Upload
others
View
2
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
ULUSLARARASI .. .. .
TURK DUNYASI INANÇ . . .
MERKEZLERI KONGRESI . .
BILDIRILERI
23-27 EYLÜL 2002
MERSİN
ANKARA - 2004
KÜÇÜK ASYA KEHANET MERKEZLERİ:
DİDİl\1 VE KLAROS APOLLO TAPINAKLARI
UfukSOYÖZ
Günümüzde düşünce alanındaki yeni bakış açılan sanat ve mimarlık tarihi yazumna yansı.rnış ve tarih yazımı eskisine göre çok daha farklı bir boyut -kazanmıştır. Disiplinlerarası yaklaşımlar ve farklı tarihi 'metin'1 lerin birlikte 'okunma' sı tarihçi için yeni ipuçları yaratmış; farklı yorum ve kurgulara fırsat sağlamıştır. Bu bakış açılanmn gelişimiyle artan mitoloji'nin farklı 'okunma' biçimleri Antik Yunan toplum tarihinin yeniden değerlendirilme
sinde etkili olmuştur. Bu ç~ışma da yukanda özetlenıneye çalışılan yaklaşımların ışığında Antik Yunan'da kehanet olgusunun şiirsel ve sosyo-politik boyutlan ve bunların kehanetin gerçekleştiği mekan olan tapmak mimarisine
etkileri incelenecektir.
'KAHİN' APOLLO
Kehanet tarih boyunca her toplumda farklı şekillerde de olsa hep varolmuştur. Antik Yunan'da kehanetin sosyo-politik boyutlarım anlayabilmek
için öncelikle kehanetin toplumdaki yerini anlamak gerekir. Antik Yunan'da Plato yapay, antechnos, technike ve sezgisel ya da doğal atechnos, adidaktes olmak üzere iki temel-tür kehanetten bahseder.2 Birincisi, yapay kehanet, eledamaney ('söylenen her şeyin' yorumlanrnası), hieromancy (hayvan sakatatlan kullanılarak yapılan kehanet), hydromancy (cansız nesneler- su, ayna, ağaçlar- kullanılarak yapılan kehanet) gibi türleri içerir. Doğal kehanet ise oneiromancy (rüyalann yorurnlanrnası) ve Apoila'nun da yönteini olan tanrı
dan 'ilham alan' bir kahinin sorgulanması yöntemlerinden oluşur.
1 Buradaki 'metin' düz anlamıyla sadece yazılı metinleri degil, imgelerden örülmüş her rtırlü yapıyı içinde banndınr, dolayısıyla böyle bir 'metni' 'okumak' da düz anlamı dışında yapının simgelerini çözilmiemek anlamındadır.
2 Yapay ve dogaı kehanet tUrleri hakkında aynnUlı bilgi için bkz. Flaceliere, R., çev. Derek Garman, Greek Oracles, (London, 1976) "Divination by Signs" bölilmü s.l-19.
961
Antik Yunan'da çok önemli bir tann olan ve birçok farklı işlevi ve anlamı bulunan Apolle'nun kehanetle ilişkisini tam-olarak anlamak .zordur. Sağaltmak, anndırmak, genç vatandaştarla ilgitenrnek gibi farklı işlevler Walter Burkert'e3 göre Apoila'nun farklı kökenleriyle açıklanabilir. Apollo külrünün ayırt edilebilen üç kökeni Dar-Kuzeybatı Yunan, Krete-Minos ve Suriye-Hitit bileşenleridir. Bu üç köken Apoila'nun farklı işlevlerini ve sembollerini açıklarken4 bize Apolle'nun kehanetle ve yeraltı güçleriyle olan ilgisi hakkında herhangi bir ipucu vermez. Antik Yunan'da genelde kadınlar yeraltı güçleriyle ilişkiliydi ve kehanet de Apolle'dan önce yer-toprak tannçası Gaia'ya aitti. 5
Kehanetin Apoila'yla olan ilişkisini ve Antik Yunan toplumundaki yerini anlamak için Apolle'nun sağaltına işlevini anlamak gerekir. Apollotnun sağaltma görevi Apollo kültünde Didyma'nın mitolojik kuruluşundan Bassae'deki Apollo tapınağının inşasına temel bir özellik olarak kalrnıştır.6 Fakat Apolle'nun sağaltına ilahisi büyücü tannnınkinden farklıdır; Apollo aynı
zamanda sağaltına ve kehanet tanrısıdır. Yunan inanışına göre hastalık ve kötülük, geniş anlamıyla nosos, kirliliğin sonucuydu, iyileşrnek de temizlenmekle mümkündü. Fakat kirliliğin, kaynağı belirlemek ve onu yoketmek ki
şisel sorumluluk gerektiren bir eylemdi. Nosos'un nedeni.ni ve çözümünü öğrenmek de insanüstü bir güç gerektirdiği için sağaltına tannsı olan Apollo aynı zamanda kehanet tanrısı olmak zorundaydı.
Bu açıklama kehanetin Antik Yunan toplumundaki anlarruna da açıklık getirir. Antik Yunan'da sanat ve ritüel geçici ve sonsuz, insan ve tann, ölüm-
3 Burkert, Walter, Greek Religion, çev. J. Raft:an, (Haıvard University Press, Cambridge, Massachusett~. 1985), s. 150-154.
4 Apolle'nun gençlerle olan ilgisi Dor- Kuzeybatı Yunan kökenitıe, sagal~a özelli~ KreteMinos ve Suriye-Hitit Kökenine; ok ve yayla betimlenmesi yine Suriye-Hitit kökenine dayanır.
5 Apolle'nun toprak tanrıçası Gaia'nın tapınaklannı işgal etmesini mitolojide Apolle'nun Gaia'nın peygember-kahini olan Python'u öldürmesi sembolize eder. Gücün kadından erkege geçişi Yunan kültüründe önemli bir dönüm noktasına işaret eder ve Antik kaynaklara göre bu gönüllü bir devir degildir. (Piutarch, Moralia 293c, 42lc; Pindar, fr 55 SM)
6 Arcadia'daki Bassae daglannda inşa edilmiş olan Apo ll o tapınagı · .Ö. 430 daki salgın hastalıktan sonra yapılmış ve "yileştiren Apollo, Epikourios'a adanmıştır.
962
lü ve ölümsüz, yaşam ve ölüm karşıtlıklan arasında bir köprü görevi görürdü. Kehanet de ölümlülerle ölümsüzlerin dünyası arasındaki boşluğu aşma
ya çalışan bu . ritüellerden biridir. Kehanet kriz zamanlarında Yunanlılarla Tanrılan arasındaki tek direkt iletişim yoludur.7 ·
KEHANET RİTÜELİ
Hala net olarak cevaplanamayan birçok soru yüzünden Apollo tapınaklarındaki kehanet ritüelini tam olarak açıklamak zordur. Fakat ritüelin tapınaktan tapınağa çok büyük bir değişiklik göstermediğini biliyoruz. Öncelikle kahin, promantis, ve kahine darıışmaya gelen halkın törenden önce yerine getirmeleri gereken hazırlık ritüelleri-vardı. Promantis gibi, danışmaya gelenler de konsültasyondan önce temizleornek zorundadırlar. 8 Aynca damş
maya gelenler darıışm~ ücretini ödedikten sonra Apoila'nun konsültasyona hazır olup-olmadığını öğrenmek için tanrıya bir kurban vermek zorundaydı
lar. Danışmaya gelenler diğer ücretleri de ödedikten sonra Tann'mn elçilerinden biri eşliğinde son kurbanın kesileceği tapınağın içine alınırlardı. 9
Darıışmaya gelenler tapınağa girdiğinde promantis hazırlık ritüellerini
yerine getirmiş ve Tanrı'nın etkisi altında olmalıydı. Konsültasyon sırasında soruyu promantis'e darıışmaya gelen kişinin mi yoksa rahiplerden birinin mi sordoğu bilinmiyor. Promantis soruyu cevapladıktan lO sonra rahip ve soru-
7 Fakat bu iletişim yolu da mükemmel degildir. Yunan inanışına göre insanın yanılabilirligi . Tann'nın mesajlan nı yorumlarken devreye girer ve kehanet sık sık yanlış yorumlanır
8 Kurbanın üstüne dökülen kut~al içki ile titrernesi tannnın tapınagında oldugu na dair gerekli işaret kabul edilir ve hayvan ancak bu işarenen sonra kurban edilirdi (Plutarch, Moralia, 437A).
9 Danışma ya gelenlerin cella'ya alınıp alınmadıgına dair farklı görüşler mevcuttur. Parke'ye göre Delphi'ye danışmaya gelenler Tann'nın elçilerinden biri eşliginde tapınağa
alınıyordu. Parke, Herbert W., Greek Oracles, (Hutchinson University Library, London, 1967) s. 83. Fontenrose da Didyma'da tapınaktaki Kanachas Apollo heykelinin görünmek üzere yapıldığınil dayanarak danışmaya gelenlerin içeri alınması gerektiğini ileri sürer. Fontenrose, Joseph E., Didyma: Apollo's Oracle, Cult and Companions, (University of Califomia Press, Berkeley and Los Angeles, 1988) s. 80.
10 Soruyu soran kişinin cevabı duyup du yamadığı ya da mesajı Tann'nın elçisinin mi ona ilettiği konusunda antik kaynaklarda bir yorum yapılmıyor. Fakat ikisinin arsında bir fark da gözetilmiyor.
963
yu soran kişi tannnm mesajının yazıldığı chremographeion'a gider ve mesaj
yazılı hale getirilirdi. Hatta soruyu-soran kişi 15ir elçiyse mesaj mühürlenirdi.
Promantis veya Tann'nın elçileri mesajın yorumunu yapmazlar; yorum için
ayn bir uzmana danışılması gerekirdi.
Kehanetler hem şiir hem de düzyazı formunda olabilirdi fakat özellikle erken dönemlerde daha çok şiir formundaydılar. Dolasıyla anlamlan açık ol
mayıp, söylenrnek istenen metaforlarla ifade edilirdi. Metaforlar Antik Yu
nanWar için tannsal olana işaret ederdi. Kehanet hikayeleri genelde insani ve
tannsal akıl arasındaki boşluğu aşmak üzerine kurulmuş olup; tannsal olanı
duymaya ve anlamaya çalışan (ve genelde başansız olan) insanlığın trajik du
rumu üzerinedir.
Yukanda görüldüğü gibi, tanndan ilham alan ve onun mesajını insanla
ra ileten promantis kehanet rimelindeki ana figürdür. Delphi'de promantis
Pythia adında bir kadındır. II Diodorus Siculus'a göre Pythia aslında genç bir
kadındır fakat bir konsültasyon sırasında Thesselia'lı Echecrates Pythia'ya
aşık olunca kaçırıp tecavüz eder. Bu olaydan sonra Delphililer Pythia'nın el
li yaşın,ın üzerinde bir kadın olmasına fakat eski kahinierin anısına genç kız elbisesi giymesine karar verirler (16.26.6).12
Her ne kadar Parke Pythia'nın genç kız elbisesi giymesinin Yunan inanı
şında Pythia'nın tannnın gelini olarak görülmesiyle alakalı bulrnazsa da Yu
nan mitolojisinde Pythia Apollo'nun gelini olarak betimlenir. Mitolojiyi tarih
olarak kabul edemesek de13 mitolojinin toplumun bakış açısını yansıttığı şüphesizdir.I4 Aischylos'un Agamemnon'unda anlatılan hikaye de Pythia'nın
Yunanlılar tarafından nasıl algılandığını örnekler. Hikayeye göre Kassandra
ll İstisnalar olı:nakla birlikte (Kiaros, Ptoon ve Archaic Didyma) promantis genelde kadındır.
12 Parke'ye göre bu hikaye Pythia'nın genç kız elbisesi giymesini açıklamak üzere sonradan yaratılmış bir hikayedir (Parke, 1967,73).
13 Aslında Yunanlılar "mitolojilere inandılar ve . ulusal tarihleri olarak gördüler" Pozzi & Wickersham, 2; Harmanşah, Ömür, Drama, Space, Marginality. Architecture of Ritııal Actiorı bı Archaic Greece. A Helleni.~tic Paradigm:Pergamum. (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, ODTÜ, 1991). s.3. .
14 Mitolojide Apollo'nun ölümlü kadınlarla maceralan sayısızdır. Di~er tannlarla ilgili bu tür hikayeler çok azdır. Apollo'nun kadınlarla olan bütün ilişkilerinin anlatımı için bk. Gantz. T.; Early Greek Myth: A Guide to Literary & Artistic Sources (2 cilt), (J. Hopldns University Press, 1996) s. 87-99
964
kendini Apollo'ya söz vermiş ve karşılığında kehanet gücüne sahip olmuştur, fakat sözünü tutmaz. Apollo da onu cezalandım ve kimse Kassandra'nın kehanetlerine inanmaz. Üstelik oyundaki birçok nokta "Kassandra'nın 'ilham aldığına' " ve "kaynağin da Apollo olduğuna" işaret eder (Gantz, 1996, 93). Yani Pythia Yunan kültüründe 'ruh sııfupliğine' (spirit possession) tipik bir ör-
' nektir (Maurizio, 1995, 69-86).
Pythia hakkındaki diğer bir tartışmalı konu da konsültasyon sırasıoda '
Pythia'nın ruhsal durumudur. Örneğin Parke ve W ormell, Pythia'nın konuş-masının hipnotize olmuş bir kadının anlaşılmaz sözleri olduğunu söylerler. Oysa bugün antropolojistler 'ruh sahipliğini' "yabancı bir ruhun etkisiyle değişmiş her tür bilinç durumu" olarak t~yorlar. I5 Bu tanım sadece "de
ğişmiş bir bilinç durumu"na işaret ederken bu durumun normalliğiyle ilgili bir değe~lendinne yapmaz: Bu tanırnla birlikte 'ruh sahipliği' değişik kültürlerde değişik anlarnlar kazanan bir kavram haline gelir.
"Ruh sahipliği"nin bu tanımı Pythia'nın konsültasyon sırasındaki ruhsal
durumunu anlamak için yeni bir balkış açısı sağlayabilir. Parke ve Wormell'in aksine, Fontemose Pythia'nın konsültasyon sırasındaki 'coşku'sunun (ecstasy) 'delilik' (frenzy) düzeyine ulaşmadığını savunur. Fontemose
Pythia'yı daha çok Lady Macbeth, Medea ya da Clytemnnestra rolünü oynayan bir kadın oyuncuya benzetir (Fontemose, 1981, 211). Fakat Fontemase'un bu yorumu da Pricel6 tarafından da belirtilen "canavar" kadın karak
terlerle karşılaştırmarıın uygunsuzluğu dışında, Pythia'nın ruh halini modem bakış açısına göre rasyonalize etmeye çalışan bir yorumun ötesine geçemez.
Fakat Pythia'nın 'çoşku'sunun (ecstasy) ı 7 'delilik' düzeyine ulaştığı ve konuşmasının anlaşılmaz olduğuna dair kabul edilebilir bir delil olmadığı ko-
IŞ V. Crapanıano ve V.Garrison, Case Studies in Spirit Possesion, 8 (New York, 1977), Mauriıio. L .. "Aııthropology and Spirit Possession: A Reconsideration of Pythia's role at Delphi", Journal of Hellenic Studies, (CXV., 1995, s. 69-86) s. 69.
· 16 Price, Simon, "Delphi and Diviııation" Easterling, P. & Muir, J., V .. editörler. Greek
Religion and Society (Cambridge, 1985);· ~· 128-154.
I 7 Antropologlar genelde 'ecstasy' yerine 'trans' söıcugunu kullanmayı tercih ediyorlar. Trans aııtropologlar tarafından "uyarana tepkinin azalma veya gerçekliğe dair bilginin altlist olmasıyla anlaşılan uyku hali gibi bir durum" olarak tanımlanıyor. H. B. English ve A.C. English, A Comprehensive Dictionaf)' of Psychological and Psychoanalytic Terms (New York 1958). Mauriıio. 1995, 73.
965
nusunda Fontenrose haklıdır. Yanlış anlaşılına rnania'nın delilik olarak çevrilmesinden kaynaklanır, oysa PJato_ mania'yı "her tür heyecanı kapsayan 'uçuk' bir duygu" olarak tarıımlar ve şairleri ve kahinieri tanndan ilham alma yollannın aynı olması bakırnından benzetirdi (Maurizio, 1995, 78).
Aynı şekilde Pythia'nın sözlerinin rahipler tarafından yorumlandığına
veya yeniden yazıldığına dair geçerli bir karııt da yoktur. Aksine bütün an
tik kaynaklar kehanetlerin kaynağı olarak Pythia'yı gösterir. Delphi'deki ke
hanet merkezi yozlaşmışlıkla suçlandığında da sorumlu görülenler peygam
berler degil direkt olarak Pythia'dır (Price, 1985, 142).
Bütün bunların ışığında Pytbia'nın Yunan toplumundaki rolü kadınlar
için normalde dışlandıkları toplumsal hayattaki alanlara bir ulaşma yolu ola
rak görülebilir (Maurizio, 1995, 75). Bu yolla kadınlar "dini kurallara müda
hale edebiliyor, hastalar için reçeteler hazırlayabiliyor, evlilik tartışmalarını
çözebiliyor ve politik konulara dahil olabiliyorlardı" (Maurizio, 1995, 75).
Yaıii kadınlar tanrı tarafından eıe geçirildiklerine ve tanrıların otoritesiyle ko
nuştuklarına inanıldığı sürece toplumsal ve politik konulara ciddi müdahale
lerde bulunabiliyorlardı.
"İLHAM ALMA" YÖNTEMLERI
Promantis'in konsültasyona hazırlık ritüelleri de yer yer değişiklikler
gösterse de genel bir çerçeve içinde anlatılabilir. Kehanet ritüelinin önemli
bir öğesi gerçekte bir pişirme aracı oları tripoddur. Delphi'de tripod Tanrı'nın
tahtı olarak görüldüğü için promantis de. tripodun üzerinde kehanette bulu
nurken betirnlenmiştir. Tripoda oturmak promantis için bir tür psikolojik ha
zırlık olsa gerektir, kutsal su ve defne yapraklannın kullarıımı da bu hazırlığı destekler.
Hazırlık ritüell_eri arasındaki en tartışmalı konu promantis'in Tanrı'dan il
ham alma yöntemleri~ir. Kutsal su bütün Apolle tapınaklarındaki kehanet tö
renlerinde önemli bir rol oynamıştır. Yunanlılar yerden çıkan suyun yeraltı
güçlerine sahip olduğunu düşündükleri için kutsal suda yıkanmak, buharını
içine çekmek veya içmenin insana insanüstü güçler verebileceğine inanırlar
dı. Bu yüzdeı;ı promantis kehanet töreninden önce kutsal su ile yıkanır; suyun
buharını içine çeker ve/veya suyu içerdi.
966
Diğer olası ilham alma yöntemleri olan defne yapraklannın çiğDenmesi
ve bubarlann ya da yerden çıkan gaziann varlığı ~tışmalıdır.18 Fakat bazı
antik kayn~ar açıkça kehanet töreni sırasındaki bir çeşit "koku"dan bahseder (Plutarch, Moralia, 437C). I}elphi'deki tapınağın kuruluş hikayesinde de
bir yanktan çıkan gazın 'ilham ~e.rici' etkisi tapınağın kurulma sebebi olarak
gösterilir (Diodorus Sicilus, 16.26.2-5). llginçtir ki, Hierapolis'teki Apollo ta
pınağında zehirli gaz çıkardığı Strabo tarafından da anlatılan bir yarık bulu
nur (Bean, 203). Bean 1950'lerde Hierapolis'i ziyareti sırasında "boğazı ya
kan ve gözlerden yaş getiren çok güçlü ve keskin bir koku" nun varlığını far
ketmiş ve avludaki yanğın etrafında ölü güvercinler görmüştür.
Tarihçiler kehanet -özellikle de illiarn alma yöntemlerini- değerlendirken
genelde modem önyargılann etkileri altında kalmışlardır. O yüzden bu konu
daki tartışmalar kehanetin yunan toplumundaki rolünü anlamaımza yardımcı
olamaz. Yunan toplumunu anlamaya çalışırken unutrnaıruz gereken "modern
zamanlardaki hiçbirşeyin onlar gibi olmadığı ve gelecekte de olamayacağı"l9 olmalıdır. Tarihçilerio yaklaşl.IIll genelde kehanet olgusunu modern bakış
açısına göre rasyonalize etmeye çalışırken kehanetin Yunan toplumu için
önemini gözden kaçırır. Bu da kehaneti çok basite indirgeyerek Yunan düşü
nüş tarzını yanlış yorumlamalara yol açar.
Oysa Antik Yunanlılar için ilham alma konusu çok daha basittir. Çünkü
Yunan inanışına göre doğa entheos (tannyla dolu)'dur ve onun herhangi bir
bölümüyle temas etmek - su, yaprak ya da gaz farketmeden- ilahi olanla ile
tişim kurmak için yeterlidir. Dolasıyla, Yunanlılar için, kehanet merkezinde
n.nrı'nın gücünün hangi yolla etkili olduğu sadece küçük bir detaydan iba
rettir.
18 Fontenrose defne yapraklan ya da yerden çıkan buharlar gibi ilham alma yollannın gerçek olmayıp. kehaneti fantastik bir olay gibi görmek isteyen modem ı.arihçilerin bir kurgusu olduğunu savunur. Famell Delphi'deki kehanet törenini anlatırken ise yerdeki bir çatlak· tan çıkan gazın varlığından bahsetmektedir Famell, L.R .• The Cttlts of Greek States. 4 ci lt. (Oxford University Press, Oxford, 1981), s. 189.
19 N uma Fustel de Coulanges, The Ancient City:A Study on Religion, Laws and Institutions of Greece and Rome, 199 I, Harmanşah, 1991, 1.
967
ANTİK YUNAN'DA TAPINAGIN POLİTİK ROLÜ
Dini inanışlar insanlık tarihi boyunca hep onemli olmuştur. Çünkü bir di
ni gruba ait olmak, bireylerin ve toplumların kimliklerini tanımlamalarında
önemli bir rol oynar. Bu da dinin her zaman politik alanda etkili bir araç ol
masına neden olmuştur. Günümüzde de laik ülkelerde bile din etkili bir pro
paganda aracıdır. Bu yüzden dinin - dinin devletle olan ilişkisi bakımından
modern bir toplumdansa ilkel bir kabileye yakın olan- Antik Yunan'da çok
daha önemli bir olgu. olması şaşırtıcı değildir.
Yunan dini her şeyderi önce dünyanın kaosunu anlaşılabilir hale getirme
ve tannsal düzen tarafından onaylanmış bir sistem oluşturma yoluydu. Fakat
bizim alışık olduğumuz anlamda kurumsallaşmış bir yapısı olmayar;ı Yunan
dininin insanvetann ilişkilerini düzenlemek için bir tür sisteme ihtiyacı var
dır. Yunan dünyasında bu sistem insani ve tannsal dünyalan düzenleyen bir
çerçeve sağlayan polis'tir.
Yunan uygarlığının ana çerçevesini oluşturan polis'in oluşumu Arkaik
dönemde Antik Yunan uygarlığının ortaya çıkışındaki en önemli gelişmedir.
Toplumsal yaşarnın çerçevesini belirlemesi yanında polis. yunan dininin de
ana çerçevesini oluşturur. Öncelikle her polis vatandaşlannın hangi dini gru
ba ait olduklarını belirlemek yoluyla kimliklerini tanımlar. Bu şekilde her po
lis diğer poleis'lerin dini sistemleriyle panhellenik boyutta etkileşim içinde
olan bir dini sistem oluşturur.
Polis'in dini belirlemesi kadar din de polis üzerinde etkili olmuştur. Po
Lis dini şekillendirmiş ve din tarafından şekillendirilmiştir. Din ise polis'i
oluşturan parçalan -geçmiş'i, fiziki yapısı, parçalar arasındaki ilişkiler- bir
araya getirip onlara şekil veren ana ideoloji olmuştur. Dine karşı işlenen bir
suç polis' e saygısızlık sayılmıştır. Dinin sivil hayattaki önemli rolüne bir çok
kanıt gösterilebilir. Örneğin Atina'da cinayet davalan tapınakta görülür, Bo
ulaterion'da bir altar'bulunur , sosyal ve po~itik hayat duaların, yeminierin eş
liğinde yürür ve seçimler lotla yapılırdı. 20
20 Xen .. Hell., (2.3.52,53,55); Sourvinou-Inwood, "What is polis Religion", O. Murray ve S.R.F. Price, editörler. The Greek city. Homer to Alexander (Oxford, 1990, s.295-322). s.305.
968
Dinin polis için öneminin arkeolajik kanıtı ise tapınağın polis'le olan ya
kın ilşkisidir. Başka herhangi bir yapıdansa -örneğin kale duvarlan- "bir tan
n için tapınak inşa edilmesi ortaya çıkmakta olan bir polis'in en belirgin fi
ziksel işareti sayılabilir" (Sourvinou - Inwood, 304). Polis ve tapınak karşı
lıklı birbirine bağlıdırlar ve birlikty şekillenrrıişlerdir. Ayın şekilde tapınağın
öneminin polis'in çöküşüyle birlikte azaldığına dair kanıtlar vardır ve Yunan
tannlan için dördüncü yüzyıldan sonra çok az Yunan tapınağı inşa edilmiş
tir.
Poliş'le tapınak arasındaki yakın ilişkiye dair en güçlü kanıt fiziksel ola
rak tapınağın polis'in odak noktası olmasıdır. Diğer kültürlerde benzer önem
taşıyan yapılar yerine - kale, hükümdar'ın sarayı veyatürbe-Antik Yunan'da
polis'in en prestijli yapısı olan tapınak, sembolik ve fiziksel olarak diğer tüm
yapıların üzerinde yer alır. Yunan uygarlığı monarşinin reddi üzerine, açık
havada buluşan bağımsız bireylerin ortak sorurnluluğuna dayanan bir sistem
olarak kurulmasına rağmen bu sefer "Tann hükümdar haline gelmiştir" ._2 ı
Polis'le din arasındaki yakın bağ tapınağın dini öneminin yanısıra poli
tik bir işlev de kazanmasına neden olmuştur. Tapınağın sivil hayattaki önem
li rolünün incelenmesi dinle politika arasındaki yakın ilişkiyi de daha açık bir
hale getirecektir. Örneğin, tapınağın teorideki sahibi tann olsa da, günlük ha
yatta tapınağın sahibi polis'tir ve taşınabilir ve taşınrnaz mallarının yönetimi
polis'e aittir. Tapınağın diğer devlet görevlileri gibi seçimle gelen çeşitli "ta
pınak yöneticileri" mevcuttur. Tapınak ayın zamanda şehir~eki en güvenli
yapı olması nedeniyle devlet hazinesinin bulunduğu yerdir ve tannya ait olan
bu hazine gerektiği zaman kullanılabilirdi.
Tapınaklar genelde polis'in karanyla ve mali desteğiyle inşa edilirdi. Po
lis yöneticilerinin tapınak inşa etmeye karar vermeleri kendilerini tapınakla
özdeşleştirmek amacıylaydı (Burkert, 1988, 42). Tapınağın inşaası ayın za
manda da Yunan kimliğini vurgulamak amacına hizmet ediyordu. Yunarılı
lar aynı kanı taşımak ve ortak atalara sahip olmanın yanında ortak tapınak ve
kurbanlan olmasını da Yunan olmanın belirleyici özelliklerinden biri olarak
21 V. Ehrenberg, Der Staat der Griechen, 1965, Zurich, 19, Burkert, Walter, "The Meaning
and Function of the Temple in Classical Greece, Michael Fox, editör, Temple in Sociery (Eisenbrauns, Winona Lake, 1988, s. 29-47) ı;. 43.
969
görüyorlardı (Herodotus 2.160; 5.22). Tapınak nerdeyse savaş zamanlannda
bayrak görevi görüyor ve tehlike ~da vatandaşıara güven duygusu veri
yordu (Burkert, 1988, 42).
Tapınağın toplumsal hayattaki sembolik rolünün önemi tapınağın işlevsel olarak bir öneminin olmş.masından da anlaşılabilir. 22 Bu durumda tapınak esas olarak tannlar için hediyeler vermek geleneğİrlin bir parçası olarak görülebilir. Tannya birşey vermek verilen şeyden vazgeçmek anlamına gelirken, tapınağa 'verilen' hediye aynı zamanda kalıcı olanın sergilerrmesi haline gelir. Yani tapınaklar öncelikle anathemata'nın korunması ve sergilenmesi için tasarlanmış kamusal mekanlardır.
Anathenuıta, verilen objeler artık özel mülkiyet olmadığı için kıskançlık ve rekabet yaratmayan bir kamusal gösteriş şeklidir. Tapınaklar da toplumun
özel mülkiyetini ortak kimlik anıtma dönüştüren; polis'teki en prestijli anathemata'dır. Anathemata'nın kalıcılığı, tannsal olanın.kalıcılığını hatırlatarak, insan hayatının geçiciliğine rağmen polis'in sürekliliğini vurgular. Özetle Yunan tapınağı övünmek için yapılmış bir güzellik sembolü olmanın yanında politik yan anlamlar banndıran bir zenginlik ve güç gösterisid~r.
Mimarlığın politikayla olan kompleks ilişkisi zamanla farklı boyutlar içeıir haie gelmiştir. Dördüncü ve beşinci yüzyıllarda Yunanistan ile İran ve
Sparta ile Atina arasındaki savaşlar farklı kökeniere ait Yunanlılar arasındaki mücadele ve yanşmayı artı:i:dı. Bu yeni durum mimariye yeni bir anlam kazandırdı ve yöresel mimari kalıplar politik gerçeklerle ilişkilendirildi. Örneğin, Anadalulu Yunanlılann Perslere karşı savunma amacıyla kurulan Atina İmparatorluğu fılosuna sağladığı katkılar, Atinailiarın Doğulu atalanyla olan bağlarını vurgulama gereksinimi doğurdu. Bu yüzden Perikles'in Atina acropolis'i inşa prograrnı Doğu ve Batı formlannın iddialı bir kombinasyonundan
oluşur.
Dorik ve Ionik _düzenlerinin birlikte kullanılması politik olduğu kadar
kültürle de ilgili olan Perikles'in Panhellenik amaçlannın bir ifadesidir. Dor ve Ion kültürlerinin karşıtlıklan -güçlü Dcrlar ve entellektüel Ionlar- Ati-
22 Yunanlılar tapınağı herhangi bir kamusal amaçla kullanmıyorlardı. Politik buluşmalar her zaman açıkhavada yapılır ve "ev"lerde yapılan herhangi bir toplantıya şüpheyle bakılırdı (Burkert, 1988, 43).
970
na'nın Yunanlılan bölmesindense birleştirmesini uman Perikles'in mimari programında dikkatli bir şekilde dengelenmiştir. Fakat Perikles'in ölümünden sonra Pelop<?nnessos savaşlannın yoğunlaşması Atinalılann Ionya'ya olan bağımlılıklarını artırdı. Bu da Atinalıların Ionya ile atadan kalma bağlannı yeniden vurgularnalarına neden _.oldu. Euripides Attika kralı Erectheus'un Ian'ların tanrısı olan Ion'un büyükbabası olduğunu iddia eden bir oyun yazdı ve Acropolis'te yeni bir Ionik tapınak olan Erecththeum'un inşaası başladı.
Onians'a23 göre Bassae'deki Apolle tapınağı Perikles'in panheleDik bir
leşme uı;nutlanna adanan son yapıdır (Orıians, 1988,18). Dorik dış cephe ve
Ionik iç mekanın dengeli bir uyumunu sergileyen tapınakta "Dorik ve Ionik
düzenlerio kaynaşabileceğine dair umut yerini tek umut edilebilecek olanın
banşcıl bir biraradalık olabileceğine dair bir farkındalık almıştır" (Onians,
1988,18).
Korinth düzeninin icadıyla mimaride politik arnaçiann ifadesi yeni bir
boyut kazanmıştır. Korinth düzeni bir iç dekorasyon öğesi olarak doğması
sebebiyle özellikle iç mekanlarda kullanılmıştır. Fakat iç mekanlarda kullanımı aynı zamanda Ion başlığı gibi kadın özelliklerini24 çağnştırması nede
niyledir (Onians, 1988, 20). Herhangi bir ırkla özdeşleşmeyen Korinth başlı
ğı iç ve dış mekan aynrriını yabancı Ion başlığım kullanmadan yapmak iste
yen Dorlar için zamanla Ion başlığından daha uygun bir seçenek haline gel
eli.
Korinth düzeninin sadece Ion düzeni ile birlikte kullamldığı tek örnek
Makeden'lu Philip'in atalan olan Makeden hanedanının heykellerini bulun
duran yuvarlak bir yapı olan Philippeion'dur. Ion ve Korinth düzenlerinin bir
likte kullanımı Yunan ırkının en az barbar yönleriyle kendini sunmak isteyen,
'gerçek' bir Yunanlıdan daha Yunanlı olduğunu göst~rmek isteyen Philip'in
panhellenik arnaçlanyla uyumludur. Yunanlılar tarafından genelde kabul gö
ren kaba ve vahşi imajının aksine Philip, Philippeian aracılığıyla kendi ima
jını uygar ve kültürlü bir lider olarak tasariarnıştır (Onians, 1988, 21).
23 Onians, J., "Ciassical Greece". Bearers of Meaning bı Classical Orders in Antiquity, the Middle Ages and the Reneissance (Princeton Universi ty Press, Princeton, 1988).
24 Antik Yunan'da erkekler genelde dış mekanla ve kadınlar da iç mekan la ilişkilendirilirdi.
971
Yunan dünyasında büyük ölçüde din aracılığıyla belirlenen kimlik ta
nımları şehirlerarası ilişkiler bağlamında (panbelenik) incelendiğinde daha
belirgin hale gelmektedir. Mimarlık bu karmaşık kimlik tanırnlarını analiz et
mek için uygun bir "metin" dir. Tapınağın Yunan şehir devletleri için -önceden planlanmış politik programlar olmadığı zamanlarda bile- zaten bir pres
tij ve güç gösterme mekanı olduğu kanıtlanmıştır. Fakat savaş gibi kriz za
manlarında mimarideki bölgesel detaylar daha güçlü politik iddiaların ifade
si için kullanılmıştır.
KEHANET VE POLİTİKA
Yunan dini birbiriyle panhellenik boyutta iletişim içinde olan farklı dini
sistemler ağından oluşur. Panhellenik tapınakların görevi şehir tapınaklanın
tamamlayıcı niteliktedir. Panhellenik tapınaklar polis'in varlığı için gerekli
olan rekabetin ifade bulması, farklı şehirlerin buluşması ve tartışmalann çö
zülmesi için nötr mekanlar oluşturdular. İletişim ve yarışma mekanı olan
Panhellenik tapınaklar aynı zamanda şehirlerarası resmi ilişkilerin kuruldu
ğu, anlaşmalar ve buluşmalar aracılığıyla geliştirildiği odak noktalarıydılar.
Panpellenik tapınakların neredeyse tek varlık nedeni olan polis kimliği
panhellenik tapınaklardaki etkinliklere katılımda her zaman ön plandadır.
Üstelik panhellenik tapınaklarda bile her türlü dini ritüele katılım polis aracı
lığı ile gerçekleşirdi. Örneğin, panhellenik bir tapınak olan Delphi'de tapına
ğın ve kelianet merkezinin yönetimi Delphi şehrine aittir. Konsültasyon sıra
lamasında da önce Delphi'liler sonra diğer Yunan'lılar ve ancak sonra 'barbar
lar' gelirdi. 25 Üstelik kehanet konsültasyon26 sıralamasında Delphi şehri şe
hirlere veya bireylere öncelik, promentefa27, sağlayabilirdi.
Panhellenik tapınakların varlık nedeni olan polis kimliği panhellenik ta
pınaklarda farklı poleis'ler arasındaki yarışmalar olarak ifade bulurdu. Farklı
25 Sourvinou-Inwood, 1990, 298, kaynak olarak G. Roux, 1976, Delphes: Son Oracle et ses
Dieux, Paris. 76-9'u gösterir.
26 Konsültasyon sıralaması olasılıkla bir çeşit cografi sisteme göre yapılıyordu.
27 Promenteia bir öncelik sağlamasına rağmen kategoriler arasında bir geçiş sağlamıyordu, yani bir "barbar" Yunanlıların önüne geçemiyor, ancak diğer "barbar"lardan önce konsültasyonda bulunabiliyordu.
972
şehir devletleri arasındaki rekabet sanatsal ve atıetik yanşmalada kontrollü
olarak yapılabilirdi . Bu rekabetin bir diger türü ise şehir devletlerin adaklan
olan hazine binalan (treasury) ve askeri adaklarda ifade buluyordu. Panhelle
aik bir tapınağa bir hazine binası (treasury) dikmek bir polis'i diğerlerinin
arasında elit bir konuma yükselt.etek bu polis'in diğer poleis'ler arasında ta
nınmasını saglıyordu.
Panhellenik. tap1naklann diğer bir işlevi ise polis'in iç dengesi açısından
tehlikeli olan marjinal gruplara daha nötr bir mekanda kendilerini ifade ola
nağı sağlamasıdır. Maıjinal ve tehlikeli aktiviteler, erkeklerin gençlikten ol
gunluğa geçişini simgeleyen Ephebik ritüeller ya da arkteia ve doğumu da
içeren kadınların geçiş törenleri genelde merkezden uzakta, katılımcı şehirlerin sınırlan ötesinde konurnlanmış olan panhellenik tapmaklarda kutlanırdı.
Özetle panhellenik tapınaklarda gerçekleşen aktiviteler dini mekanınpolis'te
ki kompleks örgütlenmesinin bir uzantısıdır.
Kehanet de panhellenik tapınaklarda gerçekleşen en önemli aktiviteler
den biridir. Antik Yunan'da tanrılarla tek direk iletişim yolu olan kehanet tarı
nlara karşı dogrtı davranış biçimini ögrenmenin tek yoluydu. Bir yasanın ka
bulü, kolanizasyon karan veya bir savaş girişimi gibi toplumsal hayatta bir
krize sebep olan her konuda kehanete başvurulurdu.
Kehanetin Antik Yunan'da, "zihinsel bir durum" ve sosyal bir kurum" ol
mak üzere iki ana boyutu mevcuttur. Birincisine dair sorular ilk bölümlerde
tartışıldıysa da antik Yunanlıların kehanetin bilgisine nasıl bir konum ve iş
leY yükledikleri daha önemli bir konudur.
Kehanet genelde tarihçiler tarafından kamusal işlerin normal ve ras
yonel işleyişine ters irrasyonel ve büyüsel bir olay olarak görülmüştür.llk ba
kışta kehanette etkili olan mantık, toplumsal işlerin normal yönetiminde etki
li olan tartışmaya dayalı, retorik veya dialektik olarak isimlendirilebilen sü
reçlere tamamen ters görünür. Fakat kehanetle ilgili yapılan son çalışmalar
kehanetin toplumsal karar alma süreçlerinde düzenli olarak kullanıldığını
gösterir. Keharıetlerin yorumlanması sürecinde kent meclisinde yapılan tar
tışmalara benzer bir tartışma sistemi gözlenebilir. Meclisteki ve kahinin söz
lerinin yorumlanmasındaki mantığın benzerliği kahine soru sormak için ku
rulan soruların yapısı ve meclise sunulan önerilerio yapısı arasındaki benzer-
973
likten de anlaşılabilir. 28 Yani bazı durumlarda kahin geleceği tahmin etme
si için değil, yeni bir uygulamayı bıı_şlatırken yasak olup olmadığını, yasaksa
nasıl bir çözüm bulunabileceğini anlamak için sorgulanır. Bu durum meclis
tekine benzer özellikler taşır, kahinin sorgulanmasından sonra, dururnun avantaj ve dezavantajları zıt görüşlerin çarpışrnası yöntemiyle tartışılır.
Genelde dini konularla ilgili olan bu tür sorunlar kehanet merkezinin
olağan yetki alanını oluştururdu. Basit veya birkaç alternatifli sorulara direk
cevaplar olan bu tür kehanetlerin anlamları açık ve nettir belirsizlik veya ço
kanlamlılık izleri taşımazlar. Politikanın kehanetleri etkilernesi de genelde
tartışılma mantığı meclisteki ile benzerlikler taşıyan bu tür kehanetler aracı
lığıyladır. Dolayısıyla kehanet genelde yöneticiler üzerinde tarınsal bir otori
te uygulamaz, daha çok belli konularda verilmiş kararlan onaylar.
Fakat kahinin sözlerinin bir tavsiyenin ötesine geçip, bilinmeyenle ilişki
kurduğu yazılı literatüre geçmiş bir diğer kebanet biçimi daha mevcuttur. 29
Dili metaforlardan oluşan bu tarz kehanet gerçek anlamda geleceğin tahmini
dir. Geleceğin tahmini için kullanılan metaforlar geleceğin kendisi kadar bü
yülü ve anlaşılmazdır. Bu yüzden kebanetin anlaşılmaz dili "kebaneti tutar
sızlık suçlamalarına karşı korumak için son bir çaba" (Morgan, 1993, 28) de
ğil, tannlar ve insanlar arasındaki aşılamaz sırurlann bir sernbolüdür.
Kolonizasyon30 kehanetleri diğer kehanet türlerine göre daha çok meta-
28 Vemant, J.P., "Specch and Mute Signs", Froma I. Zeitlin, editör, M ortals and Immmortals:
Collected Esssays (Princeton, 1991) s. 323. 29 Metaforlar içeren bu tarz kehanetin erken döneme tarihlendigi gözlenir. Kolanizasyon
kehanetleri genelde bu türdendir. 30 Arkaik kolanizasyon hareketinin genel bir tarihi için bkz. J. Boardman, The Greeks
Over.mıs (Middlesex, 1973). Arkaik kolanizasyon hareketinde Delphi ve Apoila'nun rolti için bkz. Forrest, W. G., "Co1onization and Ri se qf Delphi", Historia 6 (1 957) s. 160-175; Malkin, ı.. Religion and Colonization in Ancie1it Greece (Leiden, New York, Copenhagen, Köln, 1987). Koloniza~yon kehanetleri ve orijinalitelerine dair tartışmalar için bkz. H. W. Parke and D.E. W. Worrnell, The Delplıic Oracle (Oxford University Press, Oxford, 1956); Fontenrose, J., The Delphic Oracle: /ts Respanses cmd Operatio11.~ with a Caralogue of Responses. (University of Califomia Pres.ç, Berkeley, Los Angeles. 1 981); Maurizio, L.. "Delphic Oracles as Oral Performances: Authenticlty and Histarical Evidence", Classical Antiquity 16.2, ( 1997) s. 308-334.
974
forlar içerirler.31 Herodot, Plutarch ve Pausanias tarafından anlatılan koloni
zasyon hikayeleri hep aynı strüktüre sahiptir: kriz, kehanete damşılması, kehanetin yoru~anması, kolonizasyon hareketi, kehanetin onaylanması veya reddedilmesi. Diğer kehanet hikayelerinin aksine kolonizasyon hikayeleri her zaman kehanetin doğrulanması il~ .• yani koloninin kurulup polis'te düzenin sağlanması ile sonlanır. Fakat keıianet direkt olarak koloninin kurulması için gereken çözümü söylemez, aksine metaforlardan oluşmuştur ve yorum gerektirir. Dougherty'e göre kolonizasyon hikayesindeki metafor -çözülmesi gereken bilmece- kolonizasyon hareketinin kendisinin çözülmesi güç bir çeşit bilmec·e olduğuna işaret eder (Dougherty, 191).32
Levi-Strauss'a göre uygarlığın gelişimide metafor dilin pratik kullammını önceler. Metafor Yunanlıların dili ve dünyayı algılamasında temel bir öğedir. Apollo da gelecek hakkındaki mesajlarını verirken sembolik dili tercih etmiştir. Çünkü kehanet hikayesindeki metafor kolonizasyonu önceden mükemmel olarak simgeler (Dougherty, 1992, 44). Kehanetin doğru yorumlanması ve bilmecenin çözümü yunanlılan Tannlarına benzetir, Delphi'nin dilinin doğru yorumlanması onları yeni şehrin kurucusu yapar.
Vico'nun şiirin33 doğasıyla ilgili önemli buluşu şiirin "gerekliliği"dir.
Vico ve sonra da Rouseau tarafından iddia edildiği gibi dillerin kökeninin şür olduğunu Arkaik dönemde şiir yunanlılar için temel bir gereklilikti. Metaforlardan oluşan kehanetin mantığı da bu rnitolojik-şürsel bilinç düzeyinin bir devamıdır. Tıpkı Yunan toplumundaki diğer ifade biçimleri olan ritüeller gibi kehanet de insanlık durumu ve tannlar arasındaki aşılmaz sınırların bir anlık da olsa silinmesinin ifadesiydi. Bu yüzden Yunan toplumunda kehanetin·mantığı sosyal hayatın diğer parçalannın işleyiş biçimine ters düşen ayn bir düşünce tarzı oluşturmaz, aksine sosyal hayatla tutarlı bir biçimde bütünleşir.
3 ı Parke-Wormell koleksiyonundaki kolanizasyon kehanetlerinin %42 si metaforlar
içerirken di~er kehanetleıin sadece %22si metaforlar içerir.
32 Dougherty, Carol, "When Rain Falls from the Clear Blue Sky: Riddles and Colonizarion Oracles", C/assical Antiquity (1992) s. 28-44. Kolonise genelde topra~ı elde etmek için yerel halkla savaşmak zorunda oldugundan kolanizasyon hareketiyle girilen fiziksel risk savaştaki kadar çoktur.
33 Caponigri, Robert A., "Poetry, Myth and Language" Time and Idea (University of notre
Dame Press, Notre Dame, London, 1953) s. 164-187. Vico "şiir"i mataforlardan oluşan bütUn yapıları kapsayan genel bir kavram olarak kullanmıştır.
975
MİMARiDE ANITSALLIK:
DİDİM VE KLAROS'TAKİ-A:POLLO -TAPlNAKLARI
Apollo Tapınağı , Didim
Antik Yunan'da Apoila'nun önemli kehanet merkezlerinden biri olan Didim'deki Apollo Tapınağı büyüklüğü, özgün mimarisi ve korunmuşluğuyla hala etkileyicidir. Didim'deki Apollo Tapınağı Küçük Asya tapınaklan arasında Efes ve Samos'taki t~pınaklardan sonra en büyüğüdür.
Tapınak ve kehanet merkezi Ian'ların Anadolu'ya yerleşmesinden önce de mevcuttur. Fakat tapınak Arkaik dönemde-özellikle 6.yy- çok ünlü olmuş, Helenistik ve Roma dönemlerinde daha da gelişmiştir. Helenistik ve Roma
dönemlerinde Apollo tapınağına ek olarak kutsal alana diğer tapınaklar ve bir orman eklenmiştir. Fakat kutsal alan hiçbir zaman bir şehre dönüşmemiş ve Milet'e bağlı kalmıştır. Tapınak Milet'le denizden Panormos limanı ile karadan ise anıtsal bir kutsal yolla bağlanmıştır. Kutsal yolun son bölümüne ise Branchidae ailesinin rahiplerini temsil eden ve 6.yy'a tarihlerren heykeller sıralanmıştır.
"Parthenon kadar uzun ve biraz daha geniş" (Fontenrose, 1988, 9) olan Arkaik tapınağın inşaası 7.yy'ın sonu ya da 6.yy'ın sonunda başl~ş ve en geç İ.Ö.550-560 yıllarında tamamlanmış olmalıdır. Arkaik tapınağa dair bilgimiz sınırlıdır.34 Buluntulardan Arkaik tapınağın iki hasarnaklı bir platfor
ma oturan dipteras ve İonik bir tapınak olduğunu biliyoruz.
Arkaik tapınağın olası plan şemasına dair iki farklı görüş mevcuttur. Gruben ve Tuchelt Arkaik Tapınağın diğer Arkaik Ionik tapınaklara benzer inşa edildiğini dolasıyla pronaos'tan adyton'a direk bir geçiş olduğunu savunur. Fehr ise kehanet ritüelinde bir devamlılık varsayarak Helenistik tapınak
ta pronaos ve adyto:ı arasında bulunan iki kolonlu odanın arkaik tapınakta da olması gerektiğini iddia eder.
34 Arkaik tapınak için bakınız: Günther, W. Das Orakel von Didyma in Hellenisıischer Zeit.
Eitıe lnterpreuıtion von Steiıı-Urkwıden. (lstanbuler Mitteilungen 4. Verlag Emsl Wasmul)1, Tübingen, 1971), s . l6-18; Parke Herbert W., The Orcıcles of Apollo ilı Asi(ı Milıor (Croom Helm, London, Sydney, New Hampshire, 1985), s. 123-126; Fontenrose, 1988. 3 ı -34.
976
Parke ise kehanet ritüelinin 4. ve 5. Yüzyıllarda tamamen kesintiye uğradığını savunarak bu iddiayı reddeder. Helenistik tapınakta bulunan pronaos ve adyton arasındaki iki kolonlu odanın ve pronaos'a açılan pence
resinin Milet'in İ.Ö. 280 ve 258 yıll~ arasında Ptolemy 1 in yönetimi altında olmasından kaynaklanan bir ~ısır etkisi olduğunu ileri sürer. 35 Örnek olarak ise Mısır saraylanndaki thyris'i gösterir. Thyris kralın odasına açılan ve yazılı belgelerin geçişini sağlayan bir 'pencere'dir (Parke, 1986,128). Benzer bir şekilde Didim'deki iki kolonlu oda pronaos'tan yerden 1.60 cm. yüksekliğinde olan bir pencere ile ayrılır. Bu mekana pronaos'tan giriş yoktur, sadece arkadan 22 basamakh anıtsal bir merdivenle ulaşılabilir. Didim'deki Apoila tapınağındaki bu oda kehanetlerin yazıldığı ve dağıtıldığı chresmog
rapheion'dur.
Helenistİk tapınak36 chresmographeion dışında da iç mekan tasarımı
açısından tipik Küçük Asya Ionik tapınaklanndan ayrılan birçok özellik sergiler. Öncelikle cella (53.65 x 21.71) yüksek duvartarla -25m. den daha yük
sek- çevrelenmiş ve gökyüzüne açık bir mekandır. Dolasıyla avluyu bir iç mekana çevirmek için duvarlar Helenistik dönemin özelliklerini taşıyan mimari ve süsleme ile detaylandırılmış tır. Avluda aynca çeşitli sunaklar, defne ağaçlan ve içinde kilit heykeli barındıran bir ncıiskos bulunur. Naiskos
(14.23 x 8.24) 4 Ionik k<;>lonlu prestil bir tapınaktır. Küçük olmasına rağmen tapınağın genel karakterine uygun olarak anıtsal bir yapıdır.
Pronaos ve cella arasında da normal bir kapı yerine chresmogrcıpheion'un iki yanında iki kemerli koridor bulunur. Chresmogrcıpheion'un içi de özel olarak tasarlanmıştır. Odanın her iki yanında üstteki bir terasa çıkan iki merdiven bulunur. Merdivenler sadece çatı bakımı için yapıldıklan iddasını çürütecek bir özenle inşa edilmiş ve me!diven kovasının tavanı yazıtlarda 'Labirent' olarak isimlendi!i+en meander desenleri ile süslenmiştir.
35 Parke argümanını desteklemek için ise Hölbe'nin tapınağın diğer özelliklerinin de Mısır modellerinden etkilendiği ne dair tezini kullanır, bkz. Holbe, Günther, l984, Agyptischer Einfluss in der Griecbischen Architectur; Parke, "The Temple of Apollo at Didyma: The Building and it~ Function", Journal of Hellenic Studies CVI (1985), s. 121-131.
36 Helenistİk tapınağın planı, mimari ve yapısal detaylan için bkz: Akurgal, E., Ancieııt
Civilisations and Rııins of turkey. From Prehistoric TimesUntil the End of Roman Empire (Türk Tarih Kunımu Basımevi, Ankara, 1970), s. 222-231; Bean, E. George, Aegean Turkey (London, 1 966), s: 234-243; Voigtlander, W., Der Jüngste Apollomempel von Didyma. Gesclıichte seirıes Baudekors (lstanbuler Mitteilungen 14, Verlag Ernst Wasmuth, Tübingen, 1975); Fontenrose, 1985,34-41.
977
Kemerli koridorlar ve chresmographeion'dan oluşan tapınağının giriş
kısnunın kompleks tasanmı olasılıkla-kahine d-anışmaya gelenleri kahinden
ve kehanet prosedüründen uzak tutmak üzere düşünülmüştür (Parke, 1985,
129). Bu fikir kehanetin görkemini ve dolayısıyla etkisini artırmak üzere ol
dukça anıtsal olarak tasarlanan tapınağın genel etkisiyle de uyum içindedir.
Apollo Tapınağı, Klaros
Apollo tapınağı ve kehanet merkezi Kolophon sınırları içerisinde Noti
on'a iki kilometre mesafede yer alır. Didirn'deki Apollo kehanet merkezi gi
bi Klaros da hiçbir zaman bir şehir haline gelmemiş ve bu iki şehrin yönetim
leri tarafından idare edilmiştir. Dolayısıyla Klaros'u bu iki şehre bağlayan iki kutsal yol mevcuttur.
Klaros'taki kehanet merkezi Yunanlıların Anadoluya gelişinden önce de
varolmasına rağmen, kehanet merkezi özellikle Roma döneminde -özellikle
2. ve 3. yüzyıllar- gelişmiştir. Şu an mevcut olan Dorik tapınağın inşası
4.yy'ın şonunda ya da Helenistik dönernin başında başlamış, İmparatorluk
döneminin başlarında Apollo'nun· annesi Leto ve kızkardeşi Artemis ile bir
likte temsil edildiği anıtsal heykel grubunu yerleştirmek için değişiklikler ya
pılrruştır.
Tapınak Didirn'deki Apollo tapınağı kadar büyük olmamasına rağmen
anıtsal bir yapıdır. Heykellerio cella'da bulunan kalıntıları da boyutları açı
sından etkileyicidir. Örneğin Apollo'nun orijinal yüksekliği 7-8 m. civarında olmalıdır. Bu heykel grubu tapınağın orijinal halinin ne kadar anıtsal olduğu
nu hissettirir.
Tapınak birçok açıdan klasik Yunan tapınaklarından farklı mimari özel
likler sergiler. Tapınağın korunmuş kısmı olan yeraltındaki kehanet bölümü
karmaşık ve özgün tasanmıyla tapınağımn anıtsal mimarisiyle uyum içinde
dir. Bu bölüm 2 dar merdiven ve 7 kez yön değiştiren geçitlerden oluşur. Bu
bölüme giriş pronaos'tan mavi mermerden oldukça dar iki koridor - genişli
ği 70 cm., yüksekliği 180cm.- yoluyl11;du. Her iki koridor ileride simetrik bir
biçimde birleşip tekrar aynlır ve sonunda bütün tapınağın en kutsal mekanı olan cıdyton'a ulaşırlar. Adyton kült heykelinin bulunduğu cella'nın tam altın
da yer alan iki kemerli odadan oluşur. Olasılıkla kahine danışmaya gelenler
978
ve rahipler için bir bekleme odası olan birinci odada sıralar ve mavi mermer-' den yapılmış olan ve Apoila'nun kutsal taşı olduğuna inanılan omphalos bu-
lunur. Sadecekahin tarafından girilebilen ikinci oda birincisinden 2.70m. kalınlığında bir duvarla ve 1.70 cm. yüksekliğinde alçak bir kapı ile aynlır. 4
metre genişliğindeki bu odada kapının solunda içinde kutsal su bulunan dikdörtgen (0.96 x 1.41m.) bir kuyu mevcuttur.
Kehanet bölümünün bu çok özelleşmiş tasarımı Didim'deki tapınakta olduğu gibi olasılıkla kahine danışmaya gelenleri kehanet ritüelinden uzaklaştırarak keJlanetin toplumdaki saygınlığını ve önemini artırmaya yanyordu. Kehanetin Yunan toplumundaki önemli yeri Didim ve Klaros'taki Apollo ta-
· pınaklarının diğer Yunan tapınaklarından oldukça farklı bir biçimde özelleşmesine neden olmuştur.
DİDİM VE KLAROS'TAKİ APOLLO TAPlNAKLARINA DAİR BİR ANALİZ: MİMARLIK VE POLİTİKA
Labirent
Didim'deki 'Labirent'ler bilinerneyen işlevleri ve benzersiz nitelikleri yüzünden birçok farklı yoruma neden olmuşlardır. Klaros'un yeraltı koridorlanndan hiçbiryerde labirent olarak bahsedilmemesine rağmen, Montegu Didim ve Klaros arasında bir bağlantı kurar. Monteguya göre 'labirent' fikri karmaşık koridorlar sistemini çağnştınr ve aslı.rida ktonik tannların kültleriyle bağlantılıdır. Kehanet de başlangıçta ktonik tannlara ait bir güç olduğu için, Didim ve Klaros'taki labirent'lerin Yunan-öncesi geleneklerin bir devarnı nitellğinde olduğunu savunur. Montegu bu tapınaklardaki 'labirent'lerin kullanımıyla ilgili net bir bilgi olmadığı için sadece olası bir kullanım biçimi kurgular.37 Bu kurgu Çok açıklayıcı olmasa da Didirn ve Klaros'taki tapınaklarm diğer kehanet merkezlerinden farkını vurgulamak ve ikisi arasında diğerlerinde olmayan bir bağlantı kurması açısından yaratıcıdır. Didim'deki 'Labirentler'in ve Klaros'taki yeraltı koridorlannın aynı metaforu sembolize etmek üzere yapılmış olması çok olasıdır.
37 'Klaros'lu Apolle'nun kahini kuısal suya ulaşıp içebilmek için yeraltı koridorlarını inerken;
Didim'li Apolle'nun kahini Labirent'in merdivenlerini tırmanıp Ustteki aydınlığa ulaşıyor
olabilir .. .', Montegu, John C., "Note on Labyrinths of Didyma". American Journal of Archaeology. (1976), s. 304-305
979
Fakat labirent'i sadece yeraltı güçleriyle ve dolasıyla ktonik tanrılada 1
ilişkilendirmek Yunan mentalitesiniy.anlış yorumlamaktan kaynaklanır. An-tik kaynaklarda labirentin karmaşasından ve kompleksitesinden bahsedilir. Örneğin Diodorus Siculus Daedalus'un Labirent'inden38 bahsederken sadece sınırsız anlamına gelmeyip aynı zamanda aporia39 gibi ölçüsüz, ölçüle
meyen anlamına da gelen apeiros sıfatını kullanır. Sanatkarların patronu Hephaestus'un karısı Aphrodite ve sevgilisi Ares'i yakalamak için tasarladığı desmoi apeirones gibi Labirent hikayesi de "anarşik apoira'nın korkutucu şekillenmesidir" (McEwen, 60).
Fakat labirentin Didim'deki Apollo Tapınağı'nın merdiven tavanındaki, Krete sik.kelerinde, Roma mozaiklerinde, Gothik döşeme desenlerinde ve Rönesans bahçelerindeki tasvir edilen şekli hiç de karmaşık değildir: Yuvarlak ya da kare, bu haliyle labirent çok net ve düzenli bir biçime sahiptir. "Labirentin imajı, -görünen ve kesinlikle bilinebilen şey- eidos'u, choros'tur"40
Montegu'nun -aslında Batı dünyasının- yanlış yorumu choros ve Labirent'in inşaasının chaos'un düzen'e dönüştürülmesi olarak algılanmasından kaynaklanır. Bu yanlış anlamanın kökleri Romalılann Hesiod'un dünyanın ve göklerin yaratılması hikayesini chaos'tan düzenin yaratılması olarak yorum
lamasma dayanır. Ovid chaos'u biçimiendirilmesi gereken ham, karmaşık ve şekilsiz bir kütle olarak nitelendirir (Ovid, Metam01phoses, 1 .5-9).
Oysa Hesiod chaos'un aslında ne olduğunu hiçbir zaman açıklıkla söylemez. Sadece chcıos'un "geniş gö~üslü dünyadan" önce geldiğini
(Theogony,l16) ve chaos'un cennet ve dünya arasındaki mekan olduğunu söyler (Theogony, 700). Theogony'deki bu ve diğer pasajlar bilim adamları
nın chaos'u ilk boşluk olarak görmelerine neden olmuştur.
Yanlış anlama Yunan bakış açısını anlamaktaki zorluktan kaynaklanır. Uzak durulması gereken değerlendirme şekli ya/ya da tarzında olanlardır: Labirent ya karmaşıJ.< bir ağ ya da açık ve düzenli bir şekildir. Oysa labirent
38 Diodorus Siculus 4 .77., McEwe11, p.59.
39 a-poros: geçit vermeyen
40 Labirent ve choros'un yarauhş hikayesi için bkz. McEwen, Indra Kagis, Socrates' Ancestor: Aiz Esssay on Architectural Begimıings. (The MIT Press, Cambridge.
Massachusett~ . London, 1993), s. 57-64.
980
hem ikisi de, hem değildir. Çünkü " ... apoira hem Labirent hem de choros'un
oluşması için ilk şarttır ve Labirent ve cho1·os birlikte apoira'mn şekillenmiş
hali ve ölçüsüdür" (McEwen, 62).
Bu yorum Yunan öncesi bir taıın ve tannçadan ziyade Apollo'nun doğa
sına daha çok uyar. Çünkü Apolld, Yunan'lılann dünyayı algılayış biçimine
uyan bir biçimde ikili bir karakter sergiler: Ktonik kehanetlerin tannsı ve ras
yonel aklın ve ışığın tannsı Apollo'nun imajında bütünleşir.
Korinth Başlığı
Hem Didim'deki Apollo tapınağ].nda hem de Klaros'ta birkaç tane
Korinth düzeninde kolon bulunur. Didim'de iki Koqnth kolonu chresmog
rapheion olduğu düşünülen odanın içinde ve üç yarım kolon da yine chres
mographeimı'un naos duvannda bulunur. Klaros'ta ise Korinth kolonlan
pronaos'un önüne girişi tanımlayacak şekilde yerleştirilmişlerdir.
Korinth kolonunun bulunuş hikayesi Vitrivius'ta anlatılır. Hikayeye gö
re, Callimachus bu düzeni bir kızın mezanmn üstündeki adak sepetinin üs
tünde büyüyen akanthus bitkisinden esinlenerek icad etmiştir. Rykwert de
akanthusun çağdaş vazo resimlerinde mezartarla ilişkilendirilen bir bitki ol
duğunu belirtmiştir.41 Aynca Korinth kolonu kullanılan bütün binalar, özel
likle Asclepius'un Epidarus'tald tapınağından, -iyileştiren Apollo'ya adanan
Apolla'nun Bassae•42 deki tapınağı, hayat ve ölümle ilişkili görülebilir. Pla
to da "akanthus isminin 'nokta çiçeği' olarak değil ·de daha çok 'sağaltma çi
çeği' olarak anlaşılmış olabileceğini" söyler.
Onians Korinth düzeninin ayın zamanda politik bir kullanım biçiminden
bahseder. Onians'a göre ırksal referanslardan yoksun olan Korinth düzeni
Yunan anakarasında iç mekanlarda yabancı Ion düzeninden daha çok tercih
edilen bir seçenek olmuştur (Onians, 20). Korinth şehir değerleri, sanatkar
lık, lüks ve kadınsılıkla43 ilişkilendirilen bir Dor şehri olduğu için Korinth
· düzeni zengin bir iç mekan düzeni olarak kabul görmüştür.
41 Bkz. Rykwert, Joseph, "The Corinthian Virgin". The Daneing columtı. On Order in Architectııre, (The MIT Press, Cambridge, Massachusett~. London, 1 996), s. 316-349
42 tık Korinth başlıgına Bassae'deki Apollo tapınagında ra~tlanmıştır.
43 "Korintli kız" fahişeler için kullanılan diğer bir isimdir.
981
Fakat Didim ve Klaros'taki tapınaklaiôa bulunan Korinth düzenindeki kolonlar her iki tapınak da zaten Io.n.y.a'da bulunduğu için politik bir amaçla kullanılmış olamazlar. Bu yüzden her iki tapınakda da Korinth düzeninde kolonlar bulunması44 sadece ölüm, ölümsüzlük ve iyileştirme ile ilişkili bir formla sembolize edilebilecek olan Apollo'nun özeliklerinden kaynaklanıyor
olmalıdır.
Apollo'nun özelliklerinden birinin sağaltına olduğu da bilinmektedir.
Klaros ve Didim'deki Apollo tapınaklanna birçok kez salgın hastalıklar hakkında danışıldığı da antik kaynaklarda yer almaktadır. Yunan algısında birleştirilen hayatın çelişkileri Apollo'nun sağaltına özelliğinde de gözlemlenebilir. Apollo bir sağaltına tannsı olmasına rağmen llyada'nın ilk kitabında
Apollo'nun oklan hastalığı sembolize eder. Diğer bir deyişle hastalığın hem kaynağı hem de çözümü Apollo'dur.
"Fakat tehlike nerden geliyorsa
kurtancı da aynı yerden ge1ir"45
Proman1;is
Apollo tapınaldannda kahin, promantis, genelde kadın olmasına rağmen hem Klaros hem de Didim'de46 promantis tıpkı Kybele'nin kahinieri gibi erkekti. Klaros'ta Apollo kültünden önce Anadolu tanrıçası Kybele kültü oldu
ğu bilinmektedir. Didim'de de benzer bir biçimde Apollo kültünden önce Yunan tanrıçası Leto'ya benzeyen yerel bir tanrıça kültü mevcuttu. Dolayısıyla Didim ve Klaros'ta promantis'in erkek olması Anadolu tanrıça killtünün devarnlılığına işaret eder.
Didim'deki Apollo tapınağının diğer Apollo tapınaklannda rastlanmayan
bir özelliği daha vardır; kehanet merkezi Arkaik dönernde Branchidae ailesi-
44 Çogu Apollo tapmalıında en azından bir tane Korinth düzeninde kolon bulunur.
45 "but where the danger threatens that which saves from it also grows", Hönderlin. Fredeich, Poems and Fragmenıs (trans. Michael Hambuger), 1980, 463; Hannanşab, 1991,49.
46 Didim'de promantis sadece Arkaik dönemde Branchidae ailesine mensup bir erkekti (Branchidae· ailesi). Sonra tapınak Delphi'ye göre yeniden şekiilendirildiği için promantis sıradan bir kadın olmuştur.
982
ne mensup rahipler tarafından yönetilmiştir. Branchidae ailesi sadece yönetici değildir, pozisyonlan o kadar önemlidir ki aynı zamanda tapınağa isimlerini vermişlerdir. Aynca diğer Apollo kehanet merkezlerinin aksine hem promantis hem de rahip olarak görev yapmışlardır. Üstelik gelecekteki Romalı yöneticiler gibi heykelleri dikiler~,k onurlandınlmışlardır.
Bu yüzden hem promantis hem de rahip olan bu ailenin Yunan dünyasındaki diğer rahiplerden farklı olarak daha güçlü olması şaşırtıcı değildir. Bu yüzden tapınağın Milet yönetiminden bağımsız olarak önemli bir karar mekanizması olduğunu varsayabiliriz. Milet yönetimi ve tapınak yönetimi arasında ciddi bir çatışmaya dair herhangi bir kanıt olmasa da kriz zamanlarında farklı politikalar izlendiğine dair hj!<ayeler vardır. Örneğin Helenistik yazar Dernon Didim'deki kehanet merkezinin Karyalılan Perslere karşı Milet'le
birleşmekten vazgeçirmeye çalıştığını anlatır (Parke, 1985, 18-19).
Didim ve Klaros'taki Apollo tapınaklanndaki promantis'e dair bütün bu özellikler Küçük Asya'daki Yunan şehirlerindeki yabancı öğelerden kaynak
lanır. Adakların stilleri gibi kehanet merkezinin mimari ve törensel tasarımı
da Yunan ve yabancı öğelerin bir karışımını yansıtır. Mimaride ve kültde ifade bulan bu karışımaslında "Yunanlılar ve komşulan arasındaki dengesiz politik ilişkilerin" (Morgan,. 34) bir ifadesidir.
Politik bir Tercih: Klaros ve Dorik Düzen
Daha önce de belirtildiği gibi Didirn'deki Apollo tapınağı Ionik düzende Klaros'taki Apollo tapınağı ise Dorik düzendedir. Klaros'taki Apollo tapınağının porik düzende olması tapınak Ionya'da olduğu için oldukça sıradışıdır.
Üstelik 4. Yüzyılın sonundan itibaren Dorik düzeni Yunan anakarasında ve Peleponnesos'ta bile önceki popülaritesini kaybetmiştir. Klaros'taki Apollo Tapınağı Helenistik Dönemde hala kasvetli Dorik düzende tasarlanmış bir
kaç istisnadan biridir.
Bu yüzden Klaros'taki tapınakta Dorik düzeninin kullanılmış olması
politik bir tercih olmalıdır. Onians'ın mimari düzenierin ırklarla ilişkilendirildiğine dair teorisinden daha önce bahsedilmişti. 5. Yüzyılda Yunan dünyası
na hakim olan 2 büyük mücadele -önce Yunanistan'la İran arasındaki ve sonra da Sparta ve Atina arasındaki savaş- Yunanlan daha önce hiç olmadığı kadar taraf olmaya zorladı . Bu çatışma ve güvensizlik ortarnı mimariye de
983
bölgesel mimari detayların politik gerçeklerle ilişkilendirilmesi şeklinde yan
sıdı.
Onians Atinalıların 5.yy daki mimari politikasından bahseder. Anadolu
daki Yunanlılar, Perstilere yenildiği zaman, anakaradaki Yunanlılar 6. yy'da
zenginlik ve kültürde onlardan üstün olan doğulu komşularına karşı üstünlük
lerini kanıtlamış oldular. Fakat Atina lmparatorluğunu ödemeleriyle finanse
eden de Egeli Yunanlılar olduğu için Atinalılar !onlarla kan bağlarını vurgu
lama gereği duydular.
Bu yüzden Atinalılar Perikles'in panhelenik amaçlarının direkt bir ifade
si olarak binaların - en önemlileri Parthenon ve Propylaea idi - iç mekanla
rında yoğun bir biçimde Ionik düzen kullandılar. Bu aynı zamanda Oorların
ünlendikleri fiziksel ve ahlaki niteliklerinin yanında !onlar kadar lükS ve. fel
sefe ile de ilgileniyor olduklarının bir ifade biçimiydi. Bu yüzden iki ırkın ha
yat tarzlarınının uygun bir ifadesi olarak binalann dışında erkeksi özellikleri
sembolize eden Dorik düzenini ve iç rnekanda da 'kadınsı' lonik düzenini kul
landılar.
Mimari düzenierin politik amaçlarla kullanımı Atina'dan başka Yunan
şehirlerinde de gerçekleşmiş olmalıdır. Klaros'ta Dorik düzeninin seçilmiş ol
masının da politik bir tercih olduğu düşünülebilir. Arkaik tapınağın Dorik ol
duğuna dair bir kanıt olmamasına rağmen, gelenekteki devamlılıktan dolayı
Arkaik tapınağın da Helenistik Tapınak gibi Dorik olması beklenir.
Arkeblojik buluntutara göre Arkaik tapınağın inşaasının Atinalılann !on
larla atadan kalma bağlarını kabul ettikleri ve Attika-Delos konfederasyonu
nun kurulmasından sonraki dönerne rastlama olasılığı yüksektir. Bu yüzden
tapınak için Dorik düzeninin seçilmiş olması anakaralı Yunan'lıların !onlarla
bağlarını. vurgulamak için gösterdikleri çabalara bir cevap niteliğinde olabi
lir.
Arkeolojik kazılarda Helenistİk tapınağn adyton duvarının altında
6.yy'ın ortalanna tarihleneo bir naos duvah bulunmuştur. Bu tarih aynı za
manda 2 yüzyıl daha devarn edecek olan Pers saldınlarının başladığı tarihle
de çakışrnaktadır. Kolophon ve Notion !hiçbir zaman Perslere karşı ciddi bir
başkaldın göstermemiş olsa da özellikle Kolophon İ.Ö. 478-477 civannda
kurulan Attika-Delos konfederasyonunda önemli bir şehirdi. Dolayısıyla, bu
güvensizlik ve kargaşa dönemi yüzünden tapınağın inşaası normalden uzun
984
sürmüş ve Attika-Delos konfederasyonunun kurulduğu dönemle çak.ışmış
olabilir.
Üstelik eğer Parke'nin47 savunduğu gibi Klaros'taki Apollo tapınağı Ar
kaik ve Klasik dönemlerde Notien'm kontrolu altında ise tapınak için Dorik
düzeninin seçilmiş olması daha:d,a anlam kazannuş olur. Çünkü Notion hem
Kolophon Atina'ya başkaldırdığı zaman hem de Atina ve Sparta arasındaki
savaş sırasında açıkça Atina ve demokrasiden yana tavır alır.
Klaros'ta Dorik düzeninin seçilmiş olması Perikles'in Panhellenik amaç
Ianna verilmiş bir cevap olmanın yanısıra, !onlar için kendilerini Perslere
karşı kazanan Dorlarla ilişkilendirmenin bir yolu da olabilir. Anadalulu Yu
nanlılar Pers saldınlarından korumakiçin 6.yy'da ikincil konumda olan Dor
larla işbirliği yapmayı seçtiler. Bu yüzden Bir Ion tapınağı için Dorik düze
nin seçilmesi bir yandan Darlar ve !onlar arasındaki bu işbirliğinin kabulunü
simgelerken aynı zamanda Yunanlılar ve komşuları arasındaki dengesiz po
litik ilişkilerin de işaretidir.
Kutsal Yol
Klaros ve Didim'deki Apollo Tapınakları, Apolle'nun Delphi ve De
los'taki tapınaklan gibi şehir merkezleri dışındadırlar. Fakat Delphi ve De
los'un giderleri tüm Yunan dünyası tarafından karşılanırken Didim ve Kla
ros'un giderleri bağlı oldukları şehir devletleri tarafından karşılanmaktaydı. Bu yüzden her iki kutsal alanda tapınaklan şehir merkezlerine bağlayan kut
s~ yollar mevcuttur. Didiriı'de Milet'in kutsal kapısında başlayan kutsal yol
Panormos !imanına ulaşır ve tapınağın güneydoğu terasında son bulur. Kla
ros'ta ise tapınağı Kolophon ve Notian şehirlerine bağlayan iki kutsal yol bu
lunur.
Daha önce de belirtildiği gibi kehanet için ayrılan zaman oldukça sınırlıdır; Plutarch'a göre Delphi'de kehanet bir yılda en fazla dokuz gün gerçek
leşir. Gün sayısının sınırlı olmasından dolayı kahine danışmak oldukça
47 Kolophon Lyı;imakhos'un Kolophonlulan Kolophon'u terketmeye zorladıgı Lö. 294'e
kadar Notian'dan daha güçlü bir şehir oldugu için bu fikir pek olası görünmemektedir. Tapınagı Notion'a bağlayan yeni Propylo11'un inşa tarihi de -l.ö. 2.yy- Parke'nin tezini çürütiir. Tapınağın bu tarihten sonra Notian'ın kontrolü alunda olmuş olması daha olasıdır.
985
önemli ve itibarlı bir olay olmalıdır. Kehanet merkezinin her zaman meşgul
olduğu ve danışmaya gelenlerin sıra beklemek_zorunda olduğu bilinmektedir.
Delphililer tarafından kahine danışma sırasında kişilere veya devletlere tanı
nan öncelik, promenteia, önemli bir imtiyazdır.
Bu yüzden bu sımrlı kahine danışma günlerinde görkemli bir tören düzenleniyor olmalıdır. Tören şehirlerin -Milet ve Kolophon ve/veya Notian
kutsal kapılarında başlayıp, kutsal yol boyunca devam edip tapınakta son bu
luyor olmalıdır. Kutsal yol törenin en uzun kısmına sahne olduğu için törenin
tapınak kadar önemli bir parçasıdır.
Böylece kutsal yol tapınağın kutsallığını ve saygınlığını artırarak tapına
ğın mimarisinin bir parçası haline gelir. Aynı zamanda tapınağın tanrılara
adanmış bir adak olarak etkisini artırarak tapınağın şehrin yöneticileri için bir
"gösteriş" şekli olduğunu vurgular.
Kutsal yol da tapınağın kendisi kadar yöneticilerin güçleriyle özdeşleş
tirdikleri mimari bir sahnedir. Didim'deki kutsal yola yerleştirilen Branchidae
ailesinin heyketleri bunun açık bir örneğidir. Branchidae ailesi yönetici değil
di, fakat Milet'in yöneticileri yerine heykellerini kutsal yolda sergileyebile
cek kadar güçlü bir rahip ailesiydi.
Benzer bir biçi~de Klaros'u Notion'a bağlayan kutsal yolda Romalı can
sul ve proconsul'Iarın heykelleri yer alır. Batı Anadaluyu bir Roma vilayeti,
Provincia Asia yapan Romalı yöneticiler heykelleri yapılarak onurlandınl
mışlardır. "Pax Romana'yı taşıyanların marşını yüzyıllarca koruyan düzgün
yolların ustası" (McEwen, 60) Romalılar aynı zamanda mimariyi politik pro
poganda aracı olarak kullanmakta da ustaydılar.
SONUÇ
Morgan Apollo'nun Delphi'deki tapınağını "The Origins of pan-Helle
nism"48 adlı yazısında önemli bir panhellenik merkez olarak tanımlar. Böyle
bir merkezde en önemli aktivitelerden biri kehanettir. Aslında kahine danışılması genelde polis'te birçok farklı sebeple meydana gelmiş olabilecek bir kri-
48 Morgan, Catherine, "Origins of Panhellenism". R. Hagg, N. Marinatos, editörler, Greek Sanctuaries: New Approaches. (London, New York, 1993).
986
zin işaretidir. Böyle bir durumda Delphi'nin rolü liderlerin bir fıkir birliğine varmalannı sağlamak için zaten bulunmuş çözümleri onaylamaktır. Diğer bir deyişle, kehanet merkezi sorunlan yöneticiler üzerindeki ilahi otoritesini kullanarak değil yöneticilerin kararlannı yasallaştırarak çözer.
Bu yüzden bu tapınaklar şebk merkezlerinden uzakta, zayıf ya da ikincil bir devlet ya da kurumun politik kontrolü altında, yanşma ve iletişim için nötr mekanlar oluştururlardı. Şehir tapınaklannda polis'in dengeleri açısından tehlikeli olabilecek elit tutkular, marjinal veya tehlikeli hareketler ya da aristokrat!~ tamamen kişisel kaygılan panhelleni.k tapınaklarda ifade olanağı bulurdu.
Başlıca Ian tapınaklan da panheHeni.k olarak tanımlanabilse de, bu merkezler Yunan anakarasındaki tapınaklardan farklı ilgi odaklannın ifade olanağı bulduğu yerlerdir. Bu farklı kaygılan anlayabilmek için adaklann üretim yeri ve şeklini aynı zamanda da adayanlar sosyal pozisyonunu ve ırklannı inceleyerek anlaşılabilir. Ionya'da Pers ataklan arasındaki dönemde adaklar temene'dek.i mimari gelişmeyle de paralel olarak ciddi bir artış gösterir.
Fakat sivil kurumlara yapılan bu yüksek seviyedeki yatınm aslında bölgede Pers işgalinden önceki dönemdeki sosyal ve politik istikrarsızlığın bir göstergesidir. Güçlü k?mşulann tehditlerinin yanısıra şehir yönetimi de sık sık değişiyordu. Dolasıyla konumu risk altında olan liderler pozisyonlarını sağlamlaştırmak için kendilerini şehrin sivil kurumlan ile özdeşleştirerek bu kurumlara yatırım yapma gereği duyuyorlardı.
Küçük Asya'nın Yunan şehirleri güçlü komşulann yanısıra kendi içlerinde de yabancı öğeler banndınyordu. Bu yüzden polis'in dengesini tehtit etmeden kültürel kimliklerini ifade etmek isteyen yabancı gruplar panhellenik tapınaklarda ifade mekanı bulurlar.49
Didim'in ilk kez uluslarası olarak tanınması da böyle bir adakla olmuştur. Pharoah Necho Mediggo (İ.Ö. 609) savaşını kazandıktan sonra savaş sırasında giydiği kraliyet elbisesini Apoila'ya adamıştır. Benzer bir biçimde Lydia kralı Croesus Lydia'lı rakibinden ele geçirdiği ve uluslarası bir tartışmaya neden olan hazineyi Didim'deki Apollo tapınağına adamıştır.
49 Adaklardan adayanların etnik kökenieri anlaşılabiliyordu. Küçük Asya da adaklar genelde yunan ve yabancı özelliklerin kanşımını yan~ıtıyordu. Dietim'deki kült hcykeli olan
Kanacho~; Apollo bile Hitit stilindeydi.
987
Küçük Asya'da Yunan anakarasından oldukça farklı olan bu sosyal ve politik koşullar adakların artışın ~enginliğin yanısıra yerel ve özgün bir mimarinin ortaya çıkması sonucunu da doğurmuştur. Didim ve Klaros'taki Apo ll o tapınaklan bu açıdan· tipik örneklerdir. Anadolu'daki özel politik ve sosyal koşulların sonucu olarak her ikisi de klasik Yunan tapınaklanndan ol
dukça farklı, benzersiz mimari yapıtlard.ır. Didim ve Klaros'taki Apollo tapınaklannda gözlenen anıtsallık ve mimarı detayların zenginliği bölgede varolan politik gerilimden ve keharıetin sosyal ve politik sorunları çözmekteki otoritesinden kaynaklanmaktadır.
Farklı sosyal ve politik çıkariara ev sahipliği yapma zorunluluğu bu tapınakların şehir merkezlerinden uzakta heykelllerle süslenmiş kutsal yollarla ulaşılabilen marjinal konumlarda bulunmalarını açıklayabilir. Fakat
uluslarası bir konumu oları Yunan arıakarası tapınaklanndarı, örneğin Delphi'den farklı olarak, Didim ve Klaros'taki tapınaklar aslında şehirden birkaç kilometre uzakta konumlanmış şehir tapınaklandırlar. Bu şekilde şehir
tapınaklannın şehirden uzakta konumlanması ise yine bölgedeki istikrarsız duruma işaret eder.
KüÇük Asya'da sosyal ve politik durumdaki bu kritik denge, YunarıWar
ile komşulan ve hatta Y unarılılar ile şehirdeki yabancı nüfus arasındaki gerilimler Didim ve Klaros'taki Apollo tapınaklannın mimarisine Yunan ve yabancı özellikler arasındaki ince bir denge olarak yansırnıştır. Bu mimariyi
bizim için bu kadar çekici kılan da bu hassas dengedir.
988