3
On yedi iken 2. Li- Ma?:ii te, al]l]are '1- ve li -ma?a gayruhum (Ka- hire 1349/ 1930) el-Menar dergisinin Ca- bir okuyucusunun Emir tara- bir soruya cevap önce el-Menar'da tefrika kitap haline daha sonra da Hasan Temim (Bey- rut, ts.). Eseri Abdülvehhab Öztürk Müs- Gerileme Sebepleri Türkçe'ye (Ankara, ts ), M. S. Shakkoor da Our Decline Causes ce'ye (Lahore 1962) tercüme 3. ii ila (Kahire 1350 / 1931) . 4. Taril]u gazavati'l- cArab ii Fransa ve Suvisre ve ve (Kahire 1352 1 1933) 5. Diva- Emi'r Arslan. Olgunluk döne- mine ait ihtiva eden bu eser M. (Ka- hire 1354 / 1935) . 6. el -lfulelü 's-sündü- siyye fi'l-al]bclr ye (1-111, Kahire 1936-1939) 1930' da panya 'ya seyahatten sonra Endü- lüs medeniyetiyle ilgili olarak yaz- bir 7. en-Nehdatü'l - cAra- biyye fi'l- c (Kahire 1356/ 1937). da bir metnini ihtiva etmektedir. 8. el- Vahde- tü'l- cArabiyye ( 1356/ 1 937) da bir met- nidir. Emir eserleri de zikredilebilir: lugaviyye 1928); ev erba ci- ne sene (Kahire 936); Ta elikat calQ (!-lll, Kahire 1355 / 1936); es-Sey- yid ev il]a,ü erbacine se- ne 1937); bey- ne ehli'l- cihiid (Buenos Aires 1941); Si- re ?atiyye Ahmed Beyrut 1969). B) Tercümeleri. 1. Beni Serrac 1898) . Fran- çois Rene de Beni Ser- rac tarihine dair A ventures du demier Abencerage eserinin ter- cümesidir. Emir notlar ekleyerek bu esere kendisinin Taril]i'l-Endelüs ila ve müellifi meçhul Ah- ii lnlpfja, i devleti Beni eserlerle Endülüs emirlerinden Ebü'l- Hasan Ali b. Ebü Nasr b. Ebü'l-Ahmer'in dört emirnamesini de ilave 2. (1-IV, Kahire 1343 / 1925 ; Beyrut 1394 / 1973, 4. bs) yazar Lothrop The New World of Islam (London I 922) eserinin Accac Nüveyhiz ya- Arapça tercümesiyle Emir meydana gelmektedir. An- cak hem eserin ile bu notlar edilemeyecek kadar birbirine hem de 250 -300 sayfa hacmindeki ese- rin bu ilavesiyle 1688 say- faya için genellikle kitap Emir kili telifi rü'l- müslüman dünya- tarihi, kültürel, siyasi ve iktisadi durumu bilgi ve meler birçok miyet' e, tarih ve medeniyetine kar- cevaplar ihtiva etmekte- dir. Emir ilave notlarda bir- çok kaynak Romen dev- let T. G. Cent projets de partage de la Turquie (Paris I 9 I 4) da '1- bir bölümün- de (lll, 208- 342) bu eserin özetini tir (Yakup Üstün da fay- dalanarak bu özeti Türkiye ' yi Parçalamak 100 Plan, Haçlt Taassubu· Türkiye Türkçe'ye tercüme et- Ankara 978). Eser, Ali Seyfi Bey Yeni Alem-i la Türkçe'ye I 338) 3. Anatol Frans ii' mebii?ilih (Kahire 1345/ 1926) . J. J. Broussons'un Anatale özel anlatan eserinin ilavelerle tercümesidir. C) Eserler. Mu- kaffa', ed-Dürretü'l-yetime (Beyrut 1 893); el -Mul]tar min resa,ili Ebi Sabi (Beabda 1898); Raviü (kar- Emir Nesib'in notlar ilave- siyle 1925]) ; Ahmed b. Muhammed saci ii Ebi CAmr el- Evza ci' (Kah i re I 352/ 1933) Emir henüz eserleri de tatü ' l- CArab ii Lübnan, el -Beyan cam- ma bi'l- cayan, Taril]u biladi 'l- Ceza,ir, Ma l em yerid ii ga, can '[rablus ve el-lful- letü 's- seniyye ii 'r - ri eti '1 - Bosniyye, cilm ve'd-din (tercüme), Me- deniyyetü '1- <Ara b, el- '1- mu c ab- M min taril]i Uvrubbcl, Taril]u Lübnan. el-Feth, el-Menar, el- Mü,eyyed, el - Mecelletü'z-zehra ve Mecelletü Mecmaci'l-cilmiyyi'l- <Ara- bi gibi dergi ve gazetelerde ilgili çok SULTAN : Emir Sekib Arslan, Li-Mti?ti limün ve li·mfi?ti tekaddeme gayruhum Hasan Temim), Beyrut, ts. (Daru Mekte- beti'l-Hayat), mukaddimesi, s. 11-27 ; Serkis, Mu'cem, 1, 932; Brockelmann, GAL Suppl., lll , 394-399; Kehhale, Mu'cemü'/-mü'el- li{fn, IV, 304; a.mlf., e/-Müstedrek, Beyrut / s. 289; Enver ei-Cündf, Terticimü' l-a'la- {i'/- 'alemi 'l-isltimf, Kahire s. Ahmed Beyrut s. 87-88; Sami ed-Dehhan, el-Emir Arslan: haytitühü ve Kah i re Ahmed Arslan: da'iyetü' l- 'urübe ve'l-isltim, Bey- rut Muhammed Kürd Ali, Muhammed s. 248-267; Muhammed b.Azzüz Hakim, ziyareti' /- Emir Arslan 1 i' 1- Magrib, Zirikli, e l-A' Itim (Fethui- Jah), lll, ei-Mevsü'atü'/-harekiyye Müessesetü'I-Buhüs Arnman 1, Abdülkerim Osman, Bey- rut s. 470-474 ; Hanna ei-Fahüri, el-Ca· mi' {i 'Arabr, Beyrut ll, 308-309; William L. Cleveland, is- lam: Mücadelesi (tre Selahat- tin Ayaz), Arif en-Nekedi, "el- Emir Arslan", MMiADm., (!947), s. 86-95 ; Cebrail Cebbür, Ars- lan", Beyrut s. 33-38; Mikel de Epalza, "Dos literatos Arabes viajan por Sharq al- And al us : Shakib Arslan (1939) Y. Husain Mones ( 1963)", Sharq al-Anda/us, sy. Alicante s. Axel Haveman n. "Between Ottoman Loyalty and Arab «lnde- pendence» Muhammed Kurd Ali, Zay- dan and Sakib Arslan", Quaderni di Studi Ara- bi, sy. 5-6, Venezia s. 347-356. L L L Iii H mu si KILIÇ (bk. AGALARI). (bk. SULTAN (ö. 637 / 1240) Babai Yesevi-Babai _j _j yeterli bilgi yoktur. belgelerinde Emirci veya Emirce Sultan, Emir-i Çin Osman diye Anadolu'da Yesevili- tarihi büyük bir önem bu ilk olarak bah- seden M. Fuad Köprülü, Gelibolulu Mus- tafa Ali ve Evliya Çelebi 'ye dayanarak bilgi ve Ali'deki 153

Şekib · 2020. 8. 28. · 3. Anatol Frans ii' mebii?ilih (Kahire 1345/ 1926). J. J. Broussons'un Anatale France'ın özel hayatını anlatan eserinin bazı ilavelerle tercümesidir

  • Upload
    others

  • View
    1

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

  • On yedi yaşında iken neşrettiği divanıdır. 2. Li- Ma?:ii te, al]l]are '1- müslimı1n ve li -ma?a te~addeme gayruhum (Ka-hire 1349/ 1930) el-Menar dergisinin Ca-valı bir okuyucusunun Emir Şekib tara-fından cevaplandırılmasını istediği bir soruya verdiği cevap önce el-Menar'da tefrika edilmiş, ardından kitap haline getirilmiş, daha sonra da Şeyh Hasan Temim tarafından yayımlanmıştır (Bey-rut, ts.). Eseri Abdülvehhab Öztürk Müs-lümanların Gerileme Sebepleri adıyla Türkçe'ye (Ankara, ts ), M. S. Shakkoor da Our Decline İts Causes adıyla İngilizce'ye (Lahore 1962) tercüme etmiştir. 3. el -İrtisamatü'l-litaf ii l]atfri'l-}ıac ila a~desi'l-metat (Kahire 1350/ 1931) . 4. Taril]u gazavati'l- cArab ii Fransa ve Suvisre ve İtalya ve Ceza,iri'l-ba}ıri'lmutavassıt (Kahire 1352 1 1933) 5. Diva-nü Emi'r Şekib Arslan. Olgunluk döne-mine ait şiirlerini ihtiva eden bu eser M. Reşid Rıza tarafından neşredilmiştir (Ka-hire 1354/ 1935). 6. el -lfulelü 's-sündü-siyye fi'l-al]bclr ve'l-aşari'l-Endelüsiyye (1-111, Kahire 1936-1939) 1930'da İspanya 'ya yaptığı seyahatten sonra Endü-lüs İslam medeniyetiyle ilgili olarak yaz-dığı bir kitaptır. 7. en-Nehdatü'l - cAra-biyye fi'l- c aşri'l- }ıaiır (Kahire 1356/ 1937). Şam' da verdiği bir konferansın metnini ihtiva etmektedir. 8. el- Vahde-tü'l- cArabiyye ( Dımaşk 1356/ 1937) Ş~m·da verdiği bir başka konferansının met-nidir. Emir Şekili'in ayrıca şu eserleri de zikredilebilir: Ma~cilat lugaviyye (Dımaşk 1928); Şevip ev şada~atü erba ci-ne sene (Kahire ı 936); Ta elikat calQ İbn ljaldı1n (!-lll, Kahire 1355/ 1936); es-Sey-yid Reşi'd Rıza ev il]a,ü erbacine se-ne (Dımaşk 1937); cUrvetü'l-itti}ıad bey-ne ehli'l- cihiid (Buenos Aires 1941); Si-re ?atiyye (nşr Ahmed Şerebasi, Beyrut 1969).

    B) Tercümeleri. 1. Al]irıi Beni Serrac (İskenderiye 1898). Fransız yazarı Fran-çois Rene de Chateaubriand'ın , Beni Ser-rac hanedanının tarihine dair A ventures du demier Abencerage adlı eserinin ter-cümesidir. Emir Şekib, notlar ekleyerek genişlettiği bu esere ayrıca kendisinin yazdığı ljulaşatü Taril]i'l-Endelüs ila sukütı Gırnata ve müellifi meçhul Ah-bcl~ü 'İ- caşr ii lnlpfja, i devleti Beni Na'Şr adlı eserlerle Endülüs emirlerinden Ebü'l-Hasan Ali b. Ebü Nasr b. Ebü'l-Ahmer'in dört emirnamesini de ilave etmiştir. 2. J:Iiiiırü'l- calemi'I-İslami (1-IV, Kahire 1343 / 1925 ; Beyrut 1394/ 1973, 4. bs)

    Amerikalı yazar Lothrop Stoddard'ın The New World of Islam (London I 922) adlı eserinin Accac Nüveyhiz tarafından ya-pılan Arapça tercümesiyle Emir Şekili ' in notlarından meydana gelmektedir. An-cak hem eserin aslı ile bu notlar ayırt edilemeyecek kadar birbirine karıştığı, hem de 250 - 300 sayfa hacmindeki ese-rin aslı bu notların ilavesiyle 1688 say-faya çıktığı için genellikle kitap Emir Şekili Arslan ' ın telifi sayılmaktadır. lfaiı rü'l- calemi'I-İslami müslüman dünya-sının tarihi, kültürel, siyasi ve iktisadi durumu hakkında bilgi ve değerlendirmeler yanında birçok şarkiyatçının İslamiyet' e, İslam tarih ve medeniyetine kar-şı hücumlarına cevaplar ihtiva etmekte-dir. Emir Şekib, ilave ettiği notlarda bir-çok Batılı kaynak yanında Romen dev-let adamı T. G. Djuvara ' nın Cent projets de partage de la Turquie (Paris I 9 I 4) adlı kitabından da faydalanmış, J:Iaiırü '1-

  • EMiRCi SULTAN

    nin bir özetini yapmıştır (İlk Mutasavvıflar, s. 38-39, dipnot 48). Köprülü, Anado-lu'daki öteki Yesevi şeyhlerinin Bektaşi geleneğine dahil olmasına rağmen Emir-i Çin Osman'ın bu geleneğin dışında kal-dığını söyler. Köprülü, Vilayetname'de geçen Emircem Sultan ile Ali ve Evliya Çelebi'de Emir-i Çin Osman diye anılan şahsın aynı kişi olduğunun farkına var-madığı için bu kanaati ileri sürmüştür. Halbuki Vilayetname'deki metin, Emir-cem Sultan' ın Emir-i Çin Osman ile aynı kişi olduğunu açık bir biçimde ortaya koyacak niteliktedir. Hacı Bektaş-ı Veli ile aynı çevreye mensup olan Emirci Sul-tan'ın önemli bir şahsiyet olduğu bu eser-deki menkıbeden anlaşılmaktadır (Mana· kıb·ı Hacı Bekttiş-ı Velf, s. 77-78).

    Evliya Çelebi ve Ali, şifahi geleneğe uya-rak Emir-i Çin Osman adıyla andıkiarı Emirci Sultan'ı doğru olarak Ahmed Ye-sevi geleneğ ine bağlarlar. Evliya Çelebi'-deki bilginin çok kısa olmasına karşılık (Seyahatname, lll . 237) Ali, Bozok sanca-ğındaki görevi sırasında ziyaret ettiği za-viyesinde şeyh hakkında dinlediği uzun bir menkıbeyi nakleder (Künhü'l-ahbar, V, 58-61 ). Bu menkıbe Emirci Sultan'ı bir yandan Veysel Karani soyuna bağladığı gibi, öte yandan Ahmed Yesevi tarafından Çin'de ortaya çıkan bir ejderhayı öl-dürmekle görevlendirildiğini kaydetmek suretiyle ona Emir-i Çin lakabının veriliş sebebini de izah eder. Emirci Sultan ' ın ne Veysel Karani soyu ile ne de doğrudan doğruya Ahmed Yesevi ile bir ala-kası bulunmadığı muhakkak olmakla be-raber bu menkıbe onu hem üveysilik ge-leneğine bağlamakta , hem de bir Yese-vi şeyhi olduğuna işaret etmektedir.

    Emirci Sultan hakkında bütün bilgiler yakın zamana kadar adı geçen iki kay-naktaki bu rivayetlerden ibaret iken 1972 yılında, halen zaviyesinin ve türbesinin bulunduğu Yozgat yakınlarındaki Osman Paşa Tekkesi köyünde zaviyeye ait zen-gin bir arşivin bulunduğunun aniaşılma sıyla kendisinin ve zaviyesinin tarihi kim-liği önemli ölçüde aydınlığa çıkarılmıştır. örneğine pek az rastlanan bu zaviye arşivi, Yıldırım Bayezid devrinden ( 1389- 1403) Cumhuriyet'e kadar muhtelif nitelikte 2SO'den fazla belgeyi ihtiva etmektedir (bu belgelere dayanan bir monografi için bk. Ocak, s. 129-208). Söz konusu belge-lerin bazılarına ve asıl önemlisi, Zilhicce 637 (Temmuz 1240) tarihli, süslü Selçuk-lu sülüsüyle yazılmış halen mevcut ori-jinal mezar kitabesine göre şeyhin asıl adı Şerefüddin İsmail b. Muhammed olup

    154

    Emirci Sultan onun lakabıdır. Bu belge-lerden ve menkıbelerinden anlaşıldığına göre Emirci Sultan ı. izzeddin Keykavus, ı. Alaeddin Keykubad ve ll. Gıyaseddin Keyhusrev devirlerinde, o zamanki adıyla Danişmendiye vilayeti içinde bulunan şimdiki Yozgat bölgesinde yaşamış Ye-sevr tarikatına mensup bir Türkmen şeyhidir. Osman adı ise gerçekte kendisiy-le değil , belgeler arasında bulunan 794 ( 1392) tarihli icazetnameye göre amca-sının oğlu Osman Paşa ile ilgilidir. Osman Paşa bir süre zaviyenin mütevelliliğini yü-rütmüş ve bu sebeple zaviye halk arasında Osman Paşa Tekkesi olarak onun adıyla anılmaya başlanmıştır. Osman adı zaman içinde Emirci lakabıyla birleşmiş ve menkıbe teşekkül ederken Emfr-i Çin Osman şekline dönüşmüş olmalıdır.

    794 ( 1392) tarihli icazetnameden Emir-ci Sultan' ın büyük bir sufi ailesinden gel-diği anlaşılmaktadır. Babasının, amcası

    Hızır Paşa ' nın , dedesi Şeyh Kumari'nin ve kardeşleri Hızır Dede ve İlyas Emir-ci 'nin isimleri önünde Emir unvanı bu-lunduğuna bakılarak onun bir seyyid aile-sine mensup olduğu söylenebilir. Laka-bındaki Emirci (Emirce) kelimesinin de seyyidliğiyle ilgisi olmalıdır. Nitekim ba-zı belgeler, Emirci Sultan Zaviyesi şeyhlerinin Osmanlı Devleti zamanından Cum-huriyet'e kadar Bozok bölgesindeki bü-tün seyyidlerin kaimmakamlığı görevini yürüttüklerini göstermektedir.

    Gelibolulu Mustafa Ali, Emirci Sultan'ın 600 ( 1203-1204) yılında bölgeye geldi-ğini , sonradan kendi adıyla anılacak olan, o zamanlar gayri müslimlerle meskun köye yerleşerek zaviyesini kurduğunu söyler (XVI yüzyıla ait belgelerde "Emirci Sultan karyesi" olarak anılan bu köy Hü-seyinabad !günümüzde Çorum'un kazas ı olan Alacal nahiyesine bağlı iken XIX. yüz-yıldan itibaren bazı belgelerde bugün de kullanılmakta olan "Osman Paşa Tekkesi köyü" şekline dönüşmüştür. Günümüzde Osman Paşa Tekkesi nahiyesi adıyla Yoz-gat iline bağlıdır) Menkıbeye göre Emir-i Çin Osman (Emirci Sultan) bu köyü şeyhi Ahmed Yesevi'nin talimatı üzerine seç-miş ve gösterdiği kerametlerle köy hal-kını müslüman ederek kendine mürid yapmıştır. Zaviye arşivinde bulunan vak-fıyeler, şeyhin kurduğu zaviyeye otuz üç parça köyün vakfedildiğini göstermek-tedir ki bu vakıflar Cumhuriyet'e kadar sürmüştür. Yine arşivde bulunan muh-telif tahrir örnekleri, bu köylerden çoğunun XIII. yüzyıldaki Moğol istilasının ba-kiyesi bazı Moğol oymakları tarafından

    kışlak olarak kullanılırken XIV. yüzyılda köye dönüştüğünü, bir kısmının da an-cak XVI. yüzyıldan sonra bazı Türkmen oymakları tarafından iskan edildiğini gös-termektedir.

    Anadolu'da Yeseviliğin tarihi bakımından taşıdığı önemin yanı sıra Babailer isyanı olayında da ayrı bir yeri bulunan Emirci Sultan, isyanın lideri olan Baba İlyas 'ın tarunu Aşık Paşa ' nın oğlu Elvan Çelebi ' nin kaleme aldığı Menakıbü '1-kudsiyye adlı menkıbevi aile tarihinde (s. ı 53) Emirci yahut Emirce Sultan, Vi-layetname 'de geçtiği şekliyle Emircem Sultan olarak anılmış ve Vefai şeyhi Ba-ba İlyas ' ın ileri gelen halifeleri arasında gösterilmiştir. Böylece gerek XIV. yüz-yıl ortalarında yazılmış bu önemli ese-rin, gerekse Vilayetname'nin ve Ali'de-ki menkıbelerin bir arada değerlendirilmesi sonucunda Emirci Sultan'ın, Babai isyanında yer alan birbirine çok yakın iki tarikat çevresi, yani Yesevilik ve Ve-failik ile ilişkisi ortaya konulmaktadır. Emirci Sultan'ın mezar kitabesindeki Zil-hicce 637 (Temmuz 1240) tarihi Babai is-yanının tarihine uymaktadır. öte yandan Elvan Çelebi, Babailer'in Emirci Sultan Zaviyesi'nin bulunduğu Ziyaret (Ziyaret-pazarı) mevkiinde Selçuklu kuvvetleriy-le yaptıkları bir muharebeden bahset-mektedir. Bütün bunlar Emirci Sultan'ın bu muharebede öldürülmüş olabileceği ihtimalini akla getirmektedir. Nitekim 794 ( 1392) tarihli vakfiyede Emirci Sul-tan'ın amcası Hızır Paşa'dan "eş-şehid"

    diye bahsedilmesi de bunu teyit etmek-tedir.

    Anadolu'nun Türkleşmesi ve islamiaşmasında katkısı bulunan en eski şeyh sü-lalelerinden birine ait zaviyelerden olan Emirci Sultan Zaviyesi, bölgenin iska-nında önemli bir rol oynamasına rağmen ana yollar üstünde bulunmadığı için pek fazla gelişme imkanına sahip ola-mamıştır. XIX. yüzyılda Kayseri istikame-tine giden bazı Avrupalı seyyahlar bu za-viyede konaklamışlardır.

    Emirci Sultan Zaviyesi, Bektaşiliğin teşekkülüyle birlikte bu tarikatın Orta Anadolu'daki belli başlı merkezlerinden biri haline gelmiş ve bu kimliğini 1826'-da Bektaşiliğin ilgasına kadar korumuştur. Bu tarihten sonra Nakşibendiliğin hakimiyetine geçen zaviye 1925 yılına ka-. dar varlığını devam ettirmiş, daha son-ra da yıkılmıştır. Emirci Sultan'ın türbe-si bölge halkı için önemli bir ziyaretgah olarak günümüze kadar varlığını sürdür-müştür.

  • BİBLİYOGRAFYA:

    Elvan Çelebi, Menakıbü 'l-kudsiyye, s. 153; Aif, Künhü'l-ahbar, istanbul 1277, V, 58 -61; Evliya Çelebi, Seyahatname, lll, 237; Köprülü. ilk Mutasauuı{lar (Ankara I 9661. s. 38-39, dip-not 48; Manakıb-1 Hacı Bektaş-ı Veli Ve/ayet-name' (nşr. Abdülbaki Gölpınari ı) , istanbul 1958, s. 77-78; Ahmet Yaşar Ocak, "Emir ci Sultan ve Zaviyesi", TED, sy. 9 (1978). s. 129-208.

    ~ AHMET yAŞAR ÜCAK

    EMİRGANİYYE ı

    ( ~..r.:-'il)

    İdrisiyye tarikatının Muhammed Osman ei-Mirgani'ye

    (ö. 1268/1852) nisbet edilen bir kolu

    L (bk. MİRGANİ).

    _j

    ı EMİRHORD

    ı

    L (bk. MİRHORD).

    _j

    ı EMİRİ FİRÜZKÜHİ

    ı

    ( J"~j~ ..s.,r.f )

    (1910- 1985)

    Şiirlerinde klasik tarzı benimseyen

    L İranlı şair.

    _j

    İran' ın Mazenderan bölgesindeki Fi-rQzkQh şehrinde doğdu. Asıl adı Seyyid Kerim olup çeşitli idari ve askeri görev-lerde bulunan köklü bir ailenin çocuğudur. Bir süre FirQzang'da hakimlik yapan babası Mustafa Kulı Muntazamüddevle, Kaçarlar'dan Muzafferüddin Şah döne-minde (1896- ı 907) Avrupa 'ya giden ilk İran aydınlarındandır.

    Emiri küçük yaşta ailesiyle birlikte Tah-ran'a gitti. Yedi yaşında iken babası ölün-ce annesinin gözetiminde Fransız ve Amerikan kolejlerinde öğrenim gördü. Tapu dairesinde memur olarak çalıştığı yıllarda eski İran mOsikisini öğrendi.

    Emi ri FirOzkOhi

    1935'te klasik ilimleri tahsil etmeye başladı. Tanınmış alimlerden Şeyh Abdül-melik-i Kocarı ve Seyyid Hüseyn-i Kaşani'den uzun yıllar ders aldı. Seyyid Ka-zım-ı Assar, Mirza Halil-i Kemrei gibi alimlerden de faydalandı. Özellikle Arap ve Fars dili ve edebiyatları hakkında ge-niş bilgi sahibi oldu. Bir süre noterlik yaptıktan sonra kendini tamamıyla teli-fe ve araştırmaya verdi. Emiri Tahran'-da vefat etti.

    Seyyidü'ş-şuara lakabıyla tanınan ve şiirlerinde Emiri mahlasını kullanan Fi-rQzkQhi, çağdaş İran şiirinde Hint üsiQ-bunu yenileyen bir şair olarak tanınır. Ancak Emiri bu üsiQbu sadece gazelle-rinde kullanmış, kasidelerini ise Hora-san üsiQbu ile yazmıştır. Şiirlerinin üçte ikisini oluşturan gazellerinde Sa'di, Ha-fız ve Vahşi-i Bafkl gibi klasik İran şairlerinin gazellerindeki coşku ile Saib'in şiirlerindeki zarafet ve derinliğin bağdaştınldığı görülür. Şairin Arapça şiirleri de vardır.

    Emiri'nin Efatname der Lüzum-ı Hi-cab (Tahran 1313 h ş/ 1934 ı adlı ilk şiir kitabından sonra üç ciltten oluşan diva-nının iki cildi yayımlanmıştır. Emiri, ay-rıca Saib'in divanı ile (Tahran 1333 hş. / 1954ı Şehdi-i Rengerundfnin Şeb Aheng adlı şiir kitabını (Tahran, ts ı bir önsözle birlikte yayıma hazırlamıştır.

    BİBLİYOGRAFYA:

    M. Bakır-ı Bürkaf. Sütıanueran-ı 1'/amf-yi Mu'asır, Tahran 1329 hş., 1, 13 ·15; Abdülha-mfd-i Halhalf. Te?kire-i Şu'ara-yı Mu'asır, Tah-ran 1333 hş . , s. 9-26; Y. Kuseyrf, Bezm-i Sü-tıan, Tahran 1342 hş ., s . 20-21; Hanbaba, Mü· elli{fn-i Kütüb·i Çapf·yi Farsf ue 'Arabf, Tahran 1343 hş . , V, 61-62; a.mlf .. Fihrist, lll, 3540; DMT, ll , 525. r;;;ı

    lı!!! MEHMET KAN AR

    L

    el-EMİRÜ '1-KEBİR ( ~l.,r.'il)

    Bazı İslam devletlerinde nüfuzlu emirlere,

    Memlükler'de ise en kıdemli emirlerle atabegü'l-asakire verilen unvan.

    _j

    Bu unvana önce Irak Selçuklu Devle-ti' nde rastlanmaktadır. Sultan Mesud tarafından 532 ( 1138) yılında İmadüddin Zengi'ye verilen unvanlar arasında el-emirü'l-kebir de vardı. Anadolu Sel-çuklu Devleti'nde Taceddin Mu'tez bu unvanla anılırdı. Ayrıca uçlardaki emir-Ierle Ger_miyanlılar, Osmanlılar, Karama-noğulları ve diğer tabi beylik.lerin beyle-rine ve bazı güçlü emirlere de el-emirü'l-

    el- EM]RÜ' 1- KEB]R el- HEMEDAN1

    kebir denirdi. Eyyübiler' de Atabeg Fa-risüddin Oktay bu unvanı taşırdı.

    Memlükler'de el-emirü'l-kebir unvanı fazla yaygın olmamakla beraber devle-tin kuruluşundan beri mevcuttu. ei-Me-likü'I-MansQr Kalavun'un (1279- 1290ı em-ri üzerine emirü'I-kebirlerin 300 dirhem ağırlığında gümüş bir kemer (hıyasa) ta-şımaları adet olmuştu . Sultan Ferec'den (1399-1412) sonra bu adet kaldırıldı. Rüt-be itibariyle önce naib-i saltanat (naib-i katil), ardından da el-emirü'l-kebir geli-yordu. Bunlar naib-i saltanat tayin edil-meleri halinde de bu unvanı kullanırlardı. ei-Emirü'l-keblr unvanı verilen ilk atabe-gü'l-asakir ŞeyhQn el-Ömer! oldu (752 / 1352) Bu tarihten itibaren sultana en yakın emirlere bu unvan verildi; bunlar sultanın sağ tarafında oturmaya başladılar. XIV. yüzyılda devlet yönetimine ta-mamen hakim olan emirü'l-kebirler 3500 memlük besliyorlardı. Şeyhün'dan son-ra bu unvanın verildiği her atabegü' 1-asakire hil'at giydirilmeye başlandı. Da-ha önce böyle bir adet olmadığı gibi kıdemli her emire bu unvan verilebilirdi. Burci Memlükleri'nde her naiblikte "mu-kaddemü elf" rütbesiyle bir emirü'l- ke-bir atabegü' ı- asakir beylerbeyi bulunur-du. Sultan Ferec zamanından itibaren sayıları çoğalan bu emirlerin kapılarında nevbet çalınırdı. Sultanın yolculuğu sırasında ve katıldığı merasimlerde ba-şının üzerinde saltanat şemsiyesini (çetr, mizalle, el -kubbe, et-tayrı el-emlrü'l-ke-bir, Dımaşk naibi, Halep naibi ve sulta-nın oğlu taşıyabilirdi.

    BİBLİYOGRAFYA :

    Eflakf, Menakıbü '1- 'ari{fn, Ankara 1976, ll , 754; Kalkaşendİ, Şubfıu'l-a'şa, VI , 208; Mak-rfzf. Histoire des sultans Mamlouks (tre . Ouat-remere), Paris 1837-44, 1, 3; ibn Tağrfberdf, en-1'/ücQmü'z-zahire, Vll, 100; X, 302-303; XJII, 103-104, 141; XIV, 30; XV, ll , 150; Halfl b. Şahin, Kitabü Zübdeti keş{i ' l-memalik ve beya-ni 't-turuk ue'l·mesalik ( nşr. Paul Ravaisse). Paris 1894, s. 112; Uzunçarşı lı. Anadolu Bey-likleri, s. 9, 59, 61, 65, 68, 76, 110, 124, 135, 140, 142; a.mlf., Medhal, s. 349, 352, 353, 401, 402, 458; a.mlf., Kitabeler ll, istanbul 1348/1929, s. 195; M. C. Şehabeddin Tekin-dağ, Berkuk Deurinde Memlak Sultanllğı, is· tanbul 1961, s. 134; Mustafa Akdağ. Türkiye'-nin iktisadr ue içtimai Tarihi, istanbul 197 4, 1, ı 08, 164, 170, ı 85; "Eınirülkebir" , iA, IV, 263; D. Ayalon. "al-Amir al-Kabir", E/2 (İng.). ı , 444.

    ~ AsRi ÇuBuKçu

    1 el-EMİRÜ'l - KEBİR el-HEMEDANİ ı

    L (bk. HEMEDANİ, el -Emirü'1-Kebir).

    _j

    ~ 55