128
Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 MEHMET ALI ÖZKAN HAKAN YILDIRIMOĞLU PROF.DR.ÖMER FARUK ÇOLAK PROF.DR.SINAN SÖZMEZ MEHMET ORDUKAYA TUFAN ÜNAL HAKAN ÖZYILDIZ PROF.DR.TEKIN AKGEYIK DOÇ.DR.YÜCEL UYANIK ISMAIL BAYER 2017 YILI BÜTÇESİ ÖZEL İSTİHDAM BÜROLARI ARACILIĞIYLA GEÇİCİ İŞ İLİŞKİSİ EK: YARGITAY KARARLARI FIHRISTI

Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

  • Upload
    others

  • View
    1

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

| CİLT 54 • SA

YI 6 • KASIM

- ARA

LIK 2016

TÜRKİYE AĞAÇ VE KAĞIT SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI (TAKSİS) •TÜRK AĞIR SANAYİİ VE HİZMET SEKTÖRÜ KAMU İŞVERENLERİ SENDİKASI (TÜHİS) •TÜRKİYE CAM, ÇİMENTO VE TOPRAK SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI •ÇİMENTO ENDÜSTRİSİ İŞVERENLERİ SENDİKASI (ÇEİS) •TÜRKİYE DERİ SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI •TÜRKİYE GIDA SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI (TÜGİS) •İLAÇ ENDÜSTRİSİ İŞVERENLER SENDİKASI (İEİS) •TÜRKİYE İNŞAAT SANAYİCİLERİ İŞVEREN SENDİKASI (İNTES) •KAMU İŞLETMELERİ İŞVERENLERİ SENDİKASI (KAMU-İŞ) •TÜRKİYE KİMYA, PETROL, LASTİK VE PLASTİK SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI (KİPLAS) •MAHALLİ İDARELER KAMU İŞVEREN SENDİKASI (MİKSEN) •MAHALLİ İDARELER İŞVERENLERİ SENDİKASI (MİS) •TÜRKİYE METAL SANAYİCİLERİ SENDİKASI (MESS) •PETROL ÜRÜNLERİ İŞVERENLER SENDİKASI (PÜİS) •TÜRKİYE SAĞLIK ENDÜSTRİSİ İŞVERENLERİ SENDİKASI (SEİS) •TÜRKİYE SELÜLOZ, KAĞIT VE AĞAÇ MAMÜLLERİ SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI (KASİSEN) •TÜRKİYE ŞEKER SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI •TÜRKİYE TEKSTİL SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI •TÜRKİYE TOPRAK, SERAMİK, ÇİMENTO VE CAM SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI •TURİZM ENDÜSTRİSİ İŞVERENLERİ SENDİKASI

Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016

MEHMET ALI ÖZKAN

HAKAN YILDIRIMOĞLU

PROF.DR.ÖMER FARUK ÇOLAK

PROF.DR.SINAN SÖZMEZ

MEHMET ORDUKAYA

TUFAN ÜNAL

HAKAN ÖZYILDIZ

PROF.DR.TEKIN AKGEYIK

DOÇ.DR.YÜCEL UYANIK

ISMAIL BAYER

2017 YILI BÜTÇESİÖZEL İSTİHDAM BÜROLARI

ARACILIĞIYLA GEÇİCİ İŞ İLİŞKİSİ

EK: YARGITAY KARARLARI FIHRISTI

Page 2: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

TİSK AKADEMİ Eylül sayısı çıktı.Çalışma hayatı başta olmak üzere ekonomik, sosyal ve hukuki alanlardaki araştırma,

makale, inceleme ve raporlara yer veren hakemli dergimiz TİSK AKADEMİ’nin 23.Sayısı Mart 2017’de yayınlanacaktır.

Makalelerinizi 31 Ocak 2017 tarihine kadar gönderebilirsiniz.

Ayrıntılı bilgi için: www.tisk.org.tr

2016

/ II

2016 / II

C‹LT: 11 SAYI: 22

Population Displacement Effect of Refugees in Turkey: An Input-Output Model Based Analysis

Çağaçan Değer Elif Tunalı Çalışkan

Osman Aydoğuş

UEFA Finansal Fair Play Kuralları Bağlamında Borsa İstanbul’da İşlem Gören Spor Şirketlerinin Performanslarının Analizi

Erdinç KaradenizLevent KoşanFatih Günay

BIST 30 Endeksinde Yer Alan İşletmelerin Finansal Performans Değerlemesinde TOPSIS Yaklaşımı

Fatih TemizelBerfu Ece Bayçelebi

Government Spending and Economic GrowthMehmet Tarık Eraslan

Ahmet Tozlu

Kadınların İşgücüne Katılma Eğilimleri: Türkiye ÖrneğiÖzge Korkmaz

Petrol Fiyatı Şoklarının Hisse Senedi Getirileri Üzerindeki Etkileri

Zehra AbdioğluNurdan Değirmenci

Ulusal Kültürün Kurumsal Sosyal Sorumluluk Uygulamaları Üzerindeki Etkisi: Gelişmiş ve Gelişmekte Olan Ülkeler Üzerine Bir Araştırma

Emrah KoparanTülay İlhan Nas

Tarhan Okan

Uluslararası İşgücü Kanunu Çerçevesinde Türkiye’de Yabancıların ÇalışmasıBaki Erken

TİSK Başkanı Yağız Eyüboğlu’nun 10 Kasım Mesajı:

“Milletimizin kurtarıcısı, Cumhuriyetimiz’in kurucusu Atatürk’ü ölümünün 78’inci yıldönümünde

minnet ve özlemle anıyoruz.

Atatürk’ün ilke ve inkılaplarının eseri olan Türkiye Cumhuriyeti’nin demokratik, laik, sosyal hukuk devleti kimliği ile her türlü zorluğun

üstesinden geleceğine şüphemiz yoktur.

O’nun ‘Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız, bu

kafidir.’ sözü daima aklımızdadır.”

Saygılarımla,Yağız Eyüboğlu

TİSK Yönetim Kurulu Başkanı

Page 3: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016 1

Bu Sayımızda

Kudret ÖNENTürkiye İşveren Sendikaları

Konfederasyonu Adına SahibiBülent PİRLER

Sorumlu Yayın Müdürüİdare Yeri

Reşat Nuri CaddesiNo: 108 06540 Çankaya - ANKARA

Tel: (312) 439 77 17 /PbxFaks: (312) 439 75 92-93-94

Web: www.tisk.org.trE-posta: [email protected]

Dergide yayınlanan bütün yazılarkaynak adı gösterilerek

iktibas edilebilir.Dergide yayınlanan yazılar

yazarların kişisel görüşüdür, Konfederasyonu bağlamaz.

İŞVERENBASIN MESLEK İLKELERİNE

UYMAYA SÖZ VERMİŞTİR.Baskı Tarihi

15 Aralık 2016Editöryel Hazırlık ve Tasarım

KS MedyaÇetin Emeç Bulvarı 1322. Cad. 64/6

Öveçler / ANKARATel-Faks: (312) 472 86 23

Baskı ve CiltDumat Ofset Matbaacılık

Şaşmaz / ANKARATel: (312) 278 82 00

Faks: (312) 278 82 30ISSN: 1303-0418

Yayın TürüYerel Süreli Yayın

Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım - Aralık 2016

Değerli Okuyucularımız,

26.Genel Kurulumuzu 3 Aralık 2016 tarihinde gerçekleştirdik. Dergimizin bu sayı-sında TİSK Genel Kurulu ve 54’üncü Kuruluş Yıldönümü Etkinliklerine ait haber ve fotoğrafları siz sayın okuyucularımızın bilgisine sunuyoruz.

İŞVEREN’de “Özel İstihdam Büroları Aracılığıyla Geçici İş İlişkisi” ve “2017 Yılı Büt-çesi” konularını ele aldık.

İŞKUR Genel Müdürü Mehmet Ali Özkan, mevzuat değişikliğinin Kurum ile ilgili yürütülecek iş ve işlemlerin bürokrasinin azaltılması ilkesi çerçevesinde ele alına-rak değerlendirildiğini, işletmelerin ihtiyaç duyduğu esnekliğe katkıda bulunurken işsizlerin iş bulma süresini kısaltıp uzun süreli işsizlik oranlarının azalmasına katkı sağlayacağını açıkladı.

TİSK Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve ÇEİS Yönetim Kurulu Başkanı Tufan Ünal, sektörün neredeyse tüm bölgelerde geçici istihdam yaratma potansiyeli bulunduğu-nu, çimento sektörü olarak istihdamın artırılmasına önemli katkılar sağlamaya de-vam edeceklerini vurguladı.

MESS Genel Sekreteri Hakan Yıldırımoğlu, özel istihdam büroları aracılığıyla ge-çici iş ilişkisinin özellikle gençlerin iş tecrübesi kazanmasına ve işgücü piyasasının dışında kalanların motivasyonlarının artırılmasına katkıda bulunacağını söyledi.

ÖİB Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Kerim Paker, geçici iş ilişkisinin istihdamı tabana yaymak açısından önemli bir araç olduğunu söyleyerek ülkemizde, bu çalışma yapısının etkili olarak kullanılmasını sağlamak için çeşitli teşvik edici uygulamaların devreye sokulmasına ihtiyaç bulunduğuna dikkat çekti.

Prof.Dr.Tekin Akgeyik “Özel İstihdam Büroları Aracılığıyla Geçici İş İlişkisi: Esnek İstihdamın Rolü ve İşgücü Piyasasındaki Muhtemel Etkileri” ve Doç.Dr. Yücel Uyanık “Sorun mu çözüm mü ? Özel İstihdam Büroları Aracılığı ile Geçici İş İlişkisi” başlıklı ma-kalelerinde konuyla ilgili görüşlerini açıkladılar.

2017 Yılı Bütçesi konusunda TEB Ekonomi Danışmanı Hakan Özyıldız ekonomik büyümeyi bekleyen riskler ve iç ve dış belirsizliklerin de etkisiyle önümüzdeki yıl kamu borçlanmasının önceki yıllar kadar kolay olamayacağını ifade etti.

Prof.Dr.Sinan Sönmez “Ekonomik Model ve 2017 Bütçesinin Ekonomi Politiği” ve Prof.Dr.Ömer Faruk Çolak “2017 Yılı Bütçesi ve İktisat Politikaları” konusunda görüşle-rini açıkladılar.

Farklı gündem konuları İŞVEREN’in bu sayısında da yer alıyor. Ressam İmren Erşen ile gerçekleştirilen Sanat Söyleşisini; Kadınlar ve Gençler, Arkeogezi, TİSK ve Avrupa Haberleri ile çeşitli konularda hazırlanan makaleleri beğeniyle okuyacağınızı umuyoruz.

Yeni Yılınız Kutlu Olsun.

Page 4: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016

•TİSK’İN 26. GENEL KURULU VE 54. YILDÖNÜMÜ ETKİNLİKLERİ 4 •EDİTÖRDEN Genel Kurulumuz

ve Ülkemiz Gündemi 30 •NELER OLUYOR TÜRKİYE 32 •ZOOM Yapılan Düzenleme Esnekliğe Katkıda

Bulunacaktır MEHMET ALI ÖZKAN IŞKUR GENEL MÜDÜRÜ (V.) 60 •ZOOM Özel Istihdam Büroları

Aracılığıyla Geçici Iş Ilişkisi Sistemi Gençlerin ve Kadın Çalışanların Istihdamını Artıracaktır TUFAN

ÜNAL TISK YÖNETIM KURULU BAŞKAN VEKILI ÇIMENTO ENDÜSTRISI IŞVERENLERI SENDIKASI (ÇEIS)

YÖNETIM KURULU BAŞKANI 62 •ZOOM Özel Istihdam Büroları Aracılığıyla Geçici Iş Ilişkisi Sistemi

HAKAN YILDIRIMOĞLU TÜRKIYE METAL SANAYICILERI SENDIKASI (MESS) GENEL SEKRETERI 65

•ZOOM Teşvik Edici Uygulamalar Benimsenmeli KERIM PAKER ÖZEL ISTIHDAM BÜROLARI DERNEĞI

YÖNETIM KURULU BAŞKANI 69 •ZOOM Özel Istihdam Büroları Aracılığıyla Geçici Iş Ilişkisi: Esnek

Istihdamın Rolü ve Işgücü Piyasasındaki Muhtemel Etkileri PROF. DR. TEKIN AKGEYIK ISTANBUL

ÜNIVERSITESI IKTISAT FAKÜLTESI 71 •ZOOM Sorun mu çözüm mü ? Özel Istihdam Büroları Aracılığı ile

Geçici Iş Ilişkisi DOÇ. DR. YÜCEL UYANIK GAZI ÜNIVERSITESI IIBF, ÇALIŞMA EKONOMISI VE ENDÜSTRI

ILIŞKILERI BÖLÜMÜ 75 •ZOOM Gelecek Yıl Hazine’nin Borçlanma Sorunu Olmaz HAKAN ÖZYILDIZ TEB

EKONOMI DANIŞMANI 80 •ZOOM Ekonomik Model ve 2017 Bütçesinin Ekonomi Politiği PROF.DR. SINAN

SÖNMEZ ATILIM ÜNIVERSITESI, MALIYE VE IKTISAT BL. ÖĞRETIM ÜYESI 83 •ZOOM 2017 Yılı Bütçesi ve

Iktisat Politikaları PROF.DR. ÖMER FARUK ÇOLAK TISK EKONOMI DANIŞMANI 90 •KADINLAR ve GENÇLER 95 •TİSK HABERLER 97 •AVRUPA AVRUPA 103 •İNCELEME Mesleki Yeterlilik Kurumu Faaliyetleri ve MYK

Mesleki Yeterlilik Belgesi Zorunluluğu MEHMET ORDUKAYA MYK SINAV VE BELGELENDIRME DAIRESI

BAŞKANI 108 •GÖRÜŞ Yaşamı Boyunca Sendikacı ISMAIL BAYER 114 •ARKEOGEZİ 116 •SANAT 119

•İSTATİSTİK 122 •YENİ YAYINLAR 124

2

7959ÖZEL İSTİHDAM BÜROLARI

ARACILIĞIYLA GEÇİCİ İŞ İLİŞKİSİ2017 YILI BÜTÇESİ

Page 5: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016

Türkiye-AB KİK Başkanlarının Başkan Önen’i Ziyareti

8 Sivil Toplum Örgütünden Teröre Karşı Ortak Açıklama

Erol Kiresepi Dünya İşverenlerinin Başkanı Oldu

Kibyra Antik Kenti İmren Erşen: “Sanatla ilgili bir toplum olmalıyız”

2932

116 119

TİSK’in 26’ncı Genel Kurulu ve 54’üncü Kuruluş Yıldönümü Etkinlikleri

Kudret Önen TİSK Başkanı Seçildi

41

4 13

Page 6: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

4 İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016

TİSK’in 26. Genel Kurulu ve54. Kuruluş Yıldönümü

TİSK’in 26’ncı Genel Kurulu ve 54’üncü Kuruluş Yıldönümü Etkinlikleri

Genel Kurul’a delegelerin yanısıra Çalış-ma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Dr. Meh-met Müezzinoğlu, CHP Genel Başkan Yardımcısı Selin Sayek Böke, MHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Ke-nan Tanrıkulu, TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay, HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, ILO Türkiye Di-rektörü Numan Özcan, üniversitelerin ve sivil toplum kuruluşlarının yönetici ve temsilcileri ile çok sayıda bürokrat katıldı.

Genel Kurul Başkanlık Divanı’nın oluştu-rulması için yapılan oylama sonucunda Divan Başkanlığı’na Ahmet Hilmi Eren, Başkan Vekilliklerine Metin Demir ve Bekir Burak Uyguner; Divan Katiplikle-rine Av. Şeyda Aktekin ve Av. Çiğdem Ayvazoğluyüksel getirildiler.

TİSK Yönetim Kurulu Başkanı Yağız Eyüboğlu Genel Kurul’u açış konuş-masında, TİSK bünyesindeki 21 İşve-ren Sendikasına bağlı, özel kesimde ve

kamu kesiminde yaklaşık 1 milyon 230 bin istihdam sağlayan yaklaşık 10.000 şirketin, Türkiye’nin dinamosu niteliğin-de olduğunu, Konfederasyonun üretim, yatırım, ihracat ve istihdam açısından olduğu kadar, sosyal alanda da çağdaş endüstri ilişkileri, sosyal diyalog, kurum-sallaşma, kayıtlılık ve gönüllü teşkilatlan-ma ilkelerini sorumlulukla uyguladığını söyledi.

2014 ve 2015 yıllarındaki sürekli se-

Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu’nun (TİSK) 26’ncı Genel Kurulu 3 Aralık 2016 tarihinde Ankara’da toplandı.

Page 7: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

5İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016

TİSK’in 26. Genel Kurulu ve

54. Kuruluş Yıldönümü

çim atmosferi, 3 milyon Suriyeli’nin Türkiye’ye sığınması, Rusya ile yaşanan kriz, Temmuz 2015’ten itibaren Güney Doğu’da teröre karşı icra edilen yoğun mücadele, 15 Temmuz 2016’daki hain darbe girişimi, Türkiye’nin sınır ötesi askeri harekatı ve başkanlık sistemi tar-tışmalarının ekonomik yaşamı derinden etkilediğini belirten Eyüboğlu, konuş-masını şöyle sürdürdü:

“Zorlu günler devam ediyor; ekonomi yavaşladı; alıştığımız yüzde 5’ler 6’lar seviyesindeki büyüme rakamlarını artık göremediğimiz gibi nasıl küçülmeyece-ğimizin yollarını arar durumdayız. Tüm çabalarımıza rağmen verimlilik artmaz-ken işgücü maliyeti hızla yükseliyor, işsizlik artıyor. Küresel çalkantıların da etkisiyle özel sektörün yatırımlarında durgunluk hakim. İhracatta zayıflama görülüyor, sanayi sektörü üretim artışı ve istihdam açılarından güç kaybetti, sanayide kârlılık azaldı. Küresel yatı-rımcılar hukukun üstünlüğü ve yargı-nın bağımsızlığı konularında Türkiye’ye çekingen bakıyor, dolar kuru artışı iş-letmelerin maliyetlerini artırıyor ve dış borçlarını büyütüyor” dedi.

“4. Sanayi Devrimi Stratejisi oluşturularak ekonomiye yön verilmeli”

TİSK Başkanı Eyüboğlu, Hükümetin bu sorunları gidermek için uygulayacağını ilan ettiği yapısal reform programının so-runların azaltılmasına yapacağı katkının önemsendiğini ifade ederek, yargı siste-minin çağdaş yapıya kavuşturulmasını, bürokrasiyi azaltmayı, kayıtdışını kü-çültmeyi, istihdam üzerindeki vergi-prim yükünü azaltmayı, rüşveti ve yolsuzluğu önlemeyi, kamu görevlilerinde liyakati esas almayı, şeffaflığın artırılmasını, ça-lışma mevzuatında daha fazla güvenceli esneklik sağlanmasını, eğitim sisteminin işletmelerin vasıflı işgücü ihtiyacını kar-şılamasını öngörecek reformların biran önce uygulamaya geçirilmesinin beklen-diğini söyledi.

En büyük ticari ortak AB ile sarsılan iliş-kilerin normalleştirilmesinin Ülkemizin lehine olacağını, AB çıpasının ekonomik ve siyasi açılardan Türkiye için önem ta-şımaya devam ettiğini kaydeden Yağız Eyüboğlu, sanayideki zayıflama sürer-se, Türkiye’nin de zayıflayacağını, “4.Sa-

nayi Devrimi Stratejisi” oluşturularak ekonomiye yön verilmesi ve Ülkemizin yatırıma ve istihdama elverişli potansi-yelini ortaya koyacak bir atmosfer yara-tılması gerektiğini belirtti.

“2017 yılı asgari ücretinde dikkatli olunmalı, Hazine desteği sürmeli”

Konuşmasının devamında çalışma haya-tında yaşanan değişimlere değinen TİSK Başkanı, 2016 yılında %30 oranında artırılan asgari ücretin, uygulanan kısmi Hazine desteğine rağmen, tüm ücret ka-demelerini etkilemesi nedeniyle bir şok dalgası yarattığını ve işsizliği artıran bir faktör olduğunu, 2017 yılında asgari ücret görüşmelerinde çok ciddi düşü-nülmesi, rekabet gücünün korunması ve işyerlerine Hazine desteğinin devam et-mesi gerektiğini kaydetti.

Sosyal sigorta primine esas kazanç ta-vanının asgari ücretin 6,5 katından 7,5 katına çıkarılmasının, işletmelere yıllık 2 milyar lirayı aşacak bir ek yük getireceğine dikkati çeken Eyüboğlu, yılbaşında yü-rürlüğe girecek zorunlu BES uygulaması-

Page 8: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

6 İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016

TİSK’in 26. Genel Kurulu ve54. Kuruluş Yıldönümü

nın da tasarruf oranının artıracak olmak-la birlikte, toplu iş sözleşmelerinde telafi taleplerine yol açarak, sonuçta işverene ek maliyet olarak yansıyacağından en-dişe duyulduğunu, istihdam üzerindeki vergi ve prim yükünün OECD ortalaması-na indirilmesi gerektiğini söyledi.

Yağız Eyüboğlu, iş sağlığı ve güvenliğini köklü bir değişime uğratan 6331 sayılı Kanun’un iş kazası ve meslek hastalık-larının önlenmesi konusunda önemli bir ilerleme sağlayamadığına ve işlet-me gereklerine uygun olmadığına işaret ederek, “Temel kurgusunu hatalı gördü-ğümüz 6331 sayılı Kanun en kısa sü-rede baştan aşağı gözden geçirilmelidir” dedi.

“ESK etkinlikle çalıştırılmalı”

TİSK Başkanı Eyüboğlu, konuşmasının devamında şunları söyledi:

“Ülkemizin içinde bulunduğu şartlarda sosyal diyaloğa büyük ihtiyaç duyulmak-tadır. Bu vesileyle, Ekonomik ve Sosyal Konsey’in Şubat 2009’dan bu yana toplanmadığını da hatırlatmak isterim. Öte yandan, çalışma hayatı konularının değerlendirilmesini ve sonuç alınmasını mümkün kılan Üçlü Danışma Kurulu’nun etkinlikle çalıştırılıyor olması nedeniyle Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımı-

za teşekkür etmeyi borç bilmekteyim”.

Özel istihdam büroları aracılığıyla ge-çici istihdam sisteminin mevzuatımıza kazandırılmış olmasının olumlu bir de-ğişim olduğunu ifade eden TİSK Yöne-tim Kurulu Başkanı Yağız Eyüboğlu, İş Kanunu’nda katı biçimde düzenlenmiş olmaları nedeniyle uygulamaları hemen hemen hiç bulunmayan mevcut esneklik hükümlerinin de gözden geçirilmesi ge-rektiğini kaydetti.

Eyüboğlu, TİSK’in son dönemde yaptı-ğı çalışmalara da değinerek, Türkiye’nin 2015 G20 Dönem Başkanlığı sırasında TİSK’in hem Türk İşverenlerini, hem de

Uluslararası İşverenler Teşkilatı (IOE) adına dünya işverenlerini temsil ettiğini, dünya liderlerine görüş ve öneriler suna-rak sürece önemli katkılarda bulunduğu-nu; TİSK Başkan Vekili Erol Kiresepi’nin IOE Başkanlığına seçildiğini; TİSK Cami-asının, İşveren Sendikalarının etkinlik-leri sayesinde Ülkemizin giderek gelişen Ulusal Yeterlilik Sistemi’ne çok önemli katkı yaptığını ve küresel düzeyde genç işsizliğini azaltmak ve ekonomilerin va-sıflı işgücü ihtiyacı karşılamak amacıyla 2013 yılında ILO ve OECD/BIAC tara-fından kurulan Küresel İşbaşında Eğitim Ağı (GAN) kapsamında dünyadaki ilk Ulusal Ağı Türkiye’de TİSK’in oluşturdu-ğunu anlattı.

“TİSK, işletmelerin sesi”

Bir önceki Genel Kurul’dan bugüne Kon-federasyonunun etkisini ve gücünü ar-tırdığına ve Ülkemizin sorunlarının çözü-müne katkı anlamında son derece faal bir dönem geçirdiğine dikkati çeken TİSK Başkanı, “TİSK yurt içinde işveren kesi-mini 52 kurum ve platformda temsil et-mektedir. Konfederasyonumuz çalışma hayatının her alanında ‘İşletmelerin Sesi’ olmayı asli vazifesi saymaktadır” dedi.

Page 9: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

7İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016

TİSK’in 26. Genel Kurulu ve

54. Kuruluş Yıldönümü

Yağız Eyüboğlu konuşmasını şöyle ta-mamladı:

“TİSK Onursal Başkanı Sayın Tuğrul Kudatgobilik’ten devralarak bugüne dek büyük gurur ve iftiharla yürüttüğüm TİSK Başkanlığı görevimi, işlerimin yo-ğunluğu nedeniyle sürdüremeyeceğimi ve bu Genel Kurul’da Başkanlığa aday olmayacağımı daha önce açıklamıştım.

Sevgili Başkanımızdan devraldığım bayrağı, sizlerin desteğiyle daha da ileriye taşıdığıma inanıyorum. Görev süremdeki performansımın takdiri şüp-hesiz TİSK Camiası olarak sizlere aittir. Kendi cephemden, görev yaptığım dö-nemde bu camiaya hizmet etmekten mutluluk ve gurur duyduğumu özellikle belirtmek isterim”.

Eyüboğlu’nun konuşmasının ardından, TİSK Onursal Başkanı Refik Baydur anı-sına hazırlanan kısa film izlenime sunuldu.

TİSK Genel Kurulu’nda konuşan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu, sosyal diyaloğun önem-li bir tarafı olan TİSK’in Genel Kurulu’nda bulunmaktan memnuniyet duyduğunu söyledi.

Müezzinoğlu, gerek bölgedeki sorunlar, gerek küresel değişimlerin, ülke ekono-

misinde bazı sıkıntıların yaşamasına ne-den olduğunu, Türk milletinin zorlukları aşarak, bugünlere geldiğini sorunların aşılmasında samimi bir hükümet ve siya-si iradenin bulunduğunu vurguladı.

Müezzinoğlu, Türkiye’nin Temmuz’dan bu yana terörle mücadele, sokağa çık-ma yasakları, Rusya krizini aşma, 15 Temmuz darbe girişimi gibi sorunlarla karşılaştığını belirterek, “Bütün bunları aşabilen bir ülkenin, bir milli iradenin ve duruşun karşısında bugün yaşadığımız küresel ve kendimizden kaynaklanan nedenlerle motivasyonumuzu bozmak

veya karamsar cümleler kurmak, bu millete inanmamak, bu millete güven-memektir” değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye ekonomisine yönelik yapılan eleştirilerin, AK Parti iktidarına ve kanun hükmünde kararnamelere bağlanmasını doğru bulmadığını belirten Bakan Mü-ezzinoğlu, şöyle devam etti:

“Daha çok hukuka ve demokrasiye ihti-yacımız var. Ama bugün, burada ‘yalnız OHAL nedeniyle hukuka ve demokra-siye ihtiyacımız var’ diyen arkadaşla-rımız, 27 Nisan Bildirisi’nde ‘noktasına, virgülüne aynen katılıyorum’ derken ne

Page 10: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

8 İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016

TİSK’in 26. Genel Kurulu ve54. Kuruluş Yıldönümü

demek istiyorlardı? 411 milletvekili bu ülkede başörtüsü zorunluluğunun kal-dırılmasıyla ilgili el kaldırdığında, CHP bunu Anayasa Mahkemesi’ne götürür-ken, hangi milli iradenin temsilini ya-pıyordu? Yüzde 47 oy alan bir siyasi partiye kapatılma davası açılırken, bu ülkeden demokrasiden, hukuk devletin-den bahsetmesi gereken tablo ve siyasi iradenin duruşu neredeydi? Verilecek çok cevaplar var ama yüreğimiz acıyor.”

Ülkede döviz piyasasında yaşanılanlara da değinen Müezzinoğlu, eleştiri yapı-lırken ifade edilen rakamların son 2-3 ay şeklinde verilmesinin yanlış olduğu-nu kaydetti. Müezzinoğlu, asgari ücret konusunda da, asgari ücretin istihdam üzerindeki önemli bir hesaplama para-metresi olduğunu vurguladı.

Gündelik krizlerden veya sorunlardan fır-satçılık yapıldığına işaret eden Müezzi-noğlu, AK Parti’nin en büyük özelliğinin gelen eleştirileri samimiyetle değerlendir-mek olduğuna dikkati çekerek, “Ama eleş-tiri yapan arkadaşlarımız, keşke kendi-lerine yapılan eleştirileri de samimiyetle yapabilseler ve oradan ders çıkarabil-seler, o zaman kazanacak olan demok-rasidir, milli iradededir, hukuk devletidir, siyasi saygınlıktır ve siyasetin geleceğe olan umudu ve güvenidir” diye konuştu.

Bakan Müezzinoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Külhanbeyi” diye eleştirildiğini belirterek, “Bu ülkenin en büyük külhanbeyi, kurucusu Musta-fa Kemal Atatürk’tür. Dünyaya en büyük külhanbeyliği o yapmıştır, gerektiğinde de bu millet adına bu milletin liderleri yapmak zorundadır” dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Selin Sayek Böke, TİSK’in üye sendikaları ve onlara bağlı işyerleri vasıtasıyla yarattığı istihdam ve ortaya koyduğu ekonomi ile Türkiye’nin en büyük gücü olduğunu söyledi.

Bugün Sanayi 4.0 devrimini ve bu dev-rime nasıl hazırlanılacağını tartışmak yerine Türkiye’deki gerginlik, tehlike ve yaşamsal risklerin konuşulmak zorun-da kalındığını belirten Böke, üretim yapanlar için bugün koşulların her za-mankinden daha ağır olduğunu, Türkiye ekonomisinin olağanüstü bir dönemden geçtiğini; eşiğinde bulunulan ekonomik krizin bildiğimiz krizlerden çok farklı bir yapıda olduğunu ifade etti. Bu krizin bir rejim tartışmasından ve iktidarın ıs-rarlarından beslendiğini, ekonomideki sorunların küresel sorunlardan kaynak-lanmadığını anlatan Selin Sayek Böke, yılbaşından bu yana Türk Lirası’nın yüz-de 20’nin üzerinde değer kaybettiğini belirterek, şunları söyledi:

“Kritik nokta şu, Türk Lirası’nın değer kaybının hızlandığı tarih, 3 Ekim tari-hi. 3 Ekim’e kadar Türk lirası 10 ayda 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra yaşananlar ışığında bu 6 kuruş, hafif gözükmeye başladı. 3 Ekim’den bugü-ne Türk lirası 55 kuruş değer kaybetti. 3 Ekim tarihine özellikle vurgu yaptım, çünkü belli ki 3 Ekim’de bir şey oldu. 3 Ekim, Bakanlar Kurulu’nun verdiği bir kararı kamuoyuyla paylaştığı bir tarih, OHAL’in Türkiye’de uzatılacağının bizle-

re haber verildiği tarihti.”

Bugün, Türkiye ekonomisinin hızla kri-ze sürüklendiğini, doğru çözümü üre-tebilmek için doğru tespiti yapmanın ve böylelikle doğru politikalar üretebil-menin önem taşıdığını savunan Böke, Türkiye’de daralan sektörlere can ve-recek kaynaklara ihtiyaç bulunduğunu, ancak atılması gerek adımların ekonomi kurumlarından geçmediğini vurguladı.

AB ile üyelik müzakerelerinden bağımsız olarak Türkiye’nin halihazırda bir Avru-pa ekonomisi olduğunu; ihracatımızın %48,5’lik kısmının AB’ye yapıldığını be-lirten Böke, ihracata yönelik yatırımları işveren kesiminin gerçekleştirdiğini; AB ile müzakerede güçlü bir siyasete ihti-yaç duyulduğunu, 90 yıllık Cumhuriyetin kazanımlarını kaybetmeden Türkiye’nin ekonomi politikalarının değişmesi ve ön-celikle OHAL’in kalkması gerektiğini söz-lerine ekledi.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Kenan Tanrı-kulu, Türk sivil toplum hayatına, çalışma ve iş hayatına önemli katkıları olan ve çalışma hayatında işverenler ile işçiler arasında bir köprü vazifesi gören TİSK’in Genel Kurulu’nda bulunmaktan onur duyduğunu belirtti.

Page 11: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

9İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016

TİSK’in 26. Genel Kurulu ve

54. Kuruluş Yıldönümü

Milli birlik ve beraberliğin titizlikle ko-runması gereken bir süreçten geçildiği-ni, kendi meclisini bombalayacak kadar gözü dönmüş hain kalkışmasına 15 Temmuz’da milletçe hep beraber göğüs gerildiğini ifade eden Tanrıkulu, topar-lanmaya çalışan ülkemizin gerek dış, gerek iç gelişmelerden dolayı ekonomik anlamda adeta bir sırat köprüsünden geçtiğini söyledi.

Ahmet Kenan Tanrıkulu, Türkiye’nin hem bütçe açığı, hem de cari açıkla karşı karşıya kaldığına işaret ederek, ekono-mideki yavaşlamadan dolayı işsizlik ora-nının yüzde 10’u geçtiğini, Türkiye eko-nomisinin uzun süredir sanayileşmeden uzaklaşarak inşaat ve hizmetler ekono-

misine yöneldiğini ve imalat sanayiinin katma değer içindeki payının ve istihda-mının gerilediğini, özel sektörün dış borç stokunun 300 milyar dolara yaklaştığını, bütün bunların ekonomide dengelerin yitirilmesinin önemli bir göstergesi ol-duğunu, TL’deki zayıflamanın bu şekilde devamı halinde üretim gücünün önemli ölçüde zarar göreceğini söyledi.

Tanrıkulu konuşmasında, işletmeler üzerindeki ağır vergi ve prim yükünün çö-zümü için MHP olarak bu konuda getiri-lecek bütün çalışmalara TBMM’de destek olup, katkıda bulunmaya hazır oldukları-nı da ifade etti.

Sorunların aşılması için ülkede siyasi hu-zura, bunun için de uzlaşma kültürünün

gelişmesine ihtiyaç olduğunu vurgulayan MHP Genel Başkan Yardımcısı Tanrıku-lu, 2009 yılından beri toplanmayan ve anayasal bir kurum olan Ekonomik ve Sosyal Konsey’in biran önce işlevsel hale getirilmesi gerektiğini kaydetti.

TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay, 15 Temmuz’daki hain girişimde hayatla-rını kaybedenlerin ülkenin birlik ve bera-berliği için şehit olduklarını, hepimizin o vatandaşlarımıza can borcumuz bulun-duğunu söyledi.

Atalay, AB’nin 57 yıldır Türkiye’yi kapı-sında tuttuğunu, ancak Türkiye’nin tam üye olacak gibi Avrupa normlarına uymak üzere yasalarını değiştirdiğini, sırtımızı AB’ye dönmememiz gerektiğini vurguladı.

Konuşmasında işçilerin kendileri için çok önemli olduğunu ifade ederek, asgari ücret konusuna değinen TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay, asgari ücretin 2017’de 1.600 TL olması gerektiğini söylediğini anımsattı. Atalay, bu konu-da kendisinin eleştirildiğini, bazı işveren-lerin “öldük, bittik” diye itiraz ettiklerini belirterek, “1.600 TL’yi versinler, bir ay yaşayalım, bakalım bununla gemi gi-diyor mu? Sizler bizim için önemlisiniz. İşyerlerini kendi işyerimiz gibi gören bir topluluğuz. Daha çok üretelim, daha kaliteli üretelim. Ama bunu üretirken

Page 12: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

10 İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016

TİSK’in 26. Genel Kurulu ve54. Kuruluş Yıldönümü

de bu ülkede eğitimi ve merhameti yan yana tutmak lazım. İstediğin kanunu çı-kart, merhametsiz sendikacı, siyasetçi, işveren olura sıkıntılar bu ülkede olma-ya devam eder” dedi.

HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Ars-lan, TİSK’in misyonunu önemsedikleri-ni, TİSK’in örgütlendiği işyerlerinde işçi sendikalarının da örgütleneceğini, Ülke-mizin işçi ve işverenlerine güvendiklerini, bütün zorluklar karşısında ortak akılla çözümler arandığını, kampanyalar ger-çekleştirdiklerini belirtti.

Arslan, AB’nin, geleneğinde var olan müzakere yeteneğini terk etmeye başla-dığını; bizimle tartışmak yerine kaçmayı yeğleyen bir AB’nin müzakerelerimizi askıya alma kararını ve yaklaşımını asla kabul etmediklerini söyledi.

Çalışma hayatının her alanında işçi- iş-veren birlikte çalıştıklarını ifade eden Arslan, sosyal diyalog mekanizmasını geleneksel sendikacılık yaklaşımından uzak, sorunları birlikte çalışarak, çözerek işçi-işverenin endüstri ilişkilerini daha da geliştirmek zorunda olduklarını kaydetti. Mahmut Arslan, TİSK ile birlikte çalış-tıklarını, TİSK’e bağlı işletmelerde üye işçi sendikalarının olduğunu ve sorun ya-şanmadığını, ancak TİSK’e bağlı işveren-

ler dışında kalan çok büyük bir işveren kesiminin asıl sorunu oluşturduğunu, bu kesimin de filli olarak TİSK’te temsil edil-mesi gerektiğini kaydetti ve geçmişten gelen tecrübe ve birikimle önümüzdeki dönemlerde daha başarılı çalışmalara imza atılacağına inandığını söyledi.

TESK Genel Başkanı Bendevi Palandö-ken, sanayiciliğin çok önemli olduğunu, sanayicinin her zaman taşın altına elini koyan insan olduğunu belirterek, “Bu ülkede yatırım yapmanın, girişimcilik yapmanın, bu ülkede büyüyüp sanayi devi olmanın ne kadar zor olduğunu hep birlikte gördük. Sizin bu ülkede çok önemli hizmetleriniz ve çok önemli bir

sermaye birikiminiz var” dedi.

Ülkede huzur ve güvenin en önemli mesele olduğuna dikkati çeken Palan-döken, huzur ve güven olmadan hiç kimsenin iş yapamayacağını, evinde bile oturamayacağını ifade ederek, her gün ülkede genç insanların şehit düştüğünü, her gün bir evde ocak söndüğünü, ülkeyi yönetenler ellerinden geleni yapsa da, Türkiye’nin düşmanlarının durmadığını kaydetti.

Palandöken, işimiz zor olsa da bunları atlatabilecek güce sahip olduğumuzu, her alanda birlik ve beraberlik içinde ol-mamız gerektiğini; toplu iğne bile üre-tilemeyen dönemlerden insansız hava araçları yapan bir ülke haline geldiğimizi, sanayicilerin takdire şayan insanlar ol-duğunu sözlerine ekledi.

Açılış konuşmalarının ardından Genel Kurul çalışmalarına geçildi. Aynı gün yapılan seçimler sonucunda Başkanlık ve Başkan Vekillikleri ile Yönetim Kuru-lu, Denetleme Kurulu ve Disiplin Kurulu Üyelikleri yeniden belirlendi.

2 Aralık 2016 akşamında TİSK’in 26’ncı Genel Kurulu ve 54’üncü Kuruluş Yıldö-nümü münasebetiyle bir Kokteyl düzen-lendi.

Page 13: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

11İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016

TİSK’in 26. Genel Kurulu ve

54. Kuruluş Yıldönümü

TİSK’in26. Genel Kurulu ve

54. Kuruluş Yıldönümü

TİSK Yönetim Kurulu’nun Anıtkabir ZiyaretiTİSK Yönetim Kurulu Yağız Eyüboğlu Başkanlığında 2 Aralık 2016 tarihinde 54. Kuruluş Yıldönümü ve

26. Genel Kurulu münasebetiyle Anıtkabir’i ziyaret etti. TİSK YÖNETİM KURULU BAŞKANI YAĞIZ EYÜBOĞLU’NUN 54. KURULUŞ YILDÖNÜMÜ MÜNASEBETİYLE

2 ARALIK 2016 TARİHİNDE ANITKABİR ÖZEL DEFTERİ’NE YAZDIĞI MESAJ

Ebedi Önderimiz Atatürk,

TİSK Yönetim Kurulu olarak, Konfederasyonumuzun 54. Kuruluş Yıldönümünde saygı, minnet ve özlem duyguları içerisinde, huzurunuzdayız.

Türk İşverenleri olarak Ülkemizin kalkınmasını sağlamak için tüm gücümüzle çalışmaktayız. “Ekonomisi zayıf bir ulus, yoksulluktan ve düşkünlükten kurtulamaz; güçlü bir uygarlığa, kalkınma ve mutluluğa kavuşamaz; toplumsal ve siyasal yıkımlardan kaçamaz.” sözünüz ilerlediğimiz yolda bize rehberlik etmekte, ilke ve inkılaplarınız çalışmalarımıza ışık tutmaktadır.

Cumhuriyet’e ve demokrasiye bağlılığımızı ifade eder, manevi varlığınız önünde saygıyla eğiliriz.

Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu Yönetim Kurulu BaşkanıYağız Eyüboğlu

Page 14: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

12 İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016

TİSK’in 26. Genel Kurulu ve54. Kuruluş Yıldönümü

TİSK’in26. Genel Kurulu ve54. Kuruluş Yıldönümü

TİSK Yönetim Kurulu Başkanı Yağız Eyüboğlu, Hilton Oteli’ndeki kokteylde yaptığı konuşmada Başkanlığı süresince kendisine destek olan TOBB, TÜRK-İŞ, TESK Başkanlarına, TİSK’e Üye İşveren Sendikaları Başkanlarına, Genel Sekreterlerine ve personeli-ne ve TİSK Genel Sekreteri ve çalışanlarına teşekkür etti.

Kokteyle, Genel Kurul delegeleri, siyasi parti, medya ve sivil toplum temsilcileri ile çok sayıda davetli katıldı.

TİSK’in 54. Kuruluş Yıldönümü Kutlandı2 Aralık 2016 günü akşamında, TİSK’in XXVI. Genel Kurulu öncesi, 54. Kuruluş Yıldönümü dolayısıyla bir kokteyl verildi.

TİSK’in 54. Kuruluş Yıldönümü Kutlandı

Page 15: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

13İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016

TİSK’in 26. Genel Kurulu ve

54. Kuruluş Yıldönümü

TİSK Yönetim Kurulu Başkanlığı’na Kudret Önen Seçildi

Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu’nun (TİSK) 26’ncı Genel Kurulu’nda yapılan seçimler sonucunda

TİSK Yönetim Kurulu Başkanlığına Kudret Önen, Yönetim Kurulu Başkan Vekilliklerine Nevzat Seyok ve Tufan Ünal seçildi.

Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu’nun 3 Aralık 2016 tarihinde Ankara’da toplanan 26. Genel Kurulu’nda yapılan Seçimler sonucu Yönetim Kurulu Başkanı ve Başkan Vekilleri ile Yönetim Kurulu, Denetleme Kurulu ve Disiplin Kurulu Üyeleri belirlendi.

Yapılan seçimler sonucunda Kudret Önen (MESS) TİSK Yönetim Kurulu Başkanlığı’na, Nevzat Seyok (Tekstil) ve Tufan Ünal (ÇEİS) Başkan Vekillikleri’ne getirildiler.

TİSK’in yeni Yönetim Kurulu, Denetleme Kurulu ve Disiplin Kurulu aşağıda isimleri belirtilen üyelerden oluştu.

TEKSTIL

NEVZAT SEYOKM. SINAN ABEŞNADIR YÜRÜKTÜMENEŞREF AKIN

TOPRAK F.FETHI HINGINAR

KAMU-IŞ ERHAN POLAT

ŞEKER DR.SELIM YÜCEL

TÜHIS ADNAN ÇIÇEK

IEIS ALI CÜNEYT ARPACIOĞLU

MIKSEN AV. ZEKERIYA SANCI

PÜIS IMRAN OKUMUŞ

SEIS METIN DEMIR

MIS HÜSEYIN SÖZLÜ

YERELSEN DR.MUSTAFA ÇÖPOĞLU

AĞAÇ D.SOLMAZ COŞKUN

CAM DR.ERTAN IREN

ÇEIS TUFAN ÜNAL

TÜDIS BEKIR BURAK UYGUNER

TÜGIS NECDET BUZBAŞ

INTES CELAL KOLOĞLU

KAĞIT RIZA KUTLU IŞIK

KIPLAS EROL KIRESEPI

MESS

KUDRET ÖNEN

HASAN ÖZCAN AYDILEK

CELAL KAYA

ÖZGÜR BURAK AKKOL

TİSK YÖNETİM KURULU ÜYELERİ

TİSK YÖNETİM KURULU BAŞKANI

MESS KUDRET ÖNEN

TİSK YÖNETİM KURULU BAŞKAN VEKİLLERİ

TEKSTIL NEVZAT SEYOK ÇEIS TUFAN ÜNAL

Page 16: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

14 İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016

TİSK’in 26. Genel Kurulu ve54. Kuruluş Yıldönümü

TİSK DENETLEME KURULU ÜYELERİ

ÇEIS MEHMET HACIKAMILOĞLU

MESS BORA KOÇAK

TEKSTIL AYDIN FETHI BAYTAN

TİSK DİSİPLİN KURULU ÜYELERİ

ÇEIS KEMAL DOĞANSEL

INTES HAYDAR KURT

KIPLAS ÜNSAL HEKIMAN

MESS ERKAN KAFADAR

TEKSTIL SELAHADDIN BITLIS

TİSK YÜRÜTME KOMİTESİ ÜYELERİ

BAŞKAN KUDRET ÖNEN

BAŞKAN VEKILI NEVZAT SEYOK

BAŞKAN VEKILI TUFAN ÜNAL

ÜYE ERHAN POLAT

ÜYE ÖZGÜR BURAK AKKOL

ÜYE BEKIR BURAK UYGUNER

ÜYE RIZA KUTLU IŞIK

TİSK Yürütme Komitesi Üyeleri belli oldu

TİSK Yönetim Kurulu’nun 13.12.2016 tarih ve 26-1 sayılı toplantısında TİSK Anatüzüğü’nün 30. maddesi gereğince kendi üyeleri arasında yapılan seçim sonucunda yedi kişilik TİSK Yürütme Komitesi aşağıdaki şekilde oluştu:

Page 17: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

15İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016

TUFAN ÜNALTİSK YÖNETİM KURULU

BAŞKAN VEKİLİ

KUDRET ÖNENTİSK YÖNETİM KURULU BAŞKANI

1953 İstanbul doğumlu, Kudret Önen, çalışma hayatına 1975’te Ford Otosan’da Makine Mühendisi olarak başladı. Sırasıyla Ford Otosan, Koç Holding, Otokar A.Ş’de Proje Mühendisliği, Ar-Ge Bölüm Müdürlüğü, Genel Müdür Yardımcılığı ve Genel Müdür görevlerinde bulunan Önen, 2005 yılında Koç Holding Yan Sanayi ve Diğer Otomotiv Grubu’nun Eş Başkanı oldu. 2006 yılında Koç Holding Savunma Sanayi ve Diğer Otomotiv Grubu Başkanlığı’na getirilen Önen’in sorumluluk alanına 2010’da Bilgi Grubu eklendi. Önen, bu görevine Mart 2016’ya kadar devam etti. Nisan 2016’da Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) Yönetim Kurulu Başkanlığına seçilen Önen, MESS’in iştiraki SİBEM’in ve MESS Eğitim Vakfı’nın da Yönetim Kurulu Başkanlığı görevlerini yürütüyor. 2010 yılından bu yana Otomotiv Sanayii Derneği Yönetim Kurulu Başkanı olan Önen, aynı zamanda Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Otomotiv Sanayi Meclis Başkanlığı görevinde bulunuyor. Önen, 2013-2014 arasında ise Savunma ve Havacılık Sanayii İmalatçılar Derneği Yönetim Kurulu Başkanlığı yaptı.Gazi Üniversitesi Makine Mühendisliği mezunu olan ve İngilizce bilen Önen, evli ve iki kız babasıdır.

1961 Malatya doğumlu olan Seyok ODTÜ Elektrik-Elektronik Bölümünde öğrenimini tamamlayarak çalışma hayatına kurucusu olduğu KRL Elektrik-Elektronik şirketi ile başlamış olup 1991 yılında Karsu Tekstil’e geçen Seyok Karsu’da Yönetim Kurulu Üyeliği ve Genel Müdür olarak çalışma hayatına devam etmektedir.2009-2014 yılları arasında Panfi Tarım Hayvancılık Yönetim Kurulu Üyeliği, Binicilik Federasyonu Danışma Kurulu üyeliği de yapan Seyok halen ITMF - Spinners Committee üyeliği, TOBB Tekstil Sanayi Meclisi üyeliği, Kayseri Sanayi Odası Tekstil Meslek Komite Başkanlığı, Türkiye Pamuklu Tekstil Sanayicileri Yönetim Kurulu Üyeliği, Türkiye Tekstil Sanayii İşverenleri Sendikası Yönetim Kurulu üyeliği ve Türkiye İşverenler Sendikası (TİSK) yönetim kurulu üyeliğine devam etmektedir.Seyok evli ve 2 çocuk babasıdır.

1949’da İzmir’de dünyaya geldi. İlk, orta ve lise eğitimini sırasıyla Kütahya, Ankara ve İstanbul’da tamamladı, 1974 yılında ODTÜ Metalürji Bölümünden Yüksek Mühendis unvanıyla mezun oldu. Askerlik görevinden sonra TÜBİTAK ve İzmir BMC San. Tic. A.Ş.’de altı yıl hizmet verdi. 1981 yılında Batıçim Batı Anadolu Çimento Sanayii A.Ş.’de Üretim Müdürü olarak göreve başladı, 1987 yılında Batıçim Yönetim Kurulu Üyeliğine seçilen Ünal, halen Batıçim A.Ş. ve BatıSöke T.A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Murahhas Üyesi, Batı Enerji A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Başkanı’dır. 1992 yılından bu yana TÜSİAD üyesi olan Ünal, 2003-2004 yıllarında TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyeliği de yaptı. ESİAD kurucu üyesidir. 1997-1999 yılları arasında ESİAD Yönetim Kurulu Başkanlığı görevinde bulundu. 11.04.2008 - 02.06.2014 tarihleri arasında Çimento Endüstrisi İşverenleri Sendikası (ÇEİS) Yönetim Kurulu Başkan Vekilliği görevini yürüten Tufan Ünal, 02.06.2014 tarihinde ÇEİS Yönetim Kurulu Başkanlığı’na seçilmiştir. İngilizce bilmektedir. Evli ve iki çocuk babasıdır.

NEVZAT SEYOKTİSK YÖNETİM KURULU

BAŞKAN VEKİLİ

Page 18: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

16 İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016

İzmit/ Kocaeli’nde doğdu. İlk ve orta öğrenimini İzmit ‘te tamamladı.İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nden me-zun olduktan sonra Türkiye Selüloz ve Kağıt İşletmeleri Genel Müdürlüğü’nde Personel Uz-manı olarak işe başladı.Bu kuruluştan, Planlama ve Organizasyon Şefi olarak ayrılarak Anadolu Endüstri Holding A.Ş ‘e Proje Uzmanı olarak girdi.Bu görevi sırasında sürekli büyüyen Anadolu Grubu’nun otomotiv ve içecek sektörleri ile ilgili yeni yatırımlarının fizibilite etütlerinde ve pazar araştırmalarında sorumlu görevler aldı.Daha sonra Personel ve Endüstriyel İlişkiler Mü-dürü oldu.

Grubun yurt dışında yatırımlara başlaması ile birlikte yapılan reorganizasyon çalışmalarına katıldı ve Personel ve Endüstriyel İlişkiler Koor-dinatörlüğü görevine getirildi.Grubun Rusya, Orta Avrupa ve Orta Asya ‘daki yatırımlarının organizasyon çalışmalarını yürüt-tü ve insan kaynakları sistemlerini kurarak ça-lıştırdı. Anadolu Grubundan emeklilik nedeni ile ayrıldıktan sonra serbest yönetim danışmanlığı yapmaya başladı.Endüstriyel ilişkiler konusunda pek çok tebliğ ve makalesi bulunmaktadır.Halen Türkiye Ağaç ve Kağıt Sanayii İşverenleri Sendikası’nın Yönetim Kurulu Başkanı’dır.

İzmir Türk Koleji’nin ardından Ankara Üniversi-tesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. “Türk Hukukun-da Toplu İş Sözleşmesi Hükümlerinin Hizmet Akitleri Üzerindeki Etkileri” ile “Avrupa Birliği ve Türk İş Hukukunda Üçlü Diyalog” konulu tezle-riyle, İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku ve Avrupa Birliği Hukuku Bilim Dallarında iki ayrı alanda yüksek lisans yaptı. 2008 yılında Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Bilim Dalında “Avrupa Birliği İş Hukuku Yönergeleri Karşısında 4857 Sayılı İş Kanununun Durumu” konulu tez ça-lışmasıyla bilim doktoru unvanını aldı. TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesinde misafir öğretim görevlisi olarak iş hukuku dersleri verdi.1995-2011 yıllarında Çimento Endüstrisi İşve-renleri Sendikasında Avukat ve Hukuk Müşaviri

olarak çalıştı. 2011 yılından itibaren Şişecam Topluluğu Endüstri İlişkileri Direktörü olarak gö-rev yapmaktadır.Endüstri ilişkileri, bireysel ve toplu iş hukuku alanında ihtisaslaşmış olan Ertan İren, çalışma hayatı süresince birçok farklı işkolunda yurt içinde ve yurt dışında işçi sendikalarıyla toplu sözleşme müzakereleri yürüttü.Türkiye Cam, Çimento ve Toprak Sanayii İşve-renleri Sendikası Başkanı, Türkiye İşveren Sen-dikaları Konfederasyonu (TİSK) Yönetim Kurulu üyesi olan İren’in tezlerinden oluşan 3 kitabı ve endüstri ilişkileri alanındaki dergilerde yayınlan-mış makaleleri ve incelemeleri bulunmaktadır. İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Derneği ve Peryön Üyesidir.

AV. DR. ERTAN İRENTİSK YÖNETİM KURULU ÜYESİ

D. SOLMAZ COŞKUNTİSK YÖNETİM KURULU ÜYESİ

BEKİR BURAK UYGUNERTİSK YÜRÜTME KOMİTESİ ve

YÖNETİM KURULU ÜYESİ

20 Mayıs 1971 tarihinde İstanbul’da doğdu. Ortaokulu İstanbul Erkek Lisesi’nde tamamlandıktan sonra yüksek öğrenimini İsviçre’de American College of Switzerland’de tamamladı.Deri sektöründe ailenin 3.kuşak temsilcisidir. Uyguner Deri Pazarlama ve Ticaret A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı, Varna Deri Sanayi ve Ticaret A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi ve Uyguner Deri Sanayi ve Ticaret A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesidir.2011 yılından bu yana Türkiye Deri Sanayi İşverenleri Sendikası Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini yürütmekte olup, bunun yanı sıra Türkiye Deri Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu üyeliği görevini de sürdürmektedir.Almanca, İngilizce, İtalyanca, Fransızca bilmektedir. Evli ve 2 çocuk babasıdır.

Page 19: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

17İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016

Necdet Buzbaş, 15 Nisan 1948 tarihinde Samsun’da iki katlı bir ahşap evin bahçe katında doğdu.Merzifon İstiklal İlkokulu’nda öğrenimine baş-layana dek çocukluğu Samsun Ondokuz Mayıs Mahallesinde geçti. Ortaokula Merzifon’da baş-ladı ise de ikinci sınıftan itibaren Samsun Namık Kemal Ortaokulu’nda devam etti. 1965 yılında Samsun Ondokuz Mayıs Lisesi’ni bitirerek, o yıl-ların en popüler fakültesi İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesi’ni kazandı. 1970 yılında Kimya Yüksek Mühendisi olarak mezun oldu.1970-1972 yıllarında asteğmen olarak askerlik görevini yaptığı Malatya’yı hiç unutamadı.Askerlik dönüşü Samsun tutkusundan olsa ge-rek yükseköğrenimi süresince karşılıksız burs aldığı Eczacıbaşı şirketinin iş olanakları gör-mezden gelerek Samsun’da kurulu Adeka ilaç fabrikasında göreve başladı. Bu yönelişte lise yıllarındaki kimya öğretmeninin Adeka ilaç fab-rikasının sorumlu imalat müdürlüğünü yapıyor olmasının etkili olduğu söylenir.

1975 yılında evliliğinin getirdiği zorunlulukla iş tercihini İstanbul’a yöneltmek zorunda kaldı ve Ülker’li oldu.Ülker Gıda Sanayii A.Ş.’de, İşletme Şefliği’nden başlayan büyük koşu 2005 yılı Nisan ayında Grup Başkanlığı görevindeyken noktalandı, daha sonra İcra Kurulu ve Yönetim Kurulu Üye-likleriyle ikinci bahar yaşayarak devam etti.Yeni bir kırk yılım daha olsa Ülker’de çalışırım diyen Necdet Buzbaş Ülker’deki faal iş yaşamını emeklilikle sürdürüyor.İAV Üyeliği, Kal-Der Üyeliği, TÜHOD Üyeliği gibi birçok sivil toplum kuruluşlarında yer alırken Gıda Güvenliği Derneği Yönetim Kurulu Üyesi, TOBB Gıda Meclisi Başkanlığı ve Türkiye Gıda Sanayii İşverenleri Sendikası Başkanlığını da yürütüyor.Evli, iki çocuklu. İngilizce bilir, okur ve kafasına göre seyahat etmeyi sever. Sağlıklı yaşam için beslenmesine itina gösterir ve her fırsatta yü-rür.

NECDET BUZBAŞTİSK YÖNETİM KURULU ÜYESİ

CELAL KOLOĞLUTİSK YÖNETİM KURULU ÜYESİ

Celal Koloğlu 01.11.1951 Elazığ doğumludur. Orta Doğu Teknik Üniversitesi Mühendislik Fa-kültesi Kimya Mühendisliği Bölümü mezunudur (1975).Evlidir, İngilizce bilmektedir.Kamu ve Özel Sektör Kurum ve Kuruluşlarındaki görevleri; 1996-2001 yıllarında Asfalt Müte-ahhitleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı yaptı. 1997-2000 yıllarında Demir Çelik İşlet-meleri Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev aldı. 2001-2003 yıllarında TİSK tarafından, İşsizlik Sigortası Fon Yönetim Kurulunda görev aldı. 2003-2004 yıllarında TOBB Müteahhitlik Sek-tör Kurulu Yönetim Kurulu Üyeliği yaptı. 2004-2005 yıllarında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Sosyal Güvenlik ve Yüksek Danışma Kurulunda görev aldı. 1998 - 2011 yıllarında İNTES (Türkiye İnşaat ve Tesisat Müteahhitleri

İşveren Sendikası) Yönetim Kurulu Üyeliği yap-tı. 1997 - 2011 yıllarında Türkiye Müteahhitler Birliği Yönetim Kurulu Üyeliği yaptı. 2010-2012 yıllarında TİSK tarafından, Mesleki Yeterlilik Ku-rumu Yönetim Kurulu Üyeliği yaptı.Yürütülmekte olan görevler;1977 - KOLİN İnşaat Turizm Sanayi ve Ticaret A.Ş. Kurucu üyesi KOLİN A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi 2005- ASO (Ankara Sanayi Odası) Yönetim Ku-rulu Başkan Yardımcısı2013-İNTES (Türkiye İnşaat ve Tesisat Mü-teahhitleri İşveren Sendikası) Yönetim Kurulu Başkanı2013-TİSK tarafından, MYK (Mesleki Yeterlilik Kurumu) Yönetim Kurulu Üyeliği

Page 20: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

18 İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016

EROL KİRESEPİTİSK YÖNETİM KURULU ÜYESİ

25 Şubat 1963 Bartın doğumlu olan Rıza Kutlu Işık, lise öğrenimini Northfield Mount Hermon’da (ABD) tamamlamasının ardından Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi bölümünden mezun oldu.Halen Işıklar Holding A.Ş. ve tüm Işıklar Grup Şirketleri Yönetim Kurulları Başkanlığı görevini sürdürmektedir.Aynı zamanda TİSK Mikrocerrahi ve Rekonstrük-siyon Vakfı Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı ve Turgut Işık Eğitim ve Sağlık Vakfı Yönetim Kurulu Başkanlığı yapmaktadır.T. Selüloz, Kağıt ve Kağıt Mamulleri Sanayii İş-

verenleri Sendikası Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı da yürütmektedir.4. dan kara kuşak karateci olan Rıza Kutlu Işık, B kategorisi uluslararası karate hakemli-ği yapmakta ve Koşar Karate-Do Derneğinin Asbaşkanlığı’nı yürütmektedir.Hayat Mücadele Değil, Mücadele Hayattır ve Avcıbaşı Galip Reis ve Çırak isimli iki kitabı ba-sılmıştır. Işık, Naz Işık ile evli ve Turgut, Ela ve Alp is-minde üç çocuk sahibidir. İngilizce ve Fransızca bilmektedir.

RIZA KUTLU IŞIKTİSK YÜRÜTME KOMİTESİ ve

YÖNETİM KURULU ÜYESİ

1951 yılında İstanbul’da doğan Erol Kiresepi, 1973 yılında Boğaziçi Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Kimya bölümünden mezun oldu. Ar-dından 1975 yılında aynı üniversiteden İşletme yüksek lisansı derecesini aldı.Santa Farma İlaç Sanayii A.Ş.’nin Yönetim Ku-rulu Başkanlığı’nı yürüten Erol Kiresepi, aynı zamanda Gürel İlaç Ticaret A.Ş. ve Palmer İlaç Ticaret A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Başkanı ve Mu-rahhas Üyesi’dir.Erol Kiresepi, 1977 ve 2003 yılları arasında KİPLAS İşveren Sendikası’nda Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev aldı. 2003 yılından bu yana ise Yönetim Kurulu Başkan Vekili olarak görev yapmaktadır.1983-2014 döneminde Türkiye İlaç Sanayii Derneği’nde (TİSD) Yönetim Kurulu Üyesi ola-rak görev yapan Kiresepi, 1994 yılından bu yana Türkiye Odalar Birliği’nde İlaç Sanayi Sektör Ku-rulu Üyesi, 2001 yılından bu yana İstanbul Sa-nayi Odası’nda Meslek Komitesi Üyesi ve 2009 yılından bu yana da Meslek Komitesi Başkanı ve İstanbul Sanayi Odası Meclis Üyesidir.Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu’nda (TİSK) 1993 ve 1998 yılları arasında Denetleme Kurulu Üyesi, 2002-2008 yılları arasında Yöne-tim Kurulu Üyesi, 2013-2016 yılları arasında Yönetim Kurulu Başkan Vekili olarak görev yap-tı. Kiresepi halen Yönetim Kurulu Üyeliği görevi-ni sürdürmektedir. 2004-2013 yılları arasında TİSK Dış İlişkiler Komisyonu Üyesi, 2014’ten bu yana ise aynı Komisyonun Başkanı olarak Türk İşverenlerini uluslararası platformlarda temsil etmektedir.

2004 yılından beri Türkiye Avrupa Birliği Karma İstişare Kurulu (KİK) Üyesidir.2011 yılından itibaren ise TİSK’i G20 ve B20 sü-recinde temsil etmektedir. Bu süreç kapsamın-da olmak üzere; 2011 yılı G20 Fransa Dönem Başkanlığında ve 2013 yılı G20 Rusya Dönem Başkanlığında sürdürülen çalışmalarda, işveren kanadını temsilen B20’nin İstihdam Görev Gü-cünde üye olarak görev aldı.Erol Kiresepi, 2014 yılında Avustralya’nın ev sahipliğini yaptığı G20 Dönem Başkanlığı süre-cinde yürütülecek çalışmalara yön vermek ama-cıyla, uluslararası arenadaki CEO’lardan oluşan CEO Forumu’na seçilmiş ve 2014 yılında da gö-revine devam ederek B20 İstihdam Görev Gücü Üyeliğine tekrar davet edildi.Ayrıca 2013 ve 2014 yıllarında B20 İstihdam Görev Gücünü temsilen, G20 İstihdam Görev Gücü ve G20 Çalışma Bakanlarının yer aldı-ğı muhtelif platformlarda Dünya İşverenlerini temsil etti.2015 yılında G20 Türkiye Dönem Başkanlığı çerçevesinde oluşturulan B20 Türkiye Yürütme Kurulunun 7 üyesinden biri olarak Hükümetimiz tarafından tayin edilmiş olan Erol Kiresepi, halen B20 İstihdam Görev Gücünde görev yapmaya devam etmektedir.2017 Almanya G20 dönem başkanlığında B20 İstihdam ve Eğitim Görev Gücü Eş Başkanlığını yapmaktadır.Kiresepi Uluslararası İşveren Teşkilatı (IOE) Baş-kanı seçildi ve görevi Haziran 2017’de devra-lacaktır.

Page 21: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

19İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016

HASAN ÖZCAN AYDİLEKTİSK YÖNETİM KURULU ÜYESİ

Hasan Özcan Aydilek, 1978’de getirildiği Mercedes-Benz Türk A.Ş’de Mali İşler Müdürlü-ğü görevini 1992 yılına kadar sürdürdü. 1992-1996 yıllarında Bosch-Siemens Ev Aletleri Ti-caret A.Ş.’de Genel Müdür olarak görev yapan Aydilek, BSH Ev Aletleri Sanayi ve Ticaret A.Ş İcra Kurulu ile Robert Bosch A.Ş. Yönetim Ku-rulu üyeliklerinde bulundu. Aydilek, halen BSH Ev Aletleri Sanayi ve Ticaret A.Ş Yönetim Kurulu Üyesi ve Bosch Sanayi ve Ticaret A.Ş Yönetim

Kurulu Başkan Vekili görevlerini sürdürüyor. Aydilek, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi mezunudur.2013’ten bu yana MESS Yönetim Kurulu Üyeliği görevine devam eden Aydilek, Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu Denetleme Kurulu Üyeliği görevinde de bulunuyor. Aydilek, 2011 – 2015 döneminde Türkiye Beyaz Eşya Sana-yicileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanlığı yaptı.

CELAL KAYATİSK YÖNETİM KURULU ÜYESİ

ÖZGÜR BURAK AKKOLTİSK YÜRÜTME KOMİTESİ ve

YÖNETİM KURULU ÜYESİ

Yükseköğrenimini İstanbul Teknik Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü’nde tamamladıktan sonra 2011 yılında Koç Üniversitesi Executive MBA programından yüksek lisans derecesini aldı. Profesyonel iş hayatını sürdürürken Harvard Business School ile Columbia Üniversitesi’ndeki Yö-netici ve Lider Geliştirme programlarından başarı ile mezun oldu. İş yaşamına 2001 yılında ABD’de Nautilus Foods bünyesinde Üretim ve Verimlilik Uzmanı olarak başladı. Yurtdışı deneyimi sonrasın-da Türkiye’ye dönen Akkol, Koç Holding’e 2003 yılında İnsan Kaynakları Uzman Yardımcısı olarak katıldı, 2004-2005 yılları arasında İnsan Kaynakları Uzmanı, 2005-2009 yılları arasında Denetim Uzmanı ve Kıdemli Denetim Uzmanı olarak çalıştı. 2009-2010 yılları arasında Sistem Geliştirme ve İnsan Kaynakları Yöneticisi, 2010-2014 yılları arasında ise Sistem Geliştirme ve İnsan Kaynakları Koordinatörü görevlerinde bulundu. Nisan 2014’ten bu yana Koç Holding İnsan Kaynakları Direktö-rü olarak görev yapmaktadır. Akkol aynı zamanda Koç Holding Emekli ve Yardım Sandığı Vakfı’nda Yönetim Kurulu Başkanı, Eseyel Danışmanlık, Otokoç Otomotiv ve İltur Gemicilik ve Yat İşletmeleri şirketlerinde Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yapmaktadır. Ayrıca Türkiye Metal Sanayicileri Sen-dikası (MESS) Yönetim Kurulu Üyesi’dir. İngilizce bilmektedir. Evlidir.

1958 yılında Gümüşhane’de doğan Celal Kaya, Erzurum Lisesi’ni bitirdikten sonra yabancı dil eğiti-mini 1977 yılında Colchester-İngiltere’de aldı. Atatürk Üniversitesi Yabancı Diller Yüksekokulu’ndan mezun olduktan sonra çalışma hayatına 1982 yılında Koçkaya A.Ş.’nin Erzurum Şube Yetkilisi olarak başladı. Üç yıl süren Şube Yetkilisi görevinden sonra 1985 yılında Koçkaya Holding bünyesindeki Şir-ketlerin İthalat Müdürlüğü görevini yürüttü. 1988 yılında ise Kale Oto Radyatör A.Ş. Çayırova-Gebze tesislerinin kuruluşunda görev aldı ve hâlen bu şirketin Yönetim Kurulu Üyeliği ve İcra Kurulu Baş-kanlığı görevlerini yürütmektedir. Aynı zamanda Metal, Otomotiv, Eğitim ve Sigorta alanında hizmet veren Koçkaya Holding’e bağlı diğer şirketlerdeki Yönetim Kurulu Üyeliği görevlerini sürdürmektedir.TAYSAD – Taşıt Araçları Yan Sanayicileri Derneği’nin 2010-2012 yılları arasında Başkanlık görevini yürüten Celal Kaya, hâlen Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Otomotiv Yan Sanayi Meclis Üyeliği, İstanbul Sanayi Odası Meclis Üyeliği, İstanbul Sanayi Odası Kara Taşıtları Yan Sanayi Meslek Komitesi Başkanlığı, Gebze Teknik Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Vakfı Yönetim Kurulu Üyeliği ve MESS (Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası) Yönetim Kurulu Üyeliği görevlerini yürütmektedir. İngilizce bilen Celal Kaya evli ve iki çocuk babasıdır.

Page 22: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

20 İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016

EŞREF AKINTİSK YÖNETİM KURULU ÜYESİ

1955 Uşak, Eşme doğumludur. İlk, orta ve lise eğitimini İstanbul’da tamamladı. Ege Üniversitesi ve Mimar Sinan Üniversitesi Tekstil Bölümü’nü bitirdi. Kısa dönem askerlik görevinden sonra sırasıyla sektörde; Bahariye Mensucat’ta Dokuma Şefi (1 yıl), Bozkurt Mensucat’ta Kalite Kontrol Müdürü (3 yıl) ve Titiz Grubuna ait Bemsey Tekstil A.Ş. de Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Genel Müdürü (13 yıl) olarak çalıştı. 1995 yılında Öztek Grubuna ait Öztek Tekstil A.Ş.’de kurucu ortak olarak işe başladı. Hala bu şirkette Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Genel Müdür olarak göreve devam etmektedir. Evli ve 2 çocuk babası olup, İngilizce bilmektedir.Hali hazırda; Türkiye Tekstil Sanayii İşverenleri Sendikası (TTSİS)’nda Yönetim Kurulu Üyeliği, İstan-bul Tekstil ve Konfeksiyon İhracatçı Birlikleri (İTKİB)’nde Yönetim Kurulu Üyeliği, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM)’nde İcra Kurulu Üyeliği, Tekirdağ Sanayiciler Derneği (TEKSANDER)’nde Yönetim Kuru-lu Üyeliği görevlerini yürütmektedir.

NADİR YÜRÜKTÜMENTİSK YÖNETİM KURULU ÜYESİ

1962 Adana Ceyhan doğumlu Nadir Yürüktümen, yüksek, ilk ve orta öğrenimini Adana’da tamam-ladıktan sonra, iş hayatına Ceyhan’da tekstil sektöründe başladı. Daha sonra 1988 yılında Saray Halı’da iş yaşamını sürdüren ve değişik kademelerde yöneticilik yapan Yürüktümen; 2008 yılından bu yana Saray Tarım ve Hayvancılık A.Ş. ve Saray Halı A.Ş. şirketlerinde Genel Koordinatör olarak görevini sürdürmektedir.Evli ve iki çocuk babası olan Yürüktümen; Sosyal Güvenlik Kurumu Yönetim Kurulu Üyesi, TİSK Yö-netim Kurulu Üyesi, Türkiye Tekstil Sanayi İşverenleri Sendikası Danışma Kurulu Üyeliği görevlerini de yürütmektedir.

MEHMET SİNAN ABEŞTİSK YÖNETİM KURULU ÜYESİ

1965 yılında İstanbul’da doğdu.İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesinden mezun oldu.İstanbul Sanayi Odası Meclisinde ve İstanbul Ticaret Odası nezdinde kurulu bulunan komite ve komisyonlarda görev alan Abeş, halen Türkiye Tekstil Sanayii İşverenleri Sendikası Yönetim Kurulu Üyesi olup, TİSK Mikrocerrahi ve Rekonstrüksiyon Vakfı Yönetim Kurulu Başkan Vekilliği görevini de sürdürmektedir.1952 yılından beri yünlü mamuller sektöründe faaliyet gösteren Abeş İplik San. A.Ş’nin Yönetim Kurulu Başkanı olan Abeş, iki çocuk sahibi olup İngilizce bilmektedir.

Page 23: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

21İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016

F. FETHİ HİNGİNARTİSK YÖNETİM KURULU ÜYESİ

1946 yılında İstanbul’da doğdu. Sultanahmet Ticaret Lisesi ve sonrasında İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nden 1968 yılında mezun oldu. 1970 - 1979 yılları arasında Türk Philips’te görev yaptı. 1979 yılından bu yana Türk Ytong Sanayi A.Ş.’de muhtelif kademeler-de ve halen Yönetim Kurulu Başkanı olarak gö-rev yapmaktadır. 1993 yılında Milli Prodüktivite Merkezi tarafından “Yılın İşadamı” seçildi.1997 yılında Genç Yönetici ve İşadamları Derneği (GYİAD) tarafından “Türkiye’nin En İyi 50 Yöne-ticisi” arasında yer aldı.Halihazırda Türk Ytong Sanayi A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı, Türkiye İnşaat Malzemesi Sa-

nayicileri Derneği (IMSAD) Yönetim Kurulu Baş-kanı, Gaziantep Ytong Yönetim Kurulu Başkan Vekili, Evren Zincir A.Ş. Başkan Vekili, Avrupa Gazbeton Üreticileri Birliği (EAACA) Yönetim Kurulu Üyesi, Türkiye Gazbeton Üreticileri Birliği (TGÜB) Yönetim Kurulu Başkan Vekili, Türkiye Finans Yöneticileri Vakfı (FİNANS KULÜP) Yö-netim Kurulu Üyesi, Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Yönetim Kurulu Üyesi ve Türk Böbrek Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi gö-revlerini sürdürmektedir.Evli ve 2 çocuk babası olup, İngilizce ve İtalyan-ca bilmektedir.

ERHAN POLATTİSK YÜRÜTME KOMİTESİ ve

YÖNETİM KURULU ÜYESİ

DR. SELİM YÜCELTİSK YÖNETİM KURULU ÜYESİ

1955 yılında Çorum’un Sungurlu ilçesinde doğdu. İlk ve orta öğrenimini Sungurlu’da, lise öğrenimini İstanbul Haydarpaşa Lisesi’nde ta-mamladı. 1972 yılında girdiği Ankara Üniversi-tesi Ziraat Fakültesi’nden 1977 yılında mezun oldu. A.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü Biyometri ve Genetik Anabilim Dalı’nda 1979 yılında başladı-ğı Doktora öğrenimini 1984 yılında tamamladı. 1989 yılında TÜBİTAK Yurt Dışı Doktora Sonrası Bursunu kazanarak İngiltere’de İstatistik ve Bil-gisayar konusunda çalışma yaptı. 1978 yılında Başbakanlık Toprak ve Tarım Re-formu Müsteşarlığında mühendis olarak göreve başladı. Daha sonra geçtiği Türkiye Şeker Fab-rikaları A.Ş. Genel Müdürlüğünde; 1980-1997

yılları arasında Mühendis, Teknik Uzman, Mü-dür, 1997-2000 yılları arasında da Tarımsal Üretim Dairesi ile Araştırma, Planlama ve Ko-ordinasyon (APK) Dairesi Başkanlıklarında Daire Başkanı, 28/11/2000 tarihinde Genel Müdür Yardımcısı, 03/01/2001-17/12/2008 yılları arasında Genel Müdür Yardımcısı ve Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yapmış, 17/12/2008 tarihinden itibaren de aynı kuruluşta Genel Mü-dür Yardımcılığı görevini sürdürmektedir.2001 yılından 2015 yılına kadar Türkiye Şeker Sanayii İşverenleri Sendikasının Yönetim Kurulu Üyeliğini, 28 Ocak 2015 tarihinden itibaren de Yönetim Kurulu Başkan Vekilliğini sürdürmekte-dir.

1958 yılında Şiran-Gümüşhane’de doğdu. Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Uluslararası İlişkiler bölümünden 1983’te mezun oldu. Mezuniyetini takiben askerlik görevi-ni yaptı.01.09.1986 tarihinde Türk Ağır Sanayii ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenleri Sendikası (TÜHİS)’nda Uzman Yardımcısı olarak göreve başladı. Sırasıyla Uzmanlık, İktisat Müşavirliği ve Genel Sekreter Yardımcılığı görevlerini ifa etti. 7 ve 8. Beş Yıllık Kalkınma Planlarının hazırlanması Komisyonlarında görev yaptı. Yurt içi ve yurt dışı bir çok toplantı, seminer ve genel kurullarda tem-silci olarak görev aldı. Halen Kamu İşletmeleri İşverenleri Sendikası (KAMU-İŞ) Genel Sekreterliği görevini yürütmektedir.Polat, evli ve iki çocuk babasıdır.

Page 24: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

22 İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016

AV. ZEKERİYA SANCITİSK YÖNETİM KURULU ÜYESİ

1968 yılında Samsun’un Ladik ilçesinde doğan Zekeriya Sancı, orta ve lise öğrenimini Amasya’ da tamamladı. 1995 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldu. 2010 yılında “Türk İş Hukukunda İş Güvencesi Tazminatı” konulu teziyle yüksek lisansını bitirdi. 

1996 yılında İstanbul Barosuna kayıtlı olarak staj yaptı. Bir müddet serbest avukatlık yaptıktan sonra, 01.07.1999 tarihinde Mahalli İdareler Kamu İşveren Sendikasında avukat olarak çalışmaya başladı. 01.08.2003 tarihinde Genel Sekreter Yardımcısı, 01.01.2016 tarihinde de Genel Sekreter olarak atandı. 30.09.2016 tarihinde T.C.Adalet Bakanlığı’nın Arabulucular Siciline kaydolarak Arabu-luculuk yapma yetkisini de alan Sancı, evli ve iki çocuk babasıdır.

ALİ CÜNEYT ARPACIOĞLUTİSK YÖNETİM KURULU ÜYESİ

1 Mayıs 1951 tarihinde İstanbul’da doğdu.1973 senesinde Kimya Muhendisi oldu.Adeka İlaç Sanayinde 1979’te göreve başlamış olup, 2007 yılından itibaren de Yönetim Kurulu Başkanıdır.İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı, TİSK Yönetim Kurulu Üyesi ve TOBB Sektör Meclisi Üyesidir.Ali Cüneyt Arpacıoğlu evli ve iki çocuk babasıdır.

ADNAN ÇİÇEKTİSK YÖNETİM KURULU ÜYESİ

1957 yılında Trabzon’da doğdu. Lise tahsilini Ankara’da tamamladı. 1974 yılında Ortadoğu Teknik Üniversitesi Fen ve Edebiyat Fakültesi Eğitim Bölümüne girdi. Daha sonra sırası ile Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi İngilizce Bö-lümü ile Gazi Üniversitesi İktisadi ve Ticari Bi-limler Fakültesinin İktisat Bölümlerinden mezun oldu.01.06.1986 tarihinde Türk Ağır Sanayii ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenleri Sendikası (TÜHİS)’nda Uzman Yardımcısı olarak göreve başlayan Çiçek, 16.11.1987 tarihinde Uzman’lı-ğa, 16.12.2003 tarihinde de Genel Sekreterliğe atandı.Devlet Planlama Teşkilatı Beş Yıllık Kalkınma Planlarıyla ilgili İhtisas Komisyonlarında Uzman

ve Raportör olarak görev yaptı. Çalışma haya-tıyla ilgili çeşitli Kurul ve Komisyonlarda görev aldı. 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu gereğince 2004-2010 tarihleri arasında Kamu İşveren Kurulu Üyesi olarak görev yaptı.TİSK’in 24-25 Aralık 2004 tarihinde yapılan Ola-ğan Genel Kurulundan bu yana Yönetim Kurulu Üyeliğini sürdüren Çiçek, 14-15 Aralık 2013 tarihinde yapılan 25.Olağan Genel Kurulda Tür-kiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Yönetim Kurulu Üyeliğine yeniden seçildi. Kamu İşverenlerini temsilen 30.06.2004 tari-hinden bu yana Yüksek Hakem Kurulu Üyeliği görevini de yürütmekte olan Çiçek evli ve üç çocuk babasıdır.Çiçek, iyi derecede İngilizce bilmektedir.

Page 25: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

23İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016

METİN DEMİRTİSK YÖNETİM KURULU ÜYESİ

1963 Erzincan doğumlu, A.Ü. İktisat Fakültesi mezunudur. 1985 yılında medikal sektörde ça-lışma hayatına Nevşehir’de başlayıp 1994 yılın-da Metdem Sağlık Gereçleri Ltd.Şti.’yi kurarak devam etmiştir. 1998 yılında Azerbaycan’da ilk olan Türk American Medical Center Teşhis Mer-kezinin kurucularındandır.1994 yılından bugüne sağlık sektöründe üretim, ithalat ve ihracatları başarıyla sürdürmekte-dir. Türk Sanayici ve İşadamları Vakfı Mütevelli Heyeti üyesidir. Ankara Ticaret Odası Meslek Komitesi Başkanlığını yapmaktadır. TOBB me-

dikal sektör meclisinin kurulduğundan bu yana üyesidir ve kurulduğundan bu yana başkan yar-dımcılığını yürütmektedir. Asgari Ücret Tespit Komisyonu İşveren Heyeti Başkanı olarak görev yapmıştır. Türkiye Sağlık Endüstrisi İşverenleri Sendikası kurucuları arasında bulunmakta olup Sendikanın kurulduğu 2003 yılından beri Yöne-tim Kurulu Başkanlığını yaptı. Halen dördüncü dönem Yönetim Kurulu Başkanlığını ve TİSK Yö-netim Kurulu Üyeliğini yürütmektedir.

Evli ve 2 çocuk babasıdır. İngilizce bilmektedir.

İMRAN OKUMUŞTİSK YÖNETİM KURULU ÜYESİ

İmran Okumuş, 1965 yılında Samsun’un Terme ilçesinde doğdu. Çok genç yaşlarda çalışma hayatına atılan İm-ran Okumuş, henüz 17 yaşındayken Terme’deki Akalın Tesisleri’nin müdürü olarak akaryakıt sek-törüne giriş yaptı.Uzun yıllar Akalın Tesisleri’nin müdürlüğü görevini yürüten Okumuş, 1990 yı-lında Terme’de kendisine ait akaryakıt istasyo-nunu faaliyete geçirerek ticaret hayatına atıldı. 2000 yılında faaliyete başlayan Ulusoy Terme Tesisleri’nin sahibi olan Okumuş’un Terme’de-ki bu istasyonunun yanı sıra, biri Samsun’da, diğeri de İstanbul’da olmak üzere 3 istasyonu bulunuyor. Petrol Ürünleri İşverenler Sendikası’na (PÜİS) 1993 yılında Samsun Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi olarak adım atan Okumuş, 1999 yılında yapılan PÜİS Genel Kurulu’nda Teşkilattan So-rumlu Genel Başkan Yardımcılığı görevine se-çildi. Uzun yıllar PÜİS’te bu görevini sürdüren İmran Okumuş, 21 Mart 2015 yılında gerçek-leştirilen PÜİS Genel Kurulu’nda Genel Başkan-lık görevine seçildi. Bir yandan PÜİS Genel Başkanlığı görevini yü-rüten Okumuş, öte yandan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği bünyesinde kurulan Petrol ve Petrol Ürünleri Sanayi Meclisi, Sıvılaştırılmış

Petrol Gazları (LPG) Meclisi ve Karayolu Yolcu Taşımacılığı Meclisi’nde Meclis Üyeliği görevini sürdürüyor. Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK)’in Yönetim Kurulu Üyesi olan İmran Oku-muş, 2009 yılında üstlendiği Ulusoy Holding Genel Müdürlüğü görevini de halen yürütüyor. İmran Okumuş, Uluslararası ve Yurtiçi Otobüs-çüler Federasyonu (UYOF) ve Karayolu Yolcu Taşımacıları Profesyonel Yöneticiler Derneği’nin (KAYTAP) Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini de sürdürüyor. Okumuş, 1995-1996 ve 1998-1999 sezonlarında Termespor’da Başkanlık ve yöneticilik, 2004-2005 ve 2007-2008 sezon-larında Samsunspor’da yöneticilik görevini üst-lendi. Ticaret hayatı boyunca ticaret ve sanayi odaları ile çeşitli sivil toplum kuruluşları ve vakıflarda yöneticilik yapan Okumuş, 17 Kasım 2015 tari-hinde Kaynak Holding’e kayyum olarak atandı. Yapılan seçimlerde Kaynak Holding’in Yönetim Kurulu Başkanlığı görevine seçilen Okumuş, Holding’e bağlı 134 şirket, bir vakıf ve bir der-neğin de Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini yürüttü. Okumuş, evli ve üç çocuk babasıdır.

Page 26: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

24 İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016

HÜSEYİN SÖZLÜTİSK YÖNETİM KURULU ÜYESİ

2 Mayıs 1965, Ceyhan’ın Çokçapınar köyünde doğan Hüseyin Sözlü; ilköğrenimini köyünde, ortaöğrenimini ise Ceyhan Yaltır Kardeşler Or-taokulu ve Ceyhan Endüstri Meslek Lisesi’nde tamamladı.Daha sonra Erzurum Atatürk Üni-versitesi Ziraat Fakültesi’ne girerek 1989 yılında Ziraat Mühendisi olarak mezun oldu.1990 yılın-da DSİ’de İşletme Mühendisi olarak göreve baş-ladı,1997 yılında DSİ Kösreli İşletme ve Bakım Başmühendisliği’ ne atandı.1999’dan bu yana üç dönem Milliyetçi Hare-ket Partisi’nden Ceyhan Belediye Başkanlığı’na

seçildi.29 Eylül 2013 tarihinde MHP Genel Baş-kanı Devlet Bahçeli tarafından ‘Adana Büyük-şehir Belediye Başkan Adayı’ olarak ilan edildi. 30 Mart 2014 günü yapılan yerel seçimlerde %34’lük oy oranı ile Adana Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na seçildi.Halen Türkiye Mahalli İdareler İşveren Sendikası Genel Başkanlığı, Çukurova Belediyeler Birliği Başkanlığı, Türkiye İşveren Sendikaları Konfede-rasyonu Yönetim Kurulu Üyeliği ve Güreş Fede-rasyonu Yönetim Kurulu Üyeliği görevlerini yü-rüten Hüseyin Sözlü, evli ve üç çocuk babasıdır.

DR. MUSTAFA ÇÖPOĞLUTİSK YÖNETİM KURULU ÜYESİ

1 Eylül 1969 yılında Sakarya’da doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Ordu’nun Ünye ilçesinde ta-mamladı.1992 yılında Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Si-yaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü’nden mezun oldu. Aynı yıl Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda İş Müfettişi olarak çalışma haya-tına başladı. 1995 yılında İstanbul Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Anabi-lim Dalında Yüksek Lisansını tamamladı. 1998 yılında aynı anabilim dalında “Doktor” ünvanını elde etti. 2001-2002 yılları arasında TBMM’ de danışman olarak görev yaptı.2005-2013 yılları arasında Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nde önce Teftiş Kurulu Başkanı, ar-dından Genel Sekreter Yardımcısı olarak çalıştı. 2005 yılında Yerel Yönetimler Kamu İşverenleri Sendikası’nın (YERELSEN) kuruluşunda görev aldı ve o tarihten bu yana Yönetim Kurulu Üye-

liği ve Başkan Vekilliği görevini sürdürmektedir. Kocaeli Büyükşehir Belediyesinde görev yaptığı süre içinde, belediyeyi temsilen Bizimköy Engel-liler Üretim Merkezi Vakfı Yönetim Kurulu Üyeliği ve Kocaeli Büyükşehir Belediyesi şirketlerinden Antınnal A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanlığı görev-lerinde bulundu. 2014 yılı Şubat-Nisan döne-minde Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nda Müsteşar Yardımcısı olarak görev yaptı.2014 yılı Nisan ayından itibaren Ordu Büyük-şehir Belediyesi Genel Sekreteri olarak görevini sürdürmektedir. Aynı zamanda 2014 yılı Hazi-ran ayından itibaren Fatsa OSB Yönetim Kurulu üyeliği, 2014 yılı Nisan ayından itibaren Ordu Büyükşehir Belediyesi şirketlerinden Orbel A.Ş. Yönetim Kurulu Üyeliği ve Başkan Vekilliği ve yine 2015 yılı Aralık ayından itibaren Fındıkgaz A.Ş. Yönetim Kurulu Üyeliği görevlerini yürüt-mektedir. 2016 yılı Kasım ayından itibaren de Ünye Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev yapmaktadır.

Page 27: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

25İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016

MEHMET HACIKAMİLOĞLUTİSK DENETME KURULU ÜYESİ

1993 yılında Boğaziçi Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümünden mezun olan Meh-met Hacıkamiloğlu, 2001 yılında Sabancı Üniversitesi’nde Executive MBA programını tamamladı.1992-1993 yılları arasında Üstay İnşaat şir-ketinde Saha Mühendisi olarak görev yaptı ve Sabancı Topluluğu’na 1993 yılında katılarak Betonsa’da sırasıyla Hazır Beton Tesis Şefi ve Yatırım ve Planlama Şefi olarak çalıştı. 1997-1999 yılları arasında Akçansa’da Strateji Geliştirme ve Planlama Müdürü, 1999-2001 yılları arasında Agregasa’da Şirket Müdürü olarak görev yaptıktan sonra 2001-2003 yıl-ları arasında Akçansa’da Finans Koordinatörü

olarak çalıştı.2003 yılında Çimsa’ya Mali ve İdari İşlerden sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak atandı.1 Temmuz 2006 tarihinde Çimsa Genel Müdür-lüğü görevine atanan Mehmet Hacıkamiloğlu, 1 Eylül 2014 tarihinde Akçansa Genel Müdür-lüğü görevine getirildi.17.02.2016 tarihinde Sabancı Holding Çi-mento Grup Başkanlığı görevine getirilen Ha-cıkamiloğlu, Sabancı Holding bünyesinde yer alan Sanayi Grup Başkanlığı ve Çimento Grup Başkanlığı organizasyonlarının Sanayi Grup Başkanlığı çatısı altında birleştirilmesi kararına paralel olarak 21 Nisan 2016 tarihinde Sanayi Grup Başkanlığı görevine getirildi.

BORA KOÇAKTİSK DENETME KURULU ÜYESİ

1969 yılında Ankara’da doğdu. 1985 yılında An-kara Atatürk Anadolu Lisesi’ni, 1989 yılında De-niz Harp Okulu Makine Mühendisliği Bölümü’nü bitirdi. 2007 yılında da Harvard Business School’da İleri Yönetim Programı’nı tamamladı. Kariyerine 1989-1996 tarihleri arasında Deniz Kuvvetleri’nde başladı, Teknik Yönetim Pozis-yonlarında Teknik Subay Şefi olarak görev yaptı. 1996-1999 tarihleri arasında Çelik Motor Tic. A.Ş.’de sırasıyla Eğitim Şefi, Satış Sonrası Hiz-metler Şefi ve Satış Sonrası Hizmetler Müdürü olarak; 1999-2001 tarihleri arasında Çelik Mo-tor Tic. A.Ş.’de Kia Ürün Müdürü olarak; 2001-2005 tarihleri arasında da Kia-Honda-Lada

Ürün Direktörü olarak görev yaptı.Temmuz 2005-2008 tarihleri arasında Citroen Baylas Otomotiv A.Ş.’de Genel Müdür olarak; 2008 -2010 tarihleri arasında da Mazda Motor Europe (Türkiye) Genel Müdürü olarak görev yaptı.2010 Mart-2016 Temmuz tarihleri arasında Anadolu Grubu Kia Çelik Motor Genel Müdürü olarak çalıştı. 2016 Ağustos ayı itibariyle Ana-dolu Grubu Otomotiv Grubu Başkanı olarak görevini sürdürmektedir.Aynı zamanda, Otomotiv Distribütörleri Derne-ği Yönetim Kurulu Üyesi, MESS Yönetim Kurulu Üyesi ve TİSK Denetleme Kurulu Üyesi’dir.

AYDIN FETHİ BAYTANTİSK DENETME KURULU ÜYESİ

İş yaşamına 1988 yılında Bios Bilgisayar’da Yazılım Geliştirme Uzmanı olarak başladı ve Proje Yöne-ticisi olarak devam etti. 1994 – 2000 yılları arasında Continent’da ve birleşme sonrası Carrefour’da Bilgi Teknolojileri Müdürü görevinde bulundu. 2000 yılında Ak-Al Tekstil Sanayii A.Ş‘ye Bilgi Teknolo-jileri Müdürü olarak katıldı; Ak-Al Tekstil’de 2007 -2010 yılları arasında Satınalma, Lojistik ve Sistem Geliştirme Genel Müdür Yardımcısı, 2011 yılında Genel Müdür ve Yönetim Kurulu üyesi olarak olarak görev yaptı. 2011 Aralık ayından bu yana Aksa Akrilik Kimya Sanayi AŞ‘ de İnsan Kaynakları, Yönetim Sistemleri ve Satınalma Direktörü olarak çalışmaktadır. İSO’da Meslek Komitesi üyeliklerinde bulun-du, TTSIS’de halen Denetleme Kurulu üyeliği yapmaktadır. Baytan, Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’nü 1988 yılında tamamladı. 1965 doğumlu, evli ve 1 çocuk babasıdır. İngilizce ve Fransızca bilmektedir.

Page 28: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

26 İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016

HAYDAR KURTTİSK DİSİPLİN KURULU ÜYESİ 01.01.1953 tarihinde Sivas Şarkışla’da doğdu. İlköğrenimini Şarkışla Çiçekliyurt Köyünde, Ortaöğ-

renimini Özel Tarsus Koleji’nde ve lise eğitimini Adana Çukurova Koleji’nde tamamladı. Üniversite eğitimini Gazi Üniversite İktisadi İdari Bilimler Fakültesi’nde 1977 yılında tamamladı.1980 yılına kadar Mehmet Kurt İnşaat Firması’nda çeşitli kademelerde çalıştı. 1980 yılından bu-güne kadar kurucusu olduğu Kurt İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin Genel Müdürlüğünü yapmaktadır.Evli olan Haydar Kurt Çiğdem, Didem ve Erdem adında üç çocuk babasıdır.

KEMAL DOĞANSELTİSK DİSİPLİN KURULU ÜYESİ İlk, orta ve lise eğitimini tamamladıktan sonra 1984 yılında ODTÜ Mühendislik Fakültesi Maki-

ne Mühendisliği Bölümü’nden mezun oldu. Aynı yıl BOTAŞ’ta (Türkiye - Irak Petrol Boru Hattı) Kontrol Mühendisi olarak göreve başladı. 1987 yılında askerlik hizmetini tamamlamasını müteakip Adana Çimento San. T.A.Ş.’de Makine Bakım Mühendisi olarak işe başladı; aynı işyerinde Makine Bakım Şefi, Bakım Onarım İkmal Grup Amirliği ve Makine Bakım Onarım İkmal Müdürü olarak gö-rev yaptı. 2001 yılında Mardin Çimento San. T.A.Ş.’ye Genel Müdür Teknik Yardımcısı olarak atan-dı. 2004 yılında aynı şirketin Genel Müdürlüğü’nde çalışmaya başladı. 2008 yılında Bolu Çimento San. T.A.Ş.’ye Genel Müdür olarak atanan Kemal Doğansel, 14.05.2013 tarihi itibari ile de Adana Çimento San. T.A.Ş. Genel Müdürlüğü görevine getirildi. Evli ve bir çocuk babasıdır.

Page 29: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

27İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016

ERKAN KAFADARTİSK DİSİPLİN KURULU ÜYESİ 1967 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Erkan Kafadar, ortaöğrenimini İstanbul Erkek Lisesi’nde

tamamladı, İstanbul Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun oldu.İş hayatına 1991 yılında Borusan Birleşik Boru Fabrikaları A. Ş.’de başladı. 1995-2001 tarihleri arasında Borçelik İhracat Müdürlüğü görevinde bulundu. Ocak 2002-Ağustos 2006 tarihleri ara-sında Borçelik’te Satış - Pazarlama - Satınalma ve Müşteri Teknik Hizmetleri’nden sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yaptı. 2006-2015 yılları arasında Borçelik Genel Müdürü olarak görev yapan Kafadar, 2015 Ocak ayından bu yana Borçelik Yönetim Kurulu Murahhas üyeliği ve Borusan Holding İcra Kurulu üyeliği görevlerini yürütmektedir. İngilizce ve Almanca bilen Erkan Kafadar, evli ve 2 kız çocuğu babasıdır.

SELAHADDİN BİTLİSTİSK DİSİPLİN KURULU ÜYESİ

1944 Malatya doğumludur. Lise tahsilini Malatya’da, yüksek tahsilini İstanbul’da İktisadi ve Ticari İlimler Yüksekokulu’nda tamamladı. Askerlik sonrası Polisan Holding’e bağlı Şark Mensucat A.Ş’ de yönetici olarak çalıştı. Bu arada Holding’e bağlı Polisan A.Ş. , Poliport A.Ş. , Bintaş A.Ş. ve Isımak A.Ş. ‘de Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev aldı. 30 yıl fiili çalışmanın ardından halen Şark Mensucat A.Ş.’de Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı olarak görev yapmaktadır.

DR. A. ÜNSAL HEKİMANTİSK DİSİPLİN KURULU ÜYESİ

03.05.1950 İstanbul doğumludur. Kimya Yük-sek Mühendisi Dr.A. Ünsal Hekiman, evli, iki kız çocuk babası (1985, 1991) dır. Çengelköy İlkokulu (1956-1961)’ndan sonra 1961-1969 arası İstanbul Erkek Lisesi’nde eğitimine de-vam etti. 1966-1977 arasında Avusturya’da Graz Teknik Üniversitesi’nde Kimya Yüksek Mühendisliği, 1985-1988 tarihlerinde Avus-turya Graz Teknik Üniversitesi’nde Doktora Eğitimlerini tamamladı.Almanca, İngilizce bilmektedir.Türk-Hoechst San. ve Tic.A.Ş.’de Kalite Kont-rol Laboratuarı Analisti (1980-1981) olarak başladığı çalışma hayatına, Türk-Hoechst San. ve Tic.A.Ş. Proje Müdürü (1987-1990), Türk-Hoechst San. ve Tic.A.Ş. Fabrika Müdürü (1990-1996), Hoechst Marion Roussel San. ve Tic.A.Ş. Fabrikalar Müdürü (1996-1999), Hoechst Marion Roussel San. ve Tic.A.Ş. Ge-

nel Müdür (1999-2002), PharmaVision San. ve Tic. A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı ve Ge-nel Müdürü (2002-2011) olarak devam etti; Halen PharmaVision San. ve Tic.A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı ve İcra Kurulu Başkanı (Eylül 2011)’dır.Türkiye Kimya Sanayicileri Derneği (TKSD) Yönetim Kurulu Üyesi, ISPE Sağlık Bilimleri Derneği Kurucu ve Onursal Başkan, Türkiye İlaç Sanayicileri Derneği (TİSD) Yönetim Ku-rulu Üyesi, Türkiye Kimya Derneği Onur Üyesi, Türkiye Kimya, Petrol, Lastik ve Plastik Sanayii İşverenleri Sendikası (KİPLAS) Yönetim Kurulu Üyesi, Türkiye İşveren Sendikaları Konfederas-yonu (TİSK) Disiplin Kurulu Üyesi, Teknolojik Eğitimi Geliştirme Vakfı (TEGEV) Mütevel-li, TOBB Kimya Sektör Meclisi Üyesi, TOBB İlaç Sektör Meclisi Üyesi, Türkiye Fahri Trafik Müfettişleri Derneği, İstanbul Rotary Kulübü Üyelikleri bulunmaktadır.

Page 30: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

28 İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016

TİSK’in 26. Genel Kurulu ve54. Kuruluş Yıldönümü

Yağız Eyüboğlu,TİSK Onursal Başkanı Oldu

2014-2016 yılları arasında TİSK Yönetim Kurulu Başkanlığını başarı ile yürüten Yağız Eyüboğlu’na 3 Aralık 2016 tarihinde toplanan TİSK 26. Genel Kurulu’nda TİSK Onursal Başkanı unvanı verilmesine karar verildi. Böylece Şahap Kocatopçu, Halit Na-rin, Refik Baydur ve Tuğrul Kudatgobilik’ten sonra TİSK’in 5. Onursal Başkanı Yağız Eyüboğlu oldu.

Page 31: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

29İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016

TİSK’in 26. Genel Kurulu ve

54. Kuruluş Yıldönümü

Soldan Sağa TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay, TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, TİSK Yönetim Kurulu Başkanı Kudret Önen, MEMUR-SEN Genel Başkanı Ali Yalçın, HAK-İŞ Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Şahin,

Türkiye-Avrupa Birliği Karma İstişare Komitesi (KİK) Türkiye Kanadı Kuruluşlarının Başkanları TİSK Yönetim Kurulu Başkanı Kudret Önen’i 12 Aralık 2016 tarihinde TİSK Merkezi’nde ziyaret ettiler.

Başkanlar Önen’i kutlayarak, 26. Genel Kurul Döneminde TİSK’e başarılar dilediler.

Türkiye-AB KİK Başkanlarının Başkan Önen’i Ziyareti

Soldan Sağa TİSK Genel Sekreteri Bülent Pirler, HAK-İŞ Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Şahin, TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay, TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, TİSK Yönetim Kurulu Başkanı Kudret Önen, TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, MEMUR-SEN Genel Başkanı Ali Yalçın, Türk Metal Sendikası Genel Başkanı ve TÜRK-İŞ Genel Sekreteri Pevrul Kavlak

Page 32: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 201630

editördenTİSK Genel SekreteriBülent PIRLER

Genel Kurulumuz ve Ülkemiz GündemiBu sayımızın ilk sayfalarını, Konfe-

derasyonumuzun 3 Aralık 2016 tarihin-de toplanan 26. Olağan Genel Kurulu’na ve sonuçlarına ayırdık. Genel Kurul’da Yönetim Kurulumuz yenilendi; Sayın Kudret Önen Başkanlığa, Sayın Nevzat Seyok ve Sayın Tufan Ünal Başkan Ve-killiklerine seçildiler. Ayrıca Genel Ku-rulumuz Sayın Yağız Eyüboğlu’nu TİSK Onursal Başkanı olarak belirledi. TİSK, bugüne kadar kararlılıkla savunduğu çalışma barışını ve istikrarı sürdürme işlevini önümüzdeki dönemde de yeni yönetimiyle yerine getirecektir. Ayrıca, Yönetim Kurulu Üyemiz Sayın Erol Ki-resepi Uluslararası İşveren Teşkilatı’na (IOE) ittifakla başkan seçildi. 145 Ülke-den 157 ulusal işveren teşkilatının üye olduğu bu devasa örgütün başına bir TİSK üyesinin seçilmesiyle gururlandık.

2016 yılında Ülkemiz terör saldırı-larına uğradı, şehitler verildi. Biz TİSK olarak bu olaylar karşısında yılgınlığa kapılmadan milli bütünlüğümüzü güç-lendirerek çok daha iyi zamanlara ula-şacağımıza inanıyoruz.

Yurt içinde yaşadığımız terör olayları ve çoğu zaman bunlarla bağlantılı olan Suriye ve Irak gelişmeleri öyle görünü-yor ki, 2017 yılında da gündemimizin baş sıralarında kalmaya devam edecek.

Bunların ötesinde anayasa değişikli-ği, buna ilişkin referandum ve sonrasın-da genel seçim olasılıkları yeni yılda bol

bol konuşacağımız, tartışacağımız konu-lar arasında yer alacak. Biz TİSK olarak 54 yıldır değişmeyen Atatürk ilkelerine, çoğulcu demokrasiye, piyasa ekonomi-sine, sosyal diyalog ve barışa sarsılmaz bağlılık ilkelerimiz çerçevesinde tüm bu konularda görüş ve öneriler geliştir-meye, bunları halkımız, hükümetimiz, sosyal ortaklarımız ve diğer sivil toplum kuruluşlarımızla paylaşmaya devam edeceğiz.

Fakat 2017’de de Türk işverenlerinin tek üst şemsiye örgütü sıfatıyla ekono-mimiz ve çalışma hayatımızla ilgili so-runların başlıca iştigal konumuz olmaya devam edeceğini rahatlıkla söyleyebili-riz.

Maalesef ekonomimiz son zamanlar-da iyi işaretler vermiyor. 2016’nın üçün-cü çeyreğinde son 27 çeyrektir milli ge-lirin %1,8 oranında küçüldüğüne tanık olduk. Bu durumda da yılsonu büyüme hızının hedef olan %3,2’nin altında ka-lacağı görüşleri hem bireysel tahminle-re, hem de IMF, Dünya Bankası, OECD gibi uluslararası kuruluşların öngörüle-rine yansımaya başladı.

Dünya ekonomisini olumsuz etkile-yen küresel ve bölgesel sorunlar, ABD dolarının giderek kıtlaşmaya ve dola-yısıyla değer kazanmaya başlaması, en büyük ticaret ortağımız AB ile olan iliş-kilerimizin bir durgunluk ve belirsizlik ortamına sürüklenmesi, 2017’de ister

istemez uğraşmak zorunda kalacağımız sorunlar arasında şimdiden yerini almış durumdadır.

Böyle bir ortamda biz de İŞVEREN’İN 2016’nın bu son sayısında iki konuyu büyüteç altına almaya karar verdik. Bunlardan birincisi 2017 Bütçesi, ikin-cisi de 2016’da yasalaşan Özel İstihdam Büroları Aracılığıyla Geçici İş İlişkileri Sistemi’dir.

Hangi ülkede olursa olsun, devlet bir ekonominin en büyük ve önemli aktörü-dür. Bu nedenle genelde 12 ayı kapsayan ve “mali yıl” olarak adlandırılan bir dö-nem için devletin gelir ve giderlerini be-lirleyen ve demokratik ülkelerde parla-mentodan geçirilerek yasalaşan bütçeler son derecede önemli belgelerdir.

Ülkemizde 2006 yılında yürürlüğe giren 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Performans Esaslı Bütçe sistemine geçilmiştir. Buna göre bütçenin Orta Vadeli Program (OVP) ile Orta Vadeli Mali Plana (OVMP) dayalı öngörülere göre hazırlanması gerek-mektedir. 2017 Mali Yılı Bütçe Kanunu da 2017-2019 yıllarını kapsayan OVP ve OVMP’nin temel amaçları doğrultu-sunda hazırlanmış ve TBMM’de kabul edilmiştir. Bu çerçevede yeni bütçede de mali disiplin, yapısal reform, kamu ma-liyesinin güçlendirilmesi, kamu borç-lanmasının azaltılması, kaynakların et-kin, ekonomik ve verimli kullanılması, ekonomik büyümenin desteklenmesi, enflasyonun ve dış açığın azaltılması he-defleri benimsenmiştir.

2017 yılı bütçesinin belli başlı ra-kamları konusunda şunları söyleyebili-riz:

— Bütçe giderlerinin 645 milyar, bütçe gelirlerinin ise 598 milyar lira olma-sı öngörülmüştür. Bu durumda bütçe yaklaşık 47 milyar lira açık verecektir.

— Merkezi yönetim bütçe açığının GSYH’ya oranının 2017 yılında %1,9 olması planlanmıştır.

— 2017 için 10 milyar 649 lira olarak belirlenen faiz dışı fazlanın GSYH’ya oranı ise %0,4 olacaktır.

Page 33: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016 31

Ekonomik gelişmeler, hemen her ülkede bütçe gelir ve giderlerinin yu-karı ya da aşağı yönde sapma göster-mesine neden olmaktadır. 2016 yılında Türkiye’de yaşadığımız olaylar ve bun-ların ekonomiye olumsuz yansıması so-nucu 2016 bütçemizde de şu ana kadar elde edilen verilere baktığımızda önemli sayılabilecek sapmalar olduğunu görü-yoruz. Uzmanlara göre bunlar ülkemiz-de son yıllarda sık sık dile getirilen “mali istikrarın” zayıflamaya başladığının gös-tergeleri sayılabilir. Dileğimiz 2017’de iç ve dış siyasal ve ekonomik gelişmelerin mali istikrarın daha fazla bozulmasını önleyecek yönde olmasıdır.

Burada uzmanların dikkati çektiği bir başka olumsuz bütçe gelişmesine de değinmek yerinde olacaktır. O da bütçe giderleri içinde yer alan cari transferler-de son yıllarda görülen ciddi artışlardır. 2016 yılı Ocak-Ekim döneminde cari transferlerin bütçe içindeki payı %39,7 olmuştur. SGK’nın finansmanı, sosyal yardımlar ve KİT zararları gibi kalemleri kapsayan bu kalem içinde SGK’na ayrı-lan pay 2002 yılında %9,4 iken, 2016 yılında %18,3’e yükselmiştir.

Bu gelişme bir anlamda yine İŞVEREN’in bu sayısında büyüteç altına aldığımız Özel İstihdam Büroları Aracılı-ğıyla Geçici İş İlişkisi konusuyla da ya-kın bağlantılı bir alan olmaktadır.

TÜİK’in 15 Aralık 2016 tarihinde yayımladığı “İşgücü İstatistikleri, Eylül 2016” Haber Bülteni’ne göre, “Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakiler-de işsiz sayısı 2016 yılı Eylül döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 420 bin kişi artarak 3 milyon 523 bin kişi oldu. İşsizlik oranı ise 1 puanlık artış ile %11,3 seviyesinde gerçekleşti. Aynı dönemde; tarım dışı işsizlik oranı 1,3 puanlık ar-tış ile %13,7 olarak tahmin edildi. Genç nüfusta (15-24 yaş) işsizlik oranı 1,4 pu-anlık artış ile %19,9 olurken, 15-64 yaşı grubunda bu oran 1,1 puanlık artış ile %11,6 olarak gerçekleşti.” Yine aynı Bül-tene göre, toplamda %11,3 olan işsizlik oranımız erkeklerde %9,3, kadınlarda %15,5’tir. Toplamda %57,8, erkeklerde

%78,2, kadınlarda ise %37,4’tür.Güvenceli esneklik, günümüzde her

ülkede çalışma hayatının vazgeçilmez bir gereği olarak kabul görmektedir. Eko-nominin küreselleşmesi, hızlı teknolojik gelişmeler ve keskinleşen rekabet şart-ları, işletmelerin iç ve dış piyasalardaki değişime zamanında uyum sağlamaları-nı gerekli kılmakta, üretim sistemlerin-de ve istihdam yapılarında farklılaşma-ya neden olmaktadır.

Belirli süreli çalışma, kısmi süreli istihdam, geçici istihdam, uzaktan çalış-ma, çağrı üzerine çalışma, iş paylaşımı, yoğunlaştırılmış iş haftası, kayan iş sü-resi gibi esnek çalışma modelleri, klasik belirsiz süreli ve tam zamanlı istihdamı tamamlayıcı niteliğiyle, kapsayıcı ve di-namik bir işgücü piyasasının “olmazsa olmaz” unsurları haline gelmiştir.

Ülkemiz çalışma hayatı açısından son derece önemli hükümler içeren “6715 sayılı İş Kanunu ile Türkiye İş Ku-rumu Kanunu’nda Değişiklik Yapılması-na Dair Kanun” 20 Mayıs 2016 tarih ve 29717 sayılı Resmi Gazete’de yayımlana-rak yürürlüğe girmiştir.

Kanun ile diğer esnek çalışma bi-çimleri yanında özel istihdam büroları aracılığı ile geçici iş ilişkisi kurulabil-mesine olanak sağlanmaktadır. Kanuna göre geçici iş ilişkisinin, özel istihdam bürosu aracılığıyla ya da holding bünye-si içinde veya aynı şirketler topluluğuna bağlı başka bir işyerinde görevlendirme yapılmak suretiyle kurulabilecektir.

Özel istihdam büroları aracılığıyla geçici iş ilişkisi, Türkiye İş Kurumu’nca izin verilen özel istihdam bürosunun bir işverenle geçici işçi sağlama sözleşmesi yaparak bir işçisini geçici olarak bu işve-rene devri ile;a. İş Kanunun 13’üncü maddesi uyarınca

alınan ebeveyn izni ile 74’üncü mad-desi uyarınca alınan analık izni halle-rinde, işçinin askerlik hizmeti halinde ve iş sözleşmesinin askıda kaldığı di-ğer hallerde,

b. Mevsimlik tarım işlerinde,c. Ev hizmetlerinde,

d. İşletmenin günlük işlerinde sayılma-yan ve aralıklı olarak gördürülen iş-lerde,

e. İş sağlığı ve güvenliği bakımından acil olan işlerde veya üretimi önemli ölçü-de etkileyen zorlayıcı nedenlerin orta-ya çıkması halinde,

f. İşletmenin ortalama mal ve hizmet üretim kapasitesinin geçici iş ilişkisi kurulmasını gerektirecek ölçüde ve öngörülemeyen şekilde artması halin-de,

g. Mevsimlik işler hariç dönemsellik arz eden iş artışları halinde,

kurulabilecektir.25.06.2016 tarihinde 4904 sayılı

Türkiye İş Kurumu Kanunu ile iş ve işçi bulmaya aracılık faaliyetlerinin gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulan özel istihdam bürolarınca da yapılmasına izin verilmesinden günümüze kadar 891 özel istihdam bürosuna lisans verilmiş olup, günümüzde 451 adet özel istihdam bürosu aktif olarak faaliyetlerine devam etmektedir.

TİSK olarak bu yeni düzenlemenin önemli bir güvenceli esneklik biçimi olarak ülkemiz çalışma hayatına ve eko-nomisine çeşitli katkılar sağlayacağına inanıyoruz. Halen ikincil mevzuat ça-lışmaları devam eden sistem tam olarak işlerliğe kavuştuğunda;

— Çalışma hayatına yeni adım atan ve sürekli nitelikte iş bulmakta zorluk çe-ken gruplar açısından tecrübe eksikli-ği bir ölçüde giderilmiş olacaktır.

— Halen %25 dolaylarında olduğu tah-min edilen kayıtdışı istihdam azaltıla-cak, bu da kuşkusuz SGK prim gelirle-rini artıracaktır.

— Yukarıda TÜİK’in son rakamlarıyla anlatmaya çalıştığımız genç ve kadın işsizliği sorunu hafifletilecek, bu da, diğer yararlar yanında, yine SGK prim gelirlerini artırarak Kurum açıklarının devlet bütçesi üzerindeki giderek ar-tan baskısını hafifletecektir.

Burada adeta “bir taşla iki kuş vur-ma” gibi bir fırsatla karşı karşıyayız. Bundan yararlanmalıyız!

Page 34: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 201632

Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Yönetim Kurulu Üyesi ve Santa Farma İlaç Sanayii A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Erol Kiresepi, işverenleri dünyada çalışma hayatı ve sosyal politikalar alanında temsil etmeye yetkili tek teşkilat olan Uluslararası İş-verenler Teşkilatı’nın (IOE) Başkanlığına seçildi.

4 Kasım 2016 tarihinde İsviçre’nin Cenevre ken-tinde yapılan seçimde oybirliği ile Başkan seçilen Kiresepi, 145 ülkedeki 157 ulusal işveren teşkilatının üyesi bulunduğu IOE’nin Başkanlığını 2017’nin Ha-ziran ayında Cenevre’de gerçekleştirilecek IOE Genel Kurulu’nda Arjantinli Daniel Funes de Rioja’dan dev-ralacak.

IOE Başkanı seçilmesinin ardından yaptığı açıkla-mada Erol Kiresepi şunları söyledi:

“IOE gibi 157 Üyesiyle dünya işverenlerini her platformda başarıyla temsil eden bir kurumun Baş-kanı olarak seçilmekten ve önümüzdeki 3 yıl boyunca dünya işverenlerini temsil edecek olmaktan gurur du-yuyorum. Beni bu görev için aday gösteren başta IOE Avrupa ve Orta Asya Ülkeleri Üye Teşkilatları olmak üzere uzun yıllardır birlikte çalıştığım TİSK Camiası-nın değerli üyelerine teşekkür ederim.”

IOE’nin çalışma konuları arasında iş ve insan hak-ları, çocuk işçiliği, kurumsal sosyal sorumluluk, afet riskinin azaltılması ve kurtarma, çeşitlilik, istihdam, çevre ve iklim değişikliği, zorla çalıştırma, işin gelece-ği, cinsiyet, HIV/AIDS, kayıt dışı ekonomi, uluslararası endüstriyel ilişkiler, uluslararası çalışma standartları, çalışma teftişleri, göç, iş sağlığı ve güvenliği, beceri ve eğitim, KOBİ’ler, sosyal diyalog, sosyal koruma, sürdü-rülebilirlik, genç işsizliği bulunuyor.

IOE ayrıca dünya işverenlerini, Uluslararası Ça-lışma Teşkilatı (ILO), Avrupa Komisyonu, Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi, OECD Nezdinde Sanayi ve İş Dünyası İstişare Komitesi (BIAC), Avrupa Konseyi, ISO, G20, Uluslararası Göç Örgütü (IOM) Bir-leşmiş Milletler, Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Dünya Bankası ve Dünya Ticaret Örgütü’nde (WTO) temsil ediyor.

Erol Kiresepi Dünya İşverenlerinin Başkanı Oldu

TİSK Yönetim Kurulu Üyesi Erol Kiresepi Uluslararası İşverenler Teşkilatı’na (IOE) Başkan seçildi.Erol Kiresepi IEO’nin Başkanlığına seçilen ilk Türk oldu.

Page 35: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016 33

GENEL DEĞERLENDİRME“Yakın dönemde dünyada en çok konuşulan kavramların başında dolar kıtlığı gelecek”ABD başkanlık seçimini Donald Trump’ın kazanması, küresel eko-nomide dalgalanmalara neden oldu. Yakın dönemde, Dünya ekonomi-si genelinde, en çok konuşulacak kavramların başında “dolar kıtlı-ğı” gelecek. Uzun süredir devam eden ABD kaynaklı parasal ge-nişlemenin sona ermesi anlamı-na gelecek bu yeni duruma, ABD dışındaki ekonomilerin uyum yeteneği ve direnci, yakın vadede küresel ekonominin istikrarı açı-sından belirleyici olacak. Tüm ekonomilerde olduğu gibi, Türkiye’de de ekonomik belirsiz-likler arttı; bu da yatırım iklimini olumsuz yönde etkiledi. Dolayı-sıyla, 2017 yılı büyüme hedefine ulaşılması zor görünüyor. Özel-likle, Eylül döneminde %11,3’e yükselen işsizlik oranı, hem 2017 yılı işsizlik hedefine, hem de is-tihdam-büyüme ilişkisi göz önüne alındığında hedef büyüme oranı-na ulaşmanın zor olacağına işaret ediyor.Sanayi üretimi Eylül ayında dar-be girişiminin yaşandığı Temmuz ayından sonraki en kötü perfor-mansını gösterdi. Eylül’de sanayi üretimi aylık bazda %3,8, yıllık

bazda %3,1 oranında azaldı.Eylül ayında aylık bazda sana-yinin tüm alt sektörlerinde ciro azaldı. Aylık bazdaki ciro azalışı imalat sanayiinde %2,5 düze-yinde oldu. Yıllık bazda ise, ciro, imalat sanayiinde %1,6 oranında geriledi. Yılın üçüncü çeyreğinde sanayi sektöründeki üretim ve ciro ka-yıpları, işgücü piyasasını doğru-dan ve dolaylı yollarla olumsuz yönde etkiledi. Bunun en somut göstergesi işsizlik oranının Ağus-tos döneminde %11,3’e ulaşma-sı oldu. Türkiye, OECD Ülkeleri içinde, Yunanistan, İspanya ve İtalya’dan sonra en yüksek işsiz-lik oranına sahip dördüncü ülke konumunda.IMF ve uluslararası derecelendir-me kuruluşlarının Türkiye eko-nomisi için risk olarak gördükle-ri cari açık Eylül ayında 1 milyar 684 milyon dolara, yıllık cari açık ise 32 milyar 412 milyon dolara ulaştı. Eylül ayında cari açığın art-masında, dış ticaret açığının yük-selmesi ve net seyahat gelirlerinin düşmesi etkili oldu. Ocak-Eylül döneminde doğrudan yabancı yatırım net girişi geçen

yılın aynı dönemine göre %49,3 oranında azalarak 4 milyar 906 milyon dolara geriledi. Cari açığın finansmanında kullanılan diğer bir kaynak olan portföy yatırım-ları kaleminde Eylül ayında 1 mil-yar 589 milyon dolar çıkış olma-sına karşın, bu kalemden ülkeye Ocak-Eylül döneminde 8 milyar 651 milyon dolarlık giriş oldu ve cari açığın finansmanında başat rol oynadı. Ancak son dönemler-de artan belirsizlik yabancıların, menkul kıymet stoklarını azalt-masına neden oldu. 14 Ekim ile 11 Kasım tarihleri arasında yabancı-lar, menkul kıymet stokunu 4,2 milyar dolar azalttı.Son yıllarda cari açığın finansma-nında önemli bir unsur haline ge-len kayıtdışı dövizi ifade eden net hata noksan kaleminden Eylül ayında sadece 36 milyon dolarlık giriş yapılsa da, yılın ilk dokuz ayında ülkemize 5 milyar 446 milyon dolarlık döviz girişi oldu. Bu rakam, ilk dokuz aydaki cari açığın %22’sine karşılık geliyor. Eylül ayında TCMB rezervi 4 mil-yar 818 milyon dolar azaldı. Maliye politikası son iki aydır ge-nişleme yönlü. Bütçe açığı Eylül ayında geçen yılın Eylül ayına

TİSK AYLIK EKONOMİ BÜLTENİKASIM 2016 (SAYI: 94)

Eko Bülten’de8

Page 36: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 201634

göre %19,9 artmış iken, Ekim ayında bütçe açığı 2015 yılı Ekim ayına göre %101,4 oranında art-tı. Diğer yandan Ekim ayında faiz dışı bütçe fazlası %71,6 oranında düşerek, 2 milyar 801 milyon TL’ye geriledi. Bu veriler, Eylül-Ekim aylarında mali istikrarda zayıflama olduğuna işaret edi-yor.ABD Merkez Bankası FED’in faiz oranını artırma ihtimalinin güç-lenmesi, yükselen ekonomile-rin ulusal paralarının değerinde aşınma yarattı. Son bir aylık sü-reçte ulusal parası en hızlı değer yitiren ülke %7,44 ile Türkiye

oldu. Türkiye aynı zamanda bu ülkeler içinde en yüksek cari açık oranına sahip ülke konumunda.

TCMB’nin 24 Kasım tarihinde aldığı faiz artırım kararı ve TL’yi destekleyici diğer tedbirler ile AP’nin üyelik müzakerelerinin geçici olarak dondurulması tav-siyesi, uzun vadeli etkileri olacak zıt kutuplu gelişmeler.

Ekim ayında TÜFE, aylık bazda %1,44, yıllık bazda %7,16 oranın-da yükseldi. Yİ-ÜFE Endeksi ise Ekim ayında aylık bazda %0,84, yıllık bazda %2,84 oranında arttı. Yİ-ÜFE artış oranları, enflasyon

hedefi açısından olumlu ise de, üretiminde önemli oranda ithal girdi kullanan imalat sanayinin, önümüzdeki aylarda döviz ku-rundaki artış nedeniyle yeni bir fiyatlamaya gitme olasılığı art-makta. Bu durumda, 2016 yılında revize edilmiş enflasyon hedefine (%7,5) erişilse de, 2017 yılına iyi bir başlangıç yapmak zorlaşıyor.

İç ve dış politika alanlarında tan-siyon düşürülmeli, ekonomiye güven geliştirilmeli, ekonomik hedefler gözden geçirilerek yeni bir planlamayla ekonomi yeniden rayına oturtulmalı.

I-DÜNYA EKONOMİSİ

Küresel katma değerin yakla-şık %25’ini yarattığı hesaplanan ABD’de başkanlık seçimini Donald Trump’ın kazanması, küresel eko-nomide dalgalanmalara neden ol-muştur. ABD seçimlerinin küresel ekonomi üzerinde bu kadar belir-leyici olmasında, GSYH büyüklüğü-nün yanı sıra, ABD’nin siyasi ağır-lığı, askeri gücü ve doların rezerv

para olmasının da büyük payı var-dır.

ABD küresel kriz sürecinde benim-sediği genişlemeci para politikası yo-luyla sadece kendi ülkesine değil, tüm dünyaya likidite sağlamıştır. Bu süreç, doları rezerv para olarak tutan ülkeler için, dolar arzının kesilmemesi, hat-ta artması yönüyle önemli olmuştur. 2007 yılının ikinci çeyreğinde dünya döviz rezervinin %64,9’u ABD doları

iken, bu oran 2016’nın ikinci çeyreğin-de de neredeyse değişmemiş, %63,4 olarak (toplam resmi rezerv 11 trilyon dolar) ağırlığını korumuştur (Grafik 1). Kısaca, ABD doları küresel ekonomi için güçlü para olmaya devam etmiş-tir. Küresel ekonominin diğer önemli aktörleri Çin ve AB, kimi zaman bu duruma karşı çıkmış olsalar da, dola-rın yerine başka bir parayı rezerv para olarak yerleştirememişlerdir.

Grafik 1: Dünya Resmi Döviz RezervlerininPara Cinsine Göre Dağılımı (Yüzde): 2007 2. Çeyrek - 2016 2. Çeyrek Karşılaştırması

Kaynak: IMF veri tabanı kullanılarak çizilmiştir. http://data.imf.org/regular.aspx?key=41175. Erişim tarihi 2 Kasım 2016.

Page 37: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016 35

Küresel ekonominin, ABD se-çim sonuçlarına olan tepkisinin bu kadar sert olmasının nedeni, ABD Merkez Bankası FED’in, parasal genişleme politikasını sona erdir-me olasılığının artmasıdır. FED’in faiz oranını artıracak olması ya da küresel dolar arzında kısıtlamaya işaret edebilecek bir başka politika değişikliği, sermaye akımlarını ya-vaşlatabilir veya akımların yönünü değiştirebilir. Bu da başta dış denge sorunu yaşayan gelişmekte olan ül-keler olmak üzere bazı ekonomiler-de yeni sorunlar doğurabilecektir.

Dolayısıyla önümüzdeki gün-lerde dünya ekonomisi için “dolar kıtlığı” en çok konuşulacak kavram olacaktır. Uzun süredir devam eden ABD kaynaklı parasal genişlemenin sona ermesi anlamına gelecek bu yeni duruma, ABD dışındaki ekono-milerin uyum yeteneği ve direnci, yakın vadede küresel ekonominin istikrarı açısından belirleyici ola-caktır.

II-TÜRKİYE EKONOMİSİ

Kasım ayında, Türkiye’de 2017 yı-lında uygulanacak iktisat politikası açısından önem arz eden Merkezi Yö-netim Bütçe Yasası Tasarısı ve 2017 Yılı Programı yayınlanmıştır. Merkezi Yö-netim Bütçe Yasası Tasarısı TBMM’de halen görüşülmektedir. Bu metinlerin yanında TCMB tarafından açıklanan 2016 yılının son Enflasyon Raporu da, 2017 yılında uygulanacak para poli-tikası açısından önemli sinyaller ver-miştir.

Merkezi Yönetim Bütçe Yasası Ta-sarısı ve Program’da 2017 yılına ilişkin temel hedefler şöyle belirlenmiştir: • GSYH’nin reel büyüme oranı %4,4, • GSYH deflatörü artış oranı % 7,2, • Yılsonu TÜFE artış oranı %6,5, • Toplam ihracat 153,3 milyar dolar,

• Toplam ithalat 214 milyar ABD dolar, • Merkezi yönetim bütçe giderleri

(net) 645 milyar 124 milyon TL, • Merkezi yönetim net bütçe geliri

(net) 598 milyar 274 milyon TL • Bütçe açığının GSYH’ye oranı %1,9, • Faiz dışı bütçe fazlasının GSYH’ye

oranı %0,4, • Cari açığın GSYH’ye oranı %4,2, • İşsizlik oranı %10,2.

Türkiye ekonomisi için bu hedefler mevcut koşullara göre oldukça iyimser bir bakış açısı ile belirlenmiştir. Özel-likle son bir aydır döviz kurlarındaki artış göz önüne alındığında hedeflenen enflasyon oranına erişmek oldukça zor görünmektedir. Diğer yandan ihracatta da yaşanan sorunlar cari açık hedefine ulaşmayı zorlaştırabilir.

Tüm ekonomilerde olduğu gibi, Türkiye’de de politik belirsizliğin artması ile birlikte ekonomik belir-sizlikler de artmakta; bu da yatırım iklimini olumsuz yönde etkilemek-tedir. Dolayısıyla, 2017 yılı büyü-me oranı hedefine ulaşılması zor görünmektedir. Diğer yandan Eylül döneminde %11,3’e yükselen işsiz-lik oranı hem 2017 yılı işsizlik oranı hedefine, hem de istihdam-büyüme ilişkisi göz önüne alındığında hedef büyüme oranına ulaşmanın zor ola-cağına işaret etmektedir.

Ekonominin geneline ilişkin olarak yaptığımız değerlendirmelere benzer tespitler IMF’nin IV. Gözden Geçirme Raporu’nda da yer almıştır. IMF “ Türk ekonomisi çok sayıda şoka karşı koy-mayı başarmasına karşın artan siyasi belirsizlik, turizm gelirlerinde keskin düşüş ve yüksek düzeyde seyreden şirket borçları durumu kötüleştiriyor” saptamasında bulunmuştur. IMF’nin Raporu’nda Türkiye ekonomisine iliş-kin yapılan tespitler özetle şöyledir:

- “Türkiye ekonomisi 2016 yılında yavaşladı.  Güvenin zayıflaması, iç ve

dış şoklar nedeni ile 2016 yılında bü-yüme oranının %2,9’a gerileyeceği ön-görülmektedir. İşsizlik oranı yüksektir ve artmaktadır. Kredi büyümesi önemli ölçüde yavaşlamıştır.  Belirsizlik; jeo-politik gerginliklerin yanı sıra 15 Tem-muz’daki başarısız darbe girişimi ve sonrasındaki gelişmeler nedeni ile de artmıştır.

-Enflasyon biraz azalmıştır. Ancak 2017 yılında da %5’in üzerinde kal-ması beklenmektedir. Asgari ücretteki %30’luk artış ve fiyat katılıkları nedeni ile 2016 ve 2017 yıllarında enflasyon oranının %8 dolayında gerçekleşeceği tahmin edilmektedir.

-Cari işlemler açığı oldukça yük-sek düzeylerdedir. Petrol fiyatlarının yükseleceği beklentisi altında ve daha geniş mali açık nedeniyle, cari açığın 2017 yılında da yüksek düzeylerde sey-redeceği öngörülmektedir”.

Sanayi Üretim ve Ciro:

Sanayi üretimi Eylül ayında dar-be girişiminin yaşandığı Temmuz ayından sonraki en kötü perfor-mansını göstermiştir. 2016 yılı Ey-lül ayında mevsim ve takvim etki-sinden arındırılmış sanayi üretimi Ağustos ayına göre %3,8, takvim et-kisinden arındırılmış sanayi üreti-mi ise, 2015 yılının Eylül ayına göre %3,1 oranında azalmıştır (Grafik 2). Bu gerçekleşmenin de etkisi ile mev-sim ve takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretimi üçüncü çeyrekte 2016 yılının ikinci çeyreğine göre %3,1, 2015 yılının üçüncü çeyreğine göre ise %1,9 düşüş göstermiştir.

Eylül 2016’da, aylık bazda sana-yinin tüm alt sektörlerinde üretim düşmüştür. Üretim düşüşü imalat sanayiinde %3,9, elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektöründe %3,3 ve madencilik ve ta-şocakcılığı sektöründe %2,9 düzeyinde gerçekleşmiştir. Üretim, yıllık bazda,

Page 38: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 201636

madencilik ve taşocakcılığı sektöründe artış göstermiş, diğer iki alt sektörde ise azalmıştır. Eylül ayında üretim ge-çen yılın aynı ayına göre madencilik ve taşocakcılığı sektöründe %2,3 artar-ken, imalat sanayiinde %3,7, elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektöründe %1,2 düşmüştür.

Aylık bazda ana sanayi grupları-nın tümünde üretim azalmıştır. En yüksek üretim kaybı %14,2 ile daya-nıklı tüketim malı grubunda görül-müştür. Bu grubu %7,6 ile dayanık-sız tüketim malı, %2,4 ile sermaye malı imalatı, %2,2 ile enerji ve %1,1 ile ara malı izlemiştir. Ana sanayi

gruplarında yıllık bazda da üretim hızlı bir düşüş eğilimi içerisine gir-miştir. Yıllık bazda en fazla üretim dü-şüşü yaşanan grup %9,5 ile dayanıklı tüketim malı olmuştur. Onu, %6,5 ile dayanıksız tüketim malı, %2,3 ile ser-maye malı, %1,6 ile ara malı ve %0,3 ile enerji takip etmiştir.

Grafik 2: Sanayi Üretiminde Yıllık ve Aylık Değişim (%)

Kaynak: TÜİK veri tabanı kullanılarak çizilmiştir.

İmalatta aylık bazda en fazla üre-tim düşüşü %20,4 ile mobilya imala-tında görülmüştür. Bu sektörü %16,9 ile temel eczacılık ürünleri, %13,7 ile makine ve ekipmanların kurulumu ve onarımı izlemiştir. İmalat sanayi-inde en yüksek üretim artışı %8,5 ile kok kömürü ve rafine edilmiş petrol ürünleri imalatında görülürken, bu sektörü %3,9 ile başka yerde sınıflan-dırılmamış makine ve ekipman imalatı ve %2,1 ile içeceklerin imalatı takip et-miştir.

Yıllık bazda ise imalat sanayiinde en yüksek üretim kaybı %34,5 ile ka-yıtlı medyanın basılması ve çoğaltıl-ması sektöründe görülmüştür. Bu sek-törü %17,3 ile mobilya imalatı, %13,9 ile fabrikasyon metal ürünleri imalatı izlemiştir. Yıllık bazda imalat sanayi-inde en yüksek üretim artışı ise %6,7 ile makine ve ekipmanların kurulumu sektöründe görülürken, onu %5,9 ile

elektrikli teçhizat imalatı ve %4,5 ile ana metal sanayi izlemiştir.

Eylül ayında sanayide ciro ger-çekleşmeleri üretime paralel bir seyir izlemiştir. Aylık bazda ciro öl-çümüne temel teşkil eden mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış sanayi ciro endeksi, Ağustos ayına göre %2,4, yıllık bazda ciro ölçü-münü sağlayan takvim etkisinden arındırılmış sanayi ciro endeksi ise 2015 yılının Eylül ayına göre %1,3 azalmıştır. Diğer yandan 2016 yılı üçüncü çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış sanayi ciro endeksi %1,7, takvim etkisinden arındırılmış sanayi ciro endeksi ise 2015 yılı üçüncü çey-reğine göre %0,4 gerilemiştir.

Eylül ayında aylık bazda tüm alt sektörlerde ciro azalmıştır. Azalış imalat sanayiinde %2,5, maden-cilikte %0,2 düzeyinde olmuştur.

Yıllık bazda ise, ciro, madencilikte %11,6 artarken, imalat sanayiinde %1,6 azalmıştır.

Eylül ayında aylık bazda ciro, ana sanayi gruplarından enerjide %3,6 ar-tarken, diğer grupların tümünde azal-mıştır. Ciro kaybında ilk sırayı %5,7 ile dayanıklı tüketim malı almıştır. Ciro düşüşünde bu grubu %3,7 ile ara malı, %1,9 ile dayanıksız tüketim malı ve %0,7 ile sermaye malı izlemiştir. Ciro, yıllık bazda ise ana sanayi grupları içinde sadece sermaye malı imalatın-da, %3,7 ile sınırlı oranda artmıştır. Yıllık ciro kaybında ilk sırayı %3,1 ile dayanıksız tüketim malı almıştır. Ciro düşüşünde bu grubu, %2,4 ile ara malı, %1,5 ile enerji ve %0,3 ile dayanıklı tü-ketim malı takip etmiştir.

Eylül ayında imalat sanayi alt sek-törleri içinde aylık bazda en fazla ciro artışı sağlayan sektör %59,9 ile diğer ulaşım araçları olmuştur. Ciro artışın-

Page 39: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016 37

da bu sektörü %9,3 ile bilgisayarların, elektronik ve optik ürünlerin imalatı ve %5,2 ile tütün ürünleri imalatı izlemiş-tir. Aylık bazda ciro düşüşünde ise ilk sırayı %19,2 ile makine ve ekipmanla-rın kurulumu ve onarımını alırken, bu sektörü %8,4 ile diğer metalik olma-yan mineral ürünleri ve %7,7 ile deri ve ilgili ürünlerin imalatı izlemiştir.

Eylül ayında imalat sanayi alt sek-törleri içinde yıllık bazda en fazla ciro artışı sağlayan sektör %19,9 ile tütün ürünleri imalatı olmuştur. Ciro artışın-da bu sektörü %17,6 ile bilgisayarların, elektronik ve optik ürünlerin imalatı ve %16,1 ile makine ve ekipmanların kurulumu ve onarımını imalatı izle-miştir. Yıllık bazda ciro düşüşünde ise ilk sırayı %28,2 ile kayıtlı medyanın basımı alırken, bu sektörü %24,8 ile diğer ulaşım araçları imalatı ve %10,5 ile ağaç ve mantar ürünleri imalatı iz-lemiştir.

İşsizlik ve İstihdam:

Yılın üçüncü çeyreğinde sanayi sektöründeki üretim ve ciro kayıp-ları ile dalgalanmaları, işgücü piya-sasını doğrudan ve dolaylı yollarla (diğer sektörlere yönelik yansıma-ları neticesinde) olumsuz yönde et-kilemeye devam etmiştir. Bunun en somut göstergesi işsizlik oranının Ağustos döneminde %11,3’e ulaş-ması olmuştur.

2016 yılı Ağustos döneminde top-lam işgücü 2015 yılının aynı dönemine göre 759 bin kişi artarak 30 milyon 967 bin kişiye ulaşırken, işgücüne katılma oranı 0,5 puan artarak %52,6 düzeyine yükselmiştir. Bu dönemde erkeklerde işgücüne katılma oranı değişmez iken, kadınlarda 1 puan artmış ve %33,1 ol-muştur.

Bu dönemde istihdam edilenle-rin sayısı 2015 yılı Ağustos dönemine göre 323 bin kişi artarak 27 milyon

473 bin kişiye ulaşmış ise de, istihdam oranı 0,1 puan azalarak %46,7’ye ge-rilemiştir. Ağustos döneminde tarım sektöründe çalışan sayısı 257 bin kişi azalırken, tarım dışı sektörlerde çalı-şan sayısı 579 bin kişi artmıştır. Bu dö-nemde çalışanların %21’i tarım, %19’u sanayi, %7,4’ü inşaat ve %52,6’sı hiz-metler sektöründe yer almıştır. İstih-dam edilenler içinde tarım sektörünün payı 1,2, sanayi sektörünün payı 0,3, inşaat sektörünün payı 0,1 puan aza-lırken, hizmetler sektörünün payı 1,6 puan artmıştır.

2016 yılı Ağustos döneminde 2015 yılının aynı dönemine göre işsiz sayısı 435 bin kişi artmış ve 3 milyon 493 bin kişiye ulaşmıştır. Bu gerçekleşmenin neticesinde işsiz-lik oranı da 1,2 puan artarak %11,3 düzeyine çıkmıştır. Aynı dönemde; tarım dışı işsizlik oranı 1,3 puan artarken, genç işsizlik oranı da 1,6 puanlık artış ile %19,9’a ulaşmıştır.

Grafik 3: OECD Ülkelerinde Mevsimsel EtkilerdenArındırılmış İşsizlik Oranı En Yüksek 5 Ülke, Ağustos 2016

Kaynak: OECD ve TÜİK veri tabanları kullanılarak hazırlanmıştır. *Yunanistan için veriler Temmuz 2016 içindir. **Türkiye için kadın işsizlik oranı Temmuz 2016’dır.

Ülkemizde son yıllarda işsizlik oranı %10 ve üzerinde seyretmiş; işsizliği bu oranın altına indirecek yapısal tedbir-ler uygulanmadığından, 2016 yılı Haziran döneminde mevsimsel etkilerden arındırılmış işsizlik oranı %11’i bulmuş-tu. Ağustos dönemi ile birlikte ise artık mevsimsel etkilerden arındırılmamış işsizlik oranı da %11’i aşmıştır1. Türkiye bu oranla OECD Ülkeleri içinde en yüksek işsizlik oranına sahip dördüncü ülke konumuna gelmiştir (Grafik 3).

1- Ekim ayı TİSK Ekonomi Bülteni’nde şu ifade kullanılmıştır: “2012’den beri artmakta olan yıllık işsizlik oranı, %9’lardan %11’lere yükselme eğilimindedir. GSYH büyüme oranının 2012’den beri %2-4 bandında seyretmesi, işsizlik oranındaki artışın temel sebebidir”.

Page 40: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 201638

Ödemeler Dengesi:

IMF ve uluslararası derecelendir-me kuruluşlarının Türkiye ekono-misi için risk olarak gördükleri cari açık Eylül ayında 1 milyar 684 mil-yon dolara, yıllık cari açık düzeyi de 32 milyar 412 milyon dolara ulaş-mıştır. Cari açığın artmasında dış ticaret açığının 2015 yılı Eylül ayına göre 686 milyon dolarlık artış ile 3 milyar 235 milyon dolara yükselme-si etkili olmuştur. Cari açık düzeyini belirlemede 2007 yılından itibaren önemli rol oynamaya başlayan parasal altın ticareti 2016 yılında ivme kaybet-meye başlamış, Eylül ayında net altın ihracatı negatif değer almıştır. Net altın ithalatının 160 milyon dolar gibi küçük rakama gerilemesi ödemeler bilançosu-nun sağlığı açısından önemlidir.

Cari açığın artmasında belirleyici

olan bir başka unsur ise net seyahat gelirlerinin 2015 yılının Eylül ayına göre %30,4 oranında azalarak 2 mil-yar 25 milyon dolara gerilemesidir. Ocak-Eylül 2016 döneminde seyahat gelirlerindeki gerileme 2015 yılının aynı dönemine göre %37,7 düzeyine ulaşırken, net seyahat geliri 10 mil-yar 696 milyon dolarda kalmıştır. Seyahat gelirlerindeki bu gerçekleşme nedeniyle Eylül ayında hizmetler den-gesi fazlası bir önceki yıla göre 1 milyar 163 milyon dolar azalarak, 2 milyar 336 milyon dolara inmiştir. Diğer yan-dan Eylül ayında birincil gelir dengesi açığı 42 milyon dolar artmış ve 927 milyon dolara yükselmiştir.

Eylül ayında cari açığın finans-man kalemlerinden, yabancıların yaptıkları doğrudan yatırımlar ka-nalıyla ekonomiye 719 milyon dolar girişi olmuştur. Ocak-Eylül döne-

minde doğrudan yabancı yatırım net girişi geçen yılın aynı dönemine göre %49,27 oranında azalarak 4 milyar 906 milyon dolara gerile-miştir. Cari açığın finansmanında kullanılan diğer bir kaynak olan portföy yatırımları kaleminden Ey-lül ayında 1 milyar 589 milyon dolar çıkış olmasına karşın, bu kalemden ülkeye Ocak-Eylül döneminde 8 mil-yar 651 milyon dolarlık giriş olmuş ve cari açığın finansmanında başat rol oynamıştır. Ancak son dönem-lerde artan belirsizlik yabancıların menkul kıymet stoklarını azaltma-sına neden olmuştur. 14 Ekim ile 11 Kasım tarihleri arasında yabancılar 1 milyar 880 milyon doları hisse senedi, 2 milyar 319 milyon doları DİBS olmak üzere toplam menkul kıymet stokunu 4 milyar 199 milyon dolar azaltmıştır (Grafik 4).

Grafik 4: Yabancıların Portföy Stoku, Milyon Dolar

Kaynak: TCMB veri tabanı kullanılarak çizilmiştir.

Son yıllarda cari açığın finans-manında önemli bir unsur haline gelen ve kayıtdışı dövizi ifade eden net hata noksan kaleminden Eylül ayında sadece 36 milyon dolarlık gi-riş yapılsa da, yılın ilk dokuz ayın-da ülkemize 5 milyar 446 milyon dolarlık döviz girişi olmuştur. Bu tutar, aynı dönemdeki cari açığın %22’sine karşılık gelmektedir.

Eylül ayında TCMB rezervi 4 mil-yar 818 milyon dolar azalmıştır.

Para ve Maliye Politikası:

Maliye politikası son iki aydır genişleme yönlü uygulanmıştır. Bütçe açığı Eylül ayında geçen yılın Eylül ayına göre %19,9 artmış iken, Ekim ayında yıllık artış %101,4’e çıkmıştır. Diğer yandan Ekim ayın-

da faiz dışı bütçe fazlası da %71,6 oranında düşerek, 2 milyar 801 mil-yon TL’ye gerilemiştir. Dolayısıyla, Eylül-Ekim aylarında mali istikrar zayıflamıştır.

Ekim ayında bütçe açığının bu ka-dar yüksek oranda artmasında 2015 yılı Ekim ayına göre bütçe gelirleri-nin %1 oranında azalarak 43 milyar 365 milyon TL, bütçe giderlerinin ise

Page 41: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016 39

%18,9 oranında artarak 43 milyar 469 milyon TL düzeyinde gerçekleşmesi belirleyici olmuştur. Bütçe gelirlerin-deki düşüşte ekonomik faaliyetteki ge-rilemeye paralel olarak dahilde alınan katma değer vergisinin %27,3, ithalden alınan katma değer vergisinin %10,1 oranında azalması etkide bulunmuştur.

Bütçe gelirleri düşerken bütçe gi-derlerinin artması olgusunda bazı harcamalar dikkat çekmektedir. Bun-ların başında da bütçe giderlerinin %35,2’sini oluşturan cari transferle-rin 2015 yılının Ekim ayına göre %27 oranında artarak 15 milyar 336 milyon TL’ye ulaşması gelmektedir. Bu artış-ta cari transfer harcamalarının bir alt kalemi olan sağlık, emeklilik ve sos-

yal yardım giderlerinin 2015 yılı Ekim ayına göre %51,6 oranında büyüyerek 4 milyar 475 milyon TL’den, 7 milyar 162 milyon TL’ye varması önemli rol oynamıştır.

Mali istikrarın zayıfladığı bir makroekonomik ortamda, para po-litikası otoritesi TCMB’nin gücü de yıl içinde uyguladığı faiz politika-sı nedeniyle azalmış, dolayısıyla TCMB, döviz kurundaki artışa karşı pasif bir para politikası izlemiştir. TCMB’nin döviz kurundaki yükselişi önlemeye yönelik olarak aldığı önlem-ler üç başlık altında toplanabilir: • Rezerv Opsiyonu Mekanizması kap-

samında, döviz imkânının ikinci,

üçüncü ve dördüncü dilimlerinde katsayılar, iki aşamada azaltılmış-tır. Böylece piyasalara önce 620 milyon dolar, sonra da 700 milyon dolarlık bir likidite sağlanmıştır.

• Bankaların yabancı para yükümlü-lükleri için uygulanan zorunlu kar-şılıkların ortalamasının üst sınırı 3 puandan 4 puana yükseltilmiştir. Böylece bankaların serbest kullanım miktarı 2,9 milyar dolar artırılmıştır.

• Bankaların TCMB’de bulundurdukla-rı TL cinsinden tesis edilen zorunlu karşılıklara ödenen faiz oranı değiş-tirilmiş ve TCMB’nin bir hafta vade-li repo ihale faiz oranının 400 baz puan eksiği olarak belirlenmiştir.

Tablo 1: Yükselen Ekonomilerin Ulusal Paralarındaki Aşınma ve Cari Denge

Ülke Dolara Karşı Değişim(Bir Aylık)*

Dolara karşı Değişim(Bir Yıllık)* Cari Denge/GSYH**

Türkiye -7,44 -16,9 -4,8Rusya -2,37 0,18 2,7Hindistan -1,64 -2,9 -0,9Brezilya -6,87 9,93 -1,1Çin -1,93 -7,52 2,7Endonezya -2,45 1,76 -2,2Meksika -6,99 -20,75 -2,9Arjantin -2,04 -58,87 -2,4G. Afrika -0,99 0,07 -4,1

Kaynak: The Economist, November 112-18, 2016 ve Bloomberg, https://www.bloomberg.com/markets/currencies, erişim tarihi 17 November 2016*17 Kasım 2016 itibariyle **Türkiye için Ağustos; Rusya, Çin için 3.Çeyrek; diğer ülkeler için 2. Çeyrek 2016 verisidir.

ABD Merkez Bankası FED’in faiz oranını artırma olasılığının güçlen-mesi, yükselen ekonomilerin ulusal paralarının değerinde aşınmaya ne-den olmuştur. Son bir aylık süreçte ulusal parası en hızlı değer yitiren ülke %7,44 ile Türkiye olmuştur. Türkiye söz konusu ülkeler içinde aynı zamanda en yüksek cari açık oranına sahip ülke konumundadır (Tablo 1). Bu durum politik belir-sizliğin artması, Orta Doğu’daki çatışmaya dahil olunması ve terör eylemleri ile birleşince TL’nin kırıl-

ganlığını daha da yükseltmiştir. TCMB 24 Kasım tarihli PPK top-

lantısında aldığı kararlarla kurdaki yüksek ivmeli artışa karşı politika faizinde 50, faiz koridorunun üst bandında 25 baz puan artış yaptı. Banka ayrıca, döviz hesaplarına uy-gulanan zorunlu karşılıkları azalttı ve ihracatçılara reeskont kredileri-nin geri ödemesinde vade uzatma veya TL ile ödeme imkanı getirdi.

TCMB’nin kurda çok daha yük-sek olabilecek artışları önlemeye ve faiz artırım araçlarını kullana-

bileceğini göstererek uzun vadeli hareketleri sakinleştirmeye yönelik bu olumlu adımları ile AP’nin üye-lik müzakerelerinin geçici olarak dondurulması tavsiyesinin açıklan-ması, aynı güne rastgelen zıt etkiler yarattı.

Türkiye Kasım ayını döviz kuru, özellikle de ABD doları rallisi ile geçirirken, tarım ürünlerindeki dü-şüşün etkisi ile Ekim ayında TÜFE, Eylül ayına göre %1,44, 2015 yılı Ekim ayına göre ise %7,16 oranında yükselmiştir (Tablo 2).

Page 42: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 201640

Tablo 2: Fiyat Endekslerinde Değişim (Ekim 2016, yüzde)

Endeksler Aylık Değişim (%) Yıllık Değişim (%)Tarım ÜFE -0,63 2,86Yİ-ÜFE 0,84 2,84YD-ÜFE 2,82 2,80TÜFE Çekirdek (H) 1,41 7,01TÜFE-Gıda 1,76 5,20TÜFE 1,44 7,16

Kaynak: TUİK veri tabanı

Ekim ayında TÜFE’de en yüksek fi-yat artışı %10,43 ile giyim ve ayakkabı grubunda gerçekleşmiştir. Bu grubu %2 ile ulaştırma, %1,76 ile gıda ve alkolsüz içecekler ve %0,70 ile lokanta ve otel-ler izlemiştir. Ekim ayında aylık bazda en fazla fiyat düşüşü %1,03 ile eğlence ve kültür grubunda gerçekleşmiştir.

Yıllık bazda fiyatı ise fiyatı en çok artan mal grubu %22,61 ile alkollü içecekler ve tütün olmuştur. Bu grubu %9,58 ile eğitim ve %9,39 ile sağlık grubu takip etmiştir.

Yİ-ÜFE Endeksi Ekim ayında ay-lık bazda %0,84, yıllık bazda %2,84 oranında artmıştır. Bu artış oranı enflasyon hedefi açısından olumlu ise de, üretiminde önemli oranda it-hal girdi kullanan imalat sanayinin önümüzdeki aylarda döviz kurunda-ki artış nedeni ile kısa dönem fiyat yapışkanlığından sıyrılarak yeni bir fiyatlamaya gitme olasılığı art-maktadır. Dolayısıyla 2016 yılında revize edilmiş enflasyon hedefine (%7,5) erişilse de, 2017 yılına iyi bir başlangıç yapmak zorlaşmıştır.

SONUÇ

Türkiye’de 2016 yılında cari açık/GSYH oranı %5’in altına inmiş-tir. Ancak orandaki azalışın temel nedeni petrol fiyatlarındaki düşüş olmuştur. Bu olumlu gerçekleşmeye karşın cari açığın finansman kali-tesi düşmüştür. 2016 yılında cari

açık, kısa vadeli sermaye girişi ve kaynağı belirsiz döviz girişi (net hata noksan) ile finanse edilmiştir.

Esnek döviz kuru sisteminde döviz kuru piyasada belirlendiğin-den, döviz arzını artıran gelişme-ler döviz kurunu aşağıya çekerken, döviz talebindeki artış döviz kuru-nu yukarı çekmektedir. Dolayısıyla döviz arzında sorun çıktığında kur da yükselmektedir. Türkiye’nin şu anda yaşadığı sorun da buradan kaynaklanmaktadır. Her ne kadar son yıllarda cari açık verecek bir finansman kaynağı bulunsa da, bu kaynağın sürekliliği ve niteliği hız-la bozulmaktadır. Dış dengedeki bu kırılganlığa karşı Türkiye Ekonomi-si mali istikrar sayesinde belli bir

dayanıklılığa sahipti. Ancak Eylül-Ekim aylarında bütçe dengesinde de sorun başlamıştır. Ekim ayında bütçe açığı 2015 yılının Ekim ayına göre %101,4 oranında artmıştır.

Bu ortamda yapılacak en düşük maliyetli hareket iç ve dış politika alanlarında tansiyonu düşürmek ve ekonomiye güveni geliştirmek olacaktır. Bu yapıldıktan sonra da, daha şimdiden ulaşma olasılığı aza-lan ekonomik hedefler yeniden göz-den geçirilmeli; kısa, orta ve uzun vadeye yönelik yeni bir planlamay-la ekonomi yeniden rayına oturtul-malıdır. TCMB’nin 24 Kasım tarihli faiz artırım kararı ve alınan diğer tedbirler bu görüşümüzü teyit eder niteliktedir.

Page 43: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016 41

8 Sivil Toplum Örgütünden Teröre Karşı Ortak AçıklamaTürkiye-Avrupa Birliği Karma İstişare Komitesi Türkiye Kanadını oluşturan, TİSK, TÜRK-İŞ, TESK, TZOB, HAK-İŞ,

MEMUR-SEN, Türkiye KAMU-SEN ve TOBB, İstanbul’da yaşanan hain terör saldırısı nedeniyle ortak açıklama yaptı.

TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu tarafından okunan ortak açıklama şöyle:“Bugün, Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ), Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK), Türkiye Es-

naf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK), Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB), HAK- İşçi Sendikaları Konfederasyonu (HAK-İŞ), Memur Sendikaları Konfederasyonu (MEMUR-SEN), Türkiye Kamu Çalışanları Sendikaları Konfederasyonu (Türkiye KAMU-SEN) ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) olarak buradayız.

Türkiye’nin her bölgesinde örgütlü, toplumun bütün kesimlerini temsil eden, mesleki ve sivil toplum kuruluşları olarak bir araya geldik.

Maalesef cumartesi gecesi milletimize büyük bir acı yaşatıldı. Terörün alçak yüzünü bir kez daha gördük. Hepimizin yüreği yandı. Mübarek Mevlit Kandili öncesinde İstanbul’da şehit düşen vatandaşlarımız başta olmak üzere sivil, asker, polis tüm şehit-lerimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza şifa diliyoruz.

Biliyorsunuz, ülkemiz yurtiçi ve yurtdışı kaynaklı terör saldırılarına karşı, dünyada eşi benzeri görülmemiş bir mücadele veri-yor. Zira ülkemizin, birliğimizin ve huzurumuzun hedef alındığı kirli bir oyun oynanıyor. Bu tuzağa düşmemek, birliğimizi koru-mak üzere “Teröre karşı tek ses, tek yürek olduk” diyoruz.

Bize diz çöktürmek, bizi teslim almak isteyenlere teröre karşı hep birlikte duruyoruz. Terörün ve teröristin geleceğimizi karart-masına izin vermeyeceğiz. Biz bu oyuna gelmeyeceğiz. Gün, birlik olma günüdür.

Bizler Türkiye-Avrupa Birliği Karma İstişare Komitesi Türkiye Kanadı olarak, ülkemizin birliğine, refahına ve geleceğine sahip çıkacağız. Kamu düzeninin tesisi, özgürlüklerin korunması ve hukukun üstünlüğünün sağlanması konularında üzerimize düşen sorumlulukları gerçekleştirmeye her zaman olduğu gibi hazırız. Teröre karşı gerekli bütün hukuki önlemlerin alınmasını destek-liyoruz.

Ülkemizin birliğine ve beraberliğine kem gözle bakan, saldıran başta PKK, DAEŞ, FETÖ olmak üzere her türlü terörü lanetliyo-ruz. Terörü destekleyenleri, terörden medet umanları da lanetliyoruz.

İnşallah devletimizin güçlü duruşuyla bu sıkıntıları atlatacağız. Devletimiz, elbette bizlere bu acıları yaşatanlardan hesap so-racaktır. Biz de millet olarak daha çok kenetleneceğiz, birlik ve beraberliğe daha çok önem vereceğiz. Bu hain ve alçak saldırılar devletimizi ve milletimizi sindiremeyecek, yıldıramayacak. Terörden ve kaostan medet umanlar hiçbir zaman hedeflerine ulaşa-mayacak.

Bizi terörle korkutmayı amaçlayanlar bilsinler ki, ülkemizi bu alçaklara, kahpelere bırakmayız. Çünkü bizler her türlü mesele-nin üzerinden gelecek dirayete ve cesarete sahibiz. Bu son hain saldırı da terörle mücadeledeki kararlılığımıza gölge düşüreme-yecek. Türk milleti, huzuruna kasteden bu caniler karşısında her zaman tek yürek olmuştur. Bu dayanışma geçmişte olduğu gibi bugün de Devletimizi ayakta tutacak, vatanımızı terör belasından kurtaracaktır.

Biz de toplumun tüm kesimleri olarak sonuna kadar devletimizin ve güvenlik güçlerimizin arkasındayız, aziz Türk milletimizle birlikteyiz. Ülkemizin her toprağında huzurun ve refahın hâkim olduğu günleri göreceğiz. Bu topraklarda kader birliği yapmış, ortak geçmişe sahip, ortak bir geleceğe umutla bakan, kardeşliğe inanmış bizler için, bu memleket ilelebet vatanımız olarak kala-caktır. Rabbim vatanını seven her ferdin kuvvetini ve sabrını artırsın, birliğimizi daim kılsın.”

Page 44: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 201642

Sivil Toplum Kuruluşlarının 17 Aralık 2016 Tarihinde Kayseri’de Meydana Gelen

Terör Saldırısı Sebebiyle Yaptıkları Ortak Açıklama

TİSK, TÜRK-İŞ, TESK, MEMUR-SEN, HAK-İŞ, TZOB, TİM, TÜSİ-AD, KAMU-SEN, TEMAD, TÜGİAD, MÜSİAD, TÜMSİAD, TÜRKONFED, TÜRMOB ve TOBB 17 Aralık 2016 tarihinde Kayseri’de gerçekleştiri-len terör saldırısı sebebiyle Kayseri Ticaret Odası’nda ortak bir açıkla-ma yaptı. Ziyarette TİSK’i Yönetim Kurulu Başkan Vekili Nevzat Seyok temsil etti.

TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcık-lıoğlu tarafından okunan ortak açık-lama şöyle:

“Türkiye İşçi Sendikaları Konfe-derasyonu (TÜRK-İŞ), Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK), Memur Sendikaları Konfe-derasyonu (MEMUR-SEN), HAK- İşçi Sendikaları Konfederasyonu (HAK-İŞ), Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB), Türkiye İşveren Sendikaları

Konfederasyonu (TİSK), Türkiye İh-racatçılar Meclisi (TİM), Türk Sana-yicileri ve İşadamları Derneği (TÜ-SİAD), Türkiye Kamu Çalışanları Sendikaları Konfederasyonu (Türki-ye KAMU-SEN), Türkiye Emekli Ast-subaylar Derneği (TEMAD), Türkiye Genç İşadamları Derneği (TÜGİAD), Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD), Tüm Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜMSİAD), Türk Girişim ve İş Dünyası Konfe-

“İstanbul’da Gerçekleşen Terör Saldırılarını Lanetliyoruz”

Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Yönetim Kurulu’nun 10 Aralık 2016 tarihinde İstanbul’da yaşanan terör saldırıları sebebiyle yayımladığı mesajda şu ifadeler yer aldı:

“Dün akşam saatlerinde İstanbul Beşiktaş Vodafone Arena Stadı ve Maçka Parkı yakınlarında meydana gelen terör saldırıları hepimizi derin bir acıya sevk etmiştir.

İstanbul’un merkezi noktalarına düzenlenen söz konusu saldırıların amacı; vatandaşlarımız arasında huzursuzluk yaratmak ve Ülkemizin birliğine zarar vermektir. Ancak saldırıların sorumluları bilmelidir ki, Türkiye Cumhuriyeti hiçbir terör saldırısı ile sarsılmayacak güce ve bağlara sahiptir.

Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Camiası olarak saldırılarda hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralılara acil şifalar diliyoruz.”

“Bu Zor Zamanları Toplumsal Birlikle Aşacağız”TİSK, 17 Aralık 2016 tarihinde Kayseri’de gerçekleştirilen terör saldırısı sebebiyle başsağ-

lığı mesajı yayınladı. Metin şöyle:“Bu sabah Kayseri’de askerlerimizi hedef alan hai terör saldırısı işveren kesiminde ve milleti-

mizde büyük teessüre sebep olmuştur.Gerçekleştirilen terör saldırıları karşısında asla yılgınlığa kapılmaksızın, birliğimizi güçlendirerek bu zor zamanları

mutlaka aşacağız.Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Camiası olarak saldırıyı kınıyor, hayatını kaybedenlere Allah’tan

rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralılara acil şifalar diliyoruz.”

Page 45: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016 43

derasyonu (TÜRKONFED), Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği (TÜRMOB) ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) olarak bu-radayız.

Maalesef milletimizin huzurunu bozmak isteyenler dün, huzur şehri Kayseri’de çirkin yüzlerini bir kez daha gösterdi. Tek bildikleri işi yap-tılar. Kalleşçe bir terör saldırısı yaşa-dık. Saldırıda şehit olan askerlerimi-ze, bu vatanın kahraman evlatlarına Allah’tan rahmet diliyoruz. Milleti-mizin başı sağ olsun. Gazilerimize acil şifalar diliyoruz.

Sabah Kayseri’den şehitlerimi-zi uğurladık. Taziye ziyaretlerimizi yaptık. Şimdi de burada bütün arka-daşlarımızla beraberiz.

Ülkemiz çok kritik bir süreçten geçiyor. Ülkemiz üzerinde kirli bir oyun oynanmak isteniyor. Sözde birbiri ile ilgisi olmayan PKK, DAEŞ, FETÖ gibi terör örgütlerinin hepsi, aynı dönemde ülkemizi hedef alı-yor. Terör saldırıları ile birliğimiz ve beraberliğimiz bozulmak isteniyor. Önce 15 Temmuz darbe girişimi, geçen hafta İstanbul’da polisimize, şimdi Kayseri’de askerimize yapılan hain saldırı.

Bu derece aşağılık ve kahpece bir

hainliği dünyada çok az millet yaşa-mıştır. Ama başaramıyorlar, başara-madıkça vahşileşiyorlar.

Hesap edemedikleri şu: Onlar polisimize, askerimize el uzattıkça bu millet polisine ve askerine daha fazla sahip çıkıyor, daha sıkı bağrına basıyor. Onlar saldırdıkça bu millet birbirine daha fazla kenetleniyor. Biz bin yıldır bu topraklardayız. Bin yıldır hainliğin her türlüsünü gör-dük. Ama bütün hainlerin hesabını da kestik, bu tuzakların hepsini de bozduk.

Birlik ve bütünlüğümüze her za-man sahip çıktık.

Şer odakları bilmelidir ki; dün olduğu gibi bugün de aziz milletimiz bir olarak, diri olarak, tek vücut ve tek yürek olarak tüm kirli planları ve senaryoları boşa çıkaracaktır.

Buradan bir kez daha hatırlatıyo-ruz. Herkesin şunu çok iyi bilmesi lazım: Terör örgütlerinin ırkı, dini, mezhebi, ideolojisi yoktur. Terör ör-gütleri kendilerini satılığa çıkarmış, kendilerini efendilerine peşkeş çek-miş katil sürüleridir.

Devletimiz terör örgütlerine kar-şı yurt içinde ve yurt dışında dün-yada eşi görülmemiş bir mücadele veriyor. Elbette bizlere bu acıları

yaşatanlardan hesap soracaktır. Va-tandaş olarak bizlerin görevi ise bizi teslim almak isteyen teröre karşı tek ses, tek yürek olmaktır. Bu süreçte aman tuzaklara, provokasyonlara dikkat. Oyuna gelmeyelim.

Gerçek vatanseverlik, terörden medet umanların en çok korktuğu şeyi yapmaktır. Yani birlik ve bera-berliğimize her zamankinden daha fazla sahip çıkmaktır. Gün bir olma, iri olma, diri olma günüdür. Ayrış-mayacağız, birleşeceğiz. Türkiye’nin bütün kesimlerini temsil eden mes-lek ve sivil toplum kuruluşları olarak bizler de bunu yapıyoruz. Ülkemizin birliğine, refahına ve geleceğine sa-hip çıkıyoruz.

Şunu da açık şekilde ifade ediyo-ruz: Terör örgütleri ile arasına mesa-fe koyamayan, terör örgütü üyeleri-ni şu veya bu bahaneyle barındıran ülkelerin, bu süreçte ne demokrasi, ne hukuk, ne de insan hakları ko-nusunda söyleyecek sözü olamaz. Bizler toplumun tüm kesimleri ola-rak sonuna kadar devletimizin ve güvenlik güçlerimizin yanındayız, aziz Türk milletimizle birlikteyiz. Başaramadılar, başaramayacaklar. Rabbim vatanını seven her ferdin kuvvetini ve sabrını artırsın, birliği-mizi daim kılsın”.

Page 46: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 201644

Siyasi Partilerden Terörle Mücadelede Kararlılık Mesajı

Başbakan Yıldırım, Kılıçdaroğlu ve Bahçeli ile Çankaya Köşkü’nde ortak açıklama yaptı. Açıklamada, terörle mücadelede kararlılık mesajı verildi.

AK Parti Genel Başkanı ve Başba-kan Binali Yıldırım, CHP Genel Başka-nı  Kemal Kılıçdaroğlu  ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 14 Aralık 2016 tarihinde Çankaya Köşkü’nde basına kapalı gerçekleştirilen ve yaklaşık 2,5 saat süren görüşmenin ardından, ortak açıklama yaptı. 

Kılıçdaroğlu ve Bahçeli ile son za-manlarda terörle ilgili yaşanan ge-lişmeleri değerlendirmek üzere bir araya geldiklerini belirten Başbakan Yıldırım, “Bu toplantımızda şunu bir kez daha gördük ki terörle mücadele konusu, Türkiye’de siyaset üstü bir ko-nudur ve parti görüşümüz, düşüncemiz farklı olabilir ama terörle mücadele ko-nusunda kararlılık, gerek CHP’de gerek MHP’de gerekse de AK Parti’de devam etmektedir.” diye konuştu. Başbakan Yıldırım, Kılıçdaroğlu ve Bahçeli’nin terörle mücadele konusunda yapılacak her türlü çalışmada, alınacak her türlü kararda ve yasal düzenlemelerde ge-rekli katkıyı sonuna kadar verecekleri-ni ifade ettiklerini aktardı.

Türkiye’nin hem Doğu ve Güneydoğu’da hem de güney sınırla-rında, Suriye’de, Irak’ta devam eden terörle mücadele faaliyetinin bir beka sorunu olduğuna dikkati çeken Yıldı-rım, şöyle devam etti:

“Ülkemizin gelecek sorunudur. Bura-da, içeride ve dışarıda kim ne söylerse söylesin, bizim açımızdan anlamı yok-tur. Anlamı olan Türkiye’nin birliği be-raberliği, toprak bütünlüğünün devam etmesi, milletimizin kardeşliğinin zarar görmemesidir. Bu çerçevede geniş kap-samlı değerlendirmeler yaptık. Yapılan çalışmalar hakkında gerek Suriye’de ge-rek Irak’ta gerekse yurt içinde, konuları sayın genel başkanlarla paylaşma fırsatı buldum. Kendilerinin düşüncelerini din-

ledik. Bize önerileri oldu, onları da not aldık. Gayet verimli bir toplantı oldu.”

“Hayatın doğal akışına en uygun uzlaşma...” 

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu da “Sayın Başbakan, yaşanan terör olayları dolayısıyla bizleri bilgilendir-di, kendisine teşekkür ederiz. Terör ko-nusunda bütün siyasal partilerin ortak tavır takınması, teröre karşı hep birlikte mücadele etmemiz gerektiği konusunda bir uzlaşmamız oldu. Zaten bu uzlaşma, hayatın doğal akışına da en uygun uz-laşmadır.” diye konuştu. 

Terörün can yaktığını ve bir insanlık suçu olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, teröre karşı hep beraber, bütün vatan-daşlar ve ülkedeki 80 milyonun ortak tavır takınması gerektiğine işaret etti. 

Kemal Kılıçdaroğlu, bu konudaki düşüncelerini net ve açık şekilde ifa-de ettiklerine dikkati çekerek, şunları söyledi:

“Öneriler konusunda düşüncelerimi-zi Sayın Başbakan’a aktardık. Türkiye süratle olağan bir sürecin içine gelmeli ve terör olayları bitirilmelidir. Terör bir siyasi partinin tek başına çözeceği bir

olay olmanın da ötesinde, bütün siyasi partilerin, bütün vatandaşların, bütün sivil toplum kuruluşlarının ortak soru-nudur. Bu ortak soruna karşı, ortak mü-cadele etmemiz gerekir. Bu mücadeleye kim ön ayak oluyorsa, bizler de haklı olarak onlara her türlü desteği vermek durumundayız. Dolayısıyla düşünceleri-mizi aktardık. Umuyoruz Türkiye bu tür acı olaylardan süratle kurtulmuş olur.”

“Toplantı olgunluk içerisinde geçmiştir”

MHP Genel Başkanı Bahçeli ise şunları söyledi:

“Sayın Başbakanımızın çağrısı üze-rine, Türkiye’de acımasızca ve alçakça sürdürülmek istenen terörle mücadeleyi değerlendirmek amacıyla yapılmış olan toplantı, milletimizin beklentilerine ce-vap verebilecek bir olgunluk içerisinde gelişmiştir. Siyasi partiler, terörle mü-cadelenin kesin ve acımasız bir karar-lılıkla sürdürülmesini talep etmektedir. Bunun da uygulamalarının önümüzde-ki günlerde görüleceği inancıyla Sayın Başbakan’a ve Sayın Genel Başkan’a teşekkürlerimi sunuyorum. “

(www.fortuneturkey.com)

Page 47: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016 45

Üçlü Danışma Kurulu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Dr.Mehmet Müezzinoğlu ve Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın katılımı ve “İş Mahkemeleri Kanun Tasarısı Taslağı” gündemiyle 14 Aralık 2016 tarihinde toplandı.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, İş Mahkemeleri Kanun Tasarı Taslağı’na son şeklinin verilmesi için sosyal tarafların görüş-lerinin alınması amacıyla toplantının düzenlendiğini, tarafların katkıları ile Taslağı hakkaniyete uygun bir noktaya taşımak istediklerini, bu çalışmanın ardından Taslağın TBMM’ne sevk edi-leceğini açıkladı.

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, ça-lışanları, işverenleri ve sendikala-rı yakından ilgilendiren Taslağın, uyuşmazlıkların makul sürede, taraf iradelerine uygun, daha az masraflı şekilde çözümlenmesi ve yargılama süreçlerinin hızlandırılması amacıyla hazırlandığını, çalışmalarda iki tarafın haklarının gözetildiğini, Taslağın çok değişik platformlarda tartışıldığını; yargıda iş uyuşmazlıklarının sürdürü-lemez hale geldiğini, Yargıtay’ın beş iş

Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu’nun Siirt Maden Kazasına Dair Baş Sağlığı Mesajı

Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu’nun (TİSK) 17 Kasım 2016 tarihinde Siirt’in Şirvan ilçesinde meydana gelen maden kazasına dair yayımladığı baş sağlığı mesajında şunlar kaydedildi:

“Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) olarak, 17 Kasım 2016 tarihinde Siirt’in Şirvan ilçesindeki bakır madeninde meydana gelen kaza nedeniyle işveren kesiminin derin üzüntü duyduğunu belirtmek isteriz.

Kazada hayatını kaybeden işçi kardeşlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine baş sağlığı ve sabır, yaralılara acil şifalar diliyoruz.Kazanın ortaya çıkma sebepleri titizlikle araştırılmalı ve gereği yapılmalıdır.”

Üçlü Danışma Kurulu Toplandı

dairesinin dosya sayısının tüm hukuk davalarının %31’ini oluşturduğunu, yargılama sürelerinin çok uzun oldu-ğunu, sürelerin bu derece uzaması nedeniyle işçilerin davayı kazansalar bile alacaklarını tahsil etmekte sıkıntı yaşadıklarını, arabuluculuk ile işçile-rin alacaklarını hızlı tahsil etmelerine imkan sağlandığını belirterek Taslak

üzerinde sosyal tarafların görüşleri-nin alınarak nihai metni oluşturmak istediklerini söyledi.

Toplantıya, Konfederasyonumuz Yönetim Kurulu Başkanı Kudret Önen, TİSK Yürütme Komitesi ve Yönetim Kurulu Üyesi Erhan Polat ve TİSK Ge-nel Sekreteri Bülent Pirler katıldı.

Page 48: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 201646

Başbakan Yıldırım Yeni Destek Tedbirlerini AçıkladıEkonomi Koordinasyon Kurulu’nda

yapılan çalışmalar çerçevesinde alı-nan kararlar 8 Aralık tarihinde Başba-kan Binali Yıldırım tarafından açıklan-dı. Başbakan Binali Yıldırım, Hazine garantisi verilerek, Kredi Garanti Fonu garantisiyle 250 milyar TL’lik reel sek-tör kredisi imkanı sağlandığını duyur-du. Açıklanan kararlar içinde, reel sek-törün kredi riskini ortadan kaldıracak şekilde 250 milyar TL’lik yeni paket dikkat çekti. Bu paketin, finans kesi-minin reel sektör ile kredi sürekliliğini sağlama yönünde katkı vereceğini de-ğerlendirdi. Başbakan Binali Yıldırım, piyasada 40 milyar TL’lik bir kredi sı-kışmasının bu yolla hızla çözüleceğini açıkladı.

Öte yandan Gümrük ve Ticaret Ba-kanı Bülent Tüfenkci, bir soru üzerine bozuk sicilleri yüzünden kredi temi-ninde güçlük çekenleri için bir sicil affı üzerinde çalışma yaptıklarını bildirdi.

3 KOSGEB’e üye KOBİ’lere 12 ayı öde-mesiz, 3 yıl vadeli, 3’er ayda bir tak-sit ödemeli 50 bin TL’ye kadar kredi verilecek. Bundan 15 bin firmanın yararlandırılması bekleniyor.

3 KGF teminatıyla 250 milyar liralık yeni kredi hacmi yaratılacak.

3 Desteklenen ihracatçı KOBİ’ler yüz-de 100, KOBİ kredileri yüzde 90, ticari krediler yüzde 85 oranında yararlanacak.

3 İmalata yönelik yatırım harcamala-rında yatırıma katkı oranı 15 puan arttırılacak, kurumlar vergisinin ta-mamı indirime tabi olacak. İndirim diğer kazançları içinde uygulanacak ve yararlanma oranı yüzde 80’den yüzde 100’e çıkacak.

3 Yatırıma yönelik inşaat işlerinde KDV iadesi verilecek.

3 2017 ilk çeyreğinde asgari ücret desteğinden yararlanan işverenle-

rin primleri, yılın son çeyreğinde ödenecek.

3 Mesleki eğitim ve girişimcilik eği-timi kapsamında 500 bin kişi aktif işgücü programından yararlanacak.

3 Toplum yararına çalışma programı kapsamında 100 bin kişi istihdam edilecek.

3 Karşılıklar kararnamesinden yapı-lan iyileştirme, bütün kredi çeşitleri için uygulanacak.

3 Yurtdışı müteahhitlerinin kullandı-ğı döviz kredilerinde, yurtiçinden

sağlayacakları mal ve hizmetlere yönelik de sıfır faiz imkanı getirildi.

3 KOSGEB aracılığıyla 15 bin KOBİ’ey 1 yıl geri ödemesiz, 3 yıl vadeli 50 bin lira kredi verilecek.

3 Kamu bankaları para toplamak için aralarında yarış yapmayacak.

3 Kamunun yaptığı sözleşmelerden, mümkün olanların tamamı TL’ye dönüştürülecek.

3 2017 kamuda tasarruf yılı olacak, zorunlu olmayan hiçbir harcama yapılmayacak.

Page 49: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016 47

Büyük Projelere Yönelik “Seçmeli Teşvik Sistemi” Yürürlüğe Girdi

Geniş tabanlı mevcut teşvik siste-mine ilave olarak, Türkiye ekonomisi için stratejik önem taşıyan alanlarda, yüksek teknolojili, yenilikçi, Ar-Ge yoğun yatırımlarla sanayinin tekno-lojik dönüşümüne katkı sağlamak amacıyla hazırlanan Yatırımlara Proje Bazlı Devlet Yardımı Verilmesine İliş-kin Karar, 26 Kasım tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe gir-di. Dışa bağımlılığı azaltacak, ülkenin kritik ihtiyaçlarını karşılayacak veya teknolojik açılım sağlayacak, büyük-lüğü 100 milyon doların üzerindeki yatırımlarda çeşitli destek unsurları arasından seçim yapılabilecek.

Teşviklerle ilgili değerlendirmeyi Ekonomi Bakanlığı yapacak, uygun bulunanları Bakanlar Kurulu onayla-yacak. Ekonomi Bakanlığı, ülke için gerekli gördüğü projelerle Türkiye’ye yatırımcı davet edebilecek.

Proje Bazlı Teşvik Kapsamındaki Destekler

• Gümrük vergisi muafiyeti. • KDV istisnası. • Bina inşaat harcamaları için KDV

iadesi. • Yatırım tutarının 2 katına kadar

kurumlar vergisi indirimi veya 10 yıla kadar kurumlar vergisi istis-nası.

• 10 yıla kadar sigorta primi işveren hissesi desteği.

• 49 yıl süreyle bedelsiz yatırım yeri tahsisi ve yatırımın tamamlanma-sını müteakip öngörülen istihda-mın 5 yıl sağlanması şartıyla söz konusu taşınmazın bedelsiz olarak yatırımcıya devredilmesi.

• Yatırımın finansmanında kullanı-lan yatırım kredisi için 10 yıla ka-

dar faiz veya kâr payı desteği ya da hibe desteği.

• 10 yıl süreyle gelir vergisi stopajı desteği.

• Enerji tüketim harcamalarının azami %50’sine en fazla 10 yıla kadar enerji desteği.

• 5 yılı geçmemek üzere aylık brüt asgari ücretin 20 katına kadar ni-telikli personel desteği.

• Kilit personel için brüt asgari ücre-tin üç katına kadar maaşın kamu tarafından ödenmesi.

• Yatırım tutarının %49’unu geç-memek üzere ve edinilen payların 10 yıl içerisinde halka arz veya yatırımcıya satışı şartıyla sermaye katkısı.

• Kamu alım garanti ve altyapı des-teği ile izin, ruhsat, tahsis, lisans ve tescillerde istisna getirilmesi.

Teşvik için gerekli kriterlerden bazıları

• İthalata bağımlılığı azaltması: Ürün ile ilgili son 1 yıla ilişkin itha-lat ve yurt içi üretim bilgileri, pro-je sonunda ulaşılacak üretim ile geleceğe yönelik üretim ve ithalat projeksiyonları değerlendirilecek.

• Yatırımın teknoloji seviyesi: Proje konusu ürünlerin OECD teknolo-ji sınıflandırmasına göre yüksek veya orta-yüksek teknoloji olup olmadığı ve üretim teknolojisi de-ğerlendirilecek.

• Yatırımın ölçek açısından de-ğerlendirilmesi: Türkiye’deki ve dünyadaki kurulu kapasiteler ile karşılaştırma yapılacak ve yatırım büyüklüğünün uluslararası ticaret miktar ve fiyatlarına tahmini etkisi dikkate alınacak.

Page 50: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 201648

Yeterlilik Belgesiz İşçi Çalıştırana Para CezasıMesleki Yeterlilik Kurumu (MYK) Baş-

kanı Adem Ceylan, 1 Ocak 2017’den itiba-ren zorunluluk kapsamındaki meslekler-de belgesiz işçi çalıştıran işverenlere, kişi başına 527 lira idari para cezası kesilece-ğini söyledi.

MYK tarafından düzenlenen Ankara İnsan Kaynakları Platformu toplantısın-da konuşan Ceylan, çalışma hayatına ni-telikli işgücü kazandırılması için kurum olarak yoğun bir çaba gösterdiklerini dile getirdi.

Bu kapsamda ulusal meslek standart-larının oluşturulması için birçok çalışma hazırladıklarını, Türkiye Yeterlilikler Çer-çevesinin (TYÇ) uygulanması amacıyla düzenleyici ve denetleyici görevini de üstlendiklerini belirten Ceylan, 874 mes-lek standardı belirlediklerini, bunlardan 681’inin ulusal meslek standardı olarak uygulandığını aktardı. Ceylan, şöyle de-vam etti:

“Mesleki yeterlilik belgesi, çalışanları-mıza, işverenlerimize, ülkemizde çalışma hayatına büyük avantajlar sağlamaktadır. Öncelikle bu belgeler için yapılan teorik ve pratik sınavlarda iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin ölçme ve değerlendirme yapıldığın-dan iş kazalarının azalmasını sağlar. İcra edilen mesleğin gerektirdiği nitelikli ve bel-geli iş gücünün istihdamını kolaylaştırır. Üretimde verimliliği artırır, ürün ve hizmet kalitesinin artmasına katkı sağlar. Kariyer hareketliliğini destekler. İşverenler, belge zorunluluğu getirilen mesleklerde belgeli

kişileri istihdam ederek cezai müeyyidelere maruz kalmaz.”

Mesleki yeterlilik belgesi olanların or-taöğretim kurumlarında eğitici olarak gö-rev alabileceklerini de anımsatan Ceylan, işverenler için de 48-54 aya kadar prim desteği sağlandığını vurguladı. Yeterlilik belgesi almak için başvuranlara MYK ta-rafından büyük kolaylık sağlandığını da ifade eden Ceylan, 2017 yılı sonuna ka-dar tehlikeli ve çok tehlikeli işlere ilişkin mesleklerde belge ile sınav ücretini, diğer mesleklerde ise sadece sınav masraflarını karşıladıklarını aktardı.

Yeterlilik belgesini vermek için ulus-lararası akreditasyona sahip 56 kuruluşu yetkilendirdiklerini, bu kuruluşların bir yılda 600 bini kişiye sınav yapabilecek kapasitesinin bulunduğunu söyleyen Ceylan, aralarında kamu kurumlarının da bulunduğu 70 kuruluşun yetkilendirme sürecinin devam ettiğini belirtti.

Sınav ve belgelendirme kuruluşu ol-mak isteyen kurumlar için düzenledikleri 13 seminerde, 800 kişiye eğitim verildi-ği aktaran Ceylan, bugüne kadar 75 bin 289’u tehlikeli mesleklerde olmak üzere toplam 94 bin 21 kişinin mesleki yeterli-lik belgesi aldığını bildirdi.

6645 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Ka-nunu ile 5544 sayılı Mesleki Yeterlilik Kurumu Kanununda yapılan değişiklikler kapsamında 48 meslekte yeterlilik belge-sini zorunlu hale getirildiğini hatırlatan Ceylan, bu mesleklerden 17’sinin inşaat,

7’sinin otomotiv, 20’sinin metal ve enerji, 4’ünün de elektrik-elektronik sektörlerin-de yer aldığını anlattı.

BELGESİZ İŞÇİ ÇALIŞTIRANLARA CEZA

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığın-ca çıkarılacak tebliğlerde yer alan meslek-lerde, tebliğin yayım tarihinden itibaren 12 ay sonra mesleki yeterlilik belgesine sahip olmayanların çalıştırılamayacağına, belge-siz işçi çalıştıran işverenlere de para cezası uygulanacağına işaret eden Ceylan, şöyle konuştu:

“1 Ocak 2017 yılı sonrasında zorunlu-luk kapsamındaki mesleklerde belgesiz işçi çalıştıran işverenlere kişi başı 527 lira idari para cezası uygulanacaktır. Mesleki Yeterli-lik Belgesine ilişkin sınav ve belgelendirme masraflarının zorunluluk getirilen mes-leklerde işsizlik sigortası fonundan, diğer mesleklerde de Avrupa Birliği fonlarından karşılanması sağlanmıştır. Bu kapsamda 51 bin 921 kişinin yaklaşık 31 milyon lira tutarındaki belge masrafları karşılanmış-tır. MYK, belge zorunluluğuna ilişkin dü-zenlemelerle birlikte ortaya çıkacak olası mağduriyetleri önlemek için de bir takım teşvik mekanizmaları geliştirdiğini böylece görüyoruz.”

Ceylan, mesleki yeterlilik belgesi sayı-sını kısa vadede 150 bine, 48 olan zorun-luluk kapsamındaki meslek sayısını ise 115’e çıkarmayı hedeflediklerini kaydetti.

http://www.sabah.com.tr

60 Bin Yabancıya Çalışma İzniÇalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı,

bu yılın Ocak-Ekim döneminde Türkiye’de çalışmak için başvuran 60 bin 421 yaban-cıya izin verdi. Bu kişiler arasında ilk sıra-da, 10 bin 227 kişiyle Suriyeliler yer aldı.

AA muhabirinin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının verilerinden der-lediği bilgilere göre, bu yılın Ocak-Ekim döneminde Türkiye’de çalışma izni almak için dünyanın dört bir yanından başvuru yapıldı.

Başvuruları değerlendiren Bakanlık,

yılın 10 aylık bölümünde 30 bin 667’si erkek, 29 bin 754’ü kadın olmak üzere 60 bin 421 kişiye çalışma izin verdi. Yapılan başvurulardan bin 993’ü çeşitli gerekçe-lerle reddedilirken, 7 bin 731 başvuru iade edildi, 220 başvuru ise henüz karara bağ-lanmadı.

Bakanlığın izniyle 10 bin 227 Suriye, 6 bin 268 Gürcistan, 4 bin 989 Ukrayna, 3 bin 396 Çin, 2 bin 805 Türkmenistan, 2 bin 720 Kırgızistan, bin 965 Özbekistan ve bin 702 Rusya uyruklu Türkiye’de ça-lışmaya başladı.

Söz konusu dönemde çalışma izni verilenler arasında bin 25 İngiliz, bin 17 Alman ve 942 ABD’li de bulunurken, Bu-rundi, Haiti, Honduras, Jamaika, Laos ve Malavi gibi farklı ülke vatandaşlarına da çalışma izni verildi.

Öte yandan, 2011’de 17 bin 467, 2012’de 32 bin 277, 2013’te 45 bin 834 ve 2014’te 52 bin 304 yabancıya çalışma izni veren Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan-lığı, geçen yıl ise 75 bin 525 başvurudan 64 bin 833’ünü onaylamıştı.

Page 51: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016 49

Herkes İçin Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi Kapanış Konferansı

Türkiye İşveren Sendikaları Konfe-derasyonu (TİSK) liderliğinde, 7 ülke-nin işveren teşkilatlarının ortaklığı ve Uluslararası İşverenler Teşkilatı’nın işbirliğiyle 4 yıldır sürdürülen “Her-kes İçin Kurumsal Sosyal Sorumluluk” Uluslararası Projesi’nin Kapanış Kon-feransı 31 Ekim 2016 tarihinde TİSK Genel Sekreteri Bülent Pirler, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (ÇSGB) Müsteşar Yardımcısı Ali Kemal Sayın ve Avrupa Birliği Türkiye Delegasyo-nu Müsteşarı, Ekonomik ve Sosyal Kalkınma Bölüm Başkanı François Begeot’nun katılımıyla İstanbul’da gerçekleşti.

31 Ekim 2016 tarihinde İstanbul’da düzenlenen Ulusal Kapanış Konfe-ransı, Proje kapsamında elde edilen kazanımları kamu kesimi, özel sek-tör, işçi örgütleri, medya, eğitim-bilim kurumları ve çeşitli sosyal paydaşlara duyurmayı, Proje etkisinin gelişmesini sağlamayı amaçladı.

TİSK Genel Sekreteri Bülent Pirler Konferans’ın açılışında yaptığı konuş-mada Avrupa Komisyonu’na TİSK’e Projeyi uygulama fırsatını sağlaması

nedeniyle teşekkür ederek sözlerini şöyle sürdürdü:

“Herkes İçin Kurumsal Sosyal So-rumluluk Projesi, Konfederasyonumuz ile Avrupa Komisyonu’nun Brüksel Merkezi arasında 30 Kasım 2012 ta-rihinde imzalanan hibe sözleşmesiyle faaliyetlerine başlamış, dört yıl süren çalışmaların ardından bugün tamam-lanma noktasına gelmiştir. Romanya, Hırvatistan, Makedonya, Karadağ, Bul-garistan, Azerbaycan ve Sırbistan İşve-ren Teşkilatlarına ve stratejik ortağımız Uluslararası İşveren Teşkilatı’na (IOE) sergiledikleri yakın işbirliği dolayısıyla, aramızda bulunan temsilcilerinin şah-sında ayrı ayrı teşekkürlerimi sunuyo-rum.

Ortaya koyduğumuz model ve işve-ren kuruluşlarının KSS alanında şirket-lere hizmet verirken yararlanacakları İşveren Rehberleri bütün Ortaklarımızın kendi dillerinde ve ayrıca Latin Ameri-ka İşveren Teşkilatları ile Mısır İşveren Teşkilatının ilgi göstermesiyle Arapça-ya, İspanyolcaya ve Portekizceye IOE tarafından tercüme edilerek kullanıma sunulmuştur. Avrupa Komisyonu açısın-

dan da bir pilot uygulama olarak değer-lendirilen Herkes İçin Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi ile başarılı bir çalış-ma gerçekleştirdiğimize inanıyorum.

Değerli Ortaklarımızla oluşturdu-ğumuz işbirliği, gelecekte de özellikle Güney Doğu Avrupa Bölgesi’nde Herkes İçin KSS Projesi gibi önemli çalışmaları gerçekleştirebilecek sağlam bir zemin oluşturmaktadır.”

Herkes İçin Kurumsal Sosyal Sorumluluk ProjesiHerkes için Kurumsal Sosyal So-rumluluk (KSS) Projesi’nin ilk iki yılında şirketlerin KSS uygulama-ları üzerine odaklanılmış, ikinci iki yıllık döneminde ise sürdürülebi-lirlik raporlaması konusuna yoğun-laşılmıştır.

İlk iki yıllık döneminde TİSK, Hır-vatistan İşverenler Birliği (CEA), Ka-radağ İşverenler Federasyonu (MEF), Makedonya İşverenler Konfederas-yonu (BCM), Romanya Küçük ve Orta Ölçekli Özel Sektör İşletmeleri Ulusal Konseyi (CNIPMMR) ve Uluslararası

Page 52: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 201650

İşverenler Teşkilatı (IOE) ortaklığıyla faaliyet yürütülen Projede elde edilen başarı sayesinde ikinci dönemde Bul-garistan Sanayi ve Ticaret Odası (BCCI), Sırbistan İşverenler Teşkilatı ve Azer-baycan İşverenler Teşkilatı’nın (ASK) da işbirliğine katılımı ile etkinliklere 7 asli ortak ve 2 işbirliği kuruluşu ile devam edilmiştir. Dahası, AB projele-rinde nadir görülen bir yaygınlaştırma sağlanmış olup, Proje çalışmaları ile hazırlanan KSS İşveren Rehberleri Mı-sır İşveren Teşkilatı’nın ve Latin Ame-rika Ülkeleri İşveren Teşkilatlarının talebi üzerine Arapça’ya, Portekizce’ye ve İspanyolca’ya tercüme edilerek hiz-mete sunulmuştur.

Proje kapsamında taahhüt edil-diği üzere, uygulama süresi boyunca çeşitli eğitimler verilmiş, seminerler düzenlenmiş ve muhtelif yayınlar ha-zırlanmıştır. Her ortak ülke tarafından ayrı ayrı hazırlanan, KSS’nin ve KSS Raporlamasının ilgili ülkelerdeki gün-cel durumunu ortaya koyan bilimsel nitelikteki ‘Ulusal İnceleme Raporları’ ve işveren örgütlerinin işletmelere KSS alanında rehberlik etmeleri için kulla-

nacakları, kendi dillerinde hazırlanan ‘İşveren Örgütleri için KSS Rehberi’ söz konusu yayınlar arasında bulunmakta-dır.

Proje kapsamında kurulan web site-si de Proje sonrasında TİSK tarafından güncellenerek korunacak ve Proje do-kümanlarına erişim imkanı sağlamaya devam edecektir.

Proje ile KSS Modeli olarak sunulan yaklaşım, Avrupa Komisyonu tarafın-dan Türkiye’nin içinde yer aldığı Güney Doğu Avrupa Bölgesi için KSS alanında işverenlere yönelik ilk geniş kapsamlı pilot çalışma olarak değerlendirilmiş-tir. Proje, sunduğu model, elde edilen çıktılar ve hazırlanan raporlarla gele-cekteki çalışmalara önemli bir zemin hazırlamıştır.

Ayrıca bu yıl üçüncüsü düzenle-nen Şirketlerarası KSS Yarışması ve Ödül Programı ilk kez 2014’te Proje kapsamında uygulanmıştır. KSS Ödül Programı ile Türkiye’deki işletmele-rin yürüttüğü başarılı KSS faaliyetleri ödüllendirilmiş ve yapılan çalışma-ların görünürlüğü artırılmıştır. TİSK Ödülleri, işletmeleri KSS faaliyetlerin-

de bulunmaya teşvik etmeyi amaçla-maktadır.

Proje’nin yarattığı olumlu sonuçla-rın belki de en önemlisi, yola çıkarken benimsenen temel amaçlardan birini teşkil eden; Proje ortağı ülkelerdeki işveren teşkilatlarının KSS alanındaki hizmet kapasitelerinin artırılmış olma-sıdır.

Proje’nin dört yılı boyunca, Ulus-lararası İşverenler Teşkilatı’nın (IOE) sağladığı bilgi ve yöntem desteği ile işveren teşkilatlarının işletmelere KSS konusunda yol göstermesine hizmet edecek uzman yetiştirme süreci ba-şarıyla uygulanmış, Proje ortaklarına bağlı işveren kuruluşları bünyesinde KSS faaliyetlerine rehberlik edecek önemli bir uzmanlık birikimi kaza-nılmıştır. Proje sayesinde elde edilen birikim her işveren teşkilatının kendi içinde yaygınlaşma imkanı bulacaktır.

Yaygınlaşma etkisi küresel düzeyde de mümkün olacaktır. Proje’de oluşan hizmet modeli Uluslararası İşverenler Teşkilatı yoluyla dünyadaki tüm ulusal işveren teşkilatlarına tanıtılacaktır.

Page 53: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016 51

Üniversitelere Sınavsız GirişHer yıl milyonlarca öğrencinin iyi

bir gelecek hayaliyle ter döktüğü üni-versite sınavı değişiyor. 2010 yılında Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS) ve Lisans Yerleştirme Sınavı (LYS) olarak iki aşamalı hale getirilen sınavın ilk ayağı kalkıyor. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ve Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) ortaklaşa çalıştığı yeni modelle üniversiteye sınavsız geçiş hedefle-niyor. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ve Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) ortak çalışması olan yeni sistemin 2017’de son şeklini alması ve 2018’de uygulamaya geçirilmesi öngörülüyor. Sınavsız sistemin detayları şöyle:

TEOG Benzeri Merkezi Sınav

Öğrencilerin lise diploma puanla-rı üniversiteye geçişte kullanılacak. Diploma puanlarının esas alınacak ol-ması nedeniyle MEB, lisede de Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş (TEOG) sınavı benzeri merkezi sınav yapılması için çalışma yürütüyor. Buna göre lise-lerde her yıl bir sınav, merkezi sistem-le yapılacak.

YGS’yle iki yıllık ön lisans prog-ramlarına yerleşen yaklaşık 100 bin öğrenci için sınava girmeden lise dip-loma puanıyla kayıt yaptırabileceği bölümler açıklanacak. Öğrenci, lise diploma puanına göre bu bölümlerden birine doğrudan kayıt yaptırabilecek. Açıklanan listeden tercih etmeyen öğ-renciler, LYS’ye girebilecek. Yeni siste-min bazı 4 yıllık lisans programlarında da uygulanması planlanıyor.

Mezunlar Ne Yapacak?

Mevcut sistemde öğrencilerin YGS barajını aştıktan sonra 4 yıllık lisans programlarına yerleşmek için girdiği LYS devam edecek. Yüksek puanlı li-

sans programlarına yerleşmek isteyen adaylar, bu sınava girmek için başvu-ruda bulunacak. Meslek lisesi öğrenci-lerine kendi alanlarında özel konten-jan ayrılması için de çalışma yapılıyor.

Geçmiş yıllarda mezun olanlar da yeni sistemde diploma puanlarıyla ön-lisans ve bazı lisans programlarına ka-yıt yaptırabilecek. Mezunlar da liseden yeni mezun olan öğrenciler gibi LYS’ye girebilecek.

6 Yıldır Üniversiteye Giriş İki Sınavla

Üniversiteye giriş sınavı, 1999-2010 yılları arasında tek sınav olarak uygulanırken, 2010’da iki sınav uy-gulamasına geçilerek son şeklini aldı. Buna göre; ortaöğretimden yükseköğ-retime geçişte iki aşamalı sınavın bi-rinci aşaması YGS, ortak ve tek sınav olarak yapılıyor. YGS, ortaöğretimini başarı ile tamamlayan ve yükseköğre-

nim görmek isteyen kişilere uygulanı-yor. Bu sınavla, açıköğretim program-ları ile örgün ön lisans programlarına yerleştirilmesinde esas alınacak olan başarı puanı, lisans programlarına yerleştirme amacıyla yapılacak LYS’ye girebilmek için aranan asgari başarı puanı belirleniyor.

İkinci Aşama

İkinci aşama olan LYS ise aday-ların bilgi ve yeteneklerini ölçen ve açıköğretim dışındaki örgün lisans programlarına yerleştirmedeki puanı-nı belirleyen sınavlar. Bu sınavlar LYS 1 (Matematik – Geometri), LYS 2 (Fizik – Kimya – Biyoloji), LYS 3 (Türk Dili ve Edebiyatı – Coğrafya 1), LYS 4 (Tarih – Coğrafya 2 – Felsefe) ve LYS 5 (Yabancı Dil) olmak üzere beş alanda, iki hafta sonunda ve ayrı ayrı oturumlarda ya-pılıyor.

http://www.fortuneturkey.com/

Page 54: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 201652

“Türkiye Cumhuriyeti Anayasasın-da Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”, Başbakan Binali Yıldırım ve 316 Milletvekilinin imzası ile 9 Ara-lık 2016 tarihinde TBMM’ye sunuldu. 21 maddelik Kanun Teklifi ile mevcut 1982 Anayasasında aşağıda belirtilen değişikliklerin yapılması amaçlan-maktadır:

• Başbakanlık kaldırılmaktadır. Cumhurbaşkanı devletin başı olarak belirlenmektedir. Yürütme yetkisinin Cumhurbaşkanına ait olduğu öngörül-mektedir.

• Cumhurbaşkanı, kendi yardımcı-larını, bakanları ve üst düzey kamu görevlilerini atayacak ve görevlerine son verebilecektir. Yürütme yetkisine ilişkin konularda Cumhurbaşkanına kararname çıkarma yetkisi tanınmak-tadır.

• Belirli şartların varlığı halinde Cumhurbaşkanına cezai sorumluluk getirilmektedir.

• Cumhurbaşkanı seçilen kişinin par-tisiyle ilişiğinin kesilmemesi öngörül-mekte, parti üyeliğine ilişkin hükmün 2018’de, cezai sorumluluğa ilişkin hükmün ise 2019’da yürürlüğe girmesi düzenlenmektedir.

• Cumhurbaşkanı, kırk yaşını doldur-muş, yüksek öğrenim yapmış, milletve-kili seçilme yeterliliğine sahip, doğuş-tan Türk vatandaşı olanlar arasından, doğrudan halk tarafından seçilecektir.

• Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıl olarak belirlenmekte, bir kim-senin en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebileceği öngörülmektedir.

• Cumhurbaşkanlığına, siyasi parti grupları ile en son yapılan genel seçim-lerde toplam geçerli oyların tek başına veya birlikte en az yüzde beşini almış olan siyasi partiler ve en az yüz bin seç-

men aday gösterebilecektir.

• Milletvekili sayısı 550’den 600’e çıkarılmakta; yedek milletvekilliği sis-temi getirilmektedir. Ara seçimler kal-dırılmaktadır. Milletvekili seçilme yaşı 18’e indirilmektedir.

• Anayasa Mahkemesi üye sayısı 17’den 15’e düşürülmektedir.

• Önerilen hükümet sisteminde ka-

nun teklif etme yetkisi milletvekilleri-ne verilmektedir. Ancak, Cumhurbaş-kanına istisna olarak, bütçe kanununu hazırlama ve sunma yetkisi ve görevi verilmektedir. Bütçe Meclisin onayıyla kabul edilebilecektir.

• Yerel seçimlerin 2019 Mart ayında, Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlerin ise 3 Kasım 2019 tarihinde yapılması öngörülmektedir.

Anayasa Değişikliği Kanun Teklifi TBMM’ye Sunuldu

Page 55: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016 53

Çalışma Hayatındaki Gelişmeler

678 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname

678 sayılı Olağanüstü Hal Kapsa-mında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname 22 Kasım 2016 tarih ve 29896 sayılı Resmi Gazete’de yayımlandı.

Yürürlüğe giren Kanun Hükmünde Kararname ile; • 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş

Sözleşmesi Kanununun 63 üncü maddesinin birinci fıkrası aşağıda-ki şekilde değiştirilmiş;“(1) Karar verilmiş veya başlanmış olan kanuni bir grev veya lokavt; genel sağlığı veya millî güvenliği, büyükşehir belediyelerinin şehir içi toplu taşıma hizmetlerini, bankacı-lık hizmetlerinde ekonomik veya fi-nansal istikrarı bozucu nitelikte ise

Bakanlar Kurulu bu uyuşmazlıkta grev ve lokavtı altmış gün süre ile erteleyebilir. Erteleme süresi, kara-rın yayımı tarihinde başlar.”

• 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Ka-nununa bir ek madde ilave edile-rek Türkiye İş Kurumu’nun Kanun kapsamındaki kamu kurumları ve iştiraklerin taşınmazlarını işsizlik sigortası borçlarına karşılık satın alabilmesine yönelik değişiklik ya-pılmış;

• Görece az gelişmiş bölgelerdeki yatırım ortamını canlandırarak is-tihdam, üretim ve ihracatı artırmak yoluyla bölgeler arası gelişmişlik farklarını azaltmak amacıyla Tür-kiye Kalkınma Bankası tarafından “Cazibe Merkezleri Programı” baş-latılmasına olanak tanınmış;

• Hazineye ait taşınmazların mal-

ların kullanımına ilişkin usul ve esaslarda değişiklik yapılmış;

• Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na devredilen şirketlere ilişkin özel düzenleme yapılmıştır.

SGK Prim Tavanını Artıran Kanun

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 82.maddesinde değişiklik yapan ve günlük brüt asgari ücretin 6,5 katı olan sigorta primine esas günlük ka-zanç üst sınırını 1.1.2017 tarihinden itibaren günlük brüt asgari ücretin 7,5 katına yükselten 6761 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun 24 Kasım 2016 tarih ve 29898 sayılı Resmi Gazete’de ya-yımlanmıştır.

Page 56: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 201654

Analık İzni veya Ücretsiz İzin Sonrası Yapılacak Kısmi Süreli Çalışmalar Hakkında Yönetmelik

8 Kasım 2016 tarih ve 2988231 sa-yılı Resmi Gazete’de, Çalışma ve Sos-yal Güvenlik Bakanlığı tarafından ha-zırlanan “Analık İzni veya Ücretsiz İzin Sonrası Yapılacak Kısmi Süreli Çalışmalar Hakkında Yönetmelik” yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Yönetmelik ile doğum ya da ev-lat edinmeden sonra 4857 sayılı İş Kanunu’nun 6663 sayılı Kanunla deği-şik 13’üncü maddesinin beşinci fıkrası uyarınca işçiye kısmi süreli çalışma yaptırılabilecek işler ve uygulamaya ilişkin usul ve esaslar belirlenmiştir.

4857 sayılı İş Kanunu’nda 6663 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle, doğum yapan kadın işçiye verilen ana-lık izin sürelerine ilave olarak, birinci doğumda 60 gün, ikinci doğumda 120 gün, sonraki doğumlarda ise 180 gün süreyle haftalık çalışma süresinin ya-rısı kadar ücretsiz izin kullanma imka-nı getirilmiş, belirli koşullarda bu hak-lardan yararlanma imkanı babaya ve evlat edinenlere de tanınmış, altı aylık ücretsiz izinden yararlanma hakkı üç yaşını doldurmamış çocukları evlat edinen kişilere de tanınmış ve ayrıca çocuk mecburi ilköğretim çağına gele-ne kadar geçecek süre içinde ebeveyn-lerden birine kısmi süreli çalışma im-kanı getirilmiştir.

Yapılan düzenlemeler uyarınca çı-karılan Yönetmeliğin 12’nci maddesi ile, işverenin uygun bulması halinde ebeveynlerden birisinin kullanabile-ceği kısmi süreli çalışma kapsamında-ki işler aşağıdaki şekilde belirlenmiş-tir: • Özel sağlık kuruluşlarında ilgili mev-zuat uyarınca mesul müdür, sorumlu hekim, laboratuvar sorumlusu ve sağ-lık hizmetinden sayılan işlerde tam zamanlı çalışması öngörülenler tara-

fından yerine getirilen işler, • Nitelikleri dolayısıyla sürekli çalıştık-ları için durmaksızın birbiri ardına postalar halinde işçi çalıştırılarak yü-rütülen sanayiden sayılan işler,

• Nitelikleri dolayısıyla bir yıldan az sü-ren mevsimlik, kampanya veya taah-hüt işleri,

• İş süresinin haftanın çalışma günleri-ne bölünmesi suretiyle yürütülmesine nitelikleri bakımından uygun olma-yan işler.

Belirtilenler dışındaki işlerde işve-renin uygun bulma şartı aranmaksızın kısmi süreli çalışma yapılabilecektir. Ayrıca, 6356 sayılı Sendikalar ve Top-lu İş Sözleşmesi Kanunu hükümlerine göre bağıtlanan toplu iş sözleşmelerin-de kısmi süreli çalışma yapılabilecek işler taraflarca da belirlenebilecektir.

Yönetmelikte ayrıca, analık izni ve ücretsiz izne ilişkin açıklamalar kanun hükümlerinin tekrarı şeklinde yapılmış ve kısmi süreli çalışmanın süresi ve şekli şartları konusunda aşağıda özetle-nen düzenlemelere yer verilmiştir.

→ İşçi, analık izninin, Yönetmeliğin 6 veya 7’nci maddelerinde belirti-len ücretsiz izinlerinin bitiminden itibaren çocuğun mecburi ilköğre-tim çağının başladığı tarihi takip eden aybaşına kadar herhangi bir zamanda kısmi süreli çalışma tale-binde bulunabilecek,

→ Talep, bu haktan faydalanmaya başlamadan en az bir ay önce işçi tarafından yazılı olarak işverene bildirilecek,

→ Usulüne uygun olarak yapılan kıs-mi süreli çalışma talebi, bildirim ta-rihinden itibaren en geç bir ay için-de işveren tarafından karşılanacak ve işçiye yazılı olarak bildirilecek,

→ İşverenin süresi içinde işçinin ta-lep dilekçesine cevap vermemesi halinde, talep işçinin dilekçesinde belirtilen tarihte veya bu tarihi ta-

kip eden ilk iş gününde geçerlilik kazanacak,

→ Kısmi süreli çalışmaya başlayan işçi, aynı çocuk için bir daha bu haktan faydalanmamak üzere ve iş-verene en az bir ay önce yazılı ola-rak bildirerek tam süreli çalışmaya dönebilecek,

→ Kısmi süreli çalışmaya geçen iş-çinin tam süreli çalışmaya başla-ması halinde yerine alınan işçinin iş sözleşmesi kendiliğinden sona erecek,

→ Kısmi süreli çalışmaya geçen iş-çinin iş sözleşmesini feshetmesi hâlinde, yerine alınan işçinin iş sözleşmesi yazılı onayı olması ko-şuluyla fesih tarihinden itibaren belirsiz ve tam süreli sözleşmeye dönüşecek,

→ Kısmi süreli çalışmanın belirlenen günlük ve haftalık çalışma süresi içerisinde yapılacağı zaman aralı-ğı, o yerin gelenekleri, işçinin yap-makta olduğu işin niteliği ve işçi-nin talebi dikkate alınarak işveren tarafından belirlenecek,

→ Yönetmelikte hüküm bulunmayan haller ile uygulamada doğacak te-reddütleri gidermek ve uygulama birliğini sağlamak üzere mevzuat hükümlerine aykırı olmamak kay-dıyla gerekli düzenlemeleri yapma-ya Bakanlık yetkili olacaktır.

İstanbul Tahkim Merkezine İlişkin Başbakanlık Genelgesi

19 Kasım 2016 tarih ve 29893 sayılı Resmi Gazete’te yayımlanan “İstanbul Tahkim Merkezi (ISTAC) ile ilgili 2016/25 sayılı Başbakanlık Genelgesi”nde;

→ Yabancılık unsuru taşıyanlar da dahil olmak üzere uyuşmazlıkların tahkim veya alternatif uyuşmazlık yöntemleriyle çözümünü sağlamak üzere 20.11.2014 tarihli ve 6570 sayılı Kanunla kurulan İstanbul

Page 57: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016 55

Tahkim Merkezi’nin (ISTAC), fiilen faaliyette ve ulusal ve uluslararası davaları çözümlemekte olduğu;

→ Modern tahkim ve arabuluculuk kuralları gözetilerek hazırlanan ISTAC Tahkim ve Arabuluculuk Kurallarının, 26.10.2015 tarihinde yürürlüğe girdiği;

→ Kamu kurum ve kuruluşları da da-hil olmak üzere, tüm taraflara yar-gılama hizmeti sunan ISTAC tah-kim kuralları çerçevesinde verilen hakem kararlarının nihai kararlar olup temyiz yoluna başvurulmak-sızın, mahkeme kararları gibi icra edilme özelliğine haiz olduğu;

→ Bu tahkim yolundan faydalana-bilmek için tarafların aralarında doğmuş veya doğabilecek uyuş-mazlıkların ISTAC tahkim kuralları uyarınca çözümleneceği hakkında anlaşmaları ve şartnamelerinde bu yönde bir ibareye yer vermelerinin yeterli olduğu;

→ Bu çerçevede; kamu kurum ve ku-

ruluşlarının taraf olduğu ulusal ve uluslararası sözleşmelerin söz ko-nusu tahkim yolunun değerlendiril-mesi suretiyle akdedilmesi gerektiği

belirtilmiştir.

2016 Yılı Yeniden Değerleme Oranı

11 Kasım 2016 tarih ve 29885 sa-yılı Resmi Gazete’de yayımlanan Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği uyarınca yeniden değerleme oranı 2016 yılı için % 3,83 (üç virgül seksenüç) olarak tes-pit edilmiştir.

2017 Yılı Programı

Hükümetin ekonomik ve sosyal alanlardaki başlıca hedef ve amaçları-nı içeren 2017 Yılı Programı 30 Ekim 2016 tarih ve 29873 mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürür-lüğe girmiştir.

Programın çalışma hayatına ilişkin bölümleri aşağıda özetlenmiştir.

İstihdam ve Çalışma Hayatı 3 Esneklik ile güvence arasındaki

dengenin sağlandığı, verimliliği esas alan ücret sisteminin oluştu-rulduğu, teknolojik gelişme ve de-ğişime uyum sağlayabilecek istih-dam olanaklarıyla herkese cinsiyet eşitliğine dayalı hak ve fırsatların sunulduğu etkin bir işgücü piyasası oluşturulacaktır.

3 Kadınların işgücüne ve istihdama katılımları artırılacaktır.

3 Özel politika gerektiren grupların istihdam edilebilirliğinin gelişti-rilmesi ve farkındalığın artırılması amacıyla çalışmalar yürütülecektir.

3 İşçilerin çalışma koşullarının iyi-leştirilmesi ve kayıt dışılıkla mü-cadele kapsamında önleyici teftiş yaklaşımı yaygınlaştırılacaktır.

3 Mesleki ve teknik eğitim ve yükse-köğretim mezunlarının işgücü piya-sasındaki durumunun izlenmesine yönelik sistematik ve güncellenebi-

Page 58: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 201656

lir bir model tasarlanacaktır. 3 Aktif işgücü programları izleme ve

değerlendirme sistemi geliştirile-cektir.

3 İş ve meslek danışmanlığı hizmetle-rinin etkinliği artırılacaktır.

3 İşgücü piyasasında talep edilen temel beceriler ile gençlerin sahip olduğu yetkinlikler belirlenerek ülkemizdeki beceri açığı tespit edi-lecektir.

3 Bireysel hesaba dayalı kıdem taz-minatı sistemine yönelik mevzuat çalışması yapılacaktır.

3 Alt işverenlik uygulamalarında ya-şanan sorunlara yönelik denetimler etkinleştirilecektir.

3 İşçi sağlığı ve güvenliği kültürünün yaygınlaştırılmasına yönelik ikincil mevzuat çalışmaları sonuçlandırı-lacak ve bu alandaki bilinçlendirme faaliyetleri yaygınlaştırılacaktır.Sosyal Güvenlik

3 SGK denetim mekanizmaları güç-lendirilerek sosyal sigorta sistemi gelirlerindeki kayıp ve kaçaklar azaltılacaktır.

3 Sosyal güvenlik mevzuatı sadeleşti-rilecektir.

3 Bürokratik iş süreçlerinin azaltıl-ması kapsamında elektronik ortam üzerinden gerçekleştirilen işlem çe-şitliliği artırılacaktır.

6764 sayılı Millî Eğitim Bakanlığı’nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun

6764 Sayılı Kanun 9 Aralık 2016 tarih ve 29913 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Kanun ile Milli Eğitim Bakanlığında müsteşar yardımcısı sayısı 5’ten 7’ye çıkarılmak-

ta, Rehberlik ve Denetim Başkanlığı “Teftiş Kurulu Başkanlığı”, Hukuk Mü-şavirliği ise “Hukuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü” şeklinde teşkilatlandırıl-makta, aday çırak, çırak, kalfa, ustalar, genel ve mesleki eğitimlerini verme görevi, Milli Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğünden alınıp, Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğüne verilmektedir.

Çıraklık eğitimi zorunlu ortaöğretim kapsamına alınmakta;  ortaöğretim, il-köğretime dayalı 4 yıllık zorunlu örgün veya yaygın öğrenim veren genel, mes-leki ve teknik öğretim kurumları ile mesleki eğitim merkezlerinin tümünü kapsayacak şekilde belirlenmekte; bu okul ve kurumları bitirenlere, bitir-dikleri programın özelliğine göre dip-loma verilmesi öngörülmekte, ancak mesleki eğitim merkezi öğrencilerinin diploma alabilmeleri için Milli Eğitim Bakanlığınca belirlenen fark derslerini tamamlaması kabul edilmektedir.

Yasa ile aday çırak ve çırakların yanı sıra staj yapan mesleki ve tek-nik okul öğrencilerine de işletmeler tarafından ücret ödenmesi öngörül-

mekte,  bu kişilere, 20 ve daha fazla personel çalıştıran iş yerlerinde asgari ücretin net tutarının yüzde 30’undan, 20’den az personel çalıştıran iş yerle-rinde yüzde 15’inden, aday çırak ve çı-rağa yaşına uygun asgari ücretin yüzde 30’undan aşağı ücret verilmesi hükmü getirilmektedir.

Kanun uyarınca aday çırak ve çırak-lar ile mesleki ve teknik eğitim okul ve kurumlarında alan eğitimine başlayan veya işletmelerde mesleki eğitim ve tamamlayıcı eğitim gören öğrencilerin sigorta primleri asgari ücretin yüzde 50’si üzerinden, Milli Eğitim Bakanlığı ile mesleki ve teknik eğitim yapan yük-seköğretim kurumlarının bağlı olduğu üniversitelerin bütçesine konulan öde-nekten karşılanacaktır.

Kanun gereğince çırak olarak mes-leki eğitim gören öğrencilere, asgari ücretin yüzde 30’undan az ödeme ya-pılmayacak; öğrencilere ödenebilecek en az ücretin; 20›den az personel ça-lıştıran işletmeler için üçte ikisi, 20 ve üzerinde personel çalıştıran işletmeler için üçte biri işsizlik sigortası fonun-dan devlet katkısı olarak ödenecektir.

Page 59: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016 57

İstinaf ve Temyiz İçin Parasal Sınırlar Değişti6763 sayılı Ceza Muhakemesi Ka-

nunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun 2 Aralık 2016 tarih ve 29906 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Söz konusu 6763 sayılı Kanun ile Camiamız açısından önem arz eden aşağıdaki konularda değişiklikler ya-pılmaktadır:

• 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 8. maddesinin birinci fıkrasında yer alan istinaf yoluna baş-vuru sınırı ile ilgili “bin lirayı” ibaresi “üçbin Türk Lirasını” şeklinde, üçün-cü fıkrasında yer alan temyiz yoluna başvuru sınırı ile ilgili “beşbin lirayı” ibaresi “kırkbin Türk Lirasını” şeklin-de ve beşinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmektedir.

“Birinci ve üçüncü fıkralardaki parasal sınırlar her takvim yılı başın-dan geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların; o yıl için 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298inci

maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edi-len yeniden değerleme oranında artı-rılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların on Türk lirasını aşmayan kısımları dikkate alınmaz. Parasal sınırların uygulamasında hük-mün verildiği tarihteki miktar esas alı-nır.”

Buna göre, iş mahkemeleri tarafın-dan verilen parasal alacak haklarına ilişkin miktar ve değeri 3000 TL’yi geçmeyen davalar hakkındaki kararlar kesindir. İş Mahkemelerinin kararları-na karşı başvurular istinaf mahkeme-leri tarafından görülen alacak davala-rından miktar ve değeri 40.000 TL’yi geçmeyenlere ilişkin verilen kararlar kesindir.

• 6100 sayılı Hukuk Muhakemele-ri Kanununda istinaf kanun yolu için öngörülen başvuru sınırı, binbeşyüz Türk Lirasından üçbin Türk Lirasına çıkarılmakta; ayrıca tüm manevi taz-minat davalarında verilen kararlara

karşı, miktar ve değere bakılmaksızın istinaf yoluna başvurulabilmesi dü-zenlenmektedir.

• 6100 sayılı Hukuk Muhakameleri Kanununda temyiz yolu için öngörü-len başvuru sınırı yirmibeşbin Türk Lirasından kırkbin Türk Lirasına çıka-rılmaktadır.

• Direnme kararlarının doğrudan Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gön-derilmesi uygulamasından vazgeçil-mekte, bunun yerine direnme karar-larının öncelikle kararına direnilen daire tarafından incelenmesi usulü benimsenmekte; dairenin direnme ka-rarını yerinde görmesi halinde kendi kararını düzeltebilmesi öngörülmekte; aksi takdirde dosyanın Hukuk Genel Kurulu’na gönderilmesi kabul edil-mektedir.

• Hukuk Muhakemeleri Kanunun-da düzenlenen bazı parasal sınırların her yıl yeniden değerleme oranında artırılması hükme bağlanmaktadır.

Yargıtay’ın 2015 Yılı İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Kararlarının Değerlendirilmesi Semineri Yapıldı

İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hu-kuku Derneği (Türk Milli Komitesi) tarafından düzenlenen “Yargıtay’ın 2016 Yılı İş Hukuku ve Sosyal Gü-venlik Hukuku Kararlarının Değer-lendirilmesi Semineri” 25-26 Kasım 2016 tarihlerinde İstanbul Kadir Has Üniversitesi’nde yapıldı. Toplantının açılış konuşmalarını İş Hukuku ve Sos-yal Güvenlik Hukuku Derneği (Türk Milli Komitesi) Başkanı Prof. Dr. Savaş Taşkent ve Yargıtay Birinci Başkanı İs-mail Rüştü Cirit yaptı.

Yargıtay Birinci Başkanı Cirit, iş yar-gısındaki ağır dava yükünün azaltılması için alternatif uyuşmazlık çözüm siste-mine ihtiyaç olduğunu, otuz ayrı konu-da Yargıtay Dairelerinde farklı görüşler bulunduğunu, geçen yıl yaptıkları bir toplantı ile içtihat farklılıkları konusun-da ilerleme sağladıklarını, önümüzdeki dönemde içtihadı birleştirme kararları-nın çıkabileceğini ifade etti.

Açılışta ayrıca Türk Milli Komitesi’nin uzun yıllardır üyesi olan Prof. Dr. Fevzi Şahlanan’a kendisi için

hazırlanan armağan kitabı İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gülsevil Alpagut tarafından takdim edildi.

Toplantının Yargıtay 7.Hukuk Da-iresi Başkanı Ömer Hicri Tuna’nın başkanlık ettiği ilk oturumunda An-kara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç.Dr.Gaye Burcu Yıldız, Yargıtay’ın 2015 yılında iş ilişkisinin kurulması, hü-kümleri ve işin düzenlenmesi hakkın-daki kararlarını değerlendirdi.

Page 60: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 201658

Doç. Dr. Yıldız, pazarlamacılık sözleşmesinin hukuki niteliği, üçlü iş ilişkilerinde yasal düzenlemelerle muvazaa tespitinin engellenmesine ilişkin hükümlerin niteliği, ihale şart-namesindeki ücret ve giyim yardımına ilişkin kayıtların alt işveren işçisi açı-sından talep edilebilir olup olmadığı, yıllık ücretli iznin kullanıldığını yazılı belge ile ispatlayamayan işverenin ye-min deliline başvurup başvuramayaca-ğı, Anayasa 90.madde kapsamında ILO sözleşmelerinin doğrudan uygulana-bilir olup olmadığı, vakıf üniversitesi öğretim üyelerinin iş sözleşmelerinin belirli süreli olup olmadığı, özel okul öğretmenlerinin iş sözleşmelerinin be-lirli süreli olup olmadığı hususlarında görüşlerini aktardı.

Toplantının Yargıtay 9.Hukuk Dairesi Başkanı Mehmet Çamur’un başkanlık ettiği ikinci oturumunda Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç.Dr.Muhittin Astarlı iş ilişkisinin sona ermesi ve kıdem tazminatı konulu teb-liğini sundu.

Doç. Dr. Astarlı, sulh sözleşmesi-nin hukuki niteliği, hafta tatili fazla çalışma yapılmasını reddeden işçinin haklı fesihle işten çıkarılıp çıkarıla-mayacağı, sağlık sebeplerine dayalı haklı fesihte savunma alma zorunlu-luğu bulunup bulunmadığı, işçinin yol açtığı zarardan ötürü disipline sevk edilmesi halinde emekliliğini talep etmesi durumunda kıdem tazminatı-na hak kazanıp kazanamayacağı, aynı kusurlu davranışta bulunan işçilerden

sadece bazılarının haklı nedenle işten çıkarılmasının eşit davranma borcuna aykırılık teşkil edip etmeyeceği, işçinin özen burcunda Türk Borçlar Kanunu, 400.maddesinin 2.fıkrasındaki “işin tehlikeliliği” unsurunun dikkate alınıp alınmayacağı, işçinin sorumluluğunun mesleki risk taşıyan işlerde ne şekilde belirleneceği, işçinin düşünceyi açık-lama ve yayma özgürlüğü konularında Yargıtay’ın 2015 yılı kararlarını değer-lendirdi.

Yargıtay 22.Hukuk Dairesi Başkanı Seracettin Göktaş’ın başkanlık ettiği ikinci gün sabah oturumunda İstan-bul Üniversitesi Emekli Öğretim Üye-si Prof.Dr.Fevzi Şahlanan, Yargıtay’ın 2015 yılında toplu iş ilişkilerine yöne-lik kararları hakkındaki tebliğini sun-du.

Prof. Dr. Şahlanan, kuruculuk şart-larında işkolunda çalışma koşulu kalk-mış olsa bile işkolundan bağımsız de-ğerlendirme yapılıp yapılamayacağı, işkollarının yönetmelikle tespitinin yol açtığı sorunlar, havayolları bakım hiz-metleri yürüten firmanın işkolu, dava devam ederken işkolu yönetmeliğinde değişiklik yapılmasının sakıncaları, yargılama aşamasında yapılan mevzu-at değişikliklerinin nasıl uygulanması gerektiği, işkolu konusunda bağlı işye-ri ve ayrı işyerinin nasıl belirleneceği, farklı alt işverenlik faaliyeti yürüten bir şirket için tek işkolu tespiti yapıl-ması yönündeki Yargıtay kararının isabetsizliği, muhtarların kamu görev-lisi sendikası kurulup kurulamayacağı,

yargıçlar sendikası kurulup kurulama-yacağı hususlarında değerlendirmeler-de bulundu.

Yargıtay 10.Hukuk Dairesi Başka-nı Halil Özdemir’in başkanlık ettiği toplantının son oturumunda Anadolu Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ufuk Aydın, Yargıtay’ın sosyal güven-lik hukukuna ilişkin 2015 yılı kararla-rına ilişkin tebliğini sundu.

Prof. Dr. Aydın, sahte sigortalılıkla ilgili olarak işyerinde gerçeğe aykırı çalışmalarda sigortalılığın iptal edil-mesi gerektiği, çakışan sigortalılık-larda 2008 öncesi ve sonrası şeklin-de ayrıma ihtiyaç duyulduğu, sosyal güvenlik primlerinin tahsil zaman aşımında mahkeme kararına dayalı prim alacaklarının nasıl hesaplana-cağı, anonim şirket ortaklarının prim borçlarından sorumluluğu konusunda 01.10.2008 tarihinden geçerli olmak üzere sadece ortaklığın yeterli olacağı, rödovans sözleşmelerinde asıl işveren ve alt işverenlerin tespitinin hangi kri-terlere göre yapılacağı, 4/1/b ve4/1/c kapsamında sigortalı olanlar için 6552 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesin-den önce gerçekleşen doğumlar için doğum borçlanmasından yararlanma-nın mümkün olup olmadığı, ölenin yakınlarının askerlik borçlanması için başvuruda bulunup bulunamayacağı hususlarında Yargıtay’ın 2015 yılı ka-rarlarını değerlendirdi.

Page 61: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016 59

ÖZEL İSTİHDAM BÜROLARI ARACILIĞIYLAGEÇİCİ İŞ İLİŞKİSİ

Page 62: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 201660

İŞKURGenel Müdürü (V.)

Meh

met

Ali

ÖZK

AN

Yapılan Düzenleme Esnekliğe Katkıda BulunacaktırÖzel istihdam büroları aracılığıy-

la geçici iş ilişkisi sistemi alanında yayımlanan Yönetmeliği tamamla-yıcı çalışmalara ihtiyaç duyulmakta mıdır? İkincil mevzuat çalışmaları hakkında bilgi verebilir misiniz?

20.5.2016 tarih ve 29717 sayılı Res-mi Gazete’de yayımlanan İş Kanunu ile Türkiye İş Kurumu Kanununda Değişik-lik Yapılmasına Dair Kanun ile Türkiye İş Kurumu’ndan izin alan özel istihdam bürolarına geçici iş ilişkisi kurma yet-kisinin verilmesi ile Türkiye’de yıllardır danışmanlık veya personel bordrolama hizmetleri adı altında geçici iş ilişkisi sözleşmesi düzenleyen kuruluşların yasadışı uygulamalarına son verilerek bu şekilde özellikle kayıt dışı istihda-mın önlenip, bu sektörde çalışanların sosyal güvence altına alınmaları sağ-lanarak işgücü piyasasının esnekliğine ve güvencesine de katkıda bulunulma-sı hedeflenmiştir.

11.10.2016 tarih ve 29854 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürür-

lüğe giren Özel İstihdam Büroları Yö-netmeliği ile de söz konusu Kanun de-ğişikliğine dayanılarak özel istihdam bürolarının kurulması ve faaliyetleri ile incelenmesi, kontrolü, denetimi ve teftişine ilişkin usul ve esaslar belir-lenmiştir. Bu bağlamda özel istihdam bürolarının aracılık izni almasının yanı sıra geçici iş ilişkisi yetkisi ala-bilmesini teminen hangi şartları sağ-lamak durumunda oldukları, geçici iş ilişki uygulamasına yönelik tarafların sorumluluğu ve uygulama süresince hangi hususlara dikkat edileceği hü-küm altına alınmıştır.

Bununla birlikte, Yönetmelik kap-samında büroların aracılık ve geçici iş ilişkisine yönelik başvuru şartlarını, aracılık izni ve geçici iş ilişkisi yetkisi verilmesine ilişkin işlemlerini, çalış-ma ve denetimini ve bu kapsamda or-taya çıkabilecek tereddütleri gidererek Yönetmeliğin verdiği yetki dâhilinde bazı hükümlere ilişkin usul ve esasları belirlemek amacıyla taslak Özel İstih-

dam Büroları Genelgesi hazırlanmıştır. Söz konusu Genelge ile birlikte özel is-tihdam bürolarının aracılık hizmeti ve geçici iş ilişkisi yetkileri kapsamında Türkiye İş Kurumu ile ilgili yürütece-ği iş ve işlemler, bürokrasinin azaltıl-ması ilkesi çerçevesinde ele alınarak değerlendirilmiş, aynı zamanda taraf-ların haklarının korunması noktasın-da açıklayıcı ve yol gösterici hususlar örneklendirilerek açıklanmıştır.

Özel İstihdam Büroları Genelgesi ile özel istihdam bürolarının ara-cılık hizmeti ve geçici iş ilişkisi yetkileri kapsamında Türkiye İş Kurumu ile ilgili yürüteceği iş ve işlemler, bürokrasinin azaltılma-sı ilkesi çerçevesinde ele alınarak değerlendirilmiş, aynı zamanda tarafların haklarının korunması noktasında açıklayıcı ve yol gös-terici hususlar örneklendirilerek açıklanmıştır.

Page 63: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016 61

Diğer taraftan söz konusu mevzu-atın uygulanışının izlenmesi, çeşitli istatistiklerin toplanabilmesi ve yürü-tülecek iş ve işlemlerin online olarak gerçekleştirilebilmesini teminen bilgi işlem çalışmaları da eşanlı olarak ta-mamlanmaktadır. Son olarak değişen mevzuat ve bilgi işlem çalışmaları-nın Kurumumuz personelince etkin ve verimli uygulanmasını amaçlayan personel eğitimi düzenlenmesine yö-nelik çalışmalar yapılmakta ve ayrıca özel istihdam bürolarıyla yıllık olarak gerçekleştirilen toplantılarda da konu-ya ilişkin bilgilendirme yapılması ve uygulamaya yönelik geri dönüşlerin alınması hususlarına özel bir önem at-fedilmektedir.

Geçici iş ilişkisi açısından özel istihdam bürolarının kapasitesini değerlendirebilir misiniz? Bu konu-da yapmayı planladığınız çalışmalar bulunmakta mıdır?

25.6.2003 tarihinde 4904 sayılı Türkiye İş Kurumu Kanunu ile iş ve işçi bulmaya aracılık faaliyetlerinin gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulan özel istihdam bürolarınca da yapılmasına izin verilmesinden günümüze kadar 891 özel istihdam bürosuna lisans ve-rilmiş olup, günümüzde 451 adet özel istihdam büroları aktif olarak faaliyet-lerine devam etmektedir.

Özel istihdam bürolarının geçici iş ilişkisi yetkisi alabilmesini teminen mevzuatta anılan hükümlere değin-mek gerekirse, bunlardan ilki kurum-sallaşmış ve faaliyetleri yakından iz-lenen firmalara öncelik verilmesini amaçlayan iki yıl faaliyette bulunmuş olma şartıdır. Bu firmalar teminat ola-rak brüt asgari ücretin iki yüz asgari ücret tutarını ibraz etmek durumunda-dır. Diğer taraftan altı aydır faaliyette bulunan firmalar brüt asgari ücretin dört yüz katı tutarında teminat vermesi ve Bakanlık onayı almış olması şartıyla istisna kapsamında değerlendirilecek ve yetkilendirilebilecektir.

Firmaların aktif olarak faaliyette bulunduğu süreçte faaliyetlerinin ve denetim süreçlerinin kontrol edilerek geçici iş ilişkisi yetkisi verilmesinde herhangi bir sakınca görülmüyor ol-ması, işçi ve işverenler ile görüşme yapabileceği bir işyeri bildirmiş olması ve Türkiye İş Kurumu alacağının, va-desi geçmiş vergi borcunun ve Sosyal Güvenlik Kurumuna prim, idari para cezası ve bunlara ilişkin gecikme ceza-sı ve gecikme zammı borcunun bulun-maması mevzuatta aranan diğer şart-lar olarak ön plana çıkmaktadır.

Veriler değerlendirildiğinde 6 ay-dan uzun süreli faaliyet gösteren 438, 2 yıldan uzun süreli faaliyet gösteren 312 özel istihdam bürosunun bulun-duğu ve geçici iş ilişkisi yetkisi talep edebilecek büro sayısının sadece bu şart göz önünde bulundurulduğunda az olmadığı görülmektedir. Diğer taraf-tan gerek işçi haklarının korunmasını amaçlayan teminat tutarlarının yük-sek belirlenmiş olması gerekse de özel istihdam bürolarının çoğunluğunun mavi yaka istihdamında uzmanlaşmış

ve sadece internette faaliyet göste-ren tek kişilik gerçek kişi firmalardan oluşması nedenleriyle ilk aşamada talep sayısının yüksek sayıda olma-yacağı değerlendirilmektedir. Ayrıca 25.6.2003 tarihinde 4904 sayılı Tür-kiye İş Kurumu Kanunu ile iş ve işçi bulmaya aracılık faaliyetlerinin gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulan özel istihdam bürolarınca da yapılmasına izin verilmesinden yaklaşık birbuçuk yıl sonra 2004 yılı sonunda aktif özel istihdam bürosu sayısının sadece 14 olması ve ancak yıllar itibarıyla bu sa-yının katlanarak artması ilk aşamada yüksek düzeyde talep alınmayacağı sa-vını güçlendirmektedir.

Sistem tam olarak işlerliğe ka-vuştuğunda, ülkemiz çalışma haya-

Mevzuat değişikliğinin, bir taraf-tan işletmelerin ihtiyaç duyduğu esnekliğe katkıda bulunurken di-ğer taraftan da işsizlerin iş bulma süresini kısaltıp uzun süreli işsiz-lik oranlarının azalmasına katkı sağlayacağı düşünülmektedir.

Page 64: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 201662

tına ve ekonomisine size göre ne tür katkılar sağlayacaktır?

Bu kapsamda geçici iş ilişkisi uy-gulamasının Türk işgücü piyasasına sağlayacağı faydalardan da bahsetmek yerinde olacaktır. Geçici iş ilişkisinin çalışma hayatına yeni adım atan ve sü-rekli nitelikte iş bulmakta zorluk çeken gruplar açısından tecrübe eksikliğini gidererek önemli bir köprü görevi üst-lendiği görülmektedir. Öncelikle bu şe-kilde istihdam edilenler farklı faaliyet alanlarını, değişik firmaları ve çalışma ortamlarını tanımakta, hem mesle-ki hem de bölgesel açıdan aktif olma imkânına sahip olmaktadır. Bu durum aynı zamanda işçi ve işverene birbirini tanıma avantajı da sağlamaktadır ki, istihdam açısından bu çok önemli bir husustur. Araştırmalar, geçici istihdam edilenlerin üçte birinin çalıştıkları iş-yerleriyle daha sonra sürekli iş ilişki-sine geçtiğini göstermektedir. Bununla birlikte kayıt dışı istihdamın azalması,

geçici işçilerin sosyal güvenliğinin sağ-lanması, yasa dışı iş ilişkilerinin ön-lenmesi, yeni işler yaratılması, sigorta gelirlerinin artması, geçici iş ilişkisinin devlet kontrolü altına alınması, çalı-şanların teknolojik gelişmeye uyumu gibi birçok önemli avantaj sağlanmış-tır.

Ayrıca mevzuat değişikliğinin, bir taraftan işletmelerin ihtiyaç duyduğu esnekliğe katkıda bulunurken diğer taraftan da işsizlerin iş bulma süresini kısaltıp uzun süreli işsizlik oranlarının azalmasına katkı sağlayacağı düşünül-mektedir. Özellikle kayıt dışı istihda-mın önlenip, bu sektörde çalışanların sosyal güvence altına alınabilmeleri sağlanarak işgücü piyasasının esnek-liğine ve güvencesine katkıda bulunul-ması amaçlanmıştır.

Türk işgücü piyasasında özellikle genç işsizliğin ve kadın işsizliğinin yo-ğun olması nedeniyle bu kesimlerin iş-gücüne katılım oranlarının yükselmesi

bakımından özel istihdam büroları tarafından yürütülecek geçici iş ilişki-si faaliyetine ihtiyaç duyulmuştur. Bu şekilde gerek gençlerin gerek kadınla-rın işgücü piyasasına dâhil olmaları, tecrübe kazanmaları ve bu yolla daimi iş bulmaları hedeflenmektedir. Ayrıca OECD İstihdam Koruma Düzeyi Endek-si verilerine göre Türkiye diğer ülke-lerle kıyaslandığında işgücü piyasası esnekliği açısından son sıralarda yer almakta ve bu durum işsizlik oranını artırıcı bir etki oluşturmaktadır. Bu sebeplerle çalışma mevzuatının, de-ğişen ekonomik koşulları takip eden dinamik bir yapıya kavuşturulması ve karşılaşılan ekonomik kriz ve dar-boğazların aşılmasını teminen esnek-leştirilmesi kaçınılmazlık arz etmiş, sonuç olarak iş mevzuatımızda çağdaş çalışma normları ile uyum sağlayan, sosyal ve ekonomik değişimlere ayak uydurabilen bir hukuksal düzenleme-ye gidilmiştir.

Page 65: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016 63

TİSK Yönetim Kurulu Başkan VekiliÇimento Endüstrisi İşverenleri Sendikası (ÇEİS)Yönetim Kurulu Başkanı

Tufa

n Ü

NA

L

Özel İstihdam Büroları Aracılığıyla Geçici İş İlişkisi Sistemi Gençlerin ve Kadın Çalışanların İstihdamını Artıracaktır

Sizce Özel İstihdam Büroları ara-cılığıyla geçici iş ilişkisi sisteminin kurulması bakımından bugüne ka-dar yapılan mevzuat çalışmaları ye-terli midir?

Özel istihdam büroları aracılığıyla geçici iş ilişkisine imkân tanıyan yasal düzenleme, yoğun geçen mevzuat ça-lışmalarının ardından 2016 yılı Mayıs ayında yürürlüğe girmiştir. Söz konusu uygulama, nitelikli ve tecrübeli işgü-cünün yetiştirilmesinin yanı sıra, ül-kemizin süregelen güncel sorunların-dan olan işsizlikle mücadelede önemli bir çözüm aracı olarak görülmektedir. Ayrıca, geçici iş ilişkisi uygulamasının, yeni istihdam olanaklarının yaratıl-ması ile ülkemizin gelişen teknoloji ve rekabet koşullarına uyum sağlaması açısından da önemli olduğunu düşü-nüyoruz.

Özel istihdam büroları aracılığıyla geçici iş ilişkisi sisteminin ülkemizde yeni bir istihdam biçimi olarak yasal temeli hazırlanırken, diğer ülkelerdeki özel istihdam bürolarının faaliyetleri,

bu büroların istihdama olan etkisinin incelendiğini görüyoruz. Birçok ülke-de yaygın bir şekilde faaliyet gösteren özel istihdam bürolarının istihdam ve ekonomiye sağladığı olumlu katkılar, Türkiye’nin de geçici iş ilişkisi siste-mini benimsemesinde önemli rol oy-namıştır.

Öte yandan, geçici iş ilişkisi siste-minin hukuki ve sosyal boyutlarıyla geliştirilmesi için sivil toplum kuru-luşları ile diğer paydaşların görüşleri alınmıştır. Sistemin güçlü bir hukuki altyapıya sahip olması amacıyla çö-züm önerilerinin tartışıldığı platform-lar oluşturulmuş, bir dizi konferans ve mevzuat toplantıları gerçekleştirilmiş-tir. Böylelikle sistemin hukuki yapısı, nitelikli işgücünün geliştirilmesi, is-tihdamın artmasını desteklerken, işçi haklarını ve güvencesini koruyucu hü-kümlerle güçlendirilmiştir.

6715 Sayılı Kanun ile getirilen dü-zenleme, Ulusal İstihdam Stratejisi’nin dört temel politika ekseninden biri olan “İşgücü Piyasasında Güvence ve

Esnekliğin Sağlanması” ile uyum içe-risinde olup bu hedefe yönelik önemli bir adımdır. Güvenceli esneklik mode-linin ülkemizde de uygulanması konu-sunda güzel bir örnektir.

Sektörünüzün geçici istihdam yaratma potansiyelini hangi ölçüde görüyorsunuz?

Düzenleme öncesinde geçici iş ilişkisinin kurulabileceği durumlar, İş Kanunu’na göre (Md. 7) işletme ve

Edirne’den Kars’a kadar Türkiye’nin dört bir yanında çi-mento fabrikalarının faaliyet gösterdiği göz önüne alındığın-da, sektörümüzün neredeyse tüm bölgelerde geçici istihdam yarat-ma potansiyeli bulunmaktadır. Dolayısıyla, çimento sektörü ola-rak gerek ülke düzeyinde, gerekse sektörel alanda istihdamın artı-rılmasına önemli katkılar sağla-maya devam edeceğimizi vurgula-mak isterim.

Page 66: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 201664

işyerleri arası geçici süreli devirle sı-nırlı idi ve özel istihdam büroları bu konuda faaliyet gösteremiyorlardı. Yeni düzenlemeye göre, geçici iş ilişki-si kurulabilecek durumlar oldukça ge-nişletilmiş, özellikle dönemsellik arz eden veya üretimi etkileyen zorunlu nedenlerin varlığında istihdam ihti-yacını hızla karşılayabilme esnekliği getirilmiştir. Sektörümüze özgü uygu-lamaların da bu olanaklardan yarar-lanarak yeni istihdam sağlayacağını söyleyebilirim. Özellikle çimento fab-rikalarımızda belirli dönemlerde ya-pılan revizyon (bakım) ve yatırım sü-reçlerinde fabrikaların işgücü ihtiyacı artmaktadır. Söz konusu dönemlerde mevzuat çerçevesinde özel istihdam büroları ile geçici iş ilişkisi kurularak gerekli nitelikte ve sayıda işgücü te-min edilebilecektir.

Diğer taraftan, Edirne’den Kars’a kadar Türkiye’nin dört bir yanında çi-

mento fabrikalarının faaliyet gösterdi-ği göz önüne alındığında, sektörümü-zün neredeyse tüm bölgelerde geçici istihdam yaratma potansiyeli bulun-maktadır. Dolayısıyla, çimento sektörü olarak gerek ülke düzeyinde, gerekse sektörel alanda istihdamın artırılma-sına önemli katkılar sağlamaya devam edeceğimizi vurgulamak isterim.

Sistemin, genç işsizliğini önleme ve kadın istihdamını artırma fonk-siyonu ile daimi istihdama geçişteki rolü konusunda görüşlerinizi öğre-nebilir miyiz?

Belirtmek gerekir ki, özel istihdam büroları aracılığıyla kurulacak geçici iş ilişkisi, genç işsizlik oranının düşürül-mesi, kadın istihdamının artırılması ve daimi iş ilişkisine geçiş imkânının sağ-lanması yönünden de büyük önem ta-şımaktadır. İŞKUR tarafından yayımla-nan istatistikler değerlendirildiğinde, özel istihdam bürolarının Türkiye’de

kurulduğu 2004 yılından 2013 yılına kadar işe en çok yerleştirilen grubun özellikle 25-29 yaş aralığında ve lisans mezunu gençlerden oluştuğu görül-mektedir. Esnek ve geçici iş modelle-rinin en çok kadın işgücü tarafından tercih edildiği ve ülkemizde kadınların işgücüne katılımının çok düşük oldu-ğu gerçeğini de dikkate alarak, özel istihdam büroları aracılığıyla geçici iş ilişkisi sisteminin en çok gençlerin ve kadınların istihdamını destekleyeceği-ni öngörebiliriz.

Diğer taraftan, istihdamı etkileyen unsurların başında “mesleki eğitim”

Özel istihdam bürolarının asıl iş-veren olarak istihdam edecekleri çalışanlar, bilgi, beceri ve işgücü piyasasının ihtiyaçları doğrultu-sunda mesleki eğitim alarak nite-liklerini ve istihdam edilebilirlik-lerini artıracaklardır.

Page 67: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016 65

gelmektedir. 6715 Sayılı Kanun ve Özel İstihdam Büroları Yönetmeliği kapsa-mında, özel istihdam bürolarının iş ve işçi bulmaya aracılık faaliyetinin yanı sıra, mesleki eğitim düzenleme olanağı da bulunmaktadır. Dolayısıyla, özel is-tihdam bürolarının asıl işveren olarak istihdam edecekleri çalışanlar, bilgi, beceri ve işgücü piyasasının ihtiyaçları doğrultusunda mesleki eğitim alarak niteliklerini ve istihdam edilebilirlik-lerini artıracaklardır. Bu sayede, doğru işgücünün doğru pozisyona yönlen-dirilmesi sağlanarak Ulusal İstihdam Stratejisi doğrultusunda eğitim-istih-dam ilişkisinin güçlendirilmesine kat-kıda bulunulacaktır.

İstihdamı etkileyen bir diğer önem-li unsur ise “iş tecrübesi” olarak sayıl-maktadır. Bu nedenle, özellikle yeni mezun gençlerin çalışmak istedikleri iş alanında tecrübelerinin bulunma-ması nedeniyle işe alınmaları zor-laşmakta ve uzun zaman almaktadır. Özel istihdam bürolarının sağlayacağı geçici iş ilişkisi sayesinde gerek yeni mezun gençlerin, gerekse istihdamı-nın artmasını her zaman desteklediği-miz kadın çalışanların daha kolay bir şekilde mesleki tecrübe kazanması sağlanacaktır. Bu doğrultuda, işgücü piyasasında ihtiyaç duyulan mesleki bilgi ve tecrübede çalışan profili sayı-sının artacağını söylemek mümkün-dür.

Öte yandan, mesleki eğitimle bilgi ve becerisini geliştirerek, geçici işveren bünyesinde tecrübe kazanan çalışanın sektöre özgü sahip olacağı yetkinlik bi-rikimi, geçici olarak çalıştığı işyerinde daimi çalışan kadrosuna alınmasında önemli bir kriter olarak değerlendirile-cektir. Ayrıca, geçici işçi çalıştıran işve-renin, İş Kanunu uyarınca işyerindeki açık iş pozisyonlarını geçici işçisine bildirme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu sayede, geçici işte çalışan işçinin daimi işçi kadrosuna geçişini kolaylaş-tırılmak amaçlanmıştır.

Üye işyerlerinizin özel istihdam bürolarından beklentileri nelerdir?

Çimento fabrikalarının Türkiye’nin her bölgesinde faaliyet gösterdiği ger-çeğinden hareketle, özel istihdam bü-rolarının da tüm bölgelerde etkin ve verimli bir şekilde faaliyet gösterme-sini önemsiyoruz. Bu noktada, işgücü piyasasında önemli rol oynayacak özel istihdam bürolarının, sahip oldukları yetkileri beklentilerimize uygun bir profesyonellik düzeyinde ve gelişmiş bir uzmanlıkla yerine getirmeleri ge-rektiğini belirtmeliyim. Bu itibarla, özel istihdam büroları tarafından gerek işe yerleştirme, gerekse de geçici iş iliş-kisi kurulmasında aracılık faaliyetleri yürütülürken, hatır-gönül ilişkisi, siya-si ya da sosyal faktörler gibi etkilerden bağımsız olarak objektif bir yaklaşımın izlenmesi önem taşımaktadır. Kısaca, özel istihdam bürolarının sayısı artar-ken, hizmet kalitelerinin de artmasını bekliyoruz.

Diğer taraftan çimento sektöründe uygulanacak özel istihdam bürolarıy-

la geçici iş ilişkisi sistemi sayesinde, zaman içinde çimento sektörüne özgü bilgi ve deneyime sahip işçilerin sek-törümüze kazandırılacağı öngörülmek-tedir. Bu sayede, ilerleyen dönemlerde çimento fabrikalarının, kendi bünyele-rinde yetiştirdikleri işçileri daimi işçi kadrosuna alma fırsatı artacaktır.

Sonuç olarak, özel istihdam bürola-rı aracılığıyla geçici iş ilişkisi sistemine ilişkin tartışmalarda “kiralık işçilik ya-sası” gibi benzetmeler yapılsa da, yasal düzenleme incelendiğinde, sistemin istisnai bir uygulama olduğu ve her aşamada işçi haklarını ve güvencesini koruyan hükümlerin yer aldığı görül-mektedir. Bu itibarla, özel istihdam bü-rolarıyla geçici iş ilişkisi sistemindeki asıl amacın, ülkemizde artan orandaki işsizliğe karşı alternatif bir çözüm ge-tirmek olduğu vurgulanmalıdır.

İlerleyen dönemlerde çimento fab-rikalarının, kendi bünyelerinde yetiştirdikleri işçileri daimi işçi kadrosuna alma fırsatı artacaktır.

Page 68: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 201666

Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS)Genel Sekreteri

Hak

an Y

ILDIR

IMO

ĞLU

Özel İstihdam Büroları Aracılığıyla Geçici İş İlişkisi Sistemi

Özel istihdam büroları aracılı-ğıyla geçici iş ilişkisi sisteminin ku-rulması bakımından bugüne kadar yapılan mevzuat çalışmaları yeterli midir?

Bilindiği gibi 6715 sayılı İş Kanu-nu ile Türkiye İş Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, 20 Mayıs 2016 tarih ve 29717 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Kanun ile özel istihdam bü-roları aracılığı ile geçici iş ilişkisi ku-rulabilmesine imkân sağlanmakta ve uzaktan çalışma modeli yasalaşmak-tadır. Ayrıca, özel istihdam bürolarına geçici iş ilişkisi kurma yetkisi verilme-si ve bu büroların denetimine ilişkin hükümler kabul edilmektedir.

Geçici iş ilişkisi, ülkemizde ilk ola-rak 2002-2003 yıllarında 4857 sayılı

İş Kanunu henüz tasarı halindeyken gündeme gelmiş, ancak konuya iliş-kin düzenleme söz konusu Kanun’un TBMM’de görüşülmesi sırasında ta-sarı metninden çıkarılmıştır. Daha sonra TBMM tarafından kabul edilen 26 Haziran 2009 tarih ve 5920 sayılı “İş Kanunu, İşsizlik Sigortası Kanunu ve Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik Yapıl-masına Dair Kanun” ile 4857 sayılı İş Kanunu’na 7/A maddesi eklenmiş ve bu maddeyle mesleki anlamda geçici iş ilişkisi konusunda düzenlemeler ge-tirilmiştir. Ancak söz konusu Kanun’la getirilen bu düzenlemeler T.C. Cum-hurbaşkanlığı tarafından Anayasa’nın 89 ve 104. maddeleri uyarınca yayım-lanması uygun bulunmamış ve söz konusu Kanun yeniden incelenmek üzere TBMM’ye geri gönderilmiştir.

Bu çerçevede 2000’li yılların başın-dan beri gündemde olan bu konunun, bazı eksikliklere rağmen nihayet yasa-laşmış olması; olumlu bir gelişmedir.

Bu eksikliklerden en önemlisi; ge-çici iş ilişkisi kurulabilecek hallerde bu iş ilişkisinin ne kadar süreyle ku-rulabileceğine yönelik düzenlemeler-de karşımıza çıkmaktadır. Buna göre, işletmenin günlük işlerinden sayıl-mayan ve aralıklı olarak gördürülen işlerde, iş sağlığı ve güvenliği bakı-mından acil olan işlerde veya üretimi

Yapılan düzenlemeyle geçici iş iliş-kisi kurulabilecek haller sınırlı ola-rak sayılmış olduğundan, sektörü-müzde geçici iş ilişkisinin kısıtlı ve az sayıda işletme tarafından kulla-nılabileceği düşünülmektedir.

Page 69: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016 67

önemli ölçüde etkileyen zorlayıcı nedenlerin ortaya çıkması halinde, işletmenin ortalama mal ve hizmet üretim kapasitesinin geçici iş ilişkisi kurulmasını gerektirecek ölçüde ve öngörülemeyen şekilde artması ve mevsimlik işler hariç dönemsellik arz eden iş artışları hallerinde ge-çici iş ilişkisi kurma süresi 4 ayla sınırlandırılmıştır. Düzenlemeye göre bu sözleşme dönemsellik arz eden iş artışları olması hali dışında, toplam sekiz ayı geçmemek üzere en fazla iki defa yenilenebilecektir. Öncelikle söz konusu sürelerin İş Kanunu’nun 7. maddesinin son fık-rasında düzenlenen aynı holding veya aynı şirketler topluluğu içeri-sinde kurulan geçici iş ilişkisinde olduğu gibi, ilk sözleşme için 6 ay olarak belirlenmesi ve sonrasında sözleşmenin 6’şar aydan iki kere uzatılmasına imkân tanıyacak bir hale getirilmesinin daha uygun ola-cağını belirtmek gerekir.

Sektörünüzün geçici istihdam yaratma potansiyelini hangi ölçü-de görmektesiniz?

Kanun’la geçici iş ilişkisi kurula-bilecek haller; • İş Kanunu’nun kısmi çalışma

ile ilgili 13. maddesinin beşinci fıkrası ile analık haliyle ilgili 74. maddesinde belirtilen hallerde, işçinin askerlik hizmeti halinde ve iş sözleşmesinin askıda kaldığı diğer haller,

• Mevsimlik tarım işleri, • Ev hizmetleri, • İşletmenin günlük işlerinden sa-

yılmayan ve aralıklı olarak gördü-rülen işler,

• İş sağlığı ve güvenliği bakımın-dan acil olan işlerde veya üretimi önemli ölçüde etkileyen zorlayıcı nedenlerin ortaya çıkması,

• İşletmenin ortalama mal ve hiz-met üretim kapasitesinin geçici iş ilişkisi kurulmasını gerektirecek ölçüde ve öngörülemeyen şekilde artması,

• Mevsimlik işler hariç dönemsellik arz eden iş artışları

olarak belirlenmiştir. Yapılan dü-zenlemeyle geçici iş ilişkisi kurula-bilecek haller sınırlı olarak sayılmış olduğundan, sektörümüzde geçici iş ilişkisinin ancak; • Doğum veya evlat edinme halinde

kısmi süreli çalışma, analık izni ve bununla bağlantılı ücretsiz izin kullanma, askere gitme,

• İşletmenin ortalama mal ve hiz-met üretim kapasitesinin geçici iş ilişkisi kurulmasını gerektirecek ölçüde ve öngörülemeyen şekilde artması,

• Mevsimlik işler hariç dönemsellik arz eden iş artışları

hallerinde kısıtlı ve az sayıda işlet-me tarafından kullanılabileceği dü-şünülmektedir. Bu çerçevede, metal işkolunda yapılan işler bakımından geçici iş ilişkisinin yaygın olarak kul-lanılamayacağı öngörülmektedir.

Sistemin genç işsizliğini önle-me ve kadın istihdamını artırma fonksiyonu ile daimi istihdama geçişteki rolü konusundaki görüş-lerinizi öğrenebilir miyiz?

1980’lerin başından beri geçici iş ilişkisi, Avrupalı işletmelerin esnek-lik arayışı içine girmeleri nedeniyle büyük önem kazanmaya başlamış-tır. Dünya İstihdam Konfederasyonu (Eski adıyla Eurociett) 2015 eko-nomik raporuna göre, 2013 yılında dünyada 60,9 milyon işçi, istihdam ve işe alma sektörü vasıtasıyla iş pi-yasalarına giriş yapmıştır. Bu 60,9 milyon işçinin 40,2 milyonu özel istihdam büroları aracılığıyla çalı-şan işçilerden oluşmaktadır. Dünya İstihdam Konfederasyonu verilerine

göre özel istihdam büroları vasıta-sıyla sağlanan geçici iş ilişkisi ile Avrupa’da her yıl; • 8,7 milyon AB vatandaşı iş yaşam-

larında desteklenmekte, • 25 yaş altındaki 3,7 milyon AB va-

tandaşının iş piyasasına girmesi-ne yardımcı olunmakta;

• 1,9 milyon AB vatandaşına yeni beceriler kazandırılarak daha faz-la iş imkânı sağlanmakta,

• Avrupa’da 1 milyon ilave iş yara-tılmakta,

• 1,5 milyon işletmeye doğru yete-nekler kazandırılarak daha başa-rılı olmalarına hizmet edilmekte-dir. Dünya İstihdam Konfederas-

yonu ve Avrupa Hizmet Sektörü İşçileri Sendikası’nın (UNI Euro-pa) Avrupa’da özel istihdam büro-larıyla geçici iş ilişkisinin rolüne ilişkin yürüttüğü ortak projenin Şubat 2013 tarihli nihai raporuna göre ise; Avrupa’da (örneğin Ma-caristan, İtalya, Hollanda, Polonya ve Romanya’da) geçici iş ilişkisi ile çalıştırılan işçilerin cinsiyete göre dağılımı son derece dengeli bir tab-lo çizmektedir. Danimarka, Finlan-diya, İsveç ve İngiltere’de ise geçici iş ilişkisi ile daha çok kadınlar ça-lıştırılmaktadır. Aynı Rapor uyarın-

Geçici iş ilişkisi, çalışan açısın-dan işgücü piyasasında istih-dam olanaklarının artırılması için önemli bir araçtır. Bu bağ-lamda özel istihdam büroları aracılığıyla geçici iş ilişkisinin kullanılması özellikle gençlerin iş tecrübesi kazanmasına; uzun dönemli işsizlerin işsizlikten kurtulmasına ve işgücü piyasa-sının dışında kalmış olanların motivasyonlarını artırmasına katkı sağlayacaktır.

Page 70: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 201668

ca genç işçiler ise, geçici iş ilişkisiyle çalıştırılanların içinde önemli bir yer tutmaktadır. Buna göre Hollanda’da geçici iş ilişkisiyle çalıştırılan işçilerin % 46’sı 25 yaşından küçük işçilerden oluşurken, bu oran Belçika’da % 37 ve İtalya’da % 33 olarak dikkati çekmek-tedir.

Bunun yanı sıra, ILO’nun Ücretli İş Bulma Büroları Hakkında 96 sayılı Sözleşmesi’ni revize eden Özel İstih-dam Bürolarına İlişkin 181 sayılı ILO Sözleşmesi’nin kabulündeki etkenler-den biri de geçici istihdam bürolarının Avrupa’da ve dünyada yaygınlaşması-dır. Söz konusu Sözleşme’yi hali hazır-da 12’si AB ülkesi 31 ülke onaylamıştır.

Tüm bu veriler dikkate alındığında, özel istihdam bürolarıyla kurulacak ge-çici iş ilişkisinin, ülkemize hem ekono-mik, hem de sosyal alanda önemli kat-kı sağlayacağı şüphesizdir. Söz konusu sistem, aynı zamanda Türkiye’nin çağ-daş bir işgücü piyasasına sahip olması, ilave istihdam imkânları sağlanması,

özellikle gençlerin ve kadınların iş-gücü piyasasına dahil edilmesi, dai-mi istihdama geçişte bir atlama taşı oluşturulması ve kayıt dışı istihdamın önlenmesi gibi konularda da işgücü piyasasına katkıda bulunacaktır. Geçi-ci iş ilişkisinin özel istihdam büroları aracılığıyla kurulmasının yasalaşması ayrıca, Türkiye’de yıllardır danışman-lık hizmetleri adı altında geçici iş ilişki-si sözleşmesi düzenleyen kuruluşların uygulamalarının da yasal çerçeveye kavuşmasına neden olacak ve olası hak kayıplarının önlenmesi yolunda önemli bir adım atılmış olacaktır.

Üye işyerlerinizin özel istihdam bürolarından beklentileri nelerdir?

Özel istihdam büroları, işletmele-rin değişen piyasa koşullarına uygun hareket etmesi gerçeğinden hareket-le; nitelikli işgücü talebini karşılamak amacıyla faaliyette bulunmalı ve hiz-met verilen işverenlerin ihtiyacı olan kalifiye elemanları hızlı ve etkin biçim-de temin etmelidir. Bu çerçevede özel

istihdam bürolarının geçici iş ilişkisi kurulan işçilerin eğitimi hususunda adımlar atmaları gerektiği, mesleki eğitim veren kurum ve kuruluşlarla ciddi işbirliği içinde bulunmaları ge-rektiği düşünülmektedir.

Geçici iş ilişkisi, çalışan açısından işgücü piyasasında istihdam olanakla-rının artırılması için önemli bir araçtır. Bu bağlamda özel istihdam büroları aracılığıyla geçici iş ilişkisinin kulla-nılması özellikle gençlerin iş tecrübesi kazanmasına; uzun dönemli işsizlerin işsizlikten kurtulmasına ve işgücü pi-yasasının dışında kalmış olanların mo-tivasyonlarını artırmasına katkı sağla-yacaktır. Ülkemiz işgücü piyasasında özellikle genç işsizliğin ve kadın işsiz-liğinin yoğun olması nedeniyle bu ke-simlerin işgücüne katılım oranlarının yükselmesi bakımından özel istihdam büroları tarafından yürütülecek geçici iş ilişkisi faaliyetine ihtiyaç duyulmak-tadır.

Page 71: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016 69

Teşvik Edici Uygulamalar Benimsenmeli Özel İstihdam Büroları Aracılı-

ğıyla Geçici İş İlişkisi Sistemine dair bugüne kadar yapılan mevzuat dü-zenlemelerini yeterli görmekte mi-siniz? Varsa, önerileriniz nelerdir?

Öncelikle 6715 Sayılı Kanun ile ya-pılan düzenleme ile Özel İstihdam Bü-roları aracılığı ile geçici iş ilişkisinin kurulabilmesi, istihdam piyasalarının daha sağlıklı çalışması ve esneklik ka-zanması açısından çok önemli bir kaza-nım olmuştur. Birçok ülkede, istihdam piyasasının her iki paydaşı (çalışan ve işveren) açısından da, önemli avantaj-lar sağlayan bu uygulamanın ülkemize gecikmiş olarak dahi olsa, gelmiş ol-masını memnuniyetle karşılıyoruz.

Yapılan düzenlemenin, düzenleme olmamasına, hatta bu tür bir istih-dam yapısının yasak olmasına göre çok daha yararlı olduğu konusunda tüm sektörümüz hemfikirdir. Ancak, yapılan düzenlemenin yetersiz kaldığı yanları da olduğunu düşünüyoruz. Bu eksiklikleri kısaca sıralamak gerekirse:a. Bilindiği gibi Geçici İş İlişkisi ile he-

deflenen, bir çalışanın, kendi rızası alınarak, farklı şirketlerde hizmet vermesini sağlamaktır. Böylece, iş-

veren açısından, kısa dönemli ihti-yaç karşılanırken, çalışan açısından da değişik avantajlar bulunmaktadır. Bu çalışma modelinin uygulandığı ülkelerden farklı olarak bizde kıdem tazminatı fonu uygulanmamakta. Özel İstihdam Büroları için bu faa-liyetin karlı olabilmesi için ise, aynı kişinin farklı yerlerde olabildiğince uzun çalışması gerekiyor. Örneğin 4 aylık bir dönem için bir kişiye ih-tiyaç duyan işveren bu kişiyi kendi imkanları ile işe alırsa, herhangi bir tazminat yüküne katlanmadan istihdam edebiliyor. Ancak ÖİB bu kişinin farklı müşterilerinde dahi olsa, 12 aydan uzun süre çalışmasına aracılık ettiği zaman kıdem yükünü karşılamak durumunda oluyor. Ken-disi direk istihdam ettiğinde hiçbir yükümlülük altına girmeyecek olan firmaların, ÖİB’lerin bu yükünü kar-şılamayı kabul etme ihtimalleri ol-dukça az olması dolayısı ile pratikte ciddi zorluklar olacaktır.

b. Yasa ve yönetmelikte geçici iş ilişkisi için (belirli haller dışında) bir süre sınırlaması getirilmiştir. Bu konuda yorum yapan hukukçular, farklı de-

ğerlendirmeler yapmaktadırlar. Bir kısmı bu sürenin toplam 8 ay oldu-ğunu düşünürken, diğerleri ilk yapı-labilecek 4 ayın üzerine 8 ay olarak yorumlamakta ve sınırın 12 ay oldu-ğunu söylemekteler. Ülkelere göre farklılık göstermekle beraber, genel-de en az 18 ay olan uygulamalar bu-lunmakta iken bu kadar kısa süreli izin verilmiş olması da oldukça kısıt-layıcı olacaktır diye düşünüyoruz.

c. Maalesef hem kanun hem de yönet-melikte bahsi geçen bazı terimlerde netlik olmaması da, farklı yorumlara sebep olmakta. Özellikle Kanunun ilk maddesinin e,f ve g bendlerin-de bahsedilen “zorlayıcı nedenler”, “öngörülmeyen artışlar” ve “dönem-

Özel İstihdam Büroları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı

Kerim

PA

KER

Geçici iş ilişkisinin istihdamı taba-na yaymak açısından önemli bir araç olduğu kanısındayız. Ancak, ülkemizde işverenler ve çalışanlar tarafından bilinmeyen bu çalışma yapısının kısa dönemde etkili ola-rak kullanılmasını sağlamak için çeşitli teşvik edici uygulamaları devreye sokmak mümkün olabilir.

Page 72: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 201670

sellik” kavramlarının ölçülmesi zor kriterler olması, uygulamada zorluk yaratacaktır diye düşünüyoruz.

d. Geçici işçilere, 6331 sayılı İş Sağlı-ğı ve Güvenliği Kanununun 17nci maddesinde belirtilmiş eğitimler verilmesi ve güvenlik tedbirlerinin alınmasından geçici işçi çalıştıran iş-veren sorumlu tutuluyor. Ancak, İSG uzmanı ve İşyeri Hekimi çalıştırma yükümlülüğü bu çalışanlar için özel istihdam bürolarına bırakılmış du-rumda. Bu yapıya göre örneğin, iş-yeri hekimi özel istihdam bürosunun merkezinde bulunmak zorunda iken, çalışan kişiler çok farklı adreslerde bulunabileceğinden, uygulamada çeşitli zorluklarla karşılaşılacaktır. Bu sebeple, geçici işçi çalıştıran iş-verenlerin, İSG uzmanları ve işyeri hekimlerini, geçici işçilere de baka-bilecek şekilde yetkilendirilmesinin önü açılmalı kanaatindeyiz.

Bu alanda diğer ülkelerde yaptı-ğınız çalışmalar ve sonuçları hak-kında bilgi verebilir misiniz?

ÖİB’ler aracılığı ile geçici iş ilişkisi birçok ülkede sıklıkla kullanılmakta ve farklılıklar göstermekle birlikte önemli faydalar sağlamaktadır • Avrupa’da ortalama istihdama katı-lanların %2’ye yakını ÖİB’ları aracı-lığı ile çalışmaktadır

• Yaratılan pozisyonların yaklaşık %80’ni ek olup sürekli işe alımı ika-me anlamına gelmemektedir.

• Örneğin, 2006 yılında, Fransa’da dö-nemsel çalışanların % 87’sinin daha önceden bir işi yoktu. Bir yıl dönem-sel çalıştıktan sonra, bunların sadece % 36’sı açıkta kaldı

• Uygulamanın başlamasının ardın-dan, her ülkede kayıt dışı istihdamı azalttığı gözlemlenmiştir. Örneğin

İtalya’da, uygulamanın başlamasını takip eden 1 yıl içinde kayıt dışı is-tihdamda, %2’lik bir azalma yaşan-mıştır

• İlk defa iş dünyasına adım atacak olan, yeni mezun gençler ve vasıfsız işçiler ile, hiç istihdam piyasasına çıkmamış veya çeşitli ailevi sebep-lerle ara vermiş kadınların istihdama katılımına ciddi katkı sağlamaktadır.

• Ekonominin çeşitli çalkantılar ya-şadığı dönemlerde şirketlerin, istih-dam maliyetleri dolayısı ile rekabetçi konumlarını kaybetmemelerini sağ-lamaktadır.

• Günümüzün değişen yaşam şekilleri, kişilerin sürekli istihdamı tercih et-memelerine yol açmaktadır. Klasik çalışma şekillerine alternatif arayan kişilere olanak sağlamaktadır.

Sistemin Türkiye’de başarılı ol-ması için zorunlu gördüğünüz hu-suslar nelerdir?

Ekonomik sıkışıklığın özel sektörü giderek daha fazla etkilediği bugünler-de, geçici iş ilişkisinin istihdamı taba-

na yaymak açısından önemli bir araç olduğu kanısındayız. Ancak, ülkemiz-de işverenler ve çalışanlar tarafından bilinmeyen bu çalışma yapısının kısa dönemde etkili olarak kullanılmasını sağlamak için çeşitli teşvik edici uy-gulamaları devreye sokmak mümkün olabilir.

Dünyada bu çalışma şekli ile ça-lışmaya başlamış kişilerin önemli bir bölümü ilk yıl içinde sürekli işlerde ça-lışmaya başlıyor. Bunun teşviki açısın-dan, işverenlerin, işe başlamalarından önceki dönemde, özel istihdam büro-ları aracılığı ile çalışmış kişiler için de, 6111 sayılı kanunun 74’üncü madde-sinden yararlanabilmelerini sağlamak, önemli bir katkı olacaktır.

Yapılan düzenlemenin, düzenle-me olmamasına, hatta bu tür bir istihdam yapısının yasak olması-na göre çok daha yararlı olduğu konusunda tüm sektörümüz hem-fikirdir. Ancak, yapılan düzenle-menin yetersiz kaldığı yanları da olduğunu düşünüyoruz.

Uygulamanın ülkemize gecikmiş olarak dahi olsa, gelmiş olmasını memnuniyetle karşılıyoruz.

Page 73: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016 71

İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi

Prof

. Dr.

Teki

n A

KGEY

İK

Özel İstihdam Büroları Aracılığıyla Geçici İş İlişkisi: Esnek İstihdamın Rolü ve İşgücü Piyasasındaki Muhtemel Etkileri

4857 sayılı İş Yasa ile mevzuatımız-da yer almaya başlayan esnek istihdam modellerine Mayıs ayında yasalaşan özel istihdam büroları aracılığıyla ge-çici iş ilişkisi ve uzaktan çalışma mo-delleri de eklenmiştir. Yeni istihdam modellerinin işletmelerin esneklik, maliyet ve rekabetçilik beklentilerini karşılaması, ayrıca işgücü piyasasını hem talep hem de arz açısından olum-lu yönde etkilemesi beklenmektedir.

Bu makalenin amacı, özel istihdam büroları aracılığıyla geçici iş ilişkisi-nin işyeri esnekliği açısından rolünü tartışmak ve işgücü piyasalarına muh-temel etkilerini kısmi süreli çalışma istatistikleri açısından analiz etmektir.

1. Esnek İstihdamın Kadrolamadaki Rolü: Esnek ve Rekabetçi İşyeri

İşletmenin spesifik ihtiyaçları için özel istihdam bürosu aracılığıyla ça-

lışanların geçici bir süre ile kiralandı-ğı bir istihdam modeli olan geçici iş ilişkisi, esnek kadrolama stratejisinin önemli araçlarından biridir. Grafik’te görüldüğü gibi 4857 sayılı İş Yasası iş-yerindeki çevre ve çekirdek işleri için işletmelere farklı istihdam araçları sunmaktadır. Kadrolama stratejisinin odağında çekirdek işler, bir diğer ifa-de ile işletmenin asli fonksiyonlarını üstlenen iş pozisyonları yer almakta-dır. Bu kadrolar, vasıf ve beceri düzeyi yüksek tam süreli ve iş güvencesinden yararlanabilen (özellikle ekonomik açısından) işgücü ile doldurulmakta-dır. Çekirdek işlerin etrafında işletme-nin çevresel nitelikli işleri yer almak-tadır. Bunlar işletmenin tali nitelikli ve (çoğunlukla) geçici işlerini (temiz-lik, güvenlik, paketleme, yükleme-bo-şaltma ile üretime katkısı çok düşük işler gibi) kapsamaktadır.

İş Yasası çevre işler için alternatif

esnek istihdam modellerinin kullanıl-masını mümkün kılmaktadır. Geçici iş ilişkisi, kısmi süreli çalışma, çağrı üzerine çalışma, taşeron ve belirli iş sözleşmesi ile istihdam modelleri bu kapsamdadır. Bu işlerde istihdam edi-len çalışanlar, çoğunlukla geçici veya kısmi süreli ve ekonomik açıdan (ba-zılarında aynı zamanda hukuksal açı-dan) iş güvencesinden yararlanama-yacak işgücünden oluşmaktadır. Çevre işlerde istihdam edilen çalışanlar, aynı zamanda, işletmenin çekirdek kadro-larına kaydırabileceği potansiyel bir işgücü grubu konumundadır. Çevre işlerde istihdam edilen nitelikli ve

Yeni istihdam modellerinin işlet-melerin esneklik, maliyet ve reka-betçilik beklentilerini karşılama-sı, ayrıca işgücü piyasasını hem talep hem de arz açısından olumlu yönde etkilemesi beklenmektedir.

Page 74: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 201672

performansı yüksek olan çalışanların zaman içinde çekirdek kadroda açı-lan boş pozisyonlara kaydırılabilmesi mümkündür.

Özel istihdam büroları aracılığıy-la geçici iş ilişkisini düzenleyen 4857 sayılı İş Yasasının 7. maddesi, geçici iş ilişkisinin 7 farklı halde kurulabil-mesine olanak sağlamaktadır. 7. mad-denin geçici iş ilişkisine olanak veren bazı hükümleri (özellikle d ve f bent-leri) yukarıda açıklanan çevre işlerin kadro planlamasında kullanılabilecek düzenlemeleri içermektedir. Örneğin d bendinde, “işletmenin günlük işle-rinden sayılmayan ve aralıklı olarak gördürülen işlerden” söz edilmektedir. Buna göre işyerinde yıl içinde zaman zaman yapılan yükleme-boşaltma, ba-kım, stok sayımı gibi çevresel nitelikli işlerde geçici iş ilişkisi ile personel is-tihdamı mümkün olacaktır.

F bendi ise, “işletmenin ortalama mal ve hizmet üretim kapasitesinin ge-çici iş ilişkisi kurulmasını gerektirecek ölçüde ve öngörülemeyen şekilde art-ması hâlinde” işletmeye özel istihdam bürolarından geçici iş ilişkisi yoluyla işgücü kiralamasına olanak sağla-maktadır. Bu şekilde bir işletme geçici süreyle ortaya çıkan siparişlerini, dö-nemsel (turizm sezonu gibi) veya özel günlerdeki (örneğin bayram, yılbaşı, sevgiler veya anneler günü gibi) üre-tim artışlarını karşılayabilmek amacıy-la geçici iş ilişkisi dâhil mevzuatın ön-gördüğü esnek istihdam modellerine başvurabilecektir. Böylece işletmenin özellikle kadro, maliyet ve teknoloji beklentilerini kısa dönemli olarak hızlı ve etkin şekilde karşılaması, dolayı-sıyla daha esnek ve rekabetçi olması mümkün olabilecektir.

Her iki durumda da geçici çalışan-ların istihdam süresi 8 ayla sınırlan-dırılmıştır. Ayrıca f bendi kapsamında alınacak geçici çalışanların işyerindeki işçi sayısının %25’ini geçemeyeceği-ne hükmedilmiştir. Ancak Yasa küçük

ölçekli işyerlerinin (on ve daha az işçi çalıştıran) oransal olarak daha fazla sa-yıda geçici çalışan istihdam etmelerine olanak sağlamıştır. Düzenlemelerin beklentiyi ne ölçüde karşılayacağı uy-gulama sürecinde anlaşılacaktır.

2. Esnek İstihdam Modellerinin İşgücü Piyasalarına Etkileri

Geçici iş ilişkisi de dâhil olmak üze-re esnek istihdam modellerinin mev-zuata dâhil edilmesinin önemli gerek-çelerinden biri de, işgücü talebini ve arzını genişletme beklentisidir. Diğer bir ifade ile geçici iş ilişkisinin yeni iş-ler yaratabileceği ve bu sayede işgücü talebini arttırabileceği düşülmektedir. İkinci olarak, esnek istihdam model-leri ile daha önce işgücüne katılmayan (özellikle kadınlar, gençler, emekliler gibi) grupların bu şekilde emek piyasa-sına katılarak işgücünü arzını genişle-tebileceği varsayılmaktadır.

Geçici iş ilişkisinin muhtemel işgü-cü piyasalarına etkilerini analiz etmek için uygulama süreci belirli bir süre izlenmeli, veriler analiz edilmelidir. Buna karşılık mevcut esnek istihdam

modellerinin sonuçları analiz edilerek geçici iş ilişkisinin işgücü piyasasında-ki muhtemel etkileri öngörülebilir.

Bu konuda analiz edilmesi en uy-gun esnek istihdam modeli kısmi sü-reli çalışmadır. Kısmi süreli çalışma mevzuatımıza 2003 yılında girmiş olmasına rağmen, TÜİK istatistikleri-ne 2009 yılında girmiştir. Dolayısıyla kısmi çalışma verileri istatistiksel açı-dan ancak 2009 yılından sonra analiz edilebilmektedir. Buna karşılık, TÜİK istihdam istatistiklerinde fiili çalışma süresine ilişkin verilere de yer ver-mektedir. Bu veriler, kısmi süreli istih-damın iş yaratma potansiyelini daha geniş bir periyotta (örneğin 2003-2015 dönemi için) analiz etmeyi mümkün kılmaktadır. Ayrıca SGK da 2012 yı-lından bu yana istatistiklerinde kısmi süreli çalışanlarla ilgili verilere yer ver-mektedir.

2.1. Esnek İstihdamın İş Yaratma Potansiyeli

TÜİK istatistikleri, 2009 yılın-da toplamda 21,3 milyon istihdamın %11’inin (2,4 milyon) kısmi süreli iş

Page 75: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016 73

niteliğinde olduğunu göstermektedir. 2015 yılında ise, 2009 yılına kıyas-la kısmi süreli işler %12,5 oranında artarak 2,7 milyona ulaşmıştır. Aynı dönemde tam süreli işler ise, sade-ce %8 oranında artarak 23,2 milyona ulaşmıştır. Dolayısıyla iş yaratma ka-pasitesi açısından kısmi süreli esnek çalışmanın, tam süreli standart işlere kıyasla 1,6 kat daha yüksek bir potan-siyele sahip olduğu söylenebilir.

Kısmi süreli esnek istihdam model-lerinin iş yaratma potansiyelini daha geniş bir dönemde (2003-2015) ince-lemek mümkündür. Bu amaçla TÜİK fiili çalışma süresi istatistikleri kulla-nılabilir. TÜİK fiili çalışma süresi ista-tistikleri sekiz farklı kategoride sınıf-landırılmaktadır (1-16 saat, 17-35 saat, 36-39 saat, 40 sat, 41-49 saat, 50-59 saat, 60-71 saat ve 72+). Bu sınıflama, mevzuatımızdaki kısmi süreli çalışma saatiyle (30 saat) tam olarak örtüşme-mektedir. 2003-2015 dönemine ilişkin daha geniş bir dönemsel analiz yapı-labilmesi için TÜİK fiili çalışma süresi verileri iki genel kategoride yeniden sınıflandırılmıştır: ilk iki kategorisi (1-16 saat ve 17-35 saat) kısmi süreli istihdam, sonraki altı kategori ise (36-39 saat, 40 sat, 41-49 saat, 50-59 saat, 60-71 saat ve 72+), tam süreli istihdam olarak.

Yeni sınıflama kapsamında 2003 yılında 3,4 milyon olan haftada 35 saat ve daha az süreli işlerin (kısmi süreli) sayısı, %60 artışla 2015 yılı sonunda 5,4 milyona ulaşmıştır. Buna karşılık aynı dönemde haftada 36 saat ve daha fazla süreli işlerin (tam süreli) sayısı ise, sadece %19 oranın artarak 17 mil-yondan 20 milyona çıkmıştır. Sonuçta fiili çalışma sürelerine ilişkin veriler, ilave iş yaratma kapasitesi açısından kısmi süreli esnek çalışma modelinin tam süreli standart işlere göre daha yüksek bir potansiyele sahip olduğunu teyit etmektedir.

2.4. İşgücü Arzını Geliştirme Potansiyeli

Esnek istihdamın işgücü arzını ge-nişletme potansiyeli tartışılması gere-ken önemli bir diğer konudur. Bu tür çalışma modellerinin özellikle kadın-lar, gençler, öğrenciler ve emekliler gibi dezavantajlı grupları işgücüne katılmaya teşvik edeceği görüşü savu-nulmaktadır. Kısmi süreleri çalışma istatistikleri analiz edilerek bu görüş değerlendirilebilir.

2.4.1. Kadın İşgücünün Kısmi Süreli Çalışmaya Duyarlılığı

(1) Kadın İşgücündeki Gelişme

2003 yılında 23,6 milyon olan top-lam işgücü 2015 yılında 6 milyon arta-rak (yaklaşık %25,6) 29,7 milyona yük-selmiştir. 2003-2015 döneminde işgücü piyasasına giren ilave işgücünün yakla-şık %56’sı erkek, %44’ü ise, kadınlar-dan oluşmaktadır. Buna karşılık artışlar daha detaylı incelendiğinde kadın işgü-cündeki artış trendinin çok daha güçlü olduğu görülmektedir. Nitekim referans dönemde erkek işgücü piyasası yakla-

şık %19,7 oranında genişlerken, kadın işgücü piyasası erkeklere oranla 2,1 kat daha fazla genişlemiştir (%41 oranın-da). Bu dönemde işgücüne yaklaşık 2,7 milyon kadın katılmıştır.

(2) Kısmi Süreli Çalışma ve Kadın İşgücü

Esnek çalışma modellerinin özellik-le kadınlara (geleneksel çocuk ve aile sorumlulukları nedeniyle) daha uygun olduğu dolayısıyla kadınları işgücü pi-yasasına daha fazla çekebileceği ifade edilmektedir. Nitekim kısmi süreli işler açısından 2009 yılında 2,4 milyon işin %58’inde kadınların istihdam edildi-ği, 2015 yılında da, bu oranın büyük ölçüde korunduğu (%57) görülmekte-dir. İşgücü açısından ise, 2009 yılında her 100 kadından 20’si kısmi süreli iş-lerde çalışırken, bu oran 2013 yılında %22’ye yükselmiş ancak 2015 yılında kısmen azalarak %18’e gerilemiştir.

Fiili çalışma sürelerine ilişkin ana-lizler de benzer bir sonuca işaret et-mektedir. 2003 yılında haftada 35 ve daha az süreli işlerde (kısmi süreli) çalışan kadınların ağırlığı %53 iken, haftada 36 saat ve fazla süreli işlerde

Page 76: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 201674

(tam süreli) ise, kadın istihdamı %24’e gerilemektedir. Bu oranlar 2015 yılı istatistikleri ile de teyit edilmektedir. Nitekim 2015 yılında kısmi süreli işler-de kadınların ağırlığı %50, tam süreli işlerde ise, %25 düzeyindedir.

(3) Kısmi Süreli İstihdamın Kadın İşgücüne Etkisi

Kadın işgücü artışında esnek çalış-ma modellerinin özellikle kısmi süreli çalışmanın etkisi önemlidir. Veri ana-lizleri, bu görüşü doğrulayan sonuçlar vermektedir. Nitekim 2009-2015 dö-nemine ilişkin aylık işgücü ve kısmi süreli çalışma verilerini kapsan istatis-tiksel analizler, kadın işgücü ile kadın kısmi süreli istihdamı arasında güçlü (r= .51) ve istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki olduğu göstermektedir. Buna karşılık, erkek işgücü ile erkek kısmi süreli istihdamı arasındaki ilişki göre-celi olarak daha zayıf bir korelâsyon ilişkisine işaret etmektedir (r=.25). Dolayısıyla esnek bir istihdam modeli olarak kısmi süreli çalışmanın kadınla-rın işgücüne katılımını teşvik edici bir rolü olduğu ifade edilebilir.

2.4.2. Kısmi Süreli İşler ve Dezavantajlı Gruplar

Kısmi süreli işlerin diğer deza-vantajlı gruplar olan gençleri ve ileri yaştaki kişileri de işgücüne çektiği gö-rülmektedir. Nitekim TÜİK verilerine göre, 15-19 yaş grubundaki her 100 gençten 18’i kısmi süreli çalışırken, bu oran 55 ve daha yaşlı işgücü grubunda %20’lere ulaşmaktadır. Oysa yetişkin işgücü grubunda (20-40 yaş grubun-da) kısmi süreli çalışma sadece %0,8 düzeyindedir. Kısmi süreli esnek istih-dam modelinin bir diğer dezavantajlı grup olan eşi ölmüş kişilerin (%73’ü kadınlardan oluşmaktadır) işgücüne katılmasına da olanak sağladığı görül-mektedir. Veriler, eşi ölmüş her 100 çalışandan 38’nin kısmi süreli bir işte çalıştığına işaret etmektedir.

2.5. Riskler

Esnek istihdam modelleri açısın-dan en önemli sorunun kayıt dışılık riski olduğu görülmektedir. Nitekim TÜİK verilerine göre, 2009 yılında kısmi süreli çalışanların %86’sı kayıt dışıdır. Oysa aynı dönemde tam süreli çalışanlar arasında kayıt dışılık oranı %38 düzeyindedir. Güncel veriler kayıt dışılık sorununun büyük ölçüde sür-düğünü göstermektedir. Gerçekten de 2015 yılında kısmi süreli işlerin %80’i kayıt dışı iken, bu oran tam süreli iş-lerde %28’dir. Diğer bir ifade ile kısmi süreli işlerin kayıt dışı çalışma riski tam süreli işlere göre 2,9 kat daha yük-sektir.

Standart dışı işlerde kayıt dışılık so-rununu SGK verileri de teyit etmekte-dir. 2015 yılı istatistiklerine göre, 4a’lı 14 milyon sigortalının sadece %2,4’ü (393 bin) kısmi sürelidir. Bu rakam, TÜİK verilerine göre 2,7 milyon olan kısmi süreli istihdama oranlandığında kayıt dışılığın %87 düzeyinde olduğu anlaşılmaktadır. Buna karşılık, veriler kayıtlı kısmi süreli istihdamda son yıl-larda sınırlı da olsa gelişme olduğuna işaret etmektedir. Nitekim SGK istatis-tiklerine göre, 2012 yılında kısmi süre-li çalışanlar arasında kayıt dışılık oranı %95’e düzeyinde iken, 2015 yılında bu oran 8 puan gerilemiştir.

Sonuç

Özel istihdam büroları aracılığıyla geçici iş ilişkisi Mayıs ayında mevzua-tımıza dâhil olmuştur. Geçici iş ilişki-sine dayalı istihdam modelinin hem işletmelerin kadrolama esnekliği, ma-liyet ve rekabetçilik beklentilerine ya-nıt vermesi hem de işgücü piyasasında emek talebi ve arzı açısından teşvik edici bir rol oynaması beklenmektedir. TÜİK verileri, standart işlere göre kıs-mi süreli esnek istihdam modelinin iş yaratma kapasitesinin çok daha yük-sek olduğunu göstermektedir. Ayrıca esnek istihdam modellerinin işgücüne katılamayan dezavantajı grupları (ka-dınlar, gençler, emekliler gibi) işgücü piyasasına çekmede önemli bir rolü oynadığını göstermektedir. Nitekim istatistiksel analizler, erkek işgücüne kıyasla kadın işgücünün kısmi süreli işlerdeki artışlara 2 kat daha fazla du-yarlı olduğunu göstermektedir. Benzer bir etkinin geçici iş ilişkisi ile yaratı-lacak işlerle sağlanması mümkündür. Özellikle Ulusal İstihdam Stratejisi’nin 2023 yılına kadar kadın işgücünü %40’a yükseltme hedefi, bu tür esnek istihdam modelleriyle desteklenebilir. Buna karşılık, kısmi süreli istihdamda kayıt dışılık oranının %87 düzeyinde olması önemli ve iyileştirilmesi gere-ken bir sorun alanı olarak görülmek-tedir.

Page 77: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016 75

Sorun mu çözüm mü ? Özel İstihdam Büroları Aracılığı ile Geçici İş İlişkisiGiriş

Teknoloji ve yaşam standartla-rındaki hızlı değişim çalışma haya-tını da önemli ölçüde etkilemiştir. Makinelerin yaygınlaşması, iletişim imkânlarının genişlemesi ve benzeri birçok gelişme, sosyal yaşamın diğer yanları gibi çalışma hayatı üzerinde de farklılaşmalara yol açmış iş, artık zaman ve mekan boyutu yönüyle de değişime uğramıştır. Bu süreç işgücü piyasasında hızlı bir segmentasyona neden olurken yaşanan değişimler esneklik uygulamalarının etki alanını genişleten bir iklimi de beraberinde getirmiştir. İşletmenin ekonomik in-tibak kabiliyetinin arttırılması, buna bağlı olarak üretimin kolaylaştırılması ve rekabet gücünün arttırılması iş hu-kukunda esnekliğin temel gereklilikle-ri olarak ön planda değerlendirilmiştir.

Yeni istihdam türleri ile çalışma

sürelerinde esneklik, istihdamı teşvik ve işsizliği önleyici bir çözüm olarak önerilmektedir. Gerçekten İş Hukuku-nun klasik amacı daha zayıf konumda olan çalışanların korunarak ilişkilerde dengenin sağlanması iken, günümüz-de küreselleşmenin de etkisiyle, İş Hu-kuku giderek istihdam hukuku olarak tanımlanmaya başlamıştır. İş Hukuku bu süreçte, sadece sistemdekileri (ça-lışanları) değil, sistem dışındakileri (işsizleri ve kayıt dışı çalışanları) kap-samaya ve modern işletmelerin ge-reklerini karşılamaya yönelmiştir. Bu bağlamda yeni istihdam programla-rında esneklik ve güvenceyi bir arada gerçekleştiren modelleri esas alarak, yeni istihdam biçimlerinin yaygınlaş-tırılması arayışları ön plana çıkmıştır.

Ülkemizde 4857 Sayılı İş Kanunu’nda meslek edinilmemiş geçi-ci iş ilişkisi olarak ifade edebileceğimiz ve esas olarak ‘fonksiyonel esneklik’

yönü daha ağır basan yönelik düzen-lemeye ek olarak 6715 Sayılı Yasa ile 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 7. Madde-sini değiştirerek geçici iş ilişkisinin bir diğer ayağı olan ve temelde ‘sayısal esnekliği’ güçlendiren; meslek edinil-miş geçici iş ilişkisini de getirmiştir. Esas olarak geçici (ödünç) iş ilişkisinin en sorunlu alanını oluşturan, ‘özel is-tihdam büroları aracılığı ile geçici iş ilişkisi’; doğru bir düzenleme ve ku-rumsallaşmış bir zeminde uygulamaya geçirilmediğinde olumsuz komplikas-yonları yüksek olması muhtemel es-neklik yaklaşımı olarak da değerlen-dirilebilir. Bu değerlendirmenin amacı uygulama alanı bulan ülkeler ve alana ilişkin verilere dayanarak ülkemiz açı-

Gazi Üniversitesi İİBF,Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü

Doç

. Dr.

Yüce

l UYA

NIK

[email protected]

Yeni istihdam türleri ile çalışma sürelerinde esneklik, istihdamı teşvik ve işsizliği önleyici bir çö-züm olarak önerilmektedir.

Page 78: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 201676

sından bir perspektif oluşturmaktır. Bu nedenle ; 4857 Sayılı İş Kanunu’nda yapılan düzenlemenin eleştirel yönle-rinin tek tek vurgulanması değil esas olarak temel kavramsal geri plan ve AB Müktesebatında yer alan bu esneklik uygulamasının sahadan elde edilen geri bildirimin dikkat çeken yönleri vurgulanmaya çalışılacaktır.

Amaç ve Uygulama Açısından Özel İstihdam Büroları Aracılığı ile Geçici İş İlişkisi Sisteminin Esas İşleyiş Mekanizması

Avrupa Birliği’ nin 2008/104/EG Yönergesi ile Uluslararası Çalışma Ör-gütü (ILO)’ nun 181 sayılı “Özel İş Ara-cılığı Sözleşmesi” nin dayanağını oluş-turduğu, bu türdeki geçici iş ilişkisinde işçi, genellikle özel istihdam bürosu tarafından, esasen başka bir işverene geçici iş ilişkisi ile verilmek üzere is-tihdam edilir. Zira bu hukuki ilişkide temel amaç işçinin bir kazanç karşılı-ğında geçici bir süreliğine başka bir iş-verene ödünç olarak verilmesidir. Do-layısıyla, işçi kendisi ile iş sözleşmesi yapan işveren (özel istihdam bürosu)

yanında hiç çalışmamaktadır. Ayrıca, genellikle işverenin (özel istihdam bü-rosu) o işçiyi çalıştırabileceği kendine ait üretim yapan bir işyeri de mevcut değildir. İşçi, geçici iş ilişkisi sona erince, bağlı bulunduğu büroya geri dönmektedir.Meslek edinilmiş biçim-de geçici iş ilişkisi, benzerliğinin yanı sıra, istihdam bürolarının ana faaliyet alanı olan iş aracılığı faaliyetinden farklıdır ve karıştırılmamalıdır.. Zira iş aracılığında büro ile işçi arasında iş ilişkisi bulunmamakta, büro sadece işçi temini görevini yerine getirmek-tedir. 181 sayılı sözleşmede büroların hizmet çeşitlerine bakılarak sınıflan-dırma esas alınmıştır. Geçici çalışma büroları (Temporary Work Agencies), özel çalışma büroları içinde en büyük paya ve en önemli fonksiyona sahip olan büro tipi olarak tanımlanmak-tadır. Bu bürolar, sözleşme yaptıkları işveren tarafından çalıştırılmak üzere bünyesinde iş sözleşmesi ile işçi ba-rındıran özel istihdam büroları olarak tanımlanmaktadır. Genellikle büro ile işçi arasındaki iş sözleşmesi ve büro ile kullanıcı işveren arasındaki işçi tahsi-sine ilişkin sözleşme süresi eş zamanlı

belirli süreli olarak kararlaştırılmakta-dır. Bu tür hukuki ilişkide, işçi büro ve diğer işveren arasında üçlü bir iş iliş-kisi mevcut olmaktadır. Ancak işçinin hukuki işvereni olarak iş sözleşmesi-nin tarafı olan özel istihdam bürosu sayılmaktadır. Geçici çalışma büroları insan kaynakları bakımından esneklik aracı olarak kullanılmaktadır. Zira iş bulmakta zorluk çeken iş arayanlara işgücü piyasasına geçişte imkan sağla-yabilmektedirler. Diğer taraftan bu tür bürolar asıl faaliyetleri yanında işçile-rin mesleki eğitimine yönelik program-lar hazırlamakta ve böylece işletmeler tarafından talep edilen işler için işçi yetiştirilmesi ve seçimi konusunda önemli bir görevi yerine getirmektedir-ler. Bu tür eğitim faaliyetleri, bir yan-dan da piyasadaki işgücünün kalitesi ve niteliğini yükseltmesi konusunda etken bir araç olmaktadır. Bu noktada bu iş ilişkisinin taraflarının tercih se-bepleri şu şekilde sıralanabilir;

İşgücü Açısından; iş ve kariyer beklentileri, ücret beklentileri ve özel hayatları ile ilgili nedenler olarak üç grupta toplamak mümkündür. İş ve

Page 79: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016 77

kariyere bağlı nedenlerin başında özel istihdam büroları aracılığıyla belir-siz süreli ve tam günlük bir iş bulma gelmektedir. Geçici iş ilişkisi özellikle işgücü piyasasına ilk defa girecek olan-ların veya hali hazırda işsiz olanların, işsiz statüsünden istihdamda bulun-ma statüsüne geçişini sağladığından işgücü tarafından gelecekteki kalıcı pozisyonların doldurulması beklenti-sini arttırmaktadır. Bu sayede emek pi-yasasından dışlanma riskini asgariye indirebilmektedirler.

Geçici iş ilişkisine dayalı olarak işçi çalıştırılması esas olarak işletmelerin istihdam yapılarının, piyasada yaşa-nan değişme ve dalgalanmalara, uyum sağlama kabiliyetini geliştirme ve güç-lendirme imkanı olarak görülmektedir. Diğer taraftan piyasadaki belirsizlik ortamı işletmelerin esnek işgücü ta-leplerini de arttırmaktadır. Nitekim mevsimsel dalgalanmalar, beklenme-yen üretim artışları ve ekonomik kriz-ler işe geçici olarak devam etmeyen ve yasal olarak hamilelik, hastalık veya askerlik v.b. nedenlerle izinli olan da-imi personelin bu geçerli nedenlerin devamı süresince ikame edilmesi ge-rektiğinde geçici olarak ihtiyaç duydu-ğu tecrübeli ve nitelikli işgücü ihtiyacı nedeniyle işletmelerin artan esneklik ihtiyaçları geçici iş ilişkisinin tercih edilmesinde bir diğer neden olarak or-taya ifade edilmektedir. Ancak nitelikli işgücünün istihdamına ilişkin olarak gerekçelendirilmesi uygulamada fazla bir karşılık bulmamaktadır.

Sorun Alanlarının Tanımlanması

Özellikle AB ülkelerinde uygulama-da farklılıklar olsa da; ülke tecrübeleri perspektifinden sistemin temel karak-teristiklerini ortaya koyan özellikleri vurgulamakta fayda bulunmaktadır. Bu konuda ILO, Uluslararası Geçici Çalışma Büroları Konfederasyonu (CI-ETT), Euro- CIETT , UNICE , ETUC ra-

porları ve istatistiklerinden elde edilen verilere göre ; ödünç iş ilişkisine dayalı çalışanların istihdam koşulları dikka-te alındığında bu türde çalışanların genellikle belirli süreli iş sözleşmeleri ile kısa süreli işlerde çalıştıkları için belirsiz süreli ve daimi iş ilişkisine da-yalı olarak çalışanlara göre iş güven-celeri daha azdır. Ödünç iş ilişkisine dayalı olarak çalışanlar, istihdam ko-şullarının bir başka boyutu olan ücret hususunda da dezavantajlı konum-dadırlar. Zira her ne kadar hemen her AB üyesi ülkede ücret bakımından eşit işlem ilkesi uygulanmakta olsa da, ek ödemelerden yaralanıp yararlanmaya-cağı ve kullanıcı işletmelerdeki ücret sistemlerinin birbirinden farklı olma-sından ötürü bu hususta uygulamada sıkıntılar yaşanmaktadır. Mesleki eği-tim bakımından da ödünç iş ilişkisine dayalı olarak çalışanlar, AB genelinde diğer bağımlı çalışanlara nazaran, en az fırsata sahip olan ve işyerlerinde diğer çalışanların desteğinden en fazla yoksun işgücü grubunu oluşturmakta-dırlar.

Çalışma koşulları açısından; ödünç iş ilişkisine dayalı olarak çalışanların, belirsiz süreli iş ilişkisiyle çalışanlara göre, daha fazla risk faktörlerine maruz kalmaktadırlar. Aynı zamanda, diğer sözleşme türleriyle çalışanlarla muka-yese edildiğinde, iş üzerindeki kont-rol hakları ve iş talepleri daha az olup işyerinde göreceli olarak daha fazla kazaya maruz kalmakta ve işe bağlı riskler hakkında daha az bilgilendiril-mektedirler. Çalışma saatlerinin değiş-kenliği; belirsizliği ve işyerinin sıkça değişmesi de çalışma koşullarının di-ğer olumsuz yönünü oluşturmaktadır. OECD ülkelerinin büyük bölümünde, kısmi süreli, belirli süreli ve ödünç iş ilişkisine dayalı çalışanların mesleki eğitim alma talepleri diğer çalışanlara göre daha fazla olmasına rağmen işye-rinde mesleki eğitim alanlar arasında-ki paylarının çok düşük olduğu vurgu-

lanmaktadır. Özellikle sürekli eğitim ve yüksek nitelikli işgücü istihdamının geçerli olduğu günümüz dünyasında geçici iş sözleşmeleri yoluyla düzenli ve istikrarlı istihdam alanlarına geçi-şin temel anahtarı olan mesleki eğitim geçici iş ilişkisinin özneleri açısından sorun alanı yaratmaktadır. Yine AB ülke verileri dikkate alındığında sınırlı birkaç ülke dışında örgütlenme ve top-lu pazarlık haklarından yararlanmaları imkanı olumsuz olan işgücü grubu ol-maları da bir diğer sorun alanını oluş-turmaktadır.

Sonuç ve Değerlendirme

Günümüzde işgücü piyasasının hızla segmentasyona uğraması ve bu süreç içerisinde ‘decent work’ olarak ifade edilen birincil işgücü piyasası özelliklerini taşıyan işlerin sayısının azalması/ yaratılamaması, buna muka-bil ikincil işgücü piyasası olarak tanım-lanan alanın hızlı büyümesi temelde gerek ekonomik hayatta gerekse sosyal hayatta sorunların daha karmaşık bir hal almasına neden olmaktadır. Bu so-run alanı içerisinde sosyo- ekonomik sistem içerisinde taraflar kendi bakış açılarından çözüm önerileri geliştirme-ye çalışmaktadırlar. İşgücü piyasası da temelde en sorunlu alanların başında gelmektedir. Bu alanda sorunların çö-zümü için anahtar kavram tüm dün-yada olduğu gibi esneklik olarak ifade edilmektedir. Esneklik arayışları içeri-sinde girişte belirmiş olduğumuz gibi yapılan son yasal düzenleme ile ‘ özel istihdam büroları aracılığı ile geçici iş ilişkisi’ ve ‘uzaktan çalışma’ iş huku-ku alanında yerini almıştır. Yıllardır tartışılan ve üzerinde mutabakat sağ-lanmasının pek mümkün olmayacağı görülen bu düzenleme yukarıda ifade edilen uygulama örnekleri de dikka-te alınarak değerlendirilmelidir. Hiç şüphesiz bu değerlendirmenin; yapısal sorunlarımız ve hayatın olağan akışı temelinde yapılması yanında, kuram-

Page 80: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 201678

kurum- uygulama alanı ile de tutarlı olması durumunu göz ardı etmeden yapılması gerekmektedir. O halde dü-zenleme makamı açısından işgücüne katılma oranının ve istihdam hacmi-nin artırılması, işsizlik oranlarının düşürülmesi ve bu sorunların toplum-sal maliyetinin azaltılması v.b. amaç-lanırken; işveren açısından özellikle maliyet artıran alanların daraltılması, konjonktürel değişmelere uyum sağ-lanması, rekabet gücünün artırılması esas alınmaktadır. İşçi sendikaları ise temel olarak hak temelli, düzenli, istik-rarlı ve toplu pazarlık sistemini tehdit edecek uygulamalara alan açılmaması esasından hareket etmektedir.

Ülkemizde yaşanan sorunların ya-pısal özellik taşıdığı da bir gerçektir. Uzun süreli işsizlik oranlarının yüksek olması, kayıt dışı istihdamın bütün ağırlığı ile varlığını sürdürmesi, işgü-cü piyasasına geçiş kanallarının eksik/sorunlu olması, ne eğitim ve ne de iş-gücü piyasası alanlarında bulunma-yan nüfusun oransal artışı gibi veriler yanında düzenlenmeyen alanlarda yer alan potansiyeli harekete geçirebilecek mekanizmaların eksikliği de ciddi sos-yal ve ekonomik sorunları beraberinde getirmektedir. Bunun bir toplumsal maliyeti olduğu da gerçektir.

6715 Sayılı Yasa ile 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 7. Maddesini değiştirerek getirilen Özel İstihdam Büroları Aracı-

lığı ile Geçici İş İlişkisi’ ilgili düzenleme incelendiğinde ifade ettiğimiz amacı ne kadar gerçekleştirebilecektir sorusunu daha da belirginleştirmektedir. Aslın-da bu esneklik yaklaşımının temelinde işgücü piyasasına geçişte sorun yaşa-yan gruplara bir kanal oluşturma ve bu grup içerisinde yer alan işgücünün yetiştirilmesi ve niteliklendirilmesi yoluyla kalıcı işlere sahip olabilmeleri amacı gerçekleştirilirken işletmelerin de sayısal esneklik ihtiyacının karşı-lanması önemli bir yer tutmaktadır. AB uygulama sonuçları olumlu bir tablo ortaya koymamaktadır. Daha derin sorun alanları bulunan ülkemiz açısından sürecin yalnızca sayısal an-lamda bir hareketlilik yaşanabileceği düşüncesini şekillendirmektedir. Ya-pılan düzenlemenin İş Kanununun 7. Maddesi sadece bir madde ve atıfta bulunulan ilgili yasal düzenlemelerin çok ötesinde düzenleme gerektiren bir alanı temsil ettiği gerçeğinden hareket-le; özel istihdam büroları yoluyla geçici iş ilişkisinin müstakil bir yasal düzen-lemeye ihtiyaç duyduğu, bu iş ilişkisine müracaat edilmesi hallerinde sayısal ve oransal ifadelerin tanımlanması bu büroların faaliyetlerinin mesleki eğitim ve iş sağlığı güvenliğini de içerecek bi-çimde şekillendirilmesi, bu uygulama alanının sosyal tarafların içerisinde bu-lunduğu bir kurumsal yapı yoluyla dü-zenlenmesi ve etki analizlerinin ortaya konulması gerektiği gerçeği göz ardı

edilmemelidir. Özellikle işgücü piyasa-sında dezavantajlı olarak tanımlanan grupların ve ilk kez piyasaya girecek olanlar açısından avantaj sağlayabile-cek bir alan olduğu gerçeği kabul edil-mekle beraber mevcut düzenlemenin bu amacı gerçekleştirebilmesinin im-kanı olmadığı aşikardır. Esas itibarıyla; ikincil işgücü piyasası olarak tanımla-nan; düşük ücret, olumsuz çalışma ko-şulları uzun süreli işsizliklerin refakat ettiği kısa dönemli çalışma, iş sağlığı ve güvenliği, istihdam edilebilirliği sağla-yacak eğitim v.b. olanaklarının bulun-madığı bir alanı düzenlemek yalnızca teknik bir konu olmayıp aynı zamanda sosyo kültürel bir yapıyı etkileyecek bir müdahaledir. Amaç bu geçiş süreci içe-risinde sayısal esnekliği sağlarken orta ve uzun vadede fonksiyonel esnekliğe sahip ve istihdam edilebilirliği yüksek, birincil işgücü piyasasına geçiş kabili-yetini geliştirecek bir mekanizma oluş-turmaktır.

Sonuç olarak sosyal tarafların reel politik ve yapısal özellikleri dikka-te alarak daha en baştan olumlu ya da olumsuz yaklaşımla çatışmacı bir alan yaratmadan, düzenlenmiş ve iş hukukunun temel felsefesine uygun alanları tehdit edecek bir mekanizma biçimine dönüştürülmeden, sürdürü-lebilir ve ‘herkes açısından en az mem-nuniyetsizlik’ yaratacak bir düzenleme yapılmalıdır.

Page 81: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016 79

2017 YILI BÜTÇESİ

Page 82: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 201680

TEB Ekonomi Danışmanı

Hak

an Ö

ZYILD

IZ

Gelecek Yıl Hazine’nin Borçlanma Sorunu OlmazYazının yazıldığı günlerde TBMM

Plan ve Bütçe Komisyonu 2017 yılı Bütçe Kanunu Tasarısını görüşüyordu. 645 milyar liralık harcamaya karşılık, 598 milyar lira gelir tahminiyle yak-laşık 47 milyar lira açık vermesi ön-görülen Tasarı, ekonomi çevrelerinde genellikle olumlu karşılandı.

Harcamaların büyük çoğunluğu-nun sosyal yardımlar ve diğer cari transferler ile yatırım harcamalarına gidecek. Son yıllarda, dünyada genel kabul gören kamu harcamalarında artırılması düşüncesi, bugünlerde “helikopterden para atılmasının” tar-tışılmasına kadar geldi. Dolayısıyla büyüme sıkıntısı yaşayan ekonomiye ivme kazandıracağı düşünülen harca-ma artışı tercihine sıcak yaklaşanlar çoğunlukta.

Buna karşılık, bütçenin gelir tah-minleri iddialı. Enflasyon ve büyüme üzerinde artış performansı sergile-mesi öngörülen gelir kalemleri dikkat

çekiyor. Bunun tek açıklaması “vergi barışı” olabilir. Maliye Bakanının açık-lamasına göre vergi barışına ilgi çok fazla. Bu gelişme 36 taksite bağlanan ödemelerin ilk birkaç taksiti için sevin-dirici bir durum. Ancak, hafızam beni yanıltmıyorsa, artık iki yılda bir gele-nekselleşmiş olan “Vergi Barışlarının” önceki uygulamalarında da ilk birkaç taksit ödenmiş sonra gelecek “Barış” beklenmeye başlanmıştı. Hele ki, eko-nominin büyüme trendinin zayıfladığı bir döneme, “Vergi Barışı” taksitlerin düzenli ödeneceğini söylemek zor.

Böylesi bir gelişme tahmin edilen bütçe açığının biraz daha artması so-nucunu doğuracaktır.

Gelelim açığın finansmanına.İzninizle önce kısa bir teknik açık-

lama yapayım. Aşağıdaki tabloda, önce yıllar itibariyle ödenecek iç ve dış borç faiz ödemeleri yer alıyor. Ardın-dan aynı ayırımla, anapara ödemeleri görülüyor. Beraber o yıl yapılacak iç

ve dış borç ödemelerinin (borç servisi-nin) toplamını oluşturuyorlar.

Burada önemli bir ayırıma dikkati-nizi çekmem gerek. Faizler için, bütçe-ye ödenek konulup ödemeler buradan yapılır. Diğer bir deyimle, faizler için yeniden borçlanmaya gerek yoktur.

Buna karşılık yüksek anapara ödemeleri için, diğer harcamalardan kısmamak adına, bütçeye para konu-lamaz1. Dolayısıyla kamu borç idare-cilerinin o yıl sadece anaparayı çevire-cek kadar borçlanmaları tercih edilir.

1- Bir de muhasebenin “dönemsellik ilkesi” gereği, geçmiş yıllardan gelen anapara ödemeleri için bütçenin geçerli olduğu yıl kayıt ve harcama yapılamaz.

Küresel Krizin ekonomiyi etkiledi-ği 2009 yılındaki faiz ödemeleri ile 2017 yılı verileri çok benziyor. Yanı sıra, 2017’de tahmin edilen borçlanma dışı kaynaklar, 2010 yı-lından bu yana en düşük düzeyde. Bütçe faiz dışı fazla veremiyor, di-ğer gelirler de istendiği kadar çok değil. Sonuç olarak, borçlanma miktarı 2016 yılına göre artıyor.

Page 83: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016 81

Böylelikle, stok=anapara olduğu için, devletin borç stoku artmamış olur.

Borç ödemelerinden sonraki sırada yer alan “Borçlanma Dışı Kaynaklar” kalemi yeni borçlanma için önemlidir. Burada yer alan; nakit bazlı faiz dışı fazla, özelleştirme gelirleri, 2/B satış gelirleri, TMSF’den sağlanan gelirler, devirli/garantili borç geri ödemeleri, kasa/banka değişimi ve kur farkı ka-lemleri borçlanma gereğini azaltır.

Sonunda borçlanma gereği ortaya çıkar ve Hazine bu miktarın bir kısmı-nı iç piyasalardan kalanını dış piyasa-lardan borçlanır.

Tablodan yılık rakamları görebilir-siniz. Görüldüğü üzere, Küresel Krizin ekonomiyi etkilediği 2009 yılındaki faiz ödemeleri ile 2017 yılı verileri çok benziyor. Yanı sıra, 2017’de tahmin edilen borçlanma dışı kaynaklar, 2010 yılından bu yana en düşük düzeyde.

Bütçe faiz dışı fazla veremiyor, diğer gelirler de istendiği kadar çok değil. Sonuç olarak, borçlanma miktarı 2016 yılına göre artıyor.

Tablo: Hazine’nin Borçlanma Gereği ve Finansmanı

Milyar TL 2017 PFAİZ ÖDEMELERİ 52,6 47,9 41,8 48,0 46,6 48,3 50,5 49,1 52,6 İÇ 46,2 41,9 35,1 40,8 39,1 39,3 39,8 37,4 39,7 DIŞ 6,4 6,0 6,7 7,2 7,5 9,0 10,7 11,7 12,9ANAPARA ÖDEMELERİ 96,4 146,9 108,7 93,6 136,8 130,2 80,9 76,5 80,5 İÇ 88,1 136,2 97,1 81,7 128,1 117,8 67,4 61,9 58,4 DIŞ 8,3 10,7 11,6 11,9 8,7 12,4 13,5 14,6 22,1Borçlanma Dışı Kaynaklar -1,3 20,9 27,3 27,5 28,8 34,7 33,2 19,0 16,0BORÇLANMA GEREĞİ 150,3 173,9 123,2 114,1 154,6 143,8 98,2 106,6 117,1BORÇLANMA 150,2 173,9 123,2 114,1 154,4 143,6 98,1 106,6 117,2 İÇ 138,9 159,0 114,0 102,2 142,3 128,1 90,4 90,5 96,2 DIŞ 11,3 14,9 9,2 11,9 12,1 15,5 7,7 16,1 21,0

2015 2016 TBORÇLANMA GEREĞİ VE BORÇLANMA

2009 2010 2011 2012 2013 2014

Kaynak: Hazine Müsteşarlığı ve kendi hesaplarımızNot: (T) Gerçekleşme Tahmini, (P) Program

Para ve sermaye piyasasında-ki oyuncular, fiyatlayamadıkları riskleri satın almazlar. Diğer bir deyimle, eğer hesaplayabilirlerse her türlü sosyo-politik riske para yatırırlar.

Page 84: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 201682

Gelişmelerin farkında olan Ha-zine Müsteşarlığı, gelecek yıl yapa-cakları borçlanmanın TL ağırlıklı olacağını açıkladı. Kur riskinden ola-bildiğince kaçınmaya çalışan kamu borç otoritesinin bu yaklaşımı, ken-di açısından, akıllıca. Ancak önemli olan ona TL ile borç veren bankala-rın parayı nereden fonladıkları. Yani Hazine’ye verdikleri kaynakları TL mevduattan mı yoksa döviz esaslı kaynaklarda mı sağladıklarına bak-mak gerek.

Bankalar uzun zamandan beri, yurt dışında yerlerde sürünen faiz-lerle ucuza fonladıkları kaynakları TL’ye çevirerek DİBS (Devlet İç Borç-lanma Senedi) satın alıyorlar. Böyle-likle gelirlerini daha yukarı çekebili-yorlar.

Dolayısıyla Hazine, her ne kadar içeride TL ağırlıklı borçlanıyorum dese de finans piyasalarındaki ucuz fonların dolar ağırlığı nedeniyle eko-nomi kur etkisinden, dolaylı da olsa, kaçamıyor.

Yanı sıra Hazine, TC Merkez Ban-kasında güçlü nakit rezerv tutacağını tekrarlamış. Piyasalarda, seçim veya başka türlü beklenmeyen etkiler ne-deniyle olabilecek dalgalanmaların yaratabileceği nakit sıkışıklığı baskı-sını azaltmak adına atılan bu adıma olumlu not vermek lazım.

Burada, borçlanmanın rahat (ucuz) olabilmesi için bir konuya açıklık getirmek gerektiğini düşünü-yorum. Piyasalar açısından en isten-meyen durum belirsizliklerdir. Para ve sermaye piyasasındaki oyuncu-lar, fiyatlayamadıkları riskleri satın

almazlar. Diğer bir deyimle, eğer hesaplayabilirlerse her türlü sosyo-politik riske para yatırırlar.

21. yüzyılın başından bugüne dünyadaki büyük merkez bankala-rının uyguladıkları parasal gevşeme politikaları, dünya ekonomisini aşırı finansallaştırdı. Daha doğrusu, bir-çok ekonomi aşırı dolarize oldu. Bu-nun doğal sonucu olarak ekonomik faaliyetler, iç ve dış siyasi gelişme-lerden ve beklentilerden çok etkile-nir hale geldi.

O zaman önümüzdeki yıl için piyasadaki karar alıcıların yatırım kararlarını etkileyebilecek olası si-yasi gelişmeleri kısaca hatırlamakta yarar var.

Yazıya uzun uzun yorum yapmak yerine sorular sorarak devam edece-ğim.

Önce dışarıdaki gelişmeler. ABD’de yeni seçilen Başkanın siyasi ve ekonomik politikalarının etkileri dikkatle izlenecek. Örneğin Başkan Trump FED’in başkanını ve politika-sını değiştirecek mi? Faiz artışlarının beklenenden farklı mı olacak? Ge-nişleyici maliye politikası izleyeceği konuşuluyor. Açıklar nasıl finanse edilecek? FED, ABD Hazinesi’ne para vermeye devam edecek mi yoksa bütçe açığı piyasalardan borçlanı-larak mı finanse edilecek? Bu fark önemli çünkü dünyada faizlerin yö-nünü etkileyecek.

Yeni Başkanın Ortadoğu ve Pa-sifik politikaları nasıl şekillenecek? Komşularımızdaki savaşlar bitecek mi? ABD – Çin ekonomik, ticari ve siyasi ilişkileri yeni bir döneme mi girecek? Dünya ticaretine korumacı-lık geri mi gelecek?

Gelelim Atlantik’in doğusuna. Bi-rexit nasıl sonuçlanacak? İtalya’daki referandumun sonucu ne olacak? Almanya’da yapılacak genel seçim-

lerin sonucu iktidar değişecek mi? AB ve Euro Bölgesinin geleceği ne olacak? İtalyan ve Alman bankaları başta olmak üzere, Avrupa bankacı-lık sistemini kim, nasıl yeniden ya-pılandıracak?

Soruların uzadığının farkında-yım ama daha bitmedi. Bir de içeri-deki belirsizlikler var.

Önümüzdeki dönemde, anayasa değişecek mi? TBMM’de Başkanlık için 330 evet oyu bulunamazsa er-ken seçime gidilir mi? Bulunursa nasıl bir başkanlık sistemi gelir? Parlamenter sisteme göre düzenlen-miş devlet aparatı bu değişimi nasıl karşılar? Ne hızda uyum sağlayabi-lir? Öte yandan PKK, IŞİD ve FETÖ terör örgütleriyle mücadele nasıl bir sosyolojik etki yaratacak? Özellik-le Doğu ve Güneydoğu’da duygusal kopuş oluşuyor mu? Suriye, Irak ve genel olarak Ortadoğu’da savaş ne yönde gelişecek? Kıbrıs görüş-meleri çözüme evrilecek mi? İdam TBMM’den geçerse ne olur? AB ile müzakereler kesilir mi?

Bunlar benim aklıma gelenler. Siz diğerlerini ekleyebilirsiniz.

Bir yandan ekonomik büyüme-yi bekleyen riskler diğer yandan iç ve dış belirsizlikler önümüzdeki yıl kamu borçlanmasının eskisi kadar kolay olmayacağını gösteriyor. İyi ki borç stoku azalmış, borçlanma ihti-yacı çok değil. Bunların etkisi olsa olsa sadece biraz daha pahalı borç-lanma olur. O da aşırıya kaçılmadı-ğı sürece, kısa vadede büyük sorun yaratmaz.

Hazine, her ne kadar içeride TL ağırlıklı borçlanıyorum dese de finans piyasalarındaki ucuz fonların dolar ağırlığı nedeniy-le ekonomi kur etkisinden, do-laylı da olsa, kaçamıyor.

Bir yandan ekonomik büyü-meyi bekleyen riskler diğer yandan iç ve dış belirsizlikler önümüzdeki yıl kamu borçlan-masının eskisi kadar kolay ol-mayacağını gösteriyor.

Page 85: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016 83

Ekonomik Model ve 2017 Bütçesinin Ekonomi Politiği1. Giriş: Bütçenin Kapsamı ve Yapısı

Öncelikle Türkiye’de 2006 yılıyla birlikte yürürlüğe giren 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Ka-nunu (KMYKK) ile Performans Esaslı Bütçe (PEB) sistemine geçildiğini ve stratejik planlamaya dayalı modelin uygulanmaya başlandığını not düşe-lim. Bunun anlamı; bütçenin Orta Va-deli Program (OVP) ile Orta Vadeli Mali Plana (OVMP) dayalı öngörüler doğ-rultusunda hazırlanmasıdır. Kuramsal olarak PEB sisteminde mali saydamlık, hesap verilebilirlik ve mali disiplin ilkeleri temelinde kaynakların etkin ve etkili kullanımı tasarlanmaktadır. Bununla birlikte PEB sistemi prototip olmayıp, ülkelerin kendilerine özgü yapısal koşullara uyumlu modelleri uyguladıkları görülmektedir. Türkiye uygulamasında da PEB sisteminde öne çıkan mali saydamlık, mali disiplin, hesap verilebilirlik, kaynakların etkin ve etkili kullanımı gerekli ilkeler ola-rak dikkate alınmak durumundadır.

KMYKK’nın 1.Maddesinde yasanın amacının “kalkınma planları ve prog-ramlarında yer alan hedefler doğrul-tusunda kamu kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli bir şekilde elde edilmesi ve kullanılması, hesap veri-

lebilirliği ve mali saydamlığı sağlamak üzere...” kamu bütçesinin hazırlana-cağını hükme bağlamaktadır. Aynı yasada bütçe ilkelerini açıklayan 13. maddenin ilk bendinde yer alan “büt-çelerin hazırlanması ve uygulanma-sında, makroekonomik istikrarla bir-likte sürdürebilir kalkınmayı sağlamak esastır” hükmü de bir açıdan bütçeye önemli bir misyon yüklemektedir.

Değinilmesi gerekli bir husus da başvurulan yeni mali yıl bütçesinin (daha doğrusu bütçe tasarısının) kap-samıdır. Yazıya konu olan bütçe, yasa-daki adıyla “merkezi yönetim bütçesi”; genel bütçe, özel bütçe ve denetleyici ve düzenleyici kurumların bütçelerini kapsamına aldığı ölçüde devletin ik-tisadi ve mali sonuçlar doğuran faali-yetlerinin tümünü kapsamasa da, ana gövdeyi kapsamaktadır.

Yukarıdaki kısa teknik nitelikte-ki vurguları dikkate alarak, 2017 yılı bütçesinin bir bütün olarak, mevcut ekonomik ve sosyal koşullar çerçeve-sinde makroekonomik istikrarla bir-likte kalkınmaya yönelik bir politikayı ve ekonomik büyümeyi destekleyici niteliği üzerinde durulması gerekli en önemli noktadır. Bu bağlamda istikrar, büyüme ve kalkınma gibi klasikleşmiş olduğu ölçüde söylemde sıradanlaşan ve kolayca telaffuz edilebilen hedefle-

re ulaşmak, kısa vadeden orta vadeye uzanan bir perspektifte titiz, gerçekçi bir hesaplama ve öngörüyü gerektirdi-ği için rakamların gerçekçilik ve tutar-lılığının sorgulanması gereklidir. Diğer önemli bir boyut ise devletin üstlendi-ği doğrudan ve dolaylı mali sorumlulu-ğun tüm boyutlarıyla bütçeye yansıtıl-ma düzeyidir.

2. Makro Göstergeler, Büyüme Modeli ve Devlet Bütçesi

Teknik olarak bütçede gider ve ge-lirleri ile maliye/bütçe politikasının OVP’de ortaya konulan hedefler ve makroekonomik göstergeler dikkate alınarak hazırlanması gerektiğini bir kez daha anımsayalım. 2017-2019 dönemini kapsayan OVP’nin temel amaçlarının “istikrarlı ve kapsayıcı niteliğiyle büyümeyi artırmak, enflas-yonu düşürmek, cari açıktaki azalma eğilimini korumak, ekonominin re-kabet gücünü, istihdam ve verimlilik seviyesini artırmak, mali disiplinin kalitesini artırmak ve kamu maliyesi-

Atılım Üniversitesi, Maliye ve İktisat Bl. Öğretim Üyesi

Prof

.Dr.

Sina

n SÖ

NM

EZ

Ekonomideki gelişmenin en önem-li göstergeleri arasında yer alan bütçedeki vergi gelirleri ve diğer gelirlerinin gerçekleşmelerine ilş-kin veriler daralmanın boyutlarını yanstmaktadır.

Page 86: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 201684

ni güçlendirmek” olduğu belirtilmek-tedir. (OVP, 2017-2019, 41. Paragraf). Aynı belgenin 111. paragrafında büyü-me potansiyelini artıracak, ekonomik istikrarı koruyacak, cari açığı sürdüre-bilir düzeyde tutabilecek, yurtiçi tasar-rufların ve yatırımların teşvikine katkı yapacak bir maliye politikası uygula-nacağı vurgusu yapılmaktadır. OVP ile uyumlu olarak hazırlanan 2017-2019 dönemini kapsayan OVMP’de maliye politikasına ilişkin aynı saptamalar yapılmakta, bu bağlamda kamu kesimi borçlanma gereğinin giderek azaltıla-cağı, merkezi yönetim bütçesinden, be-lirlenen politika önceliklerine göre da-ğıtılacak kaynakların etkili, ekonomik ve verimli kullanılacağı vurgulanmak-

tadır. OVMP’de altı çizilen bir nokta da “yapısal reformların mali disiplini des-tekleyici bir araç olarak kullanılması-na” devam edileceğidir.

2017-2019 dönemini kapsa-yan OVP, OVMP, 2017 Yılı Programı (19.10.2016 tarihli ve 29862 sayılı Res-mi Gazetede yayımlanan 3.10.2016 ta-rihli ve 2016/9368 sayılı 2017 Yılı Prog-ramının Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Bakanlar Kurulu Eki) ve TBMM’de görüşülen 2017 Mali Yılı Bütçe Kanun Tasarısında bütçeye ilişkin kavramsal terimler olarak “mali disiplin, yapısal reform, kamu mali-yesinin güçlendirilmesi, kamu borç-lanmasının azaltılması, kaynakların etkin, ekonomik ve verimli kullanıl-

ması” ön plana çıkmaktadır. Ekonomik büyümenin desteklenmesi, enflasyo-nun ve dış açığın azaltılması doğrultu-sunda devlet bütçesinin hazırlanması ve kamu maliyesinin yapılandırılması genel çerçeveyi oluşturmaktadır. Res-mi belgelerde geleceğe dair niyetler ve çizilen genel çerçeve, teknik altyapıyla birlikte uygun bir formatta sunulduğu zaman göz kamaştırıcı bir tablonun sergilendiği görülmektedir. Buna kar-şın güvenilir öngörüde bulunabilmek için ekonominin sağlıklı değerlendiril-mesi ve veri ile göstergelerdeki sapma-ların minimize edilmesi gerekir. Aşağı-daki tablodaki hedef ve gerçekleşmeye ilişkin veriler bir ayna görevini üstlen-mektedir.

Tablo: Hedefler ve Gerçekleşme (%)

(%) OVP 2013 2014 2015 2016 2017 2018 2019

GSYH artışı* (%)

2013-20152014-20162015-20172016-20182017-2019

4,03,6*4,1

5,04,0

3,3*2,9

5,05,04,0

4,0*4,0

5,05,04,5

3,2*

5,05,04,4

5,05,0

5,0

Cari işlemler dengesi(milyar ABD doları)

2013-20152014-20162015-20172016-20182017-2019

-60,7-58,8*-65,1

-63,6-55,5

-46,0*-46,5

-63,6-55,0-46,0-31,7*-32,2

-55,0-49,2-28,6

-31,3*

-50,7-29,3-32,0

-29,6-31,7

-31,2

Cari açık/GSYH (%)

2013-20152014-20162015-20172016-20182017-2019

-7,1-7,1*-7,9

-6,9-6,4

-5,7*-5,8

6,5-5,9-5,4

-4,4*-4,5

-5,5-5,4-3,9

-4,3*

-5,2-3,7-4,2

-3,5-3,9

-3,5

Bütçe dengesi/GSYH ** (%)

2013-20152014-20162015-20172016-20182017-2019

-2,2-1,2*-1,2

-2,0--1,9-1,4*-1,3

-1,8-1,6-1,1

-1,2*-1,2

-1,1-0,7-1,3

-1,6*

-0,3-1,0-1,9

-0,8-1,6

-1,3

Enflasyon(TÜFE:2003=100)-Hedef-Gerçekleşme

5,07,4

5,08,2

5,08,8

5,07,2***

5,0-

5,0-

5,0-

* Gerçekleşme Tahmini** Merkezi Yönetim Bütçesi*** Ekim 2016 Not: Gerçekleşmeler kırmızı renkle gösterilmektedirKaynak: OVP, 2013-2015, 2014-2016, 2015-2017, 2016-2018, 2017-2019; TCMB verileri

Page 87: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016 85

Yukarıdaki tablodaki veriler OVP’deki (ve OVMP) sürekli gözden geçirmeleri ve gerçekleşmelerdeki sapmaları sergilemektedir. Bir yıldan diğerine ortaya çıkan farklılıklar ve sapmalar yalnızca konjonktürel dal-galanmalara bağlanamaz. Bu geliş-melerin anahtarı büyüme modeli ve mekanizmalarında aranmalıdır. Yakın geçmiş olan 2011 ve 2012’de büyüme-nin öngörünün ötesine geçerek yüksek oranlara ulaşması tipik bir örnek ola-rak verilebilir, Dışarıdan kaynak giri-şindeki artışa bağlı olarak hız kazanan büyüme, bütçe açığının ve kamu borç stokunun aşağı çekilmesini sağlamış-tır. Kuşkusuz aşırı değerli TL’nin ABD doları cinsinden GSYH’yi şişirmesi de bütçe ve kamu borcu rasyolarının kü-çülmesinde dikkate alınması gerekli öğelerdir.

Bütçelerin yapısı ve uygulanan büt-çe/maliye politikası büyüme modeli dikkate alınarak çözümlenebilir. Tür-kiye’deki iktisat politikası konusunda karar alıcıların her ne pahasına olursa olsun bütçe açığını ve kamu borç sto-kunun GSYH’ye oranını düşük tutma

çabasının ardında, önemli bölümü spekülatif nitelikteki sermayenin dı-şarıdan çekilerek büyümenin finans-manına yönlendirilmesi stratejisi yer almaktadır. Avrupa’daki kamu maliye-si ve borç göstergelerinin olumsuz sey-rettiği bir dönemde uygulanan kur ve faiz politikası, Türkiye’nin dış fonların nemalanması açısından cazip ülkeler kategorisinde yer almasını sağlamıştır. Büyümenin anatomik yapısı bu tür bir düzenlemeyi olanaklı kılmıştır. Tek-rar edelim; yüksek faiz hadleri, mali disiplin ve aşırı değerli lira dışarıdan sermaye akışını sağlamıştır. Gelen ser-maye özel tüketim ve yatırımların, bu bağlamda inşaat ve konut sektörünün finansmanına yönelmiştir. İç talep odaklı büyüme modelinde özel tüke-tim ağırlıklı iç talep banka kredileri tarafından desteklenmiştir. Talebin sürdürülebilir kılınmasında tüketici kredileri ve kredi kartlarının ayrıca-lıklı bir yeri olduğu bilinmektedir. Bu koşullarda özel tasarrufun GSYH’ye oranının hızla baş aşağı gittiği gözlen-mektedir: 1990’larda yüzde 20’lerin üzerinde seyreden, 2001’de yüzde 25,5

eşit olan oran izleyen yıllarda sürekli ve hızla inişe geçmiş ve 2015’de yüzde 10’a eşitlenmiştir (Kalkınma Bakanlığı veri tabanı). Aynı yıl toplam tasarruf ile yatırım arasındaki GSYH’nin yüzde 4’üne eşitlenen fark yüksek cari açığı açıklamaktadır. Tüketim, doğrudan ve ithal girdiye bağımlı imalat sanayii aracılığıyla ithalatın, bağlantılı olarak dış ticaret ve cari açığının hızla geniş-lemesine yol açmıştır.

Kısaca özetlenen modeldeki temel değişken dışarıdan sermaye akışıdır. Sermaye akışı için kamu maliyesinin sürdürebilirliği sine qua non koşul ol-muştur. Sürdürebilirliğin değerlendi-rilmesinde dikkate alınan ölçütlerin ön sırasında bütçe/kamu kesimi dengesi ile yapısal bütçe/kamu kesimi dengesi ve kamu borç stokunun GSYH’ye oranı bulunmaktadır. Türkiye’nin özellikle Avro Bölgesi’ne göre farkı bu noktada ortaya çıkmaktadır; yüksek cari açığa karşın kamu maliyesi göstergelerinin olumlu seyri dış kaynak girişini özen-dirmektedir. Böylelikle yüksek cari açığın oluşturduğu riski kamu maliye-si göstergelerinin olumlu yönde seyri

Bu yazının kaleme alındığı Kasım ayının son haftasına girilirken do-lar 3,45 liraya yönelmiş ve orta-lama dolar kuru 3 liranın üzerine çıkmıştır. Bu durumda en iyimser tahminle GSYH 10 milyar dolar kayıpla 716 milyar dolara inerken, kişi başı gelirde 117-120 dolar tutarında bir kayıp ortaya çıka-caktır. Büyümenin hız kestiği or-tamda dövizde yukarı doğru hızlı tırmanış ithalat faturasını artıra-cak, girdi kullanım oranı yüksek olan imalat sanayii sektör ve alt-sektörlerindeki maliyet artışının fiyatlara yansıtılması kaçınılmaz olacaktır. Programda belirtilen yüzde 5’lik enflasyonun gerçekleş-mesi olanaksız gözükmektedir.

Page 88: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 201686

ortadan kaldırmaktadır. Bu model sür-dürülebilir mi? Mali disiplin anlayışı ve kapsamı, bütçe yapısı, bu bağlamda ödeneklerin dağıtımı ve harcamaların finansmanı, modelin kamu maliyesi boyutunun sergilenmesini olanaklı kılabilmektedir. 2016 yılında ekono-mide ortaya çıkan dalgalanmalar ve belirsizlik ortamında hazırlanan yeni bütçenin yapısal özellikleri önem ka-zanmaktadır.

3. Kayganlaşan Ekonomik Zemin

Ekonomik büyümededeki yavaş-lama gözden geçirilmiş OVP’de 2016 yılı için oranın yüzde 4,5’ten 3,2’ye çekilmesiyle resmen kabul edilmiş-tir. IMF’de büyüme beklentisini yüzde 3,8’den 3.3’e çekmiştir (IMF, 2016a). Ancak bu oranın tutturlması da ol-dukça güç gözükmektedir. Büyümenin öncü göstergesi olarak kabul edilen sanayii üretim endeksinde gerileme Eylül ayında bir önceki yılın aynı dö-nemine göre yüzde 3,7, imalat sana-yiinde ise yüzde 3,7 olmuştur. Geçen Ağustos ayına göre de gerilemenin sırasıyla yüzde 3,8 ve 3,9’a ulaştığı saptanmıştır (TÜİK, 8 Kasım 2016). Üretim artışındaki ivme kaybının üre-timde gerilemeye dönüşmesi söz ko-nusudur. Nitekim 2016 yılının üçüncü çeyreğinde (Temmuz-Eylül), sınai mal-lar üretiminde gözlenen gerilemeye paralel olarak tüketim malı ithalatı, özel tüketim vergisi gelirleri, ara malı ve yatırım malı ithalatı, kamu tüketimi ve yatırımı farklı oranlarda azalmıştır. Söz konusu negatif gelişmeler 2016 yı-lınnın üçüncü çeyreğinde sıfıra yakın olacağı (Bakış,Durmaz,2016) veya eksi değer alacağı (Sönmez,18 Kasım 2016) yönündeki görüşleri desteklemektedir.

Ekonomideki gelişmenin en önemli göstergeleri arasında yer alan bütçede-ki vergi gelirleri ve diğer gelirlerinin gerçekleşmelerine ilşkin veriler da-ralmanın boyutlarını yanstmaktadır. Ekim 2016 tarihinde bir yıl önceski aynı

döneme göre dahilde alınan KDV’de yüzde 27,3, ithalde alınan KDV’de yüzde 10,1, vergi dışı gelirlerde yüzde 23,6 olmuştur. Genel bütçe gelirlerinde azalma yüzde 1,7 iken merkei bütçe ge-lirlerinde yüzde 1’e eşittir. Üstelik cari fiyatlar değil, enflasyondan arındırıl-mış sabit fiyatlarla yapılan hesaplama özellikle yurtiçi mal ve hizmet hareke-tinde yüzde 27,3 oranındaki azalmanın daha fazla olduğunu sergilemektedir. Nitekim IMF’nin yüzde 3,3’e indirdiği büyüme oranını daha da aşağı çekmesi anlamlıdır. IMF’nin 4 Kasım tarihinde yayımladığı “4. Madde Konsültasyon Raporu”nda iç ve dış şoklar, siyasi be-lirsizlikteki artış, turizm gelirlerinde sert düşüş, reel sektörde hızlı borç ar-tışı, iş hayatında güven kaybı, darbe gi-rişimi ve jeopolitik gerginliklere bağlı olarak ekonomideki zayıflıklar ve risk-ler vurgulanarak, 2016 yılı için GSYH artışının yüzde 2,9 ile sınırlı kalacağı öngörüsünde bulunuazalmanın daha fazla olduğunulmaktadır (IMF,2016b). Bu koşullarda döviz kurlarındaki (özel-likle ABD doları ve Avro) hızlı tırma-nış OVP’deki 2016 yılının yanısıra 2017-2019 dönemine ilişkin rakamsal öngörüleri ve hesapları sarsmaktadır. OVP’de ortalama dolar kuru 2,989 lira olarak hesaplandığı için kişi başı gelir 9 243 dolar olarak belirlenmiştir. Bu yazının kaleme alındığı Kasım ayının son haftasına girilirken dolar 3,45 lira-ya yönelmiş ve ortalama dolar kuru 3 liranın üzerine çıkmıştır. Bu durumda en iyimser tahminle GSYH 10 milyar dolar kayıpla 716 milyar dolara iner-ken, kişi başı gelirde 117-120 dolar tutarında bir kayıp ortaya çıkacaktır. Büyümenin hız kestiği ortamda döviz-de yukarı doğru hızlı tırmanış ithalat faturasını artıracak, girdi kullanım oranı yüksek olan imalat sanayii sektör ve alt-sektörlerindeki maliyet artışının fiyatlara yansıtılması kaçınılmaz ola-caktır. Programda belirtilen yüzde 5’lik enflasyonun gerçekleşmesi olanaksız

gözükmektedir. Nitekim IMF 2016 yılı için TÜFE yılsonu artış oranını yüzde 9,1, ağırlıklı ortalama olarak artışı yüz-de 8,4 olarak hesaplamaktadır. Bu ko-şullarda işsizliğin artması kaçınılmaz gözükmektedir. Aynı kurumun işsizli-ğin artacağına ilişkin öngörüsü, (mev-sim etkilerinden arındırılmış işsizlik yüzde 11,4) açıklayan TÜİK tarafından somutlaştırılmaktadır. Petrol fiyatla-rının başaşağı gittiği koşullarda enerji faturasının azalmasına bağlı olarak dış açığın sürdürülebilir bir düzeye çekil-mesi beklenirken, ihracattaki sıkıntılar ve turizm gelirlerindeki hızlı düşüş, büyümenin hız kesmesine karşın cari açığın yüksek bir düzeyde kalmasına yol açmıştır.

ABD’de koltuğunu devralacak Trump yönetiminin uluslararası pi-yasalar üzerindekki etkilerine ilişkin spekülatif ve tedirgin beklentinin ya-nısıra Federal Reserve’in olası faiz ar-tışı yapısal kırılganlıklardam muzdarip Türkiye ekonomisini olumsuz yönde etkilemektedir. Genelde döviz kurla-rında, özellikle de ABD dolarında hızlı yükseliş, kademeli faiz indirimi ile bir-likte enflasyonist baskıyı beslemenin yanısıra dışarıdan sermaye girişinde aksaklığa hatta kesintiye yol açma ris-kini taşımaktadır. IMF’nin uyarıları ve önde gelen uluslararası kredi derece-lendirme kuruluşlarının, özellikle de Moody’s’in ülke notunu düşürmesi ve uyarıda bulunması da yabancı serma-ye girişini etkilemiştir. Nitekim Eylül ayı ile birlikte başlayan yabancı ser-mayede net çıkış devam etmektedir.

Petrol fiyatlarının başaşağı gittiği koşullarda enerji faturasının azal-masına bağlı olarak dış açığın sürdürülebilir bir düzeye çekilme-si beklenirken, ihracattaki sıkın-tılar ve turizm gelirlerindeki hızlı düşüş, büyümenin hız kesmesine karşın cari açığın yüksek bir dü-zeyde kalmasına yol açmıştır.

Page 89: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016 87

Sorun, kayıt altındaki yabancı serma-yedeki olumsuz seyrin, giderek artan, kaynağı belirsiz veya kayıtdışı sermaye girişi ile ne ölçüde giderilebileceğidir. Sorun, aynı zamanda siyasi boyutlu-dur; kısacası sermaye akışının sürek-liliği yönünden ekonomik ve siyasi istikrar ile mülkiyet hakları güvencesi ön plana çıkmaktadır.

Sermaye akışının ivme kaybettiği konjonktürde AB tanımlı genel devlet borç stokunun GSYH’ye oranı OVP’de 2016 yılı için yüzde 32,8, 2017 için ise yüzde 31,9 olarak olarak öngörülmüş-tür. Ekim ayı sonunda 725,4 milyar liraya ulaşan merkezi yönetim bütçesi toplam borç stokunda iç borç tutarının 465 milyar liraya ulaşmasına karşın dış borcun yüzde 35’lik paya sahip ol-ması, dış borcun ekonomik dengeler üzerindeki baskısını perdeleyememek-tedir. Şöyle ki, 2016 yılı ikinci çeyreği itibariyle 421,4 milyar dolara ulaşan toplam brüt dış borcun GSYH’ye oranıu yüzde 59,7’ye ulaşarak 2002 yılının ilk çeyreğindeki düzeye geri dönmüştür. Dış borcun artış sürecinde roller de-ğişmiş, 2002’de yüzde 34,2 olan özel sektör payı 2016 Haziran sonunda yüzde 70,9’a ulaşmıştır. Uygulanan model uyarınca bankaların yansıra reel sektördeki hızlı borçlanma, dola-rın başdöndürücü hızla değerlendiği ve dışarıdan sermaye akışında ivme kaybının kaydedildiği koşullarda ciddi bir risk oluşturmaktadır. Riski katmer-leştiren ilk unsur da kısa vadeli borç-ların toplam borç stokundaki dörtte bir oranında paya sahip olması ancak özel sektör için payın artarak yüzde 30,4’e ulaşmasıdır. Orijinal vadesine bakıl-maksızın vadesine bir yıl veya daha kısa süre kalan dış borç tutarı Eylül sonunda (2016) 164,7 milyar dolardır. Üçüncü risk unsuru, kısa vadeli borç tutarının TCMB rezervlerine oraının yüzde 110’u aşmış olmasıdır (Hazine ve TCMB veri tabanları). Bu koşullar-da, OVP’deki 2017 yılı için öngörülen

32 milyar dolar tutarındaki cari açık da dikkate alınınca, önümüzdeki oniki ay-lık dönemde ekonominin büyük mik-tarda dış kaynak ve/veya kredi ihtiyacı içinde olacağı ortaya çıkmaktadır.

Olumsuz seyreden bir konjonktür-de 2017 bütçesi nasıl bir tablo çiz-mektedir?

4. Bütçeden Yansıyan ve Yansımayanlar

Mali disiplin ilkesi, kamu maliyesi ve borçlanmanın sürdürebilirliği, bu bağlamda gerekli dış finansman sağla-nabilmesi için, özellikle de 2001 yılın-da yaşanan sert finansal ve ekonomik krizin etkilerini giderme doğrultusun-da uygulamaya konulan Güçlü Ekono-miye Geçiş Programı ile öne çıkmıştır.

Anımsayalım mali disiplin uyarın-ca faiz dışı giderlerin baskılanması ve bütçe açığının olabildiğince düşük dü-zeyde tutulması söz konusudur. Geç-miş bazı uygulamalarda giderlerin bir bölümünün başvurulan yılın bütçesine kaydedilmediği, buna karşın bütçeye yeni gelir kalemlerinin eklendiği göz-lenmektedir. Örneğin sağlık hizmetleri gibi kalemlerde yapılmış harcamaların tahakkuk ettirilmemesi nedeniyle gi-derler ertesi yıla sarkıtılmıştır. Dolayı-sıyla başta sağlık kuruluşlarına olmak üzere, takılan borçlar nedeniyle, hiz-metin alınmasına karşın harcamanın yapılmaması ve gider olarak kayde-dilmemesin sonucunda yükümlülük ertelenmektedir. Bütçe gelirlerindeki artışta özelleştirme gelirlerinin bir bö-lümünün bütçeye gelir olarak yazılma-sını dikkate almak gereklidir. 11 Tem-muz 2012 tarihinde yürürlüğe giren 6338 sayılı yasayla özelleştirme gelir-lerinin Hazine üzerinden bütçeye ak-tarılıp, bütçenin cari harcamaları için kullanılmasına olanak tanınmıştır. Şöyle ki, özelleştirme gelirlerinin kul-lanımı yeniden düzenlenerek “özelleş-tirme uygulamalarından elde edilecek gelirlerinin, genel bütçe harcama ve

yatırımlarında kullanılmaması” ilkesi yürürlükten kaldırılmıştır. Yani “özel-leştirme gelirlerinin bütçeye aktarılıp, bütçenin cari harcamaları için kullanıl-masına yeniden izin” verilmiştir. Yasal düzenlemeyle özelleştirme gelirlerinin bir bölümünün bütçeye aktarılmasının önü açıldığı için artık kalıcı olma özel-liği kazandırılmıştır.

TCMB’nin dolar/TL paritesininin düşük olduğu dönemde oluşturduğu rezervlerden bir bölümünü parite yük-seldiğinde satarak elde ettiği kar, Hazi-ne nakit dengesininin düzeltilmesine ve kurumlar vergisi yoluyla bütçeye kaynak oluşturmaya katkıda bulun-muştur.

TCMB’den aktarılan karın, vergi affı, işsizlik sigorta fonundan aktarım ve özelleştirme gelirleri gibi arızi oldu-ğu görülmektedir. Burada vurgulan-ması gerekli husus, vergi dışı gelirler kategorinde yer alan vergi affı ve işsiz-lik sigorta fonundan aktarımın ilkesel olarak arızi nitelikte olmasıdırr. Ancak yasal düzenlemeyle bütçe finansma-nında özelleştirme gelirlerinin kulla-nılmasının önü açıldığı gibi vergi affı periyodik “vergi barışı”benzeri uygula-malarla kurumsallaştırılmış, sosyal gü-venlik prim affıyla sağlanan gelir büt-çeye kaydedilmiş, işsizlik sigorta fonu bütçenin finansmanında kullanılan bir kaynağa dönüşmüştür (Sönmez, 2013)

Eylül ayı ile birlikte başlayan ya-bancı sermayede net çıkış devam etmektedir. Sorun, kayıt altında-ki yabancı sermayedeki olumsuz seyrin, giderek artan, kaynağı belirsiz veya kayıtdışı sermaye girişi ile ne ölçüde giderilebilece-ğidir. Sorun, aynı zamanda siyasi boyutludur; kısacası sermaye akı-şının sürekliliği yönünden ekono-mik ve siyasi istikrar ile mülkiyet hakları güvencesi ön plana çık-maktadır.

Page 90: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 201688

2017 Merkezi yönetim bütçe tasarı-sındaki rakamsal veriler yeni bütçede 2016 yılı için gerçekleşmesi beklenen bütçe açığına göre yüzde 35,5 oranın-da bir artış olacağını ve 46,9 milyar liraya ulaşan açığın GSYH’nin yüzde 1,9’una eşitleneceğini göstermektedir. Bu gelişmeye paralel biçimde faiz dışı fazlanın (FDF) 16,9 milyar liradan 10,6 milyar liraya gerilemesi sonucunda GSYH’n yüzde 0,8’inden yüzde 0,4’e inmesi söz konusudur. Bütçe tasarısın-da 645,1 milyar lira olarak belirlenen giderlere karşın 598,3 milyar lira tuta-rında gelir tahmini yapılmaktadır. Bu gelişmeler 2017 için öngörülen açığın AB’nin referans kriteri olan yüzde 3’ün altında kalacağını işaret etmektedir. Bununla birlikte FDF’nin yarı yarıya azalması borç faizi ödemesinde kulla-nılabilecek bütçe tasarrufunun kısıtlı kalacağını göstermektedir. Merkezi bütçe açığındaki artış aktif bir maliye politikası uygulanacağını mı işaret et-

mektedir? Bu baülamda kamu yatırım-larında ve teşviklerde, Ar-Ge’ye verilen desteklarde artış anlamına mı gelmek-tedir? Genel devlet dengesinde kayda değer bir değişiklik öngörülmediğinin altını çizerek yanıtı alttaki satırlara saklayalım.

Faiz ödemelerine bütçeden ayrı-lan 57,5 milyar lira toplam giderlerin yüzde 8,9’una eşittir. Faiz giderlerinin bütçelerde giderek küçültülmesi, ta-sarruf, dolayısıyla mali displin açısın-dan olumlu bir süreci işaret etmekle birlikte bütçedeki rakamlar devletin mali tüm mali yükümlülüklerini yan-sıtmamaktadır. Bu bağlamda özel şir-ketlerin dıkları krediye ilişkin Hazi-nenin borç üstlenim sözleşmelerini ve hazine garantili borçlardan doğacak mali yük eksik kalmaktadır. Bu açıdan Yap İşlet Devret (YİD) ve İşletme Hak-kı Devri benzeri uygulamalarla ger-çekleştirilen Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) projelerinin yerli-yabancı firmalara

verilen garanti kamu maliyesi açısın-dan ciddi bir risk faktörü olmaktadır.Şöyle ki, toplam işletme süresi 15 yıllık işletme süresi olan Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu Projesi için 13 milyar dolar tutarında oplam talep garantisi verilmiştir. Kuzey Marmara Otoyolu Projesinde 8 yıllık bir süre için 6 mil-yar dolara yakın talep garantisi veril-miştir. Üçüncü Havalimanı DHMİ ilk 12 yıl için toplam 6,3 milyar avroluk sadece dış hat ve transitleri kapsayan yolcu garantisi sağlamıştır. Avrasya Tüneli için günlük 70 bin araç geçi-şi garantisi verilmiştir. İşletme hakkı tanınan sağlık kampüslerinde kamu

Uygulanan model uyarınca banka-ların yansıra reel sektördeki hızlı borçlanma, doların başdöndürü-cü hızla değerlendiği ve dışarıdan sermaye akışında ivme kaybının kaydedildiği koşullarda ciddi bir risk oluşturmaktadır.

Page 91: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016 89

hastanelernin kiracı olduğu sürece 27 milyar dolar kira ödemesi söz konusu-dur (M. Sönmez, “Mega projeler”den kara delik tehdidi,Al-Monitor, 2 Kasım 2016). Hazine garantisi, projenin so-nuçlanmasından sonra sözleşmede ta-ahhüt edilen gelirin elde edilememesi durumunda, Hazineyi farkı ödemekle yükümlü kılmaktadır. Bu durumda bütçe açığının artması kaçınılmaz gö-zükmektedir. Kanal İstanbul, Çanak-kale Köprüsü ve İzmir Otoyolu, üç katlı Boğaz tüneli gibi projelerin uygulanma aşamasına gelmesiyle birlikte Hazine garantisi nedeniyle devletin mali yü-kümlülüğünün artacağı ve sonuçta ge-lecek yıllardaki bütçeler üzerinde ağır bir baskı oluşturması söz konusudur.

Merkezi yönetim bütçesinde hadef-lenen 511,1 milyar tutarındaki toplam vergi gelirinde gelir vergisinin 108, 9 milyar lira, kurumlar vergisinin 46,2 milyar lira ve özel tüketimnvergisinin (ÖTV) 136,4 milyar liraya eşit paylara sahip olması öngörülmektedir. Gerek gelir vergisinde gerekse kurumlar ver-gisinde artışın yüzde 13 olması bek-lenmektedir. ÖTV’de yüzde 13,5 olan artış,  dahilde alınan KDV’de yüzde 13,7, ithalatta alınan KDV’de yüzde 11,3 ve ÖTV’de ise yüzde 13,5 olarak belir-lenmiştir. Dolaylı vergilerin toplam vergi gelirlerinde üçte ikilik paya sahip olduğu vergi sisteminde konjonktürel dalgalanmaların ÖTV ve KDV tahsilatı-nı etkileyeceği açıktır. Reel KDV ve ÖTV tutarlarındaki artış ekonomide talebin artacağı varsayımına dayanmaktadır. Ancak ÖTV’de petrol ve doğalgaz ürün-lerinden 66,5 milyar lira ve tütün ma-mullerinden 36,6 milyar lira ,motorlu taşıt araçlarından 19,8 milyar lira tuta-rındaki tahsilat beklentisi fiyat artışına bağlı olarak vergi tahsilatının artacağı olasılığını güçlendirmektedir. Kayıtdışı ekonominin yüzde 25’e ulaştığı tahmi-ni dikkate alınırsa, gelir ve kurumlar vegisindeki artış için ekonomin kayda alınmasının yanısıra vergi kaçağının

engellenebilmesi için sıkı denetimin yapılması gerektiği görülüyor.

Özelleştimenin sürdürüleceği 2017 yılı için öngörülen 17,8 milyar lira tuta-rındaki tahsilat beklentisi ile somutlaş-maktadır. Sosyal yardımların artarak süreceği, 45 milyar lira olarak belirle-nen tutardan anlaşılmaktadır. SGK’ya ödenmesi söz konusu olan 22 milyar lira tutarındaki işveren priminin dev-let bütçesinden karşılanması ise deste-ğin devamını işaret etmektedir.

V. SONUÇ

2016 yılı bütçesi Haziran ve Kasım genel seçimleri, yurtiçinde girişilen bombalı eylemlere bağlı olarak ortaya çıkan güvenlik sorunları ve sınır ötesi operasyonların damga vurduğu bir or-tamda hazırlanmıştı. 2017 bütçesi 15 Temmuz darbe girişimi, yurtiçinde sü-ren şiddet eylemleri ile Kuzey Suriye’ye askeri müdahale ve Kuzey Irak gergin-liği ortamında hazırlanmıştır. Gergin bir siyasi ortam, olumlu gözükmeyen dış konjonktür, ivme kaybeden eko-nomik büyüme, dış kaynak girişinde azalma ve dalgalanmalar hızla yükse-len döviz kuru ortamında yeni bütçe hazırlanmıştır. Kuşkusuz dış ekonomik konjonktür ile sınır içinde ve dışında yaşanan güvenlik sporunları ekono-miyi olumsuz yönde etkilemektedir. Suriye’den kaynaklanan göçmen dal-gasının yol açtığı sosyal ve siyasi so-runların yanısıra ağır mali yük bütçeye yansımaktadır. Ülke sınırları içinde ve dışında yapılan dolaysız ve dolaylı güvenlik ve askeri harcamalar bütçeye yansımakta ve kaynak tahsisini değiş-tirdiği gibi finansman sorunlarına yol açmaktadır.

Yukarıda sıralanan etkenlerin ya-nısıra 2017 bütçe kanun tasarısının hazırlanmasında temel allınan makro değişkenlerin özellikle Eylül ayından itibaren değişmeye başlaması, tarıda-ki rakamsal öngörülerin geçerliliğinın sorgulanmasına neden olmakta ve be-

lirsizlik yaratmaktadır. Bu bağlamda 2017 mali yıl bütçesinde öngörülen büyüklüklerin, dengelerin ve kaynak tahsisinin gelecek yıl boyunca değişik-liğe uğraması ve yeniden ayarlanması muhtemel gözükmektedir. Temel so-run ise uygulanan ekonomik modelin yol açtığı mali kırılganlıktır. Dış kay-nak girişi ve iç tüketime bağlı büyüme modelinin oluşturduğu oluşt borçlan-ma ekonomisi ve tahsis mekanizması değişmedikçe devlet bütçesinin yapısı, işlevleri ve kaynak tahsisinde kalıcı değişiklerin yapılması güç gözükmek-tedir. Ancak mevcut yapısıyla bütçe tasarısının mali disiplin, saydamlık ve etkinlik ilkelerini ön plana aldığı-nı ve ekonomik istikrar, kalkınma ve büyüme sürecini destekleyici özellik taşıdığı savını ileri sürmek anlamlı gö-zükmemektedir.

KAYNAKÇA

Bakış, O., Durmaz,M. (2016). “Üçüncü Çeyrekte Sınırlı Büyüme”, Ekonomik Büyüme ve Tahminler, BETAM, Ekim.

Hazine Müsteşarlığı, Veri Tabanı

TCMB, Veri Tabanı

IMF (2016a). World Economic Outlook Database, October.

IMF (2016b). Turkey: Concluding Statement of the 2017 Article IV Mission, November 4

Maliye Bakanlığı, Orta Vadeli Program, değişik yıllar.

Maliye Bakanlığı, Orta Vadeli Mali Plan, değişik yıllar.

Maliye Bakanlığı, 2017 Yılı Bütçe Gerekçesi.

Maliye Bakanlığı, 2017 Yılı Bütçe Sunuş Konuşması

Sönmez, M (2016). “Türkiye Ekonomisinde Sert Sonbahar”, Al-Monitor 18 Kasım.

Sönmez, S. (2013). “Kırılgan Büyüme, Bütçeler ve Bütçe Politikası”, İktisat ve Toplum, 28, 15-30.

TÜİK, Haber Bülteni, Sayı: 21638 8 Kasım 2016

2017 mali yıl bütçesinde öngö-rülen büyüklüklerin, dengelerin ve kaynak tahsisinin gelecek yıl boyunca değişikliğe uğraması ve yeniden ayarlanması muhtemel gözükmektedir. Temel sorun ise uygulanan ekonomik modelin yol açtığı mali kırılganlıktır.

Page 92: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 201690

TİSK Ekonomi Danışmanı

Prof

.Dr.

Öm

er F

aruk

ÇO

LAK

2017 Yılı Bütçesi ve İktisat PolitikalarıI-Giriş

Makro iktisat politikaları para ve maliye politikaları olarak ayrıştırılır. Ancak bu ayrışma farklılaşma demek değildir. Çünkü her iki politikada bir-likte işler ve politika uygulamalarında karşılıklı destek sözkonusudur. Zaten eğer bu destek olmaz ise, makro hedef-lere de erişmek mümkün olmamakta-dır. Bundan dolayı makroekonomik hedef ve politika uygulama araçlarının belirlenmesi kadar, politikaların uygu-lanmasındaki tutarlılık da önemlidir.

Türkiye 2003 yılında örtük, 2006 sonrasında da açık enflasyon hedef-lemesine dayalı para politikasına ge-çerek, enflasyonun düşürülmesinde önemli bir başarıya imza atmıştır. Bu başarı sadece Türkiye Cumhuriyet Mer-kez Bankası’nın (TCMB) uyguladığı para politikasının sonucu gerçekleş-memiştir. Başarı aynı zamanda maliye

politikası uygulamasında “mali istikra-rın” sağlanması ile mümkün olmuştur.

İktisat politikalarının başarısı ge-nel olarak iki denge öne çıkarttırılarak ele alınmaktadır. Bunlar iç denge yani mali istikrar, diğeri de dış denge yani cari işlemler açığı/fazlasıdır. Hedef her iki dengenin de birlikte sağlanma-sıdır. Aksi durum yani bütçe açığı ve cari açığın kabul edilebilir sınırların üstünde gerçekleşmesi “ikiz açık” ola-rak tanımlanır ve makroekonomi için önemli bir riski ifade eder.

Bundan dolayı makro iktisat poli-tikalarında birlikteliğin sağlanması ve bütüncül bir yaklaşım olması istenilen hedeflere ulaşmak için zorunludur. Bunun için ise öncelikle de para ve maliye politikasında ihtiyarı/duruma göre politikalar mı, kurala dayalı poli-tikalar mı tercihinin yapılması gerek-lidir.

Türkiye 2006 yılında açık enflas-yon hedeflemesine giderek kurala da-yalı para politikası tercihinde bulun-muştur. Maliye politikasında kurala dayalı politikalara (mali kural) geçişi tartışmış, ancak bunu uygulamaya ge-çirememiştir.

II-2017 Yılı Bütçe Hedefleri ve İktisat Politikası Tercihleri

2016 yılı makroekonomik hedef-lerde sapmaların yüksek olduğu bir yıl olmuştur. Bunun ana nedeni de yurtiçi ve yurtdışı politik ve ekonomik riskle-rin realize olmasındandır.

Yurtdışı kaynaklı ana riskler AB’de

Makroekonomik hedef ve politika uygulama araçlarının belirlenme-si kadar, politikaların uygulan-masındaki tutarlılık da önemli-dir.

Page 93: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016 91

Brexit olayının yaşanması, ABD Baş-kanlık seçimleri, Orta Doğu’da terör ve savaşın yayılması ile ABD Merkez Bankası Fed’in faiz artırımı konusunda adeta git-gel davranışları olarak sırala-nabilir.

Yurtiçinde ise 2015 yılında yaşa-nan iki seçimin etkisi atlatılmadan, tek parti iktidarına rağmen hükümetin de-ğişmesi, arkadan gelen darbe girişimi politik riskleri en üst noktaya taşımış-tır. Diğer yandan süregiden Orta Doğu

savaşına ülkenin dahil olması, yine bölücü terör eylemlerinin yaygınlaş-ması politik istikrarsızlığı artırmıştır. Bu risklerin bir yansıması olarak son iki aydır hızlanan döviz kuru artışları yani ulusal paranın (TL) değer kaybı ekonomik risklerinde öne çıkmasına neden olmuştur.

Ülkede oluşan politik ve ekonomik ortamın da etkisi ile yılın üçüncü çey-reğinde GSYH’a %1,8 oranında azalmış Eylül 2016 dönemi itibari ile işsizlik

oranı da %11,3’e kadar yükselmiştir. Yılın ilk on ayı sonunda tarım sektö-ründeki fiyatların gevşemesi ile TÜFE artış oranı %7,16 düzeyine gerilemiştir. Diğer yandan petrol fiyatlarındaki dü-şüşe rağmen cari açığın GSYH’ya oranı Eylül ayı sonu itibari ile %4,8 düzeyine yükselmiştir. Cari açığın artmasında, ihracattaki düşüşün sürmesinin ya-nında seyahat gelirlerindeki azalmada önemli rol oynamıştır.

Tablo 1: Orta Vadeli Program, 2017-2019 Temel Hedefler

BÜYÜME 2016 Hedef 2016 Gerçekleşme Tahmini 2017 Hedef

GSYH(Milyar Dolar, Cari Fiyatlarla) 736 726 756Kişi Başına Gelir (GSYH, Dolar) 9.364 9.243 9.529GSYH Büyümesi 4,5 3,2 4,4İşsizlik Oranı(%) 10,2 11,5 10,2Ham Petrol Fiyatı -Brent (Dolar/Varil) 39,7 44 50,7Cari İşlemler Dengesi /GSYH (%) (5) -3,9 -4,8 -4,2TÜFE Yıl Sonu % Değişme-Revize 5-7,5 7,5 6,5

Kaynak: Kalkınma Bakanlığı

Yaşanan bu gelişmeler doğal olarak merkezi yönetim bütçesine de yansımıştır. TBMM’ne sunulan 2017 yılı Merkezi Yö-netim Bütçe Kanunu Tasarısındaki verilere göre 2016 yılı bütçe açığının yıl sonunda 29,6 milyar TL olması gerekirken, 34,5 milyar TL olacağı, faiz dışı bütçe fazlasının ise 16,3 milyar TL olması gerekirken, 16,9 milyar TL düzeyinde gerçekleşeceği öngörülmüştür. Gerçekleşmelerin de bu şekilde olması halinde bütçe açığındaki sapma %16,5, faiz dışı bütçe fazlasındaki sapma ise %59,6 olacaktır.

Grafik 1: 2016-2017 Yılları Merkezi Yönetim Bütçesi Temel Büyüklükleri, Milyar TL

2

artış oranı %7,16 düzeyine gerilemiştir. Diğer yandan petrol fiyatlarındaki düşüşe rağmen cari açığın GSYH’ya oranı Eylül ayı sonu itibari ile %4,8 düzeyine yükselmiştir. Cari açığın artmasında, ihracattaki düşüşün sürmesinin yanında seyahat gelirlerindeki azalmada önemli rol oynamıştır.

Tablo 1: Orta Vadeli Program, 2017-2019 Temel Hedefler

BÜYÜME 2016 Hedef 2016 Gerçekleşme

Tahmini

2017 Hedef

GSYH(Milyar Dolar ,Cari Fiyatlarla) 736 726 756 Kişi Başına Gelir (GSYH, Dolar) 9.364 9.243 9.529 GSYH Büyümesi 4,5 3,2 4,4 İşsizlik Oranı(%) 10,2 11,5 10,2 Ham Petrol Fiyatı -Brent (Dolar/Varil) 39,7 44 50,7 Cari İşlemler Dengesi /GSYH (%) (5) -3,9 -4,8 -4,2 TÜFE Yıl Sonu % Değişme-Revize 5-7,5 7,5 6,5

Kaynak: Kalkınma Bakanlığı

Yaşanan bu gelişmeler doğal olarak merkezi yönetim bütçesine de yansımıştır. TBMM’ne sunulan 2017 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısındaki verilere göre 2016 yılı bütçe açığının yıl sonunda 29,6 milyar TL olması gerekirken, 34,5 milyar TL olacağı, faiz dışı bütçe fazlasının ise 16,3 milyar TL olması gerekirken, 16,9 milyar TL düzeyinde gerçekleşeceği öngörülmüştür. Beklentilerin bu yönde olması halinde bütçe açığındaki sapma %16,5, faiz dışı bütçe fazlasındaki sapmanın ise %59,6 olacaktır.

Kaynak: Maliye Bakanlığı veri tabanı. Bu sapma katsayıları 2016 yılında mali istikrarın zayıfladığını gösteren önemli verilerdir. Yıl sonu gerçekleşmelerinin bu yönde olma olasılığını artıran veriler 2016 yılı Ekim ayı bütçe gerçekleşmelerinden gelmiştir. Ekim ayında bütçe açığı 2015 yılı Ekim ayına göre %101,4 oranında artmıştır. Diğer yandan Ekim ayında faiz dışı bütçe fazlası da %71,6 oranında düşmüş 2 milyar 801 milyon TL’ye gerilemiştir.

540.8 570.5

29.6 26.3

598.3645.1

46.810.6

0

100

200

300

400

500

600

700

Bütçe Geliri Bütçe Gideri Bütçe Açığı Faiz Dışı Bütçe Fazlası

Grafik 1: 2016-2017 Yılları Merkezi Yönetim Bütçesi Temel Büyüklükleri, Milyar TL

2016 2017

Kaynak: Maliye Bakanlığı veri tabanı.

Page 94: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 201692

Bu sapma katsayıları 2016 yılında mali istikrarın zayıfladığını gösteren önemli verilerdir. Yıl sonu gerçekleş-melerinin bu yönde olma olasılığını artıran veriler 2016 yılı Ekim ayı bütçe gerçekleşmelerinden gelmiştir. Ekim ayında bütçe açığı 2015 yılı Ekim ayı-na göre %101,4 oranında artmıştır. Di-ğer yandan Ekim ayında faiz dışı bütçe

fazlası da %71,6 oranında düşmüş 2 milyar 801 milyon TL’ye gerilemiştir.

Ekim ayında bütçe açığının bu ka-dar yüksek oranda artmasında 2015 yılı Ekim ayına göre bütçe gelirlerinin %1 oranında azalarak 43 milyar 365 milyon TL, bütçe giderlerinin ise %18,9 oranında artarak 43 milyar 469 milyon TL düzeyinde gerçekleşmesi belirleyici olmuştur. Bütçe gelirlerindeki düşüşte ekonomik faaliyetteki gerilemeye pa-ralel olarak dahilde alınan katma de-ğer vergisinin %27,3, ithalattan alınan katma değer vergisinin %10,1 oranında azalması etkili olmuştur.

2016 yılı Ocak-Ekim döneminde ise bütçe açığı 2015 yılına göre %94,9 oranında artarak 12,1 milyar TL’ye ulaşırken, faiz dışı bütçe fazlası %21,2 oranında azalarak 32,4 milyar TL’ye gerilemiştir. Bu dönemde faiz dışı har-camalar %16,4 artarken, bütçe gelirle-ri %12,,5 artabilmiştir. Bütçe giderleri içinde en yüksek artış %21,2 ile cari transferlerde gerçekleşmiştir. Bu dö-nemde cari transferlerin bütçe içindeki payı %39,7 olmuştur. Bütçe içerisinde SGK’nın finansmanı, sosyal yardımlar ve KİT zararları gibi kalemleri kap-sayan cari transferlerin bütçe içinde-ki ağırlığının artması bütçe etkinliği açısından klasik SGK sorununun de-vam ettiğini göstermektedir. Nitekim SGK’na bütçe içinden ayrılan pay 2002 yılında %9,4 iken, 2016 yılında bu oran %18’3’e yükselmiştir. Gelişim bu şekilde giderse 2030 yılında bütçenin %37’si SGK zararlarına ayrılacaktır.

Grafik 2: 2016-2017 Yılları Merkezi Yönetim Bütçesi Ana Harcamaları

3

Ekim ayında bütçe açığının bu kadar yüksek oranda artmasında 2015 yılı Ekim ayına göre bütçe gelirlerinin %1 oranında azalarak 43 milyar 365 milyon TL, bütçe giderlerinin ise %18,9 oranında artarak 43 milyar 469 milyon TL düzeyinde gerçekleşmesi belirleyici olmuştur. Bütçe gelirlerindeki düşüşte ekonomik faaliyetteki gerilemeye paralel olarak dahilde alınan katma değer vergisinin %27,3, ithalattan alınan katma değer vergisinin %10,1 oranında azalması etkili olmuştur. 2016 yılı Ocak-Ekim döneminde ise bütçe açığı 2015 yılına göre %94,9 oranında artarak 12,1 milyar TL’ye ulaşırken, faiz dışı bütçe fazlası %21,2 oranında azalarak 32,4 milyar TL’ye gerilemiştir. Bu dönemde faiz dışı harcamalar %16,4 artarken, bütçe gelirleri %12,,5 artabilmiştir. Bütçe giderleri içinde en yüksek artış %21,2 ile cari transferlerde gerçekleşmiştir. Bu dönemde cari transferlerin bütçe içindeki payı %39,7 olmuştur. Bütçe içerisinde SGK’nın finansmanı, sosyal yardımlar ve KİT zararları gibi kalemleri kapsayan cari transferlerin bütçe içindeki ağırlığının artması bütçe etkinliği açısından klasik SGK sorununun devam ettiğini göstermektedir. Nitekim SGK’na bütçe içinden ayrılan pay 2002 yılında %9,4 iken, 2016 yılında bu oran %18’3’e yükselmiştir. Gelişim bu şekilde giderse 2030 yılında bütçenin %37’si SGK zararlarına ayrılacaktır.

Kaynak: Maliye Bakanlığı veri tabanı. Bütçe tasarısına göre bu sorun 2017 yılında da devam edecek gibi durmaktadır. Grafik 2’de gösterildiği üzere taslak bütçede 2017 yılında cari transferlere 249,3 milyar TL ayrılmıştır. Cari transferlerin bütçe içindeki payı sürekli olarak artmaktadır. 2002 yılında bütçe içindeki oranı %21 iken, 2017 yılında %38,4’e yükseleceği öngörülmektedir. 2016 yılında Yatırım harcamalarına 66,2 milyar TL (bütçenin %10,2’si) ayrılmasının planlandığı bir bütçede cari transferlerin düzeyi bütçe istikrarı açısından da bir tehdit olarak algılanabilir. 2017 yılı bütçe gideri toplamı 645,1 milyar TL’dir, taslak bütçeye göre bütçenin %63,8’i cari transferler ile personel giderlerine ayrılmıştır. Personel giderlerindeki artış oranı %10’dur.

Vergi gelirleri 2016 yılı Ocak-Ekim döneminde makroekonomik faaliyete bağlı bir gelişim göstermiştir. GSYH değişim hızındaki yavaşlamanın etkisi ile dahilden alınan

223

57.8

147.8

46.8

249.3

66.2

162.6

52.1

0

50

100

150

200

250

300

Cari Transferler Sermaye Giderleri Personel Gideri Mal ve Hizmet Alımı

Grafik 2: 2016-2017 Yılları Merkezi Yönetim Bütçesi Ana Harcamaları

2016 2017Kaynak: Maliye Bakanlığı veri tabanı.

Bütçe giderleri içinde en yüksek artış %21,2 ile cari transferlerde gerçekleşmiştir. Bu dönemde cari transferlerin bütçe içindeki payı %39,7 olmuştur.

SGK’na bütçe içinden ayrılan pay 2002 yılında %9,4 iken, 2016 yılında bu oran %18’3’e yüksel-miştir. Gelişim bu şekilde giderse 2030 yılında bütçenin %37’si SGK zararlarına ayrılacaktır.

Page 95: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016 93

Bütçe tasarısına göre bu sorun 2017 yılında da devam edecek gibi durmaktadır. Grafik 2’de gösterildiği üzere taslak bütçede 2017 yılında cari transferlere 249,3 milyar TL ayrılmış-tır. Cari transferlerin bütçe içindeki payı sürekli olarak artmaktadır. 2002 yılında bütçe içindeki oranı %21 iken, 2017 yılında %38,4’e yükseleceği ön-görülmektedir. 2016 yılında Yatırım harcamalarına 66,2 milyar TL (bütçe-nin %10,2’si) ayrılmasının planlandığı bir bütçede cari transferlerin düzeyi bütçe istikrarı açısından da bir tehdit olarak algılanabilir. 2017 yılı bütçe gi-deri toplamı 645,1 milyar TL’dir, tas-lak bütçeye göre bütçenin %63,8’i cari transferler ile personel giderlerine ay-rılmıştır. Personel giderlerindeki artış oranı %10’dur.

Vergi gelirleri 2016 yılı Ocak-Ekim döneminde makroekonomik faaliyete bağlı bir gelişim göstermiştir. GSYH de-

ğişim hızındaki yavaşlamanın etkisi ile dahilden alınan KDV gelirleri %6,2 ar-tabilmiştir. İthalattın düşmesi nedeni ile ithalattan alınan KDV’de %1,1 ora-nında azalmıştır. Vergi gelirlerinde en yüksek artış %26,5 ile kurumlar vergi-sinde gerçekleşmiştir.

Merkezi yönetim bütçesinin on ay-lık performansı 2016 yılında kısmi bir mali genişlemenin olduğunun göster-mektedir. 2017 yılı taslak bütçesinde de bu durumun tersine döndürecek dönüşümler gözükmemektedir. Grafik 2’den de görüleceği üzere taslak büt-çeye göre 2017 yılında bütçe açığının 46 ,8 milyar TL, faiz dışı bütçe fazla-sının ise 10,6 milyar TL olması öngö-rülmektedir.

2017 yılı bütçesini rahatlatacak olgu vergi affı sonucunda 77 milyar-lık bir yeniden yapılanma gelirinin elde edilme olasılığıdır. Ancak geç-mişteki borç yapılandırmaları düşü-

nüldüğünde beyan ile tahsilatın eşleş-mediği bilinmektedir. Sonuçta vergi borcunu ödeyecek firmanın/kişinin geliri olması gerekir. Eğer gelir yoksa ödeme yapması da mümkün olmaya-caktır. Makroekonomik açıdan gelir-le kast ettiğimiz GSYH’daki büyüme oranıdır. Basit bir ifade ile GSYH’daki düşüşler ya da artış oranının yavaş-laması vergi gelirlerindeki artışı da sınırlandırmaktadır. OECD’nin Kasım 2016’de yayınladığı Ekonomik görü-nüm Raporu’na göre Türkiye’de 2017 yılında büyüme oranının %3,3, 2018 yılında %3,8 olacağı öngörüldüğü dü-şünüldüğünde bu olasılığın güçlü ol-duğunu söyleyebiliriz.

Tablo 2: Türkiye’nin Kamu Borç Stoku (Milyar TL)

Yıllar İç Borç Stoku Dış Borç Stoku

Toplam Borç Stoku

AB Tanımlı Borç Stoku

AB Tanımlı Borç Stoku / GSYH

2002 152,2 96,2 248,4 259,3 74,0

2003 198,0 91,0 288,9 307,9 67,7

2004 228,9 94,1 323,0 333,2 59,6

2005 250,1 88,5 338,5 342,1 52,7

2006 256,6 95,4 352,0 352,9 46,5

2007 260,7 80,1 340,8 336,5 39,9

2008 282,3 109,5 391,8 380,1 40,0

2009 338,7 116,2 454,9 438,5 46,0

2010 361,2 126,4 487,6 464,6 42,3

2011 377,9 156,8 534,6 508,0 39,1

2012 396,8 152,4 549,2 512,3 36,2

2013 416,4 190,6 607,0 566,4 36,1

2014 429,3 204,6 633,9 586,0 33,5

2015 456,8 245,4 702,3 643,1 32,9

2016 Ç2 470,8 254,8 725,6 664,9 32,4

Kaynak: https://www.hazine.gov.tr/tr-TR/Istatistik-Sunum-Sayfasi?mid=59&cid= 12&nm=33, erişim tarihi 30 Kasım 2016.

Cari transferlerin bütçe içindeki payı sürekli olarak artmaktadır. 2002 yılında bütçe içindeki oranı %21 iken, 2017 yılında %38,4’e yükseleceği öngörülmektedir.

Page 96: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 201694

Maliye politikası açısından gizlen-miş risk borçlanma düzeyidir. Ülkele-rin borç analizi yapılırken çoğunlukla Kamu Kesimi Toplam Borcu/GSYH ora-nına bakılmaktadır. Mali istikrar açı-sından bu gösterge önemlidir, ancak aynı zamanda yanıltıcıdır. Çünkü ora-nın payı stok değişken iken, paydası akım değişkendir. Akım değişkendeki azalma ya da artış oranının paydadaki değişmenin altında kalması halinde oran yükselir. Dolayısıyla ekonomik büyüme borçlanma artış hızının al-tına düşerse Türkiye’de halen %32,4 dolayında bu oranının artmasına ne-den olabilir. Çünkü Türkiye’nin mut-lak borç stoku 2002 yılından bu yana ciddi boyutta artmıştır. Net borç sto-kundaki artış hızının daha düşük sey-retmesinin nedeni ise AB Borç tanımı gereği indirilecek kalemlerle ilgilidir. Örneğin 2002 öncesinde önemsiz bir düzeyde olan işsizlik fonu birikimi, ar-tık 100 milyar TL’nin üzerine çıkmıştır ve bu önemli toplamın kamu kesimine borç verilen kısmı brüt borç stokun-dan indirilmektedir. Bu da doğal ola-rak net borç stokunu düşük kalmasına neden olmaktadır. Vermiş olduğumuz tablo 2’den de görüldüğü üzere 2002 yılından 2016 yılının ikinci çeyreği-ne kadar 14 yılda iç borç stoku 318,6 milyar TL, dış borç stoku 158,6 milyar TL, toplam borç stoku 477,2 milyar TL, AB tanımlı borç stoku ise 405,6 milyar TL artmıştır. Bu rakamlar gözönüne alındığında, 2017 yılı bütçe tasarısın-da kamu borç stoku/GSYH oranının %31,9’a indirileceği hedefi ancak bü-yüme hedefinin tutturulması halinde mümkün olacaktır.

III-Sonuç

Türkiye ekonomisi kırılganlığın yüksek olduğu bir döneme girmiştir. Bu kırılganlığın nedenleri arasında politik gerilimin uzun dönemdir de-vam etmesinin de katkısı bulunmakta-dır. Ancak sorunun asıl kaynağı iktisat

politikasında yatmaktadır. Enflasyon hedeflemesi ile para

politikasını kurala dayandırılmasına karşın, bu politikanın bir gereği olan TCMB’nin bağımsızlığı konusunda aynı duyarlılık her zaman gösterilmemiştir. TCMB’nin faiz politikası hep tartışma konusu olmuştur. Bu da TCMB’nin para politikası gücünü zayıflatmıştır.

Enflasyonun mevcut düzeyi yeni politikalara ihtiyaç duyulduğunu açık bir şekilde göstermektedir. Bunlardan birisi de sanayinin yapısını değiştiril-mesidir. Bunun için de ilk yapılması gereken değişiklik toplam faktör ve-rimliliğini artırmaya yönelik olarak

eğitim politikasının değiştirilmesidir.

Bu politikaların başarılı olması da ancak mali istikrar ve maliye politikası-nın bir aracı olan harcama politikasın-da şeffaflık ve etkinliğin sağlanması ile mümkündür. Bütçenin ekonomik dağı-lımı yeniden gözden geçirilmelidir. Bu olmadan bütçe etkinliğini sağlamak zor gözükmektedir. Unutulmamalıdır ki, artık bütçeye 2000’li yıllarda yapı-lan özelleştirmeler nedeni ile ek destek verecek kamu mülkü kalmamıştır.

Vergi gelirlerinde en yüksek ar-tış %26,5 ile kurumlar vergisinde gerçekleşmiştir.

Page 97: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016

kadınlar ve gençler

9595

Türkiye PISA’da Büyük Puan Kaybetti OECD’nin üç yılda bir yayınladığı PISA 2015 açıklandı. 15 yaş düzeyinde öğrencilerin katıldığı programda Türkiye matematik, fen bilimleri ve okumada sıra kaybetti. Üç alanda da 35 OECD üyesi arasında sondan ikinci oldu.

Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü’nün (OECD) üç yılda bir ha-zırladığı Uluslararası Öğrenci Değer-lendirme Programı’nda (PISA) 2015 sonuçları dünyayla paylaşıldı.  Türki-ye, 72 ülkeden 15 yaş düzeyinde 540 bin öğrencinin katıldığı programda büyük puan kaybetti. Matematik, fen bilimleri ve okuma alanlarında PISA 2012’ye göre ortalama 7 sıra düştü. En çok kayıp da 9 sırayla okuma ve fen bilimlerinde yaşandı. Yaklaşık 50 puanlık erozyona uğradı. Üç alanda da 35 OECD ülkesi arasında sondan ikinci oldu. Eğitimciler, bu düşüşün nedeni-nin, son üç yılda daha fazla öğrencinin eğitime dahil edilmesi olabileceğini söylüyor. 2009’da yüzde 57 ve 2012’de yüzde 68’e çıkan PISA testinin 15 ya-şındaki çocukları kapsama indeksi, 2015’te yüzde 70’e ulaştı. Uzmanlara göre, bu ortalama puanı düşürdü. Ay-rıca, bu yılki soruların daha zor olabi-leceği de vurgulanıyor. 

Türkiye’den 187 okuldan 5 bin 895 öğrencinin katıldığı PISA’da tüm alanlarda büyük puanlar kaybedildi. Önemli sıra kayıpları yaşandı. Ma-tematikte PISA 2012’de 448 puan-la 44’üncü olurken, 2015’te 420 ile 49’unculuğa geriledi. Fen bilimleri ve okumada da 9 sıra düştü. PISA 2012’de

463 puanla 43’üncü sırada yer alırken, 2015’te 425 ile 52’nci oldu. Okumada ise PISA 2012’de 475 puanla yakala-nan 41’incilik kaybedildi, 428 puan ancak 50’nciliğe yetti. Bazı alanlarda Arnavutluk ve Moldova gibi ülkelerin arkasında temsil edildi.

(6.12.2016 / www.hurriyet.com.tr)

TÜİK “Gençlerin İşgücü Piyasasına Geçişi” Araştırma Sonuçlarını Açıkladı

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yayımlanan “Gençlerin İş-gücü Piyasasına Geçişi” başlıklı araş-tırma, 15-34 yaş grubundaki gençlerin eğitim geçmişleri, iş bulmak için harca-dıkları çaba ve aldıkları yardım, işe ge-çiş süreleri konularında bilgiler içeriyor.

15-34 yaş grubunun işgücüne katılma oranı %56,4

TÜİK’in Avrupa Birliği’ne uyum ça-lışmaları kapsamında gerçekleştirdiği

araştırmanın Nisan-Haziran 2016 (II. Çeyrek) verilerine göre, Türkiye’de be-lirtilen yaş grubunda kurumsal olmayan nüfus 24,3 milyon olup, bu kişilerin yak-laşık 13,7 milyonu, işgücünde yer alıyor. Buna göre, belirtilen yaş grubundaki gençlerin işgücüne katılma oranı %56,4.

Eğitimlilerin istihdam şansı daha yüksek

Ülkemizde 15-34 yaş grubundaki gençlerin istihdam oranı %48,9. Bu

oran bir okul bitirmeyenlerde %30,1, lise altı eğitim düzeyinde %42,4 iken, dört yıllık yükseköğretim ve üzeri me-zunlarda %73,7’ye yükseliyor. Diğer bir ifadeyle, eğitim düzeyi arttıkça is-tihdam oranı da artış gösteriyor.

Araştırmanın bir başka önemli verisi de, genel lise mezunlarında %43,6 olan istihdam oranının, mes-leki veya teknik lise mezunlarında %60,6 olması.

Page 98: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016

kadınlar ve gençler

9696

En düşük işsizlik oranı meslek lisesi mezunlarında

15-34 yaş grubundaki nüfusun iş-sizlik oranı %13,2. Eğitim durumuna göre işsizlik oranlarına bakıldığında, en yüksek oranın %16,8 ile iki veya üç yıllık yüksekokul mezunlarında olduğu görülüyor. Dört yıllık yükse-köğretim ve üzeri mezunlarında bu oran%13,3. İşsizlik oranı genel lise mezunlarında %15,5 iken mesleki veya teknik lise mezunlarında %12,3.

İşgücündeki gençlerin %47,6’sı, eğitim görürken çalışma deneyimi de yaşamış

Veriler, en az bir okul bitiren 15-34 yaş grubundaki bireylerin %35,9’unun en son tamamladıkları eğitimleri süre-since ücretli veya ücretsiz bir çalışma deneyimi yaşadığını ortaya koyuyor. Bu oran işgücünde olanlar için %47,6, istihdamda olanlarda %48,2 ve işsiz-lerde %43,1. İşgücüne dahil olmayan fertlerin ise %19,7’si eğitimi sırasında bir çalışma deneyimi yaşadı.

Gençler eğitimden istihdama geçişte zorlanıyor

Eğitimden çalışma hayatına geçiş-te; üç aydan daha uzun süre çalıştık-ları işler dikkate alındığında,      15-34 yaş grubundaki bireylerin %19’unun eğitimden ayrıldıktan sonraki ilk işine üç yıldan daha uzun sürede sahip ol-duğunu, %14,1’inin ise ilk altı ay için-de işe girebildiği anlaşılıyor. Gençlerin %7,4’ü ilk işini yedi ay ile bir yıl ara-sında, %8,6’sı 1-2 yılda, %5,8’i ise 2-3 yılda elde edebilmiş.

Diğer taraftan, 15-34 yaş grubunda-ki bireylerin %16,3’ü ilk işine eğitim-leri devam ederken sahip olduğunu belirtmiş.

Gençlerin %23,3’ü ilk işinde hizmet ve satış elemanı olarak çalıştı

Eğitimden ayrıldıktan sonra ilk işinde üç aydan uzun süre çalışanların %23,3’ü hizmet ve satış elemanı ola-rak çalışırken, %16,9’u nitelik gerek-tirmeyen işlerde, %16’sı sanatkarlık ve ilgili işlerde, %12,2’si ise profesyonel mesleklerde çalışmış.

Kurumsal Olmayan Nüfusun Eğitim ve İşgücü Durumu, II. Çeyrek (Nisan-Haziran 2016)

Eğitim Durumu

Toplam Bir okul bitirmeyen

Lise altı

Genel lise

Mesleki veya

teknik lise

2 veya 3 yıllık yüksekokul

4 yıllık yükseköğretim ve

üzeri(Bin)

15-34 yaş nüfus 24.263 2.019 11.765 3.191 2.618 1.594 3.075İşgücü 13.685 695 5.676 1.645 1.810 1.250 2.611İstihdam 11.875 608 4.986 1.390 1.587 1.040 2.265İşsiz 1.810 87 690 255 223 210 346İşgücüne dahil olmayanlar 10.578 1.324 6.090 1.547 808 345 465

(%)İşgücüne katılma oranı 56,4 34,4 48,2 51,6 69,1 78,4 84,9

İstihdam oranı 48,9 30,1 42,4 43,6 60,6 65,2 73,7İşsizlik oranı 13,2 12,5 12,2 15,5 12,3 16,8 13,3

Page 99: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016 9797

haberler

MESS İş Sağlığı ve Güvenliğinde Hayata Geçen ‘Altın’ Değerinde Fikirleri Ödüllendirdi

MESS, 2. Altın Eldiven ve Altın Öneri İş Sağlığı ve Güvenliği Yarışmalarında toplam 28 üye işyerini ve önerileri hayata geçen mavi yakalı çalışanları ödüllendirdi. TİSK ve MESS Yönetim

Kurulu Başkanı Kudret Önen, “Metal sanayinin Ar-Ge, kaliteli üretim, teknoloji kullanımı, verimlilik, iş sağlığı ve güvenliği alanlarında öncü olmasını hedefliyoruz. Bu yarışmalarla,

üyelerimiz ve çalışanlarının başarılarını ödüllendiriyoruz” dedi.

TİSK’e üye Türkiye Metal Sanayi-cileri Sendikası (MESS), bu yıl 2’nci kez düzenlediği Altın Eldiven ve Al-tın Öneri İş Sağlığı ve Güvenliği (İSG) Yarışmalarında, hayata geçmiş proje ve önerileri ödüllendirdi. 16 Kasım 2016 Çarşamba günü düzenlenen törende, toplam 135 başvuru ara-sından Altın Eldiven yarışmasının 3 kategorisinde birinciliği elde eden işyerlerine ve Tavsiye Edilen Uygula-malar kategorisinde 10 işyerine; Al-tın Öneri yarışmasında ise 15 uygu-lamaya olmak üzere toplam 28 ödül sahiplerini buldu.

‘Önce işçi sağlığı ve güvenliği, sonra iş’

MESS Yönetim Kurulu Başkanı Kudret Önen, törende yaptığı ko-

nuşmada iş güvenliği kültürünü tüm topluma yaygınlaştırmak için hız kesmeden çalışacaklarına vur-gu yaptı. Çalışanlarının sağlık ve güvenliğine önem veren tüm üye işyerlerine teşekkür eden Önen, şunları söyledi: “Kendini güvende hissetmek, en temel insani ihtiyaç-tır. Güvenliğin dayandığı şey ise bil-gidir. Bu bilgi, bir yaşam biçimi ha-line getirilirse, iş güvenliği ancak o zaman bir kültür haline gelmiş olur. Biz de MESS olarak bu konuda hız kesmeden çalışmalarımızı sürdürü-yor; ‘Önce işçi sağlığı ve güvenliği, sonra iş’ diyoruz.” MESS’in daha güvenli ve üretken bir gelecek için çalıştığını vurgulayan Önen, “Metal sanayinin Ar-Ge, kaliteli üre-tim, teknoloji kullanımı, verimlilik,

iş sağlığı ve güvenliği alanlarında öncü olmasını hedefliyoruz” dedi.

‘Üyelerimiz Avrupa’ya da örnek’

MESS üyelerinin iş sağlığı ve güvenliği alanında Türkiye’nin en başarılı işletmeleri arasında olduğunu belirten Önen, “Avrupa İş Sağlığı ve Güvenliği Ajansı (EU OSHA) tarafından düzenlenen İyi Uygulama Yarışması’na şimdiye kadar Türkiye’den aday gösterilen 8 şirketten 7’sinin MESS üyesi olması da bizim için bir gurur vesilesi oldu. Bu işyerlerinin 3 başvurusunun, EU OSHA tarafından yapılan değerlen-dirme sonucu ödüle layık görülme-sinden de büyük mutluluk duyduk” şeklinde konuştu.

Page 100: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 20169898

haberlerAltın Eldiven ve Altın Öneri’de hayata geçmiş fikirler değerlendiriliyor

İş güvenliği kültürünü yaygın-laştırma hedefini geçen yıl baş-lattığı ödül programıyla da des-tekleyen MESS, “Altın Eldiven İSG Yarışması”nda; iş sağlığı ve güven-liğinin gelişimine katkı sağlayan işyeri uygulamalarını, “Altın Öneri İSG Yarışması”nda ise mavi yakalı çalışanlardan gelen İSG önerilerini değerlendiriyor.

Yarışmaya bu yıl, geçen yıla oranla yüzde 60 fazla başvuru oldu. Toplam 135 başvuruda, başta er-gonomi olmak üzere makine, ekip-man ve süreç revizyonlarıyla ilgili teknolojik gelişmelere yönelik ino-vatif uyum projeleri ön plana çıktı. Alanında uzman 10 üyeden oluşan jüri, bu başvuruları titizlikle incele-di. Dereceye girenler; İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü, İş Teftiş Kurulu Başkanlığı, MESS İş Sağlığı ve Güvenliği Komisyonu ve MESS Eğitim Vakfı’ndan temsilcilerle, aka-demisyenler ve MESS yöneticileri-nin katılımıyla oluşan jürinin yaptı-ğı puanlama sonucunda belirlendi.

Altın Eldiven’de; 1-249 arası çalışanın istihdam edildiği işyeri, 250-499 çalışanın istihdam edildi-ği işyeri ve 500’den fazla çalışanın istihdam edildiği işyeri kategorile-rinin birincisi olan 3 şirket, MESS Eğitim Vakfı’ndan 50 bin TL değe-rinde eğitim ve danışmanlık hizmeti almaya hak kazandı. Ayrıca, “Tav-siye edilen iyi uygulamalar” olarak seçilen 10 üye işyeri de, MESS Eği-tim Vakfı’ndan 20 bin TL değerinde eğitim ve danışmanlık hizmeti alma hakkı kazandı.

MESS Altın Öneri Yarışması’nda ise 15 üye işyeri çalışanlarının İSG önerileri ödüle layık bulundu. Ekip üyelerinin herbiri, 1000 TL’lik hedi-ye çekleriyle ödüllendirildi.

Altın Eldiven’de; dilme bıçakları-nın kontrolünün emniyetli biçimde yapılabilmesini sağlayan Bursa’da kurulu Kerim Çelik Mamülleri; Ope-rasyona Uygun Çalışan Seçiminde Davranış Odaklı Yaklaşım başlıklı çalışmalarıyla davranışsal neden-li kazaları azaltmayı başaran Tofaş ve manuel olarak gerçekleştirilen dövme işleminde mevcut olan risk-leri önleyerek iş kazalarının önüne geçen ve verimlilik kaybını engelle-yen Valfsel Armatür, kategorilernin birincisi olarak ödüle layık bulundu.

Anadolu Isuzu, Arçelik, Auto-liv Cankor, BSH Ev Aletleri, Ford Otosan, Magnetti Marelli Mako, Mercedes-Benz Türk, Otokar, Oyak Renault ve Siemens Altın Eldiven yarışması tavsiye edilen uygulama-ları arasında yer aldılar.

Altın Öneri’de ise Arçelik, Boru-san Mannesmann, BSH Ev Aletleri, Erdemir, Farba, Ficosa, Ford Otosan, İçdaş, İzmir Demir Çelik, Karsan, Ke-rim Çelik Manisa, Magnetti Marelli Mako, Otokar, Tofaş, Türk Pyrismian şirketlerinin mavi yakalı proje ekip-leri yaptıkları öneriler nedeniyle ödüllendirildi.

MESS İş Güvenliği kültürünü yaygınlaştırmak için neler yapıyor?

• Tüm üyelerine iş sağlığı ve güven-liği alanında eğitim ve destek sağ-ladı. Son üç yılda, 331 iş sağlığı ve güvenliği profesyoneline teknik eğitim verildi.

• İş sağlığı ve güvenliği profesyo-

nellerine, patlamadan korunma dokümanı hazırlama eğitimi ve makine emniyeti eğitimi sağlan-dı.

• Üye işyerlerindeki iş sağlığı ve güvenliği alanındaki profesyonel-lerinin, güncel gelişmeleri takip edebilmeleri için, mevzuat deği-şiklikleri hakkında düzenli bilgi-lendirme yapılıyor.

• Üye şirketlerin iş sağlığı ve güven-liği alanındaki soruları yanıtlanı-yor.

• Üyelerin iş sağlığı ve güvenliği alanındaki organizasyonları ta-kip etmesi destekleniyor. En son, Mayıs 2016’daİstanbul’da düzen-lenen 8. Uluslararası İş Sağlığı ve Güvenliği Konferansı’na, üye işyerlerinde çalışan 122 iş sağlığı ve güvenliği profesyonelinin katı-lımı sağlandı.

• MESS üyelerine yönelik İSG Des-teği veriyor. Bu destek kapsa-mında; Üye işyerlerinin kendi bünyelerinde çalıştırdıkları veya dışarıdan hizmet satın alma yön-temiyle görevlendirdikleri İSG profesyonellerinin (iş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi ve diğer sağlık personeli) maliyetlerini belli bir oranda karşılıyor.

• İSG desteğine 2016’da Çevre Des-teği de eklendi. Çevre mevzuatı gereği karşılaşılan maliyetler, be-lirli bir oranda MESS tarafından karşılanıyor.

• İş Sağlığı ve Güvenliği İyi Uygu-lama Yarışmalarıyla; üye işyerle-rini ve çalışanlarının iş sağlığı ve güvenliği konusundaki başarılı uygulamalarını ödüllendirerek, iş güvenliği kültürünü yaygınlaştır-mayı hedefliyor.

Page 101: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016 9999

haberler

Samsun Gıda Fuarı TÜGİS’in Evsahipliğinde YapıldıBuzbaş: “Aslolan tarımı ve gıda sanayiini sinerji sağlayacak şekilde geliştirebilmektir”

“Türkiye’de Gıda, Gıda Sanayii ve Geleceği” Paneli Türkiye Gıda Sana-yii İşverenleri Sendikası’nın (TÜGİS) evsahipliğinde, TİSK Yönetim Kurulu Üyesi ve TÜGİS Yönetim Kurulu Başka-nı Necdet Buzbaş’ın moderatörlüğün-de 24 Kasım 2016 tarihinde Samsun TÜYAP Gıda Fuarı’nda yapıldı.

Necdet Buzbaş’ın konuşmasıyla başlayan Panel, TÜYAP Anadolu Fuar-ları Genel Müdürü Cihat Alagöz, Meta Fonksiyonel Gıda A.Ş. Genel Müdürü Dr.İrfan Demiryol, Dünya Gazetesi yazarı Rüştü Bozkurt ve Orya Organik Genel Müdürü Ayhan Sümerli’nin gö-rüşlerini dile getirmesiyle devam etti. Konuşmacıların bilgi ve tecrübelerini paylaştıkları Panel, kamu yetkilileri, akademisyenler ve üniversite öğrenci-lerinin katılımıyla yoğun ilgi gördü.

TÜGİS Yönetim Kurulu Başkanı Necdet Buzbaş yaptığı açılış konuşma-sına, tarımın ve eklektik gıda sanayi-inin yaşam için, toplumun beslenme

ihtiyacını karşıladığı için vazgeçilmez ve stratejik bir sektör olduğunu belir-terek başladı. Küreselleşen dünyada gıda ürünlerinin farklı kaynaklardan temin edilebileceğini, ihracatçı ülke-lerin öncelikle iç tüketimlerini düşü-nerek ya fiyatı artırdıklarını veya ihra-catı durdurduklarını kaydeden Buzbaş sözlerini şöyle sürdürdü:

“Sanayide gelişmiş olmak tarım ve gıda sanayiinden vazgeçmek anlamına gelmez. Asıl olan bu iki temel sektörü birbiriyle yarıştırmak ve sinerji sağlaya-cak şekilde geliştirebilmektir. Bugün sa-nayide gelişmiş ülkeler tarım ve gıda sa-nayiinde ürün çeşitliliğinde ve üretimde daima ilk on içerisindedirler. Hububatta ABD ikinci; ette ABD ikinci; sebzede ABD üçüncü; şekerde AB üçüncü; mısırda ABD birincidir.”

Türkiye’nin 1950’li yıllarda başla-yan sanayileşmesi ile birlikte kalkın-ma stratejisini benimserken tarım ve gıda sanayiini görmezden geldiğini,

adeta unuttuğunu söyleyen Buzbaş, son10 yılda tarım ve entegre sanayi-lerde yeniden yapılanmanın gündeme geldiğini, Cumhuriyetin Kuruluşunun 100’ncü yılının kutlanacağı 2023 yı-lında tarım hasılasının 150 milyar dolara (halen 60 milyar dolar), tarım ihracatının da 40 milyar dolara (halen 18 milyar dolar) çıkarılması hedefleri-nin belirlendiğini ifade etti.

Hükümetin bu hedefleri tutturmak için bir yandan yatırımlarda tarımı ilk sıraya alırken, diğer yandan gecikmiş de olsa yeni uygulamaları hayata ge-çirdiğini vurgulayan Necdet Buzbaş, geçen ay içinde açıklanan Milli Tarım Projesi’nde bitkisel üretimde “Havza Bazlı Üretime Dayalı Destekleme Mo-deli” ve hayvancılıkta “Yerli Üretimi Destekleme Modeli”ne geçildiğini; Samsun ilinin de mevcut potansiyeli ile Milli Tarım Projesinin tüm destek-lerinden yararlanabilecek potansiyele sahip olduğunu belirterek şöyle de-vam etti:

Page 102: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016100100

haberler“Bugünkü panelimizi konuya dikkat

çekmek, karar alıcıları doğru yönlendir-mek adına “Türkiye’de Gıda, Gıda Sa-nayii ve Geleceği” başlığı altında seçtik. Türkiye’de gıda pazarının büyüklüğü 164 milyar dolar, gıda sanayii ise 83 milyar dolardır. Gıda sanayiinde işletme sayısı 42.560, istihdam 564.778 kişidir.

Üye olmaya çalıştığımız, ihracatımı-zın %45’ini gerçekleştirdiğimiz AB’nin gıda pazarı büyüklüğü 1.244 milyar avro (Türkiye’nin 8,7 katı); 4,2 milyon kişi istih-dam ediliyor, (Türkiye’nin 8 katı); ihracatı 91,7 milyar avro (Türkiye’nin 6 katı); itha-latı 64,1 milyar avro (Türkiye’nin 8 katı).... Nüfus artış hızı Türkiye ortalamasının al-tında, net göç veren durumda…”

Konuşmasında Samsun’un coğrafi konumunu ve doğal imkanlarını özet-ledikten sonra, mevcut yatırımları da dikkate alarak nasıl ve hangi sektörlerde yoğunlaşılarak sürdürülebilir büyüme sağlanabileceğine değinen Buzbaş şun-ları söyledi:

“Bunun için şöyle bir sıralama vermek doğru olur kanaatindeyim;1. Tarım ve Gıda Sanayii2. Lojistik Sektörü3. Bacasız (Soft) Endüstri (48 İşletme tıbbi ve cerrahi el aletleri üretimi)4. Hizmet sektörü (Eğitim, Turizm, Tema-tik Fuarcılık)

Dikkat edilecek en önemli nokta çevreyi kirletecek, tarım faaliyetlerini ve ekolojik sistemi olumsuz etkileyecek her türlü en-düstriyel yatırımdan kaçınmak!

Bir diğer önemli nokta da, tarımın ve kırsal alanların geleceği açısından fevka-lade önemli bulduğum 6360 sayılı Büyük-şehir Kanunudur. Bilindiği gibi 6.12.2012 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren bu Kanun hizmette bü-tünlük getirilerek kırsala da belediye hiz-metleri götürmek amacıyla düzenlenmişti; ihtiyaç kadarıyla tarım arazileri kentsel araziye dönüştürülebilecek. İşte karar alı-

cıları Samsun’un 25-50 yıl sonrasını düşü-nerek sürdürülebilir refah ve kalkınma is-tiyorlarsa, tarım arazileri ve taşınmazların amaç dışı kullanımına izin vermemeleri, hatta bir kısmını SİT alanı ilan ederek kır kültürünün yaşatılmasının sağlanmasına itina göstermeleri beklenir.”

Samsun için rol model ülke Hollanda’nın seçildiğini belirten Buzbaş, Hollanda ile ilgili bilgileri de paylaştı.

Samsun’da kamu, yerel yönetim, sanayi ve ticaret oda ve borsaları ile STK’ların birlikte proje üretmede dikkat çekici bir uyum içinde olduklarını ifade eden Necdet Buzbaş, Gıda OSB’nin kurul-ması, lojistik köy kurulması gibi projele-rin varlığına değinerek, bu yatırımların Samsun’a sadece geçim değil, istihdam, tarımsal üretimin sürdürülebilirliği ko-nularında büyük katkı sağlayacağını kay-detti ve konuşmasını şöyle bitirdi:

“Zamanı iyi kullanıp, üretimden yana durup, uzun vadeli düşünerek yatırımlar yaparsak geleceği umutla kucaklarız. An-cak Geleneksel iş yapma modellerimiz yeri-ne bilimselliği koymamız, bilgi yönetimine geçmemiz, bunun için de bilişim teknolo-jilerini kullanmamız vazgeçilmez önceli-ğimiz olmalıdır. Üniversitelerimiz araştır-macı kimliği ile bu uğraşın içinde beklenen yerlerini muhakkak almalıdır.”

TÜGİS Genel Kurulu TİSK’e Üye Türkiye Gıda Sanayii İşverenleri Sendikası’nın 33. Ola-ğan Genel Kurul toplantısı 26 Kasım 2016 tarihinde yapıldı. Yönetim, Denetleme ve Disiplin Kurulu’na seçilen üyeler aşağıdaki gibidir:YÖNETİM KURULU; Necdet Buz-baş (Başkan), Okyar Yayalar (Baş-kan Vekili), Mehmet Çetin Duruk (Başkan Vekili), Mehmet Tütüncü (Üye), Levent Rıza Dağhan (Üye), Ediz Aksoy (Üye), Özen Altıparmak (Üye), Cengiz Altop (Üye), Meh-met Aydın Çuvalcı (Üye).DENETLEME KURULU; Şener Astan (Başkan), Şerif Ayhan Sürmeli (Üye), İlhan Turan Usta (Üye).DİSİPLİN KURULU; Av.Haluk Eldem (Başkan), Mehmet Koçak (Üye), Av.Süleyman Bektaş (Üye).

Necdet Buzbaş

KAMU-İŞ Genel KuruluÜyemiz Kamu İşletmeleri İşveren-leri Sendikası (KAMU-İŞ)’in 29. Ola-ğan Genel Kurulu 26 Kasım 2016 tarihlerinde yapıldı. Yeni Yönetim, Denetim ve Disiplin Kurulu’na seçi-len üyeler şöyle:YÖNETİM KURULU; Zafer Tarıkda-roğlu (Başkan), Arslan Günaydın (Başkan Vekili), Murat Acu (Üye), Mücahit Sav (Üye), Salim Kahra-manoğlu (Üye).DENETLEME KURULU; Zübeyir Çalışan (Başkan), Abdulkadir Öz-kan (Raportör), Kamil İpek (Üye). DİSİPLİN KURULU; Metin Kara-man (Başkan), Orhan Çıtırık (Ra-portör), Ali Tekneci (Üye).

Page 103: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016 101101

haberler

Çimento Endüstrisi’nin İK Yöneticileri HR Masters’ta Buluştu

Üyemiz Çimento Endüstrisi İşve-renleri Sendikası (ÇEİS), üye şirketle-rin insan kaynakları yönetim altyapısı-nı geliştirmek amacıyla, Türkiye İnsan Yönetimi Derneği PERYÖN işbirliği ile “HR Masters Sertifika Programı”nı başlattı. ÇEİS’e üye çimento şirketle-rinin insan kaynakları yönetici ve yö-netici adaylarına özel program, insan yönetimi alanında yetkinliklerin geliş-tirilmesini ve süreçlerin iyileştirilme-

sini amaçlıyor.

ÇEİS’in Merkez Ofisinde ilk etabı başlayan “HR Masters Sertifika Progra-mı”, potansiyele odaklı işe alım uygu-lamaları, yeni nesil insan kaynakları yönetimi, finansal ve analitik düşünme yeteneğini güçlendirme, iş ortağı insan kaynaklarında liderlik modeli, insan kaynakları analitik, insan kaynakla-rında değişim ve ortak akıl, kurumsal

çatışma ve stres, potansiyele odaklı stratejik insan yönetimi uygulamaları konularını kapsıyor. Eğitime katılan yönetici ve yönetici adayları PERYÖN tarafından sertifikalandırılıyor.

PERYÖN’ün alanında uzman eğit-menleri tarafından verilen “HR Mas-ters Sertifika Programı”nın ikinci ve üçüncü etapları 2017 yılının ilk yarı-sında gerçekleştirilecek.

Ağaç İşveren Genel Kurulu Üyemiz Türkiye Ağaç Sanayii İşverenleri Sendikası’nın 28. Olağan Genel Kurul toplantısı 12-19 Kasım 2016 tarihlerinde yapıldı. Yeni üyeler aşağıdaki gibi oluştu: YÖNETİM KURULU; D.Solmaz Coşkun (Başkan), Faruk Tever (Başkan Vekili), Evrim H. Aydın (Başkan Vekili), Neslihan Demirel (Üye), Ahmet Güleç (Üye).DENETLEME KURULU; Cahit Avunduk, Baki Kuriş, Nihat Turan. DİSİPLİN KURULU; Dursun Ali Tever, Yahya Nasır Adnan, Ayşegül Çolakoğlu Mutlu.

Page 104: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016102102

haberlerGlobal Compact (GC) Türkiye “Kadının Güçlenmesi Çalışma Grubu” toplandı

Global Compact (Birleşmiş Millet-ler Küresel İlkeler Sözleşmesi) Türkiye Ağı’na bağlı olarak TİSK’in koordinasyo-nunda faaliyet gösteren Kadının Güçlen-mesi Çalışma Grubu, 2016 yılının ikinci toplantısını 30 Kasım 2016 tarihinde Birleşmiş Milletler Türkiye Merkezi’nde yaptı. Toplantıya BM ILO, BM Nüfus Fonu, BM Kadının Güçlenmesi Birimi, TÜSİAD, WEPs (BM Kadının Güçlenme-si İlkeleri) İş Dünyası Sözcüsü SUTEKS, üye şirket, STK ve belediyelerin temsil-cileri katıldı.

Toplantının açılış konuşmasını ya-pan TİSK Genel Sekreter Yardımcısı ve GC Türkiye Yönetim Kurulu Üyesi Ferhat İlter, Yönetim Kurulu’nun önerisi doğ-rultusunda Yeşim Tekstil Temsilcisi Di-lek Cesur’un ve Eczacıbaşı Holding Tem-silcisi Ata Selçuk’un Eş Başkanlar olarak görevlendirilmesini oylamaya sundu. Önerinin oy birliği ile kabulünden sonra Cesur ve Selçuk birer konuşma yaparak görüşlerini açıkladılar.

GC Türkiye İstanbul Koordinatörü Derin Şenerdem, Global Compact 2020 Stratejisi konulu sunumunda Çalışma Grubu Üyelerine, 24-27 Ekim 2016 ta-rihleri arasında Dubai’de düzenlenen GC Yerel Ağlar Toplantısı’nda açıklanan, Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ve yapısal değişimler ışığında GC’de be-nimsenen yeni strateji ve düzenlemeleri aktardı.

WEPs İş Dünyası Sözcüsü Nur Ger, “2016 WEPs Farkındalık Çalışmaları” konulu sunumunda, Çalışma Grubu ola-rak en önemli hedeflerinin Türkiye’de WEPs’i imzalayan şirket sayısını artır-mak ve bir ulusal kampanya düzenle-yerek özel sektör ve toplum nezdinde toplumsal cinsiyet eşitliği ve WEPs far-kındalığını geliştirmek olduğunu ifade etti. Bu bağlamda yapılan çalışmalara

değinen Ger, Türkiye’de imzacı sayısı-nı 9 ayda ikiye katlayarak 123 imzacı-ya ulaştıklarını ve ülkemizin böylece Japonya’nın ardından imzacı sayısı bakımından dünyada ikinci sıraya yük-seldiğini belirtti. Nur Ger 2017 yılında yapılması düşünülen faaliyetleri de sı-raladı.

BM Kadının Güçlenmesi Birimi (UN Women) Program Uzmanı Mehtap Ta-tar WEPs Uygulama Rehberi’nin Türkçe hazırlanan son taslağını tanıtarak ya-pılan çalışmalar hakkında bilgi verdi. Rehber’in hazırlanma amacının; şirket-lerin her bir ilkenin dinamiklerini ve şir-ket çalışmalarının kadınların ekonomik güçlenmesine nasıl hizmet edebileceği-ni anlamalarını sağlamak, kadının güç-lenmesi için hedefler belirlemelerine, sonuçları ölçmelerine ve değerlendir-melerine yardım etmek olduğunu söyle-yen Tatar, Rehber’de şirketlerin başarılı örneklerine de yer verdiklerini belirtti.

Eş Başkan Ata Selçuk, imzacıların Kadının Güçlenmesi ve WEPs alanın-daki çalışmalarını ölçmenin, paylaşım zeminini genişletmenin, söylemlerin etkisini artırmanın ve birleştirmenin hedef alınması gerektiğini ifade etti. Bu bağlamda bir yol haritası belirlendiğini belirten Selçuk, çalışmaların olumlu so-nuçlarının tam olarak 2018 yılında elde edileceğini kaydetti.

İletişim Grubu çalışmalarını anla-tan Eş Başkan Dilek Cesur, 2017 yılında yapılacak etkinlikler hakkında bilgi ve-rerek, Çalışma Grubunun iletişiminde esas alınan amaç, hedef kitle ve mesajla-ra değindi. Cesur, 2016 yılında Çalışma Grubunun basına yansıyan faaliyetleri-ni hatırlattıktan sonra, Mayıs ayında ya-yımlanan Çalışma Grubu e-Bülteninin etkilerini aktardı.

Toplantının son bölümünde Çalış-ma Grubu Üyeleri kadının güçlenme-sine katkı olarak yaptıkları ve yapmayı planladıkları faaliyetler hakkında bil-gi verdi. Bu bölümde söz alan UNFPA Program Sorumlusu Meltem Ağduk, Nilüfer Belediyesi Meclis Üyesi Nilgün Berk, AGADER Yönetim Kurulu Başka-nı İbrahim Tokalak, Mor Salkım Kadın Dayanışma Derneği Kurucu Başkanı Dilek Üzümcüler, Koç Holding Sürdü-rülebilirlik Uzmanı Mısra Özkuş, BPW Türkiye Genel Sekreteri Selda Alemdar Dinçer, Türkiye Soroptimist Kulüple-ri Federasyonu Genel Sekreteri Demet Özdamar, Garanti Bankası Sürdürüle-bilirlik Yönetmeni Ceren Solak Yılmaz ve Seger A.Ş. Kurumsal İletişim Sorum-lusu Eren Yörükoğlu kuruluşlarının etkinliklerini anlattı. Kadının Güçlen-mesi Çalışma Grubu’nun gelecek top-lantısı 2017 Şubat ayında İstanbul’da yapılacak.

Page 105: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016 103

avrupa avrupa

TÜRKİYE-AB 35’inci Toplantısı Ankara’da Yapıldı

Türkiye-Avrupa Birliği Karma İs-tişare Komitesi’nin (KİK) 35’inci top-lantısı, 5-6 Aralık 2016 tarihlerinde Ankara’da TOBB binasında gerçekleş-tirildi.

AB ve Türkiye arasında imzalanan Ortaklık Anlaşması çerçevesinde 1995 yılında kurulan ve her iki tarafın ör-gütlü sivil toplum kuruluşlarının tem-silcilerini biraraya getiren Türkiye-AB KİK, taraflar arasındaki işbirliği ve te-masların kolaylaştırılmasına, sivil top-lum kuruluşlarının katılım müzakere-lerini izlemelerine ve ortak çıkarlarla ilgili konularda görüşmeler başlatma-larına olanak tanıyor.

TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcık-lıoğlu ve Avrupa Ekonomik ve Sosyal Komitesi Üyesi Annie van Wezel’in Eş Başkanlıklarında gerçekleştirilen toplantıya, Komite’nin Türkiye Kanadı Üyeleri TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay, HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, T. KAMUSEN Genel Başkanı İs-mail Koncuk, MEMURSEN Genel Baş-kanı Ali Yalçın, TZOB Başkanı Şemsi Bayraktar, TESK Genel Başkanı Ben-devi Palandöken, İKV Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, TİSK Genel Sekreteri Bü-

lent Pirler ve Türk Endüstri İlişkileri Derneği Üyesi Prof.Dr. Rüçhan Işık katıldı.

Toplantının açılış konuşmalarını AB Bakanı ve Baş Müzakereci Ömer Çelik, AB Türkiye Delegasyonu Baş-kanı Christian Berger ve Eş Başkanlar yaptı.

AB Bakanı ve Baş Müzakereci Ömer Çelik, 15 Temmuz darbe girişimini ha-tırlatarak, “Bir demokratik parlamen-to saldırıya uğradığı zaman Avrupa Parlamentosu’nun ilk yapması gere-ken iş bu parlamentoya sahip çıkmak olmalıydı. Türkiye’ye darbe girişimin-den bir buçuk ay sonrasına kadar Av-rupa Parlamentosu’ndan hiçbir ziyaret olmamıştır, hiçbir telefon edilmemiş-tir. Charlie Hebdo saldırısı olduğu zaman Türk Hükümeti de, o dönemki Başbakanımız da Paris’e gitti, bütün liderler bir dayanışma gösterisi içinde bulundular. Teröre karşı güçlü bir me-saj verildi. O sebeple darbe girişimin-den sonra olması gereken; Avrupa Bir-liği liderlerinin ilk bir hafta içerisinde Ankara’ya gelip, Türk demokrasisiyle bir dayanışma göstermeleriydi. Fakat bizi çok şaşırtan bir şey oldu, yüksek

bir yetkilinin yaptığı açıklama şu şe-kildeydi: ‘Taraflara itidal tavsiye edi-yoruz’. Taraflara itidal tavsiye etmek cümlesini biz bir yerden hatırlıyoruz ve o yüzden o cümleye çok kızdık. Mısır’da Sisi darbe gerçekleştirdiği za-man benzer bir açıklama yapılmıştı.”

Demokrasi, hukuk devleti, insan hakları konusunda yeryüzünde hiç kimsenin mükemmel olmadığına vurgu yapan Bakan Çelik, “Demokra-tik devletler olarak birbirimizle daha çok dayanışma içinde olacağız, işbir-liğimizi yapıcı bir şekilde sürdürece-ğiz, işbirliği kanallarını açık tutaca-ğız. Eğer birisi bize, ‘Gelin dünyada, Türkiye’de, Avrupa’da, başka coğraf-yalarda insan hakları, demokrasi, hu-kuk devletini geliştirmek için daha çok çalışalım’ diyorsa kapımız ona 24 saat ve sonuna kadar açıktır. Avrupa Parlamentosu’nun ortaya koyduğu gibi ‘Türkiye ile müzakereleri askıya alalım’ demek demokrasi tarihine ola-bilecek en vizyonsuz karar olarak geç-miştir” dedi.

AB Türkiye Delegasyonu Başka-nı Christian Berger,   Türkiye’nin 15 Temmuz darbe girişimi sonrası en-

Page 106: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016104

avrupa avrupadişelerini anladıklarını ifade ederek, “Türkiye’nin ifade etmiş olduğu endi-şelerin, tarafımızdan duyulduğundan emin olmalısınız. AB’nin yeterince erken reaksiyon göstermediğiyle ilgili endişeyi anlıyoruz” dedi.

Büyükelçi Berger, AB ile Türkiye ilişkilerindeki gerilimin yüzeysel ol-duğu, derinlerde AB ile Türkiye ara-sında güçlü bir ilişkinin devam ettiği değerlendirmesinde bulundu. Berger, Türkiye’yi hala son derece önemli bir ortak ve aktör olarak gördüklerini ifade ederek, bu bölgede Türkiye’siz herhangi bir şey yapmanın mümkün olmadığını söyledi. AB ve Türkiye’nin birçok alanda ortaklaşa mücadele et-mesi gerektiğini vurgulayan Berger, sosyal, ekonomik, siyasi, dış politika ve terörizmin finansmanı gibi alanlar-da adımlar atılması gerektiğini ifade etti.

Eş Başkan M. Rifat Hisarcıklıoğlu, son yıllarda birçok uluslararası çev-rede Türkiye demokrasisi, ekonomisi ve ülkedeki yatırım ortamı konusunda olumsuz algı oluşturulduğuna dikkati çekerek, “Biz, Türkiye’nin işçi, memur, çiftçi, esnaf, işveren ve toplumun ta-mamını temsil eden sivil toplum kuru-luşları olarak demokrasiye, hukukun üstünlüğüne, yargının bağımsızlığına, din, vicdan, ifade ve teşebbüs hürriye-tine inanıyoruz. Tüm politikalarımızı ve çalışmalarımızı bu değerler çerçe-vesinde örgütlüyoruz” diye konuştu.

Türkiye’nin AB katılım sürecinin, bu değerlerin uygulama standartları-nın iyileştirilmesi açısından son de-rece önemli olduğunu vurgulayan Hi-sarcıklıoğlu, AB’nin aday ülkeler için geliştirdiği katılım stratejilerinin, aday ülkeleri AB’ye yakınlaştırması gerekti-ğini dile getirdi.

Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye ile katılım müzakerelerinin geçici ola-rak dondurulması yönündeki tavsiye kararından derin üzüntü duydukla-

rını belirten Hisarcıklıoğlu, “Avrupa Parlamentosu’nun bu kararı, objektif temellerden yoksun olup, Türkiye’deki gelişmeleri tek taraflı bir bakış açısıyla ele almaktadır. Parlamentoların doğal misyonuna da aykırıdır. Parlamento-lar müzakere ve diyalog yeridir. Müza-kereleri dondurma veya askıya alma yeri olmamalıdır” dedi.

Türkiye-AB Karma İstişare Komite-si (KİK) Eş Başkanı Annie Van Wezel de konuşmasının başında, 15 Temmuz’da yaşanan darbe girişimine değinerek, Türk halkının cesur kararları sayesin-de girişimin engellendiğini söyledi.

Avrupa sivil toplum örgütleri ve temsilcileri olarak hükümetlerin hu-kukun üstünlüğü, yargı sistemi, masu-miyet karinesi, insan haklarına ve te-mel haklara saygı gibi konularda özen göstermelerini rica ettiklerini dile getiren Wezel, bu hak ve özgürlüklere mevcudiyetleri için ihtiyaç duydukla-rının altını çizdi. Avrupa Konseyi’nin bu değerler için bir mihenk taşı teşkil ettiğini kaydeden Wezel, Avrupa Eko-nomik Sosyal Komitesi’nin mevcut olağanüstü hal çerçevesinde alınan tedbirlerin Konsey ilkelerine uyum sağlamadığı konusunda endişe duy-duklarını söyledi.

35. Türkiye-AB KİK Toplantısı’nın gündem maddelerini; “AB-Türkiye İliş-kilerinin Mevcut Durumu”, “Mülteci Krizi Çerçevesinde AB ve Türkiye Ara-sındaki İşbirliğinin Sivil Toplum Bakış Açısından Değerlendirilmesi”, “Vize Serbestisi Yol Haritasının Uygulanma-sında Kaydedilen İlerlemeler”, “Tür-kiye’deki Ekonomik ve Sosyal Koşul-lar ve Yatırım Ortamı” ve “AB-Türkiye Gümrük Birliği’nin Yeniden Tanımlan-ması ve AB-ABD Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTIP) Süreçlerin-deki Gelişmeler” konuları oluşturdu.

Gündem maddeleri çerçevesinde düzenlenen oturumlarda, AB Bakan-lığı Müsteşar Yardımcısı Ahmet Yü-

cel, KİK Avrupa Kanadı Üyeleri Arno Metzler, Panagiotis Gkofas, Dimitris Dimirtiadis ve Cinzia Del Rio, HAK-İŞ Genel Sekreteri Dr. Osman Yıldız, ILO Türkiye Temsilcisi Numan Özcan, BM Mülteciler Yüksek Komiserliği Tem-silcisi Damla Taşkın, TEPAV Proje Di-rektörü Timur Kaymaz, Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği Genel Koordinatörü İbrahim Vurgun Kavlak, AB Türkiye Delegasyonu Göç ve İçişleri Danışmanı Dr. Kasia Lach ve Ticaret, Tarım, Ekonomi ve Enerji Sek-törü Danışmanı Balazs Gargya, Dışişle-ri Bakanlığı Göç, İltica ve Vize Birinci Sekreteri Ayşe Şebnem Manav, TEPAV Ekonomi Direktörü Dr. Güven Sak, Boeing Türkiye Genel Müdürü Ayşem Sargın, Ekonomi Bakanlığı AB İlişkile-ri Genel Müdürü Murat Yapıcı ve İKV Genel Sekreteri Çiğdem Nas konuşma-cı olarak yer aldı.

Toplantı sonunda yayımlanan Or-tak Bildiri’de, KİK’in, 15 Temmuz 2016 tarihinde Türkiye’de gerçekleşen dar-be girişimini ve demokratik yollarla seçilmiş olan hükümete ve anayasal düzene karşı yapılmış saldırıları kına-dığı Türk toplumu ile dayanışma içeri-sinde olduğu ifade edildi. KİK, alınan tüm tedbirlerin, evrensel temel hak-lara, yargı bağımsızlığına ve hukukun üstünlüğüne saygı duymak suretiyle, demokrasiyi, sivil hakları ve sosyal uyumu daha da güçlendirmesi gerek-tiğine vurgu yaptı.

Bildiri’de, KİK’in 17’nci Faslın (Eko-nomik ve Parasal Politika) ve 33’üncü Faslın (Mali ve Bütçesel Hükümler) müzakereye açılmış olmasının mem-nuniyetle karşıladığı belirtilerek, aynı zamanda 23’üncü (yargı ve Temel Haklar) ve 24’üncü (Adalet, Özgürlük ve Güvenlik) Fasılların müzakereye açılması çağrısında bulunuldu.

Koruma talep eden çok sayıda Suriyeliye ev sahipliği yapan Türk Hükümeti’nin ve Türk vatandaşlarının gösterdiği üstün çabanın takdirle kar-

Page 107: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016 105

avrupa avrupa

şılandığı ve çalışma izinlerini düzenle-yen mevzuatın çıkarılmasından mem-nuniyet duyulduğu da ifade edilerek, hukuki yardıma erişim kapsamının, geri gönderme merkezindekiler de da-hil olmak üzere, yasal koruma ihtiyacı olan herkesin erişebileceği şekilde ge-nişletilmesi istendi.

Bildiri’de, hem Türk Hükümeti’ne, hem de Avrupa Komisyonu’na vize ser-bestisi yol haritasında geriye kalan az sayıda kriterin karşılanmasında işbir-

liği yapmaları çağrısında bulunuldu ve AB-Türkiye Geri Kabul Anlaşması’nın üçüncü ülke vatandaşlarını da kapsa-yacak şekilde yürürlüğe konulmuş ol-masının önemi vurgulandı.

KİK’in, Türkiye ve AB arasında üst düzey ekonomik diyaloğun tesis edil-mesini, ekonomik ilişkilerin daha da iyileştirilmesi, daha iyi bir iş ortamı ile daha derin ticari ve sınai ilişkilerle yatırım bağlarının geliştirilmesi açı-sından takdirle karşıladığı kaydedildi.

Ortak Bildiri’de, AB’nin üçüncü ülkelerle yaptığı serbest ticaret anlaş-malarını uygulaması halinde Gümrük Birliği’nin Türkiye’ye getireceği zor-lukların bilincinde olunduğu belirtile-rek, Gümrük Birliği’nin güncellenme-sinin ve derinleştirilmesinin bu riski sınırlandıracağı ifade edildi.

Türkiye-AB KİK’in bir sonraki top-lantısı, 2017 yılının ilk yarısında AB tarafında gerçekleştirilecek.

Türkiye – AB İlişkileri AB Komisyonu, Türkiye’nin AB’ye

üyelik müzakereleri süreci kapsamın-da 2016 yılını değerlendiren raporunu 8 Kasım tarihinde yayımladı. Raporda yer alan ifadelerden bazıları aşağıdadır:

• AB, 15 Temmuz 2016’da Türkiye demokrasisini doğrudan hedef alan darbe girişimini derhal güçlü bir şekil-de kınamış, Türk demokratik kurum-larıyla dayanışma içinde olduğunu açıklamıştır.

• 2005 yılında başlayan katılım müzakereleri sürecinde şimdiye ka-dar 16 başlık müzakerelere açılmış, bir başlık geçici olarak kapanmıştır.

• Üye ülkelerin yaklaşımlarından bağımsız olarak 15 No’lu Enerji, 26 No’lu Eğitim ve Kültür, 31 No’lu Dış

İlişkiler, Güvenlik ve Savunma konulu başlıklara ilişkin hazırlık belgeleri AB Konseyi’ne sunulmuştur.

• 23 No’lu Yargı ve Temel Haklar ve 24 No’lu Adalet, Özgürlük ve Güvenlik konulu başlıkların hazırlık belgeleri tamamlanmak üzeredir. AB, darbe gi-rişiminden bu yana uygulanan tedbir-lerin kapsamı ve kolektif yapısı dola-yısıyla resmi makamları Türkiye’nin uluslararası yükümlülükleri ve AB aday ülke statüsü ile uyum içerisinde hukukun üstünlüğü ve temel haklar konusunda en yüksek standartları gö-zetmeye davet etmiştir. Türkiye ve AB, katılım müzakerelerini destekleyici ve tamamlayıcı olarak ortak fayda alan-larında diyalog ve işbirliğini geliştir-meye devam etmiştir. Bu süreç en üst

düzey ziyaretlerle desteklenmiştir.• Terörle mücadele, Suriye, Libya

ve Irak konuları dâhil olmak üzere dış politika ve güvenlik politikası alanla-rında diyaloğun kapsamı genişletil-miştir.

• Ocak ve Haziran 2016’da iki defa Yüksek Düzeyli Siyasi Diyalog gerçek-leştirilmiştir.

• Suriye’den Türkiye’ye doğru kitle-sel göçün ele alınması Türk yetkililer için öncelik olmaya devam etmiştir. Türkiye bu konuya ilişkin birçok alan-da önemli adımlar atmıştır:

• Vize Serbestleştirilmesi Yol Hari-tası kriterlerinin yerine getirilmesi yö-nünde çalışmalar hızlandırılmıştır. Vize gerekliliği Türkiye’nin tüm kriterleri ye-

Page 108: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016106

avrupa avrupa

rine getirmesini takiben kaldırılacaktır. Türkiye’deki Sığınmacılar için AB Fonu Şubat 2016’da işlerlik kazanmış; 2016 ve 2017 için öngörülen 3 milyar Euro tutarındaki bütçenin 2,2 milyar Euro miktarındaki bölümünün kullanılacağı projeler belirlenmiştir. Bu miktarın 677 milyon Euro tutarındaki bölümünün ödemesi gerçekleştirilmiş, 1,2 milyar Euro miktarındaki bölümünün ise ak-tarılacağı projeler belirlenmiştir.

• Enerji, ekonomi ve ticaret ala-nında AB – Türkiye işbirliği üst düzey diyalog dâhil olmak üzere gelişmeye devam etmiştir.

• Gümrük Birliği Anlaşması’nın modernizasyonu ve genişletilmesi müzakereleri için hazırlıklarda taraf-lar ilerleme sağlamıştır.

Avrupa Parlamentosu (AP) Genel Kurulu’nun 24 Kasım’da gerçekleşen oturumunda Türkiye ile üyelik müza-kerelerinin geçici olarak durdurulma-sını içeren tavsiye kararı 479 evet, 37 ret, 107 çekimser oy ile kabul edildi. Kararda ayrıca Türkiye’nin AB’ye sıkı şekilde bağlı kalması gerektiği vurgu-lanıyor. Üyelik müzakerelerinin “don-durulması” konusunda AP’nin yetkisi bulunmuyor. Alınan karar AB Komis-yonu ve üye ülkelere öneri niteliği ta-

şıyor. AP üyeleri karar metninde OHAL kapsamında uygulamaların sona erdi-rilmesi ile tutumlarını yeniden gözden geçirecekleri taahhüdünde bulunuyor. Üyelik müzakerelerinin geçici olarak durdurulması yeni başlıkların müza-kereye açılmaması ve yeni girişimler geliştirilmemesini içeriyor.

AB-Türkiye Gümrük Birliği (GB) Anlaşması’nın güncellenmesi ve kapsamının genişletilmesi konusu Avrupa Parlamentosu Uluslararası Ticaret Komitesi’nin 28 Kasım’da ger-çekleşen oturumunda ele alındı. AB ve Türkiye’den paydaşlar ile görüş alış-verişinin gerçekleştirildiği toplantıda Türk iş dünyası TÜSİAD, TÜRKONFED ve KAGİDER tarafından temsil edildi.

Konuşmacıların sunumlarında öne çıkan temel unsurlar şu şekilde özetle-nebilir:

• Etki alanını genişleten bir AB ve Türkiye-AB ortak fayda alanlarının pekiştirilmesi için Türkiye’nin AB ile ekonomik entegrasyonunun derinleş-tirilmesi gerekmektedir.

• AB-Türkiye GB yürürlüğe girdiği 1996 yılından bu yana sadece ticari iliş-kilerin gelişmesine destek olmamıştır; olumlu etkileri pek çok alanda hissedil-miştir. GB çok boyutlu Türkiye AB en-

tegrasyon sürecinin itici gücü olmuştur.• GB’nin işleyişinde mevcut sorun-

ların ele alınması ve ticari ilişkilerin 21. yüzyıl ticaret kuralları ile uyumlu hale getirilmesi için Anlaşma’nın gün-cellenmesi ve geliştirilmesi gerekmek-tedir.

• Güncellenen, tarım ürünleri, hiz-metler ve kamu alımlarını içerecek şe-kilde kapsamı genişletilen bir GB, AB ve Türkiye için “kazan-kazan” şartları-nı yaratacaktır.

• Sürdürülebilir kalkınma ve çevre koruma başlığı içeren bir anlaşma he-deflenmelidir.

• Tarım ve hizmetler alanlarında gümrük vergilerinin yanı sıra pazara erişim, tarife dışı engeller ve politika uyumunun hedeflenmesi güncellenen anlaşmanın taraflar için faydalarının en üst düzeye çıkarılması açısından önemlidir.

• Türkiye’yi olumuz yönde etkile-yen GB kapsamındaki asimetrinin ele alınması, AB ticaret politikası kapsa-mında kararların Türkiye üzerindeki etkilerinin göz önünde bulundurulma-sını sağlayacak bir mekanizma gelişti-rilmesi gerekmektedir.

• Anlaşmanın olumlu etkilerinin

Page 109: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016 107

avrupa avrupaen üst düzeye çıkarılması için KO-Bİ’lerin özel şartlarını ve ihtiyaçlarını göz önünde bulunduran bir anlaş-ma sağlanmalıdır. Bu yönde özel bir KOBİ başlığının yanı sıra her başlığın KOBİ’ler üzerindeki etkilerinin değer-lendirildiği etki analizlerinin gerçek-leştirilmesi gerekmektedir. Ek olarak güncellenen anlaşmanın şirketler için doğurabileceği ek maliyetler göz önünde bulundurularak KOBİ odaklı finansmana erişim mekanizmalarının oluşturulması gereklidir.

• Kapsamı genişletilmesi planlanan GB kapsamında ele alınacak sektörler AB ve Türkiye’de kadın nüfusun yo-ğun katılım sağladığı sektörlerdir. Bu bağlamda anlaşmanın kadın girişim-ciliğini destekleyecek, hizmet ve tarım gibi kadınların yoğun olarak temsil edildiği sektörlerin ihtiyaçlarını etkili bir şekilde ele alacak şekilde tasarlan-ması önem taşımaktadır. Sunumları-nın ardından AP üyesi ve AB-Türkiye Gümrük Birliği raportörü David Borrel-li ve farklı siyasi grupların temsilcileri konuya ilişkin görüşlerini aktardı. AP üyelerinin büyük çoğunluğu GB’nin güncellenmesi sürecine desteklerini ifade etti. Borrelli konuşmasında AB Komisyonu’nun GB’nin güncellenme-sine ilişkin taslak öneriyi Aralık ayın-da AB Konseyi’ne sunmasının önem taşıdığını dile getirdi.

e-Ticaret

AB Komisyonu online işletmelerin ve e-ticaretin desteklenmesi amacıyla yeni vergi kuralları uygulamaya ko-nulması önerisini onay için AB Konse-yi ve Avrupa Parlamentosu’na sundu. e-ticaret işletmelerinin iş yapma ko-şullarını kolaylaştırmak ve uymaları gereken katma değer vergisi (KDV) kurallarını sadeleştirmek amacıyla bir dizi yenilik öneriliyor. Öneri içeriğine göre AB kapsamında geçerli olmak üzere bir portal kurulacak ve bu saye-de KDV bildirimi gibi uygulamalarda

yılda yaklaşık 2,3 milyar avro tutarın-da maliyet düşümü sağlanacak. Yeni kurallar uyarınca KDV’nin nihai tüke-ticinin bulunduğu ülkede ödenmesi gerekiyor.

Yeni uygulama sayesinde online satışlardan kaynaklanan yıllık yak-laşık 5 milyar avro’luk vergi geliri kaybının önlenmesi hedefleniyor. Ek olarak AB Komisyonu, e-kitap, tüke-ticilere online ulaştırılan gazeteler ve bunların kağıt baskıları için aynı KDV oranı uygulanmasının önünü açıyor. Komisyon’un önerisinde yer alan nok-talar:

• Yeni kurulan işletmeler ve mikro-işletmelere yönelik olarak kurgulanan uygulamaya göre 10 bin avro’dan daha az sınır ötesi satış hacmi olan işletme-lerin uyması gereken KDV kuralları sa-deleştirilerek, KDV bildiriminin işlet-menin bulunduğu yerde yapabilmesi sağlanıyor.

• Sınır ötesi satışları 100 bin avro’ya kadar olan işletmeler ise KDV bildirimlerini sadeleştirmiş süreçler çerçevesinde yapabilecek.

• AB dışından satışlarda KDV yol-suzluğunun yapılmasını önleyecek ey-lemler uygulamaya konulacak.

Mevcut uygulamalar çerçevesinde online satış yapan işletmelerin tüm AB ülkelerinde KDV kaydının olması gerekiyor ve bunun işletmelere her bir ülke için yıllık yaklaşık 8.000 avro tutarında maliyeti oluyor. Hâlihazırda mobil telefon uygulamaları gibi online hizmetler için uygulanan tek bir nok-tadan KDV beyanı yapılabilmesi sa-yesinde işletmelerin idari yüklerinin azaltılması hedefleniyor.

AB dışından satın alınan ve 22 avro’dan daha küçük parasal değerde-ki işlemler, mevcut uygulamaya göre KDV’den muaf tutuluyor. Yılda yakla-şık 150 milyon paketin vergisiz ithal edildiği göz önüne alındığında, Avru-palı işletmeleri dezavantajlı duruma

düşüren bu sistemin, cep telefonları gibi ürünlerin olduğundan düşük de-ğerli gösterilmesi nedeniyle vergi ka-çağına da yol açtığı düşünülüyor.

Vergi

AB’nin istatistik verilerini yöneten Eurostat’ın yayımladığı 2015 rakam-larına göre toplanan vergi gelirlerinin GSYH’ya oranında üye ülkeler arasın-daki farklar %1-2 arasında değişmek-te. İmalat ve İthalata yönelik vergiler AB genelinde vergi gelirleri arasında öne çıkan kategoriler olarak belirti-liyor. AB genelinde vergi gelirlerinin GSYH’ya oranı %40, Euro Alanı’nda ise %41,4 olarak tespit edildi. Bu ora-nın en yüksek olduğu ülkeler Fransa (%47,9), Danimarka (%47,6) ve Bel-çika (%47,5); en düşük olduğu ülkeler ise İrlanda (%24,4), Romanya (%28) ve Bulgaristan (%29).

Ekonomi

Avrupa Birliği’nde toplam tarım üretimi 2014 yılına kıyasla 2015’te %1,8 azaldı. Oransal düşüşün hayvan-sal üretimde meydana gelen azalma-dan kaynaklandığı belirtiliyor. AB’nin 2015 yılı tarım üretimi 411,2 milyar avro olarak belirlendi. Tarımsal üre-timde 75,2 milyar avro ile ilk sırada Fransa gelirken, 55,2 milyar avro ile İtalya ikinci ve 51,5 milyar avro ile Al-manya üçüncü sırada yer alıyor.

Avrupa Birliği’nde perakende ti-caret hacmi, Ekim ayında bir önceki aya göre %1,2; Euro Alanı’nda ise %1,1 artış gösterdi. AB genelinde gıda dışı ürünler ticaretinde %2,3’lük; gıda, içecek ve tütün kaleminde %0,2’lik ve otomobil yakıtlarında %0,9’luk artış kaydedildi. Perakende ticaret hacmi artışı sıralamasında Slovenya, (%3,7), Lüksemburg (%2,9), Almanya (%2,4) ve İngiltere (%2) ilk sıralarda yer alır-ken, Malta’da %0,5, İrlanda’da %0,4 ve Macaristan’da %0,3’lük azalma tes-pit edildi.

Page 110: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016108108

Mesleki Yeterlilik Kurumu Faaliyetleri ve MYK Mesleki Yeterlilik Belgesi ZorunluluğuMesleki Yeterlilik Kurumu ve Faaliyetleri

Mesleki Yeterlilik Kurumu (MYK), Ulusal Yeterlilik Sisteminin (UYS) ku-rulması ve işletilmesi amacıyla 5544 sayılı Kanun ile kurulmuştur. UYS eğitim ile istihdam arasında doğru ilişkinin kurulmasını sağlayan, birey-lerin bilgi ve becerilerinin; güvenilir, şeffaf ve uluslararası kıyaslanabilir bir altyapı içinde değerlendirilmesine ve belgelendirilmesine imkân veren faa-liyetler bütünüdür. UYS kapsamındaki tüm faaliyetler ilgili sosyal tarafların, sivil toplum örgütlerinin, kamu kurum ve kuruluşlarının ortak çalışmaları ile gerçekleştirilmekte olup MYK bu çalış-maları koordine etmektedir.

MYK’nin temel vizyonu eğitimin istihdamla uyumunu güvence altına alarak nitelikli insan kaynağının oluş-masına öncülük etmek, uluslararası ölçekte tanınan, etkin ve saygın bir kurum olmaktır. Kalite güvencesi sağ-

lanmış ulusal yeterlilik sistemini oluş-turmak ve sürdürmek, MYK Mesleki Yeterlilik Belgelerine uluslararası öl-çekte itibar sağlamak ve böylece iş gü-cünün hareketliliğini kolaylaştırmak Kurumun stratejik hedefleri arasında bulunmaktadır.

Kurumumuz bünyesinde yürütü-len çalışmalar sonucunda şu ana ka-dar 874 taslak meslek standardı ha-zırlanmış ve bunlardan 681’i Resmî Gazete’de yayımlanarak Ulusal Meslek Standardı (UMS) niteliği kazanmıştır. UMS’lerin hazırlanmasını takiben 341 adet ulusal yeterlilik yayımlanmıştır. Belgelendirme faaliyetleri 56 Yetki-lendirilmiş Belgelendirme Kuruluşu (YBK) tarafından 186 ulusal yeterlilik-te (UY) devam etmektedir. Yetkilendi-rilmiş belgelendirme kuruluşlarımız 2016 yılı için yaklaşık 600.000 kişiye sınav ve belgelendirme hizmeti suna-bilecek kapasiteye sahiptir. Şu ana ka-dar verilen belge sayısı 89.055’e ulaş-

mıştır. Bu sayı kapasite göz önünde bulundurulduğunda düşük bir rakam gibi gözükmekle birlikte geçtiğimiz yıl bu aylarda toplam 26.600 Mesleki Yeterlilik Belgesinin düzenlendiği dü-şünüldüğünde, MYK Mesleki Yeterlilik Belgesi zorunluluğu ve bu zorunluluk kapsamında gerçekleştirilen tanıtım ve bilgilendirme faaliyetleri ile birlik-te 2009-2015 yılları arasında düzen-lenen toplam belge sayısının bir yıl içerisinde yaklaşık 3.3 kat artırıldığını görülmektedir. Ayrıca MYK’nin sınav ve belgelendirme ağının daha da kuv-vetlendirilmesi ve tüm sektörlere ya-yılması kapsamında da 74 kuruluşun yetkilendirme süreçleri devam etmek-tedir. UYS kapsamında yürütülen tüm faaliyetler sektörlerin ve ülkemizin ih-tiyaçları göz önünde bulundurularak hızla yaygınlaşmakta, ihtiyaç duyulan tüm alanlarda belgeli iş gücünün sağ-lanabilmesi için gereken çalışmalar yoğun bir şekilde sürdürülmektedir. Bu doğrultuda, sınav ve belgelendirme

MYK Sınav ve Belgelendirme Dairesi Başkanı

Meh

met

ORD

UKA

YA

Page 111: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016 109109

incelemeyetkisi almak için Kurumumuza baş-vuru yapan kuruluşlar sınav ve belge-lendirme seminerlerine tabi tutularak, UYS ve UYS sistemine ilişkin sınav ve belgelendirme faaliyetleri hakkında eğitilmektedir. Bugüne kadar toplam 11 sınav ve belgelendirme semineri düzenlemiş ve yaklaşık 700 kişi konu hakkında eğitilmiştir. 2016 yılı itiba-rıyla en az 1.000 kişinin sınav ve bel-gelendirme seminerleri ile eğitilmesi ve yetkilendirme başvurularının aynı doğrultuda tamamlanması hedeflen-mektedir.

Mesleki Yeterlilik Belgesinin Ulusal Yeterlilik Sistemi ve Çalışma Hayatındaki Yeri

MYK Mesleki Yeterlilik Belgeleri, Türk Akreditasyon Kurumu tarafın-dan TS EN ISO/IEC 17024 Personel Belgelendirme Standardında akredite olmuş ve Mesleki Yeterlilik Kurumu tarafından MYK mevzuatına ve ulusal yeterlilik sistemine uygunluğu onay-lanmış Yetkilendirilmiş Belgelendir-me Kuruluşlarınca, yetki kapsamların-da yer alan mesleklerde tanımlanmış esaslara göre yürütülen ölçme değer-lendirme faaliyetleri sonucunda başa-rılı olan bireyler için düzenlenen ve bi-reyin ilgili ulusal yeterlilikte belirtilen öğrenme kazanımlarına (bilgi, beceri ve yetkinlik) sahip olduğunu gösteren belgelerdir.

MYK Mesleki Yeterlilik Belgeleri yalnızca kalite güvencesi sağlanmış ve uluslararası personel belgelendir-me standardına göre akredite edilmiş bir sistem aracılığıyla tarafsız, tutarlı, âdil ve güvenilir şekilde yapılan ölçme değerlendirmeler sonucunda başarılı olan bireyler için düzenlenmektedir.

Ulusal ve uluslararası meslek stan-dartlarına dayalı olarak, ulusal yeterli-liklerde tanımlı esaslar dâhilinde teo-rik ve uygulamalı olarak yapılan MYK Mesleki Yeterlilik Belgesi sınavlarının

tamamı MYK Teorik ve Performans Sınavları için Kamera Kayıt Rehberine uygun olarak kayıt altına alınmakta ve sınava ilişkin tüm işlemler elektronik platformda MYK Web Portalı üzerin-den takip edilmektedir.

MYK Mesleki Yeterlilik Belgeleri içerik ve görsel açıdan MYK onaylı tek bir formatta düzenlenmektedir. Belge-lerin arka yüzünde güvenliğin sağlan-ması ve sahteciliğin önlenmesi ama-cıyla MYK logosunu içeren hologram etiket ve belgelerin doğrulanmasını sağlayan kare kod barkod bulunmak-tadır. Kare kod barkodlar sayesinde belge-kimlik sahibinin belgesine ait bilgiler MYK Web Portal üzerinden kontrol edilebilmektedir.

MYK Mesleki Yeterlilik Belgesinin çalışma hayatına etkileri belgenin avantajları ile ifade edilebilir. • Ulusal yeterlilikler temel alınarak

yapılan ölçme değerlendirme so-nucunda alınan belge, kişiye bir işe başvururken sahip olduğu bilgi, be-ceri ve yetkinlikleri sergileme ola-nağı vermektedir.

• Ulusal yeterlilikler yaygın ve in-formal öğrenmenin tanınmasına imkân verdiği için bireyler kişisel gelişimlerini daha çeşitli ve esnek yollarla sağlayabilirler. Mesleki iler-leme yolları daha açık hale geldiğin-den kariyer hareketliliği desteklen-mektedir.

• İşverenler mesleğin gerektirdiği nitelikli ve belgeli iş gücüne daha kolay ulaşabilmekte ve teşvik imkânlarından yararlanabilmekte-dir.

• İşin gerektirdiği bilgi ve becerilere sahip, değişen koşullara ayak uydu-rabilen kişilerin istihdam edilmesi işverenin rekabet gücünü artırmak-ta, doğru insan kaynağı planlaması ile zaman ve para kaybı engellen-miş olmaktadır.Ayrıca MYK’nin Avrupa Birliği ile

uyumlu olarak kurmak ve işletmek ile görevli olduğu Ulusal Yeterlilik Siste-minin nihai çıktısı olan MYK Mesleki Yeterlilik Belgelerinin orta ve uzun vadede işsizliğin azalmasına, istihda-mın gelişmesine, verimlilik ve rekabet gücünün artmasıyla ülke ekonomisi-nin güçlenmesine katkı sağlaması, ni-telikli ve belgeli iş gücü istihdamının artmasıyla birlikte daha kaliteli ürün ve hizmet sunumunu yaygınlaştırarak yaşam standartlarımızın yükselmesi-ne katkı sağlayacağı değerlendirilmek-tedir.

MYK Mesleki Yeterlilik Belgesi  Zorunluluğu

MYK 12 sektörde toplam 186 alan-da yetkilendirdiği 55 belgelendirme kuruluşu aracılığıyla belgelendirme faaliyetlerini sürdürmektedir. Bilindi-ği üzere 6645 sayılı Kanun ile “Tehli-keli ve çok tehlikeli işlerden olup, MYK tarafından standardı yayımlanan ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlı-ğınca çıkarılacak tebliğlerde belirtilen mesleklerde, tebliğlerin yayım tarihin-den itibaren on iki ay sonra 5544 sayılı MYK Kanununda düzenlenen esaslara göre MYK Mesleki Yeterlilik Belgesine sahip olmayan kişiler çalıştırılamaz” hükmü getirilmiştir. Bu kapsamda ilk tebliğ 25 Mayıs 2015 tarihinde yayım-lanmış olup; inşaat, otomotiv, metal ve enerji sektörlerindeki 40 meslekte 26 Mayıs 2016 tarihi itibariyle belge zorunluluğu başlamıştır. Belge zo-runluluğu bulunan mesleklerde çalı-şanlarla ilgili olarak istihdam sorunu yaşanmaması ve sektör faaliyetleri-nin olumsuz etkilenmemesi amacıyla belge zorunluluğunun ertelenmesine ilişkin birtakım çalışmalar başlatılmış olmakla birlikte sektör temsilcileri ve diğer paydaşlarımızla yapılan de-ğerlendirmelerde ertelemeye ihtiyaç olmadığı ancak 31.12.2016 tarihine kadar yapılacak denetim ve Bakanlık faaliyetlerinde belge zorunluluğuna

Page 112: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016110110

ilişkin rehberlik ve bilgilendirme faali-yetlerinin etkin bir şekilde yürütülme-sine karar verilmiştir. Bu doğrultuda Bakanlığımız tarafından 1 Temmuz 2016 tarihinde yapılan basın açıklan-masında MYK Mesleki Yeterlilik Bel-gesi zorunluluğuna ilişkin herhangi bir ertelemenin yapılmayacağı, bu süreçte bilgilendirici, yönlendirici ve uyum sağlayıcı bir yaklaşım sergile-neceği belirtilmiştir. MYK Mesleki Ye-terlilik Belgesi  zorunluluğuna ilişkin 8 mesleği kapsayan ikinci tebliğ ise 24 Mart 2016 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Belge zorunlulu-ğu kapsamında 19.06.1986 tarihli ve 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanununa göre ustalık belgesi almış olanlar ile Millî Eğitim Bakanlığına bağlı meslekî ve teknik eğitim okullarından ve üni-versitelerin meslekî ve teknik eğitim veren okul ve bölümlerinden mezun olup, diplomalarında veya ustalık belgelerinde belirtilen bölüm, alan ve dallarda çalıştırılanlar için meslekî ye-terlilik belgesi şartı aranmamaktadır.

Belge zorunluluğu haricinde de bazı kamu kuruluşları ve Bakanlıkla-rımız kendi alanlarına ilişkin mevzu-atta MYK Mesleki Yeterlilik Belgesine ilişkin düzenlemeler yapmıştır. Bu kapsamda; Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 24.06.2015 tarihli ve 29396 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Asansör İşletme, Bakım ve Periyodik Kontrol Yönetmeliğinde, Çevre ve Şe-hircilik Bakanlığı ise 16.10.2010 ta-rihli ve 27787 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yapı Müteahhitlerinin Ka-yıtları ile Şantiye Şefleri ve Yetki Bel-geli Ustalar Hakkında Yönetmeliğinde MYK Mesleki Yeterlilik Belgesi ile ilgili düzenlemeleri hayata geçirmişlerdir. Yine Türkiye İş Kurumu, Enerji Piya-sası Düzenleme Kurumu kendi alan-larında MYK Mesleki Yeterlilik Belgesi konusunda düzenleme yapan kamu kuruluşlarıdır.

MYK Mesleki Yeterlilik Belgeleri

uluslararası akreditasyona sahip ve kalite güvencesi sağlanmış belgeler olduğundan mevzuat düzenlemeleri haricinde de birçok kurum, kuruluş ve işveren tarafından tercih edilmektedir.

MYK Mesleki Yeterlilik Belgesi, şu an için 48 meslekte zorunlu olmakla birlikte 2017 yılında zorunluluk sını-fına yeni mesleklerin dâhil edilmesi planlanmaktadır.

MYK Mesleki Yeterlilik Belgesi ve Belge Zorunluluğu Kapsamında Yapılan Tanıtım Çalışmaları

2016 yılında önceki yıl uygulamaya konan belge zorunluluğu kapsamın-da vatandaşlar, çalışanlar ve işveren-le yönelik yoğun tanıtım faaliyetleri gerçekleştirilmiştir. Gerçekleştirilen faaliyetlerle özellikle MYK Mesleki Ye-terlilik Belgesi ve belge zorunluluğu hakkındaki farkındalığın arttırılması hedeflenmiştir. Kurum internet site-mizin ziyaretçi sayısı geçen yıla oranla yaklaşık 3 kat artmıştır. Belge zorunlu-luğu kapsamında gerçekleştirilen faa-liyetlerin bir kısmı aşağıdaki gibidir. • Başbakanlık tarafından tüm kamu

kurum ve kuruluşlarına MYK Mesle-ki Yeterlilik Belgesi zorunluluğuna ilişkin gerekli tedbirlerin alınması-na yönelik talimat yazısı gönderil-miştir.

• Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Ça-lışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı arasında inşaat sektöründe Mesleki Yeterli-lik Belgesi zorunluluğu getirilen 17 meslekte yaklaşık 300 bin kişinin mesleki eğitimi, sınav ve belge üc-retlerinin karşılanmasına yönelik işbirliği protokolü imzalanmıştır.

• 81 ilin sanayi ve ticaret odalarına bilgilendirme yazısı, afiş ve broşür-ler gönderilmiştir.

• Tüm sendikalara bilgilendirme ya-zısı, afiş ve broşürler gönderilmiştir.

• SGK ve İŞKUR ’un tüm taşra teşki-latlarına bilgilendirme yazısı, afiş ve broşürler gönderilmiştir.

• 30 ilde sektör temsilcilerinin ve sos-yal tarafların katılımıyla konferans düzenlenmiştir.

• Yetkilendirilmiş Belgelendirme Ku-ruluşlarının katılımı ile çalıştaylar düzenlenmiştir.

• 3707 İş ve Meslek Danışmanı MYK Belgesi zorunluluğu hakkında saha-da bilgilendirme yapmaları için eği-time tabi tutulması amacıyla Türki-ye İş Kurumu Genel Müdürlüğü ile protokol imzalanmış ve yaklaşık 1500 İş ve Meslek Danışmanı proto-kol kapsamında eğitilmiştir.

• 276 Organize Sanayi Bölgesine bil-gilendirme yazısı, afiş ve broşürler gönderilmiştir.

• TURMOB’ a kayıtlı 190.000 muha-sebeci ve mali müşavirin bilgilen-dirilmesi amacıyla TURMOB’ a bil-gilendirme yazısı, afiş ve broşürler gönderilmiştir.

• SGK’ ye kayıtlı 200.000 inşaat işve-renine bilgilendirme yazısı, afiş ve broşürler gönderilmiştir.

• Ülkemizde faaliyet gösteren tüm Yapı Denetim Kuruluşuna bilgilen-dirme yazısı, afiş ve broşürler gön-derilmiştir.

• MYK Sektör Komiteleriyle çalıştay-lar düzenlenmiştir.

• ALO 170 ve SGK TV ile iş birliği ya-pılarak ALO 170 ve SGK TV’nin MYK ile entegrasyonu sağlanmıştır. Bu sayede, Mesleki Yeterlilik Belgesi ve zorunluluğu hakkında vatandaşları-mız ALO 170 arayıcılığıyla bilgilen-dirilmektedir.

• Kamuoyu farkındalığının artırıl-ması amacıyla kamu spotu hazır-lanmış, internet ortamı ve sosyal medyada paylaşılmıştır. Ayrıca ulu-sal kanallarda zorunlu yayın olarak yayımlatılmaktadır.

Page 113: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016 111111

inceleme

• Ayrıca sosyal medya, tanıtım ve rek-lam çalışmaları ile yerel ve ulusal medya kuruluşları nezdinde tanıtı-cı haber çalışmaları yürütülmekte, yazılı basında teknik makaleler ya-yımlanmaktadır.

Yukarıda değinilen tüm çalışma-lar ile birlikte özellikle Kurumumuz tarafından hazırlanan kamu spotuna ilişkin iş dünyasından alınan geri dö-nüşler kamu spotunun oldukça faydalı ve bilgilendirici olduğu yönündedir. Ayrıca Kurumumuz tarafından farklı illerde ticaret odaları ve üniversiteler ile iş birliği içerisinde düzenlenen et-kinlikler de farkındalığın artırılması açısından çok değerlidir. Bu toplan-tılara katılım sağlayan işverenler ve çalışanlar, MYK Mesleki Yeterlilik Bel-gesi hakkındaki tüm sorularına, yetkili kişilerden doğrudan cevap alabilmek-tedirler. Bu doğrultuda, özellikle daha önce etkinlik düzenlenmeyen illerde de bu tarz toplantı ve konferanslara devam edilmesi planlanmaktadır.

Belge Zorunluluğu Kapsamındaki Sınav Ücreti İadeleri

6645 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hük-münde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 24. mad-desi ile 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununa eklenen geçici madde gere-ği, Mesleki Yeterlilik Kurumu Kanunu kapsamında yetkilendirilmiş sınav ve belgelendirme kuruluşlarının gerçek-leştireceği sınavlarda başarılı olan ki-şilerin 31.12.2017 tarihine kadar belge masrafı ile sınav ücreti, 01.01.2018 tarihinden 31.12.2019 tarihine kadar ise belge masrafı ile sınav ücretinin yarısı İşsizlik Sigortası Fonundan kar-şılanacaktır. Fondan karşılanacak sı-nav ücreti, brüt asgari ücretin yarısını geçmemek üzere meslekler itibarıyla Bakanlığın teklifi ve Bakanlar Kurulu-nun kararıyla belirlenmekte olup, Fon-dan karşılanan bu desteklerden kişiler bir kez yararlanabilecektir. 2018 ve

2019 yıllarında sınav ücretinin tama-mının Fondan karşılanabilmesine iliş-kin mevzuat değişikliği çalışmaları da devam etmektedir. 2015 yılında 1835 kişi, 2016 yılında ise 39.496 kişi ol-mak üzere toplam 41.331 kişi Fondan yararlanmış, toplamda 24.811.699 TL sınav ücreti kişilere iade edilmiştir.

Belgeli Personel Çalıştırmaya Yönelik Diğer Teşvikler

İşçi ve işverene yönelik MYK Mes-leki Yeterlilik Belgesi sahibi personel çalıştırmayı teşvik etmek amacıyla, 6111 Sayılı Kanun ile somut teşvikler getirilmiş MYK Mesleki Yeterlilik Bel-gesi sahibi bireyleri istihdam edenler için sigorta primi işveren payının, 48 aya kadar İşsizlik Sigortası Fonu’ndan karşılanmasına imkân sağlanmıştır. Böylelikle MYK Mesleki Yeterlilik Bel-gesi sahipleri sigorta prim teşvikleri yoluyla işverenine istihdam maliye-tinde önemli avantajlar sağlamaktadır. Söz konusu teşvikin geçerlilik süresi 21.12.2015 tarih ve 2015/8321 sayılı

Page 114: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016112112

Bakanlar Kurulu Kararı ile 31.12.2020 tarihine kadar uzatılmıştır.

Tehlikeli ve çok tehlikeli işler sını-fında yer almayan mesleklerde MYK Mesleki Yeterlilik Belgesi vermek üze-re yetkilendirilen kuruluşlardan MYK Mesleki Yeterlilik Belgesi almak iste-yen kişiler ise Avrupa Birliği fonların-dan desteklenmektedir. Bu kapsamda “Ulusal Mesleki Yeterlilik Sisteminin Geliştirilmesi ve Türkiye Yeterlilikler Çerçevesinin Uygulanması (UYEP-II)” Projesinin belgelendirme için doğru-

dan hibe Programı kapsamında MYK tarafından yetkilendirilmiş belgelen-dirme kuruluşları tarafından gerçek-leştirilen sınavlarda başarılı olarak MYK belgesi almaya hak kazanan bireylerin de sınav ücretleri iade edil-mektedir.

Hibe Programı 20.07.2015 tarihin-de MYK ve Sözleşme Makamı arasında sözleşme imzalanmasının ardından başlatılmıştır. Program kapsamında 42 yetkilendirilmiş belgelendirme ku-ruluşu ile protokol imzalanmış ve Ku-

ruluşlar protokollerin imzalanmasının ardından program kapsamındaki faali-yetlerine başlamıştır. 

Bu kapsamda şu ana kadar 6127 kişi belgelendirilmiş ve toplam 3.333.970 TL tutarındaki sınav ücreti hibe fonun-dan karşılanmıştır. Böylelikle İşsizlik Sigortası Fonundan ve bünyemizdeki AB Fonlarından toplam 47.458 kişi sı-nav ve belgelendirme desteklerinden yararlandırılmıştır. Böylelikle MYK Mesleki Yeterlilik Belgeleri işveren ve işçilere ilave yük getirmemiştir. Önü-

Grafik-1 Yıllara Göre MYK Mesleki Yeterlilik Belgesi

Sayıları

Grafik-3 Yıllara Göre Otomotiv Sektöründe Düzenlenen

MYK Mesleki Yeterlilik Belgesi Sayıları

Grafik-2 Yıllara Göre İnşaat Sektöründe Düzenlenen

MYK Mesleki Yeterlilik Belgesi Sayıları

Grafik-4 Yıllara Göre Enerji Sektöründe Düzenlenen

MYK Mesleki Yeterlilik Belgesi Sayıları

Page 115: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016 113113

inceleme

müzdeki yıllarda da MYK Mesleki Ye-terlilik Belgesine ilişkin yeni teşvikle-rin uygulamaya konulması ve mevcut teşviklerin genişletilmesi konularında çalışmalar sürdürülmektedir.

Ayrıca, çalışanlarına MYK Mesleki Yeterlilik Belgesi aldıran işletmeler KOSGEB Genel Destek Programından faydalanabilmektedir. Söz konusu destek kapsamında her bir belge için destek üst limiti 2500 TL ve desteğin program süresince toplam üst limiti 30.000 TL’dir.

Rakamlarla Farklı Sektörlerde Belge Zorunluluğu

İnşaat sektöründe bugün itibarıy-la 31 ulusal yeterlilikte belgelendirme yapmak üzere 26 sınav ve belgelen-dirme kuruluşu yetkilendirilmiş ve toplam 11.704 kişiye Mesleki Yeterlilik Belgesi verilmiştir. Bakanlıklar arası iş birliğine, Kurumumuz tarafından ger-çekleştirilen tanıtım faaliyetlerine ve sağlanan teşviklere rağmen bazı sek-törlerde belgelendirme istenen düzeye ulaşmamıştır. Aşağıdaki grafiklerden de anlaşılabileceği gibi tüm sektörler-de 2016 yılında (1 Ocak 2016-26 Ekim 2016) belgelendirme faaliyetlerinde en

yüksek rakamlara ulaşılmıştır. Ancak özellikle belge zorunluluğu kapsamı içerisinde bulunan 48 tehlikeli ve çok tehlikeli meslekte çalışan işgücü sayısı-nın 2 milyon kişiye yakın olduğu değer-lendirildiğinde bu rakamların kısa bir süre içerisinde en az 2-3 kat artırılması hedeflenmektedir. Yukarıda da belirtil-diği üzere çalıştırıldıkları alan ve dallar-da mesleki ve teknik eğitim diploması ve 3308 sayılı Kanun kapsamında dü-zenlenen ustalık belgesi sahipleri belge zorunluluğundan muaf tutulmaktadır. Bu nedenle 2017 yılbaşından itibaren uygulanacak olan cezai müeyyideler ile karşılaşılmaması için inşaat sektö-ründeki işverenlerin belge zorunluluğu kapsamındaki yükümlülükleri yerine getirmesi gerekmektedir.

Belgesiz Çalışan ve Çalıştıranlar İçin Cezai Müeyyideler

MYK Mesleki Yeterlilik Belgesi zo-runluluğuna ilişkin teftişler iş müfet-tişlerince yapılacak ve belgesiz kişileri çalıştıran işveren veya işveren vekille-rine Çalışma ve İş Kurumu il müdürü tarafından her bir çalışan için beş yüz Türk Lirası idari para cezası verilecek-tir. Kanuna göre bu cezaların, cezaların

tebliğinden itibaren bir ay içinde öden-mesi gerekecektir. Ancak işverenlerin cezai müeyyideler konusundaki ertele-me beklentisi nedeniyle sınav ve belge-lendirme masrafları devlet tarafından karşılanmasına rağmen çalışanlarının mesleki yeterliliklerinin belgelendiril-mesi konusunda işverenler isteksiz dav-ranmaktadır. Ülkemizde faaliyet göste-ren tüm firma ve kuruluşların nitelikli ve belgeli işgücü istihdam etmeleri ve cezai müeyyideler ile karşılaşmadan bu alandaki devlet teşviklerinden yarar-lanmaları önem arz etmektedir.

Son olarak;Mesleki Yeterlilik Kurumu olarak

“ne iş olsa yaparım” devrinin bittiği-ne inanıyoruz. Mesleğini, mesleğinin gereklilikleri doğrultusunda icra etti-ğini ispat edebilmek ise MYK Mesleki Yeterlilik Belgeleri ile bugün daha an-lamlı hale gelmiştir. Her iş önemlidir. Önemsiz meslek diye bir kavram yoktur. Evimizi boyayan, otomobillerimizin mekaniğinin onarımında görev alan, asansörlerimizi monte eden kişiler çok önemli görevleri icra etmektedir. Bunla-rın herhangi birine yaptırılması tamiri mümkün olmayan zararlara yol açmak-tadır. Bir mesleğin icra edilebilmesi için asgari kriterleri tanımlayan Ulusal Mes-lek Standartları, bu mesleği yapacak ki-şilerin sahip olduğu bilgi, beceri yetkin-liklerin nasıl ölçüleceğini tanımlayan Ulusal Yeterlilikler ile bu mesleklerde sınav ve belgelendirme yapan Yetki-lendirilmiş Belgelendirme Kuruluşları; Ulusal Yeterlilik Sisteminin önemli bile-şenleridir. Bu bileşenler mesleki eğitim ve öğretime katkı sağlayarak eğitim ve istihdam arasında köprü olma görevini yerine getirilmekle birlikte, belge zo-runluluğuna ilişkin düzenlemeler ile daha güvenli ve daha verimli bir Türki-ye hedeflenmektedir. Mesleki Yeterlilik Kurumu olarak ülkemize katkımızı bu ifadeyle özetlemek mümkündür.

Ayrıntılı bilgi için: www.myk.gov.tr ve www.myk.gov.tr/belgezorunlulugu

Grafik-5 Yıllara Göre Metal Sektöründe Düzenlenen

MYK Mesleki Yeterlilik Belgesi Sayıları

Page 116: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016114114

İsmai

l BA

YER

Yaşamı Boyunca Sendikacıİstanbul’da Teşvikiye Camisi’nin

önü. Ilık bir İstanbul günü. Bizlerden ayrılıp, uzun bir yolculuğa çıkan, ya-şamı boyunca sendikacı olarak görev yapan ve sendikacı olarak aramızdan ayrılana, son görevimizi yapıyoruz. İş ve sendika çevresinden, hocalarımız-la, dostları, birlikteyiz.

Eski TİSK Başkanı, KİPLAS’ın Baş-kanı, Refik Baydur’u uğurluyoruz. 1929’dan 2016 sonbaharına uzanan, Tercan’da başlayan ve İstanbul’da nok-talanan bir yaşam çizgisi.

Anadolu coğrafyasını, çocukluğun-da tanımış bir yönetici. Kırşehir, Kars ve Erzurum’da süren ve öğrenciliğinin son noktası olan, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi. Öğrencilik dönemi.

1953 senesinde bankacılık sek-

töründe başlayan çalışma yaşamı. Akbank ve Halk Bankası sürecinden sonra, yeniden özel sektöre  geçiş. Yö-neticilik görevleri ve bu  görevlerinin yanısıra, sendikal yaşama da geçişi. Kimya sektöründe başlayan sendikacı-lık yaşamı.

Sendika ve toplu iş sözleşmesi dü-zeninin, yani 274 ve 275 sayılı, Bülent Ecevit’in Çalışma Bakanlığı dönemin-de, 1963 yılında çıkan yasalar ve yeni sendikal dönem. 1963’ten itibaren, KİPLAS Yönetim Kurulu Üyeliği, İcra Komitesi Başkanlığı, Yönetim Kurulu Başkanlığı. Ve KİPLAS’da verilen son nefes.

KİPLAS’a parelel olarak, 1964 yı-lında başlayan, Türkiye İşveren Sendi-kaları Konfederasyonu (TİSK), sendi-

kal yaşamında ikinci sendikal şapkası. Yönetim Kurulu Üyeliği, Yönetim Ku-rulu Başkan Vekilliği, 1989’dan 2004 sonuna kadar da, TİSK Başkanlığı.

Yaşamı boyunca sendikacı, başlı-ğını kullanmamızda sanırım haklıyız. Yarım asrı aşan bir süreç.

Önceki yıllarda, yine bir cami av-lusu, Şişli Camisi’nin avlusu bu kez. Devrimci İşçi Sendikaları Konfede-rasyonu  (DİSK)  Başkanlığı yapan, sendikacı-politikacı, bir başka duayen Kemal Nebioğlu’nun cenazesinde, Re-fik Baydur ile karşılaşıyoruz. Gözleri buğulu. Yıllarca karşı karşıya sendi-kal mücadele içinde yer almışlar, ama aralarındaki saygı ve sevgi bir başka. O nedenle de cenazede, ön safta son gö-revini yapıyor.

[email protected]

Page 117: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016 115115

görüşÇalışma ve Sosyal Güvenlik

Bakanlığı’nda 30 yıla ulaşan görevim süresince ve görev sonrasında da ta-kılmalarla, serzenişlerle, ama hep kar-şılıklı diyalog ve saygı sınırları içinde yürüyen bir ilişki. Onun için de son görevimiz için Teşvikiye Camisi’nin avlusunda, onunla çalışmış, onu se-venleri, ailesi, yakınları, dostları hep beraberiz.

Bir kaç anı ile onu son yolculuğun-da, yeniden selamlayalım diyorum.

İş Müfettişi olduğum süreçte, bazı toplantılarda karşılaşma dışında, pek diyaloğumuz olmamıştı. 90’lı yılların başları. Çalışma Genel Müdürü’nün değişeceği ve benim bu göreve gelme olasılığım sürecinde, bu değişikliğin gerekli olmadığını, yetkililerin, döne-min Bakanının yanında benim de bu-lunduğum ortamda, açıkça söyleyerek, tutarlılığını da göstermişti. O yüzden, özellikle saygı duymuştum. Düşünce-sini açıkça belirtiyordu. Kapalı kapılar arkasında, farklı konuşmuyordu.

Çalışma Genel Müdürü olunca, randevu alarak ziyaretime geldi. Çalış-ma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın o zamanki binasında, işçi sendikası yöneticiliği yapmış, rahmetli Bahir Ersoy’un Bakan olarak çalıştığı odada görev yapıyordum. Öğle tatili saatle-rinde ve randevu saatinden çok önce gelmişti. Kapı açıktı ve çalışıyordum. Sekreter odaya aldı hemen zaten. Bi-raz şaşırmıştım erken gelmesine. Et-rafı gözlemleyip, masanın üzerinde-kilere baktıkan sonra, o an tesadüfen masanın üzerinde bulunan bir kitap dikkatini çekmişti.  Peter Drucker’in İş Bankası yayınları arasında çıkan kitabı. Hoşgeldin girişlerinden sonra, “Böyle kitaplar da  okuyormusun?” ilk sözü olmuştu. Çok iyi hatırlıyorum. Ben de karşılık olarak, farklı görüşler okumak, hayata bakışımız olduğu ka-dar, görevimiz de diye belirtmiştim. Ve hemen arkasından da, Drucker’i oku-

duğum gibi, Komunist Manifesto’yu da okuyorum diye yanıt vememe de, böyle bir yanıt beklemediği için, o şa-şırmıştı bu kez.

Böyle başlayan diyaloğumuz, yıl-larca şiirlerle de, karşılıklı atışmalarla da sürdü hep. Anlatıyoruz, dinliyor-sun, tartışıyoruz, ama görüşlerimiz dikkate alınmıyor diye yakınırdı. “İş güvencesi” konusunun gündemde ol-duğu günlerdi. Biraz farklı düşünmek-ten kaynaklanan bu durum nedeniyle, daha önceden sürdürülen ilişkilerden farklı bir durum vardı sanırım. Ama görevim süresince, karşılıklı saygı ve dinleme konusunda, diyaloğumuz hep olumlu bir şekilde sürdü.

KİPLAS, bugünkü yeni binasına ta-şınmıştı. Açılışına gidememiştim, ama daha sonra ziyaretine gittiğimde, bazı kitaplar götürdüm. Tatil-i Eşgal Kanu-nu ile İşveren Sendikacılığı, bir kitap daha vardı. Kitapla kutlamaya geldiği-me de şaşırmıştı. Şimdi oranın kütüp-hanesinde bulunuyor mu o kitaplar, bilemiyorum.

Yapamayacağımı veya yapılamaya-cağını açıkça söylüyordum. Görevden ayrıldıktan sonra da, hep aynı çizgi-yi sürdürdüm. Bu biraz zor oluyordu doğrusu. Görevde bulunduğu sırada farklı tutum içinde olanların, görev-den ayrıdıktan sonra farklı tutum içine girmelerinin değerlendirmesini yapar-ken de, gülümsemesini eksik etmezdi. Bak bizim görüşlerimize geldi derdi. O “gelme”yi dile getirenlerin, daha son-ra nasıl söylemlerinin ve görüşlerinin dikkate alınmak bir yana, savundukla-rının ciddiye bile alınmadığını da, hep birlikte gördük.

Bir siyasi partiye üye olmak, o si-yasi partinin görüşlereri çevresinde hareket etmek, onun bağımsız kişiliği ile pek uyuşmuyordu. O yüzden, par-lamenter yola yönelmedi sanıyorum. Görüşlerini değişik kişi, grup ve parti-lere aktarırken, o çizgisini hep sürdür-

dü. Düşünceleri açısından dik durdu diyebilirim. Bazı görüşlerine katılıp katılmama konusu ayrı, ama görüşleri-ni zamana ve zemine göre değiştirmez, sadece uslubünü ona göre ayarlardı.

O yüzden de, KİPLAS Başkanı ola-rak, TİSK Başkanı olarak da bir isim bı-rakmıştır. Muhalifleri bile bunu kabul etmişlerdir.

Tercan’da doğup, geldiği nokta ve yaşam süreci konusunda, Cumhuri-yeti, demokrasiyi sürekli savunan, Atatürk’e de büyük hayranlık ve saygı duyan bir insandı, Refik Baydur. Sen-dikal konularda anılarını, görüşlerini aktaran kitaplar da yazdı. Atatürk’e olan sevgisi ve hayranlığını aktaran çalışmaları da oldu.

Teşvikiye Cami, onun son yolculu-ğuna başlayacağı durakda, onu kendi-si de uğurluyordu. Rahatsızlığına rağ-men, son kitabını da tamamlamıştı. Ve yine Atatürk üzerine düşüncelerini aktarıyordu. Bu kitabına isim ararken, ismide torunu koymuştu.

Kitabının adı, “1919+19” ve altında Mustafa Kemal’in sözüne yer vermişti. “Milletin bağrından temiz bir nesil yetişiyor. Bu eseri ona bırakacağım ve gözüm arkamda olmayacak”.

Ne yazık ki, bu kitabının matba-adan çıkmış halini göremedi. Sayfa-larını karıştıramadı, koklayamadı bu kitabını.

18 Eylül 2016 günü gözlerini yu-marken, kitabı da baskıya veriliyordu.

Güzel bir uğurlama için bir günde kitabın baskısı tamamlanıp, 20 Eylül sabahı, paketlenen kitapları da Teş-vikiye Camisi’nin avlusunda, kapıda yerlerini almışlardı.

Son yolculuğuna uğurlamaya ge-lenler, Refik Baydur’u yolcu ederken, bu kitabın sayfalarını karıştırarak uğurluyorlardı.

Işıklar içinde olsun.(İstanbul, 20 Eylül 2016, Salı)

Page 118: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016116

arkeogezi

Kibyra Antik KentiBurdur, sarp dağların çevrelediği

geniş ve sulak ovalarıyla salt çağdaş Anadolu’nun değil, antik çağların da önemli yerleşim alanlarından biridir. Farklı süreçlere tanıklık eden Burdur kültür tarihi, Anadolu arkeolojisinde hatırı sayılır bir yere sahiptir. Burdur’a bağlı Gölhisar İlçesi’nin hemen kuzey-batı kenarındaki tepelerde konumla-nan Kibyra Antik Kenti, antik dönemde Likya, Karya, Pisidya ve Frigya kültür bölgelerinin kesişme noktasında; ku-zeyi güneye ve doğuyu batıya bağla-yan ticaret yollarının tam merkezinde konumlanır. Bugün de Gölhisar, Antal-ya – Denizli / Burdur – Fethiye kara-yollarının birleştiği bir kavşaknoktası-dır. Bu konumuyla Kibyra antik kenti,

Burdur’a 120 km.; Denizli’ye 105 km.; Antalya’ya 135 km. ve Fethiye’ye 110 km. uzaklıktadır.

Adının anlamı henüz kesin olarak bilinemese de Kibyra, Hellence bir ad değildir; tıpkı Anadolu’daki birçok kent adında olduğu üzere, yakın çev-resindeki Bubon (İbecik), Balboura (Dirmil) gibi, Kibyra sözcüğü de Hel-lence bir anlam taşımaz. Ortak kanı, sözcüğün Geç Tunç Çağı’ndan itibaren Batı ve Güneybatı Anadolu’da yaygın olarak kullanılan Eski Anadolu budun-larından Luvi Halklarının konuştuğu dile ait olduğu ve bu bilmediğimiz ilk adlandırmanın Hellen ağzında “Kiby-ra” formuna dönüştürüldüğüdür.

Kibyralılar aslen Lidyalı olup bu-

radan göç ederek Kabalis bölgesine gelirler. Ayrıca bu göçmenlerin gelir gelmez yörede etkinlik kurup burada oturan Pisidyalıları ve diğer halkları boyundurukları altına aldıklarını ve çok geçmeden yerleşim alanlarını de-ğiştirerek çevresi 100 stadia’ya ulaşan bir kent kurduklarını bildirmektedir. Aynı kaynakta Kibyra’da Lidce, Soly-mce, Pisidce ve Hellence olmak üzere dört farklı dilin konuşulduğu da vur-gulanmıştır. Strabon’un kentin taşın-masıyla ilgili bu anlatımı, Kibyra’ya yaklaşık 18 km. uzaklıktaki Uylupı-nar antik yerleşmesindeki arkeolojik bulgularla da desteklenir. Gölhisar’a bağlı Uylupınar Köyü çevresindeki ve Gölhisar Gölü kıyısındaki kayalık tepe-

Page 119: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016 117

arkeogeziliklere yayılmış görünen yerleşim, Erken Demir Çağ’dan başlayıp süreklilik göste-ren buluntulara sahiptir. Yani bu yerle-şim, Kibyralılar’nın, olasılıkla İ.Ö. 4. - 3. yüzyıllarda, bugün görülebilen kentlerine taşınmadan önce yerleştikleri alandır.

Yargı Merkezi Kibyra

Roma imparatorluğu devrinde bölge-deki 25 kentin yargılama merkezi konu-munda bulunan Kibyra’da odeon binası aynı zamanda bölge mahkemesi olarak da işlev görmüş. Roma’nın bölgeye ata-dığı vali, idari merkez Efes’te bulunurken mahkeme başkanı ise Kibyra kentinde bulunuyormuş. Antik çağda at yetiştirici-liği alanında o kadar nam salmış ki ‘hızlı koşan atların şehri’ olarak anıla gelmiş. Aynı zamanda Kibyra’da demir işçiliği de bir meslek olmaktan öteye geçerek sanat-sal bir boyuta ulaşmış. Ünlü coğrafyacı Strabon’un bilgilerine göre Kibyra önemli bir askeri güce sahipmiş. Öyle ki bölgede üç diğer antik kentle birlikte kurduğu it-tifaka 30 bin civarında piyade ile 2 bine kadar atlı asker gönderebiliyormuş.

Gladyatörler Diyarı

Yapılan arkeolojik çalışmalar neti-cesinde M.Ö 1’inci yüzyıldan itibaren stadyumunda gladyatör dövüşlerinin ya-pıldığı anlaşılmış. Kazı çalışmaları sonra-sında ortaya çıkarılan frizlerde çok sayıda gladyatör frizleri bulunmaktadır. Hatta kentin nekropol bölgesinden stadyuma doğru gidilen anıtsal yol istikametinde çok sayıda gladyatör mezarının bulundu-ğu anlaşılmakta. Antik şehre girerken sol tarafta bulunan stadyum, ‘U’ formundaki yaklaşık 200 metreye varan pist uzunlu-ğu ve yaklaşık 12 bin kişilik kapasiteyle Anadolu’nun en ihtişamlı beş stadyumun-dan birisi olarak kabul ediliyor. Roma İmparatorluğu döneminden önce çeşitli sportif faaliyetler amacıyla tercih edilen stadyum, daha sonra gladyatörlerin dö-vüşlerinin sergilenmesi için de kullanıl-mış.

Page 120: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016118

arkeogeziDünyanın En Büyük Odeonu Kibyra’da

Kibyra’nın Odeon binası yaklaşık 3 bin 500 kişilik kapasitesiyle dünya ça-pında ün sahibi bir amfi tiyatro. Antik çağlarda müzik ve konserlerin düzen-lendiği salonu ifade eden odeon’un dünyada bilinen ölçüleriyle en büyü-ğü Kibyra’dadır. Aynı zamanda kent meclislerinin de toplanma yeri olan Odeonlar, Kibyra’da bir ilk olarak aynı zamanda kışlık tiyatro ve uluslararası mahkemelerin yapıldığı bir bina ola-rak da kullanılmış. Kibyra’nın ilkleri bununla kalmıyor. Odeon binasının orkestra salonunun zeminlerinde ‘opus sectile’ yöntemiyle renkli mermer dö-şenerek inşaa edilen medusa figürlü mozaik de dünyada zemine döşenmiş ilk medusa figürü olarak kabul ediliyor.

Anadolu’nun En Büyük Hamamlarından Birisi

Kibyra’nın hamamı da sahip olduğu özellikleriyle oldukça ünlü. En az 1800 yıllık bir geçmişi olduğu düşünülen hamam, Roma döneminde inşaa edil-miş. 2 bin 600 metrekaresi ana yapıyı oluşturan hamamın toplam büyüklüğü yaklaşık 5 bin 400 metrekare. Hamam, kentteki stadyum ve odeondan sonra en büyük üçüncü yapı olarak gösteriliyor. Hamamın en önemli özelliği ise kapla-dığı alan bakımından Anadolu’nun en büyük hamamlarından biri olması. Ha-mamda ısıtma sistemi alttan mermerle-rin ısıtılması şeklinde tasarlanmış.

Antalya üzerinden Çavdır - Denizli yol güzergahını takip ederek Gölhisar’a gelerek buradan da Kibyra Antik Ken-tine rahatça ulaşabilirsiniz. Ankara ta-rafından ise Afyonkarahisar - Burdur karayolundan Gölhisar-Fethiye istika-metini takip ederek Gölhisar’a ulaşmak mümkün. İzmir - Aydın - Denizli güzer-gahından ise Acıpayam-Gölhisar hattı-nı takip ederek Kibyra Antik Kenti’ne varabilirsiniz.

Page 121: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016 119119

sanat

İmren Erşen: “Sanatla ilgili bir toplum olmalıyız”Sizi tanıyabilir miyiz?70 yaşındayım ve aslen Eskişehir’li-

yim. Ankara’ya 1957’de üniversite oku-maya geldim. 1962’de mezun oldum. Ondan sonra Türkiye Petrolleri’nde çalıştım. Mülkiye mezunuyum. Vali, Kaymakam olacakken geldiğim nokta bambaşka idi. Burslu okumuştum bu sebepten işe başlamıştım. 8-10 yıl çalı-şıp o bursları ödedim. Ama resim yap-maya da TPAO’de çalışırken başladım. 32 yıllık iş hayatımın tamamında re-sim yaptım. Türkiye Petrolleri’nin ça-lışma alanı dışına çıkmasını sağladım, birlikte resim yarışmaları düzenledik.

Mesela Batman’daki çocukları 10-15 yıl boyunca resim alanında destekle-dik ve yarışmalar yaptık.

Resme başlama hikayem de Türk Amerikan Derneği’nde olmuştur. Türk resmi denince herkes İbrahim Çallı’yı tanır bense Refik Epikman’ı tanıyor-dum. Kendisinin ders verdiğini du-yunca hemen o gün gittim ama sezon sonuna denk geldim.

Renklerin dünyasına ne zaman ve nasıl girdiniz?

Ekim ayında sezon açılıyor. Hoca-ya tekrar gittim ve dedim ki “Ben ar-tık boyaya geçebilir miyim?”. Hoca ise

“Tabi geçersin ama sen renkleri biliyor musun?” diye sordu “Bilmiyorum.” de-dim ben de. Hoca küçük bir kağıdın üzerinde bana renkleri anlattı önce. Sıcak renkler, soğuk renkler, tamam-layıcı renkler, siyah beyaz... Gittim, hemen boyaları aldım. Evde ne kadar desenim varsa hocanın da görüp be-ğendiği, hepsini tuvallere geçirdim boyadım, boyadım, boyadım... Sonra hepsini toplayıp hocanın evine götür-düm. Epikman resimleri bahçeye yay-dı, hepsine tek tek bakıp güldü. Çok heyecanlandım. Şimdi düşünüyorum da o zaman ben 26-27 yaşındayım he-nüz.

Page 122: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016120120

sanatHoca o anda benim heyecanıma

gülüyor ve öylece, hayret ederek re-simlerime bakıyor. Herhâlde 50’nin üzerinde resim vardı o gün bahçede. Ben de “Hocam beğenmediniz mi?” diye sordum. O kadar emek vermişim, heyecanla beklemişim, 1 ay çalışmı-şım, boyalar almışım. Zor şartlarda üretmişim. Gülebilir de ama niye gü-lüyor onu bilmem lazım. Bu yüzden sordum. Hoca da biraz duraksayıp “Şu şöyle olmayacak, bak bunun burası böyle olacak.” dedi ve beni kolumdan tuttuğu gibi içeriye götürdü. Çok güzel bir salondan evin içine girdik ve orada sütun gibi bir şeyin üzerinde bir resim

var. Onu gösterdi ve dedi ki, “Bunu tanıyor musun?”. “Tanıyorum” dedim. “Bak o benim” dedi. “Peki Atis’i tanıyor musun?” dedi. “Tanıyorum” dedim. Git-ti kütüphanesinden bir kitap seçti ve “Bunu al, sende kalsın. Bunun her say-fasını hepsini elden geçir, her gece bak” dedi. Ve ben öyle öğrendim renkleri. Çünkü en sıcak renk kırmızının dahi soğuğu vardır.

Gecekonduların ressamı nereden geliyor, biraz da buna değinelim mi?

Ankara çok güzel bir şehir. Bahçeli, tek katlı güzel evleri var. Ben dedim ki, oturucağım, bunları çiziceğim. O

kadar zor ki, derya deniz al karşında dursun! Hangisini çizeceksin, nereden başlayacaksın? Bizzat o manzarayı çizmek istiyorum ben, çünkü görerek yapmaya alışmışım. Aldığım eğitim bu yönde çünkü. İlk başta çizdiklerim hep hocanın resimlerine benzer resimlerdi . Benzemesi de çok doğal. Bizim hoca-mız sonuçta. Ondan sonra, annem be-nim yanıma yerleşti. Dedim ki tamam ben Hatice Hanımı’da götüreceğim, orada beraber oturacağız. O etrafa ba-kacak ben de çizeceğim. Ben her pazar gidip orada çizmeye başladım ve elbet-te en çok gecekonduları çizdim.

Page 123: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2016 121121

sanatİlk resim serginizi açtığınızda kaç ya-

şındaydınız? Nasıl dönüşler oldu size?1978 yılında ilk sergimi açtım yani 38 ya-

şındaydım. Geri dönüşler iyiyidi açıkçası. Çok resim sergilemiştim. Çok çalışmıştım. Çünkü Anadolu’ya gidip gelmek resmime yansımış sergim konusunda güzel eleştiriler almıştım.

5 yıl önce ben bu insanlarla tanıştım. Yani bu resimdeki insanlarla. Hem de pazarda ta-nıştım. Bir tanesine “Seni çizebilir miyim?” dedim. “Tabi” dedi, oturdum çizdim. Sonraki hafta başka bir köye gittim orada da oturuyor-lar. Onları da çizdim. Böyle bir ahbaplık oldu. Nerdensin? Hangi köydensin? Bu insanlar hoş insanlar.Yaşama bağlılar, neşeliler, çok renkliler. Duygularını çiçeklerle ifade ediyor-lar.. Bu sene köye gittim. Hepsini resmettim.. Fotoğraf çekip de yapılabilirdi ama ben bunu tercih etmedim.

Türkiye’de sanata ve sanata bakış hak-kında neler söylemek istersiniz?

O zamandan bu zamana dünya bakışı da çok değişti. Ben sık sık yurtdışına gitme imkânı buldum. Bütün müzeleri, çok önem-li müzeleri gördüm, büyük eserleri gördüm elimden geldiği kadar baktım, inceledim. Yurtdışında zaten eğitim almaya gittim. İtalya’ya ve Fransa’ya da. Bu iş için elimde-ki bütün olanakları kullandım. Aldığım eği-timle alakalı İtalya’ya gittim. Floransa’daki o Uffizi müzesinin bütün büyük ustalarının Leonardo’nun, Rembrandt’ın eserlerini, de-senleri görmek benim için çok büyük bir şey.

Son olarak eklemek istediğiniz, sanat-severlere iletmek istediğiniz bir şeyler var mı?

Söylenecek her şeyi söyledik sanırım. Ama şunları ekleyebilirim. Sanatla ilgili bir toplum olma yolunda olmalıyız. Yani artık olması gerekiyor. Çocuklara matematik ka-dar sanat da öğretmemiz gerekiyor. Yani eği-tim olarak, tavır olarak, politika olarak tüm yapılması gerekenleri yapmanız gerekiyor. Matematik de bir sanattır. Mesela jimnastik yapmak gerekiyor, anatomi bilmek gerekiyor. İnsan vücudunu iyi tanımayan biri ressam olamaz.

Çok teşekkür ederiz.

Page 124: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

istatistikTOPLU İŞ SÖZLEŞMELERİ

LOKAVTLARGREVLERYILLAR LOKAVT

SAYISILOKAVTA DAHİL

İŞÇİ SAYISIKAYBOLAN

İŞGÜNÜ SAYISI

1996 3 3 761 160 3681997 4 4 083 62 2361998 2 500 5 2841999 4 931 76 4702000 2 2 483 32 7602001 - - -2002 - - -2003 2 888 110 4152004 1 801 2 0822005 1 118 592006 1 66 3 8942007 - - - 2008 1 1256 16 3282009 - - -2010 - - -2011 - - -2012 - - -2013 - - -2014 1 205 25 4202015 1 42 1682016* 1 42 1 386

YILLAR AKDEDİLENSÖZLEŞME SAYISI

İŞYERİ SAYISI

İŞÇİ SAYISI

1996 1 871 10 290 515 8401997 2 056 12 966 841 5181998 1 867 7 047 219 4341999 2 286 12 373 828 4582000 1 646 6 844 208 5952001 4 454 14 211 775 4782002 1 773 7 453 255 0592003 1 607 7 806 629 2402004 1 479 7 913 325 1892005 3 977 14 388 587 4562006 1 705 5 456 304 3922007 1 972 9 734 459 4492008 1 704 9 623 262 7862009 1 995 11 544 504 7962010 1 662 9 033 338 6712011 1 939 14 057 422 8022012 1 513 6 721 234 4692013 2 642 17 288 657 4852014 1 677 12 440 364 2072015 1 632 16 912 645 0482016* 2 453 9 131 451 786

YILLAR GREV SAYISI

KATILAN İŞÇİ SAYISI

KAYBOLAN İŞGÜNÜ SAYISI

1996 38 5 461 274 3221997 37 7 045 181 9131998 44 11 482 282 6381999 34 3 263 229 8252000 52 18 705 368 4752001 35 9 911 286 0152002 27 4 618 43 8852003 23 1 535 144 7722004 30 3 557 93 1612005 34 3 529 176 8242006 26 2 061 165 6662007 15 25 920 1 353 5582008 15 5 040 145 7252009 13 3 101 209 9132010 11 808 37 7622011 9 557 13 2732012 8 768 36 0732013 19 16 632 307 8942014 12 6 880 365 4112015 27 7 940 128 8012016* 20 2 100 83 367

Kaynak : Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı.* İlk 11 Ay

Not: 14 Mayıs-4 Haziran 2015 tarihleri arasında metal sektörü işyerlerinde yaşanan iş bırakma eylemleri yasal grev şartlarını taşıma-dığından ÇSGB Grev İstatistikleri‘ne yansımamıştır. TİSK tarafından yapılan hesaplamalara göre söz konusu eylemler nedeniyle 12 işyerinde toplam 32.944 personel çalışmamış ve kaybolan işgünü sayısı 236.235 olmuştur.

122

Page 125: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

123

Not : Belirtilen rakamlar parite değişimini ifade etmektedir.Kaynak : Uluslararası Yönetim Geliştirme Enstitüsü Dünya Rekabet Gücü 2016 Yıllığı

0.0060.0080.0090.0110.0130.0140.0260.0430.0440.0490.0580.0750.0790.0790.0790.0790.0800.0830.0850.0980.1020.1030.1070.108

0.1400.1400.1400.1400.1400.1400.1400.1400.1400.1400.1400.1400.1400.1400.1400.1410.1420.1420.1430.1500.1570.1780.1830.1900.1920.2160.217

0.2640.3150.3420.351

0.4210.557

0.7621.516

2015 YILINDA DÖVİZ KURU İSTİKRARIUlusal Paranın Özel Çekme Hakları (SDR) Karşısındaki Değer Değişimi, 2015/2013

Page 126: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

26. Genel Kurul Çalışma Raporu

TİSK Yayını Konfederasyonumuzun 16 Aralık 2013 – 30 Eylül 2016 dönemindeki çalışmala-

rını özetleyen TİSK Çalışma Raporu yayınladı. Raporda, dünya ekonomisindeki ve Türkiye’deki gelişmelere, özellikle sosyal ve ekonomik istikrarın korunması; üretim, ih-racat, yatırım ve istihdam artışının sağlanması; Sanayi 4.0 sürecine adapte olunması gibi başlıklara dikkate çekiliyor.

www.tisk.org.tr

İş Mahkemeleri Kanunu Tasarısı Taslağının Değerlendirilmesi

TİSK YayınıTürkiye’de iş hukuku ve sosyal güvenlik hukuku alanında en önemli akademik plat-

form olan “İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Derneği”nin 40’ıncı kuruluş yıldö-nümü münasebetiyle gerçekleştirilen Seminer’e ilişkin bu yayınımızın yararlı olmasını dileriz.

www.tisk.org.tr

İŞ HUKUKU VE SOSYAL GÜVENLİK HUKUKU DERNEĞİ 40. YIL ULUSLARARASI TOPLANTISI

14 Mayıs 2016 / İstanbul

İŞ MAHKEMELERİ KANUNU TASARISI TASLAĞININ DEĞERLENDİRİLMESİ

İŞ HUKUKU VE SOSYAL GÜVENLİK HUKUKU DERNEĞİ 40. YIL ULUSLARARASI TOPLANTISI

İŞ MAHKEMELERİ KANUNU TASARISI TASLAĞININ DEĞERLENDİRİLMESİ

2016Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu sponsorluğunda düzenlenmiş ve yayınlanmıştır. Baskı Tarihi : 15 Kasım 2016

ISBN : 978-605-9994-23-1

9 7 8 6 05 9 99 4 2 3 1

TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARIKONFEDERASYONU

TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU

Hoşdere Caddesi Reşat Nuri Sokak No: 10806540 Çankaya / ANKARAT :+90 312 439 77 17F :+90 312 439 75 92-93-94W :www.tisk.org.trE :[email protected]

Baskı Tarihi15 Ekim 2016

TİSK Yayın No: 356

9 786059 994224

26. Genel KurulÇalışma Raporu

3 Aralık 2016

Sosyal Sigortalar Hukuku

Prof.Dr.Yusuf AlperUludağ Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof.Dr.Yusuf Alper’in “Sosyal Sigortalar Huku-

ku” kitabının güncellenmiş ve genişletilmiş 8. baskısı çıktı. 1997 yılında ilk baskısı yapılan bu Kitapla yazar, lisans eğitimi sırasında sosyal

güvenlik hukuku dersi veya bu içerikte benzer dersleri alan İİBF öğrencilerinin mevzuat karmaşasına düşmeden, olabilecek en sade ve anlaşılabilir bir dille konuya hakim olmalarını sağlamayı amaçlamaktadır.

Öğrencilere faydalı olmasını dileriz.İSTEME ADRESİ :DORA Basım- Yayım Dağıtım Ltd.Şti.Tel: (224) 221 38 39www.dorakitap.com

İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku

Prof.Dr.Yusuf Alper – Prof.Dr.İlknur KılkışUludağ Üniversitesi Öğretim Üyeleri Prof.Dr.Yusuf Alper ve Prof.Dr. İlknur Kılkış

tarafından kaleme alınan İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku kitabının 2.baskısı yayınlan-dı. Kitabın ilk baskısından bugüne geçen 1 yıllık sürede yürürlüğe giren 8 ayrı yasal düzenleme ile mevzuata gelen değişiklikler kitaba eklenerek güncellendi.

İlgilenenlere yararlı olmasını dileriz.İSTEME ADRESİ :DORA Basım- Yayım Dağıtım Ltd.Şti.Tel: (224) 221 38 39www.dorakitap.com

yayınlar

124

Page 127: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

TİSK AKADEMİ Eylül sayısı çıktı.Çalışma hayatı başta olmak üzere ekonomik, sosyal ve hukuki alanlardaki araştırma,

makale, inceleme ve raporlara yer veren hakemli dergimiz TİSK AKADEMİ’nin 23.Sayısı Mart 2017’de yayınlanacaktır.

Makalelerinizi 31 Ocak 2017 tarihine kadar gönderebilirsiniz.

Ayrıntılı bilgi için: www.tisk.org.tr

2016

/ II

2016 / II

C‹LT: 11 SAYI: 22

Population Displacement Effect of Refugees in Turkey: An Input-Output Model Based Analysis

Çağaçan Değer Elif Tunalı Çalışkan

Osman Aydoğuş

UEFA Finansal Fair Play Kuralları Bağlamında Borsa İstanbul’da İşlem Gören Spor Şirketlerinin Performanslarının Analizi

Erdinç KaradenizLevent KoşanFatih Günay

BIST 30 Endeksinde Yer Alan İşletmelerin Finansal Performans Değerlemesinde TOPSIS Yaklaşımı

Fatih TemizelBerfu Ece Bayçelebi

Government Spending and Economic GrowthMehmet Tarık Eraslan

Ahmet Tozlu

Kadınların İşgücüne Katılma Eğilimleri: Türkiye ÖrneğiÖzge Korkmaz

Petrol Fiyatı Şoklarının Hisse Senedi Getirileri Üzerindeki Etkileri

Zehra AbdioğluNurdan Değirmenci

Ulusal Kültürün Kurumsal Sosyal Sorumluluk Uygulamaları Üzerindeki Etkisi: Gelişmiş ve Gelişmekte Olan Ülkeler Üzerine Bir Araştırma

Emrah KoparanTülay İlhan Nas

Tarhan Okan

Uluslararası İşgücü Kanunu Çerçevesinde Türkiye’de Yabancıların ÇalışmasıBaki Erken

TİSK Başkanı Yağız Eyüboğlu’nun 10 Kasım Mesajı:

“Milletimizin kurtarıcısı, Cumhuriyetimiz’in kurucusu Atatürk’ü ölümünün 78’inci yıldönümünde

minnet ve özlemle anıyoruz.

Atatürk’ün ilke ve inkılaplarının eseri olan Türkiye Cumhuriyeti’nin demokratik, laik, sosyal hukuk devleti kimliği ile her türlü zorluğun

üstesinden geleceğine şüphemiz yoktur.

O’nun ‘Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız, bu

kafidir.’ sözü daima aklımızdadır.”

Saygılarımla,Yağız Eyüboğlu

TİSK Yönetim Kurulu Başkanı

Page 128: Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016 · 6 kuruş değer kaybetmişti. Bu 6 kuruş değer kaybı hafife alınır bir değer kaybı değil. Ama korkarım ki, 3 Ekim’den son-ra

| CİLT 54 • SA

YI 6 • KASIM

- ARA

LIK 2016

TÜRKİYE AĞAÇ VE KAĞIT SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI (TAKSİS) •TÜRK AĞIR SANAYİİ VE HİZMET SEKTÖRÜ KAMU İŞVERENLERİ SENDİKASI (TÜHİS) •TÜRKİYE CAM, ÇİMENTO VE TOPRAK SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI •ÇİMENTO ENDÜSTRİSİ İŞVERENLERİ SENDİKASI (ÇEİS) •TÜRKİYE DERİ SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI •TÜRKİYE GIDA SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI (TÜGİS) •İLAÇ ENDÜSTRİSİ İŞVERENLER SENDİKASI (İEİS) •TÜRKİYE İNŞAAT SANAYİCİLERİ İŞVEREN SENDİKASI (İNTES) •KAMU İŞLETMELERİ İŞVERENLERİ SENDİKASI (KAMU-İŞ) •TÜRKİYE KİMYA, PETROL, LASTİK VE PLASTİK SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI (KİPLAS) •MAHALLİ İDARELER KAMU İŞVEREN SENDİKASI (MİKSEN) •MAHALLİ İDARELER İŞVERENLERİ SENDİKASI (MİS) •TÜRKİYE METAL SANAYİCİLERİ SENDİKASI (MESS) •PETROL ÜRÜNLERİ İŞVERENLER SENDİKASI (PÜİS) •TÜRKİYE SAĞLIK ENDÜSTRİSİ İŞVERENLERİ SENDİKASI (SEİS) •TÜRKİYE SELÜLOZ, KAĞIT VE AĞAÇ MAMÜLLERİ SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI (KASİSEN) •TÜRKİYE ŞEKER SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI •TÜRKİYE TEKSTİL SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI •TÜRKİYE TOPRAK, SERAMİK, ÇİMENTO VE CAM SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI •TURİZM ENDÜSTRİSİ İŞVERENLERİ SENDİKASI

Cilt 54 ‣ Sayı 6 ‣ Kasım / Aralık 2016

MEHMET ALI ÖZKAN

HAKAN YILDIRIMOĞLU

PROF.DR.ÖMER FARUK ÇOLAK

PROF.DR.SINAN SÖZMEZ

MEHMET ORDUKAYA

TUFAN ÜNAL

HAKAN ÖZYILDIZ

PROF.DR.TEKIN AKGEYIK

DOÇ.DR.YÜCEL UYANIK

ISMAIL BAYER

2017 YILI BÜTÇESİÖZEL İSTİHDAM BÜROLARI

ARACILIĞIYLA GEÇİCİ İŞ İLİŞKİSİ

EK: YARGITAY KARARLARI FIHRISTI