Upload
others
View
0
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
HAZIRLAYANLAR
MELEK KÖKSALAN
EBRU SÖYÜK
ESİN ALPER
EDİTÖR ZEYNEP ENGİN
NİSAN 2012
MART AYINDA NELER YAPTIK?
AYIN SORUSU
NİSAN AYI ETKİNLİK ÖRNEKLERİ
BRANŞ ETKİNLİKLERİ
İngilizce
Müzik-Orff Beden Eğitimi Bale/Modern Dans
KİTAP ÖNERİLERİ
REHBERLİK BİRİMİ
SEVGİ MENÜSÜ
DOĞUM GÜNLERİMİZ
Nisan ayında üç ailemiz sınıfımızı ziyaret etti.
İ.Ü. Botanik Bahçesi’ne gezi düzenledik.
Okul bahçemize filizlenmiş çiçek tohumu ekerek “Leylekler Sınıfı Bahçesi”ni oluşturduk ve bitkilerimizi suladık.
BİR ŞEYİN BÜYÜDÜĞÜNÜ NASIL ANLARSIN?
Şan KURT: Çok yemek yersek büyürüz.
Çağan DALBUDAK: Hayvanlar yavrudur sonra büyürler.
Deniz ÇAVUŞOĞLU: Çok uzun boylu olduğunda ve yaşlandığında anlarım.
Yiğit ÖZTÜRK: Dokunarak ellerimle hissederim.
Ceylin DENİZ: Çok büyük olursa anlayabilirim.
Eren YÜCE: Bitkiler suyla büyür ,çiçekleri açınca anlarım.
Kerem FERMAN: Şişko olunca anlarım.
Poyraz ONAR: Yemek yerse her şey çok büyür.
Tuna YAPICI: Sulayınca anlarım.
Zeynep ALTUĞ: Boyu büyür.
Nil YAZGAN: Çok yersek uzarız.
İrem AKKUŞ: Ölçerek anlarım.
Fulya SİSNELİ: Gözlerimle anlarım.
Beril OSANMAZ: Yemekle anlarım.
Can DÖNMEZ: Sulayınca büyür.
Defne YÜCEDAL: Yemek yerken büyürüz.
Çınar ILGAZ: Çiçekten anlarım.
Demir SARIMADEN:Sulayınca…
Ege AVDEL: Balonun patlamasından anlarım.
Aras SABUNCU: Babadan anlarım.
İrem KAYAHAN: Topraktan.
Dağhan KURT: Onun boyundan anlarım.
Yağız BİNGÖL: Babamdan anlarım.
Efe TÜMBAY: Yemek yemekten anlaşılır.
Emir YENİ: Suyla anlarım.
Zeynep KÜÇÜKHÜSEYİN:Evde anlarım.Parmağımdan.
23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI
Farklı kültürler, Farklı kültürleri tanıma
Atatürk ve Atatürkçülük
Çocuk Hakları
Ülkemiz ve Özellikleri (Biz nerede yaşıyoruz?)
Başka hangi ülkeler var?
Dünya’da herkes aynı dili mi konuşuyor?
Herkesin evi aynı mı?
Yemeklerimiz farklı mı? Aynı mı?
Müzikler aynı mı?
Giysilerimiz aynı mı?
Çocuk oyunları aynı mı?
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı
Niçin Bayram Yapıyoruz?
Bayram Hazırlıkları
KAVRAMLAR FEN VE MATEMATİK
SOSYAL BECERİLER
OKUMA YAZMAYA HAZIRLIK
*Renk kavramı (kırmızı, sarı, mavi, yeşil, mor, turuncu)
*Sayı Kavramı *Aynı-Farklı
*Önünde-Arkasında *Sert-Yumuşak
*Boş-Dolu
*Saygılı olmak
*Renklerin Dünyası
*Dokunuyorum-Hissediyorum
*Taş-Pamuk
*Sevimli Sayılar
*Ben Neredeyim
*Çalışma Sayfaları
YAŞAYAN DEĞERLER
GELENEKSEL TÜRK ÇOCUK OYUNLARI
GELİŞİMSEL ARŞİV (PORTFOLYO)
EĞİTİM RUTİNLERİ
*Farklı Dili Konuşuyorum, Anlaşıyorum
(Dünyaya Selam)
*Bayrak Verme
*Ayın Sorusu: Önemli nedir?
Çocuklar niçin önemlidir?
*Arkadaşımdan Mektup Var
* En’ler Kitapçığı
*Özel Gün Etkinlikleri
*Duygu Panolar
*Haftanın Günleri
MUTFAK ETKİNLİĞİ
*Pasta yapımı
AYIN PARTİSİ
*Türk ve Dünya Kültürleri Partisi
AİLE KATILIMI
*Çocukluğumda en sevdiğim oyun
BEDEN EĞİTİMİ
MÜZİK-ORFF
BALE VE MODERN DANS
*Minder üzerinde sürünme hareketleri
*Aletler arası stafet egzersizleri
*10 pas oyunu ve don-ateş oyunu
*Ritim farklılıkları
*Büyük kas becerileri ve koordinasyon çalışmaları
*23 Nisan töreni için koreografi tekrarı
*“Elele Verelim” “Çocuk Kalbimle Atatürk” “Kaz ve Binnaz” “Ayı” ve “Işık Marşı”ndan
oluşan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı programı çalışmaları.
*Isınma ve ritim çalışmaları
*Çalgı çalarken uyulacak kurallar
*Müzik Eşliğinde Oyunlar
İNGİLİZCE
In APRIL,
*Reviewing all vocabulary learned
*Reviewing all songs
*Continue with Bubbles book
KÜÇÜK MUCİZELER DÜKKÂNI
Yazar:Debbie Macomber
Yayınevi: Martı Yayınları
"Artık o eski tasasız kız değilim. Yaşadığım her günün
değerini biliyorum. Çünkü hayatın ne kadar değerli olduğunu
öğrendim... Hiçbir şeyi, özellikle de hayatı hafife almaz
oldum. Artık hiçbir günümü boşa geçirmiyorum. Çektiğim
acıların karşılıklarının olduğunu öğrendim..."
Hayatın içinden dört güçlü kadın... Küçük mucizeler, büyük
umutlar Ve dostluğun iyileştirici gücüne dair sımsıcak bir
hikâye... Bu kitapta mutlaka kendinizden bir şeyler
bulacaksınız!
SENİN KOVAN NE KADAR DOLU?
Yazar:Tom Rath / Mary Reckmeyer
Yayınevi: Boutique
Önce "insan" olmasını istediğimiz çocuklarımıza…
Hepimizin görünmez kovası vardır. Kovamız doluyken kendimizi çok iyi
hissederiz. Boşsa kötü hissederiz. Ama çocukların çoğu (ve yetişkinler
de) gün boyu kovanın dolu olmasının önemini kavrayamazlar. Senin Kovan
Ne Kadar Dolu adlı kitapta, Feliks gün içindeki etkileşimlerinin kovasını
nasıl doldurup boşalttığını öğreniyor. Ayrıca, başkalarına söylediği
sözlerin ya da davranışlarının onların kovalarını nasıl doldurup boşalttığını
da fark ediyor. Feliks sınıf arkadaşlarının, öğretmenlerinin ve
akrabalarının kovalarını doldurmanın ne kadar kolay olduğunu öğrenirken
siz de onu izleyin. Gün sona ermeden Feliks ‘in kova doldurmada ne kadar
ustalaştığını göreceksiniz ve bu süreçte, bir başkasının kovasını
doldurunca kendi kovanızın da olduğunu öğreneceksiniz.
Bugüne kadar okullarda, sadece çocukların derslerden aldıkları notlar ve zekaları onların başarıları
hakkında karar verici bir olgu olmuş, buna karşın, onların günlük hayatlarındaki sorunlarına çözüm
bulabilmeleri, arkadaşları ile iyi ilişki içinde olabilmeleri gibi, bugün ve ileride, başarılı ve mutlu birer
birey olmalarını sağlayacak duygusal ve sosyal becerilere yeterince önem verilmemiştir. Bu yaklaşım,
okullarda disiplin problemlerinin artmasına, gençler arasında sigara ve uyuşturucu kullanımının
çoğalmasına yol açtığı gibi, aileleri ile problem yasayan çocukların sayısındaki artışa, intihar olaylarına,
gençler arasında sağlıksız kız-erkek ilişkilerine ve sonuç olarak akademik başarısızlık yüzünden okuldan
ayrılmalara neden olmaktadır. Hızla değişen, güvensiz ve sağlıksız ilişkilerin, kaygı ve olumsuzlukların
arttığı dünyada, çocukların zorlukları ve engelleri aşabilmeleri, sağlıklı, mutlu, ve üretken birer birey
olabilmeleri onların duygusal zekalarını geliştirmelerine bağlıdır. İnsanlarla iyi ilişkiler içinde olan ve
duygularını kontrol edebilen çocuklar, hayatta daha başarılı ve mutlu olmaktadırlar.
EQ( emotional intelligence - duygusal zeka) yani insanların birbiriyle uyum sağlamasına yardımcı olan
beceriler ve IQ (intelligence quotient - akılcı zeka) akademik beceriler her ikisi de insanda var olan ve
birbirini destekleyen ve biri diğerinin yardımcısı olan yeteneklerdir.
Duygusal zeka, kendi duygularımızı anlamak ve pozitif olarak ifade edebilmek olduğu kadar, başkalarının da
hislerini anlamak, önemsemek ve duyarlılık göstererek ihtiyaçlarına karşılık verebilmektir. Duygusal Zeka, en
basit tanımıyla, bir çocuğun ne kadar zeki olabileceğiyle değil, daha ziyade hayatta başarı sağlamaya yarayan
sosyal ve duygusal becerilere sahip olup olmadığıyla ilgilenir. Bellek, anlama, sorun çözme, algılama, bilgi
işleme gibi yeteneklerin oluşturduğu IQ (zeka katsayısı), Weschler Zeka Ölçekleri gibi standart zeka
testleriyle ölçüldüğünde, çocuk altı yaşını geçtikten sonra hep sabit kaldığı görülmektedir. Oysa ki EQ
becerileri daha az kalıtım yüklüdür ve geliştirilebilir. Yapılan araştırmalar, elde edilen sonuçlar, kazanılmakta
olan yeni anlayış; hayatta başarılı ve mutlu olmak için sadece IQ yani- zihinsel yeteneklerin yeterli
olmadığının ve çocuklarımızın başarı şansı konusunda doğuştan sahip oldukları ve sonradan geliştirebildikleri
birtakım duygusal ve sosyal becerilerin (EQ) de etkili olduğunun önemle altını çizmektedir.
Beynin duygusal merkezi oldukça güçlüdür.Bu sebeple duygularımız da mantık ve düşünmeyi
umursamayacak derecede kuvvetlidir. Saldırganlık, öfke, korku gibi negatif duygular beynin düşünmesini ve
bir konu üzerine odaklanmasını engeller. Bu da öğrenmeyi zorlaştırır, hatta bazı durumlarda imkansız hale
getirir. Duygusal problemler yasayan ve bunlarla baş edemeyen çocuğun zihni, yaşadığı problemlerle meşgul
olduğu için beyin dikkatini ve enerjisini yaşanan bu negatif duygulara yöneltecek ve dikkatini dinlemeye
veremeyen çocuk bilgiyi kavrayamayacaktır. Öte yandan güven, sevgi, şefkat, ve mizah gibi pozitif duygularla
donanan çocuğun öğrenmesi kolaylaşacak ve düşünmesi iyi yönde etkilenecektir.
Başarı ve mutluluk için önemli görünen duygusal nitelikler; empati, duyguları ifade
etme, mizacını kontrol etme, bağımsızlık, uyum sağlayabilme, beğenilme, merhamet, sabır,
kişiler arası sorunları çözme, sevecenlik, nezaket ve saygı gibi terimlerle betimlenmiştir.
Bu nitelikleri değerlendirdiğimizde duygusal zekanın beş yeteneği ortaya çıkmaktadır:
Duygularımızı bilme yeteneği
Duygularımızı yönetme yeteneği
Amaçlarımızı gerçekleştirmeye kendimizi güdüleme yeteneği
Başkalarının duygularını tanıma yeteneği
Başkaları ile ilişkilerimizi yönetme yeteneği
Çocuklar belirli duygusal eğilimlerle doğsalar da araştırmalar beyin devrelerinin yeni sosyal ve duygusal
becerileri öğrenebilmek konusunda esnekliğini koruyabildiğini ve bu sayede yeni sinir yollarının ve daha
uyumlu biyokimyasal dokuların yaratılabileceğini göstermektedir. Bu anlamda duygular sadece soyut
düşünceler değil, beynin ürettiği ve sonra vücudun tepki gösterdiği belirli biyokimyasallardır. Örneğin bir
şeyden hoşnut olduğumuzda beynimiz serotonin ve endorfin, heyecanlandığımızda adrenalin salgılar. Bu
konuda, Kanadalı çocuk psikoterapisti olan Dr. Francine Shapiro, çocuklarımızın daha uyumlu, daha kontrollü,
kısacası daha mutlu olmalarına yardımcı olarak, onlara kendi duygularının biyokimyasını değiştirmenin
yollarını öğretebileceğimizi söylüyor. Ancak, Dr. Shapiro bu değişiklikleri yapmak için doğal ebeveynlik iç
güdülerimizi sorgulamak ve yaşam tarzımızın normal alışkanlıklarına ters düşebilecek şekillerde davranmak
zorunda kalabileceğimizi de önemle vurguluyor. Shapiro’nun bu çeşit davranışlara verdiği birkaç örnek
gerçekten çok ilgi çekici.
Sürekli ödüllendirme ve destekleme yoluyla bir çocuğun öz saygısını geliştirmek, aslında yarardan çok
zarar verebilir. Çocukların kendilerini iyi hissetmelerine yardımcı olmak, ancak bu hisler belirli başarılar ve
yeni beceriler kazanmaya bağlıysa bir anlam kazanır.
Birçok anne-baba çocuklarını üzüntüden korumanın başlıca görevleri olduğunu zanneder. Oysa gerek
duymadıkları anda çocukları korumak yarardan çok zarara sebep olur.
Çocuklarımızı stresten korumak yapabileceğimiz en kötü şeylerden biridir. Çocukların hayatın zorlukları ile
başa çıkmayı öğrenmeleri daha uyumlu ve daha becerikli olmalarını sağlayan yeni sinir yollarını
geliştirmelerine neden olur.
Çocuklarımız en değerli varlıklarımız. Onlar için yapamayacağımız neredeyse hiçbir şey yok. Ama ne yazık ki
onların her istediğini yapmak, “onlar için iyi bir şey yapmış olmak” anlamına gelmiyor. Hepimizin öncelikli amacı
onları fiziksel ve ruhsal yönden sağlıklı bireyler olarak topluma kazandırmak ve bununla birlikte hayatta başarılı
olabilmeleri, diğer bir deyişle “kişisel ve profesyonel hedeflerine ulaşmaları” konusunda onları
destekleyebilmektir. Durum böyle iken, bilinçli ebeveyn olmanın önemli bir gereği de çocuklarımızın özlerine
uygun, etkili yönlendirme teknikleriyle donanımlı olmamızdır. Bu bakımdan ebeveynler olarak çocuklarımıza
yaptığımız maddi yatırımların (eğitim, beslenme, sağlık, giyim, vs.) yanı sıra, onlarla olan gündelik
etkileşimlerimizin hayatlarına olan yansıması inkar edilmemeli, çocuğa ayrılan zamanlarda daha nitelikli
beraberlikler (birlikte oyun oynamak, sevdiği bir aktiviteyi paylaşmak, yargılamadan dinlemek gibi...)
hedeflenmelidir. Çocuklarımızın IQ’ sünün normal düzeyde olduğunu varsayımıyla yola çıktığımızda, bir çok
araştırma sonucu, bu çeşit manevi yatırımların kalitesini ve etkisini artırmanın onların sosyal ve duygusal
becerilerini geliştirmelerine yardımcı olmakla mümkün olabileceğini göstermektedir. Bununla birlikte, gelişim
kuramcıları, belli yaşlarda belli işleri başarmanın kişilik geliştirmede büyük önem taşıdığını vurgulamaktadırlar.
Bu konuda çocukları değişik hobiler edinmeye ve değişik spor aktivitelerine katılmaya yönlendirmek EQ gelişimi
konusunda ebeveynlere düşen en önemli görevler arasındadır. Çünkü bu tür faaliyetler zaman yönetimi,
zorluklarla baş etme, mizacını kontrol etme, tatmini erteleme, başkalarıyla bilgi alış-verişi, etkili iletişim
kurma, vs. gibi önemli bilişsel ve sosyal becerileri gerektirmektedir.
Kaynak: Duygulara Yardım / Lynn Clark Çoluk Çocuk Dergisi
Dr. Seden Tuyan - Eray BECEREN
“Aile Etkileşim Programı” Prof. Dr. Belma TUĞRUL
Çocuğunuzla beraber gazeteleri inceleyin ve ona uygun haberleri
basitleştirerek okuyun.
Ailece bir kitap okuma saati belirleyin. Bu saatte bir kitabı okuyun ve herkes bu kitapta
kendisi için önemli bulduğu bir kahramanın resmini yapsın. Ayrı
kağıtlar kullanın, bakalım beğenilerimiz ne kadar farklı
görelim.
Ailenizde ve çevrenizde bulunan yaşlı kimseler için bir meyve sepeti hazırlayın ve onların yaşlılar haftasını kutlayın.
(18-24 Mart)
Büyükanne ve büyükbabanı bize tanıtmak için onların
fotoğraflarını getirir misin?
Çocuğunuzun her türlü
olumlu davranışını fark edin
ancak sadece fark etmeniz
yetmez, bunu mutlaka ona
söyleyin. “Oyuncaklarını
topladığını görüyorum,
harika!” gibi.
27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü’nde ailece bir tiyatro
izleyin. Kulise girmenin yollarını deneyin, bir sanatçıyla röportaj yapın, fotoğraf çekin. Anılarınızı
heyecanla bekliyoruz.
Beraber bir çocuk
kütüphanesine gidin.
Beraber bilek güreşi yapın, bazen kazanın,
bazen kaybedin!
Onun güçlü ve sağlıklı olduğunu söyleyin.
Çocuğunuza her zaman güvendiğinizi hissettirin.
“Beceremezsin, yapamazsın, düşersin, dökersin vb. olumsuz beklentilerinizi dile getirmeyin. Yapabileceği şeyler için cesaret
verin, yapamayacağını düşündüğünüz şeyler için
başlangıçta mutlaka yardım edin, yavaş yavaş yardımı azaltın.
Gerekmedikçe yardım etmeyin, gerekli olduğunda ise mutlaka
yanında olun.
Çocuğunuza kendiniz için
ne kadar önemli ve
değerli olduğunu sık sık
söyleyin.
Çocuğunuzun ve eşinizin, sizi
en çok mutlu eden davranış
özelliklerinin listesini çıkarın
ve evinizin uygun yerlerine
asın.
Çocuğunuzu asla
korkutmayın ve tehdit etmeyin. Kendinizi çocuğunuzun
yerine koyun, neler hissedebileceğini anlayabilirsiniz.
NİSAN AYINDA DOĞANLAR
İREM AKKUŞ