192

FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

  • Upload
    others

  • View
    3

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,
Page 2: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

FRIEDRICHNIETZSCHEAHLAKINSOYKÜTÜĞÜ

BİRPOLEMİK

KABALCIYAYINEVİ:362FelsefeDizisi:40

Düzenleme:rapunzel

Page 3: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

FriedrichNietzsche

ZurGenealogiederMoral-EineStreitschrift

AhlakınSoykütüğü-BirPolemik©KabalcıYayınevi,İstanbul2004

BirinciBasım:Ekim2011

KapakDüzeni:GökçenYanlıYayımaHazırlayan:AliNalbant

KABALCIYAYINEVİGülbaharMalı.CemalSahirSok.ÇelikIşMerkezi

DBlokNo.16Mecidiyeköy-İstanbulTel.:(0212)34754451Faks:(0212)[email protected]

internettensatış:www.kabalci.com.tr

KÜTÜPHANEBILGİKARTICataloging-in-PublicationData(CIP)

Nietzsche,FriedrichAhlakınSoykütüğü

ISBN9789759971830

Page 4: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

Baskı:EzgiMatbaası(0212)4522302SanayiCad.AltaySok.No.14Çobançeşme/Yenibosna-Istanbul

Page 5: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,
Page 6: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

FriedrichNietzscheAHLAKINSOYKÜTÜĞÜ

BirPolemik

ÇevirenZeynepAlangoya

Page 7: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,
Page 8: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

ÖNDEYİŞ

1

Bizkendimizibilmiyoruz,bizbilenler,bizkendimiz,kendimizibilmiyoruz:iyibirnedenivarbunun.Hiçaramadıkkendimizi- nasıl olacak da bulacağız kendimizi günün birinde?Haklıydılar “hazineniz neredeyse, yüreğiniz de oradadır”demekle; bizim hazinemiz bilgimizin arı kovanlarınındurduğu yerdedir. Oraya doğru yol alıyoruz hep, doğuştankanatlı hayvanlar ve tinin balözü toplayan arıları olarak;yürektenönemsediğimiztekbirşeyvaraslında-“yuvayabirşeygetirmek”.Yaşamındiğeryanına,“yaşantı”denenyanınagelince - onun için hangimizin, en azından yetecek kadarciddiyeti var? Ya da yeterli zamanı? Korkarım hiç tamanlamıyla “vermedik kendimizi” böyle şeylere: yüreğimizoradadeğil, hattakulağımızbiledeğil!Daha çok, kendi içinegömülmüşveilahidalgınlıktabirinin,tümgücüyleöğleninonikisini vuran çanın kulaklarında çınlayan sesiyle bir andaayılıp, “Bu çalan da neydi?” diye sorması gibi, bazen biz desonradan kulaklarımızı ovuşturup, hepten şaşkın, heptenmahcup soruyoruz, “Neydi yaşadığımız?”, dahası “kimiz bizaslında?” diye; ve dediğim gibi sonradan sayıyoruzyaşantımızın,yaşamımızın,varoluşumuzunçınlayanonikiçansesini - ah! yanlış da sayıyoruz üstelik… Zorunlu olarakyabancı kalıyoruz kendimize, anlamıyoruz kendimizi,yanılmak zorundayız kendimiz hakkında, “Kişi kendine en

Page 9: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

uzakolandır.”sözügeçerlibizleriçinsonsuzadek-kendimizibilmeyegelince,“bilenler”değilizbiz…

2

- Ahlaksal önyargılarımızın kökeni üzerine düşüncelerim –kibu polemiğin konusunu bunlar oluşturuyor– ilk, tek tük veoturmamış ifadelerini,birgezgininmolavermesigibidurup,zihnimin o ana kadar kat etmiş olduğu geniş ve tehlikelitopraklarabakmafırsatıbulduğumbirkışvakti,Sorrento’dayazılmaya başlanmış olan İnsanca, Pek İnsanca. Özgür Tinlerİçin Bir Kitap adlı aforizma koleksiyonunda buldu. 1876-77kışıydı; düşüncelerin kendileri ise daha eskiye dayanıyor.Buradaki incelemelerde yeniden ele aldığım düşüncelertemelde o düşüncelerin aynıları –umalım ki, aradan geçenuzun zaman onlara yaramış olsun, daha olgunlaşmış,berraklaşmış, güçlenmiş, yetkinleşmiş olsunlar! Ne var ki,bugünbileonlarasıkısıkıyabağlıolmam,geçenzamaniçindebirbirlerine gitgide daha sıkı bir biçimde tutunmuş, hattabirbirlerinedolanmışveiçiçegeçmişolmaları,başındanberiiçimde ayrı ayrı, gelişigüzel ve tek tük değil de ortak birkökten,derinlerdehükümsüren,gittikçedahakesinkonuşanve daha kesin şeyler isteyen bilginin temel istencindenkaynaklandıklarına ilişkin duyduğum mutlu güvenigüçlendiriyor. Bir filozofa da yalnızca böylesi yakışır zaten.Herhangibirkonudatekbaşına olmahakkımızyokturbizim:ne tek başımıza yanılabiliriz, ne de tek başımıza hakikatibulabiliriz.Dahaçok,birağacınmeyvevermesinebenzerbirzorunlulukla gelişir içimizde düşüncelerimiz, değerlerimiz,

Page 10: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

evet’lerimiz ve hayır’larımız, eğer’lerimiz ve acaba’larımız –hepsi de birbirleriyle akraba, birbirleriyle ilintilidir ve biristencin, bir sağlığın, bir toprağın, bir güneşin ürünleridir.–Sizlerin hoşuna gider mi acaba bizim bu meyvelerimizintadı?–Amaağaçlaranebundan!Bize,bizfilozoflarane!..

3

Ahlaka, dünya üzerinde şimdiye dek ahlak adına alkıştutulmuş her şeye ilişkin olması nedeniyle itiraf etmektençekindiğim, sırf bana özgü bir endişeyle –bu endişeyaşamımda öylesine erken, davetsiz ve önüne geçilemez birbiçimde çevremle, yaşımla, örneklerimle, kökenlerimleöylesinebirzıtlıkiçindebaşgösterdiki,onu“apriori”mdiyeadlandırsamyeridir–çokgeçmedenmerakımveşüphem,iyive kötü’müzün kaynağının aslında neresi olduğu sorusundadurmakzorundakalmıştı.Kötününkaynağısorunugerçektende daha on üç yaşımdayken kafamı kurcalamaya başladı:“yüreğin, yarı çocuk oyunları ve yarı Tanrı arasındabölündüğü” bir yaştayken, ilk çocukça yazınsal girişimimin,ilk felsefi yazı denememin konusu oydu –sorunun o zamanvardığım “çözüm”üne gelince, o şerefi, olması gerektiği gibi,Tanrı’ya bahşetmiş ve onu kötü’nün babası tayin etmiştim.Böyle mi buyurmuştu “a priori”m? O ahlaki olmayan, enazındanahlakçıolmayanyeni “apriori” vebu “apriori”denseslenen,aradangeçenzamaniçindegitgidedahafazlakulakverdiğim ve yalnız kulak vermekle de kalmadığım ah! otümüyle Kant karşıtı, gizemli “koşulsuz buyruk”… Neyse kiçok geçmeden teolojik önyargıları ahlaksal önyargılardan

Page 11: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

ayırmayı öğrendim ve kötünün kaynağını dünyanın ötetarafında aramaktan vazgeçtim. Biraz tarih ve filolojiöğrenimi ve tüm psikolojik sorunlar karşısında doğuştangelme titiz bir duyarlılık, sorunumu kısa sürede bir başkasoruna dönüştürdü: insanoğlu hangi koşullar altındayaratmıştı bu iyi ve kötü değer yargılarını? Ve bu değeryargılarının kendilerinin değeri neydi? İnsanoğlunungelişmesini şimdiye dek engellemişler miydi, yoksadesteklemişler miydi? Bir yaşam bunalımının, yaşamınyoksullaşmasının,yozlaşmasınınbelirtisimiydibunlar?Yoksatam tersine, yaşamın varsıllığını, gücünü, istencini, gözüpekliğini,umudunu,geleceğinimiaçığavuruyorlardı?Bununüzerine birtakım yanıtlar buldum, dönemleri, halkları,kişilerin toplumsal mevkilerini bir bir ayırdım, sorunumuayrıntılandırdım, yanıtlar yeni sorular, araştırmalar,tahminler, olasılıklar doğurdu: ta ki sonunda, kimsenintahmin bile edemeyeceği, bana ait bir diyar, bana ait birtoprak, gizli tutulmuş,büyüyenveyeşerenbirdünya, adetasaklı bahçeler bulana dek… Ah, nasıl damutlu oluyoruz bizbilenler, gereği kadar uzun bir süre susmayıbecerdiğimizde!..

4

Ahlakınkokenineilişkinhipotezlerimiyayınlamama ilkolarak,soy- kutuk hipotezlerinin İngilizlere özgü ters ve sapkın birtürünü ilk kez açık seçik gözümün önüne seren, beni,tümüyle bana aykırı ve zıt oluşu ile cezbetmiş, açık seçik,temiz pak, zeki ve bilgiç bir kitapçık sebep oldu. Kitabın adı

Page 12: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

AhlakiDuygularınKökeni‘ydi; yazarı Dr. Paul Ree, yayımlanıştarihi ise 1877. Şimdiye kadar belki de hiç böyle her bircümlesine, her bir vargısına hayır dediğim, ama bunarağmenbıkmadanvesabırsızlanmadanokuduğumbaşkabirkitap olmamıştır. Daha önce sözünü etmiş olduğum ve ozamanlar üzerinde çalıştığım yapıtta, bu kitaptaki cümlelereyeri geldiğinde ve yersiz, göndermelerde bulundum; onlarıçürütmek içindeğil–ne işimvarbenimçürütmelerle!–dahaziyade, yapıcı bir akla yakıştığı gibi, olası olmayanın yerinedaha olası olanı, kimi zaman da bir yanılgının yerine birbaşkasını koymak için. Dediğim gibi o sıralar, buradakiincelemelerin konusunu oluşturan o köken hipotezlerini ilkkezgün ışığına çıkarmıştım; amaenazkendimdengizlemekisteyeceğimşekildeacemice,özgürolmaktanhenüzuzak,bukendineözgüşeyler içinkendineözgübir söylemdenhenüzyoksun, birtakım geri dönüşler ve yalpalamalarla. Ayrıntılariçin İnsanca,Pek İnsanca, s.51’de iyi vekötününçiftegeçmişiüzerine söylediklerimle karşılaştırın (bir kez asiller, bir kezde köleler cephesinden olmak üzere); aynı şekilde s.119’daçileci ahlakın değeri ve kökeni üzerine söylediklerimle; aynışekilde s.78. 82. II, 35’te o çok daha eski ve çok daha ilkseltürden bir ahlak olan ve toto coelo (bütünüyle) özgecideğerlendirme tarzının dışında kalan (Dr. Ree bunda, tümİngiliz ahlak soykütükçüleri gibi, kendinde ahlaksaldeğerlendirme tarzını görüyor) “görenek ahlakı” üzerinesöylediklerimle; aynı şekilde s.74, Gezgin, s.29, Tan Kızıllığı,s.99, birbirlerine aşağı yukarı eşit güçlerin denkliği olarak(tüm sözleşmelerin, dolayısıyla da tüm hukukun koşuluolarak denge) adaletin kökeni üzerine söylediklerimle; aynışekilde Gezgin, s.25 ve 34’te cezanın kökeni üzerinesöylediklerimle karşılaştırın (cezanın yıldırıcı işlevi, Dr.

Page 13: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

Ree’nin düşündüğünün aksine, ne cezanın özünde ne dekökeninde vardır - bu işlev cezaya belirli şartlar altındasonradan yüklenmiştir, ve her defasında da yeri gelmişken,bireklentiolarak).

5

Aslında o zamanlar gönlümde, ahlakın kökeni üzerinekendimin ya da başkalarının hipotezciliğinden çok dahaönemli bir şey yatıyordu (daha doğrusu: ahlakın kökeni ileamaca götüren birçok araçtan sadece biri olması nedeniyleilgileniyordum). Beni asıl ilgilendiren ahlakın değeriydi - vebuna ilişkin olarak da neredeyse yalnızca büyük hocamSchopenhauer’la hesaplaşmam gerekiyordu; o kitap, kitabıntutkusu ve gizli çelişkisi de sanki yanıbaşımdaymış gibiSchopenhauer’a bir seslenişti (o kitap da bir “polemik”tiçünkü). Konu özellikle, tam da Schopenhauer’ın, bunlarelinde “kendinde değerler” olarak kalana dek bezediği,tanrısallaştırdığı, “öbürdünyasallaştırdığı” ve bunlaradayanarak yaşamave kendisineHayırdemiş olduğu “bencilolmayan”ın, acımanın, kendini yadsıma, kendini feda etmeiçgüdülerinin değeri konusuydu. Ama işte tam da buiçgüdülere karşı içimde gitgide daha ilksel hale gelen birkuruntu, gitgide daha derinleri eşeleyen bir kuşku vardı!Tam da burada görüyordum insanlık için büyük tehlikeyi,ayartılışının ve baştan çıkarılışının en yüce biçimini –neyeama? hiçliğe mi?– tam da burada görüyordum sonunbaşlangıcını, durakalışı, bakışları geriye çevrilmiş bitkinliği,istencin yaşama karşı cephe alışını, son hastalığın şefkat ve

Page 14: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

hüzünlegelişinihaberverişini:giderekdahadayaygınlaşan,filozoflara bile bulaşıp hasta eden bu merhamet-ahlakını,dehşet verir hale gelmiş Avrupa kültürünün en dehşetlibelirtisi olarak algıladım. Avrupa kültürü bu dolambaçlı yolüzerinden yeni bir Budizm’e, bir “Avrupalı Budizmi”ne -nihilizme mi gidiyordu?.. Filozofların bu modern, merhametiyeğleme ve yüceltme tutumları yeni bir şey çünkü: tam da,merhametin değersizliği üzerinde hemfikirdi filozoflarşimdiye dek. Platon, Spinoza, La Rochefoucauld ve Kant’ısaymam yeter: birbirlerinden farklı ama bir konuda birlikdörtbeyin:merhametiaşağılamakonusunda.-

6

Bu merhametin ve merhamet ahlakının değeri sorunu(zamanımızın bu rezil duygu yumuşamasının karşısındayımben) ilk bakışta ayrık bir şey, kendi başına bir soruişaretiymiş gibi görünüyor; ama kim buna bir kez takılıpkalır, burada soru sormayıöğrenirse, onunbaşınada benimbaşıma gelenler gelir: –yeni vemuazzam birmanzara açılırönünde, bir olasılık bir baş dönmesi gibi yakalayıverir onu,her türlü güvensizlik, kuruntu, korku ortalığa çıkıverir,ahlaka, tümahlaka inançsarsılır–vesonundayenibir talepduyurur kendini. Neymiş bu yeni talep söyleyelim haydi:ahlaksal değerlerin bir eleştirisine ihtiyacımız var, budeğerlerin değeri sorgulanmalı her şeyden önce -ve bunuyapmak için de bu değerlerin oluştuğu, geliştiği ve anlamkaymalarına uğradığı durum ve koşullar hakkında bir bilgi(sonuç, belirti, maske, ikiyüzlülük, hastalık, yanlış anlama

Page 15: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

olarak ahlak; bir de neden, deva, uyarıcı, kısıtlama, zehirolarakahlak), şimdiyedekvarolmamış,hattaarzulanmamıştürden bir bilgi gerekli. Bu “değer”lerin değeri veriliymiş,gerçekmiş, tüm sorgulamaların ötesindeymiş gibi alındı;“iyi”nin “kötü“den, insanın ilerlemesi, yararı, gelişmesiaçısından (insanın geleceği de dahil olmak üzere) dahaüstün değerli olduğu en ufak bir kuşku duyulmaksızın veduraksamasız kabul edildi şimdiye dek. Ama ya tersidoğruysa? Ya “iyi” bir gerileme belirtisi de içeriyorsa, aynışekilde bir tehlike, bir baştan çıkarılış, bir zehir, geleceğinsırtından bugünü yaşamayı sağlayan bir uyuşturucu daiçeriyorsa? Belki daha rahat, daha tehlikesiz ama aynızamanda daha küçük çaplı, daha seviyesiz bir yaşam?.. Öyleki,yainsantürüiçinaslındaolanaklıolanenyüksekkudretevegörkeme hiç ulaşılamazsa ve bunun suçlusuda ahlak olacakise?Öyleki,yaahlaktehlikelerinentehlikelisiise?..

7

Butun bunlar, bu manzara onumde açıldıgından bu yana,çevremde bilgili, cesur ve çalışkan yoldaşlar aramama yetti(bugünbileyapıyorumbunu).Bumuazzam,uzakveöylesinegizli ahlak diyarım –gerçekten var olmuş ve gerçektenyaşanmış ahlakın diyarını– bir sürü yeni soruyla ve sankiyeni bir gözle kat etmek gerekiyor: bu da neredeyse budiyarıkeşfetmekdemekdeğilmi?..BubağlamdabaşkalarınınyanısıraadıgeçenDr.Ree’yidedüşünmüşolmamınnedeni,sorduğu soruların, doğaları gereği, onu yanıtlara ulaşmadadaha doğru bir yönteme iteceklerinden hiç kuşku

Page 16: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

duymamamdı. Kendimi mi aldatmıştım bu konuda? Şurasıgerçekkiistediğim,böylesinekeskinvetarafsızbirgözüdahaiyi bir yöne, ahlakın gerçek tarihine çevirmek ve onu şubilinmeyene (ins Blaue){1} olan İngiliz hipotezciliğine karşızamanında uyarmaktı. Bir ahlak soykütükçüsü için hangirengin, diğer renklerden bin kat daha önemli olmasıgerektiği apaçık ortada: gri, diyeceğim, belgelenmiş olan,gerçekten saptanabilir, gerçekten var olmuş olan, yanikısacası insanın ahlak-geçmişinin tüm o uzun ve çözülmesizor hiyeroglifi! - Dr. Ree bu geçmişi tanımıyordu; amaDarwin’i okumuştu: – bu yüzdendir ki hipotezlerinde,Darwin’in canavarı ile zamanımızın “artık ısırmayan”alçakgönüllü, ahlaklı hanım evladı, yüzünde sanki bütünbunları –bu ahlak sorunlarını– aslında ciddiye almayadeğmezmiş gibi hafif bir karamsarlık ve bezginlik karışımıyumuşak başlı, kibar bir kayıtsızlık ifadesiyle en azındaneğlenceli denebilecek bir biçimde, akıllı uslu tokalaşırlar.Bana ise bu sorunlardan daha fazla ciddiye alınmaya değerhiçbir şey yokmuş gibi geliyor; örneğin belki de gününbirinde, bu sorunları ciddiye almanın ödülü olarak, onlaraneşeyle yaklaşmahakkını eldeederiz. Ziraneşeyadabenimdilimde söylersek şen bilim - bir ödüldür: elbette herkesinharcı olmayan, uzun süreli, cesur, gayretkeş, derinlerieşeleyen bir ciddiyetin ödülü. Ama yürekten gelerek, “İleri!köhne ahlakımız da komedilikmiş!” diye haykırdığımız gün,“ruhunyazgısı”nınDionysosçudramıiçinyenibirentrikaveyeni bir olanak keşfetmiş olacağız -: ve o, varoluşumuzunbüyük,eskiveölümsüzkomediyazarıbundanyararlanmayıbilecek,bunabahsegirilir!..

Page 17: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

8

-Buyazıanlaşılmıyorvekulağahoşgelmiyorsa,bununsuçu,banaöylegeliyorki,illedebendedeğil.Buyeterinceaçıkbiryazı, ama benim de şart koştuğum üzere, bundan önceyazdıklarımın biraz gayret sarf edilerek okunmuş olmasıkoşuluyla,kianlamasıkolayyazılardeğilonlargerçektende.“Zerdüşt”ümü ele alalım örneğin; o kitabın her bir sözcüğükarşısındakâhderindenyaralanmamış, kâhderinhayranlıkduymamışkimseyi,onutanıyanbirisaymam:çünküancakozaman, dingin öğeden doğmuş o yapıtın güneşli aydınlığını,uzaklığını, enginliğini ve kesinliğini huşu ile paylaşmaayrıcalığınahak kazanır. Kimi durumda ise, bir biçimolarakaforizma zorluklara yol açar: bunun nedeni, bugün bubiçimin yeterince ciddiye alınmıyor olması. Oysa ustacaişlenmiş ve kalıba dökülmüş bir aforizmayı okumak onu“çözmüş” olmak demek değildir; aksine ancak okunduktansonra yorumlama başlayabilir ve bu, bir yorum sanatınıgerektirir.Bukitabınüçüncüincelemesinde,burada“yorum”diyeadlandırdığımşeyinbirörneğiniverdim-oincelemeninbaşında bir aforizma yer alıyor, incelemenin kendisi oaforizmanın açımlamasıdır. Okumayı bir sanat edimi olarakgerçekleştirebilmekherşeydenevvel, günümüzde tamamenunutulmuş –ki bu yüzden de benim yazılarımın“okunabilirliğine”dahazamanvar–birşeyiöngörüyorelbet,yapabilmek için handiyse inek olmanın, ama hiçbir surette“modern insan” olmamanın gerektiği bir şeyi: gevişgetirmeyi…

Sils-Maria,YukarıEngadin,

Page 18: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

Temmuz1887

Page 19: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

Birinciİnceleme

“İyiveKötü”,“İyiveFena”

1

-Şimdiye dek ahlakın oluşum tarihine ilişkin yegane çabayıgöstermişolanşuİngilizpsikologlarınkendileridepekkolayçözülür bir bilmece sayılmazlar; hatta, itiraf ediyorum, tamdacanlıbirerbilmeceolmalarınedeniyle,yazdıklarıkitaplaraoranla kayda değer bir üstünlükleri var - onların kendileriilginç! Bu İngiliz psikologlar - ne istiyorlar ki aslında?İsteyerek de olsa istemeyerek de olsa hep aynı işinbaşındalar, yani iç dünyamızın partie honteuse’sünü (utançverici kısmını) ön plana çıkarma ve asıl etkin olan’ı,yönlendirici olan’ı, gelişim için belirleyici olan’ı, tam dainsanın zihinsel gururunun bulmayı en son dilediği yerdearama işinin başında (örneğin alışkanlığın vis inertiae’sinde(atalet kuvvetinde) ya da unutkanlıkta ya da kör verastlantısal bir fikirler-örgüsü ve mekanizmasında, ya datümdenedilgin, otomatik, tepkisel,moleküler ve iyiden iyiyeahmakçaherhangibirşeyde)-nedirbupsikologlarıhepbuyöne iten? Gizli, sinsi, hain, belki de kendisine itirafedemediği bir insanı küçültme içgüdüsü mü? Ya da hayalkırıklığınauğramış,içlerinikasvetbasmış,hınçtanveöfkeden

Page 20: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

kudurmuş idealistlerinkaramsarbirkuruntusu,güvensizliğimi? Ya da Hıristiyanlığa (ve Platon’a) karşı alttan altaduyulan,henüzbilincineşiğinebilevarmamışbirdüşmanlıkvegarez mi? Yoksa varoluşun yadırgatan, acı verecek denliparadoksal, kuşku uyandıran ve saçma yanından alınanşehvetli bir tatmı? Ya da en nihayetinde - hepsinden birazmı, biraz hainlik, biraz kasvet, biraz Hıristiyan düşmanlığı,biraz da kaşınmak ve tuz-biber ihtiyacı mı?.. Ama bana bupsikologların yalnızca, insanların çevresinde dolanıp onlarıniçlerine kadar sızan ve orada, sanki kendilerine en uygunyerde, bir bataklıktaymışlarcasına hoplayıp zıplayan yaşlı,soğuk, can sıkıcı kurbağalar olduğunu söylüyorlar.Gönülsüzcedinliyorumbunu,dahası, inanmıyorumbuna;vebilemediğimizyerdedilemeyehakkımızvarsaeğer,ozamantümkalbimledilerimki,bununtersidoğruolsun-ruhunbukılı kırk yaran araştırıcıları aslında yiğit, yüce gönüllü vekıvançlı, yüreklerinin yanı sıra ıstıraplarını da dizginlemeyibilen,tümbeklentilerihakikatefedaetmeküzerekendileriniyetiştirmiş hayvanlar olsunlar; her hakikate, hatta basit, acı,çirkin, aksi, Hıristiyan’ca olmayan, ahlakdışı hakikate… Varçünküböylehakikatler.-

2

Diyeceğim, bu ahlak tarihçilerinin içinde hüküm süren iyitinlervarsa,onlarasaygımtam!Amaneyazıkki,tarih tinininkendisinin onlara yanaşmadığı, tarihin tüm iyi tinleritarafından yüzüstü bırakılmış oldukları da kesin! Bunlarınhepsi, artık eski bir filozof âdeti olduğu gibi,özünde tarihsel

Page 21: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

olmayan bir biçimde düşünüyor; buna şüphe yok. Onlarınahlak soykütüklerinin acemiceliği, daha en başında, “iyi”kavramının ve yargısının kökenini belirlemeleri sırasındaaçığaçıkıyor.“Bencilolmayaneylemler,”-diyebuyuruyorlar-“ilkin, eylemin yöneltildiği, yani eylemin yarar sağladığıkişilertarafındanövülüpiyiolaraktanımlanmıştır;sonradanövgünün bu kökeni unutulmuş ve bencil olmayan eylemler,alışkanlık gereği hep iyi diye övülmüş olduklarından, iyiolarak da algılanmıştır - sanki kendi başlarına iyi şeylermişgibi.”Hemen görülüyor ki, bu türetme zaten İngiliz psikologmizacının tüm tipik özelliklerini içeriyor, - “yararlılık”,“unutma”, “alışkanlık” ve sonunda da “yanılgı”; işte dahayüce olan insanın, şimdiye dek insana has bir türayrıcalıkmışçasına gurur duymuş olduğu bir değerlerdizgesinin temelini oluşturan şeyler. Bu gurur kırılmak, budeğerler dizgesi değerden düşürülmek zorunda: erişildi mibuna?..Birkerebence,bukuramın,“iyi”kavramınınasılçıkışnoktasınıyanlışyerdearadığıveyanlışyerekoyduğuapaçıkortada: “iyi” yargısı, kendilerine “iyilik” bahşedilenlerdenkaynaklanmış değildir! “İyi olanlar”ın kendilerindenkaynaklanmıştır bu daha ziyade; aşağı, adi ruhlu, bayağı veavamherşeykarşısındakendileriniveeylemlerini“iyi”,yanibirinci sınıf olarak algılamış ve öyle kabul etmiş olan asil,güçlü, üstün ve yüce gönüllü olanlardan yani. Bu mesafetutkusundan hareketle değerler yaratma, değerleriisimlendirmehakkınıbulmuşlardırkendilerinde:neişlerivaronların yararlılıkla! Yararlılık açısından bakmak, özellikle deen mertebe düzenleyici ve mertebe belirleyici niteliktekideğer yargılarının böylesine sıcak fışkırması bağlamındaolabildiğinceacayipveyersizkaçıyor:duygutamdaburada,her tür çıkarcı kurnazlığın, her tür yararlılık hesabının

Page 22: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

önkoşuluolanodüşükısınınzıddınaulaşmıştır,-hemdebirkerelik değil, istisnai bir durum olarak değil, daimi olarak.Asaletvemesafetutkusunun,hükmeden,dahaüstbircinsinsüreğenvebaskınniteliktekibütüntemelduygularınındahaaşağıbir cinsle,bir “alt”la ilişkisi -”iyi”ve “fena”karşıtlığınınkaynağıbudur.(Efendilerinisimvermehakkıonoktayavarırki, dilin kökeninin kendisi, hükmedenlerin iktidarının birdışavurumu olarak görülebilir: “bu şu ve şudur” derler, herşeyeveolayabirsözledamgalarınıvururvebuyollaonlarasahip olurlar.) Bu kökeni nedeniyle, “iyi” sözcüğü, o ahlaksoykütükçülerinin batıl inançlarının aksine, hiç de başındanberi zorunlu olarak “bencil olmayan” eylemlerle ilintilideğildir. Daha ziyade bu aristokrat değer yargılarınınçöküşüyle birlikte, “bencil” “bencil olmayan” karşıtlığı, insanvicdanımgiderekdahafazlaişgalederhalegelmiştir,-benimdilimde söylersem, sürü içgüdüsüdür bu karşıtlık yoluyla ennihayet söz alan (ve söze gelen). Ama buna rağmen uzunzaman almıştır bu içgüdünün, ahlaksal değerlendirmenin okarşıtlığa adeta takılıp kalmasına yol açacakdenli hâkimiyetkurması (günümüz Avrupa’sında olduğu gibi örneğin:“ahlaklı”, “bencil olmayan”, “desinteresse” [cömert]kavramlarım eşdeğer kavramlar olarak alan önyargı, bugünartık bir “sabit fikir” ve akıl hastalığı şiddetiyle hükümsürüyor).

3

İkinci olarak: “iyi” değer yargısının kökenine ilişkin buhipotez, tarihsel açıdan savunulamamasının yanı sıra, kendi

Page 23: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

içinde psikolojik bir tutarsızlıktan da mustariptir. Bencilolmayaneylemlerin yararlılığı, onların övülmelerininnedeniolacak ve sonra bu neden unutulmuş olacakmış: - nasılmümkünolabilirbuunutma?Bueylemlerinyararlılığıgününbirinde sona mı erdi ki? Durum bunun tam tersi: buyararlılık daha ziyade, tüm zamanların gündelik yaşamdeneyimi olmuştur; sürekli yeniden vurgulanmış olan,dolayısıyla da bilinçten silinip unutulmak yerine, giderekartan bir belirginlikle bilince işlemiş olması gereken bir şeyyani. Bu hipotezin tersi olan ve örneğin Herbert Spencertarafından savunulan kuram çok daha akla yakın (ama buyüzden daha doğru değil): Spencer, “iyi” kavramının“yararlı”, “amaca uygun” kavramları ile özdeş olduğunukabul ediyor, öyle ki “iyi” ve “fena” yargılarında insanlık,yararlı-amaca uygun, zararlı-amaca aykırı olana ilişkin tamda unutulmamış ve unutulamaz deneyimlerini özetlemiş veonaylamış oluyor. Bu kurama göre “iyi”, yararlı olduğuöteden beri kanıtlanmış olandır: böylelikle de “son derecedeğerli” olan şey, “kendi başına değerli” olarak geçerlikkazanabiliyor. Bu açıklama yöntemi de yanlış dediğim gibi,ama hiç değilse kendi içinde tutarlı ve psikolojik açıdansavunulabilirbiraçıklama.

4

-Doğruyolubana,değişikdillerde“iyi”yiimleyensözcüklerinetimolojikaçıdanneanlamageldiğisorusugösterdi:gördümkihepsideaynıkavramdönüşümüne uğramış - hepsindedesınıfsalanlamdaki“soylu”,“asil”kavramıtemelkavram;“asil

Page 24: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

ruhlu”, “soylu”, “üstün ruhlu”, “seçkin ruhlu” anlamındaki“iyi”dezorunluluklabutemelkavramdandoğmuş:buevrimbirdiğerevrime, “bayağı”, “avam”, “aşağı”kavramlarınınensonunda “fena” kavramına dönüşmesine yol açan evrimekoşutgidiyorhep.SonuncusunaencanlıörnekAlmancadaki“schlecht” (fena) sözcüğünün kendisi: bu sözcük “schlicht”(basit) sözcüğü ileözdeştir - “schlechtweg” (açıkça, lafı fazlauzatmadan),“schlechterdings”(mutlaka)ilekarşılaştırın-vebaşlangıçta henüz kuşkulu, küçümseyici bir bakışiçermezken, yalnızca “asil olan”ın karşıtı olarak basit, bayağıadamı tanımlamıştır. Bu anlam, aşağı yukarı Otuz YılSavaşları zamanında, yani oldukça geç bir zamanda, şimdikianlamınakayar.Bubanaahlakın soykütüğüaçısındanesaslıbir anlayışmış gibi görünüyor; bu denli geç açığa çıkarılmışolmasının nedeni ise, modern dünyada hüküm sürendemokratikönyargınınkökene ilişkintümsorularkarşısındauyguladığı kısıtlayıcı etkide yatıyor. Üstelik bu önyargı,buradasadecedeğinilmesigerektiğikadarıyla,görünüşteennesnel alanlar olan doğa bilimleri ve fizyolojiye kadaruzanıyor. Bu önyargının, bir kez nefrete varana dekkontrolden çıktı mı, özellikle de ahlak ve tarih alanında neyaramazlıklara yol açabileceğini ise şu kötü şöhretli Buckleolayı gösteriyor:modern tinin İngiliz asıllıplebeianizmi{2} birkez daha kendi anayurdunun toprağından fışkırdı orada;çamurlu bir volkan şiddetiyle ve şimdiye kadar bütünvolkanların konuşmuş olduğu o fazla tuzlu, çığırtkan ve adikıvrakdillilikle.-

5

Page 25: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

Bizim seçilmiş birkaç kulağa hitap eden ve haklı olarakgizlibir sorun olarak nitelendirilebilecek sorunumuz açısından,“iyi”yi imleyen sözcüklerde ve köklerde, asillerin kendilerinidahaüstünhissetmelerinenedenolanotemelayırtınındahahala sıkça ışıldıyor olduğunu saptamak hiç de önemsizsayılmaz.Gerçi çoğuzaman,kendilerinibelkiyalnızca iktidarüstünlüklerini temel alarak adlandırırlar (“güçlüler”,“efendiler”, “hükmedenler”olarak)yadabuüstünlüğünenbelirgin göstergesini temel alarak, örneğin “zenginler”,“malikler” olarak (arya [Ari] ile kastedilen budur; Farsça veSlavca’da da aynıdır). Ama tipik bir karakter özelliğini detemel alırlar: burada bizi ilgilendiren durum da budur.“Doğrucu olanlar” diye adlandırırlar kendilerini örneğin: enbaşlarım da, Megaralı şair Theognis’in sözcülüğünü yaptığıYunanaristokrasisiçeker.Yunanca’dabuanlamdakullanılanέσθλός(esthlos:soylu, iyi),kökübakımından,olan, gerçekliğiolan,gerçekolan,hakikiolanbirianlamınagelir;dahasonra,öznel bir manevrayla, “hakiki olan’’ı “doğrucu olan” olarakniteler: kavram dönüşümünün bu evresinde aristokrasininsloganı ve parolası haline gelir ve Theognis’in alıpbetimlediği yalancı, bayağı adamdan ayrılığını vurgulamakiçin de bütünüyle “soylu” anlamıyla özdeşleşir, - ta ki ensonunda, aristokrasinin çöküşünün ardından, ruh asaletinitanımlar hale gelene ve adeta olgunlaşıp tatlanana dek.Κακός (kakos: kötü) sözcüğünde de, δειλός (deilos: korkak)sözcüğündeolduğugibi(άγαθός’un[agathos:iyi,soylu]zıddıolarak pleb) ödleklik vurgulanır: bu, türlü yorumlara açıkάγαθός(agathos:iyi,soylu)sözcüğününetimolojikkaynağınınerede aramak gerektiğine ilişkin bir ipucu verir belki de.Latince’deki malus (kötü) (onu μέλας’ın [melas: siyah]yanına koyuyorum), sıradan adama koyu tenli, özellikle de

Page 26: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

siyahsaçlıdiye işareteder(“hicnigerest-” [siyahbiridiro]),İtalya topraklarında hükümdar olan sarışınlardan, yani Ariistilacı ırktan en belirgin biçimde koyu tenleri ve siyahsaçlarıyla ayrılan, İtalya topraklarının Arilerden öncekisakinleri gibi; en azından Gal dili buna benzer bir örneksunuyorbana,-(örneğinFin-Gal ismindeki)fin,aristokrasiyiimleyenbirsözcük,sonradaniyi,asil,arıolananlamınıalıyor,başlangıçta ise, koyu renkli, siyah saçlı yerli halktan ayrılan‘sarıkafa’yı tanımlıyor. Bu arada şunu da belirteyim ki,Keltlerbütünüylesarışınbirırktı;Almanya’nındahaayrıntılıetnografik haritalarında görülebilen, aslen koyu renk saçlıhalkın bulunduğu arazi şeritlerini, Virchow’un hala yaptığıgibiherhangibirKeltikkökeneveKeltkanınadayandıranlarhaksızlıkediyor:oralardadahaziyadeAlmanya’nınAriöncesihalkı öne çıkar. (Aynı durum neredeyse bütün Avrupa içingeçerlidir: asıl olarak boyun eğdirilmiş ırk sonunda yenidenüste çıkmış durumda orada; renkte, kafatası kısalığında,hatta belki zihinsel ve sosyal içgüdülerde bile: moderndemokrasinin, ondan daha da modern olan anarşizmin veözelliklede,şimdiartıkAvrupa’nıntümsosyalistlerininortaközelliği olan şu “komün”düşkünlüğünün, şuen ilkel toplumbiçimineolandüşkünlüğünaslındamuazzambirkarşısaldırıdemek olmadığını - fatihler ve efendiler ırkının, Ari ırkınfizyolojik yönden de alt edilmiş olmadığını kim garantiedebilir?..) Latincedeki bonus‘u (iyi) “savaşçı” olarakyorumlayabilirim sanırım: onu, daha eski bir sözcük olanduonus’a dayandırmakta haklı olmam koşuluyla (bellum’u[savaş]=duellum=duen-lum’lakarşılaştırın,duonus korunmuşgibi gözüküyor orada bana). Buna göre bonus (iyi),çekişmenin, ikiliğin (duo [ikilik]) adamı, savaşçı adamanlamına geliyor: eski Roma’da bir adamın “iyiliğini” neyin

Page 27: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

belirlemiş olduğunu görüyorsunuz. Almancamızdaki “Gut”(iyi) sözcüğü de, “tanrısal olan”, “tanrı soyundan gelen”adamanlamınagelmiyormuyduveGothalkının(başlangıçtada Got aristokrasisinin) adıyla özdeş değil miydi? Buvarsayımıntemellerinisıralamanınyeriburasıdeğil.-

6

Politiküstünlükkavramının,ayrışarakhepbirruhüstünlüğükavramınadönüşmesikuralıiçin,enüstsınıfınaynızamandaruhban sınıf olması ve kendi bütününü tanımlamak içinruhbanî işlevleriniçağrıştıranbirsıfatyeğlemesi(istisnalarayol açacak nedenler olsa da) ilk başta henüz bir istisnaoluşturmaz. Örneğin bu noktada “arı” ve “arı olmayan”kavramları ilk kez birer sınıf göstergesi olarak karşı karşıyagelir; ama sonradan burada da, sınıfsal içerik taşımayan“iyi”yeve“fena”yadoğrubirgelişimgörülür.Öteyandan,bu“arı” ve “arı olmayan”kavramlarını, dahaenbaşından fazlaciddiye almaktan, geniş vehatta simgesel kavramlarmış gibidüşünmekten kaçınmak gerekir: eski insanlığın tümkavramları, başlangıçta, bizim aklımızın alamayacağı ölçüdekaba saba, biçimsiz, dışsal, dar, dolambaçsız ve özellikle desimgesel olmayan bir biçimde algılanmıştı. “Arı kişi”,başlangıçtan beri yalnızca, yıkanan, deri hastalıklarına yolaçanbelirli yiyeceklerdenkaçınan, alt sınıftanpis kadınlarladüşüp kalkmayan, kan görmekten tiksinen insandır, - dahafazlası, çok daha fazlası değil! Öte yandan, ağırlıklı olarakruhban sınıftan oluşan bir aristokrasinin tüm tavır vetutumu göz önüne alındığında, değer-karşıtlıklarının neden

Page 28: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

buradaözellikleerkenvetehlikelibirbiçimdeiçkinleşebilmişvekeskinleşebilmişolduğuaçıklığakavuşur;gerçektendebukarşıtlıklar yoluyla en nihayetinde, insan ile insan arasında,özgür tinciliğin bir Akhilleus’unun bile ürpermedenaşamayacağı uçurumlar açılmıştır. Daha en başındansağlıksız bir şey vardır bu tür ruhban aristokrasilerinde vebunlarda hüküm süren, eyleme sırt çevirmiş, kısmendüşünüp-taşınma, kısmen de patlayıcı duygusallık içerenalışkanlıklarda; bu alışkanlıklar sonucunda, her çağdarahiplerin tümüne musallat olması neredeyse kaçınılmazolanobağırsakhastalığıvenevrastenibaşgöstermiştir;pekiama, kendi hastalıklarına deva diye bulmuş olduklarıçözümlerin uzun vadedeki etkilerinin, iyileştirecekleridüşünülenhastalıklardanyüzkatdahatehlikeliolduklarınınortaya çıktığını da söylemek gerekmez mi? İnsanlık halen,tedavi adına yapılmış bu rahip safdilliğinin etkilerindenmustarip! Belirli perhiz biçimlerini (etyemezlik) düşünelimörneğin,oruçtutmayı,cinselilişkidenkaçınmayı,“çöle”kaçışı(WeisMitchell’varibirtecrit;amaonuizleyenveçileciidealinisterikliğinekarşıenetkinpanzehirolansemirmetedavisiveaşırıbeslenmeolmaksızınelbet):ekolarakdaduyudüşmanı,miskinleştiriciveincelticitümorahipmetafiziğinidüşünelim,kendilerini Fakir ve Brahman tarzı hipnotize etmelerini -Brahman, cam düğme ve sabit fikir olarak kullanılır - ve ensondaki, tamamen anlaşılır olan bıkmayı, kendi radikaltedavisinden,hiçlikten bıkmayı, (ya da Tanrı‘dan - Tanrı‘ylabir unio mystica‘ya [gizemli birlik) erme arzusu, Budist’inhiçliğe, Nirvana’ya erme arzusudur - başka bir şey değil!).Rahiplersözkonusuolduğundaherşeydahatehlikelibirhalalır, yalnızca tedavi yolları ve yöntemleri değil, gurur, öç,kurnazlık, taşkınlık, sevgi,hükmetmearzusu,erdem,hastalık

Page 29: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

daöyle;amaşunudaeklemekgerekirki,insanoğluancakbuözünde tehlikeli varoluş biçiminin, bu ruhban varoluşununoluşturduğu zemin üzerinde ilginçbir hayvan haline gelmiş,ancak bu zemin üzerinde insan ruhu daha üst bir anlamdaderinlik kazanmış ve kötü olmuştur - ve evet, bunlar dainsanın diğer hayvanattan olan şimdiye kadarkiüstünlüğününikitemelbiçimidir!

7

- Ruhban değerlendirme tarzının şövalye aristokrasisinindeğerlendirmetarzındannekadarkolayayrılıpkarşıtyöndegelişebileceği tahmin edilebilir; özellikle de, ruhban sınıflasavaşçısınıfkıskançlıklakarşıkarşıyagelip,fiyathakkındabirtürlü uzlaşamadıkları her durum buna yol açabilir. Şövalyearistokrasisinin değer yargıları, muazzam bir bedenselliği,dört başımamur, zengin, hatta kabına sığmaz bir sağlığı vebunların sürekliliğini sağlayan savaşı, serüveni, avı, dansı,savaşoyunlarınıvegüçlü,özgür,sevinçlibireylemlilikiçerenher şeyi temel alır. Ruhban aristokrasisinin değerlendirmebiçiminin ise-gördükki -dahabaşkaönkoşullarıvardır: işiniçindesavaşınolmasıyeterikadarvahimonlar için!Rahipleren kötü düşmanlardır bilindiği gibi - niye peki? Çünkü onlarenacizolanlardır.Onlardakin,aczdendoğupenmuazzamveen tüyler ürpertici, en tinsel ve en zehirli biçime ulaşır.Dünya tarihinin en büyük kincileri rahipler olmuştur herzaman,aynızamandaenakıllı{3}(Geistig)kincileride:-rahipkininin aklı (Geist) yanında başka hiçbir aklın (Geist) sözüedilemez. İnsanlık tarihi, acizlerin ona katmış olduğu akıl

Page 30: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

(Geist) olmasaydı, fazla ahmakça bir şey olurdu: en önemliörneği ele alalım hemen. Yeryüzünde, “asiller”e,“kudretliler”e, “efendiler”e, “güç sahipleri”nekarşı girişilmişhiçbir şeyin, Yahudilerin onlara karşı yapmış oldukları ilekarşılaştırıldığında lafı bile edilemez: Yahudiler,düşmanlarının ve efendilerinin değerlerini kökten yenidendeğerlendirme yoluyla, yani en akıllı öç alma edimi yoluylaintikamalmayıbilmişolanoruhbanhalk.Ruhbanbirhalka,ruhbankinciliğininenderinlereçekilmişolduğubirhalkadayalnızca böyle bir öç uygun düşerdi zaten. Yahudilerolmuştur, aristokrat değerler eşitliğini (iyi = asil = iktidarsahibi = güzel = mutlu = tanrıların sevdiği) ürkütücü birtutarlılıkla tersine çevirmeye cüret edenler ve bu tersçevrilmişliğe dipsiz bir kinin (aczin kininin) dişleriyleasılanlar, yani “zavallılardır yalnızca iyi olan’lar, yoksul,güçsüz, aşağı olanlardır yalnızca iyi olan’lar, acı çekenler,yoksunluk içindekiler, hastalar, çirkinlerdir tek imanlılar, tekcennetlikler, sadece onlar kavuşurlar rahmete, - oysa sizler,siz asiller ve kudretliler, sizler sonsuza dek kötü, zalim,şehvetli, açgözlü, tanrısız olanlarsınız, sonsuza dek de, hayırgörmeyenler, lanetlenenler ve kahrolanlar olacaksınız!” …Yahudilerin bu yeniden değerlendirmesinin mirasına kimkonmuştur biliyoruz… Savaş ilanlarının bu en esaslısıylaYahudiler, o korkunç ve had safhada felaketli girişimeönayak olmuşlardır; bu girişimle ilgili olarak, başka birvesileyle (“İyinin ve Kötünün Ötesinde”, 18’inci paragraf)kalemealmışolduğumcümleyihatırlatırım-yaniYahudilerlebirlikte ahlakta köle başkaldırısının başlamış olduğunu; oayaklanmanın ardında iki bin yıllık bir geçmiş vardır vebugün gözden uzaklaşmış olmasının tek sebebi - zafereulaşmışolmasıdır…

Page 31: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

8

-Amasizanlamıyormusunuzbunu?Zafereulaşması için ikibinyıl gerekmişbir şeyi görmüyormugözleriniz?.. Şaşılacakbirşeyyokbunda:tümuzunsüren şeylerigörmek,kavramakzordur. Olay şudur: o öç ve kinin, Yahudi kininin -yeryüzünde bir benzeri daha görülmemiş olan, idealleryaratan, değerleri evirip yeni değerler yaratan, en derin veen yüce kinin - ağacının gövdesinden, aynı benzersizliktebaşkabirşey,yenibirsevgi,sevgilerinenderiniveenyücesiboyverdi-başkahangigövdedendoğabilirdikizaten?..Amasanılmasın ki bu sevgi, öce susamışlığın gerçek bir reddiolarak, Yahudi kininin karşıtlığı olarak boy verdi! Hayır,hakikatbununtamtersidir!Okindendoğdubusevgi;onun,en berrak aydınlıkta ve güneşte daha da serpilip açılan,utkulutacıolarak;venasılkiokinköklerini,derinliklivekötüolan her şeyin içine giderek daha esaslıca ve ihtirasla saldı,bu sevgi de aynı şevkle, ışık ve yükseklik diyarında, o kininhedeflerinin, zaferin, avın, ayartmanın peşine düştü. Şu etekemiğe bürünmüş sevgi müjdesi Nasıralı İsa; yoksullara,hastalara, günahkârlara selameti ve zaferi getiren şu“kurtarıcı” - ayartının tam da en ürpertici ve en karşıkonulamaz biçimi, Yahudi değerlerine ve Yahudilerinyenilediğiidealleregötürendolambaçlıbiryolveayartıdeğilmiydi? İsrail tam da bu “kurtarıcı” üzerinden, İsrail’in busözdemuhalifiveyıkıcısıüzerindenerişmemişmidiryüceöçdüşkünlüğünün son hedefine? İsrail’in kendisinin, elindekiasıl öç alma aracını, “tüm dünya”nın, yani İsrail’in tümmuhaliflerininduraksamadan, tamdabuyemidişlemelerinisağlamak için amansız bir düşmanmış gibi tüm dünyaönünde yadsıyıp çarmıha germesi, gerçekten büyük bir öç

Page 32: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

politikasının, ileriyi gören, yeraltından soluklanan, usul usulve alttan alta yayılan, hesabını bilen bir öcün gizlibüyüsünün bir parçası değil midir? Aklın tüm incelikleriseferberedilse,bundandaha tehlikelibiryemdüşünülebilirmi ki? O “kutsal haç” simgesi kadar, o tüyler ürpertici“çarmıhtaki Tanrı” paradoksu kadar, o akıl almaz, son kertezalimliğin ve Tanrı’nın, insanınselameti için kendini çarmıhagermesinin gizemi kadar cezbedici, mest edici, uyuşturucu,yoldan çıkarıcı başka bir şey olabilir mi?.. Kesin olan şu ki,İsrail şimdiyedeksubhocsigno (bu simge altında), öcün vetümdeğerlerin yeniden değerlendirimi yoluyla bütün diğeridealleri,bütündahaasil idealleriherdefasındayenidenaltetmiştir.--

9

- “Ama ne diye daha asil ideallerden bahsediyorsunuz kihâlâ? Gelin gerçeklere bakalım: halk galip geldi - ya da“köleler”yada“ayak-takımı”yada“sürü”,nasıladlandırmakisterseniz öyle adlandırın - eğer bu, Yahudiler yoluylagerçekleşmişse ne ala! başka hiçbir halk, dünya tarihini budenli etkilemiş bir görev üstlenmedi. “Efendiler”in işibitirildi; bayağı adamın ahlakı galip geldi. Bu zafer aynızamanda bir kan zehirlenmesi olarak da düşünülebilir(ırkları birbirine karıştırmıştır) - karşı çıkmıyorum buna;ama hiç kuşkusuz amacına ulaşmıştır bu zehirlenme. İnsansoyunun “kurtuluş”u (“efendiler”den kurtuluşu yani)yolunda gidiyor; her şey, neredeyse gözle görülür bir hızla(söze ne gerek!) Yahudileşiyor veya Hıristiyanlaşıyor veya

Page 33: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

bayağılaşıyor. Bu zehirlenmenin, insanlığın tüm bedeninisarmasının önüne geçilemez gibi görünüyor; kaldı ki,temposununveadımlarınınbundanböylegiderekdahaağır,daha yumuşak, daha işitilmez, daha ölçülü olmasında bilesakınca yok artık - zaman var nasıl olsa… Bu bağlamda,kiliseye zorunlu bir görev düşüyor mu bugün hala, varolmaya dahi hakkı var mı? Onsuz da yapılabilir mi yoksa?Quaeritur (sorulur). Kilise, zehrin yayılmasını hızlandırmakyerine engelliyor ve dizginliyor gibi mi görünüyor? Belkiyararı,tamdabunuyapmasındadır…Dahaduyarlıbirzihnevemodern bir beğeniye ters düşen, düpedüz kaba saba veköylüce bir şey kilise kuşkusuz. Hiç değilse, biraz incelikkazanmamalı mı?.. Ayartmaktan çok yabancılaştırıyorbugün… Kilise olmasaydı, hangimiz özgür tinli olurduk ki?Bizi tiksindiren kilise, onun zehri değil… Kiliseyi bir yanabırakırsak, biz de seviyoruz zehri…” - Bir “özgür tinli“nin,besbelli dürüst bir hayvanın, üstüne üstlük bir demokratınbenimsöylevimesonsözübu;beniburayakadardinlemişvesustuğumu duymaya dayanamamıştı. Zira bu konuya ilişkinolaraksusacakçokşeyimvarbenim.-

10

Ahlakta köle başkaldırısı, hıncın yaratıcı hale gelmesi vedeğerler üretmesiyle başlar: bu, gerçek tepkiden, eylemtepkisindenyoksunolanvekendileriniyalnızca,kurmacabiröç yoluyla zarardan koruyan yaratıkların hıncıdır. Tüm asilahlak, utkulu bir kendini “evetleme”den doğarken, köleahlakıenbaşından“hayır”der“dışarıdakine”,“farklıolana”,

Page 34: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

“kendindenolmayana”:vebu“hayır”,onunyaratıcıedimidir.Değerbelirleyenbakışaçısınınbu tersinedönüşü -kendinedönmekyerinebuzorunludışayönelim-hıncaözgüdür:köleahlakı oluşmak için ilkin hep bir karşı ve dış dünyayıgereksinir, fizyolojik bir terim ile söylersek, en ufak bireylemde bulunabilmek için bile dış uyarımlara gereksinimduyar, - eylemi, temelinde bir tepkidir. Asil değerlendirmetarzında ise durum bunun tersidir: o kendiliğinden eylemegeçer ve gelişir; karşıtını, sırf kendini daha minnetle, dahacoşkulu bir sevinçle evetlemek için arar, - onun olumsuzlukkavramı “aşağı”, “bayağı”, “fena“, onun o iyiden iyiye yaşamvetutkuylayoğrulmuşolumluluktemel-kavramı“bizasiller”,“biz iyi olanlar”, “biz güzel olanlar”, “biz mutlu olanlar” ilekarşılaştırıldığında sonradan doğma ve soluk bir karşıtlıktıryalnızca. Eğer asil değerlendirme tarzı yanılır da gerçekliğiçiğnerse, bu onun yeterince tanımadığı, evet gerçektentanımaya sert bir şekilde direndiği alanda olur: aşağıladığıalanhakkında,bayağıadamın,aşağıhalkındünyasıhakkındayanlışhükümverirkimizaman;öteyandan,buaşağılamanın,yukarıdan bakmanın, büyüklenmenin aşağılananın resminiçarpıttığı varsayılsa bile, bu çarpıtmanın, aciz olan’ınderinlere yerleşmiş kininin ve öç duygusunun, hasmınıuğratacağı - in effigie (temsili olarak) elbette - çarpıtmanınçokgerisindekalacağınıdadikkatealmakgerekir.Gerçektende, nesnesini abartılı bir karikatüre, iğrenç bir canavaradönüştüremeyecek denli savsaklamayla, hafife almayla,kayıtsızlıkla, sabırsızlıkla ve kendi sevinç duygusuylakarışıktır bu aşağılama. Yunan aristokrasisinin, alt tabakayıkendinden ayırmak için kullandığı sözcüklere iliştirdiğineredeyse iyicilnüansları göz ardı etmemek gerekir; bayağıadamıtanımlamakiçinkullanılanneredeysetümsözcüklerin,

Page 35: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

ennihayetindeyalnızca “mutsuz” “acınası” anlamlarını taşırhale gelene dek nasıl sürekli acıma, gözetme, hoşgörü ilekarışmış ve şekerlendirilmiş olduğunu, (δειλός (deilos:korkak), δείλαιός (deilaios: alçak), πονηρός (poneros: adi),μοχθηρός (mokhtheros: zavallı) ile karşılaştırın; son ikisibayağı adamı iş kölesi ve yük hayvanı olarak tanımlıyoraslında) - ve diğer yandan “fena” “aşağı” “mutsuz”sözcüklerinin Yunan kulağı için artık nasıl hep “mutsuz”unağır bastığı bir tınısı olageldiğini göz ardı etmemek gerekir:eski, soylu ve aristokratça olan, o aşağılarken bile asil olandeğerlendirme tarzının mirasıdır bu (Filologlara οίζνρός[oizyros: sefil], άνολβος [anolbos:uğursuz], τλήλων [tlemön:zavallı], δνστυχείν [dystykhein: uğursuz olmak], ξυμϕοϱά[ksymphora: talihsizlik] sözcüklerinin hangi anlamdakullanıldığını hatırlatırım). “Soylular” kendilerini “mutluolanlar” olarak duyumsuyorlardı; mutluluklarını düşmanlarıüzerinden yapay olarak kurgulamaları, sırası geldiğindekendilerini mutlu olduklarına inandırıp kandırmaları (tümhınçlı insanlarda adet olduğu gibi) gerekmiyordu; bununyanı sıra, canlı, güçlü kuvvetli, bu yüzden de kaçınılmaz birbiçimde etkin insanlar olarak, eylemde bulunmayımutluluktan ayrı tutmamayı biliyorlardı, - etkin olmakzorunlu olarak mutluluğa dahildir onlara göre (εύπϱάττειν’nin [eu prattein: iyi yapmak] kökü de bunadayanır) - tüm bunlar, acizlerin, ezilmişlerin, zehirli vedüşmanca duygularla kıvrananların seviyesindeki“mutluluk”a; bir uyuşturucu, hissizleşme, sükunet, huzur,“Şabbat”,ruhudinlendirme,kaslarıgevşetmeolarak,kısacasıedilginbir şekildebeliren “mutluluk”anasıldazıt.Asil insankendisinekarşıaçıkyüreklilikve inançlayaşarken (γενναϊος[gennaios]“asilsoydangelme”sözcüğü“samimi”nüansını ve

Page 36: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

büyük bir olasılıkla da “saf’ı vurgular), hınçlı insan nesamimidirnesafnedekendisinekarşıdürüstveaçıkRuhuşaşıbakar;tini,gizlidelikleri,arkayolları,arkakapılarısever;saklanmış her şey onun dünyası, onun güvencesi, onunmerhemi gibi gelir ona; iyi bilir susmayı, unutmamayı,beklemeyi, geçici olarak kendini küçültmeyi ve alçaltmayı.Böylesi hınçlı insanlardan oluşan bir ırk sonunda, herhangibir asil ırka oranla, kaçınılmaz olarak daha kurnaz olur,nitekimkurnazlığabüsbütün farklıbirpayedeverir,birinciderecede bir var olma koşulu olarak görür onu, oysa asilinsanlar içinkolaylıkla lükseve incelmişliğekaçannahoşbirtat taşırkurnazlık: -burada,bilincinevarılmamış düzenleyiciiçgüdülerin sekmez işlerliği yanında, bir tür akılsızlık biledenebilecek, tehlikenin ya da düşmanın üzerine o yiğitçegidişin yanında veya asil ruhların her zaman birbirlerininfarkına varmalarını sağlamış olan öfkenin, sevginin,hürmetin,minnetinveöcünocoşkulubirdenbireliğiyanındahiç de esaslı bir yer tutmamıştır kurnazlık. Zira asil insanınhıncı, ortaya çıktığında, ani bir tepkide gösterir ve tüketirkendini,buyüzdendezehirlemez: kaldı ki, tüm zayıfların veacizlerin hınçlanmalarının kaçınılmaz olduğu sayısızdurumda, asil insan hınçlanmaz hiç. Düşmanlarım,talihsizliklerini,kabahatlerini uzun süreli ciddiye alamamak -güçlü ve dolgun yapıların, içlerinde esnek, yeniden kurucu,sağaltıcıveunutmayadaelverenbirgüçfazlalığıbarındıranyapıların göstergesidir bu (modern dünyadan buna iyi birörnek Mirabeau’dur; kendisine yapılan hakaretler vealçaklıklar hafızasında yer etmiyordu onun vebağışlayamamasının yegâne nedeni de - unutmasıydı).Başkalarının içine işleyen solucanları, bir silkeleyişte atıverirkendi üzerinden böyle bir insan; ve yalnızca burada

Page 37: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

mümkündür, yeryüzünde böyle bir şey mümkünse eğer,gerçekten “düşmanını sevmek”. Asil bir insanın ne de çokhürmeti vardır düşmanlarına karşı! - böylesi bir hürmet desevgiye bir köprüdür zaten… Düşmanının sırf kendine aitolmasını istero,kendinişanıolarak;aşağılanacakhiçbiryanıolmayan, ama saygı duyulacak çok fazla şeyi olan birdüşmandan başkasına katlanamaz! Buna karşılık, hınçlıinsanın tasarımladığı “düşman”ı düşünelim bir de - tam daburadadır onun edimi, yaratısı: “kötü düşman”ıtasarımlamıştır o, bir temel kavram olarak “kötü olan”ı vesonra, bu temel kavramdan yola çıkıp onun karşıt eşleniğiolarak,birde“iyiolan”ıtasarımlamıştır-kendisini!..

11

“İyi” temel kavramını öncel olarak ve kendiliğinden, yanikendinden yola çıkarak tasarımlayan ve ancak bu temelkavramdan hareketle bir “fena” imgesi yaratan asildeolduğununtamtersikısacası!Asilköktendoğmabu“fena”vedoymak bilmez nefretin cadı kazanından çıkma o “kötü” -birincisisonradan, ilavetenyaratılanbirşey,tamamlayıcıbirrenk, diğeri ise özgün bir yaratı, başlangıç, köle ahlakınıntasarımındaki gerçek edim - ne kadar da farklılarbirbirlerinden, aynı “iyi” kavramının karşıtlarıymış gibigörünen bu iki sözcük “fena” ve “kötü”! Ama aynı “iyi”kavramı değil bu: hınç ahlakına göre aslında kimin “kötü”olduğu sorulsa ya önce. Tümden kesin bir yanıt verelimbuna:diğer ahlakın “iyi olan”ıdırbu tamda, asil olan, güçlüolan, hükmedendir, hıncın zehirli gözü, başka bir renge,

Page 38: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

başkabiranlama,başkabirgörünümebüründürmüştüronuyalnızca.Amabunoktadaenazşunuyadsımakisteriz:O“iyiolanlar”ı sadece düşman olarak tanıyıp bilmiş olanlar kötüdüşmandan başka bir şeyle karşılaşmamışlardır, gelenek-görenekle, hürmet duygusuyla, örf ve adetle, şükranduygusuyla, daha çok da birbirlerini karşılıklı kollama veinter pares (eşitler arasında) kıskançlık yoluyladizginlenenler, öte yandan birbirleri ile olan ilişkilerindegözetme, kendilerine hakim olma, nezaket, sadakat, övünç,dostluk konusunda da ne kadar yaratıcı olduklarınıkanıtlarlar - dışarıya karşı, yabancı olanın, yabancı diyarınbaşladığı yerde, dizginleri salıverilmiş yırtıcı hayvanlardanfarksızolurlar.Tümtoplumsalzorlamalardanözgürolmanıntadını çıkarırlar orada, uzun süre toplum huzuru içinekapatılmışlığın, sıkışıp kalmışlığın yarattığı gerginliği atarlarüstlerinden yabanda, bir dizi rezil cinayet, yakıp yıkma,tecavüz ve işkenceden sonra, sanki bunlar yalnızca biröğrenci muzipliğiymiş gibi, kibirle ve ruh sarsılmazlığıylaçekip giden, sevinçten içleri içlerine sığmayan canavarlarolarak yırtıcı hayvan insafsızlığının masumiyetine geridönerler ve ikna olmuşlardır ki ozanlara şarkılar, övgülerdüzecekleri bir şeyler çıkmıştır gene. Bütün bu asil ırklarıntemelindeoyırtıcıhayvanın,avvezaferarzusuylakolgezeno görkemli sarışın canavarın yattığı açıktır; zaman zamanboşalmaya ihtiyaç duyar bu örtük temel, hayvanın tekrardışarıyaçıkması,tekraryabanageridönmesigerekir-Roma,Arap,Germen, Japon asilzadeleri,Homeros’unkahramanları,İskandinavya Vikingleri - hepsi de birbirinin aynıdır bugereksinim açısından. Asil ırklardır gittikleri yerlerde“barbar” kavramını gerilerinde bırakanlar; en yüksekkültürlerinde bile bunun bilinci, hatta bundan duyulan bir

Page 39: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

kıvanç sezilir (Perikles o ünlü cenaze konuşmasındaAtinalılara şunu söylediğinde örneğin, “Tüm karalara vedenizlere yolumuzu açtı gözü pekliğimiz, iyi ve kötü olanınebedianıtlarınıdikerekheryerde”).Asilırklarınçılgın,saçmave kendini aniden gösteren bu “gözü peklik”leri,girişimlerinin sıra dışılığı ve kestirilemezliği - PeriklesAtinalıların ϱαθυμία’sını (rhathymia: tasasızlık) överekvurgular - güvenliğe, bedene, yaşama, rahata karşıkayıtsızlıkları ve aşağılamaları, her tür yıkıcılıktan, zafer vezulmün tüm şehvetinden aldıkları hazzın o tüyler ürperticicoşkusu ve derinliği - bütün bunlar bir araya gelip,bunlardan zarar görenler için, “barbar”ın, “kötüdüşman”ın,örneğin“Got”un,“Vandal”ınresminioluşturmuştur.Alman’ıniktidarageçergeçmezuyandırdığıderin,buzgibigüvensizlikduygusu -ki bugün yeniden sözkonusudur- yüzyıllar boyusarışın,Germencanavarınıngazabınıdehşetiçindeseyretmişolan Avrupa’nın o dehşetinin tortusudur hala (oysa eskiGermenlerle biz Almanlar arasında değil bir kan bağı, birkavrambağıbileyoktur).Birkeresinde,kültürçağlarınınbirsıralamasınıyapmayıtasarlayıpdaonlarıaltın,gümüş,bronzdiye ifade etmek istediğinde Hesiodos’un düşmüş olduğusıkıntıya dikkat çekmiştim: Homeros’un o muhteşem amaaynı zamanda da ürkünç ve zorba dünyasının sunduğuçelişkiyle,birçağdanikiçağyapmakveartardasıralamaktanbaşka bir yolla başa çıkamamıştı - ilkin, asil soylarınbelleğindeyeretmişolduğuhaliylekendiatalarıolanTroialıveThebailikahramanlarveyarıtanrılarçağı;sonradabronzçağ, aynı dünyanın ezilmişlere, soyulmuşlara,hırpalanmışlara, süründürülmüşlere, alınıp satılmışlaragöründüğü hali: bronz bir çağ olarak, dediğim gibi, katı,soğuk, zalim, duygusuz ve vicdansız, her şeyi ezen ve kana

Page 40: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

bulayan. Bugün “hakikat” olduğuna inanılan şeyin doğruolduğunu varsayarsak, yani kültürün amacı “insan” denenyırtıcı hayvandan evcil ve uygar bir hayvan, bir ev hayvanıyaratmak ise,ozamansayelerindeasil soylarınve ideallerinrezil edilip yenilgiye uğratıldığı tüm o tepki ve hınçiçgüdülerini de asıl kültür araçları olarak görmek gerekirkuşkusuz; ne var ki, bu içgüdülerin taşıyıcılarının aynızamanda kültürü de temsil ettikleri anlamına gelmiyor bu.Bununtamtersiolasıdahaziyade-hayır!yalnızcaolasıdeğil,bugün buapaçık ortada. Ezme ve intikam içgüdülerinin butaşıyıcıları, Avrupalı ve Avrupalı olmayan tüm kölelerin,özellikle de Ari ırk öncesi halkların bu torunları - insanlığıngerileyişinitemsilediyoronlar!Bu“kültüraraçları”insanlığınbir ayıbı, “kültür”e karşı duyulan bir şüphe, “kültür”e karşıçıkanbirsavdırdahaçok!Tümüylehaklılarbelki,bütünasilsoyların temelindeki bu sarışın canavardan korkmakta vetetikte durmakta: ama kim, aynı zamanda hayranlık daduyabilecekse eğer, yüz kere yeğlemez ki korkmayıkorkmamaya ama buna karşın kusurluların, küçülmüşlerin,güdükleşmişlerin, zehirlenmişlerin o iğrenç görüntülerindende kurtulamamaya? Bizim kara yazgımız değil mi bu da?Bizim“insan”akarşıtiksinmemizeyolaçannebugün?-insanbizeacıveriyorçünkü,bunaşüpheyok.Korkudeğil; insandakorkulacakhiçbirşeyinkalmamışolmasıdahaçok;önplanda“insan” denen solucanların kaynıyor olması; iflah olmazvasatlıktaki, yürek daraltıcı “evcil insan”ın, kendisinişimdiden varılacak hedef ve doruk noktası olarak, tarihinanlamı olarak, daha “üstün insan” olarak duyumsamayıöğrenmiş olması - pis kokuları bugün Avrupa’yı sarmaküzere olan o kusurlular, hastalıklılar, bitkinler, içi geçmişleryığınından ayrıldığını hissettiği ölçüde, bu yüzden de en

Page 41: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

azından görece kusursuz olduğu, hiç değilse hala bir yaşambecerisinesahipolduğu,hiçdeğilseyaşamıevetlediğiölçüdekuşkusuzbirhakkınınolmasıböyleduyumsamaya…

12

-Bunoktadabiriççekişivesonbirumudubastırmayacağım.Nedir benim en katlanamadığım şey? Başa çıkamadığımyeganeşey,beniboğanvemahvedenşey?Pishava!Pishava!Bir kusurlunun yakınıma gelmesi; kusurlu bir ruhunbağırsaklarını koklamak zorunda kalmam!.. Sefalet,yoksunluk,kötühava,müzminhastalık,zahmet,yalnızlıkgibineleregöğüsgermezkiinsanbunundışında?Aslınabakılırsabunun dışındaki her şeyle başa çıkılabilir, değil mi ki biryeraltı varoluşuna, savaşçı bir varoluşa doğmuşuz; herkesinara sıra ışığa çıktığı olur, ara sıra herkes kendi altın zaferanınıyaşar -ve işteozamannasıldoğmuşsaköyledururuz,kırılmaz, gergin, yeni olana, daha zorlu olana, daha uzakolana hazır, tüm zorlukların yalnızca daha fazla germeyeyaradığı bir yay gibi. - Ne ki zaman zaman - “iyi”nin ve“kötü”nün ötesinde kutsal bağışlayıcılar olduğunuvarsayarsak - bir bakış bağışlayın bana, mükemmelleşmiş,tamamlanmış,mutlu,kudretli,utkuluvehalakorkusalabilenbir şeye tekbirbakış! İnsanoğlununvarlığınıhaklı çıkaracakbir insana, onun tamamlayıcısı ve kurtarıcısı olacak, uğrunainsanaolan inancımıza tutunabileceğimizbir taliheserinebirbakış!.. Çünkü durum şu: Avrupalı insanın küçülmesi veeşitlenmesibizim içinenbüyük tehlikeyibarındırıyor içinde,yoruyor çünkü bu manzara… Daha büyük olmak isteyen

Page 42: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

hiçbir şey görmüyoruz bugün; hep betere, daha beteregidildiğini seziyoruz, daha cılıza, daha iyi huyluya, dahaakıllıcaya, daha rahata, daha vasata, daha kayıtsıza, dahaÇinliye,dahaHıristiyan’a-insan,kuşkusuz,sürekli“dahaiyi”oluyor… Avrupa’nın kara yazgısı da burada işte - insanaduyulankorkuilebirlikte,onaolansevgiyi,hürmeti,umudu,veevet, onaolan istencideyitirdik. İnsanabakmakyoruyorartık - bugün nihilizm bu değilse başka nedir ki?.. İnsanyorgunuyuz…

13

- Ama geriye dönelim şimdi: “iyi”nin öteki kaynağı sorunu,hınçlı insanın düşünüp bulduğu “iyi” sorunu bir sonaerdirilmeyi bekliyor. - Kuzuların büyük yırtıcı kuşlara öfkeduymalarışaşırtıcıdeğil:ancakbu,küçükkuzularıkapıyorlardiye yırtıcı kuşlara gücenmek için bir neden oluşturmuyor.Ve kuzular kendi aralarında, “bu yırtıcı kuşlar kötü; kimonlaraolabildiğinceazbenzerse,dahasıonlarınaksiyse,yanikuzuysa,-onunda‘iyi’olmasıgerekmezmi?”derlerse,böylebiridealkurgulanmasınadiyecekbirşeyyoktur,yırtıcıkuşlarbuna biraz alaylı bakacak olsalar ve belki de kendikendilerine“bizhiçdeöfkelideğilizbuiyikuzulara,seviyoruzonları hatta: hiçbir şey yumuşak bir kuzudan daha lezzetlideğildir” diyecek olsalar bile. - Güç‘ten kendisini güç olarakaçığavurmamasını,birüstüngelme-isteği,alaşağıetme-isteği,efendi olma-isteği, düşmana, engele ve zafere bir susuzlukolmamasını beklemek, zayıflıktan kendisini güçlülük olarakaçığavurmasınıbeklemekkadarsaçmadır.Birmiktarkuvvet,

Page 43: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

aynı miktarda bir itki, istenç, etkimedir - dahası, bu yapıpetme’den, isteme’den, etkime’den başka bir şey değildir veancak, her etkimenin bir etkiyeni, bir özneyi şart koştuğuanlayışında ve yanlış anlayışında olan dilin (ve onun içindetaşlaşıp kalmış temel akıl yanlışlarının) baştan çıkarıcılığıdaha farklı bir şeymiş gibi gösterebilir onu. Nasıl ki halk,şimşeği çakmasından ayırır ve bu sonuncuyu şimşek denenbiröznenineylemi,etkisiolarakgörür,yaygınahlakdagücü,gücün dışavurumundan ayırır - sanki güçlünün ardındagücüdışavurupvurmamakonusundaözgürolan kayıtsızbiralt katman varmış gibi. Yok ama böyle bir alt katman;eylemin, etkimenin, oluşmanın ardında bir “varlık” yok;“eylemci”, eyleme sonradan eklenmiş bir uydurmacadıryalnızca, - eylemherşeydir.Halk, şimşeğinçakmasındansözederken eylemi ikiler aslında; bu bir eylem eylem’dir: aynıolayı, bir keresinde neden, sonra bir de o nedenin sonucuolarak alır. Doğabilimcileri de, “kuvvet devindiriyor, kuvvetnedenoluyor”yadabunungibişeylerdediklerindedahaiyibir şey yapmıyorlar, - tümbilimimiz, bütün soğukkanlılığınaveduygudanarınmışlığınarağmen,dilinbaştançıkarıcıetkisialtında hala ve “özneler”den, şu sonradan gelme hilkatgaribelerinden kurtulabilmiş değil (atom böyle bir hilkatgaribesidir örneğin, Kant’ın “kendinde şey’’i de öyle):gerilereçekilmiş,içiniçinyananöçvenefretduygularının,buinancı, zayıf olmanın güçlünün elinde olduğu, kuzu olmanınyırtıcı kuşun elinde olduğu inancını kendileri yararınakullanmalarına ve başka hiçbir inanca, bu inanca olduğudenli şevkle sarılmamış olmalarına şaşmamalı: - yırtıcı kuşuyırtıcı kuşluğundan sorumlu tutma hakkını elde ediyorlarböylece çünkü… Baskı altındakiler, ezilmişler, zulmeuğramışlar aczin öç peşinde koşan hilekârlığıyla şuna

Page 44: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

inandırırlarsa kendilerini: “kötülerden farklı olalım biz, iyiolalım! Ve zulmetmeyen, kimseyi yaralamayan, saldırmayan,misillemeyen, öç almayı Tanrı‘ya bırakan, bizler gibi gizlideyaşayan, tümkötüşeylerdenuzakduranveyaşamdan fazlabir şey beklemeyen herkes iyidir; tıpkı biz sabırlı,alçakgönüllü, adil olanlar gibi.” - bu aslında, soğukkanlı veönyargısız dinlendiğinde, “biz zayıflar, zayıfız işte; yapmayagücümüzün yetmediği hiçbir şeyi yapmamakla iyi ediyoruz.”demektenbaşkabirşeydeğildir -amabuacıgerçek,büyükbir tehlike anında, “çok fazla” bir şey yapmamak içinkendilerini ölüymüş gibi gösteren böceklerde bile bulunanbu en adi türden akıllılık, aczin kalpazanlığı ve kendinialdatmacası sayesinde her şeyden el etek çekmiş, sessiz,bekleyiş içindeki erdemin şatafatına büründü, sanki zayıfınzayıflığı - ki bu aslında onun özü, etkimesi, kaçınılmaz veondan ayrılamaz biricik ve tüm gerçekliğidir - iradeye bağlıbirişmiş,biristenmişlik,seçilmişlik,bireylem,birkazanımmışgibi. Bu tür insan, hayatta kalma ve kendini evetlemeiçgüdüsünden, bu her tür yalanı kutsayan içgüdüdenhareketle, kayıtsız ve seçme özgürlüğüne sahip “özne”yeinanma gereksinimi duyar. Özne (ya da daha yaygın birdeyişle, ruh) belki de, her tür ölümlü, zayıf, ezilmiş insankalabalığına o incelmiş kendini aldatma olanağını, zayıflığınkendisiniözgürlük,böyleyadaşöyleliğinideyararlık olarakyorumlama olanağını sağlamış olduğu için şimdiye kadaryeryüzünde bir inancı belirleyen en sarsılmaz ifadeolagelmiştir.

14

Page 45: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

- Aşağıya bir göz atıp da yeryüzünde ideallerin nasılüretildiğininsırrınıgörmekisteyenvarmı?Kimincesaretivarbuna?.. Haydi öyleyse! O karanlık atölyeler buradangörülebilir. Bir dakika bekleyin Bay Meraklı ve Gözü kara:gözünüz bu parıltılı ve sahte ışığa alışmalı önce… Tamam!Yeter! Konuşun şimdi! Neler dönüyor aşağıda? Sizinmerakınız en tehlikelisidir merakların, haydi söyleyin negördüğünüzü-dinleyenbenimşimdi.-- “Hiçbir şey görmüyorum ama bir sürü şey duyuyorum.Köşe bucak her yerden temkinli, hınzırca ve usuldan birlaflama, fısıldaşma geliyor. Yalan söylüyorlar gibi geliyorbana; şekerimsi bir yumuşaklık yapışmış her bir sese.Zayıflık, yararlık yalanına çevrilmeliymiş; hiç şüphe yok -durumaynısizinsöylemişolduğunuzgibi.”--Devam!- “Misillemede bulunmayan acz, “iyilik”e; ödlek aşağılık,“alçakgönüllülük”e; nefret duydukları karşısında boyuneğme, “itaat”e (bu boyun eğişi buyurduğunu söyledikleribirinekarşıbiritaatbu,-Tanrıdiyorlarona)çevrilmeliymiş.Zayıfın zararsızlığı, hatta onda bol bulunan korkaklık bile,onun ezilip büzülürlüğü, o kaçınılmaz beklemede olma haliiyi bir ün kazanıyor ve “sabır” diye geçiyor burada veerdemin ta kendisi sayılıyor; “öç alamamak”a “öç almakistememek”, hatta belki de “bağışlamak” deniyor. (“Çünküonlar ne yaptıklarım bilmiyorlar - yalnızca biz biliyoruzonların ne yaptığını!”) “Düşmanını sevmek”ten de sözediyorlar-veterdöküyorlarbuarada.”-Devam!- ‘Tüm bu fiskosçular, köşe bucağa yuvalanmış bu

Page 46: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

kalpazanlarperişanhaldeler,bunaşüpheyok,bakmayınöylebirbirlerine sokulup oturduklarına - ama bana, buperişanlıklarının Tanrı’nın bir seçimi ve nişanı olduğunusöylüyorlar;hırpalananköpeklerençoksevilenköpeklermiş;bu perişanlık belki de bir hazırlık, bir sınama, bir talimmiş;belki daha da fazlasıymış - ileride denkleştirilecek vemuazzam bir faizle altın olarak, hayır! mutluluk olarak geriödenecekbirşeymiş.“Enbüyükmutluluk”diyorlarbuna.”-Devam!- ‘Tükürükleriniyalamakzorundakaldıkları(korkudandeğil,kesinlikle korkudan değil! yalnızca Tanrı her tür iktidarahürmet edilmesini buyurduğu için) kudretlilerden, buyeryüzüefendilerindendaha iyiolmalarıbiryana,onlardan“dahaiyidurumda”olmuşolduklarınıyadaşuandadeğilsebile en azından gelecekte onlardan daha iyi bir durumdaolacaklarını ima ediyorlar şimdi de. Ama yeter! Yeter! Dahafazla dayanamayacağım. Pis hava! Pis hava! İdeallerinüretildiğibuatölyeler-leşgibiyalankokuyorbanakalırsa.”- Hayır! Bir dakika daha! Her karayı aka, süte, masumiyetedönüştüren bu büyücülerin başyapıtından söz etmedinizhenüz: - inceliklerinin doruk noktasının ne olduğunu farketmedinizmi; onların en cesur, en ustaca, en zekice, en bolyalanlı usta dalaverelerini? Dikkatinizi verin! Bu öç ve kindolu bodrum hayvanları - ne yapıyorlar o öç ve kinyüzünden?Busözcükleriağızlarınaaldıklarınıduydunuzmuhiç?Birsürühınçlıinsanınarasındaolduğunuzaklınızagelirmiydiyalnızcasözlerineinansaydınızonların?..-“Anlıyorum,tekrardanaçayımkulaklarımı(pöf!pöf!pöf!vekapayayım burnumu). Ancak şimdi duyuyorum şu ana dek

Page 47: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

sıkça söylemiş oldukları şeyi: “Biz iyi’ler -bizadil olanlarız“ -talep ettiklerine öç değil “adaletin zaferi” diyorlar; nefretettikleri düşmanları değil, hayır! “haksızlık”tan,“tanrısızlık”tannefretediyorlar; inandıklarıveumduklarıöçalmak değil, o tatlı öcün sarhoşluğu değil de (“baldan dahatatlı” demişti Homeros öç için) Tanrı‘nın, adil Tanrı’nıntanrısızlarkarşısındakizaferi;yeryüzüüzerindesevdikleriiseonların öç kardeşleri değil, kendi deyişleriyle, onların “sevgikardeşleri”,yeryüzününtümiyiveadilolanları.”- Yaşamın tüm acıları karşısındaki avuntularına ne adveriyorlarpeki-şimdidengördükleriogelecektekienbüyükmutlulukdüşlerininasıladlandırıyorlar?- “Nasıl? Doğru mu duyuyorum? “Kıyamet günü” diyorlarbuna, kendi ülkelerinin, “Tanrı’nın devleti”nin gelip çatmasıdiyorlar - o zamana kadar ise “inanç içinde”, “sevgi içinde”,“umutiçinde”yaşayacaklarmış.”-Yeter!Yeter!

15

Neyeinanç?Neyesevgi?Neiçinumut?-Buzayıflar-gününbirindeonlardakuvvetliolmakistiyorlarçünkü,bunaşüpheyok, günün birinde onların “devleti” de gelip çatmalı -“Tanrı‘nındevleti”diyorlarbunabasitçe,yukarıdabelirtildiğigibi: her şeyde pek bir alçakgönüllüler ya! Ama bunugörebilmekiçinbileuzunyaşamakgerekiyor,ölümdensonradayaşamak,-hattasonsuzbiryaşamagereksinimduyuluyorki, o “inanç içinde, sevgi içinde, umut içinde” geçen yeryüzü

Page 48: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

yaşamının acısı sonsuza dek çıkarılabilsin “Tanrı’nındevleti”nde. Neyin acısı çıkıyor? Neyle çıkıyor? .. Dante,cehenneminin kapısının üstüne, tüyler ürpertici biraçıksözlülükle “beni de sonsuz sevgi yarattı” yazısınıkoyduğundavahimbiryanlışyaptıbanakalırsa; -Hıristiyancennetinin ve onun “sonsuzmutluluğu”nun kapısı üzerindeşuyazınındurmasıdahayerindeolurdukuşkusuz: “benidesonsuznefretyarattı”-biryalanaaçılankapınınüzerindebirhakikatin durabileceğini varsayarsak elbet. Nedir çünkü ocennetinmutluluğu?..Belkitahminedebilirizbunuartık;amabu konularda küçümsenmeyecek bir yetkenin ağzından,Thomas Aquinas’tan, o usta öğretmen ve azizden açık seçikduymak daha iyi. “Beati in regno coelesti” (Kutlu kişilergöksel krallıkta) diyor bir kuzu yumuşaklığıyla, “videbuntpoenas damnatorum, ut beatitudo illis magis complaceat“(suçlularınçektiklericezalarıgörecekler,böylecemutluluklarıdahaçoktatminedecekonları).Dahagüçlübirsestonundanmı duymak istersiniz yoksa, Hıristiyanlarına, halka açıktiyatro oyunlarındaki dehşet veren hazlardan uzakdurmalarınısalıkverenutkulubirkilisebabasındanörneğin-nedenama?“imanbizeçokdahafazlasınısunuyorçünkü,-diyor,DeSpectaculis (Gösterilerüzerine), c.29ss. -çok dahakuvvetli bir şey; kurtuluş sayesinde bambaşka sevinçlerduruyor önümüzde; atletler yerine şehitlerimiz var bizim;kanmıistiyoruz,ozamandaİsa’nınkanıvarbizimiçin…Amaneler beklemiyor ki bizi onun geri dönüş gününde, onunzaferinin gününde!” - ve sonra devam ediyor kendindengeçmiş bu hayalci: “At enim supersunt aha spectacula, illeultimus et perpetuus judicii dies, ille nationibus insperatus,illederisus,cumtantasaeculivetustaset totejusnativitatesuno igne haurientur. Quae tunc spectaculi latitudo! Quid

Page 49: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

admirer!Quidrideam!Ubigaudeam!Ubiexultem, spectans totet tantos reg es, qui in coelum recepti nuntiabantur, cumipso Jove et ipsis suis testibus in imis tenebriscongemescentes! Item praesides.” (Ama başka gösteriler devar;onihaiveebedikarargünü,uluslarınbeklemediği,alayettiği, bütün o yaşlı dünyanın ve ürettiği bütün şeylerin birateşteyanıptükeneceğiogün.Neferahbirmanzaraolacakozaman!Neyehayretedeyim!Neyegüleyim!Neyesevineyim!Neheyecanuyandırsınbende, şimdi Juppiterveonun tanrılığınıntanıklarıyla birlikte en derin karanlıklarda inleyenleri,cennete kabul edildiği müjdelenen bütün o büyük krallarıgördüğümde! Aynı şekilde yöneticileri [bölge valileri].)“persecutores dominici nominis saevioribus quam ipsiflammis saevierunt insultantibus contra Christianosliquescentes! Quos prae-terea sapientes illos philosophoscoram discipulis suis una conflagrantibus erubescentes,quibus nihil ad deum pertinere suadebant, quibus animasautnullasautnoninpristinacorporarediturasaffirmabant!Etiam poetas non ad Rhadamanti nec ad Minois, sed adinopinati Christi tribunal palpitan- tes! Tuncmagis tragoediaudiendi, magis scilicet vocales” (ve İsa’nın adına karaçalanlarıHıristiyanlarayönelttikleribukızgınsuçlamalardandaha kızgın alevlerde erirken gördüğümde! Dahasıöğrencilerinitanrınınhiçbirşeyleilgisiolmadığınainandıran,ruhları olmadığını ya da çıktıkları bedene geridönmeyeceklerini onlara kabul ettiren şu bilge filozoflarınöğrencileri önünde utançtan kıpkırmızı kesilerek yanıp külolduklarını gördüğümde! Ve artık Minos’un,Rhadamantus’un değil de hiç beklemedikleri İsa’nınmahkemesi önünde titreyen şairleri! O zaman daha iyiduyulacak tragedyacıların sesleri, şüphesiz daha tiz çığlıklar

Page 50: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

atacaklarçünkükendiyıkımlarında;[yüksekseslevedahadakötücül çığlıklarla olursa daha iyi]) “in sua propriacalamitate; tunchistorienscognoscendi,solutioresmultoperignem;tuncspectandusaurigainflammearotatotusrubens,tunc xystici contemplandi non in gymnasiis, sed in ignejaculati, nisi quod ne tunc quidem illos velim vivos, ut quimalimadeospotiusconspectuminsatiabilemconferre,quiindominum desaevierunt. ‘Hic est ille,’ dicam, ‘fahri autquaestuariae filius’ “ (Ateş içindeyken her zamankindendaha rahat olacakları için daha kolay tanınacak oyuncular;alevler içinde kıpkırmızı kesilmiş arabasında daha iyigörünecekarabacı;gymasium’dadeğildeateşler içindeciritatan atletler seyredilecek. İşte o zamana dek canlı görmekistemem bunları; İsa’ya kızıp köpürenlere doymak bilmezbakışlarımla bakmayı yeğlerim daha çok. ‘işte bu o’ derim,‘bir marangozun ya da bir fahişenin oğlu’ “ [takip edenbölümün, özellikle deTalmud’da yer alan, İsa’nın annesininbu betimleniminin gösterdiği gibi, Tertullianus buradanitibaren Yahudileri kastediyor]) “ ‘sabba- ti destructor,Samarites et daemonium habens. Hic est, quem a Judaredemistis, hic est ille arundine et colaphis diverberatus,sputamentis dedecoratus, felle et aceto potatus. Hic est,quem elam discentes subripuerunt, ut resurrexisse dicaturvel hortulanus detraxit, ne lactucae suae frequentiacommeantiumlaederentur.’Uttabaspectes,uttalibusexultes,quistibipraetorautconsulautquaestorautsacerdosdesualiberalitate praestabit? Et tamen haec jam habemusquodammodo per fidem spiritu imaginante repraesentata.Ceterum qualia illa sunt, quae nec oculus vidit nec aurisaudivitnecincorhominisascenderunt.”(‘Şabbat’ıbozan,birSamarites ve içine iblis girmiş biri. Odur Juda’dan satın

Page 51: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

aldığınız; odur kamışla, sillelerle dövülen; tükürüklerlekirletilen; safra ve sirke içirilen. Odur havarilerinin gizlicekaçırıpgötürdüğüveböylecetekrardirileceğisöylenenyadamarulları gelip geçen kalabalıktan zarar görmesin diyebahçıvanın çekip götürdüğü.’ Seyrettiğiniz, heyecanduyduğunuzbugibişeylerihangipraetor,hangiconsul,hangiquaestor ya da rahip cömertçe bahşedebilir size? Ama bizinancımızla, tasarımlayan ruhumuzda canlandırarak birölçüde sahip oluruz bunlara. Dahası gözün görmediği,kulağın duymadığı ve insan yüreğinde filizlenmeyen buşeyler ne tür şeylerdir?) (I. Korintoslulara Mektup 2, 9)“Credo circo et utraque cavea” (inanıyorum ki bunlarsirkten, her iki izleyici sırasından) (birinci ve dördüncübalkon, ya da başkalarına göre, komik ve trajik sahne) “etomni stadio gratiora.” (ve her türlü yarış oyunundan dahamemnunedicidir)-Perfidem(inançla):böyleyazılı.

16

Bitirelim artık. Birbirlerinin karşıtı olan “iyi ve fena” “iyi vekötü” değerleri arasında yeryüzü üzerinde binlerce yıllıkkorkunçbirsavaşımyaşandı;vehernekadar ikincideğerinuzun zamandır üstünlüğü elinde bulundurduğu kesinse de,savaşımın sürdüğü ve henüz sonuçlanmadığı yerler bugünde yok değil. Hatta denebilir ki, geçen zaman içinde süreklidahayükseğetaşınmışveböyleliklesüreklidahaderinleşmiş,daha tinselleşmiştir bu savaşım: öyle ki, “daha yüksek biryaradılışın”, daha tinsel bir yaradılışın bugün belki de buanlamda bir ikiliği yaşaması ve o karşıtlıklar için hala

Page 52: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

gerçekten bir savaşım alanı olmasından daha belirleyici birgöstergesiyoktur.Busavaşımın,okunabilirliğinitüminsanlıktarihi boyunca koruyabilmiş bir yazıyla yazılmış olansimgesininismi“RomaYahudiye’yekarşı,YahudiyeRoma’yakarşı”dır:-busavaşımdan,busoruştan,buamansızçelişkidendaha büyük bir olay olmamıştır şimdiye dek. RomaYahudi’de, doğaya aykırılığın ta kendisini, adeta kendi zıddıolan bir canavarı duyumsuyordu; Roma’da Yahudi “insansoyuna karşı nefret beslemek suçundan hüküm giymiş“olarak görülürdü: haklı olarak, insan soyunun selametini vegeleceğini, aristokrat ve Romalı değerlerin kayıtsız şartsızegemenliğine bağlı kılmakta haklı olunduğu ölçüde.Yahudiler Roma’ya karşı ne hissetmişti peki? Var olanbinlerce göstergeden tahmin edilebilir bu; ama Yuhannaİncil’ini,sorumlusuöçduygusuolanveyazılıgaleyanlarınenazgını olan o galeyanı bir kez daha akla getirmek yeter.(Hıristiyan içgüdüsünün, tam da bu nefret kitabına sevgihavarisinin, o coşkulu âşık İncil’e uygun gördüğü havarininisminikoymaktakiderin tutarlılığınıdaküçümsemeyelimbuarada-:bunuyapabilmekiçinnekadaryazınsalkalpazanlıkgerekmişolursaolsun,birparçahakikatsaklıdırburadayinede.) Romalılar kuvvetli ve asil olanlardı, öyle ki dahakuvvetlisi ve asili gelmedi yeryüzüne şimdiye dek, hattadüşlenmedi bile; onların her kalıntısı, her yazıtı, orada neyazdığını duyumsayabilmek şartıyla, nefes keser. Yahudilerise tersine, par excellence (olağanüstü) hıncın ruhbaniyetçihalkıydı ve kendine özgü, benzersiz bir ahlaksal dehayasahipti:neyinbirinci,neyinbeşincisınıfolduğununayrımınavarmakiçinYahudileri,onlarınkinebenzeryetenekleresahiphalklarla, örneğin Çinlilerle ya da Almanlarla karşılaştırınyeter. Bunlardan hangisi şimdilik yenmiş durumda peki,

Page 53: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

Roma mı, Yahudiye mi? Ama şüphe edecek ne var: bugün,hemdeRoma’da,enyücedeğerlerintimsaliymişçesinekiminönünde eğilindiğini düşünsenize - üstelik yalnızca Roma’dada değil, neredeyse dünyanın yarısında, insanın evcilleşmişolduğuyadaevcilleşmekistediğiheryerde,-üçYahudiadamve bir Yahudi kadının önünde (Nasıralı İsa’nın, balıkçıPetrus’un, halı dokuyucusu Paulus’un ve ismi başta anılanİsa’nın Meryem denilen anasının önünde). Bu çok garip:Roma, hiç şüphe yok ki, alt edilmiş durumda. GelgelelimRönesans’ta,klasik idealveherşeyinasilbirdeğerlendirmebiçimi, ürpertici ve görkemli bir yeniden uyanış yaşadı:Roma’nın kendisi bile, üzerine kurulmuş, Yahudileştirilmiş,adına “Kilise” denen bir evrensel Hıristiyanlık sinagogugörünümündeki yeni Roma’nın ağırlığı altında, uyandırılmışbir ölü gibi kıpırdandı: ama hemen yeniden üstünlüğü elegeçirdi Yahudiye; o iyiden iyiye ayaktakımıvari, adınaReformasyondenenhınç(Almanveİngilizhıncı)hareketivebu hareketin zorunlu sonucu olan, Kilise’nin yenidenkuruluşu, - ve klasik Roma’nın o eskimezar sessizliğinin deyeniden kuruluşu sayesinde. Yahudiye klasik idealkarşısında, FransızDevrimi’ylebir kezdaha, o zamankindendaha da can alıcı ve derin bir anlamda zafere ulaştı:Avrupa’dakisonsiyasalaristokrasi,onyedinciveonsekizinciyüzyılınınFransızsiyasalaristok-rasisi,halkınhınç içgüdülerialtındaçöktü,-dahabüyükbirtezahürat,dahagürültülübircoşku işitilmedi yeryüzünde! Gerçi bunun ortasında enmuazzam, en beklenmedik olan gerçekleşti: antik idealinkendi, ete kemiğe bürünmüş olarak ve duyulmamış birgörkemle insanlığıngözleri vevicdanıönüne çıktı, - hıncınoyalansloganına,çoğunluğunayrıcalığısloganınakarşı; insanınalçalma, alçaltma, denkleştirme, betere ve insanlığın alaca

Page 54: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

karanlığına yönelme istencine karşı o korkunç ve büyüleyicikarşı slogan, azınlığın ayrıcalığı sloganı bir kez daha, herzamankindendahagüçlü,dahayalın,dahadelicibirbiçimdeduyurdusesini!ÖtekiyolugösterensonbirişaretgibibelirdiNapolyon, tüm zamanların o en biricik ve en geç doğmuşinsanı ve onunla da, ete kemiğe bürünmüşkendibaşına asilideal sorunu -bunasıl bir sorundur iyi düşünün:Napolyon,bucanavarveüstinsanbileşimi…

17

- Bununla son mu bulmuştu? İdeal karşıtlıklarının o enbüyüğü sonsuzadekadacta (rafa)mıkaldırılmıştı böylece?Yoksa ertelenmiş miydi, uzunca bir süre için ertelenmişmiydi sadece?.. O eski yangının, çok daha korkunç ve çokdaha uzun süre körüklenmiş bir alevlenişi söz konusuolmamalı mı herhangi bir tarihte? Dahası: tüm gücümüzletamdabunudilememelimiyiz?hattaistememelimiyiz?hattadesteklememeli miyiz?.. Kim benim okurlarım gibi, bunoktada düşünmeye ve devamını düşünmeye başlar, kolaykolaysonunugetiremezbunun,-budabenimsözükesmemiçin iyi bir sebep, yeter ki ne istediğim, son kitabımıngövdesine kazınmış o tehlikeli sloganla, “İyinin ve KötününÖtesinde“ileneistediğimiyiceanlaşılmışolsunartık…“İyininveFenanınÖtesinde”demekdeğilbuenazından.--Not: Bu incelemenin bana verdiği fırsattan yararlanarak,şimdiye kadar yalnızca bilginlerle arada bir yaptığım

Page 55: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

konuşmalardadeğinmişolduğumbirdileğiaçıkçaveresmendile getiriyorum: dileğim, herhangi bir felsefe fakültesinin,bir dizi bilimsel yarışma yoluyla ahlak tarihi alanındakiçalışmalarıdesteklemehayrınıişlemesi:-belkidebukitap,oyöne doğru güçlü bir itki oluşturur. Böyle bir olasılıkdurumunda aşağıdaki soruyu öneririm: bu soru, meslektenfelsefeci olanları olduğu kadar, filologları ve tarihçileri deilgilendiriyor.“Dilbilim, özellikle de etimolojik araştırma, ahlaksalkavramlarınevrimtarihineilişkinnegibiipuçlarıvermektedir?”- Öte yandan, bu sorunlar (şimdiye kadarki değerlendirmebiçimlerinin değerine ilişkin sorunlar) için, fizyologların vetıpadamlarınınkatkılarınınsağlanmasıdagerekiyorelbette:felsefe, fizyoloji ve tıp arasındaki başlangıçta soğuk vekarşılıklı güvenden yoksun ilişkiyi, en dostça ve verimlialışverişe dönüştürmeyi başarmalarından sonra, bu konudada sözü ve aracı olmayı uzman felsefecilere bırakmakyerinde olur. Tarihin ya da etnolojik araştırmaların ortayaçıkardığı tüm iyilik levhaları, tüm “…malısın”lar psikolojikaçıdan yorumlanmalarından çok, ilkin fizyolojik açıdanaydınlatılmaya ve yorumlanmaya muhtaçtır gerçekten de;kezatümüdetıpbilimitarafındanbireleştiribeklemektedir.Bu ya da şu iyilik levhasının ve “ahlak”ın değeri nedir?”sorusunun olabildiğince farklı bakış açıları göz önünealınaraksorulmasıgerekir;sözgelimi“neiçindeğerli”bölümüne denli titizce ayrıştırılsa azdır. Bir ırkın süregelebilirliğiaçısından (ya da belirli bir iklime uyum sağlama gücününartması, ya da en çok sayıda insanın hayatta kalmasıaçısından) belirgin bir değeri olan şey, daha kuvvetli bircinsin oluşması söz konusu olduğunda hiç de aynı değeri

Page 56: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

taşımaz örneğin. ‘Çoğunluğun yararı’ ve ‘azınlığın yararı’birbirlerine zıt bakış açılarıdır: ilkini, ‘kendi başına daha-üstün-değerli’ görmeyi İngiliz biyologların saflığınabırakalım… Bütün bilimler, filozofun gelecekteki ödevi içingerekliönçalışmalarıyapmakdurumundabundanböyle:buödevse, filozofun değer sorunsalını çözmesi ve değerlerhiyerarşisinibelirlemesiolarakanlaşılmaktadır.

Page 57: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

İkinciİnceleme“Suç”,“VicdanRahatsızlığı”

veBenzeriŞeyler

1

Vaatte bulunabilir bir hayvan yetiştirmek - doğanınkendisinin insanlara ilişkin olarak vermiş olduğu oparadoksalödevintakendisideğilmibutamda?Bu, insanailişkin asıl sorun değil mi?.. Bu sorunun büyük ölçüdeçözülmüş olması, zıt yönde etkiyen kuvveti, unutkanlığınkuvvetini bütünüyle takdir etmeyi bilen biri için büsbütünşaşırtıcı olsa gerek. Unutkanlık, yüzeysel olanların sandığıgibi, basit bir vis inertiae (atalet) değildir, bedenselbesinimizin geçtiği “gövdeye indirmek” denen o karmaşıksüreçbilinçdüzeyinenedenli az çıkıyorsa, yaşamış, tecrübeetmiş, içimizealmışolduklarımızındahazımları sırasında (ki“ruha indirmek” denebilir buna) bilinç düzeyine o denli azçıkmalarını sağlayan, etkin ve kelimenin tam anlamıyla dapozitif bir engelleme yetisidir daha ziyade. Bilincin kapı vepencerelerini geçici bir süre için kapatmak; bilinçaltıdünyamızın hizmetkâr organlarının birbirleri için vebirbirlerine karşı çalışırken çıkardıkları patırtının vesürdürdüklerisavaşımınuzağındakalmak;birparçasessizlik,bir parça bilinç tabula rasa’sı (boş levha), ki “yeni”ye, her

Page 58: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

şeyden önce de daha asil görevlere ve görevlilere,yönetmeye, sağgörüye, önceden belirlemeye (çünküorganizmamız oligarşik biçimde düzenlenmiştir) yeraçılabilsin yeniden - budur, ruhun düzeninin, huzurun,görgünün koruyucusu, adeta bekçisi olan, söylendiği gibi,etkin unutkanlığın yararı: buradan da hemen görülüyor ki,unutkanlık olmadan ne mutluluk, ne neşe, ne umut, nekıvanç,nedeşimdimümkünolurdu.Buengellemeaygıtınınhasarauğramışveişlemezolduğubirinsanhazımsızlıkçekenbirini andırır (sadece andırmakla da kalmaz), hiçbir şeyi“halledemez”… İşte tam da unutmanın onda bir kuvveti,kuvvetli sağlığın bir biçimini temsil ettiği bu zorunlu olarakunutkanhayvan,birkarşıyeti,unutkanlığınbelirlidurumlariçin askıya alınmasına yarayan bir bellek geliştirdi şimdikendinde, - vaatlerde bulunulması zorunlu olan durumlariçin: dolayısıyla edinilmiş izlenimden edilgin bir bir-daha-kurtulamama, bir kez verilmiş ve sonradan geri alınamamışbir sözün yarattığı hazımsızlık değil kesinlikle, aksine etkinbirkurtulmamayı-isteme, bir kere istenmiş olanı sürekli-ve-sürekli-isteme, gerçek bir istenç belleği bu: ki böylece, buuzun istenç zincirini koparmadan, başlangıçtaki “istiyorum”,“yapacağım” ile istencinasılboşalımı,eylemi arasına,yeniveyabancışeylerdenoluşanbirdünya,durumvehatta istençlieylem çekinmeden sokulabilsin. Ama neler öngörmüyor kibu! İnsan, geleceği bu denli önceden belirleyebilmek için,nasıl da ilkin zorunlu olanı rastlantısal olandan ayırmayı,nedenseldüşünmeyi,uzaktakinisankiyanıbaşındaymışgibigörüponuönceleyebilmeyi,neyinamaç,neyinaraçolduğunuşaşmaz bir biçimde saptamayı, özetle hesap etmeyi, ölçüpbiçmeyiöğrenmiş, -herşeydenöncekendisi,kendigözündebile, ne denlihesap1anabilir,düzenli,zorunlu bir hale gelmiş

Page 59: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

olsa gerektir ki, en sonunda, tıpkı vaatte bulunan biri gibi,gelecekolarakkendinekefilolabilmiştir!

2

İşte bu, sorumluluğun kökeninin uzun hikâyesidir. Vaattebulunabilen bir hayvan yetiştirme ödevi, anlamışbulunuyoruz ki, bir koşul ve ön hazırlık olarak, insanı ilkinbelirli ölçüde zorunlu, tek tip, benzerler arasında benzer,kurallıvedolayısıyladahesaplanabilirkılmaödeviniiçeriyor.Benim “görenek ahlakı” diye adlandırmış olduğum şeyin(Tan Kızıllğı, sayfa 7, 13, 16 ile karşılaştırın) verdiği omuazzamuğraş-insanınkendisiüzerindesoyununenuzundönemiboyuncavermişolduğuuğraş,onuntümtarihöncesiuğraşı, özünde ne kadar haşinlik, despotluk, kalın kafalılık,budalalık barındırırsa barındırsın anlamını ve en güçlügerekçesini buluyor burada: insan, görenek ahlakı vetoplumsallığın deli gömleği yardımıyla gerçekten dehesaplanabilirkılındı.Nevarkikendimizibirdebumuazzamsürecinsonuna,oraya,ağacınennihayetmeyveleriniverdiği,toplumun ve onun görenek ahlakının, neyin oluşumunayalnızcaaraçolduğunungünışığınaçıktığıyerekoyarsak;buağacın en olgun meyvesi olarak egemen bireyi buluruzkarşımızda, yalnızca kendine benzeyeni, görenek ahlakınınelinden yeniden kaçıp kurtulmuş olanı, “töreüstü” özerkbireyi (“özerk” ve “törel” birbirlerini dışlar çünkü); kısacası,kendineait, uzunvebağımsızbir istencinvaatte bulunabileninsanını, ve neyin en nihayet elde edilmiş ve onda etebürünmüş olduğunun o kıvançlı ve bedenin her kasında

Page 60: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

kendiniduyuranbilincinibuluruz,gerçekbirgüçveözgürlükbilincini, insanın tamamlanmışlık duygusunun ta kendisini.Bu azat olmuş ve gerçekten vaatte bulunabilen kişi; özgüristencinbuefendisi,buegemenkişi -nasıl farkındaolmazdıki, vaatte bulunamayan ve kendi kendilerinin kefiliolamayanlar karşısındaki üstünlüğünün ne denli güven, nedenli korku, ne denli hürmet uyandırdığının - bunlarınüçünübirden“hakeder“o-vekendisiüzerindekurduğubuhakimiyet dolayısıyla, koşullar, doğa, istenç fukarası vekaypaktümyaratıklarüzerindehakimiyetkurmanındanasılzorunlu olarak ona düştüğünün? “Özgür” insan, uzun vekırılmaz bir istencin sahibi olan insan, kendi değer ölçütünüde sahibi olduğu bu istençte bulur: kendinden yola çıkarakbakardiğerlerine,böylesayaryadaaşağılaronları;vekendibenzerlerine, kuvvetlilere ve güvenilirlere (vaatte bulunmahakkınasahipolanlara) saygı duymayı borç bildiği gibi, - biregemen gibi zorlukla, nadiren ve ağır ağır vaatte bulunan,güvenini sakınan, güveniyle onurlandıran, kendisini, verdiğisözü felaketler karşısında, hatta “yazgı karşısında” dahitutacak kadar kuvvetli gördüğü için sözü de güvenilir olanherkese yani -: vaatte bulunma hakkına sahip olmadıklarıhaldevaattebulunançelimsizahmaklara tekmeyiatmayıvedahasöylerkensözündencayanyalancıyasopayıbasmayıdaborçbilir.Sorumluluğunolağanüstüayrıcalığınınkıvançlıbirbiçimde farkında olma, ender rastlanan bu özgürlüğünbilinci,bukendineveyazgıyahükmetmegücüenderinlerineişlemişveiçgüdüye,baskınbiriçgüdüyedönüşmüştüronda:-neadverecektirbuna,bubaskıniçgüdüye,onuimleyenbirsözcüğe gereksinim duyarsa eğer? Ama buna ne şüphe: buegemeninsan,vicdanıdiyorona…

Page 61: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

3

Vicdanı mı?.. Burada en yüce ve neredeyse yadırgatıcıbiçimlenimi ile karşı karşıya bulunduğumuz “vicdan”kavramınınardındauzunbirgeçmişvebirbiçimdönüşümüolduğu hemen tahmin edilebilir. Kendine, hem de gururlakefilolmahakkı,yaniaynızamandakendineEvetdemehakkı-olgunbirmeyvebudediğimgibi,amaaynızamandageçbirmeyve: - ne de uzun bir süre, acımtırak ve ekşi, ağaçta asılıkalmasıgerekmiştibumeyvenin!Veçokdahauzunbirsüreboyunca da bumeyveden eser bile yoktu, - kimse onu vaatetme hakkını bulamadı kendinde, oysa ağaçtaki her şeyhazırdı veonagebeydi! - “insanhayvanındabirbelleknasıloluşturulur? Bu kısmen uyuşuk kısmen şapşal uçucu zihne,bu ete kemiğebürünmüşunutkanlığa bir şeyi nasıl işlemelikiondayeretsin?”…Bukadimsorun,düşünülebileceğiüzerehiç de yumuşak yanıtlar ve yollarla çözülmedi; kaldı kiinsanın tüm tarihöncesidöneminde, onun “bellek geliştirmetekniği“nden daha korkunç ve daha tekinsiz başka bir şeyyoktur belki de. “Bir şeyin bellekte yer etmesi için o şeybelleğe dağlanır: yalnızca acısı dinmeyen şey bellekte yereder.”-bu,yeryüzündekieneski(neyazıkkienuzunsürelide)psikolojinin temelbir ilkesidir.Hattadenebilirki,bugünyeryüzünde insan ve halk yaşamının törensellik, ciddiyet,gizem, kasvetli renkler içerdiği her yerde, bir zamanlaryeryüzünün dört bir yanında sözler verilirken, antlariçilirken, övgüler düzülürken süregelmiş o dehşetin etkileriyankılanmaktadır: geçmiş, enuzun, enderin, en katı geçmişsoluğunu duyurur ve yükseliverir içimizde “ciddi”olduğumuzda.İnsanınkendinebirbellekoluşturmayıgerekligörmüş olduğu hiçbir seferde kan, işkence, kurban eksik

Page 62: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

olmamıştır; en tüyler ürpertici kurbanlar ve kefaletler (ilkdoğan çocuğunkurbanedilmesideburayagirer), en iğrençsakatlamalar (örneğin iğdiş etme), tüm dini kültlerin enzalimce törenleri (kaldı ki tüm dinler en temelde birerzalimlikdizgesidirler)-bütünbunlar,bellekgeliştirmeninenetkin yolunun ‘acı’ olduğunu sezinlemiş olan o içgüdüdenkaynaklanır. Tüm çilecilik öğretisi de bir anlamda burayadâhildir: birkaç fikrin silinmemek, her daim canlı kalmak,unutulmamak üzere “sabit”leştirilmesi ve bu “sabit fikirler”yoluyla tüm sinirsel ve zihinsel sistemin hipnotize edilmesigerekmektedir - çileci yöntemler ve yaşam biçimleri de bufikirleri tüm diğer fikirlerle rekabetten uzak tutan, onları“unutulmaz”kılmayayarayanaraçlardır. İnsanlığın “belleği”nedenlizayıfolmuşsa,örfveâdetlerindedeodenlikorkunçbir yan olagelmiştir; özellikle de ceza yasalarının katılığı,insanlığın unutkanlığı yenmek ve toplumsal yaşamın birkaçilkel gereğini bu anlık duygu ve ihtiras kölesinin kafasındacanlı tutabilmek için ne denli çaba harcamış olduğunun birölçütüdür.BizAlmanlar,özelliklezalimvekatıyüreklibirhalkolarakgörmüyoruzkendimizielbet;helede,havaivegününügün eden bir halk olarak hiç görmüyoruz; gelgelelim, eskiceza tüzüklerimize bir göz atmak, yeryüzünde bir“düşünürler halkı” yaratmak için ne zahmetlere katlanmakgerektiğinianlamayayeter (Avrupa’nınbugünhalaen fazlagüvenilirliğe,ciddiyete,zevksizliğevenesnelliğesahipolanvebu nitelikleri dolayısıyla da Avrupa’nın her tür bürokratınıyetiştirmeye hak kazanan yegâne halkı diyesim geliyor). BuAlmanlar, ayaktakımına has temel içgüdülerinin ve buiçgüdülerin vahşetli kabalığının üstesinden gelebilmek için,korkunçyöntemlerlebirbellekoluşturdularkendilerine:eskiAlman cezalarını düşünün bir; örneğin taşlama (efsanede

Page 63: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

bile, değirmen taşıyla ezilir suçlunun başı), tekerlekleçiğneme(Almandehasınıncezaalanındakienözgünbuluşuve uzmanlığı!), şişleme, atlarla parçalara ayırma ya daçiğneme (“dörde bölme”), suçluyu yağ ya da şarap içindehaşlama (on dördüncü ve on beşinci yüzyıllarda halayaygındı), çok rağbet gören deri yüzme (“şeritler halindekesme”), göğsü yararak etleri deşip çıkarma; ayrıca bir de,kötülük işlemiş olanı bala bulayıp kızgın güneş altındasineklere terk etme. Böyle imgeler ve olaylar yardımıyla ennihayet beş altı “istemem” yer eder kişinin belleğinde,toplumun yararlarından faydalanarak yaşamak için de bu“istemem”lere ilişkinsözünüverir, -vegerçektende!butürbirbellekyardımıyla“aklı”başınagelmiştirensonunda!-ah,akıl, ciddiyet, duygulara hâkim olma, ‘düşün’ denen bütünbukasvetli iş, tümbuayrıcalıkları ve şatafatı insanın:nedepahalıyamal oldular! ne de çok kan ve dehşet var tüm “iyişeyler”intemelinde!..

4

Peki ama şu diğer “kasvetli mesele’’, şu suç bilinci, tüm şu“vicdan rahatsızlığı” nasıl geldi dünyaya? - Ve bununla daahlak soykütükçüleri- mize geri dönüyoruz. Bir kez dahasöylüyorum - henüz söylemedim mi yoksa? - hiçbir işeyaramaz onlar. Üç karışlık, kendilerine has, yalnızca“modern”birdeneyimonlarınki;bilgileri,geçmiştekinibilmeistençleri yok; hele tarih içgüdüleri, burada özellikle gerekliolan bir “kehanet” güçleri hiçmi hiç yok - ve buna rağmenahlaktarihinesoyunmak:elbettehakikattenadamakıllıuzak

Page 64: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

sonuçlaravardırırbu.Buahlaksoykütükçüleri,ahlakıntemelbir kavramı olan “Schuld” un (suç), çok maddi bir kavramolan“Schulden”(borç)kavramındankaynaklanmışolduğunuhayallerinden dahi geçirmişler midir örneğin? Ya da, birmisilleme olarak cezanın, her tür istencin özgür olupolmaması koşulundan tümüyle bağımsız olarak gelişmişolduğunu? - ve bu o dereceye kadardır ki, “insan”hayvanının, “kasıtlı”, “ihmalkâr”, “rastlantısal”, “sorumlututulabilir” gibi çok daha ilkel ayrımları ve bunlarınkarşıtlarını yapması ve cezayı belirlerken göz önüne almayabaşlaması için, hep daha yüksek düzeyde bir insanlaşmagerekmiştir. Şimdinin o pek ehven, görünüşte pek doğal vepek kaçınılmaz olan, adalet duygusunun yeryüzünde nasıloluşmuş olduğunun açıklamasını da üstlenmek zorundakalmış olan “suçlu cezayı hak eder, çünkü başka türlüdavranabilirdi” düşüncesi, insanın yargılama ve sonuççıkarma etkinliğinin epeyce geç ulaşılmış ve incelmiş birbiçimidir gerçektende;budüşünceyibaşlangıcakoyan, eskiinsanlığın psikolojisi hakkında fena halde yanılır. İnsanlıktarihinin en uzun dönemi boyunca, eyleminden sorumlututulduğu için, yani sırf suçlu olanın cezalandırılmasıgerektiği varsayımından hareketle cezalandırılmamıştırmücrim: - daha ziyade halen ana babaların çocuklarınıcezalandırdıklan gibi, zarara uğramışlığın öfkesini zararıverenden çıkarmak için cezalandırılmıştır, - ama bu öfkedizginlendi ve her zararın öyle ya da böyle bir eşdeğerininbulunduğu ve zararın, zarar verenin canını yakmak yoluylada olsa, gerçekten ödenebileceği düşüncesinden hareketledeğişime uğratıldı. Bu kadim, köklü ve belki de artık kökükurutulamaz düşünce, zarar ile can acısının eşdeğerliliğidüşüncesi, nereden mi aldı gücünü? Bunu açıklamıştım

Page 65: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

zaten: alacaklı ve borçlu arasındaki geçmişi “hak sahibi”kavramınıngeçmişikadareskiolanveköküdealımsatımın,takasın, alışverişin temel biçimlerine dayanan sözleşmeilişkisinden.

5

Bu sözleşme ilişkilerini kafamızda canlandırmayakalktığımızda, bu ilişkileri yaratmış ya da uygun görüponaylamış olan eski insanlığa karşı, şimdiye kadardeğinilenlerinardındanbekleneceğiüzereepeycebirşüpheve direnç uyanıyor içimizde. Tam da burada vaattebulunulmaktadır; tam da burada vaatte bulunana bir bellekoluşturmak söz konusudur; tam da burası -diyekuşkulanılabilirhaklıolarak-katı,gaddar,canyakanşeylerinbolca bulunduğu yer olsa gerektir. Borçlu, geri ödeyeceğinedair verdiği sözün güven uyandırmasını sağlamak, verdiğisözün ciddiyetine ve kutsallığına ilişkin güvence vermek,kendi vicdanına da geri ödemeyi bir ödev, bir yükümlülükolarak belletmek için, sözleşmenin yaptırım gücü yoluyla,borcunu ödememe durumu için, “sahibi olduğu”, halatahakkümüaltındabulunanbaşkabirşeyi,örneğinbedenini,yadakarısınıyadaözgürlüğünü,hattayaşamını(veyabelirlidinsel koşulların geçerli olduğu durumlarda, kendi ebedimutluluğunu, ruh selametini, hatta mezardaki huzurunubile:örneğinMısır’da,borçlununcesedimezardabilealacaklıönünde huzura kavuşamaz - kaldı ki bu mezar huzurumeselesi,özellikleMısırlılar içinepeyceönemliydi)alacaklıyarehin olarak gösterir. Ama alacaklı her şeyden önce

Page 66: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

borçlunun bedeni üzerinde her tür rezilliği ve işkenceyiuygulayabilirdi, örneğin borcun tutarına uygun görülenkadarbirparçayıborçlununbedenindenkesipalabilirdi:-vebubakışaçısındanhareketleçokgeçmedenheryerde,organve uzuvlara, kimi zaman tüyler ürpertecek denli kılı kırkyararak, yasal olan değerler biçilmeye başlandı. Bununlakarşılaştırıldığında, Roma’nın Oniki Levha kanunlarının,alacaklının böyle bir durumda ne kadar az ya da çokkestiğinin önemi olmadığını karara bağlamış olmasını, benbirilerleme,dahaözgür,dahagenişhesaplı,dahaRomalıbirhukuk anlayışının delili olarak alıyorum; “si plus minusvesecuerunt, ne fraude esto“ (ister çok, ister az kessinler suçsayılmaz). Bu denkleştirme biçiminin mantığını kavramayaçalışalım gelin: yeterince tuhaf bir mantık bu. Eşdeğerlilik,zararı doğrudan karşılayacak bir yarar yerine (yani para,toprak, mal-mülk yoluyla tazmin edilmek yerine), alacaklıyageriödemevetelafiolaraksunulanbirtürtatminduygusu ilesağlanır, - gücünü bir güçsüz üzerinde sakınmadangösterebilmenin verdiği tatmin duygusu, hazzı, “de faire lemalpour le plaisir de la faire,” (Kötülük yapmanın vereceğizevkiçinkötülükyapmak)zorkullanmanınzevkiile:buzevk,alacaklı toplumun ne denli alt, ne denli aşağı birtabakasındangelirse,okadardeğerkazanırvedahadalezizbir lokma, hatta daha üst sınıftan olmanın bir ön tadı gibigelir ona. Alacaklı, borçluya verilen “ceza” sayesinde birefendiler-hukukundanpayalır:nihayetodabirkez,birvarlığı“kendi altında” görerek aşağılama ve hırpalama hakkınasahipolmanınverdiğiyücelticiduyguyaulaşmıştır-yadaenazından,cezavermeveuygulamayetkisinin“iktidar”ınelinegeçmiş olduğu durumlarda, borçlunun aşağılandığım vehırpalandığını görmenin verdiği duyguya. Dolayısıyla

Page 67: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

tazminat, bir zulüm güvencesinden ve hakkındanoluşmaktadır.

6

Bu alan, yani sözleşmeler hukuku alanı, ahlaksal kavramlardün-yasının, “suç”, “vicdan”, “ödev”, “ödevin kutsallığı”kavramlarının beşiğidir, - başlangıcı, yeryüzündeki tümbüyük şeylerin başlangıcında olduğu gibi, iyice ve uzun birsüre kanla yıkanmıştır. Bu kavramlar dünyasının, belirli birkan ve işkence kokusunu bir daha hiçbir zaman tamamıylayitirmemiş olduğunu eklememeli miyiz buna? (hatta yaşlıKant’tabile yitirmemiştir: koşulsuzbuyruk zalimlikkokar…)Otekinsizvebelkideartıkçözülemezhalegelmiş“suçveacı”fikirörgüsüilkolarakburadaörülmüştürbirbirine.Birdahasoralım: acı ne ölçüde “borç”un telafisi olabilir? Acıçektirmeninsonkertebirhoşnutluksağlamışolduğuölçüde,zarara uğrayan, zararı ve buna ek olarak zarara uğramanınsıkıntısını olağanüstü bir karşı haz ile takas etmiş olduğuölçüde: acı çektirme, - gerçek bir şölen ve daha önce desöylediğim gibi, alacaklının ait olduğu sınıfa ve toplumsalkonumuna ters düştüğü oranda da değeri artan bir şeydir.Tahminen söylüyorum bunları: çünkü böylesi yeraltımeselelerinintemelinigörmek,nahoşolmasıbiryana,zordurda; ve bu noktada, araya hoyratça öç kavramım sokan, bugörüşükolaylaştırmaktançokkapatırvekarartır(nitekimöçdeaynısorunagerigötürür: “nasılolurdaacıçektirmekbirdoyum sağlar?”). Bana öyle geliyor ki, eski insanlığın şölensevincinin ne ölçüde zalimlik içermiş ve hatta zalimliğin ne

Page 68: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

ölçüde onların neredeyse bütün sevinçlerinin öğesi olmuşolduğunu; diğer yandan da, onların bu zalimlikgereksinimlerinin nasıl da saf ve masumane bir biçimdeortaya çıktığını; “kayıtsız kötücüllük”ü (ya da Spinoza’nındeyişiyle, sympathiamalevolens’i [kötü niyetli duygudaşlık])nasıl da temel bir anlamda insanın olağan bir niteliği vedolayısıyla vicdanın yürekten Evet dediği bir şey olarakkoyutladıklarını tüm şiddetiyle zihinlerde canlandırmakuysal ev hayvanlarının (modern insanların, yani bizlerindiyesim geliyor) inceliğine, daha çok da ikiyüzlülüğüne tersdüşüyor. Daha keskin bir göz, insanın bu en eski ve temelşölen sevincinin bugünkü izlerini bile algılayabiliyordurbelki;“İyininveKötününÖtesinde”s.117vd’nda(ondandaönce “TanKızıllığı” s. 17. 68. 102) tümyüksek kültür tarihiboyunca süregelen, (hatta daha önemli bir anlamda elealındığında, onu oluşturan) zalimliğin giderek artantinselleştirimine ve “tanrısallaştırımı”na dikkat çekmiştim.Ama şurası muhakkak ki, kraliyet düğünlerinin ve şatafatlıhalk şenliklerinin idamsız, işkencesiz ya da örneğin birengizisyonsuz, aynı şekilde bir asilzade evinin, ev halkınınhainliklerini ve acımasız alaylarını çekinmedenboşaltabilecekleri bir yaratık olmaksızın düşünülemediğizamanlar pek de geride kalmış değil. (Düşes’in sarayındakiDon Kişot’u anımsayın örneğin: ağzımızda acımsı bir tatla,neredeyse bir tür işkence altındaymışçasına okuyoruz DonKişot’u bugün, oysa ki onun yazarına ve yazarınınçağdaşlarınapekacayip,pekanlaşılmazgelirdikbuhalimizle,- onlar tam bir vicdan rahatlığıyla, kitapların en neşelisiolarakokuyorlardıonu,gülmektenkırılıyorlardıokurken.)Acıçekildiğini görmek iyi gelir, acı çektirmek daha da iyi gelir -sertbircümlebu;amaeski,kudretli,insanca-pekinsancabir

Page 69: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

temel ilke, hatta belki maymunlar bile bu cümlenin altınaimzalarını atarlardı: çünkü acayip zalimlikler keşfetmekonusundaiyideniyiyeinsanınhabercisiveadetainsanabir“başlangıç” oldukları anlatılır. Zulümsüz şenlik olmaz: böyleöğretiyor insanın en eski, en uzun tarihi - ve cezada daşenlikliçokşeyvar!-

7

- Bu düşüncelerle, kötümserlerimizin ahenksiz ve gıcırtılıyaşam bıkkınlıklarının değirmenlerine kesinlikle su taşımakniyetinde olmadığımı da belirteyim; aksine, insanlığınzalimliğinden henüz utanç duymadığı o zamanlardayeryüzünde yaşamın, karamsarların olduğu günümüzeoranla daha neşeli geçmiş olduğunu sergilemiş olmalı budüşünceler. İnsanlığın üzerindeki gökyüzünün kararması,insanın insandan utanmasının artışına koşut olarak artmıştırhep.Yorgunvekaramsarbakış, yaşambilmecesineduyulangüvensizlik, yaşam tiksintisinin buzdan Hayır’ı - insanneslinin en kötü çağlarının göstergeleri değildir bunlar:bunlar,bubataklıkbitkileri,aitolduklarıbataklıkoluştuktansonra gün ışığına çıkarlar ancak, - “insan” hayvanına ennihayetinde tüm içgüdülerinden utanmayı öğreten ohastalıklı yumuşamadanve ahlaksallaşmadan söz ediyorum.İnsan, “melek” (daha sert bir sözcükten kaçınmak için busözcüğü kullanıyorum) olma yolunda ilerlerken, sadecehayvansalsevincivemasumiyetiinsanıngözündetiksinilecekbir şey kılmakla kalmayıp, yaşamın kendisini de insan içintatsızlaştırmış olan o bozuk mideyi ve paslı dili edindi

Page 70: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

kendine: - öyle ki kimi zaman, kendi karşısında burnunukapayarak durdu ve Papa III. Innocentius’la beraberrezilliklerinin listesini çıkardı ayıplayarak (“safkan olmama,ana rahminde kötü beslenme, insanın hammaddesininkötülüğü,leşgibikokma,tükürük,idrar,dışkısalgılama”).Acıçekmenin, varoluş aleyhine ileri sürülen savlar içinde,varoluşa iliştirilmişenvahimsoru işaretiolarakhepenbaşıçekmek zorunda kaldığı bugün, bir de bunun tersi biryargıya varılmış olan zamanların, acı vermekten yoksunkalınmak istenmediği, onda birinci sınıf bir sihir, yaşamayaayartan gerçek bir yem görüldüğü zamanların hatırlanmasıiyi olur. Belki de o zamanlar acı - hanım evlatlarına avuntuolsundiyesöylüyorum-şimdikikadarcanyakmıyordu;ağıriç iltihaplanma vakalarında zencileri (bunları tarihöncesiinsanın temsilcileri olarak alırsak) tedavi etmiş olan birdoktor böyle bir sonuca varabilir en azından; en sağlambünyeli Avrupalıyı bile neredeyse yılgınlığa sürükleyen buhastalıklar, zencilerde aynı etkiyi yapmaz. (İnsanın acıyadayanma eğrisi gerçekten de, üstkültürün ilk on bini ya daonmilyonu hesaba katılır katılmaz olağandışı ve neredeyseani bir düşüş gösteriyormuş gibi görünüyor; ben kendiadıma, tek bir isterik, okullu hanımcığın geçirdiği bir sancılıgecenin yanında, şimdiye kadar bilimsel yanıtlar almakuğruna bıçakla sorgulanmış tüm hayvanların çekmişoldukları toplam acının bir hiç kalacağından eminim.) Kaldıki,zalimliktenalınanohazzındaaslındatükenmemişolduğuolasılığına bile yer verilebilir belki: acının bugün daha fazlacan yakıyor olmasına bağlı olarak, yalnızca yüceltilmesi veinceltilmesi gerekmişti bu hazzın, imgelem ve ruh alanınaaktarılmış haliyle ortaya çıkması ve en narin ve ikiyüzlüvicdandabilekuşkuuyandırmayacakdenlialakasızbir sürü

Page 71: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

isimle bezenmesi gerekmişti (“trajik merhamet” böyle birisim örneğin; bir diğeri “les nostalgies de la croix” [çarmıhözlemleri]).Acıçekmeyekarşıasılisyanettiren,acıçekmeninkendisi değil, acı çekmenin anlamsızlığıdır: ama, ne acıçekmeyigizemlibirselametdüzeneğiolarakkurgulamışolanHıristiyan için, ne de her acıyı yalnızca seyirciler ya da acıverenler bağlamında kavrayabilen eskinin o naif insanı için,böyle anlamsız bir acı çekme söz konusu değildi. Saklı,keşfedilmemiş ve tanıksız acıyı dünya yüzünden silebilmekve açıkça olumsuzlayabilmek için, tanrılar ve çeşitliyüksekliklerdevealçaklıklardaarayaratıklar,kısacası,gizlidede gezinen, karanlıkta da gören ve içinde ıstırap olan ilginçbiroyunukolaykolaykaçırmayanbirşeyicatetmekzorundakalınmıştı o zamanlar. Çünkü yaşam, o her zaman sahipolmuşolduğuhünerini,kendinihaklılaştırma,kendi“şerrini”haklılaştırma hünerini bu icatlar yardımıyla göstermekteydio zamanlar; bugün belki de başka yardımcı icatlaragereksinimi var bunun için (örneğin, bilmece olarak yaşam,bilgi sorunu olarak yaşam). “Baktığında, bir Tanrı’ya yüceduygular ilham eden her şer mubahtır”: böyle çınlıyordutarihöncesinin duygu mantığı - yalnızca tarihöncesininmantığı mıydı bu gerçekten? Dehşetli sahne oyunlarınıntutkunlarıolarakkurgulananTanrılar -ah!bizimAvrupalıcainsanlaştırmamızınbilenasıldaiçlerinekadaruzanmıştırbuen eski imge! Buna ilişkin olarak Calvin ve Luther’ebaşvurulabilirörneğin.Kesinolanşuki,Yunanlılardazulmünhazzından daha cazip bir çeşni sunamıyordu tanrılarınınmutluluğuna. Homeros, insanların yazgılarını tanrılarına negözle seyrettirmişti sanıyorsunuz? Troia Savaşı’nın vebenzeri trajik dehşetlerin en son anlamı neydi aslında? Bukonuda şüphe duymak imkânsız: tanrılar için birer şenlik

Page 72: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

gösterisi olarak düşünülmüştü onlar: ve onlarla ozan“tanrısal” olana diğer insanlardan ne kadar çok benzerse,ozanlar için de o kadar şenlik gösterisi olurlar… SonralarıYunanistan’ın ahlak felsefecileri de bundan daha farklıcanlandırmadılarzihinlerinde,erdemliinsanınahlaklasürüpgiden cebelleşmesini, onun yiğitliğini, kendine eziyet edişiniyukarıdan seyreden Tanrı‘nın gözlerini: “görevlerinHerakles’i” bir sahne üzerindeydi, farkındaydı da bunun;tanıksız erdem bu oyuncu-halk için düşünülmesi tümüyleolanaksızbirşeydi. İlkinAvrupa içinyapılmışolanocesur,ouğursuzfilozoficadı,“özgüristenç”in,iyidevekötüdeinsanınmutlak kendiliğindenliğinin icadı, özellikle de tanrılarıninsana, insani erdeme olan ilgilerinin asla tükenemez olduğudüşüncesinehakkazanmak içinyapılmamışmıydı?Gerçektenyeni,gerçektenduyulmadıkheyecanlar,entrikalar,felaketlerhiç eksik olmamalıydı bu yeryüzü sahnesinden: bütünüylebelirlenimci biçimde tasarlanmış bir dünya, tanrılar içintahmin edilebilir ve dolayısıyla kısa bir süre sonra da sıkıcıolurdu, - bu tanrı dostlarının, filozofların, öylesi belirlenimcibir dünyayı tanrılarına uygun görmemeleri için yeterli birnedendibuda!Özündekamusalveabartılıolan,oyunsuzveşenliksiz bir mutluluk düşünemeyen antik insanlık,“seyirciyi”gözetenböylesiinceliklerledoludurişte.-Ve,dahaönce de belirtildiği gibi, büyük cezada da şenlikli çok şeyvardır!..

8

İncelememize geri dönersek, suçluluk ve kişisel yükümlülük

Page 73: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

duygusu,görmüştükki,varolaneneskiveenaslikişilerarasıilişkiden, alıcı-satıcı, alacaklı-borçlu ilişkisindenkaynaklanmıştı: ilk kez burada kişi kişinin karşısına çıktı, ilkkezburadakişikişiyleboyölçüştü.Builişkidenherhangibiriztaşımayacak denli aşağı düzeyde bir uygarlık keşfedilmedihenüz. Bedel belirlemek, değer ölçmek, eşdeğerler bulmak,takas etmek - bunlar, düşünmeye ilk başladığında insanı oderece meşgul etti ki, düşünmenin kendisi oldular biranlamda: sağgörünün en eski türü burada yetiştirildi;insanın övüncü olan diğer hayvanlardan üstün olmaduygusunun da ilk burada baş gösterdiği düşünülebilir.Bizim“Mensch”(insan)(manas)sözcüğümüzbelkihalatamdabuözgüvendenbirşeylerdilegelmektedir: insankendini,değer ölçen, değer biçen ve ölçen bir varlık, “değerlendirenhayvanın kendisi” olarak tanımladı. Alış ve satış, tümpsikolojik eklentileriyle birlikte, herhangi bir toplumsalörgütlenme biçiminin ve loncaların başlangıcından dahaeskiye dayanır: kişisel hukukun en kabataslak biçimindenfilizlenentakas,sözleşme,suç,hak,yükümlülükvetazminatailişkinbilinçönceen ilkelvebaştakitoplulukdizgelerine(vebunların ben zer dizgelerle ilişkilerine) aktarmıştır kendinidaha ziyade, ve aynı zamanda gücü güçle karşılaştırma,ölçme ve hesaplama alışkanlığını da. Göz, bu bakış açısınaayarlanmıştı artık bir kez: ve eski insanlığın, zor hareketegeçirilen, ama harekete geçirildikten sonra da aynı yöndeamansızcailerleyendüşünüştarzınaözgüohoyratçıkarımsaltutarlılıkla,büyükbirgenellemeye, “hernesneninbirbedelivardır;herşeygeriödenebilir”-adaletineneskivenaifahlakyasasına; yeryüzündeki her tür “iyi yürekliliğin”,“hakkaniyetin”, “iyi niyetin”, “nesnelliğin” başlangıcınavarıldı çok geçmeden. Adalet bu ilk aşamada, birbirlerine

Page 74: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

aşağı yukarı eş güçte olanların birbirleriyle uzlaşmak, birtazminat yoluyla yeniden “anlaşmak” için gösterdikleri iyiniyettir - daha az güçlü olanları ise kendi aralarında biruzlaşmayazorlamaktır.-

9

Hep tarihöncesini ölçüt alırsak (kaldı ki o tarihöncesi, tümzamanlarda vardır ya da yeniden var olması olanaklıdır):toplulukla üyeleri arasındaki temel ilişkinin de, alacaklı ileborçlularıarasındakioönemlitemelilişkininaynısıolduğunugörürüz.Kişibirtoplulukiçindeyaşıyor,topluluğunsunduğuyararlardan faydalanıyordur (ah ne yararlar! bugün hafifealdığımızoluyorkimizamanbunları),huzurvegüveniçinde,korunmalı ve emniyette, topluluğun dışındaki insanın,“huzursuz olanın” maruz kaldığı zarar ziyandan vedüşmanlıklardan uzakta yaşıyordur - bir Alman, “Elend”,êlend{4} sözcüğünün ilk zamanlarda neyi dile getirmişolduğunu bilir - tam da bu zarar ziyan ve düşmanlıklarailişkin olarak topluluğa söz vermiş ve ona karşı yükümlülükaltına girmiştir. Diğer durumda ne olacaktır? Topluluk, budolandırılmış alacaklı, elinden geldiğince karşılayacaktırzararını,bundaneminolabilirsiniz.Buradaenazsözkonusuolan, zarar verenin doğrudan doğruya yol açmış olduğuzarardır: vermiş olduğu zarar bir yana, suçlu her şeydenönce bir “bozan”dır, o güne dek kendisinin de pay almışolduğu toplulukyaşamının sunduğuyararlar vekolaylıklarailişkin sözleşmeyi ve verdiği sözü bütün aleyhine bozandır.Suçlu, ona bahşedilmiş yarar ve kazançları geri ödemediği

Page 75: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

gibi, alacaklısına da saldıran bir borçludur: bu yüzden de oandan itibaren,haklı olarak, tümbuyararvekolaylıklardanyalnızca yoksun bırakılmakla kalmaz, - daha ziyade bunlarınne kadar önemli olduğu da anımsatılır ona. Zarara uğramışalacaklının, yani topluluğun öfkesi, onu şimdiye dekkorunmuş olduğu o vahşi ve yasasız konuma yeniden gerigönderir: onu dışlar, - varsın her tür düşmanlığa maruzkalsın artık. Uygarlığın bu aşamasında “ceza’’, nefret edilen,savunmasız bırakılmış, alt edilmiş, her tür haktan vekorunmadan olduğu gibi her tür bağışlamadan da yoksunkalmış düşmana karşı alınan olağan tavrın bir sureti, birtaklididir; tüm amansızlığı ve zalimliğiyle vae victis’in(yazıklarolsunkaybedenlere!) savaşkanunuvezafer şöleniyani: - bundan da anlaşılıyor ki, savaşın kendisi (savaşçıkurban-kültü de dahil olmak üzere), tarihteki tüm cezabiçimlerinekaynaklıketmiştir.

10

Bir topluluk, gücü arttıkça, tek tek kişilerin başına gelenleriartık fazla önemsemez olur; çünkü artık bütünün varlığıaçısından eskisi kadar tehlikeli ve yıkıcı görmez onları:kabahati işleyen “huzurundanedilip”dışlanmazartık, genelöfke eskiden olduğu ölçüde dizginsiz salıveremez kendinionun üzerine - kabahatli olan daha ziyade, bu öfkeye,özellikle de doğrudan zarar görmüş olanın öfkesine karşı,bütün tarafından özenle savunulur ve koruma altına alınırbundan böyle. İşlenmiş kabahat dolayısıyla doğrudan zarargörenin öfkesi ile uzlaşmaya varma; olayı yerelleştirme ve

Page 76: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

daha geniş, hatta belki de genel bir katılımın vehuzursuzluğun önünü alma uğraşı; eşdeğerlikler bulma veanlaşmazlığı sona erdirme çabası (compositio [anlaşma]);özelliklede,gitgidedahabelirginleşen,hersuçuherhangibiranlamda karşılığı ödenebilir olarak görme, yani suçlu ilesuçlunun edimini birbirinden hiç değilse belirli bir ölçüdeayırma istenci - bunlar, ceza hukukunun ilerdeki gelişiminehep daha belirgin biçimde damgasını vurmuş özelliklerdir.Bir topluluğun iktidarı veözbilinci arttıkça, cezakanunununöngördüğü cezalar da hafifler hep; her güçten düşüş, herciddi şekilde tehlikealtındaoluş, cezakanununundahakatıbiçimlerini yeniden gün ışığına çıkarır. “Alacaklı”, hepvarsıllaştığı ölçüde insancıllaşmıştır; zarar görmedenkatlanabileceği kısıtlamaların miktarı varsıllığının ölçüsüdüren nihayetinde. Bir toplumun kendisine bahşedebileceği enasil lüksü - ona zarar verenleri cezasız bırakma lüksünüolanaklı kılacak bir toplumsal iktidar bilinci hiç dedüşünülemeyecek bir şey değildir. “Bana ne benim buasalaklarımdan,”diyebilirtoplumböylece,“varsınyaşasınlar,serpilip gelişsinler: ben bunu kaldırabilecek güçteyim nasılolsa!”…“Herşeygeriödenebilir,herşeygeriödenmelidir”ilebaşlamış olan adalet, geri ödeyemeyecek olanlarınsıvışmasınagözyummaklave-yeryüzündekiheriyişeygibikendi kendini ortadan kaldırmakla son bulur. Adaletin bukendini ortadan kaldırması: kendini nasıl da güzel bir adlaadlandırdığı bilinir - bağışlama; besbellidir ki bu, en güçlüolanınayrıcalığı,dahadoğrusuonunhukukötesialanıolarakkalır.

Page 77: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

11

- Burada, adaletin kaynağını bambaşka bir zeminde - hınçzemininde aramak için, son zamanlarda yapılmış girişimlerireddeden bir söz. Önce psikologların kulağına fısıldayayım,olurdahıncıbirkezdekendileriyakındanincelemeyehevesederler: bu bitki en güzel çiçeklerini anarşistler veantisemitistlerarasındaveriyorşimdi;hemdekokusubaşkaolsada,hepnasılçiçekvermişseöyle,saklıda,menekşemisali.Ve nasıl ki benzer şeyler zorunlu olarak benzer şeylerdoğurur, adalet temelde yalnızca gücenmişlik duygusununilerikibiraşamasıymışgibiöcü,adaletadıaltındakutsamavetümtepkiselduygulanımlaraöçüzerindensonradansaygınlıkkazandırmagirişimlerinin - dahaöncede sıkçagörülmüştürbu girişimler; bakınız birinci inceleme, 14. bölüm - geneböyleçevrelerdençıkmışolmasışaşırtıcıdeğildir.Kaldıki,busonuncuyabenimbile fazla itirazımyok: hatta bu girişimlertüm biyolojik sorunsal açısından (o duygulanımların buaçıdan değeri şimdiye değin önemsenmemiştir) biryararlıkmış gibi geliyor bana. Benim dikkati çektiğim teknokta, bilimsel hakkaniyetin (nefret, haset, fesat, kuruntu,garez, öç lehine olan) bu yeni nüansının, hınç tinininkendisinden boy verdiğidir. Nitekim bu “bilimselhakkaniyet”,banagöre tepkiselduygulanımlardançokdahayüksek bir biyolojik değere sahip olan ve dolayısıyla dabilimsel olarak değerlendirilmeyi ve saygınlık kazanmayıgerçekten hak eden başka bir duygulanımlar kümesi sözkonusu olur olmaz, anında durur ve amansız bir düşmanlıkve yanlılık sergilemeye başlar: hükmetme hırsı, sahip olmahırsıvebenzerlerigibi,yaniaslındaetkinolanduygulanımlarsöz konusu olduğunda. (E. Dühring, “Yaşamın Değeri”;

Page 78: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

“FelsefeDersi”;aslındahepsi.)Bueğilimekarşıgenelolaraksöyleyeceklerim bu kadar: Dühring’in adaletin anayurdunutepkisel duygular alanında aramak gerektiğini belirten birtümcesine gelince, bu tümcenin karşısına, hakikat aşkıuğruna, onun doğrudan bir ters çevrimi olan şu diğertümceyikoymakgerekir:adalettinininensonfethettiğialan,tepkisel duygular alanıdır! Adil insanın, kendisine zararverenekarşıbileadilolmayısürdürdüğüoluyorsagerçekten(ve yalnızca soğuk, ölçülü, yabancı, kayıtsız kalmak da değil:adil-olmak olumlu bir davranıştır her zaman), adil veyargılayıcı gözün o gelişmiş, açık seçik, yumuşak bakışlıolduğu kadar derin görüşlü de olan nesnelliği, kişiselsaldırıların, alaya alınmaların, iftiraların tahriki altında bilebulanıklaşmıyorsa eğer, bu o zaman, yeryüzündeki biryetkinleşmişlikveenüstdüzeydebirustalıkörneğidir-hattaaklı olanın beklememesi, en azından pek kolay inanmamasıgerekenbirşeydir.Genelolarakdoğruolansa,küçücükdozdabirsaldırının,fesatlığın,dokundurmanın,enhakseverkişininbilegözünükanbürümesivehakkaniyetigözardıetmesiiçinyeterli olduğudur. Etkin, saldırgan, yayılmacı insan, tepkiselinsandan yüz kere daha yakındır adalete gene de; çünküonun, tepkisel insanın yaptığı, yapmak zorunda olduğu gibi,nesnesini yanlış ve yanlı bir biçimde değerlendirmeye hiçihtiyacı yoktur. Gerçekten de saldırgan insan, daha güçlü,dahagözüpek,dahaasilolarakhepdahaözgürbirgöze,dahatemiz bir vicdana da sahip olagelmiştir bu yüzden: bunakarşın “vicdanazabı”nın icadıkiminvicdanınayazılı, tahminedilebilirartık,-hınçlıinsanın!Sonolaraktarihedeşöylebirgöz atalım: hukukun tüm idaresi, yeryüzünde hukukaduyulangerçekgereksinimhangicepheyiyeryurtedinmiştirkendineşimdiyedek?Tepkiselinsanıncephesinimidersiniz?

Page 79: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

Kesinlikle değil: etkin, güçlü, kendiliğinden ve saldırganolanın cephesini daha çok. Tarihsel açıdan bakıldığında,yeryüzündehukuk - sözü edilen kışkırtıcıyı usandırmak içinsöylenmeli bu (kaldı ki o dabir keresindekendisi hakkındaşu itirafta bulunmuştur: “öç öğretisi, bir adalet ana izleğiolarak çalışmalarımın ve uğraşlarımın tümünde gösteriyorkendini”) - tam da tepkisel duygulara karşı bir savaşımı,kuvvetlerinin bir kısmını tepkisel tutkunun taşkınlıklarınıdizginlemek ve bir uzlaşıma zorlamak için kullanmış olanetkin ve saldırgan güçlerin bu duygulara karşı sürdürdüğüsavaşı temsil eder. Adaletin uygulandığı, yaşatıldığı heryerde, daha büyük bir gücün, kendi altındaki zayıflararasında (ister insan toplulukları ister tek tek kişiler olsun)hüküm süren anlamsız hınç kudurganlığına bir son vermekiçin,hıncayolaçannesneyiöcünelindençekipalarak,barışınve düzenin düşmanlarına karşı öç yerine kendi savaşımınıkoyarak, denkleştirme yolları bularak, önererek, kimi zamanda dayatarak, zararların karşılığı olarak saptadığı belirlieşdeğerleri kural düzeyine çıkarıp hıncı bundan böyle bukurallara havale ederek yollar aradığı görülür. En yüksekkudretin, garez ve kin duygularının baskın gücü karşısındayapmış ve kabul ettirmiş olduğu en önemli şey ise - yeterligücü olduğunda hep yapar bunu - yasa koymuş, kendigözündeneyin izinverilebilirvehaklı,neyinyasakvehaksızolduğuna dair buyurucu bir açıklama yapmış olmasıdır:yasayı koyduktan sonra, tek tek kişilerin ya da gruplarınsataşmacıvekeyfieylemleriniyasayıihlal,enyüksekkudretebaşkaldırı olarak yorumlamakla emri altındakilerinduygularını, bu ihlallerin doğrudan yol açmış olduğuhasardanfarklıbiryöneçekerveböylelikleuzunvadede,sırfzarara uğrayanın bakış açısını gören ve geçerli kılan öç

Page 80: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

duygusunun istediğinin tam tersini elde etmiş olur - :bundan böyle eylemin, gitgide daha kişisellikten uzak birdeğerlendirmesibelletilirgöze;hattazararauğrayanınkendigözüne bile (gerçi, daha önce de belirtildiği gibi, en sondaolacakbirşeydirbu). -Dolayısıyla,ancakyasanınkoyulduğuandan itibaren vardır “haklılık” ve “haksızlık” (Dühring’inistediğigibi, ihlaledimindenitibarendeğil) .Kendibaşınabirhaklılık ve haksızlıktan söz etmek tümüyle anlamsızdır,yaşamözünde, yani temel işlevlerinde yaralayıcı, hırpalayıcı,sömürücü, yok edici olduğu ve bu özyapıdan ayrıdüşünülemediği kadarıyla, yaralama, hırpalama, sömürme,yoketmedekendibaşına“haksız”birşeyolamazelbet.Kaldıki daha da düşündürücü bir şeyi itiraf etmeliyiz kendimize:en üst düzeyde biyolojik bir bakış açısından bakıldığında,güce güdümlü yaşam istencinin kısmi kısıtlamaları ve buistencin hizmetinde, onu amacına götüren bir araç olarak,yanidahabüyükgüçbirimleriyaratmak içinbiraraçolarakhukuksaldurumlarınancakistisnaidurumlarolarakvarolmahakları olduğunu. İktidar dizgeleri arasındaki savaşımdakullanılacak bir araç olarak değil de, başlı başına savaşımakarşı kullanılacak bir araç olarak düşünülmüş egemen vegenel bir hukuk düzeni tasarımı, örneğin Dühring’in, heristencin başka bir istenci kendine eşit görmesi gerektiğinisöyleyenkomünistşablonu;yaşamadüşmanbirilke,insanınyıkıcısıveparçalayıcısı,onungeleceğineyapılmışbir suikast,birbitkinlikbelirtisi,hiçliğegötürengizlibiryololurdu.-

12

Page 81: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

Cezanın kökeni ve amacı üzerine bir söz daha -birbirlerindenayrılanyadaayrıtutulmasıgerekenikisorun:ne yazık ki ikisi birmiş gibi görülüyor çoğunlukla. Bugünekadarki ahlak soykütükçüleri nasıl yaklaşıyorlar bu konuya?Her zaman olduğu gibi safça -: arayıp tarayıp bir “amaç”buluyorlarcezada,sözgelimiöçyadacaydırma,sonrasafsafbu amacı, cezanın causa fiendi’si (asıl neden) olarakbaşlangıca oturtuyorlar ve - mesele halloluyor. Oysa“hukukun amacı”, hukukun oluşum tarihi açısındankullanılacak en son şeydir: her türden tarih için, şu bin birgüçlükle erişilmiş olan, ama artık gerçekten de erişilmişolması gereken önermeden daha önemli bir başka önermeyoktur: - bir şeyin oluşum nedeni ile o şeyin son yararlılığı,fiili kullanımı ve bir amaçlar dizgesi içindeki konumubirbirlerinden totocoelo (bütünüyle) ayrı şeylerdir;mevcutolan, bir şekilde meydana gelmiş olan bir şey, kendindenüstünbirgüçtarafındanyeniamaçlardoğrultusundasürekliolarak yeniden yorumlanır, yeniden ele geçirilir, yeni biryarar doğrultusunda yeniden yapılandırılır ve yönlendirilir;canlılar dünyasında olagelen her şey birboyun eğdirme, birefendiolmadır; öte yandan tümboyun eğdirmeler ve efendiolmalar da o zamana kadarki “anlam’’ı ve “amaç’’ı zorunluolarak bulanıklaştıracak ya da bütünüyle silecek bireryeniden yorumlama, yeniden düzenlemedir. Herhangi birfizyolojik organın (ya da hukuksal bir kurumun, toplumsalbirgeleneğin,siyasalbirgöreneğin,sanattabirbiçiminveyadinselbirtapınmaşeklinin)yararlılığınedenliiyikavranmışolursa olsun, bu onun oluşumuna ilişkin herhangi bir şeyinkavranıldığı anlamına gelmez: eskilere ne kadar rahatsızlıkvericivenahoşgelirsegelsin, -ötedenberibirnesnenin,birbiçimin, bir kurumun yararlılığı ve varlığı kanıtlanabilen

Page 82: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

amacının, onunoluşumnedeninide içerdiği sanıldı, zira gözgörmek için, el tutmak için yapılmıştı. Nitekim cezanın dacezalandırmak için bulunmuş olduğu düşünüldü. Oysa tümamaçlar,tümyararlılıklarbiriktidaristencinin,dahaazgüçlübir şeyi egemenliği altına almış olduğu ve ona, kendindenhareketle, bir işlev anlamı yüklemiş olduğunungöstergeleridir yalnızca; ve bir “şey”in, bir organın, birgöreneğin tüm tarihi de, sürekli yenilenen, nedenleriarasında bile bir bağıntı bulunmayabilen, daha ziyade sırfrastlantısal bir biçimde birbirlerini takip eden vebirbirlerinin yerini alan yorumlardan ve düzenlemelerdenoluşanböylesisüreğenbirgöstergelerzincirindenoluşabilir.Buna göre bir şeyin, bir göreneğin, bir organın “evrimi” hiçdeonunbirereğedoğruilerlemesideğildir,hele,enmantıklıvekısayoldan,enzahmetsizceveenazgüçsarfedilerekeldeedilmiş bir ilerleme hiç değildir, - tersine, o şey üzerindecereyaneden, azyada çokderine işleyen,birbirlerindenazya da çok bağımsız olan boyun eğdirme süreçlerinin birbiriardına sıralanışı, buna ek olarak da, bu süreçlere karşı herdefasındagösterilendirençler,savunmavetepkimaksadıyladenenmiş biçim dönüştürmeler ve başarıya ulaşmış karşıeylemlerin sonuçlarıdır. Biçim akışkandır, “anlam” ise dahada akışkan… Kaldı ki her bir organizmanın kendi içinde defarklıdeğildirbu:bütününheresaslıgelişimi ilebirlikte tektek organların “anlam”ları da kaymalara uğrar - organlarınkısmen yok olmaları, sayıca azalmaları (ara organlarınortadan kalkması sonucunda örneğin) kimi durumlarda birkuvvet artışının ve yetkinliğin göstergesi olabilir. Diyeceğimşuki:gerçekilerlemeninkoşullarına,kısmibiryararsızlaşma,körelme ve yozlaşma, anlamın ve işlevselliğin yitimi, kısacasıölümdedahildir: o gelişmekihepdahabüyükgüce yönelen

Page 83: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

bir istenç ve yol şeklinde belirir ve her zaman sayısız dahaküçük güce mal olur. Kaldı ki bir “ilerleme”nin büyüklüğü,uğrunafedaedilmesigerekmişşeylerleölçülür;insanlığınbiryığın olarak daha kuvvetli tek bir insan türünün gelişiminefeda edilmesi - bu bir ilerleme olurdu… - Tarihyöntembiliminin bu temel bakış açısını, her olagelendecereyanedenbir iktidar istencikuramınıkabullenmektense,olayların mutlak rastlantısallığına, evet mekanikanlamsızlığına katlanmayı yeğleyen çağın beğenisine vegünümüzün başat içgüdüsüne temelde zıt düştüğü içinözellikle daha çok vurguluyorum. Hükmeden, hükmetmekisteyenher şeye karşı gösterilen demokratik aşırı duyarlılık,bu modernmisarşizm (yönetim nefreti) (kötü bir şey içintüretilmiş kötü bir sözcük) giderek kendini o denlitinselleştirdi, o denli tinsellik kılığına büründü ki, bugün enkesin, görünüşte en nesnel bilimlerin bile adım adım içineişliyor,işlemeyehakkazanıyor;hattabanaöylegeliyorki,tümyaşam fizyolojisi ve öğretisini de, bu öğretinin temel birkavramını, asıl etkinlik kavramını bir hokkabaz gibi yokederek elbette bu öğretinin zararına olacak şekildehâkimiyeti altına aldı artık. Bu temel kavrama karşı, sözüedilenoaşırıduyarlılığınbaskısıyla“uyma”(adaptasyon)önplana çıkarılıyor; ikinci sınıf bir etkinlik yani, basit birtepkisellikten öte olmayan bir şey; dahası yaşamın kendiside,dışetkenleregösterilen,giderekdahaamacauygunhalegelen bir iç uyum olarak tanımlanıyor (Herbert Spencer).Ama böylelikle yaşamın özü, onun iktidar istenci yanlışdeğerlendirilmiş oluyor; kendiliğinden, saldıran, sataşan,yeniden yorumlayan, yeniden yön veren ve biçimlendirenkuvvetlerin sahip oldukları temel öncelik göz ardı edilmişoluyor - “uyum” bu kuvvetlerin etkimesinden sonra söz

Page 84: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

konusu olabilir ancak; yaşam istencinin etkin vebiçimlendirici olarak belirdiği organizmanın üst düzeygörevlilerinin hükmedici rolleri de yadsınır böylece. Huxley,Spencer’da neyi kınamıştı hatırlarsınız, - onun “yönetselnihilizmi”ni:oysamesele“yönetmek”tendahafazlası…

13

- Konuya, yani cezaya geri dönersek, onda iki şeyi ayırtetmemizgerekiyor:biryanda,cezadagörecesürekliolan öğe,görenek, edim, “dram”, belirli bir kesinlik içinde birbirlerinitakip eden bir dizi işlem; öte yanda ondaki “akışkan” öğe,anlam, amaç, işlemlerin uygulanışına bağlı olan beklenti. Bunoktada hiç duraksamasız, peranalogiam (analojik olarak) ,biraz önce geliştirilen tarih yöntembiliminin temel bakışaçısına uygun olarak, işlemin kendisinin, ceza amacıylakullanımındandahaeskivedahaevvelbirşeyolduğunu,busonuncusunun(ötedenberivarolanamafarklıbiranlamdakullanılagelmişolan) işlemeyüklenmiş olduğunu, işlemin biryorumlanışı olduğunu, kısacası durumun, tıpkı eskiden, elintutmaamacıiçinicatedildiğinindüşünülmesigibiişlemindeceza amacı ile icatedilmişolduğunu düşünen safdil ahlak vehukuk soykütükçülerinin zannettikleri gibi olmadığınıvarsayıyoruz. Cezanın diğer öğesine, akışkan öğesine,“anlamı”na gelince, “ceza” kavramı, kültürün çok ileri biraşamasında (örneğin bugünün Avrupa’sında), artık biranlamı değil, tüm bir “anlamlar” bileşimini temsil eder:cezanın şimdiye kadarki tarihi, onun her türden amaca aletedilişinin tarihi, ayrıştırması ve çözümlemesi zor, ayrıca

Page 85: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

vurgulamakgerekirki,aslatanımlanamazbir türbütünlüktekristalleşirensonunda.(Nedencezalandırıldığınıkesinolaraksöyleyebilmek bugün olanaksızdır: bütün bir sürecingöstergesel özetini kapsayan hiçbir kavram tanımlanamaz;tanımlanabilir olan yalnızca tarihi olmayandır.) Buna karşındaha erken bir aşamada, o “anlamlar” bileşimi daha halaayrıştırılabilirveesnekbirhaldedir;bileşiminöğelerininherayrı durum için değerliklerini nasıl değiştirdiklerini vekendilerinibunagörenasılyenidendüzenlediklerini,böylecekâh o kâh şu öğenin diğerlerini geride bırakarak başatduruma geçişini, hatta kimi zaman tek bir öğenin (örneğincaydırma amacının) tüm diğer öğeleri elemiş izlenimiverdiğini algılamak hala mümkündür. Cezanın “anlamı”nınne denli belirsiz, ne denli sonradan konulma, ne denlirastlantısal olduğuna ve aynı işlemin nasıl temelden farklıgayeler doğrultusunda kullanılabileceğine,yorumlanabileceğine, uyarlanabileceğine ilişkin olarak enazından bir fikir vermek için, üstelik oldukça da az verastgelebirkaynaktanderlediğimşudizelgeyararlıolacaktır.Zararsız kılma, daha fazla zarar verilmesini önleme olarakceza.Zarargöreninzararınınherhangibirbiçimde(duygusaltatmindedahil olmaküzere) geriödenmesiolarak ceza.Birdenge bozukluğunun, yayılımını önlemek amacıyla, yalıtımıolarak ceza. Cezayı belirleyenler ve uygulayanlar hakkındakorku salmak olarak ceza. Suçlunun o zamana dek nasibinialmışolduğunimetlerinbirtürbedeliniödemesiolarakceza(maden ocağında köle olarak kullanıldığında örneğin).Yozlaşmayayüztutmuşbiröğeninelenmesiolarakceza(Çinhukukunda görüldüğü gibi, ırkın arılığını korumak veya birsosyal modelin sürekliliğini sağlamak amacıyla, kimi zamantüm bir kolun elenmesi olarak ceza). Şenlik olarak, yani en

Page 86: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

nihayetaltedilmişbirdüşmanazulmetmeveonuaşağılamaolarak ceza. Bellek oluşturma olarak ceza, ister cezayı çekeniçin olsun - yani şu “ıslah” denen şey, ister ceza infazınıntanıkları için olsun. Kötülük yapanı öcün taşkınlıklarındankoruyan iktidar tarafından şart koşulan ücretin ödenmesiolarakceza.Güçlükuşaklartarafındanhalaayaktatutulduğuve bir ayrıcalık olarak görüldüğü sürece, öcün doğal hali ilebiruzlaşmaolarakceza.Toplumaçısındanbir tehlikeolarakvetoplumkurallarınailişkinsözleşmeyiçiğnemişbiri,birasi,hain ve barış bozucu olarak görülen ve savaşın sunduğuaraçlar yardımıyla mücadele edilen bir barış, yasa, düzen,iktidar düşmanına karşı bir savaş ilanı ve alınan bir savaşönlemiolarakceza.-

14

Eksiksiz bir liste değil bu kuşkusuz; belli ki bir sürü yararıvar cezanın. Bu yüzden bir sözde yararı hiç çekinmedençıkarabilirizbulisteden;nekiyaygınkanıyagörecezanınenesaslı yararıdır o, - cezaya inanç bugün birçok nedendenötürü sarsılsa da onda en kuvvetli dayanağını buluyor hala.Ceza, suçluda suçluluk duygusu uyandıracak değere sahipolmalıymış; insan, “vicdan rahatsızlığı”, “vicdan azabı” diyeadlandırılanoruhsaltepkininasılaracınıcezadaarıyor.Oysaböylelikle, gerçeklik ve psikoloji hakkında bırakın insanlığınenuzun tarihini,onun tarihöncesihakkında,bugün içinbileyanılgıyadüşülüyor.Gerçekvicdanazabı,özellikledesuçlularvemahkumlar arasında son derece az rastlanan bir şeydir,cezaevleri, bu kemirgen solucan türünün iştahla serpilip

Page 87: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

büyüdüğükuluçkayerlerideğildir:-tümvicdanlıgözlemciler,çoğu durumda böylesi bir yargıyı gönülsüzce ve kendiisteklerine tersdüşerekverselerde, bukonudahemfikirdir.Genelolarakdüşünülürse,dayanıklılaştırırveduyarsızlaştırırceza; yoğunlaştırır; yabancılaşma duygusunu keskinleştirir;direnme gücünü arttırır. Cezanın şevki kırdığı, acınası birayağa kapanmaya ve kendini alçaltmaya yol açtığı oluyorsaeğer,busonuçonunortalamadakietkisinden-kuru,kasvetlibir ciddiyettir bu etkinin ayırt edici özelliği - daha da azsevindiricidirkuşkusuz.Kaldıki insanıntarihöncesindekibinyıllık dönemini düşünürsek, suçluluk duygusunungelişimininenetkilibiçimde tamdacezayoluylaengellenmişolduğu yargısına varabiliriz kolaylıkla, - en azından,cezalandıran kuvvetin hışmına uğramış kurbanlar dikkatealındığında.Yargıveinfazişlemlerinetanıkolmanın,suçluyu,kendiedimini,kendidavranışbiçiminibaşlıbaşına kınanacakbir şey olarak duyumsamaktan ne ölçüde alıkoyduğunuküçümsemeyelim:çünküo,aynıdavranışbiçiminin,adaletinhizmetinde kullanılıp onaylandığını, vicdan rahatlığıylauygulandığını görür: yani casusluğu, aldatmacayı, rüşveti,tuzak kurmayı, hile ve kurnazlık dolu tüm polis ve davacıhünerini, ardından da, türlü ceza biçimlerinde görülen,duygusal tatminyoluyladahimazurgösterilmemişesaslıbirsoygunu, boyun eğdirmeyi, sövmeyi, hapsetmeyi, işkenceyi,katletmeyi - ve bunların tümü de, onun yargıçlarının başlıbaşına değil de, yalnızca belirli bir bağlamda ve belirli biramaç için kullanıldıklarında kınadıkları ve cezayaçarptırdıkları davranışlardır. “Vicdan rahatsızlığı”, yeryüzübitki örtüsünün bu en tekinsiz ve en ilginç bitkisi, butoprakta yetişmemiştir, - aslında çok uzun bir süre,yargılayanların ve cezalandıranların bilinçlerinde bile

Page 88: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

karşılarındakinin bir “suçlu” olduğuna ilişkin bir şeybelirmemişti. Bir zarar-veren, sorumlusu olmayan bir parçabelaydıkarşılarındakionlariçin.Öteyandan,cezanınyinebirbelagibiüstüneçökmüşolduğukişiise,ansızınbaşgöstermişve hesaba katılmamış bir şey karşısında, korkunç bir doğaolayı, yukarıdan devrilip gelmiş ve karşı koyulması artıkolanaksız, ezici bir kaya kütlesi karşısında duyulandandahabaşkabir“içsızısı”duymamıştı.

15

Bunun bilincine Spinoza, bir keresinde umulmadık şekilde(onu bu noktada yanlış anlamak için epey gayret sarf edenyorumlayıcılarını,örneğinKunoFischer’i,bezdirircesine),biröğleüstü,kimbilirhangianıyıdeşmekteyken,şuünlümorsusconscientiae’den (vicdan azabı) geriye kendisi için ne kalmışolduğusorusunatakıldığındavardı-Spinozaki,iyivekötüyüinsanyaratısı imgelersınıfınahavaleetmişvekendi“özgür”Tanrı’sının onurunu, Tanrı‘nın her şeyi subratione boni (iyibir amaç için) oluşturduğunu ileri süren (“ama bu Tanrı’yıyazgıya bağımlı kılmak anlamına gelirdi ve gerçekten desaçmalıkların en büyüğü olurdu”) kâfirlere karşı ateşli biröfkeyle savunmuştu. Spinoza için dünya yeniden, vicdanrahatsızlığının icadından evvelki o masumiyet haline geridönmüştü: peki morsus conscientiae‘ya (vicdan azabı) neolmuştubuarada? “Gaudium’un (sevinç) karşıtı” demişti ensonunda Spinoza kendi kendine, - “geçmişte kalmış, tümbeklentilerin aksine yeniden gerçekleşmemiş bir olayınimgesieşliğindebirhüzün.”(EthicaIII,önermeXVIII,yorum

Page 89: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

I.II.) Cezanın ansızın başlarına musallat olduğu “kötülükyapmış olanlar”ın da binlerce yıl boyunca, “kabahatlerine”ilişkin olarak duyumsamış oldukları Spinoza’nınkinden farklıdeğildi: “bir şey beklenmedik şekilde ters gitti burada” diyeduyumsuyorlardı; “bunu yapmamalıydım” diye değil - , birhastalığa, bir talihsizliğe ya da ölüme boyun eğercesine,örneğin Rusların bugün bile yaşamla başa çıkmada bizBatılılaraoranladahaüstünolmalarınayolaçanoyüreklivebaşkaldırmayan yazgıcılıkla boyun eğdiler cezaya. Odönemlerde suç ediminin bir eleştirisi yapıldıysa, o dazekânın, edimin kendisi üzerinde yürütmüş olduğueleştiridir: şurası muhakkak ki, cezanın asıl etkisini, herşeyden önce bir zekâ keskinleşmesinde, bir bellekgenişlemesinde, bundanböyledahadikkatli, daha sakıngan,daha gizli kapaklı davranma istencinde, kişinin bir çok şeyiçin yetersiz olduğunun idrakinde, kendi kendini daha iyieleştirmesindearamalıyız.Cezayoluyla,insandavehayvandagenelolarakeldeedilebilecekolan,korkuyuarttırmak,zekâyıkeskinleştirmek ve arzulara hâkim olmaktır: böyleceehlileştirircezainsanı,ama“dahaiyi”yapmaz,-kaldıkidahahaklı olarak bunun tersi de ileri sürülebilir. (“Zararakıllandırır” denir halk arasında: akıllandırdığı ölçüdefenalaştırırda.Çoklukalıklaştırıyorneyseki.)

16

Bu noktada artık, “vicdan rahatsızlıgı”nın kaynağına ilişkinbenimkendihipotezimeilkvegeçicibiranlatımkazandırmakşart oluyor: anlatımı kolay olmayan ve uzun süre

Page 90: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

düşünülmeyi, gözetilmeyi, özümsenmeyi gerektiren birhipotez bu. Vicdan rahatsızlığını, geçirmiş olduğudeğişimlerin hepsinden daha esaslı bir değişimin, kendini,toplum ve barış büyüsünün içine kesin olarak hapsolmuşbulduğunda yaşadığı o değişimin baskısı altındaki insanınkaçınılmaz olarak yakalandığı ağır bir hastalık olarakgörüyorum ben. Deniz hayvanlarının kara hayvanı olmaya,aksi halde yok olup gitmek zorunda kaldıklarında başlarınagelenden farklı değildi yabana, savaşa, gezip dolaşmaya,maceraya mutlulukla uyum sağlamış bu yarı hayvanlarınbaşlarınagelen,-tümiçgüdüleribirandadeğerdendüşmüşve “askıya alınmıştı”. O ana değin suyun taşımış olduğu buhayvanlar, bundan böyle ayakları üzerinde yürümek ve“kendi kendilerini taşımak” zorundaydılar: korkunç birağırlıkçökmüştüüzerlerine.Enbasit işler içinbilebeceriksizgörüyorlardı kendilerini, bu yeni ve bilinmeyen dünyada,onların eski yol göstericilerine, o düzenleyici ve bilinçsizcegüvenliğe ulaştıran dürtülere yer yoktu artık, - düşünmeye,sonuç çıkarmaya, hesaplamaya, nedenlerle sonuçlarıeşleştirmeye indirgenmişti bu talihsizler, “bilinç”lerineindirgenmişlerdi, o en zavallı ve en çok yanılan organlarına!Zannetmiyorum ki yeryüzünde böylesi bir keder duygusu,kurşungibiağırböylesibirhoşnutsuzlukdahaolmuşolsun,-o eski içgüdüler bir kez olsun taleplerini duyurmaktanvazgeçmedilergenede!Nekibuiçgüdüleritatminetmekzorvenadirenolanaklıydı:genelolarakyeniveadetayeraltındatatmin yolları aramak zorundaydılar kendilerine. Dışaboşalmayan tüm içgüdüler içe yönelirler - benim, insanıniçselleşmesidiyeadlandırdığımşeybudur:insanda,sonradanonun “ruhu” diye adlandırılmış olan şey ancak böyleliklegelişmeye başlar. Başlangıçta iki zar tabakası arasına

Page 91: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

gerilecek kadar ince olan iç dünya, insanın dışa boşalımıdizginlendiğiölçüdegenleşmişvekabarmış,oölçüdederinlik,genişlik ve yükseklik kazanmıştır. Devlet örgütünün, eskiözgürlük içgüdülerinden korunmak için dikmiş olduğu okorkunçkaleler,-cezalarözellikleböylesikalelerdir-yabanıl,özgürce dolaşan insanın tüm içgüdülerinin geriye, insanınkendisine karşı yönelmesine yol açmıştır. Düşmanlık, zulüm,takipten,baskından,değişimden,yıkıpdökmektenalınanhaz- bunların tümünün, böylesi içgüdülere sahip olan insanakarşı cephe alması: budur “vicdan rahatsızlığı”nın kaynağı.Geleneğinboğucudarlığınavetekdüzeliğinetıkılıpkalmış,dışdüşmanların ve dirençlerin yokluğunda sabırsızca kendiniparalayan,kendipeşinedüşen,kendinikemiren,kurcalayan,hırpalayan insan, kendini kafesinin parmaklıklarına vuravura yaralayan, bu “ehlileştirmek” istenilen hayvan, buyoksun olan ve çöle duyduğu sıla özleminin yiyip bitirdiği,kendikendindenbirserüven,birişkenceyeri,güvenliksizvetehlikelibiryabanıllıkyaratmakzorundakalmışolan insan-bu deli, bu özlem çeken ve umutsuz tutsak “vicdanrahatsızlığının mucidi oldu. Ama bununla, insanlığın bugünbile atlatamamış olduğu, en vahim ve en dehşetli hastalığınyolu açıldı; insanın insandan, kendinden acı çekmesi: hayvanolarak yaşadığı geçmişinden zorla koparılmasının, yenidurumlar ve varoluş koşullan içine düşmesi ve adetayuvarlanmasının, o ana kadar kuvvetinin, hazzının,korkunçluğunun temellerini oluşturmuş olan içgüdülerekarşı açılmış savaşın sonucuolarak.Öte yandanbu kendinekarşı dönmüş, kendine karşı cephe almış hayvan ruhuolgusunun beraberinde yeryüzüne ne denli yeni, derinlikli,duyulmadık,muammalı, çelişkili vegelecekvaateden bir şeygetirmiş ve böylece yeryüzünün görünüşünü önemli ölçüde

Page 92: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

değiştirmişolduğunudahemenekleyelim.Böylecebaşlayanve sonu da henüz görünmeyen bu oyunun layıkıyla takdiredilebilmesi için tanrısal seyircilergerekmiştigerçektende -herhangi gülünç bir gezegende, anlamsızca ve dikkatçekmeksizin oynanmasına göz yumulamayacak denli ince,harikulade ve paradoksal bir oyun! O zamandan beri,Herakleitos’un“kocabebeği”nin,adıisterZeusisterrastlantıolsun, oynarken attığı zarların en beklenmedik ve heyecanverici olanları arasında yer alıyor insan, - sanki onunlabirlikte bir şey kendisini bildiriyor ve hazırlıyormuşçasına,insansankiamaçdeğildeyalnızcabiryol,biraradurum,birköprü, bir büyük vaatmişçesine bir ilgi, heyecanlı birbekleyiş,birumut,handiysebirkesinlikuyandırıyorkendisihakkında…

17

“Vicdan rahatsızlığı”nın kaynağına ilişkin bu hipotezindayandığıvarsayımlardanilki,sözüedilendeğişiminyavaşveistemlibirdeğişimolmadığı,yenikoşullaraorganikbiruyumsağlama şeklinde değil, bir kesinti, bir sıçrama, bir zorlama,karşı koyulmamış, hatta hınç bile duyulmamış,savuşturulamaz bir bela şeklinde kendini göstermişolduğudur.İkincivarsayımsa,oanadeğindizginlenmemişveşekillen-dirilmemişbirhalkıbelirlibirşeklesokmasürecinin,bir zorbalıklabaşlamış, yinepeşpeşe zorbalıklar yoluylabirsona ulaştırılmış olduğu, - dolayısıyla, en eski “devlet”inkorkunç bir despotluk, ezici ve amansız bir aygıt olarakortaya çıkmış ve halk ve yarı hayvan karışımı bu

Page 93: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

hammaddeyiyalnızcayoğurupitaatkarkılanadekdeğil,onubiçimlendirene dek işleyegelmiş olduğudur. “Devlet”sözcüğünü kullandım: bununla kimi kastettiğim açık -herhangi bir sarışın, yırtıcı hayvan sürüsünü, savaş içinörgütlenmişolanveörgütlemebecerisiylede,belkisayıcaçokdahaüstün,amadahahalaşekilsiz,göçebebirhalkkitlesininüzerine o korkunç pençelerini gözünü kırpmadan koyan birfatihler ve efendiler ırkını. “Devlet” böyle başlar işteyeryüzünde: onu bir “sözleşme” ile başlatan coşkuluhayallerinsonaerdirildiğikanısındayım.Buyurabilen,doğasıgereği “efendi” olan, edimlerinde ve tavırlarında zorbalıksergileyenkişi-neişivarböylebirininsözleşmelerle!Böylesivarlıklar hesaba kitaba gelmezler, yazgı gibi geliverirler,nedensiz,mantıksız, fütursuz,özürsüz,şimşeğinbelirdiğigibibeliriverirler, nefret bile duyulamayacak denli korkunç, ani,inandırıcı, “farklı” biçimde. Yapıtları, içgüdüsel bir biçim-yaratma,biçime-sokma’danoluşur,varolanenistençdışı,enbilinçsiz sanatçılardıronlar: - belirdikleri yerdeyenibir şey,öğelerin ve işlevlerin kendi aralarında birbirlerinden ayrıtutulup birbirleriyle ilintilendirildiği, bütün bakımından bir“anlam”la yüklenmemiş olan hiç bir şeyin içinde yerbulamadığı yaşayan bir egemenlik düzeneği oluşuverirhemen.Suç,sorumluluk,başkalarınıgözetmenedirbilmezbudoğuştan örgütçüler; bir annenin kendisini çocuğundadoğrulanmışolarakgörmesigibi,kendini“yapıt”ındasonsuzadekdoğrulanmışolarakgörenotunçbakışlı,korkunçsanatçıbencilliği hüküm sürer içlerinde. Onlar, aralarında “vicdanrahatsızlığı”nınbüyüdüğüinsanlardandeğildir,enbaşındanbellidir bu, - ne ki onlarsız da büyüyemezdi bu iğrenç ot,eksik olurdu, onların çekiç darbelerinin şiddeti ve sanatçızorbalıkları altında, muazzam miktarda özgürlük dünya

Page 94: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

yüzünden ya da en azından gözden silinmiş ve adeta gizilkılınmış olmasaydı eğer. Zorbalıkla gizil kılınmış buözgürlükiçgüdüsü - artık anladık bunu -, bu bastırılmış, geri çekilmiş,içerilerehapsedilmiş,sonundaartıkyalnızcakendiüzerindenboşalabilen ve salıverilen özgürlük içgüdüsü: bu, sadece vesadecebudurvicdanrahatsızlığınınbaşlangıcı.

18

Tüm bu olguyu, sırf en başından çirkin ve acı verici olmasınedeniyleönemsizgörmemeli.Ziraburada,içsel,dahaküçükçaplı,dahadarufuklu,geriyeyönelerek,Goethe’nindeyişiyle“göğsünlabirentinde”kendisinevicdanrahatsızlığınıyaratanve olumsuz idealler kuran kuvvet, şiddet-sanatçılarında veörgütçülerde daha görkemli bir şekilde iş başında olan vedevletlerkurano etkinkuvvetle temeldeaynıdır, oözgürlükiçgüdüsüdür yani (benim dilimde söylersek: güç istencidir):ancak burada, bu kuvvetin biçim oluşturucu ve zorbadoğasının, kendini üzerinde şiddetle gösterdiği malzemeinsanınkendisi,ohayvansaleskikendi’dir-dahaheybetlivedahagözalıcıolandiğerolgudaolduğugibiöteki insan,ötekiinsanlar değil. Kendine karşı bu içten içe zor kullanma, busanatçı-zalimliği, ağır, direngen, sancılı bir malzeme olarakkendinebiçimvermekten,kendinebir istenç,bireleştiri,birçelişki,biraşağılama,bir“hayır”dağlamaktanalınanhaz,acıvermekten zevk aldığı için kendine acı çektiren, kendikendiyle istemli bir şekilde çelişik olan bir ruhun tüylerürperticivedehşet-verici-zevkliuğraşı, tümbuetkin “vicdanrahatsızlığı”, ideal ve imgesel olanın bu asıl dölyatağı, en

Page 95: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

sonunda - tahmin edilebileceği gibi - bir sürü yeni,alışılmadık güzelliği ve evetlemeyi de gün ışığına çıkardı,hatta belki “güzelliği” çıkardı ilk olarak gün ışığına… Neye“güzel” denirdi ki, ilkin onun çelişiği kendinin bilincinevarmış olmasaydı, çirkin olan kendine “ben çirkinim” demişolmasaydı?..Kendinihiçesayma,kendiniyadsıma, kendini fedaetme gibi çelişkili kavramların nasıl olup da bir ideali, birgüzelliği anıştırdıkları bilmecesi, bu ipucundan sonra enazından kolaylaşmış olacaktır; bir şeyi biliyoruz bundanböyle,kuşkumyokbukonuda-,kendinihiçesayanın,kendiniyadsıyanın, kendini feda edenin duyduğu hazzın, enbaşındanbu yanane tür bir haz olduğunubiliyoruz: zulmegirerbuhaz.–Ahlaksal bir değer olarak “bencil olmayan”ınkökenine ve bu değerin boy verdiği zeminin saptanmasınailişkin olarak şimdilik bu kadar: vicdan rahatsızlığı vekendine hor davranma istenci bencil olmayanın değerininönkoşullarıdır.-

19

Bir hastalıktır “vicdan rahatsızlığı”, buna şüphe yok, ne ki,hamilelik nasıl bir hastalıksa o da öyle bir hastalıktır. Buhastalık, en korkunç ve en yüce doruğuna hangi koşullaraltındaulaşmıştıronuaraştıralım:-vebusayededünyayailkadımını atmış olan şey nedir onu görelim. Derin bir nefesalmakgerekiyorbununiçin,-vedeönce,birkezdaha,dahaönceki bir bakış açısına geri dönmemiz gerekiyor. Borçlu ilealacaklısıarasındaki,öncedenuzunuzadıyasözüedilmişolanmedenihukuksal ilişki,birkezdaha,hemde tarihselaçıdan

Page 96: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

son derece tuhaf ve kaygılandırıcı bir şekilde, biz moderninsanlar için belki de en anlaşılmaz olan bir ilişkiye taşındı:yaşayan neslin atalarıyla olan ilişkisine. İlk soy topluluğuiçinde, - ilkçağlardan söz ediyoruz - yaşamakta olan herkuşakdahaöncekikuşağa,özellikledesoy-kurucuilkkuşağakarşıhukuksalbiryükümlülüğüolduğunukabuleder(vebukesinlikle sırf bir duygu borcu da değildir: kaldı ki busonuncunun varlığı, insan türünün en uzun dönemi gözönüne alındığında bile, tartışma konusu yapılabilir). Soyuntamamen ve yalnızca atalarının fedakarlıkları ve başarılarısayesinde süregeldiği, - ve bunun onlara fedakarlıklar vebaşarılaryoluylageriödenmesigerektiği kanısı hüküm sürerburada:birborçkabullenilirböylece,güçlü tinlerolarakvarolmayadevamedenatalar,kuvvetlerinedayanaraksoyayeniyararlar ve öndelikler sunmayı sürdürdükleri için sürekliartanbirborçturbuüstelik.Bedavayamıpeki?Amaokabave “ruh fukarası” çağlar “bedava” nedir bilmezler. Neverilebilir onlara karşılığında? Kurbanlar (başlangıçta, enkaba bir anlayışla, besin olarak), şölenler, tapınaklar,hürmetin göstergesi armağanlar, her şeydenöncede itaat -tüm görenekler, ataların birer eseri olarak, onlarınyönergeleri ve buyruklarıdır da aynı zamanda -: yeterinceverildi mi onlara acaba? Bu kuşku kalır geriye ve artar:zaman zaman toptan bir ödemeye, “alacaklı”ya bir geriödeme olarak herhangi korkunç bir şeye zorlar (şu kötüşöhretli “ilk doğanların kurban edilmesi” örneğin, kan,elbette insan kanı). Soy kurucu atalar ve onların iktidarıkarşısında duyulan korku ve onlara olan borcun bilinci, butürdenbirmantıkçerçevesindezorunluolarak, soyunkendigücü arttığı, soy daha utkulu, daha bağımsız, daha saygın,daha korkutucu hale geldiği ölçüde artar. Budur durum,

Page 97: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

bununtersideğil!Soyunkörelmesiyönündekiheradım,tümtalihsiz rastlantılar, tüm yozlaşma ve çözülme belirtileri ise,kurucusununtinikarşısındaduyulankorkuyuazaltırhepveonun zekâsına, öngörüsüne, gücünün bugünkü etkinliğineilişkin gitgide daha küçümseyici bir imgenin oluşmasına yolaçar. Bu kaba mantığın sonuna dek vardırıldığınıdüşünürsek: en güçlü soyların atalarının en nihayetinde,artan korkunun imgelemi yoluyla muazzam boyutlaraulaşmış, ilahi bir tekinsizliğin ve akla hayale sığmazlığınkaranlıklarına itilmiş olmaları gerekir: - soy kurucu ensonundazorunluolarakbirTanrı’yadönüştürülür.Tanrılarınkökeni buradadır belki de, yanikorkuda olanbir köken!.. Ve“ama aynı zamanda hürmette de” diye eklemeyi gerekgörenin, insan türünün o en uzun çağı, en eski çağlarıdüşünüldüğünde haklı olduğu pek söylenemez. Kaldı ki asilsoylarınoluşmayabaşladığıortadönemdüşünüldüğündedebirokadarhaklıdırelbet:-oasilsoylar,geçenzamaniçindekendilerinde de belirmiş olan tüm o nitelikleri, o asilnitelikleri, kurucularına, atalarına (kahramanlarına,Tanrılarına) faiziyle geri ödemişlerdir gerçekten de.Tanrıların soylulaştırılması ve mükemmelleştirilmesikonusuna (ki bu elbette onların “kutsallaştırılması” demekdeğildir)ileridebirkezdahagözatacağız:amaşimdi,tümşuborçbilincigelişiminigeçiciolarakbirsonakavuşturalım.

20

Tanrı‘ya borçlu olmanın bilinci, tarihin öğrettiği gibi, kanbağına dayalı “topluluk” örgütlenme biçiminin çöküşünden

Page 98: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

sonra da hiçbir şekilde sona ermemiştir; insanlık, soyununasillerinden “iyi ve fena” kavramlarını (asillerin sınıfbelirlemeye olan psikolojik temel-düşkünlükleri de dahilolmak üzere) nasıl miras almışsa, soyunun ve atalarınıntanrılarını miras almakla, ödenmemiş borçların ve buborçları ödeme arzusunun yarattığı baskıyı da devralmıştır.(Geçişi, efendilerinin tanrı kültüne, zorla ya da boyun eğmeve öykünme yoluyla uyum sağlamış olan geniş köle ve serfkitleleri gerçekleştirir: sonra bunlar yoluyla da taşarak herbiryanayayılırbumiras.)Tanrı‘yaborçlulukduygusubirkaçbin yıl boyunca artarak sürmüştür ve hep de, yeryüzündeTanrı kavramı ve duygusu geliştiği ve yüceltildiği orandaartmıştır. (Etnik savaşların, zaferlerin, barışların,kaynaşmaların tümtarihi,halklaraözgüöğelerin,herbüyükırk bileşiminde görülen o nihai sınıflandırımının öncesindeolagelen her şey, tanrıların soy karmaşasına ve onlarınsavaşlarına, zaferlerine ve barışlarına dair söylencelereyansır; evrensel hükümdarlıklara doğru yöneliş, evrenselTanrılaradoğrudayöneliştirherzaman,despotluk,bağımsızsoylu sınıfı boyunduruğu altına almakla, herhangi birtektanrıcılığa da zemin hazırlar daima.) HıristiyanlığınTanrı’sının şimdiye değin ulaşılmış son-kerte-Tanrı olarakortaya çıkışı, buyüzdenyeryüzünde sonkertebirborçlulukduygusunun da belirmesine yol açmıştır. Artık bunun tersibir devinim içine girdiğimizi varsayarsak, HıristiyanlığınTanrı‘sına olan inancın durdurulamaz gerileyişinden yolaçıkarak, hiç de azımsanmayacak bir olasılıkla, insanınborçluluk bilincinde de şimdiden hatırı sayılır bir gerilemeolduğunu çıkarsayabiliriz; kaldı ki, ateizmin mükemmel venihai zaferinin, insanlığı başlangıcına, causa prima’sına (ilkneden) borcu olduğu duygusundan azat edebileceği

Page 99: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

olasılığını da göz ardı edemeyiz. Ateizm ve bir tür ikincimasumiyetbirbirlerineaittir.-

21

Dinsel öncüllü “borç” ve “ödev” kavramları arasındakibağlantı üzerine kısaca ve kaba hatlarıyla söyleyeceklerimşimdilik bu kadar: bu kavramların asıl ahlaksallaştırımına(bunların vicdana itilmesine, daha doğrusu vicdanrahatsızlığının Tanrı kavramına sarmallanmasına) şimdiyedek kasten değinmedim ve hatta bir önceki bölümünsonunda, bu ahlaksallaştırım sanki hiç yokmuş gibi,dolayısıyla bu kavramların öncülünün, “alacaklımız”a,Tanrı‘yaolan inancınortadankalkmasınınardından,sankiokavramlar da zorunlu olarak son bulmuşlar gibi konuştum.Gerçeklik bundan korkunç bir farklılık gösteriyor. “Borç” ve“ödev” kavramlarının ahlaksallaştırımı, vicdan rahatsızlığıalanına itilmeleri aslında tümüyle, biraz önce betimlemişolduğum gelişmenin yönünü tersine çevirme, en azındandevinimini durdurma çabasıdır: borcu ödeyip hesabıkapatma umudunun sonsuza dek ve karamsarca yitmesigerekiyordur artık, bakışın umarsızlıkla kaskatı birolanaksızlığaçarpması,çarpıpgeritepmesigerekiyordurartık,o “borç” ve “ödev” kavramlarının geriye yönelmelerigerekiyordur artık - kime karşı peki? Şüphe yok: vicdanrahatsızlığının bundan böyle, borcun karşılanamazlığındanyola çıkarak en sonunda kefaretin de karşılanamazlığı,ödenemezliğidüşüncesi (“ebedi ceza”) tasarımlanıncaya dekiçine yerleşeceği, işleyeceği, yayılacağı ve polip misali enine

Page 100: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

boyuna çoğalacağı “borçlu”ya karşı her şeyden önce -; amabu kavramlar sonunda “alacaklı”ya karşı da dönmüştür; bubağlamda insanıncausaprima’sını (ilk neden) düşününbir,insan türünün başlangıcını, bundan böyle bir lanetle yüklüolan atalarını (“Adem”, “ilk günah” “istencin bağımlılığı”)bundanböylekötüilkeyibarındırdığıdüşünülen,koynundaninsanınçıkmışolduğudoğayı(“doğanınlanetlenmesi”)kendibaşınadeğersizbirşeyolarakartakalan“varoluş”udüşünün(varoluşa nihilistçe bir sırt çevirme, hiçliğe ya da kendi“karşıtı”na, başka türlü olmaya duyulan arzu, Budizm vebenzeri şeyler); - ta ki, azap içindeki insanlığı bir süre içinrahata erdirmiş olan o paradoksal ve tüyler ürpertici çıkışyolunu,Hıristiyanlığın o dahiyanehilesini ansızın karşımızdabulana dek: insanın borcu için kendini kurban eden Tanrı,kendi alacağını kendi ödeyen Tanrı, insanın karşılayamazhale geldiği şeyi karşılayabilecek tek şey olarak Tanrı -borçlusu için kendini kurban eden alacaklı, sevgi yüzünden(inanmalımıbuna?),alacaklısınaolansevgisiyüzünden!..

22

Bütün bunlarla ve bütün bunların ardında gerçekleşen şeyaslında nedir, bunu tahmin etmişsinizdir: o kendine acıverme istenci, içselleştirilmiş, kendi içine geri sürülmüşhayvan-insanın, ehlileştirilmek amacıyla “devlet” içinetıkılmış olanın, bu acı verme isteğinin boşalabileceği dahadoğal yolun tıkanmasının ardından, kendine acı çektirmekiçin“vicdanrahatsızlığını”icatetmişolanınosinmişzalimliği,- bu vicdan rahatsızı insan, kendine yaptığı işkenceyi en

Page 101: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

tüyler ürpertici katılığa ve keskinliğe vardırmak için, dinselöncülü ele geçirmiştir. Tanrı’ya karşı bir suç: bu düşünceonun işkence aleti olur. Asıl ve sökülüp atılamaz hayvansaliçgüdülerinin, bulabildiği en son karşıtlarına tutunur“Tanrı”da, bu içgüdülerin kendilerini de Tanrı’ya karşıişlenen bir suç olarak yeniden yorumlar (“kutsal efendi”ye,“Baba”ya, ataların en ilkine, dünyanınbaşlangıcınakarşı birdüşmanlık, başkaldırı, ayaklanma olarak), “Tanrı” ve“Şeytan”çelişkisinegererkendini;kendine,özünündoğasına,doğallığına ve gerçekliğine dediği her “Hayır”ı bir “Evet”olarak,varolan,elletutulur,gerçekolanolarak,Tanrıolarak,Tanrı’nın kutsallığı olarak, Tanrı‘nın yargıçlığı olarak,Tanrı’nıncellatlığıolarak,öbürdünyaolarak,bengilikolarak,sonsuzbirişkenceolarak,cehennemolarak,cezanınvesuçunölçülemezliği olarak dışa vurur. Ruhsal zulüm alanındabelirmiş, eşi benzeri kesinlikle olmayan bir tür istençdelirmesidir bu: insanın kendini, kefareti olamayacak denlisuçlu ve rezil görme istenci; kendini, işlediği suça hiçbirzaman denk düşemeyeceğini bile bile, cezaya çarptırılmışolarakdüşünmeistenci,bu“sabitfikirler”labirentindençıkışyolunu daimi olarak kapatmak amacıyla, ‘şeyler’in entemeline ceza ve suç sorunsalını bulaştırma ve bu temelizehirlemeistenci,birideal-“kutsalTanrı”idealini-dikmevebuidealönündekendimutlakdeğersizliğindensomutolarakemin olma istenci. Ah bu çılgın ve kederli insan canavarı!Neler gelmiyor ki aklına, ne saçmalık nöbetleri, ne doğayaaykırılıklar,nedüşüncecanavarlıklarıpatlakvermiyorkieylemcanavarı olmaktan biraz olsun alıkoyulduğunda!.. Bütünbunlar son derece ilginç ama aynı zamanda kara, kasvetli,sinir bozucu bir keder de içeriyor, öyle ki bu dipsizuçurumlara uzun uzadıya bakmayı şiddetle yasaklamalı

Page 102: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

insan kendine.Hastalık var burada, buna şüphe yok, insanışimdiye dek kırıp geçirmiş hastalıkların en korkuncu: - vekim sevgi çığlığının, en özlemli coşku çığlığının, sevgidekikurtuluş çığlığının bu işkence ve saçmalık gecesinde nasıltınlamış olduğunu hala duyabilirse (ama bunu duyacakkulak bugün artık kimsede yok!), üstesinden gelinemez birdehşetle sarsılarak uzaklaşır… Dehşet verici ne de çok şeyvarinsanda!..Yeryüzüfazlauzunsürebirtımarhaneydi!..

23

“Kutsal Tanrı”nın kökeni üzerine buraya kadar söylenenleryeterli. -Tanrılar tasarlamanın kendi başına ille de,gözümüzde canlandırmaktan bir an bile vazgeçmememizgereken böyle bir düş gücü bozulumuna yol açmayacağı,tanrılar yaratmanın Avrupa’nın son birkaç bin yılınınustalıkla sergilemiş olduğu insanın kendini çarmıhagermesinden ve kendini karalamasından daha asil yollarıolduğu, - bunlar, insanın içindeki hayvanın kendi kendiniparalamadığı, kendine karşı azgınlaşmadığı, kendinitanrısallaşmış hissettiği asil ve başına buyruk insanlarınyansıması olan o Yunan tanrılarına her göz atışta haladoğrulanabiliyor neyse ki! Bu Yunanlılar, çok uzun bir süre,tam da “vicdan rahatsızlığı”ndan uzak durabilmek, ruhözgürlüklerinin tadını çıkarabilmek için kullandılartanrılarını: Hıristiyanlığın kendi Tanrı’sını kullandığınıntersine bir anlayışla yani. Görkemli ve aslanlar kadar cesurbu çocuk ruhlular, çok ileri gittiler bu konuda; Homeros’unZeus’u gibi bir yetke bile çok kolaya kaçtıklarını ima ediyor

Page 103: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

onlara zaman zaman. “Hayret!”, diyor bir keresinde - sözkonusu mesele Aigisthos’un meselesidir ve çok vahim birmeseledir-“Hayret,nedeçokyakınıyorölümlülertanrılardan!sadecebizdengeliyormuşkötülükler;oysaonlarkendileriyaratıyorlarakılsızlıklarıyla,üstelikyazgıyadatersdüşerek,kendilerinefelaketi.”“Nediyeinsanlartanrılardanbilirbirçokşeyi!Sanırlarbütünbelalarbizdengelir,oysakaderindışındaacıyığarbaşlarınakendikendileri,kenditaşkınlıkları,”(çev.AzraErhat/A.Kadir)Ama hem duyuluyor hem de görülüyor ki, Olimposlu buseyirci ve yargıç da bu yüzden onlara öfkelenmekten veonlar hakkında kötü düşünmekten çok uzak: “ne deaptallar!”diyedüşünüyorölümlülerincürümlerikarşısında,-“aptallık”, “akılsızlık”, bir parça “kafadan sakatlık”; bukadarını, bir sürü berbatlığın ve felaketin nedeni olarak, engüçlü ve en cesur çağın Yunanlıları da kabullendilerkendilerinde: - aptallık, günahdeğil! anlıyormusunuz bunusiz?.. Bu kafadan sakatlık bir sorundu gerçi - “sahi, nasılmümkünoluyorbu?neredengelmişolabilirbizlerin,bizsoylukökün, talihin, gelişmişliğin, en nezih çevrenin, asaletin,erdemin insanlarının kafasına?” - asil Yunanlı,benzerlerinden birinin bulaşmış olduğu ve kendisininkavrayamadığı her vahşet ve cürüm karşısında böylesormuştur kendine yüzyıllar boyu. En sonundada, “onubirTanrı baştan çıkarmış olsa gerek,” demiştir kendi kendinebaşını iki yana sallayarak… Yunanlılar için tipik bir çözümyoludurbu…BöyleceTanrılarozamanlarda,insanıbelirlibir

Page 104: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

dereceye kadar kötüde de aklamaya yaramış, kötününkaynağı olarak kullanılmışlardır - o zamanlarda cezayı değil,dahaasilolduğuüzeresuçuüstlenmişlerdir…

24

-Üçsoruişaretiilekapatıyorum,herhaldegörülüyordur.“Birideal dikiliyor mu, yoksa yıkılıyor mu burada?” diyesoruyorsunuz belki bana… Ama siz, her ideal dikimininyeryüzünde ne pahalıya patlamış olduğunu yeterincesordunuzmu kendinize? Bunun için ne çok gerçekliğe karaçalmak, ne çok gerçekliği yanlış anlamak, ne çok yalankutsamak, ne çok vicdan korkutmak, her defasında ne çok“Tanrı” kurban etmek zorunda kalınmış olduğunu? Birkutsallıkdikmekiçinbirkutsallıkyıkmakgerekir: yasabudur- bana bunun yerine getirilmediği bir durum gösteringösterebilirseniz!.. Biz modern insanlar, bizler binlerce yıllıkbirvicdan-didiklemesininveamansızbirkendine-işkenceninmirasçılarıyız:bualandadırenuzunalıştırmamız,hattabelkide sanatçılığımız, ama her halükarda incelmişliğimiz, güçbeğenirliğimiz. İnsan doğal eğilimlerine çok uzun bir süre“kötü gözle” baktı, öyle ki bu eğilimler sonunda “vicdanrahatsızlığı”ylaeşleştionuniçinde.Tersinebirçabadakendibaşınamümkünolabilirdi-amakiminbununiçinyeterligücüvarki?-,yanidoğalolmayaneğilimleri,öbürdünyayaulaşma,duyulara aykırı, içgüdüye aykırı, doğaya aykırı, hayvansalaaykırı olana ulaşma emellerini, kısacası şimdiye kadarki,tümü yaşama düşman, dünyayı karalayan idealleri vicdanrahatsızlığıyla eşleştirme çabası. Böyle umutları ve

Page 105: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

beklentileriolankişiyüzünükimedönebilirkibugün?..Tamda iyi insanları karşımıza alırız böylelikle; ve elbette rahatıyerinde, uzlaşmış, kendini beğenmiş, hayalci, yorgunolanları… İnsanın kendisine karşı davranışının sertliğini veyüceliğini biraz da olsa dışa vurmasından daha gücendiriciolan,onudiğerlerindendahaesaslıbiçimdeayıranbaşkaneolabilir?Amaöte yandan - bize karşı nasıl da anlayışlı, nasılda sevecen bir görünüme bürünüverir tüm dünya, biz detüm dünyanın yaptığı gibi yapar “kapıp koyuverirsek”kendimizi!.. O hedef, şimdiki çağın olası ünlerinden farklıtürde tinler gerektirir: savaşla ve zaferle güçlenmiş tinler,fethin, maceranın, tehlikenin, sancının onlar için neredeysebir gereksinim haline gelmiş olduğu tinler gerektirir;yüksektekiserthavaya,kışyürüyüşlerine,engenişanlamıylabuza ve dağlığa alışmışlık gerektirir, yüce bir tür hainlik,bilgininenkendindenemin,büyüksağlığınbirparçasıolanoson pervasızlığını da gerektirir, kısaca ve vahim olarak - obüyüksağlığı gerektirir işte!.. Bu sağlığın olabilirliğinden bilesöz edilebilir mi bugün?.. Ama gene de günün birinde, buçürük ve kendinden şüphe duyan şimdiki zamandan dahakuvvetli bir zamanda, gelmeli bize büyük sevginin veaşağılamanınkurtarıcı insanı, içindeki güdücü kuvvetin onuher türlü öbür dünyadan ve beri dünyadan sürekli uzaktuttuğu, yalnızlığının halk tarafından yanlış anlaşılıpgerçeklikten bir kaçışmış gibi düşünüldüğü o yaratıcı tin - :oysa ki onun yalnızlığı gerçekliğe bir dalış, bir gömülme,gerçekliğin derinine iniştir yalnızca, ki ileride tekrar günışığına çıktığında o gerçeklikten hareketle gerçekliğinkurtuluşunu getirsin yuvaya: gerçekliğin, şimdiye deksüregelmiş idealin lanetinden kurtuluşunu. Bizi, bugünedeğin süregelmiş idealden kurtaracağı gibi, o idealden

Page 106: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

zorunlulukladoğmuşolanşeydende,obüyüktiksintiden,hiçlikistencinden, nihilizmden de kurtaracak olan geleceğin buinsanı, istenci yeniden özgür kılacak, yeryüzüne ereğini,insana da umudunu geri verecek olan, öğlenin ve büyükkararınhabercisibuçanvuruşu,buAntichristveantinihilist,bu Tanrı‘yı ve hiçliği alt edecek olan -günün birinde gelmelio…

25

-Amanedenbahsediyorumkiben?Yeter!Yeter!Bunoktadabanadüşentekşeyvar,susmak:aksitakdirde,yalnızcadahagenç birine, benden daha “gelecekte” olan, daha güçlü olanbirineaitbirşeyisahiplenmişolurum-yalnızcaZerdüşt’eaitbirşeyi,TanrısızZerdüşt‘e…

Page 107: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

ÜçüncüİncelemeÇileciideallerinAnlamıNedir?

Tasasız,alaycı,zorba-böyleisterbizibilgelik:birdişidiro,birsavaşçıdanbaşkasınısevmez.

İşteBöyleDediZerdüşt

1

Çileci ideallerin anlamı nedir? - Sanatçılar için ya hiçbiranlama gelmez ya da bir sürü anlama gelir; filozoflar vebilginler için, yüksek bir tinselliğe ulaşmanın en elverişlikoşullarınadairbirtürönseziveiçgüdü;kadınlariçin,eniyiihtimalle,birbaştançıkarıcıcanayakınlıkdaha,güzelbirtenüzerinde bir parça morbidezza (yumuşaklık), sevimli vetombulbirhayvanınmeleksiliği;fizyolojikaçıdanözürlülervemutsuzlar için (ölümlülerin çoğunda) kendilerini bu dünyaiçin“fazlasıylaiyi”ymişgibigörmeçabası,uçarılığınkutsalbirbiçimi, usul usul etkiyen sancı ve can sıkıntısıylasavaşımlarında tuttukları başlıca yol; rahipler için asıl rahipinancı, güçlerinin en etkili aracı ve aynı zamanda güçlerineçıkarılan“enyüce”izin;azizleriçin,kışuykusunayatmakiçinen nihayet bir bahane, onların novissima gloriae cupido’su(enyenişereftutkusu),hiçlikteki(“Tanrı”)huzurları,onlara

Page 108: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

hasbirkaçıklıkbiçimi.Neki,çileci idealininsaniçinbudenliçok şey ifade etmiş olmasında, insan istencinin bir temelolgusu, onun horror vacui’si (boşluk korkusu) dilegelmektedir:birereğeihtiyaçduyaro,-vehiçistememektensehiçliğiistemeyiyeğler.-Anlıyormusunuzbeni?..Anladınızmıbeni?..“Kesinliklehayır,bayım!“-Baştanbaşlayalımohalde.

2

Çileci ideallerinanlamınedir? -Yada,bana sıkçadanışılmışolan özel bir vakayı ele alırsam, Richard Wagner gibi birsanatçı yaşlılık günlerinde iffeti ululuyorsa, bunun anlamınedirörneğin?GerçiWagner,belirlibiranlamdaherzamanyapmıştır bunu; ama yalnızca en son olarak çileci biranlamdayapmıştır.Bu “tavır”değişiminin,buani veköktentavır değişikliğinin anlamı nedir? - çünkü budur buradagerçekleşen; Wagner bu yolla, dosdoğru kendi zıddınadönüvermiştir. Bir sanatçı kendi zıddına dönüveriyorsa bune anlama gelir?.. Bu noktada aklımıza hemen, bu soruüzerinde bir süre duracağımızı varsayarsak, Wagner’inyaşamınınbelkideeniyi,engüçlü,enşen,enyüreklidönemigeliyor: Luther’in Düğünü düşüncesinin onu içten vederindenmeşguletmişolduğudönembu.Bugünelimizdeodüğün müziği yerine Meistersinger’in (Usta Şarkıcılar)bulunmasının aslında hangi rastlantılara bağlı olduğunu vebumüzikteomüziğinnekadarının,belkihalayankılandığınıkim bilebilir? Ama hiç şüphe yok ki “Luther’inDüğünü”ndede iffetebir övgü sözkonusuolacaktı.Neki, duyusallığabirövgü de söz konusu olacaktı: - tam da böylesi yerli yerinde

Page 109: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

olurdubenceve tamdaböylesi “Wagnerce”olurdu. İffetveduyusallık arasında zorunlu bir karşıtlık yoktur çünkü; heriyi evlilik, her gönül bağı bu karşıtlığı aşmıştır. Wagner,sevimli ve cesur bir Luther komedisi yoluyla buhoş olguyuAlmanlarına yeniden hatırlatsaydı iyi ederdi bana kalırsa,çünkü Almanlar arasında duyusallığa kara çalanlar çoktur,her zaman da çok olmuştur; Luther’in belki de en büyükyararlığı, duyusallığını kabullenme yürekliliğini göstermişolmasındadır (o zamanlar duyusallığı, pek bir kibar birşekilde, “Evanjelik özgürlük” diye adlandırıyorlardı…) Hemiffetileduyusallıkarasındaokarşıtlığıngerçektenvarolduğudurumlarda bile hiç de trajik bir karşıtlık olması gerekmezbunun neyse ki. “Hayvan ile melek” arasındaki hassasdengelerini, var olmaya bir karşı neden olarak görmektençokuzakolannasiplivesevinçlitümölümlüleriçingeçerlibuen azından, - en mükemmel ve en aydınlık olanlar, Goethegibiler, Hafız{5} gibiler, bunda bir yaşam cazibesi dahagördülerhatta.Tamdaböyle“çelişkiler”ayartırvarolmaya…Öte yandan kısmetsiz domuzların iffete tapınmaları bir kezsağlandı mı - ki vardır böyle domuzlar! - bunların iffetteyalnızcakendikarşıtlarını,kısmetsizdomuzunkarşıtınıgörüpona tapınacakları da ortadadır - ah! hem ne trajik birhomurtuveheyecanlatahminedersiniz!-RichardWagner’inyaşamınınsondönemindetartışmagötürmezbirşekildehâlâbestelediğivesahneyekoymakistediğionahoşve lüzumsuzkarşıtlığa.Neiçinama?diyesoruyoruzhaklıolarak.Wagner’eneydikidomuzlardan,bizenekionlardan?-

3

Page 110: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

Bu noktada şu diğer soru, onun o erkek (erkekçe olmaktanah nasıl da uzak) “taşra dangalağı”yla, alavere dalavereyleen sonunda Katolik yaptığı o zavallı şeytan ve doğa çocuğuParsifalzavallısıylaneişiolduğusorusudagözardıedilemezelbette - nasıl? Parsifal’de ciddi miydi yoksa? İnsan bununtersini tahmin etmeye, hatta dilemeye heveslenebilir zira, -Wagner’in Parsifal’inin neşeli bir şey olarak tasarlanmışolduğunu,tragedyacıWagner’inbizevekendine,herşeydenönce de tragedyaya, tam da Wagner’e uygun ve yaraşırbiçimde, âdeta bir kapanış oyunu ve Satir dramı ile vedaetmek istemiş olduğunu, ‘trajik olan’ın kendisi üzerine, birzamanlarıntüylerürperticitümyeryüzüciddiyetiveyeryüzüsefaletiüzerine, çileci idealindoğayaaykırılığınınennihayetaşılmış olan en kaba biçimi üzerine en mükemmel ve enmuzip türden aşırı bir parodiyle veda etmek istemişolduğunu yani. Dedim ya, büyük bir tragedya yazarına buyaraşırdı: o tragedya yazarı her sanatçı gibi, büyüklüğününen son doruğuna, kendini ve sanatını kendi altındagörebildiğinde, - kendine gülebildiğinde ulaşır ancak.Wagner’in “Parsifal”i, onun kendine yönelik gizli üstünlükgülüşü müdür, ulaşılmış son yüce sanatçı özgürlüğünün,sanatçı aşkınlığının utkusu mudur? Dediğim gibi, dilerizöyledir: ciddi bir Parsifal’in ne gibi bir anlamı olurdu kiçünkü?Onda,(banakarşıdilegetirilmişolduğugibi)“bilgiye,tine, duyusallığa karşı kudurmuş bir nefretin ürünü”nümügörmeliyizmutlaka?Duyularınvetinin,tekbirsoluktavetekbir nefretten doğan lanetlenişini mi? Bir inanç sapması,hastalıklı-hırıstiyanveobskürantist (karanlıkçı) ideallerebirdönüşü mü? Ve hatta sonunda, bir sanatçının, o zamanadeğinistencinintümgücüylebunlarıntersinin,yanisanatınıson kerte tinselleştirmenin ve duyusallaştırmanın peşinde

Page 111: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

koşmuş olan bir sanatçının kendi-kendini-reddini, kendi-kendini-silişinimi görmeliyiz? Ve sadece sanatını değil: tümyaşamını da. Wagner’in, filozof Feuerbach’ın izindenzamanında nasıl da coşkuyla gitmiş olduğunu anımsayın:Feuerbach’ın “sağlıklı duyusallık” sözü -bu söz, otuzlukırklıyıllarda Wagner’e, birçok Alman’a olduğu gibi -”GençAlmanlar”diyeadlandırmışlardıkendilerini,kurtuluşunsözügibi gelmişti. Bu konuda başka bir fikir mi edinmişti ennihayetinde?Çünkügörünüşebakılırsabukonudabaşkabiröğreti yaymak isteğindeydi en sonunda… Ve sadecesahneden seslenen Parsifal trompetleri ile de değil: - onunson yıllarının kasvetli, hür olmaktan uzak olduğu kadarumarsızdaolanyazarlığındagizlibirarzuyuveistenci,yılgın,kuşkulu, açığa vurulmamış bir istenci, düpedüz tersinedönmeyi, Hıristiyanlığa dönmeyi, reddi, Hıristiyanlığı,Ortaçağı telkin etme vemüritlerine “her şey boş! kurtuluşubaşka yerde arayın!” deme istencini ele veren yüzlerce yervardır. Hatta “kurtarıcının kanı”na bile yakarışta bulunulurbirkeresinde…

4

Birsürünahoşşey içerenböylebirdurumla ilgiliolarak -kitipik bir durumdur - kendi fikrimi söyleyeyim: yapılacak eniyi şey, bir sanatçıyı yapıtından, onu yapıtı kadar ciddiyealınmayacak ölçüde ayrı tutmaktır kuşkusuz. Enindesonunda yapıtının yalnızca bir önkoşuludur o, yapıtınüzerinde büyüdüğü ve içinden boy verdiği döl yatağı,toprağı, duruma göre de gübresi ve fışkısıdır, - dolayısıyla,

Page 112: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

eğer yapıtın kendisinin keyfine varmak isteniyorsa, çoğudurumdaunutulmasıgerekenbirşeydir.Biryapıtınkökenineilişkingörü,fizyologlarıvetindidikleyicileriniilgilendirir:aslavehiçbirzamanestetleri,artistlerideğil!Parsifal’inyazarıvebiçimlendiricisi, ortaçağın ruh karşıtlıklarını derinlemesine,esaslı ve hatta korkunç bir biçimde yaşamaktan ve bukarşıtlıkların zeminine inmekten, her tür zihinsel yüceliğin,kesinliğin ve disiplinin düşmanca uzağında kalmaktan, birtür düşünsel sapkınlıktan (deyişimi bağışlayın)kaçınamamıştır, tıpkı gebe bir kadının gebeliğiniğrençliklerindenvefevkaladeliklerindenkaçınamamasıgibi:ama dediğim gibi, çocuğun keyfine varılmak isteniyorsabunları unutmak gerekir. Bir sanatçının kendisinin de,İngilizlerin deyişiyle, psikolojik yakınlık dolayısıyla çokkolayca düştüğü bir yanılgıdan sakınılmalıdır: sanatçınınkendisini, onun betimleyebildiği, tasarlayabildiği, dilegetirebildiği şeymiş gibi görme yanılgısından. Gerçektedurumşudur:eğer sanatçı kendisi o şey olmuş olsaydı, onukesinlikle tanımlamaz, tasarlamaz, dile getirmezdi; birHomeros Akhilleus’u, bir Goethe Faust’u yaratmazdı,Homeros bir Akhilleus, Goethe de bir Faust olmuş olsaydı.Yetkin ve tam bir sanatçı, “reel olan”dan, gerçek olandansonsuzadekkopmuştur;öteyandan,eniçselvaroluşununbusonsuz “gerçekdışılığı”nın ve sahteliğinin onu nasıl zamanzaman umarsızlığa vardıracak denli bezdirdiğini, - ve böylebir durum karşısında kimi zaman, ona en yasak olan şeye,gerçekliğeelatmaya,gerçekolmayakalkışmasınıanlamakdazor değildir. Ne derece başarıyla? Bu tahmin edilebilir…sanatçının tipikhevesidir bu; kocamışWagner’inde kapılmışolduğuveonaöylesipahalıyamalolmuş,karşılığınıöylesifecişekilde ödemek zorunda kalmış olduğu hevesin aynısı (en

Page 113: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

değerlidostlarınıyitirdibununyüzünden).Amayinede,buhevesi de bir yana bırakırsak, kim istemezdi ki Wagner’in,kendi iyiliği için bize ve sanatına başka türlü veda etmişolmasını;birParsifal’ledeğilde,dahautkulu,dahaözgüvenli,dahaWagnerce,-dahaazyanıltıcı,niyetininbütününeilişkinolarak daha az muğlak, daha az Schopenhauer’ca, daha aznihilistçe?..

5

- Çileci ideallerin anlamı nedir öyleyse? Bir sanatçı sözkonusuise,artıkanlamışbulunuyoruz:hiçbiranlamlarıyok!..Yadahiçbir şey ifadeetmeyecekkadar çok çeşitli anlamlarıvar!.. İlkin sanatçıları eleyelim: bunlar dünyada ve dünyayakarşı yeterince bağımsız bir konumda değiller ki, onlarındeğerlendirmeleri ve bu değerlendirmelerin uğradığıdeğişimlerkendibaşlarına ilgiye değer olsun! Her zaman yabir ahlakın ya bir felsefenin ya da bir dinin uşağı olmuşturonlar; üstelik ve ne yazık ki sıklıkla, hayranlarının vehamilerininfazlasıylauyumludalkavuklarıveeskiyadayeniyükselmekteolankudretlerinburnuiyikokualanyaltakçılarıolmalarıbiryana.Enazındanbirsiperegerekduyarlarhep,bir dayanağa, önceden meşrulaşmış bir yetkeye: sanatçılaraslakendibaşlarınadurmazlar,yalnızbaşınadurmakonlarınenderin içgüdülerineaykırıdır.NitekimRichardWagnerde,“zamanı geldiğinde” filozof Schopenhauer’ı kendine öncüyapmış, siper edinmiştir: - kimSchopenhauer’ın felsefesininsunduğu dayanak olmadan, Schopenhauer’ın yetmişliyıllarda Avrupa’da iyiden iyiye ağırlık kazanmış yetkesi

Page 114: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

olmadan,Wagner’in çileci bir ideali benimseme yürekliliğinigösterebileceğini aklından geçirebilir ki? (üstelik, yeniAlmanya’da sofuca, krallığa özgü sofuca düşünüş tarzındannasibini almamış bir sanatçımümkün olabilirmiydi hesabakatmadıkhenüz).-Veböylecedahaciddiolansoruyavarmışbulunuyoruz: eğer gerçek bir filozof, Schopenhauer gibigerçekten kendi ayakları üzerinde duran bir kafa, kendinekarşıyüreklilikgösteren,kendibaşınadurmayıbilen,öncülerveyol gösterici yüksek işaretlerbeklemeyen tunçbakışlı birerkekveşövalyeçileciidealiululuyorsabununanlamınedir?Bu noktada hemen, Schopenhauer’ın sanat karşısındakituhaf, ama belirli türden insanlar için de büyüleyici olantavrını ele alalım: çünkü Richard Wagner ilkin belli ki buyüzden Schopenhauer’ın safına geçmiştir (bir şairtarafından, bilindiği gibi, Herwegh tarafından iknaedilmiştir), hem de o derece geçmiştir ki, estetiğe ilişkinönceki ve sonraki inanışı arasında tam bir kuramsal çelişkiuçurumu açılmıştır, - önceki inanışı, örneğin “Opera veDram”da, sonraki ise 1870’den başlayarak yayımladığıyazılarındadilegetirilir.OtarihtenitibarenWagner,özellikle,ki belki en yadırgatıcı olan da budur, müziğin kendisinindeğeri ve konumu hakkındaki yargısını hoyratçadeğiştirmiştir: ne olmuş şimdiye dek müzikten, serpilipgelişmekiçinmutlakolarakbirereği,birerkeği-yanidramı-gereksinen bir araç, bir aracı, bir “dişi” yapmışsa! Bir andakavradıki, Schopenhauer’ınkuramıvebukuramıngetirdiğiyenilikle inmajoremmusicae gloriam (müziğin daha büyükonuruna)daha fazla şey yapılabilir, - yani Schopenhauer’ınalgıladığı biçimiyle, müziğin egemenliğini kullanarak: tümdiğer sanatların ötesine ve karşısına yerleştirilen müzik;bağımsız sanatın kendisi; diğer sanatlar gibi olgusallığın

Page 115: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

suretlerini sunmayıp, daha ziyade istencin kendi dilini,istencin en kendine özgü, en ilksel, en türememiş açığavurumu olarak ve dosdoğru “uçurum”un derinliklerindengelerek konuşan sanat. Schopenhauer’ın felsefesindenkaynaklanmış gibi görünen müziğin bu olağanüstükıymetlenişi ile birlikte, müzisyen de bir anda görülmedikbiçimde kıymete binmiştir: bir kâhindir o artık, bir rahip,hatta bir rahipten de fazlası, şeylerin “kendi başınalığı”nınbir tür sözcüsü, bir öte taraf telefonu, - Tanrı’nın buvantriloğu yalnızca müzik de konuşmaz artık, - metafizikkonuşur: en nihayet günün birinde çileci ideallerden demvurmuşolmasınaneşaşmalı?..

6

Schopenhauer estetik sorunsalın Kantçı ifadesindenyararlandı, - buna rağmen kuşkusuz Kantçı bir gözlebakmadı bu sorunsala. Kant, güzel’in sıfatları arasından,bilgiye şan şeref getirmiş olanları yeğleyip ön planaçıkarmakla sanata bir saygınlık verdiğini düşünmekteydi:kişisel olmama ve genelgeçerlik. Bunun esas itibariyle biryanılgı olup olmadığını tartışmanın yeri burası değil; benimaltını çizmek istediğim tek şey, Kant’ın, sanatçının(yaratıcının) deneyimlerinden yola çıkarak estetik sorunsalıhedeflemek yerine, tüm filozofların yaptığı gibi salt“seyirci”den yola çıkarak sanat ve güzel olan üzerinedüşünmüş ve böylelikle, farkına varmaksızın “seyirci”ninkendisini “güzel” kavramına taşımış olduğudur. Güzel’infilozofu,bu“seyirci”yiyeterincetanıyorolsaydıbari!-büyük

Page 116: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

birkişisel olgu ve deneyim, güzel olanın alanındaki bir sürükuvvetli ve en kendine özgü cinsten yaşantı, arzu, sürpriz,esrimeolarakyani!Amakorkarımdurumherzamanbununtersiydi:vebuyüzdendirkifilozoflarbizedahaenbaşından,Kant’ın o ünlü Güzel tanımında olduğu gibi, incelikli birözdeneyim kıtlığının besili solucan biçiminde temel biryanılgı olarak içlerine çöreklenmiş olduğu tanımlar sunageliyorlar. “Güzel olan,” dedi Kant, “ilgi olmaksızınbeğenilendir.” İlgi olmaksızın!Bu tanımı, gerçekbir “seyirci”ve artist tarafından - Stendhal tarafından yapılmış olan odiğer tanımla karşılaştırın - ‘güzel olan’ı bir keresinde unepromesse de bonheur (bir mutluluk vaadi) diye nitelerStendhal.Neolursaolsun,Kant’ınestetikdurumsözkonusuolduğunda vurguladığı yegâne şey burada reddedilmekte vesilinip atılmaktadır: ledésintéressement (ilgisizlik). Kim haklı,Kant mı Stendhal mi? - Bizim estetikçilerimiz, güzelliğinbüyüsü altında çıplak kadın heykellerinin bile “ilgiolmaksızın” seyredilebileceğini söyleyerek terazinin kesesiniKant lehinedoldurmaktanbıkıpusanmıyorlarsa,birazalayaalınmayıdahakediyorlardemektir: -sanatçılarınbuhassasnoktaya ilişkin deneyimleri “daha ilginç”tir, ve ne olursaolsun Pygmalion’un “estetik olmayan bir insan” olduğusöylenemez. Biz de estetikçilerimizin böylesi argümanlarayansıyanmasumluklarıyla ilgili daha iyi düşünelim, Kant’ın,dokunma duyusunun kendine özgülüğü üzerine bir taşrapapazı safdilliğiyle öğrettiklerini de onun şeref hanesineyazalım! - Bu noktada sanat dallarına Kant’tan çok dahafarklı bir ölçüde yakın, ama gene de Kant’ın tanımınınsihrinden kendini kurtaramamış olan Schopenhauer’a geridönüyoruz: nasıl olmuştu bu? Durum yeterince garip:Schopenhauer “ilgi olmaksızın” sözünü en kişisel bir tarzda,

Page 117: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

kendi deneyimleri arasında en düzenli sıklıkta yaşamışolması gerektiği bir deneyimden hareketle yorumladı.Schopenhauer çok az şey hakkında estetik temaşanın etkisiüzerine konuştuğu kadar kesin konuşmuştur: onun cinsel“ilgilenim”in panzehiri olduğunu ileri sürer, şerbetçi otu vekâfurdan elde edilen maddeler gibi yani, “istenç”ten bukaçıp kurtulmayı estetik durumun en büyük üstünlüğü veyararıolarakyüceltmektenaslabıkıpusanmamıştır.Kaldıki,onun “istenç ve tasarım”a ilişkin temel buluşu, “istenç”tenkurtulmanın yalnızca “tasarım” yoluylamümkün olabileceğidüşüncesi, o cinsel deneyimin bir genelleştirimindenkaynaklanmamış mıydı diye de sormak geliyor insanıniçinden. (Bu arada şunu da belirtelim ki, Schopenhauer’ınfelsefesine ilişkin tüm sorularda, bu felsefenin yirmi altıyaşında bir gencin buluşu olduğunu, dolayısıyla sırfSchopenhauer’ınözgüllüğündendeğil,yaşamınodönemininözgüllüğünden de payına düşeni almış olduğunu hiçbirzaman gözden kaçırmamak gerekir.) Schopenhauer’ın,estetikdurumuövmekiçinkalemealmışolduğusayısızpasajiçindeenaçıkifadeedilmişolanlarındanbirinekulakverelimörneğin,busözlernasılbirtonla,acıyla,mutlulukla,şükranlasöylenmiştir ona kulak verelim (Welt als Wille undVorstellung [İstem ve Tasarım Olarak Dünya], I 231): “Bu,Epikuros’un ‘en yüce iyi’ ve ‘tanrıların içinde bulunduklarıdurum’ olarak övdüğü ıstırapsız durumdur; aşağılık istençdürtüsündeno an için azat oluruz; ‘isteme’nin bizi sürdüğükürek cezasının Şabat’ını kutlarız, Iksion’un tekeridurmuştur”… Ne şiddetli sözcükler! Ne imgeler; azabın veuzun bir usancın imgeleri! Neredeyse patolojik bir zamankarşılaştırımı, “o an” ile diğerlerinin, “Ixion’un tekeri”nin,“istemenin bizi sürdüğü kürek cezası”nın, “aşağılık istenç

Page 118: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

dürtüsü”nün karşı karşıya getirilişi! - Ama diyelim kiSchopenhauer kendi açısından yüz kere haklı, ‘güzel olan’ınözünü kavramak açısından neye yarar ki bu? Güzel’inetkilerinden birini tanımladı Schopenhauer, istenç yatıştırıcıetkisini,-amadüzenliolarakgörülenbiretkimikibu?Dahaönce de belirtildiği gibi Schopenhauer’dan daha az duyusalolmamakla beraber, mutluluktan daha çok nasiplenmiş biryaradılışta olan Stendhal güzel’in bir başka etkisinivurguluyor: “güzelolanmutlulukvaateder”,onagöre ‘güzelolan’yoluylatamdaistencin(“ilgi”nin)uyarımıdırsözkonusuolan.Veennihayetinde,Schopenhauer’ınkendisinekarşıbiritiraz da ileri sürülemez mi; kendisini bu konuda pekhaksızca Kantçı gördüğü, Kant’ın ‘güzel’ tanımını hiçmi hiçKantçı bir anlayışla ele almamış olduğu; - ‘güzel olan’ıkendisinin de bir “ilgi”den, hem de en kuvvetli, en kişiselilgiden, işkencesinden kurtulan bir işkence görmüşünilgisindenyolaçıkarakbeğendiği ilerisürülemezmi?..Tekrarilk sorumuza, “bir filozof çileci idealleri ululuyorsa bununanlamı nedir?” sorusuna dönersek, bu soruya ilişkin bir ilkipucu elde ediyoruz burada en azından: bir işkencedenkurtulmakistemektediro!-

7

“İşkence” sözcüğü karşısında yüzümüzü asmayalım hemen:özellikle de bumesele için bundan alıkoyacak yeterli nedenvar, - hatta gülünesi bir şeyler bile var. Özellikle şu gerçeği,cinselliği (onun gereci olan ‘kadın’ da dahil olmak üzere, şu“instrumentumdiaboli“ [şeytanın aleti]) gerçekten de kişisel

Page 119: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

birdüşmangibigörmüşolanSchopenhauer’ınşenvekeyiflikalabilmek için düşmanlara muhtaç olduğu; hiddet dolu,haşin, kötücül sözcükleri sevmiş olduğu; öfke tutkusuyla,öfkelenmek için öfkelendiği; düşmanları olmasaydı, Hegelolmasaydı, kadın, duyusallık ve tüm o var olma, hayattakalma istenci olmasaydı hasta düşeceği,pesimist olacağı (nekadar arzu etmiş olsa da pesimist değildi çünkü) gerçeğinihafife almamalıyız. Aksi takdirde orada kalmazdıSchopenhauer, buna bahse girilir, kaçıp giderdi: amadüşmanları sımsıkı tuttu onu, düşmanları her seferinde varolmaya ayarttı onu, öfkesi, tıpkı antik çağın Kiniklerindeolduğugibi,onacanverenşeydi,dinlencesi,ödülü,tiksintiyekarşı devası, mutluluğuydu. Schopenhauer meselesinin enkişisel yanı ile ilgili olarakbukadar; diğer taraftan, tipikbiryanı da var bu meselenin, - ve ancak bu noktada tekrarsorunumuza dönüyoruz. Yeryüzünde filozoflar var olduğusürece ve filozofların bulunmuş olduğu her yerde (felsefiyeteneğin birbirine zıt iki kutbunu alırsak, Hindistan’danİngiltere’ye kadar), duyusallığa karşı gerçek bir filozofasabiyetinin ve garezinin de var olagelmiş olduğu inkâredilemez - Schopenhauer bunun en belagatli veanlayabilenler için de en etkileyici ve en nefes kesici patlakverişidiryalnızca - :keza,çileci idealin tümüne ilişkingerçekbir filozof tarafgirliği ve düşkünlüğü de var olagelmiştir,kimsebukonudakendinikandırmamalıdır.Dediğimgibi,heriki eğilim de türün özellikleridir; bir filozofta bunların herikisi de eksikse, o - emin olun ki - yalnızca bir “sözde”filozoftur.Neanlamageliyorbu?Buolguyuilkinyorumlamakgerekirçünkü:kendibaşınasonsuzadekalıkalıkdururorada,her “kendinde şey” gibi. Her hayvan, dolayısıyla la betephilosophe (felsefe hayvanı) da, içgüdüsel olarak, kuvvetini

Page 120: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

tamamen salıverebileceği ve kendi güç duygusunun sonkertesineerişeceği elverişli koşulların enuygunolanını eldeetmeye çabalar; her hayvan, yine aynı ölçüde içgüdüselolarak ve “bütün akıllardan çok daha üstün” keskin birsezgiyle, en uygun olana giden bu yol üzerinde duran veyadurabilecekolanhertürhuzurbozucuyuveengelitiksintiyleiter (onu “mutluluğa” götüren yol değil bu sözünü ettiğim,onugücegötürenyol,edime,enkudretlieyleme,vegerçekteçoğu durumda onu mutsuzluğa götüren yol). Filozof aynışekilde,evliliği - onun en uygun olana giden yolu üzerindebir engel ve felaket olan evliliği - evliliğe ayartacak şeylerinhepsiyle birlikte tiksinerek geri çevirir. Şimdiye kadarkibüyük filozofların hangisi evliydi? Herakleitos, Platon,Descartes, Spinoza, Leibniz, Kant, Schopenhauer - evlideğillerdi; dahası onları evli olarak düşünmek bile mümkündeğildir. Evli bir filozof komediye özgüdür, benim kuralımbudur: ve Sokrates, şu istisna, şu fesat Sokrates, öylegörünüyorki, ironikbirşekilde sırfbu kuralı kanıtlamak içinevlenmiştir.Her filozof, bir zamanlarBuda’nın, ona oğlunundoğumunu haber verdiklerinde konuşmuş olduğu gibikonuşurdu: “Râhula doğdu, ben zincire vuruldum” (Râhulaburada“küçükiblis”anlamınageliyor);her“özgürtin”,dahaönce düşüncesiz bir saat geçirmişse eğer, saati gelirdüşünceye dalar, tıpkı bir zamanlar Buda’nın düşünceyedalmış olduğu gibi - “cendere içinde bir hayat,” diyedüşündü kendi kendine, “bir pislik ocağı; özgürlük eviterketmekteyatıyor”: “vemademkiböyledüşündüterkettievi”. Çileci idealde bağımsızlığa uzanan öyle çok köprüimlenmiştir ki, bir filozofun, günün birinde tümözgürlüksüzlüğe “hayır” demiş ve alıp başım çölün birinegitmiş olan tüm kararını vermişlerin öykülerini, içinden

Page 121: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

sevinç çığlıkları atıp alkış tutmaksızın dinlemesiolanaksızlaşmıştır: üstelik yalnızca güçlü eşeklerdi bukararlılar,güçlübirtinintümüylezıddıydılar.Çileci ideal,birfilozof söz konusu olduğunda ne anlama geliyor o halde?Benimyanıtım-kiçoktantahminedilmiştirsanırım-şudur:filozof, en yüksek ve en gözü pek tinselliğin koşullarının enuygun olanını görüp gülümser ona baktığında, - onunla“varoluşu” reddetmez; kendi, ama sadece kendi varoluşunuevetler daha ziyade ve bunu belki o ölçüde yapar ki, şuhaddini bilmez dileğin de pek uzağında kalmaz: pereatmundus,fiatphilosophia,fiatphilosophus, fiam (yıkılsındünya,amafelsefekalsın,filozofkalsın,benkalayım)!..

8

Görüyorsunuz, çileci idealin değeri konusunda aklıçelinmemiş tanıklar ve yargıçlar değil bunlar, bu filozoflar!Kendilerini düşünüyorlar, - “aziz olan”dan onlara ne!Kendileriiçintamdaenvazgeçilmezolanşeylerigözönündebulunduruyorlar: zorlamadan, tacizden, gürültüden, işgüçten, yükümlülüklerden, tasalardan azatlık; aydınlık birkafa; düşüncelerin dansı, sıçraması ve uçuşu; iyi hava, hafif,berrak, açık, kuru, doruklardaki, hayvansal tüm varoluşuntinselleşip kanatlandığı o hava gibi; tüm bodrumlardasükûnet;güzelcezincirebağlanmışköpekler;düşmanlığınvezıvanadan çıkmış garezin havlamasına son; sekteye uğramışhırsın kemirgen solucanlarına son; mütevazı ve itaatkâr içorganlar,değirmengibiişlekamauzak;yürekyabansı,ötede,gelecekte, ölümden sonra, - özetle, tanrısallaşmış ve

Page 122: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

kanatlanmış, yaşamın üzerinde dingin durmaktan çok onunüzerinde kol gezen bir hayvanın neşeli çileciliğini görüyoronlar çileci idealde. Çileci idealin üç büyük sloganının nelerolduğumalum:yoksulluk,alçakgönüllülük, iffet:veşimdibirkez de bütün büyük, verimli, yaratıcı tinlerin yaşamlarınayakından bakalım, - bu üçünü, belirli bir dereceye kadarhepsinde bulacaksınız. Onların “erdemleri” olarak değilelbette-neişivarbutürinsanınerdemlerle!-,onlarıneniyivaroluş biçimlerinin ve en güzel üretkenliklerinin en gerçekve en doğal koşulları olarak. Gerçi baskın tinsellikleri ilkolarak,azgınvekolayuyarılabilirbirgururayadahavaibirduyusallığagemvurmakdurumundakaldıbelkiyada“çöl”eduydukları istençlerini, lükse ve en seçkin şeylere duyulandüşkünlükkarşısında,kezasavurganbirliberallikkarşısındamaddimanevigüçlükleayakta tutabildi.Amayaptı işte, tümdiğer içgüdülerin yanında kendi istemlerini kabul ettirmişbaskınbir içgüdüolarak -hâlâdayapıyor;yapmıyorolsaydıbaskındaolamazdızaten.Kısacası“Erdem”lehiçbirilgisiyokbunun. Az önce sözünü ettiğim çöl; güçlü, yaradılıştanbağımsız tinlerin kapandıkları ve içinde giderekyalnızlaştıkları çöl - ah! ne kadar da faklı okumuşlarındüşledikleri çölden! - belirli durumlarda, bunların, yani buokumuşların kendileri çöl. Şurası kesindir ki, tinin aktörlerimutlak olarak dayanamazlar o çöle - onlar için hiç deyeterince romantik, yeterince Suriyeli değildir orası,yeterince sahne çölü hiç değildir! Gelgelelim orada dadeveler yokdeğil: ama tümbenzerlik bundan ibaret. Kasıtlıbir tanınmazlık belki; bir kendi-kendinden-kaçınma;gürültüden,saygıdan,gazeteden,etkidençekinme;küçükbirmemuriyet,gündelikbiryaşam,gün ışığınaçıkarmaktançokgizleyen bir şey; seyri dinlendiren, zararsız ve şen, kanatlı

Page 123: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

kanatsızhayvanataarasıragösterilenbirilgi;arkadaşolarakbir sıradağ, ama ölü olmayan, gözleri (yani gölleri) olan birsıradağ;belirlidurumlarda, tanınmamaktaneminolunanveherkesle cezalandırılmaksızın konuşulabilecek, sıradan birotelde bir oda, - “çöl” bu işte: ah! inanın bana o yeterinceyalnız! Herakleitos’un, muhteşem Artemis tapınağınınsütunlukoridorlarınaveaçıkavlularınakendiniçektiğinde,o“çöl” daha saygıdeğerdi elbet, kabul ediyorum: nedenyoksunuz biz öylesi tapınaklardan? (belki de yoksun değiliz:en güzel çalışma odamı anımsadım birden, Piazza di SanMarco,ilkbaharelbetveöğledenönce,onileonikiarasındakio zaman.) Ne ki Herakleitos’un kaçınmış olduğu şey, bugünbizimuzakdurduğumuzşeyinaynısıhâlâ:Efeslilerinpatırtısıvedemokrat zırvalamaları, politikaları, “imparatorluk” (İran,anlıyorsunuzelbet)hakkındakihavadisleri,“bugün”ünpazaryeri ıvır zıvırı, - çünkü biz filozoflar, öncelikle bir şeydenkaçınma gereksinimi duyarız: her tür “Bugün”den. Dinginolana, soğuk olana, seçkin olana, uzak olana, geçmiştekinesaygı duyarız biz; ruhun, karşı karşıya kaldığında kendinisavunmakvekendinikapamakzorundakalmadığıherşeye-konuşulabilecek, sesiyükseltmeden konuşulabilecek bir şeye.Bir tinin konuşurkenki tınısına kulak verin yeter: her tinintınısı vardır ve her tin tınısını sever. Örneğin oradaki birtahrikçi olsa gerek, bir boş kafa, bir boş tencere diyesimgeliyor: içine ne girerse, küt ve kalın çıkıyor dışarı, o büyükboşluğun yankısıyla ağırlaşmış olarak. Şuradaki neredeysehep boğuk sesle konuşuyor: kendini boğuk sesle midüşünmüştüacaba?Mümkündür- fizyologlarasormalı-,amasözcüklerle düşünen bir konuşmacı olarak düşünür, birdüşünürolarakdeğil(buonuntemelolarakmeselelerideğil,meselelere ilişkin olarak değil, meseleler açısından

Page 124: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

düşündüğünü, aslında kendini ve dinleyicilerinidüşündüğünügösterir).Şuüçüncüısrarlıkonuşuyor,fazlacayakınımızasokulmuş,soluğuyüzümüzdedolanıyor,-ağzımızıkapatıyoruz ister istemez, oysa bir kitaptan sesleniyor bize:üslubunun tınısı ısrarlılığının nedenini - vakti olmadığını,kendinedoğrudürüst inanmadığını,yabugünkonuşacakyada bir daha asla konuşamayacak olduğunu ele veriyor.Kendinden emin bir tin usulca konuşur oysa; saklılığı arar,gelişini geciktirir. Bir filozof, cafcaflı ve yaygaracı üç şeyden,şöhretten,prenslerdenvekadınlardanuzakdurmasıylaayırtedilir: ama bu demek değildir ki bunlar onun ayağınagelmez.Bir filozof fazlaparlak ışıktankaçınır:buyüzdende,yaşadığızamandanveonun“gündüz”ündenkaçar.Birgölgegibidir onun gündüzü içinde: güneş battıkça, o büyür.“Alçakgönüllülüğü”negelince,karanlığakatlandığıgibi,belirlibirbağımlılığavemuğlaklığadakatlanır:dahası,şimşeklerintacizinden korkar; her kötü havanın kaprisini, her kaprisinde kötü havasını üzerine salıverdiği, iyiden iyiye tecritedilmiş ve her tür etkiye maruz bırakılmış bir ağacınkorunmasızlığı karşısında ürker. “Analık” içgüdüsü, içindeyetişmekteolanaduyduğugizlisevgi,kendikendinidüşünmezahmetinden kurtarıldığı durumlara yöneltir onu; tıpkı,kadındakianalık içgüdüsünün, kadının bağımlı konumununbugüne dek süregelmesine yol açmış olması gibi. Fazla birşeyde talepetmezonlar,bu filozoflar, “malıolanmalınesiriolur”,budursloganları-;vetekrartekrarbelirtmeliyimki,birerdemden,övgüyedeğerbiryetingenlikveyalınlıkniyetiyledeğil, en yüksek efendileri onlardanböyle talep ettiği, zekiceve amansızca talep ettiği için: o efendi ki sadece bir şeydenanlarveherşeyi,zamanı,kuvveti, sevgiyi, ilgiyisadeceoşeyiçinbiriktirir,sadeceoşeyiçinsaklar.Düşmanlıklarlarahatsız

Page 125: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

edilmekten hoşlanmaz bu tür insan, dostluklarla rahatsızedilmekten de hoşlanmaz: kolayca unutur veya kolaycaaşağılar. Bir zevksizlik gibi gelir ona şehit havası takınmak;“hakikat uğruna acı çekmek” - o, bu işi tinin hırslılarına vesahnekahramanlarınabırakır,birdeo iş içinyeterlizamanıolanlara (onlarsa, filozoflarsa, hakikat için bir şey yapmakdurumundadırlar).Büyüklaflarkullanmazlargerekmedikçe;“hakikat”sözcüğünebiledirendiklerisöylenir:büyüklenirbirhavası varmış…Filozofların “iffeti”negelince, bu tür tinlerinüretkenlikleri çocuk yapmaktan başka bir alanda besbelli;isimlerinin süregelmesi, onların küçük ölümsüzlükleri debaşkabiralandabelki(dahadaazmütevazıbir ifadeyi,eskiHindistan’da filozoflar kendi aralarında kullanırlardı: “ruhudünya olana döl döş ne gerek?”). Nasıl ki bir atletin ya dajokeyin kadınlarla ilişkiden sakınmasının iffetle bir ilgisiyoktur, burada da herhangi bir çileci kaygıdan ve duyudüşmanlığındandoğanbir iffet söz konusudeğildir: onlarınbaskın içgüdüleri daha çok, en azından büyük gebelikdönemlerinde böyle ister. Cinsel ilişkinin, büyük tinselgerilim ve hazırlık dönemlerinde ne kadar zararlı bir etkisiolduğunu her artist bilir; içlerinden en kudretli ve sağlamiçgüdülü olanlarının, deneyime, o berbat deneyime dahiihtiyaçlarıyokturbunuanlamak için, - “analık” içgüdüleridirbu noktada, tüm diğer kuvvet ve hayvansal yaşam gücü(vigor) birikimlerini ve fazlalıklarını, oluşmakta olan yapıtınyararına denetimi altına alan: daha büyük kuvvet, dahaküçük olanı tüketir sonunda. - Schopenhauer’ın yukarıdasözü edilen durumu da bu yorum ışığında görülmelidir:güzel’i görmek, Schopenhauer’ın doğasının başat kuvvetini(düşünme ve derini görme kuvvetini) harekete geçiren biruyarıcıolaraketkiyordubesbelli:öylekibukuvvetsonradan

Page 126: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

infilak etti ve bir anda bilincin efendisi oluverdi. Amabununla,estetikdurumaözgüogariptatlılığınvedoluluğuntam da “duyusallık” unsurundan kaynaklanabileceği (tıpkıevlilik çağına gelmiş kızlara özgü şu “idealizm”in aynıkaynaktangelmesigibi)-,dolayısıyladuyusallığınherestetikdurum baş gösterdiğinde, Schopenhauer’ın sandığı gibiortadan kalkmadığı, yalnızca dönüşüme uğradığı ve bilinceartık cinsel bir uyarıcı olarak girmediği olasılığı da hiçbirşekilde elenmiş olmuyor. (Bu bakış açısına bir başka sefer,şimdiye dek hiç dokunulmamış ve aydınlatılmamış olanestetik fizyolojisi alanının daha da hassas sorunsallarıbağlamındageridöneceğim.)

9

Gördükki,belirlibirçilecilik,eniyiniyetlerlegerçekleştirilençetinve şenbir el etek çekme, enyüksek tinselliğinelverişlikoşullarına dahildir, keza onun en doğal sonuçlarından dabiridir:dolayısıylaçileci idealin,özellikle filozoflar tarafındanhiç bir zaman tümüyle tarafsız bir şekilde ele alınmamışolması hiç de şaşırtıcı değil. Kaldı ki ciddi bir tarihselinceleme, çileci ideal ile felsefe arasındaki bağın çok dahayakın ve sıkı olduğunu gösterir. Denebilir ki felsefe,yeryüzündeki ilk adımlarını atmayı tam da bu idealindenetimindeki iplere tutunarak öğrenmiştir - ah henüz nebeceriksizce, ah ne bıkkın bir edayla, ah nasıl da her anyüzüstü kapaklanmaya hazır, bu çarpık bacaklı, küçük,utangaç, sakar hanım evladı! Başlangıçta tüm iyi şeylerinbaşına gelenler gelmiştir felsefenin başına da, - uzunca bir

Page 127: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

süre kendileri olmaya cesaret edememişlerdir, biri yardımagelir mi diye etrafa bakınıp durmuşlardır sürekli, dahası,kendilerine bakan herkesten korkmuşlardır. Bir filozofundürtülerini ve erdemlerini sırasıyla gözden geçirin - onunkuşkucu dürtüsünü, reddeden dürtüsünü, kesin bir yargıyavarmadanöncesonunadekbeklemedürtüsünü,çözümleyicidürtüsünü, onun araştırmacı, arayıcı, girişimci dürtüsünü,onun karşılaştırmacı, denkleştirici dürtüsünü, onuntarafsızlık ve nesnellik istencini, onun her “sine ira etstudio”(öfkesizvesevgisiz)istencini-:tümbunlarınçokuzunbir süre, ahlakın ve vicdanın ilk gereklerinin tersine gitmişolduğunuanladınızmıartık?(üstelik,Luther’in“BayanSinsi,akıllı yosma” diye adlandırmayı sevdiği aklın sözünü bileetmedik daha). Anladınız mı artık bir filozofun, şayetkendisininbilincinevarmışsa,kendinizorunlulukla,âdetaetekemiğebürünmüş “nitimur invetitum“ (yasaklanmış bir şeyiçin çabalıyoruz) olarak duyumsamak zorunda kalacağını -dolayısıyla “kendini duyumsamaktan”, kendisinin bilincinevarmaktan sakınacağını?.. Durum, daha önce de söylemişolduğum gibi, bugün kıvanç duyduğumuz tüm iyi şeylerbakımından da farklı değil; eski Yunanlıların ölçütleriyleölçüldüğündebiletümmodernvaroluşumuz,zayıflıkdeğildegüç ve güç bilinci olduğu oranda, baştan aşağı kibir vetanrısızlıkmış gibi görünüyor: çünkü bugün hayranlıkduyduklarımızın tam zıddı olan şeyler çok uzun bir süre,vicdanı kendilerinden yana, Tanrı’yı da kendi koruyucularıolarak bulagelmişlerdi. Doğaya karşı tavrımız tümüyle kibirbugün, makineler ve o pervasız teknisyen ve mühendisicatçılığı sayesinde gerçekleşen doğa tecavüzümüz; Tanrı‘yakarşı, öyle diyesim geliyor ki, koskoca bir nedensellik ağıörüsü ardındaki herhangi bir sözde erek ve ahlak

Page 128: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

örümceğine karşı, tavrımız kibir - Cesur Karl’ın OnbirinciLudwig’le savaşırken söylediği gibi “je combats l’universellearaignée” (evrensel örümcekle savaşıyorum) -; kendimizekarşı tavrımız kibir, - kendi üzerimizde deney yapıyoruzçünkü, hiç bir hayvan üzerinde yapılmasına izinvermeyeceğimiz cinsten deneyler; canlı canlı yarıp açıyoruzruhumuzu keyifle ve merakla: ruhun “esenliği” bizi niyeilgilendirsinkidaha!Kendikendimizisağaltıyoruzsonradan:hasta olmak öğreticidir, bundan kuşkumuz yok, sağlıklıolmaktan daha da öğretici, - hattahastaedenler, kim olduğubelirsiz büyücü-hekimlerden ve “kurtarıcı”lardan dahagerekligörünüyorbugünbize.Şimdikendikendimizeşiddetgösteriyoruz, buna kuşku yok, biz cevval zekâları(Nussknacker) ruhun, biz kuşku duyanlar ve kuşkuuyandıranlar, sanki yaşam bilmece çözmekten(Nüsseknacken)ötebirşeydeğilmişgibi;iştebuyüzdenhergeçengündahakuşkuuyandıran,kuşkuduymayadahalayıkolacağızzorunlulukla;vebuyüzdenyaşamayadadahalayıkolacağız belki?.. Tüm iyi şeyler vaktiyle kötü şeylerdi; herkalıtsal günahtan bir kalıtsal erdem oluştu. Sözgelimi evlilik,uzun bir süre topluluk hakkının ihlali olarak görüldü; birkadını sırf kendine mal edecek denli kibirli olanlar cezaöderdibirzamanlar(bunaörnekolarakjusprimaenoctis [ilkgecehakkı],bugünhâlâKamboçya’darahiplerin,bu“eskiveiyigöreneklerin”koruyucularının,birayrıcalığıdır).Yumuşak,iyicil, uysal, merhametli duygular - ki şimdilerde değerleriöylesinearttıki,neredeyse“kendibaşınadeğerler”oldular-çok uzun zaman boyunca aşağılandılar, üstelik sahipleritarafından: yumuşak olmaktan utanılırdı, tıpkı bugün sertolmaktanutanıldığı gibi (bkz. “İyininveKötününÖtesinde”,s.232).Hukuka boyun eğiş: - ah, yeryüzününher yerindeki

Page 129: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

tüm asil soylar kendi kan davalarından nasıl da vicdanlarıdirenerek vazgeçtiler ve hukukun kendileri üzerlerindetahakkümkurmasına izinverdiler! “Hukuk”uzuncabir sürebirvetitum (yasaklanmış bir şey), bir taşkınlık, bir yenilikti;zorlayarak ve zorlayış olarak baş gösterdi; insanın, ancakkendinden utanç duyarak boyun eğmiş olduğu bir zorlayış.Yeryüzünde atılan en ufak adım bile, tinsel ve bedenseleziyetlere katlanılarak atıldı o zamanlar: tüm bu bakış açısı,“ileriye adım atmak için değil, hayır! sırf adım atmak,devinmek, değişmek için sayısız şehide gerek görmüş” bubakış açısı, özellikle bugün ne kadar yadırgatıcı geliyorkulağımıza, - “Tan Kızıllığı” s. 17 vd’nda ortaya koydum bubakış açısını. “Hiçbir şey”, denir s. 19 vd’nda, “şimdiövüncümüz olan şu insan aklı ve özgürlük duygusundandahapahalıyamalolmamıştır.Amabuövünçyüzündendirki,‘görenekahlakı‘nınhükümsürmüşolduğuasıl vebelirleyicibir temel tarih olarak ‘dünya tarihi’nin öncesinde yer almışve insanlığın karakterini belirlemiş olan o muazzam zamandilimlerini algılamamız bugün neredeyse olanaksızlaşmıştır:orası, acı çekmenin erdem olarak, zalimliğin erdem olarak,aldatmanın erdem olarak, öcün erdem olarak, aklıyadsımanınerdemolarak,bunakarşınrefahıntehlikeolarak,bilme tutkusunun tehlike olarak, barışın tehlike olarak,merhametin tehlike olarak, merhamet görmenin hakaretolarak, çalışmanın hakaret olarak, deliliğin tanrısallık olarak,değişiminkendiliğindenahlakdışıveyozlaşmayagebeolarakyürürlükteolduğuyerdi!”-

10

Page 130: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

Aynı kitabın 39’uncu sayfasında, en eski düşünür insansoyununhangi itibarla, hangi itibar baskısı altında yaşamakzorundakalmışolduğuaçıklanır,-vekorkusalmadığıölçüdede aşağılanarak. Düşün kılık değiştirmiş bir biçimde, ikianlamlı bir görünümle, kötü bir yürek ve çoğunlukla datedirgin bir kafa ile belirdi yeryüzünde: buna şüphe yok.Düşüneninsanlarıniçgüdülerindekietkinolmayan,karakaradüşünüpduran,savaşçıolmayanyanderinbirgüvensizlikleçevrelenmelerine yol açtı uzun zaman: bununla başaçıkmanın,kendilerinekarşıkararlılıklakorkuuyandırmaktanbaşkabiryoluyoktu.ÖrneğineskiBrahmanlarçokiyianlardıbuişten!Eneskifilozoflar,varoluşlarınaveortayaçıkışlarına,insanlara onlardan korkmayı belletmiş olan bir anlam, birdayanak ve bir arka plan vermeyi iyi bilirlerdi: dahadoğrusu,dahadatemelbirgereksinimdenyolaçıkarak,yanikendi kendileri karşısında korku ve hürmet edinmek içinyaparlardı bunu. Çünkü kendi içlerindeki tüm değeryargılarının kendilerine karşı yönelmiş olduğunuduyumsuyorlardı, “içlerindeki filozofa karşı duydukları hertürden şüphe ve direnci kırmak zorundaydılar. Dehşetli birçağın insanları olarak dehşetli yöntemlerle yaptılar bunu:kendikendilerinezulmederek,kendikendilerineyaratıcıbirşekilde eziyet ederek - kendilerini yenilediklerineinanabilmek için, tanrılara ve geleneklere karşı önce kendiiçlerinde zor kullanmaları gereken, bu güce susamışmünzevilerin ve düşünce yenileyicilerinin başlıca yöntemibuydu. Binlerce yıllık kendine eziyetin sonunda öylesine birgüç duygusu ve özgüven edinmiş ve böylece yeni bir cennetkurmaya girişmiş olan Kral Visvamitra’nın ünlü hikâyesinihatırlatırım: yeryüzündeki en eski ve en yeni filozofgeçmişinin uğursuz simgesi, - kim günün birinde “yeni bir

Page 131: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

cennet” kurmuşsa, gerekli gücü kendi cehennemindebulmuştur…Tümolguyukısa formüllerhalindeözetleyelim:felsefi tin önce hep, dahaönceden saptanmış düşünür insantipine bürünmek, o kılığa girmek zorunda kalmıştır; rahipkılığına, büyücü kılığına, kâhin kılığına, genel olarak dindarbir insankılığına,kineölçüdeolursaolsunolanaklıolabilsin:çileciidealuzunsüre,birtezahürbiçimivevarolmaönkoşuluolarak işineyaramıştır filozofun, - filozofolabilmek içinçileciidealitemsiletmek,onutemsiledebilmekiçinseonainanmakzorunda kalmıştır. Filozofun, en yakın zamana değin eldenbırakılmamışveböylelikleneredeysekendibaşınafilozoftavrıolarak geçerlik kazanan, kendine özgü biçimde dünyayıreddeden, yaşama düşman, duyulara güvenmez,duyusallıktan arınmış kendini-soyutlama tavrı. Bu tavır herşeyden önce, felsefenin oluşmuş ve süregelmiş olduğukoşullarınzorluğununbirsonucudur:çünküfelsefeçilecibirkılıf ve giysi, çileci bir kendini-yanlış-anlama olmaksızınyeryüzünde çok uzun bir süre olanaklı dahi olamazdı. Açıkseçik bir ifadeyle söylersek: çilecirahip, şu en yakın zamanakadar, sevimsiz ve kasvetli bir tırtıl biçiminde tezahüretmiştir, felsefe de yalnızca o biçim içinde yaşamaya hakkazanabilmiş, öylece sürünegelmiştir… Bu durum değişti migerçekten? O renkli ve tehlikeli kelebek, bu tırtılın içindegizlediği o “tin” her şeye rağmen sonunda gene de, dahagüneşli, daha sıcak, daha aydınlanmış bir dünya sayesinderahip kisvesinden kurtarılıp ışığa doğru salıverildi migerçekten? Bugün artık yeteri kadar kıvanç, atılganlık,yüreklilik, özgüven, tinsel istenç, sorumluluk istenci, istençözgürlüğümevcutmuki,bundanböyleyeryüzünde “filozof’’gerçekten-olanaklıolsun?..

Page 132: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

11

Ancak şimdi, çileci rahip görüş sahamıza girdikten sonrasorunumuzun, “çileci idealin anlamı” sorununun üzerineciddi olarak gitmeye başlıyoruz, - ancak şimdi “ciddiyet”ebiniyoriş:ciddiyetinasıltemsilcisi ilekarşıkarşıyayızbundanböyle. “Ciddiyetin anlamı nedir?” - daha da esaslı olan busoru daha şimdiden dilimizin ucunda belki: fizyologlarasorulmasıuygundüşecekbirsoru,amabizşimdilikatlıyoruzbusoruyu.Çilecirahibinyalnızcainancıdeğil,istenci,iktidarı,ilgisi de o idealde yatar. Var olma hakkı o ideale bağlıdır: oidealinmuhalifleri olduğumuzu varsayarsak, ne de korkunçbir hasma çatmış olduğumuza şaşmamak gerekir. O idealiyadsıyanlara karşı kendi varoluşu için savaş veren birhasım!.. Öte yandan, böylesi taraflı bir yaklaşımın, bizimsorunumuzaçısındanfazlabiryararıolacağıdadahabaştanpek olası gözükmemektedir; çileci rahibin burada açılantartışmanın en nesnel bilirkişisi ve yargıcı olması bir yana -kendi idealininenbaşarılısavunucusuolmasıdahipekolasıdeğildir - bir kadın “kendi başına kadın”ı savunmakistediğinde bunu neden başaramıyorsa, aynı nedendenötürü. Dolayısıyla, bizi adamakıllı çürüteceğinden korkmakyerine, kendisini bize karşı doğrudürüst savunabilmesi içindaha çok bizim ona yardım etmemiz gerekecek - bu kadarıapaçık ortada… Burada tartışma konusu olan düşünce,yaşamımıza çileci rahipler tarafından biçilen değerdir: onlartarafından yaşam (ait olduğu her şeyle, “doğa”yla,“dünya”yla, tüm “oluş” ve “kalımsızlık” alanıyla birlikte)tümden farklı türde bir varoluşla, yaşamın karşıtı olan veonundışında kalanbir varoluşla ilişkilendirilir, ola ki yaşamkendine karşı cephe almış, kendi kendini reddediyor olsun:

Page 133: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

böyle bir durumda, bir çileci-yaşam durumunda, o diğervaroluşa bir köprü olarak görülür yaşam. Çileci kişi, girilmişama artık nerede başlamışsa oraya dek geri katedilmesigereken bir yanlış-yol olarak ele alır yaşamı; ya da eylemyoluyla yanlışlığı kanıtlanacak - yanlışlığı kanıtlanmakzorunda olan bir yanılgı olarak: çileci kendisine uyulmasınıtalep eder çünkü, yapabildiği yerde zorla kabul ettirir kendivaroluş değerlendirimini. Nedir bunun anlamı? Böylesi akılalmazbirdeğerlendirmebiçimi, insanlık tarihine istisnaibirdurum ve bir acayiplik olarak geçmemiştir: var olan enyaygın ve en sürekli olgulardan biridir o. Yeryüzüvaroluşumuzunbüyükharfliyazısıuzakbiryıldızdanokunsa,yeryüzünün asıl çileci gezegen olduğu, hoşnutsuz, kibirli vesevimsiz, kendilerine, yeryüzüne, tüm yaşama karşıduyduklarıderintiksintidensıyrılamayanveeziyetetmektenzevk aldıkları için kendilerine olabildiğince eziyet eden -büyük bir olasılıkla da yegâne zevkleridir bu - yaratıklarınbarındığı bir köşe olduğu sonucuna saptırabilirdi belki de.Çileci rahibin ne kadar düzenli, ne kadar yaygın ve nasılneredeyse her dönemde ortaya çıkmış olduğunu iyicedüşünelim; tek bir ırka has değildir o; her yerde serpilirbüyür; her sosyal sınıf içinden çıkıp boy atar.Değerlendirimini kalıtım yoluyla üretip çoğalttığından değil:bununtersinedirdurum,-derinbiriçgüdü,genelolarakelealındığında, üremeyi yasaklar ona daha çok. Bu yaşamdüşmanıtürüntekrartekrarboyveripserpilmesineyolaçan,birinci dereceden bir gereklilik olsa gerektir, - böylesi bir“özçelişki” tipinin soyunun tükenmemesi yaşamın kendiçıkarına olsa gerektir. Çünkü çileci yaşam bir “özçelişki”dir:eşi benzeri bulunmaz bir hınç, yaşamdaki bir şey üzerindedeğil, yaşamın kendisi üzerinde, yaşamın en köklü, en

Page 134: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

kuvvetli, en temel koşulları üzerinde hâkimiyet kurmakisteyendoymakbilmezbiriçgüdününvegüçistencininhıncıhüküm sürmektedir burada; kuvveti, kuvvetin kaynaklarınıtıkamak için kullanma girişiminde bulunulmaktadır burada;bakış, hasetle ve sinsice, fizyolojik gelişime karşıyöneltilmiştir, özellikle de onun dışavurumuna, güzelliğe,neşeye karşı; ve bir yandan da nasipsizlikten, körelmeden,ıstıraptan, talihsizlikten,çirkinolandan,kendikendinizararauğratmaktan, benliksizleşmeden, kendini kırbaçlamaktan,kendini feda etmekten zevk alınır ve bunlarda zevk aranır.Tümbunlar sondereceparadoksal: ikilikliolmak isteyen, buıstıraptan zevk alan ve hatta kendi önkoşulu olan fizyolojikyaşam yetisi zayıfladığı ölçüde daha da kendinden emin veutkuluolagelenbirikiliklekarşıkarşıyayızburada.“Sonkerteazaptakiutku”:buabartılısimgealtındasavaşvermiştirçileciidealötedenberi;bubaştançıkarıcıbilmecede,bubüyüleyicieziyetimgesindegörmüştürenaydınlıkışığını,selametini,ennihayetindeki zaferini. Crux, nux, lux (çarmıh, fındık, ışık) -bunlarınüçübirdironda.-

12

Ete kemiğe bürünmüş böylesi bir çelişki ve doğaya aykırılıkistencinin felsefe yapar duruma getirildiğini varsayalım:neyin üzerine salıverecektir en içsel keyfiliğini? En kesinbiçimde hakiki olarak, gerçek olarak duyumsanan şeyinüzerine:yanılgıyıtamdaasılyaşamiçgüdüsünün,hakikatienmutlak biçimde konumlandırdığı yerde arayacaktır.Sözgelimi, Vedanta felsefesinin çilecilerinin yapmış oldukları

Page 135: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

gibi, bedenselliği yanılsamaya indirgeyecektir, ıstırabı daöyle, çeşitliliği, “özne” ve “nesne” kavram karşıtlığınıntümünü-hepsiyanılgı,yanılgıdanbaşkabirşeydeğil!Kendi‘Ben’ine inancı kendinden esirgemek, kendi “gerçekliğini”yadsımak - ne zafer! - üstelik artık yalnızca duyulara karşı,görünürolanakarşıbirzaferdedeğil,çokdahaüstüntürdenbirzafer,akla karşıgirişilmişbirzorbalıkvevahşet:öylebirhaz ki bu, çileci kendini-aşağılama ve kendini-küçümsemeakla şunu bildirdiğinde doruğuna ulaşır: “bir hakikat vevaroluş diyarı var, ama akla yasak bu diyar!”… (Sırasıgelmişken: Kant’ın “şeylerin anlaşılabilirlik karakteri”kavramındabile,aklıaklakarşıçevirmeyedüşkünbuihtiraslıçileci çelişikliğin kalıntıları vardır: çünkü “anlaşılabilirlikkarakteri”şeylerinbirtürdenyapısınıbetimlerKant’ta;öyleki zihin bu yapı ile ilgili olarak, onun zihin için - hiçmi hiçkavranamaz olduğunu kavrayabilir ancak.) - Ama biz genede, özellikle de bilenler olarak, alışılagelmiş görüş açılarınınvedeğerlendirmelerinböylesikararlı tersçevrimlerinekarşı(ki bunlar yoluyla tin fazla uzun bir süre ve görünüşebakılırsa kudurmuşçasına ve boşu boşuna, kendi kendineöfkelenmiştir)nankörlüketmeyelim:birkezolsunböylesinefarklı görmek, farklı görmeyi istemek, zihnin ileriki“nesnelliği” açısından hiç de önemsiz bir zihin eğitimi vehazırlığı sayılmaz, - “nesnellik” burada “ilgisiz görü” olarakdeğil(kibubirkavramdeğildir,saçmalıktır),kişininlehtevealeyhte şeyleri denetim altına alma ve bunları bir arayagetirmek ve birbirinden ayırmak yetisi olarakanlaşılmaktadır: öyle ki kişi tam da bu görüş açıları veduygulanımsal yorum farklılıklarını bilgi açısından yararlıkılmayı bilsin. İyisi mi filozof beylerim, sakınalım kendimizibundan böyle “arı, istençsiz, ıstırapsız, zamansız bir bilgi

Page 136: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

öznesi” koyutlamış olan o eski, tehlikeli kavramuydurmacasından; sakınalım “saf akıl” “mutlak tinsellik”“kendi başına bilgi” gibi çelişkili kavramların ahtapotkollarından: - tasarlanması mümkün olmayan bir gözüntasarlanması talep edilir burada hep, öyle bir göz ki yönüolmayacak, etkin ve yorumlayıcı kuvvetlerinin önü alınmışolacak, bu kuvvetlerden yoksun olacak, oysa ancak bukuvvetler sayesinde görmek ‘bir şeyi’ görmek olur, hep birsaçmalık ve olmayan bir göz kavramı talep edilir buradakısacası. Yalnızca bir görüş açısından görme, yalnızca birgörüşaçısından“bilme”vardır;vebirkonuya ilişkinnedenliçok duygulanıma söz hakkı verirsek, bir konuyanedenli çokve farklı gözle bakmayı becerirsek, o konu hakkındaki“kavramımız”, “nesnelliğimiz” o denli eksiksiz olur. İstencitümden elemek, duygulanımları topyekûn askıya almak;diyelimki yapabildikbunu:nasıl? zihnihadımetmek demekolmazmıbu?..

13

Ama geriye dönelim. “Yaşama karşı yaşam”; çileci insandatemsil edilmiş gibi görünen böylesi bir “özçelişki” - şimdilikbu kadarı ortada -psikolojik olarak değil fizyolojik olarakhesabı yapıldığında da, düpedüz bir saçmalıktır. Olsa olsagörünüşte bir “özçelişki”dir; asıl doğası uzun süreanlaşılamamış, uzun süre kendi başına tanımlanamamış birşeyin bir tür geçici dile gelişi, yorumu, formülü, ayarlanımı,psikolojik bir yanlış anlaması olsa gerektir; - bir söz sadece,insanın bilgisindeki eski bir gediğe sıkışıp kalmış bir söz.

Page 137: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

Kısaca gerçeği koyayım bunun karşısına: çileci ideal, tümyolları kullanarak ayakta kalmaya çalışan ve varoluşu içinsavaş veren yozlaşmaya yüz tutmuş bir yaşamın koruma vesağaltma içgüdülerinden kaynaklanır; çileci ideal, yaşamın enderin, en sağlam kalmış içgüdülerinin yeni araçlar vebuluşlar yoluyla durmaksızın mücadele ettiği kısmî birfizyolojik tutukluğa ve bitkinliğe işaret eder. Çileci idealböylesi bir araçtır: durum bu ideale saygı duyanlarınsandığının tersinedir kısacası, - yaşammücadele verir onuniçindeveonukullanarakdaölümleveölümekarşımücadeleverir, çileci ideal yaşamı korumak için çevrilmiş bir dolaptır.Onun insanlar üzerinde, özellikle de uygarlığın ve insanınehlileştirilmesinin dikiş tutturduğu her yerde, tarihin bizeöğrettiğiölçüdehükümsürebilmişvekudretlihalegelebilmişolması, önemlibir olgunun ifadesidir: şimdiyekadarki insantürünün, en azından ehlileştirilmiş insanın hastalıklılığının,insanın ölümle (daha doğrusu: yaşama karşı duyulanusançla, bitkinlikle, “son”a duyulan arzuyla) olan fizyolojikmücadelesinin ifadesidir. Çileci rahip, ete kemiğebürünmüşbaşka-türlü-olma, başka-yerde-olma arzusudur, bu arzununen yüksek derecesidir üstelik, onun asıl coşkusu vetutkusudur: ne var ki tam da arzulamanın bu gücüdür onuburayabağlayanzincir; tamdabuyüzdenburadaolmakveinsan-olmak için daha elverişli koşullar yaratmaya çalışmakzorundaolanbiraletedönüşür,-tamdabugüç yoluyla tümbir nasipsizler, sıkkınlar, talihsizler, kazazedeler, her türdenkendinden-mustaripler sürüsünü, içgüdüsel olarak onlarınçobanlığını üstlenerek varoluşa bağlar. Anlamışsınızdır beniartık:buçilecirahip,yaşamınbusözdedüşmanı,bureddeden,- yaşamın en büyük korumacı ve Evet - yaratıcıkudretlerindendir tamda…Neyebağlıo,ohastalıklılık?Zira

Page 138: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

insan, herhangi bir başka hayvana oranla daha hasta, dahagüvensiz,dahadeğişken,dahabelirsizdir,bunaşüpheyok, -hastahayvanınkendisidiro:nasıloluyorbu?Gerçitümdiğerhayvanların toplamınaoranladahaçokşeyekalkışmış,dahaçok şeyi yenilemiş,daha çok şeyekafa tutmuş, yazgıyadahaçokmeydan okumuştur kuşkusuz: o, kendi kendinin büyükdeneycisi, o tatminsiz, o doymak bilmez, o en sonhükümdarlık için hayvanla, doğayla, tanrılarla mücadeleeden, -o,hâlâzaptedilmemişolan,ebediyengelecekteolan,kendi itici kuvvetinden huzur bulamayan, öyle ki geleceği,herşimdi’ninetinibirmahmuzgibiamansızcadeşen:-nasılolacaktı da böylesi yürekli ve zengin bir hayvan aynızamanda tehlikeye en çokmaruz olan, tümhasta hayvanlariçindeenuzunsüreliveenderindenhastaolanolmayacaktıki?.. İnsanusandı,hemdesıkça;buusanmanınsalgınlarıdavar(1348yılıdolaylarında,ölümdansızamanında):amabutiksinti bile, bu yorgunluk, bu kendinden bıkma bile -öylesinegüçlübirşekildeaçığaçıkarkionda, tekraryenibirzincire dönüşüverir hemen. Onun yaşama dediği “hayır”,âdeta bir büyüyle bir sürü yumuşak “evet”i gün ışığınaçıkarır; öyle ki yaralanırsa bu yıkım, “özyıkım” ustası, -yaranınkendisizorlarsonradanonuyaşamaya…

14

İnsanda hastalıklılık ne derece olağansa - ki bu olağanlığıyadsıyamayız -, ruhsal-bedensel kudretliliğin nadirörneklerine, insanlığınmutlurastlantılarına oderecehürmetetmek,nasipliolanlarıbuenpishavadan,hasta-havasından

Page 139: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

o derece sıkı korumak gerekir. Yapılıyormu bu?.. Sağlıklılariçin en büyük tehlike hastalardır; felaket kuvvetlilere enkuvvetlilerden değil en zayıflardan gelir. Biliniyor mu bu?..Genelolarakdüşünülürse,azalmasıdilenecekolanşeyinsanakarşı duyulan korku değildir: çünkü bu korku kuvvetlilerikuvvetli,kimizamandakorkunçolmayazorlar-nasipliinsantipini ayakta tutar. Asıl korkulması gereken ve başka hiçbirfelaketin olmadığı kadar feci olan şey, insana karşı duyulanbüyük korku değil ona karşı duyulan büyük tiksinti, kezabüyük merhamettir. Bu ikisi günün birinde çiftleşse,kaçınılmaz olarak en ürkütücüsünden bir şey geliverirdidünyaya hemen, insanın “son istenci”, onun hiçlik istenci,nihilizm. Ve nitekim çok da hazırlık var bunun için. Kimyalnızca burnuyla değil gözleri ve kulaklarıyla da koklarsa,bugünadımınıattığıneredeyseheryerdebirtürtımarhanehavası, hastane havası sezinler, - insanlığın kültürbölgelerinden söz ediyorum elbette, şimdilerde yeryüzündevar olan her tür “Avrupa”dan.Hastalıklılardır insan için enbüyüktehlike:kötülerdeğil,“yırtıcıhayvanlar”değil.Dahaenbaşından kazaya uğramış olanlar, ezilmişler, yıkılmışlar -onlardır,enzayıfolanlardır insanlararasındayaşamıenfazlabaltalayanlar, yaşama, insana, kendimize güvenimizi entehlikeli biçimde zehirleyenler ve sorgulayanlar. Neredekaçınılırondan,insanaderinbirhüzünbulaştıranokaçamakbakıştan, baştan kusurlu doğmuş olanın o geriye dönükbakışından,böylesibir insanınkendikendinene söylediğinieleverenobakıştan,-biriççekişolanobakıştan!“Herhangibaşka biri olsam!” diye iç çeker o bakış, “ama ümit yok.Neysemoyum:kendikendimdennasıl kurtulurum?Amaneyapayım ki - bıktım kendimden!” … Böylesi bir kendiniaşağılama zemininde, bu gerçek bataklık zemininde her tür

Page 140: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

yabaniot,her türzehirlibitkiyetişirvehepsidepekküçük,pek saklı, pek sahtekâr, pek yapmacıktır. Burada intikam vekuyruk acısı duygularının solucanları kaynar; gizli saklılıklarve itiraf edilemez şeyler havayı leş gibi kokutur; burada enkötücülkomplodurmadanağınıörer,-acıçekenin,nasipliveutkulu olana karşı kurduğu komplo; burada utkulu olanıngörünüşündennefret edilir. Üstelik bu nefreti nefret olarakitirafetmemekiçindeneyalanlaratmak!Büyüklaflar,büyükedalar içinnezahmetleregirmek,nasıldabir“dürüst” iftirasanatı! Bu nasipsizler: ne de asil bir belagat akardudaklarından! Ne de çok şekerle kaplanmış, sahte,teslimiyetçi bir boyun eğme yüzer gözlerinde! Ne isterler kibunlar aslında? Adaleti, sevgiyi, bilgeliği, üstünlüğü enazından temsil etmek - budur, bu “en alttakiler”in, buhastaların ihtirası! Ve ne de maharetli kılar bu ihtiras!Erdemindamgasını,hattaerdeminşıngırtısını,erdeminaltınşıngırtısını dahi taklit etmedeki kalpazanlık becerisinehayranlıkduymamakeldedeğildirzira.Bunlarerdemiiyideniyiyesahiplendilerartık,buzayıflarveümitsizcehastalıklılar,buna şüphe yok: “yalnızca biziz iyi olanlar, adil olanlar”diyorlar, “yalnızca biziz homines bonae voluntatis”(iyi niyetliinsanlar). Bize yöneltilmiş canlı ithamlar, ihtarlar olarakgeziniyorlararamızda,-sankisağlık,nasiplilik,kuvvet,kıvanç,iktidar duygusu kendi başlarına utanılacak şeylermiş gibi,ileride kefareti ödenmesi, hem de acı şekilde ödenmesigereken şeylermiş gibi: ah, kendileri nasıl da hazırdırödetmeye aslında, nasıl da can atarlar cellat olmaya! Yargıçkılığına bürünmüş, “adalet” sözcüğünü zehirli bir tükürükgibi sürekli ağızlarında taşıyan, ağızları, her keyfi yerindegörünen ve hoşnutlukla kendi yolunda gidene tükürmeyehazır biçimde büzülmüş intikam düşkünleri bolca bulunur

Page 141: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

onlar arasında. O en iğrenç kendini-beğenmişler türü, oyalancı doğuştan sakatlar, “güzel ruhlar” temsil etmekpeşinde olan ve kepazeye dönmüş duyusallıklarını dizelerevebaşkabebekbezlerinesarıpsarmalayarak“yürekpaklığı”diye pazara sürenler de eksik değildir aralarında: ahlakınonanistleri ve “kendi kendilerini doyuma ulaştıranlar”ı.Hastaların, herhangi bir üstünlük biçimini temsil etmeistençleri, sağlıklılar üzerinde despotluk kurmaya götürengizliyollarısezmeiçgüdüleri,-bunun,enzayıfolanınbugüçistencinin bulunmadığı yer var mıdır ki! Özellikle de hastakadında: hükmetmenin, ezmenin, kasıp kavurmanıninceliklerinde onun üstüne kimse yoktur. Ne canlı ne ölühiçbir şeyi sakınmazhastakadın,enderindegömülüşeylerikazıp yeniden açığa çıkarır (Bogo’lar, “kadın bir sırdandır”der).Herailenin,herkurumun,hertopluluğunarkaplanınabir göz atın: hepsinde hastaların sağlıklılara karşıyürüttükleri savaş, - çoğu zaman küçük dozda zehirlerle,iğnelemelerle, sinsi bir hoş görür yüz ifadesi ile sürdürülen,ama kimi zaman da “haklı öfke”yi oynamayı yeğleyen ohasta-riyakârlığının gürültülü tavırları ile sürdürülen sessizbir savaş. Bilimin kutsanmış odalarına kadar gelir hastalıklıköpeklerinboğuköfkehavlamaları,bu“asilane”riyakârlarınkudurganyalancılığıvehiddeti(anlayabilenokurlarabirkezdaha, bugünün Almanya’sında ahlaki süprüntüyü en çirkinveeniğrençşekildekullananBerlinliintikamhavarisiEugenDühring’i hatırlatırım: Dühring, günümüzün ilk ahlakyaygaracısı; kendibenzerleri, Yahudi karşıtları arasındabileilk). Hepsi hınç insanıdır bunların, bu fizyolojik yöndenkazaya uğramışların ve kurtlanmışların, altı intikamkaynayan, sarsılıp duran bir toprak, mutlu olanlara karşıpatlamaları bitip tükenmeyen, doymak bilmeyen ve intikam

Page 142: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

içinbüründüklerikılıklar,intikambahanelerideaynışekildebitimsizolan: intikamınen son, en ince, enyüce zaferinenezaman ulaşırlar ki bunlar? Kendi sefilliklerini, var olan tümsefilliği mutluların vicdanına kakmayı başardıklarındakuşkusuz: öyle ki gün gelip de mutluluklarından utanmayabaşladıklarında bu mutlular ve belki de kendi aralarındabirbirlerine “mutlu olmak ayıp! çok sefalet var!”dediklerinde… Oysa mutluların, nasiplilerin, bedenen veruhen güçlülerin mutluluğa hakları olduğu konusunda buşekilde kuşku duymaya başlamalarından daha büyük vedaha feci bir yanlış anlama olamaz. Defolsun bu “tersdönmüşdünya”!Defolsunburezilduygucıvıklığı!Hastalarınsağlıklıları hasta etmemesi - ve bu öylesi bir duygu cıvıklığıolurdu - bu olmalı işte yeryüzündeki en baş görüş açısı: -ama bunun için her şeyden önce sağlıklıların hastalardanayrı tutulmaları, hastaları görmekten bile korunmalarıgerekirki,hastalarlakarıştırmasınlarkendilerini.Hastabakıcıya dadoktor olmakmıdır onların görevi yoksa?..Neki kendigörevlerinibundandahavahimbirşekildeyanlışanlayamazveyadsıyamazlar,-dahayüksekolan,dahaalçakolanınaletiolmayaindirgememelidirkendini,mesafetutkusugörevleridesonsuzadekbirbirlerindenayrıtutmalıdır!Onlarınvarolmahakkı,gürsesliçanınahenksiz,kırıkçandanayrıcalığıbinkatdaha fazladır üstelik: yalnızca onlardır geleceğingüvenceleri,yalnızca onlar yükümlüdür insanın geleceğinden. Onlarınyapabileceklerini, onların yapmak zorunda olduklarınıhastalar asla yapamamalı ve yapmak zorunda olmamalıdır:ama yalnızca kendilerinin yapması gerekeni yapabilecekduruma geleceklerse eğer, hâlâ mümkün müdür kihastaların doktoru, avutanı, “kurtarıcısı” olmaları?.. İşte buyüzden temiz hava! temiz hava! Ve ne olursa olsun uzak

Page 143: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

durmak tüm kültür tımarhanelerinin ve hastanelerinincivarından!İştebuyüzdennezihçevre,bizimçevremiz!Yadayalnızlık, ille de olması gerekiyorsa!Amaneolursa olsun içedönük çürümenin ve içten içe kurtlanmış hastaların leş gibibuharlarındanuzakdurmak!..Ki,dostlarım,özellikledebizleriçin ayrılmışa benzeyen en beterinden iki salgına karşı enazındanbir süredahakoruyalımkendimizi, - insanaduyulanbüyüktiksintiyekarşı!insanaduyulanbüyükmerhametekarşı!..

15

Hastalara bakmanın, hastaları sağaltmanın nasıl kesinliklesağlıklılarıngöreviolamayacağı tümderinliğiylekavrandıysa- ki özellikle burada derine inilmesini, bu konununderinlemesinekavranmasınıistiyorum-bununlaberaberbirbaşka zorunluluk daha kavranmış demektir, - kendileri dehasta olandoktorlarınvehastabakıcıların zorunluğu: ve işteartık çileci rahibinanlamını iki elimizle yakalamışve tutmuşbulunuyoruz. Çileci rahibi, hasta sürünün öncedenbelirlenmiş kurtarıcısı, çobanı ve savunucusu olarakgörmemizgerekiyor:ancakbuyollaanlarızonunomuazzamtarihi misyonunu. Acı çekenler üzerinde hükümdarlıktır onunetki alanı, buna yöneltir içgüdüsü onu, bunda gösterir enkendine özgü hünerini, ustalığını, bunda bulur kendine hasmutluluğunu. Kendisinin de hasta olması, hastalarla vetalihsizlerle temelden akraba olması gerekir onlarıanlayabilmesi, - onlarla anlaşabilmesi için; ama kuvvetliolması da gerekir, başkalarına olduğundan daha da çokkendine hükmetmesi, her şeyden önce de güç istencinin

Page 144: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

sağlam olması gerekir, ki hastalarda güven ve korkuuyandırsın;onlaratutunacakbirdal,direnç,destek,baskı,elimaşalı eğitimci, despot, tanrı olabilsin. Onları korumakzorundadır, sürüsünü - kime karşı? Sağlıklılara karşı, bunaşüphe yok, ve sağlıklılara duyulan hasede karşı; tüm kaba,şiddetli, azgın, haşin, zorba yırtıcı sağlığın ve güçlülüğündoğal muhalifi ve aşağılayanı olması gerekir onun. Rahip,nefret ettiğinden daha kolay aşağılayan o daha hassashayvanın ilk biçimidir. Yırtıcı hayvanlarla savaşmaktankaçınamayacaktır, şiddetten çok hilekarlığın (“tinin”)savaşından elbette; - bu yüzden belirli durumlar için,kendinde adeta yeni bir yırtıcı hayvan tipi geliştirmesi, hiçdeğilse öylesi bir hayvan tipinedelaletetmesi gerekecektir, -kutup ayısının, çevik, soğuk, pusuya yatmış panterin veazımsanamayacak ölçüde de tilkinin, korku saldığı kadarçekici de olan bir birleşimi gibi görünen yeni bir hayvankorkunçluğu.Gerektiğindeayıgibiciddi,saygın,kurnaz,soğuk,üstünolduğunainandırarak,esrarengizgüçlerinhabercisivesözcüsü olarak diğer türden yırtıcı hayvanların arasınakarışır, bu toprak üzerinde ekebildiği her yere ıstırap, ikilik,“özçelişki” ekmeye ve kendi hünerinden fazlasıyla emin, acıçekenler üzerinde sürekli bir hâkimiyet kurmaya kararlıolarak. Beraberinde merhemler ve balsamlar getirir, bunaşüphe yok; ama ilkin yaralaması gerekir ki doktor olsun;sonradan, yaranın verdiği ağrıyı dindirirken aynı zamandazehirlerdeyarayı-eniyibuiştenanlarzira,çevresindekitümsağlıklı şeylerin zorunlu olarak hasta, tümhasta şeylerin dezorunlu olarak evcil olduğu bu büyücü ve yırtıcı hayvanterbiyecisi. Aslında, hasta sürüsünü oldukça iyi korur butuhaf çoban, - kendilerine karşı da korur onları, sürü içindekor gibi yanan fesatlığa, hilekârlığa, kötücüllüğe karşı ve

Page 145: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

müptelalara ve hastalara has daha ne varsa tümüne karşı;kurnazca, sert ve gizliden gizliye savaşır anarşiyle ve o entehlikeli patlayıcı maddenin, hıncın sürekli biriktiği sürüiçinde her an baş gösterebilecek çözülmeyle. Bu patlayıcıyı,sürüyüve çobanıparçalayıpdarmadağın etmeyecek şekildeboşaltmak, budur onun asıl hüneri ve başlıca yararlılığı;rahiplerin varoluşunun değeri en kısa şekilde bir formülleifade edilmek istenseydi, doğrudan doğruya şusöylenebilirdi: rahiphıncınyöndeğiştiricisidir.Heracı çeken,içgüdüselolarakacısınabirnedenararçünkü;dahadoğrusubir fail, daha da belirlersek, acıya duyarlı, suçlu bir fail, -kısacası, duygulanımlarını herhangi bir bahane üzerinden,fiilen ya da gıyaben boşaltabileceği herhangi bir canlı:duygulanımları boşaltma, acı çekenin en büyük rahatlama-yani uyuşturma -girişimidir çünkü, her tür ıstıraba karşıelinde olmaksızın arzuladığı uyuşturucusudur. Hınç, intikamve bunlara akraba şeylerin gerçek fizyolojik nedeni ancakburada bulunabilir kanımca, ıstırabı duygulanım yoluylauyuşturma isteğindeyani: -bunlarınnedenigenellikle,banakalırsa çok da yanlış olarak, savunma amaçlı bir karşısaldırıda, basit bir tepkisel korunma önleminde, anidenbelirmiş bir zarar ve tehlike durumunda gösterilen, kafasızbir kurbağanın bile yakıcı bir asitten korunmak içingösterdiği türden bir “tepkesel harekette” aranıyor. Oysafarktemelbir fark:birdurumda,dahafazlazarargörmeninönüalınmakisteniyor,diğerdurumda,kıvrandıran,gizlisaklı,dayanılmaz olmaya başlayan bir ıstırap herhangi türden,dahaşiddetlibirduyguyoluylauyuşturulmakvehiçdeğilseoan için bilinçten silinmek isteniyor, - bunun için birduygulanıma gerek vardır, olabildiğince vahşi birduygulanıma ve onu uyarıp harekete geçirecek, uygun olan

Page 146: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

ilkbahaneye.“Kendimikötühissetmembirininsuçuolmalı”-tüm hastalıklılara özgü bir çıkarsama biçimidir bu vekendilerini kötü hissetmelerinin gerçek nedeninden,fizyolojik nedeninden, ne denli bihaberlerse, o denli onlaraözgüdür (bu neden, sözgelimi bir nervus sympathicus [sinirsistemi] rahatsızlığında yatabilir ya da aşırı bir safra kesesisalgısında, veya kandaki sülfürik ve fosforik asit içerenpotasyum bileşikleri eksikliğinde ya da kan dolaşımınıengelleyen bağırsak gazlarında ya da yumurtalıklarınbozulmasında ve benzeri şeylerde). Acı çekenlerin hepsi de,ıstırap veren duygulanımlara bahane bulmak konusundamüthiş bir heves ve yaratıcılık gösterirler: kuruntularından,kötülükler ve görünürdeki kısıtlamalar üzerine kara karadüşünmekten bile zevk alırlar; kıvrandırıcı bir şüpheyleistedikleri gibi heyecana kapılacakları ve kendi kötülükzehirleriyle kendilerinden geçebilecekleri karanlık,sorgulanası hikâyeler bulmak için geçmişlerinin vebugünlerinin bağırsaklarını talan ederler - en eski yaralarıdeşerler, çoktan kapanmış yaraların izlerini kanatırlar; eşi,dostu,çoluğuçocuğu,enyakınlarındadahanevarsahepsinifail yapar çıkarlar. “Acı çekiyorum: bu birinin suçu olmalı” -böyledüşünürherhastalıklı koyun.Amaçobanı, çileci rahiponaderki:“Doğrudurkoyunum!birininsuçuolmalıbu:amasenkendinsinobiri, yalnızca sensinbunda suçluolan, - senkendinsinyalnızcakendininsuçlusu!”… Yeterince cüretkâr bu,yeterinceyanlış:amabirşeyeldeedildibununlaenazından;bununla, daha önce de söylediğim gibi, hıncın yönü -değiştirildi.

Page 147: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

16

Yaşamın hekimlik içgüdüsünün benim düşünceme göre,çileci rahip yoluyla neye en azından gayret etmiş ve “suç”,“günah”, “günahkârlık”, “ahlaki düşkünlük”, “lanet” gibiböylesi paradoksal ve mantığa aykırı kavramların geçicidespotizmini neyi elde etmek için kullanmış olduğunutahmin edersiniz artık: hastaları belirli bir dereceye kadarzararsız kılmak için, iyileşemeyecek olanların kendikendilerini yok etmelerini sağlamak için, ağır hastaolmayanlarıdosdoğrukendikendilerininüzerineyöneltmek,hınçlarının yönünü tersine çevirmek için (‘Tek bir şeygerektir”)ve tümacı çekenlerinkötü içgüdüleriniözdisiplin,özdenetim ve kendini aşma amaçlarına yönelik olarakböylecesömürmekiçin.Kendiliğindendeanlaşılacağıgibi,butürden bir “ilaç”la, basit bir duygulanım ilacıyla, fizyolojikanlamdagerçekbirhasta-tedavisininsözkonusuolamayacağıaçıktır; kaldı ki yaşam içgüdüsünün bununla herhangi birtedaviöngörmüşvehedeflemişolduğudahi ileri sürülemez.Bir yanda, hastaları sıkıştırıp tıkıştırmanın ve örgütlemeninbir türü (“kilise” sözcüğü bunun en tutulan adıdır), diğeryanda, sağlıktan yana daha çok nasiplenmiş, daha eksiksizkalıbadökülmüşolanları bir tür geçici emniyet altına almakve böylelikle sağlıklı ile hasta arasında bir uçurum açmak -buydu uzunca bir süre yapılan! Ve fazlaydı! çok fazlaydı!..(Görüldüğügibibuincelemede,benimihtiyacımolantürdenokurları göz önüne aldığımda gerekçelendirmeme lüzumdahiolmayanbirvarsayımdanyolaçıkıyorum:“günahkârlık”insandabirolgudeğildir,dahaçokbirolgunun,fizyolojikbiraksaklık olgusunun yorumudur - bu yorum da, bizler içinartık hiçbir bağlayıcılığı olmayan ahlaksal-dinsel bir bakış

Page 148: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

açısından ele alınmıştır. Bir kişinin kendini “suçlu”“günahkâr” hissetmesi, kesinlikle onun haklı olarak böylehissettiğini kanıtlamaz; tıpkı kişinin sırf kendini sağlıklıhissettiği için sağlıklı olmaması gibi. Ünlü cadı davalarınıhatırlayın:ozamanlar,enkeskingörüşlüveinsancılyargıçlarbile, ortada bir suç olduğundan kuşku duymuyorlardı;“cadılar”ınkendileridahikuşkuduymuyorlardı bundan, - yinedesuçyoktuortada.-Ovarsayımıgenişletilmişbiçimiyledilegetirirsem: “ruhsal ıstırap” benim için kesinlikle bir olgudeğil, şimdiye dek tam olarak formüle edilememiş olguların(nedensellik çerçevesi içinde) bir yorumudur yalnızca:dolayısıyla da henüz tümüyle havada kalan ve bilimselaçıdanbağlayıcıolmayanbirşeydir, -cılızbirsoruişaretininyerine konmuş tombul bir sözcüktür aslında. Bir kişi bir“ruhsal ıstırap”la baş edemiyorsa eğer, bunun sebebi, kababir ifadeyle söylersek, “ruhunda” değil daha büyük birolasılıkla karnında yatıyordur (kaba bir ifade dediğim gibi:ama aynı şekilde kabaca işitilsin, kabaca anlaşılsın gibi birarzuyu da dile getirmiyor asla…) Kuvvetli ve nasipli birinsan,yaşantılarını (eylemlerivekabahatleridedahilolmaküzere) hazmeder, tıpkı yediklerini hazmettiği gibi, kimizaman zorlu lokmalar yutmak zorunda kalsa da. Biryaşantıyla “baş edemiyorsa” eğer, bu tür bir hazımsızlıkdiğeri ne denli fizyolojikse o denli fizyolojiktir - ve gerçekteçoğunlukla o diğerinin sonuçlarından biridir yalnızca. - Lafaramızda,böylesibiranlayışlaher türmateryalizminensıkımuhalifiolunabiliryinede…

17

Page 149: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

Ama aslında bir doktormudur ki bu çileci rahip? - Kendini“kurtarıcı” olarak hissetmekten, “kurtarıcı” olarak hürmetgörmekten ne denli hoşlansa da onun bir doktoradlandırılmasının ne derece güçlükle kabul göreceğinikavramışbulunuyoruz.Yalnızca acı çekmeninkendisi ile, acıçekenin hoşnutsuzluğu ile savaşır o, bunun nedeni iledeğil,asıl hasta oluş ile değil, - rahibin ilacına yönelteceğimiz entemel itiraz bu olmalıdır. Gelgelelim, yalnızca rahibin bildiğivesahipolduğuogörüşaçısınayerleştirdikmikendimizibirkez,onunburadanbakaraknelergörmüş,aramışvebulmuşolduğuna duyacağımız hayranlığın sonu gelmeyecektir.Acınınhafifletilmesi,hertür“avutma”,-dehasınınbuolduğuçıkacaktır ortaya: nasıl da yaratıcıdır avutuculuk görevinikavrayışı, nasıl da pervasızca ve cüretle seçmiştir bu göreviçin kullanılacak araçları! Özellikle deHıristiyanlık, içinde enustalıklıavutmayollarınınbulunduğubirhazineodasıolarakadlandırılabilir;ferahlatan,rahatlatan,uyuşturanodenliçokşeyyığılıdıriçinde;buamaçuğrunaodenliçokşeytehlikeyeatılmıştır en tehlikeli ve en pervasız şekilde; özelliklefizyolojik açıdan özürlülerin derin çöküntülerinin, kurşunağırlığındaki bitkinliklerinin, kapkara kederlerinin hangiuyarıcı duygulanımlarla, hiç değilse belirli sürelerleüstesinden gelinebileceğini o denli incelikle, incelmişlikle,güneyli incelmişliğiyle keşfetmiştir. Çünkü, genel olaraksöylersek:bütünbüyükdinlerdesözkonusuolanasılmesele,salgın haline gelmiş belirli bir yorgunluk ve ağırlıklamücadele etmek olmuştur. Şunun olası olduğu daha enbaşından kabul edilebilir ki, yeryüzünün belirli yerlerindezaman zaman, neredeyse zorunlu olarak, fizyolojik birtutukluk duygusunun geniş kitleleri hâkimiyeti altına almasıkaçınılmaz olmuştur, ne ki fizyolojik konulardaki bilgi

Page 150: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

eksikliği, bunun fizyolojik bir tutukluk duygusu olduğununbilincine varılamamasına yol açtığından “nedeni” ve çaresiyalnızca psikolojik-ahlaksal alanda aranabilmiş vesınanabilmiştir (nitekim bu benim, genel olarak “din“ diyeadlandırılan şey için bulduğum en kapsamlı formülümdür).Böyle bir tutuklukduygusunun çok çeşitli kökenleri olabilir:çok farklı ırklarınmelezlenmeleri sonucundaörneğin (yadasosyalsınıflarınmelezlenmelerisonucunda-sosyalsınıf,aynızamanda bir soy ve ırk farkını da dile getirir her zaman:Avrupa’nın “dünya sancısı”, on dokuzuncu yüzyılın“pesimizmi” büyük ölçüde, anlamsızca ani gerçekleşen birsınıf karışımının sonucudur); ya da hatalı bir göçe bağlıolarak - bir ırkın uyum göstermeye gücünün yetmediği biriklime saplanıp kalması (Hintlilerin Hindistan’dakidurumları); ya da ırkın yaşlılığının ve bitkinliğinin dolaylıetkisi (1850’den itibaren başlayan Paris pesimizmi); veyayanlış bir perhiz (Ortaçağın alkolizmi; vejetaryen zırvalığı,Shakespeare’in genç asilzadesi Christoph’un{6} itibarıonlardanyanaelbet);yadabirkanbozukluğu,sıtma, frengive benzerleri (Almanların, Almanya’nın yarısını fecihastalıklarla kırıp geçirmiş veböylelikleAlmanyaltakçılığınave ödlekliğine zemin hazırlamış olan Otuz Yıl Savaşları’nınardından yaşamış oldukları çöküntü).Her böylesi durumda,çökkünlük duygusu ile büyük çaplı bir mücadeleye girişilir;gelin bu mücadelenin en önemli uygulamaları ve biçimlerihakkında kısaca bilgilenelim. (Çökkünlük duygusuna karşıfilozofun yürüttüğü mücadeleyle hep eşzamanlı olmaeğilimindeki asıl mücadeleyi gerektiği gibi, burada tümdenbir kenara bırakıyorum - yeterince ilginçtir gerçi, amafazlasıyla saçma, pratik açıdan fazlasıyla değersiz, fazlasıylaörümcek ağı benzeri ve fazlasıyla kenarda köşededir;

Page 151: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

örneğin,önceıstıraptakiyanılgınınayırdınavarılırsaıstırabında giderek yok olmak zorunda kalacağı gibi naif birvarsayımdan hareketle ıstırabın bir yanılgı olduğukanıtlanmaya çalışılırken - ama işe bakın ki yok olmayayanaşmadııstırap…)Obaskınçökkünlüklemücadeledeönce,yaşamduygusunu iyiden iyiye en alt noktaya çeken araçlarkullanılır. Mümkünse artık hiç istememek, dilememek;duygulanıma yol açan, “kan” yapan her şeyden kaçınmak(tuz yememek: Fakir’in sağlık öğretisi); sevmemek; nefretetmemek; kayıtsızlık; öç almamak; varsıllaşmamak;çalışmamak; dilenmek; mümkünse kadınsız ya daolabildiğince az kadınla olmak: tinsel yöndenPascal’ın ilkesi“il faut s’abetir“ (kişi kendini aptallaştırmalı). Sonuç,psikolojik-ahlaksal ifadeyle: “benliksizleşme”, “kutsanmışlık”;fizyolojik ifadeyle: hipnotize olma, - bazı hayvanlar için kışuykusu,sıcakiklimlerinçoğubitkisi içindeyazuykusune ise,insanlariçindeonabenzerbirşeyiyaklaşıkolarakeldeetmeçabası, yaşamın, bilinçte dahi belirmeksizin, kıtı kıtınavarlığını sürdürebildiği asgari bir enerji tüketimi vemetabolik etkinlik. Bu amaç uğruna şaşırtıcımiktarda insanenerjisiharcanmıştır - boşunamı?..Her çağdaveneredeysetümhalklardabolcabulunanbu“kutsallık”sportmenlerinin,bu kadar sıkı bir antrenman yoluyla mücadele ettiklerişeydengerçekbirkurtuluşyolubulmuşolmalarındankuşkuduyulamaz,-oderinfizyolojikçöküntüden,çeşitlihipnotizmayollarından oluşan sistemleri sayesinde sayısız durumdagerçekten sıyrılmışlardır: yöntemlerinin, en genel etnolojikolgular arasında yer alması bu yüzdendir. Aynı şekilde,bedenselliği ve arzuyu böyle öldüresiye aç bırakmayakastetmenin başlı başına bir kaçıklık belirtisi olarakgörülmesinedeizinverilemez(hoyratçaetyiyenlerin“özgür

Page 152: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

tinliler”e ve asilzade Christophlar’a yapmaya meyillioldukları gibi). Ne var ki bunun, her türden zihinselbozukluklara götüren yol olduğu, olabileceği de bir o kadarkesindir, Athos Dağı‘nda yaşayan Hesykhastes’lerde{7}olduğu gibi “iç ışıklara” örneğin, ses ve görüntü sanrılarına,şehvetli duyusal taşmalara ve esrimelere (azize Theresahikâyesi). Bu tür durumlara, bu durumlara düşmüş olanlartarafından getirilen yorumun, hep alabildiğine tutkunca-yanlış olduğu açıkça bellidir: daha böylesi bir yorum tarzıistencinde çınlamaya başlayan, o en ikna olmuş minnettarsestonunuduymazlıketmeyin.Enyüksekkonum,kurtuluşunkendi, en nihayet erişilmiş o topyekûn hipnoz ve dinginlikonlar için hep, dile getirmeye en yüce simgelerin dahiyetmediği gizin kendisi olmuştur; şeylerin temeline biryöneliş ve dönüş, tüm yanılsamalardan azat olma, “bilme”,“hakikat’’, “var olma”, her amaçtan, her dilekten, hereylemdenkopupkurtulma,iyininvekötünündeötesindebir“ötedelik”. “lyi ve Kötü,” der Budist, - “her ikisi de birerzincirdir: yetkin kişi, her ikisinin de üstesinden gelmiştir”;“yapılmışveyapılmamışşeyler”,derVedanta’yainanan,“acıvermez ona; bir bilge olarak iyiyi ve kötüyü silkeler atarüzerinden; hiçbir eylem onun saltanatına sekte vuramazartık; iyiyi ve kötüyü, her ikisini de aşmıştır o”: - tümüyleHintlibiranlayışyani,BrahmancaolduğukadarBudistçede.(Ne Hint ne de Hıristiyan düşünüşünde, erdeme birhipnotizmayoluolarakbüyükdeğerbiçilsede,“kurtuluş”unerdemyoluyla,ahlakiıslahatyoluylaerişilebilirolduğukabuledilmez: bunu sıkı tutalım, - kaldı ki bu gerçeklerle deörtüşüyor. Bu noktada hakikate sadık kalmış olmaları, diğerher şeyde iyiden iyiye ahlaksallaştırılmış olan en büyük üçdindeki belki de en iyi gerçekçilik örneğidir. “Bilen için

Page 153: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

yükümlülük yoktur”… “Erdemler edinmekle kurtuluşavarılmaz: çünkü kurtuluş, hiçbir yetkinlik edinmesi sözkonusu olmayan Brahman’la bir olmakta yatar; yanlışlarıbırakmakla da kurtuluşa varılmaz: çünkü Brahman’ın, kionunla bir olmak kurtuluşu oluşturan şeydir, arılığı öncesizve sonrasızdır” - bu bölümler Çankara’nın, Avrupa’da Hintfelsefesinin ilk gerçek uzmanı, dostum Paul Deussentarafından yapılmış olan açıklamasından alıntı.) Büyükdinlerdeki “kurtuluş”a saygı duyacagız demek ki; bunakarşılık,ruyagormekiçinbilefazlayorgunduşmuşbuyaşambezginlerininderinuykuya dahi atfettikleri değer karşısındaciddiyetimizi korumak biraz güçleşiyor, - Brahman’labirleşmeolarak,Tanrı’ylaerişilenuniomystica(gizembirliği)olarak derin uyku. “Sonra iyice uykuya daldıgında” - der eneski ve saygıdeğer “kitap” bununla ilgili olarak - “ve hiçbirrüyaimgesigörmemecesinetamamenhuzuraerdiğinde, işteo zaman, ah azizim, var olan’la birleşir, kendi kendinin içinegirmiştir, - benliğin idrake benzerliğiyle çevrili olarak, neiçerdekininnededışarıdakininbilincindedeğildirartık.Günvegece,yaş,ölüm,ıstırapgeçmezbuköprüyü,nehayırişinede hayırsız iş geçer”. “Derin uykuda,” derler keza en büyüküç dinden bu en derininin müminleri, “ruh bu bedendenayrılır, en yüce ışığa girer ve böylelikle kendi biçimi içindebelirir: en yüce tinin kendisidir orada, şakalaşarak,oynayarakve isterkadınlarla, isterarabalarla, isterdostlarlaeğlenerek etrafta gezinen en yüce tinin kendisidir, geriyebakıp düşünmez artık orada beden denen o eklentiyi, obeden ki bir koşum hayvanının arabaya koşulduğu gibikoşulmuştur “prâna” (yaşam soluğu) ona.” Buna rağmen,“kurtuluş”meselesinde olduğu gibi buradada dile getirilendeğerin, her ne kadar Doğu’nun ihtişamlı abartısı ile dile

Page 154: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

getiriliyor olsa da, o açık seçik, soğuk, Yunanlıca-soğuk amaacı çeken Epikuros’unkiyle temelde aynı değer olduğunugözden kaçırmamalıyız: hipnotize edici hiçlik-duygusu, enderin uykunun sükûneti,acısızlık sözün kısası - acı çekenlerve iyiden iyiye çökkünler bunu pekala en yüce İyi olarak,değerlerin değeri olarak görebilirler, onların buna olumludeğer biçmeleri, bunu olumlu olanın ta kendisi olarakduyumsamaları kaçınılmazdır. (Aynı duygu mantığına göre,tümpesimistdinlerdehiçliğinadıTanrı’dır.)

18

Çöküntü hallerine karşı, daha nadir birtakım güçleri, herşeyden önce cesareti, genelgeçer düşünceleri aşağılamayı,“düşünsel Stoisizm”i şart koşan duyarlılığın ve ağrı duymayetisinin hipnoz yoluyla böyle topyekûn yatıştırılmasındançok daha sıklıkla uygulanan ve mutlaka daha kolay olanbaşka bir antrenman vardır: mekanik etkinlik. Bunun, acıçeken bir varlığı hatırı sayılır ölçüde rahatlattığındankesinliklekuşkuduyulamaz:bugünbuolgubiraz ikiyüzlüce,“Çalışmanın nimeti” diye adlandırılıyor. Rahatlama, acıçekenin ilgisinin acıdan büsbütün başka bir yöneçevrilmesiylegerçekleşiyor-bilinçtesürekliolarakbireylem,sonra bir eylem daha beliriyor ve bunun sonucunda acıyayerkalmıyor:çünküdardırbuinsanbilincininodası!Mekaniketkinlik ve onunberaberinde getirdikleri - sözgelimimutlakdüzenlilik, körü körüne şaşmaz bir itaat, yaşam tarzınıntekdüzeliği, zaman doldurma, “kişiliksizliğe”, kendini-unutmaya, “incuria sui“ye (kendine özen göstermeme)

Page 155: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

çıkarılan bir çeşit izin, evet bir talim - : çileci rahip ıstıraplasavaşımda nasıl da esaslıca, nasıl da mükemmel bir şekildefaydalanmayı bilmiştir bunlardan! Özellikle de alt sınıflarınacıçekenleriyle, işçi-kölelerveyatutsaklarlauğraştığında(yadakadınlarla: onlar ki çoğu zamanhem işçi-köle vehemdetutsaktırlar), onların nefret edilecek şeylerde bundan böylebir hayır, görece bir mutluluk görmelerini sağlaması için,küçük bir isim değiştirme ve farklı bir vaftiz numarasındançok da fazlasına gerek kalmamıştır : - kölenin kendikısmetsizliğinden duyduğu memnuniyetsizlik ise rahiplertarafından icat edilmişbir şeydeğildir. - Çöküntüyle savaştatutulandahakıymetlibirbaşkayol,heryerdebulunabilirveusulhalinegetirilebilirbirküçüksevinçreçetesiyazmaktır;builaççoğunluklademinsözüedilendiğer ilaçlaberaberalınır.Sevincin,böyletedaviaracıolarakreçetelerdeyazıldığıensıkkarşılaşılan şekli sevindirmenin sevincidir (hayır işlemek,armağan vermek, rahatlatmak, yardım etmek,cesaretlendirmek, avutmak, övmek, ödüllendirmek); çilecirahip bu ilacı, bu “en yakındakileri sevme” ilacını yazmaklaenkuvvetli,enyaşamolumlayıcıdürtünün,entedbirlidozdada olsa bir uyarımını salık vermektedir aslında - iktidaristencinin uyarımını. Her hayır işlemenin, yararlı olmanın,yardımda bulunmanın, ödüllendirmenin beraberindegetirdiği“enküçükbirüstünlük”mutluluğu,fizyolojikaçıdanözürlülerin en bolca kullandıkları avunma yoludur, iyi birdoktornezaretialtındaolmakşartıyla:aksihaldeelbetteaynıtemel içgüdüye itaat ederek incitirler birbirlerini. Romadünyasında Hıristiyanlığın başlangıcının izi sürülürse, ozamanki toplumunenalt tabakasındabaşgöstermişolanveçöküntününobaşlıca ilacının,küçüksevincin,karşılıklıhayırişlemeninsevincininbilinçliolarakteşvikedildiği,birbirlerine

Page 156: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

karşılıklı destek sağlamak amacıyla kurulmuş dernekler,yoksullar derneği, hastalar derneği, ölü gömme derneklerigörülür, - yoksa yeni bir şey miydi bu küçük sevinç ozamanlar, gerçek bir keşif miydi? Böylece ortaya çıkmış bir“karşılıklılık istenci”, sürü oluşturma, “cemiyet”, “toplanma”istenci, yine çok hafifçe de olsa, uyarılmış olan o iktidaristencinin yeni ve çok daha eksiksiz bir boşalımınısağlayacaktır: sürü oluşturumu çöküntüye karşı yürütülensavaşta atılan esaslı bir adım ve kazanılan bir zaferdir.Cemiyetin büyümesi, birey için de, onu bezginliğinin enkişisel yanından, kendine karşı duyduğu tiksintiden(Geulinx’in “despectio sui“si [kendini hor görme]) bir haylisıkçauzaklaştıranyenibir ilgikaynağıolur.Tümhastalarvehastalıklılar o boğucu çökkünlüğü ve güçsüzlük duygusunuüzerlerinden silkip atmak arzusuyla, içgüdüsel olarak birsürüörgütlenimineyönelirler:çilecirahipbuiçgüdüyüsezerve teşvik eder; sürü olan her yerde güçsüzlük içgüdüsüsürüyü istemiş ve rahip kurnazlığı da onu örgütlemiştir.Çünküşunugözdenkaçırmamalıyız: zayıflarnasılbirleşmeyeyönelirlerse, güçlüler de aynı doğal zorunluluklabirbirlerinden ayrılmaya gayret ederler; güçlüler, iktidaristençlerinin saldırgan bir toplu eylemi ve toplu tatmini sözkonusuolduğundabirleşirlerancak,bireyselvicdanınönemliölçüde direnişi ile karşılaşarak; diğerleri ise bir arayatoplanmaktan haz duyarak gelirler bir araya, - böylelikleiçgüdüleritatminedilirken,doğuştangelen“efendilik”(yani,yalnız başına yaşayan yırtıcı hayvan türü olarak insan)içgüdüsü aslında, örgütlenme yoluyla tahrik ve tedirginedilir.Heroligarşininaltında-tümbirtarihbunuöğretiyor-hepbirdespotlukarzusugizlidir;heroligarşi, içindebulunanbireylerin, bu arzularını denetim altında tutabilmeleri için

Page 157: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

gereksindikleri gerilimle sarsılır durur. (Örneğin Yunancasıböyleydi: Platon yüzlerce yerde doğruluyor bunu, kendigibileri-vekendinitanıyanPlaton…)

19

Çileci rahibin kullandığı, şu ana kadar görmüş olduğumuzyöntemler - yaşam duygusunun topyekûn hafifletilmesi,mekanik etkinlik, küçük sevinçler, özellikle de “enyakındakileri sevme”nin verdiği küçük sevinç, sürüörgütlenimi, cemiyet gücü duygusu uyandırma ve bununsonucunda bireyin kendine karşı duyduğu usancın onuncemiyetin büyüyüp gelişmesinden aldığı zevk yoluylabastırılması - bunlar çileci rahibin bıkkınlıkla savaşındakullandığı,modernölçüleregöremasumaneyöntemler:şimdibir de daha ilginç olanlara, “suçlu” yöntemlere bakalım.Bunların tümünde söz konusu olan bir tek şey vardır:herhangibirduygu taşkınlığı, -bununoağır, felçedici,uzunıstırap vericiliğe karşı en etkili uyuşturma yolu olarakkullanılması;buyüzdendirkirahipyaratıcılığı,şubirsoruyubulurken neredeyse tükenmez olagelmiştir: “bir duygutaşkınlığıhangiyolla elde edilir?”… Bu, kulağa haşin geliyor:“çileci rahip her zaman, tüm güçlü duygulanımların içerdiğicoşkudan yararlanmıştır” demiş olsaydım kulağa daha hoşgelirdi kuşkusuz. Ama modern hanım evlatlarımızınyumuşamış kulaklarını neden daha da okşayalım ki? Nedenkendi hesabımıza onların laf-ikiyüzlülükleri karşısında biradım bile olsa geri atalım ki? Biz psikologlar için, bizitiksindirecek olması bir yana, bir eylem-ikiyüzlülüğü demek

Page 158: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

olurdu bu. Nitekim bugün bir psikoloğun iyi beğeni sahibiolduğunugösterirbirşeyvarsa,-kimilerionun“dürüstlüğü”de diyebilir buna - o da insan ve nesneye ilişkin neredeysetüm modern yargılara bulaşmış olan o rezilceahlaksallaştırılmış konuşma tarzına direnmesidir. Çünkü şukonuda aldanmaya gelmez: modern ruhların, modernkitapların en esaslı özelliği yalan değil, ahlakçı yalancılığıniliğine dek işlemiş olanmasumiyettir. Bu “masumiyet”i heryerde tekrar tekrar ortaya çıkarmak zorunda olmak - bizimişimizin, bugün bir psikoloğun üstlenmek durumundakaldığı, kendi de pek sakıncasız sayılamayacak o işin eniğrenç yanı budur belki de; bizim büyük tehlikemizin birparçasıdır, - belki tam da bizi büyük tiksintiye götüren biryoldur… Modern kitaplar (diyelim ki kalıcı oldular, ki bukonuda endişelenmeye gerek yok elbet ve yine diyelim kigünün birinde daha kesin, daha haşin, daha sağlıklı birbeğeniyesahipbirnesilgeldi)-tümmodernlikbuneslinneişine yarardı, yarayabilirdi bundan hiç kuşkum yok: onlarıkusturmaya yarardı, - bunu da ahlaki güzelleştirmesi vesahteliği sayesinde ve kendini “idealizm” diyeadlandırmaktanhoşlananvemutlakakendiniidealizmsananen içsel feminizmi sayesinde becerirdi. Günümüzünokumuşları, “lyi”lerimiz yalan söylemezler - doğrudur; amabu onlara saygıdeğerlik kazandırmaya yetmez! Asıl yalan,sahici, kararlı, “dürüst” yalan (ki bunun değeri hakkındaPlaton’akulakverilmelidir) fazlasıylakatı, fazlasıyla kuvvetlibir şey olurdu onlar için; onlardan beklemeye hakkımızolmayan bir şeyi, gözlerini açıp kendi üzerlerineçevirmelerini, kendilerinde “doğru” ve “yanlış”ı ayırtedebilmelerini gerektirirdi. Onlara yalnızca dürüst olmayanyalan yakışır; bugün kendini “iyi insan” olarak duyumsayan

Page 159: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

şeylerin hepsi herhangi bir mesele karşısında sahtekâr-yalancı, uçsuz bucaksız-yalancı, ama masum-yalancı,sadakatli-yalancı, saf-yalancı, erdemli-yalancı bir tavırdanfarklı bir tavır almaktan tümüyle acizdir. Bu “iyi insanlar”, -bunların topu baştan aşağı ahlaksallaşmış, dürüstlükkonusunda da sonsuza dek rezil olmuş ve kepazeedilmişlerdir: içlerinden hangisi “insan hakkında” birhakikatedayanabilirkiartık!..Yadadahaelletutulurbiçimdesorarsak: içlerinden hangisi gerçek bir yaşamöyküsünekatlanabilirki!..Birkaçgösterge:LordByronkendisihakkındaen kişisel bazı şeyleri kaleme almıştı, ama Thomas Moorebunlar için “fazla iyi”ydi: yaktı arkadaşının kâğıtlarını. Aynışeyi Dr. Gwinner’in de yaptığı söylenir, Schopenhauer’ınvasiyetinin sorumlusu: Schopenhauer da kendisi hakkındavebelkidekendialeyhinde(âìòἐấöôüἰ[eisheauton,kendisihakkında]) birkaç şey kaleme almıştı zira. İşinin ehliAmerikalı Thayer, Beethoven’in biyografisinin yazarı, biranda kesiverdi çalışmasını: bu saygıdeğer ve safça yaşamınbir yerinde daha fazla dayanamadı ona… Çıkarılacak ders:hangi akıllı adamoturur da kendisi hakkında dürüst bir lafyazar ki bugün? - Kutsal Gözü Karalar Tarikatı’ndan olmasıgerekirböylesinin.RichardWagner’inbirözyaşamöyküsünüvaat ediyorlar bize: bunun kurnazca bir özyaşamöyküsüolacağından kim kuşku duyabilir?.. Katolik rahip Janssen’inAlman Reformasyon Hareketi’ni aşırı derecede sade vezararsız biçimde betimlediği yazısıyla Almanya’da yaratmışolduğu o gülünesi dehşeti hatırlayın; kim bilir ne kıyametkopardı, biri çıkıp da bize bu hareketi bir kere de farklıanlatsaydı,birkeredegerçekbirpsikologgerçekbirLutheranlatsaydı, bir taşra rahibinin ahlakçı budalalığı, protestantarihçilerin tatlımsı ve saygılı çekingenlikleri ile değil de,

Page 160: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

Taine’ce bir korkusuzlukla örneğin, bir ruh kuvvetindenhareketle, kuvvete gösterilen kurnazca bir endüljanstanhareketle değil?.. (Bu arada şunu da belirtelim ki, Almanlarsözü geçen protestan tarihçi tipinin en klasik örneğinisonunda, gayet demükemmel bir biçimde kendi içlerindençıkarmışlardır, - kendilerine mal edip gurur duyabilirleronunla: Leopold Ranke’yle vermişlerdir bu örneği, o hercausa fortior’un [daha güçlü neden) klasik savunucusuolmak için yaratılmış olanla, tüm kurnaz “olgucular”ın o enkurnazıyla.)

20

Ama beni anlamış olmalısınız: - kısacası, biz psikologlarınbugün kendimize karşı bir takım kuşkular beslemektenkurtulmamamız için yeterli bir sebep, öyle değilmi?.. Büyükbir olasılıkla biz de “fazla iyi”yiz zanaatımız için, büyük birolasılıkla biz de bu ahlaksallaştırılmış zamane zevkininkurbanları, avları, hastalarıyız - ne denli onu aşağıladığımızıdüşünürsek düşünelim; - büyük bir olasılıkla bize debulaşıyor o. Neye karşı uyarmıştı o diplomat{8}meslektaşlarına yaptığı konuşmada? “Her şeyden öncebaylar, ilk hislerimize güvenmeyelim!” demişti, “onlar,neredeyse her zaman iyidir”… Bir psikoloğun dameslektaşlarınaböylesöylemesigerekirbugün…Veböylece,gerçekten de biraz katılık ve özellikle “ilk hisler”egüvenmememizigerektirensorunumuzageridönüyoruz.Birduygu taşkınlığı gayesinin hizmetindeki çileci ideal: - bundanönceki incelemeyi hatırlayanlar daha şimdiden bu yedi

Page 161: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

sözcüğe sıkıştırılmış ve aşağıda da anlatılacak olan içeriğinesasını tahmin edeceklerdir. İnsan ruhunu büsbütünzıvanadan çıkarmak, onu dehşetlere, don soğuklarına, korsıcaklarına, coşkulara öyle bir daldırmak ki şimşekçarpmışçasına kurtulsun çökkünlüğün, boğuculuğun,sıkkınlığıntümeftenpüftenliklerivebayağılıklarından:hangiyollar bu amaca götürür? Ve bu yollar içinde hangileri engüvenilirleridir?.. Aslında tüm şiddetli duygulanımların,birdenbire boşalmaları şartıyla bunu yapma güçleri vardır,öfke, korku, şehvet, intikam, umut, utku, ümitsizlik, zorbalık;nitekim çileci rahip tereddüt etmeksizin insanın içindekiazgınköpeksürüsününtamamınıhizmetialtınaalmışvekâhbirinikâhdiğerini salıvermiştir, hepaynı amaç için, insanıoyavaş kederden uyandırmak, ağır ıstırabını, süregelensefaletinihiçdeğilsebirsürekovalayıpuzaklaştırmakiçinvehepdedinselbiryorumve“gerekçe”önesürerek.Butürdenher duygu taşkınlığı sonradanbedeliniödetir, bu apaçıktır; -hastayıdahadahastayapar -;buyüzdendirki, ıstırabınbutür çarelerimodern ölçülere göre “suçlu” türden çarelerdir.Gelgelelim, hakkaniyeti elden bırakmamak için şunu davurgulamak gerekir ki, bu çareye vicdan rahatlığıylabaşvurulmuştur, çileci rahip, bunun faydasına, hattazaruretinederindeninanarakyazmıştırreçetesini,-yolaçmışolduğu perişanlık karşısında çoğu zaman kendi yüreği deparçalanarak üstelik; keza vurgulamak gerekir ki, böyletaşkınlıkların şiddetli fizyolojik rövanşları, hatta belki dezihinsel bozukluklar, bu tür ilaçlara başvurmadakimaksatlaaslında çelişmemektedir: zira bu ilaç, görmüştük ki,hastalıklarıntedavisinedeğilçöküntüsıkıntısıylamücadeleye,onu yatıştırmaya, uyuşturmaya yönelikti. Bu amaca erişildide bu yolla. Çileci rahip, insan ruhundan her türlü iç

Page 162: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

paralayıcı ve cezbedici müziğin yükselmesini sağlamayayönelik asıl hamlesini - ki herkes bilir bunu - suçlulukduygusundan yararlanmakla yaptı. Bu duygunun kökeninebundan önceki incelemede kısaca değinilmişti - bir parçahayvanpsikolojisi olarak, bundanöte bir şeydeğil: suçlulukduygusu âdeta en ham haliyle çıkmıştı orada karşımıza. İlkolarakrahibinellerialtında,suçlulukduygularıalanındakibuasıl sanatçının elleri altında biçim kazandı bu duygu - ahhem de ne biçim! “Günah”, - budur zira hayvansal “vicdanrahatsızlığı”nın (geriye dönük zalimliğin) çileci rahiptarafındanyapılmışyenidenyorumu-hastaruhuntarihindeşimdiye kadar olmuş en büyük olaydır: dinsel yorumun entehlikeli ve en felaketli şaheseridir. İnsan, kendi kendindenmustarip olan, öyle ya da böyle ama en azından fizyolojikolarak mustarip olan insan; neden, niçin kafese tıkılmışolduğunuanlayamayanbirhayvanıandıraninsan;sebeplereaçolan-sebeplerrahatlatır - ilaca,uyuşturucuyadaaçolaninsan, gizlidekinidebilenbirinedanışır ennihayetinde - veşu işe bakın ki bir ipucu bulur; büyücüsünden, çilecirahiptenacısının“nedeni”neilişkinilkipucunualır:kendindearamalıdır bu nedeni, bir suçta, bir parça geçmişte, bircezalandırılmıştlık olarak algılamalıdır acısını… Duymuş,anlamıştırbedbahtolan:kümesesokulmuşbir tavukgibidirbundan böyle. Bu kümesten dışarı çıkamaz artık: hastadan“günahkâr” yapılmıştır…Ve bu yeni hastanın, “günahkâr”ıngörüntüsünden birkaç binyıl boyunca kurtulamayacaktır, -gününbirindekurtulunurmubundan?-nereyebaksakheryerde, sürekli tek bir yöne doğru (acının yegâne nedeniolarak “suç”a doğru) hareket eden günahkârın hipnotizeolmuş bakışı; her yerde kötü vicdan, Luther’in deyişiyle şu“iğrenç hayvan”; her yerde geçmişi geviş getirmek, edimi

Page 163: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

saptırmak, tüm eylemliliğe karşı haset; her yerde acının,yaşamın içeriği haline getirilmiş olan yanlış-anlama isteği;acının suç, korku ve ceza duygusu olarak yorumlanımı; heryerdekırbaç,kıldantövbekârgömleği,açlıktankırılanbeden,pişmanlık; her yerde günahkârın, huzursuz vehastaymışçasına-tutkulu bir vicdanın dehşetli çarkındakendi-kendini-ezişi; her yerde sessiz bir azap, son kertekorku, işkencegörmüşbiryüreğincançekmesi,bilmedikbirsaadetin sancıları, “kurtuluş” arzusu feryadı. Bu işlemlerdizgesi sayesinde, o eski çöküntünün, ağırlığın veyorgunluğun iyiden iyiye üstesinden gelindi gerçekten de;yaşam yeniden çok ilginç oluverdi; uyanık, sonsuza dekuyanık, uykusuz kalmış, kor gibi kızgın, kömüre dönmüş,bitkinamayorgundeğil-böylesibirgörünümdeydiinsan,bugizemlere ortak edilmiş olan “günahkâr”. Çökkünlüklesavaşan bu yaşlı ulu büyücü, çileci rahip - belli ki galipgelmişti, onun saltanatı gelip çatmıştı: artık yakınmazolmuşlardı işte ıstıraptan,doymuyorlardı ıstıraba; “daha fazlaıstırap! daha fazla ıstırap!” böyle haykırdı çömezlerinin vesırdaşlarının arzusu yüzyıllar boyu. Can yakan her duygutaşkınlığı, kıran, yıkan, ezen, esriten, kendinden geçiren nevarsa hepsi, işkence odalarının gizemi, cehennemin kendiicatçılığı bile - hepsi keşfedildi, sezinlendi, hepsindenyararlanıldı, hepsi büyücünün hizmetindeydi, hepsi onunidealinin, çileci idealin zaferine hizmet etti bundan böyle…“Benimsaltanatımbudünyadadeğil” -dedi, eskidenolduğugibi: hâlâ böyle konuşmaya hakkı var mıydı ki gerçekten?..Goethe yalnızca otuz altı tane trajik durum olduğunu ilerisürmüştü: bundan da anlaşılıyor ki, eğer hâlâanlaşılmamışsa, bir çileci rahip değildi Goethe. O - bundanfazlasınıbilir…

Page 164: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

21

Bu türden, bu “suçlu” türden rahip ilacına yöneltilecek hereleştiri fuzulidir.Çileci rahibin,hastalarınabudurumlar içinsalık verdiği böyle bir duygu taşkınlığının (en kutsal isimaltında elbette ve amacının kutsallığı ile dopdolu olarak)herhangi bir hastaya gerçekten yaramış olduğu gibi biriddiayı savunmaya kim heveslenir ki? Ama en azından“yaramak” sözcüğünün anlamı üzerinde anlaşmalıdır.Bununla, böyle bir hasta bakma sisteminin insanlarıiyileştirmiş olduğu dile getirilmek isteniyorsa, buna birdiyeceğim yok: “iyileşmiş” sözcüğü benim için ne anlamageliyor onu ekleyeyim yalnızca - “ehlileştirilmiş”,“güçsüzleştirilmiş”, “yıldırılmış”, “inceltilmiş”,“narinleştirilmiş”, “erkekliğinden edilmiş”ten farklı biranlama gelmiyor (neredeyse zarar verilmiş gibi bir şeyyani…). Ama asıl söz konusu olan hastalar, keyifsizler,çökkünler ise, o zaman bu sistem hastayı, onu daha “iyi”yaptığı varsayılsa bile, mutlaka daha hasta yapar: tövbeişkencelerinin, pişmanlıkların, kurtuluş sancılarının yöntemlibir şekilde kullanımının beraberinde her zaman neyigetirdiğini deli doktorlarına sorun yeter. Aynı şekilde tarihesorun: çileci rahibin bu hasta bakma yöntemini kabulettirmişolduğuheryerde,hastalıklılıkherdefasındatekinsizbir hızla enine boyuna yayılmıştır. Bununla elde edilen“başarı” neydi her seferinde? Zaten hasta olana ek olarakharapolmuşbirsinirsistemi;üstelikdeyedidenyetmişe,tektek kişilerde olduğu gibi kitlelerde de. Tövbe ve kurtuluşantrenmanlarının ardından muazzam epilepsi salgınlarınınbaş gösterdiğini görüyoruz; tarihin gördüğü en büyükepilepsisalgınları,OrtaçağınAzizVitusveAzizJohndansçıları

Page 165: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

salgını gibi; bu antrenmanların sonradan ortaya çıkan birbaşka etkisini, kimi hallerde bir halkın veya bir şehrin(Cenevre, Basel) mizacını daimi olarak tersine çevirendehşetlikötürümlüklerdevekronikçöküntülerdegörüyoruz;- cadı isterisi de bu etkilerdendir; uyurgezerliğe akraba birşey (yalnızca1564-1605yıllanarasında sekizbüyük salgınıpatlak vermiştir bu isterinin) - ; yine bu antrenmanlarınardındanoölümesusamışkitlecinnetlerinigörüyoruz,tüylerürpertici “evviva lamorte” (çok yaşaölüm) çığlıklarının tümAvrupa’da duyulmuş olduğu kitle cinnetleri ve bu çığlıklarıara ara kesen kâh şehvetli kâh yağmacı sapkınlıklar: aynıduygulanımdeğişiminin,aynızamanaralıklarıveaynısırailebugün de hâlâ her yerde, çileci günah öğretisinin bir kezdaha büyük başarıya ulaştığı her durumda gözlemlenmesigibi. (Dinsel nevroz “kötü töz”ün bir tezahürüymüş gibigörünüyor;bunaşüpheyok.Nemidiro?Quaeritur [sorulur].)Genelolarakdüşünülürse, çileci idealveonunyüceahlaksalkültürü, duygu taşkınlığına götüren tüm yolların, kutsalamaçların koruması altında gerçekleşmiş olan bu en dahice,en pervasızca ve en tehlikeli biçimde sistematize edilişikorkunçveunutulamayacakbirşekildetüminsanlıktarihineyazdırmıştırkendini;veneyazıkkisadece tarihinededeğil…Özellikle Avrupalının sağlığı ve ırkının kuvvetliliği üzerindebu idealin yapmış olduğu kadar yıkıcı bir etki yapmış birbaşkaşeydahailerisürmemmümkündeğildir;hiçabartısız,Avrupalı insanın sağlık geçmişindeki asıl felaket diyeadlandırılabiliro.Etkisi,özgülGermenetkisiilebirtutulabilirolsa olsa: bugüne dek Germenlerin siyasal ve ırksalağırlıklarına sıkı sıkıya koşut olarak baş göstermiş olanAvrupa’nın alkol zehirlenmesini kastediyorum (kanlarınızerk ettikleri yere zaaflarını da zerk etmişlerdir). - Üçüncü

Page 166: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

sırada frengi gelir, -magnosedproxima intervallo (uzun biraradansonra,amahemenardından).

22

Çileci rahip nerede hâkimiyet kurduysa orada ruh sağlığınıbozmuştur, dolayısıylaartibuset litteris (sanat ve edebiyat)alanındaki beğeniyi de bozmuştur, - hâlâ da bozmaktadır.“Dolayısıyla” mı? - Bu “dolayısıyla”yı doğrudan kabuledeceğinizi umarım; ben kendi hesabıma, onu kanıtlamakistemiyorum en azından. Tek bir ipucu vereyim: Hıristiyanedebiyatının temel kitabı ile, o edebiyatın modeli ile, onun“kendibaşınakitabı”ileilgilibiripucu.Henüzkörelmemişveyerlebiredilmemişantikbiryazıdünyasıolduğugözönünealınırsa, aynı zamanda bir kitap ihtişamı da olan Yunan-Roma ihtişamının daha ortasında iken, şimdi o kitaplarasahip olabilmek için tüm bir edebiyatın yarısının fedaedileceği,okunmayadeğerbirkaçkitabınhâlâbulunduğubirdönemde, Hıristiyan tahrikçilerin - kilise babaları diyorlarbunlara - budalalığı ve kendini beğenmişliği şunubuyurmaya cüret edebilmişti: “bizim de klasik biredebiyatımızvar,Yunanlılarınkine ihtiyacımızyok”, -veböyledeyip efsanelere, havari mektuplarına ve Hıristiyanlığısavunur yazıcıklara işaret ettiler gururla; bugün İngiliz“Selamet Ordusu”nun buna benzer bir edebiyat yoluylaShakespeare’evediğer“kâfirler”ekarşıyürüttüğüsavaşgibiaşağı yukarı. “Yeni Ahit”i sevmiyorum ben, bunusezmişsinizdir; bu en değer verilen ve değeri en abartılmışyazılı eser konusundaki beğenimde bu derece yapayalnız

Page 167: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

kalmakneredeysetedirginediyorbeni(ikibinyılınbeğenisibana karşı): ama ne çare! “Burada duruyorum işte, başkatürlüsü gelmiyor elimden”,{9} - kötü beğenimi üstlenmecesaretim var. Eski Ahit - o bambaşka bir şey: Eski Ahit’ehürmetim tam! Yüce insanlar buluyorum onda, muhteşembir doğa ve yeryüzünde en nadir bulunan cinsten bir şeyi,güçlü yüreğin eşsiz naifliğini buluyorum, dahası bir halkbuluyorum.Yeni’sindeisebirsürüküçükmezhepekonomisi,bir sürü ruh rokokosu, bir sürü süslü püslü, girdili çıktılı,mucizevi şey, hep bir gizli dinsel toplantı havası; arada biresen,çağa(veRomataşrasına)özgüveYahudiceolmasındançok Helenistik olan pastoral tatlılığı da unutmayalım.Alçakgönüllülük ile gösterişçilik yan yana; neredeyseduyarsızlaştıranbirduygugevezeliği;tutkudeğiltutkululuk;utançvericibirjestoyunu;bellikihertürterbiyedenyoksunkalınmış burada. İnsanın, küçük erdemsizliklerini bu sofuadamcıkların yaptıkları kadar büyütmeye nasıl hakkı olur!BırakınTanrı’yı, hiç kimseninumurundadeğil ki bunlar. Buküçük taşra adamlarının tümü, en sonunda “ebedi yaşamtacı”na da sahip olmak istiyorlar üstelik: ne diye ki? ne içinki? - küstahlığı daha ileriye götürmek mümkün değildir.“Ölümsüz”birPetrus:kimdayanabilirkiona!Birhırslarıvarki gülünesi: en kişisel şeylerini, ahmaklıklarını, kederlerini,eften püften kaygılarını ısıtıp ısıtıp yeniden öne sürerlerbunlar, sanki şeylerin kendiliği bunlarla uğraşmaklayükümlüymüş gibi; Tanrı’yı, bıkıp usanmadan içine batmışbulundukları en ufak sefilliğe bile bulaştırırlar. Bir deTanrı‘ylaşusüreklisenlibenliolmazevksizliği!Tanrı’yakarşışu Yahudice (sırf Yahudice de değil), utanmazca laubalilik!..Asya’nın doğusunda, aşağılanan küçük “gayri Hıristiyanhalklar” vardır; ilk Hıristiyanlar kayda değer bir şeyler

Page 168: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

öğrenebilirlerdi onlardan: bir parça hürmet göstermeinceliği; Hıristiyan misyonerlerin de doğruladıkları gibi,Tanrı’larının ismini ağızlarına almayı bile yasaklamışlardıronlarkendilerine.Banaepeyce incelikligörünüyorbu;kesinolanşuki,buyalnızca-”ilk”Hıristiyanlarlakarşılaştırıldığındafazlasıyla incelikli değil: zıtlığı sezmek için Luther’i,Almanya’nın sahip olduğu bu “en belagatli” ve en haddinibilmez köylüyü anımsayın ve Lutherce konuşma tarzını,Luther’inTanrı’ylaikilikonuşmalarındaençokhoşunagideno konuşma tarzını. Luther’in, kilisenin şefaatçi ruhbantakımına (özellikle de “şeytanın domuzu Papa’ya”) karşımuhalefeti en temelde - şüphesiz, bir hödüğün, kilisenin iyietiketine, “enkutsal”ıkutsanmışlaravedahasuskunolanlaraaçan, hödüklere ise kapalı tutan ruhban beğeninin hürmetgörgüsüne öfkelenmiş bir hödüğün muhalefetidir.Hödüklere, özellikle de orada kesinkes söz hakkıtanınmamalıdır,-amaoköylüLutherbununbüsbütünfarklıolmasını diliyordu; böylesi yeterince Almanca değildi onuniçin: doğrudan doğruya konuşmak istiyordu o her şeydenevvel, kendi konuşmak istiyordu, “utanıp sıkılmadan”konuşmakistiyorduTanrı’sıyla…Veyaptıişte.-Çileciideal,kiherhaldeanlamışsınızdır,hiçbirzamanvehiçbiryerdebiriyibeğeniokuluolmamıştır,hele iyigörgüokuluhiçolmamıştır,- en iyi ihtimaldebir ruhbangörgüsüokuluolmuştur - : buda kendi içinde, tüm iyi görgülülüğe amansızca düşman birşey var demektir, - ölçüsüzlük, ölçüye karşı tiksinti, o, kendidebir“nonplusultra“dır(sondereceaşırı).

23

Page 169: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

Çileci ideal, yalnızca sağlığı ve beğeniyi bozmakla kalmamışbirüçüncüyü,dördüncüyü,beşinciyi,altıncıyıdabozmuştur-daha neler bozmuş olduğunu söylemekten kaçınacağım(yoksa sonunu nasıl getirirdim ki!). Bu idealin yol açmışolduğu şeyler değil burada benim tarafımdan açığaçıkarılacak olan; daha ziyade ve yalnızca, bu idealin neanlamageldiği,neyeilişkinbiripucuverdiği,ardında,altında,içinde nelerin gizli olduğu, neyin geçici, belirsiz, soruişaretleri ve yanlış anlamalarla yüklü ifadesi olduğu. Ve sırfbuamaçdoğrultusunda,buidealinetkilerininmuazzamlığını,uğursuz etkilerinin muazzamlığı ile birlikte okurlarımdanesirgemedim: onları, bu idealin anlamına ilişkin sorununbenim için en son ve en korkunç olan yönüne hazırlamakiçin. Bu idealin iktidarının, iktidarınınmuazzamlığının anlamınedir?Nedenbuölçüdeizinverilmiştirona?Nedendahaiyikarşı konulmamıştır? Çileci ideal bir istenci dilegetirmektedir: nerededir ona karşıt istenç - karşıt bir idealidilegetirecekolankarşıtistenç?Çileciidealinbirereği vardır,- bu o kadar genel bir erektir ki, insan varoluşunun tümdiğerilgilerionunyanındaufaktefekvedargörünür;çağları,halkları,insanlarıhepbutekbirereğitemelalarakyorumlar,başka hiçbir yoruma, hiçbir ereğe geçerlik tanımaz, yalnızcakendi yorumu doğrultusunda geri çevirir, reddeder, evetler,onaylar (bu kadar sonuna dek tasarlanmış bundan dahabaşka bir yorum dizgesi olmuş mudur ki şimdiye dek?);hiçbir iktidarın boyunduruğu altına girmez, her iktidarkarşısında kendi önceliğine, her iktidarla arasındaki mutlakmertebe mesafesine inanır daha çok, - yeryüzünde iktidaradına ne varsa hepsinin önce kendisinden hareketle biranlam, bir var olma hakkı, bir değer kazanması gerektiğineinanır,onuneseri içinbiralet,onunereğinegötürenbiryol

Page 170: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

ve araç olarak, o bir Ereğe… Nerede bu kapalı istenç-erek-yorumdizgesininkarşılığı?Nedenyokbukarşılık?..Öteki “birErek”nerede?..Amabanadediklerinebakılırsa,yokdeğilmişbukarşılık;o idealekarşıyalnızcauzunvebaşarılıbir savaşvermeklekalmamış,esasmeselelerintümündedeoidealialtetmiş artık: tüm modern bilimimiz bunun belgesiymiş, - omodern bilim, asıl bir gerçeklik-felsefesi olarak, görünüşebakılırsa yalnızca kendine inanıyormuş, görünüşe bakılırsakendine karşı cesareti, kendine karşı istenci varmış veşimdiye kadar da Tanrı, ahiret ve olumsuzlayan erdemlerolmaksızın pekala idare etmişmiş. Ne var ki beni, böylegürültüpatırtıve tahrikçi-gevezeliğiyle iknaedemezler:kötümüzisyenbugerçeklikborazancıları; sesleri,duyulduğugibi,derinlerden gelmiyor, bilimsel vicdanın uçurumları dilegelmiyor onlarla - bilimsel vicdan bugün bir uçurumdurçünkü - “bilim” sözcüğü bu trompetçi-ağızlarında düpedüzbir edepsizlik, bir suiistimal, bir utanmazlıktır. Hakikat,burada ileri sürülenin tam tersidir: bırakın bilimin bugün,kendi üstünde bir ideali olmasını, kendine inancı mutlakolarak yoktur, - ve bilim nerede hala tutku, sevgi, kor, acıdemekse, orada çileci idealin karşıtını değil, onun enyeni veasil biçimini oluşturmaktadır daha çok. Tuhaf mı geliyorsizlerinkulağınabu?..Bugününbilginleriarasındadausluvemütevazı,kendiköşesindenhoşnutolanvebuyüzden,kendiköşesinden hoşnut olması yüzünden, kimi zaman hiç demütevazı olmayan bir biçimde ‘bugün özellikle de bilimalanında bütünüyle memnun olunması gerektiği’ talebiylesesini duyuran işçi milletinden yeterli miktarda var, -yapılacak pek çok yararlı şey varmış bilim alanında. Bunaitirazım yok; en son yapmak istediğim, bu namuslu işçilerinzanaatlarından aldıkları keyfi bozmak: yaptıkları işler beni

Page 171: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

sevindiriyor çünkü. Ne var ki bilim alanında bugün sıkıbiçimde çalışılıyor olması ve hoşnut işçilerin varlığı, bugünbilimin bir bütün olarak bir ereği, bir istenci, bir ideali, birbüyük inanç tutkusu olduğunun kanıtı değildir kesinlikle.Durum, daha önce de belirtmiş olduğumuz gibi, bununtersidir: bugün bilimin, çileci idealin en yeni tezahür şekliolmadığı durumlarda - ki genel yargının yönünüdeğiştiremeyecek kadar nadir, asil ve seçkin durumlardırbunlar -, her tür bezginliğin, inanmazlığın, kemirgensolucanın, despectio sui’nin (kendini hor görme), vicdanrahatsızlığınıngizlendiğiyerdir,-idealsizliğinhuzursuzluğudurtam da, büyük sevginin eksikliğinin acısıdır, istem dışı biryetingenlikten duyulan yetersizliktir. Ah neler gizlemiyor kibilimbugün!Nekadarçokşeygizlemekzorundaenazından!Eniyibilginlerimizinbecerikliliği,şuursuzçalışkanlıkları,gecegündüz durmadan tüten kafaları, hatta zanaatlarındakiustalıkları - bütün bunların asıl anlamı, ne de sıklıkla,herhangi bir şeyi kendi gözleri önünden uzaklaştırmaktayatıyor!Birkendini-uyuşturmayoluolarakbilim:bilirmisinizbunu?. .Kimizaman-kibilginlerle ilişkideolanherkesyaşarbunu - zararsızbir sözcükle enderindenyaralarsınızonları,onlara iltifat ettiğinizi sandığınız bir anda kendinize karşıhınçlandırıverirsiniz bilgin dostlarınızı, küplerebindiriverirsiniz onları, sırf aslında kiminle karşı karşıyaolduğunuzukeşfetmekabalığındabulunmuşolduğunuziçin:ne olduklarını kendilerine itiraf etmek istemeyen acıçekenlerle;yalnızcatekbirşeydenkorkanuyuşturulmuşlarveşuursuzlarla:bilincevarmaktan…

Page 172: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

24

-Veşimdibirdesözünüetmişolduğumşunadirdurumlarabakalım, bugün filozoflar ve bilginler arasında bulunan sonidealistlere: yoksa bunlar mı çileci idealin aradığımızmuhalifleri, onun karşı-idealistleri? Nitekim onlar öyleolduklarına inanıyorlar, bu “inançsızlar” (bunların topuinançsızdır zira); bu idealin muhalifi olmak, görünüşebakılırsa onların en son inanç kırıntısı, öylesine ciddiler bunoktada, öylesine tutkulu oluverir sözleri, tavırları: - buyüzden gerçek olması mı gerekiyor inandıklarının?.. Biz“bilenler”, her tür inançlıya karşı düpedüz şüpheciyizdir;şüphemizbizegiderek,vaktiylevarılmışbir sonucun tersinebir sonuca varmayı öğretmiştir: bir inancın kuvvetinin çokbelirginolduğuheryerde,inanılanşeyinkanıtlanabilirliğininbelirliölçüdeyetersizliğine,hattaolanaksızlığınahükmetmeyiöğretmiştir. Biz de yadsımıyoruz inancın “mutlu kıldığını”:tamdabuyüzden inancın bir şeyi kanıtladığını yadsıyoruz, -mutlu kılan bir inanç, inanılan şeye karşı şüphe uyandırır,“hakikat’’i temellendirmez, belirli bir olasılığı - yanılgıolasılığını - temellendirir. Peki burada durum neyigöstermektedir?-Bugününbureddedenleriveaykırıları,buBir-Tek-Şeyde,düşünseltemizliktaleplerindemutlakolanlar,zamanımızınşanışerefiolanbusert,kesin,ölçülü,kahramantinler, tüm bu soluk benizli ateistler, Deccallar, ahlaksızlar,nihilistler; zihnin (Geist) bu kuşkucuları, yargıdankaçınanları, didinenileri (ki bu sonuncusu, hangi bağlamdaolursa olsun, istisnasız hepsi için geçerlidir), düşünselvicdanınbugünyalnızcaonlardabulunduğuve somutlaştığıbu son bilgi idealistleri, - bunlar, bu “hür, çok hür tinler”çileci idealden olabildiğince kopmuş olduklarını sanıyorlar

Page 173: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

gerçekten de: ama ben açıklayayım onlara kendileriningöremediğini - kendileri onun fazla yakınında duruyorlarçünkü-buidealonlarındaidealidir,onlarkendileri,belkideyalnızca onlar temsil ediyor o ideali bugün, o idealin entinselleşmiş ürünleri, onlar; onun en ön saftaki savaşçı vekeşif alayı, onun en sinsi, en nazik, en akla hayale gelmezbaştançıkarmabiçimidironlar:-eğerbenbirbilmeceçözücüisem, o zaman onu şu cümleyle olmak isterim!..Özgür tinlerolmaktan daha çok uzak bunlar: hâlâ hakikate inanıyorlarçünkü…HaçlılarDoğu’dao yenilmezHaşhaşin tarikatı{10} ile,en alt seviyedekilerinin, hiçbir keşiş tarikatının ulaşamadığıkadar itaat içinde yaşayan o par excellence (olağanüstü)özgür tinliler tarikatı ile karşılaştıklarında,hernasıl olduysa,yalnızcaenüstseviyedekilerinortaksırrıolaraksaklıtutulanosimgeyivesabıkalısözüdesezinlediler: “Hiçbirşeygerçekdeğildir; her şey mubahtır”… Zihin (Geist) özgürlüğü buyduişte, hakikate olan inanca bile son verilmişti bununla… BirAvrupalı,Hıristiyanbirözgürkafa(Freigeist)bucümleninveonun labirenti andıran sonuçlarının içine dalıp da yolunukaybetmiş midir ki hiç şimdiye dek? Bu mağaranınMinotauros’unu{11} bilir mi kendi deneyimiyle?.. Şüpheliyimbundan, dahası biliyorum ki öyle değil: - hiçbir şey, bu Bir-Tek-Şey’de mutlak olanlara, bu sözde “özgür tinliler”e buanlamda bir özgürlükten ve serbestiden daha yabancıdeğildir, başka hiçbir bakımdanbubakımdanolduğu kadarsıkı sıkıya bağımlı değildirler, tam da hakikate inançkonusunda, başka kimsenin olmadığı kadar sarsılmaz vemutlaktırlar. Ben, belki fazla yakından tanıyorum bütünbunları: böylesi bir inancın zorunlu kıldığı o saygıdeğerfilozofölçülülüğünü,sonunda“Hayır’’ıda“Evet”iyasakladığı

Page 174: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

kadar katı bir şekilde kendine yasaklayan o zihinselStoisizm’i, olgusal olanın, factum brutum’un (kaba olgu)karşısında hareketsiz kalma arzusunu, bugün Fransızbiliminin Alman bilimi karşısında bir tür ahlaksal üstünlükelde etmeye çalıştığı o “petit faits” (küçük olgular)yazgıcılığını (benim deyişimle: ce petit faitalisme [bu küçükolguculuğu]{12}), yorumdan (zor kullanmaktan, yamayıpdüzeltmekten, kısaltmaktan, atlayıp geçmekten, içinidoldurmaktan, uydurmaktan, çarpıtmaktan ve tümyorumlamaların özüne ait daha başka ne varsa hepsinden)tümden kaçınmayı - genel olarak ele alınırsa, herhangi birduyusallığın reddi ne kadar erdemin çileciliğinin bir ifadesiise bu da o kadar aynı çileciliğin ifadesidir (aslındaduyusallığıreddetmeninbirbaşkabiçimidiryalnızca).Ona,omutlak hakikat istencine zorlayan ise, çileci idealin kendisineduyulan inançtır, bu inancın bilincine varılmayan buyruğuolarakdaolsa, şukonudayanılgıyadüşmemekgerekir, -bu,metafizikbirdeğere,kendibaşınahakikatindeğerineduyulaninançtır; o değer ki, yalnızca bu ideal ile garantilenir veonaylanır (bu idealle yükselir ve düşer). Kesin bir yargıylasöylenirse: “önkoşulsuz” bilim yoktur, böylesi bir bilimdüşüncesi düşünülemez, mantığa aykırıdır: önce hep birfelsefe,bir“inanç”varolmalıdırki,ondanhareketlebilimbiryön, bir anlam, bir sınır, bir yöntem, bir var olma hakkıkazansın.(Bununtersianlayıştaolan,örneğinfelsefeyi“kesinbilimsel temeller üzerine” oturtmaya kalkan, yalnızcafelsefeyi değil hakikatin kendisini de başaşağı etmekzorundadır önce: böylesine saygıdeğer iki bayana karşı{13}yapılabilecekenbüyükhakaret!)Evet, buna şüpheyok - vebu vesileyle sözü “Şen Bilim”e bırakıyorum; bkz. beşinci

Page 175: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

kitap, sayfa 263 - “doğrucu olan kişi, bilime inancın şartkoştuğu o cüretkâr ve sonul anlamda doğrucu olan kişiyaşamın, doğanın ve tarihin dünyasındanbaşka bir dünyayıevetlerböylece; ve bu “başka dünya”yı evetlediği ölçüde de,nasıl? o dünyanın karşılığını, bu dünyayı,bizim dünyamızı -reddetmek zorunda kalmazmı?.. Bilime inancımızı,metafizikbir inanç temellendiriyor daha hâlâ, - biz bugününbilenleri,biz tanrısızlar ve anti-metafizikçiler, bizler de ateşimizi hâlâbin yıllık bir inancın, Platon’un da inancı olan o Hıristiyaninancının,Tanrı’nınhakikatolduğu,hakikatintanrısal olduğuinancının tutuşturmuş olduğu yangından alıyoruz…Ama yainanılırlığını gitgide daha çok yitiriyorsa bu, ya tanrısal olanşeylerin tümünün de yanılgıdan, körlükten, yalandan başkabirşeyolmadıklarıçıkıyorsaortaya,-yaTanrı’nınkendisinin,bizimenuzunsürmüş yalanımızolduğuçıkıyorsaortaya?” - -Burada durmak ve uzun uzun düşünmek gerekir. Biliminkendisininbirgerekçeyeihtiyacıvarbundanböyle(bununla,bilimiçinböylebirgerekçeninvarolduğusöylenmişolmuyorelbet). Bu bağlamda, en eski ve en yeni felsefeleri gözdengeçirin: hepsinde, önce hakikat istencinin kendisinigerekçelendirmeye ne ölçüde ihtiyaç olduğu bilinci eksiktir,her felsefenin bu noktada bir gediği vardır - neden böylebu? Çünkü tüm felsefe çileci idealin hâkimiyeti altındaydışimdiye dek, çünkü hakikat varoluş olarak, Tanrı olarak, enyüksek merci olarak koyutlandı, çünkü hakikatinsorunsallaştırılmasınaizin yoktu.Anlıyormusunuzbu “izni”?- Çileci idealin Tanrı’sına olan inancın reddedildiği andanbaşlayarak yeni bir sorun ortaya çıkıyor: hakikatin değerisorunu. - Hakikat istencinin bir eleştiriye gereksinimi var -biz de kendi ödevimizi belirlemiş oluyoruz böylece -,hakikatin değeri, deneme amacıyla, bir kere sorgulanacak…

Page 176: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

(Bu söylenenlerin fazla kısa tutulmuş olduğunu düşünene“Şen Bilim”in “Biz de ne ölçüde hâlâ sofuyuz” başlıklıbölümünü okumasını öneririm; sayfa 260 vd’nda, daha daiyisisözüedileneserinbeşincikitabınıntümünü,aynışekilde“TanKızıllığı”nınönsözünüokumasınıöneririm.)

25

Hayır! Ben çileci idealin doğal antagonistini aradığımda,“onunkarşıt idealini dile getiren karşıt istenç nerede?” diyesorduğumda, bilimi sürmesinler benim önüme. Bilim bu işiçin kendi ayakları üzerinde durmaktan çok uzak, hangiaçıdanbakılırsabakılsın,öncebirdeğerler-idealinigereksinirbilim, hizmetinde kendine inanma hakkını elde edeceği,değerler yaratan bir iktidarı gereksinir - bilimin kendisideğer yaratıcı değildir hiçbir zaman. Çileci idealle ilişkisiözünde, hiç düşmanca bir ilişki değildir henüz; kaldı ki esasolarak,onuniçdüzenlenimindeki iticigücütemsilederdahaçok. İtirazı ve savaşımı -dahadikkatlice incelenirsegörülür-idealin kendisine yönelik değildir hiç de, yalnızca onun dışadönük edimlerine, kılık kıyafetine, oynadığı maskeli oyuna,zaman zaman duyarsızlaşmasına, katılaşmasına,dogmalaşmasınayöneliktir-onundışrakyanınıreddetmekleonun içindekiyaşamıazateder.Bu ikisi,bilimveçileci ideal,aynızeminüzerindedururlar-dahaevveldeğindimbuna-:hakikate-fazla-değer-biçme(dahadoğrusu:hakikatindeğer-biçilemezliğine, eleştirilemezliğine olan inanç) zeminiüzerinde dururlar, tam da bu yüzden zorunlu olarakbirbirlerinin müttefikidirler, - öyle ki onlardan biriyle

Page 177: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

savaşma durumunda, hep her ikisiyle de savaşmak ve herikisini de sorgulamak gerekir. Çileci ideale bir değer biçme,beraberinde kaçınılmaz olarak bilime bir değer biçmeyi degetirir: bu yüzden vaktiyle gözünüz açık, kulağınız kirişteolsun! (Sanat, - şimdilik şukadarını söyleyeyim, ilerideuzunuzadıyabahsedeceğimbundançünkü,-tamdayalanın ondakendini kutsadığı, vicdanın onda yanıltma istencinden yanaolduğu sanat, bilimeoranla çokdahaesaslı biçimdekarşıdırçileci ideale: Platon’un, Avrupa’nın şimdiye kadar çıkarmışolduğu bu en büyük sanat düşmanının içgüdüsü de böyleduyumsamıştı.PlatonHomeros’akarşı: tüm antagonizm, asılantagonizm budur - bir yanda en iyi niyetli “Öte-dünyacı”,yaşamın en büyük kara çalıcısı; diğer yanda, yaşamı istemidışında tanrısallaştıran altın doğa. Bu yüzdendir ki, çileciidealin hizmetindeki bir sanatçı uşaklığı olabilecek en esaslısanatçıyozlaşmasıdır veneyazıkki enalışılagelmişolanıdır:hiçbir şey bir sanatçıdan daha yozlaştırılabilir değildirçünkü.) Bilim, fizyolojik açıdan bakıldığında da, çileci idealleaynı zemin üzerinde durur: belirli bir yaşam yoksullaşmasıorada olduğu gibi burada da önkoşuldur, - soğumuşduygulanımlar, yavaşlamış tempo, içgüdünün yerinediyalektik, yüzlerde ve hareketlerde ifade edilen ciddiyet(ciddiyet: daha zahmetli bir metabolizmanın, debelenen,güçlükle işleyen bir yaşamın bu en şaşmaz belirtisi). Birhalkın yaşamında bilginlerin ön plana çıkmış olduğudönemlere bakın: bitkinlik, çoğunlukla da gece ve çöküşdönemleridir, - dolup taşan kuvvet, yaşama güven, geleceğegüven yok olmuş gitmiştir. Bürokratların ağırlıkta olmalarıhiçbir zaman hayra alamet değildir: tıpkı demokrasinin,savaş yerine hakem mahkemelerinin, kadın eşitliğinin,merhamet dininin yükselişinin ve alçalan yaşamın belirtisi

Page 178: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

daha ne varsa hiçbirinin hayra alamet olmaması gibi.(Bilimin sorunsallaştırımı; bilimin anlamı nedir? - bununlailgili olarak bkz. “Tragedyanın Doğuşu”nun önsüzü.) - Hayır!bu “modern bilim” - gözünüzüdört açın bu konuda! - çileciidealineniyimüttefikişimdilik,özellikledeonunenbilinçsiz,enistemdışı,engizlisaklıveenyeraltındakimüttefikiolmasınedeniyle! Aynı oyunu oynadı bunlar şimdiye dek, bu “tinfukaraları”veoidealinbilimselmuhalifleri(bumuhaliflerin,diğerlerinin karşıtı olduklarını, sözgelimi tin zenginiolduklarını düşünmekten sakınmakgerektiğini debelirtelimbu arada: - öyle değildir onlar, tinin didinenleri diyeadlandırmıştım ben onları). Bu sonuncuların şu ünlüzaferleri: kuşkusuz zaferdir onlar - ama neye karşı? Çileciidealhiçdeyenilgiyeuğratılmamıştıronlarla,dahaziyade,oideale bitişmiş ve onun görünümünü kabalaştıran herduvarın, her ilave yapının bilim tarafından bir bir veacımasızca sökülüp yıkılması ile daha kuvvetli, yani dahakavranamaz, daha soyut, daha sinsi kılınmıştır. Teolojikastronominin uğramış olduğu hezimetin, o idealin hezimetianlamınageldiğinimidüşünüyorlargerçekten?..Varoluşunohezimettenbuyana,şeyleringörünürdüzeniiçindedaharastgele,dahakenardaköşede,dahafuzulibirkonumalmasıyla,varoluşunun bilmecesinin öbür-dünyacı bir çözümünüdahamı az gereksinir oldu insan böylece? Özellikle de insanınkendiniküçültmesi,kendiniküçültmeistenciKopernik’tenbuyana durdurulamaz bir ilerleme içinde değil mi ki? Ah,varlıklar hiyerarşisinde onun vakurluğuna, biricikliğine, yeridolduramazlığına olan inanç yok oldu gitti, -hayvan oldu o;tastamam hayvan, eksiksiz ve fazlasız, o ki daha evvelkiinancında neredeyse Tanrıydı (“Tanrı’nın çocuğu”, “Tanrı-insan”)…Görünenokiinsan,Copernicus’tanbuyanayokuş

Page 179: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

aşağı gidiyor, - merkez noktadan gittikçe daha hızlayuvarlanarak uzaklaşıyor artık - nereye? hiçliğe mi? “kendihiçininyürek delici duygusu”na mı?.. Haydi öyleyse! tam dabuyoldosdoğru -eski idealegötürmezmi?..Bütün bilim (veasla yalnızca astronomi değil; onun küçültücü ve yıkıcıetkisine ilişkin olarak Kant dikkate değer bir itiraftabulunmuştur: “o benim önemimi hiçe indiriyor”… ); bütünbilim, doğal olanı gibi doğal olmayanı da - bilgininözeleştirisini böyle adlandırıyorum ben -, insanı şimdiyekadar kendisine duymuş olduğu saygıdan vazgeçirmekpeşindebugün,sankiosaygıtuhafbirkibirliliktenbaşkabirşey değilmiş gibi; hatta denebilir ki bilimin kendi övüncü,stoik ataraksia’nın (sarsılmazlık) bilime özgü katı biçimi,onun,bugüçlükleeldeedilmişkendiniaşağılamasını, insanınkendine saygı duymasını sağlayan en son ve en ciddi talebiolarak ayakta tutmasında yatar (kaldı ki haklı da olarak:çünkü aşağılayan, ne olursa olsun, “saygı göstermeyiunutmamış”biridirgenede…).Bununlaçileciidealekarşımıkoyulmaktadır aslında? Kant’ın, teolojik kavram dogmacılığı(‘Tanrı”, “ruh”, “özgürlük”, “ölümsüzlük”) karşısındakizaferinin, o ideale sektevurmuşolduğu (teologlarınbir süreiçin kafalarında kurmuş oldukları gibi) hâlâ ciddi olarakdüşünülmektemidirgerçekten? -kaldıkiKant’ınkendisininböyle bir niyeti dahi var mıydı, orası şimdilik biziilgilendirmiyor.Kesinolanşuki,herçeşit transandantalistinişi, Kant’tan bu yana gene tıkırında, - teologlardankurtuldular: ne mutluluk! - Kant, bundan böyle kendibileklerinin gücüyle ve en iyi bilimsel saygınlıkla“yüreklerinin dileği” peşinde gidebilecekleri o gizli yolugösterdi onlara. Keza: bilinmeyenin ve gizemli olanınhayranlarıolarakşimdidesoruişaretininkendisineTanrıdiye

Page 180: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

tapındıkları için agnostikleri kim kınayabilir ki artık? (XaverDoudan, “l’habituded’admirer l’inintelligible au lieu de restertout simplement dans l’inconnu“nün [anlaşılmayanı,bilinmeyen olarak bırakmaktansa, onu hayranlık duyulacakbir nesneye dönüştürme alışkanlığı] yol açtığı hasardan sözediyor bir keresinde; eskiler böyle bir şeyden kaçınırlardıdiye düşünüyor.) İnsanın “bildiği” her şeyin insanındileklerini tatmin etmekten uzak olduğunu, daha çok budileklerle çeliştiğini ve dehşet uyandırdığını varsayarsak,bununsuçunu“dileme”dedeğilde“bilme”dearamahakkınasahipolmakneilahibirkaçamaktır!..“Bilinemez:dolayısıyla -Tanrıvardır”:neyenibirelegentiasyllogismi! (güzel çıkarımşekli)nebüyükbirçileciidealzaferi!-

26

- Tümmodern tarih yazımı mı daha yaşamdan emin, dahaidealdeneminbirtutumsergilemişmidirpeki?Onunbugünen asilane iddiası ayna olmak; tüm teleolojiyi reddediyor;hiçbir şeyi “kanıtlamak” istemiyor bundan böyle; yargıcıoynamayı küçümseyerek geri çeviriyor ve bununla da zevksahibi olduğunu gösteriyor, - ne denli az reddediyorsa odenli az evetliyor, saptıyor o, “betimliyor”… Tüm bunlarbüyük ölçüde çileci; ama aynı zamanda daha da büyükölçüdenihilistçe, bu noktada hataya düşmeyin! Kederli, sertama kararlı bir bakış görürsünüz onda, -dışarıya bakan birgöz, yalnız kalmış bir Kuzey Kutbu yolcusunun dışarıyabaktığı gibi (yoksa içeriye bakmamak için mi? geriyebakmamakiçinmi?..)Buradakarvar,buradayaşamsusmuş;

Page 181: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

buradaötensonkargalarınadları“Niçin?”,“Nafile!”,“Nada! “(Hiçbirşey)-hiçbirşeygelişipbüyümüyorburadaartık,olsaolsaPetersburg’unsiyasetkuramıveTolstoy’ca“merhamet”.Ama şu diğer türden tarihçiye, şu belki dahamodern olan,ehlikeyif, şehvetli, çileci ideale olduğu kadar yaşama da gözsüzen, “artist” sözcüğünü bir eldiven olarak kullanan vebugün dalınça düzülen tüm övgüleri sahiplenmiş türdentarihçiye gelince: ah bu tatlı cin fikirliler, çilecileri ve kışmanzaralarını bile aratırlar! Hayır! Bu “temaşacı” milletinincamcehenneme!O tarihnihilistleriyleenkasvetli, gri, soğuksiste yürümeyi bunlara defalarca yeğ tutarım! - kaldı ki,seçimyapmakzorundakalırsam,enözündetarihselolmayanbirine, tarihe aykırı birine kulak vermekten bile çekinmem(Şu Dühring’e örneğin; ki bugünün Almanya’sında, şimdiyedeğinçekingenkalmışveaçığaçıkmamışbir“güzelruh”cinsi- proletaryanın okumuş kesimi içindeki species anarchistica[anarşist tür] - onun nağmeleriyle kendinden geçiyor).“Temaşacılar”yüzkeredahabeterdir -:böylesibir “nesnel”koltuk, tarih önünde yarı-papaz, yarı-Satir, Renan parfümlü,böylesi bir kokulu sefa pezevengi kadar tiksinti uyandıranbaşka bir şey bilmiyorum ben; tezahüratının cırtlak tizliğidaha başından ele verir onda neyin eksik ve nerede eksikolduğunu;Parkalar’ın{14}zalimmakasını,ahpekdecerrahçabirustalıklanerede kullanmışolduğunu!Benimzevkime tersdüşüyor bu, sabrımı da zorluyor: varsın sabırlarıyla işleriolmayanlar sabretsin böylesi görüntüler karşısında, - beniöfkeden kudurtuyor böyle bir görüntü, böyle “seyirciler”,“oyun”un kendisinden (tarihin kendisi, anlıyorsunuz ya)daha çok kinlendiriyor beni oyuna karşı; Anakreonca{15} birhavaya giriveriyorum birdenbire. Boğaya boynuzu, aslana

Page 182: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

(khasm’odontön,dişlerinarasındakiboşluk)vermişolanbudoğa,banaayağınedenvermişki?..Ezmekiçin,azizAnakreonaşkına! yalnızca sıvışmak içindeğil: çürükkoltukları, ödlekçetemaşayı, tarih karşısındaki şehvetli harem ağalığını, çileciideallere göz süzmeceyi, iktidarsızlığın adalet ikiyüzlülüğünüçiğnemek için! Çileci ideale hürmetim tam, dürüst olduğusürece!Kendineinandığıvebizesoytarılıkyapmadığısürece!Ne var ki tüm bu kırıtkan tahtakurularını sevmiyorum,sonunda ‘sonsuz’ tahtakurusu kokana dek, ‘sonsuz’ukoklama hırsları doymak bilmeyen bu tahtakurularınısevmiyorum;yaşamıntiyatrosunuoynayanyaldızlımezarlarısevmiyorum;bilgelikkisvesinebürünmüşve“nesnel”bakanyorgunları ve yıpranmışları sevmiyorum; saman kafalarınıgörünmez kılan bir ideal külahı giymiş, allanıp pullanıpkahramangörünümüverilmiştahrikçilerisevmiyorum;çilecive rahip olmaya soyunan, ama aslında acınası birerpalyaçodan başka bir şey olmayan ihtiraslı sanatçılarısevmiyorum; şu en yeni idealizm spekülatörlerini desevmiyorum, bugün gözlerini Hıristiyanca-Arice-dar kafalıcadeviren ve en bariz tahrik yolunu, ahlakçı edayı, her sabrıtüketecek kadar kötüye kullanarak halkın tüm ahmakçayanlarını ayağa kaldırmaya çalışan şu Antisemitistleri(bugünün Almanya’sında her tür düşünsel sahtekarlığınbaşarıya ulaşıyor olması, Alman tininin artık yadsınamaz veşimdidenelle tutulurhale gelmişolançoraklığı ile ilintilidir;ben bu çoraklığın nedenini salt gazete, politika, bira veWagnermüziğinden oluşmabir beslenmede ve bu perhizinönkoşulunu oluşturan şeyde arıyorum: önce, milletçe birdaralma ve kendini beğenmişlik, kuvvetli ama dar bir ilkeolan “Almanya, her şeyin üstünde Almanya” [Deutschland,Deutschlandüber alles] ilkesi; sonra da, “modern fikirler”in

Page 183: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

paralysisagitans’ı [titreyerek çözülme, Parkinson hastalığı]).Avrupa bugün özellikle de uyarıcılar konusunda zengin vebuluşçu, uyarıcı ve alkolden daha çok gereksindiği bir şeyyokmuş gibi görünüyor: ideallerdeki (ki tinin en damıtılmışalkolüdür) o muazzam kalpazanlık bu yüzden, her yerdekiiğrenç, pis kokulu, yalan yüklü, sahte alkollü hava da buyüzden. Havasının yeniden daha temiz kokması için bugünAvrupa’dan kaç gemi yükü idealizm taklidi, kahramankostümü ve teneke tıngırtılı büyük laf, kaç tonşekerlendirilmiş ispirtolu “halden anlarlık” (Damıtıcı: lareligion de la souffrance [acı çekme dini]); zihinseldüztabanlaradestekkaç tane “haklıöfke” takmabacağı,kaçtane Hıristiyan ahlak ideali komedyeni ihraç etmek gerekirbilmek isterdim…Bu üretim fazlasına ilişkin olarak yeni birticaret olanağı çıkıyor ortaya besbelli, küçük ideal putları veilişiklerindeki idealistlerle yeni bir “iş” çevrilebilir besbelli -bu ipucunu göz ardı etmeyin! Kimin yeterli cesareti varbuna? - tüm yeryüzünü “idealize” etmek elimizde!.. Ama nediyecesarettensözediyorumkiben:yalnızcabirşeyeihtiyaçvar burada: ele; çekinmeyen, hiçbir şeyden çekinmeyen birele…

27

-Yeter!Yeter!Bırakalımenmoderntininbucansıkıcı tarafıkadar gülünesi tarafı da çok olan acayipliklerini vekarmaşıklıklarını: özellikle de bizim sorunumuzla, çileciidealinanlamısorunuylailgisiyokbunların,-neişivaronundünle, bugünle! Bunları başka bir bağlamda daha esaslı ve

Page 184: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

sert bir şekilde ele alacağım (“Avrupa Nihilizminin TarihiÜzerine” başlığı altında; bu çalışma için, hazırlamaktaolduğum bir yapıta göndermede bulunuyorum: İktidarİstenci, Tüm Değerleri Yeniden Değerlendirme Girişimi).Burada dikkati çekmek istediğim tek şeyse şu: çileci idealin,en tinsel alanda dahi, şimdilik hala tek bir çeşit gerçekdüşmanı ve zarar vereni var: bu idealin komedyenleri, -güvensizlik uyandırıyorlar çünkü. Bunun dışında tin bugünsıkı sıkıya, kudretle ve kalpazanlık yapmadan iş başındaolduğuheryerdetümdenbuidealolmaksızınişinigörüyor-bu sakınmanın popüler tabiri “ateizm” -: ateizmin hakikatistencihariçtutularak.Amabuistenç,buidealkalıntısı, inanırmısınız ki, o idealin en kesin, en tinsel formülasyonudur, -tümüyle içrek, tüm dışsallıktan sıyrılmış, böylelikle de onunkalıntısı olmaktan çok onun çekirdeği. Mutlak ve dürüstateizm (ve yalnızca onun havasını soluyoruz biz; biz dahatinsel insanları bu çağın!) görünüşte olduğu gibi karşıtdeğildir o ideale;onunsongelişimevrelerindenbiridirdahaçok;onunsonbiçimlerindenve iç tutarlılıklarındanbiridir, -sonundaTanrı’yainanmayalanınıkendineyasaklamışolanikibin yıllık bir hakikat terbiyesinin dehşetle karışık saygıuyandıran felaketidir. (Aynı evrim süreci Hindistan’dagözleniyor, üstelik tamamıyla bağımsız olarak gelişiyor;tanıtsalaçıdanönemliyani;aynı sonucazorlayanaynı ideal;canalıcı noktaya Hıristiyan takviminin başlangıcından beşyüzyılevvelvarılıyor,Buda’yla,dahadoğrusudahadaevvel,Sankhya felsefesi ile, bu felsefe sonradan Buda tarafındanpopülerleştirilip din yapılıyor.) Tam bir kesinlikle soracakolursak; nedir Hıristiyan Tanrı‘yı yenmiş olan şey aslında?Yanıtı “Şen Bilim” kitabımın 290’ıncı sayfasında: “Hıristiyanahlakın kendisi, hep daha köktenci bir biçimde alınan

Page 185: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

doğruculuk kavramı, Hıristiyan vicdanının günah çıkaranpapazinceliğivebuvicdanınbilimselvicdana,kayıtsızşartsızdüşünsel-temizliğe aktarılıp yüceltilmesi. Doğaya, bir Tanrıinayetininvehimayesininkanıtıymışgibibakmak;tarihi,ilahibir aklı payelendirerek yorumlamak, ahlaksal bir dünyadüzenininveahlaksalnihai-amaçlarınsüreklibirbelgelenimiolarakyorumlamak; kişisel yaşantıları, sofu insanların yeterikadaruzuncabirzamanyapmışolduklarıgibi,sankiherşeyilahi bir takdirmiş, işaretmiş gibi, her şey ruhun selametiaşkına düşünülmüş ve gönderilmiş gibi yorumlamak:bundan böyle bitti bu, vicdan karşı buna, tüm inceliklivicdanlar uygunsuz ve sahtekârca bir şey olarak, yalancılık,feminizm, zayıflık, ödleklik olarak görüyor bunu, - bizi iyiAvrupalıveAvrupa’nınenuzun,enyüreklikendini-aşımınınmirasçılarıkılanbirşeyvarsaodabukatılıktır”…Tümbüyükşeyler kendi kendileri yüzünden telef olurlar, bir kendini-lağvetme edimi yoluyla: yaşamın yasası bunu buyurur,yaşamınözündekizorunlu“kendiniaşma”yasası,-sonolarakda yasa koyucunun kendisi alır çağrıyı hep: “patere legem,quam ipse tulisti” (Kendi koyduğun yasaya itaat et.).DogmaolarakHıristiyanlıkböyletelefolmuştur,kendiahlakıyoluyla;şimdi de ahlak olarak Hıristiyanlığın böyle telef olmasıgerekmektedir, -bu olayın eşiğinde bulunuyoruz. Hıristiyandoğruculuğu birbiri ardı sıra yapmış olduğu çıkarımlardansonra, en güçlü çıkarımını yapıyor sonunda, kendine karşıolan çıkarımını; bu ise “tüm hakikat istencinin anlamı nedir?“sorusunu sorduğunda gerçekleşecektir… Ve burada tekrarbenim sorunuma, bizim sorunumuza dokunuyorum, benimmeçhuldostlarım(yokçünkühenüzbildiğim bir dost):bizimtüm varlığımızın anlamı, o hakikat istencinin içimizde birsorun olarak kendi kendinin bilincine varması değildir de

Page 186: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

nedir?..Hakikatistencininbukendi-bilincine-varışıilebirlikteahlak,-bunaşüpheyok-telefolmayolunagirer:Avrupa’nınönümüzdeki ikiyüzyılınakalanyüzperdelikbüyükoyundurbu; tüm oyunların en korkuncu, en belirsizi ve belki de enümitvaatedeni…

28

Çileci ideali hesaba katmazsak, insanın, insanhayvanının biranlamıyoktuşimdiyekadar.Yeryüzüüzerindekivaroluşubiramaç içermiyordu; “neden insan?” - sorusu yanıtsız birsoruydu;insanveyeryüzüiçinistençyoktu;herbüyükinsanyazgısının ardından daha da büyük bir “Boşuna!” nakaratıtınlamaktaydı.Buanlamagelirişteçileciideal:birşeyineksikolduğu anlamına, insanı muazzam bir boşluğun kuşatmışolduğu anlamına gelir - insan kendi kendinigerekçelendiremiyor, açıklayamıyor, evetleyemiyordu;kendini anlamlandıramama sorunundan dertliydi. Başkadertleridevardı;hastalıklıbirhayvandıesasında:amaonunsorunuacıçekmeninkendisideğil,“neuğrunaacıçekiyorum?”sorusununçığlığınayanıtolmayışıydı.İnsan,buenyürekliveenacıyaalışkınhayvan,acıyıreddetmezkendinde;ister onu;kendiararacıyı,yeterkionabununiçinbiranlam,acınınbir‘Şunun için’i gösterilsin. Acı çekmek değil, acı çekmeninanlamsızlığıydı şimdiye kadar insanın üzerine çökmüş olanlanet, - ve çileci ideal bir anlam sundu ona! Şimdiye kadarkiyegâne anlamdı o; herhangi bir anlam hiç anlamolmamasından daha iyidir; çileci ideal her yönden şimdiyekadarolagelmiş “fautedemieux”parexcellence (“hiçyoktan

Page 187: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

iyidir”inolağanüstübirörneği)idi.Acıçekmekyorumlanmıştıonda; o muazzam boşluk doldurulmuşa benziyordu; tümözkıyımcı nihilizme kapanmıştı kapı. Yorum, - hiç şüphe yokki-yeniacılargetirmiştiberaberinde,dahaderin,dahaiçsel,dahazehirli,dahayaşamkemirici: tümacılarısuçbakışaçısıaltında toplamıştı… Ama tüm bunlara rağmen - insankurtarılmıştı bununla; bir anlamı vardı; rüzgarda savrulanbir yaprak değildi artık, saçmalığın, “anlam yokluğu”nunoyuncağıdeğildi,birşeyisteyebilirdibundanböyle,-önceleriumursamadan nereye, niçin, nasıl gitmek istediğini: istencinkendisikurtarılmıştı. Çileci idealin yön vermiş olduğu tüm o‘isteme’ninaslındaneyidilegetiriyorolduğunukendimizdengizlememiz mümkün değildir: insanca olana duyulan bunefret, hayvanca olana duyulan daha büyük nefret,maddesel olana duyulan daha da büyük nefret, duyulara,hatta akla karşı duyulan bu tiksinti, mutluluk ve güzellikkarşısında duyulan bu korku, tüm yanılsamadan,değişimden, ‘oluş’dan, ölümden, dilekten, arzununkendisinden bu uzaklaşma arzusu - bütün bunlar, - gelinbunu kavrama yürekliliğini gösterelim - bir hiçlik istenci,yaşama karşı bir isteksizlik, yaşamın en temel koşullarınakarşıbirbaşkaldırıdemektir,amabiristençtirovebiristençolarak da kalır!.. Ve insan - başta söylemiş olduğumu sondabirkezdahasöyleyeyim-hiçistememektensehiçliği istemeyiyeğler…

Page 188: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,
Page 189: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

İçindekilerÖNDEYİŞ21222334456677889

BIRINCIİNCELEME “İYI VE KÖTÜ”, “İYI VE FENA”10

1102113134135146167188199201021112412271328143015321635

Page 190: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

1737

İKINCIİNCELEME “SUÇ”, “VICDAN RAHATSıZLıĞı” VE BENZERIŞEYLER40

1402413434455466477498529531054115512581361146215641665176718681969207121722273237524762578

ÜÇÜNCÜİNCELEME ÇILECI IDEALLERIN ANLAMıNEDIR?79

Page 191: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

179280381482584685788890994109611981210013102141031510716110171111811519118201202112322125231272412925133261362713828140

Page 192: FRIEDRICH NIETZSCHE AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ BİR …...Friedrich Nietzsche AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ Bir Polemik Çeviren Zeynep Alangoya ÖNDEYİŞ 1 Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler,

{1} “Blau” Almancadamavi rengi belirtmekten başka, uzak olanı, bilinmeyeni debelirtir-yn.

{2}Pleb, eski Roma’da sıradan halktan, avam tabakasından olan kişilere verilenaddı-yn.

{3}AlmancadakiGeistkavramıtinvetinselanlamınagelmektedir-yn.{4}Almancadabugün“sefalet”,“perişanlık”anlamınakullanılanbusözcük,OrtaçağAlmancasında“sürgün”,“sürülmüşlük”anlamınageliyordu-çn.

{5}İranlıbirşair-çn.{6}Nietzsche’ninokuduğu Shakespeare çevirisinde (Schlegel/Tieck), çok fazla ettükettiği içinaklınazararverdiğinidüşünen Sir Andrew Aguecheek (OnikinciGece),“JunkerChristophvonBleichwang”olarakadlandırılmıştır-yn.

{7} On dorduncu yuzyılda Athos dagındaki keşişler arasında ortaya çıkan birHıristiyanlıktarikatı-çn.

{8}C.M.HerzogvonTalleyrand-çn.{9} Luther’in Worms’taki Reichstag önünde söylemiş olduğu sözden alıntı;“Burada duruyorum işte, başka türlüsü gelmiyor elimden. Tanrı yardımcımolsun.Amin”-çn.

{10}Haçlıseferlerisırasındaortayaçıkansuikastçıbirgizlimüslüman tarikatı -çn.

{11}Yunanmitolojisindeyarıinsan,yarıboğabiryaratık-çn.{12}Buradabirkelimeoyunuolabilir:“fatalisme”,“faitalisme”-yn.{13}Almancada felsefevehakikatsozcukleridişil tanımlıolduğu içinkadınolarakkişileştiriliyor-çn.

{14}RomamitolojisindekiüçyazgıTanrıçası-çn.{15}İÖ582-485yıllarıarasındayaşamışolanYunanlılirikşair-çn.