünü sak-lamaya çalışıyor. Ama gerçekler ortayaçıkıyor.

Suriye’ye saldıran işbirlikçiler Tür-kiye’de de üsleniyor.

İşbirlikçilere silahlar Türkiye üze-rinden gönderiliyor. Tank, uçaksavargibi silahlar dahil her türlü silah, hertürlü yöntemle işbirlikçilere gönde-riliyor.

Sağlık Bakanlığı reddediyor (zatenkabul etmesini beklemiyoruz) amaambulanslar işbirlikçilere silah gön-derilmesinde kullanılıyor. Bu noktadada Sağlık Bakanlığı’nın açıklama yap-ması gereken bir durum vardır; Suri-ye’ye giden bir ambulansın kaza yapıpiçindeki silahların yola saçıldığı doğrumudur?

Geçen günlerde gazetelerin internetsitelerinde izlediğimiz bir videoda,Suriye askerlerini katleden işbirlik-çilerin Türkçe konuştuğu duyuluyor.Suriyeli işbirlikçiler ne zamandanberi Türkçe konuşmaya başladı?

Yine izlediğimiz başka bir görüntüve Yurt gazetesinde yayınlanan saldırıfotoğrafında işbirlikçilerin Suriye ka-rakolunu basmada kullandıkları aracınkasasında Allah Korusun yazdığıgörülmektedir. Ne zamandan beri Su-riye’de Türkçe yazan, Türkiye pla-kalı araçlar kullanılıyor?

Türkiye istihbaratı ve ordusunaait subaylar ve ajanlar Suriye ordusunasaldırılar yapıyor mu?

Suriye hapishanelerinde MİT ajan-ları var mı?

Suriye hapishanelerinde Türkiyeordusundan asker ve subaylar var mı?

Ülkemizde nerelerde işbirlikçiler

eğitilmektedir? Basından öğrendi-ğimiz kadarıyla işbirlikçiler Hatay’da,Yayladığı’nda, Adana’da, İskende-run’da, İstanbul’da ve Ankara’daeğitilmektedir.

Bir kez daha AKP’nin uşaklığıtescillendi ve Suriyeli işbirlikçi as-kerlerin kaldığı kamplara CHP Mil-letvekilleri alınmadı. Neden? Sizingeçmişinizden emperyalizmin üslerineizinsiz giremediğinizi biliyoruz. İn-cirlik üssüne Amerikan çavuşununiznini almadan giremeyenler sizinGenelkurmay Başkanı, Bakan, Baş-bakanlarınızdır.

Neden işbirlikçilerin yaptığı kat-liamları gizleyip, Suriye Halkı veordusunun meşru hakkı olan ana-vatanını koruma hakkına saldırıdiyorsunuz? Türkiye’de TV’ler vebasın Suriye ordusunun işbirlikçileritemizlemesine saldırı demektedir. Ne-den saldırı? Suriye ordusu durup du-rurken bir ülkeye kente mi saldırmakta,yoksa ülkesine saldıran işbirlikçilerekarşı mı savaşmaktadır? Yani emper-yalizm istiyor ki o istediği her yeresaldıracak ama kimse karşısında di-renmeyecek. Bunu istemekte kendi-lerini çok haklı ve meşru görüyorlarama unutuyorlar ki direnmek halklarınhakkıdır, bu hakkı üreten, yaratan vekıskançlıkla koruyan halklardır.

Emperyalizmin ve AKP’nin sal-dırıları ve provokasyonları hem Su-riye’de hem de Hatay’da sürmektedir.Bugüne kadar çeşitli din ve inançlar-dan halklarımızın birlikte ve hiçbirsorun yaşamadığı Hatay’da şimdi te-

Suriye’de ve Hatay’da Halka Saldıranlar EMPERYALİSTLER VE İŞBİRLİKÇİSİ AKP’DİR

MİLYONLARI ÖRGÜTLEYECEĞİZ!442

Yürüyüş

2 Ekim2012

Sayı: 328

Page 43: CHP Milletvekilleri, Hatay’da Apayd n ...yuruyus.biz/pdf/pdf/328.pdfde irili ufakl ı onlarca işçi direniş-leri sürüyor. Bu direnişlere baktığı-mızda çok büyük bölümü

dirginlik vardır. AKP destekli teröristler halkın

üzerinde terör estirmektedir. Hatay’daüstlenen ve kendilerine sığınmacı de-nen işbirlikçiler halka saldırmakta,terör estirmektedir. Hatırlayın dahabu yaz Antalya’da bir düğünde ka-dınlara tacizde bulunan Libya’yı paralıaskerler düğün sahipleri tarafındandövülünce polis Libyalı paralı askerlerigözaltına bile almadan serbest bırak-mıştı. Denilmişti ki; Türkiye DışişleriBakanlığı’nın talimatı var, bir şeyyapamayız. O zaman bu Libyalılarıntatil için ülkemizde bulundukları söy-lenmişti. Oysa bu Libyalılar paralıasker olup Suriye’ye saldırı için ül-kemize AKP ve Amerika tarafındangetirtilmişti. Ve bunun karşılığındada kadınlarımıza, genç kızlarımızasarkıntılık yapma hakkını elde etmiş-lerdi! İşte ülkemiz işbirlikçi yöneti-cilerinin ahlakı bu kadardır. Müslü-man AKP’nin, Müslüman DışişleriBakanı’nın ahlakı bu kadardır. Osarkıntılık yapan, tacizcilik yapan iş-birlikçilerin koruyucusudur.

Üstelik bu paralı askerlere devletintüm olanakları açıldı. Hatay’da neredeise halk hastanelere gidemez oldu.Çünkü bu işbirlikçilerin hastanelerdeöncelikleri var. Aynı İstanbul’da ol-duğu gibi. İstanbul’da da Libyalıparalı askerler lüks özel hastanelerdeülkemizin bütçesinden muayene vetedavi ediliyor.

Ülkemizde bulunan işbirlikçilereher türlü suç işleme özgürlüğü sağ-lanmış durumda. İşbirlikçiler Alevihalkımızı tehdit etmekte ve sırasize de gelecek diyebilmektedir.Buna karşın polis hiçbir şey yapma-maktadır. AKP’nin polisine göre Ha-tay’da asayiş berkemaldır ve birkaçmünferit olaydan başka bir şey yoktur.Halk rahatlıkla gelip şikayetini ya-pabilir. Kimi kandırıyorsunuz? İşbir-likçilerin bizzat polis tarafından ko-runduğu açıktır. Polisin varlığı halkınhuzuru ve güveni için değil, işbirlik-çilerin huzuru ve güvenliği içindir.Halkın en küçük bir hak arama eyle-minde bile alarma geçen, tüm silah-larıyla sokaklara dağılan polis nerede?Neden koca bir kentin kontrolü iş-birlikçi haydutlara bırakıldı? Bu ça-

pulcuları kim koruyor?Artık işbirlikçiler açıkça Türkiye’de

eğitilip silahlandırıldıklarını itiraf ederhale geldiler. Bir gazeteye röportajveren kadın işbirlikçi Adana’da çokzorlu bir eğitim aldığını açıkladı.Yine NTV’de canlı yayında Türki-ye’den gönderilen telsizlerin işbirlik-çilere dağıtılması gösteriliyor.

CIA ajanları Adana ve Hatay’daüslenip silahlandırılacak işbirlikçileribelirleyip eğitiyor.

Suriye’de savaşan işbirlikçilereistihbarat Almanya, İngiltere ve Ame-rika’dan gitmektedir. Akdeniz’de bu-lunan Alman savaş gemisi ve Kıb-rıs’taki İngiliz üssünün elde ettiği is-tihbarat anından işbirlikçilere akta-rılmaktadır.

Türkiye’de İstanbul ve Ankara’daişbirlikçiler bizzat İngiliz ve Ameri-kalı danışmanlar tarafından eğitil-mektedir. Kimdir bu danışmanlar?Ne danışmanlığı yapmaktadırlar? Niyebu eğitimler halktan gizlenmektedir?

Suriye’ye saldıran bloğa bakıldı-ğında bile aslında her şey nettir. SuudiArabistan, Katar, Libya ve Çeçenis-tan’dan gelen paralı askerler ve ElKaide üyeleri el ele emperyalizm içinsavaşmaktadırlar. Savaşın finansma-nını ise Suudi Arabistan ve Kataryapmaktadır. Bu ülkeler el ele vermişSuriye halklarını “özgürleştirme” işinesoyunmuşlardır! Kimi kandırmayaçalışıyorsunuz? Kadının insan olarakbile kabul edilmediği, tüm ülkeninAmerikan üssüne çevrildiği, halkınağır bir baskı altında tutulduğu, enküçük bir örgütlenme ve hak aramaçabasının kanla bastırıldığı, kadınlarınaraç kullanma hakkı için bile mücadeleedemediği Suudi Arabistan mı Su-riye’yi özgürleştirecek? Nasıl öz-gürleştirecek? Suudi Arabistan öncekendi ülkesini, halkını özgürleştirsin.Vatanlarını petrol karşılığı Fran-sa’ya satan Libyalılar mı Suriye’yiözgürleştirecek? Kendi ülkelerindeSünni inancı dışında hiçbir dini inancaözgürlük tanımayan ve katliam ge-rekçesi yapan Suudi Arabistan ve Ka-tar, her dinden insanların birlikte vekardeşçe yaşadığı Suriye’yi özgür-leştiremez. Toprakları büyük şeytanAmerika’nın üsleri ile dolu, en yeni

silahların Amerika tarafından İsrailile birlikte anında verildiği SuudiArabistan Suriye’yi özgürleştiremez.

HALKIMIZBu savaş bizim savaşımız değildir.

Bu savaş emperyalizmin politikasıdır.Emperyalizmin halklara yönelik temelsaldırı araçlarından biri böl-parçala-yönettir. Suriye’de farklı dinden veinançtan insanları birbirine düşürüpyönetimi yıkmaya çalıştılar. Başara-madılar. Saldırıları Suriye halkınındirenişine çarptı. Alevi- Sünni çatış-ması ya da Sünnilerin Alevilere yö-nelik saldırıları söz konusu değildir.Dini farklılıklarımızı saldırı için ge-rekçe yapmaya çalışmaktadırlar. A-levilerin düşmanı Sünniler değilemperyalizmdir. Alevileri katletmeyeçalışanlar Sünniler değil emperyalizmve onun paralı askerleri, işbirlikçile-ridir. Sünni inancından halkımız ken-dini kullandırmamalıdır. Düşmanımızortaktır. Sünni inancından halkımızda Aleviler gibi sömürülmekte vekatledilmektedir. Bugün Suriye’desaldırıya uğrayanlar sadece Alevilerya da Hıristiyan ve Museviler de-ğildir. İşbirlikçilere boyun eğmeyenSünni inancından insanlar da kat-ledilmektedir. Emperyalizmin dini– imanı yoktur. Onların tanrısı paradır.Paraya taparlar ve onun için her şeyiyaparlar. Halkları milyonlarca katlet-mekten zerre kadar çekinmezler.

HALKIMIZSorunlarımızı kendimiz çözebiliriz.

Emperyalizm bizim hiçbir sorunumuzuçözemez ve çözmemektedir. O sadecekendi çıkarlarını düşünür ve emper-yalizmle hakların çıkarları ortak değiltam tersine karşı karşıyadır. Emper-yalizmden çözüm aramak kendimizikandırmaktır. Emperyalizmin bizi bir-birimize düşürüp sömürüsünü büyüt-mesine izin vermeyelim. Alevi-Sünniçatışması değil, Emperyalizmin Su-riye’ye saldırısı vardır. Öfkemiz vetepkimiz emperyalizme dönük olma-lıdır.

HALK CEPHESİULUSLARARASI

İLİŞKİLER KOMİTESİ

AKP ZULMÜNÜ YENECEĞİZ! 443

2 Ekim2012

Yürüyüş

Sayı: 328

Page 44: CHP Milletvekilleri, Hatay’da Apayd n ...yuruyus.biz/pdf/pdf/328.pdfde irili ufakl ı onlarca işçi direniş-leri sürüyor. Bu direnişlere baktığı-mızda çok büyük bölümü

Yunanistan Başbakanı Samaras:“Yunanistan sorumluluklarını yerinegetirecektir. Ülkemizin adalarının sa-tışı veya kiralanmasını planlıyoruz.Ama adalarımız elden gitmiyor...”

Almanya Başbakanı Merkel: “Yu-nanistan Euro Bölgesi’nin bir parçasıve Euro Bölgesi’nin parçası olarakkalmasını istiyorum. Ancak, sorum-luluklarını yerine getirmeli” dedi.

Son dönemlerde ekonomik krizlerve bunalımlar yaşıyor Yunanistan.Bir AB ülkesi olan Yunanistan bubunalımını aşabilmek için dost bildiğiülkelerden para yardımı aldı. Bu yar-dımlardan en fazlası Almanya tara-fından verildi. Elbette Almanya hayırseverliğinden yardım etmedi Yuna-nanistan 'a. AB'nin en zayıf halkala-rından görünen Yunanistan'a verdikleriher borçla kendine daha fazla bağımlıhale getirdiler. Öyleki Alman em-peryalizminin kalemşörleri bu durumualay konusu yapıp her gün gazetele-rinde Yunanistan halkına dönük ya-zılar yazıyorlar.

Son olarak Yunanistan BaşbakanıSamaras’ın Almanya Başbakanı Mer-kel’le olan görüşmesini dillerine do-ladı Alman basını. Açıkça alay içerenbu yazıda, Samaras’ın adaları satışaçıkaracağız sözü üzerine onun ağ-zından yazılmış gibi gösterilen birteminat mektubu yayınladılar.

“Ben Andonis Samaras, 1951 yı-lında Atina’da doğdum" diye başlıyanmektupta Samaras kendi özgeçmi-şinden bahsedip krizi aşmak içinelinden geleni yapacağını, borcunuödeyeceğini ve adaları satacağınınteminatını veriyor. Daha öncede Al-man emperyalizminin kalemşörleri�Yunan halkının yattığını kendilerininçalışıp borç verdiklerini� yazmışlardı.

Emperyalizm böyledir işte. ABülkesi olsan da ayağın birkez tökezledimi akbabalar gibi üşüşürler tepene.Daha fazla batman için ellerindengeleni yapar sonra da yardım kisvesi

altında kendine daha fazla bağımlıhale getirir. Halkların bağımsız-lıklarını alır, onurlarını çalarlar.Yunanistan’ın düştüğü durumdabudur. Ekonomik krizi atlatmakadına aldığı borçlarla emperya-lizmin oyuncağı olmuştur Yuna-nistan.

Yunanistan başbakanı Samarasaldığı borçlara layık olmak içinemperyalistler ne derse onu ya-pıyor. Yunanistan’da işsizlik hergeçen gün artıyor, sokaklardabinlerce evsiz ve uyuşturucu bağımlısıyaşıyor. Hergün yeni bir işyeri ka-panıyor, halk giderek yoksullaşıyor.Burjuva demokrasisiyle, demokrat-lığıyla övünen Yunanistan’da faşizmhızla büyüyor. Sokaklarda her günyeni bir faşist saldırı yaşanıyor, mül-teciler öldürülüyor. Yunan hükümetiemperyalizmin hizmetinde mülte-cilere dönük uygulamalarıyla busaldırıları destekliyor. Son bir ayda1.500 mülteci gözaltına alınıp bun-ların 1000'e yakını eski askeri kış-lalara konuldu.

Yunanistan devleti, ekonomisindeyük olarak gördüğü göçmenlere dö-nük saldırılarına devam ediyor. Amane Yunan devleti ne de kendine mil-liyetçiğim deyip mültecilere saldı-ranlar yeni sömürgesi haline geldiğiemperyalizmle uğraşmıyorlar.

Emperyalizm Yunanistan’ın kur-tuluşunu değil kendine daha fazlabağlanmasını istiyor. Yeni sömürgeülkelere oynadıkları oyunları Yuna-nistan’da da gerçekleştiriyor. Eko-nomisine el koyuyor, topraklarınısatın alıyor , faşizmi körüklüyor vekendine bağımlı hale getiriyor.

Yunanistan’ın bugün düştüğükriz halkın krizi değil, yine tekellerinkrizidir. Yine tekellerin bunalımıdır.Bu krizin, bunalımlarının bedeliniher zaman olduğu gibi yine halklarınsırtına yüklemeye çalışıyorlar.

Hayır! Buna Yunan halkı izin ver-

memelidir! Yoksulluğun ve yoksul-lukla birlikte gelen yozlaşmanın se-bebi olan tekellerdir. Emperyalizminişbirlikçisi tekeller ve bizzat emper-yalizmin kendisidir.

Bu yüzden Yunan halkı bilmedirki; her geçen gün artan, büyüyenyoksulluktan ve yozlaşmadan kurtuluşne Almanya’dan aldıkları yardımlarla,ne Samaras’larla ne de reformist,oportünist solla gelebilir.

Bugüne kadar hükümetler Avrupaemperyalistlerinden kaçıncı kez yar-dım paketi aldılar. Hiç bir yardımpaketi Yunan halkının ekonomik ola-rak sorunlarını çözmedi. Tam tersineemperyalistler verdikleri her yardımpaketinde halka yeni “tasarruf” ted-birleri getirdi. Her yardım sonrasındasahip olduğumuz haklar daha fazlagasp edildi. Yaptıkları yardımlar Yu-nanistan’ı ekonomik bunalımdan çı-karmak için değil, halkı daha çokborçlandırıp daha çok köleleştirmekiçindir. Krizin başından beri dönüpgeriye bir bakın. Tüm fatura halkaçıkarıldı. Yunanistan daha çok em-peryalistlere bağımlı hale getirildi.Bugün adaların satılması açıktan te-laffuz ediliyor.

Yunan halkının tek kurtuluşu em-peryalizme karşı savaştan ve sosya-lizmden geçmektedir.

Yunan halkının tek kurtuluşu anti-emperyalist, anti-faşist mücadeleyiyükseltmektir.

Akbabalar Gi̇bi̇ Yunani̇stan Halkının Tepesi̇ne Çöreklenen ve Yunan

Halkının Kanını Emen Emperyali̇zmdi̇r!

MİLYONLARI ÖRGÜTLEYECEĞİZ!444

Yürüyüş

2 Ekim2012

Sayı: 328

Page 45: CHP Milletvekilleri, Hatay’da Apayd n ...yuruyus.biz/pdf/pdf/328.pdfde irili ufakl ı onlarca işçi direniş-leri sürüyor. Bu direnişlere baktığı-mızda çok büyük bölümü

Yoksulluk açlık sınırı her geçengün yükselirken, tekeller kar açık-lamaları yapmayı sürdürüyor. Te-kellerin hizmetkarı olarak iktidaragelen AKP tekellerin önündekitüm engelleri kaldırıyor, onlarayeni imkanlar yaratıyor, zengin-leştiriyor.

“Ülker, 6 ayda karını yüzde385 artırdı. Yılın ilk 6 ayında satışgelirini yüzde 55.7 artırarak 1 mil-yar 141 milyon liraya ulaştıranÜlker’in faaliyet karı ise 104.7 milyonolarak gerçekleşti.” (Akşam,18.08.2012)

Ülker, AKP ile birlikte önü açılantekellerden biridir.Yıldız Holding'inen büyük şirketidir. Yıldız Holding,AKP ile birlikte fabrika sayısını 55’eçıkarmıştır. Gıdadan ambalaja, kira-lamadan toptancılığa inşaata kadar6 alanda faaliyet gösteren YıldızHolding, gıda alanında 300 markayasahiptir. Günümüzde Yıldız Holding,Amerika, Avrupa, Balkanlar, Bağım-sız Devletler Topluluğu ve Afrika’nında dahil olduğu geniş bir coğrafyadaki10 ülkede üretim yapmakta ve 80ülkeye ihracat yapmaktadır.

Ülker'in yöneticilerinden MehmetTütüncü Akşam Gazetesi’ne “tatlıkarları”nın 3 sırrını şöyle açıklamış:

"1- 2010 yılında başlatılan vegeçen yıl tamamlanan bisküvi, çi-kolata ve kek birimlerinin tek çatıaltında toplanması, ana faaliyet ko-nusu dışındaki iştiraklerinin satıl-ması.

2- Dağıtım kanalları üzerindegerçekleştirilen yeniden yapılanma...

Dağıtımda geleneksel kanalla mo-dern kanalın ayrılması ve distribütörsayısının 235'ten 102'ye çekilmesi.

3- Ürün çeşitlerinin gözden ge-çirilmesi, güçlü ürünlerin faaliyet-lerinin artırılması."

Siz bu “sırları” Hoca’nın külahınaanlatın. Bu tatlı karların sırrı ne yö-netim becerisidir ne de taktik meselesivs. Kimi kandırıyorsunuz siz...

Ülker’in bu zenginleşmesininsırrı AKP’dir. AKP’nin devletintüm olanaklarını Ülker gibi tekel-lerin önüne sermesidir. Soygun vesömürüdür. AKP yurtdışı gezilerineonlarca, yüzlerce işadamını yanınaalarak gitmekte, uluslararası ilişkilerkurulmasını sağlamakta, ülke içindede tekellerin önünü düzlemektedir.

2005 yılında Amerikalı Kelloggsile ortaklığa imza atan Holding, ku-rulan Kellogg Med şirketiyle Türki-ye’de kahvaltılık gevrek üretimi ger-çekleştiriyor.

2009 yılında Avrupa’nın en büyüksakız firmalarından biri olan Gumlinkile Continental Confectionery Com-pany’i kuran Yıldız Holding, çevre

ülkeleri de hedefleyerek sonteknoloji ürünü sakız ve şeker-leme üretiyor.

Yıldız Holding, 2010 yılındaise Avrupa’nın önde gelen çayüreticilerinden Laurens Speth-mann Holding AG & Co. KG(LSH) ile ortaklık yaptı. İkigrubun ortaklığıyla Milford Yıl-dız şirketi kuruldu.

Yine aynı yıl Yıldız Holding,global bir baharat firması olan

McCormick ile, Türkiye’de yeni birşirket kurmak için anlaştı. Aynı yılAvrupa’nın önde gelen meyve suyuüreticisi Eckes-Granini Group ilemeyve suyu sektöründe faaliyet gös-terecek yeni bir şirket kurmak üzereortaklık anlaşması imzalandı.

“2011 yılında yeni bir global or-taklığa imza atıldı. İsveçli hijyen vekağıt devi SCA (Svenska CellulosaAktiebolaget), Yıldız Holding’in ki-şisel bakım markalarının üretimindenve satışından sorumlu Komili KağıtA.Ş’nin yüzde 50’sine ortak oldu.Komili Kağıt A.Ş’nin güçlü dağıtımağı ve yerel üretim gücü, SCA’nınAR-GE ve marka geliştirme potan-siyeli ile birleşmiş oldu.”

Görüldüğü gibi AKP’nin iktida-rında Ülker holding büyümesini sür-dürmüştür. Karına kar katmıştır. Ülkergibi tekelleri büyüten AKP iktidarıdır.AKP iktidarında devletin her türlüolanağı tekellerin önüne serilmiştir.Sözde “islami sermaye” ise bundaen büyük payı alanlar olmuştur. Ül-kerin bu devasa kar’ının sırrı bura-dadır.

Halk Yoksullaşıyor, Tekeller Zengi̇nleşi̇yor!

AKP Görev Başında!

İŞÇİYİZ HAKLIYIZ KAZANACAĞIZ!22 Ağustos günü İstanbul Esenyurt-Kuruçeşme Mahallesi’nde, kıdem tazmi-

natlarının gasp edilmesine karşı "Kiralık Köle Değil İşçiyiz" diyen Devrimci

İşçi Hareketi’nin yayınladığı bildiriler işçilere ve halka ulaştırıldı. Fabrikaların

yoğun olduğu bölgelerde fabrika çıkışlarında, kahvehanelerde ve semt pazarında

bildiri dağıtan DİH'liler, işçiler ve halkla sohbet ettiler. Yapılan sohbetlerde

işçilerin işyerlerinde karşılaştıkları sorunlar ve hak gaspları konuşuldu; yeni

işçilerle tanışıldı. 7 DİH'li bir saat içerisinde yaklaşık 1000 bildiri dağıttı.

AKP ZULMÜNÜ YENECEĞİZ! 445

2 Ekim2012

Yürüyüş

Sayı: 328

Page 46: CHP Milletvekilleri, Hatay’da Apayd n ...yuruyus.biz/pdf/pdf/328.pdfde irili ufakl ı onlarca işçi direniş-leri sürüyor. Bu direnişlere baktığı-mızda çok büyük bölümü

Ülkemizde Gençlik

Facebook, twitter, blogger... Bunlar kullanıcı sayısı ar-tık milyonlarla ifade edilen, çoğu gencin saatlerini önün-de harcadığı “sosyal paylaşım” siteleridir (sosyal payla-şım burjuvazinin uydurduğu bir kavramdır. Gerçekte in-ternet ortamı asosyaldir.) Kimi fotoğraf, kimi yorum pay-laşımı için tasarlanmış olsa da aslında herkesin özel ha-yatını teşhir ettiği sanal ortamlar. Çevremizdeki hemen her-kesin en az birinde açtığı ve kullandığı bir hesap vardır.Ancak kuşkusuz bu ortamlarda en çok zaman geçiren bizgençleriz.

Yapılan araştırmalar Türkiye’nin de kullanıcı sayısı iti-bariyle genellikle ilk 10 içinde olduğu yönünde. Yani özel-likle gençler vakitlerinin önemli kısmını bilgisayar başındabaşkalarının hayatını takip ederek ve kendisininkini de or-taya dökerek geçiriyor. Gençlik vaktini arkadaşlarıyla ger-çek paylaşımlarla geçirmek yerine sanal ve sahte dost-luklar kurarak “sosyalleşiyor.” Yalnızlık hissini kendinidaha zengin ve havalı gösteren fotoğraf paylaşımları vebeğenilme durumuna bağlı sayısal verilerle gidermeye ça-lışıyor. Bu sanal ilişkilerse sonunda intihar eden gençle-rin bunu bile facebook’tan paylaşmalarıyla sonuçlanıyor.

Bu sanallık hissi gençleri çepeçevre kuşatırken soru-nun politik yönünü de ele almalıyız. Hayatının her alanınısanal yaşayan günümüz gençliği politik düşüncelerini, tep-kilerini de sanal alemlerde ortaya koymaya başladı. İn-sanların belirli şeylere tepki göstermesi elbette önemlidir;gençlerin en azından gündemi takip ettiğini, kısıtlı bir öz-gürlük alanında kendini ifade etmeye çalıştığını gösterir.Ancak bu durumun uzun soluklu bakıldığında gençler üze-rinde çok daha olumsuz izler bıraktığını görüyoruz. Ör-neğin Başbakan’ın açıklamasına karşı bununla ilgili sos-yal medyada gruplara katılan ya da Sivas Davası’yla il-gili yargılamalara tepkili bir gencin bunu profil fotoğra-fında yaptığı bir değişiklikle ortaya koyması ne kadar et-kilidir? Kendince duyarlılığını ortaya koyan bu gencin as-lında somut olarak herhangi bir değiştirme iddiası oldu-ğunu söyleyemeyiz. Bu genç bireysel ve cılız tepkisini er-tesi gün yapacağı başka bir profil fotoğrafı değişikliğiy-le ve paylaşımlarla kendisi de unutacak ve hayatına de-vam edecektir.

Özellikle “Arap Baharı”yla devrimin, değişimin anah-tarının sosyal medya olduğunu savunanlara bugün yaşa-nanlar en iyi cevaptır. Özellikle Mısır’da yaşananlar or-tada ciddi bir politik hedef olmadığında yalnızca üye sa-yılarıyla ya da yazılan yorumlarla ve çekilen fotoğraflarlaiktidarın değişmediğini ortaya koydu. Yani devrimi, de-ğişimi ortaya koyacak olan halkın politik iradesi ve ka-rarlılığıdır.

Türkiye’de de pek çok insan bunun yanılgısına düşü-yor. Sokağa çıkıp slogan atmaktan korkanlar, sosyal med-yadaki yazılarıyla gündeme yön verdiğini zannediyor. Tabi

medya da buna çanak tutuyor. Yüzlerce insanın mey-danlardaki ortak ve gerçek tepkisini görmezden gelenler,halkın talebini yok sayanlar canlı yayında bizim taleple-rimizi değil oturduğu yerden zahmet edip 140 karakter-le Twitter’dan yorum yazanların talebini, sorusunu dile ge-tiriyor. Biz Dev-Genç’li öğrenciler polisle çatışmamıza,gözaltına alınmamıza ve yıllarca süren tutsaklıklara rağ-men haklı talebimizi gerçek ve somut yollarla dile geti-riyoruz. Bizim taleplerimizi yok sayanlar “sosyal med-ya”dan medet umanlar değişime karşı olanlardır.

Ama baskı onları da bir şekilde buluyor. Bugün Tür-kiye’de mahkeme kararıyla erişimi engellenen internet si-telerinin sayısı 20.000’in üzerinde. Filtreleme çocuk is-tismarı gibi gerekçelerle ortaya konulsa da kapatılan si-telerin çoğunun siyasi içeriklerinden dolayı olduğu bi-liniyor. Ayrıca twitter hesabında yaptığı yorumlardan do-layı hakkında 1,5 yıl hapis istemiyle dava açılan FazılSay’ın durumu “sosyal medyada” da bahsedildiği gibi birözgürlük ortamının olmadığını da en basit haliyle ortayakoyuyor.

“Sosyal medya”nın özgür olduğunu söylemek dedoğru değildir. Düzen için ciddi anlamda tehdit olmayabaşladığında onun için de yeni yeni tedbirlerin alınaca-ğından kimsenin kuşkusu olmasın. Bugün için devlet, in-ternetin kendisi için zararından çok istihbarat takip aracıolarak kullanmaktadır.

Sürekli hak kaybına uğrayan gençler için de nerede venasıl tepki gösterileceği gayet açık. Dev-Genç’li öğren-ciler olarak haklı taleplerimizi meydanlarda ve bedellerödeyerek sonuna kadar savunuyoruz. Mücadele tüm sı-caklığıyla gerçek ve yakıcı. Mücadeleden kaçanlar için dealan daralıyor, mahkeme kararlarıyla gençlere dayatılankorku gittikçe büyüyor. Biz Dev-Genç’liler 43 yıllık de-neyim ve kararlılığımızla mücadelenin gerçek olduğunuve değişimin de bizim ellerimizde olduğunu biliyoruz. Sos-yal medya bizim için bir araçtır; onu eleştirmemiz, onu mü-cadelemizde bir araç olarak kullanmayacağız anlamına gel-mez. Elbette interneti de kullanacağız. Ancak hiç bir za-man internete “sosyal medya” diye mücadelemizde özelbir önem atfetmeyeceğiz. Her şeyden önce internet orta-mı “sosyal” değil, sanaldır. Sosyal olan kitlelerle kurulangerçek ilişkilerdir. Sanallık üzerinde kimse gerçek ilişki-ler, gerçek örgütlenmeler kuracağını hayal etmesin. Mü-cadele sanal değil, gerçektir. Tüm gençleri saflarımızdagerçek mücadeleye çağırıyoruz. Kurtuluşumuz kapitalizminzamanımızı çalmak için ürettiği teşhirci sanal ortamlar-da değil, tüm gerçekliğiyle ortaya koyulan yoldaşlık ba-ğımızdadır. Gerçek değişim ancak gerçek mücadeleyle olur,diğer yöntemlerin ulaşacağı tek sonuç yılgınlık ve başa-rısızlık hissidir.

GençliğinGündeminden

Mücadelemiz de, Devrim İddiamız da “Gerçek”

MİLYONLARI ÖRGÜTLEYECEĞİZ!46

Yürüyüş

2 Ekim2012

Sayı: 328

Page 47: CHP Milletvekilleri, Hatay’da Apayd n ...yuruyus.biz/pdf/pdf/328.pdfde irili ufakl ı onlarca işçi direniş-leri sürüyor. Bu direnişlere baktığı-mızda çok büyük bölümü

Mehmet Ağar ElindeMumla Dolaşacak

Mehmet Ağar, bayramda ziyaretine gidenlere, “Dev-letin kestiği parmak acımaz ama gücüme gidiyor” demiş.BDP’lilerin PKK gerillalarıyla görüşmesi üzerinden,“Bunlara karşı o kadar mücadele ettik ama şimdi biz içer-deyiz” diye dertleniyormuş. Ağar, daha hiçbir şey görmedi.Yediği önünde yemediği arkasında olan Ağar, halkın ada-letiyle karşı karşıya kaldığında şimdiki koşullarını mum-la arayacaktır.

Halkı Soyup Zenginleşiyorlar2012 yılının otomotiv, inşaat, tekstil ve turizm sektö-

rü için iyi bir yıl olduğu yazıldı basında. Bu sektörler2012’yi % 4’lük büyümeyle kapatmayı planlarken, bazısektörlerde % 20 küçülme olduğu açıklandı.

AKP, yalan söylemeye devam ediyor. IMF’ye borç ve-riyoruz diye övünen yalancılar sürüsü gerçekleri halktansaklıyor.

Parasız Eğitimİstiyoruz Alacağız

Hacettepe Üniversitesi Rektörü, harçların kaldırılma-sı konusunda “Harçlar kaldırılmasın, not sistemine bağ-lansın, notu kıt olan daha çok, notu güzel olan daha az harçödesin” önerisinde bulundu.

Halk çocuklarına verecekleri en küçük bir şeyi bile ni-metten gören faşist AKP ve onun işbirlikçileri, halka vehalk çocuklarına karşı hiçbir konuda samimi değildir; ya-lancı ve iki yüzlüdürler.

AKP, Eğitim Sistemini,Düzenini SürdürmeyeGöre Düzenliyor

İstanbul’un en merkezi, en bilinen ve ulaşımı en ko-lay 74 okulu İmam Hatip oluyor.

Faşist AKP’nin halk düşmanlığı yine kendini gösteri-yor. Para karşılığı manzaralı liseleri sattığı yetmedi, şim-di de halkın dini duygularını sömürmenin, en önemlisi Fet-tullah Gülen'e yaranmanın derdinde.

AKP, Kendi Mezarını KazıyorUrfa’da Süryanilere mezar yeri verilmiyor. Kendi top-

raklarında gömülme hakları dahi ellerinden alınıyor. Halkınmezar hakkını çok gören bu düzen kendi sonunu hazırlıyor.

2 Milyon Kişi BankaBorcunu Ödeyemiyor

CHP Ankara Milletvekili Sinan Aygün, son 9 yıllık dö-nemde tasarruf eğiliminin azaldığını ve borçların 18 ka-tına çıktığını söyledi. Halk sürekli olarak tüketime sevkediliyor ve bankalara borçlandırılıyor. İnsanlar bir süre son-ra borçlarını ödeyemeyecek duruma geliyorlar. Böyleceekonomik kriz altında insanlar gelecek umutlarını da yi-tiriyor ve bunalıma giriyorlar. Peş peşe cinnetler, cinayetler,intiharlar birbirini izliyor. Kapitalizm budur. Kapitalizmkriz ve bunalımdır, umutsuzluktur. Tek umut halkın ken-di iktidarındadır. Tek umut sosyalizmdir.

Hasta Tutsakları İçeridenÇekip Almak İçin Birleşelim

24 Ağustos günü Adana Gençlik Derneği’nde “Da-mında Şahan Güler Zere” belgeselinin gösterimi yapıldı.Güler Zere için verilen özgürlük mücadelesinin anlatıldığıbelgesel izleyenlere bir kez daha, birleşildiğinde ve ısrarlıolunduğunda sonuç alınabileceğini anlattı. Belgesel gös-terimi bitince, süreci yaşayanların anlatımlarının olduğusohbetler yapıldı.

Canımızı VeririzSuyumuzu Vermeyiz

Antalya’da, 26 Ağustos günü Ahmetler Köyü halkı HESyapılması planlanan derede eylem yaptı. Eylemde, Genç-ler Köyü muhtarı, köyü temsilen avukatları ve destek ve-ren kurumların temsilcileri konuşma yaptı. Yapılan ko-nuşmalarda, amacın enerji üretimi değil suyun denetim al-tına alınması olduğu ve ihtiyaç olduğu söylenen enerji üre-timinin değişik yöntemlerle sağlanabileceği söylendi. 50kişinin katıldığı eylemde “Canımızı Veririz Suyumuzu Ver-meyiz”, “Ahmetler Köyü HES’e İzin Vermiyor” slogan-ları atıldı.

Genel Energy KuzeyIrak'taki Payını Büyüttü

Çukurova Grubu'nun ortağı olduğu Genel Energy Pic,Londra Borsası'na, Irak Kürt Bölgesi’nde son yıllarda keş-fedilen önemli gaz sahalarından biri olan ve yüzde 25 his-sesine sahip olduğu Miran Petrol ve gaz sahasının yüzde26 hissesini, 156 milyon dolara satın almak için Herita-ge Oil ile anlaşmaya vardığını açıkladı

İşbirlikci tekelci burjuvazi, Ortadoğu'da üstlendiği iş-birlikçiliği nedeniyle halkların kanı uzerindeki pastadanpayını alıyor. Suriye halklarına düşmanlığın bedeli, Irakdoğalgazlarından pay kapmak oluyur. Türkiye oligarşisiemperyalistlerin hizmetinde ne kadar çok kan dökerse, iş-birlikçi tekelci burjuvazi kasasını o kadar çok dolduracak.

dünyadan... ülkemizden KISA KISA

AKP ZULMÜNÜ YENECEĞİZ! 47

2 Ekim2012

Yürüyüş

Sayı: 328

Page 48: CHP Milletvekilleri, Hatay’da Apayd n ...yuruyus.biz/pdf/pdf/328.pdfde irili ufakl ı onlarca işçi direniş-leri sürüyor. Bu direnişlere baktığı-mızda çok büyük bölümü

Adana8 Mayıs 2012 tarihinde Türkiye’nin

çeşitli illerinde yapılan baskınlardaonlarca devrimci tutuklanmıştı. Baskınyapılan illerden biri olan Adana’da da6 devrimci tutuklanmıştı.

Adana Halk Cephesi 22 Ağustosgünü Adana İnönü Parkı’nda mahke-meye çağrı amaçlı “Baskılar Bizi Yıl-dıramaz” pankartıyla 10 dakikalıkoturma eylemi yaptı. 10 kişi ile yapı-lan eylemde açıklamayı Volkan Ko-yutürk yaptı. Koyutürk, yapılan bas-kınlarda 6 devrimcinin tutuklandığınıve mahkemelerinin 23 Ağustos’ta gö-rüleceğini belirtti.

Baskınlardan sonra Adana polisininattıkları her adımı takip ettiğini ve ta-cizde bulunduklarını söyleyen Koyu-türk; “Korkmadığımızı buradan birkez daha ilan ediyoruz. Takipleriniz, ta-cizleriniz bizi yıldıramaz. Çünkü dün-yanın en onurlu işini yapıyoruz; dev-rimcilik yapıyoruz” dedi. Eylem mah-kemeye yapılan çağrıyla sona erdi.

Mahkeme günü 23 Ağustos’ta Ada-na Adliyesi’nde bir araya gelen HalkCepheliler burada “Kahrolsun FaşizmYaşasın Mücadelemiz TutuklananlarSerbest Bırakılsın” pankartı açarak bireylem yaptılar. Sloganlarla başlayan ey-lemde açıklamayı yapan Hasan Farsak;8 Mayıs günü gözaltına alınanların vetutuklananların gerekçelerinin konser-lere gitmek, pikniğe katılmak, 1 Ma-yıs’a katılmak olduğunu belirtti. Farsak“Yaşanan bu keyfiyete ve hukuksuzluğason verilsin. Baskın günü tutuklanan 6arkadaşımızın derhal serbest bırakıl-masını istiyoruz” dedi. Saat 09.30’da

başlaması gereken mahkeme saat17.00’de görüldü. 19.30’da biten du-ruşmada sadece Halime Keçeli serbestbırakıldı.

Adana Halk Cephesi üyeleri, tu-tuklulukları devam eden diğer beş ar-kadaşları için 27 Ağustos günü oturmaeylemlerine devam ettiler.İnönü Parkı’nda bir araya Halk

Cepheliler, “Kahrolsun Faşizm YaşasınMücadelemiz Tutuklananlar SerbestBırakılsın” pankartını açtılar. Oturmaeylemine geçilmeden önce bir açıkla-ma yapıldı. Açıklamayı yapan HasanFarsak görülen mahkeme hakkındakısa bir bilgi verdi. Emperyalizmekarşı olmanın, vatansever olmanın suçolmadığını belirten Farsak, “Yaşanılanbu hukuksuzluk çocukların bile güle-ceği, akla mantığa sığmayacak tür-dendir.” dedi. Daha sonra on dakika-lık oturma eylemine geçildi. Sloganlarınatıldığı oturma eylemi sona ererken, bueylemlerin her Pazartesi saat 18.00’dedevam edeceği de belirtildi.

Antakya8 Mayıs sabahı hukuksuzca gözal-

tına alınıp tutuklanan Selda Özçelik,Yılmaz Viraner ve Güzin Tolga’nın zul-mün elinden alınması amacıyla her cu-martesi Halk Cepheliler tarafındanAntakya’da düzenlenen eyleme 25Ağustos günü devam edildi. Eylemde,“Baskılar, Gözaltılar, TutuklamalarBizi Yıldıramaz”, “Selda Özçelik, Yıl-maz Viraner, Güzin Tolga Serbest Bı-rakılsın” sloganları atılarak; “Çav Bel-la, Özgür Tutsak ve Dev Genç” marş-ları söylendi.

Eylemde yapılan açıklamada, Su-riye halkı ile dayanışma konseri dü-zenledikleri için devrimcilerin tutuk-landığı anlatıldı. Oturma eylemi ile de-vam eden açıklama esnasında sıcağınetkisiyle terleyen Cephelilere peçetealan, alkışlayarak destek veren ve tür-külere eşlik eden insanlar oldu. Slogan,zılgıt ve alkışlarla sonlandırılan eyle-me 17 kişi katıldı.

MersinMersin’de, her hafta Cuma günü ol-

duğu gibi, 24 Ağustos günü Taş Binaönünde bir araya gelen Halk Cepheli-ler, 8 Mayıs 2012 günü AKP polisininyalanları ile tutuklanan devrimcilerinserbest bırakılması için eylem yaptılar.Okunan açıklamanın ardından, yarımsaatlik oturma eylemi yapıldı ve kom-plolarla devrimcilerin nasıl tutuklan-dığını anlatan bildiriler halka dağıtıldı.

Yapılan açıklamada, “Vatansever-leri, devrimcileri yok edemeyeceksiniz.Haklarımız için, geleceğimiz için, tambağımsız Türkiye için direneceğiz”denilen açıklamada, 43 yıllık direniş-lerle dolu olan mücadele tarihinden güçalındığı vurgulandı.

10 kişinin katıldığı eylemde “Dev-rimci Tutsaklar Onurumuzdur”,“Gözaltılar Tutuklamalar Baskılar BiziYıldıramaz”, “Komplolarla Tutukla-nanlar Serbest Bırakılsın ” sloganlarıatıldı. “Komplolarla tutuklanan dev-rimciler serbest bırakılana kadar biz bu-rada tutsaklara sahip çıkmaya devamedeceğiz.” denildikten sonra eylemsona erdi.

Cephelileri ÖzgürlüklerineKavuşturacağız!

MİLYONLARI ÖRGÜTLEYECEĞİZ!448

Yürüyüş

2 Ekim2012

Sayı: 328

Adana Hatay

Page 49: CHP Milletvekilleri, Hatay’da Apayd n ...yuruyus.biz/pdf/pdf/328.pdfde irili ufakl ı onlarca işçi direniş-leri sürüyor. Bu direnişlere baktığı-mızda çok büyük bölümü

Av ru pa’da

Hollanda Anadolu Gençlik üyesi iki kişi, dergi dağıtı-mı ve aile ziyareti için gittikleri Beverwijk şehrinden, 29Ağustos gecesi saat 00.30’da, dönerken, Ijmuiden polis ka-rakoluna bağlı polisler tarafından durduruldular. Motorsikletile yolculuk yapan iki kişiyi durduran polis, ehliyet isteyince,nedenini soran Anadolu Gençlik üyeleri takviye ekip çağ-rılarak gözaltına alınmak istendi. Buna karşı direndiklerindeise, Anadolu Gençlik üyelerinden birisi tekmelenerek, ke-lepçelenerek gözaltına alındı ve İhsan Gürz’ün öldürüldüğükarakola götürüldü. Bu karakolun İhsan Gürz’ün işkenceyleöldürüldüğü karakol olduğunu, burada işkence yapıldığı-nı söylediler polislere. Bunun üzerine polisler sessiz kalırken;gözaltına alınmayan Anadolu Gençlik üyesi, arkadaşınınakıbetini öğrenmek istediğini, “Bu karakolda İhsan Gürz’ünöldürüldüğünü biliyoruz, arkadaşımın iyi olduğunu bilmekistiyorum” sözleriyle ifade etti. Polis ise, “Evet bu karakolda

İhsan Gürz’ün öldüğünü biliyoruz” cevabını verdi. Israr edil-mesi üzerine polis, gözaltına alınan kişinin iyi olduğunu söy-leyerek, on beş dakikaya geleceğini söyledi.

Gözaltındaki Anadolu Gençlik üyesine 80 Euro para ce-zası yazılarak dava açıldı. Yaklaşık bir saat sonra da ser-best bırakıldı.

Anadolu Gençlik Hollanda tarafından konuyla ilgili ya-pılan yazılı açıklamada, “Avrupa’da medeniyet var diyenler,kültür var, demokrasi var diyenler için bir cevaptır bu. Dün-ya’nın her yerini işgal ettikleri gibi, sömürdükleri gibi ken-di ülkesindeki yabancılara saldırmaya devam ediyor em-peryalizmin kolluk kuvvetleri. Biz Anadolu Gençlik ola-rak işkenceci polisin her zaman karşısında olacağız. On-lar saldırdıkça biz direneceğiz. İhsan Gürz İçin Adalet İs-tiyoruz, Alacağız! Tutuklamalar, Gözaltılar, Baskılar BiziYıldıramaz!” denildi.

İhsan Gürz’ün Katillerini TeşhirEtmeye Devam Edeceğiz

Emperyalist krizin kendini en çok hissettirdiği Yunanistan’da,Haziran seçimlerinin ardından, IMF ve AB heyetleri soluğu Atina’daaldılar. Yeni borçlar karşılığı, yeni kemer sıkma politikaları daya-tılıp, bir yandan da özelleştirmeler yoluyla Yunanistan’ı parsellemeyebaşlayan emperyalistler, hükümetle pazarlığa oturdular.

Ülke parsel parsel satılırken ne Yunanistan'daki sol partilerden,ne örgütlerden ne de DKÖ’lerden hiçbir tepki, direniş ya da protesteeylemi gerçekleşmedi. Meclis'te bulunan partiler soru önergeleri vebasına yaptıkları açıklamalarla yetinirken, meclis dışı sol veDKÖ’lerden bazılarının verdikleri tepkiler internet sayfalarında yap-tıkları açıklamalardan öteye gitmemiştir. Yaz döneminde emper-yalistler leş kargaları gibi Yunanistan’ın üzerinde gezinirken, bütünsol yaz tatilini neden olarak göstererek, hiçbir politik eyleme gi-rişmemiş, emperyalizmin ekmeğine yağ süren bir tavır sergilemiş-tir.

Bu, solun geçmişin mirasını tüketmesi ve yozlaşmasının sonu-cudur. İktidar iddiası ve alternatif olamamak bugün özellikle Avru-pa’daki solculuğun(!) genel karakteri ve ülkemizde geliştirilmeye ça-lışılan bir tarzdır. Öyle ki Atina’nın ortasında ırkçı saldırılar sürek-li tırmanmakta, katliama dönüşmektedir. 12 Ağustos’ta faşistler birmülteciyi katletmiş ancak soldan hiçbir tepki gelmemiştir. Katil İs-rail Başbakanı geliyor, protesto edecek bir-iki kişi bile bir araya ge-lemiyor, herkes tatilde! Sonuçta bu tatil bitmez ve bu sol çürür. Ger-çek anlamda mücadele tüm bunlara karşı ortak bir mücadeleden geç-mektedir. Yunanistan solu iktidar iddiası taşımadan, alternatif üret-meden bu mücadeleyi sürdüremez. İktidar iddiasının ise taşları; di-renişle, silahlı mücadeleyle, halkta umut olmaktan geçiyor..

Yunanistan Satılıyor,Yunan Solu Tatil Yapıyor

Hollanda'nın Amsterdam, Utrecht ve DenHaag şehirlerinde 21-22 ve 24 Ağustos gecesi“Hasan Selim Gönen Ölümsüzdür”, “Komu-tan Rıza’nın Hesabı Sorulacak”, “Katil PolisHesap Verecek”, “Umudun Adı DHKP-C”,“Öndere Selam Savaşa Devam”, “DHKC” ve“DHKP-C” yazılamaları yapıldı.

24 Ağustos günü ise Hasan Selim Gönen içinanma yapıldı.

Hasan Selim Gönen nezdinde tüm devrimşehitleri anısına bir dakikalık saygı duruşuy-la başlanan anma, Hasan Selim Gönen’i an-latan açıklamaların okunmasıyla devam etti.Devrimci Halk Kurtuluş Cephesi’nin 392No’lu açıklamasınınokunmasından sonraKomutan Rıza’nınsevdiği “Kadife Ten-li Zamanlar” şiiriokundu. AnadoluGençlik Hollanda ko-rosu, “Dev-Genç”,“Bize Ölüm Yok”, ve“Haklıyız Kazanaca-ğız” marşlarını söy-ledi. Birlikte yenenyemeğin ardındananma bitirildi.

Savaşı ŞehitlerimizleBüyüteceğiz

AKP ZULMÜNÜ YENECEĞİZ! 49

2 Ekim2012

Yürüyüş

Sayı: 328

Page 50: CHP Milletvekilleri, Hatay’da Apayd n ...yuruyus.biz/pdf/pdf/328.pdfde irili ufakl ı onlarca işçi direniş-leri sürüyor. Bu direnişlere baktığı-mızda çok büyük bölümü

Enginlerimizin ve halkın sesi Yürüyüş halka ulaşmaya,gerçekleri anlatmaya devam ediyor.

İstanbul-Bağcılar15 Ağustos günü Bağcılar Yeni Mahalle’de 15 Yürüyüş

okuru toplu dergi dağıtımı yaptılar. 1 saat süren dergi da-ğıtımında 34 dergi halka ulaştırıldı. Marşlar eşliğinde sü-ren dergi dağıtımı, Enginlerin, Ferhatların seslerini taşımayadevam edeceğiz kararlılığıyla sona erdi.

İstanbul-İkitelli22 Ağustos günü İkitelli’de Yürüyüş dergisinin toplu da-

ğıtımı ve tanıtımı yapıldı. Halka yönelik konuşmalarda, Yü-rüyüş dergisinin tanıtımı yapılarak, sloganlar atıldı, marş-lar söylendi. 17 Yürüyüş okurunun katıldığı dağıtımda 75dergi halka ulaştırıldı.

İstanbul-TaksimTAYAD’lı Aileler, 23 Ağustos günü Galatasaray Mey-

danı’nda masa açarak, Yürüyüş dergisi ile 9 Eylül günü GaziBarajı Sarı Tepe’de yapılacak olan 9. Geleneksel Halk Sof-rası Pikniği’nin davetiyelerinin dağıtımını yaptılar. TA-YAD’lıların masası bir buçuk saat kadar açık kaldı. Çalış-ma sırasında Yürüyüş’ün içeriği hakkında konuşmalar ya-pıldı. Toplam 19 dergi ve 1 piknik davetiyesi halka ulaştı-rıldı.

Hatay24 Ağustos günü Serinyol’da Dev-Genç’liler dergi da-

ğıtımına çıktılar. Serinyol’da 82 tane dergiyi halka ulaştı-ran Dev-Genç’liler, daha sonra kampüsün etrafındaki es-naflara 17 tane Yürüyüş dergisini ulaştırdılar.

Dağıtım esnasında halk ile Suriye konusu üzerine ko-nuşuldu. Halk “muhalif” adı altındaki çetecilere karşı çoköfkeliydi. “Hastanelerde öncelikler onlara veriliyor, yolculuksırasında para ödemek istemiyorlar” diyerek, sorunlarını pay-laştılar.

MersinMersin’de Dev-Genç’liler 26 Ağustos günü Karaduvar

Köyü’nde Yürüyüş dergisinin satış ve tanıtımını yaptılar. Köykahvesinde halk ile çay içen Dev-Genç’liler yapılan soh-betlerde Karaduvar Köyü’nün sorunları üzerine tartışıp, na-sıl çözüleceği, ne yapılacağı konusunda ortak kararlar aldı.40 derginin satıldığı tanıtımın her hafta süreceği bildirile-rek sona erdi.

Adana28 Ağustos günü Adana’da Yürüyüş dergisinin dağıtı-

mı yapıldı. Adana-Akkapı’da yapılan dağıtımda işçilerin di-renişleri anlatılarak, AKP’nin Suriye halklarına efendisi Ame-rika adına saldırması teşhir edildi. 2 saat süren dağıtımda20 dergi halka ulaştırıldı.

Enginlerin, Ferhatların Sesi Sesimizdir!

İngiltere Halk Cephesi, İstan-bul'daki Altınşehir Mahallesi halkıy-la dayanışmak için yeni bir kampan-ya başlattı. Mücadeleci ve direngengeçmişinden kaynaklı halk arasındaFilistin mahallesi olarak bilinen Al-tınşehir Mahallesi çocuklarıyla da-yanışma kampanyası başlatıldı.

26 Ağustos günü Anadolu HalkKültür Merkezi’nde yapılan halk top-lantısında kampanyayla ilgili bilgi ve-rilerek, halka katılma çağrısı yapıldı,kampanyayla ilgili bilgi verildi. Öne-riler dinlendi.

“Yeraltı ve yerüstü zenginlikleriylecennet olan ülkemizi Türkiye halk-larına cehennem eden devlet, yok-sulluğu kadermiş gibi göstermeyeçalışıyor. Halkların bu yoksulluğaboyun eğmesi isteniyor. Hepimiz buyoksullukları yaşadık, bunların için-den geldik. Farklı sorunlardan kay-naklı buradayız hepimiz. Bunun far-kındayız. Bu yoksulluğun sorumlu-larını biliyoruz. Onları iyi tanıyoruz.Bizler bu yoksulluğu yaşadığımıziçin Filistin Mahallesi’ndeki çocuk-larımızın yaralarını, geçici de olsa, an-

cak biz sararız. Halkın yarasını ancakaynı şekilde canı yanan halk sarar. Bubilinçle başlattığımız kampanyamızahepinizin desteğini bekliyoruz. Her-birimiz, her esnaf, her çocuk, her ka-dın, her genç bir komite gibi çalış-malıdır” denildi.

Eylül ayında dağıtımı yapılmasıplanlanan kampanyaya, ayakkabı,çorap, bot, mont ve kırtasiye malze-meleriyle gelme sözü verildi. Hep bir-likte yapılan kahvaltının ardındanyapılan halk toplantısına 45 kişi ka-tıldı.

Yoksulluk Kader Değildir, Yoksul BıraktırılmışMahalleler Bizimdir Sahip Çıkalım

MİLYONLARI ÖRGÜTLEYECEĞİZ!550

Yürüyüş

2 Ekim2012

Sayı: 328

Page 51: CHP Milletvekilleri, Hatay’da Apayd n ...yuruyus.biz/pdf/pdf/328.pdfde irili ufakl ı onlarca işçi direniş-leri sürüyor. Bu direnişlere baktığı-mızda çok büyük bölümü

Almanya’da 8’i Türkiyeli 10kişiyi öldüren Neo-Nazi örgü-tüne bir Alman polisin yardım et-tiği ortaya çıktı. Sven T. adlı po-lis, Neo-Nazilere operasyonlarıönceden haber veriyor, “dikkat-li olun” diyormuş.

(NSU) ırkçı-terör örgütününfaaliyetlerini soruşturan Thü-ringen Eyalet Anayasayı Koru-ma Dairesi yetkilileri, Almanya’nıniç istihbarat teşkilatı olan FederalAnayasayı Koruma Dairesi’nin 30Temmuz 1999 tarihinde ‘gizli’ iba-resiyle Thüringen’e gönderdiği birbelgeye ulaştı. Belgede Sven T.’ninThüringen Vatan Cephesi’nin top-lantılarına katıldığı belirtiliyor. 17 Ey-lül 1999 tarihli bir başka belgeyedaha ulaşıldı. Bu belgeyle de SvenT.’nin örgüt üyelerine yıllarca ope-rasyon planları hakkında bilgi verdiğibelirlendi. Sven T., Thüringen VatanCephesi’nin üyesi olan Enrico K. adlıbir Neo-Nazi’ye operasyon hakkın-da önemli bilgiler aktardı. EnricoK.’yi telefonla arayarak operasyon-ları bildiriyor ve dikkat çekmemele-ri konusunda uyarıyordu.

Der Spiegel dergisinin haberinegöre, federal yetkililer, Thürin-gen’deki meslektaşlarını Sven T.’ninırkçılarla sık sık telefonla görüştüğü,ırkçı görüşleri benimsediği ve Neo-Nazi örgütü üylerine yönlendiricitalimatlar verdiği konusunda birçokkez uyardı. Ancak Sven T. hakkındahiçbir yasal işlem yapılmadı, hattaterfi ettirildi. İstihbarat birimindemuhbir yöneticisi görevine terfi et-tirilen Sven T. burada 2010 ve 2011yıllarında çalıştı. NSU örgütünün 9esnaf ve bir polisi öldürdüğünün or-taya çıkmasının ardından bu görev-den geri çekilerek Erfurt polis teş-kilatına atandı.

Der Spiegel'de çıkan haberde fe-deral yetkililer bir çok kez uyardı di-yor. Acaba bu yetkililer kim? Bir po-lisin görevden alınıp alınmadığını ta-kip edemiyorlar mı? Sadece uyar-mışlar. Uyarmışlar demeyelim buna,bilgi vermişler demek daha uygun birifade olur.

Bunlar gizleyemedikleri, ya daha

su yüzüne çıkmayanlar ne kadardırbilemiyoruz. Ama sonucu değiştir-mez, çünkü balık baştan kokar. Dahaönce şöyle bir belge de ortaya çık-mıştı: NSU'lu katiller direk İçişleriBakanlığı’ndan bir yetkili ile tele-fonla görüşüyormuş. Yani polisindirek bağlı olduğu bir Bakanlık ile...O yüzden bir polisin işbirliği yapmasışaşırtmaz bizi.

“Şoke edici, şok haber” diye ve-riyor sürekli gazeteler, Nazilerle po-lisin, Anayasayı Koruma Örgütü’nünilişkisini. Hemen hemen her ay Al-man Devleti’nin kurumlarının da bukatliamların içinde olduğunu bel-geleyen kanıtlar çıkıyor. Bunun artıkhiç bir "şok" olunacak, inanılama-yacak bir tarafı kalmadı.

Şunu çok açık ifade ediyoruz: Al-manya'daki ırkçılık bir devlet politi-kasıdır. Devletin hemen hemen bü-tün kurumlarında insanlarımız ay-rımcılığa ve ırkçılığa maruz kalıyor.

Devlet dairelerinde memurlarınkeyfi davranabilmesi yasallaştırıl-dı. Örneğin eğer ki sen Alman va-tandaşı olacaksan bu, yasaya göre ka-rar verilmiyor. Memurun kişisel is-teğine bağlandı artık. Irkçılık heralanda yaşanıyor Avrupa'da. Diğeryandan illa tetiği çekenin İçişleriBakanı, Adalet Bakanı ya da Merkelolması gerekmiyor.

Bu bakanlıkların emrindeki ku-rumlar ve kişiler tarafından Nazile-rin desteklendiği defalarca ortayaçıktı.

Bu yüzden Alman devleti bu kat-liamlardan sorumludur. Kim verecekbunların hesabını? Anadolu Fede-rasyonu’na bu yüzden bir soruştur-ma açıldı ve gerekçe de” AlmanDevleti’ni, katliamı desteklediğini”yazmamız.

Peki kimi suçlayacağız?Kimdir sorumlusu?

Eğer ki bir polis NAZİ-LER İLE İŞBİRLİĞİ yapı-yorsa ve buna rağmen bıra-kın görevden alınmayı ter-fi ettiriliyorsa sorumlusukimdir?

Polis Nazileri çok per-vasızca savunmaya devam ediyor.

Yine Ağustos ayında Alman-ya’nın Bremen kentinde oturan 9 ço-cuklu 11 kişilik Çelik ailesinin, otur-duğu 2 katlı müstakil ev yabancı düş-manı komşuları tarafından kundak-lanmaya çalışılmıştı. Bu kişiler he-men serbest bırakıldılar, “Alkolün te-siri altında yapmışlar. Bir kasıtyok” denilerek… “Bir kasıt yok”muş,aile yangını söndüremese diri diri ya-nacaklardı. Polise göre “Sonuçtayanmadılar.” Ayrıca polisten korumaisteyen aileye cevap olarak şu veril-mişti: “KORUMA VEREMEYİZ.BİR KOVA SU BULUNDURUN!”Böyle onlarca örnek var, polisin ırk-çıları nasıl beslediği konusunda.

İçişleri Bakanlığı Temmuz ayın-da polisin Nazi cinayetlerini bir tür-lü aydınlatamaması üzerine bütün po-lis teşkilatının yöneticilerini değiş-tirme kararı aldı.

Aylardır bu konu üzerine yazı-yoruz. Basında onlarca haber çıktı.Aydınlanmayan, karanlıkta olan birnokta var mı? Daha neyi aydınlata-caksınız? Katiller belli. Katillerin na-sıl korunduğu, kimlerin koruduğubelli... Yeni yeni deliller bulunmuşgibi halk oyalanıyor. Sorumluların,katillerin cezalandırılması için bu da-vanın yeni delillere ihtiyacı yok.Gerekli tüm bilgiler Alman devleti-nin elinde mevcuttur. Alman devle-ti halkı oyalamaktan başka bir şeyyapmıyor.

Aydınlatamama diye bir sorunyoktur. Bizzat Nazileri kollama, yar-dım etme gibi suç teşkil eden bir so-nuç vardır ortada. Bu yüzden baştaİçişleri Bakanı ve polis müdürleri is-tifa edip suçlarının cezalarını yargıönünde çekmelidir ve halka hesapvermelidirler.

AVRUPA’dakiBİZ

NEO-NAZİ VE POLİSİŞBİRLİĞİ YİNE

BELGELENDİ!

AKP ZULMÜNÜ YENECEĞİZ! 5 1

2 Ekim2012

Yürüyüş

Sayı: 328

Page 52: CHP Milletvekilleri, Hatay’da Apayd n ...yuruyus.biz/pdf/pdf/328.pdfde irili ufakl ı onlarca işçi direniş-leri sürüyor. Bu direnişlere baktığı-mızda çok büyük bölümü

YitirdiklerimizBağımsızlık Demokrasi Sosyalizm Mücadelesinde

8 Eylül - 14 Eylül

Filiz '97 ortalarında Kayseri Hapishanesi’ne gelmişti. Geldiğigün çok sevinmişti. Hangi örgütten olduğunu bilmiyordum. Sadecesiyasi olduğunu, geçici olarak kalacağını ve sonra başka bir ha-pishaneye gönderileceğini duymuştum. Filiz hapishaneye geldi-ğinde "Burada siyasi konular tartışılmayacak, burası adli bir ce-zaevi, sorun istemiyoruz" vb. diyorlar. Filiz ise "Ben devrimciyim,siyasi çalışmalarımı engelleyemezsiniz, burada ne yapacağımave nasıl yaşayacağıma siz değil ben karar veririm" diye karşılıkveriyor. Hapishaneye ilk girişte asker ayakkabı vb. onur kırıcı ara-ma dayatıyor Filiz'e. Kesinlikle çıkarmayacağını söylüyor. "Ne ya-parsanız yapın, kesinlikle hiçbir onur kırıcı yaptırıma uymayaca-ğım" diye de tavır koyuyor. Filiz'i silahla tarayıp öldürmekle teh-dit ediyorlar. Buna rağmen Filiz taviz vermiyor.

Filiz gelir gelmez bana adlilerle nasıl geçindiğimi sormuştu vehapishanenin koşulları hakkında bilgi almıştı. Bir gün havalan-dırmada sohbet ederken şube tavrımı sormuştu Filiz. Şube tav-rımın iyi olmadığını ve çok kötü olduğunu söyledim. "Seni bu ka-dar kötü pozisyona sokan neydi" diye sormuştu. Tecavüze uğ-ramamdan dolayı çok etkilendiğimi ve buna hazır olmadığımdandolayı bu derece bir teslimiyet yaşadığımı anlatmıştım. "Peki, bun-dan sonra ne yapacaksın?" diye sormuştu bana. Ben de çok ka-ramsar olduğumu ve ne yapacağımı bilemediğimi söylemiştim veyoldaşlarımın yanına gitmek konusunda tereddütlerim olduğunubelirtmiştim. Filiz bana "Durumun çok kötü, yoldaşlarının yanınagiderken elbette ki rahat olamayacaksın, feodal yanlarını yıkmangerekiyor öncelikle. Sürekli zaaflarının üstüne gitmesini bilmeli-sin. Bizim namus anlayışımız iki bacak arasında değildir. Bizim

namusumuz bizim davamızdır. Her şey kafada biter" demişti. "Gi-dip kendini partine açmalısın, her şeyi anlatmalısın ve yardım is-temelisin yoldaşlarından."

"Partinin ve yoldaşlarının sana yardımcı olacaklarına inanı-yorum. Her şey sana bağlı." demişti.

Yaşamımı boş geçirmememi, sürekli araştırmamı ve kendimigeliştirmem için okumamı ve düzenli programlı yaşamamı öner-miş ve kendimi yeniden devrimcileştirmemin bana bağlı olduğu-nu söylemişti. "Bak ...." demişti. "Hainlik kadar dünyada kötü, iğ-renç bir şey yoktur. Yaptığın hatalardan dönmesini bilmek ve bunubaşarmak önemlidir ve bu bir emirdir. Bunu başarabilirsin, her şeysana bağlı, her şeyi belirleyecek olan senin özgür iraden olacaktır."Filiz'in tüm bu sözlerinin benim tekrar partimin ve yoldaşlarımınyanına dönmemde belirleyici etkisi olmuştu. Bu sözlerle ihanetinacısını defalarca yeniden yaşamış, ihanetin aşılması gerektiğinibeynimde ve yüreğimde defalarca duymuş ve sonradan tered-dütlerimden sıyrılmıştım.

Düşman çeşitli yollarla haberler göndererek beni işbirlikçi ol-maya zorluyor ve bunun için çeşitli tehditlerin yanında değişik va-atlerde de bulunuyordu. Bu durumu ayrıntılarıyla Filiz'e anlattımve nasıl davranmam gerektiği konusunda kendisinden yardım is-temiştim. Filiz bana çok yardımcı olmuştu. Neşe, moral ve güç kay-nağımdı benim. Kendimi onun sayesinde toplamış ve yoldaşla-rımın yanına gitmeye hızla karar vermiştim.

Filiz'in ailesiyle arası iyi değildi. Filiz'e mücadeleyi bırakma-sı için sürekli baskı yapıyorlardı. Filiz ise "Benim mücadeleminönünde kimse engel olamadı, siz de olamazsınız. Ben bu kavgayainanarak girdim ve sonuna kadar da devam edeceğim" diyordu.Bir ağabeyi polisti Filiz'in. Ailesiyle polis olana haber gönderiyordu,"Polisliği bırakıp şerefi ve onuruyla yaşasın, iş bulamazsa gidipsimit satsın, simitçilik yapsın, yoksa kendi ellerimle, bir gün kar-şıma çıkarsa ben vururum, halkın kanına girmesin, gelip devrimciadalete teslim olsun" diye haber gönderiyordu. Devrimci kişiliğiyledost düşman herkesin beğenisini ve saygınlığını kazanmıştı Fi-liz. Filiz ile çok iyi dostluk kurmuştuk. Ondan çok şey öğrendim.

“Ben örgütlendikten sonra, bütün insanları sevmek gerektiğiniöğrendim. Bu örgütün bana kazandırdığı en büyük şey sevgiyiöğretmek oldu. Yani düzende kafamı bozan, herhangi bir şeyekızdığım bir insanı çok kolay kaldırıp atarken, burada hiçbirinsanın kaldırılıp atılamayacağını, herkese harcanan emeği,yüzyüze tanımadan halkım dediğimiz insanları sevmeyi veneden onlar için savaştığımızı öğrendim."

Ümüş Şahingöz

Başka bir siyasi harekettenhapishanede birlikte kaldığı bir arkadaşıFiliz Ünal’ı anlatıyor: BULUNDUĞUMUZHER YER MÜCADELE ALANIMIZDIR!

1969 Yozgat Şefaatli İlçesi’nin Halaçlı Kö-yü’ndendir. 1992’de katıldı mücadeleye. Ankara’da,Malatya’da, Bursa’da görev aldı. İşçiye, memura,öğrenciye devrimi anlattı. 1997 Mart’ında tutsakdüştü. F Tipi saldırısı gündeme geldiğinde, en önsiperde, Ümraniye Hapishanesi Birinci ÖlümOrucu Ekibi’nde yer aldı. Direnişin ilerleyen gün-lerinde tahliye edilmesine rağmen ölüm orucunu

Armutlu’daki direniş evinde sürdürdü. 330 gün bo-yunca açlığa ve zulme direnerek 14 Eylül 2001’de ölümsüzleşti.

Ümüş ŞAHİNGÖZ

1970 Antakya doğumludur. Arap Alevi bir aileninçocuğudur. 1990’da mücadeleye katıldı. 11 kezgözaltına alındı. Bu sürede, işkencelerden geçirildi.Abisini, yakınlarını şehit verdi. Daha büyük bir hırslasarıldı mücadeleye. Akdeniz çapında görevlerüstlendi. 1996’da İstanbul’da tutuklandı. ‘96 ÖlümOrucu’nda 3. Ekip’te yer aldı. 19 Aralık 2000’de, 6kadın tutsağın diri diri yakıldığı Bayrampaşa C-1

koğuşundaydı. Bakırköy Kadın ve ÇocukTutukevi’nde 5. Ölüm Orucu Ekipleri’nde ölüm orucuna başlayanHamide Öztürk, 10 Eylül 2002’de şehit düştü.

Hamide ÖZTÜRK

1 Şubat 1976’da Kastamonu-İnebolu’da doğdu.1996’da hapishanelerde süren ölüm orucu sırasın-da devrimcilerle tanıştı ve mücadeleye katıldı. Fa-şizm, sadece bir pankart astığı için onu gözaltına alıpişkenceden geçirdi. 19 Aralık katliamı sırasında Bar-tın Hapishanesi’ndeydi. Yaralandı. Sincan F Tipi Ha-pishanesine sevk edildi. Tecriti, işkenceleri yaşadı.Öfke dağlar olmuştu Uğur’un yüreğinde. Kendini feda

etmeye, ölüm orucuna gönüllü olarak karar vermiş-ti. 10 Eylül 2001’de İstanbul Gümüşsuyu’nda işkenceci katliamcı çe-vik kuvvete karşı gerçekleştirdiği feda eyleminde şehit düştü.

Uğur BÜLBÜL

12 Eylül1979’daKars YeniMahalle’defaşistlertarafındankatledildi.Mehmet SOYLU

12 Eylül1979’da İstan-bul Okmeyda-nı’nda faşistler-le girdiği çatış-mada şehitdüştü. DEV-

GENÇ’liydi.Yüksel KAŞIKÇI

İstanbul Mimar Sinan Üniversitesi’nderehberlik ve dayanışma çalışmalarına karşıgerçekleştirilen polis saldırısında, polisler ta-rafından üniversitenin üçüncü katından aşağıatıldı. Beş gün komada kaldıktan sonra 8 Ey-lül 1991’de şehit düştü.

Seher ŞAHİN

Anıları Mirasımız

Page 53: CHP Milletvekilleri, Hatay’da Apayd n ...yuruyus.biz/pdf/pdf/328.pdfde irili ufakl ı onlarca işçi direniş-leri sürüyor. Bu direnişlere baktığı-mızda çok büyük bölümü

İYÖ-DERüyesiydi. Mücadeledehenüz çok yeniolduğu bir süreçte 8Eylül 1990’daBursa’da geçirdiği bir

trafik kazası sonucuaramızdan ayrıldı.

Zeynep EsraBOLAYIR

11 Eylül 1994’te DersimMazgirt’e bağlı DarıkentBeldesi’nde, Kürtmilliyetçileri tarafındanöldürüldü. Mücadele okuru

bir öğretmendi.Vedat İNAN

20. yüzyıla damgasını vuran devrimci önderlerdendir. En büyükeseri Çin Devrimi’yle sadece Çin halkını kurtarmakla kalmamış;halk savaşının teori ve pratiğini miras bırakarak tüm sömürgehalkların kurtuluş yolunu aydınlatmıştır. 9 Eylül 1976’daölümsüzleşen Mao, ezilen halkların kurtuluş savaşlarındayaşamaya devam ediyor.

Mao ZEDUNG

Çekoslovakya Komünist Partisi önderlerindendi. Örgütlü veörgütçü bir aydındı. Almanya'nın Çekoslovakya'yı işgal etmesiüzerine zaman kaybetmeksizin illegal çalışmalara başlayanFuçik, Çekoslovak Komünist Yeraltı Hareketi'nin liderlerindenbiri oldu. 1942'de Prag'ta tutuklandı. Bu dönemde"Darağacından Notlar" adlı kitabını yazdı. 8 Eylül 1943’te Naziişgalinde tutuklanarak idam edildi.

Julius FUÇİK

1 Nisan 1937'de Adana Yenice Köyü'nde doğdu. 1971'de MahirÇayan ve arkadaşlarını evinde sakladığı için 7 yıl hapis cezasınaçarptırıldı. 47 yıllık yaşamının 12 yılını hapishanelerde, 3,5 yılını dayurtdışında sürgünde geçirdi. Devrimci sanatçılığın ülkemizdeki ilkörneklerindendi. 9 Eylül 1984’te aramızdan ayrıldı.

Yılmaz GÜNEY

1908’de doğdu. 1937’de Sosyalist Parti’den milletvekili seçildi.1970’te Halk Cephesi (Unitad Popular) adına katıldığı başkanlıkseçimlerini kazandı.

11 Eylül 1973’te Şili’de yapılan faşist darbeye karşı silah eldedirenerek şehit düştü.

Angola Halk Kurtuluş Hareketi MPLA'nın önderlerindenbiriydi. Şair, tıp doktoru ve kurtuluştan sonra Angola HalkCumhuriyeti'nin ilk devlet başkanı olan Agostinho Neto, 17Eylül 1922'de Angola'nın başkenti Launda'nın Bengo köyündedoğdu. 10 Eylül 1979'da Moskova'da öldü.

Agostinho NETO

Tokat Niksar-Reşadiye arasında, 9 Eylül 1998’deoligarşinin askeri güçleriyle girdikleri çatışmada şehitdüştüler. Çatışmada Filiz Ünal vurulup şehit düşer-ken, Yener Türker’den çatışma sonrası haber alına-madı. Araştırmalar sonucunda oligarşinin katliamcıla-rı tarafından vurulduğu veya Kelkit Irmağı’nda boğul-duğu sonucuna varıldı.

Filiz, 1974'te, Tokat'ın Turhal ilçesi Çerçi köyündedoğdu. Türk milliyetindendir. 1997 Haziran’ında Tokat dağlarında silah kuşandı.

Yener, 1980 Ordu Mesudiye doğumludur. Gerillaya 10 Haziran 1998’de katıldı.

Yener TÜRKERFiliz ÜNAL

Salvador ALLENDE

İzmir Menemen'de, 25 Ağustosgünü Dev-Genç'liler, Komutan Rıza'yıbir kez daha selamladılar. 21 Tem-muz’da polisle kahramanca çatışarakşehit düşen SPB komutanı HasanSelim Gönen’in adı duvarlara nakşe-dildi. Yazılamalar hem Menemen'insokaklarına hem de Menemen İzba-na’ya yapıldı.

Hasan Selim GönenYeni Neslin Adıdır,

Yaşatacağız!

AnkaraAnkara’da,

Ramazan Bay-ramı’nın birincigününden itiba-ren tutsak aile-leri gezilerekbayramlaşıldı.Ziyaretlerde ailelerle adalete ne kadarihtiyacımız olduğu ve nasıl sağlana-cağı sohbetleri yapıldı.

Bayramın ikinci gününde ise İMOönünde direnişte olan Cansel Malat-yalı ile bayramlaşılarak sömürü altındayaşanan bayramların eksik olduğu, engüzel bayramımızı yaratacağımız gün-lere ise direnişlerle ulaşılacağı konu-şuldu. Bayramın üçüncü günü Anka-ra Haklar Derneği'nde yapılan bay-ramlaşmada ise bayram tatlısı yeni-lerek en büyük bayramımızı kendi el-lerimizle yaratacağımız ve bunun içinde her türlü bedelin ödeneceği söy-lendi.

İzmir21 Ağustos günü, bayramın 3.

günü İzmir Özgürlükler Derneği’ndebayramlaşma yapıldı. Halkımızın ge-lenekleri ve bayramlar üzerine konu-şuldu. Tüm misafirler geldikten son-ra tatlı servisi yapıldı. 30 kişinin ka-tıldığı bayramlaşma 1,5 saat sürdü.

Bayramlar Halkındır,Halk Düşmanların

Değil

Page 54: CHP Milletvekilleri, Hatay’da Apayd n ...yuruyus.biz/pdf/pdf/328.pdfde irili ufakl ı onlarca işçi direniş-leri sürüyor. Bu direnişlere baktığı-mızda çok büyük bölümü

MİLYONLARI ÖRGÜTLEYECEĞİZ!554

Yürüyüş

2 Ekim2012

Sayı: 328

Faşizm özellikle 12 Eylül'den buyana emperyalist yozlaştırma poli-tikalarıyla yeni bir insan şekli yarat-maya çalışıyor. AKP döneminde buyozlaşma bilinçli politikalarla hatsafhalara ulaşmıştır. “Dindar” geçineniki yüzlü AKP döneminde Türkiyekadın ticaretinden, uyuşturucu tica-retine kadar her türlü pisliğin merkezihaline gelmiştir. Faşizm halkımızıniyi olan, ilerici olan tüm yanlarınıdeğiştirip bencilliği, bireyciliği, ah-laksızlığı, güvensizliği yerleştiriyor.

İsmet Özkul'un, 18 Ağustos tarihliHabertürk gazetesinde yayınlananyazısında; “Türkiye'de bir yılda bo-şanmaların % 44 arttığını” yazmış.Bu istatistlik, yozlaşmanın ve yok-sulluğun ülkemizde geldiği boyutunen açık göstergesidir. Emperyalizminsömürüsünün azgınca arttığı günü-müzde yozlaşma da aynı hızla art-makta, halkın olduğu her noktayayerleşmektedir.

Bu aile kavramı için de böyledir.Anadolu kültüründe önemli bir yeriolan ailenin kapitalizm nezdinde hiç-

bir önemi yoktur. Halka ahlaksızlığın,cinsel özgürlüğün, aldatmanın meş-ruluğunun, bireyciliğin her yandandayatıldığı bu sistemde aileden, birlikve bütünlükten söz edilemez. AKPtelevizyon programlarından dizilere,yarışmalardan filmlere kadar hertürlü olanağı kullanıp yozlaştırıyorhalkı. “Babana bile güvenmeyecek-sin” diyorlar, “aşk için her ahlaksızlığıyapmak mübahtır” diye gösteriyorlar.Bu düşüncelerle büyüyen çocuklarnasıl evlensin, aile kursun, o aile detemiz kalsın? Kapitalizm kendi ah-lakını yayacak aileler istiyor.

AKP, yozlaştırma politikalarıylahalkın asırlardan bu güne taşıdığıdeğerlerin içini boşaltırken yoksul-lukla, açlıkla boğuşan halkımız sağ-lığından bile olmaktadır.

Son dönemde iyice artan aile içicinayet ve cinnet olaylarının nedeniAKP’nin günden güne büyüttüğü aç-lık ve yoksulluktur. Halkımız aç veyoksul. Tenceresinde ne kaynayanaşı ne de faturalarını ödeyecek parasıvar cebinde. Üst üste gelen sorunlarda

bir çıkış yolu bulamayan aileler busistemin her saldırısına açık hale ge-liyor, parçalanıyor, dağılıyorlar. Ço-cuğunu ısıtacak odun bulamayan an-neler intihar ediyorlar. Ülkemizdeneredeyse kredi kartı batağına bat-mayan aile yok.

Bu ortamı yaratan ailelerin ocağınısöndüren aç gözlü AKP üç çocukyapın diyerek açlıkla, yoksulluklaboğuşan halkla dalga geçiyor. Kendiailelerinin mutlulukları, lüksü içinhalkın kursağından geçen bir lokmayabile göz dikiyorlar. Sönen her ocaktaseviniyor kapitalistler. Boşanan heraileye mallarını pazarlayacakları yenibir piyasa gözüyle bakıyor, avuçlarınıovuşturuyorlar.

Bireyciliğin, çıkarın, yozlaşmanın,açlığın, yoksulluğun olduğu hiçbiryerde iyi ve güzelden söz edilemez.

Halkların her türlü duyguyu, entemiz en doğru yaşadığı tek sistemsosyalizmdir. Özel mülkiyetin temeliolan aile, kapitalist sisteminin çürü-müşlüğünün, bitişinin de aynası olu-yor.

AKP’ni̇n Faşi̇st ve İşbi̇rli̇kçi̇ Yüzü Halkımızın Nefes Aldığı Her Yerde

Kendi̇ni̇ Gösteri̇yor

Yozlaşmaya KarşıPikniklerimizde Buluşalımİstanbul Gülsuyu’da bu yıl dördüncüsü düzenlenen

halk pikniği 26 Ağustos’ta yapıldı. Öncesinde yapılanduyuru çalışmalarında, mahallenin belirli bölgelerineyüzlerce afiş asıldı, Gülsuyu, Esenkent mahalle pazar-larında ve kapı kapı, ev ev dolaşılarak binlerce bildiridağıtıldı. Heykel Meydanı’nda ve Çarşamba Pazarı gi-rişinde standlar açıldı. Pikniğe bir gün kala mahallede,bir uyuşturucu satıcısı kilolarca uyuşturucu ile yakalandıve halka teşhir edildi.

26 Ağustos günü sabahın erken saatlerinde piknikalanı hazırlanmaya başlandı. Alana Gülsuyu-GülensuHaklar Derneği imzalı “Uyuşturucu Satmak Şerefsizliktir”,“Yoksulluğa ve Yozlaşmaya Karşı Gücümüz Birliğimizdir”ve “Yozlaşmaya Karşı Halk Pikniğimize Hoşgeldiniz”pankartları asıldı. Sahnenin bir tarafına Sadık Şenbabave Baran Kuzey Yıldırım’ın resimlerinin olduğu “Dev-rimci Tutsaklar Onurumuzdur” pankartı asılırken; diğeryanına da “Mahallemizde Uyuşturucuya, Fuhuşa, Kumara,

Çeteleşmeye İzin Vermeyelim” pankartı asıldı.Piknik programı saat 14:00’te açılış konuşmasıyla

başladı. Yapılan açılış konuşmasında, pikniğin düzeninyoz kültürüne karşı yapıldığı belirtildi. Ve “Bu savaşdüzenin bize dayattığı yoz, bencil, bireyci kültüre karşıhalk kültürünün savaşıdır. Bu savaşı kazanmak içinhalkın dayanışmasını büyütmek, geliştirmek ve örgütlemekzorundayız.” denildi.

Açılış konuşmasının ardından Baran, Domane Dersim,Kenan-Şengül Kardeşler, Gülsuyu Müzik Grubu, GrupYankı, Seyfi Yerlikaya ve Grup Yorum Korosu türkülerive halaylarıyla;Mehmet Esatoğlu dabir tiyatro gösteri-siyle pikniğe renkkattılar. Hava karar-masına rağmen coş-ku devam etti, piknikalanı getirilen ışık-landırmalarla ve ara-baların far ışıklarıylaaydınlatıldı.